İfade ve basın özgürlüğü kapsamında tutuklu gazeteciler

29
İfade ve Basın Özgürlüğü Kapsamında Tutuklu Gazeteciler Ferit MALKARA* Özet Türkiye’de yaygın olarak görülen, gazetecilere karşı açılan davalar ve bu davaların sonucunda gazetecilerin hapsedilmesi önemli bir konu teşkil etmektedir. Bunların yanında mevcut hükümetler tarafından uygulanan sansür ve bu sansürün kalıcı hale gelmesi için başvurduğu yöntemler şüphesiz önem arz etmektedir. Başta Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK)’ nun ilgili maddeleri olmak üzere devleti korumaya yönelik olmasının yanında basına yapılan sert yaklaşımın da gazetecilerin özgürlüklerinin kısıtlanmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Çalışmamız bu konuyu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin ışığında uluslararası hukuk boyutunda inceleyerek demokrasi ihlaline son vermeye katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İfade Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu

Transcript of İfade ve basın özgürlüğü kapsamında tutuklu gazeteciler

İfade ve Basın Özgürlüğü Kapsamında Tutuklu Gazeteciler

Ferit MALKARA*

Özet

Türkiye’de yaygın olarak görülen, gazetecilere karşı açılan

davalar ve bu davaların sonucunda gazetecilerin hapsedilmesi

önemli bir konu teşkil etmektedir. Bunların yanında mevcut

hükümetler tarafından uygulanan sansür ve bu sansürün kalıcı

hale gelmesi için başvurduğu yöntemler şüphesiz önem arz

etmektedir. Başta Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele

Kanunu (TMK)’ nun ilgili maddeleri olmak üzere devleti korumaya

yönelik olmasının yanında basına yapılan sert yaklaşımın da

gazetecilerin özgürlüklerinin kısıtlanmasında önemli bir rol

üstlenmektedir. Çalışmamız bu konuyu Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesi (AİHS)’nin ışığında uluslararası hukuk boyutunda

inceleyerek demokrasi ihlaline son vermeye katkıda bulunmayı

hedeflemektedir.

Anahtar Kelimeler: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İfade

Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele

Kanunu

Arrested Journalists in the context of Freedom of Expression

and Press

Abstract

An important issue which trials against journalists and at the

end of these trails increasing arrested journalists are very

common in Turkey. At the same time, censorship is implemented

by government. The government wants these censorship become

permanent and censorship’s procedures which applies by

government is very important. First of all Turkey’s Criminal

Code and Turkey’s Anti-Terror Law’s aim is protect the homeland

and play an important role about constraint of journalists and

sharp approach about media. Our study, which aims to contribute

to get through the democracy violation under the circumstances

of international law by the context of European Convention of

Human Rights.

Keywords: European Convention of Human Rights, Freedom of

Expression, Freedom of Press, Turkey’s Criminal Code, Turkey’s

Anti-Terror Law

*Yüksek Lisans Öğrencisi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitütüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim

Dalı.

Giriş

Demokrasinin yapı taşlarından biri olan basın ve ifade

özgürlüğü, yaşanan son olaylarla, eskisinden daha ağır bir

baskı dönemine girmiştir.Gerçek sebebini bilemeden ve adil

yargılanma hakları ihlal edilerek bugüne kadar 200’e yakın

gazeteci terör örgütü üyeliği iddiasıyla cezaevinde

tutulmuştur. Şimdi de medya organlarını da tutuklayan bir dönem

yaşanmaktadır. Yeniden gazeteciler gözaltına alınmaktadır. Bu

gelişmeler basının özgür olmadığı ülkeler sınıfında yer alan

Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün cezalandırılması

anlamına gelmektedir. Basın emekçileri görevlerini can

güvenliği, tutuklanma, işsiz kalma korkusu olmadan

yapabilmeleri, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına

hizmet edebilmeleri için kanun koyucuları ile ilgili hükümetin

gerekli düzenlemeler ile birlikte uygun bir ortamın sağlanması

gerekmektedir. Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin

ve gelişmiş demokrasilerin kabul ettiği ölçütlere uygun basın

ve ifade özgürlüğüne ulaşıncaya kadar tüm gazetecilerin

dayanışma içinde olmasının önemi bir kez daha hatırlatılmıştır.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

İfade özgürlüğünün ilk ortaya çıkışı protestanların muhalefet

etme haklarıyla ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. Burada

muhalefet etme olgusu inanç özgürlüğünden kaynaklandığı

bilinmektedir. İfade özgürlüğü hukuksal anlamda ilk olarak 1689

İngiliz İnsan Hakları Bildirisi’nde yerini almıştır.1

İnsanlığın en temel haklarından biri olan ifade özgürlüğü

çeşitli uluslararası insan hakları belgelerinde yerini

almıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB)’nin 19.

Maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi

(BMMSHS)’nin yine 19.maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

(AİHS)’nin 10. Maddesinde ifade özgürlüğünden bahsedilmektedir.

Kavram olarak ifade özgürlüğü AİHS 10. Maddesinde şöyle

belirtilmiştir;

1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu

makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları

gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü, haber ve görüş alma ve de

verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo,

televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi

tutmalarına engel değildir.

2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin

kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda

1 Mehmet Emin Akgül, " İfade Özgürlüğünün Tarihsel Süreci Ve Milli GüvenlikGerekçesiyle İfade Özgürlüğünün Kısıtlanması", 15 Ocak 2015,http://www.ankara.edu.tr/dergiler/38/1656/17685.pdf

ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin

korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin

önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve

haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi

veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına

alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar,

sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.2

İfade özgürlüğü kişinin üzgürlüğü ve toplumun özgürlüğü

bakımından en temel öğelerden birisidir. Totaliter veya baskıcı

yönetimlerde ifade özgürlüğü demokratik yönetimlerle

kıyaslandığında oran baskıcı yönetimlerde daha az olduğu

görülmektedir.

