Hazar World - Sayı: 06 - Mayıs 2013

76
HAZAr STrATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIr Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Türkiye kendi kaynaklarını arayıp bulmak, kendi potansiyelini ortaya çıkarmak için düğmeye bastı. www. hazarworld.com YAYINDA MİNSK GRuBu SÜREcİ NASıL YöNETİYoR? ASTANA foRuMA GÜN SAYıYoR TÜRKMENİSTAN’DA “AT BAYRAMı” coşKuSu YENİ PETROL YASASI NE GETİRECEK MAYIS 2013 SAYI: 06

Transcript of Hazar World - Sayı: 06 - Mayıs 2013

HA

ZA

r S

Tr

ATEJ

İ EN

STİT

ÜS

Ü Y

AYIN

IDIr

yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Türkiye kendi kaynaklarını arayıp bulmak, kendi potansiyelini ortaya

çıkarmak için düğmeye bastı.

www. hazarw

orld.com

YAYINDA

MİNSK GRuBu SÜREcİ NASıL YöNETİYoR?

ASTANA foRuMA GÜN SAYıYoR

TÜRKMENİSTAN’DA “AT BAYRAMı” coşKuSu

YENİ PETROL YASASI

NE GETİRECEK

MAY

IS 2

013

SAYI

: 06

CHOICE FOR ENERGY OF

TURKEY’S TOMORROW

Turkey’s largest private natural gas importer.With its PNG and LNG portfolio, supplies major industrial customers and cities throughout the country.

www.enercoenerji.com

Merhabalar,

Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Türkiye içerisindeki petrol kaynaklarının ekonomi-ye kazandırılmasının önü açılmış olacak. Petrolün aranması, üretimi, iletimi, rafinajı, de-polanması ve toptan satışı ile ilgili konuları kapsayan 59 yaşındaki Türk Petrol Kanunu Tasarısı’nın arama ve üretim dışındaki tüm kısımları zaman içerisinde güncellenmişti.

Bürokrasiyi minimize eden yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile hisse devir işlemleri Bakanlar Kurulu’na bağlanarak milli menfaatlerin korunmasında yüksek hassasiyet gös-terilmiş oluyor. Tüm yatırımcılara her sahada çalışma yapabilme imkanı ve süresi tanı-yan yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ayrıca vergi üst limiti güvencesi de getiriyor. Böy-lece daha çok yatırım teşvik edilmiş olurken tüm firmalar için eşit ve rekabetçi ortam sağlanmış oluyor.

Günümüzde ruhsatı bulunan alanların sadece %20’sinde arama yapılabiliyorken sonuç odaklı yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile bu oranın %90’lara ulaşılması bekleniyor. Yeni kanun ile yatırım yapılmasını sağlamak üzere şirketlerin ruhsat kapsamında taah-hüt ettikleri ve teminata bağlanan sondaj yükümlülükleri dahil her türlü saha faaliyet-lerini yerine getirme şartı aranıyor. Mevcut Petrol Kanunu ile firmalar herhangi bir son-daj faaliyeti yapmadan yıllarca ruhsatı ellerinde tutabiliyorlardı. Ancak yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı’na göre iki yıl üst üste çalışma yapmayan şirketin teminatı Hazine’ye devrediliyor ve ruhsatı iptal oluyor. Böylelikle mali gücü yüksek firmaların ruhsat teke-li oluşturmasının önüne geçilmiş oluyor. Ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücünü arttıracak tarihi bir öneme sahip olan yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı’nı bu sayımızda kapak konusu olarak detaylıca inceledik.

Analiz sayfalarımızda, Hazar Bölgesi ülkelerinden geniş bir katılımcı yelpazesine ev sahipliği yapan Dünya Ekonomik Forumu’na konuk olduk ve bölge genelinde Türkçenin kullanımının giderek yaygınlaşmasına değindik. Azerbaycan APA Ajansı Genel Müdürü Nurşen Guliyev’in yazısıyla Minsk Grubu’nun bölgedeki meselelere ilişkin tutumunu değerlendirdik.

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, Karabağ sorunu ve daha birçok konuyu Azerbaycan’ın Anka-ra Büyükelçisi Faig Bağırov ile yaptığımız röportajda ele aldık. Türkmenistan At Bayramı münasebetiyle, Orta Asya Türk kültürünün sembollerinden biri sayılan Ahal Teke atlarını inceledik. Kültür-Sanat sayfalarımızda 2013 yılının Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilen Eskişehir’i, rota bölümünde ise Hazar’a kıyısı olan beş ülkeyi ziyaret ettik.

Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle…

YÖNETİM

İMTİYaz SahİbİHazar Strateji Enstitüsü Adına Haldun YAVAŞ

GENEl YaYıN YÖNETMENİ Gökhan ÇAY

YaYıNlar DİrEkTÖrüSelma AYDIN (Sorumlu)

EDİTÖrHande YAŞAr ÜNSAL

YaYıN kuruluMesut ÜLKErEfgan NİFTİYEVSoykan BEKTAŞZeynep KAPTANFerahşan YAPrAK GENÇKAYAHarika BALAY

İlETİŞİMVeko Giz Plaza, Maslak Meydan Sok. No:3 Kat:4 Daire 11-12 Maslak, 34298 Şişli / İstanbul - TÜrKİYETel: +90 212 999 66 00 Faks: +90 212 999 66 01www.hazarworld.com

YaYıN YÖNETİM

YaYıN Grubu baŞkaNıSerkan ÜNAL

GruP kOOrDİNaTÖrüMehmet Mücahid DEMİr

FİNaNS kOOrDİNaTÖrüSelim KArA

GENEl YaYıN YÖNETMENİSerdar TUrAN

ÖzEl PrOJElEr DİrEkTÖrüEmin GÖrGÜN

EDİTÖrlErAynur ŞENOL ALTUN Mehmet E. ELGİN Can GÜrSUNesrin KOÇASLANE. Melek CEVAHİrOĞLUHülya KESKİN

SaNaT YÖNETMENİÖzkan OrAL

YarDıMCı SaNaT YÖNETMENİMehtap KAPLANPınar GÜVEN Ahmet ÇELİK

FOTOĞraF EDİTÖrüŞeref YILMAZ

kaTkıDa buluNaNlarElnur KULIYEVCan CENGİZGizem GÜZEYGüzin GÜZEYÖzbekistan Büyükelçiliğiwww.turkiye-turkmenistan.com

İnfomag Yayıncılık Bilişim Tanıtım ve Organizasyon Hizmetleri Ltd. ŞtiEbulula Mardin Cad. 4. Gazeteciler Sitesi A-8 /1 Akatlar-Levent / İSTANBULTel: (0212) 324 55 15Faks: (0212) 324 55 05

baSkıBilnet Matbaacılık Biltur Basım Yay. ve Hiz. A.Ş. Dudulu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye 34476 İSTANBUL Tel: 444 44 03

Yayın TürüYaygın Yerel Süreli

Yayın Süresi / DiliAylık / Türkçe

İlETİŞİ[email protected]

haldun yavaşHazar Strateji Enstitüsü

Genel Sekreter

ÖNSÖZ

NİSAN 2013 SAYI 05 1www.hazarworld.com

YENİ PETROL YASASI NE GETİRECEK?

Meclis Komisyonu’ndan geçen yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı, Türkiye’nin enerji alanındaki vizyonunu yeniden düzenliyor.

Türkiye, yasa ile beraber doğu akdeniz’deki petrol ve gaz rezervlerini daha efektif

kullanmayı hedefliyor. Türkiye potansiyelini ortaya çıkarmak için düğmeye basıyor.

KISA KISALAR

• Lavrov’un Türkiye ziyareti

• Türkmenistan ekonomisi yüzde 9,2 büyüdü

• Kazakistan uranyum üretimini artıracak

• LUKOIL, Irak’ta 150 bin varil petrol üretmeyi planlıyor

04

AJANDA

• 17. Uluslararası Özbekistan Petrol ve Gaz Fuarı (OGU)

• 17. Uluslararası Rusya Madencilik Fuarı ve Konferansı

• 4. Türkmenistan Gaz Kongresi (TGS)

• Power KazIndustry 2013

06

HABER ANALİZ

• Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki kriz Rusya’yı nasıl etkiledi?

• Avrupa’da doğal gaz dengeleri değişirken

08

KAPAK

12

2

İçİNDEKİLER

54KÜLTÜR SANAT

TÜRK DÜNYASININ YENİ KÜlTÜR BAŞKENTİ ESKİŞEhİRMuhteşem dokusu, hızlı bir değişim geçiren yüzü ile Eskişehir, Anadolu’dan Orta Asya’ya uzanan geniş Türk coğrafyasının yeni kültür başkenti seçildi.

TÜRKMENİSTAN “AT BAYRAMI” CoŞKuSuAt, tarih boyunca özellikle Orta Asya Türkleri için kültürün en değerli sembollerinden biri sayıldı. At Bayramı ile bu kıymetli hayvana hak ettiği değer veriliyor.

LIFE STYLE

ROTA

GEZGİN GÖZÜYlE hAZAR DÜNYASIHazar’ın batısındaki Azerbaycan’dan başlayarak yapacağımız iki haftalık bir rota kapsamında, Hazar’a komşu beş ülkeyi gezeceğiz.

LIFE STYLE

ANALİZ

38

46

32

RuS KÜlTÜRÜNÜN RENKlERİ İSTANBul’DAYDIRus Kültürü Festivali, Türk-Rus Kültür Vakfı önderliğinde iki ülkenin kültür bakanlıklarının desteğiyle 15-21 Nisan tarihleri arasında İstanbul’da düzenlendi.

ASTANA FoRuMA GÜN SAYIYoRKüresel ekonominin kalbi Mayıs ayında Astana’da atacak. VI. Astana Ekonomik Forumu dünya liderlerini ağırlayacak. Nobel ödüllü ekonomistler forumda dünya ekonomisinin geleceği konusunda beyin fırtınası yapacak.

34ANALİZ

MİNSK GRuBu SÜRECİ NASIl YÖNETİYoR?Minsk Grubu bölgenin sorunlarına çare bulmakta zorlanıyor. Senelerdir görüşmelerde herhangi bir ilerleme sağlanamazken, uluslararası kamuoyu da sorunların çözümü için herhangi bir adım atmıyor.

60

ANALİZ

DÜNYA EKoNoMİK FoRuMu BAKÜ’DEYDİBakü’de düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda Güney Kafkasya ve Orta Asya ülkelerindeki istikrar, enerji, ulaşım ve ticaret alanındaki gelişmeler değerlendirildi.

20

MARKA

RÖPORTAJ

DoNDuRMADA BİR TÜRK MARKASI Mado Dondurma Genel Koordinatörü Mehmet Sait Yılmazoğlu Mado’nun gelecek vizyonunu Hazar World’e değerlendirdi.

KARDEŞlİK TANAP İlE TAçlANDIAzerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Faig Bağırov ile Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini, ortak enerji projelerini ve Karabağ sorununu konuştuk.

MAYIS 2013 SAYI 06 3www.hazarworld.com

42

26

4

KISA KISALAR

Lavrov’un Türkiye ziyareti Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 17 Nisan’da İstanbul’a gelerek Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin alt organı olan Ortak Stratejik Planlama Grubu toplantısına katıldı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile bir araya gelen Lavrov, Suriye konusunda mesajlar verdi. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Suriye’de savaşan herkesin ön koşulsuz silahı bırakmasını istememiz öncelikli olmalı. Esad’ın gitmesi, iktidarın değişmesi öncelik olması durumunda bunun bedelini masum insanlar ödeyecektir” dedi.

Lukoil, Irak’ta 150 bin varil petrol üretmeyi planlıyor Rusya’nın en büyük özel petrol şirketi Lukoil, Irak’ın Batı Kurna-2 sahasında 2014’e kadar günde 150 bin varil petrol üretmeyi planlıyor. Batı Kurna-2 petrol sahası 14 milyar varil rezerviyle dünyanın ikinci en büyük petrol yatağı konumunda.

Türkmenistan ekonomisi yüzde 9,2 büyüdüTürkmenistan ekonomisi 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9,2 oranında büyüme kaydetti. Maliyeden Sorumlu Devlet Başkan Yardımcısı Annamuhammet Goçiyev ilk 3 ayda ülkede dış ticaret hacminin 5 milyar 421 milyon doları bulduğunu belirtti. Türkmenistan’da faaliyet gösteren Türk inşaat şirketleri de yılın ilk çeyreğinde 3 milyar dolarlık projeleri üstlendi.

İran’dan Hazar için işbirliği çağrısıAvrasya’nın en önemli jeopolitik bölgesi olan Hazar’ın hukuki statüsünün belirlenmesine yönelik çalışmalar sürüyor. Hazar’a kıyısı olan ülkelerin temsilcileri, İran’ın başkenti Tahran’da toplandı. Toplantıya katılan İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Hazar Denizi sorunlarını çözmek için işbirliğinin tek yol olduğunu söyledi. Salihi, bölge ülkelerinin çabasıyla Hazar Denizi’nde güven ve istikrarın uzun süre devam edeceğine, deniz kaynaklarının gereken biçimde korunacağına inancının tam olduğunu belirtti. Önümüzdeki dönemde bu konuda Rusya’da liderler seviyesinde bir toplantı daha yapılması öngörülüyor.

Kazakistan uranyum üretimini artıracak Kazakistan, 2017 yılına kadar uranyum üretimini yıllık 25 bin tona çıkarmayı hedefliyor. Dünyanın en büyük ikinci uranyum rezervlerine sahip ülke konumunda olan Kazakistan, 2012 yılında 20.900 ton uranyum üretimi gerçekleştirdi. Kazakistan, bu yıl 22.812 ton, 2017 yılında 25.600 ton uranyum üretmeyi planlıyor.

MAYIS 2013 SAYI 06 5

Dünya askeri harcamaları kıstı; Türkiye, Rusya ve Çin ise artırdıStockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü 2012’deki askeri harcamalara ilişkin raporunu açıkladı. Dünyada askeri harcamalar geçen yıla göre yüzde 0,5 azala-rak 1,75 trilyon dolara geriledi. ABD bir önceki yıla göre aske-ri harcamalarını yüzde 6 azalttı. Buna karşın ABD, 682 milyar dolarla bu konuda dünya lideri olmaya devam etti. Askeri harcamalarda ikinci sırada yer alan Çin, 2012’de yüzde 7,8 artışla harcamalarını 166 milyar dolara çıkardı. Üçüncü sırada yer alan Rusya’nın askeri harcamaları yüzde 16 artışla 90,7 milyar dolara yükseldi. Türkiye de askeri har-camalarını yüzde 1,2 artırdı. Türkiye askeri harcamalar açı-sından 18,2 milyar dolarlık rakamla ilk 15’inci sırada yer aldı.

Astana-Almatı 5 saate inecekOrta Asya’da şimdilik sadece Özbekistan’da bulunan hızlı tren seferleri 2017’de Kazakistan’da da devreye girecek. Almatı-Astana arasında yapımına bu sene başlanan yeni tren yolu, iki kent arası yolculuğu 5 saate indirecek. Hızlı tren uçakla rekabet edecek.

Yıldız: “TANAP hisselerinde küçülme yok”Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ndeki (TANAP) hisselerini 2. sıradaki en büyük hissedar olarak devam ettireceğini belirterek, “Bu hisselerimizde küçülme-yi düşünmüyoruz” dedi. “Bizim açımızdan gerek finansman yapısıyla alakalı gerekse projenin gerçekleştirilebilirliğiyle alakalı herhangi bir sıkıntı görünmüyor. Şu anda realize edilmeyi bekleyen en ön sıradaki proje olarak TANAP’ı görebiliriz” diyen Enerji Bakanı Yıldız, “Kısa ve orta vadede bizlerin, Şah Deniz 2 konsorsiyumunun, yani doğal gazı çıkartacak firmalardan BP, Statoil ve Total gibi firmaların ortaklık, hisse yapısıyla ilgili taleplerine olumlu baktığımızı söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

Anadolu Grup Gürcistan’da santral yapacakGürcistan Enerji Bakanlığı, yeni hidroelektrik santralinin yapımı için Türk şirketi Anadolu Grup’la anlaşma imzaladı. Enerji Bakanı Kakha Kaladze ve Anadolu Grup Enerji Koordinatörü Tuğban İzzet Aksoy’un imzaladığı anlaşmaya göre, Gürcistan’ın güneyindeki Samtskhe-Javakheti bölgesin-de Kura nehrinin kolu olan Paravani nehri üzerinde santral kurulacak. İnşa edilecek santral 300 megawatt gücünde ve yıllık 420 milyon kWh üretim sağlayacak. 125 milyon dolara mal olan santral 2015 yılında tamamlanacak.

Enerji Borsası için start verildi19’uncu Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı (ICCI 2013) İstanbul’da yapıldı. Konferansa ‘Enerji Borsası’ damga vurdu. Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ) ile ilgili bilgi veren Enerji Bakanı Taner Yıldız, enerji borsasının lojistik altyapısını Borsa İstanbul’un kurduğunu belirtti. EPİAŞ’taki kamu kuruluşlarının sermaye payı, Borsa İstanbul hariç yüzde 15’i aşamayacak. EPİAŞ, Borsa İstanbul ile TEİAŞ tarafından işletilen piyasalar dışındaki organize toptan elektrik piyasalarını kapsayacak.

www.hazarworld.com

6

AJANDA

17. Uluslararası Özbekistan Petrol ve Gaz Fuarı (OGU) 14-16 Mayıs TaşkenT, ÖzbekisTan

OGU Özbekistan’da en çok katılım gören petrol ve gaz etkinliklerinden bir tanesi. Özbekistan hükü-meti petrol ve gaz sektörünün büyümesi için ciddi katkılar sağlarken yabancı yatırımcıları çekmek için önemli reformlar yapıyor. Yerel ve bölgesel petrol ve gaz şirketleri için sayısız ticari fırsatlar sunuyor.

Fuarda “Özbekistan ve Orta Asya’da petrol ve doğal gaz sanayisinin mevcut durumu”, “Özbekistan petrol ve gaz sektöründe yatırım ortamı”, “Konvansiyonel olmayan hidrokarbonların üretim teknolojileri”, “Personel eğitiminde sanayi işbirliği, ekoloji ve sos-yal sorumluluk” gibi konular tartışılacak.

17. Uluslararası ‘Rusya Madencilik Fuarı ve Konferansı’ madencilik ve işleme tesisleri, yeraltı inşaat, gelişmiş madencilik yöntemleri ve güvenlik araçları için yüksek teknolojilerin paylaşılması amacıyla yapılacak.

Fuarda Rus ve yabancı üreticiler madencilikteki yeni gelişmeleri tanıtacak. Bunlardan bazıları: kırma ve eleme donanımı, sondaj ve kazı makineleri, dökme malzemelerinin taşınması ve depolanması için çözümler, maden makineleri için yedek parça ve bileşenleri, madencilik yükleyiciler, maden işletme ekipman ve bileşenleri olacak.

Sergi süresince Moskova Crocus Expo Fuar Merkezi’nde iki ayrı konferans gerçekleşecek. İlk olarak 14-15 Mayıs tarihlerinde ‘Altın ve Teknolojileri’ ve 16 Mayıs’ta ‘Açık ocak madenciliği için makine ve ekipmanlar’ konferansları yapılacak.

MAY

IS 2

013 1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

17. Uluslararası Rusya Madencilik Fuarı ve Konferansı14-16 MAYıS Moskova, Rusya

MAYIS

2013MAYIS 2013 SAYI 06 7

4. Türkmenistan Gaz Kongresi (TGS) 21-22 Mayıs

AşkAbAt, türkmenistAn

Kongrenin amacı Türkmenistan’ın gaz kaynaklarının geliştirilmesi, uluslararası işbirliği potansiyelinin tartışıl-ması ve Türkmenistan’daki ulusal ve bölgesel gaz kay-naklarının yabancı yatırımcılar için fırsatlarının anlatıl-ması olarak belirlendi.

Kongrede Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Baymurad Hojamuhamedov, İGDAŞ Eğitim Müdürü Murat Seralioğlu, Uluslararası Gaz Birliği Başkanı Jerome Ferrier, Platts Enerji Güvenliği Uzmanı John Roberts da sunum yapacaklar arasında yer alacak.

Özbekistan Agrominitech Expo-201328-31 mayıs taşkent, özbekistan Tarım sektörü ürünleri üretiminde kullanılan mini maki-neleri konu alan Uluslararası Özbekistan Agrominitech Expo-2013 Tarım Fuarı, 28-31 Mayıs 2013 tarihleri arasın-da, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te gerçekleştirilecek.

Power KazIndustry 2013 22-24 Mayıs AlmAtı, KAzAKistAn

Sergi süresince ileri ve temiz teknolojilerin Kazakistan pazarındaki doygunluğu, ticari ve endüstriyel ilişkilerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, kolektif yatırım proje-leri yer alacak.

Power KazIndustry’de elektrik mühendisliği, endüstri-yel otomasyon ve aydınlatma tekniği konularındaki ürünler farklı stantlarda yer alarak sergilenecekler.

www.hazarworld.com

İşçi Bayramı1 Mayıs

Paskalya Bayramı 3 Mayıs

rusya, Gürcistan

Anayasa Bayramı  5 Mayıs

Kırgızistan

Haydar Aliyev’in90. Doğum Yılı

10 MayısAzerbaycan

Zafer Bayramı 9 Mayıs

BDT Ülkeleri

Kalkınma, Milli Birlik ve Mahtumkulu’nun

Şiir Günü 18 Mayıs

Türkmenistan

Terörizmin Önlenmesi Kimyasal, Biyolojik,

Radyolojik ve Nükleer Ajanlar Tespiti Forumu  

25 Mayıs- 2 HaziranCastelnuevo Berardenga,

İtalya

Milli Gün26 MayısGürcistan

Cumhuriyet Günü28 Mayıs

Azerbaycan

Expo-Rusya Kazakistan29-31 Mayıs

Almatı, Kazakistan

Kafkasya Üniversiteler Birliği 3. Olağan

Kongresi20-21 Mayıs

Bakü, Azerbaycan

MAY

IS 2013

HAZAR TAKVİMİ

16

17

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

29

30

31

8

HABER ANALİZ

aB ve IMF, iflasın eşiğindeki Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne 10 milyar Euro’luk kredi karşılığında sert kemer sıkma tedbirlerini şart koştu. Rum Kesimi ile varılan anlaşma sonucu 100 bin Euro üzerindeki mevduatlara vergi getirilmesi kararlaştırıldı. Bu karar Rum bankalarında büyük miktarda mevduatı olan Rusya’yı rahatsız etti. HARİKA BALAY

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki Kriz Rusya’yı Nasıl Etkiledi?

“AB İLE GÜNEY KıBRıS RuM KESİMİ ARASıNDAKİ ANLAşMADA EN fAzLA cANı YANAcAK oLAN RuS MEvDuAT SAHİpLERİ oLAcAK.”

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde ortaya çıkan banka krizi Rusya’yı da sarstı. Rum

bankalarındaki yaklaşık 70 milyar Euro’nun yüzde 40’ına yakınının Ruslara ait olduğu tahmin ediliyor. Moody’s verilerine göre Rum bankalarındaki Rus parası yaklaşık 31 milyar Euro. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki Rus parasının bir kısmı kanuni yollarla ülkeye zaman içinde gelmiş meşru paralar. Ancak Almanya’daki önemli bir siyasi çevre bu paranın bir kısmının kanunsuz yollarla aklanarak Rum bankalarına yatırılmış kara para olduğuna inanıyor. Almanya bu parayı kurtarmak için Alman vergi mükelleflerinin parasının asla kullanılmaması gerektiğini savunuyor. Rum Kesimi ile yapılan pazarlıkla-rı da Almanya ve IMF talepleri şekillendirdi. Her kurtarma paketinden sonra cebinden en fazla para çıkan ülke konumundaki Almanya artık elini cebine atmak istemediğini net şekilde hissettirdi.

AB ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasında va-rılan anlaşma sonucu Güney Kıbrıs, AB’den 10 milyar Euro’luk kredi alacak. Bu rakamın

1 milyar dolarını IMF verecek. Memorandu-ma göre Rumlar yüzde 2.5 faizle 10 milyar Euro’luk borçlarını 22 yılda ödeyecek. Bu yardım karşılığında Rum bankalarındaki 100 bin Euro üzeri hesaplardan ortalama yüzde 40 oranında vergi alınacak.

