sağlık ve güvenlik

109
i

Transcript of sağlık ve güvenlik

i

1

GİRİŞ

Madencilik sektörü, kendine has özellikleri olan ve

diğer pek çok sektörle yoğun etkileşim içerisinde bulunan

bir sektördür. Alt sektörleri itibariyle son derece

çeşitlidir ve her alt sektörün birbirinden farklı yapısal

özellikleri mevcuttur.

Ülkemiz, genel olarak, maden kaynakları bakımından

zengin ülkeler arasında yer almamakla birlikte,

madenlerinin çeşitliliği bakımından oldukça şanslıdır.

Bor, barit, feldspat, kireçtaşı, magnezit, mermer,

perlit, pomza, stronsiyum, toryum ve trona gibi bazı

maden rezervleri dünya ölçeğindedir(Anaç ve Tamzok, 2007:

38).

“Geleneksel yatak malzemelerinin yerine başarılı bir

şekilde kullanılan çinko-alüminyum esaslı malzemeler uzun

süren araştırmalar sonucunda

geliştirilmiştir(Savaşkan, :1980: 10-15). 1930-1940

yılları arasında % 4 Al, %0,03 Mg ve çok düşük oranda

bakır içeren ZAMAK-3 ve ZAMAK-5 adlı çinko-alüminyum

esaslı alaşımlar basınçlı döküm yöntemi ile üretilmiştir.

1960’lı yıllarda, ILZRO (International Lead - Zinc

Research Organization) tarafından desteklenen ve New

Jersey Çinko Şirketi tarafından yürütülen bir araştırma

sonucunda, %12 oranında alüminyum içeren ve ilk adı

ILZRO-12 olan ve daha sonra ZA-12 olarak gösterilen bir

2

alaşım geliştirilmiştir(Gervais, and Loong., 1984 :1-25).

Daha sonraki yıllarda, Noranda Araştırma Merkezi

tarafından çinko-alüminyum esaslı alaşımlar üzerine

yapılan araştırma çalışmaları sonucunda, sırasıyla ZA-8

ve ZA27 olarak adlandırılan alaşımlar

geliştirilmiştir”(Lyon, 1986: 344-349).

“Simli kurşun ve çinko üretimi, 1892 yılında kurulan

Fransız sermayeli "Balya - Karaaydın Şirket-i

Osmaniyesi"nin tekelinde bulunmaktadır. Borasit madeni

uzun yıllar İngiliz "Borax Company Ltd." şirketi

tarafından işletilmiştir. Krom madenlerine ise öteden

beri Almanların ilgisi vardır.” İfade edilmiştir”(Eldem,

1994: 176-181).

Birinci Bölümde; Metal üretiminde İşçi sağlığı vegüvenliği, yaklaşımları, mesleki hastalıkları, Metalişleme sektöründe oluşabilecek sağlık sorunları vemesleki hastalık çeşitlerine yer verilmiştir. Ayrıca,Çinko üretim tesisinde iş sağlığı uygulamalarıanlatılmıştır.

İkinci Bölümde ise; Çinko üretiminin gelişim süreciile çinko alaşım standartları ve basınçlı dökümalaşımlarının genel özellikleri anlatılmıştır.

Üçüncü bölümde ise Metal üretiminde işçi sağlığı veGüvenliği konularına değinilerek, TS 18001 ISG YönetimSistemi Kapsamındaki Çalışmalara yer verilmiştir.

Ayrıca çalışmamızda; Sunulan Çinko (metal ve maden)

sektörü üretiminde ortaya konulan iş sağlığı ve

3

güvenliği düzenlenmesi uygulamaları, Bu uygulamaların

ülkemizdeki oluşumunun ölçeklendirilmesi adına konuyla

ilgili daha geniş araştırmalara referans olması

amaçlanmıştır.

I. BÖLÜM

ÇİNKO ÜRETİMİNİN GELİŞİM SÜRECİ

4

1. ÇİNKO (ZN)

Günümüze çinko, çelik alüminyum ve bakırdan sonra

dünyada miktar olarak yıllık tüketimi en fazla olan

metaldir. Kimyasal yönden aktif olması ve diğer

metallerle kolayca alaşım yapabilmesi nedeniyle çinko,

endüstride birçok alaşımın ve bileşiğin üretiminde

kullanılmaktadır. Güçlü elektropozitif özelliğinden

dolayı diğer metallerin özelikle demir-çelik ürünlerinin

aşınmaya karşı korunmasında kullanılmaktadır. Çinko metal

ana ürün olarak, galvanizleme, pres döküm alaşımları,

pirinç ve bronz alaşımları, çinko oksit ve haddelenmiş

çinko alaşımlarında

kullanılır(…,http://www.maden.org.tr/yeni3/yayinlar/kitap

lar/madenciliksektoru2002.htm).

“Yüzey kaplaması olarak kullanıldığı için korozyona

karşı korunmasına gerek yoktur. Diğer malzemelere göre en

ucuz kaplama malzemesidir. Uzun süre aşırı nemde

kalındığında zarar görebilir. Çinko düşük ısıda bile

kolaylıkla çalışabilir. Bazı metaller özellikle demir ve

çelik, korozyona karşı korunmak için çinko ile

kaplanmaktadır. Dünyada üretilen çinkonun büyük bir

bölümü bu şekilde tüketilmektedir. Galvanize edilen

maddeler, başlıca tabaka, şerit boru, tel, halat, yapısal

şekiller ve çok sayıda madeni eşyalardır. Standart

levhanın ölçüleri ; 0.7-1.5mm kalınlığında ve 1m’ye varan

5

genişlikleri vardır. Çinko 6m’in üstünde kullanılabilir.

Panel boyutları 1x3m olarak üretilmektedir.”

Denilmiştir(Schafer, 2003: 7-8).

“Kompleks cevherlerden yapılan bakır bazlı alaşımların

üretiminde ortaya çıkmasına rağmen, metalik çinkonun

üretimi hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. M.Ö.

1000 yıllarında Çinlilerin ve 14. yy da Hindistanlıların

metalik çinko ürettikleri ileri sürülmektedir.

Avrupa’da Löhyenns ilk kez Goslar da metali bulmuştur

(1617) ve muhtemelen ismini de vermiştir. İlk çinko

üretimi destilasyonla yapılmış ve işletme 1743’ de

Bristol’ de açılmıştır. Miktar olarak en çok üretilen 3.

renkli metal olan çinkonun yeryüzündeki ortalama

konsantrasyonu 70 ppm’dir. Toplam rezerv 180x106 ton

olarak tahmin edilmektedir” şeklinde ifade

etmiştir(Kücher, and Verlag, 1986: 5).

1.1. Çinko Alaşım (Zamak)

“Geleneksel yatak malzemelerinin yerine başarılı bir

şekilde kullanılan çinko-alüminyum esaslı malzemeler uzun

süren araştırmalar sonucunda geliştirilmiştir(Savaşkan,

a.g.e., : 10-15). 1930-1940 yılları arasında % 4 Al,

%0,03 Mg ve çok düşük oranda bakır içeren ZAMAK-3 ve

ZAMAK-5 adlı çinko-alüminyum esaslı alaşımlar basınçlı

döküm yöntemi ile üretilmiştir. 1960’lı yıllarda, ILZRO

(International Lead-Zinc Research Organization)

6

tarafından desteklenen ve New Jersey Çinko Şirketi

tarafından yürütülen bir araştırma sonucunda, %12

oranında alüminyum içeren ve ilk adı ILZRO-12 olan ve

daha sonra ZA-12 olarak gösterilen bir alaşım

geliştirilmiştir(Gervais, and Loong., a.g.e., :1-25).

Daha sonraki yıllarda, Noranda Araştırma Merkezi

tarafından çinko-alüminyum esaslı alaşımlar üzerine

yapılan araştırma çalışmaları sonucunda, sırasıyla ZA-8

ve ZA27 olarak adlandırılan alaşımlar

geliştirilmiştir”(Lyon, a.g.e.,: 344-349).

“Çinko-Alüminyum esaslı alaşımları, yüksek aşınma

dayanımına sahip olmaları, özgül mukavemetlerinin yüksek

olması, üretimlerinin kolay ve ekonomik olması ve aşırı

yükleme, yetersiz yağlama ve yüksek hızlı çalışma

koşullarında bile ideal tribolojik davranışlara sahip

olduğu bilinmektedir(Calayag, 1983:727-728). Söz konusu

alaşımlardan üretilen yataklar, daha çok düşük hız ve

aşırı yüklemenin söz konusu olduğu uygulamalarda tercih

edilmektedir(Calayag., a.g.e., : 727-728). Bu alaşımlar,

kaymalı yatak üretiminden başka mühendislik amaçlı bazı

parçaların üretiminde de gittikçe artan oranda

kullanılmaktadır(Savaşkan, and Murphy, 1987 : 211-224).

Örneğin, otomobillerde kullanılan karbüratör parçaları,

silindir kapağı, dişli kutusu kapakları, motor ayakları,

biyel kolu ve jant gibi parçalar bu alaşımlardan

üretilmektedir.” Demiştir(Gross, 1988: 1069-1075).

7

“Mekanik alaşımlama (MA), döküm ve sıcak şekillendirme

gibi geleneksel üretim yöntemleri ile üretimi zor veya

sınırlı olan alaşımların toz halinde karıştırılarak

üretimini sağlayan bir katı hal işlemidir(Schaffer,

2008:219-226). İşlem çeşitli kombinasyonlarda ve farklı

mikro yapılara sahip her türlü malzemenin üretiminde

kullanılan özel bir toz metalurjisi yöntemidir. MA

işleminde karıştırma sırasında çarpışan bilyelerin

arasında kalan toz parçacıklarının soğuk kaynaklanmaları

sonucu katmanlaşması, tekrarlı deformasyonu, kırılması ve

toz parçacıklarının kısa mesafeli difüzyonu ile

işlemlerin tekrarlanarak gerçekleşmektedir.”

Denilmiştir(Suryanarayan, 2001: 1-184). Bu yöntemle her

türlü metal alaşımı kompozit malzemelerin üretimi

mümkündür(Tarralba, 2002 : 427-434).

Zamak: Çinko alaşımları döküm alaşımları (Casting

Alloys) ve yoğrulabilir / işlenebilir alaşımlar (Wrought

Alloys) olarak temelde iki ana başlık altında

incelenirler; Çinkonun kurşun, bakır ve kadminyum ile

oluşturduğu alaşımları kapsayan işlenebilir alaşımlar

grubundan farklı olarak döküm alaşımları grubundaki

alaşımlar kendi içlerinde de ikiye ayrılmaktadırlar.

Geleneksel çinko dökümde %4Al miktarı önemli iken

ZA(Çinko-Alüminyum) döküm alaşımlarında alüminyum

miktarına (ağırlıkça yüzdesine) bağlı olarak farklı

8

alaşımlar bulunmaktadır(Boothroyd, Dewhurs, and Knight,

2001: 400-435).

Zamak alaşımları geleneksel döküm alaşımları grubunda

yer alırlar. İlk defa 1929 yılında New Jersel Cooperation

tarafından bulunan bu alaşım %95 oranında %99.995’lik

çinko metaline %4’lük alüminyum ve farklı miktarlarda

bakır metalinin ilave edilmesi sonucu üretilmiştir.

İsmini Almanca alaşımı oluşturan: Zink (Çinko), Aluminum

(Alüminyum), Magnesium (Magnezyum) ve Kupfer (Bakır)

metallerin baş harflerinden almaktadır(Lynch, : 20-80).

Alaşım içerisinde bulunan çinko metalinin

özelliklerini tanımlamak için değişik ülkeler tarafından

standartları oluşturulmuştur(Lynch, a.g.e., : 20-80).

Tablo 1 Ülkelere Ait Çinko Alaşım Standartları

Ülke İngot Çinko Çinko Döküm

Avrupa EN 1774 EN 12844

USA ASTM B 240 ASTM B86

Japonya JIS H2201 JIS H5301

Avusturalya AS 1881 - SSA H63 AS 1881 - SAA H64

9

Çin GB 8738 -88  

Kanada CSA HZ3 CSA HZ11

Uluslararası ISO 301  Kaynak:

http://www.nyrstar.com/en/productsServices/products/zinc/ZincAllo

ysZamakProducts//ZZ_standards/DieCasting/ZincDieCasting

StandardsWorldwide.htm. (Erişim tarihi:02.04.2008).

1.2. Basınçlı Döküm Magnezyum Alaşımları

“Magnezyumun; çelik ve çinkoya nazaran %75,alüminyuma

nazaran %33 daha hafif olması, çeşitli sektörlerde yapı

malzemesi olarak tercih edilmesinin önde gelen

nedenlerindendir. Magnezyum, tercih edilen özellikleri

(Tablo 2) nedeniyle dökülebilirlik ve işlenebilirlik

açısından önemli kolaylıklar sağlamaktadır.”

Denilmiştir(Vatatari, 2006 : 84-97).

10

Tablo: 2 Magnezyum alaşımları uygulamalarının

Karakteristik Profili

Avantajları Sınırlılıkları Tüm Yapı metalleriiçerisinde en düşük yoğunluğa sahip olması,

Geliştirilen alaşımların yetersiz olması

Yüksek özgül direnç

Oda sıcaklığında düşük süneklik ve tokluğa sahip olması,

İyi dökülebilirlikkabiliyeti ve basınçlı döküme uygunluğu

Yüksek sıcaklık özelliklerinin (ısıl direnç ve sürünme direnci) sınırlı olması

Yüksek kesme hızlarında kolay işlenebilmesi

Kimyasal reaksiyon girme yatkınlığının yüksek olması

Doğada yüksek oranda bulunması Yüksek çekme oranı

Soygazlar altında iyi kaynak edilebilirliği

Ayrıntılı geri dönüşüm konseptlerinin olmaması

Son derece gelişmiş korozyon direnci

Tutuşma ve korozyon davranışıhakkındaki bilgi eksikliği

Plastiklere kıyasla;

Üretici sayısındaki sınırlılık ve fiyatlardaki kararsız durum

Daha iyi mekanik özelliklere sahip olması  

Yaşlanma direnci 

Daha iyi elektriksel ve termal iletkenlik  

Geri dönüştürülebilirliği  

11

Kaynak: Kainer, K.U., Buch, F.V., The Current Stateof Technology

and Potential for furtherDevelopment of Magnesium Applications,

Magnesium-Alloys and TechnologiesConference, Germany, 2003,

pp.1-22.

“Magnezyum alaşımlı parçaların üretiminde kullanılan

en yaygın yöntem basınçlı dökümdür. Yöntem yüksek bir

üretim kapasitesine sahip olduğundan, oldukça

benimsenmiştir. Bu yöntemde parçaların hızlı soğuması ile

ince taneli yapı oluşması sağlanırken, gazların kaçmasını

zorlaştırdığından dolayı gözenekliğe yol açabilmektedir.

Gözenek ise parçaları, mukavemet, ısıl alüminyum-çinko-

mangan (AZ), magnezyum- alüminyum-mangan (AM), magnezyum-

alüminyum-silisyum-mangan (AS) ve yeni geliştirilen

magnezyum-alüminyum-nadir toprak-mangan (AE) serileri.”

Denilmiştir(ASM Handbook Volume, 1996:2). Bu alaşımların

genel karakteristik özellikleri tablo 2’de verilmiştir.

Tablo: 3 Basınçlı Döküm Alaşımlarının Genel

Özellikleri

Alaşım Genel Özellikleri

AZ91d

En yaygın kullanılan basınçlı döküm alaşımıdır. Odasıcaklığında iyi dayanım, iyi döküm kabiliyeti, iyiatmosferik kararlılık ve mükemmel tuzlu su korozyondirenci özelliklerine sahiptir.

12

AM60Bİyi uzama ve tokluk, mükemmel tuzlu su korozyondirenci, iyi akma ve çekme dayanımı özelliklerinesahiptir.

AE42

Nispeten iyi dökülebilirliğe sahiptir. Basınçlıdöküm alaşımları içinde en iyi sürünme direncinesahip alaşımlardan biridir. Oda sıcaklığındakiözellikleri iyi ve yüksek sıcaklık uygulamalarındakullanışlıdır.

AS41XB

175 C'ye kadar iyi sürünme direncine sahiptir. Odasıcaklığındaki özellikleri iyi, tuzlu su korozyondirenci mükemmeldir. Yüksek sıcaklık uygulamalarıiçin uygundur.

Kaynak: ASM Handbook Volume 2, 1996, Properties andSelection:

Nonferrous Alloys and Special PurposeMaterials, ASM

International Handbook Committee,United States of America, 1996

1.3. Sıkıştırma Döküm Yöntemi (Squeeze Casting)

“Döküm işlenmiş malzemelerin kullanılabilir parçalara

dönüştürülmesinin en kolay yoludur. Bununla birlikte,

geleneksel döküm tekniklerinin başlıca sakıncası,

gözeneklilik gibi kusurların oluşumudur. Daha da

önemlisi, sıcak yırtılmalar, segregasyon kusurları ve

bant oluşumu dökülmüş parçaların çalışması esnasında

potansiyel çatlak başlangıçtan olabilirler. Bu nedenle,

bu kusurları gidermek için yeni döküm teknikleri

geliştirilmiştir. Çok sayıda kullanılabilir döküm

13

tekniğinden biri olan sıkıştırma döküm, daha az kusurlu

döküm parçalan yaratmak için büyük bir potansiyele

sahiptir.” İfade edilmiştir(Bilgici, 2004).

Sıkıştırma döküm tekniği, en önemli ve en pratik

yöntemlerden birisidir. Yapılan araştırmalarda sıkıştırma

döküm ile elde edilen MMK malzemelerin ucuz olarak elde

edilebilmesinden dolayı, ileride en çok kullanılacak

üretim yöntemi olacağı ifade edilmektedir. Sıkıştırma

döküm yöntemi, herhangi bir metalin basınç altında

katılaşmasıdır. Bu yöntemle hemen hemen her tipte takviye

malzemesi kullanılarak MMK malzeme üretilmesi mümkündür.

Takviye malzemesi verilen bir kalıp içine yerleştirilir.

Döküm sıcaklığına çıkarılmış sıvı metal belli bir

sıcaklığa ısıtılan takviye malzemesi üzerine dökülür.

Katılaşma tamamlanıncaya kadar sıvı metal üzerine yüksek

miktarda basınç uygulanır. Basınç altında katılaştırma

ile takviye malzemesi ile ana yapı metali arasında ara

yüzey bağ mukavemeti oldukça olumlu

etkilenmektedir(Köksal, 2004).