İfade özgürlüğüne gereken değeri veren ülkelerde hakimler,

savcılar ve vatandaşlar hangi ifadenin korunması gerektiği,

hangisinin cezalandırılabileceği, ifade özgürlüğünü kapsamını

ve ifade özgürlüğünün diğer haklara karşı nasıl uyumlu bir

şekilde uygulanacağı sorunlarıyla karşı karşıya

kalmaktadırlar.3

İfade özgürlüğü insanlığın kendini geliştirmesinde, insanların

insanlarla ilişkilerinde ve kendi devletleriyle olan

ilişkilerin geliştirilmesindeki önemi nedeniyle, ifade

özgürlüğü önemini yaşamsal boyuta taşımaktadır.4

AİHM, ifade özgürlüğü kapsamında düşünceyi açıklama

özgürlüğünü, demokratik toplumların gelişmesini ve bütün2 AİHS, 22 Aralık 2014,http://www.anayasa.gov.tr/files/bireysel_basvuru/AIHS_tr.pdf 3 Özcan Özbey, “AİHS Işığında İfade Özgürlüğü Kısıtlamaları”, TürkiyeBarolar Birliği Dergisi, Sayı.106, 2013, s.42-924 Robert Dickerson vd., 21. Yüzyılda İfade Hürriyeti, (Liberal Düşünce TopluluğuYayınevi,Ankara, 2003), s.16.

fertlerin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturduğu

şeklinde nitelendirmiştir.5 Bu sebepten dolayı ifade

özgürlüğünün, demokratik sistemlerin ön şartı olduğu

söylenebilir. Yeni ve daha iyi fikirlerin demokratik bir

ortamda söylenerek ortaya çıkmasında ifade özgürlüğünün yeri

çok önemlidir. Ortaya atılan yeni düşünce ve fikirlerin ifade

edilmesi, mevcut sistemin aksayan ve yanlış giden

uygulamalarını belirtmekte, ve bu da söz konusu olan yanlış

uygulamaların yürürlükten kaldırılarak toplumun menfaatleri

yönünden katkı sağlamaktadır. İfade özgürlüğü kapsamında ortaya

çıkarılan yeni fikirler ve bunların özgürce tartışılması

bireylerin farklı düşüncelerde hangisinin daha uygun ve kabul

edilebilir olduğunu seçme şansına sahip olmaktadır.

İfade özgürlüğünde toplumun büyük bir kesminin desteğini alan

ve bu düşüncenin arkasında toplumun geniş bir bölümü bu

düşünceyi benimsediği zaman bu düşünceye karşı olarak devlet

müdahalesi ile karşılaşmadıkları değerlendirilebilir. Devlet

yapılanması ve işleyişi genellikle çoğunluğun menfaatlerini,

temel öğe ve değerlerini koruyacak ve yansıtacak biçimde

oluşmaktadır. Toplumun büyük bir çoğunluğunun desteklediği

düşünceler temelde birbirini destekleyen veya tekrarlayan

görüşleri yansıtmış olduğundan dolayı, veya diğer bir söylemle

devlet idaresinin bu görüşler, kavramlar ve menfaatler

doğrultusunda şekillendiğinden, bu tür düşünceler genellikle

devlet müdahalesine maruz kalmamaktadır. Çoğunluğa sahip bir

yönetim, farklı şahısları, grupları, toplulukları, oluşumları,

temel hak ve değerleri sınırlayarak, hukuksal veya fiili5 Osman Doğru, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtihatları, (Beta Yayınları, İstanbul,2002), s. 158-177.

yaptırımlarla kontrol altına alma eğilimini başvurabilir. Bu

kapsamda söz konusu durum düşünceyi denetim altına alma,

sınırlama, şahısların veya oluşturulan gruplarının neyi, hangi

ölçütlerle ifade edeceği ve fiiliyata sokacağı dayatmasına

kadar geliştirebilir.6

Diğer taraftan, demokratik açıdan gelişmiş ülkelerde ifade

özgürlüğü kadar ifadenin birtakım sınırlandırılmalara tabii

tutulması da doğal karşılanmalıdır. Fakat bu sınırlandırmanın

ana hatları da açıkça ifade edilmelidir. Çünkü ifade

özgürlüğüne getirilen bir takım sınırlandırmalar, beraberinde

diğer birçok özgürlüğün dolaylı olarak sınırlandırılması

sonucunu getirmektedir.

Bu kapsamda şu örneği verebiliriz. Büyük Fransız Devrimi ifade

özgürlüğüne geniş bir yer vermesine rağmen 1789 tarihli İnsan

ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 11. Maddesi şunu

belirtmiştir.”Düşünce ve kanaatlerin özgürce ifade edilebilmesi

insanın en değerli haklarından biridir. Her yurttaş özgürce

konuşup yazabilir, ve basın yapabilir, yalnız yasada öngörülen

hallerde bu özgürlüğün kötüye kullanımından sorumludur.7

İfade özgürlüğü kavramsal olarak hukuk kuralları alanına direk

olarak girmemektedir. Bilgi edinme, kanaat ve açıklama

özgürlükleri kapsamında hukuk kuralları içerisinde yerini

almaktadır. Hukuksal korumayı geçekleştirecek unsur devlettir.

6 Erhan Tanju, AİHM Kararları Işığında İfade ve Basın Özgürlüğü,( Seçkin Yay., Ankara,2012), s.157.7 Yasemin Giritlioğlu İnceoğlu, Çeşitli Ülkelerde Medya, (Der Yayınları, İstanbul, 1994), s.132

İfade özgürlüğünün gerçekleştirilmesi ve geliştirilmesinde

devletin rolü çok büyüktür. Bu kapsamda bireyin hukuki normlar

ve sınırlamalar kapsamında söylemiş olduğu fikir ve

düşüncelerden kınanmaması ve ona gereken ortamın hazırlanması

konusu devletin temel yükümülüklerindeki yerini almaktadır.

Burda devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerinin olduğu

açığa çıkmaktadır.

