UKRAYNA KRİZİ ÇERÇEVESİNDE RUSYA - ABD İLİŞKİLERİ

27
UKRAYNA KRİZİ ÇERÇEVESİNDE RUSYA- ABD İLİŞKİLERİ RUSSIA – US RELATIONS IN THE FRAMEWORK OF THE CRISIS OF UKRAINE YASİR BUĞDAYEKEN * BURSA-2015 * Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi. E-posta: [email protected]

Transcript of UKRAYNA KRİZİ ÇERÇEVESİNDE RUSYA - ABD İLİŞKİLERİ

UKRAYNA KRİZİ ÇERÇEVESİNDE RUSYA-

ABD İLİŞKİLERİ

RUSSIA – US RELATIONS IN THE

FRAMEWORK OF THE CRISIS OF UKRAINE

YASİR BUĞDAYEKEN*

BURSA-2015

* Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi. E-posta: [email protected]

2Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Özet

Soğuk Savaşın sona ermesiyle yoğun Rus etkisinden kısmi ölçekte kurtulan Ukrayna’da,

Turuncu Devrim ile beraber halkın Batı ile ilişkilerini geliştirme isteğinin görmezden

gelinemeyeceği farkedilmiş, Avrupa Birliği ile işbirliğini geliştirme ve NATO’ya katılım

tartışılmaya başlamıştır. Ukrayna’nın Batı’ya yaklaşma yönünde bir eğilim göstermesi ise

Rusya’yı rahatsız etmiş, özellikle Kırım gibi jeostratejik öneme sahip toprakları içinde

barındırmasından dolayı Rusya’nın Ukrayna’ya olan ilgisi artmıştır. ABD-Rusya ilişkisini

Ukrayna’da yaşanan siyasi kriz çerçevesinde analiz etmeyi amaçlayan çalışmamızda Kriz

öncesinde Rusya ile ABD arasındaki anlaşmazlık konuları ele alınmış, Ukrayna Krizi’nden

bahsedilmiş ve krizin ilişkileri ne yönde etkilediğine değinilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kırım, Ukrayna Siyasi Krizi, Rusya-ABD İlişkileri, Ukrayna

Doğalgaz Krizi

Abstract

In Ukraine who got rid of Russian effect with the end of The Cold War, it was realised that

desire of the Ukranian People for improving relations with the Western World is undeniable

anymore, and questions for Ukraine to cooperate with European Union and join NATO started

to be discussed. The tendency on having good relationship with the West disturbed Russia,

especially because of including geo-strategicly important lands, which is Crimea, and the

interest of Russia to Ukraine has been raised. In our study, it is tried to analise US-Russia

relations in the framework of the Ukranian Crisis, examine conflict issues between Russia and

the US, discourse Ukranian Crisis and mention how the relations were affected by the crisis.

Keywords: Crimea, Ukranian Polical Crisis, Russia-US Relations, Natural Gas Crisis of

Ukraine

3Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

İÇİNDEKİLER

ÖZET...........................................................................................................................................2

ABSTRACT................................................................................................................................2

KISALTMALAR........................................................................................................................4

GİRİŞ..........................................................................................................................................5

1. TEMEL İSTATİSTİKİ VERİLERLE RUSYA-ABD KARŞILAŞTIRMASI.........................5

2. SOĞUK SAVAŞ SONRASI RUSYA-ABD ARASINDAKİ BAZI PROBLEMLER............7

2.1 GÜRCİSTAN SORUNU................................................................................................8

2.2 KARADENİZ SORUNU...............................................................................................9

2.3 ARAP BAHARI VE SURİYE KRİZİ..........................................................................11

2.4 UKRAYNA SORUNU.................................................................................................11

2.4.1. KIRIM SORUNU.............................................................................................13

2.5. EDWARD SNOWDEN SORUNU.............................................................................14

2.6. FÜZE KALKANI PROJESİ.......................................................................................15

3. UKRAYNA KRİZİ................................................................................................................15

3.1 SOĞUK SAVAŞ SONRASI UKRAYNA....................................................................15

3.1.1 TURUNCU DEVRİM........................................................................................17

3.1.2 2006 VE 2009 DOĞALGAZ KRİZLERİ..........................................................18

3.2 UKRAYNA’DA KİTLESEL GÖSTERİLERİN BAŞLAMASI.................................19

3.3 KIRIM.........................................................................................................................20

3.3.1. KIRIM’IN KISA TARİHİ........................................................................................20

3.3.2. RUSYA’NIN KIRIM MÜDAHALESİ....................................................................21

4. ABD VE BATILI ÜLKELERİN TEPKİSİ VE SOĞUK SAVAŞ SONRASI YENİ BİR

RUSYA-BATI GERGİNLEŞMESİ...........................................................................................22

SONUÇ.....................................................................................................................................24

KAYNAKÇA............................................................................................................................25

4Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

BDT : Bağımsız Devletler Topluluğu

BM : Birleşmiş Milletler

CIA : Central Intelligence Agency ( ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı)

GUAM : GUAM Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü

GSYİH : Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

NATO : North Atlantic Treaty Organisation (Kuzey Atlantik Savunma Paktı)

NPT : Treaty of Non-Proliferation of Nuclear Weapons (Nükleer Silahların

Yayılmasını Önleme Andlaşması)

NSA : National Security Agency (ABD Ulusal Güvenlik Ajansı)

RF : Rusya Federasyonu

SALT : Strategic Arms Limitations Talks (Stratejik Silahların Sınırlandırılması

Görüşmeleri)

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

START : Strategic Arms Reduction Treaty (Strateji Silahların Azaltılması Andlaşması)

5Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

GİRİŞ

Soğuk Savaş sonrası Rusya’nın genel politikalarına baktığımızda, özellikle son

dönemlerde “Rusya’nın bir küresel güç olduğunu yeniden Dünya’ya göstermek ve ABD’nin

hegemonyasındaki tek kutuplu sistemi yıkma” içgüdüsünün önemli bir yer edindiğini

görüyoruz. 1993’te ilan edilen Yakın Çevre Doktrini ile Ukrayna’nın Rus hayat sahası

içerisinde olduğu ve hayat sahası olarak tanımlanmış bölgelerde Rusya’nın onayı olmaksızın

herhangi bir angajmanın ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalınacağı belirtilmiştir. 2013

yılında Ukrayna’da başlayan siyasi kriz esnasında Rusya’nın Kırım’da izlediği agresif

politikayı bu çerçevede değerlendirebiliriz.

Çalışmamızın ikinci bölümünde Rusya ile ABD’nin temel istatistiki verilerle bir

karşılaştırmasını yaptık, bu karşılaştırmayı yaparken daha açıklayıcı olması açısından bazen

Türkiye’ye ait verileri de belirtmeyi uygun gördük. Üçüncü bölümde, Ukrayna Krizi

öncesinde Rusya ile ABD arasında zaten var olan temel ayrışma konularını Karadeniz Sorunu,

Ukrayna ve Kırım Sorunu, Gürcistan Sorunu, Arap Baharı ve Suriye Sorunu, Edward

Snowden Sorunu ve Füze Kalkanı Sorunu olmak üzere çeşitli başlıklar altında gruplandırdık,

dördüncü bölümde Soğuk Savaş sonrası Ukrayna’yı ana hatlarıyla göstermeye çalıştık,

Kırım’dan bahsettik ve 2013 yılında başlayan Ukrayna Siyasi Krizini, akabinde gelen Rus

askeri müdahalesini anlatmaya çalıştık. Beşinci bölümde ise Batı’nın bu kriz çerçevesinde

Rusya’ya karşı tutumunu ve Rusya’nın buna karşı tepkilerini anlatmaya ve bu çerçevede

ortaya çıkan yeni bir güç mücadelesini ana hatlarıyla vermeye çalıştık, altıncı bölümde ise

yaptığımız genel değerlendirmelerle çalışmamızı sonuçlandırdık.

1. TEMEL İSTATİSTİKİ VERİLERLE RUSYA-ABD KARŞILAŞTIRMASI

Sovyetler Birliği’nin yıkılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle beraber Sovyet

Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin borç ve yükümlülüklerini, Sovyetler Bilrliği’nin en büyük

ardıl devleti olan Rusya Federasyonu üstlenmiştir. Bu çerçevede ABD, Çin, Fransa ve

İngiltere ile birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan beşinci ülke de,

Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği iken Soğuk Savaş sonrasında RF olmuştur.

Dolayısıyla, ABD ve Rusya Federasyonu’nun da dahil olduğu bu beş devlet, Birleşmiş

Milletler Kurucu Andlaşması’na göre, Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip olmakla

6Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

birlikte, NPT (Non-Proliferation Treaty, Türkçe adıyla Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme

Andlaşması) çerçevesinde yasal olarak nükleer silah bulundurma hakkına da sahiptir.

Hem ABD hem de Rusya Federasyonu, son derece geniş topraklarına sahip ülkelerdir.

Rusya Federasyonu, sahip olduğu 17 milyon km² toprakla Dünya’nın en büyük yüzölçümüne

sahip ülkesiyken, ABD ise sahip olduğu 9.6 milyon km² toprakla bu alanda dördüncü

sıradadır.1 Türkiye’yi ölçek kabul edecek olursak, Dünya’nın en geniş topraklara sahip 37.

ülkesi kabul edilen ve 783 bin km² toprağa sahip olduğu gözönünde bulundurulursa Rusya 22

tane Türkiye’yi içine sığdırabilecek kapasiteye sahipken ABD de 12 tane Türkiye’yi içine

alabilecek genişlikte topraklara sahiptir.

