Günümüzde Metin Neşri ve Problemleri Üzerine Düşünceler 2004

17
FAKÜLTE NU.: 1 i. KÜLTÜR (8-10 2003) Yard. Doç. Dr. Ahmet

Transcript of Günümüzde Metin Neşri ve Problemleri Üzerine Düşünceler 2004

GAzİ ÜNİvERSİTESİ KIRŞEHİR EGİTİM FAKÜLTE sİ YAYıNLARı NU.: 1

i. KIRŞEHİR KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI BİLGİ ŞÖLENİ

(8-10 EKİM 2003)

BiLDİRİLER

Hazırlayan

Yard. Doç. Dr. Ahmet GÜNŞEN

KIRŞEHiR-2004

Dii/t.'nit.'nu' Kurulu: Onursal Başkan: Prof Dr. Rıza AYHAN

Rektör

Başkan: Prof. Dr. Mehmet GÜNA Y

Dekan Dii/cnh.)nH~ Kurulu Üyeleri: Prof. Dr. M. Öcal OGUZ Yard.Doç. Dr. Ergin ÖZCAN '{ ard. Doç.Dr.Salahaddin BEKKİ Yard. Doç. Dr. Ahmet GÜNDÜZ Üğr. Gör. Özgen KORKMAZ Üğr. Gör. Yurdal DİKMENLİ

Bilim Kurulu:

Yard.Doç.Dr.Ahmet GÜNŞEN Yard.Doç.Dr.M.Fatih KÖKSAL Yard.Doç.Dr.Nazmi ÖZÇELİK Okt. Orhan KURTOGLU Öğr. Gör. İsmail KASAP Öğr. Gör. Mustafa KILINÇ

ProfDr. Ali AKTAN (Erciyes Üniversitesi) ProfDr. İsmet CEMİLOGLU (Gazi Üniversitesi) ProfDr. Ahmet B. ERCİLASUN (Gazi Üniversitesi) Prof Dr. Tuncer GÜLENSOY (Erciyes Üniversitesi) ProfDr. Osman HORATA (Hacettepe Üniversitesi) ProfDr. Ahmet MERMER (Gazi Üniversitesi) ProfDr. M. Öcal OGUZ (Gazi Üniversitesi) ProfDr. Mustafa ÖZKAN (İstanbul Üniversitesi) ProfDr.Nazım H. POLA T (Niğde Üniversitesi) ProfDr. Bilge SEYİDOGLU (Atatürk Üniversitesi) ProfDr. İlhan ŞAHİN (İstanbul Üniversitesi) ProfDr. Semih YALÇIN (Gazi Üniversitesi) Prof.Dr. Kemal YAVUZ (İstanbul Üniversitesi) Prof.Dr.Muhammet YELTEN (İstanbul Üniversitesi)

Sekreterya: Başkan: Yard. Doç. Dr. Ahmet GÜNŞEN

Okt. Orhan KURTOGLU Öğr.Gör.İsmail KASAP Arş. Gör. Mustafa A YSAL Arş.Gör.Ahmet ŞİMŞEK Arş. Gör. Ayla KARATAŞ Arş.Gör.Adem TAŞDEMİR Öğr. Gör. Ertuğrul USTA Öğr. Gör. Alpaslan DURMUŞ Öğr. Gör. Uğur BAŞARMAK

GÜNÜMÜZDE METİN NEŞRİ VE PROBLEMLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Atabey KILıÇ·

Biz bu çalışma çerçevesinde günümüz metin neşri ve problemlerine, özellikle Eski Türk Edebiyatı olarak adlandırılan sahanın verimlerini göz önünde bulundurarak göz atmak istiyoruz. Terim olarak bir hayli sık kullanılmasına

rağmen, metin neşrinden pek çok araştırıcının çoğu zaman birbirinden farklı

manalar kastettikleri de bilinmektedir. Biz öncelikle metin neşri ile bilimsel özellikler taşıyan ya da taşıması gereken çalışmaları kastediyoruz. Bu bakımdan neşirden maksat "tenkitli" veya "eleştirel" diye isİmlendirilebilecek olan metin yayımlama çalışmalarıdır. Bilindiği üzere kavramı bu manada ilk kullanan kişi, Türkiye'de bilimsel ölçülerde metin neşrinin kurucusu olarak kabul edilen Ahmed Ateş'tir. Ateş, N .S.Banarlı'nın 1939'da neşrettiği Ahmedi'nin "Dasitan-ı Tewlrih-i Müli1k-i 11-i Osman" adlı eserinde gördüğü neşir problemlerini tenkit için 1942 yılında Türkiyat Mecmuası'nda "Metin Tenkidi Hakkında" başlıklı bir yazı yayımlar. P. Collomp'un 1931 'de neşrettiği "La Critique des Textes" adlı eserini esas alarak metin neşri üzerinde o zamana kadar Türkiye'de henüz telaffuz bile edilmemiş yeni kaidelerden bahseden Ateşle göre "Metnin doğru olarak tesbit (constution) ve neşrinin gayesi, okuyucuya, mümkün olduğu kadar, müellifin kaleminden çıkmış (original) metnin aynı olan bir metin vermektir. Metin tenkidi de, originali aramak ve ona vasılalmak için kullanılan vasıtaların ve takip edilen yolun heyeti umumiyesidir."1

