ORTADOĞU’NUN DİNÎ JEOPOLİTİĞİ VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI ÜZERİNE BİR DENEME
2001 KRİZİ SONRASI EKONOMİ POLİTİKALARININ SANAYİ VE HİZMET SEKTÖRLERİNE YANSIMALARI
-
Upload
independent -
Category
Documents
-
view
1 -
download
0
Transcript of 2001 KRİZİ SONRASI EKONOMİ POLİTİKALARININ SANAYİ VE HİZMET SEKTÖRLERİNE YANSIMALARI
2001 KRİZİ SONRASI EKONOMİ POLİTİKALARININ
SANAYİ VE HİZMET SEKTÖRLER İNE
YANSIMALARI
Zafer YÜKSELER
İletişim Adresi:
T.C.Merkez Bankası
Danışman
Bankalar Caddesi No:40
F Blok Oda:221
06100, Ulus/ANKARA
Tel: (312)5077227
Cep Tel: 0532 417 89 31
2
2001 KRİZİ SONRASI EKONOMİ POLİTİKALARININ
SANAYİ VE HİZMET SEKTÖRLER İNE
YANSIMALARI
Zafer YÜKSELER ((((∗∗∗∗))))
Özet:
2000 yılı başında uygulamaya konulan ve Uluslararası Para Fonu tarafından
desteklenen “Döviz Kuruna Dayalı Enflasyonla Mücadele” programı, 2000 Kasım ve 2001
Şubat aylarında derin bir krizle karşılaşmıştır. Krizden çıkış için, sıkı maliye politikaları ve
dalgalı kur rejimi uygulanmaya başlanmış, özelleştirme faaliyetleri yaygınlaştırılarak
hızlandırılmış ve pek çok alanda düzenleyici-denetleyici kurumlar oluşturularak piyasalar
daha da serbestleştirilmi ştir.
2001 krizi sonrasında uygulanan bu ekonomik politikalar sonucunda, enflasyonda hızlı
bir düşüş gözlenirken, uluslararası likidite bolluğunun da etkisiyle Türk Lirası değerlenme
sürecine girmiştir. Bu süreçle birlikte, Çin’in dünya üretim ve ticaretinde gittikçe ağırlıklı bir
rol oynamaya başlaması, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kaynakların sektörler
itibariyle tahsisinde önemli bir değişimi beraberinde getirmiştir.
2001 krizi sonrası ekonomi politikalarının sektörlere yansımaları, Türkiye İstatistik
Kurumu tarafından yayınlanan “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri” anket verileri
kullanılarak 2002–2008 dönemi için incelenmiştir. Bu dönemde, girişim sayısı, çalışan sayısı,
üretim ve ciro değerleri inşaat ve hizmet sektörlerinde hızlı bir gelişim gösterirken,
ekonomide sanayi sektörünün ağırlığı azalmıştır. Ekonomi genelinde ve sektörlerin çoğunda
katma değer/üretim oranı gerilemiş, girişimlerin işletme artığı yaratma kapasiteleri olumsuz
etkilenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ekonomi politikaları, sanayi sektörü, hizmetler sektörü, üretim,
katma değer.
(∗)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Danışman. Bankalar Caddesi No:40, 06100, Ulus/ANKARA
3
I. Giri ş 1
Bu çalışma, 2001 krizi ve sonrasında uygulanan ekonomi politikaları ile uluslararası
gelişmelerin, ekonomik yapıda yol açtığı değişimi incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın
ikinci bölümünde, son yıllarda uygulanan ekonomik politikaların genel çerçevesi kısaca
özetlendikten sonra, 2001 krizi ardından uygulamaya konulan “Güçlü Ekonomiye Geçiş
Programı”nın temel unsurları ile 2000’li yıllardaki uluslararası gelişmeler konusunda bilgi
verilecektir. 2000’li yıllarda küreselleşmenin derinleşmesi ve başta Çin olmak üzere Asya
ülkelerinin dünya üretim ve ticaretinde ağırlıklarının artması, pek çok ülkede yeni ekonomik
sorunlar ve fırsatların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Küresel likidite bolluğunun etkisiyle,
yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları hızlanmış
ve bu ülkelerin mal ve hizmet ticaretindeki rolleri artış göstermiştir. Üretim süreçlerindeki
yeni eğilimler, likidite bolluğu ve “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” ile yürürlüğe konulan
makroekonomik politikalar ve yapısal düzenlemeler, ülkemizde de kaynak tahsislerinde
önemli bir değişime neden olmuştur.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, 2001 sonrası makroekonomik politikalar ile küresel
gelişmelerin sektörlere yansımaları değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu bölümde, TÜİK
tarafından yayınlanan istatistiklerden yararlanarak 2002–2008 döneminde sanayi, inşaat ve
hizmet sektörlerindeki gelişmeler incelenecektir. 2002–2004 dönemi için TÜİK tarafından
kamuoyuna açıklanan “Yapısal İş İstatistikleri” bültenlerinden, 2005–2008 dönemi için ise
“Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri” bültenlerinden yararlanılmıştır. İncelenen dönemde,
sektörlerdeki girişim sayısı, çalışan sayısı, katma değer/ üretim ve ciro oranları ile sektörlerin
üretim içindeki payları gibi göstergeler karşılaştırılacaktır.
Çalışmanın son bölümünde, makroekonomik politikalar ile uluslararası gelişmelerin,
temel sektörler ile alt sektörlerde yol açtığı değişime etki eden unsurlar konusunda genel
değerlendirmelere yer verilecektir. Çalışmanın ekinde, TÜİK anketinin kapsamı, ankette yer
alan göstergelerin tanımları ile anketlerden hesapladığımız ve sektörel gelişmelerin
değerlendirilmesinde kullandığımız büyüklük ve oranlar da ek tablolar olarak yer almaktadır.
1 Bu makaledeki görüşler yazarına aittir. Çalıştığı kurumun görüşlerini yansıtmaz.
4
II. Makroekonomik Politikalar ve Uluslararası Geli şmeler
1. Makroekonomik Politikalar
1989 yılında sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasının ardından, makroekonomik
politikalardaki uyumsuzluklar ve siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle, 1990’lı yıllarda ekonomide
sık, sık iç ve dış kaynaklı dalgalanmalarla karşılaşılmıştır. 1991 yılında Körfez Savaşı, 1994
yılında ekonomik kriz, 1997 yılında Asya Krizi, 1998 yılında Rusya Krizi ve 1999 yılındaki
Marmara Depremleri ekonomide ciddi sorunların ortaya çıktığı dönemler olmuştur. 1990’lı
yıllarda en kapsamlı ekonomik düzenlemeler, 1994 krizi sırasında yürürlüğe konulan “5 Nisan
Kararları” çerçevesinde gerçekleştirilmi ştir. Bu kararlar ile kamu açıklarının daraltılması ve
ekonominin rekabet gücünün artırılması amaçlanmıştır2. 1994 yılından itibaren, bütçenin faiz
dışı dengesi fazla vermeye başlamış ve reel ücret-reel kur sorunu çözülerek ekonominin
rekabet gücünde iyileşme sağlanmıştır. Ancak, 5 Nisan Kararları ekonomide kronik
enflasyon-yüksek faiz sorununu çözmekte ve mali sektörü düzenlemekte başarılı olamamıştır.
1998 yılı Mayıs ayında, IMF ile “Yakın İzleme Anlaşması” yürürlüğe konulmuş,
ancak 1998 yılı Temmuz ayında yaşanan “Rusya Krizi” ekonomide daha kapsamlı bir
program uygulanması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. 1999 yılı Ağustos ve Kasım aylarında
meydana gelen “Marmara Depremlerinin” yarattığı ekonomik kayıpları telafi etmek ve
yapısal sorunları çözmek amacıyla yeni bir program uygulanması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Ekonomideki kronik enflasyon ve yüksek faiz sorununu çözmek amacıyla, 2000 yılı
başında “Kura Dayalı Enflasyonla Mücadele Programı” yürürlüğe konulmuştur3. IMF destekli
bu program ile enflasyonun hızla düşürülmesi, kamu açıklarının kontrol edilmesi ve mali
sektörün yeniden yapılandırılması amaçlanmıştır. Programın ana unsuru olan döviz kurları,
bir yıllık bir dönem için önceden açıklanmış ve ekonomideki likidite genişlemesi Merkez
Bankası dış varlıklarındaki değişime bağlanmıştır. Sağlanan IMF desteğinin de etkisiyle, yılın
ilk yarısında hedeflerle uyumlu yürütülen program, yılın ikinci yarısında cari işlemler dengesi
açığının artması ile birlikte sorunlarla karşılaşmaya başlamıştır. Ayrıca bu dönemde,
uluslararası koşullardaki olumsuz gelişmeler, yapısal reformlardaki gecikmeler ve mali
sektöre ilişkin düzenlemelerdeki eksiklikler sorunun ağırlaşmasına ve ekonominin Kasım
ayında ciddi bir krizle karşılaşmasına neden olmuştur. Kasım 2000 tarihinde yaşanan bu krize
karşın “Kura Dayalı Enflasyonla Mücadele Programı“’nın sürdürülmesi ısrarı, ekonominin
Şubat 2001 tarihinde ağır bir finansal krizle karşı karşıya gelmesine yol açmıştır. Krizin
2 Devlet Planlama Teşkilatı (1994), Ekonomik Önlemler Uygulama Planı, 5 Nisan 1994. 3 Hazine Müsteşarlığı (2000), Enflasyonla Mücadele Programı Politika Metinleri, Cilt:1, Ocak 2000.
5
ardından uygulanmakta olan kura dayalı program terkedilmiş ve Türk lirası dalgalanmaya
bırakılmıştır4.
Şubat 2001 krizinin ardından, Nisan ayı ortasında “Güçlü Ekonomiye Geçiş
Programı” kapsadığı önlemler ve yasal düzenlemeler ile birlikte kamuoyuna açıklanmıştır.
“Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının temel amacı, döviz kuru rejiminin terk edilmesi
nedeniyle ortaya çıkan güven bunalımı ve istikrarsızlığı süratle ortadan kaldırmak, yeni ve
çağdaş kurumsal yapıları oluşturmak, iktisadi etkinliği sağlayacak yapısal reformları
gerçekleştirmek, makroekonomik politikaları enflasyonla mücadelede etkin bir şekilde
kullanmak, sürdürülebilir büyüme ortamını temin etmek, kişiler ve bölgeler arasındaki gelir
dağılımı bozukluklarını gidermek” 5 olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede;
• Bankacılık sektöründe hızlı ve kapsamlı bir yeniden yapılandırma yapılarak mali
piyasaların etkin bir şekilde işlemesinin sağlanması,
• Kamu kesiminde yüksek bir faiz dışı fazla verilmesi ve kamu finansman dengesinin
yapısal düzenlemelerle güçlendirilmesi,
• Dalgalı kur rejimi çerçevesinde enflasyonla mücadeleye dönük aktif bir para politikası
uygulanması ve enflasyon hedeflemesine geçilmesi,
• Enflasyon hedefleri ile uyumlu gelirler politikası uygulanması,
• Kamuda kaynak tahsisi süreçlerinde şeffaflık ve hesap verilebilirliğin sağlanması,
rasyonel olmayan kamu müdahalelerinin ve yolsuzluğun önlenmesi,
• Dış finansman imkânlarının artırılarak, olumsuz borç dinamiğinin kırılması ve dalgalı
kur sistemi içinde enflasyonla mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürülmesi
hedeflenmiştir 6.
Program, makroekonomik politikaların yanı sıra yapısal reformlar ve yasal
düzenlemelere de öncelik vermiştir. Program çerçevesinde, mali sektörün yeniden
yapılandırılması, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sağlanması, devlette şeffaflığın
artırılması, kamu finansmanının güçlendirilmesi ve ekonomide rekabetin ve etkinliğin
artırılmasına yönelik çeşitli yasal düzenlemeler yapılması öngörülmüştür. Devlette şeffaflığın
artırılması hedefi çerçevesinde, bütçe kanunu, borçlanma kanunu, kamulaştırma kanunu, 4 T. C. Merkez Bankası (2001), Para Politikası Raporu, Kasım 2001, http://www.tcmb.gov.tr. Bu raporda, Kasım 2000, Şubat 2001 krizi ve güçlü ekonomiye geçiş programının özet değerlendirmesi yer almaktadır. 5Hazine Müsteşarlığı (2001), Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı-Hedefler, Politikalar ve Uygulamalar, Mayıs 2001. 6 Hazine Müsteşarlığı (2001), a.g.e.
6
devlet ihale kanunu, bütçe dışı fon uygulamasının sınırlandırılması, kamu bankaları ve KİT
görev zararlarının kamu finansmanı üzerindeki yükünün giderilmesine ilişkin çok sayıda
düzenleme yapılmıştır. Ekonomide rekabetin ve etkinliğin artırılması için, şeker, tütün-alkollü
içkiler, doğalgaz, telekom ve sivil havacılık kanunlarında değişiklik yapılmış, yeni düzenleme
ve denetleme kurumları oluşturulmuş, tarımsal desteklemede doğrudan gelir desteği sistemine
öncelik verilmiş ve özelleştirme faaliyetleri hızlandırılmıştır. Programın makroekonomik
çerçevesinin oluşturulması ve idari-yasal düzenlemelerin önemli bir bölümünün
tamamlanmasının ardından Mayıs 2001 tarihinde IMF ile yeni bir niyet mektubu imzalanmış
ve önemli bir ek finansman sağlanmıştır.
Koalisyonu oluşturan partiler arasındaki ihtilaflar ve 11 Eylül terör saldırıları
nedeniyle, program uygulamasında zaman, zaman sorunlar çıkmasına karşın, güçlü
ekonomiye geçiş programının olumlu ekonomik sonuçları 2002 yılından itibaren görülmeye
başlanmıştır. 2002 yılı sonunda yapılan erken genel seçimlerde programı yürürlüğe koyan
koalisyon hükümeti büyük bir yenilgiye uğramış ve AKP çoğunlukla tek başına iktidara
gelmiştir. Seçimler sonucunda kurulan yeni hükümet 2003 yılı Mayıs ayında IMF ile yeni bir
anlaşma imzalamıştır. Ülkede sağlanan siyasi istikrar ve uluslararası likidite bolluğunun da
katkısıyla ekonomik büyüme hızlanmış, kamu açıkları kontrol altına alınmış, enflasyon ve
faiz oranları hızlı bir şekilde gerilemiştir (Tablo:1).
Tablo: 1- Temel Ekonomik Göstergeler (Yüzde)
1991–2001 2002–2007 2008 2009 2010 T.
GSYH Büyüme Hızı 2,8 6,9 0,7 -4,7 8,9
Yurtiçi Tasarruflar/GSYH 21,2 16,3 16,8 13,8 14,6
S.Sermaye Yatırımı/GSYH 23,0 20,2 20,2 16,9 18,7
Cari İşlemler Den./GSYH -0,8 -3,9 -5,7 -2,3 -6,6
KKBG/GSYH 7,5 2,7 1,6 5,1 3,4
Faiz Dışı KKBG/GSYH -1,6 -3,9 -1,6 1,1 0,2
İşsizlik Oranı 7,7 10,4 11,0 14,0 11,9
GSYH Deflatörü 70,8 17,1 12,0 5,3 6,5
TÜFE (Yıl Sonu) 75,9 13,9 10,1 6,5 6,4
Reel Kur Endeksi (1995=100) 112,9 150,3 180,2 167,1 185,8
Kaynak: DPT, Yıllık Programlar ve Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler (1950–2006), TCMB, TÜİK.