Sıkıştırma döküm, geleneksel döküm yöntemlerine göre

daha fazla basınca gereksinim duymaktadır. Fiber ve

matris arasındaki sürtünme kuvvetlerini ve kapiler

etkileri yenmek için 50-150 MPa kadar basınç uygulanması

gerekmektedir. Katılaşma sürecince uygulanan basınç

sayesinde ince taneli, porozitesiz ve pürüzsüz yüzeye

sahip malzemeler elde edilebilmektedir. Yüksek basınca

14

gereksinim duyulduğundan, parçanın boyutu sınırlayıcı bir

faktördür. Bir diğer sorun ise yine yüksek basınçtan

dolayı takviye malzemesine mekanik bir hasar verme

ihtimalinin var olmasıdır(Mutlu, 1996).

Sıkıştırma Dökümün Avantajları(Bilgisi, a.g.e.,);

Uygulanan basınç sayesinde katkı fazının sıvı

metal tarafından ıslatabilirliğinin artması,

Katılaşmanın basınç altında gerçekleşmesi, makro-

mikro porozitelerin giderilmesine ve dolayısıyla

alüminyum matris alaşımın daha iyi metalurjik bir yapıya

sahip olmasını sağlar.

Daha yüksek mekanik özellikler gösterir.

Yüksek sıcaklıklarda ısısal kararlılık,

Daha ince mikro yapı,

Geleneksel döküm yöntemlerine göre

segregasyonunun en aza indirilmesi ve porozitenin

engellenmesi,

Net veya net şekle yakın üretim sağlaması,

karmaşık şekillerin üretilebilmesi,

Isıl işlem yapılabilmesi,

Kaynaklanabilme yeteneği,

Kusursuz yüzey bitirme,

Daha az enerji gereksinimi,

15

Kompozit üretimine uygulanabilmesi ve özel

alaşımlarının dökülebilmesi gibi avantajlar sağlar.

1.4. Çinko Haddeleme

“Plakada duran kalın levhanın istenilen et

kalınlığında inceltilmesi için 3 ila 5 haddeleme

işleminden geçirilmesi gerekir. İstenilen ebat ve gerekli

mekanik özellikleri sağlamak için tüm proses boyunca, ısı

derecesi, haddeleme hızı ve rulo inceltme seviyeleri

titizlikle gözlenir ve gerekli tüm ayarlamalar anında

yapılır” şeklinde ifade edilmiştir”

(…,http://www.vmzinc.com.tr/about-us98/production-in-

vmzinc-plants95.html, a.g.e., :1).

“İki tane döner merdanenin basma kuvvetinin

etkisiyle araya giren malzemeye soğuk yada sıcak olarak

plastik şekil verme işlemine haddeleme denir. Haddeleme

yoluyla; kare, yuvarlak, yassı, çokgen, kesit, köşebent,

T demiri, I demiri, U demiri, ray gibi mamuller üretilir”

ifade etmiştir”(Ay, 1992: 1).

Haddelemenin en temel hammaddesi 1x1x1,5m

boyutlarında çok büyük ingotlardır.

Çok büyük güçlü bir motor (400 – 1500 BG) önce yavaş

hızla dönerek volan’ı belli bir kritik hıza getirir.

Böylece volan dönme enerjisi ile yüklenmiş olur.

16

Merdaneler arasında haddelenecek malzemenin

geçmesinde bu enerjiden istifade edilir. Motor devri

haddeleme olayı için çok yüksek olduğundan düşürülmesi

gerekir. Küçük dişli, büyük dişli ikilisinde bu istek

yerine getirilir. Hareket ileten dişlilerin her birinde

aynı devir ve güç bulunur(Ay, a.g.e., :1).

II. BÖLÜM

17

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI

2. BAZI ÜLKELERDE İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ

UYGULAMALARI

“Dünyada 2003 yılı itibariyle 360,000 ölümlü iş

kazası meydana gelmiş ve 2002 yılında 2 milyon civarında

kişi, işe bağlı hastalıklar sonucu hayatını kaybetmiştir.

Her gün 960,000’den fazla insanın iş kazası sonucu

yaralandığı ve 5,330 çalışanın meslek hastalığı sonucu

hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir” ifade

edilmiştir(Hamalainen, Saarela, and Takala, 2009: 125).

“Küreselleşme iş sağlığı ve güvenliği açısından

gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri farklı boyutlarda

etkilemektedir”(Rantanen, 2010:168).

“Küreselleşme ile beraber, gelişmiş ülkeler

gelişmekte olan ülkelere iş kazalarını ve iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili tehlikeleri, gelişmekte olan

ülkelere ihraç etmekte midirler? Kuşkusuz bu sorunun

yanıtını, gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen iş

kazalarında aramak gerekir. Örneğin, Birleşik Krallık’ta

işgücünün % 83’ü hizmet sektöründe istihdam edilirken,

işgücünün çok küçük bir kısmı tehlikeli işlerde

çalışmaktadır. İngiltere’de İş Sağlığı ve Güvenliği

Ajansı verilerine göre ölümlü iş kazalarının son 10 yılda

18

% 24 oranında azalması, istihdamın ağır ve tehlikeli

işlerden tehlikesi düşük hizmet sektörüne kayması ile

ilişkilendirilebilir”(Takala, and Hamalainen, 2009:70).

2.1. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)

“ABD’de işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili ilk

düzenlemeler 19. yüzyılın son çeyreğinde alınmaya

başlamıştır. Yirminci yüzyılın başına gelindiği zaman,

değişik seviyelerde farklı kurumlar tarafından yürütülen

bir işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulaması dikkati

çekmektedir”(ILO., 1947 : 1214). “Ancak savaş ve

sonrasında işgüvenliği alanında ortaya çıkan büyük

ihtiyaçlar İSİG ile ilgili uygulamaların koordine

edilmesini gerektirmiştir. Normal zamanlarda eyaletlere

bırakılan uygulamalar, 1936 tarihli Walsh – Healey Act

ile büyük ölçüde Federal Hükümetin kontrolüne girmiştir.”

İfade edilmiştir(ILO., a.g.e., :114).

“İSİG alanındaki uygulamaların dağınıklığını giderme

faaliyetleri devam etmiş, nihayet 1970 yılında bütün

Federal devleti kapsayan bir iş sağlığı ve iş güvenliği

Kanunu (Occupational Safety and Health Act – OSHA)

yürürlüğe girmiştir”(Süzek, 1985: 101).

“Bu kanuna göre İSİG ile ilgili olarak, federal

düzeyde oluşturulan üç organdan iş sağlığı ve İş

19

Güvenliği dairesi 8OSHA), Çalışma Bakanlığına, İş Sağlığı

ve Güvenliği Ulusal Enstitüsü (NIOSH) Sağlık ve Eğitim

Bakanlığına bağlı olarak kurulmuş, ayracı İş Sağlığı ve

Güvenliği Denetim Kurulu (OSAHRC) adı altında bu alandaki

davalara bakmaya yeterli yani, bağımsız bir mahkeme

kurulmuştur”(Moran., 1975). “Kanun’un İSİG alanında

getirdiği belli başlı tedbirler ise şunlardır.” Şeklinde

ifade edilmiştir(ILO., 1984, :18-19);

OSHA, işyerlerindeki İSİG uygulamalarını kontrol

edecek ve bu alandaki standartları oluşturacaktır.

NİOSH, İSİG alanındaki standartları oluşturmak

için OSHA yardım edecek tavsiyelerde bulunacaktır.

OSHA ve NIOSH, kanunun uygulanması konusundaki

işbirliği ederek eğitim faaliyetleri düzenleyecektir.

Bütün iş teftişleri için federal Kontrol

oluşturulmuş, ancak eğer eyaletler kendi programlarının

Federal programla aynı derece etkin olduğunu ispatlarsa

seçme hakkı verilmiştir.

OSHA tarafından belirlenen standartlara

uymayanlar için ceza uygulaması getirilmiştir.

“İSİG ile ilgili standartlar, OSHA tarafından

hazırlanarak ilgililerin görüşlerine sunulur ve

tartışmalar tamamlandıktan sonra Çalışma Bakanlığı’nın

20

kararı ile yürürlüğe girer veya kaldırılır(Süzek.,

a.g.e., :102). OSHA, standartlar konusunda çok geniş bir

konsensus olmasına özen göstermekte, bu bakımdan bazı

standartların yürürlüğe girmesi üç – dört yıl

sürmektedir.” İfade edilmiştir(ILO., a.g.e., :19).

2.2. İngiltere

“İSİG ile ilgili ilk tedbirlerin alındığı

sanayileşmenin beşiği İngiltere'de 1974 yılında çıkarılan

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu, (Heath and Safety at

Work Act); bu alandaki en son hukuki düzenleme olup,

kendi türünün en iyi ve eksiksiz örneklerinden biri

olarak kabul edilen kanun, İSİG alanındaki alanındaki

mevcut durumu bütünü ile gözden geçiren yeni öneriler

getiren ve İş Güvenliği teşkilatını değiştiren bir

nitelik taşımaktadır.” Demiştir(Süzek, a.g.e., : 98).

“Kanunla kurulan Sağlık ve Güvenlik Kuruluna, (Healt

and Safety Commission), en üst düzeydeki İSİG teşkilatı

olarak, Çalışma Bakanlığının onayı ile bu alanda her

türlü tedbiri alma yetkisi verilmiştir. Kurul, İSİG

alanında düzenlemeler yapabilmekte ve uygulamaya

koyabilmektedir. Kanunla getirilen önemli bir yenilik,

işverenlere, yetkili otoriterlerin ve çalışanların

denetimine açık olmak şartıyla kendi sağlık ve güvenlik

21

faaliyetlerini yapabilme yetkisi verilmesidir.” İfade

edilmiştir(ILO., : 17).

2.3. Fransa

“İş denetimi teşkilatını kurma konusunda prensip

olarak ILO’nun 81 sayılı sözleşmesinin getirdiği sistemi

benimseyen Fransa’da Sosyal Sigorta dışındaki işdenetimi

hizmetleri birleştirilmiş olup, iş müfettişleri bütün iş

mevzuatını denetlemekte, bu sebeple müfettişlerin hukuk

yanında teknik bilgilere de sahip olması gerekmektedir.”

Demiştir(Süzek, a.g.e., : 104-105).

“İş güvenliği ile ilgili işyerleri uygulaması

Çalışma Bakanlığı bünyesindeki işgüvenliği müfettişleri

tarafından denetlenmekte, Milli Sigorta Kurumunun

müfettişleri de yeni iş kazalarından korunmak ve önlemek

konularında faaliyet göstermektedirler” Demiştir(Erkan,

1983: 14).

“İşyerlerinde oluşturulan işyeri hekimliğine de İSİG

konusunda büyük sorumluluklar düşmekte, bu sorumluluk

ölçüsünde yetki verilmektedir. Fransız yasası İSİG

konusunda kazaların önlenmesi için mühendis ve

doktorlardan teknik yardım konusunda

faydalanılabileceğini belirtmiştir (50 İş kazaları ve

meslek hastalıklarının önlenmesinde en önemli görevi

22

üstlenen bölgesel sandıklar, bu alandaki her türlü

gayreti gösterme, bu yöndeki çalışmalar arasında

koordinasyonu sağlamak, işyerlerinde İSİG ile ilgili

faaliyetleri denetleme fonksiyonunun üstlenmekte,

işverenlere ceza ve teşvik uygulaması

getirebilmektedirler” demiştir(Süzek., a.g.e., : 105).

“Fransız sisteminin özelliği, milli düzeyde iki üst

kuruluşun İSİG ile ilgili faaliyetlerde bulunmaları ve

aralarında koordinasyon kurulunca işbirliği

sağlanmasıdır. Alt düzeydeki faaliyetlerde de

koordinasyonu sağlayan kurullar bulunmakta, böylece

müesseseyi dağınıklık giderilmeye çalışılmaktadır”

Demiştir(Süzek., a.g.e., : 106).

3. SOSYAL KORUMA YETERSİZLİĞİ KAVRAMI VE İŞ SAĞLIĞI

GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI

“Sosyal koruma, bireyleri hayatın getirdiği bir

yandan gelir azaltan, diğer yandan gider arttıran sosyal

risklere karşı koruyan sistemler bütünü olarak

tanımlanabilir.

Sosyal koruma sadece risk meydana geldikten sonra

giderlerin azaltılması, gelir kayıplarının telafisi

şeklindeki bir sistem olarak anlaşılmamalıdır. Gerçekten

de sosyal güvenlik sistemlerinin erken biçimleri daha çok

23

malullük, yaşlılık gibi riskler sonucu gelir telafisi

sağlayan güvenlik ağlarından oluşuyordu. Zaman içinde

sosyal koruma programları önleme ve korumayı da içeren

önlemlerle genişletildi. Böylece sosyal koruma kişiye

zarar veren olayın etkilerini azaltan işlevinin yanı

sıra, risklerin önlenmesi ve azaltılmasına dönük

müdahaleleri de içeren bir sisteme dönüşmüştür.”

Demiştir(Garcia, Bonilla and Gruat, 2003:28). “Söz konusu

önleyici yaklaşımın örneklerini iş sağlığı ve güvenliği

uygulamalarında görmek mümkündür. Alınacak iş sağlığı ve

güvenliği önlemleri ile riskin olasılığı, sıklığı ve

ağırlığı azaltılabilir.” Demiştir(Garcia, Bonilla and

Gruat, a.g.e., : 28).

“Uluslararası Sosyal Güvenlik Birliği (ISSA), “iş

sağlığı ve güvenliğinin sosyal güvenliğin tam da kalbin

de yattığını” belirtmektedir”(ISSA, 2008:12). “İş sağlığı

ve güvenliği önlemlerine yatırım yapmak, iş kazası ve

meslek hastalıklarının azalmasına, yaşamın, bireylerin ve

ailelerinin refahlarının korunmasına yardımcı

olmaktadır”(ISSA, a.g.e., :12). “İş sağlığı ve güvenliği

hakkının gerçekleştirilmesi, sosyal güvenlik hakkı

içinde devlete verilmiş bir sorumluluktur”(Balkır,

2012:62).

“Modern iş hukukunda iş kazalarını ve meslek

hastalıklarını önleme ve tazmin kurumları birbirini

24

tamamlayan bir bütün oluştururlar”(Süzek, 2006:661). “İş

Sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, iş kazaları

ve meslek hastalıklarının azalmasını sağlar. Böylelikle

işveren ve sosyal güvenlik sisteminin, kaza ya da meslek

hastalığı sonucu kazalıya ya da ailesine yaptığı tazmine

dönük harcamalar azalır”(Süzek, 2006:661) “İşte bu

noktada, sosyal güvenliğin kapsamını sadece tazmin edici

değil, riskleri önleyici şekilde tanımlamak, iş sağlığı

ve güvenliği hakkının sosyal güvenlik hakkı içinde yer

aldığını ifade etmek ve iş sağlığı ve güvenliğinin

sağlanmasının sosyal güvenliğin temel amaçlarından biri

olduğunu ileri sürmek yanlış olmayacaktır”(Süzek, a.g.e.,

: 664-665).

“Önlemenin, sosyal güvenlik programlarından

yapılacak harcamalardan çok daha az maliyetli olacağı

açıktır. Gerçekten de, kazalının iş göremez duruma

gelmesi halinde kendisine geçici iş göremezlik ödeneği ya

da sürekli iş göremezlik geliri bağlanacak, kazalının ya

da meslek hastalığına tutulanın sağlık giderleri

karşılanacaktır. Kazalının ölümü halinde ise geride kalan

hak sahiplerine (eş-çocuk, anne ve baba) ölüm geliri

bağlanacaktır. Konuya sadece sosyal güvenlik maliyetleri

açısından da bakmamak gerekir. İş kazalarının görünen ve

görünmeyen maliyetleri toplamının gelişmekte olan

ülkelerde gayri safi yurt içi hasılalarının % 10’una

ulaştığı tahmin edilmektedir”(ISSA, a.g.e., :13)

25

3.1. İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının

Çalışanların Tamamını Kapsamaması

“İş sağlığı ve güvenliği alanında sosyal koruma

yetersizliğine neden olan en önemli sorun alanlarından

ilki ülkelerin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatlarının ya

belirli sektörleri ya da belirli çalışan gruplarını

kapsam altına alması, çalışanların çoğunluğu oluşturan

geri kalanına sosyal koruma sağlamamasıdır. Uluslararası

Çalışma Örgütü, iş sağlığı ve güvenliği konusunda ulusal

mevzuatlardan elde ettiği veriler çalışmamız kapsamında

tablo halinde açıklanmıştır (Tablo:4). Tablo 4'de

görüldüğü gibi, 123 ülkeden 91’inin iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili mevzuatı ne ekonomik faaliyetlerin

hepsini, ne de çalışanların tamamını kapsamaktadır.

Bunlardan 46 ülke uygulamada hiçbir istisna gözetmezken,

14 ülkede belirli faaliyet alanları ve çalışan grupları

özel yasalar ve düzenlemelerle korunmaktadır. 30 ülkede

ise belirli istisnalar uygulanmaktadır. Geri kalan 33

ülkede iş sağlığı ve güvenliğinin kapsamı ya kısmidir ya

da konu ile ilgili bilgiye ulaşılamamıştır. 11 ülkede ise

iş sağlığı ve güvenliğinin kapsamını genişletmek üzere

çalışmalar yapılmaktadır”(ILO, 2009:11- 12)

26

Tablo : 4 Dünya’da İş Sağlığı ve Güvenliği İle

İlgili Mevzuatın Ülkelere Göre Dağılımı

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili istisna gözetmeyen 46 ülke

Cezayir, Ermenistan, Avustralya,Avusturya, Azerbaycan, Belarus,Belize, Bosna Hersek, Orta AfrikaCumhuriyeti, Kolombiya, Kosta Rika,Küba, Çek Cumhuriyeti, DominikCumhuriyeti, El Salvador, Estonya,Gana, Guatemala, Honduras, Macaristan,Endonezya, İrlanda, İsrail, İtalya,Kazakistan, Letonya, Lüksemburg,Malezya, Mali, Mauritius, Meksika,Moldova Cumhuriyeti, Moğolistan, Fas,Hollanda, Nijerya, Paraguay, Polonya,Rusya Federasyonu, Senegal SuudiArabistan, Slovakya, Solomon Adaları,Suriye Arap Cumhuriyeti, BirleşikCumhuriyeti Tanzanya ve UruguayCezayir, Ermenistan, Avustralya,Avusturya, Azerbeycan, Belarus,Belize, Bosna

Belirli faaliyet alanları ve çalışan grupları özel düzenlemelerle korunan14 ülke

Arnavutluk, Bulgaristan, Kanada, CapeVerde, Fransa, İzlanda, Litvanya,Karadağ, Norveç, Portekiz, Sırbistan,Güney Afrika, İngiltere ve VenezuelaCumhuriyeti

İstisnaların uygulandığı 30 ülke

Belçika, Brezilya, Çin, Kongo,Danimarka, Mısır, Finlandiya, Almanya,Yunanistan, Ürdün, Lübnan, Madagaskar,Yeni zelanda, Nikaragua, Panama, Peru,Filipinler, Romanya, Seyşel Adaları,

27

Slovenya, İspanya, İsveç,İsviçre,Makedonya, Trinidad ve Tobago,Tunus, Ukrayna, Amerika BirleşikDevletleri, Vietnam Eski YugoslavCumhuriyeti ve Zimbabwe.

İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının kapsamı kısmi olan ya da hakkında bilgiye ulaşılamayan 33 ülke

Antigua ve Barbuda, Arjantin, Bahreyn,Barbados, Burkina Faso, Kamerun, Çin(Makao SAR), Hırvatistan, Güney KıbrısRum Yönetimi, Ekvator, Eritre,Etiyopya, Grenada, Haiti, Hindistan,İran İslam Cumhuriyeti, Irak, Japonya,Kiribati, Lesotho, Malawi, Mozambik,Myanmar, Namibya, Pakistan, Katar,Singapur, Sri Lanka, Surinam, Tayland,Türkiye, Yemen ve Zambiya

Kaynak: ILO. ILO standards on occupationalsafety and health Promoting a safe and healthyworking environment, General Survey concerning theOccupational Safety and Health Convention, 1981 (No.155), the Occupational Safety and HealthRecommendation, 1981 (No. 164), and the Protocol of2002 to the Occupational Safety and HealthConvention, 1981, International Labour Conference,98th Session, 2009. Report III (Part 1B). Third itemon the agenda: Information and reports on theapplication of Conventions and Recommendations.Report of the Committee of Experts on theApplication of Conventions and Recommendations(articles 19, 22 and 35 of the Constitution),http://www.ilo.org/ilc/ILCSessions/98thSession/ReportssubmittedtotheConferene/WCMS_103485/lang--en/index.htm (Erişim Tarihi:01.03.2012), 2009:11-12.

“Dünya’da çalışanların % 10 ile % 15’inin iş sağlığı

ve güvenliği hizmetlerine ulaşabilmektedir. Gelişmiş

ülkelerde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin

çalışanların % 15 ile % 100'ü gelişmekte olan ülkelerde

28

ise çalışanların çok azı ile % 20’si arasında değiştiği

tahmin edilmektedir”(Rantanen, a.g.e., :170).

“Türkiye’nin de aralarında yer aldığı ülkeler

(Arjantin, Çin, Finlandiya, Yunanistan, A.B.D. ve

Vietnam), kendi hesabına çalışanları iş sağlığı ve

güvenliği mevzuatı dışında tutarken, Çek Cumhuriyeti,

Kolombiya, Almanya, Macaristan, İtalya ve Birleşik

Krallık gibi bazı ülkeler de bağımsız çalışanları iş

sağlığı ve güvenliği mevzuatı koruması altına

almıştır”(ILO, a.g.e., :13-14). “Bununla beraber, Japonya

İşçi Sendikaları Birliği (RENGO), bazı işverenlerin iş

sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinden kaçınmak amacıyla

bilinçli olarak, kendi hesabına çalışan adı altında işçi

istihdamına başvurabileceğini ifade etmektedir” (ILO,

a.g.e., :14).

“Gelişmiş ülkeler açısından iş sağlığı ve güvenliği

mevzuatının uygulanması yönüyle kapsamının daha geniş

olduğu düşünülebilir. Bununla beraber, iş sağlığı ve

güvenliği mevzuatının işçiler açısından kapsamı ülkeden

ülkeye değişmektedir. Fransa, Hollanda, Finlandiya,

Belçika ve Lüksemburg’da işçilerin % 75 ile % 100’ü,

Norveç, İsveç, Danimarka, Avusturya ve Portekiz’de % 35 -

%60’ı iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının kapsamında

iken, Yunanistan, İtalya, İrlanda, İspanya, İsviçre ve

Birleşik Krallıkta iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının

29

uygulanması açısından kapsam dardır ya da bu konuda bilgi

yoktur”(Elgstrand, 2005:25).

3.2. İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri İle İlgili

Alt Yapının Yetersizliği

“İş sağlığı ve güvenliği alanında sosyal koruma

yetersizliğine neden olan temel nedenlerden biri de

gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda gerekli alt yapının

ve alanda çalışan uzman personelin sayısal

yetersizliğidir. Çin’de iş güvenliği bilinci eksikliği,

altyapı eksiklikleri, denetim ve yönetim boşlukları, yanı

sıra kırsal alanda tarımdan tarım dışı sektörlere hızlı

işgücü göçü, kentsel alanlardan kırsal alanlara, gelişmiş

bölgelerde azgelişmiş bölgelere tehlikeli sektörlerde

göçün sürmesi, iş sağlığı ve güvenliği uzmanları ile

teknolojik kaynaklardaki yetersizlik, iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili yasaların uygulanmasındaki

tutarsızlık, iş kazası ve meslek hastalıklarının

artışındaki temel nedenler arasında gösterilmektedir”(Su,

2003:303). “Çin’de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili

kamu yatırımları yetersizdir. 2000 yılında kasabalardaki

işletmelerin % 1,4'ü ile % 36’sının rutin iş sağlığı ve

güvenliği hizmetlerinden yararlanabildiği

bilinmektedir”(Zhang, 2010:269). “Köy ve kasabalarda

çalışan işçilerin çok azı röntgen ile tetkik ve muayene

imkanına sahiptir”(Wang, vd. 2011:5) “İş sağlığı ve

30

güvenliği hizmetleri büyük işletmelerin küçük bir kısmı

ile sınırlıdır ve iş sağlığı güvenliği hizmetlerinin

kapsamının işletmelerin % 20’sine ulaştığı tahmin

edilmektedir”(Zhang, et al, a.g.e., :266). “Hindistan’da

iş sağlığı ve güvenliği alanında sadece formel sektörde

10.000 civarında işyeri hekimine ihtiyaç bulunmaktadır.

Fakat sadece 1.000 işyeri hekimi görev

yapmaktadır”(Pingle, 2012:170).

4. ÜLKEMİZDEKİ İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ

FAALİYETLERİNİN GENEL GÖRÜNTÜSÜ

Ülkemizdeki İSİG ile ilgili faaliyetler,

teşkilâtlanma ve mevzuat bakımından aşağıdaki görüntüyü

sergilemektedir;

1. Teşkilâtlanma Bakımından Bakanlıklar ve bağlı

kuruluşlar düzeyindeki teşkilâtlar şunlardır;

a. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

i. İşçi Sağlığı Daire Başkanlığı

ii. İSİG Enstitüsü

iii. Teftiş Kurulu

b. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı,

c. Milli Savunma Bakanlığı

d. Belediyeler

e. Sosyal Sigortalar Kurumu

31

f. Üniversiteler

g. Milli Prodüktivite Merkezi

h. Sınai Eğitim Geliştirme Merkezi

i. Türk Standartları Enstitüsü

j. Çalışma Hayatının Taraftan

1) İşyeri işçi Sağlığı ve İşgüvenliği Kurulları

Görüldüğü gibi, çok sayıda ve değişik kurum

tarafından değişik düzeylerde ISİG ile ilgili çalışmalar

yapmaktadır.

2. Mevzuat Bakımından

Ülkemizdeki İSÎG faaliyetleri aşağıdaki mevzuatla

yürütülmektedir;

a) Anayasa

b) Uluslararası Sözleşmeler

c) Kanunlar

1475 Sayılı İş Kanunu

1539 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu

818 Sayılı Borçlar Kanunu

d) Tüzükler

e) Yönetmelikler

Teşkilâtlanmada olduğu gibi mevzuat bakımından da

ÎSİG alanında bir dağınıklık göze çarpmaktadır.

32

Bu görüntü, ÎSİG ile ilgili faaliyetlerin;

Dağınıklık

Görev ayrılığı

Koordinasyon eksikliği

Eleman azlığı

gibi olumsuz şartlarda yürütülmesine yol

açmaktadır(Erol, 1986:41-42).

4.1. Türkiye’de İş Kazaları Meslek Hastalıkları ve

Sosyal Koruma

“Türkiye’de iş kazaları ve meslek hastalıkları

çalışma hayatının gündeminden hiç düşmeyen en önemli

sorunları arasındadır. Sanayileşme ile beraber, çalışma

hayatında işçilerin karşılaştıkları mesleki riskler

artmıştır. İşçilerin eğitim seviyesinin yetersizliği, iş

sağlığı ve güvenliği alanında yetişmiş uzman personel

sayısının azlığı, mevzuatın iş sağlığı ve güvenliği

hükümleri açısından küçük işletmeleri dışlaması, küçük ve

orta ölçekli işletmelerin gerekli iş sağlığı ve güvenliği

tedbirlerine riayet etmemeleri, iş müfettişi sayısının ve

denetimin yetersizliği gibi nedenler iş kazalarının

azaltılmasına engel olmaktadır. Taşeronlaşma iş

kazalarını arttıran en önemli etmenlerden biridir.

İşverenin iş yasalarına aykırı olarak asıl işin bir

33

bölümünü maliyetleri düşürmek amacıyla, bir başka

işverene devri ve işi devir alan işverenin iş sağlığı ve

güvenliği tedbirlerini almaması sonucu özellikle

tersanelerde meydana gelen iş kazalarının sayısında ciddi

bir artış yaşanmıştır5. Emek piyasasındaki parçalanma ve

düzensiz çalışma üretim kurallarının uygulanabilirliğini

doğrudan etkilemektedir. Söz konusu çalışma türü, iş

sağlığı ve güvenliği alanındaki yasal mevzuatın

uygulanabilirliğini de baştan sınırlamaktadır”(Piyal,

2010:217-218).

4.2. İş Sağlığı ve Güvenliği Kurallarının

Uygulanması Açısından Sosyal Koruma

“4857 Sayılı İş Yasası'nda Yer Alan Düzenlemeler

Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümler

4857 sayılı İş Yasası’nda yer almaktaydı. Belirtelim ki,

İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası kamuoyunda uzun süre

tartışıldıktan sonra 30.06.2012 tarihinde yürürlüğe

girmiştir11. Bununla beraber İş Yasası'nda yer alan iş

sağlığı ve güvenliği ile ilgili olan maddeler İş Sağlığı

ve Güvenliği Yasası içine alınmıştır”(Bkz. İş Sağlığı ve

Güvenliği Yasası m. 37).

“Bununla beraber, söz konusu yürürlük maddesi (m.38)

ile belirtilen düzenlemelerin, İş Sağlığı ve Güvenliği

Yasası'nın yayım tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe

34

gireceğine hükmolunmuştur. Bu nedenle İş Yasası'nda halen

yürürlükte olan düzenlemeler ana hatlarıyla

incelenmiştir.

Yasaya göre “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve

güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi

almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler

de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü

önleme uymakla yükümlüdürler (İş Yasası m.77/1). Diğer

yandan söz konusu Yasa’nın ikinci fıkrası işverenin

işçiyi koruma borcunun kapsamını genişletmektedir. Fıkra

hükmüne göre; “İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve

güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek,

işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler,

alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları

konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve

güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Yapılacak

eğitimin usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir “. Bir

başka anlatımla, sadece iş sağlığı ve güvenliği

tedbirlerini almak işçiyi korumak için yeterli

gelmemekte, işverenlere iş sağlığı ve güvenliği ile

ilgili önlemlere uyulup uyulmadığını denetleme ve

işçilere eğitim verme yükümlülüğü getirilmektedir.

Ayrıca, 4857 sayılı İş Yasası'nın 80. maddesinde "Bu

Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli

işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli işlerin

35

yapıldığı işyerlerinde her işveren bir iş sağlığı ve

güvenliği kurulu kurmakla yükümlüdür.

İşverenler iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş

sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak verilen

kararları uygulamakla yükümlüdürler." hükümleri yer

almaktadır. Buna göre 50'den az işçi çalıştıran ya da

sanayiden sayılmayan işyerleri, iş sağlığı ve güvenliği

kurulu kurmak zorunda değildirler. Bununla beraber 6331

sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası (m.22) ile

sanayiden sayılma zorunluluğunun kaldırıldığını, ancak

maddenin Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten 6 ay sonra

yürürlüğe gireceğini belirtelim. İş Sağlığı ve Güvenliği

Kurulları'nın 2003 yılı itibariyle işyerlerinin sadece %

42'sinde kurulma zorunluluğunun bulunması, kayıt dışı

çalışan işçiler de dikkate alındığında söz konusu rakamın

daha da düşecek olması iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili

yasal düzenlemelerin etkinliğini azaltmaktadır“(Akın,

2005:6).

“İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve

yönetmeliklerde yer alan hükümlerin çırak ve stajyerler

için de uygulanacağı hükme bağlanmıştır (İş Yasası

m.77/son). 4857 sayılı İş Yasası'nın iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili maddeleri ve buna dayanılarak

çıkarılmış bulunan yönetmelikleri, ancak İş Yasası'na

tabi işçiler için uygulama alanı

bulacaktır”(Ekmekçi,2005: 39). “Ancak söz konusu

düzenleme bir başka soruyu da beraberinde getirmektedir.

36

İş Yasası kapsamına girmeyen işverenlerin yanlarında

çalışan işçiler için iş sağlığı ve güvenliği hükümleri

nasıl uygulanacaktır? Konu ile ilgili Borçlar Yasası’na

bakmak gerekmektedir. 818 sayılı eski Borçlar Yasası’nın

332 inci maddesinin birinci fıkrasına göre işveren iş

sözleşmesi ve iş ilişkisinin niteliği gereği hakkaniyet

çerçevesinde kendisinden istenebilecek önlemleri almakla

yükümlüydü”(Güneş, 2011:258). “Böylelikle işverenin

sorumluluğuna sınır çizilmiştir”(Güneş, a.g.e, :258).

“Bir başka anlatımla işveren hakkaniyet çerçevesinde

olmadığını düşündüğü önlemleri almayabilecektir. Bu durum

iş sağlığı ve güvenliğini sağlama ile ilgili uygulama

alanını daraltıcı niteliktedir. Yeni Borçlar Yasası, söz

konusu sınırlamayı kaldırmış ve işçinin iş sağlığı ve

güvenliğini sağlama açısından İş Yasamıza paralel bir

hüküm getirmiştir”(Güneş, a.g.e., 258-259). “01.07.2012

tarihinde yürürlüğe giren yeni Borçlar Yasa’mıza göre,

“İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması

için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri

noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği

konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.

İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve

sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü,

vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının

ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye

aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.” (m.

417). Maddenin ilk fıkrası İş Yasası’nın iş sağılığı ve

37

güvenliği maddesi ile paralellik arz etmektedir. Ancak iş

sağlığı ve güvenliği önlemlerinin neler olacağı ve sektör

bazında bunun nasıl uygulanacağı konusunda belirsizlik

vardır. İş Yasası’nın 78 inci maddesinde yer alan “Bu

Kanuna tabi işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği şartları

…. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca çıkarılacak

yönetmeliklerle belirlenir.” ifadesi yönetmeliklerin

sadece İş Yasası’na tabi işyerleri için uygulanacağına

hükmetmektedir. Bu durumda söz konusu yönetmelikler

Borçlar Yasası’na tabi işçiler için uygulanmayacaktır.

Bir görüşe göre, yeni Borçlar Yasası ile Yargıtay’ın İş

Yasası’nda yer alan hükümlerden yola çıkarak verdiği

kararlar Borçlar Yasası’na tabi işçiler için de geçerli

olacaktır”(Güneş, a.g.e, :258-259).

4.3. Türkiye’de İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları

Sigortası Yönüyle Sosyal Korumanın Kapsamı

“Türkiye’de 1945 yılında İşçi Sigortaları Kurumu

kurulmadan önce yürürlüğe giren ilk sosyal sigorta

programı iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası

olmuştur”(Makal, 1999, 475-476). “Bağımsız çalışanların

sosyal güvenliğini sağlamak üzere kurulan Bağ-Kur’da iş

kazası ve meslek hastalıkları sigortası ayrı bir sigorta

kolu olarak düzenlenmemişti. Bağımsız çalışanların iş

kazası geçirmesi halinde gerekli sağlık yardımları

sağlık, ölüm ve maluliyet sigortası hükümleri gereğince

38

yapılıyordu. Örneğin eski 1479 sayılı Yasa’nın 29 uncu

maddesinin ikinci fıkrasına göre Bağ-Kur sigortalılığı

devam ederken iş kazası ve meslek hastalığı geçirerek

çalışma gücünün en az % 60’ını kaybedenlerde 5 tam yıl

prim ödeme şartı bulunmamaktaydı. Ancak kaza geçiren ya

da meslek hastalığına tutulan sigortalının ölmesi halinde

ölüm geliri, iş göremez duruma geldiğinde ise sürekli iş

göremezlik geliri almasını ayrı bir sürekli iş göremezlik

gelirine hak kazanamıyordu”(Akın, 1996:134, aynı yazar,

2010:195-196). “İş kazası ve meslek hastalığının tanımına

ise Yasa’da yer verilmemiş ve 1479 sayılı Yasa’nın 82

inci maddesi ile Sosyal Sigortalar Yasası’na iş kazası

tanımı anlamında yollama yapılmıştır”(Akın, 1996:135 vd.,

Caniklioğlu, 2006:53, Güzel, Okur ve Caniklioğlu,

2010:325). “Bununla beraber, işçilerin geçirdikleri ve

kendilerini bedenen ya da ruhen zarara uğratan olayların,

bağımsız çalışanlara birebir uygulanmasında da sorunlar

ortaya çıkmaktaydı 5510 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin c

fıkrasında sayılan “sigortalının işverence

görevlendirilmek suretiyle bir başka yere gitmesi

nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen sürelerde meydana

gelen kazalar” işveren ise bağımsız çalışan aynı kişi

olduğu için bağımsız çalışana

uygulanamayacaktır”(Caniklioğlu, a.g.e., :5455, Akın,

2010:194-). “Aynı maddenin (d) fıkrası uyarınca süt izni

sırasında geçirilen kazanın da iş kazası sayılmaması

çalışanlar arasında norm ve standart birliğini sağlama

39

iddiasında bulunan 5510 sayılı Yasa'nın kendi hesabına

çalışanların iş kazası korumasını daraltmaktadır”(Akın,

2010:194). “Aynı durum belirtilen maddenin (e) fıkrasında

yer alan ve büyük ölçüde yürürlükten kaldırılan 506

sayılı Sosyal Sigortalar Yasası m.11/e ile paralellik arz

eden, “sigortalının işverence sağlanan taşıtla işyerine

toplu olarak geliş ve gidişleri sırasında gerçekleşen

kazalarda” bağımsız çalışanlar açısından uygulanması

mümkün olmayacaktır” (Akın, 1996:136)

“5510 sayılı yeni Yasa ile iş kazası ve meslek

hastalığı bağımsız çalışanları da kapsar hale gelmiştir.