Negatif yükümlülükte bireylerin kanunda belirtilen

sınırlandırmaları ihlal eden herhangi bir düşünceyi ve ifadeyi

uygun yargılama kapsamında yargılaması ve gereken işlemleri

yapması, pozitif yükümlük kapsamında ise bireylere

düşüncelerini rahatça ifade edebilecek ortamları sağlaması

gerekmektedir. Bu kapsamda sınırsız özgürlük anlayışı felsefesi

ile hareket etmek ortaya çıkabilmekte olup örgütlü siyasal

toplumda bu anlayışın kabul edilemeyeceği hepimizin kabul

ettiği bir gerçektir.8

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Günümüzde basının yasama, yürütme ve yargı olgularından sonra

gelen en kuvvetli olgu basın olgusudur. Bu kapsamda tartışılan

en büyük konulardan biri de basın özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü

denildiğinde ilk akla gelen demokrasiyi oluşturan bütün yapı

8 Uğur Alacakaptan, , “Fikir ve Düşünce Özgürlüğü ve Tehlike Suçları,Çağdaş Batı Hukukunda Bu Konudaki Düşünce ve Uygulamalar-Türk Uygulamasıve Değerlendirmesi”, Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, C. 2, s. 7.

taşlarına uyumlu olmak koşulu ile bireyin sistem içinde kişisel

hak ve özgürlüklerini temel alan bir kavram olduğudur.9

Basın özgürlüğü kavramı ilk olarak İHEB’de ortaya çıkmıştır.

Devletler arasında kalıcı olarak ilk düzenleme ise Amerikan

Anayasası’nda yapılmıştır. Amerika Bileşik Devletleri’nin III.

Başkanı olan Thoms Jefferson, “hükümetsiz bir basını, basınsız

bir hükümete tercih ederim” demiştir.10

Basın özgürlüğü, İHEB’nin 19. maddesinde, "Herkes görüş ve

anlatım özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak başkalarınca

karışılmadan görüş sahibi olmayı ve sınır tanımaksızın her

iletişim aracıyla bilgi ve düşünceleri aramayı, almayı ve

göndermeyi içerir." ifadeleriyle evrensel bir tanım

kazandırılmıştır.11

Basın faaliyetlerinin en önemli işlevlerinden biri kamuoyuna

doğru, tarafsız ve yansız bilgilerin sunulmasıdır. Bu kapsamda

gazetecilerin gerçeği topluma iletme aşamasında karşısına

çıkacak her türlü sınırlandırma, baskı ve engellemenin

demokratik toplumlarda en temel haklardan olan bilgi edinme ve

haber iletme gibi hakların ihlali anlamına geldiği bir

gerçektir. Bu kapsamda basın özgürlüğü olmayan toplumlarda

diğer özgürlüklerden bahsetmek zor olsa gerektir.

9 Güven N. Büyükbaykal, “Basın Özgürlüğü Kavramının Anlamı ve Önemi”,İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, sayı.20, 2012, s.43-4710 Rıdvan Bülbül, Basın Ahlakı, Basın Özgürlüğü, Basında Özdenetim, (İstanbul, Yerel Basın Eğitim Seminerleri Dizisi.13, 2002), s.88-8911 İHEB, Madde 19, 17.01.2015, http://www.ihd.org.tr/index.php/san-haklarylgeleri-mainmenu-96/156-insan- haklari-evrensel-beyannames.html

Özgürlükçü demokrasilerdeki en etkili ve en etkin denetim

mekanizması özgür basın olduğu kabul edilmektedir. Basın

demokrasi açısından gelişmiş ülkelerde devlet unsurlarının

çalışmalarını sürekli olarak kontrol eden ve yapılan bür

uygunsuzluk veya yolsuzlukda kamuoyunu bilgilendirerek devlet

üstünde bir kontrol gücü olgusunu yaratmaktadır.12

Basın özgürlüğünden faydalanan gazeteci ve araştırmacıların bu

özgürlüğü kişisel veya bir gruba ait çıkarları kullanarak

kötüye kullanmaları halinde, devletin siyasi otoritesini

harekete geçirerek, basın özgürlüğünü sınırlayıcı ve

engelleyici önlemler alabileceği ve kamu düzenini sağlama

kapsamında oluşan bozulmaları gidermek isteyeceği doğal olmakla

birlikte negatif yükümlülük kapsamına girmektedir. Devlet

otoritesinin bu girişimine uygun ortamı sağlamamak için, özgür

basını oluşturan unsurların bünyesine uygun başka bir denetim

mekanizmasına başvurmak gerekmektedir.13

Basın özgürlüğünün kişisel çıkarlar doğrultusunda kötüye

kullanılmasını engellemek ve devletin basın alanına

12 Oya Tong, “İfade Özgürlüğünün Hukuksal Boyutu ve Kitle İletişimAraçlarında Özdenetim”, II. Etik ve Medya Sempozyumu, Elazığ, 2011,s.42 13 Feyyaz Gölcüklü, Haberleşme Hukuku Basın, Radyo, TV, (Ankara, Sevinç Matbaası,1979 ), s.201-202

müdahalesini önlemek maksadıyla, başka bir anlatımla özgür,

hakkaniyetli ve sorumlu bir basın oluşturmak için sağlanmak

istenen denetim ve kontrol mekanizmasının gelişmesine, basının

kendi kendini denetimine yani otokontrolün oluşmasına katkısı

olmuştur.14

Basın özgürlüğünn önündeki en büyük engellerden birisi ise

sansürdür. Özgün bir bilginin tamamını veya bir kısmını bloke

etmeyi ya da istenilen biçimde düzenlemeyi ve başka bir yöne

kaydırmayı içeren bir uygulama denilmektedir. Fakat

Anayasamızın 28. maddesinin15 de başlayan ifadesi olan “basın

özgürdür, sansür edilemez” ilkesinden yola çıkmak da uygun bir

harekat tarzı değildir. Bu durum sınırsızlık veya her

istediğini gerçekleştirme olarak algılanmamalıdır. Bunun

yanında basının sınırsız özgürlüğe sahip olması gerektiği gibi

çeşitli iddialar ortaya atılsada tarihten alınan dersler bu

hakkın sorumsuzca kullanılmasından dolayı felaketler boyutunda

olayların meydana geldiğini göstermiştir. Fransa’da yaşanan

14 Ahmet Danışman, Basının Kendi Kendini Denetimi, (İstanbul, İÜHFY Yayınları, 1979), s.22815 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 28, 18.01.2015,http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htm

