Post on 06-Feb-2023
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 129
Anadolu’nun son 350 yılında yaşanan önemli kurak ve yağışlı yıllar
Ünal Akkemik1, Nesibe Köse1, Aliye Aras2, H. Nüzhet Dalfes3
1İ.Ü.Orman Fakültesi, Orman Botaniği Anabilim Dalı 2İ.Ü.Fen Fakültesi, Biyoloji B. Botanik Anabilim Dalı
3İ.T.Ü.Bilişim Enstitüsü uakkemik@istanbul.edu.tr
ÖZ Anadolu’nun iklim tarihi üzerindeki dendroklimatolojik çalışmalar son yıllarda giderek artmış ve önemli
sonuçlara ulaşılmıştır. Bu makalede, ülkemizin değişik bölgelerinde yapılmış olan iklimsel rekonstrüksiyonlar ve karakteristik yıl analizleri sonucunda saptanan ve bazıları Osmanlı kayıtlarında da bulunan, son 350 yıllık dönemdeki kurak ve yağışlı yıllar açıklanmıştır. Kurak yıllar genellikle bir yıl, seyrek olarak iki ve Akdeniz Bölgesi’nde de bir kez üç yıl (1745-47) sürelidir. İki yıl süreli kurak dönem, Akdeniz Bölgesi’nde 7 kez, Karadeniz Bölgesi’nde de 5 kez yaşanmıştır. Kurak ve yağışlı yılların bazıları her iki bölge için ortak iken, büyük çoğunluğu farklı yıllardır. Her iki bölgede de kurak olan yıllar 1676, 1679, 1696, 1715, 1725, 1746, 1757, 1797, 1815, 1887, 1927-1928; yağışlı olanlar da 1655, 1665, 1678, 1681, 1689, 1698, 1709, 1727, 1871, 1901 yıllarıdır. Bu yılların tamamı önceki çalışmalarda da kurak ve yağışlı yıllar olarak belirtilmiştir. Kastamonu ve Konya yağışları için yapılan rekonstrüksiyonlardaki dönemsel değişimler de incelenmiş ve her iki istasyon arasında dönemsel değişimlerin yer yer paralel yönde seyrettiği ve aralarındaki korelasyonun 0.32 olduğu saptanmıştır.
Giriş Anadolu, hem doğal hem de kültürel açıdan doğu-batı arasında önemli bir geçiş noktasında yer
almaktadır. Doğal yapısı gereği de, dünyanın en zengin flora bölgelerinden birine sahiptir. Diğer yandan, insanlık tarihinin önemli aşamalarına sahne olduğundan ve binlerce yıldan bu yana çok değişik medeniyetlere ev sahipliği yaptığından geniş bir kültürel kimliğe sahiptir.
Böylesine büyük öneme sahip olan dünyanın bu bölümünde, iklim tarihi hakkında henüz daha yeterli bilgiler bulunmamaktadır. Bu sorunun üstesinden gelebilmek amacıyla çeşitli dendroklimatolojik çalışmalar yapılmıştır (D’Arrigo ve Cullen, 2001; Touchan ve diğ., 2003; Dalfes ve diğ., 2003; Akkemik ve Aras, 2005; Akkemik ve diğ., 2005). Bu çalışmalarla, Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 350, Akdeniz Bölgesi’nde de yaklaşık 700 yıllık yağış ve kuraklık tarihi hakkında önemli bilgilere ulaşılmıştır. Orman ağaçlarında yıllık halkanın önemli bir kısmı ülkemiz genelinde nisan-temmuz ayları arasında oluşmaktadır. Akkemik ve Çinar (2005), İstanbul-Belgrad Ormanında doğal yetişen sapsız meşe ağaçlarında yıllık halkanın yaklaşık %90’lık kısmının, mayıs-temmuz ayları arasında oluştuğunu saptamışlardır. Türkiye’de yapılan dendroklimatolojik çalışmalarda genel olarak nisan-ağustos dönemindeki yağışlarla yıllık halka gelişimi arasında doğrusal ilişkiler bulunmaktadır (Akkemik 2000a, b, c; Hughes ve diğ., 2001; D’Arrigo ve Cullen, 2001; Touchan ve diğ., 2003; Akkemik, 2003; Akkemik ve Aras, 2005; Akkemik ve diğ., 2005). Anadolu genelinde, düşük yağışlar sınırlayıcı özellik gösterdiğinden, yağışların rekonstrüksiyonları yapılmıştır. D’Arrigo ve Cullen (2001) Şubat-Ağustos, Touchan ve diğ. (2003) Mayıs-Haziran, Akkemik ve Aras (2005) Nisan-Ağustos ve Akkemik ve diğ. (2005) Mart-Haziran aylarının toplam yağış rekonstrüksiyonlarını yapmışlar ve yaklaşık olarak son 500 yıllık dönemdeki önemli bazı kurak ve yağışlı yılları saptamışlardır.
