TÜRKÇENİN EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM ÖRNEĞİ OLARAK ŞERMİN’DEKİ PEDAGOJİK UNSURLAR
Dışsallıklar ve Emisyon Vergileri: Norveç Örneği ve Türkiye Uygulaması
-
Upload
kirikkaleturkey -
Category
Documents
-
view
0 -
download
0
Transcript of Dışsallıklar ve Emisyon Vergileri: Norveç Örneği ve Türkiye Uygulaması
DIŞSALLIKLAR VE EMİSYON VERGİLERİ: NORVEÇ ÖRNEĞİ VE TÜRKİYEUYGULAMASI
Mehmet Gökhan ÖZDEMİR
ÖZET
Bu makalede emisyon ve karbon vergisi, dışsallık kavramı
üzerinden açıklanmaktadır. İlk olarak, dışsallığın teorik
çerçevesi üzerinde durulmaktadır. Literatür taraması ile
dışsallığın tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkış nedenine
değinilmektedir. Ardından, dışsallıkların azaltılmasına yönelik
ekonomistlerce ortaya atılan çözümlerden öz itibariyle
bahsedilmektedir. Son olarak emisyon azaltılmasına yönelik
dışsallık çözümü, örneği olan karbon vergisi üzerinde detaylı
bilgi verilmektedir. Bu bağlamda, Karbon vergisi
uygulamalarıyla dünya üzerinde örnek teşkil eden İskandinav
ülkeleri üzerinden çalışma somutlaştırılmaktadır. Norveç'in
karbon vergisi uygulaması İskandinav ülkeleri arasında ilk
uygulama olarak gösterilebilir. Bu uygulamanın güçlü ve zayıf
yönleri makale üzerinde tartışılmaktadır. Çalışmanın sonuç
kısmında ise Türkiye için öneri niteliğinde bir sonuç ortaya
koyulmuştur.
Anahtar Sözler: Negatif Dışsallık, Karbon Ticareti, Karbon
Piyasası
ABSTRACT
In this article, emission and carbon tax are explained by using
with the concept of externality. First of all, the article
focuses on the theoretical framework of the concept of Araş. Gör., Kırıkkale Üniversitesi, İktisat Bölümü, E-posta: [email protected]
1
externality. It is mentioned the reason of the emergence of
externalities in the historical process with economic
literature. Then, in order to reduce externalities by
economists as the essence of the proposed solution is referred.
Lastly, Carbon tax- a sample solution of reducing gas emission-
is explained briefly. In this context, the carbon tax practices
in the world are embodied in the exemplary work of the Nordic
countries. Norway's carbon tax application can be shown the
first among Scandinavian countries. It is discussed on the
article strengths and weaknesses of this application. At the
final part of the study, a recommendatory conclusion has been
revealed for Turkey.
Keywords: Negative Externality, Carbon Trade, Carbon Market
GİRİŞ
Günümüzde ekonomilerin getirdiği büyük enerji talebi fosil
yakıt kullanımını etkileyen en önemli faktördür. İklim
değişikliğine olumsuz yönde etkileri bulunan fosil yakıt
tüketimi, doğaya başta CO2 salınımı olmak üzere piyasa
tarafından maliyetlerine katlanılmayan negatif dışsallık
oluşturur. Negatif dışsallıkların ortaya koyduğu sorunu çözüm
amacıyla hükümetler ve hükümetler üstü güçler çeşitli
çalışmalar yapmaktadır. Kyoto protokolü gibi iklim
değişikliğinin canlı sağlıkları üzerindeki olumsuzlukları
ortadan kaldırma amacıyla sera gazlarının salınımını kısıtlayan
ya da asgari düzeye indirmeyi amaçlayan deklarasyonlar ve
2
uygulanabilecek yaptırımlar ekonomistlerce iktisat politikası
olarak geliştirilmektedir.
Bu makalede dışsallık, emisyon ve karbon vergisi
kavramları, özellikleri ve çeşitleri açıklanacaktır. Daha
sonra, dışsallık kavramının teorik çerçevesi üzerinde
durulacaktır. Çalışmada, dışsallık kavramının tarihsel süreç
içerisinde ortaya çıkış nedenine değinilecek, sonrasında
dışsallıkların azaltılmasına yönelik olarak ekonomistlerce
ortaya atılan çözümlerden örnekler vasıtasıyla bahsedilecektir.
Son olarak emisyon azaltılmasına yönelik dışsallık çözümü
örneği olan karbon vergisi üzerinde detaylı bilgi verilecektir.
Karbon vergisi uygulamalarıyla dünya üzerinde örnek teşkil eden
İskandinav ülkeleri üzerinden somutlaştırılacak olan
uygulamanın güçlü ve zayıf yönleri makale üzerinde detaylı
olarak tartışılacaktır. Bu bağlamda, Norveç karbon vergisi
uygulamalarının ilk olarak dünya üzerinde hayat bulmasına örnek
gösterilebilecek İskandinav ülkesi olduğundan çalışma Norveç
uygulaması üzerine odaklanacaktır.
1. DIŞSALLIKLAR VE EMİSYON VERGİLERİ: TEORİK ÇERÇEVE
Dışsallık herhangi bir ekonomik aktörün ekonomik
aktiviteden hiçbir bedel/tazminat ödemeksizin diğer ekonomik
aktör(ler)in olumlu/olumsuz etkilenmesidir. Negatif dışsallık
etkinin olumsuz olmasını ifade ederken, pozitif dışsallık
etkinin olumlu olmasıdır. Örnek olarak, kâğıt fabrikası kâğıt
üretimi esnasında üretimi dışında “dioksin” olarak adlandırılan
3
kimyasal salınımına sebep olur. Ekonomik aktörler bu
kimyasaldan dolaylı olarak etkilenirler1.
Dışsallık kavramı iktisatçılar tarafından kesin çizgilerle
birbirinden ayrılmış tanımlamaya sahip değildir. Scivotsky’nin
de belirttiği üzere tüketimde dışsallık bir tüketicinin
ekonomik tercihi sonrası diğer bir ekonomik aktörün farksızlık
eğrisinde bir bağımlılık oluşturması ve o tüketicinin
farksızlık eğrisinde kaymaya sebep olması durumudur. Dışsallık
etkisini üretimde ise bir firmanın üretiminde kullandığı girdi
ya da çıktıların bir miktar da olsa diğer firma üzerinde bir
şekilde bağımlı hale getirmesi durumunda
gözlemleyebilmekteyiz2.
Dışsallık, genellikle bir ekonomik birim davranışının, bu
davranışın dışında kalan birimleri olumlu ya da olumsuz olarak
etkiliyor olmasını ifade eder. Etki için piyasada herhangi bir
fiyatın oluşmaması durumu da dışsallığın bir diğer önemli
özelliğidir3.
