Post on 02-Feb-2023
1. Uluslararası Dünya Edebiyatında İstanbul Sempozyumu
06-08 Mayıs 2010 İstanbul-TürkiyeKayıt FormuKatılımcıSoyadı: Çitçi Adı: SelahattinCinsiyeti: Bayan□ Bay X□Çalıştığı Kurum: G. S.Skovorada Kharkov NationalPedagogy University
Bölümü: Department of EasternLanguagesUnvanı: Dr.
Adres: Akademika Pavlova, UlitsaŞironitsev, 41/A, Kv.4
Şehir: KharkovPosta Kodu:Ülke: UkraynaTelefon: 380638437517Belgegeçer:E-posta Adresi:selahattincitci@gmail.com
Özgeçmiş ve Yayınları: Education
Ph. D. July 2008. Department of Turkish Language and Literature,University of Marmara. Istanbul, Turkey.
Dissertation Title: “Foreign Schools in Turkish Novels and Their Rolesin Cultural Change”
Advisor: Prof. Dr. A. Emel Kefeli
M.A. July 26, 2001. Department of Turkish Language and Literature,University of Istanbul.
Istanbul, Turkey.
Dissertation Title: “Systematic index of the Ikdam newspaper(1894-1904)”
Advisor: Prof. Dr. Necat Birinci
B.A. July 3, 1998. Department of Turkish Language and Literature,University of Marmara.
Istanbul, Turkey.
Research Areas and Teaching Interests
Turkish Language, Turkish Literature, Ottoman Language, OttomanHistory, Modernism and Turkey
Religion and Islam, History of Islam
Teaching Experience
2009 (Spring) Lector, Turkish Language and Literature, Department of EasternLanguages, Kharkiv National Pedagogy University, Kharkiv, Ukraine.
2008 (Spring and Fall) Lector, Turkish Language and Literature, Departmentof Eastern Languages, Kharkiv National Pedagogy University, Kharkiv,Ukraine.
2007 (Fall) Lector, Turkish Language, Department of Eastern Languages,Kharkiv National Pedagogy University, Kharkiv, Ukraine.
2004-2007 Teacher, The History of Turkish Theater, The New Turkish Literature, TheModern Turkish Literature, Department of Turkish Language and Literature inCapa Anatolia Teacher Training High School in Istanbul, Turkey.
2001-2004 Teacher, The World Literature, Literary Movements, The Characteristics ofTurkish Novel, Department of Turkish Language and Literature in SehreminiHigh School in Istanbul, Turkey.
1998-2001 Teacher, Turkish Language, The Tecniques of Writing Composition,Rhetoric, Department of Turkish Language and Literature in FahrettinOzüdoğru Trade High School in Istanbul, Turkey.
Publications
The Systematic Index of the Ikdam Newspaper (1894-1904), University ofIstanbul Press. 2001
Foreign Schools in Turkish Novels and Their Roles in Cultural Change(1881-1950), University of Marmara, 2008
Dostoevsky And His Book Called “Gambler”, The Jurnal of İnternational SocialResearch, Volume:1, Issue: 5, Fall 2008, 192-204 p.
“A Feminist and Semitic Opera of Halide Edip Adivar: Kenan Çobanlari”Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish orTurkic, Volume 4/3 Spring 2009, 655-668 p.
A View to Turks and Muslims in the Works of Fydor Dostoyevsky, (willbe published in Mart 2010)
Özet Formu
Soyadı: Çitçi Adı: SelahattinE-posta adresi: selahattincitci@gmail.comAdresi: Akademika Pavlova, Ulitsa Şironnitsev, 41/A, Kv.4
Telefon No: 380638437517
Sunacağınız bildirinin türü:
Şiir Hikâye RomanHatırat Seyahat Diğer türler
Dinleyici olarak katılmak istiyorum
Bildiri Başlığı: Dostoyevski’nin Eserlerine Yansıyan İstanbul Bildiri Özeti:
2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, asırlar boyuncapek çok kültür ve medeniyete beşiklik etmiş, farklı dil, din veırktan insanların birlikte yaşadıkları bir metropol olmuştur.İstanbul tarih boyunca siyasî, tarihî, coğrafî, stratejik vekültürel yönleriyle hem Türklerin hem de yabancıların ilgisiniçekmiştir. 19. yy Rus romancısı M. F. Dostoyevski’nineserlerinde İstanbul, siyasî ve dinî bir merkez olarak elealınmıştır. Danilevsky, Karamzin, Pogodin ve Pobedonostsev gibiPanslavist yazarların tesirinde kalan Dostoyevski, I. Petro’danitibaren yürütülen “Şark Siyaseti”nin edebiyata aksi halinegelmiştir. Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler” ve “Bir YazarınGünlüğü” adlı eserlerinde İstanbul’un Ortodoksluğun merkeziolduğu ve bu yüzden Ortodoksların hamisi olan Rusya tarafından
mutlaka ele geçirilmesi gerektiği vurgulanır. Dostoyevski’nineserlerinde İstanbul, tarihî ve kültürel özellikleriyle değildinî, politik ve stratejik özellikleriyle ele alınmış ve 19.Yüzyıldaki Rus siyasetinin edebiyata aksi olarak görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Panslavizm, Rusya, Dostoyevski, Eserler veİstanbul Sempozyumun sunum dili Türkçe ve İngilizce olacaktır.
DOSTOYEVSKİ’NİN ESERLERİNE YANSIYAN İSTANBUL
Dr. Selahattin Çitçi
ÖZET
2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, asırlarboyunca pek çok kültür ve medeniyete beşiklik etmiş, farklıdil, din ve ırktan insanların birlikte yaşadıkları birmetropol olmuştur. İstanbul tarih boyunca siyasî, tarihî,coğrafî, stratejik ve kültürel yönleriyle hem Türklerin hemde yabancıların ilgisini çekmiştir. 19. yy Rus romancısı M.F. Dostoyevski’nin eserlerinde İstanbul, siyasî ve dinî birmerkez olarak ele alınmıştır. Danilevsky, Karamzin, Pogodinve Pobedonostsev gibi Panslavist yazarların tesirinde kalanDostoyevski, I. Petro’dan itibaren yürütülen “ŞarkSiyaseti”nin edebiyata aksi haline gelmiştir. Dostoyevski’nin“Karamazov Kardeşler” ve “Bir Yazarın Günlüğü” adlıeserlerinde İstanbul’un Ortodoksluğun merkezi olduğu ve bu
Ukrayna Harkov G. S. Skovorada Milli Pedagoji Üniversitesi, Doğu DilleriBölümü
yüzden Ortodoksların hamisi olan Rusya tarafından mutlaka elegeçirilmesi gerektiği vurgulanır. Dostoyevski’nin eserlerindeİstanbul, tarihî ve kültürel özellikleriyle değil dinî,politik ve stratejik özellikleriyle ele alınmış ve 19.Yüzyıldaki Rus siyasetinin edebiyata aksi olarak görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Panslavizm, Rusya, Dostoyevski, Eserler veİstanbul
ABSTRACT
Istanbul which is designated “The European Capital ofCulture” in 2010, has been a cradle of many great culturesand civilizations throughout the centuries and it has alsobeen a metropolis in which lived together people of differentlanguages, religions and races. Turkish and foreign authorshas been interested in Istanbul with its political,historical, geographical, strategical and cultural aspectsthroughout the history. It has been described as a politicaland religious center in 19th Century in Russian Novelist M.F. Dostoyevsky’s Works. Dostoyevsky who is under influence ofpanslavist writers like Danilevsky, Karamzin, Pogodin andPobedonostsev, has been literary reflection of “The EasternQuestion” executed since Petro I. In his two works named "TheBrothers Karamazov" and "A Writer’s Diary", Istanbul has beenemphasized as a center of Eastern Orhodoxy and therefore itmust be occupied by Russia which was considered as protectorof Orthodoxy. In Dostoyevsky’s Works, Istanbul has been dealtwith religious, political and strategical aspects rather thanits historical and cultural aspects and has been seenliterary reflection of Russian political views in 19thCentury.
