Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi - Roman Glass Container Typology in Caria
Transcript of Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi - Roman Glass Container Typology in Caria
TC.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ARKEOLOJİ ( KLASİK ARKEOLOJİ)
ANABİLİM DALI
KARIA BÖLGESİ ROMA DÖNEMİ CAM KAP TİPOLOJİSİ
Doktora Tezi
Ömür Dünya ÇAKMAKLI
Ankara 2012
TC.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ARKEOLOJİ ( KLASİK ARKEOLOJİ)
ANABİLİM DALI
KARIA BÖLGESİ ROMA DÖNEMİ CAM KAP TİPOLOJİSİ
Doktora Tezi
Ömür Dünya Çakmaklı
Tez Danışmanı
Doç. Dr. Zeynep ÇİZMELİ ÖĞÜN
Ankara 2012
İÇİNDEKİLER
Önsöz …………………………………………………………………………............i
Resim Listesi………………………………………………………………………….v
Tablo Listesi………………………………………………………..………………..vi
Kısaltmalar………………………………………………………………………….viii
Kaynakça………………………………………………………………………….....ix
1.GİRİŞ………………………………………….……………….………….……….1
1.1. Tezin Konusu ve Kapsamı…………………..……….………….……….1
1.2. Amaç………………………………………………….…………..……...2
1.3.Yöntem…………………………………….…………….……….……….5
1.4.Karia Bölgesi Cam Çalışmaları…………...……………….………….......8
1.4.1 Karia Bölgesi Camlarına İlişkin Yayınlar ve Yürütülen Projeler
………………………………………………………………………...8
1.4.2 Roma ve Erken Bizans Dönemi Camlarına İlişkin Tipolojik
ve Terminolojik Yayınlar………………………………………........14
2. KARIA BÖLGESİ CAM TARİHİ……………………………….………..…...16
2.1 Karia Bölgesi Tarihi Coğrafyası………………………...….…….……..16
2.2. M.Ö. II. Binde Karia Bölgesinde Cam …………………………………18
2.3. M.Ö. I. Binde Karia Bölgesinde Cam………………………..…..……..20
2.3.1. Erken Demir Çağında Karia Bölgesinde Cam...……..…….....20
2.3.2. Arkaik ve Klasik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam…....……22
2.3.3. Hellenistik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam.…………...…..26
2.4. Roma Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam..…………………..………..30
2.4.1 Karia Bölgesi’nde Roma Dönemi Cam
Üretim Merkezleri……………………………………………….…..30
2.4.1.1. Kaunos Antik Kenti Cam Üretimi…………………...31
2.4.1.2 Aphrodisias Antik Kenti Cam Üretimi…………….…31
2.4.1.3 Nysa Antik Kenti Cam Üretimi……………………… 33
2.4.1.4 Tralleis Antik Kenti Cam Üretimi……….....................33
2.4.1.5 Iasos Antik Kenti Cam Üretimi…………………….…35
2.4.1.6 Labraunda Antik Kenti Cam Üretimi…………………35
2.4.1.7 Alabanda Antik Kenti Cam Üretimi……………..……35
2.4.2. Karia Bölgesi Serbest Üfleme Teknikli
Roma Dönemi Camları……………………………………….……...36
2.4.3 Karia Bölgesi Kalıba Üfleme Teknikli
Roma Dönemi Camları………………………………………..……..39
2.5. Bizans Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam……………...…….………41
3. KARIA BÖLGESİ YERLEŞİMLERİ VE ANTİK CAM
BULUNTULARI..…………………………………………………………….46
3.1.İç Karia………………………………………….……………….………46
3.1.1 Mylasa ve Çevresi…….…………..…………………….……..46
3.1.1.1 Mylasa...……..…..……..…………….………….…..46
3.1.1.2 Labraunda….……..…………………………….……47
3.1.1.3 Euromos...………….…………….……………..……48
3.1.2 Stratonikeia ve Çevresi……….….……….………………...….49
3.1.2.1. Stratonikeia …..…………….…………………….... 49
3.1.2.2 Akdağ.……………………….………….……..….. . 50
3.1.2.3. Kabasakız...…………………………………............51
3.1.2.4. Lagina………………….……………………..….....51
3.1.2.5. Börükçü...………………………………….……….52
3.1.3. Tınaz…………………………………………………………..53
3.1.4. Derebağ...……………………………...………….…..………53
3.1.5 Idyma……………………………….…..……………..………54
3.2. Orta ve Güney Karia……....……………………..…….………………55
3.2.1 Iasos...…………………………………………….…..…….….55
3.2.2 Kaunos...……..……………………….…………………..……56
3.2.3 Knidos…..………………………………………………...…...57
3.2.4 Halikarnassos…………………………………………….........57
3.2.5 Leleg Kentleri…….……………………………………...…….58
3.2.5.1 Pedasa..………………………………………...….…58
3.2.5.2 Myndos.……………………………………...….…..60
3.3 Kuzey ve Doğu Karia…….……………………………………..……….60
3.3.1 Tralleis…..………………………………………………..……60
3.3.2 .Nysa…………………..………………………………...……..61
3.3.3 Aphrodisias………………….………………………..……......61
4. KARIA – RHODOS BAĞI…………………………….…..........…….....….......64
5. KARIA BÖLGESİ CAM KAPLARI……………………………..……..……..72
5.1. Karia Bölgesi Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi Cam Kapları……72
(M.Ö.2.yüzyıl – M.S.1.yüzyıl)………..…………….……………..…...........72
5.1.1 Kaseler…..……………………………..………………………72
5.1.1.1 Opak Kaseler …………...…………....……….……..72
5.1.1.2 Konik Kaseler …………...…….…….………………80
5.1.1.3 İşlenmemiş Ağızlı Kaseler ………………………….81
5.1.1.3.1 Düz Kesme Ağızlı, Yiv Dekorlu
Kaseler/Bardaklar.…………………....……....……...82
5.1.1.3.2 Düz Kesme Ağızlı, Karınlı Kaseler… 83
5.1.1.4 Yuvarlatılmış Ağızlı, Karınlı Kaseler………………..83
5.1.1.5 Kaburgalı Kaseler……………………………............84
5.1.1.5.1 Uzun Kaburgalı Kaseler ……………...…...85
5.1.1.5.2 Kısa Kaburgalı Kaseler ……………………85
5.1.1.6 Narin Kaburgalı Kaseler……………….………..…...86
5.1.2. Unguentaiumlar……………..…………………………….......87
5.1.2. 1 Oval Gövdeli Unguentariumlar …………..………...88
5.1.2.2. Tüp Biçimli Unguentariumlar …………..………… 89
5.1.2.3. Armudi Gövdeli Unguentairumlar …………………91
5.1.2.4 Küresel Gövdeli Unguentairumlar ………………….92
5.1.2.5 Şamdan Biçimli Unguentairumlar ……………….....93
5.1.2.6 Nokta Dipli Unguentairumlar ……………………….95
5.1.2.7 Soğan Gövdeli Unguentairumlar …………………...96
5.1.2.8 Silindir Gövdeli Unguentairumlar ………………….96
5.1.2.9Kısa Boyunlu-Uzun Konik Gövdeli Unguentairumlar 97
5.1.2.10 Gövdeden Boğumlu Unguentairumlar …………….97
5.1.3.Minyatür Unguentairumlar ……………...…………………….98
5.1.4 Minyatür Kaseler …………………………………………….100
5.1.5 Sürahiler……………………………………………………...101
5.1.5.1 Prizmal Gövdeli Sürahiler………………………….101
5.1.5.2 Çift Kulplu, Kabartma Bezemeli Sürahiler ………..104
5.1.6 Şişeler………………………………………………………..105
5.1.6.1 Küresel Gövdeli Şişeler ……………………………105
5.2 Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kapları
( M.S. 2.- 3. yüzyıl)…………………………………………………..……106
5.2.1 Şişeler………………………………………………………...106
5.2.1.1 Yaka Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ……………..106
5.2.1.2 Üzüm Dekorlu, Kalıba Üfleme Şişeler …………….107
5.2.1.3 Katlanmış Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ……......108
5.2.1.4 Silindir Gövdeli Şişeler…………………………….109
5.2.2 Kaseler………………………………………………………..110
5.2.2.1 Yaka Ağızlı-Kaideli Kaseler ………………………110
5.2.2.2 Ağız Üstü Kıvrımlı Bantlı Kaseler ………………...111
5.2.3. Sürahiler…………………………………………...………..112
5.2.3.1. Tek Kulplu, İlmekli, Dekorsuz Sürahiler………….112
5.2.4 Vazolar……………………………………………………….113
5.2.4.1 Konik Gövdeli, Taban Halkalı Vazo/Bardak ……...113
5.3. Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk ( M.S. 3-4. yüzyıl)- Erken Bizans
Dönemleri ( M.S. 5-7. yüzyıl) Cam Kapları……………………………….114
5.3.1 Şişeler………………………….………………………..……114
5.3.1.1 Konik Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler …………….114
5.3.1.2 Sekizgen Gövdeli Şişeler …………………………..115
5.3.1.3 Baskı (Çökertme) Gövdeli Şişeler …………………116
5.3.1.4 Gutturnium-Damlalık İşlevli Şişeler……………….117
5.3.2. Kaseler………………………………………………………118
5.3.2.1 Katlanmış Ağızlı, Yarı küresel Kaseler ……………118
5.3.2.2 Konik Gövdeli, Halka Kaideli Kaseler …………….119
5.3.2.3 Mavi Damlalı Kase/Bardak Kandiller……………...120
5.3.2.4 Petek Dekorlu Bardak / Kaseler……………………121
5.3.3.Vazolar…………………………………………….…………122
5.3.3.1 Kürevi Gövdeli, Dilim Dekorlu Vazo/Kavanozlar…122
5.3.4 Bardaklar……………………………………………………..123
5.3.4.1 Ters Konik Gövdeli Bardaklar……………………..123
5.3.5 Kandiller………………………………………….………........124
5.3.5.1 Kulplu Kandiller……………………………………..124
5.3.5.2. Çubuk Kandiller……………………………...........125
5.3.6 Kadehler……………………………………………..……….127
5.3.6.1 Boğumlu Saplı Kadehler …………………………..127
6. DEĞERLENDİRME……………………………...…………………………...128
6.1. Karia Bölgesi Roma ve Erken Bizans Dönemi Cam Kaplarının Form ve
Tip ve Yoğunluklarına Göre Bölgesel ve Tarihsel Olarak
Değerlendirilmesi…...……………………………………………………………...128
6.1.1. Geç Hellenistik - Erken Roma Dönemi
(M.Ö.2. Yüzyıl – M.S.1. yüzyıl)……………………………….....129
6.1.2. Orta Roma İmparatorluk Dönemi (M.S.2-3. yüzyıl)……..…136
6.1.3. Geç Roma İmparatorluk (M.S.3-4. yüzyıl)- Erken Bizans
Dönemi (M.S.5 -7. yüzyıl) Dönemleri…………………...……...…141
7. SONUÇ………..………………………………………………………………..146
7.1 Tarihsel ve Bölgesel Sonuç…………………………………………....148
7.2 Karia Bölgesi’nde Roma ve Erken Bizans Döneminde Cam Üretimi ve
Özgün Formlar-Yerel Üretimler…………………………………………...151
7.3 Karia Bölgesi’nde Roma Döneminde İthal Formlar. ………………….155
7.4 Çalışma Sonucunda Oluşan Yeni Hedefler…………………………….159
8. KATALOG……………………………………………………………………..162
9. LEVHALAR……………………………………………………………………218
10. UYUM TABLOSU…………………………………………………..……….229
ÖZET ……………………………………………………………………………...233
SUMMARY……………………………………………………………………….234
i
ÖNSÖZ
Günümüzde arkeoloji bilimi sayesinde, insan düşüncesinin birer ürünü olan
tüm maddi kalıntıların geçmişteki doğuş yerleri, kullanıldıkları zaman dilimleri,
kullanım alanları, yayılımları ve ilişkili pek çok özellikleri saptanabilmektedir. Her
kazı sezonu ve beraberinde gelen yoğun bilimsel çalışma süreci, eski uygarlıklara ait
pek çok kültür varlığının arkasındaki soru işaretlerini çözmekte oldukça başarılıdır.
Tez çalışmasının ana konusunu oluşturan “antik camlar” ise bahsedilen bu maddi
kalıntıların en çok kullanım alanı bulan dallarındandır. Her ne kadar arkeolojinin
çalışma alanları içerisinde uzun yıllar boyunca gölgede kalmışsa da önemi fark
edilmiş ve Anadolu cam tarihinin aydınlatılma süreci yakın zamanda hız kazanmıştır.
Bununla birlikte, bu sürecin uzun ve detaylı çalışmalara gereksinim duyduğu ve
mevcut eksiklerin, konuyla ilgili çalışma yapan uzmanları zorladığı da bilinmelidir.
Anadolu’nun cam tarihine verdiği yön ve önemi ancak artan yeni cam çalışmaları ile
anlaşılabilecektir. Dolayısıyla, “ Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi”
başlıklı doktora tez çalışması, bu çabanın bir ürünü olarak yorumlanabilir.
Uzun bir sürecin sonucu olan doktora tez çalışmasının “Önsöz” kısmını
yazmak, aslında yine bu uzun süreç boyunca hayali kurulan bir noktaya ulaşmakla
aynı anlamı taşıyor. Bu noktada derin minnettarlığımı ve içten teşekkürlerimi
sunmak istediğim isimler var:
Öncelikle Doç. Dr. Zeynep Çizmeli Öğün danışmanlığı altında bu tezi
hazırlama olanağı, yakaladığım en büyük şanslardan biriydi. “Anadolu Cam Sanatı
ve Tarihi” gibi bilinmezliği derin olan bir konuyu, daha önce pek de tecrübe
ii
edilmemiş bir yöntem ile çalışma hevesinde olan bir arkeoloğa güvenerek, inanarak,
destek olarak emanet ettiği ve yardımlarıyla hep güç verdiği için değerli hocama
minnettarlığım sonsuzdur.
Prof. Dr. Orhan Bingöl, seçtiğim konunun bilimselliği ve gerekliliği
konusunda verdiği onayla cesaretimi arttırmış ve bana inanç vermiştir. Bir doktora
öğrencisi için konusunun gerekliliğine olan inancı son güne kadar devam etmeliymiş.
Bunun önemini, buna hep sahip çıkan birisi olarak tecrübe ettim. Sayın Hocama
güveni için sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
“Anadolu Antik Cam Sanatı” konusunda çalışmaya heves ettiğim lisans
yıllarımda duyduğum ilk isimlerden biri Prof. Dr. Emel Erten’dir. Dolayısıyla, tez
komitemde olması benim için büyük onur kaynağı idi. Değerli hocama tüm anlayışı
ile verdiği desteklerden, katkılardan dolayı teşekkür ederim.
Prof. Dr. Adnan Diler, Karia Bölgesinde gerçekleştirdiğim çalışmalarda bana
destek olmuş ve Pedasa kazılarının başlangıç tarihi olan 2007 yılından itibaren kent
camlarını çalışma izni vererek beni onurlandırmıştır. Sayın hocama derin
teşekkürlerimi sunarım.
Antik cam’la ilk tanışmam, ben daha Arkeoloji’de 1. sınıf öğrencisiyken Doç.
Dr. Tolga Tek’in “Şu cam kitaplarını bir incele. Bakalım, sevebileceğin bir konu
mu?” demesiyle başlayan bir süreç. İlk tez konumu aynı tarihte ve sevgili hocamın
verdiği olanaklarla belirledim. Bu başlangıç 13 yıldır onun da danışmanlığında yeni
boyutlar kazanarak devam etti. Sanırım bir öğrencinin hocası olmak, hayat boyu
devam eden bir süreç. Bu da çok kıymetli ve ilham verici. Her zaman, her konuda ve
iii
nerede olursa olsun yardımını ve desteğini esirgemeyen hocama ayrıcalıklı bir
teşekkürü borç bilirim.
Bana ilham veren bir başka isim de Dr. Çiğdem Gençler-Güray. Belki de
kendi tezinin en yoğun zamanlarında, mesaisinin bir kısmını da benim tezimin
çalışmalarına ayırmış olması; kaynaklarını, düşüncelerini, zamanını, dostluğunu
paylaşması, tevazu’sunun en güzel göstergelerinden.
Dostlarım arasından iki isim benim ve tezim için çok önemli. Seda Karaöz-
Arıhan ve Emre Taştemür. Her ikisi de bu çalışma üzerinde benim kadar hak sahibi.
Sadece verdikleri manevi desteğin boyutu bile insanın kendisini çok şanslı hissetmesi
için yeterli iken, onlar ayrı ayrı yerlerde, tezimin her aşamasında ve her konuda
koşturdular. Ödenemeyecek borçlarım, yeri doldurulamayacak dostlarım var.
Meslektaşlarım ve arkadaşlarım Rahşan Tamsü Polat, İbrahim Ethem Koçak
ve Musa Ötenen’e de katkıları, yardımları ve destekleri nedeniyle ayrıca
teşekkürlerimi sunarım.
Ne de zordur böyle telaşlı ve stresli zamanlarda birinin yakın markajında
olmak. Hayatımı her alanda kolaylaştırmak için var gücüyle çalışan; dinleyen,
sabreden, çabalayan, sakınan annem ve babama; ve destekleri için tüm aileme ayrı
ayrı teşekkür ederim.
2003 yılında lisans tezimi bitirirken, tezimin iç kapak kısmına “Canım
Anneannemin Anısına, Hiç Bitmeyecek Özlemimle” yazmıştım. Değerli Hocam
Doç. Dr. Tolga Tek, bu ibareyi çok daha detaylı bir çalışmanın ürünü olacağından
doktoraya saklamamı tavsiye etmişti. Ben ise o zamanlar bu noktaya
iv
gelebileceğimden emin değildim; bu riski göze alamamıştım. Bugün bu tavsiyeyi
sevgiyle yerine getiriyorum:
Bu doktora tezi Canım Anneannem Necile Tanık’ın anısına; hiç
bitmeyen, bitmeyecek özlemimle adanmıştır.
Ankara, Aralık 2012
Ömür Dünya Çakmaklı
v
RESİM LİSTESİ
Resim 1: Karia Bölgesi Haritası (Henry 2009: Fig. 1)
Resim 2: Akdağ Cam Alabastronu. Olasılıkla M.Ö.2. yüzyıl. ( Civelek 2006: 58,
Çizim 10)
Resim 3: Kaunos Antik Kenti Cam Üretim Artıkları ( Gençler-Güray 2008 : 9)
Resim 4: Aphrodisias Müzesi Roma İmparatorluk Dönemi Cam Buluntuları
(Fotoğraf: Ömür Dünya Çakmaklı )
Resim 5 Aphrodisias kazılarında üzerinde iki ustayı çalışırken gösteren bir lahit
(Smith 1995: 194, fig. 7)
Resim 6: Aphrodisias kazılarında üzerinde iki ustayı çalışırken lahtin detayı
(Smith 1995: 194, fig. 8)
Resim 7: Tralleis Antik Kenti Doğu’daki Cam Üretim Atölyesi
(Kavaz 2011: 94: Resim 30)
Resim 8: Pedasa Antik Kenti Akropolisine ait Bizans Dönemi renkli cam sarmallı
bilezik parçası. ( Çizim: Ömür Dünya Çakmaklı)
Resim 9: Pedasa Antik Kenti Akropolisine ait Bizans Dönemi Cam Boncuk
(Fotoğraf: Ömür Dünya Çakmaklı )
vi
TABLO LİSTESİ
Tablo 1: Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Kaplarının Formlarına Göre
Oransal Dağılımı
Tablo 2: Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi Karia Bölgesi Cam Kap Formları ve
Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı
Tablo 3: Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Unguentariumlarının Formlarına
Göre Oransal Dağılımı
Tablo 4: Karia Bölgesi Erken Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının Geliş
Yerlerine Göre Oransal Dağılımı
Tablo 5: Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının
Formlarına Göre Oransal Dağılımı
Tablo 6: Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kap Formları ve
Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı
Tablo 7: Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının Geliş
Yerlerine Göre Oransal Dağılımı
Tablo 8: Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam
Kaplarının Formlarına Göre Oransal Dağılımı
Tablo 9: Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam
Kap Formları ve Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı
Tablo 10: Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk-Erken Bizans Dönemleri Cam
Kaplarının Geliş Yerlerine Göre Oransal Dağılımı
vii
Tablo 11: Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri Cam Kaplarının Tarihsel
Dağılımı
Tablo 12:Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri Cam Kaplarının
Merkezlere Göre Dağılımı
Tablo 13: Karia Bölgesi Roma İmparatorluk Çağı– Erken Bizans Dönemleri Cam
Üretim Merkezleri
viii
KISALTMALAR
Metinde ve Katalog Bölümünde Kullanılan Kısaltmaların Açılımları:
Bkn. Bakınız
Y. Yükseklik
A.Ç. Ağız Çapı
G.Ç. Gövde çapı
No: Numara
Böl. Bölüm
Kat. No. Katalog Numarası
Env. No. Envanter Numarası
Kazı No. Kazı Numarası
Çiz. No. Çizim Numarası
Foto. No. Fotoğraf Numarası
ix
KAYNAKÇA
Akat 1984 Akat, Y. Et.al.,, Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu Cam
Eserler Kataloğu, İstanbul, 1984.
Alexander 1937 Alexander, C., The Alishar Hüyük Season of 1930-
32, Chicago, 1937.
Alicu 1994 Alicu, A. et. al., Small Finds from Ulpia
Sarmizegetusa, Bibliotheca Musei Napocensiz-9,
Cluj-Napoca, 1994.
Allen 1998 Allen, D., Roman Glass in Britain. Princes
Risborough, Buckinghamshire, Shire Publications.
1998.
Anderson-Stojanović 1987 Anderson-Stojanovic, V. R. “The Chronology and
Function of Ceramic. Unguentaria”, American
Journal at Archaeology, No. 91, 1987, 105-122.
Arkwright 1985 Arkwright, W., “The Frontier of Lycia and Caria”,
Journal Of Glass Studies, No. 15, 1985, s. 93-95.
Atilla-Gürler 2009 Atilla, C., Gürler, B., Bergama Müzesi Cam Eserleri /
Glass Objects from Bergama Museum, Bergama
Belleten 16, Bergama Kültür ve Sanat Vakfı, 2009.
x
Atik 2004 Atik, Ş., MÖ. I. Bin’de Anadolu’da Cam Üretimi,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Mimar Sinan
Üniversitesi-Fen Bilimleri Enstitüsü-Endüstri Ürünleri
Tasarımı Ana Bilim Dalı(Tez Danışmanı: Prof. Dr.
Önder Küçükerman), İstanbul, 2004.
Avigad 1972 Avigad, N., “Excavations in the Jewish Quarter of the
Old City of Jerusalem, 1971”, Israel Exploration
Journal, Number 4, Vol.22, 1972, s. 193-200
Baldıran 1999 Baldıran, A., “ Stratonikeia’dan Unguentariumlar”,
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, No.4, 1999, 335-356.
Baldoni 1998 Baldoni, D., Et.al., 1998, "Il Vetro di Iassos ( Caria )
nel Quadro delle Produzioni nel Mediterraneo
Orientale", Il Vetro dall’Antichità All’Eta
Contemporanea: Aspetti, Tecnologici, Funzionali e
Commerciali – Atti 2e Giornate Nazionali di Studio
AIHV – Comitato Nazionale Italiano, Milano, 1996,
s.73 – 85.
Barag 1985 Barag, D., Catalogue Of Western Asiatic Glass In
The British Museım, Volume I, No.122, London,
1985.
xi
Baran 2006 Baran, A. Hekatomnidler Öncesinde Karia
Mimarisi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalına
Sunulmuş, Yayınlanmamış Doktora Tezi (Tez
Danışmanı: Prof. Dr. Orhan Bingöl), Ankara, 2006.
Barnett 1950 R.D. Barnett, “The Excavations of the British Museum
at Toprak Kale near Van”, Iraq, vol. 12, 1950, s.1-43.
Bass 1985 Bass, G. F., “The Uluburun Shipwreck”,Kazı
Sonuçları Toplantısı VII, Ankara, 1985, s.619-635.
Bass 2003 Bass, G. F. Su Altında Arkeoloji; Bir Arkeologun
Türkiye Macerası, İstanbul, 2003.
Baur 1938 Baur, P. V. C., Geresa City of Decapoli-Glass Ware,
1938.
Baybo 2003 Baybo, S., Patara Kazılarında (1989-2001) Ele
Geçen Cam Eserler, Akdeniz Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Ana Bilim Dalına
Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi (Tez
Danışmanı : Prof. Dr. Havva Işık), Antalya, 2003.
Baykan 2007 Baykan, C., “Allianoi’dan iki cam eserin restorasyon
ve konservasyonu”, SERES ( Uluslararası Seramik,
Cam, Emaye, Sır ve Boya Kongresi), 2007, s. 181-
187.
xii
Baylan 2008 Baylan, S.,2006-2007 Tralleis Kazılarında Ele geçen
Amphoralar, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Ana Bilim Dalına
Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi “Tez
Danışmanı : Doç. Dr. Aslı Saraçoğlu”,Aydın, 2008.
Bertelli 1990 Bertelli, G., “I vetri romani nel Museo Archaeologico
provinciale "F.Ribezzo" di Brindisi”, RicStBrindisi,
XII(1980-1987),1990,s.187-216,.
Berti 2010 Berti, Fede, “Iasos, Çifte Balta ve Zeus / Iasos, Labrys
and Zeus”, Mylasa Labraunda – Mylasa Çomakdağ :
Güney Ege Bölgesi’nde Arkeoloji ve Kırsal Mimari,
Mimari Reasürans T.A.Ş, İstanbul, 2010.
Berthold 1984 Berthold, R. M., Rhodes in The Hellenistic Age,
London, 1984.
Bilgiç 2005 Bilgiç, H., Arykanda’da Bulunan Geç Roma Dönemi
Cam Kaplarından Örnekler, Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji Anabilim
Dalına Sunulmuş Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi (
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. A. Tolga Tek),
Eskişehir, 2005.
xiii
Bishop 1993 Bishop, D. , “Glaser Aus Griechischer Und Römischer
Zeit”, Asia Minor Studien, 1993, s. 211-257.
Blid 2009 Blid, Jesper, “Late Antique Glass in Sacred Context: A
hagiasma at Carian Labraunda, Late Antique/Early
Byzantine Glass in the Eastern Mediterranean,
Tubitak, İzmir,2009,s. 133-150.
Bonomi 1996 Bonomi, S., Vetri Antichi del Museo Archeologico
Nazionale di Adria, Giunta Regionale del Veneto,
1996.
Boysal 1964 Boysal, Y., “Müsgebi Kazısı 1963 Yılı Kısa Raporu”,
Türk Arkeoloji Dergisi, , Milli Eğitim Bakanlığı, no.
XIII, 1964, s.81-83.
Boysal 1969 Boysal, Y., “Karia Bölgesinde Yeni Araştırmalar” ,
Anadolu ( Anatolia), XI, 1967, Ankara 1969, 1-29.
Boysal 1974 Boysal, Y., “Son yıllarda Bodrum yöresinde Yapılan
Arkeolojk Araştırmaların Önemi” Anma Kitabı,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi Dergisi, Ankara, 1974, 470.
Boysal 1987 Boysal, Y., “Stratonikeia Nekropolü’nün Tarihsel
Süreci”, Remzi Oğuz Arık Armağan Kitabı, 1987, s.
51-68.
xiv
Boysal-Kadıoğlu 1999 Boysal, Y., Kadıoğlu M., “1997 Yılı Stratonikeia
Nekropol Çalışmaları”, Kazı Sonuçları Toplantısı,
No. 20., Cilt 1, Ankara, 1999,s. 215-228.
Bucovala 1968 Bucovala, M., Vase Antike de Sticla La Tomis,
Constanta, 1968.
Canav 1985 Canav, Ü., Türkiye Şişe Cam Fabrikaları Cam
Eserler Koleksiyonu, İstanbul. 1985.
Canivet 1969 Canivet, Maria Teresa Fortuna “I Vetri Romani Di
Cornus Conservati al Museo Di Cagliari", Journal Of
Glass Studies, 1969, s. 19-26.
Charlesworth 1966 Charlesworth, D., “Roman Square Bottles”, Journal of
Glass Studies, VIII, 1966, s.26 - 40.
Chavane 1975 Chavane, M. J., Salamine de Chypre VI, Les Petits
Objects, 1975.
Civelek 2001 Civelek, A., Tralleis Nekropolisi Buluntuları
Işığında Hellenistik ve Roma Dönemi Seramiği, Ege
Üniversitesi, Yayınlamamış Doktora Tezi ( Tez
Danışmanı: Prof. Dr. Abdullah Yaylalı), İzmir, 2001.
s.103.
Civelek 2006 Civelek, A., “Stratonikeia – Akdağ Nekropolisi’nden
Bir Mezar”, Anadolu/Anatolia 30, 2006, s. 47-64.
xv
Clairmont 1963 Clairmont, C. W., The Excavation at Dura Europos,
Final Report 4,5. The Glass Vessels, NewHaven,
1963.
Cook 1946 Cook, R.M., Ionia and Greece in the Eight and Seventh
Centuries, B.B., Journal of Hellenic Studies, No. 66,
1946, s.67-98.
Cook 1961 Cook, R.M. Some Cities of the Milesian Territory,
British School of Archaeology At Athens, No. 56,
1961, s. 90-101.
Cook 1969 Cook, R.M., “Anote on the Absolute Chronology of the
Eighth and Seventh Centuries B.C.” British School of
Archaeology At Athens, No. 64, 1969,s.14-16.
Coldstream 1977 Coldstream, J.N., Geometric Greece, London, 1977, s.
252-253.
Contardi 2009 Contardi, Simona; “Late Antique Glass from Iasos
(Caria)”, Late Antique/Early Byzantine Glass in the
Eastern Mediterranean, Tubitak, İzmir,2009,s. 123-
132.
Crowfoot 1957 Crowfoot, G.M. et. al., "Glass", Samaria-Sebaste.
Vol. 3: The objects from Samaria, Londra, 1957. s.
403-422.
xvi
Crowfoot ve Harden 1931 Grace M. Crowfoot, D. B. Harden, , “Early Byzantine
and Later Glass Lamps”, The Journal of Egyptian
Archaeology, Vol. 17, No.3/4 ( Nov 1031), 196-208.
Czurda-Ruth 2005 Czurda Ruth B., “Glas aus Ephesus: Hanhaus 1 Und
Eine Werkstädtte Des 6. Jahrhunderts N. Chr. Auf Der
Agora”, Annales du 16e Congrés de l’Association
Internationale pour l’Histoire du Verre, London
2003, Nottingham, 2005, s. 158-161.
Czurda-Ruth 2007 Czurda-Ruth, B., Hanghaus I in Ephesos: Die Gläser,
Wien,2007.
Çakıcı 2006 Çakıcı, M., “ Milas- İsmetpaşa Mahallesi 284 Ada 23-3
Parsellerde Kurtarma Kazısı” 15. Müze Çalışmaları ve
Kurtarma Kazıları Sempozyumu, Ankara, 2006.
Çakmaklı 2003 Çakmaklı, Ö.D., Arykanda Antik Kentinde
Bulunmuş Roma Dönemine Ait Açık Ağızlı Cam
Kap Örnekleri, Anadolu Üniversitesi Arkeoloji
Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına Sunulmuş
Yayınlanmamış Lisans Tezi ( Tez Danışmanı: Yrd.
Doç. Dr. A. Tolga Tek), Eskişehir, 2003.
xvii
Çakmaklı 2007 Çakmaklı, Ö.D., Uşak Arkeoloji Müzesinde Korunan
Roma Dönemine Ait Cam Eserler, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji
Anabilim Dalına Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi ( Tez Danışmanı: Doç. Dr. Kutalmış
Görkay), Ankara, 2007.
Çakmaklı 2008 Çakmaklı, Ö.D., “Pedasa 2007: Akropolis Çalışmaları”,
30. Kazı Sonuçları Toplantısı, 3.Cilt, Ankara, 2008,
s.267-270.
Çakmaklı 2010 Çakmaklı, Ö.D., “Pedasa- 2008/2009: Akropolis 2008-
2009 Çalışmaları”, 32. Kazı Sonuçları Toplantısı, 4.
Cilt, Ankara, 2010. s. 325-327.
Çakmaklı 2012 Çakmaklı, Ö.D. “ Başlangıcından Roma Dönemine
Kadar Anadolu Opak Cam Kapları ve Tınaz Kasesi”,
Kubaba, Sayı 20, İzmir, 2012,s.29-38.
Çakmaklı 2013 Çakmaklı 2013 “ Uşak Arkeoloji Müzesine Kazı Dışı
Yollarla Kazandırılmış Roma Dönemine Ait Bir Grup
Cam Kap”, Anadolu Antik Cam Araştırmaları
Sempozyumu-Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).
Çizmeli Öğün-Özcan 2013 Çizmeli Öğün, Z., Özcan, A. “Çorum Müzesi Cam
Eserleri”, Anadolu Antik Cam Araştırmaları
Sempozyumu-Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).
xviii
Dulong-Arveiller 1985 Arveiller-Dulong Veronique, Arveiller Jacques, Le
Verre d’époque Romaine : au Musée archéologique
de Strasourg, Ministtére de la Culture Editions de la
Réunion des musées nationaux, Paris, 1985.
Dupont 1983 Dupont, P., “Classification et Determination de
provenance des Ceramiques Grecques Oriantales
Archaiques D’isros-Raport preliminaire”, Dacia 27
1983, s.19-43.
Dupont 1986 Dupont, P., “Naturwissenschaftliche Bestimmung der
archaischen kerami Milets”, IstMitt Bei 31, 1986,
s.57-71.
Durna 2002 Durna, Gül Ersin, Antik Çağ’da Güney Batı Anadalu
(Karia) Bölgesinde Aphrodite Kültü: Aphrodite
kararkterine analitik bir yaklaşım, A.Ü. Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi. Tarih Ana Bilim Dalına
Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi (Tez
Danışmanı : Prof. Dr. Ömer Çapar, Ankara, 2002.
Dusenbery 1967 Dusenbery, E. B. “Ancient Glass of The Cemeteries of
Samothrace” , Journal of Glass Studies, No. 9, 1967,
s. 34-49.
xix
Dussart 1998 Dussart, O., Le Verre en Jordanie et en Syrie du Sud,
Institut Français D’Archeologie du Proche-Orient
Beyrouth – Damas – Amman Bibliotheque
Archeologique et Historique, CLII, Beyrouth,1998.
Erim 1967 Erim, K., “Aphrodisias : Results of the 1967
Campaign” , Türk Arkeoloji Dergisi , XVI/ I, 1967, s.
67-80.
Erim 1971 Erim, K. Et.al., “Diokletian’s Currency Reform: A New
Inscription”, The Journal of Roman Studies, Vol. 61,
1971. S.171-177.
Erkanal 1998 Erkanal, A., “ 1996 Yılı Panaztepe Kazıları Sonuçları”,
XIX. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, Ankara, 1998,
s. 455-467.
Erten 1988 Erten E., “Hatay Müzesindeki bir Grup Cam Eser” I.
Uluslararası Anadolu Cam Sanatı Sempozyumu,
İstanbul, 1988, s.31-34.
Erten 1993 Erten, E., Baslangıcından Geç Antik Dönem Sonuna
Kadar Anadolu’da Cam, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına sunulmuş,
yayımlanmamış doktora tezi, (Tez Danışmanı : Prof.
Dr. M. Oluş Arık), Ankara, 1993.
xx
Erten 1995 Erten, E. “Akhamenid Cam Kaseleri ve Milas
Müzesinden Yayınlanmamış İki Örnek”, TC. Kültür
Bakanlığı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1995
Yıllığı ,Ankara, 1995, s.312 – 317.
Erten 1998 Erten, E., “İ.Ö. İkinci Binde Anadolu’da Cam”,
OLBA I, 1998,s. 29-44.
Erten 1999 Erten, E., “Kilikia’da Cam”, Olba II, I. Uluslararası
Kilikia Arkeolojisi Cam Sempozyumu Bildirileri,
1999,s.169-183, lev.35-37.
Erten 2000 Erten, E. “Anadolu’da Roma Camcılığında Küresel
Gövdeli Sürahiler”, Olba III, 2000, s. 172-174.
Erten 2001 Erten, E., “Glass Finds From Olba Survey-
2001”, OLBA VII, 145-154, Mersin, 2001.
Erten 2008 Erten, E., “Silifke'den Bir Cam Buluntu: insan Başı
Biçimli Şişe”, Anatolia Supplement Series Nr.2 /
Anadolu Ek Dizi No.2 - III.-IV. Ulusal Arkeoloji
Arastirmalar Sempozyumu, Ankara Universitesi Dil
ve Tarih-Cografya Fakultesi Yayinlari, Ankara, 2008,
s. 127-134.
xxi
Erten 2012 Erten, E., “Akhaemenid Egemenliği Döneminde Doğu
Yunan Bölgesinde Cam”, Editörler; Ali Akın Akyol-
Kameray Özdemir.,Türkiye’de Arkeometrenin Ulu
Çınarları, Prof. Dr. Ay Melek Özer ve Prof. Dr.
Şahinde Demirciye Armağan, Homer Kitabevi,
İstanbul 2012,s.183-194.
Foy 2003 Foy, D. Le Verre en Tunisie: L'Apport des fouilles
recentes Tuniso-Françaises, Journal Of Glass Studies,
Vol.45, 2003, s. 59-89, fig.88.
Freaser-Bean 1970 Freaser, P.M., Bean, G. The Rhodian Peraea and the
Islands, London 1970.
French 1970 French David, “Recent Archaeological Researh in
Turkey” Anatolian Studies, The British Schoool of
Archaeology , c. 20, Ankara, 1970, s. 7-35.
Fortuna Canivet 1969 Fortuna Canivet, M.,T., t, "I vetri romani di Cornus
conservati al Museo di Cagliari," Journal of Glass
Studies, XI, 1969, s.19-27.
Gençler 2000a Gençler, Ç. “Hierapolis Camları”, Ricerche
Archeologiche Turche Nella Valle Del Lykos – Lycos
Vadisi Türk Arkeoloji Araştırmaları, Galatina, 2000,
s.209-289.
xxii
Gençler 2000b Gençler, Ç., Smintheion Camları, , A.Ü. Dil ve Tarih-
Coğrafya Fakültesi. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına
sunulmuş, yayımlanmamış yüksek lisans tezi ((Tez
Danışmanı: Prof. Dr. Ç. Özgünel) Ankara, 2000.
Gençler Güray 2008 Gençler Güray, Ç. 2008 yılı Kaunos Antik Kenti
yayınlanmamış kazı cam raporu.
Gençler Güray 2009 Gençler Güray. Ç. , Elaiussa Sebaste Antik Yerleşimi
Cam Buluntuları, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına sunulmuş,
yayımlanmamış doktora tezi (Tez Danışmanı : Prof. Dr.
Ç. Özgünel) Ankara, 2009.
Gençler Güray 2011 Gençler Güray, Ç. “Kaunos – Etüdlük Cam Eserler” 32.
Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, Ankara, s. 23-24.
Gençler Güray 2012 Gençler Güray, Ç., “Kaunos’un Erken Bizans Dönemi
Cam Buluntuları”, Anadolu/Anatolia 36, Ankara,
2012, s. 215-226.
Gider 2005 : Gider, Z., Lagina’daki Dor Mimarisi, T.C.
Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Arkeoloji Anabilim Dalı’na sunulmuş,
Yayınnlanmamış Yüksek Lisans Tezi ( Tez Danışmanı
:Yrd. Doç. Dr. Bilal Söğüt), Denizli, 2005
xxiii
Gill 1994 Gill, M. “Amorium Excavation 1993: Glass and Small
Finds”, Anatolian Studies, Vol XLIV, Ankara, 1994,
123-126;
Goldstein ,1979 Goldstein, M. Sidney Pre-Roman And Early Roman
Glass In The Corning Museum of Glass, Corning,
New York, 1979.
Golofast 2009 Golofast, L., “Early Byzantine Glass from the Tauric
Chersonesos (Crimea), Late Antique/Early Byzantine
Glass in the Eastern Mediterranean, Tubitak,
İzmir,2009,s. 301-335.
Greaves 2003 Greaves, A.M., Miletos Bir Tarih, İstanbul, 2003.
Grose 1989 Grose, David F., The Toledo Museum Of Art :Early
Ancient Glass Core Formed, Rod-Formed, and Cast
Vessels and Objects from the Late Bronze Age to
the Early Roman Empire 1600 Bc to Ad 50, New
York, 1989.
Grossmann 2002 Grossmann, Richard A., Ancient Glass: A Guide to
the Yale Collection. New Haven: Yale University Art
Gallery, 2002.
xxiv
Greaves 2003 Greaves, Alan M., Miletos: The Ornament of Ionia.
A History of the City to 400 B.C.E. , The Universty
of Michigan Press, 2003.
Güneş 2009 Güneş, F.,” Late Antique Glass From The Museum Of
Kahramanmaraş”, Late Antique/Early Byzantine
Glass in the Eastern Mediterranean, Tubitak,
İzmir,2009,s. 245-252.
Gürler 2000 Gürler, B., Tire Müzesi Cam Eserleri, T.C. Kültür
Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü,
Ankara, 2000.
Haevernick 1981 Haevernick, T. E., Beitrage zur Glasforschung, Die
Wichtigsten dufsatze von 1938 Bis 1981 von Thea
Elizabeth Haevernick, Mainz. HAEVERNICK, Thea E.
1981.
Harden 1934 Harden, D.B., “The Glass of Greeks and Romans”,
Greece and Rome, Vol.3, No.9, 1934, s.140-149.
Harden 1981 Harden D.B., Catalogue of Greek and Roman Glass
in the British Museum, Vol I, London, 1981.
Hayes 1975 Hayes, J., W., Roman and pre-Roman Glass in the
Royal Ontario Museum, Royal Ontario Museum,
Toronto, 1975.
xxv
Hayes 1992 Hayes, J.W., Excavation at Saraçhane in İstanbul,
Princeton, 1992.
Hellström 1965 Hellström, P., Labraunda: Swedish Excavations and
Researches. Vol II. Part 1. Finds. Pottery of
Classical and later date, Terracotta, Lamps and
Glass, Lund, 1965.
Henry 2009 Henry, O., Tombes de Carie. Architecture funéraire
et culture carienne, VIe-IIe s. av. J.-C.,
Rennes, 2009.
Henry 2010 Henry, O., “ Karia, Karians and Labraunda/ Karia,
Karialılar ve Labraunda”, Mylasa Labraunda –
Mylasa Çomakdağ : Güney Ege Bölgesi’nde
Arkeoloji ve Kırsal Mimari, Mimari Reasürans
T.A.Ş, İstanbul, 2010, s. 64-79.
Hershkovitz 1986 Hershkovitz, M., “Miniature Oinment Vases from the
second Temple Periode”, Israel Exploration Journal,
XXXVI, 1986.45-51.
Ignatidou 2004 Ignatidou, D., “Glass vessels”, The Maussolleion at
Halikarnassos, Subterranean and Pre- Maussollan
Structures on the Site of the Maussolleion, the Finds
from the Tomb Chamber of Maussollos”, Reports of
the Danish Archaeological Expedition to Bodrum, 6,
Copenhagen 2004, s.181–202.
xxvi
Ignatidou, 2005 Ignatidou, D., Achaemenid and Greek Colourless
Glass, The World of Achaemenid Persia: History,
Art and Society in Iran and the Ancient Near East, ,
2005. s. 419-426
Ignatidou, 2006 Ignatidou D., “Almonds, Lobes and Ribs”, Annales of
the 17 th. Congress of the International Associations
for the History of Glass, Antwerp, 2006, s.15-20.
Ignatiadou -Antonaras 2008 Ignatiadou, D. – Antonaras, A., Glassworking
Ancient and Medieval: Terminology, Technology
& Typology (A Greek-English, English-Greek
Dictionary),Thessalloniki,2008.
Isings, 1957 Isings, C., Roman Glass from Dated Finds,
Groningen/Djokarto, 1957.
Isings 1971 Isings, C., Roman Glass In Lımburg, Wolters-
Noordhoff, 1971.
İznik 2011 İznik, E., “ İmparator Diokletianus’un Tavan ( En
Yüksek) Fiyatlar Fermanı : Edictum de pretiis Rerum
Venalium, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-
Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi,
Cilt:XXX, Sayı:49, Ankara, 2011, s. 97-131.
Jennings 2000 Jennings, S., Late Hellenistic and Early Roman Cast
Glass from the Souks Excavation ( Bey 006), Journal
of Glass Studies, 42, 2000, s. 41-59.
xxvii
Kavaz 2011 Kavaz, B., Tralleis Cam Fırınlarının Geleneksel
Cam Fırınları İle Karşılaştırılması, T.C. Atatürk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji
Anabilim Dalına Sunulmuş Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi ( Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Nurettin
Öztürk), Erzurum, 2011.
Küçükeren 2010 Küçükeren, Canan, Ege’de bir Anadolu Uygarlığı :
Karia, Ekin Grubu yayınları, İstanbul, 2010.
Küçükerman 1985 Küçükerman, Önder, Cam Sanatı ve Geleneksel Türk
Camcılığından Örnekler, Türkiye İş Bankası, Kültür
Yayınları, Ankara, 1985.
Klein- Llyod 2000 Klein, D., Lloyd, W., The History of Glass, A Little,
Brown and Company, London, 2000.
Kner 2009 Kner, E., B., “Late Antique/Early Byzantine Glass
Vessels from the Cemeteries of Kodori and Machara
Valleys (Georgia)”, Late Antique/Early Byzantine
Glass in the Eastern Mediterranean, Tubitak,
İzmir,2009,s. 355-368.
Krizannac 2009 Krizannac, M., “Glass from Early Byzantine Gradina
on Mount Jelica (Serbia),” Late Antique/Early
Byzantine Glass in the Eastern Mediterranean,
Tubitak, İzmir,2009,s. 265-284.
xxviii
Küçükçoban 2011 Küçükçoban, F. “ 2000 Yılı Akdağ Kurtarma Kazısı”,
12. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları
Sempozyumu, Ankara, 2011, s. 251-263.
Lauwers 2007 Lauwers, V.Et.al, A Ceramic Tool for The Glass-
Blower, 2007.
Lauvers- Degryse-Waelkens 2007 Lauvers V., Degryse P., Waelkens, M.,
“Evidence for Anatolian Glassworking in Antiquity :
The case of Sagalassos ( Southwestern Turkey)”,
Journal of Glass Studies, 2007, 1-8.
Lightfoot 1989 Lightfoot, S. C., Afyon Müzesi Cam Eserler
Koleksiyonu -A Catalog of Glass Vessels in Afyon
Museum, BAR.İnternational Series 530, Oxford,1989
Lightfoot 1991 Lightfoot, C.S.,”Glass in the Iron Age” Anatolian Iron
Ages, (Oxbow Monograph 13), Oxford 1991,s. 67-74.
Lightfoot – Arslan 1992 Lightfoot, C.S..- Arslan, M., Anadolu Antik Camları;
Yüksel Erimtan Koleksiyonu; Ancient Glass of Asia
Minor; Yüksel Erimtan Collection, Ankara, 1992.
Lightfoot 1995 Lightfoot, C. S.,“Some Examples of Ancient Cast and
Ribbed Bowls in Turkey” Jornal Of Glass Studies,
No. 37, 1995,s. 22-39:
xxix
Love 1967 Love, I. C., “Knidos Excavations in 1967”, Türk
Arkeoloji Dergisi, 16/2, 1967, s. 133-159.
Maccabruni 1987/1988 Maccabruni, C.. “Vetri romani nel territorio di
Ticinum” Helvatia Archaeologica, 1987/1988, s.111-
124.
Matheson 1980 Matheson, S. , Ancient Glass in the Yale University
Art Gallery, New Haven, 1980.
Mellink 1977 Mellink Machteld J. “Archaeology in Asia Minor”,
American Journal of Archaeology, c.81, 1977, s. 289-
321.
Meyer 1992 Meyer, C., Glass from Quseir al-Qadim and the
Indian Ocean Trade, Oriental Institute of the
University of Chicago, Chicago, 1992.
Myres 1920 Myres,J.L., “The Dodecanese (Continued)”, The
Geographical Journal 56, No.6, 1920, s. 425-441.
Nenna 1999 Nenna, M.D., Les Verres -Exploration Archeologique
De Delos Fascicule, XXXVII, 1999, s.70-77.
Olcay-Acara 1998 Olcay, Y., Acara, M., "Bizans Döneminde Kullanılan
Aydınlatma Elemanları ve Demre Aziz Nikolaos
Kilisesinde Bulunan Kandiller", ADALYA II (1998),
1998, s. 249-266.
xxx
Oppenheim 1970 Oppenheim A.L., Et.al, Glass and Glassmaking In
Ancient Mesopotamia, Corning N.Y. (Corning
Museum Of Glass Monograph).
Öğün-Özcan 2013 Öğün, Çizmeli Z., Özcan, A., “Çorum Müzesi Cam
Eserleri”, Anadolu Antik Cam Araştırmaları
Sempozyumu-Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).
Ölmez 2000 Ölmez, F., Tralleis Nekropolünden Bir Mezar ve
Buluntuları, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalına
Sunulmuş Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ( Tez
Danışmanı:Prof. Dr. Abdullah Yaylalı), Aydın, 2000.
Özen 2000 Özen, S., Die schlichten Gräber von Kaunos und
verwandte Bestattungen im westlichen Kleinasien,
Kiel.,2000, İnternet Yayınɪ (URL: http://eldiss.uni-
kiel.de/macau/receive/dissertation_diss_00000925)
Özen 2013 Özen, S. “Kaunos Mezarları Cam Buluntuları”,
Anadolu Antik Cam Araştırmaları Sempozyumu-
Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).
Özer 2007: Özer, Y., Karia Coğrafyası ve Tarihi , Muğla
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne Sunulmuş
Yayınlanmamış. Yüksek lisans Tezi ( Tez Dnışmanı:
Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Demir), Muğla, 2007.
xxxi
Özet 1992 Özet A., Bodrum Müzesinde Cam, Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi, Ankara, 1992.
Özet 1998 Özet A., Dipten Gelen Parıltı: Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi Cam Eserleri, T.C. Kültür
Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü,
Ankara, 1998.
Özet 2000 Özet, A., Sparkles from the Deep, Glass Vessels of
the Bodrum Museum of Underwater Archaeology,
Berikap Kapak sanayi Lmd. Yayını, İstanbul, 2000.
Özgan 1962 Özgan, R., Yunan ve Roma Heykeltraşlığı, Konya,
1962.
Özgümüş, 2000 Özgümüş, Ü., Anadolu Camcılığı.,Pera Yayıncılık,
İstanbul,2000.
Özgümüş 2009 Özgümüş, Ü., “Late Roman And Early Byzantine Glass
Finds From Marmaray Excavations At Sirkeci,Late
Antique/Early Byzantine Glass in Eastern
Mediterranean, Colloqvia Anatolica at Aegaea- Acta
Congressus Internationalis Smyrrnensis III,
İzmir,2009, s. 17-24.
Öztürk 2003 Öztürk, N., “Çankırı Müzesinde Bulunan Erken Roma
Dönemine Ait Bir Grup Cam Eser”, Atatürk
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi,
Sayı 4, Erzurum, s.69- 84.
xxxii
Öztürk-Can 2007 Öztürk, N., Can, B., “ Erzurum Müzesi Cam Eserleri”,
Araştırma Sonuçları Toplantısı, 24, 2. Cilt, Ankara,
2007, s.113-123
Price 1983 Price, J., “Glass”, A Handbook of Roman Art,
Phaidon Press, Hong Kong, 1983.
Price 1991 PRICE, J., “ Decorated Mould Blown Tablewares In
the Firs Cent. AD.” , Roman Glass Two Cewnturies
of Art and Invention, (Ed. Martine Newby ve Kenneth
Painter), Occ. Papers From the Society Of Antiquaries
of London, Vol. 13, London,1991, s. 56 – 75.
