Kentsel Tarım Potansiyeli-İstanbul ve Saraybosna

56
Sağlıklı Kentlerde Sağlıklı Yaşlanma •ABANA •ADALAR •AKÇAY •ALTINOVA •AMASRA •ANTALYA •AVANOS •AYDIN •BALÇOVA •BANDIRMA •BUHARKENT •BURSA •ÇANKAYA •DENİZLİ •DERİNCE •DİDİM •GEBZE •GÖLCÜK •ISPARTA •İSTANBUL •İZMİR •İZMİT •KADIKÖY •KADİRLİ •KAHRAMANMARAŞ •KARŞIYAKA •KIRIKKALE •KIRŞEHİR •KOCAELİ •MARDİN •MUDANYA •MUĞLA •NİLÜFER •ODUNPAZARI •ORDU •SULTANHİSAR •OSMANCIK •OSMANGAZİ •TARSUS •TEPEBAŞI •TRABZON • URLA •ÜRGÜP •YALOVA •YENİPAZAR T ü r k i y e S a ğ l ı k l ı K e n t l e r B i r l i ğ i 2005 Ağustos 2012 dergisi Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadı Türkiye'nin 60 yaş ve üzeri nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükseldi. SKB sağlıklı yaşlanma için buluştu SKB üyeleri “Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi. Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracak Başkan Recep Altepe, Marmara'da önceliğin çevre yatırımları olduğunu dile getirdi. “Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır” Prof. Edward Melhuish, okul öncesi verilen eğitimin başarının anahtarı olduğunu söyledi.

Transcript of Kentsel Tarım Potansiyeli-İstanbul ve Saraybosna

Sağlıklı KentlerdeSağlıklı Yaşlanma

• A B A N A • A D A L A R • A K Ç A Y • A L T I N O V A • A M A S R A • A N T A L Y A • A V A N O S • A Y D I N • B A L Ç O V A • B A N D I R M A • B U H A R K E N T • B U R S A • Ç A N K A Y A • D E N İ Z L İ • D E R İ N C E • D İ D İ M • G E B Z E • G Ö L C Ü K • I S P A R T A • İ S T A N B U L • İ Z M İ R • İ Z M İ T • K A D I K Ö Y • K A D İ R L İ • K A H R A M A N M A R A Ş • K A R Ş I Y A K A • K I R I K K A L E • K I R Ş E H İ R • K O C A E L İ • M A R D İ N • M U D A N Y A • M U Ğ L A • N İ L Ü F E R • O D U N P A Z A R I • O R D U • S U L T A N H İ S A R • O S M A N C I K • O S M A N G A Z İ • T A R S U S • T E P E B A Ş I • T R A B Z O N • U R L A • Ü R G Ü P • Y A L O V A • Y E N İ P A Z A R

Türk

iye

Sağlıklı Kentler Birliği

2005

Ağustos 2012

dergisi

Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadıTürkiye'nin 60 yaş ve üzeri nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükseldi.

SKB sağlıklı yaşlanma için buluştuSKB üyeleri “Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi.

Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracakBaşkan Recep Altepe, Marmara'da önceliğin çevre yatırımları olduğunu dile getirdi.

“Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır”Prof. Edward Melhuish, okul öncesi verilen eğitimin başarının anahtarı olduğunu söyledi.

Türk

iye

Sağlıklı Kentler Birliği

2005

Şehirlere sağlıklı dokunuşwww.skb.org.tr

SAĞLIKLI BİR ŞEHİR,SAĞLIKLI YAŞLANMAYI DESTEKLER.

Değerli birlik üyesi arkadaşlarım,

Şehirlerin hızlı artan nüfusları ve önemli ölçüde buna bağlı olarak gelişen kent-leşme eğilimleri, yaşam alanlarımızı ve yaşam biçimlerimizi de etkilemektedir. Bu değişimler ve yarattığı olumsuzluklar insan hayatının ileri aşamalarında kendisini daha fazla hissettirmektedir.

Uzmanlar insan hayatında eğitimde ve sağlıkta erken yaşlarda yapılan yatırım-ların tüm yaşam süresince birey gelişiminde, sosyal, ekonomik ve kültürel alan-larda sonuç vereceğini ve çok yönlü avantajlarının olacağını belirtmektedirler. St. Petersburg’da düzenlenen Dünya Sağlık Örgütü’nün(DSÖ) konferansının da otu-rumlarının ana maddesi hızlı kentleşmenin yarattığı bu olumsuzluklar içerisinde erken yaşlardan itibaren yapılacak sağlık yatırımları ile sağlıklı yaşlanmayı sağla-yabilmek olarak tanımlanmıştır.

Sağlıklı yaşlanma ülkemizde de tartışılması gereken önemli bir konu olarak görülmelidir. Erken yaşlarda yapılan yatırımlarla sağlıklı yaşlanan ve toplum içe-risinde aktif olarak hayatını sürdürebilen, sosyal ve ekonomik olarak katkı koya-bilen bireylerin toplum için sağlayacağı kazanç şüphe götürmez bir gerçektir. Artan yaşlı nüfusun sağlık sorunları nedeniyle ekonomiye katkı koyamamaları, ekonomik durgunluğa giren gelişmiş toplumlarda somut bir gerçek olarak kar-şımıza çıkmaktadır.

Üye belediyelerimizin katıldıkları konferansı düzenleyen DSÖ yıllardır bu konular üzerinde çalışmaktadır. Bu konferanslar aracılıyla yapılan sağlıklı şehir projeleri uygulamalarını yerinde görme imkanı, araştırmalar ile ilgili sunumları izleye-bilmek, oturumlara katılıp halk sağlığı ve sağlıklı kent gelişimi ile ilgili konunun uzmanları ile fikir alışverişinde bulunmak, sorunları tartışabilmek, birliğimize önemli katkılar sağlamaktadır. Sağlıklı şehir çalışmalarını DSÖ üyeleri ile paylaşan belediyelerimize de yaptıkları sunumlardan dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Bu arada 2013 yılında gerçekleştirilecek DSÖ Konferansı'nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılacak olmasının, ülkemizin tanıtımı ve sağlıklı şehir olma yolunda attığımız adımları daha iyi tanıtma ve gösterme fırsatı yara-tacağına inanıyorum.

Birlikteliğin ve bütünlüğün daim olması dileğiyle...

DSÖ ile işbirliğini geliştiriyoruz

Recep AltepeTürkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı

kentli dergisi 3 www.skb.org.tr

Başkan’dan

İmtiyaz SahibiTürkiye Sağlıklı Kentler Birliği adına,

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve SKB BaşkanıRecep ALTEPE

Yayın Direktörü (Sorumlu) A. Nalan FİDAN

Genel Yayın Yönetmeni Gonca YERLİYURT

Yayına HazırlayanlarArzu ULUDAĞ, Ercüment YILMAZ, Murat AR

Katkıda BulunanlarBursa Büyükşehir Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Trabzon Belediyesi, Adalar Belediyesi, Çankaya Belediyesi, Gebze Belediyesi, Gölcük Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi,

Nilüfer Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Tarsus Belediyesi, Urla Belediyesi

EditörErhan BEDİR

Grafik TasarımTalha BIYIK

Danışma KuruluErdem SAKER, Prof. Dr. Handan TÜRKOĞLU,

Prof. Dr. Nilüfer AKINCITÜRK, Prof. Dr. Barış MATER, Prof. Dr. Cengiz GİRİTLİOĞLU, Prof. Dr. Hasan ERTÜRK,

Doç. Dr. Emel İRGİL, Doç. Dr. Ertuğrul AKSOY, Doç. Dr. Ali Fuat AYDIN, Yrd. Doç. Dr. Arzu Başaran UYSAL,

Yrd. Doç. Dr. Alpaslan TÜRKKAN, Mehmet Ali MERİÇ

YapımBursa Kiraz Halkla İlişkiler Ltd. Şti.

Kükürtlü Mah. Cevizli Sok. No: 1/6 Osmangazi / Bursa Tel: 0224 232 20 40 • www.kiraziletisim.com

BaskıAkmat A.Ş.

Organize Sanayi Bölgesi AOS Bulvarı 2. Sok. No: 11 Nilüfer/Bursa

Türkiye Sağlıklı Kentler BirliğiBursa Büyükşehir Belediyesi

Acemler Tesisleri B Blok 2. Kat / BURSA 0224 234 00 87 • 0224 235 23 99

www.skb.org.tr • [email protected]

Yıl 2 • Sayı 8 • Ağustos 2012Yerel, süreli yayın.

ISSN 2146-0566

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği resmi yayın organı olan Kentli Dergisi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

Dergimizde yer alan yazı ve makaleler kaynak gösterilerek yayınlanabilir. Makalelerin sorumluluğu yazarına aittir.

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin ücretsiz yayınıdır.

Üç ayda bir yayınlanır.

Türk

iye

Sağlıklı Kentler Birliği

2005dergisi

YENİDEN KULLANALIM, GERİ DÖNÜŞTÜRELİM

Çevreye yapabileceğiniz en kolay katkı, okunmuş dergi ve gazetelerin geri dönüştürülmesidir. Sağlıklı Kentler Birliği, Kentli Dergisi okurlarını ağaç kesimlerini azaltmak için kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.

4 kentli dergisi

Künye

Bu sayıdaSağlıklı Kentler,sağlıklı yaşlanma için buluştu

Erken yaşlarda yapılan yatırımlar ve etkileri 6

Herkes için sağlıklı yaşam 14

Can dostlarıyla huzurevinde terapi 16

Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden evde sağlık hizmeti 17

Sağlıklı yaşlanmanın adresi İzmir 18

Körfez’de Mavi Bayrak sevinci 20

“Hoş geldin bebek” 22

Trabzon sağlıklı yaşama yürüyor 23

Türkiye’nin kültür bahçesiyiz 24

Doğa dostu Çansera’da sıra tesisler ve yeşillendirmede 28

Eskihisar turizm merkezi oluyor 30

Buz Perileri Gölcük’te yetişecek 31

Spor yapıyorum, sağlıklı büyüyorum 32

Sağlıklı Kentler Birliği’nden 33

“Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama Ödülü 2012” 33

Nilüfer’de hedef; Yaşlılıkta da sağlık için kaliteli yaşam 34

Kentsel dönüşümde Osmangazi Modeli 36

“Ortak akıl ile ortak çözümler üretmeliyiz” 38

“Urla, alternatif bir yaşam kenti olma yolunda” 40

08

11

12

29

44

52

Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadı

“Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır”

Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracak

Kentsel tarım potansiyeli: İstanbul ve Saraybosna

Yaralanmalar ve Güvenlik Kültürü

Sağlıklı Kentler Birliği üyeleri “Sağlık ve Esenlik: Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi.

Türkiye'nin 60 yaş ve üzeri nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükselirken, 2023 yılında 14 milyonluk yaşlı bir nüfus öngörülüyor.

Aileler ve Sosyal Alan Enstitüsü University Of London’dan Prof. Edward Melhuish, okul öncesi verilen eğitimin başarının anahtarı olduğunu söyledi.

Başkan Recep Altepe, Türkiye ekonomisinin yüzde 60'nın şekillendiği Marmara'da önceliğin çevre yatırımlarına verildiğini söyledi.

İTÜ Mimarlık Fakültesi Doç. Dr. A. Senem Deviren ve ekibi kentsel tarım potansiyelinde İstanbul ve Saraybosna örneğini karşılaştırdı.

SKB Danışma Kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, dünyada her yıl yaklaşık 6 milyon insan yaralanma sonucu hayatını kaybettiğini söyledi.

kentli dergisi 5 www.skb.org.tr

İçindekiler

A. Nalan FidanYüksek Şehir Plancısı

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü

Y aklaşık 300 yıllık çok uzun olmayan geçmişine rağmen Avrupa’nın önemli kültür merkezlerinden biri

olan, dünyanın en büyük sanat müzele-rinden Hermitage Müzesi'nin yanında sayısız anıt ve eserleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan St. Petersburg şehri Baltık Denizi Finlandiya Körfezi'ne akan Neva nehri deltasındaki adalara kurulmuştur. Bu adaları birbirine bağ-layan 350 civarı köprüsüyle kanallar şehri Amsterdam’a benzetilen Rusya’nın en batılı şehri, eski imparatorluk başken-tinde gerçekleşen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Konferansı'ndan sonra Kentli Dergimizin yeni sayısı ile karşınızdayız.

Türkiye’den 60’ın üzerinde katılımın sağ-landığı konferans sonrası dergimizin bu sayısını ‘sağlıklı yaşlanma’ olarak belir-ledik. Gelişmiş ve gelişmekte olan top-lumlarda yaşlı nüfus oranının genç nüfusa göre her geçen yıl artması, iş gücü ve üretim verimliliği gibi ülke eko-nomilerinin durumunu belirleyen fak-törleri etkilemektedir. Bu açıdan bakıl-dığında yaşlanan dünyamızla hızı artan yaşlı nüfusunun fiziksel, ruhsal durumu önem kazanmaktadır.

Yaşlılık günleri için ne gibi hazırlıklar yapılmalıdır? Ülkemizde nüfusumuzun yaşlandığı ile ilgili durum ve doğuracağı sonuçlar yeni farkına varılmaktadır. Yaş-lanma ve yaşam kalitesi hakkında ülke-mizde yürütülen çalışmalarda uzmanlar yaşlı nüfusunun son 50 yıl içinde önemli bir artış gösterdiğine dikkat çekmekte ve önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte bu artışın hızlanacağı ve yaratacağı olumsuzlar ile ilgili uyarılar vermek-tedir. Hızlı kentleşmenin etkileri, yaşlılık algısı ve yaşam tarzı ile kendisini gös-termekte buna bağlı olarak yaşlı nüfu-sunun sosyal ihtiyaçları artmaktadır. Yaşlı nüfusun, yaşadıkları toplumda aktif bireyler olarak sosyal ve ekonomik

açıdan katkı verebilmeleri için alınacak

önlemler sağlık alanındaki maliyetleri

düşürebilmekte dolayısıyla ülke eko-

nomisine önemli katkılar sağlayabil-

mektedir. Sağlıklı yaşlanmanın olum-

suzluklarını erken fark eden toplumlar

yaşlı bireylerin de hayata aktif katılım-

larının önemini yaptıkları yatırımlar ile

sonuçlandırmaktadırlar.

Konferans boyunca gerçekleştirilen

60’ın üzerinde Örnek Olay İncelemeleri

oturumlarında üye belediyelerimiz yap-

tıkları çalışmaları aktarma fırsatı bul-

dular. Katkımızın her geçen konferansta

daha fazla artacağını ümit ediyorum.

DSÖ Sağlıklı Kentsel Çevre İşbirliği

Merkezi’nin yönettiği eğitimler ve

Ulusal Ağ Koordinatörlerinin Sağlık 2020

üzerine yaptıkları toplantılar verimli fikir

alışverişleri ile geçti. Bir sonraki DSÖ

Konferansı 2013’de İzmir Büyükşehir

Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçek-

leşecek. Şimdiden kolaylıklar diliyorum.

Üyelerimizin de katkıları ile organi-

zasyona en güzel şekilde ev sahipliği

yapacaklarına yürekten inanıyorum.

Birliğimiz 3-5 Ekim’de gerçekleşecek

Yalova Buluşması için organizasyon

hazırlıklarına başladı. Buluşma prog-

ramını ve davetiyeleri en kısa sürede

sizlerle paylaşacağız. Ağustos ayında

yapacağımız '2012 Sağlıklı Şehirler En

İyi Uygulama Yarışması' ödüllerimiz

de Yalova Buluşması'nda sahiplerini

bulacak. Kalıcı çözümler getirecek ortak

projeler geliştirmek amacında gerçek-

leştirdiğimiz yarışma için tüm üyele-

rimize başarılar dilerim.

Dergimize katkı koyan herkese tüm

çalışmalarından dolayı teşekkür eder,

Kentli Dergimizin bir sonraki sayısında

farklı bir konu ile buluşmak dileğiyle.

Sağlıkla kalın.

Sağlıklı yaşlanma: Günümüzün trendi

6 kentli dergisi

Hakkımızda

Sağlıklı şehir

Sahip olduklarının farkındadır; kültürel mirasına sahip çıkar.

Eşitsizliklerin önüne geçer; dayanışmayı ve yardımlaşmayı yaygınlaştırır.

Sağlıklı bireyler yetiştirir; dengeli beslenmeyi teşvik eder.

Tüm engelleri kaldırır; herkes için yaşanabilir şehirler oluşturur .

Üretkenliği yaşam biçimi sayar; yaşayanlarını eğitir, hayatın içine katar.

Trafik ve park sorununu azaltır; toplu taşıma araçlarını yaygınlaştırır.

Kent sağlığına önem verir; sokak hayvanlarına sahip çıkar.

Türk

iye

Sağlıklı Kentler Birliği

2005

D ünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı ve Avrupa Ulusal Sağlıklı Şehirler Ağları Çalışma ve Teknik

Konferansı “Erken Yaşlardan Sağlıklı Yaşlanmaya,

Tüm Yaşam Süresine Yönelik Eylemler, Araçlar ve

Çözümler” başlığı ile 14 - 16 Haziran 2012 tarih-

lerinde Rusya’nın St.Petersburg şehrinde yapıldı.

DSÖ Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağına katılan şehir-

lerden delegasyonlar; Ulusal Sağlıklı Şehirler

Ağının Delegasyonları; DSÖ Bölgelerinin Sağlık

Ağı ile İlişkili Temsilcileri; Avrupa Komisyonu, UN,

HABITAT ve diğer uluslararası örgütlerin temsil-

cilerinin katıldığı konferansta Türkçe ve Rusça

simültane tercüme hizmeti verildi.

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanlığı ile

Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağına üye beledi-

yelerden Bursa, Çankaya, Denizli, Tepebaşı,

Kocaeli, Gölcük, İzmir, Kadıköy, Karşıyaka, Nilüfer,

Trabzon, Yalova ve Osmangazi Belediyeleri'nden

olmak üzere Türkiye’den 13 belediyenin başkan

ve başkan yardımcıları ile 60’dan fazla katılımcı

yer aldı. Üç gün süren toplantıya Avrupa Sağ-

lıklı Şehirler ağına üye 19 ülke, 55 üye şehir ve

300’ün üzerinde belediyeden temsilciler ve

belediye başkanları katıldı. 9 belediyenin göz-

lemci olarak katıldığı konferansta 20’den fazla

DSÖ uzmanı sunum yaparken, üye belediyeler

tarafından 60’dan fazla "Örnek Olay İncelemesi"

sunuldu.

Eğitim seviyesinin önemi

Konferansın ilk günü, tarihi Mariinsky Palas’da St.

Petersburg Valisi, St. Petersburg Parlamentosu

Başkanı, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü, Rusya

Sağlıklı Kentler,sağlıklı yaşlanma için buluştuSağlıklı Kentler Birliği üyeleri “Sağlık ve Esenlik: Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi.

8 kentli dergisi

Sağlıklı Şehirler Başkanı ve DSÖ Avrupa Bölge Ofisi Sorumlusu Agis Tsouros’un açılış konuşmaları ile başladı. DSÖ’nün ilk konferansının yapıldığı St. Petersburg’da herkesin hayalleri ile ilgili 20 yıl önce bu şehirde kararlar alındığını ve Sağlıklı Şehirler Ağı´nın hedef projesi Sağlık 2020’nin temel hedeflerinin tekrar görüşüle-ceğinin belirtildiği açılış konuşmala-rında hayat boyunca insanların sağlı-ğının bozulmasını önleyici hizmetler yapılırsa sağlık alanındaki maliyetlerin azalacağı vurgulandı. Sağlık Alanı'nda Eşitlik Enstitüsü University College London’dan Sir Michael Marmot ‘Yaşamın tamamında sağlığa yatırım’ temalı oturumda ‘eşitsizliklerle müca-delede tüm yaşama yönelik yakla-şımlar – erken yaşlardan yaşlılığa’ konulu sunum gerçekleştirildi. Eko-nomik koşulların, eğitim seviyelerinin, sosyal çevrelerin insanların sağlığı üzerinde büyük etkisinin olduğunu vurgulayan Marmot, % 3 oranındaki işsizliğin %1,5 seviyelerinde intihara yol açtığını belirtti. Bununla birlikte yönetici grubuna göre gelir seviyesi düşük olanların yaşamlarının son 15

yılını daha sağlıksız geçirdiğinin altını

çizen Marmot, “Eğitim seviyesi de

sağlıklı yaşamanın önemli belirleyici-

lerinden biridir. Yapılan araştırmalara

göre ilkokul mezunlarının ortaokul

mezunlarından 3 yıl daha az, ortaokul

mezunlarının da üniversite mezun-

larından 3 yıl daha az yaşadığı tespit

edilmiştir” şeklinde konuştu.

Üyelerimiz çalışmalarını paylaştı

Konferans boyunca gerçekleştirilen

60’ın üzerinde "Örnek Olay İncele-

meleri" oturumlarına Sağlıklı Kentler

Birliği üyesi olan İzmir Belediyesi

"İç Göç Entegrasyon Projesi", Eski-

şehir Tepebaşı Belediyesi "Tek Enge-

limiz Önyargımız: Gökkuşağı Cafe",

Trabzon Belediyesi "Trabzon Zagnos

Tabakhane Vadisi Kentsel Dönüşüm

Projesi", Bursa Büyükşehir Belediyesi

"Sağlıklı Şehir Planlama Girişimleri" ve

Yalova Belediyesi de "Yalova’nın Sağ-

lıklı Şehir Planlama Stratejileri" başlıklı

sunumlarıyla katkıda bulunarak çalış-

malarını DSÖ üyeleri ile paylaşma

fırsatı buldular. DSÖ Sağlıklı Kentsel

Çevre İşbirliği Merkezi’nin yönettiği

‘Sağlıklı kentsel çevre: Sağlıklı kentsel

çevreler üzerine stratejik çalışmalar’

başlıklı eğitim oturumlarına ve alt ağ

toplantılarına da üye belediyelerimiz

Birlik Buluşmaları

kentli dergisi 9 www.skb.org.tr

katılarak sorunlar ve öneriler üzerine

fikir alışverişlerinde bulundular.

Sağlıklı şehirlerin liderlik rolü

Konferansın ikinci gününde “Sağlık

2020 Sağlık ve Esenlik için Yeni Avrupa

Politikası'nın geliştirilmesi ve uygulan-

masında Sağlıklı Şehirler liderlik rolü

üstleniyor’” teması doğrultusunda bir

sunum yapıldı. Daha sonra ise Ulus-

lararası Çalışmalar Küresel Enstitüsü

Sorumlusu Ilona Kickbusch, üyelere

‘Kentsel bir bakış açısıyla Sağlık 2020

– sağlık ve esenlik için çok seviyeli

yönetişimin güçlendirilmesi’ baş-

lıklı oturum gerçekleştirildi. Sunum

ve oturumların ardından Barselona

Politik Sağlık Delegesi, St. Petersburg

Sosyal Konulardan Sorumlu Vali Yar-

dımcısı, Rotterdam Belediye Başkanı

Yardımcısı, Vologda Bölgesinden

Vali, Turku Belediye Meclis Üyesi ve

Galler Hükümeti Strateji Danışmanı

ile Çankaya Belediye Başkanı Bülent

Tanık’ın katılımlarıyla “Sağlık ve

esenlik konusunda yerel liderliğin

güçlendirilmesinin karşısındaki zor-

luklar ve fırsatlar” konulu politikacılar

oturumu gerçekleştirildi.

