Kırım'dan Bursa'ya Muhacir Göçleri ve Yerleşme Problemleri -- Residential Problems of Refugees...

279
I İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I ÖNSÖZ X ÖZET XI SUMMARY XII KISALTMALAR XIII GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI 1.1 BURSA’NIN İDARİ YAPISI 5 1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI 6 1.2.1 Kırım’ın İdari Yapısı 6 1.2.2. Siyasi Yapı 8 1.2.3. Sosyal Yapı 9 1.3. TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR? 12 İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ 2.1. 1783-1914 YILLARI ARASINDA KIRIM’DAN OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY GÖÇLERİ 15 2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY GÖÇLERİ 21 2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ 31 2.3.1. Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası 33 2.3.1.1. Sürgün ve Katliamlar 33 2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği 34

Transcript of Kırım'dan Bursa'ya Muhacir Göçleri ve Yerleşme Problemleri -- Residential Problems of Refugees...

I

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER I

ÖNSÖZ X

ÖZET XI

SUMMARY XII

KISALTMALAR XIII

GİRİŞ 1

BİRİNCİ BÖLÜM

BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI

1.1 BURSA’NIN İDARİ YAPISI 5

1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI 6

1.2.1 Kırım’ın İdari Yapısı 6

1.2.2. Siyasi Yapı 8

1.2.3. Sosyal Yapı 9

1.3. TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR? 12

İKİNCİ BÖLÜM

OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ

2.1. 1783-1914 YILLARI ARASINDA KIRIM’DAN OSMANLI

DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY GÖÇLERİ 15

2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN

OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY

GÖÇLERİ 21

2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ 31

2.3.1. Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası 33

2.3.1.1. Sürgün ve Katliamlar 33

2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği 34

II

2.3.1.3. Dini Baskılar ve Asimile Faaliyetleri 37

2.3.1.4. Demografik Yapının Değiştirilme Siyaseti 39

2.3.1.5. Devlet ve Yerel Yöneticilerin Göçe Teşviki 40

2.3.1.6. Askerlik Meselesi 43

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI

3.1 OSMANLI DEVLETİ’NİN MUHACİRLERİ İSKÂN POLİTİKASI 44

3.1.1 Nüfusun Arttırılması 45

3.1.1.1. Tarımsal Üretim 45

3.1.1.2. Gayrimüslim Nüfusa ve Yabancı Devletlere Karşı Denge Unsuru Olarak

Muhacirler 45

3.1.1.3. Aşiretleri Devlet Otoritesi Altına Almak 46

3.2. 1853-1876 TARİHLERİ ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 47

3.3. 1877-1914 YILLARI ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI 50

3.4. KURULAN MUHACİR KOMİSYONLARI 56

3.4.1. Ticaret Nezareti ve Şehremaneti 56

3.4.2. İlk Muhacirin Komisyonu 57

3.4.3. Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi (İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirin

Komisyonu) 58

3.4.4. Diğer Muhacir Komisyonları 60

3.5. GÖÇ YOLLARI VE ULAŞIM 61

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TATAR-NOGAY MUHACİRLERİN BURSA’DA İSKȂNI VE YERLEŞME

PROBLEMLERİ

4.1. İSKÂN MAHALLERİ 67

4.1.1 İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER 67

4.1.2. BURSA MERKEZ İLÇELERİ 72

III

4.1.2.1. NİLÜFER İLÇESİ 72

4.1.2.1.1. İhsaniye Mahallesi 72

4.1.2.2. OSMANGAZİ İLÇESİ 72

4.1.2.2.1. Alacahırka Mahallesi (Paşa Mahallesi) 72

4.1.2.2.2. Hızırlık Mahallesi 74

4.2.2.2.3. Mecidiye Mahallesi 75

4.1.2.3. YILDIRIM İLÇESİ 75

4.1.2.3.1. Mollaarap Mahallesi 75

4.1.2.3.2. Namazgâh Mahallesi 76

4.1.2.3.3. Şeyh Şibli Mahallesi 77

4.1.2.3.4. Yeni Mahalle 78

4.1.2.3.5. Vefikiye Mahallesi 78

4.1.2.4. İNEGÖL İLÇESİ 79

4.1.2.4.1. Eskiköy 79

4.1.2.4.2. Olukman Köyü 80

4.1.3. KARACABEY (MİHALİÇ) İLÇESİ 81

4.1.3.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER 81

4.1.3.2. Akhisar Köyü 82

4.1.3.3. Bey Köyü 82

4.1.3.4. Beylik Köyü 83

4.1.3.5. Canbali Mahallesi 84

4.1.3.6. Çakıl Köyü 84

4.1.3.7. Emre Köyü 85

4.1.3.8. Güngörmez Köyü 85

4.1.3.9. Hamidiye Köyü 87

4.1.3.10. Harmanlı Köyü 88

IV

4.1.3.11. Bakırköy 88

4.1.3.12. Dümberez Köyü 91

4.1.3.13. Okcugünü Köyü 92

4.1.3.14. Orhancık Köyü 93

4.1.3.15. Ovaesemen Köyü 93

4.1.3.16. Uluabad Köyü 95

4.1.4. KETE KAZASI (ÜRÜNLÜ MAHALLESİ) 96

4.1.4.1. Yörük Yenice Köyü 96

4.1.5. MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) İLÇESİ 97

4.1.5.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER 97

4.1.5.2. Aralık Köyü 97

4.1.5.3. Camandar Köyü 99

4.1.5.4. Çatallar Köyü 100

4.1.5.5. Çavuş Köyü 100

4.1.5.6. Durumtay Köyü 101

4.1.5.7. Güllüce Köyü 104

4.1.5.8. Büyük İhsaniye Köyü (İhsaniye-i Kebir) 105

4.1.5.9. Lütfiye Köyü 106

4.1.5.10. Kovalık Çayırı 106

4.1.5.11. Mudam Köyü (Ocaklı) 107

4.1.5.12. Ormantepeciği Köyü 107

4.1.5.13. Ormankadı Köyü 108

4.1.5.14. Tepecik Köyü 109

4.1.5.15. Yamanlı Köyü 110

4.1.6. YENİŞEHİR İLÇESİ 112

4.1.6.1. Beypınarı Köyü 112

V

4.1.6.2. Hamidiye Mahallesi 113

4.1.7. ORHANGAZİ (PAZARKÖY) İLÇESİ 113

BEŞİNCİ BÖLÜM

BURSA MUHACİR İSKȂN KOMİSYONU, YAPILAN YARDIMLAR VE

PROBLEMLER

5.1. YAPILAN YARDIMLAR 115

5.1.1. Arazi Tahsisi 115

5.1.2. Arazi Tespitleri ve Islah Çalışmaları 118

5.1.3. Eğitim Yardımları 120

5.1.4. Konut Yardımı 123

5.1.5. Sağlık Yardımları 126

5.1.6. Yevmiye ve İaşe Yardımları 127

5.1.7. Zirai Yardımlar 131

5.2. MUHACİRLERİN İSTİHDAM EDİLMESİ 134

5.3. MUHACİRLERE TANINAN MUAFİYETLER 136

5.4. MEMUR TAYİNLERİ VE TEFTİŞLER 138

5.5. MUHACİRLERİN YAŞADIĞI PROBLEMLER 143

5.5.1. Yerli Halkın Sebep Olduğu Problemler 143

5.5.2. İskân Memurlarından Kaynaklanan Problemler 145

5.5.3. Yardımların Gecikmesi Veya Ulaşmaması 147

5.5.4. Rusya İle Yaşanılan Problemler 148

5.5.5. Diğer Problemler 149

5.6. MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER 150

5.6.1. Muhacirlerin İskân Arazilerini Terk Etmesi 150

5.6.2. Muhacirlerin Çevreye Zarar Vermeleri 151

5.6.3. Muhacirlerin Ülkelerine Geri Dönme Teşebbüsleri 153

VI

ALTINCI BÖLÜM

CUMHURİYET DÖNEMİ BURSA ŞEHRİNDE KIRIM TÜRKLERİ

6.1. GÜNÜMÜZDE KIRIM TÜRKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ 156

6.1.1. Merkez Mahalleler 156

6.1.2. Karacabey Köyleri 156

6.1.3. Mustafakemalpaşa Köyleri 157

6.2. SOSYAL HAYAT 158

6.3. MUHACİRLERİN BURSA’YA KATKISI 161

6.4. KIRIM MİLLİ DAVASINDA BURSA TATARLARI 161

6.5. BURSA’DAKİ KIRIM TATAR TÜRKLERİ DERNEKLERİ

VE FAALİYETLERİ 162

6.5.1. Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği 163

6.5.1.1. Dernek Faaliyetleri 163

6.5.1.2. Kalgay Dergisi 167

6.5.1.2.1. Yazar Kadrosu 167

6.5.1.2.2. Derginin İçeriği 168

6.5.1.2.3. Derginin Şekli 169

6.5.2. Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti 170

6.5.2.1 Dernek Faaliyetleri 170

6.6. GÜNÜMÜZDE BURSA MERKEZDE YAŞAYAN MUHACİR

TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI 171

6.6.1. Süyen Ailesi 171

6.6.2. Kırgız Ailesi 174

6.6.3. Güzelsözlü Ailesi 175

6.6.4. Canbek Ailesi 177

6.6.5. Ataygeldi Ailesi 177

VII

6.6.6. Öner Ailesi 178

6.6.7. Şakru Ailesi 179

6.6.8. Erişen Ailesi 179

6.6.9. Bozkurt Ailesi 180

6.6.10. Özikiz Ailesi 180

6.6.11. Bircan Ailesi 180

6.7. KARACABEY KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR TORUNLARININ

GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI 180

6.7.1. Bakırköy 180

6.7.1.1. Rüştü Renç 180

6.7.1.2. Aşım Tar 181

6.7.1.3. Kemal Turan ve Seyyit Ali Uğur 181

6.7.1.4. Mülayim Şavkay 181

6.7.2. Sazlıca (Dümberez) Köyü 181

6.7.2.1. Engin Taş 181

6.7.2.2. Metin Sağıcı 182

6.7.3. Ovaesemen Köyü 182

6.7.3.1. Habib Ozar 182

6.7.4. Hamidiye (Bulgarlar) Köyü 182

6.7.4.1. Sezgin Tunç ve Hasan Gözüpek 182

6.8.MUSTAFAKEMALPAŞA KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR

TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI 183

6.8.1. Aralık Köyü 183

6.8.1.1. Tevfik Şahin 183

6.8.1.2. Bedri Şahin 183

6.8.2. Durumtay Köyü 184

VIII

6.8.2.1. Haluk Uğur 184

6.8.2.2. Rahim Çakır, Mustafa Köse 184

6.8.2.3. Ertan Germen 184

6.8.2.4. Tamer Köse 186

SONUÇ 190

KAYNAKÇA 195

EKLER 208

EK-1: BELGELER 208

Belge-1: Tatar ve Nogay Muhacirlerine Ev İnşası İçin Mihaliç Kazası

Sakinlerinin Yardımı 208

Belge-2: 1879 Tarihli Arazi Talimatnamesi 212

Belge-3: Kırım Muhaciri Ali Baba’nın Arzuhaline Verilen Cevap 214

Belge-4: Lütfiye ve İhsaniye Köylerinin Kurulması 216

EK-2: TABLOLAR 218

Tablo-1: Mihaliç Kazasına İskân Edilen Muhacirlerin İşledikleri Suçlar 218

Tablo-2: Bursa Sancağında Muhacir İskân Edilen Kaza ve Mahalleler 230

Tablo-3: Hüdavendigar Vilayeti’ne Gönderilen Muhacir Sayısı 239

Tablo-4: Bursa Köylerinde İskân Edilen Kırımlı Muhacirlere Verilen

Tarlalar 241

EK-3: RESİMLER 259

Resim-1: Bakırköy Tatar Evleri 1 259

Resim-2: Bakırköy Tatar Evleri 2 259

Resim-3: Bakırköy Tatar Evleri 3 260

Resim-4: Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi 260

Resim-5: Yeni Mahalle’de Eski Tatar Yerleşimi 261

Resim-6: Yeni Mahalle’de Tatar Mezarlığı 261

IX

Resim-7: Kalgay Dergisi 262

EK-4: HARİTALAR 263

Harita-1: Bursa’da Kırım Tatar-Nogay Köy ve Mahalle Yerleşimleri 263

X

ÖNSÖZ

Günümüzde Türkiye’de sosyal ve kültürel araştırmalar gittikçe önem

kazanmaktadır. Bu durum da Türkiye’nin kültürel yapısı ile ilgili sorulara cevap

verilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış ve bu yönde çalışmaları ihtiyaç haline

getirmiştir. Yapılacak araştırma, Osmanlı Devleti’ne XIX. yüzyıldan itibaren yapılan

göçleri Bursa modeliyle ele almakta, Bursa’ya gerçekleşen Tatar-Nogay göçünün nasıl,

hangi şartlarda gerçekleştiğine ve bu muhacirlerin bugünkü yaşamları hakkında bilgilere

yer vermektedir. Ayrıca hem Osmanlı Devleti döneminde hem de günümüzde önemli

bir şehir olma varlığını sürdüren Bursa’nın kültürel yapısına ışık tutulmasına katkıda

bulunacaktır.

Mevcut çalışmada şu sorulara cevap verilmeye çalışılacaktır. Bursa’ya Kırım

Tatar-Nogay muhacirler ne zaman ve hangi şartlar altında göç etmişlerdir? Muhacirlerin

iskân yerleri nerelerdir? Muhacirler iskân sırasında ve sonrasında hangi problemlerle

karşı karşıya kalmışlar ve bu problemlerin çözümünde nasıl bir yol takip edilmiştir?

Günümüzde Bursa’da Kırım Tatar ve Nogaylar nerelerde yaşamakta ve kültürel olarak

varlıklarını devam ettirebilmişler midir?

Çalışmanın amacı, Kırım ve Dobruca bölgelerinden Bursa’ya göç etmiş Tatar ve

Nogayların, Bursa’daki iskân mahallerini tespit etmek, bu muhacirlerle birlikte ortaya

çıkan problemleri ve çözüm yollarını ortaya koymaktır. Ayrıca bu yerleşim yerlerinin

ve muhacir torunlarının gümüzdeki ictimâi yapılarını inceleyerek, iskândan bu yana

yaşanan değişimi sebepleriyle birlikte değerlendirmektir.

Öte yandan bu konunun tez olarak verilmesinde ve bu çalışmanın ortaya

çıkmasında yardımlarını gördüğüm ve çalışmamı baştan sona okuyarak yönlendiren

danışman hocam sayın Doç. Dr. İsmail TÜRKOĞLU’na teşekkür ederim. Ayrıca arşiv

vesikalarını değerlendirmemde katkıda bulunan sayın hocam Prof. Dr. Muzaffer

DOĞAN’a ve bölüm arkadaşlarıma, çalışmanın kaynaklarını temininde gösterdiği

kolaylıktan dolayı Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve İSAM çalışanlarına teşekkür ederim.

Bunların yanı sıra tezin saha araştırması bölümünde bilgilerine başvurulan ve

yakın zamanda vefat etmiş olan Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı sayın İsmail

Adnan SÜYEN’e ve Tüm Tatar-Türkleri Dernek Başkanı sayın Şükrü ÖNER’e, tüm

köy ve mahalle sakinlerine teşekkür ederim. Son olarak bu süreçte maddi manevi

desteğini eksik etmeyen aileme teşekkürü borç bilirim.

Şemsettin SEYHAN

XI

ÖZET

Çarlık Rusyası’nın 1783 yılında işgal ettiği Kırım’dan 1700’lü yıllardan itibaren

başlamak üzere 1923’e kadar Osmanlı topraklarına göçler yaşanmıştır. Osmanlı Devleti

muhacirlere, yerleşmeleri için kısa süreli ve uzun süreli olarak belirli ikamet yerleri

göstermiştir. Bu gösterilen ikamet yerlerinden biri de Hüdavendigar Eyaleti’nin

sancaklarından biri ve merkezi olan Bursa şehri olmuştur. Kırım’dan Bursa’ya göç eden

Tatar-Nogay muhacirler, başta göç yolu olmak üzere, iskân ve iskân sonrası süreçte bir

çok problemle karşı karşıya kalmışlardır. Problemlerin çözümü için merkeze bir çok

kere arzuhal metinleri gönderen muhacirler, bu metinlerde, iâşe, yevmiye, akrabalarının

yanına iskân olunma veya memleketlerine geri dönme gibi taleplerde bulunmuşlardır.

Muhacirlerin taleplerine eldeki imkanlar doğrultusunda cevap verilmeye gayret

edilmiştir.

Devlet, muhacirlerin iâşesini ve geçim sıkıntılarını çözmek için merkeze çeşitli

emirler göndermiş ve gerektiğinde muhacirlerin sıkıntılarını tespit etmek için tahkikatlar

yaptırmıştır. Gelen muhacirlerin geçimlerini devam ettirmeleri için elveşli tarım

arazileri, tarım aletleri ile hayvan desteği verilmiştir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti,

gelen muhacirlerin artması ve ülkenin ekonomik bir darboğaza girmesi sebebiyle bütün

muhacirlere aynı oranda destek sağlayamamıştır.

Bursa’ya göçen muhacirler, sadece Kırım’dan değil Kafkasya ve Rumeli

üzerinden de gelmişlerdir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı bu göçün ana nedenidir.

Muhacirler, İstanbul’da misafir edilmiş ve sevk edilecekleri zamana kadar yevmiye

yardımında bulunulmuştur. Sevk yerleri belirlenen muhacirler, çeşitli vasıtalarla iskân

mahallerine gönderilmiş ve oradaki komisyonlarca işlemleri yapılmıştır. Gelen

muhacirlere ev inşasında yerel halk da yardımcı olmakta ve bu yardımlar gazetelerde

yayınlanarak yardımseverler takdir edilmiştir. Nitekim muhacirler ile halk arasında

olumsuz olaylar da yaşanıyordu. Bazı muhacirler devletin kendilerine gösterdiği araziye

yerleşmeyip yerli ahalinin arazini istila etmişlerdir.

Bursa’ya yapılan Tatar-Nogay göçleri Mihaliç (Karacabey) ve Kirmasti’de

(Mustafakemalpaşa) yoğundur. İskân edilen muhacirler için yeni köyler, mahalleler

oluşturulmuştur. Bugün Bursa’da bu mahalle ve köylerden bazıları hâlâ varolmakla

beraber, buradaki Kırım Tatar ve Nogaylar kültürel kimliklerini büyük oranda

kaybetmişlerdir.

XII

SUMMARY

Immigrations took place from Crimea where was occupied by Tsarist Russia in

1793 to Ottoman land from 1700s until 1823. Ottoman state provided immigrants short-

tern and long-tern residence places one of these places were the city of Bursa which

was a provincial unit and center of regional state of Hudavendigar. Tatar-Noghay

immigrants who moved from Crıimea to Bursa, faced many problems diving their travel

in the process of settlement and in its aftermath. These immigrants sent many petitions

to the center and in those text they had demands like food, daily stipend, settling near

their relatives or returning to their hometown. The state endeavered to meet their

demand as long as the resources were available.

The state filed various orders to the municipal center to resolve immigrants

problems regarding food supply and subsistance and when required made investigation

to get information about immigrants problems. Immigrants were proveided support in

form of animals, agriculture tools and land. For making them achive subsistance.

Nevertheless, the Ottoman state could not provided sport to all immigrants at the same

level out at increasing number of. Immigrants through time and bad economi

conditions.

Those who migrated to Bursa did not comprise of only people directly moved

from Crımea, but there were also some immigrants coming through Rumelia and

Caucasia. The main reason of this immigration is the Ottoman-Russian war of 1877-

1878. Immigrants were hosted in İstanbul and were provided stipend until they were

sent to their settlemant. Immigrant were sent to their settlement places via various

means of transportations. When their place was determined and their transactions

were implemented by this officiers there. Local people helped these immigrants in

building their houses and this behavior were appreaciated in newspapers.

Nevertheless, some negative instances were occring between locals and immigrants.

Some immigrants were settling in local peoples’ land instead of the land provided to

them by the state.

Tatar-Noghay immigrations to Bursa were intense in Mihaliç (Karacabey) and

Kirmasti (Mustafakemalpaşa). Now villages and neighborhoods were established for

settled immigrants while some of these villages and neighborhoods stil exist, Crimean

Tatars and Noghays in these places substantially lost their cultural identity.

XIII

KISALTMALAR

A.MKT.MHM: Sadâret Mektubî Kalemi Mühimme Evrakı

A.MKT.NZD: Sadâret Mektubî Kalemi Nezâret ve Devâir Evrakı

A.MKT.UM: Sadâret Mektubî Kalemi Umum Vilayet Evrakı

A.MKT.MVL: Sadaret Mektubi Kalemi Meclis-i Vȃlȃ Evrakı

BEO: Bab-ı âli Evrak Odası

C.DH: Cevdet Dahiliye

C.ML: Cevdet Maliye

DH.İD: Dahiliye Nezareti İdare Evrakı

DH.MHC: Dahiliye Nezareti Muhacirin Komisyonu

DH.MKT: Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi

DH.ŞFR: Dahiliye Nezareti Şifre Evrakı

İ.DH: İrade Dahiliye

İ.HUS: İrade Hususi

İ.HR: İrade Hariciye

İ.MVL: İrade Meclis-i Vâlâ

İ.MMS: İrade Meclis-i Mahsus

İ.ŞD: İrade Şura-yı Devlet

K.K: Kamil Kepeci Tasnifi

MV: Meclis-i Vükela Mazbataları

MVL: Meclis-i Vâlâ Evrakı

ŞD.MLK: Şura-yı Devlet Mülkiye

Y.MTV: Yıldız Mütenevvi Maruzat Evrakı

Y.PRK.KOM: Komisyonlar Maruzatı

Y.PRK.OMZ: Orman Maâdin ve Ziraat Nezȃreti Maruzatı

Y.PRK.UM: Yıldız Parakende Evrakı Umumi

XIV

Y.PRK.ZB: Yıldız Parakende Evrakı Zabtiye Nezareti Maruzatı

Z.B: Zabtiye Nezareti Evrakı

BEOAYN.NNG.d. Bab-ı ȃli Evrak Odası Gelen-Giden Ayniyat Defteri

BEOAYN.d: Bab-ı ȃli Evrak Odası Ayniyat Defteri

EV.d: Evkaf Defteri

MAD.d: Maliyeden Müdevver Defter

M: Muharrem

S: Safer

Ra: Rebi’ü’l-evvel

R: Rebi’ü’l-ahir

Ca: Cemâziye’l-evvel

C: Cemâziye’l-ahir

B: Receb

Ş: Şaban

N: Ramazân

L: Şevvâl

Za: Zi’l-ka’de

Z: Zi’l-hicce

M.E.B.İ.A: Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi

T.D.V.İ.A: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İSAM: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi

T.D.A.V: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı

HVS: Hüdavendigar Vilayeti Salnamesi

A.g.b: Adı geçen bildiri

A.g.e: Adı geçen eser

A.g.g: Adı geçen görüşme

XV

A.g.m: Adı geçen makale

A.g.t: Adı geçen tez

Bkz: Bakınız

m: madde

c: Cilt

yay: Yayınlayan

sad: Sadeleştiren

hzl: Hazırlayan

ed: Editör

çev: Çeviren

Km: Kilometre

p: Paragraf

Prof: Profesör

s: Sayfa

y.y: Yüzyıl

y.y.y: Yayın yeri yok

y.t.y: Yayın tarihi yok

1

GİRİŞ

Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda büyük bir göç olayına tanıklık etmiştir. Bu

göçün ana nedeni Çarlık Rusya’sının XVI.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti ve diğer

Türk toprakları üzerinde yayılma fikri ve çalışmalarıdır. Yayılma sahası olarak da Orta

Asya (Türkistan), Kafkasya, Kırım ve Balkanları (Rumeli) hedef alan Çarlık Rusyası,

1774 Osmanlı-Rus savaşında galip gelerek Kırım’ın bağımsızlığını sağlamış ve bu

süreci takiben de Kırım’dan Osmanlı Devleti topraklarına büyük göçler yaşanmıştır.

Göçler ilk aşamada Kırım’a mesafe olarak yakın olan Dobruca bölgesine olurken, daha

sonra Dobruca’nın da elden çıkmasıyla Anadolu coğrafyasına doğru bir seyir izlemiştir.

Kırım, 1783 yılında Çarlık Rusyası’nın ilhakına maruz kalmış ve bu durum

bölgenin yerlisi ahalisi olan Tatar-Nogay halkınının, önce topraklarının ellerinden

alınmasına ardından da kitlesel bir göçe maruz kalmalarına yol açmıştır. Bu göç

hareketi Osmanlı topraklarına doğru çeşitli yollardan olmakla beraber çok zor ve

sıkıntılı geçmiştir. Osmanlı topraklarına yapılan göçler 1860-61, 1864-65, 1870 ve 1890

senelerinde yoğun olarak gerçekleşmiştir.

Kırım’dan Bursa’ya Tatar göçlerini ele alan bu çalışma iki safhadan oluşmuştur.

Birinci safhada Başbakanlık Osmanlı Arşiv Dairesi’nden Bursa sancağına iskân edilen

Kırım Tatar ve Nogaylara dair arşiv belgeleri tespit edilip incelenmiştir. Ardından

Hüdavendigar Vilayeti salnamelerinin tamamı ve dönemin gazetelerinden Takvim-i

Vekayi, Tercüman-ı Ahvâl, ve Tasvir-i Efkar gazetelerinin bazı sayıları taranmıştır.

İkinci safhada ise arşivden tespit edilen vesikalarda bulunan yerleşim yerleri,

Bursa’da yapılan saha araştırması ile karşılaştırılarak iskânın günümüzdeki yapısı ortaya

konulmaya çalışılmıştır. Buradaki bir başka amaç ise arşivde tespit edemediğimiz Kırım

Tatar-Nogay muhacir yerleşimlerini, saha araştırması yöntemiyle bulmaktır.

Saha araştırması çerçevesinde Bursa merkez ilçelerine bağlı mahalleler ile

Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa (Kirmasti) ilçelerine bağlı köylerde yaşayan

Kırım Türkleri ve köyün diğer sakinleri ile sözlü mülakatlar yapılarak elektronik

kayıtlara alınmıştır. Bunun yanı sıra gözlem tekniği kullanılmakla birlikte köy

yerleşimleri hususunda resimler elde edilmiştir. Diğer yandan gidilen bazı köylerin köy

nüfus defterleri incelenerek notlar alınmıştır.

Söz konusu çalışma Hüdavendigar Vilayeti’nin sadece Bursa sancağını ele

almaktadır. Nitekim çalışmada günümüzde Bursa’da yer almayan ve Balıkesir sınırları

2

içerisinde bulunan birkaç köye de yer verilmiştir. Fakat büyük oranda 1950’li yıllara

kadar Bursa sınırları içerisinde yer alan köy ve mahalle yerleşimleri, konumuzun asıl

yönünü teşkil etmektedir. Öte yandan çalışma tarih olarak 1853-1914 yılları arasında

Bursa sancağına yerleştirilen Kırım Türklerini ele almaktadır.

Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Bursa ve Kırım’ın idari

tarihine yer verilmiştir. Bunun yanı sıra Kırım’ın siyasi ve sosyal yapısı ile Tatar ve

Nogay adlarının tarihsel kökenlerine değinilmiştir. İkinci bölümde, Kırım ve

Dobruca’dan, Osmanlı Devleti’ne yapılan göçler tarihsel süreç içerisinde ele alınarak

göçlerin sebepleri üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur. Üçüncü bölümde,

Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân politikası, hazırlanan talimatnameler ve kurulan

komisyonlar üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca muhacirlerin göç yolları ve ulaşım araçları

hakkında bilgilere yer verilmiştir. Çalışmanın asıl bölümünü oluşturan dördüncü,

beşinci ve altıncı bölümlerde ise, Tatar-Nogay muhacirlerin Bursa sancağında iskân

mahalleri, yerleşme problemleri ve günümüzde köy ve mahallelerde yaşamaya devam

eden Tatar Türkleri hakkında ictimâi bilgilere yer verilmiştir.

Türkiye’de göç ve muhacirin komisyonları hakkında çeşitli çalışmalar

yapılmıştır. Bunlar arasında ilk ve en önemli çalışma, Ahmet Cevat Eren’in, Türkiye’de

Göç ve Göçmen Meseleleri adlı eseridir.1 Bu eser Osmanlı Devleti’nde kurulan

muhacirin komisyonlarının ilk ortaya konulduğu çalışma olması bakımında önemlidir.

Çalışmada en çok kullandığımız kaynaklardan bir diğeri Ahmet Özenbaşlı’nın

Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası2 adlı eseri ile Ethem Feyzi Gözaydın’ın Kırım:

Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, adlı eseridir. Bu iki çalışmanın önemi büyük

oranda Rus kaynaklarına dayalı yazılmış olmasıdır.3

Türkiye’de Osmanlı Devleti’ne göç eden Kırım Tatar ve Nogaylar konusunda

yapılan en önemli çalışmalardan ilki Abdullah Saydam’ın Kırım ve Kafkas Göçleri

(1856-1876) adlı kitabıdır.4 Yazar bu kitabında büyük oranda Başbakanlık Osmanlı

Arşivi kayıtlarını ve dönemin gazetelerini kaynak edinmiştir. Söz konusu çalışma,

Osmanlı Devleti’nin iskân politikasını arşiv vesikalarına dayanarak incelemesi

1 Ahmet Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966, 119 s. 2 Ahmet Özenbaşlı, Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası, İsmail Otar (hzl.), İsmail Otar Kültür Serisi Yayınları, Eskişehir, 2004, 103 s. 3 Ethem Feyzi Gözaydın, Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, Vakit Matbaası, İstanbul 1948, 111 s. 4 Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, 235 s.

3

bakımından önemlidir. Fakat burada Bursa’ya yapılan Kırım Tatar göçleri hakkında bir

bilgi bulunmamaktadır.

Bir başka çalışma da Süleyman Erkan’ın Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-

1908) adlı doktora tezidir. Bu tez Karadeniz Teknik Üniversitesi tarafından

yayınlanmıştır. Yazar Kırım ve Kafkasya’dan 1878-1908 yılları arasında Osmanlı

Devleti’ne gerçekleşen Tatar, Çerkez, Abhaz, Gürcü, Ahıskalı, Dağıstanlı ve Çeçen

göçlerini arşiv vesikalarına dayanarak ele almıştır.5

Yakın zamanda yapılmış çalışmalardan birisi de Hakan Kırımlı’nın Kırım Tatar

ve Nogay köy Yerleşimleri adlı eseridir.6 Söz konusu eser, bu çalışmaya yol gösteren bir

kaynak niteliğindedir. Eser, Türkiye’de Tatar ve Nogay köy yerleşimlerini ortaya

koymakla birlikte, bir köy monografisi özelliği göstermektedir. Fakat bu çalışmada,

Diyarbakır şehrinde bulunan Tatar ve Nogay köy yerleşimleri bulunmamaktadır. Ayrıca

tezin konusunu oluşturan Bursa’nın köy yerleşimleri verilmiş fakat ilçe merkezlerine

yerleştirilen muhacirlere değinilmemiştir. Yazar eserinde bu bölüme de yer verseydi

çalışma daha eksiksiz bir nitelik kazanabilirdi. Yine de uzun ve meşakkatli bir

çalışmanın ürünü olan bu eserin her bir bölümü Türkiye’de yapılacak birçok teze fikir

vermesi ve yol göstermesi açısından önemlidir.

Türkiye’de iskân edilmiş Nogaylar konusunda yapılmış en geniş çalışma Derya

Derin Paşaoğlu’nun Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları adlı doktora

tezidir.7 Söz konusu çalışma, büyük oranda arşiv kaynaklarına dayanmakta olup Nogay

göçlerinin sebeplerini, güzergâhlarını, Türkiye’deki dağılımını ve miktarını, Osmanlı

Devleti’nin Nogay göçlerine karşı tutumunu ilk kaynaklardan göstermesi bakımından

önemlidir. Çalışmanın Bursa kısmında ise birkaç belge ile yetinilmiş ve kısa bir bölüm

olarak yer verilmiştir.

Bursa’daki Tatar yerleşimleri konusunda ilk çalışma Raif Kaplanoğlu’nun Bursa

Yer Adları Ansiklopedisi’nde yer almaktadır.8 Bu çalışmanın eksik yönü, yapılan

tespitlerin hiçbir kaynak kullanılmadan verilmiş olmasıdır.

5 Süleyman Erkan, Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-1908), KTÜ Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Yayınları, Trabzon 1996, 215 s. 6 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2012, 654 s. 7 Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009, 422 s. 8 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Borsası Kültür Yayınları, İstanbul 1996, 289 s.

4

Öte yandan Bursa’ya yapılan muhacir göçleri açısından yapılan çalışmalardan

bir diğeri Zeynep Dörtok Arabacı editörlüğünde yayınlanan Bursa’nın Zenginliği:

Göçmenler adlı kitaptır.9 Bu kitabın içinde yer alan makalelerden ilki, Muammer

Demirel’in “XIX. Yüzyılda Bursa’da Göçmen İskânı” adlı makalesidir.10

Söz konusu

makale, arşiv vesikalarına dayanarak hazırlanmıştır. Çalışmanın konusunu oluşturan

muhacirler Kafkasya’dan göç eden Batum, Abaza, Ahıska ve Dağıstan toplulukları

olmuştur. Rumeli’den ise Karlova, Servi, Filibe, Şumnu, Bosna ve Tırnova

şehirlerinden göç eden muhacirlere yer verilmiştir. İkincisi de kitabın editörü olan

Zeynep Dörtok Arabacı’nın “Balkan Savaşları’na Kadar Kırım ve Kafkasya’dan

Yapılan Göçler” adlı makalesidir.11

Bu çalışma büyük oranda ikinci elden kaynaklara

eserlere dayanılarak hazırlanmıştır. Çalışmanın en önemli yönü, Osmanlı Devleti’ne

yapılan Kırım ve Kafkas göçleri üzerine hükümetin göç ve iskânla ilgili yaptığı

düzenlemeleri kriz yönetimi açısından değerlendirmesidir. Aynı eserde yer alan bir

başka makale, Cafer Çiftçi’nin “Hüdavendigar Vilayeti’nde Doksanüç Muhacirleri” adlı

çalışmasıdır. Nitekim bu üç makalede, Bursa’ya iskân edilen Kırım Tatar ve Nogay

muhacirleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

9 Zeynep Dörtok Arabacı (ed.), Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, 271 s. 10 Muammer Demirel, “XIX. Yüzyılda Bursa’da Göçmen İskânı” Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Zeynep Dörtok Arabacı, (ed.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, s. 31-57. 11 Zeynep Dörtok Arabacı, “Balkan Savaşları’na Kadar Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler”, Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Zeynep Dörtok Arabacı (ed.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, Bursa 2008, s. 59-73.

5

BİRİNCİ BÖLÜM

BURSA VE KIRIM’IN İDARİ YAPISI

1.1. BURSA’NIN İDARİ YAPISI

Bursa şehri 6 Nisan 1326 tarihinde Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiş ve

günümüze kadar çeşitli idari birimleri içine alan bir yapı göstermiştir. Şehir, Osmanlı

Devleti döneminde Anadolu Eyaleti’ne bağlı olan ve Hüdavendigar12

adını taşıyan

sancağın merkezi konumunda idi. Bunun yanı sıra idari olarak, zaman zaman sancak

merkezi yahut eyalet merkezi durumu gösterdiği de görülmektedir.13

Osmanlı Devleti

hâkimiyetine geçtikten sonra Hüdavendigar ve onun merkezi olan Bursa’nın idari yapısı

XIX. yüzyılda şu şekilde bir seyir izlemiştir.

1832’de müstakil mutasarrıflık olan Bursa şehri, Karahisar, Bilecik, Erdek ve

Biga mutasarrıflıkları ile birlikte yeni teşkil edilen Hüdavendigar Eyaleti’ne bağlanmış

ve bu eyaletin merkezi durumuna gelmiştir.14

Tanzimat’ın ilanından sonra, sancakta

yeni idari değişiklikler yapılmıştır. Daha önce Kütahya’da oturan Anadolu Eyaleti

valileri, artık Bursa’da ikamet etmeye başlamışlardır. Böylece Bursa şehri

Hüdavendigar sancağının merkezi haline getirilmiştir.15

1855 yılında Hüdavendigar Eyaleti, 8 liva ve 124 kazadan ibarettir. Eyaletin

livaları16

; Koca-ili, Bursa, Kütahya, Karahisar-ı sahib, Erdek, Karesi, Ayvalık ve

Biga’dır. Bursa livasının kazaları ise; Bursa, Kite, Maa-Cebel-i Atik, Mudanya, Tirilye,

Gemlik, Karacaşehir, Bilecik, Yenişehir-i Bursa, İznik, İnegöl, Söğüt, Domaniç,

Kepsut, Maa-Balat, Atranos Maa-Cebel-i Cedid nahiyesi, Harmancık, Gökçedağ,

Mihaliç Maa-Sincan, Kirmasti, Aydıncık ve Pazarköy Maa-Gürle’den oluşmaktadır.17

1868 senesinde Hüdavendigar Eyaleti, Hüdavendigar, Karesi ve Koca-eli

sancaklarından oluşurken, toplamda 85 kazadan ibarettir. Hüdavendigar Eyaleti merkez

sancağı kazaları ise şunlardır; Bursa, Gemlik, Pazarköy, Mudanya, Yalova, Karamürsel,

Tirilye, Bilecik, Lefke, Karacaşehir, Gölpazarı, Söğüt, Mihaliç, Nahiye-i Gökçedağ,

12 Feridun Emecen, ”Hüdavendigar”, DİA, XVIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1998, s. 285. 13 Feridun Emecen, Aynı yer. 14 Halil İnalcık, ”Bursa”, DİA c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 449; Daha fazla bilgi için bkz. Besim Darkot, “Bursa”, İA, c. II, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s. 806-819. 15 F. Emecen, DİA’deki ”Hüdavendigar” maddesinde, Hüdavendigar’ın eyalet statüsünü Tanzimat’tan sonra aldığını belirtirken, H. İnalcık bunu yine DİA’deki “Bursa” maddesinde Tanzimat öncesi olarak ifade etmektedir. 16 Liva: Sancak, mutasarrıflıkla idare olunan yer. Derya Örs- Hicabi Kırlangıç- Ahmet Eryüksel (hzl.), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün Yayınları, Ankara 2007, s. 266. 17 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), Avrasya Etnoğrafya Vakfı Yayınları, Bursa 2006, s. 16.

6

Kirmasti, İnegöl, Yarhisar, Yenişehir, İznik, Pazarcık, Nahiye-i Harmancık Domaniç ve

Nahiye-i Atranos.18

1903 yılı incelendiğinde Hüdavendigar Vilayeti’nin merkez sancağı; Bursa,

Mudanya, Gemlik, Pazarköy, Mihaliç, Kirmasti ve Atranos kazalarından

oluşmaktadır.19

1908 yılında ise Hüdavendigar Eyaleti; Bursa, Ertuğrul (Bilecik),

Kütahya, Karahisar ve Karesi sancaklarından meydana gelirken, Bursa sancağı ise 6

kaza 5 nahiye ve 684 köye sahip bulunmaktadır.20

Günümüzde Bursa il özelliğine sahiptir. Yüzölçümü 10.819 km2

olan bu şehrin

etrafı, kuzeyden Marmara Denizi ve Yalova ili, kuzeydoğudan Kocaeli ve Sakarya,

doğudan Bilecik, güneyden Kütahya ve Balıkesir illeri, batıda ise yine Balıkesir ili ile

çevrilidir. 1987 yılında Büyükşehir statüsü verilen Bursa şehri, Osmangazi, Nilüfer ve

Yıldırım merkez ilçeleri haricinde Büyükorhan, Gemlik, Gürsu, Harmancık, İnegöl,

İznik, Karacabey, Keles, Kestel, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Orhaneli, Orhangazi ve

Yenişehir olmak üzere 14 ilçeye ayrılmıştır.21

1.2. KIRIM’IN İDARİ VE SOSYAL YAPISI

1.2.1. Kırım’ın İdari Yapısı

Kırım Hanlığı, Altın Orda Devleti kalıntısı diğer Türk devletleri ve

zümrelerinden en büyüğü, en devamlısı ve en son olarak Ruslar tarafından ortadan

kaldırılmış olanıdır. Bu hanlık bir yandan Türk-Moğol teşkilat ve etnik özelliklerine

sahip iken diğer yandan Osmanlı Devleti tesiri altında yeni kurumlar edinmiştir.22

Hanlık, daha Altın Orda’ nın siyasi varlığını sürdürdüğü bir süreçte ortaya

çıkmıştır. Altın Orda içindeki çekişmeler ve Timur saldırıları Altın Orda’yı iyice

zayıflatmış ve kontrolü altındaki topraklarda otoriteyi sağlayamaz hale getirmiştir. İşte

bunlardan biri 1441-1442’de kurulmuş olan Kırım Hanlığı’dır. Kırım topraklarında

büyük nüfuz sahibi olan Hacı Gerey, Şırın, Bargın, Argın ve Kıpçak beylerinin desteği

ile Deşt-i Kıpçak’a hâkim olmuş ve Kırım Hanlığı’nı kurmuştur.23

18Osmanlı Devlet Salnamesi (H.1281-M.1864), s. 170-171. Osmanlı Devleti’nde 1867 yılındaki düzenlemeler

sırasında eyalet yerine vilayet terimi kullanılmış ve devamında Hüdavendigar Vilayeti teşkil edilmiştir. Feridun Emecen, A.g.m., s. 286. 19 H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 368. 20 Halil İnalcık, A.g.m., s. 449. 21 Ertuğrul Seyhan, “Bursa”, DİA, c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s. 450. 22Akdes Nimet Kurat, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 1972, s. 203. 23 Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 208-209.

7

1475’te Kırım’ın Osmanlı Devleti’ne tabi hale gelmesi, Kefe ve diğer

şehirlerdeki Ceneviz kolonilerinin ülkeden tamamıyla çıkarılmasında etkili olmuştur.24

Bununla birlikte Mengli Giray, hanlığın başına geçirilmiş ve ortada yazılı bir antlaşma

olmamasına rağmen, Osmanlı Devleti ile Kırım Hanlığı bir antlaşmaya varmışlardır.

Buna göre Kefe, Azak ve Taman şehirleri Osmanlıların idaresinde kalacak ve Kırım

hanı da Devlet-i âliyye’nin ”dostuna dost, düşmanına düşman” olacaktır.25

Altın Orda Hanlığı yıkıldıktan sonra kurulan Kırım Hanlığı, 1917 yılına kadar

idari değişiklikler geçirmiştir. Bu idari değişim yüzyıllara göre şöyle gerçekleşmiştir.

Daha XVII. yüzyılda Evliya Çelebi, Kefe Eyaleti’ne bağlı yedi liva (sancak)

olduğundan bahsetmektedir. Bunlar; Kerç kalesi, Taman (Ada-yı Şahi) ve Tat Eli,

Balısıra (Azak denizinde), Adohan Beyi, Azak kalesi ve Kefe sancaklarıdır. Bununla

birlikte Kefe sancağının da Kefe, Tat Eli, Balıklava, Suğdak, Mankub, Kerç, Taman,

Termik ve Azak olmak üzere toplam sekiz kazadan ibaret olduğunu belirtmiştir.26

Osmanlı ile Rusya arasında 1769-1774 yılları arasında yapılan savaşın, Rusya

lehine sonuçlanması üzerine taraflar arasında Küçük Kaynarca Antlaşması

imzalanmıştır. Bu antlaşmanın ikinci maddesine göre; Kırım üstündeki Osmanlı

hâkimiyeti sona ermiş Kırım bağımsız bir hanlık haline gelmiştir.27

Yine antlaşmanın

devamında Kırım Hanlığı’nda yaşayan bütün Tatarlar (Kırım, Kuban, Bucak, Yedisan,

Canboyluk, Yediçkul) hiçbir yabancı devlete tabi olmayacaklar ve Tatar halkı kendi

hanlarını Cengiz sülalesinden seçmek üzere eski kanun ve adetleri üzere bağımsız bir

ülke olarak yaşayacaktır.28

Çarlık Rusyası 1783 yılında Kırım topraklarını ilhak ederek yeni bir idari

teşkilatlanmaya girmiştir. Buna göre hanlıkta geçici olarak ikili bir yönetim birimi

kurulmuştur. Ruslar bölgedeki askeri idarenin yanında bir de sivil kişilerden oluşan

Kırım mahalli hükümetini (Krımskoe Zemskoe Pravitelstvo) teşkil etmişlerdir.29

Rus

işgalinden sonra Kırım yarımadasının idari merkezi Akmescit olmuş ve Bahçesaray

24 Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 206. 25 Akdes Nimet Kurat, A.g.e., s. 215. 26 Ömer Bıyık, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir 2007, s. 20. 27 Hakan Kırımlı, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, s. 5. 28 Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşı’na Kadar Türk-Rus İlişkileri (1798-1919), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 28. 29 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 6.

8

şehri önemini kaybetmiştir. Belirtildiği gibi sivil idare merkezi Akmescit olurken, askeri

yapıyı teşkil eden kara ve deniz kuvvetleri Akyar’ı merkez edinmiştir.30

Çarlık rejimi, Kırım’da hâkimiyeti tam sağladıktan sonra mahalli hükümete son

vererek 13 Şubat 1784’te Tavrida Oblastını (vilayet) kurmuştur.31

II. Yekaterina’dan

sonra çar olan Pavel döneminde, Tavrida oblastı kaldırılarak 23 Aralık 1796’da

Novorossiyskaya Guberniya’sına (eyalet) dâhil edilmiş ve Kırım’ın eski şehir isimlerine

geri dönülmüştür.32

1802’de Kırım Tavrida Vilayeti, beş idari bölgeye ayrılmıştır.33

Bir başka idari değişiklik çar Pavel’den sonra Rus tahtına oturan I. Aleksander

devrinde yaşanmıştır. Aleksander ise Novorossiyskaya Guberniya’sını (eyalet) üç

bölgeye ayırmıştır. Buna göre Kırım toprakları Tavrida Guberniyası sınırlarında

kalmıştır. Kırım’ın bu idari yapısı Yalta uyezdinin (kasaba) kurulması haricinde 1917

yılına kadar aynen devam etmiştir.34

1.2.2. Siyasi Yapı

Kırım Tatarları ilk defa XIII. ve XIV. yüzyıllarda Kırım topraklarına gelmiş XV.

yüzyılın ortasında ilk devletlerini kurmuşlardır. Bu tarihten 1783 yılına kadar Giray

sülalesi tarafından yönetilen devlette, hanların dışında çeşitli sınıflar da bulunmuştur.35

I. Hacı Giray’dan (1453-1466) itibaren Kırım Hanlığı’na tabi yerler Kırım

yarımadası, Taman, Kıpçak ve Kabartay bölgelerinden ibarettir.36

Han, Kırım

yarımadasındaki Bahçesaray şehrinde ikamet etmektedir. Kırım Hanlığı’nın Kıpçak

sahasında Nogaylar oturmaktadır. İlk Kırım hanlarının yarlıklarından anlaşıldığına göre,

Kırım Hanlığı’nın teşkilatı büyük oranda Altın Orda Devleti’ne benzemektedir.37

Hanlığın Osmanlı tabiiyetine girmesiyle birlikte I. Sahib Giray’dan (1532-1552)

itibaren Osmanlı kurumları Kırım’da etkili olmuş fakat asıl yapı değişmemiştir.38

Kırım Hanlığı aslında modern devlet yapısının gereği olan tüm niteliklere

sahiptir. Hanlığın en üst sınıfında Giraylar vardır.39

Ülke tek kişinin yönetiminde değil

30 Alper Başer, “Kırım’da Rus Kolonizasyonu (1783-1850)”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, c. VI, S. 24, s. 38-39. 31 Tavrida oblastının kurulmasıyla Tatarlar arasındaki Kırım düşüncesi yok edilmek isteniyordu. Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 7. 32 Eski isimlere tekrar dönülmesindeki amaç, ne idari ne de kültürel olarak Kırım’ın Türkleştirilmesine yönelik bir girişim değildir. Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 8. 33 Halil İnalcık, “Kırım Türk Yurdunun Yok Edilişi”, Emel Dergisi, S. 24, 1964, s. 41. 34 Hakan Kırımlı, Aynı yer. 35 Alan Fisher, Kırım Tatarları, Eşref Özbilen (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2009, s. 9. 36 Halil inalcık, “Kırım”, İA, s. 454. 37 Halil inalcık, “Kırım”, İA, s. 455. 38 Halil inalcık, aynı yer. 39 Alan Fisher, A.g.e., s. 34.

9

kabile beylerinin aktif katılımıyla idare edilmiştir.40

Devlet işleri bizzat hanın başkanlık

ettiği bir divan tarafından yürütülmekte olup üyeleri şunlardır. Kalgay, Nureddin,

Bucak, Yedisan, Kuban Seraskerleri, Şırın Beyi, Müftü, Uluğağa (Vezir), Kazasker,

Hazinedarbaşı, Defterdar, Aktaçıbey, Kilercibaşı, Divan Efendisi, Kazasker Naibi,

Bahçesaray Kadısı ve Kullar Ağası’dır.41

Dönemin siyasi yapısı hakkında Evliya

Çelebi de seyahatnamesinde bilgiler vermiştir.42

Kuban, Bucak ve Yedisan

Vilayetleri’nde yaşayan Nogay ahalisinin yönetimi için kumandanlar sultanlar arasından

seçilir ve serasker sultan unvanı taşımışlardır. Bunların da ayrı sarayları ve divanları

vardır.43

1.2.3. Sosyal Yapı

Kırım Tatarlarının sosyal yapısını oluşturan sınıfları hanlar ve beyler dışında,

mirzalar, ruhaniler ve köylüler oluşturmaktadır.44

Hanların ve beylerin nüfuzlarını

dengelemek amacıyla tımar vererek meydana getirdikleri mirzalar, zadegân sınıfını

oluşturmaktadır.45

Kabilelerin liderleri olan beyler nüfuz ve güçlerine rağmen hanlığa

ait toprakların sahipleri değillerdir. Sadece ülke topraklarının kullanımı hakkına

sahiptiler. Aynı durum mirzalar için de geçerlidir. Bütün köylüler serbest olup serflik

mevcut değildir.46

Kırım Hanlığı’nda Tatar ve Nogaylardan başka azınlık sınıfına giren Gregoryen

Ermeniler, Ortodoks Rumlar ve Musevi Yahudiler yaşamıştır. Daha XV. yüzyılda Kırım

köy ve şehirlerinde Ermeni, Rum ve Yahudilerden başka Ceneviz ve Venedik kolonileri

de mevcuttur.47

Hanlıktaki gayrimüslimlerin sayıları 35-40 bin kadar olup şehir ve

kasabalarda sanat ve ticaretle uğraşmışlardır. Hanlıktaki bu azınlıklar orduya

katılmazlar sadece gelir vergisi ödemişlerdir.48

Bunlar yoğun olarak Gözleve,

Karasubazar, Akmescit ve Bahçesaray şehirlerinde yaşamışlardır. Gayrimüslimler ayrı

mahallelerde yaşamışlar ve dini yaşantı hariç Kırım’ın günlük hayatına uyum

sağlamışlardır.49

40 Alan Fisher, A.g.e., s. 35. 41 Mirza Bala, “Kırım”, MEB İslam Ansiklopedisi, c. VI, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1967, s. 755. 42 Bkz: Seyit Ali Kahraman (hzl.), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, c. II, Kitap: VII, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011, s. 509-514. 43 Mirza Bala, Aynı yer. 44 Alan Fisher, A.g.e., s. 9. 45 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 17. 46 Hakan Kırımlı, Aynı yer. 47 Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989, s. 88. 48 Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987, s. 40. 49 Alan Fisher, A.g.e., s. 52.

10

Kırım’da nüfusun büyük çoğunluğunu köylüler oluşmaktadır.50

Hanlığın

yarımada kısmında yaşayan Tatarların çoğu ya çobanlık ya da çiftçilik yapmışlardır.

Kırım’ın kuzeyindeki bozkır bölgelerinde üretim, hububat ürünleri ve hayvancılığa

dayanırken güneyde ise meyve-sebze ve tütün üretimi yapılmıştır.51

Hanlıkça köylere

taksim edilmiş olan bu topraklar köylülerce birlikte işlenmiş ve muayyen miktarda

vergiler ödenmiştir. Üç tür vergi toplanmıştır.52

Bunlardan biri tahıl ürününün onda biri

yani öşür vergisi, diğeri yetiştirilen hayvanın yirmide biri ve üçüncüsü muhtelif

işlerdeki angarya hizmetleridir. Ayrıca köylülerin istedikleri zaman topraklarını terk

etme hakları da vardır. Bu durum köylüleri toprak sahipleri karşısında koruyan bir

özelliktir.53

1903 yılında Kırım’da bulunan Fatih Kerimi, Kırım’ın nüfusunun çoğunluğunu

Tatarların oluşturduğunu, fakat nüfusun göçler nedeniyle azaldığını ifade etmiştir.

Ayrıca Kırım’ın sahil kısmında yaşayan Tatarlar ile bozkır sahasında yaşayan Tatarların

çehre, kıyafet ve örf-adetçe farklılığına vurgu yapmıştır.54

Kırım Tatarları Müslüman olduğu için dini, hukuki ve eğitim hayatı İslamiyete

dayanmaktadır. Daha Altın Orda Devleti hanı Berke, zamanında (1257-1267) İslamiyeti

kabul eden Tatarların hayatında din ve din adamlarının büyük bir yeri vardır. Müftü,

kadı, camilerde görev yapan din adamları, medreselerde görev yapan müderrisler ve

ulema, Kırım’da din adamları sınıfını oluşturmaktadır.55

Rus işgalinden sonra bile Çarlık rejimi, din adamlarını kullanarak halkı kendine

bağlı hale getirmeye çalışmıştır.56

Bunun yanı sıra Kırım Müslümanları dindar ve şeriat

kanunlarına çok bağlıdırlar. Cinayet, fuhuş gibi ağır suçlar ile boşanma ve çok eşlilik

olayları pek görülmese de suç olaylarının artışı dönemsel olarak değişim göstermiştir.57

Kırım’ın eğitim sistemi geleneksel İslami kurumlara dayanmaktadır. Yani

mektep ve medreseler hanlığın eğitim kurumlarıydı. Mekteplerin amacı çocuklara

Kur’an-ı Kerim ve İslamiyetin esaslarını öğretmektir.58

Kırım’da Rus işgali sonrası

Tatarlar için çeşitli Rus okulları açılmıştır. Bu okulların ortak amacı Tatarları dini

50 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 23. 51 Ömer Bıyık, A.g.t., s. 195-197. 52 Alan Fisher, A.g.e., s. 43. 53 Alan Fisher, Aynı yer. 54 Fatih Kerimi, Kırım’a Seyahat, Hayri Ataş (hzl.), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2004, s. 49. 55 Müstecib Ülküsal, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), Baha Matbaası, İstanbul 1980, s. 33. 56 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 19. 57 Ömer Bıyık, A.g.t., s. 111. 58 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 27-31; Bekir Akcar, ”Kırım’da Medrese Hayatı”, Emel Dergisi, S. 63, 1971, s. 10; Müstecib Ülküsal, Aynı yer; Ömer Bıyık, A.g.t., s. 148-285.

11

kimliklerinden arındırarak Rus kültürünü benimsemelerini sağlamaktır.59

Nitekim

Kırım’da ne Rus ne de eski medrese sistemi başarılı olmuş ve tüm bu eğitim

kurumlarının dışında Kırım’ın Bahçesaray şehrinde yeni bir eğitim fikri ortaya

çıkmıştır. İsmail Gaspıralı’nın 1883 yılında çıkardığı Tercüman Gazetesi’yle birlikte,

bir yıl sonra aynı şehirde açtığı usul-ı cedid mektebi, Kırım’da yeni tarzda eğitim

vermeye çalışmış ve kısa sürede etkisini göstermeye başlamıştır.60

Kırım Tatarlarının ordu vaziyetinden çıkıp süreç içerisinde devlet kimliği

kazanmasıyla birlikte ziraat ve zanaat işleri artış göstermiştir. Böylece Tatarlar at

üzerinden inip Cenevizli ve Rum komşularından ve daha sonra Osmanlı hamiyetinde

etkilenerek tarımsal üretime başlamışlardır.61

Kırım’ın çok önemli bir mevkide yer

alması, ülkenin transit ticarette daha da ön plana çıkmasını sağlamıştır.62

Kırım’da toprak sistemi ise şu şekildedir. Hanlıkta sekiz çeşit toprak mülkiyeti

vardır. Bunlardan sultan, hanlık, kalgaylık toprakları miri arazi sınıfına girerken beylik,

dini hizmetlerde bulunan ulemanın toprakları, mirza toprakları, köylü toprakları ve

vakıf toprakları mülk arazi sınıfına dahildir.63

Rus işgali sonrası Kırım’daki araziler mülk haline getirilmiş ve rejim tarafından

pomeşçiklere (Rus arazi sahipleri) dağıtılmıştır.64

Nitekim bu araziler Tatarların eski

ekim yaptıkları yerlerdir. Fakat Tatarlar bu arazilerin kendilerine ait olduğunu iddia

etmiş olmasına rağmen, ellerinde resmi bir belge olmadığı için kendi topraklarında işçi

durumuna düşmüşlerdir.65

Kırım’da bütün şehirler mimari yapılarla donatılmış bir yapıdadır. Bu devirdeki

maddi medeniyet hanların maiyetinde takdir edilmiş ve desteklenmiştir.66

Bunlardan

biri hanlığın eski başkenti Eski Kırım (Solhat) şehridir. Daha sonra başkent Bahçesaray

şehri olmuştur. Rus işgali sonra ise başkent Akmescit (Simferepol) olarak

59 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 33-35; Hakan Kırımlı, “Kırım (Rus İdaresi Dönemi)”, DİA, c. XXV, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2002, s. 459. 60 Hakan Kırımlı, A.g.m., s. 459; Cedidçilik akımı, için bkz. Ahmet Kanlıdere, ”Islahçı ve Cedidçi Tanımlamaları Üzerine Bazı Düşünceler”, Hakan Kırımlı, Bülent Tanatar, Dündar Akarca, İbrahim Köremezli (ed.), İsmail Bey Gaspıralı İçin Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara 2004, s. 255-262; Fatih Kerimi, A.g.e., s. 51-52. 61 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 30; Halil İnalcık, “Kırım”, İA, s. 449; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 90-91. 62 Halil İnalcık, “Kırım”, İA, s. 449; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 92-94; Ethem Feyzi Gözaydın, A.g.e., s. 46-47; Alan Fisher, A.g.e., s. 45-46; Fatih Kerimi, A.g.e., s. 54. 63 Elvira Kazas, 1853-1863 Yıllarında Kırım’dan Osmanlı Topraklarına Yapılan Göçler, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1994, s. 1-3; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 31-36. 64 Hayri Çapraz, “XIX. Yüzyılda Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası”, Karadeniz Araştırmaları, S. 11, 2006, s. 65. Ethem Feyzi Gözaydın, A.g.e., s. 42; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 37-39; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 24. 66 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 50.

12

değiştirilmiştir.67

Öte yandan Kırım’ın Çarlık Rusyası hâkimiyeti altına girmesi üzerine

şehirler ve kasabalar tahrip olmuş göçler sonucu nüfus azalmıştır. Çarlık idaresinin

getirdiği Rus nüfus, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasına ve Kırım’da Türkçe

isimlerin değiştirilmesine yol açmıştır.68

Kırım Hanlığı’nın askeri teşkilatı için Altın Orda Devleti’ne bakılması

gerekecektir. Dolayısıyla Altın Orda’nın askeri yapısını incelemek gereklidir. Altın

Orda Hanlığı’nda Cengiz Han ordu birliklerini teşkil ederek kumanda mevkilerine

onbaşı, yüzbaşı, binbaşı ve tümen beylerini tayin etmiştir.69

Kırım Hanlığı bu yapısını

1475 yılında Osmanlı tabiliğine girdikten sonra da devam ettirmiştir.70

Rus işgali

sonrası ise Kırım birlikleri, Çarlık ordusunun emri altına girmiş ve zaman zaman Kırım

Tatarlarından yeni birlikler teşkil edilmiştir.71

1.1. TATAR VE NOGAYLAR KİMLERDİR?

Cengiz Han zamanında Anadolu ve Kırım’a kadar uzanan sahalara yayılan Tatar

adına ilk olarak Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu kaynaklarda en eski Tatarlar ta-

ta, da-da olarak zikredilmektedir.72

Türklerin en eski yazıtlarından biri olan Külteğin

(Köl-Tigin) kitabesinde bu terim “Otuz Tatar” olarak geçerken, Bilge Kağan

kitabesinde “Dokuz Tatar” olarak ifade edilmiştir.73

Bunun yanı sıra Tatar adı

konusundaki ilk incelemelere Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-it Türk adlı sözlük

niteliğindeki eserinde rastlamak mümkündür. Kaşgarlı bu eserinde, Tatarları Türk

kabilesi olarak kabul etmektedir.74

Batıda Tatar kelimesinin ortaya çıkısı Cengiz Han’ın kurduğu Moğol

İmparatorluğu’ndaki tüm toplulukları ifade etmekle başlamıştır. Batı Avrupalılar Tatar

kelimesini cehennem zebanileri anlamındaki Tartar şekline dönüştürmüşler ve

67 E. F. Gözaydın, Aynı yer; Gözleve şehri hakkında ayrıntılı bilgiler için bkz. Seyit Ali Kahraman (hzl.), A.g.e., s. 478-484; Muzaffer Ürekli, A.g.e., 89. 68 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 25. 69 Mustafa Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluşu ve Yükseliş Devirleri, Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul 1976, s. 126; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 78. 70 Mirza Bala, A.g.m., s. 756; Halil İnalcık, ”Kırım“ İA, s. 457; Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 32; Muzaffer Ürekli, A.g.e., s. 83. 71 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 35-36. 72 Mirfatih Z. Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Ahsen Batur (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2006, s. 220; Tatar adı konusunda bkz. Ebrar Kerimullin, Tatarlar: İsmimiz ve Kimliğimiz, Zeynep Sarışık (çev.), İrfan Kültür ve Eğitim Merkezi Yayınları, İzmir 1998. 73 Sebahattin Ağaldağ, “Moğol Devleti”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 267. 74 Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lûgat-it Türk, Şaban Kurt (hzl.), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s. 853.

13

başlangıcından beri “Tartares” ya da “Tatarlar” olarak zikretmişlerdir.75

Osmanlı

Devleti’nde ise Tatar terimi, XVI. yüzyıldan başlayarak Kuzey Türkleri için

kullanılmıştır.76

Çarlık Rusyası’nda Tatar terimi, Cuci ulusu (Altın Orda ahalisinin tamamı yani

Özbek, Kazak, Bulgar, Tatar, Kırım Tatarı, Başkurt, Nogay, Karakalpak, Fin-Ugorların

ataları ve tüm gayri Rus doğumlu halklar) olarak zikredilmektedir. Kısaca, Altın Orda

Devleti’ni oluşturan toplulukları ifade etmişlerdir. Ruslar, Altın Orda’nın yıkılması

sonrası süreçte tüm Müslüman Türkleri, Tatarlar olarak değerlendirmiştir. 77

Asıl konumuzu teşkil eden ve Kırım Hanlığı’nı oluşturan Kırım Tatarları terimi

ise hem Ruslarca ve hem XX. yüzyılda Kırımlılarca kabul edilen bir ifadedir.78

Bir de

Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Türkler vardır ki bunlar Osmanlı döneminde Dobruca

bölgesinde yaşamışlardır. Ayrıca bu Tatarları Ruslar ve kendileri, topluluk olarak

Dobruca Tatarları olarak nitelendirmektedirler. Kırım Tatarlarının tamamı Sünnî

Müslüman olup, ananevi olarak Hanefî mezhebine bağlıdırlar. Kırım Tatarlarının

konuştukları lehçelerin hepsi Türk diline aittir.79

Kırım Hanlığı topraklarında yaşayan diğer bir önemli kabile de Nogaylardır.

Nogayların kim olduğu hakkındaki ilk bilgiler için Altın Orda Devleti tarihine

bakılabilir. Türk ve Moğol halkları arasında bir boy adı olarak geçen Nogay terimi,

Altın Orda Hanlığı devrinde önemli rol oynamış ve han olmamasına rağmen 40 yıl gibi

uzun bir süre devleti idare etmiş komutanlardan Emir Nogay’ın isminden gelmektedir.80

Yinede topluluğun asıl adının Altın Orda emirlerinden Nogay’dan geldiği ileri sürülse

de bu konuda kesin bir ortak görüş yoktur. Nogaylar farklı gruplardan oluşan topluluk

özelliği göstermektedir. Buna göre Nogaylarda yönetim kadrosunu Mangıtlar teşkil

ederken, halk tabakasının esas unsurunu ise Kıpçak Türkleri oluşturmaktadır.81

Nogay Devleti’nin sınırları İdil’den (Volga) Balkaş’a, Hazar Denizi’nden Aral

Gölü’ne kadar uzanan sahaları içine almıştır. Merkezi Yayık nehrinin döküldüğü yerde

75 Geoff Watson, “1200-1800 Yılları Arasında Batı’daki Orta Asya İmajı” Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 335. 76 Mehmet Maksudoğlu, Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2009, s. 14. 77 Mirfatih Z. Zekiyev, A.g.e., s. 221. 78 Mirfatih Z. Zekiyev, Aynı yer. 79 Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007, s. 36-39. 80 Ahmet Temir, “Moğol (veya Türk-Moğol Hanlığı)”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 262. 81 Mehmet Alpargu, ”Nogaylar”, DİA, c. XXXIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2007, s. 202.

14

bulunan Saraycık şehridir.82

Halkının esas unsurunu Kıpçak zümresine ait Türk boyları

teşkil etmekte olup bunların içinde Türkleşmiş bir Moğol kabilesi olduğu tahmin edilen

Mangıtlar sivrilmiş durumdadır.83

82 Sami Nogay, “Nogay Türkleri”, Nogay Dergisi, S. I, 2007, s. 10. 83 Mehmet Alpargu, Aynı yer; Sebahattin Şimşir, Türk Dünyası Tarihi, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2012, s. 41.

15

İKİNCİ BÖLÜM

OSMANLI DEVLETİ’NE GÖÇ HAREKETLERİ VE SEBEPLERİ

2.1. 1783-1914 YILLARI ARASINDA KIRIM’DAN OSMANLI

DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR-NOGAY MUHACİR GÖÇLERİ

Osmanlı Devleti’ne yönelik ilk Kırım Tatar muhacir göçlerinin 1788 yılında

vuku bulan Osmanlı-Rusya Savaşı’yla başladığı belirtilse de bu konuda kesin bir görüş

ortaya koymak şuan mümkün değildir.84

Yine de bir başlangıç kabul etmek gerekirse

bu tarih baz alınabilir. Zaten General Potemkin’in 1784 senesinde verdiği emirler

doğrultusunda 24 saat içinde gösterilen yerlerden çıkarılmak istenen Kırım Tatarları,

siyasi, iktisadi ve içtimai mahrumiyetleri de göz önüne alarak göç etmeye karar

vermişlerdir. İlk önce 1785-1788 yıllarında deniz kıyılarına, limanlara yakın yerlerde

bulunan binlerce nüfus Anadolu, Dobruca ve Rumeli’ye göç etmek için mal ve

mülklerini yok pahasına ellerinden çıkarmışlardır.85

Böylece Kırım’da Tatar nüfusu 74

bine kadar düşmüştür.86

1789-1790 yılları arası Kırım’dan göçün en şiddetli yaşandığı dönemdir. 1783

ile 1800 yılları arasında 17 yıl devam etmiş olan göç akınında, 300 bin yahut 500 bin

Kırım Tatarının göç ettiği belirtilmekte iken87

geri kalan muhacir nüfusunun göç

esnasında kırılmış veya çeşitli hastalıklara maruz kalarak öldüğü düşünülmektedir. 1770

84 Elvira Kazas, A.g.e., s. 11. 85 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 71. 86 Safarov Rafik Firuzoğlu, “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 688. Firuzoğlu bu bilgiyi, Sentralnıy Gosudarstvennıy Arhiv

Drevnih Aktov, D.962, ç. 2 adlı kaynağa istinaden vermiştir. XVIII. yüzyılda Kırım’da nüfus yapısı ise şu şekildeydi.

Topluluk 1725 Yıllarında 1760 ve 70’li Yıllarda

Tatar 444,0 411,5

Yunan 12,0 18,0

Ermeni 10,0 13,6

Yahudi 1,0 1,6

Toplam 467,0 454,7

Ya. Ye. Vodarskiy, O.İ. Yeliseveya, B.M. Kabuzan, Naseleniye Krıma vı Kontse XIII.- Kontse XX. Vekov (Çislennost Razmeşeniye Etniçeskiy Sostav), Institut Rassıiskoye İstorii R.A.N, Moskova 2002, s. 92-93. 87 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 46.

16

senesinde Kırım’da 1,5 milyon nüfus olduğu göz önüne getirilirse bu büyük göçte bütün

nüfusun 500 bini yani %33’ünün Kırım’ı terk ettiği anlaşılmaktadır.88

1800 senesinden sonra da göç devam etmiştir. Ellerinden toprakları alındıktan

başka, ağır vergiler altında ezilen Tatarlar, adam başına birde 10 ruble vergi vermeye

zorlanmışlardır.89

Ayrıca fakir köylülerin dertlerine derman aranacağı yerde dönemin

ileri gelen müftüsü, beyleri ve mirzaları da onları yurtlarını terk etmesi görüşünde

birleşmişlerdir. Bunu çar I. Aleksander’in 1803 senesinde beyan edilen 155 numaralı

fermanında görmek mümkündür.90

Yine 1812 yılında Osmanlı Devleti’nin Fransız-Rus Savaşı’nda, Napolyon’a

yardım etmesi, Çarlık Rusyası’nın, Kırım’dan yeni bir göçü serbest bırakmasına ve çok

kısa bir sürede 200 bin Kırım muhacirinin Osmanlı topraklarına göç etmesine yol

açmıştır. Kırım’dan göçlerin artmasıyla, 1815 ve 1818 senelerinde artık pasaport bile

verilmeye gerek duyulmamıştır.91

Yeni bir göç dalgası Lehistan ihtilafı üzerine 1828 yılında başlayan Osmanlı-Rus

Savaşı sebebiyle gerçekleşmiştir. Meydana gelen bu muharebe sonunda tekrar 200 bin

kadar Tatar nüfusu Kırım’dan göç için yola çıkmıştır. Artık bu tarihten, Kırım

Savaşı’nın sonuna kadar göç yaşanmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca bu göçün

yaşanmasında artık bitmeyen toprak davalarının Kırım Tatarlarını canından bezdirmesi

de önemli rol oynamıştır.92

1829 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra tazyik ve temsile boyun eğmeyen Bucak’lı

Nogaylar öz yurtları Besarabya’yı (Bucak Tataristan’ını) terk ederek Dobruca’da

bulunan Tatarların yanına gelmişlerdir.93

İlk göçmüş olan Tatar kafileleri, Dobruca,

Rumeli, Edirne, taraflarında yerleşmişken daha sonra göçenler ise Eskişehir, Konya ve

Ankara civarında iskân edilmişlerdir.94

88 Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, s. 65; Mirza Bala, A.g.m., s. 756. 89 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 76. 90 Fermanın Türkçesi için bkz. E. F. Gözaydın, Aynı yer. 91 Elvira Kazas, A.g.t., s. 12. Kırım’ da 1816 yılında toplam 212. 600 nüfus varken bunların 182.700’ü Tatarlardan

oluşmaktadır. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 94. 92 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 48; E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 77-78; Kaynaklarda belirtildiği üzere bu tarihten Kırım savaşına kadar, Kırım’da Tatar nüfusu giderek artmıştır. Öyle ki, 1816 yılında 182.700 olan Tatar nüfusu 1835 yılında 233.300’e, 1850 yılında 267.400’e çıkarak artış göstermiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 94-95. 93 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 96. 94 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 72.

17

Kırım Savaşı ve sonrası da bozkır bölgesindeki Tatarlar, Osmanlı Devleti’ne göç

etmeye devam etmişlerdir.95

1856 yılında Osmanlı ve Fransız ordularının Gözleve

şehrinden çekilmesi üzerine, 7.683 nüfus Balçık’a 1.300 ve 1.500 nüfusun da başka

yerlere gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Savaştan sonra Rus hükümeti, Tatarları iç

eyaletlere sürgün kararı almıştır. Sürgün için Kursk Eyaleti’ne doğru yola çıkarılan

Kırım Tatarları, ani bir kararla durdurulmuştur. Nitekim Tatarlar Osmanlı Devleti’ne

göç etmeyi talep etmişlerdir.96

1859 senesinde Kuzey Kafkasya’dan Nogaylar ve Abhazların büyük bir kısmı ve

iki sene sonra Besleniyelerle97

bazı ailelerin göçleri olmuştur. 1863’te Kafkasya’da

direnişin kaybedilmesi üzerine 360 bin kişi ve aynı tarihlerde Kefe’den 318.068 ve

ardından bu kafileye 80 bin Kırım Tatarı daha katılmış, böylece toplamda 390.068

muhacir göçe hazırlanmıştır. Toplamda 1859-1864 senelerinde Kırım Tatarları ile göç

eden Çerkes ve Nogayların sayısı 700-800 bini bulmuştur.98

Kırım Savaşı sonrası, 1860-1862 yılları arasında Kırım idaresinin verdiği 29.956

pasaport neticesinde, 192.660 Tatar daha Kırım’dan ayrılarak Osmanlı Devleti’ne göç

etmiştir.99

Bu göçlere, hükümetin pasaport vermeden gizlice kaçan Tatarları da

eklediğimizde göçün ulaştığı sayılar daha fazla olacaktır. Öte yandan bu dönemde

Kırım’dan yapılan göçlerin %73’ü yarımadanın kuzeyinden yani ova kısmından, %27’si

Yalı boyundan ve dağlık bölgesinden olmuştur.100

1860-1862 yılları arasında gerçekleşen göç akını pek dehşetli olmuş ve bu göçe

daha önce belirtildiği gibi Nogaylarda katılmıştır.

“Tavrida Vilayet müdürlüğü ve devlet mülkleri dairesi dosyalarından alınan istatistikî

bilgilere göre bu göçmen kitlesinin; 101.605’i kadın 126.022’si erkek olmak üzere 227.627

kişiydi. Muhacirler o dönem üçe ayrılmıştı. Birinci kısım pasaportlarını alıp gidenler

61.159 kadın ve 76.294 erkek, ikinci kısım pasaportlarını alıp kışı Kırım’da geçirenler

95 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 61. 96 Valeri Vozgrin, “Çarlık Zamanında Kırım’da Türk Milli Hareketi,” Zeynep Zafer (çev.), Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XVIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 475; 1858 yılına kadar

İstanbul’a gelen Kırımlı muhacirler, Dobruca’daki akrabalarının olduğu yere iskân edilmeyi istemişlerdir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 123. 97 Çerkez kabilelerinden biridir. 98 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 85; Bu göçten 1 yıl önce, Kırım’ın Simferepol(Akmescit), Yalta, Feodosiya (Kefe), Yevpatorya (Gözleve), Perekop (Orkapı) şehirlerindeki toplam Tatar nüfusu 241.900 idi. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 95. 99 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 57. 100 Elvira Kazas, A.g.t., s. 17; Müstecib Ülküsal, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 119-120.

18

8.575 kadın, 10.601 erkek, üçüncü kısım ise memlekette kalanlar 31.605 kadın 39.127’i

erkek idi.”101

1853’ten 1862 yılına kadar gerçekleşen Tatar göçleri Dobruca’ya doğru olmuş

ve bu durum Tavrida Vilayeti’nin nüfusunda 192.365 kişi eksilmeye yol açmıştır.102

Tatar göçleri konusunda Rus ve diğer gazeteler de bilgiler vermiştir. Nitekim

1860 senesinde çıkmış olan Russkiy Vestnik gazetesinde Şcerban adlı bir yazar, Kırım

Tatarlarının göçmesi konusundaki bir makalesinde, Kırım’dan o zaman göçmüş olan

Tatarların miktarını 300.000 kadar göstermiştir.103

Bu iddiayı güçlendirecek bilgi ise

1870 yılında toprak idaresi tarafından yapılan çalışmada ortaya konulmuştur. Buna göre

yalnız Or-kapı’da (Perekop) 278 Tatar köyü boşalmış ve bunlardan 244’ü harabeye

dönmüştür.104

Göçe oldukça az katılımın olduğu Yalta ilçesinden başka Kırım’ın diğer

ilçeleri de hesaba katılırsa, Tatarların bırakıp gittiği köylerin sayısı 687 tane olup

bunların 315’i tamamen boşalmıştır.105

Yine Levitski’nin 1882 yılında Avrupa

Muhbiri’nde çıkan yazısında, göç etmek için Kırım sahillerine gelen Tatar ve Kuzey

Kafkasya Çerkeslerinin burada aç kaldıkları ve yollarda gemi bekleyerek sefalet çekmiş

oldukları ifade edilmiştir. Kışın soğuğu ve her türlü hastalığın olduğu bu esnada

Kefe’de biriken muhacirlerin %75’i sokaklarda mahvolup gitmiştir.106

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile birlikte, Kırım Tatarlarına karşı

itimatsızlıktan doğan baskının şiddeti gittikçe artmıştır.107

1890’da Osmanlı Devleti’ne

doğru yeniden kitlesel bir göç baş göstermiş ve bu göç 1891’de son haddine varmıştır.

Göç edenlerin sayısı 18-20 bin olarak tahmin edilmektedir. Bu defa göç kafilesine,

topraksız muhacirlere ek olarak mülk sahibi Tatarlar da katılmıştır. Çünkü büyük

araziye sahip Rus ve Tatar zadegânının baskı ve şiddeti ile Rus ordusunda ve bilhassa

Kırım dışında askerlik yapılması meselesi büyük bir göçe yol açmıştır. Büyük Sovyet

Ansiklopedisi’ne göre, 1890 senesinde topraksızlık yüzünden göç etmek zorunda kalan

Kırım Tatarlarına hükümet önceden olduğu gibi mani olmamıştır. Savaş sonrasında

101 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 84. 102 S. R. Firuzoğlu, A.g.m., s. 689; bir başka kaynağa göre 1860-1862 yıllarında Kırım’ın Simferepol (Akmescit), Yalta, Feodosiya (Kefe), Yevpatorya (Gözleve), Perekop (Orkapı) şehirlerinden toplamda 141. 700 Tatar göç etmiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 96. 103 Ahmet Özenbaşlı, A.g.m., s. 59-60. 104 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 84. 105 Elvira Kazas, A.g.t., s. 19; Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 60. 106 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 69. 107 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 92.

19

1899’da yayınlanan Rusya Hakkında Ansiklopedik Sözlük’te 1880 yılında Kırım’daki

Tatarların nüfusu 102 bin olarak verilmektedir.108

Tablo 2.1. 1851-1897 yılları arasında Kırım’da nüfus değişimi109

Şehirler 1851 1852 1858 1859 1860 1861 1862 1863

Yevpatorya (Gözleve) 48,5 48,7 27,4 24,7 26,2 18,1 13,6 14,0

Perekop (Orkapı) 53,2 53,3 60,1 58,3 57,3 10,2 4,6 5,5

Simferepol

(Akmescit)

68,7 90,7 74,6 68,5 77,7 43,0 18,5 39,0

Yalta 26,1 23,1 27,0 25,5 29,0 22,3 20,3 20,5

Feodosiya (Kefe) 42,4 51,5 50,2 53,2 51,5 26,5 16,8 21,0

Toplam 288,9 267,3 239,3 230,2 241,7 120,1 73,8 100,0

Şehirler 1864 1865 1866 1868 1870 1875 1897

Yevpatorya (Gözleve) 15,1 34,3 16,0 16,7 10,7 20,9 27,0

Perekop (Orkapı) 5,7 6,9 7,3 7,2 6,9 8,0 12,3

Simferepol (Akmescit) 39,7 39,4 39,7 40,6 40,2 43,5 64,8

Yalta 20,8 25,3 24,3 23,0 24,9 29,1 43,3

Feodosiya (Kefe) 21,6 22,1 22,3 22,3 24,4 26,7 47,0

Toplam 102,9 105,3 109,3 109,8 107,1 128,2 194,4

Kırım’da 1902 yılında yine bir hareketlilik olduysa da İsmail Gaspıralı’nın

başını çektiği aydınlar grubunun etkisiyle bu göç önlenmiştir.110

İsmail Gaspıralı,

Tercüman Gazetesi vasıtasıyla Kırım’ın milli davası yolunda makaleler kaleme almıştır.

Gaspıralı, ayrıca gazetede Kırım’dan göç etmeye hazırlanan Tatarlara, göçün zararları,

iklimin başkalığı, çeşitli hastalıklar ve gidilecek yerin belirsizliği gibi olumsuz etkenlere

108 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 62. 1851-1897 yılları arasında Kırım’da Tatar nüfusunun yıllara göre nasıl değiştiğini şu tabloda görmek mümkündür. Bunun yanı sıra 1897 yılında Kırım kırsalında 145.600, şehirlerinde 48.800, toplamda ise 194.400 Tatar yaşamaktaydı. Bu rakam 1920 yılında kırsalda 148.600 iken şehirlerde 38.000’e ve toplamda 186.600’e düşmüştür. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 100. 109 Rakamlar binlik üzerinden verilmiştir. Ya. Ye. Vodarskiy, vd., A.g.e., s. 95-96. 110 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 93.

20

yer veren yazılarla seslenmekte ve Kırım’dan göçü engellemek istemiştir.111

Nihayet

Kırım’dan son büyük göç hareketi 1904-1905 Rus-Japon Savaşı nedeniyle başladıysa da

etkisi o kadar büyük olmamıştır. Çünkü Kırım’da daha önce söz edildiği gibi milli birlik

ve bütünlüğü artıcı çalışmalar içine girişilmiş ve Kırım Tatarları anavatanlarında

tutulmaya çalışılmıştır.112

Kırım’dan göçlere son veren düzenli ilk faaliyet, 1910 senesinde Yalta

zemstvosunun (şehir meclisi) toplantısında Salomon tarafından yapılmıştır. Toplantıda

Kırım’ın menfaatlerini şiddetle sarsan bu göç akınına artık bir son verilmesi gerektiği

konusunda ortaya bir teklif sürmüştür. Bu teklif o döneme kadar ses bulamamışken

şimdi değer görmüştür.113

Bu tür bir kamuoyunun oluşmasında 1902’den başlayarak

Kırım’da göç aleyhtarı yazılar yayınlayan Tercüman gazetesinin yaptığı tesirler büyük

rol oynamıştır. Artık Kırım’da göçler öncekiler gibi kitlesel değil tek tük hareket eden

fertler, aileler şeklinde devam etmiştir.114

Netice olarak Kırım’da 1774’ten 1914 yılına kadar, Osmanlı Devleti’ne yapılan

göçler sonucu 1,5 milyonluk nüfustan ancak 238 bin kişi kalmıştır.115

Kırım’ın

işgalinden 1914 yılına kadar Osmanlı Devleti topraklarına toplamda ne kadar Tatar

muhacirin göç etmiş olduğu konusunda çeşitli ve farklı görüşler bulunmaktadır. İlk

olarak Mirza Bala bu sayının 1. 5 milyon, olduğunu belirtirken, S. J. Shaw, 1,4 milyon,

Kemal Karpat,116

1,8 milyon, Abdullah Saydam ise 1 veya 1,2 milyon arası olduğunu

111 Gaspıralı İsmail Bey, Kırım’dan yaşanan göçler için şunları söylemekteydi: Osmanlı Devleti’ne ilk defa ve kesin olarak gelmiş muhacirler, Kırım Savaşı nedeniyle yurdundan çıkıp Rumeli bölgesinde birleşmiş olanlardır. 1806-1863 senelerine kadar 475 bin kadar Kırımlı muhacir akın akın Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Bu muhacirleri

kabul edip yerleştirmek Muhacirin Komisyonu’nun vazifesi idi. Bu vazifenin nasıl yapıldığını incelemesem de şunu söylemek istiyorum ki; bu işte düzenli ve programlı hareket edilememiştir. Yapılan göçler neticesinde vatan toprağı boşalarak harap olmasına rağmen bu göçler istenilen oranda Osmanlı Devletine fayda getirmemiştir. Öyle ki Osmanlı Devleti’ne yaşanan bu göçlerin devlete yararı olmadığı gibi Kırım’da kalanlara da zarar vermiştir. Çünkü her aileden biri ikisi göç ettiği halde geride kalanları fakir kalarak vatanlarında misafir gibi kalmışlardır. Bu nedenle Kırım Türkleri bir gelişme sağlayamayıp ekonomik olarak zayıf kalmaktadırlar. Böylece ne camiye kandil oluyorlar ne kiliseye mum! Bizim göçler diğer Avrupa ülkelerinden, Yahudilerden, Çinli ve Japonlardan farklıdır. Bunun yanı sıra Muhacirin Komisyonu’muzda Amerika’nın, Arjantin’in, Avustralya’nın muhacir idarelerinden

farklıdır. Aslında benim söylemek istediğim şudur: Eğer benim elimde olsaydı Rusya’dan bir Türk oğlunu yerinden kımıldatmaz idim, çünkü giden bir Türk on Türk’e tesir ediyor, dalalette bırakıyor ve kendi ise göçten fayda bulamıyor, yurt bozuluyor fakat yurt kurulmuyor, hiç kimsenin kârı yok herkese zarar. Daha fazla bilgi için bkz. İsmail Gaspıralı “Muhaceret-i Muazzama”, Türk Yurdu, c. II, (1912/1328), s. 706-713; Abdullah Saydam, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler, Tarih Boyunca Balkanlar’dan Kafkaslara Türk Dünyası Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1996, s. 115; Bunun yanı sıra Kırım’daki hükümetin ve yerel yönetimin Kırım Tatarlarının göçü hususunda bilinen bir görüşü yok idi. Göç ya istenilen bir hadise gibi teşvik ediliyor ya da zararlı şey gibi engelleniyordu. Yavuz Akpınar, (hzl.), İsmail Gaspıralı

Seçilmiş Eserleri: II, Ötüken Yayınları, İstanbul 2004, s. 92 112 Mehmet Yılmaz, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, Konya 1996, s. 122. 113 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 94. 114 E. F. Gözaydın, Aynı yer. 115 E. F. Gözaydın, Aynı yer. 116 Karpat’ın verdiği toplam nüfus 1783-1922 yılları arasını ifade eder. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 163.

21

ileri sürmektedir. Ruslar ise bu sayının 500 bin olduğunu, S. F. Firuzoğlu ise 1 milyona

ulaştığını ifade etmektedir.117

2.2. 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI SONRASI DOBRUCA’DAN

OSMANLI DEVLETİ’NE YAPILAN KIRIM TATAR VE NOGAY GÖÇLERİ

Dobruca’nın batısında ve kuzeyinde Tuna nehri ve bunun kollarından Lom ve

Pravadi, doğusunda Karadeniz, güneyinde Deliorman bölgesi yer almaktadır.118

Dobruca üç bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm Deliorman-Babadağ kütlesidir. İkinci

bölüm asıl Dobruca bölgesidir ki burası 120 metre yükseklikte bir düzlüktür. Üçüncü

bölge ise kuzeyde Tulça bölgesidir. Bölgenin bir kısmı Romanya’da bir kısmı

Bulgaristan’dadır.119

Dobruca’daki Tatar nüfus varlığının geçmişi XIII. yüzyıla kadar inmektedir.

Dobruca’ya gelen ilk Kırım Türk topluluğu XIII. yüzyılda gelen Nogaylar’dır. Kırım

Tatarları ise bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra Dobruca’ya

yerleşmişlerdir.120

Tatarlar daha Altın Orda Devleti döneminde doğu Tuna Ovası’na

gelip yerleşmişlerdir.121

Doğu Avrupa’yı hâkimiyeti altına alan Batu Han (1227-1255),

burada XV. yüzyıla kadar hüküm sürecek bir devlet kurmuştur. Daha sonra Timur’un,

Altın Orda hükümdarı Toktamış Han’ı 1391 Kundurca ve 1395 Terek Savaşı’nda

mağlup etmesi, Kıpçak bozkırlarındaki Tatarların bir kısmı Dobruca bölgesine

kaçmasına sebep olmuştur.122

XIII. yüzyılda Dobruca’yı gezen Abdul Feda (1273-1331) Takvim-i Al Boldan

adlı eserinde şimdiki Tulça şehrinin bulunduğu yerde yoğun bir Tatar nüfusunun

varlığından söz etmektedir. Yine 1331-1335 yıllarında Dobruca’ya gelen İbni Battuta,

Baba Saltuk (Babadağ) şehrinin, Tatar hanlarının idaresinde olduğunu yazmıştır.123

I.

117 Erdoğan Keleş, “Kırım Savaşı’ndan Sonra Gelen Muhacirlerin Menteşe Sancağı’nda İskânı”, Turkish Studies, c.

IV, S. VIII, (Güz 2009), s. 1173; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 90. 118 Faruk Sümer, “Dobruca”, DİA, c. IX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s. 485. Dobruca; Karadeniz’in batı kıyısında Ekrene kasabasından, Tuna Nehri kenarındaki Turtukaya (Tutrakan) kasabasına kadar uzanan çizgi ile Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü Sulina (Sünne) kasabasından Ekrene’ye kadar uzanan hat ile Tuna arasında kalan bölgenin adıdır. Dobruca, 1878’de Romanya’ya bırakılan Köstence ve Tulca Sancaklarını içine alan Eski Dobruca ve 1913’te Romanya’ya bırakılan Pazarcık ve Silistre sancaklarını içine alan Yeni Dobruca’dan oluşan 23.262 km²‘lik bir bölgedir. Müstecip Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987, s. 27. 119 Halime Kozlubel Doğru, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve Ekonomik Durumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011, s. 6. 120 Mehmet Ali Ekrem, “Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve Tüm Rumeli’ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri, VIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye Sunulan Bildiriler (11-15 Ekim), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 1606. 121 Enbiya Ulusoy, ”Bulgaristan’da Kırım Tatarları”, Emel Dergisi, S. 231, (Nisan-Mayıs-Haziran 2010), s. 51. 122 Mehmet Saray, “Altın Orda Hanlığı”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1989, s. 529. 123 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1601.

22

Bayezid, Dobruca’yı Bulgar ve Ulahlardan aldıktan sonra burada Müslüman Türk

nüfusunu arttırmak amacıyla Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan Tatarları124

İslimye,

Yanbolu, Şumnu125

ve Vırbitsa taraflarına yerleştirmiştir.126

Nitekim bu Tatarlar,

Kırım’da iktidar mücadelesini kaybeden Aktav Han’a tabi akraba ve kabilelerdir.

Ayrıca bunlar, Tuna’yı geçip Sultan Bayezid’e iltica etmiş ve onun tarafından söz

konusu şehirleri kapsayan Filibe havalisine yerleştirilmişlerdir.127

Kuzeyden gelen

Tatarların çoğu Kırımlı ve bir kısmı Besarabya’lıdır.

Öte yandan kısa bir süre sonra Silistre şehrine ulaşan Osmanlı ordusu, II.

