Hazar World - Issue 08 - July 2013

100
HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Ruhani, İran’ı bekleyen sorunlara çözüm getirebilecek mi? TEMMUZ 2013 SAYI: 08 “RUHANI” IŞARET ETTI, HALK SEÇTI hazarworld.com YAYINDA BAKÜ TARİHİ BİR FORUMA EV SAHİPLİĞİ YAPTI TAP VE NABUCCO MÜCADELESİNDE GÜLEN TARAF TAP OLDU “ÖZBEKİSTAN BÖLGEDE BARIŞ VE HUZUR İSTİYOR”

Transcript of Hazar World - Issue 08 - July 2013

HA

ZA

R S

TR

ATEJ

İ EN

STİT

ÜS

Ü Y

AYIN

IDIR

İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Ruhani, İran’ı bekleyen sorunlara çözüm getirebilecek mi?

TEM

MU

Z 2

013

SAYI

: 08

“RUHANI” IŞARET ETTI, HALK SEÇTI

hazarworld.com YAYINDA

BAKÜ TARİHİ BİR FORUMA EV SAHİPLİĞİ YAPTI

TAP VE NABUCCO MÜCADELESİNDE GÜLEN TARAF TAP OLDU

“ÖZBEKİSTAN BÖLGEDE BARIŞ VE HUZUR İSTİYOR”

CHOICE FOR ENERGY OF

TURKEY’S TOMORROW

Turkey’s largest private natural gas importer.With its PNG and LNG portfolio, supplies major industrial customers and cities throughout the country.

www.enercoenerji.com

TEMMUZ 2013 SAYI 08 1www.hazarworld.com

Merhabalar,

Orta Doğu coğrafyasının iki önemli ve belirleyici ülkesi Türkiye ile İran ilişkileri İslamiyet’in kabulü ile başlamıştır. Tarih boyunca çok boyutlu karmaşık bir yapısı olan Türkiye-İran ikili ilişkileri, tarihî, kültürel, jeopolitik ve stratejik çok sayıda faktör tara-fından belirlenmiştir. Türkiye’nin cumhuriyet sonrası yaşadığı yapısal dönüşüm ve son yıllarda elde ettiği siyasi ve ekonomik istikrar ülke içinde özgüveni arttırmıştır. İran’daki rejim değişikliği karar vericilerinin bölgesel dost ve düşman algılamalarını etkilemiştir. Öte yandan kadim rekabet ve dönüşüm, dört asırdır yüksek dağların doruklarını izleyen 560 kilometre uzunluğundaki İran-Türk sınırını değiştirememiştir.

14 Haziran’da gerçekleşen İran Cumhurbaşkanlığı yarışında Velayet-i Fakih tarafından 8 adaya vize verildi. Muhammed Rıza Aref ve Gholam Ali Haddad Adel’in çekilmesi ile Said Celili, Muhammed Bagher Galibaf, Ali Ekber Velayeti, Gholam Ali Haddad Adel, Muhsin Rızai, Hasan Ruhani, Muhammed Gharazi ve Muhammed Rıza Aref ’in aday olarak katıldığı seçimler sonuçlandı. Ruhani’nin Cumhurbaşkanı seçildiği İran seçimle-rini ve adayları bu sayımızda kapak konusu olarak işledik.

Geçtiğimiz yıllarda yaşanan ekonomik krizden güçlü bir şekilde çıkan Türk bankaları-nın sahip oldukları tecrübe ve birikimi Hazar Bölgesi’nde değerlendirme yönelimlerini işlediğimiz Temmuz sayısında, yine siyasetten ekonomiye, turizmden kültüre ve tarihe uzanan geniş bir yelpaze ile karşınızdayız. 2007 yılında turizm bölgesi ilan edilen ve dünyanın saklı cennetlerinden biri olan Avaza’yı, İpekyolu’nun en eski duraklarından Oş’u ve Hazar Bölgesi’nden Türkiye’ye olan turistik ilgideki artışı inceledik. Yıllardır süregelen, politik ve ekonomik alanda hangisinin daha kârlı olduğu tartışılan TAP ve Nabucco yarışında gelinen son noktayı değerlendirdik.

Röportaj sayfalarımızda Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Elman Abdullayev ile bölgeye ilişkin gündemde olan konuları görüştük. Bununla beraber, dünyanın siyasi çal-kantılarla dolu olduğu şu günlerde Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov’un barış ve huzur mesajlarını Hazar World okuyucularıyla paylaştık. Azerbaycan Cumhurbaşka-nı İlham Aliyev’in katılımıyla Bakü’de düzenlenen ABD-Azerbaycan Forumu ve Rusya’da gerçekleşen St. Petersburg Uluslararası Forumu’nu masaya yatırdığımız bu sayımızda da dopdolu bir içerikle karşınızdayız.

Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle…

HALDUN YAVAŞHazar Strateji Enstitüsü

Genel Sekreter

ÖNSÖZ YÖNETİM

İMTİYAZ SAHİBİHazar Strateji Enstitüsü Adına Haldun YAVAŞ

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Gökhan ÇAY

EDİTÖRHande YAŞAR ÜNSAL

YAYIN KURULUDr. Cemil ERTEMEfgan NİFTİYEVProf.Dr. Mesut HAKKI CAŞINZeynep KAPTAN

İLETİŞİMVeko Giz Plaza, Maslak Meydan Sok. No:3 Kat:4 Daire 11-12 Maslak, 34298 Şişli / İstanbul - TÜRKİYETel: +90 212 999 66 00 Faks: +90 212 999 66 01www.hazarworld.com

YAYIN YÖNETİM

YAYIN GRUBU BAŞKANISerkan ÜNAL

GRUP KOORDİNATÖRÜMehmet Mücahid DEMİR

FİNANS KOORDİNATÖRÜSelim KARA

GENEL YAYIN YÖNETMENİSerdar TURAN

ÖZEL PROJELER DİREKTÖRÜEmin GÖRGÜN

EDİTÖRLERAynur ŞENOL ALTUN Can GÜRSUNesrin KOÇASLANE. Melek CEVAHİROĞLU

SANAT YÖNETMENİÖzkan ORAL

YARDIMCI SANAT YÖNETMENİMehtap KAPLANPınar GÜVEN Ahmet ÇELİK

FOTOĞRAF EDİTÖRÜŞeref YILMAZ

KATKIDA BULUNANLARGizem GÜZEYGüzin GÜZEYBaran KARAKUZUÖzbekistan Büyükelçiliği

İnfomag Yayıncılık Bilişim Tanıtım ve Organizasyon Hizmetleri Ltd. ŞtiEbulula Mardin Cad. 4. Gazeteciler Sitesi A-8 /1 Akatlar-Levent / İSTANBULTel: (0212) 324 55 15Faks: (0212) 324 55 05

BASKIBilnet Matbaacılık Biltur Basım Yay. ve Hiz. A.Ş. Dudulu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye 34476 İSTANBUL Tel: 444 44 03

Yayın TürüYaygın Yerel Süreli

Yayın Süresi / DiliAylık / Türkçe

İLETİŞİ[email protected]

2

IÇINDEKILER

“RUHANİ” İŞARET ETTİ, HALK SEÇTİ

İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde reform kanadının desteğini alan, ılımlı lider

Hasan Ruhani oyların %50’den fazlasını alarak seçimlerden galip ayrıldı. Eski Millî Yüksek

Güvenlik Konseyi Sekreteri Ruhani, en yakın rakibinden üç kat daha fazla oy aldı. Ruhani’nin

gelişi ile İran ve Batı arasındaki ilişkilerin geleceği merak konusu.

KAPAK

10KISA KISALAR

• HASEN’den Aylık Gündem Raporu

• Tarımsal Teknoloji Ürünleri Taşkent’te Sahneye Çıktı

• ABD’li Şirketler Türkmenistan ile TAPI Gaz Boru Hattına Katılımı Görüşüyor

04

AJANDA

• Astana Madencilik ve Metalurji Kongresi

• E-Tohum Azerbaycan

• Türkmenistan Buğday Bayramı

07

HABER ANALİZ

• Hazar’ın Enerji Potansiyeli Bakü’de Değerlendirildi

• İngiltere’den Hazar’a İşbirliği Mesajları

• TPAO Azerbaycan’da Daha Aktif Olmak İstiyor

• Fuarda Yenilikçi Petrol Ekipmanları Tanıtıldı

08

TEMMUZ 2013 SAYI 08 3www.hazarworld.com

TURİZMİN YENİ İNCİSİ AVAZASahip olduğu gaz ve petrol rezervleri ile enerji gündeminde adından sıkça söz ettiren Türkmenistan, 2007 yılında turizm bölgesi ilan edilen ve tanıtımı yapılan Avaza ile dünyanın gözde turizm cenneti olmayı hedefliyor.

ANALİZ 56

ANALİZ

HAZAR BÖLGESİ ÜLKELERİNDEN TÜRKİYE’YE TURİZM Türkiye, özel konumu nedeniyle Hazar Bölgesi’nin ilgisini çekiyor. Bölge ile olan işbirliği turizm sektörünü de canlandırıyor.

52

KÜLTÜR SANAT

Son dönemde yayınlanan kitaplar, gösterime giren filmler ve bölgedeki sanatsal faaliyetlerden Hazar World okuyucuları için seçtiklerimiz.

58

BAKÜ TARİHİ BİR FORUMA EV SAHİPLİĞİ YAPTIAzerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev liderliğinde Bakü’de bir araya gelen ABD-Azerbaycan Forumu, iki dost ülkeden pek çok akademisyen, diplomat ve devlet adamına ev sahipliği yaptı.

ANALİZ 16

ANALİZ 30ST. PETERSBURG ULUSLARARASI EKONOMİ FORUMU20-22 Haziran tarihinde Rusya Federasyonu’nun tarihi St. Petersburg kentindeki Lenekspo Merkezi’nde gerçekleşen Foruma üst düzey bürokratların yanı sıra dünya çapında pek çok kanaat önderi de katıldı.

36RÖPORTAJ

“İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARIMIZIN 1 SANTİMİNİ BİLE TARTIŞMA KONUSU YAPMAYIZ”Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Elman Abdullayev önemli bölgesel ve uluslararası konuları Hazar World dergisine değerlendirdi.

ROTA

3 BİN YILLIK KUTSAL KENT: OŞTarihte İpek Yolu’nun Fergana rotası üzerinde bulunan Oş, bugün Güney Kırgızistan’ın ekonomik ve kültürel merkezi konumunda.

60

www.hazarworld.com

ANALİZ

TAP VE NABUCCO MÜCADELESİNDE GÜLEN TARAF TAP OLDUAzerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz sahasından çıkarılacak gazı Avrupa’ya taşımak için rekabet eden TAP ve Batı Nabucco boru hattı projelerinin arasındaki kıyasıya rekabetin galibi TAP oldu.

46

RÖPORTAJ

“ÖZBEKİSTAN BÖLGEDE BARIŞ VE HUZUR İSTİYOR”Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov, 9 Mayıs Anma ve Saygı Duyma Günü vesilesiyle güncel gelişmeleri değerlendirdi.

20

ANALİZ

TÜRK BANKALARI YÜZÜNÜ ORTA ASYA’YA DÖNÜYOR2008-2012 arasındaki mali krizle birlikte dünyadaki dev bankaların dış pazarlardaki gücünün azalması ve kendi ülkelerinden fonlama yapamaması, ekonomik krizin etkilerini minimum hasar ile atlatan Türk bankaları için cazip fırsatlar sunuyor.

42

4

KISA KISALAR

HASEN’DEN AYLIK GÜNDEM RAPORUHazar Strateji Enstitüsü (HASEN) Hazar Bölgesi’nde ve dünyada yaşanan siyasi, iktisadi ve güvenlik konulu gelişmeleri kapsayan Aylık Gündem Raporu’nu açıkladı. Enerjide dengelerin değiştiğinin vurgulandığı raporda, Türkiye’nin hem Kuzey Irak’taki hem de Hazar Bölgesi’ndeki enerji kaynakları konusunda stratejik bir role sahip olduğuna dikkat çekildi.HÜLYA KESKİN

Rapor tanıtımı kapsamında Mas-lak’taki enstitü binasında düzen-lenen basın toplantısında konuşan

HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Başkanı Efgan Niftiyev, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden bir tane-sinin Gezi Parkı protestoları olduğunu vurgulayarak, “Türkiye bir anda dünya gündemine oturdu. Almanya, İngiltere ve ABD’nin bu konuya bu kadar dikkat etmesi biraz düşündürücü” dedi. Er-menistan ve Rusya arasında imzalanan güvenlik anlaşmasına da değinen Niftiyev, anlaşma ile Kafkasya’da güvenlik dengele-rinin değişeceğini söyledi. Efgan Niftiyev, Kafkasya’da güvenliği zedeleyen diğer bir konunun ise Rusya’nın Gürcistan’daki ay-rılıkçı bölgelerde silahlanmayı artırması olduğunu belirtti.

TANAP PROJESI

HASEN Ekonomi ve Kalkınma Araştırma-ları Merkezi Uzmanı Dr. Fatih Macit ise yılın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinde yüzde 3 büyüme yaşandığını, verilerin beklentilerin üzerinde olduğunu söyledi. Türkiye ekonomisinin, makro ekonomik anlamda bir çıkmazda olduğunu da söyleyen Macit, cari açık sorununun en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini vur-guladı. Hazar gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıması planlanan TANAP projesine de değinen Macit, proje ile 2018’de 16 milyar metreküp doğal gaz sağlanacağını söyleyerek, “2030’da ise kapasitenin 60 milyar metreküpe çıkması hedefleniyor. Avrupa’daki doğal gaz tale-binin ise 2030’da 600 milyar metreküpün üstüne çıkacağını düşünüyoruz. Dola-yısıyla doğal gaz talebinde AB’nin Rus gazına olan bağlılığını azaltmak adına TANAP ve Güney Gaz Koridoru projeleri

çok önemli” dedi. HASEN Ekonomi ve Kalkınma Araştırmaları Merkezi Uzmanı Dr. Cemil Ertem de Azerbaycan Cumhur-başkanı İlham Aliyev’in “SOCAR’ı 2023’te Türkiye’nin en büyük grubu olarak görmek istiyorum” şeklindeki ifadelerini de anımsatarak, “Bu çok ciddi stratejik bir hedef ” diye konuştu. Türkiye-ABD ilişkilerine de değinen Ertem, “Benim kişisel görüşüm, Obama’nın yürüttüğü Ortadoğu, Avrupa, Balkan politikala-rıyla, Türkiye’nin yürüttüğü politikalar örtüşmektedir. Türkiye ile ABD, ilişkileri tarihinde ilk defa bu kadar iyi” diye ko-nuştu.

HASEN UZMANLARININ HAZIRLADIĞI RAPOR, DÜNYADA VE BÖLGEDE YAŞANAN GELİŞMELERİN İNCELENDİĞİ BİR YOL HARİTASI OLMA ÖZELLİĞİ TAŞIYOR.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 5www.hazarworld.com

TARIMSAL TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ TAŞKENT’TE SAHNEYE ÇIKTIBu sene sekizincisi düzenlenen tarım ekipmanları fuarı Agrominitech Expo, tarım makineleri fuarı Agrotechmash Expo ile aynı çatı altında birleşerek 28-31 Mayıs tarihleri arasında Taşkent Uz Expo Merkezi’nde gerçekleşti.BARAN KARAKUZU

2006’dan beri başarıyla düzenlenen Uluslararası Özbekistan Agrominitech Expo’ya bu sene başta

Avrupa ülkeleri, İsrail, Güney Kore, Çin ve Türkiye’den olmak üzere 220’den fazla şirket katıldı. 35 binden fazla profesyonel katılımcının ziyaret ettiği fuarda 2200’ü aşkın anlaşma imzalanarak 82 milyon dolarlık ekipman satışı gerçekleştirildi.

VERIMLI VE SAĞLIKLI ÜRETIMIN YOLU BILIŞIMDEN GEÇIYOR

Günümüzde endüstriyel üretimin rekabet koşulları ile birlikte kurallar çerçevesinde yapılabilmesi için hayvansal gıda, meyve, sebze gibi ziraat ürünlerindeki girişimlerin yeni teknolojilerden ve bilişimden yararlanması zorunluluğu var. Bu sonuca göre Agrominitech Expo’nun Taşkent’te düzenlenmesi ile dünyanın ihtiyaç duyduğu daha verimli ve sağlıklı üretime olanak verecek modern cihazların tanıtımının Özbekistan’da yapılması dünya tarım sektörünün dikkatini Özbekistan’a çekti.

Özbekistan Hükümeti’nin ülkedeki tarım yatırımcılarına yönelik cihaz ve makine temininde çeşitli kolaylıklar sağlaması ve teşvikler vermesi ile birlikte fuarda birçok anlaşmaya

imza atıldı. Yirmiden fazla ekipman ve makinenin ilk defa görücüye çıktığı fuarda insansız helikopter “Minzu-1” de izleyenlerin dikkatini çekti. Fuarda pek çok ülkeden sektör temsilcileri de yer aldı. Traktör, römork, toprak ıslah etme gibi tarım makinelerinin yanı sıra gübre çeşitleri, kimyevi maddeler, temizleme ve biyolojik ürün koruma ekipmanları, sera malzemeleri başta olmak üzere geleceğe yönelik sektöre umut veren ürünler de fuarda boy gösterdi.

TARIM SEKTÖRÜ GELECEK VADEDIYORTarım ülkesi olan Özbekistan, 30 milyona yakın nüfusu ve tarıma elverişli arazileriyle bu alanda önemli bir pazar oluşturuyor. CIA’in yayınladığı World Factbook 2012 verilerine göre Özbekistan’da işgücünün yüzde 25,9’u tarım sektöründe çalışıyor ve ülkenin GSYH’sının yüzde 18,5’ini tarım sektörü üretimi oluşturuyor. Ülkede yeni barajların yapımı ve sulama sorunlarının çözülmesi ile birlikte tarım sektörü adına ciddi bir potansiyel bulunuyor.

GÜNÜMÜZDE ENDÜSTRİYEL ÜRETİMİN REKABET KOŞULLARI İLE BİRLİKTE KURALLAR ÇERÇEVESİNDE YAPILABİLMESİ İÇİN GİRİŞİMLERİN BİLİŞİMDEN YARARLANMASI ZORUNLULUĞU VAR.

1.%18,5; Özbekistan GSYH’sinin içinde tarım sektörünün üretimi.

2. %25,9; Özbekistan’da tarım sektöründe çalışanların toplam işgücüne oranı.

1 2

6

TEMMUZ

2013

ABD’li şirketler Türkmenistan ile TAPI gaz boru hattına katılımı görüşüyor ABD Dışişleri Bakanı’nın Güney ve Orta Asya’dan sorumlu yardımcısı Robert Blake Aşkabat’ta yaptığı açıklamada, ABD’li şir-ketlerin Türkmenistan ile Afganistan ve Pakistan’dan Hindistan’a ulaşan boru hattı-na (TAPI) katılım görüşmeleri yaptığını bil-dirdi. Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov ve Blake arasında yapılan görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında Blake, “Şirketlerin ismini şu anda açıklayamıyor çünkü bu konu onun sorumluluğunda değil” şeklinde konuştu. Blake, TAPI gaz boru hattının inşa edilmesiyle ilgilenen ve bu konsorsiyumda yer almak isteyen birçok büyük ulusla-rarası şirket olduğunu ve bu şirketlerin projeyi hayata geçireceğini vurguladı. ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Blake, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu konuda

Hindistan OVL’nin Kaşagan hissesi için yoğun lobi faaliyetleri yürütüyor ConocoPhilips’in Kazakistan’a ait Kaşagan offshore pet-rol sahasındaki %8,4’lük hissesini satın almak için devlet tarafından işletilen ONGC VideshLtd (OVL) şirketinin sunduğu teklifin Çin tarafından engellenmesinden kor-kan Hindistan, devlet şirketine verdiği desteği arttırıyor. Dünyanın en büyük hidrokarbon geliştirme projesi olan ve yaklaşık 187 milyar dolar değerinde olduğu belirtilen projeden hisse satın alacak olan OVL’nin Haziran ayı sonuna kadar 5 milyar dolar değerindeki anlaşmayı sonuçlandırması bekleniyordu. Kazakistan’ın hisseleri satın alması veya hisse satışını onaylaması için son tarih 2 Temmuz. Yakın zamanda Başbakan Manmohan Singh’in Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’i ara-yarak OVL’nin başarılı olduğunu bildirmesi bekleniyor.

4. Uluslararası Madencilik ve

Metalurji Konferansı Astana Madencilik ve

Metalurji Kongresi4 - 6 Temmuz 2013

Kazakistan

Buğday Bayramı Kutlamaları

21 Temmuz 2013Türkmenistan

G20 Güçlü, Sürdürülebilir ve Dengeli Büyüme

Çerçevesi Çalışma Grubu Toplantısı 3 - 4 Temmuz 2013

Rusya

G20 Sherpa Toplantısı  25 - 26 Temmuz 2013

Rusya

Etohum Azerbaycan Programı

5 - 6 Temmuz 2013 Azerbaycan

Astana Başkent Bayramı

6 Temmuz 2013Kazakistan

HAZAR TAKVİMİ

Türkmenistan ile ayrı görüşmeler gerçekleştirdiklerini biliyorum. Konsorsiyuma öncülük edecek şirket kararlaştı-rıldığında ve şirketler-katılımcılar belirlendiğinde, Türkmenistan tarafından derhal açıklanacaktır.” Türkmen gazını Afganistan üzerinden Pakistan’a ve Hindistan’a ulaştıracak olan TAPI gaz boru hattı, ABD ve Rusya gibi pek çok ülkenin yanı sıra Asya Kalkınma Bankası gibi önemli uluslararası mali kuruluşlar tarafın-dan da onaylandı.

KISA KISALAR

TEMMUZ 2013 SAYI 08 7www.hazarworld.com

AJANDA

TEMM

UZ 2013

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

Türkmenistan Buğday Bayramı 21 TEMMUZ TÜRKMENISTAN

Türkmenistan’ın milli bayramları arasında bulunan Buğday Bayramı bu yıl 21 Temmuz’da kutlanacak. Her yıl Temmuz ayının 3. pazar günü kutlanan bayram kapsamında ülke genelinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor.

Buğday Bayramı’nın kutlanması Türkmenistan’ın 1991’de bağımsızlığını ilan ettiği günlere dayanıyor. Bağımsızlığını ilan etmesinin ardından tarım alanındaki reformlara ağırlık veren Türkmenistan, bugün 1 milyon 300 bin ton buğday üretimine ulaştı.

Bu çerçevede düzenlenen Buğday Bayramı oldukça renkli geçiyor. Törenlere halk oyunları, konserler ve sergiler eşlik ediyor.

E-TOHUM AZERBAYCAN 6 TEMMUZ AZERBAYCAN-BAKÜ

Yatırımcılarla girişimcileri bir araya getirecek bir pazar yeri oluşturulması hedefiyle tasar-lanan Etohum, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzen-leniyor. Yeni ekonomi girişimcilerine yönlendirici koçluk ve gerekli bilgilendir-menin verilmesini hedefleyen kongrede, İnternet pazarında yaratıcı, enerjik, bilgili, yetenekli insan kaynağı ha-vuzunun oluşturulması, yeni internet girişimlerini destek-leyici iş ortamı kültürünün oluşturulması gibi konularda sunumlar yapılacak. Programa katılan iş adamları ve bilim adamları girişimcilere mentörlük yapacak ve tecrü-belerini aktaracak.

Astana Madencilik ve Metalurji Kongresi, madencilik ve metalurji alanında yeniliklerin takip edildiği önemli bir etkinlik olma özelliğini taşıyor. AMM kapsamında her yıl düzenlenen toplantılar, dünya lider-leri, karar vericiler, iş adamları ve bilim adamlarını bir araya getiriyor. Kongre, sektörün durum ve ihtiyaç-

larının belirlendiği önemli bir plat-form. İnovasyon takibinin yanı sıra ortaklık imkanları ve yatırım fırsat-ları açısından da büyük ilgi toplayan kongrenin geçen yılki toplantılarına 24 ülkeden 1154 delege, Kazakistan, Avustralya, İngiltere, Belçika, Kanada, Çin, Rusya ve Türkiye’den 23 konuşmacı katılmıştı.

ASTANA MADENCİLİK VE METALURJİ KONGRESİ 4-6 TEMMUZ KAZAKISTAN-ASTANA

8

HABER ANALİZ

Hazar Bölgesi’nin petrol-gaz alanındaki en büyük organizasyonu olan 20. Uluslararası Hazar Petrol ve Gaz Konferansı ve Fuarı 4-7 Haziran 2013 tarihleri arasında Bakü Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Uluslararası fuar ve konferans şeklinde düzenlenen etkinlikte 56 ülkeden 1000 profesyonel ziyaretçi ve 28 ülkeden 386 şirket yer aldı. CAN GÜRSU

HAZAR’IN ENERJİ POTANSİYELİ BAKÜ’DE DEĞERLENDİRİLDİ

BASF 2012 raporuna göre Hazar Bölge-si kanıtlanmış 53 milyon varil petrol ve 3,794 trilyon metreküp doğal gaz

rezervine sahip bulunuyor. Kaynak rezervleri açısından oldukça zengin olan bu bölgede kaynakların farklı coğrafyalara aktarılması konusunda pek çok boru hattı projesi bu-lunuyor. Nabucco, Güney Akım, Şahdeniz, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, Kuzey Akım, Mavi Akım gibi projelere ev sahipliği yapan Hazar Bölgesi’nin enerji alanındaki karar vericileri her sene olduğu gibi Ulusla-rarası Hazar Petrol ve Gaz Konferansı’nda Bakü’de toplandı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in

açılış konuşmasını yaptığı konferansta, 20 yıl öncesinde Azerbaycan’da sadece planlar, programlar ve temenniler varken, asrın anlaşması olan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının hayata geçirilmesiyle tarihi bir dönüm noktası yaşandığı vurgulandı. Aliyev, asrın anlaşması sonucu Azeri-Çırak-Güneşli havzasından çıkarılan petrolün BTC ile dünya pazarlarına aktarılmasının ülkeye yeni anlaşma zeminleri oluşturduğunu söylerken, Şahdeniz ve diğer benzer mega projeler ile küresel ekonomik işbirliğinin ve Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanması için gösterilen çabaları sözlerine ekledi. Hazar Bölgesi’nden mavi gazın Orta Avrupa’ya nakli için öngö-rülen “TANAP” (Trans-Anadolu Doğal Gaz

Fuarda TPAO standını da ziyaret eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve eşi standları gezerek yetkililerden bilgi aldı.

ALIYEV, GÜNEY GAZ KORIDORU’NUN PARÇASI OLAN VE HAZAR BÖLGESI’NDEN MAVI GAZIN MERKEZI AVRUPA’YA NAKLI IÇIN ÖNGÖRÜLEN “TANAP” (TRANS-ANADOLU DOĞAL GAZ BORU HATTI) PROJESININ DE ÖZEL BIR KONUMA SAHIP OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 9www.hazarworld.com

Han Çadırı

Boru Hattı) projesinin de özel bir konuma sahip olduğu belirten Aliyev bu projelerin uy-gulanması için tüm tarafların dengeli tutum izlemesi gerektiğinin altını çizdi.

İNGİLTERE’DEN HAZAR’A İŞBİRLİĞİ MESAJLARI

İngiltere Başbakanı’nın özel diplomatik elçisi Charles Hendry ise Aliyev’in ardın-dan söz alarak İngiltere Başbakanı David Cameron’un selamlama mektubunu okudu. Cameron mesajında, İngiltere ve Azerbay-can arasındaki “karşılıklı güçlü ilişkilerden” duyduğu memnuniyeti belirtti ve iki ülke arasındaki ticaret anlaşmalarının önemini vurguladı. İngiliz şirketlerinin petrol ve gaz sektörlerine devam eden yatırımlarıyla birlikte İngiltere’nin Azerbaycan’a en büyük doğrudan yabancı yatırımı sağlayan ülke olduğunu ifade etti. Azerbaycan’ın Avrupa ve diğer dünya pazarlarına enerji kaynak-ları sağlayıcısı rolünün geliştirilmesi ve güçlenmesine de vurgu yapan Cameron, önümüzdeki yıllarda Azerbaycan’ın küresel enerji tedarikinde merkezi bir rol oynaya-cağını belirtti. Ayrıca, Azerbaycan’ın enerji keşif çalışmalarında BP’nin önemli bir rol almasından duyduğu memnuniyeti de ifade etti. Güney Gaz Koridoru projesi hakkında konuşan Cameron şunları söyledi: “2013, dünya standartlarındaki Şah Deniz Alanı’nın devam eden gelişmesi ve Avrupa’ya son boru hattı güzergâhında verilecek pek çok önemli kararla birlikte Güney Gaz Koridoru projesinin gerçekleştirilmesi için önemli bir yıl olacaktır. Ancak, bu isteğin gerçekleşe-bilmesi için pek çok çalışmanın yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.” Azerbaycan’ın istik-rarlı bir enerji kaynağı sağlama çabaları için teşekkürlerini sunan Cameron tüm taraflara başarılar dileyerek konuşmasını sonlandırdı.

TPAO AZERBAYCAN’DA DAHA AKTİF OLMAK İSTİYOR

Fuarda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) standını ziyaret eden Aliyev, yetkililere: “TPAO, Azerbaycan’ın petrol projelerinde daha fazla yer almalıdır” demecini verdi. Bu ziyaret T.C. Ekonomi Bakanlığı ve TPAO Genel Müdür Yardım-cısı Mehmet Sait Kirazoğlu tarafından memnuniyetle karşılandı ve TPAO’nun da Azerbaycan’da aktif olarak daha fazla projede yer alma isteği belirtildi. TPAO’nun hem Azeri-Çırak-Güneşli hem de Şahdeniz projelerinde yer aldığı, aynı zamanda TA-NAP projesinin hissedarı olduğu bilinirken,

bu projelerin yanı sıra Azerbaycan’da yeni iş imkanları ve yeni projeler arayışında olduğu ve TPAO ekiplerinin bu yönde çalışmalar sürdürdüğü bildirildi.

FUARDA YENİLİKÇİ PETROL EKİPMANLARI TANITILDI

Fuara katılanlar arasında dünyanın petrol ve enerji sektöründeki liderleri yerini aldı. Fuarda modern petrol üretimi ve petrolün çeşitli alanlarda gelişimi için dev fırsatlar ve perspektifler sunuldu. En yeni inovasyonlar, petrol çıkarmada kullanılan yöntemler, ürün çeşitleri ve servis hizmetleri yelpazesi saye-sinde her uzman, girişimci veya mühendis kendi sorunlarına çözüm geliştirme fırsatı buldu. Ayrıca enerji endüstrisi için yenilikçi teknoloji ve ekipmanın yanı sıra enerji tasar-rufu alanında bilimsel ve teknik gelişmeler sunan şirketler de kendi sahasında bir araya gelme fırsatı edindiler.

“Hazar Petrol ve Gaz 2013” sergi ve konfe-ransının “VIP” misafirleri arasında Gürcis-tan Enerji Bakanı Kakha Kaladze, İngiltere Başbakanının özel diplomatik elçisi Charles Hendry, İsveç Ticaret Bakanlığı Devlet Genel Sekreteri Gunnar Oom, Enerji Şartı Sekreteryası Genel Sekreteri Urban Rusnak, Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Müsteşarı Metin Kilci, Türkmenistan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Anna geldi Mammetyazov yerlerini aldılar.

“Hazar Petrol ve Gaz 2013 Fuarı” ise Bakü Fuar Merkezi’nin 3. salonunda gerçekleşti. Almanya, Rusya, Çin, Türkiye ve Birleşik Krallık ağırlıklı katılımları ile geçen yıla oranla fuar alanı %22 büyümüş, katılımcı sayısı ise %25 artış göstermiş durumda. Ve-rilere göre katılımcıların %20’si Azerbaycan pazarına daha önce hiç girmemiş katılım-cılardan oluşuyor ve bunun içinde yerli firmaların payı cesaret verici biçimde %30 ile ciddi bir yer tutuyor.

52 Milyon Varil

10

28

386

Bin

HAZAR BÖLGESİ’NDEKİ KANITLANMIŞ PETROL REZERVİ

4 Trilyon Metreküp

HAZAR BÖLGESİ’NDEKİ KANITLANMIŞ DOĞAL GAZ REZERVİ

KONFERANS VE FUARA KATILAN PROFESYONEL ZİYARETÇİ SAYISI

FUARA KATILAN TİCARİ FİRMALARIN ÜLKE SAYISI

FUARA KATILAN ŞİRKET SAYISI

DÜNYA HAZAR’A ODAKLANIYOR Fuar her geçen yıl daha fazla ziyaretçi çekerek bölgenin dünyada enerji alanında söz sahibi olduğunu vurguluyor.

10

KAPAK

İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde reform kanadının desteğini alan, ılımlı lider Hasan Ruhani oyların % 50’den fazlasını alarak seçimlerden

galip ayrıldı. Eski Millî Yüksek Güvenlik Konseyi Sekreteri Ruhani, en yakın rakibinden üç kat daha fazla oy aldı. Ruhani’nin gelişi ile

İran ve Batı arasındaki ilişkilerin geleceği merak konusu.

