GÖSTERGEBİLİMSEL BİR ÇALIŞMA:KADINA ŞİDDETİN İKİ FARKLI GÖSTERİMİ

21
GİRİŞ 1.1. Çalışmanın Problemi ve Temel Soruları Kadına yönelik şiddeti engellemeye yönelik Zeytinburnu Belediyesi tarafından hazırlanan afişlerde, şiddet, kadına dövülmüş izlenimi veren makyajla ifade edilmeye, görselleştirlmeye çalışılmıştır. Bu fotoğraflarda kadın özgüvensiz, korkmuş, canı yanmış ve silik bir karakter olarak resmedilmektedir. BM tarafından ödüle layık görülmüş, bu konuya dikkat çeken başka bir afişte ise bu görsel öğelere yer verilmemiştir. Bu iki farklı görsel aynı konuya dikkat çekmek isterken göstergeleri birbirinden oldukça farklıdır. Bu gösterenlerin gösterilenleri aynı mıdır, gösterdikleri kadın kimliği birbirine benzer midir yoksa farklı mıdır? 1.2. Çalışmanın Amacı Yazılı ve görsel basın, kadına yönelik şiddeti sık sık gündeme getirmektedir. 8 Mart İşçi Kadınlar Günü’nde bu konu basında daha çok yer almakta, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler kampanyalar oluşturmakta, farkındalık oluşturmak için reklamlar hazırlanmaktadır. Bu kampanyalar aynı zamanda Türkiye’de kadının kimliğini yansıtmaktadır veya en azından şiddete uğrayan kadın kimliğini göstermektedir. Çalışmada; ele alınan iki farklı afişte kadın kimliğinin nasıl yansıtıldığı ve bu yansıtılan kimliklerin gerçekle örtüşüp örtüşmediği ortaya konması amaçlanmaktadır. 1.3. Çalışmanın Varsayımı Zeytinburnu Belediyesinin hazırladığı ve BM tarafından ödül alan iki farklı afişte farklı kadın kimlikleri gösterildiği çalışmanın öngörüsüdür. Verilerin analizi ve değerlendirmeler sonucunda bu sonuca ulaşılması beklenmektedir fakat çalışma doğrultusunda farklı sonuçlar da elde edilebilir. 1.4. Çalışmanın Sınırlılıkları 1

Transcript of GÖSTERGEBİLİMSEL BİR ÇALIŞMA:KADINA ŞİDDETİN İKİ FARKLI GÖSTERİMİ

GİRİŞ

1.1. Çalışmanın Problemi ve Temel Soruları

Kadına yönelik şiddeti engellemeye yönelik Zeytinburnu Belediyesitarafından hazırlanan afişlerde, şiddet, kadına dövülmüş izlenimiveren makyajla ifade edilmeye, görselleştirlmeye çalışılmıştır.Bu fotoğraflarda kadın özgüvensiz, korkmuş, canı yanmış ve silikbir karakter olarak resmedilmektedir. BM tarafından ödüle layıkgörülmüş, bu konuya dikkat çeken başka bir afişte ise bu görselöğelere yer verilmemiştir. Bu iki farklı görsel aynı konuyadikkat çekmek isterken göstergeleri birbirinden oldukçafarklıdır. Bu gösterenlerin gösterilenleri aynı mıdır,gösterdikleri kadın kimliği birbirine benzer midir yoksa farklımıdır?

1.2. Çalışmanın Amacı

Yazılı ve görsel basın, kadına yönelik şiddeti sık sık gündemegetirmektedir. 8 Mart İşçi Kadınlar Günü’nde bu konu basında dahaçok yer almakta, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerkampanyalar oluşturmakta, farkındalık oluşturmak için reklamlarhazırlanmaktadır. Bu kampanyalar aynı zamanda Türkiye’de kadınınkimliğini yansıtmaktadır veya en azından şiddete uğrayan kadınkimliğini göstermektedir. Çalışmada; ele alınan iki farklı afiştekadın kimliğinin nasıl yansıtıldığı ve bu yansıtılan kimlikleringerçekle örtüşüp örtüşmediği ortaya konması amaçlanmaktadır.

1.3. Çalışmanın Varsayımı

Zeytinburnu Belediyesinin hazırladığı ve BM tarafından ödül alaniki farklı afişte farklı kadın kimlikleri gösterildiği çalışmanınöngörüsüdür. Verilerin analizi ve değerlendirmeler sonucunda busonuca ulaşılması beklenmektedir fakat çalışma doğrultusundafarklı sonuçlar da elde edilebilir.

1.4. Çalışmanın Sınırlılıkları

1

Çalışma kadın kimliğini ortaya koyarken sadece ZeytinburnuBelediyesi’nin hazırlattığı afişte yer alan sekiz fotoğrafı ve BMtarafından ödül alan bir fotoğrafı baz almıştır. . Çalışma,kişilerarası şiddet ve medya şiddeti kapsamında kadına yönelikşiddeti ve belirtilen afişlerde sunumunu ele almaktadır.Dahageniş ve net sonuçlar elde etmek için kadına şiddeti konu alandiğer afişleri, fotoğrafları, kamu spotlarını ve konu hakkındakibasında yer alan haberleri incelemek gerekmektedir.

1.5. Çalışmanın Yöntemi

Fotoğraflar; yapısalcı semiolojist Algirden Julien Greimas’ınortaya koyduğu göstergebilim bakış açısıyla incelenecektir.İncelemenin sonucunda ortaya çıkan veriler yoluyla oluşturulankadın kimlikleri karşılaştırılacaktır.

KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Giriş

Kadına yönelik şiddet olgusu, ne yazık ki, her toplumda ve herdönem bilinen ve engellenemeyen bir olgu olmuştur. Her ne kadaryasalar yoluyla bir takım sınırlar getirilse de ev içinde yaşananzulme devletin pek de etkili olamamıştır. Günümüzde bir takımsivil toplum örgütleri, uluslararası kuruluşlar, dernekler bukonu hakkkında afişler ve kamu spotları hazırlamaktadır. Bu afişve kamu spotları sayesinde halkın bu konu hakkında duyarlıdavranması, kadına yönelik şiddetin; hem kadının kendini koruyupengellemesi, hem eşin, babanın, vs. kendini suçlu hissetmesi, hemde üçüncü şahısları olayı engellemeye teşebbüste bulunmasıyoluyla engellenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada da bu sebeplehazırlanmış bir afiş ve bir fotoğraf bütünü incelenecektir. Afiş,BM tarafından ödül almış bir afiştir, kaynağı, kim tarafındanhazırlandığı bilgisine ulaşılamamıştır. Fotoğraf bütünü ise;Zeytinburnu Belediyesi'nin KÜLT Derneği'nden destek alarak

2

hazırlattığı proje kapsamında, Hülya Avşar, Bergüzar Korel, BurcuEsmersoy, Dolunay Soysert, Meltem Cumbul, Songül Öden, NurFettahoğlu, Ezgi Mola tarafından özel makyaj ve kostümlerleöldürülen Ayşe Paşalı, Melek Karaaslan, Şefika Etik, Meral Tahta,Ceylan Soysal, Mehtap Civelek, Gülşah Sarcan ve Selma Civekisimli şahısların, fotoğrafçı Mehmet Turgut ve yönetmen EmrahGültekin'in prodüksiyonu ile, onların hayatlarının sonanlarındaki medyaya yansıyan fotoğraf karelerindeki hallericanlandırılmaya çalışıldı. Her sanatçı, yerine geçtiği kadınsanki hayattaymış gibi onun duygularını anlatan bir mektup dayazdı. Yazılan mektuplar, video çekimi sırasında kayda alınarak,kamu spotu oluşturuldu. 'Uyanmak İçin Ölümü Bekleme. Sevgininyerini şiddet almasın' sloganıyla oluşturulan kamu spotları 8Mart tarihinden itibaren bir hafta televizyon kanallarındagösterildi. Kamu spotu afişleştirilip tabelalara asılmasa dasosyal medya bu projeden bahsederken incelenen fotoğraf bütününükullandı. Dolayısıyla bu fotoğraf bütünü projenin görseli halinegeldi. Sosyal medyada kadın kimliğinin bu şekilde sergilenmesibazı kesimler tarafından eleştiri topladı. Bu kimliğe karşı diğerafişinde aynı konuyu farklı bir kimlikle gösterildiği, şiddetinpornografikleştirildiği söylendi. Bu iddiaların doğruluğu ya dayanlışlığı ancak görsellerin incelenmesiyle ortaya çıkacaktır. Busebeple çalışmada Greimas’ın ortaya koyduğu göstergebilimselyöntem kullanılarak iki görsel incelenecek ve karşılaştırmayapılarak sonuç ortaya konulacaktır.

2.2. Kadın Kimliği

Kadın, tarih öncesi çağlardan beri toplumda her daim ikincilkonumda yer almıştır. Bunu temellendiren birinci sebep kadınınfizyolojik olarak erkekten daha güçsüz olmasıdır. Kaslarının dahazayıf olması, adet görmesi ve doğum yapması onun güçsüzlüğününkanıtlarıdır. (Güden, 2006) İlkçağlardaki av gereksinimiylekadının güçsüzlüğü ortaya çıkmış, avlanmakta yetersiz kalankadının yeri yuva olarak görülmüş görevinin ise yaşamı sürdürmekiçin temel ihtiyaçları (yemek yapmak, temizlik yapmak gibi)ayrıca neslin devamını sağlamak amacıyla hamile kalmak, çocukdoğurmak, çocuğu sağlıklı bir şekilde yetiştirmek ve hayata hazır

3

hale getirmek olarak görülmüştür. Kadına kimliğini veren vedevamnı sağlayan bir diğer etken de ‘kültür’dür. Sonuçta kadın veerkek yani her şeyden önce insan kendi kültüründen bağımsız düşünülemeyeceğinden“kültür” toplumsal cinsiyeti ortaya çıkaran en temel ve kapsamlı etkinliklerdendir.(Güden, 2006:8). İçine doğduğumuz toplum bizi kendi normlarınagöre yetiştirir ve şekillendirir. Toplumların ataerkilliğiüzerinden kız çocuklarına; anne olmak, iyi ve namuslu bir eşolmak gibi toplumsal roller öğretilir. Oyunlar ve oyuncaklar bilebunları öğretir niteliktedir.Aradan geçen onca süre zarfındahayatımızda gerçekleşen tüm yenilikler, siyasi ve ideolojikdevrimler, fikir akımları, teknolojik gelişmeler kadının bukonumunu pek de değiştirememiştir. Tabiki aynı kaldığı dasöylenemez fakat yaşanan bunca gelişmenin arasında bir arpa boyuyol katetmiş gibidir.