Not: 1991–2001 döneminde, GSYH büyüme hızı ve deflâtörü için eski milli gelir serisi kullanılmıştır. 2005 yılı öncesinde 1994=100 bazlı TÜFE, 2005’ten itibaren 2003=100 bazlı TÜFE kullanılmıştır. 2010 yılı reel kur endeksi için TCMB’nin yeni reel kur endeksindeki artış kullanılmıştır. Oranlar hesaplanırken yeni milli gelir serisine göre düzeltme yapılmıştır.
7
Dalgalı kur, enflasyon hedeflemesi ve sıkı maliye politikasının oluşturduğu yeni
makroekonomik çerçeveye ilave olarak, bu dönemde özelleştirmenin hızlandırılması, çeşitli
sektörlerle ilgili olarak bağımsız düzenleme ve denetleme kurumlarının oluşturulması, bazı
sektörlerin yerli ve yabancı sermayeye açılması ve ekonomiye sermaye girişlerinin
hızlanması, ekonomik yapıda önemli bir değişime yol açmıştır.
Hızlı büyüme ve yapısal değişime karşın ekonomi istihdam yaratmakta yetersiz
kalmış, Türk lirasının reel değerlenmesinin de etkisiyle ithal girdi kullanımının artması cari
işlemler açığının yükselmesine neden olmuştur. Ayrıca, uluslararası likidite bolluğu, finansal
kaynaklara erişim imkânlarının artması ve kamunun mali piyasalar üzerindeki baskınlığının
azalması, firma ve hane halkı borçluluğunun da artmasına katkıda bulunmuştur. Kriz sonrası
dönemde, yurtiçi tasarrufların ve sabit sermaye yatırımlarının GSYH’ya oranında ciddi bir
gerileme yaşanmıştır (Tablo:1).
2008 yılı son çeyreğinde derinleşen küresel krizin, Türkiye ekonomisinde gerek piyasa
göstergeleri gerek reel ekonomik büyüklükler üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkilere neden
olduğu görülmektedir. 2009 yılında GSYH yüzde 4,7 oranında gerilemiş, işsizlik oranı
yükselmiş, imalat sanayi üretimi ve dış ticareti hızla daralmıştır. Başlangıçta döviz kurları ve
faiz oranları hızla yükselmesine rağmen, ekonomideki hızlı daralmayı yavaşlatmak için
Merkez Bankası tarafından politika faizlerinin önemli ölçüde düşürülmesi ve döviz ve Türk
lirası likiditesine yönelik önlemler alınması, döviz kurları ve faiz oranlarının tekrar
gevşemesini sağlamıştır. Ayrıca, üretim ve istihdamı teşvik etmek amacıyla geçici vergi
indirimleri yürürlüğe konulmuş, kredi maliyetlerini düşürücü bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2010 yılında, enflasyon, döviz kurları ve faiz oranlarında olumlu gelişmeler gözlenmiş, üretim
hızlı bir artış sürecine girmiştir. Ancak, istihdam ve dış ticaret alanlarında sorunlar önemini
korumaya devam etmiştir (Tablo:1).
2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler
2000’li yıllarda, küreselleşmenin gittikçe derinleşmesi ve uluslararası sermaye
hareketlerinde gözlenen artış sonucunda, finansal piyasalarda hızlı bir gelişme meydana
gelmiştir. Başta türev araçlar olmak üzere yeni finansal araçların yaygınlaşması ve
sanayileşmiş ülkelerde faiz oranlarının düşük seviyede olması, uluslararası likidite bolluğuna
neden olmuş ve dünya ekonomisinde 2002 yılında başlayan canlanmanın daha da
güçlenmesini sağlamıştır. Bu dönemde, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin uluslararası
8
piyasalarla gittikçe bütünleşmelerinin ve önemli bir üretim merkezi olmalarının, dünya
genelinde üretim, dış ticaret ve enflasyon açısından olumlu etkileri olmuştur.
1991–2001 döneminde yüzde 3,2 oranında büyüyen dünya ekonomisi, özellikle
yükselen piyasa ekonomilerindeki hızlı büyümenin etkisiyle, 2002–2007 döneminde ortalama
yüzde 4,4 oranında büyümüştür7. Bu dönemde, dünya mal ve hizmet ticaret hacminde yıllık
ortalama büyüme yüzde 8,2 olurken, başta ham petrol olmak üzere uluslararası piyasalarda
temel mal fiyatlarında hızlı bir artış gözlenmiştir. Talep ve temel hammadde fiyatlarındaki
artışa karşın, bu dönemde sanayileşmiş ülkeler ve yükselen piyasa ekonomilerinde enflasyon
kontrol altında tutulmuştur (Tablo:2).
ABD’de başlayan “Mortgage Kredileri” kaynaklı kriz, 2008 yılı Eylül ayından itibaren
“Küresel Finansal Krize” dönüşmüş ve tüm ülkeleri etkisi altına almıştır. Başta gelişmiş
ülkeler olmak üzere tüm ülkeler para politikalarını gevşetmişler, ekonomideki daralmayı
hafifletmek için genişlemeci maliye politikası uygulamalarına başlamışlardır. 2008 yılı son
çeyreğinde, pek çok ülkede ekonomik daralma yaşanmış, sanayi üretimi, istihdamı ve dış
ticareti büyük ölçüde gerilemiştir. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeler ve yükselen
piyasa ekonomileri, krize karşı ekonomik canlandırma paketlerini yürürlüğe koymuşlar,
küresel düzeyde ortak politikalar belirlemeye çalışmışlar ve IMF kaynakları artırılarak
krizden olumsuz etkilenen ülkelere yeni finansman imkânları sağlamaya çalışmışlardır8.
Küresel krizin etkisiyle, 2008 yılında dünya hâsılası ve ticaret hacmindeki büyüme önemli
ölçüde yavaşlamıştır. 2009 yılında ise krizin derinleşmesiyle her iki göstergede de, sırasıyla,
yüzde 0,6 ve yüzde 11,0 oranında gerileme meydana gelmiştir.
Kriz öncesi dönemdeki likidite bolluğu, yükselen piyasa ekonomileri ile gelişmekte
olan ülkelere yönelik net özel sermaye akımlarında önemli bir yükselmeye neden olmuştur.
Özellikle doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve portföy dışı diğer sermaye akımları büyük
boyutlara ulaşmıştır. Bu ülkelere yönelik net özel sermaye akımı, 1991–2001 döneminde
ortalama 76 milyar dolar iken, 2007 yılında 697 milyar dolara kadar yükselmiştir. Sermaye
akımlarındaki artış, bu ülkelerin ekonomik büyümelerinin hızlanmasına katkıda bulunmuştur.
Nitekim 1991–2001 döneminde yüzde 3,8 olan ortalama büyüme hızı, 2002–2007 döneminde
yüzde 7,1’e yükselmiştir. Global krizin etkisiyle, net özel sermaye akımı, 2008 yılında 184
milyar dolara gerilemiştir. Dünya ticaret hacmi ve özel sermaye akımlarındaki daralma, söz
7 IMF, World Economic Outlook, October 2010, http://www.imf.org/ 8 Zafer Yükseler (2009a), “Türkiye’de Kriz Dönemlerinde Ekonomik Gelişmeler ve Ödemeler Dengesi Uyumu”, TCMB, Temmuz 2009, http://www.tcmb.gov.tr/kitaplar/calismalar.
9
konusu ülkelerin ortalama büyüme hızlarının, 2008 yılında yüzde 6’ya, 2009 yılında ise yüzde
2,5’e düşmesine neden olmuştur (Tablo:2).
Tablo:2 – Dünya Ekonomisine İlişkin Göstergeler (Yıllık Ortalamalar, Yüzde)
1991–2001 2002–2007 2008 2009 2010
1.Dünya Büyümesi 3,2 4,4 2,8 -0,6 4,8
Gelişmiş Ülkeler 2,8 2,5 0,2 -3,2 2,7
Yükselen Piy. Ekon.(1) 3,8 7,1 6,0 2,5 7,1
2.Dünya Ticaret Hacmi 6,8 8,2 2,9 -11,0 11,4
1.Tüketici Fiyatları
Gelişmiş Ülkeler 2,4 2,1 3,4 0,1 1,4
Yükselen Piy. Ekon.(1) 38,4 6,2 9,2 5,2 6,2
3.Tasarruflar/GSYH(2)
Gelişmiş Ülkeler 21,0 20,5 19,6 17,1 18,1
Yükselen Piy. Ekon.(1) 25,0 31,8 33,8 32,1 32,5
5.Yatırımlar/GSYH(2)
Gelişmiş Ülkeler 21,3 21,3 20,9 17,8 18,4
Yükselen Piy. Ekon.(1) 25,0 27,8 30,3 30,1 31,0
6.Özel Sermaye Akımı-Net (Milyar $) (1)
75,9 285,0 184,4 234,9 339,6
Kaynak: IMF, World Economic Outlook, October 2010.
(1)Yükselen Piyasa Ekonomileri ve Gelişmekte Olan Ülkeleri kapsamaktadır.
(2) İlk dönem 1996–2003, ikinci dönem 2004–2007 dönemini kapsamaktadır.
III. 2001 Krizi Sonrası Ekonomi Politikalarının Yan sımaları
1. Genel Durum
Makroekonomik politikalar, yapısal düzenlemeler ve uluslararası gelişmeler
çerçevesinde, Türkiye ekonomisinin son 10 yıllık gelişimine bakıldığında önemli bir dönüşüm
sürecinden geçtiği görülmektedir. Yerel ve küresel gelişmeler ekonomide kaynak
tahsislerinde önemli bir değişime neden olmuştur. Bu süreç, bazı sektörlerde yüksek üretim ve
istihdam artışlarına katkı yaparken, özellikle geleneksel ve yerli girdi kullanımının ağırlıklı
olduğu sektörlerde durgunluk yaşanmasına yol açmıştır. Kaynak tahsislerindeki değişimde
etkili olan unsurların bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz;
• 1997 Asya krizi sonrasında, başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin dünya üretim ve
ticaretinde ağırlıklarının artması ve bölgenin dünya üretim merkezine dönüşmesi,
2000 yılı sonrasında imalat sanayi ürünleri üretim ve ticaretinde yeni eğilimleri ortaya
10
çıkarmıştır9. Bu ülkelerin emek yoğun sektörlerde sahip oldukları üstünlük, pek çok
ülkenin bu sektörlerde yoğun bir rekabetle karşılaşmalarına ve emek yoğun
sektörlerden çıkmalarına neden olmuştur.
• Türkiye’de 2001 krizi sonrasında özelleştirme faaliyetleri hızlandırılmış, özel
girişimciliğin sınırlı olduğu bazı sanayi ve hizmet sektörlerinde yerli-yabancı
firmaların faaliyette bulunması teşvik edilmiştir. Bu çerçevede, telekomünikasyon,
enerji üretim ve dağıtımı, petrol ürünleri üretim ve dağıtımı, sivil havacılık, sağlık,
eğitim, finans sektörü, toptan-perakende ticaret, gayrimenkul inşaatı ve
işletmeciliğinde yerli ve yabancı sermayeli kuruluşların faaliyetlerinde artış
gözlenmiştir.
• Uluslararası likidite bolluğunun etkisiyle, yükselen piyasa ekonomilerine yönelik
sermaye akımları hızlanmıştır. Bu gelişmeden Türkiye ekonomisi de olumlu
etkilenmiş, özelleştirme ve firma devir-birleşmeleri aracılığıyla yabancı sermaye
girişinde önemli bir yükselme gözlenmiştir. Bazı sektörlerde yabancı firma
kontrolünün artması, bu sektörlerin uluslararası üretim zincirleri ile bütünleşmelerini
sağlamış ve üretimlerini olumlu etkilemiştir.
• Dünya genelinde üretim sistemlerinin gittikçe bütünleşmesinin etkisiyle, ülkelerin
aynı sektörde artan ölçüde hem ihracat hem de ithalat yapmaları sonucunda endüstri-
içi ticaret yaygınlaşmıştır. “Endüstri-içi ticaret”, belirli bir sektörde birbirinden
farklılaştırılmış yapıdaki ürünlerin eşzamanlı olarak ihraç ve ithal edilmesiyle ülkeler
arasında karşılıklı olarak iki yönlü ticaretin ortaya çıkmasıdır. Endüstri-içi ticaret,
genelde, ölçek ekonomilerinden, üretim farklılaşmasından ve ulaştırma
maliyetlerinden etkilenmektedir. Bu genel etkenler yanı sıra, Türkiye’de son yıllarda
gerçekleşen devir-birleşme ve özelleştirmeler sayesinde ölçek ekonomisinin ve
yabancı sermaye hâkimiyetinin artması da, endüstri-içi ticaretin yaygınlaşmasında
etkili olmuştur10.
• Endüstri-içi ticaret ihracatta hızlı bir artışa yol açmasına karşın, katma değer ve
istihdam yaratma açısından aynı performansı gösterememektedir. Endüstri-içi
ticaretin yaygınlaşması sonucunda, imalat sanayinde nihai malın üretimi sonucunda
yaratılan katma değer ve istihdam ülkeler arasında bölüşülmekte ve katma değer ve
istihdam büyük ölçüde ticarete konu olmayan sektörlerde yoğunlaşmaktadır. 9 Zafer Yükseler ve Ercan Türkan (2008), Türkiye’nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm: Küresel Yönelimler ve Yansımalar, TÜSİAD-TCMB-EAF, Şubat 2008, s.139. 10 Zafer Yükseler ve Ercan Türkan (2008), a.g.e. s.63–64.
11
• 2003 yılı ortasından itibaren, genel eğilim olarak Türk lirasının değerlenmesi
ekonomide kaynak tahsislerini önemli ölçüde etkilemiştir. Özellikle, Çin başta olmak
üzere Asya ekonomilerinin artan ölçüde dünya ekonomisiyle bütünleşmesi ve bu
bölgenin dünya üretim merkezine dönüşmesi, 2000 yılı sonrasında imalat sanayi
ürünleri üretim ve ticaretinde yeni eğilimleri ortaya çıkarmış ve küresel rekabeti
artırmıştır11. Böyle bir ortamda, Türk lirasının değerlenmesi uluslararası üretim ve
dağıtım zincirleriyle bütünleşen sektörler ile dış ticarete konu olmayan hizmet
sektörlerini olumlu etkilemiş, ancak yerel kaynak kullanımının yoğun olduğu
sektörler, bu süreçten olumsuz etkilenmiştir.
• 2001 krizi sonrasında reel kurdaki değerlenme, ekonominin rekabet gücünü
zayıflatırken, ithalata bağımlılığını da önemli ölçüde artırmıştır. Nitekim son yıllarda
yaşanan yüksek büyümeye karşın işsizlik oranının düşürülememesi ve dış ticaret
açığındaki hızlı artış, rekabet gücü kaybı ve ithalata bağımlılığın bir yansıması olarak
ortaya çıkmıştır.
Yukarıda özetlenen unsurlar, 2001 krizi sonrasında sektörler itibariyle gelişmeleri
önemli ölçüde etkilemiş ve kaynak tahsislerinde değişime neden olmuştur. Bu dönemde,
özelleştirme faaliyetlerinin hızlandırılması sonucunda, kamu kesimi pek çok mal ve hizmet
üretim alanından çekilmiştir. Telekomünikasyon hizmetleri, alkollü içki ve sigara üretim ve
dağıtımı, petrol ürünleri üretimi, petrokimya üretimi, kâğıt üretimi, liman işletmeciliği,
havayolu işletmeciliği, elektrik üretim-dağıtımı alanlarında faaliyette bulunan kamu şirketleri
tamamen veya kısmen yerli ve yabancı özel girişimlere devredilmiştir. Ayrıca, araç muayene
hizmetleri özel sektöre devredilirken, sağlık, eğitim, posta ve güvenlik hizmetleri alanlarında
özel girişimciliğin yaygınlaşması yönünde pek çok düzenleme yapılmıştır. Uluslararası
likidite bolluğu, firma devir-birleşmeleri için getirilen vergisel teşvikler ve 2004 yılında
Türkiye’nin AB müzakere sürecinin başlamasının yarattığı olumlu etkiler sonucunda yabancı
sermaye girişleri büyük ölçüde hızlanmıştır (Tablo:3).
