Avrasya'nın Jeopolitik Anahtarı: Ukrayna Üzerinde Güç Mücadelesi

34
FURKAN ŞENAY • MUHAMMET KOÇAK AĞUSTOS 2014 SAYI: 106 ANALİZ AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

Transcript of Avrasya'nın Jeopolitik Anahtarı: Ukrayna Üzerinde Güç Mücadelesi

FURKAN ŞENAY • MUHAMMET KOÇAK

AĞUSTOS 2014 SAYI: 106ANALİZ

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI

UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

AĞUSTOS 2014 SAYI: 106

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI

UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

ANALİZ

FURKAN ŞENAY • MUHAMMET KOÇAK

COPYRIGHT © 2014Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

Tasarım: : M. Fuat ErUygulama : Ahmet ÖzilKapak Fotoğrafı : AFPBaskı : Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş., İstanbul

SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFINenehatun Caddesi No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYETel:+90 312.551 21 00 | Faks :+90 312.551 21 90www.setav.org | [email protected] | @setavakfi

SETA | Washington D.C. Office1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106 Washington, D.C., 20036 USATel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099www.setadc.org | [email protected] | @setadc

SETA | Kahire21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No 19 Cairo MISIRTel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire

SETA | İstanbulDefterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43Eyüp İstanbul TÜRKİYETel: +90 212 395 11 00 | Faks: +90 212 395 11 11

5s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

İÇİNDEKİLER

ÖZET 7

GİRİŞ 9

RUSYA’NIN JEOPOLİTİK HESAPLARI 10

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN HAMLELERİ 18

ENERJİ JEOPOLİTİĞİ 23

AVRUPA’NIN RUSYA İMTİHANI 29

SONUÇ 31

6

ANALİZ

s e t a v . o r g

YAZAR HAKKINDA

Furkan ŞENAYİstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Avrupa Çalışmaları alanlarında lisans eğitimini ta-mamlamış, aynı üniversitede Avrupa Çalışmaları bölümünde yüksek lisans eğitimini sürdür-mektedir. Washington DC’de ve Kahire’de araştırmalarda bulunan Şenay, Londra Üniversitesi SOAS Enstitüsü ve Bologna Üniversitesi Balkan Enstitüsü başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde projelere katılmıştır. ‘Arap Baharı’nı araştırmak üzere Ortadoğu ülkelerinde de bulunan Şenay, SETA Dış Politika Araştırmaları biriminde çalışmalarını sürdürmektedir.

Muhammet KOÇAK2013 yılında Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2011 yazında Moskova’da Puşkin Dil Enstitüsünde Rusça eğitimi alan Koçak, lisans öğreniminin bir senesini ABD’de Franklin & Marshall College’da geçirdi. Başlıca araştırma alanları Eski Sovyet coğraf-yasında yaşanan siyasi ve sosyal dönüşümler ve Rusya’daki Müslüman azınlıklardır. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde Yüksek Lisans öğrencisidir. İngilizce ve Rusça bilmektedir.

7s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

Soğuk Savaş sonrası ciddi bir jeopolitik güç kaybına uğrayan Rusya, kendisi için birinci derecede jeopolitik önemi haiz olan ülkelerin Avrupa Birliği (AB) ile imza-layacağı anlaşmaları bir tehdit olarak algıladı. Jeopolitik açıdan önemli bir nokta-da yer alan Ukrayna ise Batı ile Rusya arasında bir güç mücadelesine sahne oldu. Olaylar 2013 yılı Kasım ayında Devlet Başkanı Yanukoviç’in AB Ortaklık Anlaş-ması’nı imzalamak istememesiyle başladı. Muhalefetin sokaklara dökülmesinin ve yaşanan çatışmalar sonucu Başkan Yanukoviç’in ülkeyi terketmesinin ardından bölgedeki jeopolitik dengelerin bozulmasından endişelenen Rusya, gelişmelere Kırım’ı topraklarına katarak cevap verdi. Çatışmaların Doğu bölgesine sıçrama-sıyla Ukrayna’da istikrarsızlık artarken bölgedeki etkinliğini sürdüren Rusya, Batı dünyasından gelen yaptırımlar ile mücadele etmeye çalışıyor.

Ukrayna krizi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana uluslararası sistemin en kırılgan hatlarından biri olarak ortaya çıkarken, AB’nin Rusya ile genişleme politikaları üzerinden doğrudan karşı karşıya gelmesine neden oluyor. Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’da yaşanan iç çatışma ile bölgede istikrarsız bir tablo ortaya çı-karken AB ülkeleri ve ABD ile Rusya arasında gerilimin tırmandığı görülüyor. AB içinde ise ülkelerin ayrı ayrı sahip oldukları siyasi ve ekonomik maliyet hesapları Batı’nın ortak bir dış politika oluşturmasında da güçlükler ortaya çıkarıyor.

Batı ve Rusya arasında Soğuk Savaş dönemine benzer bir gerilim olduğu görülüyor. Hem işbirliği hem de çekişme içeren bir ilişkiyi yönetmek kolay de-ğil. Fakat Ukrayna’nın güvenliğinin ancak Batı ve Rusya’nın işbirliği yapması halinde sağlanabileceği görülüyor. Yaşanan gerilimde anahtar nokta istikrarlı ve yaşayabilir bir Ukrayna’nın hem Batı hem de Rusya’nın ciddi katkısı olmadan gerçekleşemeyeceğidir. Gelecekte sadece Batı’da yer alan bir Ukrayna tablosu en az mümkün olan senaryo olarak görünüyor. Ukrayna’nın geleceği Batı ve Rusya arasında yapılacak görüşmeler ile şekillenecektir. İç çatışmalar yaşayan Ukray-na’nın güvenliği ancak Batı ve Rusya’nın işbirliği yapması halinde sağlanabilir.

ÖZET

Bu analiz ekonomik işbirliği, enerji rotaları, jeopolitik hamleler ve gerilimler bağlamında AB - Rusya ilişkilerini inceleyerek izlenen politikaların bugünü ve geleceği üzerine değerlendirmelerde bulunacaktır.

8

ANALİZ

s e t a v . o r g

Bu konjonktürde tarafların Ukrayna’yı ne tamamen kontrol edebilmesi ne de tamamen kaybetmesi mümkün görünmüyor.

Bu analiz ekonomik işbirliği, enerji rotaları, jeopolitik hamleler ve gerilimler bağlamında AB - Rusya ilişkilerini inceleyerek izlenen politikaların bugünü ve geleceği üzerine değerlendirmelerde bulunacaktır. Bu değerlendirmeler Ukrayna kriziyle birlikte AB-ABD ve Rusya’nın stratejik hamlelerinin oluşturduğu kutup-laşmayı ve barındırdığı riskleri incelemeyi amaçlamaktadır. Sonuç kısmında ise Batı ve Rusya arasında bir gerilim hattı olan Ukrayna için senaryolar işlenecektir.

9s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

GİRİŞSovyetler Birliği’nin ve Varşova Paktı’nın çöküşü sonrası Orta Avrupa’daki devletlerin hızla Avru-pa Birliği (AB) ve NATO’ya entegre oluşu Rus devleti için ciddi bir jeopolitik gerilemeye neden oldu. Renkli devrimlerin etkisinde Ukrayna’da 2004 yılından itibaren yaşanan gelişmeler Rus-ya’nın endişelerini arttırdı. Kremlin, Soğuk Savaş sonrası NATO’nun genişlemeye yönelik adım-larından gittikçe rahatsızlık duyarken, Avrupa-Atlantik topluluğunun şekillenme sürecinde ve 1990’lı yılların ortalarından itibaren Amerika ve Avrupa, Kiev’in ayrı kimliğine destek oldu. Başta Almanya olmak üzere Avrupalı ülkeler Ukray-na’nın Avrupa’daki sağlam yerini aldığına vurgu yaparken, Ukrayna’nın Rusya ile sınırlı ve büyük ölçüde ekonomik alanda bütünleşme tutumu Rusya için ‘Slavik Birlik’ kavramının gerçekleş-mesini geçersiz kılıyordu.1 Eski Sovyet coğrafya-sında jeopolitik açıdan en önemli ülkelerden biri olan Ukrayna, Avrupa’yla ilişkisi açısından Rusya için bir dönüm noktası olarak ortada duruyor. Ukrayna’nın kendi geleceğine karar vermesi, Rusya’nın da Avrupa ile olan ilişkisinin geleceği-ne karar vermesi açısından önem taşıyor.

1. Zbigniew Brzezinski, The Grand Chessboard: American Primacy And Its Geostrategic Imperatives , (Basic Books, New York: 1998), s.112

Soğuk Savaş sonrası dönemde AB siyasal bütünleşme ve genişlemeye yoğunlaşmıştı. Bu iki stratejinin sonucu olarak AB sıkı bir en-tegrasyon politikası izlemiş ve bu genişleme ile AB’nin sınırları eski Sovyet coğrafyasına dayan-mıştı. AB, 2000’li yıllarda üye olan ülkelerle en-tegrasyon politikasında ilerleme sağlarken, son genişleme dalgası ile komşu olunan bölgeler, AB için fırsatları ve zorlukları beraberinde ge-tirmiştir. Fırsatlardan yararlanmak ve riskleri as-gari düzeye indirmek için AB tarafından Avrupa Komşuluk Politikası-European Neighbourhood Policy (ENP) geliştirilmiştir.2 ENP’nin temel amacı beşinci genişleme dalgasının ardından, AB’nin yeni komşularıyla ilişkilerinin derinleş-tirilmesini ve böylelikle Avrupa kıtasını bölen sınır çizgilerinin oluşmasını engellemekti. Nite-kim komşuluk politikası yeni bir genişleme he-definden ziyade yeni komşularla bağları güçlen-dirmek hedefini taşıyordu. AB tarafından Rusya ve Güney Kafkasya ile ilişkiler derinleştirilmek istenirken, Rusya Federasyonu ENP’ye girmeyi reddederek AB ile daha eşit temelde bir işbirliği geliştirmeyi tercih etmişti.

Soğuk Savaş sonrası zaten ciddi bir jeopo-litik gerileme yaşamış olan Rusya, kendisi için birinci derecede jeopolitik öneme haiz olan ül-kelerin AB ile imzalayacağı anlaşmaları bir tehdit olarak algıladı. 2014 yılına gelindiğinde yaşanan Ukrayna krizi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana uluslararası sisteme karşı en ciddi mü-cadele alanlarından biri olarak ortaya çıkarken, AB’nin Rusya ile genişleme politikaları üzerin-den doğrudan karşı karşıya gelmesine neden olu-yor. Bu durum sadece Rusya’nın Sovyet sonrası kaybettiği jeopolitik etki alanını yeniden sağlama isteğinden değil, özellikle Doğu Avrupa’ya nüfuz etme stratejisinden de kaynaklanıyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin, başkanlığının ikinci döneminde Sovyetler Birliği’nin dağıl-masını 20. yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi

2. “Komşuluk Politikasının Temel Unsurları ve Amaçları”, Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı web sitesi

10

ANALİZ

s e t a v . o r g

olarak gördüğünü açıklamıştı.3 Putin’in bu bakış açısı onun gerek Rusya’nın içerisindeki ayrılıkçı hareketleri gerekse bir anda kendilerini başka bir ülkenin vatandaşı olarak bulan milyonların bölge için yarattığı siyasi problemleri çözme yolunda nasıl bir yol izleyeceğinin de ipuçlarını veriyordu. Putin döneminde Rusya’nın kendi jeopolitik etki alanında güçlenmek istediği bu yaklaşım bölgede AB ve ABD’nin siyasi ve ekonomik entegrasyon stratejileriyle ters düşüyor ve bunun sonucunda gerilimli alanlar ortaya çıkıyordu.

Bu analiz ortaya çıkan bu gerilimli alanların en önemlilerinden olan Ukrayna’da halen devam eden gerilimin AB-Rusya ilişkilerine yansıyan boyutunu ekonomik işbirliği, enerji rotaları, je-opolitik hamleler bağlamında ele alarak AB ve Rusya ilişkilerini inceleyerek izlenen politikaların bugünü ve geleceği üzerine değerlendirmelerde bulunacaktır. Bu Ukrayna kriziyle birlikte AB-ABD ve Rusya’nın stratejik hamlelerinin oluştur-duğu kutuplaşmayı ve barındırdığı riskleri ince-lemeyi amaçlamaktadır. Sonuç kısmında ise Batı ve Rusya arasında bir gerilim hattı olan Ukrayna için üç senaryo işlenecektir.

RUSYA’NIN JEOPOLİTİK HESAPLARISoğuk Savaş’ın Ardından Sovyet CoğrafyasıSovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından Rusya Federasyonu, derin ekonomik ve sosyal problem-lerle yüzleşmek durumunda kaldı. Boris Yeltsin döneminde girişilen reformlar ülkenin problem-lerini çözmek bir yana mevcut problemleri daha da derinleştirdi. Bunun sonucunda Rus halkının desteğini büyük oranda kaybeden Yeltsin, 1999 yılında görevinden istifa ederek Rusya’yı çok daha farklı bir siyasi figür olan Vladimir Putin’e dev-retti. Uzun yıllar KGB’de görev yaptıktan sonra

3. Nick Allen, “Soviet break-up was geopolitical disaster says Pu-tin”, The Telegraph, 26 Nisan 2005.

siyasete atılan ve tavizsiz mizacıyla dikkat çeken Putin kısa zamanda Rusya’ya çok daha farklı bir rota çizdi. İç politikada ülke ekonomisini devle-te sadık şirketler üzerinden kontrol altında tutan Putin, aynı zamanda ayrılıkçı hareketlerin engel-lenmesi yönünde de müdahalelerde bulundu.

Seneler boyunca birçok etnik ve dini grubu enternasyonal, milletler üstü yapay bir duygu ve düşünce ile elde tutmaya çalışan Sovyet yöneti-mi, zihinlerden Sovyet öncesi kültür havzaları-nın yarattığı etkiyi tam olarak silemese de, bu çabasında belli bir oranda başarılı oldu. Sovyet yönetimi, Soğuk Savaş boyunca sistemi derinden etkileyecek bir dini ya da milli tehdit ile karşılaş-madı. Fakat bu durumun ne denli yapay olduğu gerçeği Soğuk Savaş yıllarının sonlarına doğru ortaya çıkan krizlerle kendini gösterdi. Bu çerçe-vede tam 17 tane ülkenin doğuşunu hazırlayan süreç aynı zamanda bu ülkelerin en önemlisi olan Rusya Federasyonu içerisinde de büyük krizlere sebebiyet verdi.

Halının altına itilmiş olan meselelere bakıl-dığında Soğuk Savaş sonrası bölgedeki dinamik-lerin kendiliğinden istikrarlı bir hal almayacağı başından beri aşikârdı. Gerek Orta Asya’da ge-rekse Kafkaslarda devam eden ve etkisi bölge sı-nırlarının çok ötesine ulaşan gerilimler Sovyetler Birliği’nin hâkimiyeti altında kurulan düzenin sonuçlarıydı. Sovyetler Birliği’nin yokluğu so-runların çözümü için yeterli değildi, hatta kimi zaman var olan problemlerin daha da içinden çı-kılmaz hale gelmesinin ana sebeplerinden biriy-di. Bu çerçevede 90’lı yıllarda Yakın Çevre (Near Abroad) projesi ile Rusya Federasyonu bölgede hâkim kılınmaya çalışılarak Sovyet sonrası düze-ne yumuşak bir geçiş arandı. Bu politikaların da etkisiyle bölgenin Sovyetlerin yıkılışı şiddetinde bir sarsıntı yaşaması engellenmiş oldu. Fakat bu hamleler yıllar yılı Sovyetler Birliği’nin elinde toplanan gücü merkezden çevreye yaymak yerine gücün tekrar merkezileşmesine yol açtı. Bunun sonucunda gücünü toplamış bir Rusya Federas-yonu’nun tekrar Sovyetler Birliği’nin mirasına

11s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

sahip çıkarak problemlerin kaynağında çözüm araması kaçınılmaz hale geldi.