Ekstrem kurak veya yağışlı geçen yıllar dışında, yağış ve sıcaklığın ortalama değerlerde seyrettiği yıllarda, halka genişliklerinin yönleri, büyüme oranları ve halka değerlerinin ortalamadan sapmaları, daha çok içinde bulunduğu ekolojik koşulların etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, yapılan rekonstrüksiyon çalışmalarında, özellikle ekstrem sapma gösterenler değerlendirmeye alınmaktadır. Bu yıllar, tarihi belgelerdeki kuraklık ve kıtlıkla da karşılaştırılabilmekte ve kurak olduğu dendroklimatolojik analizlerle belirlenebilen yılların denetimi de yapılabilmektedir. Örneğin Osmanlı döneminde, tarımsal kıtlıkların çoğu, kurak geçen yıllarda yaşanmıştır. Purstgal (1983), 1887 yılının bölge genelinde kurak geçtiğini ve halkın kıtlık yaşadığını belirtmiştir. İnalcık (1997), Osmanlı kayıtlarına dayanarak, 1757 yılında Kıbrıs’ta büyük bir kıtlık ve sonrasında göçler yaşandığını belirtmiştir. Yapılan rekonstrüksiyon çalışmalarının tamamında bu iki yılın, dendroklimatolojik olarak da kurak olduğu görülmüştür.
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 130
Bu makalede, D’Arrigo ve Cullen (2001), Hughes et al (2001), Touchan ve diğ. (2003), Akkemik ve Cherubini (2003), Akkemik ve diğ. (2005) ve Akkemik ve Aras (2005) tarafından yapılmış olan çalışmalardan elde edilen sonuçların bir karşılaştırmasının yapılması ve Anadolu’nun son 350 yıllık dönemindeki önemli kurak ve yağışlı yılların belirlenmesi amaçlanmıştır.
Materyal ve Yöntem Türkiye’de yağışların rekonstrüksiyonu amacıyla yapılan çalışmaların sayısı oldukça azdır
(D’arrigo ve Cullen, 2001; Touchan ve diğ., 2003; Akkemik ve Aras, 2005; Akkemik ve diğ., 2005). Bunlar, Batı Karadeniz Bölgesi ile İç Anadolu’nun kuzey ve güney kesimlerine yayılmıştır (Şekil 1). Türkiye ormanları genellikle Akdeniz, Ege ve Karadeniz Bölgelerine yayıldığından, uzun dönemli rekonstrüksiyonlar yapmak için, ancak bu bölgelerden örnekler alınabilmektedir.