Yabancı sermaye girişlerindeki bu artış, 2005 yılından itibaren özelleştirme
işlemlerine ivme kazandırmıştır. 1985–2010 döneminde yapılan 41,8 milyar dolarlık
özelleştirme işleminin yüzde 78,6’sını oluşturan 32,8 milyar dolarlık kısmı 2005–2010
döneminde gerçekleştirilmi ştir12. Sektörler itibariyle yabancı sermaye girişleri incelendiğinde,
hizmetler sektörünün ilk sırayı aldığı görülmektedir. Hizmetler sektörü içinde, bu çalışma
11 Zafer Yükseler ve Ercan Türkan (2008), a.g.e. s.139. 12 Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, “1985–2011 Dönemi Özelleştirme Uygulamaları”, http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar.htm (Erişim Tarihi: 22 Mart 2011).
12
kapsamında incelenmeyen mali aracı kuruluşlar alt sektörü en fazla yabancı sermaye girişinin
olduğu sektör olmuştur. Mali aracı kuruluşları, imalat sanayi, ulaştırma-haberleşme, elektrik-
gaz-su üretim ve dağıtımı ile toptan-perakende ticaret sektörleri takip etmiştir13. Bu dönemde,
doğrudan yabancı sermaye girişleri “yeni yatırımdan” çok, mevcut firma ve tesislerin satın
alınmasında kullanılmıştır. Nitekim bu durum, firma devir-birleşme istatistikleri
incelendiğinde daha belirgin olarak görülmektedir. 2005–2010 döneminde 120,7 milyar
dolarlık devir-birleşme işlemi yapılmış14, başlangıçta yabancı yatırımcı ağırlıklı olan devir-
birleşme işlemleri, son iki yılda yerli yatırımcılar lehine dönmüştür. Bu durum, elektrik
dağıtım şirketleri özelleştirmelerinin büyük ölçüde yerli yatırımcılar tarafından
kazanılmasından kaynaklanmıştır.
Tablo: 3 – Doğrudan Yabancı Sermaye Girişi, Devir-Birle şme ve Özelleştirme İşlemleri (Milyon Dolar) Doğrudan Yabancı Sermaye Girişi Devir-Birle şme İşlemleri Toplam Sanayi İnşaat Hizmetler Toplam Yabancı Yerli
Özelleştirme İşlemleri
2002 571 165 0 406 ----- ----- ----- 536 2003 696 539 8 148 1.400 500 900 187 2004 1.190 329 3 852 2.500 300 2.200 1.283 2005 8.535 829 80 7.619 30.300 17.200 13.100 8.822 2006 17.639 2.100 222 15.311 18.300 16.600 1.700 8.096 2007 19.137 5.116 285 13.727 25.500 16.900 8.600 4.258 2008 14.747 5.174 336 9.196 16.300 12.000 4.300 6.297 2009 6.252 3.780 208 2.215 3.900 1.500 2.400 2.274 2010 6.415 3.134 384 2.814 26.400 9.900 16.500 3.085 Toplam 75.182 21.166 1.526 52.288 124.600 74.900 49.700 34.838
Kaynak: TCMB, Ernst & Young, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı.
2001 krizi sonrasında hızlanan özelleştirme ve devir-birleşme işlemleri sonucunda,
ekonomide pek çok sektörde kamu-özel kesim hâkimiyeti radikal bir biçimde değişirken,
yerli-yabancı firma hâkimiyetinde de önemli bir değişiklik olduğu görülmektedir. TÜİK
tarafından yapılan “Yabancı Kontrollü Girişim İstatistikleri” anketine göre, 2007 yılında
ekonomi genelinde (tarım-hayvancılık, mali aracı kuruluşlar ve radyo-televizyon faaliyetleri
hariç) üretim değerinin yüzde 14,3’ü yabancı sermayeli firmaların kontrolünde
bulunmaktadır15. Bu oran, imalat sanayi genelinde yüzde 15,5, toptan ve perakende ticarette
yüzde 23,5, ulaştırma-haberleşme sektöründe ise yüzde 23,5’dir. Bazı alt sektörlerde yabancı
sermaye kontrolü önemli boyutlara ulaşmaktadır. Bu oran, toptan ticaret ve ticaret
komisyoncuğunda yüzde 30,0, kimyasal ürünler imalatında yüzde 32,3, elektrikli makine ve
13 T.C.Merkez Bankası,”Ödemeler Dengesi İstatistikleri Yurtdışında Yerleşik Ki şilerin Türkiye’deki Doğrudan Yatırımları”, http://www.tcmb.gov.tr (Erişim Tarihi: 22 Mart 2011). 14 Ernst & Young, “Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2010 Raporu”, http://www.ey.com/Publication/vwLUAssets/Birlesme_ve_Satın_Alma_Islemleri_Raporu_2010, (Erişim Tarihi:22 Mart 2011). 15 TÜİK, “Yabancı Kontrollü Girişim İstatistikleri 2006–2007, Haber Bülteni, Sayı: 198, 26 Kasım 2010, http://www.tuik.gov.tr/.
13
cihazlar sektöründe yüzde 32,7, posta-telekomünikasyon hizmetlerinde yüzde 43,3, radyo-
TV-haberleşme cihazları sektöründe yüzde 48,5, motorlu kara taşıtları imalatında yüzde 50,3
ve tütün ve alkollü içkiler sektöründe yüzde 69,0’dır.
Yukarıda özetlediğimiz TÜİK anketi 53.008 girişim bilgilerinden derlenmiştir. Büyük
firmalar dikkate alındığında, bu firmalarda yabancı kontrolünün daha yüksek olduğu tahmin
edilmektedir. Nitekim yabancı sermayeli firmaların İSO–500 Büyük Sanayi Kuruluşları
genelinde üretime katkılarını inceleyen bir çalışmaya göre, yabancı sermayeli firmaların
üretim içindeki payı 2004 yılında yüzde 26,3 olarak hesaplanmıştır16.
Yabancı sermayeli firmaların üretim içindeki ağırlıklarının artması, incelenen
dönemde bu sektörlerin uluslararası mal ve hizmet üretim zincirleri ile bütünleşmelerini
sağlamış ve endüstri-içi ticareti artırmıştır. Diğer etkenler yanı sıra bu gelişmenin de,
sektörlerin üretim performansı üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Aşağıdaki bölümde,
sektörlerdeki girişim sayısı, çalışan sayısı, üretim, katma değer gibi göstergeler kullanılarak,
2002–2008 döneminde sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerinde yaşanan değişim incelenmeye
çalışılacaktır.
2. Sanayi, İnşaat ve Hizmet Sektörlerinde Gelişmeler
Bu bölümde, TÜİK anketlerinden yararlanarak 2002–2008 döneminde sanayi, inşaat
ve hizmet sektörlerindeki gelişmeler incelenecektir. TÜİK 2007 yılı Temmuz ayından itibaren
sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerine ilişkin yapısal göstergeleri yayınlamaya başlamıştır.
2002, 2003–2004 yılları göstergeleri “Yapısal İş İstatistikleri” bültenleri ile 2005–2008
dönemi göstergeleri ise “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri” bültenleri ile kamuoyuna
açıklanmıştır. Anketin coğrafi kapsamı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan tüm il
ve ilçe merkezleri ile köylerdir. Sanayi, inşaat ve hizmetler sektörüne ilişkin istatistikler
derlenirken, TÜİK tamsayım ve örnekleme yöntemlerini bir arada kullanmıştır. 20+ çalışanı
olan girişimlerde tamsayım, 1–19 çalışanı olan girişimlerde ise örnekleme yöntemine
başvurulmuştur. 2002–2004 yıllarına ilişkin “Yapısal İş İstatistikleri” haber bültenlerinde de
tam sayım ve örnekleme yöntemi birlikte kullanılmış, ancak örneklem yönteminin
uygulandığı girişim sayısı belirtilmemiştir. 2005–2008 yıllarına ilişkin “Yıllık Sanayi ve
Hizmet İstatistikleri” haber bültenlerinde 20+ çalışanı bulunan girişimlerde tam sayım
yönteminin, 1–19 çalışanı olan girişimlerde örnekleme yöntemi için 2005 yılında 74.605,
16 Ercan Türkan (2005), “Türkiye’de Ekonomik Aktivite İçinde Yabancı Sermaye Payı”, TCMB, Ocak 2005, http://www.tcmb.gov.tr/kitaplar/calismalar.
14
2006 yılında 101.985, 2007 yılında 99.753 ve 2008 yılında ise 100.152 girişimin ziyaret
edildiği belirtilmiştir 17.
Anket, tarım-avcılık-ormancılık, balıkçılık, konut sahipliği, mali kurumlar, kamu
yönetimi ve savunma-zorunlu sosyal güvenlik, ev sanayi ile faaliyetler, uluslar arası örgütler-
temsilcilikler ve kar amacı olmayan kuruluşlar dışında tüm sektörleri kapsamaktadır 18.
A. Sektörlere Toplu Bakış
2002–2008 döneminde, anket kapsamındaki sektörlerde girişim, çalışan ve maaş-
ücretli sayısında önemli artışlar gözlenmiş ve bu sektörlerin yapısal göstergelerinde belirgin
bir değişim gerçekleşmiştir (Tablo:3 ve Ek Tablo:3). Sektörlerde yaşanan bu değişim, bazı
göstergeler kullanılarak aşağıda değerlendirilecektir.
Tablo: 3- Sektörlere İli şkin Özet Gelişmeler
Yüzde Dağılım Oranlar (%) Yıllık Ortalama
Büyüme(%)
2002
2008
2002
2008 1.Girişim Sayısı 9,40 100,00 100,00 5.Çalışan/Girişim (Kişi) 4,12 3,91 Sanayi 6,57 14,81 12,65 Sanayi 10,37 9,34 İnşaat 23,56 1,77 3,67 İnşaat 9,43 7,57 Hizmetler 9,46 83,43 83,68 Hizmetler 2,90 2,92 2.Çalışan Sayısı 8,43 100,00 100,00 6.Katma Değer/Üretim 48,26 38,07 Sanayi 4,73 37,28 30,26 Sanayi 37,94 28,22 İnşaat 19,11 4,05 7,11 İnşaat 38,18 26,64 Hizmetler 9,62 58,67 62,63 Hizmetler 67,19 56,86 3.Ciro 21,43 100,00 100,00 7.Katma Değer/Ciro 28,99 21,98 Sanayi 18,68 38,26 33,36 Sanayi 35,61 27,16 İnşaat 34,10 2,86 5,19 İnşaat 39,55 28,03 Hizmetler 22,29 58,88 61,45 Hizmetler 24,17 18,66 4. Katma Değer 15,95 100,00 100,00 8.Mal-Hiz. Alımı/Ciro 82,05 87,09 Sanayi 13,44 47,00 41,22 Sanayi 77,74 83,47 İnşaat 26,63 3,90 6,62 İnşaat 72,51 87,46 Hizmetler 17,13 49,09 52,16 Hizmetler 85,32 89,02
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Giri şim Sayısı ve Ortalama Girişim Büyüklüğü: Bu dönemde, girişim sayısı yılda
ortalama yüzde 9,4 oranında artarak 2008 yılında 2.583 bin adede yükselmiştir. Girişim
sayısındaki hızlı büyüme 2002–2005 döneminde gerçekleşmiş, son üç yılda ise büyüme
hızında belirgin bir yavaşlama gözlenmiştir. 2005 yılı öncesi ve sonrasında gözlenen bu
farklılaşmanın kısmen yapısal-konjonktürel nedenlerden, kısmen de TÜİK tarafından
derlenen verilerdeki kapsam farklılaşmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Sanayi
sektöründe büyüme, inşaat ve hizmetler sektörüne göre daha sınırlı kalmış ve bu dönemde
sanayi sektörünün payında gerileme gözlenmiştir. 2002 yılında toplam girişimlerin yüzde
14,8’i sanayi sektöründe iken, bu pay 2008 yılında yüzde 12,7’ye gerilemiş, aynı dönemde 17 TÜİK, “Yapısal İş İstatistikleri” ve “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri”, Haber Bültenleri, Çeşitli Sayılar, http://www.tuik.gov.tr/. 18 Anketin kapsadığı sektörler ve tanımlar EK:1’de verilmektedir.
15
hizmetler sektörünün payı yüzde 83 civarında sabit kalmış, inşaat sektörünün payı ise yüzde
1,8’den yüzde 3,7’ye yükselmiştir. 2002–2008 döneminde, Çalışan Sayısı/Girişim Sayısı ile
Maaş-Ücretli Sayısı/Girişim Sayısı göstergeleri kullanıldığında, Türkiye genelinde küçük
girişimciliğin yaygınlığını koruduğu ve ortalama girişim büyüklüğünün sınırlı ölçüde de olsa
azaldığı görülmektedir. Çalışan sayısı dikkate alındığında, 2002 yılı hariç, ortalama girişim
büyüklüğünün 3,8 kişi civarında genelde sabit kaldığı gözlenmektedir.
Çalışan ve Maaş-Ücretli Sayısı, Çalışanlara Yapılan Ödemeler: Çalışan
sayısındaki yıllık ortalama artış yüzde 8,4 olmuş ve 2008 yılında çalışan sayısı 10.088 bin
kişiye yükselmiştir. Maaş-ücretli sayısındaki yıllık ortalama büyüme ise, yüzde 9,5 olarak
gerçekleşmiş ve 2008 yılında maaş-ücretli sayısı 7.381 bin kişi olmuştur. 2002–2008
döneminde çalışan sayısı 3,9 milyon, maaş-ücretli sayısı ise 3,1 milyon kişi artmıştır.
İncelenen dönemde, girişim sayısında olduğu gibi, çalışan ve maaş-ücretli sayısında da 2005
yılı öncesi ve sonrasında iki farklı eğilim gözlenmektedir. Çalışan ve maaş-ücretli sayısındaki
hızlı büyüme 2002–2005 döneminde gerçekleşmiş, son üç yılda ise büyüme hızlarında
belirgin bir yavaşlama gözlenmiştir. Nitekim 2005–2008 döneminde ortalama yıllık büyüme
hızı, çalışan sayısında yüzde 4,1, maaş-ücretli sayısında ise yüzde 5,0 olarak gerçekleşmiştir.