Metin neşri konusuna A. Ateş'ten hemen sonra temas eden ikinci isim olarak gördüğümüz Yusuf Ziya Kavakçı ise 1970'li yıllarda yayımladığı İslam Araştırmalarında Usul adlı eserinde batılıbilim adamlarından faydalanarak şöyle bir tarifte bulunuyor: "Metin Tenkidi, esas nüsha metnini veya o metne e.n yakın (constutio textus) bir metni meydana koymak maksadıyla yapılan bir ameliyedir; bir metni mümkün olduğu nisbette esas metin (müellif nüshası, the original text) haline irca usulü ve işidir; gaye müellif tarafindan kendi· nüshasında yazılmış bulunan kelimeleri mümkün olduğu nisbette tesbilÇ~

• Doç. Dr., E.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü KAYSERİ. [email protected]

ı A. Ateş, "Metin Tenkidi Hakkında (Dasitan-ı tevarih-İ mülfik·i al-i Osman münasebeti ile)", Türkiyat Mecmuası, ı (ı 942), s. 255. .

I. Kırşehir Kültür Araştırmalan Bilgi Şöleni

etmektir. ,,2

Prof. Dr. Mertol Tulum, ı 983 yılında yayımlanan "Filolojik Çalışma ve Eski Metinlerİn Neşri Üzerine Görüş ve Tenkitler" isimli makalesinde ana hatlarıyla metin neşrinin esasen Batı'da eski metinleri anlama ve açıklama çabaları olarak ortaya çıktığını belirttikten sonra, " ... metni daha geniş okuyucu kitlesine ulaştıracak ve ondan kolayca yararlanmayı sağlayacak yol, tamamen filolojik usullerle tenkitli basımını (edition critique) yapmaktır.,,3 diyerek tenkitli neşrin amacını söyler. Tulum, Elvan Çelebi'nin Mendkıbu 'l-Kudsiyye isimli eserinin ikincİ kez basılması üzerİne yazdığı tenkit yazılarını genişletmek

suretiyle 2000 yılında yayımladığı ve Tarihi Metin Çalışmalarında Usul diye adlandırdığı eserinde filolojik neşir-tenkitli metin başlığı altında ise bu iki kavramı ayrıntılı olarak şu şekilde tanımlıyor: " ... Metin tenkidi, bir eski metni­elde ister tek nüshası, isterse birden çok nüshası bulunsun- önce eksiksiz olarak anlama çabasına dayanan, sonra da ihtiva ettiği bilgi ve kültür unsurlarını ayırıp açıklamak, bunların doğruluk ve değerlerini ortaya koyarak metnin , anlamım kesinleştitmek amacıyla gerçekleştirilen iki yönlü tenkit çalışmasıdır.

Çalışmanın ilk yönü "iç tenkit "e dayamr ki, bu, her şeyden önce, metnin yanlışlarını bulmak ve düzeltmek sanatıdır ... Bir sanat olduğu kadar bir bilim de olan bu tür tenkit, bir metnin kopyası (sureti) çıkarılırken harekete geçen psikolojik mekanizmayı göz önünde bulundurur; kopya edenin hangi tür yanlışları hangi sebeplerle yapmış, metindeki bozulmaların ne gibi şart ve durumlarda nasıl meydana gelmiş olduğunu ortaya çıkarmaya çalışır ... Bu iç tenicidin hedefi, metni, yazarının kaleminden çıkmış orijinaline yaklaştlrmaktır.... İşte 'metne tamamen nüfuzetmek, onu tam olarak anlamak, asıl ve gerçek çehresiyle tanımak' demek olan bu işlem, tenkitli metin çalışmasının ilk ve en önemli yamnı teşkil eder.

Metin tenkidi çalışmasının ikinci yönüne 'dış tenkit' adı verilir. Bu tür tenkit .... izah (anlaşılır kıima), şerh (ayrıntılı olarak açıklama) ve tefsir (yorumlama) yoluyla metnin ihtiva ettiği bilgileri, tarih ve kültür unsurlarını ortaya çıkarmak, ayrıca bunların değerini belirlemek, doğruluk deıJJecelerini irdelemek ve yorumlamaktır. ,,4

Adı geçen makalelerle kitapların yayımlanmasının üzerinden bunca yıl

2 Y.Ziya Kavakçı, İslam Araştırmalarında Usul, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara tarihsiz, s. 87. 3 Doç. Dr. Mertol Tulum, "Filolojik Çalışma ve Eski Metinlerin Neşri Üzerine Görüş ve Tenkitler", Türk Dünyası Araştırmaları, Aralık 1983, s. 3. 4 Prof. Dr. Mertol Tulum, Tarihi Metin Çalışmalarında Usul! Menakıbu'l-Kudsiyye Üzerinde Bir Deneme, Deniz Kitabevi, İstanbul 2000, s. xıx-xx.

