Mimari Bellek- Kentsel Dönüşüm İlişkisi / Küçük Armutlu Kentsel Dönüşümünün Bu...
-
Upload
istanbultek -
Category
Documents
-
view
0 -
download
0
Transcript of Mimari Bellek- Kentsel Dönüşüm İlişkisi / Küçük Armutlu Kentsel Dönüşümünün Bu...
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
MİMARLIK (TEZSİZ) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
MİMARİ BELLEK - KENTSEL DÖNÜŞÜM İLİŞKİSİ
KÜÇÜK ARMUTLU KENTSEL DÖNÜŞÜMÜNÜN BU İLİŞKİ
BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
EGEMEN ALP GÖKBULAK
502121307
OCAK 2013
Özet
Kentler insan yaşamının önemli bir bölümünü kapsaması açısından insan hafızasında
önemli yer tutarlar. Birçoklarınca; kentin kendisi yaşayan ve sürekli olarak değişen bir
olgu olduğundan, kendine ait bir belleği vardır ve kent yaşamı devam ettikçe bu bellek
sürekli olarak büyür, yenilenir. Bu yazının konusu; kentsel dönüşüm gibi, kentte ve
özellikle mahallelerde gerçekleşen geniş çaplı yenileme hareketlerinin, kentin mimari
belleğine olan etkileridir. Makalenin genelinde sözkonusu etki, dönüşümün gerçekleştiği
mahalleler, onların mevcut dokuları, kamusal alan kavramı ve mahallelerdeki kamusal
alanlar üzerinden ele alınacaktır. Bu bağlamda; Küçük Armutlu bölgesinde tasarlanan
proje de bunlara bağlı olarak irdelenecektir.
Anahtar kelimeler : Kentsel dönüşüm, mahalle, doku, kamusal alan, kent belleği
Giriş
Kent olgusu, ortaya çıkışından bu yana farklı evrelerden geçmiş; yaşanmışlıklarıyla
beraber nitelik olarak birçok kez değişimlere uğramıştır. Bu yazı, çeşitli değişimler
geçiren ve bu değişimlere bağlı olarak bir bellek oluşturan kentin, kendisi için öngörülen
dönüşüm süreçlerinden nasıl etkilendiğini, mahalle, doku, kamusal alan gibi, konuyla
alakalı kavramlar üzerinden değerlendirilmesidir. Önce kent belleği, kentsel dönüşüm
kavramları irdelenecek, daha sonra dönüşümlerin genelde yapıldığı mekanlar olan
mahalleler; onların kamusal alanları, dokuları kavramsal olarak incelenecek ve bellekle
olan ilişkileri üzerinde durulacaktır. Mahalle ve kentsel dönüşüm ile alakalı örnekler
verildikten sonra tüm bu kavramlar bağlamında proje kapsamında Küçük Armutlu
mahallesine yapılacak olan müdahaleler ve tasarım süreci anlatılacaktır.
Kent Belleği Kavramı
"Bellek" kavramının tanımı şu şekildedir : "Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların
geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin."
(Url1). Bellek bir canlının hayatı boyunca gördüğü, duyduğu, öğrendiği her şeyin
depolandığı yer olarak açıklanmaktadır. Buradan "kent belleği" kavramı yorumlanacak
olursa, kentin yaşayan, değişen, sürekliliği olan bir olgu olduğu çıkarımı yapılabilir.
Türksoy da birçok yazısında kentin yaşayan, canlı bir organizma olduğunu
vurgulamaktadır : "... sık sık kenti canlı bir organizma olarak niteler ve çoğu zaman
değerlendirmelerimizi bu nitelemeye dayandırırız. Kent canlı bir organizma ise onunda
belleği olmalı, değilmi ?" Ona göre : "Tüm gelişmiş canlılar gibi kentlerinde beyni ve
belleği vardır kuşkusuz. Bu bellekten yararlanma düzeyi kentlerin gelişim biçimini
derinden etkiler." (Url2)
Bellek kavramı geçmişte de sosyolojik ve toplumsal olarak, Freud, Bergson, Halbwachs
gibi düşünürler tarafından tanımlanmış ve yorumlanmıştır. Çalak da bu düşünürlerin
bellek üzerine yaptıkları çalışmaları şöyle yorumluyor : " Bellek, toplum tarafından
üretilen kolektif bir oluşumdur ve dolayısıyla bu oluşum "kolektif bellek" olarak
adlandırılmalıdır. Halbwachs'a göre, Freud ve Bergson'un tartıştığı biçimdeki bireysel
bellek,bireyin içinde bulunduğu sosyal ve fiziksel çevre olmaksızın tariflenememektedir.