Key Words: Panslavism, Russia, Dostoyevsky, Works andIstanbul.
2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, asırlar boyunca pek
çok kültür ve medeniyete beşiklik etmiş, farklı dil, din ve ırktan
insanların birlikte yaşadıkları bir metropol olmuştur. İstanbul
tarih boyunca siyasî, askerî, tarihî, coğrafî ve kültürel
yönleriyle hem Türklerin hem de yabancıların ilgisini çekmiştir.
Avrupa edebiyatlarında İstanbul genellikle oryantalist bakış
açısının yansıması olarak hayalî, gizemli ve egzotik Doğu’nun
merkezidir.1 Rus edebiyatında ise İstanbul, “doğuya açılan kapı”
olmasının yanı sıra Slavların ve Ortodoksların dinî ve politik
merkezi olarak karşımıza çıkar.2 İstanbul, Ruslar tarafından
Ortodoksluğun başkenti olarak görülür ve Rus çarlarına izafeten
“Tsargrad” (Çarın şehri) olarak adlandırılır. Tsargrad,
İstanbul’un Slavik-Provaslavyan (Ortodoks) ismidir. Arkaik bir
kelime olmasına rağmen Rus halkının ve diğer Slav milletlerin
roman, hikâye ve şiir gibi edebiyat ürünlerinde sıklıkla yer
almıştır.3 Slav halkların hamisi olan Rusya’nın, İstanbul’u
Tsargrad olarak isimlendirmesinin dinî, tarihî ve politik pek çok
sebebi vardır. Rusya’nın, Slav halkların yaşadığı coğrafyaya hâkim
olma arzusu, İstanbul’un Türklerin eline geçmesiyle birlikte
kendisini Doğu Roma İmparatorluğu’nun tek kanunî mirasçısı ve
Hıristiyan Ortodoks âleminin dinî-mistik koruyucusu olarak
görmesi4, Çar I. Petro’nun İstanbul’u ele geçirip sıcak denizlere1 Bkz. Lady Mary Whortley Montagu (Turkish Letters), Pierre Loti (Aziyade),Andre Gide (Incidences), Gérard de Nerval (Voyage en Orient), Lamartine (Voyageen Orient) vb. 2 18. ve 19. yyda İstanbul’u anlatan Rusça eserlerde (Levaşov, Baranşikov veSenkovskiy’in eserlerinde) aynen batıdaki gibi oryantalist bakış açısı hâkimdir.Hüseyin Kandemir, Rus Edebiyatında İstanbul, Çizgi Kitabevi, 1. Baskı, Konya, Ağustos2009, s.139.3 Balkan Savaşlarından sonra Osmanlı hâkimiyetinin zayıflamasıyla birlikteBulgarların da, İstanbul için “Çargrad” ifadesini kullandıkları görülür. 1912yılında Bulgar ordusu Çatalca’ya kadar ilerleyince Bulgar generali Savof,yabancı gazetecilere “Baylar! Sekiz gün içinde Çarigrad’da olacağız” diyebeyanatlar verir. Ömer Seyfettin’in Nakarat hikâyesinde de Türk subayının âşıkolduğu Bulgar kızının İstanbul’un Bulgarlar tarafından alınacağını temenni edenbir şarkı söylediği görülür. Bulgar Kız, şarkının nakaratında “Naş naş naş,çarigrad naş” (Bizim olacak, bizim olacak, İstanbul bizim olacak!) der. ÖmerSeyfettin, Bütün Eserleri Hikâyeler-3, (Haz.) Hülya Argunşah, Dergâh Yayınları, 1.Baskı, İstanbul 1999, s.17-34, (Ömer Seyfettin, Nakarat, Yeni Mecmua, c.3, S.63,3 Teşrinievvel 1918/3 Ekim 1918, s.216-220)4 Bizans mirasına sahip çıkan Rus Knezi III. İvan (Vasiliyeviç), (Великий князьвсея Руси- Grand Prince of all Russia) 1462’de tahta geçtikten sonra Rusya’nınkadim arması üzerine İstanbul’un çift başlı kartalını koydurur ve Moskova’yıIII. Roma’nın başkenti olarak ilan eder. Rus fikir hayatında, III. Romaİmparatorluğunu kurma ve bunun merkezini de Moskova yapma hayali vardır. Budüşüncenin gelişmesinde, İstanbul’un fethinden sonra kuzeye özellikle deMoskova’ya yerleşen Bizans soylularının büyük payı vardır. III. İvan’ın budavranışından sonra Rusya, tüm doğu Hıristiyanlarının koruyucusu olur ve
inme politikasının Rus Ortodoks Kilisesi tarafından da
desteklenerek zamanla Rus kamuoyuna mal olması ve 18.yy -
19.yy’daki Osmanlı-Rus savaşları bunlardan sadece bir kaçıdır.5
İstanbul’un fethiyle birlikte Rusya’nın İstanbul’a ilgisi
giderek artmış, çeşitli sebeplerle İstanbul’a gelen Rus yazar,
diplomat, seyyah, tüccar ve hacılar eserlerinde İstanbul’a ve
Ayasofya’ya özel bir yer ayırmışlardır. 18. yüzyılın başlarında
Rusya’nın, İstanbul’da daimî elçilik açmasını müteakip ünlü yazar
Tolstoy’un dedesi Pyotr Andreyeviç Tolstoy ilk Rus elçisi olarak
İstanbul’a gelmiştir.6 Pek çok Rus yazar ve şairinin yolu da
seyahat, ticaret ve savaş gibi nedenlerle İstanbul’a uğramıştır.
Puşkin Erzurum’a kadar gelir ama çok istediği İstanbul’u göremez.7
Puşkin’in eserlerinde İstanbul, gizemli Doğu’nun sembollerinden
biridir. Tolstoy da ilerlemiş yaşına rağmen İstanbul’u görme
arzusuyla yola çıkar ama o da İstanbul’u göremeden yolda ölür.
Dostoyevski ise hiç gitmediği İstanbul’u dinî-tarihî kitaplardan
ve devrin gazetelerinden öğrenir. Daha sonraki dönemlerde çeşitli
İstanbul’u almak bir devlet politikası haline gelir. F. M. Dostoyevski, Bir YazarınGünlüğü-I, Kayhan Yükseler (Çev.), YKY, 2. Baskı, c.I, İstanbul, Şubat 2009,s.411-412; F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.721-722; Fatih Özdemir, TürkRomanında Ruslar, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,(Basılmamış Doktora Tezi) İstanbul 2009, s.6.5 Rusya’nın İstanbul’u ele geçirme teşebbüsleri aslında İstanbul’un fethindençok önceye dayanır. 907 yılında Kiev prensi Oleg, ordularına ilk hedef olarakTsargrad’ı (İstanbul) göstermiştir ki bu tarihte daha Ruslar Hıristiyanlığıkabul etmemiştir. Ruslar, Bizans’tan gelen Ortodoks misyonerlerin faaliyetlerineticesinde I. Vladimir döneminde Ortodoksluğu kabul etmişler ve Ortodoksluk 988yılında Kiev Rusya’sının resmî dini olmuştur. 6 Çar I. Petro’nun direktifleriyle Tolstoy, İstanbul’daki Hıristiyanlar arasındaÇarın propagandasını yapmış ve Ruslara casusluk yapacak kimseleri bulmuştur.Özellikle 19. yüzyılda Rus elçilerinin İstanbul’da yürüttükleri siyasîfaaliyetler, Petro’nun direktifleri doğrultusunda Tolstoy’un yaptıklarınabenzer. Pyotr Andreyeviç Tolstoy, Tolstoy’un Gizli Raporlarında Osmanlı İmparatorluğu,Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2009; Fatih Özdemir, a.g.e., s.11.7 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’na katılan Puşkin, Erzurum’a kadar gelir ve builk yurt dışı seyahatinde Osmanlı’yı, dolayısıyla doğuyu tanıma fırsatı bulur.Bu seyahatle ilgili gözlemlerini 1839 yılında yayımlanan “Erzurum’a Seyahat”(путешествие в арзрум) adlı eserinde dile getirir.