Yıllık raporlama şablonları (ART) tartışıldı

Konferansın son gün oturumu Ana

Kongre Salonu'nda “Toplumsal daya-

nıklılık: perspektifler ve pratik uygula-

malar” ve Birleşmiş Milletler Kalkınma

Programı'nın sunumları yapıldı. Daha

sonra ise “Sağlıklı yaşlanma-Avrupa

için ortak bir diyalog: anahtar çözüm

yerel eylem” konulu yuvarlak masa

toplantısı gerçekleştirildi. Diğer

yuvarlak masa toplantısının konusu

ise “Beslenme ve fiziksel aktivite:

obezite ve bulaşıcı olmayan hasta-

lıkların sektörel eylem ile çözümü”

başlığında yapıldı. Yıllık Raporlama

şablonlarının (ART) tartışıldığı Ulusal

Ağ Koordinatörleri'nin katıldığı top-

lantıya Türkiye’den Sağlıklı Şehirler

Proje Koordinatörü Nalan Fidan da

katılırken, 5. Faz’dan 6. Faz’a geçiş ve

DSÖ Avrupa Bölge Ofisine iletilmek

üzere Yıllık Raporlama şablonu (ART)

hakkında görüşler paylaşıldı.

2013 DSÖ Konferansı İzmir’de

St. Petersburg'da bir araya gelen

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa

Sağlıklı Şehirler Ağı ve Avrupa Ulusal

Sağlıklı Şehirler Ağları Çalışma ve

Teknik Konferansı, 2013 yılında ger-

çekleştirilecek toplantının İzmir'de

yapılması kararı alındı. Toplan-

tının son günü tüm üyelere İzmir ve

Türkiye'yi tanıtan bir tanıtım filminin

sunulmasıyla sona erdi.

Birlik Buluşmaları

10 kentli dergisi

Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadıT ürkiye'nin 60 yaş ve üzeri

nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükseldi. Ama

değişen sadece nüfus değil. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü'nün hazırladığı "Yaşlılık Atlası", Türkiye'de yaşlıların ve yaşlanmanın profilini ortaya koyuyor: Hızlı kentleşme ve göç nedeniyle değişen yaşlılık algısı ve yaşam tarzıyla, sosyal güvenlik ve bakım ihtiyacı da artıyor.

Dünyanın en önemli gerontologla-rından biri olan Paul Baltes'e göre "Yaşlanmanın biri ağlayan diğeri gülen iki yüzü var." Türkiye'de bu tezin daha çok ağlayan yüzüne rast-ladıklarını söyleyen Akdeniz Üniver-sitesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Profesör İsmail Tufan, "Çünkü yaş-lılık günlerine hazırlanmıyoruz. Bu nedenle uyum sağlamak zor oluyor. Günümüzde kadınların yüzde 90'nı, erkeklerin ise yüzde 80'den fazlasının 60 yaş üzerine ulaştığını düşünürsek bu hazırlığın ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır" dedi.

Dünya Sağlık Örgütü, yaşlılığı çev-resel etmenlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanım-lıyor. Bilime göre ise bu, "ayrıca-lıksız her canlıda görülen, tüm işlev-lerde azalmaya neden olan, süreklilik

arz eden, evrensel bir süreç." Orga-nizmada molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde zamanın iler-lemesiyle ortaya çıkan, geriye dönüşü olmayan yapısal ve fonksiyonel deği-şikliklerin tümü... Bu o kadar karmaşık bir süreç ki, biyolojik olarak neden yaşlandığımızın tek bir yanıtı yok. Bu süreci açıklamak için bugüne kadar yüzlerce teori geliştirilmiş.

Nasıl yaşlandığımızın tek bir modeli de yok. Her insanın yaşlanma serüveni kendine özgü. Yaşam tarzı, beslenme modeli, çevresel faktörler ve genetik yapı kişilerin yaşlanma biçimini ve hızını belirliyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda yaşlanmanın 65 yaşında başladığı kabul ediliyor. Birleşmiş Mil-letler tarafından öngörülen yaş bu, ancak Türkiye'de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun verdiği bilgiye göre, "ülkemizin ekonomik ve sosyal şartları gereği yaşlanma alt sınırı 60" olarak belirlenmiş.

Dünya Sağlık Örgütü, gezegenimizle beraber nüfusun da yaşlandığı konu-sunda uyarıyor. Bu yüzyılın başında, 80 yaşın üzerindeki nüfus 14 milyon iken, 2050 yılında 400 milyon olması bekleniyor. Önümüzdeki beş yıl içinde ise tarihte ilk kez 65 yaş üzeri gruba ait yetişkinlerin sayısı, beş yaş

altı çocukların sayısından fazla olacak.

Türkiye'de de durum dünya geneliyle

aynı. 1960 yılında Türkiye nüfusunun

yüzde 3 kadarı 60 yaş ve üzerindeyken

bugün bu oran yüzde 10'a yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2011

yılı verilerine göre 60 ve daha yukarı

yaş grubunun nüfusu yaklaşık 7,4

milyon.

Yaşlanma üzerine çalışan biyokimya

uzmanı Doç. Dr. Abdullah Olgun da

Türkiye'nin bugün demografik açıdan

altın çağını yaşadığını söylüyor:

"Gelecekte nüfusumuz bu kadar genç

olmayacak. Birleşmiş Milletler' in

doğum oranları ve yaşam süresi bek-

lentilerine baktığımızda Türkiye'nin

2023 yılında 14 milyonluk bir yaşlı

nüfusuna sahip olacağı öngörülüyor.

Yani yaşlanan bir Türkiye üzerine

konuşuyoruz ve bu geriye döndürü-

lecek bir süreç değil."

Bilimsel verilerin ortaya koyduğu bu

duruma göre ;bireylerin olduğu kadar

yerel yönetimlerin de uzun yaşlılık

günlerini sağlıklı geçirme yönünde

tedbirler alması ve projeler geliştir-

mesinin gerekliliği ortaya çıkıyor.

Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/1205/konu.aspx?Konu=1

kentli dergisi 11 www.skb.org.tr

Söyleşi

R usya’nın St. Petersburg şehrinde ger-çekleştirilen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı ve Avrupa

Ulusal Sağlıklı Şehirler Ağları Çalışma ve Teknik

Konferansı'nda "Sağlıklı Yaşlanma" konusu

masaya yatırıldı. Toplantıda bir sunum yapan

Aileler ve Sosyal Alan Enstitüsü University Of

London’dan Prof. Edward Melhuish, çocuğun

ilk yıllarına yapılan yatırımların ve tüm yaşam

süresince bireysel, sosyal ve ekonomik alan-

lardaki gelişiminin sonuçlarını DSÖ üyeleriyle

paylaştı. Sunumunda 2050 yılında AB ülkele-

rinde yaşlı nüfusun % 50 oranında artmasını

beklediklerini söyleyen Melhuish, bu artışla bir-

likte çalışan nüfus sayısında da 50 milyon kişinin

azalacağını belirtti. Bu durumun birçok sana-

yileşmiş ülkelerde benzerlik gösterdiğini ifade

eden Melhuish, nüfusun nasıl geliştirilebileceği

erken yaşlarda eğitimin neden önemsenmesi

gerektiğini konusunda yapılan araştırma sonuç-

larını anlattı.

2 yaş çok önemli

2 yaşından sonra yarı zamanlı veya tam zamanlı

başlanan okul öncesi kaliteli bir eğitimin etki-

lerini ilköğretimin sonuna kadar kendini gös-

terdiğini ve iyi bir eğitim sayesinde bireyin 33

yaşında daha iyi iş ve daha iyi kazanca sahip ola-

bileceğini söyleyen Edward Melhuish, "2-6 yaş

arasında başlayan eğitim ile 6 yaşından sonra

başlayan eğitim arasında başarı, sağlık ve eğitim

gibi alanlarda büyük farklılıklar ortaya çıkıyor.

Okul öncesi verilen eğitimlerle kişinin hem okul

hayatı hem de okul sonrası iş hayatı hep başarı-

larla geçiyor, sağlıklı ve bilinçli besleniyor yaşam

kalitesi yükseliyor. 3-4 yaşlarında okul öncesi

eğitime başlayan çocukların, eğitime geç başla-

yanlara göre daha fazla ve sürekliliği olan avan-

tajları olmaktadır. Okul öncesi eğitim alan erkek

çocuklar gelecek hayatlarında orta öğretim eği-

timini terk eden çocuklara oranla daha başarılı

olmaktadır. Erken yaşta eğitim alanların eğitim

durumu ve gelir durumu daha yüksek seviye-

lerde olmakla beraber, madde bağımlılığına

yakalanma oranı daha düşük oluyor" dedi.

11 yıllık araştırma

Kuzey İrlanda’da yapılan ve İngiltere’de de

benzer sonuçlar veren rapora göre; takip edilen

“Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır”

Aileler ve Sosyal Alan Enstitüsü University of London’dan Prof. Edward Melhuish;

12 kentli dergisi

Söyleşi

850 çocukta okul öncesi eğitim kali-

tesinin etkilerinin 11 yaşına kadar

devam ettiğini ifade eden Melhuish,

"Yüksek kalitede okul öncesi eğitim

İngilizce ve matematiği geliştirmekte

ve bu gelişim ilköğretim boyunca

devam etmektedir.11 yaşında yüksek

kalitede okul öncesi eğitim alan

çocuklar, okul öncesi eğitime git-

meyenlere oranla İngilizce’yi muh-

temelen 2.4 oranında, matematiği

muhtemelen 3.4 oranında daha iyi

öğrenmektedir" şeklinde konuştu.

Melhuish 11 yıl süren ortak araştır-

masında evde ve okulda aldıkları eğitimlerin karşılaştırıldığını belir-terek, "Evde eğitim alan çocukların ileriki yaşlarda çevresiyle ve yaşıtla-rıyla iletişim kurmada zorlandığını ve oyunlarını hep tek başına yaptığı gözlenirken, okul öncesi eğitim alan çocukların aktivite ve proje geliştirme konusunda yaratıcı ve daha cesur oldukları, sorumluluk aldıkları, sosyal çevre ve yaşıtlarında iletişim kurmada sıkıntı yaşamadığı daha çok grup ve toplulukları yönlendirdiği gözlen-miştir" dedi.

İş hayatında da başarılı oluyor

Okul öncesi başlayan eğitimlerin insanın yaşamını tamamen değiş-tirdiğini söyleyen Melhuish, 2-6 yaş arası eğitim alan ile 6 yaşından sonra eğitim alan 28 yaş ve üzeri yetişkinler üzerinde yapılan araştırmanın sonuç-larını paylaştı. Fransa, İsviçre, Norveç, Almanya, Danimarka, Hindistan, Uruguay, Arjantin ve Kolombiya gibi ülkelerde yapılan araştırmalarda okul öncesi alınan başarılı ve iyi bir eğitim sayesinde bireyin özellikle 30-35'li

yaşlardan sonra daha iyi iş ve daha iyi kazanca sahip olduğunu gördük-lerini belirten Melhuish “bu eğitim süreci ülkelerin eğitim ve sağlık konu-sunda yaptığı harcamaların oranını da büyük ölçüde arttırıyor. Diğer bir anlamda eğitimli ve sağlıklı bir yetiş-kinin ömrünün sonuna kadar oluş-turduğu değer ülkenin ekonomik büyümesine de katkı sağlıyor" dedi.

Siyasilere büyük sorumluluklar düşüyor

Edward Melhuish sunumunu ise şöyle tamamladı; "Sonuç olarak çocuğun ilk yıllarına yapılan yatı-rımlar ülkelerin uzun vadede eğitim ve sağlık gibi alanlarda yapacağı yatı-rımlardan daha az. Bu konuda siya-silere ve politikacılara büyük sorum-luluklar düşüyor. Yapılan araştırma ve sonuçları ortada, bu gerçekleri gör-mezden gelen ülkeler geri kalmaya mecburdur. Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır. Bu anahtar hem kişinin başarısını hem de ülke-lerin gelişmişliğine açılan kapının anahtarıdır."

Prof. Edward Melhuish

kentli dergisi 13 www.skb.org.tr

A ntalya Büyükşehir Belediyesi'nin Habipler Mahallesi'nde açtığı “Çocuk Ağız Diş Sağlığı Teşhis, Tedavi ve Eğitim Merkezi”,

her gün çeşitli okullardan yüzlerce öğrenciyi ağırlamaya devam ediyor. Ağız ve diş sağlığı konusunda başlattığı proje ile tüm Türkiye'ye örnek olan Antalya Büyükşehir Belediyesi, sosyal güvencesine bakılmaksızın 5-14 yaş sınırları içe-risinde bulunan tüm çocuklara ağız diş sağlığı poliklinik hizmetleri, koruyucu hekimlik hiz-

metleri, ağız içi muayene ve tarama hizmetleri ile diş sağlığı eğitimlerini ücretsiz olarak sunuyor. Proje kapsamında Çocuk Ağız Diş Sağlığı Teşhis, Tedavi ve Eğitim Merkezi”nde bugüne kadar 30 bin çocuğa hizmet verdiklerini söyleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Amacımız; bilinçli ve sağlıklı birey-lerden oluşan bir toplumun temellerini atmak, sadece koruyucu hekimlik işlemleri ile genç nüfusumuzda gelecekte yaşanacak sağlık prob-lemlerini en alt seviyelere çekmek ve Antalya’da daha sağlıklı toplum yetiştirmektir” dedi.

Diş fırçası ve macunu hediye

Merkezde diş hekimleri tarafından çocuklara yönelik diş sağlığı taramaları yapılırken, basit operasyon gerektiren vakaların da uzman hekimler tarafından gerçekleştirildiğine değinen Başkan Akaydın, “Merkezimizde aileleri de diş sağlığı konusunda bilgilendi-riyoruz. Merkezimizde 6 diş doktoru ile 1 psi-kolog ve yardımcı personelle birlikte 13 kişi haftanın 6 günü hizmet veriyor. Bir diş hekimi muayenehanesinde olması gereken tüm teç-hizat ve donamıma sahip merkezde, engelli çocuklarımız için de ayrı bir ünite yaptık.

Herkes için sağlıklı yaşam

Antalya Büyükşehir Belediyesi

14 kentli dergisi

Ayrıca buraya gelen çocukları-mızın sıra beklerken sıkılmaması için bir de oyun salonu oluşturduk. Merkezimize gelen tüm çocuk-larımıza muayeneleri sonrası diş macunu ve diş fırçası dağıtıyoruz. Tüm bu çalışmalarımız sağlıklı bir gelecek, sağlıklı bir Antalya içindir ” şeklinde konuştu.

Bisiklet kullanımını yaygınlaştırıyoruz

Araç odaklı bir kent değil, insan odaklı bir kent anlayışıyla ile hareket ederek kentsel çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, kendisinin de bir doktor olduğunu belirterek, “Sağlıklı bir kent ve gelecek için, kentin iyi planlanması ve bisiklet kullanımının artırılması için öncelikle doğru planlama ile güvenli bisiklet altyapısının oluşturulmasını sağladık. Bu noktada insan odaklı hizmet

anlayışını yaygınlaştırmak, vatandaşlarımızı karbon salınımı olmadığı için havayı kirletmeyen ve çevreye zarar vermeyen bisikletli ulaşıma yönlendirmek ve kentteki sosyal zenginliği arttırmaya yönelik çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

Yaşlılara 'Tai chi' sporu

Sağlıklı bir yaşamın düzenli bir egzersizden geçtiğini söyleyen Başkan Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Halkımızla birlikte sağlıklı bir gelecek için hep birlikte spor yapıyoruz. Haftanın dört günü şehrin belirli noktalarında sabah 07.00 ile 08.00 saatleri arasında, uzman hocalarımızın eşliğinde kültür fizik hareketleriyle başlayan ve bir saat süren sabah sporu günü zinde başlamamızı sağlıyor. Ayrıca huzurevi sakinlerimize ve yaşlılarımıza yönelik olarak sürdürdüğümüz 'Tai chi' sporu da Akdeniz Üniversitesi’nde okuyan stajyer öğrencilerin desteği ve 'Tai

chi' eğitmeni Isidora Miloşeviç

eşliğinde tüm yaşlılarımızın ve

huzurevi çalışanlarının güne bu

farklı sporu yaparak başlamasını

sağlıyor. Kadınlarımıza yönelik

Kepez'de hizmete açtığımız iki

katlı spor merkezi ise çalışan ve ev

hanımı tüm kadınlarımızın ikinci

adresi oldu. Burada kadınlarımız

uzman eğitmenler eşliğinde

yürüme bantları, bisiklet ve

çeşitli spor aletleri ile pilates,

aerobik ve aletli jimnastik yaparak

formlarını koruyorlar” dedi.

kentli dergisi 15 www.skb.org.tr

Bursa Büyükşehir Belediyesi

B ursa Büyükşehir Belediyesi Huzurevi sakinleri can dost-larımız olan kedi, köpek, kuş

ve ördeklerden oluşan mini hay-vanat bahçesinde terapi yaparak güne daha zinde ve sağlıklı başlıyor. Türkiye'de ilk defa Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi işbirliğiyle ger-çekleştirilen hayvan destekli terapiler Huzurevi sakinleri üzerindeki stresi azaltırken, mutluluk hormonlarını da büyük ölçüde arttırdığı gözlendi.

Uygulamanın Avrupa ülkelerinde çok yaygın olduğunu ama Türkiye'de çok

fazla bilinmediğini söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, "1891 yılında kurulan ve yak-laşık 121 yıldır hizmet veren Huzu-revi'mizde yaşlılarımız için oluştur-duğumuz küçük hayvanat bahçesi ve hobi bahçesi sayesinde Huzurevi sakinleri güne daha zinde ve mutlu başlıyorlar. Uludağ Üniversitesi Veteri-nerlik Fakültesi işbirliğiyle ilk defa 2011 yılında gerçekleştirdiğimiz projede yaşlılarımız 6 haftalık bir süreçte, haftanın bir günü, sağlık tetkikleri yapılmış kedi ve köpeklerle vakit geçirmeleri sağlandı. Bu çalışmanın öncesinde ve sonrasında projeye katılan sakinlerimizin stres seviyeleri ölçüldü. Çalışmanın sonunda gördük ki yaşlılarımızın mutluluk hormonla-rında büyük bir artış ve stres seviye-lerinde ise önemli bir düşüş gözlem-ledik. Sonuçlar projemizin başarıya ulaştığını gösterdiği için projenin devamına karar verdik" dedi.

Hobi bahçeleri ilgi görüyor

Huzurevi sakinlerine yaz aylarında, beden eğitmenleriyle birlikte haf-

tanın belirli günlerinde Huzurevi bahçesinde yürüyüş, bedensel ve fiziksel aktivitelerde gerçekleştirdik-lerini ifade eden Başkan Altepe, yaş-lılığın en büyük problemlerinden biri-ninde fiziksel ve bilişsel kayıplarla birlikte görülen üretkenlikte düşüş ve dolayısıyla “işe yaramama” duygu-sunun yaşlıyı ele geçirmesi olduğunu söyledi. Yaşlıyı, tekrar üretken hale getirmek amacıyla, Huzurevimiz bah-çesinde, yaşlıların her türlü sebze ve meyveyi yetiştirebileceği hobi bahçeleri oluşturduklarını belirten Başkan Altepe, "Huzurevi sakinle-rimiz burada istedikleri gibi sebze ve meyvelerini yetiştirebiliyorlar. Ayrıca Huzurevi sakinlerimizden oluşan ve profesyonel bir eğitmenle faaliyet-lerine devam eden Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği koromuz ise başarılarıyla bizlerin gururu olmaya devam ediyor" şeklinde konuştu.

Can dostlarıyla huzurevinde terapi

16 kentli dergisi

Bursa Büyükşehir Belediyesi

Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden evde sağlık hizmeti

F iziki yatırımlarla daha yaşana-bilir bir Bursa yolunda çalışma-larını sürdüren Bursa Büyükşehir

Belediyesi, sosyal hizmet alanında da

örnek bir projeye daha imza atıyor.

Evde Hasta Bakım Merkezi hak-

kında bilgi veren Bursa Büyükşehir

Belediye Başkanı Recep Altepe, sağlık

hizmetine ulaşmakta sıkıntı çeken

vatandaşlara her türlü sağlık hizme-

tinin verildiğini söyledi.

Sağlıklı birey, sağlıklı toplum

Bursa’nın yaşanabilir, sağlıklı ve ula-

şılabilir bir kent olması için yoğun

mesai harcadıklarını anlatan Başkan

Altepe, “Sağlıklı birey olmadan, sağ-

lıklı toplum olamaz. Bursa’yı daha

sağlıklı bir kent haline getirmek için

merkezi yönetimin ulaşamadığı nok-

talarda tüm sorunların çözümü için

çalışıyoruz. Bu merkezimiz de eko-

nomik sıkıntıları nedeniyle sağlık

hizmeti alamayan, yatalak hasta ve

mağdur vatandaşlarımıza evlerinde

sağlık hizmet veriyor. Toplumun tüm

bireylerini mutlu etmek bizim en

önemli görevimiz” dedi.

6 bin 778 hastaya hizmet

Evde Hasta Bakım Merkezi’nin 2010

yılından beri Nilüfer Vadisi Doğa Parkı

Abdal Köprüsü yanındaki binada

hizmet verdiğini söyleyen Başkan

Altepe, Merkezi'de 1 Koordinatör, 2

Doktor, 1 FTR uzmanı, 1 Ortopedi

Uzmanı, 3 Fizyoterapist, 1 Radyoloji

uzmanı, 5 Hemşire, 2 Psikolog, 6

Bakım Destek ve Refakat Personeli, 3

Bilgi İşlem personeli ve 13 şoför olmak

üzere toplamda 38 personelin hizmet

verdiğini kaydetti. 2010 yılından

bugüne kadar 7 merkez ilçede toplam

6 bin 778 hastaya ulaştıklarını söy-

leyen Başkan Altepe, “Hastalara pan-

sumandan enjeksiyona, fizik teda-

viden diğer sağlık sorunlarına kadar

her türlü hizmet sunuluyor" dedi.

kentli dergisi 17 www.skb.org.tr

8 bin 500 yıldır olduğu gibi bugün de dünyanın en köklü kültür-lerine ev sahipliği yapan İzmir;

Tarihin babası Homeros’un doğduğu,

tıp biliminin babası Hipokrat ve

eczacılığın babası Galen’in dünyaya

seslendiği; ameliyat malzemeleri,

şırınga ve şifalı termal sularla teda-

vinin ilk uygulandığı kenttir. Doğanın

kendine verdiği zenginliği işleyerek,

tarihi boyunca gelişmiş bir kent

olma yolundaki yolculuğunu sağ-

lıkta eşitlik politikalarını benimse-

yerek yürütmeye devam ediyor. İzmir

Büyükşehir Belediyesi, kentte yaşa-

yanlarla birlikte çalışarak süreci geliş-

tirip devamını sağlarken, zenginlik

veya statü gözetmeksizin sürdürüle-

bilir imkanlar ile yaşam kalitesi yüksek

bir kent olma yolundaki çalışmalarını

hız kesmeden sürdürüyor.

Sağlıklı yaşlanma için spora destek

İzmir Büyükşehir Belediyesi vatandaş-

larının yaşamlarını sağlıklı bir şekilde

sürdürmeleri, kötü alışkanlıklardan

uzaklaşıp gelecek için iyi bir altyapıya

sahip olmaları, tüm spor branşlarına

eşit önem vererek herkese spor yap-

tırmak, spor okulları açarak toplumun

her kesiminin erişimini sağlamak

amacıyla gerçekleştirdiği yatırımlar

sayesinde vatandaşlarının sağlıklı

olmaları için sporu yaşamın vazge-

çilmez bir unsuru haline dönüştür-

mektedir. Türkiye’nin en büyük spor

kulübüne sahip olan İzmir Büyük-

şehir Belediyesi Gençlik ve Spor

Kulübü, 24 branşta 3 bin 500 lisanslı

sporcusu, 300’e yakın eğitmen ve ant-

renörüyle hizmet veriyor. Kulüp bün-

yesindeki spor okullarından çeşitli

derneklerden ve sivil toplum kuru-

luşları, rehabilitasyon merkezleri,

işitme, görme, bedensel engelliler

spor kulüpleri sporcuları ve İzmir

Valiliği’nden gelen yabancı uyruklu

öğrenciler de ücretsiz yararlanıyor.

