Gelecek İstanbul / İstanbul'un Mavi Koridorları_Part 1
-
Upload
mimarsinan -
Category
Documents
-
view
1 -
download
0
Transcript of Gelecek İstanbul / İstanbul'un Mavi Koridorları_Part 1
SU’yu
doğal mirasın bir parçası olarak
merkeze koyan bir tasarım yaklaşımıyla
kent yaşamı ve kentsel mekanları
SU ile bir araya getirerek
canlandırmayı hedefleyen proje
kentsel yapı içinde su kaynaklarını koruyan, orta-
ya çıkaran
ve
hayatın yeniden bir parçası haline getirecek
EKOLOJİK BÜTÜNLEŞME
önermektedir.
1
1 2 9 1 2
3
1 2 9 1 2
içerik
özet……………………………………………………………………………………… 5
1. giriş…………………………………………………………………………………... 11
2. kent ve su…………………………………………………………………………… 15
3. İstanbul’da su: İstanbul’da su kullanımı………………………………………. 19
4. İstanbul’un mavi koridorları……………………………………………………… 29
- restorasyon: ekolojik geri alma……………………………………………….. 35
- doğal yapıyı koruma: ekolojik sınırlama…………………………………….. 39
- kültürel mirası canlandırma: ekolojik şok………………………………….. 43
- micro-hidro müdahale: ekolojik kışkırtma………………………………….. 53
5. su ile canlanan Kağıthane-Cendere aksı……………………………………... 65
6. ekolojik bütünleşme………………………………………………………………. 75
kaynakça……………………………………………………………………………….. 83
5
Geleceğin İstanbul’u düşüldüğünde öne çıkan pek çok farklı konu var. Ancak bir kentin gele-
ceği içinde bulunduğu çevre, bir parçası olduğu yerkürede yaşananlardan ayrı olarak değer-
lendirilemez. Dünya üzerinde hayatın devamlılığını ve insanın varlığını temelden etkileyen
bir çok olay olmakta, bu olayların büyük bir kısmı yine insanoğlunun sebep olduğu etkiler
nedeniyle yaşanmaktadır. Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri dünya üzerindeki tüm yaşa-
mı ve yerleşimleri etkilemektedir. Teknolojik gelişmeler yaşamı kolaylaştırmanın yanında
daha komplike yeni sorunlar ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu duruma önlem olarak
yaşamın devam edebilmesi ve çevreye verilen zararların en aza indirilmesi ile ulusal ve
uluslararası boyutta gelecek konusunda farklı önlemler alınmakta, stratejiler / politikalar be-
lirlenmekte ve yaklaşımlar geliştirilmektedir.
Gelecek İstanbul’u ele alırken dünya üzerinde etkileri ciddi boyutlara ulaşan çevresel sorun-
lar, iklim değişikliği ve doğal kaynaklar göz ardı edilemezdi. Tarih boyunca pek çok yerleşi-
min çevresel afetler ve değişimler nedeniyle yok olduğu düşünüldüğünde günümüzde yaşa-
nan bu değişikliklerin geleceğin kentlerini nasıl etkileyeceğini kestirmek çok zor değil. Sür-
dürülebilirlik başta olmak üzere ekolojik öncelikli pek çok yaklaşım her ölçekte yerleşmenin
uzun süre canlılığını koruması ve insanlar için sağlıklı yaşam çevreleri olmaları adına uygu-
lama yöntemleri önermektedir.
özet
6
1 2 9 1 2
Sağ Sayfa: Şekil 1. Su Döngüsü
Doğal kaynakların korunması gelecekte yaşanacak kıtlıklar ve afetler için stratejik önem ta-
şımaktadır. Proje kapsamında önerilen Ekolojik Bütünleşme öncelikli yaklaşım İstanbul’u
doğal kaynaklar –özellikle SU- ve kentsel gelişme bağlamlarında ele almakta, SU’yun koru-
nan bir kaynak olarak kent yaşamına farklı boyutlarda geri kazandırılması konusunda öneri-
ler getirmektedir. Ekolojik Geri Alma, Ekolojik Sınırlama,Ekolojik Şok ve Mikro-Hidro Müda-
haleler başlıkları altında mekansal gelişme yaklaşımları getiren eylemler su ve yeşili tekrar
kent içine alan, kenti sadece suyu tüketen bir organizma olmaktan çıkarıp koruyan, biriktiren
ve yeşil kullanımlar ile hayatına dahil ederek kent belleğini canlandıran bir ortam haline ge-
tirmeyi hedeflemektedir.
8
Türkiye için Su Çerçeve Direktifi’nden Tanımlar
[van Wijk, F.J.; de la Haye, M.A.A.; Hehenkamp, M.J.; de Bruin, E.F.L.M.; Schelleman,
F.J.M. 2003]
Akifler: Önemli bir yer altı suyu akışı ya da önemli miktarlarda yer altı suyu çıkarıl-
masına izin veren yeterli gözeneklilik ve geçirgenliğe sahip yer altı katmanı
yada katmanları yada diğer jeolojik katman.
[WFD Madde 2]
Temel senaryo: 2015 yılına kadar insan aktivitelerinin tahmini sosyo-ekonomik etkileri, poli-
tik veya yasal uygulama etkileri, doğal değişimler vb. gibi etkilerin tahmini.
[Baskı ve etki rehberi]
Karakterizasyon: Havzadaki su kütlelerinin tanımlanması ve sınıflandırılması aktivitesi. Bu akti-
vitenin sonuçları diğer aktiviteler için çerçeve oluşturacaktır.
Maliyet uygunluk analizi: Tek bir hedefe ulaşmak amaçlı farklı programların maliyetlerinin analizi.. En
az maliyeti olan programlar en etkili sayılacaktır.
[Ekonomi ve çevre rehberi]
Çevresel maliyetler: Su kullanımdan kaynaklı tahribatların çevre, ekosistem ve çevreyi kullanan
lar üstündeki maliyetleri.
[Ekonomik ve çevre rehberi]
Su hizmetlerinin finansal maliyeti: Su hizmetleri sağlamanın ve idaresinin maliyetleri. Tüm yatırım, operasyon
ve bakım maliyetleri.
[Ekonomi ve çevre rehberi]
ADSK: Ağır şekilde değiştirilmiş su kütlesi. İnsan aktivitesiyle yapılan fiziksel deği-
şikliklerin bir sonucu olarak özellik bakımından önemli ölçüde değişmiş, EK
III hükümlerine uygun olarak Üye Devlet tarafından tahsis edilmiş yüzeysel
su kütlesi.
[WFD Madde 2]
Operasyonel İzleme: Durumlarının iyileştirilmesi için önelemler alınan belli su kütlelerinde uygu-
lanacaktır. İzleme programı, baskılara en hassas su kütlesi veya kütlelerinin
biyolojik ve hidromorfolojik kalite unsurlarının izlenmesini.
Baskı ve etki analizi: İnsan aktivitelerinin yüzey ve yer altı sularının durumları üstündeki etkisinin
değerlendirilmesidir.
[WFD Madde 5]
Kamuoyu katılımı: Kamuoyunun aktif katılımı, danışmanlığı ve arka plan bilgilerine erişmesidir.
[Kamuoyu katılımı rehberi].
Referans alan: Belli bir su tipinin (neredeyse) hiç tahrip edilmemiş durumunu gösteren
alandır. Bu alanlardaki durumlar aynı tipteki sular için referans durum ola-
rak kullanılacaktır.
1 2 9 1 2
Sağ Sayfa: Şekil 2. Akarsular
10
Referans durumlar: Referans durumlar, su tiplerinin tahrip edilmemiş durumlarını yansıtmakta ve
ekolojik ölçekte yüksek durumu (high status) göstermektedir. Ekolojik öl-
çekteki tüm diğer durumlar, iyi durumda dahil yüksek duruma göre belirle-
necektir. Referans durum her bir su tipi için biyolojik kalite unsurları,
hidromorfoloji ve fiziko-kimyasal durumlara bağlı olarak belirlenecektir.
Kaynak maliyetleri: Kaynakların doğal limitlerinden fazla azalması durumunda kaynakların yok-
luğundan kaynaklanan maliyet.
[Ekonomik ve çevre rehberi]
Nehir havzası: Bir dizi yüzeysel su dereleri, nehirleri ve muhtemelen göller aracılığıyla
yüzeydeki bütün akıntıların su güzergahındaki belli bir noktadan tek bir nehir
ağzı, haliç ya da delta aracılığıyla denize aktığı bir yüzey alan..
[WFD Madde 2]
Nehir Havza Bölgesi: Nehir havzaları yönetimi için ana ünite olarak tanımlanan, bir yada daha
fazla komşu nehir havzalarının ilgili yeraltı suları ve kıyı suları ile birlikte
oluşturduğu kara ve deniz anlamındadır.
[WFD Madde 2]
NHYP : Nehir havzası yönetim planı. WFD doğrultusunda, havzada tüm analiz ve
önlemlerin yer altığı plan.
Durum: Su kütlesinin fiziksel, kimyasal, biyolojik ve ekolojik davranışıdır.
[Baskı ve etki analizi rehberi]
Gözetim izlemesi: Su kütlesinin durumu ve eğilimlerinin araştırıldığı izlemedir.
Tipoloji: Su kütlelerinin, birçok kriteri temel alarak gruplara ayrılmasıdır. Hedefler
her bir tip su kütlesi için belirlenecektir.
Su kütlesi (yeraltı suyu): Bir su tabanı yada tabanları içindeki farklı yeraltı suyu miktarı anlamındadır.
[WFD Madde 2]
Su kütlesi (yüzey suyu): Yüzeysel suyun göl, baraj, dere, nehir yada kanal, dere, nehir yada kanal
parçası, geçiş suyu yada kıyı suyunun bir uzantısı gibi açık ve önemli bir un-
suru anlamına gelir.
[WFD Madde 2]
Su hizmetleri: Evsel, kamusal ve ekonomik aktiviteler için her türlü hizmettir:
Su çekimi, haczetme, depolama, arıtma ve yüzey ve yeraltı sularının
dağıtımı,
Atıksu toplama ve arıtımı
[Ekonomik ve çevresel rehber]
1 2 9 1 2
11
1. giriş
Yaşam alanımız olan dünyanın canlılığının temeli olan su sadece canlıların değil, yerküre-
nin hayatiyetini koruması açısından da en önemli kaynağıdır. İçme ve kullanma suyu olma-
nın ötesinde dünya üzerinde yaşam döngüsünün devamlılığı,mevsimlerin oluşumu ve iklim-
sel pek çok durum suyun yer kürede yaptığı döngüye bağlıdır.
Su döngüsü, suyun yerküre üzerindeki hareketini tanımlamaktadır. Güneşin etkisi ile buhar-
laşan yüzey suları atmosferde yoğunlaşarak bulutları meydana getirir. Soğuk hava kütleleri
ile karşılaşan bulutlar yağışa dönüşerek tekrar yeryüzüne döner ve yüzey sularına katılır. Bir
kısmı da topraktan geçerek yeraltı su kaynaklarına eklenir. Bu şekilde dünya üzerindeki su
kütlesi sürekli olarak hareket eder ve dünyanın canlılığını devam ettirir. [Şekil 1]
Oransal açıdan bakıldığında gezegenimizin üçte ikisinden fazlasının sularla kaplı olduğu
bilinmektedir, ancak var olan suyun dağılımı bir çok coğrafi ve iklimsel faktör nedeniyle fark-
lılıklar gösterir. BM kaynaklarına göre tatlı suyun sadece% 0,3ü insanların doğrudan kullanı-
mına açıktır. Ayrıca dünya üzerinde 1,1 milyardan fazla insan temiz içme suyun ulaşama-
makta, 2,6 milyar insan suyun yetersizliği ve neden olduğu kirlilik nedeniyle zor koşullarda
yaşamaktadır. Tüm bunlara ek olarak son yıllarda yaşanan iklim değişiklikleri su krizini şid-
detlendirmektedir.
12
1 2 9 1 2
Hızlı kentleşme, sanayileşme, kontrolsüz kimyasal kullanımları gibi pek çok neden Küresel
Isınmayı hızlandırdı. Şahin [2010] bilim insanlarının 2090 yılında bekledikleri kimi olayların
2010’da gerçekleşmeye başladığını; örneğin Türkiye’de kuraklığın 2050’lerde başlayıp
2090’larda artması beklenirken 2007 yılında haberlerin en önemli konusunun barajlardaki su
seviyesi haline geldiğini aktarmaktadır. Kuraklık beklenenden çok daha kısa sürede etkileri-
ni göstermeye başlamıştır. Atmosferdeki karbondioksit miktarının yükselmesi iklim değişikli-
ğini hızlandırmakta, bu da ilk etapta dünya üzerindeki su döngüsünü etkilemektedir.
2007 yılında Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin yayınladığı raporda, 1980- 1999
yılları arasındaki ölçümler baz alınarak 2090 – 2099 yılları için öngörülen yağış değişiklikleri
aktarılmaktadır. Ön görülere göre Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz havzasına düşen
yağışların %20 - %40 seviyelerinde düşmesi, dünya genelinde ise Muson bölgesi ve kutup-
larda yağışların %20 - %40 artması bekleniyor. Ancak elde edilen veriler 2090 için yapılan
bu tahminlerin 2010 yazından itibaren özellikle Pakistan’da yaşanan seller ile gerçekleşme-
ye başladığını gözler önüne sermekte.
Su döngüsündeki ve iklimsel verilerdeki değişmeler kent yaşamı ve üretim dışında pekçok
değişimi gündeme getirerek insan yaşamı için yeni kavramların ortaya çıkmasına da neden
oluyor. Örneğin, denizlerin yükselmesi ile sular altında kalacak okyanus adalarında yaşa-
yanlar için iklim göçmenliği gibi yasal statüler tanımlanması söz konusu.
Şekil 3. Su Döngüsü
Sağ Sayfa: Şekil 4.Doğal Sistemler
Kent içi doğal alanların ekosistem bütünlüğü içinde korunarak dinlenme ve aktivite amaçlı rekreatif mekanların arttırılması,
13
14
1 2 9 1 2
Geleceğin şekillendirilmesinde büyük rol oynayacak doğal verileri göz ardı etmek artık daha
fazla mümkün olmayacak. Bu nedenle özellikle Türkiye gibi doğal kaynaklarını dikkatsizce
harcayan, kentleşme ve kaynak kullanımı konusunda yeterli politikalar geliştiremeyen ülke-
lerin geleceklerini garanti altına almak için yeni yaklaşımlara ihtiyaçları vardır. Deprem ve
sel gibi büyük kayba neden olan felaketler sonucunda jeoloji ve meteoroloji konusunda bi-
linçlenme yaşanmaya başlasa da doğaya karşı bakışın daha geniş kapsamlı bir hale gelme-
si gerekmektedir. Hayatın temel kaynağı olan Su, koruma ve kullanma dengesi içinde yaşa-
ma entegre edilmelidir. Modern kentsel yerleşmeler açısından seller, taşkınlar ve yağışlar
nedeniyle kimi zaman SU bir düşman, karşısında durularak savaşılması gereken bir güç
olarak algılanmakta; kontrolsüz büyüyen kentlerde yapılaşmayı engelleyen ve göz ardı edi-
lebileceği düşünülen bir engel olarak görülmektedir. Tüm bu algıların sebebi insanoğlunun
doğayı hiçe sayarak yayılma güdüsü olarak değerlendirilebilir. Doğayı yaşamın bir parçası
olarak algılayarak, çevre ile barışık, sürdürülebilir gelişme hedefleyen yaklaşımlar geliştir-
mek mümkündür. Gelecekte doğal kaynaklarına sahip çıkacak ülkelerin küresel düzen için-
de kendi güçlerini koruyabilecekleri açıktır. Bu anlamda SU geleceğin en önemli kaynağı
haline gelecektir.
