Sağlıklı KentlerdeSağlıklı Yaşlanma
• A B A N A • A D A L A R • A K Ç A Y • A L T I N O V A • A M A S R A • A N T A L Y A • A V A N O S • A Y D I N • B A L Ç O V A • B A N D I R M A • B U H A R K E N T • B U R S A • Ç A N K A Y A • D E N İ Z L İ • D E R İ N C E • D İ D İ M • G E B Z E • G Ö L C Ü K • I S P A R T A • İ S T A N B U L • İ Z M İ R • İ Z M İ T • K A D I K Ö Y • K A D İ R L İ • K A H R A M A N M A R A Ş • K A R Ş I Y A K A • K I R I K K A L E • K I R Ş E H İ R • K O C A E L İ • M A R D İ N • M U D A N Y A • M U Ğ L A • N İ L Ü F E R • O D U N P A Z A R I • O R D U • S U L T A N H İ S A R • O S M A N C I K • O S M A N G A Z İ • T A R S U S • T E P E B A Ş I • T R A B Z O N • U R L A • Ü R G Ü P • Y A L O V A • Y E N İ P A Z A R
Türk
iye
Sağlıklı Kentler Birliği
2005
Ağustos 2012
dergisi
Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadıTürkiye'nin 60 yaş ve üzeri nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükseldi.
SKB sağlıklı yaşlanma için buluştuSKB üyeleri “Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi.
Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracakBaşkan Recep Altepe, Marmara'da önceliğin çevre yatırımları olduğunu dile getirdi.
“Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır”Prof. Edward Melhuish, okul öncesi verilen eğitimin başarının anahtarı olduğunu söyledi.
Türk
iye
Sağlıklı Kentler Birliği
2005
Şehirlere sağlıklı dokunuşwww.skb.org.tr
SAĞLIKLI BİR ŞEHİR,SAĞLIKLI YAŞLANMAYI DESTEKLER.
Değerli birlik üyesi arkadaşlarım,
Şehirlerin hızlı artan nüfusları ve önemli ölçüde buna bağlı olarak gelişen kent-leşme eğilimleri, yaşam alanlarımızı ve yaşam biçimlerimizi de etkilemektedir. Bu değişimler ve yarattığı olumsuzluklar insan hayatının ileri aşamalarında kendisini daha fazla hissettirmektedir.
Uzmanlar insan hayatında eğitimde ve sağlıkta erken yaşlarda yapılan yatırım-ların tüm yaşam süresince birey gelişiminde, sosyal, ekonomik ve kültürel alan-larda sonuç vereceğini ve çok yönlü avantajlarının olacağını belirtmektedirler. St. Petersburg’da düzenlenen Dünya Sağlık Örgütü’nün(DSÖ) konferansının da otu-rumlarının ana maddesi hızlı kentleşmenin yarattığı bu olumsuzluklar içerisinde erken yaşlardan itibaren yapılacak sağlık yatırımları ile sağlıklı yaşlanmayı sağla-yabilmek olarak tanımlanmıştır.
Sağlıklı yaşlanma ülkemizde de tartışılması gereken önemli bir konu olarak görülmelidir. Erken yaşlarda yapılan yatırımlarla sağlıklı yaşlanan ve toplum içe-risinde aktif olarak hayatını sürdürebilen, sosyal ve ekonomik olarak katkı koya-bilen bireylerin toplum için sağlayacağı kazanç şüphe götürmez bir gerçektir. Artan yaşlı nüfusun sağlık sorunları nedeniyle ekonomiye katkı koyamamaları, ekonomik durgunluğa giren gelişmiş toplumlarda somut bir gerçek olarak kar-şımıza çıkmaktadır.
Üye belediyelerimizin katıldıkları konferansı düzenleyen DSÖ yıllardır bu konular üzerinde çalışmaktadır. Bu konferanslar aracılıyla yapılan sağlıklı şehir projeleri uygulamalarını yerinde görme imkanı, araştırmalar ile ilgili sunumları izleye-bilmek, oturumlara katılıp halk sağlığı ve sağlıklı kent gelişimi ile ilgili konunun uzmanları ile fikir alışverişinde bulunmak, sorunları tartışabilmek, birliğimize önemli katkılar sağlamaktadır. Sağlıklı şehir çalışmalarını DSÖ üyeleri ile paylaşan belediyelerimize de yaptıkları sunumlardan dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Bu arada 2013 yılında gerçekleştirilecek DSÖ Konferansı'nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılacak olmasının, ülkemizin tanıtımı ve sağlıklı şehir olma yolunda attığımız adımları daha iyi tanıtma ve gösterme fırsatı yara-tacağına inanıyorum.
Birlikteliğin ve bütünlüğün daim olması dileğiyle...
DSÖ ile işbirliğini geliştiriyoruz
Recep AltepeTürkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
kentli dergisi 3 www.skb.org.tr
Başkan’dan
İmtiyaz SahibiTürkiye Sağlıklı Kentler Birliği adına,
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve SKB BaşkanıRecep ALTEPE
Yayın Direktörü (Sorumlu) A. Nalan FİDAN
Genel Yayın Yönetmeni Gonca YERLİYURT
Yayına HazırlayanlarArzu ULUDAĞ, Ercüment YILMAZ, Murat AR
Katkıda BulunanlarBursa Büyükşehir Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Trabzon Belediyesi, Adalar Belediyesi, Çankaya Belediyesi, Gebze Belediyesi, Gölcük Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi,
Nilüfer Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Tarsus Belediyesi, Urla Belediyesi
EditörErhan BEDİR
Grafik TasarımTalha BIYIK
Danışma KuruluErdem SAKER, Prof. Dr. Handan TÜRKOĞLU,
Prof. Dr. Nilüfer AKINCITÜRK, Prof. Dr. Barış MATER, Prof. Dr. Cengiz GİRİTLİOĞLU, Prof. Dr. Hasan ERTÜRK,
Doç. Dr. Emel İRGİL, Doç. Dr. Ertuğrul AKSOY, Doç. Dr. Ali Fuat AYDIN, Yrd. Doç. Dr. Arzu Başaran UYSAL,
Yrd. Doç. Dr. Alpaslan TÜRKKAN, Mehmet Ali MERİÇ
YapımBursa Kiraz Halkla İlişkiler Ltd. Şti.
Kükürtlü Mah. Cevizli Sok. No: 1/6 Osmangazi / Bursa Tel: 0224 232 20 40 • www.kiraziletisim.com
BaskıAkmat A.Ş.
Organize Sanayi Bölgesi AOS Bulvarı 2. Sok. No: 11 Nilüfer/Bursa
Türkiye Sağlıklı Kentler BirliğiBursa Büyükşehir Belediyesi
Acemler Tesisleri B Blok 2. Kat / BURSA 0224 234 00 87 • 0224 235 23 99
www.skb.org.tr • [email protected]
Yıl 2 • Sayı 8 • Ağustos 2012Yerel, süreli yayın.
ISSN 2146-0566
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği resmi yayın organı olan Kentli Dergisi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.
Dergimizde yer alan yazı ve makaleler kaynak gösterilerek yayınlanabilir. Makalelerin sorumluluğu yazarına aittir.
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin ücretsiz yayınıdır.
Üç ayda bir yayınlanır.
Türk
iye
Sağlıklı Kentler Birliği
2005dergisi
YENİDEN KULLANALIM, GERİ DÖNÜŞTÜRELİM
Çevreye yapabileceğiniz en kolay katkı, okunmuş dergi ve gazetelerin geri dönüştürülmesidir. Sağlıklı Kentler Birliği, Kentli Dergisi okurlarını ağaç kesimlerini azaltmak için kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.
4 kentli dergisi
Künye
Bu sayıdaSağlıklı Kentler,sağlıklı yaşlanma için buluştu
Erken yaşlarda yapılan yatırımlar ve etkileri 6
Herkes için sağlıklı yaşam 14
Can dostlarıyla huzurevinde terapi 16
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden evde sağlık hizmeti 17
Sağlıklı yaşlanmanın adresi İzmir 18
Körfez’de Mavi Bayrak sevinci 20
“Hoş geldin bebek” 22
Trabzon sağlıklı yaşama yürüyor 23
Türkiye’nin kültür bahçesiyiz 24
Doğa dostu Çansera’da sıra tesisler ve yeşillendirmede 28
Eskihisar turizm merkezi oluyor 30
Buz Perileri Gölcük’te yetişecek 31
Spor yapıyorum, sağlıklı büyüyorum 32
Sağlıklı Kentler Birliği’nden 33
“Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama Ödülü 2012” 33
Nilüfer’de hedef; Yaşlılıkta da sağlık için kaliteli yaşam 34
Kentsel dönüşümde Osmangazi Modeli 36
“Ortak akıl ile ortak çözümler üretmeliyiz” 38
“Urla, alternatif bir yaşam kenti olma yolunda” 40
08
11
12
29
44
52
Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadı
“Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır”
Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracak
Kentsel tarım potansiyeli: İstanbul ve Saraybosna
Yaralanmalar ve Güvenlik Kültürü
Sağlıklı Kentler Birliği üyeleri “Sağlık ve Esenlik: Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi.
Türkiye'nin 60 yaş ve üzeri nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükselirken, 2023 yılında 14 milyonluk yaşlı bir nüfus öngörülüyor.
Aileler ve Sosyal Alan Enstitüsü University Of London’dan Prof. Edward Melhuish, okul öncesi verilen eğitimin başarının anahtarı olduğunu söyledi.
Başkan Recep Altepe, Türkiye ekonomisinin yüzde 60'nın şekillendiği Marmara'da önceliğin çevre yatırımlarına verildiğini söyledi.
İTÜ Mimarlık Fakültesi Doç. Dr. A. Senem Deviren ve ekibi kentsel tarım potansiyelinde İstanbul ve Saraybosna örneğini karşılaştırdı.
SKB Danışma Kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, dünyada her yıl yaklaşık 6 milyon insan yaralanma sonucu hayatını kaybettiğini söyledi.
kentli dergisi 5 www.skb.org.tr
İçindekiler
A. Nalan FidanYüksek Şehir Plancısı
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Müdürü
Y aklaşık 300 yıllık çok uzun olmayan geçmişine rağmen Avrupa’nın önemli kültür merkezlerinden biri
olan, dünyanın en büyük sanat müzele-rinden Hermitage Müzesi'nin yanında sayısız anıt ve eserleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan St. Petersburg şehri Baltık Denizi Finlandiya Körfezi'ne akan Neva nehri deltasındaki adalara kurulmuştur. Bu adaları birbirine bağ-layan 350 civarı köprüsüyle kanallar şehri Amsterdam’a benzetilen Rusya’nın en batılı şehri, eski imparatorluk başken-tinde gerçekleşen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Konferansı'ndan sonra Kentli Dergimizin yeni sayısı ile karşınızdayız.
Türkiye’den 60’ın üzerinde katılımın sağ-landığı konferans sonrası dergimizin bu sayısını ‘sağlıklı yaşlanma’ olarak belir-ledik. Gelişmiş ve gelişmekte olan top-lumlarda yaşlı nüfus oranının genç nüfusa göre her geçen yıl artması, iş gücü ve üretim verimliliği gibi ülke eko-nomilerinin durumunu belirleyen fak-törleri etkilemektedir. Bu açıdan bakıl-dığında yaşlanan dünyamızla hızı artan yaşlı nüfusunun fiziksel, ruhsal durumu önem kazanmaktadır.
Yaşlılık günleri için ne gibi hazırlıklar yapılmalıdır? Ülkemizde nüfusumuzun yaşlandığı ile ilgili durum ve doğuracağı sonuçlar yeni farkına varılmaktadır. Yaş-lanma ve yaşam kalitesi hakkında ülke-mizde yürütülen çalışmalarda uzmanlar yaşlı nüfusunun son 50 yıl içinde önemli bir artış gösterdiğine dikkat çekmekte ve önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte bu artışın hızlanacağı ve yaratacağı olumsuzlar ile ilgili uyarılar vermek-tedir. Hızlı kentleşmenin etkileri, yaşlılık algısı ve yaşam tarzı ile kendisini gös-termekte buna bağlı olarak yaşlı nüfu-sunun sosyal ihtiyaçları artmaktadır. Yaşlı nüfusun, yaşadıkları toplumda aktif bireyler olarak sosyal ve ekonomik
açıdan katkı verebilmeleri için alınacak
önlemler sağlık alanındaki maliyetleri
düşürebilmekte dolayısıyla ülke eko-
nomisine önemli katkılar sağlayabil-
mektedir. Sağlıklı yaşlanmanın olum-
suzluklarını erken fark eden toplumlar
yaşlı bireylerin de hayata aktif katılım-
larının önemini yaptıkları yatırımlar ile
sonuçlandırmaktadırlar.
Konferans boyunca gerçekleştirilen
60’ın üzerinde Örnek Olay İncelemeleri
oturumlarında üye belediyelerimiz yap-
tıkları çalışmaları aktarma fırsatı bul-
dular. Katkımızın her geçen konferansta
daha fazla artacağını ümit ediyorum.
DSÖ Sağlıklı Kentsel Çevre İşbirliği
Merkezi’nin yönettiği eğitimler ve
Ulusal Ağ Koordinatörlerinin Sağlık 2020
üzerine yaptıkları toplantılar verimli fikir
alışverişleri ile geçti. Bir sonraki DSÖ
Konferansı 2013’de İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçek-
leşecek. Şimdiden kolaylıklar diliyorum.
Üyelerimizin de katkıları ile organi-
zasyona en güzel şekilde ev sahipliği
yapacaklarına yürekten inanıyorum.
Birliğimiz 3-5 Ekim’de gerçekleşecek
Yalova Buluşması için organizasyon
hazırlıklarına başladı. Buluşma prog-
ramını ve davetiyeleri en kısa sürede
sizlerle paylaşacağız. Ağustos ayında
yapacağımız '2012 Sağlıklı Şehirler En
İyi Uygulama Yarışması' ödüllerimiz
de Yalova Buluşması'nda sahiplerini
bulacak. Kalıcı çözümler getirecek ortak
projeler geliştirmek amacında gerçek-
leştirdiğimiz yarışma için tüm üyele-
rimize başarılar dilerim.
Dergimize katkı koyan herkese tüm
çalışmalarından dolayı teşekkür eder,
Kentli Dergimizin bir sonraki sayısında
farklı bir konu ile buluşmak dileğiyle.
Sağlıkla kalın.
Sağlıklı yaşlanma: Günümüzün trendi
6 kentli dergisi
Hakkımızda
Sağlıklı şehir
Sahip olduklarının farkındadır; kültürel mirasına sahip çıkar.
Eşitsizliklerin önüne geçer; dayanışmayı ve yardımlaşmayı yaygınlaştırır.
Sağlıklı bireyler yetiştirir; dengeli beslenmeyi teşvik eder.
Tüm engelleri kaldırır; herkes için yaşanabilir şehirler oluşturur .
Üretkenliği yaşam biçimi sayar; yaşayanlarını eğitir, hayatın içine katar.
Trafik ve park sorununu azaltır; toplu taşıma araçlarını yaygınlaştırır.
Kent sağlığına önem verir; sokak hayvanlarına sahip çıkar.
Türk
iye
Sağlıklı Kentler Birliği
2005
D ünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı ve Avrupa Ulusal Sağlıklı Şehirler Ağları Çalışma ve Teknik
Konferansı “Erken Yaşlardan Sağlıklı Yaşlanmaya,
Tüm Yaşam Süresine Yönelik Eylemler, Araçlar ve
Çözümler” başlığı ile 14 - 16 Haziran 2012 tarih-
lerinde Rusya’nın St.Petersburg şehrinde yapıldı.
DSÖ Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağına katılan şehir-
lerden delegasyonlar; Ulusal Sağlıklı Şehirler
Ağının Delegasyonları; DSÖ Bölgelerinin Sağlık
Ağı ile İlişkili Temsilcileri; Avrupa Komisyonu, UN,
HABITAT ve diğer uluslararası örgütlerin temsil-
cilerinin katıldığı konferansta Türkçe ve Rusça
simültane tercüme hizmeti verildi.
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanlığı ile
Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağına üye beledi-
yelerden Bursa, Çankaya, Denizli, Tepebaşı,
Kocaeli, Gölcük, İzmir, Kadıköy, Karşıyaka, Nilüfer,
Trabzon, Yalova ve Osmangazi Belediyeleri'nden
olmak üzere Türkiye’den 13 belediyenin başkan
ve başkan yardımcıları ile 60’dan fazla katılımcı
yer aldı. Üç gün süren toplantıya Avrupa Sağ-
lıklı Şehirler ağına üye 19 ülke, 55 üye şehir ve
300’ün üzerinde belediyeden temsilciler ve
belediye başkanları katıldı. 9 belediyenin göz-
lemci olarak katıldığı konferansta 20’den fazla
DSÖ uzmanı sunum yaparken, üye belediyeler
tarafından 60’dan fazla "Örnek Olay İncelemesi"
sunuldu.
Eğitim seviyesinin önemi
Konferansın ilk günü, tarihi Mariinsky Palas’da St.
Petersburg Valisi, St. Petersburg Parlamentosu
Başkanı, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü, Rusya
Sağlıklı Kentler,sağlıklı yaşlanma için buluştuSağlıklı Kentler Birliği üyeleri “Sağlık ve Esenlik: Çocukluktan Yaşlılığa Sağlık” konferansı için St. Petersburg'da bir araya geldi.
8 kentli dergisi
Sağlıklı Şehirler Başkanı ve DSÖ Avrupa Bölge Ofisi Sorumlusu Agis Tsouros’un açılış konuşmaları ile başladı. DSÖ’nün ilk konferansının yapıldığı St. Petersburg’da herkesin hayalleri ile ilgili 20 yıl önce bu şehirde kararlar alındığını ve Sağlıklı Şehirler Ağı´nın hedef projesi Sağlık 2020’nin temel hedeflerinin tekrar görüşüle-ceğinin belirtildiği açılış konuşmala-rında hayat boyunca insanların sağlı-ğının bozulmasını önleyici hizmetler yapılırsa sağlık alanındaki maliyetlerin azalacağı vurgulandı. Sağlık Alanı'nda Eşitlik Enstitüsü University College London’dan Sir Michael Marmot ‘Yaşamın tamamında sağlığa yatırım’ temalı oturumda ‘eşitsizliklerle müca-delede tüm yaşama yönelik yakla-şımlar – erken yaşlardan yaşlılığa’ konulu sunum gerçekleştirildi. Eko-nomik koşulların, eğitim seviyelerinin, sosyal çevrelerin insanların sağlığı üzerinde büyük etkisinin olduğunu vurgulayan Marmot, % 3 oranındaki işsizliğin %1,5 seviyelerinde intihara yol açtığını belirtti. Bununla birlikte yönetici grubuna göre gelir seviyesi düşük olanların yaşamlarının son 15
yılını daha sağlıksız geçirdiğinin altını
çizen Marmot, “Eğitim seviyesi de
sağlıklı yaşamanın önemli belirleyici-
lerinden biridir. Yapılan araştırmalara
göre ilkokul mezunlarının ortaokul
mezunlarından 3 yıl daha az, ortaokul
mezunlarının da üniversite mezun-
larından 3 yıl daha az yaşadığı tespit
edilmiştir” şeklinde konuştu.
Üyelerimiz çalışmalarını paylaştı
Konferans boyunca gerçekleştirilen
60’ın üzerinde "Örnek Olay İncele-
meleri" oturumlarına Sağlıklı Kentler
Birliği üyesi olan İzmir Belediyesi
"İç Göç Entegrasyon Projesi", Eski-
şehir Tepebaşı Belediyesi "Tek Enge-
limiz Önyargımız: Gökkuşağı Cafe",
Trabzon Belediyesi "Trabzon Zagnos
Tabakhane Vadisi Kentsel Dönüşüm
Projesi", Bursa Büyükşehir Belediyesi
"Sağlıklı Şehir Planlama Girişimleri" ve
Yalova Belediyesi de "Yalova’nın Sağ-
lıklı Şehir Planlama Stratejileri" başlıklı
sunumlarıyla katkıda bulunarak çalış-
malarını DSÖ üyeleri ile paylaşma
fırsatı buldular. DSÖ Sağlıklı Kentsel
Çevre İşbirliği Merkezi’nin yönettiği
‘Sağlıklı kentsel çevre: Sağlıklı kentsel
çevreler üzerine stratejik çalışmalar’
başlıklı eğitim oturumlarına ve alt ağ
toplantılarına da üye belediyelerimiz
Birlik Buluşmaları
kentli dergisi 9 www.skb.org.tr
katılarak sorunlar ve öneriler üzerine
fikir alışverişlerinde bulundular.
Sağlıklı şehirlerin liderlik rolü
Konferansın ikinci gününde “Sağlık
2020 Sağlık ve Esenlik için Yeni Avrupa
Politikası'nın geliştirilmesi ve uygulan-
masında Sağlıklı Şehirler liderlik rolü
üstleniyor’” teması doğrultusunda bir
sunum yapıldı. Daha sonra ise Ulus-
lararası Çalışmalar Küresel Enstitüsü
Sorumlusu Ilona Kickbusch, üyelere
‘Kentsel bir bakış açısıyla Sağlık 2020
– sağlık ve esenlik için çok seviyeli
yönetişimin güçlendirilmesi’ baş-
lıklı oturum gerçekleştirildi. Sunum
ve oturumların ardından Barselona
Politik Sağlık Delegesi, St. Petersburg
Sosyal Konulardan Sorumlu Vali Yar-
dımcısı, Rotterdam Belediye Başkanı
Yardımcısı, Vologda Bölgesinden
Vali, Turku Belediye Meclis Üyesi ve
Galler Hükümeti Strateji Danışmanı
ile Çankaya Belediye Başkanı Bülent
Tanık’ın katılımlarıyla “Sağlık ve
esenlik konusunda yerel liderliğin
güçlendirilmesinin karşısındaki zor-
luklar ve fırsatlar” konulu politikacılar
oturumu gerçekleştirildi.
Yıllık raporlama şablonları (ART) tartışıldı
Konferansın son gün oturumu Ana
Kongre Salonu'nda “Toplumsal daya-
nıklılık: perspektifler ve pratik uygula-
malar” ve Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı'nın sunumları yapıldı. Daha
sonra ise “Sağlıklı yaşlanma-Avrupa
için ortak bir diyalog: anahtar çözüm
yerel eylem” konulu yuvarlak masa
toplantısı gerçekleştirildi. Diğer
yuvarlak masa toplantısının konusu
ise “Beslenme ve fiziksel aktivite:
obezite ve bulaşıcı olmayan hasta-
lıkların sektörel eylem ile çözümü”
başlığında yapıldı. Yıllık Raporlama
şablonlarının (ART) tartışıldığı Ulusal
Ağ Koordinatörleri'nin katıldığı top-
lantıya Türkiye’den Sağlıklı Şehirler
Proje Koordinatörü Nalan Fidan da
katılırken, 5. Faz’dan 6. Faz’a geçiş ve
DSÖ Avrupa Bölge Ofisine iletilmek
üzere Yıllık Raporlama şablonu (ART)
hakkında görüşler paylaşıldı.
2013 DSÖ Konferansı İzmir’de
St. Petersburg'da bir araya gelen
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa
Sağlıklı Şehirler Ağı ve Avrupa Ulusal
Sağlıklı Şehirler Ağları Çalışma ve
Teknik Konferansı, 2013 yılında ger-
çekleştirilecek toplantının İzmir'de
yapılması kararı alındı. Toplan-
tının son günü tüm üyelere İzmir ve
Türkiye'yi tanıtan bir tanıtım filminin
sunulmasıyla sona erdi.