Nüfus itibariyle baktığımızda ABD yaklaşık 320 milyon nüfusuyla Dünya’nın en

kalabalık üçüncü ülkesi, RF ise 146 milyon nüfusuyla dokuzuncu ülkesidir. ABD’nin nüfusu

Dünya’daki toplam nüfusun yüzde 4.4’üne, RF’nin nüfusu ise yaklaşık olarak yüzde 2’sine

karşılık gelmektedir. Sahip oldukları topraklara göre bir karşılaştırma yapacak olursak, her iki

ülkenin de Türkiye’den çok daha az nüfus yoğunluğuna sahip olduğunu söyleyebiliriz.2

Ekonomik verilere baktığımızda, Amerika Birleşik Devletleri’nin gayrisafi yurtiçi

hasılasının (GSYH) 17 trilyon dolarla Dünya ülkelerinin tepesinde olduğunu görüyoruz.

Rusya Federasyonu, yaklaşık 2.5 trilyon dolar yurtiçi hasılayla bu listede 6.sırada yer

almaktadır.3 Gayrisafi yurtiçi hasılalarını nüfusa oranladığımızda Amerika Birleşik Devletleri

52 bin $ kişi başına düşen milli gelirle Dünya’nın 14.sırasında yer alırken, Rusya’nın kişi

başına düşen geliri, 15 bin $ olan Türkiye’nin birazcık daha üzerinde, yaklaşık olarak 18 bin

$’dır.4 Bu verilere bakarak, ABD ile RF arasında ciddi bir ekonomik gelişmişlik ve refah

düzeyi olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkelerin askeri kapasitelerine baktığımızda, 2012 verilerine göre ABD’nin 1.3 milyon

civarında muvazzaf askeri bulunurken, bu rakam Rusya’da 415 bindir.5 Ülkelerin savunma

harcamaları arasında da ciddi bir fark bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl ABD, 640 milyar dolar

harcamayla GSYİH’sının yaklaşık yüzde 5’ini savunma için kullanmışken, Rusya 87 milyar

dolarla GSYİH’sının yüzde 3.5’ini savunmaya harcamaktadır. ABD’nin savunma için

harcadığı yüksek miktarların son yıllarda azalma eğilimine girdiğini, Rusya’da ise savunma

1 http://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCz%C3%B6l%C3%A7%C3%BCmlerine_g%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi

2 http://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCfuslar%C4%B1na_g%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi3 https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2001rank.html Verilen listenin

2.sırasında Avrupa Birliği yer aldığı için Rusya 7. Sırada gözükmektedir, ancak biz analizimizi ülkeler bazında yaptığımız için Rusya Federasyonu’nun gayrisafi yurtiçi hasılasını 6.sırada olarak belirtmeyi uygun gördük.

4 Ülkelerin kişi başına düşen milli gelirlerinin karşılaştırıldığı listenin tamamına ulaşmak için bkz: https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2004rank.html

5 http://www.globalsecurity.org/military/world/armies.htm

7Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

harcamalarının yıldan yıla ciddi artış gösterdiğini görmekteyiz.6

Ancak askeri harcamalardaki bu ciddi uçurumu incelediğimizde, sahip olduğu milli

gelirden dolayı Rusya’nın askeri harcamalarda gittiği bu artışın oransal bazda ciddi yükselişi,

ülke eknomisi ve ulusal refaha ciddi ölçüde etki edeceği için, mevcut haliyle bile önemli bir

siyasi güç olan Rusya’nın askeri harcamalar konusunda ABD ile yarışması yakın dönemde

mümkün gözükmemektedir.

Söz konusu istatistiki verilerin içerisinde askeri personele ödenen maaşlar, ar-ge

çalışmaları, tesislerin inşa ve onarım maliyetleri, konvansiyonel silahlara harcanan paralar

gibi askeri yatırımlarla ilgili pek çok kalem dahil olmakla birlikte, askeri gücü yatırım

kapasitesiyle doğru orantılı görmek çok doğru değil. Sadece konvansiyonel silah bulunduran

ülkeler arasında yapılabilecek kıyaslamalarda bu tür bir karşılaştırma kısmı ölçüde doğru olsa

da, ABD ve Rusya’nın sahip olduğu nükleer silah kapasitesi, iki ülkenin de dış ülkelere karşı

önemli bir caydırıcılığı olduğu anlamına geliyor. SALT, START gibi andlaşmalarla her ne

kadar karşılıklı iki ülke arasında nükleer silahların azaltılmasına yönelik girişimler

başlatılmışsa da, mevcut durumda her iki ülke de gözardı edilemeyecek bir nükleer silah

teknolojisine sahiptir.

2. SOĞUK SAVAŞ SONRASI RUSYA-ABD ARASINDAKİ TEMEL PROBLEMLER

Sovyetler Birliği’nin, batı ülkelerinin benimsediği piyasa ekonomisine entegre olmaya

başlaması ve bu süreçte enerjisini daha çok silahlanma veya nüfuz mücadeleleri yerine

ekonomik adaptasyona harcaması, uluslararası ortamı yumuşatmıştır. Soğuk Savaş döneminde

devam eden korkunç silahlanma yarışının eskisi boyutlarda olmadığı ve geleceğe dair daha

umutlu beklentilerin oluştuğu konjonktürde ABD tarafında da pozitif görüşlerin ağırlıkta

olduğunu görüyoruz.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla beraber kapitalist piyasa düzeninin kazandığını, ve bu

sistemin küresel barışı getiren ve askeri çatışma alanlarının ekonomik rekabete doğru

evrileceğini öngören Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” tezi, eski tehdit alanının ortadan

kalkmasıyla beraber ABD’nin düşman algısında değişikliğin oluşacağını öngören

Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi, dönemin yankı gören tespit ve fikirlerindendir.

ABD, Sovyetler Birliği’nin yıkılıp bu coğrafyada yeni devletlerin kurulmasıyla karşısında

olduğu bloğun güç kaybını olumlu bir gelişmeler dizisi olarak görmüştür. Bu çerçevede

6 Ülkelerin savunma harcamalarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.sipri.org/research/armaments/milex/milex_database

8Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Rusya’nın yeniden bir toparlanma evresine girip yeni bir imparatorluk oluşturmasını istemese

de, Rusya’nın parçalanmasını ve bölgede iç savaşların çıkmasından korkuyordu. Zira

Tataristan, Başkurdistan, Çeçenistan gibi bölgelerde bu yönde bir eğilim bulunmaktaydı.7

1991 yılında ABD, Ulusal Güvenlik Strateji’sinde Çevreleme Politikası’nı sona

erdirdiğini, ancak bu durumun Monreo Doktrini’ne geri dönüş anlamına gelmediğini

açıklamıştır. Bu hassasiyetler çerçevesinde ABD, ayrılan devletlerin bağımsızlıklarını

güçlendirme ve bu ülkelerde demokratik gelişmelerin sağlanmasını kendi geleceği için önemli

görüyordu. ABD’ye göre Avrupa’de güvenlik ve işbirliğinin geliştirilmesi, bölgede

çıkabilecek yeni çatışmaların, İslamci köktenciliğin ve teröristlerce yapılabilecek olası bir

nükleer saldırının önüne geçmesi açısından önemliydi.

Bunun yanında yeni kurulan BDT ülkelerinde piyasa ekonimisinin geliştirilmesi ve

bölgedeki Amerikan yatırımlarının arttırılması da ABD’nin bu ülkelerdeki menfaatleri

arasındaydı. Ancak bunu yaparken de eski düşman olan Rusya’nın yeniden bir düşman olma

noktasına getirilmemesi için, bölgede öncelikle Rusya’nın çıkarlarının gözetildiği Russia First

(Önce Rusya) anlayışı hakim olmuştur. ABD Dışişleri Ofisi’ndeki bu anlayış, 1996 yılına

kadar devam etmiştir.8

2000’li yıllara doğru ABD’de başlayan ve Rusya’yı dikkate almadan eski Sovyet

ülkelerine doğrudan angaje olma çalışmaları özellikle Putin’in 1999 yılında başbakan ve 2000

yılında devlet başkanı olmasıyla ABD-Rusya arasında çeşitli problemlerin ortaya çıkmasına

sebep olmuştur.

2.1. Gürcistan Sorunu

Gürcistan Karadeniz’e genişçe kıyısı olan, kuzeyinde Rusya, güneybatısında Türkiye,

güneyinde Gürcistan ve güneydoğusunda Azerbaycan’a komşu olan önemli bir bölgede

bulunmaktadır.

Mart 1992’de Şevardnadze’nin seçilmesinden sonra dönemin ABD Dışişleri Bakanı

James Baker Gürcistan’a bir ziyaret gerçekleştirmiş, Kafkasya’da stratejik bir mevkiye sahip

olan ve petrol geçiş güzergahında olan Gürcistan’a önem verdiklerini belirtmiştir. ABD,

özellikle Hazar kaynaklarının sadece Rusya-İran arasında tekel olmasını değil, tüm Dünya’ya

açılmasını istemektedir. Zaten bunun için de Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi için maddi ve siyasi

destek sözü vermiştir.9 Ancak Soğuk Savaş’ın ardından Rusya tarafından batı yanlısı bir

7 Gülselcen Kafkasyalı, ABD-Rusya Hegemonya Mücadelesinde Gürcistan ve “Gül Devrimi”, Master Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2007, s55.

8 A.g.m. , s58.9 Mustafa Cem Bişkin, ABD-AB-Rusya Üçgeninde Ukrayna ve Gürcistan’da Güç Mücadelesi, Yüksek

Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya, 2010. s131.

9Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

eğilime girmesini istemeyen Rusya, 1993’te açıkladığı Yakın Çevre Doktrini’yle bölgede

yeniden etkinlik kurma çabalarına girmiştir, bu çerçevede de Güney Osetya ve Abhazya

bölgelerindeki etnik sorunları mümkün olduğunca kendi lehine kullanmaya çalışmıştır.10

1993 yılında BDT’ye dahil edilen Gürcistan, Rusya’nın kendi üzerindeki hegemonik

tutumunu Batı ülkeleri ve Türkiye’yle dengelemeye çalışmaktadır. 1995 yılında Çeçenistan

Savaşı’yla Rusya’nın zayıf düştüğü ve ABD’nin de “Önce Rusya” politikasından vazgeçmeye

başladığı bir uluslararası konjonktürde Gürcistan, Batı ile entegre olmanın çözüm yolunu

NATO’ya üye olmakta görmekteydi. Gürcistan’ın Üyelik Eylem Planı, 2004 yılında NATO

tarafından kabul edilmiştir. NATO’nun olası genişleme ihtimaline karşı ies Rusya’nın

Gürcistan’a karşı uyguladığı caydırma politikaları arasında doğalgaz vermeme, vize uygulama

gibi çeşitli yaptırımlar vardır. Buna karşılık olarak ABD Gürcistan’a sürekli olarak maddi

destek sağlamış ve Rusya baskısına karşı destek vereceğini her fırsatta dile getirmiştir.11

2006 yılında Gürcistan’ın altı Rus subayını casuslukla suçlayıp sınır dışı etmesi Gürcistan

ile Rusya arasında yeni bir krizin oluşmasını tetiklemiş, buna karşılık Rusya’nın iki ülke

arasında ulaşım, posta, banka havaleleri gibi karşılıklı gerçekleştirilen pek çok hizmeti askıya

alması, yaşanan krizin derinleşmesine ve Gürcistan ekonomisinin bundan zarar görmesine

neden olmuştur.12

Nisan 2008’de Gürcistan’ın NATO üyeliği, Fransa ve Almanya tarafından Rusya ile

ilişkileri daha da gerginleştirmemek için veto edilmiş, ancak Gürcistan’ın NATO’nun koruma

kalkanı içerisine alınmayışı, aynı yılın Ağustos ayında Gürcistan Ordusu’nun Güney

Osetya’ya müdahalesi sonrası Rus Ordusu’nun Gürcistan’a girmesi ve Gürcistan askeri

birliklerine ciddi ölçüde zarar vererek Güney Osetya ve Abhazya’da fiili bir bağımsızlık

oluşturması gibi gelişmeleri beraberinde getirdi. Bu süreçte ABD ve AB her ne kadar

Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü desteklemiş, buraya tibbi ve yiyecek içecek ve para yardımı

göndermiş olsa da Batı, bölgede Rusya ile bir silahlı çatışmaya girme riskini göze

alamamıştır. Silahlı mücadele sonrasında Gürcistan, BDT’den ayrılmış ve Rusya ile tüm

diplomatik ilişkilerini kesme kararı almıştır.

2.2. Karadeniz Sorunu

Soğuk Savaş döneminde Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler Sovyetler Birliği, Romanya,

Bulgaristan ve Türkiye iken, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Ukrayna ve Gürcistan da

Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler haline gelmişlerdir. İstanbul ve Çanakkale Boğazı’yla bu

10 Kafkasyalı, A.g.m. , s6811 Kafkasyalı, A.g.m. , s72.12 Bişkin, A.g.m. , s109.

10Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

ülkelerin açık denizlere gitme fırsatı sunması, bu ülkelerin Karadeniz’e büyük önem

atfetmelerine sebep olmuştur. Ancak Karadeniz’e duyulan ilgi, sadece bu ülkeleri kapsayacak

boyutta değildir. Özellikle Batılı ülkelerin, Hazar ve Orta Asya’daki doğal kaynakların Rusya

ve İran aracılığı olmadan Dünya’ya taşınması için gayret gösteren batılı güçlerin de bölgeye

ilgisi yüksek düzeydedir. Ayrıca Romanya ve Bulgaristan’ın önce NATO’ya, sonra da Avrupa

bütünleşmesine dahil edilmesiyle Avrupa Birliği Karadeniz’e kıyısı olan bir birlik haline

gelmiş, böylece Avrupa’nın da ABD’nin de bölgeye yönelik yeni stratejiler izlemesi

kaçınılmaz hale gelmiştir.

Moldovada Trans-Dinyester sorunu, Ermenistan-Azerbaycan arasında Dağlık

Karabağ sorunu ve Gürcistan’daki Güney Osetya-Abhazya sorunları, bölgede istikrarın

sağlanmasını zorlaştıran faktörler arasındadır. 2008 yılında gerçekleşen Gürcistan-Rusya

savaşı esnasında Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının kesintiye uğraması da bu tespiti haklı

çıkarır nitelikte bir gelişme olmuştur.

ABD’nin Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bölgeye yönelik ilk politikası, bölgedeki

nükleer silahların yayılmasını ve çoğalmasını engellemeye yöneliktir. Bu çerçevede, Ukrayna

ve Belarus’a, ellerindeki nükleer silahların geri alınması karşılığında mali yardımlarda

bulunmuştur. 1991 Alma-Ata Andlaşmasıyla bu iki ülke, nükleer silahların BDT ülkeleri

kontrolünde yokedilmesi ve devredilmesini kabul etmişlerdir. 13

Avrupa Birliği’nin mali yardımlarıyla oluşturulan INOGATE, Karadeniz’de

hidrokarbon aramalarını sürdürebilmek maksadıyla kurulmuştur. Bunun dışında AB’nin

desteklediği bir diğer proje de, TRACEA olarak adlandırılan, Avrupa-Kafkasya-Asya ulaşım

koridorudur. 14

Ayrıca bölgede Türkiye, Rusya, Azerbaycan, Arnavutluk, Moldova, Ukrayna,

Moldova, Ermenistan, Gürcistan gibi ülkelerin üye olarak bulunduğu KEİT, Karadeniz’e

yakın bölgelerde ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulmuştur. Bunun dışında 1997

AB Zirvesi’nde temelleri atılan ve Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova’nın

oluşturduğu forum (GUAM) da, bölgedeki örgütlenmeler arasındadır.

2013 yılında Ukrayna’da kitlesel gösterilerin başlaması, hükümetin değişmesi, devlet

başkanının görevden azledilmesi olaylar sonucunda yaşanan istikrarsızlıktan faydalanan

Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı işgal etmesi ve bu bölgeyi kendi topraklarına dahil ettiğini

açıklaması bölgedeki istikrarsızlığı iyice derinleştirmiş ve Karadeniz bölgesinin geleceğine

yönelik kaygıları arttırmıştır. Önümüzdeki yıllarda Karadeniz Bölgesine yönelik Batılı ülkeler

13 Alma-Ata Protokolünün İngilizce Metni için bkz: http://lcweb2.loc.gov/frd/cs/belarus/by_appnc.html ErişimTarihi: 25 Aralık 2014 Perşembe.

14 Bişkin, A.g.m. s.26

11Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

ve Rusya arasında ciddi bir rekabetin olacağı öngörülmektedir.

2.3. Arap Baharı ve Suriye Sorunu

17 Aralık 2013’te bir Tunus vatandaşı olan Muhammed Buazizi’nin kendisini

yakmasıyla başlayan protestolar bir domino etkisi yaratmış ve hızlı bir şekilde Fas, Cezayir,

Libya, Mısır, Yemen, Bahreyn ve Suriye’ye yayılmıştır. Rusya’nın Arap Baharı başladığı

sıradaki tavrı “sorunların barış yoluyla çözülmesi ve dış müdahalenin mümkün olduğunca az

olmasıydı.” Batı’nın ise temel yaklaşımı devrim hareketlerini destekleme yönündeydi.

Özellikle Libya’ya NATO müdahalesinde bulunulması, Arap Baharı’na yaklaşım konusunda

fikir ayrılığı oluşturmuş ve Rusya’nın bu konuda Batı ülkelerine güvenmesini zorlaştırmıştır.

Kaldı ki, Rusya’nın Kuzey Afrika ülkelerinde başlayan gösterilerdeki bu tutumu, kendi yakın

coğrafyası için aynı değildir. Rusya’nın kendi yakın çevresi içinde gördüğü Suriye’deki

devrimin, Gürcistan ve Ukrayna’da gördüğü renkli devrimlere benzemesini istemeyen Rusya,

Beşar Esad’ı uluslararası alanda koruyacağına dair güvence vermiş, 2011 yılında İngilere ve

Fransa’nın BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği karar tasarısını veto etmiş ve Suriye’ye dış

müdahalede bulunulmasını engellemiştir.15

Neticede Batı ve Rusya arasındaki farklı tutumlar Suriye’deki muhalif güçler ile

Esad yönetimi arasında geçen çatışmanın büyümesine engel olamamış ve 200bine yakın

Suriyeli sivilin ölmesine sebep olmuş, IŞİD’in Suriye coğrafyasında nüfus kazanmasıyla

Suriye’nin geleceğine dair bulanıklıklar daha da artmıştır.16

2.4. Ukrayna Sorunu

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve 2004 NATO ve Avrupa Birliği genişlemeleriyle

Ukrayna, Batı ile Rusya arasında tampon bölge haline gelmiş, bu durum hem Avrupa

Birliği’nin, hem NATO’nun hem de Rusya’nın ilgisinin yoğun olarak Ukrayna üzerinde

toplanmasına sebep olmuştur. Ukrayna’nın kendi iç dinamiklerini de hesaba katarsak, ortada

Ukrayna merkezli büyük bir uluslararası sorunun oluştuğunu söyleyebiliriz.

Ukrayna’yı coğrafya olarak önemli hale getiren tek unsur Batı ile Rusya arasında yer

alması değildir. Ülke aynı zamanda Rusya’dan Avrupa’ya giden doğalgaz boru hatlarının

geçiş güzergahında yer almaktadır. 17

15 Ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.21yyte.org/tr/arastirma/rusya-slav-arastirmalari-merkezi/2011/09/29/6318/rusya-ve-arap-bahari-rusyanin-suriye-politikasi#_ftn1 Erişim Tarihi: 25 Aralık Perşembe

16 http://www.zaman.com.tr/dunya_suriyede-olenlerin-sayisi-191-bini-gecti_2239203.html Erişim Tarihi: 25 Aralık 2014 Perşembe

17 Yusuf Yıldırım, Rus Dış Politikasında Ukrayna Faktörü, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel

12Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

47 milyon nüfusa sahip olan Ukrayna’nın yüzde 78’i Ukraynalı olamakla beraber

yüzde ülkede yüzde 17’lik bir Rus azınlık mevcuttur. Diğer Avrupa ülkeleri gibi Ukrayna da

petrol ve doğalgaz kaynakları açısından Rusya’ya bağımlı vaziyettedir.