Böylelikle bağımsız çalışanlar iş kazası sonucu maluliyet

aylığı anında sürekli iş göremezlik gelirine de hak

kazanabileceklerdir. Ancak 5510 sayılı asada bağımsız

çalışanlar açısından iş kazası kavramı daha önceki

uygulamaya göre bir nebze daraltılmıştır. Buna göre iş

kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle

sigortalı kendi hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte

olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının,

görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi

nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

40

d) Bu kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının

(a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş

mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan

zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla

işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen

ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen

özüre uğratan olaydır.

Bağımsız çalışanlar açısından maddenin sadece (a) ve

(b) bentlerinin uygulanması mümkün olabilecektir.

“Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen

kaza” ifadesindeki sigortalı kavramı Yasa’nın 3‘üncü

maddesi 6’ıncı fıkrasında açıklanmıştır. Buna göre;

“Sigortalı, kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları

bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi

hesabına prim ödemesi gereken kişiyi” ifade etmektedir.

Dolayısıyla bağımsız çalışanların işyerinde meydana gelen

kazalar da iş kazası sayılacaktır”(Güzel, Okur,

Caniklioğlu, 2010:328). “Maddenin (c), (d), (e)

fıkralarının ise bağımsız çalışanlar için uygulanmayacağı

belirtilmektedir (SGK, Tarihsiz). Diğer yandan Yasa'nın

özellikle prim ödemekten muaf tuttuğu kesimin genişliği

(m. 6) iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının

kapsamını da daraltmıştır.

41

Yasa koyucu sonradan yaptığı düzenlemelerle prim

ödemekten muaf tutulan tarımda süreksiz hizmet akdiyle

çalışanlara, 10 günün altında çalışan taksi şoförleri vb.

çalışan gruplarına isteğe bağlı ve düşük prim ödeme

imkanı sunan bazı düzenlemeler getirmiştir (Bkz. 5510

sayılı Yasa ek 5 ve ek 6. maddeler). Belirtilen

düzenlemelerin, orta ve uzun vadede 5510 sayılı Yasa'nın

genel prensiplerini ve sistematiğini zorlayacağı ifade

edilmektedir”(Alper, 2011:14).

“Söz konusu programların isteğe bağlı olması ve

primlerinin zaman içinde artması programların başarı

şansını düşürmektedir. Tarımda süreksiz hizmet akdi ile

çalışanların sosyal güvenliğini sağlayan 2925 sayılı

Yasa’ya göre prim ödeyen sayısının 180.000’e ulaşmasına

karşılık iş kazası ve meslek hastalıkları sigortasından

gelir alan sayısının sadece 2 kişi olması bazı şüpheleri

de beraberinde getirmektedir

(SGK, Kişisel İletişim, 28.12.2006). Gerçekten SSK

istatistiklerine göre 2003 yılında tarım sigortalılarının

tarımda yevmiyeli çalışanlara oranı % 52,6 iken, aynı yıl

TÜİK Hane halkı Bütçe Anketi sonuçlarına göre SSK

sigortalısı olan geçici tarım işçilerinin oranı sadece %

1,5’tur. Bu durum programa özelikle geçici tarım işçisi

olmayanların, düşük prim yüksek edim nedeniyle

42

kendilerini geçici tarım işçisi olarak SSK’ya

bildirdiğinin bir göstergesidir”(Karadeniz, 2007).

III. BÖLÜM

METAL ÜRETİMİNDE İŞÇİ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ

3. METAL ÜRETİMİ

“Üretim konusunda makineleşme, üretimi artırmakla

birlikte çalışma koşullarının ağırlaşmasına ve bir takım

sorun ve kayıpların yaşanmasına neden olmuştur. Başlarda

iş sürecinin bir parçası gibi görülen iş kazaları ve

kayıplar daha sonraki dönemde sorgulanmaya başlanmış,

kaza ve kayıpların yalnızca işçi hatalarından değil, aynı

zamanda çalışma koşullarından da kaynaklandığı

anlaşılmıştır.

43

İş sağlığı ve güvenliği konusunda ilk dönem

uygulamaları kaza gerçekleştikten sonra iyileştirmeye

dönük uygulamalar olsa da daha sonraları bu anlayış

yerini iş sağlığı ve güvenliği konusunda önleyici

nitelikteki ve işçinin psikolojik ve sosyal durumu ile iş

yükü, işyeri koşulları ve yönetsel uygulamaları da

kapsayan bir yaklaşıma bırakmıştır. Artık iş sağlığı ve

güvenliği konusunda bir kültür, bir iklim anlayışı, bir

güvenlik yönetimi yaklaşımı hâkimdir.

İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin uygulamalar ve

araştırmalarda işçi algıları merkezi bir öneme sahiptir.

İşçilerin güvenlik iklimi ve iş sağlığı ve güvenliği

algıları işçilerin bu konudaki tedbir ve uygulamalara

dönük tavırlarını ve yönetimden beklentilerini anlamaya

yardımcı olmaktadır. İşi yapan ve sağlık ve güvenlik

tedbirlerine konu olan işçi olduğuna göre, işçi

algılarına gereken önemin verilmesi şarttır” şeklinde

ifade etmiştir”(Alkış ve Taşpınar, 2012: 1195-1196).

“Örneğin; Konya il merkezindeki metal sanayi

çalışanlarının güvenlik iklimi ve iş sağlığı ve güvenliği

algılarının ölçülmesine dönük anket çalışması neticesinde

şu sonuçlara ulaşılmıştır.” Denilmiştir(Alkış ve

Taşpınar., a.g.e., 1195-1196);

Çalışanların güvenlik iklimi ve iş sağlığı

güvenliği algıları arasında güçlü bir bağıntı mevcuttur.

44

Metal sanayi sektöründe çalışanların büyük

çoğunluğu genç ve orta yaş grubundan kişilerdir.

Metal sanayi sektöründe çalışanların büyük bir

kısmı düşük seviyede eğitimlidir.

Metal sanayi çalışanlarının iş tecrübeleri

düşüktür. Bu durum ileri yaşlardaki ve mesleki tecrübeye

sahip gruplarda bu sektörün tercih edilmediğini

göstermektedir.

Metal sanayi sektöründe çalışanların yaklaşık

üçte ikisi bir iş kazasına şahit olmuş, yaklaşık yarısı

ise bir iş kazası geçirmiştir. Metal sanayi sektöründe iş

kazaları oldukça yaygındır. Bu durum iş koşullarının

ağırlığına ve yetersiz önlemlere bağlanabilir.

İş kazalarının önlenmesinde iş sağlığı ve

güvenliği eğitimleri etkili olmaktadır. Yakın dönemde

işçilere artan oranda iş sağlığı ve güvenliği eğitimi

verilmekle birlikte, çalışanların yaklaşık üçte birinin

en son işyerinde bir iş kazasına şahit olması ve beşte

birinin ise bir iş kazasına maruz kalması eğitim

konusunda etkinlik sağlanması gerektiğini

düşündürmektedir.

Çalışanların yaşları arttıkça güvenlik iklimi

algısı düşmektedir. Bu durum yüksek yaş grubundaki

çalışanların güvenlikle ilgili kaygılarının arttığını

göstermektedir.

45

Çalışanlardan büyük çoğunluğunun iş sağlığı ve

güvenliği eğitimini aldığı ve iş kazalarına maruz kalma

oranının çalışma hayatındaki tüm işyerlerindeki orana

göre düşük olduğu en son çalışılan iş yerlerinde, çalışma

süresi arttıkça güvenlik iklimi algısı düşmektedir. Bu

durum iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde etkinliğin

sağlanması gerektiği yönündeki görüşü desteklemektedir.

Orta yaş grubundaki çalışanlar iş sağlığı ve

güvenliğine ilişkin uygulama ve tedbirler konusunda

olumlu görüşlere sahiptir.

En son iş yerinde en uzun süredir çalışanlar iş

sağlığı ve güvenliğine dönük uygulama ve tedbirler

konusunda en olumlu görüşlere sahip olan gruptur. Aynı

grubun güvenlik iklimi algılarının düşük olduğu hesaba

katıldığında, uzun süredir aynı iş yerinde çalışan grubun

işverenin ve kamu otoritesinin çabalarının farkında

olduğunu, ancak yeterli bulmadığını söylemek mümkündür.

Toplam çalışma süresi dikkate alındığında da

benzer bir durum mevcuttur. Uzun süredir çalışma

hayatında bulunanlar, iş sağlığı ve güvenliği uygulama ve

tedbirleri konusunda olumlu beklentilere sahiptirler.

3.1. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yaklaşımları

“Başta bireylerin kendi evlerinde elleriyle

yaptıkları emek yoğun işler, 1700’lerde sanayi devriminin

etkisiyle makinelerle yapılmaya başlanmış, 1800’lü

46

yılların başından itibaren ise bu akım tüm Avrupa’yı

etkisi altına almıştır.

Fabrika modeli üretime neden olan söz konusu sürecin

getirdiği yenilikler şunlardır;

Hayvanlardan elde edilen gücün, özellikle kömür

kullanımıyla elde edilen buhar gücüne dayalı mekanik

enerjiyle yer değiştirmesi,

İnsan becerisi ve gücünün yerini makinelere terk

etmesi,

Özellikle demir-çelik ve endüstriyel kimyasallar

olmak üzere, hammaddenin işlenmiş ürün haline

getirilmesine dönük yeni yöntemler geliştirilmesi,

İşin fabrikalar, tav ocakları ve haddehaneler

gibi daha büyük birimlerde yapılmaya başlanması

neticesinde imalatın doğrudan denetlenmesi ve iş gücünün

etkin dağılımının sağlanması. Bu türden gelişmelerin

tarım ve nakliye alanlarında da görülmeye başlanması.

Üretim alanında tüm bu gelişmeler yaşanırken, iş

sağlığı ve güvenliği anlayışı aynı hızda gelişmediği

gibi, üretim süreçlerinde yaşanan insani kayıplar “üretim

süreci”’nin bir parçası gibi görülmüştür. Elbette yaşanan

kazalardan da işveren konumunda olan aile şirketleri

değil, çoğunlukla işçinin kendisi sorumlu

47

tutulmuştur”(O’Reilly, Hagan, and Montgomery.,2001: ss.3-

28).

“Bu yoğun, tehlikeli ve ağır çalışma şartları 19.

yüzyılın ortalarına kadar kabullenilmiş, sonrasında

İtalya, İngiltere ve ardından tüm sanayileşmiş dünyada

işçi sağlığı ve güvenliği konusu bilimsel bir mesele

haline gelmiştir. Ancak, söz konusu dönemde işçi

sağlığına dönük tedavi edici yöntemler benimsenmiş olup,

ikinci dalga olarak adlandırabileceğimiz işçi sağlığı ve

güvenliği konusundaki önlem niteliğindeki uygulamaların

gündeme gelmesi 1900’lerin başlarında

gerçekleşebilmiştir. Üçüncü dalga ise 1980’lerde

İskandinav bilim insanlarının iş stresi, psikolojik

riskler, iş yükü, birey ve grup seviyelerinde

psikososyoloji ve iş organizasyonu gibi olguları

araştırmaları ve önleyici eylemlerin hedefi haline

getirmesi sayesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemdeki

bilimsel çalışmalar, iş tatmini ve iş motivasyonu

konularını iş psikolojisi ile birlikte değerlendirmiş, iş

yaşamı için tam bir kalite öngörmüştür.

Günümüzde ise sayılan üç anlayışın da üzerinde bir

yaklaşım benimsenmiş, şu konular öne çıkmıştır;

İşçilerin sağlık, iş becerisi ve refahının

korunup desteklenmesi,

48

Güvenli ve sağlıklı iş ortamlarının sürekli

olarak yenilenip, geliştirilmesi,

İş konusunda psikolojik, psikososyal ve örgütsel

yaklaşımlar geliştirilerek, iş ve yönetim kültürlerinin

sağlık ve refah için elverişli hale getirilmesi.

Tüm bunların ötesinde, iş sağlığı hizmetleri

konusunda bu türden bir anlayış sergilenebilmesi için

işçiler ve yöneticilerin bu hedefleri yerine getirebilmek

konusunda tam bir işbirliği içerisinde olması

şarttır”(Rantanen, 2011: 3-18).

3.2. Mesleki Hastalıklar

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Sağlık

Örgütü (WHO)’nun yaptığı tanıma göre iş sağlığı, bütün

mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal

yönden iyilik hallerinin en üst düzeyde tutulması,

sürdürülmesi ve geliştirilmesi çalışmalarıdır. Dünya

Sağlık Örgütünün tanımına göre; Sağlık yalnız hastalık ve

sakatlığın olmaması değil fiziksel ve ruhsal yönden tam

bir iyilik halidir.

ILO rakamlarına göre;

Her gün dünyada yaklaşık 6000 kişi iş kazası veya

meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Yıllık

toplamda 350.000 kişi iş kazası, 1.700.000 kişi ise

meslek hastalıklarından yaşamını yitirmektedir.

49

Her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelmekte ve

160 milyon kişi meslek hastalıklarına

yakalanmaktadır(Yardım, 2007: 264-271).

Türkiye de 1946 – 2007 yılları arasında 145.141 kişi

iş kazası ve meslek hastalığı sonucu hayatını

kaybetmiştir(Yazıcı, 2009: 33-35). Makine Mühendisleri

Odasının iş sağlığı ve güvenliği oda raporuna göre

Türkiye de her 7 dakikada bir 1 iş kazası olmakta, her

10,8 saatte bir çalışan hayatını kaybetmekte ve her 5,5

saatte 1 çalışan sürekli iş göremeyecek biçimde sakat

kalmaktadır(Yazıcı, a.g.e., : 33-35). Bu da evini

geçindirmek için sabah evden çıkan 2 işçimizin akşam

evine dönmemesi demektir. Türkiye deki hızlı gelişme ve

sanayileşmenin bedeli kesinlikle bu olmamalıdır. Yapılan

araştırmalar iş kazalarının %50 sinin kolaylıkla

engellenebileceğini, %48’inin sistemli bir çalışma ile

engellenebileceğini, %2’sinin ise belirlenemeyen

sebeplerden dolayı engellenemediğini göstermektedir. Bu

durum bize kazaların %98’inin engellenebileceğini ifade

etmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemek

amacı ile yapılan bu çalışmalar sayesinde;

a. İşletmenin sağlık giderlerinin azalması,

b. Tazminat giderlerinin azalması,

c. Güvenli çalışma ortamında verimliliğin artması,

50

d. Üretimde kalitenin yükselmesi,

e. İşletmenin güven ve itibar kazanması ve Pazar

payının yükselmesi gibi avantajlar da beraberinde

gelmektedir(İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü,

http://www.fisek.org.tr, 2013).

İş sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin (OHSAS)

temel amacı işyerlerindeki çalışma koşullarından

kaynaklanan her türlü tehlike ve sağlık riskini azaltarak

insan sağlığını etkilemeyecek seviyeye düşürmektir, bu

çerçevede risk analizi iş sağlığı ve güvenliği yönetim

sisteminin temel taşını teşkil eder(T.C 4857 nolu İş

Kanunu, Madde: 1-77 -78).

Burada tehlike; kaza oluşturma potansiyelini, risk

ise insan veya ekipmanın maruz kalabileceği tehlike ve

hasar ihtimalini ifade eder(Dizdar, 2008: 231-242).

3.2.1. Metal İşleme Sektöründe Oluşabilecek

Sağlık Sorunları

Metal İşleme Sektöründe Oluşabilecek Hava

Kirleticiler ve Sağlık Etkileri Genel olarak üretim

aşamasından oluşan (metal döküm işleri, kaynak-lehim

işleri ve metal kaplama işleri) metal işleme

endüstrisinde, hem iş güvenliğini hem de işçilerin

sağlığını tehdit eden birçok tehlike bulunmaktadır(URL 3:

51

http://www.isveguvenlik.com/diger-sektorler/metal-isleme-

sektorunde-isci-sagligi ve-is-guvenligi.html).

İş kazalarının en fazla olduğu metal döküm işleri,

kalıpların oluşturulması, kullanılacak metalin

eritilmesi ve rafine edilmesi, eriyik metalin kalıplara

dökülmesi gibi işlemleri kapsamakta ve bu işlemlerde

çalışan işçilerde, tozdan kaynaklanan hastalıklara

oldukça çok rastlanmaktadır. Özellikle silikoz

hastalığına neden olan silika kumu, asbestozis

hastalığına neden olan asbest tozu, termal parçalanma

sırasında oluşmasına bağlı olarak önemli kanserojen

etkileri olan polisiklik aromatik hidrokarbonlar, ve

krom, nikel gibi metaller, döküm işlerinde çalışan

işçilerin soluma yolu ile maruz kaldığı en önemli

kirleticiler arasında yer almaktadır. Bunlarla birlikte

dökümhanelerde bulunan formaldehit, dimetilamin,

trietilamin gibi bazı kimyasallar, çalışanlarda gözlerin

sulanması, kaşınması ve buğulu görme gibi rahatsızlıklara

neden olmaktadır(URL 3:

http://www.isveguvenlik.com/diger-sektorler/metal-isleme-

sektorunde-isci-sagligi ve-is-guvenligi.html).