Pulak 1988 Pulak, C., “The Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun,
Turkey: 1985 Campaign”, American Journal Of
Archaeology, Vol.92, No:1, 1998, s. 1-37.
Rayet-Thomas 1997: Rayet, O., Thomas, A., , Bir Karia Kenti Tralleis, (
Çeviren : Osman Saçıkar) Aydın, 1997.
Rehren- Spencer-. Triantafyllidis 2003 Rehren, T., Spencer, L., Triantafyllidis,
P., “The Primary Production of Glass at Hellenistic
Rhodes”, Annales de l'Association Internationale
pour l'Histoire du Verre, Nottingham, 2003, s.39-43.
Richter 1911 : Richter, Gisela M. A., “The Room of Ancient Glass”,
The Metropolitan Museum of Art Bulletin, Vol.6,
No.6, Supplement, 1911, s.1-24.
xxxiii
Roos 1974 Roos P., The Rock Tombs of Caunus : The Finds ,
Studies in Mediterranean Archaeology, XXXIV 2,
1974.
Rosen -Katsnelson 1957 Rosen, Y., Katsnelson, N., “ Local Glass Production in
the Late Roman- Early Byzantine Periods in Light of
the Glass Finds from Khirbat El-Ni’Ana”, Atiqot,
Vol.57, Jerusalem, 1957, s.73-153.
Roueché 1989 Roueché, C. “Aphrodisias in Late Antiquity”, Journal
of Roman Studies Monograph 5, London, 1989.
Roueché 1981 Roueché, C., “ Rome, Asia and Aphrodisias in the
Third Century”, The Journal of Roman Studies, Vol.
71., 1981, s. 103-120.
Rowe 2004 Rowe, A. H., Reconsedering Late Roman Cyprus:
Using New Material from Nea Paphos to Review
Current Artefact Typologies, Department of Classical
Archaeology, Universty of Sdney ( Yayınlanmamış
Doktora Tezi), 2004.
Ruzicka 1992 Ruzicka S., Politics of Persian Dynasts: The
Hekatomnids in the forth century B.C. , Univesity of
Oklohoma, 1992.
Rütti 1991 Rütti, B., Die Römishen Glaser aus Augst und
Kaiseraugst, Römermuseum,1991.
xxxiv
Saraçoğlu 2004 Saraçoğlu, A., “Bir Musa heykeli ışığında Tralleis ve
Rhodos Etkileşimi” , 60. Yaşında Fahri Işık’a
armağan: Anadolu’da Doğdu (ed. T. Korkut) , Ege
Yayınları, İstanbul 2004.s. 649-659.
Saraçoğlu 2011 Saraçoğlu, A., “Hellenistic and Roman Unguentaria
from The Necropolis of Tralleis”, Anadolu/Anatolia
37, Ankara, 2011, s. 1-42.
Schaus 1986 Schaus G.P., “Two Fikellura Vase Painters”, British
School of Archaeology At Athens, No 81, 1986,
s.251-295.
Schuler 1959 Schuler, F., “Ancient Glass Making Techniques – The
Molding Process”, Archaeology, 12-1, 1959, s.47-52.
Schmidt 1957 Schmidt, Erich F., Persepolis II Contents of the
Treasury and Other Discoveries, Oriental Institute
Publications, Universty of Chicago Press, Chicago-
Illinois, 1957
Schwarzer 2009a Schwarzer, Holger, “Spatantike und byzantinische
Glasfunde aus Alexandreia Troas”, Late
Antique/Early Byzantine Glass in the Eastern
Mediterranean, Tubitak, İzmir,2009,s. 67-84.
xxxv
Schwarzer 2009b Schwarzer, Holger, “Byzantinische und islamische
Glasfunde aus Pergamon”, Late Antique/Early
Byzantine Glass in the Eastern Mediterranean,
Izmir 2009, s. 85-109
Sevin 1979 Sevin, V., “Lydia Devletinin Anahatları”, Arkeoloji ve
Sanat Dergisi, cilt 6-7, İstanbul, 1979,s.14- 20.
Sevin 2001 Sevin,V., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Türk Tarih
Kurumu, Ankara, 2001.
Smith 1957 Smith, R., W., Glass from The Ancient World: The
Ray Winfield Smith Collection, Corning, 1957.
Smith 1995 Smith, R. R., “Aphrodisias 1994”, XVII. Kazı
Sonuçları Toplantısı, Cilt 2, Ankara, s. 188-196.
Stern 1989 Stern, E. M., “Glass Vessels Exhibited in The Bölge
Museum Adana”, Belleten, 53, 1989, s.595-605.
Stern1999 Stern, E. M., “Roman Glassblowing in a Cultural
Context”, American Journal of Archaeology, Vol.
103, No. 3, s.441-484.
Stern 2001 Stern, E.M. Stern, Römisches, byzantinisches und
frühmittelalterliches Glas : 10 v. Chr. – 700 n. Chr.:
Sammlung Ernesto Wolf, Stuttgart ,2001.
xxxvi
Sternini 1988 Sternini, M., “Verrerie Byzantine de Gortyne”,
Association Française Pour L’Archeologie du Verre
IIIemes Journes D’Etude Lattes-Octobre. 1988, s..
18-28.
Sternini 1998 Sternini, M., La Collezione di Antichita di
Alessandro Palma di Cesnola, Biblioteca
Archaeologica. Collana diretta da Giuliano Volpe. 6,
Bari, 1998.
Simona 1987/1988 Simona, B. S. “Produzione e commercio di vetro
antico nei territori a sud delle Alpi” Helvatia
Archaeologica, 1987/1988, s.133-143.
Simona-Carezetti 1988 Simona, B.S., Carezetti, R., Vetri Romani del
Cantone Ticino; Citta di Locarno, Museo Civico e
Archeologico, Castello Visconteo, 2.IX.-13.XI.,
Mostra, 1988.
Smith – Ratté 1998 Smith, R.R.R.- Ratté, C., “Archaeological research at
Aphrodisias in Caria 1996”, American Journal Of
Archaeology, No.102, 1998, s.225-250.
Smith 1995 Smith, R.R.R. “Aphrodisias 1994”, XVII. Kazı
Sonuçları Toplantısı, Cilt 2, Ankara, sf. 188-196.
Şenol 2003 Şenol A.K., Marmaris Müzesi Ticari Amphoraları,
Ankara, 2003.
xxxvii
Tamsü Polat 2013 Tamsü-Polat, R., “Stratonikeia Akdağ Nekropolü Cam
Buluntuları Üzerine Bir Değerlendirme”, Anadolu
Antik Cam Araştırmaları Sempozyumu-Kaunos,
Ankara, 2013 ( Baskıda).
Tavukçu 2007 Tavukçu-Aydın, Z.; “Parion Güney Nekropolü'nden bir
Grup Cam Eser”, Atatürk Üniversitesi Güzel
Sanatlar Dergisi, Sayı 12, Aydın, 2007.s.145-161.
Taştemür 2007 Taştemür, Emre, “Klaros kehanet Merkezi’nde Ortaya
Çıkarılan Camların Üretim Teknikleri ve
Uygulamaları”, SERES III. Uluslararası Katılımlı
Seramik, Cam, Emaye, Sır ve Boya Semineri, 2007,
Eskişehir, s 169-180.
Tek 1994 Tek,A.Tolga., Arykanda Şehrinden Antik Cam
Örnekleri, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi.
Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına sunulmuş,
yayımlanmamış lisans tezi, (Tez Danışmanı : Prof. Dr.
C. Bayburtluoğlu) Ankara, 1994.
Tek 2001 TEK, A.Tolga, “Prismatic Glass Bottles with Greek
Inscriptions from Arykanda in Lykia”, Annales du 15
Congres, New York, 2001, s. 82-87.
xxxviii
Tek 2005 Tek, A. Tolga., “Antik Dönem’de Anadolu’da Cam
Üretimi”, SERES ( Uluslararası Seramik, Cam,
Emaye, Sır ve Boya Kongresi), Eskişehir, 2005,
s.108–123.
Tek 2007 Tek, A. Tolga., “Arykanda'da Bulunan Antik Cam
Eserlere Genel Bir Bakış" SERES ( Uluslararası
Seramik, Cam, Emaye, Sır ve Boya Kongresi),
Eskişehir, 2007, s. 153-168.
Tomasso 1990 Tomasso, Giandomentico, “Contenitori in Vetro di
Unguenti e Sostanze Aromatiche Dell’Italia Romana (
Isec. A.C-III sec. D.C.)”, Ampullae Vitreae, Giorgio
Bretschneider Editore, Roma,1990.
Triantafyllidis 1998 Triantafyllidis, P. ,“New Evidence of the Glass
Manufacture in Classical and Hellenistic Rhodes”,
Annales du 14e Congres de l’ Association
International pour l’ Histoire du Verre, Venezia-
Milano, 1998, s.30-34.
Triantafyllidis,1998 Triantafyllidis,P., Τα γυαλινα αητικειμενα
απο την μινωα αμοργου, Yayınlanmamış doktora tezi,
Ioannina, 1998.
xxxix
Triantafyllidis 2000 Triantafyllidis, P., "Ανακύκλωση Γυαλιού στην
Αρχαία Ρόδος" Διεθνές Συνέδριο Αρχαιολογία
και Περιβάλλον στα Δωδεκάνησα: ΄Ερευνα και
Πολιτισμικός Τουρισμός, Πανεπιστήμιο Αιγαίου, με
την ανακοίνωση: 2-5 Νοεμβρίου 2000, Ρόδος,
Triantafyllidis 2006 Triantafyllidis, P.,”Late Hellenistic Glass from Kos,
Dodecanese, Greece”, Journal of Glass Studies, Vol.
48, 2006, s. 145-161
Triantafyllidis 2009 Triantafyllidis, P. “Early Core-Formed Glass from a
Tomb at Ialysos, Rhodes”, Jornal Of Glass Studies,
Vol.51, Corning, 2009, s.26-39.
Weinberg 1961 Weinberg, G.D., “Hellenistik Glass Vessels from
Athenian Agora”, Hesperia, Vol.30, No. 4, 1961,
s.380-392.
Weinberg 1962 Weinberg, G.D., Evidence for Glass Manufacture in
Ancient Thessaly, American Journal of Archaeology,
66, 1962, s.129-133.
Weinberg 1970 Weinberg, G.D., “Hellenistic Glass from Tel Anafa in
Upper Galilee”, Journal of Glass Studies, 12,
Corning, 1970, s.17-27.
xl
Weinberg 1973 Weinberg, G.D., “Notes On Glass From Upper
Galilee” , Journal of Glass Studies, 15, 1973, s. 35-
49.
Weinberg 1988 Weinberg, G.D., “The Glass Factory and
Manufacturing Processes”, Excavations at Jalame:
Site of a Glass Factory in Late Roman Palestine,
Columbia, 1988.
Weinberg-Stern 2009 Weinberg, G.D., Stern E. M., Vessel Glass from the
Athenian Agora, Athenian Agora XXXIV, American
School of Classical Studies at Athens, 2009.
Winter 2006 Winter, T., "The Glass Vessels form „Ein Ez-Zeituna",
Atiqot, 51, 2006, s. 77-84.
Vessberg 1952 Vessberg, O., “ Roman Glass in Cyprus”, Opuscula
Athenesia., 7, s.109-161.
Vessberg 1956 Vessberg, O. "Glass: Typology- Chronology ",
Swedish Cyprus Expedition., IV, 3, 1956, 128-174.
Von Saldern 1959 Von Saldern, A. “Glass Finds at Gordion”, Journal Of
Glass Studies , Vol.1, New York, 1959, s.22-49.
Von Saldern 1962 Von Saldern, A. ,”Glass From Sardis”, American
Journal of Archaeology. Vol.66, 1962, s.5-12.
xli
von Saldern 1964 von Saldern, A. ,” Ancient Glass in Split”, Journal Of
Glass Studies , Vol.9, New York, 1964, s.42-46.
von Saldern 1980 von Saldern, A., Ancient and Byzantine Glass from
Sardis, Cambridge, Massachusetts,1980.
Yalçın-Polat-Slotta 2006 Yalçın, Ü., Pulak, C.; Slotta R., Das Schiff von
Uluburun, Deutchen Bergbau-Museums Bochum,
2006.
Yaşar 1995 Yaşar, Ö., En Eski Devirlerden Roma Hakimiyetine
Geçişe Kadar Karia Tarihi, Selçuk Üniversitesi,
Tarih Ana Bilim Dalına Sunulmuş Yayınlanmamış
Yüksek Lisans tezi (Tez Danışmanı : Yrd. Doç. Dr.
Sebahattin Ağaldağ), Konya, 1995.
Yaylalı 2008 Yaylalı, A., “2006 Yılı Tralleis Antik Kenti Kazı ve
Restorasyon Çalışmaları” , 29. Kazı Sonuçları
Toplantısı, C.I, Kültür Bakanlığı Dösim Yayınları,
Ankara 2008, s.555 – 576.
Yıldıztekin 2006 Yıldıztekin, M., Kubad-Abad Sarayı Kazılarında ele
geçen Sırsız Seramik Buluntular (1982-1990),
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji
Anabilim Dalına sunulmuş, yayımlanmamış
yayınlanmamış yüksek lisans tezi (Tez Danışmanı:
Prof.Dr. Rüçhan ARIK ), Çanakkale,2006.
xlii
Yurtseven 2006 Yurtseven, F., “Tarsus Köylü Garajı Mezarı
Buluntuları”, Anadolu/Anatolia 31, Ankara, 2006, s.
91-121.
xliii
ANTİK KAYNAKLAR
Aristophanes Acharnians, (Çev. C.E. Graves) M.A., Cambridge,
1905.
Plinius Naturalis Historiae, (Çev. W.H.S. Jones), Loeb
Classical Library, 1963.
Strabon Geographika, Antik Anadolu Coğrafyası XII-XII,
( Çev. Adnan Pekman), İstanbul, 2005.
Herodotos Herodot Tarihi ( Çev. Müntekim Ökmen), İstanbul,
1983.
İNTERNET KAYNAKLARI
http://www.mta.gov.tr/v2.0/turkiye_maden/maden_potansiyel_2010/Mugla_Madenle
r.pdf.23.01.2013.
http://www.cmog.org/artwork/sack-shaped-beaker.20.01.2013
http://ancientglass.wordpress.com/2011/05/06/small-roman-bottle/
http://www.corbisimages.com/stock-photo/rights-managed/JB009522/glass-vase-
found-in-aphrodisias15.09.2012
http://ancientpeoples.tumblr.com/post/31591767790/glass-jar-shaped-like-a-bunch-
of-grapes-late15.09.2012
1
1. GİRİŞ
1.1. Tezin Konusu ve Kapsamı
Burada sunduğumuz çalışmanın zaman aralığını yaşanan teknolojik gelişmelerle,
cam’ın bir sektör olarak bağımsız, yeniliklere açık bir endüstri haline geldiği ve
yaygın kullanıma eriştiği Roma Dönemi ve Roma dönemi cam kaplarının, form ve
süsleme açısından geleneğinin devam ettiği Erken Bizans dönemi oluşturmaktadır.
Çalışmanın bölgesel içeriğini ise kuzeyde Büyük Menderes Irmağı (ant.
Meandros), güneydoğu’da Dalaman Çayı (ant. Indos), doğuda Kızılhisar Acıpayam
Ovası ve Ege Denizi ile çevrili Antik Karia Bölgesi’ndeki yerleşim yerlerinden veya
nekropol alanlarından bulunmuş1; müze koleksiyonlarında ya da kazı atölyelerinde
korunan, yayınlanmış veya yayınlanmamış cam kaplar; bu kapların Karia
Bölgesi’ndeki dağılımı ve tipolojik olarak değerlendirilmesi oluşturmaktadır.
Karia pek çok önemli ticaret yolunun üzerinde ya da merkezindedir. Somut
kültürel miras göz önüne alındığında ayrıcalıklı bir önem taşımaktadır. Tespit edilen
cam üretim merkezleri değerlendirildiğinde oldukça az sayıda olan bu merkezlerin
hatırı sayılabilecek miktarının bu bölgede toplanmış olduğu dikkati çeker2.
1 Karia Bölgesinin sınırları tarihi boyunca değişkenlik göstermiştir. Örneğin Miletos bir dönem Karia
kenti olarak kabul görmüştür ( Greaves 2003: 103-104) .Tez çalışmamız Karia Bölgesinin günümüzde
genel kabul gören ve ana metinde de yer alan sınırları içerisindeki kentleri kapsamakta; kıyıdaki Kos
ve Rhodos adası buluntuları Karia ve adalar arasındaki ilişkilerin irdelendiği bölümlerde yer
almaktadır. 2 Aphrodisias Güney Portikosunda bulunan cam ocağı için bkn. Lauvers- Degryse – Waelkens 2007:
2-3; Smith – Ratté 1998: 238 ve yine Aphrodisias’da Hadrianus Hamamı cam üretim kanıtları için
bkn. Tek 2005: 114, dip.no.42; Tralleis Geç Roma Dönemi cam ocakları için bkn. Yaylalı 2008a: 24
vd. ; Kavaz 2011: 57; Nysa’da bulunan cam ocağı, cam cürufu, üfleç parçaları ve cam çekireği için
bkn.. İdil-Kadıoğlu 2008: 502; Kaunos üretim’e ilişkin buluntu veren Karia merkezlerinden biridir (Ç.
Gençler-Güray Yayınlanmamış Kaunos 2008 Kazı Camları Raporu); Iasos’da cam üretimi henüz
somut delillerle kanıtlanamamıştır fakat agora içinde bulunan çok sayıda ocaktan birinin cam üretimi
2
Dolayısıyla Roma Dönemini temel alan tipolojik esaslı tez çalışmamız için Karia
Bölgesi zengin bir potansiyele sahiptir.
1.2. Amaç
Antik camlar üzerine yapılan araştırmalar, camın tarihsel süreç içerisinde
geçirdiği evreleri genel hatları ile ortaya koymayı başarabilmiştir. Her ne kadar
yeterli niceliğe ulaşılmamış olsa da müze cam koleksiyonları ve kazı cam
buluntularına yönelik Anadolu çalışmaları ve bu çalışmaların yayınları da son
dönemlerde kayda değer biçimde artmıştır. Sonuç olarak cam eserlerdeki sayısal
çoğunluk belirginleşmiş ve pek çok somut kültürel varlık gibi camın Anadolu’da bir
endüstri kolu olarak ne denli gelişmiş olduğu sergilenmiştir. Fakat bahsi geçen
yayınların az bir kısmı kesin tarihlendirme için kabul edilebilir kriterler ortaya koyan
kazı buluntularıdır; ne yazık ki bu yayınların çoğunluğunu müze ve koleksiyon
camları oluşturmaktadır. Bu durum, pek çok formun tarihlendirilmesi için birkaç
yüzyıllık geniş dönem yelpazelerinin kullanılması zorunluluğunu doğurmaktadır.
Kısacası tarihlendirme kriterlerinin daha net bir şekilde ortaya konulması bir
gereklilik olarak karşımızdadır.
Yine Anadolu odaklı bakıldığında üretim merkezlerinin ve yayılım alanlarının
saptanmasında ve köken sorunlarının çözülmesinde de problemler yaşandığı
gözlemlenmektedir. Hem bölgesel odaklı bir çalışmanın olmayışı hem de bu
çalışmalarla bağlantılı istatistiksel veriler de ortaya koyabilecek tipolojik
ile ilişkili olması oldukça muhtemeldir (Contardi 2009: 124) ; Labraunda da Iasos gibi fırın
kalıntılarına henüz rastlanılamayan bir kenttir ancak özellikle Geç Antik Dönemde kentin kutsallığı
dolayısıyla artan talebe istinaden cam üretiminin de gelişmiş olması, Batı Kilisesinde bulunan cam
kap buluntuların yoğunluğunun açıklaması olarak görülebilir ( Blid 2009: 139).
3
çalışmaların yapılmayışı3, yerel üretim olup kendi merkezinde kalan ya da yalnızca
yakın merkezlerce kullanım gören veya tam tersine doğduğu bölgenin özelliğini
taşıyıp çevre bölgelere ya da daha uzak merkezlere ihraç edilen üretimlerin tespiti
konusunda da belirsizliğe neden olmaktadır. Ancak aynı form ve dekora sahip olan
ve aynı bölgeden gelen camların yoğunluk oranları bu belirsizliği giderme ve
atölyelere ilişkin yorum yapmada bize yardımcı olacaktır.
C.Isings 1957 yılında yayınladığı Roman Glass from Dated Finds adlı
çalışmasında4 M.S. 1. yüzyıl ve 4. yüzyıl arasında kalan dönemde Roma camcılığının
geçirdiği kronolojik gelişmeyi tipolojik olarak değerlendirmiş, ancak bu çalışmada
baskın olarak Roma eyaletlerinin batı yerleşimlerinden ele geçen buluntuları kapsam
içine almıştır. Dolayısıyla, hem basıldığı tarihten itibaren herhangi bir güncellemeye
tabi tutulmamış olması hem de yoğunlukla Batı Roma Eyaletlerini kriter alması, bu
çalışmayı Anadolu’nun cam tarihindeki yerini belirlemek açısından yetersiz
kılmaktadır. Zira, İmparatorluğun batı ve doğusundaki form farklılıkları net bir
şekilde görülebilmekte ve hatta bugün bazı formların kökenlerinin İmparatorluğun
doğu yerleşimleri olduğu bilinmektedir5. Bu nedenle Anadolu odaklı yapılacak her
cam çalışması formların kökenine ilişkin problemlerin giderilmesine katkı
sağlayacaktır.
Cam sektörüne ait üretim merkezleri de, köken problemini yaratan bir başka
unsurdur. Çünkü cam endüstrisinde önemli derecede ticaret yükselişi ve üretim artışı
sağlanan Roma döneminde bile üretim, birkaç usta tarafından ve çoğu zaman
3Antik Cam çalışması yürüten pek çok uzmanın karşılaştığı bir sorun olan referans değerindeki
tipoloji çalışmalarının eksikliği, pek çok araştırmacı tarafından dile getirilmiştir. (Gençler Güray 2009
: 5; dipnot: 5.; Öğün ve Özcan 2013) 4 Isings 1957
5 Gençler Güray 2009 : 2
4
kentlerin kenarlarına veya dışlarına kurulan cam ocaklarında gerçekleştirilmiştir.
Kısacası cam endüstrisi, antik dünyanın en gelişmiş bağımsız endüstrisi olup
yüzlerce işçiyi aynı anda çalıştıran seramik endüstrisinin tersi bir üretim sürecine
sahiptir. Dahası, geçici olarak kullanılan ve hamam gibi uygun ocakların bulunduğu
ya da bakır işlikleri gibi cam üretimine adapte edilebilecek mekanlar da, cam fırını
yerine kullanılabilmekte, cam üretimi için tercih edilebilmektedir6. Kimi
araştırmacılar gezici cam ustalarının varlığını da değerlendirmekte ve cam
fırınlarının kazı alanlarındaki seyrekliğini buna bağlamaktadır7. Dolayısıyla
atölyelerin kazı alanlarında saptanması ya da üretim izlerine rastlanılması her zaman
mümkün olamamaktadır. Üretim yerlerinin tespitinde yaşanan sıkıntılar sayısal
veriler eşliğinde hazırlanacak olan tipolojik çalışmaların köken araştırmalarındaki
önemini perçinlemektedir.
Yukarıda sayılan Anadolu cam çalışmalarındaki problemlerin çözümünde
büyük fayda sağlayacak, antik bölgeler merceğinde; özellikle de tipolojik çıkarımlara
sahip cam çalışmalarının eksikliği dikkate değer boyuttadır. Dolayısıyla tez
çalışmamızın amaçlarından en önemlilerinden birini bu eksikliği bir ölçüde gidermek
oluşturmaktadır.
Anadolu cam çalışmalarında yukarıda bahsi geçen problemler dışında büyük
eksikliği hissedilen “formsal tanımlamalar” da tez çalışmasının bir başka amacını
oluşturmaktadır. Antik cam terminolojisinin tam olarak oluşturulamaması ya da bazı
formların henüz tanımlanmamış olması tez çalışması süresince de karşılaşılan
sıkıntılardan olmuştur. Sonuç olarak, Türkçe cam terminolojisine katkı sağlamak tez
çalışmasına ait alt amaçlardan biridir.
6 Tek 2005: 108–123
7 Lightfoot-Arslan 1992: 6
5
Tüm bu nedenlerle, tez çalışmamız genel olarak Anadolu antik cam çalışmalarına
yönelik köken araştırmalarında, coğrafi etkileşim durumlarında, üretim merkezlerinin
saptanmasında, terminolojik tanımlamaların yapılmasına katkı sağlamayı
amaçlamaktadır. Ayrıca çalışma yöntemi, Karia Bölgesi sınırları içinde kalan tüm
cam buluntuların bir bütün içerisinde değerlendirilmesine olanak verdiğinden,
buluntu grupları arasındaki kopuklukların da giderilmesi amaçlanmıştır.
1.3. Yöntem
Yukarıda da değinildiği gibi Roma dönemine gelindiğinde cam üretimine seri ve
hızlı bir yayılım alanı tanıyan somut bir gelişme yaşanmış; cam yapımında bir
süredir kullanılmakta olan demir çubuğun içi boş ve daha uzun olanla değiştirilerek8
camın üfleme yöntemiyle şekillendirilebilineceği keşfedilmiştir.
Cam üretimine üfleme tekniğinin kazandırdığı bu hızla, çoğunluğunu niceliksel
bir artışın sağlandığı Roma Dönemi eserlerinin oluşturduğu tez çalışmamızın
yöntemi üç ana başlık altında değerlendirilebilir: Kazı laboratuvarlarında ve müze
depolarında sürdürülen çalışma, kütüphane çalışması ve tezin oluşturulması.
Kazı laboratuvarlarında ve müze depolarında gerçekleştirilen çalışma; konumuz
olan Roma ve Erken Bizans dönemi camlarının tespiti, ölçü değerlerinin alınması, bu
kapların tez çalışması amacıyla oluşturulmuş “Karia Bölgesi Cam Kapları” veri
tabanına işlenmesi, izni alınabilen eserlerin çizim ve fotoğraflama işlemleri ile
detaylandırılması işlemlerini kapsamaktadır. Bu aşamada tez çalışmamız tipolojik bir
çıktıyı esas aldığından ve bütünlüğü korunmuş; tam durumdaki kaplar daha net
sonuçlar verdiğinden, müze çalışmaları birinci dereceden önemlidir. Zira kazı
buluntusu olarak kayıt edilen envanterlik durumdaki tüm cam eserler de tıpkı satın
8 Tek 1994 : 29
6
alma gibi kazı dışı yollarla gelen eserler gibi müze koleksiyonlarında korunmaktadır.
Bu nedenle yoğunluklu olarak Karia Bölgesi eserlerinin bulunduğu Muğla, Milas,
Marmaris, Fethiye, Bodrum ve Aydın müzeleri başlıca çalışma alanını oluşturmuştur.
Fakat çalışmamız Karia Bölgesi özelinde hazırlandığı için, bu müzelerde kaydedilen
eserlerden yalnızca Karia Bölgesi kökenli olanlar tez kapsamına alınmıştır. Bahsi
geçen müzelere kazı yoluyla kazandırılmış olan pek çok cam eser olsa da, bu
eserlerin bir kısmı Karia Bölgesi dışında gerçekleşen kazılardan gelmiştir. Aynı
şekilde müsadere, satın alma, alı koyma gibi kazı dışı yöntemlerle kaydedilmiş olan
eserlerin büyükçe bir çoğunluğunun menşei belli değildir ve bilindiği gibi bu eserler
çok farklı bölgelerden getirilerek müzeye kazandırılmış olabilir. Bu eserlerin tez
kapsamına alınması Karia Bölgesi tipolojisini oluşturmada hata yaratacağından
kapsam dışı bırakılmışlardır. Denizli, Uşak ve İzmir müzeleri ile kimi bazı ulusal
müzelerin cam koleksiyonları ortak formların ve farklılıkların tespiti amacıyla
araştırma kapsamına alınmıştır. Çalışma izni alınabilmiş kazı laboratuvarlarındaki
araştırmanın temelini ise özellikle profil veren parçalar ile teknik ve işçilik
bakımından tarihlendirme kriterleri kesinleşmiş parçalarının tespit-kayıt işlemleri
oluşturmaktadır.
Bir diğer ana başlık olarak değerlendirilen “kütüphane çalışması” ise farklı amaç
ve aşamalarla gerçekleştirilmiştir. İlk olarak yayını yapılmış kazı buluntusu olarak
kaydedilmiş Karia Bölgesi cam eserleri, tarafımızca kazı laboratuvarlarında veya
müze depolarında çalışması yapılmış diğer eserlerle karşılaştırılmış ve “Karia
Bölgesi Cam Kapları” veri tabanına işlenmiştir. Bu çalışma ve inceleme yöntemi
Karia Bölgesi sınırları içerisinde kalan ve konumuz olan döneme tarihlenen tüm cam
kapları kapsayarak bir bütünlük arz ettiğinden buluntu grupları arasındaki olası
7
kopukluklardan uzak kalmak mümkün olmuştur. Veri tabanına işlenen eserler detaylı
bir kütüphane çalışması ile stil kritiğine tabi tutularak benzer örnekleri saptanmış,
öncelikle Karia içi daha sonra Karia dışı yayılım alanları belirlenmiş ve
tarihlendirmeleri yapılmıştır. Kütüphane çalışmasının hedef aldığı bir diğer konu ise,
diğer pek çok somut arkeolojik materyal üzerinde karşılıklı etkileri kanıtlanmış Karia
– Rhodos ilişkileridir. Bu ilişkinin cam malzemeye yansıma şekli, kütüphane
çalışmalarımızın bir çıktısı olarak tez içerisinde bir bölüm halinde ele alınmıştır.
Yukarıda sayılan tüm amaçlar doğrultusunda yapılan kütüphane çalışmasında,
Bilkent Üniversitesi Kütüphaneleri, Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü, Amerikan
İlmi Araştırmalar Enstitüsü, Alman Arkeoloji Enstitüsü, Venedik Ca’Foscarie
Üniversitesi Kütüphanesi, Özgen Acar kişisel kütüphanesi kullanılmıştır.
Karia Bölgesine ait Roma Dönemine tarihlenen tüm cam kapların kayıt altına
alındığı alan çalışması ve paralel örnekler ile kontekstli buluntuların ışığında
tarihlendirmelerin yapıldığı kütüphane çalışmasının ardından ana bölüm olarak
tanımlayabileceğimiz formların ve geliş yerlerinin içeriğinde istatistiksel sonuçlara
varılan ve dönemlere göre ayrılan tipoloji çalışması ile tezin ana bölümü
oluşturulmuştur. Katalog olarak verilen bu bölüm sırasıyla şu şekilde sıralanmıştır:
Katalog numarası, buluntu yeri, eğer bir kazı buluntusu olarak ele geçirilmişse
buluntu alanı (bouleterion, hamam, tiyatro, mezar vb.), eserin şu anda bulunduğu yer,
buluntu kaynağı (kazı buluntusu ya da satın alma, müsadere, alı koyma vb. kazı dışı
buluntu), bir kazı buluntusu ise kazı numarası, müze koleksiyonuna katılmış ise
müze envanter numarası, form adı, form tanımı, eserin yapım tekniği (serbest
üfleme, kalıba üfleme vb.) , rengi, ölçüleri, varsa ek materyali, varsa alet izi,
korunma durumu, dönemi, eser hakkında notlar, eser yayınlanmış ise bibliografyası,
8
Karia Bölgesinde görülen benzer örnekleri, Karia dışında Anadolu bazında görülen
benzer örnekleri ve Anadolu dışında tespit edilen benzer örnekleri. Bu bölümde
kullanılan fotoğraf ve çizimlerin kaynakçası, ait olduğu çizim ve fotoğrafın alt
kısmında yer almaktadır. Tezin yazarı tarafından çekilen fotoğraf ve çizimlerde ise
yalnızca yazarın ismi görülebilir.
Teknik bilgilerin sunulduğu bu bölümden sonra “Değerlendirme” bölümünde ise
katalogda tanıtılmış olan eserler hakkında form, yapım ve süsleme teknikleri, tarihsel
veriler, renkler, istatistiksel değerler gibi kriterlere dayanılarak değerlendirmeler
yapılmıştır.
“Sonuç” bölümünde ise kimi formların yerelliği, üretim yerleri, kentsel ve
bölgesel ilişkileri, yapım malzemeleri arasındaki form ve süsleme tekniği aktarımı,
kullanım alanları tartışılmış; elde edilen tüm verilerin doğurduğu yeni çalışma
hedefleri açıklamaları ile aktarılmıştır.
1.4. Karia Bölgesi Cam Çalışmaları
1.4.1 Karia Bölgesi Camlarına İlişkin Yayınlar ve Yürütülen Projeler
Karia Bölgesi “Anadolu Antik Camları” konusunda en az yayının yapıldığı
bölgelerden biridir. Daha çok genel kazı buluntuları çerçevesinde yapılan yayınlar
içerisinde cam eserlere yer verilmektedir fakat bu çalışmalar da cam eser odaklı
olmaktan uzaktır. Bununla birlikte kısıtlı sayıda yapılan cam çalışmaları, kazı cam
buluntuları ve müze cam koleksiyonları üzerine yapılan yayınlar Karia Bölgesinin
camcılık tarihi açısından önemine ilişkin oldukça kıymetli bilgiler içermektedir.
Prof. Dr. Emel Erten tarafından 1993 yılında yapılan “ Başlangıcından Geç Antik
Dönem Sonuna Kadar Cam” başlıklı doktora tez çalışması, Karia Bölgesi dahil
Anadolu’nun tüm bölgeleri için çok önemli bir çıkış noktasıdır. Bu tez kapsamında
9
geniş yer ayrılan “Roma ve Geç Antik Dönem Cam Buluntuları” bölümünde, cam
buluntuların ele geçtiği merkezler alt başlıklar altında incelemiş ve Karia Bölgesi
açısından da yeni ve önemli birçok buluntu kaydedilmiştir 9.
Aynur Özet tarafından 1992 yılında “Bodrum Müzesinde Cam”10
ve 1998 yılında
“Dipten Gelen Parıltı: Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Cam Eserleri” 11
isimleri ile
yayınlanan iki ayrı çalışma, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine ait cam
koleksiyonunda yer alan eserlerin kataloglarını içeren çalışmalardır. Erken dönemden
başlayarak İslami dönem camlarını da kapsayan bir yelpaze sunar. Bununla birlikte,
yayına taşınan eserlerin bazıları kazı dışı yollarla (müsaade, satın alma vb.) müzeye
kazandırıldığından ve bu eserlerin yalnızca bir kısmının menşei belli olduğundan, bu
köken problemli eserler tez çalışmamız kapsamına alınmamıştır.
Özellikle Akhamenid Dönemi camları konusunda uzman bir araştırmacı olan
Despina Ignatiadou, her ne kadar dönemsel olarak tez çalışmamıza doğrudan katkısı
olmasa da, Mausoleum’da kaydedilen cam buluntular hakkında oldukça detaylı bir
çalışma yayınlamış ve bu çalışmada kaydedilen, çoğunluğunu Klasik ve Hellenistik
Dönem camlarının oluşturduğu camların yapım ve süsleme tekniklerini, üretim
yerlerini tartışarak incelemiştir12
.
Antik cam odaklı hiçbir çalışmanın yapılmamış olduğu Kaunos antik kentinde,
Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından başlanan ve 2008 yılından itibaren yürütülen
cam çalışmalarının bir çıktısı olarak hazırlanan “Kaunos’un Erken Bizans Dönemi
9 Erten 1993
10 Özet 1992
11 Özet 1998
12 Ignatiadou 2004: 181-202
10
Cam Eserleri”13
adlı makale konumuzu odak noktasına alan; Geç Roma Dönemi
geleneğinin sürdüğü Erken Bizans dönemi cam eserinin detaylı bir şekilde
incelemesi açısından dikkate değerdir. Bu çalışma Kaunos’un başat Erken Bizans
dönemi cam kap formlarını kronolojik olarak değerlendirmektedir.
Cam tarihi açısından önemi 2007 yılı kazı sezonunda ağırlık verilen Hamam -
Gymnasion kazılarında ortaya çıkarılan Geç Roma dönemine ait üç cam fırını ile
belirginleşen Tralleis antik kentine14
yönelik çalışmalar da hem tez çalışmamız
açısından hem de “Anadolu Antik Cam Tarihi” açısından oldukça kıymetlidir. Bu
konuya Prof. Dr. Serap Yaylalı tarafından Kazı Sonuçları bildirgesi olarak hazırlanan
“Tralleis Antik Kenti Cam Atölyeleri” başlıklı çalışma özellikle ışık tutmaktadır15
.
Ayrıca Prof. Dr. Aslı Saraçoğlu tarafından Tralleis Nekropol alanında 2007 yılı kazı
sezonunda ortaya çıkarılan 50 adet mezara ait 47 Hellenistik ve Roma Dönemi
Unguentariumunun incelendiği çalışma16
, pişmiş toprak unguentariumların yanı sıra
cam olanlarını da ele almaktadır.
Karia’nın önemli merkezlerinden biri olan Nysa antik kenti de kent içinde
cam üretimini belgeleyen fırın ve üretime ilişkin kanıtların ele geçtiği bir başka
merkezdir. Prof. Dr. Vedat İdil ve Prof. Dr. Musa Kadıoğlu tarafından 2007 yılında
tespit edilen bu kanıtların aktarıldığı ve fırın detaylarının paylaşıldığı Kazı Sonuçları
13
Gençler Güray 2012: 215-226 14
Yaylalı 2008a: 24-27 15
Gymnasion’un kuzeyinde boydan boya sıralanan dükkanların doğu yönündeki ilk dükkan içerisinde
tespit edilen cam fırını, cam çubuklarının bulunduğu 2 No’lu dükkan, ve “Cam Eser Üretim Atölyesi”
olarak kayıtlara geçirilen 7 No’lu dükkan hakkında bkn. Yaylalı 2008b: 24-27 16
Saraçoğlu 2011; 1-42
11
Bildirgesi, cam üretimi açısından Karia Bölgesi’nin ayrıcalıklı önemini perçinleyen
belgeler içermektedir17
.
Meandros vadisinin güneyinde deniz iletişimini sağlayan önemli kıyı Karia kenti
Iasos18
ile ilgili en güncel bilgilerimiz agora ve yerleşim içindeki bir Bizans
yapısından gelen cam buluntularının yayına taşındığı “ Late Antigue Glass from
Iasos (Caria)” adlı makalesi ile Simona Contardi’ye19
aittir. Fakat D. Baldoni ve F.
Berti tarafından kaleme alınan “Il Vetro di Iasos (Caria)” başlıklı makale, Iasos
camları ile ilgili ilk bilgileri içermekte ve bu nedenle büyük önem taşımaktadır20
.
Labraunda camları ile ilgili ilk bilgiler ise 1965 yılında yayınlanan Labraunda
araştırmalar kitabının bir bölümü olarak “Glass” başlığı ile dönemin kazı başkanı
Pontus Hellström tarafından kaleme alınmıştır21
. Bu dönemden sonra kent camları ile
ilgili en kapsamlı yayın “ Late Antique Glass in Sacred Contex: A hagiasma at
Carian Labraunda” makalesi ile Jesper Blid’e aittir22
.
“Başlangıcından Roma Dönemine Kadar Anadolu Opak Cam Kapları ve Tınaz
Kasesi” başlığı ile yayınlanan ve opak kaselerin gelişimine paralel olarak Tınaz
buluntusu opak kasenin dönemini, üretim merkezini ve camcılık tarihi açısından
önemini tartışan makale Karia Bölgesi camları için rengi, opaklığı ve formu dikkate
alındığında bir benzerine daha rastlanılamamış olan nadir bir buluntuyu ele
17
İdil ve Kadıoğlu 2008: 502 -503 18
Cook 1961: 71 19
Contardi 2009: 123-132 20
Baldoni ve Berti 1998: 73-87 21
Hellström 1965 : 53-54 22
Blid 2009 : 133-150
12
almaktadır. Bahsi geçen makale bu tezin yazarı tarafından kaleme alınmış olup23
,
Muğla Müzesi koleksiyonunda yer almaktadır24
.
Henüz yayınlanmamış bir çalışma olmasına karşın Dr. Çiğdem Gençler-Güray
tarafından 2008 yılında “Kaunos Kazısı Cam Buluntuları” ana başlığı ile hazırlanan
rapor, 1969 yılından, 2007 yılına kadar Kaunos’ta yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış
olan cam buluntularının ön çalışması niteliğindedir. Yaklaşık 1500 parçanın genel
değerlendirmesinin yapıldığı bu çalışma sonucunda, Kaunos cam buluntularının
M.Ö. 2.-1. yüzyıldan M.S. en geç 7. yüzyıla kadarlık bir sürece yayıldıklarını ortaya
konulmuştur. Bahsi geçen çalışma aynı zamanda cam üretimiyle bağlantılı parçaları
da içermektedir25
. Dr. Ç. Gençler Güray tarafından kent camları üzerine düzenli
araştırmalar sürdürülmektedir26
.
Bir başka önemli grubu ise Stratonikeia’ya bağlı nekropol alanlarından birini
oluşturan Akdağ buluntuları kapsamaktadır. Arkeolog Rahşan Tamsü Polat
tarafından doktora tez çalışması kapsamında değerlendirilen Akdağ cam
buluntularını Nekropolden ele geçen cam eserler boncuklar, pandantifler ,oyun taşları
ve unguentarium’lardan oluşmaktadır27
. 2010 yılı Kaunos Cam Sempozyumu
kapsamında da araştırmacılara sunulan eserlerin mezar geleneği içinde var olan
geleneksel bir repertuar sunduğu ve cam buluntuların pişmiş toprak eserlerden sonra
23
Çakmaklı 2012: 29-38 24
Tınaz Buluntuları üzerine yaptığım detaylı çalışmaya verdiği destek ve izinden dolayı Muğla
Arkeoloji Müzesi Müdürü Fütuhat Özkaynak’a en içten teşekkürlerimi sunarım 25
Dr. Çiğdem Gençler Güray’a, Kaunos antik kentine ait olup henüz yayınlanmamış olan cam eserler
raporunu ve rapora ait fotoğrafları benimle paylaştığı; tez kapsamında kullanmama izin verdiği için
en içten teşekkürlerimi sunarım. 26 Düzenli araştırmaların yanı sıra Kent içerisinde yoğun olarak tespit edilen ve bir kısmını da yazıt
özellikli olanlarının oluşturduğu prizmatik şişeler Dr. Ç. Gençler Güray ve Doç. Dr. A. Tolga Tek
tarafından yayına hazırlanmaktadır.
27Arkeolog Rahşan Tamsü-Polat’a hem doktora tez çalışması kapsamında değerlendirdiği ve
yayınlanmamış olan hem de Kaunos Cam Sempozyumu kapsamında sunduğu çalışmalarını benimle
paylaşarak, tezime sunduğu ciddi katkılardan dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım.
13
en yoğun grubu oluşturduğu ortaya konulmuştur28
. Akdağ Nekropolis buluntuları
içerisinde yer alan cam kaplar, pişmiş toprak olanlarla birlikte Yrd. Doç. Dr. Aynur
Civelek tarafından “Stratonikeia-Akdağ Nekropolisinden Bir Mezar” 29
adlı
makalede, A. Mete Tozkoparan tarafından “Stratonikeia Akdağ Nekropolünde 7
Mezar ve Buluntuları” adlı yüksek lisans tezi çalışmasında30
ve Fütühat Küçükçoban
tarafından Akdağ M4 ve M9 mezarlarına ait cam kapların yer aldığı “2000 yılı
Akdağ Kurtarma Kazısı” müze kazı sonuçları bildirgesi olarak ele alınmıştır31
.
Arkeolog Berna Kavaz tarafından hazırlanan “Tralleis Cam Fırınlarının
Geleneksel Cam Fırınları ile Karşılaştırılması” başlıklı yüksek lisans tezi32
, yukarıda
da bahsi geçtiği gibi bir üretim merkezi olarak oldukça büyük öneme sahip olan
Tralleis antik kenti’nin öneminin anlaşılması bakımından büyük önem arz
etmektedir. Henüz yayını yapılmamış tez çalışmasında Kavaz, kent içerisinde ele
geçen fırınları ve fırınlara ait planları detaylı bir biçimde ele almıştır33
.
Prof. Dr. Numan Tuna başkanlığında yapılan ve bugün Marmaris Müzesi
koleksiyonunda yer alan Burgaz kazısı cam buluntuları Prof. Dr. Emel Erten
tarafından yayına hazırlanmış fakat henüz basımı gerçekleşmemiştir34
.
2007 yılında düzenli kazı çalışmaları başlayan Pedasa’ya ait cam buluntuları
bu tezin yazarı tarafından incelenmektedir. Cam buluntular raporlanmış fakat henüz
yayını yapılmamıştır35
.
28
Tamsü-Polat 2013 29
Civelek 2006 : 47-64 30
Tozkoparan 1998 31
Küçükçoban 2001: 251-263. 32
Kavaz 2011 33
Arkeolog Berna Kavaz’a yüksek lisans tez çalışması kapsamında oluşturduğu doküman ve
fotoğrafları benimle paylaştığı için teşekkürlerimi sunarım. 34
Prof. Dr. Emel Erten’e Burgaz kazısı cam buluntuları hakkında verdiği detaylı bilgi için teşekkür
eder; tez kapsamında kullanmam için kendisi tarafından yapılan çizimleri benimle paylaştığı için
şükranlarımı sunarım.
14
Düzenli kazı çalışmaları 2005 yılında başlayan36
Myndos’a ait cam
buluntular ise A. Özet tarafından yayına hazırlanmaktadır. Bununla birlikte C.
Lightfoot, G. Bean’den alıntı yaparak Bean tarafından gerçekleştirilen yüzey
araştırmasında bulunmuş kimi Myndos cam fragmanlarını37
çalışmasında
tanıtmıştır38
.
1.4.2 Roma ve Erken Bizans Dönemi Camlarına İlişkin Tipolojik ve
Terminolojik Yayınlar
Antik cam kaplar tipolojisi hakkında yapılmış en temel çalışma; C. Isings’in
1957 yılında yayınladığı “Roman Glass from Dated Finds” 39
adlı çalışmadır. Isings
bahsi geçen çalışmasında M.S. 1. ve 4. Yüzyıllar arasını ve özellikle Roma
İmparatorluğunun batı merkezlerini esas almıştır. Çalışma güncellikten uzak olmakla
birlikte tipolojik esaslı olması bakımından önemini korumaktadır.
Antik cam terminolojisi konusunda ise Despina Ignatiadou ve Anastassios
Antonaras tarafından yayınlanan “Glassworking: Ancient and Medieval
Terminology, Technology and Typology” 40
adlı çalışma hem güncelliği hem de
kapsamlı oluşu ile tez çalışmamızda özellikle formlara ilişkin terminoloji
oluşturulurken esas alınmıştır.
Karia Bölgesi hem kentlere ait kazı buluntuları hem de müze koleksiyonları
açısından zengin buluntu grupları içermektedir. Konuya ilişkin hali hazırda devam
35
Pedasa Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler’e kent camları hakkında uzun süredir
sürdürmekte olduğum çalışmalara verdiği izin ve destekten dolayı teşekkürlerimi sunarım. 36
http://www20.uludag.edu.tr/~arkeoloji/english/myndos2005.htm 37
Myndos’da bulunmuş Hellenistik Dönem’e ait bahsi geçen cam fragmanlara ait detaylı bilgi için
bkn. Bölüm 5.1.1.2 ve Kat.No. 2. 38
Lightfoot 1995 : 25, fig.9 39
Isings 1957 40
Ignatiadou ve Antonaras 2008
15
eden çeşitli doktora tez çalışmaları ve araştırma konuları bulunmaktadır41
. Fakat
bölge camlarının geneli hala çalışılmaya ve yayınlanmaya ihtiyaç duymaktadır.
41
Bu tezin yazarı, daha çok Geç Antik Çağ ve İslami dönem cam eserlerini içeren buluntu gruplarına
sahip Pedasa antik kenti camları üzerine çalışmalarına devam etmektedir. Arkeolog Rahşan Tamsü
Polat, Stratonikeia antik kentine ait bir nekropol alanı olan ve yoğun miktarda cam eser içeren Akdağ
nekropolü buluntularını doktora tez çalışması kapsamında incelemektedir. Dr. Çiğdem Gençler Güray
2008 yılı itibariyle başladığı Kaunos camları üzerine incelemelerini güncelleyerek sürdürmektedir.
Aynur Özet, yine bir Leleg yerleşimi olan Myndos antik kenti buluntularını yayınlama aşamasındadır.
16
2. KARIA BÖLGESİ CAM TARİHİ
2.1. Karia Bölgesi Tarihi Coğrafyası
Anadolu arkeolojisinde son yıllarda yer edinmeye başlayan cam çalışmaları
Anadolu’nun cam tarihi içerisinde oynadığı dikkate değer rolü her geçen gün biraz
daha fazla orta koymaktadır. Anadolu’nun güney batısında yer alıp, pek çok sanat ve
zanaat dalının yeşerip yetiştiği Karia Bölgesi de aynı şekilde dikkate değerdir.
Sınırları kuzeyde Meandros ( Büyük Menderes) Nehri’ne, güney doğuda
Indos (Dalaman) çayına, doğuda Kızılhisar-Acıpayam ovasına uzanan Karia’nın
coğrafi özellikleri, bölgeyi bugün bile ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan önemli
kılmaktadır. Karia, Antik dünyanın doğu-batı, kuzey-güney yönlerinde en önemli
siyasal, ekonomik ve kültürel kavşağında yer alan bu elverişli konumuyla, eski Doğu
Akdeniz dünyasının dinamik ilişkiler ağı içerisinde zengin bir tarihe ve öneme sahip
olagelmiştir42
. Karialılar karadan doğu ve güneydoğuda Lykia ve Phrygia’nın,
kuzeyde ise Lydia ve Ionialıların komşusudur. Tarihsel açıdan bakıldığında yüzey
araştırmaları bölge tarihinin epi-paleolitik döneme kadar uzandığını göstermiştir43
.
42
Henry 2010: 69; Özer 2007: 14; 43
Peshlow 1998: 277
18
2.2. M.Ö. II. Binde Karia Bölgesinde Cam
M.Ö. II. binde Karia Bölgesinde cam konusunu incelemeye başlarken, cam
yapımının Bronz Çağı içerisinde, M.Ö. III. binin sonlarında Mezopotamya’da
keşfedildiğini 44
ve bu keşfin silisyum oksit bazlı sırların kullanıldığı kap, duvar
karosu gibi malzemelerin yapım işlemi ile ilişkili olduğunu45
hatırlamak faydalı
olacaktır.
M.Ö. 2. binin ortalarında ise Mitanni devletinin egemenlik alanında, ilk cam
vazolar yapılmaya başlanmış46
; böylece cam sanatının ilk parlak dönemi yaşanmaya
başlamıştır. Yapım tekniği, malzeme ve süslemeleri bakımından yakınlık gösteren
M.Ö. II. binin cam eserlerinin belli bir merkezde üretildikten sonra yapılan
dağıtımında, Anadolu’nun da bir yeri olduğunu arkeolojik veriler desteklemektedir47
.
Hammadde olarak camın ise M.Ö. 2. binde Doğu Akdeniz ticaretinde belirli
bir yere sahip olduğunu, Anadolu kıyılarında seyrederken batan bir gemide; Kaş,
Uluburun batığında yapılan kazılarda saptanan cam külçeler ortaya koymuştur48
.