Bellek, her şekilde toplumsal, kolektif bir üretimdir." Ona göre : " Halbwachs’ın bu
yaklaşımı, şehir plancıları ve mimarlar için, birçok disiplin alanında olduğu gibi yeni
tartışmalara zemin hazırlamıştır. Belleğin toplumsal olduğu öngörüsü, bireyin yapılı
çevre ile etkileşimini bellek bağlamında irdeleyen yeni bakış açılarına olanak
sağlamıştır." Bellekle ilgili yapılan tüm bu çalışmaların ışığında kent belleğinin toplumsal
bir üretim sonucu oluştuğunu söylemek mümkündür. Bu bağlamda toplumsal üretimin
sonucunda ortaya çıkan mimari de kent belleğinin en önemli parçalarından biridir.
Mimar Aldo Rossi de konuyla ilgili araştırmalarda bulunmuştur. Çalak'a göre : " Bir
mimar olarak Rossi’nin belleğe ilişkin tanımları Halbwachs’a göre daha mekansaldır.
Rossi(2006, 121-126)’ye göre, kentin kendisi orada yaşayanların kolektif belleğidir."
Rossi, "Şehrin Mimarisi" adlı kitabında bunu vurgulamış, kent belleği, toplumsal bellek
ve mimarlığı aynı düzlemde tutarak, kenti oluşturan her bir mimari öğenin, kent
belleğinin bir parçası olduğunu savunmuştur.
Kentsel Dönüşüm Kavramı
"Kentsel dönüşüm", son zamanlarda sıkça duyduğumuz, artık aşina olduğumuz bir
kelime grubu haline gelmiştir. Kentsel dönüşüm basitçe : " Kentsel gelişmenin toplumsal
ekonomik ve mekansal olarak yeniden ele alındığı ve kentteki sorunlu alanların sağlıklı
ve yaşanabilir hale getirilmesi için yıkıp yeniden yapma, canlandırma, sağlıklaştırma
veya yeniden yapılandırma için proje üretilmesi ve uygulama yapılmasıdır." (Url3)
şeklinde tanımlanabilir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi, Bursa'da yapılan kentsel dönüşümün
ardından kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda kentsel dönüşüm beş temel amaç
çerçevesinde şu şekilde ele alınmıştır :
“Temelde toplumsal bozulmanın nedenlerinin araştırılarak, bunun ortadan kaldırılmasıyla kentsel alanların çöküntü hale gelmesini önlemektir”.
“Kent dokusunu oluşturan bir çok öğenin fiziksel olarak sürekli değişim ihtiyacına cevap vermektir”.
“Kentsel refah ve yaşam kalitesini arttırıcı başarılı bir ekonomik kalkınma modeli ortaya koymaktır”.
“Kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz kentsel yayılmadan kaçınmaya yönelik stratejiler belirlemektir”.
“Toplumsal koşullar ve politik güçlerin ürünü olarak kentsel politikaların şekillendirmeye ihtiyacını karşılamak üzere sivil toplum örgütleri ve toplum farklı kesimlerinin planlamaya katılımını sağlamaktır”.
Dolayısıyla "kentsel dönüşüm" kavramı yeni kent alanları tasarlamaya yönelik değil,
varolan, bozulmaya uğrayarak kentin mevcut dokusunu da bir ölçüde tehlikeye sokan
alanların, kentlilerin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmesidir. Ülkemizde
halihazırda devam eden birçok kentsel dönüşüm projesi vardır. Özellikle İstanbul'un
köklü geçmişe sahip bazı mahallelerinde yapılmakta olan dönüşümler mevcuttur. Fakat
bu dönüşüm projelerinin yukarıdaki beş amaca hizmet edip etmediği gerçek bir tartışma
konusudur. İstanbul'da yapılan dönüşümler ele alındığında, şu devam ettiği haliyle;
dönüşümler rant amaçlı, mahalle dokusunu bozacak şekilde yapılmaktadır. Mahalle
sakinleri evlerinden çıkarılarak, bambaşka bir yerde alışık olmadıkları, yüksek katlı
toplu konutlara gönderilip; yeni yapılan konutların birtakım nüfuzlu kişilerin ve
yandaşlarının eline bırakılmaktadır.
