Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi - Roman Glass Container Typology in Caria

290
TC. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ ( KLASİK ARKEOLOJİ) ANABİLİM DALI KARIA BÖLGESİ ROMA DÖNEMİ CAM KAP TİPOLOJİSİ Doktora Tezi Ömür Dünya ÇAKMAKLI Ankara 2012

Transcript of Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi - Roman Glass Container Typology in Caria

TC.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ( KLASİK ARKEOLOJİ)

ANABİLİM DALI

KARIA BÖLGESİ ROMA DÖNEMİ CAM KAP TİPOLOJİSİ

Doktora Tezi

Ömür Dünya ÇAKMAKLI

Ankara 2012

TC.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ( KLASİK ARKEOLOJİ)

ANABİLİM DALI

KARIA BÖLGESİ ROMA DÖNEMİ CAM KAP TİPOLOJİSİ

Doktora Tezi

Ömür Dünya Çakmaklı

Tez Danışmanı

Doç. Dr. Zeynep ÇİZMELİ ÖĞÜN

Ankara 2012

İÇİNDEKİLER

Önsöz …………………………………………………………………………............i

Resim Listesi………………………………………………………………………….v

Tablo Listesi………………………………………………………..………………..vi

Kısaltmalar………………………………………………………………………….viii

Kaynakça………………………………………………………………………….....ix

1.GİRİŞ………………………………………….……………….………….……….1

1.1. Tezin Konusu ve Kapsamı…………………..……….………….……….1

1.2. Amaç………………………………………………….…………..……...2

1.3.Yöntem…………………………………….…………….……….……….5

1.4.Karia Bölgesi Cam Çalışmaları…………...……………….………….......8

1.4.1 Karia Bölgesi Camlarına İlişkin Yayınlar ve Yürütülen Projeler

………………………………………………………………………...8

1.4.2 Roma ve Erken Bizans Dönemi Camlarına İlişkin Tipolojik

ve Terminolojik Yayınlar………………………………………........14

2. KARIA BÖLGESİ CAM TARİHİ……………………………….………..…...16

2.1 Karia Bölgesi Tarihi Coğrafyası………………………...….…….……..16

2.2. M.Ö. II. Binde Karia Bölgesinde Cam …………………………………18

2.3. M.Ö. I. Binde Karia Bölgesinde Cam………………………..…..……..20

2.3.1. Erken Demir Çağında Karia Bölgesinde Cam...……..…….....20

2.3.2. Arkaik ve Klasik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam…....……22

2.3.3. Hellenistik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam.…………...…..26

2.4. Roma Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam..…………………..………..30

2.4.1 Karia Bölgesi’nde Roma Dönemi Cam

Üretim Merkezleri……………………………………………….…..30

2.4.1.1. Kaunos Antik Kenti Cam Üretimi…………………...31

2.4.1.2 Aphrodisias Antik Kenti Cam Üretimi…………….…31

2.4.1.3 Nysa Antik Kenti Cam Üretimi……………………… 33

2.4.1.4 Tralleis Antik Kenti Cam Üretimi……….....................33

2.4.1.5 Iasos Antik Kenti Cam Üretimi…………………….…35

2.4.1.6 Labraunda Antik Kenti Cam Üretimi…………………35

2.4.1.7 Alabanda Antik Kenti Cam Üretimi……………..……35

2.4.2. Karia Bölgesi Serbest Üfleme Teknikli

Roma Dönemi Camları……………………………………….……...36

2.4.3 Karia Bölgesi Kalıba Üfleme Teknikli

Roma Dönemi Camları………………………………………..……..39

2.5. Bizans Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam……………...…….………41

3. KARIA BÖLGESİ YERLEŞİMLERİ VE ANTİK CAM

BULUNTULARI..…………………………………………………………….46

3.1.İç Karia………………………………………….……………….………46

3.1.1 Mylasa ve Çevresi…….…………..…………………….……..46

3.1.1.1 Mylasa...……..…..……..…………….………….…..46

3.1.1.2 Labraunda….……..…………………………….……47

3.1.1.3 Euromos...………….…………….……………..……48

3.1.2 Stratonikeia ve Çevresi……….….……….………………...….49

3.1.2.1. Stratonikeia …..…………….…………………….... 49

3.1.2.2 Akdağ.……………………….………….……..….. . 50

3.1.2.3. Kabasakız...…………………………………............51

3.1.2.4. Lagina………………….……………………..….....51

3.1.2.5. Börükçü...………………………………….……….52

3.1.3. Tınaz…………………………………………………………..53

3.1.4. Derebağ...……………………………...………….…..………53

3.1.5 Idyma……………………………….…..……………..………54

3.2. Orta ve Güney Karia……....……………………..…….………………55

3.2.1 Iasos...…………………………………………….…..…….….55

3.2.2 Kaunos...……..……………………….…………………..……56

3.2.3 Knidos…..………………………………………………...…...57

3.2.4 Halikarnassos…………………………………………….........57

3.2.5 Leleg Kentleri…….……………………………………...…….58

3.2.5.1 Pedasa..………………………………………...….…58

3.2.5.2 Myndos.……………………………………...….…..60

3.3 Kuzey ve Doğu Karia…….……………………………………..……….60

3.3.1 Tralleis…..………………………………………………..……60

3.3.2 .Nysa…………………..………………………………...……..61

3.3.3 Aphrodisias………………….………………………..……......61

4. KARIA – RHODOS BAĞI…………………………….…..........…….....….......64

5. KARIA BÖLGESİ CAM KAPLARI……………………………..……..……..72

5.1. Karia Bölgesi Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi Cam Kapları……72

(M.Ö.2.yüzyıl – M.S.1.yüzyıl)………..…………….……………..…...........72

5.1.1 Kaseler…..……………………………..………………………72

5.1.1.1 Opak Kaseler …………...…………....……….……..72

5.1.1.2 Konik Kaseler …………...…….…….………………80

5.1.1.3 İşlenmemiş Ağızlı Kaseler ………………………….81

5.1.1.3.1 Düz Kesme Ağızlı, Yiv Dekorlu

Kaseler/Bardaklar.…………………....……....……...82

5.1.1.3.2 Düz Kesme Ağızlı, Karınlı Kaseler… 83

5.1.1.4 Yuvarlatılmış Ağızlı, Karınlı Kaseler………………..83

5.1.1.5 Kaburgalı Kaseler……………………………............84

5.1.1.5.1 Uzun Kaburgalı Kaseler ……………...…...85

5.1.1.5.2 Kısa Kaburgalı Kaseler ……………………85

5.1.1.6 Narin Kaburgalı Kaseler……………….………..…...86

5.1.2. Unguentaiumlar……………..…………………………….......87

5.1.2. 1 Oval Gövdeli Unguentariumlar …………..………...88

5.1.2.2. Tüp Biçimli Unguentariumlar …………..………… 89

5.1.2.3. Armudi Gövdeli Unguentairumlar …………………91

5.1.2.4 Küresel Gövdeli Unguentairumlar ………………….92

5.1.2.5 Şamdan Biçimli Unguentairumlar ……………….....93

5.1.2.6 Nokta Dipli Unguentairumlar ……………………….95

5.1.2.7 Soğan Gövdeli Unguentairumlar …………………...96

5.1.2.8 Silindir Gövdeli Unguentairumlar ………………….96

5.1.2.9Kısa Boyunlu-Uzun Konik Gövdeli Unguentairumlar 97

5.1.2.10 Gövdeden Boğumlu Unguentairumlar …………….97

5.1.3.Minyatür Unguentairumlar ……………...…………………….98

5.1.4 Minyatür Kaseler …………………………………………….100

5.1.5 Sürahiler……………………………………………………...101

5.1.5.1 Prizmal Gövdeli Sürahiler………………………….101

5.1.5.2 Çift Kulplu, Kabartma Bezemeli Sürahiler ………..104

5.1.6 Şişeler………………………………………………………..105

5.1.6.1 Küresel Gövdeli Şişeler ……………………………105

5.2 Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kapları

( M.S. 2.- 3. yüzyıl)…………………………………………………..……106

5.2.1 Şişeler………………………………………………………...106

5.2.1.1 Yaka Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ……………..106

5.2.1.2 Üzüm Dekorlu, Kalıba Üfleme Şişeler …………….107

5.2.1.3 Katlanmış Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ……......108

5.2.1.4 Silindir Gövdeli Şişeler…………………………….109

5.2.2 Kaseler………………………………………………………..110

5.2.2.1 Yaka Ağızlı-Kaideli Kaseler ………………………110

5.2.2.2 Ağız Üstü Kıvrımlı Bantlı Kaseler ………………...111

5.2.3. Sürahiler…………………………………………...………..112

5.2.3.1. Tek Kulplu, İlmekli, Dekorsuz Sürahiler………….112

5.2.4 Vazolar……………………………………………………….113

5.2.4.1 Konik Gövdeli, Taban Halkalı Vazo/Bardak ……...113

5.3. Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk ( M.S. 3-4. yüzyıl)- Erken Bizans

Dönemleri ( M.S. 5-7. yüzyıl) Cam Kapları……………………………….114

5.3.1 Şişeler………………………….………………………..……114

5.3.1.1 Konik Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler …………….114

5.3.1.2 Sekizgen Gövdeli Şişeler …………………………..115

5.3.1.3 Baskı (Çökertme) Gövdeli Şişeler …………………116

5.3.1.4 Gutturnium-Damlalık İşlevli Şişeler……………….117

5.3.2. Kaseler………………………………………………………118

5.3.2.1 Katlanmış Ağızlı, Yarı küresel Kaseler ……………118

5.3.2.2 Konik Gövdeli, Halka Kaideli Kaseler …………….119

5.3.2.3 Mavi Damlalı Kase/Bardak Kandiller……………...120

5.3.2.4 Petek Dekorlu Bardak / Kaseler……………………121

5.3.3.Vazolar…………………………………………….…………122

5.3.3.1 Kürevi Gövdeli, Dilim Dekorlu Vazo/Kavanozlar…122

5.3.4 Bardaklar……………………………………………………..123

5.3.4.1 Ters Konik Gövdeli Bardaklar……………………..123

5.3.5 Kandiller………………………………………….………........124

5.3.5.1 Kulplu Kandiller……………………………………..124

5.3.5.2. Çubuk Kandiller……………………………...........125

5.3.6 Kadehler……………………………………………..……….127

5.3.6.1 Boğumlu Saplı Kadehler …………………………..127

6. DEĞERLENDİRME……………………………...…………………………...128

6.1. Karia Bölgesi Roma ve Erken Bizans Dönemi Cam Kaplarının Form ve

Tip ve Yoğunluklarına Göre Bölgesel ve Tarihsel Olarak

Değerlendirilmesi…...……………………………………………………………...128

6.1.1. Geç Hellenistik - Erken Roma Dönemi

(M.Ö.2. Yüzyıl – M.S.1. yüzyıl)……………………………….....129

6.1.2. Orta Roma İmparatorluk Dönemi (M.S.2-3. yüzyıl)……..…136

6.1.3. Geç Roma İmparatorluk (M.S.3-4. yüzyıl)- Erken Bizans

Dönemi (M.S.5 -7. yüzyıl) Dönemleri…………………...……...…141

7. SONUÇ………..………………………………………………………………..146

7.1 Tarihsel ve Bölgesel Sonuç…………………………………………....148

7.2 Karia Bölgesi’nde Roma ve Erken Bizans Döneminde Cam Üretimi ve

Özgün Formlar-Yerel Üretimler…………………………………………...151

7.3 Karia Bölgesi’nde Roma Döneminde İthal Formlar. ………………….155

7.4 Çalışma Sonucunda Oluşan Yeni Hedefler…………………………….159

8. KATALOG……………………………………………………………………..162

9. LEVHALAR……………………………………………………………………218

10. UYUM TABLOSU…………………………………………………..……….229

ÖZET ……………………………………………………………………………...233

SUMMARY……………………………………………………………………….234

i

ÖNSÖZ

Günümüzde arkeoloji bilimi sayesinde, insan düşüncesinin birer ürünü olan

tüm maddi kalıntıların geçmişteki doğuş yerleri, kullanıldıkları zaman dilimleri,

kullanım alanları, yayılımları ve ilişkili pek çok özellikleri saptanabilmektedir. Her

kazı sezonu ve beraberinde gelen yoğun bilimsel çalışma süreci, eski uygarlıklara ait

pek çok kültür varlığının arkasındaki soru işaretlerini çözmekte oldukça başarılıdır.

Tez çalışmasının ana konusunu oluşturan “antik camlar” ise bahsedilen bu maddi

kalıntıların en çok kullanım alanı bulan dallarındandır. Her ne kadar arkeolojinin

çalışma alanları içerisinde uzun yıllar boyunca gölgede kalmışsa da önemi fark

edilmiş ve Anadolu cam tarihinin aydınlatılma süreci yakın zamanda hız kazanmıştır.

Bununla birlikte, bu sürecin uzun ve detaylı çalışmalara gereksinim duyduğu ve

mevcut eksiklerin, konuyla ilgili çalışma yapan uzmanları zorladığı da bilinmelidir.

Anadolu’nun cam tarihine verdiği yön ve önemi ancak artan yeni cam çalışmaları ile

anlaşılabilecektir. Dolayısıyla, “ Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi”

başlıklı doktora tez çalışması, bu çabanın bir ürünü olarak yorumlanabilir.

Uzun bir sürecin sonucu olan doktora tez çalışmasının “Önsöz” kısmını

yazmak, aslında yine bu uzun süreç boyunca hayali kurulan bir noktaya ulaşmakla

aynı anlamı taşıyor. Bu noktada derin minnettarlığımı ve içten teşekkürlerimi

sunmak istediğim isimler var:

Öncelikle Doç. Dr. Zeynep Çizmeli Öğün danışmanlığı altında bu tezi

hazırlama olanağı, yakaladığım en büyük şanslardan biriydi. “Anadolu Cam Sanatı

ve Tarihi” gibi bilinmezliği derin olan bir konuyu, daha önce pek de tecrübe

ii

edilmemiş bir yöntem ile çalışma hevesinde olan bir arkeoloğa güvenerek, inanarak,

destek olarak emanet ettiği ve yardımlarıyla hep güç verdiği için değerli hocama

minnettarlığım sonsuzdur.

Prof. Dr. Orhan Bingöl, seçtiğim konunun bilimselliği ve gerekliliği

konusunda verdiği onayla cesaretimi arttırmış ve bana inanç vermiştir. Bir doktora

öğrencisi için konusunun gerekliliğine olan inancı son güne kadar devam etmeliymiş.

Bunun önemini, buna hep sahip çıkan birisi olarak tecrübe ettim. Sayın Hocama

güveni için sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

“Anadolu Antik Cam Sanatı” konusunda çalışmaya heves ettiğim lisans

yıllarımda duyduğum ilk isimlerden biri Prof. Dr. Emel Erten’dir. Dolayısıyla, tez

komitemde olması benim için büyük onur kaynağı idi. Değerli hocama tüm anlayışı

ile verdiği desteklerden, katkılardan dolayı teşekkür ederim.

Prof. Dr. Adnan Diler, Karia Bölgesinde gerçekleştirdiğim çalışmalarda bana

destek olmuş ve Pedasa kazılarının başlangıç tarihi olan 2007 yılından itibaren kent

camlarını çalışma izni vererek beni onurlandırmıştır. Sayın hocama derin

teşekkürlerimi sunarım.

Antik cam’la ilk tanışmam, ben daha Arkeoloji’de 1. sınıf öğrencisiyken Doç.

Dr. Tolga Tek’in “Şu cam kitaplarını bir incele. Bakalım, sevebileceğin bir konu

mu?” demesiyle başlayan bir süreç. İlk tez konumu aynı tarihte ve sevgili hocamın

verdiği olanaklarla belirledim. Bu başlangıç 13 yıldır onun da danışmanlığında yeni

boyutlar kazanarak devam etti. Sanırım bir öğrencinin hocası olmak, hayat boyu

devam eden bir süreç. Bu da çok kıymetli ve ilham verici. Her zaman, her konuda ve

iii

nerede olursa olsun yardımını ve desteğini esirgemeyen hocama ayrıcalıklı bir

teşekkürü borç bilirim.

Bana ilham veren bir başka isim de Dr. Çiğdem Gençler-Güray. Belki de

kendi tezinin en yoğun zamanlarında, mesaisinin bir kısmını da benim tezimin

çalışmalarına ayırmış olması; kaynaklarını, düşüncelerini, zamanını, dostluğunu

paylaşması, tevazu’sunun en güzel göstergelerinden.

Dostlarım arasından iki isim benim ve tezim için çok önemli. Seda Karaöz-

Arıhan ve Emre Taştemür. Her ikisi de bu çalışma üzerinde benim kadar hak sahibi.

Sadece verdikleri manevi desteğin boyutu bile insanın kendisini çok şanslı hissetmesi

için yeterli iken, onlar ayrı ayrı yerlerde, tezimin her aşamasında ve her konuda

koşturdular. Ödenemeyecek borçlarım, yeri doldurulamayacak dostlarım var.

Meslektaşlarım ve arkadaşlarım Rahşan Tamsü Polat, İbrahim Ethem Koçak

ve Musa Ötenen’e de katkıları, yardımları ve destekleri nedeniyle ayrıca

teşekkürlerimi sunarım.

Ne de zordur böyle telaşlı ve stresli zamanlarda birinin yakın markajında

olmak. Hayatımı her alanda kolaylaştırmak için var gücüyle çalışan; dinleyen,

sabreden, çabalayan, sakınan annem ve babama; ve destekleri için tüm aileme ayrı

ayrı teşekkür ederim.

2003 yılında lisans tezimi bitirirken, tezimin iç kapak kısmına “Canım

Anneannemin Anısına, Hiç Bitmeyecek Özlemimle” yazmıştım. Değerli Hocam

Doç. Dr. Tolga Tek, bu ibareyi çok daha detaylı bir çalışmanın ürünü olacağından

doktoraya saklamamı tavsiye etmişti. Ben ise o zamanlar bu noktaya

iv

gelebileceğimden emin değildim; bu riski göze alamamıştım. Bugün bu tavsiyeyi

sevgiyle yerine getiriyorum:

Bu doktora tezi Canım Anneannem Necile Tanık’ın anısına; hiç

bitmeyen, bitmeyecek özlemimle adanmıştır.

Ankara, Aralık 2012

Ömür Dünya Çakmaklı

v

RESİM LİSTESİ

Resim 1: Karia Bölgesi Haritası (Henry 2009: Fig. 1)

Resim 2: Akdağ Cam Alabastronu. Olasılıkla M.Ö.2. yüzyıl. ( Civelek 2006: 58,

Çizim 10)

Resim 3: Kaunos Antik Kenti Cam Üretim Artıkları ( Gençler-Güray 2008 : 9)

Resim 4: Aphrodisias Müzesi Roma İmparatorluk Dönemi Cam Buluntuları

(Fotoğraf: Ömür Dünya Çakmaklı )

Resim 5 Aphrodisias kazılarında üzerinde iki ustayı çalışırken gösteren bir lahit

(Smith 1995: 194, fig. 7)

Resim 6: Aphrodisias kazılarında üzerinde iki ustayı çalışırken lahtin detayı

(Smith 1995: 194, fig. 8)

Resim 7: Tralleis Antik Kenti Doğu’daki Cam Üretim Atölyesi

(Kavaz 2011: 94: Resim 30)

Resim 8: Pedasa Antik Kenti Akropolisine ait Bizans Dönemi renkli cam sarmallı

bilezik parçası. ( Çizim: Ömür Dünya Çakmaklı)

Resim 9: Pedasa Antik Kenti Akropolisine ait Bizans Dönemi Cam Boncuk

(Fotoğraf: Ömür Dünya Çakmaklı )

vi

TABLO LİSTESİ

Tablo 1: Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Kaplarının Formlarına Göre

Oransal Dağılımı

Tablo 2: Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi Karia Bölgesi Cam Kap Formları ve

Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı

Tablo 3: Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Unguentariumlarının Formlarına

Göre Oransal Dağılımı

Tablo 4: Karia Bölgesi Erken Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının Geliş

Yerlerine Göre Oransal Dağılımı

Tablo 5: Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının

Formlarına Göre Oransal Dağılımı

Tablo 6: Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kap Formları ve

Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı

Tablo 7: Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının Geliş

Yerlerine Göre Oransal Dağılımı

Tablo 8: Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam

Kaplarının Formlarına Göre Oransal Dağılımı

Tablo 9: Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam

Kap Formları ve Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı

Tablo 10: Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk-Erken Bizans Dönemleri Cam

Kaplarının Geliş Yerlerine Göre Oransal Dağılımı

vii

Tablo 11: Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri Cam Kaplarının Tarihsel

Dağılımı

Tablo 12:Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri Cam Kaplarının

Merkezlere Göre Dağılımı

Tablo 13: Karia Bölgesi Roma İmparatorluk Çağı– Erken Bizans Dönemleri Cam

Üretim Merkezleri

viii

KISALTMALAR

Metinde ve Katalog Bölümünde Kullanılan Kısaltmaların Açılımları:

Bkn. Bakınız

Y. Yükseklik

A.Ç. Ağız Çapı

G.Ç. Gövde çapı

No: Numara

Böl. Bölüm

Kat. No. Katalog Numarası

Env. No. Envanter Numarası

Kazı No. Kazı Numarası

Çiz. No. Çizim Numarası

Foto. No. Fotoğraf Numarası

ix

KAYNAKÇA

Akat 1984 Akat, Y. Et.al.,, Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu Cam

Eserler Kataloğu, İstanbul, 1984.

Alexander 1937 Alexander, C., The Alishar Hüyük Season of 1930-

32, Chicago, 1937.

Alicu 1994 Alicu, A. et. al., Small Finds from Ulpia

Sarmizegetusa, Bibliotheca Musei Napocensiz-9,

Cluj-Napoca, 1994.

Allen 1998 Allen, D., Roman Glass in Britain. Princes

Risborough, Buckinghamshire, Shire Publications.

1998.

Anderson-Stojanović 1987 Anderson-Stojanovic, V. R. “The Chronology and

Function of Ceramic. Unguentaria”, American

Journal at Archaeology, No. 91, 1987, 105-122.

Arkwright 1985 Arkwright, W., “The Frontier of Lycia and Caria”,

Journal Of Glass Studies, No. 15, 1985, s. 93-95.

Atilla-Gürler 2009 Atilla, C., Gürler, B., Bergama Müzesi Cam Eserleri /

Glass Objects from Bergama Museum, Bergama

Belleten 16, Bergama Kültür ve Sanat Vakfı, 2009.

x

Atik 2004 Atik, Ş., MÖ. I. Bin’de Anadolu’da Cam Üretimi,

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Mimar Sinan

Üniversitesi-Fen Bilimleri Enstitüsü-Endüstri Ürünleri

Tasarımı Ana Bilim Dalı(Tez Danışmanı: Prof. Dr.

Önder Küçükerman), İstanbul, 2004.

Avigad 1972 Avigad, N., “Excavations in the Jewish Quarter of the

Old City of Jerusalem, 1971”, Israel Exploration

Journal, Number 4, Vol.22, 1972, s. 193-200

Baldıran 1999 Baldıran, A., “ Stratonikeia’dan Unguentariumlar”,

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Dergisi, No.4, 1999, 335-356.

Baldoni 1998 Baldoni, D., Et.al., 1998, "Il Vetro di Iassos ( Caria )

nel Quadro delle Produzioni nel Mediterraneo

Orientale", Il Vetro dall’Antichità All’Eta

Contemporanea: Aspetti, Tecnologici, Funzionali e

Commerciali – Atti 2e Giornate Nazionali di Studio

AIHV – Comitato Nazionale Italiano, Milano, 1996,

s.73 – 85.

Barag 1985 Barag, D., Catalogue Of Western Asiatic Glass In

The British Museım, Volume I, No.122, London,

1985.

xi

Baran 2006 Baran, A. Hekatomnidler Öncesinde Karia

Mimarisi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalına

Sunulmuş, Yayınlanmamış Doktora Tezi (Tez

Danışmanı: Prof. Dr. Orhan Bingöl), Ankara, 2006.

Barnett 1950 R.D. Barnett, “The Excavations of the British Museum

at Toprak Kale near Van”, Iraq, vol. 12, 1950, s.1-43.

Bass 1985 Bass, G. F., “The Uluburun Shipwreck”,Kazı

Sonuçları Toplantısı VII, Ankara, 1985, s.619-635.

Bass 2003 Bass, G. F. Su Altında Arkeoloji; Bir Arkeologun

Türkiye Macerası, İstanbul, 2003.

Baur 1938 Baur, P. V. C., Geresa City of Decapoli-Glass Ware,

1938.

Baybo 2003 Baybo, S., Patara Kazılarında (1989-2001) Ele

Geçen Cam Eserler, Akdeniz Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Ana Bilim Dalına

Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi (Tez

Danışmanı : Prof. Dr. Havva Işık), Antalya, 2003.

Baykan 2007 Baykan, C., “Allianoi’dan iki cam eserin restorasyon

ve konservasyonu”, SERES ( Uluslararası Seramik,

Cam, Emaye, Sır ve Boya Kongresi), 2007, s. 181-

187.

xii

Baylan 2008 Baylan, S.,2006-2007 Tralleis Kazılarında Ele geçen

Amphoralar, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Ana Bilim Dalına

Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi “Tez

Danışmanı : Doç. Dr. Aslı Saraçoğlu”,Aydın, 2008.

Bertelli 1990 Bertelli, G., “I vetri romani nel Museo Archaeologico

provinciale "F.Ribezzo" di Brindisi”, RicStBrindisi,

XII(1980-1987),1990,s.187-216,.

Berti 2010 Berti, Fede, “Iasos, Çifte Balta ve Zeus / Iasos, Labrys

and Zeus”, Mylasa Labraunda – Mylasa Çomakdağ :

Güney Ege Bölgesi’nde Arkeoloji ve Kırsal Mimari,

Mimari Reasürans T.A.Ş, İstanbul, 2010.

Berthold 1984 Berthold, R. M., Rhodes in The Hellenistic Age,

London, 1984.

Bilgiç 2005 Bilgiç, H., Arykanda’da Bulunan Geç Roma Dönemi

Cam Kaplarından Örnekler, Anadolu Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji Anabilim

Dalına Sunulmuş Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi (

Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. A. Tolga Tek),

Eskişehir, 2005.

xiii

Bishop 1993 Bishop, D. , “Glaser Aus Griechischer Und Römischer

Zeit”, Asia Minor Studien, 1993, s. 211-257.

Blid 2009 Blid, Jesper, “Late Antique Glass in Sacred Context: A

hagiasma at Carian Labraunda, Late Antique/Early

Byzantine Glass in the Eastern Mediterranean,

Tubitak, İzmir,2009,s. 133-150.

Bonomi 1996 Bonomi, S., Vetri Antichi del Museo Archeologico

Nazionale di Adria, Giunta Regionale del Veneto,

1996.

Boysal 1964 Boysal, Y., “Müsgebi Kazısı 1963 Yılı Kısa Raporu”,

Türk Arkeoloji Dergisi, , Milli Eğitim Bakanlığı, no.

XIII, 1964, s.81-83.

Boysal 1969 Boysal, Y., “Karia Bölgesinde Yeni Araştırmalar” ,

Anadolu ( Anatolia), XI, 1967, Ankara 1969, 1-29.

Boysal 1974 Boysal, Y., “Son yıllarda Bodrum yöresinde Yapılan

Arkeolojk Araştırmaların Önemi” Anma Kitabı,

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi Dergisi, Ankara, 1974, 470.

Boysal 1987 Boysal, Y., “Stratonikeia Nekropolü’nün Tarihsel

Süreci”, Remzi Oğuz Arık Armağan Kitabı, 1987, s.

51-68.

xiv

Boysal-Kadıoğlu 1999 Boysal, Y., Kadıoğlu M., “1997 Yılı Stratonikeia

Nekropol Çalışmaları”, Kazı Sonuçları Toplantısı,

No. 20., Cilt 1, Ankara, 1999,s. 215-228.

Bucovala 1968 Bucovala, M., Vase Antike de Sticla La Tomis,

Constanta, 1968.

Canav 1985 Canav, Ü., Türkiye Şişe Cam Fabrikaları Cam

Eserler Koleksiyonu, İstanbul. 1985.

Canivet 1969 Canivet, Maria Teresa Fortuna “I Vetri Romani Di

Cornus Conservati al Museo Di Cagliari", Journal Of

Glass Studies, 1969, s. 19-26.

Charlesworth 1966 Charlesworth, D., “Roman Square Bottles”, Journal of

Glass Studies, VIII, 1966, s.26 - 40.

Chavane 1975 Chavane, M. J., Salamine de Chypre VI, Les Petits

Objects, 1975.

Civelek 2001 Civelek, A., Tralleis Nekropolisi Buluntuları

Işığında Hellenistik ve Roma Dönemi Seramiği, Ege

Üniversitesi, Yayınlamamış Doktora Tezi ( Tez

Danışmanı: Prof. Dr. Abdullah Yaylalı), İzmir, 2001.

s.103.

Civelek 2006 Civelek, A., “Stratonikeia – Akdağ Nekropolisi’nden

Bir Mezar”, Anadolu/Anatolia 30, 2006, s. 47-64.

xv

Clairmont 1963 Clairmont, C. W., The Excavation at Dura Europos,

Final Report 4,5. The Glass Vessels, NewHaven,

1963.

Cook 1946 Cook, R.M., Ionia and Greece in the Eight and Seventh

Centuries, B.B., Journal of Hellenic Studies, No. 66,

1946, s.67-98.

Cook 1961 Cook, R.M. Some Cities of the Milesian Territory,

British School of Archaeology At Athens, No. 56,

1961, s. 90-101.

Cook 1969 Cook, R.M., “Anote on the Absolute Chronology of the

Eighth and Seventh Centuries B.C.” British School of

Archaeology At Athens, No. 64, 1969,s.14-16.

Coldstream 1977 Coldstream, J.N., Geometric Greece, London, 1977, s.

252-253.

Contardi 2009 Contardi, Simona; “Late Antique Glass from Iasos

(Caria)”, Late Antique/Early Byzantine Glass in the

Eastern Mediterranean, Tubitak, İzmir,2009,s. 123-

132.

Crowfoot 1957 Crowfoot, G.M. et. al., "Glass", Samaria-Sebaste.

Vol. 3: The objects from Samaria, Londra, 1957. s.

403-422.

xvi

Crowfoot ve Harden 1931 Grace M. Crowfoot, D. B. Harden, , “Early Byzantine

and Later Glass Lamps”, The Journal of Egyptian

Archaeology, Vol. 17, No.3/4 ( Nov 1031), 196-208.

Czurda-Ruth 2005 Czurda Ruth B., “Glas aus Ephesus: Hanhaus 1 Und

Eine Werkstädtte Des 6. Jahrhunderts N. Chr. Auf Der

Agora”, Annales du 16e Congrés de l’Association

Internationale pour l’Histoire du Verre, London

2003, Nottingham, 2005, s. 158-161.

Czurda-Ruth 2007 Czurda-Ruth, B., Hanghaus I in Ephesos: Die Gläser,

Wien,2007.

Çakıcı 2006 Çakıcı, M., “ Milas- İsmetpaşa Mahallesi 284 Ada 23-3

Parsellerde Kurtarma Kazısı” 15. Müze Çalışmaları ve

Kurtarma Kazıları Sempozyumu, Ankara, 2006.

Çakmaklı 2003 Çakmaklı, Ö.D., Arykanda Antik Kentinde

Bulunmuş Roma Dönemine Ait Açık Ağızlı Cam

Kap Örnekleri, Anadolu Üniversitesi Arkeoloji

Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına Sunulmuş

Yayınlanmamış Lisans Tezi ( Tez Danışmanı: Yrd.

Doç. Dr. A. Tolga Tek), Eskişehir, 2003.

xvii

Çakmaklı 2007 Çakmaklı, Ö.D., Uşak Arkeoloji Müzesinde Korunan

Roma Dönemine Ait Cam Eserler, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji

Anabilim Dalına Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi ( Tez Danışmanı: Doç. Dr. Kutalmış

Görkay), Ankara, 2007.

Çakmaklı 2008 Çakmaklı, Ö.D., “Pedasa 2007: Akropolis Çalışmaları”,

30. Kazı Sonuçları Toplantısı, 3.Cilt, Ankara, 2008,

s.267-270.

Çakmaklı 2010 Çakmaklı, Ö.D., “Pedasa- 2008/2009: Akropolis 2008-

2009 Çalışmaları”, 32. Kazı Sonuçları Toplantısı, 4.

Cilt, Ankara, 2010. s. 325-327.

Çakmaklı 2012 Çakmaklı, Ö.D. “ Başlangıcından Roma Dönemine

Kadar Anadolu Opak Cam Kapları ve Tınaz Kasesi”,

Kubaba, Sayı 20, İzmir, 2012,s.29-38.

Çakmaklı 2013 Çakmaklı 2013 “ Uşak Arkeoloji Müzesine Kazı Dışı

Yollarla Kazandırılmış Roma Dönemine Ait Bir Grup

Cam Kap”, Anadolu Antik Cam Araştırmaları

Sempozyumu-Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).

Çizmeli Öğün-Özcan 2013 Çizmeli Öğün, Z., Özcan, A. “Çorum Müzesi Cam

Eserleri”, Anadolu Antik Cam Araştırmaları

Sempozyumu-Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).

xviii

Dulong-Arveiller 1985 Arveiller-Dulong Veronique, Arveiller Jacques, Le

Verre d’époque Romaine : au Musée archéologique

de Strasourg, Ministtére de la Culture Editions de la

Réunion des musées nationaux, Paris, 1985.

Dupont 1983 Dupont, P., “Classification et Determination de

provenance des Ceramiques Grecques Oriantales

Archaiques D’isros-Raport preliminaire”, Dacia 27

1983, s.19-43.

Dupont 1986 Dupont, P., “Naturwissenschaftliche Bestimmung der

archaischen kerami Milets”, IstMitt Bei 31, 1986,

s.57-71.

Durna 2002 Durna, Gül Ersin, Antik Çağ’da Güney Batı Anadalu

(Karia) Bölgesinde Aphrodite Kültü: Aphrodite

kararkterine analitik bir yaklaşım, A.Ü. Dil ve

Tarih-Coğrafya Fakültesi. Tarih Ana Bilim Dalına

Sunulmuş, Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi (Tez

Danışmanı : Prof. Dr. Ömer Çapar, Ankara, 2002.

Dusenbery 1967 Dusenbery, E. B. “Ancient Glass of The Cemeteries of

Samothrace” , Journal of Glass Studies, No. 9, 1967,

s. 34-49.

xix

Dussart 1998 Dussart, O., Le Verre en Jordanie et en Syrie du Sud,

Institut Français D’Archeologie du Proche-Orient

Beyrouth – Damas – Amman Bibliotheque

Archeologique et Historique, CLII, Beyrouth,1998.

Erim 1967 Erim, K., “Aphrodisias : Results of the 1967

Campaign” , Türk Arkeoloji Dergisi , XVI/ I, 1967, s.

67-80.

Erim 1971 Erim, K. Et.al., “Diokletian’s Currency Reform: A New

Inscription”, The Journal of Roman Studies, Vol. 61,

1971. S.171-177.

Erkanal 1998 Erkanal, A., “ 1996 Yılı Panaztepe Kazıları Sonuçları”,

XIX. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, Ankara, 1998,

s. 455-467.

Erten 1988 Erten E., “Hatay Müzesindeki bir Grup Cam Eser” I.

Uluslararası Anadolu Cam Sanatı Sempozyumu,

İstanbul, 1988, s.31-34.

Erten 1993 Erten, E., Baslangıcından Geç Antik Dönem Sonuna

Kadar Anadolu’da Cam, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına sunulmuş,

yayımlanmamış doktora tezi, (Tez Danışmanı : Prof.

Dr. M. Oluş Arık), Ankara, 1993.

xx

Erten 1995 Erten, E. “Akhamenid Cam Kaseleri ve Milas

Müzesinden Yayınlanmamış İki Örnek”, TC. Kültür

Bakanlığı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi 1995

Yıllığı ,Ankara, 1995, s.312 – 317.

Erten 1998 Erten, E., “İ.Ö. İkinci Binde Anadolu’da Cam”,

OLBA I, 1998,s. 29-44.

Erten 1999 Erten, E., “Kilikia’da Cam”, Olba II, I. Uluslararası

Kilikia Arkeolojisi Cam Sempozyumu Bildirileri,

1999,s.169-183, lev.35-37.

Erten 2000 Erten, E. “Anadolu’da Roma Camcılığında Küresel

Gövdeli Sürahiler”, Olba III, 2000, s. 172-174.

Erten 2001 Erten, E., “Glass Finds From Olba Survey-

2001”, OLBA VII, 145-154, Mersin, 2001.

Erten 2008 Erten, E., “Silifke'den Bir Cam Buluntu: insan Başı

Biçimli Şişe”, Anatolia Supplement Series Nr.2 /

Anadolu Ek Dizi No.2 - III.-IV. Ulusal Arkeoloji

Arastirmalar Sempozyumu, Ankara Universitesi Dil

ve Tarih-Cografya Fakultesi Yayinlari, Ankara, 2008,

s. 127-134.

xxi

Erten 2012 Erten, E., “Akhaemenid Egemenliği Döneminde Doğu

Yunan Bölgesinde Cam”, Editörler; Ali Akın Akyol-

Kameray Özdemir.,Türkiye’de Arkeometrenin Ulu

Çınarları, Prof. Dr. Ay Melek Özer ve Prof. Dr.

Şahinde Demirciye Armağan, Homer Kitabevi,

İstanbul 2012,s.183-194.

Foy 2003 Foy, D. Le Verre en Tunisie: L'Apport des fouilles

recentes Tuniso-Françaises, Journal Of Glass Studies,

Vol.45, 2003, s. 59-89, fig.88.

Freaser-Bean 1970 Freaser, P.M., Bean, G. The Rhodian Peraea and the

Islands, London 1970.

French 1970 French David, “Recent Archaeological Researh in

Turkey” Anatolian Studies, The British Schoool of

Archaeology , c. 20, Ankara, 1970, s. 7-35.

Fortuna Canivet 1969 Fortuna Canivet, M.,T., t, "I vetri romani di Cornus

conservati al Museo di Cagliari," Journal of Glass

Studies, XI, 1969, s.19-27.

Gençler 2000a Gençler, Ç. “Hierapolis Camları”, Ricerche

Archeologiche Turche Nella Valle Del Lykos – Lycos

Vadisi Türk Arkeoloji Araştırmaları, Galatina, 2000,

s.209-289.

xxii

Gençler 2000b Gençler, Ç., Smintheion Camları, , A.Ü. Dil ve Tarih-

Coğrafya Fakültesi. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına

sunulmuş, yayımlanmamış yüksek lisans tezi ((Tez

Danışmanı: Prof. Dr. Ç. Özgünel) Ankara, 2000.

Gençler Güray 2008 Gençler Güray, Ç. 2008 yılı Kaunos Antik Kenti

yayınlanmamış kazı cam raporu.

Gençler Güray 2009 Gençler Güray. Ç. , Elaiussa Sebaste Antik Yerleşimi

Cam Buluntuları, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya

Fakültesi. Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına sunulmuş,

yayımlanmamış doktora tezi (Tez Danışmanı : Prof. Dr.

Ç. Özgünel) Ankara, 2009.

Gençler Güray 2011 Gençler Güray, Ç. “Kaunos – Etüdlük Cam Eserler” 32.

Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, Ankara, s. 23-24.

Gençler Güray 2012 Gençler Güray, Ç., “Kaunos’un Erken Bizans Dönemi

Cam Buluntuları”, Anadolu/Anatolia 36, Ankara,

2012, s. 215-226.

Gider 2005 : Gider, Z., Lagina’daki Dor Mimarisi, T.C.

Pamukkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Arkeoloji Anabilim Dalı’na sunulmuş,

Yayınnlanmamış Yüksek Lisans Tezi ( Tez Danışmanı

:Yrd. Doç. Dr. Bilal Söğüt), Denizli, 2005

xxiii

Gill 1994 Gill, M. “Amorium Excavation 1993: Glass and Small

Finds”, Anatolian Studies, Vol XLIV, Ankara, 1994,

123-126;

Goldstein ,1979 Goldstein, M. Sidney Pre-Roman And Early Roman

Glass In The Corning Museum of Glass, Corning,

New York, 1979.

Golofast 2009 Golofast, L., “Early Byzantine Glass from the Tauric

Chersonesos (Crimea), Late Antique/Early Byzantine

Glass in the Eastern Mediterranean, Tubitak,

İzmir,2009,s. 301-335.

Greaves 2003 Greaves, A.M., Miletos Bir Tarih, İstanbul, 2003.

Grose 1989 Grose, David F., The Toledo Museum Of Art :Early

Ancient Glass Core Formed, Rod-Formed, and Cast

Vessels and Objects from the Late Bronze Age to

the Early Roman Empire 1600 Bc to Ad 50, New

York, 1989.

Grossmann 2002 Grossmann, Richard A., Ancient Glass: A Guide to

the Yale Collection. New Haven: Yale University Art

Gallery, 2002.

xxiv

Greaves 2003 Greaves, Alan M., Miletos: The Ornament of Ionia.

A History of the City to 400 B.C.E. , The Universty

of Michigan Press, 2003.

Güneş 2009 Güneş, F.,” Late Antique Glass From The Museum Of

Kahramanmaraş”, Late Antique/Early Byzantine

Glass in the Eastern Mediterranean, Tubitak,

İzmir,2009,s. 245-252.

Gürler 2000 Gürler, B., Tire Müzesi Cam Eserleri, T.C. Kültür

Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü,

Ankara, 2000.

Haevernick 1981 Haevernick, T. E., Beitrage zur Glasforschung, Die

Wichtigsten dufsatze von 1938 Bis 1981 von Thea

Elizabeth Haevernick, Mainz. HAEVERNICK, Thea E.

1981.

Harden 1934 Harden, D.B., “The Glass of Greeks and Romans”,

Greece and Rome, Vol.3, No.9, 1934, s.140-149.

Harden 1981 Harden D.B., Catalogue of Greek and Roman Glass

in the British Museum, Vol I, London, 1981.

Hayes 1975 Hayes, J., W., Roman and pre-Roman Glass in the

Royal Ontario Museum, Royal Ontario Museum,

Toronto, 1975.

xxv

Hayes 1992 Hayes, J.W., Excavation at Saraçhane in İstanbul,

Princeton, 1992.

Hellström 1965 Hellström, P., Labraunda: Swedish Excavations and

Researches. Vol II. Part 1. Finds. Pottery of

Classical and later date, Terracotta, Lamps and

Glass, Lund, 1965.

Henry 2009 Henry, O., Tombes de Carie. Architecture funéraire

et culture carienne, VIe-IIe s. av. J.-C.,

Rennes, 2009.

Henry 2010 Henry, O., “ Karia, Karians and Labraunda/ Karia,

Karialılar ve Labraunda”, Mylasa Labraunda –

Mylasa Çomakdağ : Güney Ege Bölgesi’nde

Arkeoloji ve Kırsal Mimari, Mimari Reasürans

T.A.Ş, İstanbul, 2010, s. 64-79.

Hershkovitz 1986 Hershkovitz, M., “Miniature Oinment Vases from the

second Temple Periode”, Israel Exploration Journal,

XXXVI, 1986.45-51.

Ignatidou 2004 Ignatidou, D., “Glass vessels”, The Maussolleion at

Halikarnassos, Subterranean and Pre- Maussollan

Structures on the Site of the Maussolleion, the Finds

from the Tomb Chamber of Maussollos”, Reports of

the Danish Archaeological Expedition to Bodrum, 6,

Copenhagen 2004, s.181–202.

xxvi

Ignatidou, 2005 Ignatidou, D., Achaemenid and Greek Colourless

Glass, The World of Achaemenid Persia: History,

Art and Society in Iran and the Ancient Near East, ,

2005. s. 419-426

Ignatidou, 2006 Ignatidou D., “Almonds, Lobes and Ribs”, Annales of

the 17 th. Congress of the International Associations

for the History of Glass, Antwerp, 2006, s.15-20.

Ignatiadou -Antonaras 2008 Ignatiadou, D. – Antonaras, A., Glassworking

Ancient and Medieval: Terminology, Technology

& Typology (A Greek-English, English-Greek

Dictionary),Thessalloniki,2008.

Isings, 1957 Isings, C., Roman Glass from Dated Finds,

Groningen/Djokarto, 1957.

Isings 1971 Isings, C., Roman Glass In Lımburg, Wolters-

Noordhoff, 1971.

İznik 2011 İznik, E., “ İmparator Diokletianus’un Tavan ( En

Yüksek) Fiyatlar Fermanı : Edictum de pretiis Rerum

Venalium, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-

Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi,

Cilt:XXX, Sayı:49, Ankara, 2011, s. 97-131.

Jennings 2000 Jennings, S., Late Hellenistic and Early Roman Cast

Glass from the Souks Excavation ( Bey 006), Journal

of Glass Studies, 42, 2000, s. 41-59.

xxvii

Kavaz 2011 Kavaz, B., Tralleis Cam Fırınlarının Geleneksel

Cam Fırınları İle Karşılaştırılması, T.C. Atatürk

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji

Anabilim Dalına Sunulmuş Yayınlanmamış Yüksek

Lisans Tezi ( Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Nurettin

Öztürk), Erzurum, 2011.

Küçükeren 2010 Küçükeren, Canan, Ege’de bir Anadolu Uygarlığı :

Karia, Ekin Grubu yayınları, İstanbul, 2010.

Küçükerman 1985 Küçükerman, Önder, Cam Sanatı ve Geleneksel Türk

Camcılığından Örnekler, Türkiye İş Bankası, Kültür

Yayınları, Ankara, 1985.

Klein- Llyod 2000 Klein, D., Lloyd, W., The History of Glass, A Little,

Brown and Company, London, 2000.

Kner 2009 Kner, E., B., “Late Antique/Early Byzantine Glass

Vessels from the Cemeteries of Kodori and Machara

Valleys (Georgia)”, Late Antique/Early Byzantine

Glass in the Eastern Mediterranean, Tubitak,

İzmir,2009,s. 355-368.

Krizannac 2009 Krizannac, M., “Glass from Early Byzantine Gradina

on Mount Jelica (Serbia),” Late Antique/Early

Byzantine Glass in the Eastern Mediterranean,

Tubitak, İzmir,2009,s. 265-284.

xxviii

Küçükçoban 2011 Küçükçoban, F. “ 2000 Yılı Akdağ Kurtarma Kazısı”,

12. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları

Sempozyumu, Ankara, 2011, s. 251-263.

Lauwers 2007 Lauwers, V.Et.al, A Ceramic Tool for The Glass-

Blower, 2007.

Lauvers- Degryse-Waelkens 2007 Lauvers V., Degryse P., Waelkens, M.,

“Evidence for Anatolian Glassworking in Antiquity :

The case of Sagalassos ( Southwestern Turkey)”,

Journal of Glass Studies, 2007, 1-8.

Lightfoot 1989 Lightfoot, S. C., Afyon Müzesi Cam Eserler

Koleksiyonu -A Catalog of Glass Vessels in Afyon

Museum, BAR.İnternational Series 530, Oxford,1989

Lightfoot 1991 Lightfoot, C.S.,”Glass in the Iron Age” Anatolian Iron

Ages, (Oxbow Monograph 13), Oxford 1991,s. 67-74.

Lightfoot – Arslan 1992 Lightfoot, C.S..- Arslan, M., Anadolu Antik Camları;

Yüksel Erimtan Koleksiyonu; Ancient Glass of Asia

Minor; Yüksel Erimtan Collection, Ankara, 1992.

Lightfoot 1995 Lightfoot, C. S.,“Some Examples of Ancient Cast and

Ribbed Bowls in Turkey” Jornal Of Glass Studies,

No. 37, 1995,s. 22-39:

xxix

Love 1967 Love, I. C., “Knidos Excavations in 1967”, Türk

Arkeoloji Dergisi, 16/2, 1967, s. 133-159.

Maccabruni 1987/1988 Maccabruni, C.. “Vetri romani nel territorio di

Ticinum” Helvatia Archaeologica, 1987/1988, s.111-

124.

Matheson 1980 Matheson, S. , Ancient Glass in the Yale University

Art Gallery, New Haven, 1980.

Mellink 1977 Mellink Machteld J. “Archaeology in Asia Minor”,

American Journal of Archaeology, c.81, 1977, s. 289-

321.

Meyer 1992 Meyer, C., Glass from Quseir al-Qadim and the

Indian Ocean Trade, Oriental Institute of the

University of Chicago, Chicago, 1992.

Myres 1920 Myres,J.L., “The Dodecanese (Continued)”, The

Geographical Journal 56, No.6, 1920, s. 425-441.

Nenna 1999 Nenna, M.D., Les Verres -Exploration Archeologique

De Delos Fascicule, XXXVII, 1999, s.70-77.

Olcay-Acara 1998 Olcay, Y., Acara, M., "Bizans Döneminde Kullanılan

Aydınlatma Elemanları ve Demre Aziz Nikolaos

Kilisesinde Bulunan Kandiller", ADALYA II (1998),

1998, s. 249-266.

xxx

Oppenheim 1970 Oppenheim A.L., Et.al, Glass and Glassmaking In

Ancient Mesopotamia, Corning N.Y. (Corning

Museum Of Glass Monograph).

Öğün-Özcan 2013 Öğün, Çizmeli Z., Özcan, A., “Çorum Müzesi Cam

Eserleri”, Anadolu Antik Cam Araştırmaları

Sempozyumu-Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).

Ölmez 2000 Ölmez, F., Tralleis Nekropolünden Bir Mezar ve

Buluntuları, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalına

Sunulmuş Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi ( Tez

Danışmanı:Prof. Dr. Abdullah Yaylalı), Aydın, 2000.

Özen 2000 Özen, S., Die schlichten Gräber von Kaunos und

verwandte Bestattungen im westlichen Kleinasien,

Kiel.,2000, İnternet Yayınɪ (URL: http://eldiss.uni-

kiel.de/macau/receive/dissertation_diss_00000925)

Özen 2013 Özen, S. “Kaunos Mezarları Cam Buluntuları”,

Anadolu Antik Cam Araştırmaları Sempozyumu-

Kaunos, Ankara, 2013 ( Baskıda).

Özer 2007: Özer, Y., Karia Coğrafyası ve Tarihi , Muğla

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne Sunulmuş

Yayınlanmamış. Yüksek lisans Tezi ( Tez Dnışmanı:

Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Demir), Muğla, 2007.

xxxi

Özet 1992 Özet A., Bodrum Müzesinde Cam, Bodrum Sualtı

Arkeoloji Müzesi, Ankara, 1992.

Özet 1998 Özet A., Dipten Gelen Parıltı: Bodrum Sualtı

Arkeoloji Müzesi Cam Eserleri, T.C. Kültür

Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü,

Ankara, 1998.

Özet 2000 Özet, A., Sparkles from the Deep, Glass Vessels of

the Bodrum Museum of Underwater Archaeology,

Berikap Kapak sanayi Lmd. Yayını, İstanbul, 2000.

Özgan 1962 Özgan, R., Yunan ve Roma Heykeltraşlığı, Konya,

1962.

Özgümüş, 2000 Özgümüş, Ü., Anadolu Camcılığı.,Pera Yayıncılık,

İstanbul,2000.

Özgümüş 2009 Özgümüş, Ü., “Late Roman And Early Byzantine Glass

Finds From Marmaray Excavations At Sirkeci,Late

Antique/Early Byzantine Glass in Eastern

Mediterranean, Colloqvia Anatolica at Aegaea- Acta

Congressus Internationalis Smyrrnensis III,

İzmir,2009, s. 17-24.

Öztürk 2003 Öztürk, N., “Çankırı Müzesinde Bulunan Erken Roma

Dönemine Ait Bir Grup Cam Eser”, Atatürk

Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi,

Sayı 4, Erzurum, s.69- 84.

xxxii

Öztürk-Can 2007 Öztürk, N., Can, B., “ Erzurum Müzesi Cam Eserleri”,

Araştırma Sonuçları Toplantısı, 24, 2. Cilt, Ankara,

2007, s.113-123

Price 1983 Price, J., “Glass”, A Handbook of Roman Art,

Phaidon Press, Hong Kong, 1983.

Price 1991 PRICE, J., “ Decorated Mould Blown Tablewares In

the Firs Cent. AD.” , Roman Glass Two Cewnturies

of Art and Invention, (Ed. Martine Newby ve Kenneth

Painter), Occ. Papers From the Society Of Antiquaries

of London, Vol. 13, London,1991, s. 56 – 75.

