Radyo ve Radyoculuk

171
Radyo ve Radyoculuk Nilüfer Timisi Tu¤rul Ery›lmaz Rag›p Duran ‹pek Çal›fllar Beybin D. Kejanl›o¤lu Erol Öndero¤lu Ülkü Giray Derleyen: Sevda Alankufl

Transcript of Radyo ve Radyoculuk

Radyove

Radyoculuk

Nilüfer TimisiTu¤rul Ery›lmaz

Rag›p Duran‹pek Çal›fllar

Beybin D. Kejanl›o¤luErol Öndero¤lu

Ülkü Giray

Derleyen: Sevda Alankufl

IPS ‹letiflim Vakf› Yay›nlar›: 8Habercinin El Kitab› Dizisi: 5

© IPS ‹letiflim Vakf›Kallavi Sokak 56/7, Ece Han 34430

Beyo¤lu, ‹stanbulTel: (0212) 251 15 03 Faks: (0212) 251 16 09

e-posta: [email protected] sitesi: www.bianet.org

Teknik Üretim: Renk AjansTel: (0212) 516 29 84Bask›: Zafer Matbaas› Tel: (0212) 512 16 88Cilt: Derya Cilt Evi

‹stanbul, 2003

Bu kitap Avrupa Birli¤i'nin mali deste¤iyle yay›nlanmaktad›r. Burada dile getirilen görüfller IPS ‹letiflim Vakf›'na aittir. Dolay›s›yla hiçbir biçimde

Avrupa Birli¤i'nin resmi görüflleri olarak de¤erlendirilemez.

‹Ç‹NDEK‹LER

B‹A ve B‹A e¤itim çal›flmalar› üzerineSevda Alankufl

5Önsöz

Sevda Alankufl25

Küresel iletiflim ortam› ve yerel radyolar Nilüfer Timisi

55Radyo ve radyoculuk

Tu¤rul Ery›lmaz79

Bir haber medyas› olarak radyo Rag›p Duran

105Türkiye’de radyo habercili¤inin geliflimi

‹pek Çal›fllar125

Türkiye’de radyo ve televizyon yay›nc›l›¤› siyasas›Beybin D. Kejanl›o¤lu

139“Uyum Yasalar›” ve radyo-televizyon yay›nc›l›¤›

ile ilgili son düzenlemelerErol Öndero¤lu

171Radyo için spikerlik ve sunuculuk

Ülkü Giray185

Yazarlar197

B‹A yerel medya e¤itim programlar› kat›l›mc› listesi202

KÜRESEL ‹LET‹fi‹M ORTAMI ve YEREL RADYOLARNilüfer T‹M‹S‹*

Küreselleflmenin dinamikleri

1980’lerden itibaren sosyal bilimlerin temel araflt›rma konula-r›ndan birisini küreselleflme süreci ve bunun yerel ile olan geri-limleri oluflturmaktad›r. McLuhan’›n “evrensel köy” benzetme-siyle iflaret etti¤i, birbirlerinden giderek daha fazla haberdarolan bir dünya düzenine denk düflen küreselleflme, “küresel öl-çekte iflleyen, s›n›rlar› aflarak toplumlar› ve kurumlar› yeni za-man-mekan bileflimlerinde birbiriyle bütünlefltirip ba¤layarak,gerçekte ve deneyimde dünyay› birbirine daha ba¤›ml› durumagetiren süreçler” fleklinde tan›mlanabilir. Böylelikle küresellefl-me dünyan›n çeflitli parçalar›n›n artan iliflkililik, etkileflim vekarfl›l›kl› ba¤›ml›l›k içinde olmas› halini anlatmaktad›r. Bu an-lam›yla da, kimi zaman “uluslararas›laflma” ve “ulusüstülefl-me” ile ayn› anlamlarda kullan›lmakta, siyasal parametrelercetan›mlanm›fl mekansal s›n›rlar›n afl›lmas›n› vurgulamaktad›r.

Her toplumsal geliflmede ortaya ç›kan çoklu yap›laflma, küre-selleflme için de geçerlidir ve bu anlamda küreselleflmenin di-

55

* Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤retim üyesi.

¤er yüzünü yerelleflme oluflturmaktad›r. Baflka ifadeyle, yerel-lik ya da yerelleflme, küreselleflme sürecine verilen bir cevapolarak da okunabilir. Bu anlamda, küreselleflme “kamusal za-man›n her geçen gün mekan boyunca daha türdefl ve evrensel”(Harvey,1996:300) hale gelmesi ise; “yerelleflme”, bu “türdeflve evrensel k›l›nana karfl› özgül deneyimlerin/kimliklerin birkarfl› koyufludur”. Küreselleflme ulus-devletlerin etkinlik alan-lar›n›n ulusüstü mekanizmalara devri ise, yerellik özerklik do¤-rultusunda yeni bask›lar yaratarak afla¤› do¤ru inen bir olgudur(Giddens, 2000:25). Küreselleflme “orada” uzak diyarlarda ola-n›, yak›na ve tan›d›k hale getiren bir süreç ise, yerellik, “bura-da” hemen yan›m›zda olan›n gün yüzüne ç›kmas›d›r. Küresel-leflme olgusunun dinamikleri flöyle özetlenebilir:

Evrenselleflme - özgülleflme: Küreselleflme, çeliflkili gibi gö-rünse de, modern toplumsal yaflam› evrensellefltirir ya da yay-g›nlaflt›r›rken, ayn› zamanda yerel ya da geleneksel olan› dagüçlendirmektedir.

Benzeflme - farkl›laflma: Küreselleflme dünyan›n görünürdebenzeflmesine yol açarken (McDonald’s örne¤inde oldu¤u gibi,ayn› tüketim kal›plar›n›n yayg›nlaflmas› ya da insan haklar›n›n,kad›n, çocuk haklar›n›n evrenselleflmesinde oldu¤u gibi), di¤eryandan farkl›l›klar› da belirginlefltirip güçlendirmektedir (kül-türel kimlik taleplerinin, dinsel ve milliyetçi radikalizmleringüçlenmesi gibi).

Yo¤unlaflma - parçalanma: Küreselleflme ulusal s›n›rlar öte-sinde yeni, küresel, bölgesel ve ulus ötesi topluluk ve örgütlen-melere yol açarken (Avrupa Birli¤i örgütlenmesi, Greenpeaceörgütlenmesi ve eylemleri gibi), ayn› zamanda topluluklar› hem

Nilüfer Timisi

56 –

ulus içinde hem de daha küçük birimlerde parçalamaktad›r (eskiYugoslavya’n›n, Çekoslovakya’n›n parçalanmas› gibi).

Merkezileflme - adem-i merkezileflme: Küreselleflme ege-menli¤in da¤›l›m›n›, bilgi/enformasyonun yay›lmas›n›, kararverme süreçlerini bir yandan daha merkezi hale getirirken(ulus-ötesi iletiflim flirketlerinin tekelleflmesi, AB’nin karar ver-me süreçleri gibi), di¤er yandan bunlar›n ve de ulusal, ayn› za-manda da, adem-i merkezileflmesine yol açmaktad›r (az›nl›khaklar›n›n kabulü gibi)

Ard›fl›ll›k - ayn› andal›k: Küreselleflme zaman ve mekan› ya-k›nlaflt›rarak farkl› uygarl›klar›, yaflam biçimlerini, toplumsalpratikleri, kimlikleri birbirine yak›nlaflt›r›r ya da melezlefltirir-ken, ayn› zamanda onlar› birbirinden uzaklaflt›ran da bir süreç-tir (McGrew,1992:74-75). Feminist söylem küreselleflirken biryandan, sorunlar›n›n benzerli¤i üzerinden dünyan›n farkl›din/dil/etnikliklerinden kad›nlar aras›nda uluslararas› bir daya-n›flma yaratm›fl, ancak ayn› zamanda da “Bat›l›” ve/veya “Be-yaz” kad›nla “Do¤ulu” ve/veya “Siyah” kad›n›n nas›l farkl› ka-d›nl›k halleri, sorunlar› içerisinde olduklar›n› görmelerine yolaçm›flt›r.

Yerelli¤in de¤iflen anlam›, yerel kimlikler ve radyo

‹letiflim teknolojilerindeki geliflmeler, küreselleflmenin yukar›-da s›ralanan dinamiklerinin gün yüzüne ç›kmas›nda yaflamsalolmufltur. Teknolojik geliflmenin sundu¤u iletim imkanlar› da-hilinde, mesajlar birbirinden uzak mesafeler içindeki insanlar

Nilüfer Timisi

57

taraf›ndan ulafl›labilir hale gelirken, fiziksel ortam ve toplumsaliliflki aras›ndaki zorunlu ba¤ da ortadan kalkm›flt›r:

“Fiziksel olarak yaln›z olmak, sosyal olarak yaln›z olmakla eflanlaml› olmaktan ç›km›flt›r” (Meyrowitz, 1985:115).

Baflka ifadeyle, yerel kimlik aidiyetleri gelifltirebilmek ya dakoruyabilmek için, co¤rafi yak›nl›k zorunlu olmaktan ç›km›flt›r:Art›k yerellik, sadece fiziksel/co¤rafi yak›nl›¤›, biraradal›¤› an-latan bir fley de¤il; uzak mesafelere ra¤men yaflanabilen, koru-nabilen toplumsal iliflkilerdeki yak›nl›k olarak yaflanmaya/anla-fl›lmaya bafllanm›flt›r. Buna bir örnek, Almanya’daki Türk iflçi-lerinin bir yandan oradaki topluma eklemlenirken, di¤er yandanda, diyelim ki, “Kayserili” kalmay› becerebilmeleridir.

Özetle söylenirse, küreselleflmeye paralel giden bir süreç olanyerelleflme, hem küreselleflmenin dinamiklerinin bir sonucu-dur, hem de küreselleflmeye bir direnç olarak ortaya ç›km›flt›r.Bu direncin ortaya ç›kt›¤› en belirgin alan ise, kimlikler alan›olmufl, etnik, dinsel, kültürel vb. kimlikler üzerine bir yenidendüflünme süreci bafllam›flt›r. Bu arada, farkl› ya da benzer kim-liklerin birbirlerinden haberdar olma ve kendilerini ifade etmekoflullar›, teknolojik geliflimin yaratt›¤› olanaklar›n, bu kimlik-lerin oluflturucusu simgesel/kültürel mesajlar›, zaman ve me-kan boyunca yaymas›nda aranabilir. ‹flte, yerel radyolar›n ön-cüsü olan “korsan” (ticari ya da politik) radyolar, insanlar›nzorla içine s›¤d›r›lmaya çal›fl›ld›klar› ortak kimliklere karfl› birdirenç olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Benzer flekilde, toplulukradyolar› da, kimlik mücadelesinin bir parças›n› oluflturmakta-d›r. Ancak flimdi, yerel radyolara geçmeden önce –daha sonra-lar› geliflmekte olan ülkelerin deneyimlerine de örnek olufltura-

Nilüfer Timisi

58 –

cak olan- Bat› Avrupa’da yay›nc›l›¤›n yerelleflmesi olgusu ilenedenlerini görelim.

Yay›nc›l›kta yerelleflmenin nedenleri

1960’lar›n sonu ve 1970’lerin bafllar›ndan itibaren Avrupa ya-y›nc›l›k sistemi giderek farkl›laflan bir sürecin içine girmifltir.1980’lerin ortalar›na kadar süren bu de¤iflim süreci, temel ola-rak yay›nc›l›k üzerindeki devlet tekelinin k›r›lmas› ve serbestpiyasa kurallar›n›n bu sisteme hakim olmaya bafllamas›yla son-lanm›flt›r. Bu süreç içerisinde üç temel de¤iflim kendisini gös-termektedir:

• Elektronik iletiflim araçlar›n› toplum aç›s›ndan daha faz-la eriflilebilir hale getirmek.

• Radyo ve televizyon sistemindeki merkeziyetçi yap›y›de¤ifltirerek yerellefltirmek.

• Yay›nc›l›k sistemindeki siyasi nitelikteki bask› ve yön-lendirmeleri ortadan kald›rmak.

Bu de¤iflim sürecini haz›rlayan koflullar, Avrupa’n›n kendi di-namiklerinden kaynaklanan ekonomik, toplumsal, siyasal de¤i-flimlere ba¤l› oldu¤u kadar, ekonomik ve kültürel üretiminuluslararas› karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n›n giderek artmas›na da da-yanmaktad›r. Bu durum iletiflim sürecinde küreselleflmenin debafllang›c›d›r. Küreselleflme, iletiflim sürecinde teknolojik, eko-nomik, siyasal, toplumsal dayanaklara sahiptir. Bunlar ayn› za-manda yerel yay›n sistemlerinin de alt yap›s›n› oluflturmufltur.

Yay›nc›l›k alan›nda yerelleflmeye neden olan siyasal/toplum-sal, ekonomik ve teknolojik nedenlere k›saca bakacak olursak

Nilüfer Timisi

59

karfl›m›za flöyle bir tablo ç›kmaktad›r. Ancak önce bir hat›rlat-ma: Bilindi¤i gibi, Amerika Birleflik Devletleri’nden (ABD)farkl› olarak, Bat› Avrupa’da radyo/televizyon yay›nc›l›¤› dev-let tekeli olarak yap›lanm›flt›r. Bunun nedenleri de, 20. yüzy›-l›n bafllang›c›nda geliflmeye bafllayan yeni Avrupa kimli¤indearanmal›d›r. Birinci Dünya Savafl›’n›n ertesinde yeniden bi-çimlenmeye bafllayan Avrupa devletlerinin co¤rafi ve toplum-sal s›n›rlar›, bu s›n›rlar içinde ortak bir kimli¤in yarat›lmas›n›naraçlar›na ihtiyaç göstermekteydi. Bu ortak kimli¤i, kaynaflmave toplumsal deste¤i yaratacak olan araçlar aras›nda, iletiflimaraçlar›n›n gücü inkar edilemezdi. Ayn› zamanda rekabete ola-nak tan›yacak bir ekonomik pazar›n henüz yeni yeni gelifliyorolmas›, özel giriflimin fazla miktarda yat›r›m gerektiren radyove televizyon alan›n› devlet eline b›rakmas›na neden olmufltu.Amerika’da kitle iletiflim araçlar› ticari bir anlay›fl›n ürünü ola-rak geliflirken Avrupa’da devlet tekeli hakim k›l›nm›flt›.

Ayr›ca Avrupa yay›nc›l›k sistemini biçimlendiren bir di¤er ne-den de, iletiflim araçlar›n›n “kamusal hizmet anlay›fl›yla dü-zenlenmesi gerekti¤i düflüncesi” olmufltur. Kamu hizmeti ya-y›nc›l›¤› anlay›fl›, “iletiflim araçlar›n›n topluma karfl› sorumlu-lu¤u oldu¤u” inanc›na dayal›d›r. ‹letiflim araçlar› bu sorumlu-lu¤unu, ulus devletin s›n›rlar› içinde yaflayan tüm kesimlerinbir yurttafl olarak kabul edip, onlar›n toplumla bütünleflmeleri-ni sa¤layacak bir yay›nc›l›kla yerine getirecektir.

Ayr›ca yine, yay›nc›l›¤›n, toplumun bütün kesimlerinin kendi-lerinin de temsil edildiklerine inanacaklar› flekilde “ço¤ulcu”olmas› da gerekecektir. Kamu hizmeti anlay›fl›n›n temeli;

“yap› ve hizmet olarak mümkün olan en yüksek hizmet düze-

Nilüfer Timisi

60 –

yini yans›tan bir yay›n içeri¤i ile, toplumun yükselmesini vegeliflmesini sa¤lamakt›r” (Wedell ve Crookes,1994).

K›saca kamu hizmeti yay›nc›l›¤›, içinde yer ald›¤› ulusun bü-tün/ortak ç›kar ve zevklerine seslenebilmek kadar, küçük vebüyük gruplara, ço¤unluklara ve az›nl›klara da ayn› anda hiz-met edebilmek özelliklerini tafl›mak iddias›ndad›r.

Ancak 1960’lardan itibaren Avrupa ülkeleri, toplumsal dina-miklerin ivmesiyle siyasal tercihini benzerlikten farkl›l›klar›tan›maya, merkezileflmeden yerinden yönetime, kamu tekelle-rinden özel giriflime do¤ru de¤ifltirmeye bafllam›flt›r. Ulus dev-letler içindeki kültürel, toplumsal, özellikle de etnik farkl›l›k-lar “benzefltirme politikas›”ndan ziyade, “farkl›l›klar›n tan›n-mas› politikas›na” do¤ru bir geçifli zorlam›flt›r. Bunda ‹kinciDünya Savafl› sonras› dönemde Avrupa ülkelerine iflgücü ola-rak da¤›lan farkl› etnik az›nl›k gruplar›n kendi yerel kimlikle-rini yaflatma mücadeleleri kadar, farkl› dil/mezhep/etnik ya dakültürel özellik tafl›yan ayn› ülke vatandafllar›n›n, 1960’lar›nradikal kültürel iklimi içinde kendilerini siyasal, kültürel ola-rak ifadelendirme aray›fllar›na girmeleri ve mevcut yay›nc›l›kanlay›fl›n›n teksesli niteli¤ini elefltirmeleri de oldukça etkin ol-mufltur. Devlet eliyle düzenlenen iletiflim araçlar›n›n ideolojikyanl›l›¤›na dikkat çekilmifl, bunlar›n kat›l›mc› demokrasininaraçlar›ndan biri olmas› iste¤i dile getirilmifltir (Berri-gan,1977:17). Bu afla¤›dan gelen toplumsal/siyasal bask› vetalepler, Bat› Avrupa’daki merkezi nitelikli yay›nc›l›¤›n, ye-relleflmesini getiren nedenlerden birisi olmufltur.

Ekonomik nedenlere bakacak olursak: Küreselleflmenin eko-nomik aya¤›, fordist üretimden post-fordist üretime, yani; fab-

Nilüfer Timisi

61

rika tipi üretimden, esnek üretime geçifle dayanmaktad›r. Nite-kim, 1950-1960 aras›nda dünya ekonomisi otomotiv, tekstilgibi geleneksel sanayi dallar›na dayanmaktayken, 1970’li y›l-larla birlikte bu geleneksel sanayi dallar›nda yaflanmaya baflla-nan kriz, sanayicileri yeni geliflen elektronik ve telekomüni-kasyon gibi sanayi dallar›na yöneltmifltir. Bu sektörde tüketicitalebinin artmas›, beraberinde karl›l›¤› da getirmifltir. Banka-lar, yay›nevleri ve yaz›l› bas›n gruplar› elektronik yay›nc›l›¤ayat›r›m yapmay› içinde bulunduklar› ekonomik krizi aflman›nbir uzant›s› olarak görmüfllerdir. Dolay›s›yla, 1970’lerden iti-baren radyo ve televizyon sektörüne yat›r›m yapmak, yaln›zcasiyasi de¤il ayn› zamanda ekonomik aç›dan da önemli halegelmifltir.

‹kinci Dünya Savafl› sonras› yaflanan bir di¤er önemli de¤iflik-lik de, ABD merkezli çok uluslu flirketlerin yat›r›mlar›n› Av-rupa, Kanada ve Avustralya’n›n geliflmifl bölgelerine yönlen-dirmeleri olmufltur. Ayr›ca, savafl öncesinde yat›r›mlar hammadde temini için yap›l›rken, 1960’lardan sonra bunlar mamulmadde ve servis üretimine yönelmeye bafllam›flt›r. Yat›r›mla-r›n niteli¤inin bu flekilde de¤iflmesi, kaç›n›lmaz olarak ulusla-raras› iletiflim araçlar›n› ve içeriklerini de do¤rudan etkilemifl-tir. Nitekim, Schiller bu süreci Amerika temelli çokuluslu flir-ketlerin, Avrupa’ya aç›lma politikas›n›n bir sonucu olarak gör-mektedir. Yazara göre, reklamc›l›k ve tan›t›m›n yeni bir sektörolarak giderek genifllemesi, bu sektörün yer alaca¤› yeni mec-ralar›n da genifllemesini gerektirmektedir. Üretim biçimlerineuygun tüketim kal›plar›n›n yarat›lmas› ve kitlelere benimsetil-mesi de reklam sayesinde mümkün olmaktad›r.

Oysa Avrupa’n›n devlet kontrolüne dayal› iletiflim düzeni, rek-

Nilüfer Timisi

62 –

lamc›l›¤›n yeni potansiyeline karfl›l›k verecek ortam› sa¤laya-mamaktad›r. Bu yüzden kimi hiç reklam almayan, kimi ise s›-n›rl› say›da reklam alan Avrupa radyo televizyon sisteminin,yeni yat›r›m yap›lan sektörlerin ihtiyaçlar›na karfl›l›k verecekbiçimde yeniden düzenlenmesi gerekmifltir. Kitle iletiflimaraçlar›, reklam›n kamuya ulaflmas›n›n en etkili yoludur ve bu-nun için de, reklam verenlerin bütün kitle iletiflim araçlar›n›kullanabilmeleri gerekmektedir. Yaz›l› bas›n›n ulaflt›¤› kitle vearac›n niteli¤inden kaynaklanan s›n›rl›l›klar›n yan›nda, radyove televizyonun avantajlar› gözard› edilemeyecek boyutlarda-d›r. Reklamlar›n, sadece dergi ve gazetelerde de¤il, araba vemutfak radyolar›ndan, televizyon ekranlar›na kadar her yerdeolmas› gerekmektedir. Bu anlamda da, her yafl ve kesimden tü-keticiye ulaflmay› olanakl› k›lan elektronik iletiflim araçlar›,ekonominin gerektirdi¤i dolafl›m› sa¤layacak bir düzenlemeyekavuflturulmal›d›r.

Dolay›s›yla, yay›nc›l›ktaki yerelleflmenin arkas›nda yatan eko-nomik nedenlerden bir di¤eri de, farkl› farkl› tüketici kesimle-rine ulafl›larak pazar›n büyütülmek/çeflitlendirilmek istenmesi-dir. Bu arada, uluslararas› flirketlerin bu yöndeki bask›lar›n›nyan›nda, Avrupa’daki sanayi/üretim merkezlerinin ço¤alarakyerellere de kaymaya bafllamas› da, yerel yay›nc›l›¤› teflvikeden unsurlardan birisi olmufltur. Yerel üretim merkezlerininartarak geliflmesi ve kendi ürünlerini yerel pazarda duyurmaihtiyaçlar›, devlet tekeline dayal› bir iletiflim düzeninin de¤ifl-tirilip, Avrupa iletiflim sisteminin merkezden yerele do¤ru ev-rilmesinde önemli bir itici güç oluflturmufltur.

Son olarak yay›nc›l›k alan›nda meydana gelen teknolojik yeni-likler de yay›nc›l›¤›n ayn› anda hem yerelleflmesini hem de kü-

Nilüfer Timisi

63

reselleflmesini getirmifl, baflka ifadeyle ulus-devlet merkezliniteli¤ini zorlam›flt›r. Örne¤in kablolu televizyon ile uydu ya-y›nlar›, iletiflim sürecinin nitel ve nicel do¤as›n› de¤ifltirmifltir:Yay›nlar ülke s›n›rlar›n› aflm›fl ve programlar çeflitlenmifltir.Bu durum karfl›s›nda bir yandan giderek yay›nc›l›kta devlet te-kelini savunmak zorlaflm›fl, di¤er yandan ulusal yay›n kurum-lar› kendi yay›nc›l›k anlay›fllar›n› gözden geçirmek zorundakalm›flt›r. Ulusal tekellerin, uluslararas› uydu yay›nlar›yla vekablolu televizyonun yaratt›¤› seçme özgürlü¤üyle yar›flabil-mesi mümkün olmam›flt›r (Grandi,1978:49). Teknolojik gelifl-melere radyo yay›nc›l›¤› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise, ‹kinciDünya Savafl› sonras› radyo alan›nda meydana gelen geliflme-lerin yeni bir frekans da¤›l›m düzeninin ortaya ç›kmas›na ne-den oldu¤u bilinmektedir.

Teknik geliflmeler FM (Frekans Modülasyonu) avantajlar›n›gözler önüne sermifltir. FM sayesinde yay›n alanlar›n› bölgele-re ay›rarak düzenlemenin mümkün olmas›, yerel ve bölgeselradyo kavram›n›n yeniden gözden geçirilmesini sa¤lam›flt›r.Transistörlü radyolar ise radyoyu kiflisel bir dinleme arac› ha-line getirirken, ayn› zamanda radyo dinleyicisi say›s›n›n h›zlaartmas›na neden olmufltur (Charon,1992:103). Bugün ise, art›k‹nternet sayesinde ulusal radyolar gibi, yerel radyolar da, kü-resel düzeyde da¤›lm›fl al›c›lara bireysel olarak seslenme ola-naklar›na kavuflmufltur.

Özetle söylersek siyasal/toplumsal, ekonomik, teknolojik, ne-denlerle yay›nc›l›k sistemlerinin ulusal tekellerden uluslaröte-si ortakl›klara kaymas›, bir yandan türdefllik yarat›rken, di¤eryandan da, ulusal ve uluslararas› düzeylerde farkl› kimliklerin,deneyimlerin karfl›laflmas›na olanak vermifl, böylelikle ortak

Nilüfer Timisi

64 –

bir kimli¤i ve deneyimi paylaflan topluluklar›n biraraya gelme-sinin de koflullar›n› yaratm›flt›r. Bafllarda da belirtti¤imiz gibi,yerellik art›k ortak bir mekanda varolmaya ba¤l› olmaktan ç›k-m›fl, küresel düzeyde da¤›lm›fl olsalar bile aralar›nda belirli birortakl›k oldu¤una inanan gruplar›/kimlikleri anlat›r hale gelmifl-tir, yerel radyolar da bu kimliklerin önemli bir arac› olmufltur8.

Bat› Avrupa’dan yerel radyo örnekleri

Radyo yay›nc›l›¤›nda yerellik tart›flmalar› iki konuda yo¤un-laflm›flt›r. Yerel olan›n›n tan›mlanmas› ve yerel yay›n kurum-lar›n›n yap›sal düzenlenmesi. Yerel kavram› üzerinde ortak birtan›m yapmak Avrupa ülkelerinin bütünü için zordur. Ülkelerkendi co¤rafik ve kültürel yap›lar›na uygun tan›mlar gelifltir-mifltir. Baz› ülkelerde co¤rafya olarak küçük bir bölge yerelolarak tan›mlan›rken, baz›lar›nda belli bir organik bütünlü¤üolan insan topluluklar› yerel kavram› kapsam›nda düflünül-mektedir. Stavitsky, yerel medyalar›n genel dayanaklar›n› dik-kate alarak ikili bir s›n›fland›rmaya gitmifltir: Buna göre,“Co¤rafi yerellik”, radyo sinyallerinin eriflti¤i ya da siyasalparametreler sonucu tan›mlanm›fl olan bir co¤rafi alana teka-bül etmektedir. Bu tan›mlanm›fl s›n›rlar içinde, program üreti-mi ve da¤›t›m› co¤rafi ya da siyasal alan›n gereklerini dikkatealmak durumundad›r. Amerikan ticari gelene¤i içinde tan›mla-

Nilüfer Timisi

65

8 Yerel radyolar, yerel kimlikler iliflkisi konusunda, Sevda Alankufl’unHabercinin El Kitab› dizisinin birinci kitap盤› Medya ve Toplum’daki“Demokratik bir Medya Ortam› için Yerel/Sivil Medya: ‹mkanlar ve Ör-nekler” bafll›kl› yaz›s› ile Beybin Kejanl›o¤lu’nun yine ayn› çal›flmadaki,“Medya ve Toplum ‹liflkisi ve Küreselleflmenin Sundu¤u Olanaklar”;Mine Gencel-Bek’in “Yerel Politika ve Yerel Medya” yaz›lar› birlikteokunabilir (editörün notu).

nan yerel yay›nc›l›k “co¤rafi yerellik” kapsam› içine girmek-tedir. Benzer biçimde ülkede devlet eliyle kurulmufl, geliridevlet taraf›ndan ve ruhsat ücretlerinden karfl›lanan kamusalhizmet kurulufllar› olan “ulusal yerel radyolar” co¤rafi yerellikiçin örnek oluflturmaktad›r. “Toplumsal yerellik” ise paylafl›-lan kültürel zevkler, de¤erler ve ç›karlar aç›s›ndan ortakl›kgösteren toplu ya da da¤›n›k gruplar› tan›mlamak üzere kulla-n›lmaktad›r. Örne¤in Avustralya yerlilerine seslenen “Abori-ginal Radyo” ortak bir kültür ve tarihi paylaflan ancak fiziksels›n›rlar olarak bir arada olmayan yerli topluluklar›na yay›nyapmaktad›r. Dolay›s›yla toplumsal yerellik, co¤rafi s›n›rlar-dan ziyade paylafl›lan ortak de¤erleri yay›n politikas›n›n mer-kezine oturtmaktad›r. Bu anlamda yay›n›n izlendi¤i ya da din-lendi¤i alan birbirinden oldukça uzak ya da s›n›rl› bir alan ola-bilir. Elektronik sinyallerin ulaflt›¤› alan›n ulusal, bölgesel yada yerel olarak tan›mlanmas› d›fl›nda toplumsal yerellik, yay›-n›n yöneldi¤i hedef izleyici/dinleyici kitlesinin ortak özellikle-rini ön plana ç›karmaktad›r (Stavitsky,1994; Timisi, 2000).Toplumsal yerellik, küresel karfl›laflmalar›n da sonuçlar›ndanbirisi olmufltur.

Toplumsal yerelli¤e örnek: Topluluk radyolar›

Toplumsal yerellik için örnek oluflturabilecek olan “Toplulukradyolar›”, ba¤›fllar, hükümet yard›mlar› ve yerel vergilerdengelirlerini sa¤layan, belirli bir co¤rafi bölgeye ya da ortak dü-flünce ve de¤erlere sahip toplu ya da da¤›n›k gruplara seslenenradyolard›r. Bu radyolar aras›nda dinsel topluluklar, etnikgruplar ve kad›nlar taraf›ndan sahip olunan ya da iflletilenlerbaflta gelmektedir. Düzenli yay›n ak›fllar› ve sürekli personel-

Nilüfer Timisi

66 –

leri yoktur. Radyo yay›nlar› gönüllü bir topluluk taraf›ndanyürütülmekte bu nedenle profesyonellik yay›nlar›n yürütülme-sinde bir unsur olarak aranmamaktad›r. Topluluk radyolar›,“mahalle radyosu”, “özgür radyo”, “yak›n radyo”, “komfluradyo”, “dernek radyosu” gibi adlarla da an›lmaktad›r. Bu de-¤iflik anlamland›rmalar›n anlam›, ayn› olgunun Avrupa’n›n de-¤iflik yerlerinde de¤iflik biçimlerde ortaya ç›kmakta olufludur.Ancak bu durum, ayn› türde radyolar için her zaman ayn› tan›-m› kullanamayaca¤›m›z› da göstermektedir. Örne¤in bazentopluluk radyosu, yaln›zca co¤rafi düzeyde kullan›lmakta ola-bilir ki bu durumda yerel radyo ile efl anlaml›d›r ve ticari istas-yonlar› da kapsayabilir. Öteki kapsamlarda kullan›ld›¤›nda,co¤rafi düzeylerle hiç ilgisi olmayabilir, yaln›zca “toplulukla-r›n” görüfllerini, ç›karlar›n›, zevk ve ihtiyaçlar›n› kapsayabilir(Wedel,1991:44).

Topluluk radyolar› genellikle; “birden çok radyo ile ayn› yay›nfrekans›n› paylaflan ruhsat sahipli¤ini” de anlatmaktad›r. Dü-zenli gelirleri olmayan bu radyolar, toplulu¤un gönüllü kat›-l›mlar›yla ayakta durmaktad›r, profesyonel bir personelleriyoktur. Topluluk radyosu anlay›fl› ile kamu hizmeti anlay›fl›aras›nda yak›n bir iliflki mevcuttur. Kurumsal olarak her ikisibirbirinden ayr›d›r, ancak topluluk radyolar›n›n amac› da ka-muya hizmet vermektir. Nitekim, baz› ülkelerde topluluk rad-yolar›, yerel kamu tekelleri taraf›ndan iflletilmektedirler ve ka-musal parasal destek almaktad›r. ‹talya’n›n yeni radyo ve tele-vizyon yasas› ticari amaç gütmeyen topluluk/mahalle radyola-r›n›n, 07:00-21:00 saatleri aras›nda kalan sürenin yar›s›ndakültürel, etnik, siyasal ya da dini konular› içeren kendi ürettik-leri programlar› yay›nlamalar›n› zorunlu k›lmakta, bu tür istas-yonlar›n telefon ve elektrik faturalar›n›n yüzde 50’sinin, üç ha-

Nilüfer Timisi

67

ber ajans›na kadar abone olacaklar› haber ajanslar› masraflar›-n›n yüzde 80’inin, devlet sübvansiyonu ile karfl›lanmas›n› ka-bul etmektedir.

Ticarileflme, topluluk radyosunun ruhuna ayk›r›d›r. Avrupa’dayerel radyolar›n ortaya ç›k›fl› kamu tekellerine bir tepki olarakbiçimlenmiflse de, Amerika’da topluluk radyolar› ticari radyo-lar›n ç›karlar›na bir tepki olarak ortaya ç›km›flt›r. Yerel toplu-luk yay›nlar›n›n önemli bir yan›, rekabet etti¤i ticari yay›nc›-lardan daha de¤iflik bir yay›n türü üretmesidir. Yerel yay›nc›-l›k, ticari yay›nc›lara çekici gelmeyen, yerel az›nl›k isteklerineve ihtiyaçlar›na seslenebilmektedirler. Bu tür istasyonlar›n ço-¤u, kas›tl› olarak profesyonellik karfl›t› bir siyaset izlemekte veböylece profesyonel üretim ve habercilik konusunda geçerliolan resmi ve kal›plaflm›fl yaklafl›mlara baflkald›rmaktad›rlar.Bu tür servislerin bir baflka önemli yan›, yerel yap›mc› ve mu-habirlere, profesyonel yay›nc›l›¤›n hiyerarflik ve resmi yap›s›-na girme imkan› tan›mas›d›r.

Ulusal yerel radyolar ve ticari amaçl› ba¤›ms›z yerel radyolard›fl›nda kalan ve belli bir co¤rafi s›n›r içinde ya da küresel dü-zeyde yay›n yapan topluluk radyolar›n›n temel amac›; dinleyi-cilerini ortak bir kimlik ya da deneyim çevresinde bir araya ge-tirmektir. Belirli bir etnik ya da dinsel az›nl›k üyelerinin biraraya gelerek yürüttükleri radyolar yan›nda, farkl› farkl› etnikya da dinsel gruplar›n bir araya gelerek oluflturduklar› toplulukradyolar› da mevcuttur. 1983’de Norveç’te, Oslo’da yay›nabafllayan ve ‘Göçmen Radyolar›” anlam›na gelen Radio Tellus9 dilde yay›n yapmaktad›r. Bunlar Çince, ‹ngilizce, Kürtçe,Norveççe, ‹spanyolca, Türkçe, Tamil, Urdu ve Vietnam dille-ridir. Yaklafl›k elli kiflilik gönüllüden oluflan yay›n ekibinin ya-

Nilüfer Timisi

68 –

r›s›n› kad›nlar oluflturmaktad›r. Bu say› içinde Norveçliler ol-dukça azd›r. Benzer biçimde Hollanda’da, Etnik Az›nl›klarYay›nc›l›k Kuruluflu (Stichting Omroep Allochtonen-STOA)ise Hollanda da yaflayan etnik olarak farkl›l›k gösteren az›nl›kgruplar›n temsilcilerinin biraraya gelmesiyle kurulmufl olanbir tür bask› grubudur. Az›nl›klar›n medyadaki temsillerininizlenmesi kadar, iletiflim araçlar›na sahip olmalar›nda tavsiyeve teflvik edici bir kurul olarak 1986’da kurulmufl ve HollandaKültür ve Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan resmi olarak kabul edil-mifltir. 1989’dan itibaren ise hükümet taraf›ndan düzenli ola-rak finanse edilen STOA, “Hollanda Yay›nc›l›k Sistemi”NOS’ta resmi olarak temsil edilmektedir. STOA’n›n giriflimle-ri sonucu Hollanda hükümeti az›nl›klara yönelik yay›nlar yap-ma amac›n› tafl›yan kurumlar› teflvik etmek, ve mali destekvermek üzere giriflimlerde bulunmufltur.

Di¤er taraftan Norveç’te topluluk radyosunun etnik bir yerelgrubu temsil eden “Samiler” aras›nda geliflimi az›nl›klar›nkimlik mücadelesinde önemli bir yeri oluflturmaktad›r. Samidilinde yay›n yapan üç radyo yan›nda, kimi yerel Norveç rad-yolar› ve H›ristiyan radyolar Sami dilinde yay›nlar yapmakta-d›r. Samiler taraf›ndan kurulan ve Sami dilinde yay›n yapanradyo istasyonlar› “Guuvdageainnu Lagasradio”, “Radio Siel-lan” ve “Radio Ofelas” t›r. Bu radyolar›n politik rolü ise ikilibir biçimde kendini göstermektedir. Birincisi, Sami radyosuarac›l›¤›yla etnik kimliklerin farkl›l›klar›n›n tan›nmas› için birmeflruiyet ortam› yaratmak. ‹kinci ve daha do¤rudan tan›mla-nan bir politik amaç ise, Sami toplulu¤u içinde etnik bilinciyükseltmek ve topluluk içinde aktif politikay› özendirmek. Ör-ne¤in bu radyolardan baz›lar› seçimlerde parlamentoya adayolmak üzere Sami toplulu¤u üyelerine ça¤r›da bulunmakta,

Nilüfer Timisi

69

onlar› teflvik edici bir politika yürütmektedir. Sami toplulu¤u-nun pek çok üyesinde varolan korku, etnik kimlikleri nedeniy-le çeflitli biçimlerde haks›zl›¤a u¤rayabilecekleridir ve bu ne-denle toplulu¤un üyelerinin bir k›sm› kimliklerini Sami olarakaç›klamaktan imtina etmektedir. Radyo Ofeals Sami toplulu¤uaras›ndaki bu korkuyu ortadan kald›rmaya ve toplulu¤u etkinhale getirmeye çal›flmaktad›r. Radyo Ofelas, Göçmen Radyo-su/Radyo Tellus ve di¤er az›nl›k radyolar›yla da iflbirli¤i içeri-sindedir.

Fransa’da radyo ve televizyon yay›nlar›n›n yerelleflmesineolanak veren yeniden düzenleme süreci, özellikle az›nl›k grup-lar›n kamusal bask›s›n›n bir sonucu olmufltur. 1981’den bu ya-na yaklafl›k 30 topluluk radyo istasyonu kurulmufltur. Bunlararas›nda Afrika ve Asyal› az›nl›klar›n, Polonyal› ve Portekiz-lilerin sahip oldu¤u radyolar baflta gelmektedir. Bu radyolardi¤er özel radyolara oranla, dinleyicilerin aktif desteklerini ka-zanm›fllard›r. Reklam almalar›na izin verilen bu radyolar, rek-lam verenlerin içerik üzerindeki müdahaleleri endiflesiyle rek-lam almaktan kaç›nmaktad›rlar. Fransa’da topluluk radyolar›-na destek veren iki kamusal örgüt mevcuttur. “Sosyal Yard›mFonu” (Fonds d’action Sociale-FAS), göçmen iflçilere ve aile-lerine parasal yard›m yapmak amac›yla kurulmufl olan bu fon,Frans›z hükümetinden destek almaktad›r. “Elektronik Yay›n-c›l›k Yard›m Fonu” ise, ticari radyolar›n reklam gelirlerindentoplanan zorunlu bir para ile oluflan bir yard›m fonudur. Heriki fon yaklafl›k 30 topluluk radyosuna maddi destek sa¤la-maktad›r (Boucaud,1994:89).

Türkiye’deki medya ortam›na topluluk radyolar› aç›s›ndan ba-k›ld›¤›nda, ticari ve ulusal yerel radyolar d›fl›nda varl›klar›n›

Nilüfer Timisi

70 –

sürdürmeye çal›flan topluluk radyolar›n›n, dinsel, etnik ve fi-kirsel kimlikler çerçevesinde belirginleflen farklarla yay›nc›-l›klar›n› biçimledikleri görülmektedir. Ancak Türkiye’dekitopluluk radyolar› ‘ticarileflme” ile “topluluk radyosu olarakkalma” k›skac›nda kalmaktad›r. Ayr›ca, genel olarak co¤rafibir yerleflim alan›nda mevcut olan ortakl›klara seslenmeyi he-defleyen bu tip radyolar›n herhangi bir kimlik ile özdeflleflim-leri üzerinde kamusal otoritelerin yak›n bir takibi söz konusu-dur. Bu anlamda Bat› Avrupa’n›n özgürlük ortam›n›n Türkiyeiçin geçerli oldu¤unu söyleme söz konusu de¤ildir. RTÜK Ya-sas› yerel radyo tan›m›n›, “özel radyo ve televizyon yay›nc›l›-¤›” ad› alt›nda yapmakta, topluluk radyosu hüviyetini hukukentan›mamaktad›r. Böylece, topluluk radyosu olarak yay›nc›l›kyapmaya çal›flan radyolardan da, (yay›n izni ve lisans› gibi ko-nularda) ticari radyo/televizyonlarla ayn› koflullara uymas›beklenmektedir.

Radyo: Küresel mi, yerel mi?

Küreselleflmeyi konu edinen çal›flmalar, medyan›n küresellefl-mesini bütün iletiflim ortamlar›n› da içine alacak biçimlerdede¤erlendirmektedir. Bu çal›flmalara göre; medyada küresel-leflmenin koflullar› flunlard›r:

• Küresel içerik,• Küresel al›mlama, • Küresel mülkiyet sahipli¤i, • Küresel pazar.

Esas olarak televizyonun küreselleflmesi için geçerli olan budört faktörü, radyo için yeniden gözden geçirmek gerekmekte-

Nilüfer Timisi

71

dir. Radyo deneyimi iki anlamda televizyondan farkl›d›r. Te-levizyon üretiminde maliyetin yüksekli¤i, flirketleri uluslarara-s› yap›mlara zorlamakta ve bu yolla maliyetler düflürülürken,ürünün sat›fl pazar› da geniflletilmektedir. Oysa radyonun dü-flük orandaki maliyeti yerli üretimin yan›ndad›r. Bu z›tl›k özel-likle geliflmekte olan ülkelerin radyo ve televizyon endüstrile-rine bak›l›nca aç›kça görülebilir. Televizyon yay›n ak›fl›n› dol-durmak için çok say›da yabanc› yay›n sat›n al›nmas› hem ucuzhem de ideolojik olarak tercih edilebilir bir durum iken, radyoendüstrisinin geliflimi ve süreklili¤i, yerli yap›mlarla gerçek-leflmektedir. Benzer olarak, tamamlanm›fl/paket radyo prog-ramc›l›¤›nda, uluslararas› ticaret, televizyon endüstrisi ile k›-yasland›¤›nda farkl›d›r. Radyo programlar›na altyaz› yaz›la-maz ya da kolayl›kla bir baflka dile çevrilemez, dolay›s›ylauluslararas› pazarda ürünün talep de¤eri düflüktür. Örne¤in Al-manca bir program, ancak belki Avusturya’da kendisine birpazar oluflturabilirken, Frans›zca ya da ‹ngilizce konuflulanco¤rafyalar için bu program›n pazarlanmas›n›n bir anlam›yoktur. Benzer olarak ‹ngilizce’nin dünya üzerindeki yayg›n-l›¤› düflünülerek, örne¤in ‹ngilizce program üretimine gidilsebile, yine de ihracat ve ithalat pazar›nda radyonun düflük ma-liyetli üretim koflullar›n›n, ekonomik olarak bir de¤er ifade et-medi¤i aç›kt›r. Bu durum küreselleflme denilince daha çok,türdeflleflmeyi, örne¤in “Amerikanlaflt›rmay›” anlayan ya dagenel olarak onu “kültürel emperyalizm” ile efl sayan tezler,radyo yay›nc›l›¤›na bak›ld›¤›nda fazla bir anlam tafl›mamakta-d›r. En az›ndan ekonomik terimlerle bak›ld›¤›nda bile, televiz-yon için geçerli olan bu durum, radyo için geçerli de¤ildir.