Anadolu, kuzeyinden güneyine doğru üç ana iklim özelliği (Karadeniz, İç Anadolu ve Akdeniz) gösterdiğinden, yıllık halka kronolojilerinin seçiminde, bölgesel farklılıklar dikkate alınmıştır. Bu amaçla, iki değişik bölge (Batı Karadeniz ve Batı Akdeniz) ve iki değişik ağaç türü (Pinus nigra ve Quercus sp.) için oluşturulmuş olan kronolojiler ve rekonstrüksiyon sonuçları kullanılmıştır. Makalede, Akkemik ve Aras (2005) ve Akkemik ve diğ. (2005) tarafından Konya ve Kastamonu (Şekil 1) yağışlarından her iki bölge de ortak olan ve kambiyum faaliyetinin en hızlı olduğu Nisan-Haziran dönemi için yeniden rekonstrüksiyonlar yapılmıştır. Kullanılan materyaller birer kronoloji ve birer tane de meteoroloji istasyonu olduğu için, her yöre için ayrı ayrı kalibrasyon ve verifikasyon yapıldıktan sonra, regresyon denklemleri oluşturulmuş ve bu denklemler kullanılarak 1650 yılına kadar nisan-haziran arası toplam yağış değerlerinin tahminleri yapılmıştır. Verifikasyon için RE değeri (Fritts, 1976) hesaplanmıştır. Rekonstrüksiyonlarda 1 standart sapmayı aşan değerler, bölgeler için kurak ve yağışlı yıllar olarak değerlendirilmiştir. Bu makaleye kaynak olan çalışmalarda (Akkemik ve Aras, 2005; Akkemik ve diğ., 2005) ana amaç, yağış rekonstrüksiyonları olduğu için, örnek alanı seçiminde her iki yörede de, güneye bakan sıcak ve kurak yamaçlar tercih edilmiştir. Karşılaştırma yapmak amacıyla, D’Arrigo ve Cullen (2001) ve Touchan ve diğ. (2003) tarafından yapılan rekonstrüksiyon sonuçları kullanılmıştır. Ayrıca, Hughes ve diğ. (2001) ve Akkemik ve Cherubini (2003) tarafından belirtilen “karakteristik yıllar” ile de karşılaştırmalar yapılmıştır.
Diğer yandan, rekonstrüksiyonlardan elde edilen yağışların dönemsel bir değişim gösterip göstermediği ve eğer dönemsel bir değişim gösteriyorsa bunun her iki bölgede bir paralellik olup-olmadığı, low-pass filtre yöntemi (Fritts, 1976) kullanılarak incelenmiştir.
Şekil 1. Rekonstrüksiyonları yapılan Kastamonu (Akkemik ve diğ., 2005)ve Konya civarı (Akkemik ve Aras, 2005)
Bulgular ve Tartışma Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Kastamonu Meteoroloji İstasyonu yağış verileri ile yıllık halka
kronolojileri arasındaki korelasyon katsayılarından özellikle Mart-Haziran aylarındakiler anlamlı ve pozitif yönde sonuçlar verirken, İç Anadolu’nun güneyi arasındaki Konya Meteoroloji İstasyonu yağış değerlerinden Nisan-Ağustos dönemi yağışları pozitif ve anlamlı ilişkiler vermiştir. Yöreler arasında karşılaştırma yapabilmek amacıyla, her iki yöre için ortak olan Nisan-Haziran dönemindeki toplam yağışlar ele alınarak kalibrasyonlar yapılmıştır. Şekil 2 ve 3’te, sırasıyla, Kastamonu ve Konya civarındaki yağışlar ile meşe ve karaçam kronolojileri arasındaki uyum ve korelasyon katsayıları görülmektedir.
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 131
Her bölgenin kendi içerisindeki yıllık halka genişliği-yağış ilişkileri yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı iken, bölgeler arasındaki ilişkiler anlamsız düzeyde kalmıştır. Her iki kronolojinin son 70 yıllık dönemdeki grafiği genel olarak uyumsuz ve korelasyon katsayıları düşük (0.10 NS) bulunmuştur (Şekil 4). Tüm periyotta ise (1650-1994) korelasyon katsayısı 0.18 olup, oldukça düşüktür. Benzer şekilde her iki bölgenin nisan-haziran dönemi yağışları da karşılaştırılmış ve korelasyonlar yine düşük (0.16) bulunmuştur (Şekil 5). Sonuç olarak, bölgeler arasındaki iklim farklılıkları, benzer şekilde bölgeler arasındaki yıllık halka genişliklerine de yansımıştır. Bununla beraber, her iki bölgede de yaşanan bazı ekstrem yıllarda, yıllık halkaların benzer yönde büyüme yaptıkları da görülmektedir. Aynı şekilde yağışta da yer yer uyumlu giden yıllar görülmektedir.