“Döküm işlerinin dışında, kaynak ve lehim işleri de

metal işleme sektöründe önemli bir yer tutmakta ve bu

işlem sırasında oluşan çeşitli toz, duman ve gazlar, hem

kaynak işlemini gerçekleştiren personel hem de kaynak

yapılan ortamda bulunan işçiler için önemli bir tehlike

52

oluşturmaktadır. Kaynak işleminin gerçekleştirildiği

imalat atölyelerindeki önemli risklerin başında gelen

kaynak dumanlarını oluşturan tanecikler, temel olarak

metal ve diğer oksitlerdir. Kaynak ve kesme işlemi

sırasında ortaya çıkan kaynak arkı ile metaller yüksek

sıcaklıkta buharlaşmakta, bu metal buharları ortam havası

ile temas ederek oksitlenmekte ve yoğunlaşarak metal

oksit dumanlarına dönüşmektedir. Metal oksitleri, işçi

sağlığı açısından tehlike oluşturan kaynak dumanlarının

en önemli bileşenidir. Kaynaklı imalat atölyelerinde

ortam havasına karışan tozlar ise genellikle, kaynak ağzı

açılması, metal malzemelerin taşınması, kesilmesi gibi

işlemler sonucunda oluşmaktadır”(Bayır ve Ergül, 2006).

3.2.2. Metal Döküm İşlerinde Ortaya Çıkan

Hastalıklar

“Madencilik faaliyetleri en genel haliyle, yer altı

ve yer üstü (açık hava) olmak üzere 2 şekilde

gerçekleştirilmektedir. Yer altı madenlerinde

gerçekleştirilen üretim çalışmaları sırasında, yeraltına

gönderilen temiz hava; cevher ve çevre kayaçları

içerisinde bulunan zararlı gazlar ile birlikte cevher ve

kömürün oksidasyonu sonucu ocak havasına karışan gazlar

ve oluşan tozlar nedeniyle kirlenmekte ve yer altı

madenlerinde çalışan işçiler için önemli bir tehlike

haline dönüşmektedir. Zehirli (CO, H2S, SO2 gibi),

patlayıcı (CH4, H2, CO gibi), boğucu (CO2, N2, CH4 gibi)

53

gazlar ve insan sağlığı için zararlı tozlar (kömür tozu,

asbest gibi), madenlerde iç ortam hava kalitesini olumsuz

yönde etkileyen en önemli kirleticiler arasında yer

almaktadır”(ÇSGB, 2009a)

“Oluşabilecek kirleticilerden başka, yer altı

madenlerinde havalandırma ihtiyacı da çalışmalarda en

tehlikeli ve en az arzu edilen durum temel alınarak

belirlenir ve CO, CO2, NO2 ve O2 yoğunluklarının ocak

atmosferi için izin verilen değerlerinin altına

indirilmesi sağlanır. (URL 1). Örneğin, benzinli motorlar

aşırı miktarda ve kontrol edilmesi güç oranlarda CO açığa

çıkardıklarından, bunların yeraltında kullanımı

kanunlarla yasaklanmıştır. Ayrıca, çalışmaların

gerçekleştirileceği ocak havasında oksijen seviyesinin

%19’dan fazla, metan seviyesinin %2’den az ve CO2

seviyesinin %0,05’ten az olması istenir. Bu şartları

sağlamayan ocaklarda madencilik faaliyetlerinin

gerçekleştirilmesi, yasalarla kısıtlanmıştır”(Bayır ve

Ergül, 2006).

3.2.2.1. Silikozis

Silikozis, silika olarak bilinen kristal yapıdaki

silikon dioksitin (SiO2) inhalasyonuna bağlı olarak

gelişen mesleksel bir akciğer hastalığıdır. ‘Kuvars’,

‘trimidit’ ve ‘kristobalit’ en silikanın en yaygın

kristal formlarıdır. Kristal formları diğer silikatlardan

54

ayırt etmek için kristal yapıda olanlar ‘serbest silika’

olarak adlandırılmaktadır. Silika, farklı kayalar (kum

taşı, granit, arduvaz taşı gibi) içerisinde %20’den %

100’e kadar değişen oranlarda bulunmaktadır.

“Silikozis, kristal yapıdaki silika tozlarının

solunması, akciğerde birikmesi ve akciğerlerde bu tozlara

karşı oluşan reaksiyon sonucu akciğerde fibrozis gelişimi

ile sonuçlanan bir hastalıktır. Silika (silikon dioksit,

SiO2) yer kabuğunun temel bileşeni olup yerkabuğunun

yaklaşık olarak %90’ını oluşturmaktadır. Madenler, taş

ocakları, sondaj çalışmaları, tünel açma çalışmaları ve

kumlamacılık yapılan iş yerlerinde solunabilir boyuttaki

(aerodinamik çapı 0,5-5 mikron arasında) silika

partiküllerine maruziyet sonucu hastalık oluşmaktadır.

Silikozis ayrıca inşaat işçilerinde, çimento ve beton

üretiminde, cam imalatında yol yapımında, çanak çömlek

yapımında, döküm işlerinde, diş laboratuvarlarında ve

hatta tarımla uğraşanlarda”(Swanepoel, Rees, Renton., et

al., 2010 : 281-292) görülebilmektedir.

3.2.2.2. Pnömokonyozlar

“Pnömokonyozlar mesleki akciğer hastalıklarının çok

büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Akciğerde toz

birikiminin genel adına pnömokonyoz denilmektedir.

Akciğerlerde biriken toz herhangi bir doku reaksiyonuna

yol açmıyor, maruziyet sonlandıktan sonra belli bir zaman

55

periyodunda tam veya tama yakın bir düzelme oluyorsa bu

tip pnömokonyozlara benign pnömokonyoz denir ki bilinen

en iyi örneği kaynakçılarda görülen siderosis’dir.

Akciğerlerde biriken toz doku reaksiyonuna yol açarak

sonu progressif masif fibrosisle bitecek fibrotik bir

gelişmeye neden oluyor ise buna da kollajenöz

pnömokonyozlar denir, örnek: kömür işçisi pnömokonyozu,

silikosis, asbestosis vb. Bundan 10-15 yıl öncesine kadar

dünyada bir çok ülkede pnömokonyoz yapıcı işlerde

çalışanlarda pnömokonyoz görülme sıklığı %10-15 olarak

bildirilmekteydi. Ancak gerekli birincil korunma

önlemlerinin alınması ile son aylardaki yayınlarda bu

oranın %0.3-5’lere kadar indirildiği bildirilmektedir.

Ülkemizde ise gerek Çalışma Bakanlığının ilgili

birimleri, gerekse de bireysel yapılan çalışmalarda bu

oran hala %10-15’lerde gözükmektedir”(Parker, 1998: 14-

901).

3.2.2.3. Asbestozis

“Asbestos maruziyetine bağlı patolojiler 2 ana

grupta toplanmaktadır. Malign patolojiler: malign

mezotelyoma ve akciğer başta olmak üzere diğer kanserler.

Benign patolojiler: tekrarlayan plevral effüzyonlar,

plevral kalınlaşma-kalsifikasyonlar, asbestosis, raunded

atelektazi bv. Asbestosis bir pnömokonyoz tipidir.

56

Asbestozis olgularının izleminde akciğer grafisi,

solunum fonksiyon testleri ( difüzyonu da içerecek

şekilde) uygundur. Akciğer Ca ve mezotelyoma gelişimi

açısından dikkatli olmak gerekir. Asbestos’a bağlı

radyolojik değişiklikler diğer pnömokonyozların aksine

öncelikle bazallerde düzensiz opasiteler(s,t) , plevral

kalınlaşma-kalsifikasyon şeklinde başlar. Bu

değişikliklerin gelecekte malign dejenerasyonun da

habercisi olduğu son zamanlarda öne sürülmektedir”(Rom,

1998: 877-891).

3.2.2.4. Mesleki Bronş Astımı

“Bu gün için mesleki astım yapıcı maddelerin sayısı

250’yi geçmiştir. Günlük yaşamımızda kuaförler,

fırıncılar, mobilyacılar, boyacılar başta olmak üzere bir

çok iş kolunda mesleki astım riski vardır(Tablo-5).

Mesleki astım’da tanı: meslek anamnezi, semptomatoloji ve

klinik bulgular, SFT, PEFR takibi, nonspesifik ve

spesifik bronş provakasyon BPT,cilt testleri, serolojik

testler(spesifik ve total IgE-G). Astım tanısı konulan

kişide bunun meslek ile ilişkisinin objektif olarak

ortaya konulması gerekir. Bu konudaki altın standart ise

spesifik BPT’dir. Ancak tüm maruziyetler için bu yöntemin

daha tam standardize edilmemiş olması nedeniyle iş yeri

FEV1 takipleri, 3-4 haftalık PEF izlemi de

önerilmektedir.

57

Öncelikle işyerinde oluşan objektif fizyolojik

değişikliklerle birlikteki bozukluğun dökümantasyonu işe

bağlı hastalığı düşündürür. Mesleki astımda ilk adım

kişiyi maruziyetten uzaklaştırıp uygun iş olanağının

sağlanmasıdır. Mesleki astım tanısı konulan kişide kalıcı

her hangi bir fonksiyonel etkilenme saptanamazsa bile

aynı koşullarda çalışma açısından kişi %100 maluldür.

Bu nedenle uygun iş sağlanıp daimi takibe

alınmalıdır. Respiratuvar koruyucuların hastalığın

tedavisi ve progresyonunun önlenmesine olumlu etkisi

şüphelidir. Kalıcı maluliyet değerlendirmesi maruziyetin

tam olarak sonlandırılmasından, uzun süreli stabilite

platosu gözlendikten sonra yapılmalıdır. Değerlendirmede

genel astım maluliyet değerlendirme şemalarından biri

uygulanmalıdır”(Malo, and Chan., 2001 : 317-328).

3.2.2.5. Hipersensitivite Pnömonileri (HSP)

(Ekstrinsik Allerjik Alveolit: Çiftçi Akciğeri:

Deterjan işçileri akciğeri....) Tekrarlayan antijenik

maddelerin inhalasyonuyla; duyarlı kişilerde alveollerde

ve intersitisiyel aralıkta inflamatuvar-granülomatöz

reaksiyonla karakterize klinik proçesdir. Ülkemizde

mesleki HSP tanısı pek konulmamaktadır

Olguların radyolojik, spirometrik tetkikler (DLCO’yu

içerecek şekilde) ve arter kan gazları ile izlenmesi

gerekir(Schuyler., 1998: 1085-1097).

58

3.2.2.6. Ağır Metal Hastalıkları

Ağır metal temelde tungsten, karbid ve kobalt içeren

bir alaşımdır. Ağırlıklı olarak pnömonitis tablosuna yol

açar. Tedavi steroid uygulamasını içerir. Kobalta bağlı

mesleki astma da görülebilir(Lympany, 1997: 92-94).

3.3. Çinko Üretim Tesisinde İş Sağlığı Uygulaması

3.3.1. İş Güvenliği Müdürlüğü’nün Bu

Yapılanmadaki Yeri

İSG Kurulu’nda sekreterlik görevini üstlenir.

Toplantılara İş Güvenliği Müdürü katılır.

İSG Komiteleri’nin doğal üyesidir.

Toplantılara Baş Mühendis veya Mühendisler

katılır.

İSG Alt Komiteleri’ne İş Güvenliği Mühendisi veya

Uzmanları çağrı üzerine danışman eğitici olarak

katılır(Doğan., 2011:22).

59

3.4. İSG Komite ve Alt Komite Toplantılarının Kayıt

Altına Alınması ve Saklanması

İşletme ünitelerinde yapılan İSG Komite ve Alt

Komite Toplantılarının tutanakları, Ünite İSG

Mühendisleri tarafından kendi Müdürlerinin onayı ile

Lotus Notes ortamında bulunan Toplantı Tutanakları

Bölümünün İSG Toplantı Tutanakları kısmına

girilir(Doğan., a.g.e., :22).

Sürecin daimi üyeleri; İş Güvenliği Müdürü, Sağlık

Müdürü, Yönetim Sistemleri temsilcisi, işletme

ünitelerinden seçilen ve belli periyotlarla değiştirilen

bazı müdür ve başmühendisler ile saat ücretli bir çalışan

şeklinde farklı kademelerde kişilerden oluşmaktadır.

Süreç, her ayın belli gününde gündem ile toplanır ve

aynı ay içinde yapılacak İSG Kurulu için toplantı gündemi

oluşturur(Doğan., a.g.e., : 34).

Her ay güncellenen ve toplantı gündeminde görüşülen

süreç performans parametreleri(Doğan., a.g.e., : 34

Kaza Sıklığı

Kaza Ağırlığı

Ana üretim süreçlerinde çalışan personelin

periyodik sağlık muayene oranı v.b.

3.4.1. Yapılması Gereken Faaliyetler

60

Çalışanların İSG Konularında Eğitilmesi ve

Bilgilendirilmesi,

Koruyucu Malzeme Çalışmaları,

Kaza ve Kazaya Ramak Kaldı Kayıtlarının

İncelenmesi,

TS 18001 İSG Yönetim Sistemi Kapsamındaki

Çalışmalar,

Planlı ve Plansız Bakım Duruşlarına Nezaret

Edilmesi,

Müteahhit Protokollerinin Düzenlenmesi,

Acil Durum Yönetim Sistemi Çalışmalarının

Yürütülmesi,

Yangın Güvenliğinin Sağlanması,

Saha Denetimlerinin Yapılması,

Fabrika İçi Trafik Denetimlerinin Yapılması,

Ziyaretçi Gezilerine İSG Açısından Nezaret

Edilmesi,

4-10 Mayıs İSG Haftası Etkinliklerinin

Düzenlenmesi,

İSG Bülteni Hazırlanması,

Topluma Katkı Sağlanması(Doğan., a.g.e., : 35).

3.4.2. Çalışanların İSG Konularında Eğitilmesi ve

Bilgilendirilmesi

61

İş Güvenliği Müdürlüğü tarafından verilen Eğitim

Konuları(Doğan., a.g.e., : 36).

Genel İş Güvenliği,

Kimyasallar ve Gaz Emniyeti,

Yangından Korunma ve Yangın Önleme,

Trafik,

TS 18001 İSG Yönetim Sistemi,

Risk Değerlendirme,

Koruyucu Malzeme Kullanımı,

Koruyucu malzeme çalışmaları tesislerde kullanılacak

olan koruyucu malzemelerin seçimi “Koruyucu Malzeme

Komisyonu” tarafından yapılmaktadır.

Koruyucu Malzeme Komisyonu aşağıda belirtilen ünite

yetkililerinin katılımı ile oluşturulmaktadır(Doğan.,

a.g.e., : 41);

Çelik Üretim Baş Müdürlüğü, İş Güvenliği,

Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü, Nakliyat,

Müdürlüğü, İç Alımlar Müdürlüğü, Stok Yönetim,

Müdürlüğü, İnsan Kaynakları Müdürlüğü,

Üretim Sistemleri Geliştirme Müdürlüğü ve Türk

Metal Sendikası.

Kişisel koruyucu malzemelerin “CE” sertifikasına,

“EN” normuna ve yeni çıkan yönetmeliklere uygun hale

62

getirilmesi amacıyla, koruyucu malzeme şartnameleri

revize edilmekte, çalışma ortamlarına uygun yeni koruyucu

malzemelerin alınması sağlanmaktadır. (Laboratuar tipi

ayakkabı, laboratuar eldiveni, alüminize elbise, yazlık

elbise, kesilmeye dayanıklı eldiven, kriyojenik eldiven,

kaynakçı önlüğü vb…)(Doğan., a.g.e., : 42).

3.4.3. Kaza ve Kazaya Ramak Kaldı Kayıtlarının

İncelenmesi

Kazaların tekrarının önlenebilmesi için kaza

incelemeleri, “Kaza İnceleme Raporu” adı altında

elektronik ortamda takip edilmeye devam edilmektedir.

Kazaların önlenmesinde önemli bir faktör olan kazaya

ramak kaldı olaylarının tespit edilmesi için çalışanların

elektronik ortamda doldurduğu

“Kazaya Ramak Kaldı” raporları takip edilmekte ve

gerekli iyileştirme çalışmaları yapılmaktadır.

Ünite Komite Toplantılarındaki Kaza İncelemeleri,

olay yeri fotoğrafları ile aydınlatılan Bilgi Notları

sayesinde her çalışana görsel olarak sunulmaktadır. Bilgi

notları elektronik ortamda paylaşıma

sunulmaktadır(Doğan., a.g.e., : 42).

3.5. İş Kazalarının Analizi

63

İş kazası; İş faktörü, İnsan faktörü, Ortam faktörü

kriterlerine göre değerlendirilmekte ve alınması gereken

önlemler belirlenmektedir(Doğan., a.g.e., : 47).

3.5.1. İş Faktörleri

Hatalı proje,

Hatalı satın alma,

Yetersiz bakım,

Yetersiz iş talimatları,

İş stresi,

Yetersiz organizasyon,

Yönetim yetersizliği,

Yetersiz alet,

Uygun olmayan alet,

Yasal periyodik test ve kontrol eksikliği,

Yetersiz iletişim(Doğan., a.g.e., : 48).

3.5.2. İnsan Faktörleri

İşe uygun olmayan personel,

Yetersiz eğitim,

Yetersiz deneyim,

Kişisel stres,

Sosyal stres,

64

Bağlılık eksikliği,

İşe odaklanma eksikliği,

İş güvenliği kurallarına uymama,

Uygun Kişisel koruyucu ekipmanın kullanılmaması,

Kişisel koruyucu ekipmanın hatalı kullanılması,

Riski doğru algılayamama,

İş talimatlarına uymama,

Görevi olmayan işi yapma,

Etki alanında bulunma(Doğan., a.g.e., : 48).

3.5.3. Ortam Faktörleri

Yetersiz aydınlatma,

Yetersiz havalandırma,

Yüksek sıcaklık,

Düşük sıcaklık,

Yüksek nem,

Gürültü,

Gaz,

Duman,

Kimyasallar ve buharları,

Radyasyon,

Yetersiz tertip düzen,

65

Hasarlı ekipman koruyucusu,

Eksik ekipman koruyucusu,

Yetersiz uyarı sistemi,

Yanıcı patlayıcı ortam,

Su tehlikeleri (nehir, deniz, kanal vb.),

Hava muhalefeti (yağmur, fırtına, buz, kar vb.),

İzinsiz çalışma sahasına girilmesi,

Basınçlı sistemler,

Eksik ortam koruyucusu,

Zemin bozukluğu(Doğan., a.g.e., : 48).

3.6. TS 18001 İSG Yönetim Sistemi Kapsamındaki

Çalışmalar

3.6.1. Levhalarda Standardizasyonun Sağlanması

Uyarı levhaları ile ilgili mevcut durum tespiti

yapıldıktan sonra yeni yönetmeliklere uygun olarak

levhalar temin edilmiş ve ünitelerdeki levhalar yenileri

ile değiştirilmiştir(Doğan., a.g.e., : 57).