2. kent ve su
15
Su insan hayatı için en vazgeçilmez doğal kaynaktır. Yaşam ve su arasındaki bu güçlü bağ
insan yerleşimlerinin yer seçiminde ve şekillenmesinde de en önemli etmen olmuştur.
Kostof [1991] su kenarı yerleşimleri konusunda belli başlı tipolojileri tanımlamıştır. Birçok
önemli kent nehir kenarında ya da deltasında, iki ya da daha fazla nehrin kesişiminde veya
göl / deniz kıyılarında kurulmuştur. Su, içme ve kullanma anlamında en önemli yaşamsal
kaynak olmasının yanında ulaşım yolu olması nedeniyle ticaretin gelişmesinde de büyük rol
oynamaktadır.
Topografik yapı yerleşim tipolojisini etkileyen en önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle su kıyısı kentlerine baktığımızda coğrafyaların çeşitliliği oranında farklı kent tipoloji-
leri görmek mümkündür. Kıyılar en temel iki ihtiyaç olan temiz su ve korunma açısından
kentler için en avantajlı alanlardır. Nehir kıyısında yer alan kentlere bakıldığında pek çoğun-
da, Stradford-upon-avon (İngiltere), Frankfurt am Main (Almanya) örneklerinde olduğu gibi,
kentin adı üzerinde yer aldığı nehir ile birlikte anıldığı görülür. Yerleşimin kendisi kadar üze-
rinde yer aldığı nehir o kentin kimliği ve varlığı açısından o kadar önemlidir. Fiziksel yapıya
bakıldığında, kentin su kenarına konumlanışı ve kurduğu ilişki o yerleşimin karakterinin en
önemli biçimleyicisidir. Nehir kıyısı boyunca uzayan lineer yerleşim dokusu nehir kenarı
kentlerinde görülen en yaygın tipolojidir.
16
1 2 9 1 2
Basel ve Moskova örneğinde olduğu gibi tarihi çekirdekleri akarsu üzerinde yer alan ada
benzeri kara parçalarında yer seçen kentler suyun sağladığı güvenlik sınırından faydalana-
rak, hem nehir boyu ulaşımı hem de temiz su ihtiyaçlarını kolayca sağlayarak gelişmişler ve
varlıklarını yüzyıllar boyunca devam ettirmişlerdir. Nehrin kıvrıldığı noktalarda bir kenarın
yükselerek doğal bir tepe oluşturduğu coğrafyalar kentler için kendiliğinden korunaklı yerle-
şim alanları yaratmıştır.
Nehrin genişliğine ve akış hızına göre yerleşimler tek yakada sınırlı kalır ya da köprüler ile
bağlanarak diğer yakaya da taşar. Köln kentinin kenarına kurulduğu geniş nehre ancak mo-
dern zamanlarda köprü yapılabilmiş, dolayısı ile kentin çekirdeği uzun süre nehrin batı yaka-
sında sınırlı kalarak gelişmiştir. Diğer yandan Prag sakin akışlı ve dar yataklı Vlatava nehri-
nin iki yakasına da yayılmıştır. Buda ve Peste kentleri bir nehrin iki yakasında yer alan aynı
yönetim altında iki farklı kenttir. Roma ve Paris kentlerinde olduğu gibi geniş akarsu üzerin-
de yer alan adalarda kurulan kentsel çekirdekler hem suyolu trafiği için durak olması hem
de geniş akarsu üzerinden karasal geçiş sağlama noktaları olması açısından avantaj taşı-
makta ve bölgeleri içinde önemli duraklar haline gelmektedirler (görsel, Paris Ile de la Cité,
Denizin bulduğu diğer şehir resimleri kentlerin adının geçtiği yerlere girebilir). Ortaçağ’da
surlarla çevrili kentler açılır köprüler ile çevre bağlantılarını kontrol etmektedirler.
Şekil 5,6,7. Paris
5
7 6
17
1 2 9 1 2
Bir akarsu kenarında yer seçmek çok pratik bir çözümdür. Nehirler ağının ulaşım ve malla-
rın dolaşımı için bir yol sistemi olarak kullanılması, malların nehir ticareti ile ulaştırılıyor ol-
ması bu tip yerleşimleri doğal olarak sistemin bir parçası haline getirir. İçme suyu kaynağı
olmanın yanı sıra akarsular endüstri için güç kaynağı olarak kullanılmaktadır. Doğu kültürleri
ya da İslam dünyasının yüklediği mistik anlamlar dışında Avrupa kültüründe su uzun süreler
boyunca estetik bir nesne, manzara olarak algılanmamıştır [Kostof, 1991].
İlerleyen yüzyıllarda özellikle ticaret konusunda gelişen kentlerin su kenarları daha farklı,
ticaret ve liman odaklı kullanımlarla donanmış, diğer yandan yönetimin gücünü gösterecek
anıtsal yapılar da kıyılarda yerlerini almıştır.
Su sanayi üretimi için de çok önemli bir doğal kaynaktır. Suyun makineleri çalıştıracak bir
güç kaynağı olmasının yanı sıra atıkların uzaklaştırılacağı bir deşarj ortamı olarak görülmesi
çevre kirliliğinin temellerini atmıştır. Bir yandan sanayi tesisleri için ideal bir konum olan kıyı-
lar diğer yandan sayfiye kullanımlarına da ev sahipliği yapmıştır. Açık kamusal alanlar söz
konusu olduğundan da su öğeleri çeşmeler ve havuzlar öne çıkarak kentliler için hem ihti-
yaç karşılama hemde sosyalleşme noktaları tanımlamışlardır. Kentsel hizmetlerin örgütlü
şekilde sunulmaya başlanması ile altyapının gelişmesi, dolayısı ile suyun kolektif bir kaynak
olmaktan çıkıp özelleşmesi ile sonuçlanmıştır. Oysa su, temel bir insan hakkı olmanın
yanı sıra tüm canlılar için temel bir yaşam hakkıdır.
Suyun ticarileşmesi temel hakka ulaşım konusunda kısıtlamalar yaratmakla birlikte aynı za-
manda bir güç objesi haline gelmesine de neden olmaktadır. Küresel ısınma, dünya üzerin-
de yeni güç dengeleri yaratırken su bazlı güç odaklarını da tanımlamaya başlamıştır.
Yerel ölçekte ise plansız yapılaşmalar her kentlinin doğal hakkı olan su kaynaklarına ve do-
ğal çevreye erişim ve bu kaynaklardan faydalanma durumuna zarar vermektedir. Ekonomik
fayda sağlanması adına doğal çevreler ve su kaynaklarına zarar verilmekte ya da kullanım
hakları belli gruplara açık hale getirilmektedir. Bu durumu kontrol altına almak ve ülkelerin
su kaynaklarına sahip çıkmasını, yönetmesini sağlamak adına uluslararası örgütler çalışma-
lar yürütmeye başlamıştır. Yasalar ve yönetmeliklerle desteklenebilmesi açısından en ciddi
yasal çalışma Avrupa Birliği tarafından su havzalarını korumaya yönelik olarak hazırlanmış
Su Çerçeve Direktifi’dir [2000/06/EC]. Su koruma açısından ülke mevzuatını güçlendirecek
yapıda, akarsu havzası bazlı bir koruma anlayışı benimseyen direktif her ülkenin kendi özel-
liklerine göre politikalar geliştirilmesi için yön gösterici nitelikte bir dokümandır.
18
1 2 9 1 2
Direktifin amaçları su sistemlerinin bağlı olduğu ekosistemlerin tahribatını önleyerek koru-
mak, mevcut su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını desteklemek, boşaltımların engelle-
nerek su çevrelerini korumak, yeraltı suyu kirliliğini önlemek, taşkın ve kuraklıkların etkileri-
nin azaltılmasını sağlamak olarak belirtilmektedir [Sılaydın Aydın, 2010, s.34].
Su kaynaklarının korunması için akarsu havzalarının yönetimi ve planlaması büyük önem
taşımaktadır. Direktif ülkesel politikanın belirlenmesi için uygulama adımları belirlemektedir.
Öncelikle akarsular ve havzalarının belirlenmesi, daha sonra alt havza bölgeleri içinde su
kütlelerinin tipolojilerinin belirlenerek kategorizasyona gidilmesi önerilmektedir. Böylece alı-
nacak kararlar ve yönetim biçimi detaylandırılabilir. Ardından koruma alanlarının listelenme-
si, referans durumların belirlenmesi, ekolojik ölçü ve hedeflerin belirlenmesi, baskı ve etki
analizlerinin yapılarak İzleme yapılması, Su kullanımının ekonomik olarak analiz edilmesi,
önlemler programının belirlenerek halk katılımının sağlanması adımlarına geçilebilir
[Sılaydın Aydın, 2010]. Geliştirilecek yaklaşım yüzey suları, yeraltı suları, geçiş suları ve
koruma alanları üzerinden belirlenmektedir. Üst ölçekli politikaların belirlenmesinde yönlen-
dirici rol oynamakta olan direktif planlama ölçeğinde ne yazık ki yetersiz kalmakta, mekan-
sal uygulamaları yönlendirememektedir. Ölçekler arasındaki kopukluk özellikle yapılaşmış
alanlar içinde kalan ya da yapılaşma tehdidi altındaki su kaynaklarının korunmasını sağla-
yamamaktadır. Orta ölçekte yönlendirici bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
3. İstanbul’da su: İstanbul’da su kullanımı
19
İstanbul bir kıyı kenti olarak çok önemli bir konuma, jelopolitik öneme ve doğal kaynaklara
sahip olmakla birlikte tarihi boyunca kente temiz su sağlanması en büyük sorun olmuştur.
Ödekan [2000] Bizantion’un kente dönüşmesi için seçilen bir yerleşme olmasında sahip ol-
duğu Su’yun çok önemli bir faktör olduğunu belirtmektedir. Boğaz, Haliç ve Marmara kıyıla-
rının yanı sıra hareketli topografya içinden çıkan su kaynakları yerleşme için avantajlı bir
alan tanımlamaktadır. Ancak tarihi boyunca artan nüfusu nedeniyle kente temiz su sağla-
mak başlıca proje olarak kalmıştır. Bizantion su ihtiyacını sarnıçlar, kuyular ve kemerlerden
sağlamış, Roma döneminde yaşanan kentleşme ile su ihtiyacı da artmıştır.Bizans kenti İs-
tanbul’da 73 adet açık ve kapalı su sarnıcı bulunmaktadır. İmparator Hadrianus ilk isale hat-
tını yaptırmış, böylece İstanbul’un kentleşmesi adına önemli bir adım atılmıştır [Ödekan,
2000, s.80]. Daha sonra gelen imparatorlar da kente su getirmek için çalışmışlar, Istranca
ve Belgrad ormanı kaynaklarından kente su taşınmıştır. Bizansın son dönemlerinde kenti
kuşatan kavimler su hatlarına zarar verdiklerinden kent nüfusu azalmış ve azalan su kay-
nakları ile yaşamlarının sürdürmüşlerdir. Fetih sırasında İstanbul’un nüfusunun yaklaşık
40.000 kişi olduğu sanılmaktadır. Fethin ardından nüfusun arttığı ve Kanuni döneminde
150.000-175.000’e ulaştığı tahmin edilmekte, bu artış ile Fetih sonrası yapılan Fatih, Tu-
runçlu, Bayezid, Mahmutpaşa, Şadırvan ve Kocamustafapaşa su yollarının yetersiz kaldığı
aktarılmaktadır [Çeçen, 1999].
22
1 2 9 1 2
Kanuni azalan su kaynaklarına çözüm olarak Mimar Sinan’ı görevlendirmiş, ancak kimileri
tarafından pahalı bulunan projesi için Rüstem Paşa kente gelecek fazla miktarda suyun
kente yeni nüfus çekeceği gerekçesi ile itiraz etmiş, ‘ziraatla uğraşanlar ziraatı bırakıp payi-
tahta dolarlar’ diyerek iaşenin zorlanacağını belirtmiştir [Ödekan, 2000, s.81]. Rüstem Pa-
şa’nın 16.yy. da dile getirdiği durum daha sonra gelen tüm yüzyıllarda kentin en temel soru-
nu haline gelerek bugüne kadar kaynakların dağılmasında sorunlara yol açmıştır. Kanuni ve
sonrasındaki padişahlar kente çevre kaynaklardan su taşımak için yatırımlar yapmış, Halka-
lı, Kırkçeşme, Taksim, Üsküdar, Hamidiye ve Kayışdağı su yollarının yapılması ile isale ve
şebekeler toplamı 574.240 m.nin üzerine çıkmıştır.
Ardından gelen dönemlerde şebekeler uzamaya devam etmiş, kent daha uzak noktalardan
su taşınması devam etmiştir. 1863 yılında Elmalı Deresi’nin üzerine 1.Elmalı Barajı inşa
edilmiştir. 1869 yılı İstanbul’un ilk su şirketi olan Terkos Şirketi’nin kurulması, Memba, dere
ve yer altı sularını toplayıp isale etmesi ve Terkos gölünden alınacak suyun arıtılarak kent
verilme izninin çıkması adına önem taşımaktadır. Diğer yandan aynı dönemde kentin artan
nüfusuna paralel olarak yüksek katlı yapılara basınçlı su verme ihtiyacı doğmuştur. 1883’te
Terkos Gölü kenarına terfi merkezi kurulmuş, 1888 yılında Anadolu yakasının su ihtiyacını
karşılamak üzere Üsküdar - Kadıköy Su Şirketi faaliyete geçmiştir. 1926 yılında Kağıthane
sırtlarında açılan ilk su arıtma tesisi ile ilk defa su arıtılıp klorlandıktan sonra kente verilme-
ye başlanmıştır. 1937 yılında “İstanbul Sular İdaresi” kurularak iki yakada görev yapan şir-
ketler buraya devredilmiş, böylece kentin su yönetimi tek çatı altından toplanmıştır.
İstanbul’a dönemsel olarak verilen su miktarlarına bakıldığında:
1937’de kente verilen su miktarı 35 bin m3 /gün.
1884’ten 1974’e kadar İstanbul’a verilen su 413 milyon m3/yıl
1965 yılında su seviyesi 82.5 milyon m3, nüfus ise 2 milyon kişi.
1974 – 1994 arası 177 milyon m3/yıl
1994 – 2003 444 milyon m3/yıl
2007’de 2 milyon m3/gün.
23
1 2 9 1 2
Kente getirilecek su miktarları ve yapılan yatırımlar 1990’lardan itibaren gündemin başlıca
konusu haline gelmeye başlamış, küresel ısınma etkisi ile azalan yağışlar dikkatleri barajla-
rın doluluk oranları ve su kesintilerine çekmiştir. Bu tartışmalar olurken ne yazık ki hala su
kaynaklarının korunması, canlandırılması ve hayata katılması konusunda adım atılmamak-
ta; kente suyu aktarılacak yeni dış kaynaklar tartışılmaktadır. 2007’de tamamlanan Melen
Projesi ile İstanbul’a yıllık 1 Milyar 180 Milyon m3 su rezervi sağlanması hedeflenmiştir.
İstanbul’un artan nüfusu ve hızlı mekansal gelişmesi ile ‘susuzluk’ yanı sıra SU ile ilgili ko-
nulara iki başlık daha eklenmiştir. İlki kontrolsüz yapılaşma nedeniyle her yağmurda taşarak
çevresindeki yerleşimlere zarar veren dereler ve dere ıslah haberleri; diğeri de yaşam kalite-
sinin hızla azalmasına alternatif olarak sunulan kapalı sitelerin reklam afişlerindeki yapay
boğaz, yapay gölet, yapay nehir kıyısında tasarlanan lüks konutlardır.
Doğal nitelikleri kaybolan, şehir içinde kalan, akış yönleri ve topografyaları bozulan dereler
en ufak yağışta bile taşarak ciddi hasarlara neden olmaktadır. Önlem olarak yapılan dere
ıslahı çalışmaları dere yataklarını beton koridorlar haline getirerek daraltmak ve geçirimsiz
yüzeyler yaratarak üstlerini kapatmak şeklinde uygulandığından sonuçları pek başarılı ola-
mamakta, taşkınlar devam etmektedir. İstanbul bir yandan da doğal yapısı bozulan bir yerle-
şim haline gelmektedir.