Rum Kesimi’nde 100 bin Euro’nun üstündeki mevduatların toplam tutarının yaklaşık 38 milyar Euro olduğu tahmin ediliyor. Bunun da yaklaşık yüzde 80’i, yani 31 milyar Euro Rus mudilere ait. Mevduatlarda yüzde 30’a yakın kesinti bile Rus mevduat sahiplerinin yaklaşık 9 milyar Euro zarar etmeleri anlamına gelecek.

Rum bankalarında parası bulunan Rusla-ra anavatanlarından da kötü haber geldi. Rusya Başbakan Yardımcısı İgor Şuvalov, Rus sermayesinin zararlarının karşılanmayacağını açıkladı. Rum Maliye Bakanı’nın açıklamasına göre, 100 bin Euro üzerinde hesabı bulunanlar en iyi durumda 7 yıl sonra paralarının yüzde 20’sini alabilecek. Geri kalan miktarların ne zaman verileceği ise meçhul. Bankada parası olanlar büyük kayba uğrayacak. Kısaca yeni

1 2

MAYIS 2013 SAYI 06 9www.hazarworld.com

anlaşmadan en fazla canı yanacak olan da Rus mevduat sahipleri olacak.

Rum Kesimi’ndeki krizin Rusya’ya etkileri-ni değerlendiren Hazar Strateji Enstitüsü Ekonomi ve Kalkınma Araştırmaları Merkezi Uzmanı Dr. Fatih Macit, “Avrupa Birliği’nin bulduğu çözüm aslında yaşanan krizde AB’nin artık daha fazla bedel ödemek isteme-diğini gösteriyor” yorumunda bulundu.

KRİZDEKİ ÜLKELERİN BORÇLARI GİDEREK ARTIYOR, NASIL ÖDENECEĞİ İSE MERAK KONUSU

“AB’nin bugüne kadar Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İrlanda’ya verdiği toplam destek 360 milyar Euro’ya yaklaştı ve bu paraların nasıl geri ödeneceği ise merak konusu” diyen Dr. Fatih Macit, “Rum Kesimi’nin bankacılık sektörünün büyüklüğü ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sının neredeyse 8 katına ulaşı-yor. Dolayısıyla sektör çok ciddi bir kaldıraçla çalışıyor ve üç büyük banka, sektörü domine etmiş durumda bulunuyor. Bankaların bilan-çolarında yaklaşık 28 milyar tutarında Yunan tahvilleri bulunuyordu ve geçen yıl Yunan tahvillerinde tıraşlama yapılınca sektörün bü-yük bankaları ciddi sermaye kayıpları yaşadı. AB diğer ülkelere yaptığı gibi direkt olarak Rum Kesimi’ne borç verip bizzat hükümetin bu bankaları sermayelendirmesini sağlayabi-lirdi. Ama bunun yerine bedeli özel sektöre ödetmek istedi. İlk etapta bütün mevduat sahiplerinin paralarında belli bir kesintiye gideceklerdi. Fakat halktan gelen yoğun tepki neticesinde bunu yapamayınca sadece 100 bin Euro’nun üstündeki mevduatlarda kesinti ya-pılmasına karar verildi. Bu kararı vermek poli-tik açıdan daha rahat çünkü 100 bin Euro’nun üstündeki mevduatın büyük kısmı Rusların mevduatından oluşuyor. Aslında AB, Güney Kıbrıs Rum Kesimi bankalarının zararlarını ve kaybolan sermayelerini Ruslara ödetmiş oluyor” değerlendirmesinde bulundu.

Güney Kıbrıs Rus Kesimi’ndeki kriz nede-niyle Rus mevduat sahiplerinin kaybedeceği paranın Rus ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi olmayacağını söyleyen Macit, “2 trilyon dolara yakın büyüklüğü, 180 milyar doların üstünde net ihracatı ve 560 milyar dolar civarında yabancı para rezervi olan bir ülke için söz konusu 9 milyar Euro’luk (11,5 milyar dolar) kayıp problem teşkil etmeyecektir” dedi. Rum Kesimi’nde yaşanan bu durum-dan sonra “Türkiye, Rus mevduat sahipleri açısından yeni bir yatırım mekanı olur mu?” sorusuna net bir cevap vermek için henüz er-

ken olduğunu söyleyen Macit, “Türk bankacılık sektörü şu haliyle dünyadaki en sağlam ban-kacılık sektörlerinden biri. Dolayısıyla güven konusunda herhangi bir sıkıntı olmayacaktır. Sberbank’ın da burada olması Rus yatırımcı-lar açısından teşvik edici bir unsur olabilir” şeklinde konuştu.

ALMANYA, ÜLKELERE DAHA FAZLA KATKI YAPMAK İSTEMİYOR

AB’nin, Rum Kesimi üzerinde aldığı son kararın Almanya-Rusya ilişkilerini nasıl etkileyece-ği konusunda Dr. Fatih Macit, Kıbrıs Rum Kesimi’nde faturayı büyük mevduat sahipleri-ne, dolayısıyla Rus mudilere kesme kararı AB tarafından verilmiş olsa da burada Almanya’nın rolünün büyük olduğunu söyledi. Macit, “Zor durumda olan ülkelere sunulan kurtarma paketlerine en büyük katkıyı Almanya yapmış durumda ve artık bu konuda daha fazla katkı yapmak istemiyor. Dolayısıyla Almanya burada işin kolayına kaçıp bedeli Rus mevduat sahip-lerine ödetmek istemiş olabilir. Ancak bunun Almanya ile Rusya arasında yeni bir çekişmeye neden olacağını düşünmüyorum” dedi.

Hazar Strateji Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Ulus-lararası İlişkiler Araştırmaları Merkezi Uzmanı Ercüment Tezcan da aynı görüşü savunarak Rum Kesimi’ndeki krizde Almanya’nın bu kez kurtarıcı olmak istemediğini belirtti. Tezcan, “Rusya, Rum Kesimi’ne 2008 ve 2011 itibariyle 2,5 milyar dolarlık bir kredi vermiş bulunuyor. Bunun Rusya’ya geri ödenmesiyle ilgili bir sıkıntı söz konusu. Rum Kesimi’ndeki Rus paralarının akıbeti belirsizliğini koruyor. Bu-radaki temel sorun Rum bankalarındaki Rus paralarının bir kısmının gayri kanuni yollarla gelmiş olması. Yani tamamı “temiz” para değil. Hal böyle olunca Almanya bu tür paraların kurtarılması için Alman vergi mükellefleri-nin paralarının kullanılmasına karşı çıkıyor. Ama er ya da geç bu paralara gerekli vergiler uygulandıktan sonra bu paraların kurtarılması gündeme gelecek” dedi.

Rum Kesimi’nden kaçan paranın Türkiye’ye ge-lebileceğini de söyleyen Tezcan, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusları tasarruflarını kendi ülkelerindeki bankalarda değerlendir-meye çağırdı. Dolayısıyla ilk aşamada rota pek Türkiye gibi görünmüyor. Rusya’nın para kaybeden Rus tasarruf sahiplerine yardım etmemesini iki türlü değerlendirmek lazım: Bir, Rusya bu paraların Rusya’ya gelmesini istiyor. Onun için destek çıkmıyor. İkincisi ise bu paraların tamamı “temiz” değil. Bu nedenle sesini çıkaramıyor” şeklinde konuştu.

RuS PaRaSI GÜnEy

KIBRIS’a naSIl GEldİ?

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki Rus

parasının menşei Sovyet dönemine kadar gidiyor. O dönem küresel mali

sistemin ortaya çıkardığı zorluklar ve sert

uygulamalar sonucu Sovyetler dışarıya mali fon aktarmada Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yönelmişti. Bu sayede

bilinmemesini istedikleri paraları bu yolla

saklayarak arzu ettikleri yerlere göndermeyi tercih

etmişlerdi. 1982 yılında da Güney Kıbrıs Rum

Kesimi bankacılık sistemini resmen Sovyetlere açtı,

mevduatlara, fon transferlerine önemli

kolaylıklar, vergi indirimleri sağlamaya

başladı. Sovyetler Birliği çöktüğünde Güney Kıbrıs

Rum Kesimi Rus parasının kendini

güvende hissettiği bir yer olarak kabul gördü. Rus

parası Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni sağlam bir mali sığınak olarak benimsedi

ve önemli miktardaki fonlar buraya aktarıldı. Bu aktarmada kanuni olanlar da kanunsuz

olanlar da vardı. Ancak sonuçta büyük miktarda Rus parası Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yerleşti.

10

HABER ANALİZ

avrupa’da doğal gaz dengeleri değişiyor. 12. Türkiye uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı’nda uzmanlar, doğal gaz fiyatlarında önümüzdeki dönemde nelerin belirleyici olacağını anlattı. SoYKAN BEKTAş

Avrupa’da Doğal Gaz Dengeleri Değişirken

TRANS ANADoLu DoğAL GAz BoRu HATTı pRojESİ (TANAp) SAYESİNDE HAzAR DoğAL GAzıNıN AvRupA’YA TAşıNMASı HAYALİ GERçEKLEşİYoR.

1. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 12. Türkiye uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı’na katıldı.

2. 12. Türkiye uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı sonrasında enerji ile ilgili hazırlanan stantları dolaşan Bakan Yıldız yetkililerden bilgi aldı.

Geçtiğimiz yıl, Baltık Denizi’nden Akdeniz’e uzanan kıta Avrupa’sında

Rus Gazprom’un müşterileri olan ülkeler, bu şirketle yaptıkları pazarlıklar sonu-cunda ne kadar indirim kazandı dersiniz? Biz söyleyelim; toplam 4,25 milyar dolar. Uzun yıllar Gazprom’un müşterileri yüksek fiyatlardan şikayet etse de fazla bir seçenek olmadığı için Rus enerji devi karşısında çare-siz kalıyor ve fiyat konusunda pek pazarlık etme şansı bulamıyorlardı. Zira Gazprom ile anlaşmazlığa düşen Ukrayna’nın hem 2005 yılında hem de 2010’da doğal gazı kesilmiş ve bu kesintiden Avrupa’nın önemli bir kısmı etkilenmişti.

Peki pazarlık konusunda esnek olmayan bir tavır izleyen Gazprom’u geçtiğimiz yıl bu miktarda bir indirime gitmeye hangi geliş-meler zorladı? Bu sorunun birkaç cevabı var. Öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan, bütün dünyanın enerji dengeleri-ni değiştiren kaya gazının bunda etkili oldu-ğunu söyleyebiliriz. ABD’deki kaya gazı üre-timinin küresel doğal gaz arzında payı ar-tarken, bu ülkedeki tüketiciler Rus doğal gazına oranla üç kat daha ucuz doğal gaza ulaşabiliyor. ABD’deki fiyatların oluşması Avrupa’daki müşterilerin Gazprom’dan fiyat indirimi almalarını sağlıyor. Okyanusun di-ğer yakasındaki bu gelişmenin önümüzdeki

dönemde Avrupa doğal gaz pazarında nasıl bir değişiklik oluşturabileceğini LNG ticare-tinin önümüzdeki dönemde artacağını görü-yoruz. Shell Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert; “Özellikle Avrupa’nın birçok bölgesinde LNG terminal inşaatlarının ala-bildiğine arttığını görüyoruz” diyor ve ekli-yor: “Boru hattı ikmalinin göreceli olarak ya-tay bir seyir izleyeceğini söyleyebilirim. Ama LNG daha esnek bir yapı ortaya koyacağı için Avrupa arz güvenliğine etkisi büyük ola-cak.” Aslında Avrupa doğal gaz talebinde son 10 yıldaki değişim bu görüşün ve gelecek dönemde LNG’nin rolünün artacağına dair görüşlerin ne kadar gerçekçi olduğunu orta-ya koyuyor. Zira 10 yıl önce Avrupa ülkeleri-nin Rusya doğal gazına olan bağımlılığı yüz-de 50 civarındayken Norveç ve Cezayir’den alınan LNG sayesinde bu oran yüzde 33’e ka-dar geriledi. Özellikle kaya gazının düşük fi-yatlı olması ve bunun LNG fiyatlarını aşa-ğı çekmesiyle birlikte Avrupa doğal gaz ar-zında LNG etkisini daha fazla görmeye baş-layacağız.

Öte yandan boru ile taşınan doğal gazda da farklı alternatiflerin hızla ortaya çıkma-sı Avrupa doğal gaz pazarındaki görünü-mün hızla değişeceğini gösteriyor. Zira Ha-zar Havzası’nda Azerbaycan doğal gazının Avrupa’ya taşınması yolunda önemli geliş-meler yaşanıyor. Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) sayesinde Ha-zar doğal gazının Avrupa’ya taşınması ha-yali gerçekleşmeye çok yakın. Bu projey-le birlikte Avrupa’da Rus gazına yeni bir al-ternatif oluşacak. Ayrıca TANAP henüz do-

1

2

MAYIS 2013 SAYI 06 11www.hazarworld.com

ğal gaz bakımından yeter-li arz seviyesine ulaşama-mış Balkan ülkeleri için de büyük önem taşıyor. Trans Adriyatik Boru Hattı Proje-si (TAP) Türkiye Temsilcisi Cenk Pala, “SOCAR ve BO-TAŞ ortaklığı olan TANAP, TAP’la birlikte İonian-Adriatic boru hattının giri-şimine de katkıda bulunur-sa çok daha kolaylıkla gaz satılabilecek. Doymamış ve hiçbir gaz altyapısı bulun-mayan, gaz tüketimi sade-ce Ruslara bağlı bu piyasa-larda, kendilerini çok ciddi geliştirebileceklerini düşü-nüyorum” diyor ve ekliyor: “Böylece TANAP ile bura-da öğrendikleri ticari bece-riler sayesinde 10 yıl içinde Avrupa’daki büyük piyasa-lara gaz satar hale gelebile-ceklerine inanıyorum.”

TAP gibi TANAP ile Hazar Havzası’ndan gelen doğal gazı Avrupa’ya taşımayı planlayan bir başka proje de Nabucco. Nabucco Projesi Sözcüsü Christian Dolezal, “Önümüzdeki dönemde ABD’den Avrupa’ya kaya gazı ve LNG ihracatı olacak. Avrupa’da üretimin giderek düştüğünü göreceğiz. Yani ithalata ve Azerbaycan’dan Avrupa’ya gelecek gaza daha fazla gereksinim duyu-lacak. Bununla beraber hem çeşitlilikte hem de özelleştirmelerde bir artış gözlemlenecek” şeklinde konuşuyor.

Önümüzdeki dönemde Av-rupa doğal gaz piyasasında ciddi değişimlerin yaşanaca-ğı kesin. Bugün Avrupa do-ğal gaz piyasalarında Rus-ya lehine olan görüntü hız-la değişebilir. Şüphesiz bun-da kaya gazı ve Hazar doğal gazı etkili olacak. TANAP ve ABD kökenli kaya gazının Avrupa’daki macerasını izle-mek için çok da bekleyecek-mişiz gibi görünmüyor.

Özellikle son altı aylık süreçte TAP çok hızlı hareket etti. Bazı hükümetlerle ilgili problemler vardı. Bunların çözülmesi için önce 27 Eylül 2012’de New York’ta Arnavutluk, İtalya ve Yunanistan ilk defa bir araya gelerek direkt TAP’ı destekleyen bir MoU (Memorandum of Understanding) imzaladılar. Bu çok önemli bir değişiklikti. TANAP ve TAP arasında bir Teknik İşbirliği Anlaşması imzalandı. Şu anda gruplar, TANAP’la TAP’ın Türkiye sınırlarında birleştirilmesi için çalışıyor. Ondan sonra Şah Deniz Konsorsiyumu’yla önce kaynak yarattık ve sırasıyla anlaşmaları imzaladık, kısacası her anlamda hazırız. Şah Deniz Konsorsiyumu TAP’ı seçtiği anda, seçildik-ten 1-1.5 ay sonra nihai yatırım kararı alacak duruma geldik. cENK pALA

BoTAŞ STRATEJİ VE İŞ GElİŞTİRME DAİRE BAŞKANI

Özellikle, Avrupa’nın belirli bölgelerinde mevcut doğal gaz sıvılaştırma ve gazlaştırma terminalleri inşaatları alabildiğine yürüyor. Pek çok boru hattı projesinin gündeme geleceğini öngörüyoruz. Ama LNG daha esnek bir yapı ortaya koyacak ve LNG’nin Avrupa’nın arz güvenliğine olumlu bir etkisi olacak. Özellikle ithalat kapasitesiyle tüketim miktarı arasındaki fark bu şoklarda dayanıklılığı sağlayacak diye bekliyoruz.

NuSRET cöMERTShEll ENERJİ YÖNETİM

KuRulu BAŞKANI

Avrupa’da doğal gaz piyasası çok hızlı bir şekilde değişiyor. ABD’den kaya gazı ve LNG ihracatı olacak. Avrupa’daki üretimin hızla düşeceğini göreceğiz. Yani ithalata ve Azerbaycan’dan Avrupa’ya gelecek gaza daha fazla gereksinim duyulacak. Bununla birlikte hem çeşitlilik hem de özelleştirmelerde bir artış gözlemlenecek. Bu anlamda TANAP ile işbirliği içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Bu sebeple TANAP yetkilileri ile bir memoranduma imza attık.

cHRıSTıAN DoLEzAL NABuCCo SÖZCÜSÜ

TANAP projesinin önemi büyük. Türkiye ve Azerbaycan bölgesel ortak olarak projeyi yürütüyorlar. Petrol ve doğal gazın iletimi konusunda altyapı yaratmayı sürdürüyorlar. TANAP’ın buradaki mesajı “Azerbaycan ve Türkiye olarak biz buradayız ve Avrupa’nın enerji arzını sağlama konusunda hazırız.” Daha fazla gaz ve petrol iletimi oldukça, bölge daha önemli hale gelecek ve önümüzdeki dönemde olumlu gelişmeler olacak.

coSTıS STAMBoLıSGÜNEYDoğu AVRuPA ENERJİ

ENSTİTÜSÜ BAŞKANI

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı, Türkiye ve Azerbaycan’ın bugüne kadar enerji alanındaki en önemli projelerinden bir tanesi. 26 Aralık 2011’de mutabakat zaptı imzalanmasının ardından, 26 Haziran 2012’de de Hükümetler arası imzalar atıldı. 2012’de başlayan projenin 2018’de tamamlanmasını planlıyoruz. TANAP ile Avrupa’nın ve Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacını karşılamayı ve bölgede gaz çeşitliliğinin sağlanmasını hedefliyoruz. Proje bittiğinde Azerbaycan gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşacak.

SAMİR KERİMLİSoCAR TÜRKİYE 1. BAŞKAN

YARDIMCISI

Gazprom farklı coğrafyalarda faaliyetlerini çeşitlendirerek dünya piyasasında yerini muhafaza etmeyi ve geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu nedenle de Gazprom, Kuzey ve Güney Akım doğal gaz hattı projesine yatırım yapmak yerine başka projelere odaklanmaktadır. Türkiye bu planda her ne kadar yer almasa da Gazprom’un ikinci en büyük tüketicisi olarak ön planda tutulacaktır.

DıDıER LABouRGAZPRoM AVRuPA SoRuMluSu

ENERjİNİN uzMANLARı Enerjinin önde gelen isimleri hızlı bir şekilde değişen Avrupa enerji piyasası ve Türkiye ile Azerbaycan arasındaki enerji projelerini değerlendirdiler.

Meclis Komisyonu’ndan geçen yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı, Türkiye’nin enerji alanındaki vizyonunu yeniden düzenliyor. Türkiye, yasa ile beraber doğu akdeniz’deki petrol ve gaz rezervlerini daha efektif kullanmayı hedefliyor. Türkiye potansiyelini ortaya çıkarmak için düğmeye basıyor.HARİKA BALAY

12

YENİ PETROL YASASI NE GETİRECEK?

KAPAK

www.hazarworld.com MAYIS 2013 SAYI 06 13

1 2

3

Türk Petrol Kanunu Tasarısı, 26 Mart’ta TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Tek-

noloji Komisyonu’nda kabul edildi. Komisyon-dan geçen tasarı Genel Kurul’a gönderildi. Aynı kanun beş yıl önce de TBMM’de kabul edilmiş, ancak bazı maddeler 2007 yılında Cumhurbaşkanı Sezer tarafından milli men-faatlere aykırı olduğu gerekçesiyle veto edil-mişti. 6 yıl aradan sonra Türk Petrol Kanunu Tasarısı yeniden gündeme geldi. Peki yeni ka-nun iddia edildiği gibi milli menfaatlere aykı-rı mı yoksa petrol kaynaklarının hızlı, sürek-li ve etkili şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini sağlamayı mı amaçlıyor? Mad-deler incelendiğinde ikinci şık ağır basıyor.

Türkiye, komşu ülkeleri gibi zengin petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip değil, ancak yine de keşfedilmeyi bekleyen kaynaklar mevcut. Cumhuriyet tarihi boyunca açılan kuyuların yıllık ortalaması sadece 51. Dünyada ise her yıl ortalama 20 bin kuyu açılıyor. Türkiye’de kuyu başına ortalama üretim günde sadece 43 varil. Bu da oldukça az bir oran. Türkiye’deki top-

lam petrol üretimi Ortadoğu’da büyük boyutlu tek bir kuyudan elde edilebiliyor.

Türkiye’nin günlük ham petrol talebi 624 bin varil, yerli üretimi ise 47 bin varil civarın-da. Yani net petrol ithalatımız günde 577 bin varil. Yerli üretimimiz ile toplam talebimiz arasındaki bu fark, bizi dünyanın en büyük 14’üncü petrol ithalatçısı konumuna getiri-yor ve petrolde ithalata bağımlı cari açığımı-zı doğrudan etkiliyor. Dolayısı ile Türkiye’nin cari açığı petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar-la paralellik çiziyor. çünkü petrol fiyatların-daki her 1 dolarlık artış, cari açığımızın tam 400 milyon dolar artmasına neden oluyor. İşte bu nedenle ülkemizde petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri büyük önem taşıyor.

MEVCUT KANUN GÜNCELLİĞİNİ YİTİRMİŞTİ

6326 sayılı mevcut Petrol Kanunu günümüz ihtiyaçlarına cevap vermede yetersiz kalıyor-du. Tam 59 yıldır yürürlükte olan 6326 sa-yılı kanun, Türkiye’nin halihazırda yürür-

14

1.Aynı yasa 2007 yılında da TBMM’ye sunulmuştu.

2.Enerji kaynaklarının taşınarak ticarileştirilmesi konusunda Türkiye büyük çaba harcıyor.

3. Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile petrol üretiminde artış bekleniyor.

4. Doğal gaz konusunda hazar Bölgesi ile yapılan işbirlikleri ve projeler heyecan yaratıyor.

KAPAK

4

lükte olan en eski kanunlarından bir tanesi. 1954 yılında yürürlüğe konmuş. Petrol sektö-rü değer zincirinin tüm halkaları Petrol Ka-nunu kapsamından birer birer ayrılarak yeni ve güncel hukuki mevzuatlara kavuşmuş an-cak sadece arama ve üretim sektörü mevzu-atı güncelleştirilmemiş.

Kanun, petrolün aranması, üretimi, iletimi, rafinajı, depolanması, toptan satışı ile ilgili konuları kapsıyor. Her ne kadar 1954 yılından beri çeşitli tarihlerde ekonomik politikalara ve ihtiyaçlara göre kanunda bazı değişiklik-ler yapılmış ise de çok sayıda değişik mevzu-atın düzenlenmesi ile kanundaki birçok mad-de bu mevzuatlarla çelişir hale geldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulması ile piyasa faaliyetleri kapsamına giren rafine-ri, iletim, depolama ve pazarlama faaliyetleri Petrol Kanunu kapsamından çıkarıldı. Birçok değişiklik yapılmasına rağmen yaklaşık 59 yıldır hedeflenen seviyeye gelinemedi. Petrol Kanunu’nun değişen koşullara paralel olarak revize edilmemesi nedeniyle sektörün huku-ki altyapısında güncellik yakalanamadı, ulus-

lararası arenada Türkiye’nin rekabet gücü yi-tirildikçe yatırımlar diğer ülkelere kaydı. Pet-rol arama ve üretim faaliyetlerinin arttırılma-sı için yeni bir petrol kanunu hazırlanması zo-runluluk halini aldı. Mevcut kanunda geniş çaplı bir değişiklik yapmak yerine, yeni bir te-mel kanun hazırlanması benimsendi.