Pulak 1988 Pulak, C., “The Bronze Age Shipwreck at Ulu Burun,

Turkey: 1985 Campaign”, American Journal Of

Archaeology, Vol.92, No:1, 1998, s. 1-37.

Rayet-Thomas 1997: Rayet, O., Thomas, A., , Bir Karia Kenti Tralleis, (

Çeviren : Osman Saçıkar) Aydın, 1997.

Rehren- Spencer-. Triantafyllidis 2003 Rehren, T., Spencer, L., Triantafyllidis,

P., “The Primary Production of Glass at Hellenistic

Rhodes”, Annales de l'Association Internationale

pour l'Histoire du Verre, Nottingham, 2003, s.39-43.

Richter 1911 : Richter, Gisela M. A., “The Room of Ancient Glass”,

The Metropolitan Museum of Art Bulletin, Vol.6,

No.6, Supplement, 1911, s.1-24.

xxxiii

Roos 1974 Roos P., The Rock Tombs of Caunus : The Finds ,

Studies in Mediterranean Archaeology, XXXIV 2,

1974.

Rosen -Katsnelson 1957 Rosen, Y., Katsnelson, N., “ Local Glass Production in

the Late Roman- Early Byzantine Periods in Light of

the Glass Finds from Khirbat El-Ni’Ana”, Atiqot,

Vol.57, Jerusalem, 1957, s.73-153.

Roueché 1989 Roueché, C. “Aphrodisias in Late Antiquity”, Journal

of Roman Studies Monograph 5, London, 1989.

Roueché 1981 Roueché, C., “ Rome, Asia and Aphrodisias in the

Third Century”, The Journal of Roman Studies, Vol.

71., 1981, s. 103-120.

Rowe 2004 Rowe, A. H., Reconsedering Late Roman Cyprus:

Using New Material from Nea Paphos to Review

Current Artefact Typologies, Department of Classical

Archaeology, Universty of Sdney ( Yayınlanmamış

Doktora Tezi), 2004.

Ruzicka 1992 Ruzicka S., Politics of Persian Dynasts: The

Hekatomnids in the forth century B.C. , Univesity of

Oklohoma, 1992.

Rütti 1991 Rütti, B., Die Römishen Glaser aus Augst und

Kaiseraugst, Römermuseum,1991.

xxxiv

Saraçoğlu 2004 Saraçoğlu, A., “Bir Musa heykeli ışığında Tralleis ve

Rhodos Etkileşimi” , 60. Yaşında Fahri Işık’a

armağan: Anadolu’da Doğdu (ed. T. Korkut) , Ege

Yayınları, İstanbul 2004.s. 649-659.

Saraçoğlu 2011 Saraçoğlu, A., “Hellenistic and Roman Unguentaria

from The Necropolis of Tralleis”, Anadolu/Anatolia

37, Ankara, 2011, s. 1-42.

Schaus 1986 Schaus G.P., “Two Fikellura Vase Painters”, British

School of Archaeology At Athens, No 81, 1986,

s.251-295.

Schuler 1959 Schuler, F., “Ancient Glass Making Techniques – The

Molding Process”, Archaeology, 12-1, 1959, s.47-52.

Schmidt 1957 Schmidt, Erich F., Persepolis II Contents of the

Treasury and Other Discoveries, Oriental Institute

Publications, Universty of Chicago Press, Chicago-

Illinois, 1957

Schwarzer 2009a Schwarzer, Holger, “Spatantike und byzantinische

Glasfunde aus Alexandreia Troas”, Late

Antique/Early Byzantine Glass in the Eastern

Mediterranean, Tubitak, İzmir,2009,s. 67-84.

xxxv

Schwarzer 2009b Schwarzer, Holger, “Byzantinische und islamische

Glasfunde aus Pergamon”, Late Antique/Early

Byzantine Glass in the Eastern Mediterranean,

Izmir 2009, s. 85-109

Sevin 1979 Sevin, V., “Lydia Devletinin Anahatları”, Arkeoloji ve

Sanat Dergisi, cilt 6-7, İstanbul, 1979,s.14- 20.

Sevin 2001 Sevin,V., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Türk Tarih

Kurumu, Ankara, 2001.

Smith 1957 Smith, R., W., Glass from The Ancient World: The

Ray Winfield Smith Collection, Corning, 1957.

Smith 1995 Smith, R. R., “Aphrodisias 1994”, XVII. Kazı

Sonuçları Toplantısı, Cilt 2, Ankara, s. 188-196.

Stern 1989 Stern, E. M., “Glass Vessels Exhibited in The Bölge

Museum Adana”, Belleten, 53, 1989, s.595-605.

Stern1999 Stern, E. M., “Roman Glassblowing in a Cultural

Context”, American Journal of Archaeology, Vol.

103, No. 3, s.441-484.

Stern 2001 Stern, E.M. Stern, Römisches, byzantinisches und

frühmittelalterliches Glas : 10 v. Chr. – 700 n. Chr.:

Sammlung Ernesto Wolf, Stuttgart ,2001.

xxxvi

Sternini 1988 Sternini, M., “Verrerie Byzantine de Gortyne”,

Association Française Pour L’Archeologie du Verre

IIIemes Journes D’Etude Lattes-Octobre. 1988, s..

18-28.

Sternini 1998 Sternini, M., La Collezione di Antichita di

Alessandro Palma di Cesnola, Biblioteca

Archaeologica. Collana diretta da Giuliano Volpe. 6,

Bari, 1998.

Simona 1987/1988 Simona, B. S. “Produzione e commercio di vetro

antico nei territori a sud delle Alpi” Helvatia

Archaeologica, 1987/1988, s.133-143.

Simona-Carezetti 1988 Simona, B.S., Carezetti, R., Vetri Romani del

Cantone Ticino; Citta di Locarno, Museo Civico e

Archeologico, Castello Visconteo, 2.IX.-13.XI.,

Mostra, 1988.

Smith – Ratté 1998 Smith, R.R.R.- Ratté, C., “Archaeological research at

Aphrodisias in Caria 1996”, American Journal Of

Archaeology, No.102, 1998, s.225-250.

Smith 1995 Smith, R.R.R. “Aphrodisias 1994”, XVII. Kazı

Sonuçları Toplantısı, Cilt 2, Ankara, sf. 188-196.

Şenol 2003 Şenol A.K., Marmaris Müzesi Ticari Amphoraları,

Ankara, 2003.

xxxvii

Tamsü Polat 2013 Tamsü-Polat, R., “Stratonikeia Akdağ Nekropolü Cam

Buluntuları Üzerine Bir Değerlendirme”, Anadolu

Antik Cam Araştırmaları Sempozyumu-Kaunos,

Ankara, 2013 ( Baskıda).

Tavukçu 2007 Tavukçu-Aydın, Z.; “Parion Güney Nekropolü'nden bir

Grup Cam Eser”, Atatürk Üniversitesi Güzel

Sanatlar Dergisi, Sayı 12, Aydın, 2007.s.145-161.

Taştemür 2007 Taştemür, Emre, “Klaros kehanet Merkezi’nde Ortaya

Çıkarılan Camların Üretim Teknikleri ve

Uygulamaları”, SERES III. Uluslararası Katılımlı

Seramik, Cam, Emaye, Sır ve Boya Semineri, 2007,

Eskişehir, s 169-180.

Tek 1994 Tek,A.Tolga., Arykanda Şehrinden Antik Cam

Örnekleri, A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi.

Klasik Arkeoloji Anabilim Dalına sunulmuş,

yayımlanmamış lisans tezi, (Tez Danışmanı : Prof. Dr.

C. Bayburtluoğlu) Ankara, 1994.

Tek 2001 TEK, A.Tolga, “Prismatic Glass Bottles with Greek

Inscriptions from Arykanda in Lykia”, Annales du 15

Congres, New York, 2001, s. 82-87.

xxxviii

Tek 2005 Tek, A. Tolga., “Antik Dönem’de Anadolu’da Cam

Üretimi”, SERES ( Uluslararası Seramik, Cam,

Emaye, Sır ve Boya Kongresi), Eskişehir, 2005,

s.108–123.

Tek 2007 Tek, A. Tolga., “Arykanda'da Bulunan Antik Cam

Eserlere Genel Bir Bakış" SERES ( Uluslararası

Seramik, Cam, Emaye, Sır ve Boya Kongresi),

Eskişehir, 2007, s. 153-168.

Tomasso 1990 Tomasso, Giandomentico, “Contenitori in Vetro di

Unguenti e Sostanze Aromatiche Dell’Italia Romana (

Isec. A.C-III sec. D.C.)”, Ampullae Vitreae, Giorgio

Bretschneider Editore, Roma,1990.

Triantafyllidis 1998 Triantafyllidis, P. ,“New Evidence of the Glass

Manufacture in Classical and Hellenistic Rhodes”,

Annales du 14e Congres de l’ Association

International pour l’ Histoire du Verre, Venezia-

Milano, 1998, s.30-34.

Triantafyllidis,1998 Triantafyllidis,P., Τα γυαλινα αητικειμενα

απο την μινωα αμοργου, Yayınlanmamış doktora tezi,

Ioannina, 1998.

xxxix

Triantafyllidis 2000 Triantafyllidis, P., "Ανακύκλωση Γυαλιού στην

Αρχαία Ρόδος" Διεθνές Συνέδριο Αρχαιολογία

και Περιβάλλον στα Δωδεκάνησα: ΄Ερευνα και

Πολιτισμικός Τουρισμός, Πανεπιστήμιο Αιγαίου, με

την ανακοίνωση: 2-5 Νοεμβρίου 2000, Ρόδος,

Triantafyllidis 2006 Triantafyllidis, P.,”Late Hellenistic Glass from Kos,

Dodecanese, Greece”, Journal of Glass Studies, Vol.

48, 2006, s. 145-161

Triantafyllidis 2009 Triantafyllidis, P. “Early Core-Formed Glass from a

Tomb at Ialysos, Rhodes”, Jornal Of Glass Studies,

Vol.51, Corning, 2009, s.26-39.

Weinberg 1961 Weinberg, G.D., “Hellenistik Glass Vessels from

Athenian Agora”, Hesperia, Vol.30, No. 4, 1961,

s.380-392.

Weinberg 1962 Weinberg, G.D., Evidence for Glass Manufacture in

Ancient Thessaly, American Journal of Archaeology,

66, 1962, s.129-133.

Weinberg 1970 Weinberg, G.D., “Hellenistic Glass from Tel Anafa in

Upper Galilee”, Journal of Glass Studies, 12,

Corning, 1970, s.17-27.

xl

Weinberg 1973 Weinberg, G.D., “Notes On Glass From Upper

Galilee” , Journal of Glass Studies, 15, 1973, s. 35-

49.

Weinberg 1988 Weinberg, G.D., “The Glass Factory and

Manufacturing Processes”, Excavations at Jalame:

Site of a Glass Factory in Late Roman Palestine,

Columbia, 1988.

Weinberg-Stern 2009 Weinberg, G.D., Stern E. M., Vessel Glass from the

Athenian Agora, Athenian Agora XXXIV, American

School of Classical Studies at Athens, 2009.

Winter 2006 Winter, T., "The Glass Vessels form „Ein Ez-Zeituna",

Atiqot, 51, 2006, s. 77-84.

Vessberg 1952 Vessberg, O., “ Roman Glass in Cyprus”, Opuscula

Athenesia., 7, s.109-161.

Vessberg 1956 Vessberg, O. "Glass: Typology- Chronology ",

Swedish Cyprus Expedition., IV, 3, 1956, 128-174.

Von Saldern 1959 Von Saldern, A. “Glass Finds at Gordion”, Journal Of

Glass Studies , Vol.1, New York, 1959, s.22-49.

Von Saldern 1962 Von Saldern, A. ,”Glass From Sardis”, American

Journal of Archaeology. Vol.66, 1962, s.5-12.

xli

von Saldern 1964 von Saldern, A. ,” Ancient Glass in Split”, Journal Of

Glass Studies , Vol.9, New York, 1964, s.42-46.

von Saldern 1980 von Saldern, A., Ancient and Byzantine Glass from

Sardis, Cambridge, Massachusetts,1980.

Yalçın-Polat-Slotta 2006 Yalçın, Ü., Pulak, C.; Slotta R., Das Schiff von

Uluburun, Deutchen Bergbau-Museums Bochum,

2006.

Yaşar 1995 Yaşar, Ö., En Eski Devirlerden Roma Hakimiyetine

Geçişe Kadar Karia Tarihi, Selçuk Üniversitesi,

Tarih Ana Bilim Dalına Sunulmuş Yayınlanmamış

Yüksek Lisans tezi (Tez Danışmanı : Yrd. Doç. Dr.

Sebahattin Ağaldağ), Konya, 1995.

Yaylalı 2008 Yaylalı, A., “2006 Yılı Tralleis Antik Kenti Kazı ve

Restorasyon Çalışmaları” , 29. Kazı Sonuçları

Toplantısı, C.I, Kültür Bakanlığı Dösim Yayınları,

Ankara 2008, s.555 – 576.

Yıldıztekin 2006 Yıldıztekin, M., Kubad-Abad Sarayı Kazılarında ele

geçen Sırsız Seramik Buluntular (1982-1990),

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji

Anabilim Dalına sunulmuş, yayımlanmamış

yayınlanmamış yüksek lisans tezi (Tez Danışmanı:

Prof.Dr. Rüçhan ARIK ), Çanakkale,2006.

xlii

Yurtseven 2006 Yurtseven, F., “Tarsus Köylü Garajı Mezarı

Buluntuları”, Anadolu/Anatolia 31, Ankara, 2006, s.

91-121.

xliii

ANTİK KAYNAKLAR

Aristophanes Acharnians, (Çev. C.E. Graves) M.A., Cambridge,

1905.

Plinius Naturalis Historiae, (Çev. W.H.S. Jones), Loeb

Classical Library, 1963.

Strabon Geographika, Antik Anadolu Coğrafyası XII-XII,

( Çev. Adnan Pekman), İstanbul, 2005.

Herodotos Herodot Tarihi ( Çev. Müntekim Ökmen), İstanbul,

1983.

İNTERNET KAYNAKLARI

http://www.mta.gov.tr/v2.0/turkiye_maden/maden_potansiyel_2010/Mugla_Madenle

r.pdf.23.01.2013.

http://www.cmog.org/artwork/sack-shaped-beaker.20.01.2013

http://ancientglass.wordpress.com/2011/05/06/small-roman-bottle/

http://www.corbisimages.com/stock-photo/rights-managed/JB009522/glass-vase-

found-in-aphrodisias15.09.2012

http://ancientpeoples.tumblr.com/post/31591767790/glass-jar-shaped-like-a-bunch-

of-grapes-late15.09.2012

1

1. GİRİŞ

1.1. Tezin Konusu ve Kapsamı

Burada sunduğumuz çalışmanın zaman aralığını yaşanan teknolojik gelişmelerle,

cam’ın bir sektör olarak bağımsız, yeniliklere açık bir endüstri haline geldiği ve

yaygın kullanıma eriştiği Roma Dönemi ve Roma dönemi cam kaplarının, form ve

süsleme açısından geleneğinin devam ettiği Erken Bizans dönemi oluşturmaktadır.

Çalışmanın bölgesel içeriğini ise kuzeyde Büyük Menderes Irmağı (ant.

Meandros), güneydoğu’da Dalaman Çayı (ant. Indos), doğuda Kızılhisar Acıpayam

Ovası ve Ege Denizi ile çevrili Antik Karia Bölgesi’ndeki yerleşim yerlerinden veya

nekropol alanlarından bulunmuş1; müze koleksiyonlarında ya da kazı atölyelerinde

korunan, yayınlanmış veya yayınlanmamış cam kaplar; bu kapların Karia

Bölgesi’ndeki dağılımı ve tipolojik olarak değerlendirilmesi oluşturmaktadır.

Karia pek çok önemli ticaret yolunun üzerinde ya da merkezindedir. Somut

kültürel miras göz önüne alındığında ayrıcalıklı bir önem taşımaktadır. Tespit edilen

cam üretim merkezleri değerlendirildiğinde oldukça az sayıda olan bu merkezlerin

hatırı sayılabilecek miktarının bu bölgede toplanmış olduğu dikkati çeker2.

1 Karia Bölgesinin sınırları tarihi boyunca değişkenlik göstermiştir. Örneğin Miletos bir dönem Karia

kenti olarak kabul görmüştür ( Greaves 2003: 103-104) .Tez çalışmamız Karia Bölgesinin günümüzde

genel kabul gören ve ana metinde de yer alan sınırları içerisindeki kentleri kapsamakta; kıyıdaki Kos

ve Rhodos adası buluntuları Karia ve adalar arasındaki ilişkilerin irdelendiği bölümlerde yer

almaktadır. 2 Aphrodisias Güney Portikosunda bulunan cam ocağı için bkn. Lauvers- Degryse – Waelkens 2007:

2-3; Smith – Ratté 1998: 238 ve yine Aphrodisias’da Hadrianus Hamamı cam üretim kanıtları için

bkn. Tek 2005: 114, dip.no.42; Tralleis Geç Roma Dönemi cam ocakları için bkn. Yaylalı 2008a: 24

vd. ; Kavaz 2011: 57; Nysa’da bulunan cam ocağı, cam cürufu, üfleç parçaları ve cam çekireği için

bkn.. İdil-Kadıoğlu 2008: 502; Kaunos üretim’e ilişkin buluntu veren Karia merkezlerinden biridir (Ç.

Gençler-Güray Yayınlanmamış Kaunos 2008 Kazı Camları Raporu); Iasos’da cam üretimi henüz

somut delillerle kanıtlanamamıştır fakat agora içinde bulunan çok sayıda ocaktan birinin cam üretimi

2

Dolayısıyla Roma Dönemini temel alan tipolojik esaslı tez çalışmamız için Karia

Bölgesi zengin bir potansiyele sahiptir.

1.2. Amaç

Antik camlar üzerine yapılan araştırmalar, camın tarihsel süreç içerisinde

geçirdiği evreleri genel hatları ile ortaya koymayı başarabilmiştir. Her ne kadar

yeterli niceliğe ulaşılmamış olsa da müze cam koleksiyonları ve kazı cam

buluntularına yönelik Anadolu çalışmaları ve bu çalışmaların yayınları da son

dönemlerde kayda değer biçimde artmıştır. Sonuç olarak cam eserlerdeki sayısal

çoğunluk belirginleşmiş ve pek çok somut kültürel varlık gibi camın Anadolu’da bir

endüstri kolu olarak ne denli gelişmiş olduğu sergilenmiştir. Fakat bahsi geçen

yayınların az bir kısmı kesin tarihlendirme için kabul edilebilir kriterler ortaya koyan

kazı buluntularıdır; ne yazık ki bu yayınların çoğunluğunu müze ve koleksiyon

camları oluşturmaktadır. Bu durum, pek çok formun tarihlendirilmesi için birkaç

yüzyıllık geniş dönem yelpazelerinin kullanılması zorunluluğunu doğurmaktadır.

Kısacası tarihlendirme kriterlerinin daha net bir şekilde ortaya konulması bir

gereklilik olarak karşımızdadır.

Yine Anadolu odaklı bakıldığında üretim merkezlerinin ve yayılım alanlarının

saptanmasında ve köken sorunlarının çözülmesinde de problemler yaşandığı

gözlemlenmektedir. Hem bölgesel odaklı bir çalışmanın olmayışı hem de bu

çalışmalarla bağlantılı istatistiksel veriler de ortaya koyabilecek tipolojik

ile ilişkili olması oldukça muhtemeldir (Contardi 2009: 124) ; Labraunda da Iasos gibi fırın

kalıntılarına henüz rastlanılamayan bir kenttir ancak özellikle Geç Antik Dönemde kentin kutsallığı

dolayısıyla artan talebe istinaden cam üretiminin de gelişmiş olması, Batı Kilisesinde bulunan cam

kap buluntuların yoğunluğunun açıklaması olarak görülebilir ( Blid 2009: 139).

3

çalışmaların yapılmayışı3, yerel üretim olup kendi merkezinde kalan ya da yalnızca

yakın merkezlerce kullanım gören veya tam tersine doğduğu bölgenin özelliğini

taşıyıp çevre bölgelere ya da daha uzak merkezlere ihraç edilen üretimlerin tespiti

konusunda da belirsizliğe neden olmaktadır. Ancak aynı form ve dekora sahip olan

ve aynı bölgeden gelen camların yoğunluk oranları bu belirsizliği giderme ve

atölyelere ilişkin yorum yapmada bize yardımcı olacaktır.

C.Isings 1957 yılında yayınladığı Roman Glass from Dated Finds adlı

çalışmasında4 M.S. 1. yüzyıl ve 4. yüzyıl arasında kalan dönemde Roma camcılığının

geçirdiği kronolojik gelişmeyi tipolojik olarak değerlendirmiş, ancak bu çalışmada

baskın olarak Roma eyaletlerinin batı yerleşimlerinden ele geçen buluntuları kapsam

içine almıştır. Dolayısıyla, hem basıldığı tarihten itibaren herhangi bir güncellemeye

tabi tutulmamış olması hem de yoğunlukla Batı Roma Eyaletlerini kriter alması, bu

çalışmayı Anadolu’nun cam tarihindeki yerini belirlemek açısından yetersiz

kılmaktadır. Zira, İmparatorluğun batı ve doğusundaki form farklılıkları net bir

şekilde görülebilmekte ve hatta bugün bazı formların kökenlerinin İmparatorluğun

doğu yerleşimleri olduğu bilinmektedir5. Bu nedenle Anadolu odaklı yapılacak her

cam çalışması formların kökenine ilişkin problemlerin giderilmesine katkı

sağlayacaktır.

Cam sektörüne ait üretim merkezleri de, köken problemini yaratan bir başka

unsurdur. Çünkü cam endüstrisinde önemli derecede ticaret yükselişi ve üretim artışı

sağlanan Roma döneminde bile üretim, birkaç usta tarafından ve çoğu zaman

3Antik Cam çalışması yürüten pek çok uzmanın karşılaştığı bir sorun olan referans değerindeki

tipoloji çalışmalarının eksikliği, pek çok araştırmacı tarafından dile getirilmiştir. (Gençler Güray 2009

: 5; dipnot: 5.; Öğün ve Özcan 2013) 4 Isings 1957

5 Gençler Güray 2009 : 2

4

kentlerin kenarlarına veya dışlarına kurulan cam ocaklarında gerçekleştirilmiştir.

Kısacası cam endüstrisi, antik dünyanın en gelişmiş bağımsız endüstrisi olup

yüzlerce işçiyi aynı anda çalıştıran seramik endüstrisinin tersi bir üretim sürecine

sahiptir. Dahası, geçici olarak kullanılan ve hamam gibi uygun ocakların bulunduğu

ya da bakır işlikleri gibi cam üretimine adapte edilebilecek mekanlar da, cam fırını

yerine kullanılabilmekte, cam üretimi için tercih edilebilmektedir6. Kimi

araştırmacılar gezici cam ustalarının varlığını da değerlendirmekte ve cam

fırınlarının kazı alanlarındaki seyrekliğini buna bağlamaktadır7. Dolayısıyla

atölyelerin kazı alanlarında saptanması ya da üretim izlerine rastlanılması her zaman

mümkün olamamaktadır. Üretim yerlerinin tespitinde yaşanan sıkıntılar sayısal

veriler eşliğinde hazırlanacak olan tipolojik çalışmaların köken araştırmalarındaki

önemini perçinlemektedir.

Yukarıda sayılan Anadolu cam çalışmalarındaki problemlerin çözümünde

büyük fayda sağlayacak, antik bölgeler merceğinde; özellikle de tipolojik çıkarımlara

sahip cam çalışmalarının eksikliği dikkate değer boyuttadır. Dolayısıyla tez

çalışmamızın amaçlarından en önemlilerinden birini bu eksikliği bir ölçüde gidermek

oluşturmaktadır.

Anadolu cam çalışmalarında yukarıda bahsi geçen problemler dışında büyük

eksikliği hissedilen “formsal tanımlamalar” da tez çalışmasının bir başka amacını

oluşturmaktadır. Antik cam terminolojisinin tam olarak oluşturulamaması ya da bazı

formların henüz tanımlanmamış olması tez çalışması süresince de karşılaşılan

sıkıntılardan olmuştur. Sonuç olarak, Türkçe cam terminolojisine katkı sağlamak tez

çalışmasına ait alt amaçlardan biridir.

6 Tek 2005: 108–123

7 Lightfoot-Arslan 1992: 6

5

Tüm bu nedenlerle, tez çalışmamız genel olarak Anadolu antik cam çalışmalarına

yönelik köken araştırmalarında, coğrafi etkileşim durumlarında, üretim merkezlerinin

saptanmasında, terminolojik tanımlamaların yapılmasına katkı sağlamayı

amaçlamaktadır. Ayrıca çalışma yöntemi, Karia Bölgesi sınırları içinde kalan tüm

cam buluntuların bir bütün içerisinde değerlendirilmesine olanak verdiğinden,

buluntu grupları arasındaki kopuklukların da giderilmesi amaçlanmıştır.

1.3. Yöntem

Yukarıda da değinildiği gibi Roma dönemine gelindiğinde cam üretimine seri ve

hızlı bir yayılım alanı tanıyan somut bir gelişme yaşanmış; cam yapımında bir

süredir kullanılmakta olan demir çubuğun içi boş ve daha uzun olanla değiştirilerek8

camın üfleme yöntemiyle şekillendirilebilineceği keşfedilmiştir.

Cam üretimine üfleme tekniğinin kazandırdığı bu hızla, çoğunluğunu niceliksel

bir artışın sağlandığı Roma Dönemi eserlerinin oluşturduğu tez çalışmamızın

yöntemi üç ana başlık altında değerlendirilebilir: Kazı laboratuvarlarında ve müze

depolarında sürdürülen çalışma, kütüphane çalışması ve tezin oluşturulması.

Kazı laboratuvarlarında ve müze depolarında gerçekleştirilen çalışma; konumuz

olan Roma ve Erken Bizans dönemi camlarının tespiti, ölçü değerlerinin alınması, bu

kapların tez çalışması amacıyla oluşturulmuş “Karia Bölgesi Cam Kapları” veri

tabanına işlenmesi, izni alınabilen eserlerin çizim ve fotoğraflama işlemleri ile

detaylandırılması işlemlerini kapsamaktadır. Bu aşamada tez çalışmamız tipolojik bir

çıktıyı esas aldığından ve bütünlüğü korunmuş; tam durumdaki kaplar daha net

sonuçlar verdiğinden, müze çalışmaları birinci dereceden önemlidir. Zira kazı

buluntusu olarak kayıt edilen envanterlik durumdaki tüm cam eserler de tıpkı satın

8 Tek 1994 : 29

6

alma gibi kazı dışı yollarla gelen eserler gibi müze koleksiyonlarında korunmaktadır.

Bu nedenle yoğunluklu olarak Karia Bölgesi eserlerinin bulunduğu Muğla, Milas,

Marmaris, Fethiye, Bodrum ve Aydın müzeleri başlıca çalışma alanını oluşturmuştur.

Fakat çalışmamız Karia Bölgesi özelinde hazırlandığı için, bu müzelerde kaydedilen

eserlerden yalnızca Karia Bölgesi kökenli olanlar tez kapsamına alınmıştır. Bahsi

geçen müzelere kazı yoluyla kazandırılmış olan pek çok cam eser olsa da, bu

eserlerin bir kısmı Karia Bölgesi dışında gerçekleşen kazılardan gelmiştir. Aynı

şekilde müsadere, satın alma, alı koyma gibi kazı dışı yöntemlerle kaydedilmiş olan

eserlerin büyükçe bir çoğunluğunun menşei belli değildir ve bilindiği gibi bu eserler

çok farklı bölgelerden getirilerek müzeye kazandırılmış olabilir. Bu eserlerin tez

kapsamına alınması Karia Bölgesi tipolojisini oluşturmada hata yaratacağından

kapsam dışı bırakılmışlardır. Denizli, Uşak ve İzmir müzeleri ile kimi bazı ulusal

müzelerin cam koleksiyonları ortak formların ve farklılıkların tespiti amacıyla

araştırma kapsamına alınmıştır. Çalışma izni alınabilmiş kazı laboratuvarlarındaki

araştırmanın temelini ise özellikle profil veren parçalar ile teknik ve işçilik

bakımından tarihlendirme kriterleri kesinleşmiş parçalarının tespit-kayıt işlemleri

oluşturmaktadır.

Bir diğer ana başlık olarak değerlendirilen “kütüphane çalışması” ise farklı amaç

ve aşamalarla gerçekleştirilmiştir. İlk olarak yayını yapılmış kazı buluntusu olarak

kaydedilmiş Karia Bölgesi cam eserleri, tarafımızca kazı laboratuvarlarında veya

müze depolarında çalışması yapılmış diğer eserlerle karşılaştırılmış ve “Karia

Bölgesi Cam Kapları” veri tabanına işlenmiştir. Bu çalışma ve inceleme yöntemi

Karia Bölgesi sınırları içerisinde kalan ve konumuz olan döneme tarihlenen tüm cam

kapları kapsayarak bir bütünlük arz ettiğinden buluntu grupları arasındaki olası

7

kopukluklardan uzak kalmak mümkün olmuştur. Veri tabanına işlenen eserler detaylı

bir kütüphane çalışması ile stil kritiğine tabi tutularak benzer örnekleri saptanmış,

öncelikle Karia içi daha sonra Karia dışı yayılım alanları belirlenmiş ve

tarihlendirmeleri yapılmıştır. Kütüphane çalışmasının hedef aldığı bir diğer konu ise,

diğer pek çok somut arkeolojik materyal üzerinde karşılıklı etkileri kanıtlanmış Karia

– Rhodos ilişkileridir. Bu ilişkinin cam malzemeye yansıma şekli, kütüphane

çalışmalarımızın bir çıktısı olarak tez içerisinde bir bölüm halinde ele alınmıştır.

Yukarıda sayılan tüm amaçlar doğrultusunda yapılan kütüphane çalışmasında,

Bilkent Üniversitesi Kütüphaneleri, Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü, Amerikan

İlmi Araştırmalar Enstitüsü, Alman Arkeoloji Enstitüsü, Venedik Ca’Foscarie

Üniversitesi Kütüphanesi, Özgen Acar kişisel kütüphanesi kullanılmıştır.

Karia Bölgesine ait Roma Dönemine tarihlenen tüm cam kapların kayıt altına

alındığı alan çalışması ve paralel örnekler ile kontekstli buluntuların ışığında

tarihlendirmelerin yapıldığı kütüphane çalışmasının ardından ana bölüm olarak

tanımlayabileceğimiz formların ve geliş yerlerinin içeriğinde istatistiksel sonuçlara

varılan ve dönemlere göre ayrılan tipoloji çalışması ile tezin ana bölümü

oluşturulmuştur. Katalog olarak verilen bu bölüm sırasıyla şu şekilde sıralanmıştır:

Katalog numarası, buluntu yeri, eğer bir kazı buluntusu olarak ele geçirilmişse

buluntu alanı (bouleterion, hamam, tiyatro, mezar vb.), eserin şu anda bulunduğu yer,

buluntu kaynağı (kazı buluntusu ya da satın alma, müsadere, alı koyma vb. kazı dışı

buluntu), bir kazı buluntusu ise kazı numarası, müze koleksiyonuna katılmış ise

müze envanter numarası, form adı, form tanımı, eserin yapım tekniği (serbest

üfleme, kalıba üfleme vb.) , rengi, ölçüleri, varsa ek materyali, varsa alet izi,

korunma durumu, dönemi, eser hakkında notlar, eser yayınlanmış ise bibliografyası,

8

Karia Bölgesinde görülen benzer örnekleri, Karia dışında Anadolu bazında görülen

benzer örnekleri ve Anadolu dışında tespit edilen benzer örnekleri. Bu bölümde

kullanılan fotoğraf ve çizimlerin kaynakçası, ait olduğu çizim ve fotoğrafın alt

kısmında yer almaktadır. Tezin yazarı tarafından çekilen fotoğraf ve çizimlerde ise

yalnızca yazarın ismi görülebilir.

Teknik bilgilerin sunulduğu bu bölümden sonra “Değerlendirme” bölümünde ise

katalogda tanıtılmış olan eserler hakkında form, yapım ve süsleme teknikleri, tarihsel

veriler, renkler, istatistiksel değerler gibi kriterlere dayanılarak değerlendirmeler

yapılmıştır.

“Sonuç” bölümünde ise kimi formların yerelliği, üretim yerleri, kentsel ve

bölgesel ilişkileri, yapım malzemeleri arasındaki form ve süsleme tekniği aktarımı,

kullanım alanları tartışılmış; elde edilen tüm verilerin doğurduğu yeni çalışma

hedefleri açıklamaları ile aktarılmıştır.

1.4. Karia Bölgesi Cam Çalışmaları

1.4.1 Karia Bölgesi Camlarına İlişkin Yayınlar ve Yürütülen Projeler

Karia Bölgesi “Anadolu Antik Camları” konusunda en az yayının yapıldığı

bölgelerden biridir. Daha çok genel kazı buluntuları çerçevesinde yapılan yayınlar

içerisinde cam eserlere yer verilmektedir fakat bu çalışmalar da cam eser odaklı

olmaktan uzaktır. Bununla birlikte kısıtlı sayıda yapılan cam çalışmaları, kazı cam

buluntuları ve müze cam koleksiyonları üzerine yapılan yayınlar Karia Bölgesinin

camcılık tarihi açısından önemine ilişkin oldukça kıymetli bilgiler içermektedir.

Prof. Dr. Emel Erten tarafından 1993 yılında yapılan “ Başlangıcından Geç Antik

Dönem Sonuna Kadar Cam” başlıklı doktora tez çalışması, Karia Bölgesi dahil

Anadolu’nun tüm bölgeleri için çok önemli bir çıkış noktasıdır. Bu tez kapsamında

9

geniş yer ayrılan “Roma ve Geç Antik Dönem Cam Buluntuları” bölümünde, cam

buluntuların ele geçtiği merkezler alt başlıklar altında incelemiş ve Karia Bölgesi

açısından da yeni ve önemli birçok buluntu kaydedilmiştir 9.

Aynur Özet tarafından 1992 yılında “Bodrum Müzesinde Cam”10

ve 1998 yılında

“Dipten Gelen Parıltı: Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Cam Eserleri” 11

isimleri ile

yayınlanan iki ayrı çalışma, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine ait cam

koleksiyonunda yer alan eserlerin kataloglarını içeren çalışmalardır. Erken dönemden

başlayarak İslami dönem camlarını da kapsayan bir yelpaze sunar. Bununla birlikte,

yayına taşınan eserlerin bazıları kazı dışı yollarla (müsaade, satın alma vb.) müzeye

kazandırıldığından ve bu eserlerin yalnızca bir kısmının menşei belli olduğundan, bu

köken problemli eserler tez çalışmamız kapsamına alınmamıştır.

Özellikle Akhamenid Dönemi camları konusunda uzman bir araştırmacı olan

Despina Ignatiadou, her ne kadar dönemsel olarak tez çalışmamıza doğrudan katkısı

olmasa da, Mausoleum’da kaydedilen cam buluntular hakkında oldukça detaylı bir

çalışma yayınlamış ve bu çalışmada kaydedilen, çoğunluğunu Klasik ve Hellenistik

Dönem camlarının oluşturduğu camların yapım ve süsleme tekniklerini, üretim

yerlerini tartışarak incelemiştir12

.

Antik cam odaklı hiçbir çalışmanın yapılmamış olduğu Kaunos antik kentinde,

Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından başlanan ve 2008 yılından itibaren yürütülen

cam çalışmalarının bir çıktısı olarak hazırlanan “Kaunos’un Erken Bizans Dönemi

9 Erten 1993

10 Özet 1992

11 Özet 1998

12 Ignatiadou 2004: 181-202

10

Cam Eserleri”13

adlı makale konumuzu odak noktasına alan; Geç Roma Dönemi

geleneğinin sürdüğü Erken Bizans dönemi cam eserinin detaylı bir şekilde

incelemesi açısından dikkate değerdir. Bu çalışma Kaunos’un başat Erken Bizans

dönemi cam kap formlarını kronolojik olarak değerlendirmektedir.

Cam tarihi açısından önemi 2007 yılı kazı sezonunda ağırlık verilen Hamam -

Gymnasion kazılarında ortaya çıkarılan Geç Roma dönemine ait üç cam fırını ile

belirginleşen Tralleis antik kentine14

yönelik çalışmalar da hem tez çalışmamız

açısından hem de “Anadolu Antik Cam Tarihi” açısından oldukça kıymetlidir. Bu

konuya Prof. Dr. Serap Yaylalı tarafından Kazı Sonuçları bildirgesi olarak hazırlanan

“Tralleis Antik Kenti Cam Atölyeleri” başlıklı çalışma özellikle ışık tutmaktadır15

.

Ayrıca Prof. Dr. Aslı Saraçoğlu tarafından Tralleis Nekropol alanında 2007 yılı kazı

sezonunda ortaya çıkarılan 50 adet mezara ait 47 Hellenistik ve Roma Dönemi

Unguentariumunun incelendiği çalışma16

, pişmiş toprak unguentariumların yanı sıra

cam olanlarını da ele almaktadır.

Karia’nın önemli merkezlerinden biri olan Nysa antik kenti de kent içinde

cam üretimini belgeleyen fırın ve üretime ilişkin kanıtların ele geçtiği bir başka

merkezdir. Prof. Dr. Vedat İdil ve Prof. Dr. Musa Kadıoğlu tarafından 2007 yılında

tespit edilen bu kanıtların aktarıldığı ve fırın detaylarının paylaşıldığı Kazı Sonuçları

13

Gençler Güray 2012: 215-226 14

Yaylalı 2008a: 24-27 15

Gymnasion’un kuzeyinde boydan boya sıralanan dükkanların doğu yönündeki ilk dükkan içerisinde

tespit edilen cam fırını, cam çubuklarının bulunduğu 2 No’lu dükkan, ve “Cam Eser Üretim Atölyesi”

olarak kayıtlara geçirilen 7 No’lu dükkan hakkında bkn. Yaylalı 2008b: 24-27 16

Saraçoğlu 2011; 1-42

11

Bildirgesi, cam üretimi açısından Karia Bölgesi’nin ayrıcalıklı önemini perçinleyen

belgeler içermektedir17

.

Meandros vadisinin güneyinde deniz iletişimini sağlayan önemli kıyı Karia kenti

Iasos18

ile ilgili en güncel bilgilerimiz agora ve yerleşim içindeki bir Bizans

yapısından gelen cam buluntularının yayına taşındığı “ Late Antigue Glass from

Iasos (Caria)” adlı makalesi ile Simona Contardi’ye19

aittir. Fakat D. Baldoni ve F.

Berti tarafından kaleme alınan “Il Vetro di Iasos (Caria)” başlıklı makale, Iasos

camları ile ilgili ilk bilgileri içermekte ve bu nedenle büyük önem taşımaktadır20

.

Labraunda camları ile ilgili ilk bilgiler ise 1965 yılında yayınlanan Labraunda

araştırmalar kitabının bir bölümü olarak “Glass” başlığı ile dönemin kazı başkanı

Pontus Hellström tarafından kaleme alınmıştır21

. Bu dönemden sonra kent camları ile

ilgili en kapsamlı yayın “ Late Antique Glass in Sacred Contex: A hagiasma at

Carian Labraunda” makalesi ile Jesper Blid’e aittir22

.

“Başlangıcından Roma Dönemine Kadar Anadolu Opak Cam Kapları ve Tınaz

Kasesi” başlığı ile yayınlanan ve opak kaselerin gelişimine paralel olarak Tınaz

buluntusu opak kasenin dönemini, üretim merkezini ve camcılık tarihi açısından

önemini tartışan makale Karia Bölgesi camları için rengi, opaklığı ve formu dikkate

alındığında bir benzerine daha rastlanılamamış olan nadir bir buluntuyu ele

17

İdil ve Kadıoğlu 2008: 502 -503 18

Cook 1961: 71 19

Contardi 2009: 123-132 20

Baldoni ve Berti 1998: 73-87 21

Hellström 1965 : 53-54 22

Blid 2009 : 133-150

12

almaktadır. Bahsi geçen makale bu tezin yazarı tarafından kaleme alınmış olup23

,

Muğla Müzesi koleksiyonunda yer almaktadır24

.

Henüz yayınlanmamış bir çalışma olmasına karşın Dr. Çiğdem Gençler-Güray

tarafından 2008 yılında “Kaunos Kazısı Cam Buluntuları” ana başlığı ile hazırlanan

rapor, 1969 yılından, 2007 yılına kadar Kaunos’ta yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış

olan cam buluntularının ön çalışması niteliğindedir. Yaklaşık 1500 parçanın genel

değerlendirmesinin yapıldığı bu çalışma sonucunda, Kaunos cam buluntularının

M.Ö. 2.-1. yüzyıldan M.S. en geç 7. yüzyıla kadarlık bir sürece yayıldıklarını ortaya

konulmuştur. Bahsi geçen çalışma aynı zamanda cam üretimiyle bağlantılı parçaları

da içermektedir25

. Dr. Ç. Gençler Güray tarafından kent camları üzerine düzenli

araştırmalar sürdürülmektedir26

.

Bir başka önemli grubu ise Stratonikeia’ya bağlı nekropol alanlarından birini

oluşturan Akdağ buluntuları kapsamaktadır. Arkeolog Rahşan Tamsü Polat

tarafından doktora tez çalışması kapsamında değerlendirilen Akdağ cam

buluntularını Nekropolden ele geçen cam eserler boncuklar, pandantifler ,oyun taşları

ve unguentarium’lardan oluşmaktadır27

. 2010 yılı Kaunos Cam Sempozyumu

kapsamında da araştırmacılara sunulan eserlerin mezar geleneği içinde var olan

geleneksel bir repertuar sunduğu ve cam buluntuların pişmiş toprak eserlerden sonra

23

Çakmaklı 2012: 29-38 24

Tınaz Buluntuları üzerine yaptığım detaylı çalışmaya verdiği destek ve izinden dolayı Muğla

Arkeoloji Müzesi Müdürü Fütuhat Özkaynak’a en içten teşekkürlerimi sunarım 25

Dr. Çiğdem Gençler Güray’a, Kaunos antik kentine ait olup henüz yayınlanmamış olan cam eserler

raporunu ve rapora ait fotoğrafları benimle paylaştığı; tez kapsamında kullanmama izin verdiği için

en içten teşekkürlerimi sunarım. 26 Düzenli araştırmaların yanı sıra Kent içerisinde yoğun olarak tespit edilen ve bir kısmını da yazıt

özellikli olanlarının oluşturduğu prizmatik şişeler Dr. Ç. Gençler Güray ve Doç. Dr. A. Tolga Tek

tarafından yayına hazırlanmaktadır.

27Arkeolog Rahşan Tamsü-Polat’a hem doktora tez çalışması kapsamında değerlendirdiği ve

yayınlanmamış olan hem de Kaunos Cam Sempozyumu kapsamında sunduğu çalışmalarını benimle

paylaşarak, tezime sunduğu ciddi katkılardan dolayı en içten teşekkürlerimi sunarım.

13

en yoğun grubu oluşturduğu ortaya konulmuştur28

. Akdağ Nekropolis buluntuları

içerisinde yer alan cam kaplar, pişmiş toprak olanlarla birlikte Yrd. Doç. Dr. Aynur

Civelek tarafından “Stratonikeia-Akdağ Nekropolisinden Bir Mezar” 29

adlı

makalede, A. Mete Tozkoparan tarafından “Stratonikeia Akdağ Nekropolünde 7

Mezar ve Buluntuları” adlı yüksek lisans tezi çalışmasında30

ve Fütühat Küçükçoban

tarafından Akdağ M4 ve M9 mezarlarına ait cam kapların yer aldığı “2000 yılı

Akdağ Kurtarma Kazısı” müze kazı sonuçları bildirgesi olarak ele alınmıştır31

.

Arkeolog Berna Kavaz tarafından hazırlanan “Tralleis Cam Fırınlarının

Geleneksel Cam Fırınları ile Karşılaştırılması” başlıklı yüksek lisans tezi32

, yukarıda

da bahsi geçtiği gibi bir üretim merkezi olarak oldukça büyük öneme sahip olan

Tralleis antik kenti’nin öneminin anlaşılması bakımından büyük önem arz

etmektedir. Henüz yayını yapılmamış tez çalışmasında Kavaz, kent içerisinde ele

geçen fırınları ve fırınlara ait planları detaylı bir biçimde ele almıştır33

.

Prof. Dr. Numan Tuna başkanlığında yapılan ve bugün Marmaris Müzesi

koleksiyonunda yer alan Burgaz kazısı cam buluntuları Prof. Dr. Emel Erten

tarafından yayına hazırlanmış fakat henüz basımı gerçekleşmemiştir34

.

2007 yılında düzenli kazı çalışmaları başlayan Pedasa’ya ait cam buluntuları

bu tezin yazarı tarafından incelenmektedir. Cam buluntular raporlanmış fakat henüz

yayını yapılmamıştır35

.

28

Tamsü-Polat 2013 29

Civelek 2006 : 47-64 30

Tozkoparan 1998 31

Küçükçoban 2001: 251-263. 32

Kavaz 2011 33

Arkeolog Berna Kavaz’a yüksek lisans tez çalışması kapsamında oluşturduğu doküman ve

fotoğrafları benimle paylaştığı için teşekkürlerimi sunarım. 34

Prof. Dr. Emel Erten’e Burgaz kazısı cam buluntuları hakkında verdiği detaylı bilgi için teşekkür

eder; tez kapsamında kullanmam için kendisi tarafından yapılan çizimleri benimle paylaştığı için

şükranlarımı sunarım.

14

Düzenli kazı çalışmaları 2005 yılında başlayan36

Myndos’a ait cam

buluntular ise A. Özet tarafından yayına hazırlanmaktadır. Bununla birlikte C.

Lightfoot, G. Bean’den alıntı yaparak Bean tarafından gerçekleştirilen yüzey

araştırmasında bulunmuş kimi Myndos cam fragmanlarını37

çalışmasında

tanıtmıştır38

.

1.4.2 Roma ve Erken Bizans Dönemi Camlarına İlişkin Tipolojik ve

Terminolojik Yayınlar

Antik cam kaplar tipolojisi hakkında yapılmış en temel çalışma; C. Isings’in

1957 yılında yayınladığı “Roman Glass from Dated Finds” 39

adlı çalışmadır. Isings

bahsi geçen çalışmasında M.S. 1. ve 4. Yüzyıllar arasını ve özellikle Roma

İmparatorluğunun batı merkezlerini esas almıştır. Çalışma güncellikten uzak olmakla

birlikte tipolojik esaslı olması bakımından önemini korumaktadır.

Antik cam terminolojisi konusunda ise Despina Ignatiadou ve Anastassios

Antonaras tarafından yayınlanan “Glassworking: Ancient and Medieval

Terminology, Technology and Typology” 40

adlı çalışma hem güncelliği hem de

kapsamlı oluşu ile tez çalışmamızda özellikle formlara ilişkin terminoloji

oluşturulurken esas alınmıştır.

Karia Bölgesi hem kentlere ait kazı buluntuları hem de müze koleksiyonları

açısından zengin buluntu grupları içermektedir. Konuya ilişkin hali hazırda devam

35

Pedasa Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler’e kent camları hakkında uzun süredir

sürdürmekte olduğum çalışmalara verdiği izin ve destekten dolayı teşekkürlerimi sunarım. 36

http://www20.uludag.edu.tr/~arkeoloji/english/myndos2005.htm 37

Myndos’da bulunmuş Hellenistik Dönem’e ait bahsi geçen cam fragmanlara ait detaylı bilgi için

bkn. Bölüm 5.1.1.2 ve Kat.No. 2. 38

Lightfoot 1995 : 25, fig.9 39

Isings 1957 40

Ignatiadou ve Antonaras 2008

15

eden çeşitli doktora tez çalışmaları ve araştırma konuları bulunmaktadır41

. Fakat

bölge camlarının geneli hala çalışılmaya ve yayınlanmaya ihtiyaç duymaktadır.

41

Bu tezin yazarı, daha çok Geç Antik Çağ ve İslami dönem cam eserlerini içeren buluntu gruplarına

sahip Pedasa antik kenti camları üzerine çalışmalarına devam etmektedir. Arkeolog Rahşan Tamsü

Polat, Stratonikeia antik kentine ait bir nekropol alanı olan ve yoğun miktarda cam eser içeren Akdağ

nekropolü buluntularını doktora tez çalışması kapsamında incelemektedir. Dr. Çiğdem Gençler Güray

2008 yılı itibariyle başladığı Kaunos camları üzerine incelemelerini güncelleyerek sürdürmektedir.

Aynur Özet, yine bir Leleg yerleşimi olan Myndos antik kenti buluntularını yayınlama aşamasındadır.

16

2. KARIA BÖLGESİ CAM TARİHİ

2.1. Karia Bölgesi Tarihi Coğrafyası

Anadolu arkeolojisinde son yıllarda yer edinmeye başlayan cam çalışmaları

Anadolu’nun cam tarihi içerisinde oynadığı dikkate değer rolü her geçen gün biraz

daha fazla orta koymaktadır. Anadolu’nun güney batısında yer alıp, pek çok sanat ve

zanaat dalının yeşerip yetiştiği Karia Bölgesi de aynı şekilde dikkate değerdir.

Sınırları kuzeyde Meandros ( Büyük Menderes) Nehri’ne, güney doğuda

Indos (Dalaman) çayına, doğuda Kızılhisar-Acıpayam ovasına uzanan Karia’nın

coğrafi özellikleri, bölgeyi bugün bile ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan önemli

kılmaktadır. Karia, Antik dünyanın doğu-batı, kuzey-güney yönlerinde en önemli

siyasal, ekonomik ve kültürel kavşağında yer alan bu elverişli konumuyla, eski Doğu

Akdeniz dünyasının dinamik ilişkiler ağı içerisinde zengin bir tarihe ve öneme sahip

olagelmiştir42

. Karialılar karadan doğu ve güneydoğuda Lykia ve Phrygia’nın,

kuzeyde ise Lydia ve Ionialıların komşusudur. Tarihsel açıdan bakıldığında yüzey

araştırmaları bölge tarihinin epi-paleolitik döneme kadar uzandığını göstermiştir43

.

42

Henry 2010: 69; Özer 2007: 14; 43

Peshlow 1998: 277

17

Resim 1

18

2.2. M.Ö. II. Binde Karia Bölgesinde Cam

M.Ö. II. binde Karia Bölgesinde cam konusunu incelemeye başlarken, cam

yapımının Bronz Çağı içerisinde, M.Ö. III. binin sonlarında Mezopotamya’da

keşfedildiğini 44

ve bu keşfin silisyum oksit bazlı sırların kullanıldığı kap, duvar

karosu gibi malzemelerin yapım işlemi ile ilişkili olduğunu45

hatırlamak faydalı

olacaktır.

M.Ö. 2. binin ortalarında ise Mitanni devletinin egemenlik alanında, ilk cam

vazolar yapılmaya başlanmış46

; böylece cam sanatının ilk parlak dönemi yaşanmaya

başlamıştır. Yapım tekniği, malzeme ve süslemeleri bakımından yakınlık gösteren

M.Ö. II. binin cam eserlerinin belli bir merkezde üretildikten sonra yapılan

dağıtımında, Anadolu’nun da bir yeri olduğunu arkeolojik veriler desteklemektedir47

.

Hammadde olarak camın ise M.Ö. 2. binde Doğu Akdeniz ticaretinde belirli

bir yere sahip olduğunu, Anadolu kıyılarında seyrederken batan bir gemide; Kaş,

Uluburun batığında yapılan kazılarda saptanan cam külçeler ortaya koymuştur48

.