Televizyon uluslararas› ticari pazarda formata dayal› bir eko-nomik aç›l›m yaratm›flt›r. Örne¤in “soap opera”lar (pembe di-

Nilüfer Timisi

72 –

ziler), ”çocuk programlar›” ya da “video klipler“ alan›ndaprogram formatlar› uluslararas› izleyici için ortak uzlafl›mlar›olan formatlard›r. Oysa radyo söz konusu oldu¤unda format,televizyondan daha esnektir. Belirli bir program için tek, biri-cik bir yap›m anlay›fl› yoktur. Örne¤in en çok dinlenen ve mo-da olan popüler müzik parçalar›na dayal› radyo format› olarak“Contemporary Hit Radio”, entelektüel bir telife konu olufltu-ramayacak kadar genel bir formatt›r. Burada telif (copyright)ancak radyonun ismiyle iliflkilidir. Bu da üretimden ziyaderadyo sahiplerinin, giriflimciler ya da flirketlerinin uluslararas›pazarda yay›lma isteklerinin bir sonucudur. Uluslararas› pa-zarda yer alan büyük ticari flirketler, küresel radyo pastas›ndanen büyük pay› alanlard›r. Sahiplikte küresel bir yay›lma büyükve uluslararas› flirketler için söz konusudur ancak bu her za-man içeri¤e yans›mamaktad›r. Bu durumda uluslararas› radyo-nun, herhangi bir markadan farkl› bir ifllevi yoktur. Örne¤inKiss FM, Capital FM dünyan›n herhangi bir yerinde faaliyetgösteren radyolard›r. Bu anlamda radyo için küreselleflme, içe-rikten çok, radyo sahipli¤inde bir tekelleflme anlam›na gel-mektedir. Ancak bu tekelleflme, elbette ulusal tekelleflmedendaha ay›rt edicidir. Bu anlamda sahiplikte tekelleflme, radyoendüstrisinde küreselleflmenin bir faktörüdür. Ancak sahipli-¤in kendisi yine de içerikte yerelli¤i engellememektedir. Fark-l› flirketlerin içinde yer ald›klar›, paylafl›lan ulusal pazar koflul-lar› daha önemlidir. Bu örne¤in ‹ngiltere’de farkl› radyo istas-yonlar›n›n niçin ayn› tür programlar üzerinde uzlaflt›klar›n› veayn› ölçek ekonomisini aflmay› hedeflediklerini aç›klamakta-d›r: Pazar yönelimli küresel ekonomi, ticari radyolar› ayn›program çözümlerine yöneltmektedir: “ucuz, kitle e¤ilimlimüzik” ya da yine “ucuz dinleyici kat›l›ml› programlar” iyi ta-n›mlanm›fl küresel radyo markalar› alt›nda pazarlanmaktad›r.

Nilüfer Timisi

73

Radyo endüstrisinde program sat›fl›n› ve uluslararas› ortak ya-p›mlar› gereksiz k›lan bir di¤er unsur da, radyonun bafllang›ç-tan bu yana ulusal s›n›rlar›n ötesine yay›n yapabilme yetene¤i-dir. Dinleyiciler AM arac›l›¤›yla uzun mesafede yabanc› ya-y›nlar› alabildikleri gibi, son zamanlarda do¤rudan yay›n uy-dular› ya da ‹nternet arac›l›¤› ile her tür yay›na eriflmek ola-nakl› hale gelmifltir. Ancak bu dinleyicilerin say›s› çok azd›r.Bunu aflman›n ve küreselleflmeye eklemlenmenin bir yolu,uluslararas› programlar›n yerel istasyonlarca al›n›p, yerel ola-rak paketlenmifl hizmetler biçiminde izleyicilere yeniden ya-y›nlanmas›d›r. Radyo küresel endüstrinin bir parças›d›r. An-cak mülkiyet sahipli¤inde görülen küresel özellik, içerikte ye-rellikle birlikte gitmektedir. Küresel iletiflim endüstrisindekiartan oranda ticarileflme ve h›zl› teknolojik de¤iflimler radyo-yu birbiriyle çeliflen bir durum içinde b›rakmaktad›r: Bir yan-dan radyo istasyonlar› say›s›ndaki h›zl› art›fl radyoyu kitleselolmaktan ziyade, bireysel dinleyiciye hizmet etmeye yöneltenbir etkendir. Teknolojik geliflmeler (örne¤in bugün için ‹nter-net) sayesinde dinleyici kendi radyo dinleme etkinli¤ini kendi-si yaratmaktad›r. Di¤er yandan dinleyicilerin seçtikleri radyoprogramlar›, büyük oranda çok uluslu multimedya flirketlerdeçal›flan ve televizyon ve film endüstrisine oranla radyo gibimarjinal bir ilgiye sahip yap›mc›lar›n ürettikleri programlaradayanmaktad›r. Radyolar›n ço¤u örne¤in haberler, konuflmaprogramlar› (chatlar, talk-showlar) ya da k›smen cig›llar çer-çevesinde yerel karakteristikler tafl›maktad›r. Ancak söz konu-su olan müzik yay›nlar› ise, bir radyoda yer alan müzik, uyduy-la yay›n yapan milyonlarca di¤er istasyonda çal›nanla ayn›d›r.

Küresel radyo pazar›n›n önündeki engellerden birini de, dinle-yicinin tercihleri oluflturmaktad›r. Radyo dinleyicisinin bek-

Nilüfer Timisi

74 –

lentileri televizyon dinleyicisinden farkl›l›k göstermektedir.Radyo gündelik olaylar konusunda fikir sahibi olmak isteyendinleyicilerin hemen ve do¤rudan ulaflt›klar› bir araçt›r. Yak›nçevrede olan, biten olaylar›n bilgisini almak üzere radyo bafl›-na geçmek dinleyicinin temel tercihlerin aras›ndad›r. Sabahsaatlerinde ifl yerine gidecek olan birey radyo arac›l›¤›yla gü-nün geliflmelerini ö¤renmekte, kendi hayat›nda pratik bir de-¤ere sahip, hava durumu, yol durumu, o yörede varolan kültü-rel etkinlikler vb. konularda bilgi sahibi olmak istemektedir.Yine benzer biçimde dinleyicinin kat›l›m›n› öngören program-lar yerel dinleyici ile aras›ndaki ba¤› gelifltirmek için o yöredeyaflayan dinleyicinin ilgisini ve kat›l›m›n› öngören programlarhaz›rlamaktad›r. Haber üretimi aç›s›ndan yerel radyo haberci-leri televizyona oranla daha h›zl› haber verme olana¤›na sahip-tir. Televizyonda haber de dahil olmak üzere program üretimiçok daha maliyetli teknolojik yat›r›m› gerektirirken, radyo ha-bercili¤i için bir telefon hatt› yeterli olabilmektedir. Yerel ha-berlerin küresel iletiflim ortam›ndaki pazar pay› ise oldukçadüflüktür.

Küresel medya endüstrisi içerisinde her ne kadar teknolojikgeliflmeler (‹nternet, uydular vb) radyonun küresel al›mlanma-s›nda bir faktör olarak belirse de, üretim koflullar›, yerel rek-lam gelirleri ve dinleyici ile olan iliflkiler çerçevesinde radyoyerel bir iletiflim arac› olarak de¤erlendirilmelidir. Radyo sözkonusu oldu¤unda “yerelli¤i” küresel bir flirketin ismiyle hare-ket eden müzik merkezli yay›n yapan ticari yerel radyolar›n d›-fl›nda kalan, topluluk radyolar› temsil etmektedir.

Nilüfer Timisi

75

KAYNAKÇA

Ananthakrishnan, S.I (1994) “The Development of Local and EthnicMinority Initiatives in Norwey”, Charles Husband (ed.) A Richer Vi-sion. The Development of Ethnic Minority Media in Western Democ-racies. London: UNESCO Publishing, John Libbey. 106-127.

Berrigan, F.(ed.)(1977) Access: Some Western Models of CommunityMedia. UNESCO.

Browne, D.(1984), “Alternatives for Local Radio and Regional Ra-dio: Three Nordic Solutions”, Journal of Communication. 44(Spring).

Grandi, R. (1978), “Western European Broadcasting in Transition”,Journal of Communication. 28 (Summer).

Gurevich, M. ve J.Blumler (1990), “Political CommunicationSystems and Democratic Values”, J.Lichtenberg (ed.), Mass Mediaand Democracy, NY:Cambridge Univ.Press. 269-289.

Harvey, D. (1996)Postmodernli¤in Durumu. Çev. Savran, ‹stanbul:Metis yay›nlar›.

Hochheimer, John, (1993) “Organizing Democratic Radio: Issues inPraxis”, Media Culture and Society,V.15.

Husband, Charles, (ed) (1994) A Richer Vision. The Development ofEthnic Minority Media in Western Democracies.London: UNESCOPublishing.

McCain, T. ve L. Ferrell (1990), “Localism in Western European Ra-dio Broadcasting: Untangling the Wireless”, Journal of Communica-tion, 40 (1).

76 –

Nilüfer Timisi

McGrew, A. (1992) “A Global Society”, Modernity and its Futures(eds.) D. Held, S. Hall, T.A.McGrew, Cambridge: Open Univ. Press.

Meyrowitz, J.(1985) No Sense of Place. Oxford Univ. Press, Oxford.

Husband, C. (ed.) (1994) A Richer Vision. The Development of Eth-nic Minority Media in Western Democracies. UNESCO Publishing,John Libbey, London. 58-85.

Ostergaard, B.-S., (ed.) (1992) The Media in Western Europe, TheEuromedia Handbook, Sage, London.

Stavistsky, A.(1994) “The Changing Conception of Localism in U.S.Public Radio”, Journal of Broadcasting&Electronic Media. 38, (1).

Timisi, N. (1989) “Avrupa Radyo Yay›nc›l›¤›nda Yerelleflme ve Tür-kiye”, A.Ü. BYYO Y›ll›k.

2001) “Dünyada Yerel Radyo Sistemleri ve Örnekleri”, ‹LEF Y›ll›k.

YU X. ve A. Sears, (1996) “Localism in Chinese Media Context:AnExamination of a Closed Circuit Community Cable System”, Journalof Broadcasting & Electronic Media, 40 (2).

Weddel, G. ve P.Crookes (1991), Radio 2000.The Opportunities forPublic and Private Radio Service in Europe.European BroadcastingUnion. (Kitab›n çevirisi için bkz. Gerçeker,M.K. 21. yy’da Radyo.TRT E¤itim dairesi Baflkanl›¤›; Ankara).

Nilüfer Timisi

77

78 –

RADYO VE RADYOCULUKTu¤rul ERYILMAZ*

Yeni yetmelik y›llar›n› 1970’lerden önce yaflayan bütün kuflak-lar›n en yak›n dostuydu radyo... Biz, flimdi 50’li yafllar›n› yafla-yanlar, The Rolling Stones’umuzu, Elvis’imizi, The Beatles’›m›-z› ilk orada tan›m›flt›k. Anne babalar›m›z›n Safiye Ayla ya daFehmi Ege ile tan›flma yerleri de radyoydu.

‹lk radyolar›m›z uzun dalgal›, k›sa dalgal› lambal› “Philips”ler-di... Transistörlü radyomuzu (zaman zaman s›k›c›, zaman za-man da dünyan›n en keyifli yerleri olan ö¤renci yurtlar›nda) odaarkadafllar›m›zla paylaflmak için 60’lar› beklememiz gerekmifl-ti. 1970’lerin ortalar›na kadar, radyo her fleyimizdi. Sinemayabile gitmeye üflenenlerin tek e¤lence kayna¤› ve dostu. Orta s›-n›f bir aileden gelen benim, dakikada 45 ve 78 devirli plaklar›nyan› s›ra, 33 devirli Long Play çalan bir “pikap” sahibi oluflum,1950’lerin sonuyla, 1960’lar›n bafl›na rastlar.

Bütün bunlar belki de ço¤unuza tuhaf geliyor, ama bize de1927’de Ankara Radyosu düzenli yay›na bafllad›¤›nda Türki-

79

* Radikal Gazetesi Haftasonu Ekleri ve Milliyet Sanat Dergisi yay›n yö-netmeni, Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤retim görevlisi, eskiTRT radyo habercisi.

ye’de yaln›zca 1178 radyo al›c›s› oldu¤u ö¤retildi¤inde çok fla-fl›rm›flt›k. Üstelik gücü çok s›n›rl›yd›; yaln›zca 7 kw... 1972 y›l›geldi¤inde Ankara Radyosu’nun gücünün bunun yaklafl›k 160misline ulaflt›¤›n› söylersek (1100 kw), belki bu size bir fikir ve-rebilir.

fiimdi 24 saat yay›n yapan TRT ve di¤er özel radyolar›n yan›n-da 1927’nin Ankara Radyosu’nun gece 19:00’dan 22:00’ye ka-dar süren sadece üç saatlik yay›nlar› da flimdi insana çok tuhafgelebilir. Zaten o zaman ortada TRT filan da yoktu. AnkaraRadyosu’nu iflletme hakk› on y›l süreyle “Türk Telsiz fiirketi”neverilmiflti: ‹fl Bankas›, Anadolu Ajans›, iki milletvekili ve birifladam›n›n kurduklar› bu flirket, ‹çiflleri Bakanl›¤›’yla bir anlafl-ma yaparak 6 May›s 1927’de yay›na bafllam›flt›.

Radyo güya bir özel flirkete aitti, ama yay›nc›l›¤› tamamen dev-let yönlendiriyordu. A¤›rl›kl› olarak haber, klasik müzik yay›n-lar› ve “e¤itici” konuflmalar. Radyo yay›nc›l›¤›n›n bafllama tari-hi aç›s›ndan Türkiye tabii yine Bat›l› dünyan›n gerisinde, amabu kez söz konusu olan, matbaa ve dolay›s›yla kitapta görülenyüzy›llarla telaffuz edilen bir fark de¤il.

1937 geldi¤inde ç›kar›lan bir yasayla radyo yay›nc›l›¤›nda özeldönem sona erdi, devlet radyolar› dönemi bafllad›. Radyolar›nBas›n-Yay›n ve Enformasyon Genel Müdürlü¤ü’nün denetimialt›na girdi¤i y›l, takvimler 1940’› gösteriyordu. Bu arada1938’de Ankara Radyosu yeniden donat›ld› ve gücü 120 kw ol-du. Ayn› y›l, hâlâ yay›nlar›n› sürdüren k›sa dalga “Voice OfTurkey” (Türkiye’nin Sesi) yay›na girmiflti. Yay›n, yabanc› ül-kelere yönelikti.

Tu¤rul Ery›lmaz

80 –

Radyoculuk bafll›yor: Marconi’nin telsizi

fiimdi elektronik iletiflim deyince akla hemen ‹nternet, televiz-yon vb. geliyor ama yüzy›l›n ilk elektronik iletiflim medyumuradyoydu. Zaman zaman önemini kaybetti¤i, hele televizyon-dan sonra (hep söylendi ama) radyo dostlar›n›, dostlar› da rad-yoyu hiç terk etmediler. Üstelik moda deyiflle söylersek flimdi-lerde radyolar yine fena halde “in”.

1800’lerin sonlar›na do¤ru ‹talya’n›n Bologna kentinde o¤lu-nun, Heinrich Hertz’in teorileri ve telsiz telefon tak›nt›s›ndanbezen paral› ve asil bir baba, ona deneylerini yapabilmesi içinyüklüce bir para verdi. Annesi ‹rlandal› olan genç adam›n ad›Guglielmo Marconi’ydi ve y›llar sonra da “radyonun mucidi”denince akla hep onun ismi gelecekti. Marconi’nin radyoyla il-gisi 1894’te bafllad› ve 1895’de ilk telsiz yay›n›n› gerçeklefltir-miflti. 1895’de bir millik mesafeye sinyal göndermeyi baflaranMarconi’nin esas marifeti, fizik kuramlar›n› uygulamaya soka-bilmesiydi. Marconi’nin 1896’da baflard›¤›, mors kodunuelektromanyetik olarak göndermekti. Asl›nda Guglielmo Mar-coni’den önce çok say›da kifli telsiz yay›n›yla ilgili giriflimdebulunmufl, deneyler yapm›flt›. Mahlon Loomis adl› bir diflçiVirgina’daki iki da¤ aras›ndaki sinyallerle daha 1872’de telsiztelgraf patent hakk›n› alm›flt›. ‹skoçyal› matematikçi JamesMaxwell ve Alman fizikçi Heinrich Hertz, Marconi’den çokönce elektromanyetik dalgalar üzerine kuramsal çal›flmalaryapm›fllard›.

Dolay›s›yla bugün radyoyu ilk bulan›n kim oldu¤u tart›flmal›.Kimi kaynaklara göre, H›rvat as›ll› Amerikal› bilimci NikolaTesla, radyonun as›l mucidiydi ve bu sessiz bilimci, “uyan›k”

81

Tu¤rul Ery›lmaz

Marconi taraf›ndan geri plana at›lm›flt›. Bu iddiada olanlar›nönemli bir kan›tlar› da var: Amerika Birleflik Devletleri Yük-sek Mahkemesi 1943’te verdi¤i bir kararla, Tesla’n›n Marco-ni’den önce elektromanyetik alanda yay›n yapt›¤›n› onaylad›.Ancak Tesla’n›n elektromanyetik alan›, mesaj yay›nlamak içinbir araç olarak alg›lay›p alg›lamad›¤› hala kesin olarak bilin-miyor. Kesin olarak bilinen bir fley var yaln›z; o da John Vivi-an’›n deyimiyle bu bulufltan karl› ç›kan›n Marconi oldu¤u vemüthifl bir “servet” yapm›fl oldu¤u (Vivian, 1999:168).

Sesi ilk kim yay›nlad›?

Radyo, biraz daha ciddiye al›nmas›n› 1906’da sa¤lad›. fiimdiburada da rivayet muhtelif: Sesi ilk kimin yay›nlad›¤› konu-sunda da araflt›rmac›lar ikiye bölünüyorlar. Kimileri bu onuruLee De Frost’a verirken, kimileri, ifli ilk kotaran›n Pittsburghüniversitesi profesörlerinden Reginald Fessenden oldu¤unusavunuyorlar. Kesin olan tek fley, Fessenden’in yay›nlad›¤›ünlü Noel flark›s› “O Holy Night”›n o s›rada Massachussettsile Bat› Hint Adalar› aras›nda seyreden gemilerdeki telsizcile-ri flaflk›na çevirmesiydi (Bittner, 1989: 95). Ne var ki, bir rek-lam ustas› da olan De Frost, Eyfel kulesinden ya da New YorkMetropolitan Operas›’ndan, Enrico Caruso yay›nlar› yaparakön plana ç›kmay› baflaran kifli oldu.

Ancak radyonun müthifl ününe kavuflmas› ve gelece¤ini garan-tilemesi, çeliflkili bir biçimde, bir facia sayesinde oldu: (Birazda Leonardo Di Caprio sayesinde 20. yüzy›l biterken de dün-ya gündeminin yeniden tepesine oturan) Titanik facias›...1912’de batan geminin kurtarma faaliyetleri ve her ayr›nt› Da-

Tu¤rul Ery›lmaz

82 –

vid Sarnoff adl› bir genç radyo operatörü sayesinde bütün dün-yaya duyurulacakt›. Gazeteler bütün bilgileri onun al›c›s› saye-sinde ö¤renip, okurlar›na duyurdular. Radyonun ad›n› duyma-yan kalmam›flt›.

Radyo rüfltünü ispatl›yor ve Türkiye’de radyo günleri

Radyonun bir kitle iletiflim arac› oldu¤unu kan›tlamas› Bat›’da1930’lardan, Türkiye’de ise 1940’lardan itibaren gerçekleflti.Radyo kendisini kitlelere, milyonlarca, giderek milyarlarcadinleyiciye mal edecek ilk patlamas›n› Birinci Dünya Savafl›ertesinde gerçeklefltirdi ve bu ilk patlama daha çok radyonunsavafl y›llar›nda önemli bir propaganda arac› olarak kullan›l-mas›na ba¤l› olarak gerçekleflti. Radyonun ticari potansiyeliniilk keflfeden ise Amerikal›lar oldu. ABD’de radyo üretimi birsanayi dal› olmak üzere yola ç›kt›, radyo yay›nlar›n›n reklamiletmek için kullan›labilece¤inin fark›na oldukça erkenden va-r›ld›. 1930’lar geldi¤inde radyo art›k sadece Amerika’da de¤il,Avrupa’da da tam bir kitle iletiflim arac› olma özelli¤ini kazan-m›flt› (Pekman, 2000:13).

Radyo art›k haber, e¤lence ve reklam aç›s›ndan önemli birmedyum haline gelmiflti (hâlâ da öyle). ‹kinci Dünya Savafl›s›ras›nda radyo dünyan›n her yan›ndaki insanlara s›n›r tan›ma-dan her türlü yay›n› alabildi¤i bir dönemi yaflatm›flt›. Bu yay›l-mayla birlikte radyo da kendi program türlerini yaratt›. Örne-¤in, Bat›’da 1930 ve 1940’larda, (Türkiye’de ise özellikle1950’lerde) radyodaki dramalar bugünün pembe dizileriniaratmayacak kadar ilgi görüyordu. örne¤in Türkiye’de “Radyo

Tu¤rul Ery›lmaz

83

Tiyatrosu”nun yay›nland›¤› geceler evlerde yaflam durur veherkes radyolar›n bafl›nda toplan›rd›. Dinleyiciler bu “radyotemsilleri”nde Faust ve Kamelyal› Kad›n’dan, Eflatun Cem’inDertli Kaval›’›na kadar bir çok eseri keyifle dinlemifllerdi.Üstleri özenle ifllenmifl örtülerle kapl› radyolar, art›k evin baflköflesindeydi.

Radyo, müzik ve draman›n yan› s›ra, bir haber arac› olarak dakendini kabul ettirdi. Giderek halk radyonun en güvenilir kitleiletiflim arac› oldu¤unu düflünmeye bafllam›flt›. Bu güven duy-gusu bugün de çok de¤iflmifl de¤il. Örne¤in yine, ‹stanbul Üni-versitesi ‹letiflim Fakültesi’nin 5 bin kiflilik bir örneklemleyapt›¤› araflt›rmada “dürüstlük ve güvenilirlik aç›s›ndan kitleiletiflim araçlar› s›ralamas›”na göre, yüzde 47.2 ile radyo birin-ci s›rada, yüzde 25.5 ile gazete ‹kinci s›rada, nihayet yüzde17.3 ile televizyon üçüncü s›rada geliyor (Radyo 2000).

Radyo yayg›nlafl›rken bir bak›ma kendi kültürünü ve ikonlar›-n› da yaratt›. örne¤in radyo sanatç›lar› dünyan›n her yan›ndabütün ulusun hayran oldu¤u “star” statüsüne kavufltular. Tür-kiye’de Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk ya da Hamiyet Yü-ceses gibi ünlü isimlerin yan› s›ra, Zeki Müren’in rahats›zlananbir sanatç› yerine apar topar radyoya ça¤r›lmas› ve program bi-ter bitmez de star haline gelmesi hâlâ anlat›lmaktad›r; ZekiMüren TRT’de do¤ar, TRT’de ölür...

Türkiye’de radyo günlerinin yaratt›¤› y›ld›zlar, tabii ki yaln›z-ca Zeki Müren gibi yorumcularla s›n›rl› de¤ildi. Spikerler deen az onlar kadar halk›n sevgisini kazanacak, ama bugün tele-vizyonlarda oldu¤u gibi paparazzilere meze olmayacaklard›.Emel Gazimihal, Selahattin Küçük, Tar›k Gürcan, Jülide Gü-

Tu¤rul Ery›lmaz

84 –

lizar, Ülkü Giray (‹mset), Zafer Celasun, program sunanlardanBaki Süha Edibo¤lu, Orhan Boran, Eflref fiefik hemen akla ge-lenler ki, bunlar›n bir k›sm› daha sonra televizyonda da çal›fla-cakt›. Radyo Dergisi, Radyo Haftas› gibi yay›nlar bütün bu“ses”leri foto¤raf ve yaz› olarak okurlar›na tan›t›yordu. Tan›t›-lan yaln›zca onlar de¤ildi Radyo temsillerine kat›lan MuzafferHepgüler, Settar Haz›m Körmükçü, Aliye Rona, Mehmet Ka-raca gibi oyuncular› da görüyorlard› radyo severler.

1941’de radyoyla e¤itim programlar› da bafllad›. Nüfusu ezicibiçimde k›rsal kesimde yaflayanlardan oluflan Türkiye’de ilke¤itim program›n›n “Ziraat Takvimi Saati” olmas› çok flafl›rt›-c› de¤ildi. Program› Ali R›za Uluçam yap›yordu. Cemalettinfienocak taraf›ndan haz›rlanan ünlü “Köyün Saati” program›-n›n yay›nlamas› 1950’den sonrayd› ve daha çok hükümetin kö-ye ve köylüye yapt›klar›n› aktarmakla yani bir tür propagandaile s›n›rl›yd›. Zaten Tar›m Bakanl›¤› ile ortak olarak haz›rlananbir programd›. Ne var ki, o s›ralar teknik sorunlar nedeniyleradyo o kadar da kolay dinlenemiyordu ve radyo severler bun-dan çok flikayetçiydiler.

TRT öncesinin e¤itim amaçl› ünlü programlar›ndan biri deAnkara Radyosu’nun “Günayd›n”›yd›. 1959’da 20 dakika ola-rak bafllayan programda tar›m bilgileri ve dinleyici isteklerineyer veriliyordu. Daha sonra dönemin Cumhurbaflkan› CemalGürsel’in iste¤iyle köylere seslenen bu program›n süresi birsaate ç›kt›. Programda “Elif Teyzenin Sohbetleri”, “Din veAhlak Sohbeti”, “Doktorun Sohbeti” gibi bölümler vard›(Aziz, 1968, s. 11 ).

Tu¤rul Ery›lmaz

85

Günümüzde radyo ve radyoculuk: Haberci mi, müzik kutusu mu?

Sonunda söyleyece¤imizi en bafl›nda söyleyelim: Uzun y›llarbütün dünyada ve Türkiye’de en h›zl› ve güvenilir haber kay-na¤› olan radyo art›k bu özelli¤ini kaybediyor; hatta etti. An-cak radyonun haber verme ifllevini de büsbütün ihmal etmekolanaks›z. Yani daha çok bir “müzik kutusu” olmay› seçselerbile haber de vermeyi sürdüren radyolar var. Ayr›ca, hâlâ, ge-liflmifl ülkelerin büyük kentlerinde yaln›zca haber yay›nlamay›sürdüren mükemmel radyo örnekleri de var. Öncelikle radyo-nun öteki medyumlar karfl›s›nda “en h›zl›” olmak özelli¤i hâlâgeçerli ve yaz›l›-elektronik, hangi medyumda çal›fl›yor olursaolsunlar, bütün gazeteciler habercilikte h›z›n öneminin ne den-li büyük oldu¤unu bilirler.

Radyonun gazetede oldu¤u gibi bask› saati bekleme ya da te-levizyonda oldu¤u gibi görüntü haz›rlay›p yetifltirmek gibi birderdi yok. Türkiye’nin A¤ustos 1999’da yaflad›¤› deprem rad-yonun ne kadar vazgeçilmez oldu¤unu bir kez daha gösterdi.‹lk haberleri hep radyolar›m›zdan ald›k.

Kendilerini yaln›zca bir “müzik kutusu” olarak gören özel rad-yolar›m›z bile kamuyu sürekli deprem haberleriyle bilgilendir-me zorunlulu¤u duydular. Sabaha karfl› yataklar›ndan f›rlayantüm Marmara Bölgesi sakinleri geliflmeleri sokaklarda arabaradyolar›ndan ya da ellerindeki transistörlü radyolardan ö¤ren-diler. Yönetilenler de yönetenler de, durumdan ilk kez radyosayesinde haberdar oldular.

Dolay›s›yla e¤er bilgi bizi güçlü k›l›yorsa, bu gücü bize en h›z-

Tu¤rul Ery›lmaz

86 –

l› sa¤layan kitle iletiflim arac›n›n ad› hala daha radyodur. Rad-yo kültürel ya da co¤rafi s›n›rlar› tan›m›yor. Radyonun sesiningümrükte kesilmesi söz konusu de¤il.

Radyolar ilk ortaya ç›k›p da, haber vermeye bafllad›klar›nda -özellikle de Birinci ve ‹kinci Dünya Savafl› y›llar›nda, gazete-ler fena halde ürkmüfllerdi; okurlar›n› kaybetmekten korkuyor-lard›. örne¤in, ABD’deki Associated Press (AP) haber ajans›,1933’de radyolara ancak günde iki kez -o da befler dakikal›k-haber yay›n› yaparlarsa hizmet verece¤ini bildirdi. Hatta ifl da-ha da ileriye götürüldü ve hiçbir haberin 30 kelimeyi geçme-yece¤i flart› da konuldu. Radyolar ayr›ca çok yeni patlayan birhaberi de (breaking news) kullanamayacaklard›. Bu radyonunen ay›rdedici özelli¤i olan h›z›n› kullanamamas› anlam›na ge-liyordu. Ne var ki bir kaç y›l sonra NBC ve CBS gibi döneminradyo devleri kendi haber toplama birimlerini oluflturmufllard›bile (Vivian, 1999:175 ).

Korkuldu¤u gibi olmad›, radyo gazetelerin önemini azaltmad›,ancak televizyonun yayg›nlaflmas› radyo haberlerine ve tabiiradyoya da büyük oranda dinleyici kaybettirecekti. Habereulaflmak pahal›yd› ve reklam pastas›ndan radyonun pay›na dü-flen pay art›k iyice küçülmüfltü. Radyolar, olay yerine kendimuhabirlerini göndermekten vazgeçtiler. Ajanslardan gelenhaberleri radyoya uygun bir biçimde yeniden yazarak dinleyi-ciye aktarmaya bafllad›lar. Böylelikle radyonun en renkli yan-lar›ndan biri olan, “olay yerinden kayda al›nm›fl sesler” art›kpek duyulmuyor. Buna karfl›l›k, radyolar bas›n toplant›lar›n-dan ald›klar› kay›tlar›, bülten aralar›na s›k›flt›rarak monotonlu-¤u k›rmaya çal›fl›yorlar.

Tu¤rul Ery›lmaz

87

Ancak bütün bu olumsuzluklara karfl›n, radyonun di¤er medya-n›n sahip olmad›¤› önemli bir ayr›cal›¤› var. Bu da özel/yerelhaberleri vermede ortaya ç›k›yor, haber kriterlerinden biri olan“co¤rafi yak›nl›k”tan kaynaklan›yor. Bu k›saca flu anlama geli-yor: Olay, evinize ne kadar yak›n bir yerde meydana gelmiflse,haber de¤eri o denli yükselir. ‹stanbul’daki dinleyici için kendikentinde meydana gelen ve bir kiflinin ölümüyle sonuçlanan birkaza, New York’taki üç kiflinin ölümüyle sonuçlanan bir kaza-dan önemlidir. Benzer biçimde Bodrumlu bir dinleyici için ken-di kasabas›nda meydana gelen bir kaza, ‹stanbul’dakinden dahaönemlidir. ‹flte, yerel radyolar, çevrelerine yönelik haberlere ön-celik vererek ve h›zl› olma ayr›cal›klar›n› kullanarak, dinleyici-lerini tutabiliyorlar.

Ancak dünyan›n neresine giderseniz gidin, art›k radyo deyin-ce insanlar önce “e¤lence” bekliyorlar. Yani medyan›n haberverme, bilgilendirme, e¤lendirerek vakit geçirtme fonksiyon-lar›n›n “radyo” denince öne ç›kan›, e¤lendirme... Tabii bu hepböyle de¤ildi.

Radyonun geliflimine bakarsak, bafllang›çta radyonun, t›pk› ilkortaya ç›kt›¤›nda yaz›l› bas›n›n görmüfl oldu¤u ifllev gibi, “ulu-su kültürel olarak birlefltirme” ifllevi yüklenmifl oldu¤unu görü-yoruz (Vivian, 1999:173). Çünkü, radyo dinlemek gazete gibiokur-yazar olmay› gerektirmiyordu ve göreli olarak ucuzdu,böylelikle mümkün oldu¤unca genifl bir kitleye ulaflabiliyordu.Bu nedenle de etkili bir bilgilendirme/e¤itim arac› olarak kulla-n›labilirdi. Ancak televizyonun gelifli bu durumu biraz de¤ifltir-di. Bunun üzerine de özellikle, ABD’de radyolar hedef kitlele-rini küçültüp, farkl› zevklerdeki dinleyicilere uygun, yani bütün-sel de¤il parçalara bölünmüfl bir programc›l›k anlay›fl›na yönel-

Tu¤rul Ery›lmaz

88 –

diler. Bir tür ihtisas radyosu kimli¤ine büründüler.

Türkiye böyle bir durumu, 1990’larda özel radyolar›n ülkeninher yan›ndan ses vermesiyle yaflamaya bafllad›. Özel radyolar“Pop müzik, Türk Pop Müzi¤i, Özgün Müzik ve Arabesk, Kla-sik Bat› Müzi¤i, Türk Sanat Müzi¤i...” gibi türlerden birini se-çip, formatlar›n› bu müzik türlerini tüketen belirli dinleyici kit-lelerinin be¤enilerine göre düzenlediler. Örne¤in bugün, softrock türü müzik sevenler Kent FM, Top 40 dinlemek isteyenleriçin Power FM ya da Number One FM, Türk popu hayranlar›için de Best FM var. Ayr›ca kültür ve dolay›s›yla konuflma a¤›r-l›kl› radyolar da müzik kullanmak zorunda hissediyorlar kendi-lerini.

‹stanbul merkezli bir radyo olan Aç›k Radyo’da, sabah haberprogram› yapan Ömer Madra ve fierif Erol bile medyumun ge-re¤i, The Rolling Stones ya da The Beatles’a (tabii moda olan et-nik müzi¤i de unutmadan) s›¤›n›yorlar. Çünkü, unutmayal›m,dünyan›n en keyif verici sesi bile kesintisiz dinlenirse üç befl da-kika sonra dünyan›n en monoton ve tahammül edilmez fleyi ha-line gelir, söyledikleriniz ne kadar önemli olursa olsun.

Müzik a¤›rl›kl› yay›n yapan radyolar tabii ki yaln›zca flark› çal-m›yorlar. Amerika’n›n “büyücü radyocusu” Gordon McLen-don’›n gelifltirdi¤i formata uygun olarak, çok k›sa haberler, DJsohbetleri ve dinleyicileriyle telefonla yap›lan ba¤lant›lar› (pho-ne-in) da ihmal etmiyorlar. Biraz sab›rl› bir dinleyicinin favoriradyosundaki favori programda sesini duyurabilmesi için bazen15 dakika, bazen bir saat, ama en fazla bir gün direnmesi yetiyor.

Böylelikle, radyo kökenli Prof. Dr. Özden Çankaya’n›n deyifliyle,

Tu¤rul Ery›lmaz

89

“1927’den bu yana kendisine bir e¤itim ve kültür arac› olmaifllevi yüklenen ve bir sanat kurumu olarak görülen radyo,özel radyoculu¤un yayg›nlaflmas›yla birlikte, bir müzik kutu-su ya da sabahlar› gazete haberlerini bize okuyan sesli bir ga-zeteye dönüflüverdi”. Hatta yine ayn› yazara göre, radyo halabir medya olarak kendi özgünlü¤ünü kavrayabilmifl ve ortayakoyabilmifl de¤il (Çankaya, 2000:38).

Özden Çankaya’n›n sözünü etti¤i müzik kutusu olma özelli¤i,radyo dinleyicisinin ye¤ledi¤i program türleri s›ralamas›yla daçak›fl›yor. ‹stanbul Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’nin araflt›rma-s›na göre, dinleyiciler radyoyu, öncelikle “müzik dinlemek”(yüzde 68.5), sonra da “e¤lenmek” (yüzde 13.7) için ye¤liyor-lar. Buna karfl›l›k, “kültürlenmek” için tercih ettiklerini söyle-yenlerin oran› yüzde 6.3 iken, “haber almak” için dinlediklerinisöyleyenlerin oran› ancak yüzde 4.4’ü buluyor. Buna karfl›l›ke¤er haber dinlenecekse, ilk tercih aç›k farkla televizyon oluyor(Radyo 2000: 268).

Böylelikle, örne¤in ‹stanbul’da, a¤›rl›kl› olarak bat› pop müzi¤iyay›n› yapan Power FM ve Metro FM gibi radyolar aras›ndayüzde 37.9 ve yüzde 18.9 oranlar›yla birinci ve ikinci s›ralar›paylafl›rlarken, özel kültürel programlara a¤›rl›k veren Aç›kRadyo kendine ancak yüzde 1’lik bir dinleyici kitlesi bulabiliyor(Radyo 2000: 254).

Biraz da teknik

Radyo deyince s›k s›k kiloHertz’lerden, Hertzler’den, k›sa dal-ga, uzun dalgalardan söz edilir. Peki nedir bunlar?

Tu¤rul Ery›lmaz

90 –

Ses, havadaki titreflimlerden oluflur. Bir saniyede meydana ge-len titreflimleri sayarsak sesin frekans›n› elde ederiz. Saniyelikdevirler olarak ölçülen frekanslara Hertz (Hz) denir. Bintanesi kiloHertz (kHz), bir milyonu da megaHertz’dir (MHz).‹nsan kula¤› 30 Hz’den düflük bir sesi duymaz. Üst s›n›r ise 18kHz’dir. Radyo dalgalar› ses dalgalar›n›n ayn›d›r. Farklar›, do-lafl›m için havaya gereksinim duymamalar› ve frekanslar›n›nçok daha yüksek olmas›d›r.

Peki, “frekans” nedir? Bir saniye içinde kula¤›n›za ulaflanses dalgas› ya da radyonuza ulaflan radyo dalgas›na “fre-kans” denir. Belli frekanslar, belli dalga boylar›yla ifade edi-lir. Frekans büyüdükçe dalga boyu küçülür (Kaye-Popperwell,1995:17). Yani:

• Uzun dalga, düflük frekansl›d›r.• Orta dalga, orta frekansl›d›r.• K›sa dalga, yüksek frekansl›d›r.• FM, çok yüksek frekansl›d›r (VHF yani Very High Fre-

quency).• Televizyonun frekans› ultra yüksektir (UHF yani Ultra

High Frequency).• Uydular›n frekans› ise gigaHertz’le ifade edilir. Giga

milyard›r.

Bir de k›saca sesin güç birimi olan DesiBel’den söz edelim. Bubirbirlerinden milyonlarca kez farkl› düzeyde olan ses yüksek-liklerini ölçmek için kullan›l›r. Mutlak de¤il, görecelidir. Ger-çek yaflamdaki sesler (gürültüler) 130 dB’dir. Görecelidir çün-kü üç dB’lik bir art›fl, ses düzeyini tam iki kat art›r›r. CD çala-r›n dB’si 90, AM yay›n›n 20-30, FM yay›n›n ise 50-60 dB’dir.

Tu¤rul Ery›lmaz

91

Kapsama alanlar›na göre radyo türleri

Radyolar›n, güçlerine göre, kapsad›klar› co¤rafi alan ve dolay›-s›yla kuramsal olarak ulaflabilecekleri dinleyici say›s› da de¤iflir:

• Ulusal radyo istasyonlar›: ülkenin tamam›nda dinle-nebilen radyolar. Bunun Türkiye’deki en iyi örne¤ini1200 Kw’l›k vericileriyle TRT oluflturur.

• Bölge radyolar›: 200-600 Kw aras›nda de¤iflen güçle-riyle Diyarbak›r ve Antalya radyolar› bunlara örnek ola-rak verilebilir.

• Yerel radyolar: Yaln›zca küçük kent ve kasabalara ya-y›n yapan radyolard›r. Türkiye’deki 1500’ü aflk›n özelradyo istasyonunun ço¤u bu kategori içine girer. örne-¤in Bodrum Eko FM ya da Üsküdar FM gibi.

• Uluslararas› radyo istasyonlar›: Bunlar baflka ülkele-re yay›n yapan ve hükümet destekli radyolard›r. ‹ngilte-re’nin BBC Dünya Servisi (BBC World Service) ya daTürkiye’nin Sesi (Voice of Turkey) gibi.

Radyonun özellikleri

1950’lerde Avrupa’da ve 1980’lere do¤ru da Türkiye’de rad-yonun sonunun geldi¤i ilan edildi. Çünkü art›k televizyon var-d› ve radyonun hem görüntü, hem ses, hem de yaz› kullanabi-len televizyonla bafla ç›kamayaca¤›ndan herkes emindi. Ara-dan y›llar geçti ve radyo hem Bat›da, hem Do¤uda, hem deTürkiye’de ölmedi¤i gibi, eskisinden daha da heyecan vericibir hale geldi.

Tu¤rul Ery›lmaz

92 –

Bunun bir çok nedeni var, ama bizce en keyiflisi BBC Dünya Ser-visi’nden Michael Kaye ve Andrew Poperwell’in söyledikleri:

“Radyo medya cinidir, bir flifleye s›¤acak kadar küçük, bütünk›talar› içine alabilecek kadar büyüktür. Bir uçta hastane rad-yosu gibi yerel istasyonlar, di¤er uçta, yerküreyi saran ve ad-lar›na yak›flan biçimde dünya servisleri vard›r.” (Kaye, Pop-perwell, 1995:13).

Gerçekten de e¤er yasal k›s›tlamalar yoksa, evinizde oturupmahallenize yay›n yapmak için milyarlar harcamak, onlarcainsan çal›flt›rmak zorunda de¤ilsiniz. Çünkü radyo hâlâ en ba-sit ve buna karfl›l›k en h›zl› iletiflim arac›.