Dışsallık kavramının anlaşılması için Adam Smith’in
“kişisel çıkar” ve “görünmez el” kavramlarına atıfta
bulunulması yararlı olacaktır. Bilindiği üzere piyasalar genel
olarak görünmez el sayesinde devlet müdahalesine gerek
kalmaksızın etkin biçimde işler. Adam Smith üreticilerin kendi
kişisel çıkar/kâr maksimizasyonu amacıyla üretim yapacaklarını
ifade etmiştir. Çevresel kirlilik firma tarafından üretim
1 Mankiw, G. (2012). Principle of Economics. Ontario: South-Western CengageLearning. s.196.
2 Buchanan, J. H., & Stubblebine, W. (1962). “Externality”. Economica, 29(116),371-384. s.371.
3 Şahin, H. (2012). Mikro İktisat. Bursa: Ezgi Kitabevi. s.452.
4
süreci içerisinde kâr maksimizasyonu adına göz ardı
edilebilmektedir. Tüketici açısından da satın alma aşamasında
aynı durum söz konusu olmaktır. Kâğıt üretim ve tüketim örneği
ile konu somutlaştırılacak olursa, kâğıt üreticisi kâr
maksimizasyonu amacıyla çevreye verdiği kirliliği (dioksin
salınımını) göz ardı ederken, kâğıt tüketicisi ise dioksin
salınımına dikkat etmeksizin tüketimini gerçekleştirmektedir.
Böyle bir durumda görünmez el tam işlemez. Hükümet müdahalesi
ile dioksin salınımı önlenebilir ya da azaltılabilir.
Dışsallıklar çok çeşitli şekilde karşımıza çıkabilir. “Piyasa
başarısızlığı” kavramı altında incelenen dışsallıklar çeşitli
hükümet politikaları ile azaltılmakta ya da önlenmektedir.
Birkaç örnek ile konuyu zenginleştirmek gerekirse4,
Otomobil egzozlarından çıkan gazlar negatif
dışsallıklardan bir tanesidir. İnsanlarda solunum yolu
üzerinden kanserojen etki yapabilmektedir. Otomobil
sürücüleri kişisel çıkarları gereği kirletme
eğilimindedirler. Hükümet tarafından araçlar için salınım
standartları koymak bu sorunun çözümüne yönelik
politikadan bir tanesidir. Yakıt üzerine konulacak vergi
de araç kullanımını azaltıcı etkisi bakımından
uygulanabilecek alternatif politikayı oluşturur.
Restorasyonu yapılan tarihi binalar pozitif dışsallık için
örnek teşkil eder. Bu bina çevresinde seyahat edenler,
etrafında bulunanlar tarihi dokunun oluşturduğu
güzellikten yararlanırlar. Ancak bina sakinleri yenileme
maliyetleri göz önünde bulundurulduğunda tadilatın
4 Mankiw, G. (2012). Op.cit. s.196.
5
yapılmaması yönünde baskın bakış açısına sahip
olabilirler. Bu durumda, birçok yerel yönetim bu sorunun
çözümüne yönelik olarak, yenileme yapacak olan bina
sakinlerine vergi indirimi sağlar ve böylece tarihi
yapıların yok olup gitmesine engel olabilir.
Teknoloji üzerine yapılan araştırma ve geliştirme diğer
insanlar üzerinde pozitif dışsallık yaratır. Mucitler
icatlardan tamamen yararlanamadıkları için
potansiyellerinin daha altında icat çıkarma eğiliminde
olurlar. Bu problemin azaltılması adına patent sistemi
geliştirilmiştir. Hükümetler patent kurumu vasıtasıyla
araştırmaları kısıtlı bir süreliğine sadece icat sahibini
kullanma hakkıyla ödüllendirir. Bu pozitif teşvik de
piyasa başarısızlığını azaltmaya yönelik bir iktisat
politikasıdır.
Örneklerin her birinde karar alıcıların bazı dışsal
faktörleri göz önünde bulundurmadıkları, hükümetlerinde çeşitli
yöntemlerle bu sorunun çözümüne yönelik hamleler yaptığı
görülmektedir.
Negatif dışsallıklardan konu başlığımız gereği üzerine
odaklanılan Emisyon çözümü için uygulanılabilecek Emisyon
vergileri, temel amaç ve avantajları, uygulanabilirlik
açısından en uygun koşullar, kapsam ve başarı potansiyeli ile
ilgili sınırlamalar aşağıda ifade edilmiştir.
Tablo 1: Emisyon Vergileri
Temel Amaç veAvantajlar
En UygunKoşullar
Kapsam - BaşarıPotansiyeli
Sınırlamalar
6
• Kirliliği önlemeya da düşürme
•Maliyetleriniazaltmak
• Sabit noktaEmisyonları(kaynağınınbelli olması)
• Su – iyi • Kontrol veölçümproblemlerifazla
• Uzun dönemdedaha verimliteknolojilerinuygulanmasınıteşvik etmek
• Emisyonlarınkontrol veölçümününyapılabilmesi
• Hava - ölçümproblemleridolayısıyla orta
• Eğer buvergiden eldeedilen gelirbelirli biramaç içinharcanacaksa,bu dağıtımsisteminin iyiplanlanmasıgereklidir.(Hedeflenenamaçlaraulaşılması içinönemlidir).
• Gelir sağlama • Emisyonlarınazaltılması içingerekliteknolojilerinvar olması
• Katı Atıklar -zayıf
• Çevre korumaSistemi yaratmak
• Gürültü -uçaklar içinyüksek-. diğertaşıtlar için -zayıf
Kaynak: Çetin, S. (2010). “Çevre Vergileri ve Çevre Vergilerinin Çifte Yarar Sağlama
Potansiyeli”, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.57.
Emisyon problemi göz önünde bulundurulduğunda, en önemli
salınım sorunu olarak karşımıza çıkan İklim değişikliğine sebep
olan karbon salınımıdır. Karbon salınımının azaltılması için
çeşitli politika yöntemleri uygulanmaktadır. Bunlar arasında,
salınımın değişim sistemleri, emisyon standartları, karbon
vergisi ve enerji vergisi gösterilmektedir. Karbon vergisi
birçok ekonomist ve uluslararası organizasyonca en çok tavsiye
edilen politika olarak göze çarpmaktadır
Tablo 2: Yıllar İtibariyle Sera Gazı Emisyonları ve Hedeflenen EmisyonOranları
[Baz yıl =100,1990] 1990 1995 2000 2005 2006 2007 2008-
2012*
7
AB- 27* 100.0 93.7 90.8 91.9 91.8 90.7
AB-15 99.2 96.8 96.3 97.1 96.5 95.0 92.0
Belçika 98.3 102.6 99.6 97.4 93.7 90.1 92.5
Bulgaristan 88.7 66.8 52.; 53.6 54.2 57.2 92.0
Danimarka 99.6 110.0 97.8 91.6 102.