Beyazıt zamanında 1484 yılında Kilikya’yı da ele geçirerek Tuna ile Karadeniz

arasındaki bütün Dobruca’yı Osmanlı Devleti hâkimiyeti altına almıştır. II. Bayezid

aşağı Tuna’da Türk unsurunu kuvvetlendirmek için 1502’de İdil nehri boyunda ve

Kıpçak bozkırında yaşayan Tatarları, Kilikya taraflarında yerleşmeye çağırarak bu

bölgede hâkimiyeti kalıcı hale getirmek istemiştir.128

Kırım Tatarlarının Dobruca bölgesine yerleşmelerine dair Romen kaynaklarında

da bilgiler bulmak mümkündür. Bu kaynaklardan biri, 1474 senesinde Voyvoda Ştefan

Cel Mare (1457-1504) ile Osmanlılar arasında yapılan savaşın ardından, Bucak

bölgesinin Osmanlı Türklerinin eline geçtiğini ve Osmanlıların buraya Kırım Tatarlarını

yerleştirdiğini yazmaktadır.129

Trifon Corobeinicov, 1593’te Babadağ ve Karasu’da ve

Marco Vernier ise, 1596 yılında Kırım hanının kardeşi idaresinde 40 bin Kırım

Tatarının Dobruca’ya yerleştirildiğini ifade etmektedirler.130

Polonyalı Jan Gninski,

1677 yılındaki seyahatinde, Dobruca’da 200 kadar Kırım Tatar köyünden söz

etmektedir. Yine Evliya Çelebi de kuzeyden Tatarların, Anadolu’dan Osmanlıların,

Dobruca’ya iskân edildiklerini ifade etmektedir.131

Dobruca’ya asıl Kırım Tatar göçü, Osmanlı-Rus Savaşları sonrası yaşanmıştır.

İlk defa kitle halinde gerçekleşen bu göçler, savaş esnasında Rusların önünden kaçanlar

ve her savaştan sonra Rusların göçe zorladıkları insanlardan oluşmuştur.132

Tatarların

124 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1602. 125 Şumnu kenti kuzeydoğu Bulgaristan’da, Varna’nın 90 km. batısında ve Sofya-Varna demiryolu üzerinde yer alan bir şehirdir. 1877-1878 Savaşı sonrası Osmanlı Devleti toprağı olmaktan çıkmıştır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 100-101. 126 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52. 127 Mehmet İnbaşı, “Balkanlar’da Osmanlı Hâkimiyeti ve İskân Siyaseti”, Türkler, c. IX, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 160. 128 Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007, s. 37. 129 M. A. Ekrem, A.g.m.,s. 1603. 130 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1604. 131 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52. 132 Enbiya Ulusoy, Aynı yer.

23

yoğun olarak Dobruca ve Deliorman’a133

göçleri 1774 yılında Osmanlı Devleti ile

Çarlık Rusyası arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra başlamıştır.

Bu antlaşmadan sonra Osmanlı’dan bağımsız hale getirilen Kırım Hanlığı, Rus

ordularınca işgal edilerek 1783 yılında ele geçirilmiştir.134

Dobruca’ya kitle halindeki en büyük Tatar göçü ise 1853-1856 Kırım Savaşı

sonrası gerçekleşmiştir. 1855 yılında Dobruca’ya 16 bin Kırım Tatarı

yerleştirilmişken,135

ağır vergiler ve pasaport bedelleri ödemek zorunda bırakılan 100

bin nüfus Nogay muhaciri de 1860 yılında Dobruca bölgesine iskân edilmiştir.136

“A. Ubicini’ye göre 1856-1860 yılları arasında toplamda 230 bin Kırım Tatarı Rumeli’de

iskân edilmiştir. 1860 yılında İstanbul’da 30 bin Kırım Tatarı yerleşmişken, dönemin

Rusçuk konsolosuna göre; aynı yılın sonlarında Bulgaristan’a 110 bin, Makedonya’ya 70

bin Kırım Tatarı gelmiştir. F. Bianconi’ye göre; 100 binden fazla Kırım Tatarı Dobruca’ya

kaçmıştır. Bu göçlerle, Romen Prof. Al. P. Arbore, Dobruca haklı olarak Tatar Dobrucası

adını almıştır demektedir. Neticede Kırım Savaşı sonrası süreçte Rus baskısından kaçmış

olan 140 bin Kırım Tatarı büyük oranda Dobruca ve Deliorman bölgesinde

yerleşmişlerdir.”137

1784-1850 yılları arasında Kırımdan Dobruca’ya göç eden Tatarlar, Babadağ ve

Köstence kazalarına iskân edilmişken, Kırım Savaşı sonrası göç edenler ise,

Dobruca’nın güneybatısına yerleştirilmişler ve burada Mecidiye kasabasını

kurmuşlardır.138

Bundan başka Dobruca’ya ve Deliorman’a yerleşen Kırım Tatarları

yeni köyler ve mahalleler de kurmuşlardır. Kırım Tatarlarınca kurulan köyler şunlardır;

Silistre Sancağı’nda; Beypınar (Sredişte) köyü, Şumnu Sancağı’nda; Yeniceköy

(Tzarevbrod), Bulanık (Mıtnitsa), Tekerköy (Zlatna Niva)’dır. Hâlâ Kırım Tatar

nüfusunu devam ettiren yerleşim yerleri ise Romanya’da; Köstence, Babadağ, Hırşova,

Tekfurgülü, Tulça iken, Bulgaristan’da; Dobriç ilinde,139

Balçık,140

Rusçuk

133 Deliorman ve Dobruca, Balkan Dağları’nın kuzeyinde, kuzeydoğu Bulgaristan’da yer almaktadır. Deliorman’ın sınırları kesin olmamakla birlikte Tuna, Beli (Ak) Lom ve Pravadı Çayı vadileri ile çevrilidir. Çek tarihçi Constantin Jreçek, Deliorman adının Kuman Türklerinden kaldığı anlaşılan “Tele-orman” dan geldiğini, her ikisinin de “deli gür orman” anlamına geldiğini kaydeder. Hezargrad kazasına bağlı Divaneorman nahiyesi ile Şumnu kazasına bağlı Divaneorman nahiyesi Deliorman bölgesindedir. H. K. Doğru, A.g.e., s. 5-6. 134 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 52. 135 M. A. Ekrem, A.g.m., s. 1605. 136 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 163. 137 Günümüzde Deliorman’daki Kırım Türklerine Tatar denmektedir. Bölgeden yaşanan göçler sonucu sayıları azalmıştır. Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 53. 138 Derya Derin Paşaoğlu, A.g.t., s. 124; 1864 tarihinde İstanbul’a göç eden Kırım ve Çerkez muhacirleri Rumeli’nin birçok yerinde olduğu gibi Köstence şehrinde de iskân edilmişlerdir. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 15 / M. 20 Haziran 1864. 139 Osmanlı döneminde Hacıoğlu Pazarı adıyla anılan vilayet, Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanması sonrası Dobriç adını almıştır.

24

sancağında141

; Vetovo kasabası, Silistre sancağında Tatar Atmaca (Sokol), Anısçık

(Çerkovna), İşirkovo, Varna sancağında;142

Türk Arnavutluğu (Belogradets), ve Yayla

(Yagnilo)’dır.143

Tatarların bir kısmı da Deliorman Türklerinin olduğu yerleşim yerlerinde

yaşamaktadır. Bu köyler ise; Şumnu ili; Erikli (Slivak), Demirciköy (Strahilitsa),

Aydoğdu (İzgrev), Taşkınköy (Buynovitsa), Çufalar (Tıkach), Emberler (Kliment),

Vırbitsa, Söğütlü (Kabıyük), Razgrad sancağı;144

Topalköy (Krıvitsa), Adaköy

(Ostrovo), Güzelce Alan (Kamenovo), Amaçköy (Mortagonovo), Zavut (Zavet), Duraç

(Ludogortsi), Yunus Abdal (Yankovo) olarak sıralanabilir.145

Kırım’dan göçen muhacirlerin ilk kafileleri şimdi Romanya’da olan eski

Dobruca ve Bulgaristan’da bulunan yeni Dobruca topraklarında yerleşmiştir.

Dobruca’da 80 bin kadar Tatar ve Nogay olup bunlar, Hacıoğlu Pazarcık146

, Tutrakan

ve Tuna boyu köylerinde yaşamaktadırlar. Çiftçilik ve ticaretle geçimlerini sağlayan bu

nüfusun çoğunluk teşkil ettiği yerler; Mecidiye, Köstence ve Dobruca ovasıdır.147

Kırım’dan göçlerle birlikte Dobruca bölgesinde önemli miktarda Kırım Tatar

nüfusu oluşmuştur.148

“Mecidiye ve Dobruca nüfusuyla ilgili en eksiksiz bilgi Tulça’daki Fransız konsolosluğu

tarafından toplanmış olan istatistik tabloda bulunmaktadır. 1878’de Berlin Antlaşması149

gereği Romenlerin idaresine bırakılan Dobruca’nın Traianus surlarının kuzeyindeki

140 Balçık, günümüzde Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısındaki liman kentlerinden biridir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nden ayrılmış, Bulgaristan Prensliği’ne dâhil edilmiştir. 1913’te Romanya’ya geçen şehir 1940’ta tekrar Bulgaristan’a bağlanmıştır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 197. 141 1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Rusçuk Sancağı; Şumnu, Hezargrad, Cuma-i atik (Eski Cuma), Silistre, Tutrakan, Ziştovi, Niğbolu ve Plevne kazalarından oluşmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010, s. 247. 142 1874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Varna sancağı; Pravadi, Balçık, Pazarcık, Mankalya, kazalarından oluşmaktaydı. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 249. 143 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 54. 144 Kuzeydoğu Bulgaristan’da yer alan Razgrad şehri, Osmanlı döneminde Hezargrad adı ile bilinmektedir. Kent, Deliorman platosunun batı ucunda ve Tuna nehrine dökülen Ak Lom ırmağının kıyısında kurulmuştur. Ayrıca

Deliorman’ın merkezini oluşturur. H. K. Doğru, A.g.e., s. 45. 145 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 55. 146 Hacıoğlu Pazarcık, Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda Dobruca platosunun güneyinde bulunan bir şehirdir. Günümüzde kentin adı Dobriç olup aynı adla bilinen eyaletin merkezi durumundadır. 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Kırım’dan en fazla Tatar muhacir bu kazaya yerleştirilmiştir. H. K. Doğru, A.g.e., s. 172-176. 147 1925 yılında Bulgaristan’ın Varna, Tatar Pazarcığı, Silistre şehirlerinde 40 bin Tatar nüfus yaşamıştır. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 77. 148 Savaş sonrası Balçık kazası ve köylerine erkek ve kadın toplam 1.129 hanede 4.140 nüfus, Hacıoğlu Pazarcık

kazasına 165 hanede 581 nüfus, Mankalya kazasına 67 hanede 241 nüfus muhacir iskân edilmişti. Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), s. 121. 149 Bu antlaşma sonucu Osmanlı Devleti Avrupa’daki geniş sınırlarından yoksun bırakılmıştır. Eski Tuna Vilayeti, Sırbistan Niş’i, Bulgar prensliği, Rusçuk, Vidin, Tırnova, Varna ve Sofya gibi beş sancaktan teşkil edilmiştir. Ve Tulça sancağını Romanya ile bölüşmüştür. Edirne Vilayeti’nin büyük bir bölümü Doğu Rumeli adı altında özerk bir vilayet halini almış ve 1885 yılında Bulgar prensliğine dâhil olmuştur. Bosna ve Hersek, Novibazar dışında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş, Karadağ ve Yunanistan ise İşkodra, Tırhala ve Prevesa’nın bazı bölümlerini ele geçirmiştir. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 90.

25

bölümde toplamda 225.753 kişi yaşamaktadır. Bu rakamın 126.924’ünü Müslüman Türkler

(48.784’ü Türk, 71.146’sı Tatar ve 6.994’ü Çerkes) oluştururken nüfusun geri kalanını

46.504 Romen, 30.237 Bulgarlar ile Yahudiler, Rumlar, Ermeniler, Ruslar ve Almanlar

teşkil etmiştir. Bu tarihte Mecidiye kentinde toplamda 4.664 Tatar Türkü ve 4.000 kadar

Bulgar yaşamamıştır. Mecidiye’nin köylerinde ise 262 Türk, 17.051 Tatar ve 2.233 Romen

yaşamıştır.”150

Dobruca’ya gelen Türk ve Tatar muhacirler ya mevcut Türk ve Tatar köylerine

yahut yeni kurulan köylere yerleşmişlerdir.151

Bu dönemde Osmanlı Dobrucası’nda

Türklerden başka çoğu Müslüman olan Çingeneler, Rumenler, Rus Çarı I. Petro’nun

reformlarından kaçıp Dobruca’ya sığınan Ruslar ve Ukraynalılar, Bulgarlar, Gagauzlar,

Rumlar, 1841-1848 yıllarında gelen Almanlar, Kuzey Kafkasya’nın Ruslarca işgali

sonrası gelen Çerkesler ve Yahudiler yaşamışlardır.152

Kırım’da, çeşitli baskılara maruz kalarak göç ettirilen bu insanlar, Tuna’nın

güneyine Rusçuk, Şumnu, Varna ve Silistre dörtgeninin içine yerleştirilmişlerdir.

Buradaki amaç Rus yayılmacılığına karşı bölgede Müslüman nüfusu arttırmak ve

güçlendirmektir.153

Bu dönemde Dobruca’nın bağlı bulunduğu Romen krallığındaki

siyasi yapı çalkantılıdır. 1853 yılında Rus komutan Gorçakof tarafından işgal edilen

Eflak ve Boğdan’ın, 1856 yılında yapılan Paris Antlaşması’na göre, Prens Couza

tarafından idare edilmesi kabul edilmiştir. 6 Aralık 1861’de yayınlanan bir ferman ile

artık Romanya birliği, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altında vücut bulmuştur.154

Bunun yanı sıra Romanya tekrar Osmanlı Devleti’ne iade edilmekle beraber bundan

böyle iki ayrı meclisi olan bir idare tarafından yönetilecektir. Ancak 1857’de yapılan

seçimlerden sonra her iki meclis Romanya adı altında birleşme kararı almış ve 1859’da

da Albay Couza’yı voyvoda seçmişlerdir. Fakat bir süre sonra Almanya İmparatoru II.

Wilhem’in yeğeni olan Karol, Albay Couza’yı devirerek devletin başına geçmiş155

ve

10 Mayıs 1879 tarihinde Romanya prensi Karol, I. Karol namı ile Romanya kralı ilan

edilmiştir.156

Dobruca’da sakin Türk ve Tatarların, Kırım’dan sonraki ikinci vatanlarından

Osmanlı topraklarına göçü, daha önce olduğu gibi yine bir Osmanlı-Rus Savaşı sonucu

olmuştur. 24 Nisan 1877’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı ordusunun bozguna

150 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 220-221. 151 Müstecib Ülküsal, Dobruca’dan, s. 38. 152 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 39. 153 Enbiya Ulusoy, A.g.m., s. 53. 154 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c. VII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 7. 155 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 57. 156 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 38.

26

uğraması ile sonuçlanmış ve Rus orduları 10 ay içinde İstanbul’a kadar gelmişlerdir.157

Olaylar aslında 1875’te Sırpların ayaklandırılmasıyla başlamıştır. Ve devamında 1876

yılında Bulgarlar, Rusların hemen yardıma gelecekleri vaadine kapılarak Türklere

yönelik toplu katliama yönelmişlerdir.158

Tuna ve Edirne Vilayetleri çok milletli imparatorluk topraklardır. Ayrıca 500

yıldır Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde bulunan bu iki vilayette, Türk nüfusu büyük

bir yekün tutmaktadır. 1876 yılında Tuna Vilayeti159

sancağında (Niş sancağı hariç )

1.130.000 Bulgar ve 1.120.000 Müslüman Türk nüfus vardır. Berlin Antlaşması’yla,

Doğu Rumeli adını alan Filibe ve İslimye sancaklarında ise yine 1876’da 483 bin

Bulgar’a karşılık 681 bin Türk yaşamıştır.160

Toplamda ise 1877’de Edirne ve Tuna

Vilayetleri bölgesinde 1,5 milyon Müslüman Türk nüfus saptanmıştır.161

1877-1878 Savaşı, bu nüfus dengesini Türkler lehine alt üst etmiş ve geçmiş

savaşlar gibi, Türklerin Dobruca’dan büyük kütleler halinde Türkiye’ye göç etmelerine

yol açmıştır. Ruslar bu harpte bütün Dobruca’yı ve Bulgaristan’ı istila ve işgal ederek

Yeşilköy’e kadar gelmişler, Rumeli’deki Türklerin her taraftan akın akın Anadolu’ya

göçmelerine sebep olmuşlardır.162

1877-1878 Savaşı ile birlikte orta çıkan tablo Osmanlı Devleti’nin çok büyük

nüfus kayıplarına uğradığını göstermiştir.

“Tuna cephesinde yedi ay süren bu savaşta bir milyon kadar Müslüman Türk, çok kanlı bir

biçimde yerlerinden çıkarılıp göçe zorlanmıştır. Yarım milyon kadar Rumeli Türk’ü de

daha 1877-1878 yıllarında katliamdan, açlıktan, soğuktan, salgın hastalıklardan kırılmıştır.

Savaştan sonra yerlerine dönmek isteyen Türk muhacirleri ise, Rus işgal kuvvetleri ve

Bulgar çetecilerince karşılandılar ve tekrar geriye Osmanlı topraklarına dönmek zorunda

bırakılmışlardır. Tuna ve Edirne Vilayetleri’ndeki Türkler, daha o tarihte sayıca bir azınlık

durumuna düşmüşlerdir. 1879’dan sonra ise Rumeli’den Türk göçleri, azalma

göstermiştir.”163

157 Orhan Koloğlu, “Anadolu’ya Göç II”, Popüler Tarih, S. 70, (Haziran 2006), s. 33. 158 Orhan Koloğlu, A.g.m., s. 32. 159 1868 yılında Tuna Vilayeti; Rusçuk, Varna, Vidin, Sofya, Tırnova, Tulça, Niş sancaklarından oluşmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 247. 160 Bilal N. Şimşir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986, s. 18; 7 Eylül 1940 tarihli Bulgar-Romen Antlaşması’yla, Güney Dobruca toprakları, 3.958 Tatar ve 65.437 Türk nüfus ile birlikte Bulgaristan’a geçmiştir. Yine 1 Aralık 1956 günü yapılan Bulgar genel nüfus sayımına göre Bulgaristan sınırları içinde 656.025 Türk ve 5.993 Tatar nüfus yaşamaktadır. Bilal N. Şimşir, A.g.e., s. 19. 161 Orhan Koloğlu, A.g.m., s. 36. 162 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 39. 163 Bilal N. Şimşir, A.g.e., s. 18; 93 Harbi için bkz. Mahir Aydın, “93 Harbi”, DİA, c. VIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994, s. 498-499.

27

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile

Sırbistan ve Romanya bağımsızlığını kazanmış, Romanya ise, Rusya’ya savaş için geçit

hakkı vermesine ve Plevne’nin zabtı için bütün ordusunu tahsis etmiş olmasına rağmen

bu hizmetine karşı beklediğini elde edememiştir. Dobruca’yı almakla beraber

Besarabya’yı, Rusya’ya terk etmek zorunda kalması, Romenlerde hayal kırıklığına yol

açmıştır. Çünkü Besarabya’da Romenler meskûn olduğu halde Dobruca’da çoğunluk

Türk nüfustan oluşmaktadır.164

Rumeli’ye yerleştirilen Kırım Tatarlarından pek çoğu, daha vatanlarından geleli

20 sene bile olmaksızın artık Bulgaristan yahut Romanya haline gelmiş olan

topraklarda, kendilerini tekrar Hıristiyan idaresi altında bulmuşlardır. Mevcut durum bu

insanların çoğunun, ikinci bir göçe yani Rumeli’den Anadolu’ya göç etmeye

başlamasına neden olmuştur.165

1877 yılında Tulça sancağında 120 Türk köyü vardır. Bu köylerden 63 tanesinde

yalnız Bucak’tan (Besarabya) ve Kırım’dan gelmiş olan Tatarlar yaşamıştır.166

1877-

1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Besarabya ile Dobruca’yı ele geçiren Ruslar,

Besarabya’yı kendi topraklarına katarlarken, Dobruca’yı Romanya’ya bırakmışlardır. 1-

2 yıl içinde 80-90 bin Dobruca Türkü, topraklarından ayrılarak Anadolu’ya

göçmüşlerdir.167

Daha sonra Romanya yönetimi tarafından toprakları ellerinden alınan

Türk nüfusu, toplu işsizlik ve açlık yüzünden özellikle Köstence168

ve Tulça169

iskelelerinden deniz yoluyla Anadolu’nun Karadeniz kıyılarına sığınmışlardır.170

Dobruca’dan göç eden pek çok Kırım Tatarı, Varna, Şumnu, Pravadi171

civarlarına kadar gitmişlerdir. Oralarda özellikle Türk ve Tatar köylerinde ve eski

yurttaşlarının evlerinde 9-10 ay barındıktan sonra bir kısmı geriye kendi köylerine

dönmüşlerdir. Bir kısmı da Osmanlı topraklarına doğru yola çıkmışlar ve bilhassa

164 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, c.VIII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 67. 165 Hakan Kırımlı, “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 150. 166 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 40; 1866 tarihinde göç eden Tatar, Kazak ve Çerkez muhacirler Tulça sancağının muhtelif yerlerine iskân edilmişlerdir. Takvim-i Vekayi, 850/3 H. 1283 S 11 / M. 25 Haziran 1866. 167 Türk Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, MEB Basımevi, Ankara 1969, s. 462. 168 Köstence, Romanya’nın Karadeniz kıyısında yer alan bugünkü adı Constanta olan bir liman şehridir. Köstence 1864 yılında yapılan idari düzenleme sırasında, Tuna Vilayeti, Tulça sancağının bir kazası haline getirildi. 1877

yılında Ruslar tarafından işgal edildikten sonra Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları’yla bütün Dobruca’yla birlikte Romanya’ya bırakıldı. H. K. Doğru, A.g.e., s. 214-215. 1691874 yılında Tuna Vilayeti’ne bağlı olan Tulça sancağı; Sine (Sünne), Babadağı, Maçin, Köstence, Hırsova, Mecidiye kazaları ile Mahmudiye ve Kili (İsakça hariç) nahiyelerinden oluşmaktaydı. Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 248. 170 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, Gelişim Yayınları, İstanbul, (y.t.y.), s. 4658. 171 Pravadı, kuzeydoğu Bulgaristan’da doğu-batı doğrultusunda uzanan ve derin bir vadi içinde akan Pravadı Çayı’nın iki yakasında kurulmuş bir yerleşim yeridir. H. K. Doğru, A.g.m., s. 145.

28

Edirne, Bursa, Eskişehir, Ankara, İzmir, Adana ve Konya Vilayetleri’ne yerleşmişlerdir.

Birazı da Bulgaristan köylerinde kalmıştır.172

Bu göçlerde etkili olan sebepler genel olarak şunlardır:173

İlk başta 1877-1878

Osmanlı-Rus Savaşı ve bu savaşın Osmanlı Devleti aleyhine sonuçlanmasıdır. Savaşın

Dobruca bölgesine de yayılması ve Romenlerin Rus devleti saflarında savaşa girmiş

olması Dobruca’daki Türk ve Tatarlarda büyük bir endişeye yol açmıştır.174

Türkler ailelerine çok bağlı olduğundan bütün aile fertleri daima bir arada

yaşamaya alışmışlardır. Bu sebeple ayrılık onlara çok güç ve tahammülü imkânsız gibi

gelmiştir. Daha 1877-1878 Savaşı başlangıcında ve sonrasında Anadolu’ya göçmüş olan

Tatarlar ile geride Dobruca’da kalmış olanlar arasındaki akrabalık bağlarının kuvvetli

olması göçü tetiklemiştir. Yine yüzlerce yıl hâkim ve efendi yaşamaya alışmış olan

Türkler için esir olmak gibi bir durum güç olacaktır. Ve böylesi bir hayat, nefs-i

izzetlerine dokunmuştur.

Osmanlı Devleti’ne karşı yapılan bir savaşta halifenin çağrısına bütün

Müslümanların katılmaları gerektiği ve bunun dini bir borç olduğu düşüncesi göçün bir

diğer sebebidir. Nitekim gayrimüslim ülkede yaşayanların cihad çağrısına katılmalarının

imkânsız olması ak toprak Türkiye’ye göçü hızlandırmıştır. Bunlardan başka,

Dobruca’daki Tatar ve Türklerin, savaş sonrası Romen yönetimine güvenmemesi, aynı

Kırım’da Rusların yaptığı gibi baskılara maruz kalınacağı hissiyatı göçe neden

olmuştur.

Romenler bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ülkede toprak ve mülkiyet

değiştirme çalışmalarına girişmiştir.175

Dolayısıyla bu durum, artan Romen nüfus

karşısında Türklerin gün geçtikçe dini, ekonomik ve kültürel bakımdan zayıflamalarına

yol açmıştır. Bu yüzden Türkler ve Tatarlar, başka memleketlerde daha elverişli ve

serbest yaşama şartları aramak zorunluluğunu hissetmişlerdir.

1880 yılından sonra Rumeli’de yaşanan kuraklık 1883 yılında Bulgaristan’ı

oldukça etkilemiştir. Kıtlık üzerine Güney Dobruca ve Deliorman’dan pek çok muhacir

172 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 39. 173 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 40. 174 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 47. 175 Romanya’nın bağımsızlığını kazanması sonrası Dobruca’ya yerleştirilen Romenlere, devlet tarafından 30 senede mülkiyet hakkı doğmak üzere senelik 3 frank vergiye mukabil nüfus başına 10’ar hektar arazi dağıtılmıştır. Ancak 3 sene arka arkaya vergisini ödemeyen arazi sahibinden mülkiyet hakkı alınması kararlaştırılmıştır. Nitekim o sıralar arazisiz olup bu dağıtımdan istifade eden Müslümanlar, söz konusu vergiyi ihmal veya cehaletten verememiş sonuçta tarlaları ellerinden alınarak göçe mecbur kalmışlardır. Zekeriya Kurşun, “Avrupa’da Bir Türk İslam Diyarı: Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve İdari Yapısı”, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 926.

29

artık bu memlekette işimiz kalmadı, çıkalım gidelim şeklindeki ifadeleriyle göçün bir

boyutunu ortaya koymuşlardır. Yine aynı esnada Köstence, Rusçuk ve Deliorman’dan

Varna yoluyla pek çok muhacirin İstanbul’a doğru yola çıkmıştır.176

Asıl göçü hızlandıran en büyük etken ise Türk gençlerinin askere alınmak

istenmesinden kaynaklanmıştır. Dindar ve evladına düşkün olan Türkler, evlatlarını

gayrimüslim şapkası altında görmek ve onun emri altında ezildiğine şahit olmak

istememişlerdir. Ayrıca Osmanlı Devleti ile savaşmış yabancı bir orduya asker olmayı

dini inançlarına aykırı saymışlardır. Dobruca’da yaşayan halkın askerlik hizmeti 1880

tarihli Dobruca Teşkilat Kanunu’nun 67. maddesine göre şöyledir.

“Bu kanunun ilanından itibaren 10 yıl süre ile Dobruca ahalisinden cephe askeri

alınmayacaktır. Dobruca’lılar 10 yıl içinde yalnız memleket (teritoryal) hizmetine

alınacaklardır. Bunlar yalnız doborants ve kalaraş askeri olacaklardır. Yani bu askerler

Dobruca bölgesinde, içişlerinde düzeni ve güveni korumak için kullanılacaklardır. Bu

askerler barış zamanlarında kışlalarında ayda bir haftadan fazla alıkonulamazlar. Savaş

zamanı hariç Dobruca’nın dışında bulundurulamazlar.”

Bu kanun ilk 10 yıllık süreçte göçü biraz olsun azaltmış ise de, bu 10 yılın

geçmesi tekrar Dobruca’dan göçü başlatmıştır.

1899 yılında yaşanan kıtlık olayı Dobruca bölgesindeki Köstence, Tulça,

Hacıoğlu Pazarcık ve Silistre sancaklarında oturan Kırım Tatarlarının köylerini terk

etmelerine neden olmuştur.177

Bu yılın kışında ne yağmur ne de kar yağmıştır. Baharları

ve yazı çok kurak geçmiş, meralar otsuz ve tarlalar ekinsiz kalmıştır. Fakir halk bu

durum içinde büsbütün sefalet ve zarurete düşmüş kurtuluşu Türkiye’ye göç etmekte

aramıştır.

Dobruca’dan yapılan göçler sadece savaş, baskı ve kıtlık gibi nedenlerin yanında

eğitim yoluyla da gerçekleşmiştir. Abdülhamit döneminde, bölgenin Türk–Tatar

gençleri, eğitim amacıyla Osmanlı Devleti’ne gelmişlerdir. İstanbul Davutpaşa

Rüştiyesi’nde uzunca bir süre öğretmenlik ve müdürlük yapmış biri olan Kırımlı Hacı

Numan Efendi, Dobruca’dan gelen öğrencilerin çoğunu kendi okuluna kayıt etmiştir.

Genelde bu şekilde gelenlerin çoğu Osmanlı Devleti’ne yerleşmişler ve sonradan

ailelerini de yanlarına almışlardır.178

176 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 73. 177 Söz konusu sancaklarda bulunan ve çeşitli nedenlerden dolayı terk edilen Türk-Tatar köyleri için bkz. Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, s. 40-41. 178 Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 45.

30

1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Romanya hükümetinin verdiği istatistikî

verilere göre;179

“Eski Dobruca’nın Köstence ve Tulça sancaklarında mevcut 3.776 köyden 2.338’i

Türk-Tatarlara aittir. Savaş nedeniyle Dobruca’dan yeniden göçler başlayınca 1880’den

1911’e kadar Kuzey Dobruca’da Tatar ve Rumeli Türklerinin nüfusu büyük oranda azalma

göstermiştir. Buna göre Kırım Tatarlarının 1880 yılında 39.476 olan nüfusu, 1885’te

34.325, 1890’da 29.510, 1895’te 27.685, 1900’de 28.475 ve 1911’de 25.086 olarak değişim

göstermiştir. Rumeli Türk nüfusu da başta 18.624 iken bu süreç sonunda 1911’de

10.836’ya kadar düşmüştür.”

Diğer yandan bölgede Rus işgali üzerinden 10-15 yıl geçmişti ve Türkler hâlâ

vatanlarını bırakmak istememişlerdir. Fakat Romenler eski, Bulgarlar yeni Dobruca’da

çoğunluk kazanmak için Türk-Tatar nüfusuna karşı gizli siyasetlerini takip etmişlerdir.

Hâl böyle iken 1904’de Hırşova, Silistre, Mecidiye, Köstence ve Mangalya180

kazalarında çeşitli milletlerin nüfusu da şu idi: Romenler 15.251, Bulgarlar 8.038,

Rumeli Türkleri 11.126, Kırım Tatarları 23.498 ve diğer milletler 3.648. 181

1905 senesi nüfus sayımlarına göre Dobruca’da Romen nüfusu diğer milletlere

nazaran %48 artış gösterirken, 1909-1910 senelerinde ise bu oran %55’lere kadar

çıkmıştır. Bu tarihte Dobruca’nın Köstence şehrinde 7.686 Türk, 23.208 Tatar, 109.713

Romen, 22.345 Bulgar, 15.282 Rus nüfus varken, Tulça şehrinde ise 3.351 Türk, 2.160

Tatar, 58.436 Romen, 29.633 Bulgar, 15.784 Rus nüfus vardır. Toplamda ise

Dobruca’da 11.037 Türk ve 25.368 Tatar Müslüman nüfusu yaşamaktadır.182

1913 tarihinde ise Romenler yeni Dobruca’yı Romanya’ya ilhak ettikten sonra

eski ve yeni Dobruca’nın nüfus yapısında 208.666 Kırım ve Rumeli Türkü bulunurken,

bu nüfus Tulça, Köstence, Pazarcık (Kalyakra) ve Silistre (Dorostor) sancaklarında

yaşamıştır.183

Görüldüğü gibi süreç içerisinde Romanya Devleti’nin, Dobruca’da kendi

milletinin nüfusunu arttırma ve Türkleri göçe zorlama politikası etkisini göstermiştir.

Daha XIII. yüzyıldan itibaren Dobruca bölgesinde varlığı tespit edilen Kırım

Tatar ve Nogayları, Osmanlı Devleti döneminde Rumeli topraklarında hâkimiyeti

güçlendirme ve şenlendirme politikaları çerçevesinde iskân edilmişlerdir. Bundan

179 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 97. 180 Mangalya bugün Romanya sınırları içindedir. Kaza merkezi Karadeniz sahilindeki Mangaliye kentidir. Şehir halen Constanta (Köstence) Vilayeti içindedir. 1831 ve 1844 yıllarında Silistre Eyaleti’ne bağlıdır. H. K. Doğru, A.g.e., s. 207. 181 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98. 182 Zekeriya Kurşun, A.g.m., s. 926. 183 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98.

31

sonraki süreçte Dobruca’ya Kırım Tatar ve Nogay göçü 1783-1860 arası dönemde

yaşanmıştır. Bu dönemde Kırım’dan yüz binlerce Tatar nüfus, Dobruca’nın Köstence,

Mecidiye, Balçık, Mangalya gibi yerleşim birimlerine iskân edilmişlerdir. Fakat bu

iskânın üzerinden çok geçmeden 1877 senesinde Rus orduları biri Dobruca diğeri

Bükreş istikametinden ilerleyerek Rumeli’de Türkler arasında büyük hareketlenmelere

ve göçlere yol açmışlardır. Savaş sonunda Dobruca bölgesini de içine alan sahada

Romanya Devleti’nin kurulması göçün daha da artmasına neden olmuştur. Kırım’dan

Dobruca’ya göç etmiş Tatar ve Nogaylar artık yeni bir göç ile Anadolu topraklarına

doğru yol almışlar ve Anadolu’da en çok Edirne,184

Bursa, Eskişehir,185

Konya,186

İzmir,187

Adana,188

Sivas,189

Diyarbakır, Halep illerine yerleşmişken, içlerinden çok azı

da Dobruca’daki Türk köylerinde kalmışlardır.190

2.3. KIRIM’DAN YAPILAN GÖÇLERİN SEBEPLERİ

1552’de Çarlık Rusyası’nın Kazan Türklerini 1557’de Başkurtları hâkimiyeti

altına almasıyla başlayan Rus istilası 1774’de Osmanlı Devleti’ne tabi Kırım Hanlığı’nı

işgal etmesiyle Karadeniz kıyısına ulaşmıştır.191

I. Petro’dan itibaren Kırım, Rusya’nın

güney politikasının (Karadeniz-Kafkasya) önemli bölgelerinden biri olmuştur. II.

Yekaterina, Hazar ve Karadeniz’in güneyden, Baltık Denizi’nin kuzeyden hâkimiyet

altına alınması ve Çin-Doğu Hindistan ticaretininse Tataristan üzerinden ele

geçirilmesiyle Avrupa’ya yapılacak ticarette Rusya’nın, Avrupa ve Asya’nın en güçlü

devleti haline geleceğini düşünmüştür.192

Çarlık Rusyası Kırım’daki iktidarının

yerleşmesini sağlayacak ve devamlı kalacak reformları bu bölgede hemen uygulamakta

184 Edirne Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 253-276. 185 Eskişehir Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Cemile Kara, “Eskişehir’e Yapılan Tatar Göçleri ve

Eskişehir’de oluşan Tatar Kimliği”, Toplum Bilimleri Dergisi, c. 5, S. 9, (Ocak 2011), s. 139-148; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 281-381. 186 Dobruca ve Deliorman’dan Konya’ya gelen muhacirlerden çoğu, 1890-1892 ve 1904-1907 yılları arasında göç etmişlerdir. Söz konusu muhacirler askerlik ve mülkiyet problemlerinin yanı sıra kıtlık sebebiyle vatanlarından ayrılmışlardır. Ayrıca Konya vilayetine yapılan Kırım Tatar muhacir iskânı için bkz: Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 75-129; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 485-519. 187 İzmir Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Kırımlı, A.g.e., s. 416-420. 188 Adana Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz: Hilmi Bayraktar, “Kırım ve Kafkasya’dan Adana

Vilayeti’ne Yapılan Göç ve İskânlar (1869-1907)”, S.Ü.T.A.E.D. S. 22, (Konya Güz 2007) s. 405-435; Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 46-67. 189 Sivas Vilayeti’ne yapılan Kırım Tatar iskânı için bkz. hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, ss. 575-578. 190 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 118; E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 98. 191 Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi Başlangıcından 1917’ye Kadar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s. 225. 192 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 58.

32

fayda görmüştür. Bundan dolayı bölgenin idaresi, nüfusu, toprak sistemi ve kültürel

yapılarında reformlar yapmıştır.193

Kırım göçlerinin sebeplerini incelerken göçün meydana geldiği tarihten önceki

olaylara gitmek gerekmektedir. Çarlık Rusyası’nın baskı ve zorlamaları Kırım

Tatarlarında tepki olarak göçü getirmiştir.194

Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası

arasında yapılan savaşların sonunda yeniden başlayan göçlerin çoğu baskı ve

boyunduruktan her fırsatta kurtulmak isteyen Kırım Tatarlarının kaçmasıyla başlamıştır.

Kırım Savaşı’nın başlaması üzerine birçok Tatar, gerek savaş esnasında gerekse savaş

sonrasında göç etmek zorunda kalmışlardır.195

Bundan sonra yaşanan göç hareketlerinin ortaya çıkışında, muhacirlerle muhacir

gönderen devlet arasındaki ilişkiler önemli rol oynamıştır. Yani Rusya’nın göç etmek

zorunda kalanlara karşı güttüğü politikalar hadisenin temel sebebidir. Rusya’nın Kırım,

Kafkasya ve Rumeli’de izlediği Panslavist politika ve buna ek olarak Fransız İhtilali’nin

getirdiği ayrılıkçı fikirler, özellikle Rumeli coğrafyasında Müslüman Türk nüfusunu

Osmanlı topraklarına doğru göçe zorlamıştır.196

1878-1900 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne doğru yaşanan göçlerin asıl

sebebi Çarlık rejiminin siyasi hedefleridir. İkincil olarak yapılmak istenen ise

ekonomik ve dini çıkarların elde edilmesidir.197

Netice olarak hem Kırım hem de

Kafkas göçlerine yol açan temel sebep; Rusya’nın buradaki unsurlarla düşmanlık

içerisinde bulunması, onlara güvenmemesi, mutlak anlamda güvendiği Hıristiyan

toplulukları bu bölgelere yerleştirmek amacıyla, bölgedeki yerli halkı daha iç bölgelere

sürmek istemesi ve buna da halkın şiddetli tepki göstermesidir.198

Bu göçlerin sebeplerini iki başlık altında toplamak mümkündür. Buna göre ilk

sebep Çarlık Rusyası’nın Kırım politikasıdır. Bu politikanın içeriği sürgün politikası,

asimilasyon faaliyetleri, toprak ve vergi adaletsizliği, dini baskılar ve asimile

faaliyetleri, demografik yapının değiştirilme siyaseti, devlet ve yerel yöneticilerin göçe

teşvik etmesi ve askerlik meselesi olarak sıralanabilir. İkinci sebep ise Osmanlı

193 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 59. 194 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 63. 195 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 49. 196 Faruk Kocacık, Balkanlardan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1900) Karşılaştırmalı Yerli ve Göçmen Köyü Monografileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1978, s. 85. 197 Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86. 198 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 81.

33

devletinden kaynaklanan etkenlerdir. Bunları ise siyasi, dini, ekonomik ve askeri

etkenler içermektedir.199

2.3.1. Çarlık Rusya’nın Kırım Politikası

2.3.1.1. Sürgün Politikası

Kırım’dan Tatarların göçüne neden olan etkenlerden biri sürgün politikasıdır.

Sürgünler, asimile faaliyetleri ve ekonomik baskılara nazaran göçü daha hızlı hale

getiren doğrudan bir göç sebebidir. Kırım 1783 yılında Çarlık Rusyası tarafından işgal

edildikten sonra General Potemkin, 30 bin kadar Tatarı kılıçtan geçirmiş ve ardından

1784 senesinde şu emri vermiştir.

“Belbek’ten, Kaçı’dan Sıvaş’tan, Sudak’tan, Üsküt’ten, Eski Kırım’dan Tatarları

tamamen dağlardan çıkarmak, çölde yaşayanlardan kimseyi bırakmamak, mirzalardan kim

isterse şimdi gitmek isteyenlerin cümlesinin 24 saatte yerlerinden çıkarmak.”

Kırım’da durumun bu hale gelmesi Tatarların toplu olarak göç etmesine neden

olmuş ve binlerce aile, mallarını, mülklerini, baba ocaklarını, şen şatır (mutlu) köylerini

terk ederek Rumeli’ye göçmeye başlamışlardır.200

Osmanlı topraklarına gerçekleşen göçlerin en önemli sebeplerinden biri Rusların

eline geçen topraklarda yapmış olduğu zulümlerdir.201

1854 yılında Osmanlı askerinin

Sivastopol’a asker çıkarmasıyla, Osmanlı ile işbirliği yaptığı düşünülen Gözleve ve Yalı

boyu civarında bulunan köyler boşaltılmış ve adaletsiz şekilde pek çok kişi hapse

atılmıştır.202

Aynı yıl, Tavrida Vilayeti Hazine Toprakları Müdürü’nün, Başkumandan

Menşikof namına yazdığı müracaatnamesinde, Kırım Tatarlarının Rusya’nın içeri ve

uzak vilayetlerinden birine göçürülmesini teklif etmesi, şüphesiz Kırım’ın

Ruslaştırılması planının bir parçasıdır. Bu planın uygulanmasına ise o dönem ortaya

çıkan Kırım Savaşı engel olmuştur.203

Kırım Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı, Fransız ve İngiliz müttefik devletleri

tarafından Gözleve’ye asker çıkarılmış ise de savaş sonunda Kırım tekrar Rusya’ya

199 Bu etkenler için Osmanlı Devleti’nin göç ve iskân politikası adlı bölüme bkz. 200 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 26. 201 Nogay steplerindeki Tatarların Osmanlı Devleti’ne göçünü araştıran Rus tarihçisi Sergeyev’in yazdığına göre, Kırım Tatarlarının göçü dini sebeplerden ziyade, Rus memurları, polisleri ve sonradan gelerek Kırım topraklarını ele geçiren büyük toprak sahiplerinin sert ve haşin siyasetlerinden ileri gelmiştir. Edige Kırımal, “Kırım Türkleri”, Dergi c. 16, S. 6, 1970, s. 57. 202 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 62. 203 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 79; Müstecib Ülküsal, A.g.e., s. 136.

34

bırakılmıştır. Savaş sırasında Rus Kazakları, Kırım’da asayişi temin etmek bahanesiyle

Kırım Tatarlarına şiddet, soygun, öldürme ve sürgün yoluyla zulümler yapmışlardır.204

Yine Kırım’ı Tatarlardan boşaltma hedeflerinden vazgeçmeyen Çarlık idaresi,

halkın bir kısmını Kerson, Poltova, Orlov, Kursk gibi uzak vilayetlere sürmüştür.

Sürgünden kurtulmak isteyenler ise çareyi Osmanlı Devleti’ne göç etmekte

bulmuşlardır. Ruslar 1859 yılında Tatarlara ya Orenburg’da yerleşmeleri ya da Osmanlı

topraklarına göç etmelerini teklif etmiştir. Bu durum da Tatarlar arasında, Kırım’da

istenmedikleri ve ikinci sınıf vatandaş gibi görüldükleri hissiyatına yol açmıştır.205

Kırım Savaşı’nın başından sonuna kadar Kazak nöbetçi askerleri (Patrulleri), Tatar

köyleri arasında gezerek durmadan Tatarları düşman tarafına geçmek iddiası ile

suçlamakta ve ardından tevkif etmeye çalışmışlardır.206

Osmanlı ahalisinin 93 vak’ası şeklinde tabir ettiği 1877-1878 Osmanlı-Rus

Savaşı, Çarlık Rusyası’nın Rumeli’de Panslavist politikasını uygulamasına ve Bulgarlar

için Rumeli’de etnik-dini sorunun çözülmesi için bir fırsat oluşturmuştur. Buradaki

amaç Türkleri ileride Bulgaristan’ı oluşturacak topraklardan tamamen göçe

zorlamaktır.207

Fakat böyle bir sonuca gitmek için uzun vadede Hıristiyan nüfusun,

Türk nüfusuna karşı artış göstermesi beklenemezdi. Nitekim Rusya böyle bir siyasetle

hedefe ulaşamayacağını anladığı için işgal ve katliamlar yaparak yahut yaptırarak

Türkleri göçe zorlamıştır.208

2.3.1.2. Toprak ve Vergi Adaletsizliği

Kırım Türkleri geçimlerine genellikle tarımdan sağlamışlardır. Ova ve bozkır

bölgelerinde yaşayanlar çiftçilikle, dağ yamaçlarında ve eteklerinde yaşayanlar bağcılık,

bahçecilik ve tütüncülükle iştigal etmişlerdir. Kasaba ve şehirlerde yaşayanlar ise din ve

kültür işleriyle çeşitli zanaatlarla uğraşmışlardır.209

Ruslar, Kırım’da kolonizasyonu (sömürgeleştirme) başarabilmek için öncelikle

Kırım Tatarlarının ekonomik kaynaklarına el koymuşlardır. Büyük çoğunluğu tarım ve

204 Elvira Kazas, A.g.t., s. 15. 205 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 71. 206 Rus kazakları Müslümanlardan bazılarını para karşılığında serbest bırakmayı teklif etmiş, para vermeyenleri ise hafiye ve düşman tarafına kaçanlar olarak niteleyip baskı ve şiddet uygulamıştır. Hâlbuki bu zulümlere karşın, Tatarlar Rus idaresine hiçbir isyanda bulunmamışlardır. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 54. 207 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 175. 208 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999, s.13. 209 Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 127.

35

hayvancılıkla uğraşan Tatarlar, verimli topraklarının hazineye devredilmesiyle birlikte

bir anda işsiz ve geçim sıkıntılarıyla karşı karşıya kalmışlardır.210

Hâlbuki Kırım Tatarları bağımsız yaşamaya alışkın bir millettir. İşgal öncesi

Kırım’da topraklar Osmanlı padişahına, Kırım hanlarına, kalgaylara, beylere, mirzalara

ve vakıflara ait olan arazilerdir.211

Bu topraklarda bile özgür olarak üretim yapıp vergi

ödemekle yükümlü olan Kırım Tatarları, Rusların kendilerini, kendi topraklarında köle

haline getirmeye çalışmasıyla birlikte Osmanlı Devleti’ne göçü tercih etmişlerdir.212

Çarlık idaresi, Müslümanların vakıf arazilerine el koyma, özel arazileri müsadere etme

veya zorla devlet malı yapma gibi faaliyetlerle, Müslüman nüfusu canından

bezdirmiştir. Örneğin Kırım’da Rus işgali öncesi 457.800 hektar olan vakıf arazileri

1918’de 95.499 hektara kadar düşmüştür.213

Kırım’ın işgali sonrası Çarlık hükümetince yerleştirilen Rus göçmenler ile Kırım

Tatarları arasında bir sürü anlaşmazlık yaşanmıştır. Toprak konusunda anlaşmazlıkların

çıkmasında rol oynayan önemli sebeplerden biri Rusya’nın güney bölgesi valisi G. A.

Potemkin yahut Çariçe tarafından mülk olarak dağıtılan arazilerin ölçüleri konusunda

belli bir sınırın koyulmamış olmasıdır. Bu yüzden pomeşçikler (Rus çiftlik sahipleri)

kendilerine göre bir sınır çizmişlerdir.214

Diğer taraftan yeni toprak sahiplerinin köylülere yaptıkları zulüm ve onlardan

aldıkları haracın ağırlığı sebepleriyle Tatarların yaptığı şikâyetler ile güya toprakta

yaşayan Tatarların Pomeşçiklere karşı vazifelerini yerine getirmediklerine dair toprak

sahiplerinin şikâyetleri gün geçtikçe artmıştır.215

Rusya’nın Kırım Tatarlarına ekonomik bakımdan uyguladığı baskı ve Kırım

Tatarlarını yıldırma politikası Kırım Savaşı yıllarında ve sonrasında daha da artmıştır.

Bir taraftan vergiler arttırılırken diğer yandan yenilginin bedeli halka ödetilmiştir.216

Göçler bir zaman öyle bir artmıştı ki Kırım’da tarımsal üretim yapacak nüfus

yetersiz hale gelmiştir. Bu yüzden Kırım’daki Rus idaresi, Tatarların göç etmesiyle

azalan tarım mahsulâtının tekrar arttırılması için göçlere engel olmaya çalışmıştır.

Bunun için 1 Ocak 1861’de Petersburg’dan gönderilen Kinaz Vasilçikov, meseleyi

210 Ayrıca rejim kendi ülkesinde olduğu gibi, toprak üzerinde çalışan çiftçiyi, toprakla birlikte çiftlik sahibine köle yapmak istemiştir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 65. 211 Elvira Kazas, A.g.t., s. 1. 212 Abdullah Saydam, Aynı yer. 213 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 33. 214 Hayri Çapraz, A.g.m., s. 63. 215 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 44. 216 Elvira Kazas, A.g.t., s. 15.

36

inceleyerek göçün sebepleri ile ilgili bir takım tespitlerde bulunmuştur. Bunlardan ilki,

Tatarlar Kırım’ı dini taassuplarına kapılarak değil, Rus toprak ağalarının ve devletin

milletin topraklarını gasp etmesinden, ikincisi de alınan vergilerin ağır olması nedeniyle

göç ettikleri şeklindedir.217

Toprakları ellerinden alınan ve göçe zorlananların boşalttıkları yerlere yeni

Hıristiyan göçmenler yerleştirilmiştir. Zamanla Kozakların, Greklerin, Ermenilerin,

Bulgarların ve Yahudilerin yerleştirilmiş olduğu Kırım’da, Tatar nüfusu gitgide

azalmıştır.218

1802 senesinin sonuna doğru yapılan genel cetvele göre 350.000

desatineden219

fazla toprak Ruslarca ve kendilerine yakın Kırımlı memurlara pay

edilmiştir.220

Kırım Savaşı’ndan sonra halkın zenginliği elinden gitmiş hayvanları yağma

edilerek üzerlerine ağır vergiler yüklenmiştir. Topraksız kalan Tatar köylerinin sayısı

ülkenin %72’sidir. Nitekim 1858-1859 senelerinde Kefe kazasının topraksız köylüleri,

ziraat nezaretine bu yönde başvurdukları zaman, nezaret bunun mümkün olamayacağını

bildirmiş ve toprak isteyenlere Orenburg Vilayeti’ne göç etmeyi teklif etmiştir.221

Bu

tarihten sonra, halkın topraktan mahrum kalması ise göçün en büyük sebebidir. Örneğin

1872 yılında Kefe kazasında Gramatçikof adlı bir çiftlik sahibi ile Tatarlar arasında

çıkan dava, 124 Tatar hanenin yerlerinden çıkarılarak kovulmalarıyla sonuçlanmıştır.222

Rumeli’ye dönük emperyalist politikaların izlenmesinde ekonomik çıkarları göz

önünde bulundurmak gerekir. Çünkü Türk nüfusun göçü sonrası boşalan yerleşim

yerleri, araziler ve mallar ücretsiz yahut çok düşük bedellerle Hıristiyan ahalinin eline

geçmiştir.223

Topraksızlık nedeniyle göçler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında

da devam etmiştir. Nitekim Ruslar ve Bulgarlar Türkleri katliama ve soyguna maruz

bırakarak zorla topraklarından çıkarıp göçe zorlamışlardır. Bulgar Meclisi (Sobranya)

1880 yılında kabul ettiği bir kanunla Türklerin sahip olduğu toprakları Bulgarlara

vermiştir.224

217 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 56. 218 1793 yılında bölgede bulunan P.S. Pallas, Kırım’da toplam 202.780 nüfusun 168.923’lük bölümünü Müslüman nüfusun teşkil ettiğini tespit etmiştir. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 66. 219 1 desatina, 1.09 hektara eşittir. Valeri Vozgrin, A.g.m., s. 477. 220 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 29; Ayrıca 1796 senesinde Kırım Tatarlarından alınarak zadegâna verilen topraklar resmi istatistiklere göre 288.064 desetinadır. Bundan başka hâkimler, memurlar, mirzalar ve diğerleri de Kırım köylüsünün ellerinden topraklarını almışlardır. Kırım Tatarlarını ise step ve dağlık bölgelerde yaşamaya zorlamışlardır. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 71. 221 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 83-84. 222 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90. 223 Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86. 224 Nedim İpek, A.g.e., s. 21.

37

Çarlık Rusyası’nın, Türklerin elinden aldığı arazileri yeni yerleştirdiği Rus

göçmenlere vermesi, Kırım’dan 1890’da Osmanlı Türkiye’sine yeni bir göç dalgası

başlatmıştır. Ve bu göç 1891 de son raddeye ulaşmıştır. Kırımdaki Rus idaresi, göçü

engellememiş ve göç edenlerin sayısı 18-20 bin civarında olmuştur. 225

2.3.1.3. Dini Baskılar ve Asimile Faaliyetleri

XIX. yüzyıl boyunca Çarlık idaresinin Kırım politikası yalnız demografik ve

ekonomik faaliyetlerle sınırlı kalmamış, idari ve kültürel çalışmalar da yapılmıştır.226

Kırım Tatarlarını bir arada tutan en önemli etken hâlâ din ve din adamları olduğu için

bu iki etkenin yok edilmesine yönelik çalışmalara girişilmiştir. General Potemkin

Kırım’da, 1783 yılından başlayarak Sudak Cami’yi ve yine o sene Taman’daki Büyük

Cami’yi, Ortodoks kilisesine çevirmiştir.227

Rejim ayrıca bir taraftan din adamlarını ve

müderrislerini tutuklayıp hapis ve sürgün yoluyla toplumdan uzaklaştırmakta, diğer

yandan camileri yıkmış yahut Ortodoks kiliselerine dönüştürmüştür.228

Rusların,

Rumeli’de Hristiyan toplulukların birlikte yaşadıkları topraklarda Müslüman nüfusu

temizleme hedefi de göçe yol açmıştır.229

Rus olmayan halklara Rus kültürü Ortodoks kilisesi aracılığıyla benimsetilmeye

çalışılmıştır. Hatta bütün bunlar kendisini Müslümanların hamisi olarak gördüğü ve

Ufa’da Orenburg müftülüğünün kurulmasında önayak olan II. Katerina zamanında

yaşanmıştır. Bazı şehirlerde büyük camilerin yapılmasına izin verilirken Kırım’daki

camiler tahrip edilmiş yahut yıkılmışlardır.230

Kırım Tatarlarının dini duygularının güçlü kalmasına tesir eden hususlardan

birisi hacca gidip gelenlerin halka tesiridir. Yerli halkın dini hislerinde güçlü etkiler

yapan bu durum, Çarlık idaresini rahatsız etmiştir. Ruslar söz konusu durumu ortadan

kaldırmak amacıyla, hacca gidecek olanların pasaport işlemlerini güçleştirmiş,

225 Bu dönemde Tavrida Vilayeti’ndeki Rusların sayısı 1.477.790’a ulaşarak nüfusun %70’ini oluştururken Tatarların oranı %13’e düşmüştür. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 35. 226 Çarlık hükümeti diğer Müslüman bölgelerden farklı olarak Kırım’daki dini faaliyetleri kontrol altına alabilmek için özel uygulamalar yapmıştır. 22 Eylül 1878 yılında yayınlanan emirname, imparatorluktaki tüm Müslüman bölgeleri kapsamasına rağmen Tavriçesk (Kırım) bölgesinin özel durumu nedeniyle bu emir dışında olduğu belirtilmiştir. Emirnameye göre, Orenburg bölgesinde Müslüman din adamlarının teklifi ile bir müftü seçilmesine izin verilmesine rağmen söz konusu müftüye Kırım Tatarları üzerine hükmetme yetkisi verilmemiştir. Kırım için bölge valisinin teklifi ile Çarlık hükümeti tarafından onaylanan Kırım Tatarları arasından ayrı bir müftü seçilmiştir.

Görüldüğü gibi Kırım, Çarlık rejimi için ayrı bir öneme haizdir. Bu denli ciddi ve sıkı bir politikanın belirlenmesi Rusya’nın, Kırım üzerinden neler yapmak istediğini ispatlar niteliktedir. Hayri Çapraz, A.g.m., s. 66. 227 Edige Kırımal, A.g.e., s. 52; Camileri kapatmak veya kiliseye çevirmek yolu ile Yalta kazası hariç Kırım’da 1805’te 1558 cami, 5139 müezzin bulunurken, bu sayı 1914’te 728 cami, 942 müezzin, imam ve hatip olarak değişmiştir. E. F. Gözaydın, A.g.e., 67. 228 Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), s. 129. 229 Faruk Kocacık, A.g.t., s. 86. 230 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 67.

38

Müslümanların Osmanlı Devleti’ndeki dini idareler ile irtibatlarını engellemeye

çalışmış, hacca gidenler gizli takip altına alınarak Rusya’nın Kaluga ve Yaroslovl

bölgelerine sürülmüşlerdir.231

1828’de Kırım’da Ortodoks misyoner faaliyetleri resmi olarak yeniden

başlatılmış ve 1831 yılında Tavrida Kilisesi İdaresi kurulmuştur. Bu kurumun amacı

Kırım Tatarlarını Volga boyu ve Ural bölgelerinde yaşayan Müslümanlardan

ayırmaktır. Ayrıca misyonerlik faaliyeti gösteren insanlara devlet hazinesinden tahsisat

bile verilmiştir.232

1860-1861 göçünden sonra hükümet vakıflara el koyduğu gibi şiddeti de

arttırmış ve Ortodoks kilisesi vasıtasıyla Türk-İslam kültürüne karşı iki taraftan

saldırıya geçmiştir. Cephenin biri mekteplere diğeri de camileredir. Birincisine daha

fazla ehemmiyet gösterdiğinden mekteplerle ilgili planlar yapılmıştır. Çar hükümeti

böylece asri mekteplerde Tatar dili ile tahsil etmek imkânını kökünden çıkarıp

atmıştır.233

Kırım Tatarlarını asimile etmenin bir yolu da eğitim olmuştur. Türklerin

Ruslaştırılması amacıyla, Nikolay İlminski’nin eğitim metodu Çar II. Aleksander

tarafından kabul edilerek uygulamaya konulmuştur. Bu eğitim metodu Rus eğitim

dilinin ve Ortodoksluk dininin Rus olmayan unsurlara öğretilmesi şeklinde olacaktır.

Dönemin Kazan Dinler Akademisi Profesörü ve Ortodoks misyoneri olan Nikolay

İlminski, 1863 yılında din değiştiren Tatar gençleri için kendi dillerinde eğitim yapan

okullar kurdurmuştur.234

Söz konusu okullarda özellikle yerli elit tabakanın çocukları,

Avrupai tarzda yetiştirilerek toplumun Ruslaşmasında örnek kişiler olarak

hedeflenmiştir.235

İlminski metodu doğrultusunda 1882’de okullarda Müslüman

idarecilerin bulunması yasaklanmış ve aydın Müslümanların müftülük idaresinin başına

geçmesi de engellenmiştir.236

231 Ayrıca din adamları ve Tatar ailelerdeki el yazma kitaplar toplanarak İçişleri Bakanlığı’nın emri ile yakılmıştır. Hayri Çapraz, A.g.m., s. 67. 232 Valeri Vozgrin, A.g.m., s. 474. 233 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 89. 234 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 70. 235 Aleksander Bennigsen - C. Lemercier Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, Nezih Uzel (çev.), Selçuk Yayınları, İstanbul 1981, s. 11. 236 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 28; Ayrıca, Eğitim Bakanlığı müfredatı ile hedeflenen amaç, Kırım içinde Rus olmayanları dil, din ve yaşayış olarak Ruslaştırmaktır. Rus yazarı Markof’a göre, 1863’te eğitim kurumlarının Tavrida Ruhani İdaresi altında bulunacağı haberleri ve hele büyük papazın Kırım’a gelmesi gibi söylentiler Kırım Tatarları arasında göçün en büyük sebeplerinden biri olmuştur. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90.

39

Çarlık Rusyası’nın Panslavizm politikası237

doğrultusunda, Türk topraklarında

uygulamaya çalıştığı asimile faaliyetleri, Çarlık yönetimine sunulan raporlarda açıkça

görülmektedir. Rus Eğitim Bakanı Tolstoy’un, Çar II. Aleksander’a sunduğu mektupta;

“Rus olmayan milletleri eğitip aydınlatmanın ve onlara Rusluk ruhunu aşılamanın

devletimizin takip ettiği siyaset bakımından son derece ehemmiyetli olduğu

kanaatindeyim” ifadesi Rus devletinin meseleye bakış açısını özetler niteliktedir.238

XIX. yüzyıl boyunca İslâma karşı sürdürülen Rus saldırıları bir hayli Tatarın

Hıristiyanlığı kabul etmesinde etkili olmuştur. Bu durum da Tatarlar arasında dini ve

kültürel uçurumlara yol açmıştır.239

Gerek Rusların bu faaliyetleri gerekse dindar olan insanların kâfir devlet’te

yaşamanın caiz olmadığı düşüncesi göçün sebepleri arasında yer almaktadır. Nitekim

Trabzon Valisi Osman Paşa’nın İstanbul’a gönderdiği 25 Ağustos 1860 tarihli yazısında

belirttiğine göre; Trabzon’a gelen Kırım ve Kafkas müftü, mirza ve özdenleri, İslam

dinine mensup oldukları için Osmanlı Devleti’nden ayrılamayacaklarını ve Rusya’ya

tabi olamayacaklarını beyan edip göç etmek istediklerini, fakat Rusya’nın güçlük

çıkarabileceği dikkate alınarak meselenin iki devlet arasında yapılacak görüşmeler ile

halledilmesini istemişlerdir.240

2.3.1.4. Demografik Yapının Değiştirilme Siyaseti

Türk hanlıklarının bulunduğu topraklarda uygulanan demografik değişim, Rus

sömürge siyasetinin ana amaçlarındandır. Böylece işgal edilen topraklara Hıristiyan

nüfus yerleştirilerek bölgede hâkimiyet kalıcı hale getirilecektir.241

Ruslar, nüfus

politikasının ilk aşamasında, halkı sıkıştırarak topraklarından çıkarmakta ve Rus

halkının oralara göçürülmesini sağlamaktadır. Böylece Rus Hıristiyan kültürünün, Rus

olmayanlara Ortodoks kilisesi aracılığı ile zorla benimsetilmesi süreci başlatılacaktır.242

237 Slav halkların kültürel ve siyasal birliğini ifade etmektedir. İlk olarak bu tabiri 1826 yılında Slovak yazar J. Herkel kullanmıştır. J. Herkel, Panslavizmi, Slav dili üzerine Latince kaleme aldığı bir eserinde kullanarak ilmi literatüre sokmuş ve dolayısıyla bu sözün sonraları siyasi bir terim olarak ele alınmasına yol açmıştır. Herkel’e göre Panslavizm, edebi milli manada bütün Slav kavimlerinin kültür sahasında karşılıklı olarak ele alırken, siyasi alanda ise bütün Slav kavimlerinin büyük bir devlet halinde birleşmeleri olarak ifade edilmiştir. Daha fazla bilgi için bkz.

Mithat Aydın, “XIX. Yüzyıl Ortalarında Panslavizm ve Rusya”, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S. 15 Denizli 2004, s. 1-2. 238 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 26. 239 Bennigsen-Ouelquejay, A.g.e., s. 11. 240 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 70. 241 Ahmet Gündüz, “Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması ve Osmanlı Devleti’ne Yapılan Türk Göçleri”, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 161, 2006, s. 75. 242 E. F. Gözaydın, A.g.m., s. 68.

40

İstemediği unsurları Osmanlı topraklarına gönderen Çarlık idaresi, böylece

imparatorluğun güneyindeki eski nüfustan kurtulup buraları daha kolay Ruslaştırıp

Hıristiyanlaştırmaktadır. Bu siyasetin neticesinde;

“Kırım Tatarları bulundukları topraklardan çıkarılarak yerlerine Rumlar,

Ermeniler, Bulgarlar, Moldovyalılar, Arnavutlar, Almanlar, Avusturya’dan gelme Çekler,

Estonlar, Lehler, Yahudiler, Litvanyalılar, Çingeneler, Rus köylüleri, Kuban Kozakları,

Pravoslavnıiy (Ortodoks) kilisesince günahkar ve suçlu görülmüş Dubohorlar,243

Molokanlar,244 Rus çiftlik sahiplerinin zulmünden kaçmış köylüler, askerler, kürek

mahkumları, ikamet ettiği kasabadan kovulmuş hırsızlar ve nihayet bütün bunları

evlendirmek için Krıijanovskiy ve Şumalileviç adlı kişilerin aracılığı ile Lehistan’dan her

biri beşer rubleye getirilmiş kadınlar yerleştirilmiştir.”245

Kırım’ın işgali üzerinden çok geçmeden başlamış olan tutuklamalar, Kırım’dan

kovma ve sürgünler, Rus memurlarının Tatar halkına karşı gösterdikleri nefret ve

muamelelerindeki olumsuzluk, Tatar köyleri arasında kilise ve manastır yapılması ve

ardından yapılmaya çalışılan Ruslaştırma siyaseti, bütün bunların hepsi Rus

emperyalizminin Kırım’da Tatar nüfusunu yok etmek için uygulamaya koyduğu

formüllerdir.246

Kısacası Rusya ele geçirdiği bütün bölgelerde Rus nüfusu yerleştirme

politikasını hayata geçirmeye çalışmıştır. Sadece Kırım değil, Kafkasya, 93 Harbi

sonrası Doğu Anadolu,247

Türkistan ve Çin, Rus göçmenlerin yerleştirildiği topraklar

olmuştur.248

2.3.1.5. Devlet ve Yerel Yöneticilerin Göçe Teşviki

Kırım’ın birçok yerinden istenildiği ve müsaade edildiği kadar gerçekleşen bu

göçlerin Rus hükümetinin iradesiyle gerçekleştiği görülmektedir.249

Mesela 1803 ila

1805 yılları arasında Tatarların göçü devam etmektedir. Çar I. Aleksander, Herson

Valisi’ne şu şekilde emir vermiştir;

“İkametgâhlarını bırakıp dini itikatlarının peşine kapılarak Türk toprağına geçmek

isteyen halklardan hiçbir fayda gelmeyeceğini, Kırım’ın dağlık tarafının başka halklarla

243 Dubuhorlar, Ortodoks Hıristiyanların XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya çıkan bir koludur. Dubohorlar, Ortodoks Hıristiyanların geleneklerini, papazlarını reddedip yalnız kendi topluluklarının başında bulunan kimseleri Allah yolunda sayarlar. Çar hükümetine boyun eğmedikleri ve askerlik mükellefiyetinden kaçındıkları için ağır baskı altında kalmışlardır. XIX. yüzyılın sonlarında Kanada’ya göçmüşlerdir. Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 45. 244 Molokanlar, bunlarda duhovnıiy Hıristiyanların bir kolu olarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya

çıkmışlardır. Papaz ve kiliseleri inkâr eder, ibadet ve dualarını evde yapmaktadırlar. Topluluklarının başında kendi aralarından seçtikleri Presviterler bulunmaktadır. Ahmet Özenbaşlı, Aynı yer. 245 Ahmet Özenbaşlı, Aynı yer. 246 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 46. 247 Çarlık Rusyası 1877-1878 Savaşı sonrası Osmanlı Devleti’nden ele geçirdiği Kars yöresine hiç zaman kaybetmeksizin Rus asıllı topluluklar olan Molakanları yerleştirmiştir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 38. 248 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 38-39. 249 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 91.

41

doldurulduğu takdirde daha fazla fayda ve mamurluk getireceğini göz önüne almak

suretiyle buralarda toprağa malik olanlardan göç etmek isteyenler olursa onlara mani

olmamanızı emretmeğe lüzum gördüm. Yalnız şu şart ile ki böyle muhacirlerin

topraklarının hususi ellere verilmesi hakkında emir çıkıncaya kadar buraları tamamen

hazineye alınıp hazinenin ayrılmaz mülkü sayılmalıdır. Aynı zamanda size ihtar ediyorum

ki göç etmek için müsaade isterken, Tatarlar arasında bu müsaadeyi benim tarafımdan olan

bir ikram, lütuf havası veriniz ve Osmanlı Devleti ile olan anlaşmamıza göre bu ikramın

yalnız Muhammed dininden olan tebaalarımıza mahsus olduğunu bildiriniz. Bu göçlere

böyle renk verilmesi, defalarca olduğu gibi yine Bab-ı âli tarafından oradan göçen

Hıristiyanlar hususunda şikâyet vaki olduğu takdirde faydadan hâli olmaz. Bu takdirde biz

onunla anlaşmış oluruz.”250

İmparatorluğun başındaki kişinin böyle düşünmesi, diğer devlet memurlarının

nasıl hareket ettiklerini açıkça göstermektedir. Dönemin günlük yaşantısını gözlemlemiş

Pallas251

ve Reuilly adlarında asrın meşhur âlimleri bile Kırım’dan Tatarların bu

sebeplerle göç edeceğini belirtmişlerdir.252

Levitski’ye253

göre, 1803 tarihi, Rus çarının emriyle, Dâhiliye vekili

Koçubey’in, Kırım’ı Tatarlardan temizlemek için yaptığı ilk tecrübedir. Aynı zamanda

Kırım Tatarları için de böyle bir durum ilk defa olmuştur. Böylece halk fermanı alır

almaz pasaportlarını alarak göçmeye başlamıştır.254

XIX. yüzyıl başında Rus İçişleri

Bakanı Koçubey’in (Kochubei) başını çektiği bir grup, Kırım’da tehcir siyasetine

devam edilmesi düşüncesini savunmuştur. Fakat aynı dönemde Novorosisky Genel

Valisi’nin çıktığı bir keşif gezisi sırasında Kırım’ı harap halde görmesi ve hazırladığı

raporda bunu Petersburg’a iletmesi, Kırım’dan göçlerin engellenmeye çalışılmasına ve

verilen pasaportlara da el konulmasına yol açmıştır.255

Çar II. Aleksander’a (1818-1881) göre, Tatarları Kırım’da tutmak hatadan başka

bir şey değildir. Mahalli yöneticilere gönderdiği emirde özetle; Tatarların göçlerine gizli

ya da açık bir surette mani olmak asla uygun değildir. Aksine gönüllü olarak yapılan bu

göç hareketi Kırım’ı istenmeyen unsurlardan temizleyecektir. demektedir. Merkezin bu

250 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 47. 251 Pyotr Simon Pallas (1741-1811): 1767’de Petersburg akademisinin üyesi olan Pallas, XVIII. yüzyılın sonlarında Kırım’da yaşamıştır. 252 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 48. 253 G. Levitski: XIX. yüzyılın son yarısında askeri levazımat dairesinde son derece doğrulukla çalışan bir generaldir. Yaşadığı dönemde, Kırım Türkleri hakkında yazıp bıraktığı hatıratı 1879’daki vefatından sonra varisleri tarafında Vesnik Yevropı mecmuasına verilmiş ve aynı şekilde yayınlanmıştır. E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 79. 254 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 77. 255 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 68.

42

tavrından dolayı normal olarak Kırım Tatarlarının göçü daha da hızlanmış ve

artmıştır.256

Rus memurların en büyüğünden en küçüğüne kadar hepsi Tatarları göç ettirmek

işine kutsal bir vazife gibi bakmışlardır. Hatta Aluşta bölge idaresinin, Aluşka köy

idaresine yazdığı 323 numaralı mektupta bunu özetle şöyle ifade etmişlerdir.257

Türkiye’ye göç etmek isteyen Tatar ve Nogayların göçü için kolaylık sağlanması,

pasaport alım işlemlerinde hızlı hareket edilmesi, sorun çıkaran memurun olmaması

gerektiği belirtilmiştir.

Yine Rus valileri hükümetten aldıkları gizli tahsisat ile Osmanlı topraklarından

getirecekleri iyi Türkçe konuşan Rum ve Ermenileri, Kırım’da göç propagandası

yapmak için kullanmayı planlamışlardır. Bunlar kendilerini güya Türk sultanı tarafından

yollanmış vekiller gibi göstererek, Tatar halkının anlayamadığı bir takım ayet ve

hadislerden bahsedip artık küffar elinde horlanmanın manasının kalmadığını ve hicretin

vacip olduğu gibi propagandalar ileri sürerek Kırım Tatarları arasında Osmanlı

Devleti’ne göçü teşvik etmişlerdir.258

Ayrıca padişahın, göçüp gelecek muhacirler için

yeni köyler ve şehirler yaptırdığını topraklar hazırladığını söylemişlerdir. Bu

propagandalar sonucu Tatarlar grup grup Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. Diğer

yandan 3 sene içinde göçmeyen Tatarları hükümet zorla göçürecek şayialarının

yayılması, yapılan propagandalardan bir başkası olmuştur.259

Osmanlı Devleti, Kırım ve Kafkasya Müslümanlarına ne kadar kucak açmışsa,

Çarlık Rusyası o derece Müslümanları ele geçirdiği yerlerden çıkarmaya çalışmıştır.260

Kırım’daki Çarlık idaresi, Osmanlı topraklarına göç eden Tatarların bir daha geri

dönmemelerine yönelik tedbirler almıştır. Örneğin 1902 yılında Kırım’ın Yalta,

Akmescit, Gözleve vesair bölgelerinden 150.000’den fazla Tatar, aileleriyle birlikte

Osmanlı Devleti’ne göç etmek üzere Rus makamlarından pasaport talebinde

bulunmuşlardır. Bu talep karşısında Kırım Valisi Terepof’un eğer Rusya tabiiyetini terk

ederek bir daha dönmemek üzere pasaport isterlerse, kendilerine yardımcı olacağını

söylemesi Çarlık rejiminin Tatarlara tahammül edemediğinin açıkça göstergesi

olmuştur.261

256 Abdullah Saydam, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı Demografik Yöntemler”, s. 99. 257 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 55. 258 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 61. 259 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s. 62. 260 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 43. 261 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 44.

43

2.3.1.6. Askerlik Meselesi

Kırım’da işgalden beri ardı arkası kesilmeyen haksızlığın ve bilhassa

topraksızlıktan doğan zaruretin üstüne, 1874 senesinde askerlik emrinin ansızın

çıkarılması halkın yurtlarını terk etme sebepleri üzerine bir tanesini daha eklemiştir.262

Kırım Savaşı sonrası özellikle Rusların 1874’te Kırım Tatarlarının askere alınacağını

ilan etmesi ve Osmanlı Devleti’ne karşı kurşun sıkmam diyen Rusya Türklüğü arasında

başlayan milliyetçilik akımı, Rusya’yı rahatsız etmiş ve bu da yeni bir göç dalgasının

başlamasına neden olmuştur.263

Çünkü bu emir, milli ve dini duyguları haddinden fazla sarsmıştır. Dindar ailenin

ve çevrenin verdiği terbiye ile büyüyen gençlerce dahi, Rus ordusunda hizmet etmek ve

hele de ırkdaşlarına, dindaşlarına karşı savaşa girmek mecburiyeti ölümden daha ağır

gelmiştir. Kırım halk müziğinin en hazin parçaları da göç ve özellikle askerlik

meselesinden dolayı halkın duyduğu üzüntü ve ızdırapları ifade etmiştir.264

Buna

dayanamayan anneler, babalar, derhal göç etmeye koyulmuşlardır.265

262 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 90. 263 Hilmi Bayraktar, A.g.m., s. 408. 264 1874 yılında başlayan mecburi askerlik, Kırımlı bir din adamının şiirine de konu olmuştur. Bu şiirin bir bölümü şöyledir; Moskof kralının keldi bir emri / Tatarlar askere alınmalı gayri / Kırım memurları dolaştı her yeri / Fena müşkül oldu hali Kırım’ın, bir haber vereyim kulak verin söze! / Gelin dinleyin söyleyim size! / Bu hicret Resul’den mirastır bize / Fena müşkül oldu hali Kırım’ın. Şiirde ifade edildiği gibi Kırım halkı Hıristiyan bir orduda askerlik yapmamak için göçe yönelmiştir. Altan Araslı, “Kırım Türkleri Muhacir Türküleri ve Halk Destanları”, Emel Dergisi, S. 56, (Ocak-Şubat 1970), s. 26. 265 E. F. Gözaydın, A.g.e., s. 91.

44

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI

3.1. OSMANLI DEVLETİ’NİN MUHACİRLERİ İSKÂN POLİTİKASI

İskân terimi, yerleştirme, vatanı veya evi olmayan kimseleri vatan veya ev sahibi

yapma, boş bir bölgeye insan yerleştirme gibi çeşitli anlamlara gelmektedir.266

Bu

çerçevede ülkelerin üretime geçebilmeleri ve kalkınabilmeleri için iskân ve dolayısıyla

nüfusu arttırma çalışmaları çok önemli bir işlev arz etmektedir. Hakeza bu durum

tarihin en önemli ve en uzun Türk devletlerinden birini kurmuş olan Osmanlı

Devleti’nde de tezahürünü aynen göstermiştir.267

Başlangıçta muhaceret sorununa mahalli tedbirlerle çare bulmaya çalışan devlet,

muhacir sayısının artış göstermesi üzerine, muhacir sevk ve iskân işleriyle merkezi

düzeyde ilgilenmek gerektiğini fark edecek ve bu nedenle özel komisyonlar kuracaktır.

Böylelikle devlet, ihtiyaç üzerine kurulan ve lağv edilen bu komisyonlar vasıtasıyla, göç

ve muhacir soruna çözüm getirmeye çalışacaktır.

Osmanlı Devleti’nin iskân politikasını belirleyen etkenler şunlardır; İlk olarak

Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den göç etmek zorunda kalan muhacirleri bulundukları

yerlerden alıp, ülkenin muhtelif yerlerine yerleştirmektir. İkincisi yerleştirdiği

muhacirlerin ekonomik olarak kendi kendine yetecek bir hale geleceği zamana kadar

yevmiye, iaşe, toprak, hane vesaire ihtiyaçlarının karşılanması çalışmalarıdır. Diğeri ise

iskân edilen muhacirlerin problemleri ve çözüm yollarıdır. Bu saydığımız üç etkene

çözüm bulabilmek amacıyla Osmanlı Devleti komisyonlar kurmuş, nizamnameler

yayınlamış, yerli ahaliyi yardıma teşvik etmiş, arazi tespitleri ve ıslah çalışmaları içine

girmiştir. Nitekim devlet, nizamnamelerin gereksiz kaldığı durumlarda o bölgeye

mahsus emirler çıkarmıştır. Bunlar Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartlardan

dolayı uygulamak zorunda kaldığı iskân politikalarını oluşturmaktadır.

Bir de devletin stratejik, ekonomik, demografik ve dini olarak takip ettiği bir

iskân politikası vardır ki bu durum ülkeye gerçekleşen zorunlu göç ile beraber

uygulanmaya çalışılmıştır. Bunlardan biri ülkede bulunan gayrimüslim nüfusa karşı

Müslüman-Türk nüfusunu arttırma ve dengeleme çabalarıdır. İkincisi ülkede boşalmış

266 Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, “İskân”, c. V, Meydan Yayınevi, İstanbul (y.t.y.), s. 418. Osmanlı Devleti’nde iskân konusu hakkında daha fazla bilgi için bkz: Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1987. 267 Ömer Lütfi Barkan, “Bir İskân ve Kolonizasyon metodu olarak Sürgünler”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, c. 11, S. 1-4, 1949-1950, s. 528-529.

45

veya hiç kullanılmadan duran tarım arazilerine muhacirleri yerleştirilerek ülkenin

ekonomisine ve imarına katkı yapılması düşüncesidir. Üçüncüsü, ülke içinde kontrol

altına alınamayan veya yerleşik halde bulunmayan muhtelif toplulukları (Arap, Kürt,

Yörük), iskân edilecek muhacirler vasıtasıyla devlet otoritesi altına almaktır. Ve son

olarak, yıllarca Rus devletiyle mücadele halinde olan Müslüman muhacir

topluluklarının ( Çeçen, Dağıstan, Çerkes, Tatar, Nogay ) orduya katılmaları ile askeri

yapının güçlendirilmesi hedefidir.

3.1.1. Nüfusun Arttırılması

3.1.1.1. Tarımsal Üretim

Osmanlı Devleti bir yandan muhacirlerin göç problemleriyle yoğun bir şekilde

uğraşırken aynı zamanda yabancı göçünü de teşvik etmiştir. Rusya, Fransa ve bazı

Güney Amerika ülkelerinde, toprak, tarım ve hayvancılık kredisi verilip vergi muafiyeti

sağlanarak dışarıdan göçe zemin hazırlanmıştır.268

Osmanlı Devleti de 1857 yılında

böyle bir girişimde bulunmuş ve Tanzimat yüksek kurulu, Mart 1857 yılında dışarıdan

göçü teşvik eden ve ülke nüfusunun arttırılmasına yönelik bir karar yayınlamıştır. Bu

karara göre, Osmanlı vatandaşı olmayı ve yasalarına uymayı kabul eden herkese ülke

kapılarının açık olduğu ilan edilmiştir.269

Yine Osmanlı Devleti’nin muhacirleri iskân amaçlarından biri ekonomik

hedeflerdir. Bir tarım ülkesi olan Osmanlı Devleti’nde sanayinin geri kalmış olması

tarımsal üretimi bir kat daha önemli kılmıştır.270

Kırım ve Kafkas muhacirleri

kendilerine tahsis edilen arazileri işleyerek üretici duruma geçecekler ve böylece devlet

hazinesine vergi yoluyla katkı sağlayacaklardır.271

3.1.1.2. Gayrimüslim Nüfusa ve Yabancı Devletlere Karşı Denge Unsuru

Olarak Muhacirler

Göçün yaşandığı 1770’li yıllardan itibaren Osmanlı Devleti, Müslüman

muhacirleri sınırdan giriş yaptıkları yakın mahallere iskân etmiştir. Bununla hem Rus

ilerlemesinin karşısında bir tampon bölge yaratılması amaçlanmakta hem de toprakların

268 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi, Cedit Neşriyat, Ankara 2010, s. 29. 269 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 153. 270 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91. 271 Raşit Gündoğdu, “Arşiv Belgeleri Işığında Kırım ve Çerkes Göçleri”, Uluslararası Göç Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2006, s. 124.

46

geri alınması durumunda muhacirlerin seri bir şekilde geri dönüşleri sağlanmış

olacaktır.272

Bunun yanı sıra muhacir iskânı ile devlet içerisindeki asayişin korunmaya

çalışılması, iskân politikasının önemli bir ilkesini oluşturmaktadır. Mesela Kırım ve

Kafkasya’dan, Kırım Savaşı sonrası gelen muhacirlerden bir kısmının Rumeli’de, bir

kısmının da Anadolu’daki aşiretlere yakın bölgelerde iskân edilmiş olması bu

doğrultuda hareket edildiğini göstermektedir. Öyle ki dış ülkelerin desteğiyle Rumeli’de

çıkarılacak bir isyan ancak buraya yerleştirilecek Türk-Müslüman nüfus vasıtasıyla

önlenebilirdi.273

Yine göç eden Müslüman muhacirlerin Kırım, Kafkas ve Rumeli kökenli olması

onların sürekli savaş halinde bulunan Osmanlı Devleti’nin asker ihtiyacını

karşılamasına önemli katkı yapacaktır. Hele ki Kafkas muhacirlerin sürekli mücadele

içinde bulunduğu Ruslara karşı dirençleri ve savaş kabiliyetleri, bunların Rusya ile

yapılacak savaşlarda yararlı olacağı düşüncesini daha da güçlendirmiştir.274

1877-1878

Osmanlı-Rus Harbi’ne kadar üretim ve imara katkı amacıyla iskân edilen muhacirler, bu

savaştan sonra potansiyel bir asker olarak görülmüştür.275

1878 yılına kadar dışarıdan gelen muhacirler arasında dini siyasi ve ictimâi

ayrım gözetilmemiştir.276

Yabancı ayrımı yapılmamasının sebebi, devletin nüfus

çokluğunu en önemli zenginlik kaynağı olarak görmesidir. Fakat bunların zaman

içerisinde ülke aleyhine faaliyetlerde bulunmaları üzerine II. Abdülhamit, yabancı

göçüne engel koymuştur.277

3.1.1.3. Aşiretleri Devlet Otoritesi Altına Almak

Osmanlı Devleti, aşiret ve kabileler halinde yaşayan toplulukları reislerinden

ayrı yerlere ve parça parça iskân etmeye çalışmıştır. Böylece kabileler üzerindeki

geleneksel otorite, muhacirler vasıtasıyla yıkılarak, kabileler devlete ve saltanata bağlı

tebaa haline getirilecektir.278

272 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 28. 273 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91. 274 Ahmet Gündüz, A.g.m., s. 80. 275Selim Deringil, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Göç Olgusu Üzerine Bazı Düşünceler”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstanbul 1991, s. 437. 276 Faruk Ayın, “ 1878’de Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Göç Hareketleri ve Göçmenlerin İskânı”, Askeri Tarih Bülteni, S. 34, (Şubat 1993), s. 35. 277 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 30. 278 Abdülkadir Gül ve Salim Gökçen, A.g.e., s. 28.

47

Yine asayişin sağlanamadığı yerlerde, muhacir yerleştirilmesi durumunda

düzenin sağlanacağı düşünülmüştür. Bu amaçla Dersim, Suriye ve Filistin gibi asayişin

bozuk olduğu yerlerde devlete bağlı unsurlar arttırılmıştır.279

Diğer taraftan Kırım ve

Kafkasya’dan gelen muhacirlerin iskânı ile Kürt ve yerleşik olmayan aşiretlerin devlet

düzenine alıştırılacağı planlanmıştır.280

Aynı şekilde Anadolu’da kanun tanımaz

aşiretlerinin güvenliği bozacak hareketlerini önlemek için buralara iskân edilecek

muhacirler önemli bir denge ve güç unsuru olarak düşünülmüştür.281

3.2. 1853-1876 TARİHLERİ ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI

Osmanlı Devleti’ne 1850’li yılına kadar gelen muhacirlerin büyük çoğunluğu

Kırım menşelidir. Devlet, bu muhacirlerin yerleştirilmesini Şehremaneti, Ticaret

Nezareti, Zaptiye Nezareti ve devletin diğer organlarıyla çözmeye çalışmıştır.282

Fakat

Kırım Savaşı sonrası yaşanan kitle göçleri, bu birimlerin ve uygulamalarının yetersiz

hale gelmesine yol açmıştır Bundan sonra Kırım’dan çıkan muhacirlerin Rumeli’ye

yerleştirilmesi için ilk defa bir talimatname hazırlanmıştır. 3 Mayıs 1856 tarihli Silistre

Valisi’ne gönderilen talimatname, devletin 1856 yılından 1876’ya kadar uygulanan

muhacir iskân politikasının işleyişinde büyük oranda dikkate alınmıştır.283

Göçlerin artmasıyla birlikte söz konusu talimatnamelerin yanında bir takım

kararlar da alınmıştır. Bunlardan biri 1857 yılında Kırım’dan Osmanlı topraklarına

yerleşmek isteyen Yahudi taifesi için çıkan karardır. Bu karar gayrimüslimlerin

iskânında takip edilen yöntemi göstermesi bakımından önemlidir.284

Yabancı göçü ve

iskânına dair bir başka karar ise 9 Mart 1857’de padişah tarafından onaylanmıştır. Bu

kararname, sultana bağlılık yemini ederek onun tebaasından olmaya ve ülke kanunlarına

saygı göstermeye hazır olan herkese Osmanlı Devleti kapılarının açık olduğunu ilan

etmektedir.285

Ocak 1860 yılında devlet tarihinde ilk defa muhacirlerin sevk ve iskânıyla

ilgilenen bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon muhacir iskân işlerinde 1856 tarihli

talimatnameyi uygulamaya çalışmıştır. Yine 16 Ağustos 1860 tarihli padişah iradesi,

Varna, Köstence ve Mecidiye kazalarında toplanan muhacirlerin Edirne, Silistre ve

279 Nedim İpek, A.g.e., s. 158-159. 280 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 97. 281 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 91. 282Ahmet Cevat Eren, A.g.e., s. 55-56; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102-103; S. Gül ve A. Gökçen, A.g.e., s. 31. 283 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 284 A. C. Eren, A.g.e., s. 50. 285 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 153.

48

Varna Eyaletleri’ndeki boş arazilere yerleştirilmesine dair verilen emirleri içermektedir.

Bu irade de, muhacir iskânında takip edilen yolu göstermesi bakımından önem arz

etmektedir.286

1853-1860 yılları arasında gerçekleşen göçlerde, Kırım ve Çerkes muhacirleri

büyük oranda Rumeli bölgesine iskân edilmişlerdir. Fakat Rumeli bölgesinde arazilerin

azalması ve yoğun göçün getirdiği sıkıntılar, artık muhacirlerin Anadolu’ya sevk

edilmesini gerekli kılmıştır.287

Bu sebeple sayıları 2 bin hanede 10 bin nüfusu bulan

Nogay muhacirleri, 1859-1861 tarihleri arasında Konya’ya sevk edilmişlerdir.288

Sevk

edilen muhacirler sırf yevmiyelerinin kesileceği düşüncesiyle iskâna yanaşmamış ve bu

sıkıntı Bâb-ı âli’ye kadar ulaşmıştır. Hükümet ise bu sorunu değerlendirdikten sonra

çözüm için Vehbi Paşa’yı görevlendirerek bir takım talimatlarda bulunmuştur.289

22

Haziran 1861 tarihli talimatta, Konya’ya özel iskân memuru olarak gönderilen Vehbi

Paşa, Nogay muhacirlerinin çıkardığı problemlere karşı Osmanlı Devleti’nin çözüm

önerilerini uygulamaya çalışmıştır.290

Ağustos 1861 tarihli ve Sadaret’ten İzmir, Adana, Halep, İzmit, Ankara,

Erzurum, Amasya, Menteşe, Karesi, Hüdavendigar, Bolu, Biga, Saruhan, Sinop, Canik,

Sivas, Konya, Kütahya, Kastamonu, Viranşehir, Köstendil ve Tekirdağ’ı sancaklarına

gönderilen tezkirede, muhacirlerin yerleştirilmesi ve problemlerinin halledilmesi

amacıyla tedbirlere başvurulduğunu görmek mümkündür.291

Yine 1864 yılında Amasya Valisi Ziyaeddin Bey’in hükümete tavsiye

niteliğindeki raporu önemlidir. Bu rapor, muhacirin iskân faaliyetlerinde karşılaşılan

problemler ve çözümleri konusunda hükümete uyarı ve tavsiyelere geniş yer veren bir

niteliğe sahiptir.292

Osmanlı Devleti’nin 1853-1876 tarihleri arası iskân politikaları

aşağıdaki gibi gelişmiştir.

3 Mayıs 1856 tarihli Silistre Valisi’ne gönderilen talimatnameye göre:293

1-Muhacirler arasında din farkı gözetilmemesi ve kendilerinin üretime

geçecekleri sürece kadar 10 sene aşar vergisinden 25 sene askerlikten muaf tutulmaları.

286 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 128. 287 Mehmet Yılmaz, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 595. 288 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 132. 289 Mehmet Yılmaz, Aynı yer. 290 Mehmet Yılmaz, Aynı yer. 291 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861. 292 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 143. 293 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.

49

2-Bunlara, suyu ve havası temiz, denize yakın, boş ve verimli arazilerde yeni

köyler kurulmasının gerekli olduğu.

3-Ziraat ve ticaret işlerine eli yatkın olanların hızlı bir şekilde servet

edineceklerinden dolayı bunların mümkün olduğunca işlerini yapabilecekleri yerlere

yerleştirilmesi.