Uluburun Batığı buluntuları aynı zamanda Türkiye müzelerinde bilinen en eski cam

buluntuları ve bilinen en eski hammadde kaynakları olarak kayda geçmiştir49

. İzlenen

rotası olasılıkla Suriye’den başlayan ve M.Ö. 14. yy.a tarihlenen batık geminin

kargosu arasında 200 civarında disk şeklinde, dökme camdan cam külçe

44

Barag 1985:36 45

Tek 2005 : 109 46

Tarihlenebilen ilk buluntu Türkiye-Suriye sınırı yakınındaki Amik Ovasında bulunan Tell Atchana

( Alalakh)’dan gelmektedir (Barag 1985 : 39) 47

Hitit başkenti Büyükkale’nin III. evresine tarihlenen ve Anadolu’nun bilinen en erken tarihli cam

vazosuna ait parçaların Nuzi, Asur, Tell el Rimah ve Alalakh’ta bulunmuş olan, en erken iç

kalıplama tekniği ile yapılmış vazolara benzediği anlaşılmış ve Boğazköy’e ithal edilmiş olduğu

önerilmiştir (Erten-Yağcı 1998: 34 – 36). 48

Bass 1996:67 49

Özet 1998:16

19

bulunmaktadır50

. Külçelerin bir yüzü düzgün ve pürüzsüz iken diğer yüzleri pürüzlü

ve kabadır51

.Ele geçen külçeler, bronz çağında Girit’te ve diğer Miken merkezlerinde

kurulan küçük çaplı cam atölyelerinin hammaddelerini doğudan ihraç ettiklerini

göstermektedir52

.

Miken üretimi olup Batı Anadolu’ya ihraç edilen bir grup cam eser de Karia

Bölgesi için oldukça önemli bir merkezden; Bodrum yakınlarındaki Müsgebi’den ele

geçmiştir53

. Boyalı Miken çömlekleri ile beraber bulunan Kalıp baskı teknikli Miken

üretimi cam boncuklarının kaydedildiği Müsgebi buluntuları, M.Ö. 1400 – 1250

yılları arasına tarihlenmiştir54

ve günümüzde Bodrum Müzesi koleksiyonunda yer

almaktadır.

Müsgebi boncukları, Kaş Uluburun Batığı cam külçeleri ile aynı renk ve

dokudadır; büyük olasılıkla bu cam külçeler bu tür boncukların yapımında

kullanılmaktadır55

. Ayrıca bu külçelerin yapısı, Ege’deki Miken buluntuları ile aynı

kimyasal sonuçları verdiğinden56

, Uluburun kargosunun hedefinin bir Miken cam

yapım merkezi olması gerekmektedir57

. Bu tür Miken boncukları özellikle Batı

50

Bass 1985 : 619-635; Özet 2000 : 32, no. 1-2; Oppenheim 1973: 259-266; Yalçın-Pulak-Slotta2005:

61-79. 51

Pulak 1988: 14.

52 Tek 2005:110

53 Boysal 1964 : 81-83; Özet 2000 : 33, no. 3

54 1963 yılında Müsgebi’de Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü adına Prof Dr. Yusuf Boysal

tarafından kazılan Miken mezarlığında, C mezarlığı 22 nolu mezar buluntusu olarak bazı boyalı

Miken çömlekleri ile beraber 33 adet cam boncuk kaydedilmiş; olasılıkla bir kadın mezarına gömü

armağanı olarak bırakılan bu boncukların her biri, üst kısmı ip delikli yatay çubuk biçimli, alt kısmı

kabartma yivli spiral biçimli, kıvrımlı ve ucu deniz kabuğu görünümlüdür. Boncukların benzerlerine

Mikenai ve Thebai’de, Yunanistan dışında da Girit ve Rhodos’taki çeşitli merkezlerde rastlanılmıştır

(Boysal 1964: 81-85). 55

Özgümüş 2000: 19-20 56

Cam külçelerin kimyasal analiz sonuçlarına göre Mısır ve Yunanistan’ın camı hammadde olarak

Suriye-Filistin bölgesinden ithal etmekte oldukları saptanmıştır ( Bass 1986 : 294) . 57

Tek 2005 : 111

20

Anadolu’da yer yer tespit edilmiştir58

. Bununla birlikte Batı Anadolu cam boncuk

buluntularının yalnızca Miken üretimi olduğunu söylemek doğru olmaz. Çünkü pek

çok somut kültür varlığında görülen Rhodos- Karia bağı, Karia Bölgesinde ele geçen

boncuk ve pandantif gibi süs eşyalarında da kendisini gösteriyor olmalıdır59

Rhodos’da en erken dönemlerden başlayarak cam üretimi yapıldığını pek çok

arkeolojik delil kanıtlamıştır. Burada MÖ.2. binlerde iç-kalıp teknikli cam kapların

yanı sıra kalıba döküm cam süsleme objeleri pendant, boncuk gibi ürünler Ialysos,

Kamiros, Lindos ve adanın güneyinde bulunmuştur60

. Hem Rhodos’tan ithal edilen

cam boncukların varlığı hem de belki de Rhodos ve Miken cam boncuklarından

alınan ilham ile oluşturulan ürünlere sahip küçük yerel atölyelerin varlığı

sorgulanmalıdır61

.

2.3. M.Ö. I. Binde Karia Bölgesinde Cam

2.3.1. Erken Demir Çağında Karia Bölgesinde Cam

M.Ö. 12. ve 8. Yüzyıllar arasında yalnızca Karia değil Anadolu’nun her

yerindeki bütün sanat ve zanaat dallarında; Akdeniz dünyasını derinden etkileyen

göçler ve Orta Doğu’nun güçlü imparatorluklarının tarih sahnesinden çekilmesinin

58

1985 yılından itibaren Prof. Dr. Armağan Erkanal Başkanlığında sürdürülen Panaztepe kazısında

Myken III A-B evrelerine tarihlenen ( M.Ö. 14-13. Yüzyıl) ait tholos mezarlarda rozet biçimli ve yassı

Myken cam boncukları bulunmuştur. Boncuklar Ege endüstrisinin buraya da yansımış olduğuna işaret

eder (Erkanal 1998: 461; Atik 2004 : 89). 59

Harden, D. B. 1981: 51 60

Rehren,. Spencer, Triantafyllidis 2009: 37 61

Batı Anadolu özelinde henüz belgelenememiş olsa da arkeolojik veriler erken dönemde Anadolu’da

cam boncuk üretimini büyük ölçüde göstermiştir. Boğazköy’de yapılan kazılarda bulunan taş üzerine

oyularak yapılmış boncuk kalıpları , cam boncuk (amulet) dökümü için kullanılmıştır ve bu taş

kalıplar Anadolu’da boncuk üretiminin varlığını kanıtlar niteliktedir; (bkn. Atik 2004: 69)

21

etkileri görülmüştür62

. Bu dönemde cam eserlerle nadiren karşılaşılmaktadır fakat

yine de cam eserlerin kendisi tamamen kaybolmamıştır63

.

M.Ö. 8. yüzyıldan sonra ise cam sanatında bir canlanmanın yaşanmaya

başlandığı söylenebilir. Çok sık olmasa bile Anadolu’da cam eserler ele geçmeye

başlanmıştır. Örneğin, Demir Çağı’nda; M.Ö. 8. – 7. yüzyıllarda Doğu Anadolu’da

en güçlü dönemini yaşayan Urartu Krallığının, önemli merkezlerinden ele geçen cam

boncuklar64

, mobilyalardaki ahşap üzerine cam kakmalar ve mobilya parçalarını

oluşturan madeni ve fildişi figürlerdeki kakma kısımlar65

ve az sayıda olmakla

birlikte ele geçen cam kap parçaları66

Urartu cam eserlerine örnek teşkil edebilir67

.

Anadolu’da ele geçen ve dünya antik cam literatürü açısından önem arz eden

bir eser de Phrygia Krallığı’nın başkenti Gordion buluntusudur. Gordion P

Tümülüsünde bulunan döküm teknikli cam phiale için M.Ö. 700 yılı terminus ante

quem olarak kabul edilmiştir68

.

62

Lightfoot ve Arslan 1992: 2 63

Çivi yazılı Orta Babil tabletlerinde ve Asur Ninevah tabletlerinde konuyla ilgili bilgilere

rastlanılmaktadır (bkn. Oppenheim, Brill, Barag ve von Saldern 1970: 9-101). Ayrıca, M.Ö. 9.

yüzyılda tahrip edilmiş Hasanlu Kalesinde, olasılıkla bir miras şeklinde nesilden nesile geçen eserler

olarak, mozaik camdan kırık bardaklar ele geçmiştir ( Barag 1985 : 38).

M.Ö. 9. Yüzyılda tahrip edilmiş Hasanlu Kalesi’nde 64

Demir Çağı’nda Doğu Anadolu’da kurulan Urartu Krallığında M.Ö. 8-7. yy.larda küçük ölçekli bir

cam üretimi olduğu düşünülmektedir. Urartu merkezlerindeki cam buluntuların büyük çoğunluğu

boncuklardan oluşmaktadır ( bkz. Belli 2003: 194-199) 65

Toprakkale buluntuları arasında yer alan benzer eserler için (bkz. Barnett 1950 : 13-16; Lightfoot

1991 : 68.) 66

Karmir-Blur gibi Urartu merkezlerinde bulunan az sayıda cam kap parçasının , stilistik açıdan

benzer örneklerinin Urartu merkezlerindeki nadirliği dolayısıyla bu kapların Asur Krallığı kökenli

olup buradan ihraç edildiğini düşünmemiz yerinde olacaktır ( bkz. Lightfoot 1991 : 68). 67

Urartu Krallığında bir cam üretiminin söz konusu olup olmadığı bilinmemektedir. Ele geçen cam

eserlerin Nimrud gibi bir üretim merkezi olduğu büyük ölçüde kanıtlanmış, Urartu’nun komşusu olan

Asur Kralığı’na ait bir merkezden ithal edildiğini düşünmek daha olasıdır. ( Nimrud’da bulunan eve 7.

Yüzyıla tarihlenen turkuvaz renkli, opak, segmental cam külçesi için bkz : Oppenheim, Brill, Barag ve

von Saldern 1970 : 223. ) 68

Von Saldern 1959: 27

22

2.3.2. Arkaik ve Klasik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam

M.Ö. 6. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyıl arasında kalan dönemde cam kaplar için en

yaygın kullanım gören yapım tekniklerinden birini “İç Kalıp” oluşturmaktadır. Bu

teknik taş ve seramik kapların imitasyonu olarak üretilen cam kaplarda sıklıkla

karşımıza çıkar. Bu teknik kullanılarak amphoriskos, oinokhoe, aryballos ve

alabastron gibi yaygın formlarda cam üretimi de yapılmıştır69

.

Kartaca gibi merkezlerde üretilip Fenikeli tüccarlar tarafından dağıtılan kolye

sallantıları, boncuklar, fantastik yaratıklar, hayvanlar ve karikatürize edilmiş

tiplemeler şeklindeki cam eserlerde kullanılmaktadır. Klasik çağ’a tarihlenen ve

Bodrum müzesi koleksiyonunda yer alan 1973 yılı Mausoleum kazısı cam pendant

ve boncukları kalıba döküm tekniği ile yapılmış Kuzey Afrika ve Suriye’den ithal

edilmiş70

nadir buluntulardır.

Halikarnassos kentinin iç ve dış sur duvarları arasında, Milas Kapısı

yakınında, M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen soylu bir kadına ait lahit mezar buluntusu

olarak ele geçen cam boncuklar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesine ait özel bir

salonda sergilenmektedir. Mavi opak cam hamurlu, ip delikli ve kalıba döküm

tekniği ile yapılmış olan bu boncukların bir kısmı arpa biçimli, çoğunluğu aşık ya da

çift yüzlü balta biçimlidir71

. Halikarnassos’ta Zeus kültünün önemine işaret eden çok

sayıda somut belge mevcuttur. Zeus Labraundos’a adanmış olan sunak,

Halikarnassos basımlı, arka yüzlerinde çift ağızlı balta taşıyan Zeus Labraundos’un

görüldüğü sikkeler bu belgelerden birkaçıdır. Mylasa’nın en önemli kültlerinden biri

olan Zeus Labraundos’un en belirgin sembolü çift ağızlı balta motifinin sikkelerde

69

Erten-Yağcı 1999: 173-174 70

Goldstein 1979 : 38; Özet 1998 : 17 71

Özet 1998 : 17

23

yer alması tanrının Halikarnassos’ta benimsenmiş olduğuna işaret eder72

. Dinsel bir

amaca hizmet ettikleri düşünülen Milas Kapısı cam boncuklarının Halikarnassos’tan

pek de uzak olmayan bir merkezden getirildiği düşünülmekte73

ve boncuklar

üzerindeki çift ağızlı balta kullanımı Maussollos ailesi için bu figürün önemini

kanıtlar niteliktedir74

.

M.Ö. 6. yüzyılda, II. Kyros tarafından Pers İmparatorluğunun kuruluşu

gerçekleştikten sonra, imparatorluk sürekli yayılarak, antik dünyanın dev bir gücü

konumuna gelmiştir. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in gelişine kadar süren

egemenlikleri boyunca Persler ünlü “Akhaemenid” sanatlarını yaratmışlardır. Karia

Bölgesi Akhaemenid dönemi cam buluntuları açısından oldukça önemlidir.

Akhaemenid hanedanına bağlı yönetimin sürdüğü dönemde geliştirilen ve renksiz

olup; phiale, kase gibi Pers metal kap formlarını tekrarlayan açık formlu

Akhaemenid cam kaplarının75

, cam sanatına Perslerin yansımasını göstermesi

açısından büyük önemi vardır. Akhaemenid sanatı himayesinde, İlk uygulamalarını

M.Ö. 8. yüzyılda, Mesopotamia – Nimrud cam buluntularında gördüğümüz ve

‘Kayıp Balmumu’ ( lost-wax) tekniğinin76

kullanıldığı Akhaemenid cam kaselerinin

üretimi M.Ö. 5. yüzyılda başlamıştır77 Ignatiadou pek çok Anadolu merkezinde de bu

eserlere rastlandığını belirtirken, Anadolu’nun da bir Akhaemenid cam kap üretim

72

Sina 2002 : 243 73

Özet 1998 : 17 74

Hekatomnid döneminde çift ağızlı balta ile sembolize edilen “Zeus Labraundos”a Hekatomnid

Sülalesi tarafından ( M.Ö. 392-393) verilen önemi, M.Ö. 4. Yüzyılın ilk yarısında Pers satrabı olarak

Karia’yı idare eden Hekatomnos ve onun çocukları tarafından Zeus Labraundos Kutsal Alanı’nda

gerçekleştirilen yoğun yapı faaliyetleri net bir şekilde sergilemektedir. Bu evrede tapınak yeniden inşa

edilmiş, tüm Kutsal Alan yeniden düzenlenmiş ve çok sayıda anıtsal yapı ile donatılmıştır (ayrıntılı

bilgi için bkn. Baran 2006: 123). 75

Tek 2005: 113 76

Bu teknikte, hazırlanmak istenen cam kase şeklinde bir bal mumu model yapılır ve bu model kil ya

da alçı ile kaplanır. Fırınlanırken kil/alçı kap sertleşir, buna karşın balmumu erir ve daha önce

hazırlanan bir oluktan dışarı akar. Kalıp tekrar ısıtılır ve balmumundan boşalan yere, toz halindeki

cam dökülür. İşlem tamamlandığında, dıştaki kabuk kırılır ve cam kase çıkarılır. 77

Erten-Yağcı 1995: 317-318

24

merkezi olarak önemle değerlendirilmesi gerektiğini önermektedir78

. Ayrıca

Igniatiadou yaptığı bir istatistik çalışmasında Anadolu buluntusu Akhaemenid

kaplarının Karia merkezlerinde ki göreceli yoğunluğuna işaret etmektedir79

.

Gerçekten de Prof. Dr. Emel Erten tarafından yapılan “Akhaemenid Egemenliği

Döneminde Doğu Yunan Bölgesinde Cam” başlıklı çalışmada Akhaemenid stilde

cam yapıtların köken ve dağılımlarına dayanılarak yapılan istatistiklerde

Anadolu’nun ve özellikle Karia bölgesinin dahil olduğu Batı Anadolu’nun baskın

durumu değerlendirilmiş ve Pers yönetimi altındaki yerel sanatçıların geleneksel el

beceri ve üsluplarını Akhaemenid tarz ile harmanlayarak, Akhaemenid zevk ve

stiline uygun eserler yarattıkları değerlendirilmiştir80

.

Akdeniz’de Klasik ve Erken Hellenistik renksiz cam kaplarının kökeninin

Akhaemenid hatta Pers atölyelerine dayandığı düşünülmektedir81

. Karia’daki Pers

satraplık merkezleri arasında önemli bir merkez olan Mausoleum mezar buluntuları

arasında renksiz cam kaplara ait parçalar da bulunmaktadır. Bu parçalar olasılıkla en

az sekiz kaba ait parçalar olmalıdırlar. Bahsi geçen grup içerisinde iki adet uzun

kalyx-kap, dört adet bardak, bir situla ve bir kase mevcuttur. Karia için Akhamenid

tarzı cam üretimi yapan atölyelerden şu an için bahsedemesek de olasılıkla cam

atölyeleri komşu satraplıklardan bir tanesinde üretilmiş olmalıdır. Gerçekten de bu

tip birçok cam kap Akhaemenid İmparatorluğunun sınırları içerisinde ele geçmiştir.

78

Ignatiadou 2004 : 181-201 79

Anadolu ve Anadolu dışı Akhaemenid cam kapların istatistiksel dağlımı için ( bkn.Ignatiadou 2005

: 423 tablo 39.1, 39.2) 80

Erten 2012 : 183-195 81

Aristophanes, Kral Kserkses’i ziyaret eden bir Atina elçi heyeti onuruna Pers sarayında verilen bir

ziyafeti anlatırken, şarabın altın tepsilerde renksiz cam kaplarla beraber servis yapıldığını anlatmıştır.

(bkn. Aristophanes, Akharneioi, 74.) Bahsi geçen renksiz kapların Pers atölyelerinde üretilen

Akhaemenid üretimi renksiz cam kaplar olması kuvvetle muhtemeldir.

25

Mausoleum’daki cam kaplar tam olarak Batı Anadolu çevresindeki kültürün bir

birleşimidir82

.

Karia bölgesi sınırları içerisinde yer alan Muğla-Milas’ta biri kazı buluntusu

olarak diğeri ise satın alma yolu ile Milas Müzesi koleksiyonuna katılmış iki adet

Akhaemenid cam kase bulunmuştur. Ancak E. Erten, kazı buluntusu olan kasenin

ortaya çıkarıldığı Haciabdi mahallesi kurtarma kazısı ile ilgili yazılı detayların azlığı

ve kazı sonuçlarının eksikliğinden dolayı bilimsel bilgilerin yeteri derecede doyurucu

olmadığından bahsetmektedir83

. Fakat stilistik olarak M.Ö. 4. yüzyıla

tarihlendirilmektedir.

Halikarnassos’daki Mausoleum kazısından bilinen fragmanlar84

ve Milas

müzesine biri kazı yoluyla kazandırılmış iki adet kase dışında Kaunos kaya

mezarlarından ele geçen M.Ö. 4. yüzyıla ait döküm teknikli iki kaseye ait parçalar85

Karia örnekleri olarak literatüre geçmiştir. Gerçekten de Karia bu dönemde

Anadolu’da Akhaimenid dönemi cam buluntularının en çok görüldüğü yerleşimdir.

Rhodos’ta ele geçen bir cam kase ile Milas Müze’sinde bulunan bir cam kasenin

form ve dekor olarak benzemesi ve Rhodos camlarını araştıran Triantaflydis’in,

Rhodos’ta bulunan cam parçasının86

ithal edilen grup arasında belirtmesi bu konuda

oldukça önemlidir87

. Çünkü Akhaemenid döneminde diğer yerleşimlerde aynı form

ve dekora sahip başka kaseler yoktur. Bu nedenle şu ana kadar elde edilen veriler

82

Taştemur 2013 83

Yağcı1996: 314-315; 84

Ignatiadou 2005: 181-201 85

Ross 1974: 40 86

Triantafyllidis 2000:128,129, no:1. 87

Triantafyllidis 1998: 31, no:4

26

doğrultusunda Karia’da MÖ. 4. yüzyılda bir cam atölyesinin varlığı

değerlendirilebilir bir önermedir.

2.3.3. Hellenistik Dönem’de Karia Bölgesinde Cam

Hellenistik Çağ’da, cam endüstrisinin tarihsel gelişimi yeni bir boyut

kazanmıştır. Dönem olarak, üfleme tekniğinin keşfine basamak vermiştir. Bu

dönemin cam sanatındaki yeri için “kökleri önceki yüzyıllara dayanan bir çiçeklenme

dönemi” denilebilir. Her ne kadar bugün varılan sonuçlar, elde edilecek yeni verilerle

gelişecek ve tekrar biçimlenecekse de Hellenistik Çağ’ın cam yapım tarihinde açtığı

çığır, kabul edilmiş bir önermedir. Bu çağ; değişik tipteki insanların oluşturduğu

ortak kültürün yaratılmasına, politik gücün etkinliğini göstermesine, lüks ve günlük

kullanım malzemelerinin üretilerek uzun mesafeli ticaretinin -genellikle de kraliyet

yönetimi altında- gelişmesine şahit olmuştur88

. Lüks cam kap yelpazesi

genişlemiştir. Aynı zamanda masa üstü cam kap kullanımı yaygınlaşmıştır. Kuşkusuz

Karia Bölgesinde de bu zenginliğin yansıması görülebilir.

Hellenistik dönem kap formlarında ilk olarak Klasik dönemin geleneksel

özellikleri göze çarpmaktadır. İç kalıp tekniği ile yapılan geleneksel formlar yoğun

olarak üretilmeye devam etmiştir89

. Bu geleneksel formlar Karia Bölgesinde de göze

çarpmaktadır. Fakat bu noktada unutulmaması gereken husus Karia’nın Rhodos ile

en eski devirlerden itibaren kurduğu organik bağdır. Hellenistik dönem öncesinde de

Rhodos’da mevcut olan cam üretimi Hellenistik Dönem ve sonrasında devam etmiş90

88

Klein ve Llyoyd 2000: 19 89

Goldstein 1979: 40 ; Özet 1998 : 12 90

Weinberg 1969

27

ve özellikle bu döneme tarihlenen pek çok Karia cam buluntusu Rhodos kökenli

olarak yorumlanmıştır91

.

Hellenistik dönemde üretilen bu tanıdık yapım tekniğine güzel bir

örnek olarak Karia Bölgesi’nden Beçin alabastronu92

ve Akdağ

nekropolis’inden bir alabastron93

(Resim 2) verilebilir. Aynı şekilde

Fethiye Müzesi’nde korunan minyatür alabastron örneği94

dönem için

iç kalıp kategorisinde güzel bir örnek oluşturmakla beraber, ne yazık ki

geliş yeri tam olarak bilinememektedir.

Hellenistik Çağ’ın yukarıda bahsi geçen lüks cam kaplarından olan döküm

teknikli, çarkta kesilmiş ve zengin süslemeli lüks cam vazolarına Karia Bölgesi’nde

de rastlanılmaktadır. Bunlar arasında nadir bir grubu oluşturan skyphos

örneklerinden biri 1967 yılında Knidos kazılarında bir mezar buluntusu olarak

kaydedilmiştir95

.

Ayrıca Hellenistik Çağ’da yarı küresel, konik ya da kesik hatlardan oluşan

profillere sahip; bazen mor, mavi, sarı, yeşil gibi canlı renklerde, bazen de camın

doğal renginde ve nadiren de opak olarak çok sayıda döküm kase üretilmiştir. Bu

kaseler bazen, gövdeleri boyunca yatay hatlarla veya dikey kabartma dilimlerle

süslenmişlerdir. Bahsi geçen opak cam kap örneklerinden biri, Muğla Müzesi

tarafından 1998 yılında Tınaz Karakuyu mevkiinde yapılan araştırma sonucu tespit

edilerek kurtarma kazısı yapılan iki adet mezar’dan (Tınaz 98 – M1 ve M2) ele

91

Tek 2005 :113 92

Milas Müzesi Env. No. 1979 93

A. Civelek, Akdağ alabastronunun benzerinin Sardinya’da Tharros’tan geldiğini ve M.Ö. 2.-1.

Yüzyıla tarihlendğini belirterek Akdağ alabastronunun da aynı dönemde kullanıldığının

düşünüldüğüne değinir; Bu tarihin aynı zamanda büyük çoğunluğu M.Ö. 2. yüzyılda kullanılan

Akdağ iğ biçimli unguentariumlarının tarihi ile de paralellik göstermektedir (Civelek 2006: 58,

kat.no.10). 94

Fethiye Müzesi Env. No. 4350 95

Love 1967: 138

28

geçmiştir Mevcut cam çalışmaları camın seri üretime dönüştüğü Roma Döneminde

bile, sade opak cam kapların Anadolu için epey nadir olduğunu göstermiştir.

Dolayısıyla Anadolu’da dönem itibariyle pek de tanınmayan bu kapların

kaydedilmesi Anadolu antik cam literatürü açısından büyük önem arz etmektedir. Bu

açıdan bakıldığında da Muğla Müzesi koleksiyonunda yer alan ve Geç Hellenistik-

Erken Roma özellikleri taşıyan Tınaz buluntusu mavi renkli opak döküm kase96

özellikle dikkate değerdir.

“Kaburgalı Kase” olarak literatüre giren ve camcılık aletinin dikey vurulması

ile elde edilen kaburgalara sahip ikinci grup eserlere Anadolu’da da sıklıkla

rastlanmaktadır. Roma İmparatorluk Dönemine kadar kullanımı süren kaburgalı

kaselerin kazı buluntusu niteliğindeki örneklerinin sayıca fazla olmamasına karşın

mevcut buluntuların yayınları ve Türkiye’de birçok müzenin koleksiyonunda bu tip

eserlerin yer alması, Anadolu kökenli kaburgalı kaselerin yaygın kullanımlarını

belgelemektedir. Karia odaklı bakıldığında da bu yoğunluk tespit edilebilir.

Kaunos nekropol alanında 1983 yılında üç ayrı mezarda yapılan kazıda

Hellenistik dönem cam kaseleri ele geçmiş ve içlerinde kaburgalı kaseye de

rastlanılan bu buluntuların geneli mezarların birkaç kez kullanılmış olduklarını

göstermiştir97

. Ayrıca 2008 yılında Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından hazırlanan

“Kaunos Kazısı Cam Buluntuları” raporu 98

Kaunos’un kaburgalı kaselere aşinalığını

gösterir niteliktedir. Iasos Agorasında bulunan kaburgalı kase99

ve bir Marmaris

96

Tınaz opak cam kâsesine ait detaylı bilgi için bkz. Çakmaklı 2012: 32 97

Öğün 1983 : 240; Özer 2012 98

Gençler-Güray 2008 99

Baldoni – Berti 1998: 77; fig.1

29

buluntusu olup Bodrum müzesine kazandırılan Erken İmparatorluk Çağı kaburgalı

kasesi100

bu tipin diğer Karia bölgesi örneklerindendir.

Tipik olarak “Hellenistik Dönem Kapları” kategorisine giren konik gövdeli

kase örneklerinden bir adet amber renkli örnek yine 1983 yılı Kaunos mezar

kazılarında kaydedilmiştir101

. Bu örnek, Suriye – Filistin bölgesinden Yunanistan ve

İtalya’ya; güneyde Sudan’a ve sonuç olarak Anadolu’ya kadar yayılan geniş bir

alanda kullanım gören konik gövdeli kase102

örneklerinin bir temsilidir. Fethiye

Müzesinde yaptığımız çalışmalar, neredeyse yere oturamayacak şekilde yapılan,

konveks tabanlı bu kap formunun bir benzerinin, Lykia yerleşimi olan Tlos antik

kentinden geldiğini ortaya koymuştur. Kaunos’un Lykia sınırında bir kent olma

özelliği ile Tlos’un bir Lykia kendi olması durumu bu benzerlik açısından

değerlendirilebilir niteliktedir. Kaunos dışında bu tip kapların tespit edildiği bir başka

ise Myndos’dur103

.

Hellenistik ve Roma Döneminde tanınan fakat kaburgalı ya da düz kaseler

kadar yaygın olmayan bir grup ise literatürde genellikle Latince karşılığı olan

“Millefiori” teriminin kullanıldığı, “Bin Çiçek” olarak da adlandırılan mozaik

teknikli gruptur104

. Ufak ve dağınık çiçek motiflerinden oluşan millefiori tipi kap

fragmanları Kaunos105

ve Labraunda106

merkezlerinde tespit edilmiştir.

100

Özet 1992: 49 101

Özen 2000: 48 102

Erten-Yağcı 1993 : 96 103

Lightfoot 1995: 25, fig.9 104

Terminolojide Latince karşılığı kullanılan “Millefiori”; Türkçe’de “bin çiçek” anlamına

gelmektedir. Ufak parçaların düzensiz olarak kalıba dizilip, camın fazla sıvı hale gelmemek koşuluyla

(600 – 700 C) ısıtılıp kesilen parçaların birbirlerine yapışmasıyla küçük çiçeklerin oluşturulduğu

tekniktir. 105

Gençler Güray 2008 : 2 106

Hellström 1965 : 53

30

2.4. Roma Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam

2.4.1. Karia Bölgesi’nde Roma Dönemi Cam Üretim Merkezleri

M.Ö. 50’ye doğru, Gerek şehirlerinin zengin mensuplarından ya da

Hellenistik dönem kral ailelerinin himayesinde olmaktan çıkan cam, dönemin

kapanışına doğru inanılmaz bir hızla yaygınlaşmıştır. Bunun sonucu olarak cam

eserler, nerdeyse tüm Hellenistik yerleşimlerde; çok büyük miktarlarda ve geniş form

yelpazesinde ele geçmişlerdir.

Roma dönemine gelindiğinde cam sanatına bu kadar hızlı bir yayılım alanı

tanıyan asıl somut gelişme, hiç kuşkusuz camın üflenerek şekillendirilebilineceğinin

yani cam üfleme tekniğinin keşfidir. Tüm Roma dünyasında olduğu gibi, Anadolu’da

ve dolayısıyla Karia’da da bu yeni tekniğin icadının etkileri görülmüştür. Anadolu’da

yapılan kazılarda ele geçen, müzelerde ve özel koleksiyonlarda bulunan camların

büyük çoğunluğunun Roma ve Geç Antik döneme ait olması; bunların ülkedeki

kullanım yoğunluğunu belgelemektedir. Kuşkusuz eser sayılarındaki bu artış, deniz

aşırı ticaret ağının gelişmişliğine ve aynı zamanda lokal üretimlerin artışına da işaret

etmektedir.

Aynı şekilde kısa süre önceye kadar Anadolu üretimi camlara yönelik çok az

sayıda çalışma varken ve dolayısıyla yalnızca belli başlı bir iki üretim merkezi

kayıtlara geçmiş iken, bugün fırın kalıntıları, cam cürufları, yapım hatası bulunan

cam buluntular gibi saptanan arkeolojik deliller, pek çok Anadolu antik kentinde

uzun yıllar boyunca cam üretiminin var olduğunu kanıtlamaktadır. Kaunos,

Aphrodisias, Nysa, Tralleis antik kentlerinde kanıtlanan cam üretimi ve Iasos ile

31

Labraunda antik kentlerinde ortaya konulan üretim olasılığı bunun bir

yansımasıdır107

.

2.4.1.1. Kaunos Antik Kenti Cam Üretimi

Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından Kaunos

antik kentinde yapılan ve yaklaşık 1500

parçanın incelendiği cam araştırması, kentin

yerleşim yerlerinden gelen ve M.Ö. 2.

yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla yayılan bir cam kap

yelpazesinin varlığını ortaya koymuştur. Aynı araştırmalar doğrultusunda Kaunos’ta

cam üretimiyle bağlantılı üretim artıklarının bulunması (Resim 3), her ne kadar

henüz bir fırın kalıntısına rastlanılamamış olsa da108

Kaunos’taki cam üretiminin

varlığının kanıtıdır109

. Bu tespit aynı zamanda, cam araştırmalarının azlığı nedeniyle

cam üretim merkezlerinin tam olarak tespit edilemediği Anadolu’da cam

araştırmaları açısından ayrıcalıklı bir önem taşır.

2.4.1.2. Aphrodisias Antik Kenti Cam Üretimi

Karia’ya ait bir diğer üretim merkezi de

Karia’nın kuzey doğu kentlerinden olan

Aphrodisias’tır. Kentte cam üretimine

ilişkin ilk bulgulara ve üretim

kanıtlarına İmparator Hadrianus’un

hükümdarlığı sırasında 2. yüzyılda inşa

107

Bkn. dip. not. 2 108

Gelecek dönemlerde gerçekleştirilecek kazı çalışmaları sonucunda Kaunos’ta da bir cam atölyesi

kalıntısına rastlanılma olasılığı mevcutsa da antik dönemde uygun sıcaklığa sahip hamam benzeri

yapılar içerisinde cam üretiminin yapıldığı da bilinmektedir; dolayısıyla üretimin varlığını kanıtlamak

için atölye temel koşul olarak aranılmamalıdır. 109

Gençler-Güray 2008: 9

32

edilen ve şehrin merkezinde yer alan Hadrianus Hamamı içerisinde rastlanılmıştır ki

muhtemelen cam ustası, özel bir fırın yerine, buradaki hamamın fırınını

kullanmaktadır110

. Kent’e ait cam buluntuları henüz yayınlanmamış olsa da kent

müzesine yaptığımız kişisel ziyaretlerde, tespit edilen cam fırınına paralel tarihlerin

ürünü olan Geç Roma Dönemi kimi formlar tespit edilmiştir (Resim 4). Ayrıca 1994

yılında Aphrodisias kazılarında üzerinde iki ustayı çalışırken gösteren bir lahit

buluntusunu kaydedilmiştir (Resim 5-6). Her ne kadar lahit üzerindeki sahne,

demircilikle ilgili olarak yorumlansa da111

, konunun cam üretimini resmetmekte

olduğu da önerilmektedir112

. Son olarak ise kentteki cam üretimine ilişkin en somut

arkeolojik veriler ele geçmiştir. Aphrodisias Güney Portikosuna ait en doğu odada

M.S. 5-7. Yüzyıllar arasında kullanılmış olduğu anlaşılan ufak bir cam ocağı ve aynı

bölgede ateş haznesinin temelini oluşturan taş ve kiremit kalıntıları ile çok sayıda

cam damlası ortaya çıkarılmıştır113

.

Resim 5-6

110

Tek 2005: 114; bkn. dipnot: 42 111

Smith 1995 : 1888, res. 7 112

Doç. Dr. Ahmet Tolga Tek henüz yayınlanmamış olan Aphrodisias buluntuları üzerine yaptığı

kişisel gözlemi belirtirken bahsi geçen lahte de yer vermekte ve bunun cam ustalarının tasvir edildiği

bir lahit olduğunu belirtmektedir (bkn.Tek 2005 : 117, dip not.72). 113

Lauvers- Degryse – Waelkens 2007: 2-3; Smith – Ratté 1998: 238

33

2.4.1.3. Nysa Antik Kenti Cam Üretimi

Aydın dağlarının güneye bakan yamacında yer alıp, Antik Dönem için

ayrıcalıklı bir öneme sahip olan Nysa antik kenti, yakın tarihte kent içinde cam

üretimini belgeleyen kanıtların ele geçtiği bir başka merkezdir. 2007 yılı Nysa

Agorası kazı çalışmaları, “3 No’lu Dükkan” olarak tanımlanan alanda yoğun

miktarda pencere camı parçası, cam kaselere ait fragmanlar, cam çekirdeği, üfleç

parçaları, cüruf ve birçok sağlam pota’nın belgelenmesi ile sonuçlanmış; bu

buluntuların yanı sıra dükkanın kuzeydoğu köşesinde bir cam ocağının ve ham cam

parçasının bulunması bu dükkanın bir cam atölyesi olabileceğini göstermiştir114

.

2.4.1.4. Tralleis Antik Kenti Cam Üretimi

Nysa antik kentinin komşu kenti Tralleiste de Geç Roma- Bizans dönemi cam

üretimi, bu döneme tarihlenen cam fırınlarının açığa çıkartılmasıyla kanıtlanmıştır.

Fırınlar Gymnosion’un kuzeyinde

boydan boya yer alan 13 adet endüstri

atölyelerinde gün ışığına

çıkarılmışlardır115

.

Bahsi geçen dükkanlardan doğudaki

ilk dükkan içerisinde bulunarak

“Doğudaki Cam Atölyesi” olarak

114

136 x 77 cm. ölçülerinde cam ocağının ve ham cam parçasının bulunması bu dükkânın bir cam

üretim atölyesi olabileceğini göstermektedir. Döşeme üzerinde yoğun miktarda kül bulunması ve ocak

tabanında hâlen pencere camlarına ait kalıntıların bulunması burada cam üretimini kanıtlamaktadır.

Bu alanda yapılan çalışmaların sonunda -13 cm. kotta balıksırtı motifli küçük boyutlu çakıl taşlarından

oluşturulmuş taban döşemesi ortaya çıkarılmıştır Dükkânın 1,70 m. açıklığındaki girişi güney

yöndedir. Giriş kapısının batı sövesi in situ olarak +1,75 m. kotuna kadar korunmuştur (bkn.İdil ve

Kadıoğlu 2008: 502 -503) 115

Kavaz 2011: 57

34

tanımlanan üretim atölyesi (Resim 7), Tralleis antik kentinin 2007 yılı kazı

çalışmaları sırasında tespit edilen ilk cam üretim atölyesidir116

. Kazılar sırasında

dükkanın güneydoğu köşesinde yuvarlak, tuğla örgülü duvar kalıntısından kubbe

biçimli bir örtü sisteminin olduğu anlaşılan fırın kalıntısı ile karşılaşılmıştır117

. Cam

fırınından sonraki 2. No’lu dükkanda Geç Roma-Bizans dönemi kullanımı tuğla

taban döşemelerinin üzerinde cam fırınında işlenmek üzere hazırlandığı anlaşılan

cam çubuklar ele geçmiştir. Ucu sivriltilmiş kalem biçimli cam çubukların dışı,

çokgen (dört, beş ya da altı) yüzey oluşacak şekilde hazırlanmıştır. Uzunlukları ve

kalınlıkları farklılık gösterir. Tamamı şeffaf ve renksiz olan çubukların bazılarında

morumsu erguvani ile sarı renk izleri görülür. Cam çubuklarının fırının bulunduğu

atölyede değil de ondan 3 dükkân ötede ele geçmesi ve ayrıca bu dükkânda cam

cüruflarının da bulunması, camla ilgili bir başka işlevsel çalışmanın daha yapıldığını

düşündürmektedir. Zaten bazı dükkânlar arasındaki duvarda görülen pencere

karakterli açıklıklar, dükkânlar arasında, çalışmalarıyla ilgili bir iletişim ya da

işbirliği olduğu yorumunun yapılmasına katkıda bulunmaktadır118

. Merkezdeki

çeşmenin hemen batısında yer alan ve “7 No’lu Dükkan” olarak tanımlanan alan da

Geç Antik Çağda cam atölyesi olarak kullanılmıştır119

ve “Cam Eser Üretim

Atölyesi” olarak anılmaktadır120

.

116

Yaylalı 2008b: 24 117

1. 83 m. çapındaki fırının kuzeyinde; 0.60 m. genişliğinde kapak ya da ağız açıklığı yer alır.

Atölyenin güneydoğu köşesinde, fırının kuzey karşısında, yaklaşık batı duvarına 4.10 m. uzaklıkta,

1.00x0.70 m. boyutlarında dikdörtgen formlu küçük bir havuzcuk bulunmaktadır. Kalın kireç harçla

sıvalıdır. Dar kenarının üst yüzünün tam ortasında bir girinti oluşturulmuştur. Bu kısım, havuzcuktaki

közün sıcağı ile yumuşatılacak cam hamurunun tutturulduğu demir çubuğun yerleştirildiği oyuntudur

(bkn.Kavaz 2011: 54) 118

Yaylalı 2008a: 25 119

Çeşme yapısıyla arasındaki dar koridor nedeniyle doğrudan bağlantılıdır (bkn. Yaylalı 2008 a: 26).

Alanın güneybatı köşesinde yer alan yarım daire şeklindeki tuğla örgülü fırın, camların ısıtılıp

işlenmesi için yapılmıştır. Fırının kuzeyinde ağız kısmı bulunmaktadır. Ön cephesi traverten blokların

ve moloz taşlarının bir arada kullanılması ile oluşturulmuştur. Fırının içerisinde dikine yerleştirilmiş

bir pişmiş toprak künk bulunmuştur. Künk büyük bir olasılıkla baca görevi görmektedir. Fırının

hemen doğusunda yine devşirme malzemeler kullanılarak oluşturulmuş bir tezgâh yer almaktadır.

35

2.4.1.5. Iasos Antik Kenti Cam Üretimi

Milas Kıyıkışlacık köyü içerisinde yer alan Iasos antik kentinde ise olası bir

yerel üretim ve yerel üretimi destekleyici fırın kalıntısı, üretim artığı, cam külçesi

gibi arkeolojik kanıtlar şu ana kadar tespit edilmemiştir. Fakat Geç Antik Çağ

boyunca Agora’da ve agoraya bakan binalarda (özellikle Bouleterion’da) çok sayıda

fırın kalıntısı tespit edilmiştir; bu fırınlardan bir tanesinin cam fırını için tahsis

edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir121

.

2.4.1.6. Labraunda Antik Kenti Cam Üretimi

Milas ovasına ve Güllük körfezine yukarıdan bakan Labraunda kenti’nin Zeus

Labraundos Kutsal Alanın’da yürütülen arkeolojik kazıları sonucu pek çok cam

fragmanı kaydedilmiştir122

. Kutsal Alanda Jesper Blid tarafından gerçekleştirilen

çalışma sonucu, ele geçen cam fragmanlarından Labraunda’da Geç Antik Çağ’a ait

bir yerel üretimin olabileceği sonucuna varılmıştır123

.

2.4.1.7. Alabanda Antik Kenti Cam Üretimi

Yaşlı Plinius, her ne kadar bir cam üretimini belirtmese de, Alabanda’da

çıkan ve çıktığı yerden dolayı “almandine” olarak adlandırılan taş için “liquatur igni

funditurque ad usum vitri” demektedir124

. Cam gibi eritilerek kullanılan bir taşın yine

Tezgâhın kuzeyini oluşturan mermer plaka parçası, belirli aralıklarla üst üste yerleştirilmiş tuğla

plakaların üzerinde yer almaktadır. Fırında ısıtılan camlar bu tezgâh üzerinde şekillendirilmekteydiler.

Tezgâhın doğu sınırını oluşturan mermer parça oldukça önemlidir. Bu mimari parça aslında küçük

yaşta ölen bir çocuk için yapılmış bir lahdin yarısıdır. Devşirme malzeme olarak bu mekânda tekrar

kullanılmıştır (Kavaz 2011: 55-56).

120 Yaylalı 2008a: 26

121 Contardi 2009: 124

122 Labraunda kazısı, kazı atölyesinde korunan cam fragmanlarını inceleme fırsatı verdiği için kazı

başkanı Lars Karlson ve Labraunda Kutsal Alanı sorumlusu Jesper Blid’e en içten teşekkürlerimi

sunarım. 123

Blid 2009: 139 124

Pl. N.H. XXXVI, 62. “Cam yapımı gibi, ateş üzerinde eriyik hale getirilir.” (Naturalis Historia, -

V - Mineralogia e storia dell’arte. Libri 33-37, s. 621. Latinceden italyancaya çeviri : A. Corso, R.

36

cam gibi üretildiği düşünülürse, kentte buna bağlı olarak eritme işleminin yapıldığı

bir fırının olması olasılığı bulunmaktadır125

.

2.4.2. Karia Bölgesi Serbest Üfleme Teknikli Roma Dönemi Camları

Yukarıda da belirtildiği gibi Roma Döneminde cam endüstrisinin karakteri

üfleme tekniğinin keşfedilmesi ile derin anlamda değişmiştir. Hellenistik Dönem

cam üreticilerinden alınan ilham ve tecrübe ile kurulan Roma Dönemi camcılığı,

zaman içerisinde gelişerek bağımsız, yeniliklere açık ve kendi sanatını yaratan bir

sektör pozisyonunu kazanmıştır. Üretim teknolojisinin kolaylaşması, üreticilere hem

daha fazla sayıda, hem de değişik tip ve kalitede eseri piyasaya sürme imkanı

tanımıştır. Strabon, önceleri sadece zenginlerin sahip olabildikleri cam kapların onun

zamanında az miktarda paraya alınabileceğini belirtmektedir126

. Rekabetin ve talebin

artması, daha eski kapların lüks sınıflamasına sokan bezeme ve tekniklerin düşük

kalitede kap tiplerine bile inmesine yol açmış, buna karşılık, lüks cam eserlerin en üst

limitini oluşturan kap ve teknikler ise cam maddesi ile yapılabilecek bütün imkansal

varyasyonların bir birleşimine ulaşmıştır127

.

Her ne kadar kısıtlı çalışmalar yapılmış olsa da Karia Bölgesinde kimi kazı

buluntusu ya da müze koleksiyonu olan ve şimdiye dek incelenmiş, yayını yapılmış

günlük kullanım kapları ya da mezar hediyeleri bahsi geçen varyasyonların

çeşitliliğini gösterir niteliktedir.

Çok sayıda serbest üfleme teknikli şişe, kase, sürahi, bardak, vazo gibi günlük

hayatta sofra eşyası olarak kullanılan eser, kazı buluntusu olarak ya da müze

Mugellesi, G. Rosati, Giulio Einaudi Editore, 1988 ). Almandino, cam gibi içinde çok sayıda silis

bulunduran kırmızı renkte bir granittir. 125

Gençler 2000: 210 126

Strabon: XVI.2,25 127

Tek 1994 : 29

37

koleksiyonlarında yerini almıştır. Bunların bir kısmı yayını halihazırda yapılan ya da

çalışmaları tamamlanmış fakat henüz yayınlanmamış eserdir. Sofra eşyası silindir

gövdeli küçük bir şişe Kaunos kazıları sırasında bir mezar buluntusu olarak ele

geçmiş ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi koleksiyonuna kazandırılmıştır128

.Bu tip

şişelerin büyük olanları ilaç depolamak, küçük olanları parfüm koymak için

yapılmıştır129

.

Lüks ya da yarı-lüks cam kaplar kategorisinde değerlendirilmesi gereken bir

başka grubu da yapımına M.S. 1. yüzyılda başlandığı ve Flaviuslar dönemine kadar

üretildiği düşünülen “Zarte Rippenschalen” kaseler oluşturur. Dekoratif anlamda

önemli bir grup olan Zarte Rippenschalen, diğer ismiyle oluklu/narin kaburgalı

kaselerin özelliği henüz cam sıcakken bir alet yardımıyla kaburgalandırılmış

olmalarıdır. Bir başka deyişle bu kaplar, kalıplama tekniği ile üretilen kaburgalı

kaselerin üfleme tekniği kullanılarak üretilen taklitleridir. Daha çok Batı Avrupa ve

özellikle İtalya kazı buluntularından tanınan bu kaseler Anadolu’da pek az örnekle

temsil edilmektedir130

. Bugün tespit edilebildiği kadarı ile Kaunos131

ve Pedasa,

Zarte Rippenschalen örneklerine rastlanılan Karia merkezleridir. 2007 yılı

kazılarında kayda geçen açık mavi-saydam renkli Pedasa örneği, genellikle Bizans

cam kap ya da bilezik örneklerine rastlanılan Pedasa için ayrıca önem arz etmektedir.

Anadolu’nun pek çok yerinde karşılaşılan132

fakat Karia Bölgesi özelinde

yaptığımız yayın taramamızda ve müze çalışmalarımızda yalnızca Iasos133

,

128

Özet 1998: 21 129

Stern 1989: 603-604 130

Arykanda örnekleri için bkz. Tek 2007: 155; Sardes fragmanları için bkz. von Saldern 1980: 12-12;

Hatay Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda yer alan tam bir kap için bkn. Erten-Yağcı 1990: 33 131

Özgümüş 2000 : 43 132

Arykanda için bkz. Çakmaklı 2003: 128, Kat.No.30; Ephesos için bkz. Czurda-Ruth 2007: 101; 133

Contardi 2009: fig.14,15

38

Kaunos134

ve Labraunda’da135

karşımıza çıkan aplike mavi damlalı kaplar başka bir

grubu oluşturur. Suriye ve Mısır’da çoğunlukla kulpsuz kase ve kapların, konik

biçimli eserlerin ve testilerin üzerinde görülen farklı çapta ve tonlarda mavi cam

damlalı tarihli örnekler “Geç Roma Dönemi”ni işaret etmektedir136

. Bu damlalar

bazen farklı kırmızı, yeşil gibi farklı renklerde de olabilir. Simona Contardi, Iasos

camları üzerine yaptığı çalışmada mavi cam damlalı kase fragmanları için aynı

tarihlemeyi uygun görmüştür137

. Blid ise Labraunda - Zeus Labraundos Kutsal

Alanın’dan çıkan pek çok eserin yerel üretim olabileceği üzerinde dururken, ele

geçen mavi damlalı cam fragmanının yaygın bir süsleme tekniğinin ürünü olması

bakımından bu şekilde değerlendirilemeyeceğini söyleyerek, 4. ve 5. Yüzyıllara

işaret eder138

.

Mezar armağanı kategorisinde bizlere en fazla ışık tutan merkezlerden biri

Stratonikeia’nın Akdağ mevkii olarak adlandırılan nekropol alanıdır. R. Tamsü Polat

tarafından sürüdürülen doktora çalışmasında boncuklar, pandantifler, oyun taşları

dışında çok sayıda unguentarium tespit edilmiştir. Armudi gövdeli, küresel gövdeli,

tüp biçimli, nokta dipli, şamdan biçimli unguentariumların sınıflandırıldığı

çalışmada, bu eserlerin M.S. 1 ile M.S. 2 ve 3. yüzyıllar arasındaki zaman dilimine

tarihlendirilmesi gerektiği önerilmiştir139

.

Yine mezar armağanları açısından değerlendirildiğinde Idyma’da kurtarma

kazısı yapılan Hellenistik oda mezar’ın cam buluntuları dikkate değerdir. Mezardan

ele geçen cam eserlerin tamamı yuvarlak, torba dipli, dar ve uzun boyunlu, küçük

134

Gençler-Güray 2012: 217 135

Blid 2009: 139; fig.17 136

Lightfoot 1989: 90 137

Contardi 2009: 126 138

Bilid 2009: 133-150 139

Tamsü-Polat 2013

39

boyutlu şişelerdir. Gövdeleri zamanla daralan bu şişeler, M.Ö. 1. yüzyılın ortalarında

başlayan, M.S. 2. yüzyılda apayrı bir form özelliği alan; dönemin gömü geleneği

içerisinde yaygın bir kullanıma sahip torba dipli unguentariumların esin

kaynağıdır140

.

2.4.3. Karia Bölgesi Kalıba Üfleme Teknikli Roma Dönemi Camları

Kalıba üfleme tekniği hem üretim hem de bezeme yöntemi olarak

uygulanmaya olanak veren bir tekniktir. Dönem içerisinde hem kabın en son şeklini

vermek için uygulanmıştır hem de daha erken bir evrede kabın sadece bir kısmının

bezenmesi için kullanılmıştır; bu yöntemde diğer kısım serbest üfleme tekniği ile

tamamlanır141

.

Schuler cam üretiminin erken dönemlerden itibaren kullanılan kalıplama

yönteminden yola çıkarak, kalıba üfleme tekniğinin serbest üfleme tekniğinden daha

önce kullanılmış olabileceği üzerinde durmaktadır142

. Arkeolojik bulgular sonucunda

M.S. 1. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren geliştiği kabul edilen kalıba üfleme

tekniği; taş, mermer, metal ve pişmiş toprak gibi malzemelerden yapılan kalıpların

kullanıldığı ve eserin kalıp içine alınan eriyik cam parçasının üflenmesiyle

oluşturulduğu son derece kolay ve şık bir tekniktir143

.

Kalıpta yapılan camlarda seçilen dekorasyon unsurları büyük değişkenlik

göstermektedir. Çok basit çizgiler, geometrik desenlerden figürlü sahnelere kadar her

140

Gürbüzer 2006: 76 141

Bu teknikte cam kap yapmak için üfleme çubuğu, ucunda erimiş cam parçası varken kalıbın içine

indirilir ve cam tam olarak kalıbın iç yüzeyinin şeklini alana kadar üflenir. Kalıp kilden ya da ıslak

ahşaptan yapılır. Bu işlem birkaç saniyeden uzun sürerse 1000 0C civarındaki cam, ahşap kalıbın

yanmasına sebep olur. Kalıplar genellikle iki ya da daha fazla parçanın birleşmesinden oluştuğu için

cam kabın üzerinde görülebilir izler bırakırlar (bkz.Canav 1985:33) 142

Schuler 1959 : 120 143

Sternini 1998: 87-96

40

türlü varyasyonla karşılaşılabilir. İnsan başlı, meyve veya hayvan biçimli veya

üzerinde kabartma figürlü sahneler bulunanlardan en seçkin örnekleri

oluşturmaktadır.