YENİ KANUN BÜROKRASİYİ AZALTIYOR

29 maddeden oluşan yeni Türk Petrol Ka-nunu Tasarısı, sektör ve uygulayıcılar açısın-dan ruhsatlandırma usulündeki bürokratik işlemleri asgariye indiriyor. Ülkemizdeki ara-ma ve üretim faaliyetlerinin etkin bir şekilde hızlandırılması için yatırımların teşvik edil-mesi amaçlanıyor.

2500-3000 metre derinlikte bir kuyunun ma-liyeti 3-5 milyon dolar, denizlerde ise su de-rinliğine bağlı olarak 10 ila 200 milyon dolar seviyesinde gerçekleşiyor. Bu maliyet dikka-te alındığında arama ve üretim yatırımları-nın özellikle son zamanlarda potansiyeli daha fazla öne çıkan denizlerimizde daha kapsam-lı ve uzun vadeli teşvik edilmesinin gerekliliği ortaya çıkıyor. Yeni yasa da Türkiye’nin petrol kaynaklarının bir an önce ekonomiye kazan-dırılmasını amaçlıyor.

Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı’na göre, 18 petrol bölgesine ayrılan Türkiye arazisi, ta-sarıyla kara ve deniz olmak üzere iki petrol bölgesine ayrılıyor. Kara ve deniz bölgeleri-ni ayıran sınır, kıyı çizgisi kabul ediliyor. Bu şekliyle yasa, karalarda ve denizlerde daha fazla ruhsat alanı üreterek yeni yatırımcıla-ra imkan tanıyor.

Yasa birçok açıdan petrol arama faaliyetleri-ni teşvik ediyor. Mevcut yasaya göre bir pet-rol bölgesinde birden fazla ruhsatı olan şirket veya şirketler bu ruhsatlarından herhangi bi-rinde ilk sondaj yükümlülüğünü yerine getir-dikten sonra diğer ruhsatlarda faaliyet yap-makta isteksiz davranabiliyordu. Aynı bölge-deki birçok ruhsatta herhangi bir sondaj faa-liyeti yapılmadan şirketlerin ruhsatları uzun yıllar elinde tutmasını önleyecek kanuni bir yaptırım yoktu. Tasarıdaki yeni düzenleme ile her bir ruhsatın ilk verilişi ve uzatılması es-nasında şirketlerce taahhüt edilen ve temina-ta bağlanan sondaj yükümlülüğü dahil her türlü saha faaliyetinin yerine getirilmesi şar-tı aranıyor. Bugün için sahip olunan ruhsat-ların yüzde 20’sinde sondajlı arama faaliyeti gerçekleştirilirken yeni uygulamayla bu oran yüzde 90’lar seviyesine çıkabilecek. 2012 yılın-

MAYIS 2013 SAYI 06 15www.hazarworld.com

yaSadaKİ lİBERal

dEĞİşİKlİKlER PETROl

ÜRETİMİnİ aRTIRdI

1983’te 2808 sayılı kanunla Petrol Kanunu’nun bazı maddeleri değiştirildi.

Petrol fiyatlarına konulan sınırlama kaldırıldı ve

piyasa fiyatı olarak dünya petrol fiyatları esas alındı. Piyasa mantığına uygun

düşen bu düzenleme, Türkiye’nin dışa açılma ve

liberalizm rüzgarlarıyla birleşince, özel şirketlerin

yatırımları yeniden hız kazandı. 1983’ten 1991’e

kadar olan 8 yıllık dönemde petrol üretimi

her yıl düzenli olarak arttı; büyük keşifler sayesinde kısa sürede üretim 2,5

katına çıktı. 1991 yılında da 4,4 milyon tonla rekor

kırıldı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yerli

petrol üretiminin zirve noktası 1991 yılı oldu.

PETFORM (Petrol Platformu Derneği)

verilerine göre bugün, tam 21 yıl önceki kadar petrol

üretiliyor olsaydı, cari açık şu ankinden 2,5 milyar dolar daha az çıkacaktı. PETFORM yetkilileri,

Petrol Kanunu’nun 1954 yılında yürürlüğe

girmesinin ardından kanunda ne zaman daha

muhafazakâr, daha devletçi bir zihniyetle değişiklik

yapılmışsa müteakip yıllarda petrol üretiminin

hep düştüğünü, daha liberal bir zihniyetle

değişiklik yapıldığında ise müteakip yıllarda petrol üretiminin hep arttığını

belirtiyor.

16

da mevcut 380 arama ruhsatında toplam 90 adet arama ve tespit amaçlı kuyu açılmışken, yeni sistemde ruhsatların tamamında kuyu açılması gerekecek. Böylelikle sondaj faaliyet-lerinde beş kat daha fazla artış sağlanacak.

Mevcut kanunda boş olan herhangi bir saha-ya yapılan başvuru dört iş günü gizli olarak bekletiliyordu. Dört iş gününden sonra aynı sahaya yapılmış olan başvurular çok daha uy-gun olsa bile mevzuat gereği değerlendirme-ye alınmayarak başvuru sahibine iade edili-yordu. Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı’nda ise aynı sahaya ilgi duyan bütün yatırımcıla-rın, 90 günlük sürede sahada gerekli ön araş-tırma ve değerlendirmeyi yaparak, daha ger-çekçi ve tutarlı bir yatırım teklifini idareye su-nabilmelerine imkan veriliyor. Tüm başvuran-lar için eşit ve rekabetçi bir ortam yaratılıyor.

Özellikle arama güçlüğü bulunan denizleri-mizin belirli alanlarında sadece TPAO tara-fından kısıtlı imkanlarla sismik faaliyet yapı-labiliyor. Deniz alanlarımızın tamamının, tek-nik altyapıya ve donanıma sahip uluslarara-sı boyuttaki şirketlerce araştırılmasına im-kan verilmesi gerekiyor. Böylece denizlerimiz-de bugüne kadar yapılan yaklaşık 180 bin ki-lometre mevcut sismik çalışmanın birkaç ka-tının bu araştırıcı şirketlerce çok kısa süre-de gerçekleştirilmesi sağlanacak. Bu araştır-ma izni kapsamında yapılacak detaylı jeolojik etütler, yatırımcılara bu alanlarla ilgili yatı-rım kararlarını vermelerine yardımcı olacak.

RUHSAT VERİLİRKEN TEMİNAT ŞARTI ARANACAK

Yeni sistemde arama ruhsatları da objektif kriterlere göre veriliyor. Her bir ruhsat için ayrı bir iş ve yatırım programı ile yatırımın yüzde 2’si teminat olarak alınıyor. Son kararı da bakanlık inceledikten sonra veriyor. Uzun yıllar herhangi bir faaliyet yapılmadan ruh-satın işgal edilmesinin önüne geçmek için üst üste iki yıl çalışmasını yapmayanın temina-tı yakılarak ruhsatı iptal ediliyor. Şirketlerin mali gücü çok yüksek olsa bile hiçbir yatırım-cı bu sistemde tekel oluşturabilecek sayıda ruhsat alarak bunları speküle edemiyor.

Mevcut Petrol Kanunu’na göre bir şirket yatı-rım yapmadan bir ruhsatı 8 yıl kapatıp ‘çanta-cılık’ yapma imkanına sahipken, yeni kanunda ruhsat verilişinde ve her bir süre uzatımında iş ve yatırım programı ile teminat alınıyor.

İşletme ruhsatı, başvuru sahibinin talebine göre 20 yıl için veriliyor. İşletme ruhsatı

süresi üretim programının uygun görülmesi halinde, 10’ar yılı geçmemek üzere iki defa uzatılabiliyor.

KUYU BAŞI FİYATI YERİNE PİYASA FİYATI

Mevcut kanunda, üretilen ham petrolde va-rilinden, doğal gazda ise metreküpünden sekizde bir oranında alınan devlet hissesi, kuyu başı fiyatı esas alınarak hesaplanıyor. Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı’nda ise ham petrolde piyasa fiyatı, doğal gazda ise toptan satış fiyatı esas alınıyor. Yeni durum-da hazine lehine yıllık yaklaşık 2,7 milyon TL gelir artışı oluşacak.

VERGİ İNDİRİMİ

Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile pet-rol şirketlerinin ödemekle yükümlü olduk-ları yüzde 55 toplam vergi sınırı oranı yüzde 40’a inecek. Bu madde de devletin gelir kay-bına uğrayacağı gerekçesiyle eleştiriliyor an-cak yasa yapıcılar bir petrol hakkı sahibinin halihazırda verdiği vergilerin yüzde 37,5 civa-rında olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla bu oran değişikliği, devletin yüzde 15 vergi geliri kaybı-na yol açmıyor. çok uzun yıllar sürecek arama projeleri öncesinde yatırımcılara uzun vade-de belli bir vergi üst limiti güvencesi verilerek daha çok yatırım yapılması teşvik ediliyor.

ORMAN VE MİLLİ PARKLARDA PETROL ARANABİLECEK

Yenin kanun ile orman sayılan yerlerde ve milli parklarda izin alınarak ve bedelleri öde-nerek petrol arama ve işletme faaliyetleri ya-pılabilecek. Ormanlara zarar vereceği gerek-çesiyle yeni yasadaki bu madde de eleştiri ko-nusu oldu. Ancak ilgili kurumların onayı alın-dıktan sonra bu konuda ruhsat verileceği-ne dikkat çekiliyor. Ayrıca petrol şirketlerinin yöre halkını, doğayı tehlikeye atmayacak şe-kilde gerekli tesis ve ekipmanı kurması, do-ğabilecek zararı karşılaması için ruhsat alma-dan önce bir “zarar ziyan teminatı” vermesi de kanunda düzenlenmiş bulunuyor. Sorum-luluklarını yerine getirmeyen şirketlere para cezaları ve idari yaptırımlar uygulanıyor.

YABANCILARIN HAKİMİYETİ ARTACAK MI?

Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile petrol hakkı sahibi yabancılar da Türk kara sula-rında petrol arama ve üretim faaliyetleri icra edebilecek. Yabancı devletlerin doğrudan ya

51

20.000

43

400

Kuyu

varil

Milyon $

TÜrKİYE CUMHUrİYETİ TArİHİ BOYUNCA AÇILAN KUYULArIN YILLIK

OrTALAMASI

DÜNYADA HEr YIL AÇILAN OrTALAMA KUYU SAYISI

TÜrKİYE’DE KUYU BAŞINA GÜNLÜK OrTALAMA ÜrETİM

PETrOL FİYATLArINDA VArİL BAŞINA 1 DOLAr DEĞİŞİM, CArİ AÇIĞIMIZI 400 MİLYON

DOLAr ArTIrIYOr.

ÜLKEMİZİN TOPLAM PETrOL ÜrETİMİ, OrTADOĞU’DA BÜYÜK BOYUTLU TEK Bİr

KUYUDAN ELDE EDİLEBİLİYOr.

çARpıcı vERİLER

KAPAK

PETROL ARAMA VE ÜRETME RİSK

İÇERİRTPAO teknik ve mali açıdan

uluslararası petrol şirketleriyle boy ölçüşebilecek şekilde

güçlendirilmeli. Yeni kanunda eksikliğini hissettiğim en

önemli konu budur. Stratejik ve uzun vadeli yatırımlar ve

faaliyetler devlet şirketleriyle özel şirketlere göre daha

kolaylıkla yapılabilir. Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki Irak,

Azerbaycan, Kazakistan gibi ülkelerdeki veya dünyanın diğer bölgelerindeki ortak projeler, ulusal çıkarlarımız doğrultusunda bir devlet

şirketiyle yapılabilirken, özel şirketlerle bunların yapılması kolay değildir. Son dönemde

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan bir

sondaj çalışmasını veya sismik çalışmasını stratejik amaçla

TPAO’ya yaptırabilirsiniz fakat herhangi bir özel şirket kâr

olmadıkça orada çalışmayacaktır. riski yüksek

olan Türkiye’deki arama ve üretim çalışmalarını devlet

şirketine yaptırabilirsiniz fakat özel şirketler bu riskleri almak

istemeyeceklerdir. Petrol arama ve üretimi çok yüksek

oranda risk içerir, büyük ölçekte bütçe gerektirir ve

önemli oranda stratejik, jeopolitik ve uluslararası özellik

taşır. Bütün bu nitelikler, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, ancak bir devlet

şirketinde yer alabilir.

YASA, TÜRKİYE’NİN ENERJİ MERKEZİ OLMA HEDEFİYLE

ÖRTÜŞÜYOR

Tasarının geçmişe göre ayırt edici yanı devletin uzun

dönemli çıkarlarını piyasa mekanizması çerçevesinde değerlendirmesi. Bir önceki kanunda, üretilen petrolde

varil ölçü birimine, doğal gazda ise metreküpünden sekizde bir oranında alınan

devlet hissesi, kuyu başı fiyatı esas alınarak hesap ediliyordu.

Yeni kanunda, ham petrolde piyasa fiyatı, doğal gazda ise

toptan satış fiyatı esas alınacak. Böylece günümüzde

talep, kurlar ve diğer siyasi saiklerle artan enerji fiyatları

göz önüne alındığında devletin kaybı bu mekanizmayla

önlenmiş olacak.Şu unutulmamalı: özellikle fosil

enerji kaynakları bütün coğrafyalarda vardır. Ancak

önemli olan bunların ekonomik ve küresel rekabet

şartlarında yeryüzüne çıkarılması ve

ticarileştirilmesidir. ‘Türkiye’de petrol var ama yabancılar bize

çıkarttırmıyor’ bir memleket efsanesi olarak yıllardır

dillerden düşmez ama bu tersinden doğrudur. Evet,

belki Türkiye’de petrol, doğal gaz var ama bunları yukarıya

verimli, ekonomik olarak çıkartacak sermaye, yatırım

gücü ve teknoloji olmadığı için ticarileştiremedik. Bu anlamda

yasa tasarısı Türkiye’nin bölgede enerji ve geçiş merkezi olma hedefiyle

örtüşen çok önemli bir adım.

pRof. DR. ABDuRRAHMAN SATMAN

İTÜ PETRol VE DoğAl GAZ MÜhENDİSlİğİ

BÖlÜMÜ

DR. cEMİL ERTEMhAZAR STRATEJİ

ENSTİTÜSÜ (hASEN) uZMANI

KANUN, ÜLKEMİZİN ÇIKARLARINI KORUYACAK

Yeni kanun birçok açıdan Türkiye’nin çıkarlarını üst

düzeyde koruyor. Münhasır ekonomik bölgelerimizde

verilecek ruhsatlar, Bakanlar Kurulu’nun iznine tabi kılınıyor. Gerek ruhsatın ilk verilişinde, gerekse süre uzatımlarında

sonuç odaklı yatırım yapılmasını sağlamak üzere

yatırım teminatı alınıyor. Yatırımları yapmayanların

ruhsatları kısa sürede iptal ediliyor. ruhsatlardaki

tekelleşmeyi önlemek üzere, ruhsat sahibinin sermayesinin

kontrolünün değişimine yol açabilecek her türlü hisse

devir işlemleri Bakanlığın ön iznine tabi kılınıyor. Petrol

faaliyetleri esnasında ortaya çıkabilecek tehlikeli fiil ve

eylemler ile bunların sonucunda çevreye

verilebilecek zarar ve ziyanı karşılamak üzere parasal

teminat ve yaptırımlar etkin bir şekilde düzenleniyor. Bunlar kanunun ülkemizin çıkarlarını

en üst düzeyde koruduğunun göstergeleri. Tasarının

geçmişe göre ayırt edici yanı ise TPAO dahil, yerli ve

yabancı bütün şirketlerin arama ruhsatı

edinebilmesindeki sayısal sınırlandırmaların kaldırılması.

Bürokratik işlemlerin de azaltıldığı gözlemleniyor.

TEDBİRLER ALINMALI

Açılacak kuyular koca ormanlık alanda küçük bir nokta gibidir. Bu kuyunun zarar vermemesi

için gerekli tedbirler alınırsa mesele yok. Tedbir alınmazsa elbette zarar verir. Ama tedbir

alınması yasayla zorunlu. Alınacak izinlerin çevreye etkileri detaylı bir şekilde

değerlendiriliyor. Hem zarar vermeden petrolü

çıkartacağız, hem de ormanları koruyacağız.

SELAMİ İNcEDALcıENERJİ VE TABİİ

KAYNAKlAR BAKANlIğI PETRol İŞlERİ

GENEl MÜDÜRÜ

pRof. DR. vEYSEL ERoğLu

oRMAN VE Su İŞlERİ BAKANI

YENİ TÜRK pETRoL KANuNu TASARıSı İLE İLGİLİ uzMAN GöRÜşLERİ

MAYIS 2013 SAYI 06 17

YApıLAN LİBERAL DEğİşİKLİKLER BÜRoKRASİYİ AzALTARAK pETRoL ÜRETİMİNİ ARTTıRMAYı HEDEfLİYoR.

da dolaylı, yönetiminde etkili olabilecekle-ri şirketlerin ülkemizde petrol etkinliklerinde bulunmaları bazı çevrelerce eleştiriliyor. Stra-tejik öneme sahip bir ürün konusunda yaban-cı devletlerin belirleyici olmasının ulusal gü-venlik yönünden risk yarattığı savunuluyor.

Ancak yasa yapıcılara göre ruhsat sayısının ve ruhsat alanının sınırlandırılmaması, bü-yük sermayeli ve güçlü uluslararası petrol şir-ketlerinin lehine ruhsat tekelleşmesine yol aç-mıyor çünkü her bir ruhsat ayrı bir yatırım programı ve teminat karşılığında bakanlık-ça incelenerek veriliyor. Herhangi bir faali-yet yapılmadan ruhsatın şirketin sorumlulu-ğunda kalması da tasarıda getirilen yaptırım-larla engelleniyor. Taahhüt edilen iş progra-mının iki yıl üst üste hiç gerçekleştirilmeme-si durumunda verilen teminat, hazineye ge-lir kaydediliyor ve ruhsat iptal ediliyor. Ayrı-ca, denizlerdeki münhasır ekonomik alanlar-da verilecek ruhsatlarda, ulusal çıkarlar, özel hassasiyetler dikkate alınarak, bu alanlarda-ki ruhsatların verilmesinde Bakanlar Kurulu yetkili kılınıyor. Bu nedenle ülke menfaatleri-ne uygun düşmeyen taleplerin tercih edilmesi imkânsız hale geliyor. Bu açıdan milli menfa-atlerin en üst seviyede korunması için hassa-siyet gösterildiği görülüyor.

TPAO’NUN YETKİLERİ KISITLANIYOR MU?

Yasada eleştirilen bir başka konu da devlet şir-keti olan TPAO ile ilgili değişiklikler. Türk Mü-hendis ve Mimarlar Odaları Birliği’ne bağ-lı odalar, sendikalar ve meslek kuruluşları ya-saya, TPAO’nun özelleştirilmesinin önü açıl-dığı gerekçesiyle karşı çıkıyor. Ancak yasa ya-pıcılar yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile TPAO’nun güçsüzleştirilmesinin söz konusu ol-madığını belirtiyor. Tasarıda TPAO’nun mev-cut üretim sahaları kanundaki süresine bakıl-maksızın, ekonomik ömrünün sonuna kadar kendisinde bırakılıyor. TPAO için hem ruhsat sayısında hem de süresi biten bir ruhsatın alın-masında var olan kısıtlayıcı düzenlemeler kal-dırılıyor. TPAO’nun da denizlerde ve karalarda istediği sayıda ruhsat alabilmesi imkanı sağla-nıyor. Öte yandan yeni durumda TPAO’nun di-ğer yerli ve yabancı şirketlerle aynı koşullarda müzayedeye girerek teklif vermesine engel ola-cak bir düzenleme bulunmuyor.

Yeni Türk Petrol Kanunu Tasarısı özetle kara ve denizlerimizde yapılacak petrol ve doğal gaz aramalarını kolaylaştırmayı, bürokratik gecikmenin önüne geçmeyi, yerli ve yabancı sermaye şirketlerini teşvik etmeyi amaçlıyor.

Türkiye’nin günlük ham petrol ihtiyacı 624 bin varil iken üretimi 47 bin varil civarında.

18

KAPAK

www.hazarworld.com

TÜRKİYE, KoMşuLARı GİBİ zENGİN pETRoL KAYNAKLARıNA SAHİp oLMASA DA KEşfEDİLMEYİ BEKLEYEN KAYNAKLARı fAzLASıYLA MEvcuT.

MAYIS 2013 SAYI 06 19www.hazarworld.com

Bakü’de düzenlenen dünya Ekonomik Forumu’nda Güney Kafkasya ve Orta asya ülkelerindeki istikrar, enerji, ulaşım ve ticaret alanındaki gelişmeler değerlendirildi. devlet başkanları ve cumhurbaşkanlarının katıldığı zirvede bölgesel işbirliğinin öneminin bir kez daha altı çizildi. SoYKAN BEKTAş

20

DÜNYA EKONOMİK FORUMU BAKÜ’DEYDİ

ANALİZ

MAYIS 2013 SAYI 06 21www.hazarworld.com

Bakü’de düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev,

Kırgızistan Başbakan Yardımcısı Djoomart Otorbaev, Kazakistan Başbakan Yardımcısı Baklytzhan Sagintayev ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın katıldığı “Orta Asya ve Güney Kafkasya’ya yönelik vizyonlar” paneliyle açıldı.

Forumun açılışında konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bölgedeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Bölgede istikrar istediklerini söyleyen Aliyev, ekonomik ve siyasi ilişkilerin daha ileri bir seviyeye taşınması gerektiğinin altını çizdi. Yoğun işbirliği sayesinde Orta Asya ve Kafkasya bölgesini başarıyla geliştirebileceklerini belirten Aliyev, işbirliği projelerinin yürütülmesi adına somut çalışmalar yapıldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bölgesel işbirliği olmadan Azerbaycan’ın kendi enerji kaynaklarını ihraç edemeyeceğini belirtirken bölgesel ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Aliyev, “Bölge ülkelerinin belirlediği işbirliği ve entegrasyon çalışmalarının çerçevesini herkesin tanıması ve buna saygıyla yaklaşılması gerekmektedir. Böylelikle bölgenin kalkınmasını sağlayabiliriz” dedi.

Forumda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise; enerji, ulaşım ve ticaret alanlarındaki ilişkilerin bölge ülkelerinin kalkınmasını olumlu yönde etkilediğini belirtti. Uluslararası ilişkilerden arındırılmayacak kadar büyük projelerin genel analizinin yapılması gerektiğini söyleyen Yıldız, ekonomilerin globalleştiğini, politikaların ulusallaştığını ve ülkelerin ulusallaşan politikalarını bir araya getirerek işbirliği yapabildiğini söyledi.

Bakan Yıldız, son yıllarda gerçekleştirilen ekonomik kalkınmaya değinerek, Türkiye’nin son 10 yıl içerisinde gayri safi yurtiçi hasılasını üç katına, enerji sektörüyle ilgili yapılanmasını da iki katına çıkarttığını ifade etti. Enerji Bakanı Taner Yıldız, bölgenin, siyasi istikrarını sürdürebilen ülkelerle güçleneceğini ve enerjiyi barışın gerekçesi olarak kullandığı zaman ilerleyeceğini vurguladı. Türkiye’nin Karadeniz’de Rusya Federasyonu ile Güney Akım projesini, Azerbaycan’la TANAP’ı geliştirdiğini söyleyen Yıldız,

22

BAKAN YıLDız: ‘‘AzERBAYcAN pETRoL ARAMA KoNuSuNDA 60 YıLLıK BİR DENEYİME SAHİp. TÜRK DENİzLERİ AzERBAYcAN’ıN pETRoL vE DoğAL GAz ARAMASı İçİN AçıK.’’

ANALİZ

siyasi yorumlardan uzak bir şekilde İran’la doğal gaz anlaşması yaptığını, yine Irak’la da petrol ve doğal gazla alakalı işbirliğini sürdürdüğünü kaydetti. Türkiye’nin 2023 ve 2030 hedeflerine de değinen Yıldız, Türkiye’nin bir yandan yenilenebilir enerji kaynakları ile kendi ihtiyaçlarını karşılamaya gayret ederken diğer yandan petrol, doğal gaz ve kömür tedariklerine devam ettiğini belirtti. “Petrol ve doğal gaz sektörüne sahip olmayan Türkiye’den enerji sektörüne diğer sektörlerden finansman kayıyor” diyen Yıldız, ülkelerin, özellikle bölge ülkelerinin büyüme hedeflerinin o ülkenin geliştirdiği tasarruf miktarından daha büyük olduğunu sözlerine ekledi.