Yeltsin’in görevi halefi Putin’e devretmesinin ardından bu çabalar Rusya Federasyonu’nun dev-let olarak toparlanmasının ardından daha etkili olmaya başladı. Bu çerçevede Putin yönetimi al-tındaki Rusya ayrılıkçı hareketler ile kimi zaman şiddete de mahal veren baskı yolları kullanarak mücadele ederken eski Sovyet cumhuriyetlerini de gerek ekonomik gerekse siyasi yollarla kontrol altında tutmaya çalıştı. Bu minvalde Avrasya Bir-liği adı altındaki bir oluşumu projeleştiren Putin bu yolla eski Sovyet cumhuriyetlerini Rusya’nın kontrolü altına almayı hedefliyor. Uluslararası arenayı ulus devletlerden çok medeniyetler üze-rinden okuyan bir anlayışa sahip olan Putin’in zihninde Sovyetler sonrası kurulan devletler ara-sındaki sınırların bu çerçevede pek bir önemi yok. Putin’den sıklıkla duyulan tarih ve kültür vurgusu da bu anlayışın bir ürünü. Rusya’nın şu an yürüttüğü politikaları ve gelecek hedeflerini değerlendirirken bu noktaları da göz önünde bu-lundurmak faydalı olacaktır.

Putin’in Ukrayna hamlesi2003 yılında baş gösteren ve eski Sovyet cum-huriyetlerinin bir kısmında görülen renkli dev-rimler bölge için önemli bir dönüm noktası oluş-turdu. Gerçekleşen siyasi dalgalanma sonucunda Ukrayna ve Gürcistan’da yönetim değişiklikleri meydana geldi, ayrıca diğer eski Sovyet ülkeleri de bu dalgalardan etkilendi. Fakat bu dalga uzun sürmedi ve Rusya’dan ekonomik bağımsızlığını tam anlamıyla kazanamamış olan bu devletler tekrar kademeli olarak Rusya’ya sadık liderle-rin etkisine girdi. Bu dönemde jeopolitik olarak Ukrayna Rusya’nın Avrupa ile olan bağlantısını ve Karadeniz’deki etkinliğini sürdürmesini sağlı-yordu. Ukrayna’nın devlet başkanları değişse de Rusya ile enerji ve güvenlik alanlarındaki işbirliği Sovyetlerin yıkılmasından bu yana devam etmiş-ti. Ukrayna’nın batıya yaklaşması, ayrıca olası bir NATO üyeliği Rusya için tam bir felaket senar-

yosuydu. Ukrayna’nın bir şekilde Rusya’nın kon-trolü altında bulunması Rusya’nın uluslararası gaz trafiğinin ya da belli jeopolitik avantajlarının da ötesinde psikolojik olarak oldukça önemliy-di. Özellikle Rusya’da halen yönetim üzerinde büyük etkiye sahip Avrasyacı ideolojiye sahip gruplar Ukrayna’nın ‘kaybını’ Rusya’nın em-peryal kimliğinden tamamen sıyrılmış uzak bir Asya ülkesi haline gelmesi yönünde bir gelişme olarak gördü. Bu yüzden Rusya, Yanukoviç’e AB ile Ortaklık Anlaşması’nı imzalamaktan vazgeç-mesi karşılığında oldukça kârlı bir anlaşma öner-di. Fakat karışan sokaklar Rusya’yı daha da sert önlemler almaya ve daha sonrasında da müda-hale etmeye itti ve Rusya Şubat 2014’ün sonuna doğru bölgede yoğunlaşan gerilimden de istifade ederek Kırım’ı ilhak etti.

Rusya’nın Kırım’a yaptığı müdahale özellik-le Batı’da büyük infiale sebep oldu. Sivil görü-nümlü milis güçlerin operasyonu sonucu Kırım Parlamentosu’nda iktidarın Rus yanlısı güçlere geçmesinin ardından referandum kararı alınan Kırım Yarımadası’nda 16 Mart günü gerçekleşen referandum sonrasında Kırım Rusya Federasyo-nu’na bağlanma kararı aldı. Kırım’ın Rusya Fede-rasyonu’na bağlanması Rusya’nın büyük çoğun-luğu tarafından destek gördü4, ayrıca Putin’in içerideki imajına oldukça olumlu bir katkı yaptı.5 Yanukoviç’in ülkeyi terk etmesinin ardından ge-len Kırım hamlesi gerek var olan endişe gerek-

4. “Vast majority of Russians welcome Crimea decision, poll shows”, RT, 17 Mart 2014.

5. Adam Taylor, “Putin’s approval rating hits 80 percent”, Washing-ton Post, 26 Mart 2014.

Ukrayna’nın Avrupa etkisine girmesi Rusya’da bir panik etkisi yarattı ve müdahaleye zemin hazırladı.

12

ANALİZ

s e t a v . o r g

se kaybolduğu düşünülen jeopolitik avantajın bir an önce geri kazanılması için atılan bir adım oldu. Psikolojik olarak bu hamlenin Rus halkını ve idaresini tatmin etmiş durumda olduğu görü-lüyor. Fakat Yanukoviç’in ülkeden ayrılmasının ardından panik içerisinde alınan bu kararın eko-nomik ve sosyal sonuçları için olumlu konuşmak oldukça zor görünüyor. İlk olarak, bu kararın uluslararası ilişkiler açısından her ne kadar karşı-laşılan yaptırımlar yeterli olmasa da belirli ölçekte bir bedeli oldu. Kırım’ın ilhakı sonucu Rusya’nın özellikle Libya ve Suriye örneğinde sıkça kullan-dığı egemen devletlerin içişlerine karışılmaması ilkesi görmezden gelinmiş oluyor. Bunun ya-nında 1994 yılında imzalanan ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü nükleer silahlarını imha etmesi karşılığında ABD, İngiltere ve Rusya’nın garantisi altına alan Budapeşte Anlaşması da ihlal edilmiş olundu.6 Bu ilhak Rusya’nın ileride ulus-lararası hukuka dayanarak belli diplomatik argü-manlar geliştirmesini zorlaştıracaktır. Örneğin Rusya’nın Kosova konusunda sıklıkla öne sür-düğü hukuki argümanlar Putin’in Kırım’ın ilha-kını Kosova’ya benzeterek Batı’ya seslenmesi ile zarar gördü.7 İkinci olarak, bu ilhakın uluslara-rası arenada tanınmaması sonucunda Rusya’nın

6. “Budapest Memorandums on Security Assurances, 1994”, Coun-cil on Foreign Relations, 5 Aralık 1994.

7. “Putin: Crimea similar to Kosovo, West is rewriting its own rule book” Russia Today, 18 Mart 2014.

Kırım’ın jeopolitik öneminden ticari anlamda yararlanması mümkün olmuyor. Kırım’ın ilhak sonrası uluslararası ticaret ve turizm gelirlerinde büyük azalma gözleniyor. Bununla bağlantılı son gelişme AB’nin Kırım ve Sivastopol’dan ihracatı yasaklaması oldu.8 Son olarak Rusya yarımada-nın ekonomik yükünü kendi başına yüklenmek durumunda kaldı, yerel kurumların dönüşümü ve Rusya sistemine eklemlenmesi Rusya’ya ol-dukça pahalıya mal oldu.

Putin’in Soğuk Savaş sonrası izlediği dış politika bölgesel düzeyde Sovyetler Birliği’nin yıkılışının ardından ortaya çıkan güç boşluğunu pro-aktif hamleler ile doldurmayı olduğu kadar, küresel düzeyde Sovyetler Birliği’nin Soğuk Sa-vaş’tan mağlubiyetle çıkmasının ardından yaşa-dığı kayıpları da telafi etmeyi hedefliyor. Daha geniş planda Putin’in bir anlamda Soğuk Savaş’ın sonuçları ile tekrar hesaplaşarak kazananları ve kaybedenleri tekrar belirleme amacı taşıdığı söy-lenebilir. ABD’nin Bush dönemindeki çizgisin-den uzaklaşarak sınır dışı askeri operasyonlardan -insansız hava araçları kullanımı haricinde- kaçın-ması ve özellikle de Obama’nın Suriye konusun-daki tutumu Putin’i cesaretlendiren faktörlerden oldu. Ukrayna özelinde ve eski Sovyet coğrafyası genelinde Rusya’nın çizdiği kırmızı çizgilerin far-kında olmak gerekiyor. Zira Putin, deklare ettiği Avrasya Birliği’ni kurmak için hem AB’den hem de ABD’den çok daha fazla fedakârlık yapmaya şimdiden hazır gözüküyor. Bu minvalde Rusya çıkarlarını korumak için oldukça agresif davran-maktan da çekinmeyeceğini Gürcistan savaşının ardından ilk defa en net biçimde Ukrayna’da gösterdi. Bu bağlamda bu iki ülkenin NATO ile olan ilişkilerine de dikkat çekmek gerekiyor. Rus-ya 2008 yılında NATO’nun Gürcistan’a üyelik önermesi üzerine bu ülkeye yaptığı askeri müda-hale ile NATO’nun genişlemesini durdurduğunu

8. “EU Bans Imports From Crimea”, The Moscow Times, 23 Ha-ziran 2014.

Putin’in Soğuk Savaş sonrası izlediği dış politika bölgesel düzeyde Sovyetler

Birliği’nin yıkılışının ardından ortaya çıkan güç boşluğunu pro-aktif hamleler ile

doldurmayı olduğu kadar, küresel düzeyde Sovyetler Birliği’nin Soğuk Savaş’tan

mağlubiyetle çıkmasının ardından yaşadığı kayıpları da telafi etmeyi hedefliyor.

13s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

savunmuştu.9 Rusya’nın Ukrayna’ya Yanukoviç üzerinden kârlı bir anlaşma ile müdahalesinin Ukrayna’nın Rusya ile olan bağını zayıflatma ka-pasitesine sahip Ortaklık Anlaşması ile gelmesi, Gürcistan ve Ukrayna müdahalesi arasındaki pa-ralelliklerden bir tanesidir.

Rusya, Soçi Kış Olimpiyatları sırasında Uk-rayna’da baş gösteren krize, parlatmaya çalıştığı uluslararası prestijine zarar vermemek amacıyla müdahil olmadı. Fakat olimpiyatların bitmesi-nin ardından Rusya gözünü bir anda Ukrayna’da-ki krize çevirdi ve birkaç hafta gibi kısa bir süre içerisinde Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olduğu Rusya Federasyonu Duma’sı tarafından kabul edildi. Dünya henüz Kırım’ın işgalini hazmede-memişken gerilim Ukrayna’nın diğer kentlerine de sıçradı ve tıpkı Kırım’da olduğu gibi kurgu-lanan referandumlar sonrasında Ukrayna’nın toprak bütünlüğü tehlike altına girdi. Kiev yö-netiminin bir türlü yerinde ve güçlü irade göste-rememesi sonucu gittikçe karmaşık bir hal alan ve Yanukoviç döneminde Rusya’ya olan bağlılığı oldukça artan Ukrayna, Rusya’ya tek başına kar-şılık verecek güçte bir ekonomik ve askeri kapa-siteye sahip değil. 2013 yılının sonunda başlayan olaylar sonucu Yanukoviç’in istifa etmesinin ar-dından Rusya ile ekonomik ilişkileri oldukça ze-delenen Ukrayna’nın bu konuda da kısa vadede mesafe kat etmesi oldukça güç. Bu yüzden Uk-rayna bu konuda dış aktörlerin desteğini bekledi. Fakat gerek AB’nin gerekse diğer batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar Rusya’yı caydırmaya yete-cek yoğunluğa ulaşmadı.

Sovyet Mirası Rus Propaganda Aygıtı Kapalı bir toplum olan Sovyetler Birliği’nde Gor-baçov tarafından devreye sokulan ve Glasnost dö-nemine kadar ülkeyi devletin çıkarları yönünde ustaca konsolide etmeye yeten propaganda aygıtı sayesinde vatandaşların ülke politikalarını tartış-

9. Denis Dyomkin, “Russia says Georgia war stopped NATO ex-pansion”, Reuters, 21 Kasım 2011.

ması ya da eleştirmesi engelleniyordu. Kırım’ın işgal edilmesinin ardından yaşanan süreç şaşırtıcı düzeyde bu propaganda aygıtının halen güçlü öl-çüde var olduğunu gösterdi. Sovyet döneminde olduğu gibi öncelikle gerçekleştirilen eylem tarih ve medeniyet gibi Rusya şartlarında oldukça süb-jektif hale gelebilen zeminlerde süslenerek ka-muoyuna sunuldu. Ukrayna ile Rus halklarının kardeşliği, Kırım’a büyük ölçüde sonradan geti-rilen Rusların varlığı ve Kırım’ın tarihsel olarak Rusya’ya ait olduğu argümanları bu süreçte sık-ça kullanıldı. Bu politika çerçevesinde aşırı sağcı gazeteci Dmitry Kiselyov Ukrayna’daki olaylarda takındığı ‘tarafsız’ tutum nedeniyle Putin tarafın-dan ödüle boğuldu. Ayrıca bu isim yeni kurulan ve Rusya’nın devlet televizyon kanalı RIA Novos-ti ve devlet radyo kanalı Rusya’nın Sesi Radyo-sunun çatı organizasyonu olarak kurulan Rusya Segodniya’nın başına geçirildi.10 Bu bürokratik düzenlemelerin ardından devletin basın üzerin-deki etkisi daha da arttı.

Ukrayna’da meydana gelen gelişmeler Rus-ya’da olduğundan farklı bir şekilde yankı buldu. Gerek Ukrayna hükümeti gerekse sokaklarda ey-lemlerde yer alan, hatta yalnızca ülkesinin içinde bulunduğu tehlikeden rahatsız olan Ukraynalı-lar faşist ya da aşırı milliyetçi damgası vurularak Rus halkı nezdinde itibarsızlaştırıldı. Odesa’da geçtiğimiz günlerde meydana gelen yangın ve bu gibi zaman zaman Rusların başına gelen olaylar da bu propaganda aygıtı tarafından oldukça ve-rimli bir şekilde kullanıldı. Bu sayede Rus hal-kının tavrı tamamen işgal yanlısı ve batı karşıtı şeklinde şekillendi.

Öte yandan Batı dünyasındaki zihinler de bu propaganda aygıtının yarattığı dezenfor-masyondan oldukça etkilendi. Rusya tarafın-dan yönlendirildikleri aşikâr olan ‘küçük yeşil adamlar’ olarak da medyada yer bulan sokak çeteleri aynı Sovyet döneminde 1986 Almatı

10. “President Vladimir Putin issues decree to reorganize Voice of Russia, RIA Novosti to Rossiya Segodnya news wire”, The Voice of Russia, 9 Aralık 2013.