Birlik Buluşmaları
10 kentli dergisi
Türkiye'de ömür 20 yılda 10 yıl uzadıT ürkiye'nin 60 yaş ve üzeri
nüfusu son 50 yılda yüzde 3'ten yüzde 10'a yükseldi. Ama
değişen sadece nüfus değil. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü'nün hazırladığı "Yaşlılık Atlası", Türkiye'de yaşlıların ve yaşlanmanın profilini ortaya koyuyor: Hızlı kentleşme ve göç nedeniyle değişen yaşlılık algısı ve yaşam tarzıyla, sosyal güvenlik ve bakım ihtiyacı da artıyor.
Dünyanın en önemli gerontologla-rından biri olan Paul Baltes'e göre "Yaşlanmanın biri ağlayan diğeri gülen iki yüzü var." Türkiye'de bu tezin daha çok ağlayan yüzüne rast-ladıklarını söyleyen Akdeniz Üniver-sitesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Profesör İsmail Tufan, "Çünkü yaş-lılık günlerine hazırlanmıyoruz. Bu nedenle uyum sağlamak zor oluyor. Günümüzde kadınların yüzde 90'nı, erkeklerin ise yüzde 80'den fazlasının 60 yaş üzerine ulaştığını düşünürsek bu hazırlığın ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü, yaşlılığı çev-resel etmenlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanım-lıyor. Bilime göre ise bu, "ayrıca-lıksız her canlıda görülen, tüm işlev-lerde azalmaya neden olan, süreklilik
arz eden, evrensel bir süreç." Orga-nizmada molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde zamanın iler-lemesiyle ortaya çıkan, geriye dönüşü olmayan yapısal ve fonksiyonel deği-şikliklerin tümü... Bu o kadar karmaşık bir süreç ki, biyolojik olarak neden yaşlandığımızın tek bir yanıtı yok. Bu süreci açıklamak için bugüne kadar yüzlerce teori geliştirilmiş.
Nasıl yaşlandığımızın tek bir modeli de yok. Her insanın yaşlanma serüveni kendine özgü. Yaşam tarzı, beslenme modeli, çevresel faktörler ve genetik yapı kişilerin yaşlanma biçimini ve hızını belirliyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda yaşlanmanın 65 yaşında başladığı kabul ediliyor. Birleşmiş Mil-letler tarafından öngörülen yaş bu, ancak Türkiye'de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun verdiği bilgiye göre, "ülkemizin ekonomik ve sosyal şartları gereği yaşlanma alt sınırı 60" olarak belirlenmiş.
Dünya Sağlık Örgütü, gezegenimizle beraber nüfusun da yaşlandığı konu-sunda uyarıyor. Bu yüzyılın başında, 80 yaşın üzerindeki nüfus 14 milyon iken, 2050 yılında 400 milyon olması bekleniyor. Önümüzdeki beş yıl içinde ise tarihte ilk kez 65 yaş üzeri gruba ait yetişkinlerin sayısı, beş yaş
altı çocukların sayısından fazla olacak.
Türkiye'de de durum dünya geneliyle
aynı. 1960 yılında Türkiye nüfusunun
yüzde 3 kadarı 60 yaş ve üzerindeyken
bugün bu oran yüzde 10'a yükseldi.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2011
yılı verilerine göre 60 ve daha yukarı
yaş grubunun nüfusu yaklaşık 7,4
milyon.
Yaşlanma üzerine çalışan biyokimya
uzmanı Doç. Dr. Abdullah Olgun da
Türkiye'nin bugün demografik açıdan
altın çağını yaşadığını söylüyor:
"Gelecekte nüfusumuz bu kadar genç
olmayacak. Birleşmiş Milletler' in
doğum oranları ve yaşam süresi bek-
lentilerine baktığımızda Türkiye'nin
2023 yılında 14 milyonluk bir yaşlı
nüfusuna sahip olacağı öngörülüyor.
Yani yaşlanan bir Türkiye üzerine
konuşuyoruz ve bu geriye döndürü-
lecek bir süreç değil."
Bilimsel verilerin ortaya koyduğu bu
duruma göre ;bireylerin olduğu kadar
yerel yönetimlerin de uzun yaşlılık
günlerini sağlıklı geçirme yönünde
tedbirler alması ve projeler geliştir-
mesinin gerekliliği ortaya çıkıyor.
Kaynak: http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/1205/konu.aspx?Konu=1
kentli dergisi 11 www.skb.org.tr
Söyleşi
R usya’nın St. Petersburg şehrinde ger-çekleştirilen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı ve Avrupa
Ulusal Sağlıklı Şehirler Ağları Çalışma ve Teknik
Konferansı'nda "Sağlıklı Yaşlanma" konusu
masaya yatırıldı. Toplantıda bir sunum yapan
Aileler ve Sosyal Alan Enstitüsü University Of
London’dan Prof. Edward Melhuish, çocuğun
ilk yıllarına yapılan yatırımların ve tüm yaşam
süresince bireysel, sosyal ve ekonomik alan-
lardaki gelişiminin sonuçlarını DSÖ üyeleriyle
paylaştı. Sunumunda 2050 yılında AB ülkele-
rinde yaşlı nüfusun % 50 oranında artmasını
beklediklerini söyleyen Melhuish, bu artışla bir-
likte çalışan nüfus sayısında da 50 milyon kişinin
azalacağını belirtti. Bu durumun birçok sana-
yileşmiş ülkelerde benzerlik gösterdiğini ifade
eden Melhuish, nüfusun nasıl geliştirilebileceği
erken yaşlarda eğitimin neden önemsenmesi
gerektiğini konusunda yapılan araştırma sonuç-
larını anlattı.
2 yaş çok önemli
2 yaşından sonra yarı zamanlı veya tam zamanlı
başlanan okul öncesi kaliteli bir eğitimin etki-
lerini ilköğretimin sonuna kadar kendini gös-
terdiğini ve iyi bir eğitim sayesinde bireyin 33
yaşında daha iyi iş ve daha iyi kazanca sahip ola-
bileceğini söyleyen Edward Melhuish, "2-6 yaş
arasında başlayan eğitim ile 6 yaşından sonra
başlayan eğitim arasında başarı, sağlık ve eğitim
gibi alanlarda büyük farklılıklar ortaya çıkıyor.
Okul öncesi verilen eğitimlerle kişinin hem okul
hayatı hem de okul sonrası iş hayatı hep başarı-
larla geçiyor, sağlıklı ve bilinçli besleniyor yaşam
kalitesi yükseliyor. 3-4 yaşlarında okul öncesi
eğitime başlayan çocukların, eğitime geç başla-
yanlara göre daha fazla ve sürekliliği olan avan-
tajları olmaktadır. Okul öncesi eğitim alan erkek
çocuklar gelecek hayatlarında orta öğretim eği-
timini terk eden çocuklara oranla daha başarılı
olmaktadır. Erken yaşta eğitim alanların eğitim
durumu ve gelir durumu daha yüksek seviye-
lerde olmakla beraber, madde bağımlılığına
yakalanma oranı daha düşük oluyor" dedi.
11 yıllık araştırma
Kuzey İrlanda’da yapılan ve İngiltere’de de
benzer sonuçlar veren rapora göre; takip edilen
“Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır”
Aileler ve Sosyal Alan Enstitüsü University of London’dan Prof. Edward Melhuish;
12 kentli dergisi
Söyleşi
850 çocukta okul öncesi eğitim kali-
tesinin etkilerinin 11 yaşına kadar
devam ettiğini ifade eden Melhuish,
"Yüksek kalitede okul öncesi eğitim
İngilizce ve matematiği geliştirmekte
ve bu gelişim ilköğretim boyunca
devam etmektedir.11 yaşında yüksek
kalitede okul öncesi eğitim alan
çocuklar, okul öncesi eğitime git-
meyenlere oranla İngilizce’yi muh-
temelen 2.4 oranında, matematiği
muhtemelen 3.4 oranında daha iyi
öğrenmektedir" şeklinde konuştu.
Melhuish 11 yıl süren ortak araştır-
masında evde ve okulda aldıkları eğitimlerin karşılaştırıldığını belir-terek, "Evde eğitim alan çocukların ileriki yaşlarda çevresiyle ve yaşıtla-rıyla iletişim kurmada zorlandığını ve oyunlarını hep tek başına yaptığı gözlenirken, okul öncesi eğitim alan çocukların aktivite ve proje geliştirme konusunda yaratıcı ve daha cesur oldukları, sorumluluk aldıkları, sosyal çevre ve yaşıtlarında iletişim kurmada sıkıntı yaşamadığı daha çok grup ve toplulukları yönlendirdiği gözlen-miştir" dedi.
İş hayatında da başarılı oluyor
Okul öncesi başlayan eğitimlerin insanın yaşamını tamamen değiş-tirdiğini söyleyen Melhuish, 2-6 yaş arası eğitim alan ile 6 yaşından sonra eğitim alan 28 yaş ve üzeri yetişkinler üzerinde yapılan araştırmanın sonuç-larını paylaştı. Fransa, İsviçre, Norveç, Almanya, Danimarka, Hindistan, Uruguay, Arjantin ve Kolombiya gibi ülkelerde yapılan araştırmalarda okul öncesi alınan başarılı ve iyi bir eğitim sayesinde bireyin özellikle 30-35'li
yaşlardan sonra daha iyi iş ve daha iyi kazanca sahip olduğunu gördük-lerini belirten Melhuish “bu eğitim süreci ülkelerin eğitim ve sağlık konu-sunda yaptığı harcamaların oranını da büyük ölçüde arttırıyor. Diğer bir anlamda eğitimli ve sağlıklı bir yetiş-kinin ömrünün sonuna kadar oluş-turduğu değer ülkenin ekonomik büyümesine de katkı sağlıyor" dedi.
Siyasilere büyük sorumluluklar düşüyor
Edward Melhuish sunumunu ise şöyle tamamladı; "Sonuç olarak çocuğun ilk yıllarına yapılan yatı-rımlar ülkelerin uzun vadede eğitim ve sağlık gibi alanlarda yapacağı yatı-rımlardan daha az. Bu konuda siya-silere ve politikacılara büyük sorum-luluklar düşüyor. Yapılan araştırma ve sonuçları ortada, bu gerçekleri gör-mezden gelen ülkeler geri kalmaya mecburdur. Okul öncesi eğitim başarının anahtarıdır. Bu anahtar hem kişinin başarısını hem de ülke-lerin gelişmişliğine açılan kapının anahtarıdır."
Prof. Edward Melhuish
kentli dergisi 13 www.skb.org.tr
A ntalya Büyükşehir Belediyesi'nin Habipler Mahallesi'nde açtığı “Çocuk Ağız Diş Sağlığı Teşhis, Tedavi ve Eğitim Merkezi”,
her gün çeşitli okullardan yüzlerce öğrenciyi ağırlamaya devam ediyor. Ağız ve diş sağlığı konusunda başlattığı proje ile tüm Türkiye'ye örnek olan Antalya Büyükşehir Belediyesi, sosyal güvencesine bakılmaksızın 5-14 yaş sınırları içe-risinde bulunan tüm çocuklara ağız diş sağlığı poliklinik hizmetleri, koruyucu hekimlik hiz-
metleri, ağız içi muayene ve tarama hizmetleri ile diş sağlığı eğitimlerini ücretsiz olarak sunuyor. Proje kapsamında Çocuk Ağız Diş Sağlığı Teşhis, Tedavi ve Eğitim Merkezi”nde bugüne kadar 30 bin çocuğa hizmet verdiklerini söyleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Amacımız; bilinçli ve sağlıklı birey-lerden oluşan bir toplumun temellerini atmak, sadece koruyucu hekimlik işlemleri ile genç nüfusumuzda gelecekte yaşanacak sağlık prob-lemlerini en alt seviyelere çekmek ve Antalya’da daha sağlıklı toplum yetiştirmektir” dedi.
Diş fırçası ve macunu hediye
Merkezde diş hekimleri tarafından çocuklara yönelik diş sağlığı taramaları yapılırken, basit operasyon gerektiren vakaların da uzman hekimler tarafından gerçekleştirildiğine değinen Başkan Akaydın, “Merkezimizde aileleri de diş sağlığı konusunda bilgilendi-riyoruz. Merkezimizde 6 diş doktoru ile 1 psi-kolog ve yardımcı personelle birlikte 13 kişi haftanın 6 günü hizmet veriyor. Bir diş hekimi muayenehanesinde olması gereken tüm teç-hizat ve donamıma sahip merkezde, engelli çocuklarımız için de ayrı bir ünite yaptık.
Herkes için sağlıklı yaşam
Antalya Büyükşehir Belediyesi
14 kentli dergisi
Ayrıca buraya gelen çocukları-mızın sıra beklerken sıkılmaması için bir de oyun salonu oluşturduk. Merkezimize gelen tüm çocuk-larımıza muayeneleri sonrası diş macunu ve diş fırçası dağıtıyoruz. Tüm bu çalışmalarımız sağlıklı bir gelecek, sağlıklı bir Antalya içindir ” şeklinde konuştu.
Bisiklet kullanımını yaygınlaştırıyoruz
Araç odaklı bir kent değil, insan odaklı bir kent anlayışıyla ile hareket ederek kentsel çalışmalar gerçekleştirdiklerini söyleyen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, kendisinin de bir doktor olduğunu belirterek, “Sağlıklı bir kent ve gelecek için, kentin iyi planlanması ve bisiklet kullanımının artırılması için öncelikle doğru planlama ile güvenli bisiklet altyapısının oluşturulmasını sağladık. Bu noktada insan odaklı hizmet
anlayışını yaygınlaştırmak, vatandaşlarımızı karbon salınımı olmadığı için havayı kirletmeyen ve çevreye zarar vermeyen bisikletli ulaşıma yönlendirmek ve kentteki sosyal zenginliği arttırmaya yönelik çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
Yaşlılara 'Tai chi' sporu
Sağlıklı bir yaşamın düzenli bir egzersizden geçtiğini söyleyen Başkan Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Halkımızla birlikte sağlıklı bir gelecek için hep birlikte spor yapıyoruz. Haftanın dört günü şehrin belirli noktalarında sabah 07.00 ile 08.00 saatleri arasında, uzman hocalarımızın eşliğinde kültür fizik hareketleriyle başlayan ve bir saat süren sabah sporu günü zinde başlamamızı sağlıyor. Ayrıca huzurevi sakinlerimize ve yaşlılarımıza yönelik olarak sürdürdüğümüz 'Tai chi' sporu da Akdeniz Üniversitesi’nde okuyan stajyer öğrencilerin desteği ve 'Tai
chi' eğitmeni Isidora Miloşeviç
eşliğinde tüm yaşlılarımızın ve
huzurevi çalışanlarının güne bu
farklı sporu yaparak başlamasını
sağlıyor. Kadınlarımıza yönelik
Kepez'de hizmete açtığımız iki
katlı spor merkezi ise çalışan ve ev
hanımı tüm kadınlarımızın ikinci
adresi oldu. Burada kadınlarımız
uzman eğitmenler eşliğinde
yürüme bantları, bisiklet ve
çeşitli spor aletleri ile pilates,
aerobik ve aletli jimnastik yaparak
formlarını koruyorlar” dedi.
kentli dergisi 15 www.skb.org.tr
Bursa Büyükşehir Belediyesi
B ursa Büyükşehir Belediyesi Huzurevi sakinleri can dost-larımız olan kedi, köpek, kuş
ve ördeklerden oluşan mini hay-vanat bahçesinde terapi yaparak güne daha zinde ve sağlıklı başlıyor. Türkiye'de ilk defa Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi işbirliğiyle ger-çekleştirilen hayvan destekli terapiler Huzurevi sakinleri üzerindeki stresi azaltırken, mutluluk hormonlarını da büyük ölçüde arttırdığı gözlendi.
Uygulamanın Avrupa ülkelerinde çok yaygın olduğunu ama Türkiye'de çok
fazla bilinmediğini söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, "1891 yılında kurulan ve yak-laşık 121 yıldır hizmet veren Huzu-revi'mizde yaşlılarımız için oluştur-duğumuz küçük hayvanat bahçesi ve hobi bahçesi sayesinde Huzurevi sakinleri güne daha zinde ve mutlu başlıyorlar. Uludağ Üniversitesi Veteri-nerlik Fakültesi işbirliğiyle ilk defa 2011 yılında gerçekleştirdiğimiz projede yaşlılarımız 6 haftalık bir süreçte, haftanın bir günü, sağlık tetkikleri yapılmış kedi ve köpeklerle vakit geçirmeleri sağlandı. Bu çalışmanın öncesinde ve sonrasında projeye katılan sakinlerimizin stres seviyeleri ölçüldü. Çalışmanın sonunda gördük ki yaşlılarımızın mutluluk hormonla-rında büyük bir artış ve stres seviye-lerinde ise önemli bir düşüş gözlem-ledik. Sonuçlar projemizin başarıya ulaştığını gösterdiği için projenin devamına karar verdik" dedi.
Hobi bahçeleri ilgi görüyor
Huzurevi sakinlerine yaz aylarında, beden eğitmenleriyle birlikte haf-
tanın belirli günlerinde Huzurevi bahçesinde yürüyüş, bedensel ve fiziksel aktivitelerde gerçekleştirdik-lerini ifade eden Başkan Altepe, yaş-lılığın en büyük problemlerinden biri-ninde fiziksel ve bilişsel kayıplarla birlikte görülen üretkenlikte düşüş ve dolayısıyla “işe yaramama” duygu-sunun yaşlıyı ele geçirmesi olduğunu söyledi. Yaşlıyı, tekrar üretken hale getirmek amacıyla, Huzurevimiz bah-çesinde, yaşlıların her türlü sebze ve meyveyi yetiştirebileceği hobi bahçeleri oluşturduklarını belirten Başkan Altepe, "Huzurevi sakinle-rimiz burada istedikleri gibi sebze ve meyvelerini yetiştirebiliyorlar. Ayrıca Huzurevi sakinlerimizden oluşan ve profesyonel bir eğitmenle faaliyet-lerine devam eden Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği koromuz ise başarılarıyla bizlerin gururu olmaya devam ediyor" şeklinde konuştu.
Can dostlarıyla huzurevinde terapi
16 kentli dergisi
Bursa Büyükşehir Belediyesi
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nden evde sağlık hizmeti
F iziki yatırımlarla daha yaşana-bilir bir Bursa yolunda çalışma-larını sürdüren Bursa Büyükşehir
Belediyesi, sosyal hizmet alanında da
örnek bir projeye daha imza atıyor.
Evde Hasta Bakım Merkezi hak-
kında bilgi veren Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep Altepe, sağlık
hizmetine ulaşmakta sıkıntı çeken
vatandaşlara her türlü sağlık hizme-
tinin verildiğini söyledi.
Sağlıklı birey, sağlıklı toplum
Bursa’nın yaşanabilir, sağlıklı ve ula-
şılabilir bir kent olması için yoğun
mesai harcadıklarını anlatan Başkan
Altepe, “Sağlıklı birey olmadan, sağ-
lıklı toplum olamaz. Bursa’yı daha
sağlıklı bir kent haline getirmek için
merkezi yönetimin ulaşamadığı nok-
talarda tüm sorunların çözümü için
çalışıyoruz. Bu merkezimiz de eko-
nomik sıkıntıları nedeniyle sağlık
hizmeti alamayan, yatalak hasta ve
mağdur vatandaşlarımıza evlerinde
sağlık hizmet veriyor. Toplumun tüm
bireylerini mutlu etmek bizim en
önemli görevimiz” dedi.
6 bin 778 hastaya hizmet
Evde Hasta Bakım Merkezi’nin 2010
yılından beri Nilüfer Vadisi Doğa Parkı
Abdal Köprüsü yanındaki binada
hizmet verdiğini söyleyen Başkan
Altepe, Merkezi'de 1 Koordinatör, 2
Doktor, 1 FTR uzmanı, 1 Ortopedi
Uzmanı, 3 Fizyoterapist, 1 Radyoloji
uzmanı, 5 Hemşire, 2 Psikolog, 6
Bakım Destek ve Refakat Personeli, 3
Bilgi İşlem personeli ve 13 şoför olmak
üzere toplamda 38 personelin hizmet
verdiğini kaydetti. 2010 yılından
bugüne kadar 7 merkez ilçede toplam
6 bin 778 hastaya ulaştıklarını söy-
leyen Başkan Altepe, “Hastalara pan-
sumandan enjeksiyona, fizik teda-
viden diğer sağlık sorunlarına kadar
her türlü hizmet sunuluyor" dedi.
kentli dergisi 17 www.skb.org.tr
8 bin 500 yıldır olduğu gibi bugün de dünyanın en köklü kültür-lerine ev sahipliği yapan İzmir;
Tarihin babası Homeros’un doğduğu,
tıp biliminin babası Hipokrat ve
eczacılığın babası Galen’in dünyaya
seslendiği; ameliyat malzemeleri,
şırınga ve şifalı termal sularla teda-
vinin ilk uygulandığı kenttir. Doğanın
kendine verdiği zenginliği işleyerek,
tarihi boyunca gelişmiş bir kent
olma yolundaki yolculuğunu sağ-
lıkta eşitlik politikalarını benimse-
yerek yürütmeye devam ediyor. İzmir
Büyükşehir Belediyesi, kentte yaşa-
yanlarla birlikte çalışarak süreci geliş-
tirip devamını sağlarken, zenginlik
veya statü gözetmeksizin sürdürüle-
bilir imkanlar ile yaşam kalitesi yüksek
bir kent olma yolundaki çalışmalarını
hız kesmeden sürdürüyor.
Sağlıklı yaşlanma için spora destek
İzmir Büyükşehir Belediyesi vatandaş-
larının yaşamlarını sağlıklı bir şekilde
sürdürmeleri, kötü alışkanlıklardan
uzaklaşıp gelecek için iyi bir altyapıya
sahip olmaları, tüm spor branşlarına
eşit önem vererek herkese spor yap-
tırmak, spor okulları açarak toplumun
her kesiminin erişimini sağlamak
amacıyla gerçekleştirdiği yatırımlar
sayesinde vatandaşlarının sağlıklı
olmaları için sporu yaşamın vazge-
çilmez bir unsuru haline dönüştür-
mektedir. Türkiye’nin en büyük spor
kulübüne sahip olan İzmir Büyük-
şehir Belediyesi Gençlik ve Spor
Kulübü, 24 branşta 3 bin 500 lisanslı
sporcusu, 300’e yakın eğitmen ve ant-
renörüyle hizmet veriyor. Kulüp bün-
yesindeki spor okullarından çeşitli
derneklerden ve sivil toplum kuru-
luşları, rehabilitasyon merkezleri,
işitme, görme, bedensel engelliler
spor kulüpleri sporcuları ve İzmir
Valiliği’nden gelen yabancı uyruklu
öğrenciler de ücretsiz yararlanıyor.
Açıkhavada spor keyfi
İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan
tüm kentin spora rahat erişimini sağ-
larken bir yandan da sosyal-kültürel
etkinliklerin gerçekleştirileceği çok
amaçlı akıllı salonlar yapmaya devam
ediyor. İzmir’de faaliyet gösteren 217
amatör kulübün yaklaşık 15 bin spor-
cusuna İBB Eşrefpaşa Hastanesi’nde
ücretsiz sağlık taramaları gerçekleş-
tirirken, sosyal güvencesi olmayan
sporculara da, poliklinik ve yataklı
bakım tedavi hizmeti sunuyor. Her
yaştan, her kesimden insanı sporla
buluşturmayı hedefleyen İzmir Büyük-
şehir Belediyesi, bu kapsamda kentin
dört bir yanını “Açık Alan Kondisyon
Merkezleri” ile donatmaya devam
ediyor. Kentin değişik noktalarındaki
26 parkta, uzman eğitmenler eşli-
ğinde İzmirli sporseverlere her sabah
jimnastik yapıyor.
