Türkiye'de Yayınlanan İktisada Giriş Ders Kitaplarında İktisadı Aramak

15
iktisat dergisi 1 editörden 2 içindekiler gerçeğin peşinde 50 yıl iktisat dergisi idris akkuzu & a. dinç alada ali murat özdemir kurtar tanyılmaz kemal kızılca sibel özbudun ümit akçay gencer çakır benan eres ester ruben ferda karagöz melda yaman thomas marois & ali rıza güngen türkiye’de yayınlanan ‘iktisada giriş’ ders kitaplarında iktisat’ı aramak hukukun nesnesi üzerine deneme eşitsiz gelişme işgücü piyasasında ücret farkları ve eleştirel iktisat bir “praksis antropolojisi” için iktisadi kriz ve ana-akım iktisadın krizi türkiye’nin devlet bankalarını geri kazanmak kitap değerlendirmesi: “AKP karşıtlığı”ndan çıkma kılavuzu hıdrellezde bir iktisat fikir telakkisi: rekabet nazariyesi iktisat ve psikoloji küresel ekonomiyle bütünleşme sürecinde türkiye’nin ithal girdi bağımlılığı ve cari açık iktisadi düşüncede kadın emeği ve kadın istihdamı 4 77 71 25 97 45 116 17 92 34 105 54 İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin hakemli yayın organıdır Aylık Dergi Kurucuları Nihat Batur, Oktay Emed, Reşat Umur Sahibi İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti Adına Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Adıyaman Genel Yayın Yönetmeni Serhat Aligil Yayın Kurulu Özgün Akduran, Hikmet Akçiçek (Yazı İşleri Müdürü) Aylin Aktükün, İlker Aktükün, Serhat Aligil,Başak Ergüder, Nuray Ergüneş, Özge İzdeş, Derya Kömürcü, Kuvvet Lordoğlu, Yasemin Öztürk, Metin Sarfati, Mehmet Türkay, Berna Uymaz, Sinan Yıldırmaz Editör Kurulu Öztin Akgüç, Mehmet Altan, Kaya Ardıç, Cengiz Arın, Taner Berksoy, Fuat Ercan, Ercan Eren, Nihat Falay, Tamer İşgüden, Ahmet Haşim Köse, Hakan Ongan, İzzettin Önder, Murat Özyüksel, Ümit Şenesen, Gül Günver Turan, İşaya Üşür, Erinç Yeldan Yayın Kurulu Sekreteri Emrah Cengiz Yönetim Yeri Galipdede Cad. Birlik Apt. No:24/1 Tünel 34420 Beyoğlu / İSTANBUL Tel: +90 (212) 252 61 30 - 292 60 64 Fax: +90 (212) 292 60 85 E-Posta [email protected] Web http://iktisatdergisi.ifmc.org.tr Dizgi ve Mizanpaj Halim Mert İnan - [email protected] Baskı Kayhan Matbaacılık Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. No:244 Topkapı / İSTANBUL 0212 576 01 36 Dağıtım Detay Dağıtım 0212 216 01 86 iktisat dergisi tarafından taranmaktadır Abone Koşulları Yıllık 60 TL Üyer, Öğrenci, Arş. Gör. ve Öğretim Üyesi: Yıllık 50 TL Yurtdışı: 90$ Abone Hesap No: Garanti Bankası Harbiye Şubesi: 6299680 Akbank Taksim Şubesi: 41007 İş Bankası: 709365 Dergide yayınlanan yazılar Cemiyeti bağlamaz; görüşler yazarlara aittir. Yayın Türü: Yerel Sürekli Yayındır. * Hakemli dergi kuralları 2. sayfadadır. Son Baskı Tarihi: 15 Temmuz 2014 Sayı: 527 Nisan - Temmuz 2014 Fiyatı: 6 TL. ISSN 1302 5335

Transcript of Türkiye'de Yayınlanan İktisada Giriş Ders Kitaplarında İktisadı Aramak

iktisatdergisi

1

editörden 2

içindekiler

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

idris akkuzu &a. dinç alada

ali murat özdemir

kurtar tanyılmaz

kemal kızılca

sibel özbudun

ümit akçay gencer çakır

benan eres

ester ruben

ferda karagöz

melda yaman

thomas marois &ali rıza güngen

türkiye’de yayınlanan ‘iktisada giriş’ ders kitaplarında iktisat’ı aramak

hukukun nesnesi üzerine deneme

eşitsiz gelişme

işgücü piyasasında ücret farklarıve eleştirel iktisat

bir “praksis antropolojisi” için

iktisadi kriz ve ana-akım iktisadın krizi

türkiye’nin devlet bankalarını geri kazanmak

kitap değerlendirmesi: “AKP karşıtlığı”ndan çıkma kılavuzu

hıdrellezde bir iktisat fikir telakkisi: rekabet nazariyesi

iktisat ve psikoloji

küresel ekonomiyle bütünleşme sürecinde türkiye’nin ithal girdi

bağımlılığı ve cari açıkiktisadi düşüncede kadın emeği ve

kadın istihdamı

4

77

71

25

97

45 116

17

92

34105

54

İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’ninhakemli yayın organıdır

Aylık Dergi

KurucularıNihat Batur, Oktay Emed, Reşat Umur

Sahibiİ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti Adına

Yönetim Kurulu BaşkanıVahap Adıyaman

Genel Yayın YönetmeniSerhat Aligil

Yayın KuruluÖzgün Akduran, Hikmet Akçiçek (Yazı İşleri Müdürü)

Aylin Aktükün, İlker Aktükün,Serhat Aligil,Başak Ergüder, Nuray Ergüneş, Özge İzdeş,

Derya Kömürcü, Kuvvet Lordoğlu,Yasemin Öztürk, Metin Sarfati, Mehmet Türkay, Berna Uymaz,

Sinan Yıldırmaz

Editör KuruluÖztin Akgüç, Mehmet Altan, Kaya Ardıç, Cengiz Arın, Taner Berksoy, Fuat Ercan,Ercan Eren, Nihat Falay, Tamer İşgüden,

Ahmet Haşim Köse, Hakan Ongan, İzzettin Önder, Murat Özyüksel,

Ümit Şenesen, Gül Günver Turan, İşaya Üşür, Erinç Yeldan

Yayın Kurulu SekreteriEmrah Cengiz

Yönetim YeriGalipdede Cad. Birlik Apt. No:24/1 Tünel

34420 Beyoğlu / İSTANBULTel: +90 (212) 252 61 30 - 292 60 64

Fax: +90 (212) 292 60 85

[email protected]

Webhttp://iktisatdergisi.ifmc.org.tr

Dizgi ve MizanpajHalim Mert İnan - [email protected]

BaskıKayhan Matbaacılık

Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. No:244Topkapı / İSTANBUL

0212 576 01 36

DağıtımDetay Dağıtım 0212 216 01 86

iktisat dergisi tarafından taranmaktadır

Abone KoşullarıYıllık 60 TL

Üyer, Öğrenci, Arş. Gör. ve Öğretim Üyesi:Yıllık 50 TL

Yurtdışı: 90$Abone Hesap No:

Garanti Bankası Harbiye Şubesi: 6299680Akbank Taksim Şubesi: 41007

İş Bankası: 709365Dergide yayınlanan yazılar Cemiyeti bağlamaz;

görüşler yazarlara aittir.

Yayın Türü: Yerel Sürekli Yayındır.

* Hakemli dergi kuralları 2. sayfadadır.

Son Baskı Tarihi:15 Temmuz 2014

Sayı: 527 Nisan - Temmuz 2014Fiyatı: 6 TL.

ISSN 1302 5335

2

editörden

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin (İFMC) yayın organı İktisat Dergisi’nin ilk sayısı 1964 yılının Temmuz ayında çıktı. Bugün yine bir temmuz ayında 527’nci sayıya ulaştık. Aradan 50 yıl geçmiş!.. İnsan hayatı için büyük öneme sahip bu zaman dilimi, toplumsal hayat için de yabana atılamayacak bir süreç! Bu süreç aynı zamanda, Türkiye gibi dönüşümlerin ve olayların büyük hızla yaşandığı bir ülkede çok daha önemli… Ayrıca yine geçen bu 50 yıl, hem Türkiye hem dünyada ekonomik ve toplumsal büyük krizlerin yaşandığı, askeri ve sivil darbelerin birbirini izlediği, bölgesel ve iç savaşlarda milyonlarca insanın öldüğü, toplumsal hareketlerin tepe noktalara çıktığı, bilimden tek-nolojiye birçok yeniliğin olduğu dönemi ifade ediyor.İşte, yayın kurullarından yazarlarına, okuyucusundan katkı verenlerine; İktisat Der-gisi’nde toplananlar, bu zaman dilimine tanıklık etti, tartıştı, yön verdi... Bu sayede İktisat Dergisi, kendi alanında en uzun süreli, kesintisiz ve bağımsız yayın olma başarısını gösterdi.Bugün yaşadığımız dünyada daha da önemli hale gelen bağımsızlık özelliği, basından akademiye belli görüşlerin hakimiyeti altındaki yayın dünyasında, alternatif düşüncelerin kendine mecra bulmasına hizmet etti. Ancak bu yöntem izlenirken makalelerin, söyleşi-lerin kalitesine büyük özen gösterildi. Farklı düşüncelerin rafine temsilcileri, İktisat Der-gisi’nde görüşlerini, iddialarını ortaya koyma olanağı buldu. Özellikle genç akademisyen ve araştırmacıların dikkat çekici çalışmalarına yer verildi.İlk sayıya imza atanlar, bu tür bir yayın organına ihtiyacı, önsözde şöyle ifade ediyorlardı: “Her zaman ve her yerde bir takım sosyal hadiselerden ibaret olan ekonomik vak’alar, beşer tarihinde, bütün cemiyet hayatı gittikçe artan bir önem kazanmış, ihtiyaçların taz-yiki ve refah arzusu bu bilim koluna özel bir yer tanımıştır. Bu düşünce bilhassa geri kalmış ve bugün ekonomi alanında yükselme çabası ya-pan memleketler için olduğu kadar, bu memleketlerde yaşayan fertler için de önp-lana geçmiştir.Bu kabil memleketlerdeki “İktisadi Kalkınma” temayülleri dolayısı ile gösterilen gayret-lerin başarı şartının, ekonomik hayatımıza karışmış olan fertlerin bu konularda etraflı bilgiye sahip olmalarına bağlı bulunduğunu kabul etmeyen kalmamıştır…”50 yıl sonra bugün, İktisat Dergisi yolculuğuna devam ediyor. Ve özellikle, ‘fertlerin bilgiye sahip olmaları’ vurgusu artık çok daha dikkat çekici hale geldi. 50’nci yıl sayısı için yola çıkarken temelde bu noktadan hareket ettik. Ana çerçevesini ar-kadaşımız Mehmet Türkay’ın çizdiği sayının çağrı yazısında yer alan şu cümle, bu konudaki arayışımızı ortaya koyuyor:“Bu sayının, bir sosyal bilim alanı olarak ‘hakim iktisat’ın, kendi temel kavramları ve/veya kategorileri ile diğer sosyal bilim alanlarının kavram ve kategorileriyle nasıl ilişkilendiril-diği, nasıl anlaşıldığı ve nasıl anlaşılması gerektiği üzerine makalelerden oluşturulması hedeflendi.” Umarız, bu konuda başarılı olabilmişizdir!..50’nci yılını kutlarken, İktisat Dergisi’nin iktisat öğrencilerini, akademisyenleri, araş-tırmacıları ve iktisadı derinlemesine anlamaya çalışanları hedeflediğini tekrar vur-gulamak istiyoruz.Geçmişten bugüne İktisat Dergisi’ne emek verenleri;* Büyük özveriyle çalışan yayın kurullarını,* İlgisini her zaman hissettiğimiz editör kurulu ve hakemleri,* Makaleleri, araştırmaları, görüşleri, söyleşileriyle katkı verenleri,* Yayın bağımsızlığının arkasında duran tüm İFMC yönetimlerini, * Her zaman duyarlılık gösteren reklamverenleri,* Ve elbette okuyucularımızı,50’nci yılımızda bir kez daha saygı ve teşekkürle selamlıyoruz!..Dostlukla…