14

ANALİZ

s e t a v . o r g

olaylarında olduğu gibi tekrar sahneye çıktı. Sokakların yönlendirilmesi amacıyla kullanılan, daha az riskli ve etkili bir yöntem olan sokak çetelerinin sahadaki karşılığı Rusya tarafından sunulduğundan daha düşük popülariteye sahip olsa da bu propagandalar Batı yanlısı trendin karşıtı olan güçleri olduğundan çok daha güçlü gösterdi. Gerek Kırım’da gerekse Ukrayna’nın birkaç doğu vilayetinde gerçekleştirilen ve sa-hada görev yapan hemen hemen tüm gözlem-ciler tarafından usulsüz olarak nitelendirilen11 seçimler Batı dünyasında gerek bölge hakkında gerekse seçimin Rus algısında nerede durduğu hakkında kısıtlı bilgiye sahip olanları ikna et-meye yetti. Bununla beraber Putin’in işgalden sonra yaptığı konuşmada dile getirdiği Rusya ile Ukrayna arasındaki kardeşlik unsurunun12 Rus tarih okumasındaki yeri Rusların yanısıra Batı dünyasında dahi bazı çevrelerin işgale karşı tutumunu etkiliyor. Bu çerçevede, Kissinger’ın Kırım’ın işgalinin ardından verdiği demeçte Ukrayna ile Rus halklarının kardeşliğine yaptığı vurgunun tarihsel tartışmaların dışında ve Rus-ya’nın komşularına karşı takındığı tavır dikkate alınarak okunması faydalı olacaktır.

Putin’in söylemleri Kırım’ın ilhakından son-ra yumuşamak şöyle dursun aşırı milliyetçi ve şo-venist yaklaşımları İkinci Dünya Savaşı öncesin-de Avrupa’da kullanılan söylemleri hatırlatıyor. Bu söylem neticesinde kamuoyundaki desteği bir anda tavan yapan Putin’in13 ise güçlü lider ima-jından taviz vermeye niyetli olmadığı görülüyor. Ülke devlet televizyonlarından yapılan yayınlar ile sakin Ukrayna vatandaşları faşist ilan edilir-ken Rus halkının adeta savaş tehlikesi altında bulunan bir millet gibi güçlü liderin etrafında kümelenmesi bekleniyor. Hem Ukrayna’da hem

11. David Adesnik, “How Russia Rigged Crimean Referendum”, Forbes, 18 Mart 2014.

12. “Address by President of the Russian Federation”, kremlin.ru 18 Mart 2014.

13. “Putin’s rating climbes to 5 years peak.” Russia Today, 20 Mart 2014

Rusya’da propagandanın yarattığı trajikomik so-nuçlarla karşılaşmak da mümkün. Ukrayna’da yakını bulunan Ruslar, yahut Rusya’da yakını bulunan Ukrainler telefon görüşmelerinde bir-birlerine kendilerine yansıtıldığı ya da tecrübe ettikleri kadarıyla olaylar hakkında iletişim kur-makta güçlük çekiyor. Rus tarafı garip bir biçim-de olaylar öncesinde oldukça pozitif hisler bes-lediği Ukrayna’yı faşistler tarafından politikaları belirlenen ve bir anda gerek politik gerekse sosyal olarak Rus karşıtlığının merkezi haline gelen bir ülke olarak görürken doğu bölgeleri hariç mün-ferit olaylar haricinde barış içerisinde hayatını sürdüren Ukrainler ise Rusların bu tavrına anlam vermekte güçlük çekiyor.

Bunun yanında Rusya kendi toprakla-rındaki propagandasının dahi en iyi ihtimalle yargılanma ile sonuçlanacağı ‘âdemi merkezi-yetçilik’ ve ‘federalleşme’ gibi reformları Ukray-na’nın gerçekleştirmesini bekleyen bir söylem kullanıyor. Topraklarında onlarca farklı etnik grubu barındıran, Çeçenistan’daki ayrılıkçı güç-leri insan haklarını hiçe sayarak bastıran Rusya, Ukrayna’ya çoğunlukla sonradan yerleştirilmiş Rusça konuşan nüfusu kullanarak gerek içeri-de gerekse dışarıda eylemlerine dayanak bula-biliyor. Ukrayna’nın gerekse bölgenin selameti için Rusya’nın bu çabalarının bölgenin tarihi dinamikleri göz önüne alınarak iyi tahlil edil-mesi ve Ukrayna meselesinin her ulusun hak-kı olan uluslararası hukuk ilkelerine uygun bir şekilde ele alınması gerekiyor. Ukrayna jeopoli-tik konumu itibariyle Rusya’ya düşman olarak kalamayacağı gibi Rusya’nın da panik içerisin-de Ukrayna’yı içeride medya gücüyle itibarsız-laştırmasının uzun vadede bir karşılığı bulun-muyor. Rusya’nın attığı adım Soğuk Savaş’ın ardından yaşanacak en büyük sistemik krizi de beraberinde getirebilecek öneme sahip bir adım olarak öne çıkıyor. Ayrıca yaşanmakta olan sis-temik değişimin ardından yerleşecek dinamik-lerde söz sahibi olabilmek ise bu süreçte etkin olmayı gerektiriyor.

15s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

Kırım Tatarları Kırım Yarımadası’nın otokton halkı olan Kırım Tatarları’nın ise bölgede süren gelişmeler sonu-cu oldukça endişelendiğini söylemek mümkün. Sovyetler Birliği ve Rus İmparatorluğu dönemin-de toprakları işgal edilen ve göçe zorlanan halkın kolektif hafızasındaki anılar tazeliğini koruyor. Kırım Tatarları Ukrayna yönetimi altında kül-türel haklarını ilgili kurumlar vasıtasıyla siyasal haklarını ise Kırım Tatar Milli Meclisleri aracı-lığıyla korumayı başarmışlardı. Bu sayede Kırım Tatarları’nın hem anavatanlarına dönüş süreci kolaylaşmış hem de yurtlarında görece daha ra-hat koşullara sahip olabilmişlerdi. Özellikle Kı-rım Tatar Millet Meclisi’nin dünyanın dört bir yanındaki Kırım Tatar diasporası ile kurduğu bağlantıya bu kurumun yarımada üzerindeki siyasi ağırlığının da eklenmesi Kırım Tatarları için oldukça pozitif bir durum yaratmıştı. Rus-ya’nın ilhakının ardından Kırım Tatarları’nda bu kazanımlarını kaybetme korkusu oluştu. Ayrıca mağduriyetleri bundan öncesine dayanan Kırım Tatarları’nın yarattığı farkındalık geride kalan süreçte Kırım’ın ilhakını zorlaştıran en önemli etmen oldu.

Rusya himayesinde gerçekleştirilen referan-dumu boykot ederek bir anlamda pasif direnişe geçen Kırım Tatarları Ukrayna yönetimi altında kazandıkları görece özgürlüğü sürdürmek istiyor-lar. Rusya’da var olan islamofobinin ve Çeçenlere karşı yürütülen iki kanlı savaşın yanı sıra ülke-deki Müslüman azınlıkların Rus yönetimi altın-da yaşadığı zorluklar Kırım Tatarları için başlıca endişe kaynağı. Kırım Tatarları’nın gerek Rusya ile yürüttükleri işgal ve hak ihlalleri ile örülü iliş-kinin tarihsel gerçekliğinden gerekse Rusya’nın içerisindeki Müslüman azınlıkların durumundan ileri gelen endişeleri Rusya’nın ilhak sonrası du-ruşunda karşılık buldu. İlk planda Kırım Tatar yayın organlarından bazıları işgalin ardından Rus yönetimi tarafından aşırı bulunarak kapatıldı. Kırım Tatar milletinin lideri, geçtiğimiz günlerde Türkiye’den de Cumhuriyet nişanı alan Kırımoğ-

lu’nun Kırım’a girişinin yasaklanması bu konu-daki endişeleri oldukça arttırdı.

Rusya Federasyonu, işgalin kurumsallaşma-sını hızla tamamlarken Kırım Tatarları’ndan ge-lebilecek muhalefeti sindirdi; ayrıca uluslararası arenada gaz kozunu oynayarak yüzleşebileceği ağır yaptırımların da önüne geçti. Batı dünyasın-dan gelen zayıf tepkiler ve Ukrayna’nın çaresizli-ğine karşı Rusya’nın kararlılığı dikkate alınacak olunursa, kısa vadede bölgede Kırım’ın işgal süre-cinin sekteye uğramayacağı söylenebilir. Orta ve uzun vadede Kırım Tatarları’nın bölgedeki varlı-ğının korunması için ise Kırım Tatarları’nın baş-ta Millet Meclisi olmak üzere milli kurumlarının Rusya tarafından tanınmasına çalışılmalı ayrıca Kırım Tatarları’nın yarımadadaki konut, eğitim ve kültürel haklar gibi öncelikli problemlerinin çözümü için meclis muhatap alınmalı ve destek olunmalıdır. Kırım Tatarları’nın süreçteki en bü-yük avantajları Rusya’ya karşı yüzyıllardır sürdür-dükleri barışçıl direniş hareketinin getirdiği tec-rübe ve vizyon sahibi Abdulcemil Kırımoğlu gibi bir öndere sahip olmaları.

Her ne kadar Rusya’nın Ukrayna politi-kasında vites büyütmesiyle bir anlamda arka planda kalsalar da Kırım Tatarları halen Tür-kiye’nin ve Türk Dış Politikasının bölgeye yö-nelik politikalarının öncelik sırasında oldukça başlarda yer alıyor. 18. Yüzyılın sonlarına doğru vatanlarından kademeli olarak koparılan ve en sonunda 1944 yılında Stalin’in emriyle tek fert-

Kırım Tatarları’nın bölgedeki varlığının korunması için başta Kırım Tatar Millet Meclisi olmak üzere yerel kurumları desteklenmeli ve Kırım Tatarları’nın yarımadadaki konut, eğitim ve kültürel haklar gibi öncelikli problemlerinin çözümü için Meclise destek olunmalıdır.

16

ANALİZ

s e t a v . o r g

leri kalmayıncaya kadar topraklarından sürülen tarihi Kırım Hanlığı’nın varisleri olan Kırım Tatarları’nın büyük bir kısmı takip eden süreçte bir topraklarına bin bir zorlukla geri döndüler. Bugün yarımadanın nüfusa oranla yüzde 12’lik kısmını oluşturan Kırım Tatarları var olan milli meclisleri ile gerek Kırım gerekse Ukrayna si-yasetinde önemli bir rol üstlendiler. Ukrayna’da 2013 yılının sonlarında çıkan olaylarda AB yan-lısı güçleri destekleyen fakat sokak olaylarına karışmayan Kırım Tatarları, Rusya’nın ilhakını da büyük endişe ile karşıladılar. Süreç içerisinde binlerce Kırım Tatarı Ukrayna’nın görece daha güvenli olan bölgelerine göç ederken bir kısmı da vatanlarında kalmayı tercih ettiler.

Kırım Tatarları’na özellikle Davutoğ-lu’nun bakanlığı döneminde yardımını esir-gemeyen Türkiye aynı zamanda Rusya’nın en önemli ticari ortaklarından biri konumunda. Tıpkı AB gibi doğalgazının önemli bir kısmı-nı Rusya’dan ithal ediyor. Dolayısıyla Türkiye Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü koruma ko-nusunda ilkesel bir tutum takınırken Rusya ile profesyonel bir şekilde ilişkilerini koruyor. Bir yandan Kırım Tatarlarına verilen koşulsuz des-tek sürerken bir diğer yandan Rusya ile ticaret hız kesmiyor. İlerleyen zamanlarda Rusya’nın Türkiye ile olan ihracatını Kırım’daki liman-lar yoluyla yapmak isteme ihtimali veya Kırım Tatar Millet Meclisi ile alakalı alacağı kararlar, Türkiye’yi bir ikileme iterek durumun daha da ciddileşmesine yol açabilir.

Seçim Sonrası Ukrayna25 Mayıs 2014 günü Ukrayna Devlet Başkan-lığı seçimleri gerçekleşti. Kırım’da yapılamayan seçimlere katılım Rus milis güçlerinin etkin olduğu doğu bölgelerinde ise oldukça düşük kaldı. Seçimin rahat bir havada geçtiği ve insan-ların iradesini ortaya koymasının önünde her-hangi bir engel ya da zorlama ile karşı karşıya kalınmadığı söylenebilir. Yalnızca, oy kullanma merkezlerinin tek salonunun kullanılmasının belli dezavantajları olduğunu söylenebilir. Za-man zaman tek sıra halinde salonun hemen hemen her yerini dolduran vatandaşların varlığı gerek seçmenler gerekse seçim görevlilerine belli zorluklar yaşatmış olsa da bu tür teknik detay-ların dışında oy verme işlemi mevzuata uygun ve rahat bir atmosferde gerçekleşti. Gözlem ger-çekleştirdiğimiz Odesa’da güvenlik görevlileri gerekli yerlerde hem seçmenlere hem de sandık görevlilerine yardımcı olurlarken, seçim mer-kezlerinin güvenliğini sağlamak için de ellerin-den geleni yaptılar.

Halkla seçim esnasında yapılan mülakatlar, insanların demokratik süreçten beklentisinin sı-nırlı olduğunu ortaya koydu. Bununla beraber sandıklarda oy kullanmaya gelen gençlerin azlığı da dikkat çekici bir detaydı. Bazı yaşlı insanların ise eski Sovyet dönemlerinden kalma bir alışkan-lıkla seçimi milli iradenin yansımasından çok bir festival olarak gördüğünü söyleyebiliriz. Birtakım olumsuzluklara rağmen Odesa halkı gelecekten ümitli ve eninde sonunda Ukrayna’nın yaşanan badireleri atlatacağına inanıyorlar.

‘Çikolata Kralı’ lakaplı zengin iş adamı Po-roşenko’nun ilk turda büyük bir farkla Başkan-lığı kazandığı seçim zaferinin ardından ülkedeki durumun iyiye gitmesi beklenebilir. Poroşenko büyük bir farkla ikinci tura gerek bırakmadan seçildi. Bu durum yeni başkanın gerek içeride ge-rekse uluslararası arenada var olan meşruiyetini artıracaktır. Bu sayede Yanukoviç zamanında et-kinliği kaybolan devlet kurumları zaman içerisin-de daha fazla işlerlik kazanacaktır. Ayrıca Rusya

Türkiye’nin mevcut dış politika perspektifi Kırım Tatarları’na gerekli desteğin

verilmesini ve mevcut Türk-Rus ticari ilişkilerinin geliştirilmeye devam

edilmesini öngörmektedir.

17s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

ile gerçekleşecek pazarlıklarda da bu meşruiyet Ukrayna’nın elini güçlendirecektir.

Poroşenko, seçim sonrasında yaptığı açıkla-mada önceliğinin barış ve düzen olduğunu ifade etti. Fakat Ukrayna’nın içerisinden geçtiği dö-nem dikkate alındığında Poroşenko’nun işinin kolay olduğunu söylemek oldukça güç. Yanu-koviç döneminde devlet kurumlarının etkisini büyük ölçüde kaybetmesi nedeniyle özellikle doğu bölgelerinde düzenin hemen sağlanma-sı oldukça zor görünüyor. Ekonomik anlamda da bu süreçten Ukrayna büyük zarar görürken, para biriminin değerinin düşmesinin yanı sıra, ülkenin Kırım’daki limanını kaybetmesi ve en-düstriyel merkez olan Doğu Ukrayna’yı da kay-betme tehlikesiyle karşı karşıya kalması yeni başkan Poroşenko’yu zor bir sınavın beklediğini gösteriyor. Fakat bunlara rağmen seçim sonrası Ukrayna’nın siyasi istikrara kavuşarak ekonomi-sini de toparlamaya başlaması bekleniyor. Ay-rıca şimdiden ilan edilen erken parlamento se-çimlerinin Ukrayna’nın durumuna pozitif katkı yapacağı da söylenebilir. Öte yandan Poroşen-ko’nun seçim sonrasında yaptığı Kırım Ukray-na’nındır14 vurgusu Kırım Tatarları’nın geleceği açısından oldukça önemli. Poroşenko’nun bu konudaki kararlılığı aynı zamanda Kırım Ta-tarları için en çok çabayı gösteren Türkiye ile Ukrayna ilişkilerine de yansıyacaktır. İlerisi için Türkiye ile Ukrayna’nın bu konuda ortak hare-ket edip daha sonra bu işbirliğini farklı alanlara yansıtmaları beklenebilir.