5 96.1 79.0
Almanya 98.6 88.0 81.8 78.6 79.5 77.6 79.0Estonya 98.4 48.9 43.1 46.1 45.0 51.7 92.0
Yunanistan 98.7 103.0
118.8
123.2
119.7
123.2 125.0
Fransa 99.8 98.6 98.7 98.2 96.1 94.2 100.0
İtalya 99.9 102.5
106.3
111.0
108.9
106.9 93.5
Letonya 103.0 48.5 39.0 43.4 45.0 46.6 92.0
Litvanya 99.3 44.1 38.8 45.7 46.3 50.1 92.0
Lüksemburg 99.6 78.9 75.7 101.7
101.0 98.1 72.0
Macaristan 86.0 69.2 67.6 69.7 68.3 65.8 94.0
Avusturya 100.0
101.8
102.6
117.4
115.8
111.3 87.0
Polonya 81.5 79.2 69.0 68.6 70.9 70.8 94.0
Portekiz 98.5 116.9
135.8
148.3
140.8
136.1 127.0
Romanya 87.4 65.0 48.7 53.7 55.3 54.7 92.0
Slovenya 91.2 91.9 92.9 100.1
101.1
101.8 92.0
Slovakya 101.7 73.0 67.2 68.5 67.9 65.2 92.0
Finlandiya 99.8 100.3 97.9 96.8 112.
6110.3 100.0
İsveç 99.7 102.0 94.5 93.1 92.7 90.7 104.0
İngiltere 99.3 91.7 86.8 84.1 83.5 82.0 87.5
İzlanda 101.0 94.2 110.
8109.7
125.8
134.9 110.0
Norveç 100.2
100.2
107.5
108.2
107.8
110.9 101.0
İsviçre 99.8 96.7 97.8 101.7
100.7 97.1 92.0
Hırvatistan* 100.0 72.9 82.7 97.0 98.1 103.
2 95.0
Türkiye* 100.0
129.8
164.6
183.7
195.6
219.1
Kaynak: Çetin, S. (2010). s.60
8
Kyoto protokolünde anlaşılan mutabakata göre, Avrupa
Birliği baz yıl olarak alınan 1990’a göre sera gazı salınımını
2012 yılında %8 oranında azaltmayı taahhüt etmiştir. Bu
taahhüdün yerine getirilmesi amacıyla, üye ülkeler arasında
ülkesel emisyon miktarları belirlenmiş ve hedefler konulmuştur.
Emisyon Ticareti Direktiflerine göre (ETS) üye ülke hükümetleri
arasında hükümetler sektörel bazda endüstriyi emisyon değişim
sistemine tabi olanlar ve olmayanlar şeklinde iki ayrı
sınıflamaya tabi tutmaktadır. Emisyon değişim sistemi hane
halkı ve ulaşım sektörü gibi iki ana enerji tüketimi
gerçekleştiren sınıfı içermemektedir. Ayrıca Avusturya,
Almanya, İrlanda ve Polonya elektrik üretiminde kullanılan
akaryakıta ağır vergiler uygulamakta iken, kömür ve hafif yakıt
gibi enerji ürünlerine daha az vergiler uygulamaktadır. Yani
karbondioksit salınımını azaltma amaçlı Avrupa Birliği
yaklaşımında tam anlamıyla bir bütünlükten bahsedilemez5.
1990-2012 dönemi için Sera Gazı emisyonları ve Hedeflenen
Emisyon Oranları Tablo 2’de ifade edilmektedir. 1990 yılının
baz yıl olarak alındığı tabloya göre AB27 üye ülkesinde
salınımın %10 gibi bir oranda azaltılabildiği söylenilebilir.
Türkiye’nin ise aynı dönem içerisinde baz yıl alınan 1990’ya
göre giderek artan emisyona sebep olduğu, dolayısıyla emisyon
vergilerinin ülke için uygulanmasının gereklilik olduğu
tablodan açıkça görülebilmektedir. Bu bağlamda, karbon vergisi
uygulamalarının, bu vergi türünün güçlü ve zayıf yönlerinin
açıklanması Türkiye uygulaması için önem arz etmektedir.
5 Eichner, T., & Rüdiger, P. (2009). “Efficient CO2 emissions control with emissionstaxes and international emmissions trading”, European Economic Review (53.), 625-635.s.626.
9
2. DIŞSALLIK ÇEŞİTLERİ
Bu bölümde dışsallık çeşitleri hakkında kısa ve öz biçimde
bilgi verilmekte olup, böylece dışsallık çeşitleri örneklerle
daha sağlam zeminde incelenmektedir.
2.1. Tüketimde Dışsallık: Kısmi analiz bağlamında tüketici
davranışları incelenirken tüketicilerin fayda fonksiyonlarının
birbirinden bağımsız olduğu varsayımı geçerliydi. Oysa günlük
yaşamımızda tüketiciler birbirlerinin davranışlarını
etkileyebilmektedirler. Taklit etkisi, gösteriş etkisi,
kıskançlık, snop etkisi, tahammülsüzlük gibi insan davranışları
sosyo-psikolojik biçimde tüketicilerin birbiriyle etkileşimine
sebep olmaktadır. Örneğin aynı sitede ikamet eden iki komşu
arasında gürültüden etkilenme, sofra bezi çırpıp çevreye özen
göstermeme ya da site sakinlerinden birinin site asansöründe
sigara ve alkol kullanması tüketim dışsallığına örnek olarak
gösterilebilir6.
2.2. Pozitif Dışsallıklar Eğitim hizmetleri pozitif
dışsallıklara verilebilecek en önemli örnektir. Eğitim
hizmetlerinin sağlanan pozitif dışsal fayda ile özellikle
insani sermaye üzerinde üretkenlik artmaktadır. Siyasal
istikrar, sosyal ve kültürel kalkınma, sanayileşme çabası ve
suç oranında düşme eğitim seviyesi ile olumlu etkilenebilecek
etkenlerdendir. Pozitif dışsallıkların diğer örnekleri,
bulaşıcı hastalıklara karşı yapılan aşılar, kişisel hijyen,
sağlık hizmeti ve buluşlardır7.
6 Şahin, H. (2012). Op cit.. s.457.7 Peker, H. S., & Altınışık , İ. (2011). “Negatif Dışsallıkların İçselleştirilmesi
Açısından Karbon Ticareti”, Gümüşhane Üniversitesi, Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi(4). s.67.
10
2.3. Negatif Dışsallıklar: Vergiler ve doğrudan uygulanan
regülasyonlarla etkileri azaltılmaya çalışılan negatif
dışsallıklara pasif içicilik örnek olarak gösterilebilir. Tütün
ürünleri kullanımının azaltılması ile kardiyolojik ve solunum
yolları için yapılan sağlık harcamalarının önüne geçilebilir.
Ayrıca pasif içicilerin durumdan negatif etkilenmesine de mani
olunabilir.
Dışsallık vergisi genelde iki ana yaklaşıma tabi tutulur.
Piyasa mekanizması ile çözümde emisyon (salınım) vergileri ya
da değiştirilen/takas kirlilik izni çözüm önerileri arasında
yer alırken, kumanda ve kontrol/regülasyon yönteminde ise
salınım düzenlemeleri çözüm önerisi olarak yer bulur.