4-Muhacirlere tapuları ücretsiz olarak verilmekle birlikte yapılacak iskân, arazi

tahsis ve yer isimlendirme işlemlerinin bir defterde sürekli kayıt altında tutulması.

5-Serveti olan muhacirler, evlerini kendileri inşa ederken, durumu olmayanların

ise devlet tarafından yapılacaktır. Evlerin inşası için devlet bütçesine fazla yüklenmeyi

engellemek amacıyla civar köy ahalisi tarafından gerekli olan malzemeler teşvik

yoluyla temin edilecektir. Ayrıca inşa edilecek evlerin masrafları başlangıçta tespit

edilecektir. Yine bu evlerin ahşap olmasıyla birlikte mümkün mertebe bir tarzda

olmasına itina gösterilecektir.

6-Muhacirlerin ne kadar ve ne cins tohumluk ve yemeklik zahireye ihtiyaçları

olduğu tespit edilip merkeze bildirilecek, zirai aletler bulundukları yerler tarafından

temin edilecektir. Tarımsal üretime biran önce geçilmesi için tedbirler alınması da

elzem görülmüştür.

7-Yerleştirilen muhacirlerin nüfus bilgileri, bulundukları idari birimlerce kayıt

altına alınacak, kayıt defterlerinin bir örneği de merkeze gönderilecektir. Yine

muhacirler arasından uygun olan kimseler seçilerek imam, muhtar, kaza müdürü, nüfus

müdürü ve kayıt memuru ile nazırı, tayin olunacaktır. Ayrıca kaza müdürünün

maiyetine zaptiye memurları verilecektir.

8-Muhacirlere yapılan yardımlar ilk aşamada istenmeyecek fakat muhacirler

ekonomik durumlarını düzeltince, verilen yardımlar geri ödenecektir. Bu yüzden verilen

yardımları ihtiva eden senetler hazırlanması istenmiştir.

Ağustos 1861 yılında Sadaret’ten ülkenin muhtelif vilayetlerine gönderilen

vesikada belirtilen tedbirler şunlardır:294

1-Muhacirlerin biran önce tespit edilen yerlere yerleştirilerek huzurlarının

devamının sağlanması.

2-Bunların hemen ziraata alıştırılarak açıkta muhacir bırakılmaması.

294 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861.

50

3-Gelen muhacirinin açıkta bırakılmayarak sefalet içinde kalmasının önlenmesi

ve muhacirin komisyonu meclisince gönderilen memurların bu konuda gayret ve çaba

göstermesine çalışılması.

4-Geri dönmek fikrinde olan muhacirinin bu düşünceden vazgeçirilerek

bulunduğu yerde yerleştirilmesi.

5-Muhacirini yerleştirmek amacıyla boş arazi bulunamadığı durumlarda,

muhacirinin bulunduğu civar mahallerdeki boş arazilere yerleştirilmesi.

6-Yerleştirilemeyen muhacirinin biran önce Sadaret’e bildirilmesi.

7-Perişan halde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve vatandaşlığına giren muhacirlere,

birçok masrafta bulunulduğundan geri dönmelerine engel olunması ve izin

verilmemesidir.

3.3. 1877-1914 YILLARI ARASINDA GÖÇ VE İSKÂN POLİTİKASI

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması, Kırım ve Kafkas göçlerinin

yanına bir de Rumeli bölgesinden muhacir göçlerini eklemiştir. Ayrıca göçlerin gün

geçtikçe artış göstermesi eski iskân politikalarının eksik kalmasına yeni düzenlemelerin

getirilmesini şart koşmuştur. Daha önce Kırım’dan göç edenler, Kırım’a yakın olması

ve hazineye yük olmaması amacıyla Rumeli Eyaleti’ne göç ettirilirken, şimdi burasının

da elden çıkması üzerine yeni bir iskân politikasının hazırlanması elzem olmuştur. Bu

dönemde devletin iskân politikasında radikal önlemlerin alındığı görülmektedir. Bu

duruma Anadolu’da nüfusun arttırılması ve II. Abdülhamit’in uygulamak istediği Pan-

İslamist politikalar kanıt olarak gösterilebilir.295

Ayrıca bu tarihler arasında dış

devletlerin siyasi mücadeleleri göçlerde etkili olmuş ve bununla beraber iskân

politikasını da şekillendirmiştir.

Dönemin iskân politikasını sergileyen ilk çalışma, İdâre-i Umumiye-i Muhacirin

Komisyonu’nun kurulmasıyla birlikte hazırlanmış olan 48 maddelik talimatnamesidir.296

Bir başka nizamname ise Mart/Nisan 1878 tarihli muhacir iskânına dair nizamname

layihasıdır. Layihada muhacir iskânı sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak,

muhacirlere yapılacak yardımların düzenli bir şekilde olmasını sağlamak ve iskânları

295 Süleyman Erkan, “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nin Göçmenleri İskân Politikasına Yabancı Devletlerin Müdahaleleri”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 613. 296 Söz konusu komisyonun görevleri ve alt şubeleri hakkındaki bilgiler, muhacirin komisyonları başlığı altında genel olarak ele alınmıştır. Talimatnamenin maddeleri için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 96-116; Süleyman Erkan, A.g.e., s. 98-107.

51

yapılan muhacirlerin kayıt altına alındıkları defterlerin tutulmasına dair hususlara yer

verilmiştir.297

Ayrıca Ali Kemal Paşa’nın uygulaması için 3 Ekim 1882 tarihli ve 20 maddelik

bir talimatname hazırlanmıştır.298

Yine İstanbul ve Rumeli sahillerinde bulunan

vilayetlere bugüne kadar gönderilmiş olan muhacirler ile bundan sonra

gönderileceklerin iskânı, işlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesi, yapılacak yardımların

koordinasyonu ve gerekli istatistiklerin çıkarılabilmesi amacıyla, defterlerin

hazırlanması gibi işlemlerde, görevlilerin yetki ve sorumluluklarını belirleyen beş

bölüm otuz dört maddeden oluşan 1889 tarihli talimatname çıkarılmıştır.299

Bu sürece kadar çeşitli komisyonların çatısı altında ve nizamnamelere göre

yürütülen iskân politikaları artık yerini 1913 tarihli talimatnameye bırakmış ve bu

talimatname ile muhacir köylerinin kurulması yeni esaslara bağlanmıştır.300

Yeni

kurulmuş olan Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi, iskân, heyet-i fenniye,

sevkiyat ve aşâir şubelerine ayrılmıştır. Daha önce sadece muhacirlere hizmet veren

idare, bundan sonra aşiretleri de ilgi sahası içine alan ve bütün iskân işlerini tek bir

elden yürüten bir yapı haline gelmiştir.301

Devletin 1878-1914 arası iskân politikasının

içeriğini gösteren talimatnamelerde şu maddeler yer almaktadır.

İlk olarak, İdâre-i Muhacirin Komisyonu talimatnamesine bağlı olarak çıkarılan

Mart/Nisan 1878 tarihli talimatname, Dersaadet ve Rumeli sahillerinden Anadolu’ya

sevk olunacak olan muhacirlerin iskânları ile ilgili maddeler içermektedir.302

Bu

talimatname doğrultusunda komisyonun görevlileri şunlardır:303

1-Muhacir iskânı sırasında karşılaşılan zorlukları aşmak, muhacirlere yapılacak

yardımların düzenli bir şekilde olmasını sağlamakla sorumludur. Bunun yanı sıra

iskânları gerçekleştirilen muhacirlerin kayıt altına alınmaları ile bu yönde defterlerin

hazırlanması nizamnamenin diğer maddelerini içermektedir.

297 Kemal Gurulkan, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş (hzl.), Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri, c. I, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2012, s. 95. 298 3 Ekim 1882 tarihli 20 maddelik talimatnamenin maddeleri büyük oranda 1878’de kurulan İdâre-i Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun 48 maddelik kuruluş talimatnamesine ve yine Mart/Nisan 1878 tarihli muhacir iskânına

dair nizamname layihasına benzemektedir. Ali Kemal Paşa’ya hazırlanan talimatnamenin maddeleri için bkz. Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 127-132. 299 Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 148-156. 300 Mehmet Yılmaz, A.g.m., s. 596. 301 Yusuf Halaçoğlu,“Kolonizasyon ve Şenlendirme”, Güler Eren (ed.), Osmanlı IV: Toplum, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 585. 302 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 11-12 303 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892.

52

2-İstanbul ve diğer mahallerden sevk olunacak muhacirler için araba ve hayvan

temin edilerek iskân mahallerine ulaşmaları sağlanacak ve bu masraflar mahal mal

sandığından karşılanacaktır.

3-Muhacirler iki şekilde iskân edileceklerdir. İlki her köy ve kasabaya

kapasitesine göre muhacir iskân olunacaktır. Bunlar arasında iâne ihtiyacı olanlar, tarım

araçları temin edinceye kadar ortakçılık ve rençperlik gibi işlerde çalışmaları sağlanacak

veya mahallin servet sahiplerince iaşeleri temin edilecektir.

4-Hane inşası daha önce olduğu gibi uygun arazilerde, yerli ahalinin yardımları

ile gerçekleşecek fakat ahali yardım etmez ise bir hane inşası 250 kuruşu

geçmeyecektir.

5-Muhacirinden ihtiyaç sahiplerine yarımşar kıyye yevmiye, on yaşına kadar

çocuklara yüzer dirhem ekmek (nan-ı aziz) tayinat verilecektir. Ayrıca kimlere yardım

verileceği bir defterde kayıt altına alınacaktır.

6-Yapılan yardımların kayıt altına alındığı defterler kazalardan sancak

merkezine, buradan da vilayet meclislerine gönderilerek, onaylandıktan sonra Maliye

Nezareti’ne ulaştırılacaktır.

7-Muhtelif yerlerde muhacir iskânına uygun araziler veya boşalmış köylerde

senetsiz hak talebinde bulunanlara karşı suiistimale meydan verilmemesi konusunda

dikkatli davranılacaktır.

8-Muhacirinden 5 nüfus 1 hane kabul edilirken, 2 haneye 1 öküz verilecektir.

Fakat 2-3 nüfustan oluşan haneler için bu usul takip edilemeyecek mesela bu durumda,

bir hane 10 nüfustan oluşuyorsa ona 1 çift öküz, yine 3-4 hanenin nüfusu 10 kişiyi

buluyorsa da yine 1 çift öküz verilecektir. Her iki türlü de öküz alamamış olan

muhacirin tarlası, bir kez olmak üzere köy ahalisinin yardımı ile sürülecektir. Ayrıca

muhacirinden her bir haneye 5 kile tohumluk verilecektir.

9-Muhacirler arasında hoca veya sanat erbabı kimselerin, niteliklerini

kullanabilmeleri için şehirlerde yerleştirilmesi kolaylaştırılacak ve her birine tohum ve

öküz yardımı yerine 150’şer kuruş uygun görülmüştür.

10-Genellikle bütün muhacirler iskân tarihlerinden 3 sene sonuna kadar her türlü

vergiden muaf tutulacak fakat yerli ahalinin vergi muafiyetini suiistimal etmesine karşı

tedbirli olunacaktır.

53

11-Muhacirler arasında aile ve akrabalarından ayrı düşenler, birleşmek isterlerse,

azı çoğunun yanına gönderilmek şartıyla hükümet tarafından kolaylık sağlanacaktır.

12-Bu tarihe kadar İstanbul’dan ve diğer iskelelerden sevk olunan muhacirler

kaç hane, kaç nüfus, bunlar için inşa edilen evler, yerli ahali tarafından yapılan

yardımlar, devletçe gerçekleştirilmiş masraflar, ne kadar zahire, öküz satın alınmış

verilmiş olduğunu beyan eden defterlerin kaza, liva ve vilayet idare meclislerince

dikkatle hesaplanıp Bâb-ı âli’ye gönderilmesi sağlanacaktır.

1889 yılında hazırlanan talimatnameye göre:304

1-Muhacir hanelerinden kimsenin yerlerini izinsiz terk etmemesi, iş ya da ticaret

amacıyla gidecek olanların ellerine izin belgesi verilerek gitmeleri, izinsiz giden

hanelerin ise geriye dönmeleri sağlanacaktır.305

2-İskân edilecek muhacirlerin bilgileri kayıt altına alınarak ihtiyaç sahibi olup

olmayanlar ayrı ayrı tespit edilecek ve Dersaadet Muhacirin İdare Komisyonu’na

sunulacaktır.306

3-Muhacirlerin bir mahalden diğer mahale sevk edilmeleri esnasında ulaşım

yapamayacak kadar hasta olanların ellerine birer adres ve aile bilgilerini içeren bir kâğıt

verilerek bekletilecek ve sıhhatlerini buldukları zaman ailelerinin yanlarına

gönderilmeleri için kolaylık ve yardım sağlanacaktır.307

4-Muhacirlerin olumsuz hava şartlarından korunması, hiçbirinin açıkta ve sefalet

altında bırakılmayıp hangi mahale iskân olunacaklar ise ulaşım için hayvan ve araba

yardımı ile gönderilmesi ve gittikleri yerin nüfusuyla eşit bir sayıda yerleştirilmesi

gerekli görülmüştür.308

5-Muhacirin sevk işlemlerinde o iskelenin bağlı bulunduğu kazanın, araba ve

hayvan gibi ulaşım araçları yetersiz ise, o kazaya yakın olan kazalar yahut daha da

gerekliyse sancak ve vilayetlerle iletişim kurularak, muhacirin sevkine yardımcı

olunmaları sağlanacaktır. Yine iskelelere, muhacirin sevki gerçekleştirildiği anda,

muhacirin idaresi ve şubesi, kazanın eldeki hayvan ve araba ihtiyacının muhacirin

sevkini karşılayıp karşılamadığını tespit edecek, ihtiyaç halinde, hükümetin mahalli

304 Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 148-156. 305 İskân Talimatnamesi, m. 13. 306 İskân Talimatnamesi, m. 15. 307 İskân Talimatnamesi, m. 16. 308 İskân Talimatnamesi, m. 17.

54

memurlarından habersizce yakın mahallerden lüzumunca hayvan ve öküz tedarik

olunacaktır.309

6-Bir mahalden diğerine sevk edilecek muhacirlerin bilgileri 5-10 gün önce

iskân mahallindeki memura bildirilecektir. 5 gün önce de sevk memurlarınca da

muhacirlere ilan olunacaktır.310

7-Bir mahalden diğerine sevk edilecek muhacirlerin 100 veya daha fazla haneyi

bulması durumunda naklin daha zor olacağı aşikâr olduğundan, bunların iskân

mahallerine götürülmeleri sırasında, yol üzerindeki kaza ve köylerden tayinat verilecek

ve sefalet çekmeleri önlenecektir.311

8-Muhacirlerin sevkiyatı sırasında hizmet eden zaptiye memurunun yetersiz

gelmesi durumunda, asker kışlalarından o da olmadı yol üzerindeki iş kabiliyeti olan

ahaliden kişilerin hükümet memurlarına yardımcı olunması için istihdamları uygun

görülmüştür. Ayrıca bu kişiler de sevk kafilesinin kurallarına uymakla sorumlu

olacaklardır.312

9-Muhacirlerden 10 yaşına kadar olanlara günlük yüzer dirhem yevmiye, yukarı

olanlara ise yarımşar kıyye (okka) ekmek verilecektir. Bu yardım maddi durumu

olanlara verilmeyip, aciz olanlara yapılacaktır. Ekmek yardımları, hazırlanan defterlerde

kayıt edilip kazaya, ardından livaya ve oradan da merkez vilayet komisyonuna verilip

onaylandıktan sonra vilayet makamına teslim edilmesi gereklidir. Bunun akabinde İdare

meclisince mali muamelesi yapıldıktan sonra, aylık tutulan cetvellerin bir nüshası

Dersaadet İdare Komisyonu’na gönderilecektir.313

10-Muhacir iskân edilen mahallerde tayinat verilen muhacirlerden bazılarının

yalan beyanda bulunmamasına dikkat edilmesi ve hakikaten ihtiyaç halinde olanların da

komisyon ve şubelerce tespit edilmesi gereklidir.314

11-Muhacirin sevk ve iskân edilen her kasaba ve köy ahalisi kendi payına düşen

muhaciri barındırması lazımdır. Genellikle iskân mahalline sevk edilen muhacirine,

burada boş araziden yer verilip ahalinin yardımıyla evler inşa edilecektir. Ziraat aletleri

verilip üretime geçecekleri süreye kadar yerli ahalinin yanında ortakçılık ve amelelik

309 İskân Talimatnamesi, m. 18. 310 İskân Talimatnamesi, m. 19. 311 İskân Talimatnamesi, m. 20. 312 İskân Talimatnamesi, m. 21. 313 İskân Talimatnamesi, m. 22. 314 İskân Talimatnamesi, m. 23.

55

gibi işlerde kullanılarak, merhamet ve servet sahiplerinin de yardımlarıyla ihtiyaçları

karşılanacaktır.315

12-Muhacirler tamamıyla iskân olunsa ve muhtaç oldukları araçlar temin edilse

bile, ilk sene kendilerine yetecek kadar üretime sahip olamayacaklarından, hükümetçe

verilen arazilerin yerli ahali tarafından açılıp ve sürülüp tohumları ekilecektir.

Muhacirler, misafir ve ihtiyaç halinden kurtulmalarına kadar sıkıntı çekmelerinin

önlenmesi için mahalli memurlar, komisyon ve şubeler tarafından gayret sarf

edilecektir.316

13-Muhacirlere verilecek tarlaların mutlaka yakın mahallerde, sulu yerlerde ve

ormanlıklarda, olmasına önem verilecektir.317

14-Önceleri nüfusu çok olupta sonradan azalan yahut boşalan köylere muhacir

iskân edilerek bu köylerde arazi komisyonları ve şubeleri, vilayet idare meclisi, sancak

ve kaza eliyle etraflıca yapılacak inceleme ile boş ve terk edilmiş araziler tespit

edilecektir. Tespit edilen araziler, muhacirinin nüfusuna ve arazinin mevkisi ve

uzaklığına göre dağıtılacaktır. 1 hane muhacirine 20 dönümden 50 dönüme kadar arazi

tahsis olabilecekti. Bu araziler için muhacirlere koçan verilerek, işlemler arazi

kanunnamesine göre yapılacaktır. Ayrıca tapu işlemleri ile ilgili bir sorun çıktığında

Defter-i Hakan-i Nezareti’ne ( Tapu Kadastro) müracaat edilecektir.318

15-Muhacirlere yapılacak evlerde lazım olacak kerestenin nakli hususunda yerli

ahalinin yardım etmesi teşvik edilecektir.319

16-İskân mahallinde hangi tarım ürünü daha çok yetişmeye uygun ise devletçe o

ürünün tohumu muhacirlere verilecek, söz konusu tohum miktarı, muhacirin hanesinin

nüfusuna göre 5 kileden 10 kileye kadar olabilecektir.320

17-Muhacirlerin sadece eski köylere ve yeni kurulacak köylere

yerleştirilmemesi, bunların şehir ve kasaba civarındaki boş arazilerde de

yerleştirilebileceği belirtilmektedir. Yine kurulan köylerde bir mescit ve mektep inşa

edilecektir.321

315 İskân Talimatnamesi, m. 25. 316 İskân Talimatnamesi, m. 26. 317 İskân Talimatnamesi, m. 27. 318 İskân Talimatnamesi, m. 28. 319 İskân Talimatnamesi, m. 29. 320 İskân Talimatnamesi, m. 30; Kile hububat birimi olup 1 kile yaklaşık 25 kilogram ağırlığındadır. Zeynep Dörtok Arabacı, A.g.e., s. 40. 321 İskân Talimatnamesi, m. 31.

56

18-Muhacirler arasında hoca, ziraat erbabı, sanayi konusunda meslek

yapabilecek olanlar şehirde ikamet etmek isterlerse, şehrin esnaf, dükkân ve hanlarında

kalfa veya çırak olarak çalışmalarına kolaylık gösterilecektir.322

19-Muhacirler, iskân edildiği mahalden izinsiz ayrılır ise ona gittiği yerde

tayinat verilmeyecektir. Bunun yanı sıra misafir olarak bulundukları yerin çevresinde

çiftlik satın alıp ikamet etmek isterlere izin verilecektir.323

20-Muhacirlerin ihtiyaçları için hazineye fazla yüklenilmemesi mümkün

olduğunca mahalle memurları ve ahalinin yardımseverlerince karşılanması için gayret

sarf edilmelidir.324

3.4. KURULAN MUHACİR KOMİSYONLARI

Muhacirler sevk ve iskân sürecine kadar birçok sıkıntıyla karşılaşmışlardır. Bu

sıkıntıların giderilmesi için devlet birçok hukuki önlemler almış ve bağımsız kurumlar

kurmuştur. Osmanlı Devleti’nde muhacir işlerinin ilk defa bağımsız bir idare tarafından

yapılması işi 1860 yılında kurulan muhacirin komisyonu vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu

tarihten önce muhacirle ilgili konular devletin çeşitli kurumlarında görülmüştür. III.

Selim (1789-1807) ve II. Mahmut (1808-1839) dönemlerinde Osmanlı topraklarına

gerçekleşen muhacir göçleriyle, normal idari organlar ilgilenmiş ve merkezden gelen

emirler doğrultusunda muhacirleri uygun olan yerlere yerleştirmişlerdir.325

Tanzimat

dönemine kadar muhacir iskân işlemleri bu şekilde halledilmiştir.

Tanzimat döneminden sonra diğer kurumlarda olduğu gibi muhacir iskân

işlerinde de bir yenilik getirilmiştir. 1849 yılında Osmanlı topraklarına göç eden

Macarların iskânı için özel bir komisyon kurulduğu bilinmektedir. Fakat bu komisyon

kısa süreli kurulmuş bir teşkilat yapısı arz etmektedir.326

3.4.1. Ticaret Nezareti ve Şehremaneti

1853 yılında başlayan Kırım Savaşı’yla birlikte kafileler halinde muhacir,

Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Haliyle bu muhacirlerin ulaşım, sağlık gıda ve iskân

problemleri ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti daha önce bu türlü bir göçle

karşılaşmadığından, muhacir işlerini ilk olarak Ticaret Nezareti’yle halletmeye

322 İskân Talimatnamesi, m. 32. 323 İskân Talimatnamesi, m. 33. 324 İskân Talimatnamesi, m. 34. 325 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102. 326 A. C. Eren, A.g.e., s. 40.

57

çalışmıştır.327

Ticaret Nezareti, muhacirlerin iskân ve iaşelerine dair en üst makam

haline gelmiştir. Kırım’dan çıkan muhacirlerin Dobruca taraflarına nakli için Ticaret

Nazırı Safveti Paşa ile Serasker ve Sadrazam arasında yazışmalar yaşanmış ve netice

olarak muhacir iskânının esaslarını belirleyecek olan talimatname Ticaret Nezareti’nce

hazırlanıp üst makama sunulmuştur.328

1854 yılında kurulmaya başlanan Şehremaneti de Ticaret Nezareti ile birlikte

muhacir işlemlerinin halledilmesinde faaliyet göstermeye başlamıştır. 16 Ağustos 1854

tarihinde kurulan Şehremaneti modern belediyeciliğin gerektirdiği işler yanında

İstanbul’a gelen muhacirlerle de ilgilenecektir. Fakat Şehremaneti’nin muhacir işlerini

yapacak bir alt yapı ve bilgisi yoktur.329

Bu dönemde İstanbul’a gelen muhacirlerle ilgilenen bir başka kurum Zaptiye

Nezareti olmuştur. Bu durum bize muhacir işlemlerinde çok başlılığın olduğunu

göstermektedir. Yine İstanbul’daki muhacir işleri Ticaret Nezareti’yle irtibatlı

yürütülürken merkez dışındaki yerlerde de iskân işleri bu nezaret ile taşra yöneticileri

arasında yapılan birliktelikle çözülmektedir. Yani hükümet tarafından özel yetkilerle

donatılan bir memur, yanına verilen maiyeti ile birlikte iskân mahalline giderek oranın

vali, kaymakam, askeri memur ve yerel halkın ileri gelenleriyle birlikte muhacirlerin

problemlerini çözmeye çalışmaktadır.330

Bâb-ı âli’nin 3 Mayıs 1856 tarihinde Silistre

Valisi’ne gönderdiği bir talimatname, muhacir işlerinin ilk muhacir komisyon

kuruluncaya kadar nasıl yapılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.331

3.4.2. İlk Muhacirin Komisyonu

Göç ve muhacir işleri 1859 senesine kadar Şehremaneti tarafından idare

olunmuştur. Fakat Paris Antlaşması’ndan sonra Kırım ve Kafkasya’da meydana gelen

hareketlenmeler Tatar, Nogay, Çerkes ve Abaza muhacirlerin süratle Osmanlı

topraklarına göç etmelerine neden olmuştur. Çarlık Rusyası’nın Kırım Savaşı’nda

yaşadığı mağlubiyet, Çar’ın hâkimiyeti altındaki topraklarda, Müslümanları baskı altına

almasına sebep olmuştur. Artık Kırım’da ve Kafkasya’da Müslümanlar çeşitli sebeplere

bağlı olarak göç etmeye başlamışlardır. Fakat göç eden muhacirlerin iskân ve diğer

327 A. C. Eren, A.g.e., s. 55-56; Abdullah Saydam, A.g.e., s. 102-103; Gül ve Gökçen, A.g.e., s. 31. 328 Abdullah Saydam, Aynı yer. 329 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 103. 330 Nitekim ilk grup muhacirlerin iskânı için Rusçuk’lu Numan Sabit Efendi görevlendirilmiş ve gerekli masrafları karşılanmak üzere de 2.000 akçe kendisiyle beraber Silistre Valiliği’ne yollanmıştır. Silistre valisi Said Paşa’nın davetiyle, Varna muhafızı, Silistre kaymakamı, Dobruca civarındaki kazaların ve Tatarların ileri gelenleri oluşan bir geçici komisyon teşkil edilerek problemlerin çözümüne çalışılacaktır. Abdullah Saydam, A.g.e., s. 103-104. 331 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. Talimatnamenin maddeleri için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 41.

58

işlemleri için Şehremaneti artık yeterli gelmemiştir. Çünkü yeni gelenler nüfus olarak

on binlerce kişiden oluşmaktadır. Bu kadar muhacirinin ihtiyaçlarını ve iskânlarını

sistemli bir şekilde karşılamak yeni bir idari organizasyon gerektirmiştir. İşte tam

burada Sadrazam Ali Paşa öne çıkmıştır. Muhacirlerin yönetilmesinde Şehremaneti’nin

aciz kaldığını gören Sadrazam, problemi Meclis-i Vâlâ’ya taşımıştır. En nihayetinde

mecliste yapılan görüşmelerden sonra, muhacirlerin her türlü işleriyle ilgilenecek yeni

bir komisyonun kurulmasına karar verilmiştir.332

(5 Ocak 1860).

Komisyonun ilk başkanlığına, eski Trabzon Valisi Hafız Paşa tayin edilmiştir.333

Önceleri Ticaret Nezareti’ne bağlı olan komisyon, 1861 yılında göçlerin artmasıyla

birlikte bağımsız bir kurum haline getirilmiştir. Bununla birlikte kurumun memur sayısı

ve mali yapısı da değişmiştir.334

Mali açıdan külfetli bir yapı olan bu kurumun 27 Kasım 1865’te lağvedilmesi

kararlaştırılmıştır. Artık gelen muhacirlerin işlemleriyle merkezdeki idari birimler

ilgilenecektir. Yaptığı işlerin bir bölümü Zaptiye Nezareti’ne bırakılırken, birim olarak

da Meclis-i Vâlâ’ya bağlı hale getirilen bu komisyonun, çok geçmeden yeniden işler

hale getirilmek zorunda kalındığı görülmektedir. Ayrıca 1867 yılında Meclis-i Vâlâ’nın

kaldırılması üzerine komisyon, Şûrȃ-yı Devlet’e bağlanmıştır. Mart 1872 yılında bu

komisyonun Trabzon, Hüdavendigar ve Aydın şubeleri kapatılmış, merkezdeki ana

şube ise varlığını korumuştur. En nihayetinde komisyon, Muammer Paşa’nın vefatı

üzerine lağvedilerek Zaptiye Nezareti’ne bağlı bir daire haline getirilmiştir.

Komisyonun buradaki görevi de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası kurulan İdare-i

Umumiye-i Muhacirin Komisyonu’nun teşkiline kadar devam etmiştir.335

Bu komisyon

Tanzimat devrinde büyük hizmetler görmüştür.336

Hele de 1876 yılına kadar

Anadolu’ya göç eden milyonlarca muhacirini iskânı konusundaki başarılı çalışmaları,

komisyonun önemli ve değerli bir kurum olduğunu kanıtlamıştır.337

3.4.3. Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi (İdâre-i Umumiyye-i Muhâcirin

Komisyonu)

1877 yılında başlayan Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rumeli’den İstanbul’a

yaşanan göçün günden güne artması yeni bir komisyonun kurulmasını gerekli kılmıştır.

332 Kurulan komisyonun metni için bkz. A. C. Eren, A.g.e., s. 58-61. 333 A. C. Eren, A.g.e., s. 56-57; Erdoğan Keleş, A.g.m., s. 1172. 334 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 106-108. 335 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 113-118. 336 A. C. Eren, A.g.e., s. 61. 337 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 97.

59

Yeni kurulacak komisyonun daha kapsamlı olması düşünülüyordu. Bu amaçla Haziran

1878’de her ilde birer Muhacirin Komisyon Müdürlüğü kurulmuş ve bu müdürlükler

İstanbul’daki İdâre-i Umumiyye-i Muhacirin Komisyonu’na bağlanmıştır. Bu

komisyonun iki şubesi vardır. İlki İdâre-i Umûr-ı Hesâbiyye diğeri İdare-i Umûr-ı

İskâniyye‘dir.338

Komisyonun vazifeleri ise özetle şunlardır; Muhacirlerle ilgili her türlü işleri

yürütmek, muhacirin daireleriyle iletişimde bulunmak, muhacir işlerine ait hususları

tespit etmek ve gerekli tedbirleri almak, Umûr-ı Hesabiyye ve Umûr-ı İskâniye şubeleri

ile vilayet komisyonlarından sorulan ve istenen işler konusunda karar vermek

şeklindedir.339

Bu komisyon, çalışmalarını düzenli bir şekilde yürütmeye gayret etmiş ve

herhangi bir suiistimale fırsat vermemiştir. Komisyona tayin edilen memurların

güvenilir kişilerden seçilmesine dikkat edildiği gibi, aykırı işlerde bulunan kişilerin de

tespiti halinde derhal üyelikten çıkarıldıkları görülmektedir. Muhacirlerin

problemlerine çözüm getirmek amacıyla Sadaret, Meşihat, Seraskerlik, Adliye,

Dâhiliye, Hariciye ve Maliye Nezaretleri’yle sıkı sıkıya irtibat halinde işleyen bir

komisyon olması, vazifesini hakkıyla icra ettiğini ortaya koymaktadır.340

.

Söz konusu muhacirin idaresi, 19 Eylül 1894 tarihinde ülkeye gelen

muhacirlerin azalması üzerine lağvedilmiştir. Komisyonun mali kaynakları hazineye,

Dâhiliye Nezareti’ne ve Şehremaneti’ne aktarılarak muhacir işleri Dâhiliye Nezareti ve

Şehremaneti’ne bırakılması kararlaştırılmıştır.341

Bu komisyona bağlı olarak çalışan dairelerde vardır. Bunlar Hesap İşleri İdâresi

(İdâre-i Umûr-ı Hesabiyye), İskân İşleri İdâresi (İdâre-i Umûr-ı İskâniyye), Muhacir

Sağlık İşleri İdâresi (Muhâcirin-i Umûr-ı Sıhhiye), Muhacir Sevk Komisyonu (Sevk-i

Muhâcirin Komisyonu) ve Muhacirin Komisyonu Genel İdâresi’nin İstanbul’daki

Şubeleri (Devâ’ir Şubeleri) olarak sıralanmaktadır.

342

338 Faruk Kocacık, “Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1890)”, Osmanlı Araştırmaları, S. 1, 1980, s. 150. 339 1894 yılına kadar faaliyet gösteren bu komisyonun ilk başkanı Sadık Paşa (1877-1878) olmuştur. Bu süreçte

vazife yapan diğer başkanlar ise; Naşit Paşa (1878), Feyzi Paşa (1878), Emin Paşa (1878-1879), İsmail Paşa (1879), Mazhar Paşa (1879), Rıza Bey (1880-1894) olarak sıralanmaktadır. Nedim İpek, A.g.e., s. 69. 340 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 115. 341 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 116-117. 342 Nedim İpek, A.g.e., s. 71; A. C. Eren, A.g.e., s. 109-111; Tarık Özçelik, Basiret Gazetesi’ne Göre Doksanüç Harbi’nde İstanbul’da Rumeli Göçmenleri (1877-1878), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993, s. 73; İpek, s. 72; Nedim İpek, Aynı yer; A. C. Eren, A.g.e., s. 111-112.

60

3.4.4. Diğer Muhacir Komisyonları

İdâre-i Muhacirin Komisyonu’ndan önce ve sonra birçok muhacirin komisyonu

kurulmuştur. Bunlardan ilki Umûm Muhâcirin Komisyonu’dur. 1878 yılında Yıldız

Sarayı’nda kurulmuştur. Başkanlığını dönemin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit bizzat

yapmaktaydı. Vazifesi, muhacirlerin iskân ve iaşe problemleriyle ilgili genel kararlar

almak ve bilhassa muhacirlerin memleketlerine gönderilmelerine yönelik çalışmalarda

bulunmaktı.343

Bu komisyon İdâre-i Umûmiye-i Muhâcirin Komisyonu’nun kuruluşunu

tamamlaması ve aktif bir hale gelmesi sonrası, gerekli görülmediğinden

lağvedilmiştir.344

İkincisi, Muhacirine Yardım Cemiyeti (İâne-i Muhacirin Encümeni)’dir. Bu

komisyon Bursa mebusu Rıza Efendi’nin başkanlığında Muhacirine Muavenet Cemiyeti

adıyla kurulmuş345

ve 13 Şubat 1878’de Osmanlı meclisinin kapatılmasının ardından, II.

Abdülhamit’in himayesi altında İâne-i Muhâcirin Encümeni adıyla çalışmalarını devam

ettirmiştir.346

Komisyonun vazifesi ise, muhacirlerin iaşe problemleri ile ilgilenmek ve

yardım toplamaktır.347

Bu komisyon 27 Nisan 1879 tarihinde İdare-i Umumiye-i

Muhacirin Komisyonu ile birleştirilmiştir.348

Üçüncüsü, Muhacirlere Yardım

Komisyonu (İane-i Muhacirin Komisyonu)’dur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda,

Çarlık Rusyası ordularının Tuna’yı geçmeleri üzerine İstanbul’a doğru yoğun bir göç

başlamıştır. Göçün getirdiği problemleri çözmek üzere 29 Temmuz 1877’de

Şehremaneti himayesinde kurulan bu komisyonun 9 maddelik nizamnamesi

mevcuttur.349

Encümen-i Ali ve bu birim, masrafların azaltılması amacıyla 4 Ağustos

1878 tarihinde birleştirilmiştir.350

Dördüncüsü Uluslararası Muhacirlere Yardım

Komitesi (Comité İnternational de Secours Aux Refugies de Provinces de I’Empire

Ottoman)’dir. 83 üyesinin hepsi yabancı olan bu komite dâhilinde İstanbul’daki

343 Nedim İpek, A.g.e., s. 73. 344 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 118. 345 Encümeni teşkil eden kişiler şunlardır; Vekâlet-i Riyaset Reisi Hasan Fehmi Efendi, İkinci Reis Dersaadet mebuslarından Astarcılar Kethüdası Hacı Ahmed Efendi, İkinci Reis Yardımcısı İzmir mebuslarından Menekşelizade Emin Efendi, Birinci Kâtip Selanik mebuslarından Mustafa Bey, İkinci Kâtip Bosna mebuslarından Yaver Efendi. Azalıkta ise şu kişiler yer almıştır. Mehmed Nafi Efendi (Haleb), Mustafa Bey (Yanya), Kerim Efendi (Selanik), Aleksan Efendi (İstanbul), Ömer Efendi (Kosova), Rıza Bey (Bursa), Mehmed Efendi (Selanik), Ragıb Bey (Aydın), Hafız Mahmud Efendi (Ma’muretü’l-Aziz), Emin Hilmi Efendi (Trabzon), Kadri Efendi (Haleb), Mihail Harito

Efendi (Yanya), Apostol Efendi (Kosova), Salomon Efendi (Bosna), Atinadoros Efendi (Edirne) ve Yanya mebuslarından Daviçon Efendidir. Tarık Özçelik, A.g.t., s. 24-25. 346 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 121. 347 Nedim İpek, A.g.e., s. 74. 348 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 122. 349 Süleyman Erkan, A.g.e., s 120; Faruk Kocacık, A.g.t., s. 106; Komisyon nizamnamesinin metni için bkz.A. C. Eren, A.g.e., s. 96-113 350 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 121.

61

konsoloslar, büyük tüccarlar, bankerler ve gazeteciler vardır. Komitenin amacı, yurtiçi

ve yurtdışından yardım toplamaktır. Bu komite 22 Ocak 1878 ve 9 Nisan 1879 yılları

arasında faaliyet göstermiş ve yurt dışından bir hayli yardım toplamıştır.351

Beşincisi Muhacirin Komisyonu Âlisi’dir. İdare-i Umumiye-i Muhacirin

Komisyonu’nun 1894 yılında kaldırılmasından 3 sene sonra, 1897 yılında Osmanlı-

Yunan Savaşı başlamıştır. Savaş nedeniyle tekrar Rumeli’den göçün başlaması yeni bir

komisyonun kurulmasını ihtiyaç haline getirmiş ve bu amaçla padişahın başkanlığında

Muhacirin Komisyonu Ȃli’si kurulmuştur.352

Altıncısı Sermâye-i Sefkat-i Osmaniye

(Turkish Compassionate Fund)’dir. Bu yardım kuruluşu Şubat 1878 yılında

İngiltere’nin başkenti Londra’da kurulmuştur.353

Yedincisi Muhacirin-i İslâmiye

Komisyonu’dur. Muhacirin-i İslâmiye Komisyonu 23 Kasım 1905 tarihinde

kurulmuştur. Bu komisyon sadece Müslüman muhacirlere hizmet vermek amacını

taşımaktadır. Görevleri ise; çeşitli yerlerden göç eden muhacirlere uygun araziler bulup

iskânlarını gerçekleştirmek ve ardından ihtiyaçlarını karşılamaktır.354

Sekizincisi Aşâir

ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi’dir. Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine yine

Rumeli’den birçok muhacir Osmanlı topraklarına göç etmeye başlamıştır. Bu sebeple

1914 yılında Aşâir ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi kurularak muhacir iskân işleri

çözülmeye çalışılmıştır.355

3.5. GÖÇ YOLLARI VE ULAŞIM

Kırım Savaşı sırasında, Kırım Türkleri gönüllü olarak müttefik kuvvetlere

yardım etmişlerdir. Bu sebeple harp sonunda Rusların, Kırım Tatarlarına çok ağır zulüm

yapacaklarını düşünen Osmanlı Devleti, göç hususuna yönelik tedbirler almıştır. Bu

tedbirlere rağmen muhacirler Karadeniz’in kuzeyinden İstanbul’a deniz yoluyla

ulaşırken oldukça büyük zorluklar yaşamışlardır. Vapur bulamayarak liman şehirlerine

yığılmış ya da buldukları vapurlara binecek parayı bulamayan muhacirlere rastlamak

mümkündür.356

Bu hususta Kefe, Gözleve ve diğer limanlardan, isteyenlerin din ve

millet farkı gözetilmeksizin Osmanlı topraklarına nakledilmesi için elliden fazla gemi

351 Faruk Kocacık, A.g.m., s.159. 352 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 118; Komisyonun kuruluşu ve çalışmalarını ihtiva eden 16 maddelik bir yönetmelik için bkz. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 160-161. 353 Tarık Özçelik, A.g.t., s. 24. 354 Erkan, Kırım ve Kafkas Göçleri (1878-1908), s. 119-120. 355 Bu kurum, Cumhuriyet devrinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak İskân-ı Muhacirin Umum Müdürlüğü adıyla varlığı sürdürmüşken daha sonra İmar ve İskân Bakanlığı’na bağlanmıştır. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 162. 356 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 193.

62

tahsis edilerek, muhacirlerin iskân yerlerine kadar kumpanyaları verilmiştir.357

1856

tarihli talimatnamede, muhacir kafilelerinin vapur ve yelkenli gemilerle Balçık

iskelesine çıkarılıp ardından Balçık civarının uygun mahâllerine yerleştirilmesi

istenmiştir. Sevk işleminin sonunda devlet, bu yolcuların masrafları için 2 bin kese akçe

ödemiştir.358

Kırım Savaşı sonrası İstanbul’a gelmek isteyen muhacirler o kadar artmıştı ki,

devletin gönderdiği gemiler artık yeterli gelmemeye başlamıştır. Artık askeri ve ticari

gemiler de muhacir nakli için kullanılmıştır.359

Kırım ve Kafkasya’dan göç etmek

isteyen muhacirler ekseriyetle deniz yoluyla İstanbul’a gelerek geçici olarak iskân

edilmiş, ardından uygun yer bulununca iskân edilecekleri mahâle gönderilmişlerdir.360

Osmanlı Devleti’ne yaşanan göçler kara ve deniz yolu üzerinden iki yönlü

gerçekleşmiştir. Kara yolundan yaşanan göçler demiryolu361

ve hayvan arabaları ile

olurken, deniz yoluyla yaşanan göçler, vapurlarla gerçekleşmiştir.362

Kırım, Kafkas ve

Rumeli’den Bursa’ya yapılan göçlerde Gemlik ve Mudanya iskelelerine yanaşan

vapurların muhacir nüfusunun taşınmasında etkili olduğunu görmek mümkündür.

Mesela Kırım’dan Ekim 1860 yılında Bursa kasaba ve köylerine yerleştirilmek üzere

gelen 171 hane Nogay muhaciri, Gemlik vapuruyla Bursa’ya gönderilmiş ve sonrasında

Bursa’da dağınık şekilde yerleştirilmiştir.363

Yine Kırım’dan İstanbul’a gelen 1700

357 Ahmet Özenbaşlı, A.g.e., s.72. 358 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 359 Raşit Gündoğdu, A.g.b., s. 123. 360 Raşit Gündoğdu, Aynı yer. 361 Osmanlı topraklarına demiryollarının ilk girişi İngilizlerin etkisiyle olmuştur. İngilizler, Balkanlar ve Ege’nin tarım potansiyeli yüksek bölgelerinde küçük çaplı hatlar inşa etmişlerdir. Daha çok ticari amaçlı yapılan bu demiryolunun haricinde Osmanlı Devleti, Rumeli ile İstanbul’u siyasi ve askeri olarak birbirine bağlayacak Rumeli demiryollarının inşasını planlamıştır. Fakat bu iş için devletin elinde ne sermaye vardı ne de gerekli bilgi ve tecrübeye sahip teknik elemanlar bulunmaktadır. Nitekim devlet, demiryollarını yabancı şirketlere yaptırarak inşa faaliyetine girişmiştir. Demiryolu yapım ihalesini, Yahudi kökenli bir banker olan Baron Hirsch almış ve bu ihalenin kazanılmasında Yahudi ailesi Rothdcild’lerin ve Nafıa Nazırı Davut Paşa’nın desteğini sağlamıştır. 17 Nisan 1869’da 99 yıllığına verilen bu imtiyaz 2500 km uzunluğunda bir demiryolunun yapımını içermektedir. Rumeli

demiryollarının inşası Baron Hirsch’in imtiyazında zaman zaman durmuş ve 1881 yılında Düyun-ı Umumiye‘nin kurulması sonrası Almanlar, inşa imtiyazını Baron Hirsch’den satın almışlardır. Vahdettin Engin, Rumeli Demiryolları, Eren Yayınları, İstanbul 1993, s. 220-221; İlk demiryolu İngilizlerin inşa ettiği İzmir-Aydın hattıdır. Daha sonra 1871 yılında İstanbul-Bağdat demiryolu inşasına başlanmış ve Konya’ya kadar getirilmiştir. 1901-1908 yılları arasında Hicaz demiryolu bitirilmiştir. Böylece 1888 yılında 2.500 km olan hat uzunluğu 1908 yılında 5.883 kilometreye ulaşmıştır. Faruk Kocacık, A.g.m., s. 143-144. 362 Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti altına aldığı topraklar denizler ile sınırdır. Bu da doğal olarak devletin deniz ulaşımına önem vermesini gerektirmiştir. XIX. yüzyıla kadar yelkenli gemilerle yapılan ticaret ve savaş, bu dönemde

buharlı makinelerin ortaya çıkmasıyla birlikte yerini buharlı gemilere bırakmıştır. Osmanlı topraklarında deniz yolu taşımacılığında Avrupa şirketleri de etkilidir. Osmanlı Devleti, Abdülaziz devrinde İdâre-i Mahsusa örgütünü kurmuş ve bu örgüt II. Abdülhamit (1876-1909) döneminde özel bir şirkete dönüştürülmüştür. Devletin diğer bir özel kuruluşu da Şirket-i Hayriye idi. Söz konusu şirket Boğaziçi iskeleleri arasında bulunan hatlarda çalışmıştır. Faruk Kocacık, Aynı yer. 363 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. Bu tarihte Hazine-i Hassa şirketine ait Yıldız adlı vapur ile 120 nüfus Çerkez ve Nogay muhacirler, Selanik’ten Trabzon Vilayeti’ne gönderilmişlerdir. Tercüman-ı Ahval, 7/2, H. 1277 Ca 19 / M. 3 Aralık 1860.

63

hanenin 300 hanesi Bursa sancağına sevk edilmiştir. Bu muhacirler İstanbul’dan vapur

ile Gemlik iskelesine364

çıkarılmakta ve daha sonra şehrin kaza ve köylerine dağınık

olarak iskân edilmişlerdir.365

Gemlik iskelesi, Bursa, Kütahya ve Konya’ya gideceklerin gönderildiği bir

merkez olmuştur. Muhacirlerin diğer illere sevki için de, iskelelerde araba ve

hayvanların hazır edilmesine önem verilmiştir.366

Öte yandan demiryolu ve deniz yolu

haricinde bazı muhacirler karayolundan göç etmeye çalışmışlardır.367

Kırım Savaşı

sonrası yarımadadan ayrılan ve Osmanlı Devleti’ne göç etmek isteyenlerin fazla olması

nedeniyle İngiliz ve Fransız gemilerinden de yararlanılmıştır.368

Devlet, vapurlarla gelen muhacirlerin yol ücretlerini karşılamaya mümkün

mertebe gayret etmiştir. 1284/1867-1868 yılında Fevaid-i Osmaniye369

şirketi

vapurlarıyla iskân mahâlline sevk olunan muhacir ve hayvanların taşınma ücretleri 31.

874 kuruş miktarındadır. Bu meblağı hükümet, ulaşım şirketlerine ödemeyi taahhüt

etmiştir.370

1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı ile Rumeli bölgesinin Osmanlı hâkimiyetinden

çıkması üzerine, Osmanlı topraklarına doğru yoğun göçler başlamıştır. Savaş sonrası

Romanya ve Sırbistan’ın bağımsızlık, Bulgaristan’ın özerk bir devlet haline gelmiş

olması, bu topraklardaki Müslüman Türklerin vatanlarından kaçmalarına yahut terk

etmelerine neden olmuştur. Söz konusu göçlerin getirdiği büyük nüfus kütlesi, yerli ve

yabancı vapurlar ile taşınmaya çalışılmıştır. Göç sonucunda Bursa’ya yapılan yahut

Bursa üzerinden Anadolu’nun diğer vilayetlerine yapılan sevk işlemlerinde devletin

yerli ve yabancı vapurlarla çalışma içinde olduğunu görmek mümkündür. Bunlardan

364 Gemlikte biri belediyeye diğeri Seyr-i Sefâ’in İdâresi’ne (Deniz Yolları İşletmesi) ait iki iskele vardır. Mehmet Fatih Birgül - Levent Ali Çanaklı (hzl.), Bursa Coğrafyası, Bursa İl Özel İdaresi Yayınları, Bursa 2009, s. 32. 365 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860. 366 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., 204. 367 Faruk Kocacık, A.g.m., s. 149. 368 Abdullah Saydam, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti (1856-1876)”, Osmanlı IV: Toplum Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 679. 369 1839’da Tersane-i Amire’nin bünyesinde Vapurculuk Nezareti kurulmuştur. Bu kuruluş, 1839’da Şirket-i

Osmaniye, 1842’de de Sultan Abdülmecit’in adından ötürü Şirket-i Mecidiye adını almıştır. Söz konusu şirkete 1843’te “Osmanlı yararına” anlamına gelen Fevaid-i Osmaniye adı verilmiştir.(1843) Bu şirketlerin hepsi birbirinin devamı olup devletten destek almışlardır. Kasım Sözer, 1913 Tarihli Bahriye-i Ticariye Salnamesindeki Bilgiler Işığında Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Deniz Ticaret Yapısının Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006, s. 9-10. 370 BOA, İ.MVL. Dosya no: 583, Gömlek no: 26182. H. 1284 Ş 22 / M. 19 Aralık 1867; 1861 tarihinde Amasya sancağına gönderilen 6.000 nüfus muhacirinin araba ve hayvan ücretleri Ladik kazası ahalisi tarafından ödenmiştir. Takvim-i Vekayi, 606/3, H. 1277 B 3 / M. 10 Şubat 1861.

64

biri, İdâre-i Mahsusa’nın371

Bahr-ı Cedid adlı vapurudur. Bu vapur ile 62 hane 320

nüfus Rumeli ve Kırım muhaciri iskân edilmek üzere Mudanya iskelesine372

sevk

olunmuştur.373

Yine Romanya’dan İstanbul’a ulaşan Kobra adlı vapur ile 1 hane,

Bulgar şirketinin Bulgarya adlı vapuru ile 4 hane 18 nüfus Rumeli muhaciri, Varna’dan

İstanbul’a gelmiştir. Dört gün sonra Yunan şirketinin Keflon adlı vapuruyla 10 hane 40

nüfus Bosna ve Rumeli muhaciri de Selanik ve Rusçuk’tan yola çıkarak İstanbul sevk

şubesine gelmişlerdir. Devamında Rumeli muhacirlerinden 3 hanesi İstanbul’dan yola

çıkan Bingazi adlı vapur ile Bursa’ya gönderilmiştir.374

Rumeli ve İstanbul’da biriken muhacirlerin bir kısmı bu vilayette iskân edilirken

bir kısmı da vilayete bağlı Gemlik, Mudanya, Edremit ve Ilıca iskeleleri vasıtasıyla

Anadolu’nun diğer vilayetlerine iskân edilmiştir.375

Orta ve Doğu Anadolu’ya gönderilmek üzere Bursa’ya sevk edilen muhacirler,

nakil vasıtaları tedarik edilinceye kadar mecburen bir süre Bursa’da kalmışlardır. Bu

sürenin çeşitli sebeplere bağlı olmak üzere uzaması nedeniyle mecburen muhacirlere

yevmiye yardımı da yapılmış ve şehirde kaldıkları süre için de diğer ihtiyaçları mahâlli

kaynaklardan tedarik edilmiştir.376

1890 yılında muhacirlerin vapura binecekleri

limanlarla, çıkacakları iskeleler ile yolcu sayısı, önceden Rusya devletince elçiliklere ve

Osmanlı makamlarına bildirilmiştir. Sevk vapurları, muhacirleri karaya çıkarmadan,

doğrudan iskân edilecekleri vilayete yakın limanlara götürmeye çalışmıştır.377

Rusya,

Novoroski limanından çıkan vapurların nereye gideceği konusunda, Osmanlı

Devleti’nden bilgi istemiştir. Öte yandan vapurların aktarma için bekleyeceği her gün

için de 500 ruble ücret de talep etmiştir.378

1878 sonrası Kırım ve Kafkasya’dan göçler kara ve deniz yoluyla üç aşamada

gerçekleşmiştir. İlk olarak göç etmek isteyen muhacirler Rusya’nın Karadeniz

kıyısındaki limanlara ( Batum, Sohumkale, Novoroski, Kırım) birikmişlerdir. Daha

sonra vapurlara bindirilen muhacirler Osmanlı Devleti ile anlaşılan limanlara

371 1843 yılında kurulan Fevaid-i Osmaniye şirketi, 1870 yılında İrade-i Şahane ile İdare-i Aziziye unvanı almıştır. 1878 yılında İdare-i Aziziye unvanı, İdare-i Mahsusa olarak değiştirilmiş ve bu şirket yeni adıyla faaliyetlerine devam etmiştir. Tarihçe, 2014, http://www.tdi.gov.tr/?s=icerikDetay&icerikId=10 (17 Ocak 2014). 372 Bu iskele düz bir sahilde olup hemen arkasında etkili tepeler vardır. İskele tamamıyla açıktır. Eşyaların yükleme

ve boşaltılması mavnalar aracılığıyla yapılır. Kış mevsiminde soğuk rüzgâr sebebiyle işler aksamaktadır. İskelede biri belediyeye diğeri şimendifer kumpanyasına ait iki iskele vardır. Birgül-Çanaklı, A.g.e., s. 30. 373 BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no: 31, Gömlek no:98. H. 1319 N 4 / M. 15 Aralık 1901. 374 BOA, Y.PRK.ZB, Dosya no: 17, Gömlek no: 1. H. 1313 R 11 / M. 28 Aralık 1895. 375 Nedim İpek, A.g.e., s. 185. 376 Nedim İpek, Aynı yer. 377 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 64. 378 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 65.

65

(Kastamonu, Sinop, Trabzon Samsun) bırakılmak üzere yola çıkarılmışlardır.

Limanlarda biriken muhacirler daimi iskân edilecekleri yerlere komisyon memurları

denetiminde götürülmekte ve bu ulaşım hayvanlarla kara yolu üzerinden

sağlanmaktadır.379

Demiryolu ile yapılan göçler büyük oranda Rumeli’den olmuştur. 93 Harbi

nedeniyle Müslüman-Türk ahali, korku ve endişe içerisinde istasyonlara yığılmış ve

trenlerle Edirne Selanik ve İstanbul’a doğru göç etmeye çalışmıştır. İstanbul’a biriken

muhacirler ülke içine iskân edilmeye gayret edilmişti. İskân-ı Muhacirin

Talimatnamesi’nin 11. maddesine göre, göç eden muhacirlerin vapur, tren gibi araç

masrafları, geldikleri mahâl tarafından ödenecektir. Buna göre bu ödemeleri Osmanlı

Devleti karşılayacaktır.380

1877 sonrası gerçekleşen göçlerde Edirne, İstanbul, Çanakkale, Samsun ve İzmir

muhacirlerin tren ve vapurlarla getirildiği ve sevk için biriktirildiği önemli merkezler

olmuştur. Osmanlı Devleti Tersane-i Amire yahut İdare-i Mahsusa vapurları ile taşıdığı

muhacirlerden ücret almamış, bu muhacirlere komisyonca birer belge vererek ücretten

muaf tutulmalarını sağlamıştır. Fakat göçlerin artması devletin yol ücretlerinde

değişikliğe gitmesine yol açmıştır. Yeni karara göre, ulaşım giderlerinin yarısı artık

muhacirlerden temin edilecektir. Bu kararın alınmasındaki etken, devletin yerli ve

yabancı ulaşım şirketlerine ödediği ücretin ülkeyi mali açıdan zora sokmuş olmasından

kaynaklanmıştır.381

Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Afyon ve Eskişehir gibi bölgelere iskân edilmesi

planlanan muhacirler Mudanya, Bandırma ve Çanakkale iskelelerine çıkarılmış ve

Bursa karayolu ile iskân mahâllerine gönderilmişlerdir.382

93 Harbi üzerine Osmanlı

hükümeti, Kuzey Dobruca’yı boşaltma kararı alarak buradaki nüfusu öküz arabalarıyla

veya yaya olarak Şumnu ve Varna sancaklarına yerleştirilmiştir. Fakat Varna’ya bağlı

Balçık, Pazarcık ve Mangalya ve Tulça sancağına bağlı Hırşova, Mecidiye ve Köstence

kazalarından Varna çevresine gönderilen muhacirler iskân edilememiştir. Bunun üzerine

eşyası olan muhacirler Kırkkilise ve Çorlu’ya olmayanlar ise denizyolu ile Mudanya ve

379 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 78. 380 Faruk Kocacık, A.g.m, s. 148-150. 381 Faruk Kocacık, A.g.m, s. 150-153. 382 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 79.

66

İzmit iskelelerine gönderilmişlerdir.383

Söz konusu göç sonucu 305 nüfus Tatar muhacir

Temmuz 1877’de Sofya vapuru ile Mudanya iskelesine gelmişlerdir.384

Muhacirleri taşıyan yerli ve yabancı gemiler şunlardır; Rusya Vapuru, Rusya

Yelkenlisi, Yunanlı Mihalaki Kaptan Sefinesi, Ünyeli Süleyman Kaptan Sefinesi,

Ünyeli Etmekçioğlu Kaptan Sefinesi, Ünyeli Ahmet Kaptan Sefinesi, Şileli İbrahim

Kaptan Sefinesi, Dimitri Kaptan Sefinesi, Tuna Vapuru Eflâklı Tüccar Sefinesi, Vasıta-ı

Ticaret Vapuru, Hazine-i Hassa Kumpanya Vapurları’ydı. Bu kumpanya vapurları

muhacirleri sadece İstanbul’a getirmek için kullanılmamış olup, sürekli yerleşecekleri

vilayetlere yakın limanlar olan Trabzon, Samsun, Antalya, Mersin, Silifke limanlarına

bırakılmalarında da kullanılmıştır.385

383 Nedim İpek, A.g.e., s. 33. 384 Nedim İpek, A.g.e., s. 38 385 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 194-197.

67

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TATAR-NOGAY MUHACİRLERİN BURSA’DA İSKȂNI VE

YERLEŞME PROBLEMLERİ

4.1. İSKȂN MAHALLERİ

Kırım’dan Bursa’ya gelen muhacirlerin bir kısmının nereye yerleştirildikleri

konusunda kaynaklar yetersizdir. Bu bölümde Bursa’ya sevk edilen ancak yerleşim

yerleri tespit edilemeyen muhacirler hakkında bilgi verilecektir.

4.1.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER

Kırım muhacirlerinden İstanbul’a göç eden 1.700 hane, bazı kaza ve köylere

yerleştirilmiştir. İstanbul’da sevk edilmeyi bekleyen Kırım muhacirlerinin Müslüman

olması ve Osmanlı tabiiyetine girmesinden dolayı, misafir bulundukları ilk zamanlarda

haklarında kolaylık gösterilmesi istenmiştir. Bunlardan 300 hane muhacirin, Ağustos

1860 tarihinde Sadaret’in kararıyla Bursa Vilayeti’ne gönderilmiştir. Bursa’ya

gönderilen 300 hane muhacir, vapurla Gemlik iskelesine, ardından da karayoluyla

Bursa’ya gideceklerdir. Muhacirlerin geçişi sırasında bölgede bazı tedbirler alınması ve

talimatname doğrultusunda Bursa’daki kaza ve köylere yerleştirilmesi kararda

emredilmiştir.386

Bursa Mutasarrıfı’na gönderilen 23 Ağustos 1860 tarihli başka bir tahriratta,

Kırım muhacirlerinden 109 hanede 580 nüfusun Bursa sancağı köylerinde yerleştirilmek

üzere gönderildiği ve bunların biran önce yerleştirilmesi gerektiği bildirilmiştir.387

Bahar ve yaz ayları muhacirlerin sevk ve iskânı bakımından daha uygundur.

Bursa Valisi Refik Efendi’ye, Ağustos 1860’ta Sadaret’ten gönderilen yazıdan

anlaşıldığı üzere söz konusu vesikada, Kırım’dan göç edeceklerin talimat gereğince

yerleştirilmesi ve muhacirlerden aciz ve fakir olanlara günlük yevmiye ve ekmek

verilmesi hususuna dikkat edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihte Hüdavendigar

Eyaleti’ne, Kefe ahalisinden ve çiftçi Şerafeddin kafilesinden 114 hanede 454 nüfus ve

yine aynı şehirden çiftçi Salihoğlu Sabit takımından 6 hanede 25 nüfus muhacirin

gelmiştir.388

386 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860. 387 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 388 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.

68

Yine Kırım’dan Eylül 1860 tarihinde Bursa’nın kasaba ve köylerine

yerleştirilmek üzere Hoca Ceybullah ve Ahmed Giray Efendi’lerin kafilesinden 171

hanede 697 nüfus Nogay muhaciri gelmiştir. Bu muhacir gurubu Gemlik vapuruyla

Bursa’ya gönderilmiş ve sonrasında Bursa’nın kasaba ve köylerinde dağınık şekilde

yerleştirilmişlerdir.389

Aynı yıllarda, Hoca Mehmed Efendi ve Hoca Abdülhakim Efendi takımından

olan Nogay muhacirleri, Ekim ayında Muhacirin Komisyonu reisine arzuhal göndererek

bir takım taleplerde bulunmuşlardır. Nogay muhacirleri, daha önce Bursa’ya gelmiş ve

yerleştirilmiş olan hemşerilerinin yanında yerleştirilmelerini istemişlerdir. Fakat bu

muhacirlerin yeni gelmiş olduklarından dolayı Kıbrıs tarafında yerleştirilmeleri

planlanmıştı. Bu muhacirin grubu 128 hanede 711 nüfustan ibarettir.

Söz konusu 128 hanenin iskânı için Bursa’da arazi bakılmış ve arazi varlığı

tespit edilerek muhacirlerin yerleştirilmesi planlanmıştır. Ayrıca söz konusu

muhacirlerin yeni mahallerinde, rençperlik için kullanılmalarının faydalı ve iyi işler

ortaya çıkaracağı düşünülmüştür. Böylece mevcut olan muhacirin kafilesinin süratle

yerleştirilme işinin başlanılması ve Bursa sancağında bunlar için yer bulunmadığı halde

bile ise Bursa sancağı yakınlarında bulunan Kütahya ve Karahisar-ı sahib sancaklarında

yerleştirilmelerinin uygun olduğu kararı alınmıştır. Adı geçen sancaklara ne kadar

muhacirin gönderileceği ve ne kadar ev inşa edilmesi gerektiği de Hüdavendigar

Vilayeti Valisi’nden gelecek cevaba göre planlanmıştır.390

Kırım’dan Ekim 1860 tarihinde İstanbul’a ulaşan muhacirlerin durumunu,

Sadaret’ten, Muhacirin Komisyonu reisine gönderilen tahrirattan öğrenilmektedir.

Vesikaya göre; Nogay muhacirlerini yerleştirmek için Bursa’da yeterli arazi bulunduğu

ve orada yerleştirilmelerinde sakınca olmadığı belirtilmektedir. Fakat bu yerleştirmenin

gerçekleşmediği durumda, Nogay muhacirlerinin Kıbrıs tarafına gönderilmeleri

hususunun gündeme geleceği zikredilmektedir. Devamında Bursa sancağına gönderilen

muhacirin sayısının 507 haneye ulaştığı ve bunların muhacirin kanunları gereğince

kaza, köy ve mahallelerde dağınık ve karışık şekilde yerleştirildiği bildirilmiştir.

Kırım muhacirlerinden Murad Efendi, Hoca Hacı Geldi ve Gazan Bey

cemaatinden oluşan bir muhacirin kafilesi 1861 tarihinde Bursa’ya yerleştirilmiştir

Gelen muhacirler 102 hanede 465 nüfustan ibarettiler. Bu muhacirlerin Bursa

389 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. 390 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. H. 1277 Ra 30. / M. 16 Ekim 1860.

69

sancağının sahil kesimlerindeki kasaba ve köylere dağınık olarak yerleştirildiği

anlaşılmaktadır.391

Bursa’ya sadece Kırım Tatarları değil Kazan Tatarları da yerleşmek üzere göç

etmişlerdir. Kazan ahalisinden Hacı Abdülkerim Efendi 1 hanede 7 nüfus olmak üzere

1862 yılında Bursa’ya göç etmiştir.392

Aynı şekilde 1874 tarihinde Kazanlı

muhacirlerden Abdülgafur Efendi Bursa’ya gelmiştir. Muhacirin idaresine gönderdiği

arzuhalde, 6 kişiden oluşan hanesi ve eşi ile birlikte Bursa’ya göç ettiğini

bildirmişlerdir. Ayrıca kendisinin yeni gelen muhacirlerden olmasına rağmen yardım

parası alamadığı anlaşılmaktadır.393

Bazı dönemlerde komşu vilayetlerin kazalarında arazi kalmaması nedeniyle

Bursa’ya Kırım muhaciri sevk edilmiştir. Bu amaçla, Karesi Vilayeti’nin Bandırma

kazasının Aydıncık, Gönen ve Manyas nahiyelerinde muhacir yerleştirilmek istenmiş

fakat yeterli arazi bulunamadığından muhacirlerin başka sancaklara gönderilmeleri

kararlaştırılmıştır. Bunun üzerine 1.300 hanelik muhacir kafilesinin 700 hanesi

Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilerek sefalet ve perişanlıktan kurtarılmıştır.394

Bursa’da Yukarıbaş isimli mahalleye Kırım muhaciri gelmiştir. Günümüzde bu

mahallenin nerede olduğu hakkında, mevcut kaynaklarda bilgi yoktur. Arşiv

vesikalarında, Yukarıbaş isimli bir mahallenin varlığı ve gelen Kırım muhacirinin bu

mahalleye yerleşmek istediği yönündeki beyanı vardır. Vesikaya göre; Kırım

muhacirlerinden Abdülganioğlu Cebbar, 1890-1891 senelerinde göç için Konya’ya

yönlendirilmiştir. Fakat bir süre sonra Konya’da geçimini idame ettiremeyecek duruma

gelmesinden dolayı Bursa’nın Yukarıbaş mahallesine gittiğini ve orada misafir olarak

yerleştiği görülmektedir. Kırımlı Abdülganioğlu Cebbar, Dâhiliye Nezareti’ne bir

dilekçe göndererek yerleştiği mahallede ikamet etmek istediğini ve bunun için ise

Konya’daki kaydının Bursa’ya alınmasını talep etmiştir.395

391 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. H. 1277 L 22 / M. 3 Mayıs 1861. 392 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 123. H. 1279 R 24 / M. 19 Ekim 1862. 393 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 58. H. 1291 Ş.19 / M 1 Ekim 1874. . 394 BOA, Y.PRK.UM. Dosya no: 6, Gömlek no: 60. H. 1301 R 5 / M. 3 Şubat 1884. 395 BOA, DH.MKT. Dosya no: 906, Gömlek no: 78. H. 1322 Ş 23 / M. 2 Kasım 1904; Hüdavendigar Vilayeti en çok muhacir iskânı gerçekleştirilen yerlerin başında gelmektedir. 1885 yılında muhacir sayısı 18.919 hanede 81.253

nüfusu bulmuştur. 1874’te 838.494 Müslüman ve 191.750 gayrimüslim nüfusa sahip bulunan vilayet, toplamda 1.030.244 nüfusa sahiptir. 1877-1891 yılları arasında vilayete 189.028 muhacir İstanbul’dan sevk edilmiş ve böylece toplamda 1890’lı yıllarda nüfus 1.626.869’a yükselmiştir. 1877-1891 tarihleri arasında İstanbul’dan Anadolu’ya sevk edilen muhacirlerin sayısı 495.339 kişidir. Bu tarihler arasında Hüdavendigar Vilayeti’ne 162.028 muhacir sevk edilmiştir. Bu vilayete bir de İstanbul’a uğramadan doğrudan göç edenler vardır ki bunların sayısı yaklaşık 70.000’i bulmaktadır. Nedim İpek, A.g.e., s. 173-187. Ayrıca 1891 yılında Hüdavendigar Vilayeti’ne gelen muhacir sayısı toplamda 151.787 idi. H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 232. Vilayete sevk edilen muhacirlerin sancaklara dağılımı için bkz. Tablo-3.

70

Bursa Vilayeti’ne münferit göçler de olmuştur. 1905 yılında ailesiyle birlikte

Rusya’dan gelen Kırımlı Kurd Hüseyin, Bursa’ya göç etmiştir. Hariciye Nezareti,

Rusya’dan gelen muhacirinin yerleşmesinin mümkün olup olmadığını Dâhiliye

Nezareti’ne sormuş ve neticesinde Dâhiliye Nezareti, Kırımlı Kurd Hüseyin’in Bursa

Nüfus İdaresi’nce kaydının yapılmasına izin vermiştir.396

Münferit göçlerin bir diğeri Kırım muhacirlerinden Ahmedoğlu Seyyid

İbrahim’dir. 1902-1903 senelerinde İstanbul’da Orta Çeşme Caddesi’nde otuz sekiz

numaralı haneye kayıt edilen Seyyid İbrahim, bundan sonra habersizce Bursa’ya

gitmiştir. Nitekim Dâhiliye Nezareti, artık Bursa’da ikamet edecek olan Kırımlı Seyyid

İbrahim’in İstanbul’da olan nüfus kaydının Bursa’ya alınmasını Hüdavendigar Vilayeti

Nüfus Müdürlüğü’ne bildirmiş ve gereğinin yapılmasını istemiştir.397

Bursa’ya göç etmek için izin isteyen Kırımlı muhacirler de bulunmaktadır. 1908

yılında Kırım’ın Yalta şehrinin Karol köyünden Osmanoğlu Yunus, Bahçesaray’ın

Bağdere köyünden Mehmedoğlu Hasan ve Küteyseler köyünden Hasanoğlu Süleyman,

Bursa’ya gitmek istediklerini Osmanlı Devleti’ne bir dilekçe ile bildirmişlerdir.

Dilekçenin, Osmanlı Devleti’nde ilgili birimlere ulaşması sonrası Kırımlı muhacirlerin

araştırılması ve kabul edilip edilmemesinin buna göre karar verilmesi uygun

görülmüştür.398

Arşiv vesikalarından 1909 yılında Bursa’ya Dobruca bölgesinden399

muhacir

geldiğini ve bu muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen

muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını,

dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a

bildirmişlerdir.400

Kırım muhacirleri bazen doğrudan, bazen de daha önce yerleştirildikleri yerleri

beğenmeyerek Bursa’ya gelmişlerdir. 1898-1899 yıllarında Kırım ve Dağıstan’dan Rize

ve Trabzon şehirlerine gelen muhacir kafilesi 9 kişiden oluşmaktadır. Bu muhacirler

için Trabzon Vilayeti’nin, Muhacirin Komisyonu‘na gönderdiği yazıda, içlerinden

396 BOA, DH.MKT. Dosya no: 940, Gömlek no: 9. H. 1323 M 14 / M. 21 Mart 1905. 397 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1152, Gömlek no: 90. H. 1325 M 28 / M. 13 Mart 1907. 398 BOA, DH.MKT. Dosya no: 2689, Gömlek no: 8. H. 1326 Za 28 / M. 22 Aralık 1908. 399 Bursa çevresinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Rusya’dan, Bulgaristan’dan ve Dobruca’dan Anadolu’ya göç ederek kurulan birçok Çerkez ve Tatar köyleri vardır. Hüseyin Mevsim (hzl.), Bulgar Gözüyle Bursa, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2009, s. 76-77. 400 BOA, BEO, Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909.

71

birinin Bursa’da akrabasının olması nedeniyle Bursa’ya, diğerlerinin de İstanbul yoluyla

uygun mahallere gönderilmesinin gerekli görüldüğü anlaşılmaktadır.401

Yine İdâre-i Mahsusa’nın Bahr-ı Cedid adlı vapuru ile 62 hanede 320 nüfus

Rumeli ve Kırım muhaciri 1901 senesinde Mudanya iskelesine sevk olunmuşlardır.

Bunlar muhtemelen Bursa ve Eskişehir taraflarına iskân edilmişlerdir.402

Fakat kesin

olarak yerleştirildikleri yer hakkında malumat bulunmamaktadır.

Vesikalardan anlaşıldığı üzere Bursa’ya gelen muhacirler çoğunlukla Kırım’dan

ve dolaylı olarak da Dobruca ve Kafkasya bölgesinden göç etmişlerdir. Nitekim

Bursa’ya göçün yoğun olduğu tarihlerde Kazan Tatarları da göç etmişlerdir. Kırım’dan

göçlerin İstanbul’a ve İstanbul üzerinden Bursa’ya doğru bir seyir izlediği

görülmektedir. Ekim 1860 tarihli vesikaya göre, ilgili tarihe kadar 507 hane Kırım Tatar

ve Nogay muhaciri, Bursa sancağının kaza ve köylerine iskân edilmiştir.403

Ayrıca göç

eden muhacir kafilelerinin hane ve nüfus ortalamalarını temel aldığımızda, hane başına

4-5 nüfus gibi bir muhacir sayısı düşmektedir.404

Dolayısıyla 507 hane toplamda 2.028

ila 2.535 arası nüfusa tekabül etmektedir.405

Bu tarihten sonra yaşanan göçler ya münferit ya da diğer muhacirlerle karışık

olarak gerçekleştiği için bu durum, net bir rakam verilmesini zorlaştırmaktadır. Yine de

arşiv belgelerine yansıyan rakamlarla bir hesaplama yapmak gerekirse, 1860-1908

yılları arasında toplam 1.591 hane Kırım muhaciri Bursa’ya sevk edilmiştir.406

Bir

hanenin 4-5 nüfustan ibaret olduğu düşüncesinden hareket edilirse toplamda 6.364 ila

7.955 nüfus arası muhacirinin Bursa’ya göç ettiği anlaşılmaktadır.

Fakat bunların hangi mahale yerleştirildikleri ve ne kadarının Bursa’da kalıp

kalmadığı tam olarak bilinmemektedir. Çünkü Hüdavendigar Vilayeti olarak tespit

edilen iskân sahasının içine, vilayetin diğer liva ve kazaları da dâhildir. Öte yandan bu

hesaplamanın doğruluk payının düşük olma ihtimali de vardır. Mesela, 1860 yılında

401 BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 250, Gömlek no: 115. H. 1318 Ca 4 / M. 30 Ağustos 1900. 402 BOA, Y.PRK.ZB. Gömlek no: 31, Gömlek no: 98. 1319 N 4 / M. 15 Aralık 1901. 403 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55. H. 1277 Ra 30. / M. 16 Ekim 1860. 404 Söz konusu rakam Bursa’ya 1860-1861 yıllarında göç etmiş olan, 109 hanede 580 nüfus, 114 hanede 454 nüfus, 6

hanede 25 nüfus, 171 hanede 697 nüfus, 102 hanede 465 nüfus ve 128 hanede 711 nüfus muhacirin, nüfus sayılarının hane sayılarına bölünmesi ile hesaplanmıştır. Bir sonraki aşamada ise ortaya çıkan hane ortalamaları ( 5,3 + 3,9 + 4,1 + 4 + 4,5 + 5,5 = 28,2 ÷ 6 = 4,7) toplanarak, çıkan sonuç hesaplamada kullanılan 6 rakamına bölünmüştür. 405Arşiv belgelerinde yer alan hane ve nüfus toplamlarından yola çıkarsak, bu rakam 2.932 nüfus muhaciri bulmaktadır. 406 Söz konusu rakam arşiv belgelerine yansıyan muhacir göçlerinin toplamı alınarak hesaplanmıştır. (300 + 114 + 6 + 171 + 102 + 128 + 700 + 5 + 3 + 62 = 1591 ) Ayrıca bu hesaplamaya, belgelerde Rumeli muhacirleri ile karışık olarak geldikleri belirtilen Tatarlar ve Rumeli Türkleri de dâhil edilmiştir.

72

İstanbul’dan sevk edilen 300 hanenin407

yine aynı yıl Bursa’ya geldiği bilinen 120408

ve

171 hanenin409

toplamı olduğu düşünülürse mevcut hesaplama değişik bir hâl alacaktır.

4.1.2. BURSA MERKEZ İLÇELERİ.

4.1.2.1. NİLÜFER İLÇESİ

4.1.2.1.1. İhsaniye Mahallesi

Osmanlı döneminde köy olarak şekillenen İhsaniye, günümüzde Bursa merkeze

bağlı Nilüfer ilçesinde yer alan bir mahalledir. 1880’li yıllarda Rusçuk tarafından gelen

Tatar muhacirler 25 hanede 72 nüfus olmak üzere bu köyü kurmuşlardır.410

Bunun yanı

sıra Hüdavendigar salnamesinde köye iskân edilen hanenin 17 olduğu görülmektedir.411

İhsaniye köyü, Kurtuluş Savaşı sürecinde, işgalci Yunan kuvvetlerince tamamen

yakılmıştır. 1908 yılında 102 haneden oluşan köy, 1987 yılında mahalleye dönüşerek

idari değişikliğe uğramıştır. Öte yandan bugün mahalle olarak çok gelişmiş bir yerleşim

yeri haline gelen İhsaniye’de, nüfus olarak yerliler ve Bulgaristan muhacirleri

yaşamaktadır.412

4.1.2.2. OSMANGAZİ İLÇESİ

4.1.2.2.1. Alacahırka Mahallesi ( Paşa Mahallesi )

Günümüzde, Bursa merkeze bağlı Osmangazi ilçesinde bulunan Alacahırka

mahallesi, Bursa’nın en eski mahallelerinden biridir. Alacahırka semtinde yer alan

mahallenin diğer bir adı da Paşa mahallesidir. Hüdavendigar salnamelerinde ise mahalle

adı Alacahırka olarak zikredilmektedir.413

Alacahırka mahallesi, Bursa’nın güneyinde Uludağ’ın yamacında kurulmuştur.

Adının Bursa’nın fethi öncesi Buhara’dan gelen bir abdal tarafından verildiği

bilinmektedir.414

Mahallenin kayıtlardaki ilk varlığına, 1493 tarihli Bursa kadı

sicillerinde rastlanmaktadır. Mahallenin 1521 yılında 47 hanelik nüfusunun, 1573

407 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. H. 1277 M 25 / M. 13 Ağustos 1860. 408 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 409 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. 410 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 411 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 412 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Odası Kültür Yayınları, İstanbul 1996, s. 167. 413 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 414 Asıl adı ve yaşamı hakkında yeterli bilgi yoktur. Buhara’dan Bursa’ya göçmüş bir veli olduğuna inanılır. Sırtında taşıdığı hırka dolayısıyla Alacahırkalı diye ün yaptığı söylenir. Günümüzde Alacahırka adıyla tanınan semtte oturmuş ve ölümü sonrası burada bir bahçe içine gömülmüştür. Ayrıca adına bir mescit de yaptırılmıştır. Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. I, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 79.

73

yılında 97 haneye çıktığı ve 1844 yılı defterlerinde ise 16 haneye kadar düşmüş olduğu

görülmektedir.415

Alacahırka mahallesine göç eden Tatar muhacirler, 1877-1878 Osmanlı-Rus

Savaşı sonrasında gelmişlerdir. 1880’li yıllarda sadece Rusçuk’tan 30 bin muhacir

Bursa’ya göç etmiştir.416

Muhtemelen gelen Tatar muhacirlerin, Kırım Savaşı sonrası

Rusçuk’a gittikleri ve ardından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası da Bursa’ya

geldikleri anlaşılmaktadır. Mahalleye Bursa Valisi, Ahmet Vefik Paşa tarafından 15

hane Tatar muhacir iskân edildiği ve bunların 65 nüfustan ibaret oldukları kaynaklara

yansımıştır.417

Dönemin Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa, muhacirlere pek sıcak

bakmadığından dolayı Uludağ’ın eteklerindeki Alacahırka ve Mollaarap gibi

mahallelere yerleştirmiştir.418

Mahalleye iskân edilen diğer bir Tatar muhacir kafilesi, 1895 tarihli vesikada

bulunmaktadır. Söz konusu arşiv vesikasında, Paşa mahallesine 130 haneden oluşan

Kırım muhacirinin yerleştirilmiş olduğu görülmektedir. Bu muhacirler Belediye meclis

üyesi Ahmed Efendi’yle bir takım sıkıntılar yaşamış ve bunu dilekçe ile hükümete

bildirmişlerdir. Mahalle imam ve muhtarının gönderdiği dilekçeye göre, Sultan Osman

Han Hazretleri hayratından olan ve 10 seneden beri ihtiyaçlarına tahsis edilmiş suyun

mecrası değiştirilmeye çalışılmış olduğundan, Paşa mahallesi imam ve muhtarının

gönderdiği dilekçe ile sorun hükümete iletilmiştir. Muhacirler hükümetten, sorunun

mahalle halkının ihtiyaç içinde bırakılmadan çözülmesi yönünde talepte

bulunmuşlardır.419

Muhacirler Alacahırka mahallesine 1905 yılında bir de cami inşa etmişlerdir.

Burada Alacahırka ve Pınarpaşı mezarlığına geçtikten sonra bir köprü vardır. Buraya

muhtemelen 1900’lü yılların başında 70-80 hane Kırım Tatar muhacir nüfusu

yerleştirilmiştir. Bu yerleştirilenlerin büyük bir çoğunluğunun Kırım’ın Akmescit ve

Karasubazar arasındaki yerleşim yerlerinden göç ettikleri tahmin edilmektedir. Çünkü

eskiden birkaç tane aileyle yapılan görüşmede, söz konusu yerlerden geldikleri

415 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, Nilüfer Alkılıç Kütüphanesi Yayınları, Bursa 2011, s. 30. 416 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115; Mahallenin Tatar muhacir torunlarıyla yapılan görüşmede, Alacahırka’ya 1860 yılında Tatar muhacir göçünün gerçekleştiği ortaya çıkmaktadır. Reşat Bozkurt’un dedesi Hafız Osman’ın babası Hüseyin Balatlı, mahalleye göç eden ilk Kırım muhacirlerinden biridir. Reşat Bozkurt, -Alacahırka Mahallesi Sakinlerinden- “Alacahırka Mahallesinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 417 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 418 Cengiz Kırgız, - Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 419 BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. H. 1312 Ş 16 / M. 12 Şubat 1895.

74

anlaşılmıştır. Yine bazı aileler o zamanki lakaplarını hatırlamaktadırlar. Mesela

“Tomalaklar” denilen bir aile vardır. Tomalaklar genelde Kırımın Akmescit ve

civarında bulunan bir ailedir.420

Öte yandan eski adı Alacahırkalu olan mahallede421

günümüzde Boşnak ve

Arnavut muhacirlerle Bozkurt ve Kırgız soyadlarını taşıyan Kırım Tatarları

yaşamaktadır.422

4.1.2.2.2. Hızırlık Mahallesi

Hızırlık mahallesine iskân edilen Tatarların, Alacahırka mahallesinde olduğu

gibi, 93 Harbi sonrası göç ettikleri kuvvetle muhtemeldir. Kaynaklarda Hıdırlık,

Hızırlık, Köstence isimleriyle zikredilmektedir. XVI. yüzyılda 22 haneden oluşan

mahallenin adına, 1573 senesinden önceki kayıtlarda rastlanmamaktadır. Mahalleye

adını veren Osmanlı padişahlarından I. Murat’ın kızı Nilüfer Hatun’dur. Mahallede

Nilüfer Hatun’un, adını taşıyan bir de mescidi vardır.423

Bu mahalleye 1882 yılında 97

hanede 361 nüfus Kırım Tatarı yerleştirilmiştir.424

Rumeli muhacirleri adı altında

Bursa’ya gelen bu göçmenlerin, Ahmet Vefik Paşa tarafından Hızırlık’a

yerleştirildikleri bilinmektedir.425

Mahalleye Tatar muhacirlerinin iskân edildikleri arşiv vesikalarından da

anlaşılmaktadır. 1908 tarihli arşiv belgesine göre; Kırımlı Mustafaoğlu Süleyman’ın

Kırım’ın Bahçesaray şehrinin Otar köyünden olduğu ve 1902 yılında İstanbul’a geldiği

belirtilmiştir. İstanbul’da pasaportunu oradaki komisyona terk ettiğini açıklayan Kırımlı

Süleyman, bu tarihlerde Hızırlık mahallesine yerleşmiştir. Fakat bir müddet sonra

Dâhiliye Nezareti, Kırımlı Süleyman’ın mahalledeki kaydına rastlayamadığından,

Hüdavendigar Vilayeti’nden bunun açıklanmasını talep etmiştir. Hüdavendigar Vilayeti

ise bu konuda; Kırımlı Süleyman’ın 1903 yılı Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü 300

muhacir ile yerleştirilmek üzere Konya’ya sevk olunduklarını bildirmiştir.426

Ayrıca

420 İsmail Adnan Süyen, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu

görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013. 421 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 63. 422 Reşat Bozkurt, A.g.g. 423 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 160. 424 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 425 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 426 Kırımlı muhacirlerin asıl Konya’ya gelişleri 1903 senesinde başlamıştır. Çarlık Rusyası’nın, Çin’deki Boxer ayaklanmasını bahane ederek Mançurya’yı işgal etmesi 1904 yılında Rus-Japon Savaşı’na yol açmıştır. Savaş nedeniyle Uzakdoğu’ya gönderilen Kırım Türkleri, epeyce zayiat vermiş ve bu durum Kırım’da tedirginliğe yol açmıştır. Yukarıdaki sebeplerden dolayı 1903 yılının Mart ayından itibaren Kırım’ın Sivastopol iskelesinden kafileler halinde Rus vapurlarına binen Kırımlı muhacirler, İstanbul’a gelmişlerdir. Bu muhacirlerden birinin de Hızırlık mahallesinde kaydı bulunamayan Mustafaoğlu Süleyman olduğu ortaya çıkmaktadır. En nihayetinde içlerinde Kırımlı

75

Kırımlı Süleyman’a üç kişilik bir evrak verildiği ve onun bu evrakı kaybettiğini de

beyan etmiştir.427

4.1.2.2.3. Mecidiye Mahallesi

1950 yılına kadar yerleşim yeri olarak kullanılan Mecidiye mahallesine ilk Tatar

muhacir göçü 1880’li yıllarda gerçekleşmiştir.428

Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa

tarafından Mecidiye’ye iskân edilen bu muhacirler 100 hanede 443 nüfustan

oluşmaktadırlar.429

Bursa Kırım Türkleri dernek başkanının yaptığı araştırmalara göre, Mecidiye

mahallesi, 93 Harbi’nden sonra Kırım’dan Köstence’ye ve Köstence civarındaki

Mecidiye kasabasından, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerce kurulmuştur. Bu

mahalleye gelenlerin büyük bir çoğunluğu bugün Romanya sınırları içerisinde kalan

Mecidiye şehrinden göç etmişlerdir. Ve mahalleye o isme ithafen Mecidiye ismi

verilmiştir. Bunun yanı sıra 80-90 haneye yakın, Kırım Tatarı mahalleye

yerleştirilmiştir.

Görüldüğü gibi Mecidiye mahallesindeki Tatar muhacirlerin Rumeli kökenli

oldukları anlaşılmaktadır. Öte yandan Bursa’da, Mecidiye adlı yerleşim yerlerine

birçok yerde rastlamak mümkündür. Bu köyün yer aldığı ilçeler; İznik, Yenişehir,

Karacabey ve Gemlik olarak sıralanmaktadır. İznik’teki Mecidiye köyü 1880’li yıllarda

göç eden Rumeli muhacirleri, Yenişehir’deki Mecidiye köyü ise yine aynı yıllarda göç

etmiş olan Bulgaristan muhacirlerince kurulmuştur.430

Galiba sayılanların hepsi padişah

arazileri olarak muhacirlere tahsis edilmiştir. Çalışmanın asıl konusu olan Bursa

merkeze bağlı Osmangazi ilçesinde kurulmuş Mecidiye mahallesidir. Pınarbaşı’nın üst

tarafında Kuzgunluk’ta bulunan mahalle, günümüzde Akçakoca adını almıştır. 431

4.1.2.3. YILDIRIM İLÇESİ

4.1.2.3.1. Mollaarap Mahallesi

Mollaarap mahallesinde yaşayan Tatar muhacirler, 1880’li yıllarda göç etmiş ve

Ahmet Vefik Paşa valiliği zamanında Uludağ’ın eteğindeki bu mahalleye iskân

edilmişlerdir. Kaynaklarda 103 hanede 414 nüfus olarak mahalleye yerleştirildikleri Süleyman ve ailesinin bulunduğu İstanbul’daki muhacirler, 1903 senesinde Eskişehir, Adana ve Konya’ya iskân edilmek üzere gönderilmişlerdir. Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 121-122. 427 BOA, DH.MKT. Dosya no: 2622, Gömlek no: 87. H. 1326 N 8 / M. 4 Ekim 1908. 428 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 218. 429 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 430 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81-83; H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 281. 431 Raif Kaplanoğlu, Aynı yer.

76

görülen bu muhacirlerin432

aslen Kırım Savaşı sonrası Rumeli tarafına göç eden

muhacirler arasından oldukları anlaşılmaktadır. Fakat Rumeli topraklarının 1877-

1878’de elden çıkması üzerine Bursa’ya göç etmek zorunda kalmışlardır. Mollaarap

mahallesinde iskân edilen bu muhacirlerden 35 hanesinin 1905 yılında Balıkesir’in

Bandırma ilçesine bağlı Kayacak köyüne gittikleri anlaşılmaktadır.433

Osmanlı Devleti döneminde Bursa merkeze bağlı bir mahalle olan Mollaarap,

günümüzde Yıldırım ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Mahalleye adını veren mescidi

Mevlana Mehmed Bin Ömer Bin Hamza434

yaptırmıştır.435

Diğer bir kaynakta ise

mescidin 1331 yılında Molla Arap tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir.436

Mollaarap

cami etrafındaki evler 1722’ye kadar mamur iken bu tarihten sonra cami etrafındaki

evler harap olmuş ve ahalisi dağılıp arazileri bağ bahçe haline gelmiştir.437

Cumhuriyet döneminde adı Balabancık olarak değiştirilen mahalle, 1950’li

yıllarda aynı adını tekrar almıştır. Günümüzde de Mollaarap adıyla varlığını

sürdürmekte olan mahallede hâlâ Kırım Türkleri yaşamaktadır.438

Öte yandan

mahalleye Konya’daki Kırımlılardan da katılımlar olmuştur.439

Bugün mahallede Tatar

muhacirlerle birlikte Boşnaklar da yaşamlarını sürdürmektedirler.

4.1.2.3.2. Namazgâh Mahallesi

Kadı sicilleri ve tahrirat defterlerinde Musalla adıyla zikredilen Namazgâh

mahallesine ilk Tatar muhacirler 1886 yılından önce, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi

sonrası gelmişlerdir.440

Ne yazık ki bu görüşü destekleyecek arşiv belgesi mevcut

değildir. Arşiv kayıtları, gelenlerin, Rumeli muhacirleri adı altında kayıt altına

alındıkları görüşünü desteklemektedir. Bu bakımdan mahalleye yapılan Tatar göçüne ait

bilgiler, 1886 tarihli vilayet salnamesinden yola çıkılarak verilmektedir. Netice olarak

432 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 433 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 199. 434Asıl adı Mehmed olan Molla Arap’ın babası Hamzaoğlu Ömer’dir. Soyu Maveraünnehir’in meşhur âlimlerinden Mevlana Seyyid Cürcani ve Sadeddin Taftazani’ye dayanmaktadır. Dedesinin Antakya’ya gittiği dönemde burada Molla Arap denilen yerde dünyaya gelmiştir. Molla Arap, ilim tahsili için Hısn-ı keyf ve Diyarbakır’da bir müddet bulunup Tebriz’e gitti. Ardından Halep’te bir müddet vaizlik ve müftülük yaptıktan sonra Mısır ve Kudüs’e geçerek burada birçok âlimlerle görüşüp Bursa’ya gelmiştir. Bursa’da kendi adına cami yapıldığı ve kendi ismiyle anılan

mahallede 1531 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, c. III, Uludağ Yayınları, Bursa 2009, s. 200. 435 Kamil Kepecioğlu, A.g.e., s. 200. 436 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 223. 437 Kamil Kepecioğlu, A.g.e., s. 201. 438 Raif Kaplanoğlu, Aynı yer. 439 Nihat Tura, ”Bursa’da Kırımlılar”, Kalgay Dergisi, S. VIII, (1997), s. 8. 440 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 228.