Uluburun Batığı buluntuları aynı zamanda Türkiye müzelerinde bilinen en eski cam
buluntuları ve bilinen en eski hammadde kaynakları olarak kayda geçmiştir49
. İzlenen
rotası olasılıkla Suriye’den başlayan ve M.Ö. 14. yy.a tarihlenen batık geminin
kargosu arasında 200 civarında disk şeklinde, dökme camdan cam külçe
44
Barag 1985:36 45
Tek 2005 : 109 46
Tarihlenebilen ilk buluntu Türkiye-Suriye sınırı yakınındaki Amik Ovasında bulunan Tell Atchana
( Alalakh)’dan gelmektedir (Barag 1985 : 39) 47
Hitit başkenti Büyükkale’nin III. evresine tarihlenen ve Anadolu’nun bilinen en erken tarihli cam
vazosuna ait parçaların Nuzi, Asur, Tell el Rimah ve Alalakh’ta bulunmuş olan, en erken iç
kalıplama tekniği ile yapılmış vazolara benzediği anlaşılmış ve Boğazköy’e ithal edilmiş olduğu
önerilmiştir (Erten-Yağcı 1998: 34 – 36). 48
Bass 1996:67 49
Özet 1998:16
19
bulunmaktadır50
. Külçelerin bir yüzü düzgün ve pürüzsüz iken diğer yüzleri pürüzlü
ve kabadır51
.Ele geçen külçeler, bronz çağında Girit’te ve diğer Miken merkezlerinde
kurulan küçük çaplı cam atölyelerinin hammaddelerini doğudan ihraç ettiklerini
göstermektedir52
.
Miken üretimi olup Batı Anadolu’ya ihraç edilen bir grup cam eser de Karia
Bölgesi için oldukça önemli bir merkezden; Bodrum yakınlarındaki Müsgebi’den ele
geçmiştir53
. Boyalı Miken çömlekleri ile beraber bulunan Kalıp baskı teknikli Miken
üretimi cam boncuklarının kaydedildiği Müsgebi buluntuları, M.Ö. 1400 – 1250
yılları arasına tarihlenmiştir54
ve günümüzde Bodrum Müzesi koleksiyonunda yer
almaktadır.
Müsgebi boncukları, Kaş Uluburun Batığı cam külçeleri ile aynı renk ve
dokudadır; büyük olasılıkla bu cam külçeler bu tür boncukların yapımında
kullanılmaktadır55
. Ayrıca bu külçelerin yapısı, Ege’deki Miken buluntuları ile aynı
kimyasal sonuçları verdiğinden56
, Uluburun kargosunun hedefinin bir Miken cam
yapım merkezi olması gerekmektedir57
. Bu tür Miken boncukları özellikle Batı
50
Bass 1985 : 619-635; Özet 2000 : 32, no. 1-2; Oppenheim 1973: 259-266; Yalçın-Pulak-Slotta2005:
61-79. 51
Pulak 1988: 14.
52 Tek 2005:110
53 Boysal 1964 : 81-83; Özet 2000 : 33, no. 3
54 1963 yılında Müsgebi’de Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü adına Prof Dr. Yusuf Boysal
tarafından kazılan Miken mezarlığında, C mezarlığı 22 nolu mezar buluntusu olarak bazı boyalı
Miken çömlekleri ile beraber 33 adet cam boncuk kaydedilmiş; olasılıkla bir kadın mezarına gömü
armağanı olarak bırakılan bu boncukların her biri, üst kısmı ip delikli yatay çubuk biçimli, alt kısmı
kabartma yivli spiral biçimli, kıvrımlı ve ucu deniz kabuğu görünümlüdür. Boncukların benzerlerine
Mikenai ve Thebai’de, Yunanistan dışında da Girit ve Rhodos’taki çeşitli merkezlerde rastlanılmıştır
(Boysal 1964: 81-85). 55
Özgümüş 2000: 19-20 56
Cam külçelerin kimyasal analiz sonuçlarına göre Mısır ve Yunanistan’ın camı hammadde olarak
Suriye-Filistin bölgesinden ithal etmekte oldukları saptanmıştır ( Bass 1986 : 294) . 57
Tek 2005 : 111
20
Anadolu’da yer yer tespit edilmiştir58
. Bununla birlikte Batı Anadolu cam boncuk
buluntularının yalnızca Miken üretimi olduğunu söylemek doğru olmaz. Çünkü pek
çok somut kültür varlığında görülen Rhodos- Karia bağı, Karia Bölgesinde ele geçen
boncuk ve pandantif gibi süs eşyalarında da kendisini gösteriyor olmalıdır59
Rhodos’da en erken dönemlerden başlayarak cam üretimi yapıldığını pek çok
arkeolojik delil kanıtlamıştır. Burada MÖ.2. binlerde iç-kalıp teknikli cam kapların
yanı sıra kalıba döküm cam süsleme objeleri pendant, boncuk gibi ürünler Ialysos,
Kamiros, Lindos ve adanın güneyinde bulunmuştur60
. Hem Rhodos’tan ithal edilen
cam boncukların varlığı hem de belki de Rhodos ve Miken cam boncuklarından
alınan ilham ile oluşturulan ürünlere sahip küçük yerel atölyelerin varlığı
sorgulanmalıdır61
.
2.3. M.Ö. I. Binde Karia Bölgesinde Cam
2.3.1. Erken Demir Çağında Karia Bölgesinde Cam
M.Ö. 12. ve 8. Yüzyıllar arasında yalnızca Karia değil Anadolu’nun her
yerindeki bütün sanat ve zanaat dallarında; Akdeniz dünyasını derinden etkileyen
göçler ve Orta Doğu’nun güçlü imparatorluklarının tarih sahnesinden çekilmesinin
58
1985 yılından itibaren Prof. Dr. Armağan Erkanal Başkanlığında sürdürülen Panaztepe kazısında
Myken III A-B evrelerine tarihlenen ( M.Ö. 14-13. Yüzyıl) ait tholos mezarlarda rozet biçimli ve yassı
Myken cam boncukları bulunmuştur. Boncuklar Ege endüstrisinin buraya da yansımış olduğuna işaret
eder (Erkanal 1998: 461; Atik 2004 : 89). 59
Harden, D. B. 1981: 51 60
Rehren,. Spencer, Triantafyllidis 2009: 37 61
Batı Anadolu özelinde henüz belgelenememiş olsa da arkeolojik veriler erken dönemde Anadolu’da
cam boncuk üretimini büyük ölçüde göstermiştir. Boğazköy’de yapılan kazılarda bulunan taş üzerine
oyularak yapılmış boncuk kalıpları , cam boncuk (amulet) dökümü için kullanılmıştır ve bu taş
kalıplar Anadolu’da boncuk üretiminin varlığını kanıtlar niteliktedir; (bkn. Atik 2004: 69)
21
etkileri görülmüştür62
. Bu dönemde cam eserlerle nadiren karşılaşılmaktadır fakat
yine de cam eserlerin kendisi tamamen kaybolmamıştır63
.
M.Ö. 8. yüzyıldan sonra ise cam sanatında bir canlanmanın yaşanmaya
başlandığı söylenebilir. Çok sık olmasa bile Anadolu’da cam eserler ele geçmeye
başlanmıştır. Örneğin, Demir Çağı’nda; M.Ö. 8. – 7. yüzyıllarda Doğu Anadolu’da
en güçlü dönemini yaşayan Urartu Krallığının, önemli merkezlerinden ele geçen cam
boncuklar64
, mobilyalardaki ahşap üzerine cam kakmalar ve mobilya parçalarını
oluşturan madeni ve fildişi figürlerdeki kakma kısımlar65
ve az sayıda olmakla
birlikte ele geçen cam kap parçaları66
Urartu cam eserlerine örnek teşkil edebilir67
.
Anadolu’da ele geçen ve dünya antik cam literatürü açısından önem arz eden
bir eser de Phrygia Krallığı’nın başkenti Gordion buluntusudur. Gordion P
Tümülüsünde bulunan döküm teknikli cam phiale için M.Ö. 700 yılı terminus ante
quem olarak kabul edilmiştir68
.
62
Lightfoot ve Arslan 1992: 2 63
Çivi yazılı Orta Babil tabletlerinde ve Asur Ninevah tabletlerinde konuyla ilgili bilgilere
rastlanılmaktadır (bkn. Oppenheim, Brill, Barag ve von Saldern 1970: 9-101). Ayrıca, M.Ö. 9.
yüzyılda tahrip edilmiş Hasanlu Kalesinde, olasılıkla bir miras şeklinde nesilden nesile geçen eserler
olarak, mozaik camdan kırık bardaklar ele geçmiştir ( Barag 1985 : 38).
M.Ö. 9. Yüzyılda tahrip edilmiş Hasanlu Kalesi’nde 64
Demir Çağı’nda Doğu Anadolu’da kurulan Urartu Krallığında M.Ö. 8-7. yy.larda küçük ölçekli bir
cam üretimi olduğu düşünülmektedir. Urartu merkezlerindeki cam buluntuların büyük çoğunluğu
boncuklardan oluşmaktadır ( bkz. Belli 2003: 194-199) 65
Toprakkale buluntuları arasında yer alan benzer eserler için (bkz. Barnett 1950 : 13-16; Lightfoot
1991 : 68.) 66
Karmir-Blur gibi Urartu merkezlerinde bulunan az sayıda cam kap parçasının , stilistik açıdan
benzer örneklerinin Urartu merkezlerindeki nadirliği dolayısıyla bu kapların Asur Krallığı kökenli
olup buradan ihraç edildiğini düşünmemiz yerinde olacaktır ( bkz. Lightfoot 1991 : 68). 67
Urartu Krallığında bir cam üretiminin söz konusu olup olmadığı bilinmemektedir. Ele geçen cam
eserlerin Nimrud gibi bir üretim merkezi olduğu büyük ölçüde kanıtlanmış, Urartu’nun komşusu olan
Asur Kralığı’na ait bir merkezden ithal edildiğini düşünmek daha olasıdır. ( Nimrud’da bulunan eve 7.
Yüzyıla tarihlenen turkuvaz renkli, opak, segmental cam külçesi için bkz : Oppenheim, Brill, Barag ve
von Saldern 1970 : 223. ) 68
Von Saldern 1959: 27
22
2.3.2. Arkaik ve Klasik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam
M.Ö. 6. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyıl arasında kalan dönemde cam kaplar için en
yaygın kullanım gören yapım tekniklerinden birini “İç Kalıp” oluşturmaktadır. Bu
teknik taş ve seramik kapların imitasyonu olarak üretilen cam kaplarda sıklıkla
karşımıza çıkar. Bu teknik kullanılarak amphoriskos, oinokhoe, aryballos ve
alabastron gibi yaygın formlarda cam üretimi de yapılmıştır69
.
Kartaca gibi merkezlerde üretilip Fenikeli tüccarlar tarafından dağıtılan kolye
sallantıları, boncuklar, fantastik yaratıklar, hayvanlar ve karikatürize edilmiş
tiplemeler şeklindeki cam eserlerde kullanılmaktadır. Klasik çağ’a tarihlenen ve
Bodrum müzesi koleksiyonunda yer alan 1973 yılı Mausoleum kazısı cam pendant
ve boncukları kalıba döküm tekniği ile yapılmış Kuzey Afrika ve Suriye’den ithal
edilmiş70
nadir buluntulardır.
Halikarnassos kentinin iç ve dış sur duvarları arasında, Milas Kapısı
yakınında, M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen soylu bir kadına ait lahit mezar buluntusu
olarak ele geçen cam boncuklar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine ait özel bir
salonda sergilenmektedir. Mavi opak cam hamurlu, ip delikli ve kalıba döküm
tekniği ile yapılmış olan bu boncukların bir kısmı arpa biçimli, çoğunluğu aşık ya da
çift yüzlü balta biçimlidir71
. Halikarnassos’ta Zeus kültünün önemine işaret eden çok
sayıda somut belge mevcuttur. Zeus Labraundos’a adanmış olan sunak,
Halikarnassos basımlı, arka yüzlerinde çift ağızlı balta taşıyan Zeus Labraundos’un
görüldüğü sikkeler bu belgelerden birkaçıdır. Mylasa’nın en önemli kültlerinden biri
olan Zeus Labraundos’un en belirgin sembolü çift ağızlı balta motifinin sikkelerde
69
Erten-Yağcı 1999: 173-174 70
Goldstein 1979 : 38; Özet 1998 : 17 71
Özet 1998 : 17
23
yer alması tanrının Halikarnassos’ta benimsenmiş olduğuna işaret eder72
. Dinsel bir
amaca hizmet ettikleri düşünülen Milas Kapısı cam boncuklarının Halikarnassos’tan
pek de uzak olmayan bir merkezden getirildiği düşünülmekte73
ve boncuklar
üzerindeki çift ağızlı balta kullanımı Maussollos ailesi için bu figürün önemini
kanıtlar niteliktedir74
.
M.Ö. 6. yüzyılda, II. Kyros tarafından Pers İmparatorluğunun kuruluşu
gerçekleştikten sonra, imparatorluk sürekli yayılarak, antik dünyanın dev bir gücü
konumuna gelmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in gelişine kadar süren
egemenlikleri boyunca Persler ünlü “Akhaemenid” sanatlarını yaratmışlardır. Karia
Bölgesi Akhaemenid dönemi cam buluntuları açısından oldukça önemlidir.
Akhaemenid hanedanına bağlı yönetimin sürdüğü dönemde geliştirilen ve renksiz
olup; phiale, kase gibi Pers metal kap formlarını tekrarlayan açık formlu
Akhaemenid cam kaplarının75
, cam sanatına Perslerin yansımasını göstermesi
açısından büyük önemi vardır. Akhaemenid sanatı himayesinde, İlk uygulamalarını
M.Ö. 8. yüzyılda, Mesopotamia – Nimrud cam buluntularında gördüğümüz ve
‘Kayıp Balmumu’ ( lost-wax) tekniğinin76
kullanıldığı Akhaemenid cam kaselerinin
üretimi M.Ö. 5. yüzyılda başlamıştır77 Ignatiadou pek çok Anadolu merkezinde de bu
eserlere rastlandığını belirtirken, Anadolu’nun da bir Akhaemenid cam kap üretim
72
Sina 2002 : 243 73
Özet 1998 : 17 74
Hekatomnid döneminde çift ağızlı balta ile sembolize edilen “Zeus Labraundos”a Hekatomnid
Sülalesi tarafından ( M.Ö. 392-393) verilen önemi, M.Ö. 4. Yüzyılın ilk yarısında Pers satrabı olarak
Karia’yı idare eden Hekatomnos ve onun çocukları tarafından Zeus Labraundos Kutsal Alanı’nda
gerçekleştirilen yoğun yapı faaliyetleri net bir şekilde sergilemektedir. Bu evrede tapınak yeniden inşa
edilmiş, tüm Kutsal Alan yeniden düzenlenmiş ve çok sayıda anıtsal yapı ile donatılmıştır (ayrıntılı
bilgi için bkn. Baran 2006: 123). 75
Tek 2005: 113 76
Bu teknikte, hazırlanmak istenen cam kase şeklinde bir bal mumu model yapılır ve bu model kil ya
da alçı ile kaplanır. Fırınlanırken kil/alçı kap sertleşir, buna karşın balmumu erir ve daha önce
hazırlanan bir oluktan dışarı akar. Kalıp tekrar ısıtılır ve balmumundan boşalan yere, toz halindeki
cam dökülür. İşlem tamamlandığında, dıştaki kabuk kırılır ve cam kase çıkarılır. 77
Erten-Yağcı 1995: 317-318
24
merkezi olarak önemle değerlendirilmesi gerektiğini önermektedir78
. Ayrıca
Igniatiadou yaptığı bir istatistik çalışmasında Anadolu buluntusu Akhaemenid
kaplarının Karia merkezlerinde ki göreceli yoğunluğuna işaret etmektedir79
.
Gerçekten de Prof. Dr. Emel Erten tarafından yapılan “Akhaemenid Egemenliği
Döneminde Doğu Yunan Bölgesinde Cam” başlıklı çalışmada Akhaemenid stilde
cam yapıtların köken ve dağılımlarına dayanılarak yapılan istatistiklerde
Anadolu’nun ve özellikle Karia bölgesinin dahil olduğu Batı Anadolu’nun baskın
durumu değerlendirilmiş ve Pers yönetimi altındaki yerel sanatçıların geleneksel el
beceri ve üsluplarını Akhaemenid tarz ile harmanlayarak, Akhaemenid zevk ve
stiline uygun eserler yarattıkları değerlendirilmiştir80
.
Akdeniz’de Klasik ve Erken Hellenistik renksiz cam kaplarının kökeninin
Akhaemenid hatta Pers atölyelerine dayandığı düşünülmektedir81
. Karia’daki Pers
satraplık merkezleri arasında önemli bir merkez olan Mausoleum mezar buluntuları
arasında renksiz cam kaplara ait parçalar da bulunmaktadır. Bu parçalar olasılıkla en
az sekiz kaba ait parçalar olmalıdırlar. Bahsi geçen grup içerisinde iki adet uzun
kalyx-kap, dört adet bardak, bir situla ve bir kase mevcuttur. Karia için Akhamenid
tarzı cam üretimi yapan atölyelerden şu an için bahsedemesek de olasılıkla cam
atölyeleri komşu satraplıklardan bir tanesinde üretilmiş olmalıdır. Gerçekten de bu
tip birçok cam kap Akhaemenid İmparatorluğunun sınırları içerisinde ele geçmiştir.
78
Ignatiadou 2004 : 181-201 79
Anadolu ve Anadolu dışı Akhaemenid cam kapların istatistiksel dağlımı için ( bkn.Ignatiadou 2005
: 423 tablo 39.1, 39.2) 80
Erten 2012 : 183-195 81
Aristophanes, Kral Kserkses’i ziyaret eden bir Atina elçi heyeti onuruna Pers sarayında verilen bir
ziyafeti anlatırken, şarabın altın tepsilerde renksiz cam kaplarla beraber servis yapıldığını anlatmıştır.
(bkn. Aristophanes, Akharneioi, 74.) Bahsi geçen renksiz kapların Pers atölyelerinde üretilen
Akhaemenid üretimi renksiz cam kaplar olması kuvvetle muhtemeldir.
25
Mausoleum’daki cam kaplar tam olarak Batı Anadolu çevresindeki kültürün bir
birleşimidir82
.
Karia bölgesi sınırları içerisinde yer alan Muğla-Milas’ta biri kazı buluntusu
olarak diğeri ise satın alma yolu ile Milas Müzesi koleksiyonuna katılmış iki adet
Akhaemenid cam kase bulunmuştur. Ancak E. Erten, kazı buluntusu olan kasenin
ortaya çıkarıldığı Haciabdi mahallesi kurtarma kazısı ile ilgili yazılı detayların azlığı
ve kazı sonuçlarının eksikliğinden dolayı bilimsel bilgilerin yeteri derecede doyurucu
olmadığından bahsetmektedir83
. Fakat stilistik olarak M.Ö. 4. yüzyıla
tarihlendirilmektedir.
Halikarnassos’daki Mausoleum kazısından bilinen fragmanlar84
ve Milas
müzesine biri kazı yoluyla kazandırılmış iki adet kase dışında Kaunos kaya
mezarlarından ele geçen M.Ö. 4. yüzyıla ait döküm teknikli iki kaseye ait parçalar85
Karia örnekleri olarak literatüre geçmiştir. Gerçekten de Karia bu dönemde
Anadolu’da Akhaimenid dönemi cam buluntularının en çok görüldüğü yerleşimdir.
Rhodos’ta ele geçen bir cam kase ile Milas Müze’sinde bulunan bir cam kasenin
form ve dekor olarak benzemesi ve Rhodos camlarını araştıran Triantaflydis’in,
Rhodos’ta bulunan cam parçasının86
ithal edilen grup arasında belirtmesi bu konuda
oldukça önemlidir87
. Çünkü Akhaemenid döneminde diğer yerleşimlerde aynı form
ve dekora sahip başka kaseler yoktur. Bu nedenle şu ana kadar elde edilen veriler
82
Taştemur 2013 83
Yağcı1996: 314-315; 84
Ignatiadou 2005: 181-201 85
Ross 1974: 40 86
Triantafyllidis 2000:128,129, no:1. 87
Triantafyllidis 1998: 31, no:4
26
doğrultusunda Karia’da MÖ. 4. yüzyılda bir cam atölyesinin varlığı
değerlendirilebilir bir önermedir.
2.3.3. Hellenistik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam
Hellenistik Çağ’da, cam endüstrisinin tarihsel gelişimi yeni bir boyut
kazanmıştır. Dönem olarak, üfleme tekniğinin keşfine basamak vermiştir. Bu
dönemin cam sanatındaki yeri için “kökleri önceki yüzyıllara dayanan bir çiçeklenme
dönemi” denilebilir. Her ne kadar bugün varılan sonuçlar, elde edilecek yeni verilerle
gelişecek ve tekrar biçimlenecekse de Hellenistik Çağ’ın cam yapım tarihinde açtığı
çığır, kabul edilmiş bir önermedir. Bu çağ; değişik tipteki insanların oluşturduğu
ortak kültürün yaratılmasına, politik gücün etkinliğini göstermesine, lüks ve günlük
kullanım malzemelerinin üretilerek uzun mesafeli ticaretinin -genellikle de kraliyet
yönetimi altında- gelişmesine şahit olmuştur88
. Lüks cam kap yelpazesi
genişlemiştir. Aynı zamanda masa üstü cam kap kullanımı yaygınlaşmıştır. Kuşkusuz
Karia Bölgesinde de bu zenginliğin yansıması görülebilir.
Hellenistik dönem kap formlarında ilk olarak Klasik dönemin geleneksel
özellikleri göze çarpmaktadır. İç kalıp tekniği ile yapılan geleneksel formlar yoğun
olarak üretilmeye devam etmiştir89
. Bu geleneksel formlar Karia Bölgesinde de göze
çarpmaktadır. Fakat bu noktada unutulmaması gereken husus Karia’nın Rhodos ile
en eski devirlerden itibaren kurduğu organik bağdır. Hellenistik dönem öncesinde de
Rhodos’da mevcut olan cam üretimi Hellenistik Dönem ve sonrasında devam etmiş90
88
Klein ve Llyoyd 2000: 19 89
Goldstein 1979: 40 ; Özet 1998 : 12 90
Weinberg 1969
27
ve özellikle bu döneme tarihlenen pek çok Karia cam buluntusu Rhodos kökenli
olarak yorumlanmıştır91
.
Hellenistik dönemde üretilen bu tanıdık yapım tekniğine güzel bir
örnek olarak Karia Bölgesi’nden Beçin alabastronu92
ve Akdağ
nekropolis’inden bir alabastron93
(Resim 2) verilebilir. Aynı şekilde
Fethiye Müzesi’nde korunan minyatür alabastron örneği94
dönem için
iç kalıp kategorisinde güzel bir örnek oluşturmakla beraber, ne yazık ki
geliş yeri tam olarak bilinememektedir.
Hellenistik Çağ’ın yukarıda bahsi geçen lüks cam kaplarından olan döküm
teknikli, çarkta kesilmiş ve zengin süslemeli lüks cam vazolarına Karia Bölgesi’nde
de rastlanılmaktadır. Bunlar arasında nadir bir grubu oluşturan skyphos
örneklerinden biri 1967 yılında Knidos kazılarında bir mezar buluntusu olarak
kaydedilmiştir95
.
Ayrıca Hellenistik Çağ’da yarı küresel, konik ya da kesik hatlardan oluşan
profillere sahip; bazen mor, mavi, sarı, yeşil gibi canlı renklerde, bazen de camın
doğal renginde ve nadiren de opak olarak çok sayıda döküm kase üretilmiştir. Bu
kaseler bazen, gövdeleri boyunca yatay hatlarla veya dikey kabartma dilimlerle
süslenmişlerdir. Bahsi geçen opak cam kap örneklerinden biri, Muğla Müzesi
tarafından 1998 yılında Tınaz Karakuyu mevkiinde yapılan araştırma sonucu tespit
edilerek kurtarma kazısı yapılan iki adet mezar’dan (Tınaz 98 – M1 ve M2) ele
91
Tek 2005 :113 92
Milas Müzesi Env. No. 1979 93
A. Civelek, Akdağ alabastronunun benzerinin Sardinya’da Tharros’tan geldiğini ve M.Ö. 2.-1.
Yüzyıla tarihlendğini belirterek Akdağ alabastronunun da aynı dönemde kullanıldığının
düşünüldüğüne değinir; Bu tarihin aynı zamanda büyük çoğunluğu M.Ö. 2. yüzyılda kullanılan
Akdağ iğ biçimli unguentariumlarının tarihi ile de paralellik göstermektedir (Civelek 2006: 58,
kat.no.10). 94
Fethiye Müzesi Env. No. 4350 95
Love 1967: 138
28
geçmiştir Mevcut cam çalışmaları camın seri üretime dönüştüğü Roma Döneminde
bile, sade opak cam kapların Anadolu için epey nadir olduğunu göstermiştir.
Dolayısıyla Anadolu’da dönem itibariyle pek de tanınmayan bu kapların
kaydedilmesi Anadolu antik cam literatürü açısından büyük önem arz etmektedir. Bu
açıdan bakıldığında da Muğla Müzesi koleksiyonunda yer alan ve Geç Hellenistik-
Erken Roma özellikleri taşıyan Tınaz buluntusu mavi renkli opak döküm kase96
özellikle dikkate değerdir.
“Kaburgalı Kase” olarak literatüre giren ve camcılık aletinin dikey vurulması
ile elde edilen kaburgalara sahip ikinci grup eserlere Anadolu’da da sıklıkla
rastlanmaktadır. Roma İmparatorluk Dönemine kadar kullanımı süren kaburgalı
kaselerin kazı buluntusu niteliğindeki örneklerinin sayıca fazla olmamasına karşın
mevcut buluntuların yayınları ve Türkiye’de birçok müzenin koleksiyonunda bu tip
eserlerin yer alması, Anadolu kökenli kaburgalı kaselerin yaygın kullanımlarını
belgelemektedir. Karia odaklı bakıldığında da bu yoğunluk tespit edilebilir.
Kaunos nekropol alanında 1983 yılında üç ayrı mezarda yapılan kazıda
Hellenistik dönem cam kaseleri ele geçmiş ve içlerinde kaburgalı kaseye de
rastlanılan bu buluntuların geneli mezarların birkaç kez kullanılmış olduklarını
göstermiştir97
. Ayrıca 2008 yılında Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından hazırlanan
“Kaunos Kazısı Cam Buluntuları” raporu 98
Kaunos’un kaburgalı kaselere aşinalığını
gösterir niteliktedir. Iasos Agorasında bulunan kaburgalı kase99
ve bir Marmaris
96
Tınaz opak cam kâsesine ait detaylı bilgi için bkz. Çakmaklı 2012: 32 97
Öğün 1983 : 240; Özer 2012 98
Gençler-Güray 2008 99
Baldoni – Berti 1998: 77; fig.1
29
buluntusu olup Bodrum müzesine kazandırılan Erken İmparatorluk Çağı kaburgalı
kasesi100
bu tipin diğer Karia bölgesi örneklerindendir.
Tipik olarak “Hellenistik Dönem Kapları” kategorisine giren konik gövdeli
kase örneklerinden bir adet amber renkli örnek yine 1983 yılı Kaunos mezar
kazılarında kaydedilmiştir101
. Bu örnek, Suriye – Filistin bölgesinden Yunanistan ve
İtalya’ya; güneyde Sudan’a ve sonuç olarak Anadolu’ya kadar yayılan geniş bir
alanda kullanım gören konik gövdeli kase102
örneklerinin bir temsilidir. Fethiye
Müzesinde yaptığımız çalışmalar, neredeyse yere oturamayacak şekilde yapılan,
konveks tabanlı bu kap formunun bir benzerinin, Lykia yerleşimi olan Tlos antik
kentinden geldiğini ortaya koymuştur. Kaunos’un Lykia sınırında bir kent olma
özelliği ile Tlos’un bir Lykia kendi olması durumu bu benzerlik açısından
değerlendirilebilir niteliktedir. Kaunos dışında bu tip kapların tespit edildiği bir başka
ise Myndos’dur103
.
Hellenistik ve Roma Döneminde tanınan fakat kaburgalı ya da düz kaseler
kadar yaygın olmayan bir grup ise literatürde genellikle Latince karşılığı olan
“Millefiori” teriminin kullanıldığı, “Bin Çiçek” olarak da adlandırılan mozaik
teknikli gruptur104
. Ufak ve dağınık çiçek motiflerinden oluşan millefiori tipi kap
fragmanları Kaunos105
ve Labraunda106
merkezlerinde tespit edilmiştir.
100
Özet 1992: 49 101
Özen 2000: 48 102
Erten-Yağcı 1993 : 96 103
Lightfoot 1995: 25, fig.9 104
Terminolojide Latince karşılığı kullanılan “Millefiori”; Türkçe’de “bin çiçek” anlamına
gelmektedir. Ufak parçaların düzensiz olarak kalıba dizilip, camın fazla sıvı hale gelmemek koşuluyla
(600 – 700 C) ısıtılıp kesilen parçaların birbirlerine yapışmasıyla küçük çiçeklerin oluşturulduğu
tekniktir. 105
Gençler Güray 2008 : 2 106
Hellström 1965 : 53
30
2.4. Roma Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam
2.4.1. Karia Bölgesi’nde Roma Dönemi Cam Üretim Merkezleri
M.Ö. 50’ye doğru, Gerek şehirlerinin zengin mensuplarından ya da
Hellenistik dönem kral ailelerinin himayesinde olmaktan çıkan cam, dönemin
kapanışına doğru inanılmaz bir hızla yaygınlaşmıştır. Bunun sonucu olarak cam
eserler, nerdeyse tüm Hellenistik yerleşimlerde; çok büyük miktarlarda ve geniş form
yelpazesinde ele geçmişlerdir.
Roma dönemine gelindiğinde cam sanatına bu kadar hızlı bir yayılım alanı
tanıyan asıl somut gelişme, hiç kuşkusuz camın üflenerek şekillendirilebilineceğinin
yani cam üfleme tekniğinin keşfidir. Tüm Roma dünyasında olduğu gibi, Anadolu’da
ve dolayısıyla Karia’da da bu yeni tekniğin icadının etkileri görülmüştür. Anadolu’da
yapılan kazılarda ele geçen, müzelerde ve özel koleksiyonlarda bulunan camların
büyük çoğunluğunun Roma ve Geç Antik döneme ait olması; bunların ülkedeki
kullanım yoğunluğunu belgelemektedir. Kuşkusuz eser sayılarındaki bu artış, deniz
aşırı ticaret ağının gelişmişliğine ve aynı zamanda lokal üretimlerin artışına da işaret
etmektedir.
Aynı şekilde kısa süre önceye kadar Anadolu üretimi camlara yönelik çok az
sayıda çalışma varken ve dolayısıyla yalnızca belli başlı bir iki üretim merkezi
kayıtlara geçmiş iken, bugün fırın kalıntıları, cam cürufları, yapım hatası bulunan
cam buluntular gibi saptanan arkeolojik deliller, pek çok Anadolu antik kentinde
uzun yıllar boyunca cam üretiminin var olduğunu kanıtlamaktadır. Kaunos,
Aphrodisias, Nysa, Tralleis antik kentlerinde kanıtlanan cam üretimi ve Iasos ile
31
Labraunda antik kentlerinde ortaya konulan üretim olasılığı bunun bir
yansımasıdır107
.
2.4.1.1. Kaunos Antik Kenti Cam Üretimi
Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından Kaunos
antik kentinde yapılan ve yaklaşık 1500
parçanın incelendiği cam araştırması, kentin
yerleşim yerlerinden gelen ve M.Ö. 2.
yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla yayılan bir cam kap
yelpazesinin varlığını ortaya koymuştur. Aynı araştırmalar doğrultusunda Kaunos’ta
cam üretimiyle bağlantılı üretim artıklarının bulunması (Resim 3), her ne kadar
henüz bir fırın kalıntısına rastlanılamamış olsa da108
Kaunos’taki cam üretiminin
varlığının kanıtıdır109
. Bu tespit aynı zamanda, cam araştırmalarının azlığı nedeniyle
cam üretim merkezlerinin tam olarak tespit edilemediği Anadolu’da cam
araştırmaları açısından ayrıcalıklı bir önem taşır.
2.4.1.2. Aphrodisias Antik Kenti Cam Üretimi
Karia’ya ait bir diğer üretim merkezi de
Karia’nın kuzey doğu kentlerinden olan
Aphrodisias’tır. Kentte cam üretimine
ilişkin ilk bulgulara ve üretim
kanıtlarına İmparator Hadrianus’un
hükümdarlığı sırasında 2. yüzyılda inşa
107
Bkn. dip. not. 2 108
Gelecek dönemlerde gerçekleştirilecek kazı çalışmaları sonucunda Kaunos’ta da bir cam atölyesi
kalıntısına rastlanılma olasılığı mevcutsa da antik dönemde uygun sıcaklığa sahip hamam benzeri
yapılar içerisinde cam üretiminin yapıldığı da bilinmektedir; dolayısıyla üretimin varlığını kanıtlamak
için atölye temel koşul olarak aranılmamalıdır. 109
Gençler-Güray 2008: 9
32
edilen ve şehrin merkezinde yer alan Hadrianus Hamamı içerisinde rastlanılmıştır ki
muhtemelen cam ustası, özel bir fırın yerine, buradaki hamamın fırınını
kullanmaktadır110
. Kent’e ait cam buluntuları henüz yayınlanmamış olsa da kent
müzesine yaptığımız kişisel ziyaretlerde, tespit edilen cam fırınına paralel tarihlerin
ürünü olan Geç Roma Dönemi kimi formlar tespit edilmiştir (Resim 4). Ayrıca 1994
yılında Aphrodisias kazılarında üzerinde iki ustayı çalışırken gösteren bir lahit
buluntusunu kaydedilmiştir (Resim 5-6). Her ne kadar lahit üzerindeki sahne,
demircilikle ilgili olarak yorumlansa da111
, konunun cam üretimini resmetmekte
olduğu da önerilmektedir112
. Son olarak ise kentteki cam üretimine ilişkin en somut
arkeolojik veriler ele geçmiştir. Aphrodisias Güney Portikosuna ait en doğu odada
M.S. 5-7. Yüzyıllar arasında kullanılmış olduğu anlaşılan ufak bir cam ocağı ve aynı
bölgede ateş haznesinin temelini oluşturan taş ve kiremit kalıntıları ile çok sayıda
cam damlası ortaya çıkarılmıştır113
.
Resim 5-6
110
Tek 2005: 114; bkn. dipnot: 42 111
Smith 1995 : 1888, res. 7 112
Doç. Dr. Ahmet Tolga Tek henüz yayınlanmamış olan Aphrodisias buluntuları üzerine yaptığı
kişisel gözlemi belirtirken bahsi geçen lahte de yer vermekte ve bunun cam ustalarının tasvir edildiği
bir lahit olduğunu belirtmektedir (bkn.Tek 2005 : 117, dip not.72). 113
Lauvers- Degryse – Waelkens 2007: 2-3; Smith – Ratté 1998: 238
33
2.4.1.3. Nysa Antik Kenti Cam Üretimi
Aydın dağlarının güneye bakan yamacında yer alıp, Antik Dönem için
ayrıcalıklı bir öneme sahip olan Nysa antik kenti, yakın tarihte kent içinde cam
üretimini belgeleyen kanıtların ele geçtiği bir başka merkezdir. 2007 yılı Nysa
Agorası kazı çalışmaları, “3 No’lu Dükkan” olarak tanımlanan alanda yoğun
miktarda pencere camı parçası, cam kaselere ait fragmanlar, cam çekirdeği, üfleç
parçaları, cüruf ve birçok sağlam pota’nın belgelenmesi ile sonuçlanmış; bu
buluntuların yanı sıra dükkanın kuzeydoğu köşesinde bir cam ocağının ve ham cam
parçasının bulunması bu dükkanın bir cam atölyesi olabileceğini göstermiştir114
.
2.4.1.4. Tralleis Antik Kenti Cam Üretimi
Nysa antik kentinin komşu kenti Tralleiste de Geç Roma- Bizans dönemi cam
üretimi, bu döneme tarihlenen cam fırınlarının açığa çıkartılmasıyla kanıtlanmıştır.
Fırınlar Gymnosion’un kuzeyinde
boydan boya yer alan 13 adet endüstri
atölyelerinde gün ışığına
çıkarılmışlardır115
.
Bahsi geçen dükkanlardan doğudaki
ilk dükkan içerisinde bulunarak
“Doğudaki Cam Atölyesi” olarak
114
136 x 77 cm. ölçülerinde cam ocağının ve ham cam parçasının bulunması bu dükkânın bir cam
üretim atölyesi olabileceğini göstermektedir. Döşeme üzerinde yoğun miktarda kül bulunması ve ocak
tabanında hâlen pencere camlarına ait kalıntıların bulunması burada cam üretimini kanıtlamaktadır.
Bu alanda yapılan çalışmaların sonunda -13 cm. kotta balıksırtı motifli küçük boyutlu çakıl taşlarından
oluşturulmuş taban döşemesi ortaya çıkarılmıştır Dükkânın 1,70 m. açıklığındaki girişi güney
yöndedir. Giriş kapısının batı sövesi in situ olarak +1,75 m. kotuna kadar korunmuştur (bkn.İdil ve
Kadıoğlu 2008: 502 -503) 115
Kavaz 2011: 57
34
tanımlanan üretim atölyesi (Resim 7), Tralleis antik kentinin 2007 yılı kazı
çalışmaları sırasında tespit edilen ilk cam üretim atölyesidir116
. Kazılar sırasında
dükkanın güneydoğu köşesinde yuvarlak, tuğla örgülü duvar kalıntısından kubbe
biçimli bir örtü sisteminin olduğu anlaşılan fırın kalıntısı ile karşılaşılmıştır117
. Cam
fırınından sonraki 2. No’lu dükkanda Geç Roma-Bizans dönemi kullanımı tuğla
taban döşemelerinin üzerinde cam fırınında işlenmek üzere hazırlandığı anlaşılan
cam çubuklar ele geçmiştir. Ucu sivriltilmiş kalem biçimli cam çubukların dışı,
çokgen (dört, beş ya da altı) yüzey oluşacak şekilde hazırlanmıştır. Uzunlukları ve
kalınlıkları farklılık gösterir. Tamamı şeffaf ve renksiz olan çubukların bazılarında
morumsu erguvani ile sarı renk izleri görülür. Cam çubuklarının fırının bulunduğu
atölyede değil de ondan 3 dükkân ötede ele geçmesi ve ayrıca bu dükkânda cam
cüruflarının da bulunması, camla ilgili bir başka işlevsel çalışmanın daha yapıldığını
düşündürmektedir. Zaten bazı dükkânlar arasındaki duvarda görülen pencere
karakterli açıklıklar, dükkânlar arasında, çalışmalarıyla ilgili bir iletişim ya da
işbirliği olduğu yorumunun yapılmasına katkıda bulunmaktadır118
. Merkezdeki
çeşmenin hemen batısında yer alan ve “7 No’lu Dükkan” olarak tanımlanan alan da
Geç Antik Çağda cam atölyesi olarak kullanılmıştır119
ve “Cam Eser Üretim
Atölyesi” olarak anılmaktadır120
.
116
Yaylalı 2008b: 24 117
1. 83 m. çapındaki fırının kuzeyinde; 0.60 m. genişliğinde kapak ya da ağız açıklığı yer alır.
Atölyenin güneydoğu köşesinde, fırının kuzey karşısında, yaklaşık batı duvarına 4.10 m. uzaklıkta,
1.00x0.70 m. boyutlarında dikdörtgen formlu küçük bir havuzcuk bulunmaktadır. Kalın kireç harçla
sıvalıdır. Dar kenarının üst yüzünün tam ortasında bir girinti oluşturulmuştur. Bu kısım, havuzcuktaki
közün sıcağı ile yumuşatılacak cam hamurunun tutturulduğu demir çubuğun yerleştirildiği oyuntudur
(bkn.Kavaz 2011: 54) 118
Yaylalı 2008a: 25 119
Çeşme yapısıyla arasındaki dar koridor nedeniyle doğrudan bağlantılıdır (bkn. Yaylalı 2008 a: 26).
Alanın güneybatı köşesinde yer alan yarım daire şeklindeki tuğla örgülü fırın, camların ısıtılıp
işlenmesi için yapılmıştır. Fırının kuzeyinde ağız kısmı bulunmaktadır. Ön cephesi traverten blokların
ve moloz taşlarının bir arada kullanılması ile oluşturulmuştur. Fırının içerisinde dikine yerleştirilmiş
bir pişmiş toprak künk bulunmuştur. Künk büyük bir olasılıkla baca görevi görmektedir. Fırının
hemen doğusunda yine devşirme malzemeler kullanılarak oluşturulmuş bir tezgâh yer almaktadır.
35
2.4.1.5. Iasos Antik Kenti Cam Üretimi
Milas Kıyıkışlacık köyü içerisinde yer alan Iasos antik kentinde ise olası bir
yerel üretim ve yerel üretimi destekleyici fırın kalıntısı, üretim artığı, cam külçesi
gibi arkeolojik kanıtlar şu ana kadar tespit edilmemiştir. Fakat Geç Antik Çağ
boyunca Agora’da ve agoraya bakan binalarda (özellikle Bouleterion’da) çok sayıda
fırın kalıntısı tespit edilmiştir; bu fırınlardan bir tanesinin cam fırını için tahsis
edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir121
.
2.4.1.6. Labraunda Antik Kenti Cam Üretimi
Milas ovasına ve Güllük körfezine yukarıdan bakan Labraunda kenti’nin Zeus
Labraundos Kutsal Alanın’da yürütülen arkeolojik kazıları sonucu pek çok cam
fragmanı kaydedilmiştir122
. Kutsal Alanda Jesper Blid tarafından gerçekleştirilen
çalışma sonucu, ele geçen cam fragmanlarından Labraunda’da Geç Antik Çağ’a ait
bir yerel üretimin olabileceği sonucuna varılmıştır123
.
2.4.1.7. Alabanda Antik Kenti Cam Üretimi
Yaşlı Plinius, her ne kadar bir cam üretimini belirtmese de, Alabanda’da
çıkan ve çıktığı yerden dolayı “almandine” olarak adlandırılan taş için “liquatur igni
funditurque ad usum vitri” demektedir124
. Cam gibi eritilerek kullanılan bir taşın yine
Tezgâhın kuzeyini oluşturan mermer plaka parçası, belirli aralıklarla üst üste yerleştirilmiş tuğla
plakaların üzerinde yer almaktadır. Fırında ısıtılan camlar bu tezgâh üzerinde şekillendirilmekteydiler.
Tezgâhın doğu sınırını oluşturan mermer parça oldukça önemlidir. Bu mimari parça aslında küçük
yaşta ölen bir çocuk için yapılmış bir lahdin yarısıdır. Devşirme malzeme olarak bu mekânda tekrar
kullanılmıştır (Kavaz 2011: 55-56).
120 Yaylalı 2008a: 26
121 Contardi 2009: 124
122 Labraunda kazısı, kazı atölyesinde korunan cam fragmanlarını inceleme fırsatı verdiği için kazı
başkanı Lars Karlson ve Labraunda Kutsal Alanı sorumlusu Jesper Blid’e en içten teşekkürlerimi
sunarım. 123
Blid 2009: 139 124
Pl. N.H. XXXVI, 62. “Cam yapımı gibi, ateş üzerinde eriyik hale getirilir.” (Naturalis Historia, -
V - Mineralogia e storia dell’arte. Libri 33-37, s. 621. Latinceden italyancaya çeviri : A. Corso, R.
36
cam gibi üretildiği düşünülürse, kentte buna bağlı olarak eritme işleminin yapıldığı
bir fırının olması olasılığı bulunmaktadır125
.
2.4.2. Karia Bölgesi Serbest Üfleme Teknikli Roma Dönemi Camları
Yukarıda da belirtildiği gibi Roma Döneminde cam endüstrisinin karakteri
üfleme tekniğinin keşfedilmesi ile derin anlamda değişmiştir. Hellenistik Dönem
cam üreticilerinden alınan ilham ve tecrübe ile kurulan Roma Dönemi camcılığı,
zaman içerisinde gelişerek bağımsız, yeniliklere açık ve kendi sanatını yaratan bir
sektör pozisyonunu kazanmıştır. Üretim teknolojisinin kolaylaşması, üreticilere hem
daha fazla sayıda, hem de değişik tip ve kalitede eseri piyasaya sürme imkanı
tanımıştır. Strabon, önceleri sadece zenginlerin sahip olabildikleri cam kapların onun
zamanında az miktarda paraya alınabileceğini belirtmektedir126
. Rekabetin ve talebin
artması, daha eski kapların lüks sınıflamasına sokan bezeme ve tekniklerin düşük
kalitede kap tiplerine bile inmesine yol açmış, buna karşılık, lüks cam eserlerin en üst
limitini oluşturan kap ve teknikler ise cam maddesi ile yapılabilecek bütün imkansal
varyasyonların bir birleşimine ulaşmıştır127
.
Her ne kadar kısıtlı çalışmalar yapılmış olsa da Karia Bölgesinde kimi kazı
buluntusu ya da müze koleksiyonu olan ve şimdiye dek incelenmiş, yayını yapılmış
günlük kullanım kapları ya da mezar hediyeleri bahsi geçen varyasyonların
çeşitliliğini gösterir niteliktedir.
Çok sayıda serbest üfleme teknikli şişe, kase, sürahi, bardak, vazo gibi günlük
hayatta sofra eşyası olarak kullanılan eser, kazı buluntusu olarak ya da müze
Mugellesi, G. Rosati, Giulio Einaudi Editore, 1988 ). Almandino, cam gibi içinde çok sayıda silis
bulunduran kırmızı renkte bir granittir. 125
Gençler 2000: 210 126
Strabon: XVI.2,25 127
Tek 1994 : 29
37
koleksiyonlarında yerini almıştır. Bunların bir kısmı yayını halihazırda yapılan ya da
çalışmaları tamamlanmış fakat henüz yayınlanmamış eserdir. Sofra eşyası silindir
gövdeli küçük bir şişe Kaunos kazıları sırasında bir mezar buluntusu olarak ele
geçmiş ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi koleksiyonuna kazandırılmıştır128
.Bu tip
şişelerin büyük olanları ilaç depolamak, küçük olanları parfüm koymak için
yapılmıştır129
.
Lüks ya da yarı-lüks cam kaplar kategorisinde değerlendirilmesi gereken bir
başka grubu da yapımına M.S. 1. yüzyılda başlandığı ve Flaviuslar dönemine kadar
üretildiği düşünülen “Zarte Rippenschalen” kaseler oluşturur. Dekoratif anlamda
önemli bir grup olan Zarte Rippenschalen, diğer ismiyle oluklu/narin kaburgalı
kaselerin özelliği henüz cam sıcakken bir alet yardımıyla kaburgalandırılmış
olmalarıdır. Bir başka deyişle bu kaplar, kalıplama tekniği ile üretilen kaburgalı
kaselerin üfleme tekniği kullanılarak üretilen taklitleridir. Daha çok Batı Avrupa ve
özellikle İtalya kazı buluntularından tanınan bu kaseler Anadolu’da pek az örnekle
temsil edilmektedir130
. Bugün tespit edilebildiği kadarı ile Kaunos131
ve Pedasa,
Zarte Rippenschalen örneklerine rastlanılan Karia merkezleridir. 2007 yılı
kazılarında kayda geçen açık mavi-saydam renkli Pedasa örneği, genellikle Bizans
cam kap ya da bilezik örneklerine rastlanılan Pedasa için ayrıca önem arz etmektedir.
Anadolu’nun pek çok yerinde karşılaşılan132
fakat Karia Bölgesi özelinde
yaptığımız yayın taramamızda ve müze çalışmalarımızda yalnızca Iasos133
,
128
Özet 1998: 21 129
Stern 1989: 603-604 130
Arykanda örnekleri için bkz. Tek 2007: 155; Sardes fragmanları için bkz. von Saldern 1980: 12-12;
Hatay Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda yer alan tam bir kap için bkn. Erten-Yağcı 1990: 33 131
Özgümüş 2000 : 43 132
Arykanda için bkz. Çakmaklı 2003: 128, Kat.No.30; Ephesos için bkz. Czurda-Ruth 2007: 101; 133
Contardi 2009: fig.14,15
38
Kaunos134
ve Labraunda’da135
karşımıza çıkan aplike mavi damlalı kaplar başka bir
grubu oluşturur. Suriye ve Mısır’da çoğunlukla kulpsuz kase ve kapların, konik
biçimli eserlerin ve testilerin üzerinde görülen farklı çapta ve tonlarda mavi cam
damlalı tarihli örnekler “Geç Roma Dönemi”ni işaret etmektedir136
. Bu damlalar
bazen farklı kırmızı, yeşil gibi farklı renklerde de olabilir. Simona Contardi, Iasos
camları üzerine yaptığı çalışmada mavi cam damlalı kase fragmanları için aynı
tarihlemeyi uygun görmüştür137
. Blid ise Labraunda - Zeus Labraundos Kutsal
Alanın’dan çıkan pek çok eserin yerel üretim olabileceği üzerinde dururken, ele
geçen mavi damlalı cam fragmanının yaygın bir süsleme tekniğinin ürünü olması
bakımından bu şekilde değerlendirilemeyeceğini söyleyerek, 4. ve 5. Yüzyıllara
işaret eder138
.
Mezar armağanı kategorisinde bizlere en fazla ışık tutan merkezlerden biri
Stratonikeia’nın Akdağ mevkii olarak adlandırılan nekropol alanıdır. R. Tamsü Polat
tarafından sürüdürülen doktora çalışmasında boncuklar, pandantifler, oyun taşları
dışında çok sayıda unguentarium tespit edilmiştir. Armudi gövdeli, küresel gövdeli,
tüp biçimli, nokta dipli, şamdan biçimli unguentariumların sınıflandırıldığı
çalışmada, bu eserlerin M.S. 1 ile M.S. 2 ve 3. yüzyıllar arasındaki zaman dilimine
tarihlendirilmesi gerektiği önerilmiştir139
.
Yine mezar armağanları açısından değerlendirildiğinde Idyma’da kurtarma
kazısı yapılan Hellenistik oda mezar’ın cam buluntuları dikkate değerdir. Mezardan
ele geçen cam eserlerin tamamı yuvarlak, torba dipli, dar ve uzun boyunlu, küçük
134
Gençler-Güray 2012: 217 135
Blid 2009: 139; fig.17 136
Lightfoot 1989: 90 137
Contardi 2009: 126 138
Bilid 2009: 133-150 139
Tamsü-Polat 2013
39
boyutlu şişelerdir. Gövdeleri zamanla daralan bu şişeler, M.Ö. 1. yüzyılın ortalarında
başlayan, M.S. 2. yüzyılda apayrı bir form özelliği alan; dönemin gömü geleneği
içerisinde yaygın bir kullanıma sahip torba dipli unguentariumların esin
kaynağıdır140
.
2.4.3. Karia Bölgesi Kalıba Üfleme Teknikli Roma Dönemi Camları
Kalıba üfleme tekniği hem üretim hem de bezeme yöntemi olarak
uygulanmaya olanak veren bir tekniktir. Dönem içerisinde hem kabın en son şeklini
vermek için uygulanmıştır hem de daha erken bir evrede kabın sadece bir kısmının
bezenmesi için kullanılmıştır; bu yöntemde diğer kısım serbest üfleme tekniği ile
tamamlanır141
.
Schuler cam üretiminin erken dönemlerden itibaren kullanılan kalıplama
yönteminden yola çıkarak, kalıba üfleme tekniğinin serbest üfleme tekniğinden daha
önce kullanılmış olabileceği üzerinde durmaktadır142
. Arkeolojik bulgular sonucunda
M.S. 1. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren geliştiği kabul edilen kalıba üfleme
tekniği; taş, mermer, metal ve pişmiş toprak gibi malzemelerden yapılan kalıpların
kullanıldığı ve eserin kalıp içine alınan eriyik cam parçasının üflenmesiyle
oluşturulduğu son derece kolay ve şık bir tekniktir143
.