Batı bölgelerinde Katolik Ukrayna’lılar çoğunlukta kalırken doğu bölgelerinde

Rusların ve Ortodoks Ukrayna’lıların çoğunlukta olması Ukrayna Kilisesi konusunda da

ayrılıkların yaşanmasına sebep olmuş, milliyetçi Ukrayna’lılar Rus Ortodoks Kilisesi’nin

Ruslar tarafından eski Sovyet ülkelerinde bir kontrol sağlama amacı olarak kullanıldığını

düşündükleri için Ukrayna Kilisesi’nin Rus kilisesinden bağımsız olmasını istemekte, hatta bu

konuda İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’nden destek almaktan çekinmezken Rus

Milliyetçileri Fener Rum Patrikhanesi’nin ABD taradından desteklendiğini öne

sürmektedirler. Ruslara göre ABD’nin Fener Rum Patrikhanesi’ne destek verme sebebi, Rus

Ortodoks Kilisesi’nin etkisini azaltmaktadır.18

Bunun yanında, bölgede ciddi bir etnik bölünmenin sözkonusu olduğundan

bahsetmemiz gerekir. Ukrayna’nın doğu bölgelerinin yüzyıllarca Rusya, batı bölgelerinin ise

Avusturya ve Polonya etkisi altında kalmış olması sebebiyle Ukrayna’nın ulus bütünlüğünün

gerçekleştirilmesinde ciddi problemler yaşanmaktadır. Doğu bölgelerinde Rusça konuşulma

oranının yüksek olması, doğu bölgelerinde Rus yanlısı, batı bölgelerinde ise NATO ve Avrupa

Birliği’yle işbirliğini geliştirme yanlısı halk tabanı, Ukrayna’nın kilise özerkliğini savunan ve

Rus Ortodoks Kilisesi’ne bağlılık taraftarı farklı kesimlerin varlığı gibi pek çok etken,

Ukrayna’da çeşitli hükümet krizlerinin yaşanmasına ve siyasi iktidarın sağlanamamasına

sebep olmuştur.19

İleride ayrıntısıyla bahsedeceğimiz Turuncu Devrim, 2008 yılında Rusya’nın

Gürcistan’a müdahalesi ile başlayan krizde Ukrayna hükümetinin Gürcistan yanlısı tutumu,

2006 ve 2009 Ukrayna Doğalgaz Krizi, NATO’ya katılım tartışmaları gibi gelişmeler,

Rusya’nın Ukrayna’nın batıya yaklaşması konusunda bir önlem alması gerekliliğini

doğurmuştur. Avrupa Birliği ise, dünyanın en büyük doğalgaz ithalatçısı olarak, özellikle

doğalgaz krizleri sonrasında enerji kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılması için farklı

alternatiflerin bir an önce uygulamaya konması gerekliliğini fark etmiş, bu anlamda TANAP,

Nabucco gibi alternatif boru hattı projelerini desteklemeye başlamıştır.

2.4.1 Kırım Sorunu

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2010. s66.18 Yıldırım, a.g.m., s70-7119 Ukrayna’nın Milli Kimlik Sorunu Hakkında Ayrıntılı Bilgi İçin bkz: Ruhsar Müderrisoğlu, Ukrayna’nın

Jeopolitik Önemi, Master Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü, Ankara, 2004.s91-94

13Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Kırım Sorunu ile Karadeniz Donanması Sorunu, aslında birbiriyle içiçe geçmiş

sorunlardır. Rusya’nın sıcak denizlere inme politikalarıyla beraber Karadeniz’de son

zamanlarda petrol arama çalışmalarının artmasıyla jeopolitik ve jeostratejik olarak daha da

önemli hale gelen Karadeniz’de Rusya her daim bir donanma bulundurmak istemekte, dahası

ABD ve NATO’yu Karadeniz’den uzak tutmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede sürekli 1936

yılında imzalanan Montö Boğazlar Sözleşmesi’nin maddelerini sürekli uluslararası kamuyona

hatırlatmaktadır. Montrö Sözleşmesi uyarınca Karadeniz’e açılan Türk boğazlarından geçen

gemileri “Karadeniz’e kıyısı olan ve olmayan ülkelerin gemileri” şeklinde ikili bir ayrıma tabi

tutan Montrö Sözleşmesi aslında Rusya’nın çıkarlarını bir anlamda koruyan bir andlaşma olsa

da, Karadeniz’de donanma bulundurabilmek için Romanya, Gürcistan gibi alternatif yollar

arayan ABD’ye karşı Karadeniz’de her zaman bir donanma bulundurma ihtiyacı, Rusya’nın

önem verdiği meselelerden bir tanesidir.

Coğrafya itibariyle baktığımızda, Rusya’nın Karadeniz’e geniş bir kıyısı olsa da,

gemilerini bulundurabileceği doğal bir liman olması bakımından Kırım yarımadasındaki

Sivastopol Limanı, Rus donanması için hayati öneme sahiptir.

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında savaş gemilerinin bulundurulması konusu

Rusya ile artık bağımsız bir devlet olan Ukrayna arasında çözülmesi gereken bir mesele haline

gelmiştir. Bu çerçevede, 1992-97 yılları arasında süren diplomatik toplantılar sonrasında

Ukrayna, Sivastopol Limanı’nı 20 yıllığına Rus Donanması’nın kullanımına tahsis etmek

üzere kiralamıştır. Ancak andlaşmanın 20 yıllık bir süreyi içermesinden ötürü, bu sürenin

dolduğu tarih olan 2017 yılından sonra Rusya’nın bu üssü yeniden kiralayıp kiralayamayacağı

konusu açığa kavuşturulamamıştır.20 Özellikle Ukrayna’daki hükümet yetkililerinin son

yıllarda üslerin yeniden kiraya verilip verilmemesine ilişkin birbiriyle çelişen açıklamaları,

örneğin Yanukoviç’in andlaşmanın yenilenmesine sıcak baktığını açıklarken Yuşçenko’nun

sürenin uzatılmasına karşı çıkması, (2008 yılında gerçekleşen Rus-Gürcü çatışmasında Rus

güçleri, Gürcistan’ı denizden kuşatmak için Sivastopol Limanı’ndaki gemileri. Ancak

Ukrayna’nın Gürcistan müdahalesi sırasında bu ülkeye ilişkin yaklaşımı Rusya’dan farklı

olduğu için Sivastopol üssü, Ukrayna kamuoyu tarafından tartışma konusu haline gelmiştir.)

bunun yanında Ukrayna’nın NATO üyesi olmasının Ukrayna kamuoyunda tartışılması,

(Sivastopol Limanı’nın Rusya’ya kiralanması, Ukrayna’nın NATO’ya üye olması açısından

bir engel teşkil edeceği için NATO’ya üyelik yanlıları üssün yeniden Rusya’ya kiralanmasına

karşı çıkmaktaydılar.) Rus hükümetini bu konuda endişelendirmiş, bu durum Rusya’ya, Kırım

konusunda bazı önlemler alma gerekliliği hissettirmiştir.

20 Bişkin, a.g.m., s66.

14Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Ukrayna Coğrafya’sında iç ve dış dinamiklerin etkisiyle yaşanan bu güç ve nüfuz

mücadelesi en son 2013 Ukrayna ve Kırım Krizi’nin yaşanmasına neden olmuştur. Bu krize

ayrıntılı olarak ileride değineceğiz.

2.5 Edward Snowden Krizi

Edward Snowden, bilgisayar konusunda yetenekli, önceleri Amerikan Ulusal Güvenlik

Dairesi NSA’de, sonrasında ise Merkezi Haberalma teşkilatı CIA’de görev yapmış bir ABD

vatandaşıdır. ABD’nin izlediği istihbarat yöntemlerini doğru bulmadığını ifade eden

Snowden, kendi ifadesiyle Obama döneminde de istihbarat yöntemlerinde bir değişikliğe

gidilmemesiyle bildiklerini kamuoyuna anlatmaya karar vermiş ve 2013 yılında medyaya

bilgi sızdırmaya başlamıştır.

ABD’nin, çoğu siber saldırının Çin tarafından gerçekleştirildiğini belirtmesi ve bu

durumdan rahatsızlık duyduğunu açıklamalarına karşı Snowden’in, NSA’nin Çin’e karşı siber

saldırılar düzenlediğini açıklaması, 2009’da Londra’da gerçekleştirilen G-20 zirvesinde ve

2010’da Toronto’da gerçekleştirilen G-8 ve G-20 zirvelerinde katılımcıların bilgisayarlarının,

e-posta hesaplarının ve telefon konuşmalarının izlendiği açıklamaları, ABD’ye olan güvenin

sarsılmasına sebep olmuştur.

Snowden’in bu açıklamaları sadece zirvelerde telefon konuşmalarının dinlendiğini

ifşa etmekle kalmamıştır. Avrupa Birliği’nin New York, Washington ve Brüksel ofislerinin

dinlendiğinin açıklanması karşısında Almanya Başbakanı Merkel “Dostlar arasında casusluk

kabul edilemez. Artık, ABD ile yeniden güven ortamının oluşturulması gerekiyor”

açıklamasında bulundu.21

2010 yılına ait sızan diğer belgelerde Hindistan, Türkiye, Fransa, İtalya, Japonya,

Meksika, Güney Kore gibi ülkelerin ABD’deki büyükelçiliklerinin de hükümet tarafından

dinlendiği iddia edildi. Ortaya çıkan bu belgeler, farklı ülkelerden pek çok yetkilinin ABD’ye

karşı tepki göstermesine sebep oldu.

Edward Snowden’in önce Hong Kong’a, sonra da Moskova’ya gitmesiyle ABD bu

ülkelerden iade istemesi, ancak Rusya’nın Snowden’e sığınma hakkı tanımasıyla sorun, ABD

ile Rusya arasında varolan gerilimin tırmanmasına yol açmıştır.