332

I. Kırşehir Kültür Araştırmaları Bilgi Şöleni

geçmiş olmasına ve bu kaynaklarda metin neşrının ne olduğunun tarif edilmesine rağmen metin tenkidi, metin neşri ve ona benzer bir kısım

kavramların hala birbirinin yerine ya da yanlış olarak kullanıldıkları

görülebilmektedir. Prof. Dr. Mine Mengi kavram kargaşası hakkında "Metin Şerhi, Tahlili ve Tenkidi Üzerine" başlıklı yazısında " ... eski edebiyat metin çalışmalarında geçmişten günümüze; metin tespiti, metin tetkiki, metin şerhi, metin izahı, metin tahlili, metin tenkidi, metin çözümlemesi, metin açıklaması, metin eleştirisi vb. terimlerle ifade edilen metin incelemesine ilişkin kavramların, hala tam olarak ne anlama geldikleri, metin incelemesi içindeki yerleri, farklı, benzer ve aynı olan yanları net olarak açıklık kazanamamıştır. ,,5

der ve bunun sebepleri arasında bu temel kavramlar üzerinde henüz gerekli çalışmaların yapılmamış olmasını da sayar.

Görüldüğü üzere metin neşri işlemi daha İsimlendirme aşamasında bile önemli bir sorunla karşı karşıyadır. En azından bu işleme verilecek İsim

konusunda bile ittifak içerisinde olmak gerektiği aşikardır. Bize göre, Tarlan'ın6

da tarifini verdiği edebı metin değerlendirmesi ya da edebı tenkit ile de karıştırılmasına engelolmak ve ayrıca yapılacak olan işin biJimseııiğini vurgulamak için, eski harfli metinlerİn bilim adamlarınca yapılacak olan neşir çalışmalarına "Metin Tenkidi" ya da "Metin Neşri" gibi kavram kargaşasına ve yanlış anlaşılmalara yol açacak isimlerden ziyade "Tenkidi Metin Neşri"

denmesi daha uygundur.

Tarifierden de anlaşılacağı üzere tenkitH metin neşrinde asıl amaç, müeHifin veya yazarın kaleminden çıkmış olan ve yabancı kaynaklarda genellikle "the originalOlk, asıl; kopya olmayan; özgün),,7 yerlilerde ise "orijinal" olarak adlandırılan metnin kurulmaya, verilmeye çahşılmasıdır. Prof. Dr. Tunca Kortantamer' in ifadesi ile "Burada temel prensip en güzel metni oluşturmak değil, yazarın kaleminden çıkana en yakın metni oluşturmaya

çalışmaktır. Ortaya çıkarılacak metin hatasıyla savabıyla, yanIışıyla doğrusuyla yazarın metni veya ona en yakın metin olmalıdır. ,,8 Oysa günümüzde yapılan neşirlere bal91dığında ise "orijinal" ya da "müellifin kaleminden çıkmış olana en

5 Mine Mengi, Divan Şiiri Yazıları, Akçağ Yayınları, Ankara 2000, s. 73. 6 " .. edebı tenkid; eserin bedi'i güzelliği üzerinde hüküm verir. Bedii güzellik henüz kanunları layıkıyla belirmiyen, hala kapalı tarafları olan ve hepsinden ziyade enfUsı sezişlerle mahiyeti anlaşılan bir hadisedir. Edebi tenkidi yapan bir şahsiyet, belki de yaşadığı devrin iç zevkini en çok temsil eden bir şahsiyettir. Elinden geldiği kadar bitaraf olmaya çalışır." Bkz. Ali Nihad Tadan, Edebiyat Meseleleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 198 ı, s. ı 92. 7 Redhouse Yeni El Sözlüğü, İstanbul tarihsiz, s. 307. 8 Prof. Dr. T. Kortantamer, "Genç Edebiyat Araştırmacısının Yanlıştan", Türklük Araştırmaları Dergisi C.VII, İstanbul 1993, s. 347.

333

I. Kırşehir Kültür Araştırmaları Bilgi Şöleni

yakın" metnin değil, genellikle "sağlam" ve "tama en yakın

kurulmaya çalıştıdığına dair görüşler ve ifadelerle karşılaşıyoruz.

Biz bu küçük çalışma için ülkemizde son 25 yılda yayımlanmış manzum veya mensur 30 metin neşrini taradık ve bunları özellikle neşirde ilmı usullere uyup uymamaları, nasıl bir neşir yolu takip ettikleri, şecere kurup kurmamalan, İster metinde kuBamısın ister kullamlmasın nüshaların tavsiflerinin yapılıp

yapılmaması ve aparat kuııanma teknikleri yönünden incelemeye çalıştık. Tebliğ çerçevesinde asıl amacımız günümüz Eski Türk Edebiyatı metin neşirlerindeki genel problemleri tartışmak olduğu için, biz bu çalışmalardaki teknik aksakhk türünden bir kısım problemleri ayrıca hazırlamayı düşündüğümüz makalede teferruath bir biçimde örnekleriyle vermeyi düşünüyor, taradığımız çalışmalann herhangi bir şekilde ismini vermekten de şimdilik imtina ediyoruz. İmla ile ilgili problemler daha önce 1992 yılında Ankara'da İLESAM tarafından düzenlenen i. Eski Türk Edebiyatı Kolokyunıu'nda 3 tebliğ ile dile getirildiği için biz yine sadece bunlara atıfta bulunmakla yetiniyoruz.9 Prof. Dr. İsmail Ünver'in bildirdiğine göre bu kolokyumda alınan kararlardan birine göre "Türkçe kelime ve eklerin seslendirilmesiyle ilgili çalışmalar Prof. Dr. Mertol Tulum'a; metin neşrinde göz önünde tutulacak esaslar Prof. Dr. Günay Kut'a; Arapça Farsça kelime, birleşik kelime ve tamlamaların çevriyazıda farklı yazılmalarından

doğan tutarsızlıkların giderilmesi konusunda önerilerin hazırlanması da"lO kendisine havale edilmiştir.