Açıkhavada spor keyfi

İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan

tüm kentin spora rahat erişimini sağ-

larken bir yandan da sosyal-kültürel

etkinliklerin gerçekleştirileceği çok

amaçlı akıllı salonlar yapmaya devam

ediyor. İzmir’de faaliyet gösteren 217

amatör kulübün yaklaşık 15 bin spor-

cusuna İBB Eşrefpaşa Hastanesi’nde

ücretsiz sağlık taramaları gerçekleş-

tirirken, sosyal güvencesi olmayan

sporculara da, poliklinik ve yataklı

bakım tedavi hizmeti sunuyor. Her

yaştan, her kesimden insanı sporla

buluşturmayı hedefleyen İzmir Büyük-

şehir Belediyesi, bu kapsamda kentin

dört bir yanını “Açık Alan Kondisyon

Merkezleri” ile donatmaya devam

ediyor. Kentin değişik noktalarındaki

26 parkta, uzman eğitmenler eşli-

ğinde İzmirli sporseverlere her sabah

jimnastik yapıyor.

Sağlıklı yaşlanmanınadresi İzmir

İzmir Büyükşehir Belediyesi

18 kentli dergisi

Bisiklet bizden, gezmesi sizden

43 km.'lik bisiklet parkuruna 2012 yılında 22 km. daha ekleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’i “bisiklet şehri” haline getirme çabalarına bir yenisini daha ekledi. Bostanlı ile Doğal Yaşam Parkı arasında başla-tılan ücretsiz bisiklet turları, daha ilk gününde İzmirli bisiklet sever-lerden büyük ilgi gördü. İzmirlilerin “bisiklet” alışkanlığı kazanması, kent içinde bisiklet kullanımının yaygın-laştırılması ve sağlıklı yaşlanma için “Bisiklet Bizden, Gezmesi Sizden” projesi başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, bisiklet severlere haftanın her günü Bostanlı ve Doğal Yaşam Parkı'nda ücretsiz bisiklet kullanımı sunuyor.

Sağlıklı Yaş Alma ve Dayanışma Merkezi

İzmir Büyükşehir Belediyesi Sağlıklı Yaş Alma ve Dayanışma Merkezi, 55 yaş ve üzeri evinde yaşamak zorunda kalan yaşlıların bir araya gelebile-cekleri, sosyal ve fiziksel aktivitelerini artırabilecekleri bir merkez olarak hizmet veriyor. Merkez aynı zamanda Alzheimer Hastalığı'nı önleyici ya da öteleyici çalışmalar konusunda araş-tırmalarını sürdürüyor. Kuruluş amacı yaşlanmaya bağlı fiziksel, sosyal deği-şimleri olabildiğince denetim altına almak, sosyal yalıtılmışlığı engel-lemek, üyelerin ileri yaş ve buna bağlı konularda bilgilenmelerini sağlamak, diğer kurum ve kuruluşların ileri yaş grubuna verdiği hizmetler hakkında rehberlik hizmetleri veriyor. Üyelik sistemi ile çalışan merkezde, amaç-larımız ve üyelerin talepleri doğrul-tusunda yoga, jimnastik, müzik ve elişi çalışmaları yapılmakta, geziler ve eğlenceler düzenlenmekte, bilgilen-dirme toplantıları ve sinema günleri organize edilmektedir.

Gençler ve yaşlılar el ele

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2010 yılında başlattığı proje Türkiye’de ilk defa İzmir’de uygulanmaya başlandı. Amacı giderek artan yalnız yaşayan

yaşlı nüfusun psiko-sosyal rehabili-

tasyonuna destek olmak, gençlerin

sosyal sorumluluk projelerinde yer

almasının sağlanarak kuşaklar arası

eşitlik ve dayanışmanın güçlendi-

rilmesi. Projede kapsamında toplam

140 genç, 50 hanede 68 yaşlıya

hizmet veriyor. Yaşlıların yaşadığı

hem fiziksel, hem de sosyal olumsuz-

luklar, çeşitli sosyal proje ve çalışma-

larla toplumun yaşlanma konusunda

bilinçlendirilmesinin önemini ortaya

çıkartmaktadır.

Sosyal yaşam kampüsü

İzmir Büyükşehir Belediyesi, top-

lumun dezavantajlı gruplarının fay-

dalanması amacıyla dev bir kompleks

şeklinde planlandığı Buca’da

65.000 m2'lik alan üzerine kuracağı

“Sosyal Yaşam Kampüsü”nün pro-

jesini tamamlayarak, yaşama geçi-

rilmesi için çalışmalarına hız verdi.

Kampüste huzurevi, engelli eğitim

merkezi, engelli ve yaşlı rehabili-

tasyon merkezi, çocuk ve gençlik

merkezi, engelli havuzu, aşevi ve çok

amaçlı bir salon bulunacak. Tesiste

ayrıca açık alanlarda rekreasyon

düzenlemesi, çocuk oyun ve açıkhava

spor alanları, toplu taşıma aktarma

merkezi ve otopark alanları yapılacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi

kentli dergisi 19 www.skb.org.tr

K ocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar soncu temiz-lenen İzmit Körfezi’nde ilk

"Mavi Bayrak" Karamürsel Altınkemer

Plajı’nda göndere çekildi. Orman ve

Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun

katılımıyla gerçekleştirilen törenle

Altınkemer, Mavi Bayrak’a kavuştu.

Altınkemer Plajı’nda gerçekleşti-

rilen törene Bakan Eroğlu’nun yanı

sıra Kocaeli Milletvekilleri Fikri Işık ve

Zeki Aygün, Kocaeli Vali Yardımcısı Ali

Sözen, Kocaeli Büyükşehir Belediye

Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu,

AK Parti İl Başkanı Mahmut Civelek,

Karamürsel Belediye Başkanı İsmail

Yıldırım, Türkiye Çevre Eğitim Vakfı

Genel Müdürü Erol Güngör ve kent

protokolü ile vatandaşlar katıldı.

Körfez can çekişiyordu, hayat buldu

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel

Eroğlu Körfez'de yapılan çalışma-

lardan bahsederek, “İzmit Körfezi’nde

balık yaşamıyordu. Burada hayat

yoktu. Kısacası Körfez can çekişi-

yordu şimdi ise hayat buldu” dedi.

Bakan Eroğlu, “Büyükşehir Belediye

Başkanı Kocaeli'nde destan yazdı.

Körfez'e gelen tüm atık sular arıtıldı.

Şu anda atık suların yüzde 99'u arıtı-

lıyor. Bundan 15 yıl önce 'Mavi Bayrak'

denilseydi herkes gülerdi” şeklinde

konuştu. Bakanlık olarak Türkiye'de

117 noktaya hava ölçüm istasyonu

kurduklarını söyleyen Bakan Eroğlu,

"Denizlerde Mavi Bayrak yoktu.

Atık alım tesisleri yoktu. Hopa'dan

İskenderun'a kadar 202 limana atık

alım tesisleri kurduk. Herkes çevreci

olmak durumunda. Artık Türkiye'de

çevreye çok önem veriliyor. Burada

Körfez’de Mavi Bayrak sevinci

20 kentli dergisi

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

Mavi Bayrak alınması kolay olmadı”

dedi.

Kocaeli'nin her yeri planlı

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı

İbrahim Karaosmanoğlu ise "İnsan-

ların huzur içinde sağlıklı yaşama-

larını sağlama görevi yerel yöne-

ticilere verilir. 8 yıldır yaptığımız

çalışmalarla Kocaeli'nin her yerini

planladık. Körfez bize küsmüştü. Plan-

larımızı yaptık, arıtma tesislerimizi

devreye aldık. Her geçen gün denizin

kendine geldiğini, bize gülümse-

diğini, denizin içindeki balıkların bize

dua ettiğini bizzat bu Körfez'de halkı-

mızla beraber gördük" dedi.

Dilovası'na plaj yaptık

Kocaeli’nin her yerinde denize girile-

bildiğini söyleyen Başkan Karaosma-

noğlu, “İnanması zor ama Dilovası’na

bile plaj yaptık. Yarın orada yüzersem

kimse şaşırmasın. Rüyalarımız

gerçeğe dönüşüyor. Çalışınca oluyor.

İnandık ve başardık. İnanıyorum ki

bundan sonra Mavi Bayrak hiç inme-

yecek. Diğer ilçelerimiz için de Mavi

Bayrak başvurusunda bulunacağız

ve gönlere çekeceğiz” ifadelerini

kullandı.

Tüm ilçelere Mavi Bayrak

Kocaeli Milletvekili Fikri Işık da Mavi

Bayrak’ın Karamürsel’e çok yakış-

tığını söyledi. Bundan sonra bütün

ilçelerde Mavi Bayrak alınması için

çalışmalar olacağını söyleyen Işık,

“Emeği geçen herkese teşekkür edi-

yorum” şeklinde konuştu. Konuşma-

ların ardından Karaosmanoğlu tara-

fından Bakan Veysel Eroğlu ve Erol

Tuncer'e plaket takdim edildi. Prog-ramın sonunda denizde yapılan şovla dalgıçlar tarafından sahile getirilen Mavi Bayrak, KOSKEM ekibi tarafından elden ele dolaştırılarak Bakan Eroğlu, Başkan Karaosmanoğlu ve Erol Güngör'e ulaştırılıp göndere çekildi.

kentli dergisi 21 www.skb.org.tr

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

“Hoş geldin bebek”

K ocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli’nde yeni doğan her bebeğe, Başkan İbrahim

Karaosmanoğlu’nun bebeğe hitaben

yazdığı mektubun da yer aldığı hediye

paketi ile ‘Hoş geldin Bebek’ diyor.

Annelere süt yardımı ile bebeklerin

sağlığını ve gelişimini daha anne kar-

nındayken güven altına alan Kocaeli

Büyükşehir Belediyesi, yeni doğanlara

yönelik bir proje daha hayata geçirdi.

Bebeklerin sağlıklı büyüyebilmeleri

için ailelerini bilgilendirmeyi amaç-

layan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi,

‘Hoş Geldin Bebek’ isimli bir proje

başlattı.

Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesine

katkıda bulunulacak bu proje ile

Kocaeli Büyükşehir belediyesi anne

ve babaların bilinçlendirilmesiyle 26

bin bebeğin gelişimine katkı sağ-

lamayı hedefliyor.

Hoş geldin bebek hediye paketi

Projede sürecin takibini yapmak

ve veri tabanı oluşturmak için özel

bir yazılım geliştirdiklerini söyleyen

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı

İbrahim Karaosmanoğlu, bebeklerin

nüfusa kayıt olmalarının ardından

üç gün içerisinde her bebeğe "Hoş

Geldin Bebek Paketi" ulaştırdıklarını

belirtti. Aileye giden hediye kutula-

rında bebek çantası, ateş ölçer, gelişim

takvimi ve çocuğun gelişimine katkı

sağlaması amacıyla bir de kitap yer

aldığını söyleyen Başkan Karaosma-

noğlu, pakette ayrıca kendisi tara-

fından bebeğe hitaben yazılmış bir de

mektubun bulunduğunu belirtti.

Gelişim takvimi oluşturuluyor

Hazırlanan projenin önemli bir

ayağını bebek gelişimini takip

etmek olduğunu kaydeden Başkan

Karaosmanoğlu, "Uzman ekip ara-

cılığı ile gelişimin çok erken yaşlarda

bilinçli bir şekilde desteklenmesi

gerektiği bilgisinden hareketle

‘gelişim takvimi’ oluşturuluyor. Oluş-

turulan gelişim takviminde bebek-

lerin birinci ayından on ikinci ayına

kadar gelişimi, bakımı, beslenmesi

ve oyunları bulunuyor. Bebeklerin

sağlıklı gelişiminde düzenli takibin

ön plana geldiği projede ebe-

veynlere yol gösterici bilgiler sunu-

yoruz. Bu şekilde projeyle sağlıklı

nesiller yetiştirilmesi noktasında

önemli adımlar atmış olacağız" diye

konuştu.

22 kentli dergisi

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi

D ünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor. Yaşam kalitesinin arttırılması, uzayan

bu yaşamın sağlıklı ve mutlu bir şekilde sürdürülmesi yerel yönetim-lerin de en büyük hedefleri arasında yer alıyor. Uzmanlara göre ileri yaş-larda sağlıklı bir yaşamın sigortası uygun beslenme ve fiziksel aktivite. Düzenli sportif uygulamaların yaşlı bireylere faydaları azımsanmayacak kadar fazla. Trabzon Belediyesi; dün-yanın obezite ile savaş açtığı bugün-lerde yürüyüş yolu ile hareket etmeyi yaşamın bir parçası haline getiriyor.

Türkiye'nin en uzun yürüyüş pisti

Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, yapılan en büyük yatırımın halkın sağlığı adına yapılan yatırımlar olduğuna deği-nerek, "Türkiye'de ilk ve örnek olan sahil yürüyüş yolumuz, Trabzonlular

için sağlıklı yaşam adına yaptığımız en büyük yatırımların başında gel-mektedir. Bir tarafta denizin mavisi diğer tarafta Karadeniz’in tüm ton-larını barındıran yeşilin arasında vatandaşlarımız sağlık için yürüyor. Tek tarafı tartan pist tarzında yapımı tamamlanan 5 bin 625 metrelik yürüyüş yolundan her yaştan insa-nımız yararlanıyor. Ayrıca spor aletleri ve dinlenme üniteleri de bu eşsiz güzelliğe daha da cazip kılıyor. Ayrıca sahil bantı boyunca uzanan yürüyüş yolu Türkiye'nin en uzun piste olma özelliğiyle de tüm belediyelerimize örnek oluyor" dedi.

Binlerce insan yararlanıyor

Kendisinin de bir doktor olduğunu ve bu nedenle çevresindeki tüm dostlarına yürümeyi tavsiye ettiğini söyleyen Başkan Gümrükçüoğlu, "Türkiye’de 2009 verilerine göre; 65

ve üstü yaş grubu yüzde 8 dolayında iken, Trabzon’da bu oran yüzde 10 dolayında. 2050 yılarında bu oranın Türkiye’de yüzde 20'ye çıkması öngö-rülmekte. Bunun için bizlerin sağlıklı yaşlanma konusunda daha çok çalışıp daha çok projeler geliştirmemiz gerekir. Özellikle pasif bir yaşam süren yaşlı bireylerin; açık alanlara çıkarak düzenli egzersize teşvik etmek gerek-lidir. Bizler de bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz" şeklinde konuştu. Sahil Yürüyüş Yolu'nda kendisinin de ailesiyle birlikte sık sık yürüyüş yap-tığını ifade eden Başkan Gümrük-çüoğlu, "Aileleriyle yürüyüş ve koşu yoluna gelen vatandaşlarımızın bir taraftan yürüyüş yaparken, egzersiz yaparken görmekten büyük keyif alı-yorum. Bence sağlık alanında yapılan en ufak bir yatırım bile gelecekte milyon dolarlık yatırımları geride bıra-kacaktır" diye konuştu.

Trabzon sağlıklı yaşama yürüyor

kentli dergisi 23 www.skb.org.tr

Trabzon Belediyesi

Söyleşi

Türkiye’ninkültür bahçesiyiz

T arihi, çok kültürlü yapısı ve doğal mirası ile İstanbul’un dünyaya açılan penceresi olan

Adalar, her yıl yerli ve yabancı yak-

laşık 3 milyon insan tarafından ziyaret

ediliyor.

9 Adadan oluşan Adalar Belediyesi,

müslüman, hıristiyan, musevi inanç-

larına mensup, Türk, Kürt, Rum,

Yahudi, Ermeni, Süryani, Keldani gibi

etnik kökene sahip insanların kar-

deşçe yaşadığı eşsiz bir Türkiye moza-

iğine sahip. Bu zengin kültür ve renk-

lilik nedeniyle “Türkiye'nin kültür

bahçesiyiz” diyen Başkan Dr. Mustafa

Farsakoğlu ile Adalar Belediyesi'nin

sağlıklı kent olma yolundaki serü-

venini ve kültür zenginliklerini

konuştuk. İşte, Kentli Dergisi için

çok özel açıklamalar yapan Adalar

Belediye Başkanı Dr. Mustafa Far-

sakoğlu ile yaptığımız bu çok özel

söyleşi;

� Öncelikle Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ne üyeliğinizi kutluyoruz, hayırlı uğurlu olsun. SKB'nin yeni üyesi olarak Adalar Belediyesi'nin tarihinden biraz bahseder misiniz?

İstanbul adaları tarih boyunca pek

çok isme sahip oldu. Bunlar; Evliya

Adaları (Kesiş adaları), Ruh Adaları, Cin

Adaları, Halka Adaları, Prens Adaları

ve Kızıl Adalar gibi. Bunların en yaygın

ve dünyaca tanınan “Prens Adaları'dır.

Nedeni de Roma devrinden, Bizans

devrinin sonrasına kadar asillerin,

prenslerin, hatta kraliçelerin adalara

sürgün edilmeleridir. Heybeliada'nın

en yaygın isimleri Dimoniso, Khalky,

Halkitis ve Halki'dir. Halk arasında en

çok kullanılan “Halki” olmuştur. Çam

Limanı'ndaki bakır madeni ilk defa

Demoniso isimli bir vatandaş tara-

fından çalıştırdığı için adaya bu isim

konulmuş, İsa'dan önce 4. yy. kadar

işletildiği ve o zamanlar bakır en kıy-

metli madenlerden birisi olduğu ve

içinden altın çıktığı için uzun süre

Heybeliada'nın ismi “Demoniso”

olarak kalmıştır. Yunanca Halkos

bakır demektir ve Halki sözcüğü de

Halkos'dan gelmektedir. Eskiden

cevher denizin içinden çıkartılır bu

nedenle de Çam Limanı kazıla kazıla

ay biçimini almıştır. Bakırdan altını

ayıran da Konstantin isimli bir patrik

olmuştur. Adalarda bol miktarda

İstanbul Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu;

24 kentli dergisi

demir madeni vardır ada toprakla-

rının kırmızı olması da bu neden-

ledir. En çok demir madeni çıkan yer

Büyükada'nın doğusundaki bölgedir,

buraya bu nedenle Maden de denilir.

� Adalar dendiğinde ilk akla gelen faytonlar, bir ara faytonların kaldırılması gündemdeydi bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Adaların simgesi faytonlardır. Motorlu

taşıtları zorunlu hizmet dışında

(İtfaiye, zabıta, polis gb.) yaygın-

laştırmak Adalar’ı cazibe merkezi

olmaktan çıkartır. Bunu bizlerde de

Ada sakinleri de istemiyor. Sanırım bu

konuda Türkiye'nin yüzde 90'nı bizim

gibi düşünüyor.

� Sağlıklı Kentler Birliği’ne hangi amaçlarla üye oldunuz?

Kentlerde yaşayan insanların beden

ve ruh sağlığı, büyük ölçüde bu kişi-

lerin yaşam ve çalışma şartları, fiziki

ve sosyoekonomik çevrelerinin

kalitesi ve sağlık hizmetlerinin kalitesi

ve ulaşılabilirliği tarafından belirlen-

mektedir. Bu kriterler sağlandığında

sağlıklı fiziki mekânlar oluşmakta ve

yerel yönetimlerin de minimize ettiği

olumsuz etkilerle, her bir sektörün

olumlu sağlık sonuçları üretmek

konusunda taşıdığı sorumlulukla

ilgili ortak bir anlayışın yaratılmasına

yardımcı olmaktadır. Sağlıklı Kentler

Birliği’ne üye olurken özellikle bunun

üzerinde çok durduk. Yukarda da

söz ettiğim gibi Adalar İlçesi coğrafi

konumu itibarı ile 9 adadan oluş-

makta, 5 adada yerleşim bulunmak-

tadır. Tarihi, çok kültürlü yapısı ve

doğal mirası ile İstanbul’un dünyaya

açılan penceresi olan eşsiz güzel-

likteki Adalar İlçesi her yıl, yerli ve

yabancı yaklaşık 3 milyon insan tara-

fından ziyaret edilmektedir. Adalar

İlçesi, müslüman, hıristiyan, musevi

inançlarına mensup, Türk, Kürt, Rum,

Yahudi, Ermeni, Süryani, Keldani gibi

etnik kökene sahip yurttaşlarımızın

kardeşçe yaşadığı, yapı stoğunun

yaklaşık 1/3’ü tescilli tarihi eser olan

bir kültür bahçesi niteliğindedir ve

eşsiz bir ekosisteme sahiptir. Bu özel-

likleriyle ilk kez 1973 yılında doğal,

tarihi ve kültürel sit alanı olarak öne-

rilen Adalar, Kültür ve Tabiat Var-

lıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun

31.03.1984 gün ve 234 sayılı kararı

ile “Sit Alanları Bütünü” olarak ilan

edilmiştir. Ayrıca 16.06.1999 tarih

ve 11012 sayılı İstanbul III Numaralı

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma

Kurulu Kararı ile Adalar genelinde

motorlu taşıt trafiği yasaklanmıştır.

İstanbul’un incisi olarak adlandırılan

Adalar’ın bu özel konumunun koru-

nabilmesi için yapılan çalışmalara

sağlanacak her türlü destek ile İlçenin

gelişimine de katkı verilmiş olacaktır.

� SKB’nin faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Belediyenizin SKB içerisindeki yerini nasıl görüyorsunuz?

SKB’nin kent sağlığını ilgilendiren

kentli dergisi 25 www.skb.org.tr

tüm kentsel ve çevresel alanlarda

eşitsizliği azaltmak adına yapılan

mücadelelerde; sağlık, çevre,

planlama, konut, eğitim ve ulaşım

gibi konularda belediyelere danış-

manlık yapması ve sağlıklı kentler

arasında uluslararası kardeş kent iliş-

kileri kurulmasına katkı sağlaması gibi

çalışmalarda bulunması önemlidir. Bu

anlamda Adalar Belediyesi olarak,

tüm bu alanlarda yaptığımız çalış-

maların destek bulması ve tanıtılması

adına önemli bir üyelik süreci geçire-

ceğimiz inancındayım.

� Sağlıklı kentler üyesi olarak belediyenizin özellikle bu kapsamdaki projelerinizi anlatır mısınız?

Adalar Belediyesi’nin vizyonu,

misyonu, hedefleri ve bu hedeflere

ulaşabilmek için izleyeceği yolu

ortaya koymak amaçlanmış ve stra-

tejik plan oluşturulmuştur. Bu kap-

samda, 17 stratejik amaç belirlenmiş

ve bu amaçlara yönelik hazır-

lanan, 48 stratejik hedef, 119 proje

ve 211 faaliyet için çalışılmaktadır.

2010-2011 yılları arasında 21 proje

tamamlanmıştır.

� Projeleriniz arasında en önemlisi Kent Müzesi olarak biliyoruz. Kent Müzesi'ni bizlere anlatabilir misiniz?

Adalar İlçesi'nin somut ve soyut

kültürel mirasını, çağdaş müze-

cilik anlayışı doğrultusunda bel-

gelemek, korumak ve sürdürmek

amaçlarıyla modern bir Kent Müzesi

oluşturulmuştur. Aynı zamanda bu

müze İstanbul’un ilk Kent Müzesi'dir.

Müzemiz; UNESCO tarafından

tanınan Uluslararası Kent Müzeleri

Komitesi’nin Türkiye’deki ilk üyesidir.