nedenlerle İstanbul’a gelen ve İstanbul’la ilgili gezi notları ve
hatıralar yazan pek çok Rus yazar, şair, aydın, akademisyen,
diplomat ve asker vardır.8
Rus edebiyatında 18-19. yüzyıldaki İstanbul algısı ile 20.-
21.yüzyıldaki İstanbul algısı aynı değildir. Değişen dinî, politik
ve ekonomik şartlar edebiyata da yansır. 19. Yüzyılda Osmanlı-Rus
Savaşlarının ve Panslavist hareketlerin etkisiyle “İstanbul”, ele
geçirilmesi, Türklüğe ve Müslümanlığa ait değerlerden tasfiye
edilerek Ruslaştırılması gereken sembol şehir olarak görülürken,
20. yüzyılın başlarında ise devrimden kaçan Rusların sığınacağı
bir melce ve ikinci vatan olarak görülmüştür. Rusların İstanbul’la
ilgili dinî ve tarihî kanaatleri hiçbir zaman sönmemiş fakat bu
dönemde olumsuz düşüncelerin şiddeti azalmıştır.
Rus edebiyatının 19. Yüzyıldaki en etkili kalemlerinden biri
olan M. F. Dostoyevski’nin ilk eserlerinde İstanbul’dan hemen hiç
bahsedilmez. İstanbul’un onun eserlerine yansıması hayatının son
yıllarındadır. Bunda 1850’lerden sonra Panslavist hareketlerin
hızlanmasının, Slavcı yazar ve ilim adamlarının İstanbul’la ilgili
ütopik düşüncelerinin kamuoyuna mal olmasının ve Dostoyevski’nin
Danilevsky ve Pobedonostsev’le tanışmasının büyük etkisi vardır.
Dostoyevski’ye Tesir Eden Yazarlar
19.yüzyılda Rus düşünce hayatında derin izler bırakan ve
Dostoyevski gibi devrin pek çok aydınına tesir eden en önemli isim
8 Hüseyin Kandemir, “Rus Edebiyatında İstanbul” adlı eserinde, 20. Yüzyılda,genellikle 1917 Ekim devriminden kaçarak İstanbul’a gelen Beyaz Ruslardanbazılarının İstanbul izlenimlerini aktarmıştır. İvan Aleksiyeviç Bunin, NadejdaTeffi, Arkadiy Averçenko, İlya Zdaneviç, Radi Gennadiyeviç Fiş ve İosif Brodskigibi Rus yazarların eserlerinde İstanbul farklı şekillerde karşımızaçıkmaktadır. Hüseyin Kandemir, a.g.e., 148 s.
Nikolay Yakovlevich Danilevski’dir (1822-1885). Danilevski,
Panslavist hareketin ideologlarından ve siyasal Panslavizmin
teorisyenlerindendir. 1869’da Zarya gazetesinde yayımlanan “Россия
и Европа” (Rusya ve Avrupa) adlı yazı dizisi ona uluslararası bir
ün sağlar. Danilevsky’nin, daha sonra kitap olarak basılan ve tüm
Ruslar için başucu kitabı olarak kabul edilen bu eserinde9 ortaya
koyduğu Slavophile ve Panrusist düşünceler, Rus kamuoyunda,
Slavcılar ve Dostoyevski üzerinde etkili olmuş, hatta yazarın bu
konuda yazdığı şeylerin temelini oluşturmuştur.10 Dostoyevski-
Danilevsky ilişkisi, 1849’daki ihtilalci Petraçevski Grubunun
toplantılarında başlamış ve daha sonraki yıllarda devam etmiştir.
Danilevsky, bu ihtilalci sosyalist grubun üyesi olduğu için
Dostoyevski ile beraber tutuklanıp Peter ve Paul Kalesine
gönderilenlerden biridir.11
Danilevsky “Rusya ve Avrupa” adlı eserinde, Rusya’nın
Avrupa’yla hiçbir zaman kaynaşamayacağını, batılılaşmanın yanlış
9 Petersburg Slav Yardım Cemiyeti’nin üyesi olan Danilevsky’nin “Rusya veAvrupa” adlı eseri Panslavizmin ve Rus milliyetçiliğinin İncil’i olarak kabuledilir. Kitabın kapağında “Настольная книга для всех русских” (Bütün Ruslar içinmasaüstü kitabı) ifadesi yer alır. Akdes Nimet Kurat, a.g.m., s.263.10 Edward Hallett Carr, Dostoyevski, İletişim yay., 5. Baskı, İstanbul 2007, s.257.11 Petraşevski grubu (Krujok Petraşevskova - кружок Петрашевского) İlk Russosyalistlerinden ve Fransız ütopik sosyalisti Charles Fourier’in hayranlarındanolan Hariciye memuru Mihail Petrachevsky’nin, Saint Petersburg’ta organizeettiği devrimci bir gruptur. Grubun üyeleri arasında yazarlar (FedorDostoyevski, Sergey Durov, Aleksey Pleşeev), öğretmenler, öğrenciler, subaylarve küçük rütbeli devlet memurları vardı. Mikhail Vasilievich Petrashevsky,Yabancı Kelimeler Sözlüğü (Словарь иностранных слов) yayımlayarak çar ve kölelikkarşıtı fikirlerini kamuoyuna açıklıyordu. 1845-46’da sansür tarafından eserinyayınlanması yasaklandı. Avrupa’da 1848 İhtilali sırasında çıkan olaylar, Cumatoplantılarına katılan grup üyeleri arasında radikal görüşlerin ön planaçıkmasına yol açtı. 23 Nisan 1849 gecesi Petrachevsky grubunun 123 üyesitutuklandı ve bunlardan 22’si askerî mahkemede yargılanarak ölüm cezasınaçarptırıldılar. İdam mahkumları 22 Aralık 1849’da idam edilmek üzere Semenovskymeydanına getirildiler. (Semenovsky Plats “Семёновский плац”, şimdiki ismiPionerskaya Ploşad “Пионерская площадь”) Fakat son anda idam cezaları kürekcezasına çevrildi. Petraşevsky ömür boyu, Dostoyevsky ise 4 yıl Sibirya’da kürekmahkumiyeti cezasına çarptırıldı. Saint Petersburg Encyclopaedia,http://www.encspb.ru/en/article.php?kod=2804022508.
bir proje olduğunu savunur.12 Danilevsky, tüm Slavları aynı çatı
altında toplayan ve başkenti İstanbul olan bir Ortodoks
İmparatorluğu kurmayı hayal etmektedir. İstanbul’a ayrı bir önem
veren yazar, kitabının bir bölümünü tamamen İstanbul’a ayırmıştır.