Sağlıklı yaşlanmanınadresi İzmir
İzmir Büyükşehir Belediyesi
18 kentli dergisi
Bisiklet bizden, gezmesi sizden
43 km.'lik bisiklet parkuruna 2012 yılında 22 km. daha ekleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir’i “bisiklet şehri” haline getirme çabalarına bir yenisini daha ekledi. Bostanlı ile Doğal Yaşam Parkı arasında başla-tılan ücretsiz bisiklet turları, daha ilk gününde İzmirli bisiklet sever-lerden büyük ilgi gördü. İzmirlilerin “bisiklet” alışkanlığı kazanması, kent içinde bisiklet kullanımının yaygın-laştırılması ve sağlıklı yaşlanma için “Bisiklet Bizden, Gezmesi Sizden” projesi başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, bisiklet severlere haftanın her günü Bostanlı ve Doğal Yaşam Parkı'nda ücretsiz bisiklet kullanımı sunuyor.
Sağlıklı Yaş Alma ve Dayanışma Merkezi
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sağlıklı Yaş Alma ve Dayanışma Merkezi, 55 yaş ve üzeri evinde yaşamak zorunda kalan yaşlıların bir araya gelebile-cekleri, sosyal ve fiziksel aktivitelerini artırabilecekleri bir merkez olarak hizmet veriyor. Merkez aynı zamanda Alzheimer Hastalığı'nı önleyici ya da öteleyici çalışmalar konusunda araş-tırmalarını sürdürüyor. Kuruluş amacı yaşlanmaya bağlı fiziksel, sosyal deği-şimleri olabildiğince denetim altına almak, sosyal yalıtılmışlığı engel-lemek, üyelerin ileri yaş ve buna bağlı konularda bilgilenmelerini sağlamak, diğer kurum ve kuruluşların ileri yaş grubuna verdiği hizmetler hakkında rehberlik hizmetleri veriyor. Üyelik sistemi ile çalışan merkezde, amaç-larımız ve üyelerin talepleri doğrul-tusunda yoga, jimnastik, müzik ve elişi çalışmaları yapılmakta, geziler ve eğlenceler düzenlenmekte, bilgilen-dirme toplantıları ve sinema günleri organize edilmektedir.
Gençler ve yaşlılar el ele
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2010 yılında başlattığı proje Türkiye’de ilk defa İzmir’de uygulanmaya başlandı. Amacı giderek artan yalnız yaşayan
yaşlı nüfusun psiko-sosyal rehabili-
tasyonuna destek olmak, gençlerin
sosyal sorumluluk projelerinde yer
almasının sağlanarak kuşaklar arası
eşitlik ve dayanışmanın güçlendi-
rilmesi. Projede kapsamında toplam
140 genç, 50 hanede 68 yaşlıya
hizmet veriyor. Yaşlıların yaşadığı
hem fiziksel, hem de sosyal olumsuz-
luklar, çeşitli sosyal proje ve çalışma-
larla toplumun yaşlanma konusunda
bilinçlendirilmesinin önemini ortaya
çıkartmaktadır.
Sosyal yaşam kampüsü
İzmir Büyükşehir Belediyesi, top-
lumun dezavantajlı gruplarının fay-
dalanması amacıyla dev bir kompleks
şeklinde planlandığı Buca’da
65.000 m2'lik alan üzerine kuracağı
“Sosyal Yaşam Kampüsü”nün pro-
jesini tamamlayarak, yaşama geçi-
rilmesi için çalışmalarına hız verdi.
Kampüste huzurevi, engelli eğitim
merkezi, engelli ve yaşlı rehabili-
tasyon merkezi, çocuk ve gençlik
merkezi, engelli havuzu, aşevi ve çok
amaçlı bir salon bulunacak. Tesiste
ayrıca açık alanlarda rekreasyon
düzenlemesi, çocuk oyun ve açıkhava
spor alanları, toplu taşıma aktarma
merkezi ve otopark alanları yapılacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi
kentli dergisi 19 www.skb.org.tr
K ocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar soncu temiz-lenen İzmit Körfezi’nde ilk
"Mavi Bayrak" Karamürsel Altınkemer
Plajı’nda göndere çekildi. Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
katılımıyla gerçekleştirilen törenle
Altınkemer, Mavi Bayrak’a kavuştu.
Altınkemer Plajı’nda gerçekleşti-
rilen törene Bakan Eroğlu’nun yanı
sıra Kocaeli Milletvekilleri Fikri Işık ve
Zeki Aygün, Kocaeli Vali Yardımcısı Ali
Sözen, Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu,
AK Parti İl Başkanı Mahmut Civelek,
Karamürsel Belediye Başkanı İsmail
Yıldırım, Türkiye Çevre Eğitim Vakfı
Genel Müdürü Erol Güngör ve kent
protokolü ile vatandaşlar katıldı.
Körfez can çekişiyordu, hayat buldu
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu Körfez'de yapılan çalışma-
lardan bahsederek, “İzmit Körfezi’nde
balık yaşamıyordu. Burada hayat
yoktu. Kısacası Körfez can çekişi-
yordu şimdi ise hayat buldu” dedi.
Bakan Eroğlu, “Büyükşehir Belediye
Başkanı Kocaeli'nde destan yazdı.
Körfez'e gelen tüm atık sular arıtıldı.
Şu anda atık suların yüzde 99'u arıtı-
lıyor. Bundan 15 yıl önce 'Mavi Bayrak'
denilseydi herkes gülerdi” şeklinde
konuştu. Bakanlık olarak Türkiye'de
117 noktaya hava ölçüm istasyonu
kurduklarını söyleyen Bakan Eroğlu,
"Denizlerde Mavi Bayrak yoktu.
Atık alım tesisleri yoktu. Hopa'dan
İskenderun'a kadar 202 limana atık
alım tesisleri kurduk. Herkes çevreci
olmak durumunda. Artık Türkiye'de
çevreye çok önem veriliyor. Burada
Körfez’de Mavi Bayrak sevinci
20 kentli dergisi
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi
Mavi Bayrak alınması kolay olmadı”
dedi.
Kocaeli'nin her yeri planlı
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı
İbrahim Karaosmanoğlu ise "İnsan-
ların huzur içinde sağlıklı yaşama-
larını sağlama görevi yerel yöne-
ticilere verilir. 8 yıldır yaptığımız
çalışmalarla Kocaeli'nin her yerini
planladık. Körfez bize küsmüştü. Plan-
larımızı yaptık, arıtma tesislerimizi
devreye aldık. Her geçen gün denizin
kendine geldiğini, bize gülümse-
diğini, denizin içindeki balıkların bize
dua ettiğini bizzat bu Körfez'de halkı-
mızla beraber gördük" dedi.
Dilovası'na plaj yaptık
Kocaeli’nin her yerinde denize girile-
bildiğini söyleyen Başkan Karaosma-
noğlu, “İnanması zor ama Dilovası’na
bile plaj yaptık. Yarın orada yüzersem
kimse şaşırmasın. Rüyalarımız
gerçeğe dönüşüyor. Çalışınca oluyor.
İnandık ve başardık. İnanıyorum ki
bundan sonra Mavi Bayrak hiç inme-
yecek. Diğer ilçelerimiz için de Mavi
Bayrak başvurusunda bulunacağız
ve gönlere çekeceğiz” ifadelerini
kullandı.
Tüm ilçelere Mavi Bayrak
Kocaeli Milletvekili Fikri Işık da Mavi
Bayrak’ın Karamürsel’e çok yakış-
tığını söyledi. Bundan sonra bütün
ilçelerde Mavi Bayrak alınması için
çalışmalar olacağını söyleyen Işık,
“Emeği geçen herkese teşekkür edi-
yorum” şeklinde konuştu. Konuşma-
ların ardından Karaosmanoğlu tara-
fından Bakan Veysel Eroğlu ve Erol
Tuncer'e plaket takdim edildi. Prog-ramın sonunda denizde yapılan şovla dalgıçlar tarafından sahile getirilen Mavi Bayrak, KOSKEM ekibi tarafından elden ele dolaştırılarak Bakan Eroğlu, Başkan Karaosmanoğlu ve Erol Güngör'e ulaştırılıp göndere çekildi.
kentli dergisi 21 www.skb.org.tr
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi
“Hoş geldin bebek”
K ocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli’nde yeni doğan her bebeğe, Başkan İbrahim
Karaosmanoğlu’nun bebeğe hitaben
yazdığı mektubun da yer aldığı hediye
paketi ile ‘Hoş geldin Bebek’ diyor.
Annelere süt yardımı ile bebeklerin
sağlığını ve gelişimini daha anne kar-
nındayken güven altına alan Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi, yeni doğanlara
yönelik bir proje daha hayata geçirdi.
Bebeklerin sağlıklı büyüyebilmeleri
için ailelerini bilgilendirmeyi amaç-
layan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi,
‘Hoş Geldin Bebek’ isimli bir proje
başlattı.
Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesine
katkıda bulunulacak bu proje ile
Kocaeli Büyükşehir belediyesi anne
ve babaların bilinçlendirilmesiyle 26
bin bebeğin gelişimine katkı sağ-
lamayı hedefliyor.
Hoş geldin bebek hediye paketi
Projede sürecin takibini yapmak
ve veri tabanı oluşturmak için özel
bir yazılım geliştirdiklerini söyleyen
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı
İbrahim Karaosmanoğlu, bebeklerin
nüfusa kayıt olmalarının ardından
üç gün içerisinde her bebeğe "Hoş
Geldin Bebek Paketi" ulaştırdıklarını
belirtti. Aileye giden hediye kutula-
rında bebek çantası, ateş ölçer, gelişim
takvimi ve çocuğun gelişimine katkı
sağlaması amacıyla bir de kitap yer
aldığını söyleyen Başkan Karaosma-
noğlu, pakette ayrıca kendisi tara-
fından bebeğe hitaben yazılmış bir de
mektubun bulunduğunu belirtti.
Gelişim takvimi oluşturuluyor
Hazırlanan projenin önemli bir
ayağını bebek gelişimini takip
etmek olduğunu kaydeden Başkan
Karaosmanoğlu, "Uzman ekip ara-
cılığı ile gelişimin çok erken yaşlarda
bilinçli bir şekilde desteklenmesi
gerektiği bilgisinden hareketle
‘gelişim takvimi’ oluşturuluyor. Oluş-
turulan gelişim takviminde bebek-
lerin birinci ayından on ikinci ayına
kadar gelişimi, bakımı, beslenmesi
ve oyunları bulunuyor. Bebeklerin
sağlıklı gelişiminde düzenli takibin
ön plana geldiği projede ebe-
veynlere yol gösterici bilgiler sunu-
yoruz. Bu şekilde projeyle sağlıklı
nesiller yetiştirilmesi noktasında
önemli adımlar atmış olacağız" diye
konuştu.
22 kentli dergisi
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi
D ünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor. Yaşam kalitesinin arttırılması, uzayan
bu yaşamın sağlıklı ve mutlu bir şekilde sürdürülmesi yerel yönetim-lerin de en büyük hedefleri arasında yer alıyor. Uzmanlara göre ileri yaş-larda sağlıklı bir yaşamın sigortası uygun beslenme ve fiziksel aktivite. Düzenli sportif uygulamaların yaşlı bireylere faydaları azımsanmayacak kadar fazla. Trabzon Belediyesi; dün-yanın obezite ile savaş açtığı bugün-lerde yürüyüş yolu ile hareket etmeyi yaşamın bir parçası haline getiriyor.
Türkiye'nin en uzun yürüyüş pisti
Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, yapılan en büyük yatırımın halkın sağlığı adına yapılan yatırımlar olduğuna deği-nerek, "Türkiye'de ilk ve örnek olan sahil yürüyüş yolumuz, Trabzonlular
için sağlıklı yaşam adına yaptığımız en büyük yatırımların başında gel-mektedir. Bir tarafta denizin mavisi diğer tarafta Karadeniz’in tüm ton-larını barındıran yeşilin arasında vatandaşlarımız sağlık için yürüyor. Tek tarafı tartan pist tarzında yapımı tamamlanan 5 bin 625 metrelik yürüyüş yolundan her yaştan insa-nımız yararlanıyor. Ayrıca spor aletleri ve dinlenme üniteleri de bu eşsiz güzelliğe daha da cazip kılıyor. Ayrıca sahil bantı boyunca uzanan yürüyüş yolu Türkiye'nin en uzun piste olma özelliğiyle de tüm belediyelerimize örnek oluyor" dedi.
Binlerce insan yararlanıyor
Kendisinin de bir doktor olduğunu ve bu nedenle çevresindeki tüm dostlarına yürümeyi tavsiye ettiğini söyleyen Başkan Gümrükçüoğlu, "Türkiye’de 2009 verilerine göre; 65
ve üstü yaş grubu yüzde 8 dolayında iken, Trabzon’da bu oran yüzde 10 dolayında. 2050 yılarında bu oranın Türkiye’de yüzde 20'ye çıkması öngö-rülmekte. Bunun için bizlerin sağlıklı yaşlanma konusunda daha çok çalışıp daha çok projeler geliştirmemiz gerekir. Özellikle pasif bir yaşam süren yaşlı bireylerin; açık alanlara çıkarak düzenli egzersize teşvik etmek gerek-lidir. Bizler de bu konuda üzerimize düşeni yapıyoruz" şeklinde konuştu. Sahil Yürüyüş Yolu'nda kendisinin de ailesiyle birlikte sık sık yürüyüş yap-tığını ifade eden Başkan Gümrük-çüoğlu, "Aileleriyle yürüyüş ve koşu yoluna gelen vatandaşlarımızın bir taraftan yürüyüş yaparken, egzersiz yaparken görmekten büyük keyif alı-yorum. Bence sağlık alanında yapılan en ufak bir yatırım bile gelecekte milyon dolarlık yatırımları geride bıra-kacaktır" diye konuştu.
Trabzon sağlıklı yaşama yürüyor
kentli dergisi 23 www.skb.org.tr
Trabzon Belediyesi
Söyleşi
Türkiye’ninkültür bahçesiyiz
T arihi, çok kültürlü yapısı ve doğal mirası ile İstanbul’un dünyaya açılan penceresi olan
Adalar, her yıl yerli ve yabancı yak-
laşık 3 milyon insan tarafından ziyaret
ediliyor.
9 Adadan oluşan Adalar Belediyesi,
müslüman, hıristiyan, musevi inanç-
larına mensup, Türk, Kürt, Rum,
Yahudi, Ermeni, Süryani, Keldani gibi
etnik kökene sahip insanların kar-
deşçe yaşadığı eşsiz bir Türkiye moza-
iğine sahip. Bu zengin kültür ve renk-
lilik nedeniyle “Türkiye'nin kültür
bahçesiyiz” diyen Başkan Dr. Mustafa
Farsakoğlu ile Adalar Belediyesi'nin
sağlıklı kent olma yolundaki serü-
venini ve kültür zenginliklerini
konuştuk. İşte, Kentli Dergisi için
çok özel açıklamalar yapan Adalar
Belediye Başkanı Dr. Mustafa Far-
sakoğlu ile yaptığımız bu çok özel
söyleşi;
� Öncelikle Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ne üyeliğinizi kutluyoruz, hayırlı uğurlu olsun. SKB'nin yeni üyesi olarak Adalar Belediyesi'nin tarihinden biraz bahseder misiniz?
İstanbul adaları tarih boyunca pek
çok isme sahip oldu. Bunlar; Evliya
Adaları (Kesiş adaları), Ruh Adaları, Cin
Adaları, Halka Adaları, Prens Adaları
ve Kızıl Adalar gibi. Bunların en yaygın
ve dünyaca tanınan “Prens Adaları'dır.
Nedeni de Roma devrinden, Bizans
devrinin sonrasına kadar asillerin,
prenslerin, hatta kraliçelerin adalara
sürgün edilmeleridir. Heybeliada'nın
en yaygın isimleri Dimoniso, Khalky,
Halkitis ve Halki'dir. Halk arasında en
çok kullanılan “Halki” olmuştur. Çam
Limanı'ndaki bakır madeni ilk defa
Demoniso isimli bir vatandaş tara-
fından çalıştırdığı için adaya bu isim
konulmuş, İsa'dan önce 4. yy. kadar
işletildiği ve o zamanlar bakır en kıy-
metli madenlerden birisi olduğu ve
içinden altın çıktığı için uzun süre
Heybeliada'nın ismi “Demoniso”
olarak kalmıştır. Yunanca Halkos
bakır demektir ve Halki sözcüğü de
Halkos'dan gelmektedir. Eskiden
cevher denizin içinden çıkartılır bu
nedenle de Çam Limanı kazıla kazıla
ay biçimini almıştır. Bakırdan altını
ayıran da Konstantin isimli bir patrik
olmuştur. Adalarda bol miktarda
İstanbul Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu;
24 kentli dergisi
demir madeni vardır ada toprakla-
rının kırmızı olması da bu neden-
ledir. En çok demir madeni çıkan yer
Büyükada'nın doğusundaki bölgedir,
buraya bu nedenle Maden de denilir.
� Adalar dendiğinde ilk akla gelen faytonlar, bir ara faytonların kaldırılması gündemdeydi bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Adaların simgesi faytonlardır. Motorlu
taşıtları zorunlu hizmet dışında
(İtfaiye, zabıta, polis gb.) yaygın-
laştırmak Adalar’ı cazibe merkezi
olmaktan çıkartır. Bunu bizlerde de
Ada sakinleri de istemiyor. Sanırım bu
konuda Türkiye'nin yüzde 90'nı bizim
gibi düşünüyor.
� Sağlıklı Kentler Birliği’ne hangi amaçlarla üye oldunuz?
Kentlerde yaşayan insanların beden
ve ruh sağlığı, büyük ölçüde bu kişi-
lerin yaşam ve çalışma şartları, fiziki
ve sosyoekonomik çevrelerinin
kalitesi ve sağlık hizmetlerinin kalitesi
ve ulaşılabilirliği tarafından belirlen-
mektedir. Bu kriterler sağlandığında
sağlıklı fiziki mekânlar oluşmakta ve
yerel yönetimlerin de minimize ettiği
olumsuz etkilerle, her bir sektörün
olumlu sağlık sonuçları üretmek
konusunda taşıdığı sorumlulukla
ilgili ortak bir anlayışın yaratılmasına
yardımcı olmaktadır. Sağlıklı Kentler
Birliği’ne üye olurken özellikle bunun
üzerinde çok durduk. Yukarda da
söz ettiğim gibi Adalar İlçesi coğrafi
konumu itibarı ile 9 adadan oluş-
makta, 5 adada yerleşim bulunmak-
tadır. Tarihi, çok kültürlü yapısı ve
doğal mirası ile İstanbul’un dünyaya
açılan penceresi olan eşsiz güzel-
likteki Adalar İlçesi her yıl, yerli ve
yabancı yaklaşık 3 milyon insan tara-
fından ziyaret edilmektedir. Adalar
İlçesi, müslüman, hıristiyan, musevi
inançlarına mensup, Türk, Kürt, Rum,
Yahudi, Ermeni, Süryani, Keldani gibi
etnik kökene sahip yurttaşlarımızın
kardeşçe yaşadığı, yapı stoğunun
yaklaşık 1/3’ü tescilli tarihi eser olan
bir kültür bahçesi niteliğindedir ve
eşsiz bir ekosisteme sahiptir. Bu özel-
likleriyle ilk kez 1973 yılında doğal,
tarihi ve kültürel sit alanı olarak öne-
rilen Adalar, Kültür ve Tabiat Var-
lıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun
31.03.1984 gün ve 234 sayılı kararı
ile “Sit Alanları Bütünü” olarak ilan
edilmiştir. Ayrıca 16.06.1999 tarih
ve 11012 sayılı İstanbul III Numaralı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu Kararı ile Adalar genelinde
motorlu taşıt trafiği yasaklanmıştır.
İstanbul’un incisi olarak adlandırılan
Adalar’ın bu özel konumunun koru-
nabilmesi için yapılan çalışmalara
sağlanacak her türlü destek ile İlçenin
gelişimine de katkı verilmiş olacaktır.
� SKB’nin faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Belediyenizin SKB içerisindeki yerini nasıl görüyorsunuz?
SKB’nin kent sağlığını ilgilendiren
kentli dergisi 25 www.skb.org.tr
tüm kentsel ve çevresel alanlarda
eşitsizliği azaltmak adına yapılan
mücadelelerde; sağlık, çevre,
planlama, konut, eğitim ve ulaşım
gibi konularda belediyelere danış-
manlık yapması ve sağlıklı kentler
arasında uluslararası kardeş kent iliş-
kileri kurulmasına katkı sağlaması gibi
çalışmalarda bulunması önemlidir. Bu
anlamda Adalar Belediyesi olarak,
tüm bu alanlarda yaptığımız çalış-
maların destek bulması ve tanıtılması
adına önemli bir üyelik süreci geçire-
ceğimiz inancındayım.
� Sağlıklı kentler üyesi olarak belediyenizin özellikle bu kapsamdaki projelerinizi anlatır mısınız?
Adalar Belediyesi’nin vizyonu,
misyonu, hedefleri ve bu hedeflere
ulaşabilmek için izleyeceği yolu
ortaya koymak amaçlanmış ve stra-
tejik plan oluşturulmuştur. Bu kap-
samda, 17 stratejik amaç belirlenmiş
ve bu amaçlara yönelik hazır-
lanan, 48 stratejik hedef, 119 proje
ve 211 faaliyet için çalışılmaktadır.
2010-2011 yılları arasında 21 proje
tamamlanmıştır.
� Projeleriniz arasında en önemlisi Kent Müzesi olarak biliyoruz. Kent Müzesi'ni bizlere anlatabilir misiniz?
Adalar İlçesi'nin somut ve soyut
kültürel mirasını, çağdaş müze-
cilik anlayışı doğrultusunda bel-
gelemek, korumak ve sürdürmek
amaçlarıyla modern bir Kent Müzesi
oluşturulmuştur. Aynı zamanda bu
müze İstanbul’un ilk Kent Müzesi'dir.
Müzemiz; UNESCO tarafından
tanınan Uluslararası Kent Müzeleri
Komitesi’nin Türkiye’deki ilk üyesidir.
Ayrıca Türkiye’de bir belediye (Adalar
Belediyesi) ile bir sivil toplum kurulu-
şunun (Adalar Vakfı) birlikte kurduğu
ilk müze olma özelliğini de taşımak-
tadır. Müzeyi kurarken en önemli
amacımız, Adalar’ın tarihten bugüne
taşınmış, göçlerle zarar görmüş çok
kültürlü yapısının, somut ve soyut
kültürel mirasının korunup gelişti-
rilmesi, İstanbul’a gelecek ziyaret-
çilere Adalar’ın kültürel mirasını çok
kültürlü yapısıyla sunarak İstanbul’un
ve ülkenin tanıtımına, turizm ve
kültür sektörü üzerinden de Adalar’ın
genel ekonomik yapısına katkıda
bulunmaktı. Bunu hayata geçirmenin
mutluluğunu yaşıyoruz.
� Adaların kültürel mirasının korunmasına yönelik gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahseder misiniz?