Ayrıca Türkiye’de bir belediye (Adalar

Belediyesi) ile bir sivil toplum kurulu-

şunun (Adalar Vakfı) birlikte kurduğu

ilk müze olma özelliğini de taşımak-

tadır. Müzeyi kurarken en önemli

amacımız, Adalar’ın tarihten bugüne

taşınmış, göçlerle zarar görmüş çok

kültürlü yapısının, somut ve soyut

kültürel mirasının korunup gelişti-

rilmesi, İstanbul’a gelecek ziyaret-

çilere Adalar’ın kültürel mirasını çok

kültürlü yapısıyla sunarak İstanbul’un

ve ülkenin tanıtımına, turizm ve

kültür sektörü üzerinden de Adalar’ın

genel ekonomik yapısına katkıda

bulunmaktı. Bunu hayata geçirmenin

mutluluğunu yaşıyoruz.

� Adaların kültürel mirasının korunmasına yönelik gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?

Adalar, Kültür ve Tabiat Var-lıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun 31.03.1984 gün ve 234 sayılı kararı ile “Sit Alanları Bütünü” olarak ilan edil-miştir. Bu nedenle kültürel mirasın korunmasına verdiğimiz önem ile yapıların kimliklenmesi adına önce-likli olarak 400 yapı ile çalışma baş-latılmıştır. 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı çalışma-larını bitirdikten sonra 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı hazırlıkları da devam etmektedir. Ayrıca İstanbul V Numaralı Kültür Var-lıklarını Koruma Bölge Kurulu onaylı öngörünüm projeleri de Adalar’da uygulanmaktadır. 11.03.2011 tarih ve 22 sayılı Adalar Meclisi ve 24.05.2012 tarih ve 527 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından onaylanan Cephe Tabela Rehberi ve Yönetmeliği uyarınca da Adalar genelinde cephe düzenleme çalışmaları başlatılmıştır.

Söyleşi

26 kentli dergisi

� Sağlıklı kent olmanın sizce öncelikli koşulları nelerdir?

Kent insanların çok daha mutlu,

huzurlu ve sağlıklı bir şekilde yaşa-

yabileceği konuma getirmek için

yapılacak olan çalışmalara halkın

katılımı önemlidir. Ancak bu bütün-

leşmeyle projeler başarıya ulaşa-

bilir. Bu anlamda öncelikle Adalar’da

çözülmesi gerekli sorunların

başında sağlık ve ulaşım gelmek-

tedir. Adalar’da yerleşik nüfusu arttı-

rarak yerel yönetimin nüfus bazında

gelişmesi sağlanarak daha fazla

hizmet götürülmesi sağlanmalıdır.

� Belediyelerin görev alanları içerisinde yer alan faaliyetlerle, sağlıklı kent olmak için yapılanların arasında bir sizce ayrım var mı?

Yapılan çalışmaların birçoğu ilçenin

sağlıklı kent normlarına yüksele-

bilmesi için geliştirilmiştir. Bu zaten

ilçenin ihtiyacı olan durum oldu-

ğundan sağlıklı kent olmak için

yapılmış faaliyetler arasında yer

almaktadır.

� Önümüzdeki yıllarda kentleri bekleyen en önemli sorunlar neler olacak?

Çevre kirliliği ve kültürel mirasın

korunmasından doğacak sorunlar

önümüzdeki yıllarda önemli sorunlar

arasında yer alacaktır.

� Şehirlerin sağlığını etkileyen en önemli 5 faktör desek, nasıl sıralarsınız?

Sağlık, eğitim, ulaşım, kültürel miras

ve çevre.

� Adalar Belediyesi'ni SKB'nde görmekten mutluluk duyduğumuzu ve bu keyifli sohbet için bizlere zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Adalar Belediyesi olarak Türkiye Sağ-

lıklı Kentler Birliği'nin üyesi olmaktan

ve üye belediyelerimiz ile işbirliği

içerisinde bilgi, birikim ve tecrü-

belerimizi paylaşmak bizlere gurur

verecektir. Ayrıca belediyemizi ve

projelerimizi tanıtma fırsatı veren

Kentli Dergimize ve yayın ekibine de

çok teşekkür ederim.

kentli dergisi 27 www.skb.org.tr

Çankaya Belediyesi Ankara

Ç ankaya Belediyesi'nin, kent mer-kezinde yaklaşık 90 bin m²’lik alanı kaplayan doğa dostu ve

yeni bir yaşam alanı olarak tasarladığı

"Çansera Kent Bahçesi" çalışmala-

rında sona yaklaşıldı. Altyapı çalış-

maları tamamlanan Çansera Kent

Bahçesi, giriş ve çıkışlarında tasar-

lanan yeşil yollarla birlikte Başkentin

merkezinde 90 bin metrekarelik yeni

bir yaşam alanı olarak doğayla kucak-

laşmak isteyen başkentlilere hizmet

verecek.

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, 2011 yılında başlanan çalışma-ların açılışını Eylül ayında gerçekleş-tirilecek Uluslararası AnkiRock Fest 2012’ye yetiştireceklerinin müjdesini verdi. Elektrik, su, kanalizasyon, kafe-teryalar, bisiklet ve yürüyüş yolları gibi birimlerde altyapının tamamlan-dığını belirten Başkan Tanık, “Ankara-lılara kent merkezinde nefes alıp, din-lenebilecekleri yeni bir rekreasyon alanı kazandırmaktan çok mutluyuz. Başkentlilerin doğayla buluşmak için tercih ettikleri Ahlatlıbel ve Lozanpark

gibi tesislerimize bir yenisini daha ekliyoruz. Koşu yollarından bisiklet yollarına, kır kahvesinden kafeter-yalara, çim amfi ve festival alanından açık hava spor alanlarına, bitki satış ünitelerinden kış bahçesine pek çok birimi de içinde barındıracak olan Çansera Kent Bahçesi’nde altyapı çalışmaları tamamlandı. Önümüzdeki günlerde yolların tamamlanmasının ardından bitkilendirme ve çimlen-dirme çalışmalarına geçilecek" dedi.

Yaşam ve dinlenme alanı olacak

Çansera Kent Bahçesi'nin doğa dostu olduğuna dikkat çeken Başkan Tanık, "Çansera güneş enerjisini led aydın-latma ile birlikte kullanan, yağmur suyunu sulamada değerlendiren, su tüketimini azaltan özel madde ve bitki seçimleriyle doğa dostu bir nitelik taşıyacak. Bu haliyle kent mer-kezindeki en büyük rekreasyon alan-larından birisi ve özgün doğa dostu niteliğiyle de en özel yaşam ve din-lenme alanı olacak” şeklinde konuştu.

Doğa dostu Çansera’da sıra tesisler ve yeşillendirmede

28 kentli dergisi

Ç evre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenlendiği "Temiz Türkiyem Yarışması"nda İstanbul ve

Sakarya ile birlikte Türkiye’nin en

temiz Büyükşehir Belediyesi seçilen

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı

Recep Altepe, Marmara Belediyeler

Birliği ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği

Başkanlığı nedeniyle görev sahasının

farklı coğrafyalar olduğunu hatırlatarak,

önceliği çevre yatırımlarına verdiklerini

söyledi. Başkan Recep Altepe, özel

bir televizyon kanalında düzenlenen

çevre konulu programda Marmara

Bölgesi’nde yaşanan çevre sorunlarına

değindi. Gerek Marmara Belediyeler

Birliği gerekse Türkiye Sağlıklı Kentler

Birliği Başkanlığı görevleri nedeniyle

bölgedeki tüm belediyelerle koordi-

nasyon içinde olduklarını dile getiren

Altepe, Türkiye ekonomisinin yüzde

60’nın İstanbul, Bursa ve Kocaeli ile

Marmara Bölgesi’nde şekillendiğini kay-

detti. Başkan Altepe, yaklaşık 25 milyon

nüfusu barındıran bölgede, sanayiye

bağlı olarak kirliliğinde de en önemli

sorunların başında geldiğini hatırlattı.

Marmara Denizi’nde yaşanan kirliliğin

de en başta bu üç ilin ortak sorunu

olduğunu ifade eden Başkan Altepe,

Marmara Denizi çevresinde 10 bine

yakın sanayi tesisi olduğunu, bu tesis-

lerin bir kısmının atıklarını doğrudan

denize ve baca gazları ile de havaya

deşarj ettiğine dikkat çekti. Türkiye

genelinde sahillerde 1200’ün üze-

rinde belediye, Marmara Bölgesi’nde

260’ın üzerinde belediye olduğunu

ifade eden Başkan Altepe, “Atık sularını

hiçbir arıtmaya tabi tutmadan doğ-

rudan denize deşarj eden çok sayıda

küçük belediyemiz var. Tüm bunların

disipline edilmesi, bugüne kadar hoy-

ratça kullanılan çevrenin, su, hava ve

toprağın kirletilmemesi gerekiyor. Çev-

remiz gelecek nesillere bırakacağımız

en önemli miras. Bu nedenle taviz ver-

memiz mümkün değil” dedi.

Başkan Altepe, Marmara Belediyeler

Birliği, Türkiye Belediyeler Birliği ve Sağ-

lıklı Kentler Birliği üçgeninde özel-

likle Marmara Denizi’nin kirlilikten arın-

dırılması yönündeki çalışmalara hız

verdiklerini söyledi. Kocaeli Büyükşehir

Belediyesi tarafından hayata geçirilen

uygulamalarla geçmişte canlı yaşamın

ortadan kalktığı İzmit Körfezi’nde

yeniden balık türlerinin yaşamaya baş-

ladığını kaydeden Başkan Altepe, “Haliç

bu konuda en önemli örneklerden

biri. Düne kadar çevreye yaydığı koku

yüzünden yanından bile geçilemeyen

Haliç’te bugün İstanbul Büyükşehir

Belediyemizin çalışmalarıyla balıklar

yaşamaya başladı. İnsanlar artık burada

denize girebiliyor. Demek ki yapılınca

oluyormuş. Biz de çevre konusunda

özellikle sanayi kuruluşlarını teşvik etmek

amacıyla Sağlıklı Kentler Birliği olarak

bir uygulama başlattık. Çevreye duyarlı

üretim yapan firmaları ve organize

sanayi bölgelerimizi ödüllendirdik. Bu

uygulamayı birlik olarak Türkiye geneline

yayacağız” diye konuştu.

Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracak

Birlikten Haberler

kentli dergisi 29 www.skb.org.tr

G ebze Belediyesi tarafından hazırlanan Macera ve Aksiyon Parkı Projesi gün sayıyor. Gebze Belediyesi, İzmit Körfezi’nin

en güzel koyu Eskihisar’ı cazibe merkezine dönüştürmek için yeni bir projeyi daha hayata geçiriyor. Eskihisar Sahil Düzenleme Projesi’nin tamamlanması ile birlikte yaz ve kış Gebzelilerin dinlenme mekanı haline gelen Eskihisar; Macera ve Aksiyon Parkı ile iç ve dış turizme açılacak. Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, hızla değişen ve gelişen Gebze’ye yerli ve yabancı turistleri çekecek proje için hazırlıkların tamam-lanmak üzere olduğunu söyledi.

Türkiye'de benzeri yok

Türkiye’nin gıpta edeceği örnek projeyi Gebze’ye kazandırmak için uzun süredir çalış-tıklarını belirten Başkan Köşker, “Yakında ihale ederek inşasına başlayacağımız Eskihisar Macera ve Aksiyon Parkı, Gebze’de üç yıldır gerçekleş-

tirdiğimiz hızlı değişimi taçlandıracak. Herkesin görmek için akın edeceği, Türkiye’de başka bir yerde benzeri olmayan bu park ile Eskihisarımız bir turizm markası haline gelecek” dedi. Eskihisar Kalesi yanında bulunan 103 bin metrekarelik alan üzerinde gerçekleştirilecek proje ile Gebze yeni bir cazibe merkezine daha kavuşacağını söyleyen Başkan Köşker, “Macera ve Aksiyon Parkı sadece bölgemizden değil, Türkiye’nin her yerinden turisti Gebze’ye çekecek. Eskihisar, turistlerin, gezi tutkunlarının görmeden edeme-yeceği bir turizm merkezi haline gelecek. Tarihi Eskihisar Kalesi ile Yeşil Vadi ve doğusundaki yamaçları kapsayan projenin ziyaretçi akınına uğrayacağını düşünüyoruz" şeklinde konuştu. Macera ve Aksiyon Parkı’nda; özgün tasarımlı oyun alanları, engelliler için özel tasarlanmış oyun grupları, halk oyunları alanı, dağ kızağı, kaya tırmanışı, su oyunları ve farklı lezzetlerin sunulduğu restoran yer alacak.

Eskihisar turizm merkezi oluyor

Gebze Belediyesi Kocaeli

30 kentli dergisi

1 7 Ağustos Depremi son-rasında adeta küllerinden yeniden doğan Gölcük’te ilkler

yaşanmaya devam ediyor. Gölcük

Belediyesi Buz Pisti yeni buz perile-

rinin yetişmesine imkan tanıyacak.

500 m2 alan üzerine kurulan tesiste

300 metrekarelik kayma alanı bulu-

nuyor. Tesisin bu sporu yapmak

isteyen her yaştan insanın ihtiyacını

karşılayacağını ifade eden Gölcük

Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş,

"Söz verdiğimiz gibi 3 ay önce baş-

ladığımız projeyi başarıyla tamam-

layıp halkımızın hizmetine açıyoruz.

Buz Pisti Gölcük halkına ve ülkemize

hayırlı olsun. Aynı anda 50 kişinin

eğitim alabileceği ya da kayabileceği

merkezimizde ayrıca izleyici tribünü,

kafe salonu, VİP Salon ve soyunma

odaları da bulunuyor. Merkezimizde

uzman eğitmen ve antrenörlerle

birlikte geleceğin buz perilerini

Gölcük’te yetişeceğiz" dedi.

Törende konuşan Buz Pateni Fede-

rasyonu Başkanı Fahrettin Kandemir

de, donanma kenti Gölcük'ün her yıl

farklı projelerle kendini yenilediğini

belirterek, "Bugün Gölcük’te bir ilkin

yaşanmasına tanıklık ediyoruz. Başka-

nımız Mehmet Ellibeş’i yapmış olduğu

hizmet ve girişimlerinden dolayı kut-

luyor, federasyon olarak her zaman

yanında olduğumuzu belirtmek isti-

yorum." diye konuştu.

Modern Buz Pisti

Törende konuşan Kocaeli Valisi

Ercan Topaca da Gölcük'ün geç-

mişte büyük acılar yaşadığını ama

bugün ise büyük projeleri tek tek

uygulamaya sunacak kadar güçlü

bir şehir olduğuna değindi. Gölcük'e

kazandırılan Buz Pisti'nin son derece

modern olduğuna değinen Vali Ercan

Topaca, "Gölcük artılarının üstüne

sürekli artı koyan bir İlçemiz. Gölcük

yerinde durmuyor, çok çalışıyor, üre-

tiyor ve Gölcük halkıyla paylaşıyor. Bu

takdir edilecek bir başarıdır. Böylesine

güzel hizmetlerin hayata geçirilme-

sinde belediyeciliğin içinden gelen

bir Belediye Başkanı olan Mehmet

Ellibeş’i kutluyorum" diye konuştu.

Konuşmaların ardından Gölcük Bele-

diyesi Buz Pisti çok sayıda seçkin

davetli topluluğunun katıldığı törenle

hizmete açıldı. Kocaeli’nin yetiştirdiği

Buz Pateni Milli sporcusu Tuğba Kara-

demir ve öğrencilerinin sunduğu

gösteriler izleyenlere heyecanlı daki-

kalar yaşattı.

Buz Perileri Gölcük’te yetişecek

Gölcük Belediyesi Kocaeli

kentli dergisi 31 www.skb.org.tr

K arşıyaka Belediyesi, "Sağlıklı Büyüyorum" sloganı ile ana-okulu öğrencilerini spora teşvik

etmeye devam ediyor. Sağlıklı Kent

Karşıyaka Fiziksel Aktivite Etkinlikleri

kapsamında başlatılan çalışmaların

ilk ayağında Bostanlı Demokrasi

Meydanı'nda 300 anaokulu öğrencisi

kültür spor hareketleri yaptı. Lisanslı

beden eğitimi öğretmenleri eşliğinde

spor yapan miniklere bu etkinlikte

palyaço ve örümcek adam kostümlü

animatörler de eşlik etti. "Sağlıklı

Kent Karşıyaka" sloganı ile başlayan

proje kapsamında ilk grup "Sağlıklı

Büyüyorum" teması ile çocuklar

hedef kitle olarak belirlenirken, ikinci

grupta yetişkinlere yönelik kent mey-

danlarında spor ve kültür fizik hare-

ketleri gerçekleştirildi.

7'den 70'e spor

Spor alışkanlığını daha çocukluktan

kazandırmayı amaçlayan proje kap-

samında çocuklara bir ay boyunca

spor eğitimi verildi. Bu ön hazırlığın

ardından Bostanlı'da 12 ayrı okuldan

yaklaşık 300 minik öğrencinin katı-

lımıyla fiziksel aktiviteler gerçekleş-

tirildi. Projenin ikinci etabında ise

Bostanlı Rekreasyon Alanı'nda yetiş-

kinlere yönelik spor etkinliği düzen-

lendi. Yine uzman eğitmenler eşli-

ğinde vatandaşlara sağlıklı spor için

uygulamaların gösterildiği aktiviteye

iki bine yakın Karşıyakalı katıldı. Bu

renkli etkinliğe spor kıyafetleriyle

katılan Karşıyaka Belediye Başkanı

Cevat Durak, anaokulu öğrencileri

ve yetişkinlerden sonra sırada yaşlıla-

rında olduğunu söyledi.

Pedallar sağlık için döndü

Karşıyaka Belediyesi'nin geleneksel olarak

her yıl düzenlediği 7'den 77'ye bisiklet

turuna bu yıl 300'e yakın bisiklet sevdalısı

katıldı. Anayasa Meydanı'ndan start alan

katılımcılar Yalı Caddesi boyunca devam

ederek Mavişehir Balıkçı Barınağı'na kadar

gittiler. Bisiklet turuna katılan tüm Karşı-

yakalılara teşekkür eden Başkan Cevat

Durak, "Pedallarımız bundan önceki yıl-

larda olduğu gibi yine sağlık için döndü.

Bisiklet dünyanın en çevreci ulaşım aracı.

Bu aracı yaygınlaştırmak ve özellikle de

sağlık için bisiklet alışkanlığı yaratmak

istiyoruz. Artık gündelik yaşantımızda

da işyerlerimizi veya markete giderken

bisikleti kullanmak hem bizleri daha sağ-

lıklı yapacak hem de çevremizi egzoz gibi

zehirli maddelerden koruyarak daha sağ-

lıklı bir çevre yaratacağız" diye konuştu.

Spor yapıyorum, sağlıklı büyüyorum

Karşıyaka Belediyesi İzmir

32 kentli dergisi

Duyuru

S ağlıklı Kentler Birliği, birlik üyesi belediyeleri sağlıklı şehir için politika, plan ve stratejiler

üretmede ve bunları uygulamaya

sunmada motive etmek amacıyla

düzenlediği "Sağlıklı Şehirler En İyi

Uygulama Ödülü 2012" süreci devam

ediyor.

Sağlıklı Kentler Birliği’nin 2005–2020

yıllarını kapsayan strateji planına göre

birinci amacı; “Tüm vatandaşların

yaşamaktan mutluluk duyacakları

sağlıklı şehirler yaratmak; herkese

eşit ve kaliteli bir yaşam sağlamak

için sağlık, ulaşım, planlama, çevre,

altyapı gibi sorunlara kalıcı çözümler

getirecek ortak projeler geliştirmek,

2020 yılı sonuna kadar Türkiye’de

yaşayan insanların Sağlıklı Şehirler

Hareketi ile sosyal, ekonomik, fiziksel,

kültürel ve eğitim açısından daha

tatmin edici yaşam koşullarına sahip

olmasını sağlamaktır.”

Bu stratejik amaca ulaşabilmek,

Birlik üyesi belediyeleri sağlıklı şehir

politika, plan ve stratejileri üretmede

ve bunları uygulamaya koymada

motive etmek, özendirmek amacıyla

“Sosyal Sorumluluk”, “Sağlıklı Yaşam”,

“Sağlıklı Şehir Planlaması” ve “Sağlıklı

Çevre” olmak üzere 4 ayrı kategoride

“En iyi Sağlıklı Şehir Projesi” uygulama

ödülü veriliyor.

Yarışma jürisinde İTÜ Mimarlık

Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması

Bölümü Başkanı ve SKB Danışma

Kurulu Üyesi Prof. Dr. Handan Tür-

koğlu, Uludağ Üniversitesi İktisadi

ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu

Yönetimi Bölümü Kentleşme ve

Çevre Sorunları Anabilim Dalı Başkanı

ve SKB Danışma Kurulu Üyesi Prof.

Dr. Hasan Ertürk, Uludağ Üniver-

sitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi

Dekan Yardımcısı, Mimarlık Bölüm

Başkanı, Yapı Bilgisi Anabilim Dalı

Başkanı ve SKB Danışma Kurulu

Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Akıncıtürk, İTÜ

Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge

Planlaması Bölümü Öğretim Üyesi ve

SKB Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr.

Cengiz Giritlioğlu, İTÜ Çevre Mühen-

disliği Bölümü İnşaat Fakültesi Dekan

Yardımcısı ve SKB Danışma Kurulu

Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Aydın, Uludağ

Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı

Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve SKB

Danışma Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr.

Alpaslan Türkkan ve Bursa Büyükşehir

Belediyesi Etüd ve Projeler Dairesi

Başkanı ve Sağlıklı Kentler Birliği

Müdürü Nalan Fidan yer alıyor.

Sağlıklı Kentler Birliği’nden“Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama Ödülü 2012”

Türk

iye

Sağlıklı Kentler Birliği

2005

Yarışmanın son başvuru tarihi 1 Ağustos 2012 olarak belirlenmiş olup, jüri değerlendirmesi Ağustos ayı içerisinde olacaktır. Yarışma sonuçları 4-5 Ekim 2012 tarihlerinde Sağlıklı Kentler Birliği Yalova Buluşması’nda açıklanacak ve tüm projeler yine Yalova Buluşması'nda sergilenecektir.

kentli dergisi 33 www.skb.org.tr

Nilüfer’de hedef; Yaşlılıkta da sağlık için kaliteli yaşamM odern toplumlarda “sağlıklı kent”

tanımlaması kuşkusuz o toplumdaki insanların yaşam süreleri ve yaşa-

nılan sürenin kalitesi ile yakından ilişkilidir. Bu

bağlamda ekonomik gelişmişlik ve modern

yönetim anlayışları; sağlıklı kentlerin ortaya

çıkmasında belirleyici faktörlerin başında gel-

mektedir. Yerel yönetimlerin genç nesillerin

sağlıklı gelişimi için onların sporla olan bağla-

rının güçlü kılabilmesi adına ortaya koyduğu

çalışmalar ise bireylerin sağlıkla geçecek bir

yaşam için sağlıklı yaşlanabilmeleri için atılacak

gerekli adımların ilki ve en önemlisi belkide.

Türkiye’de yerel yönetimlerin sportif faaliyet-

lerin her yaş grubundaki bireylerin hayatının

bir parçası olması için üzerine düşen sorum-

luluklar olduğu gibi toplumun maruz kaldığı

çevre kirliliği ve gelişen teknolojinin insan sağ-

lığına olumsuz etkilerini en az seviyeye düşüre-

bilmek için de büyük bir etki ve denetim sahası

bulunuyor.