Kalıpta yapılan camlarda seçilen dekorasyon unsurları büyük değişkenlik
göstermektedir. Çok basit çizgiler, geometrik desenlerden figürlü sahnelere kadar her
140
Gürbüzer 2006: 76 141
Bu teknikte cam kap yapmak için üfleme çubuğu, ucunda erimiş cam parçası varken kalıbın içine
indirilir ve cam tam olarak kalıbın iç yüzeyinin şeklini alana kadar üflenir. Kalıp kilden ya da ıslak
ahşaptan yapılır. Bu işlem birkaç saniyeden uzun sürerse 1000 0C civarındaki cam, ahşap kalıbın
yanmasına sebep olur. Kalıplar genellikle iki ya da daha fazla parçanın birleşmesinden oluştuğu için
cam kabın üzerinde görülebilir izler bırakırlar (bkz.Canav 1985:33) 142
Schuler 1959 : 120 143
Sternini 1998: 87-96
40
türlü varyasyonla karşılaşılabilir. İnsan başlı, meyve veya hayvan biçimli veya
üzerinde kabartma figürlü sahneler bulunanlardan en seçkin örnekleri
oluşturmaktadır.
Stratonikeia’da Türkiye Kömür İşletmelerinin yaptığı bir yol hafriyatında
ortaya çıkan mezardan Bodrum müzesine kazandırılan kabartma bezemeli, mor
renkli ve kalıba üfleme teknikli amphoriskos Roma döneminin bahsi geçen lüks cam
kaplarına Karia Bölgesi açısından güzel bir örnektir144
. Şişenin iki yüzünde de
kabartma öyküler vardır: ön yüzde Troia savaşına katılan Salamisli Aias’ın yelkenli
ve kürekli gemisi, geminin baş tarafında zırhlı, miğferli, elinde kalkan ve kılıç
bulunan bir savaşçı figürü ile arka yüzde büyük bir zeytin ağacı altında oturan,
sırtında hayvan postuyla çıplak bir Aias figürü bulunmaktadır145
. Kalıpta yapılan
figürlü şişelere bir örnek de Kaunos Antik ketinden verilebilir. Kaunos146
mezar
kazılarında üzüm salkımı formunda bir şişe ele geçmiştir147
.
Bir başka kalıba döküm teknikli amphoriskos ise Marmaris Müzesi
koleksiyonunda yer alıp yalnızca gövde ve dip kısmı korunmuş durumda olan Burgaz
buluntusu kaptır. Stratonikeia amphrosikosunun aksine eser figüratif biçimde değil
yivlerle süslenmiştir148
.
Roma eyaletlerinin hemen hepsinde günlük kullanımına sıklıkla rastlanan
prizmal gövdeli şişelerin üst kısımları yani boyun ve ağız şekillendirmeleri serbest
üfleme tekniğinde, dipleri ise kalıba üfleme tekniğinde yapılmıştır. Bu tip kaplar
144
Bkn. Kat. No. 20 145
Özet 1998 : 19; Mathenson 1980: 49-50 146
Fethiye Müzesi 2.8.82.1655 147
Özen 2000:17; Fethiye Müzesi Env. No. 10.8.82-1663; Bkn. Kat. No. 23 148
Burgaz amphoriskosu hakkında bilgi Prof. Dr. Emel Erten tarafından verilmiştir.
41
Kaunos kazısı sırasında bulunan eserler olarak da karşımıza çıkmaktadır149
. Her ne
kadar prizmal olanlar en sık karşılaşılanlar olsa da bu tip kaplar düz duvarlı ya da
silindirik gövdeli olabilirler150
. Kulpları gövde genişliğini ve ağız kenarı yüksekliğini
aşmaz. Bütün bu özellikleri ile depolanarak saklanmalarının amaçlandığı veya
transportasyonlarında kolaylığın amaçlandığı görülmektedir. Bu durumda içlerine
konacak ortak bir madde için tasarlanmış bir form oldukları düşünülebilir151
. Bu
kaplar aynı zamanda kremasyon sonucu oluşan küllerin korunması için kullanılan
urna’lar olarak karşımıza çıkmaktadır152
. Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından
gerçekleştirilen ve bizimle de paylaşılan Kaunos etütlük cam eserlerin çalışma
raporlarına göre prizmal gövdeli şişelerin kimi örneklerinin dip kısmı, olasılıkla
üretim atölyesini belirten yazıt ya da geometrik veya figüratif kabartmalarla
bezenmiştir.
2.5. Bizans Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam
Geç Roma dönemi ile İstanbul’un fethine kadar geçen zaman dilimi içinde
(M.S. 5. – 15. yüzyıllar) Doğu Akdeniz kıyılarında üretilen camlara “Bizans
Camları” adı verilir.
Şu ana kadar başlangıcından Roma dönemine kadar Karia Bölgesi
kapsamında incelediğimiz cam tarihi çalışmalarındaki sorunlar Bizans dönemi için
de tam olarak geçerlidir. Bizans ve Ortaçağ dünyasına ait camcılık bilgilerimiz
oldukça kısıtlıdır. Bu genel durumdan Karia özeline inildiğinde de kazı buluntuları
olarak kaydedilen cam eserlerin yeterince incelenmediği, kaynakların oldukça kısıtlı
olduğu fark edilecektir. Bununla birlikte, dinsel ve siyasal açıdan büyük
149
Gençler Güray 2011 : 23 150
Silinir gövdeli örnekler için bkn. Kat. No.: 25. 151
Tek 1994 : 69 152
Özet 1998 : 21; Charlesworth 1966 : 26; Tek 2001: 82
42
değişikliklerin yaşandığı Erken Bizans Dönemi itibariyle somut kültürel mirasın
tümünde olduğu gibi cam malzemeler üzerinde de hem kullanım hem de form
çeşitliliği açısından bir takım değişikliklerin ve yeniliklerin olduğu fakat aynı
zamanda Geç Roma dönemi geleneğinin sürdürüldüğü de nettir. Dolayısıyla cam
kapların çoğunluklu buluntu yerlerinde de bir takım değişiklikler olmuş; kiliseler ve
yerleşim alanları öne çıkmıştır.
Yunan – Roma ile Avrupa sanatları arasında bir geçişi temsil eden Bizans’ta
cam, teknik ve form açısından olmasa bile işlenen temalar açısından Eski Roma ve
Hıristiyan Bizans biçimini, daha sonraları 8. yüzyıldan itibaren ise İslam etkisini
yansıtır153
. Bizans camlarında genel olarak Roma döneminden beri kullanılan cam
yapım ve süsleme tekniklerinin devam ettiği; serbest üfleme ya da kalıba üfleme
tekniklerinin yaygın yapım teknikleri; lif bağlama, kesme ve kazıma bezemenin de
yaygın süsleme teknikleri154
olduğu tespit edilmiştir155
. Bir yenilik olarak kilise
hayatının günlük yaşam içerisindeki artan önemi, bu yapıların aydınlatılması için
kullanılan kandillerin de çok çeşitli formlarda üretilerek cam repertuarına
kazandırılmasına neden olmuştur.156
. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi ile
ortaya çıkan bir form olan kadehler ise diğer bir önemli grubu oluşturur. Bu kap
153
Canav 1985 : 172 154
Bu tür süsleme teknikleri hem ekonomiktir hem de yapım kolaylığı vardır. Özellikle erken
dönemlerde, Bizans’ın savaşlar sonucu kaybedilen önemli cam üretim merkezleri ve düşen ekonomik
refahı her sanat dalında olduğu gibi camcılıkta da sadeleşmeye gidilmesine neden olmuştur (Çakmakçı
2008: 36-37). Fakat Geç Roma Döneminde pagan sahnelerinin işlendiği altın cam eserler Erken
Bizans döneminde özellikle Tevrat ve İncil sahneleri ile genç İsa, iyi çoban İsa gibi Hristiyanlığa ait
sahnelerin işlendiği kaplar olarak karşımıza çıkmakta; bu sahneler bazen renksiz cama eklenen altın
yapraklar vasıtası ile işlenmektedir (Tatton-Brown 1995:124). Ancak bu örneklerin nadir olduğu
bilinmelidir. 155
Çakmakçı 2008: 36 156
Gençler-Güray 2012 : 220
43
formu M.S.5. yüzyılda kullanılmaya başlar fakat 6 ve 7. Yüzyıllarda en yoğun
kullanımına erişir157
.
Karia Bölgesinde ise mevcut kaynaklar eşliğinde ve yaptığımız çalışmalar
neticesinde Geç Antik Çağ cam buluntuları açısından önemli ve özellikli bir grubu
Iasos kazılarından ele geçen cam buluntularının oluşturduğu söylenebilir. Saydam,
zeytuni yeşil, açık mavi gibi doğal renkleriyle kadehler, kandiller, bardaklar, kaseler,
sürahiler ve şişeler Anadolu’nun Ephesos, Amorium, Hierapolis, Sardes, Sagalassos
gibi pek çok yerinde ele geçen eserlerle paralellik gösterir ve özellikle M.S. 5.
Yüzyıldan 8. yüzyıla kadarki süreç için Iasos günlük kullanım kaplarının baskın
kaplarını vurgular158
.
Bizans dönemi açısından en yoğun buluntu
veren bir başka Karia Bölgesi merkezi de
Pedasa’dır. Athena Kutsal Alanı, Kutsal Yol,
Karakol Binası ve Akropol alanlarında 2007
yılından bu güne yapılan kazılarda Bizans ve
sonrası dönemlere ait çok sayıda cam esere rastlanılmıştır. Düz
renkli desensiz, düz renkli, çift dilimli, aplike kırmızı, yeşil
bantlı, düz ya da spiral burgulu cam bilezik ele geçmiştir159
(Resim 8). Türkiye kazılarında sıklıkla karşılaşılan160
cam
bileziklerin yoğunluğu her ne kadar burada herhangi bir döneme
ait cam fırını kalıntısına rastlanılamamış olsa da
157
Gençler-Güray 2009: 109 158
Contardi 2009: 124 159
Çakmaklı 2010: 327 160
Amorium için bkz. Gill 1993: 123-126; Sardes için bkz. von Saldern 1962, pl.7, fig.20; Mysia için
bkz..Yaraş ve Yaraş 2009: 113.
44
düşündürücüdür. Karia Bölgesinde benzer cam bileziklere Iasos161
ve Labraunda162
kentlerinde rastlanılmıştır. Kontekstli buluntular ışığında bilezikler için yapılan
tarihlendirme 12-13. yüzyıllardır163
. Pedasa antik kentinde aynı dönemlere
tarihlendirilebilecek çok sayıda kadeh, kase fragmanı ve çeşitli renklerde cam
boncuklar (Resim 9) kaydedilmiştir.
Kaunos antik kenti özelinde yakın zamana kadar cam odaklı bir çalışma
yapılmamıştır164
. Bununla birlikte, 2008 yılı itibariyle kazı’nın cam eserleri üzerine
Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından yapılmaya başlayan araştırmalar
güncellemeleriyle birlikte sürmektedir. Dr. Gençler-Güray ele geçen ve kentin
Bizans dönemi hakkında bilgi veren cam buluntularını incelemiş ve yayınlamıştır.
“Kaunos’un Erken Bizans Dönemi Cam Buluntuları” başlığı ile yayınlanan ve 100
adet parçanın incelendiği çalışmada kentin bu dönem kaplarının çoğunluk sırasıyla
kadehler, kandiller ve çeşitli masa kaplarından oluştuğu tespit edilmiştir; tipik Bizans
eserlerinin yer aldığı grup içerisinde ayrıca Geç Roma geleneğinin devamını
sergileyen huni ağızlı şişe ya da konik gövdeli kandiller de yer almaktadır165
.
Görüldüğü gibi Karia bölgesi, kazı çalışmaları sırasında ele geçen ya da
çeşitli şekillerde müze koleksiyonlarına kazandırılmış olan eserler ile antik cam
çalışmalarına yeni açılımlar kazandırabilecek boyutta önemli bir mirasa sahiptir. Bu
miras, ileriki dönemlerde mevcut buluntular üzerinde yapılacak daha detaylı
161
Baldoni ve Berti 1996: 73-85 162
Hellström 1965: 85-86, fig.35 163
Çakmaklı 2010: 327 164
S. Özen tarafından “Die Schlichten Graber von Kaunos und verwandte Bestattungen im westlichen
Kleinasien” başlığı ile yapılan doktora çalışması mezar buluntuları üzerine yapılan ve gömü
geleneğini yansıtan genel buluntu grubunu ele almıştır (Özen 2001). Aynur Özet tarafından yapılan ve
“Dipten Gelen Parıltı” ismi ile basılan kitap çalışmasında ise Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde
sergilenen cam grupları incelenmiş olup; müzeye çeşitli yollardan kazandırılan Kaunos kökenli bazı
camlar da kapsam içine alınmıştır (Özet 1998). 165
Gençler-Güray 2010: 215-226
45
çalışmalar ve her yeni kazı sezonunda elde edilecek yeni veriler ve incelemeler ile
daha net anlamlar kazanacaktır.
46
3. KARIA BÖLGESİ YERLEŞİMLERİ VE ANTİK CAM
BULUNTULARI
“Karia Bölgesi Yerleşimleri ve Antik Cam Buluntuları” bölümünde tez
kapsamında değerlendirilmeye giren cam kapların geliş yerleri temel olarak alınmış
ve bu yerleşimlerin kısa tarihçeleri cam odaklı olarak incelenmiştir.
3.1. İç Karia
3.1.1. Mylasa ve Çevresi
3.1.1.1. Mylasa
Mylasa Karia’nın kıyı bölümünde, Stratonikeia’dan gelip denize ulaşan çok
önemli bir ticaret yolunun üzerinde, stratejik konuma sahip bir kenttir166
.Antik
Çağ’da geniş bir nüfusu besleyebilen bu kent, kıyı bölgenin tamamı için doğru bir
odak merkeziydi167
. Kent M.Ö. 395 yılından M.Ö. 360 yılına kadar yeni kurulan
Hekatomnid Satraplığı’nın başkenti olmuştur 168
.
Kent içinde günümüze değin pek çok kurtarma kazısı yapılmıştır. Bunların da
pek çoğunu, cam malzemenin en iyi korunagelme şekli olan mezarlar
oluşturmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Abuzer Kızıl tarafından 1990-2005 yılları arasında
Mylasa mezar alanlarında yapılan kurtarma kazıları sonucunda tespit edilen
buluntular, genel bir değerlendirme işlemine tutulmuştur169
. Bu çalışmada
mezarlardan ele geçen cam buluntulara da kısaca değinilmiştir. Çoğunluğunu oygu
tipi mezarların oluşturduğu kazı alanlarına ait buluntuların içerisinde, tez kapsamında
166
Sevin 2001 : 18 ; 167
Myres 1920: 425-426 168
Hornblower 1982: 68 169
Kızıl 2009: 413
47
da incelenen, Hellenistik-Roma dönemi şişeleri tespit edilmiş; Baltalı kapı mezarında
bulunan ve Prof. Dr. Emel Erten tarafından yayını yapılan Akhaemenid Kâse’ye 170
de yer verilmiştir171
. Aynı zamanda kent içinden ( Milas-Merkez, Gümüşkesen,
Keskikkapı, İsmetpaşa172
, Hıdırlıktepe mahalleleri) ve kente bağlı çeşitli köy ve
yerleşimlerden (Kozyaka Köyü, Kıyıkışlacık Köyü, Hüsamlar Köyü, Çakıralan
Köyü) Muğla ve Milas müzelerine satın alma, alı koyma gibi kazı dışı yollarla
kazandırılmış; Erken ve Orta Roma İmparatorluk dönemlerine tarihlenen cam eserler
söz konusudur. İlaveten, Milas Müzesi tarafından çeşitli yıllarda Çakıralan ve
Belentepe mevkilerinde yapılan kurtarma kazısı buluntuları da önem taşımaktadır.
Bahsi geçen merkezlere ait buluntular birer armudi gövdeli unguentarium örneği ile
(Kat. No. 9) temsil edilmektedir. Bu eserler de tez kapsamında değerlendirilmiştir.
3.1.1.2 Labraunda
Labraunda Karia Bölgesinin en önemli dini merkezlerinden biridir173
. Antik
Çağ’da Mylasa’ya 14 km.lik düzgün kesme taş döşeli kutsal bir yolla bağlıdır174
.
Antik dünyanın doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde en önemli siyasal, ekonomik
ve kültürel kavşağında yer alan elverişli konumuyla Labraunda, eski Doğu Akdeniz
dünyasının dinamik ilişkiler ağı içerisinde zengin bir tarihe ve öneme sahip
olagelmiştir175
. Fakat bu kadar büyük bir öneme sahip kentin özellikle erken dönem
camları ile ilgili bilgilerimiz kısıtlıdır; Geç döneme ait kapsamlı cam çalışmaları ise
170
Erten-Yağcı 1995: 315-318, Lev 2.4-5 171
Kızıl 2009: 448, r. 127 172
Çakıcı 2006: 83- 94 173
Elinde çifte balta tutan tanrı Zeus Labraundos’a (Labraunda’nın Zeus’u) adanan tapınak Karia’nın
başkenti Mylasa’nın sınırları içindeki Labraunda Kutsal Alanı’ndaydı (bkn. Karlsson 2010: 11).
Labraunda bu özelliği ile Mylasa kentinin baş tanrısı Zeus’a adanmış üç tapınağından birini
barındırmaktadır. Labraunda Kutsal Alanı özellikle Hekatomnid döneminde (M.Ö. 392-333) kilit bir
rol oynamaktadır (Baran 2010: 121). 174
Küçükeren 2010: 160 175
Henry 2010: 69
48
kent içi belirli alanlara aittir. 1965 yılında dönemin kazı başkanı Pontus Hellström
tarafından kaleme alınan yayın176
daha çok Roma Dönemi ve sonrasını içermektedir.
Konu ile ilgili en kapsamlı yayın “ Late Antique Glass in Sacred Contex: A hagiasma
at Carian Labraunda” makalesi ile Jesper Blid’e aittir 177
ve Geç Dönem camları ile
ilgili bilgileri içermektedir Mevcut yayınlarda tespit edilen en erken buluntu
Hellenistik Dönem kalıba üfleme tekniğinin bir ürünü olan “Millefiori”
fragmanıdır178
. Labraunda Kutsal Alanından ele geçip dönem ve form özellikleri
bakımından tez kapsamına dahil edilebilen ve incelenen eserler ise şunlardır: hemen
hemen tüm Roma eyaletlerinde ve özellikle Erken Roma İmparatorluk Çağında
yaygın olan Prizmatik Şişeler (Kat. No.19) , 4-5. Yüzyılların popüler dekorasyon
özelliği olan mavi cam damlayı üzerinde taşıyan kap fragmanları (Kat. No.36), Erken
Bizans Döneminin boğumlu saplı kadehleri (Kat. No. 40).
3.1.1.3. Euromos
Mylasa çevresine ait önemli kentlerden biri de Euromos’dur. Modern adı
Selimiye-Ayaklı olan yerleşim Mylasa-Bafa anayolunun üzerine yer almaktadır.
Kentin adı çeşitli evrimler geçirdikten sonra179
Maussollos ’un Hellenleştirme
politikası sonucu, Hellen karakteri kazanarak “Euromos” haline kavuşmuş
olmalıdır180
. M.Ö.5. yüzyılın ortasında Attika-Delos Deniz Birliğine üye olan kent,
Antikçağ’da Mylasa’dan sonra bölgenin en önemli kentidir181
. Kentteki Zeus
Tapınağı Batı Anaolu’nun en korunmuş durumdaki İlkçağ tapınağıdır ve kentte
176
Hellström 1965: 53-54 177
Blid 2009: 133-150 178
Hellström 1965 : 53 179
Plinius kenti Eurome olarak adlandırır (Plinius V. 111.). M.Ö. 5. yüzyıldan daha erken dönemlerde
ise Kyramos ve Hyramos kent için kullanılan isimlerdendir ( Bean 1987: 43). 180
Bean-Cook 1957: 141 181
Özer 2007: 25
49
yapılan kazı çalışmaları kutsal yerin M.Ö. 6. yüzyıl itibariyle kullanıldığını
kanıtlayacak arkeolojik veriler ortaya koymuştur182
. Olasılıkla bu önemli merkezde
yakın döneme kadar düzenli kazılar olmadığından, Karia Bölgesi kapsamında tespit
edilen ve değerlendirmeye alınan ancak iki eser söz konusudur. Her ikisi de Erken
Roma İmparatorluk dönemi olan eserlerin biri soğan biçimli (Kat. No. 13) diğeri de
silindir gövdeli unguentarium ( Kat. No. 14) tipinin örneklerindendir.
3.1.2. Stratonikeia ve Çevresi
3.1.2.1. Stratonikeia
Muğla ili Yatağan ilçesinin sınırlarında yer alan Eskihisar köyü yerleşim
alanında bulunan Stratonikeia kentindeki arkeolojik kazılar, 1977 yılında Prof. Dr.
Yusuf Boysal’ın başkanlığında başlamıştır. Kentteki arkeolojik kazıların yanı sıra
şehrin kuzey kapısından başlayan ve Lagina Hekate Tapınağı, Temenos Propylonu
arasındaki kutsal yolu takip eden, oldukça geniş bir alana yayılmış olan Akdağ,
İğdemir ve Kabasakız nekropol alanlarında kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir183
.
Kent içi cam buluntuları kapsamında yapılmış bir yayın tespit edilememiştir fakat
nekropol alanlarındaki kimi mezar buluntusu cam eserleri de içeren çalışmalar
mevcuttur184
. Bununla birlikte tez çalışmamız, tümü Muğla Müzesinde yer alan ve
kimi özgün formları da içinde barındıran kent camlarını da kapsamaktadır. Buluntu
grubunun büyük çoğunluğunu çeşitli renk ve tipte unguentarium formları
kapsamaktadır. Az sayıda minyatür kap ve kase de buluntular arasında yer
almaktadır. Doğal çoğunluğu Erken Roma dönemi cam kaplarının oluşturduğu
182
Kızıl 2002: 109-110 183
Tamsü-Polat 2013 184
Baldıran 1990; Tozkoparan 1998; Baldıran 1999: 335-356; Civelek 2006: 47-64. ; Tamsü-Polat
2013
50
Stratonikeia’da Erken Roma Döneminde cam üretimi sorgulanması gereken bir
konudur ve tez kapsamında “Değerlendirme” ve “Sonuç” bölümlerinde ( Böl. 6 ve 7)
ele alınmıştır.
3.1.2.2. Akdağ
Stratonikeia Antik Kentine ait nekropol alanlarından olan Akdağ’da, 1987
yılına dek yapılan çalışmalarda, yapım tekniği ve kullanılan malzemeler açısından
çeşitlilik gösteren yüzü aşkın mezar kazılmıştır. Nekropol alanlarının En erkeni
Geometrik Dönem’e ait olmak üzere, Roma Dönemi’ne dek kesintisiz olarak
kullanıldığını gösteren eserler ele geçmiştir185
.
Bahsi geçen nekropol alanlarından olan Akdağ’da, 1999 yılında Muğla
Müzesi tarafından bir kurtarma kazısı yapılmış ve ele geçen eserler Muğla
Müzesi’nde korunmaya alınmıştır186
. A. Civelek tarafından hazırlanan çalışma,
mezar grubunu oluşturan eserler arasında urna olarak kullanılmış büyük tek kulplu
bir testi, çift kulplu testi, dokuz pişmiş toprak ve üç cam unguentarium, iç kalıp
tekniğinde yapılmış cam alabastron, minyatür sepetkulplu kap, iki kandil ve bir bronz
boncuk bulunduğunu göstermekte; stilistik incelemeler sonucunda, söz konusu
mezarın, Hellenistik ve Roma Dönemleri’ne ait olmak üzere, iki kere kullanıldığı
belirtilmektedir187
. Stratonikeia antik kenti nekropolünün hemen 100 m
kuzeybatısında, 2000 yılında Muğla Müzesi tarafından gerçekleştirilen kurtarma
185
Boysal 1987: 51-68; Boysal-Kadıoğlu 1999: 215-228 186
Karia Bölgesi müzelerinde yapılan çalışmalarımız Stratonikeia nekropol alanından ele geçen
eserlerin yoğunluklu olarak Muğla müzesi fakat bunun yanı sıra Bodrum ve Milas müzelerine de
dağıldığını; yalnız Akdağ nekropolüne ait cam buluntuların tümünün Muğla müzesi koleksiyonunda
yer aldığını göstermiştir.
187 Civelek 2006 : 47
51
kazısında tespit edilen 10 adet sanduka tipi mezarın buluntuları ile188
Akdağ
nekropolünden ele geçen mezar buluntuları birebir örtüşmektedir189
.
Arkeolog Rahşan Tamsü Polat tarafından doktora tez çalışması kapsamında
değerlendirilen Akdağ buluntularına ait cam eserlerden göz boncukları ve
pendantiflerin analojiler ve mezarlardaki diğer buluntuların yardımıyla M.Ö. 2.
yüzyıla tarihlendiği; bu eserlerin Akdağ nekropol alanındaki en erken tarihli örnekler
olduğu önerilmekte; Akdağ nekropolisinde unguentariumlar içerisinde ise en erken
tarihli örnekler, M.S. 1. yy’ın ilk yarısına, en geç örnekler de M.S 2.yy sonu M.S
3.yy’a tarihlendirilmektedir (Kat. No. 8-17)190
.
3.1.2.3. Kabasakız
Stratonikeia – Kabasakız nekropol alanında 1986 yılında gerçekleştirilen
kurtarma kazısı sırasında disk formlu, şamdan biçimli unguentarium (Kat. No. 11.2) ,
armudi biçimli unguentarium (Kat.No. 9), tek kulplu-ağızdan ilmekli sürahi
(Kat.No.28.2) , küre gövdeli-konik ağızlı şişe (Kat. No.30) olmak üzere dört farklı
formda fakat hepsi de Erken Roma İmparatorluk Çağı yaygın cam eserleri olan
buluntular tespit edilmiştir. Muğla Müzesi koleksiyonunda yer alan ve tez
kapsamında incelenen eserler henüz yayınlanmamıştır.
3.1.2.4. Lagina
Karia Bölgesine ait Lagina Hekate Kutsa Alanı, Muğla ili, Yatağan ilçesi,
Turgut Beldesi sınırları içerisinde, Kapıtaş Mevkiisindedir. Stratonikeia antik kentine
bağlı olan alan tarıma elverişli, verimli arazi içinde Hekate’ye adanmış dini bir
188
Küçükçoban 2011 : 251-263 189
Tamsü Polat 2013 190
Tamsü-Polat 2013
52
merkezdir191
. Antik yapı kalıntılarının bulunduğu alan günümüzde halen “Leyne”192
olarak anılmaktadır193
. Lagina’nın tarihi süreci Karia Bölgesi ve özellikle bağlı
olduğu Stratonikeia Antik kentinin194
tarihi süreci ile paralellik gösterdiği varsayımı
antik kaynaklar, ele geçen yazıtlar ve arkeolojik belgelerle kronolojik olarak yerine
oturmaktadır195
. Lagina kazı buluntuları olan cam eserler Muğla Müzesinde
korunmaktadır ve çoğunluğunu Hellenistik ve Roma dönemi cam yüzük taşları ile fal
taşları oluşturmaktadır. Lagina buluntusu olan cam bir kap tespit edilememiştir.
3.1.2.5. Börükçü
Yatağan İlçesi’ne bağlı Yeşilbağcılar Kasabasında bulunan ve kömür havzası
içerisinde yer alan alanda, 2002 yılında yapılan çalışmalarda Stratonikeia ve Lagina
arasında kalan mevkii’de kutsal yol ile birleşen antik yollar, su kuyuları, zeytinyağı
işlikleri ve önemli bir mezarlık alanı bulunmuştur196
.
Mezarlıklar, mezar biçimleri, mezar sunuları ve kremasyon-inhumasyon
tercihleri dikkate alındığında Karia Bölgesinin Antik Yunan ve Roma Dönemlerinin
ölü gömme adetlerindeki genel eğilimlerin tespit edilmesine en fazla olanak sağlayan
alanlardan bir tanesinin somut arkeolojik ve antropolojik verileri nedeniyle Börükçü
olduğu görülmektedir197
. Arkaik, Klasik, Hellenistik ve Roma dönemlerini kapsayan
geniş zaman yelpazesine ait çok sayıda cam yüzük taşı ve boncuk buluntusunun yanı
sıra az sayıda cam kap da Börükçü Mevkii kazılarından Muğla müzesi koleksiyonuna
kazandırılmış cam eser bulunmaktadır. Bunlar; Arkaik ve Klasik Dönemlere ait iç
191
Özer 2007: 53 192
Turgut Beldesinin antik adı 193
Gider 2005: 23 194
Lagina Hekate Kutsal Alanı yaklaşık 9 km.lik bir kutsal yol ile Stratonikeia’ya bağlanmaktadır. 195
Gider 2005: 23 196
Tırpan ve Söğüt 2004: 372 197
Karaöz-Arıhan 2007
53
kalıp teknikli alabastron ve amphoriskoslar ile Hellenistik Döneme ait oinokhoe’dir.
Bunlar dışında ayrıca dönem ve form özelliği bakımından tez kapsamına dahil edilen
bir Roma Dönemi kısa boyunlu, küresel gövdeli unguentarium (Kat. No. 10.1)
bulunmaktadır.
3.1.3. Tınaz
1999 yılında Muğla ilinin Kafaca ilçesine bağlı Tınaz Köyünde; Bağyaka
Karakuyu Geli Kömür Ocakları Mevkii’nde toprak dolgu malzemesi alınması
sırasında iki adet sanduka mezar tespit edilmiş (Tınaz 98 – M1 ve M2) ve Muğla
Müzesi tarafından kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çok sayıda küçük buluntu
kaydedilen mezarlardan Tınaz 98 M2 olarak tanımlanan ; dörtgen biçimli, kabaca
yontulmuş büyük kesme taşlardan oluşan mezar içerisinde dört bronz sikke, yedi
kandil, bir pişmiş toprak unguentarium, dört pişmiş toprak kase, bir tabak, silindir
gövdeli bir cam unguentarium (Kat. No. 7) ve opak mavi cam kaseye (Kat.No.1)
rastlanılmıştır. Mezar buluntularından olan kap ve kandillerin süslemeleri ile M.Ö.
55-43 yıllarına tarihlenen iki adet Rodos sikkesi mezarın Geç Hellenistik – Erken
Roma Dönemlerinde kullanıldığına işaret etmiştir. Buluntular üzerinde yapılan
incelemeler de bu tarihlendirmeyi doğrulamaktadır.
3.1.4. Derebağ
Karia’nın Hellenistik Dönem yerleşmelerinden biri olan Kavaklıdere İlçesinin
Derebağ Köyü – Kapraklar Mahallesi’ne ait içme suyu kanal kazılarında bulunan oda
mezardan sekiz adet sekiz adet cam eser tespit edilmiştir. Üçü minyatür unguntarium
(Kat. No. 17) diğerleri ise tüp (Kat.No.8), armudi biçimli unguentarium ( Kat. No.9)
ve bir benzerine daha rastlanılamayan kısa boyunlu- uzun konik gövdeli
54
unguentarium (Kat. No.15) formlarına ait olan eserlerin tümü Erken Roma
İmparatorluğu formlarını temsil etmektedir. Henüz yayını yapılmamış olan Derebağ
cam buluntuları Muğla Müzesi koleksiyonu içerisinde yer alıp, tez kapsamında
incelenmiştir.
3.1.5. Idyma
Idyma antik kenti, günümüzde Muğla’nın Ula ilçesi, Akyaka beldesi sınırları
içerisinde kalmaktadır. Antik dönemde kentin güney sınırını olasılıkla, güneyde akan
Idymos nehri (Çaydere) oluşturur; batıda Keramos, kuzeyde Mobolla, güneyde ise
Kallipolis kentleri ile sınır komşusudur. Idyma’nın erken tarihine ilişkin arkeolojik
veriler kısıtlı olsa da kentin Klasik Dönem yerleşimine ait kısmi bilgiler
mevcuttur198
. Idyma’nın önemli bir özelliği deniz ticareti ekseninde yer alan bir kent
olmasıdır. Kıyı Hellen kentleri ve adalar ticarette ilerlerken Idyma da, batı komşusu
Keramos gibi sahil boyu ticaretini Karia’da geliştirenler arasındadır199
. Idyma
camları ile ilgili tek ve en kapsamlı bilgi Hellenistik döneme ait bir oda mezardan
gelmektedir. M. Gürbüzer tarafından yüksek lisans tezi kapsamında değerlendirilen
ve M.Ö. 2. – M.S. 3. yüzyıl aralığına yayılan buluntulara sahip mezar’da, erken
Roma döneminin yaygın unguentarium formlarına dahil pek çok örnek ele
geçmiştir200
( Kat.No.5.1.2).
198
G.E. Bean ve J. M. Cook M.Ö. 4. Yüzyıla ait veya daha erken döneme tarihlenebilecek seramik
fragmanlarına rastladıklarını kaydetmiş; L. Robert Bizans dönemine tarihlenen Idyma kalesinin
Klasik dönem yerleşiminin üzerinde yer almış olabileceğini önermiş ve çeşitli arkeolojik kanıtlar
sunmuş aynı görüş K. İren tarafından desteklenmiştir (bkn. Gürbüzer 2006: 20-21). 199
Myres 1920: 429. 200
Gürbüzer 2006: 76-80
55
3.2. Orta ve Güney Karia
3.2.1. Iasos
Karia’nın tarihsel açıdan en köklü kentlerinden olan Iasos Güllük Körfezini
bölen koylardan birinde, Kıyıkışlacık köyü yakınlarında kurulmuştur ve Mylasa’ya
30 km. mesafededir. Dr. Fede Berti’nin Polybius’dan ( XVI.12,2) aktardığına göre
Iasos kenti Argos’tan gelen Grekler tarafından kurulmuştur ve buna göre Iasos’taki
Grek varlığı oldukça eski dönemlere kadar inmektedir201
. Meandros vadisinin
güneyinde deniz iletişimini sağlayan önemli bir kıyı kentidir202
. Erken Tunç
Çağı’ndan itibaren (M.Ö. 3500) kesintisiz bir yerleşime sahip olan Iasos kentinde
1960 yılından bu güne kazılar sürmektedir203
. Iasos Karia Bölgesinde sahil boyu
ticaretini geliştiren kentler arasındadır204
. S. Contardi tarafından kent camları üzerine
yapılan en güncel çalışma, Iasos kaplarını oluşturan kandiller ( Kat. No. 40,41),
kadehler, bardaklar ( Kat. No. 39) kaseler ( Kat. No. 37), sürahiler ve şişelerin
saydam, zeytuni yeşil, açık mavi gibi hep doğal renklere sahip olduğunu; Amorium,
Ephesos, Hierapolis, Nikeia, Sardes, Sagalassos gibi Anadolu kentlerinde de
görüldüğü gibi günlük kullanım kaplarının da çoğunluğu oluşturduğunu
göstermiştir205
. Iasos antik kenti cam buluntuları, camın bu kent için her dönem
kullanımda olduğunu göstermektedir. Kentin cam eser yelpazesi içerisinde Arkaik
dönem İç kalıp tekniğinde üretilmiş cam kaplardan, Geç Bizans dönemi cam
201
Berti 2010: 63 202
Özer 2007: 23 203
Küçükeren 2010: 144-145 204
Myres 1920: 429 205
Contardi 2009: 124.
56
objelerine kadar değişik tipte, değişik amaçlarda ve değişik dönemlerde yapılmış
eserler bulunmaktadır206
.
3.2.2. Kaunos
Karia Bölgesinin Lykia sınırında yer alıp207
Muğla ili Köyceğiz sınırları
içerisinde kalan Kaunos antik kenti Dalyan Çayı’nın (Calbis) sol kıyısındaki Dalyan
kasabasının karşısındadır.
Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından Kaunos kazısında kaydedilmiş yaklaşık
1500 parçanın genel değerlendirmesinin yapıldığı çalışma sonucunda, buradaki cam
buluntularının büyük çoğunluğunun Roma Dönemine, az bir kısmının da Erken
Bizans Dönemi’ne tarihlendiği ve buluntuların M.Ö. 2.-1. yüzyıldan M.S. en geç 7.
yüzyıla kadarlık bir sürece yayıldığı tespit edilmiştir. Roma dönemi camları içinde
bardaklar, tabak ve kaseler, şişe ve sürahiler gibi günlük kullanıma yönelik eserler
bulunmaktadır208
. Bizans Dönemi cam buluntuları içinde ise kadehler, kandiller ve
çeşitli masa kapları gibi geleneksel Bizans eserlerinin yanı sıra Geç Roma
geleneğinin devamını sergileyen huni ağızlı şişe ya da konik gövdeli kandiller de yer
almaktadır209
.Cam üretimiyle bağlantılı malzemelerin bulunması, Kaunos’ta bir cam
üretiminin olabileceğinin bir kanıtıdır210
.
206
Baldoni ve Berti 1996: 73-85 207
M.Ö. 4. yüzyılda bölge sınırları üzerinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre olasılıkla
Lykia sınırı batıya yayılmış ve yeni sınır Dalaman (Indos) Çayı olarak belirlenmiştir. Ptolomy (V.3)
sınırı Kalinda ve Kaunos arasına çizmekte ve Indos’u Karia’nın bitişi ve Lykia’nın başlangıcı olarak
kabul etmektedir (bkn. Arkwright 1985, 94-95). Karia camlarının diğer bölgelerle ilişkilendirilerek
yapılan genel değerlendirmesi sonucunda, Kaunos camlarının göreceli olarak Lykia özelliklerini daha
çok taşıdığı, Kaunos’un formsal olarak Karia buluntularını oluşturan genel cam form dağılımının
dışında bir grafik izlediği tespit edilmiştir. Bu durum Kaunos üzerindeki Lykia etkisinin bir sonucu
olmalıdır. 208
Gençler Güray 2008 209
Gençler-Güray 2010: 215-226 210
Gençler Güray 2008
57
3.2.3. Knidos
Datça Yarımadası’nın kuzeydoğusunda yer alan Knidos antik kentinde iki
yerleşim alanı bulunmaktadır. Bunlardan biri; ilk yerleşim alanı olan Eski Knidos
(Bugünkü Datça İskelesi yakınındaki Burgaz), diğeri ise M.Ö. 4. yüzyıl.’da kentin
taşındığı Yeni Knidos (Tekir)’dur. Anadolu’dan 600 metrelik bir kıstakla ayrılarak
batıya doğru 63 km kadar uzanan ve Herodotos’un Bybassos adını verdiği bu ince
uzun yarımadanın batı ucundaki Eski Knidos, Dor Altıkenti’nin en önemli
kentidir211
. Herodotos, Knidosluların topraklarının denize baktığını, buranın
Bybassos (Datça) Yarımadası’nın uzantısı olduğunu, tüm Knidos toprağının ince bir
kıstak dışında suyla çevrili olduğunu, kuzeyinde Halikarnassos Körfezi, güneyinde
de Syme ve Rhodos olduğunu söylemektedir212
.
Tez kapsamında değerlendirilen ve Marmaris Müzesi koleksiyonunda yer
alan Knidos buluntuları Burgaz yerleşiminde yapılan kazılardan ele geçmiştir ve
Prof. Dr. Emel Erten tarafından çalışması yapılmış olup henüz yayınlanmamıştır213
.
Eserlerin tümü Erken Roma Döneminin yaygın formlarından olan tüp biçimli
unguentariumlar, armudi gövdeli unguentariumlar, küre gövdeli unguentariumlar,
şamdan biçimli unguentariumlar ve bunların alt formlarıdır.
3.2.4. Halikarnassos
Karia’nın en eski kentlerinden olan Halikarnassos’un kuruluşu antik yazarlar
tarafından Yunanistan’dan gelen Dor’lara bağlanmaktadır214
. Bununla birlikte,
211
Sevin 2001: 124 212
Herodot I.174.2 213
Burgaz buluntuları konusunda gerçekleştirdiği çalışmayı benimle paylaşan değerli hocam Prof. Dr.
Emel Erten’e bir kez de buradan teşekkür etmeyi borç bilirim. 214
Herodotos I.171; Strabon XIV,II,6
58
yarımadada ortaya çıkarılan mezarlar ve buluntuları215
bölgede Myken kültürü ile
çağdaş bir yerleşim olduğunu göstermektedir. Myken göçünü takiben Dor göçüne de
sahne olan Halikarnassos, tüm Ege kentleri gibi Pers egemenliğine girmiştir216
. Bu
dönemde Karia satraplıklarına Mylasalı Hekatomnidler atanmış217
ve Hekatomnid
Maussollos satraplık merkezini Mylasa’dan Halikarnassos’a taşımıştır. Karia’ya
parlak dönemler yaşatan Maussollos döneminin en önemli yapısı ise hiç kuşkusuz
Mausoleum’dur. Maussollos ’un anıt mezarı olan bu yapı hem Hekatomnidler
dönemini aydınlatmada birincil dereceden bir kaynaktır hem de kent camları
hakkında en yoğun bilgi buradan gelmektedir. Her ne kadar Roma Dönemi ve
sonrasını temsil edebilen eser olmamasından olayı “tipoloji” kısmında kent camlarına
ilişkin bir bilgi olmasa da, “Karia Bölgesi Cam Tarihi” bölümümüzde kent camları
ile ilgili mevcut bilgilere yer verilmiştir218
.
3.2.5. Leleg Kentleri
3.2.5.1. Pedasa
Bodrum yarımadasının iç kesiminde yerleşik Pedasa, Demir Çağı Batı
Anadolu halklarından olan Karların yazılı belgelerde ataları olarak gösterilen
Lelegler tarafından kurulan önemli bir yerleşimdir. Yarımadanın Mausollos Dönemi
öncesi halklarından olan Lelegler’i arkeolojik malzeme ışığında araştırma amacıyla
uzun soluklu yüzey araştırmalarının ardından başlatılan Pedasa kazılarının 2007 yılı
çalışmaları kentin farklı noktalarında, gelecek yıllardaki kazı stratejisini belirlemeye
215
Bodrum yarımadasındaki Myken izleri bulunan merkezler: Müsgebi ( Boysal 1964: 67-76) ; Dirmil
( Boysal 1969: 1-29); Çömlekçi ( Boysal 1974:470). 216
Henry 2010: 71; Yaşar 1995: 60 217
Hornblower 1982: 34 218
bkn. böl. 2.3.2; detaylı bilgi için bkn. Ignatiadou 2004: 181-202.
59
dönük olarak Akropolis, Karakol Binası, Kutsal Alan, Güneydoğu ve Batı
Nekropolis Sektörlerinde yürütülmüştü219
.
2007 yılından bu yana bahsi geçen sektörlerde gerçekleştirilen çalışmalar, her
ne kadar yeni kazı sezonlarının yeni açılımların kazandırma olasılığı bulunsa da,
Pedasa’nın antik cam sanatındaki konumunu gösterebilir niteliktedir. Antik kentte ve
kazı atölyesinde yürüttüğümüz çalışmalar buradaki tüm sektörlerin cam endüstrisi
açısından aynı karakterizasyonu sergilediğini ortaya koymuştur: Kutsal Alan,
Karakol Binası ve Akropolis çalışmalarının tümünde ele geçirilen; düz desensiz, çift
dilimli düz, lif bağlama tekniği ile oluşturulmuş kırmızı, yeşil bantlı düz ya da spiral
burgulu cam bilezikler Türkiye kazılarında sıklıkla karşılaşılan Bizans Dönemi ve
İslami Dönem buluntularıdır220
.Aynı döneme tarihlenen çok sayıda benzer cam
boncuk da ele geçmiştir. Yine Geç Antik Dönem’e ait kadeh kaideleri, ağız profilleri
ve gövde parçaları ile fincan kulp ve gövde parçaları sıklıkla karşılaşılan bir başka
grubu oluşturur. Pedasa antik kentine şu ana kadar tespit edilen en erken tarihli cam
buluntu; bir “Zartte Rippenschalen” kase parçasıdır (Kat. No. 6). Sonuç olarak kent
camları M.S. 1. yüyzıldan- Geç Bizans dönemine ve hemen sonrasına tarihlenen
uzun bir aralığa sahiptir. Fakat Pedasa’ya ait genel buluntu yoğunlukları dikkate
alındığında gelecek kazı sezonlarında cam buluntuların da daha erken dönemlere
gidebileceği öngörülebilir.
219
Diler 2009 : “Pedasa-2008/2009” KST 32/4, 324. 220
Çakmaklı 2009: 327, dip.not.4; Anadolu’nun diğer yerleşimlerinden gelen çeşitli örnekler için bkz.
Gill 1994: 123-126; Baldoni- Berti 1996: 73-85; von Saldern 1962: plate 7, fig.20.; Hellström 1965,s.
85-86.
60
3.2.5.2. Myndos
Modern Bodrum-Gümüşlük içerisinde yer alan Myndos, Pausanias’a göre
Halikarnassos ile birlikte Troizen kökenli göçmenler tarafından kurulmuştur221
.
Kentin araştırma tarihçesi çoğunlukla gezgin tarafından 1800’lerde alınan notlara
dayansa da, 1950’de G. Bean tarafından kent üzerinde yapılan kapsamlı araştırmalar
bugün bile hala kullanılabilir niteliktedir222
. Nitekim, kent camları hakkında
gerçekleştirdiğimiz literatür araştırmasında C. Lightfoot, G. Bean’den alıntı yaparak
M.Ö Geç 2. Yüzyıl- 1. Yüzyıl kapları olarak tanınan cam “Konik Gövdeli Kase”
(Kat.No.2) buluntularının, G. Bean tarafından tespit edildiğini bildirir223
. Fakat kent
içindeki kazılar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinin gerçekleştirdiği kurtarma
kazılarından sonra, 2005 yılında başlamış olup224
oldukça yenidir ve cam kaplar daha
çok fragmanlar şeklinde ele geçmiştir. Myndos camları A. Özet tarafından yayına
hazırlanmaktadır.
3.3. Kuzey ve Doğu Karia
3.3.1. Tralleis
Aydın ili sınırları içerisinde, Messogis ( Kestane) Dağı’nın eteklerinde,
Eudon ( Tabakhane) Çayı’nın Meandros ( Büyük Menderes) nehri ile birleştiği yerde
kurulmuş olan Tralleis, sosyal ve politik hayatı, ekonomisi ve kültürü ile225
Antik
Çağ’da Karia’nın önemli kentlerinden biridir. Coğrafi konumu; ticaret yolları
221
Pausanias II.30.9 222
http://www20.uludag.edu.tr/~arkeoloji/english/myndos.htm 223
Lightfoot 1995 : 25, fig.9 224
http://www20.uludag.edu.tr/~arkeoloji/english/myndos2005.htm 225
Zengin mermer yataklarının bulunması, ünlü bir heykeltıraşlık okulu olan Aphrodisias’a yakınlığı
ve ekonomik, politik yönden zenginliği ile Tralleis heykeltıraşlık alanında önemli bir merkezdir
( Özgan 1962).
61
üzerinde yer alması ve Menderes havzasının bereketli topraklarına sahip olması
Tralleis antik kentinin önemli ölçüde zenginleşmesine olanak vermiştir226
. Bu
zenginlik elbette cam tarihi açısından da önemli olmalıdır. Özellikle son dönemlerde
yapılan kazılar Tralleis’in yalnızca cam kullanımı açısından değil, cam üretimi
açısından da yerinin saptanmasını sağlamıştır. Geç dönemlere önemli ölçüde ışık
tutan Hamam-Gymnasion çevresi kazı çalışmaları sırasında elde edilen buluntular,
kentin batı bölümünün Geç Roma – Bizans dönemlerinde yoğun olarak kullanıldığını
göstermiştir227
. Aynı alan cam üretimine ışık tutan atölye buluntularının da geldiği
yerdir228
.
3.3.2. Nysa
Aydın ili, Sultanhisar ilçesinin üç kilometre kuzeybatısında yer alan Nysa
antik kenti, her ne kadar kent içi cam bulutular henüz kapsamlı bir yayın ile
tanıtılmamış olsa da Karia Bölgesine ait bir cam üretim merkezi olarak229
konumuz
açısından ayrıcalıklı bir önem taşımaktadır. Fakat ne yazık ki Nysa kazısına ait
tipolojik çalışmaya elverişli bir eser, müze ve literatür çalışmalarımızda henüz tespit
edilememiştir.
3.3.3. Aphrodisias
Aphrodisias kenti, Aydın ilinin Karacasu ilçesine bağlı Geyre köyünün
yakınlarında yer alan bir Karia kentidir. Aphrodisias sınırları içerisinde kalan
Akropolis ve Pekmez tepelerinden elde edilen arkeolojik veriler, bölgenin prehistorik
226
O.Rayet-A.Thomas 1997: 62 227
Yaylalı 2008: 555 228
Tralleis cam fırınlarına ilişkin detaylı bilgi için bkz. Bölüm 2.4.1 “Karia Bölgesi’nde Roma
Dönemi Cam Üretim Merkezleri”. 229
Nysa Antik kentinde cam üretimine ilişkin detaylı bilgi için bkz. Bölüm 2.4.1 “Karia Bölgesi’nde
Roma Dönemi Cam Üretim Merkezleri”.
62
dönem itibariyle iskana uğradığına işaret etmektedir230
. Barındırdığı mermer ocağı
kalitesinden dolayı bir heykeltıraşlık merkezi konumuna yükselen ve aynı zamanda
ismini aldığı Aphrodite kültünün gücü ile Roma İmparatorları tarafından “Asya’daki
tek kent” olarak görülen Aphrodisias231
M.S. 3. Yüzyılda Roma Eyaletinin Karia
başkenti olarak seçilmiştir232
. Kentin Anadolu ve Karia camcılığı açısından önemi
M.S. 301 yılının Kasım – Aralık aylarında, Antiokhia’da kaleme alınarak ilan
edilmiş olan İmparator Diocletianus’un “Maksimum Fiyat Listesi Kararnamesi”
dikkate alındığında da artar; çünkü bu kararname’nin Anadolu’daki iki kopyasından
biri Aphrodisias’tan ele geçmiştir233
. Yükselen fiyatları dengeleme ve ekonomiyi
istikrara sokma çabaları içerisinde tavan fiyatları belirleyen bu kararname M.S. 301
yılı sonbaharında yayınlanmıştır234
. Aphrodisias’daki Tiberius Portikosu’nda ele
geçen ve Geç Roma dönemi camcılığı hakkında en önemli yazılı belge olan
“Maksimum Fiyat Listesi Kararnamesi”nde235
Diocletianus, Roma imparatorluğunun
yönetim sisteminde bir dizi değişiklik yapmıştır236
. Cam dahil olmak üzere birçok
değişik mal ve hizmet için geçerli olan fiyatı belirten Kararname’de cam eserlerin
fiyatları, biçimlerine göre belirlenmemiş, örneğin sofra eşyaları ile düz, bezemesiz
parçalar arasında bir ayrım yapılmamış, fiyatlar camın ağırlığına göre
belirlenmiştir237
. Kentin siyasi ve kültürel gücü Anadolu’da Erken Bizans Dönemi
230
Erim 1967: 70-71; Mellink 1977: 296; French 1970: 22 231
Roma devleti ile kent tanrıçası arasındaki mevcut dinsel bağın siyasi ilişkilerde belirleyici bir
etmen olduğunu düşünmek yanlış olmaz ( Durna 2002: 120). 232
Roueché 1981 : 103; http://www.aphrodisias.com/listingview.php?listingID=5. 233
Roueché 1989 : 265-318; Stern 1999 : 441-484. 234
Erim, Reynolds, Crawford 1971: 176; İznik 2011: 107-108 235
Bir tek bu kopyada cam malzeme ve cam vazolar ile ilgili bölüm korunabilmiştir (E. Y. Erten,
2000:173-174) 236
Erten-Yağcı 2000: 172-174 237
Lightfoot 1989 : 89
63
cam üretiminin de 238
merkezlerinden biri olmasından anlaşılabilir. Kente ait cam
odaklı bir yayın söz konusu değildir. Kent camları ile ilgili bilgiler kent içindeki
müzeye tez yazarının yaptığı ziyarete ilişkin gözlemlerden oluşmaktadır. Bu
gözlemlerin bir çıktısı olarak tespit edilen konik boyunlu, sekizgen gövdeli bir şişe
oldukça nadir karşılaşılan bir eserdir ve tez kapsamında değerlendirilmiştir
(Kat.No.31).