“Tsargrad” olarak adlandırılan 14. bölümde Danilevsky, tüm dünya
yollarının kesiştiği bir kavşakta bulunan İstanbul’un tarihî,
coğrafî ve stratejik bir öneme sahip olduğunu, iklimin ve tabiatın
harika olduğunu, diğer şehirlerle kıyaslandığında hiçbir zaman
önemini kaybetmeyeceğini, Türklerin eline geçmesiyle birlikte
isminin değiştiğini, İslam medeniyetinin merkezi olduğunu ve bunun
kendileri açısından aşağılayıcı bir durum olduğunu söyler.13
“Şimdiki ismi olan İstanbul, Türklerin ona verdiği bir isimdir.
Ama bu, bir isim değil, utanç damgasıdır.14” Danilevsky,
İstanbul’un geleceğinin Türkler için değil ama Slavlar için çok
parlak olduğunu, Türklerin ve İslam’ın dünyadaki tarihsel rolünün
geçici olduğunu düşünür. “Türkler, İstanbul gibi bir hazineyi
aldılar ama ona sahip çıkamayacak kadar beceriksizler.15” Ona göre
Türkler, İstanbul’da işgalci konumundadır ve kendi milli-politik
çıkarlarını koruyamayan bir devletin İstanbul’a sahip çıkmaya
hakkı yoktur. Danilevsky, Hasta Adam’ın tarih sahnesinden
çekildikten sonra İstanbul’un kimin olacağı sorusuna kendine göre
12 Danilevsky’nin “Rusya ve Avrupa” adlı eseri daha sonra Oswald Spengler’in “TheDecline of The West” (Batının Düşüşü) (1918) adlı eserine öncülük edecektir.13Danilevsky’ye göre dinî açıdan Kudüs, dünyevi açıdan ise İstanbul dünyanınmerkezidir. Никола́й Я́ковлевич Даниле́вский, Россия и Европа: Взгляд на культурныеи политические отношения Славянского мира к Германо-Романскому, ИздателствоЭксмо, Москва 2003, с.354-355.14 “Теперешнее название Стамбул, данное ему турками, не имя, а позорное клеймо.”“Pazornoye Kleymo” utanç damgası demektir. Damga, mühür anlamlarına gelen“Kleymo” eskiden Fransa’da fahişelerin kollarına vurulan ve hakaret ifade edentarihî bir anlama sahiptir. Ayrıca hayvanların üzerine vurulan demirden damgayada “Kleymo” denilir. Danilevsky’nin Rus dilinde bu kadar ağır tarihî anlamlarasahip olan bir kelimeyle İstanbul’u nitelendirmesi “fethin” Rus ve Slavzihniyetinde ne kadar büyük etki yaptığını gösterir. Никола́й Я́ковлевичДаниле́вский, Россия и Европа, s.356.15 Я́ковлевич Даниле́вский, Россия и Европа, s.355.
mantıkî cevaplar bulmaya çalışır. Doğu Roma olmadığı için
İstanbul’un kanunî mirasçısı olan Doğu Roma’ya verilmesi mümkün
değildir. Grekler de İstanbul üzerinde kanunî hak iddia edemezler
çünkü Grekler, Doğu Roma’da ekalliyeti temsil etmekteydiler.
Danilevsky’ye göre İstanbul’un kimin olacağı meselesi, Şark
Meselesi (восточный вопрос) gibi başlı başına bir sorundur ve
bütün batılı devlet adamlarının kafasını meşgul etmektedir.
Danilevsky, Rusya’nın İstanbul üzerinde diğer devletlerden daha
fazla hakkı olduğunu savunur. Çünkü Rusya, tüm Slav halklarının
hamisi ve babasıdır (отец). Bizans’ın yıkılmasıyla birlikte Rus
Ortodoks Kilisesi, Ortodoks dünyasının dinî merkezi olmuştur.
Ayrıca Rusya’nın güneyden gelecek Türk ve İslam tehlikesine karşı
kendisini emniyete almak istemesi İstanbul’u ve Boğazları ele
geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. Danilevsky, tarihte Bizantia,
Konstantinapole ve Stambul gibi isimlerle anılan İstanbul’un
gelecekteki isminin, Slav halkları için büyük anlam ifade eden
“Tsargrad” olacağını söyler. Danilevsky’ye göre İstanbul, Ruslar
için gereklidir ama başkent olamaz. Çünkü İstanbul’un Rusya’nın
başkenti olması demek Rusya’nın aklının, ruhunun ve maddî gücünün
yok olması demektir. Akıllı insanlar, bilim adamları, din adamları
ve Rusya’nın maddî zenginlikleri İstanbul’a akarsa Rusya
zayıflayacaktır. Rusya’nın istikbalini tehlikeye atmamak için
başkent değişmemeli fakat İstanbul, yeni kurulacak bir Slav
birliğinin başkenti olmalıdır.16
Dostoyevski’nin Panslavist düşüncelerinde ve İstanbul’la
ilgili kanaatlerinde, tarihçi Nikolay Mihayloviç Karamzin’in,
Mikhail Petrovich Pogodin’in ve Konstantin Petroviç
Pobedonostsev’in de tesirleri vardır. Rus muhafazakârlığının16 “Одним словом, Царьград должен быть столицею не России, а всего Всеславянскогосоюза.” Я́ковлевич Даниле́вский, Россия и Европа, s.372.
babası olarak görülen tarihçi Karamzin, İstanbul’un Türkler
tarafından alınışına “Dini ve ticaret bağları bulunan Ruslar
açısından bu büyük ve acı bir olaydı” der.17 Dindar bir ailede
yetişen ve küçük yaşta kardeşiyle birlikte İncil’i öğrenen
Dostoyevski, on yaşındayken akşamları babasının yüksek sesle
Karamzin’in Rus Tarihi’ni kendilerine okuduğunu ve çok
etkilendiğini söyler.18 Moskova Üniversitesi tarih profesörü
Pogodin de Panslavizmin en önemli teorisyenlerinden ve fikir
babalarındandır.19 Pogodin, Osmanlı ve Habsburg İmparatorluklarının
yıkılıp Rusya’nın himayesinde merkezi İstanbul olan bir Slav
Devleti kurulması gerektiğini savunuyordu. Pobedonostsev ise
yazarın hayatının son yıllarında tanıştığı, Çar III. Aleksandır’ın
öğretmeni ve Rus Ortodoks Kilisesi Yüksek Meclisi başkanıdır.20
Dostoyevski ile bu yüksek kardinalin mektuplaşmalarına bakılırsa
Dostoyevski Pobedonostsev’i, Rusya’yı devrimden koruyabilecek tek
kişi olarak görür. Dostoyevski’nin İstanbul’la ilgili fikirlerinin
oluşumunda, Türk ve İslam karşıtı söylemlere sahip olan, sosyalist
ve yıkıcı fikirler taşıyan Goerge Sand, Belinsky ve Byron gibi
yazarları okumasının da tesiri vardır.