2.6. Füze Kalkanı Projesi

21 Ömer Faruk Akçakoyun, Dünya Küresel Dinleme ve Takip Krizi Edward Snowden Olaylarının İncelenmesi,https://www.academia.edu/6972985/D%C3%BCnya_K%C3%BCresel_Dinleme_ve_Takip_Krizi_Edward_SNOWDEN_%C4%B0ncelemesi Erişim Tarihi: 5 Ocak 2015 Pazartesi.

15Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

ABD ile Rusya arasında karşılıklı gerginliği arttıran meselelerden bir tanesi de Füze

Kalkanı Projesidir. Füze Kalkanı Projesi’nin NATO bünyesine dahil edilmesiyle Almanya’nın

Ramstein kentine bulunacak komuta merkeziyle Polonya ve Romanya’ya önleyici füzeler

konulması kararlaştırılmış, Türkiye de izleme radarlarının Malatya’nın Kürecik ilçesine

yerleştirilmesini kabul ederek projeye dahil olmuştur. Hatta Rusya’nın Malatya’daki Füze

Radar Sistemi’nin bulunduğu bölgeyi vurmakla tehdit etmesi, Türkiye’nin bu projenin bir

ortağı olmasının ülke içinde sogulanmasına yol açmıştı. Rusya her ne kadar, yapılacak bir

Füze Kalkanı Projesi’nde kendilerinin de yer alması gerektiğini belirtse de NATO ülkeleri

buna yanaşmamış, ancak Füze Kalkanı Projesi’nin Rusya’ya karşı yapılmadığını

belirtmişlerdir.22 23

Buna misilleme olarak Rusya da Çin ile birlikte ortak bir füze kalkanı projesi

geliştireceğini açıklamıştır. Füze Kalkanı Projesi’nin tam olarak hayata geçirildiği durumda

Batı ülkeleri ile Rusya arasındaki bu problemin daha ileri boyutlara taşınabileceği, bundan

Türkiye’nin de etkilenme olasılığının bulunduğu düşünülüyor.

3.UKRAYNA KRİZİ

3.1. Soğuk Savaş Sonrası Ukrayna

Ukrayna’da 1986 yılında meydana gelen Çernobil Nükleer Faciası, Ukrayna

Milliyetçiliği açısından bir dönüm noktasıdır. Bu faciadan sonra Sovyet Sistemi’nin

inandırıcılığı zedelenmiş ve sistem sorgulanmaya başlamıştır. Ukrayna Milliyetçileri ayrıca

Ukrayna’nın doğal kaynaklarının sömürüldüğünü öne sürmüşler ve bunun çözümünün Rus

boyunduruğundan kurtulmak olduğunu belitrmişlerdir. Uluslararası konjonktürün de

bağımsızlık hareketleri için uygun olması, Ukrayna’daki ayrılıkçıların elini güçlendiren bir

gelişme olmuştur.

Gorbaçov dönemiyle beraber gelen Glastnos (Açıklık) ve Perestroyka (Yeniden

yapılanma) politikaları, Sovyet ülkelerinin daha bağımsız politika izleyebilmelerinin yolunu

açmış, bu da SSCB’deki bağımsızlık hareketlerinin ivmelerinin artmasına sebep olmuştur.

Aynı şekilde Ukrayna’da da bu dönemde bağımsızlık hareketleri hız kazanmış, 89-91 yılında

Ukrayna’nın en önemli ayrılıkçı gruplarından biri olan Rukh Örgütü’nün liderliğinde

“Ukrayna Halk Hareketi” adıyla protestolar düzenlenmiş ve bu protestolarda binlerce kişi

sokaklara dökülmüşlerdir.

22 http://www.rusya.ru/Content/6477-ABD_Rusya+aras%C4%B1nda+f%C3%BCze+gerginli%C4%9Fi+devam+ediyor Erişim Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma.

23 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241721 Erişim Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma.

16Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Rukh ayrıca, 1990 yılındaki milletvekili seçimlerinde 450 sandalyenin 117’sini alarak

siyasi anlamda da büyük başarı sağlamıştır. 24 Ağustos 1991 tarihinde aynı parlamentoda

yapılan bağımsızlık oylaması sonucunda bağımsızlık kararı alınmış, bu karar aynı yıl yapılan

bağımsızlık referandumunda yüzde 91 oyla onanmıştır. Ukrayna’nın bağımsızlığını ilk

tanıyan ülke ise, yine uzun süre Sovyet egemenliğinde kalmış bir başka ülke olan, batıdaki

sınır komşusu Polonya olmuştur. Yine aynı yıl yapılan devlet başkanlığı seçimlerinin kazananı

altı aday arasından yüzde 61 ile oyların çoğunluğunu alan Leonid Kravçuk olmuştur. 24

Kravçuk döneminin en büyük problemi ulusal kimliğin oluşturulmasında yaşanan

sıkıntılar olduğu için ekonomik ve siyasi alanda yapılması gereken reformlar ikinci planda

kalmış, serbest piyasa ekonomisine geçiş ve demokratik bir siyasi yapı oluşturmayla yeterince

ilgilenilememiştir.

Ulusal kimliğin oluşturulması için Kravçuk döneminde, Sovyet dönemi öncesinde de

kullanılmış olan mavi sarı bayrağın kullanımına geçilmiş, üç çatallı devlet arması ve yeni

ulusal marş yürürlüğe sokulmuştur. Bu dönemde Ukraynaca devlet dili haline getirilmiş ve

Ukraynaca’nın yaygınlaşması ve önem kazanması için çabalarda bulunulmuştur. Bu dönemde

Kravçuk, Ukrayna Ulusal Kilisesi’ni desteklemiştir.

Kravçuk’un izlediği bu tarz milliyetçi siyasetler ülkedeki Rus yanlılarının tepkisiyle

karşılaşmış ayrıca Rusya’nın da bu durumdan rahatsızlık duymasına sebep olmuştur. Ukrayna,

Rusya’nın Yakın Çevre Doktrini’nde Rusya’nın hayat sahası olarak görülmüş bölge olması

sebebiyle yaşanan bu gelişmeler Rusya’nın kayıtsız kalamayacağı gelişmeler olmuştur.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Sovyet üsleri,

askeri personel ve teçhizatın durumu da bu dönemde halledilmesi gereken problemler

arasında öne çıkmıştır. Özellikle Ukrayna’da bulunan nükleer silahların yokedilmesi ABD’nin

de öncelikli politikaları arasında yer almış, 1994 Budapeşte Memorandumu ile Ukrayna’daki

nükleer silahların imhası sağlanmıştır. ABD bu dönemde Ukrayna’ya yardım amacıyla mali

ve askeri destek sağlamıştır.25

1994’teki başkanlık seçimlerinde Kravçuk’un tekrar aday olmasına ve batı ile olan

ilişkileri geliştireceği sözüne rağmen Rusya ile yeniden yakın ilişkiler kurulacağı vaadinde

bulunan Leonid Kuçma yüzde 52 oyla devlet başkanı seçilmiş, bu seçimle ülkedeki doğu-batı

ayrılığı da ilk kez siyasi arenaya yansımıştır. Ancak Kuçma döneminde verilen sözlere rağmen

ABD ile ilişkiler geliştirilmiş, bu ülkeden ekonomik yardımlar alınmış ve NATO’nun “Barış

için işbirliği” programına katılma sağlanmış, Avrupa Birliği’ne üyelik başvurusu yapılmıştır.

24 Bişkin, a.g.m., s5125 Budapeşte Memorandumu: http://www.turkdod.com/budapeste-memorandumu-ve-ukrayna-krizi-

golgesinde-nukleer-silahlara-yeni-bir-bakis (Erişim Tarihi: 6 Ocak 2015 Salı)

17Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

5 yıl sonra, 1999 yılında Kuçma yeniden devlet başkanı seçilmiş ve Ukrayna’daki devlet

başkanlığı konumunu 5 yıl için daha garantilemiştir. Arkasındaki halk desteğinden güç alan

Kuçma, gücünü arttırmak için parlamentodaki sandalye sayısının düşürülmesini, ikinci bir

meclisin oluşturulmasını ve bütçenin kabul edilmemesi durumunda parlamentoyu feshetme

yetkisinin içerildiği bir anayasa pakedini halkoylamasına sunmuş ve bu paket yüzde 80’e

yakın bir oranla kabul edilmiştir.26 Bu dönemde muhalefete karşı uygulanan sert politikaların

uygulanması ve Kuçma’nın yasadışı olarak Irak’a silah satışının açığa çıkmasıyla batılı

ülkelerin desteği kaybedilmiş ve Rusya ile askeri ve ekonomik ilişkiler kurma yoluna

gidilmiş, bu dönem Ukrayna, Rusya’nın Belarus, Kazakistan, Rusya ve kendisi Ukrayna’nın

katılımıyla oluşturulmak istenen “Ortak Ekonomik Alan” projesine de destek vermiştir.

Bu şekilde Rusya ile geliştirilen ilişkiler çerçevesinde adımların ardından 28-29 Haziran

2004 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen NATO zirvesi öncesinde NATO ve AB’ye üyelik

hedefleri Ukrayna’nın askeri doktrininden çıkarıldığı ve Rusya ile ilişkilerin geliştirilmeye

devam edeceği açıklanmıştır.

3.1.1. Turuncu Devrim

Ukrayna’da Turuncu Devrim’in yaşanmasının sebebinde yatan büyük payın, Kuçma’nın,

siyasi istikrara ulaşamamış ve batıyla ilişkiler geliştirilmesini isteyen kesimin yoğun olduğu

bir ülkede izlediği Rus yanlısı politikalardan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Özellikle Kuçma

döneminde ona tepki olarak artan muhalif sivil toplum örgütleri, Turuncu Devrim’in

yaşanması esnasında aktif faaliyetler göstermişler ve devrimin en önemli aktörleri haline

gelmişlerdir.