Radyonun bu denli yayg›n olmas›n›n bafl nedeninin “ucuz-luk” oldu¤unu söylemek çok yanl›fl olmaz. Bu ucuzluk ikiaç›dan da, hem yay›nc›, hem dinleyici aç›s›ndan geçerli: Rad-yo yay›n› yapmak, televizyon, dergi ya da gazete yay›nlamak-la k›yaslanamayacak kadar ucuz. Burada zorluk bir yay›n fre-kans›na sahip olmak. Gerisi, bir adam, bir teyp ya da kaset ça-lar ve bir mikrofon. Hepsi bu kadar. Benzer biçimde, al›c›yasahip olmak da çok ucuz. Bir sinema bileti fiyat›na küçük birradyo almak mümkün. özellikle 1960 bafllar›nda ç›kan transis-törlü radyolarla herkesin her yerde radyo yay›nlar›na ulaflmas›çok kolay. Asl›nda transistörlü radyolar›n radyo dinlemede birdevrim yaratt›¤›n› söylemek hiç de abart› olmaz. Ama tabii,bafl neden “ucuzluk” diye iflin içinden ç›kmaya çal›flmak rad-yoya müthifl haks›zl›k olur.

Radyonun bir di¤er çok önemli özelli¤i, h›z›d›r. Haber ya dabilgiyi ulaflt›rma h›z› söz konusu oldu¤u zaman ne televizyon

Tu¤rul Ery›lmaz

93

ve tabii ki ne de gazeteler radyoyla yar›flabilir... Saat 17:30’daJaponya’da meydana gelen bir depremi evinize giderken ara-bada ya da servis otobüsünün radyosundan saat 18:00 olmadanduyabilirsiniz.

Radyo, en esnek kitle iletiflim arac› olmak özelli¤ine sahip-tir. Bask› saati beklemek, montaj yapmak gibi sorunlar› yok.New York’tan telefona konuflmaya bafllad›¤›n›z an, medyu-mun niteli¤ine uygun bir biçimde, ‹stanbul’da yay›ndas›n›z.Esneklik, dinleyici aç›s›ndan da söz konusu. Dinleyici radyosu-nu dinlerken baflka ifller de yapabilir. Radyo insan› televizyon gi-bi esir almaz.

Radyo s›n›r tan›maz. “Yasakl›” kitap, dergi ve gazeteler ülkes›n›r›n› geçemeyebilir ama bu radyo için söz konusu olamaz.Radyo okyanuslar› aflar. Afrika ve Avrupa’daki iki insan ayn›zamanda ayn› içerikli program› dinleyebilirler.

Radyo yal›nd›r. Radyonun temel ünitesi bir insan ve bir teyp-tir. Onun ›fl›¤a, kameraya, dekora ihtiyac› olmaz. Profesyonelolmayanlara bile sesini duyurmak flans› verecek kadar da de-mokratiktir.

Radyo sestir. Görüntü yok, gazetede oldu¤u gibi yaz› ve fo-to¤raf yok. Radyonun tek arac› ses. Bu, bafltan biraz dezavan-taj gibi görünüyor, ama hiç de de¤il. Televizyon küçük ekran-da gösterdi¤i karelerle s›n›rl›, halbuki radyoda hayal gücününs›n›r› yok. iyi bir radyo program› insan› bulutlar›n üstünde do-laflt›r›r ve inmesine kolay kolay izin vermez.

‹stanbul Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’nin araflt›rmas›nda da

Tu¤rul Ery›lmaz

94 –

bu aç›kça görülüyor. Araflt›rmaya kat›lanlar düfl gücünü gelifl-tirme aç›s›ndan radyoyu yüzde 31.7 ile birinci s›raya koymufl-lar. Sineman›n yüzde 30.4’le ‹kinci s›rada oldu¤u araflt›rmadatelevizyon uzak ara ile, yüzde 18.9’la, üçüncü s›rada yer al›-yor. (Radyo 2000: 281).

Radyo yaln›zca size ait bir dosttur, baflka ifadeyle kiflisel-dir. Çok özetle, radyonuzla aran›za kimse giremez. Oradangelen ses yaln›zca size aittir. Onu istedi¤iniz an istedi¤iniz ye-re tafl›y›p bafl bafla kalabilirsiniz. Tabii bunun istisnas› da var.örne¤in dünyan›n hiç de küçümsenmeyecek say›daki geliflme-mifl ülkesinde radyo yine toplu halde dinlenir, yine toplu hal-de hem haber al›n›r, hem de bilgilenilir (McLeish, 1996:3).

Radyo e¤itir. Bir çok ülkede radyoya, özellikle geliflmekteolan ülkelerde ve ilk kullan›lmaya baflland›¤› y›llarda, de¤iflimya da düzeni sürdürmede önemli bir rol verilmifltir. Bu da rad-yonun e¤itim ifllevi öne ç›kar›larak yap›lm›flt›r. Bu nedenle de,Türkiye gibi ülkelerde, radyolar -sonralar› da televizyon- siya-sal iktidarlar taraf›ndan do¤rudan ya da dolayl› olarak denet-lenmeye dönük düzenlemelere konu olmufllard›r. Radyonunbilgilendirme d›fl›nda da ifllevleri vard›r, burada bir bafll›k aç›pradyonun ifllevlerinden söz etmek gerek.

Radyonun ifllevleri

Türkiye’de radyoculu¤un uzman isimlerinden Prof. Dr. AyselAziz bu ifllevleri flöyle ay›r›yor (1968):

• Enformasyon ve e¤itim ifllevi.

Tu¤rul Ery›lmaz

95

• E¤lence ifllevi.• Propaganda ve reklam ifllevi.

Her radyo kendine seçti¤i formata göre bu ifllevlerden birinea¤›rl›k verir, ama bunlar›n tümü de her radyoda vard›r. Örne-¤in yaln›zca müzik yay›n› yapan bir radyo bile, saat bafllar›n-da üç ya da befl dakikal›k haber özeti verir. Ya da konuflmaa¤›rl›kl› dedi¤imiz radyolarda da (talk radio) göz ard› edileme-yecek oranda müzik yay›n› yap›l›r. Ama radyolar›n bütün ifl-levleri, flu veya bu flekilde dinleyici davran›fl›n› etkilemeye ça-l›flmakt›r. Bu etkileme çabas› “flunu yap›n, bunu yapmay›n” bi-çiminde do¤rudan olabilece¤i gibi, dolayl› da olabilir.

Radyonun dili

“Radyonun göze de¤il, kula¤a seslendi¤ini” belirtmifltik. Do-lay›s›yla kula¤a hitap etmek için kullan›lan dilin, yaz›l› bas›n-da kullan›landan çok farkl› olmas› gerekir. Ajanslar›n yaz›l›bas›n için geçtikleri ve bir ölçüde karmafl›k olma hakk›na sa-hip haberleri al›p radyoda aynen okumaya çal›flmak tam bir fe-laket olur. Radyocu, kula¤a seslenen bir teknolojiyi kullan-d›¤›n› hiç unutmamak zorundad›r.

Radyocu, hele bir de haberle u¤rafl›yorsa, di¤er medyada çal›-flanlara oranla çok daha k›sa ve yal›n cümleler kurmak zorun-dad›r. Ka¤›t üzerinde fl›k duran bir cümle sesli okundu¤undave dolay›s›yla iflitildi¤inde çok yapay ve komik kaçabilir. Buyüzden radyocu elinden geldi¤i kadar günlük konuflma di-lini kullanma çabas›na girmelidir.

Tu¤rul Ery›lmaz

96 –

Radyo için yazmay› meslek seçenlere hep “yazd›¤›n›z› mutla-ka sesli olarak okuyun” önerisi yap›l›r. (Upuzun cümlenin ya-r›s›nda nefesi kesilir de, metni okuyacak kifliyi düflünerek in-safa gelir belki diye!) Radyocu, yine becerebildi¤i kadar,her cümlede birden fazla fikir ya da bilgi vermekten kaç›n-mal›d›r. Hatta daha da ileri giderek, her haberin yaln›zca birtek ana temas› olmas› gerekir diyebiliriz. Bir sürü bilgiyi tek bircümleye s›¤d›rmaya çal›flmak dinleyiciyi serseme döndürür.

Tabii hat›rlat›lmas› gereken önemli bir nokta daha var. Radyodinleyicisinin, görüp okuyabilece¤i kelimeleri ya da izleyebi-lece¤i görsel malzemesi yoktur. Bu yüzden radyocu, dinleyi-cinin hayal gücünü kullanmas›na yard›mc› olmak üzereyal›n ama ayn› zamanda renkli ve güçlü betimleme sözcük-lerine ihtiyaç duyar.

Radyo yay›nc›l›¤› sistemleri

Radyo yay›nc›l›¤› denilince kastedilen fley, radyonun kimindenetimi alt›nda oldu¤u ve mali aç›dan kim taraf›ndan destek-lendi¤idir. Dünyada henüz medyay›, dolay›s›yla radyoyu, de-¤iflik düzeylerde de olsa tamamen sistemin ve varolan hükü-metin bir propaganda arac› olarak gören ülke say›s› az de¤il;ancak bu bölümde onlardan söz edilmeyecek. Zaten onlar da“tarihin çöp tenekesi”ne at›lmak üzere gün say›yorlar.

Demokratik olan ya da bu iddiada bulunan ülkelerde görülenradyo yay›nc›l›¤› sistemleri ise çok genel olarak iki bafll›k al-t›nda toplanabilirler: “Kamu hizmeti yay›nc›l›¤›” ve “ticariyay›nc›l›k”. Ancak bunlar›n farkl› oranlarda birbiri içine gir-

Tu¤rul Ery›lmaz

97

di¤i durumlar›n çok s›k görüldü¤ü, hatta bugün art›k en yayg›nsistem haline geldi¤i de belirtilmelidir. Bu sistemleri afla¤›da“karma yay›nc›l›k sistemleri” bafll›¤› alt›nda görece¤iz.

Adlar›ndan da anlafl›labilece¤i gibi kamu hizmeti yay›nc›l›¤›grubuna girenler a¤›rl›¤› bilgilendirmeye ve e¤itmeye verir-ken, ticari yay›nc›l›kta vurgu, e¤lence üzerinedir. Kamu ya-y›nc›l›¤› baflka bir flekilde seslerini duyurma flans› olmayangruplara flans tan›ma ve onlara yönelik yay›n yapmakla yüküm-lüdür ve kâr etme kayg›s› yoktur. Buna karfl›l›k ticari radyolarözel mülkiyet konusudurlar ve onlar için önemli olan mümkünoldu¤unca fazla dinlenerek reklam potansiyelini art›rmakt›r.Bunlar için devlet deste¤i ya da çeflitli kamusal fonlar söz konu-su de¤ildir. fiimdi her iki sisteme de daha yak›ndan bakal›m.

Kamu yay›nc›l›¤›

Kamu yay›nc›l›¤›n›n bilgilendirmeye, ticari yay›nc›l›¤›n isee¤lendirmeye a¤›rl›k veren sistemler oldu¤u belirtildikten he-men sonra, bunun, birinci sistemde e¤lence ö¤esinin, ‹kincisistemde ise toplumsal sorumluluk ile bilgilendirmenin ille ded›fllanmas› anlam›na gelmedi¤i eklenmelidir. Ancak ilke ola-rak kamu yay›nc›l›¤›n›n siyasal ve ticari kayg›lardan muaf ol-du¤unu ve tek sahip olarak yaln›zca kamuyu tan›d›¤›n›, bunakarfl›l›k ticari yay›nc›l›kta yay›nc›lar›n sorumluluklar›n›n esasolarak patrona ya da radyoya sahip olan gruba karfl› oldu¤unusöyleyebiliriz. Kamu yay›nc›l›¤›n›n klasikleflmifl örneklerinde,paray› veren düdü¤ü çalmas›n diye reklam bile yay›nlanmaz.çünkü reklam verenlerin bütün medya üzerinde önemli bir et-kisi vard›r. Kamu yay›nc›l›¤›n›n dünyadaki bu anlamda en tipik

Tu¤rul Ery›lmaz

98 –

örne¤i BBC’dir. Buna karfl›l›k baz› ülkelerde karma bir kamuyay›nc›l›¤› sistemi uygulan›r ve TRT örne¤inde oldu¤u gibi,reklam kabul edilir. ABD’de 1967’den bu yana yürürlükte olanKamu Yay›nc›l›¤› Yasas› (The Public Broadcasting Act) isebaflka türlü bir yol izleyerek bu tür radyolara önemli miktardafon deste¤i veriyor.

Ticari yay›nc›l›k

Burada sahipler, özel kifli ve kurulufllard›r ve bu tür yay›nc›l›ksisteminde medya kurulufllar› varl›klar›n› reklama dayanaraksürdürürler. Ticari yay›nc›l›k sisteminin öncülü¤ünü yapanABD’de, yay›n lisans› alan ilk ticari radyo KDKA oldu. Y›l ise1920’iydi. Buna karfl›l›k Avrupa ülkelerinde ticari yay›nc›l›kgöreli olarak çok geç bafllad› ve radyo televizyon yay›nc›l›¤›alan›nda uzun y›llar kamu tekeli söz konusu oldu.

Daha önce de belirtildi¤i gibi, ticari radyolar büyük ço¤unluk-la e¤lence a¤›rl›kl› oldular ve oluyorlar. John Vivian bunuAmerika için flöyle özetliyor:

“Radyoculuk daha ilk y›llar›ndan itibaren kendini ekonomi-nin özel sektör alan›nda tan›mlad›. Temel program çizgisiolarak haber, enformasyon ve e¤itimden çok, e¤lenceyi seç-ti.” (Vivian, 1999:172).

Karma yay›nc›l›k sistemleri ve TRT örne¤i

Karma sistemlere Türkiye örne¤i verilebilir. Karma sistem de-

Tu¤rul Ery›lmaz

99

nildi¤inde anlat›lmak istenen, kamu yay›nc›l›¤› ile ticari ya-y›nc›l›¤›n ayn› anda var oldu¤u sistemlerdir. Asl›nda 1980’ler-de bafllayan özellefltirme dalgalar›n›n bir sonucu olarak, bugünart›k yayg›n olan›n karma yay›nc›l›k sistemi oldu¤unu söyle-mek do¤ru olur. Bilindi¤i gibi, Türkiye’de 1990’dan bu yana,kamu yay›nc›l›¤› yapan TRT’nin yan› s›ra, özel radyo ve tele-vizyon kanallar›n›n kurulmas›yla ticari yay›nc›l›k da var. Dev-letin sahip oldu¤u bir kurum olan TRT’nin uluslararas› kanal-lar da dahil olmak üzere befl radyo, befl de televizyon istasyo-nu bulunuyor. Ancak TRT, BBC modelinden farkl› olarak rek-lam yay›nl›yor. Baflka bir deyiflle gelir kaynaklar› aras›ndareklam da bulunuyor. Ayr›ca, örgütlenme olarak da özerk deolmad›¤› için, TRT’nin gerçek anlamda kamu yay›nc›l›¤› yap-t›¤›n› söylemek zorlafl›yor. Buna karfl›l›k program da¤›l›m›aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, özel radyo ve televizyonlar›n yay›nla-maktan kaç›nd›¤› e¤itsel ve kültürel programlar›n, TRT’dekendine daha kolay yer bulabildi¤i görülüyor.

Bu noktada Türkiye’deki kamu yay›nc›l›¤› sistemini anlaya-bilmek için, biraz da, TRT’nin nas›l bir yap›ya sahip oldu¤ukonusuna de¤inmek gerekiyor. Özden Çankaya, Türkiye’de27 May›s 1960 ile, 359 say›l› yasan›n yürürlü¤e girdi¤i 1964aras›nda kalan dönemin, radyoculu¤umuz aç›s›ndan tam birgeçifl dönemi oldu¤unu söylüyor (Çankaya, 2000: 24). Ger-çekten de, özellikle, Demokrat Parti (DP) iktidar›n›n son dö-nemlerinde tam bir iktidar borazan› haline gelen radyo, 1 Ma-y›s 1964’te yürürlü¤e giren 359 say›l› yasayla özerk bir yap›-ya kavufluyordu. Özerklik, siyasi iktidarlar dahil her türlü bas-k› grubuna karfl› mesafeli olmay› ve nesnel davranmay› flartkofluyordu. TRT’nin özerkli¤i, yay›n gibi, mali ve idari ba¤›m-s›zl›¤› da içeriyordu. Ne var ki, bu durum çok uzun sürmedi ve

Tu¤rul Ery›lmaz

100 –

TRT’nin anayasal güvence alt›na al›nm›fl özerkli¤i, 12 Mart1971 askeri darbesinden sonra kald›r›ld›. TRT art›k özerk de-¤il, yaln›zca “tarafs›z” bir yay›n kurumuydu. Dolay›s›yla TRT,o gün bugündür, de¤iflen dozlarla da olsa, “iktidar yanl›s›” ya-y›nc›l›k yapmay› sürdürmektedir.

Bilindi¤i gibi, Türkiye’de 1990’da TRT’nin radyo ve televiz-yon alan›ndaki yay›n tekeli, ilk özel televizyon kanal›n›n uyduarac›l›¤›yla yurt d›fl›ndan yay›na bafllamas›yla de facto (fiilen)olarak sona erdi. Mevcut yasan›n fiilen uygulanamaz hale gel-di¤i, öte yandan mevcut medya ortam›n› yeniden-düzenleyiciyasan›n henüz ç›kar›lamad›¤› yaklafl›k 4 y›l süren dönem ise,özel radyo ve televizyon kanallar›n›n say›s›nda tam bir patla-ma yafland›. Nihayet 1994’de ç›kar›labilen yeni yasan›n getir-di¤i en önemli kurumlardan bir tanesi, Radyo ve TelevizyonÜst Kurulu (RTÜK) idi. RTÜK’ün görevi, Türkiye’deki radyove televizyon yay›nlar›n› denetlemek ve frekans tahsisi yap-makt›. Ancak yine bilindi¤i üzere, üyeleri tamamen siyasalmülahazalarla belirlenen Kurul, flimdiye dek yaln›zca ekrankarartma ve mikrofon kapatmaya “yarad›”, ama örne¤in fre-kans tahsislerini hala daha gerçeklefltiremedi.

Radyonun gelece¤i ve yerel radyolar

Âdettendir, her yeni kitle iletiflim arac›n›n bir di¤erini öldüre-ce¤i söylenir. Radyo ç›kt›¤›nda gazeteler a¤›r korkular yafla-m›fllard›. Televizyon, sinemay› öldürecekti. flimdilerde ‹nter-net’in di¤er her türlü medyan›n yerini alaca¤›ndan söz edili-yor, ama bunlar›n hiçbiri gerçekleflmiyor.Tabii “eski” araç sar-s›nt› geçiriyor, ama sürekli geliflen teknolojinin de yard›m›yla

Tu¤rul Ery›lmaz

101

de¤iflerek varl›¤›n› sürdürüyor. Radyo da öyle. Yani, teknolo-jiyi mutlak belirleyen olarak gören tekno- determinizmin tuza-¤›na düflmemek gerek. Burada önemli olan biraz da mevcutgeleneksel teknolojileri nas›l kulland›¤›m›z, dolay›s›yla. Rad-yo programc›lar›n›n gösterdi¤i yarat›c›l›k ile, dinlenebilir ol-may› sürdürmeleri mümkün. Ancak, bu konuda fazlaca birilerleme de yok. Örne¤in Türkiye’de özel radyolar, yukar›dada belirtti¤imiz gibi, sadece yay›nlad›klar› müzik türlerine gö-re farkl›laflm›fl durumdalar. Yoksa, program format› anlam›n-da, birbirlerini tekrarl›yorlar.

Ne var ki, uydu arac›l›¤›yla yay›n›n yayg›nlaflmas›, dijital yay›n-c›l›k ya da ‹nternet üzerinden radyo yay›nc›l›¤›n› mümkün k›lanteknolojik geliflmeler, radyo sanayini ve programc›l›¤›n› ateflle-yebilir. Bununla birlikte teknolojinin sundu¤u yeni imkanlar, in-sanlar› diledikleri anda, diledikleri müzik albümüne ya da habe-re hemen ulaflma imkan› da sa¤l›yor. Bunun anlam› flu: Zaman-la bugünkü anlam›yla radyo programc›l›¤› ortada kalmayacak.Radyo art›k geleneksel anlamda radyo olmaktan ç›kacak, diye-lim programlar›n ne olaca¤›n› radyo programc›lar›n›n de¤il, din-leyicilerin belirledi¤i bir araç haline gelecek (Vivien, 1999:188:189). Tabii bütün bunlar hemen bugünden yar›na olacakfleyler de¤il, ama radyonun içeri¤ini ciddi biçimde de¤ifltirecekteknolojik geliflmeler Türkiye’ye de çok uzak de¤il.

Önemli bir fley daha var; bir yandan teknolojinin gelenekselradyoculu¤u dönüfltürmesine ve de her birkaç y›lda bir, bilgi-lendirmek ve e¤lendirmek amaçl› baflka baflka medyumlar› in-sanlar›n hizmetine vermesine, di¤er yandan da “mükemmel”tekniklerle yay›n yapan alan›n “medya devlerinin” rekabetinera¤men, yerel radyolar›n hala daha önemli bir avantajlar› var.

Tu¤rul Ery›lmaz

102 –

Yerel radyolar, yerel kültüre ve yerel haberlere a¤›rl›k verdik-leri ve de bunu dinleyicilerini küresel olandan da 8koparma-dan yapabildikleri ölçüde, günümüz insan›n beklentilerine ce-vap olabilme ayr›cal›¤›na sahip yegane araç olma özelli¤inisürdürüyorlar. Öyle ya, bir cep telefonu boyutlar›na küçülmüflhalleriyle, hala pikniklerde, yolculuklarda, kumsalda radyodinlemenin zevki bir baflka...

KAYNAKÇA ve OKUMA ÖNER‹LER‹

Aziz, Aysel (1968), Radyo ve Köy Yay›nlar›, Ankara: TRT Yay›n›.

Radio Broadcasting, (Do¤u Akdeniz üniversitesi, 1999-2000 Y›l› Ders Notlar›)

Dinç, Ayhan, Özden Çankaya ve Nail Ekici (der.) (2000), ‹stanbul Radyosu,An›lar, Yaflant›lar, ‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar›.

Kaya, Nuray (1999), TRT, Ayl›k Haber Yay›n Dergisi (Ekim 1999).

Kaye Michael ve Andrew Popperwell (1995) Radyo Dersleri .Çev. Tu¤rulEry›lmaz,‹stanbul: YKY yay›nlar›.

Pekman, Cem(2000), ‹stanbul Radyosu, An›lar, Yaflant›lar, ‹stanbul: Yap›Kredi Yay.

Radyo 2000 (2000), ‹stanbul Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi Araflt›rma Grubu.

McLeish, Robert,(1996), Radio Production (3rd.ed.) London: Focal Press.

Vivian, John (1999), The Media of Mass Communication, Boston: Ally Brown.

Tu¤rul Ery›lmaz

103

104 –

B‹R HABER MEDYASI OLARAK RADYORag›p DURAN*

Benim çocuklu¤um, ilkgençli¤im hatta ortagençli¤im de tele-vizyonsuz günlerde geçti. Ünlü Amerikal› film yönetmeni Wo-ody Allen’in bir filmine gönderme yaparak söylersem, “RadyoGünleri”nde büyüdüm. Bu sunuflla amac›m radyoya haber ve-ren bir medya olarak yaklaflmak. Bu arada belki hepiniz radyohabercili¤i yapm›yorsunuz ama, radyonun özelliklerini ayr›n-t›l› bir flekilde bilmeniz, her türlü radyo yay›n›yla, programla-r›n›z› bunlar› gözeterek yürütmeniz, önemli. Afla¤›da radyo-nun özelliklerini kalem kalem açmaya çal›fl›rken, radyoyu ga-zete ve televizyon ile de k›yaslayaca¤›m. Çünkü insanlar gün-lük yaflamlar›nda yayg›n olarak bu üç de¤iflik medya kayna-¤›ndan al›yor haberlerini. Asl›nda üçü birbirinin tamamlay›c›-s›, yani ne gazete, ne radyo ne de televizyon tek bafl›na ya dayegane haber kayna¤› olamaz bizim için. Bu üç haber medya-s›n›n da konumu, rolü, ifllevi, tüketilme/kullan›lma biçimlerifarkl›. Ayr›ca “dilleri” de farkl›.

fiimdi önce size medya türlerinin birbirine kar›flt›¤› ve insan üze-rindeki “garip” etkilerini gösteren bir olay anlatarak bafllayay›m:

105

* Gazeteci, Galatasaray Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤retim görevlisi.

Nereye bak›yor bu insanlar?

Tarihini hat›rlam›yorum ama ‹stanbul’da 5-0’l›k Galatasaray-Neuchatel maç› oynan›yordu. Ben o gün maça gidememifltim.Çünkü Nokta dergisine bir ifl görüflmesine gidecektim. Tele-vizyon da maç› naklen vermiyordu. Nokta dergisi Levent’te.Yürüyerek evden ç›kt›m, Nokta’ya gelmeden önce LeventÇarfl›’da yürürken bir kahvenin önünden geçiyordum. Kahveher zamanki gibi t›kl›m t›kl›m. Dipte üst tarafta kafes içinde,“y›rt›c› bir hayvand›r” ya (!), bir televizyon var ama kilitli. Ye-rine kafesin oraya büyük bir transistörlü radyo koymufllar, in-sanlar maç› radyodan dinliyor. Ama ilginç olan flu; herkes rad-yonun bulundu¤u kafese bak›yor hala... Radyoda görüntü yok,ses var, yine de sese televizyona bakar gibi bak›yor insanlar...Al›flkanl›k iflte!

Acaba radyonun yeri ne idi hayat›m›zda ve ne oldu? Bizde te-levizyon yay›n hayat›na bafllamadan önce, öyle çok güçlü, çokzengin, çok köklü bir radyo kültürü yoktu. Radyo yay›nc›l›¤›-n›n devlet tekeli alt›nda olmas›, ayr›ca “kamu yay›nc›l›¤›” ye-rine hükümetin a¤z›ndan konuflan “resmi yay›nc›l›k” yap›lma-s› da, radyoculu¤un serpilip geliflmesine izin vermedi. Ancakyine de, her eve girdi radyo, televizyon yayg›nlafl›p da uzuncabir süreli¤ine onu taht›ndan indirene kadar, gazeteyle birlikteen önemli haber medyas› oldu. Hele radyo dinlemenin okuma-yazma bilmeyi gerektirmedi¤i düflünülürse, gazeteden dahaçok say›da insana da ulaflt›.

Gelelim flimdi ulusal olsun, yerel olsun radyonun temel bir kaçözelli¤ine.

Rag›p Duran

106 –

Radyo hayalde görüntü yarat›r

Deminki kahvede maç izleyenleri düflünün. Onlar belki tran-sistörlü radyoya bak›yorlar ama hayallerinde Ali Sami Yenstadyumu ile at›lan goller ve sevinç manzaralar› var. Ses, birflekilde görüntü yarat›yor insan tahayyülünde. Üstelik bu gö-rüntüler son derece öznel, flahsi. Mesela flimdi radyodan flöylebir cümle duydunuz: “Adam, yolda yürüyordu”. Dinleyenegöre, adam, yol ve yürümek çok farkl› bir flekilde canlanabilirinsan›n hayalinde. Adam deyince, herkesin yafl›na cinsine gö-re farkl› bir adam görüntüsü belirir. Yol deseniz o da keza öy-le. Dar yol, genifl yol, toprak yol, asfalt yol, Arnavut kald›r›m-l› bir sokak... Yürümek de dinleyiciden dinleyiciye de¤iflir. Te-levizyonda bir adam›n yolda yürüdü¤ünü gösteren 20 saniye-lik bir bölüm izleseniz, bu kiflisel tahayyül çöker. Çünkü ek-randa belirdi¤i an, adam, yol ve yürüyüfl tarz› herkes için ay-n›d›r. Tahayyülümüzü k›s›tlar televizyon bu nedenle.

Gazetede böyle bir cümle okusan›z da benzeri bir hayal üret-me söz konusu olabilir, ama sesi duymak ile cümleyi okumakfarkl›d›r. Hele gazetede bir de yolda yürüyen adam›n foto¤ra-f› bas›lm›flsa, hareketsiz tek karelik bir görüntü de olsa, bu fo-to¤raf da bizim tahayyülümüzü dondurur.

Radyo kifliseldir ve do¤rudan “bize” seslenir

Ben 1983-1987 aras›nda Londra’da BBC Türkçe Servisi’ndeyap›mc›/sunucu olarak çal›flm›flt›m. Çal›flt›¤›m dört y›l›n alt›ay› da e¤itim kurslar›nda geçti. BBC’nin çok iyi e¤itim prog-ramlar› vard›r. ‹lk kursta bize hep “mikrofon karfl›s›na geçti¤i-

Rag›p Duran

107

nizde sanki telefonda bir arkadafl›n›za bilgi veriyormufl gibikonuflun” demifllerdi. Bu tutum, hem milyonlara seslenmeningetirdi¤i heyecan ve s›k›nt›y› alt eder, hem de dinleyiciye kifli-sel olarak ve do¤rudan hitap edilmesini sa¤lar. Bu kiflisel vedo¤rudan ton, radyonun hayal gücümüze seslenen niteli¤ininde bir sonucudur. Özetle, radyo bir dost, bir arkadafl gibidir di-yebiliriz. Her ne kadar konuflan hep o, dinleyen -e¤er telefon-la radyosunu aramaya merakl› dinleyicilerden de¤ilseniz- bizolsak da.

Radyo süratlidir

Radyo en h›zl› haber medyas›d›r. Gün boyunca haber izliyor-sak, herhangi bir haberi -bu trafik kazas›, bas›n toplant›s› ola-bilir- önce radyodan duyar›z. Radyonun habercilikteki h›z›,radyonun bir medya olarak ucuz ve kolay eriflilebilir olmas›n-dan kaynaklan›r. Hele bugünkü teknolojinin sa¤lad›¤› imkan-lar› düflünürseniz. Radyonun bir muhabirinin bas›n toplant›s›-na gidip, notlar›n› almas›, toplant› biter bitmez de, cep telefo-nuyla stüdyo üzerinden naklen yay›na ba¤lan›p haberini büyükbir h›zla dinleyicilere iletmesi mümkündür. Bir de televizyonhabercili¤ini düflünün, önce çekim yapacaks›n, VTR’yi haz›r-layacaks›n, görüntünün arkas›na metin okuyacaks›n... Gazetehabercili¤inde de, haberin haz›rlanmas› ile okuyucuya ulafl-mas› aras›nda (haberin yaz›m›, sayfa düzeninin yap›lmas›, ba-s›ma ancak sabaha karfl› geçilmesi nedeniyle) çok uzun bir sü-re geçmesi söz konusu. ‹flte bu nedenle haber medyas›n› birbir-leriyle sürat aç›s›ndan karfl›laflt›r›rsak; haberi k›sa da olsa önceradyodan ses olarak duyar›z, ard›ndan belirli bir süre sonra te-levizyon bülteninde görüntülü olarak izleyebiliriz. Nihayet er-

Rag›p Duran

108 –

tesi sabah da gazeteden okuyabiliriz. Ancak radyo bu sürat ne-deniyle, haberi öyle çok uzun ve ayr›nt›l› bir flekilde veremez.Televizyon görüntü avantaj› sayesinde haberi belki radyodanbiraz daha zengin bir flekilde verebilir. Haberin bütün boyutla-r›yla ilgili ayr›nt› ve yorumlar› ise, gazetelerde okuyabiliriz.Bu arada belirtelim ki, günümüzde tekelleflmeye ve iletiflimteknolojilerindeki geliflmelere ba¤l› olarak haber medyas› ara-s›nda haber ulaflt›rma h›z› aç›s›ndan görülen bu fark ortadankalk›yor.

Çünkü ço¤u durumda -Türkiye’de de oldu¤u gibi- bir medyagrubu ayn› anda radyo ve televizyon kanallar›yla birlikte, ga-zete sahibi de olabiliyor. Dolay›s›yla ortak haber merkezindeüretilen haberin radyo, televizyon ve gazeteye uygun nitelik-lerle çeflitlendirilip boyutland›r›larak yay›nland›¤›n› görüyo-ruz. Yani tekelleflme bir bak›ma bu üç de¤iflik medyan›n dil veifllevini ayn›laflt›rarak, zenginli¤i öldürüyor. Bu nedenle içindebulundu¤umuz döneme “Karma Medya Ça¤›” (“Mixed MediaAge”) da deniyor. Dikkat edin art›k gazeteler bas›l› televizyonekran› gibi yay›nlan›yor, radyolar da sesli gazete. Ancak üç de-¤iflik medya organ› aras›nda a¤›rl›¤›n› koyan ve de habercili¤inyap›lma biçimini belirleyenin televizyon oldu¤u görülüyor.

Radyonun s›n›rlar› yoktur

Radyonun, özellikle k›sa dalgadan yay›n yapan istasyonlar›düflünürsek, co¤rafi s›n›r› yoktur. fiimdi orta dalga ya da FMüzerinden “rebroadcasting” denilen bir tür an›nda iktibas yön-temiyle, dünyan›n herhangi bir yerinden yay›n yapan radyoyuan›nda burada da dinleyebiliriz. Ayr›ca flimdiye kadar ‹nter-

Rag›p Duran

109

net’e de¤inmedim hiç ama, ‹nternet üzerinden yap›lan radyoyay›nc›l›¤›n da giderek gelifliyor. Ama ‹nternet, radyo kadarucuz, kolay ve h›zl› bir medya organ› olmad›¤› gibi -yurttafleriflimi aç›s›ndan- radyo kadar yayg›n da de¤il. Dolay›s›yla,yerel radyolar ‹nternet ortam›n› kullanmad›klar› sürece il, ilçeen fazla bölge çap›nda yay›n yapt›klar› için, yani global çaptayay›n yapan bir radyonun -örne¤in BBC World Service’in-dikkat etmesi gereken kurallara uymak zorunda de¤iller. Ayr›-ca, yerel radyolar olarak bir avantaj›n›z da flu; yay›n yapt›¤›n›zalanda yaflayan insanlar› “tan›yorsunuz”. Bu da yapt›¤›n›z ya-y›n›n içeri¤ini etkiliyor kaç›n›lmaz olarak.

Radyo basit ve ucuzdur

Yukar›da söylemifltim. Yay›nc› mikrofon karfl›s›na geçip birmetin okuyor ya da metne ba¤l› olmadan konufluyor. Dinleyi-ci de bir dü¤meye bas›p yay›na ulaflabiliyor. Radyo yay›nc›l›-¤›, gazete, TV ve ‹nternet’e oranla hem basit hem de ucuz.Yurttafl aç›s›ndan da öyle. Radyo dinlemek için bayiye gidipgazete almak, her gün para ödemek gerekmiyor. Bir radyo al›-c›n›z varsa, onun niteli¤ine göre, yürürken, koflarken, arabakullan›rken yani her zaman ve her yerde, radyo dinleyebilirsiniz.Oysa televizyon izlemek örne¤in bu kadar pratik ve ucuz de¤il.

Radyo yüzeysel ve geçicidir

Özellikle gazete ile k›yaslay›nca ve habercilik aç›s›ndan ba-k›nca, radyo yüzeysel ve geçicidir. Çünkü zaman s›n›rlamas›nedeniyle, bir haberi en fazla 2-3 dakikada vermek zorunda.

Rag›p Duran

110 –

Derine inemiyor. Üstelik, zaman zaman tekrar yap›lsa da, ha-ber verildi¤i anda radyo bafl›ndaysan›z duydunuz, yoksa kaç›r-d›n›z, gazete gibi tekrar tekrar ona dönme flans›n›z yok. Ayr›-ca “duydunuz”sa da, sonuç olarak metalik bir ses size bir fley-ler anlat›yor küçücük bir kutudan. Yani iflitilenlerin bir kulak-tan girip, öteki kulaktan ç›kma ihtimali, tehlikesi her zamanvar. ‹laveten, ne görmek ne de dinlemek bilgi edinmek aç›s›n-dan ‘okumak’ kadar etkili de¤il.

Radyo meflgul edici de¤il, efllik edicidir

Televizyon izlerken eliniz aya¤›n›z, gözünüz kula¤›n›z ba¤›m-l›d›r. Keza gazete okurken de öyle çok serbest say›lmazs›n›z.Oysa, havada karada denizde, yatarken, koflarken radyo dinle-yebilirsiniz. Kitap okurken ya da örgü örerken, belki yemekyaparken de radyo dinleyebilirsiniz. Radyo iflgal edici de¤il,efllik edicidir. Baflka bir sürü fley yapman›za izin verir. Bu ni-teli¤i yay›nc›lar aç›s›ndan önemli. Seslendikleriniz, tüm dik-katlerini toplam›fl da s›rf sizi dinliyor de¤iller. Dolay›s›yla on-lar›n ilgisini hakl› ve do¤ru bir flekilde çekebilmek için çal›fl-man›z gerekiyor. Sansasyona baflvurmadan, ba¤›r›p ça¤›rma-dan, esas olarak kaliteye ve içeri¤e a¤›rl›k vererek...

Radyo seçicidir

Gazete okurken, örne¤in futbola merakl›ysak, önce spor sayfa-s›ndan bafllayabiliriz okumaya ya da ilgimizi ne tür haberlerçekiyorsa, arar onlar› buluruz. Okumay› yar›da b›rak›p sonradevam edebiliriz. Oysa radyoda böyle bir durum yok. Onun

Rag›p Duran

111

belirli bir haber/program hiyerarflisi var, ilgilendi¤inize s›ragelinceye kadar hepsini dinlemek durumundas›n›z. Bu neden-le radyo yay›nc›l›¤›nda, dinleyiciyi radyo bafl›nda tutabilmekiçin, sürekli olarak yak›n gelecekteki yay›nlarla ilgili anonslaryap›lmas› esast›r. Böylelikle dinleyici habere/programa haz›r-lan›r, dikkati canl› tutulmaya çal›fl›l›r.

Radyonun süresi s›n›rl›d›r

Asl›nda gazete ve televizyon için de geçerlidir bu kural, ‹nter-net için ise geçerli de¤il. Gün 24 saat, siz de radyo olarak ancak24 saat yay›n yapabilirsiniz. Televizyonlar da öyle. Bu sürenins›n›rl› olmas›n›n getirdi¤i bir güçlük var. Yay›nlar›n›z› dinlete-bilmeniz için, radyonuzun yay›n ak›fl› ile yay›n yapt›¤›n›z yöre-deki insanlar›n hayat ritmi birbirini tutmal›. K›rsal alanda me-sela insanlar erken kalkar, dolay›s›yla ritmi yüksek halk türkü-leri iyi gider sabah erken kuflakta. Ya da Akdeniz’de örne¤inö¤le yeme¤inin üstüne siesta’ya gider insanlar, o zaman da bel-ki hafif müzikler yay›nlamak gerekir. Kahvalt›, ö¤le ya da ak-flam yemekleriyle ilgili yöresel kültürü bile hesaba katmak zo-rundas›n›z radyonuz dinlensin istiyorsan›z. Örne¤in toplu-ca/büyük aile olarak sofraya oturma kültürü varsa, ya da haftasonlar› d›flar›da yemek yemek al›flkanl›¤› varsa yerelinizde, ka-labal›k sofralarda/restoranlarda yemek yerken gazete pek oku-namayaca¤›na göre, yerine göre televizyon de¤ilse e¤er radyotercih edilen bir araç olabilir. Bu nedenle yemek saatinde yap›-lacak yay›nlara özel olarak dikkat etmek gerekir. Ayr›ca insan-lar›n genel olarak gazete okumay› (örne¤in sabah saatleri) ya datelevizyon izlemeyi (örne¤in, akflam haberleri) tercih ettiklerisaatler de hesaba kat›lmal›d›r, yay›n ak›fl› düzenlenirken.

Rag›p Duran

112 –

Radyo kifliliklidir

Radyo kifliliklidir, çünkü insan sesine, yüz yüze konuflman›ns›cakl›¤›na en yak›n araçt›r. Ancak belirtmek gerekir ki, Tür-kiye’de radyonun bu özelli¤i, 1950’li ve 1960’l› y›llar için da-ha fazla geçerliydi. Yafl› genç olanlar hat›rlamayabilir ama ör-ne¤in Baki Süha Edibo¤lu’nun, Tar›k Gürcan’›n, Eflref fie-fik’in, Orhan Boran’›n ya da ‹hsan Ünlüer’in sadece sesleride¤il, konuflma üsluplar› da radyoya ola¤anüstü bir kimlik, birkiflilik veriyordu. Gazete okurken böyle bir kiflili¤i sezmekgüçtür. Televizyonda ise bu kimlik, görsel dilin ve televizyonizleme biçiminin niteli¤i gere¤i zay›flar. Oysa, sizinle konuflurgibi kullan›lan bir insan sesinin gücü sayesinde radyo hem yü-reklerde hem de beyinlerde kal›c› bir etki b›rak›r.

Radyo ö¤reticidir

Radyonun ucuz, basit ve yayg›n olmas› nedeniyle baz› bölge-lerde, örne¤in Afrika ve Asya’da yayg›n olarak e¤itim amaçl›kullan›lmaktad›r. Böylelikle okuma/yazma oran›n›n düflük ol-du¤u geliflmekte olan ülkelerde, bu arada bizde de radyo ya-y›nc›l›¤›, uzun y›llar bu ülkelerin “kalk›nma” hedeflerinin be-nimsetilmesinde ve uygulat›lmas›nda etkin bir biçimde kulla-n›lm›flt›r.

Örne¤in yafl›n›z hat›rlamaya izin verirse, okula gitmeden öncekahvalt›n›z› yapt›¤›n›z erken saatlerde TRT radyolar›nda ya-y›nlanan “Köy Saati” programlar›nda, k›rsal kesim nüfusun“k›m›l zararl›s›” ile mücadele konusunda nas›l bilgilendirildi-¤i benim gibi sizin de kula¤›n›za çal›nm›flt›r (Ya da “k›m›l za-

Rag›p Duran

113

rarl›s›n›” radyodan hiç duymam›fl olanlar›n›z varsa, aran›zdaLevent K›rca’n›n radyo günlerine iliflkin parodilerinden bunuhat›rlayanlar da olabilir). Ayn› flekilde radyo gibi “devlet tele-vizyonu” da Türkiye’de “modernleflme” hedeflerinin -bafltak›rsal kesimler olmak üzere- topluma benimsetilmesindeönemli bir araç olarak kullan›lm›flt›r. Bu arada edebiyat prog-ramlar› hatta felsefe programlar›n›n da mecras› radyo olmuflturgenellikle gazete ya da televizyon de¤il. Ancak sadece Türki-ye’de de¤il bütün dünyada, e¤er kamusal nitelik ya da siviltoplum medyas› niteli¤i tafl›m›yorsa, radyonun sadece e¤len-dirmeye dönük bir “müzik kutusu” haline gelmeye bafllad›¤›söylenebilir.

Radyoda bin bir ses, bin bir müzik

Radyonun biliyorsunuz iki dü¤mesi var. Biri ses hacmini ayar-l›yor, di¤eri istasyonlar aras›nda gezinmek için. Bu ikinci dü¤-me sayesinde bin bir dil, bin bir ses ve bin bir müzi¤i dinlemekmümkün. Televizyon belki, çanak anteniniz ya da kablolu ya-y›n aboneli¤imiz varsa, biraz müsait ama bir tek gazete sat›nald›¤›n›zda bu kadar çeflit yok. Çünkü gazetenin istasyon dü¤-mesi yok. Bu arada demokratik gelene¤i olmayan ülkelerderadyonun do¤rudan bir propaganda arac› olarak kullan›ld›¤›n›da unutmayal›m. Nazi döneminde Berlin Radyosu ya da dahayak›n bir geçmiflte Kuzey Kore Radyosu gibi. Hatta ne derecedo¤rudur bilmem ama, “Kuzey Kore’deki radyolarda bir tekdü¤me var” derler.