Adalar, Kültür ve Tabiat Var-lıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun 31.03.1984 gün ve 234 sayılı kararı ile “Sit Alanları Bütünü” olarak ilan edil-miştir. Bu nedenle kültürel mirasın korunmasına verdiğimiz önem ile yapıların kimliklenmesi adına önce-likli olarak 400 yapı ile çalışma baş-latılmıştır. 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı çalışma-larını bitirdikten sonra 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı hazırlıkları da devam etmektedir. Ayrıca İstanbul V Numaralı Kültür Var-lıklarını Koruma Bölge Kurulu onaylı öngörünüm projeleri de Adalar’da uygulanmaktadır. 11.03.2011 tarih ve 22 sayılı Adalar Meclisi ve 24.05.2012 tarih ve 527 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından onaylanan Cephe Tabela Rehberi ve Yönetmeliği uyarınca da Adalar genelinde cephe düzenleme çalışmaları başlatılmıştır.
Söyleşi
26 kentli dergisi
� Sağlıklı kent olmanın sizce öncelikli koşulları nelerdir?
Kent insanların çok daha mutlu,
huzurlu ve sağlıklı bir şekilde yaşa-
yabileceği konuma getirmek için
yapılacak olan çalışmalara halkın
katılımı önemlidir. Ancak bu bütün-
leşmeyle projeler başarıya ulaşa-
bilir. Bu anlamda öncelikle Adalar’da
çözülmesi gerekli sorunların
başında sağlık ve ulaşım gelmek-
tedir. Adalar’da yerleşik nüfusu arttı-
rarak yerel yönetimin nüfus bazında
gelişmesi sağlanarak daha fazla
hizmet götürülmesi sağlanmalıdır.
� Belediyelerin görev alanları içerisinde yer alan faaliyetlerle, sağlıklı kent olmak için yapılanların arasında bir sizce ayrım var mı?
Yapılan çalışmaların birçoğu ilçenin
sağlıklı kent normlarına yüksele-
bilmesi için geliştirilmiştir. Bu zaten
ilçenin ihtiyacı olan durum oldu-
ğundan sağlıklı kent olmak için
yapılmış faaliyetler arasında yer
almaktadır.
� Önümüzdeki yıllarda kentleri bekleyen en önemli sorunlar neler olacak?
Çevre kirliliği ve kültürel mirasın
korunmasından doğacak sorunlar
önümüzdeki yıllarda önemli sorunlar
arasında yer alacaktır.
� Şehirlerin sağlığını etkileyen en önemli 5 faktör desek, nasıl sıralarsınız?
Sağlık, eğitim, ulaşım, kültürel miras
ve çevre.
� Adalar Belediyesi'ni SKB'nde görmekten mutluluk duyduğumuzu ve bu keyifli sohbet için bizlere zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Adalar Belediyesi olarak Türkiye Sağ-
lıklı Kentler Birliği'nin üyesi olmaktan
ve üye belediyelerimiz ile işbirliği
içerisinde bilgi, birikim ve tecrü-
belerimizi paylaşmak bizlere gurur
verecektir. Ayrıca belediyemizi ve
projelerimizi tanıtma fırsatı veren
Kentli Dergimize ve yayın ekibine de
çok teşekkür ederim.
kentli dergisi 27 www.skb.org.tr
Çankaya Belediyesi Ankara
Ç ankaya Belediyesi'nin, kent mer-kezinde yaklaşık 90 bin m²’lik alanı kaplayan doğa dostu ve
yeni bir yaşam alanı olarak tasarladığı
"Çansera Kent Bahçesi" çalışmala-
rında sona yaklaşıldı. Altyapı çalış-
maları tamamlanan Çansera Kent
Bahçesi, giriş ve çıkışlarında tasar-
lanan yeşil yollarla birlikte Başkentin
merkezinde 90 bin metrekarelik yeni
bir yaşam alanı olarak doğayla kucak-
laşmak isteyen başkentlilere hizmet
verecek.
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, 2011 yılında başlanan çalışma-ların açılışını Eylül ayında gerçekleş-tirilecek Uluslararası AnkiRock Fest 2012’ye yetiştireceklerinin müjdesini verdi. Elektrik, su, kanalizasyon, kafe-teryalar, bisiklet ve yürüyüş yolları gibi birimlerde altyapının tamamlan-dığını belirten Başkan Tanık, “Ankara-lılara kent merkezinde nefes alıp, din-lenebilecekleri yeni bir rekreasyon alanı kazandırmaktan çok mutluyuz. Başkentlilerin doğayla buluşmak için tercih ettikleri Ahlatlıbel ve Lozanpark
gibi tesislerimize bir yenisini daha ekliyoruz. Koşu yollarından bisiklet yollarına, kır kahvesinden kafeter-yalara, çim amfi ve festival alanından açık hava spor alanlarına, bitki satış ünitelerinden kış bahçesine pek çok birimi de içinde barındıracak olan Çansera Kent Bahçesi’nde altyapı çalışmaları tamamlandı. Önümüzdeki günlerde yolların tamamlanmasının ardından bitkilendirme ve çimlen-dirme çalışmalarına geçilecek" dedi.
Yaşam ve dinlenme alanı olacak
Çansera Kent Bahçesi'nin doğa dostu olduğuna dikkat çeken Başkan Tanık, "Çansera güneş enerjisini led aydın-latma ile birlikte kullanan, yağmur suyunu sulamada değerlendiren, su tüketimini azaltan özel madde ve bitki seçimleriyle doğa dostu bir nitelik taşıyacak. Bu haliyle kent mer-kezindeki en büyük rekreasyon alan-larından birisi ve özgün doğa dostu niteliğiyle de en özel yaşam ve din-lenme alanı olacak” şeklinde konuştu.
Doğa dostu Çansera’da sıra tesisler ve yeşillendirmede
28 kentli dergisi
Ç evre ve Şehircilik Bakanlığı’nın düzenlendiği "Temiz Türkiyem Yarışması"nda İstanbul ve
Sakarya ile birlikte Türkiye’nin en
temiz Büyükşehir Belediyesi seçilen
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe, Marmara Belediyeler
Birliği ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği
Başkanlığı nedeniyle görev sahasının
farklı coğrafyalar olduğunu hatırlatarak,
önceliği çevre yatırımlarına verdiklerini
söyledi. Başkan Recep Altepe, özel
bir televizyon kanalında düzenlenen
çevre konulu programda Marmara
Bölgesi’nde yaşanan çevre sorunlarına
değindi. Gerek Marmara Belediyeler
Birliği gerekse Türkiye Sağlıklı Kentler
Birliği Başkanlığı görevleri nedeniyle
bölgedeki tüm belediyelerle koordi-
nasyon içinde olduklarını dile getiren
Altepe, Türkiye ekonomisinin yüzde
60’nın İstanbul, Bursa ve Kocaeli ile
Marmara Bölgesi’nde şekillendiğini kay-
detti. Başkan Altepe, yaklaşık 25 milyon
nüfusu barındıran bölgede, sanayiye
bağlı olarak kirliliğinde de en önemli
sorunların başında geldiğini hatırlattı.
Marmara Denizi’nde yaşanan kirliliğin
de en başta bu üç ilin ortak sorunu
olduğunu ifade eden Başkan Altepe,
Marmara Denizi çevresinde 10 bine
yakın sanayi tesisi olduğunu, bu tesis-
lerin bir kısmının atıklarını doğrudan
denize ve baca gazları ile de havaya
deşarj ettiğine dikkat çekti. Türkiye
genelinde sahillerde 1200’ün üze-
rinde belediye, Marmara Bölgesi’nde
260’ın üzerinde belediye olduğunu
ifade eden Başkan Altepe, “Atık sularını
hiçbir arıtmaya tabi tutmadan doğ-
rudan denize deşarj eden çok sayıda
küçük belediyemiz var. Tüm bunların
disipline edilmesi, bugüne kadar hoy-
ratça kullanılan çevrenin, su, hava ve
toprağın kirletilmemesi gerekiyor. Çev-
remiz gelecek nesillere bırakacağımız
en önemli miras. Bu nedenle taviz ver-
memiz mümkün değil” dedi.
Başkan Altepe, Marmara Belediyeler
Birliği, Türkiye Belediyeler Birliği ve Sağ-
lıklı Kentler Birliği üçgeninde özel-
likle Marmara Denizi’nin kirlilikten arın-
dırılması yönündeki çalışmalara hız
verdiklerini söyledi. Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi tarafından hayata geçirilen
uygulamalarla geçmişte canlı yaşamın
ortadan kalktığı İzmit Körfezi’nde
yeniden balık türlerinin yaşamaya baş-
ladığını kaydeden Başkan Altepe, “Haliç
bu konuda en önemli örneklerden
biri. Düne kadar çevreye yaydığı koku
yüzünden yanından bile geçilemeyen
Haliç’te bugün İstanbul Büyükşehir
Belediyemizin çalışmalarıyla balıklar
yaşamaya başladı. İnsanlar artık burada
denize girebiliyor. Demek ki yapılınca
oluyormuş. Biz de çevre konusunda
özellikle sanayi kuruluşlarını teşvik etmek
amacıyla Sağlıklı Kentler Birliği olarak
bir uygulama başlattık. Çevreye duyarlı
üretim yapan firmaları ve organize
sanayi bölgelerimizi ödüllendirdik. Bu
uygulamayı birlik olarak Türkiye geneline
yayacağız” diye konuştu.
Çevre için yakılan kıvılcım Türkiye’yi saracak
Birlikten Haberler
kentli dergisi 29 www.skb.org.tr
G ebze Belediyesi tarafından hazırlanan Macera ve Aksiyon Parkı Projesi gün sayıyor. Gebze Belediyesi, İzmit Körfezi’nin
en güzel koyu Eskihisar’ı cazibe merkezine dönüştürmek için yeni bir projeyi daha hayata geçiriyor. Eskihisar Sahil Düzenleme Projesi’nin tamamlanması ile birlikte yaz ve kış Gebzelilerin dinlenme mekanı haline gelen Eskihisar; Macera ve Aksiyon Parkı ile iç ve dış turizme açılacak. Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, hızla değişen ve gelişen Gebze’ye yerli ve yabancı turistleri çekecek proje için hazırlıkların tamam-lanmak üzere olduğunu söyledi.
Türkiye'de benzeri yok
Türkiye’nin gıpta edeceği örnek projeyi Gebze’ye kazandırmak için uzun süredir çalış-tıklarını belirten Başkan Köşker, “Yakında ihale ederek inşasına başlayacağımız Eskihisar Macera ve Aksiyon Parkı, Gebze’de üç yıldır gerçekleş-
tirdiğimiz hızlı değişimi taçlandıracak. Herkesin görmek için akın edeceği, Türkiye’de başka bir yerde benzeri olmayan bu park ile Eskihisarımız bir turizm markası haline gelecek” dedi. Eskihisar Kalesi yanında bulunan 103 bin metrekarelik alan üzerinde gerçekleştirilecek proje ile Gebze yeni bir cazibe merkezine daha kavuşacağını söyleyen Başkan Köşker, “Macera ve Aksiyon Parkı sadece bölgemizden değil, Türkiye’nin her yerinden turisti Gebze’ye çekecek. Eskihisar, turistlerin, gezi tutkunlarının görmeden edeme-yeceği bir turizm merkezi haline gelecek. Tarihi Eskihisar Kalesi ile Yeşil Vadi ve doğusundaki yamaçları kapsayan projenin ziyaretçi akınına uğrayacağını düşünüyoruz" şeklinde konuştu. Macera ve Aksiyon Parkı’nda; özgün tasarımlı oyun alanları, engelliler için özel tasarlanmış oyun grupları, halk oyunları alanı, dağ kızağı, kaya tırmanışı, su oyunları ve farklı lezzetlerin sunulduğu restoran yer alacak.
Eskihisar turizm merkezi oluyor
Gebze Belediyesi Kocaeli
30 kentli dergisi
1 7 Ağustos Depremi son-rasında adeta küllerinden yeniden doğan Gölcük’te ilkler
yaşanmaya devam ediyor. Gölcük
Belediyesi Buz Pisti yeni buz perile-
rinin yetişmesine imkan tanıyacak.
500 m2 alan üzerine kurulan tesiste
300 metrekarelik kayma alanı bulu-
nuyor. Tesisin bu sporu yapmak
isteyen her yaştan insanın ihtiyacını
karşılayacağını ifade eden Gölcük
Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş,
"Söz verdiğimiz gibi 3 ay önce baş-
ladığımız projeyi başarıyla tamam-
layıp halkımızın hizmetine açıyoruz.
Buz Pisti Gölcük halkına ve ülkemize
hayırlı olsun. Aynı anda 50 kişinin
eğitim alabileceği ya da kayabileceği
merkezimizde ayrıca izleyici tribünü,
kafe salonu, VİP Salon ve soyunma
odaları da bulunuyor. Merkezimizde
uzman eğitmen ve antrenörlerle
birlikte geleceğin buz perilerini
Gölcük’te yetişeceğiz" dedi.
Törende konuşan Buz Pateni Fede-
rasyonu Başkanı Fahrettin Kandemir
de, donanma kenti Gölcük'ün her yıl
farklı projelerle kendini yenilediğini
belirterek, "Bugün Gölcük’te bir ilkin
yaşanmasına tanıklık ediyoruz. Başka-
nımız Mehmet Ellibeş’i yapmış olduğu
hizmet ve girişimlerinden dolayı kut-
luyor, federasyon olarak her zaman
yanında olduğumuzu belirtmek isti-
yorum." diye konuştu.
Modern Buz Pisti
Törende konuşan Kocaeli Valisi
Ercan Topaca da Gölcük'ün geç-
mişte büyük acılar yaşadığını ama
bugün ise büyük projeleri tek tek
uygulamaya sunacak kadar güçlü
bir şehir olduğuna değindi. Gölcük'e
kazandırılan Buz Pisti'nin son derece
modern olduğuna değinen Vali Ercan
Topaca, "Gölcük artılarının üstüne
sürekli artı koyan bir İlçemiz. Gölcük
yerinde durmuyor, çok çalışıyor, üre-
tiyor ve Gölcük halkıyla paylaşıyor. Bu
takdir edilecek bir başarıdır. Böylesine
güzel hizmetlerin hayata geçirilme-
sinde belediyeciliğin içinden gelen
bir Belediye Başkanı olan Mehmet
Ellibeş’i kutluyorum" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Gölcük Bele-
diyesi Buz Pisti çok sayıda seçkin
davetli topluluğunun katıldığı törenle
hizmete açıldı. Kocaeli’nin yetiştirdiği
Buz Pateni Milli sporcusu Tuğba Kara-
demir ve öğrencilerinin sunduğu
gösteriler izleyenlere heyecanlı daki-
kalar yaşattı.
Buz Perileri Gölcük’te yetişecek
Gölcük Belediyesi Kocaeli
kentli dergisi 31 www.skb.org.tr
K arşıyaka Belediyesi, "Sağlıklı Büyüyorum" sloganı ile ana-okulu öğrencilerini spora teşvik
etmeye devam ediyor. Sağlıklı Kent
Karşıyaka Fiziksel Aktivite Etkinlikleri
kapsamında başlatılan çalışmaların
ilk ayağında Bostanlı Demokrasi
Meydanı'nda 300 anaokulu öğrencisi
kültür spor hareketleri yaptı. Lisanslı
beden eğitimi öğretmenleri eşliğinde
spor yapan miniklere bu etkinlikte
palyaço ve örümcek adam kostümlü
animatörler de eşlik etti. "Sağlıklı
Kent Karşıyaka" sloganı ile başlayan
proje kapsamında ilk grup "Sağlıklı
Büyüyorum" teması ile çocuklar
hedef kitle olarak belirlenirken, ikinci
grupta yetişkinlere yönelik kent mey-
danlarında spor ve kültür fizik hare-
ketleri gerçekleştirildi.
7'den 70'e spor
Spor alışkanlığını daha çocukluktan
kazandırmayı amaçlayan proje kap-
samında çocuklara bir ay boyunca
spor eğitimi verildi. Bu ön hazırlığın
ardından Bostanlı'da 12 ayrı okuldan
yaklaşık 300 minik öğrencinin katı-
lımıyla fiziksel aktiviteler gerçekleş-
tirildi. Projenin ikinci etabında ise
Bostanlı Rekreasyon Alanı'nda yetiş-
kinlere yönelik spor etkinliği düzen-
lendi. Yine uzman eğitmenler eşli-
ğinde vatandaşlara sağlıklı spor için
uygulamaların gösterildiği aktiviteye
iki bine yakın Karşıyakalı katıldı. Bu
renkli etkinliğe spor kıyafetleriyle
katılan Karşıyaka Belediye Başkanı
Cevat Durak, anaokulu öğrencileri
ve yetişkinlerden sonra sırada yaşlıla-
rında olduğunu söyledi.
Pedallar sağlık için döndü
Karşıyaka Belediyesi'nin geleneksel olarak
her yıl düzenlediği 7'den 77'ye bisiklet
turuna bu yıl 300'e yakın bisiklet sevdalısı
katıldı. Anayasa Meydanı'ndan start alan
katılımcılar Yalı Caddesi boyunca devam
ederek Mavişehir Balıkçı Barınağı'na kadar
gittiler. Bisiklet turuna katılan tüm Karşı-
yakalılara teşekkür eden Başkan Cevat
Durak, "Pedallarımız bundan önceki yıl-
larda olduğu gibi yine sağlık için döndü.
Bisiklet dünyanın en çevreci ulaşım aracı.
Bu aracı yaygınlaştırmak ve özellikle de
sağlık için bisiklet alışkanlığı yaratmak
istiyoruz. Artık gündelik yaşantımızda
da işyerlerimizi veya markete giderken
bisikleti kullanmak hem bizleri daha sağ-
lıklı yapacak hem de çevremizi egzoz gibi
zehirli maddelerden koruyarak daha sağ-
lıklı bir çevre yaratacağız" diye konuştu.
Spor yapıyorum, sağlıklı büyüyorum
Karşıyaka Belediyesi İzmir
32 kentli dergisi
Duyuru
S ağlıklı Kentler Birliği, birlik üyesi belediyeleri sağlıklı şehir için politika, plan ve stratejiler
üretmede ve bunları uygulamaya
sunmada motive etmek amacıyla
düzenlediği "Sağlıklı Şehirler En İyi
Uygulama Ödülü 2012" süreci devam
ediyor.
Sağlıklı Kentler Birliği’nin 2005–2020
yıllarını kapsayan strateji planına göre
birinci amacı; “Tüm vatandaşların
yaşamaktan mutluluk duyacakları
sağlıklı şehirler yaratmak; herkese
eşit ve kaliteli bir yaşam sağlamak
için sağlık, ulaşım, planlama, çevre,
altyapı gibi sorunlara kalıcı çözümler
getirecek ortak projeler geliştirmek,
2020 yılı sonuna kadar Türkiye’de
yaşayan insanların Sağlıklı Şehirler
Hareketi ile sosyal, ekonomik, fiziksel,
kültürel ve eğitim açısından daha
tatmin edici yaşam koşullarına sahip
olmasını sağlamaktır.”
Bu stratejik amaca ulaşabilmek,
Birlik üyesi belediyeleri sağlıklı şehir
politika, plan ve stratejileri üretmede
ve bunları uygulamaya koymada
motive etmek, özendirmek amacıyla
“Sosyal Sorumluluk”, “Sağlıklı Yaşam”,
“Sağlıklı Şehir Planlaması” ve “Sağlıklı
Çevre” olmak üzere 4 ayrı kategoride
“En iyi Sağlıklı Şehir Projesi” uygulama
ödülü veriliyor.
Yarışma jürisinde İTÜ Mimarlık
Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması
Bölümü Başkanı ve SKB Danışma
Kurulu Üyesi Prof. Dr. Handan Tür-
koğlu, Uludağ Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu
Yönetimi Bölümü Kentleşme ve
Çevre Sorunları Anabilim Dalı Başkanı
ve SKB Danışma Kurulu Üyesi Prof.
Dr. Hasan Ertürk, Uludağ Üniver-
sitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi
Dekan Yardımcısı, Mimarlık Bölüm
Başkanı, Yapı Bilgisi Anabilim Dalı
Başkanı ve SKB Danışma Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Akıncıtürk, İTÜ
Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge
Planlaması Bölümü Öğretim Üyesi ve
SKB Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr.
Cengiz Giritlioğlu, İTÜ Çevre Mühen-
disliği Bölümü İnşaat Fakültesi Dekan
Yardımcısı ve SKB Danışma Kurulu
Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Aydın, Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı
Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve SKB
Danışma Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Alpaslan Türkkan ve Bursa Büyükşehir
Belediyesi Etüd ve Projeler Dairesi
Başkanı ve Sağlıklı Kentler Birliği
Müdürü Nalan Fidan yer alıyor.
Sağlıklı Kentler Birliği’nden“Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama Ödülü 2012”
Türk
iye
Sağlıklı Kentler Birliği
2005
Yarışmanın son başvuru tarihi 1 Ağustos 2012 olarak belirlenmiş olup, jüri değerlendirmesi Ağustos ayı içerisinde olacaktır. Yarışma sonuçları 4-5 Ekim 2012 tarihlerinde Sağlıklı Kentler Birliği Yalova Buluşması’nda açıklanacak ve tüm projeler yine Yalova Buluşması'nda sergilenecektir.
kentli dergisi 33 www.skb.org.tr
Nilüfer’de hedef; Yaşlılıkta da sağlık için kaliteli yaşamM odern toplumlarda “sağlıklı kent”
tanımlaması kuşkusuz o toplumdaki insanların yaşam süreleri ve yaşa-
nılan sürenin kalitesi ile yakından ilişkilidir. Bu
bağlamda ekonomik gelişmişlik ve modern
yönetim anlayışları; sağlıklı kentlerin ortaya
çıkmasında belirleyici faktörlerin başında gel-
mektedir. Yerel yönetimlerin genç nesillerin
sağlıklı gelişimi için onların sporla olan bağla-
rının güçlü kılabilmesi adına ortaya koyduğu
çalışmalar ise bireylerin sağlıkla geçecek bir
yaşam için sağlıklı yaşlanabilmeleri için atılacak
gerekli adımların ilki ve en önemlisi belkide.
Türkiye’de yerel yönetimlerin sportif faaliyet-
lerin her yaş grubundaki bireylerin hayatının
bir parçası olması için üzerine düşen sorum-
luluklar olduğu gibi toplumun maruz kaldığı
çevre kirliliği ve gelişen teknolojinin insan sağ-
lığına olumsuz etkilerini en az seviyeye düşüre-
bilmek için de büyük bir etki ve denetim sahası
bulunuyor.
Kültür sanat, eğitim ve spor kenti
Yönetim politikalarını ve stratejik hedeflerini bu
amaçlar doğrultusunda belirleyen Nilüfer Bele-
diyesi, Mustafa Bozbey’in göreve geldiği 1999
yılından bu yana Bursa’da değişimin ve bireye
önem veren çağdaş yönetim anlayışının simgesi
haline geldi. Bursa’nın batısında yeni ve hızla
büyüyen bir kent olarak Nilüfer, hedeflerini “kültür
sanat, eğitim ve spor kenti” sloganı altında birleşti-
rirken, sporun sağlıklı bir toplum için vazgeçilmez
unsur olduğunun bilincindeydi. Kentlerin huzur
ve keyif noktaları olmakla kalmayıp aynı zamanda
önemli birer sosyal paylaşım ve buluşma alanları
olan parkların sayısı her geçen yıl artırıldı. 1999
yılından bu yana toplam 390 bin metrekarelik
alanda yapılan düzenlemelerle kente 126 yeni
park kazandırıldı. Park sayısı toplamda 188’e çıktı.
İlçede ardı ardına açılan yürüyüş yolları, kon-
disyon aletlerinin yer aldığı spor üniteleri, spor
salonları ve fitness alanları Nilüferlilerin gösterdiği
ilgi ile karşılığını bulmuş oldu.