Dreyfüs Davası16 geniş basın özgürlüğünün kullanıldığı ve

basının güvenilebilirliğinin sorgulandığı bir dava olmuştur.17

Sansür dışında basın özgürlüğünü etkileyen faktörler ise

gazetecilerin ve araştırmacıların iş ve sendika güvencelerinin

olmaması, kişisel güvenliklerinin sağlanamaması, basının

tekelleşmesi, basının mevcut devlet ile ticari faaliyetlere

girişmesi ve düşüncenin suç sayılması gibi etkenler olduğu

değerlendirilmektedir.18

İfade Özgürlüğü ve Basın Özgürlüğü İlişkisi

İfade özgürlüğü beraberinde diğer temel hak ve özgürlükleri

getirmektedir. Basın özgürlüğünü gelişen teknoloji, kitle

iletişim araçları, bilginin çok hızlı bir şekilde istenilen

yerler aktarılması gibi faktörleri de göz önüne aldığımızda

ifade özgürlüğünün önemli bir parçası olarak görebiliriz.19

16 Gül Tekay Baysan, “Dreyfus Davası: Gerçek ve Adalet Savaşçısı Zola”Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 1,2002, ss. 181-195 1894 güzünde Paris'teki Alman Askeri Ataşesi'nin çöp

kutusunda Fransız ordusuna ait bilgiler içeren bir not bulunur. YüzbaşıDreyfus'un casus olduğu dedikodusu Genel Kurmay'dan basına sızdırılır.Irkçı gazete La Libre Parole Yahudi subay Dreyfus'un casuslukla

suçlandığını duyurur. Ancak yazının Dreyfus'a ait olduğunun kanıtlanmasıkolay değildir. Görevlendirilen bilirkişi, nottaki yazınınkuşkulununkine hiç benzemediğini söyleyince, istenen yanıtı verecek yeniuzmanlar bulunur. Önyargıyla hazırlatılan raporlara dayanılarak,Dreyfus'a karşı vatana ihanet suçlamasıyla dava açılır. Bu raporlarınsuçlunun cezasını çekmesine yetmeyeceğini düşünen İstihbarat Müdürü AlbaySand- Herr, Dreyfus'un suç dosyasını kabartmak için düzmece belgelerhazırlatır.17 Ahmet Öztürk, “Basın Özgürlüğü Kuramları”, İstanbul Üniversitesi İletişimFakültesi Dergisi, Sayı.5, 1997, s.8118 Büyükbaykal, 2012, s.43-4719 Metin Baykan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Basın Özgürlüğü, (Ankara,Adalet Yay., 2011), s. 27-28

Bu iki özgülük türü birbirlerini tamamlamalarına rağmen basın

özgürlüğünün daha imtiyazlı olması gerektiği iddia edilmekte ve

tartışılmaktadır. Bir grup ifade özgürlüğünün basın özgürlüğünü

kapsadığı temel mantık olarak kabul etmektedir. İfadenin

özgürlüğünü savunan grubun karşısına anti tez olarak ise, basın

özgürlüğünün devletin temel yaspısını oluşturan bireylerin ve

kamuoyuna şekillendirmede basın özgürlüğünün kilit bir rol

oynadığını savunanlar bulunmaktadır. Buradaki sorunun temel

çözümünde bize yardımcı olacak devletin negatif ve pozitif

yükümlülükleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğidir.20

Dünya’da ve Avrupa’da Basın Özgürlüğü

Dünya çapında bir takım ifade özgürlüğü kapsamında ülkelerin

genel durumu ile bilgi veren kuruluşlar yer almaktadır. Bu

kuruluşların başında Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF -

Reporters Without Borders) olmak üzere Gazetecileri Koruma

Cemiyeti (CJP - Committee to Protect Journalists), Özgürlük Evi

(Freedom House) gibi kuruluşlar bulunmaktadır.

Gazetecileri Koruma Cemiyeti’nin sunmuş olduğu raporda 2014

yılında, 221 gazetecinin hapse atıldığı belirtilmiştir. Bu20 Baykan, 2011, s.28

rakam 2013 rakamlarına göre 10 kişilik bir artış mevcuttur.

Gazetecileri Koruma Cemiyeti söz konusu raporu 1990 yılından

itibaren kayıt altına almaktadır. Son 24 yılın en kötü

rakamları ise 2014 yılı olmuştur. Bu artışı dünya genelinde

artan baskıcı hükümetlerin ve otoriter yönetimlerin arttığı

şeklinde yorumlanabilir. Dünyanın ifade özgürlüğü ihlali

kapsamında ilk on ülkeyi şöyle sıralayabiliriz; Çin, İran,

Eritre, Etiyopya, Vietnam, Suriye, Mısır, Burma, Azerbaycan ve

Türkiye’dir.21

RSF’in sunmuş olduğu raporda ise 2014 yılında dünya genelinde

96 gazeteci öldürülmüştür. 2015 yılının ilk ayında olmamıza

rağmen şu ana kadar 8 gazeteci öldürülmüş ve 177 gazeteci

tutuklanmıştır. 2014 yılı istatistikleri ifade özgürlüğünün bir

yerde mevcut bulunan çatışma ile ilgili olumsuz bir bağlantı

olduğunu göstermektedir. Kamu düzeni açısından durağan olmayan

ülkelerde basın stratejik bir hedef haline gelmiş ve

gerçekleştirilen insan hakları ihlallerini medyayı ele geçirmek

yoluyla gizlemeye çalışılmıştır.22

2014 yılında gerçekleşen dünya genelindeki basın özgürlüğü ile

ilgili 3456 olay gerçekleşmiştir. Bu rakam 2013 yılında 3395

olayla o zamana kadar ki en kötü değerlerdi. Dünya geneline

oranladığımızda 17.6 ortalamayla Avrupa Birliği ve Balkan

ülkelerinde, 30.3 ortalamayla Amerika ülkelerinde, 35.621 CPJ Reports 2014, 18 Ocak 2015, https://cpj.org/reports/2014/12/journalists-in-prison-china-is-worlds- worst-jailer.php 22 RSF Reports, World Press Freedom Index 2014, 19 Aralık 2014, http://en.rsf.org/press-freedom-barometer- journalists-killed.html? annee=2014