Rag›p Duran

114 –

Radyo sürprizlerle doludur, flafl›rt›r

Orson Welles’in ünlü radyofonik oyununu belki duymuflsu-nuzdur. 1940’larda ABD’de bir radyo tiyatrosu yay›n› s›ras›n-da, yay›n birden bire durur ve son derece ciddi ve resmi birsesle bir duyuru yay›nlan›r: “Say›n dinleyiciler, haber merke-zimize flimdi gelen bir habere göre, uzayl›lar dünyam›z› iflgaletmeye bafllad›lar. Resmi makamlar ikinci bir emre kadar kim-senin evinden ç›kmamas› gerekti¤ini bildirdi...”. Amerika’damüthifl bir panik bafllar. Çünkü duyuru çok inand›r›c›d›r. Or-son Welles bunun bir flaka oldu¤unu anlatana kadar akla kara-y› seçer. Bu tabii kural d›fl› bir örnek. Her halükarda bu tür fla-kalar yapman›z› tavsiye etmem. Ama radyoda yay›n ak›fl› s›-ras›nda her an her saniye daha önce planlamad›¤›n›z bir fleyyapmak ya da söylemek zorunda kalabilirsiniz, hatta yapmal›-s›n›z. Dinleyici de, bunu bekler zaten sizden: “Bundan sonra-ki flark› benim olsun!”

Asl›nda radyoyu televizyondan, gazeteden ve ‹nternet’ten ay›-ran bir çok baflka özellik daha s›ralanabilir. Ben bunlarla yeti-neyim. Ancak sizin bu özellikleri ya da kendinizin ekleyebile-ce¤i yenilerini hesaba katman›z gerekir ki, dinleyiciye do¤rubir flekilde, zaman›nda, onun haleti ruhiyesine uygun olarakyaklaflabilin. Haberlerin ya da programlar›n içeri¤ini, hedefkitlenizin radyo ile olan iliflkilerini göz önünde bulundurarakoluflturabilin. Tabii bunun için radyonun sadece medyatiközelliklerini bilmek yetmez, ayr›ca yay›n yapt›¤›n›z kitlenin-yani farkl› dinleyici dilimlerinin-özellik ve niteliklerini de bil-mek gerekir.

Rag›p Duran

115

Radyo habercili¤i yaparken dikkat etmemiz gereken noktalar

Radyonun bir haber medyas› olarak tafl›d›¤› yukar›da s›ralad›-¤›m özelliklerini göz önünde tuttu¤umuzda, yay›nc› olarak,radyo haber bültenleri, radyo haber programlar› haz›rlarken,olufltururken, yazarken ve sunarken dikkat etmemiz gerekennoktalara var›r›z.

Radyo haberinde ses ve aktüel ses kullan›m›...

Öncelikle radyo haberi, gazete ve televizyon haberinden fark-l› olmal›d›r. Ancak Türkiye’de ne yaz›k ki, hem ivmesi artantekelcilik anlay›fl› ve uygulamalar›, hem de profesyonellik ek-sikli¤i nedeniyle, ayn› haberin gün boyunca radyo, televizyon-larda, ertesi gün de gazetede yay›nland›¤›n› görüyoruz. Oysaki her medya türünün kendisine özgü bir dili vard›r: Televiz-yonda esas olan görüntüdür. Gazete, düflüncenin “kutsal” mec-ras› olan yaz›yla kendini ifade eder. Radyo ise sesin mecras›-d›r1. Yani radyoda mümkün oldu¤u kadar her fleyi sesle akta-rabilmek gerekir. Modern radyoculukta ses o kadar önemli ha-le gelmifltir ki, haberi mümkün oldu¤u kadar “do¤ru” verebil-mek için, muhabirin rolünü azalt›p onu sadece bir “mikrofontutucusu” haline getirmek e¤ilimi gözlenmektedir.

Radyo haberi, görsellik tafl›mad›¤› ölçüde, bizim imgelemimi-ze seslenir. En iyi radyo haberi, imgelemimize seslenmeyi bi-len haberdir. Ancak burada kast etti¤imiz, televizyon haberci-

Rag›p Duran

116 –

1 Ancak bunun televizyon ve gazete haberlerinin, radyo habercili¤indekaynak olarak kullan›lmamas› anlam›na gelmedi¤ini de hat›rlatal›m..

li¤inde olay ile ilgili görüntü bulunmad›¤›nda s›kl›kla canlan-d›rmalar baflvurulmas›, ya da filmlerden vb. görüntüler kulla-n›lmas›nda oldu¤u gibi, haberin dramatize edilmesi de¤ildir.Haberin mümkün olabildi¤ince “orijinal” seslerle sunulup,muhabirin/sunucunun rolünün en aza indirilmesidir. Örne¤inkentinizin herhangi bir yerinde bir trafik kazas› oldu¤unda,radyo habercili¤i sayesinde, dinleyicinin bulundu¤u yerde-evinde, iflyerinde, okulda, ya da radyoyu nerede dinliyorsaorada-bu kazayla ilgili olarak oradaym›fl gibi bilgilenmesi, ka-zay› oradaym›fl gibi hissedebilmesi gerekir. Yani, muhabirin,mikrofonu ne zaman, nerede, nas›l ve kime tutaca¤›n› çok iyibilmesi gereklidir. Tercih edilen de, muhabirin habere fazlamüdahale etmemesidir. Çünkü muhabir, olay ile dinleyici ara-s›na her girdi¤inde, aktar›lan haberin u¤rad›¤› k›r›lmalar art-maktad›r. Muhabirden istenen “olay› anlatmas›” de¤il; “mik-rofonu arac›l›¤›yla olay›n kendisini anlatmas›n› sa¤lamas›d›r.”Böylelikle bir radyo habercisi, meydana gelen trafik kazas›y-la ilgili olarak; öyle uzun uzun “say›n dinleyiciler, iflte 34 CB678 plakal› mavi Renault, Gaziosmanpafla caddesi kavfla¤›n-da...” diye bafllay›p ayr›nt›l› aç›klamalar yapmak yerine, mik-rofonu kaza yapan floföre tutup, kazay› onun anlatmas›n› sa¤-lasa, sonra yine olay yerinde gelen polislerin, eksperlerin gö-rüflünü alsa, nihayet mikrofonu çevredeki kaza tan›klar›na tut-sa, evinde radyo dinlemekte olan bizi, olay yerine götürmüflkadar olur. Bu arada konuflmalarla birlikte iflitilen çevre -tra-fik, kofluflturma vb.- sesleri de bu etkiyi yaratmak anlam›ndaçok önemlidir. Radyo muhabiri, sadece k›sa bir “girifl” ve “ç›-k›fl” ile, olay› betimlemeli, di¤erlerini mümkün oldu¤u kadarolay›n kiflileri ile tan›klar›na b›rakmal›d›r ki; evindeki, iflyerin-deki dinleyici olay›n nas›l bir mahalde cereyan etti¤ini ya dagerçekleflti¤ini tahayyül edebilsin.

Rag›p Duran

117

Radyo habercili¤inde d›fl ses ya da aktüel ses (actuality) dedi-¤imiz sesler, yani muhabirin sesinin d›fl›ndaki tüm sesler çokönemlidir. Gazetede foto¤raf ne ise, radyoda da aktüel sesodur. Ses kullanmak sadece renk ve estetikle ilgili bir meselede de¤ildir. Düflünün bütün haberler boyunca devaml› olarakbir muhabiri dinlemek, hele söz konusu olan stüdyo kayd›ysaya da monoton bir ses ise, b›kt›r›c› olur. Oysa her 3 dakikal›khaberin içine bir kaç ses eklense hem monotonluk k›r›l›r, hemde haber zenginleflir. Ayr›ca ses kullan›m› “inand›r›c›l›k”, “gü-venirlik” aç›s›ndan da önemli. Örne¤in, bir düflünün hangisidaha etkilidir; muhabirin “Baflbakan Abdullah Gül Türki-ye’nin ABD’ye bütün üslerini açaca¤›n› söyledi” demesi mi,yoksa “Baflbakan Gül önemli bir aç›klama yapt›. Dinliyo-ruz...” deyip, bizzat Baflbakan Abdullah Gül’ün sesinden “DünBakanlar Kurulunda ald›¤›m›z karar gere¤i, Türkiye bütün üs-lerini ABD’ye açacakt›r” cümlesini duymam›z m›? Ayr›ca ar-t›k Cool Edit Pro türü edit programlar› sayesinde bilgisayardabu tür kesme-biçme montaj iflleri çok çabuk yap›labilmektedir2.

Bu arada, Türkiye’de radyo habercili¤i yap›l›rken benim özelolarak muhalefet etti¤im bir uygulama da var: Haber okunur-ken, haber bülteni sunulurken, fona hafif bir müzik konuyor.Nispeten de ritmli bir müzik. Bu hem okumay› bozuyor, hem

Rag›p Duran

118 –

2 Kendimden bir örnek vereyim. Londra’da BBC Türkçe Bölümünde ça-l›flt›¤›m 4 y›ll›k süre içinde bizim ‘fiafak Yay›n›’ dedi¤imiz Türkiye Sa-ati ile 05:15-05:30’da yay›nlanan 15 dakikal›k bir program›m›z vard›. 10dakika haber, 5 dakika bas›n taramas›. Ben ifle ilk bafllad›¤›mda gece sa-at 01:00’de bafllar 04:30’da bitirirdim. Kronometre tutarak bir de provayapar ve stüdyoya girer okurdum. 15 dakikal›k bülten için üç buçuk saatharcard›m ki, bülten esas olarak çeviri haberlerden oluflurdu. Dördüncüy›l›n sonunda ayn› bülteni yar›m saatte yapmaya bafllad›¤›m› hat›rl›yo-rum. Hem eli al›fl›yor insan›n hem de o haber denizinde yüze yüze bilgi-lerle de hafl›r neflir oluyorsun...

de dinleyicinin habere yo¤unlaflmas›n› engelliyor. Kan›mca dahem gereksiz ve hem de yanl›fl. Tercih edilen do¤al ses olma-l›, hele alk›fl ya da baflka türlü efekt kullanmak bence yapay-l›¤› güçlendiriyor. Drama program› yapm›yoruz ki... Haberolabildi¤ince sade ve do¤al sunulmal›.

Radyo habercili¤inde zaman ve h›z önemlidir

Radyoculukta zaman çok de¤erlidir. Bu bak›mdan, radyo ha-beri k›sa ve öz olmal›d›r. Ayr›ca insanlar›n radyo ile iliflkisiher zaman pür dikkat bir dinleyicilik iliflkisi de¤ildir. Radyohaberi, yurttafl›n kula¤›na, beynine, yüre¤ine, vicdan›na do¤-rudan seslendi¤i için çok k›sa cümlelerden oluflmal›d›r. Gaze-tede okur, uzun bir cümle okudu¤unda, özneyi bulmak içincümlenin bafl›na dönüp yeniden okuyabilir, radyoda bu imkanyok, bu nedenle radyo haber cümlesi k›sa olmal›d›r. Gerekir-se, yani cümle uzun oldu¤unda onu iki ayr› cümleye bölmekgerekir.

Haber k›sa ve öz olsa bile dinleyicinin “bir kula¤›ndan giripöbür kula¤›ndan ç›kma’ tehlikesi her zaman vard›r. Bunun“panzehiri” ise “tekrar”d›r. Bu nedenle haberin en can al›c›noktas›n› sunuflun bafl›nda ve sonunda, t›pk› haber bülteniningirifl ve ç›k›fl spotlar›nda tekrarlad›¤›m›z gibi, tekrar edebiliriz.Belki de ayn› bilgiyi farkl› bir flekilde formüle ederek, tekrar›ncan s›k›c› olmas›n› önleyebiliriz.

Radyo habercili¤inde amaç, dinleyiciye mümkün oldu¤u ka-dar do¤ru olan haberleri, bilgileri, çok boyutlu, inand›r›c›, gü-venilir bir flekilde ve tabi radyo oldu¤u için, mümkün oldu¤ukadar h›zl› bir flekilde ulaflt›rmak. Dikkat edin h›z meselesini

Rag›p Duran

119

en son söyledim. Çünkü tayin edici olan haberin “do¤rulu¤u-dur”, erken verilmesi de¤il. H›zl› verilen haberin yanl›fl ya daeksik olma ihtimali her zaman yüksektir. Haberi do¤rulama-dan vermek büyük risk. Emin olmad›¤›m›z haberi, tüm unsur-lar› oluflmam›fl haberi hiç vermemek, yanl›fl ve eksik vermek-ten daha iyidir.

Radyo haberi h›zl›, hatta acil oldu¤u için haberin “zaman›n›”belirtmek çok önemlidir. Gerekirse, naklen yay›n s›ras›nda bi-le, saat vermek gerekebilir. Muhabir giriflte, stüdyoya ba¤l›y-sa, yani yay›nda ise; “fiu anda Aksaray Gaziosmanpafla cadde-si kavfla¤›nday›z. Saat 15:30. Biraz önce meydana gelen kaza-da...” gibi bir anons yapabilir. Böylelikle evde, iflyerinde bizi din-leyenlerle, hem zaman, hem de mekan ortakl›¤› sa¤layabiliriz.

Radyo haberinde dil, veri kullan›m›

Acaba radyo habercili¤i yaparken kime nas›l hitap edece¤iz?Kural flu: Dinleyici profilini az çok biliyorsak, genel olaraksaptad›¤›m›z ortalama dinleyicinin bir ad›m ötesinde bir hedeftutturmak gerekir. Ne çok mesafesiz (popüler), ne de çok me-safeli (seçkinci) olmal›y›z haberimizi sunarken. Ayr›ca, belkibiliyorsunuz ama, hat›rlatmakta yarar olabilir; mikrofonun ba-fl›nda iken öyle on binleri, yüz binlere de¤il, sanki bir tek kifli-ye, bir tan›d›¤›m›za bilgi veriyor, mesela ona telefonda bir fleyanlat›yormufluz gibi konuflmal›y›z.

Haberi sunarken, “bilindi¤i gibi”. “hat›rlanaca¤› üzere” gibikal›p sözlere baflvurulmas› sadece radyoculukta de¤il her türhabercilikte de s›kl›kla düflülen bir hata olarak karfl›m›za ç›k-maktad›r. Gazeteci, haberci, muhabir olarak kendimizle, bizi

Rag›p Duran

120 –

dinleyen, izleyen, okuyan yurttafllar aras›nda her zaman birfark oldu¤unu unutmamam›z gerekir. Üstelik de hedef kitlemi-ze dair bir fikrimiz olabilir, ancak bu bizi dinleyenlerin “ano-nimli¤ini” ortadan kald›rmaz; bu nedenle de an›lan türde tek-rarlar yapman›n anlam› yoktur.

Bu arada sadece radyoda de¤il, hiç bir haberde öznesi, flahs›belirsiz fiil kullanmamak gerekir. Baflka ifadeyle, “yap›ld›,edildi, ö¤renildi, bildirildi” gibi pasif kip kullan›lmamal›; “Ayapt›, B söyledi, C belirtti” gibi mümkün oldu¤u kadar “nötr”ifadeler kullan›lmal›d›r. Ayr›ca, s›kl›kla kullan›lan “iddia edil-di”, “ileri sürüldü” kal›plar›n› kullan›l›rken dikkatli olunmal›-d›r. Bunlar, muhabiri haber kayna¤›/haberin öznesi vb. ile ilgi-li olarak belirli bir biçimde konumlayan kal›plard›r.

Bu arada akl›ma gelmiflken ekleyeyim; flu meflhur “evet” söz-cü¤ünü yerli yersiz kullanmamal›. Oysa dikkat edin, radyoda,televizyonda neredeyse herkes söze, önce bir “evet” diyerekbafll›yor. Unutmay›n ki, haberinizi geçmek için tafl çatlasa 2veya 2.5, bilemediniz toplam 3 dakikan›z var, bu nedenle çoktasarruflu davranmam›z, anlams›z hiçbir kelime kullanmama-m›z gerekir.

Gazetede haber yazarken tablolar yay›nlayabiliriz, bol bol ra-kamlar, istatistikler yay›nlayabiliriz. Radyo ise rakamlara mü-sait bir mecra de¤ildir. Bunlar› ancak mecbur kald›¤›n›zda, oda “yuvarlayarak” vermekte yarar vard›r.

Sonuç olarak, radyo habercili¤i asl›nda çok zevkli bir u¤raflt›r.Ancak hakk›yla yap›labilmesi için, bir yandan bu alandaki te-mel ilkeleri bilmemiz, di¤er yandan da çal›flt›¤›m›z radyonun

Rag›p Duran

121

niteli¤ine (yerel mi, bölgesel mi olufluna, ayr›ca yerel ise, ye-relin gösterdi¤i özelliklere vb.), ve dinleyici profilimize göre,kendimizin teknikler gelifltirmesi gerekir.

Dünyada radyoculuk: Bir kaç örnek

Dünyada radyoculuk özellikle de radyo habercili¤i deninceakla ilk BBC gelir. ‹ngiltere’de halk aras›nda BBC’ye “Aun-tie” derler. Yani “Teyze”, yani ailenin en çok konuflan, ayn›zamanda da en sevilen bir üyesi... BBC, “Kamu yay›nc›l›¤›”modelinin de abidesidir. Esas gelir kayna¤›n› yurttafllardantoplanan bandrol/vergi oluflturdu¤u için özel ç›kara de¤il, ka-mu ç›kar›na hizmet etmek durumundad›r.

Voice of America (Amerika’n›n Sesi), eskiden Moskova Rad-yosu ya da Pekin Radyosu gibi do¤rudan devletin denetimi al-t›nda yay›n yapan radyolar da resmi yay›nc›l›k anlay›fl›n›nsimgeleridir. ABD’nin So¤uk Savafl döneminde Sovyet Blo-ku’nu içeriden çökertmek için propaganda amac›yla kulland›-¤› iki radyo Radio Liberty (Özgürlük Radyosu) ve Radio FreeEurope (Hür Avrupa Radyosu) y›llarca kapitalizmin/liberaliz-min savunuculu¤unu yapm›fl, ancak örne¤in Sovyet SosyalistCumhuriyetleri Birli¤i’nin (SSCB) çöküflünü öngörememifltir.

Ancak radyoculuk denilince ben, Bat› Avrupa’da 1970’ler bo-yunca yefleren “özgür radyo” deneyimlerine önem veriyorum.Dikkat edin, ticari radyolardan, yani devlet denetiminde olma-sa da esas olarak para kazanmak için yay›n yapan özel radyo-lardan söz etmiyorum; cemaat radyolar›ndan, özel yay›n rad-yolar›ndan, yerel radyolardan, ne bileyim Anarfli Radyosu,Çevreci Radyo gibi radyolardan söz ediyorum. Bunlar›n en

Rag›p Duran

122 –

eskisi, 1960’larda Manfl Denizi’nde ve Kuzey Denizi’ndeuluslararas› sularda seyreden bir gemiden yay›n yapan RadioCaroline idi. Radyo Caroline, korsan ve genç bir radyo olarakAmerikan pop ve rock müzik yay›n› yap›yordu. Ayr›ca örne-¤in 1980’lerde Londra’da K›br›sl›türkler ve K›br›sl›rumlar bir-likte ya da ayr› ayr›, bir minibüse yerlefltirdikleri vericidenkorsan yay›n yaparlard›. Polis bir türlü yakalayamazd›. Sonramecburen hepsini yasallaflt›rd›lar. ‹talya’da bir aralar mantargibi “mahalle radyolar›” türemiflti. Çok s›cak radyolard› bun-lar; “Sütçü Antonio borçlular listesini aç›kl›yor”, “Gina teyzeyeni örgü modelini tan›t›yor” türünden mahallelileri, sorunla-r›n› anlatan ve g›rg›ra alan radyolard› bunlar. Bir de Fransa’daC14 yani Carbone 14 diye bir korsan radyo vard›. Biliyorsu-nuz C14, arkeolojide kaz›da bulunan eserin yafl›n› ölçmek içinkullan›lan yöntemin ad›. Bu radyo da, tarihte ilk kez bir TIR’›niçinden naklen yay›n yapt›. Yay›n›n konusu cinsel iliflki idi.Bir kad›nla bir erkek stüdyo TIR’›n içinde cinsel faaliyette bu-lunurken, yan› bafllar›ndaki bir seksolog da olay› naklen anlat-t› ve yorumlad›. Radyonun nelere kadir oldu¤unu gösteren il-ginç bir örnek olsa gerek. Sadece bilginiz olsun diye anlatt›m.Yani bu son örnek sizin yay›n programlar›n›za bir “tavsiye”niteli¤inde de¤ildi...

Rag›p Duran

123

124 –

TÜRK‹YE’DE RADYO HABERC‹L‹⁄‹N‹N GEL‹fi‹M‹‹pek ÇALIfiLAR*

“fiimdi ajans haberlerini dinleyeceksiniz”

Anneniz ya da baban›z “haberleri mi dinleyelim” diyor, yoksa“ajans›” m›? Yafl› 40’›n üstünde olanlar›n kulaklar› saat 13:00ve 19:00’da dikilir. Y›llar›n verdi¤i al›flkanl›kla haber dinle-mek için harekete geçerler. “Ajans saati geldi” derler ço¤u kez.

1965’e kadar radyolar›m›zdan dinledi¤imiz haberin ad› ajans-t›r çünkü. O günün devlet radyolar› olan Ankara Radyosu ve‹stanbul Radyosu, Anadolu Ajans›’n›n haberlerini yay›mlard›.Haberleri sunarken de “flimdi ajans haberleri” derlerdi. Zatenradyo yay›n› bütün güne yay›lmayan s›n›rl› bir yay›nd›. Ama7:30, 13:00 ve 19:00 haberleri/ajanslar›, radyo yay›n›na ulafla-bilen herkesi buluflturan kutsal saatlerdi. Koflullar ilkeldi. Ha-berler zor ve geç elde edilirdi. Anadolu Ajans›, Kurtulufl Sava-s› s›ras›nda kurulmufl bir devlet kurumuydu. Haber hizmetinio günlerde tekelinde tutuyordu.

125

* Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Dergi Yay›n Yönetmeni, eski TRTRadyo habercisi.

Radyoda çocuklu¤undan beri çal›flm›fl bir spiker Ülkü Giray,Ankara Radyosunda haberi nas›l okuduklar›n› bir gün banaflöyle anlatm›flt›;

“Dört ana haber bülteni vard›. Okumaya bafllamadan öncememleket saat ayar›n› verip, masam›z›n arkas›nda duran gon-ga vururduk. Saniyeleri, saliseleri sayar, sonra “dikkat saat....” derdik. Bunun için de aram›zda prova yapard›k.’’

Ve makasla haz›rlanan haberler...

Ülkü Giray anlatmaya devam ediyor...

“Anadolu ajans›ndan gelen haberleri makasla keser birbirineyap›flt›r›p bir bülten haz›rlard›k. (O s›ralar selobant/yap›flt›r-ma bantlar›n›n olmad›¤›n› da biz hat›rlatal›m) Ankara Radyo-su’nda bizim haber okudu¤umuz stüdyo ile teleksin bulundu-¤u kat aras›nda üç merdiven vard›. Kemal Deniz -spor spike-ri olarak tan›rs›n›z onu- yeni gelen teleksleri yay›n s›ras›ndabize getirip götürmekle görevliydi. fiayet telekste bir ar›zaolur, ka¤›t s›k›fl›rsa, yay›n› keserdik. Sonra da teknik ar›za ne-deniyle özür dileyip okumaya devam ederdik... Bizim haber-lerimiz bitince Kemal Deniz de spor haberlerini okumak içinmikrofonun bafl›na geçerdi. Uzun y›llar boyunca teleks ilestüdyoyu ayn› kata tafl›may› baflaramam›flt›k.’’

Yani, Türkiye’nin en büyük ve tek yay›n merkezi olan TRTKurumu radyolar›n›n haber haz›rlamak için ihtiyac› olan fley-ler makas, teleks ve ajanst›.

‹pek Çal›fllar

126 –

K›sa bir tarihçe...

Türkiye’de ilk radyo yay›n› 6 May›s 1927’te ‹stanbul’da bafl-lam›flt›. Bir iki y›l içinde de Ankara Radyosu yay›n›na bafllad›.O günün koflullar› için 5 kw’l›k vericiler kurulmufltu. Avru-pa’n›n en güçlü istasyonlar›n›n da gücü bu kadard›. Türk TelsizTelefon A. fi. radyonun sahibiydi. Ama sahip, asl›nda devletti.

Anadolu Ajans› ad›na bir kifli, ‹fl Bankas› Genel Müdürü, birmilletvekili, bir mühendis Sedat Nuri ‹leri ve bir milletvekiligazeteci Falih R›fk› Atay izin belgesini imzalam›fllard›. Gelirinbir k›sm› dinleyiciden sa¤lan›yordu. Radyo al›c›s› kullananlarflirkete y›lda 10 lira ödüyorlard›. ‹lk y›llarda ‹stanbul 4.5 saat,Ankara 3 saat yay›n yap›yordu. Yay›n da ‹stiklal Marfl› ile aç›-l›yordu.

Devletin resmen yay›na el koydu¤u y›l ise 1937 idi. Naf›a Ve-kaleti (Ulaflt›rma Bakanl›¤›)PTT arac›l›¤›yla radyo yay›n›n› yü-rütmekle görevlendirilmiflti. 1945’de bültenlerin aktar›lmas› gö-revini Bas›n Yay›n Genel Müdürlü¤ü Haber Servisi üstlendi.

‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda ‹ngiliz Kültür Heyeti ve Ameri-kan Enformasyon Bürosu, Türk bas›n›na ve radyosuna habervermeye bafllad›. 1949’dan itibaren ‹stanbul ve Ankara radyo-sunun haberleri ortak yay›na bafllad›. Haber saatinde ‹stanbulRadyosu, Ankara Radyosu’na ba¤lan›yordu. Zaman içindeAnadolu Ajans› haberlerine ek kaynaklar yarat›ld›. 1946-1960aras›nda yabanc› radyolar dinlenip, al›nan bilgiler de radyodanokunmaya baflland›.

TRT, 1961 anayasas›n›n getirdi¤i özerklik ilkesi do¤rultusun-

‹pek Çal›fllar

127

da ç›kart›lan yasa ile birlikte 1964’te hayata geçti. Bu tarihegelindi¤inde ancak ülkenin yüzde 46’s› radyo yay›nlar›ndanyararlanabiliyordu. Ülke çap›nda yay›na, ad›m ad›m geçildi.

Nüfusunun yar›s›n›n radyo dinlemedi¤i bir ülkede radyo, birbaflka haber görevi daha üstlenmiflti.

Anadolu Ajans› yazd›rma servisi

Bu servis yerel gazeteler içindi. Kelime kelime, dura dura ha-berleri okurlar; yerel gazete muhabirleri de kendilerine dikteedilen bu haberleri ka¤›da yazar, ard›ndan ertesi gün ç›kacakgazetelerine koyarlard›. Kimi kelimeleri kodlarlard›. Anadolubas›n› kaynak olarak bu haberleri kullan›rd›.

Radyonun bafllang›çta kendine ait muhabirleri yoktu. Bas›nYay›n Genel Müdürü Altemur K›l›ç Anadolu muhabirleriniAnadolu Ajans› (A.A) çat›s› alt›nda örgütlemiflti. Onlar, geç-tikleri yöresel haber karfl›l›¤›nda para al›rlard›.

TRT’de bir radyoculuk deneyimi

TRT 1961 Anayasas› ile özerk k›l›nm›flt›. Yasas›n›n ç›k›p uygu-lanmas› 1964’ü buldu. 1965’de TRT kurumuna ilk kez muhabir,programc›, spiker al›nmas› için s›nav aç›ld›. Al›nanlar kursagönderildi ve nitelikli bir kadro elde edildi. Adalet A¤ao¤lu,Sevgi Soysal gibi, hiç akl›n›za gelmeyecek isimler TRT’de ça-l›flmaya, sorumluluk almaya bafllad›lar. Örne¤in Abdi ‹pekçi 60dakikal›k bir aç›k oturum program› haz›rl›yordu.

‹pek Çal›fllar

128 –

Haber art›k iki ayr› kaynaktan do¤rulanarak aktar›lmaya bafl-lanm›flt›. Telefonla bildirilen bir haber asla yay›na verilmez,tam tersine do¤rulatmak için h›zl› bir çal›flmaya giriflilirdi.TRT’nin art›k hem kendi muhabirleri vard›, hem de abone ol-du¤u çeflitli yabanc› ajanslar. Kald› ki uzman kiflileri konufltu-rarak yeni kaynaklar yaratmak ifllevselleflmiflti.

Ben 1969’da aç›lan s›navla muhabir olarak girdim TRT’ye,öyküleyeyim ki, o dönemlerde habercilik nas›l yap›yorduk gö-zünüzde canlans›n. Uzun bir kurs döneminin ard›ndan her ser-viste bir ay çal›flt›r›ld›ktan sonra dil bildi¤im için D›fl Haber-lerde görevlendirildim. Örgütlenme flemas› bugünün gazetele-rini and›r›yordu: Yurt Haberleri, D›fl Haberler, Merkez Haber-ler, Televizyon Haberleri, Redaksiyon, Tashih.

Haberi daktilo ile yaz›yorduk. Bir kiflinin denetiminden geçi-yor, ard›ndan redaksiyon servisine gidiyor, yeniden okunuyorve tashihe gönderiliyordu. Redaksiyon servisinin flefi o y›llar-da Ahmet Oktay’d›.

Haber ka¤›tlar›m›z›n yan›nda dakikalar› gösteren sat›rbafl› çiz-gileri vard›. Muhabir taraf›ndan yaz›lan haber bu haber birdaktilo taraf›ndan mumlu ka¤›da geçiriliyor, tashihi yap›l›yorve makinede 10-15 kopya teksir edilip spikere ve haber mü-dürlerine teslim ediliyordu. Spikerin ald›¤› haberde, yazan›nve okuyanlar›n inisiyalleri bulunurdu. Bütün haberler beflerkopya yap›l›r, bülteni haz›rlayan müdür taraf›ndan önem s›ra-s›na göre s›raya konurdu. Yani ilk mi okunacak, ‹kinci mi gi-bisinden. Ayr›ca bir de özet ç›kart›l›rd›.

90 saniyelik bir haber, ancak çok büyük olaylarda yaz›l›rd›.

‹pek Çal›fllar

129

Bunun d›fl›nda 30 ve 45 saniye içinde haberi aktarmak için çokk›sa cümlelerle derdimizi anlatmaya çal›fl›rd›k. Yani genifl ara-l›kla bir sayfan›n yar›s› ya da üçte biri... Mutlaka kaynak be-lirtmemiz istenirdi. Haberin içinde ne, nerede, nas›l, kim, nezaman sorular›n›n yan›tlar› bulunurdu. Kimi zaman haber bi-raz daha uzun tutulur, içine kaynaktan ald›¤›m›z ses eklenirdi.Böyle oldu¤unda ka¤›da “ses” diye not düflülürdü.

Bir süre sonra telefon ba¤lant›lar› ile haber alma usulü günde-me gelmiflti. Böyle oldu¤unda bültenin ak›fl plan› ç›kart›l›rd›.Bu arada Televizyon yay›nc›l›¤› bafllay›p da TV haberleri ve-rilmeye baflland›¤›nda, radyo için haz›rlanan haberler, TV ser-visinde görüntüye göre de¤ifltirilip yeniden yaz›l›rd›.

TRT asl›nda radyo ve TV habercili¤inin fark›n› bafltan kavra-mam›flt›. Çünkü kuruluflundaki çekirdek kadronun tamam› ga-zeteciydi. Ancak her koflulda söz konusu dönemler, gazetecili-¤in sayg›nl›¤›n›n oldu¤u y›llard›. Tahsili olmayan alayl› gaze-teciler, mesleklerini daha iyi yapabilmek için teker teker An-kara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne ba¤l› olarak kurulan Ba-s›n Yay›n Yüksek Okulu’na kaydolup okumaya bafllad›lar.Ço¤u da mezun oldu.

Vietnam haberlerini nas›l verdik

1970’ler dünyada kurtulufl savafllar›n›n yo¤un yafland›¤› y›llar-d›. Vietnam Savafl› müthifl ilgiyle izleniyordu. ABD’nin ad›mad›m nas›l geri çekildi¤ini, Vietnam Kurtulufl Cephesi’nin cep-he cephe savafl› nas›l kazand›¤›n› saat bafl› yay›nl›yorduk. Vi-etnam savafl›n› iflgalci ABD’nin ajanslar›ndan al›yorduk. Eli-

‹pek Çal›fllar

130 –

mize ulaflan haberlerin hepsi ABD ve Bat› kaynakl›yd›. Bu du-rumun yaratt›¤› rahats›zl›k nedeniyle TRT dinleme servisininverdi¤i bütün Radyo haberlerini de¤erlendirirdik. BBC’nin ço-¤u kez daha güvenilir bir kaynak oldu¤unu keflfetmifltik.“BBC Dinleme Servisi” diyerek buradan dinlenmifl ve önümü-ze getirilmifl haberleri de kullanabiliyorduk.

Önce terminolojimizin yanl›fl oldu¤unu fark ettik. Örne¤in,Kuzey Vietnaml›lar› anlatmak için ABD kaynakl› ajanslar ta-raf›ndan kullan›lan Vietkong sözcü¤ünün, “Vietnaml› düfl-man” anlam›na geldi¤ini Arnavutluk radyosunun yay›nlar›n-dan ö¤renmifltik. Türkiye’de o dönemde sa¤c› bir iktidar vard›yönetimde: Milliyetçi Cephe... TRT Genel Müdürü ise ‹smailCem’di. O da biraz Vietnam arac›l›¤›yla muhalefet yapabile-ce¤ini düflünüyordu. Bu nedenle terminolojiyi de¤ifltirip dü-zeltme teklifimize olumlu yan›t verdi. Bunun üzerine y›llard›rVietkong dedi¤imiz kuvvetlere Vietnam Kurtulufl Cephesi de-meye bafllad›k. K›z›lca k›yamet koptu. ABD merkezli ajans›nhaberini kayna¤›yla aktar›rken, Vietnam’›nkini de mutlaka ak-tarmaya dikkat ediyorduk. Y›l 1975 idi. Müthifl bir mutluluklaVietnam’› kurtard›k. ‹smail Cem’in görevden al›nma gerekçe-sinde Vietnam haberleri ve de¤ifltirilen terminoloji de vard›.

Radyo habercili¤i

Küçük ipuçlar›

Radyonun haber dili çok sade olmal›d›r: Transistörlü rad-yolar›n ç›kt›¤› 1965’de Time Dergisi konuyu kapa¤a çekerkenTürkiye’den bir foto¤raf kullanm›flt›. Foto¤rafta öküzün kula-

‹pek Çal›fllar

131

¤›na as›lm›fl bir transistörlü radyo göze çarp›yordu. Yani ayn›anda, okumas› yazmas› olmayan bir köylü de, bir iflveren de, birprofesör de sizi dinleyebilir. Tuhaf bir biçimde genifl bir yelpa-zeye yay›lm›fl bir izleyici kitlesi yani. O halde yap›lmas› gere-ken, öküzün kula¤›na radyo asan çiftçiyi k›zd›rmamak... En iyi-si siz yerelinizde, Aç›k Radyo gibi üniversite mezunlar›na ses-lenmedi¤inize göre, sokaktaki insan› esas al›n. Nefes kesmeyenk›sa cümleler, herkesin anlayaca¤› yayg›n sözcükler kullan›n.

Radyo habercili¤i h›zl›d›r: Radyo habercili¤i büyük sürat is-tedi¤i için her fleyi süratle kontrol etmek gerekiyor. Bu konu-da önce mant›¤›m›z› kullanmam›z gerek: Örne¤in, ilk gelenhaberler çok abart›l› olabilir. Bir otobüs kazas›nda binlerce ki-flinin ölemeyece¤ini, toplulu¤a aç›lan atefl s›ras›nda da yüzler-ce kiflinin ölmeyece¤ini akl›m›zda tutmam›z gerekir.

Radyo habercili¤i (asl›nda di¤er haberciliklerde oldu¤u gi-bi) hata kald›rmaz: Bir yandan haberinizi h›zl› yapmak zo-rundayken, di¤er yandan hatadan nas›l kaç›nabilirsiniz? Bir ta-k›m ufak önlemlerle.... Diyelim elimizin alt›nda bir harita ol-mas›, yer adlar›yla ilgili yapaca¤›n›z büyük hatalar› önler. Bafl-ka ne yapabilirsiniz, örne¤in “milyarlarca dolar” gibi mant›k-s›z para birimleri kullanmamaya dikkat etmeliyiz.

Haberinizi yazarken

• Radyo gazetecili¤i hikaye anlatmak gibidir. Haberi ya-flatmaya çal›fl›n. Al›nt›dan uzak durun. Önünüzde t›rnakaç›p kapataca¤›n›z bir ka¤›t de¤il mikrofon oldu¤unuunutmay›n.

‹pek Çal›fllar

132 –

• Al›nt› yerine neden ses kullanm›yorsunuz? Ses haberyerinden aktard›¤›n›z efektler de olabilir, yang›n sesi,su sesi, trafik sesi, do¤rudan olayla ilgili birisinin anla-t›s› gibi. Televizyonda görüntü ne ise radyoda ses odur.

• Haberin do¤ru okunmas› için, noktalama iflaretlerinido¤ru koyun.

• Haberin ilk cümlesi bir özet de¤il, haberin kendi yal›nhali ya da en can al›c› noktas› olmal›d›r.

• Haberi yazarken yüksek sesle söyleyerek kaleme al›n. • “Bugün”, “dün” gibi sözcüklerle bafllamay›n. Bu sözcük-

leri ilk ya da ikinci cümlenin içine yedirin. (“Bu sabah Is-parta’da bir trafik kazas› oldu” de¤il “Isparta’da bu sabahbir trafik kazas› oldu” biçiminde yazmal›s›n›z.)

• Haber s›fat kald›rmaz. S›fatlardan uzak durmaya çal›-fl›n. “Minik Ayfle yang›nda cay›r cay›r yand›” yerine “6yafl›ndaki Ayfle, yang›nda ölümcül flekilde yand›” de-melisiniz.

• Haberinizde geçen isimleri tekrar etmekten kaç›nmay›nki, radyosunu sonradan açanlar haberi yakalayabilsin-ler.

• Negatif anlat›mdan kaç›n›n. Örne¤in; haberinizin ilkcümlesinde, “... uçak kazas›nda 64 kifli öldü” yerine,uçak kazalar›nda kurtulma ihtimalinin de çok az oldu-¤unu göz önünde tutarak, “... uçak kazas› oldu. 3 kifliyaral› olarak kurtuldu” diyebilir, ölenlerin say›s›n› dahasonra verebilirsiniz. Böyle bir durumda -ne kadar olabi-lirse art›k- bir parça teselli olunabilecek bir fleyi öne ç›-karm›fl olursunuz.

• Dinleyicinin söylenen fleyi bir kerede anlamak zorundaoldu¤unu ak›ldan ç›kartmay›n. Bu yüzden haberinizi k›-sa tutun. En uzun haber ço¤u kez 45-60 saniye kadard›r.

‹pek Çal›fllar

133

Fiil zamanlar›n›n kullan›m›

1968’e kadar haberler Türkiye’de miflli geçmifl ile yaz›l›rd›.Önce TRT bu dili de¤ifltirdi, sonra da gazeteler. Oldukça daisabetli oldu. Herhalde art›k yerel radyolar içinde de “mifltir”ile haber yapan yok. “Mifltir” son derece kesinlik içeren aske-ri bir dil. O zaman “di”li geçmifl, hem vakitten tasarruf olur,hem de kulaktan...

Aktarmalarda sözcük seçimlerinedikkat gere¤i

Haberin birinci elden tan›¤› de¤ilsek, baz› aktarma ifadelerican kurtar›r. Yani, haberi yaparken, bir aktar›c› oldu¤umuzuhep hat›rlayal›m. Dolay›s›yla, aktard›¤›m›z olaya tan›k de¤il-sek, dolayl› ifadeleri seçelim: “‹ddia etti”, “öne sürdü”, “belirt-ti”, “aç›klad›”, “vurgulad›” gibi sözcükleri dikkatle ve yerindekullanal›m. Örne¤in acaba radyomuzda afla¤›daki örnek cüm-lelerden hangisini kullanmal›y›z?:

• “Bakan, ölüm orucu s›ras›nda 4 kiflinin kendini yakt›-¤›n› belirtti”.

• “Bakan, ölüm orucu s›ras›nda 4 kiflinin kendini yakt›-¤›n› iddia etti”.

• “Bakana göre, ölüm orucu s›ras›nda kendini yakan ki-flilerin say›s› dörde yükseldi”.

Ya da daha vahimi;

• “Ölüm oruçlar› s›ras›nda dört kifli kendini yakt›”.

‹pek Çal›fllar

134 –

Bu ifadeler aras›nda, ölüm oruçlar›yla ilgili olarak Türkiyeyayg›n medyas› en çok, sonuncu ifadeyi kulland›. Oysa, art›kgeriye bakt›¤›m›zda bu “bilginin” yalan oldu¤unu biliyoruz.Birinci cümleyi kullanm›fl olsayd›k, yine tam gerçe¤i söyleme-mifl olacakt›k.

Çünkü “belirtti” fiili bizim bu görüfle kat›ld›¤›m›z› ifade eder.O halde, en do¤ru kullan›m üçüncü kullan›m. Çünkü bu cüm-lede ölüm oruçlar›nda yanan kiflilerin kendilerini yakt›klar›naflüphe ile yaklafl›yoruz. Bakana kat›lm›yoruz. Olay gerçektenböyle ise de bir sorun yok, resmi aç›klamay› kucaklam›yoruz.

Ne yaz›k ki, ölüm oruçlar› s›ras›nda gazeteci arkadafllar›m›z,canl› yay›nda “imiflçesine” cezaevinde olan› biteni aktard›lar.Asl›nda onlar olay yerinde de¤illerdi. Ayr›ca, cezaevleri zatencanl› yay›n yapmaya uygun yerler de¤ildir. Kulland›klar› bil-gi, kendilerine cep telefonu ile aktar›lan dezenformasyondu(yanl›fl bilgilendirmeydi).

Baflka bir örnek:

• “Yeflil Bar›fl örgütü tankerden yay›lan petrolün ... de-nizde kirlilik yarataca¤›n› aç›klad›”.

Aç›klad› fiili de bir kat›l›m içeriyor. Ancak bu, mant›kl› olanherkesin hemfikir olabilece¤i bir konu. Burada “iddia etti”yikullanmak, ancak petrolde yüzmekten hofllananlar için makulolabilir.

‹pek Çal›fllar

135

Haber yaz›fl biçimine iliflkin öneriler

• Yanda bir boflluk b›rak›n. • Asla sayfan›n arkas›na yazmay›n.• 21 sat›rl›k ka¤›tlar haz›rlay›n.• Bir sat›r 60 vurufl ise bir sayfa 2 dakika ediyor. Unut-

may›n süreniz hep s›n›rl›d›r. • Her saat bafl› 10 dakika haber yay›n› için bulunmufl en

iyi yöntemdir...