Herşeyin karşıtından beslendiği yargısı bizi kadının güçsüzlüğükarşısında erkeğin güçlülüğüne götürür. Kadın hayata ve doğayakarşı güçsüz ise o halde onu koruyacak, kollayacak ve kurtaracakbir erkek gereklidir. Yaşamını devam ettirmek için bir erkeğebağımlı olan kadın ise onun himayesi altına girmek zorundadır vedışarıdan gelecek tehdit ve kötülükleri bir erkek sayesindesavuracak sadece kendi erkeğinin kötülüklerine maruz kalacaktır.Nitekim erkek kadının sahibidir ve onu koruyordur ve yine onukorumak için, daha büyük tehlikeler ile karşılaşmaması içinkendisi kadınına karşı bir miktar şiddet göstermelidir. Kadınıkoruyacak olan erkek onun hayata gelmesi ile babasıdır. Babasıyok ise abisidir, o da yok ise amcasıdır, dayısıdır, dedesidir.Aile bağlarının köklü olduğu toplumlarda bu zincir daha dauzayabilir. Evlendikten sonra ise kocasıdır. Koca dayağı, tarihboyunca geçerli olan toplumsal kurallar, medeni olduğu iddia edilen yasalarda biledesteklenmekte hatta yasal olarak kabul edilen yerler bile bulunmaktadır.(Erbek vediğerleri, 2004:197) Toplumun bu yöndeki kadın ve erkek rolleriniolumlaması bu rollerin şimdiye kadar süregelmesine ve bundansonra da devam etmesine sebep olmaktadır.

2.2.1. Kadına Yönelik Şiddetin Tanımlaması, Sınıfları

4

Şiddetin genel bir tanımı yapılacak olursa; sahip olunan fizikselgüç veya kudretin, yaralanma, ölüm, psikolojük zarar, sonuçlananveya sonlanma olasılığı yüksek bir biçimde bir başka insana,kendine, bir gruba veya bir topluma karşı tehdit yoluyla ya dabizzat, bilinçli bir şekilde uygulanmasıdır. (WHO, 2013)Toplumsal yaşamda rastlanan şiddet şekillerini Subaşı ve Akın şuşekilde sınıflandırmıştır:

Kendine dönük şiddet

Kişilerarası şiddet

Organize şiddet

Medya şiddeti

Diğer şiddet şekilleri

Kadına yönelik şiddet bu sınıflarından kişilerarası şiddetin içinde yer alıyor gibi görünse de diğer şiddet sınıfları içinde de bulunmaktadır.Diğer bir şiddet sınıflandırmasını Page ve İnce(2008:82) çalışmalarında Şiddet ve Sağlık Konulu Dünya Raporu’na ithafen 3 tipe ayırmıştır;

kişinin kendisine yönelik şiddet

kişiler arası şiddet

kolektif şiddet

Bu sınıflandırmaya göre ise kadına yönelik şiddet kişiler arası şiddet ve kollektif şiddet sınıflarının içine girmektedir aynı zamanda kimi durumlarda kadının maruz kaldığı şiddet onu intiharaveya kendine zarar vermeye sürüklemekte ve dolaylı yoldan da olsakişinin kendisine yönelik şiddete de sebep olmaktadır. Kadına yönelik şiddeti tanımlamak için ise genel şiddet sınıflandırmalarından kadına yönelik şiddeti kendi içinde sınıflandırmaya gitmeliyiz. Kadınların aile içinde yaşadığı şiddetin çeşitleri özetle şu başlıklar altında toplanabilir:

1. Yetersiz fiziksel ve duygusal ilgi demek olan ihmal,

5

2. Anlayış, sevgi ve sempati görememe demek olan duygusal-psikolojik şiddet,

3. Tehdit, aşağılama, küçümseme, sindirme, bezdirme vb.den oluşan sözel şiddet,

4. İtip kakma, tokatlama, yaralama, dövme, yakma vb.den meydana gelen fiziksel şiddet,

5. Fiziksel şiddetin bir üst boyutu olan ensest, tecavüz ve fahişeliğe zorlanma gibi çeşitleri bulunan cinsel şiddet (Yıldırım, 1998’den aktaran Page ve İnce, 2008:82),

Bu başlıklara şu madde de eklenebilir;

6. Eve para bırakmamak, kadının çalışmasını engellemek gibi meydana gelen ekonomik şiddet.

Yukarıda belirtilen şiddet şekillerinden bir ve ikincisi çoğuzaman şiddete uğrayanlar tarafından şiddet olarak dahi görülmez.Beşinci ve altıncı maddede yer alan cinsel ve ekonomik şiddetise; bu gibi konuların aile içinde kalması gereken mahrem konularolduğunu bize öğreten kültürümüz içerisinde dile getirilmesi çokzor konulardır. Ev içindeki konuların ev içinde kalmasıgerektiğini anneler kızlarına “ağzından kan gelse kızılcıkşerbeti içtim diyeceksin“ öğütüyle öğretirler. Bu da toplumunyapısının bu denli kişilik haklarını zedeleyen konuyu bile örtbasetmeyi olumladığını gösterir. İstanbul, Ankara ve İzmir’de alt,orta ve üst sosyoekonomik düzeyden evli 1070 kadın üzerindeyapılan bir araştırma şiddete maruz kalan kadınların %83’ününşiddetin ardından evde

yaşamaya devam ettiklerini, %78.1’inin ise durumu kabullendiğinibulmuştur. (İçli, 1994’den aktaran Page ve İnce, 2008:89). Benzerbir çalışmada; Ankara ilinde 1178 kadın üzerine yapılan Aile içişiddet araştırmasında katılımcıların %77,9’u hayatlarındaherhangi bir şiddet türüne maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.Şiddete maruz kaldığını belirten katılımcılarda en yaygın olarakgörülen şiddet türü % 60,4 ile ekonomik şiddettir. Bu rakamısırasıyla %39,7 ile psikolojik şiddet, %31,3 ile cinsel şiddet veson olarak %29,9 ile fiziksel şiddet takip etmektedir (Akar vd2010:449’den aktaran Gökulu, 2013:1837). Bu çalışma, bize şiddete

6

maruz kalma oranının ne kadar yüksek olduğunu göstermeklebirlikte ekonomik şiddetin birinci sırada yer alması oldukçaşaşırtıcı bir sonuç vermektedir. Katılımcıların ekonomik şiddetikendileri mi dile getirdiği yoksa soruların kavramları açıkladığıbir anket üzerinden mi cevap verdiği sorusunun cevabı burada önemkazanmaktadır. Çünkü ülkemizde şiddet kavramı kesin bir yaralamaeylemi içeriyor olmalı şeklinde tanımlanmaktadır ve cinsel şiddetkonusu bile yeni tartışılır hale gelmiştir. Bu kavramlarınhayatımıza yeni girmesine ve bu gibi konuların aile dışındankimselerle paylaşılmasının uygun görülmediği kültürel normunarağmen bu şiddet türlerine maruz kaldığını söyleyenkatılımcıların oranı azımsanamayacak kadar yüksektir.