Stratonikeia’da Türkiye Kömür İşletmelerinin yaptığı bir yol hafriyatında

ortaya çıkan mezardan Bodrum müzesine kazandırılan kabartma bezemeli, mor

renkli ve kalıba üfleme teknikli amphoriskos Roma döneminin bahsi geçen lüks cam

kaplarına Karia Bölgesi açısından güzel bir örnektir144

. Şişenin iki yüzünde de

kabartma öyküler vardır: ön yüzde Troia savaşına katılan Salamisli Aias’ın yelkenli

ve kürekli gemisi, geminin baş tarafında zırhlı, miğferli, elinde kalkan ve kılıç

bulunan bir savaşçı figürü ile arka yüzde büyük bir zeytin ağacı altında oturan,

sırtında hayvan postuyla çıplak bir Aias figürü bulunmaktadır145

. Kalıpta yapılan

figürlü şişelere bir örnek de Kaunos Antik ketinden verilebilir. Kaunos146

mezar

kazılarında üzüm salkımı formunda bir şişe ele geçmiştir147

.

Bir başka kalıba döküm teknikli amphoriskos ise Marmaris Müzesi

koleksiyonunda yer alıp yalnızca gövde ve dip kısmı korunmuş durumda olan Burgaz

buluntusu kaptır. Stratonikeia amphrosikosunun aksine eser figüratif biçimde değil

yivlerle süslenmiştir148

.

Roma eyaletlerinin hemen hepsinde günlük kullanımına sıklıkla rastlanan

prizmal gövdeli şişelerin üst kısımları yani boyun ve ağız şekillendirmeleri serbest

üfleme tekniğinde, dipleri ise kalıba üfleme tekniğinde yapılmıştır. Bu tip kaplar

144

Bkn. Kat. No. 20 145

Özet 1998 : 19; Mathenson 1980: 49-50 146

Fethiye Müzesi 2.8.82.1655 147

Özen 2000:17; Fethiye Müzesi Env. No. 10.8.82-1663; Bkn. Kat. No. 23 148

Burgaz amphoriskosu hakkında bilgi Prof. Dr. Emel Erten tarafından verilmiştir.

41

Kaunos kazısı sırasında bulunan eserler olarak da karşımıza çıkmaktadır149

. Her ne

kadar prizmal olanlar en sık karşılaşılanlar olsa da bu tip kaplar düz duvarlı ya da

silindirik gövdeli olabilirler150

. Kulpları gövde genişliğini ve ağız kenarı yüksekliğini

aşmaz. Bütün bu özellikleri ile depolanarak saklanmalarının amaçlandığı veya

transportasyonlarında kolaylığın amaçlandığı görülmektedir. Bu durumda içlerine

konacak ortak bir madde için tasarlanmış bir form oldukları düşünülebilir151

. Bu

kaplar aynı zamanda kremasyon sonucu oluşan küllerin korunması için kullanılan

urna’lar olarak karşımıza çıkmaktadır152

. Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından

gerçekleştirilen ve bizimle de paylaşılan Kaunos etütlük cam eserlerin çalışma

raporlarına göre prizmal gövdeli şişelerin kimi örneklerinin dip kısmı, olasılıkla

üretim atölyesini belirten yazıt ya da geometrik veya figüratif kabartmalarla

bezenmiştir.

2.5. Bizans Dönemi’nde Karia Bölgesinde Cam

Geç Roma dönemi ile İstanbul’un fethine kadar geçen zaman dilimi içinde

(M.S. 5. – 15. yüzyıllar) Doğu Akdeniz kıyılarında üretilen camlara “Bizans

Camları” adı verilir.

Şu ana kadar başlangıcından Roma dönemine kadar Karia Bölgesi

kapsamında incelediğimiz cam tarihi çalışmalarındaki sorunlar Bizans dönemi için

de tam olarak geçerlidir. Bizans ve Ortaçağ dünyasına ait camcılık bilgilerimiz

oldukça kısıtlıdır. Bu genel durumdan Karia özeline inildiğinde de kazı buluntuları

olarak kaydedilen cam eserlerin yeterince incelenmediği, kaynakların oldukça kısıtlı

olduğu fark edilecektir. Bununla birlikte, dinsel ve siyasal açıdan büyük

149

Gençler Güray 2011 : 23 150

Silinir gövdeli örnekler için bkn. Kat. No.: 25. 151

Tek 1994 : 69 152

Özet 1998 : 21; Charlesworth 1966 : 26; Tek 2001: 82

42

değişikliklerin yaşandığı Erken Bizans Dönemi itibariyle somut kültürel mirasın

tümünde olduğu gibi cam malzemeler üzerinde de hem kullanım hem de form

çeşitliliği açısından bir takım değişikliklerin ve yeniliklerin olduğu fakat aynı

zamanda Geç Roma dönemi geleneğinin sürdürüldüğü de nettir. Dolayısıyla cam

kapların çoğunluklu buluntu yerlerinde de bir takım değişiklikler olmuş; kiliseler ve

yerleşim alanları öne çıkmıştır.

Yunan – Roma ile Avrupa sanatları arasında bir geçişi temsil eden Bizans’ta

cam, teknik ve form açısından olmasa bile işlenen temalar açısından Eski Roma ve

Hıristiyan Bizans biçimini, daha sonraları 8. yüzyıldan itibaren ise İslam etkisini

yansıtır153

. Bizans camlarında genel olarak Roma döneminden beri kullanılan cam

yapım ve süsleme tekniklerinin devam ettiği; serbest üfleme ya da kalıba üfleme

tekniklerinin yaygın yapım teknikleri; lif bağlama, kesme ve kazıma bezemenin de

yaygın süsleme teknikleri154

olduğu tespit edilmiştir155

. Bir yenilik olarak kilise

hayatının günlük yaşam içerisindeki artan önemi, bu yapıların aydınlatılması için

kullanılan kandillerin de çok çeşitli formlarda üretilerek cam repertuarına

kazandırılmasına neden olmuştur.156

. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi ile

ortaya çıkan bir form olan kadehler ise diğer bir önemli grubu oluşturur. Bu kap

153

Canav 1985 : 172 154

Bu tür süsleme teknikleri hem ekonomiktir hem de yapım kolaylığı vardır. Özellikle erken

dönemlerde, Bizans’ın savaşlar sonucu kaybedilen önemli cam üretim merkezleri ve düşen ekonomik

refahı her sanat dalında olduğu gibi camcılıkta da sadeleşmeye gidilmesine neden olmuştur (Çakmakçı

2008: 36-37). Fakat Geç Roma Döneminde pagan sahnelerinin işlendiği altın cam eserler Erken

Bizans döneminde özellikle Tevrat ve İncil sahneleri ile genç İsa, iyi çoban İsa gibi Hristiyanlığa ait

sahnelerin işlendiği kaplar olarak karşımıza çıkmakta; bu sahneler bazen renksiz cama eklenen altın

yapraklar vasıtası ile işlenmektedir (Tatton-Brown 1995:124). Ancak bu örneklerin nadir olduğu

bilinmelidir. 155

Çakmakçı 2008: 36 156

Gençler-Güray 2012 : 220

43

formu M.S.5. yüzyılda kullanılmaya başlar fakat 6 ve 7. Yüzyıllarda en yoğun

kullanımına erişir157

.

Karia Bölgesinde ise mevcut kaynaklar eşliğinde ve yaptığımız çalışmalar

neticesinde Geç Antik Çağ cam buluntuları açısından önemli ve özellikli bir grubu

Iasos kazılarından ele geçen cam buluntularının oluşturduğu söylenebilir. Saydam,

zeytuni yeşil, açık mavi gibi doğal renkleriyle kadehler, kandiller, bardaklar, kaseler,

sürahiler ve şişeler Anadolu’nun Ephesos, Amorium, Hierapolis, Sardes, Sagalassos

gibi pek çok yerinde ele geçen eserlerle paralellik gösterir ve özellikle M.S. 5.

Yüzyıldan 8. yüzyıla kadarki süreç için Iasos günlük kullanım kaplarının baskın

kaplarını vurgular158

.

Bizans dönemi açısından en yoğun buluntu

veren bir başka Karia Bölgesi merkezi de

Pedasa’dır. Athena Kutsal Alanı, Kutsal Yol,

Karakol Binası ve Akropol alanlarında 2007

yılından bu güne yapılan kazılarda Bizans ve

sonrası dönemlere ait çok sayıda cam esere rastlanılmıştır. Düz

renkli desensiz, düz renkli, çift dilimli, aplike kırmızı, yeşil

bantlı, düz ya da spiral burgulu cam bilezik ele geçmiştir159

(Resim 8). Türkiye kazılarında sıklıkla karşılaşılan160

cam

bileziklerin yoğunluğu her ne kadar burada herhangi bir döneme

ait cam fırını kalıntısına rastlanılamamış olsa da

157

Gençler-Güray 2009: 109 158

Contardi 2009: 124 159

Çakmaklı 2010: 327 160

Amorium için bkz. Gill 1993: 123-126; Sardes için bkz. von Saldern 1962, pl.7, fig.20; Mysia için

bkz..Yaraş ve Yaraş 2009: 113.

44

düşündürücüdür. Karia Bölgesinde benzer cam bileziklere Iasos161

ve Labraunda162

kentlerinde rastlanılmıştır. Kontekstli buluntular ışığında bilezikler için yapılan

tarihlendirme 12-13. yüzyıllardır163

. Pedasa antik kentinde aynı dönemlere

tarihlendirilebilecek çok sayıda kadeh, kase fragmanı ve çeşitli renklerde cam

boncuklar (Resim 9) kaydedilmiştir.

Kaunos antik kenti özelinde yakın zamana kadar cam odaklı bir çalışma

yapılmamıştır164

. Bununla birlikte, 2008 yılı itibariyle kazı’nın cam eserleri üzerine

Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından yapılmaya başlayan araştırmalar

güncellemeleriyle birlikte sürmektedir. Dr. Gençler-Güray ele geçen ve kentin

Bizans dönemi hakkında bilgi veren cam buluntularını incelemiş ve yayınlamıştır.

“Kaunos’un Erken Bizans Dönemi Cam Buluntuları” başlığı ile yayınlanan ve 100

adet parçanın incelendiği çalışmada kentin bu dönem kaplarının çoğunluk sırasıyla

kadehler, kandiller ve çeşitli masa kaplarından oluştuğu tespit edilmiştir; tipik Bizans

eserlerinin yer aldığı grup içerisinde ayrıca Geç Roma geleneğinin devamını

sergileyen huni ağızlı şişe ya da konik gövdeli kandiller de yer almaktadır165

.

Görüldüğü gibi Karia bölgesi, kazı çalışmaları sırasında ele geçen ya da

çeşitli şekillerde müze koleksiyonlarına kazandırılmış olan eserler ile antik cam

çalışmalarına yeni açılımlar kazandırabilecek boyutta önemli bir mirasa sahiptir. Bu

miras, ileriki dönemlerde mevcut buluntular üzerinde yapılacak daha detaylı

161

Baldoni ve Berti 1996: 73-85 162

Hellström 1965: 85-86, fig.35 163

Çakmaklı 2010: 327 164

S. Özen tarafından “Die Schlichten Graber von Kaunos und verwandte Bestattungen im westlichen

Kleinasien” başlığı ile yapılan doktora çalışması mezar buluntuları üzerine yapılan ve gömü

geleneğini yansıtan genel buluntu grubunu ele almıştır (Özen 2001). Aynur Özet tarafından yapılan ve

“Dipten Gelen Parıltı” ismi ile basılan kitap çalışmasında ise Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde

sergilenen cam grupları incelenmiş olup; müzeye çeşitli yollardan kazandırılan Kaunos kökenli bazı

camlar da kapsam içine alınmıştır (Özet 1998). 165

Gençler-Güray 2010: 215-226

45

çalışmalar ve her yeni kazı sezonunda elde edilecek yeni veriler ve incelemeler ile

daha net anlamlar kazanacaktır.

46

3. KARIA BÖLGESİ YERLEŞİMLERİ VE ANTİK CAM

BULUNTULARI

“Karia Bölgesi Yerleşimleri ve Antik Cam Buluntuları” bölümünde tez

kapsamında değerlendirilmeye giren cam kapların geliş yerleri temel olarak alınmış

ve bu yerleşimlerin kısa tarihçeleri cam odaklı olarak incelenmiştir.

3.1. İç Karia

3.1.1. Mylasa ve Çevresi

3.1.1.1. Mylasa

Mylasa Karia’nın kıyı bölümünde, Stratonikeia’dan gelip denize ulaşan çok

önemli bir ticaret yolunun üzerinde, stratejik konuma sahip bir kenttir166

.Antik

Çağ’da geniş bir nüfusu besleyebilen bu kent, kıyı bölgenin tamamı için doğru bir

odak merkeziydi167

. Kent M.Ö. 395 yılından M.Ö. 360 yılına kadar yeni kurulan

Hekatomnid Satraplığı’nın başkenti olmuştur 168

.

Kent içinde günümüze değin pek çok kurtarma kazısı yapılmıştır. Bunların da

pek çoğunu, cam malzemenin en iyi korunagelme şekli olan mezarlar

oluşturmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Abuzer Kızıl tarafından 1990-2005 yılları arasında

Mylasa mezar alanlarında yapılan kurtarma kazıları sonucunda tespit edilen

buluntular, genel bir değerlendirme işlemine tutulmuştur169

. Bu çalışmada

mezarlardan ele geçen cam buluntulara da kısaca değinilmiştir. Çoğunluğunu oygu

tipi mezarların oluşturduğu kazı alanlarına ait buluntuların içerisinde, tez kapsamında

166

Sevin 2001 : 18 ; 167

Myres 1920: 425-426 168

Hornblower 1982: 68 169

Kızıl 2009: 413

47

da incelenen, Hellenistik-Roma dönemi şişeleri tespit edilmiş; Baltalı kapı mezarında

bulunan ve Prof. Dr. Emel Erten tarafından yayını yapılan Akhaemenid Kâse’ye 170

de yer verilmiştir171

. Aynı zamanda kent içinden ( Milas-Merkez, Gümüşkesen,

Keskikkapı, İsmetpaşa172

, Hıdırlıktepe mahalleleri) ve kente bağlı çeşitli köy ve

yerleşimlerden (Kozyaka Köyü, Kıyıkışlacık Köyü, Hüsamlar Köyü, Çakıralan

Köyü) Muğla ve Milas müzelerine satın alma, alı koyma gibi kazı dışı yollarla

kazandırılmış; Erken ve Orta Roma İmparatorluk dönemlerine tarihlenen cam eserler

söz konusudur. İlaveten, Milas Müzesi tarafından çeşitli yıllarda Çakıralan ve

Belentepe mevkilerinde yapılan kurtarma kazısı buluntuları da önem taşımaktadır.

Bahsi geçen merkezlere ait buluntular birer armudi gövdeli unguentarium örneği ile

(Kat. No. 9) temsil edilmektedir. Bu eserler de tez kapsamında değerlendirilmiştir.

3.1.1.2 Labraunda

Labraunda Karia Bölgesinin en önemli dini merkezlerinden biridir173

. Antik

Çağ’da Mylasa’ya 14 km.lik düzgün kesme taş döşeli kutsal bir yolla bağlıdır174

.

Antik dünyanın doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde en önemli siyasal, ekonomik

ve kültürel kavşağında yer alan elverişli konumuyla Labraunda, eski Doğu Akdeniz

dünyasının dinamik ilişkiler ağı içerisinde zengin bir tarihe ve öneme sahip

olagelmiştir175

. Fakat bu kadar büyük bir öneme sahip kentin özellikle erken dönem

camları ile ilgili bilgilerimiz kısıtlıdır; Geç döneme ait kapsamlı cam çalışmaları ise

170

Erten-Yağcı 1995: 315-318, Lev 2.4-5 171

Kızıl 2009: 448, r. 127 172

Çakıcı 2006: 83- 94 173

Elinde çifte balta tutan tanrı Zeus Labraundos’a (Labraunda’nın Zeus’u) adanan tapınak Karia’nın

başkenti Mylasa’nın sınırları içindeki Labraunda Kutsal Alanı’ndaydı (bkn. Karlsson 2010: 11).

Labraunda bu özelliği ile Mylasa kentinin baş tanrısı Zeus’a adanmış üç tapınağından birini

barındırmaktadır. Labraunda Kutsal Alanı özellikle Hekatomnid döneminde (M.Ö. 392-333) kilit bir

rol oynamaktadır (Baran 2010: 121). 174

Küçükeren 2010: 160 175

Henry 2010: 69

48

kent içi belirli alanlara aittir. 1965 yılında dönemin kazı başkanı Pontus Hellström

tarafından kaleme alınan yayın176

daha çok Roma Dönemi ve sonrasını içermektedir.

Konu ile ilgili en kapsamlı yayın “ Late Antique Glass in Sacred Contex: A hagiasma

at Carian Labraunda” makalesi ile Jesper Blid’e aittir 177

ve Geç Dönem camları ile

ilgili bilgileri içermektedir Mevcut yayınlarda tespit edilen en erken buluntu

Hellenistik Dönem kalıba üfleme tekniğinin bir ürünü olan “Millefiori”

fragmanıdır178

. Labraunda Kutsal Alanından ele geçip dönem ve form özellikleri

bakımından tez kapsamına dahil edilebilen ve incelenen eserler ise şunlardır: hemen

hemen tüm Roma eyaletlerinde ve özellikle Erken Roma İmparatorluk Çağında

yaygın olan Prizmatik Şişeler (Kat. No.19) , 4-5. Yüzyılların popüler dekorasyon

özelliği olan mavi cam damlayı üzerinde taşıyan kap fragmanları (Kat. No.36), Erken

Bizans Döneminin boğumlu saplı kadehleri (Kat. No. 40).

3.1.1.3. Euromos

Mylasa çevresine ait önemli kentlerden biri de Euromos’dur. Modern adı

Selimiye-Ayaklı olan yerleşim Mylasa-Bafa anayolunun üzerine yer almaktadır.

Kentin adı çeşitli evrimler geçirdikten sonra179

Maussollos ’un Hellenleştirme

politikası sonucu, Hellen karakteri kazanarak “Euromos” haline kavuşmuş

olmalıdır180

. M.Ö.5. yüzyılın ortasında Attika-Delos Deniz Birliğine üye olan kent,

Antikçağ’da Mylasa’dan sonra bölgenin en önemli kentidir181

. Kentteki Zeus

Tapınağı Batı Anaolu’nun en korunmuş durumdaki İlkçağ tapınağıdır ve kentte

176

Hellström 1965: 53-54 177

Blid 2009: 133-150 178

Hellström 1965 : 53 179

Plinius kenti Eurome olarak adlandırır (Plinius V. 111.). M.Ö. 5. yüzyıldan daha erken dönemlerde

ise Kyramos ve Hyramos kent için kullanılan isimlerdendir ( Bean 1987: 43). 180

Bean-Cook 1957: 141 181

Özer 2007: 25

49

yapılan kazı çalışmaları kutsal yerin M.Ö. 6. yüzyıl itibariyle kullanıldığını

kanıtlayacak arkeolojik veriler ortaya koymuştur182

. Olasılıkla bu önemli merkezde

yakın döneme kadar düzenli kazılar olmadığından, Karia Bölgesi kapsamında tespit

edilen ve değerlendirmeye alınan ancak iki eser söz konusudur. Her ikisi de Erken

Roma İmparatorluk dönemi olan eserlerin biri soğan biçimli (Kat. No. 13) diğeri de

silindir gövdeli unguentarium ( Kat. No. 14) tipinin örneklerindendir.

3.1.2. Stratonikeia ve Çevresi

3.1.2.1. Stratonikeia

Muğla ili Yatağan ilçesinin sınırlarında yer alan Eskihisar köyü yerleşim

alanında bulunan Stratonikeia kentindeki arkeolojik kazılar, 1977 yılında Prof. Dr.

Yusuf Boysal’ın başkanlığında başlamıştır. Kentteki arkeolojik kazıların yanı sıra

şehrin kuzey kapısından başlayan ve Lagina Hekate Tapınağı, Temenos Propylonu

arasındaki kutsal yolu takip eden, oldukça geniş bir alana yayılmış olan Akdağ,

İğdemir ve Kabasakız nekropol alanlarında kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir183

.

Kent içi cam buluntuları kapsamında yapılmış bir yayın tespit edilememiştir fakat

nekropol alanlarındaki kimi mezar buluntusu cam eserleri de içeren çalışmalar

mevcuttur184

. Bununla birlikte tez çalışmamız, tümü Muğla Müzesinde yer alan ve

kimi özgün formları da içinde barındıran kent camlarını da kapsamaktadır. Buluntu

grubunun büyük çoğunluğunu çeşitli renk ve tipte unguentarium formları

kapsamaktadır. Az sayıda minyatür kap ve kase de buluntular arasında yer

almaktadır. Doğal çoğunluğu Erken Roma dönemi cam kaplarının oluşturduğu

182

Kızıl 2002: 109-110 183

Tamsü-Polat 2013 184

Baldıran 1990; Tozkoparan 1998; Baldıran 1999: 335-356; Civelek 2006: 47-64. ; Tamsü-Polat

2013

50

Stratonikeia’da Erken Roma Döneminde cam üretimi sorgulanması gereken bir

konudur ve tez kapsamında “Değerlendirme” ve “Sonuç” bölümlerinde ( Böl. 6 ve 7)

ele alınmıştır.

3.1.2.2. Akdağ

Stratonikeia Antik Kentine ait nekropol alanlarından olan Akdağ’da, 1987

yılına dek yapılan çalışmalarda, yapım tekniği ve kullanılan malzemeler açısından

çeşitlilik gösteren yüzü aşkın mezar kazılmıştır. Nekropol alanlarının En erkeni

Geometrik Dönem’e ait olmak üzere, Roma Dönemi’ne dek kesintisiz olarak

kullanıldığını gösteren eserler ele geçmiştir185

.

Bahsi geçen nekropol alanlarından olan Akdağ’da, 1999 yılında Muğla

Müzesi tarafından bir kurtarma kazısı yapılmış ve ele geçen eserler Muğla

Müzesi’nde korunmaya alınmıştır186

. A. Civelek tarafından hazırlanan çalışma,

mezar grubunu oluşturan eserler arasında urna olarak kullanılmış büyük tek kulplu

bir testi, çift kulplu testi, dokuz pişmiş toprak ve üç cam unguentarium, iç kalıp

tekniğinde yapılmış cam alabastron, minyatür sepetkulplu kap, iki kandil ve bir bronz

boncuk bulunduğunu göstermekte; stilistik incelemeler sonucunda, söz konusu

mezarın, Hellenistik ve Roma Dönemleri’ne ait olmak üzere, iki kere kullanıldığı

belirtilmektedir187

. Stratonikeia antik kenti nekropolünün hemen 100 m

kuzeybatısında, 2000 yılında Muğla Müzesi tarafından gerçekleştirilen kurtarma

185

Boysal 1987: 51-68; Boysal-Kadıoğlu 1999: 215-228 186

Karia Bölgesi müzelerinde yapılan çalışmalarımız Stratonikeia nekropol alanından ele geçen

eserlerin yoğunluklu olarak Muğla müzesi fakat bunun yanı sıra Bodrum ve Milas müzelerine de

dağıldığını; yalnız Akdağ nekropolüne ait cam buluntuların tümünün Muğla müzesi koleksiyonunda

yer aldığını göstermiştir.

187 Civelek 2006 : 47

51

kazısında tespit edilen 10 adet sanduka tipi mezarın buluntuları ile188

Akdağ

nekropolünden ele geçen mezar buluntuları birebir örtüşmektedir189

.

Arkeolog Rahşan Tamsü Polat tarafından doktora tez çalışması kapsamında

değerlendirilen Akdağ buluntularına ait cam eserlerden göz boncukları ve

pendantiflerin analojiler ve mezarlardaki diğer buluntuların yardımıyla M.Ö. 2.

yüzyıla tarihlendiği; bu eserlerin Akdağ nekropol alanındaki en erken tarihli örnekler

olduğu önerilmekte; Akdağ nekropolisinde unguentariumlar içerisinde ise en erken

tarihli örnekler, M.S. 1. yy’ın ilk yarısına, en geç örnekler de M.S 2.yy sonu M.S

3.yy’a tarihlendirilmektedir (Kat. No. 8-17)190

.

3.1.2.3. Kabasakız

Stratonikeia – Kabasakız nekropol alanında 1986 yılında gerçekleştirilen

kurtarma kazısı sırasında disk formlu, şamdan biçimli unguentarium (Kat. No. 11.2) ,

armudi biçimli unguentarium (Kat.No. 9), tek kulplu-ağızdan ilmekli sürahi

(Kat.No.28.2) , küre gövdeli-konik ağızlı şişe (Kat. No.30) olmak üzere dört farklı

formda fakat hepsi de Erken Roma İmparatorluk Çağı yaygın cam eserleri olan

buluntular tespit edilmiştir. Muğla Müzesi koleksiyonunda yer alan ve tez

kapsamında incelenen eserler henüz yayınlanmamıştır.

3.1.2.4. Lagina

Karia Bölgesine ait Lagina Hekate Kutsa Alanı, Muğla ili, Yatağan ilçesi,

Turgut Beldesi sınırları içerisinde, Kapıtaş Mevkiisindedir. Stratonikeia antik kentine

bağlı olan alan tarıma elverişli, verimli arazi içinde Hekate’ye adanmış dini bir

188

Küçükçoban 2011 : 251-263 189

Tamsü Polat 2013 190

Tamsü-Polat 2013

52

merkezdir191

. Antik yapı kalıntılarının bulunduğu alan günümüzde halen “Leyne”192

olarak anılmaktadır193

. Lagina’nın tarihi süreci Karia Bölgesi ve özellikle bağlı

olduğu Stratonikeia Antik kentinin194

tarihi süreci ile paralellik gösterdiği varsayımı

antik kaynaklar, ele geçen yazıtlar ve arkeolojik belgelerle kronolojik olarak yerine

oturmaktadır195

. Lagina kazı buluntuları olan cam eserler Muğla Müzesinde

korunmaktadır ve çoğunluğunu Hellenistik ve Roma dönemi cam yüzük taşları ile fal

taşları oluşturmaktadır. Lagina buluntusu olan cam bir kap tespit edilememiştir.

3.1.2.5. Börükçü

Yatağan İlçesi’ne bağlı Yeşilbağcılar Kasabasında bulunan ve kömür havzası

içerisinde yer alan alanda, 2002 yılında yapılan çalışmalarda Stratonikeia ve Lagina

arasında kalan mevkii’de kutsal yol ile birleşen antik yollar, su kuyuları, zeytinyağı

işlikleri ve önemli bir mezarlık alanı bulunmuştur196

.

Mezarlıklar, mezar biçimleri, mezar sunuları ve kremasyon-inhumasyon

tercihleri dikkate alındığında Karia Bölgesinin Antik Yunan ve Roma Dönemlerinin

ölü gömme adetlerindeki genel eğilimlerin tespit edilmesine en fazla olanak sağlayan

alanlardan bir tanesinin somut arkeolojik ve antropolojik verileri nedeniyle Börükçü

olduğu görülmektedir197

. Arkaik, Klasik, Hellenistik ve Roma dönemlerini kapsayan

geniş zaman yelpazesine ait çok sayıda cam yüzük taşı ve boncuk buluntusunun yanı

sıra az sayıda cam kap da Börükçü Mevkii kazılarından Muğla müzesi koleksiyonuna

kazandırılmış cam eser bulunmaktadır. Bunlar; Arkaik ve Klasik Dönemlere ait iç

191

Özer 2007: 53 192

Turgut Beldesinin antik adı 193

Gider 2005: 23 194

Lagina Hekate Kutsal Alanı yaklaşık 9 km.lik bir kutsal yol ile Stratonikeia’ya bağlanmaktadır. 195

Gider 2005: 23 196

Tırpan ve Söğüt 2004: 372 197

Karaöz-Arıhan 2007

53

kalıp teknikli alabastron ve amphoriskoslar ile Hellenistik Döneme ait oinokhoe’dir.

Bunlar dışında ayrıca dönem ve form özelliği bakımından tez kapsamına dahil edilen

bir Roma Dönemi kısa boyunlu, küresel gövdeli unguentarium (Kat. No. 10.1)

bulunmaktadır.

3.1.3. Tınaz

1999 yılında Muğla ilinin Kafaca ilçesine bağlı Tınaz Köyünde; Bağyaka

Karakuyu Geli Kömür Ocakları Mevkii’nde toprak dolgu malzemesi alınması

sırasında iki adet sanduka mezar tespit edilmiş (Tınaz 98 – M1 ve M2) ve Muğla

Müzesi tarafından kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çok sayıda küçük buluntu

kaydedilen mezarlardan Tınaz 98 M2 olarak tanımlanan ; dörtgen biçimli, kabaca

yontulmuş büyük kesme taşlardan oluşan mezar içerisinde dört bronz sikke, yedi

kandil, bir pişmiş toprak unguentarium, dört pişmiş toprak kase, bir tabak, silindir

gövdeli bir cam unguentarium (Kat. No. 7) ve opak mavi cam kaseye (Kat.No.1)

rastlanılmıştır. Mezar buluntularından olan kap ve kandillerin süslemeleri ile M.Ö.

55-43 yıllarına tarihlenen iki adet Rodos sikkesi mezarın Geç Hellenistik – Erken

Roma Dönemlerinde kullanıldığına işaret etmiştir. Buluntular üzerinde yapılan

incelemeler de bu tarihlendirmeyi doğrulamaktadır.

3.1.4. Derebağ

Karia’nın Hellenistik Dönem yerleşmelerinden biri olan Kavaklıdere İlçesinin

Derebağ Köyü – Kapraklar Mahallesi’ne ait içme suyu kanal kazılarında bulunan oda

mezardan sekiz adet sekiz adet cam eser tespit edilmiştir. Üçü minyatür unguntarium

(Kat. No. 17) diğerleri ise tüp (Kat.No.8), armudi biçimli unguentarium ( Kat. No.9)

ve bir benzerine daha rastlanılamayan kısa boyunlu- uzun konik gövdeli

54

unguentarium (Kat. No.15) formlarına ait olan eserlerin tümü Erken Roma

İmparatorluğu formlarını temsil etmektedir. Henüz yayını yapılmamış olan Derebağ

cam buluntuları Muğla Müzesi koleksiyonu içerisinde yer alıp, tez kapsamında

incelenmiştir.

3.1.5. Idyma

Idyma antik kenti, günümüzde Muğla’nın Ula ilçesi, Akyaka beldesi sınırları

içerisinde kalmaktadır. Antik dönemde kentin güney sınırını olasılıkla, güneyde akan

Idymos nehri (Çaydere) oluşturur; batıda Keramos, kuzeyde Mobolla, güneyde ise

Kallipolis kentleri ile sınır komşusudur. Idyma’nın erken tarihine ilişkin arkeolojik

veriler kısıtlı olsa da kentin Klasik Dönem yerleşimine ait kısmi bilgiler

mevcuttur198

. Idyma’nın önemli bir özelliği deniz ticareti ekseninde yer alan bir kent

olmasıdır. Kıyı Hellen kentleri ve adalar ticarette ilerlerken Idyma da, batı komşusu

Keramos gibi sahil boyu ticaretini Karia’da geliştirenler arasındadır199

. Idyma

camları ile ilgili tek ve en kapsamlı bilgi Hellenistik döneme ait bir oda mezardan

gelmektedir. M. Gürbüzer tarafından yüksek lisans tezi kapsamında değerlendirilen

ve M.Ö. 2. – M.S. 3. yüzyıl aralığına yayılan buluntulara sahip mezar’da, erken

Roma döneminin yaygın unguentarium formlarına dahil pek çok örnek ele

geçmiştir200

( Kat.No.5.1.2).

198

G.E. Bean ve J. M. Cook M.Ö. 4. Yüzyıla ait veya daha erken döneme tarihlenebilecek seramik

fragmanlarına rastladıklarını kaydetmiş; L. Robert Bizans dönemine tarihlenen Idyma kalesinin

Klasik dönem yerleşiminin üzerinde yer almış olabileceğini önermiş ve çeşitli arkeolojik kanıtlar

sunmuş aynı görüş K. İren tarafından desteklenmiştir (bkn. Gürbüzer 2006: 20-21). 199

Myres 1920: 429. 200

Gürbüzer 2006: 76-80

55

3.2. Orta ve Güney Karia

3.2.1. Iasos

Karia’nın tarihsel açıdan en köklü kentlerinden olan Iasos Güllük Körfezini

bölen koylardan birinde, Kıyıkışlacık köyü yakınlarında kurulmuştur ve Mylasa’ya

30 km. mesafededir. Dr. Fede Berti’nin Polybius’dan ( XVI.12,2) aktardığına göre

Iasos kenti Argos’tan gelen Grekler tarafından kurulmuştur ve buna göre Iasos’taki

Grek varlığı oldukça eski dönemlere kadar inmektedir201

. Meandros vadisinin

güneyinde deniz iletişimini sağlayan önemli bir kıyı kentidir202

. Erken Tunç

Çağı’ndan itibaren (M.Ö. 3500) kesintisiz bir yerleşime sahip olan Iasos kentinde

1960 yılından bu güne kazılar sürmektedir203

. Iasos Karia Bölgesinde sahil boyu

ticaretini geliştiren kentler arasındadır204

. S. Contardi tarafından kent camları üzerine

yapılan en güncel çalışma, Iasos kaplarını oluşturan kandiller ( Kat. No. 40,41),

kadehler, bardaklar ( Kat. No. 39) kaseler ( Kat. No. 37), sürahiler ve şişelerin

saydam, zeytuni yeşil, açık mavi gibi hep doğal renklere sahip olduğunu; Amorium,

Ephesos, Hierapolis, Nikeia, Sardes, Sagalassos gibi Anadolu kentlerinde de

görüldüğü gibi günlük kullanım kaplarının da çoğunluğu oluşturduğunu

göstermiştir205

. Iasos antik kenti cam buluntuları, camın bu kent için her dönem

kullanımda olduğunu göstermektedir. Kentin cam eser yelpazesi içerisinde Arkaik

dönem İç kalıp tekniğinde üretilmiş cam kaplardan, Geç Bizans dönemi cam

201

Berti 2010: 63 202

Özer 2007: 23 203

Küçükeren 2010: 144-145 204

Myres 1920: 429 205

Contardi 2009: 124.

56

objelerine kadar değişik tipte, değişik amaçlarda ve değişik dönemlerde yapılmış

eserler bulunmaktadır206

.

3.2.2. Kaunos

Karia Bölgesinin Lykia sınırında yer alıp207

Muğla ili Köyceğiz sınırları

içerisinde kalan Kaunos antik kenti Dalyan Çayı’nın (Calbis) sol kıyısındaki Dalyan

kasabasının karşısındadır.

Dr. Çiğdem Gençler Güray tarafından Kaunos kazısında kaydedilmiş yaklaşık

1500 parçanın genel değerlendirmesinin yapıldığı çalışma sonucunda, buradaki cam

buluntularının büyük çoğunluğunun Roma Dönemine, az bir kısmının da Erken

Bizans Dönemi’ne tarihlendiği ve buluntuların M.Ö. 2.-1. yüzyıldan M.S. en geç 7.

yüzyıla kadarlık bir sürece yayıldığı tespit edilmiştir. Roma dönemi camları içinde

bardaklar, tabak ve kaseler, şişe ve sürahiler gibi günlük kullanıma yönelik eserler

bulunmaktadır208

. Bizans Dönemi cam buluntuları içinde ise kadehler, kandiller ve

çeşitli masa kapları gibi geleneksel Bizans eserlerinin yanı sıra Geç Roma

geleneğinin devamını sergileyen huni ağızlı şişe ya da konik gövdeli kandiller de yer

almaktadır209

.Cam üretimiyle bağlantılı malzemelerin bulunması, Kaunos’ta bir cam

üretiminin olabileceğinin bir kanıtıdır210

.

206

Baldoni ve Berti 1996: 73-85 207

M.Ö. 4. yüzyılda bölge sınırları üzerinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre olasılıkla

Lykia sınırı batıya yayılmış ve yeni sınır Dalaman (Indos) Çayı olarak belirlenmiştir. Ptolomy (V.3)

sınırı Kalinda ve Kaunos arasına çizmekte ve Indos’u Karia’nın bitişi ve Lykia’nın başlangıcı olarak

kabul etmektedir (bkn. Arkwright 1985, 94-95). Karia camlarının diğer bölgelerle ilişkilendirilerek

yapılan genel değerlendirmesi sonucunda, Kaunos camlarının göreceli olarak Lykia özelliklerini daha

çok taşıdığı, Kaunos’un formsal olarak Karia buluntularını oluşturan genel cam form dağılımının

dışında bir grafik izlediği tespit edilmiştir. Bu durum Kaunos üzerindeki Lykia etkisinin bir sonucu

olmalıdır. 208

Gençler Güray 2008 209

Gençler-Güray 2010: 215-226 210

Gençler Güray 2008

57

3.2.3. Knidos

Datça Yarımadası’nın kuzeydoğusunda yer alan Knidos antik kentinde iki

yerleşim alanı bulunmaktadır. Bunlardan biri; ilk yerleşim alanı olan Eski Knidos

(Bugünkü Datça İskelesi yakınındaki Burgaz), diğeri ise M.Ö. 4. yüzyıl.’da kentin

taşındığı Yeni Knidos (Tekir)’dur. Anadolu’dan 600 metrelik bir kıstakla ayrılarak

batıya doğru 63 km kadar uzanan ve Herodotos’un Bybassos adını verdiği bu ince

uzun yarımadanın batı ucundaki Eski Knidos, Dor Altıkenti’nin en önemli

kentidir211

. Herodotos, Knidosluların topraklarının denize baktığını, buranın

Bybassos (Datça) Yarımadası’nın uzantısı olduğunu, tüm Knidos toprağının ince bir

kıstak dışında suyla çevrili olduğunu, kuzeyinde Halikarnassos Körfezi, güneyinde

de Syme ve Rhodos olduğunu söylemektedir212

.

Tez kapsamında değerlendirilen ve Marmaris Müzesi koleksiyonunda yer

alan Knidos buluntuları Burgaz yerleşiminde yapılan kazılardan ele geçmiştir ve

Prof. Dr. Emel Erten tarafından çalışması yapılmış olup henüz yayınlanmamıştır213

.

Eserlerin tümü Erken Roma Döneminin yaygın formlarından olan tüp biçimli

unguentariumlar, armudi gövdeli unguentariumlar, küre gövdeli unguentariumlar,

şamdan biçimli unguentariumlar ve bunların alt formlarıdır.

3.2.4. Halikarnassos

Karia’nın en eski kentlerinden olan Halikarnassos’un kuruluşu antik yazarlar

tarafından Yunanistan’dan gelen Dor’lara bağlanmaktadır214

. Bununla birlikte,

211

Sevin 2001: 124 212

Herodot I.174.2 213

Burgaz buluntuları konusunda gerçekleştirdiği çalışmayı benimle paylaşan değerli hocam Prof. Dr.

Emel Erten’e bir kez de buradan teşekkür etmeyi borç bilirim. 214

Herodotos I.171; Strabon XIV,II,6

58

yarımadada ortaya çıkarılan mezarlar ve buluntuları215

bölgede Myken kültürü ile

çağdaş bir yerleşim olduğunu göstermektedir. Myken göçünü takiben Dor göçüne de

sahne olan Halikarnassos, tüm Ege kentleri gibi Pers egemenliğine girmiştir216

. Bu

dönemde Karia satraplıklarına Mylasalı Hekatomnidler atanmış217

ve Hekatomnid

Maussollos satraplık merkezini Mylasa’dan Halikarnassos’a taşımıştır. Karia’ya

parlak dönemler yaşatan Maussollos döneminin en önemli yapısı ise hiç kuşkusuz

Mausoleum’dur. Maussollos ’un anıt mezarı olan bu yapı hem Hekatomnidler

dönemini aydınlatmada birincil dereceden bir kaynaktır hem de kent camları

hakkında en yoğun bilgi buradan gelmektedir. Her ne kadar Roma Dönemi ve

sonrasını temsil edebilen eser olmamasından olayı “tipoloji” kısmında kent camlarına

ilişkin bir bilgi olmasa da, “Karia Bölgesi Cam Tarihi” bölümümüzde kent camları

ile ilgili mevcut bilgilere yer verilmiştir218

.

3.2.5. Leleg Kentleri

3.2.5.1. Pedasa

Bodrum yarımadasının iç kesiminde yerleşik Pedasa, Demir Çağı Batı

Anadolu halklarından olan Karların yazılı belgelerde ataları olarak gösterilen

Lelegler tarafından kurulan önemli bir yerleşimdir. Yarımadanın Mausollos Dönemi

öncesi halklarından olan Lelegler’i arkeolojik malzeme ışığında araştırma amacıyla

uzun soluklu yüzey araştırmalarının ardından başlatılan Pedasa kazılarının 2007 yılı

çalışmaları kentin farklı noktalarında, gelecek yıllardaki kazı stratejisini belirlemeye

215

Bodrum yarımadasındaki Myken izleri bulunan merkezler: Müsgebi ( Boysal 1964: 67-76) ; Dirmil

( Boysal 1969: 1-29); Çömlekçi ( Boysal 1974:470). 216

Henry 2010: 71; Yaşar 1995: 60 217

Hornblower 1982: 34 218

bkn. böl. 2.3.2; detaylı bilgi için bkn. Ignatiadou 2004: 181-202.

59

dönük olarak Akropolis, Karakol Binası, Kutsal Alan, Güneydoğu ve Batı

Nekropolis Sektörlerinde yürütülmüştü219

.

2007 yılından bu yana bahsi geçen sektörlerde gerçekleştirilen çalışmalar, her

ne kadar yeni kazı sezonlarının yeni açılımların kazandırma olasılığı bulunsa da,

Pedasa’nın antik cam sanatındaki konumunu gösterebilir niteliktedir. Antik kentte ve

kazı atölyesinde yürüttüğümüz çalışmalar buradaki tüm sektörlerin cam endüstrisi

açısından aynı karakterizasyonu sergilediğini ortaya koymuştur: Kutsal Alan,

Karakol Binası ve Akropolis çalışmalarının tümünde ele geçirilen; düz desensiz, çift

dilimli düz, lif bağlama tekniği ile oluşturulmuş kırmızı, yeşil bantlı düz ya da spiral

burgulu cam bilezikler Türkiye kazılarında sıklıkla karşılaşılan Bizans Dönemi ve

İslami Dönem buluntularıdır220

.Aynı döneme tarihlenen çok sayıda benzer cam

boncuk da ele geçmiştir. Yine Geç Antik Dönem’e ait kadeh kaideleri, ağız profilleri

ve gövde parçaları ile fincan kulp ve gövde parçaları sıklıkla karşılaşılan bir başka

grubu oluşturur. Pedasa antik kentine şu ana kadar tespit edilen en erken tarihli cam

buluntu; bir “Zartte Rippenschalen” kase parçasıdır (Kat. No. 6). Sonuç olarak kent

camları M.S. 1. yüyzıldan- Geç Bizans dönemine ve hemen sonrasına tarihlenen

uzun bir aralığa sahiptir. Fakat Pedasa’ya ait genel buluntu yoğunlukları dikkate

alındığında gelecek kazı sezonlarında cam buluntuların da daha erken dönemlere

gidebileceği öngörülebilir.

219

Diler 2009 : “Pedasa-2008/2009” KST 32/4, 324. 220

Çakmaklı 2009: 327, dip.not.4; Anadolu’nun diğer yerleşimlerinden gelen çeşitli örnekler için bkz.

Gill 1994: 123-126; Baldoni- Berti 1996: 73-85; von Saldern 1962: plate 7, fig.20.; Hellström 1965,s.

85-86.

60

3.2.5.2. Myndos

Modern Bodrum-Gümüşlük içerisinde yer alan Myndos, Pausanias’a göre

Halikarnassos ile birlikte Troizen kökenli göçmenler tarafından kurulmuştur221

.

Kentin araştırma tarihçesi çoğunlukla gezgin tarafından 1800’lerde alınan notlara

dayansa da, 1950’de G. Bean tarafından kent üzerinde yapılan kapsamlı araştırmalar

bugün bile hala kullanılabilir niteliktedir222

. Nitekim, kent camları hakkında

gerçekleştirdiğimiz literatür araştırmasında C. Lightfoot, G. Bean’den alıntı yaparak

M.Ö Geç 2. Yüzyıl- 1. Yüzyıl kapları olarak tanınan cam “Konik Gövdeli Kase”

(Kat.No.2) buluntularının, G. Bean tarafından tespit edildiğini bildirir223

. Fakat kent

içindeki kazılar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinin gerçekleştirdiği kurtarma

kazılarından sonra, 2005 yılında başlamış olup224

oldukça yenidir ve cam kaplar daha

çok fragmanlar şeklinde ele geçmiştir. Myndos camları A. Özet tarafından yayına

hazırlanmaktadır.

3.3. Kuzey ve Doğu Karia

3.3.1. Tralleis

Aydın ili sınırları içerisinde, Messogis ( Kestane) Dağı’nın eteklerinde,

Eudon ( Tabakhane) Çayı’nın Meandros ( Büyük Menderes) nehri ile birleştiği yerde

kurulmuş olan Tralleis, sosyal ve politik hayatı, ekonomisi ve kültürü ile225

Antik

Çağ’da Karia’nın önemli kentlerinden biridir. Coğrafi konumu; ticaret yolları

221

Pausanias II.30.9 222

http://www20.uludag.edu.tr/~arkeoloji/english/myndos.htm 223

Lightfoot 1995 : 25, fig.9 224

http://www20.uludag.edu.tr/~arkeoloji/english/myndos2005.htm 225

Zengin mermer yataklarının bulunması, ünlü bir heykeltıraşlık okulu olan Aphrodisias’a yakınlığı

ve ekonomik, politik yönden zenginliği ile Tralleis heykeltıraşlık alanında önemli bir merkezdir

( Özgan 1962).

61

üzerinde yer alması ve Menderes havzasının bereketli topraklarına sahip olması

Tralleis antik kentinin önemli ölçüde zenginleşmesine olanak vermiştir226

. Bu

zenginlik elbette cam tarihi açısından da önemli olmalıdır. Özellikle son dönemlerde

yapılan kazılar Tralleis’in yalnızca cam kullanımı açısından değil, cam üretimi

açısından da yerinin saptanmasını sağlamıştır. Geç dönemlere önemli ölçüde ışık

tutan Hamam-Gymnasion çevresi kazı çalışmaları sırasında elde edilen buluntular,

kentin batı bölümünün Geç Roma – Bizans dönemlerinde yoğun olarak kullanıldığını

göstermiştir227

. Aynı alan cam üretimine ışık tutan atölye buluntularının da geldiği

yerdir228

.

3.3.2. Nysa

Aydın ili, Sultanhisar ilçesinin üç kilometre kuzeybatısında yer alan Nysa

antik kenti, her ne kadar kent içi cam bulutular henüz kapsamlı bir yayın ile

tanıtılmamış olsa da Karia Bölgesine ait bir cam üretim merkezi olarak229

konumuz

açısından ayrıcalıklı bir önem taşımaktadır. Fakat ne yazık ki Nysa kazısına ait

tipolojik çalışmaya elverişli bir eser, müze ve literatür çalışmalarımızda henüz tespit

edilememiştir.

3.3.3. Aphrodisias

Aphrodisias kenti, Aydın ilinin Karacasu ilçesine bağlı Geyre köyünün

yakınlarında yer alan bir Karia kentidir. Aphrodisias sınırları içerisinde kalan

Akropolis ve Pekmez tepelerinden elde edilen arkeolojik veriler, bölgenin prehistorik

226

O.Rayet-A.Thomas 1997: 62 227

Yaylalı 2008: 555 228

Tralleis cam fırınlarına ilişkin detaylı bilgi için bkz. Bölüm 2.4.1 “Karia Bölgesi’nde Roma

Dönemi Cam Üretim Merkezleri”. 229

Nysa Antik kentinde cam üretimine ilişkin detaylı bilgi için bkz. Bölüm 2.4.1 “Karia Bölgesi’nde

Roma Dönemi Cam Üretim Merkezleri”.

62

dönem itibariyle iskana uğradığına işaret etmektedir230

. Barındırdığı mermer ocağı

kalitesinden dolayı bir heykeltıraşlık merkezi konumuna yükselen ve aynı zamanda

ismini aldığı Aphrodite kültünün gücü ile Roma İmparatorları tarafından “Asya’daki

tek kent” olarak görülen Aphrodisias231

M.S. 3. Yüzyılda Roma Eyaletinin Karia

başkenti olarak seçilmiştir232

. Kentin Anadolu ve Karia camcılığı açısından önemi

M.S. 301 yılının Kasım – Aralık aylarında, Antiokhia’da kaleme alınarak ilan

edilmiş olan İmparator Diocletianus’un “Maksimum Fiyat Listesi Kararnamesi”

dikkate alındığında da artar; çünkü bu kararname’nin Anadolu’daki iki kopyasından

biri Aphrodisias’tan ele geçmiştir233

. Yükselen fiyatları dengeleme ve ekonomiyi

istikrara sokma çabaları içerisinde tavan fiyatları belirleyen bu kararname M.S. 301

yılı sonbaharında yayınlanmıştır234

. Aphrodisias’daki Tiberius Portikosu’nda ele

geçen ve Geç Roma dönemi camcılığı hakkında en önemli yazılı belge olan

“Maksimum Fiyat Listesi Kararnamesi”nde235

Diocletianus, Roma imparatorluğunun

yönetim sisteminde bir dizi değişiklik yapmıştır236

. Cam dahil olmak üzere birçok

değişik mal ve hizmet için geçerli olan fiyatı belirten Kararname’de cam eserlerin

fiyatları, biçimlerine göre belirlenmemiş, örneğin sofra eşyaları ile düz, bezemesiz

parçalar arasında bir ayrım yapılmamış, fiyatlar camın ağırlığına göre

belirlenmiştir237

. Kentin siyasi ve kültürel gücü Anadolu’da Erken Bizans Dönemi

230

Erim 1967: 70-71; Mellink 1977: 296; French 1970: 22 231

Roma devleti ile kent tanrıçası arasındaki mevcut dinsel bağın siyasi ilişkilerde belirleyici bir

etmen olduğunu düşünmek yanlış olmaz ( Durna 2002: 120). 232

Roueché 1981 : 103; http://www.aphrodisias.com/listingview.php?listingID=5. 233

Roueché 1989 : 265-318; Stern 1999 : 441-484. 234

Erim, Reynolds, Crawford 1971: 176; İznik 2011: 107-108 235

Bir tek bu kopyada cam malzeme ve cam vazolar ile ilgili bölüm korunabilmiştir (E. Y. Erten,

2000:173-174) 236

Erten-Yağcı 2000: 172-174 237

Lightfoot 1989 : 89

63

cam üretiminin de 238

merkezlerinden biri olmasından anlaşılabilir. Kente ait cam

odaklı bir yayın söz konusu değildir. Kent camları ile ilgili bilgiler kent içindeki

müzeye tez yazarının yaptığı ziyarete ilişkin gözlemlerden oluşmaktadır. Bu

gözlemlerin bir çıktısı olarak tespit edilen konik boyunlu, sekizgen gövdeli bir şişe

oldukça nadir karşılaşılan bir eserdir ve tez kapsamında değerlendirilmiştir

(Kat.No.31).

238

Kentin Güney Portikosunda ortaya çıkarılan cam ocağı ve Hadrianus Hamamı içerisinde bulunan

cam üretim kanıtları hakkında detaylı bilgi için bkz. Bölüm 2.4.1.2 “Aphrodisias Antik Kenti Cam

Üretimi”.