Dışsallıkların tam olarak belirlenememesinde asimetrik bilgi ve
bilgi maliyetlerin önemi büyüktür. Negatif dışsallıklar bazen
katı şekilde yasaklanarak çözümlenmeye çalışılırken, bazen de
yasaklamalara nazaran daha yumuşak yaptırımlarla çözümlenmeye
çalışılır. Dışsallıklara müdahale ile piyasa mekanizmasına
dâhil olmayan durumların içselleştirilmeye çalışıldığı
unutulmamalıdır. Scitovsky’ye göre negatif dışsallıklar dört
ayrı şekildedir. Bunlar arasında, çevre kirliliğinin yol açtığı
“çevresel dışsallıklar” ilk sınıflandırmadır. Bir malı ek bir
kişinin kullanması ya da bir kişinin ek kullanımının diğer
kullanıcıların faydasını azaltması ya da diğer bir kullanıcıyı
dışlamasından kaynaklanan “kapasite dışsallıkları” ikinci kısım
negatif dışsallıkları oluşturur. Komşular arasında sıkça ortaya
çıkan “rahatsızlık verici dışsallıklar” ve son olarak toplam
arz stokunun sabit olmasından ortaya çıkan “arz dışsallıkları”
11
ise diğer iki sınıflandırmayı içermektedir8. Negatif
dışsallıklara örnek olarak havaalanları yakınında ikamet
edenler gösterilebilir. Uçakların iniş ve kalkışları esnasında
ortaya çıkan gürültü havaalanına yakın site sakinlerinin
rahatsızlık duymalarına sebep olur9.
2.4. İnfra Marjinal Dışsallık ve Marjinal Dışsallık Bir üretim
ve tüketim faaliyetindeki ilave değişiklikten dolayı ekonomik
birimlerim fayda ve maliyet fonksiyonlarındaki olumlu ve
olumsuz değişmelere “Marjinal Dışsal Ekonomiler” adı verilir.
Söz konusu ilave değişiklik ile harhangi bir olumlu ya da
olumsuz değişiklik meydana gelmiyorsa bu durumda “Infra
Marjinal Dışsallık” ortaya çıkar. Infra marjinal dışsallık
durumunda ortaya çıkan değişiklik ya hiç ortaya çıkmamakta ya
da önemsenmeyecek büyüklükte gerçekleşmektedir. Göle dökülen
kimyasal madde sonrası yüzme ya da feribot seferleri uzun süre
aksamadan devam edebilir. Ancak bir noktadan sonra kirlilik
yüzünden gölde ulaşım yapılamaz hale gelebilir. Bu durumda
infra marjinal dışsallıktan söz edilir10.
2.5. Ağ Dışsallıkları: Ağ malları olarak adlandırılan ürün ya
da servisler üzerinde ortaya çıkan dışsallık türüdür. Doğrudan
ve dolaylı dışsallıklar olarak iki ayrıma tutulacak olan
dışsallık türü aynı ağ ürünü üzerinde birden çok tüketicinin
faydasının aynı ağ ürünü üzerinde birbirine bağımlı olarak
ortaya çıkması durumudur. En tipik doğrudan ağ dışsallık örneği
cep telefonları ağlarıdır. AT&T, Verizon, T-Mobile, Sprint8 Scivotsky, T. (1971). Welfare and Competition,. USA: Richard D. Irvin Inc.s. 274-280.
9 Özbilgi, F. (2011). “Piyasa Başarısızlıkları ve Dışsallıklara İlişkin Bir Değerlendirme”,Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosya Bilimler Enstitüsü Dergisi, s.75-76.
10 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.82-84.
12
örneğinde tüketiciler ağa yeni dâhil olan tüketici sayısı
arttıkça yararlanılan hizmetlerden daha çok faydalanmaktadır.
Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde de aynı durum
geçerlidir. Ağa dâhil olan kişi sayısı arttıkça ağ
kullanıcıları için paylaşım daha kullanışlı hale gelecektir.
Paylaşım sitesinde ne kadar çok kullanıcı zaman geçirmeye
başlar ise, o kadar çok o sitenin saygınlığı artış
göstermektedir. Doğrudan ağ dışsallık etkisine örnek olarak
kullanıcı sayısı artışı ve sosyal paylaşım ağlarının etkisinin
artışı gösterilmektedir. Dolaylı ağ dışsallığında ise
tamamlayıcı mal ve hizmetler üzerine yaptığı etki ifade
edilmektedir. Tablet bilgisayar kullanımının artışının tablet
uygulamalarındaki kullanımı artırması da ağ dışsallıklarına
örnek olarak gösterilebilir11.
2.6. Parasal - Teknolojik Dışsallıklar: Mevcut dışsal fayda ve
maliyetin piyasa mekanizması koşullarında oluşup oluşmaması
esasına dayanmaktadır. Jacop Viner tarafından ortaya atılan bu
dışsallık türüne göre, herhangi bir ekonomik faaliyet piyasa
mekanizması yoluyla diğer ekonomik birimi/birimleri
etkileyebilmektedir. Bir firma ya da endüstride meydana gelen
değişikli piyasa mekanizması yoluyla diğer firma/endüstriyi
etkileyebilmektedir. Bu durumda etkilenen firma üzerinde kazanç
ya da kayıp meydana gelebilmektedir12.
11 Chiu, C. M., Cheng, H. L., Huang, H. Y., & Chen, C. F. (2013). “ExploringIndividiuals’ Subjective well-being and loyalty towards social network sites from the perspective ofnetwork externalities: The Facebook case”, International Journal of InformationManagement(33.), 539-552. s.540.
12 Özbilgi, F. (2011). op. cit. s.84.
13
3.DIŞSALLIK ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK YAKLAŞIMLAR
Piyasa ekonomilerinde genel olarak dışsallığa neden olan
ekonomik karar alıcılar yarattıkları maliyetleri
fonksiyonlarında dikkate almazlar. Böylesi durumlarda devletin
müdahale yetkisini kullanarak dışsallığa etki etmesi dışsallık
sorununun çözümü için önem teşkil eder. Pozitif dışsallık söz
konusu olduğunda dışsallığın artırılması adına sübvansiyon,
harç ve ödül gibi unsurlar vasıtasıyla fiyat sistemi devlet
tarafından kullanılabilir. Negatif dışsallık durumunda ise
vergiler ve sınırlamalar koymak, mülkiyet hakkına müdahale
devletçe uygulanan düzenlemelerdir. Özetle devletçe düzenleme
aracı olarak vergiler, harçlar, tazminat, sübvansiyonlar,
kirlilik izni ve standartlar kullanılmaktadır13.
Coase Teoremine göre ise, dışsallık taraflar arasında
pazarlık ve uzlaşma ile çözülebilir. Uygulanacak teşvik sistemi
uzlaşmayı sağlayabilir. Dışsallık tam ölçülememekte ancak
gözlenmektedir. Buna ek olarak negatif dışsallıklarda
dışsallığa neden olan karar birimine dışsallığı ödetmek her
zaman kolay olmamaktadır. Bu konuda, vergilendirme ve prim
kısmi çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer dışsallık
ölçülebilir durumda ise dışsallığa neden olan ekonomik karar
alıcıya telafi edici vergi yoluyla dışsallığın tazmini için
ölçülen meblağ kadar miktar ödetilir. Ölçülen dışsallık
pozitif ise bu durumda özendirici prim ödemesi yapılır. Ancak
asıl problem dışsallığın ölçülmesi sorunudur. Dışsallık
13 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.89.