Haberi okurken…

• Haber üzerinde önceden çal›fl›n. Örne¤in, okumay›bilmedi¤iniz kelimeyi ö¤renin. Anlam›n› bilmedi¤i-niz kelime varsa ya ö¤renin ya da de¤ifltirin.

• Yaz›lm›fl haberi okurken paragraflar› iflaretleyin. Met-nin üzerine kendinize göre vurgular› gösteren iflaretle-ri yapabilirsiniz.

• K›saltmalara yüz vermeyin. BM de¤il, Birleflmifl Mil-letler olarak yazmal›s›n›z her zaman. Ayn› flekilde,ABD de¤il, Amerika Birleflik Devletleri olmal›. Ya-zarken kulland›¤›m›z kimi k›saltmalar mikrofona uy-gun düflmez.

• Numaralar› yuvarlamak do¤ru olur. Yan›nda iki üçhane olan rakamlar› yuvarlayarak okuyabilirsiniz.

• Nutuk atar gibi okumay›n.• Tek kifliye hitap ediyor gibi konuflun. Evinde radyo

dinleyen insanlar genellikle tek bafllar›na sizi dinli-yorlard›r.

‹pek Çal›fllar

136 –

Sonuç olarak, yukar›da s›ralad›klar›m›z bugüne kadar radyoyaemek vermifl insanlar›n deneyimlerinden derlenmifl bir özet.Sizin deneyiminizin de çok önemli oldu¤unu unutmay›n. Ken-di üslubunuzu gelifltirin. Haber çok gereklidir. Haber verme-yen radyolar olabilir. Dünyada her alan›n bir radyosu yarat›la-bilir… Ancak, unutmay›n bu radyolar haber vermedikleri sü-rece, konuflan kutular olmaktan çok öteye gidemezler.

‹pek Çal›fllar

137

138 –

TÜRK‹YE’DE RADYO VE TELEV‹ZYON YAYINCILI⁄I S‹YASASI Beybin KEJANLIO⁄LU*

Siyasa kavram› ve Türkiye’de yay›nc›l›k siyasas› için bir önsöz

Siyasa (policy) en genel anlam›yla, hükümetlerin, bilinçli yada de¤il, yapt›klar› ya da yap(a)mad›klar› fleyler, “bir eylem veeylemsizlik ak›fl›” (Heclo,1972) anlam›na gelmektedir. Ayn›flekilde, yay›nc›l›k siyasas›n›n yay›nc›l›k alan›yla, ba¤lant›l›di¤er alanlarda (iktisat, telekomünikasyon, kültür, e¤itim vb.)hükümetlerin eylemleriyle, eylemlili¤iyle (ve eylemsizli¤iy-le) ilgili oldu¤unu söyleyebiliriz. Bu arada yap›lanlar ve ya-p›l(a)mayanlar, hükümetlerin içinde davrand›klar› tarihsel, ik-tisadi, teknik, siyasal ve kültürel koflullar/iliflkiler ile ba¤›ml›düflünülmelidir. Ayr›ca, siyasa oluflturma ya da olufltur(a)ma-ma ve uygulama ya da uygula(ya)maman›n her aflamas›nda so-run, iktidar sorunudur. Baflka ifadeyle, belli bir siyasan›n ni-çin/nas›l oluflturuldu¤u ve uyguland›¤›, kimlerin/nelerin ç›ka-r›na ya da pahas›na iflledi¤i iktidar›n iflleyifli ve tercihleriyle il-gili sorunlard›r.

139

* Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, Radyo, Televizyon ve SinemaBölümü ‹letiflim Bilimleri Anabilim Dal› ö¤retim üyesi

Bu çerçevede, Türkiye’de yay›nc›l›k siyasas›n›n tarihsel birde¤erlendirmesi, Türkiye’de devlet gelene¤i, “Bat›l›laflma”çabas› ve süreci, dünyada ve Türkiye’de de¤iflen siyasal veideolojik iklim, kapitalizmin s›n›rtan›mazl›¤› gibi etkenlerindevreye girdi¤i bir ba¤lamda anlaml› olabilecektir. Afla¤›da,Türkiye’de yay›nc›l›¤›n örgütlenmesindeki tarihsel dönümnoktalar› esas al›narak çeflitli dönemler ayr›flt›r›lmakta, bu dö-nemlerdeki radyo televizyon alan›ndaki geliflmeler ile yasaldüzenlemeleri öne ç›karmakla birlikte; ilgili iktisadi, teknik,siyasal ve kültürel koflullara da de¤inilmektedir.

Tecimsel radyo - TTTAfi (1927-1936) dönemi:Radyoculu¤un ilkleri

Türkiye için Birinci Dünya Savafl›’n›n bitifli, asl›nda, TürkiyeCumhuriyeti’nin kurulufl y›l› olan 1923’tür. Bürokratlardanoluflan Cumhuriyet Halk F›rkas›, Cumhuriyetin kuruluflundanitibaren 27 y›l boyunca iktidarda kalm›fl (Tunçay 1985: 1967);yeni bir ulus-devletin oluflumunun gereklerini yukar›dan belir-lemeye ve uygulamaya çal›flm›flt›r.

Türkiye’de 1923 ile 1929 aras›nda iktisat siyasalar›ndaki te-mel yaklafl›m, devlet deste¤iyle bir yerli ve ulusal burjuvazi“yetifltirilmesi”dir. Bunun en yayg›n yöntemi de, devlet tekel-lerinin imtiyazl› özel flah›s ve flirketler taraf›ndan iflletilmesi-dir. Zaten, siyasal ve idari kadrolar, bizzat, flirketlere ortak yada bunlarda hissedar olmufllard›r. Sermaye çevreleri ile siyasalve idari kadrolar›n bütünleflmesinin en önemli örne¤i, 1924’tekurulan, “özel statülü, resmi görünüfllü” Türkiye ‹fl Banka-s›’d›r (Örne¤in, ‹mar Vekilli¤i’nden istifa eden Celal Bayar bu

Beybin Kejanl›o¤lu

140 –

bankan›n genel müdürlü¤üne, Siirt mebusu Mahmut Bey deyönetim kurulu baflkanl›¤›na getirilmiflti). Ayr›ca, Türkiye’ninilk Cumhurbaflkan› Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‹zmir ‹ktisatKongresi’nin aç›fl nutkunda belirtti¤i gibi, yasalara ayk›r› ol-mamas› kofluluyla yabanc› sermayeye de olumlu yaklafl›lmak-tayd› (Boratav 1988: 28-31; Keyder 1989: 89).

Bu genel ba¤lamda, telsiz iletiflim altyap›s› PTT’nin ilgili tek-nik komisyonunun Ankara ve ‹stanbul’da birer telsiz telgraf is-tasyonu kurulmas›na iliflkin haz›rlad›¤› flartname çerçevesindeaç›lan ihaleyi kazanan Frans›z TSF (Telephonie Sans File) ta-raf›ndan infla edildi. Telsiz telgraf vericilerinin 1925’te yap›-m›na baflland› ve vericiler 1927’de hizmete sokuldu (Kocaba-flo¤lu 1980: 9-10).

Di¤er yandan devletin PTT eliyle Frans›z TSF flirketine yapt›r-d›¤› istasyonlar›n inflaat› bile bafllamadan, radyo yay›n› yapa-cak flirket konusunda giriflimlerde bulunulmufltur. 6 Ocak1926’daki Bakanlar Kurulu’ndan kurulufluna teflebbüs edilenTelsiz Telefon Türk Anonim fiirketi’nin (TTTAfi) “Nizamna-me-i Dahilisi”ni onaylayan bir kararname ç›km›flt›r. Buna gö-re, TTTAfi’›n kurucular›, ‹fl Bankas› ad›na genel müdür Mah-mut Celal (Bayar), Anadolu Ajans› (AA) ad›na Siirt milletve-kili Mahmut (Soydan) ve Gümüflhane milletvekili Cemal Hüs-nü (Taray) ile tüccar Sedat Nuri (‹leri)’dir. Merkezi Ankara’daolan flirketin sermayesinin yüzde 40’› ‹fl Bankas›’n›n, yüzde30’u A.A’n›n, yüzde 30’u Falih R›fk›, Cemal Hüsnü ve SedatNuri beylerindir (Kocabaflo¤lu 1985: 2738). TTTAfi’›n yay›nyapmas›na olanak veren “‹flletme Ruhsatnamesi”, 9 ay sonra 8Eylül 1926’da imzalanm›flt›r. Ankara’daki Anadolu Ajans› bi-nas›nda, ‹çiflleri Bakan› Cemil Bey (Uybad›n) ile ‹fl Bankas›

Beybin Kejanl›o¤lu

141

ad›na Mahmut Celal (Bayar), AA Yönetim Kurulu’ndan FalihR›fk› (Atay) ve Sedat Nuri (‹leri) aras›nda imzalanan 33 mad-delik “Türkiye Cumhuriyeti Havza-i Hükümeti Dahilinde Tel-siz Telefon Mürsile ve Ahize ‹stasyonlar› ‹flletme Ruhsatname-si”, hükümetin yay›n tekelini, 10 y›ll›¤›na TTTAfi’a devretmesözleflmesidir (Kocabaflo¤lu 1980: 12-13; Gülizar 1985: 2732).

Yay›n yapma imtiyaz›n› alan TTTAfi, PTT’den 5-7Kw gücün-de iki verici kiralam›fl ve bunlar› yay›n yapacak hale getirmekiçin donan›m eklemifltir. TTTAfi, ayr›ca, biri Ankara’da, di¤e-ri ‹stanbul’da olmak üzere iki radyo stüdyosu kurmufltur. Bustüdyolar, bir-iki odadan oluflan, oldukça s›n›rl› olanaklara sa-hip stüdyolard›. TTTAfi, yan-flirketleri arac›l›¤›yla radyo al›c›-s› pazarlama ve dergi yay›mlama ifllerine de girmifltir (Ergunve Kurttekin 1988: 6).

Deneysel nitelikte birkaç giriflimi saymamak kayd›yla, Türki-ye’de radyo yay›nlar› Mart 1927’de ‹stanbul’da bafllad›. Dü-zenli yay›na ise, ‹stanbul Radyosu’nda 6 May›s 1927’de geçil-di. Ankara’da da kesin tarihi bilinmemekle birlikte ayn› y›liçinde radyo yay›n›na baflland›. ‹lk yay›nlar günde 4-5 saatigeçmiyordu.

Bafllang›çta yaln›zca bir e¤lence arac›, daha sonra ise etkili bire¤itim arac› olarak de¤erlendirilen radyo, ilk on y›l içinde neteknik ve örgütlenme yönünden geliflebildi, ne de yönetim veprogram personeli oluflturabildi. Bu yüzden de, e¤lence ve e¤i-tim arac› de¤erlendirmesi, uygulamada karfl›l›¤›n› pek bulama-d›. Öncelikle, radyo vericileri güçsüz, radyo al›c›lar› da az sa-y›da ve pahal› oldu¤u için kitlesel bir yayg›nl›k kazanamad›:1936’da ülkede yaln›zca 10 bin kadar al›c› vard›. Programlar

Beybin Kejanl›o¤lu

142 –

aç›s›ndan da, söz yay›nlar› “konferans” niteli¤indeydi. Müzikise, “alaturka-alafranga” sorunu gibi ele al›n›yordu. Öyle ki,1934-36 aras›nda radyodan Türk müzi¤i icras› yasakland›(Kocabaflo¤lu 1985: 2733).

Yay›nc›l›kta devlet tekeli dönemi bafll›yor

Geçifl Dönemi - PTT (1937-1940)

1930’larda, Türkiye’de iktisat siyasas› korumac› ve devletçibir çizgiye çekilmiflti; siyasalar›n sonuçlar› bak›m›ndan, buy›llar ilk sanayileflme dönemi olarak an›lmaktad›r. 1930’a ge-lindi¤inde, devlet deste¤iyle yeni zenginler yaratmakta baflar›-l› olunmuflsa da, bu, “devletin yaratt›¤› imkanlara el koyan ara-c› faaliyetlerin ve özellikle ithalata dönük ticari kapitalizmingeliflmesinden öte bir anlam ifade etmemekte idi” (Boratav1988: 47). Bunun anlam›, kapitalist geliflmenin gere¤i olan sa-nayileflmenin gerçekleflmemesiydi. Sanayileflmede baflar›s›zl›-¤›n yan› s›ra, 1929 “para bunal›m›”, 1930’da Serbest F›rka de-neyiminin halktan büyük destek görmesi ve kapitalist dünyadayaflanan “büyük bunal›m”, korumac› tedbirlere ve 1932’densonra da kapitalist bir geliflme modelinin bir parças› olarakdevletçili¤e yönelmeyi getirmifltir (Boratav 1988: 45-50).

1930’larda devlet, radyoyla da daha fazla ilgilenmeye baflla-m›flt›r. CHP’nin 1931’deki büyük kongresi sonras›nda “devlet,resmi ideolojiyi halka yaymak ve benimsetmek görevini ver-di¤i Halkevlerini radyo al›c›lar›yla donatmay› amaçla[m›flt›r]”(Kocabaflo¤lu 1980: 113-114). Ayr›ca, 1933’de güçlü bir veri-ci istasyonu ile modern bir radyoevinin kurulmas› çal›flmalar›-

Beybin Kejanl›o¤lu

143

na bafllanmas›, radyonun “devletlefltirilmesi” yönünde birad›md›r. Bir baflka ad›m, 1934’de Matbuat Umum Müdürlü¤üTeflkilat›na ve Vazifelerine Dair Kanun’un yürürlü¤e girmesi-dir. Bu yasa, ‹çiflleri Bakanl›¤›’na ba¤l› olarak kurulmas› ön-görülen Matbuat Umum Müdürlü¤ü’nü, radyo yay›nlar›n› de-netlemek ve hatta düzenlemekle görevlendirmekteydi (Koca-baflo¤lu 1980: 114-115). Son olarak, her ne kadar bu dönemderadyo bir kültür kurumu olarak ayr›nt›l› biçimde ele al›nmasave etkin bir biçimde kullan›lmasa da, CHP’nin 1935’teki Dör-düncü Büyük Kurultay›’nda onaylanan programda, “Parti, rad-yoyu milletin kültür ve politika terbiyesi için en de¤erli vas›-talardan sayar,” denmektedir (Kocabaflo¤lu 1980: 116).

Radyo yay›nc›l›¤›nda özel giriflimin baflar›l› olamamas› vedevletin iktisadi ve toplumsal hayata giderek artan müdahale-si gibi etkenlerin yan› s›ra, Avrupa’da yay›nc›l›k alan›na dev-letin el atmas› ve faflist ‹talya ve Nazi Almanyas› ile SovyetlerBirli¤i’nde siyasal iktidarlar›n radyoyu etkin bir propagandaarac› olarak kullanmalar›, Türkiye’de radyonun devlet tekeli-ne al›nmas›n›n yolunu açm›flt›r (Kocabaflo¤lu 1985: 2733). Za-ten, 1934’de yürürlü¤e giren Matbuat Umum Müdürlü¤ü’neiliflkin yasa da, radyodan, yurt d›fl›na propaganda yapma arac›olarak yararlanmay› da öngörmüfltür.

1936’da 10 y›ll›k yay›n yapma süresi dolan TTTAfi, her y›l za-rar etmesine karfl›n, yay›n yapma hakk›n›n yenilenmesi tale-binde bulunmufl ve bu talep reddedilmifltir (Gülizar 1985:2739). 18 A¤ustos 1936 tarihli kararnameyle de, radyo devlet-lefltirilmifltir. Radyo, 1940’a dek PTT yönetiminde kalm›flt›r.Bu dört y›ll›k dönem, PTT içinde radyo için yeni bir birimoluflturulmamas› nedeniyle “geçifl dönemi”; iki geliflme yü-

Beybin Kejanl›o¤lu

144 –

zünden de “haz›rl›k dönemi” olarak an›lmaktad›r (Kocabaflo¤-lu 1980: 132). Bu iki geliflmeden birincisi, 1937’de yürürlü¤egiren “Telsiz Kanunu”dur. Bu yasayla, her türlü telsiz haber-leflmesi devlet tekeline al›nm›flt›r. ‹kinci geliflme ise, 1933’deMarconi Wireless Telegraph Company Limited’e yap›lan bafl-vuru ve bu flirketten gelen teklifle bafllayan güçlü bir verici veradyoevi kurma girifliminin sonuçlanmas›d›r. 120 Kw gücündeuzun dalga Ankara Radyosu 28 Ekim 1938’de hizmete girmifltir.

Bu dönemde genel program kal›b› oluflturulmas›nda, önceleri‹çiflleri ve Milli E¤itim bakanl›klar› söz sahibiydi; 1939’da ise,savafl y›llar›n›n etkisiyle devlet radyosunu daha etkin kullan-mak üzere Baflbakanl›¤a ba¤l› dört komisyon oluflturuldu.Radyo yay›nlar› Türkiye’nin yaln›zca baz› bölgelerine ulafl›r-ken, 1939’da 20 Kw gücünde bir k›sa dalga vericisiyle Balkan-lara ve Orta Do¤u’ya yönelik düzenli program yay›n›na geçildi.

“Devlet radyosu” ve BYTGM (1940-1964) dönemi:

“Partizan radyoculuk”

Radyo, 1940’da Baflbakanl›¤a ba¤l› Matbuat Umum Müdürlü-¤ü bünyesi içine al›nm›flt›r. (Matbuat Umum Müdürlü¤ü,1943’te Bas›n Yay›n Umum Müdürlü¤ü’ne, 1949’da Bas›nYay›n ve Turizm Genel Müdürlü¤ü’ne -BYTGM- dönüflecek-tir.) ‹kinci Dünya Savafl› boyunca, radyo örgütsel ve yönetselgeliflmeler göstermifl; radyoya devlet bütçesinden büyük fon-lar ayr›lm›fl; farkl› dinleyici gruplar›na yönelik -kad›nlar, ço-cuklar, gençler- çeflitli programlar yap›l›p yay›nlanmaya bafl-

Beybin Kejanl›o¤lu

145

lam›flt›r. Dahas›, savafl, haberlere ilgiyi art›rm›fl, radyo al›c› sa-y›s›nda önemli art›fllar gözlenmifltir. 1940’da 80 bin kadar rad-yo al›c›s› varken, bu say› 1946’da 180 bine yükselmifltir. Bü-tün bu geliflmelere karfl›n, radyo bürokratik mekanizman›n birparças› olarak ifllemifltir; hatta siyasal iktidar taraf›ndan “hü-kümetin/devletin a¤z›, milletin kula¤›” olarak nitelenmifltir(Kocabaflo¤lu 1985: 2735).

‹kinci Dünya Savafl› y›llar› iktisadi aç›dan bir kesintiyi simge-lese de, savafl sonras› dönemdeki eskisinden oldukça farkl› ge-liflmeler için bir “kuluçka dönemi” olarak da an›lmaktad›r (Bo-ratav 1988: 64-65). Savafl boyunca burjuvazinin güçlenmesive Bat› iktisadi sistemiyle yeni bütünleflme çabalar›n›n; savaflsonras›nda tüm dünyada Amerikan bask›s› hatta bask›n› veTürkiye’de çok partili siyasal hayata geçiflin, yay›nc›l›k ala-n›nda önemli etkileri olmufltur (Keyder 1989: 92-96; Boratav1988: 73; Tunçay 1985: 1976). 1946 ile 1960 y›llar› aras›ndaradyo, siyasal çekiflmenin bafll›ca odak noktalar›ndan biri hali-ne gelmifltir.

Türkiye’de 1946’da yap›lan ilk genel seçimle CumhuriyetHalk Partisi (CHP) dört y›l daha iktidarda kalm›flt›r. Türkiyeiçin bu y›llar›n önemi, ABD ile yak›n iliflkiler kurulmas›ndayatmaktad›r: Türkiye, Marshall Yard›m Plan›’na dahil edil-mifltir. Radyo personeli, halk› bu plan hakk›nda ayd›nlatmaklagörevlendirilmifltir; s›rf bu planla ilgili bir program bile yay›n-lanm›flt›r (Ergun ve Kurttekin 1988: 19). Ayr›ca, 1949’da, 150Kw gücünde orta dalga verici ile ‹stanbul Harbiye’deki Rad-yoevi hizmete girmifltir.

1949’da, genel seçimler için muhalefet partilerinin radyoyu

Beybin Kejanl›o¤lu

146 –

kullanabilmelerine iliflkin bir yasal de¤iflikli¤e gidilmifltir. Buolanak, 1950’deki Seçim Kanunu’yla geniflletilmifltir (Tafler1969: 84-85).

Türkiye’nin geliflmesine iliflkin Amerikan reçeteleri, burjuva-zinin bürokratik denetime karfl› tutumu, kültürel ve dinsel bas-k›ya karfl› tepkiler ve küçük esnaf ile köylülerin düflleri, döne-min bafll›ca muhalefet partisi Demokrat Parti’ye (DP) destekvermekte birleflmifltir. Böylece, 1950 genel seçimleri DP’ninezici üstünlü¤üyle sonuçlanm›flt›r. DP hükümetinin ilk icraat›,NATO’ya üye olma çabas›yla, Kore Savafl›’na askeri birliklergöndermesi olmufltur.

1950’de Ankara’da 150 Kw gücünde k›sa dalga bir verici ku-rulmufl ve bu vericinin ilk yay›nlar› Kore’ye ve ABD’ye yöne-lik olmufltur. 1951’de 1.5 Kw gücünde ‹zmir Radyosu da,Amerikan Haberler Merkezi’nin teknik yard›m› sonucu, ulusalradyo flebekesine kat›lm›flt›r. Ankara’daki Amerikan HaberlerMerkezi, 1954’den itibaren devlet radyosuna program arz›nada bafllam›flt›r (Kocabaflo¤lu 1985: 2734-2735).

DP bafll›ca iki konuda popülist bir söylem gelifltirmifltir: biri,iktisadi özgürlük ve piyasan›n önemi; di¤eri ise, CHP’nin kat›laikçili¤i karfl›s›nda ‹slami unsurlar›n öne ç›kar›lmas› (Keyder1989: 97). DP hükümetinin öne ç›kard›¤› bu iki konu, radyoyay›nc›l›¤›nda da do¤rudan yank› bulmufltur. 1951’de radyodareklam yay›n› bafllam›flt›r. Bu yay›nlar, bir dakikal›k spot rek-lam ve 5-15 dakikal›k sponsorlu programlar fleklinde olmufltur(‹nceo¤lu 1985). Yine bu dönemde dini programlar yay›nlan-maya bafllanm›fl; Kur’an ve mevlit yay›nlar› yap›lm›flt›r (Ko-cabaflo¤lu 1985: 2735).

Beybin Kejanl›o¤lu

147

1950’lerde Türkiye’de yay›nc›l›ktaki en önemli olgu, özellik-le muhalefet partilerinin seçimler için bile radyoyu kullanma-s›n›n yasakland›¤› 1954’den sonra artan ve 1957’den itibarenfliddetlenerek süren, radyonun “partizan” kullan›m›d›r. DP li-deri ve dönemin baflbakan› Adnan Menderes, daha 1952’deyapt›¤› bir Meclis konuflmas›nda DP’nin bu yönelimini aç›kçabeyan etmifltir (Aksoy 1960: 58-59). Bu çerçevede, Türkiyeyay›nc›l›k tarihinde 1950’ler “partizan radyo” dönemi olarakan›lmaktad›r.

Özellikle, 1957’de Bas›n Enformasyon ve Turizm Bakanl›-¤›’n›n kurulup, radyo yay›nlar› Bakanl›k bünyesine al›nd›ktansonra, DP’nin radyoyu propaganda arac› olarak kullanmas› da-ha da fliddetlenmifltir. Önce haber bültenlerinde, sonra “VatanCephesi”ne kat›lanlar›n listelerinin okundu¤u ayr› bir prog-ramda bu propaganda inan›lmaz boyutlara ulaflm›flt›r. DP’ninradyoyu böyle keyfi bir flekilde kullanmas›yla ilgili say›s›zanekdot mevcuttur (Gülizar 1985: 2742). DP’nin keskinleflenve gülünçleflen propagandas›, Türkiye’nin 1950’lerin sonun-daki koflullar›yla iliflkilidir: Enflasyonist siyasalar, köydenkente göç, Amerika’n›n planl› ekonomi talepleri, hem bürok-ratlar›n hem de endüstriyel burjuvazinin popülizme tepkileri,vb. (Keyder 1989: 110 ve 121). 27 May›s 1960’daki askerimüdahale bu koflullar alt›nda gerçekleflmifltir.

1960’a gelindi¤inde, ülkede bir milyondan fazla ruhsatl› radyoal›c›s› ve üç büyük ilde üç radyo istasyonu mevcuttu. Günlükyay›n süresi de 12-13 saati buluyordu. Ama program üretimi-nin niteli¤inde bir de¤iflim olmad›¤› ve siyasal iktidar›n do¤ru-dan müdahalesi söz konusu oldu¤u için, yay›nlar›n niteli¤i dedüflmüfltü.

Beybin Kejanl›o¤lu

148 –

Askeri yönetim döneminde ç›kar›lan 1961 Anayasas› gere¤in-ce haz›rlan›p kabul edilen ve yürürlü¤e giren 359 say›l› Türki-ye Radyo Televizyon Kurumu Kanunu çerçevesinde TRT’ninkurulmas›, ancak 1964’de gerçekleflebildi. Bu ara dönemderadyo, BYTGM bünyesinde kald›. ‹l radyolar›, bu y›llarda hiz-mete girdi. Özellikle ülke s›n›rlar›ndaki illerde kurulan 8 ilradyosu, Türkleri yabanc› radyolar›n zararl› yay›nlar›ndan ko-rumak amaçl›yd› (Kocabaflo¤lu 1985: 2735).

TRT’li y›llar

Özerk dönem ve televizyon yay›nlar›n›n bafllamas› (1964-1972)

1961 Anayasas›, haz›rlan›fl› itibariyle ve askeri bürokrasiyeyükledi¤i görevler aç›s›ndan olmasa da, getirdi¤i hak ve öz-gürlükler bak›m›ndan Türkiye’nin en demokratik anayasas›olarak kabul edilmektedir (Parla 1989). Bu Anayasan›n bizimkonumuz için önemi, radyo ve televizyonun örgütlenmesineiliflkin 121. Maddesi’nden kaynaklanmaktad›r. 121. maddeuyar›nca, radyo (ve sonra televizyon), art›k tarafs›z ve özerkbir kamu kuruluflu statüsünde yönetilecekti. Nitekim, yürürlü-¤e giren 359 say›l› yasayla, 1 May›s 1964’te Türkiye Radyo veTelevizyon Kurumu (TRT) kuruldu.

359 say›l› yasa, TRT’nin yönetimi aç›s›ndan Yönetim Kuru-lu’na öncelik veriyordu. Genel Müdürle birlikte 9 üyeden olu-flan Kurul üyelerinin ikisi Bakanlar Kurulu’nca atan›yor, dör-dü üniversiteler, konservatuarlar, tiyatro ve operac›larca seçi-liyor, ikisi Kurul taraf›ndan TRT personeli içinden seçiliyor-

Beybin Kejanl›o¤lu

149

du. Genel Müdür de, Yönetim Kurulu’nun Turizm ve Tan›tmaBakanl›¤›’na önerdi¤i aday›n Bakanlar Kurulu’nda görüflül-mesiyle atan›yordu. Böylece, yay›n kurumunun siyasal ikti-dardan ba¤›ms›z bir yönetime sahip olmas› amaçlan›yordu(Topuz, vd. 1990: 91-92).

1 May›s 1964 itibariyle, TRT 13 radyo vericisi devralm›flt›; iç-lerinde sadece Ankara ve ‹stanbul radyolar› yeterli stüdyo ola-naklar›na sahipti. Bu istasyonlardan yap›lan yay›nlar, ülke yü-zölçümünün sadece yüzde 37’sine, nüfusun da yüzde 42.6’s›-na eriflebiliyordu. Toplam verici gücü, 527 Kw idi. Verici gü-cü aç›s›ndan yetersizlik, al›c› say›s› yönünden de geçerliydi.1964’de, ruhsatl› radyo al›c›s› say›s› 2 milyonun biraz üstün-deydi (Kocabaflo¤lu 1985: 2736; Öngören 1985: 2748).

TRT’nin kurulup çal›flmaya bafllamas›ndan itibaren, teknik,idari ve program personeli niceliksel olarak büyük bir art›flgöstermifl; kurumun mali gücü artm›fl; teknik donan›m veprogram yap›m› aç›s›ndan önemli geliflmeler kaydedilmifl; ya-y›n saatleri ço¤alm›flt›r. 1964’te bir düzineyi geçmeyen yay›npersoneli, bir y›l içinde 259’a ulaflm›fl; toplam personel say›s›,1975’te bin 500’ün üzerine ç›km›flt›r. Toplam verici gücü, 10y›l içinde 4 bin 500 Kw’› geçmifltir. Toplam günlük yay›n sü-resi, 5 y›l içinde 128 saatten 226 saate yükselmifltir. Ruhsatl›al›c› say›s› da, 1973’te 4 milyonun üstüne ç›km›flt›r (Kocaba-flo¤lu 1985: 2736; Öngören 1985: 2748).

K›sacas›, TRT’nin devreye girmesiyle, Türkiye’de yay›nc›l›kalan›ndaki geliflmeler h›zlanm›flt›r. Gelgelelim, TRT’nin örgütiçi düzenlemelerinin yetersizli¤i; personel fliflkinli¤i; teknik,idari ve program personeli aras›nda eflgüdüm eksikli¤i; hiye-

Beybin Kejanl›o¤lu

150 –

rarflik yap›lanma gibi etkenler yay›nc›l›¤›n geliflimini olumsuzyönde etkilemifltir (Öngören 1985: 2748-2750). Ayr›ca, hiye-rarflik yap›lanman›n getirdi¤i merkeziyetçili¤in bir yans›mas›olarak “paket program” uygulamas›, programc›l›k e¤itimi gör-memifl elemanlar›n bölge radyolar›na yap›mc› olarak atanma-s›, ilkel yap›m koflullar› gibi etkenler, il ve bölge radyolar›n›ngeliflmesini engellemifltir (Tu¤rul, 1975). Radyolarla ilgili birbaflka nokta da, yay›n tekeli TRT’ye ait olmas›na karfl›n, TRTd›fl› radyolar›n varl›¤›d›r. 1971 y›l› bafl›nda say›lar› 70’i geçenokul, polis ve meteoroloji radyolar›n›n yan› s›ra, ABD ile im-zalanan Askeri Kolayl›klar Anlaflmas› uyar›nca çeflitli Ameri-kan radyolar› da mevcuttu (Kocabaflo¤lu 1985: 2736-2737).

Bu dönemdeki en önemli olay, televizyon yay›nlar›n›n baflla-mas›d›r. Gerçi, ilk televizyon yay›n›, 9 Temmuz 1952’de ‹s-tanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ) taraf›ndan yap›l›p 20 y›l bo-yunca ‹stanbullulara az çok TV izlettirilmiflti ama Türkiye ça-p›nda örgütlenecek olan TRT bünyesinde ilk TV yay›n›1968’de yap›ld›. ‹lginç olan nokta, 1962’den itibaren planl›ekonomiye geçen Türkiye’nin (Boratav 1988: 94), Birinci BeflY›ll›k Kalk›nma Plan›’nda TV kurulmas›n›n öngörülmemesi-ne, yani, dönemin hükümetlerinin bu konuyla ilgili bir siyasagelifltirmemelerine ve Devlet Planlama Teflkilat›’n›n (DPT)TV’nin pahal› bir yat›r›m oldu¤u ve radyonun gelifltirilmesineöncelik verilmesi yönündeki görüflüne karfl›n, TV yay›n›n›ngerçekleflmesidir. Asl›nda, ilginçlik, 1962’de Bas›n-Yay›n Ge-nel Müdürlü¤ü’ne “radyolardan ve TV haz›rl›k çal›flmalar›n-dan genel müdür seviyesinde sorumlu [bir] müflavir” atanma-s›nda, ama Kalk›nma Plan›’nda TV kurulmas›yla ilgili birmadde bulunmamas›nda yat›yordu. Planl› bir flekilde yürütül-medi¤i için de, TV yay›nlar› bir d›fl yard›m sonucu birçok ek-

Beybin Kejanl›o¤lu

151

sik ve gedikle bafllad› (Öngören 1982: 279-280).

Bas›n-Yay›n Genel Müdürlü¤ü müflavirinin gayretleriyle,1963’te D›fliflleri Bakanl›¤› ile Federal Almanya aras›nda ya-p›lan bir anlaflma sonucu, Türkiye’de bir TV E¤itim Merke-zi’nin kurulmas›, bir radyo istasyonu donan›m›n›n Türkiye’yeverilmesi ve Türkiye’den Almanya’ya gönderilecek elemanla-r›n radyo ve TV yap›mc›s› ve teknisyeni olarak yetifltirilmele-ri karara ba¤lanm›flt›. TRT, bu çerçevede 1965’den itibaren te-levizyon konusuna el att› ve 1966’da TV E¤itim Merkezi’ninkapal› devre ayg›tlar› Ankara’da kiralanan bodrum katlar›nayerlefltirildi. Sadece e¤itim ifllevine yarayacak teknik donan›-ma eklemelerle bir stüdyo haz›rlan›rken, yine Almanlar›n hibeetti¤i bir TV vericisi sayesinde yay›na geçme umudu do¤du.Teknisyenler ve programc›lar, Alman ve ‹ngiliz uzmanlar ta-raf›ndan yetifltiriliyorlard›. Sonunda, 31 Ocak 1968’de, Anka-ra’da ilk TV deneme yay›nlar›na baflland› (Öngören 1982:280-282). TV’nin ilk y›llar›nda Almanya, donan›m›n yan› s›-ra, program arz›nda da bulunuyordu (Çankaya 1990: 18-24).

1964-1971 döneminde, TRT, yasal olarak tan›nan özerkli¤inekarfl›n, uygulamada siyasal iktidar›n çeflitli biçimlerdeki bask›-lar›na maruz kalm›flt›r. Bunlar aras›nda, TRT’nin di¤er kurum-larla do¤rudan yaz›flma yapamamas›, hesap ifllemlerinin yasa-d›fl› yollarla incelenmesi, Maliye Bakanl›¤›’n›n radyo ruhsatgelirlerine el koymaya yeltenmesi, devlet bütçesinden ödenek-lerin verilmemesi ya da geç verilmesi, kadro atamalar›n›n ge-ciktirilmesi say›labilir (Topuz vd., 1990: 95-98).

1960’lar›n sonlar›nda, Uluslararas› Para Fonu’nun (IMF)Türkiye’nin d›fl ticaret siyasas› üzerindeki bask›lar›, artan ö¤-

Beybin Kejanl›o¤lu

152 –

renci protestolar›, hükümet krizi gibi etkenler sonucu 12 Mart1971 Muht›ras› geldi. Bu kez, 1960’da oldu¤u gibi Meclis da-¤›t›lmad›; “parti üstü hükümetler dönemi” (1971-1973) baflla-d› (Tunçay 1985: 1986).

TRT’nin ”özerkli¤i” gidiyor,“tarafs›zl›¤›” kal›yor (1972-1980)

1971 muht›ras›ndan k›sa bir süre sonra TRT genel müdürü gö-revinden ayr›ld› ve yerine TRT Kurulufl ve Görev Yönetmeli-¤i’ne ayk›r› olarak bir vekil atad›. Bunun nedeni, TRT Yöne-tim Kurulu’nda hükümetin istedi¤i genel müdür aday› için saltço¤unlu¤u sa¤layabilmekti. Hükümetin TRT’ye müdahalesi,daha sonra yasal zemine de tafl›nd›.

Önce, 20 Eylül 1971’de Anayasa’n›n 121. Maddesi de¤ifltiri-lerek, TRT’nin özerkli¤ine son verildi. TRT art›k (maddeden“özerk” sözcü¤ü kald›r›lm›flt›) sadece “tarafs›z” bir kamu tüzelkiflili¤iydi. Daha sonra 29 fiubat 1972’de 1568 say›l› yasa ileTRT yasas›nda de¤iflikliklere gidildi ve de¤ifliklik 8 Mart’tayürürlü¤e girdi. Yasaya bol bol “milli” s›fat› eklenmiflti: Millikültür, milli e¤itim, milli güvenlik, milli gelenekler gibi. Yö-netim Kurulu üye say›s› 11’e ç›kar›l›rken, Kurul’un bileflimin-de, üye seçiminde ve yetkilerinde de önemli de¤iflikliklere gi-dilmiflti. Örne¤in, hükümetin atad›¤› üye say›s› ikiden üçe ç›-kar›lm›fl; iki TRT personeli yerine bir bas›n temsilcisi getiril-mifl; tecimsel çevrelerin iki temsilcisine yer verilmiflti. Yöne-tim Kurulu üyelerinin üçünü do¤rudan Bakanlar Kurulu atar-ken, kalan›n› adaylar aras›ndan son aflamada TRT Seçim Ku-rulu sapt›yordu. TRT Seçim Kurulu da, Cumhurbaflkan›’n›nseçti¤i dört rektör ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekrete-

Beybin Kejanl›o¤lu

153

ri’nden olufluyordu. TRT Yönetim Kurulu’nun yetkileri k›s›l-m›fl ve a¤›rl›k Genel Müdür’e verilmiflti. Do¤rudan BakanlarKurulu’nun uygun gördü¤ü bir aday Genel Müdür olarak ata-n›yordu.

K›sacas›, art›k TRT üzerinde hükümetin do¤rudan kontrolüsöz konusuydu. Art›k siyasal iktidar el de¤ifltirdikçe genel mü-dürler de¤iflecek, genel müdürler de¤ifltikçe kadrolarla oyna-nacak, TRT sürekli olarak yay›nlar›nda muhalefet partilerineyer vermemekle suçlanacak, yay›n yasaklar› da de¤iflikliklereu¤rayarak sürecekti.

1971’de ‹TÜ ile TRT aras›ndaki iflbirli¤i sonucu bir protokolimzalanm›fl ve 30 A¤ustos günü ‹stanbul’da TRT’nin TV ya-y›n› bafllam›flt›r. Ayn› y›l›n Eylül ay›nda da ‹zmir televizyonudevreye girmifltir. Eskiflehir’e ve Bal›kesir’e de izleyen bir y›liçinde TV yay›nlar› ulaflt›r›labilmifltir (Yengin 1994: 70-71).1970’lerin ortas›nda radyo yay›nlar›nda, TRT I, TRT II, TRTIII yay›n ayr›m› gerçeklefltirilmifl, TRT I, 24 saatlik kesintisizyay›na geçmifltir (Aziz 1981: 118). 1980’e gelindi¤inde, ruh-satl› radyo al›c› say›s› 4 buçuk milyona ulaflm›fl ve neredeysebütün ülke çap›nda en az iki kanal dinlenebilir hale gelmifltir.Televizyon yay›nlar› ise, 1970’lerin ortas›nda, ülke yüzölçü-münün yüzde 28’ine, nüfusun ise yüzde 55’ine ulaflm›flt›r.1980’de, ülke nüfusunun yüzde 74’ü TV yay›nlar›n› izleyebil-mifltir (Çankaya 1990: 57; Yenigün 1994: 71).

1972’de TRT yasas›ndaki de¤iflikliklerden sadece bir hafta ön-ce, ani bir kararla televizyonda da reklam yay›nlar› bafllam›flt›r. 1980’de, art›k TRT, yüksek oranda reklam geliri elde etmek-teydi: Radyo-TV ruhsat gelirleri 1 milyar 400 milyon TL iken,

Beybin Kejanl›o¤lu

154 –

reklam gelirleri 12 milyard› (Kocabaflo¤lu 1985: 2737).

1970’ler, K›br›s sorunu, koalisyon hükümetleri ve siyasal is-tikrars›zl›k, artan fliddet olaylar› ve 1977’den itibaren de ikti-sadi kriz y›llar› oldu. 1980 Türkiye için çok önemli bir y›l ola-rak tarihe geçti. Önce 24 Ocak kararlar›, ard›ndan da 12 Eylülaskeri müdahalesi geldi. Art›k siyasal bask› alt›nda “alternati-fi yok” olan iktisadi liberalizm yeflerebilirdi.

“Tarafs›z” TRT: TRT’nin yenilikleri ve RTYK (1983-1994)1

Türkiye’de Eylül 1980 ile Kas›m 1983 aras›ndaki dönem, bas-k›c› bir askeri yönetim dönemi olarak, radyo ve televizyon ala-n›nda da, TRT’nin do¤rudan askeri rejimin kumandas› alt›nagirmesiyle nitelenmektedir. Bu dönemde konumuzla ilgili ikiönemli yasal düzenleme söz konusu olmufltur. ‹lki, 1982 Ana-yasas›’n›n 133. Maddesi’dir. Bu maddede, 1972’deki gibi,radyo ve televizyon istasyonlar›n›n ancak devlet eliyle kurula-bilece¤i ve idarelerinin de bir kamu tüzel kiflili¤i halinde dü-zenlenece¤i; esas olarak da, tarafs›zl›k ilkesinin gözetilece¤ibelirtilmektedir. ‹kinci yasal belge, bu maddeye dayan›larak‹htisas Komisyonu’nca haz›rlan›p 11 Kas›m 1983’te Milli Gü-venlik Konseyi’nde kabul edilen, Dan›flma Meclisi’ne bilegönderilmeyen ve 1 Ocak 1984’te yürürlü¤e giren 2954 say›l›Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’dur. 2954 say›l› kanu-nun en önemli özelliklerinden biri, TRT kanunu olmas›ndanziyade yay›n tekeli TRT’de olmas›na karfl›n Türkiye’deki bü-tün radyo ve televizyon yay›nlar›na iliflkin bir kanun olarak

Beybin Kejanl›o¤lu

155

1 1980-1994 dönemine iliflkin ayr›nt›l› bilgi için bkz. Kejanl›o¤lu 1998.

düflünülmesidir. Bunun en iyi göstergesi de, Radyo Televiz-yon Yüksek Kurulu’nun (RTYK) kurulmas›d›r.

RTYK, bütün yay›nlar›n gözetimi ve denetimi ile genel ilkele-ri saptamakla yükümlüydü. 12 üyeden oluflan bu Kurul’un dörtüyesi, biri Milli Güvenlik Kurulu’nun seçece¤i aday, di¤er üçüise do¤rudan olmak üzere Bakanlar Kurulu’nca atanmaktayd›.Sekiz üyeyi ise, Cumhurbaflkan›, üçünü do¤rudan, ikisiniYüksek Ö¤renim Kurulu’nun (YÖK) gösterece¤i dört adayaras›ndan, üçünü de Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Ku-rumu’nun (AKDTYK) gösterece¤i alt› aday aras›ndan atamak-tayd›. Kurul’un Baflkan› da 12 üye aras›ndan cumhurbaflkan›n-ca seçilmekteydi.