238
Kentin Güney Portikosunda ortaya çıkarılan cam ocağı ve Hadrianus Hamamı içerisinde bulunan
cam üretim kanıtları hakkında detaylı bilgi için bkz. Bölüm 2.4.1.2 “Aphrodisias Antik Kenti Cam
Üretimi”.
64
4. KARIA –RHODOS BAĞI
Kültürel coğrafya bağlamında değerlendirildiğinde Rhodos adasının Karia
bölgesi ile aynı coğrafyaya ait olduğu söylenmelidir. Karia-Rhodos ilişkileri
bağlamında değerlendirildiğinde de pek çok Karia kentinin Rhodos bağı cam
malzemenin de içinde bulunduğu çeşitli arkeolojik verilerle kanıtlanmaktadır. Bu bağ
pek çok Batı Anadolu kenti için oldukça köklüdür ve en eski devirlere dek
uzanmaktadır.
Örneğin Oryantalizan Dönem değerlendirildiğinde Rhodos’un başlıca Doğu
Yunan seramik üretim merkezlerinden biri olarak tanındığı görülmektedir 239
. Her ne
kadar seramik üretim merkezlerinin tespit edilmesini sağlayan kil analizlerinin
uygulanmaya başlamasından sonra Rhodos’un tek üretim ve dağıtım merkezi
olmadığı anlaşılmışsa da240
, oryantalizan seramiğin uzun yıllar Rhodos adasının
nekropollerinden gelen malzemeler üzerine kurgulandığı ve Ege’deki yerleşimler,
Akdeniz kıyılarındaki koloniler ve çoğu zaman nereden geldiği belli olmayan
müzelere dağılmış parçaların241
Rhodos nekropollerini tamamlayan buluntular olarak
239
Özellikle yaban keçisi stili’nin gelişiminin sürekli biçimde izlenebildiği merkezin Rhodos olduğu
söylenebilir (Erten-Yağcı1993: 90-9). 240
R.M. Cook, Orientalizan (Yaban Keçisi) stil seramik kronolojisini Rhodos mezar buluntularını
temel alarak oluşturmuştur. Rhodos mezarlarında Orta Yaban Keçisi II stili olarak adlandırdığı grubun
sonlandığı MÖ. 600 tarihlerinde Fikellura seramiğinin bu stilden geliştiğini belirtmektedir (Cook
1969: 14). Cook ayrıca “Yabankeçisi Stili”nin Rhodos-Güney Ionia eksenli bir stil olduğunu belirtir
(bkn. Cook 1946: 93-95). Dupont, ise kil analizlerine dayanarak “Rhodos” olarak isimlendirilmiş
seramiklerin aslında tümüyle Miletos’da üretildiği görüşünü ortaya koymuştur. Bu sonuçlara göre
Rhodos üretimi olduğu düşünülen Orta Yaban Keçisi II ve Fikellura seramiklerinin Miletos’da
üretildiklerini kanıtlanmıştır (bkn. Dupont 1986:57). Karia’da ise bu dönemde yani MÖ.6 yüzyılın
ortalarına doğru Orientalizan stilde Güney Ionia üretimi seramiklerden etkilenerek Fikellura seramiği
üretilmiştir (Schaus 1986 : .251-295.). Tüm bu çıktılar, Batı Anadolu merkezlerinin birbirleri ve
Rhodos ile “karşılıklı” ilişkilerine işaret etmektedir. 241
Batı Anadolu merkezlerinde ele geçen oryantalist dönem seramiklerinin köken problemi
tartışmalıdır fakat Rhodos’un Protogeometrik dönemden itibaren seramik üretiminde kendine özgü
bezemeleri ile öncü sayılabilecek bir durumda olduğu söylenebilir. Geometrik dönemler boyunca
Dodekanesos’ta özellikle de Kos’da Rhodos’un seramik üzerinde etkilerini görmek mümkündür
(Coldstream 1977: 252-253).
65
değerlendirildiği bilinmektedir242
. Özellikle Batı Anadolu’da Geometrik ve
Orientalizan Dönem seramikleri değerlendirilirken Rhodos etkileri dikkate
alınmaktadır243
.
Geometrik dönemden Klasik Döneme kadar Batı Anadolu ile Ege Adaları
arasında kesintisiz süren ticari ve sanatsal bir ilişki söz konusudur. Bu ilişkinin
şüphesiz siyasal bir alt yapısı vardır. Rhodos adasının Anadolu’nun güneybatı kıyı
şeridinde dönem dönem elde edip kendine tabi kıldığı yerleşimler mevcuttur.
Örneğin, Apamea Barış Antlaşması (M.Ö.188) ile Meandros’un güneyinde kalan
Karia Bölgesinin yerleşikleri Rhodos’a bağlanmış ancak bu durum fazla sürmemiş,
Roma Senatosunun aldığı bir karar ile söz konusu kentlerin bağımsızlıkları ilan
edilmiştir244
.
Yukarıda da değinildiği gibi çok sayıda kentin Rhodos bağı özellikle ticari
ilişkiler bağlamında belgelenmiş durumdadır. Örneğin Mısır’dan Bizans’a giden
ticaret yolunun önemli bir limanı olan Iasos’un kazılarında bulunan Rhodos
amphoraları, Rhodos devleti ile Iasos arasında Arkaik Çağ’dan başlayarak M.Ö. 2.
yüzyıla kadar süren ticaret ilişkilerini belgelemektedir245
. Ayrıca Iasos’un Rhodos
242
Erşen 2010: 4 243
Özellikle Ionia’da henüz Karia ölçeğinde mezarlıklar gün ışığına çıkarılamamış olmasına rağmen
genel form ve bezeme özelliği olarak Ionia kentlerinden Miletos’un Geometrik dönem seramiğinde
Rhodos etkileri taşıdığı da değerlendirilmelidir fakat Miletos kimi uzmanlarca Güney Ionia’daki Geç
Geometrik dönem seramiğinin çıkış yeri olarak yorumlanmış ancak yine de bu dönem için Miletos’un
seramik üslubunu ayırt etmek mümkün olamamıştır (Greaves 2003: 119). Mevcut tespitler ışığında,
bu dönem seramikleri açısından bir çıkış noktasından ziyade karşılıklı bir bağ’dan söz edilebilir.
Orientalizan Dönem seramiğinde ise lider konumda olan Miletos’un Rhodos başta olmak üzere pek
çok yerde görülen Orta Yaban Keçisi II stilindeki Orientalizan seramikleri birçok yerleşimde ortaya
çıkarılmıştır (Dupont 1983: 23). 244
Fraser-Bean 1954: 70 245
Aydaş 2010: 111
66
ticaret yolu üzerinde bulunmasından dolayı Mausollos’un dikkatini çeken bir kent
olduğu da bilinmektedir246
.
Deniz ticaretinin vazgeçilmez taşıma malzemesi olan amphoralar, Rhodos’un
Anadolu izlerini en net biçimde ortaya koyan eserlerdendir. Örneğin amphoralar
bazında bakıldığında Anadolu-Rhodos bağı bağlamında Knidos için özellikli bir
durum söz konusudur: Knidos amphoralarının Rhodos amphoraları örnek alınarak
üretildiği bilinmektedir247
.
Geç Roma dönemine tarihlenen üç cam atölyesini barındıran Tralleis’de de M.Ö.
1. yüzyıl ile M.S. 2. yüzyılın arasında kalan dönemde Ege’ye ihraç edildikleri bilinen
Geç Rhodos amphoralarına rastlanılmıştır248
. Özellikle M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısı ve
1. Yüzyılın başlarında Tralleis ve Rhodos arasında hem siyasi hem de ticari açıdan
bir ilişkinin varlığı bilinmektedir249
.
Barag250
ve Harden251
Mezopotamya ve Mısır dışında M.Ö. II. Bin’de cam
üretimi yapan merkezleri sayarken Suriye-Filistin, Girit ve Kıbrıs dışında Rhodos’u
da sayar. MÖ. 8. yüzyılda iç kalıplama tekniğiyle yapılmış olan ilk alabastronlar
Rhodos’ta karşımıza çıkmaktadır252
. Özellikle Ialyssos –Daphne’de “Tomb 68”
olarak adlandırılan mezarda oldukça güvenilir olarak MÖ.6. yüzyılın ortalarına
tarihlenen, iç kalıp teknikli cam kaplar ele geçmiştir. Özellikle bu grup Rhodos’ta
erken dönem cam üretiminin kanıtlarını oluşturmaktadır253
. İç-kalıp teknikli camların
yanı sıra Rhodos’da kalıba döküm tekniğinde yapılan cam süsleme objeleri ve
246
Ruzicka 1992: 38 247
Şenol 2003: 26 vd. 248
Baylan 2008 : 46 249
Saraçoğlu 2004: 653 vd. 250
Barag 1985: 39 251
Harden 1981 : 31 252
Civelek 2001:103
253 Triantafyllidis 2009: s.37.
67
pendant gibi ürünler Ialyssos, Kamerios, Lindos ve adanın güneyinde
bulunmuştur254
.
Rhodos Adası’nda, büyük ihtimalle Arkaik Çağ başından itibaren, üretim yapan
cam atölyelerin bulunduğu ve M.Ö. 6. yy.da buradan Ege255
ve Karadeniz’e camcılık
sanatının yayıldığı düşünülmektedir256
. Özellikle Ialyssos-Daphne Tomb 68 olarak
adlandırılan mezarda oldukça güvenilir olarak MÖ.6. yüzyılın ortalarına tarihlenen,
iç kalıp teknikli cam kaplar ele geçmiştir Özellikle bu grup Rhodos’ta erken dönem
cam üretiminin kanıtlarını oluşturmaktadır257
. Rhodos özellikle iç-kalıp tekniğinde
MÖ. 6. yüzyıldan MÖ. 1. yüzyıla kadar Akdeniz I,II,III tipolojisinde üretim
yapmıştır. Rhodos’da MÖ. 408’de şehir devletlerinin bir araya gelerek devlet
oluşturmasıyla cam üretimi devam etmiş ayrıca kalıba döküm kesme dekorlu cam
kaseler üretmeye başlamıştır258
.
Rhodos kökenli veya bu endüstri ile bağlantılı olarak Ege Denizi’ndeki çeşitli
kentlerde kurulan daha ufak atölyelerin ürünleri, M.Ö. 6. yy.dan başlayarak Roma
İmparatorluk Çağı’na kadar genellikle iç kalıplama tekniğinde ve Grek seramik vazo
formlarını taklit eden küçük boyutlu kaplar üretmişlerdir259
. Rhodos’da MÖ. 408’de
şehir devletlerinin bir araya gelerek devlet oluşturmasıyla cam üretimi devam etmiş
ayrıca kalıba döküm kesme dekorlu cam kaseler üretmeye başlamıştır260
. Ayrıca
254
Rehren, Spencer, Triantafyllidis 2003: 39 255
Batı Anadolu tespit edilen Rhodos kökenli cam malzemenin yoğun olarak karşımıza çıkması,
Rhodos’un bu alanda daha etkin olduğu gibi bir algı yaratsa da Karadeniz’de gerçekleştirilen kazı ve
arkeolojik çalışmaların yeteri düzeyde olmayışının Rhodos ilişkileri konusunu aydınlatamadığı
unutulmamalıdır. 256
Harden 1981 : 52-53. 257
Triantafyllidis 2009:37
258 Pavlos, 1998, s.30.
259 Tek 2005: 112
260 Triantafyllidis 1998.30.
68
Rhodos’ta MÖ. 4. yüzyıl ile erken 3. yüzyıl arasında phiale ve kalyx formunda
üretim yapan cam atölyeleri de bulunmaktadır261
. Hellenistik Dönemde Rhodos cam
kapların yanı sıra amphora, takı ve lüks tüketim mallarını da ithal eden bir merkez
haline gelmiştir262
.
M. Aydaş “M.Ö. 7. Yüzyıldan 1. yüzyıla kadar Karia ile Rhodos Devleti
Arasındaki İlişkiler” başlıklı çalışmasında Maussollos’un Rhodos Adası ile yakın
ilişkiler içerisinde olduğundan bahsederek Maussollos’un Rhodos’da oligarşi
taraftarlarını desteklediğini ve oligarşi hükümetini korumak bahanesiyle Rhodos’a
Karia askerlerini gönderdiğini belirtir263
. Maussollos ’un Rhodos Adası’nı kontrol
ettiği iddiasını desteklemek için gösterilen temel kaynak Demosthenes’tir264
.
Demosthenes burada Rhodosluların, Khioslular ve Byzantionlularla birlikte
Atinalılara karşı hareket ettikleri Sosyal Savaş’a (M.Ö. 357-355) değinmiş ve
Maussollos ’un Rhodosluları “özgürlüğünden ettiğini” iddia etmiştir. Ancak
Demosthenes’in kullandığı Maussollos ’un Rhodosluları özgürlüğünden ettiği ifadesi
onun Rhodos’u kontrol ettiği anlamına gelmemektedir265
. Gerçekten de Maussollos
Rhodos oligarşisini perçinlemiştir ve her ne kadar Cumhuriyetçiler Maussollos’un
M.Ö. 353 yılındaki ölümü üzerine oligarşiyi yıkma girişimlerinde bulunsalar da,
ölümü üzerine tahta geçen kraliçe Artemisia II, ve Hakatomnos sülalesinden
halefleri, Rhodos üzerindeki nüfuslarını korumuşlardır266
.
Yukarıda da bahsi geçtiği gibi, Maussollos ve Artemisia hükümdarlıkları
döneminde Rhodos ilişkileri yükselmiştir. Gelişen bu ilişkiler çok sayıda mimar ve
261
Schmidt 1957 : 109. 262
Rehren, Spencer, Triantafyllidis 2003: 39 263
Aydaş 2010 : 28-29 264
Dem. XV.3 265
Özer 2007 : 74 266
Aydaş 2010: 29
69
mimari heykeltraşının Bodrum yarımadasına gelip çalışmaları konusunda teşvik
edilmeleri ile sonuçlanmıştır. Kültür alanındaki bu açılımın cam sanatından bağımsız
düşünülmemesi gerekir. Rhodos cam çalışmaları konusunda başat isimlerden olan
Triantafyllidis, Rhodos’ta iç kalıp cam üretimi yapan atölyelerin aynı zamanda
Akhaemenid cam kaplarını da üretmiş olabileceğini önermektedir267
. Triantayllidis;
Rhodos’da Akhaimenid döneminde Doğu Akdeniz’deki cam atölyeleri ile ilişkilerini
gösteren on yedi şeffaf cam kap ortaya çıkarıldığını belirtmektedir268
. Bu önermenin
doğruluğu varsayıldığında Mausoleum buluntusu Akhaemenid eserlerin doğrudan
burada yapıldığı ya da Rhodos’ta üretilip Mausoleum’a taşındığı da
değerlendirilebilir.
M.Ö. 4 ve 3. yy.larda hem ham madde, hem de işlenmiş cam kap yapımında
Rhodos öne çıkar269
. Rhodos kentinde açığa çıkartılan bir cam atölyesinde cam
külçelerinin de yapılmış olduğu ispatlanmış; Rhodos üretimlerinin kimyasal
analizleri, buradaki camların az kireç içeren ve benzer üretim yapan çağdaş “Pers-
Anadolu” merkezinden farklı olarak yüksek oranda kireç içerdiğini göstermiştir.270
Bu kaplar, Pers örneklerine göre daha yeşilimsi bir renge sahiptir; ancak kap formları
Pers kapları ile benzerdir271
.
Rhodos’da cam üretimi Hellenistik Dönem ve sonrasında devam etmiştir272
.
Doç. Dr. Ahmet Tolga Tek Özellikle Güneybatı Anadolu’da bulunan Karia ve Lykia
267
Triantafyllidis 2000: 197 268
Triantafyllidis 1998 : 32. 269
Tek 2005 : 113 270
Triantaphyllides 2000 : 193-201. 271
Tek 2005 :113 272
Weinberg 1969
70
merkezlerinde ele geçen cam eserlerin belirgin bir kısmının Rhodos kökenli
olduğunu bildirmektedir273
.
Bir Karia kenti olan Hyllarima buluntuları, Rhodos bağını belgelemektedir.
Rhodos devleti ve Hyllarima arasındaki ilişki bağının kuvveti, yazıtlar doğrultusunda
ortaya konulduğu şekli ile Rhodos demosuna tapan Hyllarima’da Rhodos
egemenliğinin ifadesidir274
.Stratonikeia’da da Rhodos’un baskın bir etkisi olduğu ve
uzun yıllar bu etkinin sürdüğü bilinmektedir275
. Belki de bu etkinin bir sonucu olarak
Stratonikeia nekropol alanlarından Akdağ’a ait çok sayıda mezardan, Stratonikeia
sikkeleri ile beraber yoğun olarak Rhodos plinthophorik hemidrahmileri
bulunmuştur276
.
Somut kültür objelerinde izlenen bu yakınlaşma ve benzeşme durumları
dışında paydaş oldukları ortak dini unsurlar da mevcuttur. Örneğin Rhodos’un baş
tanrısı Helios’a tapınım, Knidos, Lagina, Panamara ve Alabanda başta olmak üzere
adaya tabi olan pek çok Karia kentinde izlenebilmiş; bu durum adadan anakaraya
sızan dinsel etkinin altını çizmiştir277
. Aphrodite kültünün izlerini taşıyan Idyma,
Phoinix, Hydae, Physkos, ve Stratonikeia kentlerinin Rhodos Peraea’sının birer üyesi
konumunda olması, kültün bu kentlere girişinde Rhodos Adasının bir basamak görevi
görmüş olduğu izlenimi vermekte ve büyük olasılıkla Dor gruplarının Anadolu’ya
taşımış oldukları Aphrodite kültünün öncelikle göç hareketinde Rhodos adasında
kurumlaşmış, anakaraya buradan taşınmış olabileceği görüşünü doğurmaktadır278
.
273
Tek 2005 :113 274
Aydaş 2010: 97 275
Berthold 1984: 53, 83-85, 138-139, 202-210, 229.
276 Tek 1999: 222.
277 Fraser-Bean 1954: 52-74
278 Durna 2002: 58
71
Sistemli kazılara henüz başlanamadığından yeterli bilgi sahibi olamadığımız
Idyma antik kenti hakkında en ciddi veriler, pek çok cam unguentarium’un tespit
edildiği Hellenistik bir oda mezar’a ait kurtarma kazısından gelmekte; mezarın ön
yüzünde yer alan yazıt epigrafik açıdan Rhodos örnekleri ile benzerlik
göstermektedir. Yazıtta kullanılan Dor lehçesinin yanında Rhodos tarzı egemendir ve
olasılıkla bu benzerliğin kaynağı mezarın yapıldığı dönemde Idyma ve çevresinin
Rhodos egemenliği altında olmasıdır279
Keramos, Kedrai, Myndos, Mylasa, Pisye, Alabanda, Tralleis, Aphrodisias,
Tabai, Kaunos, Alinda gibi Karia kentleri ile Rhodos arasındaki ilişkiler yine M.
Aydaş’ın epigrafik belgeler ışığında ortaya koyduğu çalışma ile gözler önüne
serilmiştir280
.
279
Gürbüzer 2006: 84 280
Aydaş 2010
72
5. KARIA BÖLGESİ CAM KAPLARI
Karia Bölgesi cam kapları, bölgede tez konumuzu oluşturan “Roma – Erken
Bizans Dönemleri” arasındaki kronolojik sıralamaya uygun olarak ele alınmıştır: Geç
Hellenistik –Erken Roma, Orta Roma İmparatorluk, Geç Roma İmparatorluk ve
Erken Bizans Dönemleri’dir.
5.1. Karia Bölgesi Geç Hellenistik – Erken Roma Dönemi Cam Kapları
(M.Ö.2.yüzyıl – M.S.1.yüzyıl)
5.1.1. Kaseler
5.1.1.1. Opak Kaseler (Kat. No.1)
Çizim 1
Daha çok Batı Avrupa ve özellikle İtalya kazı buluntularından tanınan ve Anadolu’da
pek temsil edilmeyen281
tümü opaktan yapılmış kase tipi Karia Bölgesi sınırları
içerisinde Tınaz buluntusu olan tek bir örnekle temsil edilmektedir.
Arkaik ve Klasik Çağlarda taş ve seramik kapların imitasyonu olarak üretilen
küçük boyutlu iç kalıp camlar genellikle koyu mavi opaktan yapılmış ve cam
iplikleri ile dekore edilmiştir. Bir kısmı da donuk beyaz camdan, neredeyse her
281
Tek 2007: 155
73
zaman mor liflerle süslenmiş ve bazıları da monokrom yapılmıştır282
. Opak
kullanımlı iç kalıp kaplar Akdeniz’e kıyısı olan birçok yerde olduğu gibi Anadolu’da
da ele geçmiştir. Arykanda 283
Limyra284
, Eleonte 285
, gibi yerleşim yerleri
kazılarından, Klaros 286
gibi kutsal alan kazılarından, Pitane 287
, Börükçü288
gibi
muhtelif nekropol kazılarından, İzmir289
, Adana290
, Gordion291
, Anadolu
Medeniyetleri 292
gibi müzelerden yaygın olarak bilinmektedir293
. Karia bölgesinde
ise Börükçü Mevkii bu erken dönem opak kullanımlı iç kalıp cam kap ve boncuk
örneklerine sahiptir294
.
Hellenistik dönem kap formlarında ise ilk olarak Klasik dönemin geleneksel
özellikleri göze çarpmaktadır. İç kalıp tekniği ile yapılan geleneksel formlar yoğun
olarak üretilmeye devam etmiştir295
. Dolayısıyla opak kullanımı iç kalıp teknikli
camlarda Klasik Dönem yansımasıyla sürmektedir296
. Ya opak kapların üzerine
282
Weinberg 1992: 19 283
Tek 2007 : 164 284
Baybo 2005 : 211-240 285
Atik 2004:102, B-3 (İstanbul Arkeoloji Müzesi, Envanter No. : 1613 C) 286
Taştemür 2007 : 171 287
von Saldern 1980 : 94 – 97 288
Börükçü ( Muğla Müzesi Envanter No.: 2211, 2377, 2479,) 289
Atik 2004 : 102, B 3 ( Envanter. No.: 8248) 290
Erten 1999 : 175 291
Sams ve Temizsoy 2002 : 7 292
Özet 1987 : 591 293
Bu kapların Mezopotamya’da üretilip Rhodos’a ihraç edildiği ya da Rhodos’a göç etmiş
Mezopotamyalı ustalar tarafından üretildiği önerilmekte fakat her koşulda Rhodos’un M.Ö. 6.
Yüzyılda bir iç kalıp üretim merkezi olduğu kabul edilmektedir ( Lightfoot-Arslan 1992: 3). 294
Muğla Müzesi Envanter No. 2211,2377,2479 295
Goldstein 1979: 40 ; Özet 1998 : 12 296
Ş. Atik tarafından yayınlanan ve İstanbul Arkeoloji müzesi koleksiyonunda yer alan yarı saydam
lacivert zemin üzerine farklı renk opak sarmallarla bezeli Çanakkale – Dardanos ( Çanlı Köyü),
Balıkesir, Myrina, Kyme ve Notion buluntusu amphoriskos, alabastron ve unguentarium formlu
kaplar, opak sarmallarla dekore edilen Hellenistik Dönem iç kalıp camların Klasik Dönem
özellikleriyle Anadolu yayılımını ve başat formlarını gösteren eserlerdir (bkn. Atik 1990:16-29).
74
renkli cam iplikleri 297
ya da çeşitli renkte cam kapların üzerine opak cam iplikleri298
ile süslenen kaplar oluşturulmuştur.
Ş. Atik tarafından yayınlanan ve İstanbul Arkeoloji müzesi koleksiyonunda
yer alan yarı saydam lacivert zemin üzerine farklı renk opak sarmallarla bezeli
Çanakkale – Dardanos ( Çanlı Köyü), Balıkesir, Myrina, Kyme ve Notion buluntusu
amphoriskos, alabastron ve unguentarium formlu kaplar, opak sarmallarla dekore
edilen Hellenistik Dönem iç kalıp camların Klasik Dönem özellikleriyle Anadolu
yayılımını ve başat formlarını gösteren eserlerdir299
. Ya opak kapların üzerine renkli
cam iplikleri 300
ya da çeşitli renkte cam kapların üzerine opak cam iplikleri301
ile
süslenen kaplar oluşturulmuştur.
Bu dönemde gelenekselleşen eserlerin yanı sıra yeni formlar ve yapım
teknikleri de dikkati çeker. Lüks cam kap kategorisi genişler. Bu yelpazede opak da
yerini alır. Mozaik camların yanı sıra Reticelli ve Şeritli (Ribbon) 302
camlarda da
opak kullanımı görülür303
.
297
Börükçü ( Muğla Müzesi Envanter. No.: 2066, 1183) 298
Gençler Güray 2011: 236-237 299
Atik 1990 : 16-29 300
Börükçü ( Muğla Müzesi Envanter. No.: 2066, 1183) 301
Gençler Güray 2011a: 236-237 302
Renksiz cam çubukların renkli opak cam iplikleriyle sarmal bir şekilde yan yana gelecek şekilde
dizilmesiyle Reticelli cam kaplar oluşturulmaktadır. Şeritli (Ribbon) camlar ise kabın yüzeyine paralel
renkli ve/veya opak cam çubukların yan yana dizilmesiyle oluşturulur. 303
Bahsedilen bu teknikler, M.Ö. 3. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen “Canosa Grubu” ile
özdeşleşmiştir. Canosa camlarının antik çağ cam üreticilerince tasarlanan ilk sofra takımı olduğu
genel kabul gören bir görüştür. Canosa Grubunda altın ve mozaik camlar dışında döküm camlarda
bulunmaktaydı. Yarım küre reticelli kaselerin bu erken camlarla ilişkili olup olmadığı tartışmalıdır
(Goldstein 1979: 57).
75
Bir diğer yoğun opak ilişkili teknik ise “kameo” dur304
. Oldukça zor bir
tekniktir ve Hellenistik Dönemde pendant, gemma gibi lüks mücevherat yapımında
karşımıza çıkar305
. Roma Döneminde cam kap yapımında da kullanılmaya başlanan
bu teknik, kısıtlı sayıda eserle temsil edilmektedir. Bugün Corning Cam Müzesi
Koleksiyonunda yer alan ve literatüre “Morgan Kasesi” olarak giren Dionysos ritüeli
tasvirli bir kap306
ile J. Paul Getty Müzesinde sergilenen bir parfüm şişesi 307
oldukça
nadir karşılaşılan kameo teknikli kaplara Anadolu kökenli, oldukça zarif
örneklerdendir.
Kapların bazı ögelerinin -örneğin kulp kısmının308
- doğrudan opak yapıldığı
örnekler de Anadolu’da mevcuttur. Fakat daha önce ki dönemlerde olduğu gibi
Hellenistik ve Roma dönemlerinde de opağın bir dekorasyon ögesi olmanın dışına
çıkarak doğrudan kap formunun bütününü oluşturduğu örnekler, Anadolu’da da
Antik coğrafyanın genelinde de pek temsil edilmemektedir309
.
304
Koyu mor bir cam kabın, belli bir düzeyde ve kalınlıkta opak beyaz cam tabakayla kaplanıp; çeşitli
kesici cam aletleri yardımıyla zeminin oyulması ve bu yolla figürlerin ortaya çıkarılması şeklinde
oluşturulurlar.
305 Gürler 2000 : 9
306Newman 1977: 203
307 Erten 2001 : 77
308 M.S. 1-2. Yüzyıla tarihlenen, Ephesos buluntusu bir sürahi örneği için bkn : Czurda – Ruth 2007:
75, kat.no 35. 309
Roma döneminde opak kapların Anadolu yayılımı araştırıldığında bu kapların rastlanıldığı
merkezlerden bir tanesinin, bugün Geç Roma Döneminde bir üretim merkezi olduğu kabul edilen
Arykanda olduğu görülmüştür ( bkn. Tek 2007:155), Bir başka merkez ise bir Kilikia kenti olan
Elaiussa Sebaste’dir. Ç. Gençler Güray tarafından kent camları üzerine yapılan çalışmada İnce Kaplar
başlığı altında sınıflandırılan örneklerden olan opak kırmızı bir kaide parçası, form özelliklerine
dayanılarak M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir (bkn. Gençler Güray 2009:Kat.No 67,
s.179), Başka bir opak cam kap örneği Antalya Müzesi tarafından yapılan Doğu Garajı – Halk Pazarı
Mevkii Kurtarma kazısından ele geçmiştir. Kalıntılar Antik Attaleia kentine ait nekropol alanındandır.
Kazılar sonucu nekropolün M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren M.S. 4. yüzyıl’a kadar kullanıldığı tespit
edilmiştir (bkn. Tosun ve Yalçınsoy 2009 : 135-159. 1988 yılında Anadolu opak cam eserleri üzerine
yapılan arkeometrik bir araştırma sırasında değerlendirilmeye alınan beyaz opaktan yapılmış Biga-
Çataltepe buluntusu bir şişe Roma Dönemi Anadolu opak kaplarına bir örnektir ve M.S. 1.-2. yüzyıla
tarihlenmesi gerektiği önerilmektedir (bkn. Tuğrul ve Atik 1990 : 38), Bergama Müzesi
koleksiyonunda bulunan kırmızı opak camdan bir şişe (Envanter No. 3964) (bkn. Atila ve Gürler 2009
76
Roma döneminde opak kapların Anadolu yayılımı araştırıldığında bu kapların
rastlanıldığı merkezlerden bir tanesinin, bugün Geç Roma Döneminde bir üretim
merkezi olduğu kabul edilen Arykanda olduğu görülmüştür. Her ne kadar küçük
fragmanlar olarak ele geçseler de Arykanda’da bulunan döküm teknikli kırmızı ve
beyaz parçalar açık ağızlı opak kapların örnekleri olarak önerilmekte ve M.S. 1.
yüzyıla tarihlendirilmektedir310
.
Bir başka merkez ise bir Kilikia kenti olan Elaiussa Sebaste’dir. Ç. Gençler
Güray tarafından kent camları üzerine yapılan çalışmada İnce Kaplar başlığı altında
sınıflandırılan örneklerden olan opak kırmızı bir kaide parçası, form özelliklerine
dayanılarak M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir311
. Bir diğer kap ise
eflatun ve opak beyaz renklerden oluşturulan ebruli görünümlü armudi gövdeli bir
şişedir. Ağız kısmı dışında eksiksiz olan kabın tarihlendirmesi bir önceki ile
aynıdır312
.
Başka bir opak cam kap örneği Antalya Müzesi tarafından yapılan Doğu
Garajı – Halk Pazarı Mevkii Kurtarma kazısından ele geçmiştir. Kalıntılar Antik
Attaleia kentine ait nekropol alanındandır. Kazılar sonucu nekropolün M.Ö. 3.
yüzyıldan itibaren M.S. 4. yüzyıl’a kadar kullanıldığı tespit edilmiştir313
. Çok sayıda
cam buluntunun ele geçtiği kazıda sarımtırak ve beyaz opak camın bir araya
getirilmesiyle oluşturulan, ebruli görünümlü yarı küresel gövdeli şişe örneği ilgi
çekicidir. Form Anadolu’da tanınmaktadır. İçe yuvarlatılmış ağız bazen dışa taşkın
olarak görülür, boyun kısa ya da uzun olabilir, düz taban bu form için tipiktir. G. De
: 21; kat.no: 9) ile Tire Müzesi koleksiyonunda yer alan opak yeşil ( Envanter No: 96/27) (bkn. Gürler
2000: 39; kat no: 31) Anadolu opaklarının serbest üfleme tekniğindeki üretimleridir. 310
Tek 2007: 155 311
Gençler Güray 2011a : 241 312
Gençler Güray 2011b:Kat.No 67, s.179.; acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5545/6229.pdf 313
Tosun ve Yalçınsoy 2009 : 135-159
77
Tomasso küresel gövdeli formun İtalya’da M.S. 1. yüzyılın ilk yarısında yaygın
olduğunu bildirmektedir314
.Yarı küresel gövdeli olanlar da bu tarihlendirmeden
bağımsız olmamalıdır.
1988 yılında Anadolu opak cam eserleri üzerine yapılan arkeometrik bir
araştırma sırasında değerlendirilmeye alınan beyaz opaktan yapılmış Biga-Çataltepe
buluntusu bir şişe Roma Dönemi Anadolu opak kaplarına bir örnektir ve M.S. 1.-2.
yüzyıla tarihlenmesi gerektiği önerilmektedir315
.
Bergama Müzesi koleksiyonunda bulunan kırmızı opak camdan bir şişe
(Envanter No. 3964)316
ile Tire Müzesi koleksiyonunda yer alan opak yeşil
(Envanter No: 96/27)317
ve opak açık mavimsi yeşil şişeler (Envanter No: 96/28)318
Anadolu opaklarının serbest üfleme tekniğindeki üretimleridir. Ne yazık ki bahsi
geçen tüm eserler müze koleksiyonlarına satın alma gibi kazı dışı yollarla
kazandırıldıklarından geliş yerleri ve tam tarihleri belli değildir.
Her ne kadar kazı buluntuları üzerine yapılan cam incelemeleri ve müze
koleksiyonlarına yönelik cam araştırmaları kısıtlı sayıda da olsa, mevcut çalışmalar
göstermektedir ki camın seri üretime dönüştüğü Roma Döneminde bile sade opak
kaplar Anadolu için epey nadirdir. Dolayısıyla Karia Bölgesi kapsamında yapılan
çalışmamızda bu tip örnekler için saptanan tek örnek olan Tınaz buluntusu mavi
opak kase ayrıcalıklı bir öneme sahiptir (Çizim 1, Foto. No.1).
314
De Tomoasso 1990: tip 7, 42-43 315
Tuğrul ve Atik 1990 : 38 316
Atila ve Gürler 2009 : 21; kat.no: 9 317
Gürler 2000: 39; kat no: 31 318
Atila ve Gürler 2009 : 21; kat.no: 9; Gürler 2000:42, kat.no : 38
78
Bu örnek, Muğla Müzesi tarafından kurtarma kazısı yapılan ve Tınaz 98 –M2
olarak tanımlanan, kuzey-güney doğrultulu, dörtgen biçimli, kabaca yontulmuş
büyük kesme taşlardan oluşan mezar’dan ele geçmiştir. Burada ele geçen buluntular
(dört bronz sikke, yedi kandil, bir pişmiş toprak unguentarium, dört pişmiş toprak
kase, bir pişmiş toprak tabak, bir cam unguentarium ve bahsi geçen Tınaz Kasesi
mezarın Geç Hellenistik – Roma İmparatorluk dönemi arası kullanıldığına işaret
etmektedir319
.
Tınaz Kasesinin geçirgen olmayan farklı yapısı, ait olduğu Hellenistik –
Erken Roma dönemlerinde boncuk, karıştırma çubukları, süs ve mücevherat eşyaları
gibi küçük objelerde kullanılmaya devam etse de kap formlarındaki yayılımı oldukça
kısıtlıdır. Fakat bahsi geçen bu küçük objelerde ise Tınaz Kasesi’nin mavi opak
renginin oldukça yaygın olduğu söylenebilir.
Tınaz Kasesi’nin form özellikleri de Hellenistik Dönem itibariyle cam
ustalarının yeni yapım teknikler ile yeni formlara yaklaşımlarına güzel ama tanıdık
bir örnektir. Kase’nin ağız ve dip kısmında noksanlıklar olsa da eserin form
özelliklerini değerlendirmemizi zorlaştıracak bir kayıp söz konusu değildir. Opak
mavi renkten döküm tekniğinde üretilen kasenin ağız kısmı dışa taşkın ve düz,
gövdesi ise yarı küreseldir. Kaidesiz ve kulpsuz olarak üretilmiştir. Sade özelliklerine
rağmen eser üzerinde ince bir işçilik olduğu gözlemlenmektedir. Ayrıca eserin
irizasyon ve topraklanma derecelerine bakılarak kondisyonu değerlendirildiğinde,
oldukça iyi korunduğunu da söylemek mümkündür.
319
Tınaz Karakuyu Mevkii’nde yapılan kazı ve Tınaz cam kasesi hakkında detaylı bilgi için bkn.
Çakmaklı 2012: 29-38
79
Yukarıda da değinildiği gibi Tınaz Kasesi pek çok açıdan Hellenistik
Dönem’in geleneksel olan ve Erken Roma döneminde de etkisi süren kaselerini
tanımlamaktadır. Bilindiği gibi bu dönemde daha önceki dönemlerden farklı;
merhem, kozmetik, koku ihtiva eden kaplara ek olarak cam eserler masalara
taşınmıştır ve döküm teknikli açık ağızlı cam kaplar hem batıda hem de Doğu
Akdeniz’de sevilerek kullanılmıştır320
. Bu nedenle form açısından bakıldığından
Tınaz Kasesi oldukça yaygın bir türün örneğidir. Fakat buradaki fark Tınaz
Kasesi’nin üzerinde herhangi bir dekorasyon ögesinin bulunmaması, tamamen sade
olarak üretilmiş olmasıdır.
Bilindiği gibi Hellenistik Dönem kaseleri değerlendirilirken en çok şekil,
dekorasyon ve renk ve tarihlendirme farklılıkları göz önünde bulundurulmaktadır321
.
Bu kriterler ile yapılan değerlendirmeler kalıplama yöntemiyle oldukça çok sayıda
üretilen bu kaselerin çoğunlukla çizgi ve yiv bezeli olduğunu göstermektedir. Daha
geç dönemlerde ise, yumrularla veya kısa kaburgalarla da bezenmişlerdir322
.Oysa
Tınaz örneği tüm bu genellemelerden bağımsız olarak çizgisiz, yivsiz, yumrusuz ve
kaburgasızdır.
Fakat elbette ki Tınaz Kasesinin en önemli özelliği opaklığı’dır. Bu geçirgen
olmayan farklı yapı Tınaz Kasesinin ait olduğu Hellenistik – Erken Roma
dönemlerinde boncuklarda, karıştırma çubuklarında, süs ve mücevherat eşyalarında –
bu küçük objelerde Tınaz Kasesi’nin mavi opak rengi oldukça yaygındır -
kullanılmaya devam etse de kap formlarındaki yayılımı oldukça kısıtlıdır. Kaldı ki
320
Döküm teknikli kapların M.S. 1. Yüzyılın ilk yarısına kadar kullanıldığı genel kabulü oluştursa da
M.S. 2. Yüzyılın sonuna tarihlenen kimi mezalardan ele geçtiği de belirtilmektedir (Belivanova
1999:38) 321
Grose; Tel Anafa’da bulunan kaseleri sekilleri, dekorasyonları, rengi ve tarihlendirilmesiyle dört
farklı gruba ayırmıştır (Grose 1979 ). 322
Forbes 1957 : 110 – 231
80
Tınaz Kasesi her ne kadar Hellenistik Dönemin oldukça bilindik bir açık ağızlı kase
formu olsa da, kasenin opak özelliği ile ne Muğla Müzesi koleksiyonunda ne de
araştırmasını yürütmekte olduğumuz diğer Karia Bölgesi müze cam
koleksiyonlarında bir benzeri tespit edilebilmiştir. Dahası, yapılan literatür
çalışmalarında da Tınaz Kasesi’nin henüz bir benzerine rastlanılmamıştır.
5.1.1.2. Konik Kaseler (Kat. No.2,)
Çizim 2
Karia Bölgesinde Kaunos323
ve Myndos324
buluntuları olarak karşılaşılan
konveks formlu, neredeyse düzleme oturmayacak şekilde üretilen kalıba döküm
teknikli bu tip kaseler temel olarak “Geç Hellenistik Dönem” kaseleri olarak
tanınmaktadır. Gövde açıları, cidarları ve en tipik özellikleri olan kabı çevreleyen
çarkta kesme yatay yiv325
sayı ve konumları farklılar gösterse de Tell Anafa bu tip
kaselerin en yoğun olarak saptandığı merkezlerden bir tanesidir326
. Yoğun miktarda
kaburgalı kase buluntusuna sahip Quseir al-Quadim’deki327
kazılar sırasında, aynı
atölyede üretilmemişse bile en azından aynı bölgeye ait olması gerektiği vurgulanan
kalıba döküm paralel yivli kase buluntuları kaydedilmiş; Yakın Doğu’da benzer
şekilde her iki grup kasenin de Ashdod, Tel Michal, Nessana, Jerash, Tell Nebi
323
Özen 2000: 48, Kat. No. 39 324
Myndos'da yapılan yüzey araştırmalarında iki adet konik kase ağız ve gövde parçası ele geçmiştir. (
Lightfoot 1995: 25, fig.9) 325
Dış yüzde yatay yiv ile dekore edilen kaselerin Achaemenid Dönem metal kaplardan türediği
görüşü dikkate alınmaya değerdir ( Weinberg-Stern 2009: 24) 326
Weinberg 1970: 19, kat.no 1-28 327
Mısır Kızıl Denizi kıyısında yer alan modern Quesir’e sekiz kilometre mesafede yer alan antik kent
(Meyer 1992).
81
Mend, Dura Europos, Korint ve Rhodos boncuk atölyesi merkezlerini içeren ve
Hellenistik – Roma dünyası boyunca devam eden aynı dağıtım ağına sahip olduğu
belirtilmiştir328
. Kudüs kazılarında iç kısmında yiv bezemeleri olan yüzlerce kalıp
yapımı konik ve yarı küresel kase fragmanı kaydedilmiştir329
. Aynı şekilde çok
sayıda benzer buluntu veren merkezlerden biri de Tel Anafa’dır; eserlerin tarihleri
M.Ö.2 – erken 1. yüzyıl olarak belirlenmiştir330
. Agora kazısı buluntuları arasında
yer alan konik kaselerin başlangıç tarihi M.Ö. geç 2. Yüzyıldır; genel inanış bu tür
yivli kaselerin üretim tarihlerinin M.Ö. 1. yüzyıl ortalarından çok da ileriye
gitmemesi gerektiğidir331
. Delos kazılarında konik formda, kabın iç kısmında yatay
yiv dekoru olan kase örneğine rastlanmıştır ve M.Ö. Geç 2. yüzyıl ile erken 1. yüzyıl
kontekstlerinden ele geçtiği belirtilmiştir332
. Prof. Dr. Emel Erten Suriye-Filistin
Bölgesinden Yunanistan ve İtalya’ya; güney Sudan’a dek çok geniş bir alanda
tanındığını aktardığı edildiğini aktarmaktadır333
. Karia Bölgesinde bu kase tipi
yalnızca Kaunos (Çizim 2, Foto.No.2) ve Myndos’da kaydedilmiş olsa da, Karia
dışında Elaiussa Sebaste334
ve Tlos335
da bu tip konik kase örneklerinin rastlanıldığı
Anadolu merkezlerindendir. Bahsi geçen merkezlerden ele geçen örneklerin hepsinin
sarı-kahve tonlarında yapılmış olması dikkat çekicidir.
328
Meyer 1992 : 17-19; fig.26 329
Avigad 1972: 199 330
Weinberg 1970: 17-27 331
Weinberg-Stern 2009: 25 332
Nenna 1999:117, pl.10, c55 333
İzmir Müzesinde iki adet, Sadberk Hanım Müzesinde ise bir adet konik formlu kase söz konusudur
( Erten-Yağcı 1993: 96). 334
Elaiussa Sebaste’de bu forma ait üç parça ele geçirilmiştir. Parçaların üçü de kahverengidir. Ne
yazık ki Bizans katmanlarından ya da konteksin olmadığı katmanlardan gelen bu parçalar için bir
tarihlendirme yapmak olası değildir (Gençler-Güray 2009: 25, Kat. No. 3-5). 335
Fethiye Müzesi Envanter No: 4130
82
5.1.1.3. İşlenmemiş Ağızlı Kaseler (Kat. No.3)
İşlenmemiş ağızlı kaseler, Erken Roma İmparatorluk döneminin yoğun
karşılaşılan sofra grubu malzemelerinden birini oluşturmaktadır. Bu form altında
“Düz Kesme Ağızlı, Yiv Dekorlu Kaseler/Bardaklar” ( Kat. No. 3.1) ve “ Düz
Kesme Ağızlı, Karınlı Kaseler” ( Kat. No. 3.2) olarak iki alt form incelenmiştir.
5.1.1.3.1. Düz Kesme Ağızlı , Yiv Dekorlu Kaseler/ Bardaklar (Kat. No.3.1,)
Çizim 3
M.S. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğunun pek çok merkezinde 336
alışılagelmiş formlarından olan “Düz Kesme Ağızlı, Yiv Dekorlu Kaseler”, “Silindir
Gövdeli Bardak/ Kase” olarak da tanımlanmaktadır337
. Daha çok sofra kabı olarak
kullanıldığı bilinen bu tür kaplar merhem ve kozmetik benzeri maddelerin
saklanması gibi başka amaçlarla da kullanılmıştır338
. Karia Bölgesi genelinde bu
forma ait tespit edilen iki örneğin de Kaunos buluntusu olması dikkat çekicidir
(Çizim 3, Foto.No.3).
336
Colchester, Corinth, Locarno, Nijmegen, Vetera ( Isings 1957 : 28), Kıbrıs ( Vessberg 1952: 120,
pl.3.1-4), Sardes ( von Saldern 1980: 13,14; fig.45,49) 337
Yurtseven 2006 : 97 338
Isings 1957 : 27-28, Form 12
83
5.1.1.3.2. Düz Kesme Ağızlı, Karınlı Kaseler (Kat. No.3.2)
Çizim 4
M.S. 1. yüzyıl kaselerinden olan bu grup eserlerin formu, kesilmiş ağız
kısmından sonra hafif daralıp sonra gövdenin tabana yakın kısmına kadar genişleyen
ve tabana doğru tekrar daralan profilli olarak tanımlanabilir. Bu tip kaseler hem
batı339
hem doğu Roma eyaletlerinde tanınmaktadır. Bununla birlikte formun doğuş
yeri olarak Kıbrıs ve Suriye-Filistin bölgesine işaret edilmektedir340
. Corning Cam
Müzesi koleksiyonunda yer alan, Doğu Akdeniz buluntusu olarak kayda geçen ve
tabandan kase içine sivri ve dar bir tümsek olarak çıkıntı yapan bir örnek de
mevcuttur341
. Tespit edilen üç Karia örneği de Kaunos’a aittir (Çizim 4, Foto.No.4).
5.1.1.4. Yuvarlatılmış Ağızlı, Karınlı Kaseler (Kat. No.4)
Çizim 5
339
Kıbrıs örnekleri; Cesnola Koleksiyonu için bkn. Harden 1934 : 147, Pl.VIII, f.a; Delos örnekleri
için bkn. Nenna 1999 117, plate 35, D-11; Adria (İtalya) Müzesi örnekleri için bkn. Bonomi 1996,
160-161, Kat.No. 358-362. 340
Gençler 2009: 42; Stern 2001: 50 341
http://www.cmog.org/artwork/sack-shaped-beaker#.UJt-f-RSi8E
84
Yuvarlatılmış dışa dönük ağızlı, karınlı kaseler M.S. 1. ve 3. yüzyılda görülen
bir formdur ve Wessberg, bu formun Kıbrıs üretimlerinde karında iki sıra yatay
kesme yiv olduğunu belirtmekte342
ve hem kesik ağızlı hem de yuvarlatılmış ağızlı
karınlı kaselerin Kıbrıs’da spesifik bir atölyenin üretimi olduğunu ve dağıtımın
buradan gerçekleştiğini önermektedir343
. Karia cam tipolojsi içerisinde yuvarlatılmış
ağızlı karınlı kaseler tıpkı kesik ağızlı olanları gibi yalnızca Kaunos antik kenti
buluntusu olarak tespit edilebilmiştir (Çizim 5, Foto.No.5). Genel buluntu çalışmaları
içerisinde ise mevcut yayın taramalarında kesik ağızlı olanlarından çok daha nadir
karşılaşıldıkları görülmektedir.
5.1.1.5. Kaburgalı Kaseler (Kat. No.5, Çizim 6A, 6B)
Kaburgalı kaselerde, kaburgalar gövdenin bir parçası olarak kalıpta
şekillendirilmişlerdir. Dış kısımdaki kaburgaların karşılığı olan iç kısımdaki hafif çıkıntıların
varlığı bunu göstermektedir. Dudak, kabın soğumasından sonra traşlanıp, parlatılarak
bitirilmektedir. Bu forma sahip kaselerin tamamlama işlemleri çok açık değildir. Fakat
kaselerin çoğunda iç kısımda dönerek yapılan parlatmanın izleri görülür, dış kısımda ise
ateşte parlatma izleri görülmektedir. Dikkatli bir işçilikte bu izler silinip parlatılırdı344
.
Kalıba Döküm dışında, daha sonraki dönemlerde kalıba üfleme örnekleri de
görülmektedir345
. Karia Bölgesinde ise yalnızca kalıba döküm örnekleri tespit edilebilmiştir.
Karia Bölgesi tipolojisi içerisinde formun iki alt tipi olan “Uzun Kaburgalı” ( Kat.No.5.1)ve
“Kısa Kaburgalı” ( Kat.No.5.2) kategorilerinin her ikisine de ait örnekler tespit edilmiştir.
342
Wessberg 1956: 139, fig.4.4, 9-12. ; Özer 2000: 46, Kat. No. 37 343
Rowe 2004: 273 344
Taştemür 2007 : 26 345
Yüksel Erimtan Koleksiyonu örneği için bkn. Lightfoot-Arslan 1992: 59, Kat.No 21; Elaiussa
Sebaste örneği için bkn. Geçler-Güray 2009: 37-38, Kat.No.42.
85
5.1.1.5.1. Uzun Kaburgalı Kaseler (Kat. No.5.1)
Çizim 6A
En erken kaburgalı kase örneğini M.Ö. 8. ve 7. yüzyıl tabakalarında
Nimrud'da Shalmaneser kalesi kazılarında görmekteyiz. Ele geçen bu sığ cam kase
parçası Geç Hellenistik ve Roma dönemlerinde üretilen kaburgalı kaselerinde
prototipini oluşturmaktadır346
. Fakat özellikle M.S. 1. yüzyılın ortalarından itibaren
kaideye kadar inen yüksek kabartmalı kaburgalı kaseler yaygın olarak görülmeye
başlanır347
. Karia bölgesi de Roma dönemlerinde moda olan bu kaselerin görüldüğü
bölgelerden biridir. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde teşhir edilen Marmaris
buluntusu uzun kaburgalı kase buna güzel bir örnektir348
(Çizim 6A, Foto.No.6).
Limburg Müzesi Corning Cam Müzesi, Royal Ontario Müzesi, Toledo Müzesi gibi
uluslararası müzelerde de349
uzun kaburgalı örneklere rastlanmaktadır.
5.1.1.5.2. Kısa Kaburgalı Kaseler (Kat. No.5.2)
Çizim 6B
346
Barag 1985 s.65; No.39, fig:3,. pl.4. 347
Von Saldern 1980: 11 348
Hayes 1975: 65, no:40, pl.:4 349
Limburg Müzesi için bkn. Isings 1971 : 74, fig.18, no:69; Corning Cam Müzesi için bkn. Goldstein
1979: No.322; Royal Ontario Müzesi için bkn. Hayes 1975: fig. 1-46; Toledo Müzesi için bkn. Grose
1989: No.239.