64

4. KARIA –RHODOS BAĞI

Kültürel coğrafya bağlamında değerlendirildiğinde Rhodos adasının Karia

bölgesi ile aynı coğrafyaya ait olduğu söylenmelidir. Karia-Rhodos ilişkileri

bağlamında değerlendirildiğinde de pek çok Karia kentinin Rhodos bağı cam

malzemenin de içinde bulunduğu çeşitli arkeolojik verilerle kanıtlanmaktadır. Bu bağ

pek çok Batı Anadolu kenti için oldukça köklüdür ve en eski devirlere dek

uzanmaktadır.

Örneğin Oryantalizan Dönem değerlendirildiğinde Rhodos’un başlıca Doğu

Yunan seramik üretim merkezlerinden biri olarak tanındığı görülmektedir 239

. Her ne

kadar seramik üretim merkezlerinin tespit edilmesini sağlayan kil analizlerinin

uygulanmaya başlamasından sonra Rhodos’un tek üretim ve dağıtım merkezi

olmadığı anlaşılmışsa da240

, oryantalizan seramiğin uzun yıllar Rhodos adasının

nekropollerinden gelen malzemeler üzerine kurgulandığı ve Ege’deki yerleşimler,

Akdeniz kıyılarındaki koloniler ve çoğu zaman nereden geldiği belli olmayan

müzelere dağılmış parçaların241

Rhodos nekropollerini tamamlayan buluntular olarak

239

Özellikle yaban keçisi stili’nin gelişiminin sürekli biçimde izlenebildiği merkezin Rhodos olduğu

söylenebilir (Erten-Yağcı1993: 90-9). 240

R.M. Cook, Orientalizan (Yaban Keçisi) stil seramik kronolojisini Rhodos mezar buluntularını

temel alarak oluşturmuştur. Rhodos mezarlarında Orta Yaban Keçisi II stili olarak adlandırdığı grubun

sonlandığı MÖ. 600 tarihlerinde Fikellura seramiğinin bu stilden geliştiğini belirtmektedir (Cook

1969: 14). Cook ayrıca “Yabankeçisi Stili”nin Rhodos-Güney Ionia eksenli bir stil olduğunu belirtir

(bkn. Cook 1946: 93-95). Dupont, ise kil analizlerine dayanarak “Rhodos” olarak isimlendirilmiş

seramiklerin aslında tümüyle Miletos’da üretildiği görüşünü ortaya koymuştur. Bu sonuçlara göre

Rhodos üretimi olduğu düşünülen Orta Yaban Keçisi II ve Fikellura seramiklerinin Miletos’da

üretildiklerini kanıtlanmıştır (bkn. Dupont 1986:57). Karia’da ise bu dönemde yani MÖ.6 yüzyılın

ortalarına doğru Orientalizan stilde Güney Ionia üretimi seramiklerden etkilenerek Fikellura seramiği

üretilmiştir (Schaus 1986 : .251-295.). Tüm bu çıktılar, Batı Anadolu merkezlerinin birbirleri ve

Rhodos ile “karşılıklı” ilişkilerine işaret etmektedir. 241

Batı Anadolu merkezlerinde ele geçen oryantalist dönem seramiklerinin köken problemi

tartışmalıdır fakat Rhodos’un Protogeometrik dönemden itibaren seramik üretiminde kendine özgü

bezemeleri ile öncü sayılabilecek bir durumda olduğu söylenebilir. Geometrik dönemler boyunca

Dodekanesos’ta özellikle de Kos’da Rhodos’un seramik üzerinde etkilerini görmek mümkündür

(Coldstream 1977: 252-253).

65

değerlendirildiği bilinmektedir242

. Özellikle Batı Anadolu’da Geometrik ve

Orientalizan Dönem seramikleri değerlendirilirken Rhodos etkileri dikkate

alınmaktadır243

.

Geometrik dönemden Klasik Döneme kadar Batı Anadolu ile Ege Adaları

arasında kesintisiz süren ticari ve sanatsal bir ilişki söz konusudur. Bu ilişkinin

şüphesiz siyasal bir alt yapısı vardır. Rhodos adasının Anadolu’nun güneybatı kıyı

şeridinde dönem dönem elde edip kendine tabi kıldığı yerleşimler mevcuttur.

Örneğin, Apamea Barış Antlaşması (M.Ö.188) ile Meandros’un güneyinde kalan

Karia Bölgesinin yerleşikleri Rhodos’a bağlanmış ancak bu durum fazla sürmemiş,

Roma Senatosunun aldığı bir karar ile söz konusu kentlerin bağımsızlıkları ilan

edilmiştir244

.

Yukarıda da değinildiği gibi çok sayıda kentin Rhodos bağı özellikle ticari

ilişkiler bağlamında belgelenmiş durumdadır. Örneğin Mısır’dan Bizans’a giden

ticaret yolunun önemli bir limanı olan Iasos’un kazılarında bulunan Rhodos

amphoraları, Rhodos devleti ile Iasos arasında Arkaik Çağ’dan başlayarak M.Ö. 2.

yüzyıla kadar süren ticaret ilişkilerini belgelemektedir245

. Ayrıca Iasos’un Rhodos

242

Erşen 2010: 4 243

Özellikle Ionia’da henüz Karia ölçeğinde mezarlıklar gün ışığına çıkarılamamış olmasına rağmen

genel form ve bezeme özelliği olarak Ionia kentlerinden Miletos’un Geometrik dönem seramiğinde

Rhodos etkileri taşıdığı da değerlendirilmelidir fakat Miletos kimi uzmanlarca Güney Ionia’daki Geç

Geometrik dönem seramiğinin çıkış yeri olarak yorumlanmış ancak yine de bu dönem için Miletos’un

seramik üslubunu ayırt etmek mümkün olamamıştır (Greaves 2003: 119). Mevcut tespitler ışığında,

bu dönem seramikleri açısından bir çıkış noktasından ziyade karşılıklı bir bağ’dan söz edilebilir.

Orientalizan Dönem seramiğinde ise lider konumda olan Miletos’un Rhodos başta olmak üzere pek

çok yerde görülen Orta Yaban Keçisi II stilindeki Orientalizan seramikleri birçok yerleşimde ortaya

çıkarılmıştır (Dupont 1983: 23). 244

Fraser-Bean 1954: 70 245

Aydaş 2010: 111

66

ticaret yolu üzerinde bulunmasından dolayı Mausollos’un dikkatini çeken bir kent

olduğu da bilinmektedir246

.

Deniz ticaretinin vazgeçilmez taşıma malzemesi olan amphoralar, Rhodos’un

Anadolu izlerini en net biçimde ortaya koyan eserlerdendir. Örneğin amphoralar

bazında bakıldığında Anadolu-Rhodos bağı bağlamında Knidos için özellikli bir

durum söz konusudur: Knidos amphoralarının Rhodos amphoraları örnek alınarak

üretildiği bilinmektedir247

.

Geç Roma dönemine tarihlenen üç cam atölyesini barındıran Tralleis’de de M.Ö.

1. yüzyıl ile M.S. 2. yüzyılın arasında kalan dönemde Ege’ye ihraç edildikleri bilinen

Geç Rhodos amphoralarına rastlanılmıştır248

. Özellikle M.Ö. 2. yüzyılın ilk yarısı ve

1. Yüzyılın başlarında Tralleis ve Rhodos arasında hem siyasi hem de ticari açıdan

bir ilişkinin varlığı bilinmektedir249

.

Barag250

ve Harden251

Mezopotamya ve Mısır dışında M.Ö. II. Bin’de cam

üretimi yapan merkezleri sayarken Suriye-Filistin, Girit ve Kıbrıs dışında Rhodos’u

da sayar. MÖ. 8. yüzyılda iç kalıplama tekniğiyle yapılmış olan ilk alabastronlar

Rhodos’ta karşımıza çıkmaktadır252

. Özellikle Ialyssos –Daphne’de “Tomb 68”

olarak adlandırılan mezarda oldukça güvenilir olarak MÖ.6. yüzyılın ortalarına

tarihlenen, iç kalıp teknikli cam kaplar ele geçmiştir. Özellikle bu grup Rhodos’ta

erken dönem cam üretiminin kanıtlarını oluşturmaktadır253

. İç-kalıp teknikli camların

yanı sıra Rhodos’da kalıba döküm tekniğinde yapılan cam süsleme objeleri ve

246

Ruzicka 1992: 38 247

Şenol 2003: 26 vd. 248

Baylan 2008 : 46 249

Saraçoğlu 2004: 653 vd. 250

Barag 1985: 39 251

Harden 1981 : 31 252

Civelek 2001:103

253 Triantafyllidis 2009: s.37.

67

pendant gibi ürünler Ialyssos, Kamerios, Lindos ve adanın güneyinde

bulunmuştur254

.

Rhodos Adası’nda, büyük ihtimalle Arkaik Çağ başından itibaren, üretim yapan

cam atölyelerin bulunduğu ve M.Ö. 6. yy.da buradan Ege255

ve Karadeniz’e camcılık

sanatının yayıldığı düşünülmektedir256

. Özellikle Ialyssos-Daphne Tomb 68 olarak

adlandırılan mezarda oldukça güvenilir olarak MÖ.6. yüzyılın ortalarına tarihlenen,

iç kalıp teknikli cam kaplar ele geçmiştir Özellikle bu grup Rhodos’ta erken dönem

cam üretiminin kanıtlarını oluşturmaktadır257

. Rhodos özellikle iç-kalıp tekniğinde

MÖ. 6. yüzyıldan MÖ. 1. yüzyıla kadar Akdeniz I,II,III tipolojisinde üretim

yapmıştır. Rhodos’da MÖ. 408’de şehir devletlerinin bir araya gelerek devlet

oluşturmasıyla cam üretimi devam etmiş ayrıca kalıba döküm kesme dekorlu cam

kaseler üretmeye başlamıştır258

.

Rhodos kökenli veya bu endüstri ile bağlantılı olarak Ege Denizi’ndeki çeşitli

kentlerde kurulan daha ufak atölyelerin ürünleri, M.Ö. 6. yy.dan başlayarak Roma

İmparatorluk Çağı’na kadar genellikle iç kalıplama tekniğinde ve Grek seramik vazo

formlarını taklit eden küçük boyutlu kaplar üretmişlerdir259

. Rhodos’da MÖ. 408’de

şehir devletlerinin bir araya gelerek devlet oluşturmasıyla cam üretimi devam etmiş

ayrıca kalıba döküm kesme dekorlu cam kaseler üretmeye başlamıştır260

. Ayrıca

254

Rehren, Spencer, Triantafyllidis 2003: 39 255

Batı Anadolu tespit edilen Rhodos kökenli cam malzemenin yoğun olarak karşımıza çıkması,

Rhodos’un bu alanda daha etkin olduğu gibi bir algı yaratsa da Karadeniz’de gerçekleştirilen kazı ve

arkeolojik çalışmaların yeteri düzeyde olmayışının Rhodos ilişkileri konusunu aydınlatamadığı

unutulmamalıdır. 256

Harden 1981 : 52-53. 257

Triantafyllidis 2009:37

258 Pavlos, 1998, s.30.

259 Tek 2005: 112

260 Triantafyllidis 1998.30.

68

Rhodos’ta MÖ. 4. yüzyıl ile erken 3. yüzyıl arasında phiale ve kalyx formunda

üretim yapan cam atölyeleri de bulunmaktadır261

. Hellenistik Dönemde Rhodos cam

kapların yanı sıra amphora, takı ve lüks tüketim mallarını da ithal eden bir merkez

haline gelmiştir262

.

M. Aydaş “M.Ö. 7. Yüzyıldan 1. yüzyıla kadar Karia ile Rhodos Devleti

Arasındaki İlişkiler” başlıklı çalışmasında Maussollos’un Rhodos Adası ile yakın

ilişkiler içerisinde olduğundan bahsederek Maussollos’un Rhodos’da oligarşi

taraftarlarını desteklediğini ve oligarşi hükümetini korumak bahanesiyle Rhodos’a

Karia askerlerini gönderdiğini belirtir263

. Maussollos ’un Rhodos Adası’nı kontrol

ettiği iddiasını desteklemek için gösterilen temel kaynak Demosthenes’tir264

.

Demosthenes burada Rhodosluların, Khioslular ve Byzantionlularla birlikte

Atinalılara karşı hareket ettikleri Sosyal Savaş’a (M.Ö. 357-355) değinmiş ve

Maussollos ’un Rhodosluları “özgürlüğünden ettiğini” iddia etmiştir. Ancak

Demosthenes’in kullandığı Maussollos ’un Rhodosluları özgürlüğünden ettiği ifadesi

onun Rhodos’u kontrol ettiği anlamına gelmemektedir265

. Gerçekten de Maussollos

Rhodos oligarşisini perçinlemiştir ve her ne kadar Cumhuriyetçiler Maussollos’un

M.Ö. 353 yılındaki ölümü üzerine oligarşiyi yıkma girişimlerinde bulunsalar da,

ölümü üzerine tahta geçen kraliçe Artemisia II, ve Hakatomnos sülalesinden

halefleri, Rhodos üzerindeki nüfuslarını korumuşlardır266

.

Yukarıda da bahsi geçtiği gibi, Maussollos ve Artemisia hükümdarlıkları

döneminde Rhodos ilişkileri yükselmiştir. Gelişen bu ilişkiler çok sayıda mimar ve

261

Schmidt 1957 : 109. 262

Rehren, Spencer, Triantafyllidis 2003: 39 263

Aydaş 2010 : 28-29 264

Dem. XV.3 265

Özer 2007 : 74 266

Aydaş 2010: 29

69

mimari heykeltraşının Bodrum yarımadasına gelip çalışmaları konusunda teşvik

edilmeleri ile sonuçlanmıştır. Kültür alanındaki bu açılımın cam sanatından bağımsız

düşünülmemesi gerekir. Rhodos cam çalışmaları konusunda başat isimlerden olan

Triantafyllidis, Rhodos’ta iç kalıp cam üretimi yapan atölyelerin aynı zamanda

Akhaemenid cam kaplarını da üretmiş olabileceğini önermektedir267

. Triantayllidis;

Rhodos’da Akhaimenid döneminde Doğu Akdeniz’deki cam atölyeleri ile ilişkilerini

gösteren on yedi şeffaf cam kap ortaya çıkarıldığını belirtmektedir268

. Bu önermenin

doğruluğu varsayıldığında Mausoleum buluntusu Akhaemenid eserlerin doğrudan

burada yapıldığı ya da Rhodos’ta üretilip Mausoleum’a taşındığı da

değerlendirilebilir.

M.Ö. 4 ve 3. yy.larda hem ham madde, hem de işlenmiş cam kap yapımında

Rhodos öne çıkar269

. Rhodos kentinde açığa çıkartılan bir cam atölyesinde cam

külçelerinin de yapılmış olduğu ispatlanmış; Rhodos üretimlerinin kimyasal

analizleri, buradaki camların az kireç içeren ve benzer üretim yapan çağdaş “Pers-

Anadolu” merkezinden farklı olarak yüksek oranda kireç içerdiğini göstermiştir.270

Bu kaplar, Pers örneklerine göre daha yeşilimsi bir renge sahiptir; ancak kap formları

Pers kapları ile benzerdir271

.

Rhodos’da cam üretimi Hellenistik Dönem ve sonrasında devam etmiştir272

.

Doç. Dr. Ahmet Tolga Tek Özellikle Güneybatı Anadolu’da bulunan Karia ve Lykia

267

Triantafyllidis 2000: 197 268

Triantafyllidis 1998 : 32. 269

Tek 2005 : 113 270

Triantaphyllides 2000 : 193-201. 271

Tek 2005 :113 272

Weinberg 1969

70

merkezlerinde ele geçen cam eserlerin belirgin bir kısmının Rhodos kökenli

olduğunu bildirmektedir273

.

Bir Karia kenti olan Hyllarima buluntuları, Rhodos bağını belgelemektedir.

Rhodos devleti ve Hyllarima arasındaki ilişki bağının kuvveti, yazıtlar doğrultusunda

ortaya konulduğu şekli ile Rhodos demosuna tapan Hyllarima’da Rhodos

egemenliğinin ifadesidir274

.Stratonikeia’da da Rhodos’un baskın bir etkisi olduğu ve

uzun yıllar bu etkinin sürdüğü bilinmektedir275

. Belki de bu etkinin bir sonucu olarak

Stratonikeia nekropol alanlarından Akdağ’a ait çok sayıda mezardan, Stratonikeia

sikkeleri ile beraber yoğun olarak Rhodos plinthophorik hemidrahmileri

bulunmuştur276

.

Somut kültür objelerinde izlenen bu yakınlaşma ve benzeşme durumları

dışında paydaş oldukları ortak dini unsurlar da mevcuttur. Örneğin Rhodos’un baş

tanrısı Helios’a tapınım, Knidos, Lagina, Panamara ve Alabanda başta olmak üzere

adaya tabi olan pek çok Karia kentinde izlenebilmiş; bu durum adadan anakaraya

sızan dinsel etkinin altını çizmiştir277

. Aphrodite kültünün izlerini taşıyan Idyma,

Phoinix, Hydae, Physkos, ve Stratonikeia kentlerinin Rhodos Peraea’sının birer üyesi

konumunda olması, kültün bu kentlere girişinde Rhodos Adasının bir basamak görevi

görmüş olduğu izlenimi vermekte ve büyük olasılıkla Dor gruplarının Anadolu’ya

taşımış oldukları Aphrodite kültünün öncelikle göç hareketinde Rhodos adasında

kurumlaşmış, anakaraya buradan taşınmış olabileceği görüşünü doğurmaktadır278

.

273

Tek 2005 :113 274

Aydaş 2010: 97 275

Berthold 1984: 53, 83-85, 138-139, 202-210, 229.

276 Tek 1999: 222.

277 Fraser-Bean 1954: 52-74

278 Durna 2002: 58

71

Sistemli kazılara henüz başlanamadığından yeterli bilgi sahibi olamadığımız

Idyma antik kenti hakkında en ciddi veriler, pek çok cam unguentarium’un tespit

edildiği Hellenistik bir oda mezar’a ait kurtarma kazısından gelmekte; mezarın ön

yüzünde yer alan yazıt epigrafik açıdan Rhodos örnekleri ile benzerlik

göstermektedir. Yazıtta kullanılan Dor lehçesinin yanında Rhodos tarzı egemendir ve

olasılıkla bu benzerliğin kaynağı mezarın yapıldığı dönemde Idyma ve çevresinin

Rhodos egemenliği altında olmasıdır279

Keramos, Kedrai, Myndos, Mylasa, Pisye, Alabanda, Tralleis, Aphrodisias,

Tabai, Kaunos, Alinda gibi Karia kentleri ile Rhodos arasındaki ilişkiler yine M.

Aydaş’ın epigrafik belgeler ışığında ortaya koyduğu çalışma ile gözler önüne

serilmiştir280

.

279

Gürbüzer 2006: 84 280

Aydaş 2010

72

5. KARIA BÖLGESİ CAM KAPLARI

Karia Bölgesi cam kapları, bölgede tez konumuzu oluşturan “Roma – Erken

Bizans Dönemleri” arasındaki kronolojik sıralamaya uygun olarak ele alınmıştır: Geç

Hellenistik –Erken Roma, Orta Roma İmparatorluk, Geç Roma İmparatorluk ve

Erken Bizans Dönemleri’dir.

5.1. Karia Bölgesi Geç Hellenistik – Erken Roma Dönemi Cam Kapları

(M.Ö.2.yüzyıl – M.S.1.yüzyıl)

5.1.1. Kaseler

5.1.1.1. Opak Kaseler (Kat. No.1)

Çizim 1

Daha çok Batı Avrupa ve özellikle İtalya kazı buluntularından tanınan ve Anadolu’da

pek temsil edilmeyen281

tümü opaktan yapılmış kase tipi Karia Bölgesi sınırları

içerisinde Tınaz buluntusu olan tek bir örnekle temsil edilmektedir.

Arkaik ve Klasik Çağlarda taş ve seramik kapların imitasyonu olarak üretilen

küçük boyutlu iç kalıp camlar genellikle koyu mavi opaktan yapılmış ve cam

iplikleri ile dekore edilmiştir. Bir kısmı da donuk beyaz camdan, neredeyse her

281

Tek 2007: 155

73

zaman mor liflerle süslenmiş ve bazıları da monokrom yapılmıştır282

. Opak

kullanımlı iç kalıp kaplar Akdeniz’e kıyısı olan birçok yerde olduğu gibi Anadolu’da

da ele geçmiştir. Arykanda 283

Limyra284

, Eleonte 285

, gibi yerleşim yerleri

kazılarından, Klaros 286

gibi kutsal alan kazılarından, Pitane 287

, Börükçü288

gibi

muhtelif nekropol kazılarından, İzmir289

, Adana290

, Gordion291

, Anadolu

Medeniyetleri 292

gibi müzelerden yaygın olarak bilinmektedir293

. Karia bölgesinde

ise Börükçü Mevkii bu erken dönem opak kullanımlı iç kalıp cam kap ve boncuk

örneklerine sahiptir294

.

Hellenistik dönem kap formlarında ise ilk olarak Klasik dönemin geleneksel

özellikleri göze çarpmaktadır. İç kalıp tekniği ile yapılan geleneksel formlar yoğun

olarak üretilmeye devam etmiştir295

. Dolayısıyla opak kullanımı iç kalıp teknikli

camlarda Klasik Dönem yansımasıyla sürmektedir296

. Ya opak kapların üzerine

282

Weinberg 1992: 19 283

Tek 2007 : 164 284

Baybo 2005 : 211-240 285

Atik 2004:102, B-3 (İstanbul Arkeoloji Müzesi, Envanter No. : 1613 C) 286

Taştemür 2007 : 171 287

von Saldern 1980 : 94 – 97 288

Börükçü ( Muğla Müzesi Envanter No.: 2211, 2377, 2479,) 289

Atik 2004 : 102, B 3 ( Envanter. No.: 8248) 290

Erten 1999 : 175 291

Sams ve Temizsoy 2002 : 7 292

Özet 1987 : 591 293

Bu kapların Mezopotamya’da üretilip Rhodos’a ihraç edildiği ya da Rhodos’a göç etmiş

Mezopotamyalı ustalar tarafından üretildiği önerilmekte fakat her koşulda Rhodos’un M.Ö. 6.

Yüzyılda bir iç kalıp üretim merkezi olduğu kabul edilmektedir ( Lightfoot-Arslan 1992: 3). 294

Muğla Müzesi Envanter No. 2211,2377,2479 295

Goldstein 1979: 40 ; Özet 1998 : 12 296

Ş. Atik tarafından yayınlanan ve İstanbul Arkeoloji müzesi koleksiyonunda yer alan yarı saydam

lacivert zemin üzerine farklı renk opak sarmallarla bezeli Çanakkale – Dardanos ( Çanlı Köyü),

Balıkesir, Myrina, Kyme ve Notion buluntusu amphoriskos, alabastron ve unguentarium formlu

kaplar, opak sarmallarla dekore edilen Hellenistik Dönem iç kalıp camların Klasik Dönem

özellikleriyle Anadolu yayılımını ve başat formlarını gösteren eserlerdir (bkn. Atik 1990:16-29).

74

renkli cam iplikleri 297

ya da çeşitli renkte cam kapların üzerine opak cam iplikleri298

ile süslenen kaplar oluşturulmuştur.

Ş. Atik tarafından yayınlanan ve İstanbul Arkeoloji müzesi koleksiyonunda

yer alan yarı saydam lacivert zemin üzerine farklı renk opak sarmallarla bezeli

Çanakkale – Dardanos ( Çanlı Köyü), Balıkesir, Myrina, Kyme ve Notion buluntusu

amphoriskos, alabastron ve unguentarium formlu kaplar, opak sarmallarla dekore

edilen Hellenistik Dönem iç kalıp camların Klasik Dönem özellikleriyle Anadolu

yayılımını ve başat formlarını gösteren eserlerdir299

. Ya opak kapların üzerine renkli

cam iplikleri 300

ya da çeşitli renkte cam kapların üzerine opak cam iplikleri301

ile

süslenen kaplar oluşturulmuştur.

Bu dönemde gelenekselleşen eserlerin yanı sıra yeni formlar ve yapım

teknikleri de dikkati çeker. Lüks cam kap kategorisi genişler. Bu yelpazede opak da

yerini alır. Mozaik camların yanı sıra Reticelli ve Şeritli (Ribbon) 302

camlarda da

opak kullanımı görülür303

.

297

Börükçü ( Muğla Müzesi Envanter. No.: 2066, 1183) 298

Gençler Güray 2011: 236-237 299

Atik 1990 : 16-29 300

Börükçü ( Muğla Müzesi Envanter. No.: 2066, 1183) 301

Gençler Güray 2011a: 236-237 302

Renksiz cam çubukların renkli opak cam iplikleriyle sarmal bir şekilde yan yana gelecek şekilde

dizilmesiyle Reticelli cam kaplar oluşturulmaktadır. Şeritli (Ribbon) camlar ise kabın yüzeyine paralel

renkli ve/veya opak cam çubukların yan yana dizilmesiyle oluşturulur. 303

Bahsedilen bu teknikler, M.Ö. 3. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen “Canosa Grubu” ile

özdeşleşmiştir. Canosa camlarının antik çağ cam üreticilerince tasarlanan ilk sofra takımı olduğu

genel kabul gören bir görüştür. Canosa Grubunda altın ve mozaik camlar dışında döküm camlarda

bulunmaktaydı. Yarım küre reticelli kaselerin bu erken camlarla ilişkili olup olmadığı tartışmalıdır

(Goldstein 1979: 57).

75

Bir diğer yoğun opak ilişkili teknik ise “kameo” dur304

. Oldukça zor bir

tekniktir ve Hellenistik Dönemde pendant, gemma gibi lüks mücevherat yapımında

karşımıza çıkar305

. Roma Döneminde cam kap yapımında da kullanılmaya başlanan

bu teknik, kısıtlı sayıda eserle temsil edilmektedir. Bugün Corning Cam Müzesi

Koleksiyonunda yer alan ve literatüre “Morgan Kasesi” olarak giren Dionysos ritüeli

tasvirli bir kap306

ile J. Paul Getty Müzesinde sergilenen bir parfüm şişesi 307

oldukça

nadir karşılaşılan kameo teknikli kaplara Anadolu kökenli, oldukça zarif

örneklerdendir.

Kapların bazı ögelerinin -örneğin kulp kısmının308

- doğrudan opak yapıldığı

örnekler de Anadolu’da mevcuttur. Fakat daha önce ki dönemlerde olduğu gibi

Hellenistik ve Roma dönemlerinde de opağın bir dekorasyon ögesi olmanın dışına

çıkarak doğrudan kap formunun bütününü oluşturduğu örnekler, Anadolu’da da

Antik coğrafyanın genelinde de pek temsil edilmemektedir309

.

304

Koyu mor bir cam kabın, belli bir düzeyde ve kalınlıkta opak beyaz cam tabakayla kaplanıp; çeşitli

kesici cam aletleri yardımıyla zeminin oyulması ve bu yolla figürlerin ortaya çıkarılması şeklinde

oluşturulurlar.

305 Gürler 2000 : 9

306Newman 1977: 203

307 Erten 2001 : 77

308 M.S. 1-2. Yüzyıla tarihlenen, Ephesos buluntusu bir sürahi örneği için bkn : Czurda – Ruth 2007:

75, kat.no 35. 309

Roma döneminde opak kapların Anadolu yayılımı araştırıldığında bu kapların rastlanıldığı

merkezlerden bir tanesinin, bugün Geç Roma Döneminde bir üretim merkezi olduğu kabul edilen

Arykanda olduğu görülmüştür ( bkn. Tek 2007:155), Bir başka merkez ise bir Kilikia kenti olan

Elaiussa Sebaste’dir. Ç. Gençler Güray tarafından kent camları üzerine yapılan çalışmada İnce Kaplar

başlığı altında sınıflandırılan örneklerden olan opak kırmızı bir kaide parçası, form özelliklerine

dayanılarak M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir (bkn. Gençler Güray 2009:Kat.No 67,

s.179), Başka bir opak cam kap örneği Antalya Müzesi tarafından yapılan Doğu Garajı – Halk Pazarı

Mevkii Kurtarma kazısından ele geçmiştir. Kalıntılar Antik Attaleia kentine ait nekropol alanındandır.

Kazılar sonucu nekropolün M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren M.S. 4. yüzyıl’a kadar kullanıldığı tespit

edilmiştir (bkn. Tosun ve Yalçınsoy 2009 : 135-159. 1988 yılında Anadolu opak cam eserleri üzerine

yapılan arkeometrik bir araştırma sırasında değerlendirilmeye alınan beyaz opaktan yapılmış Biga-

Çataltepe buluntusu bir şişe Roma Dönemi Anadolu opak kaplarına bir örnektir ve M.S. 1.-2. yüzyıla

tarihlenmesi gerektiği önerilmektedir (bkn. Tuğrul ve Atik 1990 : 38), Bergama Müzesi

koleksiyonunda bulunan kırmızı opak camdan bir şişe (Envanter No. 3964) (bkn. Atila ve Gürler 2009

76

Roma döneminde opak kapların Anadolu yayılımı araştırıldığında bu kapların

rastlanıldığı merkezlerden bir tanesinin, bugün Geç Roma Döneminde bir üretim

merkezi olduğu kabul edilen Arykanda olduğu görülmüştür. Her ne kadar küçük

fragmanlar olarak ele geçseler de Arykanda’da bulunan döküm teknikli kırmızı ve

beyaz parçalar açık ağızlı opak kapların örnekleri olarak önerilmekte ve M.S. 1.

yüzyıla tarihlendirilmektedir310

.

Bir başka merkez ise bir Kilikia kenti olan Elaiussa Sebaste’dir. Ç. Gençler

Güray tarafından kent camları üzerine yapılan çalışmada İnce Kaplar başlığı altında

sınıflandırılan örneklerden olan opak kırmızı bir kaide parçası, form özelliklerine

dayanılarak M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir311

. Bir diğer kap ise

eflatun ve opak beyaz renklerden oluşturulan ebruli görünümlü armudi gövdeli bir

şişedir. Ağız kısmı dışında eksiksiz olan kabın tarihlendirmesi bir önceki ile

aynıdır312

.

Başka bir opak cam kap örneği Antalya Müzesi tarafından yapılan Doğu

Garajı – Halk Pazarı Mevkii Kurtarma kazısından ele geçmiştir. Kalıntılar Antik

Attaleia kentine ait nekropol alanındandır. Kazılar sonucu nekropolün M.Ö. 3.

yüzyıldan itibaren M.S. 4. yüzyıl’a kadar kullanıldığı tespit edilmiştir313

. Çok sayıda

cam buluntunun ele geçtiği kazıda sarımtırak ve beyaz opak camın bir araya

getirilmesiyle oluşturulan, ebruli görünümlü yarı küresel gövdeli şişe örneği ilgi

çekicidir. Form Anadolu’da tanınmaktadır. İçe yuvarlatılmış ağız bazen dışa taşkın

olarak görülür, boyun kısa ya da uzun olabilir, düz taban bu form için tipiktir. G. De

: 21; kat.no: 9) ile Tire Müzesi koleksiyonunda yer alan opak yeşil ( Envanter No: 96/27) (bkn. Gürler

2000: 39; kat no: 31) Anadolu opaklarının serbest üfleme tekniğindeki üretimleridir. 310

Tek 2007: 155 311

Gençler Güray 2011a : 241 312

Gençler Güray 2011b:Kat.No 67, s.179.; acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5545/6229.pdf 313

Tosun ve Yalçınsoy 2009 : 135-159

77

Tomasso küresel gövdeli formun İtalya’da M.S. 1. yüzyılın ilk yarısında yaygın

olduğunu bildirmektedir314

.Yarı küresel gövdeli olanlar da bu tarihlendirmeden

bağımsız olmamalıdır.

1988 yılında Anadolu opak cam eserleri üzerine yapılan arkeometrik bir

araştırma sırasında değerlendirilmeye alınan beyaz opaktan yapılmış Biga-Çataltepe

buluntusu bir şişe Roma Dönemi Anadolu opak kaplarına bir örnektir ve M.S. 1.-2.

yüzyıla tarihlenmesi gerektiği önerilmektedir315

.

Bergama Müzesi koleksiyonunda bulunan kırmızı opak camdan bir şişe

(Envanter No. 3964)316

ile Tire Müzesi koleksiyonunda yer alan opak yeşil

(Envanter No: 96/27)317

ve opak açık mavimsi yeşil şişeler (Envanter No: 96/28)318

Anadolu opaklarının serbest üfleme tekniğindeki üretimleridir. Ne yazık ki bahsi

geçen tüm eserler müze koleksiyonlarına satın alma gibi kazı dışı yollarla

kazandırıldıklarından geliş yerleri ve tam tarihleri belli değildir.

Her ne kadar kazı buluntuları üzerine yapılan cam incelemeleri ve müze

koleksiyonlarına yönelik cam araştırmaları kısıtlı sayıda da olsa, mevcut çalışmalar

göstermektedir ki camın seri üretime dönüştüğü Roma Döneminde bile sade opak

kaplar Anadolu için epey nadirdir. Dolayısıyla Karia Bölgesi kapsamında yapılan

çalışmamızda bu tip örnekler için saptanan tek örnek olan Tınaz buluntusu mavi

opak kase ayrıcalıklı bir öneme sahiptir (Çizim 1, Foto. No.1).

314

De Tomoasso 1990: tip 7, 42-43 315

Tuğrul ve Atik 1990 : 38 316

Atila ve Gürler 2009 : 21; kat.no: 9 317

Gürler 2000: 39; kat no: 31 318

Atila ve Gürler 2009 : 21; kat.no: 9; Gürler 2000:42, kat.no : 38

78

Bu örnek, Muğla Müzesi tarafından kurtarma kazısı yapılan ve Tınaz 98 –M2

olarak tanımlanan, kuzey-güney doğrultulu, dörtgen biçimli, kabaca yontulmuş

büyük kesme taşlardan oluşan mezar’dan ele geçmiştir. Burada ele geçen buluntular

(dört bronz sikke, yedi kandil, bir pişmiş toprak unguentarium, dört pişmiş toprak

kase, bir pişmiş toprak tabak, bir cam unguentarium ve bahsi geçen Tınaz Kasesi

mezarın Geç Hellenistik – Roma İmparatorluk dönemi arası kullanıldığına işaret

etmektedir319

.

Tınaz Kasesinin geçirgen olmayan farklı yapısı, ait olduğu Hellenistik –

Erken Roma dönemlerinde boncuk, karıştırma çubukları, süs ve mücevherat eşyaları

gibi küçük objelerde kullanılmaya devam etse de kap formlarındaki yayılımı oldukça

kısıtlıdır. Fakat bahsi geçen bu küçük objelerde ise Tınaz Kasesi’nin mavi opak

renginin oldukça yaygın olduğu söylenebilir.

Tınaz Kasesi’nin form özellikleri de Hellenistik Dönem itibariyle cam

ustalarının yeni yapım teknikler ile yeni formlara yaklaşımlarına güzel ama tanıdık

bir örnektir. Kase’nin ağız ve dip kısmında noksanlıklar olsa da eserin form

özelliklerini değerlendirmemizi zorlaştıracak bir kayıp söz konusu değildir. Opak

mavi renkten döküm tekniğinde üretilen kasenin ağız kısmı dışa taşkın ve düz,

gövdesi ise yarı küreseldir. Kaidesiz ve kulpsuz olarak üretilmiştir. Sade özelliklerine

rağmen eser üzerinde ince bir işçilik olduğu gözlemlenmektedir. Ayrıca eserin

irizasyon ve topraklanma derecelerine bakılarak kondisyonu değerlendirildiğinde,

oldukça iyi korunduğunu da söylemek mümkündür.

319

Tınaz Karakuyu Mevkii’nde yapılan kazı ve Tınaz cam kasesi hakkında detaylı bilgi için bkn.

Çakmaklı 2012: 29-38

79

Yukarıda da değinildiği gibi Tınaz Kasesi pek çok açıdan Hellenistik

Dönem’in geleneksel olan ve Erken Roma döneminde de etkisi süren kaselerini

tanımlamaktadır. Bilindiği gibi bu dönemde daha önceki dönemlerden farklı;

merhem, kozmetik, koku ihtiva eden kaplara ek olarak cam eserler masalara

taşınmıştır ve döküm teknikli açık ağızlı cam kaplar hem batıda hem de Doğu

Akdeniz’de sevilerek kullanılmıştır320

. Bu nedenle form açısından bakıldığından

Tınaz Kasesi oldukça yaygın bir türün örneğidir. Fakat buradaki fark Tınaz

Kasesi’nin üzerinde herhangi bir dekorasyon ögesinin bulunmaması, tamamen sade

olarak üretilmiş olmasıdır.

Bilindiği gibi Hellenistik Dönem kaseleri değerlendirilirken en çok şekil,

dekorasyon ve renk ve tarihlendirme farklılıkları göz önünde bulundurulmaktadır321

.

Bu kriterler ile yapılan değerlendirmeler kalıplama yöntemiyle oldukça çok sayıda

üretilen bu kaselerin çoğunlukla çizgi ve yiv bezeli olduğunu göstermektedir. Daha

geç dönemlerde ise, yumrularla veya kısa kaburgalarla da bezenmişlerdir322

.Oysa

Tınaz örneği tüm bu genellemelerden bağımsız olarak çizgisiz, yivsiz, yumrusuz ve

kaburgasızdır.

Fakat elbette ki Tınaz Kasesinin en önemli özelliği opaklığı’dır. Bu geçirgen

olmayan farklı yapı Tınaz Kasesinin ait olduğu Hellenistik – Erken Roma

dönemlerinde boncuklarda, karıştırma çubuklarında, süs ve mücevherat eşyalarında –

bu küçük objelerde Tınaz Kasesi’nin mavi opak rengi oldukça yaygındır -

kullanılmaya devam etse de kap formlarındaki yayılımı oldukça kısıtlıdır. Kaldı ki

320

Döküm teknikli kapların M.S. 1. Yüzyılın ilk yarısına kadar kullanıldığı genel kabulü oluştursa da

M.S. 2. Yüzyılın sonuna tarihlenen kimi mezalardan ele geçtiği de belirtilmektedir (Belivanova

1999:38) 321

Grose; Tel Anafa’da bulunan kaseleri sekilleri, dekorasyonları, rengi ve tarihlendirilmesiyle dört

farklı gruba ayırmıştır (Grose 1979 ). 322

Forbes 1957 : 110 – 231

80

Tınaz Kasesi her ne kadar Hellenistik Dönemin oldukça bilindik bir açık ağızlı kase

formu olsa da, kasenin opak özelliği ile ne Muğla Müzesi koleksiyonunda ne de

araştırmasını yürütmekte olduğumuz diğer Karia Bölgesi müze cam

koleksiyonlarında bir benzeri tespit edilebilmiştir. Dahası, yapılan literatür

çalışmalarında da Tınaz Kasesi’nin henüz bir benzerine rastlanılmamıştır.

5.1.1.2. Konik Kaseler (Kat. No.2,)

Çizim 2

Karia Bölgesinde Kaunos323

ve Myndos324

buluntuları olarak karşılaşılan

konveks formlu, neredeyse düzleme oturmayacak şekilde üretilen kalıba döküm

teknikli bu tip kaseler temel olarak “Geç Hellenistik Dönem” kaseleri olarak

tanınmaktadır. Gövde açıları, cidarları ve en tipik özellikleri olan kabı çevreleyen

çarkta kesme yatay yiv325

sayı ve konumları farklılar gösterse de Tell Anafa bu tip

kaselerin en yoğun olarak saptandığı merkezlerden bir tanesidir326

. Yoğun miktarda

kaburgalı kase buluntusuna sahip Quseir al-Quadim’deki327

kazılar sırasında, aynı

atölyede üretilmemişse bile en azından aynı bölgeye ait olması gerektiği vurgulanan

kalıba döküm paralel yivli kase buluntuları kaydedilmiş; Yakın Doğu’da benzer

şekilde her iki grup kasenin de Ashdod, Tel Michal, Nessana, Jerash, Tell Nebi

323

Özen 2000: 48, Kat. No. 39 324

Myndos'da yapılan yüzey araştırmalarında iki adet konik kase ağız ve gövde parçası ele geçmiştir. (

Lightfoot 1995: 25, fig.9) 325

Dış yüzde yatay yiv ile dekore edilen kaselerin Achaemenid Dönem metal kaplardan türediği

görüşü dikkate alınmaya değerdir ( Weinberg-Stern 2009: 24) 326

Weinberg 1970: 19, kat.no 1-28 327

Mısır Kızıl Denizi kıyısında yer alan modern Quesir’e sekiz kilometre mesafede yer alan antik kent

(Meyer 1992).

81

Mend, Dura Europos, Korint ve Rhodos boncuk atölyesi merkezlerini içeren ve

Hellenistik – Roma dünyası boyunca devam eden aynı dağıtım ağına sahip olduğu

belirtilmiştir328

. Kudüs kazılarında iç kısmında yiv bezemeleri olan yüzlerce kalıp

yapımı konik ve yarı küresel kase fragmanı kaydedilmiştir329

. Aynı şekilde çok

sayıda benzer buluntu veren merkezlerden biri de Tel Anafa’dır; eserlerin tarihleri

M.Ö.2 – erken 1. yüzyıl olarak belirlenmiştir330

. Agora kazısı buluntuları arasında

yer alan konik kaselerin başlangıç tarihi M.Ö. geç 2. Yüzyıldır; genel inanış bu tür

yivli kaselerin üretim tarihlerinin M.Ö. 1. yüzyıl ortalarından çok da ileriye

gitmemesi gerektiğidir331

. Delos kazılarında konik formda, kabın iç kısmında yatay

yiv dekoru olan kase örneğine rastlanmıştır ve M.Ö. Geç 2. yüzyıl ile erken 1. yüzyıl

kontekstlerinden ele geçtiği belirtilmiştir332

. Prof. Dr. Emel Erten Suriye-Filistin

Bölgesinden Yunanistan ve İtalya’ya; güney Sudan’a dek çok geniş bir alanda

tanındığını aktardığı edildiğini aktarmaktadır333

. Karia Bölgesinde bu kase tipi

yalnızca Kaunos (Çizim 2, Foto.No.2) ve Myndos’da kaydedilmiş olsa da, Karia

dışında Elaiussa Sebaste334

ve Tlos335

da bu tip konik kase örneklerinin rastlanıldığı

Anadolu merkezlerindendir. Bahsi geçen merkezlerden ele geçen örneklerin hepsinin

sarı-kahve tonlarında yapılmış olması dikkat çekicidir.

328

Meyer 1992 : 17-19; fig.26 329

Avigad 1972: 199 330

Weinberg 1970: 17-27 331

Weinberg-Stern 2009: 25 332

Nenna 1999:117, pl.10, c55 333

İzmir Müzesinde iki adet, Sadberk Hanım Müzesinde ise bir adet konik formlu kase söz konusudur

( Erten-Yağcı 1993: 96). 334

Elaiussa Sebaste’de bu forma ait üç parça ele geçirilmiştir. Parçaların üçü de kahverengidir. Ne

yazık ki Bizans katmanlarından ya da konteksin olmadığı katmanlardan gelen bu parçalar için bir

tarihlendirme yapmak olası değildir (Gençler-Güray 2009: 25, Kat. No. 3-5). 335

Fethiye Müzesi Envanter No: 4130

82

5.1.1.3. İşlenmemiş Ağızlı Kaseler (Kat. No.3)

İşlenmemiş ağızlı kaseler, Erken Roma İmparatorluk döneminin yoğun

karşılaşılan sofra grubu malzemelerinden birini oluşturmaktadır. Bu form altında

“Düz Kesme Ağızlı, Yiv Dekorlu Kaseler/Bardaklar” ( Kat. No. 3.1) ve “ Düz

Kesme Ağızlı, Karınlı Kaseler” ( Kat. No. 3.2) olarak iki alt form incelenmiştir.

5.1.1.3.1. Düz Kesme Ağızlı , Yiv Dekorlu Kaseler/ Bardaklar (Kat. No.3.1,)

Çizim 3

M.S. 1. yüzyılda Roma İmparatorluğunun pek çok merkezinde 336

alışılagelmiş formlarından olan “Düz Kesme Ağızlı, Yiv Dekorlu Kaseler”, “Silindir

Gövdeli Bardak/ Kase” olarak da tanımlanmaktadır337

. Daha çok sofra kabı olarak

kullanıldığı bilinen bu tür kaplar merhem ve kozmetik benzeri maddelerin

saklanması gibi başka amaçlarla da kullanılmıştır338

. Karia Bölgesi genelinde bu

forma ait tespit edilen iki örneğin de Kaunos buluntusu olması dikkat çekicidir

(Çizim 3, Foto.No.3).

336

Colchester, Corinth, Locarno, Nijmegen, Vetera ( Isings 1957 : 28), Kıbrıs ( Vessberg 1952: 120,

pl.3.1-4), Sardes ( von Saldern 1980: 13,14; fig.45,49) 337

Yurtseven 2006 : 97 338

Isings 1957 : 27-28, Form 12

83

5.1.1.3.2. Düz Kesme Ağızlı, Karınlı Kaseler (Kat. No.3.2)

Çizim 4

M.S. 1. yüzyıl kaselerinden olan bu grup eserlerin formu, kesilmiş ağız

kısmından sonra hafif daralıp sonra gövdenin tabana yakın kısmına kadar genişleyen

ve tabana doğru tekrar daralan profilli olarak tanımlanabilir. Bu tip kaseler hem

batı339

hem doğu Roma eyaletlerinde tanınmaktadır. Bununla birlikte formun doğuş

yeri olarak Kıbrıs ve Suriye-Filistin bölgesine işaret edilmektedir340

. Corning Cam

Müzesi koleksiyonunda yer alan, Doğu Akdeniz buluntusu olarak kayda geçen ve

tabandan kase içine sivri ve dar bir tümsek olarak çıkıntı yapan bir örnek de

mevcuttur341

. Tespit edilen üç Karia örneği de Kaunos’a aittir (Çizim 4, Foto.No.4).

5.1.1.4. Yuvarlatılmış Ağızlı, Karınlı Kaseler (Kat. No.4)

Çizim 5

339

Kıbrıs örnekleri; Cesnola Koleksiyonu için bkn. Harden 1934 : 147, Pl.VIII, f.a; Delos örnekleri

için bkn. Nenna 1999 117, plate 35, D-11; Adria (İtalya) Müzesi örnekleri için bkn. Bonomi 1996,

160-161, Kat.No. 358-362. 340

Gençler 2009: 42; Stern 2001: 50 341

http://www.cmog.org/artwork/sack-shaped-beaker#.UJt-f-RSi8E

84

Yuvarlatılmış dışa dönük ağızlı, karınlı kaseler M.S. 1. ve 3. yüzyılda görülen

bir formdur ve Wessberg, bu formun Kıbrıs üretimlerinde karında iki sıra yatay

kesme yiv olduğunu belirtmekte342

ve hem kesik ağızlı hem de yuvarlatılmış ağızlı

karınlı kaselerin Kıbrıs’da spesifik bir atölyenin üretimi olduğunu ve dağıtımın

buradan gerçekleştiğini önermektedir343

. Karia cam tipolojsi içerisinde yuvarlatılmış

ağızlı karınlı kaseler tıpkı kesik ağızlı olanları gibi yalnızca Kaunos antik kenti

buluntusu olarak tespit edilebilmiştir (Çizim 5, Foto.No.5). Genel buluntu çalışmaları

içerisinde ise mevcut yayın taramalarında kesik ağızlı olanlarından çok daha nadir

karşılaşıldıkları görülmektedir.

5.1.1.5. Kaburgalı Kaseler (Kat. No.5, Çizim 6A, 6B)

Kaburgalı kaselerde, kaburgalar gövdenin bir parçası olarak kalıpta

şekillendirilmişlerdir. Dış kısımdaki kaburgaların karşılığı olan iç kısımdaki hafif çıkıntıların

varlığı bunu göstermektedir. Dudak, kabın soğumasından sonra traşlanıp, parlatılarak

bitirilmektedir. Bu forma sahip kaselerin tamamlama işlemleri çok açık değildir. Fakat

kaselerin çoğunda iç kısımda dönerek yapılan parlatmanın izleri görülür, dış kısımda ise

ateşte parlatma izleri görülmektedir. Dikkatli bir işçilikte bu izler silinip parlatılırdı344

.

Kalıba Döküm dışında, daha sonraki dönemlerde kalıba üfleme örnekleri de

görülmektedir345

. Karia Bölgesinde ise yalnızca kalıba döküm örnekleri tespit edilebilmiştir.

Karia Bölgesi tipolojisi içerisinde formun iki alt tipi olan “Uzun Kaburgalı” ( Kat.No.5.1)ve

“Kısa Kaburgalı” ( Kat.No.5.2) kategorilerinin her ikisine de ait örnekler tespit edilmiştir.

342

Wessberg 1956: 139, fig.4.4, 9-12. ; Özer 2000: 46, Kat. No. 37 343

Rowe 2004: 273 344

Taştemür 2007 : 26 345

Yüksel Erimtan Koleksiyonu örneği için bkn. Lightfoot-Arslan 1992: 59, Kat.No 21; Elaiussa

Sebaste örneği için bkn. Geçler-Güray 2009: 37-38, Kat.No.42.

85

5.1.1.5.1. Uzun Kaburgalı Kaseler (Kat. No.5.1)

Çizim 6A

En erken kaburgalı kase örneğini M.Ö. 8. ve 7. yüzyıl tabakalarında

Nimrud'da Shalmaneser kalesi kazılarında görmekteyiz. Ele geçen bu sığ cam kase

parçası Geç Hellenistik ve Roma dönemlerinde üretilen kaburgalı kaselerinde

prototipini oluşturmaktadır346

. Fakat özellikle M.S. 1. yüzyılın ortalarından itibaren

kaideye kadar inen yüksek kabartmalı kaburgalı kaseler yaygın olarak görülmeye

başlanır347

. Karia bölgesi de Roma dönemlerinde moda olan bu kaselerin görüldüğü

bölgelerden biridir. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde teşhir edilen Marmaris

buluntusu uzun kaburgalı kase buna güzel bir örnektir348

(Çizim 6A, Foto.No.6).

Limburg Müzesi Corning Cam Müzesi, Royal Ontario Müzesi, Toledo Müzesi gibi

uluslararası müzelerde de349

uzun kaburgalı örneklere rastlanmaktadır.

5.1.1.5.2. Kısa Kaburgalı Kaseler (Kat. No.5.2)

Çizim 6B

346

Barag 1985 s.65; No.39, fig:3,. pl.4. 347

Von Saldern 1980: 11 348

Hayes 1975: 65, no:40, pl.:4 349

Limburg Müzesi için bkn. Isings 1971 : 74, fig.18, no:69; Corning Cam Müzesi için bkn. Goldstein

1979: No.322; Royal Ontario Müzesi için bkn. Hayes 1975: fig. 1-46; Toledo Müzesi için bkn. Grose

1989: No.239.

86

M.Ö. 1. yüzyılda, daha önceki devrin uzatılmış dilimler şeklinde görülen

süsleme şekli, kısa kaburgalara dönüşüp350

, terminolojide “Kaburgalı Kase” olarak

anılan kase formuna bürünerek, form yelpazesinde yerini alır. Kaburgalı Kaseler Geç

Hellenistik ve Erken Roma kapları olarak karşımıza çıkarlar. Doğu Akdeniz ve Batı

Avrupa’da M.Ö. 1. yüzyıl’ın sonlarından başlayarak, M.S. 1. yüzyıl arasında pek çok

atölyede bu tür kaseler üretilmiştir. Özellikle, Batı Avrupa’da çok sayıda yapılmış351

ve türevi olan dilimli kaselerin yerini kısa sürede almışlardır. Kısa kaburgalı

kaselerin de uluslararası müzelerde çok sayıda benzerleri bulunmaktadır352

. Karia

Bölgesi temsilleri Kaunos ( Çizim 6B, Foto. No. 7) ve Iasos antik kentlerinden

gelmektedir.

5.1.1.6. Narin Kaburgalı Kaseler ( Zarte Rippenschalen) 353

(Kat. No.6)

Çizim 7

Üretimlerine M.S. erken 1. yüzyılda başlanan354

ve Flaviuslar dönemine

kadar görülen bu kaseler dekoratif anlamda Roma Dönemi camcılığı içerisinde

önemli bir grubu oluştururlar. Bu kaplar serbest üfleme tekniğinde yapılmış

kaburgalı kaseler olarak da tanınmaktadır. Kuzey İtalya’da, Kuzey Karadeniz

350

Ignatiadou 2006: 15-18 351

Stern 1989: 598 352

Royal Ontario Müzesi (Hayes 1975, s.20, fig.2, no:20); Limburg Müzesi (Isings 1971: 74, fig.18,

no:69).