Biz sözü fazla uzatmadan halen basılı bulunan taradığımız 30 eserin tenkitli metin neşri açısından genel görünüşüne geçmek istiyoruz:

1. Üzülerek belirtmek ger,ekir ki, taradığımız çalışmaların ancak birkaç tanesinde tenkitli neşrin Türkiye'de yerleşmesini sağlayan ilk yazı durumundaki Ahmet Ateş'in "Metin Tenkidi Hakkında" isimli çalışmasından bahsedilmiştir. Yusuf Ziya Kavakçı'nın pek çok bakımdan önemli bir el kitabı olma özelliğini halen devam ettiren, ayrıca A.Ateş'in yazısını daha ayrıntılı bir şekilde destekler mahiyette olan "İslam Araştırmalarında Usul" adlı çalışması da hemen hiçbir neşrin bibHyografyasında yer edinemerniştir. Bu durumu gözden kaçma ya da dalgınlık değerlendirmek

şecere

9 İsmail Farsça Kelimelerin İmHisı", i. Eski Türk Edebiyatı Ankara ı 7- ı 8 Ocak ı 992.; Osman Horata, "Klasik Edebiyatımıza Ait Metinlerin Neşrinde Karşılaşılan İmla İle İlgili Bazı Problemler", ı. Eski Türk Edebiyatı Kolokyumu, Ankara 17-18 Ocak ı 992.; Adnan "Tenkitli Metin Kurmada Karşılaşılan Güçlükler v'e Çözüm Önerileri", L Eski Türk Edebiyatı Kolokyumu, İLESAM, Ankara 17-18 Ocak 1992. LO İsmail Ünver, "Çevriyazıda Yazım Birliği Üzerine Öneriler", Türkoloji Dergisi, C. XI, S.L, Ankara 1993, s, 52.

334

i. Kırşehir Kültür Araştırmaları Bilgi Şöleni

hususunda gördüğümüz ciddi problemler, büyük ölçüde bu önemli iki çalışmanın ya hiç görülmediğine veya şöyle böyle bilindiğine, ancak neşirde metot açısından kuBamlmadığına delalet etmektedir.

2. Neşirlerin çoğunda ortak olarak görülen hata, büyük ölçüde metotsuzJuktan kaynaklanan, bütün nüshalara ulaşmadan, el altında bulunan ya da ulaşılabilecek yerlerdekini kullanmak suretiyle tenkitli metin kurma iddiasıdır. Daha özlü söyleyecek oJur isek tenkitli metin neşri için seçilecek nüshalarda bilimselliği ölçü olarak almamaktır. Bir kısmında ise keyfilik had safhadadır: " ... mesnevisinin birçok kütüphanelerde nüshalarına rastlanmıştır. Sadece İstanbul 'da otuza yakın ... nüshası mevcuttur . .. Bunların içerisinde tam ve tama yakın 10 nüsha kaydettik. .. Bu araştırmada sadece İstanbul Kütüphanelerinde mevcut '" nüshaları nazarı dikkate alınmıştır. Başka il merkezlerinde ... mesnevisine rastlamak elbette mümkündür." ifadesinin sahibi naşİr gibi sadece İstanbul kütüphanelerinde bulunan belli sayıdaki nüshayı alıp kullananlar; çeşitli kütüphanelerde 100den fazla nüshasını tespit ettiği halde neşir için sadece 7 nüshayı esas alıp kullananlar; üzerinde naşİrin görmediği başka nüshalardan da bahseden lisans tezi yapılan bir eserin kendi gördüğü 8 nüshasından sadece 1 'ini esas alarak metin kuranlar; çeşitli ülkelerde pek çok nüshası bulunan bir eseri 3 nüsha kullanarak neşredenler; 19 nüshası bulunan bir eserin metnİni kurarken karşılaştırmada 5 nüshayı esas alıp bunların da 3ünü tama yakın olduğu, birini başlıklarından dolayı, sonuncusunu da yurt dışından sağlanan bir nüsha olduğu için seçenler .. , Taradığımız 30 eserden 21 'inin okuyucuya metni nasıl kurduğunu anlattığı bölümlerde yukarıdakilere benzer ifadeler kuııandığım veya doyurucu bir açıklama bile yapmadan doğrudan hangi nüshaların kullandığının söylendiğini görüyoruz. Tabii ki her eserin kendi hikayesi ve şartları vardır, bunlar da birbirinden büyük oranda çok farklıdır. İster 2 .. 3 isterse 100'ü aşkın nüshası bulunan bir eser olsun, naşirin öncelikle yapması gereken şey nasılolursa olsun bir metin neşretmek değil, önce kendinden başlayarak bilim dünyasının ikna ve tatmin olacağı orijinal bir metin kurmaktır; yani müeHifin kaleminden çıkmış, aslına en yakın olan metni kurmaya çalışmaktır. Bu ise asla şöyle böyle bir kısım sübjektif kriterlerle elde edilebilecek bir sonuç değildir. Nüshaların hepsini görmeden, bunlar arasındaki. maddi ve içerikle ilgili alakayı tespit edip bir soyağacı çıkarmadan kurulacak bir neşİr olsa olsa büyük ölçüde naşirin metni değiLll