Burada "soylulaştırma" kavramını incelemekte yarar vardır. Yukarıda anlatılan
uygulamaların tek kelimelik bir özeti olan soylulaştırma kavramını Şen şöyle açıklıyor : "
Soylulaştırma ile gerçekleşen mekanın yenilenmesi aynı zamanda mekana yapılan bir
yatırım olması ile ekonomik bir anlam taşır. Oysa söz konusu alanlardaki sosyal
gerileme çözülememekte, bu sorunlar, düşük gelirli ve yoksul, marjinal vb. kesimlerin
yerinden edilmesi ile kentin başka bir yerine taşınmaktadır."
Bütün bu bilgiler kentsel dönüşümün, kent belleğine; kentin bir bölümüne müdahale
edilmesi ve mimarinin değişmesi dolayısıyla doğrudan etki edildiğine işaret ediyor.
Kentsel dönüşüm ile kentin bozulmaya uğrayan alanı olarak görülen bir bölgede yapılan
değişim, kentin mimari bir öğesinin değişmesi dolayısıyla kent belleğini de o ölçüde
değiştirmektedir. Bunun yanında, yapılan bu dönüşüm kar etme, rant sağlama gibi
amaçlarla yapılırsa ortaya çıkacak "soylulaştırma" hareketi ile beraber kent belleği kötü
bir biçimde değişecektir. Bu durumu Türksoy şöyle izah ediyor : " Kentlerin beyni, yani
kenti çekip çeviren, ona yön veren çevreler ve karar vericiler zaman zaman kentin
belleğine müdahale ederler. Oradaki bilgileri düzenlemeye, yeniden biçimlendirmeye ve
sıralamaya çalışırlar. Bu müdahaleler bazen o kadar köktenci ve travmatik biçimde
yapılır ki, kimi bilgiler bellekten tümüyle silinir." (Url2)
Mahalle Kavramı, Mahalle Dokusu ve Kamusal Alan
Mahalle; en basit tanımıyla şu şekilde özetlenebilir: " 1. Bir şehrin, bir kasabanın,
büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri. 2. Bu parçalarda oturan insanların
tamamı." (Url1) Başka bir tanımıyla mahalle : " Kavram olarak yakın komşuluk
ilişkilerinin kurulabildiği en küçük sosyal yapıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin idare
sisteminde iki farklı "mahalle" kavramı vardır. Genel olarak
bilinen, il ve ilçe merkezlerinde olan daha kalabalık nüfusa sahip olup yerel
yönetimlerin (mahalli idareler) bir parçası olanıdır. Ancak bir de köy tüzel
kişiliğine bağlı olan köy bağlısı mahalleler vardır. Bu mahalleler köy tüzel
kişiliği içerisinde bağlı olduğu köy muhtarlığı eliyle idare edilirler." (Url4)
Mahallelerde, insanlar arası ilişkiler güçlü, paylaşım duygusu oldukça fazladır. Bu
birliktelik çerçevesinde kendilerine özgü kimliklerini oluştururlar ve kimliklerini
nesilden nesile aktarırlar. Genelde dini yapıların yakınları veya dokunun kendisinin
oluşturduğu açık alanlar, mahalle sakinlerinin toplandığı kamusal alanlardır. "Mahalleli",
bu alanları sık sık kullanır, gününün belli bir kısmını burada geçirir, diğer bireylerle
sosyalleşir ve bu alanı "mekan"laştırır. Zamanın mekana olan etkisinin en fazla
görüldüğü yerlerden biri de bu köy ve mahalle meydanlarıdır. Bu kullanım ve mekan
algısı nesilden nesile aktarılarak, buradaki bireylerin meydanla, yani mekanla olan
ilişkisi çok daha sağlam hale gelir.