Diğer yandan herkesin hakkı olan doğal alanlara erişim hızla yapılaşan İstanbul için söz ko-
nusu olamamakta, daha yüksek yaşam standardı sunan kapalı siteler yerleşim planlarının
merkezine yapay göl, nehir hatta Boğaz koyarak kaybolan bu doğal değeri ekonomik değe-
re çevirmek için pazarlama malzemesi haline getirmektedir. Doğal çevreler, Mevcut su yol-
ları ve su güzergahları bakımsızlık ve yanlış kullanım yüzünden yitirilirken, ek maliyetler ile
yapayları öne çıkarılmaya çalışılmaktadır.
Bu bağlamda, İstanbul su kaynaklarını hızla kaybetmekte, yıllar geçtikçe daha da uzak bir
noktadan kente taşınan temiz su daha büyük maliyetlere neden olmaktadır. Oysa su yapıla-
rına ve kaynaklarına sahip çıkan bir İstanbul, kentlilerinin doğal alanlara kolayca ulaştığı,
kaynaklarından faydalandığı, geleceğini daha fazla dikkate alan ekolojik anlamda güçlü ve
sürdürülebilir bir kent haline gelebilir.
24
1 2 9 1 2
KIYI KANUNU
Kanun Numarası: 3621
İKİNCİ BÖLÜM: KIYI, KIYI KENAR ÇİZGİSİ, SAHİL ŞERİDİ, PLANLAMA VE YAPILANMA KIYININ KORUNMASI
YAPI YASAĞI VE KIYIDA YAPILACAK YAPILAR
Madde 6 - Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit,
parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz.
Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez.
Kıyılara moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.
Kıyıda, uygulama imar planı kararı ile;
a) İskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri,
kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları gibi, kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı koru-
mak amacına yönelik alt yapı ve tesisler,
b) Faaliyetlerinin özellikleri gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan tersane, gemi sö-
küm yeri ve su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri gibi, özelliği olan yapı ve tesisler,
c) (Ek bend: 3/7/2005-5398 S.K./13.mad) Organize turlar ile seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemi-
lerinin (kruvaziyer gemilerin) bağlandığı, günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek ama-
cıyla liman hizmetlerinin (elektrik, jeneratör, su, telefon, internet ve benzeri teknik bağlantı noktaları ve
hatlarının) sağlandığı, yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü, ülke tanıtımı ve imajını üst
seviyeye çıkaracak turizm amaçlı (yeme-içme tesisleri, alışveriş merkezleri, haberleşme ve ulaştırmaya
yönelik üniteler, danışma, enformasyon ve banka hizmetleri, konaklama üniteleri, ofis binalar) fonksiyon-
lara sahip olup, kruvaziyer gemilerin yanaşmasına ve yolcuları indirmeye müsait deniz yapıları ve yan
tesislerinin yer aldığı kruvaziyer ve yat limanları,
d) (Ek bent: 31/07/2008-5801 S.K./3.mad) Uluslararası spor otoritelerinin, Türkiye'de spor faaliyetlerinin
düzenleneceğine dair kararı gereğince Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan so-
rumlu Bakanlığın izni doğrultusunda, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Ka-
nununun (I) sayılı Cetvelinde düzenlenen genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, aynı Kanunun (II)
sayılı Cetvelinde düzenlenen özel bütçeli idareler, belediyeler ile il özel idareleri tarafından her türlü
spor aktiviteleri ve organizasyonların yapılmasına/yaptırılmasına yönelik spor tesisleri ve zorunluluk arz
eden durumlarda bunların tamamlayıcı konaklama tesisleri, yapılabilir.
(Ek fıkra: 3/7/2005-5398 S.K./13.mad) Özelleştirme kapsam ve programına alınan ve sahil şeridi belirle
nen veya belirlenecek olan alanlar ile kıyı ve dolgu alanlarında yapılacak yat ve kruvaziyer limanlarının
ihtiyacı olan yönetim birimleri, destek birimleri, bakım ve onarım birimleri, teknik ve sosyal altyapı ve ko-
naklama birimleri ile ilgili kullanım kararları ve yapılanma şartları imar plânı ile belirlenir.
Bu yapı ve tesisler yapım amaçları dışında kullanılamazlar.
Sağ Sayfa: Şekil 8. Sayılarla İstanbul Suyu
29
4. istanbul’un mavi koridorları
Ülkelerin ve kentlerin geleceğini doğa ile kurdukları ilişki, kaynakların kullanımında sahip
oldukları hassasiyet ve özellikle de Su kaynaklarına nasıl sahip çıktıklarının belirleyeceği
açıktır. Petrol vb. Tüketime yönelik enerji kaynaklarının alternatifleri üretilebilirken yaşamın
temel kaynağı olan Su’yun insan hayatındaki yeri için bir alternatif söz konusu değildir. Bu
sınırlı kaynağın doğru yönetimi geleceğin güç dengelerini belirleyecek, uluslararası siyaset
ve ekonomik savaşlar su zenginliği üzerinden şekillenecektir. Var olan potansiyelini doğru
tespit edip kullanan kentler geleceğin güçlü kentleri, ülkeleri olarak ortaya çıkacaktır. Su
kaynaklarını koruyabilen, besleyen ve doğru işleten bir su yönetimi yaklaşımı geleceğe ya-
pılacak en önemli yatırımdır.
Bir su kenti olan İstanbul ne yazık ki su kaynaklarına sahip çıkabilen bir kent olamamıştır.
Yüzyıllar boyunca yaşanan sorunlara rağmen içme suyu kaynaklarının korunması konusun-
da yaklaşımlar eksiktir. Kente su getirmek, kentlilerin temiz su ihtiyacını karşılamak hep
problemli bir durum olmuştur; mevcut kaynakların korunması, suyun geri kazanımı ve arıt-
ma çözümleri yerine çevre kaynaklardan taşıma projeleri gündemde daha fazla yer almıştır.
İstanbul ve Su dendiğinde ilk akla gelen Boğaziçi ve Haliç kıyısında yaşam ile su havzala-
rında yaşanan yapılaşma sorunları olmaktadır. ‘Su’ konusu hiçbir zaman bir sistem olarak
ele alınmamıştır.
30
1 2 9 1 2
Parçacıl çözümler ya da günü kurtaran projeler dönemsel sorunları çözmüş, ancak ‘su’yun
kent içinde bir doğal sistem olarak ele alınarak korunması sağlanamamıştır. Oysa ki, suyun
kent yaşamına kullanım ve koruma anlamında entegre edilmesi önemlidir. Entegre edilmiş
ve gündelik hayatın bir parçası haline getirilmiş ‘Su’ bilinci kentin geleceği için yapılacak en
önemli yatırımdır. Sadece bir alt yapı meselesi olmaktan öte kentlilerin konuyu sahiplenme-
si, doğal çevreyi yaşam alanlarının bir parçası olarak algılaması ve geleceği de düşünerek
korumacı davranması belli bir aşamadan sonra çevreden sağlanacak faydaların artması ile
sonuçlanacaktır. Doğal çevrenin hem bir kaynak hem de kent içinde doğa ile bütünleşme,
rekreasyon fırsatı olarak değerlendirilmesi bu bilincin geliştirilmesinde başlıca yöntemdir.
İstanbul’da İçme suyu kaynağı olarak yasal anlamda tanımlanmış göller, dereler, kaynaklar
ve havzaları, sınırları ve çevre yapılaşmaları ile işletmeleri İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönet-
meliği tarafından yasal ve kurumsal bazda koruma altına alınmıştır. Ancak kentin su siste-
minin geri kalan parçaları yönetmeliğin dışında kalmakta; imar planlarının hazırlanma aşa-
masında İSKİ tarafından hazırlanacak kurum görüşleri doğrultusunda yapılaşmaktadır. Ta-
mamen yapılaşmış alanların içinde kalan su yolları için yapılabilecekler sınırlı olduğundan
genellikle su havzalarının korunmasına dönük kararlar önemsenmekte, yerleşim içindeki su
yolları için dere ıslahı ve atık su toplama kanalları gibi alt yapı çalışmaları dışında karar üre-
tilememektedir. Oysa ki kentin Su varlığı bir bütün olarak değerlendirilmeli, kentin gündelik
yaşamı içinde en fazla pratik soruna neden olan diğer su yolları göz ardı edilmemelidir.
Yapılaşmış alanda varlığını korumaya çalışan bir doğal kaynak olarak ‘Su’ kent ve doğa iliş-
kisinin yeniden kurularak pekiştirilmesine olanak sağlarken aynı zamanda korunarak kentli-
lerin ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılacaktır. Bu anlamda İstanbul’da sürekliliğini,
verimini kaybeden, tıkanıklığa uğrayan, zarar gören, kapanan, yanlış uygulamalar ne-
deniyle sel, taşkın gibi olumsuzluklar ya da yapı yasakları / yıkımlarla özdeşleşen su
kaynaklarının yeniden canlandırılıp kent yaşantısına geri kazandırılması hedeflenmek-
tedir.
İstanbul’un canlanan su yolları ile doğa ile tekrar bütünleşmesi, kuzey ormanları ve havza-
lardan yapılaşmış alana doğru sızan doğal yapının hem kentlilerin hayatına katılması hem
de korunan su kaynakları ile sürdürülebilir ve ekolojik anlamda bütünleşik bir yerleşim ha-
line gelmesi mümkün olacaktır.
Bu proje, İstanbul’da kent yaşamı içinde tüm kentlilerin gerek mekansal yakınlık, rekreasyon
gerekse su taşkını, sel gibi neden olduğu sorunlar nedeniyle daha aktif olarak karşılaştığı;
kent bütününde yaygın olarak yer alan, ancak bir o kadar da odakta yer almayan yüzey su-
ları ve yer altı su kaynakları üzerinde durmaktadır.
Sağ Sayfa: Şekil 9.Cendere Koruyucu Çevre Performansı [Bu şemanın oluşturulmasında Ken Yang’ın Ekotasarım kitabındaki Ekolojik Bütünleşme ile ilgili açılımları
temel alınmıştır]
32
1 2 9 1 2
SU’yu doğal mirasın bir parçası olarak merkeze koyan bir yaklaşımla kent yaşamı ve kent-
sel mekanları SU ile bir araya getirerek canlandırmayı hedefleyen proje kentsel yapı içinde
su kaynaklarını koruyan, ortaya çıkaran ve hayatın yeniden bir parçası haline getirecek
EKOLOJİK BÜTÜNLEŞME önermektedir.
4a.1.Amaçlar:
Proje yaklaşımının temel amacı ‘Kentin geleceğini Su üzerinden tasarlamak’tır. Su kay-
naklarının ve yollarının göz önüne alınarak kent içinde işler sistem haline geri dönüştürül-
mesi, İstanbul’un Su’yuna sahip çıkarken aynı zamanda bunu rekreasyon ve çevresel kalite-
nin arttırılması için kullanması geleceğin güçlü kentleri arasında yer alması açısından önem
taşımaktadır.
Gelişme yönlerinin belirlenmesi, kentsel fonksiyonlar ve işlevlerin dağılımı, kentin yeşil kori-
dorlarının saptanması aşamasında gelecek projeksiyonlarına bağlı kalarak Su kaynaklarının
korunmasına ve kentsel sisteme entegre edilerek İstanbul’un geleceğe taşınması açısından
başlıca önemi taşımaktadır. İstanbul’da su döngüsünü tekrar mümkün kılmak, tıkanmış /
yapılaşmış su yollarına hayat kazandırmak, yapılaşmaların kapattığı su yollarını rehabilite
etmek, tehdit altındaki su yollarını koruma altına almak, kaynak noktalarını tekrar canlandır-
mak, kente su yollarını taşıyarak kente hayat getirmek proje yaklaşımı içinde önerilen ey-
lemlerin en önemlileridir.
Su yollarını Kentsel peyzaj içinde değerlendirmek, yapılaşma açısından sınırlamalar getir-
mek böylece yeşil sistem ile entegre ederek korunarak kullanılmasını sağlamak önerilmek-
tedir.
0 9 1 2 1 2 9 1 2
33
Eylem İçeriği
Ekolojik Geri Alma [Restorasyon]
EGA.Adım 1 – Su varlığına dönük tespitler:
EGA.Adım 2 – Su varlığının bozulma / zarar görme oranının tespiti:
EGA.Adım 3 – Ekolojik Geri Alma:
EGA.3.1.Yapı yaklaşma sınırlarının belirlenmesi
EGA.3.2.Yapı yoğunluklarının yeniden belirlenmesi
EGA.3.3.Uygun kat yüksekliklerinin belirlenmesi
EGA.3.4.İzin verilecek, Sınırlanacak Kentsel işlevlerin belirlenmesi
EGA.3.5.Açık kamusal alanlar ve Yeşil sistemin geliştirilmesi
EGA.3.6.Geçirimli / Geçirimsiz zemin, Yer kaplamaları
Ekolojik Sınırlama [Koruma]
ES.Adım 1 – Su varlığına dönük tespitler:
ES.Adım 2 – Su varlığının bozulma / zarar görme oranının tespiti:
ES.Adım 3 – Ekolojik Sınırlama:
ES.3.1. Yapı yaklaşma sınırlarının belirlenmesi
ES.3.2. Yapı yoğunluklarının yeniden belirlenmesi
ES.3.3. Uygun kat yüksekliklerinin belirlenmesi
ES.3.4.İzin verilecek, Sınırlanacak Kentsel işlevlerin belirlenmesi
ES.3.5.Açık kamusal alanlar ve Yeşil sistemin geliştirilmesi
ES.3.6.Geçirimli / Geçirimsiz zemin, Yer kaplamaları
Ekolojik Şok [Canlandırma]
EŞ.Adım 1 – İstanbul Su Kültür Mirası’nın saptanmasına dönük tespitler:
EŞ.Adım 2 – Su Kültür Mirası yapılarına dönük tespitler
EŞ.Adım 3 – Ekolojik Şok:
EŞ.3.1.Yapısal restorasyon
EŞ.3.2.İşlevsel Canlandırma
EŞ.3.3.Kentsel peyzaj ve rekreasyon ile bütünleşme
Ekolojik Kışkırtma [Mikro-Hidro Müdahaleler]
EK.Adım 1 – Kentsel dokuya dönük tespitler
EK.Adım 2 – Ekolojik Kışkırtma:
EK.2.1.Yapı ölçeğinde mimari müdahaleler, yeşil çatı, yeşil cephe,doğa ile dost yapı malzemeleri
EK.2.2.Kentsel Peyzaj ölçeğinde müdahaleler, açık kamusal alanlar, geçirimli malzeme kullanımı, yağmur bahçeleri
35
restorasyon: ekolojik geri alma Eylem 1
Zarar görmüş doğal su yollarının Restorasyonu,
Ekolojik Geri Alma olarak tanımlanabilecek bu eylem doğal yapısı dikkate alınmadan bo-
zulmuş, kentsel gelişme nedeniyle zarar görmüş bu nedenle kent yaşamı ve çevresel açılar-
dan problemlere neden olan su yollarının yeniden yapılandırılmasına odaklanmaktadır. En
uç şekli ile doğadan alınan değerlerin doğaya geri kazandırılması olarak tanımlanabilecek
bu eylem kentsel yapıların durumu, söz konusu alanın yapılaşma / gelişme düzeyine bağlı
olarak daha esnek müdahaleler de önermektedir.