Türkiye’de kadına yönelik şiddetin sebeplerini Gökulu (2013:1836)ataerkil aile yapısı, cinsiyete dayalı iş bölümü, kız ve erkekçocuklarının bu değerler doğrultusunda yetiştirilmesi olaraksıralamıştır. Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması yaptığı birçalışmada, çalışmaya katılan kadınların %39’u şiddet sebebiolarak; kadının yemeği yakması, kocasına karşılık vermesi, parayılüzumsuz yere harcaması, çocuklarının bakımını ihmal etmesi,cinsel ilişkiye girmeyi reddetmesi gibi durumlardan en az biriningerçekleşmesinin, yeterli olduğunu söylemişlerdir.(Gökulu,2013:1837). Bu sebeplerin tümü kadının kendini bu işlerdensorumlu ve bu işleri yapmakla yükümlü olduğunu kabul ettiğiningöstergesidir. Aynı zamanda kendilerini ev işlerini tam veeksiksiz yapmayı ve kocasının beklenti ve isteklerini yerinegetirmeyi bir görev olarak gördüklerini de gösterir. Bu sonuçlarbizi yine kadına yönelik şiddet olgusunun toplumda, kültürünetkisiyle yumuşatıldığını ve haklı nedenlere dayandırıldığınıispatlar.

Kültürün bir alt parçası olan eğitim de şiddete bakış açısınıoluşturan etkenlerden biridir. Dünya geneline baktığımızda şiddetoranlarının eğitim oranıyla ters orantılı olduğunusöyleyebiliriz. Modernitenin beraberinde getirdiği kadın erkekeşitliği gibi kavramlar kadına şiddeti uygulayan ve haklıgörenleri de modern toplum dışına itmektedir. BirleşmişMilletlerin 2010 yılında yaptığı bir çalışmada İsviçre, Kanada,

7

İtalya, Norveç gibi ekonomisi ve eğitim seviyesi yüksek ülkelerdekadına yönelik şiddet oranının %7 ile %27 arasındayken Etiyopya,Tanzanya, Peru gibi geri kalmış ülkelerde bu oran %53 ile %71’eçıkmaktadır. (Gökulu, 2013:1836)

2.2.2. Kitle İletişim Araçlarında Kadına Yönelik ŞiddetinGösterimi

Kitle iletişim araçları kapitalist sistemin temel taşlarındanbirini oluşturmaktadır ve pazarda ürün reklamı yapmak anaamaçlarından biridir. Sürekli tüketimi sağlamak amacıylayayınlanan reklamların izlenirlik oranını yükseltmek için isekitlelerinin ilgisini çekmek gerekmektedir. Aynı zamanda kültüründe endüstrileştirilip pazarlandığını düşündüğümüzde yeni birkültürün oluşturulduğu ve kitlelere benimsetilmeyeçalışıldığı gerçeği karşımıza çıkar ve bu kültürü

oluşturan tüketim mallarının bu kültür ile birlikte pazarlandığıyani gerçeküstü bir dünya oluşturulduğunu söylemek hiç de zordeğildir. Kitlelere bu ‘yeni kültürü’ olumlatma ve benimsetmeçalışmalarını ise Gerbner’in Ekme Teorisi gayet iyiaçıklamaktadır. Gerbner gerçeğin görsel kodların görsel hafızayışekillendirdiğini, insanların görüntü ve gerçek arasında kurduğubağı kullanarak görüntüler ve fotoğraflar ile yapay birgerçekliğin insanlara sunulduğunu ve insanların bilinçlerinin buyönde şekillendirildiğini söylemiştir. (Bayraktaroğlu veBayraktaroğlu, 2009:2-3). Bayraktaroğlu (2009) aynı çalışmasındaGerbner’in “basitlik, kanlılık, çıplaklık lehine sürekli olarakgelişen küresel bir pazar yapısı açığa çıkmıştır” tanısınıkoyduğunu belirtmiştir. Bu yönde başka bir görüş de Lippmann’ıninsanların beyninde görsel olgular sayesinde beyninde bir takımsterotipler oluştuğunu ve bu kalıplar sayesinde başka olgularhakkında da önbilgi sahibi olduğu varsayımı (Lippmann,1927:81’den aktaran Bayraktaroğlu ve Bayraktaroğlu, 2009:9) dabizi görsel kodların hayatımıza ne denli etkili olduğu gerçeğinigözler önüne sermektedir.