“RUHANİ” İŞARET ETTİ, HALK SEÇTİ

DOÇ. DR. MEHMET ŞAHIN

TEMMUZ 2013 SAYI 08 11www.hazarworld.com

12

KAPAK

İran’da 14 Haziran 2013 tarihinde yapılan 11. Dönem Cumhurbaşkanlığı seçimi tamamlandı. Anayasa Koruyucular

Konseyi tarafından Cumhurbaşkanlığı için başvuru yapan 686 kişiden sekiz adaya vize verilmişti. Seçime az bir zaman kala iki aday ise adaylıktan çekildiğinden altı aday seçimde yarıştı. Kısa süren seçim sürecinde Hasan Ruhani ve Muhammed Bagher Galibaf ’ın öne çıkacağı tahmin ediliyordu. Seçimin en büyük sürprizi ilk turda Hasan Ruhani’nin Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması oldu.

İran Seçim Merkezi tarafından yapılan açık-lamaya göre, Hasan Ruhani oyların yaklaşık %51’ini alarak İran İslam Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı oldu. Açıklanan resmi sonuçlara göre, 50 milyon 483 bin 192 seçmenden 36 milyon 704 bin 156 kişinin sandığa gitti. Hasan Ruhani 35 milyon 458 bin 47 geçerli oyun 18 milyon 618 bin 329’unu alarak ilk turda Cumhurbaşkanı olmaya hak kazandı. Seçimlere katılım oranı ise yüzde 72.7 olarak açıklandı.

SEÇİMLERİ NİYE RUHANİ KAZANDI?

Seçimin ilk turunda Ruhani’nin İran’ın yeni Cumhurbaşkanı olmasında hem Reformcuların hem de rejimi elinde tutan kesimin tavrı çok belirleyici oldu. Ruhani sadece Reformcuların oyuyla Cumhurbaşkanı seçilmedi. Seçimde Ruhani hem Muhafazakârlardan hem de Reformculardan destek gördü. Ama esas belirleyici olanın rejimin rehberinin tavrı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

İran’da rejimi elinde tutanlar 2009 yılında gerçekleşen tartışmalı seçimleri göz önünde bulundurarak, 14 Haziran 2013 tarihindeki seçimi ince eleyip sık dokudular. Rejim sahiplerine göre, hem rejim elde tutulmalı hem de rahatlatılmalıydı. Bunun için en uygun aday olarak Hasan Ruhani öne çıkmaktaydı. Rejimin sahipleri Ruhani’nin seçilmesini sağlayarak iç ve dış baskı altında olan rejimi belli bir süre rahatlatmış oldular.

NASIL MI?

1- Kısa seçim sürecinde Ruhani ılımlı mesajlar vererek seçimden fazla bir beklentisi olmayan Reformcuların ve değişim isteyenlerin sandığa gitmesini sağladı. Bu durum seçime katılımın fazla olmasına neden oldu. Böylelikle rejimin halk tarafından kabul gördüğü ve meşru olduğunu anlatma fırsatı yakaladı. Bu şekilde, iç baskı altında olan rejim, Hasan Ruhani sayesinde belli bir süre rahatlamış oldu. Reform ve değişim talebi olanların rejim üzerindeki baskısı ötelenmiş oldu.

2- Ruhani’nin Cumhurbaşkanı seçilmesi aynı zamanda rejim üzerindeki dış baskıyı da belli bir süreliğine ertelemiş oldu. Dış dünyaya yönelik ılımlı mesajlar veren Ruhani rejim açısından yeni bir aktör ola-rak sunuldu. Son yıllarda İran üzerinde baskıyı artıran ABD ve AB, Ruhani’nin ne yapacağını görmek, seçim sürecinde söylediklerinin arkasında durup dur-mayacağını anlamak için belli bir süre bekleyecektir. Bu durum rejim üzerinde artarak devam eden dış baskının azalma-sını sağlayacaktır.

1.Daha önce İran’ın nükleer konularda baş müzakerecisi olan Ruhani’nin en önemli görevlerinden bir tanesi batı ile nükleer araştırmalar yüzünden gerilen ilişkileri düzeltmek.

2. Hasan Ruhani taraftarları, seçimler boyunca taktıkları mor bileklikleri ve başörtüsü ile meydanlardaydı.

RUHANI’NIN ÖNÜNDEKI DIĞER BIR ZORLUK ISE, ABD VE AB TARAFINDAN IRAN’A UYGULANAN AMBARGODAN DOLAYI EKONOMININ ZOR DURUMDA OLMASI.

1 2

TEMMUZ 2013 SAYI 08 13www.hazarworld.com

Han Çadırı

REFORMCULAR NİYE RUHANİ’YE DESTEK VERDİ?

2009 seçimlerinden sonra şiddetle bastırılan reform ve değişim yanlısı olanlar rejimin uyguladığı politikalardan dolayı derin bir ümitsizlik içindeydiler. Başta Haşim Rafsan-cani olmak üzere Reformcu olarak görülen adayların Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından engellenmesi, Reformcuları ve değişim taraftarlarını ılımlı söylem kulla-nan Ruhani’nin yanına itti. Ayrıca seçime katılmasına izin verilmeyen Rafsancani ve Reformcu eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin Ruhani’ye desteklerini açık-laması Ruhani’nin Reformcular; değişim yanlılarının desteğini almasında etkili oldu. Pragmatik bir tavırla Ruhani bu durumu oya tahvil etmesini bildi.

RUHANİ’NİN ÖNÜNDEKİ ZORLUKLAR

Rejimin tıkandığını gören rejimin sahipleri Ruhani sayesinde geri adım atmayarak iç ve dış dünyayla yeni bir iletişim kanalı yakalamış oldu. Fakat bu durumdan olumlu sonuç almak hiç de kolay olmaya-caktır. Çünkü, İran siyasal sistemi içerisin-de sınırlı yetkilere ve dar bir alana sahip yeni Cumhurbaşkanı’nın ciddi iç ve dış sorunlara çözüm bulması kolay olmaya-caktır. Hem rejimin hem de reformcuların desteğiyle seçilen Ruhani’nin her iki kesimi mutlu etmesi çok zor olacaktır. Ruhani’nin rejimle halk arasındaki dengeyi gözeterek sorunlara çare bulması büyük maharet gerektirecektir. Ruhani’nin rejimle büyük beklentiler içerisinde olan halk arasında sıkışması kuvvetle muhtemeldir.

Ruhani’nin önündeki diğer bir zorluk ise, ABD ve AB tarafından İran’a uygula-nan ambargodan dolayı ekonominin zor durumda olmasıdır. İran halkı açısından en acil sorunların başında ekonominin durumunun ne olacağı konusu yer alıyor. Ruhani ekonomik anlamda bir iyileşme-nin olacağını halka göstermek zorunda yoksa kısa zamanda halk içindeki itibarını kaybedebilir.

Acil çözüm bekleyen iç sorunların yanında, yeni Cumhurbaşkanı Ruhani’nin çözmesi gereken ciddi dış sorunlar da mevcut. İran’ın 5+1 ülkeleriyle yürütmekte olduğu nükleer müzakereler bunların başında geli-yor. İran’ın nükleer programı bir dış sorun gibi gözükse de, bunun İran’ın yaşamakta

olduğu en önemli iç sorunun da kaynağını oluşturduğu dikkate alınmalıdır. Ruhani bu konuda yeni bir çıkış yolu bulamazsa, bugün İran’ın karşı karşıya olduğu önemli sorunları çözülmesi daha da içinden çıkıl-maz hale gelebilir.

1979 İran İslam Devrimi’nden beri İran bölgesel ve küresel anlamda yalnızlaşan ve yalnızlaştırılan bir ülke haline gelmiştir. İran’ı içine düştüğü yalnızlıktan kurtarmak Ruhani için ciddi önem arz etmektedir.

1.Seçimlerde İran halkının %72.7’si ile yaklaşık 36.7 milyon oy kullanıldı.

2. İran seçimlerinde toplam 680 adaydan 8’i yarışma fırsatı buldu.

3. Ruhani, oyların %50’den fazlasını alarak ilk turda Cumhurbaşkanı oldu.

4. Ruhani, Ruhullah Musavi Humeyni’nin İslam Devrimi’nden sonra gelen 7. Cumhurbaşkanı.

1

2

3

4

14

KAPAK

Hasan Ruhani’nin Cumhurbaşkanı ol-masıyla sonuçlanan seçimler içerideki ve dışarıdaki dengelere nasıl etki eder?İran’da temeldeki espri şu, her İran seçimle-rinde batı kamuoyu İran’da köklü değişiklikler olacağı üzerinde politikalar geliştiriyor. 1979’da kurulan mantıkta İran’da köklü bir değişiklik olmayacağını bu seçim de bize gösterdi. Çünkü İran’ın temel mantığı Velayet-i Fakih denilen bir sisteme dayanır. Bu sebeple İran’da istenmeyen bir rejim değişikliği olması mümkün değildir. Dış algı açısından baktığımızda bu son seçim de bize bunu gösterdi. Bu seçimin temel esprisi şuydu. Ruhani’nin iktidara gelmesi İran’da mol-lalara karşı oluşan potansiyel olumsuz havayı bir manada elemekte. Ayrıca Amerikan rejimi-nin ve Avrupa’nın oluşturduğu, 30 yıldır İran’a karşı olan ambargo var. İran ekonomisi de bu açıdan çok ciddi sıkıntı halinde. Dolayısıyla halk bu seçimde geçimi düşündü ancak molla-lar da rejimi düşündüler. Bir manada ikisinin de mutlu olduğu bir konsensusla Ruhani’nin iktidar olmasının yolu açıldı.

Ruhani’nin zaferi Türkiye-İran ilişkilerine nasıl yansır?Ruhani’nin açıklamaları açısından baktı-ğınızda İran’ın dış politikasında köklü bir değişiklik beklemiyorum. Çünkü İran’ın dış politikasını Seyyid Ali Hamaney belirliyor, Ruhani belirlemiyor. İran’ın büyük devletler ile nükleer güç açısından belli bir alanda ken-dine yer açmaya çalışan, nükleer gücü bir si-lah olarak kullanan bir politikası var. Gerilim seçim siyaseti dediğimiz bu politikayı devam ettireceği gözüküyor. Ruhani, Ahmedinejad gibi müzakerelerden kaçan değil biraz da müzakerelere giren yapıda ama sonuçta yine bir şey değişmeyeceğini söyleyebiliriz. Türkiye açısından durum ise; Türkiye İran’ın özellikle nükleer görüşmelerde sıkıştığı alanda bir nefes açmaya çalıştı ama Suriye krizinden itibaren Türkiye – İran ilişkileri gerginleşti.

İran seçimleri halkın gerçek taleplerini yansıtıyor mu?Gerçek manada yansıttığını söylemek müm-kün değil. Çünkü İran’da 35 yaşında olan belli bir seçkin kitle var. Bunlar kontrollü olarak bir şekilde yansıtıyor ama gerçek manada rejim tartışmaya açılmadığı müddetçe İran’da hala bir belirsizlik olacak. Seçimler İran’da hiçbir zaman çare olmamıştır. Uzun vadede toplumsal yıkılmaya da sebebiyet verecek şeyler hazırlanıyor. Bir stres birikmesinin İran’da yavaş yavaş oluştuğunu söylemek mümkündür.

Reformcu olarak nitelendirilen Ruhani beklentilere cevap verebilecek mi?Beklentilere şöyle cevap verecek. Belli oran-da bu kitlenin tırnak içinde söylersek “gazını almak” için politikalar izleyecek. Çok açık ve net yani daha çok ekonomik politikalar izlemeye çalışacak. İran ekonomisi de ağırlıklı olarak petrole dayalı bir ekonomi. İran’ın pet-role dayalı ekonomiyi çeşitlendirerek, diğer sektörlerle ülke içindeki ekonomik sorunları çözebilmeye yönelik politikalar izleyebileceği-ni söylemek mümkündür.

TÜRKIYE IRAN ILIŞKILERININ SIYASI KRIZ NOKTASINDA DEVAM EDECEĞINI AMA EKONOMIK ILIŞKILERIN NORMAL SEYREDECEĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜN.

HASEN Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Araştırmaları Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bekir Günay, İran’da, Hasan Ruhani’nin zaferi ile sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve bu seçimlerin Türkiye - İran ilişkilerini ne yönde etkileyeceğini Hazar World için değerlendirdi.

İRAN’DA KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİK GÖREMEYECEĞİZ”

HASEN Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler

Araştırmaları Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bekir Günay

TEMMUZ 2013 SAYI 08 15www.hazarworld.com

Sizce Hasan Ruhani’nin seçilmesi içerideki ve dışarıdaki dengelere nasıl etki edecek?Hasan Ruhani dönemi Ahmedinejad’dan farklı olacak. Bunun açık şekilde işaretleri gözüküyor ve kendisi de bunu söylüyor. Bir defa Hasan Ruhani söylemini itidal ve orta yol olarak belirtiyor. Kendisinin de söylemiyle, “Benim bakanlar kurulum, kuracağım hükümet daha reformcu ve muhafa-zakarların ötesinde İran rejimi dahilindeki bütün siyasal ayrışımları kapsayacak şekilde bir bakanlık olacak” diyor. Bu anlamda özellikle de Ahmedinejad ile birlikte yükselen rejim-sel itilafların düşmesi ve 2009’da yeşil hareketle birlikte kay-bolan rejim içi harmoninin yeniden geri getirilmesi yönünde çalışacağını belirtiyor. Ruhani, birinci önceliğinin İran’daki ekonomik durumun düzeltilmesi olduğunu söylüyor. İran İslam Cumhuriyeti’nin hem bölgesel hem de karşılaştığı konumu değiştirmek istiyor. İran’ın dış politikada tansiyonu-nu yükselten iki tane temel problemi var. Biri nükleer kriz, diğeri Suriye krizi. Hasan Ruhani mesafe kat etmek istiyorsa özellikle bu iki alanda farklı bir yol izlemesi bir zorunlu-luk. Ama İran siyasi hayatına bakıldığında Cumhurbaşkanı birinci güç değil. İran iç ve dış politikasının makro siyaseti Velayet-i Fakih kurumu tarafından belirleniyor. Özellikle de ABD, İsrail, nükleer ve Suriye ile ilgili konularda siyaset Velayet-i Fakih kurumunun direkt yönlendirmesiyle yürü-yor. Hasan Ruhani’nin Hamaney’in yani dini lideri Velayet-i Fakih’in yetki alanına ne kadar karışabileceği bir soru olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye - İran ilişkilerine bu zaferin nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz. Sizce Türkiye - İran ilişkileri nasıl gelişir?Hasan Ruhani’nin Cumhurbaşkanı olmadan önceki söylemle-rine baktığımızda Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin olmasından çok hoşnut değil. Türkiye’yi Ortadoğu bağlamında önlenmesi gereken bir rakip ve İran’ın nüfuz alanını sınırlandıran bir ülke olarak görüyor. Ancak Hasan Ruhani Türkiye ile tansiyonu yük-seltme yöntemiyle hem içeride hem dışarıda amacına ulaşamaz. Bana göre Ruhani Türkiye ile iyi ilişkiler kurarak yumuşak bir biçimde Ortadoğu’da etkinliğini sınırlandırma yoluna gidecektir.

İran seçimlerinin halkın gerçek taleplerini yansıtması ko-nusunda ne düşünüyorsunuz?İran seçimi ve seçimdeki adaylar Anayasa Koruyucular Konseyi tarafından belirleniyor dolayısıyla bu bir aile içi yarıştır. Ailenin dışında rejime inanmayan kimseye yarışma

hakkı tanınmıyor. Bu açıdan bakıldığında İran’da Cumhur-başkanlığı seçimleri ehven-i şer olarak ifade ediliyor. O rejim içerisinde hangisi daha iyidir ona bakılıp seçiliyor. Hasan Ruhani’ye de bu şekilde bakılıyor. Bugün İran’da demokratik bir seçim olursa talepler çok farklı. Gençlerin, kadınların, İran’da yaşayan Fars olmayan farklı milletler ve halkların talepleri çok farklı. Düşünün, mesela İran’da %12-13 oranında Sünni yaşıyor ama Sünniler bir Cumhurbaşkanı, vali veya bakan olamıyor.

Reformcu olarak nitelendirilen Ruhani’nin beklentileri karşılayıp karşılayamayacağı noktasındaki görüşleriniz nelerdir?Ruhani belli sınırlar çerçevesi içinde bir tatmin yaratabilir ama 4 yıl sonunda Ruhani başarısız bir Cumhurbaşkanı olarak anılacaktır. Çünkü halkın beklentisi ile rejim arasında ciddi bir uçurum ve çelişki vardır. Rejim içi yapılanmaya baktığımız-da Cumhurbaşkanının istekleri yerine getirme konusunda eli kolu bağlı durumda. Mesela şu an bile muhafazakarlar onu ne yapıp ne yapmayacağı konusunda tehdit ediyorlar. Bu eğer o çizgiden biraz daha ileri giderse tepki verileceği anlamına geliyor.

Ortadoğu Uzmanı ve yazar Arif Keskin İran’daki seçimleri Hazar World için değerlendirirken, İran’daki Cumhurbaşkanlığı değişimi hakkında şunları söylüyor: “Ruhani belli sınırlar çerçevesi içinde bir tatmin yaratabilir ama 4 yıl sonunda Ruhani başarısız bir Cumhurbaşkanı olarak anılacaktır. Çünkü halkın beklentisi ile rejim arasında ciddi bir uçurum ve çelişki var.”

RUHANİ İRAN’I NE ÖLÇÜDE DEĞİŞTİRECEK?

Ortadoğu Uzmanı ve yazar Arif Keskin

16

ANALİZ

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev liderliğinde Bakü’de bir

araya gelen ABD-Azerbaycan Forumu, iki dost ülkeden pek çok akademisyen, diplomat ve devlet

adamına ev sahipliği yaptı. MAIS ALIZADE

BAKÜ TARİHİ BİR FORUMA EV

SAHİPLİĞİ YAPTI

TEMMUZ 2013 SAYI 08 17www.hazarworld.com

18

ANALİZ

29 Mayıs’ta Bakü’de Haydar Aliyev Merkezi’nde düzenlenen “Geleceğe Bakış: ABD-

Azerbaycan Forumu”, Azerbaycan ile ABD arasında diplomatik ilişkiler kurulmasının 21. yılında iki ülke arasındaki ilişkilerin temellerini güçlendirdi. Foruma ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Richard Lugar, Kongre üyeleri Michael Tomer, Ted Poe, ABD eski Enerji Bakanı Bill Richardson, ABD kongresi ve senatosunun eski üyeleri, üst düzey bürokratlar ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri katıldı. Forumun açılışında konuşma yapan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan’ın bağımsızlığının ilk yıllarında ABD ile kurulan ilişkilerin ilerleyen yıllarda stratejik müttefiklik düzeyine yükseldiğinin altını çizdi. İlham Aliyev, ekonomi, ticaret, yatırım alanlarında Amerikan şirketlerinin Azerbaycan’ın ana yatırımcıları olduğunu vurgularken, Amerikan şirketlerinin devlet ekonomisinden pazar ekonomisine geçiş döneminde öncü rol oynadıklarını belirtti. Azerbaycan ve Amerika enerji güvenliği konusunda uzun yıllardan beri yakın işbirliği içerisinde bulunuyor.

Konuşmasının devamında küresel güvenlik konularının her iki ülke açısından önemine değinen Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan askerlerinin dünyanın çeşitli noktalarında güvenliği sağlamak için üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirdiğinin ve bu konuda özellikle Afganistan’da gerek ABD ve gerekse NATO

ile yakın işbirliği içinde olduklarının altını çizdi. Aliyev, “Afganistan’a yapılan kargo taşımacılığının %40’ını Azerbaycan gerçekleştiriyor ve bizim güzergahımız en istikrarlı olarak kabul görmektedir” diyor ve ekliyor “Bölgesel güvenlik ve küresel terörle mücadele konuları daima bizim ilgi alanımızda olacaktır.” Konuşmasının devamında Azerbaycan topraklarının uzun süreden beri Ermenistan işgali altında olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı

1.Birinci oturum “Azerbaycan-ABD Stratejik Ortaklığı: Amerika’nın Azerbaycan Politikası” başlığı ile toplandı.

2. İkinci oturumun başlığı “Hazar’dan Avrupa’ya Enerji Güvenliği: Güney Enerji Koridoru” oldu.

3. İlham Aliyev, Forum sonrasında Amerikan heyetiyle bir araya geldi.

1

2

3

TEMMUZ 2013 SAYI 08 19www.hazarworld.com

İlham Aliyev sorunun çözümü için çeşitli uluslararası platformlarda ABD’nin girişimlerini esirgemediğini, mevcut durumun kabul edilemez olduğuna dair Washington’un yaptığı açıklamadan memnuniyet duyduklarını belirtti. Sorunun uluslararası hukuk çerçevesinde çözümünden yana olduklarını yineleyen Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını koşulsuz terk etmesiyle ilgili BM Güvenlik Konseyi’nin dört kararına atıfta bulundu. Azerbaycan topraklarının Ermeni işgali altında kalmasının bölgenin güvenliğini açısından bir tehdit unsuru oluşturduğunu söyleyen İlham Aliyev sorunun çözüme kavuşturulması halinde Kafkasya bölgesinin küresel dünyaya daha hızla entegre olacağını vurguladı.

Azerbaycan ile ABD arasındaki işbirliğinin diğer önemli alanının enerji güvenliği olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu konuda 1993-2003 yılları arasında gelişen tüm süreçlerde ABD’nin katkısı olduğunun ve ABD yönetiminin desteği olmadan hiçbir başarı kazanılamayacağının altını çizdi. “Petrol ve doğal gaz nihayetinde tükenen bir servettir” diyen Aliyev “Azerbaycan’da bu servetler bize daha 100 yıl yetecektir” dedi ve ekledi “fakat bunu bildiğimiz halde biz ‘siyah altın’ımızı insan sermayesine dönüştürmeye çalışıyoruz.”

Geçen Şubat ayında Azerbaycan’ın ilk uydusunun uzaya fırlatılmasını ABD ile Azerbaycan arasındaki işbirliğinin güzel bir örneği olarak nitelendirilen Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu konudaki gelişmelerin sürdürüleceğini belirtti. Azerbaycan ekonomisinin genel olarak petrol gelirleri üzerinde geliştiğine dair düşüncelere katılmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Aliyev uyguladıkları dinamik ekonomi politikalarıyla petrol dışı sektörlerdeki yatırımların miktarını önemli ölçüde artırdıklarını vurguladı. “Gayri Safi Milli Hasılamızı üç misli artırdık, yoksulluğu %50’den %6’ya, işsizlik oranını %5.2’ye indirdik” dedi ve Azerbaycan Devlet Petrol Fonu’nun dünyadaki en şeffaf biçimde çalışan kurumlardan biri olduğunu belirtti. İlham Aliyev’in açılış konuşmasının ardından forum önemli politikacılar ve devlet adamlarının konuşmaları ile devam etti.

WOODY BURTON ABD KONGRESİ’NİN INDIANA EYALETİNDEN ÜYESİ

ABD-Azerbaycan Forumu’nun gerçekleşmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği açısından önemli bir olay. Bakü’ye ilk kez gelmeme rağmen burada demokrasi ve hoşgörünün geliştiğini görmekten çok memnunum. Bakü’yle İndianapolis’in kardeş kentler olmasını diliyorum. Bakü’de yerel yönetimin güçlendirilmesi amacıyla deneyim paylaşımının faydalı olacağına inanıyorum.

GEORGE FRIEDMAN STRATFOR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Birleşik Devletler müttefikleriyle ilişkilerinde derinden düşünülerek hazırlanmış stratejiler hayata geçirmeli, öngörülemeyen krizlere askeri yanıt vermemelidirler. Bağımsız Azerbaycan, Rusya ve İran’ın boğazında bir kemiktir. Türkiye için ise enerji kaynağıdır. Gerek Hitler gerekse Stalin o zaman Bakü’yü kontrol etmenin Avrasya kıtasını kontrol etme anlamı taşıdığını iyi biliyorlardı. O zamandan bu yana enerjinin gerçekleri biraz değişmiş, ancak Bakü’nün önemini azaltacak derecede değişmemiştir.

BERNARD WEINSTEIN MAQUIRE ENERJİ ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ

ABD-Azerbaycan Forumu iki ülke arasında enerji güvenliği alanındaki işbirliğine itici güç etkisi yapacaktır. Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanmasında Azerbaycan’ın önemli rolü bulunmaktadır. Enerji güvenliği mühim bir konudur. Petrol-doğal gaz üretimindeki gelişmeler Azerbaycan’ı daha da güçlü kılacaktır.

SAMIR KERIMLISOCAR TÜRKİYE BİRİNCİ BAŞKAN YARDIMCISI

Zirve bu coğrafyada bugüne kadar Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte gerçekleştirilmiş en önemli organizasyondur. ABD’den Senatör Richard Lugar, Obama’nın eski Sözcüsü Robert Gibbs, Obama’nın seçim kampanyası menajeri Jim Messina, Obama’nın eski Danışmanı David Plouffe gibi birçok senatör, kongre üyesi ve üst düzey bürokratlar bu toplantıya katılmak için Bakü’ye geldiler. Toplantılarda, Azerbaycan - ABD ilişkilerinin çok boyutluluğuna vurgu yapıldı ve enerji alanına yoğunlaşan stratejik ortaklığın bundan sonra daha da güçlenerek devam edeceği ifade edildi.

CAREY CAVANAUGH KENTUCKY ÜNİVERSİTESİ

Forum gerek organizasyon gerekse ele alınan konular itibari ile muhteşem bir organizasyondu. Burada Azerbaycan’ı dünyaya tanıtma fırsatı bulmamızın yanı sıra birçok konu hakkında bilgi sahibi olduk. Oldukça hızlı gelişen bir ülke olan Azerbaycan, ABD için büyük önem arz ediyor. İki ülke ilişkilerinin önümüzdeki yıllarda daha da ilerleyeceğine inanıyorum.

20

RÖPORTAJ

TEMMUZ 2013 SAYI 08 21www.hazarworld.com

Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov, 9 Mayıs Anma ve Saygı Duyma Günü vesilesiyle güncel gelişmeleri bir basın açıklamasıyla

değerlendirdi.GÖKHAN ÇAY

“ÖZBEKİSTAN BÖLGEDE BARIŞ VE HUZUR

İSTİYOR”

Bugün halkımız İkinci Dünya Savaşı’nda faşizme karşı kazanılan Zafer Günü’nün 68. yıl dönümünde 9 Mayıs Anma ve Saygı Duyma Günü’nü yaygın olarak kutla-

maktadır.

Bu günlerde tüm yurttaşlarımız üzerlerine düşen insanlık görevini yerine getirerek vatanımızın ve semalarımızın özgür-lüğü uğruna yaşamlarını yitirenlerin kutsal anısı karşısında eğilmektedir.

Bu önemli günde aramızda bulunan, bizim için kutsal bir örnek teşkil eden saygıdeğer muharipleri tüm kalbimle tebrik etme fırsatı bana verildiği için onur duyuyorum.

Aynı zamanda sivil cephede çok zor koşullar altında canla başla çalışan ve zaferimize büyük katkılar yapmış olan tüm yurttaşlarımıza ve gazilerimize uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.

Bugün bu önemli günü kutlarken, İkinci Dünya Savaşı’nda kazanılan zaferin halkımız ve diğer milletler için nelere mal olduğunu, bu uğurda kaç can kaybı olduğunu, ne kadar kan döküldüğünü, ne acılar çekildiğini bir kez daha hatırlıyoruz ve milletimizin çektiği tüm sıkıntıları ve eşsiz acıları, yetim kalan çocuklarımızın ağıtlarını da anıyoruz. Tüm insanlığın kaderini ve geleceğini belirleyen bu sıkıntıları hatırlarsak, bu kanlı savaşın halkımızın zihninden hiçbir zaman silinmeyeceğini ve sonsuza dek akıllarda yaşayacağını söyleyebiliriz.

Yıllar ve hatta belki de asırlar geçecek ancak bu zalim ve acımasız savaş, halkımızın zihninden asla silinmeyecek çünkü bu katliamdan etkilenmeyen tek bir aile bile yok. Özellikle de bu günlerde uyruğu, dili ve dini ne olursa olsun ülkemizde yaşamakta olan kimle konuşursanız konuşun, o tarihten bu yana 68 yıl geçmiş olmasına rağmen herkes bu savaş yüzünden

çekilen büyük acıyı ve bir türlü iyileşmeyen yaraları, özellikle de ailesinden verdiği kayıpları, kaybettiği annesini, babasını, büyüklerini, akrabalarını bir an bile unutmayacaktır.

Şu anda ülkemizde çocuklarıyla yaşayan tüm büyüklerimiz bu-günü kutlamaktadır, bu mutlu günleri gördükleri için minnet duymaktadır ve savaşın getirdiği kötülükleri bir daha yaşama-mak için dua etmektedir. Elbette ki niyet ve hayal etmek de önemlidir. Fakat bunların yanı sıra, bu trajik olayların tekrar yaşanmaması için çabalamalı ve hatta gerekirse tüm gücümüz ve kapasitemizi bu amaca ulaşma yolunda seferber etmeliyiz. Bu hayatın ve modern çağın temel gereksinimidir.

Aklı başında her insan tarihten ders çıkarır, barışın değerini ve savaşın yıkıcı sonuçlarını bilir. Aynı zamanda bugün karşımıza çıkabilecek birçok tehdit ve tehlikeyi ortadan kaldırmak için yollar arar ve bu acılara tanıklık etmemiş olan çocuklara da aynı zihniyeti aşılar.

Özellikle savaşın ve savaş sonrası yılların acısını ve zorlukla-rını yaşamış olan tüm saygıdeğer gazilerimizin de bu şekilde düşündüğüne inanıyorum.

Şu anda bazı ülkelerde dile getirilen “savaşın en ağır yükü bizim omuzlarımızdaydı” gibi iddiaları adil bir şekilde değer-lendirdiğimizde, bu savaşın yükünün ve zorluğunun eski SSCB Cumhuriyetleri, onların halkları ve binlerce sıradan insan tarafından eşit olarak paylaşıldığını söyleyebiliriz.Bu konuda bazı rakamlar vermek istiyorum.

Savaştan önce Özbekistan’da 6,5 milyon insan yaşıyordu, bunun 1,5 milyonu doğrudan savaşa katıldı. Yaklaşık 500 bin yurttaşımız bu savaşta hayatını kaybetti, çok sayıda yurttaşı-mız kayboldu, yaralandı veya sakat kaldı. Bu rakamları göz önüne aldığımızda milletimizin faşizme karşı verdiği mücade-

22

lenin boyutlarını görmek zor olmayacaktır.Kimsenin bu rakamları göz ardı etmemesini dilerim.

Zaman şu gerçeğin doğruluğunu bizlere tek-rar tekrar kanıtlar. Tarihini bilmeyen, unutan ya da ondan ders çıkarmayan herhangi bir kişi ya da ulus aynı hatalara tekrar düşerek yok olabilir.

Tarih bize dersler verir ve bizi uyarır. Aynı zamanda doğru yolu seçmemiz için bize tavsiyelerde bulunur. Eskiden yaşananlar, bunlardan çıkarılan sonuçlar, hangi hataların tekrarlanmaması gerektiğini ve hangi yolun doğru yol olduğunu bize kim öğretir? Elbette tarih. Dünyada daha kalıcı ve etkili bir güç var mı? Hiç sanmıyorum.

Ne kadar zaman geçtiğine ve hangi dönemle-rin atlatıldığına bakmaksızın tarihi anlama-mız ve ondan dersler çıkarmamız gerekir. Ben kişisel olarak bugün, 9 Mayıs’ta bu gerçeği hiçbirimizin aklından çıkarmamasını diliyo-rum. Halkımızın yaşadığı zor günleri bugün hatırlayarak gereken dersleri çıkarmalıyız.

Etrafımızdaki tehdit ve her geçen gün artan tehlikeleri göz önüne aldığımızda bugün içinde yaşadığımız hızla gelişen ve değişen dünyayı kolaylıkla gözlemleyebilir ve anlam-landırabiliriz.

Afganistan’da 30 yıldır sürmekte olan savaşın bugün Orta Asya bölgesindeki topraklarımız-da barış ve istikrara yönelik en büyük tehdit olduğu aşikardır.

Geçtiğimiz dönemde, barış içinde yaşamanın ne olduğunu bilmeyen yeni nesil çok acılara sahne olmuş bu topraklarda büyüdü. Savaşın başladığı yıllarda dünyaya gelen bu çocuk-lar şimdi 30-35 yaşındalar. Fakat bu neslin izinden giden yeni bir nesil yetişmektedir. Hayatları boyunca neye tanıklık edebilirler? Yalnızca savaş, ölüm ve kan. Bu gençlerin hayatı bunlarla mı sınırlı? Sizce buna bir hayat denilebilir mi?

Hayatları boyunca çok fazla acı çekmiş olan Afgan halkının yaşadığı trajediyi kimsenin ya-şamamasını dilerim. Bu konuda ihtiyatlı dav-ranmalıyız ve yaşananlardan ders almalıyız.

Bugün birçok uluslararası siyaset adamı Afga-nistan’daki mevcut durumu son derece zor ve kırılgan olarak nitelendiriyor.

Basit bir şekilde dile getirecek olursak, birbi-riyle çatışma içinde olan taraflar gittikçe daha kararlı hale geliyor ve birçok kişi yıllardır süren bu kanlı savaşın askeri güç kullanılarak çözülemeyeceğinin farkında. Dikkat edersek, uluslararası toplum bu savaşın en kısa zamanda durmasını ve Afgan

Özbekistan bölgenin en zengin kültür mirasına sahip ülkelerinden bir tanesi.