Kültür sanat, eğitim ve spor kenti

Yönetim politikalarını ve stratejik hedeflerini bu

amaçlar doğrultusunda belirleyen Nilüfer Bele-

diyesi, Mustafa Bozbey’in göreve geldiği 1999

yılından bu yana Bursa’da değişimin ve bireye

önem veren çağdaş yönetim anlayışının simgesi

haline geldi. Bursa’nın batısında yeni ve hızla

büyüyen bir kent olarak Nilüfer, hedeflerini “kültür

sanat, eğitim ve spor kenti” sloganı altında birleşti-

rirken, sporun sağlıklı bir toplum için vazgeçilmez

unsur olduğunun bilincindeydi. Kentlerin huzur

ve keyif noktaları olmakla kalmayıp aynı zamanda

önemli birer sosyal paylaşım ve buluşma alanları

olan parkların sayısı her geçen yıl artırıldı. 1999

yılından bu yana toplam 390 bin metrekarelik

alanda yapılan düzenlemelerle kente 126 yeni

park kazandırıldı. Park sayısı toplamda 188’e çıktı.

İlçede ardı ardına açılan yürüyüş yolları, kon-

disyon aletlerinin yer aldığı spor üniteleri, spor

salonları ve fitness alanları Nilüferlilerin gösterdiği

ilgi ile karşılığını bulmuş oldu.

34 kentli dergisi

Nilüfer Belediyesi Bursa

Spor günlük yaşantının bir parçası

Nilüfer’de yaşayan insanlar için sporu

günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası

haline getirmek ve her yaştan insana

bedelsiz spor yapma olanağı sağ-

lamak amacıyla yaptırılan koşu yol-

larına 2011 yılında 5 yeni koşu yolu

daha eklendi. Böylelikle 1999 yılında

4 olan koşu yolu sayısı 39’a çıktı. Ata-

evler, İhsaniye, Konak, Üçevler, Altın-

şehir, Çalı, Konak, Barış, Beşevler Spor

Merkezleri'nden 2011 yılında 96 bin

314 kişi yararlandı. Bursa’nın en yeni

ve en modern spor tesisleri olarak

2010 yılında hizmete açılan Konak

Olimpik Havuz ve Spor Merkezi’nden

ise bugüne kadar 16 bin 611 kişi fay-

dalandı. 2009 yılında hizmet vermeye

başlayan Çalı Kapalı Havuzu’ndan

yararlanan kişi sayısı da 18 bin 850

oldu. Yol ve kaldırım düzenleme-

lerinde yaya ve bisikletli önceliğini

her çalışmasında vurgulayan Nilüfer

Belediyesi ilçede bisiklet kullanı-

mının yaygınlaştırılması amacıyla bir

çok bisiklet organizasyonun da des-

tekçisi oldu.

Elektromanyetik harita çıkarıldı

Nilüfer Belediyesi Çevre Bürosu ise

Nilüferlilerin yaşam kalitesini art-

tırmak amacı ile koku, gürültü,

hava kirliliği gibi şikayetleri düzenli

olarak izledi. Gerekli ölçüm, bilgilen-

dirme ve denetim çalışmaları yaptı.

Şebeke sularından, mücavir alan

köylerindeki hayrat çeşmelerinden

ve ilçedeki akarsulardan alınan su

örneklerinin sonuçları kamuoyu ve

yetkili kurumlar ile paylaşıldı. Nilüfer

Belediyesi ayrıca sağlığa olumsuz

etkileri çeşitli bilimsel araştırmalarca

kanıtlanmış elektromanyetik alanlar

konusunda Türkiye’de ilk defa araş-

tırma yapan kurumların başında

geldi. Yıllardır sürdürülen çalış-

malar sonucu ilçenin elektroman-

yetik haritasını çıkaran çevre bürosu

bu alandaki ölçüm çalışmalarına

devam ediyor. 2011 yılında da Prof.

Dr. Osman Çerezci tarafından Nilüfer

sınırları dahilindeki ilköğretim okul-

larında maruz kalınan EMA değerleri

ölçüldü ve tüm bu ölçüm çalışmala-

rından elde edilen veriler kamuoyu

ile paylaşıldı.

Evde bakım hizmeti

“Sağlıklı kent” tanımını hak etmek

üzere yürüttüğü tüm bu çalışma-

larla bireylerin sağlıklı yaşlanmalarını

hedefleyen Nilüfer Belediyesi, sağlık

sorunları yaşayan Nilüferliler için

kurum olarak 2011 yılında bin 200

engelli ve bakıma muhtaç hastaya

ücretsiz evde bakım hizmeti verdi.

Uludağ Üniversitesi ile ortaklaşa

yürütülen çalışmalar çerçevesinde

Halk Sağlığı Eğitim ve Araştırma

Merkezleri’nde eğitim araştırma

birimleri oluşturularak 15-49 yaş arası

kadınlar ile yaşlılar, kronik hastalığı

olanlar, engelliler, özürlüler ve çeşitli

risk grupları ev ziyaretleri ile izlendi.

İnsan öncelikli yönetim anlayışını

kaliteli yaşam ilkesi üzerine kuran

Nilüfer Belediyesi, üyesi olduğu

Avrupa Sağlıklı Kentler Ağı Projesi

çerçevesinde “sağlıklı kent”in bir

sonuç değil bir süreç olduğu bilinci

ve modern toplumlarda gelişmişlik

ölçüsünün genç nesillere ve yaşlılara

verilen değer ile orantılı olduğunun

bilinciyle sosyal bir kurum çalışma-

larına devam ediyor.

kentli dergisi 35 www.skb.org.tr

Osmangazi Belediyesi Bursa

O smangazi Belediyesi tarafından düzen-lenen “Kentsel Dönüşümde Ekolojik Planlama Modeli” konferansı geniş bir

katılımla Merinos Atatürk Kongre ve Kültür

Merkezi’nde yapıldı. Üniversiteler, akademik

odalar, belediyelerin teknik personeli ve sivil

toplum kuruluşlarından temsilcilerin ilgi gös-

terdiği konferansta, peyzaj şehirciliği, kent plan-

laması, ekolojik planlama ve peyzaj planlama

konuları enine boyuna tartışıldı. Konferansta,

dünyanın şehircilik alanında önde gelen isim-

lerinden Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Charles Waldheim ve Texas Austin

Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frederick

Steiner, tecrübelerini Bursa kamuoyuyla paylaştı.

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut

Aydın, Bursa Orhangazi Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Recep İleri, Bursa Teknik Üniversitesi

Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen, Ankara ve Anadolu

Üniversitesi’nden temsilciler, akademik oda tem-

silcileri, mimarlık fakültesi öğrencileri, belediye

teknik personeli ile sivil toplum kuruluşlarının

temsilcilerinin katıldığı konferansın açılışında

konuşan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa

Dündar; geçen yıl meydana gelen Van depre-

minin kentsel dönüşüm çalışmaları açısından bir

dönüm noktası olduğuna dikkati çekti.

Doğru adımlar atıyoruz

Osmangazi Belediyesi olarak Şehircilik Aka-

demisi adı altında Ar-Ge çalışmalarına başladık-

larını anlatan Başkan Dündar, gerek Uludağ’daki

günü birlik piknik alanlarının planlaması gerekse,

kentsel dönüşüm master plan çalışmalarının; bu

kapsamda Bursa’nın geleceği için atılan önemli

adımlar olduğunu kaydetti. Hedeflerinin önce-

likle kaçak yapılaşmanın önüne geçerek, planlı

yapılaşmanın önünü açmak olduğunu aktaran

Başkan Dündar, “Hamitler-Yunuseli-Demirtaş

gibi bölgelerde kaçak yapılaşmanın olmadığı

planlı bir şehirleşme için çalışıyoruz. Hedefimiz

bunu tüm Osmangazi’ye yayabilmek. Körfez

Köprüsü bağlantısı, hızlı tren güzergahı Bursa’nın

bundan sonra da büyüyeceğini gösteriyor. Eğer

belediyeler konuyu sahiplenip vatandaşlara

ufuk açmazsa bugünkünden çok daha büyük

sorunlarla karşılaşabiliriz. Bunu önlemek için

toplumun her kesimine çalışmalarımızı açıyor ve

konunun çok tartışılmasını ve en az hatayla ger-

çekleştirilmesini hedefliyoruz” dedi.

Önce fiziksel dönüşüm

Amerika ve Avrupa’nın kentsel dönüşümü 50

yıl önce tamamladığını, Türkiye’nin ise eko-

nomik ve sosyal olarak bu aşamaya yeni geldi-

Kentsel dönüşümde Osmangazi Modeli

36 kentli dergisi

ğinin altını çizen Başkan Dündar, 50

yıl önce Bursa’ya göç edenlerin “bir

göz odam olsun” yeter dediklerini,

bugün ise o binaların 4-5 kata çık-

tığını anlattı. Sıkışan şehirde insan-

ların artık farklı taleplerle belediyelere

geldiğine işaret eden başkan Dündar,

“Spor alanları, meydanlar, yeni cad-

deler, sosyal donatı alanları açmak

için 60 milyon TL kamulaştırma

yaptık. Mahallelerin içlerine vatan-

daşlarımızın nefes alabilmeleri için

park ve meydanlar yaptık. 55 çıkmaz

sokağı açtık. Bunların hepsini bu çer-

çevede yaptık. Ekibimizle birlikte

Bursa’ya tepeden bakarak, üstten

planlama yaparak, geleceğin şehrinin

altyapısını oluşturuyoruz. Bundan 10

yıl sonra Bursa’ya gelenler, Bursa’yı

tanıyamayacak” diye konuştu.

ABD’li uzmanlardan sunum

Daha sonra kürsüye gelerek sunum

yapan Texas Austin Üniversitesi

Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frederick

Steiner, dünyada meydana gelen

felaketlerden örnekler vererek kent-

lerin planlarını yaparken felaketler ve

doğal afetlerin göz önünde bulun-

durulması gerektiğini vurguladı.

Dünya’nın 2011 yılında hortumlar,

toprak kaymaları, depremler, yangınlar

ve kuraklıklar gibi can ve mal kaybına

neden olan afetler yaşadığına dikkati

çeken Steiner, “Afetlerden daha az

zarar görmek için daha iyi şeyler yap-

mamız gerekiyor. Biliyorsunuz ken-

disini değişime uydurabilen canlılar

yaşamını sürdürebiliyor. Bizlerin de

kendimizi değişimlere her an uydurma

ihtiyacımız var” dedi. Frederick Steiner,

sunumunun devamında ekolojik

planlama üzerine yapılan uygula-

malar ve yapılması gerekenler hak-

kında düşüncelerini aktardı. Bursa’nın

tarihi çok eskiye dayanan bir kent

olduğunu dile getiren Harvard Üniver-

sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Charles

Waldheim de, kentin mevcut halinin

korunarak geleceğe aktarılması gerek-

tiğini söyledi. Bursa’yı gezme fırsatı

bulduklarını dile getiren Waldheim,

uygulanan projeleri inceleme fırsatı

bulamadıklarını ancak 1 milyon fidan

kampanyasından haberdar olduğunu

ve bunun gelecek için çok önemli bir

çalışma olduğunu kaydetti. Waldheim,

sunumunda kent planlaması peyzaj

planlaması ve peyzaj şehirciliği hak-

kında bilgi verdi.

Osmangazi'ye hayran kaldılar

Prof. Dr. Charles Waldheim ve Prof. Dr.

Frederick Steiner, konferans sonrası

Bursa’yı gezerek şehri yakından

inceleme fırsatı buldu. Uludağ

yamaçlarından Bursa’yı seyreden

profesörler; kentin tarihi ve sanayi

bölgeleriyle yerleşkesini kuş bakışı

inceledi. İnkaya’da bulunan tarihi

çınarı da ziyaret eden profesörler, bol

bol fotoğraf çekerek, Bursa yeşilini ve

mimarisini de kayıt altına aldılar.

kentli dergisi 37 www.skb.org.tr

“Ortak akıl ile ortak çözümler üretmeliyiz”

Söyleşi

Sağlıklı Kentler Birliği üyeliğine yeni katılan Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile ülke-

mizin ve kentlerimizin ortak sorunları,

SKB'nin bu sorunlara ürettiği çözüm

yolları ve yaşanabilir bir dünya için

atılması gereken adımlar hakkında çok

özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Kentler

büyüklüklerine ve bölgesel olarak ayrılsa

da sorunların hemen her yerde aynı

olduğuna dikkat çeken Tarsus Belediye

Başkanı Burhanettin Kocamaz, "Kentlerin

sağlıklı yapıya kavuşması için ortak akıl,

ortak tavır, ortak çözümler sunulmalı.

Uygulamalarda birliktelik sağlanmalı

ve sağlıksız kentleri sağlıklı hale getire-

bilmek için ortak mücadele sürdürülmeli.

Halkımız eğitilmeli, bilinçlendirilmeli ve

çözüm yolları konusunda toplumun

desteği mutlaka alınmalıdır" dedi.

� Sağlıklı kent size ilk olarak neyi hatırlatıyor?

Sağlıklı bir kentten anladığımız her

yönüyle alt yapısı tamamlanmış,

çevreye duyarlı, insanların hayat-

larını rahat bir çevrede sürdürdüğü,

imar planları tamamlanmış, kentsel

dönüşüm projeleri hazır ve uygu-

lanması yapılan, kentin tarihi ve kül-

türel değerleri korunmuş ve geleceğe

yönelik yatırım programları hazır, her

kesin huzur içerisinde yaşadığı ve

geleceğe güvenle baktığı bir kent

anlıyorum.

� SKB’nin faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sağlıklı Kentler Birliği yukarıda say-

dığım özelliklere ulaşmayı hedef-

leyen, birbirlerinin deneyimlerinden

faydalanmak gayesiyle bir araya

gelmiş yerel yönetimler topluluğu

olarak tanımlanabilir. Yaşadığımız

kent Tarsus’ ta her geçen gün gelişen,

kentleşme gayretlerini sürdüren ve

yaşayan insanların mahalli müşterek

ihtiyaçlarını yerine getirmek gayreti

gösteren bir kent olarak SKB ailesinde

iyi bir yer edinecektir diye ümit edi-

yoruz. Amacımız yaşam kalitemizi

yukarılara çekmektir.

� Sağlıklı kentler Birliği’ne hangi amaçlarla üye oldunuz?

Sağlıklı Kentler Birliği'ne üye olmadaki

gayemiz kendimizi ve kentimizi etüt

etmek, sağlıklı kent olabilme şartla-

rının neresinde olduğumuzu görmek

ve bu konuda yürütülecek çabalarda

Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz;

Başkan Kocamaz, kentleri sağlıklı hale getirebilmek için, "Halkımızı eğiterek bilinçlendirmeli ve çözüm yolları konusunda toplumun desteğini mutlaka almalıyız" dedi.

38 kentli dergisi

hem yer almak, hem de katkı koymak

düşüncesidir. Üye belediyelerimizin

bilgi, birikim ve tecrübelerinden yarar-

lanmak, bizlerin anlatacağı veya akta-

racağı konuları herkesle paylaşmaktır.

� Sağlıklı kentler üyesi olarak belediyenizin özellikle bu kapsamdaki projelerinden bahsedebilir misiniz?

Belediyemiz yıllardır geçmişle

gelecek arasında köprü olabilmenin

gayretini güdüyor. Kenti, geçmişini

inkara yeltenmeden geleceğe hazır-

lanıyor. Planlarını, programlarını ona

göre dizayn ediyor. Yeşil alanlarını her

geçen gün arttırıyor, spor alanlarını

geliştiriyor. Sağlıklı yaşam için her

türlü alt yapıyı hayata geçiriyor. Tarihi

ve kültürel değerlerini koruyor, resto-

rasyon çalışmalarını sürdürüyor. Kent

kimliği oluşturmak, kentte yaşayan-

ların barış, huzur ve güven içerisinde

yaşamlarını sürdürmeleri için gayret

gösteriyor.

� Sağlıklı kent olmanın sizce öncelikli koşulları nelerdir?

Sağlıklı bir kent olabilmenin en önemli

koşulu ; kentleşme ve planlı geliş-

medir. Yolların ve bulvarların düzen-

lenmiş olması, araç trafik sorununun

olmaması, insanların kolayca bir yerden

bir yere ulaşımının sağlanması, herkesin

mutlu ve huzurlu yaşaması, şikâyetlerin

asgariye indirilmiş olmasıdır.

� Belediyelerin görev alanları içerisinde yer alan faaliyetlerle, sağlıklı kent olmak için yapılanların arasında bir ayrım var mı?

Elbette her kentin kendine özgü

sorunları vardır. Kentlerin büyük-

lüğüne göre ihtiyaç duyduğu hizmet-

lerde farklı olabilir ya da bölgelere

göre farklı algılanabilir. Dolayısı ile

sağlıklı bir kent haline gelebilmenin

genel gerekleri birbirine benzese de

eksiklerin giderilmesi için gösterilen

çabalar da farklılıklar olabilir.

� Sizce önümüzdeki yıllarda kentleri bekleyen en önemli sorunlar neler olacak?

Burada göç, işsizlik, istihdam gibi

sorunları söylemek istemiyorum.

Ülkemizin en önemli sorunu ve

bunun çözümünü sizlerle pay-

laşmak istiyorum. Ülkemiz deprem

kuşağındadır. Zaman zaman

yaşanan sıkıntılar sağlıksız yapı-

ların yıkılmasına, can kaybına da

sebep olabilmektedir. Dolaysıyla

sağlıksız ve denetimsiz yapılar, yani

gecekondular her zaman tehlike

arz etmektedir. Bu durumda acil

önlemler almayı gerektirir. Bunun

da en önemli çözümü kentsel

dönüşüm çalışmalarıdır. Ayrıca terör

nedeniyle yaşanan yoğun iç göç,

ekonomik nedenler ve özellikle de

istihdam sıkıntısı insanları bir çok

yanlışa da sürüklemektedir. Bence sadece Tarsus'un değil tüm kentleri-mizin ve ülkemizin en büyük sorunu depremdir.

� Şehirlerin sağlığını etkileyen faktörleri önem derecesine göre sıralamanız gerekse ilk beşe hangilerini koyardınız?

Elbette deprem önceliğimiz olmalı ve bu konuda sorun olan gecekon-dulaşmayı önlemeliyiz. Daha sonra ise kentlerin en büyük sorunları bizce alt yapı, sağlıksız yapılaşma, işsizlik ve istihdam sıkıntısı ile göç nedeniyle oluşan kültürel farklılıklar ve uyum-suzlukları sıralayabiliriz.

� Son olarak belediyenizin çalışmaları hakkında bizlerle paylaşmak istediğiniz konuları öğrenmek isteriz.

Kentlerin sağlıklı yapıya kavuşması için ortak akıl, ortak tavır, ortak çözümler sunulmalı. Uygulamalarda birliktelik sağlanmalı ve sağlıksız kentleri düzeltmek ve sağlıklı hale getirebilmek için ortak mücadele sür-dürmeli insanlar eğitilmeli, bilinçlen-dirilmeli ve çözüm yolları konusunda toplumun desteği mutlaka alınma-lıdır. Kentlerimiz büyüklüklerine ve bölgelerine göre farklılıklar gösterse de sorunlar ve çözüm yolları hemen hemen her yerde aynıdır. İşte bizlerde bu sorunları paylaşarak ortak akıl ile çözümler üretmek istiyoruz.

"Kentlerin sağlıklı yapıya kavuşması için ortak akıl, ortak tavır, ortak çözümler sunulmalı. ''

kentli dergisi 39 www.skb.org.tr

Urla Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu;

“Urla, alternatif bir yaşam kenti olma yolunda”

B aşkan Selçuk Karaosmanoğlu, Anadolu gibi geniş bir kültür mozaiğine sahip olan Urla'nın verimli toprakları, denizi,

güneşi ve eşsiz doğasıyla alternatif bir yaşam

kenti olduğunu belirtti. Kısa ve kalın saplı çekici

andıran bir yarımada üzerine kurulan ve 8500

yıllık tarihe sahip olan Urla; denizi, doğası ve

temiz havasıyla Ege'nin inci kentlerinin başında

geliyor. Anadolu gibi geniş bir kültür mozaiğine

sahip olan Urla'nın bugünü ve gelecek için düş-

lediği rüyayı , Ege'nin mistik bir sahil kasabası

olan Urla'nın sağlıklı kent olma yolundaki

çalışmalarını Urla Belediye Başkanı M. Selçuk

Karaosmanoğlu'ndan dinledik.

� Sağlıklı kent dendiğinde aklınıza ne geliyor?

Bir köyde, bir mahalle veya ilçede de yahut bir başkentte, bir metropolde de istenen temel kri-terler var. Bu temel kriterlere ilave olarak her yer-leşmenin karakterine özgü sorun ve istekleri de var. Bir kent her ikisine de cevap verebilmeli ki yaşayanı da çalışanı da mutluluk duyabilsin. Oradan taşınıp başka diyarlara gitmek iste-mesin. Hem geçinsin hem de sağlıkla yaşaya-bilsin. Oraya ziyarete gelenler, oradan gelip geçenler de “ne güzel bir yer” diyebilsin. Hatta bu güzellik tabii olsun ki sanata ilham verebilsin. Çözümleri yaratıcı olsun ki bilimle yaşayabilsin. Sağlıklı bir yerde, sağlıklı bir kentte insanlar ve onların o yerlere bıraktığı izler çocukları tara-fından her zaman kucaklanır. Bu çocuklar keşke diyen yetişkinler olmazlar. Onların o kenti daha yaşanır kılması için katacağı yenilikler de olur. Buna imkan tanır sağlıklı kent; çünkü dinamik yapısını korumuştur. Sağlıklı kent demek; ideal kent demek, yaşam kalitesinden memnuniyet duyulan kent demek. Şehirciliği de, halk sağ-lığını da ,çevreciliği de, yönetişimi de iyi uygu-layabilen kent demek. Hayatta ne varsa denge-siyle kendinde var eden kent demek. İnsanların refah içinde, güvenli bir ortamda, sağlıklı yaşa-masını sağlayan kent demek. Demek ki sağlıklı bir kent, sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir insan ve onun için her şey demek.

� Sağlıklı Kentler Birliği’ne üye olurken birliğin uluslararası bir ağın parçası olması sizin kararınızda etkili oldu mu?

Üyeliği değerlendirirken bunu da göz önüne aldık. Birliğin faaliyetleri ilçelerimiz, illerimizle sınırlı değil. Ülke sınırlarının dışında da bir yerel dünya var. Onunla ve kentlerin deneyimleriyle buluşmak fikri bizleri heyecanlandırdı. Urla gibi

Söyleşi

40 kentli dergisi

Urla Belediyesi İzmir

sakin ve bakir bir ilçenin bu nadide

özellikleri nedeniyle ve üstelik met-

ropol bir kente yakın olmasından kay-

naklı yaşadığı kentsel bir baskı da söz

konusu. Bu baskı ile söz konusu olan

değişimi yönetmemizde SKB faaliyet-

lerinin bizlere ışık tutacağına inanı-

yoruz. Birliğimizin misyon ve faaliyet-

lerinin, yapacaklarımız için sağlıklı bir

çerçeve çizeceğine inanıyoruz. İnsan

hayatı da kentin hayatı da bizim için

değerli. Birlik, bu değeri vurgula-

mamız için bize zemin ve güç sağla-

yacak inancındayız. Sağlıklı bir kent,

sağlıklı bir toplum ve onun için her

şey demekse, bizler de bunun için

görevdeyiz. Olduğumuz yerlere bunu

sağlayabilmek için…

Diyor ki Nobel Edebiyat Ödüllü Urlalı

şair Seferis;

“Nasıl ki kalkar, doğup büyüdüğün

şehre gidersin bir gece.

Ve bakarsın temelinden yıkılıp yeniden

kurulmuş o şehir .

Ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları

Onları yeniden bulmanın umudu

içinde...”

Yaşamı yıkmadan yaşamlar yapa-

bilmek için ufkumuzu genişletmemiz,

Urla’ya dışarıdan da bakabilmemiz

gerekiyordu. Bunu yapabilmek ve

yaptıklarımızı paylaşabilmek adına

üyeliği değerlendirdik. Birlik’te, hep

birlikte yerel bir ağ yaratılmasında

katkımız olmasını amaçlıyoruz.