Korelasyon katsayısı =0.54 (***)
0
100
200
300
400
1931
1935
1939
1943
1947
1951
1955
1959
1963
1967
1971
1975
1979
1983
1987
1991
1995
1999
Yıllar
Nisa
n-H
azira
n Y
ağışı
(mm
)
600
800
1000
1200
1400
Yıllık
hal
ka
indi
sleri
Kast-N-H Mese-res
Şekil 2.Kastamonu meteoroloji istasyonunun Nisan-Haziran toplam yağışı ile meşe kronolojisi arasındaki ilişkiler Korelasyon katsayısı = 0.60(***)
0
50
100
150
200
250
1931
1934
1937
1940
1943
1946
1949
1952
1955
1958
1961
1964
1967
1970
1973
1976
1979
1982
1985
1988
1991
1994
Yıllar
Nis
an-H
azira
nY
ağışı (
mm
)
70080090010001100120013001400
Yıllık
hal
ka
indi
sler
i
Konya-N-H çam-res
Şekil 3.Konya meteoroloji istasyonunun Nisan-Haziran toplam yağışı ile karaçam kronolojisi arasındaki ilişkiler
Her bölgenin kendi içerisindeki nisan-haziran yağışı-yıllık halka indisleri arasındaki yüksek uyumlara dayanarak rekonstrüksiyonlar yapılmıştır. Her bir yöre için, bir kronoloji ve bir yağış değişkeni (nisan-haziran toplam yağışı) arasında kalibrasyon yapıldığından, işlemlerde basit doğrusal regresyon yöntemi kullanılmıştır.
Kastamonu için yapılan kalibrasyonda, 1931-1965 yıllarını kapsayan ilk dönemdeki ayarlı R² (0.44) ve F değeri (27.26***) çok daha yüksek bulunmuş ve bu dönem rekonstrüksiyon için kullanılmıştır. Elde edilen denklem de yr = -197.765 + 0.377351 * X tir. Bu denklemde X yıllık halka indis değerleri olup, 1650 yılına kadar inmektedir.
Konya için yapılan kalibrasyonlarda da, yine 1931-1965 yıllarını kapsayan ilk dönemdeki ayarlı R² ( 0.45) ve F değeri (26.84***) daha yüksek bulunmuş ve ve bu dönem rekonstrüksiyon için kullanılmıştır. Elde edilen denklem de yr = -207.887 + 0.309651 * X tir. Bu denklemde X yıllık halka indis değerleri olup, 1650 yılına kadar inmektedir.
Rekonstrüksiyonların doğrulanmasında kullanılan RE değeri Konya için 0.38, Kastamonu için 0.25 olarak bulunmuş olup, (+1) den (–) sonsuza kadar değer alan bu RE’ nin herhangi bir pozitif değeri, elde
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 132
edilen sonuçların anlamlı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak her iki RE değeri de pozitif olduğundan bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlıdır.
Korelasyon katsay ısı = 0.10 (NS); tüm periyotta 0.18 (**)
600
800
1000
1200
1400
1931
1935
1939
1943
1947
1951
1955
1959
1963
1967
1971
1975
1979
1983
1987
1991
1995
1999
Yıllar
Yıllık
hal
ka
indi
sleri
Mese-res
çam-res
Şekil 4.Meşe ve çam kronolojileri
Korelasyon katsayısı = 0.16 (NS)
0
100200
300400
1931
1935
1939
1943
1947
1951
1955
1959
1963
1967
1971
1975
1979
1983
1987
1991
1995
1999
Yıllar
Nis
an-H
azira
nY
ağışı (
mm
)
Kast-N-HKonya-N-H
Şekil 5. Kastamonu ve Konya’nın Nisan-Haziran toplam yağışlarının karşılaştırması
Yapılan rekonstrüksiyon değerlerinden 1 ve 2 standart sapmayı aşanlar belirlenerek tablo halinde verilmiştir. Tablo 1’ de Kastamonu, Tablo 2’de de Konya yöresine ait sonuçlar görülmektedir. Bu sonuçlar, Türkiye’de daha önceden yapılmış olan diğer rekonstrüksiyon sonuçlarıyla da karşılaştırılmış ve benzer şekilde kurak ve yağışlı olarak belirtilenler işaretlenmiştir. Aynı zamanda, Osmanlı Arşivlerinde bulunabilen kıtlık yılları da tablolarda belirtilmiştir. Yağışların ortalamanın 1 ve 2 SD sapma gösterdiği yıllardan her iki bölge için ortak olanlar da altları çizilerek belirtilmiştir (Tablo 1 ve 2). Böylece, Anadolu’nun son 350 yıllık dönemindeki, şimdiye kadar ulaşılan bilgilere dayanılarak, kurak ve yağışlı yıllar ortaya konmuştur.