Ülkemizdeki mahalle oluşumları köyde ve kentte olmak üzere iki ayrı ölçekte
incelenebilir. Köylerdeki mahalleler, yaşayanların birbirlerini tanıdığı, komşuluk
olgusunun güçlü olduğu yaşam birimleridir. Farklı komşuluklar bir araya gelerek daha
büyük bir yaşam birimi olan ve bu bir araya geliş vesilesiyle kendi kimliğini kazanan
"köy"ü oluşturmuşlardır.
Komşulukları oluşturan bireyler, bu dokunun belli bölümlerini ortak alan olarak
kullanırlar. Bu alanlar zaman içerisinde "köy veya mahalle meydanları" olurlar. Bu
alanlar mahallenin kendine has kimliği çerçevesinde oluşan kamusal alanlardır.Bu
kamusal alanlar, mahalle yaşamının düğüm noktaları haline gelirler. Oluşan yaşantının
devamlı hale gelmesinde en önemli rolü üstlenirler. Mahalle meydanları bireylerin
birbirleriyle ve mahalleyle olan ilişkilerinin güçlendiği mekanlardır.
1950 öncesinde mahalle dokusu ve kültürü bozulmamıştır. Bireyler karşılıklı ilişkilerin
mahallelilik çerçevesinde sürdürmeye devam etmişlerdir. Çadırcı o dönemin mahalle
olgusunu şu şekilde açıklar : " Genel olarak, birbirini tanıyan, belirli ölçüde tutum ve
davranışlardan sorumlu, sosyal dayanışma içindeki kişilerin yaşamlarını geçirdikleri
evlerin oluşturduğu, sınırları kesin çizgilerle ayrılmamış bir veya birkaç sokağı olan
camisi ya da mescidi bulunan bir alandır."
1950'lere kadar devam eden bu mahalle olgusu bu tarihlerden itibaren değişime
uğramaya başlar. Alkışer'e göre : "1950'lere kadar büyük ölçüde tanımlanan geleneksel
yapısını sürdüren mahallenin, fiziksel yapısındaki bozulmanın temelini, batı şehirlerine
benzer şehirler oluşturma amacı (apartmanlaşma) ve yapılan imar planları
oluşturmaktadır. " Semra Ürküt, tezinde şehirlerde oluşmaya başlayan mahalle tiplerini
üç ana grupta inceler. Buna göre;
Bu mahalle tiplerinden ilki yoğunluk artışıyla ve yasal olarak gerçekleşen
mahallelerdir. Bu mahalleler mevcut dokunun ve kimliğin bozulmasıyla oluşur ve
komşuluk çok az görülür. Dolayısıyla oluşan kamusal alanlar da kimliksizdir. “Büyük
şehirlerimizde mahalle bölüntüleri, geleneksel ve sosyal dokuyu çoktan terk etmiş
olduğundan, bu mahallelerde komşuluk ilişkilerinden söz etmek mümkün
değildir(Bayhan,1969).
İkincisi ise tek apartman üretimi yerine, bir şirket tarafından üretilen toplu konut
mahalleleridir. Buradaki komşuluk ilişkileri yeni, dolayısıyla daha farklı olmakla beraber
yine azalma gösterir. Bu mahalle dokusundaki kamusal alanlar daha planlıdır. Her ne
kadar sakinler arasında karşılaşmalar yaratsalar da, komşuluk ilişkilerini
güçlendirdikleri söylenemez. “...mekana bağlı sosyal ilişkilerin ya da komşuluk
ilişkilerinin planlı yerleşim alanlarında giderek azaldığı saptanmıştır...” (Erkut,1992).
Sonuncu mahalle oluşumları; gecekondu mahalleleridir. Burada temel fark yasal
olmamalarıdır. Bununla beraber bireylerin gelir durumları ve kültürleri benzer
olduğundan şehire kapalı, içe dönük bir yaşam vardır, bu yüzden de komşuluk ilişkileri
güçlüdür. Kimi yerlerde mahalle dokusunun izlenimlerini verebilirler. Bu oluşumu
diğerlerinden ayıran temel olgu gecekondu-kentli ayrımıdır. “Aynı yöreden gelenler aynı
yerlerde yerleşerek, şehir çevresinde kendi içine kapalı “kültür adacıkları”
oluşturmaktadır. Her biri mahalle ölçeğinde olan bu adacıklar, insanların terk ettikleri
yörelerin küçük modeli olmaktadır.” (Erkut,1992).