3. unsuru şema veya

II Bir örnek olmak üzere hakkında bir de tenkit yazısı Vı:ı71 ımı.;: olan bir divan .... "''' .... ''1'''1,...

ifadesini vermek "Türk dili ve ",r!ph,v<.hrıı"i",

!.Sın;!illtLQt~illll~ iki kaside, dokuz murabba ve 366 gazelc!<!n

335

I. Kırşehir Kültür Araştırmalan Bilgi Şöleni

şecereyi 30 eser arasından ancak 4'ünde görebildiğimizi söyleyecek olursak çok önemli bir problemle yüz yüze olduğumuz sanırız daha açık bir şekilde ifade edilmiş olur. Müellif nüshası da bulunan toplam 3 nüshalık bir çalışma olduğu için şecere çıkartılmaya gerek görülmeyen bir tezkire neşrini ve tek nüshadan kurulmuş metinler olduğu için şecere çıkartılamayacak çalışmalar halindeki 4 neşri de hariç tutacak olursak geriye nüsha akrabalıklarını gösteren şema ya da şecereye hiçbir şekilde gerek görmeyen 21 eser kaldığını bildirmek, belki de bizleri bir parça ferahlatacaktır. Burada şecere veya şemanın orijinal metni kurmadaki hayati önemini anlatacak değiliz. Bahsi geçen temel iki' kaynakta bununla ilgili yeterince bilgi verildiğini, meselenin uzun uzadıya tartışıldığını söylemenin kafi geleceğini zannediyoruz. Şurası açıktır ki özellikle nüsha sayısı belli sayının üzerinde bulunan eserlerde nüshalar arasındaki akrabalık ilişkisi

tespit edilip gösterilmeden kurulacak bir metin tam manası ile "tenkitli metin neşri" sayılamaz. Bu tür şema metodu ile yapılmamış ve dolayısı ile metnin orijinalden geliş çizgisini sübjektif ölçülerle yakalamaya çalışan naşir en azından rahmetli MehmedÇavuşoğlu gibi davranıp" ... elinizdeki eser benim tertip ettiğim eserdir.,,12 diyebilmelidir.

Örnek olması maksadıyla tenkitli metin neşri yaparken şecere veya şema

çıkarmış olan 4 çalışmanın vermiş olduğu şecereleri aşağıya alıyoruz:

MUellif Hattı

i Xl X2 X3 X4

t LJ;2

i T

ı a,ı'

K

OEI ,j

12 Mehmed çavuşoğlu, Yahya Bey Divan, İstanbul 1977, s. XI.

336

i

i. Kırşehir Kültür Araştırmaları Bilgi Şöleni

2

KARŞILAŞTIRı\-IA,YA, :ESAS ALINAN GR1JP TEl\1.Sİı ... ciLER:İ ŞEMASI:

Q

3

, '-------'-'--,·-·---------·-.. --·ı cr-? i ~ i

337

, ,·(,:""·,···:··.,:\··.1,·· ••. ·:·.·1·,:·,,,,····:·:':

"F"

I. Kırşehir Kültür Araştırmalan Bilgi Şöleni

X2.

~ .. _._J .. ,

r-·--~B· -]

TTL CiR.l:...TP:

-.--.------.... -...... --.-.---~J_. __ .. __

ep ~~~

ep ~D

~ ... __ J __ _

<::)3

C>4

4. Nüshalarm hepsini veya metni kurarken kullanılanlarmı tavsif etme bakımmdan, seçtiğimiz çalışmalara bakmca çoğunun nüsha tavsifi konusunda daha tutarlı olduğunu söyleyebiliriz. 25 neşirde yazma nüshalarmm tavsif edildiğini görüyoruz. Ancak burada da iki önemli problemle karşı karşıya

kalmaktayız. Bu neşirlerin bir kısmmda gördüğümüz tavsiflere tavsif demekten

338

I. Kırşehir Kültür Araştırmala" Bilgi Şöleni

ziyade tespit fişi denmesi daha uygun düşer gibi görünmektedir. Nüsha İsmi verildikten sonra "Metnin boyu 8x 17 cm. olup istinsah tarihi ve müstensihi belli değildir." şeklinde verilen bilgiyi tavsif kabul etmenin imkanı yoktur. Bazı neşirlerde de bütün nüshalar değil sadece metin kurmada kullanılanların bir şekilde tavsiflerinin verildiğini görüyoruz. Kısacası tavsifi bulunan neşirlerde okuyucuyu tatmin edecek derecede bu işi ciddı tutanların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Unutmamalıdır ki "Metin neşri içİn

seçilen nüshaların tavsifi diğerlerinden çok daha detaylı olmak ve nüshadaki her türlü kaydı tanıtmak, açıklığa kavuşturmak zorundadır; çünkü bu kayıtların her birisinin yazma açısından ve araştırma dünyası açısından araştırmacının fark edemediği bir anlamı olabilir, bu sebeple, bunların araştırma dünyasının

değerlendirmesine sunulmaları gerekir.,,13 Tam bir tavsifte özellikle nüshaların zahriyelerinde veya sayfa kenarlarında bulunan çeşitli kayıtların da bulunması, daha doğrusu okunması gerektiğini burada tekrar etmekte fayda görüyoruz.