Poroşenko başkanlığı devralmasının ardın-dan öncelikle stratejik devlet kurumlarının güç-lendirilmesine önem verdi. Askeri güçler ve polis kuvvetlerinde reformlara gidildi ayrıca Rusya ile sınır kontrolü sıkılaştırıldı. Kurulduğundan bu yana Rusya ile ilişkilerin iyi gitmesi Ukrayna’nın ve Ukrainlerin gerçek manada bir devlet olma-sını engellemişti. Son gelişmeler, Ukrayna’nın

14. “Ukraine President vows not to give up Crimea”, The Guardian, 7 Haziran 2014.

Rusya’nın boyunduruğundan psikolojik olarak da kurtulma yolunda olduğunu gösteriyor. Rus-ya’nın yerel ayrılıkçı güçlere verdiği destek ve yü-rüttüğü psikolojik savaş dikkate alındığında Uk-rayna’nın doğu bölgelerinde barışı sağlamasının oldukça zor olduğu söylenebilir.

Diyalog geliştirilmesi kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da ik-tidarı devralan mevkidaşı Petro Poroşenko ile Fransa’da bir araya geldi. Rus yetkililerin açık-lamasına göre iki lider, Ukrayna’nın doğusun-da ateşkes ilan edilerek kan akmasının önüne geçilmesi konusunda uzlaştı.15 Putin, Fransa’da İkinci Dünya Savaşı sırasında Batılı müttefikle-rin Nazi işgali altındaki Fransa’ya yaptığı çıkar-manın yıldönümü etkinlikleri sırasında ABD Başkanı Barack Obama ile de kısa bir görüşme yaptı. Haziran ayında yapılan ateşkes görüşme-lerine rağmen bölgede sular durulmuş değil. Gerek ayrılıkçılar gerekse Ukrayna ordusunun saldırılarından siviller de oldukça olumsuz bir şekilde etkileniyorlar. Ukrayna hükümet yetki-lileri harekâtı haftalar boyunca isyancı militanla-rın elinde olan kente karşı “terör operasyonunun aktif aşaması” olarak tanımlarken ayrılıkçı güç-ler hakimiyet kurdukları bölgelerden çekilmek niyetinde değil. Ukrayna ordusu Sloviansk’ı ta-mamen kuşatırken Rus ayrılıkçılar havan topu saldırılarıyla güvenlik görevlilerine ateş açıyor.

Gerek AB gerekse ABD’nin bölgeye yönelik politikalarının oyun değiştirici nitelikte olmadığı göz önüne alınırsa, Poroşenko’nun Rusya’ya bir miktar taviz vermesini ilerleyen zamanlarda bek-lemek mümkün. Ukrayna’nın Rusya için önemi göz önüne alındığında Poroşenko’nun elinde bu-lunan kozların da oldukça önemli olduğu söyle-nebilir. Ukrayna doğu bölgelerini yaptığı üst üste askeri operasyonlarla bir bir ele geçirirken, Rus-ya’nın cephedeki ayrılıkçı birliklere verdiği destek-le sahada olduğu biliniyor. Rusya propaganda ay-gıtlarını kullanarak Ukrayna’nın gerçekleştirdiği

15. “Putin ve Poroşenko ateşkesi görüştü”, BBC Türkçe, 6 Haziran 2014.

18

ANALİZ

s e t a v . o r g

operasyonlardaki insan hakları ihlallerine dikkat çekerek bu konuda uluslararası toplumda bir ka-muoyu oluşturmak istiyor. Rusya’nın nihai hedefi Ukrayna’yı doğusunda yaşayan Rusça konuşan azınlığın kültürel ve siyasi hakları yönünde karar almaya zorlamak. Önümüzdeki aylarda Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın cephe savaşların-dan sıyrılarak diplomasi ekseninde gerçekleşecek Ukrayna’da federalizm ve merkeziyetçilik tartış-ması üzerinden şekilleneceği söylenebilir.

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN HAMLELERİAvrupa’nın Doğu Ortaklığı ve AB Ortaklık Anlaşması2004 yılında AB tarafından komşuluk politikası-nın temel belgesi niteliğinde olan “Avrupa Kom-şuluk Politikası Strateji Belgesi” yayımlanmıştı.16 AB’nin komşuluk politikası 2003’te Rusya’yı, ‘Batılı Yeni Bağımsız Devletler-Western Newly Independent States’ olarak nitelendirilen ülkeler olan Ukrayna, Belarus, Moldova gibi yeni kom-şuları ve Akdeniz ülkelerini kapsamaktadır. Bu kapsamda ticari ilişkilerin geliştirilmesi, STK’lar ve gençler için eğitim ve kültür alanında değişim programları gerçekleştirilmesi, ortak güvenlik tehditlerinin önlenmesi için işbirliğinin yoğun-laştırılması, çatışma ve kriz yönetimi durumla-rında AB’nin siyasi olarak daha fazla müdahil olması, ulaştırma, enerji ve telekomünikasyon ağlarında Avrupa’ya entegrasyonun sağlanması ve yeni finans kaynakları oluşturulması gibi kararlar alınmış ve her yıl yeni yol haritaları hazırlanılarak planlar pekiştirilmiştir.17

AB Ukrayna’yı 2004’te başlattığı Komşuluk Politikasına dâhil etmiş, Doğu Ortaklığı progra-

16. “European Neighbourhood Policy”, European Commission Stra-tegy Paper, no. 373 (2004).

17. 2003’ten bu yana Avrupa Komşuluk Politikası strateji metinleri için bkz., http://eeas.europa.eu/enp/documents/strategy-papers/index_en.htm adresinde yer alan “Strategy Papers of European Co-mission since 2003” başlıklı metinler.

mı kapsamında da bu ülke ile güçlü ilişkiler geliş-tirmeyi amaçlamıştır. Ukrayna AB’nin Doğu Or-taklığı programı içindeki en büyük ülke olması ve Rusya ile arasında stratejik bir geçiş hattı olması açısından önem arz etmektedir. ‘Doğu Ortaklı-ğı’, AB’nin Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Beyaz Rusya ve Ukrayna ile gerçekleş-tirilen bir ortaklık anlaşmasıdır. Ortaklık, Polon-ya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski’nin önerisi ve İsveç’in desteğiyle 26 Mayıs 2008 tarihinde Brüksel’de ortaya konmuştur. 2008’den itibaren hız kazanan Avrupa Komşuluk Politikası özellik-le başta Polonya olmak üzere Doğu Avrupa ül-kelerinin bu projenin hayata geçmesinde önemli rolleri oldu.

Bugün üzerinde durulan ve Kırım’ın ilha-kı sonrası Ukrayna, Gürcistan ve Moldova ile hızla imzalanan AB Ortaklık anlaşması, birliğe henüz üye olmamış ülkeler ile ekonomik iliş-kileri derinleştirerek entegrasyonu belli bir se-viyeye getirmeyi planlıyor. Bunun yanında Av-rupa’daki organizasyonlara Ukraynalı gençlerin daha çok katılmasını sağlayacak programların geliştirilmesi öngörülüyor. Hatırlanacağı gibi bu anlaşmayı 1963 yılında imzalayan Türki-ye AB’ye üyelik sürecini de başlatmıştı. Soğuk Savaş’ın bitişinin ardından AB Ortaklık Anlaş-ması Gürcistan ve Ukrayna gibi batı ile enteg-rasyona uygun görülen ülkelerle bir ön çerçe-ve oluşturmak amacıyla kullanılmaya başladı. Ortaklık Anlaşması çerçevesinde ilgili ülkenin pazarını Avrupa Birliği mallarına açması, aynı zamanda sivil toplum ve hukuk alanlarında bir takım reformlar yapması bekleniyor. Ukray-na bu anlaşmayı imzalaması halinde pazarını AB’ye açarak kısa vadede çok da kârlı olmayan bir hamle yapmış olacaktı. Zaten Yanukoviç’e getirilen eleştiriler de pragmatik düşünüp ülke-yi uzun vadede Avrupalı bir gelecek vizyonun-dan alıkoymasıydı. Dolayısıyla bir açıdan Ya-nukoviç’in bu anlaşmayı Rusya’dan daha kârlı bir anlaşma koparabilmek amacıyla kullandığı-nı söylemek de mümkün.

19s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

AB ve Ukrayna KriziRusya ile AB arasında Ukrayna merkezli yaşanan gerilim ülkenin doğusunda yaşanan çatışmalar ve karşılıklı adımlar ile kalıcı bir krizi tetiklemiş oldu. Batı’nın karşı hamlesi ise şimdilik ekono-mik ve diplomatik yaptırımları içeren bir politika-dan oluşuyor. Rusya da Ukrayna’dan ziyade daha geniş ölçekte Avrupa-Atlantik işbirliğinin ne ya-pabileceğini izliyor. Yaptırımlar ile Putin’e yakın çevrelerin Avrupa’ya yönelik ekonomik faaliyetle-ri ve seyahat serbestliği yasaklanırken vize serbest-liğine dair görüşmeler de askıya alındı. Washing-ton yönetimi ise bundan böyle Rusya’nın askeri amaçlı kullanabileceği yüksek teknoloji ürünleri-ne ihracat lisansı vermeyeceğini ve bu kapsamda-ki mevcut lisansları da iptal edeceğini bildirildi.18 ABD’nin uygulayacağı yaptırımların daha etkili olması için Rusya ile geniş ölçekte ekonomik iliş-kileri olan Avrupa’nın desteğine ihtiyacı var. Uk-rayna’daki gelişmeler ABD’nin dikkatini yeniden Asya’dan doğu Avrupa’ya çekerken ticari kapasite göz önüne alındığında AB’yi yekpare bir şekilde yanına almadan ABD’nin Rusya’ya yönelik yap-tırımlarının yeterli etkiyi yaratmayacağının altını çizmek gerekiyor. Bu yönde Alman hükümetinin de Alman şirketlerine Rusya’ya silah ihracatı için izin vermeyeceği belirtildi.19 Rusya ile yapıla-cak yeni anlaşmalar ve ikili zirveler iptal edildi, vize serbestliği görüşmeleri askıya alındı, Rusya G8’den çıkarıldı, NATO-Rusya ilişkileri askıya alındı ve Rusya’nın AGİT’e katılımı da askıya alındı. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Atlantik Konseyi’nde katıldığı bir top-lantıda şimdiden milyar dolarlık ticari kararların durduğunu ifade etti. AB Rusya’nın birinci derece ticari partneri olduğundan ekonomik yaptırımla-rın sınırlı da olsa Rus ekonomisine olumsuz et-kileri olacaktır. Ancak AB tarafında gerek askeri sanayi gerek enerji alımı konusunda ülkeler tara-

18. “AB ve ABD’den Rusya’ya yeni yaptırımlar”, euraticv.com.tr, 28 Nisan 2014.

19. “Almanya Rusya’ya silah ihracatını durduruyor”, abhaber.com, 25 Nisan 2014.

fından yekpare bir boykot yapılmadığını da ifade etmek gerekir.

Avrupa bir yandan ekonomik alanda ve ser-best dolaşım konusunda önlemler alırken, diğer yandan Rusya’ya olan yüksek enerji bağımlılığını azaltacak alternatif politikalar geliştirmeye çalı-şıyor. Enerji alanında önceliklerini, yatırımlarını ve ikili işbirliği alanlarını da gözden geçiriyor. Av-rupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığının yanı sıra Rusya da esasen Avrupa’ya giden malları ve ener-ji ihracatı ile Avrupa’ya bağlı durumda. Zaman içinde Avrupa’nın alternatif enerji rotaları elde etmesi durumunda, daha az enerji talebi ve enerji fiyatlarının bütçeyi ayakta tutmaya yetmeyecek noktaya gelmesi Kremlin’in ayağını aksatabilir.

Ukrayna geçici Başbakanlığı yapmış olan Arseniy Yatsenyuk ile görüşen Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Kiev yönetimine destek olmayı sürdüreceklerini açıklarken,20 AB yetkilileri krizin çözülmesi için özellikle Başkan-lık seçimlerinin adil ve şeffaf bir şekilde gerçek-leşmesine önem veriyordu. 25 Mayıs’ta yapılan seçimler krizin çözülmesinde kısmen önemli bir adım oldu. Ancak bu sadece Kiev’deki yönetim krizini çözen sınırlı bir gelişmeydi ve Ukray-na’nın toprak bütünlüğünün tehdit altında ol-ması asıl kriz gündemini oluşturmaktaydı. AB, krizin ulusal diyalog ile aşılmasını umuyorsa da Ukrayna’nın Doğu bölgesinde devam eden kaos,

20. “Avrupa Birliği’nden Kiev’e Tam Destek” euronews.com,13 Ma-yıs 2014.

Avrupa bir yandan ekonomik alanda ve serbest dolaşım konusunda önlemler alırken, diğer yandan Rusya’ya olan yüksek enerji bağımlılığını azaltacak alternatif politikalar geliştirmeye çalışıyor.

20

ANALİZ

s e t a v . o r g

diyaloğa kapıları kapatmış durumda. Rus ayrı-lıkçılar ile Ukrayna güçleri arasında silahlı çatış-malar yaşanırken bölgede yaşayan halk da tehdit altında. İnsanlar ticari faaliyetlerden ve eğitim olanaklarından ciddi manada mahrum olmaya başladı. Ukrayna’nın doğu bölgesinde bulunan sanayi ve madenlerin de çoğu çalışamaz hale gel-miş durumda. Ekonominin toparlanması için en az 3 milyar dolarlık acil bir yardım paketine ih-tiyaç var ve bunun önemli bir kısmının ortaklık anlaşması sonrası AB ve ABD tarafından sağlan-ması bekleniyor.

Ukrayna yönetimi ise devam eden gerilim nedeniyle Rusya’yı suçlarken Kremlin’den ayrı-lıkçıları silah bırakmaya ve kamu binalarını terk etmeye çağırmasını talep ediyor. Ancak Putin Rus milislerden Ukrayna’nın doğusunda gerçek-leşecek referandumu ertelemeleri çağrısı yaptıysa da ayrılıkçılar bunu umursamayarak referandu-mu gerçekleştirdi.21 Çatışmalar sürerken Ukray-na ordusunun kuşattığı Slavyansk’ta da halk refe-randum için sandık başına gitti. Referandumda oyların şeffaf sandıkları açık olarak atılması da dikkat çekti. Bölgede kendi bağımsızlıklarını ilan eden ayrılıkçılar “Donetsk Cumhuriyeti Başkan-lık Bildirgesi” yayımlayarak, ABD Başkanı Ba-rack Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı David Cameron ve Avrupa

21. Ömer Melih Üzelce ve Bahtiyar Abdurkerimov, “Donetsk re-ferandum için sandık başında”, Anadolu Ajansı, 11 Mayıs 2014.

Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yük-sek Temsilcisi Catherine Ashton’a bölgeye giriş yasağı koydu.22 Zaten AGİT görevlilerinin de bölgede kaçırılması güvenlik sorununu gözler önüne seriyor. Ukrayna hükümeti ise doğu ve batıdan gelecek temsilcilerle ülke çapında ulusal diyalog başlatma ve yerel yönetimlerin güçlendi-rilmesi konusunu görüşme hazırlığı yapıyor.

AB’nin mevcut politikaları göz önüne alın-dığında Ukrayna’daki durumun bu denli umut-suz bir hal almasının bir sebebinin de mevcut tab-lonun bir AB-Rusya çatışması olarak görülmesi olduğu söylenebilir. Rusya ve AB bölge üzerinde çok farklı boyutlarda ve düzeylerde hesaplara sa-hip iki aktör konumunda. Konunun sürekli bu zeminde tartışılması ve AB-Rusya merkezli bir çözüm arayışı şu ana kadar Ukrayna’ya herhangi bir fayda getirmedi. Bünyesinde keskin bir karar almayı zorlaştıran 28 devleti barındıran ve Uk-rayna’nın geleceğine dair en azından Rusya kadar yüksek idealler taşımayan AB’nin Rusya’ya karşı etkili bir rol oynaması mümkün gözükmüyor. Gelinen noktada Ukrayna siyaseti işlerliğini yiti-rerek bu denli önemli bir meselenin dahi sakin-ce tartışılmasının önüne geçti. Şu anki tabloda bir yanda ülkenin önemli bir kısmı Ukrayna’dan ayrılırken, yeni Başbakan Yatsenyuk mezkûr an-laşmayı imzaladı. Bu anlaşma ile Ukrayna’nın ih-tiyacı olan desteği ne kadar elde edeceği bir soru işareti olarak ortada duruyor.

AB’nin şu ana kadar takındığı tavır göz önü-ne alınırsa Rusya’nın bu jeopolitik oyunda daha da ileri gideceğini tahmin etmek zor değil. Gaz konusunda Rusya’ya büyük oranda bağımlılı-ğı devam eden Avrupa için, gaz koridorlarının önemli bir kısmını bulunduran Ukrayna’nın üze-rinde Rusya’nın kontrolü arttırması olumlu bir gelişme değil. Rusya ile AB arasında bir tampon bölge görevi de gören Ukrayna gibi büyük bir ülkenin iradesinin zayıf düşmesi ve Rusya tara-fından manipüle edilmesi ileride AB karşısında

22. “4 lidere giriş yasağı”, TRT Türk web sitesi, 13 Mayıs 2014.

Rusya ile AB arasında bir tampon bölge görevi de gören Ukrayna gibi büyük bir

ülkenin iradesinin zayıf düşmesi ve Rusya tarafından manipüle edilmesi ileride AB karşısında başta gaz olmak üzere birçok konuda Rusya’nın elini güçlendirecektir.

21s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

başta gaz olmak üzere birçok konuda Rusya’nın elini güçlendirecektir. Bunun da ötesinde Pu-tin’in şimdilik Rusya’nın Sovyet coğrafyasında gücünü yeniden kazanması şeklinde belirlediği hedef daha da ileri gidebilir. NATO’nun geniş-lemesi, Kosova bunalımı, Gürcistan savaşı ve Renkli Devrimler gibi gelişmeler hep Batı ve Rusya arasındaki ilişkileri gergin kılmıştır. Bu-gün yaşanan gerilimde Rusya’nın hamleleri so-nucu kazandığı stratejik üstünlük ile Batı’nın kısmen etkisiz yaptırımları karşılaştırıldığında Rusya’nın oyunun değil fakat bu raundun galibi olduğu görülüyor.

Yaptırımlar Etkili Olur mu?Ekonomik faaliyetler ve seyahat konularında Pu-tin’e yakın çevreleri hedef alan birinci ve ikinci derece yaptırım paketleri sınırlı ölçüde bir etki yarattı. Avrupalı liderler Rusya’nın Ukrayna’da gerilimi düşürmesi gerektiğini, arttırması duru-munda ise daha ağır yaptırımların masaya gelebi-leceğini ifade ettiler. Moskova yönetimine yapılan bu güçlü uyarılar ile Putin’in geri adım atmasını planlıyordu. Avrupalılar askeri seçeneklerin kul-lanımını reddettikleri için ellerinde en güçlü si-lah olarak yaptırımlar yer alıyor. Ancak yaptırım silahı tüm AB üyesi ülkeler üzerinde anlaştıkları takdirde etkin olarak kullanılabilir. AB ülkeleri-nin etkinliklerini arttırabilmeleri için yaptırım konusunda oy birliği ile karar almaları gerekiyor. Birinci ve ikinci derece yaptırım aşamalarında bu başarıldı çünkü biraz daha sembolik ve sadece Putin’in etrafındaki insanları etkileyen adımlar-dı. Üçüncü derece yaptırımlar ise daha geniş kap-samlı ve şirketleri içeren bir aşamadan oluşuyor. Yaptırıma karşı çıkan ülkeler bundan ekonomi-lerinin etkileneceği ve Rusya’nın karşılık verme konusunda provoke edileceği endişesi taşıyor. AB üyesi ülkelerin diplomatlarının verdikleri bilgiler, üçüncü aşamaya karşı çıkan ülkelerin Bulgaris-tan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Lüksemburg, İspanya, İtalya, Macaristan, Almanya, Avusturya, Slovakya, Finlandiya ve Hollanda olduğunu gös-

teriyor.23 Ukrayna’da düzenlenen seçimlerin so-nuçlarına ilişkin olumsuz tavır takınması halinde Rusya’ya karşı üçüncü aşamaya geçilmesini savu-nan ülkelerin başını İngiltere çekiyor. 3. aşamaya destek veren diğer ülkeler ise Litvanya, Polonya, Estonya, Letonya, Belçika, Romanya, İsveç, Da-nimarka, İrlanda, Çek Cumhuriyeti ve Fransa. Hırvatistan, Portekiz ve Malta ise bu kamplaş-mada çekimser kalmalarıyla dikkati çekiyor.

Şu anda Avrupa’nın en güçlü silahı olan yaptırımların blöf olmaktan öteye gidip gide-meyeceği sorusu ortaya çıkıyor. Bazı hükümetler bu yaptırımların Putin’e geri adım attıracağına şüpheyle yaklaşıyorlar. Putin’in Doğu Ukray-na’da etkinliğini arttırmak için var olan çabası aynı zamanda bölgenin Rus silah endüstrisi için taşıdığı önemden kaynaklanıyor. Rus ordusu-nun uçak motorları, şanzıman kutuları ve roket ekipmanlarında doğu Ukrayna’daki kaynak-lardan yararlanıldığı biliniyor.24 28 AB ülkesi dışarıya karşı bir birlik oluşturmakta zorlansa da, fikrî farklılıklar içerideki toplantılarında kendisini gösteriyor. Almanya Başbakanı Mer-kel, sonunda birliğin içindeki uyumsuzlukların açığa çıkmasıyla Putin’in önemli hedeflerinden biri olan ‘Avrupalıları bölmek’ amacına ulaşa-cağından endişe ediyor.25 Bu da Almanya’nın Rusya’ya karşı ağır yaptırımlardan kaçınmasına neden oluyor. Alman Dışişleri Bakanı Steinme-ier bir otomatik yaptırım moduna geçilmemesi gerektiğini, bunun ancak daha fazla politik se-çenek bırakmayan bir son olacağını ifade etti.26 Bu politik endişelerin daha temelinde yatan ekonomik unsurların Rusya ve Almanya arasın-daki yoğun ticari ilişkiler ve enerji boyutu oldu-ğunu ifade etmek gerekir.

23. “Brüksel’de Rusya Krizi”, Yeni Şafak, 12 Mayıs 2014.

24. Christoph Schult, Jörg Schindler ve Ralf Neukirch, “Why EU Sanctions are a Bluff?”, Spiegel Online, 21 Mayıs 2014.

25. Christoph Schult, Jörg Schindler ve Ralf Neukirch, “Why EU Sanctions are a Bluff?”.

26. “‘It’s a dead end’: German FM joins chorus of discontent over Russia sanctions rhetoric”, RT, 18 Mayıs 2014.

22

ANALİZ

s e t a v . o r g

Avrupa ülkeleri siyasi stratejileriyle ekono-mik endişelerini dengelemeye çalışıyor. Ukrayna krizi üzerinden Rusya’yı eleştiren bazı Avrupalı ülkeler ise askeri sanayide ticarete devam ediyor. Zira İtalyanlar zırhlı araçlar ve Fransızlar son tek-noloji helikopterler gönderirken, Almanlar aske-ri eğitim tesisi inşa ediyor.27 Bir yandan Kırım’ın ilhakından dolayı ekonomik yaptırımlar uygula-nıp Rus ekonomisine zarar verilirken, diğer yan-dan Avrupalı liderler kendi savunma sanayilerini korumak istiyor.

Yaptırımların ilerlemesi durumu Rusya’yı Batı ile ilişkileri derinleştirmek yerine kendi kay-naklarına daha çok dayanmaya itebilir ve bu du-rum Batı ile ekonomik ilişkilerde izole edilmiş olan ülkenin askeri gücünü arttırmasına ve Batı standartlarından farklı olsa da kendi iç üretimine odaklanmasına neden olabilir. Bu da Avrupa’nın yaptırımlardan elde etmek istemeyeceği bir sonuç olarak ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla Batı tarafın-dan uygulanan yaptırımlar sahadaki gelişmeleri istikrara kavuşturamasa da uzun vadede Rusya’nın ekonomik faaliyetlerine zarar verebilir. Fakat bu durum Putin’in politikalarını değiştirmeyecektir.

Ukrayna ve Kırım anlaşmazlığı nedeniyle Batılı ülkelerin Rusya’ya uyguladığı yaptırım-lar artarken, Rusya’dan karşı hamle geldi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptırım uygula-yan ABD’den ve AB ülkelerinden gıda ithalatını yasakladı.28 Rusya’nın 2013’te sadece AB ülke-lerinden yaptığı gıda ve tarım ürünü ithalatı 12 milyar Euro seviyesindeydi. Bu durumdan Baltık ülkeleri de zarar görmeye başladı.29 Öte yandan Putin’in açıkladığı yasaklama kararından sonra gıda ürünlerinde fiyat artışlarını engellemek için önlemler alınması gerekiyor. Bu yasaklar sebebiy-le Türkiye’nin Rusya’ya ihracat hacmini arttırma

27. Micheal Birnbaum, “European countries are selling arms to Russia while condemning it over Ukraine”, The Washington Post, June 2014.

28. Paul Sonne ve Anton Troianovski, “Russia Bans Food Imports in Retaliation for Western Sanctions”, WSJ, 7 Ağustos 2014.

29. Juris Kaza, “Russia’s import ban seen costing latvia 70 million euro in food exports”, WSJ, 11 Ağustos 2014.

şansı ortaya çıktı. Rus ve Türk yetkililer arasında Rusya’ya gönderilecek ürünlerin haciminin arttı-rılması için görüşmeler gerçekleştiriliyor.30 Tüm bu yaşananlar Putin’in iç siyasetteki pozisyonunu güçlendirdi. Fakat yaptırımların ekonomik etki-si de yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Doların Ağustos ayına kadar ruble karşısında yavaş ama istikrarlı bir şekilde değer kazandığı söylenebilir.31

Buna rağmen şu noktada Rusya’nın Ukrayna’da yaşadığı çatışmalar sonucu ekonomik bir darbo-ğaz içerisine düştüğünü söylemek doğru olmaz.

Rusya’nın ‘Güç Politika’sı Rusya’nın güce dayalı politikaları bu süre zarfı içinde başarılı olursa Avrasya Birliği fikrini ha-yata geçirebilir. Ancak eski Sovyet ülkelerinden kaçının gerçekten bunu arzuladığı bir soru işareti. Zira BM Genel Kurulunda Rusya’nın kınandığı kararda Belarus ve Ermenistan dışında Rusya’yı destekleyen olmadı. Avrasya Birliği Kazakis-tan’ın isteğiyle Avrasya Ekonomik Birliği olarak değişmesi önemli bir işaretti. Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbeyev birliğin ekonomik ölçekte kalması vurgusunu öne çıkarmış oldu. Yani eski Sovyet ülkelerinin hepsinin Rusya’nın vizyonunu destekleme konusunda istekli olduğunu söylene-mez. Uzun vadede güç politikalarının Rusya’ya getirileri ve götürülerinin ne olacağı konusu he-saplanması gereken bir unsur. Zira ‘Güç politi-kası’ devreye girdiği andan itibaren tüm taraflar zarar görmemek için daha detaylı hesaplamalara gitmek durumunda kalıyor. Avrupalılar ulusal çıkarlarını hesaplamaya çalışarak hareket ederken ABD de yaşanan krizi kendi yön verdiği ulusla-rarası sistemin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olarak oldukça ciddiye alıyor. Rusya’nın kendi coğrafi çevresinde kullanmaktan çekinmediği as-keri gücü göz önüne alındığında şuan uzak bir ih-timal olsa da olası bir savaş halinde Ukrayna açık

30. “Rus heyeti Türk tarım ürünleri için Ankara’da”, Star Gazetesi, 13 Ağustos 2014.