İktisat Dergisi Yayın Kurulu

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

3

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

abstract

The main goal of this study is to examine how “Introduction to Economics” textbooks have been made progress in a hundred year period in Turkey. For this purpose, from last term of Ottoman Empire until today, more than 40 textbooks of “Introduction to Economics” has been scanned. Textbooks have been evaluated based on the questions which were constituted for questioning the features of an introduction to economics textbook should have. Consequently, it can be stated that writing of introduction to economics textbook in Turkey has been affected by the development of capitalism in Turkey and the economic poli-cies implemented during that development. Especially the textbooks of the present time, give place only to sense of Neo-classical economics and ignore the other senses of economic thought.

Keywords: History of Economic Thought, Turkish Economy, Teaching of Economics, Economic Method-ology, Turkish Economic Thought

özet

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de, İktisada Giriş ders kitaplarının yüz yıllık bir süre içinde nasıl gelişme gösterdiklerini incelemektir. Bu amaçla, Osmanlı’nın son döneminden günümüze, 40’ı aşkın iktisada giriş ders kitabı taranmıştır. Ders kitaplarının değerlendirilmesi, bir iktisada giriş kitabının taşıması gereken özellikleri sorgulamak amacıyla oluşturulan sorulara dayanarak yapılmıştır. Sonuç olarak, Türkiye’de iktisada giriş ders kitabı yazımının, Türkiye’de kapitalizmin gelişiminden ve bu gelişim sürecinde uygula-nan iktisat politikalarından etkilendiği söylenebilir. Özellikle günümüzde ders kitapları sadece Neo-klasik anlayışa yer vermekte ve diğer iktisadi düşünceleri görmezden gelmektedir.

Anahtar Kelimeler: İktisadi Düşünce Tarihi, Türkiye Ekonomisi, İktisat Öğretimi, İktisat Metodolojisi, Türkiye’de İktisadi Düşünce

* Maltepe Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİktisat Bölümü Öğretim Ü[email protected] [email protected]

İdris Akkuzu* A. Dinç Alada**

türkiye’de yayınlanan ‘iktisada giriş’ ders kitaplarında iktisat’ı aramak

∗girişİktisada Giriş ders kitapları iktisat öğreni-minin ilk basamağını oluşturarak öğrenci-nin fikri oluşumunda önemli bir role sahip-tir. Sosyal bilimler alanında sosyoloji, hu-kuk, siyaset bilimi öğreniminde ve işletme gibi uygulamalı bilimlerin ders program-larında yer alan ve hatta mühendislik ve tıp fakültesi öğrencilerine okutulan iktisat dersleri, iktisadın alan dışı öğrenim kanal-larındandır. İktisat dalını seçen öğrencile-rin iktisat konuları ile ilk buluşmalarını sağ-layan iktisada giriş dersleri ve bu derslerde okutulan kitapların ayrı bir incelemeye tabi tutulması, bu kitapların okutulduğu aka-deminin, iktisadiyatın sorunlarını kavrama gücünü, akademisyenin iktisat düşüncesi-

ne hangi düzeyde hâkim olduğunun ortaya konulmasında birincil kaynak konumunda-dır. Çalışmada, 1930’lu yıllarda yayınlanan ve iktisada başlangıç olarak okutulan ki-tapları esas alarak günümüze dek uzanan çizgide sistematik olmayan bir inceleme yapılmış ve 40 adet İktisada Giriş ders ki-tabı taranmıştır. 1933 Üniversite reform sü-reci, 1946 sonrasında uluslararası iktisadî kurumlardaki değişimi, iktisat literatüründe Neoklasik Sentez’in öne çıkışını izleye-bilmek, iktisat öğrenimi üzerinde ulusal ve uluslararası boyutta önemli tesiri olan 1980 öncesi ve sonrasını ayırt etmek için ders kitaplarının seçimine özellikle dikkat edilmiştir. Ayrıca 1990’lardan itibaren ABD ve diğer ülkelerde sıkça okutulan iktisada

4

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

19. yüzyılın özellikle üçüncü

çeyreğinden itibaren iktisat, ders

olarak okutulmaya başlansa da

Darülfünunun henüz bir

muhtariyete sahip olmayışı, sürekli yer değiştirmeler, açılıp

kapanmalarla, tehditlerle karşı karşıya kalması

iktisat öğreniminde sürekliliğin

yerleşmesine mani olmuştur.

giriş ders kitaplarının çevirileri de incele-meye tabi tutulmuştur. Sistematik bir tara-ma, elbette şimdiye kadar okutulmuş tüm ders kitaplarının ayrıntılı dökümünü gerek-tirmektedir. Ayrıca Türkiye’de okutulan ik-tisada giriş ders kitaplarına temel oldukları düşünülebilecek Fransızca, Almanca ikti-sat ders kitaplarına dönük bir tarama da bu çalışmada eksik kalan bir boyuttur. Bu araştırmanın ana gayesi, Türkiye’de iktisat öğrenim sürecinde İktisada Giriş ders ki-taplarının 100 yıllık bir süre içinde nasıl bir gelişme gösterdiklerini ve ne ölçüde iktisat bilim dili ve anlayışını öğrenci okurlarına kazandırdıklarını, genel eğilimi belirlemek üzere değerlendirmektir.Ders kitaplarının değerlendirilmesi ve orta-ya konacak çıkarsamalar oluşturulan soru-lara dayanarak yapılmıştır. Soru sormanın içerdiği eleştiri ve tartışma potansiyelini, yaklaşık 100 yıllık bir süreç içinde geliş-me ve değişim gösteren Türkiye’de iktisat öğreniminin ilk basamağı olan İktisada Giriş ders kitaplarının değerlendirilmesine uygulamak bu çalışmanın amacıdır. Hazır-lanan sorular şunlardır:

1.İktisat, iktisat bilimi (economics), ekonomi politik adlandırmalarının ayrı ayrı açıklaması yapılıyor mu? Aralarındaki farklılıklar tarihsel bir perspektifle ele alınıyor mu? Türkiye’de iktisat biliminin geçmişine değiniliyor mu?

2.İktisadî düşünce tarihine ayrı bir araştırma alanı olarak yer veriliyor mu? Tek bir iktisat düşüncesinin olmadığı vurgulanıyor mu?

3. Tarihsel süreç içinde (toplumsal) sistemlerin evrimi ele alınıyor mu? Türkiye’deki sistem geçmişten günümüze değerlendiriliyor mu?

4. İçeriği, sunumu, tutarlılığı bakımından yapı-lan iktisadi analiz yeterli mi?

5. Analitik iktisadın varsayımları, araçları ve çı-karımları yöntemsel olarak değerlendiriliyor mu?

6. İktisat politikaları ile analitik iktisat arasında ilişki kuruluyor mu? Kurulan bu ilişkide eko-nomik göstergelerden yararlanılıyor mu? Tür-kiye ekonomisinden örnekler veriliyor mu?

7. Uluslararası iktisat politikaları ve kamu politi-kalarına karşılaştırmalı bakışla bir başlangıç yapılıyor mu?

Hazırlanan bu sorulardan ilki ile ilgili bilimin kapsamını, tarihsel süreç içinde şekilleni-şini ve özel olarak Türkiye’deki geçmişine odaklanıp odaklanmadığını tespit etmek istemektedir. İkinci soru, iktisadî düşünce tarihini sadece iktisat biliminin bir alt dalı olarak değil, kuramsal ve kavramsal ge-lişimi izleyen ve iktisadın gerçek hayatın sorunlarını kavrarken tökezlediği anlarda başvurulan bir laboratuar olarak düşünü-lüp düşünülmediğini saptamaya çalışmak-tadır. Ayrıca iktisat’ın farklı okullar ve farklı yaklaşımların penceresinden bakıp baka-madığını, öğrenci - okurunu bir tartışmanın içine mi çektiği, yoksa kımıldayamayacağı, sorgulayamayacağı, bir matematik soru-su çözen öğrenci (bilimi öğrenmeye talip olan, talebe anlamında değil) konumuna mı sürüklediği tespit edilmek istenmekte-dir. Üçüncü soru, Türkiye’nin idarî, iktisadî ve siyasî olarak ilişkide bulunduğu uluslar ve uluslararası toplulukların uyguladıkları politikalara zemin hazırlayan sistemleri ile kurduğu bağın ve ayrıca bu sistemlerin tarihsel gelişiminin, öğrenci - okura nasıl aktarıldığını saptamaktadır. İlk üç sorunun sentetik niteliğine karşın izleyen dördüncü ve beşinci sorular, iktisat biliminin analitik bakımdan nasıl işlendiğini ve bu çaba için-de yöntemsel olarak belirli ölçütlere göre kullanılan kavramların ve seçilen kuramla-rın değerlendirmeye tabi tutulup tutulma-dığını sorgulamaktadır. Altıncı ve yedinci sorularla ortaya çıkarılmaya çalışılan ise, kuramsal ve kavramsal çıkarımların ne ölçüde, gerek Türkiye’de, gerekse de dünyada yaşanan küçük ve büyük ölçek-li sorunlara cevap hazırlayacak ulusal ve uluslararası iktisat politikaları ile ilişki ku-rulup kurulmadığını, ekonomik göstergeler yardımıyla çözümleyici ve ölçmeye gayret eden bir tavrın benimsenip benimsenme-diğini araştırmaktır.