ortalamayla Afrika ülkelerinde, 42.2 ortalamayla Asya ve Büyük

Okyanus ülkelerinde, 45.5 ortalamayla doğu Avrupa ve Orta Asya

ülkelerinde ve son olarak 48.7 ortalamayla Orta Doğu ve Kuzey

Afrika bölgelerinde gerçekleşmiştir.23

Yukarıda belirtildiği üzere, Çin ve İran dünya sıralamasında

ilk iki sırayı almışlardır. Bunun en büyük sebebi ise 2013

yılında değişen liderlerin özgürlükçü reformlar yapma sözü

vermiş olmalarına rağmen yapmadıkları aksine ters bir tablo

çizdikleri görülmektedir. Bu sonuç ülkelerin mevcut yapılarıyla

ifade özgürlüklerinin ne kadar ilintili olduğunu bir kez daha

gözler önüne sermiştir.

Avrupa’da göstergeler iyi durumda olmasına rağmen dünyadaki 180

ülkeyi içine alan RFS’in yıllık raporunda, Avrupa Birliği (AB)

üye ülkeler olan İtalya, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs,

Yunanistan, Romanya, ve Slovenya bunların yanında aday ülkeler

olan Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Türkiye’nin içinde olduğu

gruptan sadece üç ülke kendi standartlarını geliştirmiştir.

Basın özgürlüğü dünya sıralamasındaki üç ülke olan Finlandiya,

Hollanda ve Norveç Avrupa kıtasında yer almaktadır. Avrupa

ülkeleri 2014 yılı raporunda sıralamadaki ilk 50 devletin

arasında yer alıp AB ülkeleri ilk 25’de 14 yer işgal

etmişlerdir.

23 RSF Reports, World Press Freedom Index 2014, 19 Aralık 2014, http://en.rsf.org/press-freedom-barometer- journalists-killed.html? annee=2014

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan internet gazeteciliği

kapsamında önemli tutuklamalar dünya genelinde devam

etmektedir. 2014 yılında 120 internet gazetecisi tutuklanmış

olup bu sayı tüm tutuklu gazetecilerin yarıdan fazlasını

oluşturmaktadır. 2015 Ocak ayı itibari ile tutuklu bulunan

internet gazetecisi sayısı 177 olmuştur.24

RSF ve CPJ gibi kuruluşlar gazetecilerin kendi mesleklerini

yaptıkları için hapse atılmamaları gerektiğini ifade

etmektedirler. Bu örgütler tutuklu bulunan gazetecilerin

bulundukları ülkelere girişimlerde bulunup, mektuplar yazıp

gazetecilerin bir an önce hapisten çıkmaları gerektiklerini her

fırsatta dile getirmektedirler.

TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

İfade ve basın özgürlüğünün sağlanması özgür, bağımsız ve

çoğulcu bir basının varlığı olmak üzere sağlam temelli

24 CPJ Reports, “Journalists in Prison China is World Worst Jailer 2014”,18 Ocak 2015, https://cpj.org/reports/2014/12/journalists-in-prison-china-is-worlds-worst-jailer.php

demokrasilerin yapı taşlarını oluşturmaktadır. Devletler basın

özgürlüğü kavramını terörle mücadele olsun, çatışma ve

karışıklık dönemi olsun şartlar ne kadar kötü olursa olsun söz

konusu özgürlüğe tam olarak saygı göstermeli ve onu devlet

organlarıyla korumalıdır.25

AB’ ye katılım süreci kapsamında Türkiye’de yapılan

değişikliklerle siyasi hayat önemli ölçüde demokratikleşmiş ve

insan hakları uygulanmaya başlanmıştır. Yapılan uyum yasaları

ve yeniliklerle birlikte ifade özgürlüğünde gelişmeler olmuş ve

söz konusu uygulamalar yürürlüğe girmiştir. 2009 yılında

ülkedeki tüm etnik gruplar ve dini azınlık gruplarının

haklarını genişletmek maksadıyla demokratik açılım ilan

edilmiştir. Bu kayda değer ilerlemelere rağmen zaman zaman

AB’ye katılım sürecinin durması ve demokratik açılımın önündeki

engeller insan hakları açısından tam olarak istenen seviyelere

ulaşamamıştır.26

AİHM’nin son on yılda ifade özgürlüğü kapsamında vermiş olduğu

kararlara bakacak olursak davaların büyük çoğunluğu TCK ve TMK

belli maddelerinde yoğunlaştığını görmekteyiz. Bu davaların

ulusal mahkemelerce AİHS ile uyuşmayan, ortada herhangi bir

şiddetli tahrik olmayan ve yapılan eleştirilerin hakaret

olgusunu içermediği takdirde gereksiz sınırlamalar getirilen

kararlarla ilgili olduğunu görmekteyiz.27

25 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas HammerbergRaporu,Türkiye’de İfade ve Basın Özgürlüğü , Strasbourg, 2011, s.426 Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Raporu, İnsan HaklarıSavunucuları: Masum Oldukları Kanıtlanıncaya Kadar Suçlu, 201427 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas HammerbergRaporu,”Türkiye’de İfade ve Basın Özgürlüğü”, Strasbourg, 2011, s.4

AİHM’nin yazılı basın araçlarından olan gazete ve dergilerin

orantısız ve gereksiz biçimde kapatılması, hakaret unsuru

içeren veya şiddetli tahrik gerekçesiyle yayın izinleri askıya

alınan ve mahkemelerce açılan hakaret davaları neticesinde

ifade özgürlüğüne bağdaşmayacak şekilde kararlar da uygulanan

ihlalleri de belirtmiştir.28

Bu söz konusu yargılamalar ve ihlaller kapsamında Türkiye son

on yılda yasalarını ve uygulamalarını AİHM’in içtihatlarına

uyma amacıyla bir takım değişiklikler yapılmıştır. Bu

değişikliklerin en önemlilerinden olan Anayasa’nın 13. ve 26.

maddelerinde belirtilen ifade özgürlükleri kısıtlamalarına

belirtilen bir sınır getirilmesi ve bu sınırlamanın yasalarca

tayin edilmesi hususudur. Diğer yandan Anayasa 90. Maddede

yapılan düzenlemeyle uluslararası anlaşmaların ulusal

anlaşmalardan üstünlüğü kabul edilerek ifade ve basın özgürlüğü

kapsamında önemli adımlar atılmıştır.