� Urla’yı SKB içerisinde aktif bir üye olarak görecek miyiz?

Yaşadığımız olumlu olumsuz dene-

yimlerimizi Sağlıklı Kentler Birliği

zemininde diğer kentlerle de pay-

laşabilmek, ilçemize olduğu kadar

diğer belediyelere de fayda sağlaya-

bilmek bizleri son derece mutlu eder.

SKB ile birlikte oluşturulacak yeni viz-

yonlarda iz bırakabilmek de öyle…

Yurt dışı paylaşımlarda kendimizi en

iyi şekilde ifade etmek isteriz. Burada

yaşananı orada anlatabilmek isteriz.

Kaldı ki orada yaşananı da halkımıza,

kentimizde yaşayanlara anlatmak ve

dünyadaki yereli kendi ilçemize taşı-

yabilmek de isteriz. Urla Belediyesi,

Sağlıklı Kentler Birliği’nin aktif bir

üyesi olmak arzusu ile tüm projelerde

yer alacaktır.

� Sağlıklı kentler üyesi olarak belediyenizin özellikle bu kapsamdaki projelerinden bahsedebilir misiniz?

Burada sözünü edebileceğimiz birçok

proje diğer yerel yönetimlerimizin de

gerçekleştirdiği projeler. Nitekim aynı

mevzuat ve aynı özlemle çalışıyoruz.

Ancak Urla’nın kendi içindeki değişimi

kentli dergisi 41 www.skb.org.tr

Urla Belediyesi İzmir

yansıtacak nitelikte öne çıkan bir kaç

kent sağlığı projemizi anmak isterim.

Urla, alternatif bir yaşam kenti olma

talebinde. Urlalılar, Urla’ya yerle-

şenler sanatın, sanatçının burada var

olmasını arzuluyor. Bizler de kenti-

mizin sorumluluğunu duyarak eli-

mizden geldiğince onlara deste-

ğimizi sunuyoruz. Kent bünyesinin

istekleri, sağlığı için de önemlidir diye

düşünüyoruz.

� Sizce önümüzdeki yıllarda kentleri bekleyen en önemli sorunlar neler olacak?

Yerel yönetimler için çağdaş ve sağ-

lıklı yapıların kurulamaması. Enerji,

gıda ve su, yerleşme, iş, ulaşım, ile-

tişim, sağlık ve teknoloji gibi konu-

larda güvenlik, erişim, paylaşım, kul-

lanım, dönüşüm ve yeterlilik gibi

hususlara ilişkin yereldeki ve mer-

kezdeki plansızlık ve koordinas-

yonsuzluk. İnsan, toplum, kent ve

yerel için bütünleşik hareket etme

iradesi gösterilememesi, dünyaya ve

geleceğe etkilerin göz ardı edilmesi.

Hem nüfus ve demografik nedenlere

bağlı hem diğer karar ve mekaniz-

maların yaratacağı eşitsizlik ve yok-

sulluklar. Kendine özgülükle değil,

özenmeyle veya zorunluluk duyarak

yapılacak girişimler, alınacak kararlar.

� Şehirlerin sağlığını etkileyen

faktörleri önem derecesine göre sıralamanız gerekse ilk beşe hangilerini koyardınız?

1) Çalışmaların temelini atan

veri ve bilgilerde yetersizlik,

uyumsuzluk ve yokluklar.

2) Sağlık-planlama

entegrasyonunda, koordineli

çalışmalarda, mevzuat birliği,

yeterliliğinde olumsuzluklar.

3) Bilgilenme, bilinçlenmede,

organizasyon ve yönetişimde

kurum kuruluşlardaki sorunlar

ve halka yansımaları.

4) Kentsel ve çevresel eşitsizlikler.

� Sanatın ve sanatçının yanında olan Urla Belediyesi'nin bu alandaki örnek çalışmalarını anlatır mısınız?

Sivil inisiyatif ile gerçekleşen Sanat

Sokağı ve burada yapılmak iste-

nenlere, örneğin Sanat Geceleri’ne,

Antika Pazarı’na destek veriyoruz.

Sanat Sokağı için trafik düzenle-

meleri, sokağın yaya yolu olması için

çalışmalarımız devam ediyor. Sanat

Sokağı’ndaki oluşumun İskele Mahal-

lemizde, Yorgo Seferis Sokak’taki Urla

Seferis Sanat Günleri’ni de aynı hassa-

siyetle desteklemekteyiz. Urla’da, res-

torasyon çalışmalarıyla bir çok yapı

koruma altına alındı. Eski Tamirhane

Binası da bunlardan biridir. Burada,

cumartesileri açılan Kadın Üretici

Pazarını desteklemekteyiz. Bu pazar,

ilçe kadınlarının ev üretimlerinin

meraklısına ulaşmasını sağlıyor.

Ancak Eski Tamirhane Binamız, Urla

etkinliklerimiz için alternatif mekanla-

rımızdan biri olduğu kadar İzmir’deki

etkinliklerin de ev sahipliği için

değerlendirilmeyi beklemekte. Bu

yıl Atatürk Kültür Merkezi’ni hizmete

aldık; Kültür Merkezimiz, eski itfaiye

binası olan yapının restorasyon çalış-

malarıyla kazanıldı. Bir kentin sağ-

lığının temellendiğini konulardan

sanat için mekanlar kazandırmak,

imkanlar sunmak bizim için önemli.

Bunu yaparken kent mimarisinin

izlerini canlandırmaksa ayrı bir mut-

luluk. Açık alanları kullanarak sanatın

kapalı mekanlara hapsolmasına son

veren Toprak Sahne Tiyatro Festivali

ise amatör sanatla el ele yürüdü-

ğümüz çalışmalardan sadece biri.

� Kentin tarihine ışık tutan çalışmalarınız da olduğunu biliyoruz. Biraz bahseder misiniz?

Kent tarihine ışık tutan arkeolojik

kazılara belediyemiz ilk günden beri

gönülden destek olmakta. 8500

yıllık kent geçmişinin gün ışığına

kavuşması için her türlü gayreti gös-

teriyoruz. Urla Anadolu gibi adeta bir

kültür mozaiğine sahip. Türkiye’deki

ilk Arkeopark Projesi ilçemizde gövde

bulacak. Protokolü, Ankara Üniver-

sitesi ile 2010 yılında imzalandı. Sualtı

arkeolojisi ve deneysel arkeoloji çalış-

maları da ilçemizde yürütülmektedir.

Yaklaşık 2600 yıldır düzenlenen Bağ-

bozumu Şenlikleri’ni sürdürmek-

teyiz. Urlamızın kadim ürünleri olan

zeytinyağı ve şarap için sempozyum

ve etkinlikler de diğer sağlıklı proje-

lerimizden. Zeytinyağının ilçe tari-

hindeki değeri, Anadolu’daki en eski

zeytinyağı işliğinin burada olmasıyla

kanıtlanıyor elbet. Ama ürün olarak

zeytin ve zeytinyağının insan sağ-

42 kentli dergisi

Söyleşi

lığına etkileri ayrıca biliniyor ve sağlık

alanındaki araştırmalarda ele alınıyor.

� Fastfood”a yani sağlıksız tüketime, hızlı yemeğe karşıt olarak tüm dünyada yaygınlaşan yavaş yeme, keyifli sağlıklı yeme olarak tanımlayabileceğimiz "Slowfood Hareketi"nin Türkiye'de öncülerindensiniz. Bu nasıl gelişti?

Ekolojik zenginlik olarak zeytin ve

üzüm ile birlikte yeme içme kültü-

rümüzde belirleyici yöre otlarından

bahsetmeliyiz. İnsan sağlığında bes-

lenmenin ve beslenme alışkanlık-

larının yeri herkesçe bilinmektedir.

Slowfood Hareketi sivil inisiyatif ile

başladığından bugüne belediye-

mizin desteğini almıştır. Her bahar,

Mart Dokuzu Etkinliği yapılmaktadır.

Yarımada Tohum Takas Şenliği sür-

dürülmeye değer sağlık projelerimiz

arasında. Sağlıklı nesiller için sağlıklı

gıda ürünlerinin olması gerekiyor.

İnsan sağlığı, toplum sağlığı denince

olmazsa olmaz spor için muh-

telif destek faaliyetlerimizle birlikte

Yarımada Oyunlarımızın sürdürülmesi

de diğer sağlıklı projelerimizden. Yine

İzmir Açık Su Yüzme Şampiyonası’nın

ilçemizde düzenlenmesini; çocukla-

rımıza deniz sevgisi aşılamak, onları

deniz sporlarına teşvik etmek ve

denizleri korumak amaçlı Denizci

Çocuk Şenliği’ni önemsiyoruz.

Amatör balıkçılık ilçemize günü-

birlik çekim yaratan unsurlardandır.

Amatör Balıkçılık ve Deniz Şenli-

ğimiz de denizin ve denizin sunduk-

larının önemi hakkında farkındalığı

artırmak amaçlanmaktadır. Kent

sağlığı bakımından denizlerimizin

sağlığı hakkında çalışmak öncelikle-

rimiz arasındadır.

� Deniz kenti olan Urla, denizi yeterince verimli olarak kullanabiliyor mu?

Biliyorsunuz, Urla, adını verdiği yarı-

madada geçiş noktasıdır. Hem kuzey

hem de güney denizi vardır. Yarı-

madanın en dar kısmı ilçemiz sınır-

larındadır. Kente şehir planlarında

yön veren deniz özelliği gibi koruma

amaçlı alanların varlığı söz konu-

sudur. Yine depremselliğin imar ve

şehircilik çalışmalarımızı belirlediğini,

yatay yapılaşmadan ödün verilme-diğini söylemeliyiz. Sanat, arkeoloji, ekoloji, deniz ve yarımada... Özetle, şu beş “Kent Sağlığı Proje Konusu” söz konusudur. SKB üyeliğimizle bir-likte bunlara hem eklemlenecek hem eklenecek yeni projelerimizin çalış-malarına şimdiden başladığımızı ifade etmek isterim.

� Son olarak Urla ilçemizin ismi nereden geldiğini sormak isteriz.

İlçenin ismini nereden aldığına dair çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Halk dilinde Latince ve Rumca bataklık-sazlık anlamına gelen “Vurla” kelime-sinden ve Osmanlı Padişahı Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Bey'in sefere çıkarken kendisine “Uğurola”, “Uğurlu geldi” demesinden üretildiği söylenmektedir. Ayrıca Ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin Seyahatna-mesinde şehrin Kıdafe Kralı'nın kızı “Ulice” tarafından kurulduğu ve şehre “Urli” adının verildiği zamanla halk dilinde değişerek “Urla” dendiği bazı belgelerde yer almaktadır. Urla Bele-diyemizin Sağlıklı Kentler Birliği'ne de "Uğurlu" geleceğine inanıyorum.

� Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz.

Urla olarak başta birlik üyelerimizin başkan ve koordinatörleri olmak üzere tüm vatandaşlarımızı tarihi, doğal güzelliği, denizi, zeytini ve üzü-müyle ünlü bu şirin kente Urla'ya hepinizi bekleriyoruz.

kentli dergisi 43 www.skb.org.tr

Doç. Dr. A.Senem Deviren (İTÜ Mimarlık Fakültesi)

Pınar Çağlın

Ali Seifloo

Başak Özer

Yağmur Kutlar

Nurgül Yardım

Hilal Özdemir

Jasmina Dizdarević (Çeviri: Doç. Dr. A.Senem Deviren)

2 0. yüzyıl dünya genelinde sana-yileşmenin yayıldığı, nüfusun kentlerde toplandığı ve kent-

lerin hızlı büyümesi sonucu met-

ropol alanlarının oluştuğu bir dönem

olarak kendini göstermiştir. Bu hızlı

kentleşme ile birlikte kent ve kır

ayrımı keskinleşmiş, kentsel kulla-

nımlar ile kırsal kullanımlar ayrışmıştır.

Günümüzde tarım tamamen kırsal

alanlarda yapılan bir faaliyet olarak

kalmış ve kent içerisinde mevcut

tarım alanı neredeyse yok denecek

kadar azalmıştır. Hızlı büyüme

sonucu etraflarındaki tarım alan-

larını da yok etmeye başlayan kentler

kendi tükettikleri besinleri ürete-

meyen, dışa bağımlı yerler haline

gelmişlerdir. Bu süreç dünyanın en

hızlı büyüyen kentlerinden biri olan

İstanbul’da da kendini çok net bir

biçimde göstermiştir.

Gelişmiş ülkelerde kentsel tarım

hem kentleşmenin olumsuz etki-

lerini azaltmak, kentli toplumunun

rekreasyon ihtiyacını gidermek hem

de giderek artmakta olan organik

tarım ürünlerine olan ihtiyacı kar-

şılamak için giderek önem kazan-

makta ve başarılı uygulamaları görül-

mektedir. Öte yandan, gelişmekte

olan toplumlarda kentsel tarım fakir-

likle mücadele ve temel gıda ürün-

lerine ulaşılabilirliği arttırma aracı

olarak görülmektedir. İstanbul’da

da ekolojik beslenmeye artan ilgi

ve yüksek yoğunluklu yapılaşmanın

olumsuz sonuçların görülmesi ile bir-

likte kentsel tarım tartışılan bir konu

olmaya başlamıştır.

Yapılan araştırma İstanbul’da Tarihi

Yarımada üzerine odaklanmakta ve

geçmişten günümüze kent içi tarım

alanlarının dönüşümünü ortaya çıkar-

maktadır. Kentsel tarımın tartışıldığı

bu ortamda tarihsel sürece tanıklık

etmenin gelecekte atılacak adımlar

için yol gösterici olacağı düşünül-

müştür. Çalışma tarihsel sürece

tanıklık etmenin yanında, günü-

müzde tarihsel bağlardan kopuk ger-

çekleşen kentsel arazi kullanımlarını

sorgulamayı da amaçlamaktadır.

(Şekil 1)

Kentsel tarım potansiyeli:İstanbul ve Saraybosna

Bilimsel Bakış

Şekil 1. Araştırmada kullanılan eski İstanbul haritalarından örnekler

44 kentli dergisi

Çalışmada İstanbul haritaları ince-

lenerek Tarihi Yarımada içerisinde

öne çıkan üç bölge olan Topkapı,

Yenikapı ve Yedikule bölgeleri detaylı

olarak incelenmiş, özellikle Cumhu-

riyet Dönemi kent politikalarının bu

bölgeler üzerindeki yansımaları ve

buna bağlı olarak bahçe ve bostan

alanlarının istikrarlı yok oluşu ortaya

çıkarılmıştır.

Kentsel tarım alanlarının dağılımı

İstanbul için arazi kullanımını net

olarak algılayabildiğimiz haritalar

ağırlıklı olarak 19.yy’ın başlarından iti-

baren yapılmaya başlanmıştır. Daha

öncesinde ise 1882 Ayverdi harita-

larında bostan alanlarının ayrıntılı

işlendiği görülmektedir. Bu alanları

ortaya çıkardığımızda tarihi yarımada

içerisinde irili ufaklı pek çok bostan

alanının bulunduğu ve bunların Top-

kapı-Yenikapı istikametinde ve Top-

kapı-Yedikule istikametinde hem

surlar boyunca hem de Çukurbostan

doğrultusunda süreklilik gösterdiği

ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Kocamus-

tafapaşa merkezinden Samatya’ya

kadar olan kısım da çayır olarak gös-

terilmiştir (1925, Mamboury).

Haritalar incelendiğinde 60’lı yıllara

kadar surların dışında kalan alan-

ların neredeyse tamamen kırsal özel-

likte olduğu görülmektedir. Bununla

birlikte surların dışında kalan bostan

kullanımlarının surların içine dogru

uzandığı göze çarpmaktadır. Surların

hemen dışında kalan Bayrampaşa

Bostanı surun içinde Topkapi-Edir-

nekapi arasına uzanmaktadır. Ayni

şekilde Yedikule, Belgrad Kapı ve

Silivrikapı boyunda surun her iki

tarafının bostanlarla kaplı olduğu

görülmektedir.

Bir başka özellik tüm Tarihi Yarımada

içerisindeki eski sarnıçların yüzey-

lerinin bostan olarak kullanılma-

sıdır. 1951 Mamboury haritasında

adı Citerne de Mocius diye geçen

Şehremini’deki Çukur Bostan bun-

ların en göze çarpanlarından olup

bugün üzerinde TEGV Eğitim Parkı

bulunmaktadır. Yine bugün üze-

rinde Karagümrük Spor Tesisi olan

Citerne Aelius ve bugün Balat’ta

Çukurbostan Parkı olan Citerne Aspar

bunlara örnek olarak verilebilir (1951,

Mamboury).

1924 tarihli Necip Bey haritala-

rında tüm çayır ve bostan alanla-

rının ayrıntılı işlendiği görülmektedir.

Üstelik yol isimlerinin de ayrıntılı

işlendiği harita, bostanların isimle-

rinin etraflarındaki yol isimlerine yan-

sıdığını ortaya koymaktadır. Bugünkü

İstanbul yol isimlerine bakıldığında

bunların büyük bir kısmının hala kul-

lanıldığı izlenebilmektedir.

Yedikule

Surların güneyinde Yedikule’den baş-

layarak Bagdat kapi ve Silivri Kapi’ya

kadar uzanan alan en belirgin bostan

kullanımının görüldüğü alanlardan

biridir. (Şekil 2) Bu alan bazı haritalarda

Buca Bağı olarak geçmekte (1914,

Debes), Yedikule’den başlayan Hacı

Piri Caddesi boyunca devam etmekte

ve yer yer kentsel dokunun içine karı-

şarak kuzeyde Silivri Kapı önündeki

Ağa Çayırı ile birleşmektedir (1921,

Hausley). Ayrıca Marmara Denizi kıyı-

sındaki Gazhane’nin batısında kalan

burun da bostan alanı olarak görül-

mektedir. Bugünkü durumuna bakıl-

dığında Ağa Çayırı’nın üzerinde

Fatih Sitesi ve Belgrad Kapı hiza-

sında Atılgan Sitesi gibi hem alanın

tarihsel arazi kullanımına hem de

çevresindeki yapı karakterine uygun

olmayan konut alanları inşa edilmiştir.

Gazhanenin etrafı ise depo olarak kul-

lanılmaktadır. Yine de bu alan Tarihi

Yarımada’nın içerisinde küçük de olsa

bostan alanlarının özellikle sur kıyısı

boyunca bugün hala görülebildiği

nadir noktalardan birisidir.

Topkapı

Edirnekapı-Topkapı arası bostan kul-

lanımının yoğunlaştığı bir başka

bölge özeliğindedir. (Şekil 3) Hari-

talarda adı Lykos diye geçen bugün

izine bile rastlanamayan Bayrampaşa

Deresi’nin (1958, Mamboury) etrafı

bahçe ve çayır alanları ile kaplıdır.

Derenin İstanbul’un 1422 tarihli

bilinen en eski haritasından itibaren

Yenikapı’dan Marmaraya Döküldüğü

net olarak okunmakta (1422, Buon-

delmonte), 18.yy’da yine Aksaray

üzerinden geçtiği takip edilebil-

mekte (1786, Kauffer), 20yy’ın baş-

larına gelindiğinde ise ancak Atik

Ali Paşa’ya kadar uzanmakta olduğu

görülmektedir.

Yine aynı bölgede Vatan Caddesi’nin

devamı olan oldukça geniş alan

Kemal Bağı olarak geçmektedir

(1934, Ergin). Kemal Bagi daha eski

dönemlerde Yeni Bahçe olarak da

geçmekte ve Lykus deresi de Yeni

Bahçe Deresi olarak anılmakta

(1882, Stolpe), sonraki dönemlerde

ise Sarmacık da denilen bugünkü

Sulukule’nin güneyinde bulunmak-

tadır (1914, Debes). Bugünkü adı Bez-

mialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi

olan Valide Hastanesi’nin çevresinde

de aynı şekilde geniş bostan alanları

okunabilmektedir.

Bölgedeki bostan alanlarınn bugünkü

kullanımına bakıldığında eski dere

yatağı boyunca Vatan Caddesi’nin

açılmasıyla birlikte yapılaşmaya baş-

lamış, uyumsuz konut yapılarının

yanında İGDAŞ Bölge Müdürlüğü,

Fatih Adliyesi, İBB Lojmanları, İl Özel

İdaresi, Akgün Otel gibi kullanımlar

oluşmuştur. Valide Hastanesi’nin

önündeki bostan alanının bir kısmı ise

bugün park olarak kullanılmaktadır.

Bilimsel Bakış

kentli dergisi 45 www.skb.org.tr

Yenikapı

Yenikapı bölgesi en eski harita-lardan başlayarak çok yakın tarihe kadar Langa Bostanı olarak geçmek-tedir. (Şekil 4) Alan kuzeyde bugünkü adı aynı olan Küçük Langa Caddesi ile sınırlanmaktadır (1921, Hausley). Kimi haritalarda bostan alanının sahil şeridi boyunca Samatya’ya kadar uzandığı gösterilmiştir (1882, Stolpe; 1852, Moltke). Keneddy sahil yolunun inşasıyla birlikte kıyı çizgisi değişmiş ve alan üzerinde en belirgin değişiklik ortaya çıkmıştır. Bugün alanın güneyi İSKİ Su Arıtma Tesisi, İstanbul Büyük-şehir Spor Kulübü Tesisi, kuzeyi Küçük Langa Sanayi Sitesi olarak kullanıl-makta, doğusunda ise Theodosius Liman kazıları yapılmaktadır.

Çalışmada son olarak 1946, 1966, 1982 ve 2011 hava fotoğraflarından yararlanılarak her üç alanın zaman içerisindeki değişimi gözlemlen-miştir. Hava fotoğrafları incelendi-ğinde 1946’da bostanların kapladığı alanlar net olarak okunabilmektedir. 1966’ya gelindiğinde Yedikule çevresi aynı kalmış, Marmara sahilinin doldu-rularak Kennedy Caddesi’nin açılması ile Yenikapı’nın bazı bölumlerinde yapılaşma başlamış, Topkapı da ise Vatan ve Millet Caddelerinin inşasıyla birlikte bostan alanları büyük ölçüde tahrip olmuştur. 1982 hava fotoğra-fında Topkapı’da bostanlar tamamen yok olmuş ve alan hemen hemen bugünkü görünümünü almıştır. 1982’de Yenikapı’nın küçük de olsa bazı bölümlerinde hala bostan alan-larının kaldığı, Yedikule çevresinde ise yer yer bazı değişikliklerle bir-likte bostan alanlarının kullanılmaya devam ettiği görülebilmektedir. 2011 yılına bakıldığında ise tarihi yarımada içerisinde küçük de olsa bostan-ların görülebildiği tek alan Yedikule bölgesidir.

Kentsel Tarım ve Haliç: Balat Örneği

Kentler; tarım dışı sektörün ağır-

lıkta olduğu ama bir yandan da

tarımsal üretimin dağıtım ve kontrol

merkezi olup, belirli bir uzmanlaşma

düzeyinde, nüfus büyüklüğü ve

yoğunluğu kırsala oranla daha fazla

olan ve heterojen bir yapıya sahip

(mekansal, sosyal, ekonomik vs.) yer-

leşim birimi olarak tanımlanabilir.

Özellikle endüstri sonrası kentlere

baktığımızda; kır-kent sınırlarının

keskinleştiği, tarımsal üretimin kent

çevresinden giderek itildiği, kırsal

odaklı bir üretime dayanan ekonomi

ve temel gıda ihtiyacının karşılanma

durumunun katlanarak arttığı bir

tablo karşımıza çıkmaktadır.