353 Antik Cam terminolojisinde bu tip kaplar genellikle Almanca ismi olan “Zarte Rippenschalen”

olarak anılmaktadır. 354

Stern 2001: 47

87

kıyılarında çok sık görülen bu kapların örnekleri Anadolu’da çok az tanınmaktadır355

.

Sardeste Roma Erken İmparatorluk dönemine tarihlenen tabakalarda ele geçen üç

fragman bulunmaktadır356

. Elaiussa Sebaste’de M.Ö. 1. Yüzyıl’a tarihlenen ve tüm

durumda ele geçen bir örnek kaydedilmiştir357

. Her ne kadar küçük parçalar olarak

ele geçmişse de açıkağızlı kap formlarına ait oldukları tahmin edilen örnekler

Arykanda’dan da ele geçmiştir358

. Bu kapların Arykanda’ya, Likya Birliği’nin

feshedilmesi ve ardından bölgenin bir Roma eyaleti yapılmasından sonra İtalya ile

artan ticaret nedeni ile oradan ithal edildikleri düşünülebilir. Karia Bölgesi Zarte

Rippenschalen örnekleri, Kaunos’da359

ve Karia açısından şaşırtıcı sayılabilecek bir

merkez olan Pedasa’nın akropol kazılarından kaburgası üzerinde bir küçük fragman

olarak (Çizim 7, Foto. No. 8) ele geçmiştir. Aslında pek çok merkezde ele geçmesi

gereken bu tip kase örneklerinin, kalıba döküm teknikli kaburgalı kaseler kadar

yaygın bilinmemesinin nedeni, daha ince cidara sahip ve dolayısıyla daha kırılgan

yapıları olmalıdır.

5.1.2. Unguentariumlar

Merhem, kokulu yağ, kozmetik ürünler, renklendiriciler, ilaçlar ve kuru

bitkiler saklanan360

unguentariumlar361

formsal özellikleri göz önünde tutularak şu

355

Tek 2007: 155 356

Von Saldern 1980: 12-13. 357

Gençler 2009: 40, kat.no 43, r.17 358

Tek 2007: 155 359

Özgümüş 2000: 43 360

Stern 2001:43 361

Her ne kadar yaygın kullanım alanı bulan “unguentarium” sözcüğü tez kapsamında baz alınmış

olsa da bu tip kaplar için terminolojide bu sözcüğün seçilmiş olması yanlıştır. Çünkü bahsi geçtiği

gibi, bu kaplar yalnızca latince unguentum’a denk düşen “merhem” ya da kokulu yağ anlamına gelen

“balsomon” olarak anılırlar Başka içeriklerinde bu kaplarda saklanması ya da kullanılması

terminolojideki bu yanlışlığın göstergesidir. Ayrıca “balsamarium”, “unguentarium”dan farklı olarak

miktar da gösteren bir terimdir (Anderson-Stojanovic 1987: 106). Ayrıca Türkçe bir terim olarak bu

tip kaplar için kullanılan “Gözyaşı Şişesi” teriminin de çıkış noktası olasılıkla kiralık yas tutucular ya

88

şekilde alt başlıklara ayrılmışlardır: tüp biçimli unguentariumlar, armudi gövdeli

unguentariumlar, küre gövdeli unguentariumlar, oval gövdeli unguentariumlar,

şamdan biçimli unguentariumlar, nokta dipli unguentariumlar, soğan biçimli

unguentariumlar, silindir gövdeli unguentariumlar, kısa boyunlu – uzun, konik

gövdeli unguentariumlar ve gövdeden boğumlu unguentariumlar.

5.1.2. 1. Oval Gövdeli Unguentarıumlar (Kat. No.7)

Çizim 8

İçeri doğru katlı ağız, kısa silindir boyun, uzun gövde ve hafif vurma dip

formundaki bu tip unguentariumların362

diğer örneklere göre çok yoğun olmadıkları

anlaşılmaktadır. Benzer örnekler daha çok M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından sonraya

tarihlendirilmiştir363

. Bu tip şişelerin Karia temsili ise Tınaz Karakuyu mevkiinde

yer alan ve Hellenistik-Erken Roma dönemi arasında kullanım görmüş olan mezar

buluntusu olarak kaydedilmiştir (Çizim 8, Foto.No.9).

da ölen kişinin yakınlarının göz yaşlarını içine koydukları ve ölü hediyesi olarak mezarlara bıraktıkları

kapların olabileceği inancıdır. Fakat, bu saptamanın da geçerli bir kanıtı henüz yoktur. 362

Gençler 2009 : 54-55 363

M.S.1. yüzyıl örnekleri için bkn. Kat. No. 7

89

5.1.2.2. Tüp Biçimli Unguentariumlar (Kat. No.8)

Çizim 9

Erken Roma imparatorluk Çağında unguentariumların özellikle tüp biçimli

olanlarının çok yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bu tip şişeler kozmetik,

tıbbi kimyasallar ya da farklı ihtiyaçlara göre; basit saklama kabı ya da koku şişesi

olarak kullanılmaktadır364

. Tüp biçimli unguentariumların batıdaki tarihli örnekleri

Cladius – Nero devirlerinden kalmadır. Aslında bu şişelerin örnekleri imparatorluğun

tüm sınırlarında karşımıza çıkmaktadır365

. Doğuda formun M.S. 2. ve 3. yüzyıla

tarihlenen örnekleri vardır366

. Genellikle ince cidarlı yapılan ve yaygın kullanımı

olan bu unguentariumların dipleri bazı örneklerde düz, bazılarında ise yuvarlak

formludur. Bu tür kaplarda, tabanın yuvarlak formlu oluşu kapların sadece içindeki

sıvıyı taşımak amacıyla yapılmış ve tek kullanıma hizmet eden kaplar367

olduğunu

düşündürmektedir. Boyun bazen gövdeden uzun, bazen kısadır. Forma fark katan bir

yorumlama şekli de boynun sonunda oluşturulan daralmadır. Kimi örneklerde boğum

364

Yurtseven 2006 : 95 365

İsraeli 1998 : 28 366

Gürler 2000 : 20 367

Vessberg 1952, 140.

90

şeklinde bu daralma görülürken, kiminde unguentariumlar deney/test tüpü şeklinde

yapılmıştır. Tüp biçimli unguentariumlar genellikle açık yeşil ya da mavimsi yeşil

renkte üretilirler368

. İleriki dönemlerde bir köken araştırmasına katkı sağlama

olasılığı dolayısıyla Karia Cam Kapları tipolojisinde Tüp Biçimli Unguentariumlar,

“Uzun Boyunlu-Boğumlu” ( Kat. No. 8.1, Çizim 9A, Foto.No.10) “Kısa Boyunlu-

Boğumlu” ( Kat. No. 8.2, Çizim 9B, Foto.No.11) ve “ Test Tüpü Biçimli”

unguentariumlar ( Kat. No. 8.3,Çizim 9C, Foto.No.12)369

. olarak alt gruplara

ayrılarak ele alınmıştır. Karia Bölgesi içerisinde “Uzun Boyunlu-Boğumlu” örnekler

Burgaz, Stratonikeia, Derebağ, Idyma, Kesikkapı, Kıyıkışlacık ve Marmaris’den

gelen pek çok örnekle bilinmektedir. “Kısa Boyunlu-Boğumlu” örnekler ise uzun

olanları kadar yaygın olmasa da Milas ve Akdağ buluntuları olarak kaydedilmiştir370

.

Flaviuslar Döneminin yaygın şişelerinden olup M.S. 4. Yüzyıla kadar örnekleri

görülen test tüpü biçimli unguentariumlar ise genellikle de parfüm yağı saklamak

için kullanılır. Bu tipin Karia Bölgesi örnekleri ise Stratonikeia, Akdağ, Yerkesik,

Kaunos, Milas ve Marmaris’den gelen pek çok örnekle temsil edilmektedir. Hem

uzun hem de kısa boyunlu, boğumlu unguentariumlar hem de test tüpü biçimli

unguentariumlar tüm Roma İmparatorluğunda sıklıkla karşılaşılan formlardandır.

368

Yurtseven 2006 : 95 369

Tüp biçimli unguentariumlar arasında temel form özelliklerinin yanı sıra; boyutları, boyun ve

gövde yüksekliklerinin birbirine oranı; boyun ile gövdenin belirgin bir boğum ile birbirinden ayrılmış

olması gibi özellikleri ile birbirine çok benzeyen bir grup C. Lightfoot tarafından saptanmış ve bu alt

grubun eserlerinin hepsinin Anadolu kökenli ve Anadolu’ya özgü oldukları ileri sürülmüştür

(Lightfoot 1991 107-112, pl. XXIV-XXVI; Erten-Yağcı 1993: 134-135). 370

R. Tamsü Polat Akdağ Tüp Biçimli unguentariumlarının 7 örnekle temsil edildiğini bildirerek, bu

gruptan iki farklı varyasyon tespit edildiğini; Bunlardan ilk grupta yer alan örneklerde, boyun ve

gövde arasında belirgin bir boğum bulunduğunu bildirir ( Tamsü-Polat 2013).

91

5.1.2.3. Armudi Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 9)

Çizim 10

Çok uzun olmayan silindir boyun, içe ya da dışa yuvarlatılmış ağız kenarı,

armudi formlu gövde ve düz tabana sahip dip kısmı ile en yaygın karşılaşılan Erken

Roma İmparatorluk Dönemi unguentarium formlarındandır. Karia Bölgesi armudi

gövdeli unguentariumlarının yayılım alanı ve yoğunluğu da bu tespiti pekiştirmiştir.

Mısır’da da M.S. 1. yüzyılın standart formu olarak tanınırlar371

. Bu tipin ilk örnekleri

genellikle kısa boyunludur. Bu ilk örneklerde gövde uzunlukları boynun yaklaşık 1/5

katı iken giderek boyun ölçüleri uzamıştır372

. Tez kapsamında yapılan araştırmalar

Karia Bölgesi için “Armudi Gövdeli Unguentarumlar”ın tüm unguentarium formları

içerisinde, Tralleis (Çizim 10, Foto.No.13), Stratonikeia, Idyma, Derebağ, Akdağ,

Belentepe, Köyceğiz, Gümüşkesen, Yatağan gibi pek çok merkezde kaydedilen en

yoğun gurubu oluşturduğunu ortaya koymuştur.

371

Hayes 1975: 138 372

Isings 1957: 42, Form 48a-b

92

5.1.2.4. Küresel Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 10)

Çizim 11

Daha çok İtalya’da M.S.1. yüzyılın ilk yarısında yoğun olarak kullanılan küresel

gövdeli unguentariumlar373

, Anadolu’da da temsil edilmektedir374

. Karia Bölgesinde

ise Stratonikeia, Yerkesik, Marmaris ve Kaunos örnekleri kaydedilmiştir. Karia

Bölgesi Cam Tipolojisi içerisinde “Kısa Boyunlu, Küresel Gövdeli”( Kat. No. 10,1,

Çizim 11B, Foto.No. 14) ve “Uzun Boyunlu, Küresel Gövdeli” ( Kat. No. 10,2,

Çizim 11A, Foto. No.15) olmak üzere iki alt kategorisi mevcuttur.

373

De Tomasso 1990: 42-43, tip 7 374

Anadolu örnekleri için bkn. Kat.No. 10.2

93

5.1.2.5. Şamdan Biçimli Unguentariumlar ( Kat. No. 11)

Çizim 12

Form olasılıkla M.S. 1. yüzyıl sonundan kalmadır. Batı örnekleri M.S. 2.

yüzyılın ikinci yarısından 3. yüzyılın ilk yarısına kadar kesin olarak tarihlenir. Doğu

örnekleri de yaklaşık aynı dönemden kalmadır. Bu forma sahip parfüm şişeleri

Karanis’te M.S. 2. yüzyıldan M.S. 4. yüzyıla kadar görülürken, Dura – Europos’ta

M.S. 1. yüzyıldan 2. yüzyıla geçişe ve 2. yüzyıla ait örnekler vardır375

. Ulpia Trania

(Romanya) bölgesindeki kazılarda kesin olarak 2. yüzyıl ortalarına tarihlenen benzer

örnekler kaydedilmiştir376

. Genellikle mezar armağanı olarak kullanılan bu tip

şişelerin çok sayıda bulunmaları, başarılı bir yerel cam endüstrisinin varlığına işaret

etmektedir377

.

375

Clairmont 1963 : Type F; Gürler 2000: 20 376

Alicu 1994: 903-905, lev. 63. 377

Lightfoot 1989 : 81

94

Vessberg şamdan biçimli unguentariumları sekiz alt forma ayırarak

değerlendirmiştir: Dışbükey formlu küresel hatlı gövde378

; Üçgen hatlı gövde ; Disk

biçimli gövde, Çan biçimli gövde, Armut biçimli gövde; Silindirik formlu ve

genellikle aşağı doğru daralan gövde, dört kenarlı ve girintili gövde ve son olarak da

geniş ağızlı ve geniş ağız halkalı bodur unguentarium379

. Şamdan Biçimli

unguentariumların “Çan Formlu” gövdeye sahip olanları İsrail’de M.S. 1. Yüzyılın

ikinci yarısına tarihlendirilen bir mezarda içi zeytinyağı dolu olarak ele geçmiştir380

.

Elaiussa Sebaste’de mezar buluntusu olarak ele geçen benzerleri, diğer mezar

buluntuları ile uyumlu olarak M.S. 1. yüzyıl sonu ve 2. yüzyıl başına

tarihlendirilmiştir381

. Gerçekten de şamdan biçimli unguentariumların neredeyse tüm

alt formlarında görülen uzun silindir boyun özelliği sıvı malzemelerin servis

edilmesini kolaylaştıracak özelliktedir. Karia Bölgesi şamdan biçimli

unguentariumları içerisinde üçgen hatlı gövdeye sahip, kürevi hatlı gövdeye sahip,

armut biçimli gövdeye sahip ve disk formunda gövdeye sahip olanlar ve bu tiplerin

de belki de yerel üretim olarak karşılaştığımız alt formları mevcuttur. Tipoloji

çalışmamız içerisinde bu örnekler “Geniş Üçgen Gövdeli” ( Kat. No.11.1, Çizim

12A, Foto. No. 16), “Disk Formlu” ( Kat.No.11.2, Çizim 12B, Foto. No.17), “Uzun

Çan Formlu, Bombeli” ( Kat.No.11.3, Çizim 12C, Foto.No.18), “Basık Çan Formlu”

( Kat.No.11.4, Çizim 12D, Foto. No. 19) “Çan Formlu” ( Kat.No.11.5, Çizim 12E,

378

Vessberg bu formu şu şekilde de alt başlıklara ayırır : Küre gövdeli ve konkav dipli; Yarıkürevi

gövde, düz dip ve yayvan ağızlı; Yarıkürevi gövde, düz dip ve yuvarlatılmış ağızlı; Yarıkürevi gövde,

geniş-yatay ağız halkası, yuvarlatılmış ağız, uzun boyun ve konkav dipli; Alçak yarıkürevi gövde,

yuvarlatılmış ağız, düz dipli; Konveks formlu kısa gövde, yuvarlatılmış ağız gövdeye doğru

genişleyen boyun, konkav dipli; Daha alçak konveks formlu kısa gövde ve son olarak aynı formun

daha alçak gövdeli formu (Vessberg 1954 : 163, fig. 49). 379

Vessberg 1954: 163-165, fig. 49,50. 380

Gençler-Güray 2009 : 55-56 , Kat. No. 116-122 381

Gençler-Güray 2009: 56, Kat. No. 116-122

95

Foto. No. 20) ve “Dar Üçgen Gövdeli” ( Kat. No. 11.6, Çizim 12F, Foto. No. 21 ) alt

başlıkları ile incelenmiştir.

5.1.2.6. Nokta Dipli Unguentariumlar ( Kat. No. 12)

Çizim 13

Katlanmış ya da yuvarlatılmış bir ağız, silindir boyun ve armudi olarak

şekillendirilmiş gövdenin dip kısmının çekilmesi ile oluşturulmuş form, nokta dipli

unguenariumların temel özellikleridir382

. Nokta dipli unguentariumlar her ne kadar

M.S. 1. yüzyıl boyunca temsil edilseler de görece unguentariumların diğer tipleri

kadar yaygın kullanım alanı bulmazlar. Bu tip unguentariumlar kimi zaman bazı

örneklerinde ince cam ipliği ile dekore edilmiş olarak karşımıza çıkarlar383

. Karia

Bölgesi’nde Idyma (Çizim 13, Foto. No.22), Stratonikeia ve Yerkesik örnekleri ile

temsil edilmektedir.

382

Gençler-Güray 2009: 54, res. 29 383

Hayes 1975: 52, no.103.

96

5.1.2.7. Soğan Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 13)

Çizim 14

Soğan gövdeli unguentaium örneklerinin Kıbrıs üretimlerinin M.S. geç 1. yüzyılda

başladığı belirtmektedir384

. Anadolu kazılarından ele geçen soğan gövdeli

unguentarium örnekleri de aynı tarihlendirmeyi desteklemektedir385

. Karia tipolojisi

içerisinde bu forma Tralleis (Çizim 14, Foto. No. 23), Euromos ve Köyceğiz

(olasılıkla Kaunos) buluntuları olarak rastlanılmıştır.

5.1.2.8. Silindir Gövdeli Unguentarium ( Kat. No. 14)

Çizim 15

Hafif dışa açılan ve içeri katlanarak şekillendirilmiş ağız kenarı, ince-uzun

boru şeklinde boynu, boyundan gövdeye geçişte oluşan boğumu ve silindir gövdesi

384

Hayes 1975: 125 385

Elaiussa Sebaste buluntusu soğan biçimli gövdeye sahip unguentarium M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına

tarihlenmiştir ( Gençler-Güray 2009 : 180: Kat. No. 70; Çizim VII/70);

97

(Çizim 15, Foto. No. 24) ile bu tip unguentariumlar Karia Bölgesinde Euromos ve

Stratonikeia buluntuları olarak tespit edilmiştir. Eserlerin birebir benzerlerine

çalışmalarımız sırasında rastlanılamamıştır fakat eserlerdeki ağız, uzun boyun, boyun

daralması gibi özellikler386

unguentariumların pek çoğunda karşılaşılan ve

fonksiyona yönelik bir özelliktir.

5.1.2.9. Kısa Boyunlu-Uzun Konik Gövdeli Unguentarium ( Kat. No. 15)

Çizim 16

Derebağ buluntusu (Çizim 16, Foto. No. 25) olan bir başka eser de uzun

konik gövdeli unguentarium’dur. Oldukça dar ve kısa boyna sahip eserin formsal bir

benzerine rastlanılamamıştır. Eser olasılıkla bir yerel üretim örneğidir.

Tarihlendirilmesi birlikte ele geçtiği buluntu grubuna dayanılarak M.S.1-2. yüzyıl

olarak önerilebilir.

5.1.2.10. Gövdeden Boğumlu Unguentarium( Kat. No. 16)

Çizim 17

386

Özellikle tüp biçimli unguentariumlarda karşılaşılan bu özellik için bkn. Kat.No. 8.1 ve 8.2

98

Kimi yayınlarda “Armudi Gövdeli Unguentarium”387

kategorisinde

değerlendirilen; boru biçimli boyun ve konik gövdeye sahip “Gövdeden Boğumlu

Unguentarium” formu “Ters Salkım” biçimini andırmakta ve tipoloji çalışmamızda

“Armudi Unguentarium” tipinden farklı bir kategoride değerlendirilmektedir.

Elaiussa Sebaste’de konteksli mezar buluntuları olarak ele geçen benzer örnekler

M.S.1. yüzyılın ilk yarısına aittir388

. Zeytuni yeşil rengiyle ve Stratonikeia-

Akdağ’dan bir mezar buluntusu olarak ele geçen formun Karia örneği (Çizim 17,

Foto. No. 26), tarihlendirme açısından Sebaste’den ele geçen örnekten bağımsız

düşünülmemelidir.

5.1.3. Minyatür Unguentariumlar (Kat. No. 17)

Çizim 18

Bu kategoride ele alınan unguentariumlar, boyutları 3 cm ve 5,5 cm. arasında

değişen; çoğunlukla ufak farklılıklar ile ana unguentarium formlarından ayrılan

merhem ve parfüm şişeleridir389

. Karia Bölgesinde bu gruba dahil edilebilecek üç tip

bulunmaktadır: Armudi Gövdeli Minyatür Unguentarium ( Kat. No. 17.1, Çizim

387

Gençler-Güray 2009 : 51; fig. 25.b 388

a.g.e: 51 389

İsrail’de bulunan pişmiş toprak minyatür unguentariumların üzerindeki yazıtlardan, bu tür kapların

merhem, ilaç ve parfüm için kullanıldıkları anlaşılmıştır ( Gençler 2000: 29; Herskovitz 1986: 45-51.)

Cam örneklerin de benzer amaçlarla kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir.

99

18B, Foto. No. 27) Çan Gövdeli Minyatür Unguentarium (Kat. No. 17.2, Çizim 18A,

Foto. No. 28), Küresel Gövdeli Minyatür Unguentarium ( Kat.No.17.3, Çizim 18C,

Foto. No. 29). Hayes, armudi formda gövdeye sahip örneklerden The Royal Ontario

Museum’da bulunduğuna değinerek bu şişelerin Mısır'da M.S. 1. yüzyılın yaygın

olarak görülen formlarından olduğunu belirtir390

. Bu grup aynı zamanda Karia

minyatür unguentariumları içerisindeki en kalabalık grubu oluşturur. Derebağ,

Akdağ ve Hıdırlıktepe buluntuları olarak kayda geçmişlerdir. Yine Derebağ’dan

tespit edilen tek örnekle katalog içerisinde yer alan “Çan Gövdeli Minyatür

Unguentariumlar” ise “Çan Gövdeli – Şamdan Biçimli Unguentariumlar”ın form

olarak küçük boyutlu olanlarıdır; dolayısıyla tarihlendirmede bu formdan bağımsız

düşünülmemelidirler. Son grubu oluşturan “Küresel Gövdeli Minyatür

Unguentarium” da yine “Küre Gövdeli Unguentarium”ların boyutça küçük olanıdır.

Fakat Derebağ’dan ele geçen örnekle temsil edilen bu gruba ait eser yaka ağzı ile ana

unguentarium formundan ayrılır. Yine de ait olduğu mezarın diğer buluntu grupları

ile aynı tarihi paylaşıyor olmalıdır. Sonuç olarak bu gruba ait tüm eserler mezar

buluntusu olarak kayda geçmiştir. Derebağ buluntuları da aynı mezara aittir. Bu tür

minyatür unguentariumlar genellikle ölü gömme ritüelleri ile ilişkili olmalıdır; çünkü

gelen yoğunluklu buluntu grupları çoğunlukla mezarlara aittir391

. Bu formlara ait

unguentariumlar Erken Roma İmparatorluk ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

390

Hayes 1975: 138, fig.18, no.569 391

Ankara-Balgat kazılarında ortaya çıkarılan mezarda 148 adet kesik ağızlı, damla biçimli

unguentarium söz konusudur ( Temizsoy-Demirdelen 1999: 31, resim 21); Smintheion mezarlarından

ele geçen farklı formlara ait 4 minyatür unguentarium bulunmaktadır ( Gençler 2000: 29)

100

5.1.4. Minyatür Kaseler ( Kat. No. 18)

Çizim 19

Tipoloji çalışmamız içerisinde “Küre Gövdeli Minyatür Kase” ( Kat. No 18.1,

Çizim 10A, Foto. No. 30) ve “Karınlı Gövdeli Minyatür Kase” ( Kat.No. 18.2, Çizim

19B, Foto.NO.31) olmak üzere iki farklı tip minyatür kase tespit edilmiştir. Kaselerin

ağız çapları 4,7-5,3 cm. ve yükseklikleri 4,3-5,8 cm. arasında değişmektedir ve her

iki kase de M.S.1-2. yüzyıl buluntuları veren Stratonikeia’ya ait mezarlardan ele

geçmiştir. Gerçekten de, form olarak her iki kase de minyatür olmaları dışında Erken

Roma İmparatorluk Çağı kap formlarının birer örneğidir. Fakat ağız çapları küçük

olan bu tür kaselerin benzer örneklerine nadiren rastlanılmaktadır: Klaros buluntuları

arasında392

, Kıbrıs – Episkoli mezarlarında393

, Sternini’nin sınıflandırdığı

Tordoantiko cam buluntularının arasında394

bu tür kaselere rastlanılmıştır.

Stratonikeia minyatür kaseleri olasılıkla yerel üretim olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hem boyutlarındaki minyatürlük hem de eser üretimindeki yorumlama şekli ile

farklılık arz ederler. Küre gövdeli minyatür şişe yaka ağza sahiptir. Bahsi geçen

392

Taştemür 2007 : 38-39; No36-46 393

Oliver 1983: fig.no.57 394

Sternini 2001: 21-77;

101

kaseye ait dudak profilinin bir yüzünde görülen kalın çıkıntı, usta tarafından işlevsel

amaçlı olarak özellikle yapılmış olabileceği gibi üretimdeki hatanın sonucu da

olabilir. Benzer şekilde, karınlı minyatür kaseye ait dudak profilinin bir yüzünde de

benzer bir çıkıntı mevcuttur. Bu eserde aynı özensiz işçiliği üzerinde taşır fakat

gövde içinde bir yüzde çimdikleme395

şeklinde yapılan dekorasyon söz konusudur.

5.1.5. Sürahiler

5.1.5.1. Prizmal Gövdeli Sürahiler ( Kat. No. 19)

Çizim 20

Serbest Üfleme ve Kalıba Üfleme tekniklerinin her ikisinin de uygulandığı396

bu teknikte397

kapların formları kutu ve sandıklara yerleştirmeye elverişlidir. Her iki

teknikte de, sürahi soğuduktan sonra, şerit biçimindeki kulp boyun ile omuzu

birleştirecek şekilde aplike edilmektedir. Kulpları gövde genişliğini ve ağız kenarı

395

Çimdikleme, cam çeperi henüz sıcakken dışarıdan bir alet yardımıyla şekil verilerek yapılırdı.

Bunun için kimi zaman cam damlası basılır, kimi zamanda düz ve sivri uçlu bir aletle, pens ya da

maşa kullanılarak ve sıkıştırılıp çekilerek ya da fisto şekli verilmekteydi (Çakmaklı 2003: 67). Bir

maşa veya kerpeten yardımı ile yapılan çimdikleme işlemi sadece bezeme amaçlı değil, aynı zamanda

kabın bazı kısımlarını yapmak için de kullanılır. Örneğin testilerin emzik ve yonca ağızlarını, bazı

oval tabakların uzun yanlarını ve içe doğru girintiler yapmak için kullanılır (Demir 1999 : 38). 396

Prizmal cam kapların üst kısımları yani boyun ve ağız şekillendirmeleri serbest üfleme tekniğinde,

dipleri ise kalıba üfleme tekniğinde yapılmıştır. Yan yüzleri düz bir yere bastırılarak ya da ayrı bir

kalıp parçası kullanılarak şekillendirilmişlerdir. İşlem biterken kalıptan cam dipten aletle tutarak

çıkartılır. Bu yüzden dipteki yazıt veya motif zaman zaman bozulmakta, harflerin şekil ve boyutları

değişmektedir.

397 Serbest üfleme ve kalıba üfleme tekniğinde üretilmiş şişeler birbirlerine benzemektedirler. Ancak,

kalıba üflenmiş örneklerin cidarları daha kalın, köşeleri daha keskindir. Diplerinde süsleme, yazı

bulunanlar Kalıba Üfleme tekniğinin örnekleridir ( Erten-Yağcı 1993: 168).

102

yüksekliğini aşmazlar398

. Öyle ki bu tip sürahilerin sandıklarda korunduğunu

gösteren çeşitli arkeolojik veriler de tespit edilmiştir399

. Form şeklinin tanıdığı bu

imkan sayesinde sıvı malzemelerin saklanmasına ve transportasyonunun yapılmasına

en fazla olanak tanıyan; dolayısıyla en pratik kap formlarından olmuştur. Olasılıkla

bu nedenle hemen hemen tüm Roma eyaletlerinde ve sıklıkla karşılaşılmaktadır.

Prizmal Gövdeli Sürahilerin Erken Roma İmparatorluk Çağında yaygın olduğu

görüşünü savunan uzmanlar olmakla beraber400

eserlerin tüm Roma İmparatorluğu

Dönemine yayıldığını söylemek daha mümkündür401

. Orta ve Geç Roma

İmparatorluk Dönemi örnekleri de yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır. Dura

Europos kazılarında 3. yüzyıla değin giden prizmal gövdeli eserler tespit

edilmiştir402

. Türkiye’den Yüksel Erimtan Koleksiyonu cam eserleri arasında

bulunan prizmal gövdeli sürahi örneği, benzer örnekleri ışığında M.S. 2. ve 3.

yüzyıla tarihlendirilirken403

, Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesinde yine aynı dönem

prizmal gövdeli sürahiler mevcuttur404

. Arykanda antik kenti cam buluntuları

398

Tek 1994 : 69; Bununla birlikte D. Charlesworth prizmal gövdeli sürahilerin uzun boyunlu

olanlarının Kıbrıs atölyesi üretimi olabileceği görüşünü önermiştir ( bkn. Charlsworth 1966: 28) 399

Pompei’de “Menandro Evi”olarak tanımlanan alanda, kavanozlar ve prizmatik şişeler beraber

olarak iki ahşap kutunun içinde ele geçirilmiştir (bkn. Isings 1957: 63)Romanya - Dobroca’da bulunan

bir eczacıya ait bir mezarda ele geçen sandık içinden de prizmatik gövdeli şişeler bulunmuştur(

Bucovala 1977,91-101, fig. 17 - 18 ). Leiden’de bulunmuş olan bir kadın lahtinde ölenin kendini

evinde hissetmesi için lahitin iç kısmı evin bir bölümünü andıracak kabartmalarla bezenmiştir. Bu

kabartmaların bir bölümünde dolap üzerinde duran prizmatik şişeler göze çarpmaktadır (Toynnee

1971, 281, r.91) 400

Charlesworth 1966 : 26; Gençler-Güray 2009: 48; D. Allen, Başka materyallerden yapılan bu tip

taşıma kaplarının bir süre için cam’ın yerini tutmuş olabileceğini fakat kesin olan durumun 4 ve 5.

yüzyıllarda bu tip kapların asla geç 1. ve 2. yüzyıl boyunca oldukları kadar yaygın olmadığını

savunmaktadır (Allen 1998: 45). 401

Doç. Dr. A. Tolga Tek Arykanda örnekleri temel alındığında; özellikle Hristiyanlık sembolleri ile

dekore edilen ve müze koleksiyonlarında yer alan ya da kazı buluntuları olarak ele geçen kimi prizmal

gövdeli sürahi örneklerinin yanlış tarihlendirmeye uğradığına; Geç Roma İmparatorluk dönemi

örneklerinin Erken Roma olarak kayıt altına alındığına değinir ( Tek 2001: 84). 402

Clairmont 1963: 121 403

Lightfoot-Arslan 1997: 95, kat.no.11 404

Özet 1998: 111; kat. No. 71

103

içerisinde ise yoğun miktarda 3-5. yüzyıllara tarihlenen prizmal gövdeli sürahi

örnekleri yer almaktadır405

.

Prizmal gövdeli sürahilerin çeşitli boydaki örnekleri bulunmaktadır. Ancak,

yükseklikleri 40 cm.yi aşanların azınlıkta olduğu; buna karşılık saptanan en küçük

örneğin 5 cm. yüksekliğinde olduğu belirtilmektedir406

. Anadolu’daki prizmal

gövdeli sürahilerin yükseklikleri ortalama 20 cm.dir407

. Tez kapsamında incelenen ve

serbest üfleme teknikli prizmal gövdeli sürahilerin bir örneği olan Kaunos sürahisi

(Çizim 20, Foto. No. 32) Anadolu’nun bu genel ölçümüne uysa da bir benzer buluntu

olarak kataloğumuzda yer alan Tlos örneği hemen hemen yarı boyutlarında olup,

daha küçük örneklerdendir. Yine Kaunos’da fragmanlar şeklinde bulunan ve bir

kısmı da yazıtlı ya da kabartma dekorasyonlu dip kısımlarına sahip örnekler

mevcuttur408

. Labraunda buluntuları fragmanlar şeklinde ele geçmiş olup, kabın

boyutları ne yazık ki belli değildir409

. 40 cm.yi aşan yüksek kaplar olasılıkla

kremasyon sonucu oluşan küllerin korunması için kullanılan urna’lardır410

. Batıda

pek çok örneği bilinen bu kaplar için Doğu’dan belki iki örneklendirme yapılabilir.

Bunlardan bir prizmatik kap örneği, Paphlagonia’da; Germanicopolis (Çankırı)

nekropol kazısından ele geçmiştir. Bu kap mühürlenmiştir ve içinde kül ve bazı

kemik parçaları muhafaza etmektedir. İkinci buluntu ise Arykanda kazısından ele

405

Doç. Dr. Tolga Tek prizmal gövdeli sürahilerin Pompeii ve Herculeneum örneklerine değinerek,

M.S. 79’da kullanımda oldukları anlaşılan bu kapların, doğu merkezlerde en azından M.S. 5. Yüzyılın

1. çeyreğine kadar üretildiklerine değinir. Arykanda örnekleri bu saptamayı pekiştirmektedir (Tek

2001: 82). 406

Erten-Yağcı 1993: 167; Charlesworth 1966: 29 407

Erten-Yağcı 1993: 167 408

Bahsi geçen bu fragmanlar Dr. Ç. Gençler-Güray ve Doç. Dr. A. T. Tek tarafından yayına

hazırlanmaktadır. 409

Labraunda antik kentinden ele geçen fragmanlar ağzı kenarı parçalarıdır. Korinth kazılarından ele

geçen benzerlerine istinaden bunların prizmal gövdeli sürahilerin parçaları oldukları savunulmuş;

tarihlendirme olarak M.S. 1 – 3. yüzyıl aralığı verilmiştir ( Hellström 1965: 54, no:8-9, pl.40). 410

Özet 1998 : 21; Charlesworth 1966 : 26

104

geçmiştir411

. Taşıması yapılan, urna olarak kullanılan ya da sofra malzemesi olarak

yer edinen bu kaplarla aynı zamanda mezar armağanı olarak da sıklıklı karşılaşılır412

.

Bu tip sürahiler genellikle kalın; yeşil ya da mavi-yeşil renkte ve iyi kalitede

yapılırlar413

. Sadberk Hanım Müzesi cam eserleri koleksiyonunda, Malta taşından

yapılmış kare biçiminde kalıp bulunmaktadır. Bu kalıbın prizmal gövdeli şişelere ait

olduğu düşünülmektedir. Buluntu yeri ise belli değildir414

.

5.1.5.2. Çift Kulplu, Kabartma Bezemeli Sürahiler ( Kat. No. 20)

Foto. No. 33

1986’da Türkiye Kömür İşletmelerinin yaptığı bir yol hafriyatında ortaya

çıkan mezardan ele geçen ve ön ve arka yüzünde Aias figürünün kabartma olarak

resmedildiği amphoriskos, bu grubunun Karia Bölgesindeki tek temsilcisidir. A. Özet

tarafından incelenen şişenin ön yüzünde Yunan alfabesi ile yazılan “Aias” yazıtı da

yer almaktadır (Foto. No. 33)415

. Mor saydam renkte yapılan eser aynı zamanda rengi

ile de nadir sayılabilecek bir grubu temsil etmektedir. Bu kabın beyaz opak bir

benzeri de Yale Üniversitesi Sanat Galerisi Koleksiyonunda yer almaktadır416

411

Tek 2001,82 412

Karia Bölgesi örneği olan Kaunos buluntusu şişe de bu kategoriye bir örnektir. 413

Charlesworth 1966 : 26 414

Kocabaş 1984 : 24, no.96,r.45; Erten-Yağcı 1993: 174 415

Özet 1998: 47-48, kat.no. 15. 416

Grossmann: 2002 fig. 29b.

105

5.1.6. Şişeler

5.1.6.1. Küresel Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 21)

Çizim 21

Ağız kenarı içe katlanarak yuvarlatılmış, uzun ve kalın boyunlu, küre gövdeli,

düz ve düzleme oturan dipli bu tip şişe için Karia Bölgesi sınırları içerisinden

yalnızca Stratonikeia buluntusu tek bir örnek tespit edilmiştir (Çizim 21, Foto. No.

34). Eserin yüksekliği yaklaşık 14 cm.dir. Eser bu yükseklik ölçüsü ile Erken Roma

Döneminin tipik formlarından olan küresel gövdeli unguentariumların417

daha uzun

bir örneğini oluşturur. Bu form ve ölçü özellikleri Tlos buluntusu bir eser ile 418

aynı

durmaktaysa da renk ve üslup farkı dikkat çekmektedir.

417

Bkn. Bölüm 5.1.2.4 ; Kat. No. 10 418

Fethiye Müzesi Envanter No. 4680

106

5.2. Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kapları

( M.S. 2.- 3. yüzyıl)

5.2.1. Şişeler

5.2.1.1. Yaka Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 22)

Çizim 22

Ortalama yükseklikleri 20 cm. olan şişeler sırasıyla dışarıya-aşağıya,

yukarıya-dışarıya doğru katlanmış “yakalı” ağız kenarına, silindirik boyna, küresel

gövdeye ve hafif içbükey kaideye sahiptirler419

. Sardes’de bulunan bu tipe ait

fragmanlar için M.S. 3. yüzyıl tarihi önerilmiştir420

. Hayes ise yaka ağızlı, küresel

gövdeli şişeleri stil kritiği yaparak M.S. geç 2. yüzyıl ya da ortalarına

tarihlendirmektedir421

. Prof. Dr. Emel Erten “yakalı” ağız kenarları ile küresel

gövdeli şişelerin batıda paralel örnekleri fazla tanınmayan bir türü oluşturduğunu;

cam aryballoi’de görülen “yakalı” ağız kenarı formunun Doğu Akdeniz’de belli bir

üretim bölgesi ya da merkezine özgü olması gerektiğinin düşünüldüğünü

aktarmıştır422

. Sorokina bu merkezin Bergama yakınlarındaki bir merkez olabileceği

görüşündedir423

. Aynı görüşü C. Lightfoot’da destekleyerek; yakalı ağızlara sahip,

başka biçimlerde şişelerin ( kare veya silindir biçimlerde şişeler, yağ şişeleri vb.) hiç

419

Erten-Yağcı 1993: 177 420

Von Saldern 1980 : 24,27, no. 137-139, pl.22 421

Hayes 1975: 58, fig. 4, no: 146 422

Erten-Yağcı 1993: 177-179 423

Sorokina 1987: 42

107

tereddütsüz Doğu Akdeniz Bölgesine ya da kesin olarak Küçük Asya sahil şeridinde

bulunan atölyelere, büyük bir olasılıkla da Bergama’ya atfedildiğini bildirir424

. Isings

formun yaygın bir form olmadığını bildirir ve Herculanum bir fragman ve Kıbıs’tan

iki örnek verir425

. Fakat muhtemelen bu görüş Isings’e ait çalışmanın daha çok Batı

Roma Eyalet merkezlerini kapsamasından kaynaklanmaktadır. Karia Bölgesi

içerisinde “yaka ağızlı, küresel gövdeli sürahi” tipi yalnızca satın alma yolu ile

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne kazandırılan; fakat geliş yeri Marmaris olarak

belirlenen tek bir eser ile temsil edilmektedir (Çizim 22, Foto. No. 35). Bu eser, bu

tip şişelerde genellikle dekor olarak kullanılan çark işi kesme bezemeye sahip

olmayarak genelleme dışında kalmaktadır.

5.2.1.2. Üzüm Dekorlu, Kalıba Üfleme Şişeler ( Kat. No. 23)

Çizim 23

M.S. 1. Yüzyılın başlarında Suriye-Filistin sahil şeridi üzerinde çalışan cam ustaları

eserlerini yaratırken gıda malzemelerinden de ilham almaya başladı. Küçük parfüm

şişeleri olarak kullanım gören erken dönem kalıba üfleme eserlerin formu Doğu

Akdeniz’de oldukça yaygın ekilen gıda ürünlerinden seçiliyordu426

. Dolayısıyla

Anadolu topraklarında kalıpta yapılan camlarda seçilen dekorasyon figürleri

içerisinde, bu topraklarda iyi tanınan üzüm formları büyük yer teşkil etmektedir.

424

Lightfoot 1989: 78 425

Isings 1957: 90, form 70 426

Grosmann 2002 : 34

108

Kalıpların genelde pişmiş toprak ve metalden yapıldıkları, ama taştan oyularak

yapılmış olanların ve hatta kandil kalıp materyali olarak kullanılan ince “gypsium”

alçısının da camcılıkta kullanıldığı sanılmaktadır. Kalıpların materyalini saptamak,

bunlardan geriye çok az iz kalması yüzünden çoğu zaman mümkün değildir. Üzüm

salkımı şeklinde M.S. 3. yüzyıl şişelerini yapmakta kullanılan bir pişmiş toprak kalıp

parçası Macquenoise’de (Belçika) ele geçmiştir427

. Anadolu’da kalıba üfleme

şişelerin üretimlerinin M.S. 1. yüzyıldan başlayarak M.S. 4-5. yüzyıllara dek sürdüğü

görülmektedir428

. Dolayısıyla bu tip şişeler Roma Dönemi içerisinde süreklilik arz

etmektedir. Karia Bölgesi için Kaunos buluntusu olarak kayıtlara geçen üzüm

salkımı formlu şişenin (Çizim 23, Foto.No.36) Orta Roma İmparatorluk dönemine

tarihlendirilmesinde en yakın benzerleri esas alınmıştır429

. Fakat silindirik boyunlu,

torba gövdeli ve neredeyse düz dipli olan bu kalıba üfleme şişenin birebir örneğine

henüz rastlanılamamıştır.

5.2.1.3. Katlanmış Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 24)

Çizim 24

Karia Bölgesi içerisinde bu forma ait tespit edilmiş tek örnek Bodrum Sualtı

Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda yer alıp, Köyceğiz (olasılıkla Kaunos) buluntusu

427

Harden, Helenkemper, Painter, Whitehouse 1987 : 151-152 428

Erten 2008: 129 429

The Ray Winfield Smith Collection ( Smith 1957: 135; r. 259); Metropolitan Müzesi

(http://ancientpeoples.tumblr.com/post/31591767790/glass-jar-shaped-like-a-bunch-of-grapes-late)

109

olarak kaydedilen tek bir eserdir (Çizim 24, Foto.No.37). Formun temel özelliği

yassılaştırılmış kürevi gövde ve boyun arasında bastırılarak oluşturulmuş bir eğimin

varlığıdır. Isings bu tip şişelerin geç örneklerinde eğimin daha fazla olmasına

rağmen, erken örneklerindeki gövde ve boyun arasındaki ayrımın daha net olduğuna

işaret eder430

. Köyceğiz örneği de bu genellemeden bağımsız değildir; boyun ve

gövde arasındaki bastırılarak yassılaştırılma özelliği oldukça hafif işlenmiştir. Bu

nedenle eserin gövdesi pek çok benzerine kıyasla daha kürevi bir görüntü

sergilemektedir. Örneğin Afyon Müzesi koleksiyonunda yer alıp Orta Roma

İmparatorluk Çağı’na tarihlenen bir eser aynı teknik özellikleri taşımakta431

fakat;

oldukça yassı gövdesi ve daha uzun silindir boynu ile Köyceğiz örneğinden

ayrılmaktadır. Bununla birlikte, Köyceğiz örneği de, A. Özet tarafından olasılıkla

temel yapım özelliklerinin uygulandığı benzer örnekler ışığında 2.-3. yüzyıllara

tarihlenmiştir432

.

5.2.1.4. Silindir Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 25)

Çizim 25

Uzun silindirik şişeler; Flaviuslar döneminin (M.S.70-82) en çok görülen şişe

formlarındandır. Roma eyaletlerinin hemen hepsinde günlük kullanım kabı olarak

430

Isings 1957: 40, form 26a 431

Lightfoot 1989: 84, fig. 29. 432

Özet 1998 :107, Kat.No.67

110

tespit edilmişlerdir. Ağız biçimleri prizmal gövdeli şişelerle aynıdır. Ağız kısmı

aşağı, yukarı ve tekrar aşağıya katlanarak oluşan örnekleri M.S. 2 yüzyılın sonlarına

aittir; bu tarih ayrıca bu formdaki şişelerin daha sık yapılmaya başlandığı

dönemdir433

. Çarkta kesme çizgi dekorlu örnekleri ise M.S. 3. yüzyılın ilk yarısında

Cologne’deki mezarlardan gelmektedir434

. Bu tip şişelerden genellikle kulplu

olanlarla karşılaşılsa da, Kaunos buluntusu olan tek Karia örneği kulpsuz bir eser

olarak daha nadir bir grubu temsil eder (Çizim 25, Foto. No. 38)435

.

5.2.2. Kaseler

5.2.2.1. Yaka Ağızlı - Kaideli Kaseler ( Kat. No. 26)

Çizim 26

Katlanarak oluşturulmuş yaka ağızlı, kaideli kaselerin genellikle Batı Roma

İmparatorluğu’nda paralellerinin görüldüğü belirtilmekte ve Polonya-Warka'da

gerçekleştirilen kazıda ele geçmiş olup The British Museum'da sergilenmekte olan

kase M.S. 1. yüzyılın ortalarına tarihlendirmektedir436

. Karia Bölgesi örneği olan

Marmaris buluntusu yaka ağızlı kase tipi (Çizim 26, Foto. No. 39) için A. Özet

tarafından önerilen tarih ise M.S. 2-3. yüzyıldır 437

. Fakat eserin Arykanda’da tüm

durumda ele geçen bir benzeri, bulunduğu yapının sikke ve kandillerine dayanılarak

433

Taştemür 2007: 70 434

Isings, 1957: 67,68, Form 51a-51b. 435

Kulplar genelde prizmal gövdeli şişelerdekine benzer yapılmaktadır. Pompei’de bu formun düz,

iki, üç ya da daha fazla kaburgadan oluşan kulplu örnekleri yapıldığı bilinmektedir ( Isings 1957 : 67-

68) 436

Barag 1985: 95, no.122 437

Özet 1998: 53, kat.no. 20

111

4-5. Yüzyıllara tarihlendirilmiştir438

. Aynı şekilde Corning cam müzesi

koleksiyonunda yer alan katlanmış ağızlı, yarıküresel kase için M.S. 400-599 tarih

aralığı verilmekte, dolayıyla daha geç bir döneme dikkat çekilmektedir.439

Arykanda

ve Marmaris eserleri arasındaki temel farklar Arykanda eserinin üzerinde ağızdan

gövdeye geçişte iki sıra halinde görülen cam ipliği bezeme ve dışa doğru çekilerek

genişletilen ayak özelliğidir.

5.2.2.2. Ağız Üstü Kıvrımlı Bantlı Kaseler (Kaburgalı Yalancı Kulplu Kaseler)440

(

Kat. No. 27)

Foto. No. 40

M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren M.S. 3. yüzyıla kadar kullanımı

devam eden; dışarı ya da içeri doğru katlı ağza sahip, ağzın üst kısmında yalancı bir

kulp gibi duran yapışık kaburgalı bantlı sığ ya da derin kase formudur441

. Terra

Sigillata kaplarının bir uzantısıdır442

. Özellikle Doğu Akdeniz kentlerinde oldukça

yaygın olan bu serbest üfleme teknikli kaseyle, bir günlük kullanım kabı olarak sıkça

438

Bilgiç 2005:78, levha 71, fot.no.182, kat.no. 183. 439

http://www.cmog.org/artwork/bowl-heavy-hollow-folded-rim#.UJuhu-RSi8E 440

von Saldern bu tip kaplar için tanımlamasında ağız üstü kıvrımlı bantların olduğuna değinirken

(von Saldern 1980: 21) , Ç. Gençler-Güray bu tür kapların Elaiussa Sebaste örnekleri için “Kaburgalı

Yalancı Kulplu Kaseler” tanımlamasını uygun görmüştür ( Gençler-Güray 2009: 43). 441

Gençler 2009: 43; von Saldern 1980 : 21 442

von Saldern 1980 : 21

112

karşılaşılmaktadır443

. Karia bölgesinde bu tip kaselere ait fragmanlar yalnızca

Kaunos buluntusu olarak kaydedilmiştir (Foto. No. 40)444

.

5.2.3. Sürahiler

5.2.3.1. Tek Kulplu, İlmekli, Dekorsuz Sürahiler( Kat. No. 28)

Çizim 27

Tek Kulplu, İlmekli, Dekorsuz Sürahiler, “Ağız Üstü İlmekli” ( Kat. No.

28.1, Çizim 27B, Foto.No. 41) ve “Ağızdan İlmekli” ( Kat. No. 28.2, Çizim 27A,

Foto. No. 42) olarak iki farklı kategoriye ayrılmaktadır. Bu tip sürahilerin ayrıca

dekorlu ve dekorsuz olmak üzere iki tipi de görülmektedir. Karia bölgesinde

dekorsuz örnekleri tespit edilmiştir. “Ağız Üstü İlmekli” olanlarının belirgin özelliği;

gövdeden ağza kulp çekilerek ağzın üst kısmını geçtikten sonra ağız kenarına

düğümlenmesidir; genellikle hafif konkav dipleri olsa da düz dipli olanları da

mevcuttur445

. The Royal Ontairo Museum’da sergilenen bir benzer örnek, Hayes

tarafından stil kritiği yolu ile M.S. 150 – 250 yılları arasına tarihlendirilmiştir446

. Bu

tarihlendirme A. Özet tarafından önerilen Karia tipolojisi içerisinde yalnızca Kaunos

443

Rotloff 1998: 142 : fig.3.3; von Saldern M.S. geç 1. Yüzyıl ve 2. Yüzyıl arasında Suriye ve

Kıbrıs’ta bu kapların oldukça yaygın olduğunu belirtir ( von Saldern 1980: 21) 444

Gençler-Güray 2008 yılı Kaunos Yayınlanmamış Kazı Raporu 445

Isings, 1957: 149-151, Form 120, 446

Hayes 1975: s.131, No:540

113

buluntusu tek bir eser ile temsil edilen “Tek Kulplu, Ağız Üstü ilmekli, Dekorsuz

Sürahi” ile de örtüşmektedir447

. İçeri yuvarlatılarak şekillendirilmiş ağızlı, ağzın

hemen altından dirsek yaparak başlayan kulplu, küresel gövdeli ve çoğunlukla iç

bükey dipli olan “Tek Kulplu, Ağızdan ilmekli, Dekorsuz Sürahi”ler ise olasılıkla

çok kısa bir süre sonra üretilmeye başlanmıştır. Bu tip sürahiler Karia Bölgesinde

Yatağan ve Kabasakız’dan gelen örnekler olarak tespit edilmiştir. Kabasakız örneği

bir mezar buluntusudur.

5.2.4 Vazolar

5.2.4.1 Konik Gövdeli, Taban Halkalı Vazo/Bardak ( Kat. No. 29)

Çizim 28

Karia Bölgesi için Marmaris buluntusu tek bir örnekle temsil edilen “Konik

Gövdeli, Taban Halkalı Vazo / Bardak” formu yalnızca Karia Bölgesi için değil aynı

zamanda tüm Anadolu için nadir karşılaşılan bir formdur (Çizim 28, Foto.No.43). A.

Özet tarafından benzer örnekler ışığında M.S. 2.-3. Yüzyıllara tarihlenen eser’in 448

tipik özelliği gövdeye doğru genişleyen kısa konkav boyun ve taban halkasıdır. Eser

üzerinde görülen cam ipliği bezeme ise başka bir tarihleyici özelliği oluşturmaktadır.

Lightfoot bahsi geçen dönemde kesme yöntemiyle bezenmiş cam eserlerin yerini

447

Özet 1998:55, kat.no.22 448

A.g.e: 99, kat.no 59

114

cam ipliği ile bezemeli eserlerin aldığını belirtmiştir449

. Bununla birlikte Fortuna-

Canivet tarafından İtalya-Sardegna Bölgesinde bulunan ve Museo Di Cagliari

koleksiyonunda yer alan konik gövdeli taban halkalı, cam ipliği bezemeli form’a

istinaden; formun M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunluk kazandığına

işaret edilmiştir450

. Formun bezemesiz örnekleri de bulunmaktadır. Hıristiyan-Filistin

Bölgesinin bir kasabası olan Igrit’de 4-5. yüzyıl’lara ait bir kaya mezar kazısından

ele geçen eser451

bu gruba bir örnektir ve muhtemelen ana formun ardıllarındandır.