Çalışan ve maaş-ücretli sayısı dikkate alındığında, sanayi sektörünün payındaki gerileme çok
belirgin olarak gözlenmektedir. Bu dönemde sanayi sektöründe çalışanların payı 7 puan
gerileyerek 2008 yılında yüzde 30,3’e, maaş-ücretli çalışanların payı ise 10,1 puan gerileyerek
yüzde 37’ye inmiştir. İnşaat ve hizmetler sektöründe çalışanların payı 2002 yılında, sırasıyla
yüzde 4,1 ve yüzde 58,7 iken, 2008 yılında, sırasıyla, yüzde 7,1 ve yüzde 62,6’ya
yükselmiştir. Sektörlere göre toplam çalışan ve maaş-ücretli sayısındaki bu değişim, çalışanlar
için yapılan toplam ödemeleri de (brüt maaş-ücret ödemeleri+sosyal güvenlik masrafları)
etkilemiştir. Çalışanlar için yapılan toplam ödemeler içinde sanayi sektörünün payı 2002
yılında yüzde 58,4 iken, bu pay 2008 yılında yüzde 42,2’ye gerilemiştir. Sanayi sektöründeki
bu zayıflamaya karşın, inşaat ve hizmetler sektörü gerek istihdam gerek çalışanlara yapılan
ödemeler açısından öne çıkmışlardır. 2008 yılında hizmetler sektörünün toplam çalışanlar
içindeki payı yüzde 62,6’ya, çalışanlar için yapılan ödemeler içindeki payı ise yüzde 52,2’ye
yükselmiştir. 2002–2008 döneminde, maaş-ücretli çalışanlara yapılan ortalama brüt ücret
ödemesi, yılda ortalama yüzde 13,8 oranında artış göstermiştir. Bu dönemde, tüketici
fiyatlarındaki yıllık ortalama artışın yüzde 11,7 olduğu dikkate alınırsa, reel ücretlerde yılda
ortalama yüzde 1,9 oranında bir artış gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Üretim Değeri ve Ciro: 2002–2008 döneminde, cari fiyatlarla GSYH’da yıllık
ortalama artış yüzde 18,1 iken, anket kapsamındaki sektörlerin genelinde üretim değerinde
16
yüzde 20,6, ciroda ise yüzde 21,4 oranında yıllık ortalama büyüme gerçekleşmiştir. Her iki
gösterge açısından da, hizmetler ve inşaat sektörü, sanayi sektöründen daha olumlu bir
performans göstermiştir. Nitekim üretim değeri ve ciro içinde sanayi sektörünün payı,
sırasıyla, 4,2 puan ve 4,9 puan azalmış ve 2008 yılında yüzde 55,6 ve yüzde 33,4 olarak
gerçekleşmiştir. Ancak, incelenen dönemde, çalışan başına üretim değeri ve ciro açısından
sanayi sektörü daha olumlu bir performans göstermiştir. Nitekim sektörlerin genelinde çalışan
başına üretim değeri ve cirodaki yıllık ortalama artış, sırasıyla, yüzde 11,3 ve yüzde 12,0 iken,
bu artış hızları sanayi sektörü için, sırasıyla, yüzde 13,8 ve yüzde 13,3 olmuştur.
Toplam Katma Değer ve İşletme Artığı: TÜİK anketinde toplam katma değere
ili şkin doğrudan bilgi verilmemektedir. TÜİK anketinde yer alan personel maliyeti (brüt
maaş-ücret ödemeleri+sosyal güvenlik masrafları) ile faktör maliyeti ile katma değer (işletme
artığı) toplamı, toplam katma değer olarak tanımlanmıştır. Sektörlerin genelinde, 2002–2008
döneminde toplam katma değerdeki yıllık ortalama artış yüzde 16,0 olarak gerçekleşmiştir.
Toplam katma değerdeki büyüme, inşaat ve hizmetler sektöründe ortalamanın üstünde iken,
sanayi sektöründe yıllık ortalama büyüme yüzde 13,4 olarak gerçekleşmiştir. Böylece, 2008
yılında toplam katma değer içinde sanayi sektörünün payı yüzde 41,2’ye gerilemiş, inşaat
sektörünün payı yüzde 6,6’ya, hizmetler sektörünün payı ise yüzde 52,2’ye yükselmiştir.
Ancak, çalışan ve girişim başına katma değer büyümesi incelendiğinde en olumlu
performansın, sanayi sektöründe gerçekleştiği görülmektedir. Nitekim sektörlerin genelinde
çalışan başına toplam katma değerdeki yıllık ortalama büyüme yüzde 6,9 iken, sanayi
sektöründeki büyüme yüzde 8,3 olmuştur. TÜİK anketinde, faktör maliyetleriyle katma
değerin, işletme faaliyetlerinden elde edilen gayri safi gelir olduğu belirtilmektedir. Bu
çalışmada, faktör maliyetleriyle katma değer işletme artığı olarak tanımlanmıştır. 2002–2008
döneminde, işletme artığındaki yıllık ortalama büyüme, toplam katma değer büyümesinin
gerisinde kalmış ve yüzde 13,1 olarak gerçekleşmiştir. İşletme artığı büyümesi açısından,
inşaat ve hizmetler sektörü, sanayi sektörüne göre daha olumlu bir performans göstermiştir.
Ancak, girişim ve çalışan başına işletme artığı incelendiğinde, sanayi sektörü performansının
daha olumlu olduğu görülmektedir. İncelenen dönemde, sektörler genelinde çalışan başına
işletme artığındaki yıllık ortalama büyüme yüzde 4,3 iken, sanayi sektöründeki büyüme yüzde
6,6 olarak gerçekleşmiştir.
Toplam Katma Değer/Üretim ve Ciro Oranları: Ekonomik yapıda yaşanan
dönüşüm, yapısal oranlarda da önemli bir değişimi beraberinde getirmiştir. Sektörler
genelinde toplam katma değer/üretim oranı, 2002–2008 döneminde 10,2 puan azalarak 2008
yılında yüzde 38,1’e gerilemiştir. Katma değer/üretim oranındaki belirgin gerileme 2002–
17
2005 döneminde gerçekleşmiş, son iki yılda düşüş eğilimi büyük ölçüde yavaşlamış ve 2008
yılında sınırlı bir yükselme gözlenmiştir. Bu eğilim, bazı alt hizmet sektörleri dışında, tüm
sektörlerde yaşanmıştır. Toplam katma değer/üretim oranındaki gerileme, işletme artığı olarak
tanımladığımız faktör maliyetleriyle katma değer/üretim oranındaki düşüşten kaynaklanmıştır.
2002 yılında, sektörler genelinde çalışanlar için yapılan ödemeler/üretim oranı yüzde 9,3 iken,
bu oran 2008 yılında yüzde 11,6’ya yükselmiştir. Ancak, aynı dönemde işletme artığı/üretim
oranı yüzde 38,9’dan, yüzde 26,5’e gerilemiştir. Hizmetler sektöründeki ekonomik faaliyetin
gerçekçi boyutunu görebilmek için, üretim değeri yerine ciro tutarının kullanılmasının daha
anlamlı olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmada, katma değer/üretim oranı yanı sıra,
katma değer/ciro oranları da incelenmiştir. 2002–2008 döneminde, ekonomi genelinde,
toplam katma değer/ciro oranı da 7,0 puan azalarak 2008 yılında yüzde 22’ye gerilemiştir. Bu
dönemde, çalışanlar için yapılan ödemelerin/ciroya oranı yüzde 5,6’dan yüzde 6,7’ye
yükselmiş, işletme artığı/ciro oranı ise yüzde 23,4’den yüzde 15,3’e gerilemiştir. Aynı
dönemde, sektörlerin genelinde üretim değeri/ciro oranı gerilerken, mal ve hizmet satın
alımı/ciro oranı ise artış göstermiştir. Bu iki orandaki ters gelişim, yurt dışından mal ve
hizmet satın alımının arttığı anlamına gelmektedir.
2002–2008 döneminde yukarıdaki gelişmeler topluca değerlendirildiğinde, ekonomide
sanayi sektörünün ağırlığının önemli ölçüde azaldığı, kaynakların artan ölçüde inşaat ve
hizmetler sektörlerine yönlendirildiği görülmektedir. Ancak, bu yapısal dönüşümün
ekonominin katma değer, özellikle kar (işletme artığı) yaratma kapasitesini olumsuz etkilediği
anlaşılmaktadır. Bu dönemde, girişim başına toplam katma değer ve işletme artığı sınırlı bir
gelişme göstermiş ve yıllık ortalama artışlar, sırasıyla, yüzde 6,0 ve yüzde 3,4 olarak
gerçekleşmiştir. İşletme artığındaki sınırlı büyüme, işletmelerin yeterli öz kaynak
yaratamadıklarını ve sağlıksız bir büyüme süreci içinde bulunduklarına işaret etmektedir.
B. Sanayi Sektörüne Toplu Bakış
Sanayi sektöründe 2002 yılında 223.068 olan girişim sayısı, yılda ortalama yüzde 6,6
oranında artış göstererek 2008 yılında 326.815’e ulaşmıştır (Bakınız Ek Tablo:4). Bu
dönemde, elektrik-gaz-su alt sektöründe girişim sayısı azalmış, madencilik sektöründe ise
ortalamanın üzerinde artış göstermiştir. İmalat sanayi, tüm göstergeler açısından sanayi
sektörünün temel alt grubunu oluşturmaktadır. 2002 yılında imalat sanayinde 218.517 olan
girişim sayısı, yılda ortalama yüzde 6,7 oranında artarak, 2008 yılında 321.663’e çıkmıştır.
Ortalama girişim büyüklüğü, Türkiye geneline göre, sanayi sektöründe daha yüksektir
ve son iki yılda sınırlı bir artış eğilimi göstermektedir. 2003–2008 döneminde, Türkiye
genelinde ortalama girişim büyüklüğü (çalışan sayısı/girişim sayısı) 3,8 kişi iken, bu
18
büyüklük sanayi sektöründe 9,3 kişidir. Sanayi alt sektörlerinde ortalama girişim büyüklükleri
önemli bir farklılaşma göstermektedir. Ortalama girişim büyüklüğü imalat sanayinde 8,8 kişi,
elektrik-gaz-su sektöründe 33,4 kişi iken, madencilik sektöründe 41 kişidir.
2002–2008 döneminde, sanayi sektöründe toplam çalışan sayısı 739 bin kişi artarak
3.053 bin kişiye yükselmiştir. Toplam çalışan sayısındaki artışın büyük bir kısmı maaş ve
ücretli çalışan sayısındaki artıştan kaynaklanmıştır. 2008 yılı itibariyle sanayi sektöründe
toplam çalışanların yüzde 93,6’sı imalat sanayi, yüzde 3,2’si madencilik, kalan yüzde 3,2’si
de enerji-gaz-su alt sektöründe çalışmaktadır.
Sanayi sektöründe, ücretli başına maaş-ücret ödemesindeki artış, Türkiye
ortalamasının gerisinde kalmış ve yılda ortalama yüzde 12,4 oranında artmıştır. Sanayi
sektörü, toplam katma değer/girişim sayısı ve toplam katma değer/çalışan sayısı oranları
açısından, Türkiye geneline göre daha iyi performans göstermiştir. Nitekim bu oranlardaki
yıllık ortalama artış, incelenen dönemde, sırasıyla, yüzde 6,5 ve yüzde 8,3 olarak
gerçekleşmiştir.
Sanayi sektörü genelinde, 2002–2008 döneminde, mal ve hizmet satın alımının ciroya
oranı yükselme gösterirken, toplam katma değer/üretim ve toplam katma değer/ciro oranları
düşüş göstermiştir. Toplam katma değer/üretim oranı, bu dönemde 9,7 puan azalarak 2008
yılında yüzde 28,2 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, sanayi sektöründe çalışanlar için
yapılan ödemelerin/üretime oranı yüzde 9 civarında sabit kalmış, ancak işletme artığı/üretim
oranı 2002 yılında yüzde 28,8 iken, 2008 yılında yüzde 19,5’e gerilemiştir. Bu eğilim,
Grafik.1-Sanayi Sektörünün Çe şitli Göstergeler İçindeki Payı (%)
10
25
40
55
Girişim Ücretli Kat.D. Üretim Ciro
2002 2008
Grafik:2-Sanayi Sektöründe Toplam Katma Değer ve İşletme Artı ğının Üretime Oranı (%)
15
20
25
30
35
40
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
T.Katma D./Üretim İşletme Artığı/Üretim
19
incelenen dönemde sanayi sektörünün işletme artığı ve katma değer yaratma kapasitesinin
zayıfladığını göstermektedir (Grafik: 2).
C. İmalat Sanayi Sektöründe Gelişmeler
i. Tüketim, Ara ve Yatırım Malları Sektörlerinde G elişmeler
Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, imalat sanayinin kendi içinde de önemli bir
yapısal değişim gösterdiğine işaret etmektedir. 2002–2008 döneminde imalat sanayinde
girişim sayısındaki ortalama yıllık artış yüzde 6,7 iken, çalışan sayısındaki artış yüzde 5,0
olarak gerçekleşmiş ve ortalama girişim büyüklüğü küçülmüştür.
Tablo: 4- İmalat Sanayi ve Alt Gruplarına İlişkin Özet Gelişmeler
Yüzde Dağılım Oranlar (%) Yıllık Ortalama
Büyüme(%)
2002
2008
2002
2008 1.Girişim Sayısı 6,66 100,00 100,00 5.Çalışan/Girişim (Kişi) 9,77 8,89 Tüketim Malı 5,65 51,10 48,27 Tüketim Malı 10,83 8,78 Ara Malı 6,77 24,26 24,41 Ara Malı 9,36 8,96 Yatırım Malı 8,50 24,63 27,31 Yatırım Malı 7,97 9,00 2.Çalışan Sayısı 4,98 100,00 100,00 6.Katma Değer/Üretim 36,05 28,82 Tüketim Malı 2,01 56,64 47,68 Tüketim Malı 35,50 29,27 Ara Malı 5,99 23,25 24,61 Ara Malı 34,96 25,85 Yatırım Malı 10,74 20,09 27,67 Yatırım Malı 39,27 32,94 3.Üretim 18,39 100,00 100,00 7.İşletme Artığı/Üretim 27,38 19,66 Tüketim Malı 11,69 46,34 32,67 Tüketim Malı 27,36 18,84 Ara Malı 21,99 33,98 40,67 Ara Malı 26,52 18,80 Yatırım Malı 24,44 19,66 26,51 Yatırım Malı 28,91 22,07 4. Katma Değer 14,05 100,00 100,00 8.Mal-Hiz. Alımı/Ciro 79,67 83,59 Tüketim Malı 8,16 45,62 33,18 Tüketim Malı 80,56 83,31 Ara Malı 16,01 32,95 36,48 Ara Malı 79,53 84,69 Yatırım Malı 20,85 21,41 30,31 Yatırım Malı 77,82 82,18
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Diğer sektörlerde olduğu gibi, imalat sanayi sektöründe de toplam katma değer/üretim
oranı incelenen dönemde önemli ölçüde gerilemiştir. 2002 yılında yüzde 36,1 olan katma
değer üretim oranı 2008 yılında yüzde 28,8 olarak gerçekleşmiştir (Tablo:4 ve Ek Tablo:5).
İmalat sanayindeki yapısal değişim, genellikle tüketim, ara ve yatırım malları üreten alt
sektörlere ilişkin 2002 ve 2008 yılı göstergeleri karşılaştırılarak incelenecektir.
Genellikle Tüketim Malları Grubu: Gıda-içecek, tütün, tekstil, giyim eşyası, deri-
ayakkabı ve mobilya imalatı sektörleri genellikle tüketim malları grubunu oluşturmaktadır.
2002–2008 döneminde, bu sektörlerin imalat sanayi içindeki ağırlığı önemli ölçüde azalmıştır.
2002 yılında bu grubun imalat sanayi üretimi içindeki payı yüzde 46,3 iken, bu pay 2008
yılında yüzde 32,7’ye gerilemiştir (Bakınız Ek Tablo:6). Benzer şekilde imalat sanayi katma
değeri içindeki payları yüzde 45,6’dan yüzde 33,2’ye; çalışan sayısı içindeki payları da yüzde
56,6’dan yüzde 47,7’ye düşmüştür. Bu dönemde ekonomide gerçekleşen yüksek büyüme
20
hızına karşın istihdam sorununun ağırlığını koruması, genellikle tüketim malları grubundaki
tekstil-giyim ve gıda sektörlerinde gözlenen düşük performanstan kaynaklanmıştır.