Enerji Bakanı Taner Yıldız, ayrıca Azerbaycan temasları kapsamında, Dünya Ekonomik Forumu Yönetici Direktörü Borge Brende, ABD Bakü Büyükelçisi Richard Morningstar ve Kazakistan Başbakan Birinci Yardımcısı Baklytzhan Sagintayev ile görüşme gerçekleştirdi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (Davos Forumu) kapanışında düzenlenen yemeğe Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve eşi Mehriban Aliyeva da katıldı. Yemekte konuşan Dünya Ekonomik Forumu Kurucu Başkanı Klaus Schwab, Bakü Forumu’nun organizasyonunun en iyi şekilde sağlanmasından dolayı Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na teşekkür etti. Schwab, Cumhurbaşkanı Aliyev önderliğinde Azerbaycan’ın gerçekten de çok büyük başarılara imza attığını ve bu başarıların devamının geleceğini ifade etti. Kapanış yemeğinde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Litvanya Başbakanı Algirdas Butkeviçius,

Bakan Yıldız: ‘‘Petrol ve doğal gaz sektörüne sahip olmayan Türkiye’den enerji sektörüne diğer sektörlerden finansman kayıyor.’’

Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa, Moğolistan Dışişleri Bakanı Luvsanvandan Bold, BP’nin Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye Bölge Başkanı Gordon Birrell, Rusya Doğrudan Yatırımlar Fonu Başkan Yardımcısı Piter Sannikov, York Dükü Prens Andrew, Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi Başkanı Aydın Aliyev de birer konuşma yaptılar.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak için geldiği Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) Başkanı Rövnag Abdullayev ile de bir araya geldi.

Baş başa görüşme gerçekleştiren ikili, daha sonra foruma katılan Türk ve Azerbaycanlı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Yıldız, Azerbaycan’la Doğu Akdeniz’de veya üçüncü ülkelerde ortak projeler yapabileceklerini belirterek, siyaset enerji sektörüne yük olmadığı sürece bu sektörün daha rahat davrandığını ve daha fazla proje geliştirebildiğini belirtti.

Yıldız, Azerbaycan ve Türkiye’de uzun süredir devam eden siyasi istikrar sayesinde iki ülkenin birlikte önemli projelere imza attığını kaydetti. Azerbaycan’ın petrol

MAYIS 2013 SAYI 06 23www.hazarworld.com

1

ALİYEv: “HERKES BöLGEDEKİ İşBİRLİğİ vE ENTEGRASYoN çABALARıNA SAYGıYLA YAKLAşMALı.”

arama konusunda 60 yıllık bir deneyime sahip olduğunu dile getiren Yıldız, Türk denizlerinin Azerbaycan’ın petrol ve doğal gaz araması için açık olduğunu, bu konuda ilk görüşmeyi yaptıklarını ifade etti.

SOCAR Başkanı Rövnag Abdullayev de Türkiye ile gerçekleştirilen TANAP projesine değindi. Abdullayev, şimdilik kamulaştırma çalışmalarının yürütüldüğünü, inşaatın ise 2014’te başlayacağını, finans problemini büyük ölçüde hallettiklerini, bu yönde sorun yaşanmayacağını ifade etti.

Abdullayev, SOCAR’ın sadece Türkiye’de değil, Azerbaycan’da da büyük projeler yürüttüğünün altını çizerek, yaklaşık 14-15 milyar dolarlık bir petrol rafinerisi inşa edeceklerini vurguladı. SOCAR Başkanı Abdullayev, Azerbaycan “Petrol Fonu”nun kaynaklarından da bu projeler için ödenek ayrılacağını ifade etti. Fonda 34 milyar dolar para olduğunu belirten Abdullayev, ülkenin toplam döviz rezervinin ise 45 milyar dolara ulaştığını kaydetti. Azerbaycan’ın petrol üretimi ile ilgili de bilgi veren Abdullayev, ülkenin yıllık 42 milyon ton petrol ürettiğini ve bu petrolün 35 milyon tonunun ihraç edildiğini, ihraç edilen petrolün yaklaşık 30 milyar dolar değerinde olduğunu belirtti.

Dünya Ekonomik Forumu Kurucu Başkanı Klaus Schwab, Cumhurbaşkanı Aliyev önderliğinde Azerbaycan’ın çok büyük başarılara imza attığını belirtti.

24

Abdullayev, Azerbaycan’dan Türkiye’ye ihraç edilen doğal gaz konusuna da değinerek, satış rakamını söyleyemeyeceğini fakat Türkiye’ye çok ucuz fiyattan doğal gaz sattıklarını ifade etti. Azerbaycan’ın denizde petrol ve doğal gaz aramasında uzmanlaştığını ifade eden Abdullayev, tecrübelerini Türkiye ile paylaşabileceklerini ve Türk denizlerinde arama yapabileceklerini kaydetti.

Rövnag Abdullayev’den sonra söz alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin enerji potansiyeli hakkında da konuştu. Türkiye’de arama yapmak isteyen firmalarla yüzde 50’lik anlaşmalar yaptıklarını, bu anlaşmalarla devletin herhangi bir risk almadığını üstelik sermaye de kullanmadıklarını belirtti.

Yıldız, siyasi iktidarın bugünün projelerini gerçekleştirmede önemli bir faktör olduğunu belirtti. Uluslararası ortamda birçok ülkeyle konuşurken rakamları açıkladıklarında kimsenin inanamadığını belirten Yıldız, enerji ihtiyacının da her geçen gün arttığını ifade etti. Bakan Yıldız şöyle devam etti:

ANALİZ

AVRUPA’NIN SON 3 YIL İÇERİSİNDEKİ BÜYÜME HIZI EKSİLERDE“Türkiye’nin nüfusu yılda bir milyon artıyor. Bir yılda 36 milyar doları bireysel araçlara veriyoruz. Yani biz, bir yıl hiç araca binmemiş olsak ithalat ciromuz 36 milyar dolar daha düşmüş olacak. Bu yüzden Türkiye, kendi refah seviyesi itibariyle daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacak. Üreten ve tüketenin makul bir oranda buluşması lazım. Olabildiğince düşük maliyetli kaynaklara ulaşabilmemiz lazım. Bu projelerin birbirleriyle buluştukları, örtüştükleri oranda gerçekleşmesi lazım. Avrupa’nın son 3 yıl içerisindeki büyüme hızı eksilerde fakat bunun ülkeleri hiçbir şekilde rehavete itmemesi lazım. Avrupa tüketici, Azerbaycan üretici oldukça bu iki ülke birleşmek, buluşmak durumunda.”

ÜLKELER YENİ DÖNEMDE BİRBİRLERİNE DAHA ÇOK BAğIMLI OLACAK “90 yılda çok şey değişti. Türkiye’nin, rusya başta olmak kaydıyla çok aktif politikalar geliştirme kabiliyetinde olduğunu görüyoruz. rusya stratejik davranan ve işbirliğine açık bir ülke. ABD ile stratejik ortaklığımız var. İşbirliği demek stratejik proje geliştirmek demek. Bizim, stratejik işbirliğini projelerle doldurmamız lazım. Bu projelerdeki amacımız karşılıklı işbirliğini geliştirmek. Stratejimizi bunun üzerine oturttuk ve bunu bütün partnerlerimizle açık açık konuşuyoruz. Türkiye ile rusya işbirliği olacaktır. Peki bu işbirliği için ne yapmamız gerekir? Biz de mi petrol satacağız? O bizde yok. Doğal gaz mı satacağız? O da bizde yok. Ama nükleer santral projesini yapmak demek, rusya ile Türkiye arasındaki işbirliğini arttırmak demektir.”

RUSYA TÜRKİYE’YE ENERJİ YATIRIMI YAPACAK “rusya, Türkiye’ye 22 milyar dolar para yatıracak. 27 tane bankadan sendikasyon yapacak. Bunun risklerini alacak. Bize gelen ülke elekt-rik vermezse parasını alamayacak. rusya’nın 3 yıl proje, 7 yıl inşaat,

15 yılda tamamlama garantisi var. Ben 4 yıl içerisinde hiçbir enerji proje-sinde hazineden ve genel bütçeden para almadım ve hazine garantisi vermedim. Bu benden kaynaklanmıyor. Türkiye’nin siyasi istikrarından kaynaklanıyor. Biz rusya ile daha farklı projeler de geliştirebiliriz. Eğer gerçekten o projenin doğru olduğuna inanıyorsak yaparız. 2. nükleer santral için Japonya ile Çin’in daha ön plana çıktığı, Güney Kore ile Kanada’nın yarıştan elendiği bir ortamdayız. Yine 2. Nükleer Santral Projesi de 22 milyar dolar tutarında olacak. 22 milyar dolar 25-30 tane bankadan toplanarak finanse edilecek.”

RÖPORTAJ

Ortak tarihe ve geçmişe sahip olan Türkiye-azerbaycan ilişkileri hep “kardeşlik” düzeyinde tanımlandı. 1991’de azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olan Türkiye, Ermenistan’ın

dağlık Karabağ işgaline karşı azerbaycan’a destek veren ülkelerin de başında geliyor. azerbaycan’ın ankara Büyükelçisi

Faig Bağırov ile Türkiye-azerbaycan ilişkilerini, ortak enerji projelerini ve Karabağ sorununu konuştuk.

SELMA AYDıN

KArDEŞLİK TANAP İLE TAÇLANDI

26

MAYIS 2013 SAYI 06 27www.hazarworld.com

Azerbaycan-Türkiye ekonomik ilişkilerin-den başlayalım isterseniz. 2012’de Türki-ye ile Azerbaycan arasında ticaret hacmi 3.5 milyar dolara ulaştı. Azerbaycan’la Türkiye arasındaki ithalat ve ihracatın ne zaman istenilen düzeye çıkacağını ön-görüyorsunuz? 2010’da bu rakam 2.5 milyar dolardı. Son iki yılda ticaret hacmini 2.5 milyardan 3.5 milyar dolara çıkardık. Ama bu 3.5 milyar dolar da Azerbaycan-Türkiye arasındaki zengin ilişki-leri yansıtmıyor. çünkü iki ülkenin ekonomi konusunda çok büyük potansiyeli var. Büyük projelerimiz var. Azerbaycanlı işadamlarının yatırımlarının Türkiye’de yıldan yıla arttığını görmek bu potansiyelin kanıtı. Son olarak geçen yıl Ekim ayında iki ülke arasında yapı-lan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımız Aliyev ve Başbakan Erdoğan defalarca ticaret hacminin artırılması gerektiğini söylediler. Amacımız ticaret hacmini önce 5 milyar dola-ra sonra da 10 milyar dolara yükseltmek.

Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun bu yılın so-nunda beklenen açılışı Türkiye-Azerbaycan arasındaki ticareti de iki katına çıkara-caktır. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin en büyük sorunu nakliyat problemi. Ermenistan’ın işgali nedeniyle Türkiye-Azerbaycan arasında Nahcivan’dan başka sınır kapısı yok. Karayolumuz da yok. Bu nedenle mecburen İran toprakları veya Gürcistan toprakları üzerindeki karayolları vasıtasıyla ulaşım sağlanıyor. Bu da çok masraflı oluyor. Şu anki ticaret göstergele-rine bu durum sebep olarak gösterilebilir. Demiryolu, deniz taşımacılığından sonra en ucuz vasıta. Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun hayata geçirilmesiyle ülkelerimiz arasındaki ticaret kat kat yükselecektir.

Azerbaycan doğal gazını Türkiye üzerin-den Avrupa’ya taşıyacak TANAP projesi ile ilgili görüşleriniz neler?1994 yılında uygulamaya başladığımız petrol stratejisi Azerbaycan’ı parlayan yıldıza çevirdi. Hem bölge ülkeleri hem de Avrupa 1994 yılında başlatılan bu stratejiden çok faydalandı. Bu sayede Azerbaycan, Avrupa’nın enerjisini yüzde 30 civarında temin eden bir ülkeye dönüştü. Gürcistan ve kardeş ülke Türkiye de bundan faydalandı. Azerbaycan kendi topraklarındaki doğal kaynakların Türkiye üzerinden dünya pazarına çıkarılmasına izin verdi.

Öte yandan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı 2007 yılından beri devrede. 2008 yılında da Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattının

faaliyete geçmesiyle Azerbaycan’ın enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden dünya pa-zarına çıkarılması sağlandı. Türkiye böylece bölgenin zengin doğal kaynaklarını ulaştı-ran transit ülkeye dönüştü. Bu projelerin devamı olarak TANAP’ı (Trans Anadolu Do-ğal Gaz Boru Hattı Projesi) gösterebiliriz. TANAP projesi 21’inci yüzyılın ekstrem bir projesi olarak da değerlendirilebilir. TANAP projesi, Azerbaycan’ın Şah Deniz’deki gaz yataklarının dünya pazarına Türkiye üzerin-den nakli açısından çok önemli. İlk etapta Şah Deniz’den gelecek doğal gazın 6 milyar metreküpü Türkiye’ye satılacak. Kalanı da Türkiye vasıtasıyla Avrupa’ya dağıtılacak. TANAP projesinin hayata geçirilmesi ile iki ülke ticaret rakamlarının hızla yükseleceği umut ediliyor.

Azerbaycan, enerji projeleri aracılığıyla Batı ülkeleri ile yakınlaştı. Azerbaycan’ın AB ve NATO ile ilişkilerini nasıl değer-lendiriyorsunuz?Azerbaycan’ın enerji stratejisinin mimarı Milli Liderimiz Haydar Aliyev’dir. Bugün Cumhurbaşkanımız Sayın İlham Aliyev bu önemli strateji yönünde oldukça başarılı ve rasyonel politikalar ortaya koyuyor. Azer-baycan enerji alanındaki projelere sadece

28

1

2

TANAp pRojESİNİN HAYATA GEçİRİLMESİ İLE İKİ ÜLKE TİcARET RAKAMLARıNıN HızLA YÜKSELMESİ BEKLENİYoR.

RÖPORTAJ

ekonomik açıdan bakmıyor, bu projeleri aynı zamanda bir “barış sigortası” olarak da görüyor. Sadece kendi çıkarlarımızı değil, bölge ülkelerinin çıkarlarını da gözeten, ha-yata geçirdiğimiz projelerin “kazan-kazan” ilkesine hizmet etmesini isteyen bir ülkeyiz.

Azerbaycan’ın enerji stratejisinin önemli bir kısmı Avrupa’nın enerji güvenliği ile ilgili. Ülkemizin uluslararası örgütler ile olan ilişkileri bizim için çok önemli. çünkü Azer-baycan kendi içine kapalı, dünyadan ken-dini soyutlamış ve “söz dinleyen” bir ülke değildir. Hızla yükselen sosyo-ekonomik potansiyelimiz bizden, dış politikamızı çok yönlü stratejiler üzerine oturtmamızı talep ediyor. Bugün Azerbaycan, BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelerinden biri olmayı başardı. Bu gerçek, ülkemizin dış dünya ve önemli uluslararası kurumlarla olan ilişki-lerine verdiği ehemmiyetin bir göstergesi. Avrupa Konseyi, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Avrupa Güvenlik ve İşbirli-ği Teşkilatı (AGİT), Avrupa Birliği (AB), İs-lam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Ekonomik İşbir-liği Teşkilatı (EİT) ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ) gibi önemli ulus-lararası ve bölgesel örgütler Azerbaycan’ın işbirliği yaptığı kurumlar.

Son yıllarda Azerbaycan ekonomisi bü-yük bir ivme yakaladı. Azerbaycan’ın 2020 stratejisini dikkate aldığınızda, önümüzdeki dönemde nasıl bir Azerbay-can hayal ediyorsunuz?Azerbaycan ekonomisinin son 10 sene zarfın-da bir sıçrama yaptığı gerçeği sadece bizim tarafımızdan değil, uluslararası düzeyde saygın kurumlar tarafından da teyit edili-yor. Güney Kafkasya bölgesindeki ülkelerin toplam ekonomisinin yüzde 75’ini sadece Azerbaycan ekonomisi oluşturuyor. Bu da Azerbaycan hükümetinin başarılı ekonomi politikalarının sonucu. Hükümet günübirlik, konjonktürel ve geçici ekonomi politikaları değil, risklere dayanıklı ve sürdürülebilir kal-kınma modeli uyguluyor. Bunun neticesini alıyoruz. Bugün Azerbaycan, dünyada petrol ve doğal gaz sektörü dışında sanayi sektörü-nün en hızlı kalkındığı ülke konumunda. Bu da parlak bir ekonomik gelecek demek.

Azerbaycan dünyada ses getiren ulusla-rarası organizasyonlara ev sahipliği yapı-yor. Geçen yıl Eurovision başkent Bakü’de düzenlendi. Bu yıl da Dünya Ekonomik Forumu Avrasya Zirvesi Bakü’de gerçek-leştirildi. Bu organizasyonlar bölgede Azerbaycan’a ne gibi bir görev yüklüyor?

MAYIS 2013 SAYI 06 29www.hazarworld.com

4

1. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile.

2. Faig Bağırov 2010 yılından beri Türkiye’deki görevini sürdürmekte.

3. Bakü’nün sembollerinden eski devlet binası.

4. Bakü bugün devamlı gelişen bir şehir konumunda.

3

‘‘ERMENİSTAN YıLDAN YıLA DAHA DA YoKSuLLAşıYoR. ARTıK GöçLER BAşLıYoR. Göç EDENLERİN BÜYÜK BİR KıSMı DA TÜRKİYE’YE GELİYoR. AzERBAYcAN’LA ERMENİSTAN ARASıNDAKİ fARK GİDEREK BÜYÜYEcEK.’’

Azerbaycan’ın uluslararası düzeyde etkin-liklere katılımı, ev sahipliği yapması ve bir-takım önemli faaliyetlere öncülük etmesi ülkenin sosyo-ekonomik sıçrayışının doğal bir sonucu. Bu gidişatın kapsama alanının genişleyerek devam edeceğini söyleyebili-rim. İlk Avrupa Olimpiyat Oyunları da 2015 yılında Bakü’de yapılacak. Bu gelişmeler, Azerbaycan’ın bölgedeki konumuna olumlu etkiler yapıyor ve yapmaya devam edecek.

Bakü’de düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, dünyanın dikkatini Azerbaycan ve Hazar Bölgesi’ne çekebildi mi?Dünya Ekonomik Forumu gibi önemli bir or-ganizasyonun Azerbaycan’ın ev sahipliğinde toplantılar düzenlemesi Azerbaycan’ın dün-ya genelinde kazandığı itibar ve saygınlığın işaretçisi. Ekonomi ağırlıklı toplantıların güven faktörüne verdiği önem hepimizce malum. Dolayısıyla Azerbaycan’ın, toprakla-rının işgal atında olmasına rağmen güvenli bir liman olması çok önemli bir husus.

Komşu Ermenistan’dan bahsedelim ister-seniz. Son seçimlerde Sarkisyan’ın ikinci kez cumhurbaşkanlığına seçilmesini na-sıl değerlendiriyorsunuz? Ermenistan bölgedeki hızlı ekonomik geliş-meye dahil olabilirdi. Fakat işgalci politikası

yüzünden bölgede hayata geçirilen projeler-den dışlanmış durumda. Bu nedenle Erme-nistan günden güne daha da geriye gidiyor. Sarkisyan’ın seçilmesine de şaşırmadım. Zaten sonucu önceden belli olan seçimlerdi. Bu seçim sonucunda Sarkisyan’ın ikinci dö-nem cumhurbaşkanı olması sıfatıyla dış po-litikada değişiklik olacağı konusunda hiçbir ümidimiz yok.

Karabağ meselesi de bölgenin kanayan yarası. Bu sorun dondurulmuş olarak kalacak mı yoksa çözüm konusunda bir ilerleme mümkün mü?Bu konuda 20 yıldır bir ilerleme sağlanama-dı. Bunun nedeni de Ermenistan’ın yapıcı bir siyaset izlememesi. Herkes Ermenistan ve Türkiye’den bir şeyler istiyor. 2015’e yaklaşır-ken dünya kamuoyu Türkiye’den ilişkilerini normalleştirmesini bekliyor. 2015 yaklaşırken kamuoyu normalleşmenin hızlandırılmasını, sınırların açılmasını, sivil toplum kuruluşları-nın, gazetecilerin Türkiye’den Ermenistan’a, Ermenistan’dan Türkiye’ye geçmesini isti-yor. Herkes Türkiye’den bir şeyler umuyor ancak Ermenistan’ı kimse konuşmuyor. Ermenistan’ın kendi devlet amblemlerinden Ağrı Dağı’nın silinmesini talep eden yok. Herkes bizden bir şeyler talep ediyor. Biz bir adım atalım ama onlar da bir şeyler yapsın-

30

1

1. Bakü, Azerbaycan’ın lokomotif şehri konumunda.

2. Bakü limanı hem ülke hem bölge ticareti açısından büyük bir öneme sahip.

3. Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Faig Bağırov iki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirdi.

RÖPORTAJ

2

lar, işgal ettikleri topraklardan çekilsinler. Ermenistan yıldan yıla daha da yoksulla-şıyor. Artık göçler başlıyor. Göç edenlerin büyük bir kısmı da Türkiye’ye geliyor. Bu şekilde devam ederse, Azerbaycan’la Erme-nistan arasındaki fark giderek büyüyecek. Yukarı Karabağ konusu da ister uluslararası toplumla ister onsuz hallolacak. Azerbaycan kendi topraklarının işgal altında olması-nı hiçbir zaman kabullenmeyecek. Bunu herkesin gayet açık olarak bilmesi lazım. Azerbaycan devleti 1 milyon 250 bine yakın yurttaşımızın yer değiştirmesine, vatanla-rından ayrı olarak yaşamasına hiçbir vakit razı gelmeyecek. Biz de elimizden geleni yapıyoruz. Eskiden çadır kentlerde yaşayan insanlar, bugün güzel şartlardalar. Modern evlere, apartmanlara taşındılar ama yine de kendi doğdukları, büyüdükleri topraklarda yaşamıyorlar. Azerbaycan hiçbir zaman bu duruma razı olmayacak.

Geçtiğimiz günlerde Hocalı Katliamı’nın tanınmasına ilişkin ABD’nin New Jersey eyaletinde bir karar alındı. Hocalı’da yaşa-nanlar Eyalet Meclisi tarafından soykırım olarak tanındı. Bu kararı nasıl değerlendi-riyorsunuz?21 yıl önce yaşanan katliamın dünya kamuo-yuna anlatılması gerekiyor. Herkes Türkleri

sözde soykırımla suçluyor. Ancak kimse 21 yıl önce yaşanan hadiseleri görmüyor. Yaşa-nanlar insanlık adına bir cinayet. Muhtelif ülkeler bu hadiseyi soykırım olarak tanıdı. Bunlar arasında Pakistan, Meksika var. Ya-kınlarda çek Cumhuriyeti parlamentosu ve Bosna-Hersek parlamentosu olayı soykırım olarak tanıdılar. ABD’nin birçok eyaleti, New Jersey, Pennsylvania eyaleti de Hocalı olayını soykırım olarak kabul etti. Türkiye’de de bu şekilde kabul oldu. Ankara’nın Kızılcaha-mam Belediyesi de bu olayı soykırım olarak tanıdı. Türkiye’nin muhtelif yerlerinde bu hadiselere bağlı kararlar alınıyor, anma tö-renleri düzenleniyor. Bu da takdir edilmesi gereken bir tavır.

Hocalı Katliamı’nın sorumlularının ulus-lararası mahkemelerde yargılanması için bir girişimde bulunulacak mı? Bu katliamı gerçekleştirenler hâlâ hayatta. Bu sorumlular cezalarını çekmedikçe Hocalı’da ölen 613 kişinin ruhları rahat etmeyecek. Bu sorunun adaletle sonuçlanması ve dünya ka-muoyunun gerçekleri bilmesi için henüz yapı-lacak çok iş var . Bu katliamla ilgili uluslarara-sı kamuoyunu yeterince bilgilendirememişiz. Son dönemde buna çok büyük önem veriliyor. “Hocalı’ya Adalet” kampanyasını başlattık. Bu kampanya vasıtası ile muhtelif ülkelerde im-zalar toplanıyor. Bu imzalar da sonunda dik-kate alınacak. Bu imzalar büyük bir destektir. Adalet yerini bulana kadar çalışmamız lazım.