türkiye’de iktisada girişders kitaplarının kısa tarihçesi19. yüzyılın özellikle üçüncü çeyreğinden itibaren iktisat, ders olarak okutulmaya başlansa da Darülfünunun (Üniversitenin) henüz bir muhtariyete (özerkliğe) sahip olmayışı, sürekli yer değiştirmeler, açılıp

5

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

Türkiye’de iktisada giriş niteliğine sahip ders kitaplarının başlangıcı 19. yüzyılın ortalarına kadar geri gitmektedir.

kapanmalarla, tehditlerle karşı karşıya kal-ması iktisat öğreniminde sürekliliğin yer-leşmesine mani olmuştur. Ekim 1919’da ilmi muhtariyete yer veren Nizamname, ardından Cumhuriyetin kuruluşu ile birlik-te 1 Nisan 1924’de İstanbul Darülfünunu adını alıp katma bütçe ile mali özerklik ve aynı zamanda tüzel kişilik kazanan Üniversitenin (Alada, 2003: 25) oluştu-rulması ile Türkiye’de iktisat öğreniminin devamlılık kazanması yolunda önemli bir adım atılmıştır. İktisat ve ticaret öğrenimi, Cumhuriyet ile birlikte Osmanlı dönemin-den intikal eden Âli Ticaret Mektebi (1923 yılı sonlarında Yüksek Ticaret ve İktisat Mektebi oldu), Darülfünuna bağlı Hukuk Mektebi ve Mekteb-i Mülkiye’de devam etmiş, okutulan iktisat derslerinde büyük bir değişikliğe gidilmemiştir (İlkin, 1972: 7 – 8). 1925’te kurulan Ankara Hukuk Mektebi, İstanbul Hukuk Mektebinin ders programını örnek almış, iktisat öğrenimine sadece ‘Milli İktisat’ ve ‘İktisadi Doktrinler’ adıyla iki farklı ders ilave etmiştir (1972: 8). 1934 yılında Siyasal Bilgiler Okulu’na dönüşen Mekteb-i Mülkiye, 1936 yılında Ankara’ya taşındı. Tüm bu değişikliklere karşın iktisat öğrenim programında önem-li bir değişikliğe gidilmedi (1972: 20 - 21). Aynı yıl 1933 Üniversite reformu ile İstan-bul Hukuk Mektebi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi adını alıyor, Almanya’dan gelen iktisat profesörleri ile zenginleşen İktisat Kürsüsü ve yeni kurulan ‘İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü’, 1936 yılında kurulan ve 1937 yılında öğrenime başlayan İstan-bul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin çekir-değini oluşturuyordu. Türkiye’de iktisada giriş niteliğine sahip ders kitaplarının başlangıcı 19. yüzyılın ortalarına kadar geri gitmektedir. Seren-di Arşizen’in Fransızca olarak 1840’larda yazdığı Économie Politique adlı kitabı Mekteb-i Tıbbiye’de okutulmak üzere 1849’da Meclis-i Vâlâ kararı ve padişah iradesi ile Aleko Suçu tarafından Tasar-rufât-ı Mülkiye (Genç ve Özgür, 2011: 1–2) adıyla Türkçeye çevrilmiştir. Kopyaları-nın çoğaltılmadığı bu eserin alanında ilk ders kitabı olma özelliği gösterdiği kabul edilebilir. 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde

yeniden oluşturulan Mülkiye Mektebi’nde iktisat dersleri veren (Mardin, 1985: 628) Sakızlı Ohannes’in Mebadi–i İlm-i Servet-i Milel’i, 19. yüzyılın sonunda Erkan-ı Har-biye’de iktisat dersleri veren Akyiğitzade Musa’nın İktisad yahut İlm-i Servet adlı kitabı (Berkes, 1985: 161), Mehmet Cavid Beyin ilk basımı 1315 (1899) yılında ya-pılan İlm-i İktisad adlı eseri, Osmanlı’da, öğrenim kurumlarında, iktisat derslerinde okutulan kitapların en önemlilerindendir. 19. yüzyılın üçüncü çeyreği Avrupa’da ana akım iktisat düşüncesinin kabuk de-ğiştirmeye başladığı bir dönemdir. Öğ-renim, araştırma ve uygulama alanında iktisat düşüncesi okul düzeyinde Klasik İktisat’tan Marjinalizme ve daha sonra Neoklasik İktisada, bilimin adı, kapsamı ve epistemolojisi bakımından ise ‘ekono-mi politik’ten ‘iktisat bilimine’ (İngilizcede economics, Fransızcada science écono-mique, bizde ise ilm-i iktisad) dönüşüyor-du. Bu dönüşüm birçok yazara göre dev-rimsel bir kopuş şeklinde ortaya çıkmıştı. Bu kopuşta; ticari sermayenin hızla sanayi sermayesine evrilmesi ile durgunluk şek-linde baş gösteren buhranların sıklığının artması sonucu sermayenin malî destekle güçlenmesi ve tekil tüketicilerin tercih ve zevklerinin yenilenmesini, çeşitlendirilme-sini büyük hedef olarak seçen bir paradig-mal değişikliğin 19. yüzyılın dördüncü çey-reğinde rol alması etkili olmuştur. İktisadî serbestiyet ya da laissez faire - koruma-cılık ikilemini aşan bir perspektifle, değer yargıları ile analitik iktisadın ayrımını be-nimseyen pozitivizmin rüzgârını arkasına alarak, iktisadî çevrimlerin hız kazandığı dönemde, iktisat politikaları seçeneklerini çoğaltmaya çabalayan bir bakışı benimse-yen marjinalizm, kıtlık ya da nadirlik üze-rine yerleştirilen kuramsal bir çerçeveyi, tüketici tercihlerine odaklanan fayda değer kuramı ile çözümleyerek ve emeğin kaza-nımını üretime yapacağı katkı (marjinal ve-rimlilik) ile birleştiren ‘pozitif’ bir analizi öne çekerek ücretlerin avans olarak önceden bölüşümüne odaklanan Klasik İktisat’tan kopmaya gayret ediyordu. Bu dönüşümün arka planında liberalizmin krizini (Dardot ve Laval, 2012: 110) aşma, güçlenen sos-

6

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

19. yüzyıldan itibaren Türkiye’de

filizlenmeye başlayan iktisat düşüncesi,

ekonomi politik ile ilm-i iktisat

arasındaki farklılığı radikal bir kopuş

olarak değil, bir film şeridi gibi, fikrin

ilerlemesine bağlı olarak ortaya çıkan

doğal bir süreç olarak değerlendirmektedir.

yalist hareketler ve sosyalist düşüncelere karşı (Üşür, 2003: 227) alternatif bir iktisat dili yaratma çabasının da yattığı, özellik-le ana akıma yerleşme gayreti dikkate alındığında, göz ardı edilmemelidir. Ana akım iktisat düşüncesinin bu topyekûn dönüşümü, ağır ama kararlılıkla sürdürü-lüyordu. Bu kopuşun başlıca temsilcileri İngiltere’de William Stanley Jevons, Avus-turya’da Carl Menger ve İsviçre’de Leon Walras’tı. Adam Smith, David Ricardo ve J. S. Mill’in fikirleri ve sahip çıktıkları bilim-leri ‘ekonomi politik’ ise yoluna kesintisiz devam ettiyse de ortaya çıkan bu büyük kopuşla birlikte temsilcileri ve takipçileri eliyle adım adım muhalif çizgiye çekilmek zorunda kalmışlardı. Osmanlı’da iktisat düşüncesinin iktisa-dî serbestiyet - korumacılık karşıtlığında serpilmeye başladığı dönem Batı’da hâ-kim iktisat düşüncesinin kabuk değiştir-me dönemine rastlamıştır. Sakızlı Ohan-nes’in, Mebadi-i İlm-i Servet-i Milel’i Adam Smith’in Milletlerin Zenginliği’ni çağrıştıran bir başlıkla kaleme alınmış olup Klasik İk-tisat Okulunun bakışını temsil etmektedir. Mehmed Cavid Bey’in İlm-i İktisad’ında ise her ne kadar ilm-i iktisad’ın ilm-i servet’ten farklılaşarak ayrışmasına değiniliyorsa da bu ayrışmanın yöntemsel, analitik ve tarih-sel düzlemde geçirdiği evrelere dair hiçbir tespitte bulunulmuyor. Kitabın içeriği takip edildiğinde bölümlemenin Klasik İktisadı çağrıştıran bir tarzda servetin üretilmesi, bölüşülmesi, kullanılması ve tüketilmesi olarak yapıldığı görülmektedir (2001: i-ii). Dolayısıyla, 19. yüzyıldan itibaren Türki-ye’de filizlenmeye başlayan iktisat düşün-cesi, ekonomi politik ile ilm-i iktisat ara-sındaki farklılığı radikal bir kopuş olarak değil, bir film şeridi gibi, fikrin ilerlemesine bağlı olarak ortaya çıkan doğal bir süreç olarak değerlendirmektedir. Okutulan, öğ-renime sunulan iktisat ders kitapları da bu ‘doğal’ seyri anlatan, ana akım - muhalif akım ayırımlarına itibar etmeyen bir bakış-la üzerine odaklandığı iktisat bilim dalını hem ekonomi politiği, servet ilmini hem de ilm-i iktisadı (economics) kapsadığı yaygın olarak benimsenmektedir. Türkiye’de ikti-sada giriş ders kitapları tarandığında ikti-

sat başlığı ile ortaya konan bu anlayışın, Cavit Bey’in kitabından 1960’lara İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Hazım Atıf Kuyucak’ın İktisat Dersleri (Kuyucak, 1960) ve Feridun Ergin’in İktisat (Ergin, 1964) kitabına dek değişmeden süregel-miştir. Bu tarihten sonra Türkiye’de ana akım ders kitaplarını Keynes’in İstihdamın, Paranın ve Faizin Genel Kuramı adlı kita-bında geliştirdiği fikirlerini Neoklasik İkti-sat ile uyumlandıran Neoklasik Sentez’in hızla doldurduğu gözlemlenmektedir. Paul Samuelson’un İktisat (1973) (Economics) adlı kitabının Demir Demirgil tarafından ilk olarak 1966 yılında yapılan tercümesi ve yaygın olarak okutulmasıyla Türkiye’de ilm-i iktisad, ‘ekonomi politiği’ dışlayarak, iktisat’ın sadece economics’den ibaret, yegâne iktisat okulunun Neoklasik İkti-sat olduğu anlayışının iktisada giriş ders kitaplarında hâkimiyet kazanmaya başla-masında öncü bir rol üstlenmiştir. Aslında 1960 - 1980 arasında Türkiye’de iktisat öğrenimi, ‘tek iktisat’ın yani Neoklasik İkti-sadın tekelinde değildi. Kalkınma İktisadı, Büyüme Kuramı, Makro İktisat, İktisadî Sistemler ve İktisadî Düşünce Tarihi gibi derslerde öğrenciler Marksist İktisat, Key-nes İktisadı ve ayrı bir okul olarak hızlı bir yükseliş ama sonra bir gerileme yaşayan Kalkınma İktisat Okulu gibi farklı bakışlar hakkında bilgi sahibi oluyorlardı. 1980’li yıllardan itibaren ise Türkiye’de Neokla-sik İktisat tekelleşme eğilimini güçlendirdi (Kazgan, 1987: 76 – 77) ve 24 Ocak Karar-ları, 12 Eylül rejiminin tektipleşmeyi empo-ze eden uygulamaları ve yarattığı ruh hali bu eğilimin, tek iktisat anlayışının, daha da güçlenmesine yardımcı oldu. 1980 sadece Türkiye için değil uluslararası ölçekte de bir dönüşümün tarihidir. Neoklasik Sen-tez’in çöküşü hem uluslararası kurumla-rıyla hem iktisat politikası yönelimleri ile neoliberalizmi önce ideolojik sonra işlev-sel olarak ana akım içinde yükseltti. Bu dönüşümün iktisat ders kitaplarına yansı-ması Neoklasik İktisatın ‘tek iktisat’ olarak ancak ‘tek tip’ olma özelliği göstermeden2 iktisat öğrenimine hâkim olmasıdır. Tür-kiye’de okutulan iktisada giriş ders kitap-larına bu yaklaşımın dâhil olması ise son