5.3. Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk ( M.S. 3- 4. yüzyıl) – Erken Roma

Bizans Dönemleri (M.S. 5-7.yüzyıl) Cam Kapları

5.3.1. Şişeler

5.3.1.1. Konik Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler( Kat. No. 30)

Çizim 29

Roma İmparatorluğunun hem batı hem de doğu eyaletlerinde M.S. 3. Yüzyıl

itibariyle rastlanılan ve M.S. 5. yüzyılda da varlıklarını korudukları tespit edilen bu

formda düz, kesme ya da işlenmemiş ve nadiren de yuvarlatılmış ya da katlanmış

ağız kenarı ile ters koni biçimli boyun mevcuttur452

. İçine sıvı doldurmaya çok uygun

449

Lightfoot 1989: 81 450

Fortuna-Canivet 1969: 1923, fig.14 451

Vitto 2010 : 71, Fig.11, no.3 452

Erten 2000: 171 - 179

115

bir form yapısına sahip bu kapların bir masa kabı olduğu söylenebilir453

. Bu tür

şişelerin yoğunluklu olarak saptandığı yer Doğu Akdeniz’dir454

fakat tipin batı

örnekleri de mevcuttur. Karia Bölgesi örneği Kabasakız Kurtarma Kazısından

gelmektedir ve bir mezar buluntusudur (Çizim 29, Foto.No.44).

5.3.1.2. Sekizgen Gövdeli Şişeler( Kat. No. 31)

Çizim 30

Karia Bölgesinde Iasos (Çizim 30) ve Aphrodisias buluntuları olarak

karşımıza çıkan sekizgen gövdeli şişe tipinin; gövdeden ağza doğru genişleyen uzun

konik boyun özelliği ve genel ortalama ölçüleri Sardes’de tek bir örnekle temsil

edilen ve M.S. 6. yüzyılın sonu – 7. yüzyılın başı olarak tarihlendirilen “Silindir

Gövdeli Şişe” tipini andırmakta455

fakat sekizgen gövdesi ile farklı bir tip

kategorisine girmektedir. Bununla birlikte sekizgen gövde, prizmal gövdeli şişeler

bağlamında bakıldığında alışılagelmiş bir form özelliğidir. Bilindiği gibi M.S. 1.

453

Gençler-Güray 2009: 84 454

Her ne kadar Kabasakız buluntusu Karia örneğine ( Kat.No.30 ) benzer dekorsuz örnekleri ile

karşılaşılsa da sıklıkla üzerinde çift çizgi bezemenin yer aldığı bu tür şişeler Anadolu için tipiktir;

D.B. Harden tarafından bazen Yunanca yazıtların da işlendiği huni ağızlı kesme bezemeli küresel

gövdeli şişelerin Anadolu kökenli olduğu söylenmiştir ( Harden 1967-68: 43-55). Bu önermeyi

geçerli kılabilecek saptamalardan biri, cam üretiminin arkeolojik verilerle ispat edildiği Alişar Höyük

(Alexander 1937: 340-344, fig. 264) ve Sardes kazılarından çeşitli küresel gövdeli şişe fragmanlarının

(von Saldern 1980 : 69-71, no. 479-488, pl. 14,26) kaydedilmiş olmasıdır. 455

Von Saldern 1980: 71; Sardes’de bulunan “Konik Boyunlu ve Silindir Gövdeli Şişe” tipinin

benzerleri Ayios Philon (Kıbrıs) ve Geresa ( Ürdün) antik kentlerinde tespit edilmiştir ( Çakmakçı

2008: 253: Kat. No. 176).

116

yüzyıldan M.S. 5. yüzyıla dek görülen bu form; eşkenar dörtgen, altıgen veya

sekizgen olarak yapılabilmektedir456

. Lübnan buluntusu M.S. 4-5. yüzyıllara

tarihlenen bir sekizgen gövdeli şişe ise prizmal gövdeli şişelerin özelliğini andıran

kulp ve üzerindeki Hıristiyan sembolü kabartma bezemeler dışında457

Iasos ve

Aphrodisias buluntusu sekizgen gövdeli şişeleri oldukça andırmaktadır. Karia

bölgesinde tespit edilen her iki sekizgen gövdeli şişe örneğinde de tarihlendirme söz

konusu değildir. Fakat ağız ve gövde özellikleri dikkate alındığında bu tipin Geç

Roma İmparatorluk kaplarından olduğu ve olasılıkla, yukarıda Sardes’de bahsi geçen

Erken Bizans dönemi şişelerinin daha erken varyasyonlarından oldukları önerilebilir.

5.3.1.3. Baskı (Çökertme) Gövdeli Şişeler ( Kat. No. 32)

Çizim 31

Prof. Dr. Emel Erten tarafından yapılan çalışma, genellikle bardaklarda

karşılaşılan “çökertme/baskı” tipi dekorasyonun458

yalnızca bardaklarda değil aynı

zamanda şişe ve vazo formlarında da yer aldığını ortaya koymuştur459

. Aslında pek

çok farklı merkezde tespit edilen bu dekorasyon tipinin uygulandığı bardak

456

Erten 1993: 167 457

Smith 2010: 203,204, no:407 458

Cam henüz sıcakken bir alet yardımıyla yüzeye bastırılarak çeşitli büyüklük ve şekilde girintiler

oluşturulmaktadır. 459

Erten 2001: 97

117

formlarının Kilikia bölgesindeki yoğunluğu, baskı bezemeli bardakların kökeninin

Kilikia olduğu düşüncesini doğurmaktadır460

. Kimi örneklerde kabın gövdesi

üzerinde dört yerine altı ya da sekiz baskının yapıldığı da bilinmektedir461

. C. Isings

baskı dekorlu bardak formunun Herculaneum ve Pompei örneklerine işaret ederek

M.Ö. 79 yılından önce görülmeye başlandığını ve M.S. 3.-4. yüzyıla kadar da

görülmeye devam ettiğini bildirir462

. Kazı dışı bir yolla Bodrum Sualtı Arkeoloji

Müzesine kazandırılan Marmaris kökenli şişe örneği de (Çizim 31, Foto.No.45) aynı

dekorasyon şekli olan baskı bezemeyi üzerinde taşıdığından bu tarihlerden bağımsız

düşünülmemelidir.

5.3.1.4. Gutturnium-Damlalık İşlevli Şişeler ( Kat. No. 33)

Çizim 32

Bu formun paralelleri, M.S. 3. ve 4. yüzyıllara tarihli örnekleri ile Anadolu’da

önemli ölçüde tanınmaktadır463

. Suriye ve çevresinde M.S. 3. yüzyılda imal

edilmişlerdir464

. Gutturniumlar genellikle alt kısmı sıkıştırılmış dar boyna465

; küresel

460

Stern 1984: 132-139 461

Gençler-Güray 2009: 60 462

Isings 1957 : 46-47 463

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde kalıba üfleme tekniğinde yapılmış gutturnium örneği için M.S.

3-4. yüzyıllar önerilmektedir (bkn. Özet 1987: 596, fig. 9.) ; benzer örneklerden yola çıkılarak Uşak

Arkeoloji Müzesi buluntusu bir örnek için yine aynı tarihler uygun görülmüştür (bkn. Çakmaklı 2003 :

132-133; Uşak Tip. No. 10); Anadolu’nun ve diğer Roma Eyalet merkezlerinin benzer örnekleri için

bkn. Kat. No. 33. 464

Özet 1998 : 23

118

ya da şişkin gövdeye sahiptirler. Ağız kısımları genellikle düzeltilmemiş fakat

parlatılmıştır466

. Genellikle düz silindirik boyunlu olarak yapılırlar, ancak az da olsa

dışa çekik örnekleri de bulunmaktadır467

. Pek çok gutturnium örneği üzerinde çark

kullanılarak oluşturulmuş paralel yivler taşır; hatta bu yivlerle kimi zaman mitolojik

ya da günlük hayat sahneleri resmedilmiş ya da yazıtlar işlenmiştir468

. Yine de bu tip

mitolojik sahneli kapların “lüks cam kap” statüsünde değerlendirilmesi gerekir. Karia

Bölgesinde Stratonikeia buluntusu olarak tespit edilen bir adet gutturnium örneği

bulunmaktadır (Çizim 32, Foto. No.46) . Bir mezar buluntusu olarak kaydedilen bu

örnek hem boyunda herhangi bir daralma olmaması ile hem de dekorsuz bir şişe

olması itibari ile formun genel özelliklerini taşımamaktadır.

5.3.2. Kaseler

5.3.2.1. Katlanmış Ağızlı, Yarı Küresel Kaseler (Kat. No. 34)

Çizim 33

Yarıküresel kap ya da kaselerin tipi olasılıkla M.S. 3. yüzyıl orijinlidir. M.S.

4. yüzyıl boyunca kullanılmıştır ve bunlar, bu yüzyıl için tipik örneklerdir. En erken

tarihli örnek M.S. 3. yüzyılın ikinci yarısındandır. M.S. 4. yüzyıl örnekleri

465

Bu sürahinin gutturnium olarak kullanılması için, iç tarafta boyunla gövde birleşme yerinde bir

perde ya da aletle sıkıştırılarak yapılmış bir boğum bulunmaktadır. 466

Gürler 2000: 87 467

Taştemür2007: 77 468

Şişecam Koleksiyonu yazıtlı gutturnium örneği için bkn. http://www.sisecam.com/images/cam-

hakkinda/ancient_glass/Ancient_Glass_4.pdf

119

fazladır469

. Çark işi yiv şeklinde dekorasyonlu veya sade örnekleri vardır470

. Karia

Bölgesinde bu form yalnızca Milas buluntusu sade bir örnek ile temsil edilmektedir

(Çizim 33, Foto. No. 47).

5.3.2.2 . Konik Gövdeli, Halka Kaideli Kaseler ( Kat. No. 35)

Çizim 34

Buluntu yeri Marmaris olup, Karia Bölgesinde tek örnekle temsil edilen konik

gövdeli, halka kaideli kase, “Isings form 80” olarak da tanımlanmaktadır471

. Isings

ayrıca bu formun M.S. 2. Yüzyılın ikinci yarısına ait olduğunu472

fakat daha geç

dönem örnekleri de olduğunu belirtir473

. Örneğin Karanis kazısında 4.-5. Yüzyıl

kontekstleri içerisinde bu tip kaselere de rastlanılmıştır474

. Klaros Kutsal Alanı bu

formun yoğun olarak ele geçtiği Anadolu merkezlerindendir; örnekler M.S. 3-4.

yüzyıllara tarihlendirilmekte ve kapların ağız çapları 14-24 cm. arasında

değişmektedir475

. Formun Karia örneği olan Marmaris kasesi ise (Çizim 34, Foto.

No. 48) 13 cm. ağız çapı ile biraz daha dar bir örneği temsil etmektedir ve A. Özet

469

Gürler 2000: 77 470

Isings 1957: 113-115; form 96a,b 471

Isings 1957: 96-97 472

Örneğin Royal Ontario Müzesi koleksiyonunda yer alan bir benzer örnek M.S. 150-250 yılları

arasına tarihlendirilmiştir. ( Hayes 1957 : 63, fig.6 no:176 pl.170) 473

Isings 1957 : 96 474

Harden 1936: 47, lev.1/8 475

Taştemür 2007 : 83, no.126-131

120

tarafından benzer örnekler dikkate alınarak M.S. 4.-5. Yüzyıllara

tarihlendirilmiştir476

.

5.3.2.3. Mavi Damlalı Kase/Bardak/Kandiller ( Kat. No. 36)

Çizim 35

Farklı çaplarda ve tonlarda olan mavi renkli cam damlaları ile süsleme tekniği

kullanılan bu kaplar, Roma imparatorluğu sınırlarının içinde yalnızca Batı

yerleşimlerinde değil aynı zamanda Küçük Asya’da da karşımıza çıkarlar477

.

Pontil’in478

yardımı ile oluşan renkli cam çubuklardan kesilen küçük cam

parçalarının, cam şişirilmeden önce üzerine serpilmesi ile oluşur. Bu küçük parçalar

sıcak cam üzerinde erimekte, sonradan sürdürülen şişirme işlemi sırasında

incelmekte ve kaba yayılmaktadır479

. Suriye ve Mısır’da çoğunlukla kulpsuz kase ve

kapların, konik biçimli eserlerin ve testilerin üzerinde görülürler480

. Dolayısıyla bu

tip süslemeye sahip eserler için belirli bir kap formunu işaret etmek mümkün

değildir. Mavi renkli cam damlalı kaseler için tarihli örneklere bakıldığında M.S. 300

– 410 yılları; yani Constantinus Magnus ve Honorius dönemleri arası verilmektedir.

Arykanda antik kentinden ele geçen ve konteks buluntularına sahip fragmanlarlar da

M.S. 3-5. Yüzyıl aralığına işaret etmektedir481

. Bazen tek bir büyük mavi damla ve

476

Özet 1998: 138, kat.no 92 477

Stern 2001 : 294, 158 ; Rütti 1991: 74, pl. 66, no.1428 478

Noble.Cam ustasının kabın işlenmesi aşamasında camı tutmasına ve biçimlendirmesine yarayan,

uzun ve metal çubuk 479

Döğen 1999 : 59 480

Lightfoot 1989 : 90 481

Bilgiç 2005 : 76, Tip:5

121

bazen de sade geometrik formların oluşturulduğu birbirine yakın damlalar482

şeklinde

üretilmektedirler483

. Karia Bölgesi kapsamında yapılan çalışmamızda bu tip

örneklerin yalnızca Iasos (Çizim 35) ve Labraunda kazılarında, fragmanlar şeklinde

kaydedildiği tespit edilmiştir.

5.3.2.4. Petek Dekorlu Bardak / Kaseler ( Kat. No. 37)

Çizim 36

Geç Roma- Erken Bizans Dönemi cam kaplar üzerinde sıklıkla görülen bir

dekorasyon türü olan bal peteği dekorasyonlu ürünlerin üretiminin Doğu Akdeniz ve

olasılıkla da Suriye olduğu görüşü söz konusudur484

. Aynı zamanda diğer doğu

merkezlerinden de ithal ediliyorlardı485

. Kabartma dekorasyona sahip bu tür şişelerin

Batı Akdeniz’den hızlı bir şekilde ve büyük oranlarda Karadeniz’in doğu sahil şeridi

yerleşimlerine de dağıtıldığı anlaşılmaktadır. M.S. 4. yüzyılda ortaya çıktığı anlaşılan

bu tür kapların yaygın olduğu dönem ise M.S. 5. yüzyıldır486

. E.M. Stern, dekorasyon

özellikleri dolayısıyla bu tür kapların altı ayrı alt türü olduğunu bildirmektedir: ağız

altında dikey kaburga ve gövdede bal peteği bezemesi; tek dekorasyonu bal peteği

bezemesi; noktalarla çeşitlendirilmiş balpeteği; ağız altında dikey kaburga ve

gövdede ağ bezemesi, ağız altında dikey kaburga, gövdede geniş konsantrik daireler;

482

Bir mezar buluntusu olarak İngiltere Essex’te bulunan Chignall Roma villasından ele geçen mavi

cam damlalı tüm durumdaki örnek M.S. 370’e tarihlenen ve bu süsleme tekniğinin son

varyasyonlarındandır (bkn. Allen 1998: 48) 483

Contardi 2009: 126 484

Gollofast 2009:304; Contardi 2009: 126 485

Contardi 2009: 126 486

Gollofast 2009:304

122

ağız altında dikey kaburga, gövdede çiçek bezemeleri gibi487

. Karia Bölgesi

buluntuları içerisinde yalnızca Iasos kenti’ne ait kaynaklarda bal peteği dekorasyonu

saptanmıştır (Çizim 42). S. Contardi fragmanlar olarak ele geçen Iasos örnekleri için

paralel bir tarihlendirmeyi önermekte; M.S. 4-5. Yüzyıllara işaret etmektedir488

.

5.3.3. Vazolar

5.3.3.1. Kürevi Gövdeli, Dilim Dekorlu Vazo/Kavanozlar ( Kat. No. 38)

Çizim 37

Katlanmış ağza sahip gövdelerinde cam ipliğinden yapılmış kaburga

dekorları bulunan kavanozlar, kalıba üfleme tekniği ile oluşturulan bu tip

vazo/kavanoz formunun prototipini oluşturmaktadır. Bahsi geçen bu prototipler

Roma İmparatorluğunun güney merkezlerinde M.S. 1. yüzyılın sonu ile M.S. 2.

yüzyıl başlarında görülmekte iken, M.S. 2. ve 3. yüzyılda kuzey merkezlerde de

görülmeye başlanır489

. Hollanda-Limburg’da bulunan katlanarak oluşturulmuş geniş

yakalı dilimli kavanoz formu M.S. 1 ile 2 yüzyıla tarihlenmektedir490

. Yassıada su

altı kazısından ele geçirilip, Karia Bölgesi’nin tespit edilen tek örneğini oluşturan

vazo ise aynı formun kalıba dökümden yapılmış örneğidir ve M.S. 4. yüzyıla

487

Stern 2001: 267 488

Contardi 2009: 126 489

Isings, 1957: 86-88, Form. 67a, 67b, 67c. 490

Isings, 1971: 39, fig. 10, No.125.

123

tarihlendirilmiştir (Çizim 36, Foto. No. 49) 491

. Elaiussa Sebaste antik kenti Bizans

Sarayı yapısından ele geçen benzer fragmanlar için M.S. 5. yüzyıl tarihlendirilmesi

yapılmıştır492

.

5.3.4. Bardaklar

5.3.4.1. Ters Konik Gövdeli Bardak ( Kat. No. 39)

Çizim 38

M.S.4. yüzyılın tanınmış formlarından olan “Konik Gövdeli Bardak” formu,

Iasos buluntusu bir örnekle Karia tipolojisi içerisinde temsil edilmektedir. Kabın en

spesifik özelliği dış yüzündeki dekorasyondur: Dar ve ince dil motifi, çapraz bezeme

ve konsantrik daire dekoru mevcuttur. Formun diagonal bezemeli örnekleri M.S. 4.

yüzyılın sonlarından bilinmektedir493

. Bu tür kaplar M.S. 4.-5. Yüzyıllarda Suriye’de

üretilmişlerdir ve aynı zamanda doğu merkezlerinden de ithal edilmişlerdir494

. Yine

Iasos buluntusu olan ve 4/5. yüzyıllar tarihlendirilmesi yapılan “Petek Dekorlu

Bardak/Kase” formu ( Kat. No. 37) benzer dekoratif özellikleri taşımaktadır495

.

491

Özet 1998 : 146 Kat.No.100a 492

Gençler Güray 2009 : 88-89 493

Namur Müzesi, Lüksemburg Müzesi koleksiyonunda ve Nijmegen ve Cologne buluntuları arasında

bu tip örnekler mevcuttur ( Isings 1957: 137) 494

Contardi 2009: 126 495

Bkn. Kat.No.44

124

5.3.5. Kandiller

5.3.5.1. Kulplu Kandiller ( Kat. No. 40)

Çizim 39

Kiliselerde ya da diğer binalarda aydınlatma amaçlı kullanılan ayaklı ya da

askılı cam kandiller 4. yüzyıl ve takip eden dönemde çok sayıda antik yazar

tarafından kaleme alınmıştır496

. Ç. Gençler Güray, Elauissa Sebaste camları üzerine

yaptığı çalışmada kandilleri tipolojik olarak şu şekilde sınıflandırmıştır: Kulplu

Kandiller ( Konveks Dipli Kandiller, Konkav Dipli Kandiller, Gövdeden Kulplu

Kandiller), Saplı Kandiller ( İç Boş Saplı Kandiller, İçi Dolu Saplı Kandiller), Tabak

Kandiller497

. Kulplu cam kandilleri taşıyan madeni askılar, iki bölümlüdür ve

uçlarında kulplara takılması amacıyla birer kanca yer alır498

. Karia Bölgesinde müze

çalışmalarında cam kandil buluntularına rastlanılamamıştır. Pedasa antik kenti

içerisinde “olasılıkla kandil fragmanları” olarak kayıt edilen buluntular olmakla

beraber bunların hiçbirisi kesin bir sonuç vermemekte ya da parça boyutları tipolojik

bir sınıflandırmaya sokulmaya müsaade etmemektedir. Bununla birlikte Iasos

buluntuları arasında hem gövdeden hem ağızdan kulplu kandil

tipolojisine

496

Crowfoot ve Harden 1931: 196 497

Gençler-Güray 2009: 115 498

Olcay 1998: 170

125

girebilecek fragmanlar mevcuttur499

. Tarsus Cumhuriyet Alanı Kazısı buluntuları

arasında yer alan ve Iasos örneği ile paralellik gösteren “Gövdeden Kulplu Kandil”

için kulp biçimine bakılarak M.S. 6. yüzyıl tarihi önerilmiştir500

. Elaiusa Sebaste

buluntuları arasındaki aynı tip kandiller için ise tarihli örnekler ışığında M.S. 7.

yüzyıl dolaylarına işaret edilmiştir501

. Yine Iasos’un Geç Antik Dönem camları

konusunda yaptığı çalışmasında Simona Contardi, tespit edilen ağızdan gövdeye

uzanan üç kulplu bir kandil tipini “Kase Biçimli Kandil” olarak tanımlamış bu

kapların yağ içerdiğini belirtmiştir502

. Bahsi geçen çalışmada kabın dip kısmı

görülmemekte; dolayısıyla dip kısmını da gözeten bir tipolojik sınıflandırma

yapılamamaktadır. Benzer örnekler Kaunos Antik Kentinden ele geçmiştir.

5.3.5.2. Çubuk Kandiller ( Kat. No. 41)

Çizim 40

Serbest üfleme tekniğinde yapılan bu kandillerin gövdeden aletle çekilerek içi

boş biçimde üretilmişlerdir. Tipolojik olarak üç grupta incelenen çubuklu kandiller

küçük farklılıklarla zengin çeşitlemeye sahiptirler503

. Çubuklu kandillerin genel

olarak ağız çapları 7-9 cm. yükseklikleri ise 9.5-10 cm. arasında değişmektedir ve.

bilinen en erken tarihli boğumlu çubuklu kandiller M.S. 4.-5. yüzyılda İsrail’de Beit

499

Baldoni-Berti 1996: 78, kat.no.10, fig.7; Contardi 2009: 125, fig. 4 500

Olcay 1998: 170, fig.1a 501

Elaiussa Sebaste (Gençler-Güray 2009: 119-120; Resim 76) 502

Contardi 2009: 125 503

Bu kandillerde Iasos örneğinde olduğu gibi içi boş çubuğa sahip olanlar, içi dolu çubuğa sahip

olanlar ve hem içi dolu hem de çubuk kısmı bombeli olanlar olarak yaygın görülen üç formu

bulunmaktadır ( Oral 2008: 68,69, tip.1-3).

126

Sheon kazısında kilise içinde polikandilyonlarla birlikte ele geçmiştir504

. Çubuklu

kandiller Genellikle dini yapılarda yaygın olarak ele geçmekte fakat bazen günlük

yaşam alanlarında da karşımıza çıkmaktadır. Antalya-Demre Aziz Nikolaos Kilisesi

kazılarında çoğunluğunu mavimsi-yeşil rengin oluşturduğu içi dolu çubuklu örnekler

bulunmuştur505

. Kıbrıs’da sürdürülen kazılarda da açık yeşil ve yeşil renkte camdan

yapılmış çubuklu kandil tipleri ortaya çıkarılmıştır506

.İçi dolu çubuklu kandiller

arasında alt kısmı bombeli biçiminde şekillendirilmiş örnekler yer almaktadır. Bu tip

kandillerin kadeh geçişleri de “S” kıvrımlıdır. Karakteristik biçimleri ile dikkati

çeken bu tip kandillerin M.S. 9. ile 11.yüzyılda Mısır-Fustat ve Serçe Limanı

buluntularında karsımıza çıkar507

. Çubuklu kandiller arasında en yoğun grubu

oluşturan içi dolu çubuklu örnekler biçim ve boyut açısından İstanbul Saraçhane

buluntuları ile benzerlik göstermektedir ve bu tipin paralel örnekleri ise M. S. 11 ile

13. yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir508

. Karia Bölgesinde Iasos’da bulunan

çubuklu kandil parçası; içi boş düz dipli, kalın cidarlı kandil örneklerindendir (Çizim

38). Benzer örnekler Kaunos Antik Kentinden ele geçmiştir.

504

Olcay –Acara, 1998: 252. 505

a.g.e: 252. 506

Vessberg, 1956: fig. 51, No. 12-14. 507

Olcay –Acara, 1998: 253. 508

Hayes, 1992: 404.

127

5.3.6. Kadehler

5.3.6.1. Boğumlu Saplı Kadehler ( Kat. No. 42)

Çizim 41

Erken Bizans Dönemi’nin sevilen formlarından olan kadehler; günümüz şarap

kadehlerine benzeyen bir formda yapılmış olup düzgün bir zemine yerleştirilebilecek

ya da asılabilecek tarzda üretilmişlerdir. M.S. 4.-5. Yüzyıldan itibaren örnekleri

görülen509

, 6.-7. yüzyıllarda da en yoğun kullanıma erişen510

kadehler, hem içki kabı

olarak masalarda yerlerini almış ya da dini kullanıma girmiş hem de aydınlatma

amaçlı kandil olarak işlev görmüşlerdir511

. Ağız kenarları düz, ateşe tutularak

yuvarlatılmış veya katlanmış olan kadehlerin gövdeleri yarı küresel, ters koni,

silindir ya da çan biçimli olabilmektedir512

. Anadolu’nun kadeh bazında en fazla

buluntu veren kentlerinden olan Sardes’de, A. Von Saldern bu kadehler için çubuk

şekillerine göre, ayak formlarına göre, çubuk ve ayaklar eşleştirilerek oluşturulan

tiplere göre bir kategorizasyona gitmiştir513

. Karia’da Labraunda antik kenti’nde

kaydedilen kadeh fragmanları bu kategorizasyonda çubuk şekillerine göre tek

boğumlu olanlara dahildir (Çizim 39, Foto. No.50). Pedasa ise çok sayıda kadeh

fragmanı içermesine rağmen ne yazık ki bu eserlerin çubuk kısımları hep eksiktir ve

stratigrafisi korunmuş alanlara ait değillerdir.

509

Çakmakçı 2008: 325 510

Gençler-Güray 2009: 109 511

Anemoriumdaki nekropol kilisesinde çok sayıda cam kadeh ve bir fitil yardımıyla yakılan madeni

fitil kıskaçları bulunmuştur ( Stern 1983: 44, not.44). 512

Erten-Yağcı 1993: 201 513

Von Saldern 1980 : 53-60; pl.12, pl.24

128

6. DEĞERLENDİRME

6.1. Karia Bölgesi Roma ve Erken Bizans Dönemi Cam Kaplarının Form ve Tip

Yoğunluklarına Göre Bölgesel ve Tarihsel Olarak Değerlendirilmesi

Bu bölümde Roma ve Erken Bizans Dönemlerinde, Karia Bölgesi içerisinde

yer alan yerleşim yerlerinde, kutsal alanlarda ve nekropol alanlarında gerçekleştirilen

sistemli kazılar veya kurtarma kazıları sonucu ele geçen cam kaplar ile kazı dışı

yollarla müze koleksiyonlarına lokasyonları belirlenerek kazandırılan cam kaplar,

yoğunlukları da göz önünde tutularak bölge içindeki konumlarına göre kronolojik

olarak değerlendirilmiştir. Tipolojik değerlendirme yapmaya elverişli eserlerin

genellikle tüm durumdaki eserlerden oluşması ve bu eserlerinin çoğunluğunun müze

koleksiyonlarında yer alması, çalışmamızın ana eksenine bu koleksiyonlarının

oturmasına neden olmuştur. Kataloglama sonrası aşamaların süreci nedeniyle bu

eserlerin 2010 yılı sonrası müzeye kazandırılanları tez kapsamında mevcut değildir.

Müzelerde tespit edilen ve dönemsel olarak konumuzu kapsayan, tarafımızca da

incelenen 525 adet eser söz konusudur; fakat bunların büyük bir kısmının ait

oldukları bölge ve merkez net değildir. Hem müze hem de kazı ve yayın

incelemelerinden sonra, tespit edilen eserler içerisinde değerlendirme kriterlerine

girerek ele alınan 215 adet eser vardır. Değerlendirme kısmında Geç Hellenistik

Dönemin Erken Roma dönemine uzanan ve/veya bu dönemi etkileyen formlarından

itibaren, Geç Roma Döneminin Erken Bizans Dönemine uzanan ve/veya bu dönemi

etkileyen formları kronolojik olarak ele alınmıştır. Tespit edilen toplam 42 ana form

vardır ve kimi formlara ait alt formlar mevcuttur.

129

6.1.1. Geç Hellenistik - Erken Roma Dönemi (M.Ö.2. Yüzyıl – M.S.1. yüzyıl)

Anadolu’da Pers egemenliğinin sona ermesinden sonra yine bir Pers geleneği

olarak döküm teknikli cam kapların yapımına devam edilmiş; Hellenistik Dönemde

bu kapların üretimi açısından kayda değer bir artış yaşanmıştır. Karia Bölgesi

sınırları içerisinde az sayıda da olsa Hellenistik Dönem Kalıba Döküm tekniğinde

yapılmış eserler tespit edilmiştir. Geç Hellenistik-Erken Roma dönemi Opak kasesi

ile Hellenistik Dünyada karakteristik bir form olarak tanınan konik kaseler

(Kat.No.1-2)bu gruba giren Karia örnekleridir. Fakat bu noktada kalıba döküm

tekniğinin Erken Roma Döneminde de geçmişten getirilen bir gelenek olarak

varlığını koruduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Bu nedenle bahsi geçen örnekler

Erken Roma Dönemi eserleri ile beraber ele alınmıştır.

Hellenistik Dönem’in camcılık tarihi açısından asıl önemi ise, bu dönem cam

ustalarının Roma dönemi meslektaşlarına verdiği ilham ve aktardığı tecrübedir.

Hellenistik dönem, üfleme tekniğinin keşfine basamak hazırlamıştır. Roma

Dönemine gelindiğinde bu tekniğin keşfi ve akabinde Augustus Dönemi (M.Ö.27 –

M.S. 14) ile artan ticaret yükselişi sonucunda cam, tamamen gelişerek bağımsız,

yeniliklere açık ve kendi sanatını tanıtan, yaratan bir endüstri haline dönüşmüştür. Bu

endüstrinin gelişmesiyle bağlantılı olarak daha ucuza ve büyük miktarlarda cam eser

üretilmeye başlanmıştır.

Erken Roma, Orta ve Geç İmparatorluk Dönemleri514

olmak üzere üç dönem

halinde değerlendirilen Karia Bölgesi Roma Dönemi cam buluntularının yoğunluklu

grubunu Erken Roma Dönemi eserleri oluşturur. Bu durumun temel nedeni olasılıkla,

514

Geç Roma İmparatorluk Dönemi, Erken Bizans’da süren ve Geç Roma geleneğinden gelen cam

kap formlarını da kapsayarak ele alınmış ve bu nedenle “Geç Roma – Erken Bizans Dönemleri”

başlığı altında incelenmiştir.

130

tipoloji çalışmasına elverişli malzemelerin tüm durumda bulunmalarından kaynaklı,

daha çok müze koleksiyonlarında yer alması ve bu koleksiyonları da çoğunlukla

Erken Roma Dönemi’nin korunmuş mezar buluntularının oluşturmasıdır. Bilindiği

gibi, Erken İmparatorluk döneminde cam repertuarı hızla genişlemiş ve cam yapımı

geliştirilen yeni tekniklerle seri üretim hızı kazanmıştır. Sektörün gelişmesi farklı

sınıftan alıcılara farklı tiplerde ürünler sunabilme şansı tanımıştır. Bahsi geçen mezar

buluntularının doğal çoğunluğunu oluşturan unguentariumlar, Serbest Üfleme

tekniğinin en hızlı uygulama alanı bulan ve sanatsal ağırlığı pek de olmayan, yapımı

nispeten kolay ve daha ucuza satın alınabilinen buluntularıdır. Bu nedenle bu tip

kapları mezarlarda korunmuş durumda ve çok sayıda bulmak çoğunlukla

mümkündür. Ayrıca, her ne kadar üfleme tekniğinin yeni formlar yaratmadaki

avantajı keşfedilmişse de, tekniğin bu erken dönemlerinde, cam formlarının

çoğunlukla diğer malzemelerden (pişmiş toprak, metal, taş vb.) elde edilmiş kap

formlarının bir yansıması durumunda oluşu 515

nedeniyle “imitasyon”, Erken Roma

döneminde cam ustaları tarafından çoğunlukla izlenen bir yöntemdir. Hellenistik

dönemden itibaren lekythosların yerine kullanılmaya başlanan; bütün Ege ve

Akdeniz’e kıyısı olan yerleşimlerde516

ilk olarak pişmiş toprak örnekleri görülen

unguentarium yoğunluklarının, cam ustalarına benzerlerini üretmede ilham verdiği

de kaçınılmaz olarak düşünülebilir. Karia Bölgesi cam unguentariumları da form

olarak çoğu zaman pişmiş toprak unguentariumların imitasyonlarıdır. Örneğin

Stratonikeia’da tespit edilen Armudi Gövdeli pişmiş toprak unguentariumlar, M.Ö.1.

515

Cam kapların başka malzemelerden yapılan kapların imitasyonu oluşu cam vazoların doğuşuna

kadar gidebilecek köklü bir durumdur, Öyle ki camın ilk elde edildiği merkezler arandığında uygun

kumun bol olduğu yerler dışında seramik yapımının da geliştiği bölgelere bakılmalıdır ( Küçükerman

1985: 31). 516

Civelek 2006: 49

131

yüzyılın ortalarında camdan olanlarının üretilmesine kadar kullanımda kalmıştır517

.

Tralleis’de ele geçen ve lokal ya da bölgesel bir üretime ait oldukları düşünülen518

armudi gövdeli pişmiş toprak unguentariumların’ın daha sonra cam imitasyonlarının

da yapıldığı tespit edilmiştir (Kat. No.9). Dolayısıyla bir gelenek olarak pişmiş

toprak örneklerden gelişen ve genellikle Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi

mezarlarından ele geçen cam unguentariumların sayısal çokluğu, tez çalışmamız

içerisinde bu dönemin öne çıkmasına neden olmuştur.

Kaydedilen toplam 179 eser sayısı ile Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi

cam eserleri kaseler, unguentariumlar, minyatür unguentariumlar, minyatür kaseler,

sürahiler ve şişeler olarak farklı tipolojiden eserlerle beş ana forma giren örneklerden

oluşmaktadır (Kat.No.1-26).

Tablo 1 - Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Kaplarının

Formlarına Göre Sayısal Dağılımı

517

A. Baldıran Stratonikeia unguentariumlarını anlattığı çalışmasında “Armudi Gövdeli

Unguentarium” yerine kimi yayınlarda tercih edilen “Torba Karınlı Unguentarium” tanımlamasını

tercih etmiştir (Baldıran 1999: 340). 518

Saraçoğlu 2011: 7

132

Tablo 2: Geç Hellenistik-Erken Roma Dönemi Karia Bölgesi Cam Kap Formları ve Formların

Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı

133

Cam üretim teknikleri açısından bakıldığında Karia Bölgesi’nde Erken Roma

Dönemi içerisinde, “Kalıba Döküm” teknikli eserlerin devam ettiği fakat M.Ö.1.

yüzyılın ortalarında kullanılmaya başlanan “Üfleme Tekniği”ne ait örneklerin en

fazla üretim ve dolayısıyla kullanım alanı bulan eserler olduğu anlaşılmaktadır. Bu

saptama, genel olarak kabul edilen eski tekniklerin bu dönemde yavaş yavaş terk

edilmeye başlandığı, farklı formlara en hızlı üretim olanağı sağlayan “Üfleme

Tekniği”nin ise giderek yoğunlaştığı görüşünü doğrulamaktadır. Üfleme Tekniği

“Serbest” ve “Kalıba” olarak iki şekilde icra edilmektedir. Kendi içerisinde yapılan

değerlendirmede oransal olarak yoğun grubu “Serbest Üfleme” tekniğinde yapılmış

kaplar baskın şekilde alır. Bu da yine; en sık karşılaşılan cam malzemelerin mezar

hediyesi olarak çokça kullanım gören Serbest Üfleme ürünü unguentarium

olmasından kaynaklanmaktadır. Zira, tez çalışmamız neticesinde Karia Bölgesine ait

Erken Roma Dönemine tarihlenen tüm formlar içerisinde en yoğun buluntu grubunu

unguentariumların ve unguentariumlar içerisinde ise “Armudi Gövdeli

Unguentarium” formlu olanlarının ( Kat. No. 9) teşkil ettiği ortaya konmuştur. Süreç

içerisinde kısa boyun uzunlukları giderek yükselen519

bu tip unguentariumlar tüm

Roma İmparatorluğunun en sık karşılaşılan unguentarium formlarındandır. Karia

Bölgesinde de özellikle İç Karia merkezlerinden ele geçen örnekleri ile toplam 48

adet eser tespit edilmiştir520

. Akdağ ( 14 örnek), Stratonikeia ( 7 örnek) ve Idyma ( 6

örnek) armudi gövdeli unguentariumların geldiği başlıca merkezlerdir. Daha sonra

yoğunluk sırasıyla “Şamdan Biçimli” ( Kat.No.11) , “Tüp Biçimli”, ( Kat. No. 8),

“Küresel Gövdeli” ( Kat. No. 10), “Soğan Gövdeli” (Kat.No.13), “Nokta Dipli” (

Kat. No. 12), “Konik Gövdeli” ( Kat.No. 15), “Oval Gövdeli” (Kat.No.7) ,

519

Isings 1957: 52 520

Detaylı bilgi için bkn. Böl. 5.1.2.3

134

“Gövdeden Boğumlu” ( Kat.No.16) ve “Silindir Gövdeli” unguentariumlar ( Kat.

No. 14) Karia Bölgesi cam unguentarium repertuarını oluşturur. Karia Bölgesinde

tespit edilen bu yoğunluk sıralaması şaşırtıcı değildir. Zira, Armudi Gövdelilerden

sonra en baskın grupları oluşturan “Şamdan Biçimli” (39 örnek) , “Tüp Biçimli” (31

örnek) ve “Küresel Gövdeli” (17 Örnek) unguentariumlar; M.S. 1. Yüzyıldan itibaren

genel olarak cam unguentariumların ele geçtiği hem batı hem doğu merkezlerden çok

sayıda eser ile bilinmektedir521

. Şamdan Biçimli Unguentariumlar Akdağ ( 10

örnek), Kaunos ( 8 örnek) ve Staronikeia’da (8 örnek); Tüp Biçimli Unguentariumlar

Akdağ ( 7 örnek), Fethiye-Kesikkapı ( 4 örnek), Marmaris, Milas ve Kaunos’da (

3’er örnek); Küre Gövdeli Unguentariumlar Stratonikeia ve Akdağ’da ( 5’er örnek)

temsil ettikleri örneklerle buluntuların yoğunluklu olarak geldiği alanları oluşturur.

Görüldüğü gibi bahsi geçen eserler Karia Bölgesinin geneline dağılmıştır ve farklı

merkezlerinden ele geçmiştir ancak bu buluntu gruplarının içerisinde kimi formların

doku, renk ve işleniş üsluplarında dikkat çekici benzerlikler mevcuttur522

.

“Kalıba Üfleme” teknikli eserler ise daha çok sanatsal ağırlığı olan lüks ya da

yarı lüks cam kaplarda uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla sayısal olarak az

miktarda ele geçmeleri olağandır. Olasılıkla metal bir kalıp kullanılarak üflenen523

Stratonikeia amphoriskosu ( Kat. No. 20) , Klasik Yunan’da iç kalıp tekniği

kullanılarak başlanan bir geleneğin524

, sonraları cam endüstrisi olgunlaştığında,

521

Bu merkezler için bkn. Böl. 5.1.2.2, Böl. 5.1.2.4, Böl. 5.1.2.5. 522

Tez içerisinde Karia Bölgesi unguentariumlarına ait bahsi geçen yorum benzerlikleri “Karia

Bölgesi’nde Cam Üretimi ve Özgün Formlar-Yerel Üretimler” başlıklı bölümde ( Böl. 7.2)

tartışılmıştır. 523

Cam kaplar incelenerek üretimlerinde kullanılmış olan kalıpların tipolojileri ve bu kalıpların

yapımında kullanılmış olan hammadde saptanabilir. Alçak rölyef olarak yapılmış ve detayları belirgin

örneklerde metal kalıplar kullanılmıştır (Price 1991 : 58) . 524

Klasik Yunan ve Hellenistik dünyada alabastron, amphoriskos, aryballos, hydria ve oinochoe gibi

taş ve seramik formlarının imitasyonu olarak iç kalıp tekniği ile cam kaplar üretiliyorlar ve olasılıkla

da parfüm ve merhem konulan kaplar olarak kullanılıyorlardı ( Price 1983:205).

135

“Kalıba Üfleme” tekniği uygulanarak elde edilmiş bir ürünüdür. Bu tekniğin yarattığı

avantaj sayesinde, alışıldık olan bu form üzerine cam malzemelerde alışılmadık

komplike bir dekorasyon yerleştirmek mümkün olmuştur. Ön ve arka yüzde

kabartma sahnelerin yer aldığı, “Aias” figürlü dekorasyona sahip bu kabın beyaz

opak bir benzeri de Yale Üniversitesi Sanat Galerisi Koleksiyonunda yer almaktadır.

Anadolu’da bir benzerine daha rastlanılamayan ve olasılıkla Karia Bölgesine ithal

edilen bu kap “mor” rengi ile de genelin dışında kalmaktadır.

Tablo 3 - Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Unguentariumlarının

Tiplerine Göre Sayısal Dağılımı

Tipoloji çalışması içerisinde Erken Roma Dönemi eserleri buluntu grubunu

Tınaz, Kaunos, Myndos, Köyceğiz ve Kaunos, Marmaris, Iasos, Pedasa, Burgaz,

Stratonikeia, Derebağ, Idyma, Kesikkapı, Kıyıkışlacık, Yatağan, Akdağ, Milas,

Yerkesik, Tralleis, Belentepe, Hüsamlar, Gümüşkesen, Muğla, Bodrum Çömlekçi,

Çakırlalan, Kabasakız, Börükçü, Kozkaya Köyü, İsmetpaşa, Euromos, Hıdırlıktepe,

Labraunda merkezlerinden gelen eserler oluşturmaktadır. Bunlar içerisinde en baskın

136

grubu Akdağ, ( 38 örnek), bugün ele geçen üretim artıkları nedeniyle bir üretim

merkezi olduğu ciddi olarak değerlendirilen Kaunos (32 örnek) ve daha sonra

sırasıyla Stratonikeia (26 örnek), Idyma ( 15 örnek) ve Marmaris ( 12 örnek)

camlarının oluşturduğu fark edilmektedir. Bölgesel açıdan değerlendirildiğinde ise İç

Karia Bölgesinin, Karia’nın diğer bölgeleri içerisinde öne çıktığı tespit edilmiştir.

Tablo 4 - Karia Bölgesi Erken Roma Dönemi Cam Kaplarının

Geliş Yerlerine Göre Sayısal Dağılımı

6.1.2. Orta Roma İmparatorluk Dönemi (M.S.2-3. yüzyıl)

Orta Roma İmparatorluk dönemine ait tarihlendirmeye uygun ve form

özellikleri belirlenebilir toplam 12 örnek tespit edilmiştir. Bu kategori içerisinde

şişeler, kaseler, sürahiler ve vazo/bardak formları ve bu formların alt tip örnekleri

mevcuttur. En yoğun buluntu grubunu şişeler, en seyrek buluntu grubunu ise

137

vazo/bardak formları oluşturur. Sonuç olarak, Orta Roma dönemine gelindiğinde

Karia Bölgesindeki form repertuarını daha çok masa kabı olarak kullanım gören

günlük kullanım kaplarının oluşturduğu görülmektedir. Burada hatırlanması gereken

husus, bu kategorideki kapların daha çok yerleşim yeri kazılarından ya da kazı dışı

yollarla koleksiyonlara katıldığıdır. Dolayısıyla bu buluntular genellikle mezar

buluntusu değildir ve mezar buluntuları içerisinde yer alan cam kap repertuarını

sergilemezler. Tespit edilen mezarlara ait cam repertuarı içersinde ise daha önceki

dönemleri yansıtan çeşitli unguentarium formları ya da merhem kapları gibi kapların

olmayışı ise bahsi geçen mezar buluntularındaki azlık nedeniyle bunları saptamadaki

yetersizlik ya da ölü gömme geleneklerindeki bir takım değişimler olarak

yorumlanabilir525

. Bir diğer olasılık da bu dönem yapımları ve kullanımları devam

eden fakat ortaya çıkış tarihleri Erken Roma dönemi olan ve tarihlenebilen

katmanlardan gelmeyen kimi formların, çıkış tarihleri temel alınarak

sınıflandırılmasıdır. Örneğin tüp biçimli unguentariumların ( Kat. No. 8) Doğu’da

M.S. 2-3. yüzyıllara tarihlenen örnekleri olduğu bilinmektedir526

. Şamdan biçimli

unguentariumların da ( Kat. No. 11) M.S.1. yüzyıl sonlarından başlayarak M.S. 4.

yüzyıla kadar kullanıldığını belgeleyen merkezler vardır527

. Yuvalatılmış ağızlı,

karınlı kaseler ( Kat. No. 4) M.S.1. yüzyılda görülmeye başlanan fakat 3. yüzyıla

kadar kullanımda kalan kaselerdir528

. Yine de, bahsi geçen bu eserler içerisinde kazı

dışı ve kontekssiz olanlarının hepsinin Orta Roma Dönemine tarihlendiği düşünülse

bile, unguentarium tarzı kaplardan ziyade masa kaplarının bu dönem Karia’da

525

Fakat elbette bu değişimler de “Çalışma Sonucunda Oluşan Yeni Hedefler” bölümüne ( Böl.

7.4) eklenen ve detaylandırılarak araştırılması gereken bir husustur. 526

Gürler 2000: 20 527

Karanis’te M.S. 2. Yüzyıldan başlayarak 4. Yüzyıla kadar bu tip şişeler görülmektedir ( Lightfoot

1989:81); 528

Vessberg 1956: 139

138

belirlenen eserler içerisinde daha yaygın olduğu tespiti değişmemektedir. Bu durum

Orta Roma Dönemi’nde, Erken Roma Dönemi ile mukayese edildiğinde eser

sayısındaki fark edilebilir azalmanın da bir nedeni olarak açıklanabilir.

Tablo 5 - Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının

Formlarına Göre Sayısal Dağılımı

Üretim tekniği olarak yalnızca “Üfleme” tekniği görülmektedir. Yoğun

buluntu grubunu “Serbest Üfleme” teknikli kaplar teşkil eder. Fakat her ne kadar

Kalıba Üfleme tekniği tek bir eserle temsil edilse de bunun nedeni kesinlikle bu tarz

üretimlerin tamamen azalması olarak yorumlanmamalıdır. Çünkü Erken Roma

Döneminin kimi “Kalıba Üfleme” teknikli eserleri bu dönemde de devam etmiş fakat

yine çıkış noktaları ve çoğunluklu tarihlendirmeleri daha erken dönemler olduğu için

“Erken Roma” dönemi başlığı altında incelenmiştir529

. Örneğin, Erken Roma

İmparatorluk Çağı eserleri olarak tanınan ve çalışmamızda da bu başlık altında

değerlendirilen “Prizmal Gövdeli Şişeler” M.S.5. yüzyıla kadar kullanım görmeye

529

Erken Roma İmparatorluk döneminde görülmeye başlanan üzüm formlu kalıba üfleme şişeler

grubunda Kaunos örneğinin (Kat. No.23) Orta Roma İmparatorluk dönemi içerisinde

değerlendirilmesinde, “Karia Bölgesi Cam Kapları” başlıklı bölümde de ( Böl. 5.2.1.2) bahsi geçtiği

gibi; formun en yakın benzerleri esas alınmıştır.

139

devam eden kaplardandır530

. Karia Bölgesi için müze çalışmalarında ve yayın

taramalarında bu tipin tüm durumda olan örnekleri Kaunos ve Labraunda antik

kentlerinden tespit edilmiştir. Dr. Ç. Gençler-Güray tarafından Kaunos ‘da yapılan

çalışmalar sırasında bu tipe ait pek çok fragmanın da kaydedildiği bilinmektedir.

Henüz detaylı çalışmaları yapılmamış olan bu yoğun grup içerisinde Orta ve Geç

İmparatorluk Dönemlerine tarihlenebilecek çok sayıda örneğin olması

beklenebilir531

. Bununla birlikte, Kalıba Döküm ve İç kalıplama teknikli eserlerin bu

dönemde terk edilmiş olması oldukça muhtemeldir.

Tablo 6 - Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kap Formları ve Formların

Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı

530

Örnekler için bkn. Bölüm 5.1.5.1 ve Kat.No.19 531

İçlerinde pek çok yazıtlı fragmanın da yer aldığı Kaunos’da bulunan prizmal gövdeli şişeler, Doç.

Dr. A. Tolga Tek ve Dr. Çiğdem Gençler-Güray tarafından yayına hazırlanmaktadır. Çalışma

tamamlandığında bu tür kapların tarihlendirilmeleri, kent içi yoğunlukları ve bu yoğunlukların Karia

Bölgesi açısından bölgesel oranı ile ilgili çok daha fazla bilgi sahibi olunacaktır. Bununla birlikte,

prizmal gövdeli eser yoğunluklarının 3-5. yüzyıllar arası olduğu konusunda Doç. Dr. A. Tolga Tek

tarafından tez yazarına bilgi verilmiştir.

140

Tipoloji çalışması içerisinde Stratonikeia, Marmaris, Kaunos, Kabasakız ve

Yatağan, buluntuların geliş yerlerini oluşturmaktadır. Buluntu yoğunluğu en fazla

Kaunos’da ( 7 örnek) saptanmıştır. Yakın benzerlerine M.S. 2. yüzyıl eserlerinde

rastlanan fakat yapımları M.S. 1. yüzyılın başlarına giden “Üzüm Dekorlu Şişe”

(Kat.No. 23), belirgin özelliği boyun gövde arasında bastırılarak oluşturulmuş eğim

olan “Katlanmış Ağızlı, Kürevi Gövdeli Şişe” ( Kat. No. 24), Flaviuslar döneminde

görülmeye başlanan532

, M.S. 3. yüzyıl’a kadar örnekleri bilinen533

“Silindir Gövdeli

Şişe” ( Kat. No. 25), Terra Sgillata kaplarının bir uzantısı olarak534

M.S.1. yüzyılın

ikinci yarınsından itibaren görülmeye başlanan, M.S. 3. Yüzyıla kadar kullanımda

kalan535

“ Ağız Üstü Kıvrımlı Bantlı Kase” ( Kat. No. 27) ve gövdeden ağza kulp

çekilerek ağzın üst kısmını geçtikten sonra ağız kenarına düğümlenmesi ile 536

tipik

bir sürahi formu olan “Tek Kulplu Sürahi” (Kat.No.28.1) Kaunos antik kenti’nin

tespit edilebilen Orta Roma İmparatorluk Dönemi cam kap repertuarını

oluşturmaktadır.

532

Taştemür 2007: 70 533

Isings 1957: 67,68; form 51a-51b 534

von Saldern 1980:21 535

Gençler-Güray 2009: 43 536

Isings, 1957: 149-151, Form 120,

141

Tablo 7 - Karia Bölgesi Orta Roma İmparatorluk Dönemi Cam Kaplarının

Geliş Yerlerine Göre Sayısal Dağılımı

6.1.3. Geç Roma İmparatorluk (M.S.3-4. yüzyıl) – Erken Bizans Dönemleri

(M.S.5-7. yüzyıl)

Geç Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Döneminde bu dönemin geleneğini

yansıtan eserlere ait tarihlendirmeye uygun ve form özellikleri belirlenebilir toplam

24 örnek tespit edilmiştir. Bu kategori içerisinde şişeler, kaseler, bardak ya da kandil

olarak kullanılabilen çift fonksiyonlu kaplar537

, kandiller, kadehler ve vazo/kavanoz

formları ile bu formlara ait alt tip örnekleri mevcuttur. En yoğun buluntu grubunu

şişeler ve kandiller; en seyrek buluntu grubunu ise vazo/kavanoz formları oluşturur.