Bu üç durum bugünkü şehirlerde mahalle olgusunu ve durumunu gözler önüne
sermektedir. Bazı semtlerde “mahalleli”lik olgusu ve komşuluk ilişkileri korunabilmiş
olsa da birçok şehirde durum bu şekildedir. Mahalle olgusunun, dokusunun zaman
içerisinde bu duruma gelmiş olması sorunlu olan belli başlı bölgelere müdaheleyi -rant
amacı güdülmeden- zorunlu hale getirmektedir.
Mahalle Hakkında Yapılan Örnek Çalışmalar
Günümüzde, bazı mimarlar şehirlerde bozulan mahalle dokusu ve kültürünü yeniden
canlandırmak, onarmak adına bazı çalışmalar yapmaktadırlar. Bunun temel şartı olarak
da katılımcılıkla, mahallede yaşayan bireylerle bir araya gelerek, konuşarak
çalışmalarına başlamaka ve devam ettirmektedirler. Bu çalışmalara örnek olarak
Boğaçhan Dündaralp'in 2012 Tasarım Bienali adı altında Kuzguncuk'ta yaptığı "Kamusal
Destekli Tasarım Atölyesi" (Url5); yurtiçi ve yurtdışından gelen birçok mimarın katıldığı,
İstanbul'un 10 ila 15 mahallesinde yapılan, 2011'deki "3ada1ada" (Url6) ve 2012'deki
"Mahalle : 3 Yaşamsal Dokunuş" (Url7) isimli çalışmalar örnek olarak verilebilir.
Kamusal Destekli Tasarım Atölyesi, Boğaçhan Dündaralp'in, Hamburg Güzel Sanatlar
Üniversitesi'nde Deneysel Tasarım profesörü ve adhokrasi sergisi tasarımcısı Jesko
Fezer ve öğrencilerinin birlikte gerçekleştirdikleri bir atölyedir. Atölye süresince
Kuzguncuk mahallesinin kamusal alanı olan "Bostan"da çalışan katılımcılar, burada
kendi imkanları ile geçici müdahaleler ürettiler ve oyun alanı, piknik alanı, çay ocağı vb.
mekanlar tasarladılar. Bu atölyede "ortak müzakereler ve katılımcılık ile üretmek"
amaçlanmıştır.
2011'de yapılan 3ada1ada atölyesi ise katılımcı mimarların oluşturduğu DESTEK
(Demokrasi, Ekonomi, Strateji, Toplum, Eşitlik ve Katılım)Platformu' nun düzenlediği bir
atölyedir. İstanbul'un belli başlı semtlerinin bazı mahallelerinde "yeni yaşam alanları
nasıl tasarlanmalı ?" sorusuna cevap aranan atölyede amaç 3 yapı adasının
birleştirilerek 1 yapı adası haline getirilmesi; iyi bir tasarım imkanı ile daha fazla
yeşil alan, kamusal yapı ve otopark, geniş yollar için kapasite sağlanmasıdır. Atölye
temel 4 teşvik üzerine kurgulanmıştır. Bunlar Birleşme Bonusu, Yola Terk Bonusu,
Kamusal Mekan Bonusu ve Otopark Bonusudur.
Birleşme Bonusu: Ada birleşmelerini optimum proje büyüklüğünde teşvik etmek için yeni(den) mekansal ve toplumsal organizasyonu ile yapım ve finans optimizasyonu hedeflenmektedir. Yola Terk Bonusu: Yapı çekme mesafelerinin dar yolların genişletilmesi ve afet halinde tahliye koridorları olarak da kullanılacak yollara terk edilmesine teşvik etmektir.
Kamusal Mekan Bonusu: Yaşam kalitesinin artırılmasının önemli koşullarından birisi olan okul, park, sağlık gibi kamusal alanların artırılmasıdır.
Otopark Bonusu: Tahliye koridorlarının oluşturulması ve otopark gereksinimin yapı adası içinde sağlanması için verilen teşviktir. (Url6)
Resim 1 : 3ada1ada Bonus Diyagramı
Aynı platformun 2012'de düzenlediği Mahalle : 3 Yaşamsal Dokunuş atölyesinde ise
yine benzer semtlerin yakın mahallelerinin yeniden tasarlanması yapılmıştır. Daha önce
olduğu gibi mahalleli ve mahalle üzerinde yetkili kişilerin katılımı ilkesiyle hareket eden
platform bu defa mahallelerin tasarlanmasında 3 temel tasarım ilkesini
benimsemişlerdir. Bunlar Can Damarı, Yaşam Düğümü ve Yenilenen Dokudur.
