ÇİÇEKLERİN DÜĞÜNÜ Adlı Metnin Göstergebilimsel Çözümlemesi

14
MUĞLA <A ~Z\ uy *o & P/^4NÖt*V ULUSAL HALİKARNAS BALIKÇISI SEMPOZYUMU ZENLEftflE KURULU BAŞKAN /mm w f « I * '• m " •, • (Muğla SUk, Kaçman Umvers.tes, Eg.tın •r •' . '¿ ifâ '''.'-y

Transcript of ÇİÇEKLERİN DÜĞÜNÜ Adlı Metnin Göstergebilimsel Çözümlemesi

M U Ğ L A

<A~Z\ uy

*o &

P/̂ 4NÖt*V

ULUSAL HALİKARNAS BALIKÇISI SEMPOZYUMU

ZENLEftflE KURULU BAŞKAN

/ m m w f • « I • * ' • m " • , •(Muğla SUk, Kaçman Umvers.tes, Eg.tın

•r • ' . ' ¿ i f â ' ' ' . ' - y

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ........................................................................................................................ 5

BEN ŞAD AN GÖKOVALI (BALIKÇI’NIN MANEVİ O Ğ LU).................. 8

KOYUN BABA KOYU’NU DİNLERKEN ‘BALIKÇI’YI DÜŞÜNDÜM.,.... 10

Prof. Dr. Özer SoysalHALİKARNAS BALIKÇISI’NIN DÜNYASINA YOLCULUK............ ı s

Cevat ÇapanAGANTA BURİNA BURİNATA’DA DENİZ-TOPRAK/KARAKARŞITLIĞI..........................................................................................................19

Hatice FIRATHALİKARNAS BALIKÇISI’NIN ANADOLU EFSANELERİNDECOĞRAFYA VE İNSAN.................................................................................. . . .M

Orhan OĞUZAGANTA BURİNA BURİNATA’NIN EKOELEŞTİREL OKUMASI.. ....19

Ece SAATÇIOĞLU

“GÜLEN ADA”YA ÇEVRECİ ELEŞTİRİ IŞIĞINDA BİR BAKIŞ..... ....51

Nur av KÜÇÜKLER KUŞÇU

SÜRGÜNDEN IŞIĞA: HALİKARNAS BALIKÇISI............................... ....61

Yıldız KOCASAVASOTOBİYOGRAFİDEN ROMANA: “MAVİ SÜRGÜN”DEHALİKARNAS BALIKÇISI........................................................................... 67

Zehra KAPLANHALİKARNAS BALIKÇISI’NIN MİRASI................................................. ....75

Sönmez Taner. M ehmet Uy ar ¡¡il

HALİKARNAS BALIKÇISI VE BODRUM KENTİNE KATKILARI ....85

Devrim YÜCEL BESİM

HALİKARNAS BALIKÇISININ KADINLARI......................................... ....94

Avse (EZİLER) KIRAN

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN HİKÂYELERİNDE KADINKARAKTERLER............................................................................................... 105

Sümevve YILMAZ. Neslihan YÜCELSEN“GÜLEN ADA” ÖYKÜSÜNDEKİ KİŞİLEŞTİRME SANATINA GENELBİR BAKIŞ...........................................................................................................

Gurbet AYDIN. Tusce KÖMÜR. Dilek MADAN

TASARIMCI YÖNÜLE CEVAT ŞAKIR KABAAĞAÇLI.........................122

Gültekin ERDAL

HALİKARNAS BALIKÇISINDA EĞİTİM YANSILARI.......................... 129

_ . M ustafa Volkan COŞKUN. Nileün A C IK ÖNKASCEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI’NIN ÖYKÜLERİNDE BİBLİYOTERAPİK UNSURLAR VE TÜRKÇE EĞİTİMİ.................... 135

M ustafa Volkan COŞKUN. Didem ÇETİN

ÖYKÜLERİ ÇOCUKLARA UYARLANAN YAZAR HALİKARNAS BALIKÇISI...........................................................................................................144

Kelime ERDAL

AGANTA BURİNA BURİNATA ROMANINA GÖSTERGEBİLİMSEL BİR YAKLAŞIM.................................................................................................. 155V Doean GÜNAY. Utku ORYASINÇİÇEKLERİN DÜĞÜNÜ ADLI METNİN GÖSTERGEBİLİMSEL ÇÖZÜMLEMESİ................................................................................................. 168