Fakat mevcut anayasanın ifade ve basın özgürlüğünün önünde

büyük bir engel teşkil ettiği açıktır. Çünkü anayasa devlet

merkezli olmakla birlikte devletin bütünlüğü ilkesinden

hareketle çoğulculuğa karşı hoşgörüsü olmayan bir ilkeyi

benimsemektedir.29 2010 yılında yapılan değişiklikliklerle

28 AİHM Türkiye Bilgi Notu, 16 Aralık 2014,http://www.echr.coe.int/Documents/CP_Turkey_ENG.pdf

29 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg Raporu,Türkiye’deİfade ve Basın Özgürlüğü , Strasbourg, 2011, s.5

birlikte Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru, savcı ve

hakimlerin bağımsız denetimini, askeri mahkemelerin sadece

kendi alanlarıyla ilgili davalara bakması, Kamu Denetçiliği

Kurumu gibi kurumların oluşturulması ifade ve basın özgürlüğüne

doğrudan etkilememekle birlikte dolaylı yoldan katkıları

olabileceği değerlendirilmektedir.

Yapılan bu tür uygulamalara rağmen Türkiye’nin demokratik bir

ülke olduğuna ilişkin oluşan bilincinin en çok zaafa uğratan

unsur basın özgürlüğü konusunda yaşanan ve yaşamaya devam

edilen ihlallerdir. İfade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaktan

kaçınmamak, toplantı ve dernek kurma hakkına gösterilen şiddet

dolu uygulamalar kapsamında uluslararası toplumda oluşan olumlu

bilincin kaybedilmesine sebep olmaktadır.30

Sınırlayıcı bir basın atmosferi, özellikle mevcut hükümete

yapılan eleştirilere karşı sert yaptırım ve cezaların

uygulanması, gazetecilere açılmış sayısı belli olmayan hakaret

davaları, gazetecilerin terörizm ile suçlanarak tutuklanmaları,

sosyal medyaya getirilen yasaklar, basına sızdırlmış belgeleri

yayınlayan gazeteciler hakkında yapılan uygulamalar

gazetecilerin önünde büyük bir engel teşkil etmektedir.31

Bu kapsamda bağımsız tarafsız ve eleştirel gazetecilik

sınırlandırılarak basın özgürlüğüne karşı yapılan ihlaller

30 Human Rights Watch, Turkey’s Human Rights Rollback, September 2014, s.3231 Human Rights Watch, Turkey’s Human Rights Rollback, September 2014, s.33

gündeme gelmektedir. Türkiye’de 2005 yılından itibaren basın

özgürlüğü kapsamında düşüşün yaşandığı RSF’in raporlarında

vurgulanmaktadır. Türkiye 2005 yılında dünya genelinde 98,

2006’da 100, 2007’de 101, 2008’de 103, 2009’da 123, 2010’da

138, 2011 ve 2012’de 148, 2013’te 154 ve 2014 yılında yerini

koruyarak 180 ülke arasından 154. sırada yerini almıştır.32

CPJ’nin Türkiye’de 2011 ve 2012 yıllarında gazeteci, analist ve

hukukçularla yapmış olduğu çalışma sonucunda hazırladığı özel

raporunda kitlesel gazeteci tutuklamalarını, söz konusu

gazeteciler hakkında açılan davaları ve mevcut hükümetin

yaklaşımını analiz etmiştir. 2012 yılnda 76 gazetecinin hapiste

olduğunu ve bu oranla dünya sıralamasında birinci sırayı yer

aldığını belirtmiştir.33

Başlıktan da anlaşılacağı gibi basın özgürlüğünün bir kriz

durumunda olduğu mevcut yasaların TCK ile TMK’un devleti koruma

merkezli olduğu ve basın özgürlüğünü sınırlandırdığı

değerlendirmesinde bulunulmuştur. Mevcut hükümetin otoriter

yasalarla oluşturduğu yönetimin medya çalışanlarına oto-sansür

uygulamaya yönlendirdiğini belirtmiştir. Bu değerlendirmesinin

altında yatan başlıca neden söz konusu medya çalışanlarına

devlet düşmanı olarak atfedilmesidir. Türkiye’de 2011 yılında

gazeteciler hakkında açılan dava sayısının 5000’i bulması bir

diğer sebeptir. 2007 yılında Sabah gazetesinin satılmasıyla

başlayan süreç daha sonra Doğan Holding’e verilen büyük

32 RSF Reports, “Press Freedom Express Reports” http://en.rsf.org/press-freedom-index-2005-2012,1043.html33 CPJ Reports, Turkey's Press Freedom Crisis, 26 Aralık 2014,https://cpj.org/reports/2012/10/turkeys-press- freedom-crisis.php

miktarlardaki vergi cezalarının politik birer uygulama

oldukları üzerinde durulmuştur.34

Amerikan menşeili bir kuruluş olan Özgürlük Evi (Freedom

House)’nin 2014 tılında yayınlamış olduğu basın özgürlüğü

raporunda Türkiye’nin kısmen özgür olan statüsünü özgür olmayan

olarak güncellemiştir.35

Uyum paketleri kapsamında TCK’nun 125, 288, 301, 318 ve TMK’nun

6 ve 7 gibi bir çok maddesi değiştirilmiş veya güncellenmişti.