Can Damarı : Mahalle dokusu içinde kamusal alan ihtiyacını karşılayan ana yaşam
damarlarıdır. Çeşitli formlarla mevcut dokunun dönüşümünü tetikleyecek ve kamusal
mekan çeşitliliğini ve sürekliliğini sağlayacak stratejik akslar, yapı adaları ve mahalleler
arası bütünleşmenin temel omurgasını oluşturmalıdır.
Yaşam Düğümü : Mahalle dokusu içerisinde toplumsal ihtiyaca yönelik, eğitim, sağlık
vb. işlevler için oluşturulacak kamusal mekan ile ticari kullanımların yoğunlaştığı odak
noktalarıdır. Can Damarı ile uyumlu bir şekilde belirlenmeli, bir mahalle içinde en az iki
tasarlanmalıdır.
Yenilenen Doku : Mevcut yapı adalarının damar ve düğüm formları ile kesiştiği
alanlarda yapı adası formlarının "bozulması", diğer alanlarda ise bir ile beş yapı adasının
"birleşmesi ilkesi doğrultusunda, yeni ada morfolojisi oluşturmalıdır. (Url7)
Resim 2 : "Mahalle" Katılımcı Diyagramı Resim 3 : "Mahalle" Çağrı Afişi ve Tasarlanan Mahalleler
Küçük Armutlu Projesi
Küçük Armutlu mahallesi, İstanbul'un kentsel dönüşüm sürecinin üzerinde en çok
tartışıldığı mahallelerinden biridir. Bulunduğu bölge ve çevrelendiği bağlam bakımından
çok önemli bir yere sahip olan bu mahallede, sakinlerin yasal olarak burada barınma
haklarının bulunmadığı, yapıların gecekondu ve neredeyse hepsinin tapusuz olduğu,
oysa belediyenin yakın zamanda ulaşım, su, elektrik gibi ihtiyaçlarının verilmeye
başlandığı bilinmektedir. Öte yandan Boğaz'la olan ilişkisi,etrafının İTÜ Ayazağa
Kampüsü ile, Etiler, Rumeli Hisarı, Baltalimanı, Emirgan gibi yüksek gelirli sakinleri olan
mahallelerle çevrili olması; bu gecekondu mahallesini bir rant merkezi haline
getirmektedir.
Proje kapsamında arazinin kentsel dönüşümünün konut ağırlıklı olarak yapılması
öngörülmüştür. Arazinin büyük bir kısmı resmi olarak İTÜ'ye ait olduğundan yapılacak
tasarımda İTÜ'nün arazi kullanımından pay alması istenmiştir. Ayrıca bu kentsel
dönüşümü finanse edecek herhangi bir kişi/kurumun da pay alması gerekliliği göz
önüne alınmıştır.
Tüm bu koşullar altında normalde %40 olan yapı yoğunluğu, dönüşüm kapsamında
%30'a indirilmiş; %10'u İTÜ'nün, %10'u da dönüşüm finansörünün payına bırakılmıştır.
Kalan %10 pay ise dönüşüm sonrası burada barınmaya devam edecek olan mahalle
sakinlerine bırakılacaktır.
Tüm bu verilerle tasarımın ana kararları oluşturulmaya başlanmıştır. Başta mevcut
taşıt ulaşım yollarının bazısı korunarak, bazısı ise düzenlenerek dolaşım sistemi
belirlenmiştir. Daha sonra arazi üzerinde topografik değerlendirmeler yapılmış,
halihazırda üç ana yükselti tespit edilmiştir. Bu üç yükselti belli işlevlerin merkezi olarak
belirlenmiş; iç taraftaki yükselti İTÜ Kampüsün yakınlığı ve ulaşım kolayığı açısından
İTÜ'ye (eğitim birimleri,konut) bırakılmış, ortada TEM otoyoluna en yakındaki yükselti
mahallenin idari merkezi olarak seçilmiş, sağda Boğaz görünümüne sahip olan yükselti
ise konut ve çoğunlukla yeşil alan olarak değerlendirilmiştir.