İncelenen dönemde bu grubun katma değer ve kar yaratma kapasitesi önemli ölçüde
zayıflamıştır. 2002 yılında yüzde 35,5 olan toplam katma değer/üretim oranı 2008 yılında
yüzde 29,3’e gerilemiştir. İmalat sanayi genelinde, bu dönemde girişim başına toplam katma
değer cari fiyatlarla yılda ortalama yüzde 6,9 oranında büyürken, bu grupta büyüme yüzde 2,4
olarak gerçekleşmiştir. İncelenen dönemde, genellikle tüketim malları grubunda ortalama
ücret ödemesi yılda ortalama yüzde 13,8 oranında artarken, girişim başına işletme artığı
(faktör maliyetleriyle katma değer) yılda ortalama yüzde 0,6 oranında gerilemiştir. İmalat
sanayi genelinde her iki göstergede, sırasıyla, yüzde 13 ve yüzde 5 oranında artmıştır.
Genellikle tüketim malları grubunda karlılık azalırken ortalama ücretlerin artması, ortalama
girişim büyüklüğünü de olumsuz etkilemiştir. Nitekim 2002 yılında 9,4 kişi olan girişim
başına ortalama maaş-ücretli sayısı 2008 yılında 7,8 kişiye gerilemiştir. Aynı dönemde
dışarıdan alınan mal ve hizmet alımının ciroya oranı ise yüzde 80,6’dan, yüzde 83,3’e
yükselmiştir.
Genellikle Ara Malları Grubu: Ağaç-mantar, kâğıt, basım-yayım, petrol ürünleri,
kimyasal ürünler, plastik-kauçuk, metalik olmayan mineral ürünler ve ana metal sanayi
sektörleri genellikle ara malları üreten grubu oluşturmaktadır. 2002–2008 döneminde, imalat
sanayi üretim ve katma değeri içinde ara malları grubunun payı, sırasıyla, 6,7 ve 3,5 puan
artarak, yüzde 40,7 ve yüzde 36,5’e yükselmiştir (Bakınız Ek Tablo:7). Ara malları grubunda
çalışanların toplam imalat sanayi içindeki payı, bu dönemde sınırlı bir artış göstermiş ve
yüzde 23,3’den yüzde 24,6’ya çıkmıştır. Ara malları grubunun üretim ve katma değer
Grafik:3-Genellikle Tüketim Malları Grubunun İmalat Sanayi İçindeki Payları (%)
15
30
45
60
Girişim Ücretli Kat.D. Üretim Ciro
2002 2008
Grafik:4-Genellikle Ara Malları Grubunun İmalat Sanayi İçindeki Payları (%)
15
25
35
45
Girişim Ücretli Kat.D. Üretim Ciro
2002 2008
21
payındaki bu yükselmede, ana metal sanayindeki hızlı gelişme belirleyici olmuştur. Grubun
çalışan sayısındaki artışa en yüksek katkı ise, plastik-kauçuk ve metalik olmayan mineral
ürünler sektöründen gelmiştir. İncelenen dönemde, bu grupta en olumsuz performansı
kimyasal ürünler sektörü göstermiştir. Kimya sektörünün, imalat sanayi üretim ve katma
değeri içindeki payı, 2002–2008 döneminde, sırasıyla, 2,0 ve 2,6 puan gerilemiştir.
2002 yılında yüzde 35,0 olan toplam katma değer/üretim oranı 2008 yılında yüzde
25,9’a gerilemiştir. İmalat sanayi genelinde, bu dönemde girişim başına toplam katma değer
cari fiyatlarla yılda ortalama yüzde 6,9 oranında büyürken, ara malları grubunda büyüme
yüzde 8,7 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, ara malları grubu tüketim malları grubuna
göre daha olumlu bir performans göstermiştir. Tüketim malları grubunda gerileme gösteren
girişim başına işletme artığı (faktör maliyetleriyle katma değer), ara malları grubunda yılda
ortalama yüzde 7,9 oranında artmıştır. Girişim başına işletme artığı, petrol ürünleri ve kâğıt-
kâğıt ürünleri sektörlerinde gerilerken, ana metal sanayinde işletme artığı önemli ölçüde
yükselmiştir. İncelenen dönemde, ara malları grubunda dışarıdan alınan mal ve hizmet
alımının ciroya oranı yüzde 79,5’den, yüzde 84,7’ye yükselmiş; ücret artışı imalat sanayi
geneli ve tüketim malları grubunun gerisinde kalmış ve ortalama ücret ödemesi yılda ortalama
yüzde 10,4 oranında artış göstermiştir.
Genellikle Yatırım Malları Grubu: Madeni eşya, makine-teçhizat, büro makineleri-
bilgisayar imalatı, elektrikli makine-cihazlar, radyo-TV-haberleşme cihazları, tıbbi-optik
aletler-saatler, motorlu kara taşıtları ve diğer ulaşım araçları yatırım malları grubunu
oluşturmaktadır. İmalat sanayi genelinde en olumlu performans genellikle yatırım malları
grubunda gözlenmiş ve bu grubun imalat sanayi göstergeleri içindeki payı yükselme
göstermiştir (Bakınız Ek Tablo:8). 2002–2008 döneminde imalat sanayi üretim ve katma
değeri içinde yatırım malları grubunun payı, sırasıyla, 6,9 ve 8,9 puan artarak yüzde 26,5 ve
yüzde 30,3 olarak gerçekleşmiştir. Radyo-TV-haberleşme cihazları dışında kalan tüm
sektörlerin paylarında yükselme gözlenmiştir. Yatırım malları grubunda en olumlu
performans, motorlu kara taşıtları imalatı sektöründe gerçekleşmiş ve bu sektörün imalat
sanayi üretim ve katma değeri içindeki payı, sırasıyla, 3,0 ve 3,4 puan artış göstermiştir.
Diğer gruplarda gözlenen eğilime paralel olarak yatırım malları grubunda da katma
değer/üretim oranı gerilemiştir. 2002 yılında yüzde 39,3 olan toplam katma değer/üretim
oranı 2008 yılında yüzde 32,9 olmuştur. İmalat sanayi genelinde, bu dönemde girişim başına
toplam katma değer cari fiyatlarla yılda ortalama yüzde 6,9 oranında büyürken, yatırım
malları grubunda büyüme yüzde 11,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, yatırım malları
grubu diğer gruplara göre daha olumlu bir performans göstermiştir. Tüketim malları grubunda
22
gerileyen, ara malları grubunda ise yüzde 7,9 oranında artış gösteren girişim başına işletme
artığı (faktör maliyetleriyle katma değer), yatırım malları grubunda yılda ortalama yüzde 9,6
oranında artmıştır. Ancak, ücret artışı imalat sanayi geneli ve tüketim malları grubunun
gerisinde kalmış ve ortalama ücret ödemesi yılda ortalama yüzde 11,9 oranında artış
göstermiştir. Diğer grupların aksine, yatırım malları grubunda ortalama girişim büyüklüğü
artmıştır. Nitekim 2002 yılında 6,7 kişi olan girişim başına ortalama maaş-ücretli sayısı, 2008
yılında 8 kişiye yükselmiştir. Aynı dönemde dışarıdan alınan mal ve hizmet alımının ciroya
oranı ise yüzde 77,8’den, yüzde 83,1’e yükselmiştir.
ii. İmalat Sanayinde Yükselen ve Gerileyen Sektörler
2001 krizi sonrası uygulanan makroekonomik politikalar ve yapısal düzenlemeler ile
uluslararası ekonomik gelişmelerin imalat sanayi alt sektörlerine yansımaları oldukça farklılık
göstermiştir. Bazı sektörlerin uluslararası üretim zincirleri ile bütünleşerek imalat sanayi
içindeki ağırlıklarını artırdıkları gözlenirken, genelde yerel girdi kullanımının yoğun olduğu
bazı sektörlerin payında gerileme gözlenmiştir. Firma devir-birleşmelerinin yaygınlaşması,
doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması ve Türk lirasının güçlenmesinin bu
farklılaşmada önemli bir rol üstlendiği düşünülmektedir.
2002–2007 döneminde, imalat sanayi üretimi içindeki payını 1 puan ve üzerinde
artıran sektörler yükselen sektör olarak tanımlanmıştır. Benzer şekilde, aynı dönemde imalat
sanayi üretimi içindeki payı 1 puan ve üzerinde azalan sektörlerde gerileyen sektör olarak
tanımlanmıştır. 2008 yılı ikinci yarısından itibaren küresel krizin etkilerinin ortaya çıkması
nedeniyle, sektörler belirlenirken 2008 yılı dikkate alınmamıştır.
Grafik:5-Genellikle Yatırım Malları Grubunun İmalat Sanayi İçindeki Payları (%)
15
20
25
30
Girişim Ücretli Kat.D. Üretim Ciro
2002 2008
Grafik:6-Yükselen Sektörlerin İmalat Sanayi İçindeki Payları (%)
20
25
30
35
40
45
Girişim Ücretli Kat.D. Üretim Ciro
2002 2008
23
Yükselen Sektör tanımına uyan altı sektör bulunmaktadır. Bu sektörler, sırasıyla, ana
metal sanayi (+4,3 puan), motorlu kara taşıtları (+3,9 puan), madeni eşya sanayi (+1,5 puan),
elektrikli makine-cihazlar (+1,4 puan), makine-teçhizat (+1,1 puan) ve metalik olmayan
mineral ürünler (+1,1 puan) sektörleridir.
Bu sektörlerin, incelenen dönemde imalat sanayi üretim ve katma değeri içindeki payı,
sırasıyla, 13,8 ve 12,9 puan artarak 2008 yılında yüzde 42,4 ve yüzde 43,3’e yükselmiştir.
Yükselen sektörlerin girişim sayısı içindeki payı genelde sabit kalırken, çalışanlar içindeki
payı 7,1 puan artarak 2008 yılında yüzde 33,8’e çıkmıştır. Üretim ve katma değer performansı
açısından ana metal sanayi ve motorlu kara taşıtları ilk sırada yer alırken, çalışanlar açısından
madeni eşya sanayi en olumlu performansı göstermiştir (Tablo:5).
Yükselen sektörler katma değer ve karlılık açısından imalat sanayi geneline göre farklı
bir eğilim göstermiştir. İmalat sanayi genelinde, girişim başına toplam katma değer ve girişim
başına işletme artığı (faktör maliyetleriyle katma değer), 2002–2008 döneminde yılda
ortalama yüzde 6,9 ve yüzde 5,0 oranında artış göstermiştir. Bu oranlar, yükselen sektörlerde,
sırasıyla, yüzde 12,6 ve yüzde 11,6 olarak gerçekleşmiştir. İncelenen dönemde, bu sektörlerde
katma değer/üretim oranı yüzde 38,2’den yüzde 29,4’e gerilemiş, dışarıdan mal ve hizmet
alımının ciroya oranı ise yüzde 77,1’den yüzde 83,6’ya yükselmiştir. İmalat sanayi genelinde,
girişim başına ücretli çalışan sayısı, bu dönemde gerilerken, yükselen sektörlerde ortalama
girişim büyüklüğü 7,7 kişiden 8,9 kişiye çıkmıştır.
Tablo: 5- İmalat Sanayinde Yükselen ve Gerileyen Sektörler (Yüzde)
Giri şim Sayısı Çalışan Sayısı Üretim Değeri T.Kat. D./Üretim
2002 2008 2002 2008 2002 2008 2002 2008
İMALAT SANAY İ TOP. 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 36,05 28,82
Yükselen Sektörler 29,10 30,36 26,71 33,83 28,67 42,44 38,21 29,40
Ana Metal Sanayi 1,01 0,72 3,39 3,57 7,32 13,63 28,84 21,53
Motorlu Kara Taşıtları 0,93 1,17 3,21 4,77 5,36 8,31 32,69 28,80
Madeni Eşya Sanayi 14,68 15,82 5,98 8,14 3,05 4,89 38,26 31,28
Elektrikli Makine ve Cihaz. 1,40 1,84 2,27 2,85 2,39 3,40 38,09 32,50
Makine-Teçhizat İmal 6,65 6,85 6,35 8,15 5,58 6,59 49,03 35,77
Metalik Olmayan Mine. Ü. 4,43 3,94 5,51 6,36 4,98 5,62 45,79 38,39
Gerileyen Sektörler 37,16 34,50 52,29 41,51 48,89 33,78 36,64 29,46
Tekstil Ürünleri 8,25 7,48 18,74 13,07 15,55 8,02 35,94 32,68
Giyim Eşyası İmalatı 14,25 15,10 15,61 14,02 9,27 5,81 37,48 33,80
Gıda ve İçecek 13,50 10,81 14,15 11,50 16,14 13,99 33,82 24,34
Kimyasal Ürünler 1,16 1,11 3,78 2,92 7,92 5,97 42,78 32,93
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
24
Gerileyen Sektör tanımına uyan dört sektör bulunmaktadır. Bu sektörler, sırasıyla,
tekstil ürünleri ( -5,8 puan), giyim eşyası imalatı (-2,7 puan), gıda-içecek (-2,5 puan) ve
kimyasal ürünler (-2,4 puan) sektörleridir.
Gerileyen sektörlerin, 2002–2008 döneminde imalat sanayi üretim ve katma değeri
içindeki payı, sırasıyla, 15,1 ve 15,2 puan azalmış ve 2008 yılında yüzde 33,8 ve yüzde 34,5
olarak gerçekleşmiştir. Bu sektörlerin girişim sayısı içindeki payı sınırlı ölçüde gerilerken,
çalışanlar içindeki payı 10,8 puan azalmış ve 2008 yılında yüzde 41,5 olmuştur. En olumsuz
gelişme tekstil sektöründe gözlenmiş, katma değer ve çalışanlar açısından gıda-içecek
sektörü, giyim eşyası imalatı sektöründen daha olumsuz bir performans göstermiştir.
2002–2008 döneminde, gerileyen sektörlerde girişim başına toplam katma değer yılda
ortalama yüzde 1,9 oranında artmış, girişim başına işletme artığı (faktör maliyetleriyle katma
değer) ise yılda ortalama yüzde 0,6 oranında gerilemiştir. Bu sektörlerde, 2002 yılında yüzde
36,6 olan katma değer/üretim oranı, 2008 yılında yüzde 29,5’e gerilemiş, dışarıdan mal ve
hizmet alımının ciroya oranı ise yüzde 80’den yüzde 83,2’ye yükselmiştir. Gerileyen
sektörlerde girişim başına ücretli çalışan sayısı bu dönemde belirgin bir düşüş göstermiş ve
girişim başına ücretli sayısı 12,3 kişiden 9,7 kişiye inmiştir.
D. İnşaat Sektörüne Toplu Bakış
1999 Marmara depremleri, inşaat sektöründe, özellikle konut inşaatında önemli bir
dönüşüme neden olmuştur. Deprem sonrasında, yapı denetimi, bina kalitesi ve çevre
düzenlemesi konularına artan ölçüde önem verilmeye başlanmış ve konut sektöründe değişim
ve kurumsallaşma yönünde adımlar atılmıştır. 2002 yılında Toplu Konut İdaresi yeniden
yapılandırılmış, 2003 yılında yabancılara gayrimenkul satışına ilişkin düzenleme yapılmış ve
2007 yılında da Mortgage Finansman sistemine ilişkin yasal düzenleme yürürlüğe girmiştir 19.