86
M.Ö. 1. yüzyılda, daha önceki devrin uzatılmış dilimler şeklinde görülen
süsleme şekli, kısa kaburgalara dönüşüp350
, terminolojide “Kaburgalı Kase” olarak
anılan kase formuna bürünerek, form yelpazesinde yerini alır. Kaburgalı Kaseler Geç
Hellenistik ve Erken Roma kapları olarak karşımıza çıkarlar. Doğu Akdeniz ve Batı
Avrupa’da M.Ö. 1. yüzyıl’ın sonlarından başlayarak, M.S. 1. yüzyıl arasında pek çok
atölyede bu tür kaseler üretilmiştir. Özellikle, Batı Avrupa’da çok sayıda yapılmış351
ve türevi olan dilimli kaselerin yerini kısa sürede almışlardır. Kısa kaburgalı
kaselerin de uluslararası müzelerde çok sayıda benzerleri bulunmaktadır352
. Karia
Bölgesi temsilleri Kaunos ( Çizim 6B, Foto. No. 7) ve Iasos antik kentlerinden
gelmektedir.
5.1.1.6. Narin Kaburgalı Kaseler ( Zarte Rippenschalen) 353
(Kat. No.6)
Çizim 7
Üretimlerine M.S. erken 1. yüzyılda başlanan354
ve Flaviuslar dönemine
kadar görülen bu kaseler dekoratif anlamda Roma Dönemi camcılığı içerisinde
önemli bir grubu oluştururlar. Bu kaplar serbest üfleme tekniğinde yapılmış
kaburgalı kaseler olarak da tanınmaktadır. Kuzey İtalya’da, Kuzey Karadeniz
350
Ignatiadou 2006: 15-18 351
Stern 1989: 598 352
Royal Ontario Müzesi (Hayes 1975, s.20, fig.2, no:20); Limburg Müzesi (Isings 1971: 74, fig.18,
no:69).
353 Antik Cam terminolojisinde bu tip kaplar genellikle Almanca ismi olan “Zarte Rippenschalen”
olarak anılmaktadır. 354
Stern 2001: 47
87
kıyılarında çok sık görülen bu kapların örnekleri Anadolu’da çok az tanınmaktadır355
.
Sardeste Roma Erken İmparatorluk dönemine tarihlenen tabakalarda ele geçen üç
fragman bulunmaktadır356
. Elaiussa Sebaste’de M.Ö. 1. Yüzyıl’a tarihlenen ve tüm
durumda ele geçen bir örnek kaydedilmiştir357
. Her ne kadar küçük parçalar olarak
ele geçmişse de açıkağızlı kap formlarına ait oldukları tahmin edilen örnekler
Arykanda’dan da ele geçmiştir358
. Bu kapların Arykanda’ya, Likya Birliği’nin
feshedilmesi ve ardından bölgenin bir Roma eyaleti yapılmasından sonra İtalya ile
artan ticaret nedeni ile oradan ithal edildikleri düşünülebilir. Karia Bölgesi Zarte
Rippenschalen örnekleri, Kaunos’da359
ve Karia açısından şaşırtıcı sayılabilecek bir
merkez olan Pedasa’nın akropol kazılarından kaburgası üzerinde bir küçük fragman
olarak (Çizim 7, Foto. No. 8) ele geçmiştir. Aslında pek çok merkezde ele geçmesi
gereken bu tip kase örneklerinin, kalıba döküm teknikli kaburgalı kaseler kadar
yaygın bilinmemesinin nedeni, daha ince cidara sahip ve dolayısıyla daha kırılgan
yapıları olmalıdır.
5.1.2. Unguentariumlar
Merhem, kokulu yağ, kozmetik ürünler, renklendiriciler, ilaçlar ve kuru
bitkiler saklanan360
unguentariumlar361
formsal özellikleri göz önünde tutularak şu
355
Tek 2007: 155 356
Von Saldern 1980: 12-13. 357
Gençler 2009: 40, kat.no 43, r.17 358
Tek 2007: 155 359
Özgümüş 2000: 43 360
Stern 2001:43 361
Her ne kadar yaygın kullanım alanı bulan “unguentarium” sözcüğü tez kapsamında baz alınmış
olsa da bu tip kaplar için terminolojide bu sözcüğün seçilmiş olması yanlıştır. Çünkü bahsi geçtiği
gibi, bu kaplar yalnızca latince unguentum’a denk düşen “merhem” ya da kokulu yağ anlamına gelen
“balsomon” olarak anılırlar Başka içeriklerinde bu kaplarda saklanması ya da kullanılması
terminolojideki bu yanlışlığın göstergesidir. Ayrıca “balsamarium”, “unguentarium”dan farklı olarak
miktar da gösteren bir terimdir (Anderson-Stojanovic 1987: 106). Ayrıca Türkçe bir terim olarak bu
tip kaplar için kullanılan “Gözyaşı Şişesi” teriminin de çıkış noktası olasılıkla kiralık yas tutucular ya
88
şekilde alt başlıklara ayrılmışlardır: tüp biçimli unguentariumlar, armudi gövdeli
unguentariumlar, küre gövdeli unguentariumlar, oval gövdeli unguentariumlar,
şamdan biçimli unguentariumlar, nokta dipli unguentariumlar, soğan biçimli
unguentariumlar, silindir gövdeli unguentariumlar, kısa boyunlu – uzun, konik
gövdeli unguentariumlar ve gövdeden boğumlu unguentariumlar.
5.1.2. 1. Oval Gövdeli Unguentarıumlar (Kat. No.7)
Çizim 8
İçeri doğru katlı ağız, kısa silindir boyun, uzun gövde ve hafif vurma dip
formundaki bu tip unguentariumların362
diğer örneklere göre çok yoğun olmadıkları
anlaşılmaktadır. Benzer örnekler daha çok M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından sonraya
tarihlendirilmiştir363
. Bu tip şişelerin Karia temsili ise Tınaz Karakuyu mevkiinde
yer alan ve Hellenistik-Erken Roma dönemi arasında kullanım görmüş olan mezar
buluntusu olarak kaydedilmiştir (Çizim 8, Foto.No.9).
da ölen kişinin yakınlarının göz yaşlarını içine koydukları ve ölü hediyesi olarak mezarlara bıraktıkları
kapların olabileceği inancıdır. Fakat, bu saptamanın da geçerli bir kanıtı henüz yoktur. 362
Gençler 2009 : 54-55 363
M.S.1. yüzyıl örnekleri için bkn. Kat. No. 7
89
5.1.2.2. Tüp Biçimli Unguentariumlar (Kat. No.8)
Çizim 9
Erken Roma imparatorluk Çağında unguentariumların özellikle tüp biçimli
olanlarının çok yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu tip şişeler kozmetik,
tıbbi kimyasallar ya da farklı ihtiyaçlara göre; basit saklama kabı ya da koku şişesi
olarak kullanılmaktadır364
. Tüp biçimli unguentariumların batıdaki tarihli örnekleri
Cladius – Nero devirlerinden kalmadır. Aslında bu şişelerin örnekleri imparatorluğun
tüm sınırlarında karşımıza çıkmaktadır365
. Doğuda formun M.S. 2. ve 3. yüzyıla
tarihlenen örnekleri vardır366
. Genellikle ince cidarlı yapılan ve yaygın kullanımı
olan bu unguentariumların dipleri bazı örneklerde düz, bazılarında ise yuvarlak
formludur. Bu tür kaplarda, tabanın yuvarlak formlu oluşu kapların sadece içindeki
sıvıyı taşımak amacıyla yapılmış ve tek kullanıma hizmet eden kaplar367
olduğunu
düşündürmektedir. Boyun bazen gövdeden uzun, bazen kısadır. Forma fark katan bir
yorumlama şekli de boynun sonunda oluşturulan daralmadır. Kimi örneklerde boğum
364
Yurtseven 2006 : 95 365
İsraeli 1998 : 28 366
Gürler 2000 : 20 367
Vessberg 1952, 140.
90
şeklinde bu daralma görülürken, kiminde unguentariumlar deney/test tüpü şeklinde
yapılmıştır. Tüp biçimli unguentariumlar genellikle açık yeşil ya da mavimsi yeşil
renkte üretilirler368
. İleriki dönemlerde bir köken araştırmasına katkı sağlama
olasılığı dolayısıyla Karia Cam Kapları tipolojisinde Tüp Biçimli Unguentariumlar,
“Uzun Boyunlu-Boğumlu” ( Kat. No. 8.1, Çizim 9A, Foto.No.10) “Kısa Boyunlu-
Boğumlu” ( Kat. No. 8.2, Çizim 9B, Foto.No.11) ve “ Test Tüpü Biçimli”
unguentariumlar ( Kat. No. 8.3,Çizim 9C, Foto.No.12)369
. olarak alt gruplara
ayrılarak ele alınmıştır. Karia Bölgesi içerisinde “Uzun Boyunlu-Boğumlu” örnekler
Burgaz, Stratonikeia, Derebağ, Idyma, Kesikkapı, Kıyıkışlacık ve Marmaris’den
gelen pek çok örnekle bilinmektedir. “Kısa Boyunlu-Boğumlu” örnekler ise uzun
olanları kadar yaygın olmasa da Milas ve Akdağ buluntuları olarak kaydedilmiştir370
.
Flaviuslar Döneminin yaygın şişelerinden olup M.S. 4. Yüzyıla kadar örnekleri
görülen test tüpü biçimli unguentariumlar ise genellikle de parfüm yağı saklamak
için kullanılır. Bu tipin Karia Bölgesi örnekleri ise Stratonikeia, Akdağ, Yerkesik,
Kaunos, Milas ve Marmaris’den gelen pek çok örnekle temsil edilmektedir. Hem
uzun hem de kısa boyunlu, boğumlu unguentariumlar hem de test tüpü biçimli
unguentariumlar tüm Roma İmparatorluğunda sıklıkla karşılaşılan formlardandır.
368
Yurtseven 2006 : 95 369
Tüp biçimli unguentariumlar arasında temel form özelliklerinin yanı sıra; boyutları, boyun ve
gövde yüksekliklerinin birbirine oranı; boyun ile gövdenin belirgin bir boğum ile birbirinden ayrılmış
olması gibi özellikleri ile birbirine çok benzeyen bir grup C. Lightfoot tarafından saptanmış ve bu alt
grubun eserlerinin hepsinin Anadolu kökenli ve Anadolu’ya özgü oldukları ileri sürülmüştür
(Lightfoot 1991 107-112, pl. XXIV-XXVI; Erten-Yağcı 1993: 134-135). 370
R. Tamsü Polat Akdağ Tüp Biçimli unguentariumlarının 7 örnekle temsil edildiğini bildirerek, bu
gruptan iki farklı varyasyon tespit edildiğini; Bunlardan ilk grupta yer alan örneklerde, boyun ve
gövde arasında belirgin bir boğum bulunduğunu bildirir ( Tamsü-Polat 2013).
91
5.1.2.3. Armudi Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 9)
Çizim 10
Çok uzun olmayan silindir boyun, içe ya da dışa yuvarlatılmış ağız kenarı,
armudi formlu gövde ve düz tabana sahip dip kısmı ile en yaygın karşılaşılan Erken
Roma İmparatorluk Dönemi unguentarium formlarındandır. Karia Bölgesi armudi
gövdeli unguentariumlarının yayılım alanı ve yoğunluğu da bu tespiti pekiştirmiştir.
Mısır’da da M.S. 1. yüzyılın standart formu olarak tanınırlar371
. Bu tipin ilk örnekleri
genellikle kısa boyunludur. Bu ilk örneklerde gövde uzunlukları boynun yaklaşık 1/5
katı iken giderek boyun ölçüleri uzamıştır372
. Tez kapsamında yapılan araştırmalar
Karia Bölgesi için “Armudi Gövdeli Unguentarumlar”ın tüm unguentarium formları
içerisinde, Tralleis (Çizim 10, Foto.No.13), Stratonikeia, Idyma, Derebağ, Akdağ,
Belentepe, Köyceğiz, Gümüşkesen, Yatağan gibi pek çok merkezde kaydedilen en
yoğun gurubu oluşturduğunu ortaya koymuştur.
371
Hayes 1975: 138 372
Isings 1957: 42, Form 48a-b
92
5.1.2.4. Küresel Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 10)
Çizim 11
Daha çok İtalya’da M.S.1. yüzyılın ilk yarısında yoğun olarak kullanılan küresel
gövdeli unguentariumlar373
, Anadolu’da da temsil edilmektedir374
. Karia Bölgesinde
ise Stratonikeia, Yerkesik, Marmaris ve Kaunos örnekleri kaydedilmiştir. Karia
Bölgesi Cam Tipolojisi içerisinde “Kısa Boyunlu, Küresel Gövdeli”( Kat. No. 10,1,
Çizim 11B, Foto.No. 14) ve “Uzun Boyunlu, Küresel Gövdeli” ( Kat. No. 10,2,
Çizim 11A, Foto. No.15) olmak üzere iki alt kategorisi mevcuttur.
373
De Tomasso 1990: 42-43, tip 7 374
Anadolu örnekleri için bkn. Kat.No. 10.2
93
5.1.2.5. Şamdan Biçimli Unguentariumlar ( Kat. No. 11)
Çizim 12
Form olasılıkla M.S. 1. yüzyıl sonundan kalmadır. Batı örnekleri M.S. 2.
yüzyılın ikinci yarısından 3. yüzyılın ilk yarısına kadar kesin olarak tarihlenir. Doğu
örnekleri de yaklaşık aynı dönemden kalmadır. Bu forma sahip parfüm şişeleri
Karanis’te M.S. 2. yüzyıldan M.S. 4. yüzyıla kadar görülürken, Dura – Europos’ta
M.S. 1. yüzyıldan 2. yüzyıla geçişe ve 2. yüzyıla ait örnekler vardır375
. Ulpia Trania
(Romanya) bölgesindeki kazılarda kesin olarak 2. yüzyıl ortalarına tarihlenen benzer
örnekler kaydedilmiştir376
. Genellikle mezar armağanı olarak kullanılan bu tip
şişelerin çok sayıda bulunmaları, başarılı bir yerel cam endüstrisinin varlığına işaret
etmektedir377
.
375
Clairmont 1963 : Type F; Gürler 2000: 20 376
Alicu 1994: 903-905, lev. 63. 377
Lightfoot 1989 : 81
94
Vessberg şamdan biçimli unguentariumları sekiz alt forma ayırarak
değerlendirmiştir: Dışbükey formlu küresel hatlı gövde378
; Üçgen hatlı gövde ; Disk
biçimli gövde, Çan biçimli gövde, Armut biçimli gövde; Silindirik formlu ve
genellikle aşağı doğru daralan gövde, dört kenarlı ve girintili gövde ve son olarak da
geniş ağızlı ve geniş ağız halkalı bodur unguentarium379
. Şamdan Biçimli
unguentariumların “Çan Formlu” gövdeye sahip olanları İsrail’de M.S. 1. Yüzyılın
ikinci yarısına tarihlendirilen bir mezarda içi zeytinyağı dolu olarak ele geçmiştir380
.
Elaiussa Sebaste’de mezar buluntusu olarak ele geçen benzerleri, diğer mezar
buluntuları ile uyumlu olarak M.S. 1. yüzyıl sonu ve 2. yüzyıl başına
tarihlendirilmiştir381
. Gerçekten de şamdan biçimli unguentariumların neredeyse tüm
alt formlarında görülen uzun silindir boyun özelliği sıvı malzemelerin servis
edilmesini kolaylaştıracak özelliktedir. Karia Bölgesi şamdan biçimli
unguentariumları içerisinde üçgen hatlı gövdeye sahip, kürevi hatlı gövdeye sahip,
armut biçimli gövdeye sahip ve disk formunda gövdeye sahip olanlar ve bu tiplerin
de belki de yerel üretim olarak karşılaştığımız alt formları mevcuttur. Tipoloji
çalışmamız içerisinde bu örnekler “Geniş Üçgen Gövdeli” ( Kat. No.11.1, Çizim
12A, Foto. No. 16), “Disk Formlu” ( Kat.No.11.2, Çizim 12B, Foto. No.17), “Uzun
Çan Formlu, Bombeli” ( Kat.No.11.3, Çizim 12C, Foto.No.18), “Basık Çan Formlu”
( Kat.No.11.4, Çizim 12D, Foto. No. 19) “Çan Formlu” ( Kat.No.11.5, Çizim 12E,
378
Vessberg bu formu şu şekilde de alt başlıklara ayırır : Küre gövdeli ve konkav dipli; Yarıkürevi
gövde, düz dip ve yayvan ağızlı; Yarıkürevi gövde, düz dip ve yuvarlatılmış ağızlı; Yarıkürevi gövde,
geniş-yatay ağız halkası, yuvarlatılmış ağız, uzun boyun ve konkav dipli; Alçak yarıkürevi gövde,
yuvarlatılmış ağız, düz dipli; Konveks formlu kısa gövde, yuvarlatılmış ağız gövdeye doğru
genişleyen boyun, konkav dipli; Daha alçak konveks formlu kısa gövde ve son olarak aynı formun
daha alçak gövdeli formu (Vessberg 1954 : 163, fig. 49). 379
Vessberg 1954: 163-165, fig. 49,50. 380
Gençler-Güray 2009 : 55-56 , Kat. No. 116-122 381
Gençler-Güray 2009: 56, Kat. No. 116-122
95
Foto. No. 20) ve “Dar Üçgen Gövdeli” ( Kat. No. 11.6, Çizim 12F, Foto. No. 21 ) alt
başlıkları ile incelenmiştir.
5.1.2.6. Nokta Dipli Unguentariumlar ( Kat. No. 12)
Çizim 13
Katlanmış ya da yuvarlatılmış bir ağız, silindir boyun ve armudi olarak
şekillendirilmiş gövdenin dip kısmının çekilmesi ile oluşturulmuş form, nokta dipli
unguenariumların temel özellikleridir382
. Nokta dipli unguentariumlar her ne kadar
M.S. 1. yüzyıl boyunca temsil edilseler de görece unguentariumların diğer tipleri
kadar yaygın kullanım alanı bulmazlar. Bu tip unguentariumlar kimi zaman bazı
örneklerinde ince cam ipliği ile dekore edilmiş olarak karşımıza çıkarlar383
. Karia
Bölgesi’nde Idyma (Çizim 13, Foto. No.22), Stratonikeia ve Yerkesik örnekleri ile
temsil edilmektedir.
382
Gençler-Güray 2009: 54, res. 29 383
Hayes 1975: 52, no.103.
96
5.1.2.7. Soğan Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 13)
Çizim 14
Soğan gövdeli unguentaium örneklerinin Kıbrıs üretimlerinin M.S. geç 1. yüzyılda
başladığı belirtmektedir384
. Anadolu kazılarından ele geçen soğan gövdeli
unguentarium örnekleri de aynı tarihlendirmeyi desteklemektedir385
. Karia tipolojisi
içerisinde bu forma Tralleis (Çizim 14, Foto. No. 23), Euromos ve Köyceğiz
(olasılıkla Kaunos) buluntuları olarak rastlanılmıştır.
5.1.2.8. Silindir Gövdeli Unguentarium ( Kat. No. 14)
Çizim 15
Hafif dışa açılan ve içeri katlanarak şekillendirilmiş ağız kenarı, ince-uzun
boru şeklinde boynu, boyundan gövdeye geçişte oluşan boğumu ve silindir gövdesi
384
Hayes 1975: 125 385
Elaiussa Sebaste buluntusu soğan biçimli gövdeye sahip unguentarium M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına
tarihlenmiştir ( Gençler-Güray 2009 : 180: Kat. No. 70; Çizim VII/70);
97
(Çizim 15, Foto. No. 24) ile bu tip unguentariumlar Karia Bölgesinde Euromos ve
Stratonikeia buluntuları olarak tespit edilmiştir. Eserlerin birebir benzerlerine
çalışmalarımız sırasında rastlanılamamıştır fakat eserlerdeki ağız, uzun boyun, boyun
daralması gibi özellikler386
unguentariumların pek çoğunda karşılaşılan ve
fonksiyona yönelik bir özelliktir.
5.1.2.9. Kısa Boyunlu-Uzun Konik Gövdeli Unguentarium ( Kat. No. 15)
Çizim 16
Derebağ buluntusu (Çizim 16, Foto. No. 25) olan bir başka eser de uzun
konik gövdeli unguentarium’dur. Oldukça dar ve kısa boyna sahip eserin formsal bir
benzerine rastlanılamamıştır. Eser olasılıkla bir yerel üretim örneğidir.
Tarihlendirilmesi birlikte ele geçtiği buluntu grubuna dayanılarak M.S.1-2. yüzyıl
olarak önerilebilir.
5.1.2.10. Gövdeden Boğumlu Unguentarium( Kat. No. 16)
Çizim 17
386
Özellikle tüp biçimli unguentariumlarda karşılaşılan bu özellik için bkn. Kat.No. 8.1 ve 8.2
98
Kimi yayınlarda “Armudi Gövdeli Unguentarium”387
kategorisinde
değerlendirilen; boru biçimli boyun ve konik gövdeye sahip “Gövdeden Boğumlu
Unguentarium” formu “Ters Salkım” biçimini andırmakta ve tipoloji çalışmamızda
“Armudi Unguentarium” tipinden farklı bir kategoride değerlendirilmektedir.
Elaiussa Sebaste’de konteksli mezar buluntuları olarak ele geçen benzer örnekler
M.S.1. yüzyılın ilk yarısına aittir388
. Zeytuni yeşil rengiyle ve Stratonikeia-
Akdağ’dan bir mezar buluntusu olarak ele geçen formun Karia örneği (Çizim 17,
Foto. No. 26), tarihlendirme açısından Sebaste’den ele geçen örnekten bağımsız
düşünülmemelidir.
5.1.3. Minyatür Unguentariumlar (Kat. No. 17)
Çizim 18
Bu kategoride ele alınan unguentariumlar, boyutları 3 cm ve 5,5 cm. arasında
değişen; çoğunlukla ufak farklılıklar ile ana unguentarium formlarından ayrılan
merhem ve parfüm şişeleridir389
. Karia Bölgesinde bu gruba dahil edilebilecek üç tip
bulunmaktadır: Armudi Gövdeli Minyatür Unguentarium ( Kat. No. 17.1, Çizim
387
Gençler-Güray 2009 : 51; fig. 25.b 388
a.g.e: 51 389
İsrail’de bulunan pişmiş toprak minyatür unguentariumların üzerindeki yazıtlardan, bu tür kapların
merhem, ilaç ve parfüm için kullanıldıkları anlaşılmıştır ( Gençler 2000: 29; Herskovitz 1986: 45-51.)
Cam örneklerin de benzer amaçlarla kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir.
99
18B, Foto. No. 27) Çan Gövdeli Minyatür Unguentarium (Kat. No. 17.2, Çizim 18A,
Foto. No. 28), Küresel Gövdeli Minyatür Unguentarium ( Kat.No.17.3, Çizim 18C,
Foto. No. 29). Hayes, armudi formda gövdeye sahip örneklerden The Royal Ontario
Museum’da bulunduğuna değinerek bu şişelerin Mısır'da M.S. 1. yüzyılın yaygın
olarak görülen formlarından olduğunu belirtir390
. Bu grup aynı zamanda Karia
minyatür unguentariumları içerisindeki en kalabalık grubu oluşturur. Derebağ,
Akdağ ve Hıdırlıktepe buluntuları olarak kayda geçmişlerdir. Yine Derebağ’dan
tespit edilen tek örnekle katalog içerisinde yer alan “Çan Gövdeli Minyatür
Unguentariumlar” ise “Çan Gövdeli – Şamdan Biçimli Unguentariumlar”ın form
olarak küçük boyutlu olanlarıdır; dolayısıyla tarihlendirmede bu formdan bağımsız
düşünülmemelidirler. Son grubu oluşturan “Küresel Gövdeli Minyatür
Unguentarium” da yine “Küre Gövdeli Unguentarium”ların boyutça küçük olanıdır.
Fakat Derebağ’dan ele geçen örnekle temsil edilen bu gruba ait eser yaka ağzı ile ana
unguentarium formundan ayrılır. Yine de ait olduğu mezarın diğer buluntu grupları
ile aynı tarihi paylaşıyor olmalıdır. Sonuç olarak bu gruba ait tüm eserler mezar
buluntusu olarak kayda geçmiştir. Derebağ buluntuları da aynı mezara aittir. Bu tür
minyatür unguentariumlar genellikle ölü gömme ritüelleri ile ilişkili olmalıdır; çünkü
gelen yoğunluklu buluntu grupları çoğunlukla mezarlara aittir391
. Bu formlara ait
unguentariumlar Erken Roma İmparatorluk ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
390
Hayes 1975: 138, fig.18, no.569 391
Ankara-Balgat kazılarında ortaya çıkarılan mezarda 148 adet kesik ağızlı, damla biçimli
unguentarium söz konusudur ( Temizsoy-Demirdelen 1999: 31, resim 21); Smintheion mezarlarından
ele geçen farklı formlara ait 4 minyatür unguentarium bulunmaktadır ( Gençler 2000: 29)
100
5.1.4. Minyatür Kaseler ( Kat. No. 18)
Çizim 19
Tipoloji çalışmamız içerisinde “Küre Gövdeli Minyatür Kase” ( Kat. No 18.1,
Çizim 10A, Foto. No. 30) ve “Karınlı Gövdeli Minyatür Kase” ( Kat.No. 18.2, Çizim
19B, Foto.NO.31) olmak üzere iki farklı tip minyatür kase tespit edilmiştir. Kaselerin
ağız çapları 4,7-5,3 cm. ve yükseklikleri 4,3-5,8 cm. arasında değişmektedir ve her
iki kase de M.S.1-2. yüzyıl buluntuları veren Stratonikeia’ya ait mezarlardan ele
geçmiştir. Gerçekten de, form olarak her iki kase de minyatür olmaları dışında Erken
Roma İmparatorluk Çağı kap formlarının birer örneğidir. Fakat ağız çapları küçük
olan bu tür kaselerin benzer örneklerine nadiren rastlanılmaktadır: Klaros buluntuları
arasında392
, Kıbrıs – Episkoli mezarlarında393
, Sternini’nin sınıflandırdığı
Tordoantiko cam buluntularının arasında394
bu tür kaselere rastlanılmıştır.
Stratonikeia minyatür kaseleri olasılıkla yerel üretim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hem boyutlarındaki minyatürlük hem de eser üretimindeki yorumlama şekli ile
farklılık arz ederler. Küre gövdeli minyatür şişe yaka ağza sahiptir. Bahsi geçen
392
Taştemür 2007 : 38-39; No36-46 393
Oliver 1983: fig.no.57 394
Sternini 2001: 21-77;
101
kaseye ait dudak profilinin bir yüzünde görülen kalın çıkıntı, usta tarafından işlevsel
amaçlı olarak özellikle yapılmış olabileceği gibi üretimdeki hatanın sonucu da
olabilir. Benzer şekilde, karınlı minyatür kaseye ait dudak profilinin bir yüzünde de
benzer bir çıkıntı mevcuttur. Bu eserde aynı özensiz işçiliği üzerinde taşır fakat
gövde içinde bir yüzde çimdikleme395
şeklinde yapılan dekorasyon söz konusudur.
5.1.5. Sürahiler
5.1.5.1. Prizmal Gövdeli Sürahiler ( Kat. No. 19)
Çizim 20
Serbest Üfleme ve Kalıba Üfleme tekniklerinin her ikisinin de uygulandığı396
bu teknikte397
kapların formları kutu ve sandıklara yerleştirmeye elverişlidir. Her iki
teknikte de, sürahi soğuduktan sonra, şerit biçimindeki kulp boyun ile omuzu
birleştirecek şekilde aplike edilmektedir. Kulpları gövde genişliğini ve ağız kenarı
395
Çimdikleme, cam çeperi henüz sıcakken dışarıdan bir alet yardımıyla şekil verilerek yapılırdı.
Bunun için kimi zaman cam damlası basılır, kimi zamanda düz ve sivri uçlu bir aletle, pens ya da
maşa kullanılarak ve sıkıştırılıp çekilerek ya da fisto şekli verilmekteydi (Çakmaklı 2003: 67). Bir
maşa veya kerpeten yardımı ile yapılan çimdikleme işlemi sadece bezeme amaçlı değil, aynı zamanda
kabın bazı kısımlarını yapmak için de kullanılır. Örneğin testilerin emzik ve yonca ağızlarını, bazı
oval tabakların uzun yanlarını ve içe doğru girintiler yapmak için kullanılır (Demir 1999 : 38). 396
Prizmal cam kapların üst kısımları yani boyun ve ağız şekillendirmeleri serbest üfleme tekniğinde,
dipleri ise kalıba üfleme tekniğinde yapılmıştır. Yan yüzleri düz bir yere bastırılarak ya da ayrı bir
kalıp parçası kullanılarak şekillendirilmişlerdir. İşlem biterken kalıptan cam dipten aletle tutarak
çıkartılır. Bu yüzden dipteki yazıt veya motif zaman zaman bozulmakta, harflerin şekil ve boyutları
değişmektedir.
397 Serbest üfleme ve kalıba üfleme tekniğinde üretilmiş şişeler birbirlerine benzemektedirler. Ancak,
kalıba üflenmiş örneklerin cidarları daha kalın, köşeleri daha keskindir. Diplerinde süsleme, yazı
bulunanlar Kalıba Üfleme tekniğinin örnekleridir ( Erten-Yağcı 1993: 168).
102
yüksekliğini aşmazlar398
. Öyle ki bu tip sürahilerin sandıklarda korunduğunu
gösteren çeşitli arkeolojik veriler de tespit edilmiştir399
. Form şeklinin tanıdığı bu
imkan sayesinde sıvı malzemelerin saklanmasına ve transportasyonunun yapılmasına
en fazla olanak tanıyan; dolayısıyla en pratik kap formlarından olmuştur. Olasılıkla
bu nedenle hemen hemen tüm Roma eyaletlerinde ve sıklıkla karşılaşılmaktadır.
Prizmal Gövdeli Sürahilerin Erken Roma İmparatorluk Çağında yaygın olduğu
görüşünü savunan uzmanlar olmakla beraber400
eserlerin tüm Roma İmparatorluğu
Dönemine yayıldığını söylemek daha mümkündür401
. Orta ve Geç Roma
İmparatorluk Dönemi örnekleri de yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dura
Europos kazılarında 3. yüzyıla değin giden prizmal gövdeli eserler tespit
edilmiştir402
. Türkiye’den Yüksel Erimtan Koleksiyonu cam eserleri arasında
bulunan prizmal gövdeli sürahi örneği, benzer örnekleri ışığında M.S. 2. ve 3.
yüzyıla tarihlendirilirken403
, Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesinde yine aynı dönem
prizmal gövdeli sürahiler mevcuttur404
. Arykanda antik kenti cam buluntuları
398
Tek 1994 : 69; Bununla birlikte D. Charlesworth prizmal gövdeli sürahilerin uzun boyunlu
olanlarının Kıbrıs atölyesi üretimi olabileceği görüşünü önermiştir ( bkn. Charlsworth 1966: 28) 399
Pompei’de “Menandro Evi”olarak tanımlanan alanda, kavanozlar ve prizmatik şişeler beraber
olarak iki ahşap kutunun içinde ele geçirilmiştir (bkn. Isings 1957: 63)Romanya - Dobroca’da bulunan
bir eczacıya ait bir mezarda ele geçen sandık içinden de prizmatik gövdeli şişeler bulunmuştur(
Bucovala 1977,91-101, fig. 17 - 18 ). Leiden’de bulunmuş olan bir kadın lahtinde ölenin kendini
evinde hissetmesi için lahitin iç kısmı evin bir bölümünü andıracak kabartmalarla bezenmiştir. Bu
kabartmaların bir bölümünde dolap üzerinde duran prizmatik şişeler göze çarpmaktadır (Toynnee
1971, 281, r.91) 400
Charlesworth 1966 : 26; Gençler-Güray 2009: 48; D. Allen, Başka materyallerden yapılan bu tip
taşıma kaplarının bir süre için cam’ın yerini tutmuş olabileceğini fakat kesin olan durumun 4 ve 5.
yüzyıllarda bu tip kapların asla geç 1. ve 2. yüzyıl boyunca oldukları kadar yaygın olmadığını
savunmaktadır (Allen 1998: 45). 401
Doç. Dr. A. Tolga Tek Arykanda örnekleri temel alındığında; özellikle Hristiyanlık sembolleri ile
dekore edilen ve müze koleksiyonlarında yer alan ya da kazı buluntuları olarak ele geçen kimi prizmal
gövdeli sürahi örneklerinin yanlış tarihlendirmeye uğradığına; Geç Roma İmparatorluk dönemi
örneklerinin Erken Roma olarak kayıt altına alındığına değinir ( Tek 2001: 84). 402
Clairmont 1963: 121 403
Lightfoot-Arslan 1997: 95, kat.no.11 404
Özet 1998: 111; kat. No. 71
103
içerisinde ise yoğun miktarda 3-5. yüzyıllara tarihlenen prizmal gövdeli sürahi
örnekleri yer almaktadır405
.
Prizmal gövdeli sürahilerin çeşitli boydaki örnekleri bulunmaktadır. Ancak,
yükseklikleri 40 cm.yi aşanların azınlıkta olduğu; buna karşılık saptanan en küçük
örneğin 5 cm. yüksekliğinde olduğu belirtilmektedir406
. Anadolu’daki prizmal
gövdeli sürahilerin yükseklikleri ortalama 20 cm.dir407
. Tez kapsamında incelenen ve
serbest üfleme teknikli prizmal gövdeli sürahilerin bir örneği olan Kaunos sürahisi
(Çizim 20, Foto. No. 32) Anadolu’nun bu genel ölçümüne uysa da bir benzer buluntu
olarak kataloğumuzda yer alan Tlos örneği hemen hemen yarı boyutlarında olup,
daha küçük örneklerdendir. Yine Kaunos’da fragmanlar şeklinde bulunan ve bir
kısmı da yazıtlı ya da kabartma dekorasyonlu dip kısımlarına sahip örnekler
mevcuttur408
. Labraunda buluntuları fragmanlar şeklinde ele geçmiş olup, kabın
boyutları ne yazık ki belli değildir409
. 40 cm.yi aşan yüksek kaplar olasılıkla
kremasyon sonucu oluşan küllerin korunması için kullanılan urna’lardır410
. Batıda
pek çok örneği bilinen bu kaplar için Doğu’dan belki iki örneklendirme yapılabilir.
Bunlardan bir prizmatik kap örneği, Paphlagonia’da; Germanicopolis (Çankırı)
nekropol kazısından ele geçmiştir. Bu kap mühürlenmiştir ve içinde kül ve bazı
kemik parçaları muhafaza etmektedir. İkinci buluntu ise Arykanda kazısından ele
405
Doç. Dr. Tolga Tek prizmal gövdeli sürahilerin Pompeii ve Herculeneum örneklerine değinerek,
M.S. 79’da kullanımda oldukları anlaşılan bu kapların, doğu merkezlerde en azından M.S. 5. Yüzyılın
1. çeyreğine kadar üretildiklerine değinir. Arykanda örnekleri bu saptamayı pekiştirmektedir (Tek
2001: 82). 406
Erten-Yağcı 1993: 167; Charlesworth 1966: 29 407
Erten-Yağcı 1993: 167 408
Bahsi geçen bu fragmanlar Dr. Ç. Gençler-Güray ve Doç. Dr. A. T. Tek tarafından yayına
hazırlanmaktadır. 409
Labraunda antik kentinden ele geçen fragmanlar ağzı kenarı parçalarıdır. Korinth kazılarından ele
geçen benzerlerine istinaden bunların prizmal gövdeli sürahilerin parçaları oldukları savunulmuş;
tarihlendirme olarak M.S. 1 – 3. yüzyıl aralığı verilmiştir ( Hellström 1965: 54, no:8-9, pl.40). 410
Özet 1998 : 21; Charlesworth 1966 : 26
104
geçmiştir411
. Taşıması yapılan, urna olarak kullanılan ya da sofra malzemesi olarak
yer edinen bu kaplarla aynı zamanda mezar armağanı olarak da sıklıklı karşılaşılır412
.
Bu tip sürahiler genellikle kalın; yeşil ya da mavi-yeşil renkte ve iyi kalitede
yapılırlar413
. Sadberk Hanım Müzesi cam eserleri koleksiyonunda, Malta taşından
yapılmış kare biçiminde kalıp bulunmaktadır. Bu kalıbın prizmal gövdeli şişelere ait
olduğu düşünülmektedir. Buluntu yeri ise belli değildir414
.
5.1.5.2. Çift Kulplu, Kabartma Bezemeli Sürahiler ( Kat. No. 20)
Foto. No. 33
1986’da Türkiye Kömür İşletmelerinin yaptığı bir yol hafriyatında ortaya
çıkan mezardan ele geçen ve ön ve arka yüzünde Aias figürünün kabartma olarak
resmedildiği amphoriskos, bu grubunun Karia Bölgesindeki tek temsilcisidir. A. Özet
tarafından incelenen şişenin ön yüzünde Yunan alfabesi ile yazılan “Aias” yazıtı da
yer almaktadır (Foto. No. 33)415
. Mor saydam renkte yapılan eser aynı zamanda rengi
ile de nadir sayılabilecek bir grubu temsil etmektedir. Bu kabın beyaz opak bir
benzeri de Yale Üniversitesi Sanat Galerisi Koleksiyonunda yer almaktadır416
411
Tek 2001,82 412
Karia Bölgesi örneği olan Kaunos buluntusu şişe de bu kategoriye bir örnektir. 413
Charlesworth 1966 : 26 414
Kocabaş 1984 : 24, no.96,r.45; Erten-Yağcı 1993: 174 415
Özet 1998: 47-48, kat.no. 15. 416
Grossmann: 2002 fig. 29b.
105
5.1.6. Şişeler
5.1.6.1. Küresel Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 21)
Çizim 21
Ağız kenarı içe katlanarak yuvarlatılmış, uzun ve kalın boyunlu, küre gövdeli,
düz ve düzleme oturan dipli bu tip şişe için Karia Bölgesi sınırları içerisinden
yalnızca Stratonikeia buluntusu tek bir örnek tespit edilmiştir (Çizim 21, Foto. No.
34). Eserin yüksekliği yaklaşık 14 cm.dir. Eser bu yükseklik ölçüsü ile Erken Roma
Döneminin tipik formlarından olan küresel gövdeli unguentariumların417
daha uzun
bir örneğini oluşturur. Bu form ve ölçü özellikleri Tlos buluntusu bir eser ile 418
aynı
durmaktaysa da renk ve üslup farkı dikkat çekmektedir.
417
Bkn. Bölüm 5.1.2.4 ; Kat. No. 10 418
Fethiye Müzesi Envanter No. 4680
106
5.2. Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kapları
( M.S. 2.- 3. yüzyıl)
5.2.1. Şişeler
5.2.1.1. Yaka Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 22)
Çizim 22
Ortalama yükseklikleri 20 cm. olan şişeler sırasıyla dışarıya-aşağıya,
yukarıya-dışarıya doğru katlanmış “yakalı” ağız kenarına, silindirik boyna, küresel
gövdeye ve hafif içbükey kaideye sahiptirler419
. Sardes’de bulunan bu tipe ait
fragmanlar için M.S. 3. yüzyıl tarihi önerilmiştir420
. Hayes ise yaka ağızlı, küresel
gövdeli şişeleri stil kritiği yaparak M.S. geç 2. yüzyıl ya da ortalarına
tarihlendirmektedir421
. Prof. Dr. Emel Erten “yakalı” ağız kenarları ile küresel
gövdeli şişelerin batıda paralel örnekleri fazla tanınmayan bir türü oluşturduğunu;
cam aryballoi’de görülen “yakalı” ağız kenarı formunun Doğu Akdeniz’de belli bir
üretim bölgesi ya da merkezine özgü olması gerektiğinin düşünüldüğünü
aktarmıştır422
. Sorokina bu merkezin Bergama yakınlarındaki bir merkez olabileceği
görüşündedir423
. Aynı görüşü C. Lightfoot’da destekleyerek; yakalı ağızlara sahip,
başka biçimlerde şişelerin ( kare veya silindir biçimlerde şişeler, yağ şişeleri vb.) hiç
419
Erten-Yağcı 1993: 177 420
Von Saldern 1980 : 24,27, no. 137-139, pl.22 421
Hayes 1975: 58, fig. 4, no: 146 422
Erten-Yağcı 1993: 177-179 423
Sorokina 1987: 42
107
tereddütsüz Doğu Akdeniz Bölgesine ya da kesin olarak Küçük Asya sahil şeridinde
bulunan atölyelere, büyük bir olasılıkla da Bergama’ya atfedildiğini bildirir424
. Isings
formun yaygın bir form olmadığını bildirir ve Herculanum bir fragman ve Kıbıs’tan
iki örnek verir425
. Fakat muhtemelen bu görüş Isings’e ait çalışmanın daha çok Batı
Roma Eyalet merkezlerini kapsamasından kaynaklanmaktadır. Karia Bölgesi
içerisinde “yaka ağızlı, küresel gövdeli sürahi” tipi yalnızca satın alma yolu ile
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne kazandırılan; fakat geliş yeri Marmaris olarak
belirlenen tek bir eser ile temsil edilmektedir (Çizim 22, Foto. No. 35). Bu eser, bu
tip şişelerde genellikle dekor olarak kullanılan çark işi kesme bezemeye sahip
olmayarak genelleme dışında kalmaktadır.
5.2.1.2. Üzüm Dekorlu, Kalıba Üfleme Şişeler ( Kat. No. 23)
Çizim 23
M.S. 1. Yüzyılın başlarında Suriye-Filistin sahil şeridi üzerinde çalışan cam ustaları
eserlerini yaratırken gıda malzemelerinden de ilham almaya başladı. Küçük parfüm
şişeleri olarak kullanım gören erken dönem kalıba üfleme eserlerin formu Doğu
Akdeniz’de oldukça yaygın ekilen gıda ürünlerinden seçiliyordu426
. Dolayısıyla
Anadolu topraklarında kalıpta yapılan camlarda seçilen dekorasyon figürleri
içerisinde, bu topraklarda iyi tanınan üzüm formları büyük yer teşkil etmektedir.
424
Lightfoot 1989: 78 425
Isings 1957: 90, form 70 426
Grosmann 2002 : 34
108
Kalıpların genelde pişmiş toprak ve metalden yapıldıkları, ama taştan oyularak
yapılmış olanların ve hatta kandil kalıp materyali olarak kullanılan ince “gypsium”
alçısının da camcılıkta kullanıldığı sanılmaktadır. Kalıpların materyalini saptamak,
bunlardan geriye çok az iz kalması yüzünden çoğu zaman mümkün değildir. Üzüm
salkımı şeklinde M.S. 3. yüzyıl şişelerini yapmakta kullanılan bir pişmiş toprak kalıp
parçası Macquenoise’de (Belçika) ele geçmiştir427
. Anadolu’da kalıba üfleme
şişelerin üretimlerinin M.S. 1. yüzyıldan başlayarak M.S. 4-5. yüzyıllara dek sürdüğü
görülmektedir428
. Dolayısıyla bu tip şişeler Roma Dönemi içerisinde süreklilik arz
etmektedir. Karia Bölgesi için Kaunos buluntusu olarak kayıtlara geçen üzüm
salkımı formlu şişenin (Çizim 23, Foto.No.36) Orta Roma İmparatorluk dönemine
tarihlendirilmesinde en yakın benzerleri esas alınmıştır429
. Fakat silindirik boyunlu,
torba gövdeli ve neredeyse düz dipli olan bu kalıba üfleme şişenin birebir örneğine
henüz rastlanılamamıştır.
5.2.1.3. Katlanmış Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 24)
Çizim 24
Karia Bölgesi içerisinde bu forma ait tespit edilmiş tek örnek Bodrum Sualtı
Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda yer alıp, Köyceğiz (olasılıkla Kaunos) buluntusu
427
Harden, Helenkemper, Painter, Whitehouse 1987 : 151-152 428
Erten 2008: 129 429
The Ray Winfield Smith Collection ( Smith 1957: 135; r. 259); Metropolitan Müzesi
(http://ancientpeoples.tumblr.com/post/31591767790/glass-jar-shaped-like-a-bunch-of-grapes-late)
109
olarak kaydedilen tek bir eserdir (Çizim 24, Foto.No.37). Formun temel özelliği
yassılaştırılmış kürevi gövde ve boyun arasında bastırılarak oluşturulmuş bir eğimin
varlığıdır. Isings bu tip şişelerin geç örneklerinde eğimin daha fazla olmasına
rağmen, erken örneklerindeki gövde ve boyun arasındaki ayrımın daha net olduğuna
işaret eder430
. Köyceğiz örneği de bu genellemeden bağımsız değildir; boyun ve
gövde arasındaki bastırılarak yassılaştırılma özelliği oldukça hafif işlenmiştir. Bu
nedenle eserin gövdesi pek çok benzerine kıyasla daha kürevi bir görüntü
sergilemektedir. Örneğin Afyon Müzesi koleksiyonunda yer alıp Orta Roma
İmparatorluk Çağı’na tarihlenen bir eser aynı teknik özellikleri taşımakta431
fakat;
oldukça yassı gövdesi ve daha uzun silindir boynu ile Köyceğiz örneğinden
ayrılmaktadır. Bununla birlikte, Köyceğiz örneği de, A. Özet tarafından olasılıkla
temel yapım özelliklerinin uygulandığı benzer örnekler ışığında 2.-3. yüzyıllara
tarihlenmiştir432
.
5.2.1.4. Silindir Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 25)
Çizim 25
Uzun silindirik şişeler; Flaviuslar döneminin (M.S.70-82) en çok görülen şişe
formlarındandır. Roma eyaletlerinin hemen hepsinde günlük kullanım kabı olarak
430
Isings 1957: 40, form 26a 431
Lightfoot 1989: 84, fig. 29. 432
Özet 1998 :107, Kat.No.67
110
tespit edilmişlerdir. Ağız biçimleri prizmal gövdeli şişelerle aynıdır. Ağız kısmı
aşağı, yukarı ve tekrar aşağıya katlanarak oluşan örnekleri M.S. 2 yüzyılın sonlarına
aittir; bu tarih ayrıca bu formdaki şişelerin daha sık yapılmaya başlandığı
dönemdir433
. Çarkta kesme çizgi dekorlu örnekleri ise M.S. 3. yüzyılın ilk yarısında
Cologne’deki mezarlardan gelmektedir434
. Bu tip şişelerden genellikle kulplu
olanlarla karşılaşılsa da, Kaunos buluntusu olan tek Karia örneği kulpsuz bir eser
olarak daha nadir bir grubu temsil eder (Çizim 25, Foto. No. 38)435
.
5.2.2. Kaseler
5.2.2.1. Yaka Ağızlı - Kaideli Kaseler ( Kat. No. 26)
Çizim 26
Katlanarak oluşturulmuş yaka ağızlı, kaideli kaselerin genellikle Batı Roma
İmparatorluğu’nda paralellerinin görüldüğü belirtilmekte ve Polonya-Warka'da
gerçekleştirilen kazıda ele geçmiş olup The British Museum'da sergilenmekte olan
kase M.S. 1. yüzyılın ortalarına tarihlendirmektedir436
. Karia Bölgesi örneği olan
Marmaris buluntusu yaka ağızlı kase tipi (Çizim 26, Foto. No. 39) için A. Özet
tarafından önerilen tarih ise M.S. 2-3. yüzyıldır 437
. Fakat eserin Arykanda’da tüm
durumda ele geçen bir benzeri, bulunduğu yapının sikke ve kandillerine dayanılarak
433
Taştemür 2007: 70 434
Isings, 1957: 67,68, Form 51a-51b. 435
Kulplar genelde prizmal gövdeli şişelerdekine benzer yapılmaktadır. Pompei’de bu formun düz,
iki, üç ya da daha fazla kaburgadan oluşan kulplu örnekleri yapıldığı bilinmektedir ( Isings 1957 : 67-
68) 436
Barag 1985: 95, no.122 437
Özet 1998: 53, kat.no. 20
111
4-5. Yüzyıllara tarihlendirilmiştir438
. Aynı şekilde Corning cam müzesi
koleksiyonunda yer alan katlanmış ağızlı, yarıküresel kase için M.S. 400-599 tarih
aralığı verilmekte, dolayıyla daha geç bir döneme dikkat çekilmektedir.439
Arykanda
ve Marmaris eserleri arasındaki temel farklar Arykanda eserinin üzerinde ağızdan
gövdeye geçişte iki sıra halinde görülen cam ipliği bezeme ve dışa doğru çekilerek
genişletilen ayak özelliğidir.
5.2.2.2. Ağız Üstü Kıvrımlı Bantlı Kaseler (Kaburgalı Yalancı Kulplu Kaseler)440
(
Kat. No. 27)
Foto. No. 40
M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren M.S. 3. yüzyıla kadar kullanımı
devam eden; dışarı ya da içeri doğru katlı ağza sahip, ağzın üst kısmında yalancı bir
kulp gibi duran yapışık kaburgalı bantlı sığ ya da derin kase formudur441
. Terra
Sigillata kaplarının bir uzantısıdır442
. Özellikle Doğu Akdeniz kentlerinde oldukça
yaygın olan bu serbest üfleme teknikli kaseyle, bir günlük kullanım kabı olarak sıkça
438
Bilgiç 2005:78, levha 71, fot.no.182, kat.no. 183. 439
http://www.cmog.org/artwork/bowl-heavy-hollow-folded-rim#.UJuhu-RSi8E 440
von Saldern bu tip kaplar için tanımlamasında ağız üstü kıvrımlı bantların olduğuna değinirken
(von Saldern 1980: 21) , Ç. Gençler-Güray bu tür kapların Elaiussa Sebaste örnekleri için “Kaburgalı
Yalancı Kulplu Kaseler” tanımlamasını uygun görmüştür ( Gençler-Güray 2009: 43). 441
Gençler 2009: 43; von Saldern 1980 : 21 442
von Saldern 1980 : 21
112
karşılaşılmaktadır443
. Karia bölgesinde bu tip kaselere ait fragmanlar yalnızca
Kaunos buluntusu olarak kaydedilmiştir (Foto. No. 40)444
.
5.2.3. Sürahiler
5.2.3.1. Tek Kulplu, İlmekli, Dekorsuz Sürahiler( Kat. No. 28)
Çizim 27
Tek Kulplu, İlmekli, Dekorsuz Sürahiler, “Ağız Üstü İlmekli” ( Kat. No.
28.1, Çizim 27B, Foto.No. 41) ve “Ağızdan İlmekli” ( Kat. No. 28.2, Çizim 27A,
Foto. No. 42) olarak iki farklı kategoriye ayrılmaktadır. Bu tip sürahilerin ayrıca
dekorlu ve dekorsuz olmak üzere iki tipi de görülmektedir. Karia bölgesinde
dekorsuz örnekleri tespit edilmiştir. “Ağız Üstü İlmekli” olanlarının belirgin özelliği;
gövdeden ağza kulp çekilerek ağzın üst kısmını geçtikten sonra ağız kenarına
düğümlenmesidir; genellikle hafif konkav dipleri olsa da düz dipli olanları da
mevcuttur445
. The Royal Ontairo Museum’da sergilenen bir benzer örnek, Hayes
tarafından stil kritiği yolu ile M.S. 150 – 250 yılları arasına tarihlendirilmiştir446
. Bu
tarihlendirme A. Özet tarafından önerilen Karia tipolojisi içerisinde yalnızca Kaunos
443
Rotloff 1998: 142 : fig.3.3; von Saldern M.S. geç 1. Yüzyıl ve 2. Yüzyıl arasında Suriye ve
Kıbrıs’ta bu kapların oldukça yaygın olduğunu belirtir ( von Saldern 1980: 21) 444
Gençler-Güray 2008 yılı Kaunos Yayınlanmamış Kazı Raporu 445
Isings, 1957: 149-151, Form 120, 446
Hayes 1975: s.131, No:540
113
buluntusu tek bir eser ile temsil edilen “Tek Kulplu, Ağız Üstü ilmekli, Dekorsuz
Sürahi” ile de örtüşmektedir447
. İçeri yuvarlatılarak şekillendirilmiş ağızlı, ağzın
hemen altından dirsek yaparak başlayan kulplu, küresel gövdeli ve çoğunlukla iç
bükey dipli olan “Tek Kulplu, Ağızdan ilmekli, Dekorsuz Sürahi”ler ise olasılıkla
çok kısa bir süre sonra üretilmeye başlanmıştır. Bu tip sürahiler Karia Bölgesinde
Yatağan ve Kabasakız’dan gelen örnekler olarak tespit edilmiştir. Kabasakız örneği
bir mezar buluntusudur.