Doğal yapısının zarar görmesi nedeniyle kentsel yapı içinde problemlere neden olan Dere-
ler, Kuru dereler, Dere yatakları, Su yakın çevreleri ve Kıyı alanları ile bu doğal yapılar ile
doğrudan ilişkili Eski su yapıları (çeşmeler, su kemerleri, su bacaları vb.) ve Su kültürel mi-
rası bu eylemin aktif müdahale alanlarıdır. Asfaltlanarak yola dönüştürülen dere yatakları,
üzeri kapatılan, yatağı bozulan ve yanlış ıslah çalışmaları nedeniyle problem yaratan dere-
ler, su katılım aksları / havza bağlantıları tıkandığı için kuruyan ancak yoğun yağışlarda ta-
şan derelerin doğal özelliklerini göz önüne alarak yeniden yapılandırılması ve doğal açıdan
restore edilmesi önerilmektedir.
36
1 2 9 1 2
Ekolojik Geri Kazanım / Restorasyon Eylemleri için Fiziksel dokuda yapılacak müda-
hale alanları ve adımlar şöyle tanımlanmaktadır:
EGA.Adım 1 – Su varlığına dönük tespitler:
Dere yatağı ve yayılma alanı genişliğinin ölçülmesi, Kanal genişliği / yüzey alanının saptan-
ması, Akış debisi ve su taşıma kapasitesinin tespiti, Jelojik yapı ve topografya ile ilgili veri-
lerin toplanması, dahil olduğu havza ve su ağının durumu belirlenerek söz konusu su yolu-
nun sistem içinde konumlandırılması.
EGA.Adım 2 – Su varlığının bozulma / zarar görme oranının tespiti:
Üzerindeki yapılaşma durumu ve oranı ile kullanımların dağılımının tespit edilmesi, Geçirdi-
ği / sebep olduğu taşkın, sel vb. durumların belirlenerek yaşanan zararın nedenlerinin / bo-
yutlarının saptanması.
EGA.Adım 3 – Ekolojik Geri Alma:
Yapılan tespitler ve saptanan problem ışığında müdahale aşamaları ve boyutu her alana
özgü olarak belirlenecektir. Kentsel gelişme içinde kalmış doğal elemanların kendi yapıları
ve yer aldıkları durumlar birbirinden farklıdır. Bu anlamda Ekolojik Geri Alma başlığı altında
tanımlanan araçlar kullanılarak birbirinden farklı çözümler üretilmelidir.
EGA.3.1.Yapı yaklaşma sınırı –İski İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği’ne de bakıldığında
koruma açısından su yollarında 0-300 metre bandının önem taşıdığı görülmektedir. Su akışı
olan derelerde Kıyı Kanunu uyarınca her iki taraftan ilk 100 m. yapılaşmanın sınırlanması,
ilk 100 metrelik alanda yapılacak yapıların su kıyısına en fazla 50 m yaklaşması ön görül-
mektedir.
Kuru dereler de benzer şekillerde, yağış anlarında yük taşıma kapasitelerine bakılarak mini-
mum 5 m.den başlayan yaklaşma sınırı ile çevrelenmelidir. Özellikle ıslah edilen derelerde
yaşanan taşkınlara bakılıp daha geniş bir yaklaşma mesafesi önerilmelidir.
Sadece yoğun yağış dönemlerinde su akış koridoru olarak görev yapan kuru dereler ve de-
re yataklarında yapılaşmanın engellenmesi önemlidir. Afetlerin önlenmesi için bu alanlar
tampon alanlar olarak değerlendirilmelidir. Yağış sularının yer altı kaynaklarına geçişi için
geçirimli yüzeyler sağlamanın yanı sıra bu suların akan derelere ulaşabilmesi için bir geçiş
koridoru görevi görecektir.
EGA.3.2.Yapı yoğunluğu – Su kıyısında duvar etkisi yapan yoğun yapılaşmalar su yatakla-
rını etkilediği, akış yönlerini bozduğu ve toplanan suyun kendi sistemi içinde yönlenerek
kaynaklara ulaşmasını engellediği için taşkınlara neden olmakta, yaşanan zararın artmasına
neden olmaktadır. Aynı zamanda geçirimsiz sert yüzeyler yaratan yapılaşma alanları suyun
toprak tarafından emilmesini önlemektedir. Bu da akan su miktarının artması ile sonuçlan-
maktadır. Bu noktada özellikle vadi tabanında yer alan su yollarına yakın bölgelerde yoğun-
luk açısından daha dikkatli bir yaklaşım geliştirilmelidir. Su yatağının çevresinde bırakılacak
tampon alandan sonra düşük yoğunluklu, yeşil ve toprak zemin oranı daha fazla olan, uzak-
laştıkça yoğunluğu artan bir yerleşme tipolojisi önerilmektedir. Benzer düşük yapılaşma, söz
konusu vadi tabanına bağlanan diğer kılcal su akış hatları için de uygulanmalıdır. Yapılaş-
ma bölgeleri ve düşük / orta / yüksek yoğunluk tanımları her bölgenin özelliğine göre tanım-
lanmalıdır.
EGA.3.3.Kat yüksekliği – İstanbul İmar Yönetmeliği’nde yer alan hükümlerden 6.09.01
maddesi, “… taşkın alanlarında bodrum katın iskan edilip edilmemesinde ilgili belediyesi
yetkilidir” şeklindedir. Ancak yinede başta taşkın riski taşıyan dere kenarları olmak üzere
tüm dere kıyısı alanların bodrum katlarında yerleşme engellenmeli, su basman yüksekliği
yapılacak taşkın analizlerine göre saptanmalıdır. Diğer yandan, yapıların yükseklikleri su
kenarları için belirlenecek yaklaşma sınırlarına göre belirlenecektir.
EGA.3.4.Kullanımlar – Vadi tabanı ve yağmur suyu toplama havzaları üzerinde yer alan
bölgelerde toplanan suyun olabildiğince az kirlenerek toprak altına aktarılması ve yer altı su
kaynaklarına karışması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, su akış hatlarının yakın çevresin-
deki tampon alanları yapılaşmadan arındırılmalı, yeşil koridor olarak değerlendirilmelidir.
Kısa / orta yaklaşma alanı içinde kalan bölgelerde ise çevreye zarar verecek kullanımlara
izin verilmemelidir. Suya karışması durumunda çevreye zarar verecek kimyasallar / madde-
ler ile üretim yapan tesisler, bunları satan ticaret birimleri, tekstil boya atölyeleri, seramik,
polyester, boya atölyeleri, mezarlık, akaryakıt istasyonları, mezbaha, tıp fakültesi gibi kulla-
nımlar bu alanlarda yer seçemez. Ekolojik Geri Alma eylemleri sırasında bölgede tespit edi-
len bu tip kullanımlar uygun bölgelere kaydırılmalı, bu yer değiştirmeler için teşvik politikaları
geliştirilmelidir.
EGA.3.5.Açık kamusal alanlar, Yeşil sistem – Yapılaşmanın yoğun olduğu kent merkezle-
rinde, kentsel çevredeki organik madde hacmini arttırarak, örneğin peyzaj düzenlemesi ya-
parak kentsel ısı adası etkisini hafifletmek gerekmektedir [Yang, 2012].
37
1 2 9 1 2
Kent içinde yer alan açık kamusal alan ve yeşil alanlar sistemi proje önerisi içinde kilit rol
oynamaktadır. Tekrar canlandırılacak su yolları kent dokusu içinde yeşil koridorlar, açık ka-
musal alanlar ve rekreasyon alanları olarak yer alacaktır. Kent dokusu içinde artan yeşil
alanlar su varlığının pekiştirilmesinin yanı sıra yaşam kalitesinin arttırılmasını da sağlaya-
caktır. Artan yaşam kalitesi söz konusu mahallelerin imajlarını olumlu yönde etkileyerek de-
ğerlenmesine destek olacaktır. Kentsel Geri Alma eyleminde, zarar gören su yolları yeşil ile
desteklenerek kente geri kazandırılacaktır.
EGA.3.6.Geçirimli / Geçirimsiz zemin, Yer kaplamaları – Özellikle dere yatakları ve su
akış hatlarının kentsel ulaşım sistemi içine alınarak yola dönüştüğü durumlarda, yol aksı ve
kaldırım, refüj vb yol aksı çevresinin geniş tutulması, geçirimli malzemeler kullanılması, yol
üstü yapıların belli çekme mesafelerine uygun olarak belirlenerek yağmur sularının yapılara
zarar vermeden toprağa geçişinin sağlanması önerilmektedir. Su akışını arttıran sert yüzey-
leri en aza indirmek, altyapı sistemleri kadar toprak varlığı ile yağış sularını çekmek ve yer
altı sularına daha hızlı katılmalarını sağlamak akarsu varlığının da güçlenmesi ile sonuçla-
narak kent içinde yer alan su varlığının arttıracaktır.
1 2 9 1 2
38
39
doğal yapıyı koruma: ekolojik sınırlama Eylem 2
Baskı altında olan mevcut su yollarının Korunması,
Ekolojik Sınırlama olarak tanımlanan eylem kentsel büyüme nedeniyle tehdit altında olan,
gelişme baskısı altındaki su varlıklarının korunması için sınırlamalar getirmektedir. Kontrol-
süz yapılaşma, hızlı kentsel büyüme nedeniyle doğal yapıları bozulma / yok olma tehlikesi
altında olan su varlıklarının önceden tespiti, önlemlerin alınması ve ‘ekolojik geri alma’ eyle-
mine gerek olacak aşamaya gelmeden özelliklerinin korunması hedeflenmektedir. Su siste-
mi açısından önem taşıyan, bozulma durumunda afet yaratma riski taşıyan Mevcut dereler,
su yolları, kuru dereler, dere yatakları ve su çevresi; Su yakın çevreleri ve Kıyı alanları ile
Eski su varlıklarının ve Su Kültürel Mirası Ekolojik Sınırlama uygulanabilecek alanlardır.
Ekolojik Sınırlama / Koruma eylemleri ile müdahale edilecek su yolları için önerilen
müdahale adımları şu şekildedir:
ES.Adım 1 – Su varlığına dönük tespitler:
Dere yatağı ve yayılma alanı genişliğinin ölçülmesi, Kanal genişliği / yüzey alanının saptan-
ması; Akış debisi ve su taşıma kapasitesinin tespiti; Deniz /Göl bağlantısı; Tamponlama ka-
pasitesi; Jeolojik yapı ve topografya ile ilgili verilerin toplanması; dahil olduğu havza ve su
ağının durumu belirlenerek söz konusu su yolunun sistem içinde konumlandırılması.
40
1 2 9 1 2
ES.Adım 2 – Su varlığının bozulma / zarar görme oranının tespiti:
Su varlığı etrafındaki mevcut yapılaşma durumu ve işlevler; Çevreden gelen gelişme baskı-
sının, yapılaşma durumu ve oranı ile kullanımlar açısından tespit edilmesi; Bozulma oranı
ve bunun zamana yayılması konusunda öngörü geliştirilmesi, etaplama; Bozulmaya bağlı
potansiyel taşkın, sel vb. durumların belirlenmesi.
ES.Adım 3 – Ekolojik Sınırlama:
Yapılan tespitler ve saptanan tehdit ışığında müdahale aşamaları ve boyutu her alana özgü
olarak belirlenecektir. Kentsel gelişme baskısı altında dönüşmeye başlayan doğal elemanla-
rın yapısal özellikleri ve maruz kaldıkları tehditler birbirinden farklıdır. Bu anlamda Ekolojik
Sınırlama başlığı altında tanımlanan araçlar kullanılarak birbirinden farklı çözümler üretilme-
lidir.
ES.3.1.Yapı yaklaşma sınırı – Su akış güzergahlarını sınırlayacak gelişmeler kesinlikle en-
gellenmeli, akarsu ya da dere yatağının özellikleri ve konumuna göre su güzergahı üzerinde
mutlak koruma, tampon ve rezerv bölgeler belirlenmelidir. Saptanan mutlak koruma bandın-
dan dışarıya doğru, akarsu/dere yatağından uzaklaştıkça izin verilmesi kararlaştırılan farklı
yapılaşma tipolojileri için yaklaşma sınırları ayrıca tanımlanmalıdır.
ES.3.2.Yapı yoğunluğu – Mevcut su yüzeyi ve tampon alanının belirlenmesinin ardından,
müdahale edilecek bölgenin karakteristiğine uygun şekilde fiziksel taşıma kapasitesi belir-
lenmelidir. Önerilecek yapı yoğunlukları doğal yapıya en az zarar verecek şekilde belirlen-
meli, kentsel gelişmeyi doğal alanlardan öteye yerleşmeye daha uygun alanlara yönlendir-
melidir. Her alanın kendi özelliklerine uygun düşük / orta ve yoğun yapılaşma tanımları ge-
liştirilmesi zorunlu bir adımdır. Diğer yandan, söz konusu dere / dere yatağının özelliklerine
göre belirlenecek tampon ve yaklaşma alanı sınırlarına göre dere yatağından düşük olarak
başlayan yapılaşma uzaklaştıkça artabilir. Yapılaşmalarda bölgenin taşıma kapasitesi üzeri-
ne çıkılmamalıdır.
ES.3.3.Kat yüksekliği – Doğal kimliği baskın, kentin düşük yoğunlukla yerleşilmiş çeperin-
de ya da yeşil alanlar içinde gelişen ve doğal yapıyı tehdit eden yapılaşmalar kontrol altına
alınmalıdır. Saptanan yoğunluklara bağlı olarak gerçekleşecek yapılaşmada, binaların doğal
doku içinde göze batmadan yerleşebileceği yükseklikler seçilmeli, belirlenecek kat yüksek-
likleri siluet üzerinde doğal dokuyu yırtma görüntüsü yaratmamalıdır.
ES.3.4.Kullanımlar – Doğal alanlar ve su güzergahlarına yönelen gelişme baskısının hangi
kullanımlar açısından yoğun olduğunun bilinmesi / ön görülmesi alınacak tedbirler açısından
önem taşımaktadır. Özellikle çevreyi ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek kullanımlara
izin verilmemelidir. Ekolojik Sınırlandırma halen doğal niteliğini korumakta olan alanlar üze-
rinde uygulanacağından, alınacak önlemlerin bu yapıyı koruma yönündedir. Özellikle orman
alanları ve içme suyu havzaları yakınında olan gelişmelerde doğaya zarar verecek sanayi,
üretim, atık toplama ve hastane işlevlerine kesinlikle izin verilmemelidir. Kamusal kullanım-
lar ve düşük yoğunluklu konut alanlarına izin verilebilir. Ancak konut alanları hem fiziksel
hem de kullanımlar açısından doğa ile uyumlu, çevreye zarar vermeyen (atık yönetimi uygu-
layan, inşaat sırasında ağaç kesimini sınırlandıran, kullanılan malzemeler açısından çevre-
ci, önerdiği yaşam tarzı açısından çevreye duyarlı vb.) ve sürdürülebilir nitelikte olmalıdır.
Bu tip konut alanları için Tasarım Rehberleri geliştirilmelidir.
ES.3.5.Açık kamusal alanlar, Yeşil sistem – Halen doğal niteliğini koruyan alanların nite-
likleri ve su sistemi açısından önemleri saptandıktan sonra bu özelliklerini korumaya devam
ederek kentsel sisteme katılmaları; bulundukları bölgeye göre işlevlendirilmeleri önerilmek-
tedir. Örneğin, konut gelişme baskısı altında kalan orman alanları ve içlerinde yer alan su
varlıkları mutlak koruma altına alınmaktadır. Ancak, 2B alanları içinde yer alan ya da çevresi
yapılaşmakta olan su varlıkları doğal özelliklerini koruyan ve Su sisteminin işlemesine des-
tek olan açık kamusal ve yeşil alanlar olarak değerlendirilmelidir. Böylece hem kentin yeşil
sistem ve yaşam kalitesine olumlu yönde katkıda sağlanabilir hem de yapılaşmanın sınırlan-
dırılması adına yumuşak geçiş alanları da tanımlanabilir.