TRT Genel Müdürü ile TRT Yönetim Kurulu üyeli¤i için adaygöstermek de RTYK’ye aitti. Gösterilen adaylar aras›ndan se-çim yapmak Bakanlar Kurulu’na düflüyordu. K›sacas›, 1964’teetkili olan TRT Yönetim Kurulu ve 1972’de etkili olan TRTGenel Müdürü yerlerini RTYK’ye b›rakm›fl gibi görünmekte-dirler. Ancak 1960’larda örtük olarak, 1970’lerde ise aç›kçasüren, yay›nlar üzerindeki hükümet bask› ve denetimi1980’lerde de de¤iflmemiflti. Hatta, 2954 say›l› kanunda yeralan “hükümet uygulamalar›n›n tan›t›lmas›”na iliflkin 19. mad-denin uygulanma biçimi, yay›nlar›n iktidar partisinin propa-gandas›na dönüfltü¤ü tart›flmas›n› daha da alevlendirdi. 1983-1990 aras› TRT’yle ilgili olarak hükümet yanl›s› yay›nlar›n,kadrolaflman›n, genel müdürlerin, yay›n yasaklar›n›n tart›fl›ld›-¤› y›llar oldu.

Bu y›llarda, TRT birçok yenilikle de karfl›m›za ç›kt›. Çok de-¤il, bundan sadece 15 y›l önce, Türkiye’de TRT’ye ait üç rad-

Beybin Kejanl›o¤lu

156 –

yo kanal› ile bir siyah-beyaz televizyon kanal› vard›. Renklitelevizyon yay›n›n›n bafllama tarihi 1 Temmuz 1984’tür.Bir Türkçe müzik kanal› olarak TRT-FM bu dönemde radyoyay›n›na bafllad›. ‹kinci televizyon kanal› 6 Ekim 1986’da dev-reye girdi. TV 3 ve GAP- TV ise, 1 ve 2 Ekim 1989’da yay›-na geçtiler. Dördüncü TV kanal›, TRT-INT ve Telegün (tele-tekst) yay›nlar› ise, 1990’da bafllad› (Çapl› ve Dündar 1995:1376; Yengin 1994: 73-78). 1990’larda ise, Avrasya (1992) veTBMM-TV (1994) devreye sokuldu. Asl›nda, 1980’li y›llardaTRT’nin baflka yenilikleri de vard› ki, onlar gelece¤in özel ya-y›n kurumlar› için elveriflli ortam› sa¤lamaya bafllam›fllard›.Onlar, özel yap›m flirketleriydi. TRT 1985’den bafllayarakTRT d›fl›nda yap›lan yap›mlara yay›nlar›nda yer vermeye bafl-lad› (Alemdar ve Kaya 1993). Zaten reklam yay›nlar›na bolbol yer veren TRT için bu, yeni bir tür içeriden tecimsellefl-meydi. Ayr›ca, 1990 itibariyle sponsorlu programlara ayr›lansaatlerde art›fl vard› (Cumhuriyet. 02.01.1990).

1988’den sonra TRT’yi ve RTYK’yi u¤raflt›racak yeni gelifl-meler meydana gelmeye bafllad›. Bunlardan biri, Aral›k1988’de PTT’nin Ankara’da kablolu TV deneme yay›nlar›nabafllamas›yd›. Ortal›¤› bunun yay›n m›, iletim mi oldu¤u tart›fl-mas› sard›. Daha sonra 1989’da TRT vericilerinin personeliy-le birlikte PTT’ye devredilmesi meselesi gündeme geldi. Ar-d›ndan, belediyelerin uydu yay›nlar›n› aktarma sorunu ve Star-1’in yay›na bafllamas› söz konusu oldu. K›sacas›, yasal olarakTRT’ye ait olan yay›n tekeli, fiili duruma kurban gitmiflti; amabu ortam› oluflturan da bizzat hükümetti. Zaten 1980’lerin so-nunda neredeyse herkes özel radyo-televizyon ile demokrasiiliflkisi hakk›nda konuflur hale gelmiflti. Özellikle bas›n bu ala-na girme haz›rl›klar› içindeydi. Teknolojik geliflmeler sayesin-

Beybin Kejanl›o¤lu

157

de bütünleflen biliflim, telekomünikasyon ve yay›nc›l›k altyap›-s› ile dünyadaki bask›c› siyaset uygulamalar› ve neo-liberal ik-tisat siyasalar› bir dönüflümü zorluyordu. TRT’nin içten tecim-selleflmesi ve telekomünikasyon siyasas› ba¤lam›nda PTT’yetan›nan etkin rol, zaten gidilen yolun ucunu gösteriyordu. Bafl-ka bir deyiflle, tecimsel bir kuruluflun uydu arac›l›¤›yla Türki-ye’ye yönelik yay›na bafllamas›, PTT’nin olanaklar›n›n da buu¤urda seferber edilmesi, bir anda olmad›; en az iki-üç y›ld›rbunun ortam› haz›rlan›yordu.

TRT ve tecimsel radyo televizyon kurulufllar›

Yasaya ayk›r› dönem (1990-1993)

1990 bafl›nda Cumhurbaflkan› Turgut Özal, ABD gezisindeyapt›¤› bir aç›klamada, yurtd›fl›ndan Türkçe yay›n yap›lmas›n›engelleyen bir kural olmad›¤›n›, bir kanal kiralayan›n Türki-ye’ye yay›n yapabilece¤ini belirterek, tecimsel kurulufllar›nönünü açt›. Ayn› dönemde, Rumeli Holding’in sahibi Uzan ai-lesinin, ‹sviçre’de kurduklar› Magic Box (MBI) flirketi arac›l›-¤›yla Almanya’dan Türkiye’ye yay›n yapmak üzere Eutelsatuydusundan iki kanal kiralad›¤› ortaya ç›kt›. Böylece, “Türki-ye’nin ilk özel televizyonu” Star-1, 1 Mart 1990’da denemeyay›nlar›na bafllad›. 1990’n›n sonunda dönemin cumhurbaflka-n› Turgut Özal’›n o¤lu Ahmet Özal’›n da MBI’ya ortak oldu-¤u sonradan anlafl›ld› (Bir y›l sonra, bu ortakl›k kavgal› bir fle-kilde bozulacakt›).

Star-1, TRT personelinden yüksek ücretlerle transferler yapt›;ilgi çeken futbol maçlar›n›n ço¤unun yay›n hakk›n› sat›n ala-

Beybin Kejanl›o¤lu

158 –

rak TRT’yle adeta bir meydan savafl› bafllatt›; reklam pastas›n-dan almaya bafllad›¤› payla TRT’nin reklam gelirlerinde düflü-fle neden oldu; yay›nlar›n›n izlenebilmesi ve yayg›nlaflmas›için çanak anten firmalar›yla kampanya bafllatt›; PTT’den maçnaklen yay›nlar› için link hatlar› kiralad› (1 y›l içinde de,PTT’nin deste¤i olmadan kendi vericilerini kullanabilecekti);TRT’nin al›fl›lan yay›nc›l›k anlay›fl›n›n oldukça d›fl›nda renklive cesur bir anlay›flla yay›nlar›n› çekici k›ld›. Art›k, fiilen TRTyay›n tekeli y›k›lm›flt›; hatta, birçok belediye de kendi bölge-sinde Star-1 dahil, uydu yay›nlar›n› izletiyordu.

Gelgelelim, hem TRT’nin, hem de Star-1’in hükümetin lehinde-ki yay›nlar›, 1991 seçimleri öncesinde muhalefet partilerini ra-hats›z etmeye bafllad›. Sosyal Demokrat Halkç› Parti (SHP), se-çim kampanyas› boyunca Mega-10 isimli bir kanal› kulland›. Da-ha sonra, mali sorunlar nedeniyle bu kanal yay›n›n› sürdürmedi.

1992’den itibaren art arda tecimsel radyo ve televizyon kanal-lar› aç›lmaya bafllad›. Radyo yay›n› için gereken donan›m›n te-levizyon için gerekenle karfl›laflt›r›lamayacak kadar ucuz ol-mas› nedeniyle, çok k›sa bir sürede yüzlerce özel radyo kana-l› aç›ld›. Özel televizyonlarda, 1992’de bir süre, reklam pasta-s›n›n bölüflümünün getirdi¤i gelir kayb›, yar›flma programlar›ve 900’lü telefon hatlar›n›n kullan›lmas›yla giderilmeye çal›-fl›ld›. Daha sonra, gelen kabar›k telefon faturalar›, bu telefonhatlar›na ilgiyi azaltt›. TRT ise, hem ciddi bir mali krize giri-yordu, hem de personelinin bir k›sm›n› yeni kanallara kapt›r-m›flt› (Çapl› ve Dündar 1995). Özellikle 1993 ve 1994’te yay›-na geçen televizyon kanallar›n›n bir ço¤unun ard›nda büyükbas›n gruplar› vard›.

Beybin Kejanl›o¤lu

159

Bu arada, 1992’de, yeni hükümetin ilgili Devlet Bakan›’n›nçabalar›yla yasa haz›rl›klar› yap›ld›. Toplumun de¤iflik kesim-lerinin görüflleri al›nd›. Gelgelelim, bu çabalar›n hepsi, sonra-dan rafa kald›r›lacakt›.

1993’ünün ilk dört ay›nda, ‹çiflleri ve Ulaflt›rma bakanl›klar›-n›n genelgeleriyle özel radyo-televizyon yay›nlar› durdurul-maya çal›fl›ld›. Frekans sorunu, gerekçe olarak gösteriliyordu.Asl›nda frekans düzenlemesi ve planlamas› ile görevli TelsizGenel Müdürlü¤ü çaresizdi; TRT vericilerinin PTT’ye devrihakk›ndaki yasa iptal edilmiflti ama yerine yeni yasal düzenle-me yap›lmad›¤› için yasal boflluk vard›; zaten y›llard›r Anaya-sa ve yasalar deliniyordu. Ayr›ca, frekans tahsisi hemen ger-çekleflebilecek gibi de¤ildi (nitekim, ancak 1997 sonunda bu-na giriflilebildiyse de sonuçland›r›lamad›). Bu durdurma kara-r›n›n ard›nda, Kürtçe yay›nlar ile ‹slamc› yay›nlara karfl› MilliGüvenlik Kurulu’nun müdahalesinin yatt›¤› tart›fl›ld›. Ne ka-dar hakl› ya da haks›z olursa olsun, özel radyo ve televizyonkanallar›na karfl› yap›lan bu müdahale, toplumsal bir hareketlen-me yaratt› ve k›sa bir süre içinde Anayasa de¤iflikli¤i yap›ld›.

8 Temmuz 1993’te Anayasa’n›n 133. Maddesi’nde yap›lan de-¤ifliklikle, “...radyo ve televizyon istasyonlar› kurmak ve ifllet-mek kanunla düzenlenecek flartlar çerçevesinde serbest” b›ra-k›ld›. Bu maddeyle bir kamu tüzel kiflili¤i olarak TRT kuru-munun da özerkli¤i ve yay›nlar›n›n tarafs›zl›¤› esas› kabuledildi. Bu anayasal düzenlemenin ard›ndan yeni yasa beklen-tisine girildi ve medya savafllar› k›z›flt›. Hükümet kar›fl›kl›¤› vetatilden sonra yasa görüflmeleri, bütçe görüflmeleri ve yerel se-çimlerle de kesintiye u¤rad›. Ayr›ca, yeni yasadan önce, Ka-s›m 1993’te, Türkiye’nin 1992’de imzalad›¤› Avrupa S›n›röte-

Beybin Kejanl›o¤lu

160 –

si Televizyon Sözleflmesi, Meclis’te onaylan›p yasalaflt›. Yeniyasan›n kabulü Nisan 1994’ü buldu.

3984 say›l› yasa ve RTÜK (1994-2002)

13 Nisan 1994’te Meclis’te kabul edilen 3984 say›l› Radyo veTelevizyonlar›n Kurulufl ve Yay›nlar› Hakk›nda Kanun, Avru-pa S›n›rötesi Televizyon Sözleflmesi’ne (ASTS) uyumlu olarakhaz›rlanmaya çal›fl›lm›flt›r. Gelgelelim, hem aktar›lan kurallaruyuflmamaktad›r, hem de genel ilkeler uyum içinde de¤ildir.Örne¤in, yasan›n 26. Maddesi ve 29. Maddesi’nin son f›kras›,ASTS’nin yeniden iletim ilkesine ayk›r›d›r (Pekman 1994: 69-70). Belki daha önemli bir sorun, ASTS’nin s›n›rötesi televiz-yon yay›nlar›n› düzenlemesi, 3984 say›l› yasan›n ise hem tele-vizyon hem de radyo yay›nlar›na iliflkin olmas›d›r. Örne¤in,yasan›n 3. Maddesi’nin “o” bendindeki “yay›nc›” tan›m›, sa-dece televizyon yay›nc›s›n› kapsamaktad›r. Ayr›ca, reklamlar-la ilgili maddeler aktar›l›rken ifade yanl›fll›klar› yap›lm›flt›r;cevap hakk›yla ilgili olarak da sorunlar mevcuttur (Bu konu-larda ayr›nt›l› bilgi için bkz. Pekman 1994: 70-73).

Çeflitli yönlerden Avrupa standartlar›na uygun olmayan 3984say›l› yasayla ve uygulanmas›yla ilgili olarak öne ç›kan birkaçnoktaya de¤inmek gerekmektedir. Yay›nc›lar›n yay›n zaman-lar›n›n en az yar›s›n› yerli yap›mlara ayr›lmas›n› sa¤lamak(madde 4/p) Maddesi ile ilgili olarak düflünüldü¤ünde, örne-¤in, yabanc› müzik yay›n› yapan radyolarda, yerli sunucununhaz›rlay›p sundu¤u yabanc› müzik program›, yerli yap›m m›say›lacakt›r yabanc› m›? E¤er yabanc› say›lacak ise, tür radyo-lar›na izin verilmeyecek demektir. Ayr›ca, belli oranlarda e¤i-

Beybin Kejanl›o¤lu

161

tim, kültür, Türk Halk ve Türk Sanat müzi¤i programlar› koy-ma zorunlulu¤u (Madde 31) da, tür radyo ve televizyonlar›naizin vermemektedir (nitekim, RTÜK May›s 1995’te oranlarlailgili bir yönetmelik ç›kard›). Uygulamada, yay›n kurulufllar›,bu zorunlulu¤u gece yay›nlar›na kayd›rarak yerine getirmekzorunda kalmaktad›rlar.

Yay›nlarla ilgili maddelerdeki sorunlar› bir yana b›rak›p, özelradyo ve televizyon kurulufllar›n›n kuruluflu ve hisse oranlar›y-la ilgili maddeler ile uygulamadaki duruma bakt›¤›m›zda dasorunlarla karfl›lafl›yoruz. Örne¤in, siyasal partilerin özel ya-y›n kuruluflu kurmalar› ya da ortak olmalar› mümkün olmama-s›na karfl›n, ç›kar iliflkisi içinde olduklar› yay›n kurulufllar› on-lar›n sözcüleri gibi yay›n yapmaktad›r. Oysa, birçok sivil top-lum örgütü (dernek, sendika, meslek kuruluflu, vb) radyo/tele-vizyon sahibi olamad›¤› gibi, bu türden dolayl› iliflkiler/ba¤-lant›lardan da yoksundur, dolay›s›yla bu durum, onlar› ya te-cimsel ya da belirli siyasal ç›karlara angaje olmak zorunda b›-rakmaktad›r. Hisse oranlar› konusunda da, yasal olarak getiri-len k›s›tlamalar›n ifllemedi¤ini bilmeyen yoktur.

3984 say›l› yasayla ve uygulanmas›yla ilgili daha çok fley söy-lenebilir ama sona saklad›¤›m›z nokta, kuflkusuz en önemlisi-dir: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK). Radyo televiz-yon alan›nda çok önemli görev ve yetkilerle donat›lan RTÜK,befli iktidar, dördü muhalefet partilerinin gösterece¤i adaylararas›ndan Meclis’in seçti¤i dokuz üyeden oluflmaktad›r. Dahailk seçimde, bu kurulun oluflumuyla ilgili sorun ortaya ç›km›flve üyelikler Anavatan Partisi (ANAP) ile Do¤ru Yol Partisi(DYP) adaylar›nca paylafl›lm›flt›r. ‹lk icraatlar› da, özel yay›nkurulufllar›n›n reklam gelirlerinden Üst Kurul paylar›n›n öden-

Beybin Kejanl›o¤lu

162 –

mesini istemek olmufltur. 1994’de kurulufllara uyar›larla baflla-yan ve fiubat 1995’ten beri de kapatma cezalar›yla sürenRTÜK uygulamalar›, RTÜK’ü Türkiye’de en çok tart›fl›lankurumlardan biri haline getirmifltir.

Bu arada, RTÜK birçok yönetmelikle (özel radyo televizyonkurulufllar›n›n kurulufllar›yla ilgili yönetmelik, yay›n esas veusulleri hakk›ndaki yönetmelik, vb.) düzenlemeler getirdi.Frekans tahsisiyle ilgili olarak RTÜK, Bilkent Üniversitesi’neTürkiye’nin frekans haritas›n› haz›rlatt›. Bu çerçevede, Mart1995’te yay›nlanan “Radyo Televizyon Yay›n ‹zni ve Li-sans Yönetmeli¤i” uyar›nca baflvuran özel kanallar›n frekanstahsisi 1997 sonbahar›nda yap›lmaya baflland›. Aç›k art›rmayoluyla uygulanan ve televizyondan naklen yay›nlanan ihale-de, paray› veren düdü¤ü çalmakta gibi göründüyse de MilliGüvenlik Kurulu’nun müdahalesiyle ihaleler durduruldu,RTÜK Baflkan› görevinden istifa etti. Kanallara güvenlik bel-gesi doldurma zorunlulu¤u getirildi.2

2000’lerin düzenlemesi: 4756 say›l› yasa (2002- )3

‹lk kez 2000’de TBMM gündemine gelen, baflta mülkiyet ko-nusunda olmak üzere çeflitli de¤ifliklikler öngören yasa tasar›-s›, RTÜK’ü, Dan›fltay’›, bas›n› epeyce oyalayan enerji ihalele-rinin en üst düzeyde de iptal edilmesinden hemen sonra, 22

Beybin Kejanl›o¤lu

163

2 1990’lar›n ikinci yar›s›nda RTÜK’ün uygulamalar› hakk›nda, bkz. :Ke-janl›o¤lu, Adakl› ve Çelenk, 2001.3 Bu bölümün yaz›lmas›na katk›da bulunan ‹nan Özdemir’e teflekkür ederim.

May›s 2001’de yeniden Meclis gündemine getirildi.4 7 Hazi-randa Mecliste kabul edilen yasa, 18’inde Cumhurbaflkan› Ah-met Necdet Sezer taraf›ndan yeniden görüflülmek üzere iadeedildi. Di¤er yasalara oranla en çok tepkiyi toplad›¤›n› söyle-yebilece¤imiz yeni yasa, yaklafl›k bir y›l sonra 16 May›s2002’de tekrar Meclis’ten geçti. Anayasa gere¤i, yasay› onay-lamak zorunda kalan Cumhurbaflkan›, 5 gün içinde AnayasaMahkemesi’ne baflvurdu. 14 Haziranda Resmi Gazete’de ya-y›nlanan mahkeme karar›yla baz› maddelerin yürürlü¤ü dur-duruldu. Ama özellikle dört önemli alanda getirdi¤i düzenle-melerle öne ç›kan “Radyo ve Televizyonlar›n Kurulufl ve Ya-y›nlar› Hakk›nda Kanun, Bas›n Kanunu, Gelir Vergisi Kanu-nunda De¤ifliklik Yap›lmas›na Dair 4756 say›l› Kanun”, ad›n-dan menkul bir ucube niteli¤ini korudu.

Yasada; • RTÜK’ün kurulufl ve iflleyiflinde de¤iflikli¤e gidilmifl-

tir. Kurula üye seçme sistemi de¤ifltirilmifltir. Anaya-sa Mahkemesi, Meclis Genel Kurulunun 5 üye seçme-si hükmünün yürürlü¤ünü durdurmufltur. RTÜK ge-lirlerine idari para cezalar› eklenmifltir. Frekans tahsi-si Telekomünikasyon Kurumuna devredilmifl, bu ko-nudaki üst merci Haberleflme Yüksek Kurulu olmufl-tur.

• Uyar› ve para cezalar›nda getirilen bafll›ca de¤ifliklik-ler flöyledir: RTÜK önde gelen üç yay›n ilkesine ay-k›r› yay›nlarda (kabaca, devletin ba¤›ms›zl›¤›na vebütünlü¤üne karfl› gelmek; ayr›mc›l›¤›, kin ve nefreti

Beybin Kejanl›o¤lu

164 –

4 Bu geliflmelerle ilgili olarak o dönemde Ayd›n Do¤an ile Mesut Y›lmazaras›ndaki iflbirli¤i/yak›nl›k iddialar›n›n alt›n› çizmek gerek.

körüklemek; kiflisel maddi ç›kar gözetmek) uyar› yap-maks›z›n yay›n durdurma cezas› verebilecektir. Ayr›-ca, günlük yay›n durdurma yerine program durdurmave program saatinde sanat, kültür, çocuk ya da trafikprogram› yay›nlatma hükümleri konmufl, ihlal tekrar›n-da RTÜK’e para cezas› uygulama yetkisi tan›nm›flt›r.

• Hisse oranlar› ve flirket yap›lar› konusunda, oranlarbelirsiz izleyici ölçümlerine endekslenmifl, sermayepay›nda üst s›n›r yüzde 50’ye yükseltilmifl ve devletihalelerine kat›lma yasa¤› kald›r›l›p kurulufllara bor-sada ifllem yapma hakk› da tan›nm›flt›r. Anayasa Mah-kemesi 13. maddenin d ve e bentlerinin yürürlü¤ünüdurdurmufltur.

• ‹nternet, niteli¤i anlafl›lamayan bir teknoloji olarakhem 5680 say›l› Bas›n Kanunu kapsam›na al›nm›fl,hem de RTÜK’ün denetimine tabi k›l›nm›flt›r.

4756 say›l› yasan›n yay›n ilkelerinde yapt›¤› vurgu ve ‹nter-net’i denetlemeye çal›flmas› ile ayn› dönemde yo¤unlaflan ana-dilde yay›n tart›flmas›n› düflündü¤ümüzde yine karfl›m›za bas-k›c›, denetimci ve cezac› bir anlay›fl ç›kmaktad›r. Mülkiyet dü-zenlemelerine, yerel kurulufllara yönelik para cezalar›na, vb.bakt›¤›m›zda ise, bu anlay›fl içinde vars›l ve güçlü olan› koru-yan bir düzenlemeyle karfl› karfl›ya oldu¤umuzu söyleyebiliriz.Ancak, Türkiye’deki küçük giriflimlerin seslerini ç›karmas›,farkl›l›k ve çeflitlili¤e yönelik beklentiler yay›nc›l›k siyasas›n-daki de¤iflikliklerden etkilenecek bütün unsurlar›n yak›n taki-bi sonucunda, yasa genifl tepki toplad›.5 Yeni yasal düzenlemeyay›nc›l›k alan›ndaki demokratikleflme beklentilerini karfl›la-

Beybin Kejanl›o¤lu

165

5 Bkz. www.bianet.org

maktan uzak kald›ysa da, Cumhurbaflkan›ndan yerel ve bölge-sel yay›nc›lara, enformasyon sektöründeki yat›r›mc›lardanmedya çal›flanlar›na, çeflitli dernek ve sendikalara uzanan fark-l› kesimlerin yasa karfl›s›nda gösterdi¤i tepkiler; bu sektörünne kadar budaklanm›fl oldu¤unu göstermekle kalmad›, demok-ratik bir politika sürecine dönük istemlerin genifl bir taban ta-raf›ndan dillendirilmesine neden oldu. Yani yasa hiç kimseyitatmin etmedi, ancak –hiç yoktan iyidir diye düflünürsek- dahademokratik bir yasan›n gereklili¤i konusunda bir ortak iradeoluflmas›na yarar› oldu.

Türkiye’deki yay›nc›l›k siyasas› üzerine sonsöz

Türkiye’de radyo televizyon yay›nc›l›¤› siyasas›, bir yandandevletçi gelenek ile “muas›rlaflma” (ya da modernleflme), di-¤er yandan, kapitalist iktisadi sisteme eklemlenme çabalar›n›ndü¤ümünde biçimlenmifltir. Radyonun yayg›nlaflmaya baflla-d›¤› çok partili dönem, ayn› zamanda radyonun en partizancakullan›ld›¤› dönem oldu. 1960 ihtilalinin ard›ndan yap›lan ana-yasa ile devlet tekeli bafllay›p, TRT kurulmufl, yay›nc›l›k çokk›sa süren bir “özerkli¤e” kavuflmufl, ancak 1971 askeri müda-halesinin ard›ndan yap›lan anayasa de¤iflikli¤i ile, özerkli¤inikaybetmifl, “tarafs›z” bir kurum niteli¤iyle yetinmek zorundakalm›flt›r.1980’deki askeri müdahale sonras›ndaki üç y›l, par-tizanca denilemese de, yay›nc›l›kta ‘her fleyin devlet elinde’oldu¤u bir dönem yaflanm›flt›r.1980’lerin ortas›ndaki iktisadiliberalizmle sermayenin bask›n›, yay›nc›l›k alan›nda 1980’le-rin sonundan itibaren kendini göstermeye bafllam›flt›r. 1990’la-r›n bafl›nda ilk tecimsel radyo ve televizyonlar›n yay›na baflla-

Beybin Kejanl›o¤lu

166 –

mas› ve devlet/TRT tekelinin fiilen ortadan kalkmas›yla gelen“yay›n serbestli¤i”, 1994’e kadar sürmüfl; devlet bu tarihte ç›kar-d›¤› yeni yasayla, yay›nc›l›k alan›na yeniden a¤›rl›¤›n› koymufl-tur. 2000’lerin ilk y›llar›, uygulanmaya bafllanmas›ndan bu yanatepkileri üzerinde toplayan 3984 say›l› yasan›n de¤iflmesini ge-tirecek taleplerin dillendirilmesi aç›s›ndan önemli bir hareketli-lik getirmifl ancak, ç›kar›lan 4756 say›l› yasa dayatan demokra-tikleflme taleplerini karfl›lamak aç›s›ndan yetersiz kalm›flt›r.

Bugün Türkiye’deki yay›nc›l›k siyasalar›yla ilgili olarak tart›-fl›lmas› gereken, halihaz›rdaki devletçi ve muhafazakar düzen-lemenin karfl›s›na, tecimsel ç›karlar› koruyan düzenlemeleregidilmesi de¤ildir. Çünkü, zaten bu ikisi birbirini destekleye-cek ortam› yaratmakta s›k s›k baflar›l› olmaktad›r. Radyo ve te-levizyon yay›nc›l›¤› hepimize/kamuya ait olan› kullanmakta,ayr›ca ortak veya farkl› özelliklerimizle/yönelimlerimizle he-pimizi ilgilendirmektedir; o yüzden, art›k ‘kamusal’ yay›nc›l›-¤› gündeme getirme zaman›d›r. “Kamusal yay›nc›l›k” derkenkastetti¤im gerek tecimsel bask›lardan, gerekse devletin mü-dahalesinden ba¤›ms›z; bugün Türkiye’de uygulanan haliyle,merkeziyetçi ve seçkinci nitelik tafl›yan ”kamu hizmeti” anla-y›fl›n› gözden geçirerek yola ç›km›fl; yerel kaynaklar› olan,ama “yöresel” kalmayan6; küçüklü büyüklü kanallarda, herke-sin enformasyona tam erifliminin, farkl› gruplar›n program ya-p›m›na kat›l›m›n›n ve hiçbir bask› alt›nda kalmadan sözleriniduyurabilmelerinin garanti alt›na al›nd›¤› aç›k mecralard›r.

Beybin Kejanl›o¤lu

167

6 Yerel olan ama içeri¤inde “yöresel”kalmayan yerel/alternatif medya ör-nekleri için Habercinin El Kitab› dizisinin birincisi olarak yay›nlanan,Medya ve Toplum kitap盤›ndaki Beybin D. Kejanl›o¤lu imzal›, “Medya-Toplum ‹liflkisi ve Küreselleflmenin Yerel Medyaya Sundu¤u AlternatifOlanaklar” bafll›kl› yaz›ya bak›labilir (editörün notu).

Ancak Türkiye’nin bu tür bir kamu yay›nc›l›¤› siyasas› anla-m›nda alacak daha çok yolu bulunmaktad›r…

KAYNAKÇA

Aksoy, Muammer (1960) Partizan Radyo ve DP. Ankara: Forum.

Alemdar, Korkmaz ve Raflit Kaya (1993) Radyo-Televizyonda YeniDüzen: Dünya Deneyi ve Türkiye’deki Aray›fllar. Ankara: TOBB yay.

Aziz, Aysel (1981) Radyo ve Televizyona Girifl. 2. Bas›m. Ankara:AÜ SBF yay. Boratav, Korkut (1988) Türkiye ‹ktisat Tarihi: 1908-1985. ‹stanbul: Gerçek yay›nevi.

Çankaya, Özden (1990) Türk Televizyonunun Program Yap›s› (1968-1985). ‹stanbul: Mozaik yay.

Cumhuriyet. 02.01.1990. “TRT’de Yeni Sistem”.

Çapl›, Bülent ve Can Dündar (1995) “80’den 2000’lere Televizyon.”Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi-Yüzy›l Biterken. C. 15,s.1376-1386.

Ergun, Sezi ve Zehra Kurttekin (1988) Muhterem Samiin’den Say›nDinleyicilere... ‹stanbul: TRT televizyon program metni.

Gülizar, Jülide (1985) “Türkiye Radyolar›.” Türkiye Cumhuriyeti An-siklopedisi. Cilt 10. I‹stanbul: I‹letiflim, s. 2738-2747.

Heclo,V. (1972) “Review Article: Policy Analysis.” British Journalof Political Science. 2.

‹nceo¤lu, Metin (1985) Tan›tma Yöntemleri. Ankara: Ankara Üniver-sitesi Bas›n Yay›n Yüksek Okulu Ders Notlar›.

Beybin Kejanl›o¤lu

168 –

Kejanlioglu, D. Beybin, (1998) Türkiye’de Radyo Televizyon Ya-y›nc›l›¤› Politikas›: Ekonomik ve Siyasal Boyutlar›yla Türkiye’deRadyo Televizyon Yay›nc›l›¤›. (Ankara Üniversitesi Sosyal BilimlerEnstitüsü,.Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi).

Kejanl›o¤lu. Beybin, Gülseren Adakl› ve Sevilay Çelenk (2001)“Düzenleyici Kurullar ve RTÜK” Medya Politikalar› içinde B. Ke-janlioglu, S. Çelenk ve G. Adakl›. Ankara: Imge Yayinevi.

Keyder, Ça¤lar (1989) Türkiye’de Devlet ve S›n›flar. Çev., Sabri Te-kay. ‹stanbul: ‹letiflim yay.

Kocabaflo¤lu, Uygur (1980) fiirket Telsizinden Devlet Radyosuna(TRT Öncesi Dönemde Radyonun Tarihsel Geliflimi ve Türk SiyasalHayat› ‹çindeki Yeri). Ankara: AÜ SBF yay.

Kocabaflo¤lu, Uygur (1985) “Radyo.” Türkiye Cumhuriyeti Ansiklo-pedisi. Cilt 10. ‹stanbul: ‹letiflim, s. 2732-2737.

Öngören, Mahmut Tali (1982) “Türkiye’de Televizyonla ‹lgili Çeflit-li Tarihler.” ‹letiflim 1982/4. Ankara: A‹T‹A Gazetecilik ve Halkla‹liflkiler Yüksek Okulu yay.

Öngören, Mahmut Tali (1985) “Televizyon.” Türkiye CumhuriyetiAnsiklopedisi. Cilt 10. ‹stanbul: ‹letiflim, s. 2748-2756.

Parla, Taha (1989) Türkiye’nin Siyasal Rejimi: 1980-1989. ‹stanbul:‹letiflim yay.

Pekman, Cem (1994) “Avrupa Standartlar› ve Radyo-TV Kanunu.”Ayna. (Y›l 1, N.3-4, Yaz-Güz): 68-73.

Topuz, H›fz›, Mahmut Tali Öngören, Aysel Aziz ve Mesut Önen(1990) Yar›n›n Radyo ve Televizyon Düzeni: Özgür, Özerk ve Ço¤ul-cu bir Alternatif. ‹stanbul: TÜSES ve ‹LAD yay., s.111-161.

Tafler, Cengiz (1969) Radyonun Organizasyonu ve Özerkli¤i. Anka-ra: Kardefl yay. Tu¤rul, Semih (1975) Televizyon Olaylar›. ‹stanbul:Koza yay.

Beybin Kejanl›o¤lu

169

Tunçay, Mete (1985) “Siyasal Geliflmenin Evreleri.” Türkiye Cum-huriyeti Ansiklopedisi. ‹stanbul: ‹letiflim yay., s. 1967-1990.

www.bianet.org

Yengin, Hülya (1994) Ekran›n Büyüsü: Bat›da De¤iflen TelevizyonYay›nc›l›¤›n›n Boyutlar› ve Türkiye’de Özel Televizyonlar. ‹stanbul:Der yay., s.73-243.

YASAL BELGELER

TC Anayasas› (1982) -Bafllang›ç, 2. md., 26. md., 133. md.

2954 say›l› Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu (1983).

2813 say›l› Telsiz Kanunu (1983).

3517 say›l› Radyo ve Televizyon Verici ‹stasyonlar›n›n Posta Telg-raf ve Telefon ‹flletmesi Genel Müdürlü¤ü Taraf›ndan Kurulmas› ve‹flletilmesi Hakk›nda Kanun (1989).

TC Anayasas› 133. md. de¤iflikli¤i (1993).

3915 say›l› kanunla onaylanan Avrupa S›n›rötesi Televizyon Sözlefl-mesi (1993).

3984 say›l› Radyo ve Televizyonlar›n Kurulufl ve Yay›nlar› Hakk›ndaKanun (1994).

4756 say›l› Radyo ve Televizyonlar›n Kurulufl ve Yay›nlar› Hakk›ndaKanun, Bas›n Kanunu, Gelir Vergisi Kanununda De¤ifliklik Yap›lma-s›na Dair Kanun (2002).

Yönetmelikler ve Tebli¤ler (1996). Ankara: RTÜK yay.

Beybin Kejanl›o¤lu

170 –

“UYUM YASALARI” VE RADYO-TV YAYINCILI⁄I ‹LE ‹LG‹L‹ SON DÜZENLEMELERErol ÖNDERO⁄LU*

Hat›rlanaca¤› üzere Demokratik Sol Parti (DSP), AnavatanPartisi (ANAP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Koalis-yon Hükümeti’nin son icraatlar›ndan biri de, Avrupa Birli-¤i’ne üyeli¤in gere¤i olarak bafllat›lan reform çal›flmalar›yd›.1980 Anayasas›’n›n baz› maddelerinin Ekim 2001’de de¤iflti-rilmesiyle bafllayan bu reform çal›flmalar›, 2002 boyunca sür-dürüldü. Bu arada yaz›l› ve görsel-iflitsel medyaya o güne ka-dar çok a¤›r cezalar öngören ve verilmesine yol açan ifade öz-gürlü¤üne iliflkin düzenlemeler de, di¤er yasalarla birlikte eleal›narak de¤ifltirildi.

Ancak kamuoyunda “Uyum Yasalar›” olarak bilinen bu yenidüzenlemeler, düflünceyi ifadeyi suç olmaktan ç›karmad›¤› gi-bi düflünce suçlar›yla ilgili olarak, demokratik ülkelerde birceza biçimi olarak çoktan terk edilen hapis cezas›n› a¤›rl›kl›olarak korudu. 2002 içinde üç Uyum Yasas›’yla birlikte, 2001’de Cumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer taraf›ndan veto edilen

171

* S›n›r Tan›mayan Gazeteciler (RSF) Türkiye muhabiri ve B‹AHukuksal Destek Birimi sorumlusu

Radyo ve Televizyonlar›n Kurulufllar› ve Yay›nlar› Hakk›ndakiKanun’da (RTÜK Yasas› olarak da bilinen 3984 Say›l› Kanun-da) de¤ifliklik yapan 4756 Say›l› Kanun, aynen ç›kar›ld›. Aral›k2002’de ise, bu yasayla öngörülen düzenlemeye gidilerek;Türkçe d›fl›ndaki dil (Kürtçe) ve lehçelerde yap›lacak yay›nlar›nusul ve esaslar›n› belirleyen bir yönetmelik ç›kar›ld›. 2003’deise, ayn› RTÜK Yasas›’nda yay›n ilkelerini ihlalden verilecekcezalara iliflkin bir baflka yönetmelik yay›mland›. fiimdi s›ras›y-la Birinci, ‹kinci ve Üçüncü Uyum Yasalar›yla bunlar çerçeve-sinde ‹nternet dahil, medyayla ilgili olarak gerçeklefltirilen enson düzenlemeleri özetle görelim.

Birinci Uyum Yasas›

‹lki Mecliste 6 fiubat 2002’de kabul edilen 4744 Say›l› “Baz›Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›na Dair Kanun”, radyo ve te-levizyon yöneticilerine karfl› da uygulanan ve “Devlet kurum-lar›n› tahkir ve tezyif”i cezaland›ran Türk Ceza Kanunu’nun(TCK) 159. Maddesi’nde; “Halk› kin ve düflmanl›¤a tahrik”icezaland›ran TCK’n›n 312. Maddesi’nde; “terör örgütü propa-gandas›”n› iflleyen Terörle Mücadele Yasas›’n›n (TMY) 7.Maddesi’nde ve k›saca “bölücülük propagandas›” fiiline cezagetiren TMY’nin 8. Maddesi’nde içerik ve ceza s›n›rlar› bak›-m›ndan bir tak›m de¤ifliklikler yapt›.

Buna göre, TCK 159. Maddesi’nin daha önce öngördü¤ü 6 y›lhapislik ceza üst s›n›r› 3 y›la indirildi. Bu maddenin eski halin-de yer alan para cezas› ise yeni yasada kald›r›ld›. Söz konusumaddeyi ihlalden dava aç›lan kiflilerin yarg›lamalar› da art›kA¤›r Ceza Mahkemesi’nde de¤il, Asliye Ceza Mahkemesi’nde

Erol Öndero¤lu

172 –

yap›lmaya baflland›.

Daha önce 6 y›la kadar hapis öngören TCK 312. Maddesi’nde,“kin ve düflmanl›¤› tahrik” fiiline, “halk› birbirine karfl› kamudüzeni için tehlikeli olabilmesi” koflulu getirilmekle birlikte,ceza üst s›n›r› 3 y›la indirildi. Ayr›ca, ceza indirimi dolay›s›y-la bu iddiadan yarg›lananlar›n davalar›n›n da Asliye CezaMahkemeleri’nde görülmesi sa¤land›. Maddenin birinci ben-di; “her kim bir cürümü aç›kça över veya iyi gördü¤ünü söy-ler veya halk› kanuna uymamaya tahrik ederse 6 aydan 2 y›lakadar hapisle yarg›lan›r” diyordu. Ayr›ca eklenen bir di¤erbentle, “halk›n bir k›sm› afla¤›lay›c› ve insan onurunu zedele-yecek flekilde tahkir edenlerin” ayn› ceza ile yarg›lanmalar›n›nyolu aç›ld›.

12 Nisan 1991’de yürürlü¤e giren 3713 Say›l› Terörle Müca-dele Yasas›’n›n 7. Maddesi’nde yap›lan de¤ifliklikle; “teröryöntemlerine baflvurman›n özendirilmesi”, örgüt propaganda-s› fiilinin cezaland›r›lmas›na koflul olarak getirildi. Ancakmaddede, “1 y›ldan 5 y›la kadar hapis” öngören düzenlemedebir indirime gidilmedi¤i gibi, para cezalar› “befl yüz milyon li-radan, bir milyar liraya kadar a¤›r para cezas›” fleklinde yeni-den düzenlendi.

Yine 1991’de yürürlü¤e giren ve 1995’de yap›lan bir de¤iflik-le içinden “Her ne maksatla olursa olsun” ifadesi ç›kar›lanTMY’nin 8. Maddesi’ne, bu defa; “Türkiye Cumhuriyeti Dev-letinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤ünü bozmak yö-nelik yaz›l›, sözlü propaganda” unsuruna bir de “görüntü” un-suru eklendi. Bu fiilden suçlu bulunanlar art›k “1 y›ldan 3 y›lakadar hapis ve bir milyar liradan üç milyar liraya kadar para

Erol Öndero¤lu

173

cezas›” ile cezaland›r›lacaklar. Ayr›ca, bu suçun terör yöntem-lerine baflvurmaya özendirecek flekilde ifllenmesi halinde cezaüçte bir oran›nda art›r›l›yor; yeniden ifllenmesi halinde hapiscezalar› paraya çevrilmiyor.

Di¤er yandan “örgüt propagandas›” suçunun, 5680 Say›l› Ba-s›n Kanunu’nun 3. Maddesi’nde belirtilen, “mevkuteler d›fl›n-daki bas›l› eser ve sair kitle iletiflim araçlar› ile ifllenmesi ha-linde”, sorumlular› ve kitle iletiflim araçlar› sahipleri için 6 ay-dan 2 y›la kadar hapis ve 1 milyar liradan 3 milyar liraya ka-dar a¤›r para cezas› öngörülüyor. Ek olarak mahkeme, ilgiliradyo ve televizyon kurulufluna 1 günden 7 güne kadar yay›ndurdurma cezas› verebiliyor.

‹kinci Uyum Yasas›

26 Mart 2002’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)‹kinci Uyum Yasas› olarak bilinen 4748 Say›l› “Çeflitli Kanun-larda De¤ifliklik Yap›lmas›na ‹liflkin Kanunu” kabul etti. So-mut olarak bu yasa, 5680 Say›l› Bas›n Kanununun Ek 1. ve 2.Maddelerini de¤ifltiriyor, ayr›ca 657 Say›l› Devlet Memurlar›Kanunu, 2820 Say›l› Siyasi Partiler Kanunu, 2908 Say›l› Der-nekler Kanunu, 2911 Say›l› Toplant› ve Gösteri YürüyüflleriKanununda de¤ifliklik yap›yor.

Bunlar aras›nda 5680 Say›l› Bas›n Kanununun Ek 1.Maddesi’nde yap›lan de¤ifliklikle, soruflturma ve kovuflturmaaflamas›nda bas›lm›fl eserlerin toplat›lmas› ve da¤›t›m›n›n en-gellenmesinin esaslar›n› belirliyor. Buna göre, CumhuriyetSavc›l›¤›n›n talebi ve Sulh Ceza Hakimi karar›yla, “Devletin

Erol Öndero¤lu

174 –

ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤ü, milli güvenli¤i, ka-mu düzeninin ve genel ahlak›n korunmas› ve ‹nk›lap Kanunla-r› aleyhinde” ifllenen suçlar için ve tedbir olarak her türlü ba-s›lm›fl eserlerin da¤›t›m›n engellenebiliyor ve toplat›labiliyor.Kovuflturma aflamas›nda ise, bunu yapmakla görevli mahkemeyetkili k›l›n›yor. Gecikmesinde sak›nca bulundu¤u durumlar-da bu ifllemler Cumhuriyet Savc›s›’nca yaz›l› olarak yap›labi-liyor. Savc› ald›¤› karar› en geç 24 saat içerisinde yetkili SulhCeza Hakimi’nin onay›na sunmak zorunda. Hakim ise, en geç48 saat içerisinde karar›n› aç›klamak durumunda; aksi haldeCumhuriyet Savc›l›¤›’n›n karar› kendili¤inden hükümsüz say›-l›yor. Bas›n Yasas›’n›n Ek 2. Maddesi, Ek 1. Madde’de yaz›l›suçlardan mahkumiyet verilmesi hallerinde mahkeme, suçoluflturan yaz›n›n yay›mland›¤› yay›n›n›n 1 günden 15 günekadar kapat›lmas›na karar verebiliyor. Yay›n durdurma cezas›-na ra¤men yay›n›n sürdürülmesi durumunda sorumlular 3 ayakadar hapisle cezaland›r›l›yor.