7

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

1940 ve 1950’li yıllara ilişkin İktisada Giriş niteliğindeki kitaplar incelendiğinde, giderek Neoklasik Okulun iktisat tanımının egemenlik kazandığı görülmektedir.

yıllarda özellikle çeviriler kanalıyla gerçek-leşmiştir. Aşağıda Türkiye’de İktisada Giriş Ders Kitaplarında iktisat biliminin öğrenim düzeyini değerlendirebilecek 7 soru ve bu soruların karşılıklarının tarandığı eserlerin çözümlemeleri yer almaktadır.

‘iktisada giriş’ ders kitaplarının sorularla değerlendirilmesi1-İktisat, iktisat bilimi (economics), ekono-mi politik adlandırmalarının ayrı ayrı açık-laması yapılıyor mu? Aralarındaki farklı-lıklar tarihsel bir perspektifle tanımlanıyor mu? Türkiye’de iktisat biliminin geçmişine değiniliyor mu?Türkiye’de, Cumhuriyet öncesi dönem-de, hukuk ve ticaret alanlarına yanaşmış ‘iktisat’ alanının, 1900’lerin başlarından 1930’lara dek bağımsız ve özerk bir bilim olması ve ayrı bir kürsüye sahip olması ça-balarının, o dönemde, ‘İktisat’, ‘İktisat İlmi’, ‘İktisat Prensipleri’ gibi isimlerle öne çıkan eserlerde karşılık bulduğu görülmektedir. Bu eserlerin hemen hepsinin ortak özelliği, iktisat ilmini, “Ekonomi politik” ile kökleş-tirmeleri ve iktisat ilmini (economics), yani Neoklasik İktisadı, “Klasik Okuldan” bir ko-puş olarak görmemeleridir. Örneğin Meh-med Cavid Bey (2001: 3-12), Économie Politique ile İktisat ilmi tabirini özdeş tut-maktadır. Eserinin ismi de İlm-i İktisat ’tır. Fakat burada ilm-i iktisat ile kastettiği servet bilimidir. Dolayısıyla, iktisat ilmi, bu-günkü çağrışımla Neoklasik İktisat bilimini değil, ekonomi politik anlayışı temsil eder. Bu anlamda, temel çabası, iktisat’ın arz ve talep yasası gibi doğal yasaları olan bir bilim, fen bilimleri ile sıkı ilişki içerisinde, sosyal bilimin bir alt dalı olduğunu kanıtla-maktır. Ona göre, o zamana dek yapılmış en iyi iktisat tanımı, Paul Leroy Beauli-eu’ya aittir: “iktisat ilmi, tabiatın insanlara kendiliğinden bahşetmediği faydaları orta-ya çıkaran ve bunlardan faydalanmak için kullanılacak olan, insanların çalışmalarının tesir ve faaliyetlerinin suretini gösteren ka-nunlardan bahseden bir ilimdir” (2001: 11). Döneme ilişkin öne çıkan bir başka örnek, Wilhelm Röpke’nin 1934 tarihli İktisat İlmi eseridir. Röpke, iktisat biliminin kökenini, Adam Smith’e dayandırmaktadır. Ayrıca,

aydınlanma hareketi ile iktisat biliminin doğuşu arasında güçlü bir bağ olduğunu savunmaktadır. Bununla birlikte Röpke, ekonomi ve ekonomi politik kavramlarını açık bir biçimde ayrıştırır. Fakat eserde, ekonomi politik ve ekonomi arasında ta-rihsel bir devamlılığın kabulünün izlerine de rastlanmaktadır. Dönem eserlerine iliş-kin incelemelere tabi tutulanlar arasından üçüncü örnek ise Tevfik Hamdi’nin 1930 tarihli İktisat Prensipleri kitabıdır. Tevfik Hamdi, kitabının hemen başında iktisat biliminin tarifine girişirken tek tarifin olma-dığını ve her bir tarifin ayrıntılı açıklaması-nı göstermektedir. Bu örnekler, 20. yüzyıl başı Türkiye’sinde kaleme alınan temel iktisat kitaplarında Klasik ekonomi poli-tik yaklaşımın metinlere sinmiş olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. 1940 ve 1950’li yıllara ilişkin İktisada Gi-riş niteliğindeki kitaplar incelendiğinde, giderek Neoklasik Okulun iktisat tanımı-nın egemenlik kazandığı görülmektedir. Yapılan taramalarda bu döneme ait çok sayıda esere rastlanmamışsa da, Mahmut Koloğlu’nun 1949 tarihli Ekonomi Dersleri, Fritz Neumark’ın (1948) Genel Ekonomi Teorisi ve Refii Şükrü Savla’nın 1945 ta-rihli Umumi İktisat Dersleri, ekonomi politik ve ekonomi ayrımına değinmeden geçme eğilimi taşırlar. Bu soruya ilişkin en doyurucu yanıtların 1960’lı yıllardan sonra ortaya çıktığı açık-tır. Özellikle, Feridun Ergin’in ve Hazım Atıf Kuyucak’ın çalışmaları, net bir şekilde iktisadın farklı tariflerini, ekonomi-ekono-mi politik ayrımını içerir. Kuyucak (1960), Klasik İktisat anlayışı ile Neoklasik İktisat anlayışı arasındaki farkı tarihsel biçimde yorumlarken, aradaki vizyon değişikliğini görememiştir. Ergin ise, aşağıdaki alıntı-dan da anlaşılacağı gibi iktisat ve ekono-mi arasındaki farkları tarihsel bağlamında görmektedir.

“Eski Yunanlılar, oikonomia terimiyle ev ve çiftlik idaresine ait kuralları ifade ederlerdi. Yunan filozofları, servet ve kazanç sağlamayı hedef tutan faaliyeti oikonomia kavramından ayırmakta ve bu faaliyete khrematistik demekte idiler. Avrupalı yazarlar ise, ekonomi kavra-

8

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

1980’li yıllardan günümüze dek

geçen sürede yazılan ders

kitaplarının ise giderek Neoklasik

İktisadın tariflerine mahkûm edildiğine

ve ekonomi politiğin tamamen dışlandığına tanık

olunmaktadır.

mına Yunan Filozoflarından daha geniş bir mana vermişlerdir. De Montchrétien adında bir Fransız yazarı, 1615 yılında iktisat ve siyaset kelimelerini birleştire-rek “économie politique” terimini ortaya koymuştur. İktisat, artık sadece mülk ida-resine ve iaşe ihtiyaçlarına ait meseleleri inceleyen bir bilim kolu olmaktan çıkmış-tır. On sekizinci yüzyılda, memleketin refah ve zenginliğini tayin eden faktörler hakkında yeni bir tez ileri süren Fransız fikir adamlarına “économiste” denilmiş-tir. Aynı çağın sonlarında, Adam Smith, siyasi iktisadın memleketin kudretini ve refahını yükseltmek amacını güttüğünü yazmıştır. İktisat ve ekonomi kelimeleri, zaman ilerledikçe, terminolojideki kökle-rinden farklı ve daha geniş bir kavramı kapsamaya başlamıştır. (1964 : 1).

İlgili döneme ilişkin özgünlük taşıyan bir başka eser ise İdris Küçükömer’e aittir. Küçükömer (1972), iktisat fikrini, iktisat biliminin gelişimini, tamamen tarihsel bir gözle ele alır. Ona göre iktisat, “toplumda yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere giriştikleri üretime ve elde edilen ürünün bölüşülmesine hâkim olan ilişkileri araştırır” (1972: 27). Açıktan ekonomi poli-tik vurgusu yapmaz, fakat hem ilim üzeri-ne yürüttüğü mülahazalar, hem de iktisat hakkındaki farklı görüşlere yer vermesi, tek tip iktisat anlayışına hapsolunmadı-ğının açık kanıtıdır. Küçükömer’in İktisat İlkelerine Yeniden Bakış’ın en önemli özel-liklerinden biri, bir görüşü mutlaka tarihsel ve toplumsal ilişkileri belirtmek suretiyle ifade etmesidir. Bu tartışmaları da birinci el eserlerin okumalarından elde ettiği gö-rülmektedir. Örneğin, Smith’in düşünce-lerinden bahsederken, Smith’in yaşadığı dünyaya ve coğrafyaya, yani o dönemin tarihsel koşullarına değinmeden geçmez. Bu kanaate varmak için sayfalar ayırdığı Smith bölümünün giriş cümlelerine bak-mak yeterlidir.

Smith, İngiltere’de, sanayi devriminin başlangıcında mevcut koşullar içinde ortaya çıkmıştır. İlişkileri bir yandan Kıta Avrupa’sı öte yandan da Amerika ara-sında örülmüştür. O, uluslararası sevi-yedeki ilişkileriyle, Merkantilist dönemin sonunda, batı kapitalizminin sanayiyi öne almak üzere bulunduğu bir zaman

artık gerekli bir kimse idi (…) Bir geçiş döneminin değil, yeni bir çağın filozof iktisatçısıdır. Sanayinin savunucusu-dur…”(1972: 99).