Dostoyevski’nin Eserlerinde İstanbul
17 Карамзин Николай Михайлович, История государства Российского, ТОМ.2-3, Москва1991, c. 431, Hüseyin Kandemir, a.g.e., s.15.18 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.174.19 Moskova Devlet Üniversitesi’nde Rus tarihi profesörü ve Çar I. Nicholas’ınSlavophile politikalarını savunan, muhafazakâr “The Moskovit” (1841-1856)gazetesinin yayımcısıdır. Johanna Granville, “Pogodin, Mikhail Petrovich”, TheEncyclopedia of Russian History, Edited by James R. Millar, Macmillan Reference, USA,2004. 20 1721-1918 yılları arasında Rus Ortodoks Kilisesi’nin en yüksek otoritesi,merkez binası Saint Petersburg’ta bulunan “The Most Holy Governing Synod”(Святейший Правительствующий Синод)dur. Dostoyevski’deki Yahudi aleyhtarlığındaantisemitik düşüncelere sahip olan Pobodonestsev’in tesiri vardır. Dostoyevski,günlüklerinde Yahudileri küçümsemek için Rusçada sulu, cıvık, çıfıt anlamlarınagelen “Jid” kelimesini kullanır. Edward Hallett Carr, a.g.e., s.262.
Dostoyevski, Karamazov Kardeşler (братья Карамазовы) romanında ve
1873-1881 yılları arasındaki günlüklerin toplandığı Bir Yazarın Günlüğü
(дневник писателья) adlı eserinde İstanbul’dan bahseder. Karamazov
Kardeşler, Rus halkını ve Rus toplumunun meselelerini konu
almasına rağmen eserde, 19. Yüzyıl Rus toplumunu yakından
etkileyen Osmanlı-Rus savaşlarının tesirleri hemen göze çarpar.
Karamazov Kardeşler’de, Sina ve Aynaroz’daki manastırların aksine
Rusya’daki manastırlarda dedelerin olmaması, ülkenin geçirdiği
felaketlere, Tatar istilalarına ve İstanbul’un fethinden sonra
Doğu’yla irtibatın kesilmesine bağlanır.21 Dostoyevski, romanda
İstanbul’u Ortodoksluğun merkezi olarak gösterir ve dünyanın en
büyük patriğinin burada oturduğunu söyler.22
Bir Yazarın Günlüğü, Dostoyevski’nin dönemin sosyal, siyasî ve
güncel meselelerine ışık tutan günlükleridir. Bu günlüklerde
batılılaşma sorunu, Rus aydınının eleştirisi, Panslavizm, Şark
meselesi, Türkler ve İslamiyet, din ve Hıristiyanlık, Yahudiler,
kadın, edebiyat ve Avrupa gibi pek çok konu işlenir. Prens
Meşerski’nin Yurttaş’ında yayımladığı makalelerin devamı mahiyetinde
olan bu günlükler,23 önce 1873’te Grajdanin dergisinde yayımlanmaya
başlar, daha sonra 1876’dan itibaren yazarın çıkarmaya başladığı
Bir Yazarın Günlüğü adlı dergide yayımlanır ve Dostoyevski’nin öleceği
Şubat 1881’e kadar devam eder. Panslavcı heyecanın ve savaş
21 Ortodoks inancındaki dedeler; manastırlarda ruhani bir hayat yaşayan,müritlerinin iradesini kendine bağlayan, zaman zaman olağanüstü harikalargösteren, duası ve yardımıyla hastaları iyileştiren ve halk tarafından saygıduyulan bir insan olarak tarif edilir. Romandaki en önemli dede Zosima Dede’dir.Dostoyevski, Karamazov Kardeşler, Ergin Altay (çev.), İletişim yay., 11. Baskı,İstanbul 2007, s.48-49. ДОСТОЕВСКИЙ, Ф. М., БРАТЬЯ КАРАМАЗОВЫ, СОВРЕМЕННИК,1981, ТОМ.1, Стр.32-33.22 Dostoyevski, Karamazov Kardeşler, s.49; ДОСТОЕВСКИЙ, Ф. М., БРАТЬЯ КАРАМАЗОВЫ,ТОМ.1, Стр.34.23 Henri Troyat, Dostoyevski, Leyla Gürsel (çev.), İletişim yay., 1.Baskı, İstanbul2004, s.374.
taraftarı duyguların havası içinde kaleme alınan eserde,24
Dostoyevski’nin aşırı derecede Türk ve İslam karşıtı olduğu ve Rus
halkını Türkler aleyhine kışkırttığı görülür.
Dostoyevski, ilk defa günlüğünün Haziran 1876 sayısında
dünyanın en önemli siyasal merkezi olan İstanbul’un er ya da geç
Rusların eline geçmesi gerektiğini söyler.25 Ona göre, İstanbul’un
Rusların eline geçmesi tarihin ve hadiselerin doğal sonucudur.
Petro zamanında, Rusya her bakımdan çok zayıf olduğu için
İstanbul’u ele geçirmek mümkün değildi. Petro, Petersburg şehrini
kurduğu zaman Ruslar, Finlilerin ve Almanların etkisindeydi.26 Eğer
o dönemde Petro, Petersburg şehrini kurmak yerine İstanbul’u ele
geçirmeye çalışsaydı bu, Rusya’nın yıkımıyla bile
sonuçlanabilirdi.27 Çünkü Almanlardan daha ince ve elit bir zümre
teşkil eden, kültür, sanat, edebiyat ve denizcilik sahasında
ilerlemiş olan Yunanlılar Petro’yu büyüleyebilirlerdi. Ve böylece
Rusya kısa zamanda Grek kültürünün etkisi altına girer, Rusya’nın
güneyi Yunan tehdidine maruz kalır, hatta düşmanları Rusya’yı24 Edward Hallett Carr, a.g.e., s.260.25 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.410.26 Rusya’nın kültür başkenti olan Saint Petersburg, Çar I. Petro tarafındanRusya’nın batıya açılan kapısı olması amacıyla Roma ve İstanbul şehirlerinin birsentezi olarak 1703 yılında kurulmuş ve yaklaşık 200 yıl Rusya’nın başkentliğiniyapmıştır. Neva nehri üzerindeki 42 ada üzerinde kurulan şehir, genişbulvarları, dingin suları ve köprüleriyle kuzeyin Venedik’i olarak anılır.Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov’un Saint Petersburg’takievleri müze olarak kullanılmaktadır. Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” ile“Ezilenler” romanı da bu şehirde geçer.http://tr.wikipedia.org/wiki/Sankt_Petersburg27 “O zamanlar Petro, Petersburg kentini kurmak yerine İstanbul’u ele geçirmeyidüşünseydi, bana öyle geliyor ki sultanı darmadağın edecek kadar gücü olsaydıbile kimi nedenlerden bu düşüncesinden hemen vazgeçerdi, çünkü zamanı değildi veRusya’nın yıkımıyla bile sonuçlanabilirdi… Şimdi Rusya, İstanbul’un Rusya’nınbaşkenti olamayacağını anlıyor, oysa Petro iki yüz yıl önce İstanbul’u elegeçirdikten sonra başkenti mutlaka buraya taşırdı ve bu, Rusya’nın felaketiylesonuçlanırdı, çünkü İstanbul Rusya’da değildi, Rusya olamazdı… Slavlar, Rusyaolmadan Yunanlılarla mücadelelerinde güçlerini tüketirler. İstanbul’unYunanlıların mirası olduğunu kabul etmek asla mümkün değildir: Dünyanın enönemli yeri olan İstanbul sadece Yunanlılara bırakılamaz, ayrıca onlara büyükgelir. F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.410-411.