Hocalı Katliamı ve Karabağ meselesinde Türkiye her zaman Azerbaycan’ın yanında yer aldı. Tarihten günümüze Azerbaycan ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?Kardeş Türkiye Cumhuriyeti, 1991 yılında bağımsızlığını yeniden elde etmesinin ardın-dan Azerbaycan Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk ülke oldu. Aslında bu husus tek başına bile çok şeyin habercisi. İki kardeş devlet arasın-daki ilişkiler, uluslararası ilişkilerin realist doğasının çok ötesinde. 1991 yılından günü-müze ikili ilişkiler analiz edilirken bu gerçe-ğin ışığından yola çıkılması çok doğru olur. Her iki ülkenin kendinde barındırdığı or-tak değerlerin, ikili ilişkilerin hızlı yükseli-şi için güçlü bir potansiyel olarak görülmesi ve bu doğrultuda rasyonel stratejilerin geliş-tirilmesi büyük önem arz ediyor. Bu çerçeve-de Azerbaycan halkının Milli Lideri Haydar Aliyev’in müstesna rolü kayda değerdir. İkili ilişkilerin mevcut durumu ile yetinmemiz ise asla düşünülemez. çünkü yükseliş çizgisin-de devam eden ilişkilerimizin daha çok me-safe kat edeceği düşüncesindeyiz.

MAYIS 2013 SAYI 06 31www.hazarworld.com

3

‘‘BuGÜN AzERBAYcAN, DÜNYADA pETRoL vE DoğAL GAz SEKTöRÜ DışıNDA SANAYİ SEKTöRÜNÜN EN HızLı KALKıNDığı ÜLKE KoNuMuNDA. Bu DA pARLAK BİR EKoNoMİK GELEcEK DEMEK.’’

ANALİZ

ASTANA FORUMA

GÜN SAYIYOR

Küresel ekonominin kalbi Mayıs ayında astana’da atacak. vI. astana Ekonomik Forumu dünya liderlerini ağırlayacak. nobel ödüllü ekonomistler forumda dünya ekonomisinin geleceği konusunda beyin fırtınası yapacak. HARİKA BALAY

Astana şehrinin en önemli simgelerinden birisi olan Bayterek Kulesi, mimarisiyle göz dolduruyor.

32

Kazakistan’ın başkenti Astana, 22-24 Mayıs 2013 tarihlerinde VI. Astana Ekonomik Forumu’na ev sahipliği

yapacak. İlki 2008 yılında Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in girişimiyle gerçekleşen Astana Ekonomik Forumu, kısa sürede Avrasya coğrafyasında düzenlenen en prestijli etkinliklerden biri-ne dönüştü.

çok uluslu şirketler, bankacılık – finans kurumlarının üst düzey yöneticileri, çok sa-yıda ülkenin devlet ve hükümet yetkilile-ri, uluslararası kuruluş temsilcileri, Nobel ödüllü bilim insanları ve iş insanlarından oluşan binlerce seçkin katılımcı bu forum-da bir araya gelecek. Forumun geçen yılki katılımcıları arasında Başbakan Recep Tay-yip Erdoğan da vardı. Foruma bu yıl da üst seviyede rekor katılım bekleniyor. 100 fark-lı ülkeden 8 bin 500 üst düzey ismin takip etmesi beklenen toplantı, ekonomi dünya-sının entelektüellerini buluşturacak. Nobel

ödüllü uzmanlar forumda finansal sorunla-ra olası çözümleri tartışacak.

Devlet ve hükümet başkanlarının, çok ulus-lu şirketlerin CEO’larının ve ünlü ekono-mistlerin konuşma yapacağı forumda önde gelen medya kuruluşlarının temsilcileri de canlı yayınlar gerçekleştirerek forumdaki gelişmeleri dünyaya duyuracak.

FORUM, ŞİRKETLER İÇİN DE FIRSATLAR SUNACAK

VI. Astana Ekonomik Forumu bu yıl ekono-mik büyüme, altyapı, yenilikçilik, teknoloji, küresel rekabet, sosyal kalkınma, finansal sistem ve risk konularını masaya yatıracak. BM işbirliğiyle düzenlenecek Dünya Antik-riz Konferansı forumda önce çıkan oturum-lardan biri olacak. BM için Dünya Antikriz Planı tasarısı tartışılacak ve tasarı onaylan-dıktan sonra imzalanacak.

Forum ayrıca BM’ye üye devletlere dünya ekonomisinin daha çok gelişmesi için yapa-bilecekleri katkılar konusunda açık mektup iletecek. Mektup, G8 ve G20 zirvelerini dü-zenleyen organizasyon komitelerine, IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi uluslararası kuruluşlara da gönderilecek. Öneriler, ulus-lararası ekonomi ve finans alanında önde gelen uzmanlar tarafından hazırlanacak.

Foruma paralel olarak düzenlenecek sana-yi ve yenilikçilik sergileri şirketlere kendile-rini tanıtma fırsatı verecek. Şirketler arasın-da çok sayıda anlaşmaya imzalar atılacak. As-tana Ekonomik Forumu, yeni iş bağlantıları kurmak, mevcut iletişim ağını genişletmek ve kendi firmasının tanıtımını yapmak açısından katılımcılara önemli imkanlar sunacak.

1. Geçtiğimiz yıl foruma ülkeler ve kurumlar bazında en üst düzeyde katılım gerçekleşmişti.

2. Alanında uzman isimler forumda bölgenin ve dünyanın ekonomik gündemine ilişkin sohbetler gerçekleştiriyorlar.

3. Forum kapsamında konferansların yanı sıra, konser ve ödül töreni de gerçekleşmekte.

1

23

MAYIS 2013 SAYI 06 33www.hazarworld.com

Sovyetler Birliği terkibinde bulunan Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ özerk böl-gesinin Ermenilerin çoğunlukta olduğu

Meclisi 19 Şubat 1988’de ‘Ermenistan’la bir-leşme’ kararı aldı. Gerek Sovyetler Birliği’nin, gerekse Azerbaycan’ın yasalarına kesin şekilde aykırılık teşkil eden ‘Ermenistan’la birleşme’ kararının Moskova tarafından iptali gerekirken Dağlık Karabağ`ın ayrılıkçı Ermenilerine daha önceden başta silah olmak üzere her türlü lojistik desteği veren Kremlin, onları daha da cesaretlendiren bir karara imza attı ve bölgede olağanüstü hal ilan etti. Rusya, bölgenin yöne-timini Moskova’ya bağlamakla Azerbaycan’ın kendi toprakları üzerindeki yönetim hakkını bir nevi elinden almış oldu.

34

1

ANALİZ

Bununla birlikte Azerbaycan topraklarında ikinci Ermeni devletini kurmak için bölü-cülerin yolu dozerler ile kapatıldı. Kendi topraklarını, dışarıdan beslenen ayrılıkçı ve bölücülerin egemenliğinden kurtarmak için gereken adımları atma inisiyatifini, Azerbaycan 1991 Ekim’inde bağımsızlığını ilan ettikten sonra kullanmaya başlayabildi. Bölücülere karşı hukuk çerçevesinde gerekli önlemler alınırken öte yandan uluslara-rası camianın barış önerilerine de olumlu yanıtlar veren Azerbaycan, 24 Mart 1992 tarihinde Dağlık Karabağ sorununun AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Minsk Grubu çerçevesinde çözümlenmesi girişimine yeşil ışık yaktı. İşin başında Rusya

1. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve AB Komisyonu Başkanı Barroso bir araya geldi.

2. Dünyanın her yanından Ermenistan’a tepkiler geliyor.

3. Anma törenine o günlerin canlı tanıkları da katıldı.

4. Azerbaycan halkının her geçen gün AGİT’e güveni azalmakta.

MİNSK GRUBU SÜRECİ NASIL YöNETİYOR?Minsk Grubu bölgenin sorunlarına çare bulmakta zorlanıyor. Senelerdir herhangi bir ilerlemenin sağlanamadığı bölgede, uluslararası kamuoyu da sorunların çözümü için herhangi bir adım atmıyor. NuRşEN GuLİYEv

ve Türkiye gibi bölgeye en yakın ülkelerin yanı sıra ABD ve Fransa gibi ‘uzak’ ülkele-rin de bulunduğu AGİT Minsk Grubu’nda temsil edilmesi, Dağlık Karabağ meselesinin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve uluslara-rası normlar çerçevesinde çözüleceğine dair bir inancı doğurdu.

Yaklaşık 120 bin nüfuslu Dağlık Karabağ Özerk bölgesi nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan Azerbaycan Türklerinin de gö-rüşmeler sürecinde aktif rol oynaması ön-görülmüştü. Öte yandan Minsk Grubu’nda Türkiye’nin yer alması, Ermeni ayrılıkçıları-nın çıkardıkları Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yollardan çözülmesine dair inancı Azerbaycan’da daha da güçlendirmişti. Zira Ermenistan’ı açık biçimde destekleyen Rusya’nın ve Ermeni lobisinin güçlü olduğu ABD ve Fransa’nın başında bulunduğu bir Minsk Grubu’nun, Ermeni bölücülerinin ya-rattığı sorunun barışçıl yollardan çözümünü zorlaştıracağı aşikardı. Haklı kuşkuların bir nebze de olsa giderilmesi için Türkiye’nin Minsk Grubu’nda temsil edilmesinden başka bir seçenek düşünülemezdi.

Aktivitelerinin ilk dönemlerinden başlaya-rak Minsk Grubu’nda Rusya’nın ‘öncülük’ iddiaları ve öteki üye ülkeleri umursamaz

tutumu, Ermenistan’ı ve bölgedeki bölücü Ermenileri cesaretlendirdiği gibi Minsk Grubu’nun faaliyetindeki ‘objektiflik’ kri-terlerini de kuşku altına aldı. Sovyetler’in dağılmasından sonra ABD ve Fransa bölgeyi tanımıyordu. 1920’lerde Rus işgali sonucu bölgeden çekilmek zorunda kalan Türkiye’nin en büyük avantajı Azerbaycan’la olan derin milli, manevi, kültürel ve dini bağları idi. Fakat bunu kullanması için güçlü devlet iradesi sergileyemiyordu. O nedenle bir yandan Minsk Grubu çerçevesindeki ba-rış görüşmelerinin kesintiye uğramamasına çalışılırken öte yandan bölgedeki inisiyatifini sonuna kadar kullanmakta kararlı olan Rusya, 1993 yılı Nisan ayının ilk günlerinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ın dışında olan Kelbecer bölgesinin işgal edilmesinde Ermenistan’a destek vermekten kaçınmadı.

Türkiye’nin o işgale tepkisi Ermenistan’la sınırı kapatmaktan ibaret oldu. BM Gü-venlik Konseyi’nin 30 Nisan 1993’de ve AGİT’in Haziran başında aldığı kararlarla Ermenistan’ın işgal ettiği Kelbecer bölgesin-den bir an önce ve koşulsuz çekilmesi istense de o kararlara halen uyulmadı. Bunun yanı sıra Temmuz 1993’ten başlayarak Dağlık Karabağ’ın ayrılıkçı güçleri ve Ermenistan ordusu Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a

MAYIS 2013 SAYI 06 35www.hazarworld.com

2 3

4

ERMENİSTAN’ıN “İşGAL ETTİğİMİz TopRAKLARı DAğLıK KARABAğ’DA MİLLETİN KENDİ KADERİNİ TAYİN ETMESİ İçİN REfERANDuM YApıLMASı KoşuLuYLA BoşALTABİLİRİz” DAYATMASı GöRÜşMELERİ KİLİTLİYoR.

MİNSK GRUBU SÜRECİ NASIL YöNETİYOR?

36

yakın bölgelerine de saldırarak beş ili işgal ettiler. Bir milyon insanımız kendi ülkesin-de mülteci durumuna düştü. AGİT Minsk Grubu’nda Rusya’nın o zamanki temsilcisi olan Vladimir Kazimirov’un hatıralarını okurken topraklarımızın işgali sürecinde Minsk Grubu’nun tamamen pasif ve devre dışı kaldığına şahit olduk. 12 Mayıs 1994’te Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te imzalanan ateşkes anlaşmasından sonra ise Türki-ye, Minsk Grubu’ndan ayrılmak zorunda kaldı. Dağlık Karabağ ve işgal altındaki topraklarımızın kaderi Rusya, Fransa ve ABD’nin temsil edildiği Minsk Grubu’nun ipoteğine bırakıldı. Bu süreç içinde 1996 yılında AGİT’in Lizbon zirve toplantısında alınmış karar ve BM (Birleşmiş Milletler) Güvenlik Konseyi’nin aldığı ilave dört karar Ermenilerin işgal ettikleri Azerbaycan top-raklarından koşulsuz çekilmesini öngörse de maalesef kararların uygulanması konusunda Ermenistan`a yönelik hiçbir zorlayıcı adım atılamadı.

2004 yılında “AGİT Minsk Grubu çerçe-vesindeki görüşmelerde şimdiye kadar hiçbir şey yapılmamıştır” diyen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev iyi niyet ser-gileyerek Minsk Grubu çerçevesinde Prag sürecini başlattı. Azerbaycan ve Ermenistan Cumhurbaşkanlarının bir araya gelmesiyle başlayan süreç daha sonra iki ülke dışişleri bakanları tarafından devam ettirildi. 2006 yılı Ocak ayında Paris yakınlarındaki Ram-bouilllet şatosunda Azerbaycan Cumhurbaş-kanı Aliyev ve Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan’ın Minsk Grubu’nun girişimleriyle bir araya gelmesi ‘barış’ ümitleri doğursa da Koçaryan’ın masadan kalkarak bir daha geri dönmemesi AGİT’in ‘barışçıl’ girişimlerinin belki de son perdesini oluşturdu.

Özellikle Türkiye son yedi yılda Minsk Grubu’na eş başkanlık yapan ABD, Fransa ve Rusya temsilcilerinin Azerbaycan, Erme-nistan ve Dağlık Karabağ’a uğramalarını ‘tu-ristik geziler’ şeklinde nitelendirmiştir. 2010 Ağustos’unda Azerbaycan gezisi öncesinde APA Ajansımıza demeç veren Cumhurbaş-kanı Abdullah Gül “Kendini Dağlık Karabağ ve mülteciler sorununun barışçıl yoldan çö-zümüne adamış, AGİT Minsk Grubu eş baş-kanı ülke temsilcilerinin bölgeye seyahatleri turistik gezilerden öteye geçmemektedir” vurgusu yapmıştır.

Minsk Grubu’nun kuruluşunun 20. yılında-ki faaliyetini APA Ajansımıza değerlendiren Türkiye’nin Minsk Grubu’ndaki ilk ve son

temsilcisi emekli Büyükelçi Candan Azer, grubun kurulduğu dönemdeki faaliyetini ve gelinen noktayı şu sözlerle ifade etmiştir: “Bazı toplantılarda bir arpa boyu ilerleme kaydettik, fakat ilerleme kaydettiğimiz her toplantıdan sonra Rusya temsilcisi Vladi-mir Kazimirov önce Revan’a, daha sonra Hankendi’ye (Azerbaycan’ın Dağlık Kara-bağ özerk bölgesinin başkenti) giderek elde edilen ufak anlaşmaları da bozdu. Takip eden yıllarda ise Minsk Grubu kuruluşunda yer almış ülkelerin katılımıyla bir araya gelemedi.”

Üç eş başkan; ABD, Fransa ve Rusya yola devam ettiler. Bu ülkeler hangi ilkelere göre Minsk Grubu’na eş başkan yapıldılar? Rusya bu konuda açık bir şekilde Ermenistan’ın ar-kasındadır. Fransa zaten bellidir. ABD’deki Ermeni diasporasının gücünü ise herkes biliyor. Bu üç ülke arasında Azerbaycan’ın hakkını, hukukunu savunan kimse var mı? Bununla nereye varılabilir? Dikkat-lerin çekilmesi gereken başka bir önemli husus ise Ermenistan’ın bundan önceki (Robert Koçaryan) ve şu anki yönetiminin Dağlık Karabağ’daki ayrılıkçı paramiliter güçlere komutanlık yapmaları ve Azerbay-can topraklarının işgalinden güç alarak Ermenistan’da iktidarı ele geçirmeleridir. Ermenistan’da iktidara gelmelerini Azer-baycan topraklarının işgaline borçlu olan bu ayrılıkçıların herhangi bir barış masası arka-sında oturmalarının kandırmacadan başka bir şey olamayacağını herkesin görmesinde fayda olacağını düşünüyoruz.

2008’de Türkiye’nin başlatmış olduğu ‘futbol diplomasi’sinin baş aktörlerinden biri olan Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, bir buçuk yıl önce “Karabağ’ı biz aldık, Ağrı Dağı’nı almak gelecek kuşakların görevi olmalıdır” şeklindeki beyanıyla niyetini açık biçimde ortaya koymaktan çekinmemiştir. Azerbaycan Dışişleri Bakanı’nın defalarca açıkladığı gibi AGİT Minsk Grubu çerçeve-sinde Ermenistan’ın görüşmeleri kilitlediği nokta “İşgal ettiğimiz toprakları Dağlık Karabağ’da milletin kendi kaderini tayin etmesi için referandum yapılması koşuluyla boşaltabiliriz” dayatmasından başka bir şey değildir.

Dayatılan ‘referandum’ koşulunun sonucu ise baştan bellidir: dışarıdan her türlü askeri lojistik desteği alan Ermenilerin ‘et-nik temizlik’ projesinin hayata geçirilmesi sonucunda bugün Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ özerk bölgesinde bir tek Azerbay-

ANALİZ

ERMENİSTAN ÇÖZÜME

YANAŞMIYOR“AGİT Minsk Grubu 1992 yılında kuruldu. Ancak bu tarihten bu yana sorunun çözümünde bir ilerleme

sağlanamadı, çünkü Minsk Grubu üyelerinin her birinin

pozisyonları belli. Ardında uluslararası toplumun desteği

ve baskısı olmadığı için de taraflar, özellikle Ermenistan çözüme yanaşmıyor. Bu da Minsk Grubu’nu faydasız,

amaçsız bir yapıya dönüştürdü. Yaptırım gücü

yok. İkna etme kapasitesi de sınırlı. Büyük ülkeler yapıyı sadece süreci kontrol için

elde tutuyor.

rusya önemli bir aktör ve Ermenistan’la ilişkisi malum.

Burada Türkiye’nin yakın ilişkilerinin yanı sıra

Azerbaycan da rusya ile bu konuda yürüttüğü süreci canlı

tutmalı. Mesele rusya’nın ABD ve AB ile ilişkilerinin gündemine sokulabilirse

rusya hareket edebilir ama şu anki koşullarda böyle bir

hava Moskova’da yok.”

DR. MİTAT çELİKpALAhASEN SAVuNMA VE

GÜVENlİK ARAŞTIRMAlARI MERKEZİ uZMANI

MAYIS 2013 SAYI 06 37www.hazarworld.com

can Türkü kalmamıştır. Bölgeden alınan istatistiklere göre yaklaşık 150 bin nüfuslu Dağlık Karabağ özerk bölgesinde yalnız 300 Rus, Ukraynalı millet mensubu vardır. O nedenle Ermenilerin ‘Dağlık Karabağ’da referandum’ dayatması Azerbaycan’ın bu özerk bölgesine bağımsızlık kazandırma gi-rişiminden başka bir şey değildir ki, bunun da Azerbaycan tarafından kabul görmesi imkansızdır. O nedenle senelerden beri so-runun barışçıl yolla çözümlenmesi için çaba sarf eden Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev AGİT Minsk Grubu’nun pasifliğini eleştirir-ken “Ermenilerin dayatmacı pozisyonunun barışı engellediğine” vurgu yapmakta çok haklıdır. Son açıklamasında Aliyev “Statü-konun (işgal altındaki topraklarımızdaki mevcut durum kastedilmektedir) kabul edilmesi imkansızdır ve statüko değişti-rilmelidir” sözleriyle toprakları ayrılıkçı ve bölücü Ermenilerin işgali altında olan Azerbaycan’ın bu durumu kabul edemeye-ceğine kesin vurgu yaptığı gibi öte yandan mevcut duruma “Arabulucuların vurdum-duymaz yaklaşımının ve Ermenistan’ın ya-pıcı olmayan tutumunun” neden olduğuna dair isabetli tespitini bir daha yinelemiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev “Me-selenin ivedilikle çözüme kavuşması için Azerbaycan’ın mevcut tüm imkanları kul-landığını” da vurgulamıştır.

Statükonun değişmesi gerektiğini, mevcut durumun sürdürülemeyeceğini Minsk Gru-bu eş başkanı ülkeler de belirtmektedirler. Fakat onların bu konudaki açıklamaları sa-dece laftan ibaret kalıyor. Somut hiçbir adım atılmıyor, işgalcilerle işgale maruz kalmış ülke arasında hiçbir fark gözetilmiyor, ikisi-ne de aynı hatta işgalci Ermenistan’a daha sıcak yaklaşım sergileniyor. İşgale maruz kalmış Azerbaycan’ın hakları açık biçimde çiğneniyor.

21 yıllık faaliyeti süresince Ermeni işgali altında bulunan Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması ve ayrılıkçı Ermeni güçlerinin Azerbaycan’dan koparmayı hayal ettiği Dağlık Karabağ’ın statüsü konusunun adil biçimde çözümlenmesi misyonunu üst-lenen AGİT Minsk Grubu’nun herhangi bir sonuç elde edememesi, eş başkanlığını ABD, Fransa ve Rusya’nın yaptığı gruba yönelik Azerbaycan’da beslenen ümitleri her geçen gün azaltmaktadır. Bu durum ve koşullarda, Minsk Grubu eş başkanı olan ülkelerin tem-silcileri geçen günlerde bölgeye yeni bir gezi gerçekleştirdiler. O gezi de ‘turistik seyahat-ler’ kategorisine mi girdi, yoksa sorunların çözümünde herhangi bir gelişme söz konusu mu, bilemediğimizden Minsk Grubu’na bu yazının başlığındaki soruyu sormaktan baş-ka çaremiz kalmıyor.

BU KRİZ SÜRDÜRÜLEMEZ BİR

DURUMDADIR“Minsk Grubu’nun 20 yıllık faali-yeti ne yazık ki Karabağ sorunu-nun çözümünü sağlayamamıştır.

Minsk üçlüsü sorunun kökten çözümünden ziyade işgal sonra-sı oluşan durumun korunmasını

ve sıcak çatışmanın önlenmesini sağlamıştır. Bu doğu ile batı ara-sında önemli bir jeopolitik konu-

ma sahip Güney Kafkasya’da kesinlikle sürdürülemez bir

durumdur. Zira sorunun kökten çözümünün olmayışı bölgesel

refaha dönük projeleri maalesef tehdit altında tutuyor. Barış

sürecinde sağlanacak pozitif ilerleme hem Azerbaycan’a hem

Ermenistan’a hem de tüm Kafkasya coğrafyasına büyük

ekonomik ve siyasi kazanımlar getirecektir.”

EfGAN NİfTİYEvhASEN BİlİM VE

uZMANlAR KuRulu DİREKTÖRÜ

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan müzakereler çerçevesinde St. Petersburg’da bir araya geldiler.

LIFE STYLE

38

Rus Kültürü Festivali, Türk-Rus Kültür vakfı

önderliğinde iki ülkenin Kültür Bakanlıklarının

desteğiyle 15-21 nisan tarihleri arasında

İstanbul’da düzenlendi. Coğrafi yakınlık nedeniyle ilişkileri çok eski tarihlere

uzanan iki ülke bu defa kültürel değerler şemsiyesi

altında bir araya geldi. AYNuR şENoL ALTuN

MAYIS 2013 SAYI 06 39www.hazarworld.com

Kültürler arası ilişkilerin güçlendiril-mesi ve farklı işbirliklerinin gerçek-leştirilmesi için ilki düzenlenen Rus

Kültür Festivali’nin açılış töreni İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Festival boyunca fotoğraf sergisinden, tiyatro gös-terisine, edebiyat defilesinden Rus pana-yırına, sinema günlerinden operaya kadar birçok farklı etkinlik yer aldı.

Rusların dünyaca ünlü İgor Moiseyev Dev-let Akademik Halk Dansları Topluluğu’nun unutulmaz gösterisiyle başlayan festivalin açılış programına İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Türk Rus Top-lumsal Forumu Eşbaşkanı Volkan Bozkır, Yurt Dışındaki Ruslar Dairesi Başkanı Konstantin Kosaçev, Dağıstan Cumhurbaş-kanı Ramazan Abdulatipov, Kültür Bakan-lığı Müsteşarı Özgür Özaslan ve Türk-Rus Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı katıldı.