RÖPORTAJ

TEMMUZ 2013 SAYI 08 23www.hazarworld.com

Han Çadırı

topraklarına barış gelmesini istiyor. Durum öyle bir hal aldı ki, bu krizi siyasi yollarla çöz-me girişimlerine acımasızca karşı çıkan bazı kişiler bile fikirlerini değiştirmeye başladı. Diğer yandan, bu krizi çözmenin tek yolu siya-sidir ve bu ne kadar zor olursa olsun taraflar bir araya getirilerek müzakereler yapılmalıdır ve bir uzlaşma sağlanmalıdır. Bu bağlamda birçok kişi geçici bir hükümet kurma, seçime gitme ve Afganistan’ın karşılaştığı akut sorun-lara bir çözüm bulmaya odaklanma fırsatını göz ardı ediyor.

2008 yılında Bükreş’te düzenlenen NATO Zirvesi’ndeki konuşmada, dünyadaki güçlü devletlerin temsilcilerine ülkemizin bu konu-daki kararlı duruşundan bahsettik.

Bu girişimin özünde şunlar yatıyordu: İlk olarak Birleşmiş Milletler nezaretinde «6+3» Temas Grubu oluşturulması öngörüldü. Bu Temas Grubu Birleşik Devletler, NATO ve Rusya’nın yanı sıra Afganistan’a komşu ülke-leri kapsıyordu. «6+3» Temas Grubu’nun en önemli hedefi Afganistan’da çatışma halinde olan taraflara bir ateşkes programı öner-mek, ülkeye büyük zarar veren sorunlara ve fikir ayrılıklarına uzlaşı temelinde çözümler aramak, güvenliği sağlamak ve tüm tarafların çıkarlarını göz önünde bulunduran teminatlar sunmaktır.

Gördüğümüz gibi, Zirve’de Özbekistan tara-fından dile getirilen makul ve yapıcı öneriler bugün hala geçerliliğini ve aciliyetini koruyor. Hatta her geçen gün daha fazla anlam ve önem kazanıyor.

Eskiden beri komşumuz olan Afgan halkıyla hep omuz omuza yaşadık, onlara kız verdik ve onlardan kız aldık. Amuderya Nehri’nin her iki kıyısında da birbirimizi ziyaret ettik. Bu açıdan bakıldığında Afgan trajedisini diğer tüm uluslara göre daha yakından yaşamış olan Özbek halkının zihinlerinde ve kalplerin-de bu topraklarda yaşanan olaylar çok daha farklı yer alıyor.

Kanlı çatışmaların yaşandığı bu alanın dışın-da kalanlar ne yazık ki olanları farklı algılıyor. Örneğin geçtiğimiz yüzyılda 1960’lı yıllarda Birleşik Devletler’in Vietnam’a karşı başlattığı savaş hakkında konuşulduğunda, uzaktaki ülkelerde yaşayan bazı kişiler Vietnam’ın dünyanın diğer ucunda olduğunu ve o toprak-larda yaşananların onları ilgilendirmediğini söyleyebilir. Ancak Afganistan sorunu konu-sunda bu şekilde düşünmemek ve olaylara bu bakış açısıyla yaklaşmamak bizim kaderimiz-

dir çünkü tarihten ders çıkarmayanlar da bir gün aynı sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini düşünüyorsak bugün bu sorunu detaylı bir şekilde ele almalıyız.

Tarihin kendini tekrarladığı söylenir. Bükreş Zirvesi’ne katılan uluslararası toplum temsil-cilerine Özbekistan adına çağrıda bulunarak, Afgan çatışmasının askeri yollarla çözülme-sinin imkansız olduğu açıkça ifade edildi. 35 yıldır sürmekte olan savaşın nasıl sona erdirileceğini düşünüyorlarsa bunun askeri değil siyasi yollarla yapılabileceği kendilerine kararlılıkla bildirildi.

O zamandan bu yana beş yıl geçti. O tarihte büyük devletler, Avrupa Birliği ve diğer dev-letlerin temsilcileri, Özbekistan Lideri tarafın-dan sunulan makul önerileri ve kesin bir dille ifade edilen sonuçları dikkate almadılar.

Peki bugün neler yaşanıyor? Söz konusu siya-set adamları bu önerilerin en doğru öneriler olduğunu kabul etmek zorunda, hepsi Afgan çatışmasını sona erdirmek için askeri yolların kullanılamayacağını anladılar. Bu savaşın mücadele ederek, kan dökerek ve birbirini öl-dürerek durdurulamayacağı konusunda ikna oluyorlar. Bu korkunç katliama artık daha fazla kim katlanabilir?

Bir kez daha tekrar ediyorum, bu kriz yalnız-ca siyasi diyalog ile çözülebilir. Ne yazık ki şu anda hem Afganistan içinde hem de dışında kendi çıkarlarının peşinde olan güçler, krizin

Karimov, 29 Aralık 1991’de, Özbekistan’ın ilk seçimlerinde %86 oranında oy alarak Özbekistan Cumhuriyeti’nin ilk Devlet Başkanı seçildi.

AKLI BAŞINDA HER INSAN TARIHTEN DERS ÇIKARIR, BARIŞIN DEĞERINI VE SAVAŞIN YIKICI SONUÇLARINI BILIR.

24

siyasi yollarla çözülmesine karşı çıkıyorlar. Çıkmaza girmiş bu durum daha kaç yaşama mal olacak? Daha kaç tane çocuğu yetim, kaç tane kadını dul bırakacak? Daha kaç masum insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına sebep olacak? Ancak hepimizin gördüğü gibi bu sorunu çözmek için herhangi bir adım atıl-mıyor. Yepyeni bir neslin geldiğini söylüyoruz, ancak bu nesil savaş mağdurları ve kurbanları haline geliyor. Tüm bunun anlamı ne? Bu bağ-lamda bir ulusun ve bir ülkenin tamamının kaderinden bahsediyoruz.

Önceden savaşın yalnızca savaşla üstesin-den gelinebileceğini ve Afgan sorununun yalnızca güç kullanarak çözülebileceğini iddia edenler şimdi dikkat çekmemeye çalı-şıyorlar. Artık savaşın bu şekilde üstesinden gelinemeyeceğini söylüyorlar. Neredeyse büyük bir çoğunluk köylerin ve kentlerin bombalanmasının, yakılmasının durumu daha da kötüleştirdiğine ve sorunun bu yolla çözülemeyeceğine inanmaya başladı. Biraz vicdan, akıl, erdem, incelik ve insanlık sahibi herkes bu gerçeği kabul ediyor.

Ne yazık ki Afganistan’da ve komşu ülkelerde olduğu kadar uzaktaki ülkelerde de savaşla ilgili çıkarları olan ve savaşı yöneten kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Bu kişiler kötü çıkarlarını binlerce yaşamdan daha değerli görüyor. Maalesef büyük zenginlik, uçsuz bu-caksız kazanç ve milyarlarca dolar para için

kötü niyetlerini gerçekleştirmeye çalışanlar olduğunun bilincindeyiz.

Bunun hakkında çokça söz söyleyebiliriz. Ancak bu tür çirkin oyunlarla zenginlik elde eden ve kazanç sağlayanların zevk ve sefa içinde yaşamayacakları da aşikardır.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki bugün pek çok siyaset adamı ve gözlemci Afganis-tan’daki taraflar arasında uzlaşma sağlamak ve karşılıklı diyalog kurmak dışında hiçbir yolun barış sağlamayacağı yönünde söz birliği yapmaktadır. Bu güçler, kendileri için ne kadar zor ve ıstırap dolu olursa olsun, birbirlerine karşı ne kadar husumet besler-lerse beslesinler, ortak bir mekanda bir araya getirilirse ve çözümün onların elinde olduğu, savaşı durduracak başka bir yol bulunmadığı onlara anlatılırsa ve dünya toplumu, öncelikle de büyük güçler bu siyasi duruşa sıkı sıkıya bağlı kalırlarsa, sorunun çözümü kesinlikle bulunacaktır.

Ancak ne yazık ki büyük güçler dünyayı kendi aralarında nasıl bölecekleri konusuna kafa yoruyorlar, hangi bölgede kimin nüfuz sahibi olacağını, kimin hangi bölgeyi kontrol edece-ğini düşünmekle meşguller. Benim görüşüme göre büyük ülkelerin her biri daha fazla güç elde ettikçe, kendisini, kendi çıkarlarını daha fazla düşünür hale geliyor. Bu tür “oyunlar” geçmişte vardı, bugün var ve gelecekte de var

NE YAZIK KI ŞU ANDA AFGANISTAN’IN HEM IÇINDE HEM DE DIŞINDA KENDI ÇIKARLARININ PEŞINDE OLAN GÜÇLER, KRIZIN SIYASI YOLLARLA ÇÖZÜLMESINE KARŞI ÇIKIYORLAR.

1.Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov Çin ziyaretinde, Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao ile beraber. (2005)

2.Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ile NATO Karargahı’nda görüştü. (2011)

1

RÖPORTAJ

TEMMUZ 2013 SAYI 08 25www.hazarworld.com

olacak. Milletimiz bu tür oyunlara tarihinde birçok kez tanıklık etti.

Bugün Afganistan örneğine baktığımızda buna benzer siyasi “oyunların” etkisini hissediyoruz. Afgan savaşına askeri bir çözüm sunulamayacağının farkında olarak, bu son derece güç ve tehditkar durumda NATO kuvvetleri, Birleşik Devletler ve Avrupa ülkelerinin liderleri, büyük ölçüde Amerikan birliklerinden ve Avrupa ülkelerinin birliklerinden meydana gelen ISAF kuvvetlerini 2014 yılının sonuna kadar Afganistan’dan çekmeyi planlıyor. Samimi olmak gerekirse, bu süreç başladı bile. Ancak henüz kararlılıkla ve açık bir şekilde dile getirilmedi. Buradaki amaç diğerleri arasında endişe yaratmamak ve bu işi sessiz sedasız, herhangi bir karışıklığa sebep olmadan bitirmektir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında akıllara bir soru geliyor: ISAF birlikleri Afganistan’ı terk ettiğinde ülkedeki durum ne olacak?Maalesef bu gelişme taraflar arasındaki geri-limin tırmanmasına, terör olaylarının, silah ve uyuşturucu kaçakçılığının artmasına, dini ve etnik çatışmaların şiddetlenmesine ve hatta iç savaş çıkmasına sebep olabilir.Sorulması gereken diğer bir soru da bu olayların komşu ülkeleri nasıl etkileyece-ğidir. Tarihten ders çıkaracak olursak, bu etki kesinlikle olumsuz olacaktır. Koalisyon

kuvvetlerinin sorun tamamen çözülmeden Afganistan’dan çekilmesi, Orta Asya’daki gerilimleri arttıracaktır. Bölge ülkelerinin karşı karşıya olduğu tehdit ve tehlikeler şiddetlenecektir.

Bu bana büyük bir endişe veriyor ve hayal kırıklığı yaşatıyor. Bu hayatın bir gerçeği ve bundan kaçamayız. Halkımız bunun bilincinde olmalıdır. Yaklaşımımızın ve izle-yeceğimiz politikanın ne olacağı sorusuna cevap verecek olursam, bu vahim durumda ülkenin kalkınmasını ve büyüme oranının artmasını sağlamak için, en önemlisi de halkımızın huzurlu ve barış dolu bir yaşam sürmeleri için gereken tüm adımların atıl-masının bizim için en öncelikli görevlerden biri olduğunu söyleyebilirim.

3. Özbekistan eğitime oldukça önem veren bir ülke.

4. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye ülkelerin liderleri sık sık bir araya geliyor.

5. Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov ile Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov Aşkabat’ta görüştü.

2

3

4

5

26

Özbekistan’ın Afganistan’a yönelik politikası son derece açık ve nettir.

Özbekistan, Afganistan’ın iç işlerine karışıl-mamasını, Afganistan’a karşı herhangi bir askeri-siyasi birliğe katılmamayı, bu ülkeyle yalnızca ikili ilişkiler kurmayı, Afgan halkı tarafından seçilen hükümeti desteklemeyi savunmaktadır.

Bu yaklaşım ve tutum ülkemizdeki kanunlar-la da desteklenmektedir.

Bu politikanın izlenmesi aşağıdaki hususları öngörmektedir:

• diğerlerinin “oyunlarının” bir parçası olmamak;• komşularla huzur ve barış içinde yaşamak;• ülkenin barışını ve çıkarlarını korumak.

Yukarıda bahsi geçen taleplerin hepsi yakın tarihimizden ve şu anda içinde bulunduğu-muz zor durumdan çıkardığımız derslerdir. 2012 yılında “Özbekistan Cumhuriyeti’nin Dış Politika Konsepti” Kanunu’nu kabul ettik.

PEKİ BU KANUNUN ÖNEMİ NE?

Afganistan’da 30 yıldır sürmekte olan savaşı düşünürsek, bu süreç içinde bu konuda çok sayıda akıl karıştırıcı, çelişkili ve bazen de tamamen birbirine zıt fikirler dile getirildi. Örneğin okyanus ötesinde çok uzaklarda bu-lunan bir grup siyaset adamı, bu topraklarda barış inşa etmeye hazır olduklarını söyleyerek sözler verdiler. Başka bir grup ise pervasız sözler söylediler ve iddialarda bulundular. Bu tür kişilerin sayısı oldukça yüksek. Makul destek vermek ve faydalı öneriler sunmak ye-rine yıkıcı eylemlerde bulundular ve boş laflar ettiler. Bu şekilde durumun düzeltilmesini de engellediler. Kısaca şunları söyleyebilirim, bazı ülkelerin siyaset adamları Afgan sorunu üzerinde büyük bir “oyun” başlattı.

İlk olarak herkes barış istiyormuş gibi gö-rünebilir. Ancak aslında onlara ne yaptık-ları sorulduğunda net bir cevap vermekte zorlanacaklardır. Bu konuda çok sayıda kon-ferans, zirve, toplantı ve diyaloglar gerçek-leştirildi. Kendisini bir siyaset adamı olarak gören herkes bu konuda söz söyleyerek yetki sahibi olmak istiyor. Allah sizden razı olsun! Somut bir öneriniz veya makul bir progra-mınız yoksa neden hem kendinizin hem de diğerlerinin dikkatini dağıtıyorsunuz?

Her şeyden önce Afganistan Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan ile sınır kom-

şusu değil mi? Komşu ülkeler bu sorunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor. Bu yüzden Özbekistan bu konuya her zaman büyük önem verdi. Diğerleri uzaktan izlemekle yetiniyor. Ancak bu sorun kimin başına bela olmaya devam edecek? Bu alçak “oyunlar” kime sürekli sorunlar yaşatacak? Sovyet ordusu 1979 yılında Afganistan’ı işgal etti ve Afganistan’dan 1989 yılında ayrıldı. Bundan önemli dersler çıkarmalı mıyız çıkarma-malı mıyız? Yaşlılarımız bu tarihe kendileri tanıklık etti. Bu savaşta birçok genç hayatını kaybetti ve birçoğu da sakat kaldı. Peki bunun sorumlusu kim?

1989 yılında savaşın sonunda Termez yakın-larındaki Hayratan Köprüsü’nü geçen askeri konvoydaki Sovyet generallerinin araçlardan atlayarak, sanki bir zaferle dönmüşler gibi küstahça selam verdiklerini gördük. Peki söyleyin bu ne tür bir zaferdi? O generaller buharlaşarak uçup gitti. Onlar gittikten son-ra Afganistan’da gelişen tehlike ortamında kimler acı çekti? Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan değil mi?

Bu açıdan bakıldığında ISAF kuvvetleri de yakın zamanda Afganistan’dan ayrılacak. Ancak uzaklardaki birisi savaşın dışında kalarak tekrar emirler vermek, Afganistan’a karşı diğerlerini kışkırtmak istiyor.

1.Aralık 2007’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerini Özbekistan Liberal Demokratik Partisi’nin Lideri İslam Karimov %90.6 ile kazandı.

2.Özbekistan Afganistan sınırında uzun yıllardan beri barış hakim.

1

2

RÖPORTAJ

TEMMUZ 2013 SAYI 08 27www.hazarworld.com

BARIŞIN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ YERDE ILERLEME OLMALIDIR. KARŞILIKLI KISKANÇLIK, KIŞKIRTMA VE ANLAŞMAZLIKLARIN OLDUĞU BIR ÜLKEDE VEYA GRUPTA KALKINMA VE REFAH OLMAZ.

Tüm bunlardan bir ders çıkaracak olursak bizim ihtiyacımız olan ne? Bizim barışa ihtiyacımız var! Bir kez daha tekrar ediyorum, bizim komşu ülkelerle barış ve uyum içinde olmamız gerek. Buna dayanarak dış politika-mızın iyi tesis edilmiş ilkelerini kapsamlı bir şekilde tanımladık.

Sovyet döneminde Afgan savaşına katılmaya zorlandık. Halkımızın arasında şöyle bir deyiş vardır: “Kör bir adam asla bastonunu iki kez kaybetmez.” Bu yüzden Afganistan’a karşı herhangi bir askeri gruba ya da eyleme dahil olmayacağız. Bu tür gruplar gelir, misyonunu tamamlar ve gider, biz ise Afgan halkıyla daima omuz omuza yaşayacağız. Bizim çıkarlarımız ve Afgan halkının çıkarları varsa, yalnızca ikili ilişkiler kuracağız ve bu

ilişkileri destekleyeceğiz. Muhteşem hayat de-neyimine sahip olan milletimiz iyi komşuluk ilişkilerinin değerini gayet iyi biliyor. Komşu-larımızla ilişkilerde daima ulusal kimliğimizi, nezaketimizi ve merhametimizi koruduk. Ba-rış çağrısı tüm milletimizin yegane çağrısıdır. Özbekistan’ın barış dolu ve huzurlu bir hayata ihtiyacı var. Gelişmemizin önünde herhangi bir engel olmasını istemiyoruz. Bazı ülkeler tarafından yönetilen bir “oyunun” parçası olmak ve sorun yaşamak istemiyoruz.

Herhangi bir askeri gruba dahil olmayaca-ğımızın bir kez daha altını çizmek isterim. İsimleri ne olursa olsun, özüne baktığımızda askeri yapıda oldukları ortaya çıkıyor. Bu tür gruplara katılmayacağız.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki tüm dün-yaya kendimiz için doğru olan yolu seçtiğimizi açıkladık; bu yol tarihten ders çıkarmak ve bu dersler temelinde politikalar yürütmektir. Ka-rarımıza karşı çıkan tek bir ülke dahi olmadı.

Elbette bu tür bir politikadan hoşlanmayanlar var. Ancak bizim politikamız Birleşmiş Millet-ler Şartı ve kararlarının yanı sıra hümanizmin ilkeleriyle de tamamen uyumlu. Bu yüzden söz konusu kuvvetler politikamızdan hoşnut olmadıklarını açıkça dile getiremiyor.

Özbekistan’ın politikası barışı ve istikrarı sağlamaktır; bu politikayı milletin geleceğini düşünerek uygulayacak ve toplumumuzu bu hedefler etrafında birleştirecektir.

Bu politikayı uygularken hangi kriterlere ve unsurlara uymalıyız? Eylemlerimizde kesin-likle uymamız gereken ilk ve en önemli unsur barış ve huzurdur.

Halkımız ne zaman Allah’a bir yakarışta bulunsa ilk olarak barış ve huzur istiyor. Bunun için yüce Allah’a yalvarıyorlar. Bu iki kelime halkımızın döktüğü kanda, kalplerinin ve kemiklerinin derinliklerinde yazıyor. Bu kelimeler paha biçilemez bir değere sahip ve yaşamlarının anlamı haline geldi.

Halkımız başlarının üstündeki bu parlak güneşi ve mavi semaları büyük bir mutluluk olarak görüyor, barış, huzur ve refahın simgesi olarak kabul ediyor. Minnet duyguları içinde bu gökyüzünün altında yaşayan insanlar bu mutluluğu ve neşeyi diğerleriyle paylaşmak, hayatı aileleri ve dostlarıyla birlikte yaşamak istiyor. İnsanoğlu mutluluk için yaratılmıştır. İnsanoğlu insanlığa yaraşır bir ömür sürmek için doğmuştur.

Başkent Taşkent, geniş yolları, yeşil alanları, parkları, bahçeleri, düzenli yerleşimi ile Orta Asya’nın örnek bir şehri.

28

Bildiğimiz gibi yakın bir tarihte anavata-nımızın bağımsızlığının 22. yıl dönümünü kutlayacağız. Geçtiğimiz dönemde izlenen yolu özetleyecek olursak, Özbekistan’ın kalkınmasında önemli büyüme oranları elde ettiğimizi, diğerlerinin sempatisini kazanan ve ilgisini çeken sonuçlara ulaştığımızı söy-leyebiliriz. Bunu kimse inkar edemez. Barış ve huzur, etnik ve ulusal uyum, karşılıklı nezaket, incelik ve birlik hala başarılarımı-zın temel unsurlarıdır.

Barışın hüküm sürdüğü yerde ilerleme olmalıdır. Karşılıklı kıskançlık, kışkırtma ve anlaşmazlıkların olduğu bir ülkede veya grupta kalkınma ve refah olmaz. Bu gerçeği zihinlerimize kazımalıyız ve değerini hiçbir zaman unutmamalıyız.

İkinci husus da barışın kendiliğinden gelme-yeceğidir. Barış ve huzur bağımsız kalkınma-nın ve müreffeh bir yaşamın temelleri olduğu için, onlar uğruna savaşılmalıdır ve bu yolda gerekirse diğerkâmlık sergilenmelidir. Hiçbir şeye el sürmeden bizim için bir başkasının bir şeyler yapmasını beklemek gibi kabul edilemez görüşler artık çok geride kaldı. Bugünün gençliği bu bağnaz fikirleri asla kabul etmeyecektir. Kendilerinin ve ataları-nın kim olduğunu bilen evlatlarımız modern bilime ve mesleklere öncülük ediyor ve bugün tamamen farklı görüşlere sahip.

Barış ve huzur dolu aynı zamanda da istikrarlı bir yaşamın en önemli koşulu ihmalkârlığa ve dikkatsizliğe yer vermemek, daima ihtiyatlı, uyanık ve dikkatli olmak, hem tarihten hem de yaşamdan dersler çıkarmaktır. Bu değerli anavatanda yaşayan her vatandaşımızın ömrü boyunca izleyeceği hedefin bu görüş-ler ve duygular olmasını diliyorum. Daima ihtiyatlı davranan ve tetikte olan bir insanın

gelecek tehditleri öngörmesi ve engellemesi daha kolaydır. Sorunlarla gereken zamanda ilgilenilmezse ve ihmal edilirse, bu sorunların üstesinden gelmek bir hayli zor olacaktır. Bu gerçek binlerce yıllık tarihimizde birçok kez kanıtlanmıştır.

Tehlike öngörülebilirse o tehlikenin üste-sinden gelinebilir, ancak öngörülemezse mücadele etmek için zaman ve yöntem bulmak mümkün olmayacaktır. Bu bağ-lamda başka bir fikre dikkatinizi çekmek istiyorum. Güzel ve eşsiz topraklarımızda yaşayan insanlar, en önemlisi de gençlik, çocuklarımız şunu söyleyecek: “Bu anavatan benim. Onu tehlikelerden ve sorunlardan benim dışımda kim koruyacak?” Eğer bu yaklaşım, büyümekte olan çocuklarımızın en büyük çağrısı ve hayat felsefesi olursa, onların ruhunda ve zihninde derin bir yer edinirse, sizce böyle bir ulus yoldan çıkar mı ve yenilgiye uğratılabilir mi?!

Eğer hepimiz bu zor zamanlarda böyle asil bir amaçla yaşarsak kimse bizi aşağı göremez ve gelecekte bu şanlı hudutlar kesinlikle bizim olur. Bu törenden ve kutlamadan çıkarılacak temel sonuç şudur; halkımızın ve ülkemizin yaşadığı tüm zorlukları, sayısız fedakarlığı, kaybı ve acıyı göz önüne alırsak, ulusumuz çe-tin sınavlar, kargaşalar ve fırtınaların önünde hiçbir zaman yenilmemiştir. Ulusumuz övgüye değer bir biçimde tüm sorunların üstesinden geldi, büyük cesaret ve sabır gösterdi, kimseye boyun eğmedi ve eğmeyeceğinden de eminim. Amaçlarını ve hedeflerini gerçekleştireceğine yürekten inanıyorum.

Yüce Allah ülkemizi ve halkımızı kem göz-lerden ve hasetten korusun! Her aileye, her insana, her yurttaşa, hepimize mutluluk ihsan eylesin! Barış ve huzur hep yanınızda olsun!

1.İran İslam Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ve İslam Karimov Tahran’da gerçekleştirilen üçlü zirveye katıldı.

2.Özbekistan bağımsızlığından günümüze kadar Devlet Başkanı İslam Karimov tarafından yönetiliyor.

1 2

BARIŞ VE HUZUR BAĞIMSIZ KALKINMANIN VE MÜREFFEH BIR YAŞAMIN TEMELLERI OLDUĞU IÇIN, ONLAR UĞRUNA SAVAŞILMALIDIR VE BU YOLDA GEREKIRSE DIĞERKÂMLIK SERGILENMELIDIR.

RÖPORTAJ

ANALİZ

30

TEMMUZ 2013 SAYI 08 31www.hazarworld.com

ST. PETERSBURG

ULUSLARARASI EKONOMİ FORUMU

20-22 Haziran tarihinde Rusya Federasyonu’nun tarihi St. Petersburg kentindeki

Lenekspo Fuar Merkezi’nde gerçekleşen Foruma üst düzey bürokratların yanı

sıra dünya çapında pek çok kanaat önderi de katıldı. MAIS ALIZADE

32

ANALİZ

St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nu yapma fikri 1997 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin

zamanında Rusya Parlamentosu’nun Federasyon Konseyi’nde ve BDT ülkeleri Parlamenter Meclisi toplantısında gündeme geldi. O sene düzenlenen ilk toplantıya 50 ülkeden yaklaşık 1500 kişi katıldı. Bu yıl yapılan Forum’a ise 70 ülkeden 5300 kişi katıldı. Forum’un açılışında konuşma yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Rusya ekonomisinde genel af ilan edeceklerini dile getirdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin genel af ile ilgili yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Ekonomide ilan edilmesini düşündüğümüz genel affı, vatandaşlarımızın müteşebbislik kurumuna olan güvenini artıracağını düşündüğümüz için destekliyorum. Af yasası, sadece belli müteşebbislerle ilgili uygulanması düşünülen insancıl bir konu olmayıp toplumsal ilişkilerin alanlarının yeniden genişletilmesi, yargı organlarımızın faaliyetinin yeniden şarj edilmesi, hür müteşebbis için iş dünyasına daha geniş alanlar yaratılması ve genel olarak vatandaşlarımızın hür müteşebbislik kurumuna olan güveninin daha da

kuvvetlendirilmesi demektir.”Dünyadaki off shore şirketlerinin durumunu ABD Başkanı Barack Obama’yla istişare ettiklerini belirten Vladimir Putin “Bu hastalığın en iyi ilacı netliktir ve biz hepimiz (dünya liderleri) o bölgelerdeki şirketlerin gerçek sahiplerinin açıklanmasını istiyoruz” dedi ve ekledi: “Dünya o noktaya gelecek, başka türlü olması imkansız.”

St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nun ilk gününde yapılan ‘Global gelişimin motoru olarak şehirler’ konulu toplantıda Fransa’nın Ticaret Bakanı Nic-holas Bricq, Tel Aviv Belediye Başkanı Ron Huldai, Rusya Federasyonu Dağıstan Özerk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı vekili Ra-mazan Abdulatipov ve İtalya’nın Palermo kenti Belediye Başkanı Leoluca Orlando sırasıyla konuşma yaptılar. Rusya devletine bağlı yetkili kurul üyesi Boris Titov yaptığı konuşmada, şirket kurulması için yasalar-da önemli değişiklikler yapılacağını ve iş adamları için uygun, güvenli ve kârlı ortam yaratacaklarının altını çizdi. Rusya Başba-kan Yardımcısı Olga Golodets ise yaptığı açıklamada sosyal altyapıyı güçlendirmek için her defasında geç kaldıklarına dikkat

1

2 3

4

1. Uluslararası Ekonomi Forumu’na bu yıl 70 ülkeden 5 bin 300 kişi katıldı.

2. Forumun ikinci günü de hararetli tartışmalarla devam etti.

3. St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nun ilk gününde yapılan toplantının konusu ‘Global Gelişimin Motoru Olarak Şehirler’ oldu.

4. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir araya geldi.

BU YIL YAPILAN ST. PETERSBURG ULUSLARARASI EKONOMI FORUMU’NA 70 ÜLKEDEN 5 BIN 300 KIŞI KATILDI.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 33www.hazarworld.com

Han Çadırı

çekerek, “Biz 20-30 sene sonra çocukla-rımıza ne lazım olacağını şimdiden göre-bilmeliyiz” dedi. Rublenin ucuzlamasının uzun süre devam etmeyeceğini ve kısa dal-galanmadan sonra ulusal paranın gerçek değerini bulacağını vurgulayan Rusya Ma-liye Bakanı Anton Siluanov değerli rubleyi savunanlar ile dalgalı kur politikasını savu-nanlar arasındaki tartışmayı ateşlemiş oldu. Rusya Ekonomi Bakanı Aleksey Belousov değerli rubleyi savunurken, Merkez Bankası Başkanı German Gref ve Cumhurbaşkanı Ekonomi Danışmanı Elvira Nabiullina dalgalı kurun ekonomi açısından önemine değindiler. Aleksey Belousov ilk günün tartışmalarına ufak bir espriyle; “Ulusal paraların değerli olması için genelde ABD ajanları ısrar ediyorlar” diyerek noktayı koydu.

Forum’da Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir araya gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin daha sonra yaptıkları ortak basın toplantısında ‘Rusya’da genel ekonomik af ilan edecekleri’ fikrini yinelemenin yanı sıra, iki Yüksek Mahkeme’yi de tek çatı altında birleştirerek önümüzdeki dönemde önemli bir yargı reformuna

imza atacaklarını vurguladı. Basın toplantısında Angela Merkel’in AB’nin tek ekonomik bölge halinde yönetilmesiyle ilgili soruyu cevaplandırmakta zorlandığını gören Vladimır Putin, Almanya Başbakanı’na şu sözlerle destek çıktı: “Tek ekonomik mekan, tek bütçe ve vergi sistemi olmadan çalışamaz. Bunu nasıl yapacaklar, biliyor musunuz? Şöyle bir anekdot vardır: İlk düğün gecesinde nasıl davransanız da sonuç aynı olacaktır.”

Forumun ikinci günü de hararetli tartışmalar ile devam etti. Sosyal Güvenlik Bakanı Maksim Topilin BDT ülkelerinden çalışmak için gelenlere her zaman kapılarını açık tutacaklarını ve onların çalışma hayatının güvence altına alınması için yeni bir sosyal yasa taslağı hazırladıklarının altını çizdi. Rusya’ya BDT ülkelerinden gerçekleşen ucuz iş gücü akımının başını Orta Asya ülkeleri Tacikistan ve Özbekistan çekiyor.

5

6

DENGELI VE IÇERIĞI ZENGIN BIR

FORUM DÜZENLENDI.

‘2013 yılında St. Petersburg Uluslararası Ekonomi

Forumu’nun organizatörleri ilk kez dengeli ve içeriği bir hayli

zengin bir forum düzenlemeyi başardılar. Şuna dikkatleri

çekmek isterim ki, St.Petersburg Uluslararası

Ekonomi Forumu’na genelde dinlemek için geliniyordu

ancak bu yılın forumunda,1992 yılından bu

yana Rusya’nın ekonomi konularındaki en liberal temsilcileri görüşlerini

paylaşma fırsatı buldular. Bu yıl gerçekleşen Forum, niyet beyanlarıyla değil, somut

anlaşmalar ve gerçek işbirliği kararlarıyla anılacak. Bu

forumda imzalanan anlaşmaların en güzel

örneklerinden bir tanesi Rusya’nın “Doğrudan

Yatırımlar Fonu” ile Birleşik Arap Emirliklerinin “Bağımsız Mübadele Fonu” arasındaki 2

milyar dolarlık ortak yatırım fonu kurulmasıyla ilgili

anlaşmadır. Bu bir niyet deklarasyonu olmanın

ötesinde, diğer anlaşmalardan farklı olarak reel ve çok önemli

bir anlaşmadır.

DMITRY BUTRIN‘KOMMERSANT’ GAZETESİ

EKONOMİ POLİTİKALARI EDİTÖRÜ

5. 17. Uluslararası Ekonomi Forumu St. Petersburg’da Lenekspo Fuar Merkezi’nde gerçekleşti.

6. St. Petersburg’da gerçekleşen zirvede teknolojik ürünler sergilendi.

34

ANALİZ

St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nda “Sert İşaretli Adam” ödülü bu yıl kime verildi?İlk ödülümüzün ismi Sert İşaretli Adam’dı (Kommersant gazetesinin sembolü de Rus alfabesinin teklikte anlam ifade etmeyen sert işaretidir). O ödülü Rusya’nın eski Ma-liye Bakanı Aleksey Kudrin’e verdik. Çünkü ülkede çağdaş bir maliye sistemi yarattı ve enflasyonu düşürdü. Kurduğu fonun paraları-nı iyi muhafaza etti ve 2008’de kriz çıkınca o fondaki paraları kullanarak Rusya’yı krizden çıkarmayı başardı. Kudrin bir sistem yarattığı için ona layık gördük. Kendisi bir süredir bakanlık yapmasa da yarattığı sistem fonksi-yonunu devam ettiriyor.

“Yılın Girişimcisi” ödülünü verirken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz? Yılın Girişimcisi ödülünü Mihail Fridman’a verdik. Alfa Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mihail Fridman kısa zaman içeri-sinde Rusya’daki en büyük yatırım ve şirket alım, satımlarına katıldı. Bu süreçleri başa-rıyla yönetti. Fridman şu anda Rusya’nın en zengin iş adamlarından bir tanesi.