8

Kitlelerin iletişim araçlarının izlenirliğini arttırmak içinGerbner’in de vurgu yaptığı gibi şiddet ve cinselliğe oldukçafazla yer verilmektedir. Kitle iletişim araçlarında şiddetingösterimi hakkındaki çalışmalar, iletişim alanındaki çalışmalarkadar eski bir tarihe sahip olmakla birlikte kadına yönelikşiddet gösterimi hakkında çalışmalar feminizm akımının daetkisiyle ancak 70’lerde başlayabilmiştir. (Dursun, 2010)Kitlelerin şiddet haberlerine ilgi göstermesinin sebebi isekendilerini koruma altına alma istekleriyle ilgilidir. (Gökulu,2013) Şiddet konulu herşey bu kadar ilgi görürken kadına yönelikşiddet erkek egemen toplumda daha ilgi çekmektedir. Bu tarzhaber, dizi, vs. kadının pasif, güçsüz ve çaresiz oluşunun(olarak gösterilmesi) şiddete maruz kalmasına haklı sebep olarakgöstermekte ve şiddet uygulanmasının normalleştirmektedir.Özellikle fiziksel şiddete uğramış kadının görsel olarakgösterimi görsel hafızaya işlenmekte ve zamanla bilinçte normalgörüntüler haline getirilmektedir. Gökulu (2013) kadına yönelikşiddet haberlerinin çok ayrıntılı ve dehşet verici şekildeanlatımının hem haberde adı geçen kadına ve çevresine ikinci birmağduriyet yaşattığını hem de şiddete maruz kalan ve haberi görendiğer kadınların da empati kurarak daha çok sinmelerine sebepolduğunu söylemiştir. Bir diğer çalışma da ise; 2010 yılındahaber içeriklerinin incelenmesi sonucu kadın hakkında yapılanhaberlerin %70’inde cinayet, ölüm, tecavüz ve şiddet olaylarınayer verildiği ortaya konmuştur. (Köse, 2010:406)

2.3. Greimas’ın Göstergebilimi

Yapısalcı semiolojist, Litvanya doğumlu Algirdas Julien Greimas1936 yılında hukuk okumak için Fransa’ya gelmiştir. 1940’dadolayı geri dönen Greimas 1944’te Alman askeri baskısından dolayıFransa’ya gidip sözlükbilim üzerine doktora yapan Greimas 1949’daMısır’da Fransız Kültür Merkezi’ne çalışmak üzere gönderilmiştirve burada kendisi gibi görev yapan Roland Barthes iletanışmıştır. (oxfordreference). Ankara ve İstanbul

9

Üniversiteleri’ninde aralarında bulunduğu bir çok üniversitededers vermiştir. 1966 yılında Yapısal Anlambilim (SémantiqueStructurale) isimli başyapıtını yayınlamıştır. Barthes, Hjemslev,Jakobson gibi isimlerle oluşturduğu çalışma grubu sonraları ParisGöstergebilim Okulu adını almıştır.

Göstergebilimin, varsayımsal-tümdengelimli bir yaklaşımla(Rıfat, 2009) tüm alanlara (masal, hikaye, fotoğraf, mimarivs.) uygulanabilir bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasınısağlamıştır. Bir göstergeyi incelemek için ortaya üç aşamalı vebirbirinin süzgeci niteliğinde bir inceleme modeli koymuştur.Aynı zamanda ‘eyleyenler modeli’ isimli şematik bir yapıoluşturmuş ve göstergenin mantıksal bir çerçevede analizinimümkün kılmıştır. Bu aşamaları Günay (2008) betisel düzey,anlatısal düzey ve izleksel düzey olarak adlandırken Rıfat (2009)betimsel düzey, yöntembilimsel düzey ve bilimkuramsal düzeyolarak adlandırmaktadır. Betisel düzey adından da anlaşılacağıüzere görselin, metnin, olayın vs. betimlendiği bölümdür. Zamanve uzam unsurları hakkında bilgi verilir. Gerçek dünyada varolanşekiller anlamlandırılmadan anlatılır. Renkler, şekiller,duruşlar, görünen her ne varsa çok ayrıntılı bir biçimde bubölümde tasvir edilmelidir ki diğer aşamalar bu aşamanınüzerinden şekillenecektir. Anlatısal düzeyde incelenen metinde yada görselde varolan herşeyin işlevi toplumdaki yerine göndermeyapılarak yeniden isimlendirilir. Eyleyenler modeli bu aşamadaşekillenir.

NESNE

GÖNDERİLEN

10

GÖNDEREN

YARDIMCI ÖZNE ENGELLEYİCİ-KARŞIT

Şekil 1: Eyleyenler Modeli

İzleksel düzey, çözümlemenin soyut kısmını oluşturmaktadır.Çözümlemenin son ve en zor aşaması bu düzeyde gerçekleşir.İncelenen tüm göstergelerin toplumsal kimliklere, kavramlarayaptığı işaretler ortaya konur. Diğer bir deyişle bütüncenin yananlamı bu bölümde gözler önüne serilir. Gösterge ve gösterilenarasında kurulan ve bu ikisini ilişkili hale getiren bağ buaşamada çözümlenir.

11

GÖRSELLERİN GÖSTERGEBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ VE GÖSTERDİKLERİKİMLİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

3.1. Göstergebilimsel İnceleme

Bu bölümde her iki fotoğraf betisel, anlatısal ve izlekseldüzeyde ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.

3.1.1. Fotoğraf 1’in İncelenmesi

Fotoğraf 1: BM tarafından ödül alan kadına yönelik şiddete dikkatçekmek için hazırlanmış afiş

Betisel Düzey: Yukarıda yer alan fotoğrafta 35-40 yaşlarında,renkli gözlü, koyu ve kısa saçlı bir kadın göğüs hizasına kadarçıplak olarak gösterilmiştir. Kadının vücudu kendi sağına dönük,fakat kafası tam karşıya, izleyiciye dönüktür ve gözler tamkarşıya bakmaktadır. Beyaz tenlidir, yanakları doğal görünümdekırmızıdır, hiçbir makyaj izi ve vücudunda hiçbir yara,yanık,leke, ben vs. görülmemektedir. Kadının görüntüsü beyaz bir zeminüzerinde yer almaktadır. Kadının sağında siyah büyük puntolarla“TO VIOLENCE AGAINST WOMEN” başında kırmızı ve el yazısınabenzeyen “No”(hayır) kelimesi ve dünyada herkesçe kabul görmüş

12

kadının simgesel işareti yer almaktadır. Çenesinin hizasındakırmızı ve büyük puntolarla “VIOLENCE IS NOT ALWAYS VISIBLE”yazmaktadır ve not (değil) kelimesi italik yazılmıştır. Bucümlede; “ŞİDDET HER ZAMAN GÖRÜNÜR DEĞİLDİR” denmektedir.Gerdanının hizasında gri zeminli, ingilizce,beyaz puntolarla “She has 3 broken ribs, 2loose teeth, 5 cigarettes burns on herleg…”, siyah ve büyük puntolarla “YOU CAN’T ALWAYS TELL…”yazmaktadır. Metin Türkçe’ye; “3 kaburga kemiği kırık, 2 dişidüştü, bacağında 5 sigara yanığı var… HER ZAMAN SÖYLEYEMEZSİN…”olarak çevrilebilir. Mekan ve uzam hakkında bilgi sahibiolabilmek için yeterli gösterge yoktur.