Kurak geçen yılların toplam sayısı kuzeyde 39 yıl iken, güneyde 46 yıldır. Kurak yıllar genellikle 1 yıl süreli yaşanırken, zaman zaman da 2 veya 3 yıl süreli kurak yıllar meydana gelmiştir. 2 ve 3 yıl süreli kurak yıllar Anadolu’nun güneyinde daha fazla ortaya çıkmaktadır. D’Arrigo ve Cullen (2001), Touchan ve diğ.(2003), Akkemik ve Aras (2005) ve Akkemik ve diğ. (2005), son 300 yıllık dönemdeki kurak yılların sürelerinin en fazla üç yıl olduğunu belirtmişlerdir. Dendroklimatolojik bulgulara göre, Anadolu’da 4 yıl süreli kurak dönem bir kez yaşanmış olup, 1476-1479 yıllarını kapsamaktadır (Touchan ve diğ., 2003).
Tablo 1 ve 2’de yapılan karşılaştırma sonuçları incelendiğinde, önceki çalışmalarla, elde edilen sonuçlar arasında önemli bir uyum olduğu saptanmıştır. D’Arrigo ve Cullen (2001) tarafından yapılan rekonstrüksiyonda elde edilen yağışlardan belirgin şekilde sapma gösterenler, Touchan ve diğ. (2003) tarafından yapılan rekonstrüksiyonda elde edilen yağışlardan en az 1 standart sapmayı aşanlar, Hughes ve diğ. (2001) ve Akkemik ve Cherubini (2003) tarafından yapılan çalışmalarda da karakteristik olan yıllar alınmış ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Hughes ve diğ. (2001)’in çalışması 1881 yılından sonrasını kapsamaktadır.
Osmanlı arşivlerinde bulunabilen kuraklıkla ilgili karşılaştırma sonuçları da Tablo 1 ve 2’de görülmektedir. Kurak olarak belirtilen bazı yıllar, Osmanlı kayıtlarında da kuraklıktan kaynaklanan kıtlık
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 133
yılları olarak görülmektedir. Osmanlı Arşivleri’nde belirtilen 1925-28 yıllarını kapsayan dört yıllık kurak dönem, mevcut tüm rekonstrüksiyonlarda 2 yıl süreli (1927-28) olarak saptanmıştır. Tablo 1. Kastamonu yöresi için elde edilen yağışların (1650-1930 yılları arası) 1SD ve 2SD’yi aştığı yıllar.
Tablo’daki altı çizili yıllar aynı zamanda Tablo 2’de de olan ve her iki bölge için ortak yıllardır. 2SD (-) yi aşan yıllar 1669, 1687D,A, 1692, 1696D,A, 1701D, 1739T,D, 1746D,T,A, 1887D,T,H,A,1,
1927D,T,A,1 1SD (-) yi aşan yıllar 1660D, 1663, 1676T,D,A, 1679T,A, 1696-1697D, 1699, 1707D-08A, 1715D,A,
1724T,D-25D,T,3,A, 1742D,A-43, 1757D,A,2, 1777T,A, 1780D, 1782T,A, 1788D, 1792, 1797, 1801, 1815D,T,A, 1818D, 1834D,A, 1844D, 1846T,D, 1866T, 1875A, 1904D,A,1, 1927-1928H,D,T,A,1,4
1SD (+) yi aşan yıllar 1655, 1661T-62, 1665D, 1673-74, 1678T,D,A, 1681A, 1684A, 1691, 1698, 1702, 1704, 1720T, 1733T-34-35, 1740D, 1753T,D, 1760D, 1766D, 1771T, 1783T,D, 1793, 1811, 1814A, 1816T,D, 1829A, 1843, 1854D, 1871D, 1884D, 1901H,D,T,A, 1903, 1906D-07, 1909-10A, 1920
2SD (+) yi aşan yıllar 1689D,T,A, 1709D,A, 1723A, 1727D,A, 1877A Tablo 2. Konya yöresi için elde edilen yağışların (1650-1930 yılları arası) 1SD ve 2SD’yi aştığı yıllar. 2SD (-) yi aşan yıllar 1664T, 1685T, 1693T, 1725R,T,A, 1819T,A, 1868T, 1878A, 1887H,D,T,A,1, 1893T,A,1 1SD (-) yi aşan yıllar 1650T,D, 1658T, 1672D, 1676T,D,A, 1679T,A, 1693-1694T, 1696D,T,A, 1715T,A-