5.2.4 Vazolar
5.2.4.1 Konik Gövdeli, Taban Halkalı Vazo/Bardak ( Kat. No. 29)
Çizim 28
Karia Bölgesi için Marmaris buluntusu tek bir örnekle temsil edilen “Konik
Gövdeli, Taban Halkalı Vazo / Bardak” formu yalnızca Karia Bölgesi için değil aynı
zamanda tüm Anadolu için nadir karşılaşılan bir formdur (Çizim 28, Foto.No.43). A.
Özet tarafından benzer örnekler ışığında M.S. 2.-3. Yüzyıllara tarihlenen eser’in 448
tipik özelliği gövdeye doğru genişleyen kısa konkav boyun ve taban halkasıdır. Eser
üzerinde görülen cam ipliği bezeme ise başka bir tarihleyici özelliği oluşturmaktadır.
Lightfoot bahsi geçen dönemde kesme yöntemiyle bezenmiş cam eserlerin yerini
447
Özet 1998:55, kat.no.22 448
A.g.e: 99, kat.no 59
114
cam ipliği ile bezemeli eserlerin aldığını belirtmiştir449
. Bununla birlikte Fortuna-
Canivet tarafından İtalya-Sardegna Bölgesinde bulunan ve Museo Di Cagliari
koleksiyonunda yer alan konik gövdeli taban halkalı, cam ipliği bezemeli form’a
istinaden; formun M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunluk kazandığına
işaret edilmiştir450
. Formun bezemesiz örnekleri de bulunmaktadır. Hıristiyan-Filistin
Bölgesinin bir kasabası olan Igrit’de 4-5. yüzyıl’lara ait bir kaya mezar kazısından
ele geçen eser451
bu gruba bir örnektir ve muhtemelen ana formun ardıllarındandır.
5.3. Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk ( M.S. 3- 4. yüzyıl) – Erken Roma
Bizans Dönemleri (M.S. 5-7.yüzyıl) Cam Kapları
5.3.1. Şişeler
5.3.1.1. Konik Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler( Kat. No. 30)
Çizim 29
Roma İmparatorluğunun hem batı hem de doğu eyaletlerinde M.S. 3. Yüzyıl
itibariyle rastlanılan ve M.S. 5. yüzyılda da varlıklarını korudukları tespit edilen bu
formda düz, kesme ya da işlenmemiş ve nadiren de yuvarlatılmış ya da katlanmış
ağız kenarı ile ters koni biçimli boyun mevcuttur452
. İçine sıvı doldurmaya çok uygun
449
Lightfoot 1989: 81 450
Fortuna-Canivet 1969: 1923, fig.14 451
Vitto 2010 : 71, Fig.11, no.3 452
Erten 2000: 171 - 179
115
bir form yapısına sahip bu kapların bir masa kabı olduğu söylenebilir453
. Bu tür
şişelerin yoğunluklu olarak saptandığı yer Doğu Akdeniz’dir454
fakat tipin batı
örnekleri de mevcuttur. Karia Bölgesi örneği Kabasakız Kurtarma Kazısından
gelmektedir ve bir mezar buluntusudur (Çizim 29, Foto.No.44).
5.3.1.2. Sekizgen Gövdeli Şişeler( Kat. No. 31)
Çizim 30
Karia Bölgesinde Iasos (Çizim 30) ve Aphrodisias buluntuları olarak
karşımıza çıkan sekizgen gövdeli şişe tipinin; gövdeden ağza doğru genişleyen uzun
konik boyun özelliği ve genel ortalama ölçüleri Sardes’de tek bir örnekle temsil
edilen ve M.S. 6. yüzyılın sonu – 7. yüzyılın başı olarak tarihlendirilen “Silindir
Gövdeli Şişe” tipini andırmakta455
fakat sekizgen gövdesi ile farklı bir tip
kategorisine girmektedir. Bununla birlikte sekizgen gövde, prizmal gövdeli şişeler
bağlamında bakıldığında alışılagelmiş bir form özelliğidir. Bilindiği gibi M.S. 1.
453
Gençler-Güray 2009: 84 454
Her ne kadar Kabasakız buluntusu Karia örneğine ( Kat.No.30 ) benzer dekorsuz örnekleri ile
karşılaşılsa da sıklıkla üzerinde çift çizgi bezemenin yer aldığı bu tür şişeler Anadolu için tipiktir;
D.B. Harden tarafından bazen Yunanca yazıtların da işlendiği huni ağızlı kesme bezemeli küresel
gövdeli şişelerin Anadolu kökenli olduğu söylenmiştir ( Harden 1967-68: 43-55). Bu önermeyi
geçerli kılabilecek saptamalardan biri, cam üretiminin arkeolojik verilerle ispat edildiği Alişar Höyük
(Alexander 1937: 340-344, fig. 264) ve Sardes kazılarından çeşitli küresel gövdeli şişe fragmanlarının
(von Saldern 1980 : 69-71, no. 479-488, pl. 14,26) kaydedilmiş olmasıdır. 455
Von Saldern 1980: 71; Sardes’de bulunan “Konik Boyunlu ve Silindir Gövdeli Şişe” tipinin
benzerleri Ayios Philon (Kıbrıs) ve Geresa ( Ürdün) antik kentlerinde tespit edilmiştir ( Çakmakçı
2008: 253: Kat. No. 176).
116
yüzyıldan M.S. 5. yüzyıla dek görülen bu form; eşkenar dörtgen, altıgen veya
sekizgen olarak yapılabilmektedir456
. Lübnan buluntusu M.S. 4-5. yüzyıllara
tarihlenen bir sekizgen gövdeli şişe ise prizmal gövdeli şişelerin özelliğini andıran
kulp ve üzerindeki Hıristiyan sembolü kabartma bezemeler dışında457
Iasos ve
Aphrodisias buluntusu sekizgen gövdeli şişeleri oldukça andırmaktadır. Karia
bölgesinde tespit edilen her iki sekizgen gövdeli şişe örneğinde de tarihlendirme söz
konusu değildir. Fakat ağız ve gövde özellikleri dikkate alındığında bu tipin Geç
Roma İmparatorluk kaplarından olduğu ve olasılıkla, yukarıda Sardes’de bahsi geçen
Erken Bizans dönemi şişelerinin daha erken varyasyonlarından oldukları önerilebilir.
5.3.1.3. Baskı (Çökertme) Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 32)
Çizim 31
Prof. Dr. Emel Erten tarafından yapılan çalışma, genellikle bardaklarda
karşılaşılan “çökertme/baskı” tipi dekorasyonun458
yalnızca bardaklarda değil aynı
zamanda şişe ve vazo formlarında da yer aldığını ortaya koymuştur459
. Aslında pek
çok farklı merkezde tespit edilen bu dekorasyon tipinin uygulandığı bardak
456
Erten 1993: 167 457
Smith 2010: 203,204, no:407 458
Cam henüz sıcakken bir alet yardımıyla yüzeye bastırılarak çeşitli büyüklük ve şekilde girintiler
oluşturulmaktadır. 459
Erten 2001: 97
117
formlarının Kilikia bölgesindeki yoğunluğu, baskı bezemeli bardakların kökeninin
Kilikia olduğu düşüncesini doğurmaktadır460
. Kimi örneklerde kabın gövdesi
üzerinde dört yerine altı ya da sekiz baskının yapıldığı da bilinmektedir461
. C. Isings
baskı dekorlu bardak formunun Herculaneum ve Pompei örneklerine işaret ederek
M.Ö. 79 yılından önce görülmeye başlandığını ve M.S. 3.-4. yüzyıla kadar da
görülmeye devam ettiğini bildirir462
. Kazı dışı bir yolla Bodrum Sualtı Arkeoloji
Müzesine kazandırılan Marmaris kökenli şişe örneği de (Çizim 31, Foto.No.45) aynı
dekorasyon şekli olan baskı bezemeyi üzerinde taşıdığından bu tarihlerden bağımsız
düşünülmemelidir.
5.3.1.4. Gutturnium-Damlalık İşlevli Şişeler ( Kat. No. 33)
Çizim 32
Bu formun paralelleri, M.S. 3. ve 4. yüzyıllara tarihli örnekleri ile Anadolu’da
önemli ölçüde tanınmaktadır463
. Suriye ve çevresinde M.S. 3. yüzyılda imal
edilmişlerdir464
. Gutturniumlar genellikle alt kısmı sıkıştırılmış dar boyna465
; küresel
460
Stern 1984: 132-139 461
Gençler-Güray 2009: 60 462
Isings 1957 : 46-47 463
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde kalıba üfleme tekniğinde yapılmış gutturnium örneği için M.S.
3-4. yüzyıllar önerilmektedir (bkn. Özet 1987: 596, fig. 9.) ; benzer örneklerden yola çıkılarak Uşak
Arkeoloji Müzesi buluntusu bir örnek için yine aynı tarihler uygun görülmüştür (bkn. Çakmaklı 2003 :
132-133; Uşak Tip. No. 10); Anadolu’nun ve diğer Roma Eyalet merkezlerinin benzer örnekleri için
bkn. Kat. No. 33. 464
Özet 1998 : 23
118
ya da şişkin gövdeye sahiptirler. Ağız kısımları genellikle düzeltilmemiş fakat
parlatılmıştır466
. Genellikle düz silindirik boyunlu olarak yapılırlar, ancak az da olsa
dışa çekik örnekleri de bulunmaktadır467
. Pek çok gutturnium örneği üzerinde çark
kullanılarak oluşturulmuş paralel yivler taşır; hatta bu yivlerle kimi zaman mitolojik
ya da günlük hayat sahneleri resmedilmiş ya da yazıtlar işlenmiştir468
. Yine de bu tip
mitolojik sahneli kapların “lüks cam kap” statüsünde değerlendirilmesi gerekir. Karia
Bölgesinde Stratonikeia buluntusu olarak tespit edilen bir adet gutturnium örneği
bulunmaktadır (Çizim 32, Foto. No.46) . Bir mezar buluntusu olarak kaydedilen bu
örnek hem boyunda herhangi bir daralma olmaması ile hem de dekorsuz bir şişe
olması itibari ile formun genel özelliklerini taşımamaktadır.
5.3.2. Kaseler
5.3.2.1. Katlanmış Ağızlı, Yarı Küresel Kaseler (Kat. No. 34)
Çizim 33
Yarıküresel kap ya da kaselerin tipi olasılıkla M.S. 3. yüzyıl orijinlidir. M.S.
4. yüzyıl boyunca kullanılmıştır ve bunlar, bu yüzyıl için tipik örneklerdir. En erken
tarihli örnek M.S. 3. yüzyılın ikinci yarısındandır. M.S. 4. yüzyıl örnekleri
465
Bu sürahinin gutturnium olarak kullanılması için, iç tarafta boyunla gövde birleşme yerinde bir
perde ya da aletle sıkıştırılarak yapılmış bir boğum bulunmaktadır. 466
Gürler 2000: 87 467
Taştemür2007: 77 468
Şişecam Koleksiyonu yazıtlı gutturnium örneği için bkn. http://www.sisecam.com/images/cam-
hakkinda/ancient_glass/Ancient_Glass_4.pdf
119
fazladır469
. Çark işi yiv şeklinde dekorasyonlu veya sade örnekleri vardır470
. Karia
Bölgesinde bu form yalnızca Milas buluntusu sade bir örnek ile temsil edilmektedir
(Çizim 33, Foto. No. 47).
5.3.2.2 . Konik Gövdeli, Halka Kaideli Kaseler ( Kat. No. 35)
Çizim 34
Buluntu yeri Marmaris olup, Karia Bölgesinde tek örnekle temsil edilen konik
gövdeli, halka kaideli kase, “Isings form 80” olarak da tanımlanmaktadır471
. Isings
ayrıca bu formun M.S. 2. Yüzyılın ikinci yarısına ait olduğunu472
fakat daha geç
dönem örnekleri de olduğunu belirtir473
. Örneğin Karanis kazısında 4.-5. Yüzyıl
kontekstleri içerisinde bu tip kaselere de rastlanılmıştır474
. Klaros Kutsal Alanı bu
formun yoğun olarak ele geçtiği Anadolu merkezlerindendir; örnekler M.S. 3-4.
yüzyıllara tarihlendirilmekte ve kapların ağız çapları 14-24 cm. arasında
değişmektedir475
. Formun Karia örneği olan Marmaris kasesi ise (Çizim 34, Foto.
No. 48) 13 cm. ağız çapı ile biraz daha dar bir örneği temsil etmektedir ve A. Özet
469
Gürler 2000: 77 470
Isings 1957: 113-115; form 96a,b 471
Isings 1957: 96-97 472
Örneğin Royal Ontario Müzesi koleksiyonunda yer alan bir benzer örnek M.S. 150-250 yılları
arasına tarihlendirilmiştir. ( Hayes 1957 : 63, fig.6 no:176 pl.170) 473
Isings 1957 : 96 474
Harden 1936: 47, lev.1/8 475
Taştemür 2007 : 83, no.126-131
120
tarafından benzer örnekler dikkate alınarak M.S. 4.-5. Yüzyıllara
tarihlendirilmiştir476
.
5.3.2.3. Mavi Damlalı Kase/Bardak/Kandiller ( Kat. No. 36)
Çizim 35
Farklı çaplarda ve tonlarda olan mavi renkli cam damlaları ile süsleme tekniği
kullanılan bu kaplar, Roma imparatorluğu sınırlarının içinde yalnızca Batı
yerleşimlerinde değil aynı zamanda Küçük Asya’da da karşımıza çıkarlar477
.
Pontil’in478
yardımı ile oluşan renkli cam çubuklardan kesilen küçük cam
parçalarının, cam şişirilmeden önce üzerine serpilmesi ile oluşur. Bu küçük parçalar
sıcak cam üzerinde erimekte, sonradan sürdürülen şişirme işlemi sırasında
incelmekte ve kaba yayılmaktadır479
. Suriye ve Mısır’da çoğunlukla kulpsuz kase ve
kapların, konik biçimli eserlerin ve testilerin üzerinde görülürler480
. Dolayısıyla bu
tip süslemeye sahip eserler için belirli bir kap formunu işaret etmek mümkün
değildir. Mavi renkli cam damlalı kaseler için tarihli örneklere bakıldığında M.S. 300
– 410 yılları; yani Constantinus Magnus ve Honorius dönemleri arası verilmektedir.
Arykanda antik kentinden ele geçen ve konteks buluntularına sahip fragmanlarlar da
M.S. 3-5. Yüzyıl aralığına işaret etmektedir481
. Bazen tek bir büyük mavi damla ve
476
Özet 1998: 138, kat.no 92 477
Stern 2001 : 294, 158 ; Rütti 1991: 74, pl. 66, no.1428 478
Noble.Cam ustasının kabın işlenmesi aşamasında camı tutmasına ve biçimlendirmesine yarayan,
uzun ve metal çubuk 479
Döğen 1999 : 59 480
Lightfoot 1989 : 90 481
Bilgiç 2005 : 76, Tip:5
121
bazen de sade geometrik formların oluşturulduğu birbirine yakın damlalar482
şeklinde
üretilmektedirler483
. Karia Bölgesi kapsamında yapılan çalışmamızda bu tip
örneklerin yalnızca Iasos (Çizim 35) ve Labraunda kazılarında, fragmanlar şeklinde
kaydedildiği tespit edilmiştir.
5.3.2.4. Petek Dekorlu Bardak / Kaseler ( Kat. No. 37)
Çizim 36
Geç Roma- Erken Bizans Dönemi cam kaplar üzerinde sıklıkla görülen bir
dekorasyon türü olan bal peteği dekorasyonlu ürünlerin üretiminin Doğu Akdeniz ve
olasılıkla da Suriye olduğu görüşü söz konusudur484
. Aynı zamanda diğer doğu
merkezlerinden de ithal ediliyorlardı485
. Kabartma dekorasyona sahip bu tür şişelerin
Batı Akdeniz’den hızlı bir şekilde ve büyük oranlarda Karadeniz’in doğu sahil şeridi
yerleşimlerine de dağıtıldığı anlaşılmaktadır. M.S. 4. yüzyılda ortaya çıktığı anlaşılan
bu tür kapların yaygın olduğu dönem ise M.S. 5. yüzyıldır486
. E.M. Stern, dekorasyon
özellikleri dolayısıyla bu tür kapların altı ayrı alt türü olduğunu bildirmektedir: ağız
altında dikey kaburga ve gövdede bal peteği bezemesi; tek dekorasyonu bal peteği
bezemesi; noktalarla çeşitlendirilmiş balpeteği; ağız altında dikey kaburga ve
gövdede ağ bezemesi, ağız altında dikey kaburga, gövdede geniş konsantrik daireler;
482
Bir mezar buluntusu olarak İngiltere Essex’te bulunan Chignall Roma villasından ele geçen mavi
cam damlalı tüm durumdaki örnek M.S. 370’e tarihlenen ve bu süsleme tekniğinin son
varyasyonlarındandır (bkn. Allen 1998: 48) 483
Contardi 2009: 126 484
Gollofast 2009:304; Contardi 2009: 126 485
Contardi 2009: 126 486
Gollofast 2009:304
122
ağız altında dikey kaburga, gövdede çiçek bezemeleri gibi487
. Karia Bölgesi
buluntuları içerisinde yalnızca Iasos kenti’ne ait kaynaklarda bal peteği dekorasyonu
saptanmıştır (Çizim 42). S. Contardi fragmanlar olarak ele geçen Iasos örnekleri için
paralel bir tarihlendirmeyi önermekte; M.S. 4-5. Yüzyıllara işaret etmektedir488
.
5.3.3. Vazolar
5.3.3.1. Kürevi Gövdeli, Dilim Dekorlu Vazo/Kavanozlar ( Kat. No. 38)
Çizim 37
Katlanmış ağza sahip gövdelerinde cam ipliğinden yapılmış kaburga
dekorları bulunan kavanozlar, kalıba üfleme tekniği ile oluşturulan bu tip
vazo/kavanoz formunun prototipini oluşturmaktadır. Bahsi geçen bu prototipler
Roma İmparatorluğunun güney merkezlerinde M.S. 1. yüzyılın sonu ile M.S. 2.
yüzyıl başlarında görülmekte iken, M.S. 2. ve 3. yüzyılda kuzey merkezlerde de
görülmeye başlanır489
. Hollanda-Limburg’da bulunan katlanarak oluşturulmuş geniş
yakalı dilimli kavanoz formu M.S. 1 ile 2 yüzyıla tarihlenmektedir490
. Yassıada su
altı kazısından ele geçirilip, Karia Bölgesi’nin tespit edilen tek örneğini oluşturan
vazo ise aynı formun kalıba dökümden yapılmış örneğidir ve M.S. 4. yüzyıla
487
Stern 2001: 267 488
Contardi 2009: 126 489
Isings, 1957: 86-88, Form. 67a, 67b, 67c. 490
Isings, 1971: 39, fig. 10, No.125.
123
tarihlendirilmiştir (Çizim 36, Foto. No. 49) 491
. Elaiussa Sebaste antik kenti Bizans
Sarayı yapısından ele geçen benzer fragmanlar için M.S. 5. yüzyıl tarihlendirilmesi
yapılmıştır492
.
5.3.4. Bardaklar
5.3.4.1. Ters Konik Gövdeli Bardak ( Kat. No. 39)
Çizim 38
M.S.4. yüzyılın tanınmış formlarından olan “Konik Gövdeli Bardak” formu,
Iasos buluntusu bir örnekle Karia tipolojisi içerisinde temsil edilmektedir. Kabın en
spesifik özelliği dış yüzündeki dekorasyondur: Dar ve ince dil motifi, çapraz bezeme
ve konsantrik daire dekoru mevcuttur. Formun diagonal bezemeli örnekleri M.S. 4.
yüzyılın sonlarından bilinmektedir493
. Bu tür kaplar M.S. 4.-5. Yüzyıllarda Suriye’de
üretilmişlerdir ve aynı zamanda doğu merkezlerinden de ithal edilmişlerdir494
. Yine
Iasos buluntusu olan ve 4/5. yüzyıllar tarihlendirilmesi yapılan “Petek Dekorlu
Bardak/Kase” formu ( Kat. No. 37) benzer dekoratif özellikleri taşımaktadır495
.
491
Özet 1998 : 146 Kat.No.100a 492
Gençler Güray 2009 : 88-89 493
Namur Müzesi, Lüksemburg Müzesi koleksiyonunda ve Nijmegen ve Cologne buluntuları arasında
bu tip örnekler mevcuttur ( Isings 1957: 137) 494
Contardi 2009: 126 495
Bkn. Kat.No.44
124
5.3.5. Kandiller
5.3.5.1. Kulplu Kandiller ( Kat. No. 40)
Çizim 39
Kiliselerde ya da diğer binalarda aydınlatma amaçlı kullanılan ayaklı ya da
askılı cam kandiller 4. yüzyıl ve takip eden dönemde çok sayıda antik yazar
tarafından kaleme alınmıştır496
. Ç. Gençler Güray, Elauissa Sebaste camları üzerine
yaptığı çalışmada kandilleri tipolojik olarak şu şekilde sınıflandırmıştır: Kulplu
Kandiller ( Konveks Dipli Kandiller, Konkav Dipli Kandiller, Gövdeden Kulplu
Kandiller), Saplı Kandiller ( İç Boş Saplı Kandiller, İçi Dolu Saplı Kandiller), Tabak
Kandiller497
. Kulplu cam kandilleri taşıyan madeni askılar, iki bölümlüdür ve
uçlarında kulplara takılması amacıyla birer kanca yer alır498
. Karia Bölgesinde müze
çalışmalarında cam kandil buluntularına rastlanılamamıştır. Pedasa antik kenti
içerisinde “olasılıkla kandil fragmanları” olarak kayıt edilen buluntular olmakla
beraber bunların hiçbirisi kesin bir sonuç vermemekte ya da parça boyutları tipolojik
bir sınıflandırmaya sokulmaya müsaade etmemektedir. Bununla birlikte Iasos
buluntuları arasında hem gövdeden hem ağızdan kulplu kandil
tipolojisine
496
Crowfoot ve Harden 1931: 196 497
Gençler-Güray 2009: 115 498
Olcay 1998: 170
125
girebilecek fragmanlar mevcuttur499
. Tarsus Cumhuriyet Alanı Kazısı buluntuları
arasında yer alan ve Iasos örneği ile paralellik gösteren “Gövdeden Kulplu Kandil”
için kulp biçimine bakılarak M.S. 6. yüzyıl tarihi önerilmiştir500
. Elaiusa Sebaste
buluntuları arasındaki aynı tip kandiller için ise tarihli örnekler ışığında M.S. 7.
yüzyıl dolaylarına işaret edilmiştir501
. Yine Iasos’un Geç Antik Dönem camları
konusunda yaptığı çalışmasında Simona Contardi, tespit edilen ağızdan gövdeye
uzanan üç kulplu bir kandil tipini “Kase Biçimli Kandil” olarak tanımlamış bu
kapların yağ içerdiğini belirtmiştir502
. Bahsi geçen çalışmada kabın dip kısmı
görülmemekte; dolayısıyla dip kısmını da gözeten bir tipolojik sınıflandırma
yapılamamaktadır. Benzer örnekler Kaunos Antik Kentinden ele geçmiştir.
5.3.5.2. Çubuk Kandiller ( Kat. No. 41)
Çizim 40
Serbest üfleme tekniğinde yapılan bu kandillerin gövdeden aletle çekilerek içi
boş biçimde üretilmişlerdir. Tipolojik olarak üç grupta incelenen çubuklu kandiller
küçük farklılıklarla zengin çeşitlemeye sahiptirler503
. Çubuklu kandillerin genel
olarak ağız çapları 7-9 cm. yükseklikleri ise 9.5-10 cm. arasında değişmektedir ve.
bilinen en erken tarihli boğumlu çubuklu kandiller M.S. 4.-5. yüzyılda İsrail’de Beit
499
Baldoni-Berti 1996: 78, kat.no.10, fig.7; Contardi 2009: 125, fig. 4 500
Olcay 1998: 170, fig.1a 501
Elaiussa Sebaste (Gençler-Güray 2009: 119-120; Resim 76) 502
Contardi 2009: 125 503
Bu kandillerde Iasos örneğinde olduğu gibi içi boş çubuğa sahip olanlar, içi dolu çubuğa sahip
olanlar ve hem içi dolu hem de çubuk kısmı bombeli olanlar olarak yaygın görülen üç formu
bulunmaktadır ( Oral 2008: 68,69, tip.1-3).
126
Sheon kazısında kilise içinde polikandilyonlarla birlikte ele geçmiştir504
. Çubuklu
kandiller Genellikle dini yapılarda yaygın olarak ele geçmekte fakat bazen günlük
yaşam alanlarında da karşımıza çıkmaktadır. Antalya-Demre Aziz Nikolaos Kilisesi
kazılarında çoğunluğunu mavimsi-yeşil rengin oluşturduğu içi dolu çubuklu örnekler
bulunmuştur505
. Kıbrıs’da sürdürülen kazılarda da açık yeşil ve yeşil renkte camdan
yapılmış çubuklu kandil tipleri ortaya çıkarılmıştır506
.İçi dolu çubuklu kandiller
arasında alt kısmı bombeli biçiminde şekillendirilmiş örnekler yer almaktadır. Bu tip
kandillerin kadeh geçişleri de “S” kıvrımlıdır. Karakteristik biçimleri ile dikkati
çeken bu tip kandillerin M.S. 9. ile 11.yüzyılda Mısır-Fustat ve Serçe Limanı
buluntularında karsımıza çıkar507
. Çubuklu kandiller arasında en yoğun grubu
oluşturan içi dolu çubuklu örnekler biçim ve boyut açısından İstanbul Saraçhane
buluntuları ile benzerlik göstermektedir ve bu tipin paralel örnekleri ise M. S. 11 ile
13. yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir508
. Karia Bölgesinde Iasos’da bulunan
çubuklu kandil parçası; içi boş düz dipli, kalın cidarlı kandil örneklerindendir (Çizim
38). Benzer örnekler Kaunos Antik Kentinden ele geçmiştir.
504
Olcay –Acara, 1998: 252. 505
a.g.e: 252. 506
Vessberg, 1956: fig. 51, No. 12-14. 507
Olcay –Acara, 1998: 253. 508
Hayes, 1992: 404.
127
5.3.6. Kadehler
5.3.6.1. Boğumlu Saplı Kadehler ( Kat. No. 42)
Çizim 41
Erken Bizans Dönemi’nin sevilen formlarından olan kadehler; günümüz şarap
kadehlerine benzeyen bir formda yapılmış olup düzgün bir zemine yerleştirilebilecek
ya da asılabilecek tarzda üretilmişlerdir. M.S. 4.-5. Yüzyıldan itibaren örnekleri
görülen509
, 6.-7. yüzyıllarda da en yoğun kullanıma erişen510
kadehler, hem içki kabı
olarak masalarda yerlerini almış ya da dini kullanıma girmiş hem de aydınlatma
amaçlı kandil olarak işlev görmüşlerdir511
. Ağız kenarları düz, ateşe tutularak
yuvarlatılmış veya katlanmış olan kadehlerin gövdeleri yarı küresel, ters koni,
silindir ya da çan biçimli olabilmektedir512
. Anadolu’nun kadeh bazında en fazla
buluntu veren kentlerinden olan Sardes’de, A. Von Saldern bu kadehler için çubuk
şekillerine göre, ayak formlarına göre, çubuk ve ayaklar eşleştirilerek oluşturulan
tiplere göre bir kategorizasyona gitmiştir513
. Karia’da Labraunda antik kenti’nde
kaydedilen kadeh fragmanları bu kategorizasyonda çubuk şekillerine göre tek
boğumlu olanlara dahildir (Çizim 39, Foto. No.50). Pedasa ise çok sayıda kadeh
fragmanı içermesine rağmen ne yazık ki bu eserlerin çubuk kısımları hep eksiktir ve
stratigrafisi korunmuş alanlara ait değillerdir.
509
Çakmakçı 2008: 325 510
Gençler-Güray 2009: 109 511
Anemoriumdaki nekropol kilisesinde çok sayıda cam kadeh ve bir fitil yardımıyla yakılan madeni
fitil kıskaçları bulunmuştur ( Stern 1983: 44, not.44). 512
Erten-Yağcı 1993: 201 513
Von Saldern 1980 : 53-60; pl.12, pl.24
128
6. DEĞERLENDİRME
6.1. Karia Bölgesi Roma ve Erken Bizans Dönemi Cam Kaplarının Form ve Tip
Yoğunluklarına Göre Bölgesel ve Tarihsel Olarak Değerlendirilmesi
Bu bölümde Roma ve Erken Bizans Dönemlerinde, Karia Bölgesi içerisinde
yer alan yerleşim yerlerinde, kutsal alanlarda ve nekropol alanlarında gerçekleştirilen
sistemli kazılar veya kurtarma kazıları sonucu ele geçen cam kaplar ile kazı dışı
yollarla müze koleksiyonlarına lokasyonları belirlenerek kazandırılan cam kaplar,
yoğunlukları da göz önünde tutularak bölge içindeki konumlarına göre kronolojik
olarak değerlendirilmiştir. Tipolojik değerlendirme yapmaya elverişli eserlerin
genellikle tüm durumdaki eserlerden oluşması ve bu eserlerinin çoğunluğunun müze
koleksiyonlarında yer alması, çalışmamızın ana eksenine bu koleksiyonlarının
oturmasına neden olmuştur. Kataloglama sonrası aşamaların süreci nedeniyle bu
eserlerin 2010 yılı sonrası müzeye kazandırılanları tez kapsamında mevcut değildir.
Müzelerde tespit edilen ve dönemsel olarak konumuzu kapsayan, tarafımızca da
incelenen 525 adet eser söz konusudur; fakat bunların büyük bir kısmının ait
oldukları bölge ve merkez net değildir. Hem müze hem de kazı ve yayın
incelemelerinden sonra, tespit edilen eserler içerisinde değerlendirme kriterlerine
girerek ele alınan 215 adet eser vardır. Değerlendirme kısmında Geç Hellenistik
Dönemin Erken Roma dönemine uzanan ve/veya bu dönemi etkileyen formlarından
itibaren, Geç Roma Döneminin Erken Bizans Dönemine uzanan ve/veya bu dönemi
etkileyen formları kronolojik olarak ele alınmıştır. Tespit edilen toplam 42 ana form
vardır ve kimi formlara ait alt formlar mevcuttur.
129
6.1.1. Geç Hellenistik - Erken Roma Dönemi (M.Ö.2. Yüzyıl – M.S.1. yüzyıl)
Anadolu’da Pers egemenliğinin sona ermesinden sonra yine bir Pers geleneği
olarak döküm teknikli cam kapların yapımına devam edilmiş; Hellenistik Dönemde
bu kapların üretimi açısından kayda değer bir artış yaşanmıştır. Karia Bölgesi
sınırları içerisinde az sayıda da olsa Hellenistik Dönem Kalıba Döküm tekniğinde
yapılmış eserler tespit edilmiştir. Geç Hellenistik-Erken Roma dönemi Opak kasesi
ile Hellenistik Dünyada karakteristik bir form olarak tanınan konik kaseler
(Kat.No.1-2)bu gruba giren Karia örnekleridir. Fakat bu noktada kalıba döküm
tekniğinin Erken Roma Döneminde de geçmişten getirilen bir gelenek olarak
varlığını koruduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Bu nedenle bahsi geçen örnekler
Erken Roma Dönemi eserleri ile beraber ele alınmıştır.
Hellenistik Dönem’in camcılık tarihi açısından asıl önemi ise, bu dönem cam
ustalarının Roma dönemi meslektaşlarına verdiği ilham ve aktardığı tecrübedir.
Hellenistik dönem, üfleme tekniğinin keşfine basamak hazırlamıştır. Roma
Dönemine gelindiğinde bu tekniğin keşfi ve akabinde Augustus Dönemi (M.Ö.27 –
M.S. 14) ile artan ticaret yükselişi sonucunda cam, tamamen gelişerek bağımsız,
yeniliklere açık ve kendi sanatını tanıtan, yaratan bir endüstri haline dönüşmüştür. Bu
endüstrinin gelişmesiyle bağlantılı olarak daha ucuza ve büyük miktarlarda cam eser
üretilmeye başlanmıştır.
Erken Roma, Orta ve Geç İmparatorluk Dönemleri514
olmak üzere üç dönem
halinde değerlendirilen Karia Bölgesi Roma Dönemi cam buluntularının yoğunluklu
grubunu Erken Roma Dönemi eserleri oluşturur. Bu durumun temel nedeni olasılıkla,
514
Geç Roma İmparatorluk Dönemi, Erken Bizans’da süren ve Geç Roma geleneğinden gelen cam
kap formlarını da kapsayarak ele alınmış ve bu nedenle “Geç Roma – Erken Bizans Dönemleri”
başlığı altında incelenmiştir.
130
tipoloji çalışmasına elverişli malzemelerin tüm durumda bulunmalarından kaynaklı,
daha çok müze koleksiyonlarında yer alması ve bu koleksiyonları da çoğunlukla
Erken Roma Dönemi’nin korunmuş mezar buluntularının oluşturmasıdır. Bilindiği
gibi, Erken İmparatorluk döneminde cam repertuarı hızla genişlemiş ve cam yapımı
geliştirilen yeni tekniklerle seri üretim hızı kazanmıştır. Sektörün gelişmesi farklı
sınıftan alıcılara farklı tiplerde ürünler sunabilme şansı tanımıştır. Bahsi geçen mezar
buluntularının doğal çoğunluğunu oluşturan unguentariumlar, Serbest Üfleme
tekniğinin en hızlı uygulama alanı bulan ve sanatsal ağırlığı pek de olmayan, yapımı
nispeten kolay ve daha ucuza satın alınabilinen buluntularıdır. Bu nedenle bu tip
kapları mezarlarda korunmuş durumda ve çok sayıda bulmak çoğunlukla
mümkündür. Ayrıca, her ne kadar üfleme tekniğinin yeni formlar yaratmadaki
avantajı keşfedilmişse de, tekniğin bu erken dönemlerinde, cam formlarının
çoğunlukla diğer malzemelerden (pişmiş toprak, metal, taş vb.) elde edilmiş kap
formlarının bir yansıması durumunda oluşu 515
nedeniyle “imitasyon”, Erken Roma
döneminde cam ustaları tarafından çoğunlukla izlenen bir yöntemdir. Hellenistik
dönemden itibaren lekythosların yerine kullanılmaya başlanan; bütün Ege ve
Akdeniz’e kıyısı olan yerleşimlerde516
ilk olarak pişmiş toprak örnekleri görülen
unguentarium yoğunluklarının, cam ustalarına benzerlerini üretmede ilham verdiği
de kaçınılmaz olarak düşünülebilir. Karia Bölgesi cam unguentariumları da form
olarak çoğu zaman pişmiş toprak unguentariumların imitasyonlarıdır. Örneğin
Stratonikeia’da tespit edilen Armudi Gövdeli pişmiş toprak unguentariumlar, M.Ö.1.
515
Cam kapların başka malzemelerden yapılan kapların imitasyonu oluşu cam vazoların doğuşuna
kadar gidebilecek köklü bir durumdur, Öyle ki camın ilk elde edildiği merkezler arandığında uygun
kumun bol olduğu yerler dışında seramik yapımının da geliştiği bölgelere bakılmalıdır ( Küçükerman
1985: 31). 516
Civelek 2006: 49
131
yüzyılın ortalarında camdan olanlarının üretilmesine kadar kullanımda kalmıştır517
.
Tralleis’de ele geçen ve lokal ya da bölgesel bir üretime ait oldukları düşünülen518
armudi gövdeli pişmiş toprak unguentariumların’ın daha sonra cam imitasyonlarının
da yapıldığı tespit edilmiştir (Kat. No.9). Dolayısıyla bir gelenek olarak pişmiş
toprak örneklerden gelişen ve genellikle Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi
mezarlarından ele geçen cam unguentariumların sayısal çokluğu, tez çalışmamız
içerisinde bu dönemin öne çıkmasına neden olmuştur.
Kaydedilen toplam 179 eser sayısı ile Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi
cam eserleri kaseler, unguentariumlar, minyatür unguentariumlar, minyatür kaseler,
sürahiler ve şişeler olarak farklı tipolojiden eserlerle beş ana forma giren örneklerden
oluşmaktadır (Kat.No.1-26).
Tablo 1 - Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Kaplarının
Formlarına Göre Sayısal Dağılımı
517
A. Baldıran Stratonikeia unguentariumlarını anlattığı çalışmasında “Armudi Gövdeli
Unguentarium” yerine kimi yayınlarda tercih edilen “Torba Karınlı Unguentarium” tanımlamasını
tercih etmiştir (Baldıran 1999: 340). 518
Saraçoğlu 2011: 7
132
Tablo 2: Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi Karia Bölgesi Cam Kap Formları ve Formların
Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı
133
Cam üretim teknikleri açısından bakıldığında Karia Bölgesi’nde Erken Roma
Dönemi içerisinde, “Kalıba Döküm” teknikli eserlerin devam ettiği fakat M.Ö.1.
yüzyılın ortalarında kullanılmaya başlanan “Üfleme Tekniği”ne ait örneklerin en
fazla üretim ve dolayısıyla kullanım alanı bulan eserler olduğu anlaşılmaktadır. Bu
saptama, genel olarak kabul edilen eski tekniklerin bu dönemde yavaş yavaş terk
edilmeye başlandığı, farklı formlara en hızlı üretim olanağı sağlayan “Üfleme
Tekniği”nin ise giderek yoğunlaştığı görüşünü doğrulamaktadır. Üfleme Tekniği
“Serbest” ve “Kalıba” olarak iki şekilde icra edilmektedir. Kendi içerisinde yapılan
değerlendirmede oransal olarak yoğun grubu “Serbest Üfleme” tekniğinde yapılmış
kaplar baskın şekilde alır. Bu da yine; en sık karşılaşılan cam malzemelerin mezar
hediyesi olarak çokça kullanım gören Serbest Üfleme ürünü unguentarium
olmasından kaynaklanmaktadır. Zira, tez çalışmamız neticesinde Karia Bölgesine ait
Erken Roma Dönemine tarihlenen tüm formlar içerisinde en yoğun buluntu grubunu
unguentariumların ve unguentariumlar içerisinde ise “Armudi Gövdeli
Unguentarium” formlu olanlarının ( Kat. No. 9) teşkil ettiği ortaya konmuştur. Süreç
içerisinde kısa boyun uzunlukları giderek yükselen519
bu tip unguentariumlar tüm
Roma İmparatorluğunun en sık karşılaşılan unguentarium formlarındandır. Karia
Bölgesinde de özellikle İç Karia merkezlerinden ele geçen örnekleri ile toplam 48
adet eser tespit edilmiştir520
. Akdağ ( 14 örnek), Stratonikeia ( 7 örnek) ve Idyma ( 6
örnek) armudi gövdeli unguentariumların geldiği başlıca merkezlerdir. Daha sonra
yoğunluk sırasıyla “Şamdan Biçimli” ( Kat.No.11) , “Tüp Biçimli”, ( Kat. No. 8),
“Küresel Gövdeli” ( Kat. No. 10), “Soğan Gövdeli” (Kat.No.13), “Nokta Dipli” (
Kat. No. 12), “Konik Gövdeli” ( Kat.No. 15), “Oval Gövdeli” (Kat.No.7) ,
519
Isings 1957: 52 520
Detaylı bilgi için bkn. Böl. 5.1.2.3
134
“Gövdeden Boğumlu” ( Kat.No.16) ve “Silindir Gövdeli” unguentariumlar ( Kat.
No. 14) Karia Bölgesi cam unguentarium repertuarını oluşturur. Karia Bölgesinde
tespit edilen bu yoğunluk sıralaması şaşırtıcı değildir. Zira, Armudi Gövdelilerden
sonra en baskın grupları oluşturan “Şamdan Biçimli” (39 örnek) , “Tüp Biçimli” (31
örnek) ve “Küresel Gövdeli” (17 Örnek) unguentariumlar; M.S. 1. Yüzyıldan itibaren
genel olarak cam unguentariumların ele geçtiği hem batı hem doğu merkezlerden çok
sayıda eser ile bilinmektedir521
. Şamdan Biçimli Unguentariumlar Akdağ ( 10
örnek), Kaunos ( 8 örnek) ve Staronikeia’da (8 örnek); Tüp Biçimli Unguentariumlar
Akdağ ( 7 örnek), Fethiye-Kesikkapı ( 4 örnek), Marmaris, Milas ve Kaunos’da (
3’er örnek); Küre Gövdeli Unguentariumlar Stratonikeia ve Akdağ’da ( 5’er örnek)
temsil ettikleri örneklerle buluntuların yoğunluklu olarak geldiği alanları oluşturur.
Görüldüğü gibi bahsi geçen eserler Karia Bölgesinin geneline dağılmıştır ve farklı
merkezlerinden ele geçmiştir ancak bu buluntu gruplarının içerisinde kimi formların
doku, renk ve işleniş üsluplarında dikkat çekici benzerlikler mevcuttur522
.
“Kalıba Üfleme” teknikli eserler ise daha çok sanatsal ağırlığı olan lüks ya da
yarı lüks cam kaplarda uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla sayısal olarak az
miktarda ele geçmeleri olağandır. Olasılıkla metal bir kalıp kullanılarak üflenen523
Stratonikeia amphoriskosu ( Kat. No. 20) , Klasik Yunan’da iç kalıp tekniği
kullanılarak başlanan bir geleneğin524
, sonraları cam endüstrisi olgunlaştığında,
521
Bu merkezler için bkn. Böl. 5.1.2.2, Böl. 5.1.2.4, Böl. 5.1.2.5. 522
Tez içerisinde Karia Bölgesi unguentariumlarına ait bahsi geçen yorum benzerlikleri “Karia
Bölgesi’nde Cam Üretimi ve Özgün Formlar-Yerel Üretimler” başlıklı bölümde ( Böl. 7.2)
tartışılmıştır. 523
Cam kaplar incelenerek üretimlerinde kullanılmış olan kalıpların tipolojileri ve bu kalıpların
yapımında kullanılmış olan hammadde saptanabilir. Alçak rölyef olarak yapılmış ve detayları belirgin
örneklerde metal kalıplar kullanılmıştır (Price 1991 : 58) . 524
Klasik Yunan ve Hellenistik dünyada alabastron, amphoriskos, aryballos, hydria ve oinochoe gibi
taş ve seramik formlarının imitasyonu olarak iç kalıp tekniği ile cam kaplar üretiliyorlar ve olasılıkla
da parfüm ve merhem konulan kaplar olarak kullanılıyorlardı ( Price 1983:205).
135
“Kalıba Üfleme” tekniği uygulanarak elde edilmiş bir ürünüdür. Bu tekniğin yarattığı
avantaj sayesinde, alışıldık olan bu form üzerine cam malzemelerde alışılmadık
komplike bir dekorasyon yerleştirmek mümkün olmuştur. Ön ve arka yüzde
kabartma sahnelerin yer aldığı, “Aias” figürlü dekorasyona sahip bu kabın beyaz
opak bir benzeri de Yale Üniversitesi Sanat Galerisi Koleksiyonunda yer almaktadır.
Anadolu’da bir benzerine daha rastlanılamayan ve olasılıkla Karia Bölgesine ithal
edilen bu kap “mor” rengi ile de genelin dışında kalmaktadır.
Tablo 3 - Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Unguentariumlarının
Tiplerine Göre Sayısal Dağılımı
Tipoloji çalışması içerisinde Erken Roma Dönemi eserleri buluntu grubunu
Tınaz, Kaunos, Myndos, Köyceğiz ve Kaunos, Marmaris, Iasos, Pedasa, Burgaz,
Stratonikeia, Derebağ, Idyma, Kesikkapı, Kıyıkışlacık, Yatağan, Akdağ, Milas,
Yerkesik, Tralleis, Belentepe, Hüsamlar, Gümüşkesen, Muğla, Bodrum Çömlekçi,
Çakırlalan, Kabasakız, Börükçü, Kozkaya Köyü, İsmetpaşa, Euromos, Hıdırlıktepe,
Labraunda merkezlerinden gelen eserler oluşturmaktadır. Bunlar içerisinde en baskın
136
grubu Akdağ, ( 38 örnek), bugün ele geçen üretim artıkları nedeniyle bir üretim
merkezi olduğu ciddi olarak değerlendirilen Kaunos (32 örnek) ve daha sonra
sırasıyla Stratonikeia (26 örnek), Idyma ( 15 örnek) ve Marmaris ( 12 örnek)
camlarının oluşturduğu fark edilmektedir. Bölgesel açıdan değerlendirildiğinde ise İç
Karia Bölgesinin, Karia’nın diğer bölgeleri içerisinde öne çıktığı tespit edilmiştir.
Tablo 4 - Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Kaplarının
Geliş Yerlerine Göre Sayısal Dağılımı
6.1.2. Orta Roma İmparatorluk Dönemi (M.S.2-3. yüzyıl)
Orta Roma İmparatorluk dönemine ait tarihlendirmeye uygun ve form
özellikleri belirlenebilir toplam 12 örnek tespit edilmiştir. Bu kategori içerisinde
şişeler, kaseler, sürahiler ve vazo/bardak formları ve bu formların alt tip örnekleri
mevcuttur. En yoğun buluntu grubunu şişeler, en seyrek buluntu grubunu ise
137
vazo/bardak formları oluşturur. Sonuç olarak, Orta Roma dönemine gelindiğinde
Karia Bölgesindeki form repertuarını daha çok masa kabı olarak kullanım gören
günlük kullanım kaplarının oluşturduğu görülmektedir. Burada hatırlanması gereken
husus, bu kategorideki kapların daha çok yerleşim yeri kazılarından ya da kazı dışı
yollarla koleksiyonlara katıldığıdır. Dolayısıyla bu buluntular genellikle mezar
buluntusu değildir ve mezar buluntuları içerisinde yer alan cam kap repertuarını
sergilemezler. Tespit edilen mezarlara ait cam repertuarı içersinde ise daha önceki
dönemleri yansıtan çeşitli unguentarium formları ya da merhem kapları gibi kapların
olmayışı ise bahsi geçen mezar buluntularındaki azlık nedeniyle bunları saptamadaki
yetersizlik ya da ölü gömme geleneklerindeki bir takım değişimler olarak
yorumlanabilir525
. Bir diğer olasılık da bu dönem yapımları ve kullanımları devam
eden fakat ortaya çıkış tarihleri Erken Roma dönemi olan ve tarihlenebilen
katmanlardan gelmeyen kimi formların, çıkış tarihleri temel alınarak
sınıflandırılmasıdır. Örneğin tüp biçimli unguentariumların ( Kat. No. 8) Doğu’da
M.S. 2-3. yüzyıllara tarihlenen örnekleri olduğu bilinmektedir526
. Şamdan biçimli
unguentariumların da ( Kat. No. 11) M.S.1. yüzyıl sonlarından başlayarak M.S. 4.
yüzyıla kadar kullanıldığını belgeleyen merkezler vardır527
. Yuvalatılmış ağızlı,
karınlı kaseler ( Kat. No. 4) M.S.1. yüzyılda görülmeye başlanan fakat 3. yüzyıla
kadar kullanımda kalan kaselerdir528
. Yine de, bahsi geçen bu eserler içerisinde kazı
dışı ve kontekssiz olanlarının hepsinin Orta Roma Dönemine tarihlendiği düşünülse
bile, unguentarium tarzı kaplardan ziyade masa kaplarının bu dönem Karia’da
525
Fakat elbette bu değişimler de “Çalışma Sonucunda Oluşan Yeni Hedefler” bölümüne ( Böl.
7.4) eklenen ve detaylandırılarak araştırılması gereken bir husustur. 526
Gürler 2000: 20 527
Karanis’te M.S. 2. Yüzyıldan başlayarak 4. Yüzyıla kadar bu tip şişeler görülmektedir ( Lightfoot
1989:81); 528
Vessberg 1956: 139
138
belirlenen eserler içerisinde daha yaygın olduğu tespiti değişmemektedir. Bu durum
Orta Roma Dönemi’nde, Erken Roma Dönemi ile mukayese edildiğinde eser
sayısındaki fark edilebilir azalmanın da bir nedeni olarak açıklanabilir.
Tablo 5 - Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının
Formlarına Göre Sayısal Dağılımı
Üretim tekniği olarak yalnızca “Üfleme” tekniği görülmektedir. Yoğun
buluntu grubunu “Serbest Üfleme” teknikli kaplar teşkil eder. Fakat her ne kadar
Kalıba Üfleme tekniği tek bir eserle temsil edilse de bunun nedeni kesinlikle bu tarz
üretimlerin tamamen azalması olarak yorumlanmamalıdır. Çünkü Erken Roma
Döneminin kimi “Kalıba Üfleme” teknikli eserleri bu dönemde de devam etmiş fakat
yine çıkış noktaları ve çoğunluklu tarihlendirmeleri daha erken dönemler olduğu için
“Erken Roma” dönemi başlığı altında incelenmiştir529
. Örneğin, Erken Roma
İmparatorluk Çağı eserleri olarak tanınan ve çalışmamızda da bu başlık altında
değerlendirilen “Prizmal Gövdeli Şişeler” M.S.5. yüzyıla kadar kullanım görmeye
529
Erken Roma İmparatorluk döneminde görülmeye başlanan üzüm formlu kalıba üfleme şişeler
grubunda Kaunos örneğinin (Kat. No.23) Orta Roma İmparatorluk dönemi içerisinde
değerlendirilmesinde, “Karia Bölgesi Cam Kapları” başlıklı bölümde de ( Böl. 5.2.1.2) bahsi geçtiği
gibi; formun en yakın benzerleri esas alınmıştır.
139
devam eden kaplardandır530
. Karia Bölgesi için müze çalışmalarında ve yayın
taramalarında bu tipin tüm durumda olan örnekleri Kaunos ve Labraunda antik
kentlerinden tespit edilmiştir. Dr. Ç. Gençler-Güray tarafından Kaunos ‘da yapılan
çalışmalar sırasında bu tipe ait pek çok fragmanın da kaydedildiği bilinmektedir.
Henüz detaylı çalışmaları yapılmamış olan bu yoğun grup içerisinde Orta ve Geç
İmparatorluk Dönemlerine tarihlenebilecek çok sayıda örneğin olması
beklenebilir531
. Bununla birlikte, Kalıba Döküm ve İç kalıplama teknikli eserlerin bu
dönemde terk edilmiş olması oldukça muhtemeldir.
Tablo 6 - Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kap Formları ve Formların
Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı
530
Örnekler için bkn. Bölüm 5.1.5.1 ve Kat.No.19 531
İçlerinde pek çok yazıtlı fragmanın da yer aldığı Kaunos’da bulunan prizmal gövdeli şişeler, Doç.
Dr. A. Tolga Tek ve Dr. Çiğdem Gençler-Güray tarafından yayına hazırlanmaktadır. Çalışma
tamamlandığında bu tür kapların tarihlendirilmeleri, kent içi yoğunlukları ve bu yoğunlukların Karia
Bölgesi açısından bölgesel oranı ile ilgili çok daha fazla bilgi sahibi olunacaktır. Bununla birlikte,
prizmal gövdeli eser yoğunluklarının 3-5. yüzyıllar arası olduğu konusunda Doç. Dr. A. Tolga Tek
tarafından tez yazarına bilgi verilmiştir.