“Direksiyon Arkasındaki Kadın” ödülü kime layık görüldü? ‘Direksiyon Arkasındaki Kadın’ ödülümüzü Ekonomi Eski Bakanı ve Cumhurbaşkanı’nın Ekonomi Danışmanı Elvira Nabiullina hak etti. Nabiullina’nın 24 Haziran’dan itibaren Rusya Merkez Bankası’na Başkanlık etmeye başladığını da söylemek isterim. Kendisi oldukça başarılı bir kariyer çizmeye devam ediyor. Biz bu ödülü en iyi kadın yöneticiye veriyoruz.

Rusya’da siyasilerin ve memurların med-yaya kapalı olduğu söyleniyor. “Medya ile En Yakın İlişkisi Olan Bürokrat” ödülünü bu sene oldukça tartışmalı bir isim kazan-dı. Bu ödülün veriliş hikayesinden bahse-debilir misiniz?Herkes Enerji Eski Bakanı, şu anda Rosneft Yönetim Kurulu Başkanı olan İgor Seçin’i basına konuşmayan adam olarak bilir. Ödüllerimizden birtanesi ‘Medya ile En Yakın İlişkisi Olan Bürokrat’ ödülüydü. Bizim araştırmamız İgor Seçin’in medyaya en çok konuşan bürokrat olduğunu ortaya çıkardı. Bu sebeple kendisini bu ödüle layık gördük. Böylelikle medyaya en kapalı olduğu sanılan insan ‘Medyaya en çok konuşan bürokrat’ ödülümüzü alarak genel algıyı kırdı.

Bu ödüllerin arasında en önemlilerinden bir tanesi ise “Bölgeye En Çok Yatırım Çeken Bürokrat” ödülüydü. Bu ödülü ise çoğu kişinin tahminleri dışında bir isim elde etti. Bize ödülden ve ödülün sahibin-

Rusya’nın en büyük medya grubu olan Kommersant’ın Genel Müdürü Azer Mürsaliyev Forum’da verilen ödüller ve forumun sonuçlarını Hazar World Dergisi için yorumladı. MAIS ALIZADE

HAZAR WORLD, FORUM’UN NABZINI TUTTU

“RUSYA’NIN MEDYAYA EN KAPALI BÜROKRATINA ‘MEDYAYA EN YAKIN OLAN BÜROKRAT’ ÖDÜLÜNÜ VERDIK”

TEMMUZ 2013 SAYI 08 35www.hazarworld.com

den bahsedebilir misiniz?Kaluga vilayetinin valisi olan Anatoliy Ar-tamonuv ‘Bölgeye En Çok Yatırım Çeken Bürokrat’ ödülüne layık görüldü. Sovyet zamanında da Kaluga gelişmemiş bir böl-geydi, 90’lı yıllarda bölge bu özelliğini koru-du. Vali Anatoliy Artamonuv’un sayesinde bölgenin çehresi oldukça gelişim gösterdi. Artamonuv’un başarı hikayesi ise oldukça enteresan. O bölgeye yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı sermaye sahiplerine kendi mobil telefonunu dahi veren Artamonuv, yatırımcıların sorunlarını dinleyerek ve kısa sürede çözerek bölgesini başarıya taşıyan bir isim. Bu özelliğinden dolayı diğer vali-lerden kolaylıkla ayrıştığını söyleyebiliriz. Rusya genelinde öteki bölgelerin valileriyle temas kurmanız imkansız gibi birşey. Bay Artamonuv’un bu özelliği sayesinde Kaluga bölgesine büyük hacimde yerli ve yabancı girişi yaşanmış, valinin gelişinin ardından üç adet otomobil fabrikası yapılmıştır.

Foruma dönecek olursak St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’ndaki konuşmasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ekonomide genel af ilan edeceklerini dile getirdi. Bunu nasıl de-ğerlendiriyorsunuz?Bu konuda bir şey söylemek için henüz erken. Önce ekonomik konularda suça bu-laşmış 100 bin kişinin cezaevlerinden salıve-rileceği konuşuldu, daha sonra bunu 50 bine indirdiler, galiba daha sonra bu rakam 5-6 bine indirilecek ve sonuçta cezaevinden en fazla 5 ya da 6 tutuklu salıverilecek.

Devlet Başkanı Putin ülkenin yargı sis-teminde yapılması düşünülen reform ve yüksek yargının tek çatı altında birleştiri-leceği konularına da değindi. Bu konular ne derecede önemli ve gerçekçi?Yüksek yargının tek çatı altında birleştirilmesi konusu zaman-zaman gündeme geliyor. Şimdiki durumda Devlet Başkanı Putin’in bu birleştirmeyi Başbakan Medvedev için yaptığını ve birleşme operasyonundan sonra Medvedev’i yüksek mahkeme başkanlığına atayacağını iddia edenler de var. Kapsamlı bir reform paketi olmadan bunun yapılması mümkün görünmüyor. Bir süre konuşulup, bir seneden sonra gündemden düşeceğine inanıyorum.

Vladimir Putin’in üzerinde durduğu ko-nulardan bir tanesi de off shore bölgelerin şirketlerin gelecekteki durumlarıyla ilgi-liydi. Putin konuyu ABD Başkanı Barack Obama’yla da konuştuğunu ve off shore

bölgelerdeki şirketlerinin durumunun netlik kazanacağını vurguladı. Bu konu-daki görüşlerinizi alabilir miyiz?Off shore şirketler konusunda ilk adımı ABD’nin daha sonra ise Avrupa’nın attı-ğını biliyoruz. Birkaç sene önce Vladimir Putin de ‘Şirketlerin off shore bölgelerde değil de Rusya’da tescil edilmesi gerekti-ğini’ gündeme getirdi. Off shore şirketler aracılığıyla dünya finans sisteminin par-çası olmak daha kolay, Rusya’dansa bunu becermek çok zordur. Üç dört seneden beri Rusya’da yapılan tüm uluslararası toplantıların gündeminde off shore şirket-ler konusu bulunuyor. Bu şirketlerin vergi vermediğine, para akladığına, yolsuzluk-tan kazanılan paraların off shore bölge-lere aktarıldığına dair iddialar gündemi sürekli meşgul ediyor. Bu sürecin mutlaka bir sonucu olacaktır. Örneğin tarih bo-yunca banka gelirleriyle ayakta duran İsviçre gizli banka hesaplarının içerikle-rini ABD’ye vermek zorunda kaldı. Yakın zaman içerisinde Avrupa’ya da verecektir. Giderek off shore bölgelerdeki şirketler kendilerini feshediyorlar. Rusya’nın en bü-yük off shore limanı Güney Kıbrıs’taydı. Fakat geçen Şubat ayındaki krizden sonra ordaki Rus şirketleri sanki buhar oldu. İngiltere’ye bağlı ufak adaların hepsi off shore firmalarla doluydu, şimdi İngiltere de o şirketleri feshediyor. Artık küçük ülkelerin off shore limanı haline gelmesi imkansız bir hal alıyor, çünkü buna izin vermeyecekler. Belki bundan sonra off shore bölgeleri kullanmak isteyenler Hong-Kong’a göç ederler.

“PUTIN’IN BAHSETTIĞI EKONOMI AFFINDAN SADECE 5-6 KIŞININ YARARLANIP CEZAEVINDEN ÇIKABILECEĞINI DÜŞÜNÜYORUM.”

Forumu önde gelen uzmanlar, etkin devlet adamları, Rusya ve BDT ülkelerinden işletme yöneticileri ziyaret etti.

RÖPORTAJ

36

TEMMUZ 2013 SAYI 08 37www.hazarworld.com

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Elman Abdullayev önemli bölgesel ve

uluslararası konuları Hazar World dergisine değerlendirdi.

MAIS ALIZADE

“İŞGAL ALTINDAKİ TOPRAKLARIMIZIN BİR SANTİMİNİ BİLE TARTIŞMA KONUSU

YAPMAYIZ”

38

Türkiye’ye gerçekleştirdiğiniz seyahat çer-çevesinde, Türk medya mensupları ile bir araya geldiniz. Bu toplantıyı gerçekleştir-menizdeki sebep nedir?İstanbul’a gelişimin amacı Azerbaycan’la ilgili gerçeklerin Türk medyasıyla paylaşılmasıdır. Bugün Azerbaycan’da yapılan uluslararası etkinlikler, ülkemizin hayata geçirdiği büyük çaplı projeler, devletimizin dış politikası gibi konulardaki bilgilerin dünya kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir. Bunun için en iyi noktalardan birinin İstanbul olduğunu düşünüyorum. Ben İstanbul medyasıyla daimi temas halindeyim. Burada olduğum sürece yabancı basının, Washington Post, Wall Street Journal, Reuters gibi dünya basınının önemli kurumlarıyla da bir araya geldim. TRT Haber kanalında Azerbaycan topraklarının Ermeni işgalinden kurtarılmasıyla ilgili programda konuşma yaptım. Kısa süre önce Bakü’de yapılan geniş katılımlı Azerbaycan ve ABD İşbirliği Forumu ve dinler arası diyalog toplantısıyla ilgili olarak Türk medyasını bilgilendirdim. Elbette ki, yaptığım temaslarda Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, Orta Doğu’da cereyan eden süreçle ilgili Azerbaycan’ın pozisyonu, Azerbaycan’ın enerji stratejisi, Azerbaycan’la AB arasındaki ilişkilerin geleceği, Kafkasya bölgesinde ülkemin üstlenmiş olduğu liderlik rolünü de Türk

ve yabancı medyanın değerli temsilcileriyle konuşma fırsatımız oldu.

Azerbaycan-ABD İşbirliği Forumu’nda ne-ler konuşuldu?Toplantıya ABD Kongre üyeleri ve çeşitli devlet kurumlarından yetkililer, eski bakan ve sena-törler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, ABD’nin devlet politikasının oluşmasında etkinliği bulunan toplam 320 kişi katıldı. Katı-lımcılar şu ortak paydada birleştiler: ABD ile Azerbaycan stratejik müttefiklerdir. NATO’nun Afganistan’a gönderdiği kargo taşımalarının yüzde 40’ı Azerbaycan üzerinden sevk ediliyor, o nedenle Azerbaycan’ın jeostratejik önemi gün geçtikçe artıyor. Bunun nedeni Batı’nın Afganistan politikasında Azerbaycan’ın aldığı aktif pozisyondur. Daha önce bizim Irak’ta da batı dünyası ile yakın müttefikliğimiz olmuştu, ondan evvel ise Kosova’da bulunmuştuk. Ba-kü’deki toplantıda Azerbaycan-ABD ilişkilerine bu geniş çerçevelerden bakıldı ve güvenlik, terörle mücadelede işbirliği konuları detaylı biçimde irdelendi. ABD’li misafirlerimiz Bakü ile Washington’un müttefik olduğunu, o ne-denle Azerbaycan’ın desteklenmesi gerektiğini vurguladılar. Şimdi o ülkeler Azerbaycan için ne derecede önemliyse Azerbaycan da o ülke-ler için aynı derecede önem arz etmektedir. Örneğin 2014 yılında NATO Afganistan’dan

1

1. Başbakan Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, TANAP imza törenine katıldılar.

2. Azerbaycan-ABD İşbirliği Forumu’nda ABD Başkanı Obama ile görüşüldü.

3. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Bakü’de görüştü.

4. Karabağ sorunu ile hayatını kaybedenler için anıt önüne çiçek bırakılıyor.

RÖPORTAJ

TEMMUZ 2013 SAYI 08 39www.hazarworld.com

Han Çadırı

Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) güçlerini çıkarmayı planlamaktadır. Bunun için Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu kullanılacaktır. Bunun zaruri ihtiyaçları olduğuna dair NATO ülkelerinin üst düzey temsilcileri de görüşlerini beyan ettiler.

Doğrudan yabancı yatırımlar açısından şu anda Azerbaycan Türkiye için en büyük ya-tırımcı konumunda bulunuyor. Ekonomik alanda hızla gelişen ilişkileri siyasi, askeri, diplomatik alanlara nasıl kanalize etmeyi ve iki kardeş ülke arasındaki ilişkileri dün-yada nasıl örnek hale getirmeyi düşünüyor-sunuz?Öncelikle şuna dikkatinizi çekmek isterim ki Azerbaycan Türkiye üzerinden daha geniş bir pazara açıldı. Bu bağlamda enerji projelerinin uygulanmasının önemi çok büyüktür. Azerbay-can, Gürcistan ve Türkiye’nin kapsamlı enerji projelerini uygulamaya koymayı başarması bölgede birçok alanda işbirliği yapılabilme

potansiyelini ortaya koydu. Siyasi iradenin olması yeterliydi. Bunun son örneklerinden bir tanesi TANAP projesidir, arkasında Azerbay-can ve Türkiye liderlerinin güçlü siyasi desteği vardır. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler bundan sonra tüm alanlarda yükselen performans sergileyecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Türkiye kardeş bir ülke ve stratejik müttefiktir. Şimdiye kadar Türkiye tüm alanlarda bizden desteğini esirgememiştir. Bizim işbirliğimiz her açıdan iki ülkenin de faydasına olacaktır. Bölgedeki işbirliğinden kârlı çıkan diğer ülke Gürcistan’dır. SOCAR’ın Gürcistan’da milyarlarca dolarlık yatırımları-nın hacmi de giderek büyüyecektir. Ekonomik ilişkilerimiz geliştikçe işbirliği alanlarımız daha da çeşitlendirilecektir. Ülkelerimizin iş adam-larının karşılıklı yatırım niyetlerine her türlü ortamı yaratıyoruz, bunu geliştirmeye devam edeceğiz.

Hazar Bölgesi’ndeki ülkeler, özellikle Rusya bu önemli girişimlere nasıl tepki veriyor?Evvela Rusya da Azerbaycan da ülkeler arasın-daki ilişkilerin eşit haklar çerçevesinde gelişe-ceğini iyi bilmektedirler. Biz komşu ülkeleriz, şu anda ilişkilerimizi geliştirmek için birçok alan mevcut. İş adamlarımız arasındaki ilişki-ler ticaret hacmimizi büyütüyor, çeşitli alanlar-da devletler arasında ticari alışverişler mevcut-tur. Artık Azerbaycan bölgede söz sahibi olan önemli bir ülkedir. O nedenle gerek devletimiz gerekse iş adamlarımız bölgede yeni iş imkan-ları arıyorlar. Bu durum komşu ülkelerle ilişki-lerimizi olumlu yönde etkiliyor. Azerbaycan’ın yerinde hangi ülke olsaydı bu politikayı izlerdi. Çünkü biz gerçekçi bir politika izliyoruz.

Hazar kıyılarına baktığımızda 10 liman kentinden dördünün İran kıyılarında ol-duğunu görüyoruz. Azerbaycan’ın bölgede güçlenmesine İran tarafından bakarsak neler söylemek isterdiniz?Bölgesel açıdan baktığımızda İran, komşu-larımızdan bir tanesidir. Azerbaycan tüm komşularıyla sorunsuz iyi ilişkiler içinde bulunmaya kararlıdır. Bu ortam hepimiz için zaruridir. İran nüfusunun önemli bir kısmı Azerbaycanlılardan oluşmaktadır. Herkes diğer ülkelerin İran’la sorun yaşaması durumunda Azerbaycan’ın kendi topraklarını onların kullanımına açmayacağını kesin dille beyan et-mesine defalarca tanık olmuştur. Bizim İran’la tarihten gelen kültürel kardeşliğimiz ve dost-luğumuz bulunuyor. Bölgedeki sürtüşmeler hiçbir ülkenin çıkarlarına uymuyor. Bölgenin geleceği ve gelişmesi için her ülkenin komşu-larının haklarına saygı duyması gerekiyor. Biz şimdiye kadar Hazar’ın konumu meselesini

2

3 4

AZERBAYCAN, GÜRCISTAN VE TÜRKIYE’NIN KAPSAMLI ENERJI PROJELERINI UYGULAMAYA KOYMAYI BAŞARMASI BÖLGEDE BIRÇOK ALANDA IŞBIRLIĞI YAPILABILME POTANSIYELINI ORTAYA KOYDU.

40

çözememişiz fakat konuyla ilgili önemli ilerle-meler kaydedildiğini vurgulamalıyım.

Bölge için en sıkıntılı konu kuşkusuz, Azerbaycan topraklarının uzun süreden beri Ermeni işgali altında olmasıdır. Mese-leyi barış yoluyla çözme misyonu edinmiş AGİT Minsk Grubu’nun faaliyetlerinin Azerbaycan’ı tatmin etmediğini haklı ola-rak Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev defalarca belirtmiş ve ‘Azerbaycan’ın kendi topraklarını işgalden kurtarmak için meş-ru olan her şeyi yapacağını’ vurgulamıştır. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?İşgal altındaki topraklarımızı kurtarmak bizim en doğal hakkımızdır ve uluslararası hukuk da bize bu hakkı tanımaktadır. Top-raklarımızı Ermeni işgalinden kurtarmak için bizim her türlü imkanımız mevcuttur. Ordu-muza lojistik desteği güçlendirmek amacıyla kurulan Savunma Sanayi Bakanlığımız en önemli stratejik kurumlarımızdan bir tane-sidir. Minsk Grubu’nun faaliyetine gelince toplumumuzun ondan memnun olmadığını biliyorsunuz. Burada ana sorun uluslararası toplumun bizim topraklarımızın işgal altında tutulmasına çifte standartlı yaklaşımıdır. Minsk Grubu Eşbaşkanları BM Güvenlik Konseyi üyesi olan beş ülkenin üçüyle temsil ediliyor. Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbay-can topraklarından koşulsuz çıkmasıyla ilgili olarak Güvenlik Konseyi’nin dört kararı bulunuyor. O kararlarda Ermenistan ‘işgalci’ olarak geçmektedir. O kararları alan ülkeler-den üçünün Minsk Grubu’nu yönetmelerine rağmen işgal ettikleri Azerbaycan toprakla-rından çıkması için Ermenistan’a değil baskı, uyarı hatta çağrı bile yapılmamaktadır. Bu durum Azerbaycan toplumunun vicdanını yaralıyor. Bana dünyada bir ülke gösterin ki, vatandaşları kendi topraklarında mülteci du-rumundadır. Bir milyon insanımız 20 seneden beri mülteci konumundadır. Sorunun çözümü için AGİT’in önerdiği 6 ilke içerisinde ilk sırayı Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından koşulsuz çekilmesi geliyor, ondan sonra diğer beş ilke uygulanabilir. Azerbaycan 2010 yılında AGİT önerilerini temel ilke olarak kabul ettiğini açıklamıştır. Konuyu sürüncemede bırakan Ermenistan ise bir süre önce Dışişleri Bakanı’nın ağzıyla şöyle bir beyanda bulundu ki, şayet Azerbaycan 6 ilkeyi kabul ederse biz de kabul ederiz. Bunun anlamı şudur: Maalesef Ermenistan yine de bu konuyu kendi iç siyasetinin malzemesi yaparak zaman kazanıyor ve meselenin çözü-münü daha da zorlaştırıyor. Eğer Ermenistan AGİT’in barış yoluyla çözüm önerilerini kabul etseydi o zaman Büyük Barış Anlaşması

imzalanmasının önünde hangi engel kalırdı? Ermenistan liderliği konuyla ilgili bağımsız siyasi irade sergileyememektedir. Ermenistan liderliği kendi vatandaşlarını düşünseydi bir an önce Azerbaycan topraklarından çekilip bölgesel projelere katılırdı. Bunlar her gün yapılan projeler değil, bazıları 100 yılda bir ülkenin ayağına geliyor. Ermenistan iktidarı kendi halkının geleceğini düşünmüyor.

İşgal altındaki topraklarının kurtarılması için Azerbaycan’ın sabrının taştığına dair açıklamalar da seslendiriliyor. Bununla ilgili görüşünüzü alabilir miyiz?Dünyanın gözü önünde bir işgal söz konusu. Buna ne uluslararası kamuoyunun ne de Azerbaycan’ın göz yumacağını kimse hayal etmemeli. Ermenistan’ın uluslararası hukuku hiçe sayarak topraklarımızı işgal altında tut-maya devam etmesi bölgeyi çok tehlikeli bir duruma sürüklüyor. Bazıları buna ‘dondurul-muş mesele’ ismi takıyor oysa ‘dondurulmuş mesele’de her gün cephedeki ateş çizgisinde asker ölüyor. Bu canlı bir çatışma. Bu mesele şu anda tehlikeli bir aşamada devam ediyor. Askeri açıdan da bölgenin lideri konumunda olan Azerbaycan modern ordusuyla övün-mekte haklı. Öte yandan bizim askeri sana-yimiz her gün gelişmektedir. Ermenistan’ın bunu dikkate alması gerekmekte. “Azerbay-can kendi topraklarını işgalden kurtarıp Dağlık Karabağ konusunu adil çözüme ka-vuşturacaktır” sözünü laf olsun diye söylemi-yoruz. Biz işgal altındaki toprağımızın 1 san-timini bile tartışma konusu yapmayacağız. Toprak bütünlüğümüz bizim için kutsaldır. Bizim mücadelemiz o kutsallık için devam edecektir.

NATO’NUN AFGANISTAN’A GÖNDERDIĞI KARGO TAŞIMALARININ YÜZDE 40’I AZERBAYCAN ÜZERINDEN SEVK EDILIYOR, O NEDENLE AZERBAYCAN’IN JEOSTRATEJIK ÖNEMI GÜN GEÇTIKÇE ARTIYOR.

Ordunun lojistik desteğini güçlendirmek amacıyla kurulan Savunma Sanayi Bakanlığı en önemli stratejik kurumlardan bir tanesi.

RÖPORTAJ

www.hazarworld.com

42

ANALİZ

Türk bankaları Hazar Bölgesi’nde yer almak için son dönemde birbiriyle yarışıyor. 2008-2012 arasındaki mali krizle birlikte dünyadaki dev bankaların dış

pazarlardaki gücünün azalması ve kendi ülkelerinden fonlama

yapamaması, ekonomik krizin etkilerini mimimum hasar ile

atlatan Türk bankları için cazip fırsatlar sunuyor.

BARAN KARAKUZU

TÜRK BANKALARI

YÜZÜNÜ ORTA ASYA’YA

DÖNÜYOR

www.hazarworld.com TEMMUZ 2013 SAYI 08 43

44

ANALİZ

Türk bankacılık sektörünün teknik altyapısının ve yönetim yapısının Av-rupa ülkelerinden daha iyi olması ne-

deniyle Hazar Bölgesi’ndeki bankalar Türk bankalarıyla ortaklıklar kurarak portföyünü kuvvetlendirmek istiyor. Yakın bölgelerde bü-yümek isteyen Türk bankaları için ise bölge iyi bir alternatif olarak göze çarpıyor.

İŞ BANKASI AZERİ RABİTA BANK’A TALİP

“Türkiye’nin Bankası” sloganıyla yola çıkan İş Bankası 1255 şubesi ve yaklaşık 25 bin personeliyle Türkiye’deki operasyonlarını başarıyla sürdürüyor. Banka, 2013 verileri-ne göre 181 milyar TL aktif büyüklüğü, 23 milyar TL’yi aşan özkaynakları ve yaklaşık 106 milyar lira mevduatlar toplamı ile Türkiye’nin en büyük bankası unvanını taşı-yor. Yurt dışında da önemli iştirakleri olan İş Bankası’nın sahibi olduğu İşbank Rusya, bugün 14 şube ile faaliyet gösteriyor. İşbank AG de Almanya’daki 13 şubesinin yanı sıra Fransa, Hollanda, İsviçre ve Bulgaristan’la birlikte toplam 17 şubesi ile hizmet veriyor. İş Bankası’nın ayrıca KKTC’de 14, Londra, Bahreyn, Erbil’de birer, Gürcistan’da Tiflis ve Batum olmak üzere iki şubesi, Çin’de ve Mısır’da da temsilcilikleri bulunuyor.

Azerbaycan hükümetinin minimum ser-maye şartını 60 milyon manata çıkarma-sının ardından Azerbaycan bankalarının

IŞ BANKASI’NIN SON BIR YILDIR AZERBAYCAN’IN EN ESKI BANKALARINDAN BIRI OLAN RABITA BANK ILE GÖRÜŞTÜĞÜ BILINIYOR.

özellikle Rus ve Türk olmak üzere yabancı ortak arayışına girdiği biliniyor. İş Bankası, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te açtığı şubenin ardından yakın coğrafyada bulunan Azerbay-can’daki fırsatları da değerlendirmek istiyor. İş Bankası son bir yıldır Azerbaycan’ın en eski bankalarından biri olan Rabita Bank ile görüşüyor. 1993’de kurulan ve 2012 sonu itibariyle 156.6 milyon manat aktif büyüklüğe sahip olan Rabita Bank’ın 105.4 milyon ma-nat kredi portföyü bulunuyor. Azerbaycan’da özel sektörün henüz yeni yeni gelişmeye başlaması nedeniyle ülkede özel bankacılık açısından büyük bir ekonomik potansiyel mevcut durumda. Sektöre yakın kaynaklar, Azerbaycan’da şube açmak yerine banka satın almanın stratejik bir hamle olarak daha doğru olduğunu belirtiyor. Tarafların uzun süredir anlaşamamasında en büyük etken fiyat konusu. Hem Azerbaycan bankalarının fiyatlarının Türkiye piyasasında yüksek bu-lunması hem de Türk bankaların sermaye artırımı için tanınan süreyle beraber fiyatla-rın düşmesini beklemesi nedeniyle sürecin uzadığı bildiriliyor.

BÖLGEDE TÜRK BANKACILIĞININ ÖNCÜSÜ ZİRAAT BANKASI

Temelleri 1863 yılına dayanan ve Osmanlı Devleti’nin kurduğu ilk Türk bankası olan Ziraat Bankası’nın Türkiye’de toplam 1522 şubesi bulunuyor. 31 Mart 2013 tarihli faaliyet raporuna göre 169.6 milyar dolar

1.Türkiye İş Bankası’nın 2013 ilk çeyrek net dönem kârı 1 milyar 30 milyon TL olarak açıklandı.

2. Ziraat Bankası, Osmanlı Devleti’nin kurduğu ilk Türk bankası olma özelliği gösteriyor.

1 2

TEMMUZ 2013 SAYI 08 45www.hazarworld.com

aktif büyüklüğe sahip olan Ziraat Bankası Türkiye’nin ikinci büyük bankası olarak konumlanıyor. Ziraat Bankası, Kırgızistan’da çoğunluk hissesine sahip olacak şekilde bir banka alma hazırlığı içinde. 2013’te 150 yeni şube açma hedefi olan Ziraat Bankası bu sayede 2015’e kadar 2000 şubeyi geçmek için emin adımlarla ilerliyor.

Ziraat Bankası Türkiye’nin dışında Ha-zar Bölgesi’nde de oldukça iddialı. Ziraat Bankası’nın 17 milyar KZT aktifler toplamıy-la Kazakhstan Ziraat International Bank markasıyla Astana ve Çimkent’te olmak üzere Kazakistan’da iki şubesi bulunuyor. Türkmenistan’da ise 170 milyon manat ak-tifler toplamına sahip Turkmen Turk JSC Bank adıyla faaliyet gösteren bankanın bu ülkede şubesi olmamakla birlikte yedi irtibat bürosu var. Bankanın kendi faaliyet raporuna göre Özbekistan’daki 170 milyar UZA aktifler toplamına sahip Uzbekistan Turkish Bank’ta ve Azerbaycan’daki 65 mil-yon AZN aktifler toplamına sahip Azer-Türk Bank’ta Ziraat Bankası’nın yüzde 50 hissesi bulunuyor. Ayrıca bu yılın mart ayında Batum’da ve ardından Tiflis’te şube açan Ziraat Bankası’nın, Gürcistan pazarına da hızlı girdiğini söylemek mümkün. Yurt dı-şında dokuz ülkede faaliyet gösteren Ziraat Bankası’nın ayrıca Almanya, Bosna-Hersek, Makedonya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan olmak üzere sekiz ülkede de iştirakleri mevcut durumda. Ziraat Bankası 2015’te bölgede etkin bir ban-ka olmayı hedefliyor.

YAPI KREDİ’NİN HAZAR’DAKİ ÜSSÜ: AZERBAYCAN

1988 yılında Azerbaycan’da yüzde 100 Türk sermayeli tek banka olarak kurulan Yapı Kredi Azerbaycan 12 şubesiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye’nin ilk özel bankası Yapı Kredi’nin iştiraki olan Yapı Kredi Azerbaycan kapsamında ülkede Yapı Kredi Bankacılık Akademisi de 2011 yılında kuruldu. Bu yatı-rım Yapı Kredi’nin Azerbaycan’a olan güveni-nin bir göstergesi. Türkiye’nin ilk özel bankası olarak kurulan Yapı Kredi 929 şube, 16 bini aşkın personel, 135 milyar TL konsolide aktif büyüklüğü ve yılın ilk çeyreğinde elde ettiği 544 milyon TL net kâr ile en büyük Türk bankaları arasında yer alıyor. Yapı Kredi 1 milyar 328 milyon TL’lik değeri ile en değerli dördüncü Türk Bankası konumunda bulunu-yor. Yapı Kredi’nin Azerbaycan dışında Rusya ve Hollanda’da da yine Yapı Kredi markasıyla iştirakleri mevcut.

TÜRK BANKACILIĞI HAZAR BÖLGESİ’NE DEĞER KATIYOR

Türk bankacılığının son dönemde Hazar Bölgesi’nde yaptığı atılımların etkisi hissedilir boyutlarda. Yapılan yatırımların etkisiyle tüke-ticilere daha stabil bir kredi kaynağı sağlanma-sının yanı sıra gerekli olan durumlarda banka-lar merkez ülkelerinden fonlama yaparak özel-likle Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan gibi kredi mevduat farkı yüksek ülkelerdeki tasarruf açıklarına rağmen girişimcilere ve işletmelere kredi sağlamayı sürdürüyor.

Nahcivan’da Azer Türk Bank’a ait bir şube açıldı.

156.6

288.3

17

Milyon Manat

Milyon Dolar

Milyar KZT

RABİTA BANK’IN AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ

YAPI KREDİ AZERBAYCAN 2012 EKİM İTİBARİYLE AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ

KAZAKİSTAN ZİRAAT ULUSLARARASI BANKASI’NIN AKTİFLER TOPLAMI

HAZAR’DAKI TÜRK BANKALARININ AKTIF TOPLAMLARIBölgede Türk bankalarının hız verdiği yatırımlarla birlikte iştiraklerin aktifleri ülkelerin büyüme trendinde olmasının da etkisiyle hızla artıyor.

----WW

46

Mart 2006Yapılan çalışmalar

neticesinde projenin teknik, ekonomik ve çevresel fizibilitesi

onaylandı.

Mart 2007Projenin

genişletilmiş temel mühendislik,

deniz yatağı ve ön değerlendirme

sonuçları tamamlandı.

2003TAP için ön fizibilite

çalışması başladı.

Sonu merakla beklenen ve Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz sahasından çıkarılacak gazı Avrupa’ya taşımak için rekabet eden TAP ve Batı Nabucco boru hattı projelerinin arasındaki kıyasıya rekabetin galibi TAP oldu. EMIN EMRAH DANIŞ

TAP VE NABUCCO MÜCADELESİNDE GÜLEN TARAF TAP OLDU

ANALİZ

www.hazarworld.com

----WW

TEMMUZ 2013 SAYI 08 47

Şubat 2012TAP Şah Deniz konsorsiyumu

tarafından İtalya için öncelikli güzergah

olarak seçildi.

Haziran 2012Şah Deniz

konsorsiyumu ve TAP arasında işbirliği

anlaşması imzalandı.

Mart 2013Hattın detaylı

mühendislik ve proje tasarım aşaması

(FEED) tamamlandı ve hattın inşası için

yüklenici firmalar ile çelik boru ve malzeme

üreticilerine yönelik ön eleme süreci

başladı.Nisan 2013

TAP, nihai bağlayıcı yatırım destek

paketini Şah Deniz konsorsiyumuna

sundu.

Haziran 2013Şah Deniz platformu Hazar gazını Avrupa’ya taşıyacak boru hattı projesi yarışını TAP’ın kazandığını resmi

olarak ilan etti.

2015Boru hattının

inşa çalışmalarına başlanması planlanıyor.

2019Boru hattından ilk

gaz akışının Avrupa’ya başlaması planlanıyor.

2008Hattın detaylı mühendislik ve

proje tasarım aşaması (FEED) başladı.

48

ANALİZ

Sonu merakla beklenen ve Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz sahasından çıkarılacak

gazı Avrupa’ya taşımak için rekabet eden TAP ve Nabucco (West) boru hattı projelerinin arasındaki kıyasıya rekabetin galibi TAP oldu.

Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığının azaltılması, enerji arz güvenliği ve getireceği fiyat avantajı ile Avrupa için büyük önem arz eden Güney Gaz Koridoru, Şah Deniz platformunun TAP kararı ile gerçekleşme yolundaki nihai adımı da böylece atmış oldu.

Şah Deniz sahasından çıkarılacak gaz SCP (Güney Kafkasya Boru Hattı) ile Türkiye’nin doğu sınırına gelecek. 2019’da tamam-lanması planlanan TANAP boru hattı ile Türkiye’nin Doğu sınırından girecek gaz Türkiye-Yunanistan sınırına kadar uzana-cak. Yıllık 16 milyar metreküplük Şah Deniz gazının 6 milyar metreküpünün Türkiye’ye, geri kalan 10 milyar metreküplük kısmının ise TAP ile Avrupa’ya satılması planlanıyor.