3984 Say›l› RTÜK Yasas›’nda4756 Say›l› Yasa1 ile yap›lan de¤ifliklikler

Yukar›da da belirtti¤imiz gibi, Bülent Ecevit’in Baflbakanl›¤›-n› yapt›¤› koalisyon hükümeti, 2001 Y›l›nda 3984 Say›l› Rad-yo ve Televizyon Kurulufl ve Yay›nlar› Hakk›nda Kanunun ba-z› maddelerini de¤ifltirmek üzere bir yasa haz›rlam›flt›. AncakCumhurbaflkan› Ahmet Necdet Sezer’in veto etti¤i bu yasa, bir

Erol Öndero¤lu

175

1 Bu yasan›n tam ad›; "Radyo ve televizyonun Kurulufl ve Yay›nlar› Hak-k›nda Kanun, Bas›n Kanunu, Gelir Vergisi Kanununda De¤ifliklik Yap›l-mas›na Dair 4756 Say›l› Kanun."

y›l sonra aynen meclisten geçmifl, Cumhurbaflkan› da, Anaya-sa Mahkemesine baflvurarak baz› maddelerinin uygulanmas›n›durdurmufltu.

16 May›s 2002’de yürürlü¤e giren 4756 Say›l› Yasa’n›n getir-di¤i en önemli de¤iflikliklerden biri, 3984 Say›l› bir Yasan›ntekelleflmeyi önlemek üzere getirdi¤i düzenlemeleri de¤ifltire-rek, son y›llarda daha da h›zlanan bu e¤ilime yasal meflruiyetkazand›rmas›yd›. Bundan böyle, bir gerçek veya tüzel kifli ve-ya bir sermaye grubu, y›ll›k ortalama izlenme veya dinlenmepay› yüzde 20’yi aflmad›ktan sonra ister yerel, ister bölgesel,isterse ulusal iste¤i kadar televizyon ve radyo kurulufluna sa-hip olabilecekti. Ayr›ca, medya sahiplerine borsada ifllem yap-ma hakk› da veriliyordu.

Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) üye yap›s›na ilifl-kin düzenlemelere gelince, bu kurul üzerindeki siyasi ve aske-ri etkinin varl›¤›n›n artt›r›ld›¤›, “özerk” olmas› beklenen birolufluma gölge düflürecek nitelikte bir de¤iflikli¤e gidildi¤i ön-görülüyor. Buna göre, TBMM Genel Kurulu, Üst Kurulu’nuoluflturan 9 üyeden 5’ini seçiyor. Bu seçimde ise, bas›n kuru-lufllar›n›n etkisi yok denecek kadar az. Kald› ki, GazetecilerCemiyeti ile Bas›n Konseyinin ortaklafla gösterece¤i iki aday-dan birini zaten Bakanlar Kurulu seçiyor. Bunun yan› s›ra,Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterli¤i ve Yükse-kö¤retim Kurumu (YÖK) Genel Kurulu, toplam 6 aday göste-rebiliyor ki, bunlardan 3’ü Bakanlar Kurulu’nca üye seçiliyor.

Ayr›ca, yine 3984 Say›l› Yasan›n 4. Maddesi’nde s›ralanan ya-y›n ilkeleri içerik aç›s›ndan mu¤lakl›klar›n› koruduklar› gibi,bunlar›n say›lar› art›r›ld›. Yeniden düzenlenen bentlerden (a)

Erol Öndero¤lu

176 –

bendine, “Atatürk ilke ve ink›laplar›na ayk›r› yay›n yap›lma-mas›” da yay›n yasa¤› olarak dahil edildi. Eklenen (v) bendiise, “yay›nlar›n karamsarl›k, umutsuzluk, kargafla ve fliddete¤ilimlerini körükleyici veya ›rkç› nefret duygular›n› k›flk›rt›c›nitelikte olmamas›” fleklinde düzenlendi.

1994’den bu yana radyo ve televizyonlara uyar› cezas› veyabir y›la kadar yay›n durdurma cezas› veren Radyo TelevizyonÜst Kurulu, yeni düzenleme göre, yay›n kurulufllar›na yapt›-r›mlar› aflama aflama uygulayacak. Özür dileme ile bafllayan,suça gerekçe gösterilen program›n yay›ndan kald›r›lmas› ilesüren, tekrar› durumunda a¤›r para cezas›na baflvurulmas›n›kadar bir dizi ceza öngörülüyor.

4786 Say›l› Yasaya göre, 3984 Say›l› Yasa’n›n 4. Maddesi’n-deki (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen ilkelere ayk›r›l›k du-rumunda, yay›n kurulufllar›na uyar›s›z bir ay yay›n durdurmacezas› veriliyor. ‹hlalin tekrar› durumunda ise yay›n›n süresizdurdurulmas› öngörülüyor. Bu bentler; “(a) Türkiye Cumhuri-yeti Devleti” nin varl›k ve ba¤›ms›zl›¤›na, devletin ülkesi vemilletiyle bölünmez bütünlü¤üne, Atatürk ‹lke ve ‹nk›lapla-r›’na ayk›r› yay›n yap›lmamas›”; “(b) Toplumu fliddete, teröre,etnik ayr›mc›l›¤a yönelten veya halk› s›n›f, ›rk, dil, din, mez-hep, kin ve düflmanl›¤a tahrik eden veya toplumda nefret duy-gular› oluflturan yay›nlara izin verilmemesi”; ve “(c) Yay›nc›-l›¤›n, gerek yay›n organ›, gerekse hisse sahipleri ve üçüncü de-rece dahil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve s›hri h›-s›mlar› veya bir baflka gerçek veya tüzel kiflinin haks›z ç›kar-lar› do¤rultusunda kullan›lmamas›” fleklinde düzenlendi. Di¤er bentlerin ihlali durumunda ise yay›n kurulufllar›na tele-vizyon veya radyo olufllar›, yay›n yapt›klar› yerleflimin yo¤un-

Erol Öndero¤lu

177

lu¤una göre belirlenen miktarlarda a¤›r para cezas› veriliyor.Buna göre, ulusal televizyonlara ihlalin a¤›rl›¤›na göre, 125 ile250 milyar lira para cezas› uygulanabilecek.

Yerel, bölgesel ve kablo ortam›ndan yay›n yapan kurulufllar,bir milyondan fazla bir nüfusa ulaflanlara 60 ile 100 milyar li-ra aras›nda; ‹ki yüz elli ile befl yüz bin aras›nda nüfusa ulaflan-lara 20 ile 40 milyar lira aras›nda; iki yüz elli binden az nüfu-sa ulaflanlara ise 5 ile 10 milyar lira aras›nda para cezas› veri-lebiliyor. Radyolara bu cezalar›n yar›s› öngörülüyor.

Para cezas›na neden olan ihlalin bir y›l içinde ikinci kez tekra-r› durumunda, para cezalar› yüzde 50 oran›nda art›r›lacak. ‹h-lalin bir y›l içerisinde üçüncü kez ihlali durumunda ise, ihlalina¤›rl›¤›na göre, bir y›l geçici izin iptaline hükmediliyor.

Yasan›n bir di¤er olumsuz yönü ise, henüz kapsaml› bir dü-zenleme yokken ‹nternet yay›nlar›n›n denetimini de Üst Kuru-la b›rak›yor olmas›. ‹nternet yay›nlar›n› 5680 Say›l› Bas›n Ya-sas›’nda s›ralanan mevkutelerden sayan yasa, özellikle “gerçe-¤e ayk›r› habere” yapt›r›m getiriyor.

20-21 fiubat 2003 aras›nda Ankara’da toplanan ‹letiflim fiura-s›’nda gazeteci ve hukukçular ‹nternet kullan›m›na iliflkin dü-zenlemeleri elefltirdi. ‹letiflim fiuras› “bas›n, radyo ve televiz-yon yay›nc›l›¤› ile ‹nternet gibi temel iletiflim konular›n›n de-mokratik, bilimsel bir platformda tart›flmaya aç›lmas›” için dü-zenlendi. Ancak bu konuda baflkaca bir geliflme olmad›.

Erol Öndero¤lu

178 –

Üçüncü Uyum Yasas›

DSP, MHP, ANAP Koalisyonunun benimsedi¤i son kapsaml›yasa olan 4771 Say›l› Üçüncü Uyum Yasas›, 3 A¤ustos2002’de ç›kt›. Savafl ve çok yak›n savafl hallerinde idam ceza-s›n›n kald›r›lmas›n› da öngören bu yasa, çeflitli di¤er yasalardade¤ifliklik yaparken “Devlet kurumlar›na tahkir ve tezyif” fiili-ni tan›mlayan TCK’n›n 159. Maddesi’nde ayn› y›l ikinci birkez düzenlenmesini sa¤lad›. Ayn› y›l›n bafl›nda ceza üst s›n›-r›nda indirime gidilen bu Maddeye, gelifli güzel kullan›lmas›-n›n önüne geçmek amac›yla flu cümle eklendi : “(...) Kurumla-r› tahkir ve tezyif kast› bulunmaks›z›n, sadece elefltirmek ama-c›yla yap›lan yaz›l›, sözlü veya görüntülü düflünce aç›klamala-r› cezay› gerektirmez.”

Ancak 4771 Say›l› Üçüncü Uyum Yasas› söz konusu yasan›nbir baflka önemli özelli¤i, Türkçe d›fl›ndaki fakl› dil ve lehçe-lerde de yay›n yap›lmas›na yasal olanak sa¤l›yor olmas›. Bu,3984 Say›l› Radyo ve Televizyonlar›n Kurulufl ve Yay›nlar›Hakk›nda Kanunu’nun 4. Maddesi’nin 1. f›kras›na eklenen fluifadeyle aç›kland›: “Türk vatandafllar›n›n günlük yaflamlar›ndageleneksel olarak kulland›klar› fakl› dil ve lehçelerde de yay›nyap›labilir. Bu yay›nlar, Cumhuriyetin Anayasada belirtilentemel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü-tünlü¤üne ayk›r› olamaz. Bu yay›nlara iliflkin usul ve esaslar,RTÜK’ün ç›karaca¤› yönetmelikle düzenlenir.”

Ayr›ca, 4786 Say›l› yasayla yeniden düzenlenen 3984 Say›l›RTÜK Yasas›’ndaki yay›n ilkelerine dair bentlerden (f) ve (v)bentleri s›rayla, “özel hayat›n gizlili¤ine sayg›l› olunmas›” ve“yay›nlar›n fliddet kullan›m›n› özendirici veya ›rkç› nefret duy-

Erol Öndero¤lu

179

gular›n› k›flk›rt›c› nitelikte olmamas›” fleklini ald›. Daha önceyasak olan bu haliyle de Türkiye’nin de kabul etti¤i AvrupaS›n›rötesi Televizyon Sözleflmesine ayk›r› olan, “yeniden ile-tim”e ise kanunlara ayk›r› olmamas› flart›yla izin verildi.

RTÜK’ün “Kürtçe Yönetmeli¤i”

RTÜK’ün Radyo ve Televizyon Yay›nlar›n›n Dili Hakk›ndakiYönetmeli¤i, 18 Aral›k 2002’de Resmi Gazete’de yay›mlaya-rak yürürlü¤e girdi. Buna göre, Türkçe d›fl›nda dil ve lehçeler-de yay›n› Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT) Kurumu yapa-cak. Yap›lacak radyo yay›nlar› günde k›rk befl dakikay› ve haf-tada toplam dört saati, televizyon yay›nlar› ise günde otuz da-kikay› ve haftada toplam iki saati aflamayacak. Bir baflka yay›nölçütünü de bu dil ve lehçelerin ö¤retilmesine yönelik yay›nyap›lamamas› oluflturuyor.

Yönetmeli¤e göre, TRT Kurumu; izleyici-dinleyici profilinegöre yap›lacak olan televizyon ve radyo programlar›n›n yay›nalan›, bu dil ve lehçelerde yay›nlanacak haber, müzik, kültüryay›n türlerini, haftan›n hangi gün ve/veya günlerinde yay›n-lanaca¤›n›, günlük yay›n ak›fl› içindeki yerleflimini, ayl›k vey›ll›k yay›n planlar›n› belirleyen yönetim kurulu karar› ilemünhas›ran bu yay›nlarla ilgili denetleme kurulu, sorumlu mü-dür, haber biriminde çal›flanlar ve spikerlerin 3984 say›l› Ka-nun ve yönetmeliklerde aran›lan vas›flar› tafl›d›klar›na dairbelgeleri eklemek sureti ile Üst Kurul’a baflvuracak.

Ancak bu sat›rlar›n yaz›ld›¤› s›ralarda bas›na yans›yan haber-lerden TRT’nin, RTÜK’ün kendisinden bekledi¤i bu çal›fl-

Erol Öndero¤lu

180 –

may› yapmayarak, 17 fiubat 2003’de Dan›fltay’a baflvurupgörevlendirmeye itiraz etmifl oldu¤unu anl›yoruz. Haberiveren gazetenin yorumuna göre, böylelikle TRT’den Kürtçeyay›nla ilgili haz›rl›klar› tamamlamas› beklenirken kamu-oyu “oyalan›yor” (Radikal, 16 Haziran 2003). ‹tiraz gerek-çesini ise; “RTÜK’ün, özerk bir kurum olan TRT’ye görevveremeyece¤i” hususu oluflturuyor. Buna karfl›l›k,RTÜK’ün savunmas› ise; “görevi TRT’ye resen de¤il, ken-dilerinin baflvurusu üzerine verdikleri“ biçiminde. Bu aradaayr›ca, yine ayn› tarihli gazete haberine göre; RTÜK de,Adana’da Kürtçe yay›n yap›p, Kürtçe flark› çalan RadyoDünya’n›n uyar› bile yapmadan bir ay süreyle kapat›lmas›-na karar vermifl. Gerekçe ise; “3984 say›l› kanunun 4756 sa-y›l› kanunla de¤iflik 4/a bendinde belirtilen Türkiye Cumhu-riyeti Devletinin varl›k ve ba¤›ms›zl›¤›na, devletin ülkesi vemilletiyle bölünmez bütünlü¤üne ayk›r› yay›n yap›lmama-s›” ilkesinin ihlali. Buna karfl›l›k, Radyo kendisini, RTÜKkarar›n›n program içeriklerine yönelik de¤il, Kürtçe kulla-n›lmas›na iliflkin oldu¤unu söyleyerek savunuyor ve Dan›fl-tay’a giderek Türkçe d›fl›ndaki dillerde yay›nc›l›k hakk›n›sadece TRT’ye veren yönetmeli¤in “yay›n kurulufllar› ara-s›nda eflitlik ilkesi gere¤i” iptalini isteyeceklerini söylüyor.

RTÜK’ten “Ceza Yönetmeli¤i”

4756 ve 4771 Say›l› Yasalarla de¤iflik 3984 Say›l› RTÜK Ka-nunu ile ilgili ç›kar›lan bir baflka yönetmelik ise, Radyo ve Te-levizyonlar›n Esas ve Usulleri Hakk›nda Yönetmelik. Söz ko-nusu yönetmelik, 17 Nisan 2003’de Resmi Gazete’de yay›m-lanarak yürürlü¤e girdi.

Erol Öndero¤lu

181

Yönetmeli¤in Yedinci Bölümündeki “Cezalar›n UygulamaUsulleri, Sonuçlar› ve Kamuoyuna Duyurulmas›” bafll›¤› alt›n-da; 32. Madde’de “Özür Dileme” ile bafllayan sürece, 33.Madde’de “Program Yay›n›n›n durdurulmas›”, 34. Madde’de,“Para cezas› ve yay›n durdurma”, 35. Madde’de “Yay›n izni-nin iptali” uygulamalar› esasa ba¤land›.

Ayr›ca, ilkelere ayk›r› yay›n yap›lmamas› amac›yla dikkat edil-mesi gereken hususlar› (‹kinci Bölüm) iflleyen yönetmelik, ör-ne¤in, Üçüncü Bölüm’de reklam, Dördüncü Bölüm’de Yeniden‹letim, Beflinci Bölüm’de Yay›nlarda Yer Verilmesi GerekliProgram Türleri ve Oranlar› ile ilgili ilke ve esaslara yer veriyor.

Alt›nc› Uyum Yasas› Yolda

3 Kas›m 2002 Seçimlerinden sonra ifl bafl›na geçen Adalet veKalk›nma Partisi (AKP) Hükümeti, Kat›l›m Ortakl›¤› Belge-si’nde yer alan ve Türkiye ile ilgili yay›mlanan son AvrupaBirli¤i ‹lerleme Raporu’nda da elefltirisine yer verilen TerörleMücadele Yasas›n›n 8. Maddesi’nin yürürlükten kald›r›lmas›-na dönük çal›flmalar yap›yor. Kamuoyuna Alt›nc› Uyum Pake-ti olarak yans›yan bu düzenlemeler aras›nda, 2002’deki reformçal›flmalar›yla Türkçe d›fl›nda dil ve lehçelerde yay›na olanaktan›tan, ancak bu yay›n hakk›n› saat s›n›rlamas›yla TRT’ye ve-ren yasan›n de¤ifltirilmesi de gündemde.

Ancak, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri TuncerK›l›nç, Baflbakanl›¤a “gizli” ibaresiyle gönderdi¤i bir belgeile, TMY 8. Maddesi’nin tümden kald›r›lmas›, Türkçe d›fl›nda-ki yay›nlar›n özel radyo ve televizyon kurulufllar›nca da yap›-

Erol Öndero¤lu

182 –

labilmesi ve Türkiye’deki seçimlerin yabanc› gözlemcilercede izlenebilmesinin önünü açan düzenlemelerden duydu¤ukayg›y› iletti. Avrupa Birli¤i’ne üyelik görüflmelerine bir anönce bafllamak için 2004 sonuna kadar siyasi kriterleri tamam-lamak isteyen hükümet ise, ABD ve müttefiklerinin Irak’a sal-d›r›lar› nedeniyle kaybedilen zaman› yeniden kazanmayaçal›fl›yor. Ayr›ca yeni Hükümet, Ceza Yasas›n› kapsaml›olarak de¤ifltirmeyi de hedefliyor.

KAYNAKÇA

www.tbmm.gov.tr (Meclis ‹nternet sitesi )

www.rtuk.org.tr (RTÜK ‹nternet sitesi )

Erol Öndero¤lu

183

184 –

RADYO ‹Ç‹N SP‹KERL‹K VE SUNUCULUKÜlkü G‹RAY*

Büyük flehirlerde spiker ve sunucu olmak isteyenler için özelkurslar oldu¤u halde, küçük flehirler bu olanaktan yoksundur.Bunu farkeden B‹A (Ba¤›ms›z ‹letiflim A¤›) yerel radyolara dabenzeri bir imkan tan›mak amac›yla, bir dizi e¤itim program›düzenledi.

Ben de e¤itmen olarak kat›ld›¤›m bu çal›flmalarda, do¤ru ko-nuflma teknikleri ile konuflma dilinin kurallar›, özellikleri veincelikleri üzerinde durdum. Kat›l›mc›lara, bütün dünyada enyayg›n ve etkili dil okulunun, radyo ve televizyonlar oldu¤unusöyledi¤imde tedirgin oldular: “Hocam, dinleyicilerin konufl-malar›na biz mi örnek oluyoruz yani?” diye sordular. Ceva-b›m, “Evet” olunca da, daha önce hesaba katmad›klar› bir so-rumluluk alm›fl olduklar›n› farkederek, tedirgin oldular. Ancakortak çal›flmalar›m›zdan sonra, tedirginliklerini at›p rahatlad›-lar: Asl›nda, yapt›¤›m›z, daha ilkokuldan itibaren ö¤retilmeyeçal›fl›lan, ama ö¤retilemeyip ezberletilen ve zaman içinde ço-¤umuzun unuttu¤u dil kurallar›n›n hat›rlanmas›yd›.

185

* Spiker, “Türkçeyi Güzel Konuflma ve Okuma K›lavuzu” yazar›

B‹A e¤itim programlar› çerçevesinde haz›rlad›¤›m “Spikerlikve Sunuculuk” notlar› iki bölümden olufluyor. ‹lk bölümde,do¤ru konuflma teknikleri ile konuflma dilinin kurallar›, özel-likleri ve incelikleri; ikinci bölümde ise al›flt›rmalar yer al›yor.

Ancak, kendini daha da gelifltirmek isteyen spiker ve sunucu-lara, “Türkçeyi Güzel Konuflma ve Okuma K›lavuzu” adl› ki-tab›m› önerebilirim.

Do¤ru konuflma teknikleri ile konuflma dilinin kurallar›

Konuflurken amac›m›z; anlafl›l›r, inand›r›c›, güvenilir ve etki-leyici olmakt›r. Araçlar›m›z ise;

• Do¤ru soluk,• Do¤ru ses,• Do¤ru duraklama,• Do¤ru yorumlama,• Do¤ru üslup,• Do¤ru telaffuz,• Do¤ru tonlama,• Do¤ru vurgulama,• Konuflma dilinin kurallar›na uymakt›r.

Yani, “KONUfiMA” = Soluk + Ses + Söz + Cümle demektir.

(Not: ‹yi konuflmak için, iyi dinleyin: Öteki konuflmac›lar› iz-leyin, nas›l soluk ald›klar›na, nas›l konufltuklar›na dikkat edin.Onlarda buldu¤unuz hatalar›, siz yapmay›n.)

Ülkü Giray

186 –

fiimdi bu konuflma araçlar›m›z›n üzerinde teker teker dural›m.

Soluk

“Do¤ru soluk“ için kurallar:

• Önce gevflemeli, sonra alt çeneyi gevfletmelidir.• Mikrofonda soluk, burundan al›n›p a¤›zdan verilmeli-

dir. Böylece soluk sesiniz duyulmaz.• Soluk al›rken cömert, verirken cimri olunmal›d›r.

Soluk al›flt›rmalar›

(Soluk al›flt›rmalar› sabah kalk›nca ya da aç karn›na yap›lmal›d›r).

• Derin bir soluk al›p, (içinden befle kadar sayarak) tut.Sonra “Pufffff” diyerek dudaklar›nda hissederek ver.En az befl kez tekrarla.

• Derin bir soluk al›p, gene befle kadar sayarak içinde tut.Bu kez yavaflça ver. En az befl kez tekrarla.

• Derin bir soluk alarak, yüksek sesle (ama ba¤›rmadan)birden itibaren say› say. Kaça kadar sayd›¤›n› bir yerenot et. Her gün, say›lan say›n›n art›r›lmas› gerek.

Ses

“Do¤ru Ses”, a¤z›n ortas›ndan, “orta” fliddette ç›kan, “orta”sestir. Sesin baz› nitelikleri vard›r.

Ülkü Giray

187

• fiiddeti: Kula¤›m›zdaki etkisidir. Konuflulan yere ve ko-nuya göre ayarlan›r.

• Yüksekli¤i (geniflli¤i): ‹nce sesleri, kal›n seslerden ay›-ran nitelik olup, tize ç›k›p-pese inme ölçüsüdür.

• T›n›s›: fiiddeti ve yüksekli¤i ayn› olan sesleri birbirin-den ay›ran özelliktir. (T›n›lay›c›lar: Bo¤az, a¤›z bofllu-¤u ve burun boflluklar›).

Ses Al›flt›rmalar›

• Derin bir soluk al, yavaflça b›rak›rken “aaaaaa” sesinide¤iflik biçimlerde ver:

• Sona kadar ayn› “aaaaaa”: –––––––––——• Aral›klarla: aa– aa- aa- aa- aa- aa- aa- aa –aa• Sesini yükselterek: <<<<<<<<<<<<<<<<<<• Sesini alçaltarak: >>>>>>>>>>>>>>>>>>>

K›sa bir cümle seç (örne¤in: AEG dokuz do¤urdu). Bu cümleyi,

• Bir h›zl›, bir yavafl tempoda oku.• Tempoyu de¤ifltirmeden, alçak sesle bafllayarak, git gi-

de gür bir sesle oku.

(Not: Sesin de¤iflik tonlar› vard›r: Tiz, orta, pes . Çal›fl›rken tiztonlara ç›kma. Al›flt›rmalar› orta ya da pes tonlarda yap. ”Or-ta” ve “maske sesiyle” konuflmaya al›fl›nca, “ses oturmufl” de-mektir).

Ülkü Giray

188 –

Duraklama

Hem konuflurken, hem de bir metni okurken konunun anlafl›-labilmesi ve sizin soluksuz kalmaman›z için uygun yerlerdeduraklaman›z gerekir.

Uygun Yerler

• Bafllang›ç ve bitifller.• Nokta ve virgüller.• Belirteç ve ba¤laçlar.

Yorumlama

Özellikle haber sunarken tarafs›z olmak gerekir. Ancak, taraf-s›zl›k, “yorumsuzluk” demek de¤ildir. Önce, yaz›l› metnin nedemek istedi¤i anlafl›lmal›; sonra uygun ses tonu ve tempo iledinleyiciye aktar›lmal›d›r. Do¤ru yorum, do¤ru üslubu getirir.

(Örnek : “Dikkat! Kan aran›yor” cümlesi e¤er ba¤›rarak oku-nursa, dinleyici pani¤e kap›l›r, çok sakin okundu¤unda isekimse umursamaz!..)

Üslup

Üslup, metnin anlam›na uygun bir tempo ve ses tonuyla olu-flan okuma tarz›d›r. Konuflur gibi sade bir üslup, en makbultarzd›r. Ancak, flu s›ralar Irak Savafl› haberleri geçilirken baz›spikerlerin “konuflur gibi” haber sunmak gayretiyle yapt›klar›

Ülkü Giray

189

gibi (bileflik kelimeleri bile bölerek) s›k s›k “›hhhhhhhhh” de-meleri, konuflman›n ak›c›l›¤›n› yok etti¤i gibi, dinleyiciyi des›kmakta, hatta ilgiyi da¤›tmaktad›r. Bundan kesinlikle kaç›-n›lmal›d›r.

Telaffuz

Telaffuz, harfleri ve heceleri yutmadan, kelimeleri do¤ru söy-lemektir. Kelime ve harflerin dinleyici taraf›ndan kolay vedo¤ru olarak alg›lanabilmesi için özellikle ünsüz (sessiz) harf-lerin do¤ru telaffuz edilmesi gerekir.

(Not: Kelimeleri yaz›ld›¤› gibi okumak -“gelicek” yerine “ge-lecek” demek- ve ulama yapmamak, büyük kusurdur).

Tonlama

Konuflurken, cümlenin anlam›na uygun olarak, sesimizi alçal-t›p-yükseltir, sertlefltirir ya da yumuflat›r. Bu ses de¤iflimine“tonlama” denir. Konuflurken ses, “orta” tonda ve bükümlü ol-mal›d›r. “Yeknesak”-tekdüze konuflmak, dinleyiciyi s›kar veilgisini da¤›t›r. Konuya göre, sesi (abartmadan) alçalt›p yük-seltmek ve inceltip kal›nlaflt›rmak gerekir.

Tonlama al›flt›rmas›

“Seni seviyorum” cümlesini annenize, baban›za, arkadafl›n›za,sevgilinize, çocu¤a, kedi/köpe¤e nas›l söylersiniz? Yükseksesle deneyin.

Ülkü Giray

190 –

Vurgulama

“Vurgu”, duraklama ve tonlamayla birlikte, “söz noktalamas›-d›r”. Kelimenin ard›ndaki anlam, vurgu ile ortaya ç›kar: Yan-l›fl vurgu, anlam› de¤ifltirir, anlafl›lmay› güçlefltirir. Vurgu, yases de¤iflimi ya da durakla gerçeklefltirilir.

Vurgu, özel adlarda ve “ama, fakat, lakin, ancak...” gibi belir-teç ve ba¤laçlarda ilk hecede, kelime ve cümlede ise son hece-de olmal›d›r. (Zaten, belirteç ve ba¤laçlardan sonra durak ya-p›l›p soluk al›n›rsa, vurgu kendili¤inden ortaya ç›kar.)

Vurgu, yer adlar›nda genellikle ilk hecededir. “Vurgu” cümle-de anlamca önemli sözleri öne ç›kar›r, hatta anlam› de¤ifltirir.

(Örnek: Afla¤›da ayn› cümlede alt› çizili kelimeler vurgulan›n-ca, anlam›n nas›l farkl›laflt›¤›n› görün)

• Dün ben seni arad›m. (Baflka zaman de¤il, dün arad›m.)• Dün ben seni arad›m. (Baflkas› de¤il, ben arad›m.)• Dün ben seni arad›m. (Baflkas›n› de¤il, seni arad›m.)• Dün ben seni arad›m. (Dün ne mi yapt›m? Seni arad›m!)

Konuflma dilinin kurallar›n› bilmek

Do¤ru ve güzel konuflman›n en önemli kural›, Konuflma dili-nin kurallar›n› bilmektir.

Ülkü Giray

191

Konuflma dilinin kurallar›: Baz› hat›rlatmalar

• Fiiller, yaz›ld›¤› gibi okunmaz: Fiillerde (a) ve (e) ses-leri konuflurken daral›p, (›) ve (i)’ye, bazen de (u) ve(ü)’ye dönüflür. Örnek: (Yapacak) yazar, (yap›cak) oku-ruz... (Edecek) yazar, (edicek) okuruz... (Bozacak) ya-zar, (bozucak) okuruz... (Ölecek) yazar, (ölücek) oku-ruz... vb.

• Yumuflak ge (⁄), alfabenin jokeridir: Ard›ndan gel-di¤i sesli harfi uzat›r. Bazen de (v) ve (y)’ye dönüflür.Örnek: (A¤abey) yaz›l›r, (aabey) okunur... (E¤er) yaz›-l›r, (eyer) okunur... (So¤an) yaz›l›r, (sovan) okunur... vb.

• Ulama: Konuflurken, bir kelimenin sonundaki sessiz(ünsüz) harf, bir sonraki kelimenin bafl›ndaki sesli (ün-lü) harfe ba¤lan›p, kaynafl›r. Örnek: (Karar almak) ya-z›l›r, (Ka-rar-al-mak) diye okunur. Özellikle, bileflik ke-limeler, bileflik özel adlar, bileflik eylemlerle, tamlamave deyimlerde ulama yap›lmas› flartt›r.

• Kelimelerin sonunda (b–c–d–g) gibi yumuflak ünsüzlerbulunmaz. Onlar›n yerine sert eflleri olan (p–ç–t–k) sertünsüzleri bulunur. Ama, konuflurken, ulama ile bu sertünsüzler, yumuflak ünsüze dönüflür. Örnek:(Ay›p et-mek = a–y›–bet -mek), (felç olmak = fel–col -mak), (antiçmek = an-diç-mek), (ahenk içinde = a–hen–gi–çin -de)...vb.

• Tek heceli ve Arapça kökenli kelimelerde ulama yap›n-ca ya da yard›mc› eylem kullan›nca “fiedde” denen ses

Ülkü Giray

192 –

ikizlemesi olur. Örnek: (Ret–reddi), (ret oyu–reddoyu),(his–hissi), (zam–zamm›)...vb.

• Ünlü Düflmesi: ‹ki heceli baz› sözcükler, sesli harflebafllayan bir ek al›nca, ‹kinci hecedeki ünlüleri düfler.Örnek:(Ak›l) (›) eki al›nca, (akl›) olur. (Kabir) (i) ekial›nca, (kabri) olur...vb.

• Sonu (k) ve (g) ile biten özel adlarla, dilimize yabanc›dillerden girmifl baz› sözcükler, çekim eki alsalar bile,konuflurken (¤) olmaz. Örnek: (Irak + a = Ira¤a de¤il,Irak’a), (hukuk + a = huku¤a de¤il, hukuka), (stok + a= sto¤a de¤il,stoka ), (blok + a = blo¤a de¤il, bloka) di-ye söylenir.

• Sonu (k) ile biten kelimeden sonra (h) harfiyle baflla-yan kelime gelirse, (h) harfi düfler/okunmaz. Örnek :(Aç›k hava) yaz›l›r, ( a-ç›-ka-va) denir.

• Yaz›daki k›saltmalar, konuflurken aç›l›p söylenir .Örnek: (no.) denmez, (numara), (tel.) denmez, (telefon)vb. denir.

(Bu ve benzeri kurallar› -aç›klamalar›yla birlikte- tüm TürkçeSözlük ve Yaz›m (imla) Klavuzlar›n›n bafllang›ç bölümlerindebulabilirsiniz. Ben, sadece hat›rlatmada bulunuyorum)

Ülkü Giray

193

Al›flt›rmalar-I

Vurgu Al›flt›rmalar› : (Vurgulanacak kelimenin alt› çizilidir)

“132. Madde kalkarsa daha çok Hizbullah ç›kar, daha çokK›fllal›’n›n yas› tutulur.”“PASAPORT:Perflembe akflamlar›,Saat 22:05’de,NTV’de”

“Dünyan›n en büyük savafl›, Dünyan›n en büyük cephesi,Dünyan›n en büyük morgu:‹kinci Dünya Savafl›.”

Yüre¤imde bir telafl:Sanki, flimdi zil çalacak.‹flte, yeni bir y›l bafll›yor,‹flte, yeni bin y›l bafll›yor...Bugün, günlerden yar›n,Bugün, günlerden umut!..

Al›flt›rmalar-II

Haber Okurken Dinleyicinin bir defada anlamas›n› ve dik-katinin sürmesini istiyorsan,

• Haber metninde noktalama iflaretlerini kontrol et.

Ülkü Giray

194 –

• Nefes alaca¤›n yerleri iflaretle.• Haberleri okumaya, bitirece¤in tempoda baflla.• Okurken, nokta ve virgüllerde DUR.• Bafltan sona ayn› tempoda gitme: Monoton olma.• Konuya göre sesini tizlefltir ya da peslefltir ki, konufl-

man ak›c› olsun.

Okuma Al›flt›rmas›

• K›sa bir cümle seç;• Önce, heceleyerek, a¤›r a¤›r oku. Sonra çok h›zl› oku.• Cümleyi bazen yavafl, bazen h›zl› oku.• Orta tonda bafllay›p, tekrar oku.• Ayn› tonda sesi gitgide yükselterek oku.• Soluk alma yerlerini iflaretle.• Ulama yap›lacak yerleri iflaretle.• Vurgu yap›lacak kelime varsa iflaretle.• Metni, orta tonda tekrar oku.• Orta tondan bafllayarak (anlam›na uygun olarak) pes ve

tiz tonlara inip, ç›k.• Farkl› metinlerle, ayn› al›flt›rmalar› tekrarla. (Bir ölüm

haberi, bir fliir, bir magazin haberini ard› ard›na oku.)

Al›flt›rmalar- III

Haber Dili

Dinleyicinin bir defada anlayabilmesi için,

• Cümleler k›sa ve yal›n olmal›.• Her cümle, bir fikri ya da bilgiyi içermeli.

Ülkü Giray

195

• Yazarken yüksek sesle okumal› ki, dile tak›lan, telaf-fuzu güç ve nefes kesici cümleler olmas›n.

• Naklen yay›nlarda/olay yerinden yap›lan yay›nlardadinleyicinin gözü olmal›: Yerin, kiflilerin, ortam›n, din-leyicinin gözünde canlanabilmesi için ayr›nt›lar›yla tas-vir edilmeli.

Haber Özetleri Çal›flmas›

Muazzez Abac›’dan flark›lar dinlediniz.fiimdi Haber Özetleri:

• Kuzey Irak’a özerk ya da federal yap› kazand›rmakamac›yla yap›lan görüflmeler devam ediyor.

• Amerika Birleflik Devletleri’nin Irak lideri Saddam’akarfl› Kürtlere güvence vermeyi kabul etti¤i önesürülüyor.

• ‹ngiltere Baflbakan› Irak harekat›n›n uluslararas› huku-ka uygun oldu¤unu tekrarlad›.

• ‹stanbul Menkul K›ymetler Borsas›’nda endeks 10 binpuan›n alt›na düfltü.

• Dünya Tiyatrolar Günü ülkemizde de çeflitli etkinlikler-le kutland›.

• So¤uk ve ya¤›fll› havan›n bu geceden itibaren kuzeybölgelerimizi terk ederek ‹ç Anadolu’yu etkisi alt›naalaca¤› bildirildi.

Haber özetlerini dinlediniz.

fiimdi Hava Durumu...

Ülkü Giray

196 –

YAZARLAR

Sevda Alankufl

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi, Yük-sek lisans ve doktoras›n› yine bu fakültede ve siyaset bilimive kamu yönetimi alan›nda tamamlad›. ‹ngiltere’de LeedsÜniversitesi Sosyoloji bölümünde doktora sonras› çal›flmalar-da bulundu.

1995’de ‹letiflim Bilimleri alan›nda doçent oldu. 1980’denbafllayarak, Ege, Ankara, Anadolu üniversiteleri ‹letiflimFakültelerinde ders verdi. Kad›n, etnik/ kültürel az›nl›klar vemedya üzerine çal›flmalar› yay›nland›.

Halen Do¤u Akdeniz Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’ndedoçent olarak akademik çal›flmalar›n› sürdürüyor, ayr›ca B‹AYerel Medya E¤itim Program›n›n dan›flmanl›¤›n› yap›yor vealternatif medya konusunda çal›fl›yor.

Nilüfer Timisi

Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, Radyo TelevizyonSinema (RTS) Bölümünde Yard. Doç. Dr olarak görevyap›yor. ‹letiflim teknolojileri ve kültür ba¤lam›nda toplumsalkimlikler, kat›l›m, temsil problemleri ile ilgilleniyor. Yerelmedya ve özellikle radyo yay›nc›l›¤›nda yerellik konular›ndayay›nlanm›fl makaleleri ve Medyada Cinsiyetçilik (KSSGMYay›nlar›, 1997) ve Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Demokrasi

197

(Dost yay›nlar›, 2003) ismiyle iki kitab› var.

A.Ü Kad›n Sorunlar› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi(KASAUM) müdür yard›mc›s› ve KADER Ankara fiubesiYönetim Kurulu Üyesi. Çok say›da ulusal ve uluslararas›araflt›rmada görev ald› ve ayn› zamanda ulusal ve uluslararas›e¤itim çal›flmalar›nda e¤itici olarak katk›da bulundu.

Tu¤rul Ery›lmaz

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdiktensonra çal›flmalar›n› bir süre ‹ngiltere’de sürdürdü. SBF’deyüksek lisans yapt›. Gazetecili¤e TRT Haber Merkezi’ndebafllad›. Bir süre Ankara Üniversitesi Bas›n Yay›n YüksekOkulu’nda iletiflim dersleri verdi.

1981’de üniversiteden ayr›ld›ktan sonra ‹stanbul’da haftal›kNokta, Yeni Gündem ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet veRadikal gazetelerinde çal›flt›. Halen Radikal Ek yay›nlaryönetmeni ve Milliyet Sanat Dergisi Genel Yay›n yönetmeniolarak çal›fl›yor ve Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’ndegazetecilik dersleri veriyor.

Rag›p Duran

1954’te, ‹stanbul’da do¤du. Galatasaray Lisesi ve Fransa’daHukuk tahsilinden sonra 1978’den bu yana ‹stanbul, Ankara,Paris, Londra, Amsterdam ve Boston’da gazetecilik yapt›. Ayd›nl›k, Hürriyet, Nokta, Cumhuriyet, Özgür Gündem ile

Yazarlar

198 –

BBC ve AFP çal›flt›¤› baz› medya kurulufllar›. GalatasarayÜniversitesi ‹letiflim Fakültesinde ö¤retim görevlisi.Fran-sa’da yay›nlanan Liberation gazetesinin Türkiye muhabiri.B‹A’da e¤itim dan›flmanl›¤› ve medya elefltirmenli¤i yap›yor.

Medya elefltirisi alan›nda üç kitap yay›nlad›: Apoletli Medya,Buras› Dünya Polis Radyosu ve Medyamorfoz.

‹pek Çal›fllar

Siyasal Bilgiler Fakültesi Diplomasi Bölümü’nü bitirdiktensonra 1970’de TRT’de muhabir olarak gazetecilik yapmayabafllad›. Bu ifli kesintilerle 1981’e kadar sürdürdü. “Sak›ncal›personel” olarak TRT’den bir baflka kuruma tayini ç›k›ncabas›nda çal›flmaya bafllad›.

Nokta dergisinin ilk befl y›l›nda gece gündüz çal›flanlardanbiriydi. Söz gazetesinin ç›k›fl›na kat›ld› ve bir daha yeni ç›kanbir gazetede çal›flmamaya yemin etti. Bu yemini yeni birdergi için bozdu. Son 20 y›l›n en güzel ve en keyifli dergisiSokak’ta hem sahip oldu, hem yönetici hem de muhabirolarak çal›flt›.

Sokak paras›zl›ktan kapat›ld›ktan sonra iki y›l Almanya’daçal›flmadan yaflad›. Son 10 y›ld›r Cumhuriyet’te. ‹lk y›l›n›haber merkezi müdür olarak harcad›ktan sonra gitgide say-falar› azalan Cumhuriyet Dergi’yi ç›kartmaya devam ediyor.Zaman zaman çeviriler yap›p ve senaryolar yazsa da dergici-likten sapm›yor. Evli, bir o¤lu var.

Yazarlar

199

Beybin D. Kejanl›o¤lu

Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi Radyo Televizyon veSinema Bölümü ‹letiflim Bilimleri Anabilim Dal› Ö¤retimÜyesi. ‹letiflim kuramlar›, elefltirel teori, yay›nc›l›k politikas›,çocuk ve medya Yrd. Doç. Dr. Kejanl›o¤lu’nun çal›flmalar›aras›nda.

Medya Politikalar› (Sevilay Çelenk ve Gülseren Adakl› ile,‹mge, 2001) ve AÜ ‹LEF Y›ll›k 1999 Özel Say›: Sinema veTelevizyon-Mahmut Tali Öngören’e Arma¤an’›n (AskerKartar› ile) editörlü¤ünü yapt›. Medienimpulse, TheUNESCO International Clearinghouse on Children Youthand Media-ICCVOS Newsletter, Turkey Since 1970 (ed.Debbie Lovatt, Palgrave, 2001), Medya ve Kültür (‹letiflimDergisi yay›nlar›, 2000) ILEF/Y›ll›k, SBF Dergisi, ‹letiflim,Yeni Türkiye, Kültür ve ‹letiflim, Birikim, Cumhuriyet Kitap,www.bianet.org gibi çeflitli akademik, politik ve güncelyay›nlarda makaleleri, bildirileri ve kitap elefltirileri yer ald›.

Erol Öndero¤lu

1969’da Erzincan’da do¤du. ‹stanbul Üniversitesi EdebiyatFakültesi Frans›z Dili ve Edebiyat› Bölümünü 1993’te bitirdi.Gazetecili¤e 1996’da IPS ‹letiflim Vakf›’nda bafllad›. Ayn› y›lbafllad›¤› uluslar aras› bas›n örgütü S›n›r Tan›mayanGazeteciler (RSF) muhabirli¤ini halen sürdürüyor.