2001 krizi sonrasında, enflasyon ve faiz oranlarındaki gerileme ve uluslararası likidite
bolluğunun etkisiyle artan finansman imkânları, inşaat sektöründe hızlı canlanmaya katkıda
bulunmuştur. Toplu Konut İdaresinin konut yapımı ve kentsel dönüşüm projelerini
hızlandırması, gayrimenkul yatırım ortaklıkları aracılığıyla ticari büro ve alışveriş merkezi
inşaatlarında gözlenen artış, inşaat sektöründeki gelişmeye ivme kazandırırken, bu sektörde
kurumsallaşmayı da teşvik etmiştir. 2002–2007 döneminde inşaat sektörü ekonomide en hızlı
gelişim gösteren sektör olmuş, ancak genel ekonomik durgunluk 2008 yılında sektörün
gelişimini olumsuz etkilemiştir.
19 Zafer Yükseler (2009b), “Gayrimenkul Sektöründe Geli şmeler ve Olası Sorunlar”, Ocak 2009, TCMB, http://www.tcmb.gov.tr/kitaplar/calismalar.
25
İnşaat sektöründe 2002 yılında 26.630 adet olan girişim sayısı, yılda ortalama yüzde
23,6 oranında artarak 2008 yılında 94.781 adede yükselmiştir (Bakınız Ek Tablo:9). Girişim
sayısı ve inşaat yatırımlarındaki artışa paralel olarak, bu dönemde sektörde toplam çalışan
sayısı 465.991 kişi, maaş-ücretli çalışan sayısı ise 415.668 kişi artış göstermiştir. Ancak,
inşaat sektöründeki hızlı büyüme 2006 yılından itibaren ivme kaybetmiş, genel ekonomik
durgunluk nedeniyle 2008 yılında ise girişim ve çalışan sayısı gerilemiştir.
İnşaat sektöründe, incelenen dönemde mal ve hizmet satın alımlarının ciroya oranı 21
puan artarak 2007 yılında yüzde 93,6 ile en yüksek seviyesine ulaşmış, 2008 yılında da yüzde
87,5’e gerilemiştir. Bu eğilimin, inşaat teknolojisindeki gelişme ve makine kullanımındaki
artışın yanı sıra bina inşaatı ve devam etmekte olan inşaat üretimindeki yükselmeden
kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Devam etmekte olan inşaat üretiminin bir göstergesi
olarak sektördeki üretim/ciro oranı incelendiğinde, bu oranın, özellikle ekonomide hızlı
büyümenin gerçekleştiği 2006–2007 döneminde yükseldiği gözlenmektedir. Bu durum, inşaat
sektöründe toplam katma değer/üretim ve toplam katma değer/ciro oranlarında, diğer
sektörlere göre daha hızlı bir düşüşe yol açmıştır.
Sanayi ve hizmetler sektörü genelinde toplam katma değer/üretim oranı, 2002–2008
döneminde, sırasıyla, 9,7 puan ve 10,3 puan azalırken, inşaat sektöründeki azalış 11,5 puan
olmuştur. İnşaat sektöründe teknolojik gelişme ve makine kullanımının yaygınlaşmasının
etkisi, işgücü kullanımında da kendisini göstermektedir. Nitekim 2002–2008 döneminde,
girişim başına çalışan ve maaş-ücretli sayısı, diğer sektörlere göre daha fazla azalmıştır.
Grafik:7- İnşaat Sektörünün Çe şitli Göstergeler İçindeki Payı (%)
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Girişim Ücretli Kat. D Üretim Ciro
2002 2008
Grafik:8- İnşaat Sektöründe Katma De ğerin Üretim ve Ciroya Oranı (%)
20
25
30
35
40
45
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
T.Katma D./Üretim T.Katma D./Ciro
26
İncelenen dönemde inşaat sektörü en hızlı gelişen sektör olmasına karşın, girişim ve
çalışan başına katma değer açısından zayıf bir performans göstermiştir. Bu dönemde, girişim
başına toplam katma değer yılda ortalama yüzde 2,5 oranında, çalışan başına toplam katma
değer ise yılda ortalama yüzde 6,3 oranında artış göstermiştir. Sektördeki girişimlerin katma
değer yaratma performansındaki gerileme, işletme faaliyetlerinden elde edilen gelirin
düşüklüğünden kaynaklanmaktadır. İşletme faaliyetlerinden elde edilen gelirin göstergesi olan
girişim başına faktör maliyetleriyle katma değerin, bu dönemde yılda ortalama yüzde 0,7
oranında arttığı görülmektedir.
E. Hizmetler Sektörüne Toplu Bakış
Bu çalışmada kullandığımız “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri Anketlerindeki”
hizmetler sektörü kapsamı ile milli gelir istatistiklerindeki hizmetler sektörü kapsamı arasında
önemli farklılıklar bulunmaktadır. Milli gelir istatistiklerinde hizmetler sektörü kapsamında
bulunan konut sahipliği, mali kurumlar, kamu yönetimi ve savunma-zorunlu sosyal güvenlik
sektörleri, bu çalışmada kullandığımız anket kapsamında yer almamaktadır. Bu çalışmada
hizmetler sektörü, toptan ve perakende ticaret, oteller-lokantalar, ulaştırma-haberleşme,
gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri, eğitim, sağlık işleri-sosyal hizmetler ve diğer sosyal-
toplumsal-kişisel hizmet faaliyetlerini kapsamaktadır.
2002–2008 döneminde hizmetler sektörü, girişim, çalışan ve maaş-ücretli sayısı
bakımından, inşaat sektöründen sonra, en hızlı büyüme gösteren sektör olmuştur (Bakınız Ek
Tablo:10). Bu dönemde, girişim sayısı yılda ortalama yüzde 9,5, çalışan sayısı yüzde 9,6 ve
maaş-ücretli sayısı yüzde 11,9 oranında artış göstermiştir. Bu gelişmenin etkisiyle, hizmetler
sektörünün toplam katma değer içindeki payı yüzde 49,1’den yüzde 52,2’ye, ciro içindeki
payı yüzde 58,9’dan yüzde 61,5’e ve maaş-ücret ödemeleri içindeki payı da yüzde 38,4’den
yüzde 52,4’e yükselmiştir. Hizmetler sektörünün payındaki bu artışta, büyük ölçüde
gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri alt sektöründeki hızlı büyüme etkili olmuştur. İncelenen
dönemde, bu sektördeki girişim sayısı yılda ortalama yüzde 11,7, çalışan sayısı yüzde 18,3 ve
maaş-ücretli sayısı yüzde 20,8 oranında artmıştır.
Sanayi ve inşaat sektöründe olduğu gibi, hizmetler sektöründe de toplam katma
değerin üretim ve ciroya oranı önemli ölçüde gerileme göstermiştir. Bu eğilim büyük ölçüde
toptan-perakende ticaret ve ulaştırma-haberleşme sektörlerinden kaynaklanmıştır. Eğitim,
sağlık işleri-sosyal hizmetler ile gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri alt sektörlerinde toplam
katma değerin üretim ve ciroya oranı önemli ölçüde yükselmiştir.
27
Toptan ve perakende ticaret, hizmetler sektörü geneline göre daha yavaş büyüme
göstermiş ve toplam katma değer içindeki payı azalmıştır. Girişim sayısı bakımından
ulaştırma-haberleşme ve gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri alt sektörü; maaş-ücretli sayısı
bakımından ise gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri, sağlık-sosyal hizmetler ve diğer
hizmetler alt sektörleri ilk sırayı almaktadır.
Bu dönemde hizmet sektörü genelinde mal-hizmet alımının ciroya oranı yüzde
85,3’ten, yüzde 89’a yükselmiş ve girişim başına yaratılan işletme artığı (faktör maliyetleriyle
katma değer), 2008 yılı hariç, sınırlı bir artış göstermiştir. Hizmetler sektöründe faaliyet
gösteren girişimlerin yaklaşık yüzde 85’i toptan-perakende ticaret, ulaştırma-haberleşme ve
otel-lokanta alt sektörlerine aittir. Bu üç sektör toplamında, cari fiyatlarla girişim başına
işletme artığı 2002–2008 döneminde yılda ortalama yüzde 1 civarında artış göstermiştir. Bu
durum, temel hizmet sektörlerinde reel karlılığın önemli ölçüde gerilediğine işaret etmektedir.
Sağlık-sosyal hizmetler, eğitim ve ulaştırma-haberleşme sektörlerinde özel
girişimciliğin gittikçe yaygınlaşması ve organize perakende sektöründeki gelişme, hizmetler
sektöründe kurumsallaşmayı hızlandırmıştır. Nitekim diğer sektörlerde azalış gösteren girişim
başına maaş-ücretli sayısı, hizmetler sektöründe 2002–2008 döneminde artış göstermiş ve
sektörün maaş-ücretli sayısı içindeki payı yüzde 47,8’den yüzde 54,4’e yükselmiştir. Ayrıca,
sektördeki ortalama maaş-ücret artışı da, diğer sektörlerden daha yüksek olmuştur.
Grafik:9-Hizmetler Sektörünün Çe şitli Göstergeler İçindeki Payı (%)
20
35
50
65
80
Girişim Ücretli Kat.D. Üretim Ciro
2002 2008
Grafik:10-Hizmetler Sektöründe Katma De ğer ve İşletme Artı ğının Ciroya Oranı (%)
10
15
20
25
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
T.Katma D./Ciro İşletme Artığı/Ciro
28
Tablo: 6- Hizmet Alt Sektörlerine İlişkin Göstergeler (Yüzde)
Giri şim Sayısı Çalışan Sayısı Ciro T.Kat. D./ Ciro
2002 2008 2002 2008 2002 2008 2002 2008
HİZMETLER SEKTÖRÜ 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 24,17 18,66
Toptan ve Perakende Ticaret 59,06 54,49 56,28 49,51 80,78 77,61 17,51 10,34
Oteller ve Lokantalar 10,32 9,75 10,74 10,53 2,58 2,30 50,97 49,30
Ulaştırma-Haberleşme 15,94 20,25 15,56 15,78 11,50 12,77 47,08 34,09
Gayrimenkul-Kira-İş Faali. 6,61 7,46 9,13 14,45 3,46 5,02 61,01 67,76
Eğitim 0,43 0,40 2,33 2,70 0,51 0,54 84,70 103,85
Sağlık ve Sosyal Hizmetler 2,36 1,82 2,61 3,14 0,61 0,96 68,47 78,46
Diğer Hizmetler 5,28 5,84 3,34 3,89 0,55 0,79 60,58 54,07
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
IV. Genel Değerlendirme ve Sonuç:
1997 Asya krizi sonrasında, başta Çin olmak üzere Asya-Pasifik ülkelerinin dünya
üretim ve ticaretinde ağırlıklarının artması ve bölgenin dünya üretim merkezine dönüşmesi,
2000 yılı sonrasında, özellikle imalat sanayi üretim ve ticaretinde yeni eğilimleri ortaya
çıkarmıştır. Bu dönüşüm, Türkiye’de de üretim modeli, dış ticaret ve istihdam yapısı üzerinde
etkili olmuş ve geleneksel emek yoğun sektörlerin yoğun bir rekabetle karşılaşmalarına yol
açmıştır.
Uluslararası likidite bolluğunun etkisiyle, yükselen piyasa ekonomilerine yönelik
sermaye akımları hızlanmıştır. Bu gelişmeden Türkiye ekonomisi de olumlu etkilenmiş,
özelleştirme ve firma devir-birleşmeleri aracılığıyla yabancı sermaye girişinde önemli bir
yükselme gözlenmiştir. Bazı sektörlerde yabancı firma kontrolünün artması, bu sektörlerin
uluslararası üretim zincirleri ile bütünleşmelerini sağlamış ve üretimlerini olumlu etkilemiştir.
Türkiye’de 2001 krizi sonrasında özelleştirme faaliyetleri hızlandırılmış, özel
girişimciliğin sınırlı olduğu bazı sanayi ve hizmet sektörlerinde yerli-yabancı firmaların
faaliyette bulunması teşvik edilmiştir. Bu çerçevede, telekomünikasyon, enerji üretim ve
dağıtımı, petrol ürünleri üretim ve dağıtımı, sivil havacılık, sağlık, eğitim, finans sektörü,
toptan-perakende ticaret, gayrimenkul inşaatı ve işletmeciliğinde yerli ve yabancı sermayeli
kuruluşların faaliyetlerinde artış gözlenmiştir.
Asya-Pasifik bölgesindeki ülkelerin tetiklediği yeni rekabet ortamı, uluslararası
piyasalarda döviz kurları başta olmak üzere göreli fiyatlardaki farklılaşmalar, büyük ölçekli
şirketlerin küresel aktörler haline gelmesi, devir-birleşmeler-satın almalar nedeniyle ölçek
ekonomisinde yaşanan gelişmeler, üretim ve dış ticaret yapısındaki bu dönüşümü başlatan
unsurlar olarak sayılabilir. Ancak, bu unsurların başlattığı dönüşüm, son yıllarda Türk
29
lirasının değerlenmesi süreci ile birlikte hız kazanmış ve “ithalatla şma” ve “Asyalılaşma”
eğilimini daha da güçlendirmiştir20. Bu durum, üretim ve dış ticaretteki dönüşümü
derinleştirirken, ekonomi genelinde yüksek dış ticaret açığı, yeterince istihdam yaratamayan
büyüme ve rekabet gücü kaybı gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Rekabet
gücü kaybını telafi etmek için firmaların işgücü verimliliğini artırmaya öncelik vermeleri ve
ithal girdi kullanımını artırmaları, ekonominin istihdam ve katma değer yaratma kapasitesini
önemli ölçüde sınırlandırmıştır.
Yukarıda özetlenen unsurlar, kaynakların sektörler itibariyle dağılımını önemli ölçüde
etkilemiş ve ekonominin üretim, dış ticaret ve istihdam yapısında değişime neden olmuştur.
Ekonomide yaşanan bu değişim bazı sektörlerde yüksek üretim ve istihdam artışlarını
sağlarken, özellikle geleneksel ve yerli girdi kullanımının ağırlıklı olduğu sektörleri olumsuz
etkilemiştir. 2002–2008 döneminde, TÜİK tarafından yayınlanan “Yıllık Sanayi ve Hizmet
İstatistikleri” incelendiğinde, 2001 krizi sonrasında yaşanan bu yerel ve küresel gelişmelerin
ekonomik yapıda önemli bir dönüşüme yol açtığı açıkça görülmektedir. Aşağıdaki bölümde,
sektörlerdeki girişim sayısı, çalışan sayısı, üretim, katma değer gibi göstergeler kullanılarak,
2002–2008 döneminde sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerinde yaşanan değişim
özetlenecektir.
1. İncelenen dönemde, inşaat ve hizmetler sektörleri öne çıkarken, sanayi sektörü tüm
göstergeler açısından olumsuz bir performans sergilemiştir. Hizmetler sektörü içinde,
gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri, sağlık-sosyal hizmetler ve ulaştırma-haberleşme-
depolama sektörleri; imalat sanayi içinde ise ana metal ve motorlu kara taşıtları başta olmak
üzere, genellikle yatırım malları üreten sektörler olumlu bir performans göstermiştir.
2. Sanayi ve toptan-perakende ticaret sektörünün girişim ve çalışan sayısı içindeki
payı azalırken, en hızlı gelişme inşaat, ulaştırma-haberleşme-depolama ve gayrimenkul-
kiralama-iş faaliyetleri sektöründe gözlenmiştir. Sektörler genelinde girişim ve çalışan
sayısında önemli bir artış gerçekleşmesine karşın, ekonomi genelinde küçük girişimcilik
hâkimiyetini korumuştur. 2002 yılında 4,1 kişi olan girişim başına çalışan sayısı 2008 yılında
3,9 kişiye gerilemiştir. Ortalama girişim büyüklüğü, imalat sanayi içinde genellikle yatırım
malları üreten sektörler ile gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri, eğitim ve sağlık-sosyal
hizmetler sektörlerinde artış göstermiştir.