Ali Özgüven’in 1979 tarihli İktisat Bilimine Giriş isimli eseri de bu soruya doyurucu bir cevap veren başka bir örnektir. Özgüven, eserinin hemen başında, iktisat fikrinin izlerini Eski Yunan’a dek sürerken, iktisat biliminin doğuşuna detaylı biçimde yer vermektedir. Konuya dair bir başka örnek, 1968 tarihli Orhan Oğuz’un Genel İktisat Teorisi isimli eseridir. Oğuz, çok sayıda iktisat tanı-mıyla çalışmasına başlar. Smith’e göre, Marshall’a göre iktisat tarifleri vererek ör-tük biçimde farklılaşmaya atıfta bulunur. 1976’da ilk baskısını yapmış olan Sadun Aren’in Ekonomi Dersleri isimli kitabında, Aren (2007), ekonomi - toplum ilişkisi, üre-tim ve üretim biçimleri arasındaki farklılık-ları dile getirdikten sonra, kapitalist üretim biçimini özetleyerek, ekonomi biliminin ka-pitalizmin gelişmesiyle ortaya çıktığını be-lirtir. Dolayısıyla Aren’e göre ekonomi bili-mi, doğrudan kapitalizmin ortaya çıkardığı sorunlarla ilgilenen bir bilim dalıdır. Besim Üstünel (1975), Özcan Güven (1978) ve Aziz Köklü (1972), iktisat bilimine girişi, Neoklasik Okulun analizine giriş olarak ta-sarlamışlarsa da iktisat bilimini hazırlayan ancak henüz bilim düzeyine ulaşmamış ol-duğunu düşündükleri farklı okulların yak-laşımlarını öne çıkarmışlardır. Bu tarz ele alış, daha ziyade evrimsel bir ele alıştır ve dolayısıyla, yine de tek iktisat anlayışına zımnen de olsa hizmet etmektedir.Yukarıda örneklediğimiz yaklaşımlardan anlaşılacağı üzere, 1960’lardan 1980’lere, iktisada giriş niteliğindeki ders kitapları, ik-tisat bilimine giriş, gerçekten zengin çeşit-liliğe, tarihsel perspektife sahip sunumlar içermektedir. Hemen her bir eser, sürükle-yici biçimde iktisat biliminin tariflerini, kap-samlarını, tarihini açıklamaktadır. 1980’li yıllardan günümüze dek geçen sü-rede yazılan ders kitaplarının ise giderek Neoklasik İktisadın tariflerine mahkûm edildiğine ve ekonomi politiğin tamamen dışlandığına tanık olunmaktadır. Aslında

9

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

Son yıllarda, İktisada giriş ders kitaplarının, iktisadı mutlak ve tekçi bir biçimde gördüğü ortadadır.

1980’lerin başlarındaki eserler, farklı ikti-satların olduğunu kısaca belirterek, ilgili çalışmanın, Neoklasik Okulun piyasa ana-lizlerini içerdiğini açık bir biçimde belirtir. Örneğin Zeyyat Hatipoğlu (1987), iktisat ve ekonomi politik ayrımını kısa ve örtük de olsa yapmaktadır. Bu ayrımdan hemen sonra da pazar ekonomisi analizine başlar. Fakat bu tutumu, saklamak bir yana net bir şekilde vurgular. 1990’lı yıllarla birlikte ik-tisada giriş kitaplarında böyle bir çabaya dahi gerek duyulmadığı görülmektedir. Artık iktisat biliminin tarifi olarak sadece ve mutlak olarak Neoklasik iktisadın tarifi yapılmaktadır. Bu eğilimin karşılaştığımız belli başlı istisnaları da vardır. Bunlardan bazıları, Cafer Unay’ın 1997 tarihli Genel İktisat isimli kitabı; Aydın Türkbal’ın 1999 tarihli İktisada Giriş isimli kitabı, Şehabet-tin Yiğitbaşı’nın 1999 tarihli İktisada Giriş’i ile İlhan Uludağ v.d.’nin İktisada Giriş adlı kitabıdır. Örneğin, Uludağ v.d (1999), ikti-sadın konusunu ve kapsamını izah eder-ken, iktisadın A. Smith’e göre bir servet bi-limi olduğunu ileri sürer. Smith’in bu yakla-şımının eleştirisine dikkat çekmek isteyen çalışma, eleştiriyi kaynağını belirtmeden, Neoklasik iktisadın iktisat tanımı olarak bi-linen çerçeveden verir. Yani, iktisadın ser-vet bilimi olduğunu kabul etmeyen görüşe göre iktisat, sınırsız ihtiyaçlarla, sınırlı kay-naklar arasındaki ilişkiyi inceleyen bilimdir (1999: 4).Türkçe çeviri iktisada giriş kitaplarına dair incelemede ise ekonomi politiğin izlerine rastlanmamıştır. Örneğin, Lipsey (1984), Samuelson (1973), Begg v.d. (2005), ik-tisada girişi doğrudan Neoklasik iktisada giriş olarak ele almışlar, diğer iktisatları ta-mamen görmezden gelmişlerdir. Bunun en eski ve güçlü örneği, modern iktisadın ku-rucusu olarak anılan, günümüz ders kitap-larına ilham kaynağı olan, Samuelson’un, birinci baskısını 1948 yılında yapmış olan İktisat kitabıdır. Samuelson (1973), iktisa-dın diğer sosyal bilimlerden ayrı bir bilim dalı olduğunu söylerken, modern iktisadın temel görevinin, tüketim, işsizlik, fiyatlar gibi olayları ve bu olaylara dair davranış-ları açıklamak olduğunu belirtir. Buradan hareketle her toplumun karşı karşıya kal-

dığı iktisadi sorunlar olduğunu belirterek, iktisadı soyut bir düzleme hapseder. Ar-dından ise bugün iyice aşina olduğumuz, arz-talep, piyasa bahisleri ile devam eder. Böylelikle tek iktisat anlayışını, çalışmanın merkezine yerleştirmiş olur. Özetle, özellikle son yıllarda, İktisada giriş ders kitaplarının, iktisadı mutlak ve tekçi bir biçimde gördüğü ortadadır. Bu noktada İsmail Hüsrev’in (1931), İktisat Tedris’ine dair saptamalarına yer vermek gerekir

“İktisat tedrisatında maksat talebeye aramasını, bulmasını, terkip etmesini öğretmek ve tetkik metodunu vermektir. Ezbercilik değil (…) talebe iktisâdi ka-nunları kendi bulmalıdır” (1931: 7 ) demektedir.Daha da ilginci İsmail Hüsrev, iktisat ta-nımının sene sonuna bırakılması gerek-liliğinden ve ancak bu yolla öğrencinin dogmatik bilgiden kurtulabileceğinden bahseder. O halde, günümüzdeki, “İk-tisadın bir davranış bilimi olduğunu ileri süren, olayları inceleme yollarını ve araçlarını kesin bir biçimde sınırlan-dıran, konularını toplumsal ilişkilerden soyutlayan bir anlayışın mı, yoksa İsmail Hüsrev anlayışının mı daha çağdaş ve daha gerçek bir iktisat bakışı olduğunun cevabı okuyucuya bırakılmıştır.

2-İktisadi düşünce tarihine ayrı bir araştır-ma alanı olarak yer veriliyor mu? Tek bir iktisat düşüncesinin olmadığı vurgulanıyor mu?20. yüzyıl başına ait kitaplarda, iktisadi düşünce tarihini, ayrı bir uzmanlık alanı olarak belirtme eğiliminin baskın olduğu görülmektedir. Örneğin, Wilhelm Röpke (1937), Tevfik Hamdi (1930) konuya ilişkin başlıca örneklerdir. Bu iki eserin paylaş-tıkları temel özellik ise “tek iktisat, fakat farklı okullar yaklaşımı”nı benimsemele-ridir. Yani, iktisat biliminin tarihsel gelişi-mindeki yaşanan farklılıklar, evrimsel bir çizgide takip edilmiştir. Bu eğilim, 1940 ve 50’li yıllarda da devam etmiştir. Örneğin, Fritz Neumark (1948) ve Mahmut Koloğlu (1950), iktisadi düşünce tarihine, ayrı bir bölüm olarak yer vermektedirler. Dolayı-sıyla tek iktisat anlayışının bu eserlerde olmadığı rahatlıkla söylenebilir.1960 ve 70’li yıllar ise farklı iktisat yak-

10

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

Türkiye’de yazılmış ‘iktisada giriş’

niteliğindeki kitaplar, genellikle

iktisadi düşünce meselesine

önem vermiştir denebilir. Fakat

bu önem, giderek kaybolmakta

ve iktisadi düşünce iktisat

kitaplarından dışlanmaktadır.

laşımlarının iktisat ders kitaplarında yer bulabilmesi açısından en verimli dönem-dir. Ergin (1964), Kuyucak (1960), Üstü-nel (1969), Küçükömer (1972), Özgüven (1979), Oğuz (1968), Köklü (1972), Güven (1978), bu konuda zengin içerik sunan başlıca eserlerdir. Örneğin, Ergin’in, Kla-sik İktisat, Klasik iktisada tepkiler, Fayda-cılar, Keynes, Kalkınma teorileri başlıkları altında yaptığı iktisadi düşünce tarihi ana-lizinde tek iktisat anlayışı tamamen kay-bolmaktadır. Kuyucak, iktisadi düşünceye ayrı bir alan olarak bakmaz fakat iktisadi düşünce tarihini inceler. Orhan Oğuz, kita-bının son bölümünde, Küçükömer ve Öz-güven ise analiz kısımlarına henüz varma-dan iktisadi düşünce tarihini kapsamlı bir biçimde incelemişlerdir. Özellikle bu başlık altında öne çıkarılması gereken bir diğer eser Besim Üstünel’in Ekonominin Temel-leri’dir. Üstünel, aşağıdaki alıntıdan da an-laşılacağı gibi, iktisadi düşünceyi, iktisat ilminin gelişimi yaklaşımıyla ele almakta ama çeşitliliği görmeye çalışmaktadır

“Bu bölümde ekonomi ilminin gelişimi çok kalın çizgilerle ve özet olarak ve-rilmeye çalışılacaktır. Bunu yaparken konuyu üç alt bölüm içinde ele alacağız. Önce “bilim öncesi dönem” diyebileceği-miz eski çağlardaki dağınık düşünceleri de içine alan ve ekonomiyi bilim haline getirmeye çalışanların düşüncelerini ve Klasik İktisatçıları tanıtmaya çalışaca-ğız. Sonra, Klasiklere tepki niteliğindeki çeşitli eleştirici akımları ele alacağız ve klasik düşünceyi temel felsefeleri açı-sından eleştiren Himayecilik Tezini, Mü-dahaleci Okulu ve Bilimsel sosyalizmi, yöntem açısından eleştiren Tarihçi okulu göreceğiz. En son olarak da Marjinalist-lerin ve Neo-klasiklerin düşüncelerini özetleyerek, ekonomiyi bugünkü bilim-sel düzeye getiren çabaların ve çağdaş düşünce akımlarını ana hatlarıyla tanıt-maya çalışacağız” (2003: 84).