34 kentli dergisi
Nilüfer Belediyesi Bursa
Spor günlük yaşantının bir parçası
Nilüfer’de yaşayan insanlar için sporu
günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası
haline getirmek ve her yaştan insana
bedelsiz spor yapma olanağı sağ-
lamak amacıyla yaptırılan koşu yol-
larına 2011 yılında 5 yeni koşu yolu
daha eklendi. Böylelikle 1999 yılında
4 olan koşu yolu sayısı 39’a çıktı. Ata-
evler, İhsaniye, Konak, Üçevler, Altın-
şehir, Çalı, Konak, Barış, Beşevler Spor
Merkezleri'nden 2011 yılında 96 bin
314 kişi yararlandı. Bursa’nın en yeni
ve en modern spor tesisleri olarak
2010 yılında hizmete açılan Konak
Olimpik Havuz ve Spor Merkezi’nden
ise bugüne kadar 16 bin 611 kişi fay-
dalandı. 2009 yılında hizmet vermeye
başlayan Çalı Kapalı Havuzu’ndan
yararlanan kişi sayısı da 18 bin 850
oldu. Yol ve kaldırım düzenleme-
lerinde yaya ve bisikletli önceliğini
her çalışmasında vurgulayan Nilüfer
Belediyesi ilçede bisiklet kullanı-
mının yaygınlaştırılması amacıyla bir
çok bisiklet organizasyonun da des-
tekçisi oldu.
Elektromanyetik harita çıkarıldı
Nilüfer Belediyesi Çevre Bürosu ise
Nilüferlilerin yaşam kalitesini art-
tırmak amacı ile koku, gürültü,
hava kirliliği gibi şikayetleri düzenli
olarak izledi. Gerekli ölçüm, bilgilen-
dirme ve denetim çalışmaları yaptı.
Şebeke sularından, mücavir alan
köylerindeki hayrat çeşmelerinden
ve ilçedeki akarsulardan alınan su
örneklerinin sonuçları kamuoyu ve
yetkili kurumlar ile paylaşıldı. Nilüfer
Belediyesi ayrıca sağlığa olumsuz
etkileri çeşitli bilimsel araştırmalarca
kanıtlanmış elektromanyetik alanlar
konusunda Türkiye’de ilk defa araş-
tırma yapan kurumların başında
geldi. Yıllardır sürdürülen çalış-
malar sonucu ilçenin elektroman-
yetik haritasını çıkaran çevre bürosu
bu alandaki ölçüm çalışmalarına
devam ediyor. 2011 yılında da Prof.
Dr. Osman Çerezci tarafından Nilüfer
sınırları dahilindeki ilköğretim okul-
larında maruz kalınan EMA değerleri
ölçüldü ve tüm bu ölçüm çalışmala-
rından elde edilen veriler kamuoyu
ile paylaşıldı.
Evde bakım hizmeti
“Sağlıklı kent” tanımını hak etmek
üzere yürüttüğü tüm bu çalışma-
larla bireylerin sağlıklı yaşlanmalarını
hedefleyen Nilüfer Belediyesi, sağlık
sorunları yaşayan Nilüferliler için
kurum olarak 2011 yılında bin 200
engelli ve bakıma muhtaç hastaya
ücretsiz evde bakım hizmeti verdi.
Uludağ Üniversitesi ile ortaklaşa
yürütülen çalışmalar çerçevesinde
Halk Sağlığı Eğitim ve Araştırma
Merkezleri’nde eğitim araştırma
birimleri oluşturularak 15-49 yaş arası
kadınlar ile yaşlılar, kronik hastalığı
olanlar, engelliler, özürlüler ve çeşitli
risk grupları ev ziyaretleri ile izlendi.
İnsan öncelikli yönetim anlayışını
kaliteli yaşam ilkesi üzerine kuran
Nilüfer Belediyesi, üyesi olduğu
Avrupa Sağlıklı Kentler Ağı Projesi
çerçevesinde “sağlıklı kent”in bir
sonuç değil bir süreç olduğu bilinci
ve modern toplumlarda gelişmişlik
ölçüsünün genç nesillere ve yaşlılara
verilen değer ile orantılı olduğunun
bilinciyle sosyal bir kurum çalışma-
larına devam ediyor.
kentli dergisi 35 www.skb.org.tr
Osmangazi Belediyesi Bursa
O smangazi Belediyesi tarafından düzen-lenen “Kentsel Dönüşümde Ekolojik Planlama Modeli” konferansı geniş bir
katılımla Merinos Atatürk Kongre ve Kültür
Merkezi’nde yapıldı. Üniversiteler, akademik
odalar, belediyelerin teknik personeli ve sivil
toplum kuruluşlarından temsilcilerin ilgi gös-
terdiği konferansta, peyzaj şehirciliği, kent plan-
laması, ekolojik planlama ve peyzaj planlama
konuları enine boyuna tartışıldı. Konferansta,
dünyanın şehircilik alanında önde gelen isim-
lerinden Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Charles Waldheim ve Texas Austin
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frederick
Steiner, tecrübelerini Bursa kamuoyuyla paylaştı.
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut
Aydın, Bursa Orhangazi Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Recep İleri, Bursa Teknik Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ali Sürmen, Ankara ve Anadolu
Üniversitesi’nden temsilciler, akademik oda tem-
silcileri, mimarlık fakültesi öğrencileri, belediye
teknik personeli ile sivil toplum kuruluşlarının
temsilcilerinin katıldığı konferansın açılışında
konuşan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa
Dündar; geçen yıl meydana gelen Van depre-
minin kentsel dönüşüm çalışmaları açısından bir
dönüm noktası olduğuna dikkati çekti.
Doğru adımlar atıyoruz
Osmangazi Belediyesi olarak Şehircilik Aka-
demisi adı altında Ar-Ge çalışmalarına başladık-
larını anlatan Başkan Dündar, gerek Uludağ’daki
günü birlik piknik alanlarının planlaması gerekse,
kentsel dönüşüm master plan çalışmalarının; bu
kapsamda Bursa’nın geleceği için atılan önemli
adımlar olduğunu kaydetti. Hedeflerinin önce-
likle kaçak yapılaşmanın önüne geçerek, planlı
yapılaşmanın önünü açmak olduğunu aktaran
Başkan Dündar, “Hamitler-Yunuseli-Demirtaş
gibi bölgelerde kaçak yapılaşmanın olmadığı
planlı bir şehirleşme için çalışıyoruz. Hedefimiz
bunu tüm Osmangazi’ye yayabilmek. Körfez
Köprüsü bağlantısı, hızlı tren güzergahı Bursa’nın
bundan sonra da büyüyeceğini gösteriyor. Eğer
belediyeler konuyu sahiplenip vatandaşlara
ufuk açmazsa bugünkünden çok daha büyük
sorunlarla karşılaşabiliriz. Bunu önlemek için
toplumun her kesimine çalışmalarımızı açıyor ve
konunun çok tartışılmasını ve en az hatayla ger-
çekleştirilmesini hedefliyoruz” dedi.
Önce fiziksel dönüşüm
Amerika ve Avrupa’nın kentsel dönüşümü 50
yıl önce tamamladığını, Türkiye’nin ise eko-
nomik ve sosyal olarak bu aşamaya yeni geldi-
Kentsel dönüşümde Osmangazi Modeli
36 kentli dergisi
ğinin altını çizen Başkan Dündar, 50
yıl önce Bursa’ya göç edenlerin “bir
göz odam olsun” yeter dediklerini,
bugün ise o binaların 4-5 kata çık-
tığını anlattı. Sıkışan şehirde insan-
ların artık farklı taleplerle belediyelere
geldiğine işaret eden başkan Dündar,
“Spor alanları, meydanlar, yeni cad-
deler, sosyal donatı alanları açmak
için 60 milyon TL kamulaştırma
yaptık. Mahallelerin içlerine vatan-
daşlarımızın nefes alabilmeleri için
park ve meydanlar yaptık. 55 çıkmaz
sokağı açtık. Bunların hepsini bu çer-
çevede yaptık. Ekibimizle birlikte
Bursa’ya tepeden bakarak, üstten
planlama yaparak, geleceğin şehrinin
altyapısını oluşturuyoruz. Bundan 10
yıl sonra Bursa’ya gelenler, Bursa’yı
tanıyamayacak” diye konuştu.
ABD’li uzmanlardan sunum
Daha sonra kürsüye gelerek sunum
yapan Texas Austin Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Frederick
Steiner, dünyada meydana gelen
felaketlerden örnekler vererek kent-
lerin planlarını yaparken felaketler ve
doğal afetlerin göz önünde bulun-
durulması gerektiğini vurguladı.
Dünya’nın 2011 yılında hortumlar,
toprak kaymaları, depremler, yangınlar
ve kuraklıklar gibi can ve mal kaybına
neden olan afetler yaşadığına dikkati
çeken Steiner, “Afetlerden daha az
zarar görmek için daha iyi şeyler yap-
mamız gerekiyor. Biliyorsunuz ken-
disini değişime uydurabilen canlılar
yaşamını sürdürebiliyor. Bizlerin de
kendimizi değişimlere her an uydurma
ihtiyacımız var” dedi. Frederick Steiner,
sunumunun devamında ekolojik
planlama üzerine yapılan uygula-
malar ve yapılması gerekenler hak-
kında düşüncelerini aktardı. Bursa’nın
tarihi çok eskiye dayanan bir kent
olduğunu dile getiren Harvard Üniver-
sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Charles
Waldheim de, kentin mevcut halinin
korunarak geleceğe aktarılması gerek-
tiğini söyledi. Bursa’yı gezme fırsatı
bulduklarını dile getiren Waldheim,
uygulanan projeleri inceleme fırsatı
bulamadıklarını ancak 1 milyon fidan
kampanyasından haberdar olduğunu
ve bunun gelecek için çok önemli bir
çalışma olduğunu kaydetti. Waldheim,
sunumunda kent planlaması peyzaj
planlaması ve peyzaj şehirciliği hak-
kında bilgi verdi.
Osmangazi'ye hayran kaldılar
Prof. Dr. Charles Waldheim ve Prof. Dr.
Frederick Steiner, konferans sonrası
Bursa’yı gezerek şehri yakından
inceleme fırsatı buldu. Uludağ
yamaçlarından Bursa’yı seyreden
profesörler; kentin tarihi ve sanayi
bölgeleriyle yerleşkesini kuş bakışı
inceledi. İnkaya’da bulunan tarihi
çınarı da ziyaret eden profesörler, bol
bol fotoğraf çekerek, Bursa yeşilini ve
mimarisini de kayıt altına aldılar.
kentli dergisi 37 www.skb.org.tr
“Ortak akıl ile ortak çözümler üretmeliyiz”
Söyleşi
Sağlıklı Kentler Birliği üyeliğine yeni katılan Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile ülke-
mizin ve kentlerimizin ortak sorunları,
SKB'nin bu sorunlara ürettiği çözüm
yolları ve yaşanabilir bir dünya için
atılması gereken adımlar hakkında çok
özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Kentler
büyüklüklerine ve bölgesel olarak ayrılsa
da sorunların hemen her yerde aynı
olduğuna dikkat çeken Tarsus Belediye
Başkanı Burhanettin Kocamaz, "Kentlerin
sağlıklı yapıya kavuşması için ortak akıl,
ortak tavır, ortak çözümler sunulmalı.
Uygulamalarda birliktelik sağlanmalı
ve sağlıksız kentleri sağlıklı hale getire-
bilmek için ortak mücadele sürdürülmeli.
Halkımız eğitilmeli, bilinçlendirilmeli ve
çözüm yolları konusunda toplumun
desteği mutlaka alınmalıdır" dedi.
� Sağlıklı kent size ilk olarak neyi hatırlatıyor?
Sağlıklı bir kentten anladığımız her
yönüyle alt yapısı tamamlanmış,
çevreye duyarlı, insanların hayat-
larını rahat bir çevrede sürdürdüğü,
imar planları tamamlanmış, kentsel
dönüşüm projeleri hazır ve uygu-
lanması yapılan, kentin tarihi ve kül-
türel değerleri korunmuş ve geleceğe
yönelik yatırım programları hazır, her
kesin huzur içerisinde yaşadığı ve
geleceğe güvenle baktığı bir kent
anlıyorum.
� SKB’nin faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sağlıklı Kentler Birliği yukarıda say-
dığım özelliklere ulaşmayı hedef-
leyen, birbirlerinin deneyimlerinden
faydalanmak gayesiyle bir araya
gelmiş yerel yönetimler topluluğu
olarak tanımlanabilir. Yaşadığımız
kent Tarsus’ ta her geçen gün gelişen,
kentleşme gayretlerini sürdüren ve
yaşayan insanların mahalli müşterek
ihtiyaçlarını yerine getirmek gayreti
gösteren bir kent olarak SKB ailesinde
iyi bir yer edinecektir diye ümit edi-
yoruz. Amacımız yaşam kalitemizi
yukarılara çekmektir.
� Sağlıklı kentler Birliği’ne hangi amaçlarla üye oldunuz?
Sağlıklı Kentler Birliği'ne üye olmadaki
gayemiz kendimizi ve kentimizi etüt
etmek, sağlıklı kent olabilme şartla-
rının neresinde olduğumuzu görmek
ve bu konuda yürütülecek çabalarda
Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz;
Başkan Kocamaz, kentleri sağlıklı hale getirebilmek için, "Halkımızı eğiterek bilinçlendirmeli ve çözüm yolları konusunda toplumun desteğini mutlaka almalıyız" dedi.
38 kentli dergisi
hem yer almak, hem de katkı koymak
düşüncesidir. Üye belediyelerimizin
bilgi, birikim ve tecrübelerinden yarar-
lanmak, bizlerin anlatacağı veya akta-
racağı konuları herkesle paylaşmaktır.
� Sağlıklı kentler üyesi olarak belediyenizin özellikle bu kapsamdaki projelerinden bahsedebilir misiniz?
Belediyemiz yıllardır geçmişle
gelecek arasında köprü olabilmenin
gayretini güdüyor. Kenti, geçmişini
inkara yeltenmeden geleceğe hazır-
lanıyor. Planlarını, programlarını ona
göre dizayn ediyor. Yeşil alanlarını her
geçen gün arttırıyor, spor alanlarını
geliştiriyor. Sağlıklı yaşam için her
türlü alt yapıyı hayata geçiriyor. Tarihi
ve kültürel değerlerini koruyor, resto-
rasyon çalışmalarını sürdürüyor. Kent
kimliği oluşturmak, kentte yaşayan-
ların barış, huzur ve güven içerisinde
yaşamlarını sürdürmeleri için gayret
gösteriyor.
� Sağlıklı kent olmanın sizce öncelikli koşulları nelerdir?
Sağlıklı bir kent olabilmenin en önemli
koşulu ; kentleşme ve planlı geliş-
medir. Yolların ve bulvarların düzen-
lenmiş olması, araç trafik sorununun
olmaması, insanların kolayca bir yerden
bir yere ulaşımının sağlanması, herkesin
mutlu ve huzurlu yaşaması, şikâyetlerin
asgariye indirilmiş olmasıdır.
� Belediyelerin görev alanları içerisinde yer alan faaliyetlerle, sağlıklı kent olmak için yapılanların arasında bir ayrım var mı?
Elbette her kentin kendine özgü
sorunları vardır. Kentlerin büyük-
lüğüne göre ihtiyaç duyduğu hizmet-
lerde farklı olabilir ya da bölgelere
göre farklı algılanabilir. Dolayısı ile
sağlıklı bir kent haline gelebilmenin
genel gerekleri birbirine benzese de
eksiklerin giderilmesi için gösterilen
çabalar da farklılıklar olabilir.
� Sizce önümüzdeki yıllarda kentleri bekleyen en önemli sorunlar neler olacak?
Burada göç, işsizlik, istihdam gibi
sorunları söylemek istemiyorum.
Ülkemizin en önemli sorunu ve
bunun çözümünü sizlerle pay-
laşmak istiyorum. Ülkemiz deprem
kuşağındadır. Zaman zaman
yaşanan sıkıntılar sağlıksız yapı-
ların yıkılmasına, can kaybına da
sebep olabilmektedir. Dolaysıyla
sağlıksız ve denetimsiz yapılar, yani
gecekondular her zaman tehlike
arz etmektedir. Bu durumda acil
önlemler almayı gerektirir. Bunun
da en önemli çözümü kentsel
dönüşüm çalışmalarıdır. Ayrıca terör
nedeniyle yaşanan yoğun iç göç,
ekonomik nedenler ve özellikle de
istihdam sıkıntısı insanları bir çok
yanlışa da sürüklemektedir. Bence sadece Tarsus'un değil tüm kentleri-mizin ve ülkemizin en büyük sorunu depremdir.
� Şehirlerin sağlığını etkileyen faktörleri önem derecesine göre sıralamanız gerekse ilk beşe hangilerini koyardınız?
Elbette deprem önceliğimiz olmalı ve bu konuda sorun olan gecekon-dulaşmayı önlemeliyiz. Daha sonra ise kentlerin en büyük sorunları bizce alt yapı, sağlıksız yapılaşma, işsizlik ve istihdam sıkıntısı ile göç nedeniyle oluşan kültürel farklılıklar ve uyum-suzlukları sıralayabiliriz.
� Son olarak belediyenizin çalışmaları hakkında bizlerle paylaşmak istediğiniz konuları öğrenmek isteriz.
Kentlerin sağlıklı yapıya kavuşması için ortak akıl, ortak tavır, ortak çözümler sunulmalı. Uygulamalarda birliktelik sağlanmalı ve sağlıksız kentleri düzeltmek ve sağlıklı hale getirebilmek için ortak mücadele sür-dürmeli insanlar eğitilmeli, bilinçlen-dirilmeli ve çözüm yolları konusunda toplumun desteği mutlaka alınma-lıdır. Kentlerimiz büyüklüklerine ve bölgelerine göre farklılıklar gösterse de sorunlar ve çözüm yolları hemen hemen her yerde aynıdır. İşte bizlerde bu sorunları paylaşarak ortak akıl ile çözümler üretmek istiyoruz.
"Kentlerin sağlıklı yapıya kavuşması için ortak akıl, ortak tavır, ortak çözümler sunulmalı. ''
kentli dergisi 39 www.skb.org.tr
Urla Belediye Başkanı M. Selçuk Karaosmanoğlu;
“Urla, alternatif bir yaşam kenti olma yolunda”
B aşkan Selçuk Karaosmanoğlu, Anadolu gibi geniş bir kültür mozaiğine sahip olan Urla'nın verimli toprakları, denizi,
güneşi ve eşsiz doğasıyla alternatif bir yaşam
kenti olduğunu belirtti. Kısa ve kalın saplı çekici
andıran bir yarımada üzerine kurulan ve 8500
yıllık tarihe sahip olan Urla; denizi, doğası ve
temiz havasıyla Ege'nin inci kentlerinin başında
geliyor. Anadolu gibi geniş bir kültür mozaiğine
sahip olan Urla'nın bugünü ve gelecek için düş-
lediği rüyayı , Ege'nin mistik bir sahil kasabası
olan Urla'nın sağlıklı kent olma yolundaki
çalışmalarını Urla Belediye Başkanı M. Selçuk
Karaosmanoğlu'ndan dinledik.
� Sağlıklı kent dendiğinde aklınıza ne geliyor?
Bir köyde, bir mahalle veya ilçede de yahut bir başkentte, bir metropolde de istenen temel kri-terler var. Bu temel kriterlere ilave olarak her yer-leşmenin karakterine özgü sorun ve istekleri de var. Bir kent her ikisine de cevap verebilmeli ki yaşayanı da çalışanı da mutluluk duyabilsin. Oradan taşınıp başka diyarlara gitmek iste-mesin. Hem geçinsin hem de sağlıkla yaşaya-bilsin. Oraya ziyarete gelenler, oradan gelip geçenler de “ne güzel bir yer” diyebilsin. Hatta bu güzellik tabii olsun ki sanata ilham verebilsin. Çözümleri yaratıcı olsun ki bilimle yaşayabilsin. Sağlıklı bir yerde, sağlıklı bir kentte insanlar ve onların o yerlere bıraktığı izler çocukları tara-fından her zaman kucaklanır. Bu çocuklar keşke diyen yetişkinler olmazlar. Onların o kenti daha yaşanır kılması için katacağı yenilikler de olur. Buna imkan tanır sağlıklı kent; çünkü dinamik yapısını korumuştur. Sağlıklı kent demek; ideal kent demek, yaşam kalitesinden memnuniyet duyulan kent demek. Şehirciliği de, halk sağ-lığını da ,çevreciliği de, yönetişimi de iyi uygu-layabilen kent demek. Hayatta ne varsa denge-siyle kendinde var eden kent demek. İnsanların refah içinde, güvenli bir ortamda, sağlıklı yaşa-masını sağlayan kent demek. Demek ki sağlıklı bir kent, sağlıklı bir toplum, sağlıklı bir insan ve onun için her şey demek.
� Sağlıklı Kentler Birliği’ne üye olurken birliğin uluslararası bir ağın parçası olması sizin kararınızda etkili oldu mu?
Üyeliği değerlendirirken bunu da göz önüne aldık. Birliğin faaliyetleri ilçelerimiz, illerimizle sınırlı değil. Ülke sınırlarının dışında da bir yerel dünya var. Onunla ve kentlerin deneyimleriyle buluşmak fikri bizleri heyecanlandırdı. Urla gibi
Söyleşi
40 kentli dergisi
Urla Belediyesi İzmir
sakin ve bakir bir ilçenin bu nadide
özellikleri nedeniyle ve üstelik met-
ropol bir kente yakın olmasından kay-
naklı yaşadığı kentsel bir baskı da söz
konusu. Bu baskı ile söz konusu olan
değişimi yönetmemizde SKB faaliyet-
lerinin bizlere ışık tutacağına inanı-
yoruz. Birliğimizin misyon ve faaliyet-
lerinin, yapacaklarımız için sağlıklı bir
çerçeve çizeceğine inanıyoruz. İnsan
hayatı da kentin hayatı da bizim için
değerli. Birlik, bu değeri vurgula-
mamız için bize zemin ve güç sağla-
yacak inancındayız. Sağlıklı bir kent,
sağlıklı bir toplum ve onun için her
şey demekse, bizler de bunun için
görevdeyiz. Olduğumuz yerlere bunu
sağlayabilmek için…
Diyor ki Nobel Edebiyat Ödüllü Urlalı
şair Seferis;
“Nasıl ki kalkar, doğup büyüdüğün
şehre gidersin bir gece.
Ve bakarsın temelinden yıkılıp yeniden
kurulmuş o şehir .
Ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları
Onları yeniden bulmanın umudu
içinde...”
Yaşamı yıkmadan yaşamlar yapa-
bilmek için ufkumuzu genişletmemiz,
Urla’ya dışarıdan da bakabilmemiz
gerekiyordu. Bunu yapabilmek ve
yaptıklarımızı paylaşabilmek adına
üyeliği değerlendirdik. Birlik’te, hep
birlikte yerel bir ağ yaratılmasında
katkımız olmasını amaçlıyoruz.
� Urla’yı SKB içerisinde aktif bir üye olarak görecek miyiz?
Yaşadığımız olumlu olumsuz dene-
yimlerimizi Sağlıklı Kentler Birliği
zemininde diğer kentlerle de pay-
laşabilmek, ilçemize olduğu kadar
diğer belediyelere de fayda sağlaya-
bilmek bizleri son derece mutlu eder.