14
algılanabilmekte ve gözlenebilmektedir. Fakat her zaman her
koşulda ölçülemez. Dolayısıyla dışsallığın çözümüne dair
uygulanacak yöntem dozaj ve tutum olarak keyfi
değerlendirmelere tutulur. Coase’a göre tam ölçülenememe
problemine rağmen, özellikle doğal ve toplumsal çevrenin ve
mülkiyet hakkının korunması için dışsallığa karşı politika
belirlenmesi zorunluluk teşkil eder14.
Pigou refah ekonomisi ile dışsal ekonomi arasında bağ
kurarak eksik rekabet piyasasında refah artışı için devlet
müdahalesinin gerekliliği üzerinde durmuştur. Dışsallıkların
sadece olumlu dışsallıklar olmadığına vurgu yapan iktisatçı,
bunun yanında dışsal kayıplar üzerinde durarak, dışsallıkları
toplumsal refah ve etkinlik açısından incelemiştir. Pigou
(1952)’ya göre, eksik rekabetin olduğu herhangi bir endüstride
marjinal net sosyal hasıla değerinin marjinal net özel hasıla
değerinden büyük olması, çıktının ideal düzeyin altında olduğu
anlamına gelir. Tersine, eğer marjinal net sosyal hasılanın
değeri marjinal net özel hasılanın değerinden az ise, bu da
çıktının ideal düzeyin üstünde olduğu anlamına gelir. Çözüm
olarak Pigou’ya göre eksik rekabet koşulları altında marjinal
net sosyal hasılanın özel hasıladan büyük olduğu her endüstri
için belirli bir oranda yardım ödeneği (bounty); marjinal net
sosyal hasılanın özel hasıladan küçük olduğu her endüstri
içinse belirli bir oranda vergi izlemelidir. Böylece devlet,
her iki marjinal değer birbirine eşitlenecek şekilde çıktıyı
14 Şahin, H. (2012). Op cit.. s.454-457.
15
değiştirerek (optimum etkide bulunarak) ekonomik refahı
artırmalıdır.15
3.1.Vergileme Yöntemi ile Çözüm
OECD tarafından 1997 yılında çevre vergilerinin ya da
yeşil vergilerin tanımı yapılırken, bu vergilerin amacının
sadece çevreyi korumak bunun için de üretim ve tüketim
tercihlerinde çevre lehine bir fark yaratmak olduğu, çevre
vergilerinin amacının diğer vergilerin amacının aksine mali
katkı olmadığı vurgulanmıştır. Bu vergiler şu özelliklere
sahiptir:16
Teşvik edici etkisinden söz edilebilir. Hem üreticiyi hem
de tüketiciyi kaynak kullanımında daha etkin biçimde
kullanmaya yöneltir. İktisadi birimlere alacakları karar
konusunda inisiyatif kullanımı sağlar
Bu tarz vergiler yeni buluşları özendirebilir. Kurallara
uyumu artırır.
Kamu gelirlerini artırıcı etkisi mevcuttur. Çünkü vergiyi
doğuran olay neticesinde hem üretici hem de tüketici vergi
mükellefi haline gelir.
Elde edilen vergi hâsılatı emek ve sermaye üzerindeki
diğer ağır vergilerin azaltılması için kullanılabilir.
Çevresel faktörler öncelikli olarak en etkili politika
aracı olarak bu vergi kullanılabilir.
Çevre vergileri bir yandan ekonomik dışsallıkların
içselleştirilmesinde kullanılırken diğer yandan öteki
15 Öz, E., & Buyrukoğlu, S. (2012). “Negatif Dışsallıkların Önlenmesinde Çevresel Vergiler:Türkiye ve OECD Ülkeleri Karşılaştırması” Tisk Akademi, 11, 85-107. s.86.
16 Özdemir, B. (2009). “Küresel Kirlenme Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme ve Çevre Vergileri”,Maliye Dergisi, (156). s.13-14.
16
unsurlar üzerindeki vergi yükünün azalmasına yardım
sağlamak suretiyle çifte getiriye sahip özellik içerirler.
Toplumun çevre konusuna duyarlılığı uygulanan çevre
vergileri vasıtasıyla artırılabilir.
3.1.1. Farklı Oranda Vergileme
Kirlilik yaratanlara kirlilik miktarı ve boyutuna göre
farklı miktar ve boyutlarda konulan vergi biçimidir. Buna göre
kirliliğe sebep olan malın ağırlığı, beygir gücü, yakıt türü,
salınımına göre farklı vergiler konulmaktadır. Örneğin Motorlu
Taşıt Vergileri ile çevreye salınımı en az olan araç türleri
teşvik edilmektedir. En çok kirleten araç türü ise ağır vergiye
tabi tutulabilmektedir. Diferansiyel vergi olarak da ifade
edilen bu tür vergileme biçimi Almanya, İngiltere, Hollanda,
Norveç, İsveç gibi ülke örnekleriyle karşımıza çıkmaktadır17.
3.1.2. Pigou Tipi Vergiler
Arthur C. Pigou dışsallıkların varlığı halinde piyasa
mekanizmasına müdahale edilmesi gerektiğini savunmuştur. Sosyal
maliyetlerle özel maliyetler ve sosyal faydalarla özel faydalar
arasında ortaya çıkan fark kadar vergi ile dışsallığın denetim
altına alınabileceğini savunmuştur. Birim başı salınıma ve/veya
kirliliğe spesifik uygulanan vergi türü olan bu dışsallık
vergisinde, kirlenmenin marjinal maliyetine eşit biçimde
konulacak vergi ile dışsallık piyasa mekanizmasına dahil
edilmiş olur. Pozitif dışsallık durumunda ise negatif vergi17 Özbilgi, F. (2011). op.cit. s.92.
17
ile malın piyasa dengesinin sağlandığı yerdeki pozitif dışsal
yarar kadar sübvansiyon konulması amaçlanır18.
3.1.3. Ürün ve Atık Miktarı Üzerinden Vergileme
Özellikle firmaların üretim aşamasında ortaya çıkan
atıkların çevre kirliliğine yol açtığı düşünülürse, atık
miktarı üzerinden vergi alınmasının sorun çözümü için anlamlı
olduğu düşünülebilir. Ancak bu yöntemde karşılaşılan sorun atık
miktarının her bir firma için ölçülmesinin kolay olmadığıdır.
Kirlilik miktarının ayrı ayrı ölçülme sorunu bu vergileme
önünde en büyük sorunu oluşturur. Bir diğer sorun ise pareto
optimum noktasındaki kirlilik düzeyinden daha fazla miktar
kadar kirliliğe yol açan üretici firma atık vergisi ödemelidir
ki vergi etkin olarak uygulanabilir olabilsin. Bu yönüyle
Pareto optimum kirlilik düzeyini ölçümleme de diğer önemli
sorunu içerir.19.