16T,D, 1725-1726D,T, 1741T, 1745-46D,T,A-47, 1757D,T,A,3, 1759D,T,A, 1773, 1779T,D, 1781T, 1790T,A, 1796T -97T,A, 1802T, 1815T,A, 1819-1820T, 1823T, 1840T,D,A, 1852D,T, 1854T,A, 1862T,5 -63T, 1890H,D,T,A,1, 1896, 1899, 1923T,D,A, 1927D,T,A,1 -28H,D,T,A,1,4
1SD (+) yi aşan yıllar 1652D, 1655, 1665D,T, 1689D,T,A, 1692T, 1721, 1724T, 1727T,D,A-28T,D-29, 1732A, 1744D,T,A, 1770-71T,D,A, 1780T,A, 1784T,A, 1809T, 1818, 1827T,D, 1839, 1865T,A, 1871, 1876T,A, 1885T,A, 1889T,D,A, 1901H,D,T,A-02, 1922, 1930H,D,T
2SD (+) yi aşan yıllar 1663T, 1678T,D,A, 1681T,D,A-82D, 1709D,T,A, 1717T,A, 1755T,D,A, 1788T,D,A, 1897
H,D,T,A, 1919 H,D,T,A
Tablo 1 ve 2’de verilen değerlere dayanılarak 1, 2 ve 3 yıl süreli kurak yılların sayısı aşağıya çıkarılmıştır:
Erler (2000) tarafından, Konya ve Anadolu’nun değişik kısımlarını da içeren ve tarımsal olarak kurak geçtiği belirtilen yıllardan 1850-51, 1962, 1864, 1969 ve 1974 yıllarında, yağış tahminleri de benzer şekilde ortalamanın altında çıkmış, fakat 1 standart sapmadan daha az olduğu için Tablo 2’de yer almamıştır. Aynı yazar, 1869 yılından sonra 5 yıl süreli bir kurak dönem olduğunu belirtmiştir. Bu dönem içerisinde 1871-72 dışındaki, 1869-70, 1873-74 yılları dendroklimatolojik olarak da yıllık halkanın ortalamanın altında büyüme yaptığı yıllar olarak saptanmıştır.
Yöresel farklar, yıllık halka genişliği üzerinde etkili olsa da, ekstrem kurak veya yağışlı geçen yıllarda, halka genişliklerindeki değişimler, daha çok bölgesel düzeydeki iklim olaylarıyla ilgili olmaktadır. Ekstrem kurak ve yağışlı geçen yılları belirlemek için, her ikisinde de ortak olan kurak ve yağışlı saptanmıştır (Şekil 6). Her iki bölge için ortak olan kurak yılların sayısı 12 iken, yağışlı olanların sayısı da 110’dur. Şekil 6’da görüldüğü gibi, kurak ve yağışlı yıllar, 18. yüzyılda bir sıklık gösterirken, 19. ve 20. yüzyıl da ise daha seyrektir. Bu yıllarda yaşanan yağış ve kuraklığın şiddeti de bölgeler arasında farklılıklar göstermektedir.
1 yıl süreli kurak yıllar 29 kez
2 yıl süreli kurak yıllar 5 kez
Kastamonu civarında
(Batı Karadeniz)
3 yıl süreli kurak yıllar Yok.
1 yıl süreli kurak yıllar 29 kez
2 yıl süreli kurak yıllar 7 kez
Konya civarında
(Batı Akdeniz-İç Anadolu nun güneyi)
3 yıl süreli kurak yıllar 1 kez
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 134
-150-100-50
050
100150200
1650
1660
1670
1680
1690
1700
1710
1720
1730
1740
1750
1760
1770
1780
1790
1800
1810
1820
1830
1840
1850
1860
1870
1880
1890
1900
1910
1920
1930
Yıllar
Orta
lam
dan
sapm
a m
ikta
rları
Kastamonu
Konya
Şekil 6. Yağışlı (ortalamanın üstünde) ve kurak (ortalamanın altında) yıllar. Gri olanlar Kastamonu, siyah olanlar da Konya’ya ait olan grafiklerdir.