Bu sayılan maddeler düşüncelerini açıklayan insanları önce

mahkemelere sonra hapishanenelere gönderebiliyordu. Fakat

yapılan bu deişikliklere rağmen tutuklu gazeteci sayısında

düşüş yaşanmamış aksine bir artış gözlemlenmiştir.36

Bu kanunlar kapsamında mehkemelerin vereceği kararlara

bakılmaksızın bir savcının soruşturma başlatma yetkisi bile

insanların ifade ve basın özgürlüğü kavramlarından uzaklaşması

için yeterli bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu

kapsamda ilgili hukuk adamları basın özgürlüğü ve ifade

özgürlüğü konularında dava açmaktadırlar. Fakat, AİHM

içtihatleri göz önüne alındığında savcılar, bu davaların

davalılar hakkında sonuçlanacakları bilindiği halde dava açmada

34 CPJ, Turkey's Press Freedom Crisis, 26 Aralık 2014,https://cpj.org/reports/2012/10/turkeys-press-freedom- crisis.php 35 Freedom House, Press Freedom Rankings, 26 Aralık 2014,http://freedomhouse.org/report/freedom-press- 2014/press -freedom-rankings#.U39_w_1_srV 36 “Türkiye’de Düşünce ve İfade Özgürlüğü Sorunları Kaç Yönlü”, 12 Ocak2015, http://tr.boell.org/tr/2014/06/16/tuerkiyede-duesuence-ve-ifade-oezguerluegue-sorunlari-kac-yoenlue

çekincenin olmadığı görülmektedir. Bu tarz yaklaşım da basının

büyük bir ölçüde oto sansüre neden olduğu

değerlendirilmektedir.37

Basın özgürlüğü kapsamında içeri atılan gazetecilerin uzun

tutuklu süreleri ve bu süregelen davaların büyük çoğunluğunun

terörle mücadele kapsamında değerlendirilmektedir. Bu kapsamda

tutuklu gazetecilerin hakkında iddianame olmaksızın uzun süre

tutuklu kalmasına sebep olmaktadır. Sayıların artması ve

davaların uzaması uluslararası arenada Türkiye’nin basın

özgürlüğü ihlallerinin her geçen sene arttığı belirtilmektedir.

SONUÇ

İfade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün demokratik

yönetimlerin gelişmesinde ve ilerlemesinde çok önemli bir yere

sahip olan kavramlardır. İfade ve basın özgürlüğü çoğulculuğun,

eleştiriye açık olmanın ve bunların yanında bir şeyleri37 Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg Raporu,Türkiye’deİfade ve Basın Özgürlüğü, Strasbourg, 2011, s.12

tartışabilmenin getirisiyle beraber demokrasinin üzerine

oturtulduğu çok önemli olgulardır. Kamuoyunu, yöneticileri,

mevcut hükümetleri, nüfuzu olan kişileri zor duruma düşürecek

gelişmeler dahil olmak üzere bir kontrol mekanizması olan

basına ve basın özgürlüğüne ayrı bir önem verilmelidir.

İfade özgürlüğü sadece insanların duymak istedikleri iyi

şeyleri değil bunun yanında yapılan hukuksuz ve temeli hiç bir

şeye dayandırılmayan uygulamaları da kapsamaktadır. AİHS’nin

10. maddesi bu konuda açıktır.

Basın özgürlüğü kapsamında gazetecilik faaliyetleri sebebiyle

tutuklu bulunan veya hapse mahkum edilen gazetecilerin karşıt

görüşlü olmalarından dolayı bir takım kanunlar yardımıyla infaz

edilmesi ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu söz konusu

gazetecilerin bir an önce serbest kalmaları gerektiği

değerlendirilmektedir.

AİHM’nin ifade ve basın özgürlüğü konularında vermiş olduğu

kararların uygulanabilmesi maksadıyla, mevcut anayasayı

oluşturan ilgili maddeleri ve yargı sisteminde değişiklikler

yapılması gerektiği ve bu kapsamda ifade özgürlüğünün etkili

bir şekilde uygulanması ve korunması gerekmektedir. İfade

özgürlüğüne getirilecek kısıtlamalar ancak AİHS’de yer alan

orantılılık ilkesine uygun olarak yapılmalıdır.

Mevcut yasalarda bulunan gazetecilik ile ilgili maddeler

gazeteciliğin statüsünü güçlendirmeye yönelik olarak

geliştirilmelidir. Kamunun yararına yapılacak araştırmalarda

belli sınırları aşmadan soruşturmanın gizliliği, özel yaşamın

gizliliği ve devletin güvenliği konusunda zorunlulukların

dengelenerek izin verilmesi gerekmektedir. Diğer bir konu olan

da gazetecilerin haber kaynaklarına getirilen güvencelerin

geliştirilmesi gerekmektedir.38

TMK ve TCK demokratik normlara uyumlu hale getirilmelidir. Bu

kapsamda ifade ve basın özgürlüğünü zarar verici uygulamaları

yürürlükten kaldırılarak veya derinlemesine gözden geçirilerek

düzenlemeler getirilmelidir. Basın suçlarına yönelik hapis

tehdidi ise kaldırılacak veya derinlemesine gözden geçirilecek

uygulamaların başında gelmesi gerekmektedir.

Gazetecileri ve basın çalışanlarını yıldırmak, görevlerini

yapamaz hale getirmek veya sindirmek gibi faaliyetlerden karşı

korumak için tedbirler ve düzenlemeler getirilmelidir.

Gazetecilere yapılan cinayet ve saldırı girişimleri mümkün

olduğu kadar engellenmeli ve bu suça karışanların etkin bir

biçimde sorgulanmaları gerekmektedir. Sadece 5953 Sayılı Basın

İş Kanunu kapsamında olanları değil tüm gazeteci ve basın

çalışanlarına çalışma yaşamlarına saygı gösterilmesi

gerekmektedir.