karlarla kaplı kuzey bölgelerine ya da Asya’ya sürerlerdi. Rusya
kendi içine kapanır, Ortodoks dünyası yenilenen İstanbul ve köhne
Rusya olarak ikiye bölünür ve Petro’nun seferi İstanbul’un
yenilenmesinden başka bir şeye hizmet etmezdi.28
Dostoyevski, günlüğünde Türklerin İstanbul ve Anadolu’dan
çıkarılıp Asya steplerine sürülmesini, İstanbul ele geçirildikten
sonra halifeliğin kaba kuvvetle değil de akıllıca hareket edilerek
ortadan kaldırılmasını, Ortodoks Hıristiyan inancının İstanbul’da
yayılmasını, Ayasofya’nın kiliseye çevrilip Hıristiyan duaları
eşliğinde patrik tarafından kutsanmasını, Moskova’dan bir çan
getirilip Ayasofya’ya takılmasını, Türklere ve Müslümanlara silah
taşıma yasağının getirilmesini teklif eder. Benzer uygulamaların
daha önce Kazan’da yapıldığını ve başarılı olunduğunu söyleyen
yazar, ancak bu şekilde Türklerin siyasal ve toplumsal
muhalefetinin kırılacağını ve zamanla Türklerin sadece sabun ve
cübbe satmakla meşgul olacaklarını söyler.29
Mart 1877’de İstanbul’un alınması ile ilgili iddialarını
tekrar günlüğüne taşıyan Dosyoyevski: “Rusya ister barışa
yanaşsın, isterse geri adım atmaya niyetlensin, ben yine iddiamı
sürdürmek istiyorum: İstanbul er ya da geç bizim olacaktır…” der.30
Bazı Avrupalı ve Rus aydınlar, Osmanlı Devleti çöktükten sonra
İstanbul’u ele geçirme kavgaları yaşanmaması için İstanbul’un
uluslar arası bir kent yapılması gerektiğini öne sürerler.
Dostoyevski buna iki sebepten dolayı şiddetle karşı çıkar.
Birincisi yeryüzünün en önemli noktası olan İstanbul’un sahipsiz28 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.410-411.29 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.500-502.30 Dostoyevski, günlüğünün Mart 1877 sayısında İstanbul’la ve Türklerle ilgiliçok ateşli yazılar yazar. Yaklaşık bir ay sonra Nisan 1877’de tarihe 93 Harbiolarak geçen ve Osmanlı Devleti için çok büyük kayıplara neden olan Osmanlı-RusSavaşı başlar. Dostoyevski, F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.720.
ve uluslar arası bir şehir olarak kal(a)mayacağı, İngilizlerin
eline geçeceğidir.31 İkincisi ise Doğu Hıristiyanlarını ancak
Rusya’nın bir araya getirebileceğidir. Eğer İngilizler, İstanbul’a
hâkim olursa Doğu Hıristiyanları arasında birlik sağlanamaz,
Ortodoksluk zayıflar hatta Bulgar-Yunan çatışmaları çıkar:
“Rusya hiçbir Avrupalı devlet önünde, hangi gerekçeyle
olursa olsun, bu meselede geri adım atmamalıdır; bu dava
bizim için ölüm kalım meselesidir çünkü. Bu yeni ve henüz
ayağı yere sağlam basmayan Doğu halkları arasında meydana
gelmesi çok mümkün ve ağır sonuçlar doğurabilecek dinsel
çatışmaların önünü almak için İstanbul er ya da geç bizim
olmalıdır…32
Dostoyevski, İsa’nın düşmanlarıyla, yani Türklerle (!)
savaşmayı kutsal bir vazife olarak görür ve İstanbul’u alma
hayallerinin coşkusuyla kan dökmeyi kutsallaştırır.33 Slav davasını
Rus davası olarak gören34 ve Rusya’nın bütün Slav halkların ve
Ortodoksların hamisi olduğuna inanan Dostoyevski, başkenti
taşımamak şartıyla İstanbul’u ele geçirme zamanının geldiğini,
bunun bir ütopya ya da “histeri hezeyanı” olmadığını,35 “Hasta
Adam”ın ölümüyle birlikte İstanbul’un kesinlikle İngilizlere ya da
Avrupalı devletlere bırakılmaması36 ve mutlaka Rus egemenliğinde
olması gerektiğini savunur.
“Avrupa’da şimdi sürdürülen diplomatik görüşmeler ve
anlaşmalar ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, önümüzdeki
31 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.726.32 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.729.33 Henri Troyat; Dostoyevski’nin, İstanbul’un fethiyle, Beyaz Çar’la ve Rushalkının dinî görevleri ile ilgili parçalarını okurken insanın gülesi geldiğinisöyler. Henri Troyat, a.g.e., s.377, 379.34 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.542.35 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.718-720.36 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.726-727.
yüzyılda da olsa İstanbul eninde sonunda bizim olacaktır!
Yolumuzdan sapmadan, kararlılıkla yürümeli ve aklımızdan hiç
çıkarmamalıyız.37”
Dostoyevski, Avrupa’nın büyük devletlerinin İstanbul’da
gözünün olduğunu, özellikle İngiltere’nin Rusya’ya karşı
Osmanlı’nın yanında yer almasını bir fırsatçılık olarak görür.
Dostoyevski’ye göre İngilizlerin asıl emeli yakında çökecek olan
Osmanlı mirasına sahip çıkmak özellikle İstanbul’u ele geçirmek ve
İstanbul’u Ruslara kaptırmamak için Balkanlardaki Hıristiyan
halkların özellikle de Yunanlıların hamiliğine soyunmaktır.38
Dostoyevski, Türkleri sevip onlara hak veren ve olaylara daha
rasyonel ve hümanist bakan Rus aydınlarını amansızca eleştirir.39
Onun eleştiri oklarından Tolstoy ve Levin’in yanı sıra N. Y.
Danilevsky de nasibini alır. Danilevsky, Osmanlı ve Avusturya
imparatorlukları yıkıldıktan sonra Rusya’nın himayesinde başkenti
İstanbul olan fedaratif bir Rus-Slav imparatorluğu kurulmasını
teklif etmektedir.40 Rusya’nın tek başına İstanbul’a hâkim olmasını
pek ahlakî bulmayan Danilevsky, İstanbul’un geçici bir süre yine
Türk egemenliğinde kalması gerektiğini söyler. Dostoyevski,
Danilevsky’nin bu düşüncelerine karşı çıkar ve İstanbul’un
yönetiminin Rusya’ya ait olduğunu savunur.
N. Y. Danilevsky, İstanbul’un zamanla bütün doğu
halklarının ortak kenti olması gerektiği sonucuna varıyor.
Bu topluluklar Ruslarla birlikte İstanbul’a eşit hak37 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.730.38 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.494-498.39 Dostoyevski, “Türk Âşıkları” başlıklı yazısında Türkleri seven ve İslamiyet’iöven pek çok Rus ilim adamı, profesör ve öğretmeni eleştirir ve bunların Rushalkından ve inancından uzak kişiler olduğunu söyler. F. M. Dostoyevski, BirYazarın Günlüğü-II, s.851-853. 40 Danilevski’ye göre kurulacak olan Rus-Slav Birliği Adriyatik’ten BüyükOkyanus’a, Buz Denizi’nden Adalar Denizine kadar olan sahayı içine alacaktır.Akdes Nimet Kurat, a.g.m., s.265.