TRANS ADRİYATİK BORU HATTI (TAP)

TAP boru hattı Türkiye sınırında alacağı Şah Deniz gazını Yunanistan-Arnavutluk-İtalya üzerinden Avrupa piyasalarına

ulaştıracak. Hat ilk etapta 10 milyar metreküp/yıl gazı taşıma kapasitesine sahip olacak. İlerleyen yıllarda boru hattının taşıma kapasitesi 20 milyar metreküpe kadar çıkabilecek. 870 kilometre uzunluğa sahip olacak boru hattı güzergâhının; 550 kilometre Yunanistan, 210 kilometre Arnavutluk, 105 kilometre Adriyatik Denizi ve 5 kilometrelik bölümünün ise İtalya topraklarından geçmesi planlanıyor. TAP projesinin ortakları İsviçreli Axpo yüzde 42,5; Norveçli Statoil yüzde 42,5 ve Alman E. ON yüzde 15 hisseye sahip.

BATI NABUCCO BORU HATTI

TAP ile Şah Deniz gazı için yarışan Nabucco Boru hattına kısaca göz atacak olursak: Nabucco projesinin başlangıçta yıllık 32 milyar metreküp gazı taşıması planlandı. Sürekli artan yüksek maliyeti ve 32 milyar metreküplük taşıma kapasitesi için gerekli gaz kaynağı konusundaki belirsizlik nedeniyle Batı Nabucco projesi olarak revize edildi ve Türkiye’nin Bulgaristan sınırından başlatılması planlandı. Türkiye sınırından Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya güzergahı ile 500 milyonluk Avrupa pazarına ulaştıracak Batı Nabucco boru hattı projesinin kapasitesinin ilk etapta taşıyacağı 10 milyar metreküp/yıl gazın üzerinde 23 milyar metreküpe kadar çıkacak

1.TANAP Boru Hattı ile Türkiye’nin Doğu sınırından girecek gaz Türkiye-Yunanistan sınırına kadar uzanacak.

2. Nabucco’da hükümetler arası anlaşma, taraf ülkelerin başbakanlarınca Ankara’da imzalandı.

3. Şah Deniz Platformu’nun TAP kararı ile gerçekleşme yolundaki nihai adımı atıldı.

10

40

870

Milyar Metreküp

Milyar Dolar

km

İLK ETAPTA 10 MİLYAR METREKÜP/ YILLIK KAPASİTESİ İLE YAKLAŞIK 7 MİLYON KONUTUN İHTİYACINI KARŞILAYACAK

ŞAH DENİZ GAZININ TÜRKİYE VE AVRUPA PAZARINA ULAŞTIRILMASININ TOPLAM YATIRIM MALİYETİ

TOPLAM UZUNLUĞU

1 2

3

bir kapasiteye sahip olması planlanıyordu. 1300 kilometre uzunluğunda olması planlanan Batı Nabucco boru hattının; 421 kilometre Bulgaristan, 469 kilometre Romanya, 384 kilometre Macaristan ve 47 kilometresinin de Avusturya topraklarından geçmesi planlanıyordu. Proje maliyetinin yaklaşık 7 milyar Euro civarında olması bekleniyordu. Projenin Ortakları; BEH (Bulgaristan), BOTAŞ (Türkiye), GGSZ LTD (Macaristan), OMV (Avusturya), Transgaz (Romanya).

TAP YÜKSEK FİYAT VE DÜŞÜK MALİYET AVANTAJI İLE İPİ GÖĞÜSLEDİ

Konuyu yakından takip edenler için TAP’ın seçilmesi aslında sürpriz olmadı. İki hat arasındaki rekabette sürecin başlarında Nabucco daha avantajlı görülüyordu. TAP’ın son bir yıl içindeki atakları ile Avrupa’daki ekonomik krizin derinleşmesi, düşen talep ve fiyat beklentileri, Şah Deniz platformu ortakları için hattın daha kısa olması, yatırım maliyetinin Nabucco’ya oranla çok daha düşük olması ve İtalya ile Güney Doğu Avrupa piyasalarındaki gaz fiyatları ile talep artışının Nabucco’nun hedef pazarlarına göre daha yüksek olması nedeniyle ibreyi TAP’a çevirdi.

Yunanistan Doğal Gaz Dağıtım Şirketi’nin (DESFA) özelleştirme ihalesini aynı zamanda Şah Deniz konsorsiyumunun da ortağı olan SOCAR’ın alması TAP için neticeyi belirleyen bir diğer önemli gelişmeydi. DESFA’yı alarak Avrupa pazarına adım atan SOCAR aynı zamanda konsorsiyum ortağı olduğu Şah Deniz gazını kendi altyapısı ile satma ve toplam katma değeri artırma imkanına da sahip olma şansını yakaladı.

Konsorsiyum ortağı BP yöneticilerinden Al Cook’un TAP’ın seçilmesi sonrası yaptığı açıklamada TAP ve Nabucco arasında gazın maliyeti ve iletimi konularında büyük ticari farklar olduğunu vurgulaması TAP’ın seçilmesinde ticari ve ekonomik beklentilerin ne denli önemli olduğunun göstergesiydi.

Şah Deniz gazı yapılan anlaşmalar ile diğer boru hatları üzerinden Arnavutluk, Slovenya, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Karadağ pazarlarına da ulaşacak. Ayrıca istenmesi durumunda altyapı ilavesi ile Bulgaristan da Şah Deniz gazına erişim imkanına sahip olacak.

AVRUPA KOMISYONU ÜYESI GÜNTHER OETTINGER: “TAP’IN SEÇILMESI TARIHI BIR KARAR”TAP’ın Şah Deniz gazını Avrupa’ya ulaştıracak proje olarak seçilmesini değerlendiren Avrupa Komisyonu Üyesi Günther Oettinger gaz kaynaklarını çeşitlendirmek isteyen Avrupa açısından Şah Deniz Konsorsiyumu’nun aldığı kararın Avrupa’nın enerji arz güvenliği ve geleceği için çok önemli bir gelişme olduğunu ifade etti.

ITALYA DIŞIŞLERI BAKANI EMMA BONINO: “TAP’IN SEÇILMESINDEN MEMNUNIYET DUYDUK”Konuya ilişkin İtalyan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Dışişleri Bakanı Emma Bonino’nun Güney Gaz Koridoru’nun Avrupa ayağı için TAP’ın seçilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade ettiği belirtildi.

AMERIKA DIŞIŞLERI BAKANLIĞI: “TAP’IN SEÇILMESI GÜNEY GAZ KORIDORU’NUN GELIŞIMINE BÜYÜK KATKI SAĞLADI”Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinden yapılan açıklamada Şah Deniz gazını Avrupa’ya iletecek boru hattının seçiminden duyulan memnuniyet ifade edildi. Açıklamada özetle Şah Deniz gazının ve boru hattı projesinin Avrupa’nın enerji arz güvenliği açısından önemine vurgu yapılırken Amerika Birleşik Devletleri’nin projeyi güçlü olarak başından beri desteklediğinin altı çizildi ve Azerbaycan Hükümeti ile Şah Deniz Konsorsiyumunun kararından duyulan memnuniyet ifade edildi.

TAP IDARI DIREKTÖRÜ KJETIL TUNGLAND: “TAP’IN SEÇILMESI GÜNEY GAZ KORIDORU’NUN AÇILMASI IÇIN ÖNEMLI BIR ADIM”TAP’ın seçilmesi sonrası şirketten yapılan ilk açıklamada TAP İdari Direktörü Kjetil Tungland şunları söyledi: “Şah Deniz 2 gazını Avrupa’ya ulaştıracak proje olarak TAP’ın seçilmesinden büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu, Güney Gaz Koridoru’nun açılması için ilk ve önemli bir adım. Güney Gaz Koridoru Avrupa’nın enerji güvenliği ile Batı ve Güney Doğu Avrupa piyasalarında kaynak çeşitliliğinin sağlanması için önemli bir rol oynayacak.”

SOCAR BAŞKANI RÖVNAG ABDULLAYEV: “AZERBAYCAN GAZININ AVRUPA’YA ILETIMI IÇIN CIDDI BIR ADIM ATILDI”SOCAR Başkanı Rövnag Abdullayev TAP’ın seçilmesine ilişkin yaptığı açıklamada Avrupa piyasalarının gaz arzı ve Azerbaycan için önemine dikkat çekti. Abdullayev yeni kaynakların devreye girmesi ile birlikte Azerbaycan’ın gaz ihracatında tek hattın TAP olmayacağı ve Nabucco gibi diğer hatlara da ihtiyaç duyulacağını söyledi.

AVRUPA KOMISYONU BAŞKANI JOSÉ MANUEL BARROSO: “AVRUPA’NIN ENERJI GÜVENLIĞININ GÜÇLENDIRILMESI IÇIN ÖNEMLI BIR KILOMETRE TAŞI”Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso TAP’ın seçilmesi sonrası yaptığı açıklamada AB’nin karardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve projenin Avrupa’nın enerji güvenliği açısından önemine vurgu yaptı.

TAP’IN KAZANMASINA ILIŞKIN ILK DEĞERLENDIRMELER

TEMMUZ 2013 SAYI 08 49www.hazarworld.com

50

ANALİZ

Azerbaycan doğal gazının Avrupa’ya olabil-diğince hızlı ve verimli bir şekilde ulaşmasını sağlamak Avrupa’nın stratejik çıkarları için çok önemlidir. Bu stratejik misyonu gerçek-leştirmek için yapılan çalışma, kısaca Güney Gaz Koridoru olarak adlandırılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde duyurusu yapılan, Şah Deniz konsorsiyumunun TAP boru hattını se-çim kararı, bu koridorun açılmasında önemli bir kilometre taşıdır.

Bu yılın ilerleyen aylarında, Şah Deniz ortakları, dev Şah Deniz sahasının ikinci fazı-nın geliştirilmesi konusundaki nihai yatırım kararını vereceklerdir. Şah Deniz ikinci fazından çıkartılacak doğal gazın Avrupa’da gideceği yer olarak İtalya ve Güneydoğu

Avrupa pazarlarının seçimi, projenin geliştir-me çalışmalarının başlaması için çok önemli bir adımdır.

Şah Deniz 2. Faz projesi, ilgili boru hatları ile birlikte 40 milyar ABD dolarından daha faz-laya mal olacak, ve yılda 16 milyar metreküp Azerbaycan gazını piyasalara ulaştıracaktır. Güney Gaz Koridoru’nu oluşturan boru hat-ları ile ilk başta bu gazın 6 milyar metreküpü Türkiye’ye gelecek, 10 milyar metreküp ka-darı ise Avrupa pazarlarına ihraç edilecektir.

TAP boru hattının Şah Deniz konsorsiyumu tarafından seçilmesi sürecinde, konsorsiyum önceden açıklanmış bir dizi seçim kriteri kullanarak alternatif ihracat rotalarını değerlendirdi. Bu kriterleri özetle şöyle sıra-layabiliriz: ticari fizibilite, projenin tamam-lanabilmesi, mali yetkinlikler, finansman olanakları, mühendislik tasarımı, şeffaflık, güvenilir ve verimli operasyon, ölçeklenebi-lirlik ve kamu politikaları seçenekleri.

Gaz piyasalarının ve ilgili altyapı yatırım-larının tarihçesine bakarsak, ilk adımların hep en zor adımlar olduğunu görürüz. İlk adımlar atıldıktan sonra, pazar gelişimi, ek miktarlarda gaz alımı, ve ilave altyapı yatı-rımları zaman içerisinde başlar. Güney Gaz Koridoru’nda da yine bu şekilde olacağını öngörüyoruz. Zaman içerisinde Avrupa’ya gi-den başka boru hatları da yapılacak, bunlar ile ek miktarlarda gaz taşınacaktır.

Çok detaylı ve rekabetçi olan bu boru hattı seçim sürecini tamamladığımız için çok memnunuz. Bu sayede Güney Gaz Koridoru’nun geliştirme süreci başlamış oluyor. Şimdi de yılın ilerleyen dönemlerinde Şah Deniz 2. Fazı’nın nihai yatırım kararı-nın verilmesi konusunda çalışmaya devam ediyoruz. Böylelikle, tarihte ilk kez Hazar Denizi’nden çıkan doğal gaz Avrupa’ya doğ-rudan ulaşacaktır.

GÜNEY GAZ KORIDORU’NU OLUŞTURAN BORU HATLARI ILE ILK BAŞTA BU GAZIN 6 MILYAR METREKÜPÜ TÜRKIYE’YE GELECEKTIR.

AZERBAYCAN DOĞAL GAZININ AVRUPA’YA ULAŞMASINI SAĞLAMAK AVRUPA’NIN ÇIKARLARI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”

Bud Fackrell, BP Türkiye Ülke Başkanlığı görevinin yanı sıra, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye Bölgesi’nden sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini de yürütüyor.

Ekonomik ve ticari açıdan, stratejik açıdan, siyasi açıdan çok büyük katkısı ve etkisi olacak bir proje. Azerbaycan gazı ve hayalimiz olan Orta Asya gazının Avrupa’ya açılması ilk defa gerçekleşek. Öncü olacak bir proje ve umut vaad ediyor.Kapasitenin 20 milyar metreküpe kadar çıkartılması söz konusu hatta bu miktar 23-25 milyar metreküp civarına kadar çıkartılabilir.

Bu projenin önemli tarafı, İtalya piyasasına ulaşan Azerbaycan gazının, yapılacak fiziki bağlantılarla Belçika’ya, Hollanda’ya, İsviçre’ye hatta Nabucco’nun son hedefi olan Baumgarten’a, Hollanda’dan sonra ise İngiltere’ye kadar ulaşmasınn mümkün olması. Bu hedefi 2018-2019’a kadar gerçekleştirebiliriz.

Ayrıca Batı Balkan ülkeleriyle de çeşitli anlaşmalarımız oldu. Bu anlaşmalar en son yapılan bir mutabakat zaptıyla resmi-yete de döküldü. TAP’tan gelen gaz miktarı arttıkça Balkan bölgesinin, Bosna’nın, Arnavutluk’un, Karadağ’ın, Slovenya ve Hırvatistan’ın Azerbaycan gazıyla beslenmesi mümkün olacak.

Tabii burada amacımız sadece Azerbaycan gazını orada piyasa-ya açmak değil. Azerbaycan ve Türkiye’nin Balkanlar bölgesinde çok ciddi yatırımlar yapabileceğini, AB’ye henüz girmeyen bu bölgenin enerji damarlarının, yani boru hatlarının Türkiye ve Azerbaycan ile birlikte kurulabileceğini düşünebiliriz.

Bölgenin şu anda 7 ila 10 milyar metreküp gaz tüketimi var ve 2025-2030 yılları arasında bu rakamın 15 ila 20 milyar metrekü-pe ulaşması bekleniyor. Bu anlamda bölgede doğal gaz altyapı-sından elektriğe uzanan çok sayıda işbirliği fırsatı doğacak.

Azerbaycan ile Türkiye’nin TANAP’taki ortaklığının Balkanlar bölgesinde yenilenmesi ve yepyeni bir fasıla geçmesi düşünülebilir.

Geçen yıl TANAP’ın imzalanması, bu gazın Avrupa’ya TAP yoluyla taşınacak olmasına karar verilmesi aslında yıllardan beri konuşulan Güney Gaz Koridoru’nun artık ete kemiğe bürünmesi anlamına geliyor. Neydi bu Güney Gaz Koridoru? Güney Gaz Koridoru, AB Komisyonu’nun adlandırdığı, Hazar Bölgesi’ndeki, Ortadoğu’daki gaz kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasıydı.

İşte TANAP geçen sene bunun bir adımı oldu. Azerbaycan gazı-nın Avrupa’ya taşınması hem de bu gazdan Türkiye’nin istifade etmesi anlamında önemli bir adımdı. Avrupa’nın sürekli artan bir gaz talebi var. 2012 sonu itibariyle Avrupa’daki toplam doğal gaz tüketimi 450 milyar metreküp dolayında, üretimi ise 250 milyar metreküp civarında. Dolayısıyla yıllık 200 milyar metreküpe ya-kın bir doğal gaz ithalatı gerçekleştiriyor Avrupa. Bölgenin şu an tükettiği doğal gazın yaklaşık %30’u tek bir kaynaktan, Rusya’dan geliyor. TAP’ın özellikle hedeflediği Balkan ülkelerinin tükettiği doğal gazın ortalama %90’ı Rusya’dan geliyor. Dolayısıyla Azer-baycan gazıyla buraların beslenmesi büyük önem arz ediyor.

Ekonomik büyümenin çok hızlı olduğu ülkeler bunlar. AB’de son on yılda baktığımızda ekonomik büyüme %1.2 dolaylarındayken, bu saydığımız Balkan ülkelerinde %5 dolaylarında. Dolayısıyla ekonomik büyümenin yüksek olması, enerji talebinin de artması anlamına geliyor. Dolayısıyla bu ülkelerin enerji tüketimlerini çe-şitlendirmeleri gerekiyor. Şu an tamamen kömür ve petrole bağlı olan bu ülkelerin enerji tüketimlerini çeşitlendirmeleri, doğal gazdaki ağırlığının artması gerekiyor.

İlk gelecek Azerbaycan gazı 16 milyar metreküp olacak. Türkiye bunun 6 milyar metreküpünü alacağını taahhüt etti. Yani ilk etapta gelecek 10 milyar metreküplük gaz hem Balkanlar’ın hem kısmen Batı Avrupa’nın ihtiyacını karşılayabilecek boyutta. Ama tabii Avrupa’nın kullanımı her geçen gün artıyor. Hazar Strateji Enstitüsü olarak, yakın bir zamanda yaptığımız tahmine göre, 2030 yılı itibariyle Avrupa’daki doğal gaz talebin 630-640 milyar metreküpe ulaşacak. Dolayısıyla burada alternatif projelere, alternatif kaynaklara her zaman ihtiyaç var.

EKONOMİK VE SİYASİ AÇIDAN BÜYÜK KATKI

GÜNEY GAZ KORİDORU ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜ

Dr. Cenk Pala TAP Türkiye Temsilcisi

Yrd. Doç Dr. Fatih Macit Hazar Strateji Enstitüsü

Uzmanı

TEMMUZ 2013 SAYI 08 51

52

ANALİZ

TÜRKIYE’YE TURIZMHAZAR BÖLGESI ÜLKELERINDEN

TEMMUZ 2013 SAYI 08 53www.hazarworld.com

Türkiye, özel konumu nedeniyle Hazar

Bölgesi’nin ilgisini çekiyor. Bölge ile olan yakın ilişkiler turizm

sektörüne hayat veriyor.GÜZIN GÜZEY

TÜRKIYE’YE TURIZMHAZAR BÖLGESI ÜLKELERINDEN

54

ANALİZ

Turizm, dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinin başında geliyor. Türkiye’de 1985 yılından itibaren

uygulamaya konulan program ile bu alandaki yatırımlar her yıl biraz daha artıyor. Özellikle kış ve yaz turizmi dendiğinde en avantajlı fırsatları sunan ülkenin, coğrafi uygunluğu sayesinde sektörü iyi şekilde yönlendirdiği söylenebilir. Zaten pek çok araştırma gösteriyor ki Türkiye, tarihi, doğal güzellikleri, denizleri, kayak sporuna elverişli dağları, yöresel yemekleri ve kaplıcalarıyla dört mevsimin tadının doyasıya çıkarılabileceği turizm ülkelerinden biri. Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın derlediği verilere göre, 2002 yılında turist sayısı bakımından dünyada 17. sırada yer alan Türkiye, 2011 yılında 6. sıraya kadar yükselmiş. Yabancı turist sayısının, 2000’den 2012’ye kadar 10,4 milyondan 31,8 milyona yükseldiği düşünüldüğünde sektörün, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından önemi bir kez daha anlaşılıyor.

TÜRKIYE’YE EN ÇOK TURIST GÖNDEREN ÜLKELER ARASINDA ILK SIRA RUSYA’NIN

Hazar Bölgesi ülkeleri arasında son 10 yıldır artan işbirliği ve özellikle 2011 yılının Nisan ayında vizelerin kalkmasıyla beraber Rusya’dan Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı da artıyor. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, Ocak-Haziran döneminde Türkiye’ye gelen turist

sayısı 13 milyon 27 bin 494’e yükselmiş. Bu rakam içerisinde Haziran ayında Türkiye’ye en çok turist gönderen ülkeler arasında ilk sırayı Rusya alıyor. Özellikle yaz turizmi için ülkemize gelen Rus misafirler Ege ve Akdeniz bölgelerinde konaklıyor. İstatistiklere göre yaz tatili için Antalya, Alanya, Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Kaş ve Fethiye gibi merkezleri tercih eden turist sayısı 2009’da 481 bin 300, 2010’da 578 bin 527 iken bu sayı 2011 yılının 6. ayında 616 bin 14’e kadar yükselmiş. Rus turistlerin Türkiye’den vazgeçemiyor olmasında Antalya’nın iklim yapısı, orta gelir grubu emekliler ve iş adamlarının gayrimenkul almaları için elverişli koşullara sahip olması gibi faktörler bulunuyor. Rusların Türk halkına duyduğu güven ile pekişen ve vizelerin kaldırılmasıyla kolaylaşan seyahatler nedeniyle THY Rusya’nın sekiz farklı şehrinden uçuş düzenliyor. İki ülke arasındaki hava ulaşımının büyük bölümünü üstlenen THY, 2012 yılında Rusya’dan Türkiye’ye aylık ortalama 35 bin 777 yolcu taşırken, bu sayı 2013’ün ilk iki ayında ortalama 33 bin 227 olmuş. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, 2013’ün Ocak ayında ise Rusya’dan Türkiye’ye 57 bin 616 Rus vatandaşı geldi. Rus turizm şirketlerinin anketlerine göre Ruslar en çok Antalya’da ortalama 10 gün konaklıyor. Rusların yüzde 10’luk bir kısmıysa önceliği İstanbul’a veriyor.

HEDEF AZERBAYCANLI TURIST SAYISINI 700 BINE ULAŞTIRMAK

Türkiye sadece Rusya’dan değil, Hazar Bölgesi ülkelerinden her geçen gün

1

428

Milyon 834

639 Bin

Bin

GÜRCISTAN

IRAN

RUSYA FEDERASYONU

2013 OCAK-MAYIS DÖNEMI HAZAR BÖLGESINDEN TÜRKIYE’YE GELEN GELIRTürkiye Istatistik Kurumu (TÜIK) verilerine göre Türkiye’nin 4. çeyrekte turizm geliri 2011 yılın aynı çeyreğine göre yüzde 17,2 arttı. Hazar Bölgesi’nden gelen turistlerin bu artışa katkısı yadsınamaz.

1 2

TEMMUZ 2013 SAYI 08 55www.hazarworld.com

daha fazla sayıda turist çekebilmek için pek çok çalışma yürütüyor. Bunlardan biri de bölgede düzenlenecek tanıtım kampanyaları sayesinde Türkiye’yi ziyaret eden Azerbaycanlı turist sayısını 700 bine ulaştırmak. Türkiye’nin 530 bin dolar bütçe ayırdığı ve üç aylık süreyi kapsayan kampanya, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkileri kuvvetlendireceğe benziyor. Kampanya kapsamında, Azerbaycan’ın altı televizyon kanalının en fazla izlenen programlarının reklam kuşaklarında, Türkiye’nin tanıtım reklamları yayımlanırken Bakü’deki 30 “London taksi” ve altı otobüse Türkiye reklamları giydirilecek. Bakü’nün işlek caddelerindeki reklam panoları ve monitörlerinin de kiralandığı kampanya ile dostluk pekişecek.

KAZAKISTAN ANTALYA’YI TERCIH EDIYOR

Türkiye’nin bölge ile ilişkilerinin güçlenmesi turizm sektörüne de hareketlilik getiriyor. Dünya Turizm Örgütü’nün 2012 verilerine göre Kazakistan’dan 400 bin turistin Türkiye’ye gelmiş olması bunu kanıtlıyor. Rusya gibi Kazakistan vatandaşları da yaz turizmi kapsamında soluğu Antalya’da alıyor. Antalya’dan sonra İzmir, Muğla ve İstanbul Kazak turistlerin ilgisini çekiyor. Türkiye’nin turizm sektöründe yatırımlara ağırlık vermesi, sunduğu kaliteli hizmet,

müşteri beklentilerine cevap veren yenilik anlayışı da Hazar Bölgesi’nden gelen turistlerin Türkiye’yi seçmesinde etkili oluyor. Bölge ülkeleri ile Türkiye arasındaki dostluk ve hava ulaşımında sağlanan kolaylıklar daha çok turistin Türkiye’yi ziyaret edeceğinin sinyallerini veriyor.

Rus turizm şirketlerinin anketlerine göre Ruslar en çok Antalya’da, ortalama 10 gün konaklıyor.

1.Her yıl Hazar Bölgesi’nden pek çok turist Türkiye’ye geliyor.

2. Bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin güçlenmesi Türkiye’deki turizm sektörüne de hareketlilik getiriyor.

Bin 709

HAZAR BÖLGESI’NDEN TÜRKIYE’YE TURIZMT.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve Işletmeler Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Hazar bölgelerinden Türkiye’ye gelen turist sayısı her yıl artış gösteriyor. Türkiye’ye en fazla turist Rusya’dan geliyor. 2013 yılında bölgeden gelen turist sayıları;

1.005

639

428

98 Bin

56 Bin

46 Bin

44 Bin

24 Bin 21 Bin 10 Bin

RUSYA FEDERASYONU

GÜRCISTAN

IRAN

215 Bin AZERBAYCAN

KAZAKISTAN

TÜRKMENISTAN

ÖZBEKISTAN

BELARUS

KIRGIZISTANERMENISTAN

TACIKISTAN

Bin

Milyon

Bin

56

Sahip olduğu gaz ve petrol rezervleri ile enerji gündeminde adından sıkça söz ettiren Türkmenistan, 2007 yılında turizm bölgesi ilan edilen ve tanıtımı yapılan Avaza ile dünyanın gözde turizm cenneti olma yolunda ilerliyor.GIZEM GÜZEY

Zengin enerji kaynaklarına sahip Türkmenistan, Avaza projesi ile turizm sektöründe yükselmeyi

planlıyor. Avaza, Hazar Denizi’nin doğu kenarında, Türkmenbaşı şehrinden 12 kilometre ve Türkmenbaşı Uluslararası Hava Limanı’ndan 20 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Hazar Denizi’nin bereketini doğasına yansıttığı bu bölge, pırıl pırıl denizi, kumu ve yüzünü göstermekten çekinmeyen güneşi ile turizmin yeni

incisi olacak. Avaza’nın turizm bölgesi olma yolunda başlatılan ve üç aşamada gerçekleştirilecek proje için, 5 bin hektarlık bir alanı kaplayan Avaza Milli Turizm Bölgesi’nde, 1.700 hektarlık alan inşaat için ayrıldı. Sadece Türkmenistan’ın değil bütün Orta Asya’nın turizmine hayat verecek proje kapsamında, modern mimariye uygun oteller, spor tesisleri ve sağlık merkezleri, doğal alanlar ve parklar yer alacak. 2 bin yatak kapasitesi ile çok

TURİZMİN YENİ İNCİSİAVAZA

ANALİZ

AVAZA’DA TÜRK ŞIRKETLERININ TAMAMLADIKLARI HAVAALANI DAHIL 800 MILYON DOLARLIK PROJELER HIZMETE AÇILDI.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 57www.hazarworld.com

sayıda yerli ve yabancı turisti misafir eden Avaza’da, yapılan yatırımlarla 4 bin 500 yatak kapasiteli otel ve dinlenme merkezleri yapılması hedefleniyor.

DEV PROJEYE 7 MILYAR DOLARLIK YATIRIM

Türkmenistan’ın turizm endüstrisine büyük katkı sağlayacak, Hazar Denizi’nin 26 kilometreye kadar uzanan kıyısı üzerinde inşa edilecek Avaza projesinin 2020 yılına kadar tamamlanması öngörülüyor. Proje kapsamında inşa edilecek turizm bölgesine yönelik tesisler için toplam 7 milyar dolarlık yatırım planlanıyor. Avaza bölgesinde proje için Hazar Denizi kıyısında 26 kilometre uzunluğundaki sahilde 5 bin hektar alan ayrıldı. 3 aşamadan oluşan proje kapsamında Türkmenistan hükümeti şu ana kadar yaklaşık 4 milyar doların üzerinde yatırım yapmış durumda. Avaza projesinin birinci etabı olan 750 hektarlık alan 30 bin turiste hizmet verecek şekilde yapılandırılıyor. 750 hektarlık bu alanda, modern otellerin yanı sıra ticaret merkezleri ile 5 bin kişilik tenis kortu, 10 bin kişilik stadyum, çeşitli spor dalları için spor merkezleri inşa edilecek.

Avaza’nın turizm bölgesi olması adına gerçekleştirilen projeler, yabancı yatırımlar ile destekleniyor. Avaza’da başta Türk şirketleri olmak üzere Fransa ve Rusya’dan şirketler de kendi yatırımları ile turistik tesisler inşa etmeyi planlıyor. Hazar Denizi kıyısına inşa edilecek Avaza Serbest Turizm Bölgesi’ne yapılacak yatırımlar için görüşmeler devam ediyor. Türkmenistan hükümeti Asya ve Avrupalı yatırımcılara vergi ve gümrük kolaylığı gibi pek çok muafiyet sağlıyor. Yüzde 90’ı Türk şirketler tarafından hayata geçirilen inşaat projelerinde, Polimeks, Sehil İnşaat, İçkale ve Lotus Enerji gibi şirketler yer aldı. Türk müteahhitlerin, Türkmenistan’da bu yılın Ocak-Nisan döneminde gerçekleştirdikleri yatırımların bedeli 3 milyar 688 milyon dolar.

TÜRKIYE’NIN TURIZM TECRÜBELERINDEN YARARLANILDI

Türkmenistan’ın turizm konusunda büyümeye dayalı Avaza projesine Türkiye’nin verdiği destek hükümetlerin karşılıklı yaptırımları ile devam ediyor. Türkmenistan’da Antalya modeli bir turizm havzası yaratma hedefinde gerçekleştirilen

proje için, Türkiye’nin turizm sektöründeki deneyimlerini paylaşmak adına çeşitli konferans ve eğitim programları yapıldı. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Türkmenistan Turizm Devlet Komitesi işbirliğinde yürütülen, “Turizm Alanında İşbirliği Projesi” kapsamında düzenlenen, Türkmenistan’ın Avaza Milli Turizm Bölgesi’nde mevcut otellerdeki personele ve Haziran ayı içerisinde açılması planlanan yeni otellerde çalışacak personele yönelik iş başı eğitim programları gerçekleştirildi. TİKA ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğinde hazırlanan ve Türkiye’nin farklı şehirlerindeki Turizm Meslek Liseleri’nden seçilen 14 turizmci TİKA tarafından Türkmenistan’da görevlendirilmek üzere eğitim gördü.

AVAZA MILLI TURIZM BÖLGESI’NDEAvaza Milli Turizm Komitesi’ne göre üç aşamadan oluşan Avaza projesi için Hazar Denizi kıyısındaki 26 kilometre uzunluğundaki sahilde toplam 5 bin hektar alan ayrıldı.

1700

2

300

7

Hektar

Bin Hektar

Hektar

Milyar $

INŞAAT IÇIN AYRILDI

DOĞAL ALANLAR ILE PARKLAR YAPILIYOR

AĞAÇLIK ALANLARDAN OLUŞACAK

TOPLAM YATIRIM PLANI

1.Türkmenistan’ın turizm konusunda büyümeye dayalı projesine Türkiye’nin verdiği destek hükümetlerin karşılıklı işbirliği ile devam ediyor.

2. Türkmenistan’da inşaat sektöründe yapılan yatırımların çoğu Türk şirketleri tarafından gerçekleştiriliyor.

1

2

58

KÜLTÜR SANAT

16 km uzunluğundaki Avaza sahili Orta Asya’nın önemli turizm merkezlerinden birisi olmaya aday.

DOLUYönetmen: Elhan Caferov

Oyuncular: Mehmet Safa, Rıza Rzayev, Elvin Ahmadov, Fuat Polatov, Ferhad İsrafilov

Film, Karabağ savaşında ülkeleri uğruna son nefesine kadar savaşan Azerbaycanlıların kahramanlığını ve bir ulusun tek vücut olu-şunu konu alıyor. Aqil Abbas’ın romanından uyarlanan filmin çekimleri İsmayıllı, Şemkir, Ağdam, Ağcabedi, Agdamsky, Bakü ve

Azerbaycan’ın birçok şehrinde gerçekleşti. Filmin yönetmenliğini Elhan Caferov üstle-nirken operatörlüğünü Nadir Mehdiyev, sanat yönetmenliğini Refik Nsirov, film müziklerini halk sanatçısı ve devlet adamı Polad Bülbüloğlu üstleniyor.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 59www.hazarworld.com

1

2

AZİZE’NİN SON GÜNÜ

Yazar: Cihan Aktaş

“Azize’nin Son Günü”, coğrafya üzerindeki anlam arayışına devam eden yazarın son kilometre taşlarından bir tanesi. Kitap Kafkaslar’dan Makedonya’ya uzanan bir şeridin taze havasını, yıkık dökük umutlarıyla harmanlanmış ruhların yakınışlarına, dualarına, isyanlarına şahit olmamızı sağlıyor. Yazarın bu kitabında gözlemleri ve gezginliği ile zenginleştirdiği skalasında değişmeyen bir şey var; fazla dozda hüzün. Hüznün temel kaynağı ise belki de yazarın bireyler hakkında okuru detaylıca bilgilendiriyor olması.