Yaptığı neşirde hiçbir şekilde nüsha tavsifi yapmayan ve hatta nüshaların adından, nerede bulunduğun~an bile bahsetmeyenler için ne denebileceğini bilim dünyasının takdirine bırakıyoruz.

5. Günümüz metin neşirlerinde görebildiğimiz son önemli problem ise nüsha farklarının verildiği kısım olan aparatların uygulanmasındaki düzensizlik ve daha doğrusu çoğu zaman gördüğümüz keyfiliktir. Bilimsel neşirlerin aynı zamanda okuyucuya kullanım, takip ve kontrol kolaylığı sağlayan aparatlarla hazırlanması gerektiği hemen herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir olgudur. Bundan dolayı ister zamanında A. Ateş tarafından kaideleri ve örnek metinleri verilmiş olan usulle neşredilmiş ciddı metin neşirleri olsun, ister keyfiliğin hakim olduğu neşirler olsun hepsinde de aparatların sayfa altlarında bulunması genel kabul gören bir tasarruf olsa gerek. Neyse ki taradığımız

neşirlerin ancak çok küçük bir kısmı aparatların çalışmanın sonunda bir yerlerde vermiş olup, büyük bir çoğunluk aparatı dipnot tarzında vermiştir. Fakat, bu grup içerisinde aparatın verilişi bakımından da büyük farkhlıklar bulunduğunu hemen zikretmek gerekir. Bilhassa numaratandırma, beyit numaralarının ve mısraIarın gösterilmesi, metinde tercih edilen ile farkların veriliş tarzlarında önemlİ tutarsızlıkların bulunduğunu da belirtmek gerekiyor. Bunlarla ilgili' teferruath tenkidin ve örneklerin, hazırlamayı umduğumuz çalışmada yer alacağını ifade ediyor ve şimdilik aşağıya aparat kullanımı bakımından başarıh bulduğumuz iki örneği alıyoruz.

13 Tunca Kortantamer, "Genç Edebiyat Araştırmacısının Yanlışları", s. 349.

339

I. Kırşehir Kültür Araştırmalan Bilgi Şöleni --------------------~---------------------------------------------

03. Bezm-i gamda can u di i cvtiınna Lal]m urmaga

MU1n b-ı 'lş15.un bayül-i gamzesi mızrübıelur

04. I}.apusında ol şehün zernn 'aşü-y-da güneş Dikilür her ~ubl.ı-denı gören şanur bevvübıdur

05. 'lş~ rrıışrına varan kimse ücüret itmege (,ıışsanuri alsun nıetü 'ın k 'o/ diyi"lnın büb,dur

06 it Dazer çüh-ı zenabdümndan iy gavvaş-ı dil Kirn bu dçryü-yı cemitHin ~or~ulu girdübıdur

07. .~aşıarui1 t~U):ın yüzünde gören aydurur iy şancm Ol kilfs~i cünıj'un bu küfiri mil:u'übıduf

S, Ü 1 > Ü2, Ü3, Jvr

50

Fô'iLlıtiin . Fö'Udtün Fd'iüıfün FtTi/ün

tn,,, Süki t,ıüsnün elinde içi ~oll1 cümdur 1.,eblcri-Ie ol dün i<;;inde büde-j gül-fümdur

02. Lebleri-Ic çeşm-i Ijışnı·-üıüdını ~ordum didi Piste-İ şlr'indunır ol bu acı büdümdur

03. Dün iç~inde yüzün i gören güneş ~ogdı !janıır Çın sel)cr zülfün gören ~anur henüz abşürndur

04. OJ elif ~finıetW min) agJ7lu rü ~aşlu nigür

Her ne emr eylcrse 'ÜŞI~ din LI dilden rümdur

05. I:Iüsn-i bağdadma anufıçün dinür dürü's-selüm K'anda dendiinufHa zülfiin na15şı sin Li Himdur

06. ljirmen-i cJ~lüke ~onmış bir kebOterdür hilm Kehkeşan-iJc Süreyyil dane-y-iJe durndur

03 (a) bezmi gamda: bel.rn-i gamdur S, 02. CJ). ;Vl 04 (a) ~ehüii: mehiin Ü i i bcvvübıdur: der-biınıduı (; J

:it) (H (a) ehrıde \v\: ehnöen ngIl S. tn. M 03 S, Ü2. 03. M'de yok.

05 (b) nalqı sın li Uimdur: nakş-ı ::>ID li Hımdur S. Ü2. f)'{, M.