temeline dayanarak sahip olacaklarmış. Böyle bir yaklaşım
bence şaşırtıcı. Ruslar ve Slavlar arasında nasıl bir
eşitlik söz konusu olabilir? Aralarında eşitliği kim kılacak
peki? Rusya’yı onlarla her bakımdan eşit tutamayacağımıza
göre, İstanbul’a sahip olmaya nasıl olur da onlarla eşitlik
temeline dayalı katılabilir?.. İstanbul bizim olmalıdır,
evet, İstanbul Ruslar tarafından fethedilecektir, Türklerden
bize sonsuza dek geçecektir. Kısacası, sadece bize ait
olmalıdır, sahip olduktan sonra biz bu kente Slavları ve
sonra kimi istiyorsak onları sokacağız, ayrıca geniş
temeller üzerinde, ama bu kent Slavlarla beraber fedaratif
bir sahiplenme olmayacaktır… İstanbul’a, Boğazlara ve
körfezlere sadece Rusya sahip olacaktır. İstanbul’da bir
ordu ve filo bulundurulacak, kaleler, tabyalar inşa
edilecektir… Rusya İstanbul’u şimdi ele geçirecekse, bunun
tek nedeni, kendisi için saptadığı bir amaç ve görev
olmasıdır; Slavlardan başka kendisine çizdiği yolda Rusya
için bir diğer yaşamsal ve geniş kapsamlı sorun, Doğu
Sorunu’dur ve bu sorunun çözümü İstanbul’dan geçmektedir…
Özetle İstanbul Slav birliğini engelleyen ve Slavların
sağlıklı bir yaşama geçme sürecini durduran tüm Slav ve Doğu
dünyasındaki sürtüşmelere dur diyecek bir işlevi yerine
getirecektir. Bu durumda tek çıkış yolu Rusya’nın İstanbul’u
sadece kendisi için, kendi hesabına ele geçirmesidir…
İstanbul Doğu’nun merkezidir, aynı zamanda da dinsel
merkezidir ve başında Rusya vardır. Rusya’ya özellikle
gereklidir, hatta faydalıdır, kendisinin ve tüm Avrupa’nın
kaderinin değişmesine bağlı olarak, kısa bir süre için,
Petersburg’u unutmak ve Doğu’da kalmak zorundadır… Rusya
İstanbul’a sahip olmakla, tüm Slavların ve Slavlardan ayrı
tutmadığı bütün Doğu halklarının özgürlüklerinin adeta
bekçisi, güvencesi olacaktır. Yüzyıllarca süren Müslüman
egemenliği bu topluluklar için birleştirici değil, zulmeden
güç olmuştur ve bu topluluklar onun yönetimi altında
kımıldamaya bile cesaret edememişlerdir, yani insan gibi
yaşamamışlardır… Rusya’nın bu misyonu için İstanbul
gereklidir, çünkü Doğu dünyasının merkezidir… Evet bu büyük
Hıristiyanlık davası, bu yeni Hıristiyanlık ve Ortodoksluk
hareketi şu anki savaşla başlamıştır; ancak N.Y.Danilevski
hâla buna inanmıyor. İnanmıyor bu açık, çünkü İstanbul’a
sahip olmayı şimdilik kimsenin, Rusya’nın bile hak
etmediğini düşünüyor… Rusya’nın bu savaşta kesin sonuca
ulaşacak güçte olduğuna Danilevski inanmayabilir… İstanbul’u
işgal etmek için bu savaş kadar uygun bir an hiçbir zaman
olmamıştır (olamaz da); hele hele Avrupa’nın şimdiki ya da
yakın gelecekteki politik konumu dikkate alındığında
gerçekten iyi bir fırsattır.41
Panslavistlerin ve Dostoyevski’nin İstanbul’u alma konusunda
çok istekli olmalarına karşın 19. Yüzyıl Rusya’sında gerek siyasî
çevrelerde gerekse aydın zümrede bu fikre karşı çıkan muhalif
gruplar da vardı. Rus siyaset adamı V. N. Çiçerin 1860-1870’lerde
“Aklı başında olan hiçbir Rus, Türkiye’nin fethedilmesini,
İstanbul’un topraklara dâhil edilmesini tabii düşünemez. Çünkü bu
Rusya’nın güçlenmesi değil, zayıflaması olurdu. Ağırlık noktası
güneye kayardı ve Rusya, Rusya olmaktan çıkmış olurdu42” der.
Eleştirmen Rozanov, “Kutsal Rus insanı” mitini yaygınlaştıran ve
Panslavist heyecanın bayraktarlığını yapan Dostoyevski için “bütün
edebiyatımızda, ülküleri, günün gerçeklerinden böyle bütünüyle
kopuk başka yazar yoktur” der.43 Bay B., “Bırjeviye Vedomosti”de
çıkan bir yazısında Dostoyevski’nin İstanbul’u ele geçirmekle
41 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-II, s.1029-1034. 42 Svetlana Oreshkova, Rus-Osmanlı Savaşları: Sebepler ve Bazı Tarihî Sonuçlar,Osmanlı, c.1, Ankara 1999, s.559-560.43 Edward Hallett Carr, a.g.e., s.255.
ilgili yazısını alaya alır ve çok şiddetli bir şekilde eleştirir.44
Stefan Zweig ise Dostoyevski’nin bir Orta Çağ rahibi kadar bağnaz
ve dünyayı Rus emperyalizmi altına sokacak kadar Panslavist bir
milliyetçi olduğunu söyler.45
Hayatının son yıllarında kalemini Panslavizmin emrine veren
Dostoyevski, Rusya’nın hâkimiyeti altında büyük bir Slav-Ortodoks
dünyasının ütopyasını kuran milliyetçi bir Rus yazarıdır.
İstanbul’la ilgili düşüncelerini romanlarında, günlüklerinde,
mektuplarında ve konuşmalarında sık sık dile getiren Dostoyevski,
1880’deki Puşkin’i Anma törenlerinde de “İstanbul bizim olacaktır”
diye bağırır. Maikov’a yazdığı bir mektupta da Rus tarihî
kaynakları esas alınarak İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet
tarafından alınmasını anlatan bir masal yazmayı planladığından
bahseder.46 Türk edebiyatında Dostoyevski’nin Puşkin, Tolstoy,
Turganyev gibi diğer Rus yazarlarına göre daha geç tanınmasında
onun Panslavist düşüncelerinin ve İstanbul’la ilgili emperyalist
ideallerinin etkisi vardır.47
44 F. M. Dostoyevski, Bir Yazarın Günlüğü-I, s.422.45 “Dostoyevski, savaş borusunu çalmaktadır. Avusturya’nın ezilmesini;İstanbul’daki Ayasofya’nın üzerinden hilalin koparılıp çıkarılmasını; Almanya’yahaddinin bildirilmesini; İngiltere’nin yenilgiye uğratılmasını istemektedir…Rusya bazen İsa’dır, bazen Tanrıdır, bazen Büyük Petro’nun imparatorluğudur;aynı zamanda yeni Roma’dır, maddî ve manevî güçlerin birliğidir, imparatorluktacı ile papalık tacının birleşmesidir, başkenti ise bazen Moskova, bazenİstanbul, bazen yeni Kudüs’tür.” Stefan Zweig, Dünya Fikir Mimarları Üç Büyük Usta:Balzac, Dickens, Dostoyevski, Türkiye İş Bankası Kültür yay., Ankara 1989, c.II, s.200-204.46 Dostoevsky, Letters and Reminiscences, “Dostoevsky’s Letters to A. N. MAIKOV”,(Translated by S.S.Koteliansky and J. Middleton Murry), London, Chatto&WİNDUS,1928, s.73 www.archive.org/stream/dostoevskyletter00dostuoft.47 Aykut Altan, Dostoyevski’nin sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da geçtanındığını ve yazarın ününün I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da hızlayayıldığını söyler. “Dostoyevski’nin Krotkaya öyküsü yazıldığından 55 yıl sonra İçliKız adıyla K. M. Vâsıf tarafından Türkçeye çevrilmişti (1931). Ölü Bir Evden Anılarromanı, yazılışından 71 yıl sonra Haydar Rıfat tarafından Ölüler Evinin Hatıralarıadıyla çevrilmişti (1933). İçinde Namuslu Hırsız öyküsünün de yer aldığı Beyaz Gecelerkitabı ise, yazıldığından 85 yıl sonra Ruşen Eşref Ünaydın tarafındançevrilmişti (1933). Fakat Dostoyevski’nin yapıtlarından bazı bölümlerin dahaönceki yıllarda zaman zaman dergilerde yer aldığını belirtmemiz gerekir.