77

Bursa Valisi Ahmed Vefik Paşa döneminde Namazgâh mahallesine 60 hanede 255

nüfus Tatar muhacir iskân edilmiştir.441

Namazgâh mahallesi Bursa’nın eski yerleşim yerlerinden biridir. Umur Bey,

Kurdoğlu, Yeşil ve Hocataşkın mahalleleri arasındadır. Mahalle, adını Timurtaş

Paşa’nın oğlu Umur Bey’in yaptırdığı Namazgâh’tan almıştır. 1487 yılında 42 hane

bulunan mahallede 1521 yılında 72 hane yaşamıştır.442

XVI. yüzyıldan itibaren

yerleşim yeri olarak kullanılan mahallenin diğer bir adı da Musalla’dır. 1844 temettüat

defterlerine göre köyde, 46443

hanenin 19’unu Ermeniler oluşturmuştur.444

Cumhuriyet döneminde mahallenin adı Namazlık olarak değiştirilmiş ise de bir

süre sonra yeniden Namazgâh adını almıştır. Mahalle, Mesudmakramavi Mescidi,

Selami Tekkesi ve Babazakir Mescidi gibi tarihi yapılara da ev sahipliği yapmaktadır.

Günümüzde Yıldırım ilçesi sınırları dâhilinde yer alan mahallede, ekseriyetle eski

Bursa’lılar ve Doğu Anadolu’dan gelen göçmenler yaşamaktadır.445

4.1.2.3.3. Şeyh Şibli Mahallesi

Osmanlı döneminde Bursa sancağına bağlı bir mahalle olan Şeyh Şibli’de

yerleştirilmiş, erkek ve kadın toplam 12 kişiden oluşan Kırım muhaciri mevcuttur. Bu

muhacirlere, Bursa’ya gelmelerinden yerleşmelerine kadar üç sene geçmesine rağmen

nüfus cüzdanı verilmemiştir. Arşiv belgesinin düzenlenme tarihinin de 1889 olması

Kırım muhacirlerinin Şeyh Bibli mahallesine 1886 yılında göç etmiş olduklarını ortaya

çıkarmıştır.446

Günümüzde Yıldırım ilçesi sınırları dâhilinde kalan bu mahalle İbni Şible,

Şiblizade ve Şiblioğlu gibi adlarla da anılmıştır. XV. yüzyılda 50 haneye sahip bulunan

mahallenin adını, 1457 yılında Şiblizade Mahmud Çelebi oğlu Bayezid Çelebi’nin

yaptırdığı mescitten almış olduğu belirtilmiştir.447

1844 yılı defterlerinde ise mahallenin

32 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.448

441 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 442 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 225. 443 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 33. 444 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 201. 445 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 229. 446 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. H. 1306 L 4 / M. 3 Haziran 1889. 447 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 260. 448 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 34.

78

4.1.2.3.4. Yeni Mahalle

Bursa’nın Yıldırım ilçesinde bulunan Yeni Mahalle, Kırım Türklerinin en yoğun

yaşadığı yerlerden biridir. Mahallenin Tatar muhacir torunlarından edinilen bilgilere

göre mahalleye ilk gelen Kırım Tatar muhacirler, Abdülmecit döneminde (1839-1861)

göç etmişlerdir. İlk başta Romanya’dan, Babadağlılar gelmiş iken, Kırım Savaşı sonrası

askerle beraber yeni muhacirler de Bursa’ya gelmiş ve Abdülmecit döneminde mahalle

imar edilmiştir. Devlet, Çobanbey vakfı adına Yeni mahalleye evler inşa etmiştir.449

Mahalleye bir diğer Kırım Tatar muhacir göçü, 93 Harbi sonrası yaşanmıştır.450

Bu dönemde gelen muhacirler, mahallede iskân edilecek arazinin kalmaması üzerine

sıkıntı yaşamışlardır. Bir süre Yeniyer mezarlığı denilen yerde yaşayan Tatar

muhacirler, daha sonra kendilerine burayı yerleşme sahası yapmışlardır. Öte yandan

mahalleye sadece Kırım’dan değil, 1901-1902 yıllarında Dobruca bölgesinin Köstence

şehrinden de Tatar muhacir göçü yaşanmıştır.451

1960’lı yıllarda mezarlık sahasının

imara açılmasıyla Yeni mahalle adını alan yerde, günümüzde Bircan, Aktay, Karatay,

Tataroğlu, Özenbaş, Özikiz, Şakru, Kırımlı ve Kırımtay soyadlarını taşıyan Tatar

muhacirler yaşamaktadır.452

4.1.2.3.5. Vefikiye Mahallesi

Bursa merkeze bağlı Yıldırım ilçesinde bulunan Vefikiye mahallesine Kırım’dan

göçler 1886 yılında başlamış ve bu göçler daha sonra da devam etmiştir.453

Dağ

eteğinde yer alan mahalle, Tatar muhacirler tarafından kurulmuş ve buraya 84 hanede

325 nüfus muhacir iskân edilmiştir.454

Dönemin valisi Ahmet Vefik Paşa455

tarafından

449 Emin Güzelsözlü, -Yeni Mahalle Cami Dernek Başkanı- “Yeni Mahallede Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 450 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 451 Göner Şakru, - Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 452 Ömer Bircan, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa:

17 Aralık 2013. 453 Nihat Tura, Aynı yer. 454 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 78. 455 Ahmet Vefik Paşa 1818 yılında İstanbul’da doğdu. Dede ve babası Osmanlı Devleti’nde tercümanlık görevlerinde bulunan Ahmet Vefik, ilk eğitiminden sonra Mühendishane-i Berri-i Hümayuna girdi. Burayı bitiremeden 1844 yılında Paris’e giderek eğitimine burada devam etti. Fransa’da mükemmel Fransızcasının yanında Grekçe ve Latince öğrenerek 1837 yılında İstanbul’da Tercüme Odası’nda memur olarak işe başladı. Osmanlı Devleti’nin çeşitli makamlarında önemli görevler ifa eden Ahmet Vefik, siyasi hayatının yanında edebi ve sanatsal yaşamı bakımından

da önemli bir şahsiyettir. Verdiği eserler arasında ilk sözlük çalışmaları, salnameler ve Türklük araştırmaları, onu diğer bürokratlardan farklı kılan özelliklerdendir. Yusuf Kamil Paşa Sadrazamlığı döneminde, Osmanlı’da yolsuzlukları teftiş etmek ve gidermek amacıyla Anadolu Sağ Kol Müfettişliğine tayin edildi. 1863’te İstanbul’dan ayrılan Ahmet Vefik, ilk olarak depremlerle harap bir hal almış olan Bursa’nın imarı için faaliyetlere girişti. Bursa’yı ayağa kaldırmayı izzet-i nefis meselesi edinen Ahmet Vefik, şehirde ihmal edilmiş olan yol, su, hastane, bataklık, eşkıyalık sorunu, tarihi eser ve abidelerin tamiri gibi problemlere çözüm getirerek Bursa’yı ihyâ etti. Geniş çaplı imar faaliyetleri yanında idari bozuklukları ve çeşitli yolsuzluklara da el koyan Ahmet Vefik, menfaati bozulan bir takım çevrelerin kışkırtmasıyla 1865’te emeklilik adı

79

kurulan mahalleye, paşanın adına izafeten Vefikiye denilmiştir. 1905 yıllarında

muhacirler buraya bir de cami inşa etmişlerdir. Ancak bugün Vefikiye mahallesinde

diğer mahallelerde olduğu gibi pek fazla kurucu ahali olan Tatarlar kalmamıştır. Bugün

sayısı az olan hanelerde kimlik ve kültürel bilinç yoktur.456

Günümüzde mahalle

Vefikpaşa olarak hâlâ varlığını sürdürmektedir.457

4.1.2.4. İNEGÖL İLÇESİ

4.1.2.4.1. Eskiköy

Bursa’nın doğusunda bulunan İnegöl ilçesine bağlı bir yerleşim birimi olan

Eskiköy’e Kırım Tatarları 1880’li yıllarda göç etmişlerdir.458

Köyün XIX. yüzyılda

Bursa Vilayeti’nin Ertuğrul sancağına bağlı olduğu ve 1926’da Bursa iline bağlandığı

anlaşılmaktadır. 1908 yılı salnamesine göre köyde 44 hane varken,459

1927 yılında 174,

1990 yılında 118 ve 2006 yılında 70 nüfus460

yaşamıştır. 1996 tarihinde köyde

Yörükler, Bulgaristan ve Tatar muhacirleri yaşam sürmüştür.461

Köydeki Kırım Tatar muhacir varlığına dair bilgilere dolaylı yoldan

ulaşılabilirken, 2006 yılında Eskiköy dâhilinde 1 hane Kırım Tatarı yaşamakta olduğu

tespit edilmiştir. Ayrıca köyün diğer nüfusunu 8 hane Rumeli ve 3 hane olan Yörükler

oluşturmaktadır. Köydeki Rumeli muhacirleri 93 Harbi sonrası iskân edilmişlerdir.462

Rumeli tarafından gelen muhacirler Dobruca bölgesinden çıkıp Bursa’ya göç

etmişlerdir. Nitekim Dobruca, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Kırım Tatar ve

Nogaylarının çok yoğun iskân edildiği bir bölgedir. Kırım Tatarları Dobruca’da

Mecidiye adlı bir kasaba dahi oluşturmuşlardır. 463

Buradan da anlaşılıyor ki

Rumeli’den gelen muhacirler Kırım Tatar kimliğindendir. Fakat içlerinden sadece 1

altında azledildi. Ömrü boyunca Osmanlı Devleti’nde gelinebilecek en yüksek makamlarda bulunan Ahmet Vefik, 1891 yılında Rumeli Hisarı’nda vefat etti. Ömer Faruk Akün, ”Ahmed Vefik Paşa”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 1999, s. 143-157. 456 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 457 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 273. 458 Nihat Tura, Aynı yer. 459 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 130. 460 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 222. 461 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 132. 462 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 222. 463 Mecidiye kentinin 1856 yılında yayınlanan bir imparatorluk fermanıyla resmen kurulması, Osmanlı Devleti tarihinde o güne kadar alışılmamış bir olay idi. Bu şehir, Osmanlı iskân ve şehircilik anlayışının ilginç ve önemli örneklerinden birini bizlere göstermektedir. Şehir, kuzeyde ve batıda Tuna nehriyle; doğuda Karadeniz’le ve güneyde Lom ve Pravadi ırmaklarıyla sınırlanan bir bölge olan Dobruca’nın merkezinde kurulmuş bir yerleşim birimiydi. 1878 yılında Berlin Antlaşması’nın imzalanmasıyla Dobruca bölgesi Osmanlı Devleti’nin elinden çıkarak Romanya Krallığı’na bağlanmıştır. Şehir, Mecidiye adını Osmanlı Devleti’nin 1839’dan 1861 yılına kadar padişahı olan Abdülmecit’e izafeten almıştı. Günümüzde şehrin adı Romen fonetiğine uygun olarak Medgidia olarak yazılmaktadır. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 119.

80

hanesi kendi kimliğinin farkında idi. Okumuş sülalesinin teşkil ettiği bu bir hanenin

dedeleri, Dobruca’nın Mecidiye kasabasından göç etmişlerdir.464

4.1.2.4.2. Olukman Köyü

İnegöl ilçesinin merkezine bağlı bir yerleşim birimi olan Olukman köyü

hakkında pek fazla bilgi yoktur. Sadece bir kaynakta Tatar muhacir olduğu bilgisine yer

verilmiştir. Salname kayıtlarına göre, 1886 yılında köyde 41 hanede 185 nüfus Rumeli

muhaciri varken465

1909 yılında bu sayının 79 haneye çıkmış olduğu görülmektedir.466

464 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 222. 465 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 84-85. 466 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 145. Bu salnamede köyün adı Olukhan olarak zikredilmiştir.

81

4.1.3. KARACABEY (MİHALİÇ) İLÇESİ467

4.1.3.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER

Bursa’da hangi mahale yerleştirildiği tespit edilemeyen muhacirler olduğu gibi

aynı şekilde Mihaliç kazasında da bu tür muhacir nüfusu mevcuttur. Bunlardan ilkine

1860 yılında rastlanmıştır. Öyle ki; Ocak 1860 yılında Nogay muhacirlerinden oluşan 5

kişilik bir aile, Mihaliç kazasına yerleşmek arzusuyla göç etmiştir. Vesikanın

devamında Sadaret makamı, gelen muhacirlerin hemşerileri gibi yerleştirilmelerini ve

ihtiyaçları olan yardımın yapılması için kolaylık gösterilmesini Bursa Valisi’ne

bildirmiştir.468

Aynı yıl Mihaliç kazasına 40 hanede 217 nüfustan oluşan Kırımlı muhacirin

kafilesi göç etmiştir. Bu kafilenin yerleştirilmesinde ise, kazanın zaptiye memuru Cavit

Bey görevli idi.469

İskân yeri tam olarak bilinmeyen diğer bir göçe, 1861 tarihinde Hüdavendigar

Mutasarrıfı’na gönderilen tahriratta rastlanılmaktadır. Vesikaya göre; Bursa civarında

misafir olarak iskân ettirilmiş 100 hane Kırım muhacirlerinin, söz konusu yerde elverişli

arazi bulunamaması nedeniyle Mihaliç ve Kirmasti nahiyelerinde bulunan çiftliklerde

ve meralarda iskânlarının yapılması bildirilmiştir.470

Bir başka göç, 1863 yılında gerçekleşmiştir. Bu yıl, Tevfik Efendi’yle beraber

51 hane Kırım ve 31 hane Çerkes muhaciri Kirmasti ve Mihaliç nahiyelerinde iskân

edilmişlerdir.471

Mihaliç kazası, Kazan muhacirlerine de ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir

grup 1866 yılının Kasım ayında gelmiştir. Kazanlı muhacir Mehmed Alim ve Şerif Han,

9 kişiden oluşan ailesiyle Mihaliç kazasında yerleşmiş olan hemşerilerinin yanında

467 Mihaliç, Karacabey ilçesinin eski adıdır. Anlamı” Mikhail Yurdu” demektir. Bölgeye Bizans döneminde Rum ailesi hâkimdi. Bursanın fethi ile birlikte bu bölgeye Türkler yerleşmiştir. Osmanlı hâkimiyetinde Mihaliç adını devam ettiren Mihaliç kazası, adını Orhan Beyin komutanlarından Mihal Bey yahut bu yöreye egemen olan Mihalice adlı birinden aldığı söylenmektedir. Fakat Orhan Bey’in bu yerin yönetimini Mihal Beye değil Karaca Ali’ye vermiştir. Nitekim bu kişinin adına izafeten de kazaya 1910 yılında Karacabey denilmiştir. Daha fazla bilgi için bkz. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 182. Osmanlı döneminde Karacabey’de bulunan padişah

çiftlikleri cumhuriyet döneminde Karacabey Harası adını almıştır. Yüzyıllar boyunca Osmanlı sarayının et ve diğer gıda maddelerini temin etmiş olan Mihaliç, XIX. yüzyılda Hüdavendigar Vilayeti’nin Bursa sancağına bağlı bir kaza merkezi olmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Mesut Haluk Kosifoğlu, Geçmişten Günümüze Bursa Tarihi, Zikir Yayınları, Bursa 2000, s. 261. 468 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. H. 1276 C 16 / M. 10 Ocak 1860. 469 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860. 470 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. H. 1277 Za 6 / M. 16 Mayıs 1861. 471 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 51. H. 1280 S 26. / M. 12 Ağustos 1863.

82

iskân edilmek istemişlerdir. Netice olarak, muhacirlerin göç etmelerine izin verilerek

talimat hükümlerine göre iskân edilmeleri kararlaştırılmıştır.472

Mevcut bilgilere göre toplam 193 hane Kırım muhacirinin Mihaliç kazasının

hangi mahallinde yerleştirildiği bilinmemektedir. Bu muhacirlerin bir köyde

yerleştirilmiş olduğu açıktır. Nitekim bu probleme çözüm olarak, köylere yerleştirilen

hane-nüfus sayısı ve iskân yeri bilinmeyen muhacirler karşılaştırılarak açıklama

getirilmeye çalışılmıştır.

4.1.3.2. Akhisar Köyü

Mihaliç kazasına bağlı köydeki Kırım muhacir varlığına 1867 yılında

rastlanmaktadır. Kadı sicillerinde Karaköy adını taşıyan bu köy, Umur Beyin,

Akçardak mahallesindeki mescidinin vakıf köyü olarak belirtilmiştir. 1844 yılı

defterlerinde köyün 7 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.473

1890 yılı kayıtlarında

köyün 40 hane 173 nüfustan oluşan Rumeli muhacir köyü olduğu belirtilmektedir.

Ayrıca 1898 ve 1909 yıllarında köyde, 57 hanede 284 nüfus yaşamıştır.474

Söz konusu köyde Kırım muhacirlerinden Haccü’l-ekber İbni Hacı Hüseyin,

Molla Ahmed Bin Hacı Hüseyin Molla, Ekiz Ali Bin Hacı Kenan, Temur Bey ve kız

kardeşi Beyhan binun-ı Çırazade’ye arazi tahsis edilmiştir. Kiralık ve karşılıksız olarak

verilen arazilerin Mihrişah Valide Sultan Vakfı’na ait sahipsiz yerler olduğu

görülmektedir. (H. 1284 C 5 / M. 4 Ekim 1867).475

4.1.3.3. Bey Köyü

Mihaliç kazasında yer alan Bey köyüne476

iskân edilen Tatar-Nogay

muhacirlerin ilki, 1872 tarihinden önce Bursa’ya göç etmişlerdir. Ayrıca Bey köyündeki

Nogaylara, devlet tarafından arazi ve ev tahsis edildiği vesikalardan anlaşılmaktadır.

Fakat Kobal köyü gayrimüslimleri tarafından, Bey köyündeki Nogay tarlaları telef

edilerek, haneleri de yıkılmıştır. Bu durum üzerine muhacirlerin önde gelenlerinden

Nevruz Bey, bir arzuhalle olayı hükümete bildirmiştir. Hükümet olay hakkında

472 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 15. H. 1283 B 20 / M. 28 Kasım 1866. 473 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 474 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286; H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 135; Turgut Koyunluoğlu’nun eserindeki Bursa haritasına göre; Karacabey ilçesinin batısında Hacı Balat köyü ile İsmetpaşa köyü arasında kalır. A. M. Turgut Koyunluoğlu, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa Vilayet Matbaası, Bursa 1935. 475 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.1. 476 1844 yılı defterlerinde köyün 24 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169.

83

inceleme yapılmasını uygun bulmuş ve incelemenin neticesi olarak muhacirlerin

zararlarının hazineden karşılanması gerektiği kararını vermiştir.477

Bey köyünde muhacir varlığını gösteren bir diğer kaynakta ise, köyde 1886

tarihinde 41 hanede 181 nüfus Tatar-Nogay muhacir yaşadığı ifade edilmiştir.478

1898

yılında 60 hanede 321 olan köy nüfusunun,479

1909 yılında da aynı durumunu koruduğu

görülmektedir.480

Hakkında salname kayıtlarından bilgi edinilen Tatar-Nogay

muhacirler, muhtemelen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Bursa’ya göç

etmişlerdir.

4.1.3.4. Beylik Köyü

Mihaliç kazasına bağlı Beylik köyündeki Kırım muhacirlerinin varlığını 1867

tarihli kayıtlarda rastlanmaktadır. İskân edilen muhacirlere, Mihrişah Valide Sultan

Vakfı ve Kirmasti’de arazisi bulunan Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’na ait

yerlerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu defterden, tarlaların

karşılıksız olarak kiralandığı muhacirler, tarlanın miktarı ve çevresindeki arazi

sahiplerinin verilmiş olduğu görülmektedir. Mihrişah Valide Sultan Vakfı’ndan arazi

verilen Kırım muhacirlerini; Abdülgani İbni Hüseyin Molla, Can Ali Bin Abdulgani,

Köz Ali Bin Abdulgani teşkil eder. Yine muhacirlere Beylik köyünün içinde ve çeşitli

noktalarında tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 C 5 / M. 4 Ekim

1867).481

Beylik köyündeki Kırım muhacirlerine Kirmasti kazası sınırları içinde bulunan

Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’ndan tarlalar da verilmiştir. Bu muhacirler,

Celaleddin Bin Bahamüddin, Yadi Bin İbrahim, Yusuf Bin Yakub, Seyfeddin Bin

Vahid, İdris Bin İsmail ve Hasan Bin Yusuf olarak sıralanmaktadır. (H. 1284 C 7 / M. 6

Ekim 1867).

Günümüzde Karacabey ilçesi sınırları içinde bulunan bir köydür. Kadı

sicillerinde Beylikburnu adını taşıyan bir köy adı geçer ki bu köy Hüdavendigar vakıf

köyleri arasında gösterilmiştir. Muhtemelen aynı köydür. 1844 tarihli temettüat

defterlerinde köyde 16 hanenin yaşadığı görülmektedir.482

1909 yılında 79 hanenin483

477 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 121. H. 1289 L 11 / M. 12 Aralık 1872. 478 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 479 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287. 480 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 153. 481 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.2. 482 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169.

84

yaşadığı köyde, 1927 yılında 530 nüfus mevcuttur. Köyde 1880’li yıllarda gelen

Bulgaristan göçmenleri ile 1924 yılında gelen Yunanistan göçmenleri yaşamaktadır.484

4.1.3.5. Canbali Mahallesi

Mihaliç kazası sınırları içinde bulunan mahallede, Rumeli muhacirleri iskân

edilmiştir. Göç eden muhacirlerin Kırım Savaşı sonrası Rumeli’ye iskân edilen ve

ardından 93 Harbi sonrasında Bursa’ya gelen Tatar ve Çerkes muhacirleri oldukları

anlaşılmaktadır.485

Sayıları 80 hanede 343 nüfus486

olan bu muhacirler, 1892 tarihli bir

kaynakta Rumeli muhacirleri şeklinde zikredilmişlerdir.487

Muhtemelen muhacirin kayıt

memurları, Bursa’ya göç eden Tatar ve Çerkezleri, Rumeli bölgesinden geldikleri için

kayıtlarda Rumeli tabirini kullanmışlardır.

4.1.3.6. Çakıl köyü488

Çakıl köyü Mihaliç kazasına bağlı bir yerleşim birimidir. 1865 yılı kayıtlarına

göre Çakıl köyüne iskân edilen muhacirlerin Hasan Bin Abdullah, Mustafa Bin Safsah,

İslam Bin Süleyman, Ömer Bin Hazoka ve İbrahim Bin Zibaca oldukları

anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Çakıl köyü dâhilinde, Sultan Murad Han Gazi

Vakfı’na ait çeşitli mahallerdeki tarlalar ücretsiz olarak kiralanmıştır. (H. 1282 Ra 14 /

M. 7 Ağustos 1865).489

Çakıl köyündeki Kırım muhacir varlığına bundan sonraki kayıtlarda

rastlanmamaktadır. Muhacir iskânı için elverişli bir yer olan Çakıl köyünün suyunun bol

ve havasının yumuşak olduğu kaynaklarda sıkça ifade edilmektedir.490

Ayrıca 1892

yılında 10 hanede 17 nüfustan oluşan Rumeli muhacir köyü olarak belirtilen Çakıl

483 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 154. 484 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 87. 485 1864 tarihinde 6.000 hane Çerkez muhacirin Niş ve Vidin Eyaleti’ne, iskân memuru Nusret Paşa tarafından sevk olunmuşlardır. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 7 / M. 12 Haziran 1864; 1863-1865 yılları arasında Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına 1 milyonu bulan muhacir göçleri yaşandığı ifade edilmektedir. Bunların yarısını Çerkezler ve

Abazalar oluşturmaktadır. Kafkas muhacirler önce Kuzey ve Orta Dobruca’da; Tulça, Babadağ ve Boğazköy (Çernovoda) çevresine ve Köstence’ye, sonra da güneyde Varna çevresine ve Tuna boyunda Rusçuk, Nicopolis, Vidin, Silistre, Şumnu (Kolarovgrad), Niş ve Sofya çevresindeki bölgelere yerleştirilmişlerdir. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 171; Osmanlı hükümeti, 1876’da toplanan Tersane Konferansı’nda “Kafkasyalı muhacirlerin Rumeli’de iskân edilmemesi” kararını almış ve bu karardan önce Rumeli’de iskân edilmiş olan Kafkasyalılar ikinci bir göçün sıkıntılarını yaşamak zorunda kalmışlardır. Böylece yeni iskân yerleri belirlenen Kafkasyalı muhacirler, Anadolu’da yoğun olarak Eskişehir, Bursa, Samsun, Trabzon, Kayseri, Sivas, Çankırı, Tokat, Erzurum, Sinop ve Adapazarı taraflarına yerleştirilmişlerdir. Hayati Bice,

Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1991, s. 54. 486 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81. 487 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 488 Çakıl köyü, günümüzde Balıkesir’in Bandırma ilçesindedir. Turgut Koyunluoğlu’nun kitabındaki haritaya göre; Karacabey’in kuzey batısında Dereobası köyü ile Mahbubeler köyü arasında yer alan bir köydür. A. M. Turgut Koyunluoğlu, Aynı yer. 489 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.3. 490 H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 396.

85

köyü,491

1898 yılında 71 hanede 334 nüfusa sahiptir.492

Nitekim günümüzde

Karacabey sınırları içinde böyle bir köy yoktur.

4.1.3.7. Emre Köyü

Mihaliç kazasına bağlı Emre köyündeki Kırım muhacirlerinin varlığı 1865 tarihli

kayıtlardan anlaşılmaktadır. İskân edilen muhacirlere Sultan Murat Han Vakfı’na ait

yerlerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Sultan Murat Han Gazi Vakfı’ndan

arazi verilen Kırım muhacirlerini Hacı Abdullah İbni İsmail, Hacı Ahmed Bin Yusuf,

Arslan Bey Bin Kuluzec, Hasan ve Ali İbni Ali ve Hasan Bin Abdullah teşkil

etmektedir. Söz konusu muhacirlere Emre köyünün içinde ve çeşitli noktalarında

tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1282 Ra 14 / M. 7 Ağustos 1865).493

Emre köyünün Karacabey’deki Muradiye türbelerinin vakıf köyü olduğu

belirtilmektedir.494

Aynı şekilde Bursa Karacabey’deki Tophisar köyü de aynı vakfa

aittir.495

Günümüzde Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bulunan Emre köyü, 1891 yılı

salname kayıtlarında Emre şeklinde gösterilirken,496

1909 yılında Emire olarak

karşımıza çıkmaktadır. Muhtemelen ikisi aynı köydür. 1909 tarihinde köyün nüfusu 73

hane olarak gösterilmektedir.497

4.1.3.8. Güngörmez Köyü

Mihaliç kazasına bağlı bir köy olan Güngörmez, hatırı sayılır bir Kırım Tatar

nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Eski haritalarda köyün bulunduğu alanda Kocadere

adlı bir yerleşim yeri vardır.498

Muhtemelen Güngörmez köyünün eski adı olmalıdır.

Köyün şimdiki adını almasında, Karacabey’in kuzeyindeki dağlık kesimde kurulması ve

güneş görmeyen bir mevkide bulunmasının etkili olduğu anlaşılmaktadır.499

Güngörmez köyünün ahalisini oluşturan ve kurucu unsur olarak iskân ettirilen

Kırım Tatarları, 93 Harbi sonrası Rumeli’den göç ederek 1880-1881 yıllarında bu köye

yerleştirilmişlerdir. 1892 tarihli iskân kayıtlarında, köyün Karadağ adlı mevkide 1880-

1881 yılında kurulduğu belirtilmektedir. Bu dönemde Karadağ’da teşkil edilen diğer

491 BOA, DH.MHC, Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 492 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 493 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.4. 494 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s.128. 495 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 266. 496 H.V.S.(H.1307-1308/M. 1891), s. 120. 497 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 140. 498 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s.148. 499 Nihat Tura, Aynı yer.

86

köyler Orhancık, Ömerözalanı, Şahmelik, Yarış, Kazlıkonağı, Teferrüc, Okcu, Manzara,

Ekmekci merası ve Akçasığırlık olarak sıralanmaktadır.500

Köylülerin anlattıklarına göre Güngörmez köyünün bulunduğu yere ilk önce

Sabit isminde bir Kırımlı muhacir 5 çocuğu ile yerleşmiş ve ardından onu akrabaları

izleyerek köye göç devam etmiştir.501

İlk dönemde köye 50 hanede 210 nüfus Rumeli

muhaciri iskân edilmiştir.502

Nitekim bu dönemde Güngörmez köyü, salnamelerde

mahalle olarak karşımıza çıkmaktadır. 1892 senesinde köy nüfusunun 34 hanede 215

nüfus503

ve 1898 tarihinde de 20 hanede 81 nüfusa sahip olduğu görülmektedir.504

Köyün 1927 yılında 52, 1970’te 60, 1990 yılında 85 ve 1997 yılında 101 nüfusa sahip

olduğu anlaşılmaktadır.505

Rumeli’den göç eden Kırım muhacirlerinin aslen Kırım’ın Bahçesaray şehrinden

oldukları söylenmektedir. Bu görüşü destekleyecek bilgiyi Güngörmez köyünde

yaşayan Kırımlıların ileri gelenlerinden edinmek mümkündür. Bunlar büyük ihtimalle

1860-1861 senelerinde Bulgaristan’ın Şumnu bölgesinin Erikli (Slivak) köyüne

yerleştirilmiş ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle Bursa’ya göç etmişlerdir.

Bunun yanı sıra Güngörmez köyüne 1904 yılında tekrar Erikli köyünden Tatar muhacir

göçü yaşanmıştır.506

Güngörmez köyünün kurulmuş olduğu Karadağ’da çeşit çeşit ağaçlara sahip

ormanlar vardır. Bu ormanlar ıhlamur, meşe, erik, armut, kestane ağaçlarını içinde

barındırmaktadır. Tüm ormanlar 955 bin dönümden ibarettir. Bu dönemde Karadağ’daki

Güngörmez ve Tuğla köyleri ahalisi, odun kesmek ve nakil etmek suretiyle geçimlerini

temin etmişlerdir.507

Köy bu özelliğini günümüzde de devam ettirmektedir. Yerli halkın ekonomik

geçim kaynağı ormandan toplanılan odun ve ıhlamurdur. Arazilerin tarım için pek

verimli olmadığı anlaşılmaktadır. Köy halkı buzdolabının olmadığı dönemlerde merkez

ilçeye kar satışı yaparak ekonomik gelir elde etmiştir. Köyün 2002 yılı itibariyle 22

500 BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892. 501 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 223. 502 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81. 503 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 504 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 505 Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. II, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 795. 506 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 224. 507 H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 395-396.

87

hanede 106 nüfustan oluştuğu ve nüfusun tamamının Kırım Tatarları olduğu

belirtilmektedir. 508

4.1.3.9. Hamidiye Köyü

Karacabey ilçesine bağlı bir köy olan Hamidiye, diğer bir tabirle Bulgarköy,

Tatar muhacir iskânının gerçekleştirildiği Bursa köylerinden biridir. Öte yandan

Bursa’da birçok kazada Hamidiye adında yerleşim yeri bulmak mümkündür. Bunlardan

dördünü Kirmasti kazasındaki üç köy ve bir mahalle oluşturmaktadır. Buradaki

mahalleye 37 hane 141 nüfus, köylere de toplamda 199 hane 549 nüfus Rumeli

muhaciri iskân edilmiştir.509

Diğer Hamidiye köyleri ise Gemlik, Yenişehir, Mihaliç ve

İnegöl kazalarında bulunmaktadır.510

Köyün ismi 1521 yılı tahrirat defterinde geçmekte olup XV. yüzyıldaki nüfusu

15 haneden ibarettir. Köyün, Rumeli’den sürgün edilerek gelen Hıristiyan Bulgarlar

tarafından kurulduğu ve bu yüzden köyün diğer bir adının da Bulgarlar olduğu

anlaşılmaktadır.511

Köyün kurulduğu arazi padişah haslarına ait olup köy halkı

padişahın sığırlarına bakmakla sorumluydular. Köye Müslüman nüfusun yerleşmesi

1830’lu ve 1840’lı yıllara rastlamaktadır. 1844’te 12 Müslüman hanenin512

yaşadığı

Bulgar köyünde, nüfusun 1870’lere kadar çok az olduğu tahmin edilmektedir.513

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle, Osmanlı Devleti büyük toprak

kayıplarına uğramış ve bu topraklarda yaşayan Müslümanlar Osmanlı topraklarına göç

etmek zorunda kalmışlardır. İşte bu sebeplerden dolayı Rumeli’den Anadolu’ya büyük

göçler gerçekleşmiştir. Bu şekilde Mihaliç kazasının Bulgarlar köyüne 1880’lerde 79

hanede 313 nüfus Rumeli muhaciri göç etmiştir.514

Gelen muhacirlerin ilkini Nogaylar

oluşturmuştur. Rumeli’nin Dobruca bölgesinden geldikleri anlaşılan Nogaylar, Bulgar

köyüne iskân edilmişlerdir. Ayrıca köye sadece Nogaylar değil pek çok Rumeli Türkü

de göç etmiştir.515

Söz konusu göçlerle birlikte köye, yeni bir isim verildiği de görülmektedir. II.

Abdülhamit dönemine ait bir vesikada, köyün adı artık Hamidiye olarak

508 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 223. 509 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290-292. 510 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 81-84. 511 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 154. 512 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 513 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 224 514 Hamidiye, 1886 yılında Kirmasti kazasına bağlı köylerden biriydi. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. 515 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 224-225.

88

zikredilmiştir.516

Öte yandan köy nüfusu 1898 yılında 31 hanede 188 kişiden

oluşmuştur.517

4.1.3.10. Harmanlı Köyü

Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olan Harmanlı köyünde, Kırım Tatar

göçü ve varlığı hakkında bir araştırma ve salnamelerdeki kayıtlar dışında pek bir bilgi

bulunmamaktadır. 1844 yılı defterlerine göre köyün 33 haneye sahip olduğu

anlaşılmaktadır.518

Söz konusu köye, 1900’lü yılların başında 79 hane Tatar muhacir

iskân edilmiştir. Bu bilgiyi doğrulayan bilgiler salnameye de yansımıştır. Hüdavendigar

salnamesine göre, 1886 yılında 75 hanede 351 nüfus Türk-Tatar muhacir Harmanlı

köyüne yerleştirilmiştir.519

İki kaynağı karşılaştırdığımızda, aralarında muhacirlerin

iskân tarihlerinin farklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda, salnamenin tarihini göz

önüne alıp değerlendirme yapmak daha doğru sonuca gitmemizde etkili olacaktır.

Nitekim salnamenin 1886 tarihli olması Tatar muhacirlerin 1877-1878 Osmanlı- Rus

Savaşı sonrası veya 1880’li yıllarda göç ettiği ihtimalini düşündürmektedir.

Bazı kaynaklar, Harmanlı köyüne ilk muhacir göçünün 1877-1878 Osmanlı- Rus

Savaşı sonrasında, Kafkasya’dan gelen Çerkes muhacirlerce yapıldığını ifade

etmektedir.520

Öte yandan 1898 tarihli kayıtlarda ise Harmanlı köyünün nüfusu 277

hanede 839 nüfus olarak karşımıza çıkmaktadır.521

Nüfusun büyük miktarda artış

göstermesinin sebebi, köye 1892 yılında 103 hanede 391 nüfus Yenişehir

muhacirlerinin iskân edilmiş olmasıdır.522

4.1.3.11. Bakırköy

Bakırköy, Bursa ilinin Karacabey ilçesine bağlı olup önemli miktarda Kırım

Tatar ve Nogay muhacir nüfusu barındırmaktadır. Köyün eski bir Helen yerleşim yeri

olduğu ve anlamının da Rum dilinde uzun olarak tanımlandığı görülmektedir. Makri

516 BOA, A.MKT.MHM. Dosya: 655, Gömlek: 31. H. 1315 M 16 / M. 17 Haziran 1897. Bu belgenin devamında, Mihaliç kazasının Hamidiye köyünde yaşayan Maçin muhacirlerinden İsmailoğlu Mehmed’in, Tatar arabasıyla İnegöl’e gittiği esnada Yenice köyü civarında çay kenarında öldürülmüş olarak bulunduğu ve bu olayın Ermeniler

tarafından yapıldığı belirtilmektedir. 517 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286. 518 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 170. 519 Harmanlı köyünün adı vilayet salnamelerinde Kirmikir olarak geçmektedir. H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 520 Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. II, s. 845. 521 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287. 522 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.

89

köyü, Osmanlı dönemi kayıtlarında aynı şekilde kullanılırken günümüzde isim

değişikliğine uğramış ve Bakırköy adını almıştır.523

Makri köyünün ortaçağdan kalma bir yerleşim yeri niteliğine sahip olduğu ve

devrin ahalisinin, yönetici ve bey sınıfının sığır bakımı hizmetlerinde çalışan kullar

oldukları anlaşılmaktadır.524

1521 yılı tahrirat defterlerinde adı geçen köyün, bu tarihte

40 haneden ve hayvan varlığı olarak da 125 sığırdan ibaret olduğu ortaya çıkmaktadır.

Köyü oluşturan ahali, 1522 tarihinde Hıristiyan dinine mensuptular. Hıristiyan ahali,

köydeki çoğunluğu XIX. yüzyıla kadar devam ettirmiştir. Köydeki Müslüman varlığına

dair bazı bilgiler 1845 tarihli temettuat defterine yansımıştır. Bu tarihte köyde 75 hane

Müslüman Türkmen yaşam sürmüştür.525

Bakırköy’deki Kırım muhacir varlığına dair bilgilere, ilk olarak 1867 yılında

rastlanmaktadır. Köy dâhilinde bulunan Büyük Cami Vakfı’na ait sahipsiz arazilerden

Kırımlı muhacirlere tarlalar ücretsiz ve kiralık olarak verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18

Aralık 1867). Bunlardan biri, Kırım Gazi Bin Kavurkab’tır. Kırım Gazi Bin

Kavurkab’a, Bakırköy sınırları içinde Uzunazmak civarında, etrafı muhacir ve diğer

muhacir Sarugazi tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm tarla verilmiştir.526

Köydeki

diğer muhacir ise Sarugazi Bin Kavurkab’tır. Bu muhacire de Uzunazmak civarında,

etrafı muhacir Kırım Gazi, diğer muhacir tarlaları ve çayır ile çevrili 60 dönüm tarla

kiralık olarak verilmiştir. Muhtemelen bu muhacirler Bakırköy’üne 1-2 yıl önce

gelmişlerdir. 527

Görüldüğü gibi Bakırköy’e Kırım muhacirlerinin ilk göçleri 1860’lı yıllarda

yaşanmıştır. Nitekim 1867 yılı öncesinde Bakırköy’üne doğrudan Kırım muhacir iskân

edildiğine dair bir bilgi, günümüzdeki arşiv tasniflerinde bulunmamaktadır. Belgeler

daha çok Bursa sancağı veya Mihaliç kazası yönünde şekillenmektedir. Şurası da bir

gerçektir ki; Mihaliç kazası çiftlikleri muhacir yerleşimleri için çok uygun bir yerdir.

Bursa’ya daimi surette gönderilecek muhacirler, Mihaliç kazasının verimli ve boş

arazilerine yönlendirilmişlerdir.528

Öyle ki, 1860’larda Mihaliç’e yaşanan göçlerle,

muhacirler bir yerde toplanmış ve ardından boş araziler veya köyler tespit edilip iskân

523 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 79. 524 Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. I, s. 195. 525 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 216-217. 526 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 95 / Cilt: 26 / Varak: 151. 527 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 96 / Cilt: 26 / Varak: 152. 528 BOA, ŞD.MLK. Dosya no: 272, Gömlek no: 40. H. 1296 S 4 / M. 28 Ocak 1879.

90

edilmişlerdir. İşte bu sebeple, 1867 öncesi gelmiş olan Kırımlı muhacirler, Mihaliç

kazasına sevk edilen muhacirler üzerinden değerlendirme yapılarak incelenecektir.

Bursa’ya ve Mihaliç’e yapılan Kırım Tatar ve Nogay göçlerinin ilki Ekim

1860’ta gerçekleşmiştir. Buna göre, Kırım muhacirlerinden olup 40 hanede 217

nüfustan oluşan muhacirin kafilesi, iskân edilmek üzere zaptiye memuru Cavit Beyin

gözetimi altına verilmiştir.529

İkinci göçte ise, Nogay muhacirlerinden ve 5 nüfustan olduğu bilinen aile,

Mihaliç kazasına yerleşmek arzusundadır. Bunun üzerine Sadaret, gelen muhacirlerin

hemşerileri gibi yerleştirilmelerini ve ihtiyaçları olan yardımın yapılması için kolaylık

gösterilmesini Bursa Valisi’ne bildirmiştir.530

Kırım muhacirlerinin göçü 1863

tarihinde de devam etmiştir. Tevfik Efendi ile beraber 51 hane Kırım ve 31 hane Çerkes

muhacirin, Kirmasti ve Mihaliç nahiyelerinde iskân edilmişlerdir.531

Yukarıda görüldüğü gibi Mihaliç, Kırımlı muhacirlerin biriktirildiği ve civar

köylere yerleştirildiği bir konum işlevi görmüştür. Devletin burada uyguladığı iskân

politikası yerleşim yerlerindeki gayrimüslimlerle, Müslüman nüfusunu dengelemek ve

boş arazileri işler hale getirmektir. Söz konusu bilgileri göz önüne alırsak mevcut

kaynakların ayrıntılı olmayışı, gelen bu muhacirlerin tam olarak hangi yerleşim birimine

iskân edildiği sorusunu cevapsız bırakmaktadır.

Bakırköy’e göçler sadece 1860’lı yıllarda değil 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı

sonrasında da devam etmiştir. Gelen muhacirlerin ekserisi Dobruca bölgesindendir.

Köstence’den ve Tulça’dan köydeki akrabalarının yanına gelen muhacirler de

bulunuyordu. 1880’li yıllarda yapılan göçler Tatar ve Nogay olarak karışık

gerçekleşmiştir.532

Bu dönemde Bakırköy’de Tatar nüfusunun yanı sıra Rumeli’nin

Türk muhacirleri ve Yörükler de bulunmaktadır. 1892 tarihinde Makri köyünde 51

hanede 251 nüfus Tatar muhacir nüfusu varken533

bu rakam 1898 tarihinde 88 hanede

312 nüfus olarak değişiklik göstermiştir.534

Araştırmalara göre köydeki Kırım ve Nogaylar, tam olarak hangi boya ait

olduklarını ve Kırım’ın hangi şehirlerinden çıktıklarını unutmuş durumdadırlar. Bu

529 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860. 530 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66. H. 1276 C 16 / M. 30 Aralık 1860. 531 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 51. H. 1280 S 26 / M. 12 Ağustos 1863. 532 Köyün eski sakinlerinden olan Mülayim Şavkay’ın dedeleri, 93 Harbi sonrası Tulça kazasından Bakırköy’e gelmişlerdir. 533 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 534 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 286.

91

konuda yapılan araştırmalarda, köye Dobruca bölgesinden göç eden Tatarların bir

kısmının Akkerman asıllı, Nogayların ise Kuban bölgesinden oldukları görüşü ortaya

koyulmuştur.535

Bakırköy’de yapılan araştırmalarda, köy nüfusunun yarısının hâlâ

Kırım Tatar ve Nogay ailelerden oluştuğu görülmektedir. Bunun yanı sıra köydeki Tatar

muhacirler Şavkay, Renç, Uğur, Tar ve Turan soyadlarını taşımaktadırlar.

4.1.3.12. Dümberez Köyü

Dümberez köyü, Karacabey ilçesine bağlı bir yerleşim yeridir. Köyde önemli

ölçüde Kırım Tatar ve Nogay muhaciri yaşamaktadır. Dümberez köyünün diğer bir adı

da Sazlıca’dır. Köy sakinlerinden edinilen bilgilere göre Sazlıca isminin cumhuriyet

döneminde verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Köy dâhilinde Tatarlar haricinde Manav,

Rumeli muhacirleri ve Anadolu’nun çeşitli şehirlerinden göçmenler yaşamaktadır.536

Kaynaklara yansıyan bilgilere göre, köye ilk Kırım göçü 1860’lı yıllarda

gerçekleşmiştir. Nitekim 1862 tarihinde bu köye Tatar muhaciri iskân edilmek

istendiyse de, arazi sahibinin olumsuz tepkisi üzerine 40 hanelik bu muhacirler aslında

ilk iskân yerleri olan Kovalık çayırına gönderilmişlerdir.537

Bundan başka, Dümberez köyünde, Kırım muhacirlerinin varlığına ait bilgilere

Meclis-i Vâlâ’ya gönderilen şikâyet dilekçesinde rastlanmaktadır. 1868 tarihli vesika

genel olarak, köy dâhilindeki meraya sebepsizce müdahalede bulunan Arnavut Yunus

Ağa ile köy ahalisinin davasını ele almaktadır. Vesikanın bizim için önemli olan kısmı

bu dönemde Dümberez köyünde Kırım muhacirlerinin de yaşadığını ifade etmiş

olmasıdır. Buna göre Kırımlı muhacirler, Dümberez köyüne 1868 tarihinde ya da bu

tarihe yakın bir dönemde iskân edilmişlerdir. Fakat şurası da unutulmamalıdır ki,

Dümberez köyü bu dönemde Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeridir.538

Köydeki Tatar muhacirlerin Kırım’ın hangi bölgesinden olduğuna dair bir bilgi

şuan mevcut değildir. Ama köydeki Kırımlıların halen muhafaza ettikleri şive

özelliklerine bakılarak, Kırım’ın bozkır bölgelerinden olduğu değerlendirmesi

yapılabilir. Dümberez köyünün Tatar sakinlerinden edinilen bilgilere göre, köye gelen

ilk muhacirler, Kırım’dan Dobruca’ya, ardından Anadolu’ya göç etmişlerdir. Ayrıca

535 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 217; 1904 tarihli kayıtlara göre Bakırköy’üne Köstence’den 31, Babadağ’dan 3 nüfus Tatar muhacir göçü gerçekleşmiştir. BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. H. 29 L 1321 / M. 9 Ocak 1904. 536 Engin Taş, İsmail Şendere, Tarık Kutlu, -Köy Sakinlerinden- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 537 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862. 538 BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. H. 1284 Za 6 / M. 29 Şubat 1868.

92

1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonrası gelen Tatar-Nogaylar, ilk olarak Mihaliç’e ve

buraya bağlı Sultaniye köyüne iskân edilmişlerdir. Fakat köy halkının olumsuz bir tavır

içinde bulunması nedeniyle muhacirler tekrar Dümberez köyüne gönderilerek burada

iskân edilmişlerdir.539

1893 yılında Kirmasti kazasındaki Kırım muhacir köyleri sefalet içinde

kalmışlardı. Bu sebeple Torumtay (Durumtay), Dümberiz (Dümberez), Güvin ve

Çatallar köylerinde sakin muhacir ve acizlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi

Meclis-i Vükelâ’ca kararlaştırılmıştır. Bu dönemde Torumtay köyünde 128,

Dümberez’de 79, Güvin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar

muhacir, yemeklik ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede zor durumdaydılar. Adı

geçen köylere mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın yemeklik olarak

dağıtılması kararlaştırılmıştır.540

Dümberez köyünde 1892 yılında 44 hanede 222 nüfus yaşamıştır.541

1909’da 72

hane542

olan köy nüfusu, 1898’de 72 hanede 327 nüfus,543

1927’de 150, 1970’te 540,

1990’da 509, 1997’de 410 nüfusken544

2014’te 70 hane olarak tespit edilmiştir.

4.1.3.13. Okcugünü Köyü

Mihaliç kazasına bağlı Okcugünü köyüne, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı

sonrasında Rumeli ve Tatar muhacirleri göç etmiştir. 1886 tarihli kayıtlarda, köyün 50

hanede 262 nüfus Türk ve Tatar muhacirlerden ibaret olduğu belirtilirken545

1892 tarihli

kayıtlarda 63 hanede 270 nüfus Tatar ve Rumeli muhacirinin köyde yaşadığı

görülmektedir. 1.200 dönümden ibaret olan Okcugünü köyünde, muhacirler nüfusun

önemli bölümünü teşkil etmektedirler.546

Yine, 1908 yılı salnamesine göre köyde 37

hane varken 1927 yılında 257 nüfus yaşamaktadır. Ayrıca köyde 1924 yılında gelen

Yunanistan ve Bulgaristan göçmenleri de yaşamaktadır. Günümüzde köy, Karacabey

ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olup, Okçular adıyla varlığını sürdürmektedir.547

539 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 228. 540 BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / 26 Ocak 1893. 541 Hakan Kırımlı, A.g.e., s. 229. 542 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 184. 543 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 544 Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, Bursa Kültür Sanat Yayınları, Bursa 2002, s. 1483. 545 H.V.S.(H.1303-1886), s. 82. 546 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 547 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 231.

93

4.1.3.14. Orhancık Köyü

Bursa’nın Mihaliç kazasına bağlı olan Orhancık köyü, 1880 yılında Karadağ

ormanlarında kurulmuştur.548

Salname kayıtları, 1886 yılında Orhancık’ta 26 hanede

119 nüfus Rumeli muhacirinin yaşadığını göstermektedir.549

Köyün kuruluşunda 1877-

1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası göç eden Rumeli muhacirlerinin etkili olduğu tahmin

edilmektedir.

Başka bir kaynakta, 1871’de Orhancık köyünde Kazan muhacirinin varlığına

rastlanmaktadır. Belgeye göre; 1871’de hükümete bir dilekçe veren Kazanlı muhacir,

Orhancık köyündeki hemşerisinin yanında iskân edilmek istemiştir. Muhacirin idaresi

ise, Kazanlı Hasanoğlu Osman’ın Orhancık köyünde münasip bir hane üzerine

kaydedilmesine ve sefaletten kurtarılmasına karar vermiştir.550

Köyün kuruluşu ile ilgili iki tahmin yürütmek mümkündür. Bu konuda ilk görüş

Orhancık köyünün 1880’den önce kurulduğu fakat köydeki nüfusun zamanla azalarak

boşaldığı yönündedir. Diğeri ise köyün kuruluşunun kaynaklara yanlış yansımış olması

veya Mihaliç kazasında Orhancık adında başka bir köyün daha varlığıdır. Belgelere

göre, Orhancık köyüne muhacir yerleştirildiği ve burada Tatar muhacirlerin bulunduğu

üzerinde durulması gereken ortak görüştür.

4.1.3.15. Ovaesemen Köyü

Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı bir köy olan Ovaesemen’de, Nogay muhacir

varlığı mevcuttur. Salname kayıtlarında Ovaisemeni551

şeklinde zikredilen köyün diğer

bir adı da Kepekler olarak bilinmektedir. Merkez ilçeye 30 km uzaklıkta bulunan köyün,

dağlık bölgesinde bulunan kısmına da Dağesemeni köyü denilmektedir.552

Kırım Tatar ve Nogay muhacirlerinin köye tam olarak hangi tarihte göç ettikleri

bilinmemektedir. Fakat Mihaliç kazasına göç eden muhacir kafilelerinden bazılarının bu

köye iskân edildiği düşünülmektedir. Mihaliç kazasına göç edipte hangi köye iskân

edildiğini bilinmeyen Nogay muhacirlerin ilkine 1860 yılının Ocak ayında

rastlanmaktadır. Merkez kazaya gerçekleşen ikinci göç, 1860’ta Kırım muhacirlerinden

548 BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892. 549 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 82. 1909 yılında köy nüfusu 2 hane daha artarak 28’e yükselmiştir. H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 143. 550 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881, s. 50. H. 1288 S 23 / M. 14 Mayıs 1871. 551 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 287. 552 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 237.

94

40 hanede 217 nüfusluk bir muhacirin kafilesinin gelmesiyle olmuştur.553

Yukarıdaki

bilgiler göz önüne alındığında, Kırım göçlerinin 1860 yılı içinde gerçekleştiği ve göç

eden Kırım muhacirlerinden bazılarının Ovaesemen köyüne yerleştirildikleri

söylenebilir.

Bu köy hakkında yapılan araştırmalarda köye ilk Kırım muhacir göçünün 1850

yılının sonu ile 1860 yılının başlarında olduğu düşünülmektedir. Ayrıca köye iskân

edilen Nogayların Yedisan (Cetisan) kolundan oldukları tespiti üzerinde durulmaktadır.

Diğer yandan Ovaesemen köyüne yapılan göçlerin farklı zaman aralıkları ve çeşitli

bölgelerden yapıldığı belirtilmektedir. Örneğin 1880’li yıllarda köye Dobruca

bölgesinden Nogayların yerleştiği bilinmektedir. Öyle ki bu Nogaylar, 1853-1856 Kırım

Savaşı sonrası Kırım’ın bozkır bölgesinden Dobruca’ya iskân edilen Kırım muhacirleri

arasındandır. Ayrıca köye muhacir göçü sadece Kırım’dan değil diğer vilayetlerden de

olmuştur. Bunlardan biri, 1905 yılında Balıkesir’in Sultançayır köyünden gelip

Bursa’nın Ovaesemen köyüne yerleşen Nogay muhacirleridir.554

Ovaesemen köyünde yaşayan muhacirlerden Ozar soyadını taşıyan aile, 1900’lü

yılların başında Kırım ve Dobruca üzerinden Bursa’ya göç ederek yerleşmişlerdir. Öte

yandan, köyün diğer ahalisini Bulgaristan muhacirleri, Manav ve Çerkez muhacirler

oluşturmaktadır.555

1892 tarihli bir vesikaya göre, 114 dönüm arazi üzerindeki köyde

40 hanede 137 nüfus Rumeli ve Tatar muhaciri yaşamaktadır.556

1898’de ise köyün

nüfusu 57 hane 235 nüfustan ibarettir.557

Ovaesemen köyünün nüfusu 2007 yılında 130 hane 450 nüfus iken günümüzde

tahmini olarak 400 nüfusu bulmaktadır. Köyün geçim kaynakları arasında tarım ve

büyükbaş hayvancılık önemli yer tutar. Tarım ürünleri olarak domates, biber ve yonca

yetiştirilmektedir. Köy halkının ekseriyetini Yörükler oluştururken 20 hanede Kırım

Tatar ve Nogay muhacirleri yaşamaktadır. Kırımlı aileler bugün Ozar, Özel, Kutay,

Üresin, Dalkılınç ve Turhan soyadlarına sahiptirler.558

553 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19/ M. 5 Ekim 1860. 554 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 225-226. 555 Habib Ozar, -Ovaesemen Köyü Sakinlerinden- “Ovaesemen Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. 556 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 557 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 266-288. 558 Habib Ozar, A.g.g.

95

4.1.3.16. Uluabad Köyü

Osmanlı döneminde Bursa Vilayeti’nin Mihaliç kazasına bağlı bir köydür.

Günümüzde Karacabey ilçesi sınırları içindedir. Bu köye yerleştirilen muhacirler

hakkında Osmanlı arşivinde ayrıntılı bilgiler bulmak mümkündür.

İlk olarak BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282 kodlu defterde; Mihaliç

kazasında yer alan Sultan Yıldırım Bayezid Han Çiftliği’ndeki vakıf arazilerinden 100

hanelik alanın, Kırım muhacirlerine bedelsiz olarak verildiği belirtilmektedir. 1845

tarihli defterin 9 sayfadan oluştuğu ve 9 sayfadan ilk 2 sayfasının kaybolduğu veya şuan

mevcut olmadığı görülmektedir. Sayfa 2 ve 9 arasındaki bölümde 86 hanenin iskân

bilgisine ulaşmak mümkündür.559

BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880 kodlu belgede; Kırım

muhacirlerinden 60 kadar hanenin Uluabad köyüne iskân edilmeleri hususu

bildirilmektedir. Ayrıca 1846 tarihli iskân belgesinde, bu muhacirlere hane inşası için

sarf edilecek 79.000 kuruş akçe ile 2.000 kilo buğday unu ve 100 kilo arpa verilmesi

kararları vardır.560

BOA, C.DH. Dosya no: 25, Gömlek no: 1126 kodlu belgede; Dersaadet’te olup

dağınık halde bulunan 60 kadar Kırımlı muhacirin, Mihaliç kazasında iskân edildikleri

bildirilmiş ve ardından içlerinden 43 hane muhacirinin Mihaliç’e geldikleri belirtilerek

bunlara hane inşası, tohum ve arazi yardımı yapılması konusu beyan edilmiştir. (M.

1845).561

BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949 kodlu belge; Uluabad köyündeki

Kırım muhacirlerine iskân yardımı ve yıllık ödemelere dair bilgiler içermektedir. (M.

1850).562

BOA, MAD.d. Defter no: 9199 kodlu kaynakta; Mihaliç kazasının Uluabad

köyüne iskân edilen 60 hane için yapılan yardımları ayrıntılarıyla bulmak mümkündür.

(M.1846)563

Söz konusu defter ve vesikalarda adı geçen Kırım muhacirleri muhtemelen

Çerkes muhacirleri ile karıştırılmıştır. Nitekim Uluabad köyünde yapılan saha

araştırmaları sonucunda, köyde hiçbir şekilde Kırım Tatar ve Nogay muhacir izine 559 BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282. 560 BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880. 561 BOA, C.DH. Dosya no:25, Gömlek no:1126. 562 BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949. 563 BOA, MAD. d. Defter no: 9199.

96

rastlanmamıştır. Ayrıca köyün çoğunluğunun Çerkes muhacirlerinden oluştuğu

anlaşılmıştır.564

.

4.1.4. KETE KAZASI565

4.1.4.1. Yörük Yenice Köyü

Kete kazasına bağlı Yörük Yenice köyündeki Kırım muhacirlerine 1865 tarihli

kayıtlarda rastlanmaktadır. Köydeki Kırım muhacirlerine Sultan Yıldırım Bayezid Han

Vakfı’na ait arazilerden tarlalar, kiralık olarak tahsis edilmiştir. Söz konusu arazide,

tarlaların karşılıksız olarak kiralandığı muhacirler, tarlanın miktarı, eski sahibi ve

çevresindeki arazi sahiplerinin verilmiş olduğu görülmektedir. Köyde iskân edilen

Kırım muhacirlerini; Ahmed Bey İbni İbrahim ve Hüseyin İbni Hacı İsmail oluşturur.

Her iki muhacire de Yörük Yenice köyünün içinde ve çeşitli noktalarında tarlalar

ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1282 B 11 / M. 30 Kasım 1865).566

Günümüzde Yenice köyü Mudanya ilçesi sınırları içindedir. İlçenin Zeytinbağı

bucağına bağlı bir köy olan Yörük Yenice’sinin ismi Yeniköy olarak da geçmektedir.

Bunların yanı sıra XIX. yüzyılda Yörük nüfusun iskânıyla kurulmuş bir köy olduğu

ifade edilmektedir.567

Ayrıca vilayet salnamelerinin 1898 ve 1909 yılı kayıtlarında

köyün nüfusu 17 hanede 70 nüfus olarak belirtilmektedir.568

564 Uluabad köyündeki Kırım muhacirlerinin, Kırım Tatar ve Nogay olmadığı iddiasını güçlendiren eski kaynaklarda mevcuttur. Bunlardan biri, İskoç seyyah Charles Macfarlane’dir. Turkey and its Destiny. The Result of Journeys Made in 1847 and 1848 to Examine into the State of that Country, adlı eserinde Macfarlane, muhacirlerin iskânından iki yıl sonra Uluabad köyüne geldiğini ve burada Ağustos 1845’te iskân edilmiş olan Çerkez muhacirlerle

görüştüğünü ifade etmektedir. Kaynaklara yansıyan yanlış tanımlamanın da nasıl oluştuğu konusunda bir takım görüşler vardır. Bunlardan birinin Osmanlı Devleti yöneticilerinin, muhacirlerin kayıt altına alınması ve iskân edilmesi konusunda bir ihtisaslarının olmamasıdır. Nitekim Osmanlı Devleti ancak Tanzimat’tan sonra muhacir kabul ve iskân işlerini bir sisteme koymaya başlamıştır. Ayrıca muhacir kayıt memurlarının, gelen muhacirler arasındaki farkları bilememiş olması ve kayıtlara böyle geçirmiş olması da bu durumun oluşmasında etkilidir. Bu konuda bir başka görüş ise, Osmanlı kayıt memurlarının Dersaadet’e gelipte Bursa’ya gönderdikleri Kırım muhacirlerini, etnik kimliklerine göre değilde geldikleri yere göre yazmış olması olabilir. Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 16. 565 Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı eski bir köy ve günümüzde Ürünlü adıyla yeni bir mahalledir. Eski adı Kitai, Kite, Kete olarak değişim göstermiştir. Osmanlı’dan önce, Kete, Bizans İmparatorluğu tekfurlarınca yönetilmiştir. Osmanlılar döneminde ise uzun süre kaza olarak kalmış olan Kete, 1987 yılında Bursa’da Büyükşehir kurulunca mahalle olarak Nilüfer Belediyesi sınırları içine alınmıştır. Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1676 566 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.5. 567 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 286. 568 Bu dönemin vilayet salnamelerinde Yörük yenice köyü, Yenice-i Müslim adıyla geçmektedir. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 276; H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 243.

97

4.1.5. MUSTAFAKEMALPAŞA (KİRMASTİ) İLÇESİ569

4.1.5.1. İSKÂN YERİ BİLİNMEYEN MUHACİRLER

Kirmasti kazasında iskân mahalli bilinmeyen muhacirlerin ilki 1860 tarihinde

göç etmiştir. Bu tarihte Kirmasti köyüne 115 hane Kırım muhaciri iskân edilmiştir.570

Nitekim iskândan üç sene sonra 32 hane muhacirin, hayvanlarının telef olmasından

dolayı zor durumda kaldıkları ve devletten yardım istedikleri görülmektedir.571

Aynı

muhacir 1868 senesinde Hüdavendigar Vilayeti’ne arzuhal yazarak Kirmasti kazasında

110 hane Kırım muhacirinden ibaret oldukları halde kendilerinden aşar ve resmi ağnam

vergisinin alınmak istendiğini bildirmiştir.572

İkinci kafilenin varlığı Hüdavendigar Mutasarrıfı’na gönderilen 1861 tarihli

tahrirattan anlaşılmaktadır. Bursa civarında misafir olarak iskân ettirilmiş 100 hane

Kırım muhacirlerinin, söz konusu yerde elverişli arazi bulunamaması nedeniyle Mihaliç

ve Kirmasti nahiyelerinde bulunan çiftliklerde ve meralarda iskânlarının yapılması

bildirilmiştir.573

Öte yandan Kirmasti kazasına muhacir göçü, Kırım’ın Kefe ahalisinden

104 hane Kırım muhacirinin gelişiyle devam etmiştir.574

Kirmasti’ye Kazan Tatarları da göç etmiştir. Kazan muhacirlerinden Süleyman,

zevcesi ve çocuğu ile Kirmasti kazasında iskân edilmeyi istemiştir.575

(5 Haziran 1868).

Aynı tarihlerde bir başka Kazan muhaciri Kirmasti kazasına göç etmiştir. Kazan’lı

Seyfeddin, 4 kişiden oluşan ailesiyle, Kirmasti kazasında yerleşmiş olan biraderinin

yanına iskân edilmiştir576

(15 Şubat 1869).

4.1.5.2. Aralık Köyü

Osmanlı döneminde Kirmasti, günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı

Aralık köyü, Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerin iskân edildiği bir başka yerleşim

569 Kirmasti, Mustafakemalpaşa ilçesinin esi adıdır. Bu kelimenin Rumca “uçurumlu yer” anlamına gelen Kremastre’den geldiği ifade edilmektedir. Aşıkpaşazade Tarihi’nde, Kirmasti’nin Orhan Bey döneminde fethedilirken ki hâkimi Kılemastorya adlı bir kadının olduğu belirtilmektedir. XVI. yüzyılda Kirmasti, nahiye statüsüne sahiptir. 1590 yılından itibaren ise Haydarlar ve Temrezler nahiyesi ile birlikte Kirmasti kazasının oluşturulduğu görülmektedir. XIX. yüzyıla kadar kaza olarak kalan Kirmasti, bugünkü adını 1922 yılında almıştır. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 202; İsmail Yaşayanlar, XIX. Yüzyılda (Mustafakemalpaşa) Kazası’nın Sosyo-

Ekonomik Durumu, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2012, s. 18. 570 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 571 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. 572 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 126. H. 1285 Ra 15 / M. 6 Temmuz 1868. 573 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37. H. 1277 Za 6 / M. 16 Mayıs 1861. 574 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. H. 1278 Ca 14 / M. 17 Kasım 1861. 575 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 115. H. 1285 S 13 / M. 5 Haziran 1868. 576 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 172. H. 1285 Za 3 / M. 15 Şubat 1869.

98

yeridir. Aralık köyü, Osmanlı salnamelerinde Arılık şeklinde zikredilmektedir.577

Köy,

daha kurulmadan önce Üçbeyli köyünün arazisi olduğundan Üçbeyli köyündeki ahali,

Aralık köyünün olduğu yerde arıcılık yapmıştır. Bu sebeple Arılık mevki olarak

adlandırılan bu yere, daha sonra yerleşen insanlar bu ismi vermişlerdir.578

Aralık köyünün tamamını 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra göç eden

Rumeli muhacirleri teşkil etmektedir. Köyün kurulmasında etkili oldukları anlaşılan

muhacirlerin Aralık köyüne küçük gruplar halinde geldikleri belirtilmektedir. Köy nüfus

defteri ve köyün ileri gelenlerinin hatırladıklarına göre 1877-1878 Osmanlı-Rus

Savaşı’ndan sonra göç eden muhacirlerin büyük çoğunluğu Rusçuk, Hezargrad

(Razgrad), Hacıoğlu Pazarcık, Silistre, Kızanlık, Niğbolu, Şumnu, Ziştovi gibi

şehirlerden gelmişlerdir.579

Söz konusu kazaların Rumeli bölgesine bağlı olması

nedeniyle salnamelerde Rumeli muhacirleri olarak tanımlandıklarını görmek

mümkündür.

1886 yılında köyde 48 hanede 213 nüfus Rumeli muhaciri varken,580

1898

yılında ise bu nüfus, 114 hanede 248 olarak değişmiştir.581

Öyle ki, köyün muhacir

nüfusunun artışında, Kırım’dan Dobruca’ya göç eden ve 1877-1878 Osmanlı-Rus

Savaşı sonrası da Bursa’ya gelen Tatar ve Nogay muhacirlerinin etkili olduğu

anlaşılmaktadır.

Köyün kurulduğu tarih konusunda kesin bir görüş birliği yoktur. Nitekim bazı

araştırmacılar köyün 1864 yılında kurulduğunu belirtirken582

bazıları da 1880’lı yılların

sonu olduğunu ifade etmektedirler.583

En nihayetinde köyde bir Tatar nüfusunun varlığı

konusunda ortak fikir beyan edilmektedir.

1890’ların sonunda köye yerleşen Rumeli muhacirleri arasında Kırım

Tatarlarının da olduğu tespit edilmiştir. Kırım Tatarlarından iki sülalenin, 1860’larda

Kırımdan çıkıp Rusçuk’un Beyalan köyü ile Şumnu’nun Lojva köyüne iskân olunan

muhacirler olduğu ifade edilmiştir. Bunlardan Kırım soyadını taşıyan aileden kimse

577 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. 578 Tevfik Şahin, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21

Ocak 2014. 579 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 215. 580 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 79. 581 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290-292. 582 Raif Kaplanoğlu, “Bursa’nın Kederli ve Sert Mizaçlı Göçmenleri Tatarlar”. 583 1880 ile 1900 yılları arasında Hüseyin Ağa (Kahraman), Kara İsmail ve Kırmızı İdris sülalesi Bulgaristan’ın Rusçuk şehrinden gelip Aralık köyünü kurmuşlardır. Kekil Şimşek (ed.), Mustafakemalpaşa Belde ve Köylerinde Yaşam, c. I, Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği Patikalar Dergisi Yayınları, Bursa 2012, s. 44.

99

kalmamıştır. Ayrıca bu sülale ile akraba olup Şahin soyadını taşıyan aile, hâlâ Aralık

köyünde ikamet etmektedir.584

Diğer yandan söz konusu köyde 1909 yılında 114 hane yaşamıştır.585

I. Dünya

Savaşı yıllarında köyden iki Kırım Tatarının asker olarak vazife aldığı ve aralarından

birinin Irak Cephesi’nde şehit düştüğü belirtilmektedir. Sonuç olarak Aralık köyünün

2014 yılı itibariyle 70-80 hane arasında nüfusa sahip olduğu, fakat göç ve evlilikler

nedeniyle nüfusun sürekli azaldığı görülmektedir. Tarım ve hayvancılık yapılan köyde,

her hane 40-50 adet büyükbaş yahut küçükbaş hayvana sahiptir. Köyde tarım ürünleri

olarak mısır, buğday, yonca, yulaf ve arpa yetiştirilmektedir. Yakın akrabalar arasında

evlilik yaşanmazken, kültürel bakımdan da Kırım örf ve adetleri artık yaşatılamayıp

kaybolmaya yüz tutmuştur.586

4.1.5.3. Camandar Köyü

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı köylerden birisi olup 1877-1878

Osmanlı-Rus Savaşı sonrası göç eden muhacirlere ev sahipliği yapmaktadır. Köyün adı

çeşitli yerlerde Çamandar, Camandar ve daha da farklı Akhisar587

olarak da

geçmektedir. Ortaçağdan kalıntıların bulunduğu köyün Selçuk Hatun’un vakfına ait bir

arazi olduğu söylenmektedir. Muhacirlerin göçüne kadar köy nüfusu Hıristiyan ahaliden

oluşmuştur. 1844 yılı defterlerinde köyün 7 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.588

Ayrıca arşiv vesikasında yer alan bilgilerden, köy nüfusunun 1890-1891 yıllarında 41

hanede 173 nüfus Rumeli muhacirinden oluştuğu görülmektedir.589

Camandar köyüne Tatar muhacirlerin ne zaman geldiklerine dair kesin bir

kaynak yoktur. Bu konuda yapılmış araştırmalar, köye gelen muhacirlerin 1879 yılında

Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinden göç ettiklerini ifade etmektedir. Gelen muhacirlerin

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, Dobruca bölgesinin kaybedilmesi üzerine göç

ettikleri ihtimal dâhilindedir. Rumeli tarafından geldikleri için de Osmanlı kayıtlarına

Rumeli muhaciri adı altında girdikleri anlaşılan muhacirlerin, köyü kurulu halde bularak

584 Köy sakinlerinden 1965 doğumlu Bedri Şahin’in baba tarafı, Şumnu’nun Lojva köyünden, Balkan Savaşı sonrası Bursa’ya göç etmişlerdir. Bedri Şahin, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014; Tevfik Şahin, A.g.g.; Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy

Yerleşimleri, s. 216. 585 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 128. 586 Tevfik Şahin, A.g.g. 587 Camandar adı ile de anılan köyün önceki adı Akhisar idi. 1844 yılı tahrirat defterlerine göre köydeki muhtar Halil’in elinde 500 dönümü aşkın çiftlik vardır. Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 121. 588 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 169. 589 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892.

100

yerleşmiş oldukları belirtilmektedir.590

Öte yandan köy nüfusunun 1886’da 44 hanede

123 nüfus,591

1898’de ise 63 hanede 271 nüfustan oluştuğunu kaynaklarda görmek

mümkündür.592

4.1.5.4. Çatallar Köyü

Çatallar köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 1867 yılı kayıtlarına

göre, Çatallar köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Nur Ali Bin Hacı Sokota,

Süleyman Bin Hacı Sefer ve Kasab Ali Hacı Sefer olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu

muhacirlere Çatallar köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı’na ait çeşitli

mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18

Aralık 1867).593

Çatallar köyünde 1909 yılında 55 hane yaşamıştır.594

1927 yılında sadece 42

kişinin yaşadığı köy, bazı kaynaklarda Çattalı şeklinde de zikredilmektedir. Haritalarda

ilçenin batısında Çeltikçi-Durumtay arasında gösterilmiştir.595

Çatallar köyü günümüzde

Durumtay köyü sınırlarına dâhil olmuş bir arazi durumundadır.596

4.1.5.5. Çavuş Köyü

Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeri olan Çavuş köyünde Kırım muhaciri

iskân edilmiştir. Köy, kurucusu Mustafa Çavuş’tan dolayı bu adla anılmıştır.597

1844

yılı defterlerinde köyün 24 haneye sahip olduğu anlaşılmaktadır.598

1886 yılında 24

hanede 113 nüfus Rumeli muhacirinin yaşadığı köyde599

1892 tarihli bir kaynakta köy

ahalisini yine Rumeli muhacirleri olarak görmek mümkündür. Ayrıca köyün 11 hanede

75 nüfus ile 82 dönüm arazi üzerine kurulduğu belirtilmiştir.600

Ancak köy daha eskidir.

Nitekim köyde Bizans döneminden kalma kalıntılar vardır.601

590 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 93. 591 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 80. 592 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 292. 593 Kırım muhacirlerine verilen araziler için bkz. Tablo 4.6. 594 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 168. Nitekim 1898 tarihli vilayet salnamesinde İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye) köyü yer almamaktadır. H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 595 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 101. 596 1946 yılında Durumtay köyünde yaşanan sel felaketi, köy halkının boşalmış bir köy olan Çatallar tarafına iskân edilmesine yol açmıştır. Zaten Durumtay köyü nüfus kayıtlarında, Çatallar köyünün ve nüfusunun, Durumtay ile

birlikte yer aldığını görmek mümkündür. Sonuç olarak mevcut bilgilerden, Durumtay köyünün, eski adı Çatallar köyü olan yerde kurulmuş olduğu ve hâlâ bu arazide varlığını devam ettirdiğini anlaşılmaktadır. 597 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 102. 598 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 169. 599 H.V.S.(H.1303-M.1886), s. 80. 600 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. 601 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s.102.

101

Köydeki Kırım muhacirlerinin varlığına ise 1868 tarihli bir vesikada

rastlanılmaktadır. Vesikaya göre; Hoca Abdülcelil Efendi’ye devlet tarafından henüz

hiçbir yardımda bulunulmadığı görülmektedir. Abdülcelil Efendi zor durumda kaldığını

ve kendisine yardım edilmesini Hüdavendigar Vilayeti’nden istemektedir.602

(H. 1285

Ra 4 / M. 25 Haziran 1868). Mevcut arşiv kaydının 1868 tarihli olması ve Hoca

Abdülcelil Efendi’ye yardımda bulunulmamış olması muhtemelen Kırım muhacirinin

yeni olduğunu ve 1866, 1867 ve 1868 tarihlerinde Bursa’ya gelen muhacirlerden

olduğunu göstermektedir.

1909 yıllında köyde 45 hane603

varken bu sayı 1927 yılında 244, 1990 yılında

ise 236 kişiye ulaşmıştır. Günümüzde Çavuş köyü Mustafakemalpaşa ilçesi

Devecikonağı Bucağı’na bağlı bir yerleşim birimidir.

4.1.5.6. Durumtay Köyü

Bursa’nın Kirmasti kazasına bağlı köylerinden bir diğeridir. Köyde Kırım

muhacir varlığı 1860’lı yıllara kadar inmektedir. Kırım muhacirlerinin iskânından önce

köyde Harput kökenli bir topluluk yaşamıştır. 1844 yılı defterlerinde köyün 17 haneye

sahip olduğu anlaşılmaktadır.604

Bunun yanı sıra köy sakinlerine göre, Durumtay

köyünde ilk olarak Arnavutlar yaşamıştır. Kendilerinin 1840-50’li yıllarda Durumtay’a

geldiklerini belirtmektedirler. Çeşitli kaynaklarda köyün adı Torumtay, Durumbey,

Torunbey ve Dorumtay şeklinde zikredilmektedir. Moğolca’dan Türkçeye geçmiş olan

bu kelime Osmanlı Türkçesi’nde “karagöz cinsi alıcı bir kuş”, Moğolcada “atmaca

kuşunun erkek cinsi veya küçük av” kuşu anlamına gelmektedir.605

Köye ilk Kırım muhacirlerinin 1859-1860 yıllarında geldiği tahmin

edilmektedir. Fakat kaç haneden oluştukları konusunda bir bilgi bulunmamaktır.606

İlk

gelen muhacirlerin varlığını 1863 tarihli bir arzuhalden yola çıkarak tespit

602 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 112. H. 1285 S 2 / M. 25 Mayıs 1868. 603 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 166. 604 Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 176. 1844 yılında Dorumtay köyünde Tüccar İsmet Bey 590 dönüm çiftliğe sahipti. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 112. 605 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 220. Köyün kuruluş sürecini anlatan diğer bir kaynakta, köyün XVII. yüzyılda has araziler üzerine iskân ettirilen Ege Türkmenleri tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Ayrıca köye ilk Tatar göçünün, Hacıoğlu Pazarcık civarından gelen 5 hanenin iskânıyla olduğu ve

daha sonra Bulgaristan’dan gelenlerin de İhsaniye diye de adlandırılan köyün diğer kısmına yerleştirildikleri ifade edilmektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 197. 606 1860 yılında İstanbul’da bulunan Kırım muhacirlerinden 1700 hanenin 300 hanesi Bursa sancağı kaza ve köylerine yerleştirilmek üzere sevk edilmişlerdi. Aynı yıl Bursa sancağında dağınık olarak iskân edilmek üzere, 109 hanede 580 nüfus ve 171 hanede 697 nüfus ve 120 hanede 479 nüfus Kırım muhaciri Bursa’ya gönderilmiştir. Öyle ki, Durumtay köyüne iskân edilen Kırım muhacirleri, bu kafilelerden birine aittir. BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30. BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78; BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46; BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24.

102

edilebilmektedir. Vesikaya göre; Bursa’nın Kirmasti kazasına tabi Torunbey

(Durumtay) köyüne Kırım Nogay muhacirlerinden Hacı Ali, ailesi ile birlikte yerleşmek

istemiştir. Bu talebini dilekçe ile Muhacirin Komisyonu’na iletmiş olan Hacı Ali, daha

önce Balıkesir’in Hacı Şerif adlı mahalline yerleştirildiğini, biraderlerinin, kardeşlerinin

ve akrabalarının Torunbey köyünde bulunduğunu bildirmiştir. Dört senedir Hacı

Şerif’te ikamet eden Hacı Ali ve ailesi, bir aralık Dersaadet’e gitmişlerdi. Fakat burada

sefil, perişan ve ilaçsız, kaldıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca bunların ellerine dört seneden

beri ne öküz ne tohum ne de yevmiye tahsisi ulaşmadığını artık geçinmek için

güçlerinin kalmadığı anlaşılmaktadır.607

Netice olarak dilekçenin 1863 tarihli olması

Hacı Ali’nin akraba ve kardeşlerinin Durumtay köyüne 1859 yılında yerleştirildiği

görüşünü destekler niteliktedir.

1861 yılında Bursa sancağına önemli miktarda Kırım muhaciri sevk edilmiştir.

250 haneden oluşan Kırım ve Kefe muhacirlerinin 110 hanesi, Ekim 1861 tarihinde

Sarıbey köyü yanındaki boş araziye yerleştirilmiştir.608

Muhacirler için devlet bir

yandan haneler inşa etmiş, diğer yandan bu arazilerin isimlendirmesi işlemlerini

yapmıştır. Osmanlı Devleti memurları, bu arazilerin padişahın muhacirlere ihsanı olarak

verilmesi sebebiyle mevcut araziyi İhsaniye köyü olarak adlandırmıştır.609

Nitekim

Hüdavendigar salnamesi610

ve çeşitli araştırmalar Durumtay köyünün Osmanlı

döneminde İhsaniye ve İhsaniyeüst adlarıyla da kayıtlara geçtiğini göstermektedir.611

607 BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. H. 1280 C 26 / M. 8 Aralık 1863. 608 Günümüz Bursa köy haritalarını incelediğimizde, Sarıbey köyüne en yakın bulunan Tatar muhacir köyünün Sazlıca olduğu görülmektedir. Fakat yukarıda belirtildiği gibi İhsaniye adı vilayet salnamelerinde Durumtay köyü ile

birlikte geçtiği için bu köy Durumtay köyü içinde verilmiştir. Köydeki bir rivayete göre, köyün daha önce Susurluk Çayı kenarında Tümbelez (Sazlıca) denilen köye yakın yerde Tatar Yüzbaşı Efsane Efsat tarafından kurulduğu söylenmektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 204. 609 BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. H. 1278 R 8 / 13 Ekim 1861. Belgenin transkiribi için bkz. Belge-4. 610 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 611 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s.124. Ayrıca 1307-1308 / 1891 yılı vilayet salnamelerinde Çatallar, İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye), Turmatay ihsaniye-i evsat (Orta İhsaniye), İhsaniye-i kebir (Büyük

İhsaniye), Dümberiz, Sarıbey ve Sarıbey cedid adlı köylere yer verilmiştir. Söz konusu üç İhsaniye köyü, muhtemelen iskân sonrası birleşmişlerdir. Günümüzde bu üç köy yoktur. Belki de küçük İhsaniye köyü 1946 yılına kadar Çatallar köyü adıyla varlığını sürdürmüştür. Çünkü 1898 tarihli vilayet salnamesinde İhsaniye-i sagir (Küçük İhsaniye) köyü yer almamaktadır. Bu köy yerine ise Çatallar köyünün varlığı görülmektedir. H.V.S.(1316-1898), s. 290. 1946 yılında bu köy boş haldeyken, bu tarihte Durumtay (Orta İhsaniye) köyünün bulunduğu yerde sel felaketi olması nedeniyle köy, Çatallar köyünün bulunduğu mevkiye taşınmıştır. Böylece Çatallar köyü kalkmış ve Durumtay köyü bu arazide kurulmuştur. Nitekim Durumtay köyü nüfus defterlerinde, Çatallar köyü nüfus bilgilerinin yer alması

bu durumu anlaşılır hale getirmektedir. Turmatay ihsaniye-i evsat köyü (Orta İhsaniye) bugünkü Durumtay köyünün olduğu yere bağlı bir arazidir. Fakat köy yerleşimi daha önce de belirtildiği gibi Çatallar mevkisine taşınmıştır. Köy isminin daha 1885 yılından beri Turmatay (Durumtay) olarak kullanıldığını görmek mümkündür. Bu tarihte Kirmasti kazasına bağlı bir de Turmatay çiftliklerinin olduğu belirtilmektedir. Öte yandan Dümberiz köyü, Sazlıca adıyla Karacabey sınırları içindedir. Sarıbey köyleri, Yenisarıbey, Ortasarıbey ve Eskisarıbey adlarıyla devam etmektedir. Çatallar köyü ise, 1946 yılında boş bir köy halindeyken, bu tarihte Durumtay köyünde yaşanan sel felaketi sonrası, Durumtay köyü ahalisinin ikinci iskân alanı olmuş ve isim değişikliğine uğrayarak Durumtay adını almıştır. H.V.S.(1307-1308/1891), s. 124; H.V.S.(1302-1885), s. 401.

103

Bu durum neticesinde İhsaniye köyünün, Durumtay köyünün bir parçası olduğu kabul

edebilir.

Köy nüfus defterine göre köydeki muhacirlerin ilk gelenlerinin 1860 Kırım,

1875 ve 1906 Köstence, 1875 Mecidiye, 1872, 1888 ve 1898 Hacıoğlu Pazarcık

doğumlu oldukları görülmektedir. Doğum tarihlerinden yola çıktığımızda, Durumtay

köyüne yapılan göçlerin ikincisi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası

gerçekleşmiştir. Bulgaristan ve Romanya’nın elden çıkması üzerine buralardan yapılan

göçlerle birlikte binlerce Türk ve Müslüman muhacir, Bursa Vilayeti’ne göç etmiş ve

aralarından bazı muhacirler Durumtay köyüne iskân edilmişlerdir. Nitekim Rumeli’den

Durumtay köyüne gelen muhacirlerin 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası, Kırım’dan

Hacıoğlu Pazarcık’a, Köstence ve Mecidiye’ye göç etmiş olmaları mümkündür.

Dorumtay köyünde Tatar ve Nogay muhacirlerin yanı sıra Türk ve Arnavut

muhacirler de yaşamıştır. Zamanla köyün demografik yapısına Rumeli’nin çeşitli

şehirlerinden yapılan göçlerle katılımlar olmuştur. Bu şehirler Rusçuk, Plevne, Varna,

Ziştovi, Kalkandelen, Tırnova, Gostivar, Kızanlık, Şumnu, Üsküp, Razgrad

(Hazargrad), Eskicuma ve Silistre şehirleridir.612

Diğer yandan köydeki Nogayların

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, öncelikle Manisa’ya göç ettikleri fakat daha

sonra buradan Durumtay’a yerleştikleri görülmektedir.613

Durumtay, 1888 yılında 110 haneye sahip bir köy idi. Bu tarihe ait arşiv

vesikasındaki bilgilere göre, köydeki tarım alanları muhacirler için yeterli olmamıştır.

Muhacirler hem ziraat hem de hayvancılık yapmak üzere hükümetten arazi

istemişlerdir. Buna mukabil, padişah arazisi olan Akdağ korusundan kendilerine köy

teşkil edilmesini ve yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Eğer Akdağ korusunda köy

teşkil edilirse, şimdi bulundukları ev ve tarlaları padişahın Mihaliç’teki çiftliğine terk

edeceklerini söylemişlerdir. Hükümet ise, bu talebi inceleyip padişaha sunduktan sonra

bir cevap vereceğini bildirmiştir.614

Köy ahalisinin 1893 yıllarında büyük bir sıkıntı çektiği görülmektedir.

Aralarında Mihaliç615

kazasının Dorumtay, Dünbeziz, Güvin ve Çatallar köylerinde

sakin muhacirlerin olduğu yerlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i

612 Ertan Germen, -Durumtay Köyü Muhtarı- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 613 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 221-222. 614 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. H. 1305 Za 14 / M. 23 Temmuz 1888. 615 1893 yılında söz konusu köyler Mihaliç (Karacabey) kazası sınırlarına dâhildir.

104

Vükela’ca karar verilmiştir. Bu esnada, Dorumtay köyünde 128, Dünbeziz’de 79,

Güzin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir yemeklik

ihtiyaçlarını karşılayamayacak derece zor durumda kalmışlardır. Adı geçen köylere

mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın yemeklik olarak dağıtılması

kararlaştırılmıştır.616

Öte yandan köyün 1898 tarihinde 127 hanede 471 nüfusa sahip

olduğu görülmektedir.617

Köye Tatar göçleri az da olsa I. Dünya Savaşı yıllarında da devam etmiştir.

Bunlardan biri olan Köse ailesi, Köstence’den yola çıkarak Bandırmaya iskân

edilmişler, fakat ailenin buradaki araziyi beğenmemesi üzerine Durumtay köyüne

gönderilmişlerdir. Ayrıca Köse ailesinin ilk fertleri Köstence’nin Çömlekçi köyüne,

Ukrayna’nın Minsk bölgesinden göç etmişlerdir. Ne zaman olduğu konusu tam olarak

bilinmese de Kırım Savaşı sonrası Dobruca’ya yapılan göçlerden biri olduğunu

söylemek mümkündür.618

Durumtay köyü sakinlerinden edinilen bilgilere göre köy, Bulgaristan,

Yunanistan, Romanya muhacirleri ile Manav ve Arnavutlardan oluşmaktadır. Öte

yandan Durumtay köyü 1946 yılına kadar eski köye bağlıyken, 1943 yılında köyde su

baskını yaşanması nedeniyle köyün yeri Durumtay köyünün şimdi bulunduğu eski

Çatallar köyü mevkisine taşınmıştır. Eski Durumtay köyü üç mahalledir. Birincisi Tatar

mahallesi, ikincisi Arnavut mahallesi ve üçüncüsü Bulgaristan ve Yunanistan’dan göç

eden Müslüman ahalinin bulunduğu mahalleydi. Hepsi birbiriyle akrabalık bağları

kurmuşlardır. Üç mahalle arasında herhangi bir husumet yaşanmamıştır. Diğer yandan

Durumtay köyü 2014 yılı itibariyle 110 haneden oluşmaktadır. Köydeki Kırım muhacir

torunları, Germen, Çakır, Karagöz, Dobruca, Tetikçi, Cömert, Cıbır, Sert, Tükenmez,

Demir, Kahraman, Uğur ve Uslu619

soyadlarını taşımaktadırlar.620

4.1.5.7. Güllüce Köyü

Güllüce köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir.621

1867 yılı kayıtlarına

göre, Güllüce köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Nuri Bin Hüseyin, Ahmed Bin

616 BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / M. 25 Şubat 1893. 617 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 618 Tamer Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme,

Bursa: 21 Ocak 2014. 619 Köyde bulunan Uslu ailesi, Bulgaristan Şumnu’dan göç etmiş Tatar muhacir soyundandır. 620 Ertan Germen, A.g.g.; Semih Çatallar- İbrahim Çakır, A.g.g. 621 Bazı kaynaklarda Karacabey ilçesine ait eski bir köy olduğu ifade edilmektedir. 1521 yılı tahrirat defterlerinde yer alan bu köy, şehzade türbeleri vakıf köyüdür. Köyde XV. yüzyılda 23 hane yaşamıştır. Yeri belirlenemeyen köylerden biridir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 149.

105

Hüseyin, Ahmed Bin Feriş, İsmail Bin Hanamakoy, Tasos ve İbrahim İbni İbiş, İbrahim

Bin Kocaş, Mustafa Bin Leznaşov, Diyazen, Mehmed, Musa, İsmail, Hasan ve Ömer

binun-ı reste, Hacı Kul Bin Öküz Koş, Hayık Bin Yusuf ve Keçeci Mehmed ve İsmail

İbni Çobaz’e oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Güllüce köyü dâhilinde

Şehzade vakıflarına ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak kiralık

verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867). 622

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde bulunan bu köyün adı 1530 tarihli

tahrirat defterinde Gözlüce olarak geçmektedir. Köyün Yörükler tarafından kurulduğu

belirtilir. 1880li yıllarda Bulgaristan’ın Osmanpazarı bölgesinden ve 1951 yılında

Bulgaristan’ın Şumnu ve Eskicuma bölgelerinden 150 hane muhacir Güllüce’ye

yerleştirilmiştir. Ayrıca köyde yerlilerin dışında, 100 hane Çerkez ile 6-7 hane Dersim

olaylarından sonra yerleştirilen Tuncelili göçmenler yaşamaktadır.623

1898 yılında

köyün 97 hanede 533 nüfusa sahip olduğu görülmektedir. Köyün bu tarihteki diğer ismi

ise Neşetiye olarak kaynaklara yansımıştır.624

Günümüzde Kırımlı muhacirlerin

kalmadığı Güllüce köyü, Çerkezler, muhacirler ve Doğu Anadolu’dan göç etmiş

nüfusun yaşadığı bir köy mahiyetindedir.

4.1.5.8. Büyük İhsaniye Köyü (İhsaniye-i Kebir)

Büyük İhsaniye köyüne625

Kırım muhacirlerinin yerleştirilmesine dair ilk

bilgileri, Abdullah Ağa adlı muhacirin, Meclis-i Vâlâ’ya gönderdiği arzuhalde görmek

mümkündür. Abdullah Ağa, Köstence kazasında yaşayan bir Osmanlı vatandaşıdır.