SKB ile birlikte oluşturulacak yeni viz-
yonlarda iz bırakabilmek de öyle…
Yurt dışı paylaşımlarda kendimizi en
iyi şekilde ifade etmek isteriz. Burada
yaşananı orada anlatabilmek isteriz.
Kaldı ki orada yaşananı da halkımıza,
kentimizde yaşayanlara anlatmak ve
dünyadaki yereli kendi ilçemize taşı-
yabilmek de isteriz. Urla Belediyesi,
Sağlıklı Kentler Birliği’nin aktif bir
üyesi olmak arzusu ile tüm projelerde
yer alacaktır.
� Sağlıklı kentler üyesi olarak belediyenizin özellikle bu kapsamdaki projelerinden bahsedebilir misiniz?
Burada sözünü edebileceğimiz birçok
proje diğer yerel yönetimlerimizin de
gerçekleştirdiği projeler. Nitekim aynı
mevzuat ve aynı özlemle çalışıyoruz.
Ancak Urla’nın kendi içindeki değişimi
kentli dergisi 41 www.skb.org.tr
Urla Belediyesi İzmir
yansıtacak nitelikte öne çıkan bir kaç
kent sağlığı projemizi anmak isterim.
Urla, alternatif bir yaşam kenti olma
talebinde. Urlalılar, Urla’ya yerle-
şenler sanatın, sanatçının burada var
olmasını arzuluyor. Bizler de kenti-
mizin sorumluluğunu duyarak eli-
mizden geldiğince onlara deste-
ğimizi sunuyoruz. Kent bünyesinin
istekleri, sağlığı için de önemlidir diye
düşünüyoruz.
� Sizce önümüzdeki yıllarda kentleri bekleyen en önemli sorunlar neler olacak?
Yerel yönetimler için çağdaş ve sağ-
lıklı yapıların kurulamaması. Enerji,
gıda ve su, yerleşme, iş, ulaşım, ile-
tişim, sağlık ve teknoloji gibi konu-
larda güvenlik, erişim, paylaşım, kul-
lanım, dönüşüm ve yeterlilik gibi
hususlara ilişkin yereldeki ve mer-
kezdeki plansızlık ve koordinas-
yonsuzluk. İnsan, toplum, kent ve
yerel için bütünleşik hareket etme
iradesi gösterilememesi, dünyaya ve
geleceğe etkilerin göz ardı edilmesi.
Hem nüfus ve demografik nedenlere
bağlı hem diğer karar ve mekaniz-
maların yaratacağı eşitsizlik ve yok-
sulluklar. Kendine özgülükle değil,
özenmeyle veya zorunluluk duyarak
yapılacak girişimler, alınacak kararlar.
� Şehirlerin sağlığını etkileyen
faktörleri önem derecesine göre sıralamanız gerekse ilk beşe hangilerini koyardınız?
1) Çalışmaların temelini atan
veri ve bilgilerde yetersizlik,
uyumsuzluk ve yokluklar.
2) Sağlık-planlama
entegrasyonunda, koordineli
çalışmalarda, mevzuat birliği,
yeterliliğinde olumsuzluklar.
3) Bilgilenme, bilinçlenmede,
organizasyon ve yönetişimde
kurum kuruluşlardaki sorunlar
ve halka yansımaları.
4) Kentsel ve çevresel eşitsizlikler.
� Sanatın ve sanatçının yanında olan Urla Belediyesi'nin bu alandaki örnek çalışmalarını anlatır mısınız?
Sivil inisiyatif ile gerçekleşen Sanat
Sokağı ve burada yapılmak iste-
nenlere, örneğin Sanat Geceleri’ne,
Antika Pazarı’na destek veriyoruz.
Sanat Sokağı için trafik düzenle-
meleri, sokağın yaya yolu olması için
çalışmalarımız devam ediyor. Sanat
Sokağı’ndaki oluşumun İskele Mahal-
lemizde, Yorgo Seferis Sokak’taki Urla
Seferis Sanat Günleri’ni de aynı hassa-
siyetle desteklemekteyiz. Urla’da, res-
torasyon çalışmalarıyla bir çok yapı
koruma altına alındı. Eski Tamirhane
Binası da bunlardan biridir. Burada,
cumartesileri açılan Kadın Üretici
Pazarını desteklemekteyiz. Bu pazar,
ilçe kadınlarının ev üretimlerinin
meraklısına ulaşmasını sağlıyor.
Ancak Eski Tamirhane Binamız, Urla
etkinliklerimiz için alternatif mekanla-
rımızdan biri olduğu kadar İzmir’deki
etkinliklerin de ev sahipliği için
değerlendirilmeyi beklemekte. Bu
yıl Atatürk Kültür Merkezi’ni hizmete
aldık; Kültür Merkezimiz, eski itfaiye
binası olan yapının restorasyon çalış-
malarıyla kazanıldı. Bir kentin sağ-
lığının temellendiğini konulardan
sanat için mekanlar kazandırmak,
imkanlar sunmak bizim için önemli.
Bunu yaparken kent mimarisinin
izlerini canlandırmaksa ayrı bir mut-
luluk. Açık alanları kullanarak sanatın
kapalı mekanlara hapsolmasına son
veren Toprak Sahne Tiyatro Festivali
ise amatör sanatla el ele yürüdü-
ğümüz çalışmalardan sadece biri.
� Kentin tarihine ışık tutan çalışmalarınız da olduğunu biliyoruz. Biraz bahseder misiniz?
Kent tarihine ışık tutan arkeolojik
kazılara belediyemiz ilk günden beri
gönülden destek olmakta. 8500
yıllık kent geçmişinin gün ışığına
kavuşması için her türlü gayreti gös-
teriyoruz. Urla Anadolu gibi adeta bir
kültür mozaiğine sahip. Türkiye’deki
ilk Arkeopark Projesi ilçemizde gövde
bulacak. Protokolü, Ankara Üniver-
sitesi ile 2010 yılında imzalandı. Sualtı
arkeolojisi ve deneysel arkeoloji çalış-
maları da ilçemizde yürütülmektedir.
Yaklaşık 2600 yıldır düzenlenen Bağ-
bozumu Şenlikleri’ni sürdürmek-
teyiz. Urlamızın kadim ürünleri olan
zeytinyağı ve şarap için sempozyum
ve etkinlikler de diğer sağlıklı proje-
lerimizden. Zeytinyağının ilçe tari-
hindeki değeri, Anadolu’daki en eski
zeytinyağı işliğinin burada olmasıyla
kanıtlanıyor elbet. Ama ürün olarak
zeytin ve zeytinyağının insan sağ-
42 kentli dergisi
Söyleşi
lığına etkileri ayrıca biliniyor ve sağlık
alanındaki araştırmalarda ele alınıyor.
� Fastfood”a yani sağlıksız tüketime, hızlı yemeğe karşıt olarak tüm dünyada yaygınlaşan yavaş yeme, keyifli sağlıklı yeme olarak tanımlayabileceğimiz "Slowfood Hareketi"nin Türkiye'de öncülerindensiniz. Bu nasıl gelişti?
Ekolojik zenginlik olarak zeytin ve
üzüm ile birlikte yeme içme kültü-
rümüzde belirleyici yöre otlarından
bahsetmeliyiz. İnsan sağlığında bes-
lenmenin ve beslenme alışkanlık-
larının yeri herkesçe bilinmektedir.
Slowfood Hareketi sivil inisiyatif ile
başladığından bugüne belediye-
mizin desteğini almıştır. Her bahar,
Mart Dokuzu Etkinliği yapılmaktadır.
Yarımada Tohum Takas Şenliği sür-
dürülmeye değer sağlık projelerimiz
arasında. Sağlıklı nesiller için sağlıklı
gıda ürünlerinin olması gerekiyor.
İnsan sağlığı, toplum sağlığı denince
olmazsa olmaz spor için muh-
telif destek faaliyetlerimizle birlikte
Yarımada Oyunlarımızın sürdürülmesi
de diğer sağlıklı projelerimizden. Yine
İzmir Açık Su Yüzme Şampiyonası’nın
ilçemizde düzenlenmesini; çocukla-
rımıza deniz sevgisi aşılamak, onları
deniz sporlarına teşvik etmek ve
denizleri korumak amaçlı Denizci
Çocuk Şenliği’ni önemsiyoruz.
Amatör balıkçılık ilçemize günü-
birlik çekim yaratan unsurlardandır.
Amatör Balıkçılık ve Deniz Şenli-
ğimiz de denizin ve denizin sunduk-
larının önemi hakkında farkındalığı
artırmak amaçlanmaktadır. Kent
sağlığı bakımından denizlerimizin
sağlığı hakkında çalışmak öncelikle-
rimiz arasındadır.
� Deniz kenti olan Urla, denizi yeterince verimli olarak kullanabiliyor mu?
Biliyorsunuz, Urla, adını verdiği yarı-
madada geçiş noktasıdır. Hem kuzey
hem de güney denizi vardır. Yarı-
madanın en dar kısmı ilçemiz sınır-
larındadır. Kente şehir planlarında
yön veren deniz özelliği gibi koruma
amaçlı alanların varlığı söz konu-
sudur. Yine depremselliğin imar ve
şehircilik çalışmalarımızı belirlediğini,
yatay yapılaşmadan ödün verilme-diğini söylemeliyiz. Sanat, arkeoloji, ekoloji, deniz ve yarımada... Özetle, şu beş “Kent Sağlığı Proje Konusu” söz konusudur. SKB üyeliğimizle bir-likte bunlara hem eklemlenecek hem eklenecek yeni projelerimizin çalış-malarına şimdiden başladığımızı ifade etmek isterim.
� Son olarak Urla ilçemizin ismi nereden geldiğini sormak isteriz.
İlçenin ismini nereden aldığına dair çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Halk dilinde Latince ve Rumca bataklık-sazlık anlamına gelen “Vurla” kelime-sinden ve Osmanlı Padişahı Mehmet Çelebi’nin komutanlarından İbrahim Bey'in sefere çıkarken kendisine “Uğurola”, “Uğurlu geldi” demesinden üretildiği söylenmektedir. Ayrıca Ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin Seyahatna-mesinde şehrin Kıdafe Kralı'nın kızı “Ulice” tarafından kurulduğu ve şehre “Urli” adının verildiği zamanla halk dilinde değişerek “Urla” dendiği bazı belgelerde yer almaktadır. Urla Bele-diyemizin Sağlıklı Kentler Birliği'ne de "Uğurlu" geleceğine inanıyorum.
� Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz.
Urla olarak başta birlik üyelerimizin başkan ve koordinatörleri olmak üzere tüm vatandaşlarımızı tarihi, doğal güzelliği, denizi, zeytini ve üzü-müyle ünlü bu şirin kente Urla'ya hepinizi bekleriyoruz.
kentli dergisi 43 www.skb.org.tr
Doç. Dr. A.Senem Deviren (İTÜ Mimarlık Fakültesi)
Pınar Çağlın
Ali Seifloo
Başak Özer
Yağmur Kutlar
Nurgül Yardım
Hilal Özdemir
Jasmina Dizdarević (Çeviri: Doç. Dr. A.Senem Deviren)
2 0. yüzyıl dünya genelinde sana-yileşmenin yayıldığı, nüfusun kentlerde toplandığı ve kent-
lerin hızlı büyümesi sonucu met-
ropol alanlarının oluştuğu bir dönem
olarak kendini göstermiştir. Bu hızlı
kentleşme ile birlikte kent ve kır
ayrımı keskinleşmiş, kentsel kulla-
nımlar ile kırsal kullanımlar ayrışmıştır.
Günümüzde tarım tamamen kırsal
alanlarda yapılan bir faaliyet olarak
kalmış ve kent içerisinde mevcut
tarım alanı neredeyse yok denecek
kadar azalmıştır. Hızlı büyüme
sonucu etraflarındaki tarım alan-
larını da yok etmeye başlayan kentler
kendi tükettikleri besinleri ürete-
meyen, dışa bağımlı yerler haline
gelmişlerdir. Bu süreç dünyanın en
hızlı büyüyen kentlerinden biri olan
İstanbul’da da kendini çok net bir
biçimde göstermiştir.
Gelişmiş ülkelerde kentsel tarım
hem kentleşmenin olumsuz etki-
lerini azaltmak, kentli toplumunun
rekreasyon ihtiyacını gidermek hem
de giderek artmakta olan organik
tarım ürünlerine olan ihtiyacı kar-
şılamak için giderek önem kazan-
makta ve başarılı uygulamaları görül-
mektedir. Öte yandan, gelişmekte
olan toplumlarda kentsel tarım fakir-
likle mücadele ve temel gıda ürün-
lerine ulaşılabilirliği arttırma aracı
olarak görülmektedir. İstanbul’da
da ekolojik beslenmeye artan ilgi
ve yüksek yoğunluklu yapılaşmanın
olumsuz sonuçların görülmesi ile bir-
likte kentsel tarım tartışılan bir konu
olmaya başlamıştır.
Yapılan araştırma İstanbul’da Tarihi
Yarımada üzerine odaklanmakta ve
geçmişten günümüze kent içi tarım
alanlarının dönüşümünü ortaya çıkar-
maktadır. Kentsel tarımın tartışıldığı
bu ortamda tarihsel sürece tanıklık
etmenin gelecekte atılacak adımlar
için yol gösterici olacağı düşünül-
müştür. Çalışma tarihsel sürece
tanıklık etmenin yanında, günü-
müzde tarihsel bağlardan kopuk ger-
çekleşen kentsel arazi kullanımlarını
sorgulamayı da amaçlamaktadır.
(Şekil 1)
Kentsel tarım potansiyeli:İstanbul ve Saraybosna
Bilimsel Bakış
Şekil 1. Araştırmada kullanılan eski İstanbul haritalarından örnekler
44 kentli dergisi
Çalışmada İstanbul haritaları ince-
lenerek Tarihi Yarımada içerisinde
öne çıkan üç bölge olan Topkapı,
Yenikapı ve Yedikule bölgeleri detaylı
olarak incelenmiş, özellikle Cumhu-
riyet Dönemi kent politikalarının bu
bölgeler üzerindeki yansımaları ve
buna bağlı olarak bahçe ve bostan
alanlarının istikrarlı yok oluşu ortaya
çıkarılmıştır.
Kentsel tarım alanlarının dağılımı
İstanbul için arazi kullanımını net
olarak algılayabildiğimiz haritalar
ağırlıklı olarak 19.yy’ın başlarından iti-
baren yapılmaya başlanmıştır. Daha
öncesinde ise 1882 Ayverdi harita-
larında bostan alanlarının ayrıntılı
işlendiği görülmektedir. Bu alanları
ortaya çıkardığımızda tarihi yarımada
içerisinde irili ufaklı pek çok bostan
alanının bulunduğu ve bunların Top-
kapı-Yenikapı istikametinde ve Top-
kapı-Yedikule istikametinde hem
surlar boyunca hem de Çukurbostan
doğrultusunda süreklilik gösterdiği
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Kocamus-
tafapaşa merkezinden Samatya’ya
kadar olan kısım da çayır olarak gös-
terilmiştir (1925, Mamboury).
Haritalar incelendiğinde 60’lı yıllara
kadar surların dışında kalan alan-
ların neredeyse tamamen kırsal özel-
likte olduğu görülmektedir. Bununla
birlikte surların dışında kalan bostan
kullanımlarının surların içine dogru
uzandığı göze çarpmaktadır. Surların
hemen dışında kalan Bayrampaşa
Bostanı surun içinde Topkapi-Edir-
nekapi arasına uzanmaktadır. Ayni
şekilde Yedikule, Belgrad Kapı ve
Silivrikapı boyunda surun her iki
tarafının bostanlarla kaplı olduğu
görülmektedir.
Bir başka özellik tüm Tarihi Yarımada
içerisindeki eski sarnıçların yüzey-
lerinin bostan olarak kullanılma-
sıdır. 1951 Mamboury haritasında
adı Citerne de Mocius diye geçen
Şehremini’deki Çukur Bostan bun-
ların en göze çarpanlarından olup
bugün üzerinde TEGV Eğitim Parkı
bulunmaktadır. Yine bugün üze-
rinde Karagümrük Spor Tesisi olan
Citerne Aelius ve bugün Balat’ta
Çukurbostan Parkı olan Citerne Aspar
bunlara örnek olarak verilebilir (1951,
Mamboury).
1924 tarihli Necip Bey haritala-
rında tüm çayır ve bostan alanla-
rının ayrıntılı işlendiği görülmektedir.
Üstelik yol isimlerinin de ayrıntılı
işlendiği harita, bostanların isimle-
rinin etraflarındaki yol isimlerine yan-
sıdığını ortaya koymaktadır. Bugünkü
İstanbul yol isimlerine bakıldığında
bunların büyük bir kısmının hala kul-
lanıldığı izlenebilmektedir.
Yedikule
Surların güneyinde Yedikule’den baş-
layarak Bagdat kapi ve Silivri Kapi’ya
kadar uzanan alan en belirgin bostan
kullanımının görüldüğü alanlardan
biridir. (Şekil 2) Bu alan bazı haritalarda
Buca Bağı olarak geçmekte (1914,
Debes), Yedikule’den başlayan Hacı
Piri Caddesi boyunca devam etmekte
ve yer yer kentsel dokunun içine karı-
şarak kuzeyde Silivri Kapı önündeki
Ağa Çayırı ile birleşmektedir (1921,
Hausley). Ayrıca Marmara Denizi kıyı-
sındaki Gazhane’nin batısında kalan
burun da bostan alanı olarak görül-
mektedir. Bugünkü durumuna bakıl-
dığında Ağa Çayırı’nın üzerinde
Fatih Sitesi ve Belgrad Kapı hiza-
sında Atılgan Sitesi gibi hem alanın
tarihsel arazi kullanımına hem de
çevresindeki yapı karakterine uygun
olmayan konut alanları inşa edilmiştir.
Gazhanenin etrafı ise depo olarak kul-
lanılmaktadır. Yine de bu alan Tarihi
Yarımada’nın içerisinde küçük de olsa
bostan alanlarının özellikle sur kıyısı
boyunca bugün hala görülebildiği
nadir noktalardan birisidir.
Topkapı
Edirnekapı-Topkapı arası bostan kul-
lanımının yoğunlaştığı bir başka
bölge özeliğindedir. (Şekil 3) Hari-
talarda adı Lykos diye geçen bugün
izine bile rastlanamayan Bayrampaşa
Deresi’nin (1958, Mamboury) etrafı
bahçe ve çayır alanları ile kaplıdır.
Derenin İstanbul’un 1422 tarihli
bilinen en eski haritasından itibaren
Yenikapı’dan Marmaraya Döküldüğü
net olarak okunmakta (1422, Buon-
delmonte), 18.yy’da yine Aksaray
üzerinden geçtiği takip edilebil-
mekte (1786, Kauffer), 20yy’ın baş-
larına gelindiğinde ise ancak Atik
Ali Paşa’ya kadar uzanmakta olduğu
görülmektedir.
Yine aynı bölgede Vatan Caddesi’nin
devamı olan oldukça geniş alan
Kemal Bağı olarak geçmektedir
(1934, Ergin). Kemal Bagi daha eski
dönemlerde Yeni Bahçe olarak da
geçmekte ve Lykus deresi de Yeni
Bahçe Deresi olarak anılmakta
(1882, Stolpe), sonraki dönemlerde
ise Sarmacık da denilen bugünkü
Sulukule’nin güneyinde bulunmak-
tadır (1914, Debes). Bugünkü adı Bez-
mialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi
olan Valide Hastanesi’nin çevresinde
de aynı şekilde geniş bostan alanları
okunabilmektedir.
Bölgedeki bostan alanlarınn bugünkü
kullanımına bakıldığında eski dere
yatağı boyunca Vatan Caddesi’nin
açılmasıyla birlikte yapılaşmaya baş-
lamış, uyumsuz konut yapılarının
yanında İGDAŞ Bölge Müdürlüğü,
Fatih Adliyesi, İBB Lojmanları, İl Özel
İdaresi, Akgün Otel gibi kullanımlar
oluşmuştur. Valide Hastanesi’nin
önündeki bostan alanının bir kısmı ise
bugün park olarak kullanılmaktadır.
Bilimsel Bakış
kentli dergisi 45 www.skb.org.tr
Yenikapı
Yenikapı bölgesi en eski harita-lardan başlayarak çok yakın tarihe kadar Langa Bostanı olarak geçmek-tedir. (Şekil 4) Alan kuzeyde bugünkü adı aynı olan Küçük Langa Caddesi ile sınırlanmaktadır (1921, Hausley). Kimi haritalarda bostan alanının sahil şeridi boyunca Samatya’ya kadar uzandığı gösterilmiştir (1882, Stolpe; 1852, Moltke). Keneddy sahil yolunun inşasıyla birlikte kıyı çizgisi değişmiş ve alan üzerinde en belirgin değişiklik ortaya çıkmıştır. Bugün alanın güneyi İSKİ Su Arıtma Tesisi, İstanbul Büyük-şehir Spor Kulübü Tesisi, kuzeyi Küçük Langa Sanayi Sitesi olarak kullanıl-makta, doğusunda ise Theodosius Liman kazıları yapılmaktadır.
Çalışmada son olarak 1946, 1966, 1982 ve 2011 hava fotoğraflarından yararlanılarak her üç alanın zaman içerisindeki değişimi gözlemlen-miştir. Hava fotoğrafları incelendi-ğinde 1946’da bostanların kapladığı alanlar net olarak okunabilmektedir. 1966’ya gelindiğinde Yedikule çevresi aynı kalmış, Marmara sahilinin doldu-rularak Kennedy Caddesi’nin açılması ile Yenikapı’nın bazı bölumlerinde yapılaşma başlamış, Topkapı da ise Vatan ve Millet Caddelerinin inşasıyla birlikte bostan alanları büyük ölçüde tahrip olmuştur. 1982 hava fotoğra-fında Topkapı’da bostanlar tamamen yok olmuş ve alan hemen hemen bugünkü görünümünü almıştır. 1982’de Yenikapı’nın küçük de olsa bazı bölümlerinde hala bostan alan-larının kaldığı, Yedikule çevresinde ise yer yer bazı değişikliklerle bir-likte bostan alanlarının kullanılmaya devam ettiği görülebilmektedir. 2011 yılına bakıldığında ise tarihi yarımada içerisinde küçük de olsa bostan-ların görülebildiği tek alan Yedikule bölgesidir.
Kentsel Tarım ve Haliç: Balat Örneği
Kentler; tarım dışı sektörün ağır-
lıkta olduğu ama bir yandan da
tarımsal üretimin dağıtım ve kontrol
merkezi olup, belirli bir uzmanlaşma
düzeyinde, nüfus büyüklüğü ve
yoğunluğu kırsala oranla daha fazla
olan ve heterojen bir yapıya sahip
(mekansal, sosyal, ekonomik vs.) yer-
leşim birimi olarak tanımlanabilir.
Özellikle endüstri sonrası kentlere
baktığımızda; kır-kent sınırlarının
keskinleştiği, tarımsal üretimin kent
çevresinden giderek itildiği, kırsal
odaklı bir üretime dayanan ekonomi
ve temel gıda ihtiyacının karşılanma
durumunun katlanarak arttığı bir
tablo karşımıza çıkmaktadır.
Kentsel tarım; bireysel gruplar veya
bireyler için, işgücü ve gelir oluş-
turmak, atık suları ve katı atıkları
yeniden dönüştürerek çevresel sağ-
lığın kazanılmasına yardımcı olmak,
nüfus gruplarının beslenmesini geliş-
tirmek için, kent içinde, kentsel çeper-
lerde; tarımsal ürün, hayvan çiftliği,
ormancılık ve suya dayalı besin üre-
timlerinin sağlanmasıdır. Mwangi
ve Fooken (1996), devlet tarafından
planlanmayan ve kontrol edilmeyen
bir aktivite olarak tanımlamıştır.