3.1.4. Çifte Kazanç Hipotezi ve Vergileme
Ekonomide başka bir alanının finansmanı için kullanılmak
amacıyla dışsallığa neden olan kısmın vergilendirmesi durumunda
“Çifte Kazanç Hipotezi”nden bahsedilmektedir. Buna göre etkinliği
bozulan kısım için azaltılan vergi politikası, Karbondioksit
emisyon salınımı daha çok olan sektör üzerine konulan vergi
yoluyla çözümlenebilmektedir.
3.2. Harçlar
Yarı kamusal mal ve hizmetlerin finansmanı için kullanılan
harçlar, hizmetin yapıldığı an tahsil edilmektedir. Çevresel
18 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.91.19 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.93.
18
kirliliğe yol açanlara “Kirleten öder” ilkesi gereği uygulanır.
Genellikle yerel yönetimler inisiyatifinde kullanılan harçlar
dışsallık çözümünde kullanılan yöntemlerdendir. “Kirleten öder”
ilkesi ilk olarak 1970’lerde OECD tarafından gündeme
getirilmiştir. Harçlar kendi içerisinde hizmet, yönetim, atık
ve üretim harçları olarak sınıflandırılmaktadır20.
3.3. Tazminat
Ekonomik karar vericinin faaliyetinden meydana gelen her
hangi bir değişim sonucunda bazı kişi veya gruplar diğerlerine
oranla daha fazla fayda elde ederken, bu durum diğerlerinin
aleyhine gelişebilmektedir. Değişimden fayda elde eden kişiler
zarar eden kişilerin kayıplarının karşıladıkları durumda toplum
refahında artış olduğu kabul edilebilir. Tazminat bu haliyle
dışsallık çözümü olarak karşımıza çıkmaktadır21.
3.4. Sübvansiyonlar
Devletin kişi ya da kurumlara yapmış olduğu para mal ya da
hizmet yardımları sübvansiyonları oluşturur. Vergilerin tam
tersi olarak uygulama imkânı bulan sübvansiyonlar pozitif
dışsallıkların içselleştirilmesinde kullanılır.
3.5. Kirlilik İzni
Devletin işletmelere belirli miktarda kirlilik yayma hakkı
veren kirlilik sertifikaları dağıtması ve bu sertifikaların
piyasada alınıp satılarak, kirlilik yaratan emisyonların
20 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.96.21 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.98.
19
kontrol altında tutulmasıdır. Ülkeler ölçeğinde Kyoto protokolü
gereği emisyon takası örnek gösterilebilir22.
3.6. Standartlar
Standartlar, kamu otoritesinin fiyat, miktar ve kalite
gibi hususlarda piyasaya müdahale etmesi ve düzenlemesi için
kullanılan politika aracıdır. Standartların uygulanmasında, her
kirleticiye kirliliğin belirli bir miktarda azaltılması
gerektiği, aksi takdirde yasal yaptırımlara maruz kalacağı
ifade edilir23
4. KARBONDİOKSİT SALINIMI VE KARBON VERGİSİ
Karbon vergisi kömür, gaz, jet yakıtı, doğal gaz gibi
karbon içerikli fosil yakıtlar üzerinden alınan, karbon
salınımı yüksek olan bu tarz yakıt tüketimini azaltma amaçlı
konulan vergi türüdür24.
Karbon vergisinin iki türlü etkisinden söz edilebilir.
Bunlardan ilk etkiyi vergi dolayısıyla diğer yakıtların ikame
edilme amacıyla kullanımının artması ve bu sebeple enerji
üretiminde de dolaylı olsa dağılımın değişmesi etkisi
oluşturur. İkincil etkiyi ise toplanan karbon vergisi ile
ortaya çıkan salınım maliyetinin karşılanması ile geri dönüşüm
ve enerji yatırımı ve tüketimi üzerinde ekonomik aktörlerin
davranışlarının tepkisi oluşturur. İkincil etkiyi örnekle
somutlaştırmak gerekirse, yenilenebilir enerji yatırımı için
22 Özbilgi, F. (2011). ibid. s.101.23 Çetin, S. (2010). “Çevre Vergileri ve Çevre Vergilerinin Çifte Yarar Sağlama Potansiyeli”,
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.47. 24 Boqiang, L., & Li, X. (2011). “The effect of carbon tax on per capita CO2 Emissions”,
Energy Policy(39), 5137-5146. s.5137.
20
finansman olarak toplanan karbon vergileri bu dalda teşvik
politikası olarak kullanılabilir ve böylece enerji tasarrufu ve
emisyon salınımını azaltıcı politikalar önceki etkiye göre
baskın politika biçimi olarak benimsenmiş olur25.
Emisyon salınımı ile ortaya çıkan negatif dışsallığı
azaltmak için uygulanacak politikanın genel çerçevesi
çizilirken aşağıdaki hususlara dikkat etmek yerinde
olacaktır26.
Karbon vergisi ile salınımla ortaya çıkan marjinal sosyal
hasar telafi edilecek seviyede fiyatlarda artışa sebep
olmalıdır.
Karbon vergisi uygulaması mümkün olan en az maliyetle
arzulanan seviyede olacak biçimde tüm sera gazı
salınımından sorumlu ekonomik ajanlara uygulanabilir
olmalıdır. (Bu ekonomik ajanlar arasında, firmalar,
ülkeler, sektörler, zaman periyotları gibi özellik içeren
uygulamalar kullanılabilir)
Karbon vergisi uygulaması firmalar, gelir grupları ve
nesiller üzerinde olası etkiler açısından önceden
kestirilebilir olmalıdır. Buna ek olarak vergi hem etkin
kullanılabilir olmalıdır hem de adaletli biçimde
dağıtılmış olmalıdır.
Karbon vergisi ekonomik konjonktüre göre esnek biçimde
değiştirilebilir olmalıdır. Olası iklim değişikliği ile
25 Boqiang, L., & Li, X. (2011). ibid. s.5137.26 Kim, Y. D., Han, H. O., & Moon, Y.S. (2011). “The empirical effects of a gasoline
tax on CO2 emissions reductions from transportation sector in Korea”, Energy Policy 39(2), 981-989. s.981.
21
ilgili ortaya çıkabilecek yeni nesil bilimsel gerçeğe
uyarlanabilecek biçimde uygulanmalıdır.
Karbon vergisi uygulanabilirlik açısından dinamik
olmalıdır. İstenildiğinde yasa koyucu pozitif/negatif
teşvikler yoluyla ekonomik aktörler üzerinde etkin
kararlar uygulayabilmeli ve uygulanan politikalar ile
davranışsal tepkileri değiştirebilmelidir.