Türk-Rus Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı geleneksel hale gel-mesi planlanan festivalin iki ülke halkının birbirini yakından tanıması için oldukça önemli olduğuna vurgu yaptı. Baltacı, “Her iki ülkenin her iki halkın kültürel güzellikleri ortak anlayış altında birleştirip, iki ülkenin halkları arasında var olan ön yargıları daha pozitif bir noktaya taşımak istiyoruz. Türkiye, Ruslar için bir tatil destinasyonu değil, Türkler için de Rusya bir enerji merkezi ötesinde bir şey ifade etmeli” dedi. Baltacı festivalin gelecek yıl da Rusya’da düzenlenmesi için çalışmalar gerçekleştirileceğini belirtti.

BEYOĞLU’NA RENK GELDİ

Rus Kültürü Festivali çerçevesinde Türk-Rus Kültür Vakfı tarafından restore edilen binanın bulunduğu Beyoğlu’ndaki İmam Adnan Sokak’ta da Rus panayırı düzenlen-di. Kurulan podyumda sanatçılar ve dans-çılar sahne alırken buradaki panayırın açı-lışını da Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Kültür Bakanlığı Müste-şarı Özgür Özaslan, Yurt Dışındaki Ruslar Dairesi Başkanı Konstantin Kosaçev, Türk Rus Kültür Vakfı Genel Sekreteri Ali Ertuğ-rul yaptı. Ahmet Misbah Demircan, bu so-kağın bundan böyle Rus kültürüyle anılaca-ğını belirtti.

Panayırda Rus kültürüne ait objeler, eşyalar sergilenirken; matruşkadan bez bebeklere,

kalpaklardan rengarenk kıyafetlere birbirin-den farklı eşyaların satışı gerçekleşti.

DOSTOYEVSKİ’NİN ROMAN KAHRAMANLARI BEYOĞLU’NDA “CANLANDI”

Festival kapsamında düzenlenen et-kinliklerden biri de “Edebiyat Defilesi” oldu. St. Petersburg Dostoyevski Müzesi tarafından koordine edilerek uygulanan defilede dünyaca ünlü Rus yazar Fyodor Dostoyevski’nin romanlarındaki 24 kah-raman ‘canlandı’. Gösteriyi izleyenler canlanan kahramanları ait oldukları dö-nemleri yansıtan kıyafetleriyle görebildi. St. Petersburg’un Büyük Drama Tiyatro-su, Avrupa Tiyatrosu ve Aleksandrinskiy Tiyatrosu’nun ünlü 35 oyuncusunun hayat

40

1

2

DoSToYEvSKİ HEp İSTANBuL’u GöRMEK İSTERDİ. RoMAN KAHRAMANLARıNıN İSTANBuL’A GELMESİYLE HAYALİ GERçEKLEşTİ.

gELECEğE DOSTA-NE İLİŞKİLERLE DEVAM EDİLSİN

Türk-rus Kültür Vakfı turizm ve ticari ilişkileri bir manada kültürel alanda da taçlandır-

mak amacı ile kuruldu. Biz, İki halk arasındaki önyargıları

ortadan kaldırarak, geleceğe daha dostane ilişkilerle

devam edilmesini amaçlayan bir vakıfız. Bu festival de

bunun ilk önemli adımların-dan biri oldu. Biz daha önce

“Kültürel Etkinlikler” adı altın-da rus edebiyat şahıslarını

Türk okuyucusu ile buluştur-duk. Bunun ev sahipliğini

yaparak önce rus kültürünü tanıtmayı, ama aynı zamanda

muadilini de rusya’da yap-mayı düşünüyoruz.

Türk patronu olan bir çok rus, rus patronu olan bir çok Türk var. Kültürünü anlamadığınız insanlarla bir iş ilişkisi kura-

mazsınız. Bu açıdan kurucula-rımızın hepsi iş adamları ve

onlar bunun eksikliğini hisse-diyorlar. Bu nedenle işbirliği

yaptığımız insanların kültürünü ve tarihini anlamamız gerekti-

ğini düşünüyorlar.

fATİH BALTAcıTÜRK-RuS KÜlTÜR VAKFI

YÖNETİM KuRulu BAŞKANI

LIFE STYLE

1. Festival etkinlikleri renkli görüntülere sahne oldu.

2. Ziyaretçiler el işi çalışmalara ve matruşkalara yoğun ilgi gösterdi.

3. Gerçekleştirilen basın toplantısında festival aracılığıyla iki kültürün birbirini daha yakından tanıyacağına vurgu yapıldı.

4. Sahne performansları izleyicilerin büyük beğenisini topladı.

verdiği karakterler Beyoğlu’na da farklı bir cazibe kattı.

Canlandırılan karakterler arasında Suç ve Ceza’dan “Raskolnikov”, İnsancıklar’dan “Makar Devuşkin” ve Budala’dan “Prens Mişkin” gibi toplam 24 tane Dostoyevski kahramanı yer aldı. “Amcanın Rüyası”, “Stepançikovo Köyü”, “Ecinniler” ve “Kara-mazov Kardeşler” gibi Dostoyevski’nin en çok tanınan romanlarının karakterleri de aynı gösteride hayat buldu.

Türkçe ve Rusça alıntıların da yapıldığı Edebiyat Defilesi’nin koordinatörü, St. Petersburg Dostoyevski Müzesi Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Vera Biron oldu. Biron, “Dostoyevski hep İstanbul’u görmek isterdi. Roman kahramanlarının İstanbul’a gelme-siyle hayali gerçekleşti. Yapılan defile bir tiyatro gösterisi değil, daha çok sokak kar-navalıydı” dedi.

MAYIS 2013 SAYI 06 41www.hazarworld.com

3

4

HALKLARIN BİRBİ-RİNİ TANIMASI

ÖNEMLİFestival güzel bir inisiyatif.

Türk-rus Kültür Vakfı’nın ilkini düzenlediği bu festivalin aynısı rusya’da yapılacak ve festival

gelenekselleşerek devam edecek. Amaç rus ve Türk

halklarının birbirlerini daha iyi tanıması. Bu aynı zamanda

bölgede çok önemli bir işbirliği ve güç birliği oluyor. Çünkü rusya çok güçlü bir devlet,

süper bir güç. Türkiye de böl-gede çok güçlü. Her ikisi ara-sında turizmde olsun diğer iş

alanlarında olsun gelişen önemli işbirlikleri var. Bu işbir-

liklerinde milat da rus Sberbank’ın Denizbank’ı satın

alması ile oluştu. Bunun en önemli kilometre taşlarından

biri de Denizbank. Bu festivale de sponsor olarak elimizden

gelen katkıyı sunuyoruz. Çünkü bu dönüp dolaşıp

sadece bankalarımıza değil insanlarımıza da büyük bir

yarar sağlayacak. Barış ortamı içerisinde ekonomik aktivite-lerin artacağı bir ortamı hep

birlikte yaratacağız.

HAKAN ATEşDENİZBANK GENEl MÜDÜRÜ

KAPANIŞTA UNUTULMAZ KONSER

İlki düzenlenen festival, Türk ve Rus ope-ra sanatçılarının birlikte verdiği özel bir kon-serle son buldu. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen konserde Türk operasının sevilen ismi Hakan Aysev, genç Rus yıldız Evgeniya Dushina, Türkiye’yi yurt dışında başarıyla temsil eden, İtalya’nın ünlü operası La Scala’da sahneye çıkan Asude Ka-rayavuz ve Moskova çaykovski Devlet Konser-vatuarı Opera Tiyatrosu’nun başarılı sanatçısı Nikolay Efremov izleyicilerle buluştular. Kon-serde CRR Senfoni Orkestrası da sahne aldı. Konserin şefliğini ise Rengim Gökmen yaptı.

Hem Türk hem de Ruslar tarafından sa-hiplenilen ve açılışından kapanışına kadar çok özel etkinliklerle bezenen Rus Kültürü Festivali’nin ilki başarıyla sona erdi. Gelen misafirleri Rus kültürü hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaktan mutluluk duydukları-nı belirttiler.

MARKA

DONDURMADA BİR TÜRK MARKASI

42

anadolu’dan çıktığı günden bu yana dondurma sektöründe her zaman yeniliklerin öncüsü olan Mado, 11 ülkede 18 şube ile bugün dünyaya açılıyor. Mado dondurma Genel Koordinatörü Mehmet Sait yılmazoğlu Mado’nun gelecek vizyonunu hazar World’e değerlendiriyor. cAN GÜRSu

MAYIS 2013 SAYI 06 43www.hazarworld.com

Mado’nun kuruluş hikâyesini kısaca özet-ler misiniz?Ahir Dağı’ndan bin bir emekle getirilen kar, bin bir emekle toplanan meyvelerin özle-ri ile karıştırılır. Dünyada haklı üne sahip Mado Dondurması’nın ilk adımlarıdır Osman Ağa’nın “Karsambaç”ı. Bugün dünyanın tanı-dığı MADO’nun dördüncü kuşak temsilcileri-nin 150 yıldır kaybetmediği o ilham, hala aynı topraklardan ve aynı dağdan gelmektedir.

Dünyanın tanıdığı Mado Dondurması’nın macerası 25 metrekarelik bir dükkan-da başlar. 1962 yılında kurulan Ya-şar Dondurma’nın ilk dükkânında Ahir Dağı’ndan getirilen kar, çabuk erimemesi için öğüntü ya da çeltik kabuğu kullanıla-rak muhafaza edilir. Kollu makinelerde çev-rilen kar, el emeği ve sabırla işlenir. Ustanın ustalığı orada meydana çıkar. Kıvamını ve tadını veren, kullanılan malzemelerle bir-likte usta ellerdir. Zamanla kar bulmak zor-laşır ve buzla yapılmaya başlanır. Gelenek-sel dövme dondurmanın hasıdır, ortaya çı-kan... Bıçakla kesilecek, çatalla yenecek ka-dar sert, ama ağızda eriyecek kadar kıvamlı dondurma, Mado Dondurması’dır.

Mado’yu bir dondurmacıdan bir kafe zincirine taşıma fikri nasıl gelişti? Bu nasıl gerçek oldu? Dünyaya ülkemizin adını dövme dondur-

1. Mehmet Sait Yılmazoğlu önümüzdeki dönemde istikrarlı bir şekilde büyüyeceklerinin altını çiziyor.

2. Dondurmanın yanı sıra baklava da Mado’nun iddialı olduğu Türk lezzetlerinden.

3. Pastalardan tuzlulara Mado geniş bir damak zevkine hitap ediyor.

4. Mado şubelerine sadece Türkiye’de değil birçok ülkede rastlamanız mümkün

5. Dondurmanın en klasik halinden en yenilikçi hallerine kadar birçok lezzet Mado’da.

mayla ilk kez duyuran Mado yıllardır değiş-meyen kalite anlayışıyla bir yandan dondur-ma sektörüne yön verirken, diğer yandan da kültürel değerlerimizi dünyaya tanıtma-yı amaçlıyor. Anadolu’dan çıktığı günden bu yana dondurma sektöründe her zaman yeniliklerin öncüsü olan Mado, bir dondur-madan öte Anadolu’ya has coşkunun, lez-zetin, emeğin ve misafirperverliğin sem-bolü. Yıllardır lezzetini koruyan, her geçen gün yeni lezzetlerin eklendiği Mado don-durmaları gerçek meyvelerden üretilmek-tedir. Mado markası 1992 yılında İstanbul Caddebostan’da açtığı ilk mağazası ile şu-beleşme yolunda ilk adımını atmıştır.

Mado şu anda yurt içinde ve yurt dışın-da kaç şubeye sahip? Türkiye’de 297, yurt dışında 18 Mado mağa-zamız bulunuyor.

Yurt dışındaki faaliyetlerinizden bahse-der misiniz? Yurt dışında var olma poli-tikanız hakkında bilgi verir misiniz?Mado, Dubai, Avustralya, Suudi Arabistan, Kıbrıs, Azerbaycan, Bulgaristan, Irak olmak üzere toplam 11 ülkedeki 19 mağazası ile yurt dışında da hizmet veriyor. Özellikle Rusya, Arap Yarımadası, Avrupa Birliği ve Uzak Doğu ülkeleri ile yakinen ilgileniyoruz. Hemen her bölge hakkında gerek pazar, gerek ise

44

1 2

3

4

MARKA

“BıçAKLA KESİLEcEK, çATALLA YENEcEK KADAR SERT, AMA AğızDA ERİYEcEK KADAR KıvAMLı DoNDuRMA, MADo DoNDuRMASı’DıR. “

MAYIS 2013 SAYI 06 45www.hazarworld.com

5

bölgenin tüketim alışkanlıkları hakkında istihbaratımız ve kayda değer bir veri bankamız var. Herhangi bir ülkeye giriş stratejimizi belirleme sürecinde yaptığımız hazırlığa çok özen gösteriyoruz. Kendi gözlemlerimizin yanı sıra, Euromonitor gibi uluslararası araştırma kuruluşlarının çalışmalarından istifade ediyoruz. Ayrıca, Türkiye ekonomisinin dışa açılımında öncü STK’lar, DEİK gibi kurum, kuruluşlar ve DTM gibi kamu birimleriyle de işbirliği halindeyiz. Hazırlıktan sonraki süreçte en önemli konu ise doğru partner seçimi. Zira biz yurt dışı yatırımlarında mutlaka söz konusu ülkeden bir yatırımcı ile birlikte çalışıyoruz. Bu noktada da yine görüşüne başvurduğumuz kaynaklarımızın tavsiyeleri ışığında hareket ediyoruz. Özellikle konsolosluklarımız ve ticari ateşelerimizin gayret ve katkıları bizim için son derece kıymetlidir.

Orta Asya ve Türk Cumhuriyetlerinde gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahse-debilir misiniz? Bölgede önümüzdeki yıl-larda ne gibi yatırımlar planlıyorsunuz?Mado, bir şehri geleneksel değeri olan don-durmasıyla dünyaya tanıtmakla yetinmi-yor. Dünyaya tattırdığı dondurmadaki lez-zetin sürekliliğini sağlamanın sorumlulu-ğuyla doğaya, insana, geleceğe ve geçmi-şe yatırımlar yapıyor. Bu yatırımlardan sa-

dece biri olan Saanen Keçi çiftliği Projesi bir yatırımdan çok sosyal sorumluluk proje-sidir.Mado Dondurması’nın üretiminde te-mel madde olan keçi sütüne olan talebinin karşılanabilmesi için süt verimi yüksek keçi ırklarından faydalanmayı sağlayan bu pro-je ile Kahramanmaraş dondurma üreticile-rinin hammadde ihtiyaçlarının karşılanma-sını hedefler. Mado, çiftliğin bulunduğu böl-gede tarımsal gelişimin kırsal alanda, doğal kaynakların korunmasını dikkate alarak, katılımcılığı sağlayan, mevcut yerel olanak-ları ve modelleri geliştiren, istihdam yarat-ma potansiyeli olan, üretici gelirlerini artı-ran ve çeşitlendiren bir vizyona sahip.

Mado’ya en büyük talep hangi ülkeler-den geliyor?Körfez Ülkeleri, Avrupa Birliği ve Rusya.

Kaç kişiye istihdam sağlanıyor? Çalışan-lar için herhangi bir eğitim programı uygulanıyor mu?Şube sayısı yurt içi ve yurtdışı dahil olmak üzere 250’ye ulaştı. Bu meşakkatli süreç-ten sonra bugün, Yaşar Dondurma ve Gıda Maddeleri Anonim Şirketi’nin 33 bin dö-nüm üzerine kurulu fabrikası, günde 120 ton dondurma yapabilme kapasitesine sa-hiptir. Fabrika ve Bölge müdürlüklerinde çalışan sayısı 1500, istihdam sağlanılan per-sonel sayısı ise 8000’e ulaşmıştır.

LIFE STYLE

46

Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov açılışta atın üzerinde halkı selamladı.

MAYIS 2013 SAYI 06 47www.hazarworld.com

Tarih boyunca at, özellikle Orta asya Türkleri için kültürün en değerli sembollerinden biri sayıldı. at Bayramı ile bu kıymetli hayvana hak ettiği değer veriliyor.GöKHAN çAY

AT BAYRAMı” coşKuSu

TÜRKMENİSTAN’DA

Türkler için sosyal, özellikle Orta Asya Türkleri için kültürün en de-ğerli sembollerinden biri sayılmış-

tır. Bütün medeniyetler içinde at ilk kez Türkler tarafından ehlileştirilmiştir. Türk-ler için sosyal hayatın bir parçası olan at-lar, taşıdıkları roller ile bir asker gibi sa-vaşta ve bir dost sadakati ile sahibini sırt-ladığı yolculuklarda, insani vasıfların arka-sında şahlanmıştır. En güzel anlamlar sa-hibine sadık ve asil bu canlıya yüklenmiş-tir. Murada ermektir at. Türk kültürü için-de böylesine değerli olan at, çok sayıda des-tan ve hikâyenin de başkahramanıdır. Des-tanlarda gökten indiği rivayet edilen bu sa-dık dost, Balkanlardan Orta Asya’ya kadar uzanan mücadelenin yoldaşı, pusulası ol-muştur. Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügati’t Türk’te, “Kuş kanadıyla, er atıyla” der ve “at Türkün kanadı” ifadesini kullanır. Bu da atın Türk’ün en büyük yardımcısı oldu-ğunun bir göstergesidir.

Orta Asya Türkleri için bu kadar önem-li olan at, özellikle Türkmenistan için çok daha değerli anlamlar ifade eder. Türkmen-

1. At Bayramı etkinlikleri 3. uluslararası Ahal Teke Atları Birliği Konferansı ile başladı.

2. Türkmen gençler de At Bayramı’na yöresel kıyafetlerle katıldılar.

3. At Bayramı’na Türkiye’den katılanlar arasında oyuncu Cemal hünal da yer aldı.

4. Ahal Teke atları kendilerini izlemeye gelenleri yetenekleri ve görüntüleriyle etkilediler.

lerde at, tarihi sürecin içerisinde hayatın gerek kültürel gerek ise ekonomik, ticari ve askeri süreçlerinde önemli bir yere sahip-tir. Türkmenler, atlar sırtında geniş bir coğ-rafyada, Asya ve Avrupa’da egemen güç ha-line gelmişlerdir. Türkmenlerde atın böy-le değerli olması, bağımsızlığı ve özgürlüğü anımsatmasındandır. Öyle ki ehlileştirdikle-ri atlar ile Türkmenler, ekonomik ve askeri alanda pek çok zafer kazanmışlardır. Bu se-beple bugün dünyanın en değerli at cinsle-rine sahip olan Türkmenistan’da at, ticaret ve ekonominin en önemli kaynağıdır. Ba-ğımsız ve tarafsız Türkmenistan’ın sembo-lünde ata yer verilmesi atın ne denli değerli olduğunun bir kanıtıdır.

SUSUZLUĞA DAYANIKLI, BİNİCİSİNE SADIK, KOŞUDA SÜRATLİ

Türkmenler’in yaşam şekli olan at, yaşama dair yol gösterme, akıl verme özellikleri sayesinde “bilgelik” kavramının somut sembolü olmuştur. Türkmenistan’ın dünyaya tanıtılmasında bu atlar oldukça önemli bir

48

1 1

LIFE STYLE

MAYIS 2013 SAYI 06 49www.hazarworld.com

2

3

4

YÜzYıLLAR BoYu AHAL TEKE ATLARıNıN cİNSLERİNİ KoRuYAN TÜRKMENLER, ATLARıN YETİşTİRİLMESİNE DE BÜYÜK öNEM vERİYoR.

sembol olmuş, Ahal Teke Atı da Türkmen atlarının bu güzelliğini sergilemektedir. Türkmen atının geçmişi, M.Ö. beş bin yıl önce Aryalıların beslediği atlara dayandırılır. Tay dönemlerinde eğitimine başlanan bu safkan cins Ahal Teke atlarının dünyaca ünlü olmasının en önemli nedenleri arasında çöl şartlarına uygun özellikler taşıması, açlık ve susuzluk ile mücadele edebilmesi, parlak renklerini ve güzelliklerini gibi özellikleri yer alır. Türkmenistan’ın Ahal vilayetinde, Teke Türkmenleri tarafından yetiştirilmesi dolayısı ile Ahal Teke adını alan atlar, zarif ve ince yapıları, dik kulakları, canlı ve parlak gözleri, zarif ve uzun boyunları, ipeksi tüyleri, güçlü kas ve kemik yapılarıyla dikkat çeker. Koşuda çok süratli olan Ahal Teke Atları, Türkmenistan’dan alınıp Rusya, Almanya ve Arabistan’a getirilen ve buralarda bilinen pek çok atın kökenini oluşturuyor. Bu yönüyle bu atlar dünyada birçok atın soylarının gelişmesinde önemli bir role sahiptir. Her türlü yürüyüşte başarılı bir performans sergileyen Ahal Teke atları, binicisinin ruh dünyasına hitap eden sadık bir dost olması yönüyle nadir ve değerlidir.

TÜRKMENLER ATLARININ YETİŞTİRİLMESİNE BÜYÜK ÖNEM VERİYOR

Kültürde, tarihte ve sosyal hayatın hemen hemen her yerinde var olan Türkmen atlarına oldukça önem verilmektedir. Bu sebeple, sahip olduğu özellikler ile dünyaca ünlü bir güzelliğe sahip Ahal Teke atları Türkmenistan için ayrı bir değere sahip. Türkmenler; “At dostu, ata dostu” der. Türkmence’deki atla ilgili yüzlerce atasözünden bir tanesi olan bu söz atalarından aldıkları kültürü halen yaşatan ve geliştiren, bu kültürü dünyaya tanıtan Türkmenistan için atın değerini ve önemini belirten bir sözdür. Yüzyıllar boyu Ahal Teke atlarının cinslerini koruyan Türkmenler, atların yetiştirilmesine de büyük önem veriyor. Yine başka bir sözde, at beslemenin kıymetini anlatmak için; “At saklamak dövlet” denir. “İlki öyini beze, sonam atını beze” (Önce evini beze, sonra atını) atasözü ise, Türkmenlerin yaşamında evin ardından atın geldiğini belirtmektedir. Türkmenistan’da atlar belirli aralık ve saatlerde, ideal yemlenme sırasıyla bu konuda deneyimli kişiler tarafından besleniyor. Kılları çok ince ve yumuşak

50

LIFE STYLE

1

2

3

BİLİM ADAMLARı, AHAL TEKE ATıNıN 3000 YıL EvvEL İNSANLAR TARAfıNDAN İLK EvcİLLEşTİRİLMİş AT TÜRÜ oLDuğuNu SöYLÜYoR.

1. At Bayramı, Türkmenistan’ın coşkuyla kutlanan bayramları arasında yer alıyor.

2. Biniciler genç yaşta eğitim almaya başlıyor.

3. Bayram boyunca yüzlerce gösteri düzenleniyor.

4. At Bayramı her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ilgi gördü.

olan Ahal Teke atlarının tımar işlemi de büyük bir hassasiyet ile gerçekleştiriliyor. Türkmenistan’ın bu konudaki hassasiyeti ve atçılığı teşvik eden politikaları ile bugün Ahal Teke atları dünyada da hak ettiği yeri kazanıyor.

TÜRKMENİSTAN’DA “AT BAYRAMI”

Dünyada At Bayramı kutlanan tek ülke Türk-menistan. Atın böylesine önemli bir rol üst-lendiği Türkmenistan’da, Nisan ayının son pazar günü, 1992 yılından bu yana “At Bay-ramı” başka bir isimle “Bedev Bayramı” ola-rak kutlanıyor. At Bayramı’nın kutlandı-ğı tek ülke Türkmenistan’da bayram kapsa-mında, ülkede halk tarafından da yoğun ilgi gören çeşitli etkinliklere yer veriliyor. Baş-kent Aşkabat’ta, Ahal Teke atları ile ilgili ola-rak düzenlenen fuarlar ve sergiler, bayram kapsaminda duzenlenen etkinliklerin başın-da yer alıyor. Dünyanın At Bakanlığı bulu-nan tek ülkesi Türkmenistan’da Ahal Teke at-ları için güzellik yarışması da düzenleniyor. Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’un iyi bir at binicisi olma-sı ve Ahal Teke atlarına olan ilgi ve sevgisi ül-kede bu konuda gerçekleştirilen faaliyetlere önem verilmesinde büyük bir rol oynuyor.

www.hazarworld.com

BU YIL KUTLAMALAR ERKEN BAŞLADI

Türkmenistan’da her yıl büyük bir heyecan ve coşku ile düzenlenen bayram etkinlikleri bu yıl farklı olarak erken başladı. At Bayramı kapsamında düzenlenen etkinliklere bu yıl 46 ülkeden 1200’e yakın yabancı misafir katıldı. Türkiye’den Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Serdal Adalı’nın da aralarında bulunduğu kalabalık bir heyet, bu coşkuyu yerinde paylaşmak için Türkmenistan’daydı.