ES.3.6.Geçirimsiz zemin, Yer kaplamaları – Gelişme baskısı altında kalan doğal alanlarda
yapılacak düşük yoğunluklu yapılaşmalar ya da yollarda zemin kaplamalarına özellikle dik-
kat edilmeli, geçirimsiz yüzey uygulamalarının minimumda tutularak, uygulanacak sert ze-
minlerin malzeme ve yüzey açıları toplanacak suyu en hızlı şekilde toprağa aktaracak şekil-
de belirlenmelidir.
1 2 9 1 2
41
42
1 2 9 1 2
ES.3.6.Geçirimsiz zemin, Yer kaplamaları – Gelişme baskısı altında kalan doğal alanlarda
yapılacak düşük yoğunluklu yapılaşmalar ya da yollarda zemin kaplamalarına özellikle dik-
kat edilmeli, geçirimsiz yüzey uygulamalarının minimumda tutularak, uygulanacak sert ze-
minlerin malzeme ve yüzey açıları toplanacak suyu en hızlı şekilde toprağa aktaracak şekil-
de belirlenmelidir.
43
kültürel mirası canlandırma: ekolojik şok Eylem 3
Çeşmeler ve su yapıları gibi kentin eski su izlerinin Canlandırılması,
İstanbul su ile ilgili mimari yapıları, Su Kültür Mirası açısından son derece zengindir. Zaman
içinde yoğun kentleşme nedeniyle Su nasıl kent yaşamındaki varlığını ve önemini yitirdi ise
benzer şekilde Su Kültür Mirası da gözardı edilir hale gelmiştir. Su bağlantısı kesilen çeş-
meler fonksiyonlarını kaybetmeleri ile fiziksel anlamda da yıpranarak yok olmaya yüz tut-
muş, su kemerleri ormanlar içinde yeşil tarafından yutulmaya başlamış, kent içinde kalan su
kuleleri ise reklam afişleri yapıştırılan sütunlar haline gelmiştir. Kent içindeki Su mirasını ye-
niden belirgin hale getirmek ve canlanan SU yollarının taşıyacağı su akışı ile (kimilerinin)
yeniden hayata kavuşturmak Ekolojik Şok eyleminin amacıdır. Elektrik akımı benzeri can-
landırıcı bir şok etkisi yapacak olan SU, tıkanan kanalların açılması ile İstanbul içinde yeni-
den akmaya başlayacak ve kente hayatiyet getirecektir. Yoğun kentsel doku içinde anıtsal
özelliklere sahip Su Mirası yapılarının canlanması / görünür hale getirilmesi doğa ile buluş-
ma adına alternatif bir yaklaşımdır. Doğayı sadece yeşil bir öge olmaktan çıkarıp aynı za-
manda kullanılan, kent yaşamının kamusal bir parçası olarak yeniden tanımlamaktadır.
Kent belleği içinde yer alan su ve su yapıları geleneğinin kent ve suyun yeniden bir
araya gelmesi adına yeniden yaşama katılması kültürel ve doğal miras algısının geliş-
mesi adına da önem taşımaktadır.
Osmanlı Dönemi’nin başlaması ile birlikte İstanbul’da Roma İmparatorluğu sürecinde yapılan
su yollarının tamir ettirildiği ve yenilerinin inşa ettirildiği bilgisi yazılı belgeler ile günümüze
kadar ulaşmıştır. Fatih ile birlikte sur içinde su tesisleri yapılmaya başlanmış ve Halkalı suları,
Kırkçeşme, Kağıthane suyu tesisleri gibi tesisler oluşturularak şehrin su ihtiyacı karşılanmaya
çalışılmıştır. Özellikle Kanuni zamanında Mimar Sinan tarafından büyük su tesisleri inşa edil-
miştir. Su tesisleri bütününde su terazileri, maskemler inşa eden Mimar Sinan İstanbul’un su
kültürüne ilişkin anıtsal mirası olarak tanımlayabileceğimiz Kırkçeşme tesisleri bu tesisler için-
de en önemlisidir. Osmanlı Döneminde uzunluğu 40-50 metreyi bulan su yollarıyla büyük
merkezlerin su ihtiyacının karşılandığı bilinmektedir. Uzak noktalarda bulunan kaynak sularını
şehirlere akıtabilmek için, dönemine göre modern sayılabilecek tekniklerin uygulandığı göz-
den kaçmamaktadır. Su işleriyle uğraşanların “su-yolcu” adını aldığı daha sonrasında ise bu
mesleğin “Su Yolu Nazırlığı” bünyesinde kurumsallaştığı da bilinmektedir [Kılıç, ….].
Kırkçeşme Suları, Belgrad Ormanlarından gelen bu suyolunun yerinde Roma İmparatoru
Theodosius (379-395) tarafından yaptırıldığı sanılan bir su yolu vardır. Fatih Sultan Mehmet bu
suyolunun Cebeciköy kolundan gelen suyu Bozdoğan Kemeri altında yaptırdığı sıra çeşmele-
re akıtmış halk arasında çokluk anlamında bu çeşmeye ve tesislere sonradan Kırkçeşme den-
miştir. 1554-63 yılları arasında Belgrat Ormanlarında Sinan tarafından yaptırılan ve Sinan’ın
44
1 2 9 1 2
Şekil 10. Kırkçeşme İsale Hattı
Kanuni devrinde İstanbul’da su
kıtlığı baş göstermesi üzerine
yaptırılan bu tesiste 33 tane su
kemeri vardır. Bunun 5 tanesi
abide kemerlerdir. Sonraki
yıllarda 4 bent yaptırılarak şeh-
re verilen su miktarı çoğaltıl-
mıştır. Tesisteki galeri 55 km
uzunluğundadır. Şehir içinde
de benzer uzunlukta dağıtım
kolları inşa edilmiştir. Basıncı
ayarlamak ve gerekli dağıtımı
yapmak için çok sayıda su tera-
zisi de inşa edilmiştir. Bu tesis
tarihi yarımada da 570 çeşmeye
su verir. Mağlova en önemli
kemerdir [Çeçen, 1994, s.19-20].
45
1 2 9 1 2
46
1 2 9 1 2
Ekolojik Şok ile Canlandırılması / Görünür hale getirilmesi hedeflenen alanlar çeşme-
ler, su kemerleri, bentler, su terazileri, isale hatları benzeri Su Kültür Mirası yapıları-
dır. Eylemin uygulama adımları aşağıdaki gibi belirlenmiştir.
EŞ.Adım 1 – İstanbul Su Kültür Mirası’nın saptanmasına dönük tespitler:
İstanbul genelinde Su Kültür Mirasının bütün olarak tanımlanabilmesi için bir çalışma yürü-
tülmesi; Çeşmeler, bentler vb halen ayakta olan yapıların saptanmasının yanı sıra Su yapı-
larına dönük arkeolojik tespitler yapılarak kentin su yapıları sisteminin birbirleri ve doğal
kaynakları ile bağlantılı şekilde bir bütün olarak ortaya çıkarılması.
EŞ.Adım 2 – Su Kültür Mirası yapılarına dönük tespitler:
Yapının mimari özellikleri, dönemi ve işlevinin saptanması. Kültür varlığı olarak tescil duru-
muna bakılması; Su sistemi içindeki yeri ve kapasitesinin belirlenmesi. Kent yaşamı içindeki
mekansal ve işlevsel konumunun tanımlanması. Çevre işlevler ve kullanımlara bağlı olarak
potansiyellerin tespit edilmesi.
EŞ.Adım 3 – Ekolojik Şok:
Su Kültür Mirası konusunda yapılan tespitler ışığında yapının kendisi ve bağlantılı olduğu
sistem bağlamında uygulamaya geçilerek canlandırılması sağlanacaktır. Tekrar kullanıma
kazandırılabilecek çeşme benzeri yapıların mimari restorasyonlarının yapılması ile işlevleri-
nin geri kazandırılması; İsale hatları, su kemerleri gibi işlevsel açıdan canlandırılması müm-
kün olmayan yapıların ise gezi rotaları kapsamına alınarak görünür hale getirilmesi ve kent-
sel bellek içinden gün ışığına çıkarılması hedeflenmektedir.
EŞ.3.1.Yapısal restorasyon – İstanbul Su Kültürel Mirası kapsamında saptanan mimari
yapıların göz önüne çıkarılması için fiziksel durumlarının iyileştirilmesi, Restorasyon çalış-
malarının yapılması ve işlevsel olarak canlandırılacak yapıların altyapı bağlantılarının kurul-
ması gerekmektedir. Bu yapılarla ilgili en önemli diğer konu ise yıpranmalarına karşı koruma
ve bakım çalışmalarının sürekli tekrarlanmasıdır.
Şekil 11. Hamidiye İsale Hattı
Hamidiye Suları; 1900 yılında padişah II. Abdülhamid tarafından
İstanbul’a kaliteli içme suyu getirmek gayesiyle yapılan Hamidiye
Suları hizmet giriş tarihi 1902’dir. Şehrin 106 yerine su veren ve
su yolunda 86, Yıldız Sarayı’nda 30, Beşiktaş Sarayı’nda 10 ve
isale hattı üzerinde 7 olmak üzere toplam 133 çeşmeden akan
Hamidiye, klasik Osmanlı sisteminden farklı olarak Cendere
üzerinden semtlere dağıtımı yapılır. Hamidiye tesisleri içinde
bugüne kadar ulaşan önemli tarihi yapılarda yer almaktadır. Şişli
İlçesi Ayazağa Köyü sınırları içinde bulunan Cendere Hamidiye
Pompa İstasyonu bunlardan biridir. 2008 yılında tamamlanan
restorasyon çalışmaları ile bu istasyon, "İstanbul Su Medeniyet-
leri Müzesi"ne dönüştürülerek, İSKİ bünyesinde çeşitli su tesis-
lerine ait tarihi haritalar, plan ve projeler, konu ile ilgili kitaplar,
endüstri mimari örneği olan su pompaları ve ekipmanları sergi-
lenmektedir [Yazman, 2011].
1 2 9 1 2
Halkalı Suları, Halkalı Köyü ile Cebeciköy arasındaki araziden gelen 16 bağımsız isale hattına
Halkalı Suları denir. Bunların hepsi menba suyudur. Süleymaniye suyolu 50 km’ye yakın isale
hattına sahiptir [Çeçen, 1994, s.19] Halkalı su yolları; Kartaltepe civarından ve Çiçoz çiftliği
menbaalarından çıkan ve Edirnekapı bölgesinden şehre giren Fatih Suyolu; Mevlevihane ka-
pısından şehre giren Turunç Suyolu; Cebeciköy civarından alınan ve Edirnekapı bölgesinden
şehre giren Beyazıd Suyolu; Prinçköy merasından çıkarak yine Edirnekapı’dan şehre giren
Çınar Suyolu, Aypah menbaasından alınarak Çiçoz kubbesinden şehre girem Aypah Suyolu;
Küçükköy’den Edirnekapı’ya ulaşan Mihrimah Sultan Suyolu; Demirkapı’daki bir menbaadan
çıkan ve Mevlana kapısından şehre giren Ebussuat Suyolu; Çiçoz çiftliğinin güneydoğusunda-
ki Kuyubaşı mevkiinden çıkan ve Topkapı civarından şehre giren Cerrahpaşa Suyolu; Topçu-
lar civarından çıkan, Edirenekapı’dan şehre giren Sultan Ahmed Suyolu; Demirkapı
menbaasından çıkan ve Topkapı, Mevlenakapı arasından şehre giren Sarayçeme Suyolu, Bü-
yük derbent dolaylarındaki meralardan çıkan Köprülü Suyolu; Kalfaköy güneyindeki
menbaalardan başlayan, Edirnekapı bölgesinden şehre giren Beylik Suyolu; Bayrampaşa’da
Maltepe civarındaki menbaalardan başlayan, Topkapı civarından şehre giren Mahmutpaşa ve
Laleli Suyolları; Hekimoğlu Ali Paşa Suyolu; Nuruosmaniye Suyolu;
48
1 2 9 1 2
Şekil 13. Mağlova Kemeri
Şekil 14. Kara Kemer
Şekil 12. Halkalı İsale Hattı
1 2 9 1 2
EŞ.3.2.İşlevsel Canlandırma – İşlevsel canlandırma tüm Su Kültürel Miras yapıları için uy-
gulanması mümkün olmayan bir eylemdir. Çeşmeler gibi işlevsel yapılar, canlanacak su alt-
yapı sisteminin bir parçası olarak kent yaşamı içinde kullanımları ile geri kazanılabilecektir.
Bu noktada kentsel bütün içinde canlanan işlevsel ağın tanımlanması, eserin kent içindeki
konumu ve çevre işlevler bağlamında değerlendirilerek canlandırılması önerilmektedir.
İşlevsel olarak canlandırılamayacak su kemerleri, isale hatları gibi yapılar gezi rotaları kap-
samında değerlendirilerek kent yaşamına katılacaktır.
EŞ.3.3.Kentsel peyzaj ve rekreasyon ile bütünleşme – Özellikle işlevsel olarak canlandı-
rılamayacak su kemerleri, isale hatları vb yapıları ortaya çıkaracak gezi rotaları kentsel
peyzaj ve rekreasyon kullanımları ile bütünleşik olarak ele alınacaktır. Diğer yandan kent
içinde yer alan su yapıları kentsel peyzaj ile birlikte değerlendirilecek, çeşme vb. yapılar
açık kamusal alanlar içinde ele alınacaktır. Kent içine yeşil koridorlar ve parklar şeklinde
sızması tasarlanan su güzergahları ve doğa yoğun yapılaşmış kentsel alan içinde çeşmeler
ve su yapıları ile sonlanacaktır. Aynı zamanda işlevsel yapılar olan bu öğeler kent içinde
doğa / kullanım vurgusu yapacak toplanma noktaları olarak değerlendirilmelidir.
49
50
Harita 2. 1946 yılına ait İstanbul memba sularının yerini gösteren harita ve 1997 yılına ait Vakıf Suları Şematik Planının çakış-tırılması ile elde edilmiş harita. Birinci Harita Kaynak: İstanbul Suları, Dr. Saadi Nazım Nirven, İstanbul Halk Basımevi, 1946, Hazırlayan: Kıvılcım Tezan Ocak. İkinci Harita Kaynak: İSKİ Vakıf Sular Müdürlüğü, 23.05.1997, Hazırlayan: Kıvılcım Tezan Ocak.[Ödekan, 2000, S:82,83]
1 2 9 1 2
53
micro-hidro müdahale: ekolojik kışkırtma Eylem 4
Kent içinde Mikro-Hidro Müdahaleler.
Ekolojik Kışkırtma olarak tanımlanan, Su varlığına destekte bulunmak için önerilen Mikro
Hidro Müdahaleler planlama çalışmalarından uzakta küçük ölçekte mimari ve kentsel tasa-
rım çözümleri ile SU’yun geri kazanımı, kent içinde doğal elemanların devamlılığı ve çevre-
sel faydanın arttırılmasını sağlayacak uygulamaları içermektedir. Kentin yapılaşmış mekan-
larında ekolojik açıdan kışkırtıcı, doğayı kentin içine davet eden, aynı zamanda kentlilerin
farkındalıklarını ve bilinçlerini arttıracak uygulamalardır.
Planlamanın makro ölçeğine göre uygulanabilirliği çok daha fazla ve maliyetleri düşük olan
mikro ölçeklerde suyu ön plana alarak düşünülen akupunktur tarzında müdahalelerdir. De-
taylı üst ölçekli planlara ihtiyaç duyulmadan tüm kente uygulabilir.
EK.Adım 1 – Kentsel dokuya dönük tespitler:
Kentsel doku içindeki boşlukların, boşluksuz sıkışık dokuların, doğal / doğal olmayan nitelik-
teki açık kamusal alanların tespit edilmesi; Su güzergahları ve projenin kent için önerdiği Su
sistemi ile çakışmaların saptanması.