66

Şekil

1.

Kullanılması Gereken Uyarı Levhaları

67

Kayna

Kaynak: Doğan, Ö., İş Sağlığı ve Güvenliği

Yapılanması,

http://www.mess.org.tr/content/eregli/6%20MESS

%20TM%20%C3%87al%C4%B1%C5%9Ftay2011.son.pdf .,

2011, s.22

3.6.2. İç Tetkiklerin Yapılması

TSE tarafından gerçekleştirilen dış tetkiklerin

öncesi, program dahilinde belirlenen tarihlerde iç

tetkikler yapılmaktadır(Doğan., a.g.e., : 57).

3.6.3. Gürültü, Toz, Gaz ve Aydınlanma Ölçümleri

Gürültü Yönetmeliği gereği gürültülü bölgelere

farklı uyarı levhaları ve kulak tıkacı istasyonları

konulmalı.

68

Kulak tıkacı istasyonlarına ilave olarak, personele

özel kulaklık dağıtılmalı(Doğan., a.g.e., : 57).

3.7. Ortam İyileştirmeleri

Ünitelerin yapmış olduğu Haberli–Habersiz Güvenlik

Turları ile Acil Durum Tatbikatları verilen hedefler

doğrultusunda eksiksiz yapılmalı. Tüm bu tur ve

tatbikatlar sonucunda, Ortam İyileştirme faaliyetleri

yapılmalıdır(Doğan., a.g.e., : 60).

3.8. Müteahhit Protokollerinin Düzenlenmesi

Fabrika sahası içerisinde müteahhit firmalara

verilmiş olan bakım ve onarım işleri için yapılacak işin

özelliği ve çalışma yapılacak ortam şartları dikkate

alınarak, çalışanların güvenliğini sağlamak üzere ilgili

taraflarla İSG Protokolü imzalanmalıdır(Doğan., a.g.e., :

60).

3.9. Planlı ve Plansız Bakım Duruşları

Tesislerimizde gerçekleştirilen tüm planlı veya

plansız bakım duruşlarına, çalışma ortamındaki potansiyel

riskleri belirlemek ve bunları ortadan kaldırmak amacı

ile İş Güvenliği Müdürlüğü’nden bir uzman veya mühendis

bakım süresi boyunca nezaret etmektedir.

69

Gazlı sistemlerin durdurulması veya devreye alınması

çalışmaları, İş Güvenliği personelinin yaptığı ölçüm

sonuçlarına göre onay vermesi ile yapılmaktadır(Doğan.,

a.g.e., : 62).

3.10. Yangın Güvenliğinin Sağlanması

Yangın güvenlik ekipmanlarının kontrol ve bakımının

düzenli olarak yapılması ve izlenmesi çalışmaları ise

sistematik hale getirilmiş olup

“Yangın Güvenlik Endeksi” ile takip edilmektedir.

Ünitelerde oluşturulan formlar ile Endeksin kontrolü

sağlanmaktadır(Doğan., a.g.e., : 65).

3.11. Saha Denetimlerinin Yapılması

İş Güvenliği Uzman ve Mühendisleri tarafından

düzenli olarak yapılan günlük denetimlerin yanı sıra,

İdarecilerimizin de katıldığı, Stratejik İş

Planında belirlenen “Haberli ve Habersiz Güvenlik

Turu” adı altında aylık denetlemeler

yapılmaktadır(Doğan., a.g.e., : 68).

3.12. Fabrika İçi Trafik Denetimlerinin Yapılması

70

Yoğun trafik akışının problemsiz bir şekilde

sürdürülebilmesi amacıyla; personel servisleri, müteahhit

araçları ve oto merkez araçları sürücülerine trafik

eğitimleri verilmekte ve araçları trafik donanımı

açısından denetlenmektedir.

Ayrıca tehlikeli kimyasal madde yüklü tankerlerin

fabrika sahasına girişlerinde mevzuata uygun donanıma

sahip olup olmadıkları devamlı kontrol edilmektedir.

Fabrika içerisinde hemzemin geçitlerin tümünde sesli

ve ışıklı uyarı sistemi kurulmuştur. Fabrika içerisinde

trafik açısından kör noktalara ayna konulmuştur(Doğan.,

a.g.e., : 69).

4. KALDIRMA VE İLETME MAKİNALARINDA İŞ GÜVENLİĞİ

“Günümüzde mekanik kesme yapan kazı makinelerinden

kaynaklanan solunabilir toz ve ince tane oluşumu ile

ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Daha çok

laboratuvar ölçekli olan bu çalışmalar genel olarak

keskiler arası uzaklığın kesme derinliğine olan oranı

(s/d oranı) üzerinde yoğunlaşmaktadır(Evans and Pomeroy.,

1973). Bunun yanı sıra etkin bir kesme işlemi için tambur

yada kesici kafa üzerinde bir kesme hattına karşılık tek

bir keskinin gelmesinin gerekli olduğu vurgulanmıştır”

(Hurt, 1981; Hekimoğlu 1984).

4.1. Tamburlar

71

“Mekanik kazı makinaları için başlangıçta, yüksek

kazı kapasiteleri oluşturabilecek makine tasarımları

üzerinde çalışılmıştır. Ancak, 1960’lara gelindiğinde,

mekanik kazının iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından

yarattığı sorunlar karşısında yüksek kazı kapasitelerinin

yanı sıra, yüksek kesme verimliliği, düşük makina

aşınması, ekonomiklik, insan sağlığı ve güvenliği gibi

parametrelerin daha ayrıntılı olarak düşünülmesi gereği

ortaya çıkmıştır. Bu durum, mekanik kazı alanında yapılan

çalışmaların, kazı makinalarının en önemli elemanlarından

biri olan kesici kafa (tambur) üzerinde yoğunlaşmasını

sağlamıştır. İngiliz Kömür İşletmeleri (NCB) bu konuda

öncülük etmiştir. İşletme bünyesinde kurulan Madencilik

Araştırma ve Geliştirme Merkezi (MRDE)’nde yürütülen

kömür kesme çalışmaları, kaya kesme teorisine çok önemli

katkılar yapmıştır. Kazı mekaniğine temel oluşturan

laboratuvar ağırlıklı bu çalışmalar daha sonra 1980’li

yıllarda yine İngiltere’de yapılan çalışmalar sonucunda

kesici kafa pratiğine aktarılmıştır. Laboratuvar

çalışmaları ile birlikte yeraltında yapılan çalışmalarda,

kesici kafa tasarımı ile ilgili birçok parametre gün

ışığına çıkarılmıştır.” İfade edilmiştir(Hurt, et al.,

1980).

Değişik uygulama alanlarına göre, değişik yapılarda

ve boyutlarda birçok tamburlu kesici-yükleyici modeli

geliştirilmiştir. Dünya piyasalarında gücü 230 kW ile 1.5

72

MW arasında değişen tamburlu kesici-yükleyiciler

bulunmaktadır(Langenberg, et al., 1988). Son on yıl

içinde, yürüyen tahkimat birimleri, kontrol sistemleri ve

ayak içi çift zincirli konveyörleri ile birlikte tamburlu

kesici yükleyiciler de çok önemli değişimlere

uğramışlardır. Hidrolik yürüyüş sistemine dayanan

geleneksel motor yapısı, yerini hızla, tümüyle elektrik

tahrikli çok motorlu yapılara terk etmektedir(Reid,

et.al.,1991).

4.2. Zincirler

Kasa enjekte edilen BTX, sinirlerin terminal

uçlarından asetilkolin salınımını inhibe ederek flask

paraliziye neden olur. Bu süreç dört aşamada gerçekleşir:

bağlanma, internalizasyon, membran translokasyonu ve

proteaz aktivitesi(Pellizzari, 1999: 354;259-268).

Bağlanma, toksinin ağır zinciri vasıtasıyla

periferik kolinerjik sinir uçlarına spesifik ve geri

dönüşümsüz bir şekilde olur. Toksin molekülü endositoz

ile ilişkili resptörlere etki eder. Ağır zincirin de rol

oynadığı bu proçeste, toksinin hafif zincirleri endozomun

sitoplamik yönünde translokasyonu sağlar. Burada, hafif

zincirler çinko bağımlı protez gibi davranarak asetikolin

ekzositozunda rol oynayan sinaptik füzyon kompleksini

oluşturan üç proteinden birini bölerek nörotransmitter

73

salınımını sinir uçlarında engeller. Her serotipin

spesifik etki yönü vardır. BTX-A’nın hedefi 25kD

moleküler ağırlıktaki sinaptozom ilişkili proteindir,

genellikle SNAP-25 olarak adlandırılır(Brin., 2000:279-

302).

Botulinum nörotoksinleri 150 kd inaktif

polipeptidler şeklinde bulunup, tripsin benzeri

bakteriyel proteaz tarafından aktif forma dönüştürülür.

100 kd ağır zincir ve 50 kd hafif zincir, ısıya duyarlı

disülfit bağlarıyla bir arada tutulurlar. Isı ile ağır ve

hafif zincirler ayrışır ve nörotoksin inaktive olur.

Bütün serotipler, periferik sinir sisteminde,

nöromuskuler bileşkenin presinaptik terminallerinden,

asetilkolin serbestleştirilmesini inhibe ederek, gevşek

bir paraliziye sebep olurlar(Huang, and Foster.,2000 :

249-259).

4.3. Halatlar

“Halat ömrüne etki eden en önemli parametrelerin

başında çekme yükü (S) ve D/d (makara çapının halat

çapına oranı) oranı gelmektedir. Bir halatın ömrü,

uygulanan çekme yükünün karesi ile ters orantılıdır.

Ayrıca D/d oranının artmasıyla halat ömrü artmaktadır. Bu

nedenle, optimum bir makara ve halat çapı, istenen ömür

74

süreleri göz önünde tutularak seçilmelidir”(Feyrer,

2007).

“Halatın düz konumdan eğik konuma ve tekrar düz

konuma gelmesindeki değişimlerin tamamına bir eğilme

değişmesi denir. Bir halat parçası bir çalışma periyodu

esnasında ne kadar çok eğilme değişmesi ile etkilenirse

ömrü o kadar azalır”(Cürgül, 1995).

“Halatın tambur veya makara yivine oturması ne kadar

iyi olursa, halat ömrü de o kadar uzun olur. Yiv dibi

yarıçapı (r) halat yarıçapından daha büyük olduğu

takdirde halat az sayıda noktalarda yive temas

edeceğinden yüzey basıncı yüksek olur ve bunun sonucu

halat ezilir ve başlangıçtaki yuvarlak halat kesiti oval

bir kesit şeklini alır. Yiv şekli yuvarlak halat kesitine

ne kadar fazla yaklaşırsa halat zorlanmaları da o oranda

azalır ve halat ömrü artar”(Ernst, 1973).

4.3.1. Tel – Çelik Halatlar

“Tel halatlar yüksek mukavemetli ince çelik

tellerden yapılırlar. Bu tür elemanların en önemli

avantajı oldukça küçük eğilme ve burulma rijitlikleri

sayesinde büyük eksenel yükleri taşıma kapasiteleridir.

Kullanma amacına göre bu teller çeşitli şekillerde

örülerek veya bükülerek halat şekline getirilir. Kordonlu

halatlarda teller bir veya birkaç çekirdek tel etrafında

yine bir veya birkaç katlı olmak üzere helis şeklinde

75

bükülür ve bir kordon teşkil eder. Daha sonra kordonlarda

bitkisel (Manila veya sisal, daha az önemli amaçlar için

kendir) öz etrafında yine helis şeklinde bükülürler ve

bütün bir halat şeklinde bağlanırlar”(Ernst., 1973).

4.3.1.1. Tel Halatların Kullanımı

“Dış kordonların helis yönü, halatın sarım yönü

olarak isimlendirilir. Standartlarda dış kordonların

halat üzerine sarılışında helis yönünün sağ dönüşlü

olduğunu belirtmek için ‘Z’ harfi, sola dönüşlü olduğunu

belirtmek için ise ‘S’ harfi kullanılmaktadır. Ayrıca

kordonların sarılışında helis yönü sağa sarılış için ‘z’

ve sola sarılış için ‘s’ harfi ile gösterilmektedir.

Kısa gösterilişte ‘zZ’ ve ‘sS’ sarılışına düz sargı,

‘zS’ ve ‘sZ’ sarılışına çapraz sargı denir. Başka bir

ifadeyle, çapraz sargıda kordonları meydana getiren

tellerle, halatı meydana getiren kordonların sarım

yönleri birbirlerine terstir.

Düz sargılı halatların eğilme kabiliyetleri daha

fazladır. Makaraların ve tamburların yivlerine daha iyi

otururlar. Bu bakımdan basınçlar, bütün yiv çevresine

dağılmış olduğundan, aşınmada dağılmış ve halatın ömrü

uzamış olur. Fakat düz sargılı halatlar, tellerin ve

kordonların aynı tarafa olan sarılışları nedeniyle, eğer

uçlarından tutulmayacak olursa, hemen kendi üzerlerinde

dönmeye çalışırlar. Onun için yalnız kılavuzlanmış yükler

76

haline, mesela asansörlerde olduğu gibi gayıtlar arasında

çalışma haline uygun gelirler. Çapraz sargılı halatlarda

ise, dönme kabiliyeti az olduğundan, kren tesislerinde

yalnız bunlar kullanılır.” Denilmiştir(Demirsoy, 1999).

4.4. Vinç - Krenler

Materyal aktarma sisteminin optimizasyonu ile doğru

malzemenin, doğru zamanda, doğru yerde, doğru aralıklta

doğru koşullarda, uygun maliyetle ve doğru miktarda

taşınmasını sağlamak için kullanılan en doğru yöntemin

seçilmesi ifade edilmektedir(Kim, 2000:7).

Öztepe, vinçleri yükleri sadece kaldıran veya tek

bir yöne çeken basit kaldırma makinaları; krenleri,

üzerinde vinç donanımı da bulunan ve ayrıca öteleme ve

dönme hareketlerini de yapacak düzeneklere de sahip

olarak yükleri istenilen her yöne taşıyabilen kaldırma

makinaları olarak tarif etmiştir(Öztepe, 1999).

Belirli bir çalışma süresi sonunda krenin emniyet

sistemlerinin işlerliğinin kontrol edilmesi

gerekmektedir. Bu sistemlerin iş göremez hale gelmeden

işlerliğini sürdürmek önem kazanmaktadır. Krenin bakımı,

kren imalatçı firmasının vermiş olduğu işletme ve bakım

talimatlarına göre, uzman bakım personeli tarafından

yapılmalıdır(Dağaş, 1994: 155 – 164).

4.4.1. Krenlerin Muayeneleri

77

“Krenlerde yapılması gereken en önemli kontrol ve

muayene, halatların kontrolüdür. Makinaların

kullanımındaki ekonomi ve emniyetin sağlanması tüm yükü

taşıyan halat ve bağlantılarının periyodik muayene ve

bakımını gerektirir. Aşınma, yorulma, korozyon, bükülme

ve yanlış halat bağlama gibi faktörler çelik tel halatın

kullanılabilir ömrünü etkiler.” Denilmiştir(Özkırım,

1998: 160-172).

Halatların ömrüne tesir eden etkenler sekiz ana

başlık altında toplanabilir;

1. İşletme şartları.

2. Halat eğilmesi.

3. Tel kopma mukavemeti, 1300 N/mm² den 1600 N/mm²

ye çıkarıldığında bir miktar artım görülür.

4. Yiv şekli ve malzemesi, telin yüzey basıncını

etkileyeceğinden ömre etkisi olur.

5. Halat yapı tipi ve imalat şekli.

6. Halatların yağlanması, TS 8153 normuna uygun

yapılmalıdır.

7. Korozyon, etkisi ancak galvaniz eleme (çinko ile

kaplama) ile azaltılır.

8. Tel kalınlığı, arttıkça halatın ömrü artar.

4.4.1.1. Krenlerin Periyodik Bakımı

78

Krenlere uygulanan koruyucu periyodik bakımda ise,

ilk bakımdaki işlemlere ilave olarak aşınma kontrolleri

yapılarak, gereken parçalar değiştirilmelidir. Köprülü

krenlerin en kritik elemanlarından olan kancalar

periyodik bakımda muayene edilmeli ve aşağıda belirtilen

hususlar görüldüğünde servisten alınmalıdır(Laing.,

1998).

Kanca yüzeyindeki çatlak veya çatlaklar,

Orijinal kesitin % 10 miktarını aşan aşınma,

Tarafsız eksenden 10º sapan eğilme veya burulma

deformasyonu oluşması,

Emniyet mandalsız kancalarda, kanca ağzı

genişliğinin % 15 miktarını aşması,

Emniyet mandallı kancalarda, kanca ağzı ile

mandal arasındaki mesafenin % 8 aşması,

Emniyet mandalı aşınma veya deformasyondan

kullanılmaz hale gelmesi,

Emniyet mandalı kanca ağzını tamamen kapatacak

şekilde deforme olmuşsa

Ayrıca vinç operatörleri, köprülü krenin aşağıda

Tablo 1'de verilen elemanlarının periyodik kontrollerini

yapmalıdır(Dağaş, a.g.e., : 155 – 164).

4.4.1.2. Krenlerin Günlük Koruyucu Bakım ve

Kontrolu

79

Krenlerin emniyetli ve ekonomik olarak çalışmasının

temini için günlük koruyucu bakımlarının, kren

operatörleri tarafından yapılması gerekir. Bu bakım

işleri, çalışma öncesi, çalışma esnasında ve çalışma

sonrası bakımı olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilir.

Çalışma önceki bakım ve kontrolde operatörler, gevşek

cıvata, pislik, yağ kaçağı olup olmadığının, yürüyüş

yolunun ve köprünün, kaldırma mekanizması ile halatların

genel durumunu kontrol etmelidir(N., 1994).

4.4.1.3. Halatların Yağlanması

“Yük altında eğilme ve düzelme esnasında halat

telleri arasında bağıl bir hareket oluşur. Benzer bir

hareket halattaki kordon ile öz arasında ve halat ile

kasnak arasında da görülür. Halat telleri arasındaki

sürtünmeyi ve tel paslanmasını azaltmak üzere çelik

teller, kordonlar ve halatlar sık sık yağlanmalıdır.

Halatın iyi bir tarzda yağlanmasının halat ömrü üzerinde

de büyük bir etkisi vardır” (Özkırım, a.g.e., : 160-172).