2004 yılında, iki dönem devlet başkanlığını tamamladıktan sonra devlet başkanlığı

koltuğu için Viktor Yanukoviç’i aday göstermesi, Kuçma rejiminden bunalan ve batı yanlısı

politikalar izlenmesi gerektiğin düşünen muhalif kesimlerin Yanukoviç’e karşı Viktor

Yuşçenko’yu desteklemesine sebep olmuştur. Seçimlere 24 aday katılmış ve bunlardan

hiçbirisi ilk turda salt çoğunluğu sağlayamamış, en yüksek oyları alarak ikinci turda

yarışmaya hak kazanan Yanukoviç ve Yuşçenko arasında geçen seçimlerin galibinin az farkla

Yanukoviç olduğu açıklanmıştır.

Yuşçenko’nun seçimlerde hile yapıldığını, kendisinin yüzde 54 oy aldığını belirtmesi

sonrasında muhalif halk sokaklara dökülmüş, protesto gösterileri düzenlenmiş ve seçimlerin

yeniden yapılmasını talep etmişlerdir. ABD ve AB’nin de yoğun baskısı sonucunda Ukrayna

Yüksek Mahkemesi seçimlerin yeniden yapılmasına karar vermiştir. İkinci tur seçimlerinin

26 Bişkin, a.g.m.,s54-56

18Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

yeniden yapılması sonucunda Viktor Yuşçenko, oyların yüzde 51’ini alarak Ukrayna’nın

üçüncü devlet başkanı olmuştur. Yuşçenko’nun başa gelmesine kadar olan bu süreç “Turuncu

Devrim” olarak adlandırılmıştır. Gürcistan’da yaşanan Gül Devrimi gibi, bu devrim de

Ukrayna’nın Rusya etkisinden uzaklaşmasını sağlayan bir devrim olması yönüyle “Renkli

Devrimler” arasında kabul edilir.

Yuşçenko’nun devlet başkanlığı seçimlerinde aldığı yüzde 50’nin biraz üstünde oyuna

rağmen milletvekili seçimlerinde Yanukoviç’in başakanlığındaki “Bölgeler Partisi” yüzde 32

oyla seçimden birinci parti olarak çıkmış ve Yanukoviç, devlet başkanlığı seçimlerinde rakibi

olduğu Yuşçenko’nun karşısına bu kez başbakan olarak çıkmıştır. Yanukoviç, iktidara

geldikten sonra diğer partilerden kendi partisine milletvekili transfer çalışmalarına başlamış

ve böylece anayasa değişikliği için gerekli sayı olan 300 sandalye sayısına ulaşmayı

hedeflemiştir. Devlet Başkanı Yuşçenko’nun bu gelişmelerden rahatsız olup meclisi feshetme

kararı almasıyla erken seçimler yapılmış ve koalisyonların kurulması esnasında birçok sıkıntı

meydana gelmiş, Ukrayna halkının arzuladığı reformlar bir türlü gerçekleştirilememiştir.27

2010 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde Rus yanlısı politikalarıyla öne çıkan

Yanukoviç Ukrayna’nın dördüncü devlet başkanı olarak seçilmiş, 2013’e kadar görevini

sürdürmüş, ancak 2013 yılında ülkede çıkan karışıklıklar sonucunda Rusya’ya sığınmış,

devlet başkanlığı yetkisi ise parlamento tarafından feshedilmiştir.

3.1.2. 2006 ve 2009 Doğalgaz Krizleri

2006 yılının başlarında Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinin pekçoğunun doğalgaz

ihtiyacının neredeyse tamamını karşılayan ve yüzde 51’i Rusya Hükümeti’ne ait olan

GAZPROM’un, iç talebin arttığı gerekçesiyle Avrupa’ya verilen gazda kesintiye gidileceğini

açıklamasıyla Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini etkileyen bir doğalgaz krizi ortaya çıkmış oldu.

Özellikle Macaristan’ın, Polonya’nın, Avusturya’nın ciddi ölçüde etkilendiği doğalgaz krizde,

kriz öncesi 50 dolar olan 1000 metreküplük doğalgaz fiyatı 230 dolara kadar yükselmiştir.

2009 yılında ise Rusya’nın Ukrayna’ya sattığı doğalgaz fiyatlarını arttırmasıyla çıkan

anlaşmazlık üzerine Ukrayna, Avrupa’ya gönderilen gazın dört vanasını kapatıp ciddi bir krize

sebep olmuştur. Bu krizde Avrupa Birliği’nin Rusya ile beraber Ukrayna’ya da tepkisi olmuş,

Ukrayna’nın gaz aktarımı konusunda güvenilirliği de tartışmaya açılmıştır. Temel olarak

Ukrayna ile Rusya arasında çıkan kriz esnasında Rusya Ukrayna’yı gaz çalmakla suçlamış,

Rusya’nın Ukrayna’dan et alımını durdurmasına kadar varan pek çok yaptırım uygulanmıştır.

Bosna Hersek, Slovakya, Makedonya, Macaristan, Bulgaristan gibi doğalgazda büyük oranda

27 Bişkin, a.g.m., s61-63

19Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Rusya’ya bağlı ülkeler ciddi anlamda etkilenmişlerdir.

2006 yılında çıkan krizin de 2009 yılında çıkan krizin de arkasında ekonomik olmaktan

ziyade siyasi sebepler öne çıkmaktadır. Rusya Federasyonu’nun kriz esnasındaki tutumları

ABD ve Avrupa’ya, özellikle Gürcistan, Ukrayna ve Belarus konusunda bir uyarı niteliğinde

değerlendirilebilir. Bilindiği gibi Rusya’nın, kendi yaşam alanı içerisinde kabul ettiği

Ukrayna, Belarus ve Gürcistan’ın AB ve NATO üyeliğinin tartışılması ve bu ülkelerin giderek

Batı yanlısı profil çizmeye başlaması Rusya’nın kendi geleceğine dair endişe duymasına yol

açmaktadır. 2008 Gürcistan Savaşı ve Kırım Müdahalesi de bu saiklerle ortaya çıkmış güç

kullanımlarıdır. 20 gün boyunca devam eden kriz, Rusya, Ukrayna ve AB temsilcilerinin

Brüksel’de imzaladığı ortak bir protokolle sonlanmıştır.28

Ancak kriz sonrasında Avrupa iyi anlamıştır ki, enerji kaynaklarının Avrupa’ya

ulaştırılması için alternatif yollara gidilmesi Avrupa’nın geleceği için hayati önem

taşımaktadır. Bu alternatif projeler arasında özellikle Türkiye’den geçmesi planlanan

NABUCCO projesi önem taşımaktadır. 29

3.2. Ukraynada Kitlesel Gösterilerin Başlaması

Ukrayna’da Siyasi Kriz, Ukrayna’nın Avrupa Birliği ile imzalaması planlanan Serbest

Ticaret Andlaşması’nı imzalamayacağını, bunun yerine Rusya ile işbirliğini geliştireceğini

açıklamasıyla başladı. 29 Kasım 2013’te Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılması planlanan

Avrupa Birliği Doğu Ortaklığı Zirvesi’nde Ukrayna’nın bu andlaşmayı imzalamasına kesin

gözüyle bakılırken zirveye günler kala Ukrayna Hükümeti’nin yaptığı bu açıklama ülkedeki

Batı ile entegrasyon yanlısı geniş kitleleri kızdırdı. Uzmanlar, Kiev’in bu politika değişiminin

arkasında, Rusya’nın Ukrayna’ya bazı ekonomik taahhütler vaat etmesinin olduğunu

düşünüyorlar. Nitekim bu olayın hemen ardından Vladimir Putin ve Viktor Yanukoviç, miktarı

15 milyar doları bulan krediyi içeren ve gaz fiyatlarını üçte bir oranda düşüren bir andlaşma

imzaladılar.

9 yıl önce yaşanan Turuncu Devrim’in yıldönümü olan 21 Kasım’da sokağa dökülmeye

başlayan halk kitleleri, cezaevindeki muhalif lider ve eski başbakan olan Yulya

Timoşenko’nun çağrısıyla iyice genişledi ve gösteriler tüm şehirlere yayıldı, insanlar AB

bayraklarıyla sokaklara inmeye başladılar.

Kiev’deki şehir meydanı olan Maidan’ın işgal edilmesiyle meydan adeta bir çadır kente

28 Yazgan Erbil, Rusya-Ukrayna Doğalgaz Krizi ve Enerji Güvenliği, Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010. s157.

29 http://www.abbulteni.org/makale-ve-yorumlar/183-ukrayna-rusya-doal-gaz-krizi-avrupa-ve-tuerkiye-zor-guenler-geciriyor Erişim Tarihi: 7 Ocak 2015 Çarşamba.

20Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

dönüştü ve katılımcıların sayısı 800 bine ulaştı. Bu rakam, Turuncu Devrim’de sokağa çıkan

insanları da aşarak Ukrayna tarihinin en geniş katılımlı protestosu olarak tarihe geçti. Bu

gelişmeler üzerine önlem almak amacıyla gösteri yapmayı yasaklayan kanun teklifi kabul

edildi, ancak tahmin edilebileceği üzere bu girişim ters tepti ve Ukrayna’nın batısındaki

hükümet binaları göstericilerin hücumuna uğradı.30

Olayların önü alınamaz bir şekilde büyümesi üzerine insanları yatıştırmak amacıyla

başbakan Mikola Azarov istifa etti, bunun yanında meclis, iki hafta önce meclisten geçen

gösteri yasağını iptal ettiğini duyurdu. Ayrıca hükümet, protestoculara, işgal etmiş oldukları

hükümet binalarını boşaltmaları takdirde gözaltına alınanların serbest bırakacağını duyurdu,

ancak bu da göstericilerin yatıştırılmasına yetmedi, göstericiler hükümetten gelen bu teklifi

reddettiler. 22 Şubat’ta göstericilerin başkanlık binasını işgal etmeleriyle yatıştırma

hamlelerinin daha büyük olması gerektiğini farkeden Ukrayna Meclisi, devlet başkanı

Yanukoviç’in devlet başkanlığı görevini düşürdü ve 25 Mayıs’ta genel seçimlerin yapılması

kararını aldı. Aleksandr Turçinov geçici olarak devlet başkanı olarak atandı, Arsenik

Yatsenyuk başbakanlığa getirildi ve Yanukoviç hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Bunun

üzerine Yanukoviç Rusya’dan sığınma talep etti ve bu talep Rusya tarafından kabul gördü.