31. Sene başında 33 Ruble olan dolar Ağustos ayı itibarıyla 36 Rub-le seviyesine çıktı.

23s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

alanda Rusya’ya direnemeyecektir. Ancak uzatıl-mış ve zamana yayılmış bir şehir direnişi Ukrayna için işe yarayabilir. Şehir sokaklarında savaş uzun süren ve maliyeti arttıran bir yöntem olduğundan Rusya için de sorunu arttıracaktır. Böyle bir senar-yoda bir şehri korumak için tank-savarlar, roket atarlar ve birçok ağır silah gerektiğinden Batı’nın Ukrayna’ya ciddi anlamda bir lojistik destek ver-mesi gerekecektir. Bu tip hem ekonomik maliyeti yüksek hem de ciddi toplumsal mağduriyete yol açaçak senaryolara yaklaşılmaması için güvenilir bir siyasi diyaloğun ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Rus askeri birlikleri tatbikatı sonlandırıp Ukrayna sınırından geri çekilmeye başlarken Uk-rayna’nın doğusunda ayrılıkçı grupların faaliyet-leri ve orduyla çatışmalar devam ediyor. Rusya yaşanan bu gelişmelerle bir bağlantısı yokmuş ve halkın kararlarına saygı duyuyormuş izlenimini veriyor. Avrupa ülkeleri silahlı ‘sivil’ grupların eylemlerine son vermesi için özellikle Rusya’ya çağrıda bulunuyor. Bölgedeki Moskova yanlıları ise Rusya’ya katılım için zemin yokluyor. Örneğin ayrılıkçı liderlerden Denis Puşilin Rusya’ya birleş-me taleplerini ileterek Donetsk’in doğu bölgesinin Rusya’ya katılmasını istedi. ‘Donetsk Halk Cum-huriyeti lideri’ sıfatıyla konuşan Puşilin, yaptığı açıklamada Donetsk’in artık ‘bağımsız’ olduğuna vurgu yapmıştı. Uluslararası karşılığı olmayan bu durumla birlikte AB ve ABD bölgede yapılan re-ferandumları tanımazken Kiev yönetimi referan-dumları ‘komedi’ olarak niteliyor.32

Güç ve jeopolitik dünya politikasında her zaman önemli faktörler olmuştur. Eski Sovyet ülkeleri olan Baltık ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya gelecekten oldukça endişeli görünü-yor. NATO üyesi olsalar da Ukrayna gibi Rus azınlığa sahip olan bu ülkeler Rusya’nın bir gün kendilerine karşı da adım atmasından çekiniyor-lar. Ukrayna konusunda Batı açıkça askeri seçe-

32. “Ayrılıkçılardan Rusya’yla birleşme talebi”, Al Jazeera Turk, 21 Mayıs 2014.

nekleri değerlendirmediklerini ifade etti ancak NATO üyesi olan bu ülkelere karşı gelecekte bir adım atıldığı takdirde askeri güçle karşılık veril-mesi gündeme gelecektir. NATO Ukrayna’nın doğu sınırında 20 bin Rus askerinin konuşlan-dığı iddiasıyla Rusya’nın Ukraynayı işgal edebi-leceği endişesini de açıkça dile getirdi.33 Rusya yaklaşımını değiştiği takdirde bölgesel ve ulus-lararası güvenlik alanında yapıcı bir rol oynama potansiyeli bulunuyor. NATO – Rusya Konseyi görüşmelerinin devam etmesi bu açıdan önemli olacaktır. Öte yandan NATO’nun beklenmeyen olaylar karşısında hazırlık yapmanın yanı sıra askeri kabiliyetlerini sağlamlaştırarak gelecekte Rusya ile ilişkilerin daha da bozulmasına kar-şı önlemlerini alması gerekiyor. Bu kapsamda ABD, Avrupa’daki askeri varlığını genişletmek için 1 milyar dolarlık bir paket hazırlarken, Orta ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin güvenliğine yönelik görüşmeler gerçekleştiriliyor.34

ENERJİ JEOPOLİTİĞİEğer Batı dünyası Ukrayna’da, Doğu Avrupa’da ya da dünyanın başka yerlerinde Rusya’nın sal-dırgan tavırlarına karşı durmak istiyorsa güçlü ve koordineli bir enerji planı hazırlaması gerekiyor. Avrupa bugün Rus enerjisine bağımlıyken, dün-

33. “NATO: Rusya, Ukrayna’yı işgal edebilir”, euractiv.com.tr, 6 Ağustos 2014.

34. “ABD, Avrupa’daki askeri varlığını artıracak”, Dünya Bülteni, 3 Haziran 2014.

Avrupa bugün Rus enerjisine bağımlıyken, dünyada alternatif enerji kaynaklarının üretimine yönelik çalışmaların artması Rus ekonomisini gelecekte zorlu bir kavgaya sokabilir.

24

ANALİZ

s e t a v . o r g

yada alternatif enerji kaynaklarının üretimine yö-nelik çalışmaların artması Rus ekonomisini gele-cekte zorlu bir kavgaya sokabilir. Batı’yı maliyetli de olsa alternatif rotaları ve enerji kaynakları ara-ması konusunda provoke etmek bu süreci sadece hızlandıracaktır. Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Rusya Batı üzerinde kaybettiği siyasi ve askeri etkinliği ekonomik gücüyle yeniden kazanmıştı.

Özellikle 1990’lı yılların ortasından itibaren Avrupalı ülkeler evlerini ısıtabilmek, arabalarını çalıştırabilmek ve fabrikalarını işletebilmek için ucuz Rus petrolü ve doğalgazına bağımlı hale geldiler. Aynı zamanda Rusya ile ticareti de ge-liştirdiler. Örneğin Avrupa’nın en büyük ekono-misi olan Almanya’nın Rusya’da faaliyet gösteren 6000’den fazla şirketi ve son yirmi yılda 20 milyar euro’nun üzerinde yatırımı bulunuyor. Bugün AB ülkelerinin ortalama üçte biri - yüzde 40’ı Ukrayna üzerinden gelmek üzere - Rus doğalga-zına bağımlı olarak yaşıyor. Bu ülkelerden bazıla-rı diğer ülkelere göre Rusya’ya daha fazla bağımlı durumda. Örneğin Çek Cumhuriyeti tamamen Rus doğalgazına bağımlıyken Almanya elde ettiği doğalgazın yaklaşık yarısını Rusya’dan ithal edi-yor.35 Rusya Devlet Başkanı Putin bu tablodan dolayı Kırım konusunda Avrupa’dan büyük bir direnç beklemiyor. Doğalgaz ithalatı konusunda

35. Chip Register, “How the EU and U.S. Can Use Natural Gas to Keep Russia In Check, Forbes, 7 Nisan 2014.

küçük bir tehdidin ya da kesintinin yaratacağı şokla Avrupa’yı geri itebileceğini hesaplıyor. Tak-tiksel olarak bu doğru olsa bile, Rusya en önemli enerji müşterisi olan Avrupa’ya bunu yapmakla aslında büyük bir stratejik risk de alıyor. Bu nok-tada Rusya Avrupa dışındaki müşterileriyle olan ilişkilerini de derinleştiriyor. Örneğin, Rus Gazp-rom şirketi ile Çin Ulusal Petrol Şirketi arasında imzalanan anlaşmaya göre Gazprom 2018 yılın-dan başlamak üzere 30 yıl boyunca Çin’e yılda 38 milyar metreküp doğal gaz sağlayacak.36

Beyaz Saray yönetimi, Avrupa’ya bir enerji şoku karşısında tam olarak hazır olmadığı için uyarıda bulundu. Brüksel buluşmasında ABD Başkanı Obama “Yaşananlar şunu gösteriyor, Avrupa enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin yol-larını aramalıdır” diyerek Avrupalı liderlere me-saj gönderdi.37 Aslında Avrupa enerji altyapısını modernize etmek için bir süredir çalışmalar yü-rütüyor. Avrupalı ülkeler iyi oranda gaz tedarik eden ülkelerle kendi aralarında birleştirici boru hatları oluşturuyor. 220 milyar metreküp doğal-gazı elde tutabilen 22 tane ithalat terminali inşa edilmiş durumdayken 6 tanesinin yapımı sürü-yor. AB’nin 2013 yılında toplam doğalgaz tüke-timi 421 milyar metreküp iken bunun ortalama 130 milyar metreküpünü Rusya’nın karşıladığı görülüyor. Avrupalı ülkeler bunun yanında ye-nilenebilir ve sürdürülebilir enerji geliştiriyor. Güneş ve rüzgâr enerjisi kullanımı artarken ör-neğin Almanya’da güneşli ve rüzgârlı bir günde ülkenin yaklaşık yarısının enerji ihtiyacı bu yolla sağlanabiliyor.38 Hollanda’da rüzgâr enerjisi ol-dukça yaygın olarak kullanılıyor. Avrupa enerjiyi idare edebilmek için bu gelişmeleri gösterirken yine de devamlılığı sağlayabilmek için istikrarlı ve güvenli gaz tedarik etme yollarını çeşitlendir-

36. “Çin ve Rusya arasında tarihi anlaşma”, TRT Türk, 21 Mayıs 2014.

37. Dave Keating, “Obama urges EU to diversify its energy resour-ces to end energy dependency on Russia.” European voice, 26 Mart 2014.

38. Chip Register, “How the EU and U.S. Can Use Natural Gas to Keep Russia In Check”.

Avrupa’da gaz tedarikini çeşitlendirme ihtiyacının artması ve TANAP + TAP ile

kaynakların aktarılması projesi Türkiye’nin yakın gelecekte enerji jeopolitiği

açısından önemini arttıracak gelişmeler olarak okunabilir.

25s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

me ihtiyacı var. Bu nedenle Amerikalı şirketlerin Nijerya’dan ve Ortadoğu’dan sağlayacağı destek, ayrıca TANAP + TAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi + Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı) ile Türkiye üzerinden aktarılabilecek kaynaklar Avrupa için oldukça önem arz ediyor. TANAP projesinin Avrupa’daki devamı niteliğin-de olan TAP, Azeri doğalgazını Avrupa’ya taşıya-cak ikinci fazı oluşturuyor.

Enerji konusunda çözüm arayışları çerçeve-sinde diplomasi sürerken Rusya’nın Ukrayna’ya doğalgaz borçlarının ödenmesi ve zam yapılması hamlesi karşısında AB Enerji Komiseri Günther Oettinger, Ukrayna ile Rusya arasında uzun za-mandır devam eden gaz müzakerelerine bir çö-züm paketi önerdi. Önerilen çözüm paketinde Ukrayna kısa sürede 1 milyar dolar tutarında olan borcunu ödeyecek ve kalan borçlar ise altı ilave ödeme ile kapatılacaktı.39 AB tarafından paket-

39. “AB’den Rusya-Ukrayna doğalgaz sorununa çözüm paketi”, AB Haber, 16 Haziran 2014.

te bin metreküp başına kış aylarında 385 dolar ve yaz aylarında 300 dolar fiyat teklif edilmişti. Rusya genel olarak 385 doların altına inmemekte ısrarcı oldu. Ukrayna önerilen bu çözüm paketi-ni kabul ederken, Rusya zam konusunda ısrarcı olarak teklifi reddetti. Hatırlanacağı gibi Rusya geçiş ücretine de zam yapmıştı. Böylece Gazp-rom borçların ödenmemesini gerekçe göstererek Ukrayna’ya gaz ikmalini durdurma kararı alırken, yaz mevsiminde kullanımın düşük olması ve Uk-rayna depolarında birikmiş gazın bulunmasının şimdilik acil bir sıkıntı yaşanmasını engellediği söylenebilir.40 Ancak Ukrayna’nın kaynak oluştu-ramaması ve Rusya’nın anlaşmaya yanaşmaması durumunda önlemler alınması gerekiyor.

Ukrayna devlet enerji şirketi Naftogaz’ın Moskova’ya olan borcu şu anda bin metreküp başına 485,5 dolar olan gaz birim fiyatı ile yak-laşık 3,5 milyar dolar civarında tutuyor. Avrupalı

40. Andrew Rettman, “Russia to stop gas to Ukraine, rejects EU proposal”, eu observer, 16 Haziran 2014.

Kaynak: “İran’dan Avrupa’ya Gaz Teklifi”, Al Jazeera Turk, 7 Mayıs 2014.

26

ANALİZ

s e t a v . o r g

tüketiciler bu durumun Avrupa’ya transit gaz ar-zını etkileyebileceğinden korkuyorlar.41 Yaşanan durum Türkiye ve AB üyesi ülkelere aktarılacak gazın kesildiği anlamına gelmiyor. Ancak sonba-hara gelmeden bu problemin çözülmemesi du-rumunda Ukrayna’nın enerji tedarik etmesindeki istikrarsızlık Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’yi olumsuz etkileyebilir. Türkiye›nin elektrik üre-timinin neredeyse yüzde 12,5›ine karşılık gelen bir doğalgaz boru hattının söz konusu olduğu düşünülürse AB’nin desteğiyle Ukrayna ve Rus-ya arasındaki ödeme pazarlığının olumlu sonuç-lanması önem arz ediyor. Ancak şuana kadar bu başarılmış değil. Gazprom’un Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatını durdurduğu 2009 krizinin bir benzeri yeniden yaşanabilir.

Avrupa, Rusya’nın Doğalgaz Kozuna Karşı Savunmasız mı?2009 yılı Ocak ayında Ukrayna ve Rusya ara-sında yaşanan gerilim Kış ortasında Avrupa’nın bir süre gaz tedarik etmesinde aksamalara neden olmuştu. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri gerek ısınmada gerek sanayi üretiminde bu durumdan olumsuz etkilenmişti.42 Bugün ise Avrupa’nın beş yıl önce olduğu gibi Rusya’nın gaz kesintileri karşısında savunmasız olup olmadığı sorusu or-taya çıkıyor. Avrupa, yaptırımlara karşı misilleme olabilecek uzun süreli gaz kesintilerinin altından kalkabilir mi ve bunun Ukrayna’ya etkileri neler olabilir? Avrupa’nın ve özellikle Doğu Avrupa’nın Rusya’ya yüksek bir enerji bağımlılığı bulunur-ken, Rusya’nın da gaz ihracatı gerçekleştirme noktasında Avrupa’ya ihtiyacı olduğu görülüyor. Avrupa en azından orta ve uzun vadede Rus gazı-na alternatif yollar bulabilecekken öncelikle kısa vadede gaz tedarik etmesinin aksama ihtimaline karşı hazırlıklı olması gerekiyor.

41. “Dünya Enerji Görünümü”, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Enerji Politikaları ve Stratejileri Dairesi Başkanlığı, Sayı: 83, 26 Ma-yıs-2 Haziran 2014.

42. Behrens and Wieczorkiewicz, “ Is Europe vulnerable to Russian gas cuts?”, CEPS Commentary, 12 March 2014

Rusya, Avrupa Birliği’nin doğalgaz ihtiyacı-nın üçte birini karşılıyor. Avrupa’ya gelen gazın yaklaşık yarısı da Ukrayna üzerinden taşınıyor. Roma’da toplanan G-7 ülkelerinin enerji bakan-ları yaptıkları toplantıda enerji güvenliği ve Rus gazına bağımlılığı azaltmanın yollarını ararken Avrupa Komisyonu’nun 2014-2015 kışı için acil önlem planları geliştirmesi kararlaştırıldı.43 Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin Rusya’ya ba-ğımlılıklarının farklı oranlarda olması ve enerji şirketlerinin çıkarlarının AB ile çelişebilmesi, Rusya’nın elini güçlendiriyor. Örneğin Avustur-yalı enerji şirketi OMV, Rusya’nın Güney Akım Projesi’nin İtalya yerine Avusturya’da bitmesi için Gazprom ile el sıkıştı.44 Proje, Ukrayna’yı saf dışı bırakarak Avrupa’ya gaz taşımayı hedefli-yor. Anlaşılır bir şekilde Rusya’ya gaz bağımlılığı olan ülkelerdeki şirketler ticari anlaşmaları koru-ma noktasında çaba sarfediyor.

Diğer yandan lojistik açıdan gelişmeler ol-duğu görülüyor. 2009 yılına göre AB enerji ko-nusunda kendi içinde daha entegre ve donanımlı görünüyor. Ters akım kapasitesi, depolama mer-kezleri ve LNG tesisleri AB’nin gaz ikmalinde güvenliği arttıran unsurlar olarak ifade edilebi-lir. Yine de Baltık ülkeleri gibi bazı bölgeler gaz kesintilerine karşı daha savunmasız durumda bulunuyor. Bu ülkeler doğalgazı tamamen Rus-ya’dan ihraç ederken AB boru hatlarına da bağlı değiller. Ancak bu ülkelerin gaz piyasaları nis-peten küçük bir hacim oluşturuyor. Bulgaristan, İsveç, Finlandiya, Litvanya, Letonya ve Eston-ya’nın toplam tüketimi 12.2 milyar metreküp, yani Almanya’nın gaz talebinin yüzde 16’sını oluşturuyor. Aslında Enerji alanında bir transit geçiş ülkesi olan Ukrayna’nın aktardığı gaz mik-tarı son yıllarda azalma gösterdi. 2009 yılında AB’ye ihraç edilen Rus gazının yüzde 80’i Uk-rayna’dan geçerken bugün bu oran yüzde 50’nin

43. “G7 Rome Energy Ministreal Meeting Joint Statement”, Euro-pean Comission Press Release, 6 Mayıs 2014.

44. “Gazprom ve OMV ilişkilerini güçlendiriyor”, enerjigunlugu.net, 23 Nisan 2014.