1980’li yıllardan sonra iktisadi düşünce, ders kitaplarından dışlanmaya başla-maktadır. Bu konuda en iyimser olanları, iktisadi düşünceyi, ek kısımlar halinde, ders kitabının sonunda olmak kaydıyla, kısaca değinmekle geçmeyi tercih etmek-tedir. Bu yaklaşımın, tek iktisat anlayışının

egemenliğini perçinlemeye yaradığı orta-dadır. Fakat Aydın Türkbal (1999), İlhan Uludağ v.d. (1999), Gülden Ülgen (2007), bu konuda istisna olmayı başarmışlardır. Örneğin Uludağ v.d., iktisadi düşünceye, eserde, ayrı bir yer verir. Verdiği yer, ikti-sadi analizin hemen öncesindedir. Fakat iktisadi düşünceyi, evvela, Eski Yunan, Ortaçağ, İslamiyet dünyası olarak sınıf-landırır. Ardından, ticari kapitalizmin ve sanayi kapitalizmin gelişmesi ile iktisadi düşünce arasındaki ilişkiyi kurmaya çalışır (Uludağ v.d.: 38 - 62). Klasik iktisat oku-lunun görüşlerini özetledikten sonra, tarih-sel çizgiden kopmadan, Neoklasik iktisadi düşüncenin incelenmesine başlar. Burada da tek tip Neoklasik iktisat okulu varmış gibi davranmaktan kaçınarak, Avustur-ya okulu, Lozan okulu ve Anglo-Ameri-kan Marjinalistler ayrımına girer (1999: 62 - 69). Ardından tepkileri ele alır. List’in korumacılık eleştirisini, Tarihçi okulu, Ku-rumcuları ve Romantik okulun eleştirilerini değerlendirdikten sonra, Sosyalist iktisâdi düşünce içerisindeki önemli düşünürlerin temel görüşlerini sıralar (1999: 69 - 81). Marksizmin felsefesini tartışır. Keynesyen sistem ve Monetarist sistem tartışması ile iktisadi düşünce analizini sonlandırır. (1999: 81 - 96).İktisat derslerinde çokça okutulan ve ince-lemeye tabi tutulan Türkçe çeviri kitaplar-da ise böyle bir çabanın izine rastlanma-mıştır.O halde, Türkiye’de yazılmış ‘iktisada giriş’ niteliğindeki kitaplar, genellikle iktisadi dü-şünce meselesine önem vermiştir denebi-lir. Fakat bu önem, giderek kaybolmakta ve iktisadi düşünce iktisat kitaplarından dışlanmaktadır. Bunun en önemli nedeni olarak, Anglosakson kökenli ders kitap-larına birebir öykünen, özellikle şematik olarak, yeni nesil ders kitabı yazma eğilimi gösterilebilir. 3-Tarihsel süreç içinde (toplumsal) sistem-lerin evrimi ele alınıyor mu? Türkiye’deki sistem geçmişten günümüze değerlendi-riliyor mu?1960’lı yıllara kadar toplumsal sistem-ler, zayıf içerikte olsa da kitaplarda yer

11

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

İktisadi analizlerin ders kitaplarına yansıma biçimi olarak giderek çoğalma eğilimi gösteren bir hastalık da dikkat çekmektedir. O da, KPSS, kurum sınavları gibi merkezi sınavların, ders kitaplarının tek tipleşmesineyol açmasıdır.

bulmuştur. Bu eserlerin birçoğunda da sistemler, tarihsel süreçler göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Röp-ke (1934), Tevfik Hamdi (1930), Koloğlu (1950), Neumark (1948), bu konuda öne çıkan başlıca örneklerdir. 1960’lardan sonra ise toplumsal sistemle-rin tarihsel bağlamıyla ele alınışını ve dü-şünce tarihi ile ilişkisini zengin bir içerikle sunan eserler üretilmiştir. Feridun Ergin, Ali Özgüven, İdris Küçükömer, Atıf Kuyu-cak bu konuda da öne çıkanlar arasın-dadır. Fakat en zengin içeriklisi, Feridun Ergin’in İktisat isimli kitabıdır. Ergin (1964), toplumsal sistemleri tarihsel bir perspektif-le ele alırken, siyasi akımların etkilerini de değerlendirmektedir. Oradan devletçiliğin temellerine girmekte, yer yer siyaset fel-sefesine başvurular yapmaktadır. Sovyet plancılığını, Marksist tepkileri, sosyalist mülahazaları ekleyerek toplumsal sistem-ler incelemelerini oldukça güçlendirmiştir.1980’lerden sonra iktisadi sistemler tama-men kategorik ayrımlarla ve kısaca deği-nilmek suretiyle verilmektedir. Bunun en tipik örneği, hemen hemen tüm kitaplarda rastlayabileceğimiz, piyasa ekonomisi, ku-manda ekonomisi ve karma ekonomi baş-lıklarıyla sistemlerin ayrımlandırılmasıdır. Böylelikle, tarihsel bağlamından kopartıla-rak mutlak ilişkiler yumağı olarak karşımı-za çıkarılan toplumsal sistemler, birbirinin her daim muadili olarak sunulmakta ve karşılaştırmalı biçimde ele alınmaktadırlar.Türkiye’nin iktisadi/toplumsal sistemini ön-celikli olarak ele alan herhangi bir esere ise rastlanmamaktadır. Zeyyat Hatipoğ-lu’nun ve Aydın Türkbal’ın bu konudaki sınırlı temasları da ne yazık ki iyi niyetli çabaların ötesine geçememiştir. Çeviri kitaplar ise bu soruya cevap verebilecek hiçbir emare göstermediklerinden kapsam dışı tutulmuşlardır.

4-İçeriği, sunumu, tutarlılığı bakımından yapılan iktisadi analiz yeterli mi?Türkçe yazılmış ders kitaplarında yapılan analizler, yine dönemsel olarak ayrıma tabi tutulduğunda, ilk dönemlerde, Klasik ekonomi politiğin izleğini esas alırken, za-manla ve özellikle günümüze yaklaştıkça

Neoklasik iktisadın analitik dünyasının başlıklarına teslim olmuşlardır. Bu konu-da da yine 1960 ve 1970’li yıllarda, hâkim eğilime teslim olmamak adına direnen çabalarla karşılaşılmaktadır. Neoklasik iktisadın analizi yapılırken bazı özgün tarzlara rastlıyoruz. Örneğin Ergin (1964), tarihsel analitik bir yaklaşım geliştirmiş ve onu takip etme yolunu seçmiştir. Neo-klasik iktisadın mikro/makro ayrımı yerine doğrudan üretim, gelir, para gibi bahisleri bu başlıklar altında analiz etmiştir. Ali Öz-güven (1979), bütünlüklü bir analiz sunma-ya çalışsa da mikro/makro ayrımına baş-vurmuştur. Oğuz (1968), oldukça berrak, özlü ve alternatifli tartışmalar yürütmüştür. Üstünel (1969), tamamıyla Neoklasik bir analiz yaptığı çalışmasında, bölüşüm bah-sinde de olsa, Neoklasik İktisada alterna-tifler getirmeye gayret etmiştir. Cafer Unay (1997), Neoklasik iktisat analizini merkezi-ne yerleştirdiği eserinde okuyucuları yer yer farklı iktisat okullarına sürükleyebil-miştir. Neoklasik iktisadın tüketici ve üre-tici teorisini, piyasa türlerini inceledikten sonra, konu bölüşüme geldiği vakit, bölü-şümle ilgili çalışmaların 17. Yüzyıla kadar geri gittiğini belirtmiş ve ardından bölüşüm teorisinin evrimini özetlemeye çalışmıştır. Bu anlamda Unay, bölüşüme ilişkin olarak, Smith’in, Ricardo’nun, Marx’ın görüşlerini, marjinalist bölüşüm teorisini, ikinci el kay-naklardan ve çok kısa olsa da değinme-den geçmemiştir. (1997: 179 - 188). Yakın tarihe ait eserlerde ise analizlerin artık tek boyutlu olduğunu görmekteyiz. Çeşitliliğin kaybolduğu ders kitapları ara-sında ise pedagojik üstünlükleri olan eser-ler öne çıkmaktadır. Bu anlamda, Anadolu Üniversitesi’nin, uzaktan eğitim için yayına hazırladığı İktisada Giriş isimli ders kitabı (2003) bu konuda iyi bir örnek oluşturmak-tadır. İktisadi analizlerin ders kitaplarına yansı-ma biçimi olarak giderek çoğalma eğilimi gösteren bir hastalık da dikkat çekmekte-dir. O da, KPSS, kurum sınavları gibi mer-kezi sınavların, ders kitaplarının tek tipleş-mesine yol açmasıdır. Öyle ki artık, ana-lizin boyutlarını ve kapsamını tamamen sınavlarda çıkan ya da çıkması speküle

12

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

Türkçe çeviri ders kitapları, tek

iktisat yaklaşımına sahip olsalar da,

iktisâdi konuları ve kavramları şematik

olarak ele alan ve sadece teorilerini vermekle yetinen

analizlerden kaçınmaktadırlar.

edilen soruların içerikleri belirlemektedir. Çeviri ders kitaplarının ise Türkçe yazı-lan kitaplara kıyasla, özgünlük anlamında bir üstünlüğe sahip oldukları göze çarp-maktadır. Ison ve Wall (2007), Begg v.d. (2005), Sloman (2003), şablon açıklama-lardan uzak kalmaya çalışan, ezberciliğe değil, mantıksal sorgulamaya sevk eden, mutlaka somut örnekleriyle pekiştirilen ik-tisat analizleri yapmaktadırlar.

5-Analitik iktisadın varsayımları, araçları ve çıkarımları yöntemsel olarak değerlen-diriliyor mu? İktisatta yöntem tartışmalarının, ders ki-taplarına girebildiğini söyleyebilmek ola-naksızdır. İlk dönemlerde Röpke’nin (1934) ve Tevfik Hamdi’nin (1930) bu konudaki sınırlı çabaları görülmektedir. 60’lardan günümüze bakıldığında ise Besim Üstü-nel’in, Zeyyat Hatipoğlu’nun, Zeynel Din-ler’in ve Erdoğan Alkin’in yöntem tartışma çabalarına tanık olmaktayız. Fakat bu ça-balar, daha ziyade Neoklasik iktisat yak-laşımının analiz metodu tanıtımı ile sınırlı kalmaktadır. Bu başlıkta öne çıkan iki eser bulunmaktadır. Birincisi Ali Özgüven’in İk-tisada Giriş’idir. Özgüven (1979), bir konu-nun analizini yaparken ilgili varsayımların geçerliğini sorgulamaya çalışmaktadır. İdris Küçükömer’de de böyle bir çabayı görmek mümkündür. Küçükömer (1972), gerek fiyat analizi kısmında, gerek milli gelir analizi kısmında, mutlaka analizin varsayımlarını sorgulamaktadır. Örneğin, tüketim analizinde, fayda maksimizasyonu varsayımının toplum gerçeklerine ne dere-ce uygun olduğu konusunda bir fikir yürüt-mektedir. Böylelikle analitik yaklaşımların arkasında yer alan sosyal felsefe ve politi-kaları da ifşa etmeye çalışmaktadır.