Kentsel tarım; bireysel gruplar veya

bireyler için, işgücü ve gelir oluş-

turmak, atık suları ve katı atıkları

yeniden dönüştürerek çevresel sağ-

lığın kazanılmasına yardımcı olmak,

nüfus gruplarının beslenmesini geliş-

tirmek için, kent içinde, kentsel çeper-

lerde; tarımsal ürün, hayvan çiftliği,

ormancılık ve suya dayalı besin üre-

timlerinin sağlanmasıdır. Mwangi

ve Fooken (1996), devlet tarafından

planlanmayan ve kontrol edilmeyen

bir aktivite olarak tanımlamıştır.

2007’de 3.3 milyar olan dünya

nüfusun 2060 de ikiye katlanarak 6.4

milyar olması beklenmektedir. Bu

nüfus artışıyla birlikte 2030 yılında

nüfusun % 60’ı kentlerde yaşıyor

olacağı tahmin edilmektedir. Bütün

bu tahminler ve göstergeler ışığında,

kentlerin dünya yüzölçümünün %

2’sini kaplarken kaynakların % 75’ini

tüketmekte olmaları durumu kentte

üretken alanların ihtiyacını daha

da belirgin hale getirmektedir. 800

milyon kişi kentte gıda üretmek-

tedir. 200 milyon kişi kentsel tarımla

ürettikleri ürünleri kentsel pazara

sunmaktadır, bunun dışında kentte

yaşayıp üreten 200 milyon kişi ürün

takası veya ürün fazlası satımıyla

uğraşmaktadır.

Tarihi Yarımada’nın Haliç sınırı ve kara surları arasında kalan Fener Balat Bölgesi, tarihsel ve kültürel olarak zengin bir mirasa sahiptir. Kentin bir çok tarihi yerleşimi gibi bu bölge de İstanbul’un 1950 sonrası yaşadığı olumsuz kentsel gelişme sürecinde fiziksel ve sosyal olarak köhnemeye yüz tutmuş alanlardan biri haline gelmiştir.

Haliç

Haliç, Boğaziçi’nden uzanan 8km kadar içeri uzanan bir sahil şerididir. Haliç; doğal bir liman ve 2600 yıllık geçmişinden farklı sosyo-kültürel nüfus gruplarının yaşadığı bir bölge olmuştur. Tarihsel olarak gelişimine baktığımızda temel olarak Bizans, Osmanlı, Cumhuriyet ve 80 sonrası olarak, 4 dönemde inceleyebiliriz.

Bizans İmparatorluğu

Bu dönemde, liman olarak önemli bir ticaret merkezi özelliğindeki Haliç; doğal bir rezerv, geçiş bölgesi olarak çok kültürlü bir yapıdadır. Alman, Yahudi, Mısırlı ve Persli tüccarların evi olan Haliç, sahilde yoğun bir ticari aktivite alanı olarak ortaya çıkarken, iç bölgelerde geniş yeşil alanlar, bos-tanlar bulunmaktadır.

Osmanlı Dönemi

İstanbul’un fethinden sonra, nüfusun sosyo-kültürel çeşitliliği sürerken, ticaret merkezi, ana liman olarak işlemeye devam etmiştir. Bir yandan ilk endüstriyel oluşumlar bu bölgeye yerleşmeye başlamış olup, gemi inşaatları başlamıştır. Rumlar Fener’de, Yahudiler Balat’ta, İtalyanlar Bahçekapı’da, Müslümanlar Eyüp’te yaşamaktaydılar.

Cumhuriyet

Osmanlı döneminden sonra ilk

Bilimsel Bakış

46 kentli dergisi

endüstriyel oluşumlar gelişimlerini

sürdürerek hızlı bir gelişme göster-

miştir. Bu gelişmelerle birlikte Haliç’te

ciddi bir kirlilik problemi baş göster-

miştir. Özellikle 1940’lardan sonra

endüstrinin yarattığı kirlilik sebebiyle,

bu bölge yaşanmak istenmeyen bir

yerleşim yeri haline gelmiştir.

1980 sonrası

Endüstriyel mirasın yıkımı ve kentsel

dönüşümle başlayan süreci takiben,

sosyo-ekonomik bir değişim gözlen-

miştir. Kırdan başlayan göç dalgası,

prestijini ve yaşanabilirliğini yitiren bu

bölgede farklı sosyal grupları ikamet

etmesine sebep olmuştur. Günü-

müzde de hala dönüşüm tehdidi

altında olan bu bölge Cumhuriyet’le

başlayan dönemden itibaren eskime

sürecine hızla girmiştir.

Fener-Balat Bölgesi’nde kentsel tarım olanakları

1950 sonrası İstanbul’un aldığı

göçten nasibini alan Haliç bölgesinde

değişen nüfus özellikleri, alanın geç-

mişten getirdiği özellikler, dönüşüm

sürecinin mekansal ve sosyal olarak

yarattığı tehditler kentsel tarımın

bu bölgede sorgulanması ve araş-

tırılması için temel çıkış noktalarını

oluşturmaktadır.

Kırdan göçle gelen nüfusun ağırlıkta

yaşadığı bu bölgenin kültürel çeşit-

liliği ve tarihsel süreçte geçirdiği

değişimlerle bugün maruz kalınan

dönüşümün etkisiyle, kentin içinde

üretken, yaşanabilir, sağlıklı bir yer-

leşim yaratılması araştırılmıştır. Balat;

kentsel tarıma ilişkin karakteristikleri

potansiyelleri üzerinde okunarak

irdelenmiştir.

Kırsal alışkanlıkları henüz taze olan

bir nüfusa sahip olan bölgede,

kendine yeterli ve üretken bir model

olarak kentsel tarım, hem sağlıklı gıda

temini, mahallelilik bilincinin oluştu-

rulması, hane ekonomisine katkı sağ-

laması yönünden Balat’ın iç potan-

siyelleriyle örtüşmektedir. Kentsel

mekanda varolan ara bölgeler, açık-

kamusal alanlar mekansal olarak

kentsel tarım olanağı olarak görül-

müştür. Hane bazlı üretim, kent bah-

çeciliği, atık yönetimi, su hasadı vb.

yöntemler bu yerleşimde sivil giri-

şimler yoluyla oluşturulabileceği gibi,

hem de yerel yönetime dönüşüm

alternatifi olarak sunulabilecek bir

model oluşturabilir.

• Küçük çaplı tarımsal üretim,

• Yerel pazar oluşturulması,

• Sosyal merkez yaratılması,

• Terk edilmiş ve yapılar arası kalmış

açık alanların kentsel mekan

olarak yeniden kurgulanması,

• Deniz kenarında kent parkının

yeniden tanımlanması gibi…

• Bu model bağlamında Haliç’in

kentsel tarım potansiyeli;

• Balkon bahçeciliği,

• Endüstriyel yapıların ortak

alan-sosyal merkez olarak

yeniden değerlendirilmesi,

• Yerel Pazar ve ekonominin

yaratılması,

• Parçacıl açık alanların kompost

yapımı ve bahçecilikle

değerlendirilmesi,

• Mahalleli için ortak

alanlar yaratılması,

• Kamusal kent bahçelerinin

oluşturulması,

• Çocuklara sağlıklı ve yaratıcı

oyun alanları sağlanması,

• Eğitimlerle ev kadınları, işsiz

gençlere kazandırılacak becerilerle

iş sağlanması ile değerlendirilebilir.

Bilimsel Bakış

kentli dergisi 47 www.skb.org.tr

Sonuç

Kentsel tarım, bilinen ve alışık oldu-ğumuz tarım tanımları ile çelişmekte fakat günümüzde kent-kır ayrış-masına karşı bütünleşmeyi sağla-yacak bir çözüm sunmaktadır. Bunun yanı sıra kentsel tarım ekolojik, sosyal, toplumsal, ekonomik ve sağlık ile ilgili oldukça etkin çözümler sunabilmek-tedir. Kentlerin daha yaşanabilir ve kendine yeter olması için oldukça uygulanabilir yöntemler önermek-tedir. Fener-Balat Bölgesi bu bağ-lamda dönüşüm tehdidi altında olması, göçle gelen kırsal nüfusu barındırması ve kentsel morfolojisi ile kentsel tarım olanaklarının değerlen-dirilebileceği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Boğaziçi : Kentsel Yaşam ve Köprüler

Çalışmanın ana teması Boğaziçi’nde yer alan kentsel tarım alanlarının ince-lenmesidir. Bu durumun çerçevesini çizmek için Boğaziçi üzerinden köprü ayakların ve onların etkileşim alan-larına değinilmiştir. Metodoloji olarak ölçekler arası geçiş kullanılmıştır. Tercih edilen yaklaşma durumu özel-likle köprüler ve onların yakın çev-resini işaret eder. Bu yöntemle kentsel peyzajın her durumda mekânla olan ilişkisi üzerinden gidilerek en çok yaklaşılan alanla ilgili tespitler ortaya koyulmaktadır. Bu süreçte, bağ-lamın önemi kadar insanların kentsel tarıma bakış açısını görmenin önemi de yadsınamaz.“Fiziksel mekânları bir-birine bağlama işlevi olan köprüler, çeşitli bağlantı yollarının kesiştiği bir zihinsel karşılık da inşa ederler. Böylece gerçek hayatta olduğu gibi zihin dünyasında da köprülerin bir-leştirici/ayrıştırıcı işlevleri izlenebilir. Bu bağlamda toplumsal/mekânsal sonuçları kadar İstanbul Boğazında inşa edilmiş iki köprü üzerine üretilen

dile bakmak oldukça ilgi çekicidir.” (Aslan, Şükrü., “Birleştiren ve ayrıştıran işlevleriyle İstanbul’da boğaz köprü-lerinin toplumsal dili”, İ.Ü.Siyasal Bil-giler Fakültesi Dergisi No:44., 107)

X 1: Asya ve Avrupayı ayıran coğrafi bir ayrım olarak, Boğaziçi

X 5 : Boğaziçine iki köprünün inşaatı ile bir-likte kentsel büyümenin boğazın her iki yakasında gerçekleşmesi :1973 Boğaziçi köprüsü, 1988 Fatih Sultan Mehmet Köprüsü

X 50: Seçilen alan: FSM köprüsü Avrupa ayağı; strüktürler & yaşam & peyzaj arası bağlantılar.

Bu durumun en sonunda yer alan X 50 yaklaşımı ile bakmak kentsel tarımın tetikleyicilerini bulmayı sağlar. Yer, zaman(7/24 kavramı) ve olma durumu üzerinden alan bir matrix oluşturularak incelenmek-tedir. Matrix alanda yaşayan kişiler ile yapılan mülakatlar ve gözlemlerle oluşturulmuştur.

Matrix: tarımın jeneratörleri

“Ortalama kentsel çiftçi diye bir kişi yoktur. Kendisi bir şehrin nüfus yel-pazesinin herhangi bir bölümünden gelebilir. Kentsel çiftçiler zengin veya yoksul, göçmen veya yerleşik insanlar olabilir.” (Smit , J., Ratta, A., “Who Are the Urban Farmers?”, Urban Agri-culture, Food, Jobs and Sustainable Cities 2001 Edition)

Mülakatlar:• “Artık buralarda tarım yok

denecek kadar az”

Bilimsel Bakış

X 10: Köprüler ayakları ve mekanlar

48 kentli dergisi

• “Aşağılardaki müstakil

evlerde tarım yapıyorlar”

• “Bir ev var, ekili dikili bahçesi var”

• “Balkonlarda yapılan

tarım bulunabilir”

• “Eskiden daha fazla tarım alanı

vardı, köprüden sonra böyle oldu”

Gözlemler• Çatı bahçeleri veya balkonlar:

kişisel ve ev hanesi için küçük

ölçekte tarımsal üretim sağlayan

kentsel mekânlar bulunması

• Aralarda kalan boş alanlar ve

bahçeler: binaların yapımından

sonra arada kalan boş parsellerin

tarım için çevredeki insanlar

tarafından değerlendirilmesi

• Müstakil bahçeler: inşaat alanı

olarak kullanılamayan alanların

sahiplerince değerlendirilmesi

• Boşluklar, geri kalanlar: bazı

zamanlarda üzerinde döşeme

görülen ama genelde yeşil alan

olarak kullanılan açık mekânlar,

koyun otlatmak ya da “kır” düğünü

yapmak için kullanılmakta

Tüm bu görüşler ve izlenimler doğrul-

tusunda ortaya çıkanlar matrix düz-

lemine yer, zaman ve olma durumları

ile strüktür, yaşam ve peyzaj arası

ilişkisi olarak aktarılmıştır.

Kentsel Tarım: İstanbul – Beykoz

Kentleşme öncesi ve geçiş döne-

minde tarım, İstanbul’da uzun bir

tarihi arka plana dayanmaktadır.

Osmanlı dönemi boyunca, kent

sakinleri surlar içinde yerleşmişlerdi.

Bostan olarak adlandırılan geleneksel

sebze ve meyve bahçeleri kentsel

peyzajın karakteristik yapılarını oluş-

turuyordu. Surların dışındaki büyük

ölçekli bostanlar ve ekin tarlaları

şehrin gıda ihtiyacını karşılıyordu.

Beykoz ilçesinin birçok bölgesi de,

eski haritalarda bostanlık olarak

görülmektedir.

Beykoz, Paşabahçe ve Anadolu

Kavağı arasında, Anadolu yakasında

Boğaz’ın kuzey kesiminde bir boğaz

köyüdür. Boğaz’ın diğer bölgelerine

göre daha kırsal bir yapı gösteren ilçe,

çevre köyleri, ormanları ve koruları ile

meşhurdur.

Bölgede Göksu–Küçüksu, Çubuklu ve

Beykoz Vadileri kuzeybatı-güneydoğu

yönünde yer almaktadır ve İstanbul

Boğazı’na dik biçimde konumlan-

mıştır. En büyüğü Göksu-Küçüksu

Vadisi içerisinde tarımsal aktiviteler

için oldukça elverişli alüvyal topraklar

mevcuttur. I. II. ve III. sınıf tarım için

uygun düz araziler bölgenin % 7.1 ‘ini

oluşturmaktadır (307 ha). İlçedeki 20

adet köyün geçim kaynakları çoğun-

lukla tarım, hayvancılık, arıcılık ve

balıkçılıktır.

İstanbul Tarım Master Planı içerisinde

yapılan bölgesel değerlendirmeler,

Beykoz’un mevcut tarımsal potan-

siyeli ve gelişimi açısından şu baş-

lıklar içerisinde incelenebilir:

Süreç, kaynak ve kapasite, problemler ve hedef.

Tarih boyunca Beykoz, kent yaşamını

bir taraftan köyleri ve mesire alanları

ile (kırsal ve tarımsal aktiviteler ile),

diğer taraftan endüstri ve çalışma

alanları ile kombine etmeyi başar-

mıştır. İlçe bu işlev ve yaşam biçimi

sayesinde, meşhur ürün, özellik ve

geleneklere sahip olmuştur.

Kaynak ve kapasite

İlçe 5 büyük çaya sahiptir: Beykoz,

Riva, Çubuklu, Göksu ve Küçüksu

Çayı. İlçenin Karadeniz’e ve İstanbul

Boğazı’na kıyısı vardır.

Elmalı Barajı ve köylerdeki sulama

göletleri diğer su kaynaklarıdır.

6831 2/B uygulaması ile orman

kategorisinden çıkarılan dönüşüm

alanları, tarım ve yerleşim faaliyetle-

rinde kullanılan eğimli arazilerdir.

İlçede mevcut arazi kullanımı orman,

nadassız kuru tarım, fundalık, otlak

alanı, terk edilmiş arazi ve sulu tarım

şeklindedir. İlçede 20 köy ve 25

mahalle bulunmaktadır.

Bölgede çok sayıda sebze

meyve çeşitleri ve tarla ürünleri

yetiştirilmektedir.

Yöreye özgü olan fasulye ve ceviz

ürünleri üretim çeşitliliğini sağlamada

önemli bir faktördür. Turizmdeki hare-

ketlilik ve sürdürülebilirlik, yerel üreti-

cileri alternatif ürünler yetiştirmede

cesaretlendirebilir.

Ekolojik tarıma elverişli alan-

ların birçoğuna büyük bir talep

bulunmaktadır.

Birçok ürün için pazar ve pazar-

lamada sorun yoktur. Bölge seracılık,

dış üretim ve su ürünleri için elveriş-

lidir.

Problemler• Pazarlama zinciri çok uzundur.

• Tarım arazileri, inşaat ve

endüstri sektörünün gelişimi

nedeniyle tarım dışı amaçlar

için kullanılmaktadır.

• Tanıtım hizmetleri yetersizdir.

• Su havzaları kirlenme

tehlikesiyle karşı karşıyadır.

• Tarım dışı işgücü, arazilerdeki

tarımsal işgücü ve üretimi olumsuz

bir şekilde etkilemektedir.

Hedef• Organik tarımın tanıtılması.

• Modern sulama sistemlerinin

yaygınlaştırılması.

• Ceviz kültürünün geliştirilmesi.

• Daha iyi ürün işlemesi için süt ve

süt ürünlerinin işleneceği tesislerin

kuruması, bireysel girişimcilik ve

hayvancılığın teşvik edilmesi.

• Kirliliğin ve kirleticilerin

kontrol altına alınması.

Bilimsel Bakış

kentli dergisi 49 www.skb.org.tr

• Yem bitkileri üretimini

desteklemek amacıyla

hayvancılığın geliştirilmesi.

• Kontrol ve denetim

hizmetlerinin arttırılması.

• Arıcılık faaliyetlerinin geliştirilmesi.

Beykoz’daki tarım alanları ve tarımsal

aktiviteler şehrin baskısı altındaki

insanlara psikolojik ve rekreasyonel

açıdan yardımcı olmaktadır. Küçük

çaplı bahçe toprakları, çayır ve köy

arazileri, geleneksel çilek tarlaları,

sebze bahçeleri ve tarihi çiftlikler

arazi kullanımı çeşitliliği açısından ilçe

peyzajına değer katmaktadır. Şehrin

içinde ve yakınındaki kırsal alanlar,

şehrin doğallığının korunması ve des-

teklenmesi ve kent ikliminin ekolojik

açıdan geliştirilmesi için önemli ve

elverişlidir.

Saraybosna ve Kentsel Tarım

Saraybosna Güney Doğu Avrupa’da

yer alır, Bosna Hersek’in Başkenti’dir.

Jeomorfolojik karakteristikleri açı-

sından Miljacka nehri boyunca

uzanan ana omurgası üzerinde vadi

boyunca uzunlamasına gelişmiştir.

Kent, tüm yönlerden Olimpik dağları

tarafından kuşatılmıştır. Bu doğal ele-

manlar şehrin nehir kıyısı boyunca

batıya doğru gelişmesini koşullandır-

mıştır. Kentin bu şekilde gelişmesinin

ilginç olan yönü, kentin ana omurgası

boyunca ilerlendiğinde tarihi çağ-

ların eşsiz senaryolarını oluşturan

ve birinden diğerine geçişleri izle-

memize izin veren görsel geçişleriyle

tarihi katmanların yatayda biçimlen-

mesidir. (Şekil 1.)

Saraybosna’nın tarihi gelişiminde altı

ana dönem vardır. Neolitik dönem

kazıları bu eşsiz kültürün aynen

bugün Saraybosna’nın bulunduğu

yerde geliştiğini göstermektedir.

Ortaçağ medeniyeti oldukça geliş-

mişti, ve Vrhbosna kenti Osmanlılar

tarafından ele geçirilerek bugünkü

Saraybosna kenti kuruldu.

Kent, 1450’de Osmanlıların bölgeyi

fethetmesini takiben kuruldu; 1461

kentin kuruluş tarihi olarak bilinir.

Bosna’nın ilk Osmanlı hükümet

görevlisi, İsa Bey İshakovic, içinde

cami, kapalı bir çarşı, bir kamusal

hamam, bir han ve kente şimdiki

adını veren “saray”ı içeren birkaç ana

strüktürü inşa ettirerek köyler toplu-

luğunu bir kente çevirmiştir.

1697’deki Büyük Türk Savaşı sıra-

sında Habsburg monarşisinden Prens

Euguen’ın komutasındaki birlik kenti

işgal etmiştir. Saraybosna, Avusturya-

Macaristan imparatorluğu tarafından

sanayileştirilmiş ve 1885, henüz

Viyana’ya kurulmadan önce, burada

yapılan tramvay hatları gibi yeni icat-

ların deneme yeri haline getirilmiştir.

Kenti yeniden inşa ederek bir Avrupa

başkenti haline getirmek isteyen

mimarlar ve mühendisler kente akın

etmiştir.

1. Dünya Savaşı’nın ardından Saray-

bosna, Yugoslavya Krallığı’nın

bir parçası haline gelmiştir. 2.

Dünya Savaşı’ndan sonra Saray-

bosna, Yugoslavya Sosyalist Bir-

leşik Cumhuriyeti’nin içinde Bosna

Hersek Sosyalist Cumhuriyeti’nin

başkenti olmuştur. Bu dönemde

Saraybosna’ya çok miktarda yatırım

yapılmış, Novi Grad Belediyesi ve Yeni

Saraybosna Belediyesi sınırları içinde

pek çok konut bloğu inşa ederken

yanı zamanda kentin endüstrileş-

mesini de hızlandırarak kenti yeniden

Balkanlar’ın ileri gelen şehirlerinde

biri haline dönüştürmüşlerdir.

Bosna Savaşı sırasında 1992-

1995 yılları arasındaki Saraybosna

kuşatması zamanında büyük ölçekte

yıkımlar ve dramatik nüfus değişik-

likleri yaşanmıştır. Binlerce Saray-

bosnalı Sırp güçleri tarafından

yapılan sürekli bombardıman ve

sivillere yönelik nişancıların atışlarıyla

hayatlarını kaybetmiştir. Saraybosna

Kuşatması, bir başkentin modern

savaş tarihinde gördüğü en uzun

süreli kuşatmadır. Bu savaşın sonucu

kentin yapılarının ve altyapısının

toplu olarak harap edilmesi ve yıkımı

olmuştur.

Saraybosna bugün bölgede en çok

gelişen kentlerden biridir. Kentsel

alanı 1041,5 kilometre kare, nüfusu

ise yaklaşık 421.289’dur. Savaştan

sonra kentin yenilenmesi ve can-

landırılmasına sürgünde yaşayan

vatandaşların yeniden dönebilmesi

için öncelik verilmiştir. Tüm altyapı

yeniden oluşturulmuş, konutlar ve

kamusal binalar yeniden inşa edil-

miştir. Etkin ve yoğun olarak yapılan

yeniden yapılandırma normal yaşam

şartlarını dönüşü nisbeten kısa

sürede sağlamıştır.

Bilimsel Bakış

Şekil 1: Saraybosna kentinin yatay tarihi gelişimini gösteren harita ve kent panoraması

50 kentli dergisi

Yeşil Saraybosna

Saraybosnanın insanlarının yeşil alan-

larla ve tarımla özel bağları vardır.

Geleneksel olarak her zaman, Saray-

bosna, kenti çevreleyen yeşil tepe-

lerle görsel ilişkiler kuracak şekilde

planlanmıştır. Kentte bulunan

atmosferi saran en önemli değer

tam olarak budur. Saraybosna’nın

sokaklarında yürürken, mimari ele-

manların yanında, görüş ve ufuk her

zaman Saraybosna’nın yeşil tepe-

leriyle çerçevelenir Mekansal varlık

olarak Saraybosna’daki yeşil alanlar

iki tipolojiye ayrılabilir: kentin ana

omurgası boyunca yoğun kentsel

mekanlar arasındaki yeşil alanlar ve

düşük yoğunluktaki kentsel mekanlar

arasındaki yeşil alanlar. İlk tipoloji-

dekiler daha çok kamusal yeşil alan-

lardır. Tarihi kentsel dokuda yer

alanlar organik doku oluşumundan

dolayı daha küçük, modern kısımda-

kiler ise daha büyük alanlardır. İkinci

tipolojidekiler ise kentin ana omur-

gasında uzakta, kentsel sınırlarda yer

alan yeşil alanlardır. Tepelere doğru

gidildikçe, yeşil alanlar öncelikle özel

(evlerin bahçeleri, vb.) ve daha sonra

kamusal ve rekreasyonal açık alanlar

olarak sıralanır.