Sonuç
19. yüzyılın en önemli romancılarından biri olan Mihail
Fedoroviç Dostoyevski’nin eserlerinde İstanbul, politik ve dinî
bir merkez olarak ele alınır. Danilevsky, Karamzin, Pogodin ve
Pobedonostsev gibi Panslavist yazarların tesirinde kalan ve
hayatının ikinci döneminde Panslavist düşüncelere sahip olan
Dostoyevski, eserleriyle I. Petro’dan itibaren yürütülen “Şark
Siyaseti”nin edebî bir dili olmuştur. Dostoyevski’nin “Karamazov
Kardeşler” ve “Bir Yazarın Günlüğü” adlı eserlerinde İstanbul, ekümenizmin
kaybedilmiş payitahtı, ve Slav dünyasının ukde-i hayatiyyesi olma
özelliklerinden dolayı Ortodoksluğun hamisi Rusya tarafından ele
geçirilmesi gerekli bir şehir olarak takdim edilir. Devrin
şartlarından dolayı Dostoyevski’nin eserlerinde İstanbul, tarihî
ve kültürel özellikleriyle değil 19. yy Rus tefekkür hayatının
dinî, politik ve stratejik bakış açılarıyla ele alınmıştır.
BİBLİYOGRAFYAÖrneğin, 1917 yılında yayımlanmaya başlayan Yeni Mecmua dergisinde AhmetAğaoğlu’nun Rus Edebiyatı üzerine yazdığı bir yazı serisini Rus klasiklerindençeviriler izlemişti. Dergide, Maksim Gorki’nin Şahin Üzerine Türküsünden sonra,Dostoyevski’nin Ölü Bir Evden Anılar romanından Zindan Hatıraları adıyla Refik Halit’inçevirdiği bir bölüm yer almıştı. Aynı dergide 1918 de (56-62. sayılar) RuşenEşref’in çevirdiği Beyaz Geceler yayımlanmıştı. Hasan Ali Ediz’in belirttiğinegöre, Yeni Mecmua’nın bu tanıtımından sonra Rus edebiyatına karşı ilgi artmış,1922 yılı Nisanında Peyam-ı Sabah gazetesinde Cenap Şahabettin’in Dostoyevskiüzerine üç inceleme yazısı yayımlanmıştı. Bundan başka, Yakup KadriKaraosmanoğlu 1923’de yine Yeni Mecmua’da Ölü Bir Evden Hatıraları çevirmeye başlamışsada bu çeviri tamamlanamamıştı (Ediz, 1979:29) Dostoyevski’ye karşı duyulan ilgi,onun yaşamı ve eserleriyle ilgili olarak yabancı dillerde yazılmış olankitaplara da yansımıştı. A. Suarèz’nin Trois Hommes: Pascal, İbsen, Dostoyevski (1913)kitabının Dostoyevski bölümü V. Bürün tarafından çevrilmişti (1915). A. Gide’inDostoyevski (1923) kitabı Suphi Nuri (İleri) tarafından çevrilerek Servet-i fünunmecmuasının 1915-54. sayılarında yayımlanmıştı (1933-34). S. Zweig’ın Drei Meister(1920) kitabının Dostoyevski bölümü F. Gökbudak tarafından çevrilerek YücelDergisi’nin 67-80. sayılarında yer almıştı (1940-41).” Aykut Altan, Türkiye’deRus Dili ve Edebiyatı Çalışmaları Rus Edebiyatından Çeviriler (1884-1940) veRusça Öğrenimi (1883-2006), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 46, 2(2006), s.15-16.
ALTAN, Aykut, Türkiye’de Rus Dili ve Edebiyatı Çalışmaları Rus
Edebiyatından Çeviriler (1884-1940) ve Rusça Öğrenimi (1883-2006),
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 46, 2 (2006), 1-27 s.
CARR, Edward Hallett Carr, Dostoyevski, İletişim yay., 5. Baskı,İstanbul 2007, 257 s.
Даниле́вский, Никола́й Я́ковлевич, Россия и Европа: Взгляд на
культурные и политические отношения Славянского мира к Германо-
Романскому, Издателство Эксмо, Москва 2003, 640 с.
DOSTOYEVSKİ, Fydor Mihayloviç, Bir Yazarın Günlüğü, Kayhan Yükseler
(Çev.), YKY, 2. Baskı, II c., İstanbul, Şubat 2009, 1210 s.
ДОСТОЕВСКИЙ, Ф. М., БРАТЬЯ КАРАМАЗОВЫ, СОВРЕМЕННИК, 1981, 2 ТОМА. 367+541
Стр.
DOSTOYEVSKİ, Karamazov Kardeşler, Ergin Altay (çev.), İletişim yay.,
11. Baskı, İstanbul 2007, 795 s.
DOSTOEVSKY, Letters and Reminiscences, “Dostoevsky’s Letters to A. N.
MAIKOV”, (Translated from the Russian by S. S. Koteliansky and J.
Middleton Murry), London, Chatto&WİNDUS, 1928, s.73
www.archive.org/stream/dostoevskyletter00dostuoft.
GRANVİLLE, Johanna, “Pogodin, Mikhail Petrovich”, The Encyclopedia ofRussian History, Edited by James R. Millar, Macmillan Reference, USA,2004.
KANDEMİR, Hüseyin, Rus Edebiyatında İstanbul, Çizgi Kitabevi, 1. Baskı,
Konya, Ağustos 2009, 148 s.
Карамзин, Николай Михайлович, История государства Российского,
Tom.2-3, İzd. Nauka, Москва 1991, 431 с.
KURAT, Akdes Nimet, Panslavizm, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya
Fakültesi Dergisi, c.XI, S.2, 3, 4, Haziran – Eylül - Aralık 1953, 241-
278 s.
ORESHKOVA, Svetlana, Rus-Osmanlı Savaşları: Sebepler ve Bazı
Tarihî Sonuçlar, Osmanlı, c.1, Ankara 1999, s.559-560.
ÖZDEMİR, Fatih, Türk Romanında Ruslar, Marmara Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, (Basılmamış Doktora Tezi) İstanbul 2009,
429 s.
Saint Petersburg Encyclopaedia,
http://www.encspb.ru/en/article.php?kod=2804022508
SEYFETTİN, Ömer, Bütün Eserleri Hikâyeler-3, (Haz.) Hülya Argunşah,
Dergâh Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 1999, 17-34 s. (Ömer
Seyfettin, Nakarat, Yeni Mecmua, c.3, S.63, 3 Teşrinievvel 1918/3
Ekim 1918, s.216-220)
TOLSTOY, Pyotr Andreyeviç, Tolstoy’un Gizli Raporlarında Osmanlı İmparatorluğu,
Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2009
TROYAT, Henri, Dostoyevski, Leyla Gürsel (çev.), İletişim yay.,
1.Baskı, İstanbul 2004, 443 s.
ZWEIG, Stefan, Dünya Fikir Mimarları Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski,Türkiye İş Bankası Kültür yay., Ankara 1989, c.II, 213 s.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sankt_Petersburg