Aile ve akrabalarının Bursa sancağında Kirmasti kazasına tabi İhsaniye-i kebir köyünde

iskân edildiklerini ve bu nedenle, kendisinin de 4 hanede 25 nüfus olmak üzere

İhsaniye-i kebir köyüne yerleştirilmesini Meclis-i Vâlâ’dan talep etmektedir.

Bu talep konusunda Meclis-i Vâlâ’nın kararı olumlu olmuştur. Meclis,

muhacirin talimatnamesinde yer alan muhacirinden, aile ve akrabasından ayrı

düşenlerin kavuşdurulması hükmüne dayanarak Abdullah Ağa’nın Bursa’daki İhsaniye-

i kebir köyüne yerleştirilmesine izin vermiştir.626

Muhtemelen bu köye iskân edilen

Abdullah Ağa’nın akrabaları ve diğer Kırım muhacirleri Haziran 1866’da gelmişlerdir.

622 Güllüce köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.7. 623 Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 229-230. 624 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 625 Büyük İhsaniye köyü günümüzde Durumtay köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Öte yandan vilayet salnamelerinde, Kirmasti kazasında ayrı ayrı İhsaniye-i sagir, İhsaniye-i evsat ve Kırım muhacirlerinin iskân edilmiş olduğu İhsaniye-i kebir köyleri olduğu belirtilmektedir. H.V.S.(H.1307-1308/M.1891), s. 124 626 BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 71. / H. 1285 M 2 / M. 25 Nisan 1868.

106

Gelen Kırım muhacirlerine arazi verildiği, nitekim arazilerine müdahalede bulunulduğu

da Bab-ı âli’ye gönderdikleri arzuhalden öğrenilmektedir. Netice olarak Bab-ı âli, olay

hakkında tahkikat yapılmasından sonra karar vereceğini bildirmiştir.627

4.1.5.9. Lütfiye Köyü

Osmanlı döneminde Kirmasti kazasına bağlı Lütfiye köyüne önemli oranda

Kırım Tatar ve Nogay muhaciri iskân edilmiştir. Lütfiye köyü günümüzde

Mustafakemalpaşa ilçesinde yer almaktadır. Köye gelen Kırımlı muhacirlerin

Bursa’nın Mihaliç kazasında iskân için bir süre bekletildikleri ve ardından yeni kurulan

köye iskân ettirilmek istendiği kaynaklara yansımıştır. 1861 tarihli Kırım ve Kefe

muhacirlerinin iskân edilmeleri konusunda Muhacirin Komisyonu başkanlığından

meclise gönderilen tezkirede; Bursa sancağına göç eden 250 hane muhacirinin 140

hanesinin Mihaliç kazası çevresinde var olan havası temiz ve toprağı verimli Sakalar

bayırına yerleştirilmesinin uygun görüldüğü ve bu boş arazinin isminin de padişahın

lütufu olması sebebiyle Lütfiye köyü olarak verilmesinin uygun bulunduğu

anlaşılmaktadır.628

Geriye kalan 110 hane muhacir ise Sarıbey köyü yanında yeni

kurulacak olan İhsaniye köyüne iskân edilmişlerdir. İhsaniye köyü ise bugün Durumtay

köyü sınırları içinde yer almaktadır.629

Yeni kurulan köylerdeki Kırım ve Kefe muhacirlerine ev inşası ve erzak yardımı

da yapılmıştır. Diğer yandan 1898 yılında Lütfiye köyünün önceki tanımlamalardan

farklı olarak Tomuzdere şeklinde zikredildiği ve 41 hanede 166 nüfusa sahip olduğu

görülmektedir.630

4.1.5.10. Kovalık Çayırı

Bursa sancağına tabi Kirmasti kazasında geniş ve verimli bir çayır olan bu

mahale 1862 tarihli bir belgeden yola çıkarak Tatar muhacir yerleştirildiği

görülmektedir. Kırım’dan gelen Tatar muhacirler 40 haneden oluşmaktadırlar. Bu

muhacirlerin yerleştirilmesiyle birlikte evleri de inşa edilmiştir.631

Aslında Kovalık çayırına iskân edilmek üzere gönderilen muhacirlerin ilk önce

Kirmasti kazasının Dümberez köyünde Küçük Osmanoğlu Ahmed’in arazisine

627 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 5. H. 1283 M 22 / M. 6 Haziran 1866. 628 BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77. H. 1278 R 8 / M. 13 Ekim 1861. Belgenin transkribi için bkz. Belge-4. 629 BOA, MVL. Dosya no: 615, Gömlek no: 113. H. 1278 Ra 16 / M. 21 Eylül 1861. 630 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 292. 631 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862.

107

yerleştirilmeye çalışıldıkları anlaşılmaktadır. Fakat muhacirlerin iskânı için komisyonca

gösterilen arazi bu değildir. Ayrıca Dümberez köyündeki Küçük Osmanoğlu Ahmed’in

arazine de izinsiz girilmiştir. Netice olarak söz konusu duruma, Dümberez köyü

sakinlerinden Küçük Osmanoğlu Ahmed’in Muhacirin Komisyonu’na arzuhal

göndermesiyle açıklık getirilmiştir. Komisyonun cevabına göre; arazideki muhacirlerin

belirlenen Kovalık çayırında hane inşasıyla birlikte iskân edilmeleri Bursa

Mutasarrıfı’na bildirilmiştir.

4.1.5.11. Mudam Köyü (Ocaklı)

Kirmasti kazasına bağlı Mudam köyünde, Kırım muhacirlerinden Hıfzı Bin

Abdullah’ın arazi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Mudam köyü içindeki Kanlıahlat adlı

mahalde, Hamza Bey İbni Lala Paşa Vakfı’na ait araziden Hıfzı Bin Abdullah’a 60

dönüm tarla kiralık olarak verilmiştir. (H. 1284 Ş 21 / M. 18 Aralık 1867). Ücretsiz

verilen tarlanın etrafı muhacir tarlası ve orman ile çevrilidir.632

Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesi merkez bucağına bağlı bir köy olan

Ocaklı’nın eski adı Mudam’dır. Kelime olarak “ana tanrıçaya tapanlar” anlamına

gelmektedir.633

XVII. yüzyılda kurulmuştur. 1908 yılında 73 hane bulunan köyde634

1990 yılında 828 kişi yaşamıştır. Köyün adı 1964 yılında yapılan ad değişiklikleri

sırasında Ocaklı olarak değiştirilmiştir. Yerli köyü olan Ocaklı’ya bu adın verilmesinin

nedeni ise bu tarihte köyde toprak eşya yapan birçok ocak bulunmasıdır.635

Günümüzde

Ocaklı köyünde XV. yüzyılda Ege bölgesinden göçürülen Yörükler ile 1880’li yıllarda

Bulgaristan’ın Varna, Kırcaali ve Şumnu bölgelerinden göç etmiş muhacirler yaşamakta

olup bunlar 180 hanede 1000 nüfusu teşkil etmektedirler.636

4.1.5.12. Ormantepeciği Köyü

Ormantepeciği köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir.637

1867 yılı

kayıtlarına göre, Ormantepeciği köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Abdülmecid

Bin Mevlüd, Abdülsettar Bin Abdülmecid, Seyyid Battal Bin Abdülmecid, Miftaheddin

Bin Seyfeddin, Abdülhakim Bin Abdülhamid, Şafii Bin Beynbad, Kemaleddin Bin

632 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 97 / Cilt: 26 / Varak: 153. 633 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 230. 634 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 234. 635 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 231. 636 Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 395-396. Köye 1867 yılında yerleşen Kırım muhaciri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Zaten 1 hane olarak gelen Kırım muhaciri, büyük ihtimal Ocaklı köyü yakınlarında bulunan diğer Tatar köylerinden birine geçmiştir ya da vefat ettikten sonra aileden kimse kalmamıştır. 637 Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesinde böyle bir köyün varlığına rastlanmamaktadır. Fakat Ormantepeciği köyünün mevkilerini incelediğimizde, Cevizlikiçi adlı yerin bu köye yakın bir belde olan Tepecik Beldesinde Cevizlik adıyla bulunduğu görülmektedir.

108

Hodican ve Sıddık Bin Yusuf, oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere

Ormantepeciği köyü dâhilinde Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli

mahallerdeki sahipsiz tarlalar kiralık verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat 1867).638

4.1.5.13. Ormankadı Köyü

Ormankadı köyü, Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir. 1867 yılı

kayıtlarına göre, Ormankadı köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Abdülsettar Bin

Murteza Bey, Abdürrahim ve Mehmed İbrahim, Abdürrahim ve Mehmed Can,

Kandemir Bin Abdülhamid, Abdülgafur Bin Mustafa Bey, Mehmed Yunus Bin

Mehmed, Celaleddin Bin Mehmed, Nimetullah Bin Şemseddin, Şerafeddin Bin

Abdülhamid, Refik Bin Emir, Taceddin Bin Mehmed Said, Abdullah Bin Arslan ve

biraderzadesi Ahmed Bin Mehmed, Şeyh Ahmed Bin Ceybullah ve akrabasından

Mehmed Sadık Bin Devletşah, Hüsneddin Bin Fahreddin ve son olarak Kandemir Bin

Refik’in olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Ormankadı köyü dâhilinde

Hazreti Eba Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ve

1859 yılında vefat etmiş olan Şerife Ayşe Binti Abdullah’ın çocuğunun kalmaması

üzerine boşta kalan arazileri kiralık olarak verilmiştir. (H. 1283 L 15 / M. 20 Şubat

1867).639

Yine, aynı vakfın Ormankadı köyündeki arazilerinden Ekim 1867 tarihinde

Kırım muhacirlerine tarla verilmiştir. Vakfın ücretsiz ve kiralık olarak tarla verdiği

muhacirler; Fahreddin Bin Cemal, Yakub Bin Abdülkerim, Şerafeddin Bin Fahreddin,

Abdülsettar Bin Nimetullah, Yusuf Bin Abdullah ve Ceybullah Bin Musa olarak

sıralayabilir. (H. 1284 C 7 / M. 6 Ekim 1867).

Ormankadı köyünün eski adı Büyükkadı’dır. Kumkadı köyünden ayırmak için

böyle anılmıştır. Köyün, Sultan I. Ahmet’in annesinin İstanbul’daki Eyüp Sultan

Cami’sine vakfettiği bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Köye ilk gelenlerin Tatarlar olduğu

ve sıtma hastalığından dolayı köyü terk ettikleri söylenmektedir. 1820 yılında halen

Tatar hamamı olarak anılan mevkiye Tatar göçmenlerin yerleştiği belirtilmektedir.

Ancak köyün kuruluşu 1865 yılında Sivas’ın Kangal ilçesinden göç eden Yörük ailesine

dayandırılmaktadır. Öte yandan 1870’lerden sonra gelen Çerkez, Yörük ve Yunan

göçmenler köye yerleşmişlerdir.640

638 Ormantepeciği köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.8. 639 Ormankadı köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.9. 640 Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 407.

109

1898 yılında köyde 131 hanede 416 nüfus mevcuttur.641

1927 yılında 796 kişi

olan nüfus 1990 yılında 1473 kişiye çıkmıştır. Söz konusu köyde Dersim olayından

sonra yerleştirilen Tuncelili göçmenler de yaşamaktadır. Ayrıca köyde Tatar ailesinin

kalmadığı anlaşılmaktadır. Günümüzde Mustafakemalpaşa ilçesi merkez bucağına bağlı

bir yerleşim birimi olan köy, Kumkadı ve Yeşilova köyleri arasındadır.642

4.1.5.14. Tepecik Köyü

Tepecik köyü Kirmasti kazasına bağlı yerleşim birimidir.643

1867 yılı kayıtlarına

göre Tepecik köyüne iskân edilen Kırımlı muhacirlerin; Şehidullah Bin Nasreddin,

Abdülşükür Bin Hüseyin, Ebu Bekir Bin Nimetullah, Hacı Mehmed Nuri Bin İhtima

oldukları anlaşılmaktadır. Söz konusu muhacirlere Tepecik köyü dâhilinde Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri Vakfı Şerifi’ne ait çeşitli mahallerdeki sahipsiz tarlalar ücretsiz olarak

kiralık verilmiştir. (H. 1284 B 9 / M. 6 Kasım 1867).644

Tepecik köyünün 1844 tarihli kayıtlarda 18 haneye sahip olduğu

anlaşılmaktadır.645

XIX. yüzyılda Bursa’da Tepecik adıyla üç yerleşim yeri

bulunmaktadır. Bunlardan biri yukarıda açıkladığımız Kirmasti kazasına bağlı yerleşim

yeridir. Kirmasti’daki yer 1898 tarihli kayıtlarda Tepecik ve Yeni mahalle olarak

zikredilmektedir. Ayrıca bu yerleşim yerinin 208 hanede 782 nüfusa sahip olduğunu

görmek mümkündür.646

Tepecik adlı diğer yerleşim yerleri Bursa merkez647

ve Mihaliç

kazasına bağlı köylerde görülmektedir.648

Günümüzde Bursa’nın Mustafakemalpaşa

ilçesine bağlı bir yerleşim yeri olan Tepecik köyünde yerliler ve Bulgaristan göçmenleri

yaşamaktadır.649

641 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 642 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Ansiklopedisi, s. 234. 643 Tepecik Çiftliği XVIII. yüzyıl belgelerine göre Valide Sultan’a aittir. Onun ölümü ile boşta kalan çiftliğin yeniden

Valide Sultan evkafında kayıtlı olması istenmiştir. XIX. yüzyıl sonlarında Ahkâm-ı- Adliye Meclisi Tercümanı Vasilaki Bezirgân’a ait olan Tepecik Çiftliği’nde 1.750 dönüm arazi vardır. Ayrıca çiftliğin varlığını, 1927 yılında hala aynı şekilde devam ettirdiği görülmektedir. Raif Kaplanoğlu, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 126. 644 Ormankadı köyünde tarla verilen muhacirler için bkz. Tablo 4.10. 645 Raif Kaplanoğlu,1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın Ekonomik ve Sosyal Yapısı, s. 176. 1844 yılında Tepecik köyünde Kalopozoğlu Süleyman 'ın 240 dönüm arazisi vardır. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 134. 646 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 291. 647 H.V.S.((H.1316-M.1898), s. 269-272. Aynı isimle Bursa’ya bağlı bir köy vardır. XV. yüzyıl tahrir defterlerinde

Hıristiyanların yaşadığı belirtilmektedir. Orhan Gazi vakıf arazisinde yer aldığı ifade edilen köyün 1573 senesi tahrir kayıtlarına göre 18 hane Müslüman, 60 hane Hıristiyan ve 20 hane Azatlı nüfusu vardır. Kazıklı ve İsmetiye köyleri arasında yer alan köy, 1325 salnamesine göre 111 hane olarak gösterilmektedir. Ayrıca köy, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan işgaline uğramış ve savaş sonrası Rumların gitmesiyle boşalmıştır. Yılmaz Akkılıç, Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1601. 648 H.V.S.(H.1302-M.1885), s. 398. 649 Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 264. Ayrıca başka bir kaynakta bu köyde 1920 yılından önce yerleşen Manavlar, muhacirler, Tatarlar (Kazan Tatarları, Dağıstan Tatarları ve Moğol Tatarları), Rumlar ve daha sonra gelen Çerkez,

110

4.1.5.15. Yamanlı Köyü

Bursa’da Kırım muhacirlerinin yerleştirildiği köylerden biri de

Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Yamanlı köyüdür. Söylentilere göre köy, Yamanlı

dede adlı birinin etkisiyle kurulmuştur.650

Aslında köyün geçmişi XVI. yüzyıla kadar

inmekte olup adının Türkmen boyu olan Yamanlı cemaatinden geldiği düşünülmektedir.

İşte bu sebeple köyün kurucusu ve ilk ahalisi Türkmenler olarak ifade edilmektedir.651

Kırım Tatarları, Yamanlı köyüne muhtemelen 1853-1856 Kırım Savaşı

sonrasında göç etmişlerdir. Mevcut arşiv belgeleri ışığında Kırım’dan ilk gelenlerin

1865 yılından önce Yamanlı köyüne yerleştikleri ortaya çıkmaktadır. Aralarında Kırım

ve Çerkezlerin olduğu bilinen köye, bu tarihte Kazan’dan Tatar muhacirler de

yerleşmek istemişlerdir. Belgenin ayrıntılı dökümünde olay şu şekilde gelişmiştir. Bab-ı

âli’ye 1865 yılının Ekim ayında, Kazan’dan Bursa’ya göç eden Refik ve Hantemur adlı

muhacirler tarafından bir dilekçe gönderilmiştir. Dilekçede, gelen muhacirlerin 8

hanede 29 nüfustan ibaret oldukları ve ortada kaldıkları belirtilmektedir. Muhacirler

Hüdavendigar Eyaleti’nin Mihaliç kazasına bağlı büyük bir köy olan Yamanlı’ya

yerleşmek üzere gönderildiklerini söylemişlerdir. Ayrıca kendilerine talimatlar gereği

günlük yardım yapılacağı vaadi de verilmiş fakat bu muhacirler ne gösterilen yere

yerleştirilmişler ne de yardım alabilmişlerdir.

Bu tarihte Mihaliç kazası ve Yamanlı’ya sınır olan köylere bir hayli Kırım ve

Çerkes muhacir yerleştirilmiştir. Dolayısıyla yeni gelen muhacirler için el içi kadar boş

arazi bulunamamıştır. Ayrıca birkaç seneden beri tarım mahsulâtı azalma göstermiştir.

Bu sebeplerden dolayı muhacirler acınacak ve perişan bir hale düşmüş ve tarım

yapabilecek tohumlarını bile karşılayamaz duruma gelmişlerdir. Günlük ihtiyaçlarını

bile tedarikten yoksun muhacirlere devlet tarafından 20.000 kilo tohumluk verilmiştir.

Buna ek olarak ziraatla ilgili masrafları ve diğer zararları da hazinece karşılanmıştır.

Yamanlı köyünde mevcut durumun böyle olması Bab-ı âli’nin Mihaliç ve Hüdavendigar

çevresine artık boş yere muhacir yerleştirilmemesinin gerekli olduğu kararını almasına

ve bu kararını Hüdavendigar Vilayeti Muhacirin Komisyonu’na bildirmesine yol açarak

sonuçlanmıştır.652

(3 Aralık 1865).

Kürt ve Arnavutların yaşadığı ifade edilmektedir. Öte yandan köyde Tatar Sabri, Tatar Yakup, Tatar Mehmet Emin gibi lakapların varlığı köyde Tatar muhacir varlığının olduğunu göstermektedir. Kekil Şimşek (ed.), A.g.e., s. 487-489. 650 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 275. 651 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 230. 652 BOA, DH.MHC. Dosya no: 1, Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865.

111

Bu tarihte, Yamanlı köyünün Mihaliç kazasına bağlı olduğu görülmektedir.

Ayrıca yukarıda söz konusu olan Mihaliç kazası ve Yamanlı’ya sınır köyler ise Tepecik,

Ormankadı ve Kumkadı köyleridir. Bununla beraber bu köylerden Tepecik ve

Ormankadı köylerine de Kırım muhacirleri yerleştirilmiştir.653

1860 ve 1870 yılları arasında göç eden Tatarlardan bir diğeri, Kazan

Tatarlarından Muhammed Can ve Abdülgani adlı muhacirlerdir. 22 nüfustan oluşan

aileleriyle birlikte Dersaadet’e geldiği bilinen bu iki aileden biri olan Muhammed Can,

akrabalarının bulunduğu Bursa’nın Yamanlı adlı mahalline, Adbülgani ise İzmit’in

Çanaksuyamışlığı’ndaki Eski mezarlık’a gönderilerek yerleştirilmelerini talep

etmişlerdir. Yapılan inceleme sonucu adı geçen mahallerde muhacirlerin akrabalarının

bulunduğu tespit edilmiş ve muhacirlerin istedikleri yere iskân edilmeleri Meclis-i Vâlâ

tarafından Hüdavendigar Vilayeti’ne bildirilmiştir. Netice olarak bu sorunun vilayetçe

çözümlenmesi ve konu hakkında dönüş yapılmasının Meclis-i Vâlâ’ca tenbih olunduğu

anlaşılmaktadır.654

(24 Haziran 1866).

Yamanlı köyüne iskân edilmiş muhacirler, yerleştikten bir süre sonra bazı

sıkıntılarla da karşılaşmışlardır. Buna göre, Kirmasti kazasına bağlı Tepecik ve Yamanlı

köylerindeki muhacirlerden aşar vergisi talep edilmiştir. Köydeki muhacirler vergi

nedeniyle muhacirin idaresine arzuhal göndererek, kendilerinden istenen vergiden muaf

olmaları gerektiğini bildirmişlerdir.655

(16 Ağustos 1868).

Bir başka Kazanlı Tatar, 1872 yılında göç eden Ceybullah adlı muhacirdir.

Kazanlı muhacir, Kirmasti kazasının Yamanlı köyünde, biraderi Abdülhayr’ın yanında

iskân edilmek istemiştir. Muhacir idaresi de Ceybullah’ın isteği doğrultusunda Yamanlı

köyünde yerleştirilmesine izin vermiştir.656

Yukarıda göç ve iskân olaylarında görüldüğü gibi, Yamanlı köyü ekseriyetle

Kazan muhacirinin yaşadığı bir yerleşim yeri halini almıştır. Kırım Savaşı sonrası

geldikleri düşünülen bu muhacirlerin Yamanlı köyünde birikmiş olmalarının sebebi,

büyük ihtimalle kendi aile ve akrabalarının daha önce buraya göç etmiş olmasından

kaynaklanmıştır.

Yamanlı köyüne bu tarihten sonra Tatar göçü yapılıp yapılmadığına dair bir

kaynak yoktur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası muhacir geldiği düşünülmekte

653 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 1-4. 654 BOA, MVL. Dosya no: 721, Gömlek no: 88. H. 1283 S 11 / M. 25 Haziran 1866. 655 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 132. H. 1285 R 27 / M. 16 Ağustos 1868. 656 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 86. H. 1289 M 10 / M. 20 Mart 1872.

112

ise de bu görüşü destekleyecek bir bilgi yoktur. Ancak yapılan araştırmalarda Yamanlı

köyüne Kırım ve Rumeli’den gelen muhacirler olduğu belirtilmektedir.657

Öte yandan

köy nüfusunun 1898 tarihinde 151 hanede 408 nüfus olduğu düşünüldüğünde, Kırım ve

Kazan’dan yaşanan Tatar göçünün köyün demografik yapısını önemli ölçüde

değiştirdiği ortaya çıkmaktadır.658

Zamanla köydeki Kırım muhacirlerinin sayısı çeşitli sebeplerden dolayı

azalmıştır. Örneğin 1920’li 1930’lı yıllarda köydeki Kırım Tatar sayısının 10 haneye

kadar düştüğü söylenmektedir. 1927 yılında 479, 1990’da 924 kişinin yaşadığı köyde659

2000 yılında 865, 2006’da 250 hanenin yaşadıkları tespit edilmiştir. İçlerinden 15

hanesinin Kırım Tatarı ve 1’inin manav (yerli Türk) kökenli olduğu belirtilirken geri

kalan nüfusun Rumeli muhacirlerinden oluştuğu anlaşılmaktadır.660

4.1.6. YENİŞEHİR İLÇESİ661

4.1.6.1. Beypınarı Köyü

Bursa’nın Yenişehir ilçesinde bulunan Beypınarı köyü, Kırım Tatar nüfusunun

bulunduğu bir başka yerleşim yeridir. Köyün adını, yakınındaki su kaynağından aldığı

tahmin edilmektedir. Köyün kurulmasında 1860’lı yıllarda Kırım’dan göç eden 50-60

hane Tatar muhacirin etkili olduğu ve bu muhacirlerin köyde at yetiştiriciliği işiyle

meşgul oldukları belirtilmektedir.662

Köydeki Tatar nüfusunun zamanla Yenişehir

kazasının merkezine yerleştikleri ortaya çıkmıştır. Söz konusu göç ile beraber merkez

kazada, Tatarlar adıyla bir mahalle bile kurulmuştur. Ermeni tüccar Ohannes’in hediye

ettiği arazide kurulan bu mahallenin artık Tatarlar adıyla tanınmış olduğu

bilinmektedir.663

Köye ikinci muhacir göçünün 93 Harbi sonrası gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Rumeli’den geldikleri anlaşılan muhacirler, 1880’li yıllarda Beypınarı köyüne iskân

olunmuşlardır. Bu esnada köyde 3 hane Kırım Tatarı bulunduğu belirtilmektedir.

657 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 275. 658 H.V.S.(H.1316-M.1898), s. 290. 659 Yılmaz Akkılıç (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, s. 1701. 660 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 230. 661Yenişehir’in kuruluşunda, bulunduğu konumun çok önemli bir yeri vardır. Bunlardan biri oldukça havadar ve verimli topraklar üzerinde yer almış olmasıdır. Bu türlü zenginliklere ve çekici özelliklere sahip olan bu toprakların

Osmanlılardan önceki sahipleri Bizanslı Rumlardır. Bu bölge Osmanlı Devleti tarafından 1301 yılında fethedilmiş ve Bursa’dan önce hükümet merkezi olarak kullanılmıştır. XIX. yüzyılın başında Hüdavendigar Eyaleti Bursa merkez sancağına bağlı bir kaza merkezi idi. Daha sonra Ertuğrul (Bilecik) sancağına bağlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bu statüsünü devam ettiren Yenişehir, 1925 yılında Bursa Vilayeti’ne bağlanmıştır. Özdemir Şarman, Bursa Yenişehir 1301-2001, (y.y.y), Bursa 2001, s. 8; Kamil Kepecioğlu, Bursa Kütüğü, c. IV, s. 248; Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 281. 662 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. 663 Raif Kaplanoğlu, “Bursa’nın Kederli ve Sert Mizaçlı Göçmenleri Tatarlar”.

113

Hezargrad (Razrad) şehrinden oldukları bilinen muhacirlerin yanı sıra Romanya

Dobrucası’nın, Köstence ve Hırşova bölgelerinden birkaç hane Kırım Tatarı da köye

göç etmiştir. Nitekim bu göçlerin köyün nüfusunu fazla arttırmadığı görülmektedir.664

1909’da köy nüfusunun 14 hane olması bu durumu açıklar niteliktedir.665

Beypınarı köyünde 1927 yılında 352, 1990 yılında 316 kişi yaşamıştır.666

Köy,

2006 yılı itibarıyla 57 hanede 300 nüfusa sahiptir. Söz konusu tarihte köyde hiçbir

Kırım Tatarı yaşamamaktadır. Köydeki Kırımlıların Yenişehir merkezdeki Tatarlar

mahallesine veya Bursa merkeze göç ettikleri belirtilmektedir. Yenişehir’deki Tatarlar

mahallesi günümüzde Çayır mahallesi olarak varlığını devam ettirse de merkez ilçede

sadece Tatarlar adlı bir sokak mevcuttur. Artık Çayır mahallesinde, Tatar nüfusunun

olmadığı ve Kırım muhacirlerinden kalanların sadece Tatarlar mezarlığı olduğu ifade

edilmektedir.667

4.1.6.2. Hamidiye Mahallesi

XIX. yüzyılda Ertuğrul sancağına bağlı olan Yenişehir kazası günümüzde Bursa

Vilayeti sınırları içerisindedir. 1904 tarihli kayıtlara göre Yenişehir kazasının Hamidiye

mahallesine Köstence’den 43 nüfus, Mecidiye’den 48 nüfus, Hırşova’dan 12 nüfus,

Tulça’dan 2 nüfus, Babadağ’dan 3 nüfus, Hacıoğlu Pazarcık’tan 7 nüfus ve

Dobruca’dan 7 nüfus Tatar muhacir göç etmiştir. Günümüzde Çayır adıyla varlığını

sürdüren mahallede sadece Tatarlar adıyla bir sokak bulunmaktadır.668

4.1.7. ORHANGAZİ (PAZARKÖY) İLÇESİ669

Bursa Vilayeti’ne bağlı Pazarköy kazası, Kazan bölgesinden göç eden Tatar

muhacirlerin yerleşme sahası olmuştur. 1868 tarihinde Kazanlı Ceybullah adlı muhacir,

Muhacirin İskân Komisyonu’na yazdığı arzuhalde, Pazarköy’de akrabalarının olduğunu

664 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. 665 H.V.S.(H.1325-M.1909), s. 153. 666 Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 87. 667 Hakan Kırımlı, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 219. 668 BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38. H. 29 L 1321 / M. 9 Ocak 1904. 669 İlçenin Roma İmparatorluğu dönemindeki adı Bassilinopolis’tir. Ancak halk arasında bu terim zamanla Bazarköy şeklini almıştır. Orhangazi, Osmanlı Devleti tarafından 1330 yılında fethedilmiştir. XVIII. yüzyıla kadar Gürle, Gemlik ve Yenişehir kazalarına bağlı bir yer olarak kalmış ve bu yüzyılda Pazarköy kazası olarak kaynaklarda yer almıştır. 1879 yılına kadar Bursa sancağı merkez kazası olarak statüsünü devam ettiren bu ilçe, 1879 yılında Gemlik kazasına bağlı bir bucak haline getirilmiştir. Pazarköy’e 1893 yılında ise tekrar kaza statüsü geri verilmiş ve 1913 yılında da Pazarköy kazasının adı kurucusuna izafeten Orhangazi olarak değiştirilmiştir. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, s. 233.

114

ve bu mahalde akrabalarının yanına yerleşmek istediğini beyan etmiştir.670

(11 Aralık

1868).

Pazarköy’de bir başka Kazan muhacirine 1874 senesinde rastlanmaktadır. Kazan

muhacirlerden İsmail, muhacirin idaresine arzuhal göndererek yardım istemiştir.

Kazanlı muhacir, ailesiyle daha önce iskân edilmiş ise de kendisine verilen arazinin bir

süre sonra geri alınmasından dolayı sefalet ve ihtiyaç içinde kaldığını bildirmiştir.

Muhacirin idaresi arzuhal üzerine arazinin geri alınmasının doğru olup olmadığının

araştırılmasını ve ortada bir yanlışlık var ise söz konusu muhacire arazi ve hane

verilerek sefaletten kurtarılması talimatını vermiştir.671

(13 Nisan 1874).

670 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 171. H. 1285 Ş 25. / M. 11 Aralık 1868. 671 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 279. H. 1291 S 25 / M. 13 Nisan 1874.

115

BEŞİNCİ BÖLÜM

BURSA MUHACİR İSKȂN KOMİSYONU VE YAPILAN YARDIMLAR

VE PROBLEMLER

5.1. YAPILAN YARDIMLAR

Kırım ve diğer bölgelerden göç eden Tatar-Nogay muhacirlerin sorunsuz bir

şekilde yerleştirilmeleri ve ihtiyaçlarının karşılanması Osmanlı iskȃn politikasının

başlıca amaçlarından birini oluşturur. Devlet bu doğrultuda, önemli miktarda maddi

kaynak ve insan emeğini bu işe tahsis etmiştir. Muhacirlere yapılan yardımların

mahiyetini şunlar oluşturmaktadır; arazi tahsisi, memur tayinleri ve teftişler, arazi

tespitleri ve ıslah çalışmaları, mektep ve cami inşası, konut, yevmiye ve iaşe, zirai

yardımlar, muhacirlerin istihdamı. Bunların dışında muhacirlere tanınan vergi ve

askerlik gibi çeşitli muafiyetler de vardır.

5.1.1. Arazi Tahsisi

Osmanlı Devleti’nde boş arazilerin tespit edilmesi ve buralara muhacirlerin

yerleştirilmesi aslında devletin iskân politikasının temelini oluşturmuş ve gelen

muhacirlere zengin olsun fakir olsun ihtiyaçları oranında arazi verilmiştir. Muhacirlere

dağıtılacak arazi miktarı hakkında 1878 öncesi yayınlanan talimatnamelerde bir bilgi

bulunmamaktadır. Fakat verilecek arazilerin suyu ve havası temiz, denize yakın, boş

verimli araziler olmasına dikkat edilmesi istenmiştir.672

1878 tarihli talimatnamede ise,

köy ve kasabalarda hâli (boş) durumda bulunan miri, metruk veya mevkuf arazilerden

lüzumu miktar yer gösterileceği karara bağlanmıştır.673

Fakat bu belirsizlik durumu,

arazi dağıtımında sıkıntı oluşturmuş olacak ki, devlet 1858 tarihli arazi kanunnamesini

muhacirlere arazi dağıtımında temel almıştır. Buna göre muhacirlere verimli yerlerden

70, orta halli yerlerden 100 ve daha verimsiz yerlerden hane başına 130 dönüm

miktarında arazi verilmesi kararlaştırılmıştır.674

Muhacirlere ne miktar arazi tahsis edileceğine dair ilk bilgiler ise, 1888 tarihli

talimatnamede görülmektedir. Bu talimatnamenin 28’inci maddesine göre, muhacirlere

20 dönümden 50 dönüme kadar arazi tahsis edilmesi uygun görülmüştür.675

Nitekim

muhacirlere verilen arazilerin miktarı dönemsel olarak değişim göstermiştir. Mesela

672 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 673 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 19. 674 Bu sistem 1877 yılına kadar benimsenmiştir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 166; Nedim İpek, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, Serander Yayınları, I. Baskı, 2006, s. 68. 675 Kemal Gurulkan, vd., A.g.e., s. 155.

116

1906 tarihinde 50-100 dönüm arasında belirlenen arazi, 1913 yılında yeterli miktarda

olarak belirlenmiştir.676

Tabii bu arazilerin kaç dönüm miktarında olduğu hususu iskân

bölgelerinin şartlarına ve muhacir nüfusunun sayısına bakılarak iskân memuru ve

mahalli yöneticilerce belirlenmiştir.677

Hükümetin hazırlamış olduğu nizamnameler ve talimatnameler, iskân edilen

muhacirlere ne kadar arazi verileceğini tespit etmiş ise de, tespit edilen dönüm miktarı

iskân mahallerinde aynen uygulanmamış ve yerine göre değişiklikler göstermiştir.

Örneğin, Bursa’nın Mihaliç kazasına bağlı Akhisar, köyüne yerleştirilen Kırım

muhacirlerine, 20 dönümden678

başlayarak, 40 dönüm679

ve 60 dönüme680

kadar tarla

kiralık olarak verilmiştir. Beylik köyünde ise durum biraz daha farklı olmuştur. Bu

köydeki muhacirlere, 5 dönümden681

başlayarak 15 dönüm,682

35 dönüm,683

40

dönüm684

ve 60 dönüme685

kadar tarla verilmiştir. Bu miktar Çakıl, Emre ve Bakır

köylerinde, 10 dönüm,686

12 dönüm,687

15 dönüm,688

20 dönüm,689

40 dönüm,690

50

dönüm691

ve 60 dönüme692

kadar değişen bir oran izlemiştir. Nitekim muhacirlere

verilen bu tarlaların miktarı 1 dönüme kadar da düşmüştür. Öyle ki Kete kazasına

(Ürünlü mahallesi) bağlı Yörük Yenice köyündeki Kırım muhacirlerine 1 dönüm,693

2

dönüm,694

3 dönüm695

ve 4 ölçek kadar tarlanın696

ücretsiz verildiği görülmektedir.

Bursa’nın en çok Kırım muhaciri iskân edilen diğer bir kazası da Kirmasti’dir.

Bu kazaya bağlı köylerdeki Kırım muhacirlerine verilen tarlaların miktarı ise şu

şekildedir; Gürlüce köyünde 4 dönüm,697

18 dönüm,698

20 dönüm,699

22 dönüm,700

25

676 Mehmet Yılmaz, A.g.t., s. 19-20. 677 Abdullah Saydam A.g.e., s. 169. 678 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 119 / Cilt: 26 / Varak: 35. 679 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 120 / Cilt: 26 / Varak: 36. 680 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 118 / Cilt: 26 / Varak: 34. 681 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 123 / Cilt: 26 / Varak: 39. 682 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 122 / Cilt: 26 / Varak: 38. 683 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 82 / Cilt: 26 / Varak: 49. 684 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 124 / Cilt: 26 / Varak: 40. 685 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 125 / Cilt: 26 / Varak: 41. 686 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 105 / Cilt: 26 / Varak: 21. 687 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 112 / Cilt: 26 / Varak: 28. 688 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 114 / Cilt: 26 / Varak: 30. 689 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 107 / Cilt: 26 / Varak: 23. 690 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 110 / Cilt: 26 / Varak: 26. 691 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 108 / Cilt: 26 / Varak: 24. 692 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 95 / Cilt: 26 / Varak: 151. 693 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 127 / Cilt:26 / Varak: 2. 694 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 130 / Cilt:26 / Varak: 5. 695 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 129 / Cilt:26/ Varak: 4. 696 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 136 / Cilt:26/ Varak: 11. 697 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 63 / Cilt:21/ Varak: 154. 698 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 53 / Cilt:21/ Varak: 144. 699 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 55 / Cilt:21 / Varak: 146. 700 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 54 / Cilt:21/ Varak: 145.

117

dönüm,701

30 dönüm,702

35 dönüm703

ve 50 dönüm,704

Çatallar,705

Mudam (Ocaklı)706

ve Tepecik707

köylerinde 60 dönüm,708

Ormantepeciği köyünde, 10 dönüm,709

25

dönüm710

ve 60 dönüm,711

Ormankadı köyünde, 4 dönüm,712

24 dönüm,713

32

dönüm714

ve 35 dönüm715

tarla şeklindedir. Mihaliç, Kirmasti ve Kete kazasında

bulunan bu tarlaların çoğu sahipsiz araziler olup, bu araziler muhacirlere ücretsiz ve

kiralık olarak verilmiştir.

Öte yandan muhacirlere sadece tarıma elverişli arazi değil, uygun yerlerden bir

miktar otlak da verilmiştir. Örneğin 1893 senesinde Bursa’ya yerleştirilen muhacirlere

kırk sekiz parçada 260 dönüm tarım arazisi, 700 dönüm otlak, 500 dönümde bataklık

dağıtılmıştır.716

Bursa Vilayeti’ne muhacir göçünün yoğun olmasından dolayı, şehirde sürekli bir

arazi tespiti ve muhacir iskânı gerçekleşmiştir. 1861 senesinde Kırım muhacirlerinden

100 hane, misafir olarak Bursa sancağına yerleştirilmiştir. Bu muhacirlerin

yerleştirildikleri mahallerin, ziraat yapmaya elverişli olmaması nedeniyle acilen Mihaliç

ovası ve Kebsud civarlarına yakın, boş ve ziraata elverişli arazi bulunması gerektiği

yerel idareye bildirilmiştir. Bursa Valisi ise bu arzuhale cevaben; Bursa civarında

misafir olarak gönderilen 100 hanenin yerleştiği mahallin ziraata elverişli olmadığının

görüldüğü ve bundan dolayı muhacirlerin perişan olacağının anlaşıldığı bildirilmiştir.

Çözüm önerisi olarak da söz konusu muhacirlerin sancak dâhilinde Mihaliç ovası adlı

yerde Kebsud civarında bir an önce yerleştirilmeleri kararı verilmiştir.717

Kırım’dan Bursa’ya göç dalgası 1861 yılında devam etmiş ve dolayısıyla boş

arazi meselesi de bu nispette artmıştır. Aynı yılın Mayıs ayında Sadaret’ten gönderilen

yazıda; Kırım’dan Bursa’ya göç ederek, Bursa’nın sahil kıyısındaki kasaba ve köylere

yerleştirilen 102 hanede 465 nüfus muhacir kafilesinin, ellerindeki arazilerin ziraata

701 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 65 / Cilt:21 / Varak: 156. 702 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 57 / Cilt:21 / Varak: 148. 703 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 64 / Cilt:21/ Varak: 155. 704 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 72 / Cilt:21 / Varak: 163. 705 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt:26 / Varak: 148. 706 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 97 / Cilt:26 / Varak: 153. 707 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 89 / Cilt:26 / Varak: 145. 708 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt:26 / Varak: 148. 709 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 7 / Cilt:21 / Varak: 98. 710 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 8 / Cilt:21 / Varak: 99. 711 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 1 / Cilt:21 / Varak: 92. 712 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 12 / Cilt:21 / Varak: 103. 713 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 13 / Cilt:21 / Varak: 104. 714 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 14 / Cilt:21 / Varak: 105. 715 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 76 / Cilt:26 / Varak: 43. 716 Faruk Kocacık, A.g.m., s. 166. 717 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 50. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861.

118

elverişsiz olmasından dolayı yaşadıkları sıkıntılardan muzdarip oldukları dile

getirilmiştir. Kırım’dan göç eden Murad Efendi, Hacı Hoca Geldi ve Gazan Bey

cemaatinden oluşan muhacirin kafilesi, bu konuda arzuhal yazarak durumlarını Bursa

Valisi’ne iletmişlerdir. Ayrıca yerleştirilen muhacirlerin ortakçılık ve hizmetkârlık gibi

işlerde kullanılmadıkları ve bir gün bile bir işle meşgul olmadıkları belirtilmektedir.

Valilik bu konuda muhacirlerin zaruret ve ihtiyaç halinden kurtulması amacıyla yeniden

dağınık olarak münasip bir araziye gönderilmeleri kararını almıştır.718

Alınan karara

göre; 102 hanede 465 nüfus muhacirine, adaletli bir şekilde kolaylık gösterilmesi

gerektiği bildirilmiştir. Ayrıca Bursa’da ziraata elverişli mera bulunamadığından, sefalet

içinde kalmalarının istenmediği ve Eskişehir civarında bulunan Seyyid Gazi

Hazretleri’nin mera ve arazisi civarında biran önce, muhacirin talimatına uygun olarak

yerleşmelerine izin verilmiş olduğu görülmektedir.719

Muhacir iskân ve arazi tahsisinde görevli memurların, işlerinde yardımsever ve

kolaylaştırıcı davranışlarda bulunması, muhacirlerin memnuniyet bildiren arzuhaller

yazmalarında etkili olmuştur. Bu memurlardan biri, Ekim 1860 tarihinde Mihaliç’e

gönderilen Cavit Bey’dir. Kazanın Zaptiye Memuru Cavit Bey’in samimi gayret ve

yardımları, muhacirler tarafından, Komisyon Reisi’ne gönderilen arzuhallerde

bahsedilmiştir. Cavit Bey’in bu çaba ve yardımları komisyonca karşılıksız

bırakılmamıştır. Onun bu çabaları idare başkanınca takdir olunarak Ceride-i Havadis’te

yayınlanması kararlaştırılmıştır.720

5.1.2. Arazi Tespitleri ve Islah Çalışmaları

Osmanlı Devleti’ne 1770’li yıllarda başlayan muhacir göçleri, Kırım Savaşı

sonuna kadar bir hayli boş ve verimli arazilerin bulunması sebebiyle kolayca

halledilebilmiştir. Öyle ki, Kırım ve Kafkasya’dan göç eden muhacirlere arazi tahsisi

konusunda oldukça cömert davranılmıştır. Fakat göçlerin gün geçtikçe artması devletin

muhacir iskânı için arazi tespit çalışmalarına başlamasına yol açmıştır.

Temmuz 1860 tarihli bir arşiv vesikasından; Hüdavendigar, Karesi, Bolu, Biga

ve Kocaeli kaymakamlıklarına muhacir gönderileceği bilgisine ulaşılmaktadır.

İstanbul’a gelmek üzere olan Kırım muhacirlerinin Hüdavendigar ve diğer sancaklara

yerleştirileceği ve bunun için arazi tespit edilmesi gerektiği adı geçen sancaklara

718 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63. H. 1277 L 22 / M. 3 Mayıs 1861. 719 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 47. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861. 720 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6. H. 1277 Ra 19 / M. 5 Ekim 1860.

119

bildirilmiştir. Ayrıca burada muhacirin için kaza ve köylerde yerleştirmeye ve ziraat

yapmaya uygun yerlerin bir an önce belirlenmesi hususuna da dikkat çekilmiştir.721

Kırım ve Kafkas göçlerinin başladığı ilk zamanlar, Anadolu’nun iskân için

uygun olduğu bir dönemdir. Fakat 1858-1877 yılları arasında gerçekleşen yoğun iskân

faaliyetleri sonucu, Batı ve Orta Anadolu’da iskâna elverişli arazi kalmamıştır. Ayrıca

muhacir nüfusunun sürekli artarak devam etmesi, bunları yerleştirecek arazilerin artık

kalmadığı haberlerinin İstanbul’a gelmesine yol açmıştır.722

Vilayetlerden bu türlü cevapların gelmesinde muhtemelen memurların muhacir

iskân işlerinden kurtulmak istemelerinin de etkisi vardır. Yine devlet, 93 Harbi üzerine

yoğun muhacir göçüyle karşı karşıya kaldığı için çözüm olarak ülkedeki boş ve atıl

arazilerin tespitlerini yaptırmıştır. Buna göre Bursa sancağı, Atranos kazasında 8.900,

Pazarköy kazasında 250.000 dönüm boş arazi tespit edilmiştir.723

1892 tarihinde yapılan tespitlere göre, Kirmasti kazasının, Sincan nahiyesinde 15

hanelik arazi vardır.724

Dönemin arazi tespit çalışmaları sonucunda Trakya, Anadolu,

Halep, Musul ve Basra’yı içine alan vilayetlerde toplamda 10.425.882 dönüm boş arazi

tespit edilmiştir. Fakat 8. 807.035 dönüm arazinin Diyarbakır, Van, Musul, Halep,

Bağdat ve Basra gibi İstanbul’a ve Rumeli’ye uzak şehirler olması da buralara muhacir

iskânını zorlaştırmıştır.725

Muhacir göçünün yoğunlaştığı ve muhacir iskân edecek arazinin kalmadığı

durumlarda devlet yöneticileri bataklıkların ıslahı yoluyla yeni iskân alanları elde

etmeye çalışmıştır. Mesela Bursa sancağında bulunan Mihaliç ovasının ıslahında arazi

ıslah yöntemiyle yeni iskân alanları elde edilmesi amaçlanmıştır.726

Çalışma konusunda,

Osmanlı Devleti’nde görevli bir mühendis olan Mösyö Ravoki Efendi tarafından 1888

tarihinden 1906 senesine kadar yapılmış olan incelemenin içeriğinde bilgiler

bulunmaktadır. Bu incelemenin ayrıntılarını gösteren vesikada Hüdavendigar Vilayeti

dâhilinde Müslüman muhacir iskânı için arazi kalmadığı ve ihtiyaç olunan bu arazilerin

Bursa’da bulunan bataklıkların ıslah edilmesiyle karşılanmak istendiği görülmektedir.

Bu işin yapılması amacıyla Ravoki Efendi 20.000 dönüm arazinin haritasını çıkarmıştır.

721 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 417, Gömlek no: 58. H. 1277 M 10 / M. 29 Temmuz 1860. 722 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 162 723 Nedim İpek, A.g.e., s.163 724 Nedim İpek, A.g.e., s. 151 725 Nedim İpek, A.g.e., s. 165. 726 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 529, Gömlek no: 18. H. 1324 S 17 / M. 12 Nisan 1906.

120

Bursa ovasındaki bataklıkların ıslahı ve düzenlenmesi için çeşitli çalışmalar gerekli

olmuştur. Bu raporun mahiyeti şunlardan ibarettir.

1- İlk iş olarak buraya akan nehir sularını Veli çayı deresine akmak üzere

kanallar kazılması.

2- Gölbaşı mecrasında 6 kilometrelik alanın genişletilmesi.

3- Narlıdere ve Karabatır nehir sularını, hazırlanacak kanala akıtmak üzere 2.500

veya 3.000 metre uzunluğunda, 5 metre eninde ve 2 metre derinliğinde 2 adet küçük

kanal yapılması.

4- Büyük kanalın bataklık olan yerlerinden suyun aşacağı noktalarına 1.300

metrelik bir bend yapılması ve bu bendin 700 metrelik alanına koru duvarı inşası elzem

görülmüştür.

5- Gerekli olan yerlere 6-7 adet topraktan taş örme, 6-7 küçük bend

yapılacaktır.

6- Su yatağını ıslah etmek üzere ahşap 6-7 adet ve Gölbaşı deresi vesair

küçük kanallar üzerine 7 adet küçük köprü inşası gerekli görülmüştür.

7- Sonuç olarak Bursa ovası bataklıklarının muhacir iskânına uygun halde

düzenlenmesi ve iyileştirilmesi için 55.000 metreküp toprak kazmak, 1.000 metreküp

toprak doldurmak, 3.000 metre koru duvarı, 25 adet ahşap köprü, 7 adet taştan bina

yapılması ve bu işlerin tamamı için yaklaşık olarak 2.000.000 kuruş miktarında paraya

ihtiyaç olduğu hesaplanmıştır.

8- Raporun devamında bataklığın ıslahı için ihtiyaç olunan 20.000 liranın

7.000 lirasının padişahın hazinesi tarafından karşılanacağı ve kalan 13.000 lirayı da

bataklığın iyileştirilmesiyle ortaya çıkacak yaklaşık 17.500 dönüm arazi karşılık

gösterilerek temin edileceği belirtilmiştir. Söz konusu durum olmazsa ıslah edilen

arazinin 8.600 dönümü hükümete satılarak, hükümetçe kullanımı verilmek üzere 13.000

liranın Ziraat Bankası’ndan %6 faizle borçlanılması yoluyla temin edilmesi usulü uygun

görülmüştür.

5.1.3. Eğitim Yardımları

Muhacir iskân edilen her kasaba, mahalle veya köye ekseriyetle bir cami ile

mektep inşa edilmiştir. Yapılan cami ve mektep masrafları devlet yahut mevcut

mahallin ahalisi tarafından karşılanmıştır. Bu amaçladır ki; Bursa Vilayeti’nin Mihaliç

121

kazasında inşa edilmekte olan Mekteb-i Rüştiye ile Kırım muhacirlerine yapılacak bina

inşası için, yerli ahali tarafından kereste temin edilmiştir.727

Bazen köyün hayırsever bir vatandaşı tarafından tek başına inşa masraflarının

karşılandığı da olmuştur. Bursa’ya yerleştirilmek üzere gönderilen 200 muhacire

arsasını vermiş olan Bursa eşrafından Şeyh Sabit Efendi, yerleşmeleri için kendi adıyla

isimlendirilen mahalleye cami ve mektep inşa ettirmiştir.728

Bununla da kalmayıp

Aşıklar adlı yerde, tasarruf sahibi olduğu bir araziyi 50 kişilik muhacire tahsis etmiştir.

Ayrıca buraya da bir cami ile bir birde mektep inşa ettirmiştir. Yeni oluşturulan bu

mahallenin isminin, padişaha izafeten verilmesi kararlaştırılmıştır.729

Ayrıca Şeyh Sabit

Efendi’nin bu yüce gönüllülüğü ve hayırseverliği devlet tarafından karşılıksız

bırakılmayarak, Dâhiliye Nezareti, Şeyh Sabit Efendi’yi dördüncü rütbeden Osmanlı

nişanı ile taltiflendirerek ödüllendirmiştir.730

Osmanlı Devleti’ne göç eden muhacirlerle birlikte muhacir çocuklarının da bir

takım ihtiyaçları olmuştur. Devlet, muhacir çocuklarının iyi terbiye almasına önem

vermiştir. Bu amaçla muhacir çocukları bir araya toplanarak mekteplere gönderilecektir.

Böylece muhacir çocuklarına İslamiyet, insaniyet ve dinin farzları öğretilmesi

hedefleniyordu. Devlet, çocukların eğitimi konusunda bazı tedbirler almıştır. 1883

tarihinde kız çocukları için alınan bu tedbirleri şöyle sıralamak mümkündür.731

İlk olarak muhacirlerin eğitimi için münasip bir yer teşkil edilecektir. Kız

çocukları bir araya getirilerek özel bir idare altında bulundurulmasına çalışılacak ve

çocuklara okuma-yazma ile beraber akaid, din ve birazda hesaptan ibaret dersler

verilecektir. İkinci olarak kız çocuklarına dikiş-nakış gibi işlerde dersler verilerek beceri

kazandırılması ve devamında ordu için elbise dikilmesine katkıda bulunulmalarına

çalışılacaktı. Çocukların tedavi ve sağlık hizmetleri için mektep dâhilinde bir hastane

kurulması ve hastanenin ameliyat işleri için cerrah ve eczacı temin edilmesine önem

verilmiştir. Mektepteki çocuklar 5 sınıfa ayrılacaklardır. Birinci sınıf 3 yaşından 7

yaşına kadar, ikinci sınıf, 7 yaşından 14 yaşına kadar, üçüncü sınıf 14 yaşından 20

yaşına kadar, dördüncü sınıf 21 yaşından 25 yaşına kadar ve beşinci sınıf, 25 yaşından

yukarı olanlardan oluşacaktır.

727 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 50. H. 1284 M 24 / M. 28 Mayıs 1867. 728 BOA, İ.ŞD. Dosya no: 105, Gömlek no: 6273. H. 1308 B 19 / M. 28 Şubat 1891. 729 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1911, Gömlek no: 27. 1309 C 13 / M. 14 Ocak 1892. 730 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1923, Gömlek no: 10. H. 1309 B 16 / M. 15 Şubat 1892. Aynı şekilde Amasya sancağının Havsa, Osmancık, Kemeş, Merzifon ve Köprü kazaları ahalisi, cami ve mektep inşasına ait masrafları karşılaşmışlardır. Takvim-i Vekayi, 670/2, H. 1279 Ca 24 / M. 17 Kasım 1862. 731 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 4, Gömlek no: 29. H. 1300 / M. 1882-1883.

122

İstanbul’da gerçekleşen bu uygulama ile padişah sarayında boş duran, namuslu

adamlardan bir kaçının mektebin kapıcılık ve hizmetçilik işlerinde istihdam edilmesi

planlanmıştır. Böylece hem saray hem de mektep için yapılacak masraflardan tasarruf

edilecektir. Mektebe dışarıdan evladını vermek isteyen olursa, mektep içinde özel bir

sınıf açılacaktır. 21 yaşına gelmiş ve baliğ olan muhacir kızlarını nikâhına almak

isteyenler olur ise o kişinin edepli ve namuslu olduğuna dair kefalet göstermesi gerekli

görülmüştür. Ayrıca nikâh töreninin de mektep içinde yapılması istenmiştir.

Bursa’da muhacir çocuklarının yatılı eğitim veren Sanat Okulu ve Ziraat Okulu

gibi kurumlara kolayca kabul edildiği anlaşılmaktadır.732

Muhtemelen 1877-1878

Osmanlı-Rus Savaşı gelen muhacirler için bu durum geçerli olmuştur. Nitekim

Osmanlı’da sanat ve ziraat okullarının açılması Tanzimat dönemi sonrasında

gerçekleşen bir durumdur.733

Bursa’da yaşayan Kırımlılardan bazıları, medreselerde hocalık da yapmıştır.

Bunlardan biri Kırımlı Ömer Fevzi Efendi’dir. Bursa dersiamlarından olan Kırımlı

Ömer Fevzi Efendi, ilim erbabı olması ve sadakatinden dolayı taltif ve terfi ettirilmiştir.

Hüdavendigar Vilayeti Valisi’nce onay verilen bu terfi ve taltif neticesinde Ömer Fevzi

Efendi’ye eski maaşına ilave olarak 184 kuruş tahsis edilmiştir.734

Kırımlı Ömer

Efendi’nin 1850’li yıllardan itibaren başlayan Kırım göçleri esnasında geldiğine dair şu

anda bir bilgi mevcut değildir. İstanbul’da eğitim aldıktan sonra Bursa’ya hoca olarak

gönderilmesi ihtimali de vardır. Neticede bütün bunları göz önüne aldığımızda Osmanlı

Devleti ve yerli ahalinin, muhacirlere imkânı yettiğince yardım etmeye çalıştıkları

ortaya çıkmaktadır.

732 Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), s. 115. 733 Osmanlı Devleti bir tarım ülkesi olmasına rağmen, ziraat okullarının kurulmasını oldukça geç bir tarihte gerçekleştirmiştir. Bu konudaki ilk teşebbüs 1847 yılında Yeşilköy’de kurulmuş olan “Ziraat Talimhanesi” adlı okuldur. Bu tarihten sonra yeni bir ziraat okulunun açılması ancak 1878-1879 yıllarında Ahmed Cevdet Paşa’nın Ticaret ve Ziraat Nazırlığı zamanında gündeme gelmiştir. Fakat bu okulun açılma düşüncesi 1891 yılında

gerçekleştirilebilmiştir. Bu tarihte Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi Ȃlisi açılmıştır. Söz konusu okulun yanı sıra, vilayetlerdeki ziraat mekteplerinin açılması II. Abdülhamit döneminde olmuştur. Hüdavendigar Vilayeti’nde 21 Mart 1891 yılında eğitim süresi üç yıl olan Hüdavendigar Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi açılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. Sevtap Kadıoğlu, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve (Tedrisat-ı Ziraiye Nizamnamesi)”, Kutadgu Bilig, S. 8, 2005, s. 239-243; Osmanlı’da sanayi mekteplerinin ve nizamnamelerinin ilk örneği, Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır. İlk defa 1848 yılında Zeytinburnu’nda bir sanayi mektebi kurulmuştur. Daha sonra ıslâhhaneler adı altında arttırılan sanayi okulları II. Abdülhamit döneminde kurulacak sanayi mekteplerinin temelini oluşturmuş ve yerini almıştır. Bu mekteplerin Anadolu’da kurulma çalışmaları başlamış ve bu

amaçla 1869 yılında Bursa, Kastamonu ve Trabzon’da sanayi mektepleri açılmıştır. Daha fazla bilgi için bkz. Yaşar Semiz-Recai Kuş, “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim İstanbul Sanayi Mektebi (1869-1930)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 15, 2004, s. 277-282. 734 BOA, Y.MTV. Dosya no: 271, Gömlek no: 19. H. 1322 Z 3 / M. 8 Şubat 1895; Kırım göçlerinden önce de Bursa, Kırım Tatarlarının bulunduğu bir vilayettir. Kırımlı âlimlerden Mevlana Şerefeddin Bin Kemal, I. Murat döneminde Bursa’ya gelmiştir. Ulemanın büyüğünden bir zat olup tahsilini meşhur fıkıh âlimi Hafiziddun Muhammed Bezzazi’nin yanında yapmıştır. Ölümünden sonra Bursa’daki Emir Sultan civarına defnedilmiştir. İ. Adnan Süyen, “Kırım Müellifleri”, Kalgay Dergisi, Yıl: 1, S. 2, (Ekim-Kasım-Aralık 1996), s. 6.

123

5.1.4. Konut Yardımı

Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den yola çıkıp Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde

iskân edilen Kırım, Çerkez ve Nogay muhacirlerine, hane inşası yapılmak üzere uygun

araziler verilmiş ve evler inşa edilmiştir. Ayrıca münasip kaza, kasaba ve köylerde

bulunan boş ve terk edilmiş evler tamir edilerek muhacirlere tahsis edilmiştir. Sürekli

iskân amacıyla vilayetlere gönderilen muhacirlerin konut ihtiyaçları mutasarrıflıklarca

karşılanmıştır. Bununla beraber mahalli idareler muhacirlere tahsis edilen araziler

üzerinde 2-3 odalı konutlar yapmakla yükümlü olmuşlardır. Söz konusu mesken

masraflarının 250 kuruşu geçmemesine dikkat edilmiştir.735

Fazla masrafın önüne

geçmek amacıyla yerli ahaliyle birlikte muhacirler de mesken inşasında çalıştırılmıştır.

Ayrıca yapılacak konut için gerekli olan kereste vesaire malzemeler devlete ait

ormanlardan karşılanmıştır.

Muhacirlere münasip yerlerde verimli araziler tahsis edilip, bunlar için köyler

teşkil olunmuştur. Yeni kurulan köylerde iskân edilmiş muhacirine, ev inşasını kendi

yapabilecek düzeyde olmaması durumunda, devlet tarafından yardım yapılmıştır.

Ayrıca civar köy ahalisinin, muhacirlerin ev inşasına yardımda bulunması için teşvike

çalışılmıştır. Devletin bu teşvikinin başarılı olduğunu görmek mümkündür. Örneğin

Kırım ve Kefe şehirlerinden Kirmasti’ye göç eden muhacirler için kazaya bağlı üç adet

köye yerli ahalinin yardımlarıyla birlikte evler inşa edilmiştir. Ayrıca bu çalışmaya

destekte bulunan kaza halkının gayretleri, Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis ve

Tercüman-ı Ahval736

gazetelerinde övgü ile yayınlanmıştır.737

Öte yandan yapılacak

evlerin bir sıra halinde ve düzenli olmasına dikkat edilmesine önem verilmiştir.738

Muhacirlere ev yaptırılması konusunda devletin üç çeşit yolu benimsediği

görülmektedir. İlk olarak 1856-1859 yılları arasında muhacirlere yapılan evler devlet

735 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862. 736 Bu gazeteyi Şinasi ile Agâh Efendi çıkarmıştır. 21 Ekim 1860 yılında yayın hayatına başlayan gazete iç ve dış haberlerin yanında tüzüklere, bildirilere, piyasa ve borsa haberlerine, antlaşmalara, Hatt-ı Hümayunlara, fiyat listelerine, muhtelif çevirilere yer veriyordu. İç sayfasında geniş ölçüde resmi ve özel ilanlara da yer vermiştir. Başlıca yazarları, Ahmet Vefik Paşa, Sarı Tevfik Bey, Mehmet Şerif Bey, Refik Bey ve Hasan Suphi Efendidir. Tercüman-ı Ahvâl’in, 11 Mart 1866 tarihinde çıkan 792 numaralı son sayısı ile yayın hayatı son bulmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Hıfzı Topuz, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul 2003, s.

19-20. 737 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99. H. 1278 Ca 14 / M. 17 Kasım 1861; Takvim-i Vekayi, 622/3, H. 1278 R. 23 / M. 28 Ekim 1861. Kırım muhacirlerine yapılan hane yardımlarının örneklerinin bir çok şehirde görmek mümkündür. Aynı tarihlerde, Balıkesir kazasının Sultançayırı ve Halkapınar mevkilerine iskân edilmiş olan Kırım ve Nogaylara, yerli ahali tarafından haneler inşa edilmiştir. 74 haneden oluşan bu inşaatın masrafları Balıkesir ahalisi tarafından karşılanmıştır. Takvim-i Vekayi, 619/13, H. 1278 Ra 5 / M. 10 Eylül 1861; Takvim-i Vekayi, 635/2, H. 1278 R 15 / M. 16 Mart 1862. Yine İzmir’in Karşıyaka köyünde iskân edilen Kırım muhacirlerine yapılan iki hanenin masrafları, yerli ahali tarafından karşılanmıştır. Tasvir-i Efkar, 54/1, 1279 B 12 / M. 3 Ocak 1283. 738 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.

124

tarafından inşa edilmiştir. Bu durum 1860-1861 yılları arasında muhacirlerin kendi

evlerini inşa etmelerinin daha doğru olduğu halini almıştır. 1861 yılı ortalarından

itibaren ise, devlet küçük çapta da olsa, en azından kulübe tarzı bir evin inşa

masraflarının ödenmesi gerektiği düşüncesini benimsemiştir. Söz konusu durumun

muhacirlerin geldikleri yer yahut çeşitli din ve ırka sahip olmalarıyla alakası yoktur.

Yardım farklılığının oluşmasında mevcut siyasi ortam, muhacirlerin sayısı ve hazinenin

durumu gibi hususlar etkili olmuştur.739

1860 yılından önce devletin hane inşasına karışmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim

Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin oradaki mal ve mülklerini sattıkları için

önceki gelenlerle mukayese edilemeyecekleri belirtilmektedir. Fakat bu politika, iskân

mahallerinde bir takım problemlere yol açtığından muhacirlere 250 kuruş verilmesi

kararlaştırılmıştır.740

Osmanlı Devleti’nin her tarafında olduğu gibi Bursa’ya göç eden Kırım

muhacirleri için de ev inşası gerçekleştirilmiştir. Bunun en güzel örneğini Mihaliç ve

Kirmasti kazalarında iskân edilen muhacirlerde görülmektedir.741

Toplam 250 haneden

oluşan bu muhacirlerin 140 hanesi Mihaliç kazası çevresinde verimli arazilere sahip

Sakalar bayırında, 110 hanesi de Sarıbey köyü civarında yerleştirilmesi

kararlaştırılmıştır.742

Lütfiye ve İhsaniye köyleri adı verilen yeni arazilere, ev inşası da

yapılacaktır.743

İnşa çalışmalarının bizzat Hüdavendigar Mutasarrıfı’nca teftiş edilecek

olması devletin konuya verdiği önemi göstermesi açısından önemlidir. Muhacirlere

yapılacak bu evlerin sorumluluğunu daha önce de bu işlerde aktif olarak hizmet yürüten

Hüdavendigar Vilayeti arazi memuru Recai Efendi ile Ebniye-i hâs744

hülefasından

Şemseddin Efendi görülmektedir. Sonuç olarak muhacirlerin iskân işlemleri sürerken,

Sakalar bayırına 150 hanelik, Sarıbey köyü745

yanındaki araziye de ihtiyaç

doğrultusunda ev inşası gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.746

739 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 164. 740 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 165. 741 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 105. H.1278 S 27 / M. 3 Eylül 1861. 742 BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758. s. 96. H. 1278 / M. 1861. 743 BOA, MAD.d. Defter no: 8608, s. 7. H. 1278 M 7 / M. 15 Temmuz 1861. 744 Ebniye-i hâssa müdürlüğü: Saray ve devlete ait her türlü binanın tamiri veya yeniden yapılması ile şehirde mevcut

yapıların kontrolüne bakan dairedir. 1831 yılında kurulmuştur. Daha önce bu işi mimarbaşı ve şehreminliği yapmıştır. Fehmi Yılmaz, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010, s. 146; XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne iskân edilen muhacirlerin hane yapıları için bkz. Faruk Kocacık, “XIX. Yüzyılda Göçmen Köylerine İlişkin Bazı Yapı Planları”, Tarih Dergisi, Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı’ndan, S. XXXII, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1979, s. 415-1001. 745 Günümüzde Karacabey ilçesinde 3 adet Sarıbey köyü mevcuttur. Bunlar; Eskisarıbey, Ortasarıbey ve Yenisarıbey köyleridir. Eskisarıbey köyü: İlçenin güney batısında bulunan Sarıbey adlı köylerin en eskisidir. Bu köyleri “Sarı Bey” unvanlı bir kişinin kurduğu söylentisi olsa da doğru değildir. Çünkü Sarıbey dışındaki diğer köyler Rum köyü

125

Söz konusu hane inşasında civar kaza ve köy halkının da yardım ettiğini görmek

mümkündür. Bursa’nın Mihaliç ve Kirmasti kazalarına gönderilen 256 hane muhacir

için köyler oluşturulmuş ve kurulan köylerde yerleştirilecek Tatar-Nogay muhacirlere

evler inşa edilmek maksadıyla devlet tarafından bir hane için 250 kuruş tahsis

edilmiştir.

Hüdavendigar Eyaleti arazi memuru Recai Efendi ve Ebniya-i hâs

hülefasından Şemseddin Efendi, Bursa’ya göç eden muhacirleri peyder pey

yerleştirmekle vazifeli idiler. Fakat devletin tahsis ettiği miktarın ev inşası için yeterli

gelmemesi üzerine Bursa Valisi tarafından kaza halkının teşvik edilerek yardım

edilmesi kararı alınmıştır. Buna göre Mihaliç halkı tarafından 22.500 kuruş ve Kirmasti

halkından da 8.500 kuruş muhacirlerin ev inşası için toplanmıştır. Toplanılan yardım

Mihaliç kazasındaki muhacirlere gönderilecektir. Ayrıca kaza halkının gösterdiği

yardımseverlik dönemin gazeteleri olan Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis’te yer

bulmuş ve bu hizmetleri takdire şayan olarak zikredilmiştir.747

Takvim-i Vekayi gazetesinde yer alan diğer bir haberde ise, Kirmasti kazasına

sevk olunan Kırım muhacirlerinden 104 hanenin, tespit edilen arazilere yerleştirilmesi

için kaza ahalisi tarafından üç köye haneler inşasının gerçekleştirildiği

bildirilmektedir.748

Netice olarak, Osmanlı Devleti’nin muhacir geldikçe hane inşası

gerçekleştirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Öyle ki Bursa’ya gerçekleşen her göç sonrası

hane inşasına dair talimatları görmek mümkündür. Mesela, 1906 senesinde muhacirlerin

iskânı için Bursa-Atranos yolu, Kirmasti kazası ve Konya Başhöyük mevkilerinde evler

inşa edilmiştir. Ayrıca Kirmasti kazasının Tepecik köyüne 38 hane, Bursa-Atranos yolu

üzerinde Keşiş dağına da 50 hanelik ev inşası gerçekleştirilmiştir.749

idi. Bu sözcük Helen dilindeki “Sarabat” sözcüğünden gelmiş olmalıdır. Bu köyde 1924 yılında Yunanistan’ın Mora-Yenişehir yöresinden gelen göçmenler yaşamaktadır. Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer adları Ansiklopedisi, s. 132; Orta sarıbey (Sarıbey İslam): Bu köy diğer ikisinin ortasında olduğu için Ortasarıbey denilmiştir. Daha önce Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı idi. 1886 yılından önce 29 hane Bulgaristan göçmeni tarafından kurulmuştur. Kaplanoğlu, A.g.e., s. 235.; Yenisarıbey (Kokona): Sarıbeylerin en batısında yer alır. Rum köyüdür. Eski adı

Kokona’dır. Köyde Bulgaristan göçmenleri ile 1924 yılında gelen Yunanistan göçmenleri yaşamaktadır. Raif Kaplanoğlu, A.g.e., s. 281. 746 BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. H. 1278 Ra 27 / 2 Ekim 1861. 747 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 236, Gömlek no: 1; H. 1278 Ra 18 / M. 23 Eylül 1861; Belge-1’de Mihaliç kazası köy halkından kimin ne kadar yardım gönderdiğine dair bilgiler yer almaktadır. BOA, İ.DH. Dosya no: 477, Gömlek no: 32073. H. 1278 S 12 / M. 19 Ağustos 1861; Takvim-i Vekayi, 620/2, H. 1278 R 27 / M. 1 Kasım 1861. 748 Takvim-i Vekayi, 625/2, H. 1278 C 2 / M. 5 Aralık 1861. 749 BOA, Y.MTV. Dosya no: 290, Gömlek no: 61. H. 1324 Ş 18 / M. 7 Ekim 1906.

126

5.1.5. Sağlık Yardımları

Muhacirler uzun yol ve zorlu şartlar altında Osmanlı Devleti’ne göç etmeye

çalışmışlardır. Bu durum doğal olarak muhacirlerin sağlıkları için tehlike oluşturmuştur.

Bundan dolayı devlet yöneticileri, muhacirlerin sağlıkları konusunda kararlar almıştır.

1892 yılına ait arşiv belgesi Osmanlı Devleti’nin muhacirlerin aciz ve düşkün olanlarına

karşı bakış açısını çok güzel yansıtmaktadır. Bursa’da bulunan muhacirler yersiz ve

idareden yoksun olduklarını ve aciz durumda bırakıldıklarını hükümete dilekçe ile

bildirmişlerdir. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti’nden Hüdavendigar Vilayeti’ne

gönderilen tahriratta, Bursa’daki fakir muhacirlerin teşvik üzere toplanan yardım

parasıyla iskân edildiğinin bilindiği ifade edilmekle birlikte muhacir evlerinin devlet

hazinesi tarafından yapılmasının söz konusu olduğu belirtilmektedir. Daha sonra devlet

hazinesinin hali hazırda bu evleri yapmasının mümkün olmadığını ve muhacir evlerinin

Bursa’nın kendi imkânlarıyla yapılmasının daha doğru olduğu bildirilmiştir. Ayrıca

sakat ve hasta olan muhacirler ile yetimlerin sefaletten korunmaları ve mümkünse

vilayetçe mesken ve yardım parası tedarik edilerek ihtiyaçlarının karşılanması

istenmiştir.750

Muhacirlerin en önemli sağlık sorunları arasında iskân bölgelerinin havasına

uyum sağlayamamaları ve arazilerin bataklık civarında bulunması önemli yer tutar.

Devlet ilk önce sahil bölgeleri ile nemli ve bataklık olan arazilere yakın yerleştirdiği

muhacirleri, bulaşıcı hastalıkların artması nedeniyle sonradan özellikle dağlık ve

yüksek kesimlere sevk etmiştir. Buna rağmen muhacirlerin kendilerine ait hayvanlarla

birlikte Bursa, İzmit ve Aydın’a gitmeleri bulaşıcı hastalıkları oralarda da yaymıştır.751

Bu şehirler içinde, Bursa’nın Kirmasti kazasına 1860 yılında iskân edilen Kırımlı Ali

Baba ve kabilesine, devlet tarafından hayvan yardımı yapılmıştır. Fakat bu hayvanların

tamamı, 1863 senesinde sıtma hastalığından dolayı telef olmuştur.752

Öte yandan bazı dönemlerde Osmanlı topraklarına gelen Nogay muhacirlerine

istenildiği gibi sağlık hizmetleri verilememiştir. 1860 tarihinde Dersaadet’e göç etmiş

ve Üsküdar’da iskân edilmiş olan Nogay muhacirlerine devletçe 5 doktor gönderilmiş

750 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1964, Gömlek no: 85. H. 1309 Za 26 / M. 22 Haziran 1892; 1862 tarihinde Rumeli bölgesine gönderilen Çerkez muhacirlerinden rahatsızlanmış olanlarına tabip ve ilaç yardımlarında bulunulmuştur. Yine Çerkez muhacirlerinden 30. 000 kadar nüfusun Trabzon ve diğer limanlardan Varna sancağına sevk edilmesi ve muhacirlerden hasta olanların tedavi edilmesi kararı alınmıştır. Takvim-i Vekayi, 752/3, H. 1281 M 7 / M. 12 Haziran 1864; Takvim-i Vekayi, 755/2, H. 21281 M 29 / M. 4 Temmuz 1861. 751 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 225. 752 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. Belgenin transkiribi için bkz. Belge-3.

127

fakat bu doktorların sağlık hizmetlerine yeterli gelmemesi üzerine 1.430 kuruş maaşla, 3

doktor ve 5 hizmetçinin daha tayin edilmesi kararlaştırılmıştır.753

Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler Dersaadet’te geçici olarak misafir

edildikten sonra Anadolu’da tespit edilen boş arazi veya hanelere gönderilmişlerdir. Bu

politikadaki amaçlardan bir tanesi muhacirler arasında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını

önlemektir. 1859 tarihine ait vesikada, Dersaadet’te Çerkez ve Nogay muhacirlerin bir

müddetten beri misafir olarak bulundukları görülmektedir. 14.000 nüfustan oluşan bu

muhacir topluluğunun içinde tifüs ve diğer hastalıklar ortaya çıkmıştır. Mevcut duruma

çözüm olarak, muhacirlerin Anadolu’da belirlenen iskân mahallerine gönderilmeleri

kararı alınmıştır. Muhacirler arasında Adana, Kütahya, Mihaliç ve Çorlu’ya gitmek

isteyenlerin hemen şimdiden gönderilmeleri, Ankara ve Konya taraflarını talep edenleri

ise merkeze yakın iller olan Bursa, İzmit ve Eskişehir taraflarına gönderilmesi

kararlaştırılmıştır. Ayrıca Adana’ya gönderilecek muhacirlerin yevmiye ve masrafları

için Maliye Nezareti’nden 3. 000 kese akçenin verilmesi de uygun görülmüştür.754

Diğer yandan Bursa’ya iskân edilen muhacirlerden hastalık vesaire gibi

durumlarla da vefat edenlerde olmuştur. Örneğin, Bursa’da yerleştirilmiş olan

muhacirinden 21’inin tanımlanamayan bir hastalığa yakalandığı ve bunlardan 11’inin

öldüğü kayıtlara yansımıştır.755

5.1.6. Yevmiye ve İaşe Yardımları

Muhacirlere yevmiye ve iaşe yardımı yapılması İskân-ı Muhacirin

Talimatnamesi’nde yer alan maddelerden birifir. Muhacirlere verilen yardımlar arasında

yiyecek giyecek ve yevmiyeler önemli bir yer tutmaktayır. Devletin muhacirlere yaptığı

yevmiye ve tayinat yardımları 1880 yılına kadar devam etmiştir. Fakat bu tarihten sonra

verilen yardımlar düzenli olarak değil de ihtiyaç halinde olanlara uygun görülmüştür.756

Devletin bu konudaki düşüncesini bunlardan (muhacirlerden) muhtac iane olanlar

ziraat edevatı tedarik edinceye kadar ortakcılık ve rencberlik gibi işlerde kullanılarak

ve yahud ashabı kudret ve fütüvvet tarafından muavenet kılınarak iaşeleri esbabı

istihsal kılınacakdır. cümleleriyle anlamak mümkündür.757

753 BOA, İ.DH. Dosya no: 452, Gömlek no: 29899. H. 1276 B 28 / M. 20 Şubat 1860. 754 BOA, İ.MMS. Dosya no: 18, Gömlek no: 762. H. 1276 S 15 / M. 13 Eylül 1859. 755 BOA, DH.İD. Dosya no: 165, Gömlek no: 6. H. 1330 Z 14 / M. 24 Kasım 1912. 756 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 172. 757 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28. H. 1309 B 10 / M. 9 Şubat 1892.

128

Muhacirlere verilen giyecek ve yiyecek yardımı çerçevesinde; yün fanila, kuşak,

don ve pantolon, gömlek, ceket, fes, sabun zeytinyağı, enva-i meşrubat, yulaf unu, süt

ürünleri, yumurta, et, vesaire malzemelerin temin ve tahsis edildiği, kayıtlarda sık sık

geçmektedir.758

Osmanlı topraklarına göç eden Çerkez ve Nogay muhacirlere, daimi iskânlarına

ve arazi tahsis edilinceye kadar ihtiyaçlarını karşılama imkânı olmadığından devlet

tarafından yardım edilmesi kararı alınmıştır. Buna göre muhacirlere belli miktarda

yevmiye verilmiştir. Ayrıca Ramazan bayramına dönük bir defaya mahsus olmak üzere

ek yardım da yapılmıştır. Verilen yevmiye miktarları da muhacirinin yaşına göre

farklılık göstermiştir.759

Buna göre; fakir, işsiz, dul ve yetim olan muhacirlerin 10

yaşına kadar olanlarına günlük 100 dirhem, daha büyüklerine ise yarımşar kıyye ekmek

tayinat olarak verilmiştir.760

1859 yılında İstanbul’a gelen Çerkez ve Nogay muhacirlerinin ileri

gelenlerinden, reis ve ulemalarından bazıları çağrılarak istekleri sorulmuştur. Öyle ki,

bu muhacirler, iskân yerlerine gönderilinceye kadar birkaç ay geçecektir. Ayrıca

bunların çoğununun navlun761

ücretlerinden dolayı borçlu ve fakir kişiler oldukları

tespit edilmiştir. Netice itibariyle mevcut durum böyle olunca Çerkez ve Nogay

muhacirlere 60.000 kuruş nakdin dağıtılması ve bununla birlikte çorap, ayakkabı, hırka,

toprak mangal, hasır, kömür yardımı ile büyüklere ikişer, küçüklere birer kuruş para

yardımı yapılması kararlaştırılmıştır.762

Bursa’da bu konuda gerçekleşen yardımların düzenli yapılmaya çalışıldığını

görmek mümkündür. Örneğin; Eylül 1860 tarihinde Bursa Valisi Refik Efendi’ye,

Sadaret’ten gönderilen yazıda; Kırım’dan göç edeceklerin talimat gereğince

yerleştirilmesi ve muhacirlerden aciz ve fakir olanlara günlük yevmiye ve ekmek

verilmesi hususuna dikkat edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu tarihte Hüdavendigar

Eyaleti’ne, Kefe halkından ve çiftçi Şerafeddin kafilesinden 114 hanede 454 nüfus ve

758 Söz konusu yardımlar 12 Ağustos 1880 yılında Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce İstanbul’daki muhacirlere yapılmıştır. Bu

konuda Bursa’ya yapılan yardımlara dair kayıtlara rastlamak pek mümkün değildir. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 173-174; Osmanlı Devleti’ne göç eden Tatar, Nogay ve Çerkez muhacirlerinin durumlarının kötü olduğu, eşyalarının nakli için tutulan araba ücretleri ve kalıcı iskânlarına kadar yiyecek içecek ihtiyaçlarının hükümetçe karşılandığı görülmektedir. Tercüman-ı Ahval, 19/1, H. 1277 Ş 14 / M. 25 Şubat 1861. 759 BOA, İ.DH. Dosya no: 429, Gömlek no: 28381. H. 1275 N 6 / M. 9 Nisan 1859. 760 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 218. 761 Deniz veya nehir yolu ile taşınan eşya için, taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücret. 762 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 148.

129

yine aynı şehirden çiftçi Salihoğlu Sabit takımından 6 hanede 25 nüfus muhacirin

gelmiştir.763

Yine Kırım Nogaylarından ve Hoca Ceybullah ve Ahmed Giray Efendi’lerin

kafilesinden 171 hanede 697 nüfus muhacir, Bursa kasaba ve köylerinde dağınık olarak

yerleştirilmeyi istemişlerdir. Devlet yetkilileri, iskân edilen bu Nogay muhacirlerinin

ellerinde fakirlik kâğıdı bulunanlarına günlük ücret verilmesi ve bunların Bursa

Vilayeti’ne, Gemlik vapuruyla güvenli bir şekilde gönderilmeleri kararını almıştır.764

Zaten göç eden muhacirler, kendilerinin fakir olduklarını ve devletten gerekli yardımı

göremediklerini bildirerek vaziyetlerini açıklamışlardır. Nitekim adı geçen muhacirin,

harcırahı olan 40.700 kuruşun yarısını, kendi bütçesinden karşıladığını ve fakirliğine

vurgu yapmıştır. Nisan 1861 senesinde Bursa Valisi’ne ulaşan bu konuya, valinin

yaklaşımı olumlu olmuştur. 4 hanesiyle birlikte Kırım’dan Bursa’ya göç etmesine

rağmen yerleştirilemeyerek ortada kalmış ve sefalet içinde bırakılmış Ahmed Giray Bey

ve ailesinin, diğer muhacirlere uygulandığı gibi Bursa sancağında münasip bir yerde

yerleştirilmesi ve bunlara ek olarak mezra ve burada lazım olacak ihtiyaçlarının

karşılanması uygun görülmüştür. Biran önce bu ailenin yerleştirilmesi ile huzur ve

sükûnetlerinin sağlanması hususuna da ayrıca önem verildiği burada görülmektedir.765

Aynı yılın Ağustos ayında Bursa sancağına Kırım ve Nogay muhacirleri iskân

edilmek üzere gönderilmişlerdir. Gönderilen muhacirlerin tayinat, araba ve beygir

masrafları toplam 85.982,5 kuruş miktarında olmuştur. Ayrıca aynı vesikada Bolu’ya

gidecek muhacirlere 55.077,5 kuruş, İslimye sancağına gidenlere ise 13.919 kuruş sarf

edilmesi Maliye Nezareti’ne bildirilmiş ve padişah tarafından da bu masraflara onay

verilmiştir.766

Mart 1860 tarihinde Mihaliç’te yerleştirilen Çerkez ve Nogay muhacirlerine bazı

hayır sahipleri tarafından yardım paraları gönderilmiş ve bu paralar adı geçen kazadaki

muhacirler için kullanılmıştır.767

Diğer yandan 1862 yılında gelen muhacirlere

yevmiyeleri ve masrafları için muhacirin komisyonu tahsisatından 43 yük768

30.232,5

kuruş miktarında para tahsis edilmiştir.769

763 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860. 764 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no:24. H. 1277 Ra 14 / M. 30 Eylül 1860. 765 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 64. H. 1277 L 13 / M. 24 Nisan 1861. 766 BOA, İ.DH. Dosya no: 476, Gömlek no: 31997. H. 1278 S 19 / M. 26 Ağustos 1861. 767 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 180, Gömlek no: 64. H. 1276 N 5 / M. 27 Mart 1860. 768 Yük: Bursa’da ipek için 405 lidreye eşit 155,86 kg ağırlık ölçüsü birimidir. Fehmi Yılmaz, A.g.e., s. 707-708. 769 BOA, İ.DH. Dosya no: 492, Gömlek no: 33321. H. 1279 M 3 / M. 1 Temmuz 1862; Bu tarihte Silistre sancağına yerleşen Kırım muhacirlerine yerli ahali tarafından erzak bedeli olarak 14.677 kise üç yüz kuruş kadar yardım

130

Bir başka yardım örneği de Bursa üzerinden yapılan sevk işleminde

görülmektedir. Kırım’ın Gözleve halkından ve Hoca Ali cemaatinden, 6 hanede 24

nüfus Kırım muhacirleri, Kütahya’daki Çifteler Çiftliği’ne770

gitmek üzere Gemlik

kazasında misafir olarak bulunmuşlardır. Muhacirler asıl yerleri olan Kütahya’ya

yerleştirilmelerine kadar bu kazada kalmakla birlikte, ekmek ve yevmileri

karşılanmıştır.771

Yamanlı köyüne 1865 tarihinde göç eden Kazan Tatarlarından Refik ve

Hantemur adlı muhacirler, Bab-ı âli’ye dilekçe göndererek yardım istemişlerdir.

Dilekçede, 8 hanede 29 nüfustan ibaret olduklarını bildiren Kazanlı muhacirler,

kendilerine vaat edilen yevmiye yardımının yapılmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca bir

kaç seneden beri tarım mahsulâtı azalma göstermiştir. Bu sebeplerden dolayı muhacirler

acınacak ve perişan bir hale düşmüş ve tarım yapabilecek tohumlarını bile karşılayamaz

duruma gelmişlerdir. Günlük ihtiyaçlarını bile tedarikten yoksun muhacirlere devlet

tarafından 20.000 kilo tohumluk verilmiştir. Buna ek olarak ziraatla ilgili masrafları ve

diğer zararları da hazinece karşılanması kararlaştırılmıştır.772

Gelen muhacirler içinde fakir ve aciz olanlara aç kalmayacak kadar yevmiye,

yardım parası773

ve ekmek verilmiş ve biran önce yerleştirilerek huzurlu bir yaşama

başlamalarına yardımcı olunmaya gayret edilmiştir.774

Mihaliç kazasının Torumtay

(Durumtay), Dünberiz (Dümberez), Güvin ve Çatallar köylerinde sakin muhacir ve

acizlere yemeklik olarak mısır gönderilmesi Meclis-i Vükelâ’ca karar verilmiştir.

Bunun yanı sıra Torumtay (Durumtay) köyünde 128, Dünberiz’de (Dümberez) 79,

Güvin’de 55 ve Çatallar köyünde 70 nüfus bulunmaktadır. Bu kadar muhacir, yemeklik

ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede zor durumda kalmışlardır. Adı geçen köylere

yapılmıştır. Tercüman-ı Ahval, 129/1, H. 1278 B 1278 / M. 9 Ocak 1862; Anadolu’da ise Amasya sancağının Merzifon kazasında iskân edilmiş muhacirlere 400 kile buğday ve 200 kile arpa yerli ahalice yardım olarak verilmiştir. Takvim-i Vekayi, 610/2, H. 1277 R 3 / M. 4 Nisan 1861. 770 II. Mahmut döneminde bütün alanlardaki değişim hayvan ve tarımsal üretim sisteminde de yaşanmıştır. Bu değişimin çerçevesinde yeni ordunun ihtiyaçlarını karşılayamayan hayvan ocakları sistemi yerine haraların tesisine başlanmıştır. Ve ilk teşebbüs olarak Çifteler Harası kurulmuştur. Çifteler Çiftliği, Osmanlı Devleti’nin tarım ve hayvancılık alanında yaptığı dönüşümün Anadolu’daki ilk somut örneğini oluşturur. Çiftliğin kurulmasıyla birlikte

özellikle at yetiştiriciliği ve ıslah çalışmalarında büyük çaba harcanmıştır. Bunun yanı sıra Eskişehir’e göçen Kırım muhacirlerine söz konusu çiftlik üzerinde köyler kurulmuştur. Daha fazla bilgi için bkz. Osman Köksal, “Osmanlı Dönüşüm Sürecinde Bir Devlet Teşebbüsü Olarak Çifteler Hâra-yı Hümayunu ve Türk Atçılığına Katkıları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. X, S. 2, (2009), s. 340-360. 771 BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 224, Gömlek no: 28. H. 1277 Z 23 / M. 2 Temmuz 1861. 772 BOA, DH.MHC. Dosya no: 1,Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865. 773 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862. 774 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860.

131

mahal mal sandığıyla anlaşılarak toplam 498 kilo mısırın, yemeklik olarak dağıtılması

kararlaştırılmıştır.775

Bursa’da fakir muhacirlerden Hüseyin, eviyle beraber eşyası ve çocuklarını

çıkan yangın sonucu kaybetmiştir. Bu durum üzerine muhacirin komisyonu, mahalle

sandığından Hüseyin’e 3.000 kuruş yardım verilmesine karar vermiştir.776

Buradan

devletin yangın sonrası muhacirini yalnız bırakmadığı ve zor durumunda destek çıktığı

anlaşılmaktadır.

Şubat 1909 tarihli arşiv vesikasında, Bursa’ya, Dobruca777

bölgesinden muhacir

geldiği ve bu muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen

muhacirler, kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını

dolayısıyla yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a

bildirmişlerdir.778

Söz konusu yardım faaliyetleri dikkate alınarak devletin muhacirlere, yiyecek

içecek ve konut ihtiyaçlarını karşılayan yardımları temin etmeye gayret gösterdiği

söylenebilir. Bütün bu yardımlarda devletin olduğu kadar yerli ahalinin desteği de

önemli ölçüde muhacirlere kolaylık sağlamıştır.

5.1.7. Zirai Yardımlar

Osmanlı Devleti, göç eden muhacirlerin büyük bölümünü ziraata elverişli

arazilere iskân etmeye çalışmıştır. Buradaki hedef ise, boş arazilerin iskânla birlikte faal

hale getirilmesidir. Kırım Savaşı’ndan sonra gelen muhacirlerin yerleştirildikleri

arazilerin nasıl olduğunu 3 Mayıs 1856 tarihli talimatnamede bunlara münasib olan ve

suyu olub nehir ve bahre oldukça yakın bulunan yerlerde hali ve münbit mahsuldar

arazi irae ve tahsisiyle birbirlerine yakınca müstakil karyeler yapdırıldığı cümlesiyle

görmek mümkündür.779

Osmanlı Devleti, Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den gelen muhacirleri bir araziye

yerleştirdikten sonra geçimini sağlamaları için her aileye bir çift öküz, tarım aletleri

(edevat-ı çift), bir miktar tohum ve erzak verilmiştir. Muhacirin masraflarının

775 BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5. H. 1310 Ş 8 / M. 25 Şubat 1893. 776 BOA, İ.HUS. Dosya no: 140, Gömlek no: 27. H. 1324 S 5 / M. 31 Mart 1906. 777 Dobruca bölgesinde yoğun bir Kırım Tatar ve Nogay nüfusunun varlığı mevcuttur. Nitekim 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası, Kırım coğrafyasından yüz binlerce Kırım Tatar ve Nogay’ı, 1878 yılına kadar Osmanlı toprağı olarak kalan Dobruca bölgesine göç ederek iskân edilmişlerdir. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s. 205-210. 778 BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909. 779 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.