3. 2002–2008 döneminde, çalışan sayısında yılda ortalama yüzde 8,4 oranında artış
gerçekleşmiş ve toplam çalışan sayısı 2008 yılında 10.088 bin kişiye yükselmiştir. Bu
20 Zafer Yükseler ve Ercan Türkan (2008), a.g.e., s.163.
30
dönemde, çalışan sayısındaki 3.881 bin kişilik artışın; 1.078 bin kişisi toptan-perakende
ticaret, 739 bin kişisi sanayi, 581 bin kişisi gayrimenkul-kiralama-iş faaliyetleri, 466 bin
kişisi inşaat, 430 bin kişisi ise ulaştırma-haberleşme sektörlerinde gerçekleşmiştir.
4. Aynı dönemde, maaş-ücretli çalışan sayısı ise yılda ortalama yüzde 9,5 oranında
artmış ve 2008 yılında toplam maaş-ücretli çalışan sayısı 7.381 bin kişiye ulaşmıştır. İnşaat,
oteller-lokanta, gayrimenkul kiralama-iş faaliyetleri, eğitim, sağlık sektörleri ve genellikle
yatırım malı üreten imalat sanayi sektörleri ücretli istihdamı açısından öne çıkan sektörler
olmuştur. Uluslararası üretim ve dağıtım zincirleri ile bütünleşme ve kurumsallaşmanın bu
sektörlerde ücretli istihdamı olumlu etkilediği görülmektedir. Özellikle, kurumsallaşmanın
etkisiyle hizmetler sektöründe maaş-ücretli çalışanların toplam çalışanlar içindeki payı 2002
yılında yüzde 56,2’den 2008 yılında yüzde 63,6’ya yükselmiştir. Sanayi sektörü ücretli
istihdamı açısından zayıf bir performans göstermiş ve bu sektörde ücretli istihdamındaki yıllık
ortalama artış yüzde 5,2 olarak gerçekleşmiştir.
5. 2002–2008 döneminde yıllık ortalama TÜFE artışı yüzde 11,7 iken, sektörler
genelinde ortalama yıllık brüt ücret artışı yüzde 13,8 olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir
ifadeyle, sektörler genelinde yıllık reel ücret artışı yüzde 1,9 olmuştur. Bu dönemde, reel
ücretler madencilik ve ulaştırma-haberleşme sektörlerinde gerilemiş, imalat sanayi sektöründe
yüzde 1,1, hizmetler sektörü genelinde ise yüzde 5 civarında artmıştır. Sektörlerin ücretli
istihdamı ve reel ücret ödemeleri açısından göstermiş oldukları farklı performans, maaş-ücret
ödemelerinin sektörlere dağılımını önemli ölçüde etkilemiştir. Nitekim sanayi sektörünün
maaş-ücret ödemeleri içindeki payı yüzde 57,9’dan yüzde 42,1’e gerilerken, hizmetler
sektörünün payı yüzde 38,4’den yüzde 52,4’e yükselmiştir.
4. İncelenen dönemde, sektörlerin katma değer yaratma kapasitelerinde ve
karlılıklarında sınırlı bir büyüme gözlenmiştir. 2002–2008 döneminde, cari fiyatlarla GSYH
yılda ortalama yüzde 18,1, sabit fiyatlarla GSYH ise yılda ortalama yüzde 5,8 oranında
büyümüştür. Ekonomideki bu genel büyümeye karşın, anket kapsamındaki girişimlerin
toplam katma değerleri yılda ortalama yüzde 16, işletme artığı (işletme faaliyetlerinden elde
edilen gayrisafi gelir) ise yılda ortalama yüzde 13,1 oranında artış göstermiştir. Cari fiyatlarla
girişim başına katma değer ve işletme artığındaki yıllık büyüme ise, sırasıyla, yüzde 6 ve
yüzde 3,4 olarak gerçekleşmiştir.
5. Ekonomide girişimciliğin yaygınlaşması ve dışa açıklığın yükselmesi, firma
dışından mal ve hizmet alımını artırmıştır. Sektörler genelinde, 2002 yılında yüzde 82,1 olan
mal ve hizmet alımının ciroya oranı, 2008 yılında yüzde 87,1’e yükselmiştir. Bu eğilim ile
birlikte girişimlerin işletme artığı yaratma kabiliyetlerinin azalması, sektörlerin çok büyük bir
31
kısmında katma değer/üretim oranında gerilemeye yol açmıştır. Nitekim 2002 yılında yüzde
48,3 olan toplam katma değer/üretim oranı, 2008 yılında yüzde 38,1 olmuştur. İncelenen
dönemde, çalışanlar için yapılan ödemelerin/üretime oranı yüzde 9,3’ten yüzde 11,6’ya
yükselirken, işletme artığı/üretim oranı, aynı dönemde, yüzde 38,9’dan yüzde 26,5’e
gerilemiştir. İşletme artığının üretim ve ciroya oranındaki bu gerileme, girişimlerin öz kaynak
yaratma ve büyüme olanaklarını sınırlandırmaktadır. Bu durum, girişimlerin işletme ve
yatırım faaliyetleri için yabancı kaynaklara ve borçlanmaya bağımlılıklarını artırmaktadır.
6. 2002–2008 döneminde sektörler genelinde olduğu gibi, imalat sanayi içinde de
önemli bir yapısal değişim gerçekleşmiştir. Bu çalışmada gerileyen sektörler olarak
tanımladığımız, tekstil, giyim, gıda-içecek ve kimyasal ürünler sektörlerinin, imalat sanayi
üretim, istihdam ve katma değeri içindeki payları büyük ölçüde gerilemiştir. Bu sektörlerde
ortalama girişim büyüklüğü küçülmüş, girişim başına yıllık katma değer yılda ortalama yüzde
2 oranında artmış, girişim başına işletme artığı ise yılda ortalama yüzde 0,6 oranında
gerilemiştir. Yükselen sektörler olarak tanımladığımız, ana metal sanayi, motorlu kara taşıtları
imalatı, madeni eşya sanayi, elektrikli makine-cihazlar, makine-teçhizat imalatı ve metalik
olmayan mineral ürünler sektörlerinin üretim, istihdam ve katma değer içindeki payları ise
önemli bir artış göstermiştir. Bu sektörlerde ortalama girişim büyüklüğü artmış, girişim başına
katma değer ve işletme artığı, sırasıyla, yılda ortalama yüzde 12,6 ve yüzde 11,6 oranında
büyüme göstermiştir.
Son olarak, çalışmada kullandığımız anketler ile TÜİK tarafından yayınlanan milli
gelir serisi arasındaki uyum konusundan bahsetmekte de yarar görülmektedir. 2002 yılında,
yeni milli gelir serisi ile anketten elde edilen katma değerler arasındaki uyum daha fazla iken,
2008 yılında iki veri arasındaki uyumsuzluğun arttığı gözlenmektedir (Bakınız Ek:1/2). Yerel
ve küresel gelişmelerin etkisiyle sektörlerde yaşanan değişim, tüm sektörlerde katma
değer/üretim oranlarının gerilemesine yol açmıştır. İki seri arasındaki uyumsuzluğun artması,
bu değişimin yeni milli gelir serisine yansıtılamadığına işaret etmektedir.
32
KAYNAKLAR
Devlet Planlama Teşkilatı (1994), “Ekonomik Önlemler Uygulama Planı”,5 Nisan 1994.
Devlet Planlama Teşkilatı, Yıllık Programlar, Çeşitli Sayılar, http://www.dpt.gov.tr.
Devlet Planlama Teşkilatı, Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler (1950–2006), http://www.dpt.gov.tr.
Ernst & Young, “Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2010 Raporu”,
http://www.ey.com/Publication/vwLUAssets/Birlesme_ve_Satın_Alma_Islemleri_Raporu_2010.
(Erişim Tarihi: 22 Mart 2011).
Hazine Müsteşarlığı (2000), Enflasyonla Mücadele Programı Politika Metinleri, Cilt:1, Ocak 2000.
Hazine Müsteşarlığı (2001), Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı-Hedefler, Politikalar ve
Uygulamalar, Mayıs 2001.
IMF, World Economic Outlook, October 2010, http://www.imf.org/
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, “1985–2011 Dönemi Özelleştirme Uygulamaları”,
http://www.oib.gov.tr/uygulamalar.htm. (Erişim Tarihi: 22 Mart 2011).
T.C. Merkez Bankası (2001), Para Politikası Raporu, Kasım 2001, http://www.tcmb.gov.tr.
T.C. Merkez Bankası, “Ödemeler Dengesi İstatistikleri Yurtdışında Yerleşik Ki şilerin Türkiye’deki
Doğrudan Yatırımları”, http://www.tcmb.gov.tr. (Erişim Tarihi: 22 Mart 2011).
Türkiye İstatistik Kurumu, “Yapısal İş İstatistikleri, 2002–2003–2004”, 18 Temmuz 2007 ve 24
Eylül 2007 Tarihli Haber Bültenleri. http://www.tuik.gov.tr.
Türkiye İstatistik Kurumu, “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, 2005”, 22 Aralık 2008 Tarihli
Haber Bülteni. http://www.tuik.gov.tr.
Türkiye İstatistik Kurumu , “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, 2006”, 23 Haziran 2009 Tarihli
Haber Bülteni. http://www.tuik.gov.tr.
Türkiye İstatistik Kurumu , “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, 2007”, 29 Aralık 2009 Tarihli
Haber Bülteni. http://www.tuik.gov.tr.
Türkiye İstatistik Kurumu , “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, 2008”, 4 Ağustos 2010 Tarihli
Haber Bülteni. http://www.tuik.gov.tr.
Türkiye İstatistik Kurumu, “Yabancı Kontrollü Girişim İstatistikleri 2006–2007”, 26 Kasım 2010
Tarihli Haber Bülteni, http://www.tuik.gov.tr.
Türkan, Ercan (Ocak 2005), “ Türkiye’de Ekonomik Aktivite İçinde Yabancı Sermaye Payı” ,
TCMB, Ocak 2005, http://tcmb.gov.tr/kitaplar/calismalar.
Yükseler, Zafer- Ercan Türkan (2008),Türkiye’nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm:
Küresel Yönelimler ve Yansımalar, TÜSİAD-TCMB-EAF, Şubat 2008.
Yükseler, Zafer (2009a), “Gayrimenkul Sektöründe Gelişmeler ve Olası Sorunlar”, TCMB, Ocak
2009, http://www.tcmb.gov.tr/kitaplar/calismalar.
Yükseler, Zafer (2009b), “Türkiye’de Kriz Dönemlerinde Ekonomik Gelişmeler ve Ödemeler Dengesi
Uyumu”, TCMB, Temmuz 2009, http://www.tcmb.gov.tr/kitaplar/calismalar.
33
EK: 1
1. Anket Kapsamı ve Göstergeler: 21
Anket, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan tüm il ve ilçe merkezleri ile
köyleri kapsamaktadır. 20+ çalışanı olan girişimlerin tümü, 1–19 çalışanı olan girişimler ise
örnekleme yöntemi ile anket kapsamına alınmıştır. Anketin kapsadığı iktisadi faaliyet kolları
ise şunlardır;
• (C) Madencilik ve taşocakçılığı
• (D) İmalat
• (E) Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı
• (F) İnşaat
• (G)Toptan ve perakende ticaret; motorlu taşıt, motosiklet, kişisel ve ev eşyalarının
onarımı
• (H) Oteller ve lokantalar
• ( I ) Ulaştırma, depolama ve haberleşme
• (K) Gayrimenkul, kiralama ve faaliyetleri
• (M) Eğitim
• (N) Sağlık işleri ve sosyal hizmetler
• (O) Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri.
Giri şim: Kaynakların tahsisine ilişkin karar alma özerkliğini kullanarak, mal ve
hizmet üreten bir organizasyon birimidir. Girişim bir veya birden fazla yerde bir veya birden
fazla faaliyet yürüterek piyasaya mal ve hizmet üreten gerçek veya tüzel kişiliklerdir. Bir
girişim ya yasal birime ya da yasal birimlerin birleşimine karşı gelmektedir.
Çalışanlar Sayısı: Ücretle çalışanların yıllık ortalama sayısına iş sahibi ve ortaklarla,
ücretsiz çalışan aile fertlerinin ve çırakların yıllık ortalama sayısının eklenmesi ile bulunur.
Ücretli Çalışan Sayısı: Ücretli çalışanların sayısı, maaş, ücret, komisyon, ikramiye,
parça başı ödeme veya ayni karşılıklar şeklinde yapılan ödemeleri alan, iş akdine sahip ve
işveren için çalışan kişilerin sayısıdır.
Personel Maliyeti: Personele yapılan brüt maaş-ücret ödemeleri ile sosyal güvenlik
masrafları toplamıdır.
21 TÜİK-Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri “Kapsam, Dönem ve Zamanlılık” ile ilgili açıklama notundan yararlanılmıştır.
34
Brüt Maa ş ve Ücret Ödemeleri: Hesap dönemi boyunca yapılan iş karşılığında,
bordroda sayılan (evde çalışanlar dâhil) bütün kişilere ödenebilir ayni ve nakdi toplam
karşılıklar olarak tanımlanır.
Sosyal Güvenlik Masrafları: İşverenlerin sosyal güvenlik masrafları, işveren
tarafından kendi çalışanlarının sosyal güvenliğini sağlayabilmek için üstlendiği sosyal
katkıların değeridir.
Ciro: Ciro referans dönemde gözlem birimi tarafından fatura edilmiş mal ve hizmet
satışlarının toplamıdır.
Üretim Değeri: Üretim değeri, satışa dayalı, stok değişmelerini ve mal ve hizmetlerin
yeniden satışını içeren, birim tarafından fiilen üretilen miktarın parasal değeridir.
Faktör Maliyeti ile Katma Değer: Faktör maliyeti ile katma değer işletme
sübvansiyonları ve dolaylı vergilerdeki düzeltmelerden sonra, işletme faaliyetlerinden elde
edilen gayri safi gelirdir. Diğer bir ifadeyle, faktör maliyetleri ile katma değeri, dolaylı vergi
ve sübvansiyonlar hariç, “işletme artığı” olarak tanımlayabiliriz.
Mal ve Hizmetlerin Toplam Satın Alışları: Mal ve hizmetlerin satın alışları, sabit
sermaye tüketimi olarak kaydedilen sermaye mallarının tüketimi hariç, üretim sürecindeki
tüketim veya yeniden satış için hesap dönemi boyunca satın alınan tüm mal ve hizmetlerin
değerini içerir.
Maddi Mallara İlişkin Brüt Yatırım: Referans dönemi sürecince tüm maddi mallara
yapılan yatırımları kapsar. Bu çerçevede, araziye, mevcut bina ve yapılara, inşaat ve büyük
tadilatlar ile makine ve teçhizata yapılan gayri safi yatırımlar kapsanmaktadır.
Bu çalışmada, TÜİK tarafından yukarıda seçilen ve tanımlanan göstergelere ilave
olarak “toplam katma değer” tanımı da yapılmıştır. Toplam katma değer, personel
maliyeti ve faktör maliyeti ile katma değer toplamından oluşmaktadır.
2. Anketlerin Temsil Kabiliyeti:
Bu bölümde “Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri” anketlerinden elde edilen
çalışanlar sayısı ile yine bu anketten hesapladığımız toplam katma değerleri (personel
maliyeti ve faktör maliyeti ile katma değer toplamı) “Hane Halkı İşgücü Anketi” ve “GSYİH
Serisi” büyüklükleri ile karşılaştıracağız.