Anlatısal Düzey:

NESNE:

ŞİDDETE

UĞRAMAK

GÖNDERİLEN:

DİK DURMAK

SAVAŞMAK

YARDIMCI ÖZNE:SİYAH PUNTOLU VE BANTTAKİ METİN

ÖZNE:KADIN

ENGELLEYİCİ: KIRMIZI PUNTOLU METİN

13

GÖNDEREN: TOPLUM

İzleksel Düzey: Fotoğrafta gösterilen kadın, gördüğü şiddetekarşı dik duran, pes etmeyen, ve kendine acımayan bir kadınısimgeler. Görünürde vücudunda şiddete maruz kaldığını gösterenhiç bir emare olmasa da banttaki metin ‘görünmeyen izlerin’olduğunu söylemektedir. Kadının yan duruşu kendini koruduğunu,yüzününse öne dönük ve başının dik duruşu maruz kaldığı şiddetiyansıtmak istemediğini, yaşadığı şiddete karşın özgüvenininyerinde olduğunu anlatmaktadır. ‘No’ kelimesinin ve kadınsimgesini duvar yazıları görünümünde yazılması, duvar yazılarınınbir baş kaldırıyı temsil ettiği düşünüldüğünde oldukçamanidardır. ‘Şiddete karşıyız ve kabul etmeyeceğiz’ mesajı buşekilde verilmektedir. Kırmızı ve büyük puntolu yazılar afişinilgi noktası haline gelmektedir ve burada verilen mesaj oldukçanettir. ‘şiddet her zaman görünür değildir’ denmektedir ve normalhayatlarında bunu çevresine yanıtmasa da bir çok kadının şiddetemaruz kaldığını çok kısa bir cümleyle anlatmaktadır. Bu daşiddetin yaygınlığını göstermekte ve kadınların şiddetiispatlaması için bunu görsel hale getirip göstermesi zorunluluğuolmadığını ifade etmektedir.

Afişin kadına yönelik şiddet konusunda birden fazla mesaja yervermesi, kısa cümleler ile anlaşılır ve net mesajları ifadeedebilmesi açısından başarılı ve amacına ulaşmış bir afiştirdenilebilir. Ayrıca kadını acınacak halde göstermek yerine sadecemetin yoluyla şiddete uğradığını göstermesi, kadının stereotipolarak hafızalarda kötü bir şekilde yer etmesinin önünegeçmektedir aksine güçlü, özgüveni yerinde ve pes etmemiş birkadın imajı gösterilmektedir. Bu sayede şiddete uğrayan kadınlarahem moral ve güç verilmekte hem de kendileri gibi başkakadınlarında olduğunu, bunu görüp bilmeseler de yalnızolmadıkları hakkında bilgi verilmektedir.

3.1.2. Fotoğraf 2’ini İncelenmesi

14

Fotoğraf 2: Zeytinburnu Belediyesi tarafından kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için hazırlatılan kamu spotu fotoğrafı

Betisel Düzey: Fotoğrafta 8 kadının fotoğrafı, aynı ölçülerdebirleştirilmiş olarak görülmektedir. Kadınlar ortayaşlardadır,üzerlerinde siyah atlet vardır ve boyunlarınınbitimine kadar görüntülenmişlerdir ve hepsi tam karşıyabakmaktadır. Fotoğraflar alt taraftan yukarı doğru koyulaşan gribir zemine sahiptir. Sol ilk fotoğraftan sağa doğru sıralayarakanlatacak olursak ilk kadının saçı karamel tonlarında ve dağınıkgörülmektedir. Göz çevresi şişlik ve morluklarla doludur. Yüzündeasık bir ifade vardır. İkinci kadının saçı koyu renk ve arkadandağınık bir şekilde topludur. Göz çevresinde, yorgunluk yadauykusuzluktan kaynaklanmış gibi görünen koyu halkalar ve yüzündekorkmuş bir ifade vardır. Üçüncü kadın siyah ve kısa saçlıdır.Sağ gözünün altında morluk vardır ve genel olarak yüzükaranlıktır. Yüzünde korkuyla karışık vazgeçmiş-kabullenmiş birifade görülmektedir. Dördüncü kadının saçları koyu renk veboynuyla aynı hizadadır ve saçları açıktır. Alnının oratasındabir mermi deliği ve bu delikten yüzünün solundan ve çenesinekadar uzanan bir kan izi görülmektedir. Yüzündeki korku veşaşkınlık ifadesi oldukça nettir. Beşinci kadının saçları siyahve arkadan sıkıca topludur. Alnının sağında, sol yanağındagözünün altında ve boynunun sol tarafından kesikler göze

15

çarpmaktadır. Yüzündeki vazgeçmiş-direnmemiş olduğunu gösterenifade açıktır. Altıncı kadının saçları siyah, kulak hizasında kütve dalgalıdır. Boynunun sağ tarafında kurşun izi ve bu izdenaşağıya akmış bir kan izi görülmektedir. Yüzünde ürkmüş bir ifadevardır. Yedinci kadının saçları aşık renk ıslak görünümde vegeriye dogru taranmıştır. Yüzünde ufak morluklar, boynunda isekaz izleri görülmektedir. Yüzünde şok ve korku ifadesi biraradadır. Son kadının koyu ve tepeden toplanmış saçları vardır.sağ gözünün etrafı mordur ve boynunun sol tarafında derin birkesik vardır. Beşinci kadında olduğu gibi vazgeçmişlik vedirenmemişlik ifadesi görülür.