BİZ BABASIZ BÜYÜDÜK

Yazar: Aşım Cakıpbekov

Cakıpbekov, hem tercümeleriyle hem de hikâyeleriyle başarıya ulaşmış bir yazar. Yazdığı eserleri dünya klasikleri ile karşılaştırarak, edindiği tecrübeleri kaleme aldığı hikâyelere yansıtıyor. Yazar, Kırgız nesrinde neredeyse yeni bir akımın yolunu açıyor. İlk hikâyesinden itibaren, onun edebî başarısına hayran olacak ve Aytmatov muadili olan bu mütevazı seçme hikayeler kitabını çok seveceksiniz.

KATİL

Yer: Azerbaycan Devlet Akademik Millli Dram TiyatrosuYönetmen: Mehriban Ekberzade

2000’li yılların başında geçen oyun Azerbaycan’da yaşanan rejim kırıl-malarının sonrasında, insanların bu değişim ve dönüşüme ayak uydu-ramamasına ışık tutarken, yaşanan travmalara kadın, erkek birlikteliği üzerinden trajik bir vurgu yapıyor. Mehriban Ekberzade’nin yönetmen-liğini yaptığı oyunda fakir bir deli-kanlı, öğretmen bir kadınla beraber olabilmek için kendisini üniversite eğitimi almış kültürlü aşık bir genç olarak tanıtıyor.

ARŞIN MAL ALAN

Yer: Kırım Tatar Tiyatrosu - SimferopolYönetmen: Rinat Bektaşev

İlk gösterimi 1913 Ekim ayının 25’inde Hüseynkulu Sarabski’nin yönetmenli-ği ile Tağıyev Tiyatrosu’nda sergile-nen “Arşın Mal Alan” günümüzde hâlâ bilinen başlıca operetler arasında yer alıyor. Avrupa operet tarzının ilkeleriyle yazılmış eser kısa zamanda Rusça, Gürcüce, Fransızca, Almanca, İngilizce, Türkçe, Özbekçe, Arapça, Çince, Lehçe, Ukraynaca, Farsça dillerine tercüme edilmiş ve birçok kez beyaz perdeye uyarlanmıştır.

“YEDİ CİHAN KAZAN”

Tarih: 1-10 Temmuz 2013 Yer: Kızılay Sanat Metro Galerisi

Kazan Belediyesi tarafından gerçekleştirilen “Yedi Cihan Kazan” projesinin açılış töreni Kazan Belediyesi Köprübaşı Sos-yal Tesisleri’nde gerçekleştirildi.Açılışa Kazan Belediye Başka-nı Lokman Ertürk ve Kazan Kaymakamı Veysel Beyru olmak üzere Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Canseyit Tüymeba-yev, TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, EkoAvrasya Derneği Başkanı Hikmet Eren ve çok sayıda davetli katıldı. Proje kapsamında Azerbaycan, Bosna-Hersek, Kazakistan, K.K.T.C., Tataristan, Ukrayna ve Türkiye’den 7 fotoğraf sanatçı-sı Kazan ilçesine konuk oldu. Fotoğrafçılar 7 gün boyunca Kazan’ın kültürel, sanatsal, tari-hi değerlerini görüntüleyecekler. Proje sonunda seçilen fotoğraf-lardan oluşan bir fotoğraf sergisi açılacak. Temmuz 2013 tarihinde Kızılay Metro Sanat Galerisi’nde açılacak olan fotoğraf sergisi 10 Temmuz’a kadar devam edecek.

SERGI

KUTSAL KENT3 BİN YILLIK

60

ROTA

Fergana Vadisi zengin yeraltı kaynakları ve tarımsal verimi ile ekonomik açıdan önemli bir bölgedir.

KUTSAL KENTOŞ Tarihte İpek Yolu’nun Fergana rotası

üzerinde bulunan Oş, bugün Güney

Kırgızistan’ın ekonomik ve kültürel

merkezi konumunda…

TIMUR ÖZKAN

TEMMUZ 2013 SAYI 08 61www.hazarworld.com

62

ROTA

Ülkenin büyük bölümü Tanrı Dağları üzerinde yer aldığı için “Asya’nın İsviçre’si” olarak da nitelendirilen

Kırgızistan, dünyada doğaseverlerin en çok ilgi gösterdiği ülkelerden biridir. 7 bin metreleri aşan zirveleriyle dağcıların favori yerlerinden olan Tanrı Dağları, üzerinde-ki doğa harikası Issık Göl ve de başkent Bişkek, Kırgızistan’ın en tanınan yerlerin-dendir.

Kuzeydeki Tanrı Dağları’na kıyasla daha yumuşak bir iklime sahip güneydeki Pamir Dağları ve bu dağların eteklerindeki Fergana Vadisi ise yeterince tanınmamakla birlikte, doğal ve tarihi özellikleriyle ülkenin kuzeyi kadar ilgiyi hak etmektedir.

FERGANA VADİSİ

Zengin yeraltı kaynakları ve verimli top-raklarıyla tarihin her döneminde ekono-mik açıdan önemli bir bölge olan Fergana Vadisi; bugün Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan sınırları içinde kalan ve Seyhun Nehri’nin suladığı verimli topraklardan oluşan havzanın adıdır. Fergana Vadisi, Kalkolitik Dönem’den bu yana tarım

toplumlarına ev sahipliği yaparken, vadiyi çevreleyen dağlar hayvan yetiştiren göçebe toplumların mekânı olmuştur.

Fergana Vadisi’nde yer alan ve ülkenin Bişkek’ten sonra ikinci büyük kenti olan Oş, Güney Kırgızistan’ın eğitim, kültür, sa-nat ve ticaret merkezi olup 2001’de, kurulu-şunun 3 bininci yılını törenlerle kutlamıştır. Tarihi İpek Yolu’nun Semerkant, Hocent, İsfara, Kokand, Kuva üzerinden Turfan’a ulaşan Fergana rotası üzerinde bulunduğu için, her zaman önemli bir durak/konak merkezi olan kent, bugün öncelikle bir dini merkez olarak ziyaret edilmektedir.

HAZRETİ SÜLEYMAN TEPESİ

Oş’un gezilip görülecek yerlerinin başında, Süleyman Peygamber’e atfedilen Hazreti Süleyman Tepesi gelir. Yüzyıllardır Orta Asya Müslümanları tarafından kutsal kabul edilen tepenin üzerinde bulunan Babür Evi’ni, ilk defa, daha sonra Hindistan’ı fet-hedecek olan Babür Şah, Fergana Hakanlı-ğı döneminde kendisine bir sığınak ve mes-cit olarak yaptırmış. Sovyet Dönemi’nde esrarengiz bir patlamayla yıkılan mescit,

1. Süleyman Dağı, Kırgızistan’da Fergana Vadisi’nde yer alıyor.

2. Jayma Pazarı’nda; Kırgız kültürüne ait geleneksel el işlerinden Fergana Vadisi’nin bereketli sebze ve meyvelerine kadar her şey bulunuyor.

3. Vadiyi çevreleyen dağlar hayvan yetiştiren göçebe toplumların mekânı olmuştur.

4. Minare,12. yy ortasında 44 metre olarak inşa edildi.

1

2

3

4

TEMMUZ 2013 SAYI 08 63www.hazarworld.com

Han Çadırı

Kırgızistan’ın bağımsızlığından sonra yeni-den inşa edilmiş. Tarihi kaynaklarda Bara-kuç olarak geçen Süleyman Dağı 2009’da Kırgızistan’ın ilk ve tek miras varlığı olarak UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil edilmiş. Öte yandan Süleyman Tepesi’ndeki mağaralarda bulunan kaya resimleri, bölgedeki yaşam izlerinin M.Ö. 4 binlere kadar gittiğini göstermektedir.

Oş’un inanç turizmi bağlamında ziyaret edi-lebilecek diğer yerleri arasında: en eskisi 16. yüzyıla tarihlenen Rabat Abdullah, İmam Buhari Merkez ve Şehit Tepe Camileri ile bir 12. yüzyıl eseri olan Asan İbni Burkha Türbesi not edilebilir.

Orta Asya’nın en yeşil kentlerinden biri olan Oş’un geniş meydan ve caddeleri ile heykellerle süslü büyük parkları arasın-da iki heykel dikkat çeker. Kırgızistan’ın Sovyetler Birliği’nde kaldığı yılların hatırası olarak Lenin Heykeli yerini korurken, Kır-gızların ulusal kahramanlarından Kurman-can Datka’nın Heykeli Oş’un simgelerinden biridir. 1811’de Oş yakınlarındaki Madı kö-yünde doğan ve 2011’de 200. doğum yıldö-nümü büyük törenlerle kutlanan Kurman-can Datka; Alay Kırgızları’nın lideri olan eşi Alimbek Datka’nın bir suikasta kurban gitmesi üzerine yönetimi ele alarak 30 yıl süreyle halkına önderlik etmiştir. Saygın askeri ve sivil kişilere verilen Datka unvanı-nı alan tek kadın olan Kurmancan, 1907’de Orta Asya’ya varan Rus işgali esnasında, Çar’ın ordularının komutanı ile anlaşma yaparak halkını güvence altına alan ve bu işgali en az zararla atlatan bir lider olarak bugün de saygıyla anılmaktadır.

Oş’ta ayrıca Kırgızistan’ın en köklü eğitim kurumlarından biri olan Oş Devlet Üni-versitesi ve Oş Drama Tiyatrosu ile yörede bulunan arkeolojik eserlerin ve yerbilim örneklerinin sergilendiği Oş Müzesi gezi-lebilir.

Orta Asya’nın en büyük pazar yerlerinden olan ve yüzlerce yıldır aynı yerde, kentin içinden geçen Akbura ırmağının iki kena-rında kurulan Jayma Pazarı’nda; Kırgız kül-türüne ait geleneksel el işlerinden Fergana Vadisi’nin bereketli sebze ve meyvelerine, giyecek çeşitlerinden ev gereçlerine ve gün-lük tüketim maddelerine kadar hemen her şey bulunabilir.

Yolu bu tarafa düşenlere bir önerimiz de; Oş’a 55 kilometre uzaklıkta yer alan

Uzgen’de bulunan ve kentin Karahanlılara başkentlik yaptığı 11. yüzyılda yapılan tarihi minare olacaktır. Bir benzeri de Bişkek yakınlarındaki Burana’da bulunan bu mina-reler, Orta Asya’ya özgü tipik mimarileriyle Kırgızistan’ın mutlaka görülmesi gereken yerleri arasındadır.

Dağcıların efsanevi zirvelerinden olan, Pamir Dağları’ndaki 7134 metrelik Lenin Zirvesi’nin destek kampı ise Oş’a 220 kilo-metre uzaklıkta bulunmaktadır.

NASIL GIDILIR?Kırgızistan’ın güneybatısındaki Fergana Vadisi’nin güneyinde, Özbekistan

sınırında yer alan ve Bişkek’e 650 kilometre. uzaklıkta bulunan Oş’a, karayoluyla gelmek mümkün. Ancak, yoldaki olağanüstü doğa manzaralarını görmek için dağ yollarında zorlu bir yolculuğu göze almak gerekiyor. Oş’a, ayrıca Bişkek üzerinden uçakla 2 veya THY’nin yeni başlayan doğrudan İstanbul-Oş uçuşlarıyla 5 saatte gelinebilir. Kırgızistan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamıyor.

NE YENIR?Yerel mutfaklara ilgi duyanları, Kırgızistan’da bekleyen yöresel lezzetler arasında; Beşparmak (etli erişte), Laghman (etli ve sebzeli

erişte), Palov (parça etli pilav), Gurdede (sulu et), Kuurdak (kavurma), Cuçuk (at sucuğu), Şorpo (et suyu çorbası), Şaşlık (kuzu şiş) ve Mantı (buharda pişiriliyor, büyük taneli) sayılabilir. Bunların arasında Beşparmak’ın yeri daha bir özeldir. Kırgızların ulusal yemeği olarak nitelendirebileceğimiz Beşparmak, et suyunda haşlanmış hamurun üzerinde servis edilen et parçaları ve soğandan oluşur ve geleneksel olarak elle yenildiği için Beşparmak olarak adlandırılır. Taze veya mayalanmış kısrak sütünden yapılan ve biraz bekletildiğinde düşük alkollü bir içki özelliği kazanan Kımız da Kırgızistan’ın geleneksel lezzetlerindendir ama günlük içecek konusunda Kırgızların tercihi genellikle yeşil çaydır.

OŞ’A UĞRAMAYI DÜŞÜNENLER İÇİN ÖNERİLER

NE ALINIR?Kırgızistan’dan alınacak hediye veya hatıra eşyaların başında Kırgızlara özgü

keçe başlıklar gelir. Ayrıca, kaliteli olanları biraz pahalı olmakla birlikte Kırgız halıları da güzel bir Kırgızistan hatırası olacaktır.

“ASYA’NIN ISVIÇRE’SI” OLARAK DA NITELENDIRILEN KIRGIZISTAN, DÜNYADA DOĞASEVERLERIN EN ÇOK ILGI GÖSTERDIĞI ÜLKELERDEN BIRIDIR.

SUMMARY

64

SUMMARY/ краткое изложение

КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ

HAZİRAN 2013 SAYI 07 65www.hazarworld.com

66

SUMMARY/ краткое изложение

The largest event in the field of oil and gas in Caspian region, the 20th International Caspian Oil and Gas Exhibition and Conference was organized at Baku Exhibition Center from June 4 to 7, 2013.

According to BASF 2012 report, the verified reserves in the Caspian region amount to 53 million barrels of oil and 3.794 trillion cubic meters of natural gas. The region is rich in terms of source reserves and there are a number of pipeline projects designed to transport them to different parts of the world.

The conference begun with the opening speech of Azerbaijan President İlham Aliyev who underlined that Baku-Tbilisi-Ceyhan (BTC) pipeline project has been the deal of the century and a historical turning point for Azerbaijan where there were nothing but plans, projects and good wishes 20 years ago. Aliyev indicated that the fact that the oil drilled at Azeri-Çırak-Güneşli basin has been transported to world markets via BTC pipeline has created a ground for new agreements. He also talked about the efforts for global economic cooperation and providing energy security for Europe through mega projects such as Shah Deniz.

В соответствии с заключением BASF 2012 в бассейне каспийского моря имеется 53 миллиона баррелей доказанной нефти и 3,497 триллиона кубометров газа. Этот регион является очень богатым с точки зре-ния резервных источников. Для транспортировки источников в различные регионы, осуществлено мно-жество трубопроводных проектов.На открытии конференции с приветственной речью выступил Президент Азербайджанской Республики Ильхам Алиев, который заявил, что 20 лет назад были только планы, программы и пожелания, а после осуществления проекта века нефтепровода Баку-Тбилиси-Джейхан (BTC), произошел исторический поворот. Алиев отметил, что благодаря контракту века, нефть, добываемая в рамках проекта Азери-Чирак-Гюнешли, стала транспортироваться на миро-вые рынки по трубопроводу BTC, что открыло воз-можности для заключения новых контрактов, осу-ществлению других гигантских проектов, наподобие Шахдениз. В результате глобального сотрудничества, эти проекты нацелены на обеспечение энергетической безопасности Европы.

CASPIAN REGION’S ENERGY POTENTIAL WAS DISCUSSED AT BAKU

4-7 июня 2013 года в Бакинском выставочном центре была проведена 20-ая международная нефтегазовая конференция и выставка, являющаяся самой большой организацией нефтегазовой отрасли каспийского региона.

ЭНЕРГЕТИЧЕСКИЙ ПОТЕНЦИАЛ КАСПИЯ БЫЛ ОБСУЖДЕН В БАКУ

TEMMUZ 2013 SAYI 08 67www.hazarworld.com

The Azerbaijan-U.S. forum ‘Vision of the future’ was held in Baku’s Haydar Aliyev Center on May 29 on the occasion of the 21st anniversary of US – Azerbaijan diplomatic rela-

tions. The forum strengthened the foundations of cooperation between two countries.

In his keynote speech at the Forum opening President Ilham Aliyev underlined that they have established a partnership with the US since the early years of their independence which has evolved into a strategic partnership. Highlighting the fact that American companies were the main investors in the fields of economy, trade and investment in Azerbaijan, Ilham Aliyev added that these companies have played a leading role in the transition from state economy to market economy.

In his speech President Ilham Aliyev also reminded that part of Azerbaijani territory was under Armenian occupation for quite a long time and they were very pleased by the fact that the US has provided full support for the resolution of the conflict in various international platforms as well as Washington’s statements that describe the current situation unacceptable. Repeating that they were in favor of a solution within the framework of international law, President Ilham Aliyev referred to the four UN Security Council resolutions urging Armenia to end the occupation uncon-ditionally. He added that continued Armenian occupation on Azerbaijani soil posed a threat for the security of the whole region.

Форум США-Азербайджан, проводимый под патро-нажем президента Азербайджанской Республики Ильхама Алиева в городе Баку, стал местом встре-

чи научных деятелей, дипломатов и государственных деятелей двух дружественных государств.

29 мая в центре имени Гейдара Алиева в городе Баку был проведен «Форум США-Азербайджан: Взгляд в буду-щее». В 21-ю годовщину налаживания дипломатических связей между Азербайджаном и США, этот форум укре-пил связи между двумя странами.

На открытии форума выступил президент Азербайджанской Республики Ильхам Алиев, который сообщил, что связи с США, налаженные в первые годы независимости, со временем перешли в стратегические отношения между странами. Ильхам Алиев отметил, в экономической, торговой и инвестиционной сферах аме-риканские компании являются основными инвесторами в Азербайджане, которые сыграли ведущую роль при переходе страны с государственной экономики на рыноч-ную.

В своем выступлении Ильхам Алиев также затронул тему Нагорно-карабахского конфликта, заявив, что земли Азербайджана на протяжении многих лет находятся под оккупацией Армении и что США прилагает все усилия на международной арене для решения этой проблемы. Президент выразил удовлетворение позицией Вашингтона, заявившего о неприемлемости существую-щего положения. Ильхам Алиев еще раз заявил, что стра-на является сторонником решения проблемы на основе международного права, что предусматривает безогово-рочное освобождение Арменией азербайджанских земель в соответствии с постановлениями Совета Безопасности ООН. Президент подчеркнул, что нахожде-ние азербайджанских земель под армянской оккупацией, создает серьезную опасность для безопасности региона.

BAKU HOSTED A HISTORICAL FORUM

ВЗГЛЯД В БУДУЩЕЕ

68

SUMMARY/ краткое изложение

President Ilham Aliyev also expressed his disagreement with the claims that the growth of Azerbaijani economy was dependent on oil revenues and he reminded that they have signifiacntly increased the amount of investments in industries other than oil thanks to the dynamic economy policies that they have been implementing. “Our GDP grew by three times, we reduced poverty from 50 to 6 percent and rate of unem-ployment to 5.2 percent” he said. He also added that Azerbaijani State Oil Fund was among the most transparent sovereign wealth funds in the world.

Woody Burton (Indiana State Member of the US Congress): The organization of US-Azerbaijan Forum is a very important event in terms of the future of the two countries. Although this is my first visit to Baku, I am very pleased to see that democracy and tolerance have developed. I would like to see Baku and Indianapolis as sister cities. I believe sharing our experiences in strengthening local administrations in Baku will be useful.

Samir Kerimli (Socar Turkey First Vice President): The summit is the most important organization held with the United States of America in this region. Many senators, con-gressmen and high level bureaucrats such as Senator Richard Lugar, Obama’s former spokesman Robert Gibbs, Obama’s campaign manager Jim Messina and Obama’s former advi-sor David Plouffe came from the States to Baku to attend this meeting. At the meetings, the multi dimensional nature of the USA- Azerbaijan relations was underlined and it is stated that the strategic partnership focused on the energy area will continue by getting even stronger.

George Friedman (Stratfor Chairman of the Board): An independent Azerbaijan is a bone in Russia and Iran’s throats. As for Turkey it is a source of energy. Both Hitler and Stalin knew very well at the time that controlling baku meant controlling Asia.

Bernard Weinstein (Director at Maguire Energy Institute): Azerbaijan plays an important role in providing energy security for Europe. Energy security is an impor-tant issue. Developments in oil and natural gas production will render Azerbaijan more powerful.

Президент Ильхам Алиев заявил, что не согласен с мне-нием о том, что экономика Азербайджана в основном разви-вается за счет нефтяных доходов. В результате проведения динамической экономической политики, серьезно были уве-личены инвестиции в не нефтяной сектор. «Валовый нацио-нальный продукт возрос в три раза, уровень бедности сни-зился с 50% до 6%, а уровень безработицы до 5.2%. Азербайджанский государственный нефтяной фонд является самым прозрачным фондом в мире.

Вуди Бартон (член конгресса США от штата Индиана): Проведение форума США-Азербайджан является важным в плане взаимоотношений между двумя странами. Несмотря на то, что я впервые прибыл в Баку, хочу сооб-щить, что очень рад видеть развитие демократии и толе-рантности. Я хочу, чтобы Баку и Индианаполис стали городами побратимами. Считаю, что будет полезным поделиться опытом по вопросу укрепления местных орга-нов власти в городе Баку.

Самир Керимли (Первый заместитель председателя ГНКАР Турции): Саммит является самым важным меро-приятием, проведенным в этом регионе в сотрудничестве с США по сей день. В целях участия на этой встрече в Баку из США приехали сенаторы, члены конгресса, а также высшие должностные лица включая сенатора Ричарда Лугара, бывшего пресс-секретаря Обамы Роберта Гиббса, менеджера избирательной кампании Обамы Джима Мессина, бывшего советчика Обамы Девида Плауфа. На встречах был отмечен многосторон-ный характер отношений между Азербайджаном и США, а также было выражено намерение дальнейшего укре-пления стратегического партнерства в сфере энергетики.

Джордж Фридман (Председатель правления Stratfor): Независимый Азербайджан является костью в горле России и Ирана, а для Турции энергетическим источником. Как Гитлер, так и Сталин, очень прекрасно осознавали, что контролировать Баку значит контролиро-вать Евразию.

Бернард Веинстейн (Директор энергетического института Maquire): Азербайджан играет важную роль в деле обеспечения энергетической безопасности Европы. Энергетическая безопасность является важнейшим вопросом. Развитие производства нефтегазовой отрасли сделает Азербайджан намного сильнее.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 69www.hazarworld.com

In addition to its rich energy sources, Turkmenistan plans to grow in tourism sector as well. Avaza is located

at 12 kilometers distance from Türkmenbaşı city and 20 kilometers from Türkmenbaşı Airport, at the eastern shore of the Caspian Sea. 1700 hectares of land was reserved for construction within the framework of the three stage project to turn 5 thousand hectares wide Avaza into a National Tourism Zone.7 billion dollars of investment for the mega project

The Avaza project is expected to contribute a great deal in Turkmenistan’s tourism industry and will be built over the 26 kilometers long Caspian coast line. It is expected to be completed by 2020. A total investment of 7 billion dollars is planned for the touristic facilities to be built within the framework of the project. Five hectares of land is reserved for the project over the 26 kilometers long Caspian shoreline at Avaza region.

Turkmen government provides many incentives for Asian and European investors including tax and customs exemptions. Companies such as Polimeks, Sehil Construction, İçkale and Lotus Energy took part in the construction projects of which 90% were carried out by Turkish companies. The total investment made by Turkish constructors in Turkmenistan in the first four months of this year (January-April) sums up to 3 billion 688 million dollars.

Туркменистан, обладающий большими запасами нефти и газа и часто упоминаемый на энергетическом

рынке, в 2007 году провозгласил Авазу туристической зоной, которая претендует на роль мирового райского туристического уголка.

THE NEW PEARL OF TOURISM: AVAZA

НОВЫЙ ЖЕМЧУГ ТУРИЗМА АВАЗА

SUMMARY/ краткое изложение

70

SPIRITUAL LEADER POINTED, PEOPLE ELECTED

ВСЕ ДОВОЛЬНЫ РЕЗУЛЬТАТАМИ: ВЫБОРЫ 11 ПРЕЗИДЕНТА ИРАНА

70

TEMMUZ 2013 SAYI 08 71www.hazarworld.com

The 11th term presidential elections were held in Iran on June 14, 2013. The Guardian Council of the Constitution

screened 680 registered presidential candidates, approving just eight to run in the election. However only six candidates competed in the elections since two withdrew from the race during the days leading up to the election.

In the brief election process Hassan Rowhani and Muhammed Bagher Galibaf were the two candidates that were expected to stand out among others. But the biggest surprise of the election was the election of Hassan Rowhani as President in the first round of voting.

According to the statement of Iranian Election Center Hassan Rowhani was elected the new President of the Islamic Republic of Iran by securing nearly 51% of the votes. (1. bunu birebir çevirdim ama internette aradım sanırım doğrusu “Executive Election Board” olmalı. yazarla check edin. 2. wikipedi 15 değil 51 diyor, daha mantıklı, ben öyle çevirdim. orjinalde yazım hatası olabilir.) The official election results show that out of 50.483.192 eligible Iranians, 36.704.156 turned out to vote. After winning 18.618.329 of the 35.458.747 votes Hassan Rowhani won the Presidency in the first round. Officials said that the electoral turnout was 72.2 percent.

WHY ROWHANI WON THE ELECTIONS?The attitudes of both the Reformists and supporters of the Regime have been decisive in Rowhani’s winning the presidency in the first round of voting. It wasn’t only the Reformists who elected Rowhani as President. Rowhani was supported by both the Conservatives and the Reformists. However it would not be wrong to say that the main decisive factor was the attitude of the Regime/Guide. Taking the controversies over the 2009 elections into account, the ruling elite in Iran scrutinized the June 14, 2013 elections.

В Иране 14 июня 2013 года завершились выборы 11 президента Исламской республики. Совет по защи-

те конституции из 686 кандидатов, подавших заявки для участия в президентских выборах, допустил к выборам 8 человек. Незадолго до выборов два канди-дата сняли свои кандидатуры. В результате в выборах участвовали 6 кандидатов. В процессе краткосрочных выборов, было известно, что фаворитами станут Хасан Рухани и Мухаммед Багер Галибаф. Однако, победа Хасана Рухани в первом туре для всех стало полной неожиданностью и сюрпризом.

В соответствии с заявлением Центральной избира-тельной комиссии Ирана, Хасан Рухани, заполучив приблизительно 15% голосов, стал президентом Исламской республики Иран. В соответствии с офици-альной статистикой из 50.483.192 избирателей в выборах приняло участие 36.704.156 человек. Из 35.458.747 действительных голосов Хасан Рухани набрал 18.618.329 и в первом туре стал президентом. В выборах в общей сложности приняло участие 72,7% избирателей.

ПОЧЕМУ НА ВЫБОРАХ ПОБЕДИЛ РУХАНИ?В том, что Рухани стал президентом Ирана в первом туре выборов, большая заслуга, как реформистов, так и сил, которые управляют режимом. Рухани избран президентом не только голосами сторонников прове-дения реформ. В этих выборах Рухани получил под-держку, как консерваторов, так и реформистов. Но самым определяющим моментом стала позиция режима/рахбара. Руководители иранского режима извлекли уроки из спорных выборов 2009 года и поэ-тому, провели выборы 14 июня 2013 года очень обду-манно. Руководители режима планировали сохранить

SUMMARY/ краткое изложение

72

режим и одновременно привнести неко-торую разрядку. Поэтому, самым подхо-дящим кандидатом для победы на выборах стал Хасан Рухани. Руководители режима обеспечили побе-ду Рухани и на некоторое время снизили давление изнутри и снаружи.

ПОЧЕМУ РЕФОРМИСТЫ ПОДДЕРЖА-ЛИ РУХАНИ?После выборов 2009 года, когда силой были подавлены сторонники реформ и изменений, они оказались в очень глубо-кой безнадежности из-за действий режи-ма. Совет по защите конституции предот-вратил выдвижение реформистов и в част-ности Рафсанджани, в качестве кандида-тов на пост президента. Поэтому, Рухани, делая более сдержанные заявления, при-влек на свою сторону сторонников реформ и изменений. Кроме того, не допущенный к выборам Рафсанджани и бывший президент-реформатор Мухаммед Хатеми, также заявили о том, что поддерживают Рухани. Это стало при-чиной того, что большинство сторонников реформ/изменений отдали свои голоса за Рухани. Своими прагматическими дей-ствиями, Рухани смог воспользоваться данной ситуацией и привлечь на свою сто-рону подавляющее количество голосов избирателей.

ПРЕПЯТСТВИЯ, ОЖИДАЮЩИЕ РУХАНИРуководители режима, осознавая тупико-вую ситуацию, благодаря Рухани смогли создать новый коммуникационный канал внутри страны и за его пределами, не отступая от своих принципов. Однако, получить от этой ситуации положительный результат будет нелегко, так как президент обладает очень узкими и ограниченными полномочиями в политической системе Ирана. С такими полномочиями решить серьезные внутренние и внешние пробле-мы будет очень нелегко. Избранный пре-зидентом при поддержке реформистов и сторонников режима, Рухани будет слож-но удовлетворить обе стороны. Рухани будет прилагать большие усилия для обе-спечения баланса между режимом и народом. По всей видимости, Рухани будет зажат между режимом и народом, ожидающим изменения.

МНЕНИЯ СПЕЦИАЛИСТОВКак отразятся выборы Хасана Рухани на внутреннем и внешнем балансе сил?

According to the ruling elite, the Regime needed to be both retained and relieved. Hassan Rouhani stood out as the best candidate for this. By having Rowhani elected, the ruling elite relieved the regime which has been under a lot of internal and external pressure.

WHY REFORMISTS SUPPORTED ROUHANI?Those who were in favor of reforms and change were violently repressed after the 2009 elections. They have been in deep desperation because of the policies pur-sued by the Regime. The fact that seem-ingly reformist candidates and particularly Hashemi Rafsanjani were vetoed by the Guardian Council of the Constitution has led reformists to support Rowhani who preferred a moderate discourse. In addi-tion, the fact that vetoed candidate Rafsanjani and former reformist President Muhammad Khatami had announced their support for Rowhani has been influential in convincing those in favor of reforms and change to support Rowhani. Assuming a pragmatic attitude, Rouhani successfully made use of the situation.

ROWHANI’S CHALLENGESRealizing that the regime has come to a deadlock the ruling elite seized the opportunity to open up a new communication channel with both national and international circles without having to step back. However deriving positive outcomes from this situation will not be very easy. Because it will not be very easy for the new President whose power and realm of authority is limited by the Iranian political system to find solutions to serious internal and external issues. Elected by both

TEMMUZ 2013 SAYI 08 73www.hazarworld.com

the reformists and regime supporters, Rowhani will have a hard time in satisfying both parties. Rowhani will have to act ingeniously in order to find solutions to the country’s problems while keeping the balance between the public and the regime. It is quite likely that Rowhani will be torn between the regime and the public who has great expectations from the government.

EXPERT OPINIONSHow will Hassan Rowhani’s election influence internal and external balances?

ARİF KESKİN. Hasan Rowhani’s term of office will be very different from that of Ahmadinejad. This is clearly obvious and he also confirms this. First of all Rowhani sets his discourse on moderation and compromise. To put it in his words, he says that his cabinet, the government he will be forming would transcend the concepts of reformism or conservatism and embrace all political segments within the scope of Iranian regime.

BEKİR GÜNAY. The main issue in Iran is this: Despite the fact that the West always develops policies expecting radical changes in Iran before every election, this one has shown that the mindset that came about in Iran in 1979 will not change in essence. Because the underlying logic in Iran relies on a system called Wilayat al Faqih. Presidents in Iran cannot do anything without the approval of Wilayat al Faqih.

How will Rowhani’s victory effect relations between Turkey and Iran?

ARİF KESKİN. Looking at what Hassan Rowhani has said before becoming the President, he seems not very content with Turkey’s active position in the Middle East. He regards Turkey as a competitor that must be prevented and a country that constrains Iran’s realm of influence. However he cannot attain his internal and external goals by escalating the tension with Turkey. I believe Rowhani will prefer to limit Turkey’s influence in the Middle East blandly by developing good relations.

BEKİR GÜNAY. Looking at Rowhani’s statements, I don’t expect a radical shift in Iran’s foreign policy. He seems to be keeping up with these tense election policies. We can say that he won’t be avoiding negotiations like Ahmadinejad did; he will negotiate but at the end nothing will change. As for Turkey; although Turkey tried to give a break to Iran particu-larly when Iran had come to a deadlock during negotiations on Iran’s nuclear program, the breaking out of the Syrian cri-sis has escalated the tension between the two countries.

Do Iranian elections reflect the true demands of the public?

ARİF KESKİN. The elections in Iran and the candidates are determined by the Constitutional Guardian Council therefore this is a competition within the family. No one outside the family or who doesn’t believe in the system is allowed to compete.

BEKİR GÜNAY. It is not possible to agree that the elections reflect the true demands of the public. Because there is a 35 years old community of elites in Iran. Their demands are reflected in a controlled manner however doubts and uncertainties will prevail unless the regime is seriously questioned.

АРИФ КЕСКИН. Период правления Хасана Рухани будет отличаться от периода Ахмединежада. Для этого есть четкие сигналы, и он сам об этом говорит. Хасан Рухани в своих выступлениях говорит о благо-разумии и среднем пути. По словам самого Рухани, создаваемый им Кабинет Министров будет более реформаторским и консервативным и охватит все политические течения иранского режима.

БЕКИР ГЮНАЙ. Самым интересным моментом в Иране является то, что после проведения каждых выборов, западное сообщество надеется на приход к власти сил, которые изменят страну. Однако, эти выборы показали, что из-за созданной в 1979 году структуры, в Иране невозможны коренные измене-ния, так как основная логика в Иране опирается на систему «велаети факих» - верховенство религиозно-го права. Президенты Ирана не могут действовать без согласования с религиозным советом.

Как отразится победа Рухани на турецко-иран-ских отношениях?