54
1 2 9 1 2
Kentsel mekanda geniş kapsamlı
olarak uygulanacak
Ekolojik Kışkırtma uygulamaları
yapı ve kentsel tasarım ölçeği
olmak üzere iki ayrı ölçekte
yürütülecektir.
Özellikle kentsel dokudaki
sert / geçirimsiz yüzeylerin
hakim olduğu alanlar tespit
edilerek
yeşil enjeksiyonlar yapılacaktır.
55
1 2 9 1 2
EK.Adım 2 – Ekolojik Kışkırtma:
Kentsel mekanda geniş kapsamlı olarak uygulanacak Ekolojik Kışkırtma uygulamaları yapı
ve kentsel tasarım ölçeği olmak üzere iki ayrı ölçekte yürütülecektir. Özellikle kentsel doku-
daki sert / geçirimsiz yüzeylerin hakim olduğu alanlar tespit edilerek yeşil enjeksiyonlar yapı-
lacaktır.
EK.2.1.Yapı ölçeğinde mimari müdahaleler – Özellikle yağış sularının tutularak su topla-
ma sistemine aktarılmasını sağlayacak yeşil çatı [Şekil 25-34] ve yeşil cephe [Şekil 35-44]
müdahaleleri önerilmektedir. Yang [2012,153] yapılara yeni biyokütle ve yeşillik eklenmesi-
nin bölgenin biyoçeşitliliğine de katkıda bulunacağını belirtmektedir. Kentlerde çatı bahçele-
rinin yer alması toplam ısı adası etkisini düşürebilmektedir.
Toplanan yağmur suları bahçe sulaması ya da binaların kullanım suları olarak kazanım sağ-
layacaktır. Yeşil çatı ve yeşil cephe uygulamaları mekanların doğal karakterini destekleme-
nin yanı sıra, yaşam kalitesi ve kent kimliği üzerinde olumlu etkilerde de bulunmaktadır.
Diğer yandan, kullanılacak yapı malzemelerinin sürdürülebilirliği destekleyen, doğa ile dost
ve kaynak tüketimini en aza indiren özelliklerde olması önerilmektedir.
EK.2.2. Kentsel Peyzaj ölçeğinde müdahaleler – Kentsel peyzaj ölçeğinde suya duyarlı
düzenleme örüntülerinin tespit edilmesi önem taşımaktadır. Geçirimsiz yüzeyler yüzey akın-
tılarını toprağa geri göndermek üzere planlanarak binaların biriken yağmur sularından fay-
dalanması sağlanabilir [Yang, 2012, s.131]. Bu bağlamda açık kamusal alanlar, yaya yolları
ve meydanlarda geçirimli malzemelerin kullanılması önerilmektedir. Kent içinde sert zeminli
yüzeylerin olabildiğince azaltılması önemlidir, park / bahçe olarak işlevlendirilemeyecek boş-
luklar ve refüjler yağmur bahçeleri [Şekil 45-54] olarak düzenlenebilir. Açık kamusal alanla-
rın bir bölümü sert zeminlerden arındırılarak doğal niteliği arttırılabilir. Yağmur suları için
kentsel drenaj sistemleri geliştirilebilir. [Şekil 15-24]
Projenin önerdiği yaklaşım ve alt eylemler İstanbul’un geneli için temel prensipleri belir-
lemektedir. Proje Eylemleri uygulama alanı olarak Kağıthane - Cendere Vadisine odak-
lanmıştır. Kentsel gelişme ve doğal yapının Ekolojik Bütünleşmesi üzerine geliştirilen yakla-
şım ve kentsel tasarım önerileri Kağıthane - Cendere Aksı üzerinde seçilen alanlarda örnek-
lenmiştir.
Şekil 15. Kentsel Drenaj, [URL-36, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 16. Kentsel Drenaj, [URL-40, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 17. Kentsel Drenaj, [URL-40, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 18. Kentsel Drenaj, [URL-20, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 19. Kentsel Drenaj, [URL-30, Erişim Tarihi:11.09.2012]
56
1 2 9 1 2
57
Şekil 20. Kentsel Drenaj, [URL-29, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 21. Kentsel Drenaj, [URL-35, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 22. Kentsel Drenaj, [URL-14, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 23. Kentsel Drenaj, [URL-33, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 24. Kentsel Drenaj, [URL-02, Erişim Tarihi:10.09.2012]
1 2 9 1 2
Şekil 25. Yeşil Çatı, [URL-27, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 26. Yeşil Çatı, [URL-28, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 27. Yeşil Çatı, [URL-17, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 28. Yeşil Çatı, [URL-17, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 29. Yeşil Çatı, [URL-17, Erişim Tarihi:11.09.2012]
58
1 2 9 1 2
59
Şekil 30. Yeşil Çatı, [URL-07, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 31. Yeşil Çatı, [URL-22, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 32 Yeşil Çatı, [URL-13, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 33. Yeşil Çatı, [URL-17, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 34. Yeşil Çatı, [URL-41, Erişim Tarihi:10.09.2012]
1 2 9 1 2
Şekil 35. Dikey Bahçe, [URL-12, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 36 Dikey Bahçe, [URL-09, Erişim Tarihi:10.09.2012] Şekil 37. Dikey Bahçe, [URL-12, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 38. Dikey Bahçe, [URL-04, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 39. Dikey Bahçe, [URL-19, Erişim Tarihi:10.09.2012]
60
1 2 9 1 2
61
Şekil 40. Dikey Bahçe, [URL-24, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 41. Dikey Bahçe, [URL-03, Erişim Tarihi:10.09.2012] Şekil 42. Dikey Bahçe, [URL-21, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 43. Dikey Bahçe, [URL-42, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 44. Dikey Bahçe, [URL-11, Erişim Tarihi:10.09.2012]
1 2 9 1 2
Şekil 45. Yağmur Bahçesi , [URL-06, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 46. Yağmur Bahçesi , [URL-31, Erişim Tarihi:10.09.2012] Şekil 47. Yağmur Bahçesi , [URL-25, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 48. Yağmur Bahçesi , [URL-28, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 49. Yağmur Bahçesi , [URL-26, Erişim Tarihi:10.09.2012]
62
1 2 9 1 2
63
Şekil 50. Yağmur Bahçesi , [URL-05, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 51. Yağmur Bahçesi , [URL-41, Erişim Tarihi:10.09.2012] Şekil 52. Yağmur Bahçesi , [URL-18, Erişim Tarihi:11.09.2012] Şekil 53. Yağmur Bahçesi , [URL-10, Erişim Tarihi:11.09.2012]
1 2 9 1 2
65
Su kaynakları ve yapıları açısından çok zengin olan İstanbul’da Boğaz, Haliç ve Marmara
dışında su kaynağı olarak kullanılan pek çok dere, dere yatağı ve göl bulunmaktadır. Bunla-
rın büyük kısmı hızlı kentleşme nedeniyle gelişme baskısı altında kalmış ve bozulmuştur.
Bu bozulmalar su taşkını başta olmak üzere afetlere neden olmakta, diğer yandan su kay-
naklarının dikkatsiz kullanımı ve suyun geri kazanılmaması ile su sıkıntısı çekilmeye başla-
mıştır.
Farklı doğal ve kentsel karakterdeki yapıları barındırması ve İstanbul’da su üzerinden ta-
nımlanan pek çok sorunu içermesi açısından çalışma bölgesi olarak Kağıthane – Cendere
aksı seçilmiştir. Bu alan kent içinde Haliç –Belgrad ormanı arasında kalan, bu iki çok önemli
doğal yapıyı birbirine bağlayan ve aynı zamanda yoğun kentleşme baskısı içinde şekillen-
mekte olan bir bölgedir. Önceleri sanayinin yer seçtiği bu aks, kentsel gelişmenin bu yönde
ilerlemesi ile konut, ofis başta olmak üzere farklı kentsel işlevlerin ilgi alanına girmiştir. Diğer
yandan hızlı yapılaşma su varlığını göz önüne almadan yaşandığı için sel, su baskınları ve
çevresel problemler yaşanmaktadır. Diğer yandan tarihi dekovil hattının varlığı bölgeye tari-
hi anlamda da özellik katmaktadır. Yaşanan yoğun gelişme baskısı ve çevresel sorunlar Ka-
ğıthane – Cendere aksı üzerine pek çok analiz ve planlama çalışması yapılması ile sonuç-
lanmıştır. Yapılan bu çalışmalar projeye altlık olarak katkıda bulunmuştur.
5. su ile canlanan Kağıthane – Cendere Aksı
Ekolojik Geri Alma [Kemerburgaz]
Ekolojik Geri Alma eylemi, Kağıthane – Cendere aksı üzerinde içinde doğal öğelerin bu-
lunduğu aynı zamanda yoğun şekilde yapılaşmış Haliç ve Göktürk arasında kalan bölgeyi
hedef almıştır.
P1-Kemerburgaz Köyü
İstanbul’un Karadeniz kıyısına 15 km uzaklıkta olan Kemerburgaz Köyü, çevresindeki geliş-
melere rağmen halen kırsal niteliğini korumaya çalışan bir yerleşmedir. Osmanlı İmparator-
luğu döneminde Rum nüfusun yaşadığı Kemerburgaz’a 1924 mübadelesi ardından Türkler
yerleştirilmiştir. Uzun süre İstanbul’un mesire yerleri arasında yer almakla birlikte kuzeyde
yer alan kömür ocaklarından kömür taşıyan kamyonların yol güzergahında kalması ve ocak-
ların yarattığı kirlilik nedeniyle eski önemini yitirmeye başlamıştır. 1985 yılında orman tahdit
sınırı ile çevrilen yerleşmenin gelişme alanları sınırlanmıştır, ancak 1997 yılında Kemerbur-
gaz Köyü’nün hemen dışına inşa edilen Kemer Country yerleşmesi hem doku ve kullanımlar
hem de sosyo-ekonomik açıdan yerleşmenin karakterini ciddi anlamda etkilemiştir. Tepeler
tarafından çevrelenen ve su akış güzergahları ile sınırlanan yerleşme Belgrad ormanı olan
yakınlığı nedeniyle de önem taşımaktadır.
Doğal karakteri ve özellikle İstanbul’un SU varlığı açısından önemi sadece konum ve topog-
rafyası ile sınırlı değildir. İstanbul’un belli başlı su kemerleri Kemerburgaz çevresinde yer
almaktadır. Bu yapılar yerleşmenin su kaynakları ile olan yakın ilişkisini görsel hale getiren
en önemli öğelerdir. Hala ayakta olan Mimar Sinan eseri su kemerlerinin Roma ve Bizans
döneminden itibaren kullanıldığı belirtilmektedir. Kemerburgaz’ın 1.5 km kuzeybatısındaki
Uzun Kemer, 5 km. kuzeybatısındaki Mağlova çayırında bulunan Mağlova kemeri, 1,5 km
güneydoğusunda yer alan Eğri Kemer, 7 km güneyinde ve Cebeciköy’ün 1,5 km doğusun-
daki Cebeciköy ya da Güzelce Kemeri bölgede yer alan Su Kültür Mirası yapılarının en gös-
terişli olanlarıdır.
Terkos Gölü çevresindeki kaynak sularının İstanbul’a taşınmasında kullanılan su kemerleri
bugün tarihi miras olarak değerlendirilmektedir. Hamidiye, Kum suyu, Binbaşı suyu, Kemer
suyu gibi kaynak sularının şişelendiği tesisler Kemerburgaz’da halen hizmet vermektedir.
Su ile kurulan bu ilişki yerleşmenin imajını desteklemek için de kullanılmakta, belediye kendi
resmi web sayfasında yaptığı tanıtımlarda ‘Kemerburgaz’a geldiğinizde evinize su götürmek
istiyorsanız, yanınıza su bidonu almayı unutmayın’ ifadesine yer vermektedir.
66
1 2 9 1 2
Doğal çevre ve Su kaynakları ile kurulan bu ilişkinin yanında köy merkezinde kimliksiz bir
yapılaşma, Kemer Country tarafından tetiklenmiş orman içi lüks konut talebinde önemli bir
artış ve Kuzeyde kalan Göktürk yerleşmesi yönünde yol boyu gelişmeler gözlemlenmekte-
dir. Yapılan uygulamalar ve söylemler doğal çevrenin korunması ya da Su kaynaklarının/
kalitesinin iyileştirilmesi konusunda kararlar üretmemektedir. Var olan doğal özelliklerden
yararlanarak onları tüketmek söz konusudur. Bu noktada, projenin hedeflediği Ekolojik Bü-
tünleşme çerçevesinde mekansal restorasyonu esas alan Ekolojik Geri Alma eylemi Ke-
merburgaz için bir kentsel tasarım yaklaşımı önermektedir. Mevcut derelerin çevresi haliha-
zırda tarım alanı olarak kullanıldığından yapılaşma açısından bir tehlike taşımamaktadır.
Ancak bu alanların yağış sularını tamponlaması adına yerleşime açılması engellenmiştir.
Diğer yandan tarım ilaçlarının kullanılması da sınırlanmıştır. Yerleşim dokusu analiz edilerek
düşük / orta / yüksek yerleşim oranları belirlenmiştir. Kemerburgaz’ın sahip olduğu doğal
yapının pekiştirilmesi ve Su varlığının ortaya çıkarılması adına yapı yoğunluğunda azaltma
ve kullanımlarda sadeleştirme önerilmektedir. Karma kullanımın hakim olduğu yerleşmede
işlevsel birimlerin arasına yeşil doku daha fazla sokularak yerleşme dokusu hafifletilmiştir.
Diğer yandan ormana bağlanan yürüyüş ve bisiklet yolları Su Kemerlerinin bulunduğu alan-
larla bağlanarak Su Kültürel Mirası gezi rotalarını desteklemektedir.
Çalışma kapsamında Kemerburgaz Yerleşmesi üzerinde detaylandırılan Ekolojik Geri Alma
Eylemi, Kağıthane – Maslak bağlantısını yapan ancak yol haline geldiği için yoğun yağış
dönemlerinde taşarak çevresindeki yapılara zarar veren Maslak deresi ve Vadi tabanı yağ-
mur suyu toplama güzergahında bulunan ancak benzer yapılaşma sorunları yaşayan Çoban
Çeşme [not çerçevesi 1] mevkiinde de uygulanabilir. Bu noktalarda servis yolları ve yeşil
alan ayrılmalı, su akış akslarının arazi topoğrafyasını değiştirecek herhangi bir çalışmaya
izin verilmemelidir. Yapılaşma yoğunlukları ve kullanımlar ile ilgili müdahaleler ayrıca doku
analizleri ardından geliştirilmelidir.
Ekolojik Sınırlama [Göktürk]
Gelişme baskısı altında olan mevcut su yollarının Korunmasını hedefleyen Ekolojik Sınır-
lama eylemi Kağıthane – Cendere aksı üzerinde doğal niteliğini korumakta olan ancak son
10 yıl içinde Kemerburgaz’da yaşanan gelişmelerin de etkisi ile kentleşme baskısı yaşamak-
ta olan, hatta yapı ve nüfus yoğunluğu son 5 yılda ciddi şekilde artan Göktürk yerleşmesi ve
kuzeyinde yer alan ormanlık alanlar ile Karadeniz kıyısına kadar olan bölgeyi ele almakta-
dır.
67
1 2 9 1 2
68
1 2 9 1 2
Not Çerçevesi 1: Gecekondu baskısını engellemek amacıyla önerilen 1/5.000 ölçekli Eyüp,
Alibeyköy Nazım İmar Planı revizyonu gerekçelerinde Eyüp İlçesi, Alibeyköy Mahallesi, Mare-
şal Fevzi Çakmak Caddesi vadi tabanı niteliğinde olduğundan planlanan atıksu ve yağmursuyu
güzergahları boyunca 15 metre genişliğinde bir bandın imar planlarına yol veya yeşil alan ola-
rak ayrılması gerekmediği belirtilmektedir. 16.08.2012 karar özeti madde 12’ye göre- İlgi ( f )
Yönetim Kurulu Kararı gereği; Mareşal Fevzi Çakmak Caddesinden geçen Alibeyköy Deresi’-
nin Kolu olan Çobançeşme Kolu’nun vadi tabanı yağmursuyu toplama havzası (80-130) ha’ ın
arasında olduğundan, dere taşkın sınırları belirleninceye kadar, dere aksından itibaren dere-
nin sağında ve solunda 10’ ar m. olmak üzere toplam 20 m. alan dere yapı yaklaşma sınırıdır.