3.3. Kırım

3.3.1. Kırım’ın Kısa Tarihi

Simferopol, Türkçe ismiyle Akmescit başkentli Kırım, Ukrayna’nın bir özerk bölgesi

olmasına rağmen halkının yüzde 58’inin Rus olması ve yüzde 77’sinin Rusça konuşması,

Ukrayna’nın siyasal bölünmüşlüğünde Kırım’ı doğal olarak Rus yanlısı bir pozisyona

sokuyor.

Uzun dönem bir Türk topluluğu olan Kırım Tatarları tarafından yönetilen ve Osmanlı’ya

bağlı olan Kırım, 1768 ila 1774 yılları arasında yapılan Osmanlı Rus Savaşı sonucunda

Rus’ların aldığı galibiyetle Küçük Kaynarca Andlaşması uyarınca bağımsız olmuş, 1787-1792

Osmanlı Rus Savaşı sonucunda imzalanan 1792 Yaş Andlaşması ile ise Rusya’ya bağlanmıştı.

Osmanlı’nın ilk defa müslüman nüfuslu bir coğrafyayı kaybettiği bu andlaşmalar Türkler

üzerinde büyük bir şok etkisi yaratmış, bu vesileyle Kırım bugün bile Türkiye Türkleri’nin

bölgedeki Kırım Tatarları’nın durumuna ilgiyle yaklaşmasına sebep olmuştur. Kırım’ın

kaybedilmesiyle Osmanlı’ya çok ciddi miktarda Tatar göçü olmuş,31 bunun yanında 1944

30 Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Analiz no: 28. Ukrayna Siyasi Krizi’nde Rusya’nın ve Batı’nın Tutumu, s.3

31 Kırım Tatar’larının göçleriyle alakalı ayrıntılı bilgi için: http://www.kirimdernegi.org.tr/sayfa.asp?id=457 Erişim Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma.

21Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

yılında bölgedeki 200 bine yakın Tatar SSCB’nin farklı bölgelerine sürgün edilmiş32 ve

sonuçta, bugün itibariyle Kırım’daki Tatar nüfusu yüzde 12’lere kadar gerilemiştir. 1954

yılında, kendisi de bir Ukrayna’lı olan SSCB lideri Nikita Kuruşçev döneminde Ukrayna

Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne hediye edilen Kırım, 2014 yılına kadar Ukrayna’nın elinde

kalmış oldu.

3.3.2. Rusya’nın Kırım Müdahalesi

Batı yanlısı eylemlerin Ukrayna tarihindeki en büyük kitlesel gösterilere dönüşmesiyle

Ukrayna’ya ilişkin endişeleri daha da artan Rusya, 2017’den sonra geleceği zaten belirsiz

olan, ancak Rusya’nın Karadeniz Donanması için hayati bir öneme sahip olması bakımından

vazgeçemeyeceği Kırım, 28 Şubat tarihinde Rusya’nın işgaline uğradı. Kısa süre içerisinde

Kırım Yarımada’sının tamamını ilhak eden ve bölgede denetimini sağlayan Rusya’nın

patronajı altında, 16 Mart tarihinde bağımsızlık referandumu yapılması kararlaştırıldı. Bu

referandum’da kullanılan geçerli oylarının yaklaşık yüzde 97’si bağımsızlık yönünde oy

kullandı. Ancak, sözkonusu referandumda Kırım Halkının yüzde 14’ünü oluşturan Kırım

Tatarlarının referandumu boykot ettiğini söylememiz gerekir.

Referandumun hemen ardından Kırım Parlamentosu Rusya’ya bağlanmak için başvuru

yaptı, 18 Mart’ta Kırım ile Ukrayna arasında imzalanan andlaşma ile Kırım bir oldu bitti

sonucunda Rusya’ya bağlanmış oldu.33

4. ABD VE BATILI ÜLKELERİN TEPKİSİ VE SOĞUK SAVAŞ SONRASI YENİ BİR

RUSYA-BATI GERGİNLEŞMESİ

Ukrayna Krizi, Kırım’ın ilhak edilmesi ve Rusya’ya bağlanmasıyla özellikle Avrupa ve

ABD’nin büyük tepkisine neden oldu. Ancak, şu da belirtilmelidir ki Ukrayna ve Kırım,

Rusya tarafından savaşmayı göze alabileceği kadar önemli görülse de, aynısını ABD ve AB

için söylemek oldukça zor olur. Kaldı ki, AB’nin halen ortak harekete geçirebileceği ciddi bir

askeri entegrasyona sahip olmadığı gibi ABD’nin de Afganisyan ve Irak müdahalelerinden

sonra askeri operasyonlara eskisi kadar evet diyemeyeceği görülmektedir. Yine de ABD ve

AB Rusya’nın bu oldubittisini kabul etmemiş, 21.yüzyılda yaptığı bu ilhak hareketini

Rusya’ya savaş yoluyla olmasa da, ekonomik yaptırımlar ve diplomatik yollarla ödetmeye

32 http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1r%C4%B1m_Tatar_S%C3%BCrg%C3%BCn%C3%BC Erişim Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma

33 Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Analiz no: 28. Ukrayna Siyasi Krizi’nde Rusya’nın ve Batı’nın Tutumu, s.6-8

22Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

karar vermişlerdir.34

Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından sonra Ukrayna’nın doğu bölgelerinde bulundurduğu

askerleri arttıran Rusya’nın bölgedeki tansiyonu yükseltmesi ABD başkanı Obama’nın

Moskova’yı askerleri geri çekmesi ve bölgedeki tansiyonu düşürmesi uyarısıyla karşılık

bulmuş, yaşanan can kayıplarının ardından ABD ve AB’nin önerisiyle Ukrayna ve Rusya,

Ukrayna’nın doğusunda Rus ve Batı yanlıları arasında devam eden çatışmaların durdurulması

için Cenova’da toplanacak konferansa temsilci göndereceklerini bildirmişlerdir. 19 Mayıs’ta

Vladimir Putin’in, Ukrayna’nın doğusundaki Rus askerlerine geri çekilme emrini vermesine

rağmen bölgede Rus yanlısı milislerin çıkardıkları karışıklıklar sona ermemiş, batının arzu

ettiği yumuşama ortamı sağlanamamıştır.35

Mart ayında AB, Kırım’da yaşanan kriz nedeniyle Rusya’ya yönelik üç aşamalı eylem

planının uygulanacağını, ilk aşamada Rusya ile vize müzkerelerinin askıya alınacağını ve kriz

çözülmezse yeni yaptırımların gündeme geleceğini belirtmiştir. Bu yeni yaptırımlar arasında

AB-Rusya zirvesinin iptali, AB ülkelerine seyahat yasağı ve malvarlıklarının dondurulması

gibi maddeler mevcuttur. ABD ise yeni yaptırım kararlarının alınmasıyla Rus ekonomisinin

büyük darbe alınacağını belirtmiş ve Rusya’nın aldığı ihracat kredisini de askıya aldıklarını

duyurmuştur. Obama, yaşanan süreçle ilgili olarak da, “Rusya bu yoldan gitmeye devam

ederse, bunun Rusya’ya olan maliyeti de artacak” şeklinde açıklama yapmıştır.36 Nitekim,

yaşanan farklı olaylar esnasında Eylül’deki Galler’de yapılan NATO Zirvesi’ne kadar olan

süreçte 200’den fazla Ukrayna askeri Rus yanlısı milisler tarafından öldürülmüş, kışkırtıcı

eylemlerin son bulmaması üzerine zirvede Rusya’ya karşı yaptırım kararlarının arttırılacağı

belirtilmiştir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bu açıklamanın ardından misilleme

yaptırım kararları alacaklarını belirtmiş, bu çerçevede Batı’dan meyve, sebze, et ve süt

alımının durdurulacağını belirtmiştir.37

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrasında Putin, iptal edilen Güney

Akım Projesi yerine Türkiye’den geçen yeni bir boru hattı projesinin hayata geçirileceğini

belirtmiş ve Avrupa’dan alınmayacak ithalat ürünlerinin Türkiye aracılığıyla tedarik edilmesi

için Türkiye ile Rusya arasında bir dizi andlaşma imzalanmıştır.38 Kırım meselesi dolayısıyla

Rusya’nın da Ukrayna’ya karşı tepkili olmasına rağmen (Kırım’da yaşanan olaylar üzerine

dönemin dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu Kiev’e ziyarette bulunmuş ve devlet başkanvekili

34 USAK, a.g.m, s17-1935 http://www.sonsayfa.com/Haberler/Dunya/Putin-askerlerine-emir-verdi-255154.html E9 Ocak 2015 Cuma.36 http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/07/140730_obama_rusya Erişm Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma.37 http://hayvancilikakademisi.com/ekonomi/32042/ Erişim Tarihi: 8 Ocak 2015 Perşembe.38 http://t24.com.tr/yazarlar/hakan-aksay/10-soruda-putinin-turkiye-ziyareti,10723 Erişim Tarihi: 8 Ocak 2015

Perşembe.

23Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Turçinov, başbakan Yatsenyuk ve Kırım Tatar Meclisi eski başkanı Mustafa Abdulcemil

Kırımoğlu’nu ziyaret etmiş ve Kırım’daki gelişmelerle ilgili “Gelişmeleri çok dikkatli bir

şekilde ve kaygıyla izliyoruz. Kırım’daki bütün sorunların Ukrayna’nın bütünlüğü içinde,

konuşacarak çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Kırım, askeri gerilimlerin değil, refahın,

turizmin, kültürlerararsı etkileşimin merkezi olmalı.“ şeklinde açıklama yapmıştı. Türkiye,

Kırım üzerinden yapılan tartışmaların Tatar-Rus çatışmasına dönüşmesinin bölgedeki

Tatarlara da, Türk Dış Politika’sına da yarar sağlamayacağını düşünmekte, bunun yanında

Türk-Rus krizi oluşturacak eylemlerde bulunmaktan da uzak durmaktadır.)39 ilişkilerin daha

fazla gerginleşmesini istemeyen Türkiye’nin, konjonktürün getirdiği işbirliği fırsatlarını

değerlendirme fırsatı Batı’da tepkilere neden olsa da, medyaya uygulanan baskı,

antidemokratikleşme gibi vesilelerle sık sık Türkiye hakkında olumsuz görüş bildiren AB

temsilcilerine cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizim AB ne der gibi bir derdimiz yok, AB

kendi işine baksın” açıklamasıyla AB’nin Türkiye’nin içişlerine karışmaması gerektiğini

belirtmiş, bu da AB ile Türkiye arasında yeni bir gerginleşmenin yakın gelecekte

başgöstereceğine ilişkin düşüncelerin artmasına sebep olmuştur.40

Bunun yanında Rusya da geri adım atmamış, Kasım ayında dört adet savaş gemisini

Avustralya açıklarına kadar göndermiş, Avustralya Savunma Bakanlığı, bölgeye keşif

uçaklarının yollandığını belirterek gemileri takibe aldıklarını belirtmişti.41

SONUÇ

Soğuk savaş sonrası Dünya konjonktürüne baktığımızda ABD’nin Rusya’yı piyasa

ekonomisine entegre etmek istediğini ve bu kapsamda Rusya’ya çeşitli yardımlar yaptığını,

eski sovyet ülkelerine olan angajmanını arttırmak istediğini, ancak Rusya ile gerginliğin

kapılarını yeniden aralamamak için “Önce Rusya Politikası” (Russia First Policy) izlediğini

görüyoruz. Bu dönem ABD’nin öncelik verdiği politikalardan biri de, Sovyetler Birliği’nin

ardından eski Sovyet ülkelerinden Rusya hariç üç ülke olan Belarus, Ukrayna ve

Kazakistan’da bulunan nükleer silahların yokedilmesi için çeşitli girişimlerde bulunmak ve bu

çerçevede gerekirse bunu gerçekleştimek için teşvik olarak bu ülkelere çeşitli yardımlarda

bulunmaktır.

Ancak Ukrayna’nın pozisyonu sadece nükleer silahları kapsayacak ölçekte değildir.

39 http://www.aa.com.tr/tr/dunya/294993--disisleri-bakani-davutoglu-ukraynada Erişim Tarihi: 8 Ocak 2015 Perşembe

40 http://www.zaman.com.tr/dunya_dun-abye-girmek-gibi-bir-derdimiz-yok-diyen-erdogan-bugun-ab-bizim-icin-stratejik-tercih_2266154.html Erişim Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma.

41 http://www.turkrus.com/67202-putin%E2%80%99in-pesinden-rus-savas-gemileri-avustralya-aciklarina-kadar-gelince-xh.aspx Erişim Tarihi: 9 Ocak 2015 Cuma.

24Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

Nitekim, 1994’de Budapeşte Memorandumu ile nükleer silah sorununun çözülmesi ve

Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu güvenliğin sağlanacağına dair garanti verilmesine rağmen ABD

ve AB’nin Ukrayna’ya olan ilgisi azalmamış, hatta artmıştır. Bunun sebeplerinden en

önemlisi, Ukrayna’nın sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik konumdur. NATO’nun ve

Avrupa Birliği’nin 2004 genişlemeleriyle Ukrayna tam anlamıyla Rusya ile Avrupa arasında

bir tampon bölge haline gelmiş, bir Avrupa komşusu olması münasebetiyle Ukrayna’nın AB

ile işbirliği yapması Batı Dünyası tarafından arzu edilmiş, Rusya’da ise tam aksine Küçük

Rusya olarak tabir edilen Ukrayna’nın batı ile ilişkilerini geliştirmesi arzu edilmemiştir.

Rusya’nın Ukrayna ile yaptığı andlaşma çerçevesinde 2017 sonrasında Kırım

Yarımada’sındaki Sivastopol Limanı’nın da geleceğinin belirsiz olması sebebiyle yeni bir

andlaşma imzalamak isteyen Rusya’nın endişeleri, Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğinin ve

Avrupa ile Ortaklık Andlaşması imzalaması sözkonusu olduğunda iyice artmış ve Rusya,

yakın çevresinde hissettiği tehdit neticesinde duruma müdahil olma ihtiyacı hissetmiştir.

Ukrayna’da çıkan siyasi kriz esnasında Rusya’nın da bu fırsattan istifade etmeye

çalışarak Kırım’ı ilhak etmesi bu tarz bir güvenlik tehdidi algılamasının sonucudur. İleriki

dönemlerde Rusya’nın, bu tarz güvenlik tehditlerini hissetmeye devam etmesi Rusya’nın

agresif tutumunu arttıracak ve yeni bir jeopolitik mücadelenin önü açılabilecektir.

KAYNAKÇA

AKÇAKOYUN, Ömer Faruk. “ Dünya Küresel Dinleme ve Takip Krizi Edward Snowden Olaylarının İncelenmesi”

https://www.academia.edu/6972985/D%C3%BCnya_K%C3%BCresel_Dinleme_ve_Takip_Krizi_Edward_SNOWDEN_%C4%B0ncelemesi Erişim Tarihi: 5 Ocak 2015 Pazartesi.

BİŞKİN, Mustafa Cem. “ABD-AB-Rusya Arasındaki Güç Mücadelesi”. Yüksek Lisans

Tezi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Haziran 2010.

25Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

DERMAN-ONGAROVA. “Ukrayna'da Siyasi Kriz”. Karadeniz Araştırmaları. Yaz 2014.

Sayı:42

ERBİL, Yazgan. “Rusya-Ukrayna Doğalgaz Krizi ve Enerji Güvenliği”. Yüksek Lisans

Tezi. Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul. 2010.

EROL, M. Seyfettin. “Ukrayna-Kırım Krizi ya da İkinci Yalta Süreci”. Karadeniz

Araştırmalar. Bahar 2014. Sayı 41.

GÜRSU, Tuna. “The Historical Roots of the Fractioned Nature of the Contemporary

Ukranian Society”. Master's Thesis. İhsan Doğramacı Bilkent University, Department of

International Relations. Ankara. 2012.

KAFKASYALI, Gülselcen. “ABD-Rusya Hegemonya Mücadelesinde Gürcistan ve Gül

Devrimi”. Master Tezi. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara. 2007.

MÜDERRİSOĞLU, Ruhsar. “Ukrayna’nın Jeopolitik Önemi”. Master Tezi. Gazi

Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü. Ankara. 2004.

ÖZDAL, Habibe. “AB ve Rusya Arasında Ukrayna: Hayaller ve Gerçekler”. USAK.

Analiz No: 26. 2013. Ankara.

ÖZBAY, Fatih. “Rusya'nın Ukrayna Politikası ve Kırım Hamlesi. 2023”. Sayı 155. Mart

2014.

USAK, “Ukrayna Siyasi Krizinde Rusya ve Batı'nın Tutumu”. USAK Analiz No: 28. Mart

2014. Ankara

SETA, “Ukrayna Üzerindeki Güç Mücadelesi”. SETA Analiz. Ağustos 2014. Sayı 106

YILDIRIM, Yusuf. “Rus Dış Politikasında Ukrayna Faktörü”. Yüksek Lisans Tezi.

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Isparta. 2010.

İnternet Adresleri:

26Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

http://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCz%C3%B6l%C3%A7%C3%BCmlerine_g

%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi

http://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCfuslar%C4%B1na_g%C3%B6re_

%C3%BClkeler_listesi

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2001rank.html

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2004rank.html

http://www.sipri.org/research/armaments/milex/milex_database

http://lcweb2.loc.gov/frd/cs/belarus/by_appnc

http://www.21yyte.org/tr/arastirma/rusya-slav-arastirmalari-merkezi/2011/09/29/6318/rusya-

ve-arap-bahari-rusyanin-suriye-politikasi#_ftn1

http://www.zaman.com.tr/dunya_suriyede-olenlerin-sayisi-191-bini-gecti_2239203

http://www.rusya.ru/Content/6477-ABD_Rusya+aras%C4%B1nda+f%C3%BCze+gerginli

%C4%9Fi+devam+ediyor

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241721

http://www.turkdod.com/budapeste-memorandumu-ve-ukrayna-krizi-golgesinde-nukleer-

silahlara-yeni-bir-bakis

http://www.abbulteni.org/makale-ve-yorumlar/183-ukrayna-rusya-doal-gaz-krizi-avrupa-ve-

tuerkiye-zor-guenler-geciriyor

http://www.kirimdernegi.org.tr/sayfa.asp?id=457

http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1r%C4%B1m_Tatar_S%C3%BCrg%C3%BCn

27Ukrayna Krizi Çerçevesinde Rusya-ABD İlişkileri

%C3%BC

http://www.sonsayfa.com/Haberler/Dunya/Putin-askerlerine-emir-verdi-255154.html

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/07/140730_obama_rusya

http://hayvancilikakademisi.com/ekonomi/32042/

http://t24.com.tr/yazarlar/hakan-aksay/10-soruda-putinin-turkiye-ziyareti,10723

http://www.aa.com.tr/tr/dunya/294993--disisleri-bakani-davutoglu-ukraynada

http://www.zaman.com.tr/dunya_dun-abye-girmek-gibi-bir-derdimiz-yok-diyen-erdogan-

bugun-ab-bizim-icin-stratejik-tercih_2266154.html

http://www.turkrus.com/67202-putin%E2%80%99in-pesinden-rus-savas-gemileri-avustralya-

aciklarina-kadar-gelince-xh.aspx