“Neoklasik iktisatta, insanın faydasını maksimum yapmaya savaşacağı genel bir postula olarak kabul edilir. Bu pos-tulaya dayanarak verili bir çerçevede bireyin nasıl bir tutum alacağını önce-den hipotetik olarak ortaya koymak kabil olacaktır. Burada önemli iki problem be-lirir: aa) Ele alınan insan tipi çevremizde yaşayan insanlara ne kadar benzerdir; bb) maksimum çıkar peşindeki insanın

sağladığı faydayı ölçmek kabil midir? Bu sorular önce metodoloji bakımından önemlidir” (1972: 219).

Türkçe çeviri ders kitapları ise bu konuda hayli başarılıdır. Öncelikle, incelenen eser-lerin tamamında, analizin yöntemi, analiz araçlarının kullanılma biçimi açıklanmaya çalışılmaktadır. Örneğin Begg v.d. (2005), talep miktarı ile malın fiyatı arasındaki ters yönlü ilişkiyi vurgulayan talep kanunu açık-lamalarında, Veblen’e bir parantez açarak, futbol yıldızlarının isimleri ve numaralarıy-la üretilen ayakkabıların fiyatlarının yük-seldikçe talep miktarlarının da yükselmesi örneğini, Veblen’in gösteriş tüketimi yak-laşımı ile açıklamakta ve bu açıklamanın talep kanunu ile ilişkisini tartışmaktadır:

“…Aslında fiyatları ne kadar yüksek ise o oranda daha belli bir kesime özgü olur ve o oranda daha çok arzulanır görünür-ler…modanın tüm marka ikonları yıllar-dır bunun farkındadır (…) ”Gösteriş tüke-timi” ve tüketicilerin belli bir kesime özgü şeylere olan arzusuna ilk dikkati çeken Amerikalı ekonomist Thorstein Veblen (1857-1929) olmuştur. Bununla birlikte bu Veblen mallarının varlığı, bizim geliş-tirmekte olduğumuz tüketici tercihi mo-deli ile son derece tutarlıdır” (2005: 76).

Ölçeğin verimi analizi yapılırken yaşam-dan somut örnekler verilerek analizin gerçekliğinin sorgulandığı aynı eserde; bilgiye yönelik ürünlerin üretimi ve dağı-tımının aslında son derece pahalı olduğu ileri sürülmekte, bu ürünlerin dijital ortam-lara taşınması durumunda ise çok geniş bir ölçek ekonomisi sayesinde, maliyetle-rin ve dolayısıyla fiyatların nasıl düşmek zorunda kaldığı açıklanmaktadır (2005: 106). Ya da şirket birleşmelerinin bu var-sayımın neresine denk geldiği tartışmaya açılmaktadır. Bir başka örnek olarak, Ison ve Wall (2007: 68), kayıtsızlık eğrileri ana-lizi ile İngiltere Ulusal İstihdam Bürosunun alışveriş sepetinde yer alan revaçta olan mallar arasındaki bağı kurmakta ve kayıt-sızlık eğrilerinin oluşumunu okuyucu zih-ninde somutlaştırmaya çalışmaktadır. Bu örneklerden de kolaylıkla anlaşılacağı gibi, Türkçe çeviri ders kitapları, tek iktisat yak-

13

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

1960’lara kadar olan dönem incelendiğinde, uluslararası açılımın, Türkçe ders kitaplarında, oldukça sınırlı düzeyde kaldığı görülmektedir.

laşımına sahip olsalar da, iktisâdi konuları ve kavramları şematik olarak ele alan ve sadece teorilerini vermekle yetinen analiz-lerden kaçınmaktadırlar.

6-İktisat politikaları, kamu politikaları ile analitik iktisat arasında ilişki kuruluyor mu? Kurulan bu ilişkide ekonomik göster-gelerden yararlanılıyor mu? Türkiye eko-nomisinden örnekler veriliyor mu?Bu konuda, dönemler arasında tutarlı bir gelişim yoktur. Son derece dağınık ve sınırlı çabalarla karşılaşılmaktadır. İlk dö-nem ders kitaplarında, iktisat analizinin bütçe analizi ile birleştirildiği görülmek-tedir. C. Schaeffer v.d. (1935), Kirkor Kö-mürcüyan (1930), Mehmed Cavid Bey (2001)’de bu çabayı görmek mümkündür. Röpke (1937)’de iktisadi analiz ile iktisat politikaları bağları kurulmaktadır. Koloğlu (1950)’de ise sadece borsa, kredi, para bahsi görülmektedir.Sonrasında ise analizlerde sadece kamu harcamaları ya da kamu borç sorunu gibi konularla karşılaşılmıştır. Bu eğilimin dışı-na çıkan eserler de vardır. Örneğin, Aren (1976), başlı başına bir vergi bahsi yürüt-mektedir. Hatipoğlu (1987) ise kamu po-litikalarına güçlü bir açılım getirmektedir. Vergi, borç, harcama, gelir dağılımı, işçi-işveren ilişkilerine değinerek, analizi ile bu bahisleri birleştirmektedir.Çeviri kitapları ise bu konuda da bir hayli zengin içeriğe sahiptir. Kamu-piyasa ilişki-sine geniş yer ayıran kitaplar, yoksulluktan vergi politikalarına, özelleştirme uygulama-larından, iktisat politikalarının işleyiş süreç-lerine varıncaya kadar derinliğe gidebil-mektedirler. Örneğin Sloman (2003), kamu-piyasa ilişkini incelemeye almış, yoksulluk, vergi politikalarının analizini yapmıştır. Yine, çeviri kitaplarda, özellikle her bahiste, mut-laka ekonomik göstergelere başvuru yapıl-maktadır. Bunun da yine çeviri kitaplarının bir üstünlüğü olduğu ileri sürülebilir. 7-Uluslararası iktisat politikaları ve kamu politikalarına karşılaştırmalı bakışla bir başlangıç yapılıyor mu?1960’lara kadar olan dönem incelendiğin-de, uluslararası açılımın, Türkçe ders ki-

taplarında, oldukça sınırlı düzeyde kaldığı görülmektedir. O da sadece, analitik düz-lemde kalmak suretiyle, ticaret, kriz, yapı bahislerinde karşılaşılmaktadır. Bütüncül ve bağlantılı değerlendirmeler bulunma-maktadır.1960’lardan günümüze olan döneme ba-kıldığında ise yine benzer bir eğilim ola-rak, uluslararası iktisat bahislerinin analitik düzlemde kaldığı görülmektedir. Bu konu-da da tek istisna, Erdoğan Alkin’in İktisat isimli kitabıdır. Uluslararası ekonomik iliş-kiler bahsine zengin bir yer ayıran Alkin (1992), konuyu analitik ve sistemsel olarak ele almaktadır. Fakat çalışmanın temel ek-sikliklerinden bir tanesi ise analizin, kamu politikaları ile ilişkilendirilmiyor olmasıdır.Türkçe çeviri kitaplar, bu konuda da geniş ve sağlam içerik sunmaktadır. Örneğin Begg v.d. (2005), ulusal ekonomi-kamu ilişkisini ele aldıktan sonra, dış iktisat me-selesine geçmekte ve kamu-dış ticaret bağlantısı ile üstelik çok sayıda örneklerle güçlü bir uluslararası iktisadi analiz ve iliş-kiler açıklaması yapılmaktadır.

sonuçTürkiye’de yayınlanan iktisada giriş ders kitabı niteliğindeki eserler, incelenme-lerden elde edilen sonuçlara göre, çalış-manın giriş bölümünde sıralanan sorular ekseninde, dönemsel olarak birbirlerine benzemektedirler. Dört dönem üzerinden yapılan değerlendirmelerin birinci kısmını, Osmanlı’nın son dönemiyle 1940’lı yıllar arasındaki zaman aralığı kapsamaktadır. Bu yıllar arasında kaleme alınan ders kitapları, henüz Neoklasik İktisat anlayı-şının ve dolayısıyla tek iktisat anlayışının egemenliğine girmemiştir. Dönemin iktisat kitaplarının temel çabası, iktisat biliminin doğuşunu ve diğer sosyal bilim alanla-rından bağımsızlığını açıklama gayretidir. Fakat açıktır ki bu kitaplarda iktisat bili-minden anlaşılan, Klasik ekonomi politik görüşlerdir. Çalışmalarının hemen başla-rında sunulan Klasik ekonomi politik gö-rüşü ve iktisadi düşünce tarihinden açık-lamalar, bunun açık göstergesi olarak ka-bul edilmelidir. İktisadî serbestiyete karşı çıkan yazarlar da Klasik ekonomi politiğe

14

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

1940-1960 arasını kapsayan döneme

ait eserlere bakıldığında,

ders kitabı yazımı konusunda,

üretken olmayan bir dönem olduğu

anlaşılmaktadır.