Anlatısal Düzey:

NESNE:

ŞİDDETE

UĞRAMA

GÖNDERİLEN:

KABULLENMEK

VAZGEÇMEK

YARDIMCI:

YARA, KAN

İZLERİ

ÖZNE:

KADIN

ENGELLEYİCİ:

YOK

16

GÖNDEREN:

TOPLUM

İzleksel Düzey: Gösterilen kadınlar, şiddetin son noktasıniyaşamış ve artık şuan yaşamayan kadınların temsilleridir. Sadecebu açıdan bakıldığında bile ‘şiddetin sonu ölümdür’ mesajıalınabilir. Kadınların şiddetin en görünür haliyle; (yüzlerindekiyara bere, kan izleri, mermi izleri, morluklar ile) temsiledilmesi şiddete uğrayan kadınlar hakkında zihinlerde bu şekildebir stereotip oluşturmaktadır. Şiddete maruz kalan bir kadının buizlere sahip olması gerektiği beklentisi oluşturulmaktadır.Hepsinin siyah atlet giymiş olması da onları tek tipleştirmekteve bu kadınların farklı hayatları, farklı kaderleri, tümfarklılıkları gözardı edilerek aynı sonu yaşadıkları mesajıverilmektedir. Arka planın gri olması yine karamsar bir havavermektedir. Yüzlerindeki ifadelere gelecek olursak; hiç birindeolumlu bir yüz ifadesi olmadığı rahatlıkla söylenebilir.Yüzlerinde ‘korku, pes etmişlik, vazgeçmişlik, umursamazlık,sinmişlik duyguları okunabilmektedir. Bu da; maruz kaldıklarışiddeti kabullendikleri, bundan kurtulmak için çabalamadıkları,kaderlerine boyun eğdikleri ve sonuç olarak da kaçınılmaz sonolarak öldükleri imajı verilmektedir. Bu görüntüler, şiddetemaruz kalan kadınları, empati yoluyla, kendilerini de aynı sonubeklediği düşüncesine götürür ve kokularının daha da artmasınayol açmaktadır. Hiçbir engelleyici gösterge olmaması da bununönüne geçemeyeceklerini, yüz ifadelerindeki gibi vazgeçmişolmaları gerektiğini vurgular. Kadına yönelik şiddetin hayatındayer almayan insanlarda ise bir acıma duygusu uyandırmakta, aynızamanda ‘direnmiyorlarsa haketmişlerdir’ gibi bir önyargı daoluşturmaktadır. ‘Ölüme kadar neden beklemişler, neden karşıgelmemişler?’ Sorularını sordurmaktave bu kadınlara karşı biriticilik oluşturmaktadır.

3.2. Kimliklerin Karşılaştırması

Her iki fotoğrafta da kadına yönelik şiddetin her yerde ve çağlarboyu meydana geldiği mesajı, fotoğrafların zamansız ve mekansızolması ile vurgulanmıştır. Bunun dışında kadına yönelik şiddetebakış açısı ve kadına atfedilen kimlik birbirinden oldukça

17

farklıdır. Birinci görsel de güçlü, özgüveni yerinde, kendineacımayan ve başkasının da acımasını istemeyen, sorunlarıyla başaçıkabilen bir kadın ortaya konulmuştur. Onunla aynı sorunuyaşayan tüm kadınlara güç ve moral veren bir duruşgöstermektedir. Ayrıca yalnız olmadıkları onlarla aynı kaderipaylaşan ama bunu göstermeyen kadınların olduğu ve bu durumakarşı koyan insanların olduğu izlenimi de verilmektedir. Kadınınvücudunda görülür bir iz olmaması onun toplumsal konumundavarolmaya devam ettiğini, çalışıyor ise işine, okuyor ise okulunadevam ettiğini ve yaşamsal ve toplumsal faaliyetlerini yerinegetirdiğini göstermektedir.

Diğer görselde ise kadınlar güçsüz, acınası, kendilerindenvazgeçmiş, olanları kabullenmiş bir imajda sergilenmektedir.Gösterilen kadınların, gerçek hayatta vefat eden insanlar olması‘artık herşey için çok geç olduğu’ mesajını içermektedir. Vahşiölüm şekilleri ile öldürüldüklerini gösteren izler ise bu sorunuyaşayan kadınları daha da korkutmakta ve sindirmektedir. Bukadınların hayattayken de zaten şiddet izleri yüzünden sosyalhayatlarına devam edemediği açıktır. Dolayısıyla kadınlarınçalışmadığı ve okumadığı hatta belki komşuluk- akrabalıkilişkilerini bile sürdürmedikleri sonucuna varılabilir.