27s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

altına düştü.45 Bunun en temel sebeplerinden bi-rinin Rusya’dan Almanya’ya doğrudan 55 milyar metreküp gaz taşıyan Kuzey Akım boru hattının 2012 yılı itibariyle tam kapasite ile çalışır hale geçmesi olduğu söylenebilir. AB ülkelerinin top-lam gaz tüketiminde Ukrayna rotasına bağım-lılığının düşürülmesi ve özellikle Ortadoğu ve Afrika’dan sağlanan enerji kaynaklarında artışa gidilmesi ile Rusya için doğalgaz jeopolitik bir silah olarak değerini yitirmeye başlayabilir. An-cak Baltık ülkeleri ve doğu Avrupa ülkeleri için bu pek mümkün değil.

AB için Rusya’dan gelen gazın yerini tama-men doldurmak zor olsa da LNG tesislerinde daha yüksek maliyetle Cezayir, Nijerya ve Ka-tar’dan gaz temin edilebilir. Aynı zamanda Rus-ya’dan az olsa da Norveç hala AB’ye kaynak sağla-yacak kapasiteye sahip. Bunun ötesinde kömür ve linyit en azından kısa vadede elektrik üretiminde gazın yerini alabilir. Uzun vadede ise LNG tesisle-ri inşa edilerek ABD’nin yardımı üzerinde duru-labilir. Özellikle ABD’de kaya gazının öneminin fark edilmesi önemli bir alternatif enerji kaynağı olarak ortaya çıktı. Sadece dört yıl önce Avru-pa’daki doğal gaz fiyatları hemen hemen ABD ile aynı düzeydeydi. Fakat şu an ABD’ye oranla Avrupa’daki fiyatlar üç kat Japonya’dakiler ise beş kat daha fazla. Avrupa’da Polonya’da var olan kaya gazı henüz yeterli şekilde değerlendirilemedi. Po-lonya’da 2013 yılı için 30 ile 40 arası kuyu açılması planlanmıştı. Fakat şu ana kadar maliyet sıkıntısı nedeniyle uzun süreçte verimli olması planlanan sadece bir kuyu açıldı.46 Batı ve güney AB ülkele-rine boru gaz nakli için boru hatları inşa etmekte olan Polonya Rusya ile artan gerilim sonrası kaya gazı üretimini hızlandırmak için vergilerde de de-ğişikliğe gitti. Bunun yanında Baltık kıyısına inşa ettiği liman ile Katar’dan sıvılaştırılmış doğalgaz

45. Arno Behrens ve Julian Wieczorkiewicz, “Is Europe vulnerable to Russian gas cuts?”.

46. Richard Anderson, “Kaya gazı üretimi uygulanabilir mi?”, BBC Türkçe, 8 Nisan 2014.

ihraç ediyor.47 Bulgaristan hükümeti ise Rusya’ya yönelik tutumu ve enerji meselesini hem ABD’li senatörlerle hem de Brüksel ile istişare ediyor. Ni-tekim bu görüşmeler sonrası Bulgaristan yeni bir adım atarak Güney Akım hattına dair çalışmaları askıya aldığını ilan etti.48

‘Avrupa Birliği 2020 Stratejisi’nde sürdü-rülebilir büyüme, enerji kaynaklarının verimli kullanımı ile sürdürülebilir ve rekabet edebilir bir ekonomik büyüme olarak tanımlanmıştır. Yani ulaşılması amaçlanan temiz ve verimli ener-ji hedefinin, petrol ve gaz ithalatını azaltması ve enerji alanından tasarruf edilen bu kaynağın ekonomik büyüme ve yeni istihdam olanakları-nın yaratılmasında kullanılması öngörülmüştür. “Kaynakları Verimli Kullanan Avrupa” (Resource Efficient Europe) girişimi ile kaynaklarını verimli kullanan düşük karbonlu bir ekonomiye dönü-şüm amaçlanmaktadır. Bu başlık altında, 2050 yılında düşük karbonlu ve enerji verimli bir eko-nomiye geçişini tamamlamış bir Avrupa vizyonu oluşturularak, karbon kaynakları yerine yenile-nebilir kaynaklar kullanılması teşvik edilmesi, ulaşım sektörü yenilenerek, enerji verimliliği sağ-lanması amaçlanmaktadır.49

47. Patryk Wasilewski, “Poland Proposes Tax Breaks for Shale Gas Industry”, The Wall Street Journal, 11 March 2014.

48. “Bulgaria halts work on gas pipeline after US talks”, BBC News, 8 Haziran 2014.

49. Gökşen Akpaş ve Altan Apar, “Avrupa 2020 Stratejisi: Akıllı, Sürdürülebilir ve Kapsayıcı Büyüme için Avrupa Stratejisi”, AB Ge-nel Sekreterliği Özel Bilgi Notu, 14 Eylül 2010.

Kriz odaklı değil vizyon odaklı bir dış politika izlenerek gerek AB gerek Ukrayna ve Rusya siyasi diyalogu koparmadan anlaşma zemini için çalışmalı ve enerji faaliyetlerinin zarar görmemesi hedeflenmelidir.

28

ANALİZ

s e t a v . o r g

Her ne kadar alternatif enerji hatları ve yeni enerji kaynakları sağlama seçeneği ekonomik açı-dan maliyetli olacak ve hayata geçirilmesi zaman alacak olsa da Rusya ile Ukrayna üzerinden var olan gerilimin artması halinde bu seçenekler dik-kate alınmak zorunda kalınabilir. Rusya eğer AB ülkelerini bu seçeneklere mecbur bırakırsa, ken-dini ekonomisinin ana sütunlarından birini di-namitleme riskiyle karşı karşıya kalmış olacaktır. Bu nedenle kriz odaklı değil vizyon odaklı politi-kalar izlenerek gerek AB gerek Ukrayna ve Rusya siyasi diyalogu koparmadan anlaşma zemini için çalışmalı ve enerji faaliyetlerinin zarar görmeme-sini hedeflemelidir.

Enerji Rotalarıyla Türkiye’nin Önemi ArtıyorKüresel ve bölgesel etkinliği, Karadeniz havzasın-daki varlığı, ticaret alanları ve doğalgaz kapasitesi ile Rusya’nın politikaları Türkiye açısından da oldukça önem teşkil ediyor. Brüksel’de gerçek-leşen AB toplantılarında alınan kararlardan biri enerji alanında Rusya’ya olan yüksek bağımlılığın azaltılması için alternatif politikalar üretilmesi oldu. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre

AB’nin 2030’a kadar yaklaşık 200 milyar metre-küp ilave doğalgaza ihtiyacı olacak.50 Bu noktada Türkiye’nin önemi artıyor. Tahran yönetimi de Türkiye’den geçen TANAP üzerinden İngiltere, Fransa ve Almanya’ya boru hattı ile ya da sıvılaş-tırılmış olarak doğalgaz temin etmeyi teklif etti. TANAP + TAP, Azerbaycan Şah Deniz-2 sahası ve ilave kaynaklardan doğal gaz tedariği sağlama-yı hedefliyor. TANAP ile 2018’de ilk gaz akışı-nın gerçekleşmesi planlanıyor. 2020’de yıllık 16 milyar metre küp olacak kapasitenin, 2023’te 23 milyar metre küp, 2026’da ise 31 milyar metre küp seviyesine kadar ulaşması hedefleniyor.51

Türkiye üzerinden Avrupa içlerine kadar Azeri ve Irak gazını taşıması planlanan fakat geçen sene rafa kaldırılan NABUCCO projesi Ukrayna krizi sonrası tekrar gündeme gelmeye başladı. Avrupa’ya gaz ihrac etme teklifinde bu-lunan İran güzergâh olarak NABUCCO’yu işa-ret etti.52 nükleer enerji meselesi üzerinden İran

50. “Taner Yıldız: TAP’a ortak olabiliriz”, enerjienstitüsü.com, 26 Ağustos 2013.

51. “İran’dan Avrupa’ya Gaz Teklifi”, Al Jazeera Turk, 7 Mayıs 2014.

52. “Iran ready to supply energy to Europe via NABUCCO”, Pay-vand Iran News, 9 Ağustos 2014.

Kaynak: “TAP, TANAP ve NABUCCO”, enerjienstitüsü.com, 28 Haziran 2013.

29s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

ve Batı arasında süren müzakereler sırasında bu-nun hayata geçirilip geçirilmeyeceği bir soru işa-reti. Uluslararası arenada enerji hatlarının kritik öneme sahip olduğu göz önüne alındığında bu projelerin hayata geçmesi ile Türkiye uluslararası alanda talebin arttığı daha istikrarlı ve aranan bir ülke konumuna gelecektir.

Ayrıca Doğu Akdeniz’de ve özellikle İsrail tarafındaki alanda potansiyel doğalgaz rezerv-leri olduğu biliniyor ve Kıbrıs adasında tarafla-rın çözüme ulaşması halinde Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine doğalgaz temin edilmesi bir seçenek olarak ele alınabilir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) adada çözüm olmadan Türki-ye üzerinden gaz ihraç etmeyi kabul etmiyor an-cak alternatif yollarda ise maliyet oldukça artıyor. Eğer AB, 2004 yılında GKRY’nin birliğe üyeliği ile ‘üyelik kozu’nu harcamasaydı bugün Kıbrıs’ta çözüm için daha etkin olabilirdi. Bu kozunu harcayan AB şimdi BM çatısı altında yürütülen görüşmelerin kalıcı bir çözüme ulaşmaması du-rumunda bölgedeki doğalgazdan faydalanama-yacaktır. Yüksek maliyetli sıvılaştırma tesislerinin kurulması ile belki Doğu Akdeniz’deki gazın ih-racı mümkün olabilir. Henüz çalışmalar tamam-lanmadığı için bu seçenekler ancak orta ve uzun vadeli planlar olarak görülebilir.

AVRUPA’NIN RUSYA İMTİHANIPutin, Kırım hamlesi Rus halkından gördüğü desteği uluslararası camiadan göremedi ve Rus-ya, ABD53 ve AB’den gelen yaptırımların hedefi haline geldi. İmzaladıkları ‘ortaklık anlaşması’ ile Ukrayna ile arasındaki entegrasyonu artırma hedefindeki AB’nin bu müdahaleye tepkisi za-yıf kaldı ve kurulan söylemin yanı sıra Rusya’yı caydırmaya yetmeyecek yaptırımların ötesine geçemedi. Ukrayna’nın AB ile ilişkileri Turun-

53. “Blocking Property of Certain Persons Contributing to the Si-tuation in Ukraine”, White House Executive Order, 6 Mart 2014

cu Devrim’in ardından iktidara gelen Yuşçenko döneminde başladı. Yuşçenko döneminde geli-şen trend geçtiğimiz Şubat ayında parlamento tarafından görevinden alınan Yanukoviç’in baş-kanlığı döneminde de devam etmişti. AB ile Uk-rayna arasındaki ilişkiler imzalanması planlanan Ortaklık Anlaşması ile yeni bir boyut kazanma arifesindeyken Yanukoviç’in bu anlaşma yeri-ne Rusya’nın önerdiği çok daha kârlı bir pakete evet demesi bir anlamda Ukrayna için bir kırılma noktası olmuştu.

Amerikalı ve Avrupalıların bir kısmı geç-mişten beri Rusya’nın orta ya da uzun vadede siyasi ve ekonomik anlamda Batı ile yakınlaşarak işbirliği içinde çalışmasını sağlayacak politikalar üretilmesi gerektiğini savunuyorlar. Öte yandan Devlet Başkanı olduğu ilk dönemden itibaren Putin’in stratejik hedefinin Rusya’nın küresel güç statüsünü yeniden tesis etmek olduğu gerçeğini bilerek hareket etmek de gerekiyor. Putin, Rus-ya’nın enerji ihracatını Sovyetler Birliği’nin çö-küşünden beri zayıflayan jeopolitik etki alanını yeniden güçlendirmek için kullandı ve Ukrayna bu stratejinin ana damarını oluşturdu. Kırım Ukrayna’daki değişime karşı atılan ilk adımdı, bir sonraki adım ise tüm ülkeyi istikrarsızlaştırma sürecine itmek olacaktır. Ekonomik darboğazda olan Ukrayna’ya Gazprom’un yaptığı rekor do-ğalgaz zammı bunun sadece bir örneğini oluş-turuyor.54 Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı Alexei Miller de eğer Ukrayna borçlarını öde-mezse gaz akışını durdururuz açıklamasını yaptı.55

Ayrılıkçı Rus gruplar Ukrayna’nın doğusun-da kaos yaratırken Ukrayna’nın en büyük ikinci şehri olan Kharkiv’in Belediye Başkanı da Rus ayrılıkçılar tarafından vurularak ağır yaralandı.56

Ukrayna geçici yönetimi, sınır güvenliğini ve

54. “Rusya’dan Ukrayna’ya Bir Zam Daha”, Al Jazeera Turk,3 Nisan 2014.

55. “Russia says it will halt gas devliveries if Ukraine doesn’t pay”, euractiv.com, 13 Mayıs 2014.

56. “Ukrayna’da Kharkiv Belediye Başkanı Vuruldu”, Euronews, 28 Nisan 2014.

30

ANALİZ

s e t a v . o r g

bölgesel birliğini sağlayabilmek için çaba sarf edi-yor. Zira Ukrayna’nın doğusu ağırlıkla sanayinin ve madenin bulunduğu bölgeyi kapsıyor. Bu kar-gaşa, Avrupa’da ve Avrupa’nın Rusya ile olan iliş-kilerinde ciddi bir etki yarattı. Avrupa’nın oyunu hangi kurallarla oynayacağına dair tartışmalar sürerken, Batı’nın Rusya’nın davranış biçimi-ne uyum sağlayarak hareket etmesi durumunda Moskova yönetiminin bu yumuşak yaklaşımdan cesaret alarak stratejik hamlelerini arttırması riski ortaya çıkıyor. Diğer yanda ise Rusya ile ilişkile-rin siyasi olarak geliştirilmesi ve ekonomik olarak tümüyle Batı’ya entegre edilmesi fikri kısa vade-de uygulanabilir bir strateji olarak görünmüyor. Ukrayna krizi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana uluslararası sisteme karşı en ciddi mü-cadele alanlarından biri olarak ortaya çıkarken AB’nin Rusya ile genişleme politikaları üzerin-den bu kez doğrudan karşı karşıya gelmesine neden oldu. Bu durum sadece Rusya’nın Sovyet sonrası kaybettiği jeopolitik etki alanını yeniden sağlama isteğinden değil, özellikle Doğu Avru-pa’ya nüfuz etme stratejisinden de kaynaklanıyor.