At Bayramı kutlamaları, 3. Uluslararası Ahal Teke Atçılık Birliği Konferansı ile başladı. Oğuzkent Oteli’nde düzenlenen konferansın açılış konuşmasını Türkmenistan Devlet Baş-kanı Gurbanguli Berdimuhamedov gerçek-leştirdi. Birçok ülkeden temsilcinin katıldığı Uluslararası Ahal Teke Atçılık Birliği’nin yeni üyelerine sertifikaları, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov tara-fından takdim edildi. Atçılık sektörüyle ilgili, dünyadan çok sayıda firmalar ve kuruluşların stantlarının yeraldığı sergide, Türkiye’den ka-tılan firmaların yanı sıra, Türkiye Jokey Kulü-bü de büyük bir stant açtı.

MAYIS 2013 SAYI 06 51

4

TÜRKMENİSTAN, DÜNYANıN AT BAKANLığı BuLuNAN TEK ÜLKESİ.

Fuarın açılış törenine Türkmenistan Ba-kanlar Kurulu, milletvekilleri, üst düzey bü-rokratlar, işadamları, Türkmenistan’da gö-rev yapan yabancı büyükelçiler, iş dünya-sından önemli isimlerin de bulunduğu yüz-lerce kişi katıldı. Açılış töreninde Türkme-nistan Halk Dansları Topluluğu renkli ve eğlenceli gösteriler sundu. Açılış törenin-den sonra, katılımcılar tek tek stantları do-laşarak, atçılıkla ilgili ürünler ve son tekno-lojiler hakkında bilgi edindiler.

Fuar kapsamında, ata binmeyi bir sanat haline getirmiş gençlerden oluşan gösteri topluluğu, at üzerinde yapılması oldukça zor hareketleri sergileyerek izleyicilere unutamayacakları bir gösteri sundular.

EN RENKLİ ETKİNLİKLER TÜRKMENİSTAN DEVLET BAŞKANLIĞI AHAL TEKE ATÇILIK BİRLİĞİ’NDE GERÇEKLEŞTİ

Sabahın erken saatlerinde yerli yabancı, genç yaşlı binlerce kişi, kutlamaları izlemek için stadyumda yerini aldı.

1. Gıda, Tarım ve hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve TJK Başkanı Serdal Adalı töreni izleyenler arasındaydı.

2. Kutlamalarda geleneksel gösterilere de yer verildi.

3. Kutlamalarda gençler el sanatlarındaki hünerlerini sergiledi.

4.Türkmenistan Devlet Başkanı bu yıl At Bayramı etkinlikleri kapsamında 46 ülkeden 1200’e yakın yabancı misafirini ağırladı.

Kutlamalar, Türkmenistan Devlet Başka-nı Gurbanguli Berdimuhamedov’un hipod-roma girişiyle başladı. Cumhurbaşkanı’nın izleyicileri selamlamasının ardından, Türkmenistan’daki 5 vilayetin valileri, Cumhurbaşkanı’na birer at hediye etti. Cumhurbaşkanı hediye edilen atları tek tek inceleyerek, karşılığında hediyeler sundu. Atların minik bakıcıları kendilerine verilen hediyelere oldukça sevindiler.

Etkinliklere Türkmen Atları Güzellik yarışma-sıyla devam edildi. Bu yıl ilk defa düzenlenen güzellik yarışması için, Uluslararası Ahal Teke Atçılık Birliği üyeleri jürilik yaptılar. En güzel atı seçmekte oldukça zorlanan jüri, oybirliğiyle Ahal Teke atını 2013 yılının en güzel atı seçti. Atın sahibi Tejenmurat Bayramdurdıyev’a bir adet lüks cip hediye edildi.

Güzellik yarışmasının ardından, Türkme-nistan Bakanlar Kurulu tarafından, Cum-hurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’a “Bahtiyar” isimli bir at hediye edildi. Cum-hurbaşkanı, atın üzerinde tur atarak izleyi-cileri selamladı ve büyük alkış aldı.

52

1 3

2

LIFE STYLE

www.hazarworld.com MAYIS 2013 SAYI 06 53

TÜRKMENİSTAN DEvLET BAşKANı GuRBANGuLİ BERDİMuHAMEDov AT BAYRAMı ETKİNLİKLERİNE YuRTDışıNDAN YÜzLERcE MİSAfİRİ DAvET EDEREK, Bu GÜzEL BAYRAM coşKuSuNu HERKESİN pAYLAşMASıNı SAğLADı.

4

Muhteşem dokusu, hızlı bir değişim geçiren yüzü ile Eskişehir, anadolu’dan Orta asya’ya uzanan geniş Türk coğrafyasının yeni

kültür başkenti seçildi. nasreddin hoca’nın dünyanın merkezi olarak adlandırdığı Eskişehir, Türk dünyası’na kültürü ile hayat verecek.

Başarının mimarlarından vali dr. Kadir Koçdemir Eskişehir’in başarısını hazar World’e değerlendirdi.

HARİKA BALAY

54

TÜRK DÜNYASININ

YENİ KÜLTÜR BAŞKENTİ

ESKİŞEHİR

KÜLTÜR - SANAT

MAYIS 2013 SAYI 06 55www.hazarworld.com

ESKİşEHİR TARİH BoYuNcA Göç ALMış, HERKESE vE HER YERE HEM coğRAfİ HEM DE zİHNİYET BAKıMıNDAN YAKıN BİR şEHİR.

1

Eskişehir, Türk Dünyası Kültür Başken-ti ünvanını muhteşem bir organizas-yonla Astana’dan devraldı. Yaklaşık

500 sanatçının katkısıyla gerçekleşen tören-de Türk tarihinin önemli satırbaşları görsel bir şölenle izleyicilerin beğenisine sunuldu. Nasreddin Hoca’dan Dede Korkut’a birçok Türk büyüğünün sahnede tekrar hayat bul-duğu gece havai fişek gösterisiyle son buldu.

KARDEŞLİK MESAJI

Açılışta konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “Bizler hepimiz, bir elin parmakları gibi birbirine yakın, bir elin par-makları gibi aynı kolun kardeş uzuvlarıyız. Biz bu coğrafyada aynı dili konuşan insanlar olarak değil, aynı tarihi, aynı medeniyeti, aynı mazi ve istikbali paylaşanlar olarak da kader ortaklarıyız” dedi.

TÜRKSOY SÜRECE ÖNAYAK OLDU

Türk dünyası halkları geçmişinde var olmuş kültür, sanat ve edebiyat mirasına sahip çıkmak, aktarmak, yenilerini üretmek ve tüm bunları gerçekleştirirken günümüzde bu halklar arasındaki bağları daha da güç-lendirmek amacıyla hayata geçirilen Türk Dünyası Kültür Başkenti uygulaması için Eskişehir’in adaylığı konusunu ilk olarak Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı, Türk-

soy gündeme getirdi. Eskişehir bu yıl Türk Dünyası Kültür Başkenti olması sebebiyle yerli ve yabancı medyanın gündeminde kendine geniş yer bulacak. Var olan doğal güzellikleri, yapılan çevre düzenlemeleri ve sanata verilen değerle Eskişehir, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odaklarından biri haline gelecek. Vali Dr. Kadir Koçde-mir Eskişehir’in bu başarısını, başarının arkasında yatanları Hazar World dergisine değerlendirdi.

Eskişehir’in kültür başkenti seçilmesin-deki süreçten bahsedebilir misiniz?Biz ikinci kültür başkentiyiz. İlki Astana’ydı. Eskişehir olarak kendimizin neden uygun olduğunu belirten bir dosya hazırladık. Bu dosyayı TÜRKSOY üyesi ülkelerin bakanla-rına takdim ettik. Bunun neticesinde Eskişe-hir, Türk Dünyası Kültür Başkenti seçildi.

Türkiye’nin şehirleri arasından Eskişehir’in seçilmesinde ön plana çıkan faktörler neler?Öncelikle bunu çok istedik. Eskişehir aynı zamanda Türk dünyasının bir numune-si, küçük bir özeti gibi. 1800’lü yılların başlarından itibaren Türk dünyasının her köşesinden Eskişehir’e göçler olmuş. Bugün Eskişehir’de yaşayan insanların yarısının dedesinin mezarı Eskişehir dışında. Bu birinci sebep. İkincisi ise Eskişehir’in

56

Vali Dr. Kadir Koçdemir: ‘‘Öngörülen bütçemiz 350- 400 milyon lira kadar. ‘‘

KÜLTÜR - SANAT

1

2

3

herkese ve her yere hem coğrafi hem de zihniyet bakımından yakın bir şehir olması. Eskişehir, 1990’lardan sonra bağımsızlıkla-rını kazanan Türk Cumhuriyetleri’nden çok sayıda öğrencinin, öğretim üyesinin ya da iş kurmak isteyenlerin tercih ettiği bir şehir oldu. Bunlar birer faktör, ancak bizim çok istekli olmamızın belirleyici bir rol oynadığı-nı düşünüyorum.

Eskişehir’de Türk kültürünü, medeni-yetini tanıtmak için ne gibi etkinlikler düzenlenecek?Türk dünyasının kültür-sanat insanları Eskişehir’e gelecek, Eskişehir’de kültür-sanatla ilgilenen insanlarımızı da Türk dün-yasına göndereceğiz. Türk dünyası gözüyle Eskişehir nasıl, Eskişehir gözüyle Türk dün-yası nasıl bunu ortaya koymaya çalışacağız. Türk dünyasını kendi içinde ve dünya çapın-da tanıtma yönünde faaliyetlerimiz olacak. Kültür başkenti olması dolayısıyla Eskişehir’e kalıcı eserler de kazandıracağız. Yeni kurum-lar kurulacak. Türk dünyası, hedef kitlemiz olan çocuklara ve gençlere tanıtılacak. 23 Mart’ta 17 bin kişinin katıldığı stadyumda çok güzel bir açılış gerçekleştirdik. Olimpiyatlar-daki açılışlarla ölçülebilir bir düzeydeydi, hat-ta bize göre daha güzeldi. Yıl içinde benzer et-kinlikleri sürdürmeyi düşünüyoruz.

Bu yıl seçilen temanın ‘göç’ olmasının se-bebini açıklar mısınız?Tarih kitapları “Orta Asya’da kuraklık başladı ve göç oldu” cümlesiyle başlıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından da bölgeden hep göçler oldu. Göçün Türk dünyasına, Türk kültürüne olan etkilerini ortaya koymaya çalışacağız. Pek çok etkinlik olacak. Ülke günleri, haftaları tertipleye-ceğiz. Üniversite öğrencileri bu ülkelerle ilgili çalışma yapacak. Bölge ülkelerinin şehirleri ile kardeş şehir ilişkileri kurduk. Mesela Azerbaycan’da Gence şehri ile. Azerbaycan’ın ünlü şairlerini şehrimizde tanıtacağız. Onlar da bizim, Eskişehir’in evlatları olan Yunus Emre’yi, Battal Gazi’yi kendi ülkelerinde tanıtacaklar. Göç ile ilgili, Türk dünyasının bugünkü durumu ve gelecekteki perspektifleri konusunda pek çok bilimsel çalışma yapılacak. Türk Kültü-rü Kurultayı Eskişehir’de toplanacak. Biz sadece Türk Dünyası Kültür Başkenti değil aynı zamanda UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkenti’yiz. Bunu da bir fırsat olarak görüyoruz. Bu da Türk Dünyası Kültür Başkenti uygulamasının uluslararası tanınırlığına katkıda bulunacak.

Eskişehir, hangi özelliklerinden dolayı UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mi-

MAYIS 2013 SAYI 06 57www.hazarworld.com

1. Eskişehir’in tarihi dokusu ziyaretçileri etkiliyor.

2. Eskişehir sanatla iç içe yaşayan bir şehir.

3. Türk dünyası başkentliği boyunca Eskişehir’in yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olması bekleniyor.

58

ras Başkenti olarak seçildi?Tatar halkının en büyük bayramı Saban Toy’dur. Kırım Tatarları’nın Hıdırellez sonrası kutladıkları bahar bayramı Tebreş de anavatanlarındaki haliyle Eskişehir’de yaşamaya devam ediyor. Eskişehir so-mut olmayan kültürel miras açısından açık hava müzesi gibi bir yer. 1830’larda Tataristan’dan gelenlerin oluşturduğu bir köy var. Kültür Bakanımız Eskişehir’e geldiğinde “Eğer orijinal Tatarca duymak istiyorsanız sizi bu köye götürelim” dedim. Hakikaten orada 200 sene önceki gibi Tatarca konuşuluyor. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras uygulaması da bu tür gelenek görenek ve ananelerin yaşatıl-ması, kaybolmaya yüz tutanların yeniden canlandırılmasını amaçlıyor. Bu amaç için herhalde en iyi yer Eskişehir.

Kentte ve çevresinde restorasyon ve çev-re düzenlemesi alanında ne gibi çalışma-lar yürütülüyor?Öncelikle diğer başkentlik uygulamalarını

yakından inceledik. İstanbul, 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olmuştu. Bakü, İs-lam Medeniyeti Başkenti olmuştu. Buralar-da uygulayıcılara gittik. Onlara, “Bugün aynı şekilde başkent seçilseydiniz neleri yapardı-nız, neleri yapmazdınız?” diye sorduk. Türk dünyasındaki eğitim ve kültür bakanlıkları, üniversiteler ve büyükelçilerle görüştük. Po-tansiyelimizi, neleri birlikte yapabileceğimizi araştırdık. Eskişehirlilerin de görüşlerini al-dık. Bütün bunları değerlendirerek kendimi-ze bir çalışma takvimi hazırladık.

Eskişehir’in kültür başkenti seçilmesi şehre ne gibi kazançlar sağlayacak? Eskişehir’e ‘Sanorama’ adlı bir müze kuru-lacak. Bu müze yüksek teknolojiye sahip ve üç boyutlu bir sunumla hizmet verecek. çeşitli devirler, Eskişehir’de kuracağımız müzede simülasyon ya da benzeri teknolo-jiyle canlandırılacak. Müzeye gelenler ör-neğin 13. yüzyılda Yunus Emre’nin yaşadığı zamanı sanal olarak yaşayacaklar ve ben-

ESKİşEHİR AYNı zAMANDA TÜRK DÜNYASıNıN BİR NuMuNESİ, KÜçÜK BİR özETİ GİBİ. 1800’LÜ YıLLARıN BAşLARıNDAN İTİBAREN TÜRK DÜNYASıNıN HER KöşESİNDEN ESKİşEHİR’E GöçLER oLMuş.

KÜLTÜR - SANAT

2

3

1

MAYIS 2013 SAYI 06 59www.hazarworld.com

1. Anadolu’nun değerli karakterleri Eskişehir’de yeniden canlanıyor.

2. Türk tarihi için önemli olan anların canlandırıldığı bölüm seyircilerden beğeni topladı.

3. Açılış gösterileri izleyenlere görsel bir şölen sundu.

4. Başbakan Erdoğan açılışta konuşma yaptı.

5. Dede Korkut, Nasreddin hoca gibi birçok Türk büyüğü sahnede canlandırıldı.

6. Gençler dans gösterileri ile izleyenlerden büyük alkış aldı.

4

2

5

zeri örnekler çoğaltılabilecek. Projeksiyon teknolojisi ile aynı mekanda sonsuz sayıda gösterime imkan veren bir müze yapacağız. Türk dünyasının önemli şehirleri, Türk tarihinin önemli olayları burada canlan-dırılacak. Eskişehir’de bir Türk Dünyası Etnografya Müzesi oluşturacağız. Her ülkenin kültürünü orada tanıma imkanımız olacak. Eskişehir’de yeni yapılan okulla-rımızı ülkelere atfedeceğiz. Azerbaycan Lisesi, Kırgızistan Ortaokulu gibi. Bunları o ülkelerin mimarisi, çizgileriyle tasarlayıp inşa edeceğiz. Türk kültürüyle ilgili külli-yatı içeren bir kütüphane kazandıracağız. Türk kültürü dediğimizde akla gelen bütün romanlar, filmler, müzisyenlerin besteleri burada bulunabilecek. Kütüphanede Türk Kültür Mirası Araştırma Enstitüsü hayata geçirilecek. Gururla ismini andığımız Yunus Emre adına bir enstitü oluşturula-cak. Kentin meydanında kuracağımız fuar alanında ülkeler kendilerini tanıtacaklar. Kendilerine özgü sanat eserlerini sergileye-

bilecekler. Ayrıca Eskişehir’de iyi korunmuş Odun Pazarı Evlerimiz var. Bu evlerden biri Azerbaycan Kültür Merkezi olacak.

Eskişehir’in kültür başkenti olması se-bebiyle yapılan çalışmalara ne kadar bir bütçe ayrıldı?Öngörülen bütçemiz 350-400 milyon lira kadar. Başta Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet büyüklerimiz tarafından birçok imkan sağlandı. Türk dünyasında kime merhaba dediysek; hangi ülkenin bakanı, büyükelçisiyle görüştüysek bize yardımcı oldu. Türkiye’deki bakanlıklar ve ilgili kurumlar; TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı hepsi bize yardımcı oldu. Bu destekler sayesinde Türk kültürüne sağlayabileceğimiz katkı bu bütçenin belki 2-3 katı olacaktır. İşbirliği yaptığımız dostlarımız ve diğer ülkelerin de çok önemli katkıları olacaktır diye düşünüyoruz.

60

Coğrafi açıdan hem deniz hem de göl özellikleri taşıdığı için kimilerine göre deniz kimilerine göre

göl kabul edilen hazar, daha çok tabanındaki petrol yataklarıyla tanınıyor ama çevresindeki

ülkelerin tarihi ve doğal zenginlikleri petrolden az değil. adını bir zamanlar yöreye egemen hazar

Kağanlığı’ndan alan ve açık denizlerle irtibatı olmayan, dünyanın bu en büyük gölünü beş ülke

çevreliyor. Bu yazıda hazar’ın batısındaki azerbaycan’dan başlayarak yapacağımız iki

haftalık bir rota kapsamında, hazar’a komşu beş ülkeyi gezeceğiz.

TİMuR özKAN

1 Bö

LÜM

GEZGİN GöZÜYLE HAZAR DÜNYASI

ROTA

MAYIS 2013 SAYI 06 61

RÜZGâRIN DövDÜğÜ KENT BAKÜ

Hazar’ın batısındaki Bakü aynı zamanda Hazar kıyısında kurulmuş tek başkent. Azerbaycan’ın 955 kilometrelik kıyı şeridinin ortasında, Abşeron yarımadasında bulunan Bakü, ülkenin ve bölgenin önemli bir liman kenti. Adını Farsça “Rüzgârın dövdüğü kent” anlamına gelen Badı kube’den alan Bakü’nün tarihi çok eskilere uzanıyor. Tarihi eserler İçeri Şeher olarak adlandırılan kale içinde yoğunlaşıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde de bulunan İçeri Şeher’in deniz tarafındaki kapısında 12. yüzyıl eseri olan Kız Kulesi yer alıyor. Zamanın durduğu dar sokaklardaki halı mağazaları, butik otel-ler veya restoranlara dönüştürülmüş tarihi yapılar arasında Lezgi Mescidi, Cuma Mes-cidi ve bazı tarihi hamamlar ile Şirvanşahlar Sarayı öne çıkıyor.

İçeri Şeher’i çevreleyen surların dışına çıkınca, bugünkü Bakü’yü göreceksiniz. Azerbaycanlı-ların Mevlana’sı olarak nitelendirilen Genceli Nizami heykeli ile aralarında Fuzuli’nin de bulunduğu altı yazar ve şairin heykeliyle dik-kat çeken Azerbaycan Ulusal Edebiyat Müzesi, kentin simgelerinden. Müzenin yanındaki Fıskiyeler Meydanı’ndan başlayan, Nizami Küçesi adlı yaya yolu ise Bakü’nün en popüler alışveriş ve gezinti merkezi.

www.hazarworld.com

Hazar Denizi’ne açılan devasa bir meydan olan Azadlık Meydanı ve buradaki gör-kemli Hükümet Sarayı’nı da gördükten sonra Meydan ile Hazar Denizi arasında geniş bir yeşil bant olarak kilometrelerce devam eden Deniz Kenarı Parkı ve buna paralel uzanan Neftçiler Caddesi boyunca yürüyerek bugünkü Bakü’yü yakından görebilirsiniz.

Halı Müzesi ile Muğam Merkezi’nin bulun-duğu küçük meydanda sizi bekleyen fünikü-ler ile çıkabileceğiniz Şehitler Hıyabanı’nda, 1990’daki Ermeni İsyanı’nda ve 1992’de Ka-rabağ Savaşı’nda şehit olan Azerbaycanlılar-la birlikte, 1918’de Azerbaycan’a destek için gelen Türk-Kafkas Ordusu’nun şehitlerini ziyaret edebilirsiniz. Şehitler Hıyabanı’nın çok yakınında bulunan Fahri Hıyaban’da ise başta yazar ve sanatçılar olmak üzere Azerbaycan’ın önemli şahsiyetlerinin mezar-ları ile kısa bir süre önce kaybettikleri, ikin-ci cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kabri yer alıyor.

Azerbaycan’ın gezilecek yerleri Bakü’den ibaret değil, Bakü’nün yakın çevresinde görülebilecek yerler arasında; Surakhani yakınlarındaki Ateşgah, Mehdabad yakın-larındaki Yanardağ, Gobustan’da bulunan kaya resimleri ile Dağıstan sınırındaki Şeki ve ülkenin ikinci büyük kenti Gence not edilebilir. Azerbaycan, dil, vize ve güvenlik endişeleri yaşanmadan rahatça gezilebile-cek bir ülke. Her yerde Türkiye Türkçesi ile anlaşmanın mümkün olduğu Azerbaycan’a vize havaalanında alınabiliyor. BAKÜ

1

1. Bakü’de İçeri Şeher’ e giriş kapısı.

2. Başkent’te bulunan Nizami Müzesi önünde ünlü yazar ve şairlerin heykelleri yer alıyor.

3. Bakü’de çeşme Meydanı pazarları ile ziyaretçilere alışveriş olanağı sunuyor.

4. Bakü koyu, benzersiz yapısı ile turistlerin vazgeçilmez noktalarından.

2

3

4

62

ROTA

İRAN’IN KADİM KENTLERİ

Azerbaycan’ın güney komşusu İran’ın Hazar’a kıyısı da aşağı yukarı Azerbaycan kadar, İran’ın 900 kilometrelik kıyı bandında Hazar’ın bir diğer önemli limanı olan Bender Türkmen bulunuyor.

İran adının kökeni Aryai Ülkesi anlamındaki Aryan sözcüğünden geliyor. Orta Asya kökenli bir kavim olan ve soylu, şerefli anlamında Ar-yai olarak adlandırılan bugünkü İran’ın atala-rı, Hazar Denizi kıyısında yaşarken, zamanın koşulları nedeniyle göç etmek zorunda kalmış ve bir kısmı Hazar’ın kuzeyinden Avrupa’ya giderek Yunan ve Roma uygarlıklarının teme-lini oluşturmuş. Güneye inenler ise bugünkü İran ve Hindistan topraklarına yerleşmişler.

İran denince akla gelen ilk yerler Tahran ve İsfahan olur. Ülke nüfusunun 1/5’inin yaşadığı başkent Tahran’ın görülmesi gereken yerleri; çeşitli müzelere de ev sahipliği yapan Gülistan ve Sadabad sarayları ile İran Ulusal Müzesi, Bazaar-e Bozurg denilen Kapalı çarşı ve Azadi Anıtı olarak özetlenebilir. Buralara Derbent ve Tochal Tepesi gibi bazı mesire yerleri de eklenebilir. İran’ın Doğu Azerbay-can eyaletinin merkezi Tebriz’de görülmesi gereken başlıca yerler arasında; Şairler Mezarlığı, Tebriz Kalesi, Mavi Cami, İlgölü ve Azerbaycan Müzesi ile Kapalı çarşı sayılabilir. Türbeler Kenti olarak da nitelendirilebilecek Meşhed’in kuşkusuz en önemli yeri, Şiilerin Mekke ve Kerbela ile birlikte en kutsal üç yerinden biri kabul edilen 8. İmam Rıza’nın türbesi ve etrafındaki komplekstir.