Bölgeler arasındaki karşılaştırma sonuçlarına göre, iklim farklılıklarından dolayı, yağışlı ve kurak geçen yılların sayısı oldukça azdır. Batı Karadeniz Bölgesi’nde yağışlı geçen bir yıl, Batı Akdeniz Bölgesi’nde kurak olabilmektedir. Bu karşılaştırmaya ek olarak, her iki yöre arasında dönemsel bir değişimin olup olmadığının da belirlenmesi amacıyla, low pass filtre yöntemi kullanılarak, rekonstrüksiyon değerleri filtre edilmiştir (Şekil 7). Yıllık değişimlerde uyum daha zayıf iken, dönemsel değişimlerde çoğunlukla uyumlu bir seyir gözlenmektedir. Her iki yağış rekonstrüksiyonunun yıllık değerleri arasından düşük (0.18), filtre edilmiş dönemsel değişimleri arasında daha yüksek bir korelasyon (0.32 ***) bulunmuştur.
100
150
200
250
300
1635
1660
1685
1710
1735
1760
1785
1810
1835
1860
1885
1910
1935
1960
1985
Yıllar
Kas
tam
onu
Mar
t-H
azira
n yağışı
(mm
)
406080100120140160180200
Kon
ya N
isan
-Ağu
stos
yağışı
(mm
)
filtre-meşe filtre-çam
Şekil 7.Low pas filtre yöntemiyle filtre edilmiş rekonstrüksiyon değerleri Yıllık halka kronolojileri ve bunlardan elde edilen rekonstrüksiyonlarda görülen dönemsel
değişimlerin, Kuzey Atlantik Salınımları ve güneş lekeleri gibi çeşitli nedenleri olabilmektedir. Dönemsel değişimlerle ilgili sonuçlar Anadolu için henüz daha başlangıç nitelinde olup, daha fazla sayıda kronoloji ve meteoroloji istasyonuyla çalışılarak, uzay-zaman analizleri yapılmalıdır.
Sonuçlar Bu çalışmayla, yağışların ortalamadan 1 ve 2 standart sapma gösterdiği yıllar alınarak,
Anadolu’nun son 350 yıllık dönemindeki, kurak ve yağışlı yıllar, mevcut dendroklimatolojik bulgulara dayanarak ortaya konmuştur. Kurak ve yağışlı yılların bölgeler arasındaki karşılaştırma sonuçlarına göre bazı farklılıklar bulunmuştur. Karadeniz Bölgesi’nde yağışlı olan bir yıl, Akdeniz Bölgesi’nde kurak olabilmektedir. Bu farklılıklar bölgeler arasındaki iklim farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Farklılığın boyutları, sınırları ve hangi alanlarda ortak hangi alanlarda sapmalar olduğunun anlaşılması için, çok değişik yöre ve bölgelerden çok daha fazla örnekler alınarak, uzay-zaman analizlerinin yapılması gereklidir.
Doğal kaynakların planlanması ve uzun dönemde sürdürülebilir bir şekilde yararlanılabilmesi için, yapılacak planların bilimsel temellere dayanması gereklidir. İklim değişimlerinden etkilenen kaynakların planlanmasında da (tarımsal planlama, su yönetimi gibi..) uzun dönemli iklim bilgileri bir veri tabanı olarak kullanılmalıdır. Bu nedenlerle, dendroklimatolojik çalışmalarla elde edilen sonuçlar, planlamacılar
Türkiye Kuvaterner Sempozyumu TURQUA-V
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü 2-5 Haziran 2005 135
tarafından dikkate alınmalı ve planlamaya katılmalıdır. Bu makaleden elde edilen sonuçlar, örneğin, tarımsal stokların yapılmasında dikkate alınabilir: Anadolu’da yaşanan kuraklığın genellikle 1 veya 2 yıl, seyrek olarak da 3 yıl sürelidir. Buna karşın 4 yıl veya daha uzun süreli kurak yılın gelecekte hangi dönemde yaşanacağının bilinmemesi nedeniyle, tarımsal stoklarda, belirtilen kuraklık sürelerinin dikkate alınması, ülke ekonomisi açısından önem taşıyabilir.