Dere yapı yaklaşma sınırı olarak belirlenen bu alanlar, imar planlarında dere ıslahı, yol, yeşil
alan ve yapılaşmasız alan olarak ayrılmalı, afete maruz bu bant içerisinde yapılaşmaya izin
verilmemeli, derenin doğal akışını engelleyecek, arazi topografyasını değiştirecek herhangi
bir çalışma kesinlikle yapılmamalıdır.
[16.08.2012 tarih, 1583 karar no,1583 dosya no’lu İBB Meclis kararı]
P2-Göktürk Yerleşmesi
Sırtlar arasında kalan bir düzlükte kurulmuş olan Göktürk Yerleşmesi Kemerburgaz’ın Kuze-
yinde yer almaktadır. 1999 depreminin ardından İstanbul’da zemini daha sağlam olan kuzey
bölgelerinde yerleşmelerin daha fazla tercih edilir olması ile Göktürk gelişmeye başlayan bir
alan olmuştur. Orman içinde kalan yerleşim aynı zamanda kuzeyinde yer alan Göktürk ve
Kemerburgaz göletleri ve yakınından geçen akarsular ile SU varlığı açısından oldukça zen-
gindir.
Göleti besleyen su yollarının yanı sıra yoğun yağış zamanlarında yapılaşmış alanlar taşkın-
lara neden olmaktadır. Göktürk orta-yüksek gelir grubu tarafından tercih edilen site yerleş-
melerinden oluşmaktadır. Bölgeye olan talebin yüksek olması yerleşmenin genişleyerek
çevrede yer alan doğal alanları tehdit etmesine neden olmaktadır. Ekolojik Sınırlama eyle-
mi Göktürk yerleşmesi çevresindeki su varlıklarının tanımlanarak, korunması ve gelişmenin
farklı alanlara yönlendirilmesini önermektedir.
Gölet ve onu besleyen su güzergahları çevresinde bırakılan mutlak koruma bantları, özellik-
le orman alanı ile çakıştığı noktalarda genişletilmiştir. Orman alanı için de bir koruma bandı
önerilmektedir. Yağış sularının mevcut kanallar ile gölete iletilmesi önemlidir, bu nedenle
topografik yapıyı bozacak uygulamalara izin verilmemelidir. Yol güzergahları, kot farkları,
yüzey eğimleri, drenaj kanalları vs unsurların arazi topoğrafyasıyla uyumlu olması gerekir.
69
1 2 9 1 2
Yağmur sularının toprak yüzeyinde kalarak yer altı su kaynaklarına iletilmemesi gölete göre
daha düşük kotta yer alan yerleşimde su baskını ve konutlarda nem sorunlarına neden ol-
maktadır. SU güzergahları ve gölet çevresinde bulunan ağaç dokusunun arttırılması ve tam-
pon bölgelerin genişletilmesi bu nedenle önem taşımaktadır. Tampon bölgelerden sonra
tanımlanan yerleşim sınırının dış çeperini oluşturacak bölgede kamusal kullanımlar ve dü-
şük yoğunluklu konut alanlarına izin verilebilir. Ancak konut alanları hem fiziksel hem de kul-
lanımlar açısından doğa ile uyumlu, çevreye zarar vermeyen (atık yönetimi uygulayan, inşa-
at sırasında ağaç kesimini sınırlandıran, kullanılan malzemeler açısından çevreci, önerdiği
yaşam tarzı açısından çevreye duyarlı vb.) ve sürdürülebilir nitelikte olmalıdır. Bu tip konut
alanları için Tasarım Rehberleri geliştirilmesi uygun bir çözüm olacaktır. Göktürk yerleşme-
si içinde yer alan sert zeminli akslar yeşil koridorlar ve kılcal yeşillere dönüştürülerek yerleş-
me içine sızmalıdır. Kapalı sitelerin içlerinde yer alan bahçeler yağmur bahçesi olarak de-
ğerlendirilmelidir. Yer altı otopark alanlarına izin verilmemelidir. Bu tip doğa içi yerleşmelerin
kimliklerinin kentsel alan olarak değil, kentsel hizmetleri sunan kırsal tipolojide yerleşmeler
şeklinde tanımlanması İstanbul için farklı ve alternatif bir yaklaşım ortaya koyacaktır.
Ekolojik sınırlama eylemi daha kuzeyde yer alan Ağaçlı gibi orman köyleri, Çoban Çeşme
mevkii [not çerçevesi 2] ve Kemerburgaz çeperinde de uygulanabilir.
Not Çerçevesi 2: Gecekondu baskısını engellemek amacıyla önerilen 1/5.000 ölçekli Eyüp,
Alibeyköy Nazım İmar Planı revizyonu gerekçelerinde Madde 8-İSKİ Genel Müdürlüğü yazı-
sında, “ana isale hatlarının geçtiği yol güzergahlarının min. 20.00 metre olacak şekilde dü-
zenlenmesi, mevcut ve planlanan atıksu – yağmursuyu altyapı hatlarımızın geçtiği güzergahla-
rın , İmar Plan çalışmalarında, 300 mm – 600 mm arası çaplar için en az 5 m., 700 mm – 1200
mm çaplar için en az 10 m. ve üstü çaplar için en az 15m. genişlikte İmar Yolu veya Yeşil Alan
olarak korunması, vadi tabanlarında yapılacak çalışmalarda, atıksu ve yağmursuyu kanalizas-
yon tesislerinin gelecekte yapılabilmesi maksadıyla en az 15.00 metre genişliğinde bir bandın
yol veya yeşil alan olarak ayrılması, vadi tabanının doğal halinin korunması, sedde topuk du-
var vb yüzeysel suların akışını engelleyecek yapıların kesinlikle yapılmaması gerektiğini belirt-
mekte; Madde 13 - “ Yapı Yaklaşma Sınırına komşu/yakın imar parseli” niteliğinde olduğu de-
ğerlendirilen parsellerin su basman kotlarının taşkın risk kotuna göre belirlenmesi ve taşkın
durumunda mevcut yapıların korunması için alan güvenliğinin (çevre istinat duvarları vb.)
sağlanması gerektiğini; buna göre İstanbul İmar Yönetmeliği 6.09.01 maddesi, “… taşkın alanla-
70
1 2 9 1 2
rında bodrum katın iskan edilip edilmemesinde ilgili belediyesi yetkilidir” hükmünde olup,
Alibeyköy Deresi’nin Kolu olan Çobançeşme deresine ait taşkın risk sınırlarını belirleme ça-
lışmalarının henüz tamamlanmadığından İSKİ tarafından parsellere ait taşkın risk kotunu; ya-
pılaşma faaliyetlerine başlanılmadan derenin onaylı projesine göre ıslah edilmiş olması kay-
dıyla mevcut/planlanan dere duvar kotundan 1,50 metre yüksekte olduğu kabul edildiğinden
yüksek tekerrür yıllı yağışların bu kotun altındaki alanlarda maddi ve manevi kayıplara neden
olabileceğinden, imar parsellerine hizmet edecek altyapı tesislerinin (bina zemin altı drenaj
sistemleri, atıksu ve yağmursuyu vb. altyapı tesisleri) taşkın risk kotunun üzerinden mansap
noktalarına terfi ettirilerek risk kotundan daha düşük alanlarda yapı sızdırmazlık önlemlerinin
(havalandırma/aydınlatma boşlukları, kapı, pencere gibi donatılar ile varsa zemin altı otopark
girişlerinin risk kotunun üzerinden yapılması) alınması gerektiğini belirtmektedir.
16.08.2012 tarih, 1583 karar no,1583 dosya no’lu İBB Meclis kararı]
Ekolojik Şok [Haliç, Sadabad Bölgesi, Belgrad Ormanı]
SU öğesi açısından hayatiyetini kaybeden alanların Ekolojik Şok eylemi ile canlandırılması,
Su kültürel miras yapılarının fazla olduğu, kent kültürü içinde su ve sayfiye kullanımları ile
özdeşleşmiş Haliç, Sadabad bölgesi ile Belgrad ormanı içine odaklanmaktadır. Vücuda uy-
gulanan Elektroşok benzeri bir şekilde, su ile kente yapılacak ekolojik şok kentsel mekanın
doğa ile buluşmasını, su kaynaklarına sahip çıkmasını ve su ile canlanmasını sağlayacaktır.
Söz konusu canlandırma farklı şekillerde ön görülmektedir. Su kültür mirası yapılarında
mümkün olan durumlarda işlevsel canlandırmalar yapılabileceği gibi olmayan durumlarda
yeni öneriler ile bu yapıların kent yaşamı içine katılması söz konusudur. İşlevsel olarak can-
landırılabilecek çeşmeler, işlevini daha iyi yapabilmesi için restore edilecek bentler ya da
kentsel belleğin derinliklerinden çıkarılarak kent tarihinin bir parçası olarak anlatılacak su
kemerleri kent ve kentlilerle aktif olarak bir araya gelecektir.
P3-Haliç, Sadabad Bölgesi
Haliç ve Sadabad Osmanlı’nın en önemli mesire alanlarından biridir. Doğal özellikleri nede-
niyle Sadabad bahçeleri İstanbulluların ve hükümdarların doğa ile bir araya geldikleri yerle-
rin önde gelenlerindendir. ilk defa Kanuni Sultan Süleyman'ın ilgisini çekmiş olan Kağıthane,
III. Ahmet devrinde yaptırılan Sadabad Kasrı ile imar edilmeye başlamıştır.
71
1 2 9 1 2
Daha sonra Kağıthane ve Alibey dereleri kıyılarının devletin ileri gelenlerine verilmesi ile
bölgede yer alan köşkler artmış, güzel bahçelerle Kağıthane bir yazlık dinlenme sitesi haline
gelmiştir. Bu alan su öğesini yoğun olarak kullanan özenli bahçeler ve köşkler ile Osmanlı
için peyzaj uygulamalarının örneklerini içinde barındırmıştır [URL-43, Erişim Tarihi:
12.09.2012]. Bugün çoğunluğu yok olan bu yapılar ve bahçelerin bir kısmının yeniden can-
landırılması kentin su,bahçe ve mesire kültürünün canlanmasını da sağlayacaktır. Kentsel
yeşil sistemin bir parçası haline gelecek bu yeni düzenlemeler su bilincinin geliştirilmesinde
rol oynayacak ve kentsel belleği hayata geçirecektir.
P4- Belgrad Ormanı
Belgrad ormanı içinde yer alan su kemerleri ve isale hatları, Kemerburgaz’da yer alan Eğri
Kemer Ekolojik Şok ile canlandırılacak Su Kültür Mirası içinde yer almaktadır.
Belgrad ormanı içinde yer alan ve Nisan 2012’de üzerlerinde yer alan çatlakların verdiği za-
rar nedeniyle basında yer alan Ayvad ve Sultan Mahmut Bentleri acil olarak restore edilmesi
gereken yapılardır. Halen su tutma işlevi görmekte olan Ayvad Bendi Kırkçeşme suyu bent-
leri diye anılan dört bentten biridir. 1765 yılında Sultan 3. Mustafa tarafından inşa ettirilmiş,
yüksekliği 13.45 m, uzunluğu 63.50 m, üst genişliği 5.50 ile 6.90 m aralığında ve göl hacmi
156 bin metreküptür. Kağıthane deresinin bir kolu olan Ayvad Deresi üzerindeki bendin çök-
mesi birikmiş suyun bir sel felaketine yol açmasına neden olacaktır [URL-44, Erişim Tarihi:
12.09.2012]. Benzer bir tehlike taşıyan Sultan Mahmud Bendi Taksim suyu bentleri olarak
anılan üç bentten biridir. ‘Yeni Bent’ olarak da bilinen Sultan Mahmud Bendi, Sultan 2.
Mahmud tarafından 1839 yılında inşa ettirilmiş, yüksekliği 15.62 m, uzunluğu 101.55 m, üst
genişliği 6.90 m ve göl hacmi 217 bin 500 metreküptür. Bu bentlerin restore edilerek hayati-
yet kazanması, işlevlerini daha iyi şekilde yerine getirmesi aynı zamanda da orman içinde
çizilecek bir su yapıları rotası içinde yerlerini alması önerilmektedir.
Yapımı 1564’te tamamlanan 408 m uzunluğundaki Mimar Sinan eseri Eğri Kemer Kemer-
burgaz yolunun altından geçtiği, yerleşik alanlar ve Hamidiye Su Fabrikası tarafından sar-
malanmış bir yapıdır. Altından geçen yol kemere ulaşımı kolaylaştırmakla birlikte hemen
yanında yer alan fabrika kemerin algılanmasını engellemektedir. Su fabrikası ve kemer iş-
levlerinin birleştirilerek yetişkin ve çocuklara verilecek eğitimler için bir merkez olabilecek bu
nokta halkın İstanbul ve kaynak suları açısından bilinçlendirileceği bir merkez olarak değer-
lendirilebilir.
1 2 9 1 2
Ekolojik Kışkırtma [Tüm Kentsel Yerleşik Alan]
Mikro ölçekte yapılacak Su ile ilgili mikro-hidro müdahaleler kent içinde su öğeleri ve doğal
yapıyı parklar ve yeşil alan sınırından çıkararak çatılara, cephelere taşımaktadır. Farklı yak-
laşımı ile ekolojik açıdan kenti kışkırtarak dikkati doğal yapılara ve özellikle de SU öğelerine
çekecektir. Önerilen çatı bahçeleri ve yeşil cepheler kent içinde yer alan yeşile farklı bir bo-
yut katacak, aynı zamanda yağmur sularının toplanması, ısı adası etkisinin düşürülmesi ve
kentsel mekanlara biyoçeşitlilik kazandırılmasını sağlayacaktır. Kente doğal öğelerle estetik
katacak, işlevinin yanı sıra kentsel kimlik açısından da katkıda bulunacaktır.
Ekolojik kışkırtma eylemi özellikle çok yoğun yapılaşmış kentsel alanlarda, ama aslında tüm
kentte uygulanabilir. Dolayısı ile eylem sadece Kağıthane - Cendere Aksından değil tüm
kenti içine alacaktır.
Şekil 55. İstanbul İlçeleri’nin Nüfus-Su Kullanım Oranı
73
Çevreye duyarlı olduğu uygulamaların tümü çözüm getirilmeye çalışılan sorunların arka pla-
nında yer alan ve ekolojik krizi tetikleyen nedenler ortadan kaldırılmadığı sürece doğal pey-
zajın korunmasından öteye geçemeyen bir savunma olarak kalacaktır. Bu anlamda yarış-
maya konu olan yer benzeri kentlerin sıkışık dokusu içinde canlılığını zayıf bir şekilde sür-
dürmeye çalışan doğal alanların korunması ve yaşam döngüsüne katılabilmesi için çoklu bir
bütünleşmenin sağlanması gerekmektedir.
6.ekolojik bütünleşme
74
1 2 9 1 2
Ken Yang tarafından tanımlanan tasarım ve planlamada Bio Bütünleşme kavramı projenin
konsept kararları açısından önemli bir açılım sağlamıştır. Yapılı çevre ve ekosistemler ara-
sındaki bağlantıların ve karşılıklı bağımlılıkların yaratıcı bir şekilde uyarlanması gerektiğini
belirten Yang [2012] bu bütünleşmenin Sistemik, Fiziksel, Zamansal olarak gerçekleşebile-
ceğini vurgulamaktadır.