АРИФ КЕСКИН. Если смотреть на речи Хасана Рухани до того, как он стал Президентом Ирана, то становится ясно, что он недоволен влиянием Турции на Ближнем востоке. Он видит в Турции конкурента, который ограничивает сферу влияния Ирана и кото-рого необходимо сдерживать на Ближнем Востоке. Однако, увеличивая градус напряжения с Турцией, Хасан Рухани не сможет достигнуть своих целей, как внутри, таки за пределами страны. На мой взгляд, Рухани наладит с Турцией хорошие отношения и в мягкой форме будет пытаться ограничить влияние Турции на Ближнем Востоке.

БЕКИР ГЮНАЙ. Если смотреть на заявления Рухани, то можно сказать, что никаких коренных изменений во внешней политике Ирана не предус-матривается. Мне кажется, он продолжит эту полити-ку предвыборного напряжения. Можно сказать, что в отличии от Ахмединежада он не будет убегать от переговоров. Он будет участвовать в переговорах, но в результате ничего не поменяется. Что касается Турции, то когда Иран оказался в сложном положе-нии при ведении ядерных переговоров, Турция попыталась привнести новое дыхание, но после сирийского кризиса, отношения между Турцией и Ираном стали напряженными.

Отражают иранские выборы ли реальные требо-вания народа?

АРИФ КЕСКИН. Выборы и кандидаты, участвую-щие в выборах, определяются Советом по защите конституции. То есть, это обычная конкуренция в кругу семьи. К участи к выборам не допускаются лица извне, которые не верят режиму.

БЕКИР ГЮНАЙ. Нельзя сказать, что эти выборы отражают реальные требования народа, так как в Иране имеется определённая элита, которой 35 лет. Это в некотором виде под контролем получает свое отражение, но до тех пор, пока в Иране не будет обсуждаться правильность режима, будет продол-жен.

74

SUMMARY/ краткое изложение

PRESIDENT ISLAM KARIMOV: THE UZBEK PEOPLE NEED PEACE AND TRANQUILITYHazar World allocated great importance to the text of the interview given by the President of the Republic of Uzbekistan H.E. Mr. Islam Karimov to the mass media on May 9, 2013 on the occasion of Remembrance and Honors Day.

As much as in all of his speeches and addresses, in this appearance the Head of State reflects on the very important and outstanding issues for our current and future progress, as well as puts forward the practical conclusions and proposals in terms of their solutions. Thanks to these peculiarities, this interview raised a keen interest in our public.

74 74

TEMMUZ 2013 SAYI 08 75www.hazarworld.com

SUMMARY/ краткое изложение

Today our people are broadly celebrating the 68th Anniversary of the Victory gained in the World

War II over fascism, May 9 – the Remembrance and Honors Day.These days all our compatriots by fulfilling their humane duties bow low and pay tribute to the sacred memory of those who gave their lives for the freedom of our Homeland and clear skies.

I consider it to be a profound honor to me to congratu-late from the bottom of my heart the distinguished participants of the war on this great occasion who still remain with us and show a spiritual example to us.At the same time, I wish a sound health and long life to all our compatriots and veterans who labored hard in the home front and in very tough conditions made enormous contribution to the victory.

Today as we celebrate this great holiday, we remember how the Victory gained in the World War II was costly to our people as to many other nations, how many lives were given and losses were suffered by them in this terrible bloodshed, as well as the lamentations of numerous orphans and unprecedented pains and sufferings of our nation. And we can say that if we recall those troublesome times that decided the fate and future of the entire humanity, then we come to believe time and again that this bloody war shall never be erased from the memory of our people and shall remain in their minds forever.

The years, and perhaps, the centuries will pass but this cruel and merciless war shall remain forever in historical memory of our nation, because there is not a single family in our country that was sidelined by this appalling blood-shed. Especially, in these days no matter what person residing in our country you will speak to, irrespective of his nationality, language and religion, and no matter that 68 years have passed since then, they surely will recall with big pain and suffering about this war, its endless irre-coverable wounds, and particularly, the fact that it served for difficult losses to his family, parents and forefathers or relatives.

At the moment, the elderly who stay with their children at each and every household in our country, do celebrate this date, first of all, being grateful for reaching these radiant days and living with pure dreams and aspirations so that the evil of war never comes back again. Certainly, to dream and intend is yet one thing, but at the same time one must struggle not to allow for such tragic events to happen again, and if it needs, one must channel all his strength and capacities along the path of achieving this goal. This is an acute requirement of life and the modern times.

Each and every sober-minded person learns a lesson from history, thoroughly comprehends the worth of peace and thinks about devastating consequences of war, as well as strives to seek some ways to neutralize various threats and dangers emerging today and imbibe such a mood into our children who didn’t witness and see such sufferings.

76

SUMMARY/ краткое изложение

I am convinced that especially our distinguished veter-ans and people who suffered the pains and hardships of war and the years after war think in such a way.As we fairly assess the claims and allegations such as «It was us who carried the toughest burden of war» voiced now in some states, it would be true to say that the burden and hardship of this war were equally shared by all republics which comprised the former USSR, their people and thousands of ordinary persons.Speaking about this, I deem it worthwhile to give some figures.

Prior to war 6,5 million people lived in Uzbekistan, of which 1,5 million directly participated in the war bat-tles, about 500 thousand of our compatriots passed away in this war and yet numerous of them went miss-ing and returned home wounded and crippled, - and if we take those figures into account it won’t be difficult to imagine the scope of contribution made by our nation to the struggle against the evil of fascism.I wish that no one should ever forget about these fig-ures.

The life itself time and again confirms the following truth. That is to say, any person and any nation, who doesn’t know history, forgot it and doesn’t draw a con-clusion from it, may go astray from its path and repeat the once made mistakes again.

The history teaches and warns. At the same time, the history advises us in choosing the right path. Who teaches us about what events took place in old times, what conclusions should be drawn from them, what

mistakes shouldn’t be repeated and which path should be chosen to progress ahead? Certainly, it is history. Is there any other solid and influential power in the world? I don’t think so.

No matter how much time and no matter what periods shall pass, one must thoroughly comprehend the histo-ry and draw conclusions from it. Especially, I personal-ly wish very much that today – on May 9 we shouldn’t ever forget this truth.

These very days when we recall time and again the dif-ficult trials suffered by our people during the war, cer-tainly the bygone events make us think and call upon us to draw the necessary conclusions.

It is not difficult to observe and comprehend what rest-

TEMMUZ 2013 SAYI 08 77www.hazarworld.com

less and rapidly changing times we live in today with growing confrontation and raising threats and dangers around us.

It is not a secret to anyone that the war which has been going on in Afghanistan for more than 30 years is the biggest threat to peace and stability today in our terri-tory – the region of Central Asia.

For over the past period the new generation, who doesn’t know what peaceful life is all about, has grown up in this much-suffered land. The children who were born when the war has begun now turned 30-35 years old. Yet another new generation following the footsteps of this generation is growing up. What can they witness during their lifetime? They can witness nothing but war, killing people and bloodshed. Are the lives of this youth getting confined to it? Think for yourself, can we call it a life?

Let no one ever suffer such a tragedy befallen on the shoulders of the Afghan people who have seen much in their lifetime. One must be vigilant of this and draw a certain conclusion.

Today many international politicians assess the current situation in Afghanistan to be destitute, very difficult and fragile.

Simply speaking, the confronting parties are becoming ever convinced and many people are acknowledging the very fact that this bloody war ongoing for many years cannot be resolved by a military force.

If we pay attention, the entire international com-munity is calling upon to put stop to this war as soon as possible and bring peace to the Afghan land. The situation went to such an extent that some parties who were viciously against tackling this crisis by political means are changing their minds.

Speaking otherwise, the only way to address this crisis is a political way, and no matter how it is difficult, the fact that the confronting forces should be brought to consensus through negotia-tions is getting ever confirmed. In this context, many people underscore that an opportunity emerges to establish an interim government, hold the elections and turn to tackling the acute prob-lems faced by Afghanistan.

The President of Uzbekistan took floor in the NATO Summit in Bucharest in 2008 and spoke clearly about the resolute position of our country in this issue to the representatives of powerful states in the world.

The essence of this initiative was as follows: first-ly, it has envisaged establishing the Contact Group «6+3» under auspices of the United Nations. This Contact Group meant to comprise of the United States, NATO and Russia, as well as the countries immediately neighboring Afghanistan. The utmost goal of the Contact Group «6+3» is to propose a ceasefire program to confronting sides in Afghanistan, to seek the con-sensus-based solutions to major problems and

78

SUMMARY/ краткое изложение

standoffs which devastate the country, to ensure security and offer the neces-sary guarantees taking into account the interests of all parties.As we see, the practical and construc-tive proposals enunciated by Uzbekistan at that Summit are still actual and urgent today. On the contrary, they acquire yet more acute significance.From of old we lived side by side as neighbors with the people of Afghanistan, used to give our daughters away to them in marriage and took their daughters in marriage. Residing on both banks of the Amudarya River we have always visited with one another. From this point of view, the Uzbek peo-ple, who take the Afghan tragedy closer than any other nation, absolutely differ-ently let through their mind and heart the events unfolding in this land.

Those who stay far from this area of bloody standoff, unfortunately, compre-hend and take them completely differ-ently. For example, if there is a talk about the war against Vietnam led by the United States in 60s of the last cen-tury, the people in some faraway coun-tries can recall those events by saying that Vietnam is in other part of the world and the events in this land have nothing to do with them. However, our fate with regard to the problem of Afghanistan is that we don’t have any right to think in such a way and to have such an approach, because the history will return to its course again and send trouble upon a person who doesn’t draw a conclusion. If we are going to think about the fate of our children and grandchil-dren, today we must seriously elaborate about this problem.

They say, the history tends to repeat itself. Calling upon the representatives of international community in the Bucharest Summit, on behalf of Uzbekistan it was clearly said to them to take into account that it was impossible to tackle the Afghan conflict by military means. It was resolutely said that if they tend to think about how to stop the war ongoing for over 35 years it could be tackled not by military, but only the political means.

Since then five years have passed. At that time the representatives of big states, European Union and other

countries didn’t take into consider-ation the practical proposals and con-clusions enunciated by the Leader of Uzbekistan as if by saying what he was talking about.

So, what is happening today? Those very politicians have to accept these proposals to be the most correct ones, i.e. all of them are concluding that indeed there isn’t a military way to tackle the Afghan conflict. They are becoming convinced by themselves that this war cannot be stopped by means of struggle, bloodshed and kill-ing one another. Indeed, how one can endure this appalling massacre any-more?

WITHIN THE SCOPE OF THE PROJECT, APPROXIMATELY 40 BILLION KWH OF ELECTRICITY WILL BE PRODUCED ANNUALLY WITH AN INSTALLED POWER CAPACITY OF 4,800 MW. THIS WAY, THE COST OF NATURAL GAS IMPORT WILL DROP BY 3.6 BILLION DOLLARS.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 79www.hazarworld.com

I repeat once again – this crisis can be addressed only by a political dialogue. Unfortunately, at the moment some forces both inside and outside Afghanistan in pursuit of their interests are opposing the resolution of the crisis by political means.

I wonder how many more early lives can take such a dead-end situation, how many more children can it turn into orphans, the women into widows, or innocent people into wounded and crippled? However, as we see, there isn’t any practical action being taken in terms of tackling this issue. We speak about arrival of an entire new generation, but they are also turning into victims of this war. What this is all about? In this regard, we are speaking about the fate of an entire nation and one entire country.

Before, those who have arrogantly alleged that the war could be overcome only with war and the Afghan prob-lem could be tackled only by force now went low-pro-file and gave up such arrogance. Now they have to speak that the war cannot be overcome by such a way. Almost a majority comes to believe that bombing the villages and towns, as well as setting fire aggravates the confrontation, and one cannot tackle anything by this way.

Anyone who preserved a bit of such qualities as con-science, wisdom and wit, kindness and humaneness is admitting this truth.

Unfortunately, it won’t be wrong at all to say that in Afghanistan and around it, as well as in places far away

from this country, there are those who are interested in war and those who are at the helmet of it. They put their evil interests before the lives of thousands of people. And sadly enough, there are many those who try to achieve their sinister aims for the purpose of raking in enormous riches, large profits and billions of dollars.One can speak a lot about it. However, it is obvious that those who make riches and possessions by such hideous ways won’t truly enjoy them.

I would like to underline once again that today various politicians and observers concertedly state that there is no way of establishing peace in Afghanistan other than achieving mutual accord and starting a mutual dia-logue between confronting forces. Indeed, I am confi-dent that if such forces are assembled in one venue irrespective of that how difficult it might be for them, as well as mutual anguish and animosity, and if they are told that the solution to the issue is in their hands and that there is no other way of stopping the war and if the world community, firstly, the major powers strict-ly hold on to this political position, then the solution to the problem will certainly be found.

But, unfortunately, the major powers are busy with pondering over how to divide the world among them, where and which region to exert their influence to and whom to control. Since, in my opinion, the stron-ger each and every big state becomes and the more potential it accumulates the more it thinks about itself, pursues its own interests. Such «games» used to be in the past, exist today and will be in the future.

80

SUMMARY/ краткое изложение

Our nation has experienced them a lot in its history.

Today in the example of Afghanistan we feel the influence of such political «games» again. By realizing that there is no military solution to the Afghan conflict, in this very difficult and threatening situation the NATO forces, leaders of the United States and European countries are planning to withdraw the ISAF forces mainly consisting of the American troops and those of European countries from Afghanistan by the end of 2014. Frankly speaking, the process has already begun. However, it hasn’t been enunciated, yet. The goal is not to cause concern among others and complete this work quietly, without any fuss to put it so.

Considering all of this, one question arises: what will be the situation in this country once the ISAF troops leave the territory of Afghanistan?Quite unfortunately, this development will increase the danger of escalation of struggle between confronting forces, rise of terrorism, arms and drug traf-ficking, intensification of religious and inter-ethnic standoff, as well as recur-rence of civil war.

Yet another pertinent question is how this intense situation will influence the neighboring countries? If we learn the lessons from history, this influence cer-tainly will be negative, i.e. withdrawal of the coalition forces from Afghanistan without having situation fully addressed in this country will yet increase the ten-sions in Central Asia. As a result, it is obvious that danger will increase for the countries of the region.

I speak about it with great concern and yet disappointment. It is a reality of life and one cannot escape from it. Our people must know about it.

Responding to the question of what our approach and our policy should be with regard to this issue, I would say that in this perilous situation taking all neces-sary measures to sustain the national development and growth rates of the country, and most importantly, ensure peaceful and tranquil life of our people

remains to be among priority tasks before us.

The policy of Uzbekistan towards Afghanistan is clear and open.

Uzbekistan stands for non-interference in Afghanistan’s internal affairs, non-participation in any military-political associations against Afghanistan, devel-oping our ties and cooperation with this country only on bilateral basis, sup-porting the government chosen by the Afghan people.

Such an approach and position are endorsed by laws adopted in our coun-try.

Pursuing this very policy envisages the following:

- not joining somebody’s «games»;- living in peace and tranquility with neighbors;- protecting peace and interests of the country.

All of the aforementioned is a demand of lessons of our recent history and extremely difficult time in which we are living now.

In 2012 we adopted the Law «On the Concept of Foreign Policy Activity of the Republic of Uzbekistan».

WHAT IS THE SIGNIFICANCE OF THIS LAW?If we consider the war ongoing in Afghanistan for more than 30 years, during this period numerous confusing,

NUCLEAR POWER PLANTS DO NOT CAUSE CLIMATE CHANGE SINCE THEY DO NOT RELEASE EMISSIONS; ALSO, THEY CAUSE LESS AIR AND WATER POLLUTION COMPARED TO OTHER ENERGY PRODUCTION TECHNIQUES.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 81www.hazarworld.com

contradictory and sometimes totally conflicting ideas were expressed concerning this problem. For instance, being far away beyond oceans one group of politicians made many promises by saying they were ready to establish peace in this land. Yet another group kept to a blunt talk and claims. And there are many of them. We can see in many examples that instead of extending a practical support and offering useful suggestions they were busy with various subversive acts and chat-tering. Thus, they have impeded the recovery of the sit-uation. To be short, it is becoming more obvious that politicians of some countries launched a big «game» around the Afghan problem.At first, it may seem that everybody wishes peace. However, if they are asked what they are doing in fact then they will have a hard time to come up with a clear answer. Various conferences, summits, numerous meet-ings and dialogues take place on this topic. Briefly speaking, anyone who considers himself to be a politi-cian wants to gain authority by discoursing on this topic. God bless you, if you don’t have a concrete sug-gestion or practical program why you are distracting both yourself and others?

Doesn’t Afghanistan share a common border with Uzbekistan, Tajikistan and Turkmenistan in the first place? Thus, the neighboring countries do know how extremely dangerous this problem is. Therefore, Uzbekistan has always been keen about this issue. The rest are staying aside as spectators. However, at whose doorstep this problem will remain as a scourge? On whose heads such light-minded «games» will shower the troubles? The Soviet army invaded Afghanistan in 1979 and left it in 1989. Should we or should we not draw appropriate conclusions from it? The people of our elder generation witnessed this his-tory by ourselves. Numerous of our young men died in this war and many others were crippled. Well, who should be responsible for this?

In 1989 at the end of the war we saw the Soviet gener-als jumping off a tail car in military motorcade which crossed the Khayraton Bridge nearby Termez and

arrogantly saluting as if they had returned with victo-ry. Tell me what kind of victory was that? Those gen-erals have evaporated into a thin air. Who has suffered from the dangerous situation which emerged in Afghanistan after they left – weren’t it Uzbekistan, Tajikistan and Turkmenistan?

From this point of view, the ISAF forces are also about to leave Afghanistan soon. But someone far away wants to issue orders again, incite against Afghanistan while staying aside from the war.

Drawing a conclusion from all of this, what do we need? We need peace! I repeat that we need peace and accord with neighboring countries. Based on such a conclu-sion, we have legally defined the comprehensively well-founded principles of our foreign policy.

During the Soviet times we were forced to participate in the Afghan war. There is a saying in our people that goes as follows: «A blind man never loses his stick twice». Therefore, we will not join any kind of military blocks and act against Afghanistan. Such blocks come and go, complete their mission, while we will have to stay here and always live with the Afghan people side by side.

If we have interests and if the Afghan people have inter-ests, we will establish only the bilateral relations and support such relations.

Our nation, which has a great life experience, well knows how to cherish good neighborly relations. Since, we have always maintained our national identity, kind-ness and mercy in relations with our neighbors. The appeal that we need peace must become a single and sole appeal of our entire nation. Uzbekistan needs peace and tranquil life. We don’t need any obstacle to our progress. We don’t ever want to get in trouble by joining a «game» orchestrated by some countries.I underscore it once again that we will not join any mil-itary block. Whatever their naming is, if we look at their true essence, they turn out to be a military struc-ture. We will not participate in such blocks.I want to emphasize it time and again that we announced to the entire world that we have chosen the right path for us, i.e. conducting our policy based on learning a lesson and drawing a conclusion from history. There is not a sin-gle country in the world which has opposed our decision.

Certainly, there are those who don’t like such a policy. However, our policy fully complies with the United Nations Charter and resolutions, as well as the principles of humanism. Therefore, these forces cannot express their dislike openly.

Uzbekistan’s policy is to maintain peace and stability, con-duct the policy with the nation’s future in mind and unite our society around these objectives.

82

SUMMARY/ краткое изложение

What criteria and factors should we lean upon in imple-menting this policy?The first and foremost factor that we should firmly lean upon in our endeavors is peace and tranquility.We all know that whenever and wherever our people make supplications they, firstly, ask for peace and tran-quility. They invoke it from the God Almighty. These two words lie in the blood, deep in the heart and bones of our people and turned into the meaning of their lives – a priceless value.

Our people accept the bright sun shining over their heads and this blue sky as a great happiness, take as a sign of peace, tranquility and prosperity. The people living under such a clear sky with feelings of grateful-ness want to share this happiness and joy with others, enjoy the life with their families and friends. A human being is actually created for happiness. A human being is born to live a life deserved by a human being.As we know, soon we will solemnly celebrate the 22nd Anniversary of Independence of our Homeland. Summing up the traversed path for over the past period, we can say that we have been achieving enormous growth rates in the development of Uzbekistan, securing results and goals which raise sympathy and draw attention of others. No one can deny it. Peace and tranquility, interethnic and inter-national accord, mutual kindness, courtesy and unity stand as major factors of all our accomplishments.

Indeed, the progress shall be there where peace reigns. The development and prosperity can never be consoli-dated in a group or a country torn by a mutual envy, incitement and discord. We must imbibe this truth deep into our consciousness and never forget its value.The second issue is that peace will not come out of nowhere. Since, peace and tranquility stand as basis of our independent development and prosperous life, they must be fought for, and if necessary, the selflessness must be displayed along this path. The times of such unaccept-able views as lazily waiting for something to be done for us by someone have long gone. Our today’s youth will never accept these narrow-minded views. Our sons and daughters, who realize who they are and whose descen-dants they are, master the modern science and profes-sions, think totally different now.The most important condition of peaceful and tranquil life, as well as stability is not to allow for negligence and carelessness, be always vigilant, alert and cautious and live drawing conclusions from both history and life. I wish such views and sentiments turn into a life goal of our each and every compatriot living in this dear Homeland.

It is easier for a vigilant man to foresee and prevent the danger emanating from elsewhere. If troubles are not taken care of in due time and if they are neglected it will be extremely difficult to overcome them. This truth was proven for many times during our several thousand years-long history.

If the danger is foreseen, then it can be dealt with, if not – there will be neither time nor means to fight against it.

In this regard, I want to draw your attention to yet anoth-er idea. If people living in our beautiful and unique land, above all, our youth – my children – will live and declare that «This Homeland is mine. Who will struggle to protect and defend it from dangers and troubles, if not me?», if this approach turns into the biggest appeal and life motto to our growing children, secures a deep place in their souls and minds, then tell me, can such a nation be turned off its path and can it ever be defeated?!

If each and every one of us will live in this difficult time with such a noble goal, first, we shall be inferior to no one, and second, the future and bright frontiers will certainly be ours.

The main conclusion from this ceremony and this holi-day is that if we consider all the hardships, numerous sacrifices, losses and sufferings of our people and country, I am confident that our nation has never failed in front of such ordeals, upheavals and storms. Our nation has always commendably overcome all troubles, displayed bravery and steadfastness, as well as has never submitted to anyone, and I am convinced, it will never do so, and certainly will achieve its goals and objectives.

My wish is let God Almighty protect our country and people from evil eyes and envy! Let each family, each human being and our each and every compatriot be happy! Let peace and tranquility always accompany them!

HAZİRAN 2013 SAYI 07 83www.hazarworld.com

Глава пресс-службы МИД Азербайджана Эльман Абдуллаев рассказал журналу «Hazar World» о важных

региональных и международных вопросах.

“NOT EVEN ONE INCH OF OUR LAND UNDER OCCUPATION IS SUBJECT TO DISCUSSION”The Spokesperson of Azerbaijan Ministry of Foreign Affairs Elman Abdullayev comments on important regional and international issues for Hazar World.

‘НИ ОДИН САНТИМЕТР ОККУПИРОВАННОЙ ЗЕМЛИ

НЕ ЯВЛЯЕТСЯ ТЕМОЙ ОБСУЖДЕНИЯ’

84

SUMMARY/ краткое изложение

You came together with Turkish media representatives within the framework of your official visit to Turkey. What was the purpose of this meeting?I came to Istanbul to share the truth about Azerbaijan with Turkish media. Today there is a need to share information with the world concerning issues like international events organized in Azerbaijan, large scale projects carried out by our country and our foreign policy. I believe one of the best places to do this is Istanbul. I have always been in close contact with Istanbul media. During my visit I also came together with the representatives of important international media establish-ments such as the Washington Post, Wall Street Journal and Reuters.

What were the topics of discussion at the cooperation meeting between USA and Azerbaijan?The meeting was attended by group of 320 people made up of various government rep-resentatives, former ministers and senators, NGO representatives and influential peo-ple who have a say in shaping the US state policies. They all came to agree on a com-mon ground: Azerbaijan and the US are strategic allies.

40 percent of NATO’s cargo transport to Afghanistan is dispatched over Azerbaijan therefore Azerbaijan’s geostrategic signifi-cance is increasing each passing day. The rea-son behind this is the active position Azerbaijan assumes in the Afghanistan policy of the West. We have been close allies with the western world in Iraq and before that we were at Kosovo. At the Baku meeting the relations between the US and Azerbaijan were evaluated within this wider framework and issues of security and cooperation in the fight against terrorism were scrutinized in detail. Our guests from the US have under-lined the fact that Baku and Washington were allies and therefore Azerbaijan should be supported. Today Azerbaijan is as much important for these countries as they are important for Azerbaijan.

At the moment Azerbaijan seems to be the largest investor in Turkey in terms of direct foreign investments. How will you channel our fast developing economic rela-tions to political, military and diplomatic fields and create a example setting rela-tionship between the two sister countries?First of all I would like to draw your attention to the fact that through Turkey, Azerbaijan gained access to a larger market. Within this

В рамках визита в Турцию вы встрети-лись с турецкими представителями

СМИ. В чем причина проведения подоб-ной встречи?Целью моего визита в Стамбул является освещение в турецкой прессе реальных событий, происходящих в Азербайджане. Сегодня, в Азербайджане проводятся международные мероприятия, осущест-вляются большие проекты. Кроме того, необходимо довести до мира вешнюю политику страны. Для этого, я считаю, одним из самых лучших пунктов является Стамбул. Я всегда контактирую с СМИ Стамбула. Во время пребывания в Стамбуле я встретился и с иностранными СМИ, такими как, Washington Post, Wall Street Journal, Reuters.

Какие вопросы обсуждались на встрече по взаимному сотрудничеству между Азербайджаном и США?На этой встрече приняли участие в общей сложности 320 человек, которые влияют на государственную политику США, в том числе члены конгресса США, представи-тели различных государственных струк-тур, бывшие министры и сенаторы, пред-ставители гражданских обществ. Участники встречи едины в том, что Азербайджан и США являются стратеги-ческими партнерами. 40 процентов воз-

HAZİRAN 2013 SAYI 07 85www.hazarworld.com

context it is extremely important to carry out energy projects. The fact that Azerbaijan, Georgia and Turkey have successfully imple-mented extensive energy projects also show-cased their potential to cooperate. The exis-tence of a political will was enough. The lat-est example of this cooperation is the TANAP project which is backed by the strong politi-cal support of Turkish and Azerbaijani lead-erships. Turkey is our sister country and stra-tegic ally. Turkey has always supported us. Our cooperation will benefit both countries in every respect.

How do Caspian countries and particular-ly Russia react to these important initia-tives? First of all, both Russia and Azerbaijan are aware of the fact that cooperation between countries will develop within the framework of equal rights. We are neighboring countries and there are a lot of fields that we can coop-erate in. The relationships between our busi-nessmen add on to our trade volume and there are also some commercial exchanges between the two states in various fields. Both our state and our businessmen are looking for new business opportunities in the region and this has a positive impact on our relationship with neighboring countries. Any country would do the same as Azerbaijan. Because the policy we pursue is a realistic one.

душных грузов НАТО поставляемых в Афганистан, идут транзитом через Азербайджан. Поэтому, стратегическое значение Азербайджана возрастает с каждым днем. Это связано с тем, что Азербайджан принимает активное уча-стие в афганской политике запада. Раньше, мы очень тесно сотрудничали с западом в Ираке, а еще раньше в Косово. На встрече в Баку отношения между США и Азербайджаном рассматривались в этих рамках и детальнo были обсуждены вопросы сотрудничества в сфере безо-пасности и борьбы с терроризмом. Американские гости особо подчеркнули, что США и Азербайджан являются союз-никами и поэтому заявили о необходи-мости поддержки Азербайджана. Теперь, насколько дороги эти страны для Азербайджана, настолько и Азербайджан дорог для них.

В настоящее время Азербайджан в плане прямых иностранных инвестиций для Турции является самым большим инвестором. Как вы планируете канали-зировать стремительно развивающиеся экономические связи на политическую, военную, дипломатическую сферу и как вы планируете превратить связи между двумя братскими странами в образец для подражания в мире?Сначала хочу заострить ваше внимание на том, что Азербайджан смог через Турцию выйти на более обширные рынки. В этой связи большое значение приобретает осуществление энергетиче-ских проектов. Успешное осуществление Азербайджаном, Грузией и Турцией все-объемлющих энергетических проектов, раскрыло потенциал возможного осу-ществления сотрудничества в регионе в различных сферах. Достаточно было только проявление политической воли. Самым последним примером проявле-ния сильной и мощной политической воли Азербайджана и Турции является проект TANAP. Турция является братской страной и стратегическим партнером. По сегодняшний день Турция всегда оказы-вала нам помощь во всех сферах. От нашего сотрудничества выигрывают наши страны во всех сферах.

Как относятся к такому развитию дел прикаспийские страны, и в частности Россия?Следует отметить, что и Россия и Азербайджан осознают, что связи между

86

SUMMARY/ краткое изложение

There is no doubt that the most troublesome issue at the region is the fact that part of Azerbaijani territory is under Armenian occupation. President Ilham Aliyev has rightfully and repeatedly indicated that so far the activi-ties of OSCE Minsk Group which undertook the mission to solve the issue through peaceful negotiations have not been satisfactory for Azerbaijan and he emphasized that “Azerbaijan will take every legitimate step to end this occupation over its soil.” What is your opinion on this?Reclaiming our territory under occupation is our basic right which is granted by international law. At the moment, we have all the necessary means to end Armenian occupation on our soil. One of our most important strategic institutions is our Ministry of Defense Industry which was established to strengthen the Army’s logistic support. As for the activities of the Minsk group, we all know that our society is not pleased with them. The main problem here is their double standard approach to the occupation on our soil. The Co-chairs of the Minsk Group represent three out of five member countries of the UN Security Council. There are four UN Security Council resolutions that urge Armenia to leave the occupied Azerbaijani soil unconditionally. These resolutions refer to Armenia as an “occupying state”. Despite the fact that three of the countries that agree on these resolutions now manage the Minsk Group, they don’t pressurize, warn or even call Armenia to leave Azerbaijani territory. This hurts the con-science of Azerbaijani society. Show me another country in the world whose citizens are treated as refugees in their own land. One million of our people are treated as refugees for more than 20 years. The first one of the six principles that OSCE has laid out for a peaceful solution is to have Armenia leave the occupied territories unconditionally. After that we can implement the remaining five principles. In 2010 Azerbaijan declared that the country recognizes OSCE pro-posals as basic principles. Dragging out the issue Armenia’s

двумя странами развиваются в рамках равноправия. Мы являемся соседними странами. Для развития наших отношений в настоящее время имеется множество сфер. Связи между бизнесменами увеличивают торговый обо-рот, между нашими странами в различных сферах осу-ществляется торговля. Поэтому, как государства, так и бизнес ищут новые деловые возможности в регионе. Данное положение положительно влияет на связи с соседними странами. Какая бы страна не была на месте Азербайджана, она проводила бы такую же политику, так как осуществляем реалистическую политику. Hесомненно, самой большой проблемой региона явля-ется оккупация азербайджанских земель Арменией, которая продолжается на протяжении длительного времени. Президент Азербайджана Ильхам Алиев не раз заявлял о том, что Азербайджан недоволен дея-тельностью Минской группы ОБСЕ и что Азербайджан сделает все возможное для освобождения земель от оккупации. Что вы скажете по данному поводу?Освобождение земель от оккупации является нашим самым естественным правом, что подтверждается меж-дународным правом. Мы обладаем всеми возможностя-ми для освобождения земель от армянской оккупации. Созданное для укрепления логистической поддержки армии Министерство оборонной промышленности явля-ется самой важной стратегической организацией. Что касается деятельности Минской группы ОБСЕ, то вам известно, что наша общественность недовольна этой группой. Здесь, основной проблемой является проявле-ние двойных стандартов международной общественно-сти в отношении оккупации наших земель. Сопредседателями Минской группы ОБСЕ являются три страны, которые также являются членами Совета Безопасности ООН. Имеются четыре решения Совета Безопасности ООН о необходимости безоговорочного

TEMMUZ 2013 SAYI 08 87www.hazarworld.com

Foreign Minister has recently announced that they would agree on these six principles on the condition that Azerbaijan would also agree on them. This means that, unfortunately Armenia is trying to buy time by abusing the issue as a mat-ter of internal politics once again and renders the problem much harder to resolve. Had Armenia accepted OSCE’s pro-posals for a peaceful solution, what could have stopped the signing of a Great Peace Treaty? Armenian leadership seems to lack the ability to demonstrate an independent political will. Had the Armenian leadership been mindful about the well being of their citizens, they would leave Azerbaijani soil immediately and take part in regional projects. These are not ordinary every day projects; some of them come up once in a century. Armenian leadership is not thinking about the future of their citizens.

There are also claims that Azerbaijan has run out of patience in terms of ending Armenian occupation on its soil. What is your opinion on this?There is a blatant invasion in plain sight. Nobody should expect any tolerance to this kind of behavior neither from Azerbaijan nor from the international community. The fact that Armenia completely disregards international law and continues to occupy our territory drags the region into a very dangerous situation. Some call this a “frozen conflict” but soldiers continue to die at the line of fire every day dur-ing this “frozen conflict”. This is an actual conflict and it continues at a dangerously escalated level. As the leading military power in the region Azerbaijan has every right to take pride in its modern army. In addition, our defense industry is developing in a rapid pace. Armenia should keep this in mind. When we say “Azerbaijan will end the occupa-tion on its soil and bring the Nagorno-Karabakh issue to a fair solution” we mean every word of it. We will not let even one inch of our land under occupation be a matter of dis-cussion. Our territorial integrity is sacred for us. Our strug-gles will continue within the context of that sanctity.