340

I. Kırşehir Kültür Araştırmalan Bilgi Şöleni

4 Fena iden ~amu yarın Bugün oldı ana yarın Temaşa itmede yarın ~İnayet eyle ya Mevla

5 Dile ilham-ı Gaybi vİr KemaHit! gönülde dir ~anıü 1:ıalde bana ir gör 'İnayet eyle ya Mevla

BA

3

Fa'ilatün :fa'ilatün ia"iHitün la 'ilün

1 ij.:kemi.iz 'aşl}-ı c?eldür bize andandur gi!ab

Dersümüz i1ham-ıI:Ia~'dur göft]ümüz ümmü'l-kitab

2 Bu vücudumuz kitab-ı 'ilm-İ ~atidür bize

Men 'arefe /fad 'arcıaür çün kelam-ı müstetab

3 Varhgumuz' mülkini ~ahhat~l 'aşk itdi barab Li-meni'f-miilk nüktesine hem su' alüz bem cevab

3 'aşt<: ya~up Ü i dehır bagmda bİr gül : geçir cüzün beni kül İ, gider gat1etimi ~ul it Ü II Geçir cüzden beni kül: Dehir bağında bir gül i, Ü

dir Ü IIl:ıalde: !falimi İ, hatırda Ü ! ir gör: vir gör İ, ir Ü 3 ASa~.İ 4b, MY3 ıOa, M 1b, Ü 2a

e~elden M, Ü vücüdumuz: Vücüdumuzİ, Bu rcmz M, MY3 / ~afidür: nafidür MY3/1

Men 'arefe ~ad 'arefdür: Men 'arefdür A / kelam: kitabu 'lIah A

341

I. Kırşehir Kültür Araştırma/an Bilgi Şöleni

Bu çalışma çerçevesinde genelolarak tespit ettiğimiz problemlerin çözümüne dair tekliflerİmizi ise şu şekilde sıralayabiliriz:

ı. Bilimsel tavır, bilimsel eserlerde verilen ve karşılaşılan doğruların istikrarlı takibi ile kazanılabilir ya da sürdürülebilir. Tenkitli metin neşri iddia ve niyetinde olan kişinin öncelikle bu konu ile ilgili ilkieri okuyup iyice kavramak suretiyle sindirmesi, sonra da başarılı örnekleri mutlaka görmesi ve içerisinde bulunan, artık gelenekleşmesi de gereken pratikleri tenkit süzgecinden geçirerek -belki denetim altında- sınaması gerektiği kanaatindeyiz. Genelolarak Eski Türk Edebiyatı sahasında metin neşrinin esaslarından bahseden temel kaynakları görmeden yapılacak bir neşir, tesadüfi veya keyfi sonuçlara ulaşılacağının ilk elden belgesi hükmündedir. Bu konuda Türkiye'de neşredilen çalışmalara dair tenkitlerİn beklenen veya olması gereken düzeye gelernemesi de bize göre tenkitli metin neşrinin sağlıklı yapılması ve gelişmesinin önündeki önemli eksiklerdendir. Biz artık neşredilen çalışmalar üzerinde ciddi, bilimsel usullerin ne derece uygulandığını kontrol edip eksikleri gösteren tenkit çalışmalarının sayısının artması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'de sadece birbirinin gönlünü yapmaya çalışan İnsanların birbirine yazdığı adeta ısmarlama yazılardan

kurtulma zamanının geldiğini, bilim adamlarının yapılacak tenkitlere olgunlukla karşılık vereceğine olan inancımız! ifade etmek istiyoruz.

2. Nüshaları tanımak, onların akrabahk ilişkisini de anlamak demektir. Bu ise hangi nüshanın ya da nüshaların tenkitli metin neşri yaparken kul1anılabileceğini bilmek, dolayısı ile orijinalelasıl nüshaya büyük ölçüde en yakın olacak olan bir metni kurmak demektir. Bilim adamlarımızın bu konuda başarılı olabilmesi için öncelikle nüsha tavsifı konusunda dikkatli olmaları,

bunun gerektiği ölçüde yapılabilmesi için de cilt, kağıt, yazı ve hatta mürekkep gibi yazmalanmızla alakalı unsurlar hakkında daha fazla teknik bilgi ile donanmalan gerekmektedir. itiraf etmek gerekirse çoğu genç bilim adamının eski harfli metni okumadan ziyade, ci lt, kağıt ve yazı üçlemesinden o]uşan kısımda zorlandığın! yani, yazma tavsifı yapmakta büyük sıkıntılar yaşadığını görmekteyiz. Öyle sanıyoruz ki, en azından lisans seviyesinde de 'eski yazı ve kitap bilgisi' ile alakah derslerin programlarda bulundurulması artık bir

. gerekliliktir.

3. Günümüz tenkitli metin neşri için kullanılacak bir ortak şablonun da çıkartılması gerektiği kanaatindeyiz. Her ne kadar daha önceleri neşredilmiş ciddi metin örnekleri elimizde bulunsa da, galiba en doğrusu "tenkitli metin neşri"ne dair teorik ve pratik bilgileri ihtiva eden bir kılavuzun mümkün olan en kısa zamanda hazırlanıp bilim adamlarının istifadesine sunulması ve en azından bundan sonra yapılacak çalışmaların bu ölçüler esasında değerlendirilip tenkit

342

I. KITşehir Kültür AraştITmaian Bilgi Şöleni

edilmesidir.