Hane Halkı İşgücü Anketlerinde TÜİK tarafından yapılan yöntem değişiklikleri
nedeniyle 2004 yılı ve sonrasındaki veriler karşılaştırılabilir niteliktedir. Bu nedenle, Yıllık
Sanayi ve Hizmet İstatistiklerinde yer alan çalışanlar sayısı ile tarım dışı istihdam 2004 ve
2007 yılları için karşılaştırılacaktır. 2004 yılında çalışanlar sayısının tarım dışı istihdama oranı
35
yüzde 54,2 iken, bu oran 2007 yılında yüzde 61,8’e yükselmiştir. Bu dönemde en belirgin
yükselme inşaat sektöründe gözlenmiştir.
Hizmetler sektörü temsil kabiliyetinin düşük olması, Yıllık Sanayi ve Hizmet
İstatistikleri Anketinin mali kurumlar, kamu yönetimi ve savunma-zorunlu sosyal güvenlik ile
ilgili faaliyetleri kapsamamasından kaynaklanmaktadır.
Ek Tablo:1-Çalışan Sayısı ve Tarım Dışı İstihdam (Bin Kişi) T.Dışı İstih. Sanayi İnşaat Hizmet 2 0 0 4 1.Anket 7.541 2.584 336 4.621 2.HHİ Anketi 13.919 3.919 966 9.034 1 / 2 (%) 54,2 65,9 34,8 51,2 2 0 0 8 1.Anket 10.088 3.053 717 6.318 2.HHİ Anketi 16.177 4.441 1.241 10.495 1 / 2 (%) 62,4 68,7 57,8 60,2
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız. Hizmetlerin istihdam açısından en önemli alt sektörleri olan, toptan-perakende ticaret
ve otel-lokantacılık sektörü ile ulaştırma-haberleşme ve depolama sektörlerinde, 2008 yılında
temsil oranı, sırasıyla, yüzde 82,9 ve yüzde 91,6’dir. Bu iki oran göz önüne alındığında, daha
kurumsallaşmış, kayıtlı ve denetime tabi olan sanayi sektöründeki temsil oranının yüzde 68,7
gibi düşük bir oran olması dikkati çekmektedir.
Anketlerden hesapladığımız ve personel maliyeti ile faktör maliyetleriyle katma değer
(işletme artığı) toplamından oluşan katma değerler ile GSYİH serisinde yer alan katma
değerleri karşılaştırma imkânı bulunmaktadır. Her iki verideki katma değerler, dolaylı vergi
ve sübvansiyonları kapsamamaktadır. İstihdam verisinden farklı olarak, GSYİH serisi ile
anket arasında alt sektörler itibariyle tam bir uyum da sağlanabilmektedir.
Ek Tablo:2- Sektörel Katma Değerler (Cari Fiyatlarla, Milyar TL.) Toplam Sanayi İnşaat Hizmet 2 0 0 2 1.Anket 159,7 75,1 6,2 78,4 2.GSYİH Serisi 221,1 73,6 14,7 132,8 1 / 2 (%) 72,2 102,0 42,4 59,0 2 0 0 8 1.Anket 388,2 160,0 25,7 202,5 2.GSYİH Serisi 605,0 187,8 44,7 372,5 1 / 2 (%) 64,2 85,2 57,5 54,4
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız. Tarım, mali kurumlar, konut sahipliği, kamu yönetimi-savunma ve zorunlu sosyal
güvenlik hariç GSYİH ile anket toplamı karşılaştırıldığında, 2002 yılında anketin GSYİH
serisinin yüzde 72,2’sini temsil ettiği görülmektedir. Temsil oranı sanayi sektörü için yüzde
102,2 iken, hizmetler sektöründe yüzde 59’dur. 2008 yılında anketin temsil kabiliyeti yüzde
64,2’ye gerilemiştir. İnşaat sektörü temsil oranında yükselme gözlenirken, sanayi ve hizmetler
sektörü temsil oranında düşüş meydana gelmiştir.
36
Bilindiği gibi, yeni GSYİH serisi 2002 yılı girdi-çıktı tablosu ve genel sanayi ve işyeri
anketi çalışmalarından yararlanılarak hazırlanmıştır. 2002 yılında, sanayi ile toptan-perakende
ticaret katma değerleri anket ve GSYİH serisinde büyük bir uyum gösterirken, diğer
sektörlerde önemli farklılıklar gözlenmektedir. 2008 yılına gelindiğinde, iki veri arasındaki
uyumsuzluk sanayi ile toptan-perakende ticaret sektörüne de yansımıştır. Anket kapsamı ile
uyumlu yeni GSYİH serisinde, 2002 yılında sanayinin payı yüzde 33,3, toptan-perakende
ticaretin payı yüzde 19,4 ve ulaştırma-haberleşme sektörünün payı ise yüzde 22,2’dir.
GSYH’nın yüzde 75’ini oluşturan bu üç sektördeki uyumsuzluğun artması yeni GSYİH
serisinin dikkatle değerlendirilmesi ihtiyacını gündeme getirmektedir.
37
EK–2: TABLOLAR
Ek Tablo: 3- Sanayi, İnşaat ve Hizmet Sektörleri: Toplulaştırılmı ş Göstergeler
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
1.Girişim Sayısı (000) 1.507 1.740 2.003 2.394 2.474 2.568 2.583
2.Çalışan Sayısı (000) 6.206 6.674 7.541 8.940 9.419 9.808 10.088
3.Maaş-Ücretli Sayısı (000) 4.279 4.626 5.252 6.370 6.748 7.003 7.381
4.Toplam Katma Değer/Üretim (%) 48,26 43,76 42,43 39,81 37,76 38,00 38,10
5.Toplam Katma Değer/Ciro (%) 28,99 25,53 22,58 21,97 21,59 21,48 21,98
6.Mal-Hizmet Satın Alımı/Ciro (%) 82,05 84,71 87,09 87,60 88,23 87,96 87,09
7.Üretim Değeri/Ciro (%) 60,06 58,34 53,23 55,18 57,19 56,52 57,73
8.Maddi Mal. Brüt Yatırım/Ciro (%) 3,96 5,36 4,07 4,70 9,87 6,70 5,76
9.Çalışan /Girişim Sayısı (Kişi) 4,12 3,83 3,77 3,73 3,81 3,82 3,91
10.Maaş-Ücretli/Girişim Sayısı(Kişi) 2,84 2,66 2,62 2,66 2,73 2,73 2,86
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Ek Tablo: 4- Sanayi Sektörü Toplulaştırılmı ş Göstergeleri
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
1.Girişim Sayısı (000) 223 241 286 308 315 322 327
2.Çalışan Sayısı (000) 2.314 2.357 2.584 2.765 2.876 2.974 3.053
3.Maaş-Ücretli Sayısı (000) 2.016 2.071 2.262 2.445 2.558 2.656 2.730
4.Toplam Katma Değer/Üretim (%) 37,94 34,24 33,36 29,86 28,72 28,28 28,22
5.Toplam Katma Değer/Ciro (%) 35,61 33,45 32,10 28,54 27,56 27,12 27,16
6.Mal-Hizmet Satın Alımı/Ciro (%) 77,75 79,38 80,85 83,04 83,95 83,84 83,45
7.Üretim Değeri/Ciro (%) 93,85 97,68 96,22 95,58 95,93 95,91 96,24
8.Maddi Mal. Brüt Yatırım/Ciro (%) 5,61 8,41 6,66 6,46 13,83 9,37 7,86
9.Çalışan /Girişim Sayısı (Kişi) 10,37 9,77 9,03 8,98 9,13 9,25 9,34
10.Maaş-Ücretli/Girişim Sayısı(Kişi) 9,04 8,59 7,91 7,94 8,12 8,26 8,35
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Ek Tablo: 5- İmalat Sanayi Sektörü Toplulaştırılmı ş Göstergeleri
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
1.Girişim Sayısı (000) 219 236 281 302 310 317 322
2.Çalışan Sayısı (000) 2.135 2.182 2.404 2.584 2.684 2.777 2.859
3.Maaş-Ücretli Sayısı (000) 1.840 1.898 2.085 2.266 2.369 2.461 2.538
4.Toplam Katma Değer/Üretim (%) 36,05 34,05 32,51 28,98 28,76 28,40 28,82
5.Toplam Katma Değer/Ciro (%) 33,62 33,10 31,11 27,49 27,41 27,04 27,53
6.Mal-Hizmet Satın Alımı/Ciro (%) 79,67 80,01 82,34 84,33 84,31 84,19 83,59
7.Üretim Değeri/Ciro (%) 93,26 97,22 95,68 94,86 95,30 95,19 95,54
8.Maddi Mal. Brüt Yatırım/Ciro (%) 4,67 7,33 6,32 6,20 13,32 8,90 7,28
9.Çalışan Sayısı/Girişim Sayısı (Kişi) 9,77 9,23 8,56 8,54 8,66 8,77 8,89
10.Maaş-Ücretli/Girişim Sayısı(Kişi) 8,42 8,03 7,42 7,49 7,65 7,77 7,89
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
38
Ek Tablo: 6- Genellikle Tüketim Mallarına İlişkin Göstergeler (Yüzde)
Giri şim Sayısı Çalışan Sayısı Üretim Değeri T.Kat.D./Üretim
2002 2008 2002 2008 2002 2008 2002 2008
İMALAT SANAY İ TOP. 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 36,05 28,82
Genellikle Tüketim Malla. 51,10 48,27 56,64 47,68 46,34 32,67 35,50 29,27
Gıda ve İçecek 13,50 10,81 14,15 11,50 16,14 13,99 33,82 24,34
Tütün Ürünleri 0,02 0,01 0,73 0,65 1,42 0,68 40,11 52,17
Tekstil Ürünleri 8,25 7,48 18,74 13,07 15,55 8,02 35,94 32,68
Giyim Eşyası İmalatı 14,25 15,10 15,61 14,02 9,27 5,81 37,48 33,80
Deri-Ayakkabı İmalatı 2,31 2,24 1,96 1,80 1,40 0,81 31,84 31,96
Mobilya İmalatı 12,77 12,63 5,44 6,65 2,55 3,37 35,61 28,49
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Ek Tablo: 7- Genellikle Ara Malları Grubuna İlişkin Göstergeler (Yüzde)
Giri şim Sayısı Çalışan Sayısı Üretim Değeri T.Kat. D./Üretim
2002 2008 2002 2008 2002 2008 2002 2008
İMALAT SANAY İ TOP. 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 36,05 28,82
Genellikle Ara Malları 24,28 24,41 23,25 24,61 33,98 40,67 34,96 25,85
Ağaç ve Mantar Ürünleri 9,84 8,89 2,68 2,50 1,10 1,34 31,51 27,38
Kâğıt ve Ürünleri 0,46 0,69 1,70 1,45 2,12 1,71 38,13 28,52
Basım-Yayım 3,69 4,25 2,06 2,47 1,76 1,61 46,93 35,65
Kok Kömürü-Petrol Ürün. 0,03 0,06 0,29 0,23 4,97 5,96 14,73 8,98
Kimyasal Ürünler İmalatı 1,16 1,11 3,78 2,92 7,92 5,97 42,78 32,93
Plastik-Kauçuk Ürünleri 3,65 4,75 3,83 5,12 3,82 4,81 36,37 30,87
Metalik Olmayan Min. Ü. 4,43 3,94 5,51 6,36 4,98 5,62 45,79 38,39
Ana Metal Sanayi 1,01 0,72 3,39 3,57 7,32 13,63 28,84 21,53
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Ek Tablo: 8- Genellikle Yatırım Malları Grubuna İlişkin Göstergeler (Yüzde)
Giri şim Sayısı Çalışan Sayısı Üretim Değeri T.Kat. D./Üretim
2002 2008 2002 2008 2002 2008 2002 2008
İMALAT SANAY İ TOP. 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 36,05 28,82
Genellikle Yatırım Malları 24,63 27,31 20,09 27,67 19,66 26,51 39,27 32,94
Madeni Eşya Sanayi 14,68 15,82 5,98 8,14 3,05 4,89 38,26 31,28
Makine-Teçhizat İmalatı 6,65 6,85 6,35 8,15 5,58 6,59 49,03 35,77
Büro Makine-Bilgisayar İ. 0,01 0,01 0,02 0,04 0,03 0,22 46,34 11,70
Elektrikli Makine ve Cih. 1,40 1,84 2,27 2,85 2,39 3,40 38,09 32,50
Radyo-TV-Haber. Cihaz. 0,08 0,11 0,80 0,69 2,25 1,16 24,72 31,12
Tıbbı-Optik Alet.-Saatler 0,60 0,77 0,55 0,87 0,38 0,43 39,82 48,51
Motorlu Kara Taşıtı İmal. 0,93 1,17 3,21 4,77 5,36 8,31 32,69 28,80
Diğer Ulaşım Araçları 0,29 0,74 0,91 2,16 0,62 1,52 69,81 49,75
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
39
Ek Tablo: 9- İnşaat Sektörü Toplulaştırılmı ş Göstergeleri
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
1.Girişim Sayısı (000) 26,6 37,5 43,9 78,8 94,1 107,2 94,8
2.Çalışan Sayısı (000) 251 281 336 544 648 720 717
3.Maaş-Ücretli Sayısı (000) 217 246 292 466 549 632 633
4.Toplam Katma Değer/Üretim (%) 38,17 35,81 37,67 28,81 27,64 23,83 26,64
5.Toplam Katma Değer/Ciro (%) 39,55 38,49 40,20 31,36 31,00 26,21 28,03
6.Mal-Hizmet Satın Alımı/Ciro (%) 72,51 79,03 79,86 91,92 91,39 93,62 87,46
7.Üretim Değeri/Ciro (%) 103,61 107,47 106,73 108,84 112,14 110,00 105,22
8.Maddi Mal. Brüt Yatırım/Ciro (%) 3,05 5,68 6,28 11,42 11,76 8,37 7,87
9.Çalışan Sayısı/Girişim Sayısı (Kişi) 9,43 7,51 7,67 6,90 6,88 6,72 7,57
10.Maaş-Ücretli/Girişim Sayısı(Kişi) 8,15 6,55 6,66 5,92 5,83 5,90 6,68
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.
Ek Tablo: 10- Hizmetler Sektörü Toplulaştırılmı ş Göstergeleri
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
1.Girişim Sayısı (000) 1.257 1.462 1.673 2.007 2.065 2.139 2.162
2.Çalışan Sayısı (000) 3.641 4.036 4.621 5.631 5.896 6.113 6.318
3.Maaş-Ücretli Sayısı (000) 2.046 2.310 2.698 3.458 3.640 3.715 4.018
4.Toplam Katma Değer/Üretim (%) 67,18 61,99 58,13 56,40 54,31 56,81 56,86
5.Toplam Katma Değer/Ciro (%) 24,17 20,19 17,09 18,21 17,76 18,20 18,66
6.Mal-Hizmet Satın Alımı/Ciro (%) 85,32 88,16 90,53 89,62 90,28 89,62 89,02
7.Üretim Değeri/Ciro (%) 36,00 32,56 29,40 32,28 32,70 32,04 32,82
8.Maddi Mal. Brüt Yatırım/Ciro (%) 2,94 3,54 2,67 3,46 7,64 5,19 4,43
9.Çalışan Sayısı/Girişim Sayısı (Kişi) 2,90 2,76 2,76 2,81 2,86 2,86 2,92
10.Maaş-Ücretli/Girişim Sayısı(Kişi) 1,63 1,58 1,61 1,72 1,76 1,74 1,86
Kaynak: TÜİK ve kendi hesaplamalarımız.