освобождения Арменией оккупированных территорий Азербайджана. В этих решениях Армения называется оккупантом. К сожалению, три страны, принявшие это решение, будучи руководителями Минской группы ОБСЕ, не только не давят на Армению, но даже не пред-упреждают ее и не призывают к освобождению оккупи-рованных территорий. Такое положение дел естественно отрицательно воспринимается общественностью Азербайджана. Покажите мне хотя бы одну страну мира, где его собственные граждане находятся в положении беженцев. Один миллион наших граждан в течение 20 лет являются беженцами. Для решения проблемы ОБСЕ предложило 6 принципов, среди которых на первом месте стоит безоговорочное освобождение Арменией оккупированных земель Азербайджана. Затем идут дру-гие принципы. В 2010 году Азербайджан заявил, что принимает предложения ОБСЕ в качестве базовых прин-ципов. Армения растягивает решение проблемы. Недавно Министр иностранных дел этой страны заявил, что если Азербайджан примет эти 6 принципов, то и мы примем их. Это означает следующее: Армения снова делает эту тему вопросом внутренней политики, выи-грывает время и тем самым усложняет решение пробле-мы. Если бы Армения приняла бы предложения ОБСЕ о решении проблемы мирным путем, то не осталось бы препятствия для заключения всеобъемлющего мирного договора. Лидеры Армении не могут проявлять незави-симую политическую волю. Если бы лидеры Армении думали о своих гражданах, то они незамедлительно освободили бы азербайджанские земли и приняли бы участие в региональных проектах. Ведь такие проекты не осуществляются каждый день. Некоторые проекты для стран возникают раз в 100 лет. Руководство Армении не думает о будущем своего народа.

Все чаще озвучивается мнение о том, что терпение Азербайджана по вопросу освобождения оккупиро-ванных территорий истекает. Что вы скажете по этому поводу?На глазах у всего мира происходит оккупация. Никто не должен мечтать о том, что международная обществен-ность и Азербайджан закроют на это глаза. Нарушение Арменией международного права и оккупация наших земель, создают в регионе очень опасную ситуацию. Некоторые называют это «замороженным вопросом». Тем временем, из-за этого «замороженного вопроса» каждый день на линии соприкосновении сторон погиба-ют солдаты. Происходят живые стычки. В настоящее время этот вопрос находится на очень опасной стадии. Азербайджан, будучи лидером региона в военном плане, заслуженно гордится своей современной армией. С другой стороны, с каждым днем все больше развива-ется наша оборонная промышленность. Армения долж-на учесть это. Азербайджан освободит свои земли от оккупации и справедливо решит вопрос Нагорного Карабаха. Ни один сантиметр оккупированной земли не является темой обсуждения. Для нас территориальная целостность является святым. Мы продолжим борьбу ради этого святого дела.

88

SUMMARY/ краткое изложение

TURKISH BANKS LOOK FOR OPPORTUNITIES IN CENTRAL ASIA

ТУРЕЦКИЕ БАНКИ НАПРАВЛЯЮТ СВОЕ ВНИМАНИЕ НА СРЕДНЮЮ АЗИЮ

Banks operating in the Caspian region want to strengthen their portfolios by establishing partner-

ships with Turkish banks as the Turkish banking sector seems to be better structured than their counterparts in Europe lately and enjoys a strong technical infrastructure. Looking for opportunities to grow in the neighboring regions, Turkish banks also regard the region as a good alternative.

İŞ BANK SETS SIGHT ON AZERBAIJAN’S RABITA BANK Working under the slogan “Turkey’s Bank”, İş Bank suc-cessfully continues its internal operations with 1244 branch-es and approximately 25 thousand employees. According to

Благодаря тому, что банковский сектор Турции облада-ет сильной технической инфраструктурой и тому, что

за последние годы он добился лучшей, чем в Европейских странах структуры в плане управления, банки Каспийского региона желают укрепить свое порт-фолио путем установления отношений партнерства и сотрудничества с турецкими банками. Для банков Турции, стремящихся расширить свое присутствие в ближних областях, данный регион представляет собой хорошую возможность.

TYРЕЦКИЙ БАНК «İŞ BANKASI» ПРЕТЕНДУЕТ НА АЗЕРБАЙДЖАНСКИЙ «РАБИТАБАНК» «İş Bankası», действующий под лозунгом «Банк Турции», успешно ведет свою деятельность в Турции со своими 1255 филиалами и приблизительно 25.000 сотрудниками. «İş Bankası», активы которого по данным на 2013 год составили 181 млрд. турецких лир, размер собственного капитала превысил 23 млрд. турецких лир, а общая сумма вложений составляет приблизительно 106 млрд. турецких лир, носит звание крупнейшего банка Турции. Банк «İşbank Россия», принадлежащий «İş Bankası», кото-рый имеет ряд значительных дочерних структур за рубе-жом, на сегодняшний день насчитывает 14 филиалов. Наряду с немецким «İşbank AG» с 13 филиалами банк имеет всего 17 филиалов, расположенными во Франции, Нидерландах, Швейцарии и Болгарии.

ЛИДЕР ТУРЕЦКОГО БАНКОВСКОГО ДЕЛА В РЕГИОНЕ – БАНК «ZİRAAT BANKASI»Банк «Ziraat Bankası» насчитывает 2 филиала в городе Астана и Шымкент, Казахстан, ведущих деятельность под маркой «Kazakhstan Ziraat International Bank» и обладаю-щих в общей сложности активами в размере 17 млрд.

88

TEMMUZ 2013 SAYI 08 89www.hazarworld.com

тенге. В Туркменистане банк ведет свою деятельность под названием «Turkmen Turkish JSC Bank» с общими актива-ми в размере 170 млн. манат. Он не имеет в этой стране филиалов, но насчитывает 7 отделений. Согласно дан-ным, приведенным в ежегодном отчете банка, Банк вла-деет 50% акций Узбекско-турецкого банка «Uzbekistan Turkish Bank», обладающего активами на сумму 170 млрд. сум, и Азербайджанско-турецкого банка «Azer-Turk Bank», активы которого составляют 65 млн. манат. Кроме того, можно с уверенностью сказать, что «Ziraat Bankası», кото-рый в Марте текущего года открыл филиал в Батуми, а затем второй филиал в Тбилиси, стремительно вошел на грузинский банковский рынок. «Ziraat Bankası», ведущий деятельность в 9 различных странах мира, также устано-вил свое присутствие в 8 странах таких, как Германия, Босния и Герцеговина, Македония, Россия, Азербайджан, Туркменистан и Узбекистан. Среди целей банка «Ziraat Bankası» на 2015 год имеется становление мощным и эффективным банком региона.

AЗЕРБАЙДЖАН - БАЗА БАНКА «YAPI KREDİ» В КАСПИЙСКОМ РЕГИОНЕ«Yapı Kredi Азербайджан», учрежденный в Азербайджане в 1988 году в качестве единственного банка со 100-про-центным турецким капиталом, ведет свою деятельность с 12 филиалами. Банковская академия «Yapı Kredi», функ-ционирующая в составе банка «Yapı Kredi Азербайджан», который является дочерней структурой первого в Турции частного банка «Yapı Kredi», была основана в 2011 году. Данная инвестиция является показателем доверия, ока-зываемого банком «Yapı Kredi» по отношению к Азербайджану. Банк «Yapı Kredi», основанный в качестве первого в Турции частного банка и насчитывающий 929 филиалов и более 16.000 сотрудников, является одним из крупнейших турецких банков. Величина консолидирован-ных активов банка по данным ежегодного отчета на Март 2013 года составляет 135 млрд. турецких лир, а сумма чистой прибыли за первый квартал года достигла 544 млн. турецких лир. Банк «Yapı Kredi», который является дочерней структурой компании «Koç Holding», стоимо-стью 1 млрд. 328 млн. турецких лир занимает 4-е место среди самых ценных банков Турции. Наряду с Азербайджаном у банка имеются дочерние структуры, расположенные в России и Нидерландах и ведущие дея-тельность под маркой «Yapı Kredi».

БАНКОВСКИЙ СЕКТОР ТУРЦИИ ПОВЫШАЕТ ЦЕННОСТЬ КАСПИЙСКОГО РЕГИОНАНедавний прорыв банковского сектора Турции в Каспийский регион произвел ощутимое воздействие. Наряду с обеспечением более стабильных источников кредитования потребителей в результате введения инве-стиций, турецкие банки продолжают предоставлять пред-принимателям и предприятиям кредиты, несмотря на дефицит сбережений особенно в странах с большой раз-ницей между кредитами и сберегательными вкладами таких, как Узбекистан, Туркменистан и Кыргызстан, при необходимости путем обеспечения финансирования из центральных стран, где расположены банки.

2013 data, it is the largest bank in Turkey with total assets of 181 billion TL, more than 23 billion TL of equity and total deposits summing up to 106 billion TL. The bank has a number of partnerships abroad such as İşbank Russia which currently operates through 14 branches. In addition to its 13 branches in Germany, İşbank AG has offices also in France, Netherlands, Switzerland and Bulgaria adding up to a total of 17 branches.

THE PIONEER OF TURKISH BANKING IN THE REGION; ZİRAAT BANKZiraat Bank operates under the name Kazakhstan Ziraat International through two branches in Astana and Çimkent in Kazakhstan, with total assets of 17 billion KZT. In Turkmenistan on the other hand it operates under the name Turkmen Turk JSC Bank of which total assets sum up to 170 million TMT (manats). Although the bank doesn’t have any branches in this country, it operates through seven liaison offices. According to the bank’s own annual report, Ziraat Bank owns 50% of the shares of Uzbekistan Turkish Bank and Azer-Turk Bank of which total assets sum up to 170 billion UZA and 65 million AZN respectively. Moreover it is possible to claim that Ziraat Bank made a jump start in the Georgian market by opening two branches in Batum and Tbilisi in March this year. In addition to its operations in 9 different countries, Ziraat Bank also has partnerships in 8 countries, namely Germany, Bosnia-Herzegovina, Macedonia, Russia, Kazakhstan, Azerbaijan, Turkmenistan and Uzbekistan. Ziraat Bank’s 2015 targets include becom-ing an active player in the region.

YAPI KREDİ’S CASPIAN BASE; AZERBAIJANEstablished in 1988 as the fist bank in Azerbaijan with 100 percent Turkish capital, Yapı Kredi Azerbaijan operates through its 12 branches. As the subsidiary of Turkey’s first private bank Yapı Kredi, Yapı Kredi Azerbaijan founded Yapı Kredi Banking Academy in this country in 2011. This investment is evaluated as an indication of Yapı Kredi’s con-fidence in Azerbaijan. Yapı Kredi is Turkey’s first private bank and one of the largest in the country with 929 branch-es and more than 16 thousand employees. According to the March 2013 annual report the size of consolidated assets of the bank is 135 billion TL and the net profit for the first quarter of the year is 544 million TL.

As a Koç Holding partnership Yapı Kredi is the 4th most valuable bank in Turkey with a total worth of 1, 328 billion TL. In addition to Azerbaijan, Yapı Kredi has part-nerships also in Russia and the Netherlands operating under Yapı Kredi brand.

TURKISH BANKS ADD VALUE TO The impact of the recent thrust of Turkish banks in the Caspian Region is quite visible. Along with providing a more stable source for credits for consumers thanks to investments, banks also provide funding from their original countries and continue to provide credits to entrepreneurs and businesses despite the savings gaps particularly in countries like Uzbekistan and Turkmenistan where loan to deposit ratios are high.

----WW

90

SUMMARY/ краткое изложение

90

March/ Март 2006The technical, economic and

environmental feasibility of the Project was confirmed

В результате проведенных работ, был утвержден ТЭО и экологический проект

March/ Март 2007Extended basic engineering,

sea base and preliminary assessment results of the

Project were obtained

Завершены расширенные базовые инженерные

структуры проекта, результаты морской части и

предварительной оценки

2003Preliminary feasibility works of TAP began.

Начала разработки предварительного

ТЭО для проекта ТAP

В конкуренции двух трубопроводных проектов TAP (транс-анатолийский трубопровод) и Nabucco(West) по транспортировке в Европу азербайджанской каспийской нефти Шах Дениз, выиграл проект TAP.

TAP WINS THE COMPETITION AGAINST NABUCCO

В СОСТЯЗАНИИ TAP И NABUCCO ВЫИГРАЛ ПРОЕКТ TAP

There was a keen competition between TAP and Nabucco (West) pipeline projects regarding the issue of conveying the gas drilled at Shah Deniz area of Azerbaijan in the Caspian Sea to Europe and the winner of this competition was TAP.

TEMMUZ 2013 SAYI 08 91www.hazarworld.com

----WW

TEMMUZ 2013 SAYI 08 91

February/ Февраль 2012Italy was chosen as the primary

route by TAP Shah Deniz consortium

Консорциум Шах Дениз выбрал проект ТAP в качестве

приоритетного для Италии.

February/ Июнь 2012Collaboration agreement was signed

between Shah Deniz consortium and TAP

Подписан договор между консорциумом Шах Дениз и TAP.

March/ Март 2013Detailed engineering and project

design phase (FEED) was completed and pre-screening

process of contractor firms and manufacturers of steel pipes and

materials began

Завершен этап детальной инженерной и проектной

разработки (FEED) трубопровода и начат предварительный отбор поставщиков труб и материалов для строительства трубопровода.

April/ Апрель 2013TAP presented the final

binding investment support

TAP предоставил консорциуму Шах Дениз

окончательный пакет поддержки инвестиций

Haziran / Июнь 2013Shah Deniz Platform officially

declared that TAP won the competition regarding the pipeline to convey Caspian gas to Europe

Платформа Шах Дениз на официальном уровне объявила

о победе проекта ТАР по транспортировке природного

газа в Европу

2015Pipeline construction is

planned to start

Планируется начать строительство трубопровода

2019Gas flow through the pipeline to Europe is planned to start

Планируется начать поставки по трубопроводу природного газа в Европу

2008Detailed engineering and

project design phase (FEED) began

Начат этап детальной инженерной и проектной

разработки (FEED)

92

SUMMARY/ краткое изложение

Thus, the final step was taken towards building the Southern Gas Corridor Shah Deniz Platform, which is highly significant for Europe in terms of reducing

dependency of Europe on Russian gas, ensuring energy supply safety and economical benefits.

The gas that will be drilled at the Shah Deniz site will be conveyed to the eastern border of Turkey via SCP (Southern Caucasus Pipeline). Through TANAP pipeline, which is anticipated to be completed in 2019, the gas that will enter Turkey at the eastern border will be carried as far as the Turkey-Greece border. It is planned that out of totally 16 billion cubic meters of Shah Deniz gas, annually 6 billion cubic meters will be sold to Turkey, while the remaining 10 billion is sold to Europe via TAP.

TAP (THE TRANS ADRIATIC PIPELINE)TAP pipeline will take the gas from Turkish border and convey it to European markets through Greece-Albania-Italy. Initially, the pipeline will have the capacity of convey-ing 10 billion cubic meters of gas per year; in the coming years, this capacity is expected to rise up to 20 billion cubic meters per year. The pipeline route will be 870 km long - it is projected that 550 km will go through Greece, 210 km through Albania, 105 km through Adriatic Sea and 5 km through Italy. The partners of TAP pipeline project are Swiss company Axpo by 42.5%, Norwegian company Statoil by 42.5% and German company E. ON by 15%.

WESTERN NABUCCO PIPELINELet’s take a swift look at Nabucco Pipeline, the other party in the competition for Shah Deniz gas: At first, it was planned that Nabucco Pipeline would carry 32 billion cubic meters of gas per year. However, due to the consistently ris-ing costs and the ambiguity regarding the gas resources required for such a capacity as 32 billion cubic meters of gas per year, the project was revised as the Western Nabucco Project so as to begin at the Turkish border of Bulgaria. The initial gas conveying capacity of the Western Nabucco pipeline project, which would go from the Turkish border to Europe through Bulgaria-Hungary-Austria and deliver gas to the 500-million European market, would be 10 billion cubic meters per year and it was planned that this capacity would rise up to 23 billion. The Western Nabucco pipeline was projected to be 1300 km long and the planned route was to go through Bulgaria (421 km), Romania (469 km), Hungary (384 km) and Austria (47 km). The project costs were anticipated to be approximately €7 billion. The shareholders of the project were BEH (Bulgarian Energy), BOTAŞ (Turkey), GGSZ LTD (Hungary), OMV (Austria), Transgaz (Romania).

TAP WINS THANKS TO THE ADVANTAGE OF HIGH PRICES AND LOW COSTSIt was no surprise for the close followers that TAP was selected. At the beginning of the competition between the two pipelines, Nabucco seemed to be ahead of the game. Later, with its thrust in the last 1 year, TAP gained the upper hand due to reasons such as the deepening economic crisis of Europe, lower demand and lower price expecta-

Когда вы начали заниматься музыкой?Интерес к музыке у меня появился ещё в детстве, в Азербайджане. С восьмилетнего возраста я брал уроки игры на фортепиано. Одновременно с обуче-нием игры на фортепиано я принял участие в знаме-нитой в Азербайджане программе «Шерк Улдузлери» (Звёзды Востока). Моим первым педаго-гом стала народная певица Азербайджана Айбениз Хашимова. Вместе с группой мы участвовали в фестивалях. Я никогда не боялся попробовать что-то новое. В основе достигнутого мною успеха очень важным было полученное от известных в Азербайджане педагогов образование и практика.

Азербайджан уже имел успех на конкурсе Евровидения. Эта ответственность повлияла на вас?Действительно, я впервые участвовал на таком известном конкурсе. Подумайте, год назад Азербайджан занял первое место, и после этого я представлял нашу страну на конкурсе. Это, конечно, большая ответственность. Я должен быть выступить с такой песней, чтобы не навредить впечатлениям от предыдущих успехов Азербайджана. Как наша песня, так и наше представление заняли второе место. Это является для нас большим успехом.

недостаточно для победы на конкурсе. Если у вас нет хорошей команды поддержки, вы не сможете донести содержание песни до слушателя в полной мере. Наш президент сказал, что «Насколько важны Олимпийские игры, настолько же важен для нас конкурс «Евровидение». Для нас было очень важно стать первыми, исходя из этого, мы и готовились к конкурсу. Очень важно, чтобы песня была хорошей, и очень хорошим было сцени недостаточно для победы на конкурсе. Если у вас нет хорошей коман-ды поддержки, вы не сможете донести содержание песни до слушателя в полной мере. Наш президент сказал, что «Насколько важны Олимпийские игры, настолько же важен для нас конкурс «Евровидение». Для нас было очень важно стать первыми, исходя из этого, мы и готовились к кон-курсу. Очень важно, чтобы песня была хорошей, и очень хорошим было сцени слушателя в полной мере. Наш пр недостаточно для победы на конкур-се. Если у вас нет хорошей команды поддержки, вы не сможете донести содержание песни до слушате-ля в полной мере. Наш президент сказал, что «Насколько важны Олимпийские игры, настолько же важен для нас конкурс «Евровидение». Для нас было очень важно стать первыми, исходя из этого, мы и готовились к конкурсу. Очень важно, чтобы песня была хорошей, и очень хорошим было сцени недостаточно для победы на конкурсе. Если у вас нет хорошей команды поддержки, вы не сможете донести содержание песни до слушателя в полной мере. Наш президент сказал, что «Насколько важны Олимпийские игры, настолько же важен для нас

TEMMUZ 2013 SAYI 08 93www.hazarworld.com

tions, the shorter pipeline length and lower investment costs of Shah Deniz platform compared to Nabucco and the fact that gas prices and demand were much higher in South Eastern European markets compared to the target markets of Nabucco.

Al Cook, one of the executives of BP, a partner of the consortium, gave a speech after TAP was selected and emphasized that there were huge commercial differences between TAP and Nabucco in terms of costs and conveying of gas - this speech indicated how significant commercial and economic expectations were in selecting TAP.

Agreements will be signed in order to convey Shah Deniz gas also to Albanian, Slovenian, Bosnia Herzegovinian, Croatian and Montenegrin markets over other pipelines. Moreover, if desired, Bulgaria will be able to access Shah Deniz gas if additional infrastructure adjust-ments are made.

The fact that TAP is the winning party in this competi-tion for Shah Deniz gas does not mean that Nabucco proj-ect is cancelled. It does not seem possible or likely that, within the coming years, the target of Azerbaijan towards increasing gas export up to 50 billion cubic meters per year, the target of Turkmenistan towards selling gas to Europe directly over Caspian Sea and Azerbaijan or the possibility that Azerbaijan re-exports Turkmen gas or Eastern Mediterranean and Northern Iran gas passes over Turkey to reach European markets via Nabucco will come true owing to various reasons in terms of politics, safety, law and economy; although, when the increase in the European demand for natural gas and targets of resource diversity are considered, Nabucco and other pipeline projects will always be part of the agenda.

конкурс «Евровидение». Для нас было очень важно стать первыми, исходя из этого, мы и готовились к конкурсу. Очень важно, чтобы песня была хорошей, и очень хорошим было сцениезидент сказал, что «Насколько важны Олимпийские игры, настолько же важен для нас конкурс «Евровидение». Для нас было очень важно стать первыми, исходя из этого, мы и готовились к конкурсу. Очень важно, чтобы песня была хорошей, и очень хорошим было сцени-ческое представление и их соответствие друг к другу.

Азербайджан в последние годы занимает на кон-курсе «Евровидение» высокие места. Как вы оце-ниваете эти достижения страны?Азербайджан относиться к конкурсу «Евровидение», как я уже сказал, очень серьезно. Наша страна с ответственностью подходит к выбору кандидатов. В отборе кандидатов на участие в конкурсе участвует очень много претендентов, и сам процесс отбора является трудным. Организуются полуфиналы и финалы, которые транслируются по телевидению. Многие, ранее неизвестные таланты, получают возв первых рядах могут оказаться и непрофессиональ-ные певцы. До настоящего времениТурцию на кон-курсе, как правило, представляли известные певцы.

Вы сделали очень важный шаг в своей карьере. Каковы ваши планы на ближайший период?Буду продолжать выступать с концертами как в Баку, так и в Турции , если будут предложения. Буду рабо-тать над новыми песнями и альбомами.

3

SUMMARY/ краткое изложение

20-22 июня в городе Санкт-Петербург Российской Федерации в центре Ленэкспо прошел экономический форум, в котором приняли участие высшие бюрократы, авторитетные общественные и политические деятели.

ST. PETERSBURG INTERNATIONAL ECONOMIC FORUM

МЕЖДУНАРОДНЫЙ ЭКОНОМИЧЕСКИЙ ФОРУМ В САНКТ-ПЕТЕРБУРГЕ

The forum which was held at Lenekspo Center of the Russian Federation’s historical city of St. Petersburg on June 20-22 was attended by a number of world renowned opinion leaders along with high level bureaucrats.

The idea of organizing and International Economic Forum was first brought up in 1997 during President

Boris Yeltsin’s office, at the Federation Council of the Russian Parliament as well as at the Parliamentary Assembly of the Commonwealth of Independent States (CIS). The first forum which was organized the same year was attended by 1500 participants from 50 countries. In 1998 President Yeltsin signed an enactment on organizing the International Economic Forum every year at St. Petersburg. Sending his first official message to the Forum in 2002, President Vladimir Putin expressed his wish that the main topic of discussion would be “Russia’s World Trade Organization membership”. Next year he participat-ed at St. Petersburg International Economic Forum for the first time. This year the Forum was participated by 5300 representatives from 70 countries. In his keynote speech at the Forum opening Vladimir Putin indicated that they were going to declare a full pardon in Russian economy.

Идея проведения международного экономического форума была предложена в 1997 году на Совете

Федерации российского парламента и межпарламент-ской ассамблеи стран СНГ во время правления прези-дента России Бориса Ельцина. В тот же год был проведен первый экономический форум в котором приняло уча-стие более 1500 гостей из 50 стран мира. В 1998 году пре-зидент Ельцин подписал указа о ежегодном проведении международного экономического форума в Санкт-Петербурге. В 2002 году президент Владимир Путин, в своем первом письменном обращении к форуму поже-лал, чтобы основной темой форума стало «Членство Российской Федерации во Всемирной торговой организа-ции». На следующий год Путин принял участие в работе экономического форума в Санкт-Петербурге. На фору-ме, проведенном в этом году, приняло участие 5300 человек из 70 стран мира. Выступая на форуме, Владимир Путин заявил, что в России планируется объявление общей экономической амнистии..

94

TEMMUZ 2013 SAYI 08 95www.hazarworld.com

HAZAR WORLD KEPT THE PULSE OF THE FORUM

ЖУРНАЛ «HAZAR WORLD» СЛЕДИЛ ЗА ВСЕМИРНЫМ ФОРУМОМ

The General Manager of Russia’s largest media group Kommersant, Azer Mursaliyev tells Hazar World about the outcomes of the Forum and the Kommersant awards.

Генеральный директор одной из самых крупных российских газет «Коммерсант» Азер Мурсалиев дал журналу «Hazar World» оценку врученным наградам и результатам форума.

This year Kommersant Group Awards were conferred at St. Petersburg International Economic Forum. What were the award categories and who won them?The first one was the “Man with a Fortition Symbol” (The logo of the daily Kommersant is the fortition symbol which is used to fortify a letter in Russian alphabet).This award was given to the previous Minister of Finance Aleksey Kudrin. The reason why we chose to award Aleksey Kudrin is the fact that he created a modern finance system and helped reduce inflation rates. He preserved the money that accumulated in a fund he established and used that money to successfully manage Russian economy during the 2008 global reces-sion. Although he is no longer the minis-ter, the system he created continues func-tioning.

If we go back to the Forum, in his key-note speech at the St. Petersburg International Forum, President Vladimir Putin told that they were going to declare a full pardon in econ-omy. How do you evaluate this?It is too early to make an evaluation. First it was told that 100 thousand pris-oners who were involved in economic crimes will be pardoned and released. Later they reduced the number to 50 thousand. I guess they will further reduce it to 5 or 6 thousand and at the end only 5 or 6 people will be released.

One of the issues President Putin addressed was the reform to be imple-mented in the country’s judicial sys-tem and the plan to bring together

МИНИСТР ФИНАНСОВ РОССИИ АЛЕКСЕЙ БЕЛОУСОВ: «ОБЫЧНО, УКРЕПЛЕНИЕ НАЦИОНАЛЬНОЙ ВАЛЮТЫ ТРЕБУЮТ АМЕРИКАНСКИЕ АГЕНТЫ».ПРЕЗИДЕНТ РОССИИ ВЛАДИМИР ПУТИН: «ЧТО НИ ДЕЛАЙ В ПЕРВУЮ БРАЧНУЮ НОЧЬ — РЕЗУЛЬТАТ ДОЛЖЕН БЫТЬ ОДИН»

ВИЦЕ-ПРЕМЬЕР РОССИИ ОЛЬГА ГОЛОДЕЦ: «МЫ УЖЕ СЕЙЧАС ДОЛЖНЫ ЗНАТЬ, ЧТО НАШИМ ДЕТЯМ БУДЕТ НУЖНО ЧЕРЕЗ 20-30 ЛЕТ».

На международном экономическом форуме в Санкт-Петербурге в этом году была группа «коммерсант», которая вручила награды. Кто полу-чил эти награды?Первая награда «Человек с твердым знаком» (в названии газеты «коммер-сант» также присутствует твердый знак) была вручена бывшему Министру финансов России Алексею Кудрину. Причиной вручения этой награды Алексею Кудрину было то, что он соз-дал в стране современную финансо-вую систему и снизил инфляцию. Он хорошо сохранил средства созданного им же фонда, и во время кризиса 2008 года, использовав средства этого фонда, смог вывести Россию из кризи-са. Мы вручили эту награду ему пото-му, что Кудрин является человеком, создавшим систему. И хоть сейчас он не является Министром, тем не менее, созданная им система продолжает работать.

Давайте вернемся к международно-му эконмическому форуму в Санкт-Петербурге. На форуме Президент Владимир Путин сообщил о планах всеобщей экономической амнистии. Что вы думаете по этому поводу?Еще рано говорить об этом вопросе. Сначала шли разговоры об амнистии 100 тысяч человек, которые совершили экономические преступления. Затем, эта цифра была снижена до 50 тысяч, а позднее вообще до 5-6 тысяч человек. В итоге из тюрем будут освобождены всего 5-6 человек.

20-22 июня в городе Санкт-Петербург Российской Федерации в центре Ленэкспо прошел экономический форум, в котором приняли участие высшие бюрократы, авторитетные общественные и политические деятели.

МЕЖДУНАРОДНЫЙ ЭКОНОМИЧЕСКИЙ ФОРУМ В САНКТ-ПЕТЕРБУРГЕ

Идея проведения международного экономического форума была предложена в 1997 году на Совете

Федерации российского парламента и межпарламент-ской ассамблеи стран СНГ во время правления прези-дента России Бориса Ельцина. В тот же год был проведен первый экономический форум в котором приняло уча-стие более 1500 гостей из 50 стран мира. В 1998 году пре-зидент Ельцин подписал указа о ежегодном проведении международного экономического форума в Санкт-Петербурге. В 2002 году президент Владимир Путин, в своем первом письменном обращении к форуму поже-лал, чтобы основной темой форума стало «Членство Российской Федерации во Всемирной торговой организа-ции». На следующий год Путин принял участие в работе экономического форума в Санкт-Петербурге. На фору-ме, проведенном в этом году, приняло участие 5300 человек из 70 стран мира. Выступая на форуме, Владимир Путин заявил, что в России планируется объявление общей экономической амнистии..

TEMMUZ 2013 SAYI 08 95www.hazarworld.com

96

SUMMARY/ краткое изложение

higher judicial bodies under one roof. How important and realistic is this? The issue of uniting higher judicial bod-ies comes up from time to time. There are also allegations that President Putin wants this unification for Prime Minister Medvedyev and that he will appoint him as the president of this supreme body. This seems unlikely without a compre-hensive reform package. I believe we will continue discussing this for some more time and the issue will fall off the agenda in one year.

Another issue Vladimir Putin men-tioned was the future position of com-panies at off shore regions. Putin underlined that he had discussed this issue with the US President Obama and the position of those companies at off shore regions will be clarified. What do you think about this?We all know that it was first the US and later Europe who took the initial steps regarding off shore companies. A few years ago Vladimir Putin brought up the idea that “companies should be regis-tered in Russia rather than off shore regions.” It is easier to become a part of the global finance system through off shore companies whereas doing the same thing within Russia is very difficult. For the past three or four years the issue of off shore companies comes up in every international meeting in Russia. Allegations regarding tax dodging, money laundering and channeling of the money earned through corruption to off shore regions continue to occupy the agenda. Inevitably this process will have conse-quences. For instance for centuries Switzerland has lived on the income gen-erated by banks but they had to give the contents of secret bank accounts to the US. Soon they will have to give them to Europe too. More and more companies at off shore regions are terminating them-selves. Russia’s largest off shore port was in Southern Cyprus. However after the latest crisis in last February these Russian companies seem to have vapor-ized. All those small British islands were full of off shore companies but now England closes down all of them. Having small countries act as off shore ports no longer will be possible as they will not allow this anymore. Perhaps those who want to make use of off shore regions can move to Hong-Kong.

Еще одной темой, которую затронул президент Путин является проведение реформ судебной системы страны и объединение под одной крышей все высшей судебной системы. Насколько важна и реалистична эта тема?Вопрос объединения высшей судебной системы время от времени вхо-дит в повестку дня. В настоящее время некоторые утверждают, что такое объединение президент Путин делает для Медведева, которого намеревается поставить во главе судебной системы. Такое невозможно сделать без проведения всеобъемлющей реформы. Я считаю, что эти разговоры долго не продляться и прекратятся через год.

Еще один вопрос, на который заострил внимание Владимир Путин, является будущее офшорных зон. Путин отметил, что обсуждал этот вопрос с президентом США Бараком Обамой и положение компаний в офшорных зонах будет уточнено. Что вы думаете по этому вопросу?Как известно, после США, соответствующие шаги, связанные с офшорными зонами сделала Европа. Несколько лет назад Владимир Путин говорил о том, что компании должны регистриро-ваться не в офшорных зонах, а в России. Посредством офшорных компаний намного легче быть частью мировой финансовой систе-мы, чем в России. На всех международных совещаниях, проводи-мых в России в последние три-четыре года, обсуждается вопрос офшорных компаний. Есть утверждения, что эти компании не платят налоги, отмывают деньги, переводят коррумпированные деньги на счета в офшорах. Естественно, этот процесс получит какой-то резуль-тат. Например, Швейцария, которая на протяжении всей истории жила за счет банковских средств, вынуждена была предоставить США крытые банковские счета. В ближайшее время подобная информация будет предоставлена и Европе. Постепенно, происхо-дит ликвидация компаний в офшорных зонах. Самой большой офф-шорной зоной для России была Южный Кипр. Однако, в феврале, из-за кризиса, расположенные там российские компании словно исчезли. Все мелкие острова Великобритании, также были офшор-ными зонами. Великобритания также ликвидирует эти компании. Теперь, маленькие государства не смогут стать офшорными зонами, так как никто не позволит этого. Возможно в дальнейшем, желаю-щие воспользоваться офшором, направятся в Гонконг. «Мы дали награду «Самый близкий к СМИ бюрократ» самому закрытому для СМИ бюрократу России»«Думаю, что амнистией, о которой говорил Путин, воспользуются только 5-6 человек, которые и выйдут на свободу» «Из-за того, что губернатор Калужской области дарит инвесторам мобильные телефоны, московская власть недолюбливает его»«После февральского кризиса, российские офшорные компании в Южном Кипре испарились»

96