140
Tipoloji çalışması içerisinde Stratonikeia, Marmaris, Kaunos, Kabasakız ve
Yatağan, buluntuların geliş yerlerini oluşturmaktadır. Buluntu yoğunluğu en fazla
Kaunos’da ( 7 örnek) saptanmıştır. Yakın benzerlerine M.S. 2. yüzyıl eserlerinde
rastlanan fakat yapımları M.S. 1. yüzyılın başlarına giden “Üzüm Dekorlu Şişe”
(Kat.No. 23), belirgin özelliği boyun gövde arasında bastırılarak oluşturulmuş eğim
olan “Katlanmış Ağızlı, Kürevi Gövdeli Şişe” ( Kat. No. 24), Flaviuslar döneminde
görülmeye başlanan532
, M.S. 3. yüzyıl’a kadar örnekleri bilinen533
“Silindir Gövdeli
Şişe” ( Kat. No. 25), Terra Sgillata kaplarının bir uzantısı olarak534
M.S.1. yüzyılın
ikinci yarınsından itibaren görülmeye başlanan, M.S. 3. Yüzyıla kadar kullanımda
kalan535
“ Ağız Üstü Kıvrımlı Bantlı Kase” ( Kat. No. 27) ve gövdeden ağza kulp
çekilerek ağzın üst kısmını geçtikten sonra ağız kenarına düğümlenmesi ile 536
tipik
bir sürahi formu olan “Tek Kulplu Sürahi” (Kat.No.28.1) Kaunos antik kenti’nin
tespit edilebilen Orta Roma İmparatorluk Dönemi cam kap repertuarını
oluşturmaktadır.
532
Taştemür 2007: 70 533
Isings 1957: 67,68; form 51a-51b 534
von Saldern 1980:21 535
Gençler-Güray 2009: 43 536
Isings, 1957: 149-151, Form 120,
141
Tablo 7 - Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının
Geliş Yerlerine Göre Sayısal Dağılımı
6.1.3. Geç Roma İmparatorluk (M.S.3-4. yüzyıl) – Erken Bizans Dönemleri
(M.S.5-7. yüzyıl)
Geç Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Döneminde bu dönemin geleneğini
yansıtan eserlere ait tarihlendirmeye uygun ve form özellikleri belirlenebilir toplam
24 örnek tespit edilmiştir. Bu kategori içerisinde şişeler, kaseler, bardak ya da kandil
olarak kullanılabilen çift fonksiyonlu kaplar537
, kandiller, kadehler ve vazo/kavanoz
formları ile bu formlara ait alt tip örnekleri mevcuttur. En yoğun buluntu grubunu
şişeler ve kandiller; en seyrek buluntu grubunu ise vazo/kavanoz formları oluşturur.
Özellikle kilise buluntuları olarak kayıtlara geçen kandillerin sayısal çokluğu,
Hıristiyanlık anlayışının getirileriyle ve kilise hayatının önem kazanmasıyla
açıklanabilir. En yoğun buluntu grubunu oluşturan formlardan olan Karia cam kandil
537
Genel olarak Antik Cam çalışmaları sırasında bu dönemin en yaygın formları olan bardak, kadeh
ya da kandil formlarının tanımlamalarında bazı sorunlar yaşanmaktadır. Aynı formlar kullanım
alanlarına göre farklı fonksiyonlar üstlenmiş olabilirler. Örneğin M.S.4-5. yüzyıllarda Suriye’de
üretilen “Konik Gövdeli Bardak” formunun (Kat. No.42) aynı zamanda içki kabı ya da kandil olarak
kullanım gördüğü de bilinmektedir ( Stern 2001: 268). Bu durum ise aynı formun farklı yayınlarda
değişik sınıflandırmalara girmesine neden olmuştur ( Gençler-Güray 2009: 110).
142
örneklerinin hemen hemen hepsi sistemli kazılar sonucu elde edilen kontekstli
buluntular ve yayını yapılan eserlerdir. Kulplu ve Çubuk Kandiller (Kat.No.40,41)
Iasos ve Kaunos kazılarından ele geçmiştir. Bu eserlerin kazı buluntuları olmaları
dolayısıyla tarihlendirme çalışmaları sürecinde dönemlerinin hangi aşamasında yer
aldıkları da kolaylıkla tespit edilmiştir. Ayrıca tipolojik açıdan da kategorileri
belirgin buluntulardır. Diğer yoğun grubu oluşturan şişelere ait alt tip örnekleri
olarak ise Roma İmparatorluğunun hem doğu hem batı eyaletlerinde M.S.3-5.
yüzyıllar arasında kullanım gören “Konik Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler” ( Kat. No.
30), yalnızca Karia Bölgesi’nin Iasos ve Aphrodisias kentlerinde tespit edilen;
olasılıkla bölgesel ya da yerel üretim örnekleri olarak ele geçen “ Sekizgen Gövdeli
Şişeler” ( Kat. No. 31), kökeni olasılıkla Kilikia olan538
çökertme/baskı tipi
dekorasyona sahip şişeler ( Kat. No. 32) ve son olarak Anadolu’da M.S.3-4. yüzyıl
örnekleri ile tanınan “Gutturnium-Damlalık İşlevli Şişeler” ( Kat. No. 33) tespit
edilmiştir. Kaselere ait alt tip örneklerde M.S.3. yüzyıl orijinli olup; M.S. 4. yüzyıl
örnekleri ile tanınan539
“Yarı Küresel Kaseler” ( Kat. No. 34), M.S.2. yüzyıl’dan
başlayarak M.S.5. yüzyıla kadar görülen540
“Konik Gövdeli Kaseler” (Kat. No. 35);
hem kase hem de bardak, kandil formlarında kullanılan ve mavi damla dekorasyonu
ile karakterize olan eserler (Kat. No. 36) ve Geç Roma- Erken Bizans Dönemi cam
kaplar üzerinde sıklıkla görülen “bal peteği dekorasyonlu”, Doğu Akdeniz üretimi541
kase/bardaklar (Kat. No.37) görülmektedir. Kadehler kategorisinde incelenen
“Boğumlu Saplı Kadehler” de ( Kat. No. 42) yoğunluklu olarak M.S.6-7.
538
Stern 1984: 132-139 539
Gürler 2000: 87 540
Erken örnekleri için bkn. Isings 1957: 96-97; Hayes 1957: 63; M.S. 3-4. Yüzyıl örnekleri için bkn.
Taştemür 2007: 83; 4-5. Yüzyıl örnekleri için bkn. Harden 1936 : 47. 541
Gollofast 2009:304; Contardi 2009: 126
143
yüzyıllarda542
hem içki kabı olarak hizmet veren ve hem de dini kullanıma girerek
aydınlatma amaçlı kullanılan543
bir tip’tir ve Labraunda kazılarından gelmektedir.
Vazo/kavanoz fomlarından yalnızca “Dilim Dekorlu” (Kat.No.38) ve bardaklar
kategorisinde yalnızca “Ters Konik Gövdeli” ( Kat. No. 39) formlar tespit edilmiştir.
Tablo 8 - Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk– Erken Bizans Dönemleri Cam
Kaplarının Formlarına Göre Sayısal Dağılımı
Yapım tekniği açısından bakıldığında Kalıba Üfleme ve Serbest Üfleme
tekniklerinin her ikisine de ait örneklerin olduğu görülmektedir. Fakat her ne kadar
Kalıba Üfleme teknikli eserlerde “Bal Peteği” gibi yeni dekorasyon tekniklerinin
geliştirildiği görülse de “Serbest Üfleme” teknikli şişe, kandil ve kadehlerin
yaygınlığı nedeniyle “Serbest Üfleme” tekniğinin ön planda kaldığı anlaşılmaktadır.
Kalıba Üfleme teknikli eserler grubunda şişe, bardak, vazo/kavanoz ve kase formları;
542
Gençler-Güray 2009: 109 543
Stern 1983: 44; not.44
144
Serbest Üfleme teknikli eserler grubunda kase, şişe, kandil ve kadeh formları yer
almaktadır.
Tablo 9- Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam Kap Formları
ve Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı
Tipoloji çalışması içerisinde Kabasakız, Iasos, Aphrodisias, Marmaris,
Stratonikeia, Milas, Labraunda, Kaunos, Yassıada, Labraunda, Pedasa Geç Roma
İmparatorluk- Erken Bizans Dönemi eserlerinin geliş yerlerini oluşturmaktadır. Iasos
( 7 örnek) ve daha sonra Kaunos (6 örnek) bu kategoride en yoğun buluntu grubunu
145
içeren merkezler olarak tespit edilmiştir. Hepsi kazı dışı yollarla müze
koleksiyonlarına kazandırılan eserlerle Marmaris buluntuları da diğer bir grubu
oluşturur (3 Örnek). Orta Roma Döneminden Geç Roma Dönemine gelindiğinde,
eser buluntularının geliş yerlerindeki çeşitlenme olasılıkla Geç Roma – Bizans
dönemlerine gelindiğinde artan yerel cam üretim faaliyetlerinin bir sonucudur. Zira,
Karia Bölgesinde tespit edilen fırın kalıntılarından kesin tarihlendirilmesi
yapılabilenleri çoğu bu dönemlere aittir544
.
Tablo 10 - Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam Kaplarının
Geliş Yerlerine Göre Sayısal Dağılımı
544
Aphrodisias Güney Portikosunda bulunan M.S. 5-7. yüzyıllara tarihlenen cam ocağı için bkn.
Lauvers- Degryse – Waelkens 2007: 2-3; Smith – Ratté 1998: 238; Tralleis Geç Roma Dönemi cam
ocakları için bkn. Yaylalı 2008a: 24 vd. ; Kavaz 2011: 57. Iasos ve Labraunda Geç Antik Dönem cam
üretim olasılıkları için bkn. Contardi 2009: 124; Blid 2009: 139.
146
7. SONUÇ
“Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi” başlıklı doktora tez
çalışması sürecinde, bahsi geçen dönem ve coğrafya içerisinde tipolojik çalışmaya
elverişli olup 2010 yılına kadar müze koleksiyonlarına dahil olan eserler ile
araştırma/inceleme gezileri sırasında veya yayınlar vasıtasıyla kayıt altına alınmış
525 adet cam kap tespit edilmiştir545
. Tüm eserler tez çalışması için özel olarak
oluşturulmuş olan “Karia Bölgesi Cam Kapları” veri tabanına işlenmiştir. Veri
tabanına dayalı çalışma ve inceleme yöntemi, Karia Bölgesi sınırları içerisinde kalan
ve konumuz olan döneme tarihlenen tüm cam kapları kapsayarak bir bütünlük arz
ettiğinden buluntu grupları arasındaki olası kopukluklardan uzak kalmak da mümkün
olabilmiş; farklı müze koleksiyonlarına dahil olan ve / veya kazı laboratuarlarında
korunan eserler bütüncül bir yaklaşımla yorumlanabilmiştir. Bununla birlikte
çalışmamız Karia Bölgesi özelinde hazırlandığından, müzelerde kaydedilen
eserlerden yalnızca kökeninin Karia Bölgesi olduğu kesinlik kazanan eserler tez
çalışması kapsamına alınmıştır546
. Veri tabanına işlenen eserler detaylı bir kütüphane
çalışması ile stil kritiğine tabi tutularak benzer örnekleri saptanmış, öncelikle Karia
içi daha sonra Karia ve Anadolu dışı yayılım alanları belirlenmiş ve tarihlendirmeleri
yapılmıştır. Netice olarak yukarıda bahsi geçen kriterlere sahip 215 adet cam kap
545
Tipolojik çalışmanın sağlıklı ve net sonuçlar vermesi açısından bütünlüğü korunmuş; tam
durumdaki kaplar birinci dereceden önemlidir. Müze koleksiyonları hem kazı buluntusu olup
envanterlik eser statüsüne giren hem de kazı dışı yollarla müze koleksiyonlarında temsil edilebilir
nitelikte olan tüm, tam durumdaki cam eserleri içerdiğinden bu koleksiyonlar tez konumuz açısından
tipolojik çalışma metodolojisinde yine birinci dereceden önemlidir. Bu nedenle yoğunluklu olarak
Karia Bölgesi eserlerinin bulunduğu Muğla, Milas, Marmaris, Fethiye, Aydın ve Bodrum müzeleri
başlıca çalışma alanını oluşturmuştur. Çalışma izni alınabilmiş kazı laboratuvarlarındaki araştırmanın
temelini ise özellikle profil veren parçalar ile teknik ve işçilik bakımından tarihlendirme kriterleri
kesinleşmiş parçalarının tespit-kayıt işlemleri oluşturmaktadır. 546
Bilindiği gibi müze koleksiyonlarına satın alma, müsadere gibi kazı dışı yollarla kazandırılan
eserler farklı bölge kökenli olma ve bölgesel içerikli tipolojik çalışmalar için yanlış çıktılar verme
olasılığını taşımaktadır. Bu nedenle lokasyonu belirgin olmayan eserlerin tez kapsamına alınması
Karia Bölgesi tipolojisini oluşturmada hata yaratacağından kapsam dışı bırakılmışlardır.
147
tespit edilmiştir. Detaylı bir çalışma sürecine alınan bu eserlerin ölçü değerleri
kaydedilmiş, fotoğraflama ve çizim işlemleri gerçekleştirilmiş ve son olarak da
değerlendirme aşamalarından geçirilerek tipolojik olarak sınıflandırılmıştır. Eserler
form ve alt form özelliklerine göre tanımlanmış ve gruplandırılmıştır. Tipolojik
çalışma sonucunda alt formlar ile birlikte toplam 57 tane form tespit edilmiştir. Bu
formlara ait birer eser ait oldukları formun temsilcisi olarak kataloglanmış; geri kalan
158 tane eser ise katalog üzerindeki kendi form kategorilerinde “Karia Bölgesi
Benzer Örnekler” başlığı altında listelenmiştir.
Sonuç olarak veri tabanı oluşturma ve paralel örnekler ile kontekstli buluntuların
ışığında tarihlendirmelerin yapıldığı; yayılım alanlarının saptandığı kütüphane
çalışmalarının ardından ana bölüm olarak tanımlayabileceğimiz formların ve geliş
yerlerinin içeriğinde istatistiksel sonuçlara varılan tezin ana bölümleri
oluşturulmuştur. İstatistiksel sonuçlar dönemsel, bölgesel ve formsal çıktılara
sahiptir. Teknik bilgilerin sunulduğu bu bölümlerde katalogda tanıtılmış olan eserler
hakkında form, yapım ve süsleme teknikleri, tarihsel veriler, renkler, istatistiksel
değerler gibi kriterlere dayanılarak değerlendirmeler yapılmıştır.
Tez çalışması içerisinde ayrıca “Karia Bölgesi Yerleşimleri ve Antik Cam
Endüstrisi” bölümünde547
tez kapsamında değerlendirilmeye giren cam kapların geliş
yerleri temel olarak alınarak buluntu gruplarının geliş yerlerinin kısa tarihçeleri cam
odaklı olarak incelenmiştir.
547
Bölüm 3
148
Buluntular üzerine yapılan bu detaylı çalışmanın sonuçları belirli başlıklar
altında toplanmıştır.
7.1. Tarihsel ve Bölgesel Sonuç
Çalışma sonucunda Karia Bölgesi Roma-Erken Bizans Dönemleri arasındaki
cam kapların yoğunluklu grubunu Erken Roma Dönemi kaplarının oluşturduğu tespit
edilmiştir. Bu oran, tipolojik çalışmaya elverişli eserlerin daha çok nekropol
kazılarından ele geçmesi ve bölge içerisinde Erken Roma Dönemine tarihlenen
nekropol alanı kazılarının yoğunluğu olarak açıklanabilir548
. Kalıba Üfleme ve
Serbest Üfleme tekniklerinin geliştirildiği Erken Roma Döneminde cam kap
repertuarının en yoğun karşılaşılan formu unguentarium’dur ve bahsi geçen nekropol
alanlarında bu tip eserler yapım kolaylıklarından dolayı çok sayıda ve tüm durumda
ele geçmektedir. Dolayısıyla tipolojik çalışmamıza dahil etmek ve hatta alt formlarını
tespit etmek de mümkün olmuştur. Bilindiği gibi camın masa kapları ya da
aydınlatma amaçlı olarak günlük hayatın içinde kullanımı giderek daha da
yaygınlaşmış ve bu durum mezar buluntusu olmayan, bahsi geçen tarzda eserlerin
tüm olarak ele geçme oranını düşürmüştür. Eserlerin kırık durumda bulunması
tipolojik çalışmaya elverişliliğini azaltmaktadır. Örneğin, Pedasa antik kentinde
kadehlere ait çok sayıda ağız ve kaide fragmanı ele geçmiş olmasına karşın, form
özellikleri belirgin olan yalnızca bir örnek tespit edilebilmiştir (Boğumlu Saplı
Kadeh, Kat. No.42) Bu eserlerin kaide kısımları dayanıklı olmasına rağmen ince
cidarlarından dolayı oldukça kırılgan olmaları nedeniyle form özellikleri de
belirlenememektedir. Aynı zamanda, ağız özellikleri bu formların kadeh mi, kandil
548
Tınaz, Derebağ, Kesikkapı, Gümüşkesen, Akdağ, Idyma, Kabasakız kazıları, Erken Roma Dönemi
cam malzemelerinin geldiği Karia Bölgesi mezar kazılarına örnektir.
149
mi yoksa bardak mı olarak kullanıldığının ayırt edilebilmesi için de her zaman yeterli
değildir. Bir başka önerme de, kuşkusuz daha önceki dönemlerde başlayan ve fakat
olasılıkla cam üretim kalıntılarına daha sık rastlanılan Geç Antik Çağ’da giderek
yaygınlaşan549
, kırık camın geri dönüşümlü olarak kullanılması olarak yapılabilir.
Ustaların eski camı eriterek bundan yeni üretimler çıkarması550
bahsi geçen
dönemlere ait tüm durumda ele geçen cam eser sayısındaki nispi azlığın açıklaması
olabilir.
Tablo 11 - Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri
Cam Kaplarının Tarihsel Dağılımı
Karia Bölgesi Roma ve Erken Bizans Dönemlerine tarihlenen ve 215 adet
cam kaptan oluşan tipoloji çalışması içerisinde en yoğun buluntu grubuna sahip
merkez Kaunos Antik Kenti olarak tespit edilmiştir Eser sayısının %20’si
549
Karia Bölgesinde tespit edilen üretim merkezlerinin ağırlıklı çoğunluğunu Geç Roma – Erken
Bizans Dönemi fırınları oluşturmaktadır ki; Orta Roma İmparatorluk çağı eserlerinin bu alanlarda
yeniden değerlendirilmiş olması oldukça makuldür. 550
Kırık camların toplanarak eritilip, yeniden cam üretiminde kullanılması ile ilgili bilgiler kimi Roma
edebi kaynaklarında mevcuttur. Örneğin Dio Cassius’un M.S. 2. yy.da “Roma vatandaşlığının çok
yaygınlaştığını ve artık isteyenin bir kırık cam fiyatına bunu elde edebildiğini” paylaştığı eserinden
(Dio Cassius, Historia Romana, LX.17.6.) kırık camların toplanıp üretim merkezlerine satılmasının az
da olsa ekonomik bir getirisi olduğu sonucu da çıkartılabilinir.
150
Kaunos’dan (44 örnek), %18’i Akdağ’dan (38 örnek), %13’ü Stratonikeia’dan (28
örnek) ve %8’i Marmaris’ten (18 örnek) ele geçmiştir. Buluntu grubunun geneline
bölgesel ölçekte bakıldığında İç Karia Bölgesinin öne çıktığı gözlemlenmiştir. Fakat
merkezlere bakıldığında bir Lykia sınır kenti olan ve bugün bir cam üretim merkezi
olduğu da kesinlik kazanan Kaunos’un en yoğun buluntu grubunu barındırması
şaşırtıcı değildir. Bilindiği gibi Kaunos Akhamenid stilde cam yapıtlarının ele geçtiği
Anadolu merkezlerinden de birisidir. Yerel cam sanatçılarının, ustalarının Pers
yönetimi altında, kendi merkezlerinde kendilerine ait geleneksel tarzlarını
Akhamenid zevk ve stiline adapte ederek eserler üretmiş olabilecekleri de
değerlendirilmektedir551
. Pek çok cam eserlerinde içinde bulunduğu, Akhamenid
tarzı yansıtan somut kültürel mirasın Karia Bölgesinden ele geçtiği ve Kaunos’un da
bu merkezler içerisinde başı çektiği düşünülürse, Kaunos cam üretiminin bu döneme
kadar uzandığı da tartışmaya açılabilir. Eğer bu tespit doğrulanırsa Karia Bölgesi
cam eserleri içerisindeki Kaunos sayısal yoğunluğunun sebebi de kesinlik
kazanacaktır. Stratonikeia ve Stratonikeia’ya bağlı Akdağ nekropol alanından gelen
eser sayılarındaki yoğunluk ise, her ne kadar herhangi bir epigrafik belge, üretim
artığı ya da atölye kalıntısı bugüne değin kayıtlara geçmiş değilse de Stratonikeia’da
Roma İmparatorluğunun erken dönemlerinde başlayarak bir cam üretiminin söz
konusu olabileceği düşüncesini doğurmaktadır. Bu düşünce tez kapsamında
incelenen ve tipolojik sınıflandırmaya tabii tutulan Stratonikeia ve ona bağlı Akdağ
ve Kabasakız nekropol alanlarından ele geçen pek çok cam buluntunun renk, form,
doku ve dönem paralelliği dikkate alındığında da pekişmektedir. Kaplar arasındaki
yakın benzerlikler ve bu benzerliklerin İç Karia alanında sınırlı kalıyor olması
551
Erten 2012: 193
151
Stratonikeia merkezli bir cam üretimine işaret ediyor olabilir. Bu önermenin
doğruluğu ancak analiz çalışmaları ile kesin yanıt bulacaktır.
Tablo 12 - Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri
Cam Kaplarının Merkezlere Göre Dağılımı
7.2. Karia Bölgesi’nde Roma ve Erken Bizans Döneminde Cam Üretimi ve
Özgün Formlar-Yerel Üretimler
Şu ana kadar, Karia Bölgesi’nde cam eser üretiminde kullanılacak ham cam
üretiminin varlığına dair bir araştırma yapılmamıştır ya da bir bulgu tespit
edilememiştir. Fakat gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda, fırın kalıntısı,
üretim kalıntısı ya da epigrafik belgelerle cam üretimin kanıtlandığı merkezler
bulunmaktadır.
152
Tablo 13 - Karia Bölgesi Roma İmparatorluk Çağı– Erken Bizans Dönemleri
Cam Üretim Merkezleri
Yukarıdaki tabloda sayılan merkezler dışında, buluntu yoğunluğu, çeşitli
mimari kalıntılar ya da pek net olmayan epigrafik belgeler ışığında Iasos, Labraunda
ve Alabanda kentlerinde de çeşitli dönemlerde cam üretimin söz konusu olduğu
araştırmacılar tarafından tartışılmaktadır552
. Bununla birlikte, özellikle Geç Antik
Dönemde henüz kazısı yapılmamış daha pek çok merkez için de cam üretim
atölyelerinin varlığı değerlendirilebilir. Kimi dönemlerde ise bu üretimin gezici
atölyeler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Her ne kadar Karia Bölgesi çalışmaları neticesinde ele geçen günlük amaçlı
kullanım kaplarına bakıldığında yapım malzemesi olarak seramiğin, metal ve cam
olanlara kıyasla baskın biçimde yoğun olduğu fark edilse de, tez çalışmamız
neticesinde bölgenin cam kaplar için de özgün formları ve yerel üretimleri
bünyesinde barındırdığı tespit edilmiştir. Tipolojik değerlendirme içerisinde ele
alınan kimi eserler yerel üretim olarak yorumlanmıştır. Bazı formların kökeninin ise
552
Bkn. Bölüm 2.4.1
Merkez Fırın kalıntısı Üretim Kalıntısı Epigrafik Belge
Aphrodisias Var Var Var
Kaunos Yok Var Yok
Nysa Var Var Yok
Tralleis Var Var Yok
153
yukarıda da adı geçen üretim merkezlerinden yayılmış olabileceği sonucuna
varılmıştır.
Tez çalışmamız içerisindeki en erken buluntulardan biri olan Tınaz Kasesi
(Kat. No.1) mavi rengi, opaklığı ve formu dikkate alındığında oldukça özellikli bir
eserdir ve bir benzerine daha rastlanılamamıştır. Ayrıca kimi müze koleksiyonlarında
ve yayınlanmış malzemeler üzerinde yaptığımız çalışmalar genel olarak Hellenistik
ve Roma dönemine tarihlenen opak cam kaplarının başta Anadolu’da ve daha sonra
tüm antik merkezlerde nadir ele geçtiğini göstermektedir. Bir mezar buluntusu
olarak ele geçen Tınaz Kasesinin, coğrafi yakınlığa sahip olduğu Stratonikeia’da yer
alması muhtemel bir üretim merkezinden Tınaz mezarlarına gelmiş olması da
değerlendirilmelidir.
Her ne kadar Stratonikeia özelinde üretim merkezine dair bir epigrafik belge,
üretim kalıntısı ya da fırın kalıntısı bilgisine literatürde rastlanılamamış olsa da
Muğla Müzesi cam eser koleksiyonu üzerine yaptığımız çalışma sonucu, özellikle
Erken Roma dönemi için Stratonikeia’dan müze koleksiyonuna kazandırılmış çok
sayıda aynı tip, aynı renk ve aynı kalite özelliklere sahip eserin olduğu tespit
edilmiştir. Bu durum, Erken Roma dönemi itibariyle burada bir üretim merkezinin ve
dolayısıyla seri üretimin olabileceğini düşündürmektedir. Kentin nekropol
alanlarından Akdağ ve Kabasakız buluntularının, Stratonikeia buluntuları ile
paralelliği de bu tespiti pekiştirmektedir.
Bahsi geçen Stratonikeia’ya ve onun nekropol alanlarına ait benzer özellikli
eserlerin çoğunu çeşitli unguentarium formları oluşturur. Uzun Boyunlu, Küresel
Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 10.2), Geniş Üçgen Gövdeli, Şamdan Biçimli
154
Unguentariumlar ( Kat. No. 11.1), Disk Formlu, Şamdan Biçimli Unguentariumlar (
Kat. No. 11.2), Çan Formlu Şamdan Biçimli Unguentariumlar ( Kat. No. 11.5), Kısa
Boyunlu Tüp Biçimli Unguentariumlar ( Kat. No. 8.2) kendi kategorilerinde aynı
renk, aynı ölçü, aynı doku, aynı tarz özellikler ile dikkati çekmektedir. Dönemlerinin
tanınmış eserleri olsalar bile, Stratonikeia’dan ele geçen bu tiplere ait örneklerin
buluntu yoğunlukları dikkate alınarak Erken Roma döneminde, bu merkezde ihtiyaca
yönelik bu tiplere ait kapların üretilmiş olduğu değerlendirilmelidir.
Yukarıda verilen önermenin doğruluğu varsayıldığında Stratonikeia’nın çevre
merkezlerinde ele geçen az sayıda benzer örneğin, Stratonikeia’dan o merkezlere
dağılmış olduğu düşünülebilir. Stratonikeia ve Akdağ buluntuları içerisinde yaygın
olarak tespit edilen ve 13 örnekle temsil edilen“Geniş Üçgen Gövdeli, Şamdan
Biçimli Unguentarium” ( Kat. No. 11.1) ölçü, renk ve üslup özellikleri neredeyse
birebir örtüşerek Idyma’dan da ele geçmiştir. Aynı şekilde “ Kısa boyunlu, Boğumlu,
Tüp Biçimli Unguentarium” (Kat. No.8.2) Akdağ mezarlarından 5 örnekle bilinirken,
yine aynı kriterlerle bir Milas buluntusu olarak kaydedilmiştir.
Olası bir yerel ya da bölgesel üretim de Aphrodisias ve Iasos buluntusu olan
Sekizgen Gövdeli Şişe ( Kat. No. 31) için önerilebilir. Dörtgen gövdeli ya da
silindirik formlu şişeler Erken Roma İmparatorluk Döneminin yaygın
formlarındandır. Bu form kategorisinde sekizgen gövdeli olanların da bulunduğu
bilinmektedir. “Prizmal Gövdeli Şişe/Sürahi” olarak tanımlanan bu tip eserler M.S.
5. kadar görülmüşlerdir. Fakat, bahsi geçen buluntu gövdeden ağza doğru genişleyen
uzun konik boyun özelliği ile bu tip benzerlerinden ayrılmaktadır. Aynı şekilde M.S.
4-5. Yüzyıllara tarihlenen benzer boyun ve gövde özellikleri taşıyan bir şişe formu
üzerindeki hristiyan sembolleri ve kulbu ile Karia örneklerinden ayrılmaktadır. Bir
155
benzerlerine daha rastlanılamayan Karia örnekleri de olasılıkla aynı tarihlendirmeye
dahildir. Ayrıca eserlerin tarihlendirildiği Geç Antik Dönem kapsamında
Aphrodisias’da kanıtlanan cam üretiminin varlığı ve Iasos için de bu olasılığın ciddi
olarak değerlendirilmesi yerel üretim saptaması açısından önemlidir. “Sekizgen
Gövdeli Şişe” bu merkezlerde üretilmiş olan formlara örnek oluşturabilir.
7.3. Karia Bölgesi’nde Roma Döneminde İthal Formlar
Her ne kadar Karia Bölgesinin yerel formları, özellikle analiz çalışmalarının
azlığı nedeniyle tam olarak ortaya konamasa da ele geçen kimi örnekler özellikli
formları nedeniyle stil kritiği yoluyla ithal olarak yorumlanabilir niteliktedir.
Bahsi geçen bu eserler içersinde Karia Bölgesinde ithal formlarının büyük bir
çoğunluğunu Erken Roma İmparatorluk Dönemi kapları oluşturmaktadır. Bunlar
Konik Gövdeli Kaseler ( Kat. No. 2), Kaburgalı Kaseler ( Kat. No. 5.1 ve 5.2), Narin
Kaburgalı Kaseler ( Kat. No.6), “Gövdeden Boğumlu Unguentariumlar” ( Kat. No.
16) ve bir adet Kalıba Üfleme teknikli amphorikos’tur ( Kat. No. 20). Kaunos ve
Myndos buluntusu olarak kaydedilen “Konik Gövdeli Kaseler” imparatorluğun hem
doğu hem de batı merkezlerinden M.Ö. geç 2. yüzyıl itibariyle erken 1. yüzyıla kadar
bilinmektedir: Tell Anafa553
, Queseir al Quadim, Ashdod, Tell Nebi, Dura Europos,
Korinth554
, Atina Agorası555
, Delos556
, Kos557
gibi merkezler bu yayılımın kapsadığı
merkezlere yalnızca birkaç örnektir558
. “Uzun Kaburgalı” ve “Kısa Kaburgalı” olarak
iki ayrı kategoride incelenen “Kaburgalı Kaseler” ise yine tüm Roma eyalet
553
Weinberg 1970:19 554
Meyer 1992 : 17-19 555
Weinberg 1961: 390 556
Nenna 1999 : pl. 10, c55 557
Triantaflydis 2006: 155 558
Detaylı bilgi için bkn. Bölüm 5.1.1.2
156
merkezlerinde rastlanılan formlardandır. M.Ö.1. yüzyıl itibariyle görülen559
ve Karia
Bölgesinde Kaunos ve Iasos örnekleri tespit edilen “Kısa Kaburgalı” olanları
özellikle Batı Avrupa için uluslararası müzelerde çok sayıda karşılaşılan tipik bir
formdur560
. “Uzun Kaburgalı” olanlar ise M.S. 1. yüzyıldan itibaren görülmeye
başlanır561
ve Karia için Marmaris buluntusu bir örnekle temsil edilmektedir. Daha
çok Almanca ismi olan “ Zarte Rippenschalen” ile anılan “Narin Kaburgalı Kaseler”
ise Anadolu’da Elaiussa Sebaste562
, Sardes563
ve Arykanda564
gibi merkezlerden
gelen az sayıda örnekle bilinmektedir. Karia Bölgesinde Pedasa ve Kaunos
buluntuları olarak tespit edilen bu tip’in üretimleri M.S. erken 1. Yüzyıl itibari ile
başlamıştır565
. Çalışmamızda “Gövdeden Boğumlu Unguentarium” olarak
tanımlanan; fakat bazı yayınlarda “Armudi Gövdeli Unguentarium” kategorisinde
değerlendirilen form ise hem Anadolu hem de Anadolu dışı örnekleriyle
bilinmektedir566
. Augustus Döneminde artan ticaret ağı sonucunda bu eserlerin Karia
Bölgesine ithal edilmiş oldukları düşünülebilir.
A.Özet tarafından M.S.1. yüzyıla tarihlendirilen567
ve her iki tarafı da
kabartma “Aias” figürlü olan kalıba üfleme tekniğinde yapılmış amphroiskos da
(Kat. No. 20), oldukça özellikli bir esedir ve lüks cam kaplar kategorisinde
değerlendirilebilinir. Kalıba üfleme teknikli eserler çoğunlukla sanatsal özellikler
taşımakta ve daha çok lüks cam kap yapımında kullanılmaktadır. Lüks cam kapların
559
Ignatiadou 2006: 15-18 560
The Royal Ontario Museum ( Hayes 1975: 154); The Toledo Museum ( Grose 1989: No.239);
Limburg Museum ( Isings 1971: fig.18); Corning Museum ( Goldstein 1979: 154). 561
Von Saldern 1980:11 562
Gençler-Güray 2009: 39-40 563
Von Saldern 1980: 12-13 564
Tek 2007: 155 565
Stern 2001: 47 566
Elaiussa Sebaste örneği için bkn. Gençler-Güray 2009: 51; Allessandro Palma di Cesnola
Koleksiyonu örneği için bkn. Sternini 1998: 79 567
Özet 1998:47-48
157
daha yerleşik atölyeler tarafından yapıldığı ve dağılımın bu atölyelerden gerçekleştiği
düşünülmektedir568
. Lüks ya da yarı lüks kaplar grubuna dahil edilen eserler yalın
formlardan ziyade; gösterişli yapımı ve süslemesi oldukça zahmetli, genellikle yazıtlı
ya da figürlü sahneleri içeren kaplardır. Dolayısıyla alıcıları nispeten üst sınıf
insanlar olmalıdır. Karia Bölgesi içerisinde Erken Roma döneminin tek örneğini
oluşturan amphoriskos üzerindeki mitolojik sahne, Yunan alfabesi ile yazılan “Aias”
yazıtı ve pek de rastlanılmayan mor rengi ile bahsi geçen bu lüks kaplara güzel bir
örnek teşkil eder. Cam kap yapımında “mor” rengin elde edilmesi için gerekli olan
magnezyum metal oksitinin, bugün Karia Bölgesinin oluşturduğu Muğla ili maden ve
enerji kaynakları içerisinde sayılmaması da569
bu kabın ithal olarak bölgeye
getirildiği düşüncesini pekiştirmektedir. Anadolu’da bir benzerine daha
rastlanılamayan bu eser büyük olasılıkla Karia’ya ithaldir.
Orta Roma Dönemi için de kimi eserlerin aynı kriterler dikkate alınarak ithal
olarak değerlendirilebilir: İlmekli sürahiler ( Kat. No. 28.1 ve 28.2) Orta Roma
İmparatorluk Çağı’nın ithal edilmiş formlarıdır. Bu sürahiler sade yapılabildikleri
gibi dekorlu da olabilirler. İlmek kısımları ağız üstünden ya da ağızdan başlayabilir.
Her ne kadar yaptığımız çalışmalar ilmek pozisyonlarının tarihlendirici bir kriter
olarak şimdiye kadar kullanılmamış olduğunu ortaya koysa da tipolojik gelişim kriter
alındığında “Ağızdan İlmekli” örneklerin çok kısa bir zaman sonra üretilmeye
başlandığı önerilebilir. İlmekli sürahiler Yatağan ve Kabasakız buluntuları ile
Karia’da temsil edilmektedir. Bir başka Orta Roma Dönemi ithal eseri de Marmaris
buluntusu “Baskı / Çökertme Gövdeli Şişe” formudur( Kat. No. 32). M.S. 3-4.
568
Lightfoot ve Arslan 1992: 5-6 569
http://www.mta.gov.tr/v2.0/turkiye_maden/maden_potansiyel_2010/Mugla_Madenler.pdf
158
Yüzyıllara tarihlenen şişe Kilikia üretimi olabileceği gibi570
İmparatorluğun batı
merkezlerinden de ithal edilmiş olabilir571
. Bu eserlerin Kilikia kökenli olduğu
düşüncesi bu tip dekorasyona sahip özellikle bardak formlarının sayısal olarak bu
bölgedeki yoğunluğudur572
. Genellikle cam aryballoi’de görülen yaka ağız formuna
sahip küresel gövdeli Marmaris buluntusu bir şişe’nin ( Kat. No. 22) üretim yeri yine
tartışmalıdır. Pek çok araştırmada bu tür ağız formuna sahip eserlerin Doğu Akdeniz
kökenli olması gerektiği değerlendirilmiştir573
. Fakat bu çalışmalarda üzerinde
durulan merkez Bergama’dır574
. Karia Bölgesindeki bu tip eserlerin sayısal azlığı
dikkate alındığında eserin başka bir merkezden getirtilerek bölgeye kazandırılmış
olması makul bir önermedir. “ Konik Gövdeli Halka Kaideli Kaseler” ( Kat. No. 35)
Isings’in de Form 80 olarak tanımladığı575
ve Pek çok uluslararası kazı, koleksiyon
ve müze örneklerinden tanınmaktadır576
.
Geç Roma İmparatorluk Çağı için Kalıba Üfleme tekniğinde üretilmiş olan
“Kürevi Gövdeli, Dilim Dekorlu Vazo/Bardak formunun (Kat. No. 37) aynı şekilde
ithal edildiği önerilebilir. Bu tip eserlerin prototipi Roma İmparatorluğunun güney
merkezlerinden M.S.1. yüzyılın sonu ile M.S. 2. yüzyılın başlarında görülen kalıba
üfleme kaburga dekorlu kavanozlar oluşturur577
. Karia tipolojisinde Yassıada su altı
kazısından ele geçen tek bir örnekle temsil edilen bu formun benzer örnekleri
570
Kilikia bölgesinin en yaygın bezeme tekniklerinde olan baskı (çökertme) teknikli kapların, Stern
tarafından Kilikia üretimi olabileceği önerilmektedir ( Stern 1984: 132-139) . 571
Isings formun Pompeii ve Herculaneum örneklerini dikkate alarak M.Ö.79’da başladığını ve
M.S.3-4. Yüzyıllara kadar kullanım gördüğünü belirtmektedir ( Isings 1957 : 46-47) 572
Stern 1984: 132-139 573
Erten-Yağcı 1993: 177; Sorokina 1987: 42; Lİghtfoot 1989: 78 574
Detaylı bilgi için bkn. Böl. 5.2.1.1 575
Isings 1957: 96-97 576
Karanis örnekleri için bkn. Harden 1936: 47; Klaros örnekleri için bkn. Taştemür 2007: 83; The
Royal Ontario Müzesi örnekleri için bkn. Hayes 1975: 63; Kıbrıs-Cesnola Koleksiyonu için bkn.
Haren 1934: 147 577
Isings 1957: 86-88
159
Elaiussa Sebaste Bizans Sarayı kazısından fragmanlar halinde tespit edilmiştir578
. Bu
örnek dışında tespit edilen Geç Roma- Erken Bizans dönemi kapları İmparatorluğun
neredeyse her yerinde karşılaşılan özellikler arz etmektedir. Geç Antik Çağ için
tespit edilen üretim merkezlerinin fazlalığı, Karia Bölgesinin bu dönemde cam
malzeme için ithalata gereksinim duymamasını doğurmuş olabilir.
7.3.1 . Çalışma Sonucunda Oluşan Yeni Hedefler
“Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi” başlıklı doktora tez
çalışması, bahsi geçen dönemde Karia Bölgesinde kullanım gören cam kapların
tipolojisini genel hatları ile ortaya koymayı amaçlamış ve bu doğrultuda çalışma
tamamlanmıştır. Bölge, genel olarak Roma İmparatorluğunun tüm eyaletlerinde
karşılaşılan formların yer aldığı bir cam kap repertuarı sergilemektedir. Bununla
birlikte, özellikle konumuzu oluşturan Roma Dönemine gelindiğinde yaşanan
teknolojik gelişmelerle bağımsız bir sektör haline gelerek seri üretim hızı kazanan
cam endüstrisinin sonucu olarak, Karia Bölgesi özelinde de kullanım ihtiyacına
yönelik yerel ve bölgesel ölçekte üretimlerin gerçekleştiriliyor olması kaçınılmazdır.
Dolayısıyla bölgede tespit edilen ve farklı merkezlerden ele geçmiş kimi buluntu
gruplarına ait formların içerisinde doku, renk ve işleniş üsluplarında görülen dikkat
çekici benzerlikler özgün formlara ve yerel üretimlere işaret ediyor olmalıdır579
.
Fakat Karia Bölgesi cam çalışmalarındaki niceliksel eksiklik atölyelerin tespitini de
zorlaştırmaktadır. Dahası kazı alanlarında cam üretimine işaret eden fırın
578
Gençler-Güray 2009: 88-89 579
Stratonikeia ve ona bağlı Akdağ ve Kabasakız nekropol alanlarından ele geçen pek çok
unguentarium formlu cam buluntunun renk, form, doku ve dönem paralelliği dikkate değerdir. Bu
benzerlik Idyma ve Mylasa gibi yakın İç Karia merkezlerinde de görülmektedir ( Benzer yoğunluklu
form gruplarına ilişkin ayrıntılı bilgi için bkn. . “Karia Bölgesi’nde Cam Üretimi ve Özgün Formlar-
Yerel Üretimler” başlıklı bölüm – böl. 7.2).
160
kalıntılarına rastlamak da her zaman mümkün değildir. Çünkü geçici olarak
kullanılan ve hamam gibi uygun ocakların bulunduğu ya da bakır işlikleri gibi cam
üretimine adapte edilebilecek mekanlar da cam fırını yerine kullanılabilmekte, cam
üretimi için tercih edilebilmektedir580
. Gezici cam ustalarının varlığı da gittikçe daha
fazla kabul gören bir önermedir ve cam fırınlarının kazı alanlarındaki seyrekliği kimi
araştırmacılar tarafından buna bağlamaktadır581
. Dolayısıyla üretim yerlerinin
tespitinde yaşanan sıkıntılar yerel formların tespitine de yansımaktadır. Atölyelerin
ya da atölyelerin varlığını kanıtlayan üretim artıkları gibi bulguların tespit
edilemediği noktalarda cam üretiminde kullanılan ham madde kaynaklarına ve
buluntulara yönelik analiz çalışmaların birincil derecede önem arz etmektedir. Bu
nedenle çalışmanın devam edeceği alanlardan bir tanesi bu analiz çalışmalarının
gerçekleştirilmesine yöneliktir.
Çalışmamız Karia’da Roma Dönemi’nin erken evrelerinde karşılaşılan ve
çoğunluğunu daha çok mezar buluntusu olarak kaydedilen unguentariumların
oluşturduğu kimi formların zamanla yoğunluklarını kaybettiğini; masa kabı olarak
kullanılan formların ise çeşitlenerek artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Her ne
kadar bu sonucun nedenlerinden biri olarak şu ana kadar tespit edilen form
repertuarının çoğunluğunu Erken Roma Dönemi mezarlarının kapsadığı ve bu
nedenle daha geç dönemlere ait mezar buluntuları hakkında yeterli birikimimizin
olmadığı gösterilebilirse de, mevcut çalışma çıktıları ölü gömme ritüellerinde
kullanılan eserler arasında dönem içerisinde nispi farklılıklar olduğuna işaret
etmektedir. Bu nedenle mezar buluntularında cam kapların ve aslında tüm cam
580
Tek 2005: 108–123 581
Lightfoot-Arslan 1992: 6
161
malzemelerin işlevi582
, bu hediyelerin dönem içerisindeki kullanım yoğunlukları,
içeriklerinin araştırılması hem camcılık tarihi açısından hem de ölü gömme ritüelleri
ile ilgili araştırmalar açısından önem taşımaktadır. Dolayısıyla hedeflerimizden bir
diğeri de Karia Bölgesi camlarının, yeni araştırmalar sonucu ortaya konulan yeni
bulgular ve tespit edilen yeni buluntular ile revizyonu yapılarak, ölü gömme ritüelleri
çerçevesinde yeniden ele alınmasıdır.
Diğer bir hedef ise Karia merceğinde yürütülen bu bölgesel çalışmanın
Anadolu’nun diğer bölgelerini de kapsamasıdır. Anadolu’nun cam tarihi içerisinde
oynadığı rol ancak uzun soluklu bölgesel çalışmalar ile ortaya konulabilir. Konunun
uzmanları tarafından gerçekleştirilecek bu tip çalışmalar ile yaratılacak bir “Anadolu
Antik Cam Tipolojisi” pek çok köken problemine ışık tutacaktır.
582
Burada Cam Kaplar’a ek olarak“ Cam malzemeler” tanımının kullanılmasının nedeni; cam
kapların yanı sıra karıştırma çubukları, boncuklar gibi çok çeşitli cam buluntularının mezar buluntusu
olarak kaydedilmesidir. Uşak Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda Güre Köyü mezarlarında yapılan
kurtarma kazısı sonucunda ele geçen küre şekilli; top formunda cam bir mezar hediyesi bulunmaktadır
(Çakmaklı 2003: 124; Kat. No. 44).
162
8. KATALOG
Katalog bölümünde müze, arazi ve kütüphane çalışmalarında tespit edilip ölçü,
fotoğraflama, çizim gibi temel işlemler uygulanan; form ve alt formlarına ayrılarak
tipolojik olarak tanımlanan Karia Bölgesi kökenli 215 adet Roma Dönemi cam kabı
ele alınmıştır. Tipolojik çalışma sonucunda alt formları ile birlikte toplam 57 adet
olarak belirlenen formlara ait birer eser ait oldukları formun temsilcisi olarak
kataloglanmış; geri kalan 158 tane eser ise katalog üzerindeki kendi form
kategorilerinde “Karia Bölgesi Benzer Örnekler” başlığı altında listelenmiştir.
Her form üzerinde temsil edilen eserin detaylı özellikleri aktarılmıştır. Bunlar:
katalog numarası, buluntu yeri, eğer bir kazı buluntusu olarak ele geçirilmişse
buluntu alanı (bouleterion, hamam, tiyatro, mezar vb.), eserin şu anda bulunduğu yer,
buluntu kaynağı (kazı buluntusu ya da kazı dışı buluntu), bir kazı buluntusu ise kazı
numarası, müze koleksiyonuna katılmış ise müze envanter numarası, form adı, form
tanımı, eserin yapım tekniği (kalıba döküm, serbest üfleme, kalıba üfleme vb.), rengi,
ölçüleri, varsa ek materyali, varsa alet izi, korunma durumu, dönemi, eser hakkında
notlar, eser yayınlanmış ise bibliyografyası, Karia Bölgesinde görülen benzer
örnekleri, Karia dışında Anadolu bazında görülen benzer örnekleri ve Anadolu
dışında tespit edilen benzer örnekleridir.
Benzer örnekler kısmında hassasiyetle davranılmış ve yayınlarda aynı form
kategorisinde değerlendirilse bile Karia örneği ile formsal olarak çok yakın
benzerlikler içermiyor ise kataloğa alınmamıştır. Bu nedenle benzer örnekler
kısmında örnekleme alanları eğer açılmamış ise bu durum bahsi geçen eserin yakın
bir benzer örneğinin bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Katalog üzerinde
kullanılan fotoğraf ve çizimlerin kaynakçası, ait olduğu çizim ve fotoğrafın alt
163
kısmında yer almaktadır. Tezin yazarı tarafından çekilen fotoğraf ve çizimlerde ise
yalnızca yazarın ismi görülebilir.
229
10. UYUM TABLOSU
KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO
1 1 I 1
2 2 I 2
3.1 3 I 3
3.2 4 I 4
4 5 I 5
5.1 6 II 6A
5.2 7 II 6B
6 8 II 7
7 9 II 8
8.1 10 III 9A
8.2 11 III 9B
8.3 12 III 9C
9 13 III 10
10.1 14 III 11B
10.2 15 IV 11A
230
KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO
11.1 16 IV 12A
11.2 17 IV 12B
11.3 18 IV 12C
11.4 19 IV 12D
11.5 20 IV 12E
12 22 V 13
13 23 V 14
14 24 V 15
15 25 V 16
16 26 V 17
17.1 27 VI 18B
17.2 28 VI 18A
17.3 29 VI 18C
18.1 30 VII 19A
18.2 31 VII 19B
19 32 VII 20
20 33 - -
231
KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO
21 34 VII 21
23 36 VII 23
24 37 VIII 24
25 38 VIII 25
26 39 VIII 26
27 40 - -
28.1 41 VIII 27B
28.2 42 VIII 27A
29 43 IX 28
30 44 IX 29
31 - IX 30
32 45 X 31
33 46 X 32
34 47 X 33
35 48 X 34
36 - X 35
37 - X 36
232
KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO
38 49 XI 37
39 - XI 38
40 - XI 39
41 - XI 40
42 50 XI 41
233
ÖZET
Burada sunulan çalışmanın konusunu, Roma ve Erken Bizans Dönemlerinde,
Antik Karia Bölgesi’ndeki yerleşim yerlerinden veya nekropol alanlarından
bulunmuş; müze koleksiyonlarında ya da kazı atölyelerinde korunan, yayınlanmış
veya yayınlanmamış cam kaplar; bu kapların Karia Bölgesi’ndeki dağılımı ve
tipolojik olarak değerlendirilmesi oluşturmaktadır.
İncelenen eserler içerisinde değerlendirme kriterlerine girerek ele alınan 215 adet
eser vardır. Bu eserlerden alt formlarla birlikte 57 tanesi temsil ettikleri formun
temsilcisi olarak kataloglanmış; geri kalan 155 tanesi ait oldukları formun
kataloğunda “Karia Bölgesi Benzer Örnekler” başlığı altında listelenmiştir.
Geç Hellenistik, Erken Roma, Orta Roma, Geç Roma ve Erken Bizans başlıkları
altında sınıflandırılan eserler üzerinde yapılan istatistiksel değerlendirmeler,
yoğunluklu grubun Erken Roma Dönemi eserleri oluğunu göstermiştir. Bu durumun
temel nedeni olasılıkla, tipoloji çalışmasına elverişli malzemelerin daha çok müze
koleksiyonlarında yer alması ve bu koleksiyonları da daha çok Erken Roma
Dönemi’nin korunmuş mezar buluntularının oluşturmasıdır. Erken Roma Dönemi
özelinde ise “unguentariumlar”ın ve onun bir alt formu olarak “armudi gövdeli
unguentariumlar”ın en yaygın grubu oluşturduğu tespit edilmiştir.
Coğrafi olarak değerlendirildiğinde ise Kaunos’un en yoğun buluntu grubuna
sahip olan merkez olduğu fark edilmektedir. Eser sayısının %20’si Kaunos’dan,
%18’i Akdağ’dan, %13’ü Stratonikeia’dan ve %8’i Marmaris’ten ele geçmiştir.
Buluntu grubunun geneline bölgesel ölçekte bakıldığında ise İç Karia Bölgesinin öne
çıktığı gözlemlenmiştir.
234
SUMMARY
The subject of this study is the published or non-published Roman glass cups that
were found Ancient Carian settlements or necropolis, keep at museum collections or
excavation areas, distribution of these cups through Carian Region and typological
evaluation.
There are 215 pieces which passed the evaluation criteria. 57 of them are
cataloged as representative of their representing forms and 155 pieces are listed as
“Carian Samples” in related forms catalogs.
The statistical evaluations on the pieces that classified under the titles of “Late
Hellenistic Period”, “Early Roman Period” “Middle Imperial Roman Period” “Late
Imperial Roman Period” and “ Early Byzantine” pieces. The probable main reason is
the pieces that are suitable for typological study exist museum collections and those
collections are formed by Early Roman Period’s protected tomb finds. As special to
Early Roman period, “Unguentariums” and its sub-form “Pear-Shaped
Unguentaria”” are the widest groups.
When exemined geographically, it’s realised that Kaunos has the most intense
findings. %20 of total findings is come from Kaunos, %18 is come from Akdağ, %13
is come from Stratonikeia and %8 is come from Marmaris. When looked as regional,
Inner Karia Region is distinguished.