132

karşılanması için de mal sandığından ödeme yapılmıştır. Ayrıca belirlenen mahale

yerleştirilen muhacirinin arazisi, bir kereye mahsus olmak üzere sürdürülmüştür.780

Muhacir talimatnameleri ve arşiv belgelerindeki bilgilere göre bir süre sonra

hayvan temin şartlarının değiştiği görülmektedir. Bu değimin başlıca sebebi 1850’li

yıllarda başlayıp, sürekli artış gösteren muhacir göçleri ve muhacir hanelerindeki nüfus

sayısının farklılık göstermesi olmuştur. Bu duruma nazaran oluşturulan yeni şartlara

göre, iki aileye bir çift öküz verilmiş ve bir aile 15 nüfustan ibaret ise yalnız ona bir çift

öküz tahsis edilmesi kararı alınmıştır.781

Osmanlı Devleti’nde çiftçiye tarım kredisi sağlamak amacıyla Memleket

Sandıkları adıyla tasarruf sandıkları kurulmuş ve bu doğrultuda ilk memleket sandığı

Mithat Paşa’nın Tuna Valiliği döneminde Rusçuk’ta açılmıştır. 1864 yılında kurulan

memleket sandıkları 1867 yılında daha da genişletilerek Menafi-i Umumiye Sandıkları

adıyla ülke genelinde teşkilatlandırılmıştır. Kaynağını, imece usulüyle üyelerinden

oluşturan bu kurum vasıtasıyla muhacirlere, konut ve çift öküzü ihtiyaçlarını

karşılaması amacıyla kredi verilmiştir. Nitekim daha sonra sandıklardan alınan

kredilerin ödenmemesi üzerine teşkilat kaldırılarak 1888’de yerine Ziraat Bankası

kurulmuştur.782

Muhacirlerin kısa sürede ziraata başlamalarının zor olduğu düşüncesinden dolayı

öküz ve araba ihtiyaçlarının devlet tarafından temin edilmesine gayret edilmiştir.

Muhacirlere her ne kadar öküz, tohum vesaire yardım verilse de, ileride muhacirlerin

refah seviyelerinin yükselmesi ile birlikte, sermaye olarak verilen yardımların geri

ödenmesinin gerekli olduğu hükümet tarafından kararlaştırılmıştır.783

Kırım’ın Kefe şehrinden Bursa’nın Mihaliç ve Kirmasti kazalarına gönderilen

muhacirlerin olduğu daha önceki bölümlerde zikredilmiştir. 250 haneden oluşan bu

muhacirlerin 110 hanesi için Mihaliç kazasında Lütfiye ve İhsaniye köyleri

780 Osmanlı Devleti, Kırım, Çerkez ve Dağıstan taraflarından göç eden muhacirlere, sürekli iskân sürecine kadar öküz ve tohum gibi zirai malzemelerin temin edilmesine önem vermiştir. Tercüman-ı Ahval,144/2, H. 1278 Ş 14 /M. 14 Şubat 1862. Örneğin Kırım Savaşı sonrası Edirne Eyaleti’nde iskân edilmiş olan Kırım muhacirlerine arazi, çift hayvanları ve tohumluk zahire verilmesi kararlaştırılmıştır. Takvim-i Vekayi, 650/2, H. 1279 M 3 / M. 1 Temmuz

1862. Yine Ankara ve Kastamonu Vilayetleri’ne gönderilmiş olan muhacirlerin zirai malzemeleri yerli ahali tarafından temin edilmiştir. Takvim-i Vekayi, 782/2, H. 1281 Ş 11 / M. 9 Ocak 1865. 781 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862; 782 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 219. 783 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856; Osmanlı Devleti’ne muhacir

göçü sürekli artış göstermiştir. Bu süreçte Bolu tarafına iskân edilmekte olan 500-600 hane kadar Çerkez ve Tatar muhacir, Kaymakam Hamdi Efendi tarafından takım takım olarak ahalinin taleplerine göre bir yerlere iskân ettirilmiş ve çeşitli destekler ile şimdiden zanaat ve ticaret yapmaya başlamışlardır. Tercüman-ı Ahval, 5/3, H. 1277 Ca 4 / M. 18 Kasım 1860.

133

oluşturulmuştur. Nitekim yeni teşkil edilen köylere bir süreye kadar yardım vermek

mümkündür. Bu sebeple muhacirlerden her 10 kişiye bir çift öküz ve her eve 5’şer kilo

tohumluk erzak verilmiştir. Ayrıca tarım aletleri ile 60 kilo tohumun, arazi ekimi için

temin edilmesi işi için Hüdavendigar Vilayeti arazi memuru Recai Efendi ile Ebniye-i

hâs hülefasından Şemseddin Efendi görevlendirilmiştir. Böylece muhacirlerin kendi

geçimlerini sağlayacak düzeye ulaşmaları amaçlanmıştır.784

Devlet, iskân olunacak muhacirlerin zirai aletlerine ve arazi tahsisine dair

talimatname yayınlamıştır. Talimatnamede, gelen muhacirlerin miri çiftlikler, boş

köyler ve mahlûl araziler gibi elverişli yerlerde iskânının gerçekleştirilmesine ve

muhacirlerden her bir haneye 70 dönümden 130 dönüme kadar arazi tahsisi münasip

görülmüştür.

Muhacirlere verilecek araziler iki kısımdan oluşmuştur. Birincisi hayvan

otlatılan arazilerdir. İkincisi sürülmeye ihtiyacı olan ham arazilerdir. Birinci kısım, yani

hayvan otlatılan arazi tahsis edilen muhacirlere, öküz ve çift aletleri konusunda yardım

edilmeyecektir. Zirai aletlerini kendileri tedarik etmekle yükümlüdürler. Ve arazinin

kullanım hakkı on seneliğine verilmiş olup on seneden önce araziyi terk etmeleri

mümkün değildir.

İkinci kısım arazi verilen muhacirler de 10 senelik kullanım hakkına sahip

olacaklardır. Bunlarda 10 seneden önce araziyi boşaltamayacaklardır. Fakat dışarıdan

borçlanmaları durumunda, araziyi borçlanarak boşaltma mukavelesi şartlarına tabi

olmaları gerekecektir.785

Bab-ı ȃli, muhacirlere tahsis edilen öküz paralarının başka işlere harcanmaması

için memurlar yoluyla öküzlerin alınıp, muhacirlere teslim edilmesine dikkat etmiştir.

Ayrıca verilen hayvanların bakımları hususunda muhacirlerin uyarılması yönünde de

çok titiz davranmıştır. Buna rağmen büyük mali külfete yol açan hayvanların, telef

olduğu anlaşılmaktadır.786

Söz konusu durumun bir örneğini Bursa’da görmek

mümkündür. Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş muhacirlerden Ali Baba, 32 haneden oluşan

kabilesine verilmiş olan öküzlerinin telef olduğunu bir dilekçe ile muhacirin

784 BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329. H. 1278 Ra 27 /M. 2 Ekim 1861. 785 BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13. H. 1297 M 3 / M. 17 Aralık 1879. Talimatname için bkz. Belge-2. 786 Abdullah Saydam., A.g.e., s. 172; Örneğin Adana Vilayeti’nde iskân edilen muhacirlere yerli halk gibi öküz ve buğday yardımı yapılması kararı alınmıştır. Ayrıca bu yardımın devlet tarafından takdirle karşılandığını görmek mümkündür. Takvim-i Vekayi, 617/13, H. 1278 M 27 / M. 4 Ağustos 1861; Tercüman-ı Ahval, 133/3, H. 1278 B 18 / M. 19 Ocak 1862.

134

komisyonuna bildirerek yardım istemiştir. Bu muhacirin kafilesi 1860 yılında Bursa’ya

gelen 115 hanenin bir bölümüdür. Mihaliç kazasının Kirmasti köyünde iskân edildikleri

anlaşılan muhacirlerin, öküzlerinin telef olmasından dolayı ziraat ve ekincilikten

mahrum oldukları görülmektedir. Meclis-i Vâlâ’ya ulaşan vakıa neticesinde, sıtma

hastalığından telef olan hayvanların yerine inceleme yapıldıktan sonra hayvan

verilmesine karar verilmiştir. Verilen hayvanların değeri karşılığında üç sene boyunca

elde edilen mahsulâttan azar azar alınacaktır. Mahal mal sandığıyla anlaşılarak öküz için

lüzumunca akçe alınmasına önem verilmesine de ayrıca dikkat edilmesi istenmiştir.787

1879 yılında Dersaadet’e gelen muhacirlerin sefalet içinde kalmalarından dolayı

devlet bu muhacirlere yardım elini uzattığı görülmektedir. Ellerinde ziraat yapacak

aletlerinin olmaması nedeniyle Dersaadet civarındaki arazilerden istifade edemedikleri

anlaşılan muhacirlerden bazıları, asıl vatanlarına dönmek istemişlerdir. Geri dönüşe

engel olmak isteyen hükümet yetkilileri çözüm önerisi olarak, aralarında fakir olanlara

kolaylık sağlanması ve mümkünse memleketin münasip mahallerine gönderilmelerini

uygun görmüştür. Ayrıca hükümet, ihtiyacı açıkça belli olan muhacirlere boş arazi,

tohumluk ve çift hayvanı vermeye çalışmıştır.788

5.2. MUHACİRLERİN İSTİHDAM EDİLMESİ

Osmanlı Devleti muhacir masraflarını azaltmak ve onların daha iyi şartlar

altında yaşamalarını sağlamak için muhacirleri tüketici topluluk olmakta çıkarıp

muhtelif işlerde istihdam ederek üretici hale getirmeye çalışmıştır.789

1853 tarihli

talimatnamede rencberlik ile ülfeti olanlar ziraat ve haraset ve hiref ve sanayi ile

muhtelif bulunanlar o karyelerde hirfet ve sanatlarıyla iştigal ittikleri halde az

müddetde kebi serveti ve yesar ideceklerinden şeklinde bildirilen cümle, Osmanlı

Devleti’nin istihdam politikasını kısa da olsa ortaya koymuştur. Yani devlet, tarım veya

diğer imalat işlerine yeteneğine göre muhacirleri değerlendirmiştir. Ardından durumu

düzelen muhacirleri yevmiye yardımını kesilmiştir.790

Bu amaç doğrultusunda, gelen

muhacirlerden zanaat sahibi ve mesleki yetkinliği olanlar şehir merkezlerine

yönlendirilmiştir. Ayrıca yeni iskân olunan muhacirlere, devlet yardım edinceye kadar,

yerli ahalinin arazilerinde rençperlik ve ortakçılık yaparak çalışmaları teşvik edilmiştir.

787 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. Meclis-i Vâlâ’nın, Bursa Valisi’ne göndermiş olduğu muhacire yardım konusundaki emri için bkz. Belge-1. Nitekim Mihaliç kazasına bağlı Kirmasti köyü bulunamamıştır. Arşiv belgesinde bu şekilde zikredilen mahal, büyük ihtimal Kirmasti kazası olmalıdır. 788 BOA, İ.DH. Dosya no: 780, Gömlek no: 63433. H. 1296 M 17 / M. 11 Ocak 1879. 789 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 89. 790 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856.

135

1861-1862 tarihli muhacirin talimatnamesinde ise ülkeye gelen muhacirlerin

arasında hocalar ve sanat erbabının olacağından bunların değerlendirilmesine önem

verilmiştir. Nitekim hocalık yapmaya ruhsatı olanların imamlık vazifesiyle civar

mahallere gönderilmesi, zanaat ehli muhacirlerin ise şehirde ikâmetleriyle birlikte

dükkân ve ev kiralanarak değerlendirilmesi düşünülmüştür. Ayrıca bunlardan kalfa ve

çırak olarak esnafın hizmetine girmeyi talep edenler olur ise, kendilerine kolaylık ve

yardım gösterilecek erzak, öküz ve her bir bireye de 150’şer kuruş ödeme yapılması

kararlaştırılmıştır.791

Kırım’dan ve diğer yerlerden göç eden Tatar-Nogay muhacirler, bir süre sonra

Osmanlı Devleti’nin çeşitli kademelerinde görev almışlardır. Nitekim XIX. yüzyılda

Kırım ve Kafkasya’dan gelen muhacirlerin, Çarlık Rusyası’yla yaşanan mücadele

sebebiyle askerliğe yatkınlığının daha fazla olduğu görülmektedir. Bundan dolayı

Osmanlı Devleti’ne gelen muhacirler tarım alanlarına iskânla birlikte, özellikle

askerlikle ilgili birimlerde istihdam edilmişlerdir.792

Bu politikayı doğrulayacak

nitelikteki bilgiyi 1867 tarihli bir vesikada görmek mümkündür. Kırım muhacirlerinden

Asakir-i Zaptiye793

neferatından Abdullah bin Salih, 4 kişiden oluşan ailesiyle birlikte

Hüdavendigar Vilayeti dâhilinde iskân ettirilmeyi istemiştir. Ayrıca, Abdullah bin

Salih, iskân sonrası zaptiye memuru olarak görev almayı talep etmiştir.794

Muhtemelen gücü ve kuvveti yerinde olanlar için askerlik en kolay istihdam

alanıydı. Bunda Osmanlı Devleti’nin askeri yapısı ile muhacirlerin vatanlarında uzun

süre savaş şartları içinde yaşamalarının etkisi büyüktür. Devlet ancak Osmanlı

tabiiyetine geçmek veya kefil göstermek şartıyla orduya muhacir kabul etmiştir. Bu

şekilde Kırımlı Tatar ve Nogaylardan Çerkezlerden, Kabartay ahalisi ile

Dağıstanlılardan orduya katılımlar olmuştur.795

Bir başka vesikada ise; Bursa’da iskân edilmiş muhacirlerden Abdullah Bey,

ihtiyaç halinden dolayı kendisinin veya oğlunun bir harmanda istihdam edilmesini

muhacirin komisyonundan istemiştir. Muhacirin Komisyonu, Abdullah Bey’in

791 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42. H. 1278 / M. 1861-1862. 792 Abdullah Saydam, A.g.e. s. 174. 793 Osmanlı döneminde şehir içi güvenliği sağlayan polis yahut jandarmaya denir. 794 BOA, MVL. Dosya no: 1054, Gömlek no: 5. H. 1284 B 15 / M. 12 Kasım 1867. 795 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 174; Muhacirlerin askerliğe gönüllü katılımı arşiv belgelerine Valay-ı Hazret Ser-Askeriye Devletlü atufetlü efendim hazretleri Çerkez ve Nogay muhacirlerinden gönüllü olarak silk-i askeriye duhul idenlerden kefil-i iraesine muktedir olanların kabulüyle kefll gösteremeyenlere cevab itası… şeklinde yansımıştır. Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 251.

136

sefaletten kurtarılması amacıyla çalışma isteğine olumlu yaklaşarak Zaptiye

Nezareti’nden gereğinin yapılmasına yönelik karar almıştır.796

5.3. MUHACİRLERE TANINAN MUAFİYETLER

Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda Tekâlif-i emiriyye adı altında çeşitli vergiler

almıştır. Bunların başlıcalarını aşar, ağnam, temettüat, damga resmi, müruriye resmi ve

yol inşaat vergileri oluşturmuştur.797

Kırım Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına göç

eden muhacirlerin bir süreliğine bu tür vergi ve askerlikten muaf tutuldukları

anlaşılmaktadır. İlk gelen muhacirlerin muafiyetleri konusunda 1856 tarihli talimatname

gereğince ahali merkumeden kehfü’l emanı saltanat-ı seniyyeye iltica ile oraya gelenler

gerek İslam ve gerek Hıristiyan olsun cümlesi hakkında eltafı bi payan-ı merahim nişani

şahane bi dirig ve erzan ve kendülerine servet ü kudret gelinceye kadar on sene müddet

aşar-i şer’iyye ve tekalif-i saire ahz olunmamak ve yirmi beş sene müddet dahi

kendilerinin kur’adan müstesna tutulmak üzere mazhar-ı müsaadat-ı seniyye olmaları

kararlaştırılmıştır.798

Muhacirlerin askerlik ve vergi muafiyetlerine dair 1871 tarihli bir

başka kararda ise, Hüdavendigar ve Adana Vilayetleri’nde iskân edilen Çerkez ve

Nogay muhacirlerin ekonomik olarak iyi bir düzeye gelinceye kadar tekâlif-i miriye ve

aşar vergisinden 10 yıl, askerlikten 25 yıl süresince muaf olacakları açıklanmıştır.799

Muhacirlere tanınan vergi ve askerlik muafiyeti talimatnamelerde belirtilmiş

fakat muafiyetlerin müddeti sona ermeden çıkarılan yeni kararlarla muafiyetlerin

niteliği değiştirilmiştir. Öyle ki vergi ve askerlik muafiyeti konusu Mayıs 1864 tarihinde

bu sefer daha net olarak yeniden şekillendirilmiştir. Buna göre, gelen muhacirlerin arazi

ve ziraat malzemelerinin temin edilmesinin ardından bir yıl içinde mahsul alacağı ve üç

senelik süreçte de maddi durumunun yerine geleceğinden, vergi muafiyetleri

kaldırılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca yeni muhacirlerin gelecek olması, iskân

masraflarının artmasına dolayısıyla hazineye yük getireceği düşünülmüş ve bunun

önüne geçmek amacıyla üç senelik muafiyeti sona eren muhacirlerden aşar vergisi

alınması kararlaştırılmıştır.800

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası ise aşar vergisi

796 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 168. H. 1293 Ra 7 / M. 2 Nisan 1876. 797 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, s. 220. 798 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 799 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 49. H. 1288 S 6 / M. 27 Nisan 1871. 800 Abdullah Saydam., A.g.e., s. 168.

137

muafiyeti, muhacirlerin iki yıl kadar süre ile üretime geçebilecekleri düşüncesiyle iki

yıla kadar düşürülmüştür.801

Bu konuda Bursa Vilayeti’nde yaşanan çeşitli olayları örnek vermek

mümkündür. Ekim 1860 tarihli bir arşiv vesikasında daha önceki kayıtlarda geçtiği gibi

muhacirlerin aşar-ı şeriyye ve tekâlif-i saireden muaf tutulacakları bildirilmiştir.

Belgenin devamında ise, gelen muhacirlerin tarlalarda tütün yetiştirmesi ve bu tütünü

kaza ve köylere getirmeleri ile bundan gelir elde etmeleri durumunda vergiden muaf

olmayacaklarını, gümrük ve duhan vergisi802

ödemelerinin gerekli olduğu

belirtilmiştir.803

Yine Kirmasti kazasına bağlı Tepecik ve Yamanlı köylerindeki muhacirlerden

aşar vergisi talep edilmiştir. Köydeki muhacirler vergi nedeniyle muhacirin idaresine

arzuhal göndererek kendilerinden istenen vergiden muaf olmaları gerektiğini bildirmek

istemişlerdir.804

Diğer olay ise 1860 tarihinde Kirmasti kazasına iskân edilen 115 hane Kırım

muhacirlerinde yaşanmıştır. Bu tarihten üç sene sonra muhacirlerden 32 hanenin sahip

olduğu hayvanların telef olmasından dolayı zor durumda kaldıkları ve devletten yardım

istedikleri görülmektedir. Ali Baba adlı muhacirin vekilliği vasıtasıyla muhacirin

komisyonuna dilekçe gönderilmesiyle konu hükümete ulaşmıştır. Hükümet ise,

yapılacak inceleme sonrası, Bursa Vilayeti’nce yardım gerçekleştirileceğine dair karar

vermiştir.805

Aynı muhacir beş sene sonra Hüdavendigar Vilayeti’ne arzuhal

göndermiştir. Arzuhalde Kirmasti kazasında 110 hane Kırım muhacirinden ibaret

oldukları halde kendilerinden aşar ve resmi ağnam vergisinin alınmak istendiğini

bildirmiştir.806

Askerlik ve vergi muafiyeti şartlarının 1877 sonrası değişikliğe uğradığı

görülmektedir. Öyle ki Kırım Savaşı’ndan sonra göç edenler ile 1877-1878 Osmanlı-

Rus Savaşı sonrası göç edenlerin muafiyet süreleri yeniden belirlenmiştir. Yeni karara

göre, Kırım Savaşı’ndan sonra göç edenlerin askerlik süresi 1886 yılında bittiğinden

801 Bu durum savaş sonrası malını mülkünü satıp göç eden muhacirler için geçerli olmuştur. Ayrıca alınan karar

doğrultusunda muhacirlere iki hasat dönemi sonrası vergi ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bazı muhacirlerin tam hasat döneminde iskân edilmeleri, sıkıntılar oluşturmuştur. Devlet yöneticileri, böyle durumlarla karşılaşılması durumunda, muhacirlere bir yıllık daha vergi muafiyeti sağlamıştır. Süleyman Erkan, A.g.e., s. 177. 802 Tütün vergisi. 803 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 450, Gömlek no: 43. H. 1279 Ra 22 / M. 17 Eylül 1862. 804 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 132. H. 1285 R 27 / M. 16 Ağustos 1868. 805 BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61. H. 1280 R 5 / M. 19 Eylül 1863. 806 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 126. H. 1285 Ra 15 / M. 6 Temmuz 1868.

138

dolayı bu tarihten itibaren muhacirler askere alınacaklardır.807

Yeni alınan kararlar

çerçevesinde, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası çift ve çubuğunu bırakarak göç

edenlere 10, barış devrinde mülklerini satarak gelenlere de 6 sene askerlik muafiyeti

tanınmıştır. Keza aşar vergisinde de 3 yıllık bir muafiyet uygun görülmüştür.808

Yeni bir askerlik muafiyeti değişiklik kararının Meclis-i Vükela tarafından 1888

senesinde alındığı anlaşılmaktadır. Kararda, daha önce Kırım Savaşı sebebiyle göç

etmiş olan muhacirler için 25 sene süresince askerlikten muafiyet tanındığı, nitekim bu

sürenin, alınan karar tarihi itibariyle çoktan sona ermesi nedeniyle askerlik işlemlerinin

bir yıl sonra başlatılacağı bildirilmiştir. Yine kararın alındığı 1888 tarihinde gelenlerin 4

yıl süreyle askerlikten muaf tutulacakları ve 4 sene sonra askere alınacakları karara

bağlanmıştır. Ayrıca Rusya Yunanistan, Bosna, Hersek, Sırbistan, Karadağ, Romanya,

Doğu Rumeli ve Bulgaristan’dan gelecek muhacirlerin 10 sene müddetle askerlikten

muafiyetleri uygun görülmüştür. Buralardan gelecek muhacirlerin çocuklarının da aynı

şekilde askerlikten sorumlu olacağı da alınan kararlar arasındadır.809

Osmanlı Devleti, Hıristiyan muhacirlere de Müslüman muhacirler gibi

muamelede bulunmuştur. Gelen muhacirin, dinine bakılmaksızın durumunu

düzeltinceye kadar genelde 10 sene aşar vergisi, 25 sene de askerlikten muaf

tutulmuştur.810

Mevcut uygulamaların amacı muhacirlerin ekonomik olarak durumlarını

düzeltmesi ve üretici hale gelmelerini sağlamaktır. Ayrıca yeni iskân edildikleri

mahalleri vatan olarak benimsemelerini kolaylaştırmak, göçebelikten vazgeçirmek ve

verecekleri aşar vergisi ile hazineye katkıda bulunacak olmalarıdır.811

5.4. MEMUR TAYİNLERİ VE TEFTİŞLER

Bab-ı âli’nin bütün gayretlerine rağmen iskân konusunda problemler meydan

gelmiş ve şikâyet dilekçeleri eksik olmamıştır. 1870 yılında özellikle Anadolu’daki

iskân mahallerinde şikâyetlerin artması üzerine teftiş heyetleri görevlendirilmiştir. Bu

heyet, Trabzon, Sivas, Hüdavendigar ve Edirne sancaklarında muhacirlere dağıtılan

arazilerin taksim edilip edilmediğini, kabile liderlerinin devlete bağlılık konusunda

807 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 177. 808 Mehmet Yılmaz, A.g.m., s. 598. 809 BOA, MV. Dosya no: 28, Gömlek no: 15. H. 1305 Ca 16 / M. 30 Ocak 1888. 810 BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622. H. 1272 Ş 27 / M. 3 Mayıs 1856. 1856 tarihli talimatname kararında yer alan bu maddenin muhtemelen Kırım’dan Müslüman topluluklarla beraber göç eden Yahudileri ifade ettiği söylenebilir. Nitekim 1857 yılında Kırım’dan göç etmek isteyen Yahudi kafilesinin diğer Müslüman topluluklardan ayırt edilmemek üzere Dobruca’ya yerleştirilmesi kararı alınmıştır. A. C. Eren, A.g.e., s. 52-53; Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), s. 153-154. 811 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t. s. 250.

139

uyarılmalarını, muhacirlerin silah taşımalarının önlenmesi ve diğer güvenlik ve yardım

içeren konularda ıslahat yapmak hususlarında görevlendirilmiştir. Bu iş için Bab-ı âli ve

Seraskerlikten Binbaşı rütbesinde birer memur tayin edilmiştir.812

Bursa, Kırım, Kafkasya ve Rumeli muhacirlerinin yoğun göç ettiği ve yerleştiği

vilayetlerin başında gelmiştir. İskân-ı Muhacirin Talimatnamesi doğrultusunda bu ilde

mahalli bir göçmen komisyonu kurulduğu gibi, buraya sevk memuru olarak da Aydın ili

mektupçusu Halim Bey tayin edilmiştir.813

Bab-ı âli 1877 tarihinde göç ve muhacir

işlerine yeni bir düzen getirmiştir. Öyle ki, eyaletlerdeki muhacir komisyonlarının

görevlerini yerine getiremedikleri anlaşılmış ve merkezden eyaletlere gönderilmek

üzere yeni ekipler oluşturulmuştur.814

Hakeza 1878 yılında göçlerin artmasıyla birlikte,

Anadolu’ya sevk edilen muhacirlerin hâl ve durumlarını inceleyen müfettiş ve

memurlar da o nispette artmışlardır.815

Kzım Efendi 20 Ekim 1878 tarihinde, Aydın ve Bursa’daki muhacirlerin

durumunu araştırmak üzere 20.000 kuruş maaşla müfettiş olarak görevlendirilmiştir.

1883 yılında bu ildeki muhacirin komisyonunda başkan olarak Rıza Bey, sevkiyat kısmı

ikinci başkanı Hakkı Bey ve idare kısmı ikinci fahri başkanı Hacı Kamil Efendi görev

yapmıştır.816

1884-1885 yıllarında ise Hüdavendigar Vilayeti muhacir iskân memuru

24.000 kuruş maaşla Nafiz Bey’dir. O bu görevine 1891-1892 yıllarında da devam

etmiştir.817

Bursa’da ilk muhacirin komisyonunun varlığı H. 1301 / M. 1883-1884 tarihinde

Yenişehir kazasında görülmektedir. Bundan sonra ise Mihaliç’te (Karacabey) 1888,

Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) 1899, Atranos’ta (Orhaneli)818

1888, İnegöl kazasında

1902 ve Gökçedağ nahiyesinde 1888 yıllarında kurulan komisyonlar, genelde bir başkan

ve 4 azadan oluşmaktadır. Komisyonlar incelediğinde genelde Müslüman üyelerin yer

aldığı dikkat çeker. Fakat 1892 yılında Atranos kazasında Kurkuris Ağa ve 1903 yılında

812 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 116 813 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 136; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), s. 168. 814 A. C. Eren, A.g.e., s. 84. 815 Nedim İpek, A.g.e., s. 169. 816 Süleyman Erkan, A.g.e., s. 136. 817 Nedim İpek, A.g.e., s. 170. 818 Atranos’taki komisyonun kuruluşu hakkında, bu konuda yapılan bir araştırma ilk kurulan komisyonun H. 1307-1308/M. 1892 tarihli olduğu belirtilmiştir. Raif Kaplanoğlu, ”Bursa’da Balkan Göçmenleri”, (y.y.y), (y.t.y.), s. 3. Hâlbuki bu komisyonun varlığı hakkında H.1305/M.1888 tarihli Hüdavendigar salnamesinde ilk bilgiler mevcuttur. Aynı çalışma, Mihaliç kazası muhacirin komisyonunun kuruluşunu 1899 olarak zikretmektedir. Nitekim bu komisyon hakkındaki ilk bilgilere, H.1305/M.1888 tarihli salnamenin 41’inci sayfasından ulaşılmaktadır. Bu sebeple komisyonun kuruluşun da bu tarih baz alınabilir.

140

Mihaliç kazasında Agop Efendi ile gayrimüslimlerin de komisyon listesinde yer aldığı

fark edilmektedir.

1884 yılından 1905 yılına kadar komisyonlarda görevli memurlar şunlardır;

Tarih Kaza-Nahiye Komisyon Reisi Azalar

1884 Yenişehir Emin Efendi Hacı Nazif Efendi, Osman Nuri

Efendi, Hacı Tahir Efendi, Mustafa

Ağa, Mustafa Efendi, Bezzaz

Abdurrahman Ağa, Hacı Abdi Efendi

ve Kâtip Hasan Efendi819

1888 Mihaliç (Karacabey) Sırrı Efendi Mahmud Ağa, Said Ağa, Hacı Ethem

Efendi ve Mehmed Ağa820

1888 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Mehmed

Reşid Efendi

Halil Ağa, Hacı Mehmed Ağa, Hacı

Ali Ağa, Hacı Ahmed Efendi821

1888 Gökçedağ Nahiye Müdürü Sadık

Efendi

Halil Ağa, Hacı Halil Ağa, Hacı

Ahmed Ağa, Hasan Ağa822

1889 Bursa Merkez Nafiz Bey Şeyh Agâh Efendi, Hacı Tahir Efendi,

Fahri Katib Hafız Abdurrahman

Efendi823

1890-1891 Bursa Merkez Nafiz Bey Hasan Paşa, Hacı Tahir Efendi, Şeyh

Agâh Efendi, Murad Bey, Rüştü

Bey824

1890-1891 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Mehmed

Reşid Efendi

Halil Ağa, Hacı Ahmet, Alim Ağa,

Hacı Nuri, Hacı Ali825

819 H.V.S.(H.1301-M.1883/1884), s. 160. 820 H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 41. 821 H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 50. 822 H.V.S.(H.1305-M.1888), s. 52. 823 H.V.S.(H.1306-M.1889), s. 54. 824 H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 270. 825 H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891), s. 300.

141

1892 Bursa Merkez Nafiz Bey Hasan Paşa, Hacı Tahir Efendi, Şeyh

Agâh Efendi, Tevfik Bey, Rüştü Bey,

Kâtip Abdurrahman Efendi826

1892 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Tahir

Efendi

Osman Ağa, Alim Bey, Hacı Ali Ağa,

Hacı Mehmet Ağa, Hacı Nuri Ağa827

1892 Yenişehir Mahmud Efendi Hacı Nazif Ağa, Davudoğlu İsmail

Efendi, Hacı Ömer, Hacı Mehmed

Ağa, İbrahim Hilmi Efendi,

Kılcılıoğlu Kurkuris Ağa, Kâtip

Hasan Efendi828

1893 Mihaliç (Karacabey) Şerif Efendi Yüzbaşı Mehmed Galip Efendi, Nüfus

Memuru Mehmet Baki Efendi829

1893 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Mehmed

Tahir Efendi

Osman Ağa, Alim Ağa, Hacı Ali Ağa,

Hacı Nuri Ağa, Sadık Ağa830

1894 Mihaliç (Karacabey) Şerif Efendi

Nüfus Memuru Mehmet Baki

Efendi831

1894 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Tahir Bey Osman Ağa, Hacı Nuri Ağa, Hacı Ali

Ağa, Sadık Ağa832

1896 Mihaliç (Karacabey) Mehmed Muhyiddin

Efendi

Redif Birinci Bölük Yüzbaşısı

Mehmed Galip Efendi, Nüfus

Memuru Hüseyin Hüsnü Efendi833

1896 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Mustafa

Hilmi Bey

Naib Efendi, Hacı Arif Ağa, Mal

Müdürü Ali Bey, Tahrirat Kâtibi

Osman Ağa, Sadık Ağa834

826 H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 130. 827 H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 165. 828 H.V.S.(H.1310-M.1892), s. 217. 829 H.V.S.(H.1311-M.1893), s. 153. 830 H.V.S.(H.1311-M.1893), s. 161. 831 H.V.S.(H.1312-M.1894), s. 161. 832 H.V.S.(H.1312-M.1894), s. 169. 833 H.V.S.(H.1314-M.1896), s. 172. 834 H.V.S.(H.1314-M.1896), s. 181.

142

1899 Mihaliç (Karacabey) Mehmed Muhyiddin

Efendi

Mülazım Ahmed Efendi, Nüfus

Memuru Hüseyin Hüsnü Efendi835

1899 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman

Efendi

Hacı Ali Ağa, Kadir İbrahim Ağa,

Emin Ağa, Kâtip Nüfus Memuru

Mehmed Efendi836

1899 Atranos (Orhaneli) Kaymakam Hüseyin

Nazmi Bey

Osman Ağa, Memiş Efendi, Hacı Nuri

Efendi, Sadık Ağa837

1901 Bursa Merkez Hasan Paşa Şeyh Agâh Efendi, Hacı Tahir Efendi,

Rüştü Bey, Şeyh Sabit Efendi, Kâtip

Abdurrahman Efendi838

1901 Kirmasti kazası Hacı Abdurrahman

Efendi

Hacı Arif Ağa, Emin Ağa, Kadir

İbrahim Ağa, Nüfus Memuru Mehmet

Efendi839

1901 Atranos (Orhaneli) Kaymakam İbrahim

Ethem Bey

Tapu Kâtibi Hüseyin Efendi, Hacıoğlu

Hacı Osman Ağa, Orman Memuru

Ahmed Ağa840

1902 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman

Efendi

Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus

Memuru Mehmed Efendi841

1902 Atranos (Orhaneli) Kaymakam İbrahim

Ethem Bey

Tapu Kâtibi Hasan Efendi, Hacıoğlu

Osman Ağa, Tahrirat Kâtibi Adil

Efendi, Orman Memuru Ahmed

Ağa842

1902 İnegöl Hacı İsmail Efendi Nüfus Memuru Said Bey, Ömer Ağa,

Zabıta Memuru Efendi, Hacı Mustafa

Ağa843

835 H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 126. 836 H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 133. 837 H.V.S.(H.1317-M.1899), s. 137. 838 H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 80. 839 H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 137. 840 H.V.S.(H.1319-M.1901), s. 141. 841 H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 136. 842 H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 142. 843 H.V.S.(H.1320-M.1902), s. 178.

143

1903 Mihaliç (Karacabey) İlk reisi Osman Zeki

Efendi, İkinci reisi

Osman Efendi

Mustafa Ağa, Hidayet Efendi, Agop

Efendi844

1903 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman

Efendi

Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus

Memuru Mehmed Efendi845

1904 Mihaliç (Karacabey) İlk reisi Osman Zeki

Efendi, İkinci reisi

Osman Efendi

Mustafa Ağa, Eyüp Efendi, Mustafa

Efendi, Hüseyin Hacı Efendi846

1904 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman

Efendi

Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus

Memuru Mehmed Efendi847

1905 Kirmasti (Mustafakemalpaşa) Hacı Abdurrahman

Efendi

Kadir İbrahim Ağa, Emin Ağa, Nüfus

Memuru Mehmed Efendi848

5.5. MUHACİRLERİN YAŞADIĞI PROBLEMLER

5.5.1. Yerli Halkın Sebep Olduğu Problemler

Osmanlı Devleti’nde yerli halk, genelde muhacirlere din kardeşi olarak baktığı

için merhamet düşüncesiyle yaklaşmıştır. Fakat bu düşünce, yerli halk ile muhacirler

arasında hiç problem yaşanmadığını göstermez. Nitekim sürekli iskân sonrası

muhacirlerin karşılaştıkları en önemli problemlerden birisi arazi anlaşmazlıklarıdır.

Örneğin, muhacirlere verilen arazi ya devlete aittir ya da çeşitli sebeplerle sahipleri

tarafından terk edilen topraklardır. Bu tür araziler, halk tarafından izinsiz olarak ele

geçirildiğinden, arazi tahsisi sırasında iskân memurları ve yerli ahaliyle, iskân sonrası

da muhacirler ile yerli ahali arasında problemlere yol açmıştır.849

Bursa’da Kırım Tatar ve Nogayların iskân edildiği bazı yerleşim yerlerinde yerli

halkın muhacirlere bazı zorluklar çıkardığını görmek mümkündür. Örneğin böyle bir

844 H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 136. 845 H.V.S.(H.1321-M.1903), s. 144. 846 H.V.S.(H.1322-M.1904), s. 122. 847 H.V.S.(H.1322-M.1904), s. 130. 848 H.V.S.(H.1323-M.1905), s. 132. 849 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 170.

144

olaya Kirmasti kazasının Dümberez köyünde rastlanmaktadır.850

Köyde yaşanan olayın

içeriğine baktığımızda; Kırım muhacirleri ve köyün yerli halkı Dümberez’deki

meralarda hayvanlarını otlatarak geçimlerini sağlamışlardır.. Fakat aynı köyde yaşayan

Arnavut Yunus Ağa adlı vatandaşın, köylülerin hayvan otlattığı meraya sebepsizce

müdahalede bulunması, muhacir ve diğer köylüleri rahatsız etmiştir. Bunun üzerine köy

halkı Meclis-i Vâlâ’dan arazi sınırlarının belirlenmesini ve Arnavut Yunus Ağa’nın

meradan çıkarılmasını istemişlerdir. Meclis-i Vâlâ’dan, Hüdavendigar Vilayeti

Mutasarrıfı’na gönderilen yazıda, problemin tapu ve kadastro birimlerince

incelenmesinin münasip görüldüğü ve arazinin kayıt altına alınarak çözüme gidilmesine

karar verildiği anlaşılmaktadır.851

Bir başka vak’a da Bursa’da Tatarlar adını taşıyan bir mahalde yaşanmıştır.

Bursa’nın eski zaptiye Binbaşısı Şerif Ağa ile maiyetindeki askerleri, Akhisar köyünden

olan Ali adlı vatandaşı kurşunla yaralamışlardır. Yaralanma olayının ölümle

sonuçlanması üzerine Binbaşı ve askerleri mahkemelik olmuşlardır. Olayın devamında

mahkeme, suça tanık olanlar ile suça karışanların ifadelerini almış ve Doktor Ohannes

tarafından, maktul Ali adlı kişi üzerinde inceleme yapılmıştır. Netice olarak Binbaşı

Şerif Ağa bizzat kurşun sıkmasa bile, emrindeki askerlerin onun emri üzerine silahı

ateşledikleri ortaya çıkmıştır. En nihayetinde mahkeme kurulu, Binbaşı Şerif Ağanın

suça sebebiyet vermesi yüzünden hapsedilmesine karar vermiştir.852

Muhacirler sadece yerli ahali ile değil kazanın yerel yöneticileriyle de sorunlar

yaşamıştır. Bunun en açık örneği Bursa merkez kazası Paşa mahallesinde yerleştirilmiş

olan Kırım muhacirlerinde görülmektedir. Ahmed Bey, Alacahırka mahallesinde inşa

edeceği binalar için suyun mecrasını değiştirmiştir. Nitekim Paşa mahallesi sakinleri,

kendilerine tahsis edilmiş bu suyun mecrasının değiştirilmesinden hiç memnun

değillerdir. Ayrıca Ahmed Bey’in, Bursa Belediye Başkanı Mümtaz Bey’in yanında,

Paşa mahallesi halkını kötülemesi, su olayının hükümete kadar ulaşmasına sebep

olmuştur. Bu olay neticesinde Paşa mahallesinin imam ve muhtarı, su konusundaki

problemlerinin mahalle halkını mağdur etmeyecek şekilde çözülmesini bir dilekçe ile

hükümete bildirmişlerdir.853

850 Günümüzde Dümberez köyü Karacabey (Mihaliç) sınırları içinde bir yerleşim yeridir. 851 BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62. H. 1284 Za 6 / M. 29 Şubat 1868. 852 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879, s. 65. H. 1285 Ca 28 / M. 16 Eylül 1868. 853 BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632. H. 1312 Ş 16 / M. 12 Şubat 1895.

145

5.5.2. İskân Memurlarından Kaynaklanan Problemler

Osmanlı Devleti’nin iskân politikasının muhacirlere kolaylık sağlayacak

maddeleri ihtiva etmesine rağmen, muhacir komisyonu üyeleri ve iskân memurlarınca

doğru şekilde uygulanamamış olması muhacirlerin sıkıntı yaşamalarına yol açmıştır.

Ayrıca XIX. yüzyılda devletin ve toplumun içinde bulunduğu genel ahlaki çöküntü,

rüşvet, zimmete para geçirme, memurların tahakkümü gibi rahatsız edici davranışların

yoğun bir hale gelmiş olması mevcut durumu daha da kötüleştirmiştir.854

Şubat 1862 tarihli bir arşiv vesikasından, Kirmasti kazasına bağlı Dümberez

köyünde yaşayan Küçük Osmanoğlu Ahmed’in sahibi olduğu araziye Kırım

muhacirlerinin yerleştirildiği ve arazi sahibinin buna tepki göstererek muhacirin

komisyonuna bir arzuhal gönderdiği görülmektedir. Bu arzuhaldeki bilgilere göre;

Dümberez köyü sakinlerinden olan Küçük Osmanoğlu Ahmed, Kırım muhacirlerinin

arazisinden çıkarılıp, önceden belirlenen Kovalık çayırı adlı yere yerleştirilmesini

istemiştir.

Adı geçen muhacirler Tatar olup 40 haneden oluşmaktadır. Önce Kirmasti ve

Mihaliç kazalarında bulunan Tatar muhacirler, Kovalık çayırının geniş ve verimli arazi

olarak tespit edilmesiyle birlikte buraya muhacirin memurlarının gözetiminde

yerleştirilmişlerdir. Bunlar için yapılacak evlerin ihtiyaç olunan keresteleri de Sincanlı

kazasından Kirmasti kazasına nakledilmiştir. Sonradan muhacirin memurları karar

değiştirerek Kovalık çayırını terk etmişler ve Kirmasti kazasındaki Dümberez köyüne

gelerek kereste ile evler inşa etmeye başlamışlardır. Hâlbuki tarla sahibine haksızlık

yapılarak muhacir yerleştirilmeye başlanan araziden, muhacirler bile pek hoşnut

değildir. Nitekim ziraat işleriyle geçinen Küçük Osmanoğlu Ahmed, bu araziden senede

1000 kilo mahsul elde etmektedir. Yıllık 10.000 kuruşluk geliri de mal sandığına

ödemekte olan Küçük Osmanoğlu Ahmed, şimdi bu meseleden dolayı ne ziraat

yapabilecek ne de gelir elde edebilecektir.

Durumunu Muhacirin Komisyonu’na bu şekilde aktaran Küçük Osmanoğlu

Ahmed, memurlar tarafından tarlasına haksızca yerleştirilen muhacirlerin, Kovalık

çayırına naklini ve inşa edilecek evlerin de o mahale yapılmasını Muhacirin

Komisyonu’na ileterek çözüm bulmasını istemiştir. Muhacirin Komisyonu’nun bu

konuyu Sadaret’e aktardığı anlaşılmaktadır. Sadaret’in, Bursa Valisi’ne gönderdiği

854 Abdullah Saydam, A.g.e., s. 185.

146

yazıda, sorunun arazi sahibi lehine çözülmesi gerektiği bildirilmiştir. Bursa Valisi gelen

yazı üzerine, Küçük Osmanoğlu Ahmed’in Kirmasti kazasına tabi Dümberez köyündeki

arazisine haksızca yerleştirilmiş olan muhacirlerin, talimat kanunlarına uymadığı

gerekçesiyle çıkarılmasını ve muhacirler için inşa edilecek hanelerin de adı geçen

Kovalık çayırına yapılmasını uygun görmüştür.855

İskân memurlarından kaynaklanan diğer bir olay Mihaliç kazasında yaşanmıştır.

Mihaliç kazasına gönderilen muhacirlerden bazılarının, Kirmasti nahiyesine bağlı

Sarıbey köyünde Arnavut İslam Ağa’nın sahibi olduğu çiftlik civarına yerleştirilmesi

gereklidir. Fakat bu muhacirler Dümberez köyünde, Kovacı (Fetvacı) oğlu Ahmed’in

sahibi olduğu tarla üzerine hane inşası yapılmak suretiyle iskân edilmişlerdir. Durum

böyle olunca Kovacıoğlu Ahmed’in tarlası gasp edilmiştir. Netice de mevcut olay, sonu

mahkemeye varacak bir dereceye gelmiştir. Arazisine izinsiz muhacir yerleştirilen

Kovacı (Fetvacı) oğlu Ahmed, bundan zararlı çıktığını belirtmekte ve bundan muhacirin

iskân memuru Recai Efendi’yi sorumlu tutmuştur. Ayrıca Arnavut İslam Ağa’nın,

Mihaliç kazası meclis azası eliyle, Recai Efendi’ye rüşvet verdiğini iddia etmiştir.

Netice olarak Meclisi Vâlâ’ya ulaşan şikâyet üzerine mevcut olayın incelenmesine karar

verilmiş ve Meclisi Vâlâ, Recai Efendi’ye isnat edilen suçların aslını soruşturmak

amacıyla Kovacıoğlu Ahmed’in ifadesine başvurmuştur. Kovacıoğlu Ahmed, Recai

Efendi’nin rüşvet alıp almadığını bizzat gözüyle görmediğini söyleyerek bunu ispat

edemeyeceğini bildirmiştir. İfadeler ve kanıtlar göz önüne alınarak Kovacı Ahmed’in

devlet memuruna iftira attığı gerekçesiyle te’dib edilmesine karar verilmiştir.856

Vilayetlere gönderilen muhacirin iskân memurları, zaman zaman işlerini

aksatmışlardır. Osmanlı Devleti de memurları değiştirerek bu tür noksanlıkların

üstesinden gelmeye çalışmıştır. 1879 yılında Bursa Vilayeti’nde muhacirin iskân

memuru olarak Halim Bey bulunmaktadır. Fakat Halim Bey’in mevcut görevinde

rehavet içinde olması ve işlerini aksatmasından dolayı azledilmesine karar verilmiştir.

Yerine eski Bosna defterdarı Nazif Bey’in tayin edilmesi uygun görülmüştür. Bab-ı

âli’nin kararlarıyla gerçekleşen bu değişimle beraber, Nazif Bey’e 4.000 kuruş maaş

tahsis edilecektir. Netice olarak padişahın izni ile Halim Bey’in azli, Nazif Bey’in ise

Bursa muhacirin iskân memurluğuna tayini gerçekleştirilmiştir.857

855 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78. H. 1278 Ş 25 / M. 25 Şubat 1862. 856 BOA, MVL. Dosya no: 699, Gömlek no: 16. H. 1282 M 2 / M. 28 Mayıs 1865. 857 BOA, İ.DH. Dosya no: 782, Gömlek no: 63559. H. 1296 Ra 7 / M. 1 Mart 1879.

147

5.5.3. Yardımların Gecikmesi Veya Ulaşmaması

Arzuhallerin büyük bir kısmı, verilemeyen yevmiyelerden dolayı sefalete

düşüldüğünü bildiren ve biriken yevmiyelerin verilmesini talep eden belgelerdir.

Göçlerin, Osmanlı Devleti’nin nakit sıkıntısı çektiği ve ekonomik sorunlarla baş

edemediği bir dönemde gerçekleşmesi, muhacirin ihtiyaçlarının karşılanması hususunda

büyük ölçüde aksamalara yol açmıştır. Devletin hiç beklemediği bir anda çok sayıda

Kırım Tatarı, Nogay, Çerkez, Çeçen ve Dağıstan muhacirleriyle karşı karşıya kalması

yardım çalışmalarının istenildiği gibi olmasına engel olmuştur.858

Söz konusu problemin Durumtay köyünde yaşandığı görülmektedir. Bursa’nın

Kirmasti kazasına bağlı Durumtay köyüne Kırım Nogay muhacirlerinden Hacı Ali,

ailesi ile birlikte iskân etmek istemiştir. Bu talebini dilekçe ile Muhacirin

Komisyonu’na iletmiş olan Hacı Ali, daha önce Balıkesir’in Hacı Şerif adlı mahalline

yerleştirildiğini, ancak biraderlerinin, kardeşlerinin ve akrabalarının Durumtay köyünde

bulunduğunu bildirmiştir. Dört senedir Hacı Şerif’te ikamet eden Hacı Ali ve ailesi, bir

aralık Dersaadet’e gitmişlerdir. Nitekim burada sefil, perişan, ilaçsız, kaldıkları görülen

muhacirlerin, ellerine dört seneden beri ne öküz ne tohum ne de yevmiye tahsisi

ulaşmadığı ve artık geçinmek için güçlerinin kalmadığı anlaşılmıştır.859

Bu konuda bir başka olay, Kazan’dan Bursa’ya göç eden Refik ve Hantemur adlı

muhacirlerin, Mihaliç kazasının Yamanlı köyüne yerleştirilme sürecinde yaşanmıştır.

Çok büyük sıkıntılar çektikleri, sefalet ve perişanlık içinde kaldıkları öğrenilen

muhacirlere devlet tarafından zamanında yardım yapılamamış ve durum muhacirler

tarafından dilekçe ile meclise bildirilmiştir. Meclis kendisine ulaşan dilekçe üzerine,

Kazan muhacirlerine yardım kararı alarak bunu Hüdavendigar Vilayeti’nin Muhacirin

Komisyonu’na bildirmiştir.860

Yine, Kirmasti kazasına bağlı bir yerleşim yeri olan Çavuş köyündeki Kırım

muhacirlerinden Hoca Abdülcelil Efendi’ye, devlet tarafından henüz hiçbir yardımda

bulunulmadığı görülmektedir. Abdülcelil Efendi zor durumda kaldığını ve kendisine

yardım edilmesini Hüdavendigar Vilayeti’nden istemektedir.861

1874 tarihinde Kazanlı muhacirlerden Abdülgafur Efendi Bursa’ya gelmiştir.

Muhacirin idaresine gönderdiği arzuhalde, 6 kişiden oluşan hanesi ve eşi ile birlikte

858 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 154. 859 BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64. H. 1280 C 26 / M. 8 Aralık 1863. 860 BOA, DH.MHC. Dosya no:1, Gömlek no: 19. H. 1282 B 14 / M. 3 Aralık 1865. 861 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878. s. 112. H. 1285 S 2 / M. 25 Mayıs 1868.

148

Bursa’ya göç ettiğini bildirmiştir. Ayrıca kendisinin yeni gelen muhacirlerden olmasına

rağmen yardım parası alamadığı anlaşılmaktadır.862

Bursa’ya gelen muhacirler arasında bir yerde yerleştirilemeyenlerin başıboş

hareket ettikleri ve başlarına olumsuz olayların geldiği de görülmektedir. Nitekim

Bursa’da harap biçimde olan Karacabey hanının sokak tarafında bulunan duvarı

yıkılmaya yüz tutmuştur. Bundan dolayı belediye, sokağın iki tarafına duvar çekmiş ve

yanındaki nalbant dükkânını kapatmıştır. Ayrıca yıkılmakta olan duvar çevresi

boşaltılarak geçişler yasaklanmıştır. Bu kadar önlem alınmasına rağmen yine de 22

kişiden oluşan Tatar muhacir grubu, kimsenin haberi olmadan barınmak amacıyla

nalbant dükkânına girmiş ve gece gerçekleşen bu olay sonrasında hanın duvarı

muhacirlerin üzerine yıkılmıştır. Bu durum neticesinde çoğu muhacir enkaz altında

kalmış ve yaralı bir şekilde dışarı çıkarılmıştır.863

Muhtemelen iskân memurları, söz

konusu Tatar muhacirlerle ilgilenmemişti ki muhacirler barınmak amacıyla harap

binaya girmek zorunda kalmışlardır.

Bursa’ya sadece Kırım ve Kazan’dan değil Dobruca bölgesinden de muhacirler

göç etmiştir. Bunlardan biri 1909 yılında gelmiştir. Bursa’ya Dobruca bölgesinden

gelen muhacirlerin devletten yardım istedikleri görülmektedir. Gelen muhacirler,

kendilerine arazi verilmediğini ve ziraattan mahrum olarak kaldıklarını, dolayısıyla

yardıma muhtaç halde bırakıldıklarını dilekçe ile Meclis-i Mebusan’a bildirmişlerdir.864

5.5.4. Rusya İle Yaşanılan Problemler

Kırım’dan gelen muhacirler, pasaportlarını alıp, çıkış yapabilmek için olmadık

eziyetlere maruz kalmışlar, ödemeleri gereken parayı veremeyen ailelerin çocukları

alıkonulmak istenmiş, bunu kabul etmeyen yüzlerce insan, çoluk çocuk Karadeniz

sahillerinde aylarca gezerek Osmanlı topraklarına ulaşmaya çalışmışlardır. Muhacirlerin

iskânı öncesinde yaşanan en büyük sorunlardan biri Rusya’nın muhacirlere çıkardığı

zorluklardır. Nitekim muhacirler pasaportlarını alıp yola koyulmak için birçok engele

maruz kalmışlardır.865

Muhacirlerin Rusya topraklarından izinsiz olarak Osmanlı Devleti’ne göç

etmeleri iki ülke arasında problemlere yol açmıştır. Rusya’nın göç eden muhacirler

üzerinde ileride himaye talebinde bulunmaması amacıyla devletin nasıl bir yaklaşım

862 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882. s. 58. H. 1291 Ş 19 / M. 1 Ekim 1874. 863 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1334, Gömlek no: 19. H. 1298 S 25 / M. 27 Ocak 1881. 864 BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603. H. 1327 M 18 / M. 9 Şubat 1909. 865 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 253.

149

gösterdiğini Hariciye Nezareti’ne ait bir vesikadan yola çıkarak cevap vermek

mümkündür. 1860 tarihinde Dersaadet’e gelen Çerkez ve Nogay muhacirler yukarıda

bahsedilen durumla karşı karşıya kalmışlardır. Nitekim bu gibi problemlerle sık sık

karşı karşıya gelen devlet yöneticileri, çözüm olarak göç eden muhacirlerin Rus

tabiiyetini terk etmelerini yahut tekrar Rusya’ya geri dönmelerine izin vererek

ellerindeki arazi ve evleri almak yöntemini benimsemiştir.866

Söz konusu problem muhacir göçünün olduğu her dönemde ortaya çıkmıştır.

Kırım ahalisinden Abdülmümin ve Ceybullah Efendi’ler, aileleriyle birlikte 1903

senesinde Bursa’ya göç etmişlerdir. Bursa’da emlak ve arazi alımı arzusunda

bulundukları bilinen bu muhacirlerin önünde önemli bir engel vardır. Nitekim Bursa’ya

yerleşmek amacında olan Kırımlı muhacirler, iskân işlemlerinin bitişine kadar Rusya

tabiiyetinde kalmak zorundaydılar.867

Rusya’dan kaçıp gelen muhacirlerden İzzeddin ve İsmail, aileleriyle beraber

Bursa’daki hemşerilerinin yanına iskân edilmeyi amaçlamışlardır. Fakat gelen iki

ailenin elinde ne pasaport vardı ne de Bursa’ya ulaşabilmişlerdir. Firaren geldikleri

Osmanlı topraklarında Kırşehir’de tutulan Kazan’lı iki muhacir, aileleriyle birlikte

sefalet içinde kalmışlardır. Artık konunun Ankara Vilayeti’nce halledilmesine

çalışılmıştır. Ankara Vilayeti, 5 nüfustan oluşan bu iki ailenin kabulünü padişahın

iradesine bırakmıştır. Padişahın iradesine göre, iki ailenin ellerinde pasaport olup

olmadığının araştırılması, ileride Rusya tabiiyetinde bulunmayacaklarına ve Osmanlı

vatandaşlığına geçeceklerine dair senet imzalattırılması şartıyla izin verilmiştir. Ayrıca

Kazan muhacirlerinin nüfus idaresince kayıt altına alınarak kimlik verilmesi ve Ankara

Vilayeti’nin münasip yerlerine yerleştirilmeleri uygun görülmüştür.868

5.5.5. Diğer Problemler

Hüdavendigar Vilayeti’ne göç eden muhacirlerin yaşadığı problemlerden biri de

kendilerine zamanında nüfus cüzdanı verilmemesidir. Bursa’nın Şeyh Bibli (Şible)

mahallesine yerleştirilen Kırım muhacirlerine yerleştikten üç sene geçmesine rağmen

hâlâ nüfus idaresinden kimlik cüzdanı verilmemiş ve bu durum muhacirler için sıkıntı

866 BOA, İ.HR. Dosya no: 173, Gömlek no: 9438. H. 1276 C 18 / M. 12 Ocak 1860. 867 BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 313, Gömlek no: 50. H. 1321 C 26 / M. 19 Eylül 1903. 868 BOA, MV. Dosya no: 110, Gömlek no: 80. H. 1322 N 1 / M. 9 Kasım 1904.

150

oluşturmuştur.869

Nitekim muhacirler ellerinde kimliklerinin olmadığı durumlarda

yevmiye yardımı alamamışlardır. Bu yüzden kimliğin olması önemlidir.

Muhacirlerin, iskân edileceklere mahallere sevk edilirken aile ve akrabalarından

ayrı düşmeleri, huzursuzluğa yol açmıştır. Söz konusu olayın birçok tezahürünü

Bursa’da görmek mümkündür. Kırım’dan göç edip İstanbul’da misafir olarak bulunan

Nogay muhacirlerinden Abdülgafur Efendi, yaşadığı sıkıntıyı Muhacirin Komisyonu’na

arzuhalle bildirmiştir.

Söz konusu vesikaya göre; İstanbul’dan Adana Vilayeti’ne sevk edilen Kırım

muhacirleri içinde Abdülgafur Efendi’nin iki karındaşı da bulunmaktadır. Hâlbuki

kendisiyle birlikte diğer karındaşları ve hemşerileri İstanbul’da kalmışlardır. Sonradan

Bursa’nın Mihaliç kazasında iskân edildiklerini anlaşılan Abdülgafur Efendi’nin,

Adana’ya gönderilen iki karındaşı vefat etmiş ve çocukları perişan durumda ortada

kalmışlardır. İşte bu sebeple sahipsiz kalan karındaş çocuklarını Mihaliç’e yanına almak

isteyen Abdulgafur Efendi, devlet yöneticilerinden izin verilmesini talep etmiştir. Netice

olarak Sadaret makamından bu konuda izin çıkmış ve konu, Adana Mutasarrıfı’na

gönderilerek söz konusu muhacire yardımcı olunulması gerektiği bildirilmiştir.870

5.6. MUHACİRLERİN SEBEP OLDUĞU PROBLEMLER

5.6.1. Muhacirlerin İskân Arazilerini Terk Etmesi

Görevlilerce iskân bölgelerine gönderilen muhacirlerden bazıları, gösterilen

araziyi beğenmemiş ve bir takım sorunlar çıkarmışlardır. Devlet yöneticileri ise

problemin ortadan kaldırılması için muhacirlere yeni çözüm önerileri sunmuştur.

Muhacir kafileleri, devlet tarafından belirlenen arazilere iskân edilmelerine

rağmen bulundukları arazileri terk etmişlerdir. Nitekim bu duruma yol açan etkenler

iskân mahallinin havası, toprağının olumsuz şartlar taşıması ve akrabalarına uzak olması

olmuştur. Örneğin Mihaliç kazasındaki padişah çiftliklerinde 200 haneden müteşekkil

muhacir nüfusu yaşamaktadır. İçlerinden 110 hanesi 1879 senesinde Ahmed Hamdi

Paşa tarafından bir takım sebeplerle başka yere yerleştirilmiştir. Ancak Mihaliç’ten göç

ettirilen bu nüfusun içindeki bazı aileler birer ikişer olarak padişah çiftliklerine geri

869 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119. H. 1306 L 4 / M. 3 Haziran 1889. 870 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 463, Gömlek no: 67. H. 1277 N 19 / M. 31 Mart 1861.

151

dönerek yeniden yerleşmişlerdir. Söz konusu arazinin tarla sürmeye ve ziraata elverişli

olması geri dönüşte başlıca etkeni oluşturmuştur. (14 Eylül 1879).871

Muhacirlerden, kendisine gösterilen yerleri beğenmeyip, civar arazileri

kullanmaya kalkışanlar da olmuştur. Dolayısıyla bu durum arazinin asıl sahibiyle

münakaşalara yol açmış ve devlet bu tür anlaşmazlıkları örnekte verildiği gibi güzellikle

halletmeye çalışmıştır. Gelen şikâyet taleplerini inceleyip değerlendirdikten sonra

hazinenin imkânı yettiğince problemleri çözme yoluna gitmiştir. Netice olarak ortada

bir arazi işgali söz konusu ise, ya arazinin bedelini tapu sahibine ödenmiş ya da

muhacirler başka yerlere nakledilmişlerdir.

Bu konuyla ilgili vak’a 1888 tarihinde Durumtay köyünde yaşanmıştır. Köydeki

tarım alanları muhacirler için yeterli olmamış ve muhacirler hem ziraat hem de

hayvancılık yapmak üzere hükümetten arazi istemişlerdir. Buna mukabil muhacirler

padişah arazisi olan Akdağ korusundan kendilerine köy teşkil edilmesini ve oraya

yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Akdağ korusunda köy teşkil olur ise şimdi

bulundukları ev ve tarlaları padişahın Mihaliç’teki çiftliğine terk edeceklerini

söylemişlerdir. Hükümet ise bu talebin incelenmesini ve padişaha sunulmasından sonra

cevaplanacağını muhacirlere bildirmiştir.872

Aynı şekilde muhacirlerin izinsiz yerleştikleri araziler de devlet için problem

teşkil etmiştir. Çünkü devlet, gelen muhacirlerin belirlenen yerlere iskânı ve kontrol

altında tutulmalarına önem vermiştir. Fakat bazen istediğini yapamayınca yeni çözüm

yolları üretmiştir. Buna paralel olarak Mihaliç kazasında Arap Çiftliği adlı araziye

yerleşmiş olan muhacirlerin, buradan çıkarılamamış olması, devletin muhacirlerin

yerleştikleri araziyi kiralaması yoluyla çözüme kavuşturulmuştur. Böylelikle adı geçen

çiftlik, senelik 16.000 kuruş bedel ile muhacirlere üç senelik kiralanmıştır.873

5.6.2. Muhacirlerin Çevreye Zarar Vermeleri

Muhacir iskânı neticesinde kaza, kasaba veya köylerde yerli ahali ile muhacirler

arasında çeşitli problemler ortaya çıkmıştır. Devlet yöneticilerinin yüz binleri bulan

göçler karşısında tedbirsiz kaldıkları düşünülürse, söz konusu çatışmaların yaşanmaması

mümkün değildir. Öyle ki, büyük bir muhacir kafilesinin kısa sürede göç etmesi çeşitli

problemlere yol açmıştır. Bu problemlerin giderilmesi için muhacirin komisyonları

871 Zeynep D. Arabacı (ed.), A.g.e., s. 83. 872 BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25. H. 1305 Za 14 / M. 23 Temmuz 1888. 873 BOA, MV. Dosya no: 44, Gömlek no: 37. H. 1306 L 21 / M. 20 Haziran 1889.

152

kurulmuş, memurlar görevlendirilmiş fakat tüm yapılanlar, problemlerin bütününe

çözüm olmamıştır.

Bazen muhacirler arasından darp ve şiddete karışanlar da olmuştur. Bunlardan

biri Kirmasti nahiyesinin Yamanlı köyünde yaşanmıştır. Yamanlı köyünde iskân

edilmiş Tatar muhacirlerden Abdülhalim’in on iki yaşındaki oğlu Nurcemal, zorla kız

kaçırmaya yeltenirken kızın yanında bulunan yengesini darp etmiştir. Olayın

mahkemelik olması üzerine, Nurcemal bilerek şiddet uygulama ve ortadan kaldırma

suçlarını işlediği için ceza kanunun 198’inci ve 19’uncu maddesi hükmünce 5 sene

müddetle bulunduğu mahalde kürek cezasına çarptırılmıştır. Ayrıca kanun maddesi

uyarınca, kendisinden 11 lira tahsil edilmesi kararı verilmiştir.874

Mihaliç kazasında teşkil olunan köy ve mahallelerdeki Tatar, Rumeli ve Çerkez

muhacirlerin sicil durumlarını gösteren 1892 tarihli kayıtlardan yola çıkarak denilebilir

ki; suç içeren olaylarda Tatar muhacirler diğer muhacirlere göre daha az yer almışlardır.

Mihaliç’teki Tatar muhacirlerin birkaç köy hariç vukuatları yoktur.875

Söz konusu kayıt, Mihaliç kazasında yeni kurulmuş olan köyleri ve bu köylere

kimlerin iskân edildiğini göstermesi bakımından önemlidir. Tablo göz önüne

alındığında; Mihaliç’teki Tatar yerleşim yerleri Akçagömü (Okçugünü), Kazlıkonağı,

Ovaesemen ve Makri ( Bakır) köyleridir. Bu köyler arasında suç olayı yaşanan tek köy

Akçagömü (Okçugünü) köyüdür. Hırsızlık olayının yaşandığı köyde, 63 hanede 270

nüfus bulunmaktadır. Diğer köylerden Kazlıkonağı’nda 21 hanede 100 nüfus,

Ovaesemen’de 36 hanede 183 nüfus ve son olarak Makri köyünde 51 hanede 251 nüfus

muhacir bulunmaktadır. Makri köyü hariç diğer köylerdeki muhacirler, Rumeli

muhacirleri ile karışık şekilde iskân edilmişlerdir.

Rumeli muhacirlerinin göçü sonrası kurulan köylerden bazıları, Tatar-Nogay

muhacirlerine de ev sahipliği yapmıştır. Nitekim Rumeli’den Bursa’ya gelen muhacirler

arasında, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Rumeli’ye göç eden Kırımlılar da vardır. Bu

muhacirler nezaret gelen-giden defterlerine ve diğer vesikalara Rumeli’den geldikleri

için aynı şekilde kaydedilmişlerdir. Tablodaki köylerden Güngörmez ve Bulgarköy

buna örnek gösterilebilir. Güngörmez köyünün ahalisini oluşturan Kırım Tatarları 1877-

1878 Osmanlı–Rus Savaşı sonrası Rumeli’den ayrılarak Bursa’ya gelmişlerdir.

Muhtemelen 1880-1881 yıllarında da bu köyü kurmuşlardır. Aynı şekilde

874 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879. s. 151. H. 1289 Ş 12 / M. 15 Ekim 1872. 875 BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30. H. 1309 N 23 / M. 21 Nisan 1892. Tablo için bkz. Tablo-1.

153

Bulgarköy’deki Tatar-Nogay muhacirleri de 1877-1878 Osmanlı–Rus Savaşı sonrası

gelmişlerdir. İşte bu sebeple 1880’lerde Dobruca bölgesinden gelen muhacirlerin

Rumeli muhaciri adı altındaki Tatar muhacirler olması mümkündür.876

1897 yılımda Kirmasti kazasının Torumbey (Durumtay) köyüne yerleştirilmekte

olan muhacirler, Mihaliç kazasında yaşayan Akalcı Hatun’un Dünbe çiftliğindeki

arazisini işgal ederek bir takım müdahalelerde bulunmuşlardır. Söz konusu durum,

Mardirus adlı gayrimüslim bir Osmanlı vatandaşının şikâyetine yol açmıştır. Devlet

yetkililerine ulaşan şikâyet üzerine olayın araştırılması ve bu haksız durumun ortadan

kaldırılması emredilmiştir. Ayrıca olayın dikkatlice incelenmesi işi için 750 kuruş

harcırahla vilayet kalem halifelerinden Hilmi ve nafıa kondüktörlerinden Ahmet Safvet

Efendi’ler görevlendirilmiştir. Bunun yanı sıra hazırlanacak raporun Hüdavendigar

Valisi’ne biran önce gönderilmesi de emredilmiştir.877

5.6.3. Muhacirlerin Ülkelerine Geri Dönme Teşebbüsleri

Karşılaşılan sorunlar arasında Osmanlı Devleti için belki de en önemli problem

muhacirlerin geri dönme çabaları olmuştur. Bu tür çabalara bazen izin verilirken bazen

de engel olunmaya çalışılmıştır. Çözüm olarak ise asıl problemin altında neyin yattığı

araştırılmaya çalışılmıştır. Nitekim muhacirlerin geri dönme sebeplerinden en sık

karşılaşılanı, iskân alanlarını beğenmeme, gerekli veya istedikleri kadar yardımı

alamama ve akraba yahut ailelerinden uzak mahallere iskân edilmiş olmaları etkili

olmuştur.

Osmanlı Devleti geri dönmek isteyenlerin iskân edilip edilmediğini ve

ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığını araştırarak geri dönüşlerin önüne set çekmeye

çalışmıştır. İçlerinden maddi olarak zor duruma düşmüş olanlara yevmiye tahsis ederek

vazgeçirmekte başarılı olduğu gibi olmadığını da görmek mümkündür. Ayrıca geri

dönmek amacıyla yola çıkmış muhacir kafilelerinin ikna yöntemiyle fikri değiştirilerek

ve çeşitli olanaklar sağlanarak kalmaları sağlanmıştır.878

Bu konudaki ilk vak’aya 1860 yılında rastlanmaktadır. Nogay muhacirlerinden

Bursa’da misafir olarak bulunan Zekeriyaoğlu Harun, bir zaman sonra Dobruca’daki

akrabalarının yanına gitmek istediğini bir arzuhalle Muhacirin Komisyonu’na

bildirmiştir. Komisyon, 7 hanede 42 nüfustan ibaret olan Nogay ailesine, Dobruca’da

876 Hakan Kırımlı, Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, s. 223-224. 877 BOA, ZB. Dosya no: 101, Gömlek no: 20. H. 1314 L 26 / M. 30 Mart 1897. 878 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31. H. 1277 Za 22 / M. 1 Haziran 1861.

154

boş arazi olmadığı gerekçesiyle izin vermemiştir. Bunun üzerine Zekeriyaoğlu Harun

yol masraflarını kendi cebinden karşılayacağını ve Dobruca’da kendilerinin arazi

bularak yerleşeceklerini bildirerek Muhacirin Komisyonu’ndan izin almıştır.879

Bursa sancağında gerçekleşen bir başka geri dönüş olayında ise, Kırım’dan

Bursa’ya yerleşmek amacıyla gelmiş olan 3 hanede 23 nüfustan oluşan muhacirlerin,

Gemlik iskelesine gönderildiği belirtilmektedir. Fakat gelen bu muhacirler, aile ve

akrabalarının Varna sancağına bağlı Köstence şehrinde yerleşmiş olduklarını ve bundan

dolayı kendilerinin de bu tarafa yerleştirilmelerini talep etmişlerdir. Yol masraflarını

kendi imkânlarından karşılayacaklarını bildiren bu muhacirin grubu, Bursa’dan araba ile

gümrüğe ve gümrükten vapur ile Varna’ya gelinceye kadar 1.000 kuruş yol masrafı

yapacaklarını belirtmiştiler. Ancak Kırımlı muhacirler, Bursa Valisi’nin Köstence’ye

gitmesine izin vermemesi üzerine Muhacirin Komisyonu’na dilekçe göndermişlerdir.880

Muhacirler söz konusu arzuhalde, Bursa Valisi’nin olumsuz kararıyla birlikte çoluk

çocuk gümrük meydanında perişan bir şekilde kaldıklarını ve Varna’ya gitmelerine izin

verilmesini Muhacirin Komisyonu’ndan talep etmişlerdir. Neticede Sadaret’e ulaşan

arzuhal üzerine çıkan yazıda, bu muhacirin grubunun taleplerinin uygun bulunduğu ve

Köstence’ye nakillerinin Bursa Valisi, Köstence Kaymakamı ve muhacir iskân memuru

miralay Nusret Bey’e bildirildiği cevabı çıkmıştır.881

Yine, Nisan 1861 tarihinde Bursa sancağının Hıyaf882

isimli mahalline

yerleştirilen 8 hanede 42 nüfus Nogay muhaciri, bir zaman sonra Köstence ve Dobruca

taraflarına gitmişlerdir. Bursa’dan göç eden bu muhacirin kafilesinin masraflarının da

kendileri tarafından ödenmesi kararı alınarak bu tür geri dönmelerin önü alınmak

istenmiştir.883

Bir başka olayda ise, Yenişehir kazasına göç eden Nogay muhacirlerinden

Mahmud’un, geldiği yere geri dönmek istediği görülmektedir. Daha önce Varna

sancağındaki Hacıoğlu Pazarcık kazasında yaşadığı öğrenilen muhacire, geri

dönmesinin ancak iskân ve ulaşım masrafları talep etmemesi şartıyla olabileceği ve

bunun yanı sıra zor durumda kalmayacak olmasının da nakil için önemli olduğu

bildirilmiştir.884

879 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 328. 9 Ağustos 1860. 880 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 442, Gömlek no: 67. H. 1277 C 3 / M. 17 Aralık 1860. 881 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 335, Gömlek no: 31. H. 1277 C 27 / M. 10 Ocak 1861. 882 Bu yer ismi “Hanifi”, ”Hanif”, Hanyaf” şeklinde de okunabilmektedir. 883 BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 349, Gömlek no: 77. H. 1277 L 5 / M. 16 Nisan 1861. 884 BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881. s. 179. H. 1290 S 24 / M. 23 Nisan 1873.

155

Netice olarak Osmanlı Devleti yöneticileri hazırladıkları talimatlarda, perişan

halde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve vatandaşlığına giren muhacirlere, birçok masrafta

bulunulduğundan geri dönmelerine engel olunması, izin verilmemesi ve geri dönmek

fikrinde olan muhacirlerin bu düşünceden vazgeçirilerek bulunduğu yerde

yerleştirilmesi gerektiği üzerinde önemle durmuştur.885

Bu düşüncenin altında yatan

önemli sebeplerden birisi, İslam ülkesine göç eden bir Müslüman muhacirin, tekrar

Hıristiyan bir ülkenin himayesi altına girmesinin devlet-i İslamiyenin namusuna halel

getirecek olmasından kaynaklanmıştır. Ayrıca İslam dünyasının halifesi konumunda

olan Osmanlı Devleti bu etkisini XIX. yüzyılda daha fazla göstermeye çalışmıştır. Hele

de bu tür geri dönüşlerin yaşanması, Hıristiyan dünyasına karşı dış politikada olumsuz

bir imaj ortaya çıkarmış olacaktır.886

885 BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46. H. 1277 S 5 / M. 23 Ağustos 1860 886 Derya D. Paşaoğlu, A.g.t., s. 294.

156

ALTINCI BÖLÜM

CUMHURİYET DÖNEMİ BURSA ŞEHRİNDE KIRIM TÜRKLERİ

6.1. GÜNÜMÜZDE KIRIM TÜRKLERİNİN YERLEŞİM YERLERİ

6.1.1. Merkez Mahalleler

Günümüzde Bursa merkez ilçelerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında

genel olarak şunları söylemek mümkündür.

Bursa merkez ilçelerinde bulunan mahallelerin birçoğunda günümüzde az

da olsa muhacir torunları yaşamaktadır. İhsaniye mahallesinde Şavkay ailesi, Kübük

ailesi, Altay ailesi, Tarar ailesi, Oto ailesi, Giraylar ailesi, Kırgız aileleri oturmaktadır.

Ayrıca Alacahırka mahallesi, Namazgâh mahallesi, Vefikiye mahallesinde ve

Mollaarap’ta da Kırım’dan göç etmiş Tatar muhacir nesli vardır.887

Bunlardan başka Şeyh Şible mahallesinde artık Tatar muhacir

kalmamıştır.

Merkezde bulunan Tatar muhacir torunları, geçmişleri hakkında daha

fazla malumata sahiptirler. Ayrıca Kırım’ın tarih, kültür ve milli davasına maddi ve

manevi olarak sahip çıkmaktadırlar.

Merkezdekiler, Tatarcayı bilmekte ve akrabalarının bulunduğu Kırım ve

Romanya’ya ziyarete gitmektedirler.

Merkezdeki Tatarlar bizzat derneğin faaliyetlerine aktif olarak katılmakta

ve burs, kurban, bayram, başkanlık seçimi, gezi, resmi ve dini günlerde bir araya

gelmektedirler.

6.1.2. Karacabey Köyleri

Günümüzde Karacabey köylerinde yaşayan Tatar muhacir torunları hakkında

genel olarak şunları söylemek mümkündür.

Canbali mahallesi, Bey köyü, Bakırköy, Dümberez ve Ovaesemen

köylerinde Tatar muhacirler hâlâ az da olsa yaşamaktadır.888

887 Şükrü Öner, - Bursa Tüm Tatar Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013. 888 Kazım Canbek, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Üyesi- “Bursa’da Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

157

Bakırköy’ün nüfusunun %50’si Tatar muhacir kökenlidir. Köyün geneli

Tatarcayı anlayabilmekte fakat konuşamamaktadır. Yeni nesillerde kültürel devamlılık

olmadığı ve göçün köy nüfusunu azalttığı görülmektedir.

Bu köyde 1980’lere kadar kız-alıp verme âdeti yoktur. Fakat bu tarihten

sonra, söz konusu adet son bulmuş ve köyde karışık evlilikler artmıştır.

Köylerde Kırım Tatar geleneği sadece yemek kültüründe devam etmiş

olup, eski örf adetler unutulmaya yüz tutmuştur. Genelde yemek adetleri yemeklerden

de hamur ürünleri olan çibörek ve göbete kültürü devam etmektedir.

Köyde yaşayan Tatarların, Kırım ve Köstence menşeli oldukları

görülmektedir.

Bursa merkezdeki dernek faaliyetlerine, genel olarak bir katılım yoktur.

Muhacir köylerinin ekonomisi tamamen tarım ve hayvancılığa

dayanmaktadır.

Ziyaret ettiğimiz köylerdeki Tatar Türklerinden bazıları nereden göç

ettiklerini bilmemektedirler.

Genelde köyler saf Tatar yerleşimi olmayıp, öncesinde ve sonrasında

yerleşen Arnavut, Çerkez, Bulgaristan muhaciri, Yunanistan mübadili ve Anadolu’lu

göçmenlere ev sahipliği yapmaktadır.

Bundan ayrı günümüzde İsmetpaşa’da Tatar muhacir varlığı kalmadığı

anlaşılmaktadır. Köyde Bulgaristan muhaciri vardır. 150 hanelik köyde tarım ve

hayvancılık yapılmaktadır. Tarım ürünleri olarak mısır, pancar, domates, ceviz, elma ve

zeytincilik yapılmaktadır. Yine İsmetpaşa köyüne komşu olan Akhisar köyünde de

Kırım muhacirinin kalmadığını görmek mümkündür.889

6.1.3. Mustafakemalpaşa Köyleri

Günümüzde Mustafakemalpaşa köylerinde yaşayan Tatar muhacir torunları

hakkında genel olarak şunları söylemek mümkündür.

Günümüzde muhacir torunları, Tatarcayı anlamakta fakat

konuşamamaktadır.

889 Ali Başak, -İsmetpaşa Köyü Sakinlerinden- “ Karacabey İlçesi Köylerinde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 22 Ocak 2014. Akhisar köyüne 1867 yılında Kırım muhaciri iskân edilmiştir. Bu muhacirlerin günümüzde kalmadığı görülmektedir. BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4; Bunun yanı sıra Tatar muhacirlerin yerleşmiş olduğu diğer bir köy, eski adıyla Kelesen yeni adıyla İsmetpaşa köyüdür. İsmetpaşa köyünde Tatar muhacir olduğunu belirten sadece bir kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakta, Kelesen köyüne Türk, Çerkez, Tatar hatta 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Rumeli’den kovulan Çingeneler doluşmuştur şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Hüseyin Mevsim (hzl.), A.g.e., s. 41.

158

Muhacir köylerinin ekonomisi tamamen tarım ve hayvancılığa

dayanmaktadır.

Köyün gençleri iş ve evlilik sebepleriyle köyden ayrılmaktadırlar.

Ziyaret ettiğimiz köylerdeki Tatar Türklerinden bazıları nereden göç

ettiklerini bilmemektedirler.

Bursa merkezdeki dernek faaliyetlerine, genel olarak bir katılım yoktur.

Köylerde Kırım Tatar geleneği sadece yemek kültüründe devam etmiş

olup ve eski örf adetler unutulmaya yüz tutmuştur.

6.2. SOSYAL HAYAT890

Bursa’ya göç eden Kırım Tatar muhacirleri yerleşmelerinin hemen sonrasında

çeşitli sıkıntılar yaşamış ve bu durum uzun süre muhacirlerin hafızasında olumlu yahut

olumsuz izler bırakmıştır. Özellikle II. Abdülhamit Han zamanındaki göçmen

politikasına göre, Rumeli’den, Kırım’dan ve Kafkaslardan göç eden muhacirler ikişer

hane şeklinde yerleştirildiği için muhacirler zamanla kimliklerini kaybetmişlerdir. Ama

toplu olarak yerleştirilen yerlerde bu durum oluşmamış aksine kültürel birikimlerini

devam ettirmişlerdir. Bursa şehrinde de süreç bu şekilde olmuştur. Köylere yerleştirilen

muhacirlerin ikinci ve üçüncü nesile kalmadan kimliklerini koruyamadıkları ifade

edilmektedir. Kız alıp-verme yoluyla veya yerli ahalinin etkisiyle, zamanla Kırım Tatar

gelenek ve görenekleri unutulmaya yüz tutmuştur.

Kırım Tatar Türkleri, 1960’lı yılların ortalarına doğru yerli halkla çeşitli

problemler yaşamışlardır. En önemli sorun iletişimi sağlayan dil problemidir. Yani

konuşmuş oldukları Kıpçak Türkçesi veya Kırım Tatarcası idi. Örneğin Kırım

muhacirleri, merkeze alışverişe indiklerinde burada kendileriyle alay edilmiş ve zaman

zaman dışlanmışlardır. Ama 1950’li yıllardan itibaren çok partili sisteme geçişle birlikte

muhacirler ekonomik olarak Bursa şehrinde güçlenmeye başlamışlardır. 1960’lı

yıllardan itibaren de şehrin hızla sanayileşmeye başlaması süreç içerisinde Kırım

muhacirlerinin kimlik, örf, adet ve geleneklerinde zayıflamaya yol açmıştır. Örneğin

Bugün Bursa’da 50 nüfus Kırım Tatarı varsa en az bunlardan 45’i Kırım’ın neresinden

geldiklerini gösterememektedir. Dil tamamen unutulmaya yüz tutmuştur. Ekonomisi

belli bir seviyeye gelen insanlar, Uludağ eteğindeki mahallelerden Bursa merkeze

taşınmışlardır. Mesela bu sebeple Mecidiye mahallesinde 1 hane bile Kırım Tatar

890 İ. Adnan Süyen, A.g.g.

159

muhaciri kalmamıştır. Süyen ailesi, Kayhan mahallesinde otururken bir süre sonra

Setbaşına taşınmıştır. Adnan Süyen’in çocukluğunda Kayhan mahallesi esnafının

%50’si yahut %60’ı Kırım Tatarı idi. Bu muhacirlere ne oldu? Bursa’nın kereste

ihtiyacı Kayhan mahallesindeki depolardan karşılanmıştır. Nitekim şehir nüfusunun

zamanla artması üzerine ticaret nedeniyle nüfus şehrin başka yerlerine taşınmıştır. Yine

çocuklarının esnaflığı devam ettirmemesi nedeniyle burada Kırım muhacir nüfusu

azalmıştır.

Kayhan mahallesinde Tatar muhacir nüfusunun işsizlikten dolayı azaldığı

belirtilmektedir. Örneğin Vefikiye, Yeni mahalle ve Çukur mahalleden elinde keser ve

sırtında ipiyle Kayhan mahallesine çalışmak için Tatar muhacirler gelmiştir. Öyle ki,

Kayhan mahallesi o dönemde Bursa’nın önemli bir alışveriş merkezi mahiyetindedir.

Öte yandan Bursa’daki muhacir köylerinden ve mahallerinden bazıları bugün binlerce

nüfusa sahip bir yerleşim yeri olmuştur. Örneğin Kite bugün on binlerce nüfusa sahip

Ürünlü mahallesi olarak varlığına devam ettirmektedir.

Kırım Tatarlarının çok önemli bir özelliği vardır. Bulunmuş oldukları topraklara

ve topluma çok çabuk adapte olabilmektedirler. Bu esasında Türk soylu toplulukların

genel özelliğidir. Bizim Kırım Tatarları da Bursa’ya göç ettiklerinde zaman içerisinde

özellikle 1960’lı yıllardan itibaren kültürel ve kimliksel olarak kayba uğramışlardır.

Yaşanılan kaybın, göç sonrası oluşan yeni durumdan kaynaklandığını söylemek

mümkündür. Yani geçim sıkıntısı, barınak ihtiyacı, yerli halkın muhacirlere bakış açısı

ve zorluk çıkarması, dilin özellikle de 1960’lı yıllardan önce konuşuluyorken bundan

sonra unutulmasına sebep olmuştur. Nitekim ailenin büyükleri vefat ettikten sonra ve

komşular içinde Kırım Tatarı kalmaması nedeniyle dil unutulmuştur.

Bursa’da merkez ilçelerindeki Kırım Tatarları örf adet ve milli oyunlar açısından

pek fazla bir şey hatırlamamaktadır. Fakat orta yaş grupları ve gençlerden meraklı

olanlar milli aş, yani yemekler konusunda canlılığı devam ettirmektedirler. Bu da

anadan nineden kalma bilgiye dayanmaktadır. Ama eskiden 10 çeşit milli Tatar yemeği

varken şimdi çiğbörek dışında pek fazla bir şey yapılmamaktadır. Bunun haricinde

hamur işleri ve et ürünleriyle yapılan yemekler vardır.

Yine günümüzde sanayileşme ile birlikte çevre illerden Kırım Tatar aileleri

Bursa’ya gelip yerleşmiştir. Bunların çoğu, otomobil fabrikalarının kurulması üzerine

Ankara’ya bağlı Polatlı ilçesinden, Eskişehir’den, Konya ve civarından Amasya ve

160

Samsun’dandır. Ağırlıklı olarak Polatlı ilçesinden gelmişlerdir. İlk zamanlarda mekân

olarak daha önce Kırım göçlerinin yaşandığı Yeni mahalle vesair Tatar mahallelerine

yerleşmişlerdir. Nitekim zamanla ekonomik durumun iyileşmesi bu Tatarların da şehrin

merkezi yerlerine taşınmasında etkili olmuştur.

Bursa’da yaşayan Kırım Tatarlarının bir kısmı tamamen milli aidiyetlerini

kaybetmişlerdir. Bunlardan bazıları dedem Tatardı biraz daha yaşlıcası babam

Tatarmış şeklinde kimliklerini ifade etmektedirler. Yani bu kişilerdeki milli duygular

çok zayıflamış vaziyettedir.

Bugün Bursa’da dil ve kültürel yapı Ankara Polatlı’dan gelen Kırım Tatarlarında

daha kuvvetlidir.891

1940’lı yaşlardan itibaren olan nesiller arasında Tatarca daha iyi

konuşulmaktadır. Yine Bursa’daki Kırım Tatarlarının ekonomik durumu büyük oranda

iyi olup Kırım Tatarları arasında işsizlik oranı çok düşüktür.

Bursa’daki Kırım Tatarlarında aile yapısı çok kuvvetlidir. Dini bakımından hepsi

Müslüman ve Hanefi mezhebine mensupturlar. Bunların yanı sıra Adnan Bey’in

çocukluğunda, mahallede büyüklere büyük saygı gösterilirdi. Ayrıca akrabalık ilişkileri

çok daha kuvvetliydi. Yine mahallede komşu olunan ev, akraba olarak kabul edildiği

için buradan kız alınmaz yahut kız verilmezdi. Bu bugünde devam etmektedir. Netice

olarak Bursa’daki Kırım Tatarlarında akraba evliliği yoktur.

Günümüzde Bursa’da iki tür Tatar muhacir mevcuttur. Birincisi Kırım’dan göç

ederek doğrudan Bursa’ya gelen, diğeri ülkenin çeşitli yerlerine yerleştirilmiş ve

ekonomik nedenlerden dolayı Bursa’ya göç etmiş Tatarlardır. Ülke içinden gelen Kırım

Tatarları arasında dil ve kültürel öğeler yaşamaktayken Bursa’ya Kırım’dan doğrudan

göç etmiş Tatarlarda bu durum aksi yöndedir. Bursa’da 50 yaşından yukarı olanlarda

Kırım Türkçesi unutulmuştur.

Bursa Kırım Tatarlarında eğitim seviyesi çok yüksek ve aileler üniversite

eğitimine önem vermektedir. Derneğe üye olan Kırım Tatar muhacir çocuklarının

neredeyse tamamı üniversite eğitimi almış veya devam etmektedir. Kırım Tatarlarında

karışık evlilikler büyük oranda artmıştır. Muhacir çocuklarının eğitimleri ve dışarıda

bulunmaları sebebiyle karışık evlilikler çok fazladır.

891 Bircan ailesi, Ankara Polatlı’dan ayrılıp 2008 yılında Bursa Yeni mahalleye yerleşmiştir. Dedeleri Kırım’dan 1860’yıllarda göç etmiş muhacirlerdendir.

161

Günümüzde düğünler modern manada yapılmaktadır. Son zamanlarda kına

gecelerinde milli kıyafetler giyildiği de görülmektedir. Örf adet gelenekler büyük

oranda unutulmuştur. Ayrıca milli bir oyun olan kaytarma, Türkiye’deki Kırım

Tatarlarının %95’inde bilinmemektedir. Öte yandan Bursa’da Kırım Tatar muhacirler

dernek çatısı altında toplanmaya çalışmaktadır. Bayramlar bir araya gelmek için önemli

günlerden birini teşkil etmektedir. Fakat zamanla bayramlaşmaya katılan Tatarların

azaldığı da bir gerçektir.

6.3. MUHACİRLERİN BURSA’YA KATKISI892

1860’ta Kırım’dan 1880’de Dobruca üzerinden Osmanlı Devleti’ne büyük

göçler yaşanmıştır. O günkü Osmanlı teknolojisiyle muhacirlerin göç etmiş olduğu

ülkelerdeki teknolojiler arasında çok büyük farklar vardır. Osmanlı toplumu o zamana

kadar öküzle tarla sürerken, muhacirler bulundukları bölgelere demirden pullukları

getirmişlerdir. Kağnı arabasıyla (öküz arabası) mahsulünü taşıyan köylülere, muhacirler

at arabasını getirmişlerdir. Tatar arabasını Anadolu’ya Kırım Tatarları getirmiştir.

Bursa’da karosercilik893

sanayinin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde Kırım

Tatar muhacirlerinin önayak olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Öyle ki, göç eden

Kırım Tatarlarının bir önceki meslekleri de Tatar arabaları yapmalarıdır. Bursa’da

karoser ustalarının çoğu Kırım Tatarıdır. Bunların haricinde Kırım Tatar muhacirlerden

bazıları bugün Türkiye’nin önemli turizm, gıda ve ticaret şirketlerine sahip kişilerini

oluşturmaktadır.

6.4. KIRIM MİLLİ DAVASINDA BURSA TATARLARI

Bursa’ya göç etmiş Kırım Tatar muhacirler ve sonraki nesillerinden Kırım

Tatarlarının milli davasına hizmet eden birçok insan yetişmiştir. Bu isimlerden bazıları

daha aktif bir çalışma içinde olmuşlardır. Bu kişiler İbrahim Şükrü Otar, İsmail Otar ve

Sabri Arıkan’dır.