AİHM’nin ifade özgürlüğü kapsamında vermiş olduğu tüm kararlar

incelenerek belli bir standart oluşturulmalıdır. Oluşturulan bu

standartlar kapsamında Türkiye’deki tüm hakim, savcı,

mahkemeler, yüksek mahkemeler ifade ve basın özgürlüğünde

oluşturulan söz konusu standartları uygulayarak hatta bunları

geliştirerek muhtemel bir çözüme kavuşabileceği ve bu

demokratik olmayan görüntüden kurtularak Türkiye hak ettiği

yerde yerini almalıdır.38 RSF Raporu,“Kitaptan Bomba Olmaz, Türkiye’de Medya ve Yargı: Güvensizlik ve Güvenlik Refleksi Arasında” Haziran 2011, s.18

Bu kapsamda, gazetecilere yönelik tehdit, fiziksel saldırı ve

baskıların artması hatta daha ileri gidilerek gazetecilerin

öldürülmesi, çok sayıda basın yayın organların ürünlerinin

toplatılması ve kapatılması, internet sitelerine sansür

uygulanıp erişimin engellenmesi, televizyon ve radyo

yayınlarına uygulanan yaptırımlar ifade ve basın özgürlüğünün

kötüye gittiği sonucunu göstermektedir. Bu kapsamda saldırıya

maruz kalan ve haklarında sayısız dava açılan gazetecilerin,

bağımsız ve eleştirel yönde hareket edenlere karşı davaların

yoğunlaştığı ve birtakım geçmişten günümüze gelen siyasi

önyargılarla hareket edildiğini görmekteyiz. Son yıllarda

ülkemizde sayıları giderek artan gazeteci tutuklamalarının ve

gözaltında bulunan haklarında sayısı belli olmayan davalar

açılmış gazetecilerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşması

gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Akgül Mehmet Emin, " İfade Özgürlüğünün Tarihsel Süreci Ve

Milli Güvenlik Gerekçesiyle İfade Özgürlüğünün

Kısıtlanması", 15 Ocak 2015,

http://www.ankara.edu.tr/dergiler/38/1656/17685.pdf

Alacakaptan Uğur, , “Fikir ve Düşünce Özgürlüğü ve Tehlike

Suçları, Çağdaş Batı Hukukunda Bu Konudaki Düşünce ve

Uygulamalar-Türk Uygulaması ve Değerlendirmesi”, Hukuk

Kurultayı, Ankara, 2000, C. 2, s. 7.

AİHM, “Türkiye Bilgi Notu”, 16 Aralık 2014,

http://www.echr.coe.int/Documents/CP_Turkey_ENG.pdf

AİHS, 22 Ocak 2014,

http://www.anayasa.gov.tr/files/bireysel_basvuru/AIHS_tr.pdf

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg

Raporu,”Türkiye’de İfade ve Basın Özgürlüğü” , Strasbourg,

2011, s.4

Baykan Metin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Basın Özgürlüğü,

(Ankara, Adalet Yay., 2011), s. 27-28

Bülbül Rıdvan, Basın Ahlakı, Basın Özgürlüğü, Basında

Özdenetim, (İstanbul, Yerel Basın Eğitim Seminerleri

Dizisi.13, 2002), s.88-89

Büyükbaykal Güven N., “Basın Özgürlüğü Kavramının Anlamı ve

Önemi”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi,

Sayı.20, 2012, s.43-47

CPJ Reports, “Journalists in Prison China is World Worst Jailer

2014”, 18 Ocak 2015,

https://cpj.org/reports/2014/12/journalists-in-prison-

china-is-worlds-worst-jailer.php

CPJ Reports, “Turkey's Press Freedom Crisis”, 26 Aralık 2014,

https://cpj.org/reports/2012/10/turkeys-press-freedom-

crisis.php

Danışman Ahmet, Basının Kendi Kendini Denetimi, (İstanbul, İÜHFY

Yayınları, 1979), s.228

Dickerson Robert vd., 21. Yüzyılda İfade Hürriyeti, (Liberal Düşünce

Topluluğu Yayınevi, Ankara, 2003), s.16.

Doğru Osman, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İçtihatları, (Beta

Yayınları, İstanbul, 2002), s. 158-177.

Freedom House, Press Freedom Rankings, 26 Aralık 2014,

http://freedomhouse.org/report/freedom-press-2014/press-

freedom-rankings#.U39_w_1_srV

Giritlioğlu İnceoğlu Yasemin, Çeşitli Ülkelerde Medya, (Der

Yayınları, İstanbul, 1994), s.132

Gölcüklü, Feyyaz, Haberleşme Hukuku Basın, Radyo, TV, (Ankara,

Sevinç Matbaası, 1979 ), s.201-202

Human Rights Watch, “Turkey’s Human Rights Rollback”, September

2014, s.33

İHEB, Madde 19, 17 Ocak 2015,

http://www.ihd.org.tr/index.php/san-haklarylgeleri-

mainmenu-96/156-insan-haklari-evrensel-beyannames.html

Özbey Özcan, “AİHS Işığında İfade Özgürlüğü Kısıtlamaları”,

Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı.106, 2013, s.42-92

Öztürk Ahmet, “Basın Özgürlüğü Kuramları”, İstanbul

Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı.5, 1997, s.81

RSF Reports, “Press Freedom Express Reports”

http://en.rsf.org/press-freedom-index-2005-2012,1043.html

RSF Reports, World Press Freedom Index 2014, 19 Aralık 2014,

http://en.rsf.org/press-freedom-barometer-journalists-

killed.html?annee=2014

Tanju Erhan, AİHM Kararları Işığında İfade ve Basın Özgürlüğü,

(Ankara, Seçkin Yay., 2012), s.157

Tekay Baysan Gül, “Dreyfus Davası: Gerçek ve Adalet Savaşçısı

Zola” Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,

Cilt: 19, Sayı: 1, 2002, ss. 181-195

Tong Oya, “İfade Özgürlüğünün Hukuksal Boyutu ve Kitle İletişim

Araçlarında Özdenetim”, II. Etik ve Medya Sempozyumu,

Elazığ, 2011, s.42

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 28, 18 Ocak 2015,

http://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa82.htm

“Türkiye’de Düşünce ve İfade Özgürlüğü Sorunları Kaç Yönlü”, 12

Ocak 2015, http://tr.boell.org/tr/2014/06/16/tuerkiyede-

duesuence-ve-ifade-oezguerluegue-sorunlari-kac-yoenlue

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Raporu, “İnsan

Hakları Savunucuları: Masum Oldukları Kanıtlanıncaya Kadar

Suçlu” Paris, 2013, s.5.