İRAN

1. Azadi Meydanı, İran’ın en önemli sembollerinden biri olup Tahran’da yer almakta.

2. Tahran’da bulunan ulusal müze her yıl yüz binlerce misafiri ağırlamakta.

3. Kuran Kapısı Şiraz’ın kuzeyinde, şehri gören bir noktada bulunmaktadır.

4. Şeyh lütfullah Camii Safevi mimarisinin başyapıtlarından biri olarak gösterilmekte.

4

1 2

3

İsfahan’da, şehrin içinden geçen Zayende nehri üzerindeki köprülerin en güzeli olan Sio Se Pol başta olmak üzere pek çok tarihi ve tu-ristik mekan bulunur. En önemli yerlerinden biri de etrafındaki camileri ve çarşılarıyla he-men fark edilen İmam Meydanı’dır. İsfahan’da bunların haricinde görülmesi gereken yerler; Char Bağ Caddesi, Bazaar (Kapalı çarşı), Şeyh Lütfullah Camisi, Kırk Sütun Sarayı, Sallanan Minare ve Sessizlik Kuleleri olarak not edilebilir.

Zerdüştlerin artık yasaklanan bir gelene-ği olarak ölülerini terk ettikleri Sessizlik Kuleleri’nin bulunduğu bir diğer kent olan ve aynı adı taşıyan eyaletin merkezi Yezd de İran’ın çokça ziyaret edilen yerlerindendir. Burada Sessizlik Kuleleri’nden başka, Yezd’in ve hatta İran’ın sembol yerlerinden Emir çakmak Kompleksi, Zerdüştlerin en önemli tapınaklarından biri olan Ateşgede, 3. İmam Hüseyin’in tabutunu tasvir eden Nakh Aracı ile Sahib-i Zaman Zurhanesi ziyaret edilebilir.

Ve Şiraz. Şiraz deyince akla Persepolis gelir. Fars eyaletinin merkezi olan Şiraz’da, kent merkezine 60 kilometre kadar uzaklıktaki antik Persepolis kentinden başka, merkezdeki Kerim Han Kalesi, Vekil Camisi, Vekil Pazarı, Şah-e Cerağ Türbesi, İrem Bağları, Kuran Kapısı ile ünlü şairler Hafız-ı Şirazi ve Sadi’nin türbeleri görülebilir.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamayan İran’dan sonra Hazar’a komşu beş ülke arasında bize vize uygulayan tek ülke olan Türkmenistan’a geçiyoruz.

MAYIS 2013 SAYI 06 63www.hazarworld.com

KARAKUM ÇöLÜ’NDE BİR vAHA

Hazar’a 1200 kilometre uzunluğunda kıyısı bulunan Türkmenistan’ın bir tarafı deniz ama burası bir çöl ülkesi. Karakum çölü’nün ortasındaki Türkmenistan, bayra-ğındaki beş yıldız ve beş ayrı halı motifiyle temsil edilen beş eyaletten oluşuyor; Ahal (Aşkabat), Mari, Lebap (çarjev), Daşovuz, Balkan (Türkmenbaşı). Ülkenin, başkent Aşkabat’tan sonraki en önemli kentleri çölde yer alan tarihi Mari ve Hazar Denizi kıyısındaki rafineri ve liman kenti Türk-menbaşı.

Ahal eyaletinin merkezi ve Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat, ülkenin bağımsızlığına kavuştuğu 1991 yılından itibaren sürekli ye-nileniyor. Türk firmalarının da aktif şekilde yer aldığı yenileme çalışmalarıyla bir taraf-tan eski binalar yıkılarak simgesel nitelikte yeni yapılar inşa ediliyor bir taraftan da yeni yeşil alanlar ve geniş yollar yapılıyor.

Sözcük anlamı Aşk kenti olan (Aşg: Aşk, abat; kent) Aşkabat’ın kent merkezi olarak Rus Pazarı ve çevresi kabul edilebilir. II. Dünya Savaşı şehitleri için yapılan parktan Cumhurbaşkanlığı binasına, Üç Ayak diye anılan Tarafsızlık Anıtı’ndan Yer Titremesi (Deprem) Müzesi’ne kadar pek çok önemli yapı bu bölgede yer alıyor.

TÜRKMENİSTAN

Aşkabat’ın eski ve yeni parkların her biri ayrı güzellikte. Kenti boydan boya geçen 18 kilometrelik Mahtumkulu Bulvarı ile proto-kol yolu sayılan Şayyolu’nun kesiştiği köşe-de yer alan Bir Numaralı Park dev ağaçla-rıyla, kentin dört bir yanında yapılan yeni parklar ise geniş çim alanları ve heykel-leriyle göz dolduruyor, çölün ortasındaki Aşkabat’a adeta bir vaha görüntüsü veriyor.

Ulusal Müze ve Halı Müzesi gibi mutlaka görülmesi gereken iki önemli müzeye de ev sahipliği yapan Aşkabat’ın en ilginç yeri, kent merkezine 15 kilometre uzaklık-taki çöl Pazarı’dır. Geleneksel yöntemle dokunan el işi halılardan günlük elbise ve ayakkabıya, ikinci el arabadan elektronik eşyaya, yedek parçadan tandır ekmeğine kadar her şeyin satın alınabileceği çöl Pazarı hafta sonları çok sayıda misafir ağırlıyor, sadece bir bölümünü gezmeye bile bir gün yetmeyebilir…

Türkmenistan’da ayrıca Aşkabat’a 250 kilometre kadar uzaklıkta bulunan ve bir zamanlar Büyük Selçuklu Devleti’ne başkentlik yaptıktan sonra Moğollar tarafından yıkılan Mari (Merv) ile Türkiye tarafından restore edilen Sultan Sencer Türbesi de görülmeye değer.

Hazar’a komşu ülkelerdeki gezimizi, gele-cek sayıda Kazakistan ve Rusya Federasyo-nu ile tamamlayacağız.

1. Aşkabat’ta bulunan milli müze sadece eserleri ile değil muhteşem mimarisi ile de ziyaretçileri büyülüyor.

2. Türkmenistan Bağımsılzık Anıtı, gece aydınlatması ile görsel bir şölen sunuyor.

3. Başkanlık Sarayı şehrin en ihtişamlı binalarından bir tanesi.

4. Bağımsızlık Anıtı, 91 metrelik betonarme bir kule ile altın varaklı 27 metrelik bir seyir katından oluşuyor.

1

2

34

DevamıGelecekSayıda

64

SUMMARY/ краткое изложение

Новый закон о нефти прошёл через парламентскую комиссию. Турция сделала важный шаг для поиска скрытых сокровищ и их использования. Хотя Турция не является страной, богатой нефтяными ресурсами, нельзя недооценивать её потенциал.

COVER / ОблОжка

12

WHAT WıLL THE NEW pETRoLEuM LAW BRıNG foRTH?

Что принесет новый Закон о нефти?

Turkey took a major step on exploring its natural resources and eliciting them by the new Petroleum law that got through the Parliamentary Committee. Even though Turkey is not an oil-rich country, its potential resources can not be underestimated.

MAYIS 2013 SAYI 06 65www.hazarworld.com

The new law aims petroleum resources to be explored, developed and produced in a fast,

continuous and effective way by minimising bureaucracy. This law involves issues about exploration, production, transportation, refining, storage, and wholesale trade of petroleum.

Turkey’s daily crude petroleum demand is 624.000 barrels whereas local production is around 47.000 barrels, which means our net petroleum import is 577.000 barrels daily. The difference between our local production and total demand puts us in the position of the world’s 14th biggest petroleum importer and affects our import dependent current account deficit in petroleum directly; hence Turkey’s current account deficit shows paralel with the fluctuations in petroleum prices.

LAw LIBERALISED, BUREAUCRACY MINIMISED

There will be an acceleration in the investments of private companies when the renewed law combines with Turkey’s wind of international expansion and liberalism. Furthermore, Turkey will become an ideal country for exploration of petroleum as the bureaucratic obstacles for the investors get removed.

According to the new draft law, Turkey’s land which has been seperated into 18 petroleum regions gets seperated into two petroleum regions by the draft as land and sea. The border that divides land and sea regions is accepted to be the coast line. As such, the law offers opportunities for the new investors by providing more license fields on land and sea.

Hовый закон призван обеспечить сокращение бюрократии, быстрый,

постоянный и эффективный поиск резервов нефти, их разработку и производство. Этот закон охватывает вопросы, связанные с разведкой нефтяных резервов, добычей, транспортировкой, переработкой, хранением и с оптовой реализацией.

Суточная потребность Турции в сырой нефти составляет 624 000 баррелей , в то время, как внутреннее производство составляет 47 000 баррелей. Так что импорт нефти составляет 577 000 баррелей в день. Разница между общим спросом и внутренним производством делает нас 14-м крупнейшим в мире импортером нефти и нефтепродуктов и непосредственно влияет на дефицит текущего счета, зависящего от импорта нефти. Таким образом, колебания цен на нефть и дефицит текущего счета в Турции меняются параллельно.

Закон стал более либеральным, бюрократия сократилась

Сочетание обновленного закона с поворотом Турции к внешнему миру и ветром либерализма, приведет к тому, что инвестиции частных компаний снова возрастут. кроме того, снятие бюрократических препонов перед инвесторами сделает Турцию идеальной страной для разведки нефти.

Согласно новому закону, территория Турции подразделяется на 18 нефтяных регионов. Наземный и морской нефтяные регионы разделяются по прибрежной линии. Увеличение количества лицензируемых территорий открывает возможность привлечения новых инвесторов.

66

SUMMARY/ краткое изложение

8как повлиял криЗис на кипре на россию?

в европе меняется равновесие в потреблении природного газа

HoW THE cRıSıS ıN SouTHERN cYpRuS GREEK REGıoN AffEcTS RuSSıA

AS THE BALANcES of NATuRAL GAS cHANGE ıN EuRopE

The 12th Turkish International Oil and Gas Conference in which the changes in balances of natural gas in Europe was discussed welcomed a number of reputable attendants who would shape the region’s and world’s energy market and discussed which factors would have determinant roles in natural gas prices in the forthcoming period. It is stated in the conference that the consumers became able to reach natural gas 3 times cheaper than the Russian gas after the shale gas found in America had been started to be used actively. In addition, it was agreed that the dream of transporting Caspian natural gas to Europe was almost coming true thanks to Trans Anatolian Natural Gas Pipeline Project (TANAP) and that it would make great contribution to all of the participants of the project.

На 12-ой Турецкой Международной конференции по нефти и газу было рассмотрено изменение баланса в потреблении природного газа в Европе. Собравшиеся вместе несколько имен, формирующих региональный и мировой рынок энергоносителей, обсудили факторы, определяющие цены на природный газ в предстоящем периоде. На конференции было отмечено, что после активного применения сланцевого газа в америке, потребителям станет доступен газ в три раза дешевле, чем природный газ из России. а также, благодаря проекту Транс-анатолийского газопровода (TANAP), очень скоро претворится в жизнь мечта транспортировки каспийского природного газа в Европу, и, по общему мнению, это пойдет на пользу всем участникам проекта.

EU and IMF stipulated strict austerity measures to the Cyprus Greek Region which is on the verge of bankruptcy in return for the credit of 10 billion Euros. It has been decided to impose tax to bank deposits over 100.000 Euros as a result of the agreement with the Greek Region. This decision annoyed Russia which has large amounts of bank deposits in Greek banks. The total amount of bank deposits over 100.000 Euros in Greek Region is estimated to be around 38 billion Euros, of which around 80%, in other words 31 billion Euros belong to Russian depositors. Even a deduction of around 30% in the deposits will amount to 9 billion Euros of loss for the Russian depositors.

ЕС и МВФ выдвинул условием предоставления кипру кредита в 10 млрд евро принятие мер жесткой экономии. В результате достигнутого соглашения, было решено введение налога на депозиты свыше 100 000 евро. Это решение вызвало раздражение России, имеющей большие вклады в кипрских банках. Предполагается, что общая сумма депозитов, превыщаюших 100 тысяч евро, составляет около 38 млрд. евро. Из них примерно 80 процентов, то есть 31 млрд. евро, принадлежит русским вкладчикам. Введение 30-процентого налога на депозиты вкладчиков означает, что потери вкладчиков из России составят почти 9 млрд евро.

BRAND / МаРка

ANALYSIS / аНалИз

10

MAYIS 2013 SAYI 06 67www.hazarworld.com

BAKu HoSTS WoRLD

EcoNoMıc foRuM

будущее евраЗии обсуждалось в баку

The World Economic Forum held in Baku welcomed President of Azerbaijan İlham Aliyev, Kyrgyzstan Deputy Prime Minister Djoomart Otorbaev, Kazakhstan Deputy

Prime Minister Baklytzhan Sagintayev, and Minister of Energy and Natural Resources Taner Yıldız. The leaders

who have pointed out the importance of cooperation for the development of the region’s economy have also brought the

region’s economical problems to the table. While the President of Azerbaijan Aliyev stated that enterprises of

integration and cooperation should be respected, Minister Yıldız said Turkey has become a desirable country

concerning energy for investors and added that Azerbaijan has a 60-year experience in exploring petroleum and that

seas of Turkey are open to Azerbaijan for exploring petroleum and natural gas.

Во Всемирном экономическом форуме, состоявшемся в баку, приняли участие президент азербайджана Ильхам алиев, заместитель премьер-министра кыргызстана Джоомарт Оторбаев, заместитель премьер-министра казахстана бакытджан Сагинтаев и министр энергетики и природных ресурсов Турции Танер Йылдыз. лидеры подчеркнули важность сотруд-ничества для развития экономики региона, а также обсудили экономические проблемы региона. Президент азербайджана алиев сказал, что следует уважать инициативы по интеграции и сотрудничеству. Министр Йылдыз отметил, что с точки зрения энергети-ки Турция стала привлекательной страной для инвесто-ров, что азербайджан имеет 60 летний опыт в развед-ке нефтяных месторождений, и добавил, что турецкие моря открыты для поиска нефти и природного газа азербайджаном.

ANALYSIS / аНалИз

20

68

SUMMARY/ краткое изложение

INTERVIEW / ИНТЕРВью

26

Turkey who is the first to recognize Azerbaijan’s independence in 1991 also takes the lead among the countries who support Azerbaijan against Armenia’s Nagorno-Karabakh occupancy. Azerbaijan’s Ankara Ambassador Faig Bağırov who made a speech on the issue said that the relation between Turkey and Azerbaijan was getting stronger each day both materially and morally and that Armenia was becoming more impoverished every year and out migration had started. Bağırov, who added that most of the migrating people came to Turkey, said he thought the difference between Azerbaijan and Armenia was going to become gradually wider. For Bağırov, the reason for not being able to improve the relations with Armenia for 20 years is Armenia’s lack of adopting a constructive policy.

Турция, ставшая первой страной, признавшей незави-симость азербайджана в 1991 году, является одной из стран, которые поддерживают азербайджан в его борьбе против оккупации арменией Нагорного карабаха. Фаиг багиров, посол азербайджана в анкаре, выступивший по данной теме, отметил, что, как мате-риальные, так и духовные стороны отношений между Турцией и азербайджаном растут с каждым днем. армения же из года в год становится еще более бед-ной, начинается мигрция из страны. По словам багирова, большинство из мигрантов прибывает в Турцию. По его мнению, разница между азербайджаном и арменией будет расти. багиров также указал, что причина отсутствия улучшения отно-шений с арменией в течение 20 лет - это результат отсутствия конструктивной политики армении.

аЗербайджан никогда не согласится с оккупацией своих Земель

BRoTHERHooD cRoWNED WıTH TANAp

MAYIS 2013 SAYI 06 69www.hazarworld.com

While the Minsk Group is having difficulty in finding solutions to the problems about Armenia’s occupancy of Azerbaijan lands, world public opinion is still silent at the region where there is no progress for years. Turkey is reacting to the occu-pancy by closing its border to Armenia whereas Armenia has been violating the decisions aimed at peace taken by AGIT for years. Although Azerbaijan President Aliyev and Armenia President Koçaryan’s get-together in 2006 in Rambouilllet Castle around Paris by the attempts of Minsk Group encour-aged hopes of ‘peace’, Koçaryan’s walk out of the table became the final curtain of AGIT’s ‘peaceful’ attempts.

Since the AGIT Minsk Group, which along its operation of 21 years has undertaken the mission of rescuing the Azerbaijan land from Armenia’s occupancy and resolving the status issue of Nagorno-Karabakh justly which the separatist Armenian forces dream of cutting off from Azerbaijan, couldn’t get any results, the hopes of Azerbaijan gets lost day by day.

Минская группа ОбСЕ затрудняется в нахождении решения проблемы об оккупации арменией азербайд-жанских земель. Прошло много лет, но продвижения процесса урегулирования карабахского конфликта в регионе не наблюдается, молчание международного сообщества продолжается. Турция показала свою реак-цию на оккупацию армении, закрыв границую. армения на протяжении многих лет пренебрегает решениями ОбСЕ, направленными на сохранение мира. Встреча президента азербайджана алиева и президента армении Роберта кочаряна в 2006 году в замке Рамболет под Парижем вызвала надежды на мир, но кочарян покинул стол переговоров, что стало последним актом «мирных» инициатив ОбСЕ. В тече-ние 21 лет деятельности Минская группа ОбСЕ, которая была призвана помочь принять справедливое решение вопроса о статусе Нагорного карабаха, не смогла достигнуть какого-либо результата. Надежда на разре-шение конфликта в азербайджане с каждым днем уменьшается.

как управляет процессом минская группа?

HoW DoES THE MıNSK GRoup MANAGE THE pRocESS?

ANALYSIS / аНалИз

34

70

SUMMARY/ краткое изложение

A TuRKıSH BRAND ıN ıcE cREAM

турецкая марка мороженого

42BRAND / МаРка

Mado which has made our country’s name worldwide by hand-churned ice cream for the first time in the world aims to introduce our cultural values to the world while shaping ice cream industry with its understanding of quality that has not changed for years. Mado which has always been an innovative pioneer in ice cream industry since the day it emanated from Anatolia is more than just an ice cream as the symbol of the enthusiasm, taste, endeavour and hospitality unique to Anatolia. Here is Mado’s brand history... The adventure of world-renowned Mado ice cream starts in a 25 m2 shop.

Впервые представивший имя нашей страны посредством мороженого дондурма, Мадо, благодаря неизменному в течение многих лет качеству, является инициатором в секторе мороженого, и в то же время имеет целью представить наши культурные ценности миру. будучи постоянным инноватором в отрасли мороженого со дня своего появления в анатолии, Мадо являятся более чем просто мороженым, символизируя энтузиазм, вкус, труд и гостеприимство, присущее анатолии. Вот история бренда Мадо... Приключения известного в мире Мадо Дондурма начались в магазине 25 квадратных метров.

38LIFE STYLE ОбРаз жИзНИ coLouRS of THE RuSSıAN

cuLTuRE ıN ıSTANBuL цвета русской культуры в стамбуле

Rus Fest was organised in Istanbul between April 15th-21st under the leadership of Turkish-Russian Cultural Foundation with the support of the two countries’ minis-tries of culture. Russian works of art from different fields varying from photogra-phy exhibition to theatre performances, from literature shows to Russian fairs, from film days to opera took place throughout the festival. The festival which underlined the importance of two countries knowing each other culturally attract-ed great attention from art-lovers in Turkey. Fatih Baltacı, the Chairman of Turkish-Russian Cultural Foundation, defined this as a festival that aimed to carry more friendly relations into the future by eliminating the prejudices between the publics of two countries and added that the festival would also be held in Russia.

Фестиваль Русской культуры, под руководством Турецко-русского культурного фонда и при поддержке министерств культуры двух стран, состоялся в Стамбуле с15 по 21 апреля. Во время фестиваля были представлены произведения русского искусства в самых разных областях. Прошли фотовыставки, театральные представления, литера-турные дефиле, русская ярмарка, опера, показ фильмов. Фестиваль вызвал большой интерес у любителей искусства в Турции. Проведение таких фестивалей имеет большое значение для взаимно-го ознакомления культур двух стран. Председатель Турецко-русского культурного фонда Фатих балтажи сказал, что цель фестиваля - иско-ренение предрассудков между двумя странами и дальнейшее разви-тие дружественных отношений с Россией. На очереди фестиваль Турецкой культуры в России.

MAYIS 2013 SAYI 06 71www.hazarworld.com

ценная порода туркменского скакуна: ахал теке

TuRKMENS’ vALuED HoRSE: AKHAL TEKE

Для Тюрков, которые первыми среди всех цивилизаций приручили лошадь, она на протяжении всей истории была одним из самых важных символов культуры. Для туркмен лошадь ещё более важна. Особенно легендарная туркменская лошадь ахал Теке, которая является очень ценной породой. Туркмены на протяжении веков придавали большое значение разведению этой породы. В связи с этим, в Туркменистане начиная с 1992 года каждый год в последнее воскресенье апреля отмечается Праздник лошади, и ахалтекинцы показывают зрителям свои способности и навыки.

LIFE STYLE ОбРаз жИзНИ

46

The horse has always been one of the most important emblems of the culture throughout history for the Turks who have been the first to tame horse among all civilizations. For the Turkmen, the horse is far more important. Especially the Turkmen’s legendary horse, Akhal Teke, is a very important breed. The Turkmen have attached great importance to raising this breed for centuries. In this regard, Akhal Teke Holiday is celebrated the last Sunday of each April in Turkmenistan since 1992 and the Akhal Teke horses show their skills and performances to the audience.

72

SUMMARY/ краткое изложение

новая культурная столица тюркского мира Эскишехир

каспийский мир глаЗами путешественника

ESKışEHıR THE TuRKıc WoRLD’S NEW cApıTAL of cuLTuRE

THE cASpıAN WoRLD fRoM THE EYES of A TRAvELLER

Eskişehir is entitled as the Cultural Capital of the Turkic World with its magnificent fabric and modern face. The audience watched unforgettable art performances at the opening show which the Prime Minister Erdoğan also attended. Eskişehir achieved another success by being entitled as UNESCO Capital of Intangible Cultural Heritage at the same time. The Governor Dr. Kadir Koçdemir stated that Eskişehir outlines the Turkic World and has a multi-cultural structure as the city allows immigrants permanently.

благодаря великолепному историческому прошло-му и современному лицу, Эскишехир был избран культурной столицей Тюркского мира. зрители уви-дели незабываемые выступления на церемонии открытия культурной столицы Тюркского мира, на котором принял участие также и премьер-министр Эрдоган. Эскишехир так же был избран культурной столицей нематериального культурного наследия юНЕСкО. Говоря на эту тему, губернатор кадир кочдемир отметил, что Эскишехир представляет собой мини- портрет Тюркского мира. благодаря непрерывной миграции, город имеет мультикуль-турную структуру.

Baku is the first stop among 5 countries neighbouring Caspian. Baku which is the only capital city founded at the coast of Caspian is an important port city of the country and the region. Among the places to see in the city are the Inner City, Maiden Tower, Azadliq Square, Palace of the Shirvanshahs.

Second to visit are Iran’s Tehran and Isfahan cities. The places in Tehran to be seen can be summarised as Golestan and Saadabad Palaces, National Museum of Iran, The Bazaar and Azadi Tower. In Isfahan there are lots of historical and touristic places, particularly the Si-o-Seh Pol Bridge, the most beautiful among the bridges over the Zayande River which flows through the city. Other places to be visited in Isfahan can be noted as Imam Square, Chaharbagh Boulevard, the Bazaar, Sheikh Lotf Allah Mosque, Chehel Sotoun Palace (The Palace of Forty Columns), Manar Jonban (The Swinging Minaret) and the Towers of Silence.

Своё путешествие по пяти странам, граничащим с каспийским морем, мы начнём со столицы азербайджана баку. баку является единственной сто-лицей, построенной на побережье каспийского моря. Это важный портовый город страны и региона. Достопримечательностями города , которые следует посетить, являются Ичери шехри, кыз кулеси, азадлык мейдани и Ширваншахлар сарайи.

В Иране наиболее посещаемы города Тегеран и Исфахан. В Тегеране нужно обязательно посмотреть дворцы Гулистан и Садабад, Иранский национальный музей, капалы чаршы и памятник азади. В Исфахане есть много исторических и туристических достоприме-чательностей и среди них Сио-се-Пол - самый красивый из мостов через реку зайенде, которая протекает через город. Также в Исфахане нужно обязательно посмо-треть Имам мейдани, улицу Чар баг, базаар (крытый рынок), мечеть Шейха лутфуллаха, Дворец сорок стол-бов, качающийся минарет и башню безмолвия.

LIFE STYLE кУльТУРа ИССкУСТВО

54