Ermenistan’ın ufukta görünen serbest tica-ret anlaşmasından vazgeçmesi ile birlikte AB’nin Doğu komşularına yönelik politikası zaten bir darbe yemişti. Ermenistan, Rusya liderliğindeki Avrasya Gümrük Birliği’ne üye olma sürecine yönelmişti ve bu tercih AB’nin 2009 yılında eski Sovyet ülkelerinin kendisine yönelmesini amaçla-yan ortaklık programını bir ölçüde geçersiz kıldı. AB temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları Gür-cistan ve Azerbaycan’da AB ve özellikle NATO

ile ittifak kurmak isteyen siyasi çevrelerle temas kurarken, Rusya, AB’nin komşuları üzerinde etkisini arttırmasını engellemek amacıyla karşı hamleler başlattı. Şimdi Ukrayna’dan ders çıka-ran AB ise, Gürcistan ve Moldova ile Ortaklık Anlaşması’nı en geç Temmuz ayında imzalama kararı aldı. Aynı zamanda Moldova vatandaşları-na kısa süreli seyahatler için Schengen bölgesine vizesiz giriş imkânı sağlandı.57

Putin, Avrupa’nın söylemleri için bir gerçek-lik testi yapılmasını sağlıyor. Krizlerin ‘birleşik’ güç oluşturmuş bir AB tarafından karşılanması gerekiyor. AB’nin ve özellikle Almanya’nın Doğu komşusu olan devletleri ve hatta Rusya’yı da içe-ren yeni bir güvenlik politikası oluşturması gere-kiyor. AB’nin bu konuda öncü rolünü konumu, kapasitesi ve imkânları itibariyle ancak Almanya yürütebilir. Ukrayna’daki kriz derinleştikçe Avru-pa Birliği’nin Rusya’ya yönelik politikası Putin’in post-Sovyet komşularına yönelik reelpolitik hamleler ile uyuşmuyor.

AB, Rusya ile açık bir çatışma haline girmek istemezken, AB’nin genişleme politikaları sadece ekonomik maliyet açısından değil aynı zamanda AB’nin güvenliği açısından da hayati bir bileşen olarak ortada duruyor. Bir barış projesi olarak AB, Avrupa entegrasyonu için gerekli itici gücü sağlamış olsa da küresel politikalarda söylemleri-ni hayata geçirmediği zaman kamuoyunda etkisiz ve zamanı geçmiş bir izlenim vermeye başlıyor. AB makamları artık kullandığı söylemlerin öte-sinde uluslararası sahada istenilen oranda kar-şılığı olmayan temsilcilikler olarak algılanmaya başlandı. ABD izlediği politikalarda kamuoyu algısı oluşturmak ve uluslararası meşruiyet ara-mak için AB ülkeleri ile yakın temasını korurken AB tek başına etkin bir küresel aktör olmakta zorlanıyor. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yerel aktörler etkinliklerini arttırırken kökenleri Avru-pa’da yatan Batı’nın kendisiyle işbirliği yapanlara

57. Andrew Gardner, “Moldovans free enter to Schengen area”, eu-ropeanvoice.com, 28 Nisan 2014.

AB, Rusya ile açık bir çatışma haline girmek istemezken, AB’nin genişleme politikaları sadece ekonomik maliyet açısından değil

aynı zamanda AB’nin güvenliği açısından da oldukça önemli görünüyor.

31s e t a v . o r g

AVRASYA’NIN JEOPOLİTİK ANAHTARI: UKRAYNA ÜZERİNDE GÜÇ MÜCADELESİ

güvence sağlayacağı ve dünyanın geri kalanını etkileyen siyasi, felsefi ve kültürel kaynak modeli olarak hayatına devam edeceği klişesi sarsılmaya başlıyor. Ukrayna krizinde görüldüğü gibi karar mekanizmalarının yavaş işlemesi de ister istemez AB politikalarının uygulanmasını zorlaştırıyor. AB’nin karmaşık ve vakit alarak işleyen bir bü-rokratik yapıya sahip olması yapıyı hantal kılıyor. Bu hantal yapı karar mekanizmasının da yavaş ça-lışmasına sebep oluyor. 28 ülkenin üyesi olduğu ve farklı ittifaklardan oluşan bir parlamentonun bulunduğu yapıda reformlar gerçekleştirmek zor olabilir. Ancak başarılı olmak istiyorsa AB’nin daha hızlı işleyecek bir yapıya kavuşması ve kendi içinde bir ortak dış politika vizyonu oluşturul-ması yönünde çalışması gerekiyor.

SONUÇYaşanan gerilimde anahtar nokta istikrarlı bir Uk-rayna’nın hem Batı hem de Rusya’nın ciddi katkı-sı olmadan gerçekleşemeyeceğidir. Batı ve Rusya arasında bir gerilim hattı olan Ukrayna için üç se-naryodan söz edilebilir.58 İlk olarak AB ve NATO üyesi olan ve sadece Batı kampının üyesi bir Uk-rayna senaryosu düşünülebilir. İkinci senaryo ise tarafsız, nötr olan ve hem Batı’nın hem Rusya’nın egemenliğine saygı duyduğu bir Ukrayna olabilir. Bu durumda Rusya halen güçlü ve Batı liderli-ğinde şekillenecek bir dünyaya karşı duracaktır ancak NATO üyesi olmayan Ukrayna’nın Batı ile ilişkisini kabul edecektir. ABD ve AB ise Rusya’yı provoke edebilecek adımlardan kaçınacaktır. Son senaryo ise güneydoğusu Rus etkisi altında Ukray-na’ya bağlı ya da bağımsız, ve tamamen Rusya’nın dinamiklerine bağlı bir Ukrayna’dır. Bu senaryoda Rusya Batı ile çatışma halindedir ve ancak bölge-nin NATO tarafından provoke edilmesiyle müm-kün olabilir. Rusya’nın gerilimin başından beri gerçekleştirdiği hamlelere bakılarak Ukrayna’nın

58. Clifford G. Gaddy ve Barry W. Ickes, “Ukraine: A Prize Neither Russia Nor the West Can Afford to Win”, Brookings, 22 Mayıs 2014.

Batı’ya tam olarak entegre olması senaryosunun Rusya’nın Batı karşısındaki ekonomik gücünü ko-ruduğu sürece mümkün görünmediği söylenebi-lir. İkinci senaryo iki taraf için de kabul edilebilir olmakla birlikte sahadaki çatışmaların durdurul-masını ve sıkı bir siyasi diyalog çabasını gerektir-mektedir. Üçüncü senaryo ise gerilimin artması durumunda muhtemel olup ne Rusya ne de Batı için faydalı olmayacaktır. Dolayısıyla Ukrayna ne AB’nin ne de Rusya’nın tamamen kontrolünde ya da tamamen dışında bir yapıya kavuşamayacaktır. Bu gerçekle hareket edilmesi tarafların ortak bir zemine ulaşmasını daha kolay kılacaktır.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik agresif tavırla-rı, özellikle Kırım yarımadasını ilhak ederek ani-den sınırlarına katmasıyla birlikte, NATO üyesi olan Baltık ülkelerini ve Doğu Avrupa ülkelerini endişelendirdi. Özellikle Polonya’nın Rusya ko-nusundaki tavrı diğer AB ülkelerine nazaran daha sert duruyor. ABD ise bu ülkelerdeki askeri var-lığını güçlendiriyor. ABD-AB ve Rusya arasında Suriye gibi farklı alanlardaki ayrışmanın üzerine Avrupa’nın güvenlik meselesi de sorun listesine eklenmiş oldu. Ayrıca, Ortadoğu’daki mevcut insanlık dramının önüne geçtiği bölgedeki geri-limler Kırım Tatar halkına ve Doğu Ukrayna’daki vatandaşlara çok acı boyutlarda yansıyor. Çatış-maların devam ettiği bölgelerden göç eden on binlerce vatandaşın yanı sıra59 binlerce insanın da gerek Ukrayna ordusunun gerekse ayrılıkçıların saldırıları sonucu hayatını kaybettiği biliniyor.60

Yaşanan sorunlar üzerinden Batı-Rusya ilişki-sinin Soğuk Savaş dönemindeki gibi bitmeyen bir düşmanlığa dönülmesi engellenmelidir. Avrasya başta olmak üzere her bölgede ortak zeminler bu-lunup ölçülü bir işbirliğine gidilmesi hem Washin-gton ve Brüksel hem de Moskova için kolaylaştırıcı ve gerilimleri yatıştırıcı bir adım olacaktır. Hem iş-birliği hem de çekişme içeren bir ilişkiyi yönetmek

59. Alec Luhn, ‘‘Ukraine’s humanitarian crisis worsens as tens of thousands flee combat in east’’, The Guardian, 12 Haziran 2014.

60. Alexander Yakovenko, ‘‘Humanitarian crisis in Ukraine: Time to act’’, Russia Today, 15 Ağustos 2014.

32

ANALİZ

s e t a v . o r g

kolay olmamakla birlikte iç çatışmalar yaşayan Uk-rayna’nın güvenliği ancak Batı ve Rusya’nın işbirli-ği yapması halinde sağlanabilir. Ukrayna’yı taraflar arasında seçim yaparak diğerine karşı düşman ol-maya itmenin bedelini en çok Ukrayna toplumu ödüyor ve ödemeye devam edecektir.

Batı’nın Asya’ya açılan kapısı olan ve enerji hatlarını barındıran Avrasya bölgesinin uluslara-rası alanda stratejik bir öneme sahip olduğu göz önüne alındığında Ukrayna’nın bir anda içine düştüğü durum ve Rusya’nın bölgedeki diğer devletlerdeki nüfuzunu artırması stratejisi yal-nızca bölgeyi değil küresel dengeleri de yakından ilgilendiriyor. Bu duruma karşın Batı dünyasının olayları okuma biçimi ve uygulamaya koyduğu yaptırımlar olayların seyri açısından kritik önem taşıyor. Soğuk Savaştan bu yana Slav ülkelerinde ve Avrasya’da etkinliğini arttıran Avrupa’ya karşı Rusya’nın bölgeye nüfuz etme stratejisi Mosko-va yönetiminin destekçileri tarafından 21. yy’de dengelerin tekrar yerine oturması için bir çaba olarak görülüyor. Bu çabaya karşın yine de Avras-ya’da barışın temin edilmesi ve ekonomik çıkar-ların dengelenmesi için AB’nin Rusya ile uzun vadede inşa edilmesi düşünülen bir işbirliğinden vazgeçmemesi ve diplomasiyi sürdürmesi gere-kiyor. Ancak bu yönde başarılı olmak istiyorsa AB’nin daha hızlı işleyecek bir yapıya kavuştu-rulması ve kendi içinde bir ortak dış politika viz-yonu oluşturulması yönünde çalışması gerekiyor.

Uluslararası konjonktürün tarafların attığı adımlarda çok belirleyici bir rolü olduğu görü-lüyor. Bu yüzden gerilim devam ettikçe krizin Rusya’ya maliyeti de artıyor. Rusya’nın milli geli-rinin dörtte biri ve ihracat gelirlerinin yarısından fazlasının enerjiden oluşuyor.61 Bu durum dikka-te alındığında uzun vadeli bir gerilimde AB’nin enerji bağımlılığını azaltmaya yönelik alternatif rotalar ve yeni kaynaklar geliştirebilmesi duru-munda krizin bu sefer Rusya’nın aleyhine dönebi-leceği söylenebilir. Bu nedenle Rusya’nın Ukray-

61. “Almanya, Rusya’ya yaptırımların maliyetini hesaplıyor”, Deuts-hce Welle Türkçe, 17 Mart 2014.

na’ya müdahale ya da doğu Avrupa’da nüfuzunu arttırmak gibi adımlardan kaçınması gerilimin artmasına engel olacaktır. Uluslararası hukuka riayet edilerek istikrarlı görüşmelerin gerçekleş-tiği bir siyasi zemin oluşması, diyalogu sağlayan kurumların varlığının sürdürülmesi ve bunun üzerine Batılı ülkelerle Rusya arasında köprülerin güçlendirilmesi hem taraflar için hem de Avrasya için daha faydalı olacaktır. Zira Batı ekonomisiyle ileri derecede bütünleşmiş olan Rusya’nın siyasi ve ekonomik yaptırımların maliyetlerini ne kadar süre göğüsleyebileceği de zamanla ortaya çıka-caktır. Diğer yandan ABD-AB hattının bölgede belirleyici güç olan Rusya karşı durdukça Ukray-na’yı ekonomik olarak savunması çok zor olacak-tır. Ukrayna ile ekonomik ilişkisi gazın da ötesine geçen Rusya ile işbirliği yapılmadan Ukrayna’yı istikrara kavuşturmak mümkün olmayacaktır.

ANKARA • İSTANBUL • WASHINGTON D.C. • KAHİRE

www.setav.org

Soğuk Savaş sonrası ciddi bir jeopolitik güç kaybına uğrayan Rusya, kendi-si için birinci derecede jeopolitik önemi haiz olan ülkelerin Avrupa Birliği (AB) ile imzalayacağı anlaşmaları bir tehdit olarak algıladı. Jeopolitik açıdan

önemli bir noktada yer alan Ukrayna ise Batı ile Rusya arasında bir güç mücade-lesine sahne oldu. Olaylar 2013 yılı Kasım ayında Devlet Başkanı Yanukoviç’in AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamak istememesiyle başladı. Muhalefetin sokaklara dö-külmesinin ve yaşanan çatışmalar sonucu Başkan Yanukoviç’in ülkeyi terketmesi-nin ardından bölgedeki jeopolitik dengelerin bozulmasından endişelenen Rusya, gelişmelere Kırım’ı topraklarına katarak cevap verdi. Çatışmaların Doğu bölgesine sıçramasıyla Ukrayna’da istikrarsızlık artarken bölgedeki etkinliğini sürdüren Rus-ya, Batı dünyasından gelen yaptırımlar ile mücadele etmeye çalışıyor.

Ukrayna krizi, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana uluslararası sistemin en kırılgan hatlarından biri olarak ortaya çıkarken, AB’nin Rusya ile genişleme poli-tikaları üzerinden doğrudan karşı karşıya gelmesine neden oluyor. Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’da yaşanan iç çatışma ile bölgede istikrarsız bir tablo ortaya çıkarken AB ülkeleri ve ABD ile Rusya arasında gerilimin tırmandığı görülüyor. AB içinde ise ül-kelerin ayrı ayrı sahip oldukları siyasi ve ekonomik maliyet hesapları Batı’nın ortak bir dış politika oluşturmasında da güçlükler ortaya çıkarıyor.

Batı ve Rusya arasında Soğuk Savaş dönemine benzer bir gerilim olduğu gö-rülüyor. Hem işbirliği hem de çekişme içeren bir ilişkiyi yönetmek kolay değil. Fakat Ukrayna’nın güvenliğinin ancak Batı ve Rusya’nın işbirliği yapması halinde sağlana-bileceği görülüyor. Yaşanan gerilimde anahtar nokta istikrarlı ve yaşayabilir bir Uk-rayna’nın hem Batı hem de Rusya’nın ciddi katkısı olmadan gerçekleşemeyeceğidir. Gelecekte sadece Batı’da yer alan bir Ukrayna tablosu en az mümkün olan senaryo olarak görünüyor. Ukrayna’nın geleceği Batı ve Rusya arasında yapılacak görüşme-ler ile şekillenecektir. İç çatışmalar yaşayan Ukrayna’nın güvenliği ancak Batı ve Rus-ya’nın işbirliği yapması halinde sağlanabilir. Bu konjonktürde tarafların Ukrayna’yı ne tamamen kontrol edebilmesi ne de tamamen kaybetmesi mümkün görünmüyor.

Bu analiz ekonomik işbirliği, enerji rotaları, jeopolitik hamleler ve gerilimler bağlamında AB - Rusya ilişkilerini inceleyerek izlenen politikaların bugünü ve ge-leceği üzerine değerlendirmelerde bulunacaktır. Bu değerlendirmeler Ukrayna kri-ziyle birlikte AB-ABD ve Rusya’nın stratejik hamlelerinin oluşturduğu kutuplaşmayı ve barındırdığı riskleri incelemeyi amaçlamaktadır. Sonuç kısmında ise Batı ve Rus-ya arasında bir gerilim hattı olan Ukrayna için senaryolar işlenecektir.