İbrahim Şükrü Otar 26 Nisan 1913’te Bursa’da doğmuştur. Kırım’ın Bahçesaray

civarından Türkiye’ye göç ederek Bursa’ya yerleşen bir ailenin çocuğudur. İlk ve

ortaokulu Bursa’da okuduktan sonra İstanbul’da ticaret lisesini bitirmiştir. 1934-1939

yılları arasında Varşova’da hukuk fakültesinde okumuş, fakat II. Dünya Savaşı’nın

başlaması üzerine tahsilini tamamlayamamış ve İstanbul’da hukuk tahsili ile birlikte

892 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 893 Kendi başına ve belirli bir süre içerisinde, otobüs, midibüs ve minibüslerde şase örme, iskelet çatma, iskeleti saçla kaplama, aksesuar montajı yapma, hasarlı kısımları sökme ve onarma bilgi ve becerisine sahip nitelikli kişidir.

162

yüksek iktisat ve ticaret okulunu bitirmiştir. Serbest avukat olarak hayatını kazanırken

Cafer Seydahmet Kırımer’in en yakın siyasi çalışma arkadaşlarının arasında yer almış

ve ömrünün sonuna kadar milli meselelerle alakasını devam ettirmiş 18 Şubat 1986

tarihinde de İstanbul’da vefat etmiştir.894

İsmail Otar, 1 Ekim 1911 yılında Bursa’da doğmuştur. Ailesi Kırım’dan göç

edip Bursa’ya yerleşmiştir. İlkokuldan sonra Bursa Lisesi orta kısmını bitirmiştir.

İstanbul Ticaret Lisesini 1929 yılında tamamladıktan sonra girdiği İstanbul Yüksek

İktisat ve Ticaret Okulu’ndan da 1935’te mezun olmuştur. Kısa bir süre devlet

memurluğu yaptıktan sonra serbest olarak çalışmıştır. Özel işi yanında milli çalışmalara

da zaman ayırmış Kırımer’in en yakın mesai arkadaşları arasında bulunmuştur.

Hakkında yapılan yüksek lisans tezinde ekseriyetle siyasi çalışmaları dışındaki

faaliyetleri ele alınmıştır.895

Sabri Arıkan, 1911 yılında Bursa’da Kırım’dan göç etmiş bir ailenin çocuğu

olarak dünyaya gelmiştir. İlkokulu Bursa ve İstanbul’da, ortaokulu Kadıköy’de

okumuştur. Sultanahmet Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra yüksek tahsilini Polonya’nın

Ponzan Üniversitesi ekonomi bölümünde 1939 senesinde tamamlamıştır.1939-1942

yıllarında yedek subay olarak askerlik hizmetini yapmıştır. 1942 yılında Toprak

Mahsulleri Ofisi İstanbul şubesinde başladığı memuriyetini 1966’da aynı şubenin

müdürü olarak bitirmiştir. Bundan sonra emekli olan Sabri Arıkan ticari faaliyetlerde

bulunmuştur. Gençlik yıllarından itibaren milli meselelere alaka duymuş C. S.

Kırımer’in etrafında yer alan Sabri Arıkan’ın, milli meselelere dayalı çok sayıda

makalesi neşredilmiştir.896

6.5. BURSA’DAKİ KIRIM TATAR TÜRKLERİ DERNEKLERİ VE

FAALİYETLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi Bursa’da da Kırım Türkleri’nin milli

davasına ve birlik beraberliğine sahip çıkan Tatar dernekleri vardır. Günümüzde

Bursa’da Kırım Türklerini temsil eden iki adet dernek vardır. Bunların ilki 1988 yılında

kurulan Kırım Türkleri Derneği Bursa Şubesi’dir. Diğeri ise 2005 yılında kurulan Tüm

Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti’dir.

894 İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), Cafer Seydahmet Kırımer’in Günlüğü, Polatlı Kırım Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Ankara 2003, s. 1. 895 İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), A.g.e., s. 10. Hakkında yapılan tez için bkz. Sema Demirkıran, Bir Türk Münevveri, İsmail Otar Bey Hayatı ve Faaliyeti, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi İstanbul 1998. 896 İsmail Otar, Ömer Özcan (hzl.), Aynı yer.

163

6.5.1. Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği

Bursa’da ilk Türk-Tatar sivil toplum kuruluşu, 1988 yılında kurulmuş olan Bursa

Kırım Türkleri Derneği’dir. Derneğin kuruluş aşamasında Nail Yenice, Ferruh

Ulukardeşler, Sami Evkuran, İbrahim Ertan, İsmail Adnan Süyen, Adnan Kırımlı, Esat

Sacit Take ve Sezer Konu yer almışlardır. Derneğin tüzük yazımında dönemin İstanbul

Kırım Türkleri Derneği yöneticilerinin büyük katkısı olmuştur.

Resmi olarak 6 Mayıs 1988 tarihinde Bursa’da kurulan bu derneğin kurucu

yönetim kurulu üyeleri; Başkan Mesut K.Kırgız, Nail Yenice, Nazif Makas, Zekeriya

Yıldırım, İsmail Adnan Süyen, Ferruh Ulukardeşler ve Sami Evkuran’dan

oluşmaktadır.897

Derneğin daha sonraki başkanları ise şunlardır; Mesut K. Kırgız (1988-

1992), Esat Sacit Teke (1992-1994), İsmail Adnan Süyen (1998-2014) ve Yunus Güneri

(2014 - ).

6.5.1.1. Dernek Faaliyetleri898

Türkiye’nin en aktif Kırım Türkleri derneklerinden birisi olan Bursa Kırım

Türkleri Derneği’nin kuruluş amacı, Bursa’da yaşayan Kırım Tatarlarının örf adet ve

geleneklerini korumak ve devam ettirmektir.

Derneğin faaliyetlerinden ilki Kırım Türklerinin kültürel birikimlerini yaşatma

çabalarıdır. Atalardan kalan Tepreç şenlikleri her sene genelde Mayıs ayının son pazarı

veya Haziran’ın ilk pazarı yapılmaktadır.899

Tepreç şenliğinin yapılma geleneği

büyüklerden kalmamış daha sonraki nesil bunu devam ettirmiştir. Nitekim dedeleri bu

kültürü devam ettirmemiş onun yerine bahar ayına girişte yapılan Hıdrellez Bayramı’nı

kutlamışlardır. Tepreç şenlikleri Anadolu’da bazı yerlerdeki Kırım Tatarlarında hâlâ

Tepreç olarak değil, Hıdrellez olarak yaşanmaktadır.

Bursa’daki dernek, Tepreç şenlikleri900

haricinde Kırım Tatarlarının müzik ve

folklorunu Bursa’da yaşayan halka aktarmak amacıyla konserler ve konferanslar

düzenlenmektedir.901

Mesela 2013 senesinin Mart ayında gerçekleştirilmiş olan bir

897 Hacı Murat Arabacı, Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Türkiye’de Bulunan Kırım Dernek ve Vakıflarının Önemi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2006, s. 118. 898 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 899 “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 52, (2009), s. 32-33; “Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 48, (2008), s. 32-33. 900 Kırım’da Tepreç olarak adlandırılan bu gelenek, Türkiye ve Romanya Tatarlarında Tepreş olarak ifade edilmektedir. Baharın gelişiyle ekinlerin toprakta baş göstermesi de halk arasında ekinler tepreşi olarak adlandırılmaktadır. Bu gelenek doğrultusunda, Mayıs ayının gelişiyle birlikte köy halkı çayırlık, ormanlık bir mahalde toplanır ve orada çeşitli eğlenceler yaparlardı. 901 Süleyman Gence, “Zera Bekirova: Bursa ve Bandırma Konferansları”, Kalgay Dergisi, S. 50, (2008).

164

konser vardır. 700 kişilik salonda yapılan konsere, 1000 kişinin katıldığı dikkate

alındığında yoğun bir katılımın olduğunu görmek mümkündür. Hatta iki saatlik konser

üç saatten fazla süren bir konser haline gelmiş ve çok yoğun bir ilgi görmüştür. Ayrıca

Bursa’daki Kırım Tatarlarının desteğiyle, Kırım’ın doğusundaki İslam Terek

(Kirovskoye) bölgesi Küleç Meçit (Novopokrovka) köyüne 2013 yılında cami inşası

başlatılmıştır.902

Yapılan bir başka faaliyet ise Kırım’da kurban kesim çalışmalarıdır.

Dernek üyeleri ve Bursa’lı bağışçıların katkılarıyla, her sene Kırım’ın çeşitli

şehirlerinde Kurban kesimi gerçekleştirilip ihtiyaç sahibi Kırımlılara dağıtılmaktadır.

2007 yılında Kerç şehrinde yapılan Kurban kesimi, 2012 yılında Kefe şehrinde

gerçekleştirilmiştir.903

Onlar için Türkiye ne ifade etmektedir? Dedelerinin ak toprak olarak nitelediği

bu topraklar, Türkiye’de yaşayan bütün Kırım Tatarları için vatan olarak görülmektedir.

Kırımla niye ilgilenmekteler? Çünkü Kırım, dedelerimizin geldikleri vatan

topraklarıdır. Kırım’ın önemini belirten önemli bir söz vardır. Genç Türkiye

Cumhuriyeti için güneyde Kıbrıs, kuzeyde Kırım vazgeçilmez iki önemli stratejik

noktadır cevabı verilmektedir.

Bursa’da yaşayan Kırım Tatarları, Müslüman ve Hanefi mezhebine bağlıdırlar.

1980 yılından sonra televizyon teknolojisinin toplum hayatına girmesiyle yol açtığı

muhabbetsizlik ortamı tüm toplumu etkilediği gibi Kırım Tatarlarının da artık bir araya

gelmelerini engel teşkil etmiştir. 1990’lı yıllarda televizyon olmasına rağmen

derneklerde haftanın bir günü toplanılmış ve sohbet edilmiştir. Dolayısıyla bu durum

insanlar arasındaki ilişkileri zayıflatmıştır. Dernek Bursa’da bir etkinlik yaptığı zaman

kapalı salonun tamamı dolmaktadır. Yine Bursa’da bir etkinlik gerçekleştirileceği

zaman veya ölen bir kişi hakkında bilgi verileceği zaman e-posta veya kısa mesaj

yoluyla dernek üyeleri bilgilendirilmektedir.

1997 tarihinde Kırım'dan Türkiye’ye Türkiye Türkçesi ve daha sonra üniversite

eğitimi görmek üzere 50 Kırım Türk'ü öğrenci gelmiştir. Gelen bu öğrencilerden 22'si

Bursa’da ilk olarak dil, sonra da üniversite eğitimi almak üzere, yurtlara

yerleştirilmişlerdir. Öğrenciler okul ve yurt dışındaki vakitlerini dernek binasında ders

çalışıp, televizyon seyredip, folklor çalışması yaparak geçirmektedirler. Kız öğrenciler

902 Bursa’dan Kırım İslamterek’e Cami yaptırılıyor, 2013, http://www.kirimderneği.org.tr/sdetay.asp?did=356,0,a (24 Aralık 2013). 903 “20 Aralık 2007 Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 47, (2008), s. 6-7; “2012 Yılı Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 66, (2012), s. 30-31.

165

Cumartesi günleri Bursa'da ikamet eden Kırım Türk’ü ailelerin evlerine misafir giderek

onlarla tanışıp, kaynaşmaktadırlar. Bu ziyaretler aradaki bağların kopukluğunu

gidermek açısından çok mühim görülmektedir. Öğrencilere dernek binasında öğle ve

akşam yemeği verilmektedir. Ayrıca Bursa'da okuyan üniversite öğrencileri ile birlikte

TÖMER'de okuyan öğrenciler de dâhil olmak üzere toplam 37 öğrenciye her ay maddi

yardım yapılmaktadır.904

Dernek maddi kaynağını büyük oranda dernek çevresindeki üyelerden

sağlamaktadır. Bursa’daki Kırım Türkleri derneğinin yapmış olduğu çok önemli bir

faaliyet vardır. Bu da insana yatırım yapılmış olmasıdır. 20 sene önce başlayan ve 18

sene faal olan bir proje sayesinde Türkiye’ye gelen Kırım Tatar öğrencilerden 550

tanesi TÖMER eğitimi almak üzere Bursa’ya gelmişlerdir. Ve bu öğrencilerin tamamına

dernek çatısı altında yardımcı olunmaya çalışılmış ve günde bir öğün sıcak yemek

verilmiştir. Tabi bu 550 öğrenci 20 yıllık süreç içerisinde Bursa’da bulunmuştur ve her

biri 10-11 ay gibi bir süre ile Bursa’da kalmışlardır. İlk öğrencilerden daha yeni yeni

dönüşüm sağlanmaya başlandığı ve ilk gelen öğrencilerin bugün 35 yaşına geldiği

belirtilmiştir. Mesela Bursa Uludağ Üniversitesi’nde sosyoloji eğitimi alan ve

İstanbul’daki Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış Kırımlı bir öğrenci,

bugün Kırım Milli Özerk Cumhuriyeti Başbakanının Özel Kalem Müdürlüğü’nü

yapmaktadır. Nitekim tüm öğrencilerden geri kazanım yaşanmamıştır. Ama bu sayının

%10’u geri dönmüş olsa bile bu Kırım için çok önemli bir yatırım olduğu

düşünülmektedir.

Derneğin eğitim programı çerçevesinde ilgilendiği öğrencilerden 1985 doğumlu

Dilaver Matakhov; dernek faaliyetleri, gelen öğrencilerin sorunları ve mezuniyet sonrası

durumları hakkında şunları söylemektedir.905

1944 sürgününde Özbekistan’a sürülen Kırım Tatar kafilesi arasında yer alan

Matakhov ailesi, günümüzde Kırım’ın Krasnogvardeyskoye (Kurman) rayonunda

yaşamaktadır. Aile ancak 1990 yılında vatanlarına dönebilmiştir. İlk olarak Dilaver

Bey’in abisi eğitim amacıyla 1996 yılında Türkiye’ye gelmiş ve Eskişehir’de

üniversiteye kayıt olmuştur.

904 “Kırım’dan yeni öğrenciler geldi”, Kalgay Dergisi, S. 5, (1997), s. 8. 905 Dilaver Matakhov, -Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin İlgilendiği Kırımlı Öğrencilerden- “Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin Kırımlı Öğrencilerle İlgili Faaliyetleri” konulu görüşme, Bursa: 26 Ocak 2014.

166

2003 yılında ise Dilaver Matakhov, Bursa’ya gelerek Uludağ Üniversitesi Tıp

Fakültesi’nde eğitimine başlamıştır. 2003 yılında Dilaver Bey’le birlikte Kırım’dan 26-

27 öğrenci daha Bursa’ya gelerek eğitimine başlamıştır. Okulunu bitiren Kırımlı

öğrenciler genelde Türkiye’de kalmaktadır. Burada evlenen veya iş hayatına başlayanlar

olmuştur. Kendisi de Bursa’da çalışmaya başlayan Matakhov, 2003 yılında Bursa’ya

gelen Kırımlı kızların altısından, dördünün Türkiye’de kaldığını ve bunlardan üçünün

Türkiye’den evlenirken, 1’inin de Kırım Tatarıyla evlendiğini ifade etmektedir. Kalan

18 kişide Kırım’a dönmüş ve oradaki işsizlikten dolayı onlarda çeşitli ülkelere çalışmak

amacıyla gitmişlerdir.

Dilaver Bey, Kırım’da Türk lisesinde okuduğu için Türkiye Türkçesini çok iyi

bilmektedir. Ayrıca ana dili olan Tatarca haricinde Türkçe, Rusça, İngilizce ve Almanca

bildiği diğer yabancı dillerdir. Üniversite dönemi boyunca Kırımlı öğrencilerin daha çok

birlikte hareket ettiklerini ve diğer arkadaşlarıyla kültürel farklılık nedeniyle iletişim

sıkıntısı yaşadıklarını ifade etmektedir.

Kırım’dan Bursa’ya gelen öğrencilere Kırım Türkleri Bursa Şubesi Derneği

vasıtayla burs desteği sağlanmakta ve eğitim dönemi boyunca 10-11 ay dernek

binasında öğlen ve akşam olmak üzere iki öğün yemek verilmektedir. Diğer yandan

eğitim için gelen Kırımlı gençler en çok iktisat ve idari bilimler, tıp ve mühendislik gibi

fakültelerin bölümlerini tercih etmektedirler. Ayrıca Kırımlı öğrencilerin dernek

toplantılarına, Tepreç şenliklerine ve geziler gibi faaliyetlere katılımı sağlanmaktadır.

Bunun yanı sıra Kalgay Dergisi’nde bazı öğrencilerin yazılarına da yer verilmektedir.

Nitekim her dernek ve vakfın çeşitli problemleri ve yardım aldığı yerler

olmaktadır. Bu durum Bursa’daki dernek içinde geçerlidir. Derneğin mevcut

problemlerinden ilki, halkın ilgi göstermemesi ve devletin bu tür sivil toplum

kuruşlarına pek fazla yardım etmemesidir. Bu olumsuz durumlara rağmen dernek Bursa

Büyükşehir Belediyesi’nden büyük oranda yardım almaktadır.906

Hatta şimdiki

Belediye Başkanı’nın muhacir kökenli olması, yardımları daha da etkili kılmıştır.

Mesela dernek, etkinliklerle ilgili sunmuş olduğu her proje için Bursa Büyükşehir

Belediyesi’nden olumlu cevap almış ve yardımlar sağlamıştır. Kapalı salon veya yurt

dışında gelen misafirlerin otel, erzak, seyahat vesaire ihtiyaçlarının teminine önem

verilmiştir.

906Kırım’dan Destek Teşekkürü, 2013, http://www.bursa.bel.tr/kirim-dan-destek-tesekkuru/haber/5226/ (24 Aralık 2013).

167

Bunların haricinde sıkıntılar olmasına rağmen dernek ayakta tutulmaya

çalışılmaktadır. Derneğin yönetici kadrosunun fikriyatı Türkiye Cumhuriyeti’nin

yanında olan Kırım’dır. Yani Kırım Tatarlarının milli davasıyla ilgilenmektir. Ve bu

öğrenci projesi bunun en açık örneğidir.

Öte yandan, Bursa’da Kırım kökenli muhacirlerle ilgili pek bir şey

yapılmamıştır. Çünkü bunlar artık ekonomik olarak iyi bir seviyeye gelmişlerdir. Yine

de son 3-4 senedir Bursa merkez, Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçeleriyle biraz daha

fazla irtibata geçilmiştir. Ama genelde Bursa’da Tatar muhacirlerin asıl amacı Kırım

için bir araya gelmektir. Öte yandan Bursa’da Kırım Tatarları arasında işsizlik oranı çok

düşüktür ki, bu durum bize Kırım Tatarlarının çalışkanlığını bir kez daha

göstermektedir.

6.5.1.2. Kalgay Dergisi907

6.5.1.2.1. Yazar Kadrosu

1994 yılında yayın hayatına başlayan Kalgay Dergisi Bursa’da yaşayan Kırım

Türklerince çıkarılan ilmi, iktisadi ve Kırım siyaseti içinde taraf olmayan bir dergidir.

İlk olarak 1994 senesinde 4 sayfa olarak yayınlanan Kalgay Dergisi, Eylül 1995

senesine kadar bu şekilde yayınlanmaya devam etmiştir. Derginin dernek adına sahibi

ve yazı işleri müdürü Adnan Süyen’dir. Derginin yazar kadrosunda başlıca şu isimler

göze çarpmaktadır. Ahmet Özenbaşlı, Zera Bekirova, Adnan Süyen, Cengiz Kırgız,

Ünver Sel, Yücel İpek, Yunus Güneri, Şemsettin Sönmez, Oğuz Çetinoğlu, Melahat

Kelenterli, Lemar Kocaametov, Anife Osmanova, Mirfatih Zekiyev, Mehmet Niyazi,

Mehmet Maksudoğlu, Kemal Özcan ve Zafer Karatay.

Dergide yazılarına yer verilen yazarların akademisyen kimliğine sahip oldukları

görülmektedir. Bu zengin yazar kadrosu dâhilinde gerek Kırım’dan gerekse Türkiye,

Avrupa ve Amerika ülkelerinden yazarlar bulunmaktadır. Bundan dolayı Kalgay

Dergisi sadece Kırım değil Türkiye ve Kırım derneklerinin olduğu tüm ülkelere

yayılmıştır. Dergi, alanında yetkin yazarları barındırmakla beraber, Bursa’daki Kırım

Türkü öğrencilerin yazılarına da yer vermiştir. 5000 adet basılan dergi, sadece Bursa’da

değil tüm Türkiye ve dünyadaki birçok ülkelere ücretsiz gönderilmektedir. Yurt dışında

Brezilya, Arjantin, Kanada, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Avustralya, Japonya, Mısır

907 İ. Adnan Süyen, A.g.g.

168

ve Kırım’da aboneleri bulunmaktadır. Derginin çıkarılmasındaki ana amaç,

diasporadaki Kırım Tatarlarını, Bursa’daki Kırım Tatar varlığından haberdar etmektir.

Kalgay Dergisi diasporada yaşayan Kırım Türklerine, başta Kırım olmak üzere

Türk dünyası hakkında haberler ile seslenmektedir. Kırım Türklerini siyasi ve ekonomik

gelişmelerden haberdar ederek, Kırım ve Türkiye’nin konumu değerlendirilmekte ve

böylece Kırımlılara milli bir bilinç kazandırılmaktadır.

6.5.1.2.2. Derginin İçeriği

Kalgay Dergisi’nin kapağında belirtildiği üzere fikri ve kültürel bir yayın olduğu

anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Kırım’ın siyasi, sosyal ve edebi meselelerine dair

makale ve haberler ile Kırım manileri, hikâyeler ve şiirlerine de derginin her sayısında

yer verilmiştir.

Kalgay Dergisi’nde çeşitli başlıklar vardır. Bunlardan ilki Başyazı bölümüdür.

Bu bölümde, Kalgay Dergisi’nin Türkiye’de ve dünyada yaşanan olaylara ait

düşüncelerine yer verilmiştir. Ayrıca Türkiye’nin güncel siyasi ve sosyal problemleri

değerlendirilerek Türk dünyasının birlikteliğine ve Türkiye’nin bu birliktelikte merkez

olduğu görüşü benimsenmiştir.

Türk dünyasından kısa kısa haberler bölümünde ise, 1991 yılında bağımsızlığı

kazanmış Türk Cumhuriyetleri ile hâlâ Rusya Federasyonu altında yaşayan özerk ve

muhtar cumhuriyetlerin içişleri ve dışişleri hususunda bilgilere yer verilmektedir.

Örneğin 1996 tarihinde Çin, Kazakistan, Tacikistan ve Rusya’nın katılımıyla

oluşturulan Şangay Beşlisi’nin, beşinci toplantısının Temmuz 2000 tarihinde

Duşanbe’de gerçekleştiği beyan edilmiştir.908

Diğer bir haberde ise Çeçenistan

yönetiminin Rusya ile idari ilişkilerinden bahsetmiştir. Ayrıca Amerikan devlet başkanı

Clinton’un Gürcistan devlet başkanı Şhevardnadze’ye destek mektubunu ifade etmiştir.

Bunun yanı sıra Azerbaycan ve Kırgızistan’la ilgili iç ve dış haberlere yer verildiğini

görmek mümkündür. 909

Derginin içerdiği konu başlıkları büyük oranda şu konulardan oluşmaktadır.

Kırım’dan Türkiye’ye yaşanan göç hikayeleri, Kırım tarihi, tarihte önemli yer edinmiş

Kırım büyükleri, Kırım’dan haberler, Bursa’da gerçekleşen Kırım Tatar etkinlikleri,

Romanya’ya yapılan ziyaretler, Kırım’da Tatarlara karşı yapılan haksızlıkların

908 Kalgay Dergisi, S. 17, (2000), s. 24. 909 Kalgay Dergisi, S. 17, (2000), s. 25.

169

duyurulması ve birlik çağrısı yapılması, Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş aileler ile

Kırım’da kalanların birbirlerini bulmasına yardımcı olunulması, Bursa ve diğer illerde

vefat etmiş Kırım dernek üyelerinin duyurulması, Türkiye’den haberler, 1944 yılında

Kırım’da yaşanan sürgün hatıraları, Kırım’ın şehirleriyle Bursa şehri arasındaki kültürel

ilişkiler, göç etmiş Kırım Tatar torunlarının zamanla kültürel olarak yozlaşmasının

önüne geçilmesi hatta Kırım’daki Tatarların bile Rus dili etkisi altında kalıp Tatarcayı

unutmaya başladığı, Kırım dernek üyelerinin veya destekçilerinin özel günlerine dair

( doğum, düğün vs.) tebrikname yayınları, eski Tatar mekteplerinin mahiyeti hakkında

bilgi veren karşılıklı konuşma tarzı hikayeler, dernek başkanının değişmesinin ilân

edilmesi, Kırım Tatar Meclisi kurultayları neticesinde yeni seçilen azaların ilânı,

Türkiye’ye eğitim amacıyla gelen Kırım Tatar öğrenciler konusunda haberler, derneğin

her yıl yapmış olduğu geleneksel tepreç şenlikleri, Kırım edebiyatından bazı şiirler,

Türkiye Diyanet Vakfı’nın Kırım’a götürdüğü hizmetler, Kırım’ın istikrarının bozan

etkenleri açıklayan güncel yazılar, derneğe yardımları düzenli olarak veren üye ve diğer

kişilere dergi içerisinde teşekkür ilânı, kurbanlarını Kırım’da kestiren Bursa’lı

vatandaşlara teşekkür mahiyetinde ilânlar, derneğin kuruluş yılına dair kutlamalar, kitap

tanıtımları, Bursa’ya eğitim amacıyla gelmiş öğrencilerin Kırım’la ilgili yazıları ve Türk

dünyası kurultayları hakkında yazılar yayınlanmaktadır.910

6.5.1.2.3. Derginin Şekli

İlk olarak 1994 senesinde 4 sayfa olarak yayınlanan Kalgay Dergisi, Eylül 1995

senesine kadar bu şekilde yayınlanmaya devam etmiştir. Bundan sonra 1996 yılında IV.

Türk Devlet ve Toplulukları Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı’na özgü çıkarılmış olan

özel sayısı ile 1997 yılında çıkarılan üçüncü, dördüncü ve beşinci sayıları 8 sayfa

olarak, 1997 yılında yayınlanan altıncı sayısı, 24 sayfa olarak yayınlanmıştır. Kalgay

Dergisi bu sayıdan itibaren çok zengin yazar kadrosu ve o yazarların kaleme aldığı

önemli makalelere yer vermiştir.911

1996 yılından itibaren düzenli olarak 3 ayda bir

yayınlanan dergi, 2000 tarihinde yayınlanan on yedinci sayısı ile 28 sayfaya, 2001

yılında ise 32 sayfaya çıkarılmıştır. Günümüzde kapak hariç 40 sayfadan oluşan Kalgay

Dergisi Kırım mevzuunda hiçbir siyasi gruba bağlı değildir ve tarafsız bir yayın

politikası takip etmektedir.912

910Kalgay Dergisi, c. 4, S. 1-16, (1994-2000); Kalgay Dergisi, c. 5-8, S. 17-30, (2000-2003); Kalgay Dergisi, c. 8-11, S. 31-42, (2004-2006). 911 Yazar kadrosu için bkz: Yazarlar, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=yazarlar (17 Şubat 2014). 912 Tarihçemiz, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=tarihcemiz (17 Şubat 2014).

170

Kalgay Dergisi, 18 seneden beri çıkartılan yayın organıdır. Kalgay, Kırım

Hanlığı zamanında hanın yerine geçecek olan kişiye denir. Yani bir nevi Osmanlıdaki

şehzade tabiridir. Bugüne kadar 70 sayı çıkmıştır. Dergide her kesimden okuyucu

kitlesine ulaşabilmek amacıyla sade bir Türkçe kullanılmıştır. Özellikle dergi

yazarlarının İsmail Gaspıralı ve onun “dilde fikirde işte birlik” düşüncesini benimsediği

görülmektedir. Ayrıca 2012 yılında çıkan 63’üncü sayısı ile birlikte derginin dili

tamamen Kırım Türkçesine dönmüştür.913

Öte yandan Kalgay Dergisi internet

üzerinden de takip edilebilmektedir.

6.5.2. Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti 914

Bu dernek 2005 yılında kurulmuştur. Dernek başkanı Şükrü Öner, 2004 yılına

kadar Bursa Kırım Türkleri Derneği’nde yönetici olarak görev yapmakta iken bu yıldan

sonra çeşitli sebeplerden dolayı Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma

Cemiyeti adıyla Bursa’da yeni bir dernek kurmuştur.

6.5.2.1. Dernek Faaliyetleri

Bugün Bursa’da Tüm Tatar Türkleri Sosyal ve Kültürel Yardımlaşma Cemiyeti

başkanlığını yürüten Şükrü Öner, Derneği 2005 yılında kurmuştur. Şükrü Bey, Adnan

Süyen başkanlığındaki, Kırım Türkleri Derneği Bursa Şubesi’nin, daha çok Bursa

Tatarlarıyla ilgili faaliyetler yaptığını ve kendisinin ise Ankara Polatlı’daki Tatar

muhacirlere yönelik çalışmalar içinde olduğunu ifade etmektedir.

Dernek üyelerinin çoğu, Ankara ve Eskişehir’den, Bursa’ya yerleşen Tatar

muhacirlerden oluşmaktadır. Dernek genelde daha geniş çaplı faaliyetler

gerçekleştirmektedir. Dernek başkanı, 2005’ten bu yana, en az 5-10 defa Kırım’a

giderek kurultaylara, etkinliklere katıldığını ve Romanya’ya da senede 10 kez gittiğini

ve orada hemşeri ve akrabalarla bir araya gelindiğini ifade etmektedir. Yine Aralık

2013’te Romanya’nın Mecidiye Belediye Başkanı, Bursa’da karşılanmış ve

büyükşehirde gezdirilmiştir. Eylül 2013’te Köstence şehrindeki şenliklere ve güreş

turnuvalarına Bursa’dan mehteran ve güreşçi götürülmüştür. Ayrıca gezi amaçlı

Bursa’ya gelen Tatar Türkleri, Bursa’da karşılanmakta ve yardımcı olunmaktadır.

Bunun yanı sıra, Kırım’dan gelen üniversite öğrencilerine ufak çapta da olsa burs

desteği de verilmektedir.

913

Kalgay Dergisi, S. 63, (2012). 914 Şükrü Öner, A.g.g.

171

6.6. GÜNÜMÜZDE BURSA MERKEZDE YAŞAYAN MUHACİR

TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI

6.6.1. Süyen Ailesi 915

Adnan Süyen, 1955 yılında Bursa’da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme

Fakültesi mezunudur. Günümüzde serbest ticaretle uğraşmakta olan Süyen, evli olup, 2

kız, 1 oğlan ve 1 toruna sahiptir. 3 çocuğu da üniversite mezunudur. Baba tarafı

Kırım’ın Büyüksüren köyünden, anne tarafı da Kırım’ın Özenbaş köyünden Bursa’ya

göç etmişlerdir. Adnan Süyen’in baba tarafı, 1853-1856 Kırım Savaşı sonrasında,

Kırım’ın Büyüksüren (Tankovoye) köyünden Bursa’ya göç etmişlerdi. Dedesinin

babası Bursa’ya göç etmiş Kırımlı İbrahim Efendi’dir. İbrahim Efendi mavi ve çekik

gözlü, elmacık kemikleri çıkık ve sarışındır. Muhacirlerden yaşlı kesimin anlattığına

göre, Kırım Tatarları Bursa’ya 1857 yılında göç etmişlerdir. Adnan Süyen’in dedesinin

babası Bursa’ya göç ettiğinde 7 yaşındaymış.916

Kırım muhacirlerinin ve içlerinden Adnan Süyen’in dedelerinin Bursa’ya göç

etmesinde, savaşın gerçekleştiği alanın oturdukları Büyüksüren köyüne yakın olması ve

buralarda daha fazla hâkimiyet kurmak isteyen Çarlık Rusyası’nın köyleri boşaltma

politikası etkili olmuştur. Nitekim savaşın yaşandığı Sivastopol (Akyar) şehri,

Büyüksüren köyüne 10-15 kilometre mesafededir. Kırım’ın Bahçesaray, Akyar ve

Aluşta şehirlerindeki köylerden bu tarihte çok büyük göçler yaşanmıştır. Çünkü söz

konusu şehirlerdeki köyler, Akyar’daki doğal limanın olduğu bir yerdedir. Bu yer hem

Kırım Hanlığı hem Osmanlı hem de Çarlık Rusya’sı ve günümüzde Ukrayna için çok

önemli bir limandır.

Bursa’ya direk olarak gerçekleşen göçler nedeniyle Kırımdaki köyler

boşalmıştır. Gelen muhacirler Uludağ’ın eteğindeki mahallelere yerleştirilmiştir.

Nitekim gelen muhacirlerin yerleştirildikleri alan ile muhacirlerin Kırım’daki arazileri

arasında farklar bulunmaktadır. Hâlbuki göç eden muhacirlerin Kırım’daki arazileri

daha verimli topraklardan oluşmaktadır.

Muhacirlerin yerleştirilmiş oldukları mahalleler ise; Yeni mahalle, Çukur

mahalle ve Mollaarap’tır. Çukur mahallesine gelen muhacirlerin kendi aralarında boy

farkı vardır. Yani Kırım Hanlığı’nın yarımada bölümünden gelenler ve Kırım’ın bozkır

bölümünden gelenler şeklinde oluşan bir durum vardır. Çukur mahalle, Kırım

915 İ. Adnan Süyen, A.g.g. 916 Böylece Adnan Süyen’in dedesinin babası olan İbrahim Efendinin 1850 doğumlu olduğu ortaya çıkmaktadır.

172

Nogaylarının yerleştirildiği bir yer olmuş ve mevki olarak da Yeni mahallenin hemen

alt tarafında bulunmaktadır.

Vefikiye mahallesi özellikle 93 Harbi sonrası gelen muhacirlerin Bursa’da

kurmuş oldukları bir yerdir. Dağ eteğinde yer alır. 1880’lerden itibaren gelen muhacirler

ile 1905 yıllarında burada yaşayan muhacirler mahalleye bir de cami inşa etmişlerdir.

Ama bugün Vefikiye mahallesinde diğer mahallelerde olduğu gibi pek fazla kurucu

ahali olan Tatarlar kalmamıştır. Bugün sayısı az olan hanelerde, geçmişe ait kültürel

özellikler yok gibidir.

Bursa şehir merkezindeki bir diğer yerleşim yeri Vefikiye mahallesinden ileriye

doğru gittiğimiz zaman Mecidiye mahallesidir. Mecidiye mahallesi, 93 Harbi’nden

sonra Kırım’dan Köstence’ye ve Köstence civarındaki Mecidiye kasabasından,

Bursa’ya göç eden Tatar muhacirlerce kurulmuş bir mahalledir. Bu mahalleye

gelenlerin büyük bir çoğunluğu bugün Romanya sınırları içerisinde kalan Mecidiye

şehrinden göç etmişlerdir. Ve o isme ithafen Mecidiye mahallesi ismi verilmiştir. 80-90

haneye yakın Kırım Tatarı yerleşmiştir. Mecidiye mahallesinin bulunduğu yerler

Bursa’nın eski mezarlık alanlarıdır. Şehir merkezindeki vali ve şehirde yaşayan yerli

halk, bu gelen Kırım Tatar muhacirlerine biraz sert davranmışlardır. Bunların Bursa’ya

yerleştirilmesini istememişlerdir. Tabi İstanbul hükümeti bu muhacirleri Bursa’ya

gönderdiği için vali de yerleştirmek zorunda kalmıştır. Ve şehrin içinden bazı yerler

istenmiş fakat oralar, yerli halkın da kışkırtmasıyla yerli idarelerce verilmemiştir. Bu

nedenle gelen muhacirler dağ eteği ve orman içlerindeki arazilere yerleştirilmişlerdir.

Mecidiye mahallesinin üzerinde Hıdırlık mahallesi vardır. Buraları eski

mezarlıkların olduğu yerlerdir. Ve muhacirlere yerleşim yeri için Bursa’daki resmi

idareciler buraları vermiştir. Yani şimdiki Alacahırka mezarlığının üstüne hemen

Mecidiye mahallesi kurulmuştur. O eski gelen büyüklerimiz şehrin yaşayanları bize

sahip çıkmadı ama ölüleri sahip çıktı. Yattıkları yerleri bizlere verdiler diyerek

dönemin tablosunu ortaya koymuşlardır. Bugün Mecidiye mahallesinde hiçbir Kırım

Tatarı aile kalmamıştır. Mecidiye mahallesinde Adnan Süyen’in nine ve dedesi

mahalleye ilk yerleşen Tatar ailelerdendir. Anne tarafı, Kırım’dan göç edip

Mecidiye’ye, Mecidiye’den de 3-4 sene sonra Bursa Mecidiye mahallesine yerleşmiştir.

Baba tarafı ise, ilk önce Vefikiye mahallesine yerleşmiş, ondan sonra da 1900’lü yılların

başında şehrin merkezine taşınmışlardır. Keza 1940’lı yılların başında anne tarafı da

şehir merkezine yerleşmiştir.

173

Bunların haricinde, Bursa’da Kırım Tatarlarının yerleşmiş oldukları bir mahalle

de Alacahırka civarındadır. Şu anki ismi Paşa mahallesi olarak anılmaktadır. Alacahırka

yani Paşa mahallesinde 1905 yılında cami de, inşa edilmiştir. Burada Alacahırka ve

Pınarpaşı mezarlığına geçtikten sonra bir köprü vardır. Buraya muhtemelen 1900’lü

yılların başında 70-80 hane Kırım Tatar muhacir nüfusu yerleştirilmiştir. Bu

yerleştirilenlerin büyük bir çoğunluğunun Kırım’ın Akmescit ve Karasubazar arasındaki

yerleşim yerlerinden göç ettikleri tahmin edilmektedir. Çünkü eskiden birkaç tane

aileyle yapılan görüşmede söz konusu yerden geldikleri anlaşılmıştır. Yine bazı aileler o

zamanki lakaplarını hatırlamaktadırlar. Mesela Tomalaklar denilen bir aile vardır.

Tomalaklar genelde Kırım’ın Akmescit ve civarında bulunan bir ailedir.

1900’lü yılların başında Bursa’da öğretmenlik yapan 5 kişilik genç Tatar

öğretmen grubu, Kırım Tatarlarına eğitim vermek üzere Kırım’a gitmişlerdir.

Bahçesaray’da öğretmenlik yapan bu gençler bir süre sonra Bolşevik İhtilali’nin

yaşanması üzerine arananlar listesine alınmışlardır. Nitekim bunlardan sadece bir

öğretmen sağ olarak geri dönebilmiştir. Ayrıca bu öğretmenlerden birinin ismi İbrahim

Hakkı Tarkan’dır. Bu muhacir öğretmenin ailesi Dobruca’nın Mecidiye kasabasından

Bursa Mecidiye mahallesine göç etmiştir. İbrahim Hakkı, Bursa’da okumuştur.

Öğretmen olduktan sonra diğer öğretmen arkadaşları ile beraber dönemin İstanbul’daki

hükümet başkanı Talat Paşa tarafından Kırım’a gönderilmişlerdir. Anlatıldığına göre bu

öğretmenlerin Kırım’a giderken oluşacak masraflarını Bursa Belediyesi karşılamıştır.

Cumhuriyet döneminde de Bursa’ya Tatar muhacir yerleşimi olmuştur. Bu

Tatarlar cumhuriyetin ilanından sonra Romanya’dan 1927-1928 yıllarında göç

etmişlerdir. Romanya’dan gemilerle getirilen muhacirler, Derince iskelesinde

indirilerek Kocaeli ve Yalova Çiftlik köye yerleştirilmişlerdir. Ayrıca bu muhacirlerden

bir kısmı Bursa’ya, Tatar muhacirlerin yaşadığı mahallelere yerleştirilmiştir. Genelde

de bunların yerleştirilmiş olduğu mahalleler, Yeni mahalle ve Çukur mahalledir. Kaç

aile olduğu tam olarak bilinmemekte ve günümüzde gelenlerden sağ olanların sayısı 3-

5’i geçmemektedir.

Bursa şehrinde bulunan Arabayatağı mevkisinin üst tarafı ormanlık ve alt

tarafları da bataklıkmış ve bu bataklık kısmında bir zamanlar kimse yaşamazken, gelen

Tatar muhacirler, yerleşmek için yer istediklerinde Arabayatağı mevkisi gösterilmiş,

fakat Kırım Tatar muhacirleri bunu kabul etmemişlerdir. Sebep olarak da zaten biz

yolda kırıla kırıla geldik bir de burada sıtma mikrobuna yakalanıp yok mu olalım

174

şeklinde sitemde bulunmuşlardır. Aynı olay İnegöl taraflarında yerleştirilmiş olan Kırım

Tatarları için de geçerlidir.917

Nitekim buradaki Kırım Tatarlarının büyük bir kısmı,

1960’lı yıllarda ekonomik sebeplerden dolayı Bursa’ya ve İstanbul’a gitmişlerdir.

Kırım Tatarları’nın memleketlerinden göç etmelerinde hem Kırım Savaşı hem de

Çarlık Rusyası’nın Ermeni ve Rumlarla yaptırdığı propaganda faaliyetleri etkili

olmuştur. Mesela çok iyi Türkçe konuşan Ermeniler ve Rumlar Anadolu’dan özellikle

getirilerek Rusya tarafından Kırım’a yerleştirilmiş ve halk arasında din adamı kisvesi

altında göçe teşvik faaliyetleri yapmışlardır. Sizi halife Osmanlı topraklarına bekliyor,

haydi kardeşler! durmayalım göç edelim şeklindeki propagandalar ile buna halkın

eğitimsiz olmasını da eklersek göçün çok büyük sayılara çıkması kaçınılmaz bir son

olmuştur. 1800 ile 1900 yılları arasında Kırım’dan ak topraklara yani Osmanlı

Devleti’ne göç eden nüfusun 1,5 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de ne

kadar Kırım Tatarı yaşıyor dersek; göç eden 1,5 milyon nüfusun en az 1 milyonunu baz

aldığımızda bu sayı karışık evlilikler yoluyla günümüzde 5 milyonu bulmaktadır. Yani

bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde, Kırım kökenli 5 milyon insan yaşamaktadır.

6.6.2. Kırgız Ailesi918

1949 Bursa doğumlu Cengiz Kırgız’ın babası, İsmail Hakkı, annesi, Hanife

Hanım’dır. Dedesinin adı ise Osman’dır. Büyükbabası Ömer (Tomalak) ve eşi Hafize

Hanım’dır. 93 Harbi’nden sonra babaanne tarafı doğrudan Kırım’dan Samsun’a ve

ardından Bursa’ya gelirken, dede tarafı da Romanya’nın, Mecidiye kasabası üzerinden

İstanbul Şehremini’ye gelmişlerdir.

Cengiz Kırgız’ın dedesi Osman Efendi, Ahmet Vefik Paşa döneminde Bursa’ya

gelmiştir. Ahmet Vefik Paşa, muhacirlere pek sıcak bakmadığından bunları Uludağ’ın

eteklerindeki Mollaarap’a ve Alacahırka’ya (Paşa mahallesi) yerleştirmiştir. Ayrıca

Alacahırka mahallesinde Kazan bölgesinden gelen muhacirler de vardır. Cengiz Bey’in

babasının ve kendisinin doğduğu yer Alacahırka mahallesidir. Dedesi Osman Efendi

Kırım’da, Bahçesaray ile Akmescit arasında at arabacılığı yapmıştır. Elinde saçaklı ve

gümüş işlemeli kamçısı vardır. Göç sonrası Bursa’ya yerleşen Ömer Efendi ise kasaplık

yapmıştır.

917 Bu muhacirler büyük ihtimal, Hamidiye mahallesine iskân edilen Kırım Tatarları’dır. 918 Cengiz Kırgız, -Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

175

Cengiz Kırgız, Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin kurucu üyelerindendir. Adnan

Süyen’den önce 1994-1998 yılları arasında başkanlık görevini ifa etmiştir. Yeni

mahalledeki Tatar mezarlığı Cengiz Bey’in döneminde yaptırılmıştır. Kırım’dan gelen

muhacirlerin mezarlığı olarak kullanılan şimdiki park yeri, dönemin Yıldırım ilçesi

belediye başkanının desteğiyle, mezarlıktaki kemikler toplanarak bir mezar altında bir

araya getirilmiştir. Yine Cengiz Kırgız’ın abisi dönemin Bursa Devlet Hastanesi

Başhekimi Dr. Mesut Kırgız Bey’de Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin 1988-1992

arasında başkanlığını yapmıştır.

Büyükbabası Ömer Efendi, Kırım’dan geldikten sonra Çanakkale Savaşı’na

katılmış ve ayağı sakatlanıp dönünce Topal Ömer namıyla Alacahırka’da hayatını

sürdürmüştür. Bunun dışında babaannesinin kız kardeşi Şaziye’nin kocası, evlendikten

3 ay sonra asker olarak Yemen’e gitmiş, fakat bundan sonra kendisinden bir haber

alınamamıştır.

Kendisi Tatarca bilen Cengiz Bey’in, eşi Tatar Türklerinden değildir. Alacahırka

mahallesinde, Cengiz Bey’in çocukluğunda herkes Kırım Türkçesiyle konuşurmuş.

Büyükleri Tatarcayı, Kırım Türkçesi olarak adlandırmayı daha uygun görürlermiş.

Tatarca, Nogayca, Kırım Tatarcası tabirlerini kullanmamaya dikkat etmişlerdir.

Bursa’ya esas göçün yoğun olarak başladığı dönemi 93 Harbi sonrası olarak gören

Kırgız, Ahmet Vefik Paşa döneminde Kırım Tatar muhacirlerin Uludağ eteklerine

yerleştirildiklerini söylemektedir. Ayrıca Bursa’nın Hürriyet semtinde, II. Dünya Savaşı

sonrası Almanya’dan göç eden Kırım Tatarlarının yaşadığını da eklemektedir.

6.6.3. Güzelsözlü Ailesi919

Emin Güzelsözlü, Yeni mahallede 1945 yılında doğmuş olup Yeni mahalle

cami dernek başkanıdır. Dedesi Hacı Mehmet, 1870 yılında Yeni mahallede

doğmuştur. Dedesinin babası ise Sarı Ahmet’tir. Bu mahalledeki Kırım Tatar

muhacirler Abdülmecit döneminde (1839-1861) göç etmişlerdir. İlk başta

Romanya’dan, Babadağlılar gelmiş iken, Kırım Savaşı sonrası askerle beraber yeni

muhacirler de Bursa’ya gelmiş ve Abdülmecit döneminde mahalle imar edilmiştir.

Devlet, Çobanbey vakfı adına Yeni mahalleye ev inşa etmiştir. Ev inşa örneklerinin

Amerika’dan alındığı belirtilmektedir.

919 Emin Güzelsözlü, A.g.g.

176

Emin Güzelsözlü, dedelerinin 1860’lı yıllarda üç kardeş olarak Yeni mahalleye

geldiklerini ve dedelerinin ekonomik durumlarının iyi olduğunu ifade etmektedir. Öyle

ki Yeni mahallede üç katlı konak bile yapmışlardır. Üç kardeşten biri fırıncı, diğeri

Kapalı Çarşı’da bezzaz (derici) ve Emin Güzelsözlü’nün dedesi Tabakhane’de tüccardır.

Tüccar olan dedesi Çanakkale Savaşı’na kadar askerlik yapmadığı için vergi ödemiştir.

Büyükbabası 40 yaşında Çanakkale Savaşı’na gitmiş ve şehit düşmüştür. Böylece

babası, amcası, halası ve babasının kardeşi ile birlikte dört kardeş olarak ortada kalan

aile, annelerinin de bir süre sonra vefat etmesiyle dağılmışlardır. Babası aynı zamanda

yağlı boyacılık işi yapmıştır.

Babası Uludağ Cami’nin mihrap kısmını 1970 senesinde tamir etmiştir. Yeni

mahalleye gelenlerin tamamı Kırım’dan göç etmişlerdir. Bugün Yeni mahalle olarak

bilinen yer eskiden tamamen Yeniyer mezarlığı olarak geçmektedir. 1960’larda

mezarlıkların olduğu yere park yapılmış ve mezarlıkların inşaya açılmasıyla,

mezarlıklar ortadan kaldırılmıştır. İki dedesi de Çanakkale savaşında şehit düşmüş olan

Emin Beyin dedelerinden biri, Çanakkale Savaşı esnasında içinde bulunduğu bölüğe

torpilin isabet etmesi üzerine bölükle beraber hayatını kaybetmiş ve şehit düşmüştür.

Şekil 6.1. Yeni mahalleye iskân edilen Kırım Türklerine inşa edilen evin planı

177

Bursa’ya göç eden Kırımlı Tatar muhacirlere yapılan evler iki odalıdır. Evin

diğer bölümleri sundurma, camekân, iki komşu kapısı ile bir sokak kapısı ve bahçe

bölümlerinden oluşmaktadır. Ayrıca evde sedirler vardır. Yukarıdaki şekilde gösterilen

ev, Bursa merkeze bağlı Yeni mahallede inşa edilmiştir. Devlet tarafından yaptırılan

evlerin bulunduğu yerde, sokaklar ilk zamanlar genişken, zamanla bu yerlere yeni evler

inşa edilmesi sebebiyle sokak araları daralmıştır. Evlerin birçok kapısının bulunması,

Yunan işgali döneminde ev ahalisinin saklanmasında ve kaçmasında önemli yarar

sağlamıştır.

Öte yandan mahallede bulunan muhacir torunları, Osmanlı döneminde

dedelerine verilmiş olan evlerin tapularını almak istemişlerdir. Fakat muhacirler,

devletin kendilerine vermiş olduğu bu evlerin borcunu ödememiştir. Bu yüzden

günümüzde mahallede yaşayan muhacir torunları bu evler üzerinde hiçbir hak talep

edememekten şikâyetçidirler. Günümüzde muhacir torunları, evin tapusunu almak

istemişseler de zamanında ailelerinin evin borcunu ödememeleri nedeniyle, ev üzerinde

bir hak talep edememektedirler.

6.6.4. Canbek Ailesi920

Kazım Canbek, 1938 Bursa, Yeni mahalle doğumludur. Babası Ebazer Canbek,

dedesi Settar’dır. Babasının mesleği börekçi, dedesi ise Kırım’da rençperlik yapmıştır.

Dedesi 93 Harbi sonrası Köstence’den Edirne Acımur köyüne göç etmiş ve yerleşmiş

Kırım muhacirlerindendir. Bu köyün %50’si Kırım Tatar kökenlidir. 1940’ta Edirne’den

Bursa, Yeni mahalleye yerleşen Canbek ailesi, burada otobüs karoserciliği işiyle

uğraşmıştır. Kazım Bey bu dönemde 2 yaşındadır. Tatar muhacir mahallesinde

büyüdüğü için, Tatarcayı hem anlama hem de konuşma bakımından iyi bilmektedir.

Bursa’daki Kırım Türkleri derneğinin etkinliklerine katılan Kazım Bey, sık sık

Köstence, Tataristan ve Kırım’a gitmektedir. 2 çocuğu olan Kazım Bey’in, çocukları

Tatarca bilmemektedir. Bugün Bursa merkezdeki Çekirge semtinde yaşayan Kazım

Canbek, merkezdeki Tatar Türkleri arasında Tatar Kazım olarak bilinmektedir.

6.6.5. Ataygeldi Ailesi921

Bursa merkezde gıda ticareti ile meşgul olan İsmail Ataygeldi, 1938 yılında

İnegöl’de doğmuştur. Büyükbabasının adı İsmail, babaannesinin ise Havva’dır. Babası

920 Kazım Canbek, A.g.g. 921 İsmail Ataygeldi, -Esnaf- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013.

178

Mehmet Ataygeldi, 1885 yılında Köstence’de doğmuştur. Eşi, Müsemma Ataygeldi’dir.

1977 yılında vefat eden Mehmet Ataygeldi’nin 2 çocuğu vardır. Ataygeldi ailesi,

Bursa’ya 10 kardeş olarak gelmiş olmasına rağmen, göç sırasında diğer kardeşler çeşitli

hastalıklardan dolayı vefat etmiş ve bu sayı ikiye düşmüştür. Biri sohbet edilen İsmail

Ataygeldi, diğeri de Gülsüm Ertürk’tür. Anneleri ise 1983’te vefat etmiştir.

Ataygeldi ailesi, 1914’te Köstence’den İstanbul’a gelmişlerdir. İstanbul’da

Feriköy’deki dayısının yanında kalan Mehmet Ataygeldi, dayısının vasıtasıyla

İstanbul’da tramvay şirketinde vatman olarak işe başlamıştır. Fakat 1 yıl sonra

İstanbul’da Fransız konsolosunun arabasına çarpması, onun tekrar Köstence’ye

kaçmasına neden olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Köstence’nin Gelincik

kasabasından bu sefer ailesiyle birlikte Bursa’nın İnegöl ilçesine gelip yerleşmişlerdir.

İnegöl ilçesinin Hamidiye mahallesine yerleşen Ataygeldi ailesi, o dönem Tatarların

bulunduğu bir mahalleye yerleşmişlerdir. Burada ziraat işleriyle uğraşan Ataygeldi

ailesi, bir süre sonra İnegöl’de zahire ticaretine atılmış ve ekonomik olarak iyi bir

duruma gelince de 1936 yılında Bursa merkeze taşınmışlardır.

İsmail Bey, Türk mahallesinde büyüdüğü için Kırım Tatarcasını anlamakta fakat

konuşamamaktadır. İsmail Bey’in eşi, Kırım Türkü değildir. Dernek faaliyetlerine

kurban bayramı vesilesi ile katılan aile, Kırım’a her sene kurban bağışı yapmaktadır.

Ayrıca Köstence’nin bir köyünde akrabaları bulunmakta ise de pek gitmediklerini ifade

etmektedirler.

6.6.6. Öner Ailesi922

1957 Bursa doğumlu olan Şükrü Bey’in dedeleri, Kırım ve Köstence’den göç

etmişlerdir. Annesi Naciye (Ceren), babası Recep Öner’dir. Günümüzde Bursa’da

emekli gazeteci olan Şükrü Bey, ayrıca 2005 yılında kurulan Tüm Tatar Türkleri Sosyal

ve Yardımlaşma Cemiyeti’nin başkanıdır.

Büyükbabası Ömer Efendi, Osmanlı Devleti’ne göç edince Tibey olarak

anılmıştır. Tibey uzaktan gelen adam manasına gelmektedir. Babaannesi Hanife

hanımdır. 1860 yılında Kırım’ın Kerç bölgesinden çıkarak Köstence şehrinin

Keltikpınar köyüne yerleşmişlerdir. Köyde günümüzde 3 hane vardır. 3 hanenin biri

Tatar diğer ikisi Romen asıllıdır.

922 Şükrü Öner, A.g.g.

179

Anne tarafı ise, Rusçuk ve Silistre bölgesindeki Atmaca köyündendir. Yani

bugünkü Bulgaristan Dobruca'sından göç etmişlerdir. Bunlarda Kırım Savaşı’ndan

sonra 1860’ta, Kırım yarımadasından çıkmışlardır. Şükrü Bey’in dedesinin ismi Akif,

ninesinin ise Teslime’dir. Kırım’daki dede tarafı rençperlik işiyle uğraşmış ve bu işi

Köstence’ye göç etmesi sonrasında da devam ettirmiştir.

Şükrü Öner’in baba tarafı, 1880 yılında Romanya’nın Osmanlı’dan ayrılması

sonrası Dobruca’da sıkıntılı bir hayat sürmüşlerdir. 1933’te Türkiye Cumhuriyeti’nin

teşviki üzerine devlet vapuruyla Türkiye’ye gelen bu aile, 1905 yılında Polatlı’nın

Ahırlı köyüne gelen akrabalarının yanına yerleşmişlerdir. Öner ailesi, burada 4-5 sene

kaldıktan sonra iş bulmak amacıyla 1940’ta Polatlı merkeze taşınmıştır. Nitekim Öner

ailesi burada iş hayatına atılıp esnaflık yapmıştır. Bu tarihte 6 kardeş olan aile, dönemin

önemli bir partisi olan Demokrat Parti’de aktif olarak yer almışlardır. Fakat 1960’ta

ihtilal olunca İstanbul’da Kocamustafapaşa’daki Şehremini civarına yerleşmişlerdir.

Burada 1961’den 1979’a kadar kalan Öner ailesi, 1979’da Bursa’ya tekrar gelip

yerleşmiştir. Bursa’da Mollaarap mahallesine yerleşen Öner ailesi, günümüzde

Bursa’nın İpekçiler mahallesinde oturmaktadır. Öte yandan Şükrü Öner’in eşi Kırım

Türkü değildir. Çocukları karışık evlilikler yoluyla evlenmiştir. Şükrü Bey, Tatarca

konuşabilmekte ve anlamaktadır. Çocukları ise Tatarcayı anlamakta iseler de

konuşamamaktadır.

6.6.7. Şakru Ailesi923

1936 Bursa, Namazgâh mahallesi doğumlu olan Göner Şakru’nun dedesi,

Köstence şehrinden 1901-1902 yıllarında Bursa’ya göç etmişlerdir. Ninesi Nuriye

Apak’tır. Şimdiki Yeni mahalle merdivenci sokakta oturmuşlardır. Babası Hüseyinoğlu

Abdurrahman Apak, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür.

6.6.8. Erişen Ailesi924

1978 doğumlu Neslihan Hanım, Mollaarap mahallesinde oturmakta ve çiğbörek

dükkânı işletmektedir. Dedesi Hasan Temizkan ve babası Hasan İbrahim 1860’ta

İstanbul Şehremini’ye göç etmişler ve bir süre sonra da Bursa’daki Mollaarap

mahallesine gelip yerleşmişlerdir.

923 Göner Şakru, A.g.g. 924 Neslihan Erişen, -Mollaarap Mahallesi Sakinlerinden- “Mollaarap Mahallesi’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

180

6.6.9. Bozkurt Ailesi925

1971 doğumlu Reşat Bozkurt, Alacahırka mahallesinde oturmaktadır. Dedesi

hafız Osman, babası Ahmed Cemal’dir. Dedesinin babası Hüseyin Balatlı’dır. 1860

yılında Alacahırka mahallesine gelip yerleşmişlerdir.

6.6.10. Özikiz Ailesi926

68 yaşındadır. Dedesi Hüseyin 1860’ta Kırım’dan Bursa Yeni mahalleye göç

etmiştir. Cihangir Bey, Tatarca bilmektedir.

6.6.11. Bircan Ailesi927

Ömer Bircan, 1963 doğumludur. Bircan ailesinin ilk gelenleri devletin izni

doğrultusunda Romanya Köstence’den göç ederek, 1905 yılında Ankara’nın Polatlı

ilçesine yerleşmişlerdir. Bu göç esnasında dedesinin kardeşi ve çocukları Yalova

Çınarcık’a yerleşmiş iken, kendi ailesini oluşturan grup, Ankara Polatlı’ya gitmiştir.

Ömer Bey’in büyükbabası Osman Efendi, babası Çetin Efendi’dir. Ömer Bey,

Polatlı’da teknisyen olarak çalıştığını ve 1988’de emekli olduktan sonra Bursa Yeni

mahalleye yerleştiğini ifade etmektedir. Günümüzde Yeni mahallede ikamet eden

Bircan ailesin de, bir tek kendisinin Tatarcayı bildiğini belirten Ömer Bey, devamında

ne eşinin ne de çocuklarının Tatarcayı bilmediklerini ve kültürün devam etmediğini

ifade etmektedir.

6.7. KARACABEY KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR

TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI

6.7.1. Bakırköy

6.7.1.1. Rüştü Renç 928

1949 doğumlu Rüştü Bey’in annesi Manav, babası Tatar Türklerindendir.

Dedeleri 1900’lerde Bakırköy’e gelmişlerdir. 270 hanelik köyün yarısı Tatar muhacir

neslindendir. Rüştü Bey, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır. Dedesi

Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüştür. Köydeki düğünlerin az da olsa Kırım Tatar

925 Reşat Bozkurt, A.g.g. 926 Cihangir Özikiz, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013. 927 Ömer Bircan, A.g.g. 928 Rüştü Renç, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

181

adetlerine göre yapıldığını belirtmektedir. Öte yandan köyde yoğun bir Tatar nüfusu

olmasına rağmen yaşlıların çoğu vefat etmiş, gençlerde başka yerlere gitmişlerdir.

6.7.1.2. Aşım Tar929

1946 doğumlu Aşım Bey, Bakırköy’ün bir başka Tatarlarındandır. Dedeleri

Romanya’nın Köstence şehrinden göç etmişlerdir. Aşım Bey’in amcaları cumhuriyet

kurulduktan sonra 4 hane olarak köye yerleşmişlerdir. Aşım Bey ve 1971 doğumlu oğlu

Birol Bey, Tatarcayı bilmektedirler. Yine köyde 1980’lere kadar Tatarlar ve diğer köylü

arasında kız alıp-verme geleneği olmadığı da belirtilmektedir.

6.7.1.3. Kemal Turan ve Seyyit Ali Uğur930

1943 doğumlu Kemal Bey’in Anne tarafı Tatardır. Kemal Bey Tatarcayı

anlamakta fakat konuşamamaktadır. Nereden geldiklerini bilmeseler bile oturdukları

köyün geneli Kırım muhaciri olduğu için Kırım’dan geldikleri söylenmektedir.

Köyün bir diğer Tatar sakini, 1941 doğumlu Seyyit Bey’dir. Dedeleri

Köstence’den göç etmiş olup kendisi Tatarcayı bilmektedir.

6.7.1.4. Mülayim Şavkay931

1950 doğumlu Mülayim Bey’in dedeleri, 93 Harbi sebebiyle Köstence şehrinin

Tulça kazasından Türkiye’ye göç etmişlerdir. Türkiye’de Bakırköy’e yerleşen Şavkay

ailesi, dedesinin askere gitmesi üzerine ninesiyle birlikte Ankara Polatlı’ya

yerleşmişlerdir. Tüm Tatar Türkleri Derneği’ne üye olan Mülayim Şavkay, derneğin

faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmektedir. Ayrıca Tatarcayı bilen Mülayim Bey,

günümüzde Bursa’nın Nilüfer ilçesinde ikamet etmekte ve sanayi makineleri üretimi

üzerine iş yapmaktadır.

6.7.2. Sazlıca (Dümberez) Köyü

6.7.2.1. Engin Taş932

1962 doğumlu Engin Bey, dedelerinin nereden geldiğini bilmemektedir. Anne

tarafı Tatar, baba tarafı ise Bulgaristan Türklerindendir. İkamet ettiği köy 70 hane olup

köy dâhilinde Tatarlar haricinde, Manav, Bulgaristan muhaciri, Arnavut ve

929 Aşım Tar, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 930 Kemal Turan – Seyyit Ali Uğur, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 931 Mülayim Şavkay, -Tüm Tatar Türkleri Derneği Üyesi- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 932 Engin Taş, vd., A.g.g.

182

Anadolu’nun diğer vilayetlerinden gelmiş topluluklar yaşamaktadır. Köydeki aile yapısı

evlilikler yoluyla karışmıştır.

Sazlıca köyünden Bursa’daki derneklere pek katılım yoktur. Tatar örf ve

âdetinin yaşanmadığı köyde, ancak yemek kültürü çibörek, kaşıkbörek ile devam

etmektedir. Köyde her türlü meyve ve sebze üretilmektedir. Köydeki Tatarların büyük

çoğunluğu Kırım’dan göç eden muhacir ailelerine mensuptur. Köydeki Tatarlar, Taş,

Şen, Şendere, Dere, Karagöz ve Duman soyadlarını taşımaktadır. Köyde Tatarca

konuşma olarak bilinmese de anlaşılmaktadır.

6.7.2.2. Metin Sağıcı933

1962 doğumlu Metin Sağıcı, Sazlıca köyü muhtarıdır. Dedelerinin tam olarak

nereden göç ettiklerini bilmemektedir. Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır Eşi

Yörük Türklerinden olan Metin Bey’in annesi, Yenişehir muhaciri olup, baba ve dedesi

ise Tatar muhacir kökenlidir.

6.7.3. Ovaesemen Köyü

6.7.3.1. Habib Ozar934

1966 doğumlu Habib Ozar’ın dedeleri, ilk olarak Romanya Köstence’den

Bandırma’ya göç etmiş ve yerleşmiştirler. Bu göçün I. Dünya Savaşı yıllarında olduğu

ifade edilmektedir. Öte yandan bir süre sonra Ozar ailesinin bir kolu Eskişehir’e

yerleşirken, diğer bir kolu da daha sonra Ovaesemen köyüne gelerek yerleşmiştir. Köy

20 haneye sahiptir. Habib Bey, Tatarcayı anlamakta fakat konuşamamaktadır.

6.7.4. Hamidiye (Bulgarlar) Köyü

6.7.4.1. Sezgin Tunç ve Hasan Gözüpek

1959 doğumlu Sezgin Tunç, kendisinin Kırım Nogaylarından olduğunu ve

Tatarcayı bilmediğini ifade etmektedir. Köyde daha önce yoğun bir Tatar nüfusu var

iken şimdi 3-5 hane dışında bir nüfus kalmamıştır. Eski örf adetlerinden sadece sütlü

çay devamlılığını sürdürmüştür. Bu çayın yapılışı ise şöyledir. İlk olarak süt

kaynatılmaktadır. Ardından ayrı olarak bir de çay demlenmektedir. Çay demlendikten

933 Metin Sağıcı, -Sazlıca Köyü Muhtarı- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014. 934 Habib Ozar, A.g.g.

183

sonra süt ve çay birbirine karıştırılıp, karışımın içine tuz, karabiber ve tereyağ atıldıktan

sonra sütlü çay içilmeye hazır bir hale gelmektedir.935

Köy sakinlerinden olan 1970 doğumlu Hasan Bey’in ailesi Tatar muhacirlerden

değildir. Kendisi, 36 hanelik köyde Tatar muhacir soyadlarının Altınboylar, Tunca, Oral

ve Yılmaz olduğunu ifade etmektedir.936

6.8. MUSTAFAKEMALPAŞA KÖYLERİNDE YAŞAYAN MUHACİR

TORUNLARININ GÖÇ HATIRALARI VE KÜLTÜREL DURUMLARI

6.8.1. Aralık Köyü

6.8.1.1. Tevfik Şahin937

Aralık köyü genelde muhacir köyüdür. Köyde Selanik ve Bulgaristan

muhacirleri vardır. Ayrıca köye daha sonra Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinden

yerleşmeler de olmuştur. Kırım Tatarları artık pek kalmamıştır. 1948 doğumlu Tevfik

Bey’in ailesi, Tatar muhacirlerindendir. Kendisi Tatarcayı bilmediğini ifade etmektedir.

Aralık köyünün günümüzde 70-80 hane olduğu fakat iş ve evlilikler yoluyla

köyün nüfusunun gitgide azaldığı görülmektedir. Aralık köyü, daha kurulmadan önce

Üçbeyli köyünün arazisi olduğundan Üçbeyli köyündeki ahali, Aralık köyünün olduğu

yerde arıcılık yapmıştır. Bu sebeple Arılık mevkii olarak adlandırılan bu yere daha

sonra yerleşen insanlar bu ismi vermişlerdir. Tarım ve hayvancılık yapılan köyde, her

hane 40-50 adet büyükbaş yahut küçükbaş hayvana sahiptir. Köyde tarım ürünleri

olarak mısır, buğday, yonca, yulaf, arpa yetiştirilmektedir. Yakın akrabalar arasında

evlilik yoktur. Köyün geleneklerinde artık Tatar geleneklerine önem verilmeği

görülmektedir.

6.8.1.2. Bedri Şahin938

Köyün bir diğer Şahin soyadlı muhaciri de 1965 doğumlu Bedri Bey’dir. Baba

tarafı Kırım’dan Dobruca’ya ve oradan da günümüzde Bulgaristan sınırları içinde yer

alan Şumnu’nun Lojva köyünden Bursa’ya göç etmişlerdir. Göç ettikleri dönemi Balkan

Savaşları’nın yaşandığı süreç olarak belirten Şahin ailesi, bu savaş esnasında doğrudan

935 Sezgin Tunç, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. 936 Hasan Gözüpek, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014. 937 Tevfik Şahin, A.g.g.; Şahin ailesinin, Kırım’dan 1853-1856 Kırım Savaşı sonrası Dobruca’ya göç etmiş ve yerleşmiş Tatar muhacirlerinden biri olması mümkündür. 938 Bedri Şahin, A.g.g.

184

Mustafakemalpaşa ilçesine gelmişler ve yerleşmişlerdir. Bulgaristan’dan manda sırtında

yolculuk ederek köye gelen bu ailenin ilk fertleri, ilk geldiklerinde bu köyün boş bir yer

halinde bulunduğunu ve böylece yerleştiklerini belirtmektedir.

Öte yandan Bedri Bey, Aralık köyünde Tatar muhacir torunları olarak iki aile

kaldıklarını ve bu ailelerin de soyadlarının Şahin olduğunu ifade etmektedir. Şahin

ailesinin hiçbir ferdinde artık Tatar dil, adet ve gelenekleri kalmamıştır. Zaten iş veya

evlilikler dolayısıyla köydeki muhacir torunları da çeşitli illere göç etmişlerdir.

6.8.2. Durumtay Köyü

6.8.2.1. Haluk Uğur939

Köyün genç Tatarlarından Haluk Uğur, 1989 doğumludur. Köydeki nüfusun

yarısını Kırım’dan göç etmiş muhacir torunları oluşturmaktadır. Köyün diğer topluluğu

ise Çerkezlerdir. 1940’lı yıllarda su baskını nedeniyle köy nüfusunun yarısı

Karacabey’e yarısı da Mustafakemalpaşa'ya kaçmıştır. Yeni nesilde, eski örf adetlerin

artık kalmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca köyün yaşlıları Tatarcayı bilmektedir.

6.8.2.2. Rahim Çakır, Mustafa Köse

1960 doğumlu Rahim Bey ve 1938 doğumlu Mustafa Bey Tatarca bilmektedir.

Bunu köydeki Tatarlara yaydığımızda, çoğunun Tatarcayı anladığı fakat konuşamadığı

ifade edilmektedir. Konuşabilenler ise ancak yaşlılardır. Onlarda az kalmıştır. Köy, 120

hanede 280 nüfustan ibarettir. İçlerinde 25 hane Tatar muhacirin olduğu bilinmektedir.

Nitekim köydeki Tatar nüfusu, ölümler ve göç nedeniyle zamanla azalma göstermiştir.

Örf adet ve gelenekler az da olsa devam etmektedir. Bayram adetleri sürerken, yemek

kültüründen de Tatarların hamur ürünleri olan çibörek ve göbete kalmış ve hâlâ

yapılmaktadır. Köyde Tatar nüfusu dışında Arnavut, Manav ve Roman köyün nüfusunu

teşkil eden diğer topluluklardır. Ayrıca köyde tarım ürünleri olarak domates, biber,

karpuz ve mısır ekimi yapılmaktadır.940

6.8.2.3. Ertan Germen941

Durumtay köyü muhtarı Ertan Germen 1965 doğumludur. Kendisinden edinilen

bilgilere göre köy, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya muhacirleri ile Manav ve

939 Haluk Uğur, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 940

Rahim Çakır - Mustafa Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”

konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014. 941

Ertan Germen, A.g.g.; Semih Çatallar- İbrahim Çakır, A.g.g.

185

Arnavutlardan oluşmaktadır. Köye Kırım göçlerinin 93 Harbi sonrası yaşandığı ifade

edilmektedir. Öte yandan Durumtay köyü 1946 yılına kadar eski köye bağlıyken, bu yıl

köyde su baskını yaşanması nedeniyle köyün yeri Durumtay köyünün mevkisine

taşınmıştır. Eskiköy üç mahalledir. Birincisi Tatar mahallesi, ikincisi Arnavut mahallesi

ve üçüncüsü Bulgaristan ve Yunanistan’dan göç eden Müslüman ahalinin bulunduğu

mahalledir. Hepsi birbiriyle akrabalık bağları kurmuşlardır. Üç mahalle arasında

herhangi bir husumet yaşanmamıştır.

Durumtay köyünde ilk olarak Arnavutlar yaşamıştır. Kendileri 1840-50’li

yıllarda geldiklerini ifade etmektedir. Yine köyün eski bir yerleşim yeri olduğu,

yeraltından çıkarılan çömlekler ile ortaya çıkarılmıştır. Köy 110 haneden oluşmaktadır.

Kendisi Tatarca bilmekte olan Ertan Bey, köyde artık eski örf ve adetlerin kalmadığını

ifade etmektedir. Ayrıca köyde Kırım muhacir torunları Germen, Çakır, Karagöz,

Dobruca, Tetikçi, Cömert, Cıbır, Sert, Tükenmez, Demir, Kahraman, Uğur ve Uslu942

soyadlarını taşımaktadırlar.

Köy nüfus defterine göre köyde, 1875 Köstence doğumlu Ali Kahraman, 1906

Köstence doğumlu Muharrem eşi Şükriye, 1860 Kırım doğumlu İbrahim Bey, 1875

Mecidiye doğumlu İbrahim eşi Ayşe, 1305/1887-1888 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu

Kamile Toprak, 1872 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Halil Kırımhan ve son olarak

1315/1897-1898 Hacıoğlu Pazarcık doğumlu Şaban Çakır göç etmiş ve yaşamıştır.

Yine 1295/1878 Mecidiye doğumlu Alime Tozak, 1280/1863-1864 Kırım

doğumlu İlyas Yavaş ve eşi 1285/1868-1869 doğumlu Cemile Yavaş, 1321/1903-1904

Hırşova doğumlu Seyit Ahmet, köydeki Şeker ailesinin ilk ferdi (anne 1275/1858-1859

doğumlu) Tulça kazasından, 1293/1876-1877 Köstence doğumlu Emine Dere, ve

1287/1870-1871 Köstence doğumlu Elmas Nogay, köye göç edip yerleşen Kırım

Tatarlarıdır.

Ayrıca köy Rusçuk, Plevne, Varna, Ziştovi, Kalkandelen, Tırnova, Gostivar,

Hacıoğlu Pazarcık, Kızanlık, Şumnu, Üsküp, Razgrad (Hazargrad), Eskicuma ve Silistre

şehirlerinden gelen muhacirlerin de yerleşme sahası olmuştur. Diğer yandan köy nüfus

defterinden Çatallar köyünün, Durumtay köyüne bağlandığı ortaya çıkmaktadır. Yine

köye yerleşen muhacirler bir süre sonra Karacabey ilçesi ile Ovaesemen, Günü ve

Dümberez köylerine yerleşmişlerdir.

942 Köyde bulunan Uslu ailesi, Bulgaristan Şumnu’dan göç etmiş Tatar muhacir soyundandır.

186

6.8.2.4. Tamer Köse943

1976 doğumlu Tamer Bey’in büyükbabası, Ukrayna’nın Minsk bölgesinden

çıkarak ailesiyle birlikte Köstence’nin Çömlekçi köyüne yerleşmiştir. Bu köy hâlâ aynı

adla varlığını sürdürmektedir. I. Dünya Savaşı yıllarında gemiyle Bandırma’ya gelen

ailesi, burada kendilerine gösterilen araziyi beğenmemişler ve bu nedenle Bandırma’ya

yakın Durumtay köyüne gönderilmişlerdir. Tatarcayı iyi bilmekte olan Tamer Bey,

yaşıtlarının bilmediğini ifade ederken, kendisinin de aile evinde kullanıldığı için

Tatarcayı öğrendiğini ve unutmadığını belirtmektedir. Nitekim 2000 yılına kadar köyde

orta yaşlılar da dâhil hep Tatarca konuşulmuştur.

Tamer Bey’in dedesi I. Dünya Savaşı’nda Yemen cephesinde yer almıştır.

Cephede İngilizlere esir düşen dedesi, daha sonra kaçarak köye gelmiştir. Yine 1312 /

1894-1895 doğumlu Mehmet Batah, Çanakkale Savaşı’nda gazi olmuş ve köye dönmüş

diğer bir Tatar muhacirdir.

943 Tamer Köse, A.g.g.

187

SONUÇ

Kırım, Kafkasya ve Rumeli’den XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne doğru yoğun

göçler yaşanmıştır. Bu göçlerin temelinde, Müslümanların, Hıristiyan bir devletin

tebaası olarak yaşamak istememesi, Rus memurlarının baskısı, çeşitli sosyal ve

ekonomik sebepler bulunmaktadır. 1853-1856 tarihli Kırım Savaşı’yla birlikte göçlerin

seyri yeni bir hâl almıştır. Savaşın sona ermesi üzerine on binlerce Tatar ve Nogay

muhacir Rumeli Eyaleti’nin, Dobruca bölgesine iskân edilmişlerdir. Nitekim 1860

yılına gelindiğinde Rumeli’de, yeni gelen muhacirler için arazi kalmadığı için

muhacirler Anadolu topraklarına yönlendirilmişlerdir.

Osmanlı Devleti, göç etmek zorunda kalan muhacirlere, tarımsal üretimi ve

ülkede gittikçe azalan Müslüman nüfusu arttırmak amacıyla önem vermiştir. Ayrıca

devlete bağlı olmayan aşiretleri iskân edilen muhacirler vasıtasıyla kontrol altına almayı

ve yerleşik hayata geçirmeyi amaçlamıştır. 1860 yılına kadar muhacir sevk ve iskân

çalışmaları Şehremaneti, Ticaret Nezareti ve Zaptiye Nezareti ile yürütülürken bu

tarihte ilk kez Muhacirin Komisyonu İdaresi kurulmuştur. Bu idarenin zaman zaman

lağv edilmesi gündeme gelmiş olsa da 1876 yılına kadar yararlı çalışmalarda

bulunmuştur.

1877-1878 tarihinde Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlaması üzerine, Osmanlı

Devleti yeni bir muhacirin komisyonuna ihtiyaç duymuştur. Rumeli’den yüz binlerce

muhacirin, Osmanlı topraklarına göç etmesi, 1878 yılında Muhacirin Komisyonu Genel

İdaresi’nin teşkiliyle sonuçlanmıştır. Bu idare her vilayette bir komisyona sahiptir.

İşlerin daha düzenli yürütülmesi amacıyla geniş çaplı bir nizamnamesi de

yayınlanmıştır. Nitekim bu dönemin nizamname ve talimatlarında daha radikal kararlara

başvurulmuştur.

Göç sürecinde en çok, muhacir sevk ve iskân edilen yerlerden biri Hüdavendigar

Eyaleti olmuştur. Bu eyaletin idari birimleri zaman zaman değişmiş olsa da genelde

Bursa, Karesi, Eskişehir, Kütahya, Karahisar-ı sahip ve Ertuğrul sancaklarından

oluşmuştur. Merkezi Bursa sancağı olan bu eyaletin toprakları, muhacir iskânı için çok

uygun bir yerdir. Örneğin hem arazilerinin verimliliği hem de Kırım ve Rumeli

topraklarına yakın olması, devletin daha az masraf yapmasına katkı sağlamıştır.

Eyaletin merkezi olan Bursa sancağı, XIX. yüzyılda Bursa merkez, Mihaliç, Kirmasti,

Gemlik, İnegöl, Yenişehir, Atranos ve Mudanya kazalarına ayrılmıştır.

188

Söz konusu çalışmanın ele aldığı Bursa sancağına 1853-1914 yılları arasında

3000 haneye yakın Kırım Tatar muhaciri sevk edilmiştir. 1860 yılından itibaren gelen

muhacirler Kirmasti ve Mihaliç kazalarında iskân edilirken, 1877-1878 Osmanlı-Rus

Savaşı sonrası gelen Tatar muhacirler ise ekseriyetle Uludağ’ın eteklerindeki

mahallelere, Yenişehir ve Pazarköy kazalarında yerleştirilmiştir.

Muhacirlerin Bursa’nın verimli mahallerinde sevk ve iskân edilmesine gayret

edilmiştir. Köy, kasaba ve kazalardaki boş ve atıl hâlde bulunan hane ve araziler

muhacirlere tahsis edilmiştir. Böylece İhsaniye ve Lütfiye gibi yeni köyler ile Yeni

mahalle ve Mecidiye gibi yeni mahalleler kurulmuştur. Muhacirler iskân politikası

doğrultusunda kafile halinde değil parça parça iskân edilmeye çalışılmış ve böylece

yerli ahali ile kaynaşmaları hedeflenmiştir. Arazilerin yetersiz kaldığı durumlarda ise

arazi tespit ve ıslah çalışmaları yapılarak yeni iskân sahaları elde edilmiştir.

Köy ve mahallere iskân edilen muhacirlere yapılan yardımların ilkini hane inşası

oluşturur. 250 kuruşa kadar destek sağlayan devlet, yardımların yetersiz kaldığı

durumlarda, yerli ahalinin desteğini teşvik etmeye çalışmıştır. Yine yevmiye ve zirai

malzeme desteği sağlanarak muhacirlerin üretime geçmeleri amaçlanmıştır. Bunun için

muhacirlere vergi ve askerlik muafiyetleri açısından kolaylık gösterilmiştir. Diğer

yandan muhacirlere verilen tarla miktarı yerine göre 1 dönümden 60 dönüme kadar

değişiklik göstermiştir. Bu durumun oluşmasında köylerde bulunan arazilerin verimli

olması yahut az oluşu etkili olmuştur.

Muhacirler zor durumda kaldıklarında, arzuhaller vasıtasıyla sıkıntılarını devlete

bildirmişlerdir. Bursa kaza ve köylerine iskân edilen muhacirler, en çok yevmiye

yardımı, akrabalarının yanında iskân edilmek, memurlar yahut köy sakinleriyle yaşanan

arazi problemleri konusunda dilekçe göndermişlerdir. Hükümete ulaşan bu dilekçelere,

mümkün mertebe cevap verilmiş ve Bursa Mutasarrıfı’na gönderilen emirler yoluyla

çözülmeye çalışılmıştır.

İskân sonrası yaşanan problemlerin nedeni sadece yerli ahali veya memurlar

değildir. Muhacirler de çeşitli problemlere yol açmışlardır. Örneğin muhacirlerin iskân

alanlarını terk ederek, yerli ahalinin arazileri üzerinde izinsiz yerleşmesi bunlardan

birini oluşturur. Bunun yanı sıra geldikleri yerlere geri dönmek istemeleri ve başıboş

hareket etmiş olmaları da muhacirlerden kaynaklanan problemlerdendir. Devlet

yetkilileri ise bu durumlarda bir takım çözüm yollarını benimsemiştir. Nitekim izinsiz

189

göç etmek isteyen muhacirlerden, kendilerine yapılan yardımlar geri alınmış ve yol

ücreti karşılanmayacağı belirtilmiştir. Yine başka arazilerde izinsiz yerleşen muhacirlere

devlet, yevmiye ve zirai yardımda bulunmayacağını bildirmiştir.

Cumhuriyet döneminde Bursa’nın köy ve ilçelerinde yaşamakta olan Kırım

Türkleri dil, örf ve adetler bakımından ne kadar Anadolu Türklerine benzese de çeşitli

sıkıntılar yaşamışlardır. Bunun yanı sıra bazı köylerde yaşayan muhacir torunları,

köylerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Örneğin Durumtay köyü 1940’lı yıllarda

yaşanan sel felaketi sebebiyle boşaltılmış ve günümüzde köy varlığını kaybetmiş

Çatallar köyü mevkisine taşınmıştır.

1960’lı yıllara kadar köy ve ilçelerde Kırım örf ve adetleri devam etmişken

günümüzde büyük oranda unutulmaya yüz tutmuştur. Bu durumun oluşmasında köyden

merkez ilçelere ve diğer şehirlere yaşanan göçün etkisi büyük olmuştur. İş bulma yahut

karışık evlilikler yoluyla yaşanan iç göçler, kültürel olarak gerilemeye yol açmıştır.

Mustafakemalpaşa ve Karacabey köylerinde örf adetler genelde böyle ise de en çok

yemek kültürü devam etmiştir.

Kırımlı muhacirler Bursa’ya yeni değerler de katmışlardır. Bunlardan biri

karosercilik sanayinin temelini oluşturmuş olmalarıdır. Ayrıca şehirdeki önemli sanayi

ve işletmeler de Kırım Türklerinin öncülüğünde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bursa’da Kırım Türklerinin kurmuş olduğu iki dernek vardır. Bunlardan biri

1988 yılında kurulmuş olan Bursa Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’dir.

Derneğin faaliyetlerinden en önemlisi, bugün 70’inci sayısına ulaşmış Kalgay adlı bir

yayın organı çıkarmış olmasıdır. Bunun yanı sıra Bursa’da yaşayan Kırım Türkleri için

düzenlenen tepreç, kurban, milli ve dini günler konusundaki organizasyonlarıyla aktif

bir çalışma içerisindedir.

Kırım Türklerinin kurmuş olduğu diğer bir dernek de Tüm Tatar Türkleri Sosyal

ve Kültürel Yardımlaşma Derneği’dir. 2005 yılında kurulmuş olan bu dernek, daha çok

Ankara’nın Polatlı ilçesinde bulunan Kırım Türkleriyle irtibat ve birlik halindedir. Öte

yandan kırsal kesimdeki muhacir torunlarının Merkezdeki derneklerle ilişkileri çok

zayıftır. Bursa merkez mahallerinde yaşayan Tatar ve Nogay muhacirler daha fazla

Kırım milli davasına ve geleneklerine sahip çıkmaktadır. Nitekim yakın zamanda

Kırım’ın Rusya’ya bağlanması olaylarında, Bursa Kırım Türkleri aktif bir duruş

sergilemişlerdir.

190

KAYNAKÇA

ARŞİV KAYNAKLARI

A-Belgeler

A.MKT.MHM.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 192, Gömlek no: 78.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 197, Gömlek no: 6.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 219, Gömlek no: 37.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya: 655, Gömlek: 31.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 237, Gömlek no: 99.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 529, Gömlek no: 18.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 236, Gömlek no: 1.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 180, Gömlek no: 64.

BOA, A.MKT.MHM. Dosya no: 224, Gömlek no: 28.

A.MKT.NZD.

BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 326, Gömlek no: 24.

BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 327, Gömlek no: 55.

BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 450, Gömlek no: 43.

BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 335, Gömlek no: 31.

BOA, A.MKT.NZD. Dosya no: 349, Gömlek no: 77.

A.MKT.UM.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 420, Gömlek no: 30.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 469, Gömlek no: 63.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 422, Gömlek no: 46.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 389, Gömlek no: 66.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 543, Gömlek no: 78.

191

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 50.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 47.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 417, Gömlek no: 58.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 575, Gömlek no: 42.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 467, Gömlek no: 64.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 463, Gömlek no: 67.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 475, Gömlek no: 31.

BOA, A.MKT.UM. Dosya no: 442, Gömlek no: 67.

BEO.

BOA, BEO. Dosya no: 3489, Gömlek no: 261603.

BOA, BEO. Dosya no: 569, Gömlek no: 42632.

C.DH.

BOA, C.DH. Dosya no: 218, Gömlek no: 10880.

BOA, C.DH. Dosya no: 25, Gömlek no: 1126.

C.ML.

BOA, C.ML. Dosya no: 20, Gömlek no: 949.

DH.İD.

BOA, DH.İD. Dosya no: 165, Gömlek no: 6.

DH.MHC.

BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30.

BOA, DH.MHC. Dosya no: 1, Gömlek no: 19.

BOA, DH.MHC. Dosya no: 72, Gömlek no: 38.

DH.MKT.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 906, Gömlek no: 78.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 940, Gömlek no: 9.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1152, Gömlek no: 90.

192

BOA, DH.MKT. Dosya no: 2689, Gömlek no: 8.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 2622, Gömlek no: 87.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1625, Gömlek no: 119.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1911, Gömlek no: 27.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1923, Gömlek no: 10.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1964, Gömlek no: 85.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1334, Gömlek no: 19.

BOA, DH.MKT. Dosya no: 1524, Gömlek no: 25.

DH.ŞFR.

BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 250, Gömlek no: 115.

BOA, DH.ŞFR. Dosya no: 313, Gömlek no: 50.

İ.DH.

BOA, İ.DH. Dosya no: 343, Gömlek no: 22622.

BOA, İ.DH. Dosya no: 477, Gömlek no: 32073.

BOA, İ.DH. Dosya no: 452, Gömlek no: 29899.

BOA, İ.DH. Dosya no: 429, Gömlek no: 28381.

BOA, İ.DH. Dosya no: 476, Gömlek no: 31997.

BOA, İ.DH. Dosya no: 492, Gömlek no: 33321.

BOA, İ.DH. Dosya no: 780, Gömlek no: 63433.

BOA, İ.DH. Dosya no: 782, Gömlek no: 63559.

İ.HUS.

BOA, İ.HUS. Dosya no: 140, Gömlek no: 27.

İ.HR.

BOA, İ.HR. Dosya no: 173, Gömlek no: 9438.

İ.MVL.

BOA, İ.MVL. Dosya no: 583, Gömlek no: 26182.

193

BOA, İ.MVL. Dosya no: 454, Gömlek no: 20329.

İ.MMS.

BOA, İ.MMS. Dosya no: 18, Gömlek no: 762.

İ.ŞD.

BOA, İ.ŞD. Dosya no: 105, Gömlek no: 6273

A.MKT.MVL.

BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77.

MV.

BOA, MV. Dosya no: 74, Gömlek no: 5.

BOA, MVL. Dosya no: 721, Gömlek no: 88.

BOA, MV. Dosya no: 28, Gömlek no: 15.

BOA, MV. Dosya no: 110, Gömlek no: 80.

BOA, MV. Dosya no: 44, Gömlek no: 37.

MVL.

BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 62.

BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61.

BOA, MVL. Dosya no: 431, Gömlek no: 64.

BOA, MVL. Dosya no: 560, Gömlek no: 71.

BOA, MVL. Dosya no: 615, Gömlek no: 113.

BOA, MVL. Dosya no: 1054 Gömlek no: 5.

BOA, MVL. Dosya no: 699, Gömlek no: 16.

ŞD.MLK.

BOA, ŞD.MLK. Dosya no: 272, Gömlek no: 40.

Y.MTV.

BOA, Y.MTV. Dosya no: 271, Gömlek no: 19.

BOA, Y.MTV. Dosya no: 290, Gömlek no: 61.

194

Y.PRK.KOM.

BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 1, Gömlek no: 28.

BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 4, Gömlek no: 29.

BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13.

Y.PRK.OMZ.

BOA, Y.PRK.OMZ. Dosya no: 1, Gömlek no: 40.

Y.PRK.UM.

BOA, Y.PRK.UM. Dosya no: 6, Gömlek no: 60.

Y.PRK.ZB.

BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no:31, Gömlek no: 98.

BOA, Y.PRK.ZB. Dosya no: 17, Gömlek no: 1.

Z.B.

BOA, ZB. Dosya no: 101, Gömlek no: 20.

B-Defterler

BOA, BEOAYN.NNG.d. Defter no: 758.

BOA, BEOAYN.d. Defter no: 878.

BOA, BEOAYN.d. Defter no: 879.

BOA, BEOAYN.d. Defter no: 881.

BOA, BEOAYN.d. Defter no: 882.

BOA, EV.d. Defter no: 39076.

BOA, K.K. Özel no: 7, Genel no: 3282.

BOA, MAD.d. Defter no: 8608.

BOA, MAD. d. Defter no: 9199.

195

İNTERNET KAYNAKLARI

Bursa’dan Kırım İslamterek’e Cami yaptırılıyor, 2013,

http://www.kirimderneği.org.tr/sdetay.asp?did=356,0,a (24 Aralık 2013).

Kırım’dan Destek Teşekkürü, 2013, http://www.bursa.bel.tr/kirim-dan-destek-

tesekkuru/haber/5226/ (24 Aralık 2013).