Özellikle kilise buluntuları olarak kayıtlara geçen kandillerin sayısal çokluğu,

Hıristiyanlık anlayışının getirileriyle ve kilise hayatının önem kazanmasıyla

açıklanabilir. En yoğun buluntu grubunu oluşturan formlardan olan Karia cam kandil

537

Genel olarak Antik Cam çalışmaları sırasında bu dönemin en yaygın formları olan bardak, kadeh

ya da kandil formlarının tanımlamalarında bazı sorunlar yaşanmaktadır. Aynı formlar kullanım

alanlarına göre farklı fonksiyonlar üstlenmiş olabilirler. Örneğin M.S.4-5. yüzyıllarda Suriye’de

üretilen “Konik Gövdeli Bardak” formunun (Kat. No.42) aynı zamanda içki kabı ya da kandil olarak

kullanım gördüğü de bilinmektedir ( Stern 2001: 268). Bu durum ise aynı formun farklı yayınlarda

değişik sınıflandırmalara girmesine neden olmuştur ( Gençler-Güray 2009: 110).

142

örneklerinin hemen hemen hepsi sistemli kazılar sonucu elde edilen kontekstli

buluntular ve yayını yapılan eserlerdir. Kulplu ve Çubuk Kandiller (Kat.No.40,41)

Iasos ve Kaunos kazılarından ele geçmiştir. Bu eserlerin kazı buluntuları olmaları

dolayısıyla tarihlendirme çalışmaları sürecinde dönemlerinin hangi aşamasında yer

aldıkları da kolaylıkla tespit edilmiştir. Ayrıca tipolojik açıdan da kategorileri

belirgin buluntulardır. Diğer yoğun grubu oluşturan şişelere ait alt tip örnekleri

olarak ise Roma İmparatorluğunun hem doğu hem batı eyaletlerinde M.S.3-5.

yüzyıllar arasında kullanım gören “Konik Ağızlı, Küresel Gövdeli Şişeler” ( Kat. No.

30), yalnızca Karia Bölgesi’nin Iasos ve Aphrodisias kentlerinde tespit edilen;

olasılıkla bölgesel ya da yerel üretim örnekleri olarak ele geçen “ Sekizgen Gövdeli

Şişeler” ( Kat. No. 31), kökeni olasılıkla Kilikia olan538

çökertme/baskı tipi

dekorasyona sahip şişeler ( Kat. No. 32) ve son olarak Anadolu’da M.S.3-4. yüzyıl

örnekleri ile tanınan “Gutturnium-Damlalık İşlevli Şişeler” ( Kat. No. 33) tespit

edilmiştir. Kaselere ait alt tip örneklerde M.S.3. yüzyıl orijinli olup; M.S. 4. yüzyıl

örnekleri ile tanınan539

“Yarı Küresel Kaseler” ( Kat. No. 34), M.S.2. yüzyıl’dan

başlayarak M.S.5. yüzyıla kadar görülen540

“Konik Gövdeli Kaseler” (Kat. No. 35);

hem kase hem de bardak, kandil formlarında kullanılan ve mavi damla dekorasyonu

ile karakterize olan eserler (Kat. No. 36) ve Geç Roma- Erken Bizans Dönemi cam

kaplar üzerinde sıklıkla görülen “bal peteği dekorasyonlu”, Doğu Akdeniz üretimi541

kase/bardaklar (Kat. No.37) görülmektedir. Kadehler kategorisinde incelenen

“Boğumlu Saplı Kadehler” de ( Kat. No. 42) yoğunluklu olarak M.S.6-7.

538

Stern 1984: 132-139 539

Gürler 2000: 87 540

Erken örnekleri için bkn. Isings 1957: 96-97; Hayes 1957: 63; M.S. 3-4. Yüzyıl örnekleri için bkn.

Taştemür 2007: 83; 4-5. Yüzyıl örnekleri için bkn. Harden 1936 : 47. 541

Gollofast 2009:304; Contardi 2009: 126

143

yüzyıllarda542

hem içki kabı olarak hizmet veren ve hem de dini kullanıma girerek

aydınlatma amaçlı kullanılan543

bir tip’tir ve Labraunda kazılarından gelmektedir.

Vazo/kavanoz fomlarından yalnızca “Dilim Dekorlu” (Kat.No.38) ve bardaklar

kategorisinde yalnızca “Ters Konik Gövdeli” ( Kat. No. 39) formlar tespit edilmiştir.

Tablo 8 - Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk– Erken Bizans Dönemleri Cam

Kaplarının Formlarına Göre Sayısal Dağılımı

Yapım tekniği açısından bakıldığında Kalıba Üfleme ve Serbest Üfleme

tekniklerinin her ikisine de ait örneklerin olduğu görülmektedir. Fakat her ne kadar

Kalıba Üfleme teknikli eserlerde “Bal Peteği” gibi yeni dekorasyon tekniklerinin

geliştirildiği görülse de “Serbest Üfleme” teknikli şişe, kandil ve kadehlerin

yaygınlığı nedeniyle “Serbest Üfleme” tekniğinin ön planda kaldığı anlaşılmaktadır.

Kalıba Üfleme teknikli eserler grubunda şişe, bardak, vazo/kavanoz ve kase formları;

542

Gençler-Güray 2009: 109 543

Stern 1983: 44; not.44

144

Serbest Üfleme teknikli eserler grubunda kase, şişe, kandil ve kadeh formları yer

almaktadır.

Tablo 9- Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam Kap Formları

ve Formların Yapım Tekniklerine Göre Dağılımı

Tipoloji çalışması içerisinde Kabasakız, Iasos, Aphrodisias, Marmaris,

Stratonikeia, Milas, Labraunda, Kaunos, Yassıada, Labraunda, Pedasa Geç Roma

İmparatorluk- Erken Bizans Dönemi eserlerinin geliş yerlerini oluşturmaktadır. Iasos

( 7 örnek) ve daha sonra Kaunos (6 örnek) bu kategoride en yoğun buluntu grubunu

145

içeren merkezler olarak tespit edilmiştir. Hepsi kazı dışı yollarla müze

koleksiyonlarına kazandırılan eserlerle Marmaris buluntuları da diğer bir grubu

oluşturur (3 Örnek). Orta Roma Döneminden Geç Roma Dönemine gelindiğinde,

eser buluntularının geliş yerlerindeki çeşitlenme olasılıkla Geç Roma – Bizans

dönemlerine gelindiğinde artan yerel cam üretim faaliyetlerinin bir sonucudur. Zira,

Karia Bölgesinde tespit edilen fırın kalıntılarından kesin tarihlendirilmesi

yapılabilenleri çoğu bu dönemlere aittir544

.

Tablo 10 - Karia Bölgesi Geç Roma İmparatorluk – Erken Bizans Dönemleri Cam Kaplarının

Geliş Yerlerine Göre Sayısal Dağılımı

544

Aphrodisias Güney Portikosunda bulunan M.S. 5-7. yüzyıllara tarihlenen cam ocağı için bkn.

Lauvers- Degryse – Waelkens 2007: 2-3; Smith – Ratté 1998: 238; Tralleis Geç Roma Dönemi cam

ocakları için bkn. Yaylalı 2008a: 24 vd. ; Kavaz 2011: 57. Iasos ve Labraunda Geç Antik Dönem cam

üretim olasılıkları için bkn. Contardi 2009: 124; Blid 2009: 139.

146

7. SONUÇ

“Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi” başlıklı doktora tez

çalışması sürecinde, bahsi geçen dönem ve coğrafya içerisinde tipolojik çalışmaya

elverişli olup 2010 yılına kadar müze koleksiyonlarına dahil olan eserler ile

araştırma/inceleme gezileri sırasında veya yayınlar vasıtasıyla kayıt altına alınmış

525 adet cam kap tespit edilmiştir545

. Tüm eserler tez çalışması için özel olarak

oluşturulmuş olan “Karia Bölgesi Cam Kapları” veri tabanına işlenmiştir. Veri

tabanına dayalı çalışma ve inceleme yöntemi, Karia Bölgesi sınırları içerisinde kalan

ve konumuz olan döneme tarihlenen tüm cam kapları kapsayarak bir bütünlük arz

ettiğinden buluntu grupları arasındaki olası kopukluklardan uzak kalmak da mümkün

olabilmiş; farklı müze koleksiyonlarına dahil olan ve / veya kazı laboratuarlarında

korunan eserler bütüncül bir yaklaşımla yorumlanabilmiştir. Bununla birlikte

çalışmamız Karia Bölgesi özelinde hazırlandığından, müzelerde kaydedilen

eserlerden yalnızca kökeninin Karia Bölgesi olduğu kesinlik kazanan eserler tez

çalışması kapsamına alınmıştır546

. Veri tabanına işlenen eserler detaylı bir kütüphane

çalışması ile stil kritiğine tabi tutularak benzer örnekleri saptanmış, öncelikle Karia

içi daha sonra Karia ve Anadolu dışı yayılım alanları belirlenmiş ve tarihlendirmeleri

yapılmıştır. Netice olarak yukarıda bahsi geçen kriterlere sahip 215 adet cam kap

545

Tipolojik çalışmanın sağlıklı ve net sonuçlar vermesi açısından bütünlüğü korunmuş; tam

durumdaki kaplar birinci dereceden önemlidir. Müze koleksiyonları hem kazı buluntusu olup

envanterlik eser statüsüne giren hem de kazı dışı yollarla müze koleksiyonlarında temsil edilebilir

nitelikte olan tüm, tam durumdaki cam eserleri içerdiğinden bu koleksiyonlar tez konumuz açısından

tipolojik çalışma metodolojisinde yine birinci dereceden önemlidir. Bu nedenle yoğunluklu olarak

Karia Bölgesi eserlerinin bulunduğu Muğla, Milas, Marmaris, Fethiye, Aydın ve Bodrum müzeleri

başlıca çalışma alanını oluşturmuştur. Çalışma izni alınabilmiş kazı laboratuvarlarındaki araştırmanın

temelini ise özellikle profil veren parçalar ile teknik ve işçilik bakımından tarihlendirme kriterleri

kesinleşmiş parçalarının tespit-kayıt işlemleri oluşturmaktadır. 546

Bilindiği gibi müze koleksiyonlarına satın alma, müsadere gibi kazı dışı yollarla kazandırılan

eserler farklı bölge kökenli olma ve bölgesel içerikli tipolojik çalışmalar için yanlış çıktılar verme

olasılığını taşımaktadır. Bu nedenle lokasyonu belirgin olmayan eserlerin tez kapsamına alınması

Karia Bölgesi tipolojisini oluşturmada hata yaratacağından kapsam dışı bırakılmışlardır.

147

tespit edilmiştir. Detaylı bir çalışma sürecine alınan bu eserlerin ölçü değerleri

kaydedilmiş, fotoğraflama ve çizim işlemleri gerçekleştirilmiş ve son olarak da

değerlendirme aşamalarından geçirilerek tipolojik olarak sınıflandırılmıştır. Eserler

form ve alt form özelliklerine göre tanımlanmış ve gruplandırılmıştır. Tipolojik

çalışma sonucunda alt formlar ile birlikte toplam 57 tane form tespit edilmiştir. Bu

formlara ait birer eser ait oldukları formun temsilcisi olarak kataloglanmış; geri kalan

158 tane eser ise katalog üzerindeki kendi form kategorilerinde “Karia Bölgesi

Benzer Örnekler” başlığı altında listelenmiştir.

Sonuç olarak veri tabanı oluşturma ve paralel örnekler ile kontekstli buluntuların

ışığında tarihlendirmelerin yapıldığı; yayılım alanlarının saptandığı kütüphane

çalışmalarının ardından ana bölüm olarak tanımlayabileceğimiz formların ve geliş

yerlerinin içeriğinde istatistiksel sonuçlara varılan tezin ana bölümleri

oluşturulmuştur. İstatistiksel sonuçlar dönemsel, bölgesel ve formsal çıktılara

sahiptir. Teknik bilgilerin sunulduğu bu bölümlerde katalogda tanıtılmış olan eserler

hakkında form, yapım ve süsleme teknikleri, tarihsel veriler, renkler, istatistiksel

değerler gibi kriterlere dayanılarak değerlendirmeler yapılmıştır.

Tez çalışması içerisinde ayrıca “Karia Bölgesi Yerleşimleri ve Antik Cam

Endüstrisi” bölümünde547

tez kapsamında değerlendirilmeye giren cam kapların geliş

yerleri temel olarak alınarak buluntu gruplarının geliş yerlerinin kısa tarihçeleri cam

odaklı olarak incelenmiştir.

547

Bölüm 3

148

Buluntular üzerine yapılan bu detaylı çalışmanın sonuçları belirli başlıklar

altında toplanmıştır.

7.1. Tarihsel ve Bölgesel Sonuç

Çalışma sonucunda Karia Bölgesi Roma-Erken Bizans Dönemleri arasındaki

cam kapların yoğunluklu grubunu Erken Roma Dönemi kaplarının oluşturduğu tespit

edilmiştir. Bu oran, tipolojik çalışmaya elverişli eserlerin daha çok nekropol

kazılarından ele geçmesi ve bölge içerisinde Erken Roma Dönemine tarihlenen

nekropol alanı kazılarının yoğunluğu olarak açıklanabilir548

. Kalıba Üfleme ve

Serbest Üfleme tekniklerinin geliştirildiği Erken Roma Döneminde cam kap

repertuarının en yoğun karşılaşılan formu unguentarium’dur ve bahsi geçen nekropol

alanlarında bu tip eserler yapım kolaylıklarından dolayı çok sayıda ve tüm durumda

ele geçmektedir. Dolayısıyla tipolojik çalışmamıza dahil etmek ve hatta alt formlarını

tespit etmek de mümkün olmuştur. Bilindiği gibi camın masa kapları ya da

aydınlatma amaçlı olarak günlük hayatın içinde kullanımı giderek daha da

yaygınlaşmış ve bu durum mezar buluntusu olmayan, bahsi geçen tarzda eserlerin

tüm olarak ele geçme oranını düşürmüştür. Eserlerin kırık durumda bulunması

tipolojik çalışmaya elverişliliğini azaltmaktadır. Örneğin, Pedasa antik kentinde

kadehlere ait çok sayıda ağız ve kaide fragmanı ele geçmiş olmasına karşın, form

özellikleri belirgin olan yalnızca bir örnek tespit edilebilmiştir (Boğumlu Saplı

Kadeh, Kat. No.42) Bu eserlerin kaide kısımları dayanıklı olmasına rağmen ince

cidarlarından dolayı oldukça kırılgan olmaları nedeniyle form özellikleri de

belirlenememektedir. Aynı zamanda, ağız özellikleri bu formların kadeh mi, kandil

548

Tınaz, Derebağ, Kesikkapı, Gümüşkesen, Akdağ, Idyma, Kabasakız kazıları, Erken Roma Dönemi

cam malzemelerinin geldiği Karia Bölgesi mezar kazılarına örnektir.

149

mi yoksa bardak mı olarak kullanıldığının ayırt edilebilmesi için de her zaman yeterli

değildir. Bir başka önerme de, kuşkusuz daha önceki dönemlerde başlayan ve fakat

olasılıkla cam üretim kalıntılarına daha sık rastlanılan Geç Antik Çağ’da giderek

yaygınlaşan549

, kırık camın geri dönüşümlü olarak kullanılması olarak yapılabilir.

Ustaların eski camı eriterek bundan yeni üretimler çıkarması550

bahsi geçen

dönemlere ait tüm durumda ele geçen cam eser sayısındaki nispi azlığın açıklaması

olabilir.

Tablo 11 - Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri

Cam Kaplarının Tarihsel Dağılımı

Karia Bölgesi Roma ve Erken Bizans Dönemlerine tarihlenen ve 215 adet

cam kaptan oluşan tipoloji çalışması içerisinde en yoğun buluntu grubuna sahip

merkez Kaunos Antik Kenti olarak tespit edilmiştir Eser sayısının %20’si

549

Karia Bölgesinde tespit edilen üretim merkezlerinin ağırlıklı çoğunluğunu Geç Roma – Erken

Bizans Dönemi fırınları oluşturmaktadır ki; Orta Roma İmparatorluk çağı eserlerinin bu alanlarda

yeniden değerlendirilmiş olması oldukça makuldür. 550

Kırık camların toplanarak eritilip, yeniden cam üretiminde kullanılması ile ilgili bilgiler kimi Roma

edebi kaynaklarında mevcuttur. Örneğin Dio Cassius’un M.S. 2. yy.da “Roma vatandaşlığının çok

yaygınlaştığını ve artık isteyenin bir kırık cam fiyatına bunu elde edebildiğini” paylaştığı eserinden

(Dio Cassius, Historia Romana, LX.17.6.) kırık camların toplanıp üretim merkezlerine satılmasının az

da olsa ekonomik bir getirisi olduğu sonucu da çıkartılabilinir.

150

Kaunos’dan (44 örnek), %18’i Akdağ’dan (38 örnek), %13’ü Stratonikeia’dan (28

örnek) ve %8’i Marmaris’ten (18 örnek) ele geçmiştir. Buluntu grubunun geneline

bölgesel ölçekte bakıldığında İç Karia Bölgesinin öne çıktığı gözlemlenmiştir. Fakat

merkezlere bakıldığında bir Lykia sınır kenti olan ve bugün bir cam üretim merkezi

olduğu da kesinlik kazanan Kaunos’un en yoğun buluntu grubunu barındırması

şaşırtıcı değildir. Bilindiği gibi Kaunos Akhamenid stilde cam yapıtlarının ele geçtiği

Anadolu merkezlerinden de birisidir. Yerel cam sanatçılarının, ustalarının Pers

yönetimi altında, kendi merkezlerinde kendilerine ait geleneksel tarzlarını

Akhamenid zevk ve stiline adapte ederek eserler üretmiş olabilecekleri de

değerlendirilmektedir551

. Pek çok cam eserlerinde içinde bulunduğu, Akhamenid

tarzı yansıtan somut kültürel mirasın Karia Bölgesinden ele geçtiği ve Kaunos’un da

bu merkezler içerisinde başı çektiği düşünülürse, Kaunos cam üretiminin bu döneme

kadar uzandığı da tartışmaya açılabilir. Eğer bu tespit doğrulanırsa Karia Bölgesi

cam eserleri içerisindeki Kaunos sayısal yoğunluğunun sebebi de kesinlik

kazanacaktır. Stratonikeia ve Stratonikeia’ya bağlı Akdağ nekropol alanından gelen

eser sayılarındaki yoğunluk ise, her ne kadar herhangi bir epigrafik belge, üretim

artığı ya da atölye kalıntısı bugüne değin kayıtlara geçmiş değilse de Stratonikeia’da

Roma İmparatorluğunun erken dönemlerinde başlayarak bir cam üretiminin söz

konusu olabileceği düşüncesini doğurmaktadır. Bu düşünce tez kapsamında

incelenen ve tipolojik sınıflandırmaya tabii tutulan Stratonikeia ve ona bağlı Akdağ

ve Kabasakız nekropol alanlarından ele geçen pek çok cam buluntunun renk, form,

doku ve dönem paralelliği dikkate alındığında da pekişmektedir. Kaplar arasındaki

yakın benzerlikler ve bu benzerliklerin İç Karia alanında sınırlı kalıyor olması

551

Erten 2012: 193

151

Stratonikeia merkezli bir cam üretimine işaret ediyor olabilir. Bu önermenin

doğruluğu ancak analiz çalışmaları ile kesin yanıt bulacaktır.

Tablo 12 - Karia Bölgesi Roma – Erken Bizans Dönemleri

Cam Kaplarının Merkezlere Göre Dağılımı

7.2. Karia Bölgesi’nde Roma ve Erken Bizans Döneminde Cam Üretimi ve

Özgün Formlar-Yerel Üretimler

Şu ana kadar, Karia Bölgesi’nde cam eser üretiminde kullanılacak ham cam

üretiminin varlığına dair bir araştırma yapılmamıştır ya da bir bulgu tespit

edilememiştir. Fakat gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda, fırın kalıntısı,

üretim kalıntısı ya da epigrafik belgelerle cam üretimin kanıtlandığı merkezler

bulunmaktadır.

152

Tablo 13 - Karia Bölgesi Roma İmparatorluk Çağı– Erken Bizans Dönemleri

Cam Üretim Merkezleri

Yukarıdaki tabloda sayılan merkezler dışında, buluntu yoğunluğu, çeşitli

mimari kalıntılar ya da pek net olmayan epigrafik belgeler ışığında Iasos, Labraunda

ve Alabanda kentlerinde de çeşitli dönemlerde cam üretimin söz konusu olduğu

araştırmacılar tarafından tartışılmaktadır552

. Bununla birlikte, özellikle Geç Antik

Dönemde henüz kazısı yapılmamış daha pek çok merkez için de cam üretim

atölyelerinin varlığı değerlendirilebilir. Kimi dönemlerde ise bu üretimin gezici

atölyeler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Her ne kadar Karia Bölgesi çalışmaları neticesinde ele geçen günlük amaçlı

kullanım kaplarına bakıldığında yapım malzemesi olarak seramiğin, metal ve cam

olanlara kıyasla baskın biçimde yoğun olduğu fark edilse de, tez çalışmamız

neticesinde bölgenin cam kaplar için de özgün formları ve yerel üretimleri

bünyesinde barındırdığı tespit edilmiştir. Tipolojik değerlendirme içerisinde ele

alınan kimi eserler yerel üretim olarak yorumlanmıştır. Bazı formların kökeninin ise

552

Bkn. Bölüm 2.4.1

Merkez Fırın kalıntısı Üretim Kalıntısı Epigrafik Belge

Aphrodisias Var Var Var

Kaunos Yok Var Yok

Nysa Var Var Yok

Tralleis Var Var Yok

153

yukarıda da adı geçen üretim merkezlerinden yayılmış olabileceği sonucuna

varılmıştır.

Tez çalışmamız içerisindeki en erken buluntulardan biri olan Tınaz Kasesi

(Kat. No.1) mavi rengi, opaklığı ve formu dikkate alındığında oldukça özellikli bir

eserdir ve bir benzerine daha rastlanılamamıştır. Ayrıca kimi müze koleksiyonlarında

ve yayınlanmış malzemeler üzerinde yaptığımız çalışmalar genel olarak Hellenistik

ve Roma dönemine tarihlenen opak cam kaplarının başta Anadolu’da ve daha sonra

tüm antik merkezlerde nadir ele geçtiğini göstermektedir. Bir mezar buluntusu

olarak ele geçen Tınaz Kasesinin, coğrafi yakınlığa sahip olduğu Stratonikeia’da yer

alması muhtemel bir üretim merkezinden Tınaz mezarlarına gelmiş olması da

değerlendirilmelidir.

Her ne kadar Stratonikeia özelinde üretim merkezine dair bir epigrafik belge,

üretim kalıntısı ya da fırın kalıntısı bilgisine literatürde rastlanılamamış olsa da

Muğla Müzesi cam eser koleksiyonu üzerine yaptığımız çalışma sonucu, özellikle

Erken Roma dönemi için Stratonikeia’dan müze koleksiyonuna kazandırılmış çok

sayıda aynı tip, aynı renk ve aynı kalite özelliklere sahip eserin olduğu tespit

edilmiştir. Bu durum, Erken Roma dönemi itibariyle burada bir üretim merkezinin ve

dolayısıyla seri üretimin olabileceğini düşündürmektedir. Kentin nekropol

alanlarından Akdağ ve Kabasakız buluntularının, Stratonikeia buluntuları ile

paralelliği de bu tespiti pekiştirmektedir.

Bahsi geçen Stratonikeia’ya ve onun nekropol alanlarına ait benzer özellikli

eserlerin çoğunu çeşitli unguentarium formları oluşturur. Uzun Boyunlu, Küresel

Gövdeli Unguentariumlar ( Kat. No. 10.2), Geniş Üçgen Gövdeli, Şamdan Biçimli

154

Unguentariumlar ( Kat. No. 11.1), Disk Formlu, Şamdan Biçimli Unguentariumlar (

Kat. No. 11.2), Çan Formlu Şamdan Biçimli Unguentariumlar ( Kat. No. 11.5), Kısa

Boyunlu Tüp Biçimli Unguentariumlar ( Kat. No. 8.2) kendi kategorilerinde aynı

renk, aynı ölçü, aynı doku, aynı tarz özellikler ile dikkati çekmektedir. Dönemlerinin

tanınmış eserleri olsalar bile, Stratonikeia’dan ele geçen bu tiplere ait örneklerin

buluntu yoğunlukları dikkate alınarak Erken Roma döneminde, bu merkezde ihtiyaca

yönelik bu tiplere ait kapların üretilmiş olduğu değerlendirilmelidir.

Yukarıda verilen önermenin doğruluğu varsayıldığında Stratonikeia’nın çevre

merkezlerinde ele geçen az sayıda benzer örneğin, Stratonikeia’dan o merkezlere

dağılmış olduğu düşünülebilir. Stratonikeia ve Akdağ buluntuları içerisinde yaygın

olarak tespit edilen ve 13 örnekle temsil edilen“Geniş Üçgen Gövdeli, Şamdan

Biçimli Unguentarium” ( Kat. No. 11.1) ölçü, renk ve üslup özellikleri neredeyse

birebir örtüşerek Idyma’dan da ele geçmiştir. Aynı şekilde “ Kısa boyunlu, Boğumlu,

Tüp Biçimli Unguentarium” (Kat. No.8.2) Akdağ mezarlarından 5 örnekle bilinirken,

yine aynı kriterlerle bir Milas buluntusu olarak kaydedilmiştir.

Olası bir yerel ya da bölgesel üretim de Aphrodisias ve Iasos buluntusu olan

Sekizgen Gövdeli Şişe ( Kat. No. 31) için önerilebilir. Dörtgen gövdeli ya da

silindirik formlu şişeler Erken Roma İmparatorluk Döneminin yaygın

formlarındandır. Bu form kategorisinde sekizgen gövdeli olanların da bulunduğu

bilinmektedir. “Prizmal Gövdeli Şişe/Sürahi” olarak tanımlanan bu tip eserler M.S.

5. kadar görülmüşlerdir. Fakat, bahsi geçen buluntu gövdeden ağza doğru genişleyen

uzun konik boyun özelliği ile bu tip benzerlerinden ayrılmaktadır. Aynı şekilde M.S.

4-5. Yüzyıllara tarihlenen benzer boyun ve gövde özellikleri taşıyan bir şişe formu

üzerindeki hristiyan sembolleri ve kulbu ile Karia örneklerinden ayrılmaktadır. Bir

155

benzerlerine daha rastlanılamayan Karia örnekleri de olasılıkla aynı tarihlendirmeye

dahildir. Ayrıca eserlerin tarihlendirildiği Geç Antik Dönem kapsamında

Aphrodisias’da kanıtlanan cam üretiminin varlığı ve Iasos için de bu olasılığın ciddi

olarak değerlendirilmesi yerel üretim saptaması açısından önemlidir. “Sekizgen

Gövdeli Şişe” bu merkezlerde üretilmiş olan formlara örnek oluşturabilir.

7.3. Karia Bölgesi’nde Roma Döneminde İthal Formlar

Her ne kadar Karia Bölgesinin yerel formları, özellikle analiz çalışmalarının

azlığı nedeniyle tam olarak ortaya konamasa da ele geçen kimi örnekler özellikli

formları nedeniyle stil kritiği yoluyla ithal olarak yorumlanabilir niteliktedir.

Bahsi geçen bu eserler içersinde Karia Bölgesinde ithal formlarının büyük bir

çoğunluğunu Erken Roma İmparatorluk Dönemi kapları oluşturmaktadır. Bunlar

Konik Gövdeli Kaseler ( Kat. No. 2), Kaburgalı Kaseler ( Kat. No. 5.1 ve 5.2), Narin

Kaburgalı Kaseler ( Kat. No.6), “Gövdeden Boğumlu Unguentariumlar” ( Kat. No.

16) ve bir adet Kalıba Üfleme teknikli amphorikos’tur ( Kat. No. 20). Kaunos ve

Myndos buluntusu olarak kaydedilen “Konik Gövdeli Kaseler” imparatorluğun hem

doğu hem de batı merkezlerinden M.Ö. geç 2. yüzyıl itibariyle erken 1. yüzyıla kadar

bilinmektedir: Tell Anafa553

, Queseir al Quadim, Ashdod, Tell Nebi, Dura Europos,

Korinth554

, Atina Agorası555

, Delos556

, Kos557

gibi merkezler bu yayılımın kapsadığı

merkezlere yalnızca birkaç örnektir558

. “Uzun Kaburgalı” ve “Kısa Kaburgalı” olarak

iki ayrı kategoride incelenen “Kaburgalı Kaseler” ise yine tüm Roma eyalet

553

Weinberg 1970:19 554

Meyer 1992 : 17-19 555

Weinberg 1961: 390 556

Nenna 1999 : pl. 10, c55 557

Triantaflydis 2006: 155 558

Detaylı bilgi için bkn. Bölüm 5.1.1.2

156

merkezlerinde rastlanılan formlardandır. M.Ö.1. yüzyıl itibariyle görülen559

ve Karia

Bölgesinde Kaunos ve Iasos örnekleri tespit edilen “Kısa Kaburgalı” olanları

özellikle Batı Avrupa için uluslararası müzelerde çok sayıda karşılaşılan tipik bir

formdur560

. “Uzun Kaburgalı” olanlar ise M.S. 1. yüzyıldan itibaren görülmeye

başlanır561

ve Karia için Marmaris buluntusu bir örnekle temsil edilmektedir. Daha

çok Almanca ismi olan “ Zarte Rippenschalen” ile anılan “Narin Kaburgalı Kaseler”

ise Anadolu’da Elaiussa Sebaste562

, Sardes563

ve Arykanda564

gibi merkezlerden

gelen az sayıda örnekle bilinmektedir. Karia Bölgesinde Pedasa ve Kaunos

buluntuları olarak tespit edilen bu tip’in üretimleri M.S. erken 1. Yüzyıl itibari ile

başlamıştır565

. Çalışmamızda “Gövdeden Boğumlu Unguentarium” olarak

tanımlanan; fakat bazı yayınlarda “Armudi Gövdeli Unguentarium” kategorisinde

değerlendirilen form ise hem Anadolu hem de Anadolu dışı örnekleriyle

bilinmektedir566

. Augustus Döneminde artan ticaret ağı sonucunda bu eserlerin Karia

Bölgesine ithal edilmiş oldukları düşünülebilir.

A.Özet tarafından M.S.1. yüzyıla tarihlendirilen567

ve her iki tarafı da

kabartma “Aias” figürlü olan kalıba üfleme tekniğinde yapılmış amphroiskos da

(Kat. No. 20), oldukça özellikli bir esedir ve lüks cam kaplar kategorisinde

değerlendirilebilinir. Kalıba üfleme teknikli eserler çoğunlukla sanatsal özellikler

taşımakta ve daha çok lüks cam kap yapımında kullanılmaktadır. Lüks cam kapların

559

Ignatiadou 2006: 15-18 560

The Royal Ontario Museum ( Hayes 1975: 154); The Toledo Museum ( Grose 1989: No.239);

Limburg Museum ( Isings 1971: fig.18); Corning Museum ( Goldstein 1979: 154). 561

Von Saldern 1980:11 562

Gençler-Güray 2009: 39-40 563

Von Saldern 1980: 12-13 564

Tek 2007: 155 565

Stern 2001: 47 566

Elaiussa Sebaste örneği için bkn. Gençler-Güray 2009: 51; Allessandro Palma di Cesnola

Koleksiyonu örneği için bkn. Sternini 1998: 79 567

Özet 1998:47-48

157

daha yerleşik atölyeler tarafından yapıldığı ve dağılımın bu atölyelerden gerçekleştiği

düşünülmektedir568

. Lüks ya da yarı lüks kaplar grubuna dahil edilen eserler yalın

formlardan ziyade; gösterişli yapımı ve süslemesi oldukça zahmetli, genellikle yazıtlı

ya da figürlü sahneleri içeren kaplardır. Dolayısıyla alıcıları nispeten üst sınıf

insanlar olmalıdır. Karia Bölgesi içerisinde Erken Roma döneminin tek örneğini

oluşturan amphoriskos üzerindeki mitolojik sahne, Yunan alfabesi ile yazılan “Aias”

yazıtı ve pek de rastlanılmayan mor rengi ile bahsi geçen bu lüks kaplara güzel bir

örnek teşkil eder. Cam kap yapımında “mor” rengin elde edilmesi için gerekli olan

magnezyum metal oksitinin, bugün Karia Bölgesinin oluşturduğu Muğla ili maden ve

enerji kaynakları içerisinde sayılmaması da569

bu kabın ithal olarak bölgeye

getirildiği düşüncesini pekiştirmektedir. Anadolu’da bir benzerine daha

rastlanılamayan bu eser büyük olasılıkla Karia’ya ithaldir.

Orta Roma Dönemi için de kimi eserlerin aynı kriterler dikkate alınarak ithal

olarak değerlendirilebilir: İlmekli sürahiler ( Kat. No. 28.1 ve 28.2) Orta Roma

İmparatorluk Çağı’nın ithal edilmiş formlarıdır. Bu sürahiler sade yapılabildikleri

gibi dekorlu da olabilirler. İlmek kısımları ağız üstünden ya da ağızdan başlayabilir.

Her ne kadar yaptığımız çalışmalar ilmek pozisyonlarının tarihlendirici bir kriter

olarak şimdiye kadar kullanılmamış olduğunu ortaya koysa da tipolojik gelişim kriter

alındığında “Ağızdan İlmekli” örneklerin çok kısa bir zaman sonra üretilmeye

başlandığı önerilebilir. İlmekli sürahiler Yatağan ve Kabasakız buluntuları ile

Karia’da temsil edilmektedir. Bir başka Orta Roma Dönemi ithal eseri de Marmaris

buluntusu “Baskı / Çökertme Gövdeli Şişe” formudur( Kat. No. 32). M.S. 3-4.

568

Lightfoot ve Arslan 1992: 5-6 569

http://www.mta.gov.tr/v2.0/turkiye_maden/maden_potansiyel_2010/Mugla_Madenler.pdf

158

Yüzyıllara tarihlenen şişe Kilikia üretimi olabileceği gibi570

İmparatorluğun batı

merkezlerinden de ithal edilmiş olabilir571

. Bu eserlerin Kilikia kökenli olduğu

düşüncesi bu tip dekorasyona sahip özellikle bardak formlarının sayısal olarak bu

bölgedeki yoğunluğudur572

. Genellikle cam aryballoi’de görülen yaka ağız formuna

sahip küresel gövdeli Marmaris buluntusu bir şişe’nin ( Kat. No. 22) üretim yeri yine

tartışmalıdır. Pek çok araştırmada bu tür ağız formuna sahip eserlerin Doğu Akdeniz

kökenli olması gerektiği değerlendirilmiştir573

. Fakat bu çalışmalarda üzerinde

durulan merkez Bergama’dır574

. Karia Bölgesindeki bu tip eserlerin sayısal azlığı

dikkate alındığında eserin başka bir merkezden getirtilerek bölgeye kazandırılmış

olması makul bir önermedir. “ Konik Gövdeli Halka Kaideli Kaseler” ( Kat. No. 35)

Isings’in de Form 80 olarak tanımladığı575

ve Pek çok uluslararası kazı, koleksiyon

ve müze örneklerinden tanınmaktadır576

.

Geç Roma İmparatorluk Çağı için Kalıba Üfleme tekniğinde üretilmiş olan

“Kürevi Gövdeli, Dilim Dekorlu Vazo/Bardak formunun (Kat. No. 37) aynı şekilde

ithal edildiği önerilebilir. Bu tip eserlerin prototipi Roma İmparatorluğunun güney

merkezlerinden M.S.1. yüzyılın sonu ile M.S. 2. yüzyılın başlarında görülen kalıba

üfleme kaburga dekorlu kavanozlar oluşturur577

. Karia tipolojisinde Yassıada su altı

kazısından ele geçen tek bir örnekle temsil edilen bu formun benzer örnekleri

570

Kilikia bölgesinin en yaygın bezeme tekniklerinde olan baskı (çökertme) teknikli kapların, Stern

tarafından Kilikia üretimi olabileceği önerilmektedir ( Stern 1984: 132-139) . 571

Isings formun Pompeii ve Herculaneum örneklerini dikkate alarak M.Ö.79’da başladığını ve

M.S.3-4. Yüzyıllara kadar kullanım gördüğünü belirtmektedir ( Isings 1957 : 46-47) 572

Stern 1984: 132-139 573

Erten-Yağcı 1993: 177; Sorokina 1987: 42; Lİghtfoot 1989: 78 574

Detaylı bilgi için bkn. Böl. 5.2.1.1 575

Isings 1957: 96-97 576

Karanis örnekleri için bkn. Harden 1936: 47; Klaros örnekleri için bkn. Taştemür 2007: 83; The

Royal Ontario Müzesi örnekleri için bkn. Hayes 1975: 63; Kıbrıs-Cesnola Koleksiyonu için bkn.

Haren 1934: 147 577

Isings 1957: 86-88

159

Elaiussa Sebaste Bizans Sarayı kazısından fragmanlar halinde tespit edilmiştir578

. Bu

örnek dışında tespit edilen Geç Roma- Erken Bizans dönemi kapları İmparatorluğun

neredeyse her yerinde karşılaşılan özellikler arz etmektedir. Geç Antik Çağ için

tespit edilen üretim merkezlerinin fazlalığı, Karia Bölgesinin bu dönemde cam

malzeme için ithalata gereksinim duymamasını doğurmuş olabilir.

7.3.1 . Çalışma Sonucunda Oluşan Yeni Hedefler

“Karia Bölgesi Roma Dönemi Cam Kap Tipolojisi” başlıklı doktora tez

çalışması, bahsi geçen dönemde Karia Bölgesinde kullanım gören cam kapların

tipolojisini genel hatları ile ortaya koymayı amaçlamış ve bu doğrultuda çalışma

tamamlanmıştır. Bölge, genel olarak Roma İmparatorluğunun tüm eyaletlerinde

karşılaşılan formların yer aldığı bir cam kap repertuarı sergilemektedir. Bununla

birlikte, özellikle konumuzu oluşturan Roma Dönemine gelindiğinde yaşanan

teknolojik gelişmelerle bağımsız bir sektör haline gelerek seri üretim hızı kazanan

cam endüstrisinin sonucu olarak, Karia Bölgesi özelinde de kullanım ihtiyacına

yönelik yerel ve bölgesel ölçekte üretimlerin gerçekleştiriliyor olması kaçınılmazdır.

Dolayısıyla bölgede tespit edilen ve farklı merkezlerden ele geçmiş kimi buluntu

gruplarına ait formların içerisinde doku, renk ve işleniş üsluplarında görülen dikkat

çekici benzerlikler özgün formlara ve yerel üretimlere işaret ediyor olmalıdır579

.

Fakat Karia Bölgesi cam çalışmalarındaki niceliksel eksiklik atölyelerin tespitini de

zorlaştırmaktadır. Dahası kazı alanlarında cam üretimine işaret eden fırın

578

Gençler-Güray 2009: 88-89 579

Stratonikeia ve ona bağlı Akdağ ve Kabasakız nekropol alanlarından ele geçen pek çok

unguentarium formlu cam buluntunun renk, form, doku ve dönem paralelliği dikkate değerdir. Bu

benzerlik Idyma ve Mylasa gibi yakın İç Karia merkezlerinde de görülmektedir ( Benzer yoğunluklu

form gruplarına ilişkin ayrıntılı bilgi için bkn. . “Karia Bölgesi’nde Cam Üretimi ve Özgün Formlar-

Yerel Üretimler” başlıklı bölüm – böl. 7.2).

160

kalıntılarına rastlamak da her zaman mümkün değildir. Çünkü geçici olarak

kullanılan ve hamam gibi uygun ocakların bulunduğu ya da bakır işlikleri gibi cam

üretimine adapte edilebilecek mekanlar da cam fırını yerine kullanılabilmekte, cam

üretimi için tercih edilebilmektedir580

. Gezici cam ustalarının varlığı da gittikçe daha

fazla kabul gören bir önermedir ve cam fırınlarının kazı alanlarındaki seyrekliği kimi

araştırmacılar tarafından buna bağlamaktadır581

. Dolayısıyla üretim yerlerinin

tespitinde yaşanan sıkıntılar yerel formların tespitine de yansımaktadır. Atölyelerin

ya da atölyelerin varlığını kanıtlayan üretim artıkları gibi bulguların tespit

edilemediği noktalarda cam üretiminde kullanılan ham madde kaynaklarına ve

buluntulara yönelik analiz çalışmaların birincil derecede önem arz etmektedir. Bu

nedenle çalışmanın devam edeceği alanlardan bir tanesi bu analiz çalışmalarının

gerçekleştirilmesine yöneliktir.

Çalışmamız Karia’da Roma Dönemi’nin erken evrelerinde karşılaşılan ve

çoğunluğunu daha çok mezar buluntusu olarak kaydedilen unguentariumların

oluşturduğu kimi formların zamanla yoğunluklarını kaybettiğini; masa kabı olarak

kullanılan formların ise çeşitlenerek artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Her ne

kadar bu sonucun nedenlerinden biri olarak şu ana kadar tespit edilen form

repertuarının çoğunluğunu Erken Roma Dönemi mezarlarının kapsadığı ve bu

nedenle daha geç dönemlere ait mezar buluntuları hakkında yeterli birikimimizin

olmadığı gösterilebilirse de, mevcut çalışma çıktıları ölü gömme ritüellerinde

kullanılan eserler arasında dönem içerisinde nispi farklılıklar olduğuna işaret

etmektedir. Bu nedenle mezar buluntularında cam kapların ve aslında tüm cam

580

Tek 2005: 108–123 581

Lightfoot-Arslan 1992: 6

161

malzemelerin işlevi582

, bu hediyelerin dönem içerisindeki kullanım yoğunlukları,

içeriklerinin araştırılması hem camcılık tarihi açısından hem de ölü gömme ritüelleri

ile ilgili araştırmalar açısından önem taşımaktadır. Dolayısıyla hedeflerimizden bir

diğeri de Karia Bölgesi camlarının, yeni araştırmalar sonucu ortaya konulan yeni

bulgular ve tespit edilen yeni buluntular ile revizyonu yapılarak, ölü gömme ritüelleri

çerçevesinde yeniden ele alınmasıdır.

Diğer bir hedef ise Karia merceğinde yürütülen bu bölgesel çalışmanın

Anadolu’nun diğer bölgelerini de kapsamasıdır. Anadolu’nun cam tarihi içerisinde

oynadığı rol ancak uzun soluklu bölgesel çalışmalar ile ortaya konulabilir. Konunun

uzmanları tarafından gerçekleştirilecek bu tip çalışmalar ile yaratılacak bir “Anadolu

Antik Cam Tipolojisi” pek çok köken problemine ışık tutacaktır.

582

Burada Cam Kaplar’a ek olarak“ Cam malzemeler” tanımının kullanılmasının nedeni; cam

kapların yanı sıra karıştırma çubukları, boncuklar gibi çok çeşitli cam buluntularının mezar buluntusu

olarak kaydedilmesidir. Uşak Arkeoloji Müzesi koleksiyonunda Güre Köyü mezarlarında yapılan

kurtarma kazısı sonucunda ele geçen küre şekilli; top formunda cam bir mezar hediyesi bulunmaktadır

(Çakmaklı 2003: 124; Kat. No. 44).

162

8. KATALOG

Katalog bölümünde müze, arazi ve kütüphane çalışmalarında tespit edilip ölçü,

fotoğraflama, çizim gibi temel işlemler uygulanan; form ve alt formlarına ayrılarak

tipolojik olarak tanımlanan Karia Bölgesi kökenli 215 adet Roma Dönemi cam kabı

ele alınmıştır. Tipolojik çalışma sonucunda alt formları ile birlikte toplam 57 adet

olarak belirlenen formlara ait birer eser ait oldukları formun temsilcisi olarak

kataloglanmış; geri kalan 158 tane eser ise katalog üzerindeki kendi form

kategorilerinde “Karia Bölgesi Benzer Örnekler” başlığı altında listelenmiştir.

Her form üzerinde temsil edilen eserin detaylı özellikleri aktarılmıştır. Bunlar:

katalog numarası, buluntu yeri, eğer bir kazı buluntusu olarak ele geçirilmişse

buluntu alanı (bouleterion, hamam, tiyatro, mezar vb.), eserin şu anda bulunduğu yer,

buluntu kaynağı (kazı buluntusu ya da kazı dışı buluntu), bir kazı buluntusu ise kazı

numarası, müze koleksiyonuna katılmış ise müze envanter numarası, form adı, form

tanımı, eserin yapım tekniği (kalıba döküm, serbest üfleme, kalıba üfleme vb.), rengi,

ölçüleri, varsa ek materyali, varsa alet izi, korunma durumu, dönemi, eser hakkında

notlar, eser yayınlanmış ise bibliyografyası, Karia Bölgesinde görülen benzer

örnekleri, Karia dışında Anadolu bazında görülen benzer örnekleri ve Anadolu

dışında tespit edilen benzer örnekleridir.

Benzer örnekler kısmında hassasiyetle davranılmış ve yayınlarda aynı form

kategorisinde değerlendirilse bile Karia örneği ile formsal olarak çok yakın

benzerlikler içermiyor ise kataloğa alınmamıştır. Bu nedenle benzer örnekler

kısmında örnekleme alanları eğer açılmamış ise bu durum bahsi geçen eserin yakın

bir benzer örneğinin bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Katalog üzerinde

kullanılan fotoğraf ve çizimlerin kaynakçası, ait olduğu çizim ve fotoğrafın alt

163

kısmında yer almaktadır. Tezin yazarı tarafından çekilen fotoğraf ve çizimlerde ise

yalnızca yazarın ismi görülebilir.

164

165

166

167

168

169

170

171

172

173

174

175

176

177

178

179

180

181

182

183

184

185

186

187

188

189

190

191

192

193

194

195

196

197

198

199

200

201

202

203

204

205

206

207

208

209

210

211

212

213

214

215

216

217

218

9. LEVHALAR

LEVHA I

Çizim No.1

Çizim No. 2 Çizim No. 3

Çizim No. 4 Çizim No. 5

219

LEVHA II

Çizim No. 6A

Çizim No. 6B

Çizim No. 7 Çizim No. 8

220

LEVHA III

Çizim No. 9A Çizim No. 9B Çizim No. 9C

Çizim No. 10

Çizim No. 11A Çizim No. 11B

221

LEVHA IV

Çizim No.12A Çizim No.12B Çizim No. 12C

Çizim No.12D Çizim No.12E

222

LEVHA V

Çizim No. 13 Çizim No. 14

Çizim No. 15 Çizim No. 16

Çizim No. 17

223

LEVHA VI

Çizim No. 18 A

Çizim No. 18B Çizim No. 18C

224

LEVHA VII

Çizim No. 19A Çizim No. 19B

Çizim No. 20 Çizim No. 21 Çizim No. 22

Çizim No. 23

225

LEVHA VIII

Çizim No. 24 Çizim No. 25

Çizim No. 26

Çizim No. 27 A Çizim No. 27B

226

LEVHA IX

Çizim No. 28

Çizim No. 29 Çizim No. 30

Çizim No. 31

227

LEVHA X

Çizim No. 32

Çizim No. 33 Çizim No. 34

Çizim No. 35 Çizim No. 36

228

LEVHA XI

Çizim No. 37

Çizim No. 38 Çizim No. 39

Çizim No. 40 Çizim No. 41

229

10. UYUM TABLOSU

KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO

1 1 I 1

2 2 I 2

3.1 3 I 3

3.2 4 I 4

4 5 I 5

5.1 6 II 6A

5.2 7 II 6B

6 8 II 7

7 9 II 8

8.1 10 III 9A

8.2 11 III 9B

8.3 12 III 9C

9 13 III 10

10.1 14 III 11B

10.2 15 IV 11A

230

KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO

11.1 16 IV 12A

11.2 17 IV 12B

11.3 18 IV 12C

11.4 19 IV 12D

11.5 20 IV 12E

12 22 V 13

13 23 V 14

14 24 V 15

15 25 V 16

16 26 V 17

17.1 27 VI 18B

17.2 28 VI 18A

17.3 29 VI 18C

18.1 30 VII 19A

18.2 31 VII 19B

19 32 VII 20

20 33 - -

231

KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO

21 34 VII 21

23 36 VII 23

24 37 VIII 24

25 38 VIII 25

26 39 VIII 26

27 40 - -

28.1 41 VIII 27B

28.2 42 VIII 27A

29 43 IX 28

30 44 IX 29

31 - IX 30

32 45 X 31

33 46 X 32

34 47 X 33

35 48 X 34

36 - X 35

37 - X 36

232

KATALOG NO FOTOĞRAF NO LEVHA NO ÇİZİM NO

38 49 XI 37

39 - XI 38

40 - XI 39

41 - XI 40

42 50 XI 41

233

ÖZET

Burada sunulan çalışmanın konusunu, Roma ve Erken Bizans Dönemlerinde,

Antik Karia Bölgesi’ndeki yerleşim yerlerinden veya nekropol alanlarından

bulunmuş; müze koleksiyonlarında ya da kazı atölyelerinde korunan, yayınlanmış

veya yayınlanmamış cam kaplar; bu kapların Karia Bölgesi’ndeki dağılımı ve

tipolojik olarak değerlendirilmesi oluşturmaktadır.

İncelenen eserler içerisinde değerlendirme kriterlerine girerek ele alınan 215 adet

eser vardır. Bu eserlerden alt formlarla birlikte 57 tanesi temsil ettikleri formun

temsilcisi olarak kataloglanmış; geri kalan 155 tanesi ait oldukları formun

kataloğunda “Karia Bölgesi Benzer Örnekler” başlığı altında listelenmiştir.

Geç Hellenistik, Erken Roma, Orta Roma, Geç Roma ve Erken Bizans başlıkları

altında sınıflandırılan eserler üzerinde yapılan istatistiksel değerlendirmeler,

yoğunluklu grubun Erken Roma Dönemi eserleri oluğunu göstermiştir. Bu durumun

temel nedeni olasılıkla, tipoloji çalışmasına elverişli malzemelerin daha çok müze

koleksiyonlarında yer alması ve bu koleksiyonları da daha çok Erken Roma

Dönemi’nin korunmuş mezar buluntularının oluşturmasıdır. Erken Roma Dönemi

özelinde ise “unguentariumlar”ın ve onun bir alt formu olarak “armudi gövdeli

unguentariumlar”ın en yaygın grubu oluşturduğu tespit edilmiştir.

Coğrafi olarak değerlendirildiğinde ise Kaunos’un en yoğun buluntu grubuna

sahip olan merkez olduğu fark edilmektedir. Eser sayısının %20’si Kaunos’dan,

%18’i Akdağ’dan, %13’ü Stratonikeia’dan ve %8’i Marmaris’ten ele geçmiştir.

Buluntu grubunun geneline bölgesel ölçekte bakıldığında ise İç Karia Bölgesinin öne

çıktığı gözlemlenmiştir.

234

SUMMARY

The subject of this study is the published or non-published Roman glass cups that

were found Ancient Carian settlements or necropolis, keep at museum collections or

excavation areas, distribution of these cups through Carian Region and typological

evaluation.

There are 215 pieces which passed the evaluation criteria. 57 of them are

cataloged as representative of their representing forms and 155 pieces are listed as

“Carian Samples” in related forms catalogs.

The statistical evaluations on the pieces that classified under the titles of “Late

Hellenistic Period”, “Early Roman Period” “Middle Imperial Roman Period” “Late

Imperial Roman Period” and “ Early Byzantine” pieces. The probable main reason is

the pieces that are suitable for typological study exist museum collections and those

collections are formed by Early Roman Period’s protected tomb finds. As special to

Early Roman period, “Unguentariums” and its sub-form “Pear-Shaped

Unguentaria”” are the widest groups.

When exemined geographically, it’s realised that Kaunos has the most intense

findings. %20 of total findings is come from Kaunos, %18 is come from Akdağ, %13

is come from Stratonikeia and %8 is come from Marmaris. When looked as regional,

Inner Karia Region is distinguished.