Fonksiyonlarına göre ise yeşil alanlar

aktif ve statik olanlar olmak üzere

ikiye ayrılabilir.

Aktif yeşil mekanlar kent parkları,

rekreasyonal alanlar, oyun alanları,

vb. şeklinde sıralanabilir. Kullanı-

cıları tarafından aktif hale getirilirler.

Bu mekanlar tüm Saraybosnalıla-

rındır, buralar insanların en çok hoş-

landıkları ve kentsel alan içinde en

iyi bilinen buluşma noktalarıdır; ve

hatta, tepelerde pek çok piknik ve

rekreasyon alanları da bulunmaktadır.

Saraybosna’nın ölçeği düşünüldü-

ğünde bu tepelerin güzel doğasına

kısa yürüyüş mesafeleriyle ulaşılması

mümkündür. İnsanlar buraları rekre-

asyon ve spor amaçlı kullanır, ancak,

bazı organize edilmiş topluluklar bu

alanları tarım amaçlı olarak da kul-

lanmaktadır. Bazı yerlerde insanlar

toprağı işleyerek sebze yetiştirmek-

tedir. Ancak, daha büyük ölçüde doğal

ortamda yetişen mantarlar, yaban

mersinleri, elmalar, erikler, vb. topla-

nabilmektedir. Halen, Saraybosna’nın

insanlarına teşekkürlerle, geleneksel

bir Pazar yeri olan Markale aktif hal-

dedir, ve burada Saraybosnalılar

yetiştirdiklerini ve topladıklarını sata-

bilmekte, değiş tokuş edebilmek-

tedir. Saraybosna’yı çevreleyen tepe-

lerde yürüdüğünüzde insanların hobi

olarak yaptıkları arı kovanlarını ve

kendileri için az miktard ürettikleri

balları bulmanız mümkündür.

Statik yeşil alanlar yine kent dokusu

içinde ve yine kullanıcıları tara-

fından şekillendirilmiştir. Bunlar,

mimari olarak biçimlendirilmiş, sosyal

konutlar arasında kalan yeşil alanlar,

mezarlıklar ve benzerleridir. Statik

yeşil alanlar çoğunlukla ne organize

edilmiş ne de ihmal edilmiş yerlerdir;

o yüzden biz bu yerlere “herkese ve

kimseye ait yerler” deriz.

Sonuç olarak, Saraybosna, her evin

kendi özel bahçesinin olduğu Osmanlı

zamanına dayanan bu eski geleneğin

bir parçasını koruyabilmiştir. (Şekil 7)

Bugün, özel konutlarda ve diğer yapı-

larda halen bu küçük bahçeler ve

arka bahçeler bulunmaktadır. Ancak,

problem olan, kent dokusu içindeki

pek çok statik yeşil alanın vatandaş-

ların burayı daha aktif halde kullana-

bilmesi için dönüştürülmesi veya yeni

fonksiyonlar yüklenmesi ihtiyacıdır.

Açıkça görülmektedir ki, Saraybosna-

lılar, tarımla, yeşil alanlarla ve toprakla

ilişki kurmak konusunda deneyim-

lidirler; bu yüzden bu unsur gele-

cekteki kentsel dönüşümler ve geli-

şimlerde dikkate alınmalıdır.Şekil 2. Saraybosna’da yeşil alanları gösteren harita

Şekil 7. Saraybosna kentsel alanı içinde kollektif konut komplekslerindeki özel bahçelerden örnekler

kentli dergisi 51 www.skb.org.tr

Yrd. Doç. Dr. Alpaslan TÜRKKANSKB Danışma Kurulu Üyesi

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

B u yazıyı okumaya karar ver-diğiniz an ile ilk cümleyi okumayı bitirdiğiniz süreçte

dünyada bir kişi daha ölmüş olacak.

Bu kişi dilimize yerleşmiş şekli ile

kaza ya da şiddet nedeniyle yara-

lanarak yaşamını yitirdi. Dünyada

her yıl yaklaşık 6 milyon insan yara-

lanarak ölüyor. Ölenlerin çoğu da

erkek… Erkeklerin kadınlara göre iki

kat daha fazla yaralanarak yaşamını

yitirdiği biliniyor. Yaralanarak ölüm-

lerin en büyük kısmını trafik yara-

lanmaları (% 23) oluşturuyor. Bunu

intihar ve bireyler arası şiddet izliyor.

Yaralanmalar gittikçe büyüyen önemli

bir halk sağlığı sorunu olarak ilgi bek-

liyor. Önümüzdeki 10 yılda özellikle

trafik yaralanmaları ile intihar ve cina-

yetlerde artış olacağı öngörülüyor.

Yaralanma ya da şiddet tüm dünyada

öldürüyor, sakat bırakıyor, sosyal ve

ekonomik kayıplara neden oluyor.

Ancak kimi gruplar daha fazla yara-

lanıyor ve şiddete maruz kalıyorlar.

Bu konuda ülkeler ve bölgeler arası

farklılıklar dikkat çekiyor. Yaralanma

nedenine göre değişmekle birlikte

yaralanma ve şiddet en çok 5-44 yaş

grubundaki insanları öldürüyor. Tra-

fikteki ölümler ise 15-29 yaş grubunda

yoğunlaşıyor. Trafik nedenli ölümlerin

% 90’dan fazlası orta ve düşük gelirli

ülkelerde oluyor. Kaza olarak nitele-

diğimiz ki bu kelime engellenemez

ve görünür bir nedeni olmayan çağ-

rışımı yapmaktadır, trafik çarpışmaları

nedeniyle daha çok yoksullar ölüyor.

Avrupa’da düşük ve orta gelirli ülke-

lerdeki trafik yaralanmalarından

ölümler yüksek gelirli ülke vatandaş-larından 2,5 kat fazla görülüyor.

Dünyada yaralanmalar; olayda kasıt bulunma durumuna göre sınıflanıyor. Ön sıralarda yer alan trafik kazaları gibi “kasıtsız” ve cinayet, intihar gibi “kasıtlı” olarak sınıflanan yaralanma-ların toplum açısından en önemli özelliği korunulabilir olmalarıdır. Bu güne kadar tüm toplumlarda kasıtlı ya da kasıtsız yaralanmalar yaşandı ve bundan sonra da yaşanacak. Ancak artık biliyoruz ki genç, yoksul ve eğitimsizlerin kayıpları daha fazla. Korunmadıklarından, böyle bir kül-türleri olmadığından yaralanmaya ve ölmeye, kaybeden olmaya devam ediyorlar.

Yaralanmaların önlenmesinin önündeki en önemli engel; olduğunu defalarca görmüş olmamıza karşın “bize bir şey olmaz” duyarsızlığı ve ne yazık ki bu duyarsızlığın bir şekilde gelecek kuşaklara aktarımıdır. O “bir şey” olduğunda durumu kaza olarak değerlendirip, aslında önlenebilir nedenlerle kayıp yaşandığını gör-mezden gelerek, sorumlularını sorgu-lamadan geçen kısa sürenin ardından unutmak da en büyük hatadır.

Yeni yeni yürümeye başlayan çocuğu arabada çocuk koltuğuna oturtamaz-sınız. O kemer bağlamadan arkada oturmayı ister. Aile de “oturtamı-yoruz” açıklaması ile sorumluluğu üstlenmez.

Yeni yeni bisiklete binmeye başlayan çocuk başına kask, diz ve dirseklerine koruyucu takmak istemez. Çevre-

Yaralanmalar ve Güvenlik Kültürü

Bilimsel Bakış

52 kentli dergisi

sinde bunları kullanan kimse yokken böyle bir talebi olmayacağı gibi daya-tıldığında da itiraz edecektir.

Yeni yeni çalışma hayatına atılan gence kulaklarını işyerindeki gürül-tüden korumak için kulaklık, gözünü korumak için gözlük ya da ellerini korumak için eldiven giydirmek güçtür. Kişisel koruyucu kullanımı alışkanlığı hatta deneyimi olmadı-ğından kullanmaz yaralanır…

Yeni yeni araba kullanan yetişkine emniyet kemeri taktırmak güçtür. Teknoloji onu emniyet kemeri tak-madığı için sesli uyarı ile rahatsız ederse, kemeri koltuğun üzerinden bağlar ya da başka bir teknoloji harikası araç olan plastik toka ile tek-nolojinin sesini keser. Siz itiraz eder de kemeri takması gerektiğini hatır-latırsanız kemer nedeniyle ölenler olduğu, takanın da takmayanın da öleceği gibi bilimsel yaklaşımları ile bezdirip sizin de sesinizi kesecektir.

Yeni yeni yürüyen çocuk her tür teh-likeye ulaştığı, korunması için önlem-lerin alınmadığı bu nedenle kolay-lıkla çaydanlıktaki suyu ya da yemeği üzerine dökebileceği, bir sandalye yardımı ile ilaçlara, bıçağa ulaşa-bildiği, mama sandalyesinde otu-rurken kemerinin bağlanmadığı güvenliksiz evinden arabaya binince neyin değiştiğini; neden çocuk kol-tuğuna oturmak ve kemerini bağ-lamak zorunda olduğunu anlayamaz. Toplumda evdeki otoritenin üzerinde otoritenin bulunduğunu anlaması da beklenemez zaten. Yeni yeni bisiklete binmeye başlayan çocuk arabada önde oturur ya da arkada ayakta dikilirken birden kask ve diğer koruyucuları neden takmak zorunda kalsın ki? Hayatı boyunca kişisel koruyucu kullanmamış genç işçi koruyucuyu neden kullanması gerek-

tiğini anlamaz; terlettiğini, rahat çalı-

şamadığını gerekçe gösterip kulaklık

takmaz, eldiven giymez; yaralanır,

yaşamını yitirir. İşinde yaşamını yitir-

mezse geçireceği trafik çarpışması

sırasında kemeri bağlı olmadığından

camdan fırlayarak ölecektir; kaza

sonucu.

Unutulmamalı ki saatlerce yolculuk

yapılan otobüslerde sigara içmenin

yasak olabileceği söylenseydi inan-

mayacağımız günleri yaşadık. Her

ne kadar çocuk parkının kumlarına

çömelmiş ve geleceğin güvenli

kentini inşa eden çocuk kumların ara-

sındaki sigara izmaritlerini ayırmak

zorunda kalıyor olsa da günümüzde

parklarda tütün kullanımı tartışı-

lıyor. Tütün kullananlar bile bugün

bu mücadeleyi destekleyen bilince

ulaşmış durumda. Tütün müca-

delesi ile toplum sayısız sağlık soru-

nundan korunuyor. Sağlık zararlıla-

rından korunma geçmiş yıllara göre

daha çok ve gittikçe artan şekilde

gündeme gelmektedir. Yeri gel-

mişken daha ucuz olduğu söylemi

ile ön plana çıkarılan “korumak teda-

viden daha ucuzdur” şeklinde slo-

ganlaştırılan yaklaşımın yetersizliğini

saptamak gerekir. Bu slogan pahalı

olduğunda korunmanın tercih edil-

meyebileceği şeklinde yanlış algıya

yol açabilir. İnsancıl ve bilimsel olan

korunmaktır. Daha pahalıya mal olsa

bile, korunmak her zaman ilk seçenek

olmalıdır.

Tarihsel süreç içinde oluşan ve

dinamik bir yapı olarak sürekli değişen

kültür, yaygın kullanımına karşın üze-

rinde tam bir uzlaşı sağlanamayan

ve çok sayıda tanımı olan kelime-

lerdendir. Kültür, maddi ve manevi

değerleri oluşturmada, gelecek

nesillere aktarmada kullanılan araç-

ların tümüdür. Temelini geleneksel

görüş ve onlara verilen değerler oluş-

turur. Düşünce, duygu ve davranış

biçimleri olarak kültür hem davra-

nışın ürünü hem de gelecek nesillere

aktarılması ile davranışların koşulla-

yıcısıdır. Nesillere aktarılan bu miras,

bireylerin sorunlarla başa çıkmasında

yardımcı olmaktadır. Güvenlik ise;

kişilerin korkusuzca yaşayabilmesi,

emniyet içinde olma duygusunun

yaşanması durumudur. Bu duyguyu

oluşturan da kültürdür.

Kamuoyu, “güvenlik kültürü” tanım-

laması ile ilk kez 1986 yılındaki Çer-

nobil faciası sonrası Uluslararası

Atom Enerjisi Kurumunun rapo-

runda “kurumun güvenlik kültürünün

zayıflığı” ndan söz etmesi ile tanıştı.

Oysa daha önceki yıllarda kimi araş-

tırmacılar konuya dikkat çekmeye

çalışmışlardı. Günümüzde daha çok

iş sağlığı ve iş güvenliği alanında kul-

lanılmaktadır. Sonuncusu İstanbul’da

gerçekleştirilen 19. Dünya İş Sağlığı

ve İş Güvenliği Kongresi ana teması

“sağlık ve güvenli bir gelecek için

küresel güvenlik kültürünü oluştu-

ralım” şeklinde belirlenmişti.

Güvenlik kültürü, güvenlik sorunu

yaratan etmenlerin etkisini en aza

indirmeyi hedefleyen algı, inanç,

tutum, kural, rol, uygulama ve sorum-

lulukların toplamıdır. Güvenliğe

yönelik duygu, düşünce ve tutum-

ların gelecek nesillere aktarılması şek-

linde özetlenebilir. Güvenlik kültürü

ailede başlayan, çocukların toplum-

sallaşması/sosyalleşmesi ile toplum

içinde süren dinamik bir yapı olması

nedeniyle toplumun tüm kesimle-

rinin sorumluluğunu ve ilgisini gerek-

tirir. Güvenlik kültürü kamu üyele-

rinin maruz kaldığı tehlikeler veya

zararların minimize edilmesiyle ilgili

inançlar, normlar, tutumlar, roller ve

sosyal ve teknik uygulamalar küme-

Bilimsel Bakış

kentli dergisi 53 www.skb.org.tr

sidir. Bu şekilde bireylerin çevre-sindeki risklerin farkına varmasını, bunlara karşı dikkatli olmasını ve güvenli olmayan davranışlardan sakınmasını sağlayacak ve yara-lanmaları azaltacaktır. Toplumların güvenlik kültürlerinin saptanmasında yaralanmalar önemli bir göstergedir. Bu noktada toplumda beklenmedik istenmeyen olay olarak kabul edilen kazaların, öngörülebilir ve böylece önlenebilir yaralanma olarak algılan-masının güvenlik kültürü gelişiminde önemli bir yapı taşı kabul edilmesi gerektiğini belirtmek gerekir.

Toplumda güvenlik kültürü oluş-turmak uzun vadeli, kapsamlı ve programlı eylemlerin hayata geçi-rilmesi ve izlenmesi ile gerçekleşe-bilir. Bunun en önemli bileşeni ise yöneticilerin görünür kılmak zorunda oldukları kararlılıklarıdır. Diğer bile-şenlerin başlıcaları da; iyi güvenlik politikası oluşturmak, zorunluluk ve sorumlulukların açık şekilde tanım-lanması, eğitim, değerlerin düzen-lenmesi-güncellenmesi, uygun ergonomik tasarım olarak sayıla-bilir. Bu kültür parçası, sürekli izleme, değerlendirme ve düzenlemeleri içermelidir.

Kentler güvenliği tehdit edebilen çok sayıda tehlike barındırır. Kentsel alanda vazgeçilemeyen tehlikelerin kontrol altına alınması riski azaltır. Kentlerde güvenliği tehdit eden başlıca alanlar trafik, konutlar, parklar ve işyerleridir. Yaralanmaların azal-tılması, güvenli kent yaşamı için oluş-turulması ve geliştirilmesi gereken güvenlik kültüründe yerel yönetimler öncülük etmek zorundadır.

Kentlere yönelik, güvenlik kültürü yoksunluğu ya da zenginliğine bağlı olarak yaşanmış çok sayıda somut örnek verilebilir. Bu örnekler özellikle trafik ve işyerlerinde yoğunlaşmak-tadır. Bu yazıda ise bisiklet örneği

üzerinde durulmaktadır. Günümüz kentleri ulaşımda bisiklet kullanımı desteklemektedir. Birey, toplum ya da çevresi açısından değerlendi-rildiğinde bu desteğin yaygınlaştı-rılması, kullanım koşullarının geliş-tirilmesi zorunludur. Ancak bütün olumlu yönlerinin yanı sıra bisiklet kullanımının yaralanma tehlikesini beraberinde getireceği unutulma-malıdır. Toplumda bisiklet kullanımı ve bu konuda güvenlik uygulamaları sadece bisiklet yaralanmalarını değil tüm yaralanmaları azaltmanın yolunu açan, kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak değerlendirilme-lidir. Yerel yönetimlerin kontrolünde olan ve bisiklet kiralanabilen alanlar tüm kentlerde vardır ya da kısa süre içinde olacaktır. Küçük bir başlangıç bile çok şeyi değiştirebilir. Yerel yöne-timlerin öncülüğünde bir korunma programı uygulamak için bu alan iyi bir deneyimin de başlangıcı ola-bilir. Bisiklet yaralanmalarından korunmanın bir yolu da kask, diz ve dirseklikten oluşan kişisel koruyu-cuları kullanmaktır. Ancak böyle bir kültür oluşmadığından bu parklarda kişisel koruyucu kullanımı olmadan bisiklete binilir. Oysa sadece yerel yönetim kontrolündeki alanlarda değil her yerde bu koruyucuların kul-lanımı zorunlu olmalıdır. Kaçırılan fırsat, yerel yönetimlerin kontrolle-rindeki alanlarda bu kişisel koruyucu-ların kullanımını zorunlu kılmaması ve korunma bilincini oluşturmaması, bisikletle başlayan güvenlik kül-türünün özellikle tehlikeli işyerleri olmak üzere hayatın tüm alan-larına yayılamamasıdır. Parklarınızda güvenlik kültürünü oluşturmaya başlarsanız kentinizde iş kazaları da azalacaktır. Parklarımızın güvenli yaşam uygulama alanı haline getiri-lerek oluşturulacak kültürün gelecek nesillere aktarıldığı daha güvenli kentler diliyorum.

Kaynaklar

1. WHO, 2010. The Injuries and Violence The

Facts. Department of Violence and Injury

Prevention and Disability. France.

2. Nick F. Pidgeon Safety Culture and Risk

Management in Organizations Journal of

Cross-Cultural Psychology March 1991 22:

129-140

3. ILO,2011. Introductory report: global

trends and challenges on occupational safety

and health. XIXth World Congress on Safety

and Health at Work,İnternational Labour

Organization.

Bilimsel Bakış

54 kentli dergisi

Abana Belediyesi / KastamonuTel:Web:

0366 564 11 65 www.abana-bld.gov.tr

Adalar Belediyesi / İstanbulTel:Web:

0216 382 78 50www.adalar.bel.tr

Akçay Belediyesi / BalıkesirTel:Web:

0266 385 13 00 www.akcay.bel.tr

Altınova Belediyesi / YalovaTel:Web:

0226 461 29 40www.altinova.bel.tr

Amasra Belediyesi / BartınTel:Web:

0378 315 10 81 www.amasra.bel.tr

Antalya Büyükşehir BelediyesiTel:Web:

0242 249 50 00 www.antalya.bel.tr

Avanos Belediyesi / NevşehirTel:Web:

0384 511 40 64www.avanos.bel.tr

Aydın BelediyesiTel:Web:

0256 226 63 52www.aydin-bld.gov.tr

Balçova Belediyesi / İzmirTel:Web:

0232 455 20 00www.balcova.bel.tr

Bandırma Belediyesi / BalıkesirTel:Web:

0266 711 11 11www.bandirma-bld.gov.tr

Buharkent Belediyesi / AydınTel:Web:

0256 391 30 05 www.buharkent.bel.tr

Bursa Büyükşehir BelediyesiTel:Web:

0224 234 00 87 www.bursa.bel.tr

Çankaya Belediyesi / AnkaraTel:Web:

0312 488 88 00www.cankaya.bel.tr

Denizli BelediyesiTel:Web:

0258 265 21 37 www.denizli.bel.tr

Derince Belediyesi / KocaeliTel:Web:

0262 239 40 15 www.derince.bel.tr

Didim Belediyesi / AydınTel:Web:

0256 811 26 60www.didim.bel.tr

Gebze Belediyesi / KocaeliTel:Web:

0262 642 04 30 www.gebze.bel.tr

Gölcük Belediyesi / KocaeliTel:Web:

0262 412 10 12www.golcuk.bel.tr

Isparta BelediyesiTel:Web:

0246 211 61 61www.isparta.bel.tr

İstanbul Büyükşehir BelediyesiTel:Web:

0212 455 14 00 – 01www.ibb.gov.tr

İzmir Büyükşehir BelediyesiTel:Web:

0232 482 11 70www.izmir.bel.tr

İzmit Belediyesi / KocaeliTel:Web:

0262 444 41 00 www.izmit.bel.tr

Kadıköy Belediyesi / İstanbulTel:Web:

0216 542 50 55www.kadikoy.bel.tr

Kadirli Belediyesi / OsmaniyeTel:Web:

0328 718 10 39 www.kadirli.bel.tr

Kahramanmaraş BelediyesiTel:Web:

0344 223 50 72www.kahramanmaras.bel.tr

Karşıyaka Belediyesi / İzmirTel:Web:

0232 399 43 03www.karsiyaka.bel.tr

Kırıkkale BelediyesiTel:Web:

0318 224 27 61www.kirikkale-bld.gov.tr

Kırşehir BelediyesiTel:Web:

0386 213 44 85 www.kirsehir.bel.tr

Kocaeli Büyükşehir BelediyesiTel:Web:

0262 318 10 10 www.kocaeli.bel.tr

Mardin BelediyesiTel:Web:

0482 212 13 48 www.mardin.bel.tr

Mudanya Belediyesi / BursaTel:Web:

0224 544 16 50www.mudanya.bel.tr

Muğla BelediyesiTel:Web:

0252 214 18 46www.mugla.bel.tr

Nilüfer Belediyesi / BursaTel:Web:

0224 441 16 03www.nilufer.bel.tr

Odunpazarı Belediyesi / EskişehirTel:Web:

0222 217 30 30www.odunpazari.bel.tr

Ordu BelediyesiTel:Web:

0452 225 01 04www.ordu.bel.tr

Sultanhisar Belediyesi / AydınTel:Web:

0256 213 30 72www.sultanhisar.bel.tr

Osmancık Belediyesi / ÇorumTel:Web:

0364 611 43 23 www.osmancik.bel.tr

Osmangazi Belediyesi / BursaTel:Web:

0224 270 70 70 www.osmangazi.bel.tr

Tarsus Belediyesi / MersinTel:Web:

0324 616 25 15www.tarsus.bel.tr

Tepebaşı Belediyesi / EskişehirTel:Web:

0222 320 54 54www.tepebasi.bel.tr

Trabzon BelediyesiTel:Web:

0462 322 46 01 www.trabzon.bel.tr

Urla Belediyesi / İzmirTel:Web:

0232 754 10 88www.urla.bel.tr

Ürgüp Belediyesi / NevşehirTel:Web:

0384 341 70 76www.urgup.bel.tr

Yalova BelediyesiTel:Web:

0226 813 98 46www.yalova.bel.tr

Yenipazar Belediyesi / AydınTel:Web:

0256 361 30 04 www.yenipazar.bel.tr

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Üyeleri

Türk

iye

Sağlıklı Kentler Birliği

2005

Şehirlere sağlıklı dokunuş

www.skb.org.tr