Tarihçe, 2014, http://www.tdi.gov.tr/?s=icerikDetay&icerikId=10 (17 Ocak 2014).

Tarihçemiz, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=tarihcemiz (17 Şubat

2014).

Yazarlar, 2014, http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=yazarlar (17 Şubat

2014).

http://www.bursa.gov.tr/jandarma/img/harita2.jpg (08.04.2014).

MAHALLE VE KÖY GÖRÜŞMELERİ

Ataygeldi, İsmail, -Esnaf- “Bursa’da Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu

görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013.

Bircan, Ömer, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013.

Başak, Ali, - İsmetpaşa Köyü Sakinlerinden- “ Karacabey İlçesi Köylerinde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 22 Ocak 2014.

Bozkurt, Reşat -Alacahırka Mahallesi Sakinlerinden- “Alacahırka Mahallesinde Kırım

Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

Canbek, Kazım, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Üyesi- “Bursa’da Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

Çakır, Rahim, Mustafa Köse, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde

Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

Çatallar, Semih, İbrahim Çakır, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde

Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

Erişen, Neslihan, -Mollaarap Mahallesi Sakinlerinden- “Mollaarap Mahallesi’nde

Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

196

Germen, Ertan, -Durumtay Köyü Muhtarı- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

Gözüpek, Hasan, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014.

Güzelsözlü, Emin, -Yeni Mahalle Cami Dernek Başkanı- “Yeni Mahallede Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

Kırgız, Cengiz, - Bursa Kırım Türkleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi- “Bursa’da

Yaşayan Kırım Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

Köse, Tamer, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

Matakhov, Dilaver, -Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin İlgilendiği Kırımlı

Öğrencilerden- “Bursa Kırım Türkleri Derneği’nin Kırımlı Öğrencilerle İlgili

Faaliyetleri” konulu görüşme, Bursa: 26 Ocak 2014.

Ozar, Habib, -Ovaesemen Köyü Sakinlerinden- “Ovaesemen Köyü’nde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014.

Öner, Şükrü, - Bursa Tüm Tatar Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 19 Aralık 2013.

Özikiz, Cihangir, -Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

Renç, Rüştü, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu

görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

Sağıcı, Metin, -Sazlıca Köyü Muhtarı- “Sazlıca Köyünde Kırım Tatar Muhacirler”

konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

Süyen, İsmail Adnan, -Bursa Kırım Türkleri Dernek Başkanı- “Bursa’da Yaşayan Kırım

Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 17 Aralık 2013.

Şahin, Bedri, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”

konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

Şahin, Tevfik, -Aralık Köyü Sakinlerinden- “Aralık Köyü’nde Kırım Tatar Muhacirler”

konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

197

Şakru, Göner, - Yeni Mahalle Sakinlerinden- “Yeni Mahalle’de Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 18 Aralık 2013.

Şavkay, Mülayim, -Tüm Tatar Türkleri Derneği Üyesi- “Bakırköy’de Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

Tar, Aşım, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar Muhacirler” konulu

görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

Taş, Engin, İsmail Şendere, Tarık Kutlu, -Köy Sakinlerinden- “Sazlıca Köyünde Kırım

Tatar Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

Tunç, Sezgin, -Hamidiye Köyü Sakinlerinden- “Hamidiye Köyü’nde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 23 Ocak 2014.

Turan, Kemal, Seyyit Ali Uğur, -Bakırköy Sakinlerinden- “Bakırköy’de Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 20 Ocak 2014.

Uğur, Haluk, -Durumtay Köyü Sakinlerinden- “Durumtay Köyü’nde Kırım Tatar

Muhacirler” konulu görüşme, Bursa: 21 Ocak 2014.

TEZLER

Arabacı, Hacı Murat, Türk Tarihi ve Kültürü Açısından Türkiye’de Bulunan Kırım

Dernek ve Vakıflarının Önemi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora

Tezi, İstanbul 2006.

Bıyık, Ömer, Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774), Ege Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir 2007.

Demirkıran, Sema, Bir Türk Münevveri, İsmail Otar Bey Hayatı ve Faaliyeti, Marmara

Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul 1998.

Derya Derin Paşaoğlu, Nogaylar, Nogay Göçleri ve Türkiye’de İskânları, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2009.

Kazas, Elvira, 1853-1863 Yıllarında Kırım’dan Osmanlı Topraklarına Yapılan Göçler,

Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi İstanbul

1994.

Kocacık, Faruk, Balkanlardan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1900) Karşılaştırmalı

Yerli ve Göçmen Köyü Monografileri, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Doktora

Tezi, Ankara 1978.

198

Özçelik, Tarık, Basiret Gazetesi’ne Göre Doksanüç Harbi’nde İstanbul’da Rumeli

Göçmenleri (1877-1878), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1993.

Sözer, Kasım, “1913 Tarihli Bahriye-i Ticariye Salnamesindeki Bilgiler Işığında

Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Deniz Ticaret Yapısının Değerlendirilmesi”, Ankara

Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.

Yaşayanlar, İsmail, XIX. Yüzyılda (Mustafakemalpaşa) Kazası’nın Sosyo-Ekonomik

Durumu, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa

2012.

Yılmaz, Mehmet, Konya Vilayeti’nde Muhacir Yerleşmeleri (1854-1914), Selçuk

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya 1996.

SÜRELİ YAYINLAR

A-Salnameler

Osmanlı Devlet Salnamesi (1281-1864).

H.V.S.(H.1301-M.1883/1884).

H.V.S.(H.1302-M.1885).

H.V.S.(H.1303-M.1886).

H.V.S.(H.1305-M.1888).

H.V.S.(H.1307-1308/M.1890-1891).

H.V.S.(H.1310-M.1892).

H.V.S.(H.1311-M.1893).

H.V.S.(H.1312-M.1894).

H.V.S.(H.1314-M.1896).

H.V.S.(H.1316-M.1898).

H.V.S.(H.1317-M.1899).

H.V.S.(H.1319-M.1901).

H.V.S.(H.1320-M.1902).

H.V.S.(H.1321-M.1903).

199

H.V.S.(H.1322-M.1904).

H.V.S.(H.1325-M.1909).

H.V.S.(H.1323-M.1905).

B-Gazeteler

Takvim-i Vekayi.

Tercüman-ı Ahval.

Tasvir-i Efkar.

SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİLER

A-Ansiklopediler

Akkılıç, Yılmaz, (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. I, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları,

Bursa 2002.

_____________, Bursa Ansiklopedisi, c. II, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları, Bursa

2002.

_____________, (hzl.), Bursa Ansiklopedisi, c. IV, Bursa Kültür ve Sanat Yayınları,

Bursa 2002.

Akün, Ömer Faruk, ”Ahmed Vefik Paşa”, DİA, c. II, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

İstanbul 1999, s. 143-157.

Alpargu, Mehmet, ”Nogaylar”, DİA, c. XXXIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

İstanbul 2007, s. 202-204.

Aydın, Mahir, “93 Harbi”, DİA, c. VIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1994,

s. 498-499.

Bala, Mirza, “Kırım”, Türk Ansiklopedisi, c. XXII, Milli Eğitim Basımevi, Ankara

1975, s. 52-66.

Bala, Mirza, “Kırım”, İA, c. VI, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1967, s. 741-

762.

Darkot, Besim, “Bursa”, İA, c. II, Mili Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s.

806-819.

200

Emecen, Feridun.”Hüdavendigar”, DİA, c. XVIII, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

İstanbul 1998, s. 285-286.

İnalcık, Halil, ”Bursa”, VI, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1992, s.

445-449.

_____________, ”Kırım Hanlığı”, c. XXV, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

İstanbul 2002, s. 450-458.

“Kırım”, DİA, c. XXV, 2002, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2002, s. 447-

450.

Kırımlı, Hakan, “Kırım (Rus İdaresi Dönemi)”, DİA, c. XXV, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 2002, s. 458-465.

Seyhan, Ertuğrul, “Bursa (Bugünkü Durum)”, DİA, c. VI, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 1992, s. 450-451.

Sümer, Faruk, “Dobruca”, DİA, c. IX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994,

s. 482-486.

B- Sözlükler

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, ”Göç”, c. VIII, Gelişim Yayınları, İstanbul

(y.t.y.).

Devrim Hakkı, Nezihe Araz, Nurullah Gezgin, Aydın Kazancı, Gülseren Devrim (yay.),

“Bursa”, Türkiye Ansiklopedisi, c. II, Kaynak Kitaplar, İstanbul 1974.

Mahmud, Kaşgarlı, Divanu Lûgat-it Türk, Şaban Kurt (hzl.), Kültür ve Turizm

Bakanlığı Yayınları, Ankara 1986, s. 853.

Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, “İskân”, c. V, Meydan Yayınevi,

İstanbul (y.t.y.).

Örs, Derya, Hicabi Kırlangıç, Ahmet Eryüksel, (hzl.), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün

Yayınları, Ankara 2007.

Türk Ansiklopedisi, “Göç”, c. VIII, MEB Basımevi, Ankara 1969.

Yılmaz, Fehmi, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010.

201

MAKALELER

Ağaldağ, Sebahattin, “Moğol Devleti”, Türkler, c. VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal

Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 265-278.

Akcar, Bekir, ”Kırım’da Medrese Hayatı”, Emel Dergisi, S. 63, 1971, s. 8-10.

Araslı, Altan, “Kırım Türkleri Muhacir Türküleri ve Halk Destanları”, Emel Dergisi, S.

56, 1970, s. 25-36.

Aydın, Mithat, “19. Yüzyıl Ortalarında Panslavizm ve Rusya”, Pamukkale Üniversitesi

Eğitim Fakültesi Dergisi, S.15 Denizli 2004, s.109-124.

Ayın, Faruk, “ 1878’de Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen Göç Hareketleri ve

Göçmenlerin İskânı”, Askeri Tarih Bülteni, S. 34, 1993, s. 33-41.

Barkan, Ömer Lütfi, “Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul

Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, c. 11, S. 1-4, 1949-1950, s. 524-569.

Bayraktar, Hilmi, “Kırım ve Kafkasya’dan Adana Vilayeti’ne Yapılan Göç ve İskânlar

(1869-1907)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi S. 22,

Konya 2007, s. 405-435.

Çapraz, Hayri, “XIX. Yüzyılda Çarlık Rusyası’nın Kırım Politikası”, Karadeniz

Araştırmaları, S. 11, 2006, s. 57-70.

Deringil, Selim, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na Göç Olgusu Üzerine Bazı

Düşünceler”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstanbul 1991, s. 435-442.

Ekrem, Mehmet Ali “Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve

Tüm Rumeli’ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri, VIII. Türk Tarih Kongresi Kongreye

Sunulan Bildiriler (11-15 Ekim 1976), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s.

1559-1606.

Firuzoğlu, Safarov Rafik “Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na Göçler”,

Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 687-

696.

Gence, Süleyman, “Zera Bekirova: Bursa ve Bandırma Konferansları”, Kalgay Dergisi,

S. 50, 2008.

202

Gündoğdu, Raşit, “Arşiv Belgeleri Işığında Kırım ve Çerkes Göçleri” Uluslararası Göç

Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul

2006, s. 122-126.

Gündüz, Ahmet, “Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması ve Osmanlı Devleti’ne Yapılan

Türk Göçleri”, Türk Dünyası Araştırmaları, S. 161, 2006, s. 71-82.

Halaçoğlu, Yusuf, “Kolonizasyon ve Şenlendirme”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren

(ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 581-586.

Başer, Alper. “Kırım’da Rus Kolonizasyonu (1783-1850)”, Karadeniz Araştırmaları

Dergisi, C.VI, S. 24, s. 29-42.

Erkan, Süleyman, “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nin Göçmenleri İskân

Politikasına Yabancı Devletlerin Müdahaleleri”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.),

Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 612-631.

Gaspıralı, İsmail, “Muhaceret-i Muazzama”, Türk Yurdu, c. II, 1912, s. 706-713.

İnalcık, Halil, “Kırım Türk Yurdunun Yok Edilişi”, Emel Dergisi, S. 24, 1964, s. 37-42.

Kalgay Dergisi, S. 17, 2000.

_____________, c.4, S. 1-16, 1994-2000.

_____________, c. 5-8, S. 17-30, 2000-2003.

_____________, c. 8-11, S. 31-42, 2004-2006.

_____________, S. 63, 2012.

Kadıoğlu, Sevtap, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve

(Tedrisat-ı Ziraiye Nizamnamesi)”, Kutadgu Bilig, S. 8, 2005, s. 239-257.

Kaplanoğlu, Raif, ”Bursa’da Balkan Göçmenleri”, (y.y.y), (y.t.y.).

Kara, Cemile, “Eskişehir’e Yapılan Tatar Göçleri ve Eskişehir’de oluşan Tatar

Kimliği”, Toplum Bilimleri Dergisi, c. V, S. 9, 2011, s. 139-148.

Keleş, Erdoğan, “Kırım Savaşı’ndan Sonra Gelen Muhacirlerin Menteşe Sancağı’nda

İskânı”, Turkish Studies, c. IV, Sayı. VIII, 2009, s. 1166-1188.

Kırımal, Edige, “Kırım Türkleri”, Dergi c. XVI, S. 6, 1970, s. 3-22.

“Kırım’dan yeni öğrenciler geldi”, Kalgay Dergisi, S. 5, 1997.

203

Kırımlı, Hakan “Kırım’dan Türkiye’ye Kırım Tatar Göçleri”, Uluslararası Göç

Sempozyumu Bildiriler, 8-11 Aralık 2005, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul

2006, s.147-152.

Kocacık Faruk, “Balkanlar’dan Anadolu’ya Yönelik Göçler (1878-1890)”, Osmanlı

Araştırmaları, S. 1, 1980, s. 137-190.

_____________, “XIX. Yüzyılda Göçmen Köylerine İlişkin Bazı Yapı Planları”, Tarih

Dergisi, Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısı’ndan S. XXXII, Mart. 1979,

Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1979, s. 415-1001.

Koloğlu, Orhan, “Anadolu’ya Göç II”, Popüler Tarih, S. 70, 2006, s. 32-39.

Köksal, Osman, “Osmanlı Dönüşüm Sürecinde Bir Devlet Teşebbüsü Olarak Çifteler

Hâra-yı Hümayunu ve Türk Atçılığına Katkıları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi, c. X, S. 2, 2009, s. 333-362.

Kurşun, Zekeriya, “Avrupa’da Bir Türk İslam Diyarı: Dobruca’nın Demografik, Sosyal

ve İdari Yapısı”, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Türkler, c. XIII,

Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 924-935.

Nogay, Sami, “Nogay Türkleri”, Nogay Dergisi, S. I, 2007, s. 5-16.

Saydam, Abdullah, “Rusya’nın Kırım ve Kafkasya’yı İstilasında Uyguladığı

Demografik Yöntemler”, Tarih Boyunca Balkanlar’dan Kafkaslara Türk Dünyası

Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, 1996, s. 93-115.

_____________, “Kırım ve Kafkasya’dan Yapılan Göçler ve Osmanlı İskân Siyaseti

(1856-1876)”, Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara

1999, s. 677-686

Semiz, Yaşar, Recai Kuş, “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim İstanbul Sanayi Mektebi

(1869-1930)”, S.Ü.T.A.E.D. S. 15, 2004, s. 276-295.

Tavkul, Ufuk, “Kafkasya ve Kırım Çevresinde Nogaylar", Tehlikedeki Diller Dergisi, c.

II, S. 2, 2013, s. 340-354.

Temir, Ahmet, “Moğol (veya Türk-Moğol Hanlığı)”, Türkler, VIII, Hasan Celal Güzel,

Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 256-264.

“Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 52, 2009.

“Tepreç Şenlikleri”, Kalgay Dergisi, S. 48, 2008.

204

Tura, Nihat, ”Bursa’da Kırımlılar”, Kalgay Dergisi, S. VIII, 1997.

Ulusoy, Enbiya, ”Bulgaristan’da Kırım Tatarları”, Emel Dergisi, S. 231, 2010, s. 51-55.

Vozgrin, Valeri, “Çarlık Zamanında Kırım’da Türk Milli Hareketi,” Zeynep Zafer

(çev.), Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, (ed.), Türkler, c. XVIII, 2002, s.

471-484.

Yılmaz, Mehmet, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Muhaciri İskân Politikası”,

Osmanlı IV: Toplum, Güler Eren (ed.), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 587-

602.

Watson, Geoff, “1200-1800 Yılları Arasında Batı’daki Orta Asya İmajı” Türkler, c.

VIII, Hasan Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca (ed.), Yeni Türkiye Yayınları,

Ankara 2002, s. 334-344.

“20 Aralık 2007 Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 47, 2008.

“2012 Yılı Kırım’da Kurban Bayramı”, Kalgay Dergisi, S. 66, 2012.

KİTAPLAR

Akpınar, Yavuz, (hzl.), İsmail Gaspıralı Seçilmiş Eserleri: II, Ötüken Yayınları,

İstanbul 2004.

Arabacı, Zeynep Dörtok, (ed.), Bursa’nın Zenginliği: Göçmenler, Osmangazi

Belediyesi Yayınları, Bursa 2008.

Bennigsen, Aleksander, C. Lemercier Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, Nezih Uzel

(çev.), Selçuk Yayınları, İstanbul 1981.

Bice, Hayati, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

Ankara 1991.

Birgül, Mehmet Fatih, Levent Ali Çanaklı, (hzl.), Bursa Coğrafyası, Bursa İl Özel

İdaresi, Bursa 2009.

Caferoğlu, Ahmet, Türk Kavimleri, Enderun Kitabevi, İstanbul 1988.

Doğru, Halime Kozlubel, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın

Demografik, Sosyal ve Ekonomik Durumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.

Engin, Vahdettin, Rumeli Demiryolları, Eren Yayınları, İstanbul 1993.

205

Kerimullin, Ebrar, Tatarlar: İsmimiz ve Kimliğimiz, Zeynep Sarışık (çev.), İrfan Kültür

ve Eğitim Merkezi Yayınları, İzmir 1998.

Erkan, Süleyman, Kırım ve Kafkasya Göçleri (1878-1908), KTÜ Kafkasya ve Orta

Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi Yayınları, Trabzon 1996.

Eren, Ahmet Cevat, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri, Tanzimat Devri, İlk

Kurulan Göçmen Komisyonu, Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1966.

Fisher, Alan, Kırım Tatarları, Eşref Özbilen (çev.), Selenge Yayınları, İstanbul 2009.

Gözaydın, Ethem Feyzi, Kırım: Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, Vakit

Matbaası, İstanbul 1948.

Gurulkan, Kemal, Ali Osman Çınar, Yusuf İhsan Genç, Uğurhan Demirbaş, (hzl.),

Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri, I, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel

Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2012.

Gül, Abdulkadir ve Salim Gökçen, Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Ecnebiler Meselesi,

Cedit Neşriyat, Ankara 2010.

Halaçoğlu, Yusuf, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve

Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991.

İpek, Nedim, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), Türk Tarih Kurumu

Yayınları, Ankara 1999.

_____________, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, I. Baskı, Serander Yayınları,

Trabzon 2006.

Kafalı, Mustafa, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluşu ve Yükseliş Devirleri, Edebiyat

Fakültesi Matbaası, İstanbul 1976.

Kahraman, Seyit Ali, (hzl.), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi, II,

Kitap: VII, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011.

Kanlıdere, Ahmet, ”Islahçı ve Cedidçi Tanımlamaları Üzerine Bazı Düşünceler”,

Hakan Kırımlı, Bülent Tanatar, Dündar Akarca, İbrahim Köremezli (ed.), İsmail Bey

Gaspıralı İçin, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara 2004,

s. 255-262.

Kaplanoğlu, Raif, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, Bursa Ticaret Borsası Kültür

Yayınları, İstanbul 1996.

206

_____________, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), Avrasya Etnoğrafya

Vakfı Yayınları, Bursa 2006.

_____________, 1844 Yılı Temettüat Defterlerine Göre Değişim Sürecinde Bursa’nın

Ekonomik ve Sosyal Yapısı, Nilüfer Alkılıç Kütüphanesi Yayınları, Bursa 2011.

Kepecioğlu, Kamil, Bursa Kütüğü, III, Uludağ Yayınları, Bursa 2009.

Karal, Ziya Enver, Osmanlı Tarihi, VII, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1983.

Karpat, H. Kemal, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, Bahar Tırnakçı

(çev.), Timaş Yayınları, İstanbul 2010.

_____________, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), Bahar Tırnakçı (çev.), Timaş Yayınları,

İstanbul 2010.

Kerimi, Fatih, Kırım’a Seyahat, Hayri Ataş (hzl.), IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul

2004.

Kırımlı Hakan, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Türk

Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010.

_____________, Türkiye’de Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Tarih Vakfı Yurt

Yayınları, İstanbul 2012.

Kosifoğlu, Mesut Haluk, Geçmişten Günümüze Bursa Tarihi, Zikir Yayınları, Bursa

2000.

Koyunluoğlu, A. M. Turgut, İznik ve Bursa Tarihi, Bursa Vilayet Matbaası, Bursa 1935.

Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşı’na

Kadar Türk-Rus İlişkileri (1798-1919), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.

_____________, Rusya Tarihi Başlangıcından 1917’ye Kadar, Türk Tarih Kurumu

Yayınları, Ankara 1993.

_____________, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve

Devletleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 1972.

Maksudoğlu, Mehmet, Kırım Türkleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2009.

Mevsim, Hüseyin, (hzl.), Bulgar Gözüyle Bursa, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2009.

Orhonlu, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayıncılık,

İstanbul 1987.

207

Otar, İsmail, Ömer Özcan, (hzl.), Cafer Seydahmet Kırımer’in Günlüğü, Polatlı Kırım

Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Ankara 2003.

Özenbaşlı, Ahmet, Çarlık Hâkimiyetinde Kırım Faciası, İsmail Otar (hzl.), İsmail Otar

Kültür Serisi Yayınları, Eskişehir, 2004.

Saydam, Abdullah, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), II. Baskı, Türk Tarih Kurumu

Yayınları, Ankara 2010.

Şarman, Özdemir, Bursa Yenişehir 1301-2001, (y.y.y), Bursa 2001.

Şimşek, Kekil, (ed.), Mustafakemalpaşa Belde ve Köylerinde Yaşam, I,

Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği Patikalar Dergisi Yayınları, Bursa 2012.

Şimşir, N. Bilal, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1986.

Şimşir, Sebahattin, Türk Dünyası Tarihi, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2012.

Topuz, Hıfzı, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul

2003.

Ülküsal, Müstecib, Dobruca’dan, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği

Genel Merkezi Yayınları, İstanbul 2007.

_____________, Kırım Türk-Tatarları (Dünü-Bugünü-Yarını), Baha Matbaası, İstanbul

1980.

_____________, Dobruca ve Türkler, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,

Ankara 1987.

Ürekli, Muzaffer, Kırım Hanlığı’nın Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi

(1441-1569), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989.

Yıldız, Hakkı Dursun, Selami Gözenç, Korkut Atasungur, Barış Mater, Ahmet Yılmaz,

(Yazarlar), Yeni Türkiye Ansiklopedisi, Hayat Neşriyat, İstanbul (y.t.y.).

Yılmaz, Fehmi, Osmanlı Tarih Sözlüğü, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2010.

Zekiyev, Z. Mirfatih, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Ahsen Batur (çev.), Selenge

Yayınları, İstanbul 2006.

208

EKLER

EK-1: BELGELER

Belge-1: BOA, İ.DH. Dosya no:

477, Gömlek no: 32073.

Nahiye naibi faziletlü Mustafa

Salih Efendi: 250 kuruş

Nahiye Zabiti refetlü Tahsin

Efendi: 500 kuruş

Azadan refetlü Hacı Osman Ağa:

1500 kuruş

Azadan hacı Hafız Mehmed

Efendi: 150 kuruş

Azadan hacı Mustafa Ağa: 200

kuruş

Azadan Emin Ağa: 200 kuruş

Katib Hacı Mehmed Ali Efendi:

50 kuruş

Evkaf Müdürü Vekili hacı

İbrahim “Fikri” Efendi: 400 kuruş

Mahir Nevruz Hasan Efendi: 100

kuruş

Bursa Evkaf Kalemi Hülefasından

Arif Efendi: 100 kuruş

Mülazımzade Halim Ağa: 150

kuruş

Altuntopzade Halil Ağa: 200

kuruş

Hancı Hacı Seyin Ağa: 100 kuruş

Hacı İsmail Efendi: 150 kuruş

Hacı Ahmed Dede: 150 kuruş

Devletlü Mustafa Nuri Paşa

hazretlerinin çiftlik müdürü Hasan Ağa:

200 kuruş

Çiftlikat-ı Şahane müdürü evvel

izzetlü Seyin Efendi: 150 kuruş

İkinci müdür Osman Ağa: 150

kuruş

Katib Hacı Ahmed Efendi:100

kuruş

Çerci Ali Ağa: 50 kuruş

Dördüncü Osman Ağa: 50 kuruş

Mihaliç Merkez Mahalleleri

ahalisi:2000 kuruş

Abdullah Paşa Mahallesi: 300

kuruş

Runkuş Paşa Mahallesi: 450 kuruş

Garbcı Mahallesi: 200 kuruş

Obağlar Mahallesi: 300 kuruş

209

Tavşanlı Mahallesi: 500 kuruş

Yenice Mahallesi: 250 kuruş

Çemendire köyünden Hacı Abdi

Ağa:100 kuruş

Adı geçen nahiyenin kapsadığı

köylerin ahalileri tarafından: 9.725 kuruş

Kaşlık köyünden Mehmed Ağa:

100 kuruş

Aynı köyden Hacı Oğlu Seyin

Ağa: 100 kuruş

Aynı köyden Hacı Ahmed Ağa:

100 kuruş

Karakol köyünden Ali Ağa: 100

kuruş

Aynı köyden Eminzade Ali Ağa:

100 kuruş

Aynı köyden Hacı İbrahim: 100

kuruş

Akçakale köyünden Kara

Mehmed Ağa: 100 kuruş

Kulakpınarı'ndan Mehmed Ağa:

100 kuruş

Çark köyünden Ahmed Ağa: 100

kuruş

İskele köyünden Mustafa Reis:

100 kuruş

Tophisar köyünden Osman Ağa:

250 kuruş

Danişmend köyünden Seyin Ağa:

100 kuruş

Kayorpiroğlu İsmail Ağa: 100

kuruş

Cedit köyünden Hacı Kazım Ağa:

100 kuruş

Çubuklu köyünden Mehmed Ağa:

100 kuruş

Aynı köyden Mustafa Ağa: 100

kuruş

Kuşdili köyünden Latif Ağa: 100

kuruş

Doğa köyünden Abdullah Ağa:

100 kuruş

Erikli köyünden İsmail Ağa: 200

kuruş

Bulgar köyünden İbrahim

Ağa:100 kuruş

Köyden Kara Mehmed Ağa: 100

kuruş

Köyden Sipahi Oğlu Hacı

İbrahimzade Halil: 100 kuruş

Yenice köyünden Hasan Ağa: 100

kuruş

210

Kardeşi Abdullah Ağa: 100 kuruş

Aynı köyden Mustafa Ağa: 150

kuruş

Çakıl köyünden Ahmed Ağa: 150

kuruş

Köyden Durmuş Oğlu

İbrahim:100 kuruş

Aynı köyden berber damadı

Mustafa Ağa: 100 kuruş

Aynı köyden Halil Efendi: 50

kuruş

Dede obası köyünden Ahmed

Efendi: 50 kuruş

Dağlı kazma köyünden Hacı

Mehmed Ağa: 100 kuruş

Aynı köyden Hacı Seyin Ağa: 100

kuruş

Araz köyünden Hacı Süleyman

Ağa: 100 kuruş

Aynı köyden İsmail Ağa: 100

kuruş

Aynı köyden Seyin Ağa: 100

kuruş

Tuğla köyünden Osman Ağa: 100

kuruş

Aynı köyden Abdi Ağa: 100 kuruş

Aynı köyden Musa Bilovat: 50

kuruş

Aynı köyden Ahmed Bilovat:50

kuruş

Hüdavendigar Vilayeti arazi

memuru olup, muhacirler için ev inşasında

görevli olan Recai Efendi: 1000 kuruş

Ebniye-i Has Hülefasından ve

Bursa’da ev inşasında memur olan

Şemseddin Efendi: 750 kuruş

Toplam: 22.575 kuruş

211

212

Belge-2: BOA, Y.PRK.KOM. Dosya no: 2, Gömlek no: 13.

İskân olunacak muhacirinin zirai takımına arazi itası hakkında talimatdır

Memalik-i mahrusa-i şahanede muhacir iskânına salih olan miri çiftlikleri ve hal’i

köyler ile mahlulatdan vesair arazi-i haliyye-i miriyeden muhacirine beher haneye bir çift

itibar ile her çift içün arazinin kuvve-i “nebatirine” göre yetmiş dönümden yüz otuz

dönüme kadar arazi verilecekdir Her hane birden beşe kadar nüfus züküra şamildir Buraca

“bil’a” muhacirine verilecek arazi iki kısım olub bir kısmı sabangir arazidir diğer kısmı

“parnalık” gibi yeniden açmağa muhtac olan ham arazidir defaten ziraate salih olan

çayırlarla hayvan “ra’i” edilen yerler birinci kısımdan “ve daima” su basub fakat yazları

hayvan “ra’i” edilen mahaller parnalık kısmından ad olunacakdır

Çiftliklerden ve hali köylerden yahud mahlulat “vakıadan” kendülerine sabangir arazi

verilen muhacirler öküz ve çift edevatını kendü taraflarından tedarik ideceklerdir ve bu

arazide ba tapu mutasarrıf olacaklar ise de on sene çıkmadıkca evvel araziyi ahire ferağ

olamayacaklardır Kendülerine ham arazi verilen muhacirler evvel arazide ba tapu mutasarrıf

olacak ve onlarda on sene çıkmadığı evvel araziyi ahire ferağ olamayacaklardır fakat onlar

içün haricden akçe istikraz edilür ise bu arazinin katiyen yahud vefaen ferağ istikraz

mukavelesinin şeraitine tabi olacakdır. Fi 3 Muharrem sene 1297

213

214

Belge-3: BOA, MVL. Dosya no: 425, Gömlek no: 61.

Hüdavendigar Mutasarrıflığına

Devletlü efendim hazretleri

Mihaliç kazasına mülhak Kirmasti köyünde iskân olunmuş olan muhacirinin öküzleri

telef olarak ziraat ve harasetden mahrum kalmalarından öküz mubayaa itmek üzere lüzum-ı

miktar akçenin mal sandığından itası muhacirin-i merkume vekili Ali baba tarafından ba

arzuhal istida olunduğu beyan-ı alisiyle ifay-ı muktezası Meclis-i Vala riyaseti celilesi

canibinden ba tezkire işar buyrulmakdan ba tedkitat muktezi lede’l-icra muhacirin-i

merkumeden bi kayd olub ziraat ve haraset idecek takımlara esmanı bir vakit muayeneden

istihsal olunmak üzere kefalet müteselsile rabtıyla lüzum-ı mikdar tohum ve öküz bi’l-

mübayaa itası mukteza-ı irade-i seniyyeden bulunmuş ise de Hüdavendigar sancağında

Kirmasti kazasında meskun yüz on beş haneden otuz iki haneye verilmiş olan öküzlerin telef

olarak muhtaç iane olduklarına dair mahalatın bir gün erzan vürud itmediği cihetle keyfiyet

buraca mechul bulunmuş olduğundan mebde-i icabına bakılmak üzere mezkur hanelere

verilmiş olan öküzler fil hakika telef olmuşdur öyle olduğu halde bunlar tac-ı ra’s öküze

muhtacdır ve mahallince beher beher-i ra’s kaçar kuruşa mübayaa olunarak behası ne

mikdara baliğ olur buralarının ba marifeti meclis tahkikiyle keyfiyetin ber vechi ebzah ba

mazbata işarı lazım geleceği varidat muhasebesine ba mezkure ifade kılınmış olmağla ber

mucib muharrer icabının icrasına himmet hallin ba mazbata inhasına himemi aliyyeleri

derkar buyrulmak babında emrü irade hazreti menlehül emrindir 1279 Ağustos 27 / 1280

Ra. 24

215

216

Belge-4: BOA, A.MKT.MVL. Dosya no: 133, Gömlek no: 77.

Bursa Mutasarrıfı Nureddin Paşa Hazretlerine

Bursa sancağına iz’am kılınan Kırım ve Kefe muhacirlerinin suret-i iskân ve ivalarına

dair 5 Safer 1278 tarihli sürh ve iki numero ile merkum varid olub muhacirin komisyonu

riyasetinin tezkiresiyle Meclis-i Vâlâ’ya havale olunan tahrirat-ı saadetlerinde muhacirini

merkumeden yüz kırk hanenin Mihaliç kasabası civarında vaki ve mürtefi ve mahsuldar olan

Sakalar bayırında ve yüz on hanenin dahi Sarıbey karyesi yanındaki arazi-i emiriyede iskân

ve tavtinleri icra olunarak haneleri bir yandan inşa kılınmakda idüğünden bu iki karyeye bir

isim vaz’ı tesmiye olunması iş’ar olunmak ve siyak-ı iş’ara göre zikrolunan mahaller kabil-i

ziraat ve imaret arazi-i haliyyeden olmasıyla muhacirin-i merkumenin iskânlarıyla saye-i

ihsan vaye-i hazreti şahanede oraların bu vecihle istihsal-i esbab-ı memuriyeti pek yolunda

görünmüş olub muhacirini merkumenin tavtinleri taraf-ı saltanatı seniyyeden haklarında

icra buyrula gelen müsaadat-ı Lütfiye semeresi bulunduğuna nisbetle salifü’z-zikr Sakalar

bayırında yapılacak köye Lütfiye ve Sarıbey karyesi yanında inşa kılınacak karyeye İhsaniye

tesmiyesi tensib olunarak bi’l-istizan irade-i seniyye-i cenab-ı padişahi dahi ol mezkurda

müteallik ve şerefsudur buyrulub zikrolunan isimler defter-i hakaniye kayd olunmak üzere

defter emanetine bildirilmiş ve Maliye Nezareti celilesine dahi beyan-ı hal kılınmış olmağla

ve bu babda zat-ı saadetleriyle sair memurin hükümetin vaki olan gayret ve himmetleri

şayan-ı takdir ve tahsis görünmekle ber mucib irade-i seniyye icabının icrası lüzum geleceği

beyaneten ve bu babda vaki olan himmetlerini takdiren işbu şukka fi 8 R. 1278.

217

218

EK-2: TABLOLAR

Tablo-1: BOA, DH.MHC. Dosya no: 12, Gömlek no: 30.

Muhacir yerleştirilen köy ve mahallelerin isimleri ile

nüfus miktarı, aile ve arazileri

1892 senesinin başlangıcından bitişine

kadar muhacirlerin suç olayları

Köy ve

mahalle

isimleri

Hane

miktarı

Nüfus

miktarı

Gösterilen arazi Mahallece

karar

verilen

Mahkemesi

yapılmakta

olan

Zabıta

tarafından

incelenme

kte olan

Açıklamalar

Emlak Dönüm

Hüdavendigar

mahallesi

106 536 “ 1.000 1 2 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup işlenilen

suçlardan biri darp,

diğeri hakaret ve

sonuncusu

hırsızlıktır.

Selimiye

mahallesi

71 376 “ 643 2 2 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup işlenilen suçlar

darp, hırsızlık, ağaç

kesmek ve tarla

bozmaktır.

Hamidiye

mahallesi

69 381 “ 1 312 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup hiçbir suç

işlenmemiştir.

Saadet

mahallesi

54 257 “ 400 3 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup işlenilen suçlar

kalıp akçe sürmek,

darp ve hırsızlıktır.

Memuriyet

mahallesi

40 183 “ 515 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

219

olup hiçbir suç

işlenmemiştir.

Mecidiye

mahallesi

86 386 “ 321 8 3 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup suçlarının beşi

darp, ikisi namus ve

biride hırsızlıktan

ibarettir.

Nasreddin

mahallesi

62 254 252 1 1 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup iki suçu vardır.

Biri mal kaçırmak

diğeri darptır.

Canbali

mahallesi

161 621 888 2 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup vukuatının ikisi

darptan ibarettir.

Abdullah Paşa

mahallesi

56 236 18 6 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup işlenen suçların

üçü darp biri genel

edepsizlik diğeri

memura itaatsizlik,

sonuncusu da

hırsızlıktır.

Runkuş Paşa

mahallesi

106 463 105 2 1 0 Rumeli

muhacirlerince yerli

ahali yanında

oluşturulmuş olup

işlenen suçların biri

darp, diğerleri namus

ve hırsızlıktır.

Garbcı 28 106 18 2 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

220

mahallesi olup vukuatının biri

darp diğeri kanuna

muhalif davranıştır.

Debbağlar

mahallesi

19 91 0 1 2 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş bir

köy olup vukuatının

ikisi yaralama diğeri

hakaretten barettir.

Tavşanlı

mahallesi

68 315 0 0 1 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup vukuatı (ahrar

?) ibarettir.

Yenice

mahallesi

53 249 0 2 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş

olup vukuatının biri

darp diğeri de

yaralamadadır.

Hacetbekir

köyü

45 279 0 1 3 0 Bu dahi Rumeli

muhacirleri için

oluşturulmuş bir köy

olup vukuatının biri

yaralama ve ikisi de

hırsızlıktan ibarettir.

Armudalanı

köyü

45 176 0 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş bir

köy olup hiçbir suç

işlenmemiştir.

Şahmelik köyü 61 253 0 0 2 0 Rumeli muhacirleri

için oluşturulmuş bir

köy olup suçlarının

ikisi gasptan

ibarettir.

Okmir köyü 30 135 0 0 0 0 Rumeli muhacirleri

221

için teşkil edilmiş bir

köy olup vukuatı

yoktur.

Kirazlı köyü 50 189 1.500 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için teşkil edilmiş bir

köy olup vukuatı

yoktur.

Akçagömü

köyü

63 270 1.200 0 1 0 Rumeli ve Tatar

muhacirleri için

teşkil edilmiş bir köy

olup, işlenen tek suç

hırsızlıktır.

İnkaya köyü 51 249 503 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için teşkil edilmiş bir

köy olup vukuatı

yoktur.

Cedid köyü 15 46 0 0 0 0 Önceden Çerkez

muhacirlerine tahsis

edilmiş ise de

sonradan Hacı İlyas

Bey Efendi namına

çiftlik olmuştur.

Malkara köyü 10 45 0 0 1 0 Önceden Çerkez

muhacirlerine tahsis

edilmiş bir köydür.

Köyde işlenen tek

suç hırsızlıktır.

Sürgündere

köyü

16 69 0 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için teşkil edilmiş bir

köy olup vukuatı

yoktur.

Akça sığırlık

köyü

105 340 0 1 3 0 Çerkez

muhacirlerine ait bir

222

köy olup işlenen

suçlardan birisi

hakaret ikisi darp ve

sonuncusu silah

çekmedir.

Güngörmez

köyü

34 215 0 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için teşkil edilmiş bir

köy olup vukuatı

yoktur.

Hayralı köyü 69 338 803 2 1 0 Çerkez muhacirleri

tarafından teşkil

edilmiş bir köy olup

vukuatlarından ikisi

hırsızlık diğeri de

hakaretten ibarettir.

Kazlı konağı

köyü

21 100 0 0 0 0 Rumeli ve Tatar

muhacirlerine

mahsus olarak

önceden teşkil

olunan bir köy olup

vukuatı yoktur.

Ahkebir merası

köyü

61 196 0 0 3 0 Çerkez muhacirlere

tahsis edilmiş arazide

kurulan bu köyde

işlenen suçların ikisi

hırsızlık diğeri de

darp etmektir.

Karaçalılık

köyü

13 209 0 0 0 0 Çerkez muhacirlerin

yerleştiği bir

arazidir. İşlenen bir

suç yoktur.

Yarış köyü 49 177 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Hiçbir

223

vukuatı yoktur.

Tefric köyü 29 111 0 0 0 0 Çerkez muhacirlerce

kurulmuş bir köy

olup arazisi verimsiz

olduğundan

muhacirler

dağılmıştır.

Hotanlı köyü 115 467 0 1 3 0 Yenişehir

muhacirlerince

oluşturulmuş bir köy

olup işlenen suçlar

darp, silah çekme,

hırsızlık ve zarar

ziyandır.

Emirhacı köyü 26 127 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köy olup hiçbir

vukuat olmamıştır.

Arap çiftliği

köyü

44 162 0 1 0 0 Hükümet tarafından

Çerkez muhacirlere

kiralanmış bir

arazidir. İşlenen tek

suç, hayvan

hırsızlığıdır.

Taşlık köyü 45 203 563 2 3 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür.

Vukuatlarından ikisi

hırsızlık diğeri de

hakarettir.

Şahin köyü 42 245 120 0 0 0 Rumeli muhacirleri

için teşkil edilmiş bir

köy olup vukuatı

224

yoktur.

Kırklar köyü 8 38 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Hiçbir

vukuatı yoktur.

Kulaca köyü 10 38 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Hiçbir

vukuatı yoktur.

Karasu köyü 47 165 0 1 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Vukuatı

silah çekmedir.

Arhın köyü 16 65 0 1 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Vukuatı

hırsızlıktan ibarettir.

Keselde köyü 28 163 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Hiçbir

vukuatı yoktur.

Roğlu köyü 35 153 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Hiçbir

vukuatı yoktur

Hacılar köyü 27 128 0 1 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Vukuatı

darptan ibarettir.

Dedeobası

köyü

43 108 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Hiçbir

225

vukuatı yoktur

Azra köyü 70 330 311 1 0 0 Yerli ahali yanında

yerleştirilen Çerkez

muhacirleri vardır.

Vukuatı darptan

ibarettir.

Mahbubeler

köyü

22 186 0 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Çakıl köyü 10 17 0 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Yenice köyü 40 207 601 0 4 0 Çerkez ve Rumeli

muhacir köyüdür.

Suçlarının üçü

hırsızlıktan biri

darptandır.

Dağlıkazı köyü 94 416 133 1 2 0 Yerli ahali yanında

yerleştirilmiş Rumeli

muhacirleri olup

vukuatının biri darp

öbürü silah ve diğer

biri hakaretten ibaret

bulunmuştur.

Tophisar köyü 26 164 136 3 0 0 Çerkez muhacir

köyüdür. Suçlarının

ikisi darpten, biri

hırsızlıktandır.

Danişmend

köyü

25 134 437 0 0 0 Çerkez ve Rumeli

muhacilerleri olup

hiç bir suç

işlenmemiştir.

226

Çavuş köyü 11 75 82 0 0 0 Rumeli muhacirleri

yerleşmiş olup bir

vukuat yoktur.

Karayan köyü 30 148 0 2 0 0 Yenişehir

muhacirleri

yerleşmiş olup

suçların ikisi

darptandır.

Akhisar köyü 40 173 119 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Kalyon köyü 20 104 0 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Bulgar köyü 25 100 129 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Bağlık köyü 56 27 0 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Ovaesemen

köyü

40 137 0 1 0 0 Rumeli ve Tatar

muhacirleri için

teşkil edilmiş bir köy

olup vukuatı yoktur.

Uc köyü 36 183 0 1 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür. Vukuatı

darpten ibarettir.

Seferci köyü 67 278 660 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Çevikli köyü 23 106 0 0 0 0 Rumeli muhacir

227

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Köstendil köyü 14 42 60 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur.

Erikli köyü 95 389 573 1 0 0 Çerkez ve Rumeli

muhacirlerince teşkil

edilmiş bir köy olup

işlenen tek suç

darptan ibarettir.

Doğan köyü 22 86 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür ve suç olayı

yoktur.

Ümidili köyü 56 254 659 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür ve suç olayı

yoktur.

Kobal köyü 379 1432 12 277 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür ve suç olayı

yoktur.

Aksakal köyü 38 183 0 0 0 0 Rumeli

muhacirlerine ait bir

köydür ve suç olayı

yoktur.

Kirmikir köyü 103 391 0 2 2 0 Yerli ahalinin

yanında yerleşen

Yenişehir

muhacirlerinin

olduğu bir köydür.

İşlenen suçlar,

yaralama, tütün

228

(kesmek?) ve ikisi

darptır.

Çınar köyü 51 150 0 0 0 0 Rumeli ve Çerkez

muhacirleri için

teşkil edilmiş bir köy

olup vukuatı yoktur.

Karaağacı kebir

köyü

19 60 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Kulakpınarı

köyü

3 16 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Akçakoyun

köyü

5 30 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Uluabad köyü 94 372 2.384 6 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Çerkez

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatlarından

biri darp, beşi

hırsızlıktandır.

Ballıkaya köyü 2 13 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

229

Küçük

karaağaç köyü

10 25 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Kurukaya köyü 1 3 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Dünbe köyü 2 17 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Panayırdere

köyü

9 29 0 0 1 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı suça

yataklıktır.

İskeleucu

köyü

11 33 0 0 0 0 Rumeli muhacir

köyüdür ve vukuatı

yoktur

Dağesemeni

köyü

3 29 0 0 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Rumeli

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı yoktur.

Gelenbe köyü 15 53 45 1 0 0 Yerli ahali yanındaki

arazide Çerkez

muhacirlerince

kurulmuş bir köydür

ve vukuatı hayvan

230

Tablo-2:Bursa sancağında muhacir iskân edilen kaza ve mahalleler

Bursa merkezde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Rumeli Rusçuk mahallesi 61 232

“ Selimiye mahallesi 202 703

“ Vidin mahallesi 49 161

“ Yumurtaş mahallesi 61 234

“ Deveciler mahallesi 38 143

“ Kanberler mahallesi 19 63

“ Tınova mahallesi 25 103

“ Cuma-i cedid mahallesi 40 190

Batum ve Rumeli Yıldırım mahallesi 110 385

Tatar Mecidiye mahallesi 100 443

“ Hızırlık yanı Köstence mahallesi 97 361

“ Vefikiye mahallesi 84 325

“ Mollaarab mahallesi 103 414

“ Namazgâh mahallesi 60 255

“ İhsaniye mahallesi 17 72

hırsızlığıdır.

Çayırlık köyü 17 77 0 0 1 0 Yenişehir

muhacirlerince

oluşturulmuş bir köy

olup işlenen suçlar

darptan ibarettir.

Makri köyü 51 25

1

0 0 0 0 Tatar muhacir köyü

olup vukuatı yoktur.

231

“ Alacahırka mahallesi 15 65

Bursa mahallelerine dağınık olarak iskân olunan 27.41 11.104 3.820 15.253

Kirmasti mahallelerinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle

isimleri

Hane Nüfus Toplam

Nüfus

Adet Adet Hane

Rumeli Dere mahallesi 129 470

“ Selimiye mahallesi 229 956

“ Çırpan mahallesi 79 285

“ Hamidiye mahallesi 37 141

Bursa kazasında iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Rumeli Fethiye köyü 63 292

“ İhsaniye köyü 29 91

“ Ümidalanı köyü 50 211

“ Ermiri köyü 40 159

“ Nilüfer köyü 72 282

“ Maskem pınarı köyü 25 105

Rumeli yenişehri Geçid köyü 35 120

Bosna Boşnak köyü 40 150

Dağınık olarak Bursa kazası köylerinde

bulunan

569 2.720 932 4.130

Toplam 4.752 19.383

232

“ Fevzi dede mahallesi 216 445

“ Hamzabey mahallesi 179 726

“ Şevketiye mahallesi 37 131 806 3.144

Kirmasti köylerinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam Nüfus

Adet Adet Hane

Rumeli Sahrınçalanı köyü 35 165

“ Kayabaşı köyü 29 127

“ Hamidiye köyü 79 313

“ Rahova köyü 78 305

“ Kosova köyü 53 343

“ Hantepe köyü 26 86

“ Koca pınar köyü 50 220

“ Hayriye köyü 24 106

“ Taşköprü 62 238

“ Arılık köyü 48 213

“ Servi köyü 60 229

“ Seyyidali köyü 49 246

“ Voyvoda köyü 60 303

“ Lütfiyye köyü 38 162

“ Kavak çeşme köyü 31 160

“ Filibeliler köyü 37 144

“ Tokuşlar köyü 32 133

“ Sultaniye köyü 20 84

“ Alayayla köyü 10 56

233

“ Hamidiye köyü 48 183

“ Bahariye köyü 33 136

“ Hisaraltı köyü 49 186

“ Çartakbeli köyü 47 186

“ Develik köyü 43 161

“ Çemender Akhisar köyü 44 123

“ Çavuş köyü 24 113

“ Yonca ağaç köyü 37 163

“ Deveci konağı köyü 54 227

“ Gündoğdu köyü 42 198

“ Çöplü çam boğazı 15 61

“ On çukuru köyü 23 101

“ Kadir çeşmesi köyü 74 252

“ Kapaklu çeşme köyü 37 148

“ Akarca köyü 13 44

“ Fethiye köyü 10 42

“ Erikli köyü 12 36

“ Soğukpınar köyü 16 87

“ Sarıbey köyü 29 112

“ Kalka köyü 67 282

“ Karapınar köyü 29 97

“ Kara orman 92 337

“ Söğüd alanı 44 145

Dağınık olarak Kirmasti kazası köylerinde

bulunan

1.264 5.293 3.157 13.053

Toplam 3.963 16.197

234

Mihaliç kazası mahallelerinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalleler Hane Nüfus Toplam Nüfus

Adet Adet Hane

Rumeli Hüdavendigar

mahallesi

96 399

“ Selimiye mahallesi 50 213

“ Hamidiye mahallesi 60 255

“ Mecidiye mahallesi 80 329

“ Nasreddin mahallesi 60 254

Çerkez –Tatar Canbali mahallesi 80 343

Mihaliç mahallelerinde iskân olunan 361 1.414 787 3.217

Mihaliç köylerinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Rumeli Hacet pınarı köyü 50 223

“ Armud alanı 25 130

“ Okcu köyü 50 227

“ Kirazlı köyü 43 183

“ Taşlık köyü 25 153

“ Güngörmez mahallesi 50 210

“ Yarış köyü 40 177

“ Kazlı konağı köyü 25 109

“ Malgara köyü 10 43

“ Orhancık köyü 26 116

“ Sorgundere köyü 16 29

“ Hotanlı köyü 85

235

“ Şahmelik köyü 41 245

“ Tefric köyü 21 105

Çerkez Arab çiftliği köyü 40 161

“ Köylü köyü …….25 1217

“ Ahkebir merası köyü 59 193

Türk ve

Çerkes

Canbaz köyü 30 158

Çerkez Akça sığırlık köyü 100 318

“ Hayralı köyü 50 226

“ Hıdır köyü 10 44

“ Karaçalılık köyü 40 169

Tatar ve

Nogay

Bey köyü 41 181

Türk ve Tatar Okçu günü köyü 50 262

“ Kirmikir köyü 75 351

Dağınık olarak Mihaliç kazası

köylerinde bulunan

1.106 4.484 2.333 10.093

Toplam 3.120 13.310

236

Gemlik kazası köylerinde iskân edilen

Göç ettiği

yer

Köy ve mahalle

isimleri

Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Batum Haydariye köyü 59 225

“ Selimiye köyü 73 290

“ Teşvikiye köyü 32 130

“ İhsaniye köyü 65 233

“ Aldere 19 71

“ Pir gece köyü 9 29

“ Soğan çayırı köyü 12 43

“ Hamidiye köyü 95 330

“ Feyziye köyü 105 335

“ Adliye köyü 50 175

“ Şükriye köyü 81 253

Gemlik kazasında dağınık olarak

iskân edilen

188 758

Toplam 789 3.872

Yenişehir kazası köylerinde iskân edilen

Göç ettiği

yer

Köy ve mahalle isimleri Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Rumeli Hisar köyü 30 168

“ Selimiye köyü 30 116

“ Osmaniye köyü 54 187

“ Orhaniye köyü 46 192

“ Fethiye köyü 17 65

“ Süleymaniye köyü 23 88

“ Mecidiye köyü 45 136

237

“ Hayriye köyü 13 66

“ Hamidiye köyü 103 395

Çerkez Kavaklı köyü 278 66 428 1.691

İznik nahiyesinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle

isimleri

Hane Nüfus Toplam Nüfus

Adet Adet Hane

Rumeli Elmalı köyü 44 149

“ Mecidiye köyü 10 37

“ Kırıntı köyü 10 36

“ Hacı köyü 16 61

“ Eski orak köyü 14 61

“ Sarısu köyü 16 53 538 397

Toplam 110 2.088

İnegöl mahallelerinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle

isimleri

Hane Nüfus Toplam Nüfus

Adet Adet Hane

Rumeli ve Batum Hamidiye mahallesi 167 203

Rumeli Muradiye mahallesi 110 525

“ Orhaniye mahallesi 28 115 305 1.243

İnegöl köylerinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle

isimleri

Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Rumeli Dibsizgöl köyü 59 214

238

“ Soğukdere köyü 15 72

“ Olukman köyü 41 185

“ Gülbağçe köyü 14 55

“ Kızanlık köyü 15 75

Batum Hasanpaşa köyü 63 224

“ Muradbey köyü 41 173

“ Hayriye köyü 88 425

“ Kadı köyü 18 87

Çerkez Fındıkcık köyü 36 121

“ Kestane alanı köyü 72 232

“ Mezid köyü 121 418

“ Güney kestane köyü 37 161

“ Gökpınar köyü 28 104

“ Tüfenkci konağı köyü 14 53

“ Kanlı konağı köyü 30 145

“ Hacıkara köyü 125 429

Köy ahalisi yanında dağınık olarak

iskân edilen

95 468 913 3.712

Pazarcık nahiyesinde iskân edilen

Göç ettiği yer Köy ve mahalle

isimleri

Hane Nüfus Toplam

Nüfus Adet Adet Hane

Rumeli Borçalık köyü 21 106

“ Karadede köyü 22 56

“ Dülgeroğlu köyü 16 108

“ Sarıdayı köyü 50 222

“ Bozcaarmud köyü 71 303

239

Tablo-3: Hüdavendigar Vilayeti’ne gönderilen muhacir sayısı

Sancak Kaza Nüfus

Bursa

Bursa 27.312

Gemlik 3.749

Mihaliç 16.128

Kirmasti 19.161

Toplam 66.350

Ertuğrul Bilecik 7.220

İnegöl 9.229

Yenişehir 6.521

Söğüd 4.485

Toplam 27.455

Kütahya Kütahya 1.547

Eskişehir 7.641

“ Kınık köyü 18 81

“ Kömüşdere köyü 70 229

Çerkez Sarac köyü 47 186

“ Elma-ı kebir köyü 56 243

Tatar İnce köyü 31 102

Köy ahalisi yanında dağınık olarak

iskân edilen

69 430 523 2.292

Toplam 1.241 7.247

240

Simav 80

Uşak 62

Toplam 9.330

Karahisar Karahisar 786

Aziziye 482

Sandıklı 607

Bolvadin 557

Toplam 2.432

Karesi Balıkesir 20.465

Bandırma 14.585

Gönen 8.769

Edremit 1.766

Kemer 164

Bigadiç 136

Sındırgı 335

Toplam 46.220

Toplam 151.787

241

Tablo-4: Bursa köylerinde iskân edilen Kırımlı muhacirlere verilen tarlalar

Tablo 4.1 Akhisar köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Haccü’l-ekber İbni Hacı

Hüseyin944

Kozalık

kapısı

Topcuhisarı Osman, Irgad

Osman ve Molla Ahmed

tarlaları ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Molla Ahmed İbni Hacı

Hüseyin Molla945

Kozalık

kapısı

Haccü’l-ekber, Osman Ağa,

Irgad Osman Ağa tarlaları ve

yol ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Ekiz Ali Bin Hacı

Kenan946

Kumtepe Hacı Abdurrahman tarlası ve

orman ile çevrili

20

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Ekiz Ali Bin Hacı

Kenan947

Bozyeri Bulgar, Temur Bey, kiren

tarlaları ve yol ile çevrili

40

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Temur bey ve kız

kardeşi Beyhan Binun-ı

Çırazade948

Kumtepe Bulgar, Ekiz Ali, Kiren

tarlaları ve eğri yol ile sınırlı

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Tablo 4.2 Beylik köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Abdülgani Bin

Seyin Molla949

Üçbedenazmağı Boz hal, iki tarafı azmak ve

yol ile çevrili

15

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Abdülgani Bin

Seyin Molla950

Kuruderebaşı Hüseyin, İsmail, Kırsakal

tarlaları ve kuru dere ile

çevrili

5

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

944 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 117 / Cilt: 26 / Varak: 33. 945 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 118 / Cilt: 26 / Varak: 34. 946 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 119 / Cilt: 26 / Varak: 35. 947 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 120 / Cilt: 26 / Varak: 36. 948 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 121 / Cilt: 26 / Varak: 37. 949 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 122 / Cilt: 26 / Varak: 38. 950 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 123 / Cilt: 26 / Varak: 39.

242

Abdülgani Bin

Seyin Molla951

Ümidilitaşları Balıkesir’li Ali ve Can Ali

tarlaları ile azmak ve yol ile

çevrili

40

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Can Ali Bin

Abdulgani952

Ümidilitaşları Köz Ali tarlası, boz hal,

azmak ve yol ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Köz Ali Bin

Abdulgani953

Ümidilitaşları Can Ali ve Balıkesir’li Ali

tarlaları ve boz hal ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Mihrişah

Valide Sultan

Vakfı

Celaleddin Bin

Bahamüddin954

Aktaş geçidi Bodur Mehmed, muhacir

Ceybullah, Hacıoğlu

Hüseyin tarlaları ve çayır ile

çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Yadi Bin İbrahim955 Aktaş geçidi Muhacir İbni Yadi,

Seyfeddin, Yakub tarlaları ve

çayır ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Yusuf Bin Yakub956 Aktaş geçidi Muhacir İbni Yadi,

Seyfeddin, Yakub tarlaları ve

çayır ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Seyfeddin Bin

Vahid957

Aktaş geçidi Yusuf ve diğer Yusuf,

Şerafeddin tarlaları ve çayır

ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

İdris Bin İsmail958 Aktaş geçidi Ceybullah, Yusuf, Hasan

tarlaları ve çayır ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Hasan Bin Yusuf959 Aktaş geçidi İdris ve Celaleddin tarlaları

ve çayır ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

951 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 124 / Cilt: 26 / Varak: 40. 952 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 125 / Cilt: 26 / Varak: 41. 953 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 126 / Cilt: 26 / Varak: 42. 954 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 82 / Cilt: 26 / Varak: 49. 955 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 83 / Cilt: 26 / Varak: 50. 956 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 84 / Cilt: 26 / Varak: 51. 957 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 85 / Cilt: 26 / Varak: 52. 958 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 86 / Cilt: 26 / Varak: 53. 959 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 87 / Cilt: 26 / Varak: 54.

243

Tablo 4.3. Çakıl köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen

Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Hasan Bin

Abdullah960

Çakıl köyü İki tarafı muhacir tarlası, dere,

çayır ve yol ile çevrili

20

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Mustafa Bin

Safsah961

Yanıkdeğirmen Karabaş, sirke Mustafa,

muhacir İslam ve yol ile çevrili

50

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

İslam Bin

Süleyman962

Yanıkdeğirmen Karabaş, Sirke muhacir

Mustafa tarlaları ve harman

tarlaları ile çevrili

10

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

İslam Bin

Süleyman963

Yanıkdeğirmen Sirke Mustafa tarlası, harman

ve yol ile çevrili

40

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Ömer Bin

Hazoka964

Değirmenönü Kocabeyoğlu Hasan ve Hacı

Mehmed Ağa tarlaları ve iki

tarafı yol ile çevrili

50

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

İbrahim Bin

Zibaca965

Katyeri Hacı Abdullah tarlası, boz hal

ve yol ile çevrili

12

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

İbrahim Bin

Zibaca966

Ayvalıkaltı Boz hal, harman ve yol ile

çevrili

40

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Abdullah Bin

Yabgazi967,

Kraldere

boğazı

Hacı Abdullah tarlası, kuru

dere, bayır ve yol ile çevrili

15

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Abdullah Bin

Yabgazi968

Yatakyeri Hacı Ahmed tarlası, orman ve

yol ile çevrili

15

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

960 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 107 / Cilt: 26 / Varak: 23. 961 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 108 / Cilt: 26 / Varak: 24. 962 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 109 / Cilt: 26 / Varak: 25. 963 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 110 / Cilt: 26 / Varak: 26. 964 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 111 / Cilt: 26 / Varak: 27. 965 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 112 / Cilt: 26 / Varak: 28. 966 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 113 / Cilt: 26 / Varak: 29. 967 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 114 / Cilt: 26 / Varak: 30. 968 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 115 / Cilt: 26 / Varak: 31.

244

Abdullah Bin

Yabgazi969

Kaledeğirmeni Hacı Ahmed, Hasan, Ali

tarlaları ve yol ile çevrili

20

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Tablo 4.4. Emre köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen

Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Hacı Abdullah İbni

İsmail970

Tuğ-ı (?)

merdan

Bayır ve orman ile sınırlı 15

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Hacı Abdullah İbni

İsmail971

Kraldereboğazı Hacıoğlu Mustafa, muhacir

Abdullah tarlaları, bayır, kuru

dere ve yol ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Hacı Ahmed Bin

Yusuf972

Kalealtı Kara Hasanoğlu Ali, Şahin

köylü Ahmed ve muhacir

Arslan Bey tarlaları ile çevrili

10

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Hacı Ahmed Bin

Yusuf973

Yatakyeri Muhacir Abdullah tarlası, boz

hal ve iki tarafı orman ile çevrili

15

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Hacı Ahmed Bin

Yusuf974

Kaledeğirmeni Durmuşoğlu, muhacir Abdullah

tarlaları, orman ve yol ile çevrili

25

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Arslan Bey Bin

Kuluzec975

Kalealtı Şahin köylü Ahmed, muhacir

Hacı Ahmed, Hasan tarlaları ve

boz hal ile çevrili

50

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Hasan ve Ali İbni

Ali976

Kalealtı Muhacir Arslan Bey, dere ve

boz hal ile çevrili

40

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

969 BOA, EV.d .Defter no: 39076, s. 4, p. 116 / Cilt: 26 / Varak: 32. 970 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 98 / Cilt: 26 / Varak: 14. 971 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 99 / Cilt: 26 / Varak: 15. 972 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 100 / Cilt: 26 / Varak: 16. 973 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 101 / Cilt: 26 / Varak: 17. 974 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 102 / Cilt: 26 / Varak: 18. 975 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 103 / Cilt: 26 / Varak: 19. 976 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 104 / Cilt: 26 / Varak: 20.

245

Hasan ve Ali İbni

Ali977

Kaledeğirmeni Durmuşoğlu, muhacir Hacı

Ahmed tarlaları ve orman ile

çevrili

10

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Hasan Bin

Abdullah978

Kızılbayır Dört tarafı orman ile çevrili 35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Sultan Murad

Han Gazi

Vakfı

Tablo 4.5. Yörük Yenice köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen

Kırımlı

Muhacirlerin

Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin Eski

Sahibi

Arazinin

Ait Olduğu

Vakıf

Ahmed Bey İbni

İbrahim979

Yörük

yenice

Köy ahalisinden

Kabasakaloğlu Hasan,

Abdulkadir ve Nilüfer

tarlaları ile çevrili

1 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

1836 yılı vakıf

defterine göre

Veyseloğlu Hasan

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim980

Bostanlık Mehmed Ali, Fariğ

Halil ve İbiş tarlaları

ve yol ile sınırlı

1 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Veyseloğlu Hasan Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim981

Yarbük Ahmedoğlu Mehmed,

Salih ve Hacı Mustafa

tarlaları ve yol ile

sınırlı

3 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

1846 tarihli vakıf

defterine göre

Hacıoğlu Mustafa

Bin Ali

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim982

Kızılkum Yunusoğlu Mustafa,

Fariğ Mustafa, Koca

Hacı Mustafa tarlaları

ve yol ile sınırlı

3 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

1848 tarihli vakıf

defterine göre

Kocaşoğlu Mustafa

İbni Hüseyin

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim983

Buğday

ormanları

Nilüfer tarlası ve yol

ile çevrili

1 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Kocaşoğlu Mustafa

İbni Hüseyin

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni Yörük Sınırları çizilmiş bir Bir

miktar

Kiralık ve Karagözoğlu Molla

Mustafa İbni

Sultan

Yıldırım

977 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 105 / Cilt: 26 / Varak: 21. 978 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 106 / Cilt: 26 / Varak: 22. 979 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 127 / Cilt: 26 / Varak: 2. 980 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 128 / Cilt: 26 / Varak: 3. 981 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 129 / Cilt: 26 / Varak: 4. 982 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 131 / Cilt: 26 / Varak: 6. 983 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 132 / Cilt: 26 / Varak: 7.

246

İbrahim984 yenice konak içinde avlu ücretsiz İsmail Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim 985

Gölcük Yunusoğlu tarlası ve

iki tarafı yol ile çevrili

3 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

İmamoğlu Hacı

Mehmed Ağa İbni

Osman

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim986

Kızıl

gölcük

Üç tarafı muhacir

Ahmed Bey tarlası,

yol ve Hacı ile çevrili

4 ölçek Kiralık ve

ücretsiz

1836 tarihli vakıf

defterine göre

Yunusoğlu

Mustafa

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

984 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 134 / Cilt: 26 / Varak: 9. 985 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 135 / Cilt: 26 / Varak: 10. 986 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 136 / Cilt: 26 / Varak: 11. 987 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5 p. 134 / Cilt: 26 / Varak: 9. 988 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 130 / Cilt: 26 / Varak: 5. 989 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 133 / Cilt: 26 / Varak: 8. Ayrıca bu avlu içinde, Muhtar Ahmet Ağa İbni Mustafa Ağa ve Göçeroğlu Mustafa İbni Hüseyin ve Veysel Ağa Hacı Hasan ve İmamoğlu Hacı Mehmed Ağa İbni Osman ve Karagözoğlu Molla Mustafa İbni İsmail ve Yunusoğlu Mustafa ve Koca Hacı Mustafa İbni Ali ve Berberoğlu İsmail İbni Mustafa odalara sahip diğer kişilerdir.

İskân Edilen

Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin Eski

Sahibi

Arazinin

Ait Olduğu

Vakıf

Hüseyin İbni

Hacı İsmail987

Yörük

yenice

Sınırları çizilmiş

bir konak içinde

Bir miktar

avlu

Kiralık ve

ücretsiz

Karagözoğlu

Molla Mustafa

İbni İsmail

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Hüseyin İbni

Hacı İsmail988

Kumluk Aydınlı Mehmed,

Kandıralıoğlu

Osman tarlaları ve

nilüfer ile çevrili

2 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

1854 tarihli vakıf

defterine göre

Kocaşoğlu

Mustafa İbni

Hüseyin’e ait

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

Ahmed Bey İbni

İbrahim ve

Hüseyin Bin Hacı

İsmail989

Yörük

Yenicesi

Karagöz İsmail’in

eşi ve köy camisi

avluları ve yol ile

çevrili

Bir miktar

avluyu

kapsayan iki

göz oda

Kiralık ve

ücretsiz

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

247

Tablo 4.6. Çatallar köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin Sahibi

Nur Ali Bin Hacı

Sokota991

Kerpiçlik Nur Ali, Hisar Ali

tarlaları ve çayır ile

çevrili

60 dönüm Sahipsiz, kiralık

ve ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

Süleyman Bin Hacı

Sefer992

Kerpiçlik Ali tarlası ve üç tarafı

çayır ile çevrili

60 dönüm Sahipsiz, kiralık

ve ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

Kasab Ali Hacı

Sefer993

Kerpiçlik Süleyman tarlası ve üç

tarafı çayır ile çevrili

60 dönüm Sahipsiz, kiralık

ve ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

Tablo 4.7. Güllüce köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Nuri Bin Hüseyin994 Kerpiçlikbaşı Çiftlik bahçesi, Hacı

İbrahim ve muhacir

tarlaları ile çevrili

18

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Nuri Bin Hüseyin995 Kışladeresi Hacı İbrahim, Ahmed

tarlaları, dere ve meşelik

ile çevrili

22

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Nuri Bin Hüseyin996 Eskibostanlık Hacı İbrahim tarlası,

orman ve yol ile çevrili

20

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

990 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 5, p. 137 / Cilt: 26 / Varak: 12. Bu arazi Hacı Mustafa Bin Halil öldükten sonra

bölünmüş ve Çalıkaboğulları Halil ve Mehmed’e kalmıştı. Gelen muhacire, yeni arazi sahiplerinin izni alınarak tarla kiralanmıştır. 991 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 92 / Cilt: 26 / Varak: 148. 992 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 93 / Cilt: 26 / Varak: 149. 993 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 94 / Cilt: 26 / Varak: 150. 994 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 53 / Cilt: 21 / Varak: 144. 995 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 54 / Cilt: 21 / Varak: 145. 996 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 55 / Cilt:21 / Varak: 146.

Hüseyin Bin Hacı

İsmail990

Ayaklı

dere

Fariğ Halil ve Fariğ

Mehmed tarlaları

ve orman ile çevrili

İki kıye Kiralık ve

ücretsiz

1856 tarihli vakıf

defterine göre

Hacı Mustafa Bin

Halil

Sultan

Yıldırım

Bayezid

Han Vakfı

248

Ahmed Bin Hüseyin997 Kerpiçlikbaşı Muhacirin Küçük

Mehmed, muhacir Nuri,

Osman Onbaşı tarlaları ve

yol ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Ahmed Bin Hüseyin998 Kışladeresi Osman Onbaşı tarlaları

dere, meşelik ve yol ile

çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Ahmed Bin Feriş999 Kerpiçlikbaşı Çiftlik ve çiftlik bahçesi,

dana çayırı ve orman ile

çevrili

30 ölçek Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Ahmed Bin Feriş1000 Kışladeresi İki tarafı muhacir Nuri

tarlası ve dere ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

İsmail Bin Hanamakoy1001 Danaeğriği Hacı İbrahim tarlası,

hayvan gölcüğü ve yol ile

çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

İsmail Bin Hanamakoy1002 Kışladeresi Ahmed tarlası, dere ve

meşelik ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Tasos ve İbrahim İbni

İbiş1003

Danaeğriği Hacı İbrahim, İsmail

tarlaları, hayvan azmağı ve

yol ile çevrili

20

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Tasos ve İbrahim İbni

İbiş1004

Kışladeresi Muhacir Ahmed, Hacı

İbrahim tarlaları, dere ve

meşelik ile çevrili

4

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

İbrahim Bin Kocaş1005 Kışladeresi Muhacirin Tasos ve Hacı

İbrahim tarlaları ve

meşelik ile çevrili

35

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

İbrahim Bin Kocaş1006 Bağçevanardı Osman Ağa, muhacir Nuri

tarlaları ve yol ile çevrili

25

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Mustafa Bin Leznaşov1007 Bağçevanardı İbrahim Ağa, Osman ve 30 Sahipsiz, Şehzade

997 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 56 / Cilt:21 / Varak: 147. 998 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 57 / Cilt:21 / Varak: 148. 999 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 58 / Cilt:21 / Varak: 149. 1000 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 59 / Cilt:21 / Varak: 150. 1001 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 60 / Cilt:21 / Varak: 151. 1002 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 61 / Cilt:21 / Varak: 152. 1003 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 62 / Cilt:21 / Varak: 153. 1004 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 63 / Cilt:21 / Varak: 154. 1005 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 64 / Cilt:21 / Varak: 155. 1006 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 65 / Cilt: 21 / Varak: 156.

249

Nuri tarlaları ve yol ile

çevrili

dönüm kiralık ve

ücretsiz

Vakfı

Mustafa Bin Leznaşov1008 Markaynağı Tasos tarlası ve üç tarafı

dere ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Muhacirden Diyazen,

Mehmed, Musa, İsmail,

Hasan ve Ömer binun-ı

reste1009

Ayvacıkiçi Mustafa, Hacı Kul tarlaları

ve tekerlek azmağı ile

çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Muhacirden Diyazen,

Mehmed, Musa, İsmail,

Hasan ve Ömer binun-ı

reste1010

Kocageçid Muhacir Ahmed tarlası,

meşelik ve dere ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Hacı Kul Bin Öküz Koş1011 Ayvacıkiçi Muhacir Diyazen, Hayık

tarlaları, havyan gölcüğü

ve yol ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Hacı Kul Bin Öküz Koş1012

Yırnarlıdere Osman Ağa, İsmail, Hacı

İbrahim Dede tarlaları ve

dere ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Hayık Bin Yusuf1013 Yırnarlıdere Hacı İbrahim tarlası, yol ve

dere ile çevrili

50

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Hayık Bin Yusuf 1014 Ayvacıkiçi Hacı Kul, İsmail tarlaları,

orman ve yol ile çevrili

10

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Keçeci Mehmed ve İsmail

İbni Çobaz1015

Sırataşlar Kızıl Mustafa, Topal

Mehmed tarlaları,

karakaya ve yol ile çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

Keçeci Mehmed ve İsmail

İbni Çobaz1016

Yırnarlıdere Osman Ağa tarlası,

aktaşlar, dere ve yol ile

çevrili

30

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Şehzade

Vakfı

1007 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 66 / Cilt: 21 / Varak: 157. 1008 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 67 / Cilt: 21 / Varak: 158. 1009 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 68 / Cilt: 21 / Varak: 159. 1010 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 69 / Cilt: 21 / Varak: 160. 1011 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 70 / Cilt: 21 / Varak: 161. 1012 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 71 / Cilt: 21 / Varak: 162. 1013 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 72 / Cilt: 21 / Varak: 163. 1014 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 73 / Cilt: 21 / Varak: 164. 1015 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 74 / Cilt: 21 / Varak: 165. 1016 BOA, EV.d .Defter no: 39076, s. 3, p. 75 / Cilt: 21 / Varak: 166.

250

Tablo 4.8. Ormantepeciği köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen

Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Abdülmecid Bin

Mevlüd1017

Cevizlikiçi Muhacir Abdülsettar tarlası,

orman, hendek ve yol ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdülsettar Bin

Abdülmecid1018

Cevizlikiçi Muhacirin Abdülmecid tarlası,

orman, hendek, dana eğriği ve

yol ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Seyyid Battal Bin

Abdülmecid1019

Cevizlikiçi Muhacir Miftaheddin tarlası,

hendek, orman, kasaba ve yol

ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Miftaheddin Bin

Seyfeddin1020

Cevizlikiçi Muhacirinden Seyyid Battal,

Abdülhakim tarlaları, hendek

ve orman ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdülhakim Bin

Abdülhamid1021

Cevizlikiçi Muhacirinden Miftaheddin,

Şafii tarlaları, hendek ve orman

ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şafii Bin

Beynbad1022

Cevizlikiçi Abdülhakim tarlası, hendek,

orman ve dana eğriği ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kemaleddin Bin

Hodican1023

Tümbaykısığı Mahmud Çavuş, Hasan,

Abdülgafur tarlaları ve mera ile

çevrili

10

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kemaleddin Bin

Hodican1024

Tümbaykısığı Mehmed Çavuş, Hasan,

Abdülgafur tarlaları ve minyal

koy merası ile çevrili

25

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Sıddık Bin

Yusuf1025

Tümbaykısığı Abdüllatif, Feyzullah tarlaları,

kavak azmağı ve mera ile

çevrili

10

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

1017 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 1 / Cilt: 21 / Varak: 92. 1018 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 2 / Cilt: 21 / Varak: 93. 1019 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 3 / Cilt: 21 / Varak: 94. 1020 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 4 / Cilt: 21 / Varak: 95. 1021 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 5 / Cilt: 21 / Varak: 96. 1022 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 6 / Cilt: 21 / Varak: 97. 1023 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 7 / Cilt: 21 / Varak: 98. 1024 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 8 / Cilt: 21 / Varak: 99. 1025 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 9 / Cilt: 21 / Varak: 100.

251

Sıddık Bin

Yusuf1026

Kızılan Muhacirinden Abdulşükür,

Abdülkerim, Feyzullah tarlaları

ve kayser merası ile çevrili

25

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Tablo 4.9. Ormankadı köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen

Kırımlı

Muhacirlerin

Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin eski

sahibi

Arazinin Ait

Olduğu Vakıf

Abdülsettar

Bin

Murteza1027

Gömeler Cıblak Hasan,

Mehmed Ali,

Abdurrahim

tarlaları, boz hal,

köm ve yol ile

çevrili

32 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

1859 yılında vefat

etmiş olan Ayşe

Binti Abdullah

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdülsettar

Bin

Murteza1028

Köy

civarında

İbrahim Ağa,

Hacı Dede,

Abdürrahim

tarlaları ve yol ile

çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdülsettar

Bin

Murteza1029

Peliddibi Hasan, Hacı oğlan

ve damadı tarlaları

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdürrahim ve

Mehmed Can

İbni

İbrahim1030

Gömeler Mehmed Ali,

Abdüssettar,

Kandemir tarlaları

ve boz hal ile

çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdürrahim ve

Mehmed Can

İbni

İbrahim1031

Köy

civarında

İbrahim Ağa,

Hacı Dede,

Abdüsettar ve

Kandemir tarlaları

ile çevrili

4 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

1026 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 10 / Cilt: 21 / Varak: 101. 1027 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 11 / Cilt: 21 / Varak: 102. 1028 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 12 / Cilt: 21 / Varak: 103. 1029 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 13 / Cilt: 21 / Varak: 104. 1030 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 14 / Cilt: 21 / Varak: 105. 1031 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 15 / Cilt: 21 / Varak: 106.

252

Abdürrahim ve

Mehmed Can

İbni

İbrahim1032

Peliddibi Abdüsettar, Hasan

Ağa ve Kandemir

tarlaları ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kandemir Bin

Abdülhamid1033

Gömeler Osman Efendi,

Abdurrahim,

Abdülgafur

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kandemir Bin

Abdülhamid1034

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, Abdulgafur

ve Abdurrahim

tarlaları ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kandemir Bin

Abdülhamid1035

Peliddibi Abdürrahim,

Abdülgafur,

İbrahim Ağa ve

istirat (?) tarlaları

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdulgafur

Bin Mustafa1036

Gömeler Osman Efendi,

Kandemir,

Mehmed Yusuf

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdulgafur

Bin Mustafa1037

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede,

muhacirinden

Kandemir ve

Yunus tarlaları ile

çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdulgafur

Bin Mustafa1038

Peliddibi Kandemir, Yunus,

istirat (?) ve

İbrahim Ağa

tarlaları ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Mehmed

Yunus Bin

Mehmed1039

Gömeler Abdülgafur,

Osman Efendi

Celaleddin

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

1032 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 16 / Cilt: 21 / Varak: 107. 1033 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 17 / Cilt: 21 / Varak: 108. 1034 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 18 / Cilt: 21 / Varak: 109. 1035 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 19 / Cilt: 21 / Varak: 110. 1036 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 20 / Cilt: 21 / Varak: 111. 1037 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 21 / Cilt: 21 / Varak: 112. 1038 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 22 / Cilt: 21 / Varak: 113. 1039 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 23 / Cilt: 21 / Varak: 114.

253

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

Mehmed

Yunus Bin

Mehmed1040

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, Abdulgafur

ve Celaleddin

tarlaları ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Mehmed

Yunus Bin

Mehmed1041

Peliddibi Abdulgafur,

Celaleddin,

İbrahim Ağa

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Celaleddin Bin

Mehmed

Can1042

Gömeler Yunus,

Nimetullah,

Sağıroğlu tarlaları

ve boz hal ile

çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Celaleddin Bin

Mehmed

Can1043

Köy

civarında

Muhacirinden

Mehmed Yunus,

Nimetullah, Hacı

Dede ve İbrahim

Ağa tarlaları ile

çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Celaleddin Bin

Mehmed

Can1044

Peliddibi İbrahim Ağa,

Mehmed Yunus,

Nimetullah

tarlaları ve hendek

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Nimetullah Bin

Şemseddin1045

Gömeler Muhacirinden

Celaleddin,

Şerafeddin, Sağır

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Nimetullah Bin

Şemseddin1046

Köy

civarında

Muhacirinden

Celaleddin,

Şerafeddin,

İbrahim ve Hacı

Dede tarlaları ile

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

1040 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 24 / Cilt: 21 / Varak: 115. 1041 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 25 / Cilt: 21 / Varak: 116. 1042 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 26 / Cilt: 21 / Varak: 117. 1043 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 27 / Cilt: 21 / Varak: 118. 1044 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 28 / Cilt: 21 / Varak: 119. 1045 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 29 / Cilt: 21 / Varak: 120. 1046 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 30 / Cilt: 21 / Varak: 121.

254

çevrili

Nimetullah Bin

Şemseddin1047

Peliddibi Celaleddin,

Şerafeddin

tarlaları ve hendek

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şerafeddin Bin

Abdulhamid1048

Gömeler Nimetullah,

Refik, Sağıroğlu

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şerafeddin Bin

Abdulhamid1049

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, muhacir

Nimetullah

tarlaları ve

muhacir Refik

tarlası ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şerafeddin Bin

Abdulhamid1050

Peliddibi Muhacirinden

Nimetullah, Refik,

diğer muhacir

tarlaları ve hendek

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Refik Bin

Emir1051

Gömeler Muhacirinden

Şerafeddin,

Taceddin,

Sağıroğlu tarlaları

ve boz hal ile

çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Refik Bin

Emir1052

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, Şerafeddin

ve Taceddin

tarlaları ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Refik Bin

Emir1053

Peliddibi Muhacirinden

Şerafeddin,

Taceddin, diğer

muhacir tarlaları

ve hendek ile

çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

1047 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 31 / Cilt: 21 / Varak: 122. 1048 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 32 / Cilt: 21 / Varak: 123. 1049 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 33 / Cilt: 21 / Varak: 124. 1050 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 34 / Cilt: 21 / Varak: 125. 1051 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 35 / Cilt: 21 / Varak: 126. 1052 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 2, p. 36 / Cilt: 21 / Varak: 127. 1053 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 37 / Cilt: 21 / Varak: 128.

255

Taceddin Bin

Mehmed

Said1054

Gömeler Muhacir Refik,

Abdullah,

Sağıroğlu tarlaları

ve boz hal ile

çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Taceddin Bin

Mehmed

Said1055

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, muhacir

Refik ve Abdullah

tarlaları ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Taceddin Bin

Mehmed

Said1056

Peliddibi Muhacirinden

Refik, Abdullah,

diğer muhacir

tarlaları ve hendek

ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdullah Bin

Arslan ve

biraderzadesi

Ahmed Bin

Mehmed1057

Gömeler Muhacirinden

Taceddin, Şeyh

Ahmed, Sağıroğlu

tarlaları ve boz hal

ile çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdullah Bin

Arslan ve

biraderzadesi

Ahmed Bin

Mehmed1058

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, Taceddin

ve Şeyh Ahmed

tarlaları ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Abdullah Bin

Arslan ve

biraderzadesi

Ahmed Bin

Mehmed1059

Peliddibi Muhacirinden

Taceddin, Şeyh

Ahmed, diğer

muhacir tarlaları

ve hendek ile

çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şeyh Ahmed

Bin Ceybullah

ve

akrabasından

Mehmed Sadık

Bin

Devletşah1060

Gömeler Muhacirinden

Osman Efendi,

Hüsneddin,

muhacir tarlaları

ve boz hal ile

çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

1054 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 38 / Cilt: 21 / Varak: 129. 1055 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 39 / Cilt: 21 / Varak: 130. 1056 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 40 / Cilt: 21 / Varak: 131. 1057 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 41 / Cilt: 21 / Varak: 132. 1058 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 42 / Cilt: 21 / Varak: 133. 1059 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 43 / Cilt:21 / Varak: 134. 1060 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 44 / Cilt:21 / Varak: 135.

256

Şeyh Ahmed

Bin Ceybullah

ve

akrabasından

Mehmed Sadık

Bin

Devletşah1061

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, Abdullah ve

Hüsneddin

tarlaları ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şeyh Ahmed

Bin Ceybullah

ve

akrabasından

Mehmed Sadık

Bin

Devletşah1062

Peliddibi Muhacirinden

Abdullah,

Hüsneddin, diğer

muhacir tarlaları

ve hendek ile

çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Hüsneddin Bin

Fahreddin1063

Gömeler Muhacirinden

Şeyh Ahmed,

Osman Bin

Efendi, Kandemir

Efendi tarlaları ve

boz hal ile çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Hüsneddin Bin

Fahreddin1064

Köy

civarında

İbrahim Ağa, Hacı

Dede, Şeyh

Ahmed ve

Kandemir tarlaları

ile çevrili

4 dönüm Kiralık ve

ücretsiz

Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

kalmış arazisi

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Hüsneddin Bin

Fahreddin1065

Peliddibi Muhacirinden

Şeyh Ahmed,

Kandemir, diğer

muhacir tarlaları

ve hendek ile

çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kandemir Bin

Refik1066

Gömeler Muhacirin

Hüsneddin,

Osman Efendi

tarlaları ve iki

tarafı boz hal ile

çevrili

32 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Kandemir Bin Köy İbrahim Ağa,

Hacı Dede,

4 dönüm Kiralık ve Şerife Ayşe Binti

Abdullah’ın boşta

Hazreti Eba

Eyyüb El-

1061 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 45 / Cilt:21 / Varak: 136. 1062 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 46 / Cilt:21 / Varak: 137. 1063 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 47 / Cilt:21 / Varak: 138. 1064 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 48 / Cilt:21 / Varak: 139. 1065 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 49 / Cilt:21 / Varak: 140. 1066 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 50 / Cilt:21 / Varak: 141.

257

Refik1067 civarında Hüsneddin

tarlaları ve azmak

ile çevrili

ücretsiz kalmış arazisi Enseri Vakfı

Kandemir Bin

Refik1068

Peliddibi Muhacirinden

Hüsneddin, diğer

muhacir, Hacı

İstoyçu tarlaları ve

hendek ile çevrili

24 dönüm Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

İskân Edilen Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin

Sahibi

Fahreddin Bin Cemal1069 Aktaşgeçidi Hacıoğlu Hasan,

Şerafeddin, Cıblak

Hasan ve Yakub tarlaları

ile çevrili

35

Dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Yakub Bin Abdülkerim1070 Aktaşgeçidi Muhacir Fahreddin,

Şerafeddin, Çöme

İbrahim tarlaları ve çayır

ile çevrili

35

Dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Şerafeddin Bin Fahreddin1071 Aktaşgeçidi Muhacir Yakub

Sıbgatullah, Çöme

İbrahim tarlaları ve çayır

ile çevrili

35

Dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Sıbgatullah ve Zeynel

Abidin ve akrabalarından

Abdülsettar Bin

Nimetullah1072

Aktaşgeçidi Muhacir Şerafeddin,

Ceybullah, Çöme

İbrahim tarlaları ve çayır

ile çevrili

35

Dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Yusuf Bin Abdullah1073 Aktaşgeçidi Muhacirin Seyfullah,

Sıbgatullah tarlaları,

İdris tarlası ve çayır ile

çevrili

35

Dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-

Enseri Vakfı

Ceybullah Bin Musa1074 Aktaşgeçidi Muhacir Seyfeddin,

Celaleddin, Çakır

35 Sahipsiz,

kiralık ve

Hazreti Eba

Eyyüb El-

1067 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 51 / Cilt:21 / Varak: 142. 1068 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 52 / Cilt:21 / Varak: 143. 1069 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 3, p. 76 / Cilt:26 / Varak: 43. 1070 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 77 / Cilt:26 / Varak: 44. 1071 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 78 / Cilt:26 / Varak: 45. 1072 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 79 / Cilt: 26 / Varak: 46. 1073 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 80 / Cilt: 26 / Varak: 47. 1074 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 81 / Cilt: 26 / Varak: 48.

258

Mehmed tarlaları ve

çayır ile çevrili

Dönüm ücretsiz Enseri Vakfı

Tablo 4.10. Tepecik köyünde tarla verilen Kırımlı muhacirler

İskân Edilen Kırımlı

Muhacirlerin Adı

Arazinin

Mevkisi

Arazinin Sınırları Arazi

Miktarı

Arazinin

Niteliği

Arazinin Sahibi

Şehidullah Bin

Nasreddin1075

Cevizlik Kurd Ahmed, Aşkar ve

Abdülşükür ve boz hal ile

çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

Abdülşükür Bin

Hüseyin1076

Cevizlik Muhacir Şehidullah, Ebu

Bekir tarlaları ve iki tarafı

orman ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

Ebu Bekir Bin

Nimetullah1077

Cevizlikiçi Muhacir Abdülşükür,

Şehidullah tarlaları, orman

ve boz hal ile çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

Hacı Mehmed Nuri

Bin İhtima1078

Cevizlikiçi Ebu Bekir, Kurd Ahmed

tarlaları, orman ve yol ile

çevrili

60

dönüm

Sahipsiz,

kiralık ve

ücretsiz

Hazreti Eba

Eyyüb El-Enseri

Vakfı

1075 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 88 / Cilt: 26 / Varak: 144. 1076 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 89 / Cilt: 26 / Varak: 145. 1077 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 90 / Cilt: 26 / Varak: 146. 1078 BOA, EV.d. Defter no: 39076, s. 4, p. 91 / Cilt: 26 / Varak: 147.

259

EK-3: RESİMLER

Resim-1:Bakırköy Tatar evleri 1

Resim-2: Bakırköy Tatar evleri 2

260

Resim-3: Bakırköy Tatar evleri 3

Resim-4: Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi

261

Resim-5: Yeni mahallede eski Tatar yerleşimi

Resim-6: Yeni mahallede Tatar mezarlığı

262

Resim-7: Kalgay Dergisi1079

1079 Kalgay Dergisi,”Ön kapak”, S. 69.

263

EK-4: HARİTALAR

Harita-1: Bursa’da Kırım Tatar-Nogay köy ve mahalle yerleşimleri1080

1080 http://www.bursa.gov.tr/jandarma/img/harita2.jpg (08.04.2014).

264

İNEGÖL YENİŞEHİR MUDANYA

29-Olukman köyü 31-Hamidiye Mahallesi1085

33-Yörük Yenice köyü

30-Eskiköy 32-Beypınarı köyü

ORHANGAZİ

(PAZARKÖY)

34-Pazarköy kazası

1081 Günümüzde Bursa’nın Yeşil mahallesi olarak bilinmektedir. 1082 Günümüzde Balıkesir’in Bandırma İlçesindedir 1083 Günümüzde Pınarbaşı mahallesi olarak bilinmektedir. 1084 Günümüzde Akçakoca mahallesi olarak bilinmektedir. 1085 Günümüzde Bursa’nın Çayır mahallesi olarak bilinmektedir.

KARACABEY (MİHALİÇ) MUSTAFAKEMALPAŞA

(KİRMASTİ)

BURSA MERKEZ

İLÇELERİ

1-Bakırköy (Makri köy) 12-Tepecik köyü 20-İhsaniye Mahallesi

2-Ovaesemen köyü 13-Yamanlı köyü 21-Ürünlü Mahallesi (Kite)

3-Beylik köyü 14-Aralık köyü 22- Şeyh Şible Mahallesi1081

4-Hamidiye (Bulgarlar) köyü 15-Güllüce köyü 23-Mollaarap Mahallesi

5-Akhisar köyü 16-Ocaklı (Mudam) köyü 24-Yeni Mahalle

6-Çakıl köyü1082

17-Durumtay köyü 25-Vefikiye Mahallesi

7-Sazlıca (Dümberez) köyü 18-Bey köyü 26- Alacahırka (Paşa)

Mahallesi1083

8-Harmanlı (Kirmikir) köyü 19-Camandar köyü 27-Hızırlık Mahallesi

9-Güngörmez köyü 28-Mecidiye Mahallesi1084

10-Okcugünü köyü 35-Namazgâh Mahallesi