4.5. Forkliftler

“Forkliftler malzemeleri taşımak, çekmek, itmek,

götürmek, yukarı kaldırmak, sıralamak için

kullanılmaktadırlar. Forkliftlerin mafsal noktalarındaki

hareketlerinin ve kuvvet dağılımlarının bilinmesi ve

optimizasyonu forkliftin performansı açısından oldukça

önemlidir. Ayrıca iş makinasının kullanımı esnasında en

80

sık rastlanan iş kazalarından biri de operatörün yükün

kaldırılması esnasında kararlılık üçgeni dışına çıkacak

derecede dengesiz bir yük dağılımı

oluşturmasıdır”(William and William., 1993 : 202).

Bu problem kullanım esnasında iş güvenliği açısından

önemli bir kriter olmaktadır. Eğer kritik mafsal

noktalarına gelecek yükler önceden tahmin edilebilirse

muhtemel kazaların önüne geçilmiş olacaktır. Fakat

problem oldukça karmaşık olup analizlerinde sıkıntılarla

karşılaşılmaktadır. Son yıllarda araştırmacıların büyük

bir çoğunluğunun üzerinde çalıştığı yapay sinir ağı

tekniği, pek çok problemin analizinde başarı ile

kullanılmış, özellikle mühendislik sahasında klasik çözüm

metotlarının yeterli olmadığı durumlarda alternatif çözüm

önerileri sağlanmıştır(Rafiq, Bugmann, and Easterbrook,

2001: 1541-1552).

4.5.1. Forklift Tanımlama ve İzleme İle İlgili

Çalışmalar

“Bu sistemde hammadde yerleştirme iş emirleri ve

hammadde çekme iş emirleri forklift terminalleri

üzerinden operatöre elektronik ortamda iletilmektedir.

Sistem için gereken donanımları ise şu şekilde

sıralayabiliriz”(Eski, vd., 2013: 7-38)

1) Kablosuz Barkod okuyucular: Forklift

operatörlerinin hammaddeler üzerindeki barkod

81

etiketlerini okutarak hammaddeyi sisteme tanıtmaları için

gereklidir.

2) RFID etiketler: Yerleştirmenin yapılacağı

kulvarları adreslemek için kullanılmıştır. Kulvar

girişlerinde zemine gömülü şekilde konumlandırılmıştır.

3) RFID okuyucular-Anten: Forkliftin altına

yerleştirilmiştir. Zemine gömülü RFID etiketleri

algılamak ve gerektiğinde üzerine bilgi yazmak üzere

kullanılmaktadır.

4) Forklift terminalleri: KKP sistemi üzerindeki

yerleştirme ve çekme iş emirlerinin forklift operatörüne

iletilmesi, forklift operatörünün gerçekleştirdiği

operasyonlarla ilişkili güncellemeleri KKP sistemi

üzerinde anlık yapabilmesi için kullanılan, forklift

kabinine yerleştirilmiş, dokunmatik ekrana sahip

terminallerdir.

5) Kablosuz Ağ: Forkliftlerin KKP sistemi üzerinden

veri almasını ve veri iletmesini sağlamak üzere

forkliftin çalışma alanını kapsayacak şekilde kablosuz ağ

sistemi kurulmuştur.

4.5.2. Güvenli Taşıma ve Depolama Yöntemleri

Eğer tehlikeli bir kimyasal madde, daha az tehlikeli

bir maddeyle değiştirilemiyorsa, iş yerinde veya yakında

bulunan kimyasal madde miktarı, günlük (veya bir vardiya)

kullanım seviyesinde indirilmelidir. Geri kalan madde

82

ise, güvenli kimyasal madde depolama alanında

tutulmalıdır. Kimyasal maddelerin depolanmasında

güvenliği sağlamak için aşağıdaki genel kurallara

uyulmalıdır (ILO: 1983; ILO 1991a: MAN/GOLD 1993):

Depo alanı, yangına, aşırı sıcaklığa ve kimyasal

tehlikelere dayanıklı, sağlam bir yapıda olmalıdır.

Depoların zemini, akan ve dökülen maddelerin

kolayca görüleceği ve temizlenebileceği, kaymayı önleyici

bir şekilde tasarlanmalıdır.

Dış duvarlar yangına karşı en az 30 dakika

dayanabilmeli ve bütün duvarlar rutubet yalıtımlı

olmalıdır.

Depo alanlarında dış çevreyi korumak için dökülen

ve akan kimyasal maddelerin toplanacağı bir yer

bulunmalıdır. Bunun için kontrol altında tutulan bir

tankla bağlantılı bir kanalizasyon sisteminin kurulması

sağlanmalıdır.

Depo alanı her zaman serin ve kuru tutulmalı ve

aşırı sıcaklıklarla dirençli olmalıdır.

Yeterli doğal ve suni ışık kaynağına sahip

olmalıdır. Pencereler, güneş ışığının doğrudan kimyasal

madde üzerine düşmesine izin vermemelidir.

Uygun bir şekilde uyarı işaretleri

yerleştirilmeli ve hırsızlığa karşı da tedbir

83

alınmalıdır. Uyarı işaretleri renk, sembol ve geometrik

şekiller bakımından ulusal standartlara uygun olmalıdır.

4.6. Forkliftlerin Sınıflandırılması

Forkliftler güç kaynağı yönünden dizel, benzinli,

LPG’li (Likit Petrol Gazı) ve akülü (bataryalı) olarak

sınıflandırılmaktadır(Milli Eğitim Bakanlığı, 2011, s.4).

4.6.1. Dizel Forkliftler

Dizel motorları ile tahrik edilir. Kaldırma

kapasiteleri yüksek makinelerde tercih edilir,

ekonomiktir, zararlı egzoz gaz emisyonları ve gürültü

nedeniyle açık alanlarda kullanılır. Konteyner

taşımacılığında kullanılanların kapasiteleri 40 tona

kadar çıkar(Milli Eğitim Bakanlığı, 2011, s.5).

4.6.2. Benzinli Forkliftler

Benzin motorları ile tahrik edilen forkliftlerdir.

Ekonomik olmamaları sebebiyle son zamanlarda kullanılma

oranları azalmıştır(Milli Eğitim Bakanlığı, 2011, s.6).

4.6.3. LPG’li Forkliftler

Benzin motorlarının yakıt sistemlerindeki bazı

değişikliklerle sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG)

kullanan motorlarla tahrik edilir. Kapasiteleri dizel

84

forkliftlere nazaran düşüktür. Egzoz gaz emisyonları

benzin ve dizel forkliftlere nazaran çok azdır. Yakıt

tankının doldurulması ve değiştirilmesi pratik

olmadığından ağır iş koşullarında çalıştırılmaları uygun

değildir. Buna karşılık çevreyi az kirletmesi ve ekonomik

olması nedeniyle uygulama alanı oldukça fazladır(Milli

Eğitim Bakanlığı, 2011, s.6).

4.6.4. Akülü (Bataryalı) Forkliftler

Şarj edilebilir akülerle çalışan elektrik

motorlarıyla tahrik edilir. Kaldırma kapasiteleri

nispeten küçüktür. Sessiz çalışır, egzoz gazı

çıkarmadıklarından özellikle kapalı alanlarda ve

insanların çalıştığı yerlerde, gıda işi yapan

işletmelerde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Buna karşın tozlu ve yağışlı dış ortamlarda

kullanılmaz. Kaldırma kapasiteleri 500 kg'dan 5000 kg'a

kadar değişir. Yarı iletken elektroniğin sağladığı

olanaklarla bu forkliftler şarj edilmeden 18 saat

aralıksız olarak çalıştırılabilir. Genel olarak çalışma

süreleri 8-10 saattir. Kurşunlu akümülatör, forkliftin

dengelenmesini sağlayan karşı ağırlığın büyük bölümünü

oluşturur. Şekil 1.4’te akülü forklift

görülmektedir(Milli Eğitim Bakanlığı, 2011, s.7).

4.7. Forklift İle Güvenli Çalışma Bilgisi

85

Güvenli çalışma iş kazalarını önler ve iş verimini

artırır. Forklift ile çalışırken güvenlik ve iş verimi

yönünden şu hususlara dikkat edilmelidir(Milli Eğitim

Bakanlığı, 2011, s.22):

İş makinesinde operatör haricî personel

bulunmamalıdır.

Operatör mutlaka periyodik aralıklarla

dinlenmeli, bu esnada makine kontrol edilmelidir.

Gece çalışmalarında gerekli aydınlatma sistemi

bulunmalıdır.

İş makinelerinin ataşmanlarına tonajından fazla

yük yüklenmemelidir.

İş makinesi çalıştığı sırada manevra yerlerinde

ve malzeme altında kesinlikle personel bulunmamalıdır.

Operatörün gideremeyeceği arızalarda mutlaka

yetkili servise haber verilmelidir.

İş makinesi ikaz lambası yandığı zaman iş

makinesi stop ettirilmelidir.

Forklift yük taşırken yükün yerden yüksekliği

30’yi cm geçmemelidir. Aksi takdirde yakıt sarfiyatı

artar ve araç çekişten düşer.

Meyilli alanlarda yükleme yapılmamalıdır.

Yükleme yapılırken acele edilmemeli ve malzeme

dengede konulmalıdır.

86

Vites değiştirileceği zaman hız tamamen kesilip

vites değiştirilmelidir.

LPG ile çalışan forkliftler çalışma zamanı

dışında kapalı alanlarda muhafaza edilecekse depoları

minimum seviyede olmalıdır.

Akülü forkliftlerde takviye yapılması gereken

durumlarda akülerin voltajı orantılı olmalıdır. Aksi

takdirde elektrik sistemi zarar görür.

Akülü forkliftlerin akü bakımı günlük olarak

yapılmalıdır.

Koltuk, levye, pedal ve görüş açısı omuz

yüksekliğine göre ayarlanmalıdır. Aksi takdirde kalıcı

rahatsızlıklara ve emniyetsiz kullanıma sebep olur.

Ruhen ve bedenen yorgun olan operatör kesinlikle

çalıştırılmamalıdır.

5. TAKIM TEZGÂHLARINDA ÇALIŞMA

Madde 161 - Tezgâhlarda, işletme esnasında aşağıdaki

güvenlik önlemleri

alınacaktır(…,http://www.sonasisguvenligi.com/dosyalar/me

vzuatlar/is_sagligi_ve_guvenligi_ic_yonetmeligi.doc,

y.t., : 2).

1. Yapılacak işe uygun alet kullanılacaktır.

87

2. İşlenecek parçalar düzgün bir biçimde sıralanacak

ve makinenin etrafı boşaltılacaktır.

3. İşlenecek parça tezgâha güvenli bir şekilde

bağlanacaktır.

4. Çalışma sırasında yüzük, kolye ve saat gibi

takılar takılmayacaktır.

5. Tezgâhın yakınında çalışanlara parça veya demir

talaşlarının fırlamamasına dikkat edilecektir.

6. Takım tezgâhları yetkili elemanlarca

çalıştırılacak ve kullanılacaktır.

7. Makine koruyucularının yerinde olmasına dikkat

edilecektir.

8. Elektrikli makineler topraklanacaktır.

9. Makinenin yağlama ve temizleme işlemi makine

durduktan sonra gerçekleştirilecektir.

10. Hareket halindeki parçalar elle

durdurulmayacaktır.

11. Bol veya iliklenmemiş elbiselerle ve başlıksız,

uzun saç sakalla çalışılmayacaktır.

Madde 162 - Ayak pedalı ile kumanda edilen pres,

şahmerdan, giyotin makaslar ve bunun gibi takım

tezgahlarının pedalları emniyet altına alınacaktır.

Madde 163 - Talaş kaldırma makinelerinde, talaş

fırlamalarına karşı koruyucular kullanacaktır.

88

Madde 164 - Sabit ve seyyar taşlama aletleri,

koruyucusuz kullanılmayacaktır.

Madde 165 - Talaş kaldırma makinelerinde, tezgaha

bağlanan parçalar tezgahtan dışarı taştıkları zaman,

dışarı taşan kısımların personele veya çevreye zarar

vermesini önleyecek koruyucu tedbirler alınacaktır.

5.1. Metal Sektöründe KKD

Kişisel Koruyucu Donanımları (KKD) şahsa aittir.

Çalışanlar verilen Kişisel Koruyucu Donanımları ve İş

Güvenliği Malzemelerini kullanmak zorundadır.

5.2. Kişisel Koruyucu Donanımlar ve İş Güvenliği

Malzemeleri işe başlamadan önce mutlaka kontrol

edilecektir.

Hasarlı veya kullanılamayacak durumda olanlar

tutanak tutularak yenisi ile değiştirilecektir.

Ayrıca raf ömrünü doldurmuş olan Kişisel Koruyucu

Donanımlar ve İş Güvenliği Malzemeleri (hiç kullanılmamış

olsa bile) yenisi ile değiştirilecektir.

Malzemeleri TSE, TSEK veya uluslararası standartlara

uygun olacaktır.

Ağır ve yuvarlanabilen malzemenin kaldırılıp

aşındığı, sivri cisim batma ihtimalinin olduğu yerlerde

çalışmalara uygun güvenlik ayakkabısı.

89

Çalışma sırasında, çalışanlar, ellerini elektrik

çarpmalarına, kaynak arklarına, ezilmelere, cisim

batmalarına, ısıya, kimyasal maddelere, asitlere, bazlara

vb. etkenlere karşı koruyan uygun eldivenler

kullanacaktır.

İnsan sağlığına zarar verebilecek gaz ve toz

kaçaklarının bulunduğu yerlerde çalışacak olanlar, uygun

filtre edilmiş veya temiz hava vererek çalışma ortamı

hazırlayan maskeler kullanacaklardır.

Işınlardan, ışıktan, ısıdan, parçacıklardan, tozdan,

kardan ve tehlikeli ortamlardan gözü korumak amacı ile

göze uygun kafes, gölgelik, maske veya gözlük mutlaka

kullanılacaktır.

Baş korumasının gerektiği tüm yerlerde işin

niteliğine uygun olarak, baret, kask, miğfer veya

şapkalardan biri tercih edilerek kullanılacaktır(Elektro

Teknoloji., 2009, s.1).

90

SONUÇ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın

çıkmasıyla birlikte çalışanlar açısından çok önemli bir

döneminde başlangıcı olmuştur. Bu dönem iş sağlığı ve

güvenliğinin tazmin edici yaklaşım yerine önleyici

yaklaşım şekliyle yeniden düzenlenmiştir. Özellikle iş

kazaları ve meslek hastalıkları ile mücadele etmede çok

daha iyi hedefler yakalanmasına ve işçi ile işveren

91

arasındaki diyalog mekanizmasının çalışmasında etkili

olmuştur.

Ülkemizde Solunum yoluyla oluşan mesleki hastalıklar

en sık rastlanılan hastalık çeşidi olduğu Sosyal Güvenlik

Kurumu ve diğer istatistiklerle de ortaya konulmuştur.

Özellikle metal, maden, tersane, vb. kimyevi sektörlerde

çalışan işçilerin bu yolla oluşan mesleki hastalıkların

görülme sıklığı daha fazladır.

Metal üretimi yapılan ortamlarda çalışan işçilerin

istem dışı maruz kaldığı çeşitli riskler nedeniyle,

ortaya çıkan mesleki hastalıklar ileriki yıllarda

ölümlere sebebiyet veren bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

Ülkemiz yürütülmekte olan iş sağlığı ve güvenliği

uygulamaları sayesinde iş kazaları ve mesleki

hastalıklarda kayda değer bir iyileştirmenin sağlanmış

olduğu görülmektedir.

Bu konularda yapılan çalışmaların yetersizliği

dolayısıyla ortaya konulan verilerin de yeterli bir

şekilde değerlendirilme ihtimali azalmaktadır.

Başta ağır metaller olmak üzere sektöründe sıklıkla

ortaya konulan metal ve metallerin yan üretiminde çalışan

işçilerin sağlık açısından maruz kaldığı toksikoloji

etkileri nedeniyle ileriki yıllarda ortaya çıkan

92

hastalıklar ve değerlendirmeler mümkün olduğunca etkiler

basitleştirilerek anlatım yoluna gidilmiştir.

Birinci Bölümde; Metal üretiminde İşçi sağlığı vegüvenliği, yaklaşımları, mesleki hastalıkları, Metalişleme sektöründe oluşabilecek sağlık sorunları, vemesleki hastalık çeşitlerine yer verilmiştir. Ayrıca,Çinko üretim tesisinde iş sağlığı uygulamalarıanlatılmıştır.

İkinci Bölümde ise; Çinko üretiminin gelişim süreciile çinko alaşım standartları ve basınçlı dökümalaşımlarının genel özellikleri anlatılmıştır.

Üçüncü bölümde ise Metal üretiminde işçi sağlığı veGüvenliği konularına değinilerek, TS 18001 ISG YönetimSistemi Kapsamındaki Çalışmalara yer verilmiştir.

Ayrıca çalışmamızda; Sunulan Çinko (metal ve maden)

sektörü üretiminde ortaya konulan iş sağlığı ve güvenliği

düzenlenmesi uygulamaları, Bu uygulamaların ülkemizdeki

oluşumunun ölçeklendirilmesi adına konuyla ilgili daha

geniş araştırmalara referans olması amaçlanmıştır.

93

KAYNAKÇA

Makaleler

Alkış, Hüseyin., Taşpınar, Yasin., İşçi Sağlığı ve İş İş

Güvenliği Yeni Yaklaşımlar, demir Çelik Sektörü

Çalışanlarının İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği

Algısı, Konya Örneği, Yıldırım Beyazıt

Üniversitesi, Ankara, 2012. ss1195 -1196

Anaç, S., ve Tamzok, N., “The Mining Industry of Turkey,”

Slobodan Vujic (ed.), 2nd Balkan Mining Congress

Book of Proceedings: 2007, s.38

94

Akın, L., İş Sağlığı ve Güvenliğinde İşyerinin

Örgütlenmesi, Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi, C.

54, Sa:1, 2005, s.6

Akın, L., Bağ-Kur Sigorta Yardımları, Alfa Basım Dağıtım,

İstanbul, 1996, s.134.

Akın, L., 5510 sayılı Kanun Açısından İş Kazaları, III.

Çalışma Yaşamı Kongresi, Çalışma Yaşamının Güncel

Sorunları ve İş Mevzuatı, 3-4 Nisan, Ankara, İş

Müfettişleri Derneği, A.Ü. SBF Sosyal Politika

Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara SMMMO,

Ankara SMMMO Yayını, 2010, s.194.