Kaynaklar Akkemik, Ü. 2000a. Dendrochronological investigations in two monumental Pinus nigra Arn. stands near Antalya (Turkey), Int.
Scientific Conference - 75 years university forestry education in Bulgaria,15-16 June 2000, Sofia-Bulgaria Proceedings:179-187
Akkemik, Ü. 2000b. Dendroclimatology of Umbrella pine (Pinus pinea L.) in Istanbul (Turkey), Tree-Ring Bulletin Vol.56:17-20 Akkemik, Ü. 2000c. Tree-ring chronology of Abies cilicica Carr. in the Western Mediterranean Region of Turkey and its response
to climate, Dendrochronologia 18:73-81 Akkemik, Ü. 2003. Tree-rings of Cedrus libani A.Rich. at the Northern boundary of its natural distribution, IAWA Journal 24
(1):63-73 Akkemik, Ü. ve Aras, A. 2005. Reconstruction (1689-1994) of April-August precipitation in southwestern part of central Turkey.
International Journal of Climatology, 25 (4): (Baskıda) Akkemik, Ü., Köse, N. ve Aras, A. 2005. A preliminary reconstruction (AD.1630-2001) of spring precipitation using oak tree
rings in the western Black Sea Region, International Journal of Climatology (Baskıda) Akkemik, Ü. ve Cherubini, P. 2003. Batı Karadeniz Bölgesi’nde Doğal Yetişen Gymnosperm Taksonları Üzerinde
Dendrokronolojik Araştırmalar, TÜBİTAK-TOGTAG-2703 Nolu Proje Akkemik, Ü. ve Çinar-Yılmaz, H. 2005. Quercus petraea Liebl.’da Günlük Kambiyum Faaliyeti ve Çap Gelişimi Üzerine
Çevresel Faktörlerin Etkisi. İ.Ü.Araştırma Fonu. Proje no: 1543/160101 Dalfes H.N., D’Arrigo R., Cullen H., Jacoby G., Önol B. 2003. Hydrometeorological variability of eastern Anatolia: recent
results from dendroclimatological reconstructions, AVEC-Workshop, Variability of European Ecosystems Facing an Increasing Drought Risk. Abstract Book: 7-8
D’Arrigo, R., H.M. Cullen. 2001. A 350-year (AD 1628-1980) reconstruction of Turkish precipitation, Dendrochronologia, V.19(2): 169-177
Erler, 2000. The effects of natural disasters on the province of Konya with a special reference to economic and social aspects of the city. Int. Congress on Ottoman Empire with all aspects in 700th anniversary of its establishment. 7-9 April 1999, Konya-Turkey, Proceedings: 797-809
Fritts, H.C.1976. Tree Rings and Climate, Academic Press London Hughes, M.K., P.I. Kuniholm, J.Eischeid, G. Garfin, C.B. Grigges, C.E. Latini. 2001. Aegean Tree Ring Signature Years
Explained, Tree Ring Research Vol. 51/1: 67-74 İnalcık, H. 1997. A not on the population of Cyprus. http://www.mfa.gov.tr/grupa/percept/ll2/II2-3.html. Osmanlı Arşivleri. 1845- yılından sonraki Osmanlı Sarayı ile Taşra arasındaki yazışmalar T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri
Genel Müdürlüğü Panzac, D. 1985. La peste dans I’empire Ottoman1700-1850.Editions Peeters. Louvain Purgstall, B.J.Von H. 1983.Osmanlı Devleti Tarihi, Cilt.1-7, ÇevirenVecdi Bürün, Üçdal Yayıncılık Touchan R, G.M.Garfin, D.M. Meko, G. Funkhouser, N. Erkan, M.K. Hughes, B.S. Wallin. 2003. Preliminary reconstructions of
spring precipitation in southwestern Turkey from tree-ring width. International Journal of Climatology, 23: 157-171