2007’de 3.3 milyar olan dünya
nüfusun 2060 de ikiye katlanarak 6.4
milyar olması beklenmektedir. Bu
nüfus artışıyla birlikte 2030 yılında
nüfusun % 60’ı kentlerde yaşıyor
olacağı tahmin edilmektedir. Bütün
bu tahminler ve göstergeler ışığında,
kentlerin dünya yüzölçümünün %
2’sini kaplarken kaynakların % 75’ini
tüketmekte olmaları durumu kentte
üretken alanların ihtiyacını daha
da belirgin hale getirmektedir. 800
milyon kişi kentte gıda üretmek-
tedir. 200 milyon kişi kentsel tarımla
ürettikleri ürünleri kentsel pazara
sunmaktadır, bunun dışında kentte
yaşayıp üreten 200 milyon kişi ürün
takası veya ürün fazlası satımıyla
uğraşmaktadır.
Tarihi Yarımada’nın Haliç sınırı ve kara surları arasında kalan Fener Balat Bölgesi, tarihsel ve kültürel olarak zengin bir mirasa sahiptir. Kentin bir çok tarihi yerleşimi gibi bu bölge de İstanbul’un 1950 sonrası yaşadığı olumsuz kentsel gelişme sürecinde fiziksel ve sosyal olarak köhnemeye yüz tutmuş alanlardan biri haline gelmiştir.
Haliç
Haliç, Boğaziçi’nden uzanan 8km kadar içeri uzanan bir sahil şerididir. Haliç; doğal bir liman ve 2600 yıllık geçmişinden farklı sosyo-kültürel nüfus gruplarının yaşadığı bir bölge olmuştur. Tarihsel olarak gelişimine baktığımızda temel olarak Bizans, Osmanlı, Cumhuriyet ve 80 sonrası olarak, 4 dönemde inceleyebiliriz.
Bizans İmparatorluğu
Bu dönemde, liman olarak önemli bir ticaret merkezi özelliğindeki Haliç; doğal bir rezerv, geçiş bölgesi olarak çok kültürlü bir yapıdadır. Alman, Yahudi, Mısırlı ve Persli tüccarların evi olan Haliç, sahilde yoğun bir ticari aktivite alanı olarak ortaya çıkarken, iç bölgelerde geniş yeşil alanlar, bos-tanlar bulunmaktadır.
Osmanlı Dönemi
İstanbul’un fethinden sonra, nüfusun sosyo-kültürel çeşitliliği sürerken, ticaret merkezi, ana liman olarak işlemeye devam etmiştir. Bir yandan ilk endüstriyel oluşumlar bu bölgeye yerleşmeye başlamış olup, gemi inşaatları başlamıştır. Rumlar Fener’de, Yahudiler Balat’ta, İtalyanlar Bahçekapı’da, Müslümanlar Eyüp’te yaşamaktaydılar.
Cumhuriyet
Osmanlı döneminden sonra ilk
Bilimsel Bakış
46 kentli dergisi
endüstriyel oluşumlar gelişimlerini
sürdürerek hızlı bir gelişme göster-
miştir. Bu gelişmelerle birlikte Haliç’te
ciddi bir kirlilik problemi baş göster-
miştir. Özellikle 1940’lardan sonra
endüstrinin yarattığı kirlilik sebebiyle,
bu bölge yaşanmak istenmeyen bir
yerleşim yeri haline gelmiştir.
1980 sonrası
Endüstriyel mirasın yıkımı ve kentsel
dönüşümle başlayan süreci takiben,
sosyo-ekonomik bir değişim gözlen-
miştir. Kırdan başlayan göç dalgası,
prestijini ve yaşanabilirliğini yitiren bu
bölgede farklı sosyal grupları ikamet
etmesine sebep olmuştur. Günü-
müzde de hala dönüşüm tehdidi
altında olan bu bölge Cumhuriyet’le
başlayan dönemden itibaren eskime
sürecine hızla girmiştir.
Fener-Balat Bölgesi’nde kentsel tarım olanakları
1950 sonrası İstanbul’un aldığı
göçten nasibini alan Haliç bölgesinde
değişen nüfus özellikleri, alanın geç-
mişten getirdiği özellikler, dönüşüm
sürecinin mekansal ve sosyal olarak
yarattığı tehditler kentsel tarımın
bu bölgede sorgulanması ve araş-
tırılması için temel çıkış noktalarını
oluşturmaktadır.
Kırdan göçle gelen nüfusun ağırlıkta
yaşadığı bu bölgenin kültürel çeşit-
liliği ve tarihsel süreçte geçirdiği
değişimlerle bugün maruz kalınan
dönüşümün etkisiyle, kentin içinde
üretken, yaşanabilir, sağlıklı bir yer-
leşim yaratılması araştırılmıştır. Balat;
kentsel tarıma ilişkin karakteristikleri
potansiyelleri üzerinde okunarak
irdelenmiştir.
Kırsal alışkanlıkları henüz taze olan
bir nüfusa sahip olan bölgede,
kendine yeterli ve üretken bir model
olarak kentsel tarım, hem sağlıklı gıda
temini, mahallelilik bilincinin oluştu-
rulması, hane ekonomisine katkı sağ-
laması yönünden Balat’ın iç potan-
siyelleriyle örtüşmektedir. Kentsel
mekanda varolan ara bölgeler, açık-
kamusal alanlar mekansal olarak
kentsel tarım olanağı olarak görül-
müştür. Hane bazlı üretim, kent bah-
çeciliği, atık yönetimi, su hasadı vb.
yöntemler bu yerleşimde sivil giri-
şimler yoluyla oluşturulabileceği gibi,
hem de yerel yönetime dönüşüm
alternatifi olarak sunulabilecek bir
model oluşturabilir.
• Küçük çaplı tarımsal üretim,
• Yerel pazar oluşturulması,
• Sosyal merkez yaratılması,
• Terk edilmiş ve yapılar arası kalmış
açık alanların kentsel mekan
olarak yeniden kurgulanması,
• Deniz kenarında kent parkının
yeniden tanımlanması gibi…
• Bu model bağlamında Haliç’in
kentsel tarım potansiyeli;
• Balkon bahçeciliği,
• Endüstriyel yapıların ortak
alan-sosyal merkez olarak
yeniden değerlendirilmesi,
• Yerel Pazar ve ekonominin
yaratılması,
• Parçacıl açık alanların kompost
yapımı ve bahçecilikle
değerlendirilmesi,
• Mahalleli için ortak
alanlar yaratılması,
• Kamusal kent bahçelerinin
oluşturulması,
• Çocuklara sağlıklı ve yaratıcı
oyun alanları sağlanması,
• Eğitimlerle ev kadınları, işsiz
gençlere kazandırılacak becerilerle
iş sağlanması ile değerlendirilebilir.
Bilimsel Bakış
kentli dergisi 47 www.skb.org.tr
Sonuç
Kentsel tarım, bilinen ve alışık oldu-ğumuz tarım tanımları ile çelişmekte fakat günümüzde kent-kır ayrış-masına karşı bütünleşmeyi sağla-yacak bir çözüm sunmaktadır. Bunun yanı sıra kentsel tarım ekolojik, sosyal, toplumsal, ekonomik ve sağlık ile ilgili oldukça etkin çözümler sunabilmek-tedir. Kentlerin daha yaşanabilir ve kendine yeter olması için oldukça uygulanabilir yöntemler önermek-tedir. Fener-Balat Bölgesi bu bağ-lamda dönüşüm tehdidi altında olması, göçle gelen kırsal nüfusu barındırması ve kentsel morfolojisi ile kentsel tarım olanaklarının değerlen-dirilebileceği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.
Boğaziçi : Kentsel Yaşam ve Köprüler
Çalışmanın ana teması Boğaziçi’nde yer alan kentsel tarım alanlarının ince-lenmesidir. Bu durumun çerçevesini çizmek için Boğaziçi üzerinden köprü ayakların ve onların etkileşim alan-larına değinilmiştir. Metodoloji olarak ölçekler arası geçiş kullanılmıştır. Tercih edilen yaklaşma durumu özel-likle köprüler ve onların yakın çev-resini işaret eder. Bu yöntemle kentsel peyzajın her durumda mekânla olan ilişkisi üzerinden gidilerek en çok yaklaşılan alanla ilgili tespitler ortaya koyulmaktadır. Bu süreçte, bağ-lamın önemi kadar insanların kentsel tarıma bakış açısını görmenin önemi de yadsınamaz.“Fiziksel mekânları bir-birine bağlama işlevi olan köprüler, çeşitli bağlantı yollarının kesiştiği bir zihinsel karşılık da inşa ederler. Böylece gerçek hayatta olduğu gibi zihin dünyasında da köprülerin bir-leştirici/ayrıştırıcı işlevleri izlenebilir. Bu bağlamda toplumsal/mekânsal sonuçları kadar İstanbul Boğazında inşa edilmiş iki köprü üzerine üretilen
dile bakmak oldukça ilgi çekicidir.” (Aslan, Şükrü., “Birleştiren ve ayrıştıran işlevleriyle İstanbul’da boğaz köprü-lerinin toplumsal dili”, İ.Ü.Siyasal Bil-giler Fakültesi Dergisi No:44., 107)
X 1: Asya ve Avrupayı ayıran coğrafi bir ayrım olarak, Boğaziçi
X 5 : Boğaziçine iki köprünün inşaatı ile bir-likte kentsel büyümenin boğazın her iki yakasında gerçekleşmesi :1973 Boğaziçi köprüsü, 1988 Fatih Sultan Mehmet Köprüsü
X 50: Seçilen alan: FSM köprüsü Avrupa ayağı; strüktürler & yaşam & peyzaj arası bağlantılar.
Bu durumun en sonunda yer alan X 50 yaklaşımı ile bakmak kentsel tarımın tetikleyicilerini bulmayı sağlar. Yer, zaman(7/24 kavramı) ve olma durumu üzerinden alan bir matrix oluşturularak incelenmek-tedir. Matrix alanda yaşayan kişiler ile yapılan mülakatlar ve gözlemlerle oluşturulmuştur.
Matrix: tarımın jeneratörleri
“Ortalama kentsel çiftçi diye bir kişi yoktur. Kendisi bir şehrin nüfus yel-pazesinin herhangi bir bölümünden gelebilir. Kentsel çiftçiler zengin veya yoksul, göçmen veya yerleşik insanlar olabilir.” (Smit , J., Ratta, A., “Who Are the Urban Farmers?”, Urban Agri-culture, Food, Jobs and Sustainable Cities 2001 Edition)
Mülakatlar:• “Artık buralarda tarım yok
denecek kadar az”
Bilimsel Bakış
X 10: Köprüler ayakları ve mekanlar
48 kentli dergisi
• “Aşağılardaki müstakil
evlerde tarım yapıyorlar”
• “Bir ev var, ekili dikili bahçesi var”
• “Balkonlarda yapılan
tarım bulunabilir”
• “Eskiden daha fazla tarım alanı
vardı, köprüden sonra böyle oldu”
Gözlemler• Çatı bahçeleri veya balkonlar:
kişisel ve ev hanesi için küçük
ölçekte tarımsal üretim sağlayan
kentsel mekânlar bulunması
• Aralarda kalan boş alanlar ve
bahçeler: binaların yapımından
sonra arada kalan boş parsellerin
tarım için çevredeki insanlar
tarafından değerlendirilmesi
• Müstakil bahçeler: inşaat alanı
olarak kullanılamayan alanların
sahiplerince değerlendirilmesi
• Boşluklar, geri kalanlar: bazı
zamanlarda üzerinde döşeme
görülen ama genelde yeşil alan
olarak kullanılan açık mekânlar,
koyun otlatmak ya da “kır” düğünü
yapmak için kullanılmakta
Tüm bu görüşler ve izlenimler doğrul-
tusunda ortaya çıkanlar matrix düz-
lemine yer, zaman ve olma durumları
ile strüktür, yaşam ve peyzaj arası
ilişkisi olarak aktarılmıştır.
Kentsel Tarım: İstanbul – Beykoz
Kentleşme öncesi ve geçiş döne-
minde tarım, İstanbul’da uzun bir
tarihi arka plana dayanmaktadır.
Osmanlı dönemi boyunca, kent
sakinleri surlar içinde yerleşmişlerdi.
Bostan olarak adlandırılan geleneksel
sebze ve meyve bahçeleri kentsel
peyzajın karakteristik yapılarını oluş-
turuyordu. Surların dışındaki büyük
ölçekli bostanlar ve ekin tarlaları
şehrin gıda ihtiyacını karşılıyordu.
Beykoz ilçesinin birçok bölgesi de,
eski haritalarda bostanlık olarak
görülmektedir.
Beykoz, Paşabahçe ve Anadolu
Kavağı arasında, Anadolu yakasında
Boğaz’ın kuzey kesiminde bir boğaz
köyüdür. Boğaz’ın diğer bölgelerine
göre daha kırsal bir yapı gösteren ilçe,
çevre köyleri, ormanları ve koruları ile
meşhurdur.
Bölgede Göksu–Küçüksu, Çubuklu ve
Beykoz Vadileri kuzeybatı-güneydoğu
yönünde yer almaktadır ve İstanbul
Boğazı’na dik biçimde konumlan-
mıştır. En büyüğü Göksu-Küçüksu
Vadisi içerisinde tarımsal aktiviteler
için oldukça elverişli alüvyal topraklar
mevcuttur. I. II. ve III. sınıf tarım için
uygun düz araziler bölgenin % 7.1 ‘ini
oluşturmaktadır (307 ha). İlçedeki 20
adet köyün geçim kaynakları çoğun-
lukla tarım, hayvancılık, arıcılık ve
balıkçılıktır.
İstanbul Tarım Master Planı içerisinde
yapılan bölgesel değerlendirmeler,
Beykoz’un mevcut tarımsal potan-
siyeli ve gelişimi açısından şu baş-
lıklar içerisinde incelenebilir:
Süreç, kaynak ve kapasite, problemler ve hedef.
Tarih boyunca Beykoz, kent yaşamını
bir taraftan köyleri ve mesire alanları
ile (kırsal ve tarımsal aktiviteler ile),
diğer taraftan endüstri ve çalışma
alanları ile kombine etmeyi başar-
mıştır. İlçe bu işlev ve yaşam biçimi
sayesinde, meşhur ürün, özellik ve
geleneklere sahip olmuştur.
Kaynak ve kapasite
İlçe 5 büyük çaya sahiptir: Beykoz,
Riva, Çubuklu, Göksu ve Küçüksu
Çayı. İlçenin Karadeniz’e ve İstanbul
Boğazı’na kıyısı vardır.
Elmalı Barajı ve köylerdeki sulama
göletleri diğer su kaynaklarıdır.
6831 2/B uygulaması ile orman
kategorisinden çıkarılan dönüşüm
alanları, tarım ve yerleşim faaliyetle-
rinde kullanılan eğimli arazilerdir.
İlçede mevcut arazi kullanımı orman,
nadassız kuru tarım, fundalık, otlak
alanı, terk edilmiş arazi ve sulu tarım
şeklindedir. İlçede 20 köy ve 25
mahalle bulunmaktadır.
Bölgede çok sayıda sebze
meyve çeşitleri ve tarla ürünleri
yetiştirilmektedir.
Yöreye özgü olan fasulye ve ceviz
ürünleri üretim çeşitliliğini sağlamada
önemli bir faktördür. Turizmdeki hare-
ketlilik ve sürdürülebilirlik, yerel üreti-
cileri alternatif ürünler yetiştirmede
cesaretlendirebilir.
Ekolojik tarıma elverişli alan-
ların birçoğuna büyük bir talep
bulunmaktadır.
Birçok ürün için pazar ve pazar-
lamada sorun yoktur. Bölge seracılık,
dış üretim ve su ürünleri için elveriş-
lidir.
Problemler• Pazarlama zinciri çok uzundur.
• Tarım arazileri, inşaat ve
endüstri sektörünün gelişimi
nedeniyle tarım dışı amaçlar
için kullanılmaktadır.
• Tanıtım hizmetleri yetersizdir.
• Su havzaları kirlenme
tehlikesiyle karşı karşıyadır.
• Tarım dışı işgücü, arazilerdeki
tarımsal işgücü ve üretimi olumsuz
bir şekilde etkilemektedir.
Hedef• Organik tarımın tanıtılması.
• Modern sulama sistemlerinin
yaygınlaştırılması.
• Ceviz kültürünün geliştirilmesi.
• Daha iyi ürün işlemesi için süt ve
süt ürünlerinin işleneceği tesislerin
kuruması, bireysel girişimcilik ve
hayvancılığın teşvik edilmesi.
• Kirliliğin ve kirleticilerin
kontrol altına alınması.
Bilimsel Bakış
kentli dergisi 49 www.skb.org.tr
• Yem bitkileri üretimini
desteklemek amacıyla
hayvancılığın geliştirilmesi.
• Kontrol ve denetim
hizmetlerinin arttırılması.
• Arıcılık faaliyetlerinin geliştirilmesi.
Beykoz’daki tarım alanları ve tarımsal
aktiviteler şehrin baskısı altındaki
insanlara psikolojik ve rekreasyonel
açıdan yardımcı olmaktadır. Küçük
çaplı bahçe toprakları, çayır ve köy
arazileri, geleneksel çilek tarlaları,
sebze bahçeleri ve tarihi çiftlikler
arazi kullanımı çeşitliliği açısından ilçe
peyzajına değer katmaktadır. Şehrin
içinde ve yakınındaki kırsal alanlar,
şehrin doğallığının korunması ve des-
teklenmesi ve kent ikliminin ekolojik
açıdan geliştirilmesi için önemli ve
elverişlidir.
Saraybosna ve Kentsel Tarım
Saraybosna Güney Doğu Avrupa’da
yer alır, Bosna Hersek’in Başkenti’dir.
Jeomorfolojik karakteristikleri açı-
sından Miljacka nehri boyunca
uzanan ana omurgası üzerinde vadi
boyunca uzunlamasına gelişmiştir.
Kent, tüm yönlerden Olimpik dağları
tarafından kuşatılmıştır. Bu doğal ele-
manlar şehrin nehir kıyısı boyunca
batıya doğru gelişmesini koşullandır-
mıştır. Kentin bu şekilde gelişmesinin
ilginç olan yönü, kentin ana omurgası
boyunca ilerlendiğinde tarihi çağ-
ların eşsiz senaryolarını oluşturan
ve birinden diğerine geçişleri izle-
memize izin veren görsel geçişleriyle
tarihi katmanların yatayda biçimlen-
mesidir. (Şekil 1.)
Saraybosna’nın tarihi gelişiminde altı
ana dönem vardır. Neolitik dönem
kazıları bu eşsiz kültürün aynen
bugün Saraybosna’nın bulunduğu
yerde geliştiğini göstermektedir.
Ortaçağ medeniyeti oldukça geliş-
mişti, ve Vrhbosna kenti Osmanlılar
tarafından ele geçirilerek bugünkü
Saraybosna kenti kuruldu.
Kent, 1450’de Osmanlıların bölgeyi
fethetmesini takiben kuruldu; 1461
kentin kuruluş tarihi olarak bilinir.
Bosna’nın ilk Osmanlı hükümet
görevlisi, İsa Bey İshakovic, içinde
cami, kapalı bir çarşı, bir kamusal
hamam, bir han ve kente şimdiki
adını veren “saray”ı içeren birkaç ana
strüktürü inşa ettirerek köyler toplu-
luğunu bir kente çevirmiştir.
1697’deki Büyük Türk Savaşı sıra-
sında Habsburg monarşisinden Prens
Euguen’ın komutasındaki birlik kenti
işgal etmiştir. Saraybosna, Avusturya-
Macaristan imparatorluğu tarafından
sanayileştirilmiş ve 1885, henüz
Viyana’ya kurulmadan önce, burada
yapılan tramvay hatları gibi yeni icat-
ların deneme yeri haline getirilmiştir.
Kenti yeniden inşa ederek bir Avrupa
başkenti haline getirmek isteyen
mimarlar ve mühendisler kente akın
etmiştir.
1. Dünya Savaşı’nın ardından Saray-
bosna, Yugoslavya Krallığı’nın
bir parçası haline gelmiştir. 2.
Dünya Savaşı’ndan sonra Saray-
bosna, Yugoslavya Sosyalist Bir-
leşik Cumhuriyeti’nin içinde Bosna
Hersek Sosyalist Cumhuriyeti’nin
başkenti olmuştur. Bu dönemde
Saraybosna’ya çok miktarda yatırım
yapılmış, Novi Grad Belediyesi ve Yeni
Saraybosna Belediyesi sınırları içinde
pek çok konut bloğu inşa ederken
yanı zamanda kentin endüstrileş-
mesini de hızlandırarak kenti yeniden
Balkanlar’ın ileri gelen şehirlerinde
biri haline dönüştürmüşlerdir.
Bosna Savaşı sırasında 1992-
1995 yılları arasındaki Saraybosna
kuşatması zamanında büyük ölçekte
yıkımlar ve dramatik nüfus değişik-
likleri yaşanmıştır. Binlerce Saray-
bosnalı Sırp güçleri tarafından
yapılan sürekli bombardıman ve
sivillere yönelik nişancıların atışlarıyla
hayatlarını kaybetmiştir. Saraybosna
Kuşatması, bir başkentin modern
savaş tarihinde gördüğü en uzun
süreli kuşatmadır. Bu savaşın sonucu
kentin yapılarının ve altyapısının
toplu olarak harap edilmesi ve yıkımı
olmuştur.
Saraybosna bugün bölgede en çok
gelişen kentlerden biridir. Kentsel
alanı 1041,5 kilometre kare, nüfusu
ise yaklaşık 421.289’dur. Savaştan
sonra kentin yenilenmesi ve can-
landırılmasına sürgünde yaşayan
vatandaşların yeniden dönebilmesi
için öncelik verilmiştir. Tüm altyapı
yeniden oluşturulmuş, konutlar ve
kamusal binalar yeniden inşa edil-
miştir. Etkin ve yoğun olarak yapılan
yeniden yapılandırma normal yaşam
şartlarını dönüşü nisbeten kısa
sürede sağlamıştır.
Bilimsel Bakış
Şekil 1: Saraybosna kentinin yatay tarihi gelişimini gösteren harita ve kent panoraması
50 kentli dergisi
Yeşil Saraybosna
Saraybosnanın insanlarının yeşil alan-
larla ve tarımla özel bağları vardır.
Geleneksel olarak her zaman, Saray-
bosna, kenti çevreleyen yeşil tepe-
lerle görsel ilişkiler kuracak şekilde
planlanmıştır. Kentte bulunan
atmosferi saran en önemli değer
tam olarak budur. Saraybosna’nın
sokaklarında yürürken, mimari ele-
manların yanında, görüş ve ufuk her
zaman Saraybosna’nın yeşil tepe-
leriyle çerçevelenir Mekansal varlık
olarak Saraybosna’daki yeşil alanlar
iki tipolojiye ayrılabilir: kentin ana
omurgası boyunca yoğun kentsel
mekanlar arasındaki yeşil alanlar ve
düşük yoğunluktaki kentsel mekanlar
arasındaki yeşil alanlar. İlk tipoloji-
dekiler daha çok kamusal yeşil alan-
lardır. Tarihi kentsel dokuda yer
alanlar organik doku oluşumundan
dolayı daha küçük, modern kısımda-
kiler ise daha büyük alanlardır. İkinci
tipolojidekiler ise kentin ana omur-
gasında uzakta, kentsel sınırlarda yer
alan yeşil alanlardır. Tepelere doğru
gidildikçe, yeşil alanlar öncelikle özel
(evlerin bahçeleri, vb.) ve daha sonra
kamusal ve rekreasyonal açık alanlar
olarak sıralanır.