Tasarımın ana fikri ise bundan sonra oluşturulmaya başlanmıştır. Her ne kadar
mahalle dokusuna müdahele edilecek olsa da bunun yaşantıya yapabileceği olumsuz
etkilerin en aza indirgenmesi amaçlanmıştır. Mahallenin ortasında vadileşen iki alan
arasında kalan kısmında, mevcut yeşil ve açık alanlar kullanılarak bir ticari işlev ağırlıklı
kamusal aks oluşturulmuştur. Mahallenin belli kısımlarında oluşturulacak konut
dokuları arasında "mahalle meydanı" olarak kamusal açıklıklar tasarlanmış ve bu
meydanlar ana kamusal aksa, arazi eğrileri boyunca ilerleyen yaya yolları ile
bağlanmıştır. Böylece mahalle yaşantısının sürekliliği ve hem kendi içinde işleyen,
hemde dışarıya karşı engeller oluşturmayan bir düzen önerilmiştir. Konut tipolojisi ise
ikili olarak bir araya gelen belli büyüklüklerde tasarlanan modüllerle oluşturulmuş,
konutlar arasında platformlar tasarlanarak; mahalle sakinleri arasında komşuluk
ilişkilerini güçlendirici karşılaşmalar, bir araya gelişler yaratılmak istenmiştir.
Sonuç
Yapılan bu çalışmanın; kent belleği, dönüşüm, mahalle ilişkisini irdelemenin ötesinde;
bu belleği korumak için nasıl bir yol izleneceğine dair bir örnek olmasına gayret
edilmiştir. Kent belleği için çok önemli bir noktada bulunan mahallelerin, dönüşüme
ihtiyaç duyulduğunda kent hafızasından silinmemeleri; Küçük Armutlu gibi kent
yaşamına kapalı, içe dönük bir yaşantının olduğu mahallelerin ise hem kendi iç bellekleri
korunarak hem de kent hayatına karşı engeller oluşturmak yerine, geçirimli sınırlar
oluşturmasının sağlanması, bu çalışmanın temel amacıdır. Bu bağlamda mahallelerde
kentsel dönüşüm konusu, ranta veya kent belleğine hasar verecek uygulamalardan
kaçınılarak, dikkatle incelenmelidir.
KAYNAKÇA
Ürküt,S. (Kasım 1998). "Yaşanabilir Çevre Oluşumunda Mahalle Kriterinin İncelenmesi". Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü.
İlkme,M. (2008). Kentsel Dönüşüm ve Bursa Raporu. TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını.
Çalak,I. (2012). "Kentsel ve Kolektif Belleğin Sürekliliği Bağlamında Kamusal Mekanlar : ULAP Platz
Örneği, Almanya". tasarım+kuram Dergisi, Cilt 8, Sayı 13 (2012).
Şen,B. (Kasım 2006). "Kentsel Gerilemeyi Aşmada Çelişkili Bir Süreç Olarak Soylulaştırma : Galata Örneği".
Doktora Tezi. Mimarsinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü.
(Url1) <http://www.tdk.gov.tr/>
(Url2) < http://v3.arkitera.com/h9754-kentin-bellegi.html>
(Url3)
<http://sehirplanlama.org/index.php?option=com_kunena&func=view&catid=9&id=37&Itemid=36>
(Url4) < http://tr.wikipedia.org/wiki/Mahalle>
(Url5) Dündaralp,B. (Aralık 4,2012), 2012/11: “Kamusal Destekli Tasarım Atölyesi / Deneysel Tasarım
Stüdyosu, HFBK Hamburg /Adhokrasi, İstanbul
Tasarım Bienali”<http://bogachandundaralp.wordpress.com/2012/12/04/201211-kamusal-destekli-
tasarim-atolyesi-deneysel-tasarim-studyosu-hfbk-hamburg-adhokrasi-istanbul-tasarim-bienali/>,
09.12.2012
(Url6) <http://www.3ada1ada.org/blog/kamuoyuna-cagri-2/>, 17.12.2012
(Url7) <http://mahalle3d.weebly.com/3-ya351amsal-dokunu351--3-vital-touch.html>, 17.12.2012