Bilgici Ö.E, Sıkıştırma Döküm Yöntemi İle Kompozit

Üretimi Yüksek Lisans Tezi Dokuz Eylül

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü ,Ocak, 2004

İZMİR

Boothroyd, G., Dewhurst , P., and Knight, W. A., ‘Product

Design for Manufacture and Assembly’, Second

Edition, CRC Press 2001, pp, 400-435.

Bayır, M. ve Ergül, M., İş güvenliği ve risk

değerlendirme uygulamaları, Uluslar arası Kalıp

Üreticileri Birliği, 2006

Brin MF. Botulinum toxin therapy: basic science and

overview of other therapeutic applications. In:

Blitzer A,Binder WJ, Boyd JB, Carruthers A, eds.

Management of Facial Lines and Wrinkles.

95

Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2000,

pp.279-302.

Ceylan, H., ve Volkan, S.B., Risk Değerlendirme Tablosu

Yöntemi İle Risk Analizi: Bir Uygulama Kırıkkale

Üniversitesi, Kırıkkale, 2011, s.33

Calayag, T., "Zinc Alloys Replace Bronze in Mining

Equipment Bushings and Bearings", Mining

Engineering, 1983, pp.727-728

ÇSGB (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı), Yeraltı ve

yerüstü maden işletmelerinde iş sağlığı ve

güvenliği rehberi, Yayın No: 43, 2009a.

Cürgül, İ., 1995. Transport tekniği cilt I, Kocaeli

Üniversitesi Yayınları, İzmit

Caniklioğlu, G.O., vd., Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta

Yayınları, İstanbul, 13. Bası, 2010, s.328

Caniklioğlu, N., Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık

Sigortası Kanun Tasarısına Göre Kısa Vadeli

Sigorta Hükümleri, Çalışma ve toplum Dergisi,

Sa:8, 2006, ss.50-92.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık veya

Güvenlik İşaretleri Yönetmeliği, Birinci Bölüm,

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar, 2012

Demirsoy, M., 1999. Transport Tekniği – Kaldırma

Makineleri Cilt 1, Birsen Yayınevi, İstanbul,

Bölüm 2

96

Dizdar E. N., İş Güvenliği, Murathan yayınevi (4.Baskı),

Trabzon, 231-242, 2008.

Diseases and Disorders. 3rd edition New York: McGraw-Hill

International Edition, 1998: pp.901-14

Dağaş, S., "Gezer Köprülü Vinçlerde Güvenlik” vinçlerin

Seçimi, Montajı ve Bakımı Seminer Notları, TMMOB

Makine Mühendisleri Odası, 94/1, 1994, s. 155 -

164.

Eldem, V., Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı

İmparatorluğu'nun Ekonomisi (Ankara: Türk Tarih

Kurumu). 1994, ss.176-181

Evans, I & Pomeroy, C D 1973 The stıength fracture and

workability of coal London Pergamon Press Ltd.

1973.

Ernst H., Kaldırma Makinaları Cilt-1, Çev. T.Arıtan,

G.Hazardın, G. Keçecioğlu, S. Yurdakonar, Fon

Matbaası, Ankara, 1973

Erkan, C., “İş Kazaları Sorunu: Dünya’daki ve

Türkiye’deki Gelişmeler”, Çeşitli Boyutları ve

Çözüm Önerileri İle İş Kazaları, M.P.M.

Yayınları,; No: 284, Ankara, 1983, s. 14

Ekmekçi, Ö., 4857 sayılı İş Kanunu'na 'na Göre, İş

Sağlığı ve Güvenliği Konusunda İşyeri

Örgütlenmesi, Legal Yayıncılık, Hukuk Kitapları

Serisi, No:58, İstanbul, 2005, s.39

97

Fine, W.T., Kinney, Mathematical Evaluation For

Controlling Hazards, Journal of Safety Research,

3(4), W.D.(1971).

Feyrer, K., 2007. Wire ropes: tension, endurance,

reliability, Springer Berlin Heidelberg New York.

Habashi, F., “Handbook of Extractive Metallurgy”, Vol.

2, WILEY-VCH, Germany, 1997

Hamalainen, P., Saarela, K. L., and Takala, J., Global

trend according to estimated number of

Occupational accidents an dfatal work-

relateddiseases at region and country level,

Journal of Safety Research 40, 2009 p.125)

Güneş, B., ve Mutluay, F.B., Yeni Borçlar Kanununun-Genel

Hizmet Sözleşmesine İlişkin Hükümlerinin İş

Kanunu ve 818 Sayılı Kanunla Karşılaştırılarak

Değerlendirilmesi, Çalışma Toplum Dergisi s.30,

2011, p.258

Gülmez, T.,Mak 351 İmal Usulleri, İstanbul Teknik

Üniversitesi Fakültesi, İstanbul, y.t., s.53

Gervais, E., and Loong., C.A., “New ZA in DieCasting”,

11 th International Pressure Die Casting

Conference, Lyon-France, 1984, pp.1-25.

Gross, D. K., "Zinc Alloys: Specifications and

Processing", Society of Automotive Engineers, New

York, paper no 871952, 1988. pp.1069-1075

98

Hafer,S., Metal Mesh Facades, Detail, 2003, pp. 7-8.

Hurt, K. G., and McAndrew, K. M.,1981 Roadheader cutting

heads How many tools per line? MRDE Report No 96

England (Unpublished), 1973

Huang, W., Foster, J.A., Rogachefsky, A.S. Pharmacology

of botulinum toxin. J. Am. Acad. Dermatol. 43.

2000, pp.,249-259

İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği,

Resmi Gazete No: 28512, 29.12.2012.

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, Neden Risk

değerlendirmesi, www.fisek.org.tr (Erişim tarihi:

13.03.2008).

ILO., Safety and Health in the Use of Agrochemicals: A

Guide. İnternational labour Ofice Publications.

Geneva, 1991.

ILO., The Law And Practice Relating to Safety In

Factories: United States, Montreal, 1947, s.1214

ILO., Safety and Health Practices of Multinational

Enterprises, Geneva, 1984, pp.18-19.

Erol, İ., Türkiye'de ISİG'nin Sosyo-Ekonomik Boyutları,

(Yüksek Lİsaiıs Tezi), Bursa, ¡986, s. 41-42

Küchler, W., Verlag, C. H., “Chemische Technology”, Band

4, Wien 1986, ISBN 3-446-13182 - p.5

99

Köksal F, Al-Cu-SiC ve Al-Cu-B4C Kompozitlerin Sıcak

Presleme Yöntemi İle Üretimi Ve Aşınma

Özelliklerinin Araştırılması Yüksek Lisans Tezi

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri

Enstitüsü Isparta, 2004

Kim, Sung Woo. (2001). Performance Analysis of Material

Handling Systems. Yay-nlanmam-# Doktora Tezi.

Louisville Üniversitesi: Louisville, 2000, s.7

Lynch, R. F., ‘Zinc: Alloying,

ThermomechanicalProcessing, Properties, and

Applications’, Lynch & AssociatesInc., Wyckoff ,

New Jersey USA, pp. 20-80.

Lyon, R, "The Propertiesand Applications of ZA Alloys",

The British Foundry-man, 344-349 (1986)

Laing, P.M., "Accident Prevention Manual For Industrial

Operations", R.R.Donnnelley& Sons., 1998

Lympany PA, du Bois RM. Diffuse lung disease: product of

genetic susceptibility and environmental

encounters. Thorax 1997; 52, pp.92-94

Karadeniz, O., Social Security of Casual Agriculture

Workers in Turkey”, 5th International Research

Conference on Social Security, Warsaw, 5-7 March

2007, "Social security and the labour market: A

mismatch?" International Social Security

Association, Research Programme, 2007.

100

Moran, R. D., Methode Utilisee Par les Etats – Unis Pour

eliminer les accidents du travail et les Maladies

Professionelles, Rev. İnt. Sec., Soc, 1975, An.

XXVIII, No. 2, p.173 -174’den SÜZEK; a.g.e.,

s.101-102

Makal, A., Türkiye’de tek Partili Dönemde Çalışma

İlişkileri, İmge Kitapevi, Ankara, 1999, ss.475-

476.

Mutlu İ, Alüminyum Matrisli Metal Kompozit Malzemelerin

Üretîlmesi Yüksek Lisans Tezi , Dumlupınar

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,Ocak -1996

Malo JL, Chan-Yeung M. Occupational asthma. J Allergy

Clin Immunol 2001; 108, pp.317-328

N.N, "İş Makinaları Kullanma ve Bakım El Kitabı", TMMOB

Makina Mühendisleri Odası, Yayın No:194, İzmir

1997

O’Reilly, J. T.; Hagan P. E. ve Montgomery, J. F.,

Historical Perspectives, Accident Prevention

Manual for Business & Industry: Administration &

Programs 12th Edition (Editors: P. E. Hagan, J. F.

Montgomery, J. T. O’Reilly), National Safety

Council, ABD, pp.3-28, 2001.

Özgür, M., Metal Sektöründe Risk Analizi Uygulaması,

Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş

Kurulu Başkanlığı, İzmir, 2013, s.12

101

Öztepe, H., "Transport Tekniği - Kaldırma ve Taşıma

Makinaları", İstanbul, 1999.

Özkırım, M., "Kren Halatlarının Periyodik Bakımı ve İş

Güvenliği", Krenlerin ve Vinçlerin Seçimi, Montaj

ve Bakımı", TMMOB Makina Mühendisleri Odası, 1998,

s. 160 – 172

Pingle, S., Occupational Safety and Health in India: Now

and the Future, Industrial Health 2012, 50, 2012,

p.170

Piyal, B., İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatımız

Uygulanabilir mi?, III. Çalışma Yaşamı Kongresi,

Çalışma Yaşamının Güncel Sorunları ve İş Mevzuatı,

3-4 Nisan, Ankara, İş Müfettişleri Derneği, A.Ü.

SBF Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi,

Ankara SMMMO, Ankara SMMMO Yayını, 2010, ss.217-

218.

Pellizzari R, Rossetto 0, Schiavo G, Montecucco C.

Tetanus and botulinum neurotoxins: mechanism of

action and therapeutic uses.Trans R Soc Lond B

Biol Sci 1999;354, pp.259-268.

Parker JE, Petsonk EL. Coal workers’ lung diseases and

silicosis. In: Fishman AP. Fishman’s Pulmonary

Rantanen, J., The Principals of Occupational Health,

(Editor: Tee L. Guidotti) Oxford University Press,

New York, 2011, pp.3-18.

102

Rom WN. Asbestos- Related Lung Disease. In: Fishman AP,

Elias JA, Fishman JA, Grippi MA, Kaiser LR, Senior

RM (Eds). Fishman’s Pulmonary Diseases and

Disorders. Third ed. Philadelphia: Mc Graw-Hill

Companies; 1998: pp.877-891

Rantanen, J., Grand Challenges For Occuptaional Health

From Globalization Journal Of Occuptaional Safety

and Healt 18: 2010, pp. 168

Savaşkan T., “The Structure and Properties of Zinc

Aluminium Based Bearing Alloys”, Ph. D. Thesis,

University of Aston in Birmingham, 1980, ss.10-15

Savaşkan, T., Murphy, S., "Mechanical Properties and

Lubricated wear of Zn-25A1- Based Alloys", Wear,

116(23): 1987, 211-224

Suryanarayana, C. Mechanical alloying and milling,

Progressing in Mater. Sci. 46, 1-184,2001

Schaffer, G. B. andHuo, S.H., On devekopment of 7xxx

series aluminium alloys, Powder Metal. Vol 42-3,

2008, pp.219-226

Schuyler M. Hypersensitivity Pneumonitis. In: Fishman AP,

Elias JA, Fishman JA, Grippi MA, Kaiser LR,

Senior RM (Eds). Fishman’s Pulmonary Diseases and

Disorders. Third ed. Philadelphia: Mc Graw-Hill

Companies; 1998: pp.1085-1097

103

Swanepoel A., Rees D., and Renton K., et al., Quartz

exposure in Agriculture: literatüre Review and

South African Survey. Ann Occup Hyg., 2010,

pp.281-292

Süzek, S., İş Güvenliği Hukuku, Birinci Baskı, Savaş

Yayınları, 14, Ankara, 1985, s. 101

Süzek, S., İş Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul, 3. Bası

(Tıpkı Basım), 2006, s.661

Wang, X., et al., Occupational Health and Safety

Challenges in China—Focusing on Township-Village

Enterprises, Archives of Environmental &

Occupational Health, 66:1, 2011, pp.5

Tarralba, M., Velasco, F., Costa, C.E., Vergara, I. And

Caceresa, D., Mechanicalbehaviour of the

interphase between matrix and rainforcement of

Al2014 matrix composites with (Ni3Al)p,

Composites: Part A-33, 2002, pp427-434.

T.C. 4857 Nolu İş Kanunu, Madde: 1- 77- 78. Ankara

Watarai, H., 2006, Trend of Research and Development for

Magnesium Alloys - Reducing the Weight of

Structural Materials in Motor Vehicles, Science

and Technology Trends pp. 84-97.

104

Yürük, M.C., İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun Genel

Değerlendirmesi, turkhukuksitesi.com

kütüphanesinde yayınlanmıştır. Erişim:16.09.2012.

Yazıcı, M., İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları 2007

Verileri ve Bazı Yorumlar, Mühendis ve Makine

Dergisi, Cilt 50, Sayı 589, İstanbul, 33-35, 2009.

Yardım, N., Çipil, Z., Vardar, C., Mollahaliloğlu, S.,

Türkiye İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: 2005

Yılları Ölüm Hızları, Dicle Tıp Dergisi Dicle,

Cilt 34, Sayı 4, 264-271, 2007

Zhang, X., Zhongxu W., and Tao L. E., The current status

of occupational health in China Health Prev Med

15, ss.263–270 DOI 10.1007/s12199-010-0145-2,

2010, p.269

İnternet Kaynakları

Ay, İ., İmalat Yöntemleri II,

http://w3.balikesir.edu.tr/~ay/lectures/iy2/lectur

e6.pdf, Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir, 1992.

Doğan, Ö., İş Sağlığı ve Güvenliği Yapılanması,

http://www.mess.org.tr/content/eregli/6%20MESS

%20TM%20%C3%87al%C4%B1%C5%9Ftay2011.son.pdf .,

2011, s.22

Elektro Teknoloji., Yüksek Gerilimlerde Kişisel

Koruyucular ve İş Güvenliği Ekipmanları,

105

http://elektroteknoloji.com/blog/yuksek-

gerilimlerde-kisisel-koruyucular-ve-is-guvenligi-

ekipmanlari/ (Erişim tarihi: 20.08.2014), 2009,

s.1.

Elgstrand K., Do occupational health services really

exist in industrialized countries? Challenges to

occupational health services in the Regions: The

national and international responses Proceedings

of a Workshop on 24 January 2005, Editör:

SuviLehtinen,http://www.ttl.fi/en/publications/Ele

ctronic_publications/

Challenges_to_occupational_health_services/Pages/

default.aspx, (Erişim Tarihi:01.03.2012). 2005,

p.25

Garcıa B. A, A., and Gruat, J. V., Social protection: a

life cycle continum investment for social justice,

poverty reduction and sustainable development.

Geneva: International Labour Office,

http://www.ilo.org/public/english/protection/downl

oad/lifecycl/lifecycle. pdf (Erişim

Tarihi:02.06.2012). 2003, p.28.

ILO., ILO standards on occupational safety and health

Promoting a safe and healthy working environment,

General Survey concerning the Occupational Safety

and Health Convention, 1981 (No. 155), the

Occupational Safety and Health Recommendation,

106

1981 (No. 164), and the Protocol of 2002 to the

Occupational Safety and Health Convention, 1981,

International Labour Conference, 98th Session,

2009. Report III (Part 1B). Third item on the

agenda: Information and reports on the application

of Conventions and Recommendations. Report of the

Committee of Experts on the Application of

Conventions and Recommendations (articles 19, 22

and 35 of the Constitution),

http://www.ilo.org/ilc/ILCSessions/98thSession/Rep

ortssubmittedtotheConferene/WCMS_103485/lang--en/

index.htm, (Erişim Tarihi:01.03.2012), 2009,

pp.11-12.

ISSA., [The International Social Security Association], A

dynamic vision of prevention, World of Work, No.

63, August,

http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/dgreports/

dcomm/documents/publication/wcms_099048.pdf,

(Erişim Tarihi:03.06.2012), 2008, s.12

Motorlu Araçlar teknolojisi, Forkliftler, 525MTO175,

http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller

_pdf/Forkliftler.pdf (Erişim tarihi: 20.09.2014),

Ankara,

URL 3: http://www.isveguvenlik.com/diger-sektorler/metal-

isleme-sektorunde-isci-sagligi ve-is-

guvenligi.html). (Erişim tarihi: 17.09.2012).

107

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü,

http://isggm.calisma.gov.tr/

TEPE AKADEMİ, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığı Eğitim

Merkezi Kaldırma Araçlarında İş Sağlığı ve

Güvenliği,

http://issuu.com/yonetmen/docs/kald__rma_ara__lar_

_nda_is_sa__l___, 2014,( Erişim tarihi:

20.09.2014), 5 - 13);

…,

http://www.isguvenligi.net/iskollari-ve-is-

guvenligi/metal-isleme-sektorlerinde-is-sagligi-

ve-guvenligi/, (Erişim tarihi: 20.08.2014). 2010,

s.1

…,http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/

moduller_pdf/Kal%C4%B1p%20Kumunu%20Yenile

%C5%9Ftirme.pdf., (Erişim tarihi: 20.09.2014),

s.4

…,http://www.vmzinc.com.tr/about-us98/production-in-

vmzinc-plants95.html, (Erişim tarihi: 07.09.2014).

s.1

…,http://www.nyrstar.com/en/productsServices/products/

zinc/ZincAlloysZamakProducts/ZZ_standards/

DieCasting/ZincDieCastingStandardsWorldwide.htm,

02.04.2008

108

…,

http://www.isguvenligi.net/iskollari-ve-is-

guvenligi/metal-isleme-sektorlerinde-is-sagligi-

ve-guvenligi/, (Erişim tarihi: 20.08.2014). 2010,

s.1.

…,http://www.sonasisguvenligi.com/dosyalar/mevzuatlar/

is_sagligi_ve_guvenligi_ic_yonetmeligi.doc,

(Erişim tarihi: 28.08.2014). y.t., s.2

(…,http://www.maden.org.tr/yeni3/yayinlar/kitaplar/maden

ciliksektoru2002.htm)SC