Fonksiyonlarına göre ise yeşil alanlar
aktif ve statik olanlar olmak üzere
ikiye ayrılabilir.
Aktif yeşil mekanlar kent parkları,
rekreasyonal alanlar, oyun alanları,
vb. şeklinde sıralanabilir. Kullanı-
cıları tarafından aktif hale getirilirler.
Bu mekanlar tüm Saraybosnalıla-
rındır, buralar insanların en çok hoş-
landıkları ve kentsel alan içinde en
iyi bilinen buluşma noktalarıdır; ve
hatta, tepelerde pek çok piknik ve
rekreasyon alanları da bulunmaktadır.
Saraybosna’nın ölçeği düşünüldü-
ğünde bu tepelerin güzel doğasına
kısa yürüyüş mesafeleriyle ulaşılması
mümkündür. İnsanlar buraları rekre-
asyon ve spor amaçlı kullanır, ancak,
bazı organize edilmiş topluluklar bu
alanları tarım amaçlı olarak da kul-
lanmaktadır. Bazı yerlerde insanlar
toprağı işleyerek sebze yetiştirmek-
tedir. Ancak, daha büyük ölçüde doğal
ortamda yetişen mantarlar, yaban
mersinleri, elmalar, erikler, vb. topla-
nabilmektedir. Halen, Saraybosna’nın
insanlarına teşekkürlerle, geleneksel
bir Pazar yeri olan Markale aktif hal-
dedir, ve burada Saraybosnalılar
yetiştirdiklerini ve topladıklarını sata-
bilmekte, değiş tokuş edebilmek-
tedir. Saraybosna’yı çevreleyen tepe-
lerde yürüdüğünüzde insanların hobi
olarak yaptıkları arı kovanlarını ve
kendileri için az miktard ürettikleri
balları bulmanız mümkündür.
Statik yeşil alanlar yine kent dokusu
içinde ve yine kullanıcıları tara-
fından şekillendirilmiştir. Bunlar,
mimari olarak biçimlendirilmiş, sosyal
konutlar arasında kalan yeşil alanlar,
mezarlıklar ve benzerleridir. Statik
yeşil alanlar çoğunlukla ne organize
edilmiş ne de ihmal edilmiş yerlerdir;
o yüzden biz bu yerlere “herkese ve
kimseye ait yerler” deriz.
Sonuç olarak, Saraybosna, her evin
kendi özel bahçesinin olduğu Osmanlı
zamanına dayanan bu eski geleneğin
bir parçasını koruyabilmiştir. (Şekil 7)
Bugün, özel konutlarda ve diğer yapı-
larda halen bu küçük bahçeler ve
arka bahçeler bulunmaktadır. Ancak,
problem olan, kent dokusu içindeki
pek çok statik yeşil alanın vatandaş-
ların burayı daha aktif halde kullana-
bilmesi için dönüştürülmesi veya yeni
fonksiyonlar yüklenmesi ihtiyacıdır.
Açıkça görülmektedir ki, Saraybosna-
lılar, tarımla, yeşil alanlarla ve toprakla
ilişki kurmak konusunda deneyim-
lidirler; bu yüzden bu unsur gele-
cekteki kentsel dönüşümler ve geli-
şimlerde dikkate alınmalıdır.Şekil 2. Saraybosna’da yeşil alanları gösteren harita
Şekil 7. Saraybosna kentsel alanı içinde kollektif konut komplekslerindeki özel bahçelerden örnekler
kentli dergisi 51 www.skb.org.tr
Yrd. Doç. Dr. Alpaslan TÜRKKANSKB Danışma Kurulu Üyesi
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
B u yazıyı okumaya karar ver-diğiniz an ile ilk cümleyi okumayı bitirdiğiniz süreçte
dünyada bir kişi daha ölmüş olacak.
Bu kişi dilimize yerleşmiş şekli ile
kaza ya da şiddet nedeniyle yara-
lanarak yaşamını yitirdi. Dünyada
her yıl yaklaşık 6 milyon insan yara-
lanarak ölüyor. Ölenlerin çoğu da
erkek… Erkeklerin kadınlara göre iki
kat daha fazla yaralanarak yaşamını
yitirdiği biliniyor. Yaralanarak ölüm-
lerin en büyük kısmını trafik yara-
lanmaları (% 23) oluşturuyor. Bunu
intihar ve bireyler arası şiddet izliyor.
Yaralanmalar gittikçe büyüyen önemli
bir halk sağlığı sorunu olarak ilgi bek-
liyor. Önümüzdeki 10 yılda özellikle
trafik yaralanmaları ile intihar ve cina-
yetlerde artış olacağı öngörülüyor.
Yaralanma ya da şiddet tüm dünyada
öldürüyor, sakat bırakıyor, sosyal ve
ekonomik kayıplara neden oluyor.
Ancak kimi gruplar daha fazla yara-
lanıyor ve şiddete maruz kalıyorlar.
Bu konuda ülkeler ve bölgeler arası
farklılıklar dikkat çekiyor. Yaralanma
nedenine göre değişmekle birlikte
yaralanma ve şiddet en çok 5-44 yaş
grubundaki insanları öldürüyor. Tra-
fikteki ölümler ise 15-29 yaş grubunda
yoğunlaşıyor. Trafik nedenli ölümlerin
% 90’dan fazlası orta ve düşük gelirli
ülkelerde oluyor. Kaza olarak nitele-
diğimiz ki bu kelime engellenemez
ve görünür bir nedeni olmayan çağ-
rışımı yapmaktadır, trafik çarpışmaları
nedeniyle daha çok yoksullar ölüyor.
Avrupa’da düşük ve orta gelirli ülke-
lerdeki trafik yaralanmalarından
ölümler yüksek gelirli ülke vatandaş-larından 2,5 kat fazla görülüyor.
Dünyada yaralanmalar; olayda kasıt bulunma durumuna göre sınıflanıyor. Ön sıralarda yer alan trafik kazaları gibi “kasıtsız” ve cinayet, intihar gibi “kasıtlı” olarak sınıflanan yaralanma-ların toplum açısından en önemli özelliği korunulabilir olmalarıdır. Bu güne kadar tüm toplumlarda kasıtlı ya da kasıtsız yaralanmalar yaşandı ve bundan sonra da yaşanacak. Ancak artık biliyoruz ki genç, yoksul ve eğitimsizlerin kayıpları daha fazla. Korunmadıklarından, böyle bir kül-türleri olmadığından yaralanmaya ve ölmeye, kaybeden olmaya devam ediyorlar.
Yaralanmaların önlenmesinin önündeki en önemli engel; olduğunu defalarca görmüş olmamıza karşın “bize bir şey olmaz” duyarsızlığı ve ne yazık ki bu duyarsızlığın bir şekilde gelecek kuşaklara aktarımıdır. O “bir şey” olduğunda durumu kaza olarak değerlendirip, aslında önlenebilir nedenlerle kayıp yaşandığını gör-mezden gelerek, sorumlularını sorgu-lamadan geçen kısa sürenin ardından unutmak da en büyük hatadır.
Yeni yeni yürümeye başlayan çocuğu arabada çocuk koltuğuna oturtamaz-sınız. O kemer bağlamadan arkada oturmayı ister. Aile de “oturtamı-yoruz” açıklaması ile sorumluluğu üstlenmez.
Yeni yeni bisiklete binmeye başlayan çocuk başına kask, diz ve dirseklerine koruyucu takmak istemez. Çevre-
Yaralanmalar ve Güvenlik Kültürü
Bilimsel Bakış
52 kentli dergisi
sinde bunları kullanan kimse yokken böyle bir talebi olmayacağı gibi daya-tıldığında da itiraz edecektir.
Yeni yeni çalışma hayatına atılan gence kulaklarını işyerindeki gürül-tüden korumak için kulaklık, gözünü korumak için gözlük ya da ellerini korumak için eldiven giydirmek güçtür. Kişisel koruyucu kullanımı alışkanlığı hatta deneyimi olmadı-ğından kullanmaz yaralanır…
Yeni yeni araba kullanan yetişkine emniyet kemeri taktırmak güçtür. Teknoloji onu emniyet kemeri tak-madığı için sesli uyarı ile rahatsız ederse, kemeri koltuğun üzerinden bağlar ya da başka bir teknoloji harikası araç olan plastik toka ile tek-nolojinin sesini keser. Siz itiraz eder de kemeri takması gerektiğini hatır-latırsanız kemer nedeniyle ölenler olduğu, takanın da takmayanın da öleceği gibi bilimsel yaklaşımları ile bezdirip sizin de sesinizi kesecektir.
Yeni yeni yürüyen çocuk her tür teh-likeye ulaştığı, korunması için önlem-lerin alınmadığı bu nedenle kolay-lıkla çaydanlıktaki suyu ya da yemeği üzerine dökebileceği, bir sandalye yardımı ile ilaçlara, bıçağa ulaşa-bildiği, mama sandalyesinde otu-rurken kemerinin bağlanmadığı güvenliksiz evinden arabaya binince neyin değiştiğini; neden çocuk kol-tuğuna oturmak ve kemerini bağ-lamak zorunda olduğunu anlayamaz. Toplumda evdeki otoritenin üzerinde otoritenin bulunduğunu anlaması da beklenemez zaten. Yeni yeni bisiklete binmeye başlayan çocuk arabada önde oturur ya da arkada ayakta dikilirken birden kask ve diğer koruyucuları neden takmak zorunda kalsın ki? Hayatı boyunca kişisel koruyucu kullanmamış genç işçi koruyucuyu neden kullanması gerek-
tiğini anlamaz; terlettiğini, rahat çalı-
şamadığını gerekçe gösterip kulaklık
takmaz, eldiven giymez; yaralanır,
yaşamını yitirir. İşinde yaşamını yitir-
mezse geçireceği trafik çarpışması
sırasında kemeri bağlı olmadığından
camdan fırlayarak ölecektir; kaza
sonucu.
Unutulmamalı ki saatlerce yolculuk
yapılan otobüslerde sigara içmenin
yasak olabileceği söylenseydi inan-
mayacağımız günleri yaşadık. Her
ne kadar çocuk parkının kumlarına
çömelmiş ve geleceğin güvenli
kentini inşa eden çocuk kumların ara-
sındaki sigara izmaritlerini ayırmak
zorunda kalıyor olsa da günümüzde
parklarda tütün kullanımı tartışı-
lıyor. Tütün kullananlar bile bugün
bu mücadeleyi destekleyen bilince
ulaşmış durumda. Tütün müca-
delesi ile toplum sayısız sağlık soru-
nundan korunuyor. Sağlık zararlıla-
rından korunma geçmiş yıllara göre
daha çok ve gittikçe artan şekilde
gündeme gelmektedir. Yeri gel-
mişken daha ucuz olduğu söylemi
ile ön plana çıkarılan “korumak teda-
viden daha ucuzdur” şeklinde slo-
ganlaştırılan yaklaşımın yetersizliğini
saptamak gerekir. Bu slogan pahalı
olduğunda korunmanın tercih edil-
meyebileceği şeklinde yanlış algıya
yol açabilir. İnsancıl ve bilimsel olan
korunmaktır. Daha pahalıya mal olsa
bile, korunmak her zaman ilk seçenek
olmalıdır.
Tarihsel süreç içinde oluşan ve
dinamik bir yapı olarak sürekli değişen
kültür, yaygın kullanımına karşın üze-
rinde tam bir uzlaşı sağlanamayan
ve çok sayıda tanımı olan kelime-
lerdendir. Kültür, maddi ve manevi
değerleri oluşturmada, gelecek
nesillere aktarmada kullanılan araç-
ların tümüdür. Temelini geleneksel
görüş ve onlara verilen değerler oluş-
turur. Düşünce, duygu ve davranış
biçimleri olarak kültür hem davra-
nışın ürünü hem de gelecek nesillere
aktarılması ile davranışların koşulla-
yıcısıdır. Nesillere aktarılan bu miras,
bireylerin sorunlarla başa çıkmasında
yardımcı olmaktadır. Güvenlik ise;
kişilerin korkusuzca yaşayabilmesi,
emniyet içinde olma duygusunun
yaşanması durumudur. Bu duyguyu
oluşturan da kültürdür.
Kamuoyu, “güvenlik kültürü” tanım-
laması ile ilk kez 1986 yılındaki Çer-
nobil faciası sonrası Uluslararası
Atom Enerjisi Kurumunun rapo-
runda “kurumun güvenlik kültürünün
zayıflığı” ndan söz etmesi ile tanıştı.
Oysa daha önceki yıllarda kimi araş-
tırmacılar konuya dikkat çekmeye
çalışmışlardı. Günümüzde daha çok
iş sağlığı ve iş güvenliği alanında kul-
lanılmaktadır. Sonuncusu İstanbul’da
gerçekleştirilen 19. Dünya İş Sağlığı
ve İş Güvenliği Kongresi ana teması
“sağlık ve güvenli bir gelecek için
küresel güvenlik kültürünü oluştu-
ralım” şeklinde belirlenmişti.
Güvenlik kültürü, güvenlik sorunu
yaratan etmenlerin etkisini en aza
indirmeyi hedefleyen algı, inanç,
tutum, kural, rol, uygulama ve sorum-
lulukların toplamıdır. Güvenliğe
yönelik duygu, düşünce ve tutum-
ların gelecek nesillere aktarılması şek-
linde özetlenebilir. Güvenlik kültürü
ailede başlayan, çocukların toplum-
sallaşması/sosyalleşmesi ile toplum
içinde süren dinamik bir yapı olması
nedeniyle toplumun tüm kesimle-
rinin sorumluluğunu ve ilgisini gerek-
tirir. Güvenlik kültürü kamu üyele-
rinin maruz kaldığı tehlikeler veya
zararların minimize edilmesiyle ilgili
inançlar, normlar, tutumlar, roller ve
sosyal ve teknik uygulamalar küme-
Bilimsel Bakış
kentli dergisi 53 www.skb.org.tr
sidir. Bu şekilde bireylerin çevre-sindeki risklerin farkına varmasını, bunlara karşı dikkatli olmasını ve güvenli olmayan davranışlardan sakınmasını sağlayacak ve yara-lanmaları azaltacaktır. Toplumların güvenlik kültürlerinin saptanmasında yaralanmalar önemli bir göstergedir. Bu noktada toplumda beklenmedik istenmeyen olay olarak kabul edilen kazaların, öngörülebilir ve böylece önlenebilir yaralanma olarak algılan-masının güvenlik kültürü gelişiminde önemli bir yapı taşı kabul edilmesi gerektiğini belirtmek gerekir.
Toplumda güvenlik kültürü oluş-turmak uzun vadeli, kapsamlı ve programlı eylemlerin hayata geçi-rilmesi ve izlenmesi ile gerçekleşe-bilir. Bunun en önemli bileşeni ise yöneticilerin görünür kılmak zorunda oldukları kararlılıklarıdır. Diğer bile-şenlerin başlıcaları da; iyi güvenlik politikası oluşturmak, zorunluluk ve sorumlulukların açık şekilde tanım-lanması, eğitim, değerlerin düzen-lenmesi-güncellenmesi, uygun ergonomik tasarım olarak sayıla-bilir. Bu kültür parçası, sürekli izleme, değerlendirme ve düzenlemeleri içermelidir.
Kentler güvenliği tehdit edebilen çok sayıda tehlike barındırır. Kentsel alanda vazgeçilemeyen tehlikelerin kontrol altına alınması riski azaltır. Kentlerde güvenliği tehdit eden başlıca alanlar trafik, konutlar, parklar ve işyerleridir. Yaralanmaların azal-tılması, güvenli kent yaşamı için oluş-turulması ve geliştirilmesi gereken güvenlik kültüründe yerel yönetimler öncülük etmek zorundadır.
Kentlere yönelik, güvenlik kültürü yoksunluğu ya da zenginliğine bağlı olarak yaşanmış çok sayıda somut örnek verilebilir. Bu örnekler özellikle trafik ve işyerlerinde yoğunlaşmak-tadır. Bu yazıda ise bisiklet örneği
üzerinde durulmaktadır. Günümüz kentleri ulaşımda bisiklet kullanımı desteklemektedir. Birey, toplum ya da çevresi açısından değerlendi-rildiğinde bu desteğin yaygınlaştı-rılması, kullanım koşullarının geliş-tirilmesi zorunludur. Ancak bütün olumlu yönlerinin yanı sıra bisiklet kullanımının yaralanma tehlikesini beraberinde getireceği unutulma-malıdır. Toplumda bisiklet kullanımı ve bu konuda güvenlik uygulamaları sadece bisiklet yaralanmalarını değil tüm yaralanmaları azaltmanın yolunu açan, kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak değerlendirilme-lidir. Yerel yönetimlerin kontrolünde olan ve bisiklet kiralanabilen alanlar tüm kentlerde vardır ya da kısa süre içinde olacaktır. Küçük bir başlangıç bile çok şeyi değiştirebilir. Yerel yöne-timlerin öncülüğünde bir korunma programı uygulamak için bu alan iyi bir deneyimin de başlangıcı ola-bilir. Bisiklet yaralanmalarından korunmanın bir yolu da kask, diz ve dirseklikten oluşan kişisel koruyu-cuları kullanmaktır. Ancak böyle bir kültür oluşmadığından bu parklarda kişisel koruyucu kullanımı olmadan bisiklete binilir. Oysa sadece yerel yönetim kontrolündeki alanlarda değil her yerde bu koruyucuların kul-lanımı zorunlu olmalıdır. Kaçırılan fırsat, yerel yönetimlerin kontrolle-rindeki alanlarda bu kişisel koruyucu-ların kullanımını zorunlu kılmaması ve korunma bilincini oluşturmaması, bisikletle başlayan güvenlik kül-türünün özellikle tehlikeli işyerleri olmak üzere hayatın tüm alan-larına yayılamamasıdır. Parklarınızda güvenlik kültürünü oluşturmaya başlarsanız kentinizde iş kazaları da azalacaktır. Parklarımızın güvenli yaşam uygulama alanı haline getiri-lerek oluşturulacak kültürün gelecek nesillere aktarıldığı daha güvenli kentler diliyorum.
Kaynaklar
1. WHO, 2010. The Injuries and Violence The
Facts. Department of Violence and Injury
Prevention and Disability. France.
2. Nick F. Pidgeon Safety Culture and Risk
Management in Organizations Journal of
Cross-Cultural Psychology March 1991 22:
129-140
3. ILO,2011. Introductory report: global
trends and challenges on occupational safety
and health. XIXth World Congress on Safety
and Health at Work,İnternational Labour
Organization.
Bilimsel Bakış
54 kentli dergisi
Abana Belediyesi / KastamonuTel:Web:
0366 564 11 65 www.abana-bld.gov.tr
Adalar Belediyesi / İstanbulTel:Web:
0216 382 78 50www.adalar.bel.tr
Akçay Belediyesi / BalıkesirTel:Web:
0266 385 13 00 www.akcay.bel.tr
Altınova Belediyesi / YalovaTel:Web:
0226 461 29 40www.altinova.bel.tr
Amasra Belediyesi / BartınTel:Web:
0378 315 10 81 www.amasra.bel.tr
Antalya Büyükşehir BelediyesiTel:Web:
0242 249 50 00 www.antalya.bel.tr
Avanos Belediyesi / NevşehirTel:Web:
0384 511 40 64www.avanos.bel.tr
Aydın BelediyesiTel:Web:
0256 226 63 52www.aydin-bld.gov.tr
Balçova Belediyesi / İzmirTel:Web:
0232 455 20 00www.balcova.bel.tr
Bandırma Belediyesi / BalıkesirTel:Web:
0266 711 11 11www.bandirma-bld.gov.tr
Buharkent Belediyesi / AydınTel:Web:
0256 391 30 05 www.buharkent.bel.tr
Bursa Büyükşehir BelediyesiTel:Web:
0224 234 00 87 www.bursa.bel.tr
Çankaya Belediyesi / AnkaraTel:Web:
0312 488 88 00www.cankaya.bel.tr
Denizli BelediyesiTel:Web:
0258 265 21 37 www.denizli.bel.tr
Derince Belediyesi / KocaeliTel:Web:
0262 239 40 15 www.derince.bel.tr
Didim Belediyesi / AydınTel:Web:
0256 811 26 60www.didim.bel.tr
Gebze Belediyesi / KocaeliTel:Web:
0262 642 04 30 www.gebze.bel.tr
Gölcük Belediyesi / KocaeliTel:Web:
0262 412 10 12www.golcuk.bel.tr
Isparta BelediyesiTel:Web:
0246 211 61 61www.isparta.bel.tr
İstanbul Büyükşehir BelediyesiTel:Web:
0212 455 14 00 – 01www.ibb.gov.tr
İzmir Büyükşehir BelediyesiTel:Web:
0232 482 11 70www.izmir.bel.tr
İzmit Belediyesi / KocaeliTel:Web:
0262 444 41 00 www.izmit.bel.tr
Kadıköy Belediyesi / İstanbulTel:Web:
0216 542 50 55www.kadikoy.bel.tr
Kadirli Belediyesi / OsmaniyeTel:Web:
0328 718 10 39 www.kadirli.bel.tr
Kahramanmaraş BelediyesiTel:Web:
0344 223 50 72www.kahramanmaras.bel.tr
Karşıyaka Belediyesi / İzmirTel:Web:
0232 399 43 03www.karsiyaka.bel.tr
Kırıkkale BelediyesiTel:Web:
0318 224 27 61www.kirikkale-bld.gov.tr
Kırşehir BelediyesiTel:Web:
0386 213 44 85 www.kirsehir.bel.tr
Kocaeli Büyükşehir BelediyesiTel:Web:
0262 318 10 10 www.kocaeli.bel.tr
Mardin BelediyesiTel:Web:
0482 212 13 48 www.mardin.bel.tr
Mudanya Belediyesi / BursaTel:Web:
0224 544 16 50www.mudanya.bel.tr
Muğla BelediyesiTel:Web:
0252 214 18 46www.mugla.bel.tr
Nilüfer Belediyesi / BursaTel:Web:
0224 441 16 03www.nilufer.bel.tr
Odunpazarı Belediyesi / EskişehirTel:Web:
0222 217 30 30www.odunpazari.bel.tr
Ordu BelediyesiTel:Web:
0452 225 01 04www.ordu.bel.tr
Sultanhisar Belediyesi / AydınTel:Web:
0256 213 30 72www.sultanhisar.bel.tr
Osmancık Belediyesi / ÇorumTel:Web:
0364 611 43 23 www.osmancik.bel.tr
Osmangazi Belediyesi / BursaTel:Web:
0224 270 70 70 www.osmangazi.bel.tr
Tarsus Belediyesi / MersinTel:Web:
0324 616 25 15www.tarsus.bel.tr
Tepebaşı Belediyesi / EskişehirTel:Web:
0222 320 54 54www.tepebasi.bel.tr
Trabzon BelediyesiTel:Web:
0462 322 46 01 www.trabzon.bel.tr
Urla Belediyesi / İzmirTel:Web:
0232 754 10 88www.urla.bel.tr
Ürgüp Belediyesi / NevşehirTel:Web:
0384 341 70 76www.urgup.bel.tr
Yalova BelediyesiTel:Web:
0226 813 98 46www.yalova.bel.tr
Yenipazar Belediyesi / AydınTel:Web:
0256 361 30 04 www.yenipazar.bel.tr
Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Üyeleri
Top Related