Sonuç olarak sanırız, üzerinde henüz konuşulmamış veya yazılıp

çizilmemiş pek çok problem bulunan, transkripsiyon mu transliterasyon mu yaptığımız/yapmamız gerektiği bile tartışılmayan eski harflimetinlerin neşrinde; en azından tenkitli metin neşrinin çoğumuz tarafından bilinen ancak, uygulamasında gereken hassasiyeti gör(e)mediğimiz olmazsa olmaz şartların yerine getirilmesinde azami özeni göstermek zorunda olduğumuz herkesçe kabul edilecek olan bir gerçek olmalıdır.

TARANAN ESERLER

ı. Doç. Dr. Abdülkerim ABDULKADİROGLU, Recaızade Ahmed Cevdet, Zinetü'l-Mecalis (Meclislerin Süsü), THK Matbaası, Ankara 1994.

2. Hüseyin AKKA Y A, Abdülahad Nuri ve Divanı, Kitabevi, İstanbul 2003.

3. Doç. Dr. Hasan AKSOY, Derviş Şemseddin, Kuşların

Münazarası -Deh Murg-, İF AV, İstanbul ı 998.

4. Dr. Kudret ALTUN, Gelibolulu Mustafa Ali Divanı (Vafidatü')-Eniku}, Özlem Kitabevi, Niğde ı 999.

5. Mehmet ARSLAN, Şeref Hanım Divanı, Kitabevi, İstanbul 2002.

6. Dr. Mehmet Arslan-İ.Hakkı AKSOY AK, Haşmet Küııiyatı, Dilek Matbaacıhk, Sivas 1994.

7. Doç. Dr. Gönül AYAN, TebrizIİ Ahmedi Esrar-name (İnceleme-Metin), Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1996.

8. H.Ayan-K.Yavuz-E.Gemalmaz-R.Toparh vd., Ali Şir Nevayı,

MecaHsü'n-Nefayis, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayını, Erzurum 1995.

9. Dr. Ali Fuat BİLKAN, Nabi Dıvan!, M.E.B., İstanbul 1997.

10. Prof. Dr. Mustafa CANPOLAT, Ali ŞirNevayı, Lisanü't-Tayr, TOK, Ankara ı 995.

1 ı. Dr. Mehmed çavuşoğlu, Amri Divan Tenkidli Basım, tÜ. Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1979.

343 -

/. Kırşehir Kültür Araştirma/aTı Bilgi Şöleni

12. Dr. Mehmed çavuşoğlu, Helaki Divan Tenkidli Basım, tÜ. Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul ı 982.

13. Dr. Mehmed çavuşoğlu, Yahya Bey Divan Tenkidli Basım, tÜ. Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1977.

14. Yrd. Doç. Dr. Mustafa DEMİREL, İbn-i Kemal, Divan Tenkitli Metin, Fakülteler Matbaası, İstanbul ı 996.

ı 5. Prof. Dr. Kemal ERASLAN, All-Şir Nevayi Mizanü'l-Evzan (Vezinlerin Terazisi), TOK, Ankara 1993.

ı 6. Dr. Sadık ERDEM, Ramİz ve Adab-ı Zurafa'sı, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1994.

17. Dr. Erdoğan EROL, Sükkeri Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divam, Atatürk Kültür Merkezi, Ankara 1994.

18. Dr. Adnan İNCE, Mırza-zade Mehmed Salim Divam, YÖK Matbaası, Ankara ı 994.

19. Yard. Doç. Dr. Mahmut KAPLAN, Hayriye-i Nabı (İnceleme-Metin), Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara ı 995.

20. Dr. Turgut KARACAN, Nev 'ı-zade Atayi Heft-Hvan Mesnevısi(İncelem-Metin), Sevinç Matbaası, Ankara ı 974.

21. Dr. Bilal KEMİKLİ, Sun'ullah-ı Gaybi Dıvam, M.E.B., İstanbul 2000.

22. Doç. Dr. Saadettin KOCATÜRK, Gülşehrı ve Felek-name, A.Ü.Dil ve Tarih-Coğrafya Yayınları, Ankara 1984.

23. Dr. Sabahattin KÜÇÜK, Bakı Divam, TOK Yayını, Ankara 1994.

24. Muhsin Macit, Erzurumlu Zihnı Divam, Kültür Bakanlığı

yayını, Ankara 2001.

25. Prof. Dr. Mine MENGİ, Mesihi Divam, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara 1995.

26. Yrd. Doç. Dr. Ahmet MERMER, Mezaki Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divam'nın Tenkidli Metni, Atatürk Kültür MerkeziYayını, Ankara 1991.

27. İbrahim Olgun-İsmet Parmaksızoğlu, Firdevsi-İ Rumi Kutb-name, TTK, Ankara 1980.

344

I. Kırşehir Kültür Araştırmalan Bilgi Şöleni

28. F. Sema Barutçu ÖZÖNDER, 'All Şır Neviiyi, Muhiikemetü'l-Lugateyn İki Dilin Muhakemesİ, TDK Yayını, Ankara ı 996.

29. Ali ÖZTEKİN, Gelibolulu Mustafa 'Aıı Cami7u'I-Buhur Der Mecalis-İ Sur Edisyon Kritik ve Tahlil, TTK, Ankara ı 996.

30. Ali Emre ÖzyIldınm, Hamdul1ah Hamdi ve Divanı, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 1999.

345