eleştirilerini korumacılık temelinde yürüt-mektedirler. Okutulan, öğrenime sunulan iktisat ders kitaplarının odaklandıkları ik-tisat bilim dalının hem servet ilmi olarak ekonomi politiği hem de kaynakların etkin dağılımına odaklanan bir tercihler ve deği-şim ilişkileri biliminden ziyade ilm-i iktisadı (economics) başlık olarak benimseyen bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. İktisadın diğer sosyal bilimlerden ayrıştı-ğını benimsemiş olsalar da ilm-i iktisadın (economics’in) pozitivizmin etkisiyle bilim-leri ayrıştıran ve aralarına mesafe getiren bakışından farklı olarak “ekonomi politiğin” toplumsal politik hayata bakışında her za-man öne çıkan “bir tür bütüncül toplum bi-lim” (Milonakis - Fine, 2009: 2) olma özelli-ğini ders kitaplarına yansıtmışlardır. 1940-1960 arasını kapsayan döneme ait eserlere bakıldığında, ders kitabı yazımı konusunda, üretken olmayan bir dönem olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü sözü edi-len dönemde nadiren ‘iktisada giriş’ niteli-ğinde ders kitabına rastlanmıştır. Bu kitap-lar da geçmiş dönem yaklaşımlarını miras alma eğilimindedir. Yani, tek iktisat anla-yışının görülemeyeceği, Klasik İktisadı te-mel alan izleklerle tasarlanmış kitaplardır. Bu anlamda, ilgili dönem kitaplarında, so-rularımıza özgün cevapların bulunamama-sı şaşırtıcı değildir. Asıl şaşırtıcı olan 1960 ve 1980 arası dö-nemde yazılan ders kitaplarının soruları-mızın çoğuna verdiği doyurucu yanıtlardır. Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal koşullar, kapitalist dünyanın izlediği Key-nesyen iktisat politikalarının niteliği ve Kalkınma iktisadının yükselişe geçtiği bir zaman zarfını işaret eden döneme ilişkin kitapların bu gelişmelerden açıkça etkilen-diği ortadadır. Hemen her biri, iktisat dü-şüncesinin tarihine, iktisat yaklaşımlarının farklılıklarına temas etmeye çalışmış, dün-yada temel teşkil eden mikro iktisat-makro iktisat yazımını bu çeşitliliklerle zenginleş-tirmişlerdir. Fakat uluslararası iktisat ana-lizlerinin ise yetersiz kaldığı görülmektedir. Bunun temel sebebi olarak, dönemin bi-rikim sürecinin ulusal tabanı esas alması öne sürülebilir.Türkiye’de neo-liberal politika saldırılarının

başlangıcı olarak simgeleşmiş 1980’den günümüze yazılan ders kitaplarında ise sadece Neoklasik iktisadın analizleriy-le karşılaşılmakta ve üstelik bu analizler, hem toplumsal ve tarihsel bağlamından kopuk, hem de şabloncu bir biçimde ger-çekleşmektedir. Bu anlamda, neo-liberal politikaların etkisiyle tek iktisat anlayışına teslim olan ders kitapları, bu konuda örnek teşkil edebilecek uluslararası üne sahip ders kitaplarının sadece analizlerinin şe-matik kısımlarına öykünmüş, diğer özellik-lerini görmezden gelme yolunu seçmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin toplum yapısından ve gelişiminden bağları tamamıyla kopmuş, yapay, soyut ve anlaşılmaz ilişkiler setine dönüşmüştür.Öyleyse, Türkiye’de iktisada giriş ders kitabı yazımı, Türkiye’de kapitalizmin ge-lişimi ve bu gelişim sürecinde uygulanan iktisat politikalarından etkilenmiş görü-nüyor denebilir. Farklılıkları dışlayan, kriz dönemlerinde ise onları bir şekilde içeri almayı başaran genel geçer iktisat olarak tasvir edebileceğimiz ve esasında hem yöntemsel hem de araçsal bakımdan Ne-oklasik iktisat okulunun izini süren iktisat anlayışı, Türkiye’de ders kitaplarının ne-redeyse tamamında zuhur etmiştir. Erken kapitalistleşmiş ülkelerde yazılmış ve dün-yanın hemen her yerinde okutulan iktisat ders kitaplarının da bu anlamda hiç farklı olmadıkları söylenebilir. Ancak yine de bu kitapların olumlu bir özelliği olarak gösteri-lebilecek olan iktisadi kuramlarla somut ve yaşanmış örnekler arasında bir tür tutarlık arayışı ne yazık ki Türkçe yazılan kitaplara sirayet etmemiştir.Artık günümüzde standart kabul edilen bir iktisada giriş kitabı, iktisat’ı, kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanma bilimi ola-rak ele almakta, basit cebir ve geometri bilgisiyle yürütülen sığ analizler, toplumda karşılıklarının bulunup bulunmadığı sorgu-lanmaksızın mutlak doğru gibi sunularak okuyucuya ve dolayısıyla öğrenciye da-yatılmaya çalışılmaktadır. Mezun olmak isteyen öğrenciden de o halde sorgulama yapması değil, sunulanı ezberlemesi ve sınavlarda birebir aynını aktarması bek-lenmektedir.

15

gerç

eğin

peş

inde

50

yılikt

isat d

ergi

si

Bu anlamda incelenen günümüze ait ikti-sada giriş ders kitaplarının yapısı ve içe-riği, açık bir şekilde, İsmail Hüsrev’in 1931 tarihinde aşağıda not edilen ifadesini kar-şılamaktan çok çok uzaktır.

“İhtiyacın yasaları, değer, fayda nazariye-leri gibi, bir sürü nazari tekerlemeler (…) Talebenin kafası mücerredâtla tıka basa dolduruluyor. İktisat diye talebeye öğreti-len bu bilgiler (…) kopuk kopuktur. Talebe öğrendiklerini konkretize edemez. Mem-leket iktisadiyatını alakadar eden konkre hadiseler karşısında alıklaşır, şaşkına dö-ner. Mesela, bulunduğu şehirdeki, hatta mektebinin civarındaki bir demirci dükkâ-nının yahut küçük bir fabrikanın bile o şe-hir iktisadiyatındaki mevkiini, milli iktisatla ve dünya piyasalarile olan rabıtalarını bulamaz.” (1931: 6 ).

kaynakçaAlada, A. B. (2003) “Türkiye’de Üniversite Üzerine:

Tartışmalar, Arayışlar”, Eğitim Bilim Toplum, 1 (4), Güz.

Alada, A. D. (2012) İktisadın Kayıp Felsefesi: Ara-yışlar, Denemeler, İstanbul: Bağlam Yay.

Alkin, E. (1992) İktisat, İstanbul: Filiz Kitabevi.Alkin, E. v.d., (2003) İktisada Giriş, Eskişehir: Ana-

dolu Üniversitesi Yay. Aren, S. (2007) Ekonomi Dersleri, İstanbul: İmge

Kitabevi.Begg, D. v.d. (2011) İktisat, V. Serin (çev.), İstanbul:

İş Bankası Yayınları.Berkes, N. (1985) “Türkiye’de Ekonomik Düşünün

Evrimi”, Felsefe ve Toplumbilim Yazıları, İstan-bul: Adam Yay.

Dardot, P. ve Laval, C. (2012) Dünyanın Yeni Aklı: Neoliberal Toplum Üzerine Deneme, İ. Ergüden (çev.), İstanbul: İstanbul Bilgi Üniv. Yay.

Dinler, Z. (1995) İktisada Giriş, Bursa: Ekin Yay.Ergin, F. (1964) İktisat, İstanbul: İ.Ü. İktisat Fakül-

tesi Yay.Ertek, T. (2007) Temel Ekonomi, İstanbul: Beta Yay.Genç, H. – Özgür, M. E. (2011) “Tasarrufât-ı Mülkiye

ve Serandi Arşizen Hakkında”, Serandi Arşizen, Osmanlı’da Bir Politik İktisad Kitabı: Tasarrufât-ı Mülkiye, İstanbul: Kitabevi Yay., içinde.

Güven, Ö. (1978) İktisat İlmine Giriş, İzmir: İstiklâl Matbaası.

Hatipoğlu, Z. (1987) İktisat Bilimine Giriş ve Mikro-iktisat, İstanbul: Temel Araştırma Yay.

Hüsrev, İ. (1931) İktisat Nasıl Okutulmalı, Ankara: Ankara T.O. Matbaası.

Ison, S. ve S. Wall (2007) İktisat Giriş, A. Çakmak v.d. (çev.), İstanbul: Bilim Teknik Yay.

İlkin, S. (1972) “1920-1970 Döneminde Türkiye’de-ki İktisat ve Ticaret eğitimi ile İlgili Kuruluşların Gelişimi Tarihi Üzerine bir Deneme”, Türkiye’de

Üniversitelerde Okutulan İktisat Üzerine, F. Gö-rün (der.), içinde, Ankara: ODTÜ Yay.

Kazgan, G. (1987) “İktisat Nasıl Okutulmalı?”, ODTÜ Gelişme Dergisi, 4(1).

Kepkep, N. (1997) Ekonomi Konusunda Temel Bil-giler I, İstanbul: Filiz Kitabevi.

Koloğlu, M. (1949) Ekonomi Dersleri, C.1, Ankara: Ankara Üniversitesi Yayını.

Köklü, A. (1972). İktisat İlmine Giriş, Ankara: Sevinç Matbaası.

Kömürcüyan, K. (1930) İktisat İlmi, İstanbul: Marifet Matbaası.

Kuyucak, H. A. (1960) İktisat Dersleri, İstanbul: Sermet Arkadaş.

Küçükömer, İ. (1972) İktisat İlkelerine Yeniden Ba-kış, İstanbul: Sermet Arkadaş.

Lipsey ,R. v.d. (1984). İktisat 1. Ahmet Çakmak (çev.). İstanbul: Bilim Teknik Yay.

Manisalı, E. (1996) İktisada Giriş, İstanbul: Der Yay.Mardin, Ş. (1985) “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e İkti-

sadî Düşüncenin Gelişmesi (1838-1918)”, Tan-zimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C. 3, İstanbul: İletişim Yay.

Milonakis, D. ve Fine, B. (2009) From Economics Imperialism to Freakonomics, London: Routle-dge.

Mehmed Cavid (2001) İlm-i İktisad, İstanbul: Liber-te Yay.

Neumark, F. (1948) Genel Ekonomi Teorisi, İstan-bul: İstanbul Üniversitesi Yay.

Oğuz, O. (1992) İktisada Giriş. İstanbul: Marmara Üniversitesi Yay.

Özgüven, A. (1979) İktisada Giriş. Bursa: Bursa Üniversitesi Yay.

Röpke, W. (1934) İktisat İlmi. İstanbul: İstanbul Üni-versitesi Yay.

Röpke, W. (1937) Cemiyet Ekonomisi, M. Ete (çev.), İstanbul: Bozkurt Matbaa.

Samuelson, P. (1973) İktisat, D. Demirgil (çev.), İs-tanbul: Menteş Kitabevi.

Schaeffer, C. v.d. (1935). Ekonomi Bilgisi: Genel Ulus Ekonomisi. M. Ete ve H. Somay

(çev.), İstanbul: Bozkurt Basımevi.Sloman, J. S. v.d. (2003) İktisat. A. Çakmak v.d.

(çev.). İstanbul: Bilim Teknik Yay.Suvla, R.Ş. (1945) Umumi İktisat Dersleri C.1, İs-

tanbul: İstanbul Üniversitesi Yay.Unay, C. (1997) Genel İktisat, Bursa: Ekin Yay.Ülgen, G. (2007) İktisat Bilimine Giriş, İstanbul: Der

Yayınları.Üşür, İ. (2003) “Ekonomi Politik: Zarif Mezar Taşla-

rı?”, Praksis, 10.Üstünel, B. (2003) Ekonominin Temelleri, İstanbul:

Dünya Kitapları.Yetimzâde M. T. Hamdi (1930) İktisat Prensipleri,

C.1, İstanbul: İstanbul Yüksek Mühendis Mektebi Matbaası.Yiğitbaşı, Ş. (1999) İktisada Giriş, Afyon: Afyon Ko-

catepe Üniversitesi Yay.Zarakolu, A. (1974) İktisat İlminin Temel İlkeleri, C.

2, Ankara: Sevinç Matbaası.