Öte yandan, karbon vergisinin ekonomi üzerinde ortaya
çıkarabileceği kusurlardan da bahsetmek yerinde olacaktır. Kısa
dönemde vergi, görece ürünlerin fiyatlarında artışa sebep
olacak, girişimcilerin maliyetlerini yükseltecek, enerji yoğun
endüstrilerin rekabet edebilme gücünü olumsuz etkileyecek,
ekonomik üzerinde negatif büyüme gibi etkilere yol
açabilecektir 27. Karbon etkisinin bu olası etkilerini
kestirmek mümkün olmamaktadır. Vergi dolayısıyla girişimciler
tüketicilere bu maliyetleri yansıtma yoluna gidebilir. Hatta
karbon vergisi ile karbondioksit tüketimi azaltılması
amaçlanırken, aksine tüketimde azaltılma olmaksızın sadece
toplanan vergi yüzünden mali hasılada artış gözlenebilir.
Ayrıca, fiyat esneklikleri de karbon vergisi uygulamasının
tüketici üzerine yansıtılmasında bir diğer belirsizliği
oluşturur. Uygulanacak olan vergi eğer geri dönüşüm için
kullanılmaz (Örneğin, gelir vergisi azaltılarak vergi kaybı
kadar telafi edilebilir ya da teknolojik gelişim için
girişimciler teşviklendirilebilir) ise karbon vergisi
kirleticilere emisyon değişim sistemine ve/veya kumanda kontrol
politikalarına nazaran daha zararlı etkide bulunabilir.
27 Boqiang, L., & Li, X. (2011). ibid. s.5137.
22
Uygulamada çoğu ülkede karbon vergisi hasılatları bütçeden ayrı
olarak toplanmakta ve sınıflandırılmaktadır. Tüm bu olumsuz
etkilere ek olarak, karbon vergisi endüstriyel anlamda rekabet
kaybına yol açabilmektedir. Finlandiya, Hollanda, İsveç,
Norveç, İtalya, Yeni Zelanda, İsviçre, Kanada ve ABD’nin
Kolorado eyaleti tüm bu etkilere rağmen karbon vergisi
uygulamaları yapan ülkeler arasındadır. Son yıllarda özellikle
enerji fiyatlarında yükselişte artan enerji güvenliği sorunu,
enerji tasarrufu ve emisyon azaltılması gibi nedenler etkili
olmuştur28.
Norveç’te uygulanan karbon vergisinin etkilerini doğrudan
ve dolaylı etki diye sınıflandırmak yerinde olacaktır. Buna
göre, karbon vergisi emisyon salınımında azaltımı ile doğrudan
etkiye sebep olmaktadır. Doğrudan etkiye ikame etkisi ve enerji
etkinliğinde gerçekleşen değişim sonrası oluşan etki de
eklenebilir. Dolaylı etkilere ulaşım maliyetleri artışı, sektör
rekabeti ve işgücü piyasalarına olası yansımalar örnek
gösterilebilir29.
Tablo 3. Çeşitli Yakıtlardan alınan Maksimum Karbon Vergisi
Ton Başına Alınan Vergi (Norveç -1990- 1$:=7,8
Norveç Kronu)
Gaz 51
Enerji amaçlı kullanılan kömür 24
Dizel ve hafif yakıtlar 22
28 Boqiang, L., & Li, X. (2011). ibid. s.5138.29 Bruvolli, A., & Larsen, M. B. (2004). “Greenhouse gas emissions in Norway: do carbon
taxes work?” Energy Policy, 493-505. s.493.
23
Ağır akaryakıt 19
Enerji amaçlı kullanılan kok
kömürü
19
Yakıtına göre Kuzey Denizi Petrolü çıkarılmasından alınan
Vergiler
Yanma amaçlı kullanılan doğal
gaz
49
Yanma amaçlı kullanılan yağlar 43
Kaynak: Boqiang, L., & Li, X. (2011). “The effect of carbon tax on
per capita CO2 Emissions”, Energy Policy(39), 5137-5146. s.5137.
1999 yılı baz yıl olarak alındığında Norveç, ortalama
karbon vergisi 21$ ve maksimum vergi 51$ olmak üzere en yüksek
vergi uygulaması ile dünyanın en yüksek karbon vergisi
uygulamasına sahip ülke ünvanını elde etmiştir. 1990-1999
yılları arasında karbondioksit salınımı %19 artış gösterirken,
bu ülke için GSMH artışı %35 artış göstermiştir30.
Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) dördüncü
değerlendirme araştırmasına göre, 2004 yılında CO2 salınımının
%56,6’si fosil yakıtlardan kaynaklanmıştır. Diğer bir ifadeyle
fosil yakıt tüketimi yoluyla açığa çıkan CO2 %56,6’dır. Yine
aynı yıla göre, dünya sera gazı salınımı içerisinde %76’lık
oranla CO2 salınımı önemli bir yer teşkil etmektedir. Karbon
vergisi uygulayan ülkeler arasında olan Danimarka, Finlandiya,
30 Bruvolli, A., & Larsen, M. B. (2004). ibid. s.501.
24
İsveç ve Norveç’te vergi sonrası salınımın ne kadar azaltıldığı
ölçülmüştür. Finlandiya’da bu verginin kişi başı CO2
salınımında azaltıcı etkisinin önemli ölçüde olduğu tespit
edilmiştir. Öte yandan Danimarka, İsveç ve Norveç’te ise
beklenen ölçüde azaltıcı etki saptanmamış, fakat vergi kişi
başına düşen CO2 salınımı azaltılmıştır31.
Pigou tipi vergi uygulayan ve dünyada en yüksek karbon
vergisi uygulayan ülkelerden biri olan Norveç’te yapılan bir
araştırmaya göre, OECD ülkelerindeki GSMH artışı ile emisyon
artışı arasındaki ilişki sanılanın aksine çok da ilişkili
değildir. OECD verilerine göre 1990-1999 dönemi arasında OECD
ülkelerinde yıllık emisyon artışı %4 olarak gerçekleşirken, bu
ülkelerde GSMH artışı yaklaşık olarak %23 olarak
gerçekleşmiştir32.
Karbondioksit (CO2) gaz salınımının acilen azaltılması
gerekmesine rağmen, küresel olarak bakıldığında fosil kullanımı
artış göstermektedir. İstatistikler göz önünde
bulundurulduğunda, 2035’e kadar dünya enerji ihtiyacının büyük
çoğunluğu fosil yakıtlarla karşılanacağı tahmin edilmektedir.
Tüm bu olumsuz verilere karşın, CO2 yakalama ve depolama ile
fosil yakıt kullanımın ortaya çıkardığı salınımının %90’a kadar
olan kısmı azaltılabilir ve yaygın yenilenebilir enerji
kullanımı ile güç üretimi (enerji tedariki ve/veya üretimi)
büyük oranda kapasiteyi dengeleyebilir. Buna ek olarak, Avrupa
Birliği 2050 yol haritasında da vurgulandığı üzere, birçok
endüstriyel faaliyet sonrası ortaya çıkan salınımın 1990 yılı
31 Boqiang, L., & Li, X. (2011). ibid. s.5137.32 Bruvolli, A., & Larsen, M. B. (2004). ibid. s.493.
25
ile kıyaslandığında %83-87 seviyelerinde azaltılması
planlanmaktadır. Özetle, Karbondioksit salınımının geniş
ölçekte kabul görmemesi ve uygulanmaması iklim değişikliği ile
mücadelenin kaybedilmesine ya da giderek artan ekonomik ve
sosyal maliyetle karşılaşılmasına sebep olacaktır33.