Fiziksel bütünleşmeyi tasarlanan sistemin fiziksel varlığı ve kullanımını, yaşam çevrelerinin
rehabilitasyonu, biyoçeşitliliğin arttırılması, zarar gören ekosistemlerin onarılması, vs. olarak
tanımlayan Yang sistemik bütünleşmeyi tasarlanan sistemlerin süreç ve işlevlerinin ekosis-
temlerin süreç ve işlevleriyle bütünleşmesi, biyosfer (hava, su, toprak) içinde özümsenmesi
olarak ele almaktadır. Zamansal bütünleşmesi ise tasarlanan sistemde doğal çevre ve kay-
naklarının gelecek nesillerinde yararlanabileceği şekilde kullanılması ve korunmasına da-
yandırmaktadır [Yang, 2012].
Ekolojik tasarımın mantıksal olarak kurgulanmasını Özkeresteci [2011, s.2-83], kavrama-
kurgulama-tasarlama [üst ölçek planlama] - değerlendirme olarak 4’lü basamak içinde ta-
nımlamaktadır. 1.Ekosistemleri kavramak, 2. İçinde bulunulan ekosistemi ve yeni yaratıla-
cak ekosistemi kurgulamak, 3.Ekolojik tasarım ve planlama (Tasarım ve planlama yoluyla
doğal koruma sağlamak) ve 4.Ekolojik değerlendirme, Yapılan tasarım ve planlama çalış-
maların toplum ve çevre yararı çerçevesinde değerlendirilmesi olarak belirtilmiştir.
Bu noktada projenin önerdiği Ekolojik Bütünleşme yaklaşımı söz konusu alanların geleceği-
ni ekolojik olarak planlarken bağlantısallık, biyoçeşitlilik, işlevler ve süreçleri geliştirmeyi he-
deflemektedir. Ekolojik dengenin korunabilmesi için proje alanında özgün ekolojik profilin
mevcudiyetini muhafaza ettiği yerlerde korunması kaybedilen yerlerde ise yeniden canlandı-
rılması gerekmektedir.
1 2 9 1 2
Projenin önerdiği eylemler benzer eylem adımları tanımlayarak sırasıyla, ilk etapta tespitler
daha sonra tasarım ve en son uygulama adımlarını tanımlamaktadır. Proje çerçevesi Kağıt-
hane – Cendere aksı için etkin bir planlama yaklaşımı ve alt ölçeklerde tasarım modelleri
önermektedir.
Tasarım’da Mavi Koridorlar
Önerilen ekolojik planlama ve tasarım yaklaşımının strüktürü çalışma alanın fiziksel duru-
muna dair kronolojik bir değerlendirmeyi gerektirmektedir. Vadinin su kıyıları ve etkileşim
içinde olduğu diğer doğal alanlarda yaşanan bozulma ve yoksullaşmaların yapılan müdaha-
leler ve denetimsiz değişim sürecinden kaynaklandığı pek çok araştırma üzerinden edinilen
ortak bilgidir.
Dere ve kolları ile Cendere Vadisi sahip olduğu su ve kıyı yapısına dair hem doğal hem de
kültürel mirasının neden çok çok küçük bir parçasını bugüne taşıyabildiği kronolojik olarak
gözlemlenebilmektedir.
Ekolojik bütünleşme amaçlı tasarımda atılacak ilk adım, yapılı çevrenin fiziksel yerleşimini
ve zemin üzerinde aldığı biçimi, içinde bulunduğu ekosistemlerle bütünleştirmektir [Yang,
128]. Projenin önerdiği eylemlerin ilk adımları da mevcut durumun tespiti ve söz konusu su
varlığının konumlandırılması olarak tanımlanmıştır. Yang [2012] kentsel alandaki mevcut
doğal ekosistemlerin tanımlanıp sürdürmesi gerektiğini ve bölgenin doğal çevre ve ekolojik
bağlantılarının bütünlüğünün korunması gerektiğini belirtmektedir.
Proje yaklaşımının önerdiği SU odaklı bir canlanma ve kentin SU’yu ile buluşması, Su kay-
naklarını koruması ve yeşil sistem ile birleşen SU öğelerinin kentin içine sızarak kenti can-
landırması tasarım yaklaşımının özü olarak tanımlanabilir.
76
1 2 9 1 2
Tabii ki uygulama aşamasında mevcut ekosistemlerin tespit edilmesi gerektiğine değinilmiş-
tir. Proje eylemlerine geçildiğinde, özellikle yerleşim planında, arazi içinde kilit önem taşıyan
ekolojik koridorlarda istenmeyen kesintilerden, arazinin sel ve erozyona açık kısımlarında
yeni geçirimsiz yüzeylerden kaçınılmalı ve doğal bitki örtüsü çeşitliliği, doğal drenaj kanalları
ve toprak etkenleri dikkate alınmıştır [Yang, 155].
Özellikle Ekolojik Sınırlama eylemi içinde peyzajdaki mevcut ekolojik süreklilik korunmaya
çalışılmış ya da peyzaj köprüleri v.s. öğelerle yeni ekolojik koridorlar oluşturmak için arazi
topografyasındaki fırsatlardan yararlanılmalıdır. Buradaki ekolojik yöntem peyzajdaki doğal
biçimi algılamak üzere kullanılmaktadır.
Cendere Vadisi ve devamında Haliç’in özgül koşulları içinde bio bütünleşme, doğal ortamın
kentleşmiş parça ile olan kesitinde ortaya çıkan bozulmaların rehabilitasyonuna dönük ele
alınmaktadır. Proje çerçevesinde getirilen öneriler de canlılığını ve karakteristik yapısını
önemli ölçüde kaybeden ve kaybetmek üzere olan alanlarda mevcut ekosistemlerin galvani-
ze edilerek sürekliliğinin sağlanmasını içermektedir.
Sonuç olarak Cendere vadisi önerilen Ekolojik Bütünleşme yaklaşımı çerçevesinde kent ve
doğanın bir araya geldiği ve bu birlikteliğin su kanalları sistemi ile pekiştirilerek canlandırıldı-
ğı bir ortam ortaya koymakta, bunun için fiziksel müdahale eylemleri tanımlamaktadır. SU
öğelerinin desteği ile canlandırılan kentsel alanlar başta su olmak üzere doğal kaynaklarını
koruyarak geleceğe taşıyan, kent kimliği ve yaşam kalitesi açısından üst düzeyde mekanlar
olarak geleceğe ilerleyecektir.
Çeçen, K. 1994. İstanbul’da Tarihi Su Tesisleri ve Bunların Teknik Yönden Değerlendirilme-si, T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Su ve Toprak Kay-bı Kaynaklarının Geliştirilmesi Konferansı Bildiriler Kitabı. Ankara, 1994, Ankara: T.C. Ba-yındırlık ve İskan Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Yayını, s.3-22. Çeçen, K. 1996. Roma Su Yollarının En Uzunu, İstanbul: Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. Yayını, İstanbul. Çeçen, K. 1999. İstanbul’un Osmanlı Dönemi Suyolları, İstanbul: İstanbul Büyük Şehir Bele-diyesi İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi [İSKİ] Yayını, Renk Ajans Basım Yayın. Gülmez, G. ve Aysel N. 2008.Tarihi Bir Su Yapısı: Eğrikapı Maksemi. T.C. Çevre ve Or-man Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü DSİ II. Bölge Müdürlüğü Tarihi Su Yapıları Konferansı Bildiriler Kitabı. İzmir, 26-27 Haziran 2008, İzmir: T.C. Çevre ve Orman Bakanlı-ğı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü DSİ II. Bölge Müdürlüğü Yayını. Kıyı Kanunu Yönetmeliği. Erişim Yeri: http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/790.html [Erişim tarihi: 08.07.2012]. Kostof, S. 1991. The City Shaped : Urban Patterns And Meanings Through History, London: Thames and Hudson. Ödekan, A. 2000. Doğadan Endüstrileşmeye. İstanbul Dergisi 34, İstanbul: Tarih Vakfı Ya-yınları, s.80-85. Özkeresteci, İ. 2007. Ekolojik Mimariyi Bilimsel Anlayış İle İlişkilendirmeye Yönelik Bir De-neme. İçinde: Hegel, H., Yaşar ve H, Volkan, İ. Ekolojik Mimarlık ve Planlama Ulusal Sem-pozyumu Bildiriler Kitabı. Antalya, 27-28 Nisan 2007, Antalya: Mimarlar Odası Antalya Şu-besi Yayını, s:80-85. Paquot, T. 2011. Şehirsel Bedenler, İstanbul: Everest Yayınları. Sılaydın Aydın, B. 2010. Su Çerçeve Direktifi’nin Kentsel Planlama Açısından Değerlendi-rilmesi ve Su Koruma Mevzuatına Dönük Öneriler, Planlama Dergisi, Ankara: TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, Sayı 49. s.33-41. Şahin, G. 2010. 1.Oturum: Dünyada ve Türkiye’de su kaynakları ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki beklenen etkileri, Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu, İstanbul: Sos-yal Değişim Derneği Yayını.
81
kaynakça
van Wijk, F.J.; de la Haye, M.A.A.; Hehenkamp, M.J.; de Bruin, E.F.L.M.; Schelleman, F.J.M. 2003. Su Çerçeve Direktifi, Su Çerçeve Direktifi’nin Türkiye’de Uygulanması, Erişim Yeri: http://web.adu.edu.tr/user/odurdu/absudirektifi.pdf [Erişim tarihi: 08.07.2012]. URL-1: 2011, Green Roof Trend, Home Deco Gallery [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://homedecorgallery.info/tag/green-roof/ [Erişim tarihi: 10.09.2012]. URL-2: Alter, B. 2009. Chelsea Flower Show Goes From the Ridiculous to the Sublime [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://media.treehugger.com/assets/images/2011/10/box-tall.jpg, [Erişim tarihi: 10.09.2012]. URL-3: Başak Peyzaj [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://basakpeyzaj.com/default.aspx?action=icerik&cmd=hizmetlerimiz&tag=dikey-bahce, [Erişim tarihi: 10.09.2012]. URL-4: Buildingdiy [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.buildingdiy.com/green-vertical-garden.htm, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-5: Central Ohio Rain Gardens [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.centralohioraingardens.org/ [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-6: City of Madison [çevrimiçi] http://www.cityofmadison.com/engineering/stormwater/raingardens/terraceraingardens.cfm, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-7: Civil Engineer Link [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://civilengineerlink.com/wp-content/uploads/2011/01/green-roof1.jpg [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-8: Çatıcı [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://www.catici.biz/wp-content/uploads/2011/11/yesil-cati-sistemleri3.jpg [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-9: Dekorasyon [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://dekorasyon.kadin.ca/cilgin-dikey-bahce-modelleri/dikey-bahce-cephe-tasarimi/, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-10: Designing Our Future: Sustainable Landscapes [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.asla.org/sustainablelandscapes/raingarden.html [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-11: Design Squish [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.blog.designsquish.com/index.php?/site/vertical_gardens_renaissance/, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-12: Digital Learning Foundation [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://digitallearningfoundation.org/content/15-living-walls-vertical-gardens-sky-farms, [Erişim tari-hi: 11.09.2012]. URL-13: Ecogeek [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://www.ecogeek.org/architecture/894 [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-14: ESI Info [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.esi.info/detail.cfm/Marshalls-Ltd/Mini-Beany-combined-kerb-and-drainage/_/R-24491_HX59HT [Erişim tarihi: 01.09.2012]. URL-15: Georgetown Waterfront Park [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.georgetownwaterfrontpark.org/2009/06/rain-garden/ [Erişim tarihi: 11.09.2012].
URL-16: Green Over Grey [çevrimiçi]. Erişim yeri: .http://greenovergrey.com/living-walls/what-are-living-walls.php, [Erişim tarihi: 11.09.2012].
82
1 2 9 1 2
URL-18: Green Water Infrastructure [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://thinkgwi.com/2011/01/12/rain-gardens-bioswales-presentation/ [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-19: Habitat [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://inhabitat.com/lifewall-modular-vertical-garden-panels-clean-the-air/, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-20: Haven Gateaway [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.havengateway.org/utils/imagevariation/674/45cb3b49e1f430a34e68b8ad931c3be4/image.jpg, [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-21: Home Inspiration [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://homeinspirations.net/vertical-garden-to-unify-home-with-the-nature.html/vertical-garden-project, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-22: Intercon [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://progressivetimes.files.wordpress.com/2010/10/newyork_roof_gardens__original.jpg [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-23: Kılıç, A. 2004. Su Yolları ve Su-Yolcu Esnafına Dair Bazı Tespitler, s.175-188, Eri-şim Yeri: http://acikarsiv.ankara.edu.tr/eng/browse/2253/, [Erişim tarihi: 01.07.2012] URL-24: Minus 25 [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.minus25.com/dikey-bahceler, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-25: Neighbourhood Nursery [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://neighborhoodnursery.com/rain-gardens/ [Erişim tarihi: 10109.2012]. URL-26: New York State Department of Enviromental Conservation [çevrimiçi] http://www.dec.ny.gov/public/44330.html [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-27: Peyzajist [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.peyzajist.com/wp-content/uploads/2009/09/72647.jpg [Erişim tarihi: 11.09.2012].
URL-28: Rugrets Gardens [çevrimiçi] http://rutgersgardens.rutgers.edu/RainGarden.html [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-29: Science and Engineering at The University of Edinburgh [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://www.geos.ed.ac.uk/homes/s9639931/Research/, [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-30: Smeedan Foreman [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.smeedenforeman.co.uk/images/leith.jpg, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-31: Storm Management [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.esf.edu/ere/endreny/GICalculator/RainGardenIntro.html, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-32: The Local Government & Municipal Knowledge Base [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://www.lgam.info/queensland-urban-drainage-manual, [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-33: The Urban Report [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://urbanreport.files.wordpress.com/2011/09/a04x1092redaugustenborg.jpg, [Erişim tarihi: 11.09.2012]
83
1 2 9 1 2
URL-34: The Urban Report [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://urbanreport.files.wordpress.com/2011/09/sweden-denmark-389.jpg [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-35: The Work of Eco Club at Bushloe High School [çevrimiçi]. Erişim Yeri: http://ecoclubatbushloe.files.wordpress.com/2011/07/20110702-081309.jpg, [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-36: Turner,T. 2009, Urban Drainage Systems and Landscape Architecture [çevrimiçi]. Erişim yeri:http://www.gardenvisit.com/blog/2009/10/01/suds-lid-wsud-urban-drainage-systems-and-landscape-architecture/, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-37: United States Enviromental Protection Agecy [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.epa.gov/ord/gems/scinews_network-news.htm [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-38: Water Shed CO. [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.watershedco.com/wetlands/meridian.php [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-39: Wilkinson Enviromental [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.gwhpavingservices.co.uk/suds.php [Erişim tarihi: 11.09.2012] URL-40: Wilkinson Enviromental [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.wilkinson-env.co.uk/wp-content/uploads/Swale.jpg, [Erişim tarihi: 11.09.2012]
URL-41: Wikipedia [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://en.wikipedia.org/wiki/File:Green_City.jpg [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-42: Yeba Dış Mekan Tasarımı [çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.yebadismekan.com/link2.html, [Erişim tarihi: 11.09.2012]. URL-43: Wikipedia [Çevrimiçi]. Erişim yeri: http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A2%C4%9F%C4%B1thane. [Erişim tarihi: 12.09.2012]. URL-44: Hürriyet Gazetesi[Çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20395731.asp [Erişim tarihi: 12.09.2012]. Yang, K. 2012. Eko Tasarım: Ekolojik Tasarım Rehberi, İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi Ya-yını. Yazman, D. 2011. Su Yolunu İstanbul’da Bulur, Erişim yeri: http://v3.arkitera.com/h62667-su-yolunu-istanbulda-bulur.html, [Erişim tarihi: 11.09.2012].
84
1 2 9 1 2