SONUÇ

4.1. Sonuç

Zeytinburnu Belediyesi’nin hazırladığı afişte kadınlar; zavallıve acınası şekilde resmedilmiştir ve toplumda alt sınıfta yeraldıkları izlenimi nettir. Şiddet kadının hayatının bir parçasıgibi gösterilmekte ve her kadının bu muameleye maruz kaldığıimajı verilmektedir. Kadın kimliğinin bir unsuru gibi gösterilenşiddet, şiddete maruz kalmayan kadınları da etkisi altına almaktave şiddet görsel hale getirilerek normalleştirilmektedir ve kadınkimliğinin hafızalarda bu şekilde yer etmesine neden olmaktadır.Diğer afişte ise kadının şiddete maruz kaldığı, hiç bir görselgöstergeyle gösterilmemiştir ve şiddete uğramış bir kadının dahi

18

hafızalara işlenen şeklinin ‘güçlü ve özgüvenli kadın’ imajıolduğu ortadadır. Böylece şiddete uğrayan kadının toplumunaltsınıfına ait olmadığı, üst sınıfa ait kadınlarında şiddeteuğrayabileceği, bunun bir sınıfa indirgememek gerektiği mesajıverilmektedir. Ayrıca hangi sınıfta yer alırsa alsın gösterilenkadın, kadını ikinci ve zavallı bir konuma itmemekte aksineizleyici de kadına saygı uyandıran bir kadın kimliksergilemektedir. Bu iki farklı gösterim afiş ve spotunhazırlandığı toplumda kadın kimliğine bakış açısındakifarklılıkları da oldukça net ortaya koymaktadır.

KAYNAKÇA

Bayraktaroğlu, M. A. ve Bayraktaroğlu, B. (2009). Gazetelerde YerAlan Haber Fotoğraflarında Kötünün Sunumu Üzerine Bir İnceleme. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi. ART-E-04-1

Çam, Ş. (2009). Televizyon Dizilerinin Kadına Yönelik Şiddet Temsillerinde Ataerkil Rejimin İdeolojisi. Kültür ve İletişim. 12. 2, 79-132.

Çelenk, S. (2009) Kadınların Medyada Temsili ve Etik Sorunlar. Televizyon Haberciliğinde Etik. 229-236. http://ilef.ankara.edu.tr/etik/kadinlarin-medyada-temsili-ve-etik-sorunlar/ (03 Mayıs 2013)

Çil, S. (2007). Televizyon Haberlerinde Etik: Karşılaştırmalı Haber İçerik Analizleri, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi, SBE.

Deely, J. (1987). Semiotics: 1986. The United States of America, Jonathan Evans: University Press of America.

19

Dursun, Ç. (2010). Kadına Yönelik Şiddet Karşısında Haber Etiği.Fe Dergi 2. 1, 19-32. URL: http://cins.ankara.edu.tr/cdursun.html

Erbek, E., Eradamlar, N., Beştepe, E., Akar, H., Alpkan, L. (2004). Kadına Yönelik Fiziksel ve Cinsel Şiddet: Üç Grup Evli Çiftte Karşılaştırmalı Bir Çalışma. Düşünen Adam. 17(4), 196-204

Gorlee, L. (2000). Göstergebilim ve Çeviri Sorunu. M. Mutlu (çev.). İstanbul: Günce Yayınevi.

Gökulu, G. (2013). Basında Kadına Yönelik Şiddet Haberlerinin Analizi: Hürriyet, Sabah ve Posta Gazeteleri Örneği (2005-2008). The Journal of Academic Social Science Studies. 6. 2, 1829-1850.

Güden, M.P. (2006). Dilde Cinsiyet Ayrımcılığı: Türkçe’nin İçerdiği Eril ve Dişil İfadeler Bakımından İncelenmesi. YayınlanmışYüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi SBE.

Günay, D. (2008). Görsel Okuryazarlık ve İmgenin Adlandırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi ART-E .01. http://edergi.sdu.edu.tr/index.php/gsfsd/article/view/3211/2762 (04 Haziran 2013)

Johansen, J. D. & Larsen, S. E. (2002). Signs in Use: An Introduction to Semiotics. London, Routledge.

Kandiyoti, D. ve Saktanber, A. (hzl.). (2005). Kültür Fragmanları. Z. Yelçe (çev.), İstanbul: Metis Yayınları. (orjinal baskı tarihi 2002)

Köse, A. (2010). Türk Basınında Kadın: 2010 Türkiyesi’nde Sosyal Haklar Açısından Kadınların Temsili. Sosyal Haklar Sempozyumu. İstanbul: Can Matbaacılık. 401-418.

Page, A. Z. ve İnce, M. (2008). Aile İçi Şiddet Konusunda Bir Derleme. Türk Psikoloji Yazıları. 11 (22), 81-94

Rifat, M. (2009). Göstergebilimin ABC’si. İstanbul: Say Yayınları.

Sless, D. (1986). In Search of Semiotics. Croom Helm.

20

Smith, P. (2007). Kültürel Kuramlar. S. Güzelsarı ve İ. Gündoğdu (çev.), İstanbul: Babil Yayınları. (orjinal baskı tarihi 2001)

Subaşı, N., Akın, A., Kadına Yönelik Şiddet; Nedenleri ve Sonuçları.

Tobin, Y. (1990). Semiotics and Linguistics. The United States ofAmerica, Longman.

Uçar, T. F. (2004). Görsel İletişim ve Grafik Tasarım. İstanbul: İnkılap Kitabevi.

http://www.oxfordreference.com/view/10.1093/oi/authority.20110803095907335 (04 Haziran 2013)

www.cubanxgiants.com/berry/300/outlines/outline4.pdf (04 Haziran 2013)

www.eng.fju.edu.tw/iacd_2002S/asynchronous.../Semiotics_barthes.ppt (04 Haziran 2013)

www.ege-edebiyat.org/docs/493.pdf (04 Haziran 2013)

http://haber.stargazete.com/sondakika/8-mart-8-kadin-projesi/haber-732514 (28 Mayıs 2013)

http://www.haberturk.com/yasam/haber/604679-devletin-koruyamayip-olumun-kucagina-attigi-kadinlarin-hikayeleri

http://www.who.int/entity/violenceprevention/approach/definition/en - 18k (30 Mayıs 2013)

Fotoğrafların alındığı adres: http://bianet.org/bianet/kadin/144846-erkek-siddeti-kampanyalari

21