Çetin’in çalışmasına göre, gelir sağlama amacı ikinci
plana atılarak uygulanan ve sonuç olarak %13 enerji vergisi, %1
tüketim vergi artışı ve %2 gelir vergisi indirimini içeren bir
vergi paketi ile çevresel kalite artışının gelir-yansız bir
şekilde sağlanmasının mümkün olduğu ortaya konulmuştur34.
Öte yandan, Türkiye’nin karbon vergisi gibi mali araçlar
ile hem sera gazı salınımlarının azaltması hem de ilave gelir
sağlaması giderek artan önem arz etmektedir. Bu bağlamda Kyoto
Protokolü gibi dünya standartlarında taahhüt içeren
anlaşmaların kabul edilmesi ile birlikte belirli
yükümlülüklerin altına girilmesi bir gerekliliktir. Yani bu
verginin bir an evvel uygulamaya konulması gerekmektedir.
Salınımın azaltılmasını önemli ölçüde etkileyebilecek bir
yaptırım biçimi olan bu vergi ile Türkiye’de karbon yoğun
ekonominin alternatiflerinin daha dinamik şekilde denkleme
dâhil edilmesinin sağlanacağı da vurgulanması gereken bir diğer
önemli noktadır.
SONUÇ
33 Pearson, I., & Whiriskey, K. (2013). “Driving CO2 Capture and Storage in the EU: NewPolicies”, New Perspectives. The Bellona Foundation: Oslo. s.3.
34 Çetin, S. (2010). “Çevre Vergileri ve Çevre Vergilerinin Çifte Yarar Sağlama Potansiyeli”, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.89.
26
Teknolojik değişim, nüfus artışı, sanayileşme çevre
kirliliğini tetikleyen etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Önemli boyutlara ulaşan çevresel felaketler su, hava ve toprak
başta olmak üzere bir çok ekolojik bileşene zarar vermektedir.
Son yıllarda, negatif dışsallıkların içselleştirilmesi adına
kullanılmakta olan çevre vergileri ekonomi ile çevre arasında
kurulan sıkı ilişki içerisinde yer bulur hale gelmiştir.
Son dönemde başta gelişmiş ülkeler olmak üzere artan sera
gazı salınımlarının önlenmesi adına Karbon vergisi uygulaması
negatif dışsallıkların azaltılması için hayata geçirilen
uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, ozon tabakasının
ve küresel ısınma sorunu gibi çevresel felaketlerin asgari
düzeye indirilmesi adına uygulanan yerel politikalar ülkelerin
tek başlarına uyguladıkları karbon vergilerinin tam anlamıyla
amaçlarına ulaşmasını engellemektedir. Kyoto anlaşması
çerçevesinde sera gazı yoğunluğunun, iklim üzerine olan olumsuz
etkisinin azaltılması hedeflenmiş, böylece küresel ısınmanın
önüne geçilmesi tüm ülkelerin genel bir karbon vergi
uygulamasını gerektirmiştir.
Küresel ısınma ile birlikte son yıllarda çevre vergileri
başta olmak üzere artan çevre sorunları karşısında önemli bir
araç olarak ilgi görmektedir. Karbon vergisi gibi çevre
vergilerine yönelik gelişen bu ilgi, çevre vergilerinin
yarattığı ikincil fayda potansiyellerinin de incelenmesini
sağlamıştır. Çeşitli vergi senaryoları denenerek aşırı vergi
yükü ve işsizlik oranları üzerinde artışa sebep olmaksızın,
karbon emisyonlarında azalma sağlanması yönünde bir çifte yarar
arayışı iktisadi politika açısından söz konusudur.
27
Uygulamada karbon vergisini ilk uygulayan ülkeler
İskandinav ülkeleri olarak karşımıza çıkmakta olup, Norveç
Karbon vergisi uygulamasında başarısıyla örnek alınabilecek
ülke konumundadır. Karbon vergisi günümüzde Türkiye’de de
uygulanabilir. Emisyon artışının tablodan da anlaşıldığı üzere
Türkiye için tehdit barındırdığı görülmektedir. Bu bağlamda
emisyon vergisinin prototip ülke alınarak Türkiye’de uygulanır
hale getirilmesi kaçınılmaz durumdadır.
KAYNAKÇABoqiang, L., & Li, X. (2011). “The effect of carbon tax on per capita CO2
Emissions.” Energy Policy(39), 5137-5146.
Bruvolli, A., & Larsen, M. B. (2004). “Greenhouse gas emissions in Norway:do carbon taxes work?” Energy Policy, 493-505.
Buchanan, J. H., & Stubblebine, W. (1962). “Externality”. Economica,29(116), 371-384.
Chiu, C.-M., Cheng, H.-L., Huang, H.-Y., & Chen, C.-F. (2013).“Exploring Individiuals’ Subjective well-being and loyalty towards social network sitesfrom the perspective of network externalities: The Facebook case.” InternationalJournal of Information Management (33.), 539-552.
Çetin, S. (2010). “Çevre Vergileri ve Çevre Vergilerinin Çifte Yarar SağlamaPotansiyeli.” Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Eichner, T., & Rüdiger, P. (2009). “Efficient CO2 emissions control withemissions taxes and international emmissions trading.” European EconomicReview(53.), 625-635.
Hindrick, J., & Myles, G. D. (2006). Intermediate Public Economics.Cambridge: MIT Press.
Kim, Y.-D., Han, H.-O., & Moon, Y.-S. (2011). “The empirical effects of agasoline tax on CO2 emissions reductions from transportation sector in Korea”.Energy Policy, 39(2), 981-989.
Mankiw, G. (2012). Principle of Economics. Ontario: South-WesternCengage Learning.
28
Öz, E., & Buyrukoğlu, S. (2012). “Negatif Dışsallıkların Önlenmesinde ÇevreselVergiler: Türkiye ve OECD Ülkeleri Karşılaştırması.” Tisk Akademi, 11, 85-107.
Özbilgi, F. (2011). “Piyasa Başarısızlıkları ve Dışşallıklara İlişkin Bir Değerlendirme.”Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosya Bilimler Enstitüsü.
Özdemir, B. (2009). “Küresel Kirlenme Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme ve ÇevreVergileri.” Maliye Dergisi(156).
Pearson, I., & Whiriskey, K. (2013). “Driving CO2 Capture and Storage in theEU: New Policies, New Perspectives.” The Bellona Foundation: Oslo.
Peker, H. S., & Altınışık , İ. (2011). “Negatif Dışsallıkların İçselleştirilmesiAçısından Karbon Ticareti”. Gümüşhane Üniversitesi, Sosyal Bilimler ElektronikDergisi(4).
Scivotsky, T. (1971). Welfare and Competition. USA: Richard D. IrvinInc.
Şahin, H. (2012). Mikro İktisat. Bursa: Ezgi Kitabevi.
29