Ayr›ca, Ba¤›ms›z ‹letiflim A¤› (B‹A) Hukuk Birimi koordi-natörü olarak da görev yapt›. IPS ‹letiflim Vakf›’n›n gerçek-

Yazarlar

200 –

lefltirdi¤i B‹A projesi dahilinde kurulan Bianet haber sitesiiçin iletiflim dünyas›nda geliflmeler, Türkiye’de bas›n özgür-lü¤üne dair haberler yapt›.

Ülkü Giray

TRT’den emekli haber spikeri. Mesle¤ine Ankara Radyo-su’nda bafllad›, daha sonra BBC ve Amerika’n›n Sesi (VOA)radyolar› Türkçe servislerinde çal›flt›.

TRT’nin kuruluflundan sonra redaktör spiker olarak TRTHaber Merkezi’ne kat›ld› ve TRT s›navlar›nda baflar›l› spiker adaylar›na düzenlenen kurslarda görev ald›.

Emekli olduktan sonra da reklam ve seslendirme çal›flmalar›yapt›. Çocuklara ana dillerinin inceliklerini aktarmak vehayal dünyalar›n› gelifltirmek amac›yla masal, fliir ve flark›kasetleri haz›rlad›.

1994’den beri özel spikerlik kurslar›nda ve NTV, CNBC-egibi televizyonlarda “Güzel Konuflma” dersleri veriyor.“Türkçe’yi Güzel Konuflma ve Okuma K›lavuzu” adl›kitab›n›n dördüncü bas›m›n› haz›rl›yor.

Yazarlar

201

202 –

B‹A YEREL MEDYA E⁄‹T‹M PROGRAMLARI’NA KATILANYEREL GAZETEC‹, E⁄‹T‹MC‹ VE KOORD‹NATÖRLER‹N TAM L‹STES‹ VE ‹fiLENEN KONULAR

Yerel Medya E¤itim Program›, 1.Basamak

Mersin 24-25 fiubat 2001, Hotel Gondol

Recep Y›ld›r›m (Radyo Metropol/Mersin), Suat Y›ld›z (RadyoAktif/Mersin), Necmi Ayd›n (Radyo Metropol/Mersin), K›y-met Gökçe (Radyo Metropol/Mersin), Sibel Cengiz (RadyoMetropol/Mersin), Ebru Ergüler (Radyo Metropol/Mersin),Hüsamettin Karakele (Akdeniz Haber Ajans›/Mersin), ErgünKaraca (Radyo Mega/Mersin), O. ‹lker Taflyürek (Radyo Me-ga/Mersin), Tar›k Güçlü (Radyo Ses/Mersin), Özlem Altu¤(Akdeniz Gazetesi/Mersin), Özlem Kar›ncal› (Radyo fiirin-nar/Gaziantep), Ahmet At›lm›fl (Pozitif Dönüflüm/Gaziantep),Azad Ad›yaman (Radyo Ses/Mersin), Lale Ayça (Aktif Rad-yo/Mersin), Ergün Rençber (Yeni Çizgi Gazetesi/Mersin), ‹l-kay Kaydu (Yeni Çizgi Gazetesi/Mersin), Murat Çevik (Gü-ney Hakimiyet/Mersin), Güler Y›ld›z (Ç›nar Gazetesi/Mersin),Abidin Ya¤mur (Ç›nar Gazetesi/Mersin), Suzan Do¤an (SunTelevizyonu/Mersin) Deniz Kara (Sun Televizyonu/Mersin),Özcan Alada¤ (Zirve Gazetesi/Kozan), Ömer Alpdo¤an (Sa¤-

203

duyu Gazetesi/Kozan), Murat Gürefl (F›rat’ta Yaflam/Gazian-tep), Sinan fiahin (F›rat’ta Yaflam/Gaziantep), Mehmet CanToprak (Radyo Ses/Mersin), Bilal Aldo¤an (Pozitif Dönü-flüm/Gaziantep), Alper Güneri (Radyo Star/Tarsus), GönülKorkut (Radyo Ses/Mersin), Tu¤ba Okyay (Radyo Metro-pol/Mersin).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater, Naz›m Alpman, Ya-flar Kanbur.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Yrd. Doç. Dr. Beybin D. Kejan-l›o¤lu/Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik(Yrd. Doç. Dr. Süleyman ‹rvan/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fa-kültesi), Haber ve Habercilik (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ruArsan/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflim Tek-nolojileri ve Yerel Medya ‹çin Olanaklar (Doç. Dr. Ümit Ata-bek/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi) Haber De¤erlendirmeve Yaz›m Atölyesi (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Arsan/Bil-gi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi,Tu¤rul Ery›lmaz/Radikal 2).

Diyarbak›r, 17-18 Mart 2001, Otel Admira

Hasan Kara (Günefl TV/Malatya), Nüket Uçar (Günefl TV/Ma-latya), A. Turan K›l›ç (Radyo Fon/Malatya), Eyüp Aksaç(Radyo Fon/Malatya), Reflat Yi¤iz (Ça¤dafl Gazetesi/Batman),Ubeyt Deniz (Kanal 72/Batman), Fethullah Ekmen (Söz Gaze-tesi/Batman), Remzi Koyuncu (Söz Gazetesi/Batman), Süley-man Beyaz (‹leri Gazetesi/Batman), Kerem Korkmaz (‹leriGazetesi/Batman), Mesut Eryefli (Batman) Gazetesi/Batman),Nizamettin ‹zgi (Batman Gazetesi/Batman), Fatih Çiftçi (Hiz-met Gazetesi/fianl›urfa, Cumhur K›l›çç›o¤lu (Mücadele Gaze-

Kat›l›mc› Listesi

204 –

tesi/Siirt), Dara Turhan (Mücadele Gazetesi/Siirt), ‹hsan Tan(Mücadele Gazetesi/Siirt), Ahmet Ya¤mur (Aktüel Radyo/Di-yarbak›r), Alper Külahç›o¤lu (Can TV (Radyo/Diyarbak›r),Kas›m Kad›rhan (fi›rnak Gazetesi/fi›rnak), Hasan Payan (fi›r-nak Gazetesi/fi›rnak), Nihayet Durak (Sonsöz Gazetesi/Siirt),Hayriye Aktafl (Sonsöz Gazetesi/Siirt), M. fiah Ayaz (BatmanExpress/Batman), Nevzat Bingöl (Gün TV-Radyo/Diyarba-k›r), Salih Siyah (Güneydo¤u Bölge Gazetesi/Diyarbak›r),Y›lmaz Ak›nc› (Güneydo¤u Bölge Gazetesi/Diyarbak›r), Ne-zahat Da¤tekin (ART TV/Diyarbak›r).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater, Ertu¤rul Kürkçü,Yaflar Kanbur.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Yrd. Doç. Dr. Beybin D. Kejan-l›o¤lu/Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), ‹letiflim Huku-ku (Hukukçu Fikret ‹lkiz), Medya ve Etik (Yrd. Doç. Dr. Sü-leyman ‹rvan/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Haber veHabercilik (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Arsan/Bilgi Üni-versitesi ‹letiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Ye-rel Medya ‹çin Olanaklar (Ö¤retim Görevlisi Mehmet Su-cu/Marmara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Haber De¤erlen-dirme ve Yaz›m Atölyesi (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Ar-san/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, editör Murat Çelik-kan/Hürriyet).

Bursa, 31 Mart -1 Nisan 2001, Almira Otel

Sinan Unuak (Radyo Günefl/Bursa), Cüneyt Akman (RadyoGünefl/Bursa), Sezer Koman (Radyo Brt/Bal›kesir), KemalPolaterce (Radyo Brt/Bal›kesir), Kamil Yeflilfiliz (Biga Do-

Kat›l›mc› Listesi

205

¤ufl/Bal›kesir), Necati fieny›ld›z Biga Do¤ufl/Bal›kesir), AtillaKaya (Yeni Haber Gazetesi/Bal›kesir), ‹lker Yurttafl (RadyoBo¤az/Çanakkale), ‹smet Ak›nc› (Radyo Bo¤az/Çanakkale),Halit Ayd› (Son Nokta Gazetesi/Çanakkale), Hasan An›l(1001 FM/Bursa), Zafer Beyaz (Dost FM/Bursa), M. KayhanKaymaz (Radyo 14/Bursa), Dilek Eskicio¤lu (Radyo Bes-ter/Band›rma), Esra Tugan (Radyo Bester/Band›rma), fiükrü Er(Radyo Söz/Bursa), ‹lhan Kaya (Serbest Gazeteci/Çanakkale).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Ertu¤rul Kürkçü, Yaflar Kanbur,Nilgün Uysal, Yasemin Varl›k

Sunufllar: Medya ve Toplum (Yrd. Doç. Dr. Halil Nalçao¤-lu/Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik (Ö¤-retim Görevlisi Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflimFakültesi) Haber ve Habercilik (Ö¤retim Görevlisi Alper Gör-müfl/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi) Yeni ‹letiflim Tek-nolojileri ve Yerel Medya için ‹mkanlar (Doç. Dr. Ümit Ata-bek/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi) Haber De¤erlendir-me ve Yaz›m Atölyesi (Alper Görmüfl, Rag›p Duran).

‹zmir, 24-25 Mart 2001, Otel Kaya Prestige

S›hhat Akvardar (Radyo Aymega/Ayd›n), Cesur Do¤an (Rad-yo Aymega/Ayd›n), Ulvi Tanr›verdi (Radyo Gökyüzü/YerelHaber Gazetesi/‹zmir), Kamer Karaman (Alia¤a Sahil Rad-yo/‹zmir), Necla Tüfekçio¤lu (Dikili FM/‹zmir), Seyhan Biçer(Alia¤a Ekspres Gazetesi/‹zmir), fiahap Avc› (Alia¤a EkspresGazetesi/‹zmir), Ali R›za Kafal› (Can Radyo/‹zmir), fienol Es-kin (Kufladas› De¤iflim Gazetesi/‹zmir), Sabri ‹sel (Radyo Hi-rafl/Manisa), Emin Yüce (Radyo Hirafl/Manisa), Mustafa Te-

Kat›l›mc› Listesi

206 –

cim (Alaflehir Kardelen FM/Manisa), Ferit Ünlü (KardelenFM/Manisa), Mesut Keskin (ART FM/Uflak), Tarkan Atmaca(Bat› Radyo/‹zmir), Fevzi Palut (Bat› Radyo/‹zmir), KadirÖge (Özlem FM/Uflak), Oktay Kurt (Özlem FM/Uflak), AgitAlan (Turgutlu FM/Manisa), Fatofl Ünal (Radyo 45/Manisa),Salih Ziya Ünal (Radyo 45/Manisa), ‹brahim Uzun (RadyoSembol/Manisa), Nevin fientürk (Aktif Radyo/Manisa), Muratfientürk (Aktif Radyo/Manisa).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater ve Baran Gündo¤du.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Doç. Dr. Nilgün Gürkan/Do¤uAkdeniz Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik (Yrd.Doç. Dr. Süleyman ‹rvan/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi),Haber ve Habercilik (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Ar-san/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflim Tekno-lojileri ve Yerel Medya ‹çin Olanaklar (Doç. Dr. Ümit Ata-bek/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi) Haber De¤erlendirmeve Yaz›m Atölyesi (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Arsan/Bil-gi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, Celal Bafllang›ç/Radikal).

Sivas, 7-8 Mart 2001, Büyük Otel

Fikret Ceyhan (SRT/Sivas), Erdem Özden (Arkadafl Radyo/Si-vas), Emine Arslan (Dost Radyo/Çorum), Nuri ‹fllek (DostRadyo/Çorum), O¤uzhan Roma (Radyo Tek/Erzincan), RecepBulut (Kay TV/Kayseri), Selahattin Karakoç (Ana Haber Ga-zetesi/Kayseri), Erol Ery›lmaz (Ana Haber Gazetesi/Kayseri),Zafer Kara (Kay TV/Kayseri), Sabiha Y›lmaz Son (ArkadaflRadyo/Sivas), Hikmet Kuru (SRT/Sivas), ‹smail Dursun (Ulu-sal TV/Sivas), Hatice fieker (Arkadafl Radyo/Sivas), Yücel

Kat›l›mc› Listesi

207

Yönal (Anadolu Gazetesi/Sivas), Onur Özçelik (Sivas FM/Si-vas), Erayd›n Aytekin (Yeni Ülke Gazetesi/Sivas), Erkan F›rat(Radyo Can/Erzincan), Erkan Gündo¤du (Radyo Can/Erzin-can), Murat K›l›nç (Radyo 2000/Erzincan), Oktay K›l›nç(Radyo 2000/Erzincan), Sad›k Örgel (Dost Haber/Çorum), fia-hin Örgel (Dost Radyo/Çorum).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater ve Baran Gündo¤du.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Yrd. Doç. Dr. Halil Nalçao¤-lu/Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik (Ö¤-retim Görevlisi Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflimFakültesi), Haber ve Habercilik (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤-ru Arsan/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflimTeknolojileri ve Yerel Medya ‹çin Olanaklar (Doç. Dr. ÜmitAtabek/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Haber De¤erlen-dirme ve Yaz›m Atölyesi (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Ar-san/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, Ö¤retim GörevlisiRag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi. ‹letiflim Fakültesi)

Trabzon, 14-15 Nisan 2001, Sümela Otel

Metin Akyürek (Medeniyet Gazetesi/Ordu), ‹brahim Eksilmez(08 FM/Artvin), Nilgün Mutlu (Radyo Klüp/Samsun), Ercü-ment Mutlu (Radyo Klüp/Samsun), Evrim Kepenek (GeliflimGazetesi/Rize), Yasemin Bafl (Radyo Aktif/Trabzon), ZeynepÜ. Y›lmaz (Radyo Aktif/Trabzon), Can Da¤l›o¤lu (Radyo Ak-tif/Trabzon), Nurgül Günayd›n (Karadeniz Gazetesi/Trabzon),Ayd›n Gelleci (Karadeniz Gazetesi/Trabzon), M. NerimanKoç (Trabzon) Haber Gazetesi/Trabzon), Metin Deniz (I¤d›rRadyo TV/I¤d›r), Volkan Deniz (I¤d›r Radyo TV/I¤d›r), Fat-

Kat›l›mc› Listesi

208 –

ma Karahasano¤lu (Türksesi Gazetesi/Trabzon), Duygu Kara-hasano¤lu (Türksesi Gazetesi/Trabzon), Mustafa Y›lmaz (Ri-ze TV/Rize), Süleyman Onay (Rize TV/Rize), Muhittin San-d›kç› (Rize’nin Sesi Radyo/Rize), Hürselen Sand›kç› (Rize’ninSesi Radyo/Rize), Ahmet K›l›ç (Kanal G/Giresun), FatihKorkmaz (Kanal G/Giresun), Hakan Kabahasano¤lu (Ç›narDergisi/Giresun), Yeflim Küçüklü (Art TV/Artvin), BayramTuran Çelik (Art TV/Artvin)), Saliha Yayla (Ayd›n Gazete-si/Giresun), Elif Uzunlar (Kanal 52/Ordu), Muzaffer fiensoy(Kanal 52/Ordu), Turan fientürk (Kafkas Sarp Haber/Artvin),Ahmet fiahinbafl (Karadeniz Umut Radyo/Rize), MuhammetAykut (Karadeniz Umut Radyo/Rize), Makbule Efe (MedyaFM/Samsun), Mehmet Yaz›c› (Zümrüt Rize) Gazetesi/Rize),Gönül Yeden (Zümrüt Rize Gazetesi/Rize), Murat Yaz›c› (Ri-ze’de.Com/Rize), Özge Turhan (Rize’de.Com/Rize).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater, Ertu¤rul Kürkçü,Yaflar Kanbur, Sevda Alankufl.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Yrd. Doç. Dr. Mine GencelBek/Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), ‹letiflim Hukuku(Avukat Fikret ‹lkiz), Medya ve Etik (Yrd. Doç. Dr. Süleyman‹rvan/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Haber ve Haberci-lik Atölyesi (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Arsan/Bilgi Üni-versitesi ‹letiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Ye-rel Medya ‹çin Olanaklar (Hakan Kara/Cumhuriyet GazetesiHaber Müdürü) Haber De¤erlendirme ve Yaz›m Atölyesi (Ö¤-retim Görevlisi Esra Do¤ru Arsan/Bilgi Üniversitesi ‹letiflimFakültesi, ‹pek Çal›fllar/Cumhuriyet Dergi)

Kat›l›mc› Listesi

209

Antalya, 5-6 May›s 2001, K›fllahan Otel

M. Kaz›m Y›ld›r›m (ATV/Alanya), Alper Kutay (ATV/Alan-ya), Kamuran ‹nselel (ATV/Alanya), M. Soner Öktem(ATV/Alanya), Yeflim Altafl (Radyo Maraton/Alanya), ÜlküNural (Alanya Yank› Dergisi/Alanya), Zeki Demir (AlanyaYank› Dergisi/Alanya), Tevfik Günay (Kanal V‹P/Antalya),‹dris Tafl (Kanal V‹P/Antalya), S. Ç›ld›r Çiçek (KanalV‹P/Antalya), Halil Alt›nanar (Kanal V‹P/Antalya), MustafaTafl (Klas TV/Manavgat), Yunus Serttafl (Tefenninin Sesi/Bur-dur), Esma Serttafl (Tefenninin Sesi/Burdur), MuhammetDumlup›nar (Gölhisar P›nar Gazetesi/Burdur), Fatih Tecimer(Gölhisar P›nar Gazetesi/Burdur), ‹brahim Nanecio¤lu (BucakGündem Gazetesi/Burdur), Gülsüm Soylu (Bucak GündemGazetesi/Burdur), Fethi fiimflek (Burdur Radyo/TV/Burdur),Gaye Coflkun (Memleketim Alanya/Alanya), Ekrem fien (An-talya Gazetesi/Antalya), Adem Tekin (Yeni Alanya Gazete-si/Alanya), M.Ali Dim (Yeni Alanya Gazetesi/Alanya), Refi-ka Akgül (Kanal A/Alanya), S. Tanju Boylu (Isparta Gazete-si/Isparta), Esin Ç›ld›r (E Medya/Antalya), Zeki Dilmer (EMedya/Antalya), Hasan Üstün (Arfl. Görevlisi, Akdeniz Üni-versitesi), Murat Karaduman (Arfl. Görevlisi, Akdeniz Üniver-sitesi), Sibel S›¤›n (Arfl. Görevlisi, Akdeniz Üniversitesi),Emel Aksoy(Arfl. Görevlisi, Akdeniz Üniversitesi), YeflimAcar (Arfl. Görevlisi, Akdeniz Üniversitesi), Memduh Turha-no¤ullar› (Arfl. Görevlisi, Akdeniz Üniversitesi) Cem Özdel(Anadolu Ajans› temsilcisi) .

B‹A Koordinasyonu’ndan: Ertu¤rul Kürkçü, Yaflar Kanbur,M.Yüksel Özbek.

Kat›l›mc› Listesi

210 –

Sunufllar: Medya ve Toplum (Doç. Dr. Halil Nalçao¤lu/Anka-ra Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik (Ö¤retimGörevlisi Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflim Fa-kültesi), Haber ve Habercilik (Gazeteci Ruflen Çak›r), Yeni‹letiflim Teknolojileri ve Yerel Medya ‹çin Olanaklar (HakanKara/Cumhuriyet Gazetesi Haber Müdürü) Haber De¤erlen-dirme ve Yaz›m Atölyesi (Ruflen Çak›r, Ö¤retim Görevlisi Ra-g›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi).

Ankara, 19-20 May›s 2001, PÜ‹S Otel

Cengiz Tarhanc› (Ulu›rmak Gazetesi/Aksaray), SüleymanEro¤lu (Kral FM/Aksaray), Okflan Ar›nç (KTV/Konya), AhmetAka (Merhaba Gazetesi/Konya), Turgut Y›ld›z (KTV/Konya),Nurettin Turunç (Yeni Afl›kpafla Gazetesi/K›rflehir), GülistanBerktafl (Yeni Afl›kpafla Gazetesi/K›rflehir), Abdülkadir Ay(Aksaray FM/Aksaray), Ramazan Öztürk (Kanal 68 TV/Aksa-ray), Adem Do¤ruer (Hasanda¤› Gazetesi/Aksaray), Zafer Uç-kun (Hasanda¤› Gazetesi/Aksaray), Murat Akarçay (Es FM/Es-kiflehir), Selahattin Kenar (Ses Radyo/Eskiflehir), Nurflen Kork-maz (Kapadokya Gazetesi/Nevflehir), Hasan Eraslan (AhiTV/K›rflehir, Yaflar Üçgül (Ahi TV/K›rflehir, Ahmet Y›lmaz(Bayrak TV/Yozgat), Ferhat Özer (Bayrak TV/Yozgat), GülayBaltal›k (Anayurt Gazetesi/K›rflehir), Yasin fiahin (KapadokyaFM/Nevflehir), Müberra Allahverd› (TMMOB/EMO), ‹lker Er-ten (TMMOB/MMO), Mustafa Atagün (TMMOB), fienol Bay-raktaro¤lu (TMMOB/JMO), Ayla Onar (TMMOB/MMO), Çe-tin Gül (TMMOB/Meteoroloji M.O.), Aynur Y. Çak›r(TMMOB/fiPO), Günruh Ba¤c› (TMMOB/Jeofizik M.O.), Sel-ma Kanbur (TMMOB),Eren Tepeu¤ur (TMMOB/JeofizikM.O.), Mehmet Kaplan (TMMOB/Jeofizik MO).

Kat›l›mc› Listesi

211

B‹A Koordinasyonu’ndan: Ertu¤rul Kürkçü ve Baran Gündo¤du.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Doç. Dr Ayfle ‹nal/Ankara Üniver-sitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik (Prof. Dr. Bülent Çap-l›/Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Haber ve Habercilik(Araflt›rma Görevlisi Çiler Dursun/Ankara Üniversitesi ‹letiflimFakültesi), Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Yerel Medya ‹çin Ola-naklar (Araflt›rma Görevlisi Hakan Tuncel/Ankara Üniversitesi‹letiflim Fakültesi) Haber De¤erlendirme ve Yaz›m Atölyesi(Araflt›rma Görevlisi Çiler Dursun/Ankara Üniversitesi ‹leti-flim Fakültesi, gazeteci Faruk Bildirici, Hürriyet Gazetesi).

Bolu, 2-3 Haziran 2001, Koru Otel

‹smail Kad› (Yeni Haber Gazetesi/Gebze), Cengiz Yücal (Ye-ni Haber Gazetesi/Gebze), Füsun Erdo¤an (Özgür Radyo/‹stan-bul), Arzu Demir (Özgür Radyo/‹stanbul), Fevziye Salafl (Öz-gür Radyo/‹stanbul), Semra Çelebi (Özgür Radyo/‹stanbul),Bar›fl Gündo¤du (Özgür Radyo/‹stanbul), Erdem Çal›flkan (Öz-gür Radyo/‹stanbul), Gökçe Baflbu¤ (Özgür Radyo/‹stanbul),Saffet Can (Susma Gazetesi/Zonguldak), Bahattin Ar› (SusmaGazetesi/Zonguldak, Nilüfer Mavifl (Yeni Sakarya Gazete-si/Adapazar›), Levent Bayr› (Yeni Sakarya Gazetesi/Adapaza-r›), Levent Bektafl (Gözde FM/Sinop), Y›lmaz Y›lmaz (Bar›flFM/Sinop), Erdinç Özy›lmaz (Bar›fl FM/Sinop), Metin Ferah(Yeni Hayat/Bolu), Sinan Ayhan (Yeni Hayat/Bolu), GürkanK›l›ç (Sakarya Radyo TV/Adapazar›), Esra Gürflen (SakaryaRadyo TV/Adapazar›), ‹smail Eser (Gerede FM/Bolu), FuatBayramo¤lu (Gerede FM/Bolu, Aysel Uzun (Aktif Radyo/Sa-karya, Elif Deflifl/Hür FM/Sakarya, Filiz Özer/Yeni Umut Ga-zetesi/Bolu), Özay Y›ld›r›m (Yeni Umut Gazetesi/Bolu), ‹bra-

Kat›l›mc› Listesi

212 –

him Atalay (Karadeniz TV/Bolu), Sedat Akayo¤lu (Gerçek Ga-zetesi/Bolu), Mübeccel Akbafl (Gerçek Gazetesi/Bolu).B‹A Koordinasyonu’ndan: Yaflar Kanbur, Yüksel Özbek, ErolÖndero¤lu.

Sunufllar: Medya ve Toplum (Doç. Dr. Halil Nalçao¤lu/Anka-ra Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Medya ve Etik (Ö¤retimGörevlisi Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi. ‹letiflim Fa-kültesi), Haber ve Habercilik (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ruArsan/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflimTeknolojileri ve Yerel Medya ‹çin Olanaklar (Doç. Dr. ÜmitAtabek/Gazi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi) Haber De¤erlen-dirme ve Yaz›m Atölyesi (Ö¤retim Görevlisi Esra Do¤ru Ar-san/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi, Ö¤retim GörevlisiRag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi).

Yerel Medya E¤itim Program›, 2. Basamak

‹zmir, 21-22 Aral›k 2002, Anemon Otel

Selma Öztürk (Demokrat Radyo/‹zmir), Do¤an Sönmez (Ve-nüs Radyo/Manavgat), Sinan Uluak (Radyo Günefl/Bursa ‹ne-göl), Tahir Çolak (Radyo ART/Uflak), Semra Çelebi (ÖzgürRadyo/‹stanbul), ‹smet Ak›nc› (Radyo Bo¤az/Çanakkale), Öz-ge Kural (Radyo Eksen/Bursa), Rüstem Avc› (Radyo Söz/Bur-sa), Bar›fl Keskin (Radyo Türk/Bursa), Yunus Yeflilöz (RadyoSahil/Manisa), Mürvet Alt›ntafl (Radyo Burdur/Burdur), ErdalEmre (Yön FM/‹stanbul), ‹lkay Güngen (Radyo Hit/Bursa),Zafer Beyaz (Dost FM/Bursa), Hasan An›l (1001 FM/Bursa),Sevgi Akgenç (Radyo Aymega/Ayd›n), Fatofl Ünal (Radyo

Kat›l›mc› Listesi

213

45/Manisa), Fatih Gülsuyu (Radyo Hirafl/Manisa), N. DenizTüfekçio¤lu (Dikili FM/Dikili), Ulvi Tanr›verdi (Radyo Gök-yüzü/Menemen).

B‹A Koordinasyonu’dan: Nadire Mater ve Baran Gündo¤du.

Sunufl: Ülkü ‹mset Giray: Do¤ru Soluk Alma, Do¤ru Ses, Du-raklaman›n önemi ve Zamanlamas›, Yorum, Üslup ve Sunufl,Vurgu, Tonlama, Sözlü Anlat›m Kurallar› ve Prati¤i, Uyarlar,Metin Çözümleme ve Okuma.

Ankara, 11-12 Ocak 2003, Neva Hotel

Seyhan Sincar (Radyo Dünya/Adana), Erdinç Özy›lmaz (Bar›flFM/Sinop), Famiha Aslan (Radyo Ses/Mersin), P›nar Do¤an(Radyo Metropol/Mersin), Selda Aslan (Gözde FM/Sinop),‹pek Ertem (Radyo ODTÜ/Ankara), Habip Efe (Radyo Ak-tif/Mersin), Aylin Bozyap (Aç›k Radyo/‹stanbul), Talin Sucu-yan (Serbest Gazeteci/‹stanbul), Tacettin Ayan (RadyoCan/Erzincan), ‹brahim Eksilmez (08 FM/Artvin), Serdar Ar›(Radyo Kulüp/Samsun), Ifl›n Tüfekçi (Radyo Aktif/Trabzon),‹rfan Aktan (Serbest/Ankara), Adnan Onay (Rize’nin SesiRadyosu/Rize)), Murat Do¤anay (Gerede FM/Gerede), O¤uz-han Roma (Radyo Tek/Erzincan), Gencer M. Yaflar (EsFM/Eskiflehir)), Kemal Atamtürk (Arkadafl FM/Sivas), SinanBurhan (Bravo FM/Ankara).

B‹A Koordinasyonu’dan: Nadire Mater ve Esra Koç

Sunufl: Ülkü ‹mset Giray:Do¤ru Soluk Alma, Do¤ru Ses, Du-raklaman›n önemi ve Zamanlamas›, Yorum, Üslup ve Sunufl,

Kat›l›mc› Listesi

214 –

Vurgu, Tonlama, Sözlü Anlat›m Kurallar› ve Prati¤i, Uyarlar,Metin Çözümleme ve Okuma.

Bursa, 11-12 Ocak 2003, Almira Hotel

Hülya Aksu (Dost FM/Bursa), Hasan An›l (Radyo Hit/Bursa),Bar›fl Keskin (Radyo Türk/Bursa), N. Fuat Uygur (DemokratRadyo/‹zmir), fiükran Aybala fieker (Es FM/Eskiflehir), ‹smetAk›nc› (Radyo Bo¤az/Çanakkale), fiengül Derin (Yön FM/‹s-tanbul), Fatofl Ünal (Radyo 45/Manisa), Rüstem Avc› (RadyoSöz/Bursa), Özge Kural (Radyo Türk/Bursa), Elif Çal›k (Rad-yo 1001/Bursa),), Okan Köro¤lu (Bal›kesir BRT), Hakk› Ger-çek (Özgür Radyo/‹stanbul) ‹lhan Kaya (Ça¤dafl Çizgi/Çanak-kale), Gökhan Özbart›n (Buras› Çanakkale Gazetesi), TunaÇam (Olay Gazetesi/Bursa) Ayfle Aygör (Olay Gazetesi/Bur-sa), Ayfle Uzunbafl (Zirve Gazetesi/Zonguldak), ‹brahim Ata-lay (Bolu Gerçek Gazetesi/Bolu), Ahmet Kurt (Özgür Koca-eli/Kocaeli), ‹brahim Damar (Yeni Sakarya Gazetesi/Sakar-ya), Müslüm Karaaslan (Haber Ekspress/‹zmir), Erdem Tez-can (Gazete Bo¤az/Çanakkale), Kamil Yeflilfiliz (Do¤ufl Ga-zetesi/Biga), Ayfle Uzunbafl (Zirve Gazetesi/Zonguldak), Ser-kan Uran (Hakimiyet Gazetesi/Bursa), Elif Alt›nbüken (HaberGazetesi/Bursa), Canan K›z›laltun (ÇGD/Bursa), fiahap avc›(Alia¤a Express Gazetesi/‹zmir), Turgay fiahbendero¤lu (Ko-caeli Gazetesi/Kocaeli).Yeflim Ya¤›fl (Anadolu ‹letiflim Mes-lek lisesi/Bursa), Bahar Göksu (Anadolu ‹letiflim Meslek Lise-si/Bursa), Sevcan Özgür (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bur-sa), Serpil Y›ld›z (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Ar-zu Dindar (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Beril Y›l-d›r›m (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Esra Karal›(Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Ceylan Cömert (Ana-

Kat›l›mc› Listesi

215

dolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Ercan Cesur (Anadolu ‹le-tiflim Meslek Lisesi/Bursa), Özgür Turhan (Anadolu ‹letiflimMeslek Lisesi/Bursa), Serhat Il›ldak (Anadolu ‹letiflim MeslekLisesi/Bursa), ‹lhan Öztürk (Anadolu ‹letiflim Meslek Lise-si/Bursa), Sertaç Çelik (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bur-sa), Burcu Nazl›el (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa),Burak Ayd›n (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), MerveDenk (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Nurflah Piliçer(Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Esra Mutlusu (Ana-dolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Atakan Alt›nay (Anadolu‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Do¤an Alt›nay (Anadolu ‹leti-flim Meslek Lisesi/Bursa), Filiz Gündüz (Anadolu ‹letiflimMeslek Lisesi/Bursa), Yi¤it Koçelli (Anadolu ‹letiflim MeslekLisesi/Bursa), Ertan Tonguç (Anadolu ‹letiflim Meslek Lise-si/Bursa), Baran Bozkurt (Anadolu ‹letiflim Meslek Lise-si/Bursa), Hakan Ery›ld›z (Anadolu ‹letiflim Meslek Lise-si/Bursa), Sibel Algaz (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bur-sa), Dilek Atalay (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), ElifKaraslan (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Zeynep Di-riksoy (Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Rafet Kutlu(Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa), Mahir Korkmaz(Anadolu ‹letiflim Meslek Lisesi/Bursa).

BIA Koordinasyonu’ndan: Ertu¤rul Kürkçü, Baran Gündo¤du,Burçin Belge.

Sunufllar: Yurttafl Gazetecili¤i/Tan›m›, Eti¤i ve Uygulamalar›(Ö¤retim Görevlisi Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹leti-flim Fakültesi), Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Habercilik Uygu-lamalar› (Hakan Kara/Cumhuriyet Gazetesi, Haber Müdürü),Savafl ve Çat›flma Bölgelerinde Gazetecilik (Ö¤retim üyesi Es-

Kat›l›mc› Listesi

216 –

ra D. Arsan/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Araflt›rmac›Gazetecilik (Celal Bafllang›ç/Radikal Gazetesi), Mizanpaj(Mehmet Sucu/Cumhuriyet Gazetesi, ‹stanbul), Gazete Foto¤-rafç›l›¤› (Özcan Yurdalan/Foto¤raf Vakf›), Bir Haber Medyas›olarak Radyo (Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflimFakültesi), Türkiye’de Kamu Radyolar› ve Özel RadyolardaGazetecilik (‹pek Çal›fllar, Cumhuriyet Gazetesi, ‹stanbul)

Alanya, 25-26 Ocak 2003, Grand Kaptan Hotel

Serkan fiimflek (Burdur Radyo TV/Burdur) Hilmi Karagöz(ATV/Alanya), Yasemin Tafltepe (Radyo Mart›/Antalya), Hü-seyin Özkaya (Kanal A/Alanya), Erden Özden (Arkadafl Rad-yo/Sivas), Mehmet Can Toprak (Radyo Ses/Mersin), GayeCoflkun (Kanal A/Antalya), Refika Akyüz (Kanal A/Antalya),Mehmet Ergün (Flafl Radyo/Alanya), Seyhan Sincar (RadyoDünya/Adana), K›ymet Gökçe (Radyo Metropol/Mersin), Sa-lim Turgut (Radyo kent/Mersin), Do¤an Sönmez (Venüs Rad-yo/Manavgat), Azad Ad›yaman (Radyo Ses/Mersin), MesutKeskin (ART Radyo/Uflak), Ali Ünlüer (KGRT/Karaman),Makbule Efe (Medya FM/Samsun) Medeni Yavuzaslan (Kara-man’›n Sesi/Karaman), Kadir Atalay (Sahil Gazetesi/Manav-gat), Ferdi Ökrüce (Devren’in Sesi Gazetesi/Antalya), SonerKan (Aray›fl Gazetesi/ Mersin), ‹brahim Nanecio¤lu (GündemGazetesi/Bucak), Adil Okay (Ufuk turu.net/Mersin), Sefa Se-yito¤lu (Akdeniz Ça¤dafl Gazetesi/Antalya), Zeki Demir(Yank› Dergisi/Haber Alanya/Alanya), Alper Kutay (HaberAlanya/Alanya), Coflkun Efendio¤lu (Önder Gazetesi/Milas),Selçuk Öcal (Hakimiyet Gazetesi/Isparta), Selçuk Tokgöz(Gülses Gazetesi/Isparta), Bahad›r Kozano¤lu (Haber Ispar-ta/Isparta), Ekin An›l (Yar›mada Gazetesi/Bodrum), Sibel Ka-

Kat›l›mc› Listesi

217

raduman (Ege Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Kerim Toksöz(Yeni Alanya Gazetesi/Alanya), Hatice Özdemir (DemokratGazetesi/Isparta), Gülseren Dafl (‹mece Gazetesi/Mersin),Kadri Baziki (Yeni Gazete/Mersin), Mehmet Tutum (HedefGazetesi/Burdur), Mehmet Emin Berber (Ça¤dafl Gazete/Mar-maris), Mustafa Y›lmaz (Serbest/Uflak), Hasan Üstün (ÇGDAkdeniz), ‹smail Ak›n (Antalya Gündem/Antalya), AbdullahYalç›n (Gündem/Antalya), Engin Korkmaz (ÇGD Akdeniz),Mustafa Noyan (Karadeniz Gazetesi/Trabzon), Mikdat Algül(Haberci Gazetesi/Mersin), Saaddettin Hüsmaz (MemleketimAlanya Gazetesi/Alanya), Cumhur K›l›çç›o¤lu (Mücadele Ga-zetesi/Siiirt), Burak Önder (Burdur’un Sesi Gazetesi/Burdur),Abidin Ya¤mur (Sokak dergisi/Mersin), Adem Tekin (YeniAlanya Gazetesi/Alanya).

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater, Ertu¤rul Kürkçü,Baran Gündo¤du, Esra Koç, Nuh Köklü.

Sunufllar: Yurttafl Gazetecili¤i/Tan›m›, Eti¤i ve Uygulamalar›(Yrd. Doç. ‹ncilay Cangöz/Anadolu Üniversitesi ‹letiflim Fa-kültesi), Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Habercilik Uygulama-lar› (Murat Karaduman Akdeniz Üniversitesi/Antalya), Savaflve Çat›flma Bölgelerinde Gazetecilik (Ö¤retim üyesi Esra D.Arsan/Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Araflt›rmac› Ga-zetecilik (Celal Bafllang›ç/Radikal Gazetesi, ‹smail K›z›lbayDo¤u Akdeniz Üniversitesi), Mizanpaj (Mehmet Sucu/Cum-huriyet Gazetesi) Gazete Foto¤rafç›l›¤› (Özcan Yurdalan/Fo-to¤raf Vakf›), Bir Haber Medyas› Olarak Radyo (Rag›p Du-ran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi), Türkiye’deKamu Radyolar› ve Özel Radyolarda Gazetecilik (Doç. Dr.Sevda Alankufl/Do¤u Akdeniz Üniversitesi)

Kat›l›mc› Listesi

218 –

Malatya, 1-2 fiubat 2003, Avflar Hotel

Ayhan Mergen (Tokkap FM/Siirt), Sad›k Uygun (MegaFM/‹skenderun), Umut Bozkurto¤lu (Radyo Ö¤üt/Malatya),Necdet Akbo¤a (Kanal 7/Malatya), Bülent Hanbay (ERTV/Malatya), ‹brahim Ulutafl (Radyo Fon/Malatya), TürkanÖnemli (Ça¤lar FM/Malatya), M. Duran Özkan (GüneflTV/Malatya), ‹smail Demirci (Ufuk TV/Malatya), Ayd›n Ka-zan (TV Malatya), Tahir Özçelik (ER TV/Malatya), Ayla Ay-kan (Er TV Malatya), Turgut Onur (Günefl TV/Malatya), Mus-tafa K›sac›k (Ça¤lar FM/Malatya), Muhammet Kemal Gülflen(Radyo Süper 44/Malatya), Erdal akdo¤an (Günefl TV/Malat-ya), Mehmet Emin Dan›fl (Bizim Ad›yaman Gazetesi/Ad›ya-man), Nükhet Uçar (Günefl TV/Malatya), Bülent Handay (ErTV/Malatya), Mahmut Adan›r (Gün Radyo TV/Diyarbak›r),Serkan Ak›n (Sivas FM/Sivas), Senar Y›ld›z (Do¤u Rad-yo/Yüksekova), Ali Yi¤it (TRT Malatya/Hüseyin Ak›nc›(NTV/Malatya), (24) M. Ali Oran (Söz Gazetesi/Batman), MFert ‹zgi (Batman Gazetesi/Batman), Siraç Uslu (Batman Pos-tas›/Batman), , Cumhur K›l›çç›o¤lu (Mücadele Gazetesi/Siirt),M. fiah Ayaz (Express Gazetesi/Batman), Seydan Altunç (SonSöz Gazetesi/Siirt), Ersen Korkmaz (Demokrat ‹skenderunGazetesi/‹skenderun), M. Ulafl ‹mbafl› (Sabah Gazetesi/Gazi-antep), Sezai Ça¤layan (Manflet Gazetesi/Malatya) ‹brahimYoldafl (Ak Ajans/Malatya), Duygu Kufl (Yorum Gazete-si/Malatya), Murat Palanc› (Dünya Gazetesi/Malatya), OsmanSeyrek (Umut Gazetesi/Batman), Yaflar Karaaslan (YorumGazetesi/Malatya), Osman Tosun (Günefl Gazetesi/Malatya),Metin Taflç› (‹nönü Üniversitesi Bas›n Yay›n/Malatya), M. AliKöro¤lu (Evrensel Gazetesi/Malatya), Ahmet Göçer (Elbis-tan’›n Sesi/Elbistan), Bekir fiahin (Sabah Gazetesi/Gaziantep),

Kat›l›mc› Listesi

219

Mahfuz Uyan›k (Do¤ufl Gazetesi/Batman), Murat Gürefl (Ha-ber Gazetesi/Gaziantep), Rüstem Do¤anay (F›rat’ta yaflam Ga-zetesi/Gaziantep), ‹mam Tümen (Kat›l›m Gazetesi/Ad›ya-man), Bülent Karaca (Hizmet Gazetesi/fianl›urfa) Cumali Ak-saç (Manflet Gazetesi Malatya), Kemal Atamtürk (ArkadaflRadyo/Sivas), Nevzat Alter (Yüksekova haber Gazetesi/Yük-sekova), Ak›n Bodur (‹skenderun’un Sesi Gazete-si/‹skenderun), Serdar Akk›l›ç (‹skenderun’un Sesi Gazetesi),Umut Tarhan (Prestij Haber/Van), Ramazan Oktay (Özgür Si-irt/Siirt), Ercan Atay (Son söz Gazetesi/Batman), Burhan Ka-raduman (Sonsöz Gazetesi/Malatya), As›m Demirkök (GüneflGazetesi/Malatya), fiahiye Say (Samanda¤ Gazetesi/Hatay),Bahar Ifl›k (Samanda¤ Gazetesi/Hatay), Osman Tosun (GüneflGazetesi/Malatya), ‹rfan Aktan (Serbest/Ankara)

B‹A Koordinasyonu’ndan: Nadire Mater, Baran Gündo¤du,Erol Öndero¤lu, Hamza Aktan.

Sunufllar: Yurttafl Gazetecili¤i/Tan›m›, Eti¤i ve Uygulamalar›(Ö¤retim Görevlisi Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹le-tiflim Fakültesi), Yeni ‹letiflim Teknolojileri ve Habercilik Uy-gulamalar› (Nihat Hal›c›/B‹A), Savafl ve Çat›flma Bölgelerin-de Gazetecilik (Celal Bafllang›ç/Radikal Gazetesi), Araflt›rma-c› Gazetecilik (Celal Bafllang›ç/Radikal Gazetesi), Mizanpaj(Hakan Bayhan/Editör, Radikal Gazetesi) Gazete Foto¤rafç›l›-¤› (Özcan Yurdalan/Foto¤raf Vakf›), Bir Haber Medyas› Ola-rak Radyo (Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflim Fa-kültesi), Türkiye’de Kamu Radyolar› ve Özel Radyolarda Ga-zetecilik (Rag›p Duran/Galatasaray Üniversitesi ‹letiflimFakültesi).

Kat›l›mc› Listesi

220 –