Kam il İŞERİ

YENİ ELEŞTİRİ BAĞLAMINDA METİNDİLBİLİMSEL ÇÖZÜMLEMELERLE CEVAT ŞAKİR’İ ANLAMAK: SON TÜRKÜ VE TÜNEK AHMET1................................................................................................ 177

Şükran DİLİDÜZGIJN

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN YOL VER DENİZ ADLI ESERİNDE TÜRKÇENİN AHENK ÖZELLİKLERİ............................................ ,..........191

Erhan AKDAĞ

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN GENÇLİK DENİZLERİNDE KOPAN FIRTINALAR, “SAHNE” VE “EPİFANYA” ................................................198Refika AL TIKULA C DE MİR D A Ğ

GÜLEN ADA KİTABINDA YER ALAN ÖYKÜLERİN DEĞERLER BAKIMINDAN İNCELENMESİ..................................................................... 206

. M ustafa Volkan COŞKUN. Perihan Gülce ÖZKAYA

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN “ORMAN PERİLERİ” ADLI DENEMESİNDE MİT, EFSANE VE HALK İNANCI BAĞLAMINDAA Ğ A Ç SEVG İSİ ÖĞRETİSİ............................................................................... 215

Sibel TURHAN TUNA

HALİKARNAS BALIKÇISI’NIN “AGANTA BURİNA BURİNATA”ADLI YAPITINDA YER ALAN ÇATIŞMA ÖRÜNTÜLERİ.................... 225

Melda KARAGÖZ

ULUSAL HALİKARNAS BALIKÇISI SEMPOZYUMU

D ÜZENLEM E K URULU BAŞK A NI

Prof. Dr. Mustafa Volkan COŞKUN

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı)

D ÜZENLEM E K URULU EŞ BA ŞK A NLA R !

Prof. Dr. Pervin ÇAPAN

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı)

Prof. Dr. Adnan DİLER

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan V.)

Hamdi TOPÇUOĞLU

(Bodrum Kent Konseyi Başkanı)

GRAFİK- TASARIM

Sadık HANGÜL

DÜZENLEME KURULU

Doç. Dr. Nilgün AÇIK ÖNKAŞ

Doç. Dr. Banu YANGIN

Doç. Dr. Burcu KARABEY

Yrd. Doç. Dr. Mustafa GİRGİN

Yrd. Doç. Dr. Hatice FIRAT

Yrd. Doç. Dr. Özden FİDAN

Yrd. Doç. Dr. Nigar İ. EĞİLMEZ

Yrd. Doç. Dr. Didem ÇETİN

Yrd.Doç. Dr. Filiz ÇEVİK TAN

Yrd.Doç. Dr. Banu Ayten AKIN

Yrd.Doç. Dr. Musa KOKSAL

Yrd.Doç. Dr. Esra SAĞLIK

Yrd. Doç. Dr. Sevdiye KADIOĞLU

Öğr. Gör. Mustafa SARGIN

Arş. Gör. Perihan Gülce ÖZKAYA

Sönmez TANER

Hatice YÜCEL

Rüştü TEZCAN

Mustafa DEMİRÖZ

Mehmet ATİLLA

Lale AK TUTAL

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi)

(Halikamas Balıkçısını Anma ve Yaşatma Girişimi Üyesi)

(Halikamas Balıkçısını Anma ve Yaşatma Girişimi Üyesi)

(Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi Meclis Başkanı)

(Bodrum Denizciler Demeği Başkanı)

(Eğitimci-Yazar)

(Sivil Toplum Gönüllüsü)

Ulusal Halikarnas Balıkçısı Sempozyumu M M M M M M M N M M M M M M M M M M M M i

ÇİÇEKLERİN DÜĞÜNÜ ADLI METNİN GÖSTERGEBİLİMSEL

ÇÖZÜMLEMESİ

Kam il İŞ E R İ

Özet: Bu çalışmada, Halikarnas Balıkçısı’nın öyküleri arasında en az diğerleri kadar edebi değer taşıyan Çiçeklerin Düğünü öyküsü yapısal açıdan incelenmiştir. Halikarnas Balıkçısının Çiçeklerin Düğünü adlı eserini göstergebilimin sunduğu araçlarla çözümleyerek eserin edebi değerini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda eserin çözümlenmesinde göstergebilim kuramı yöntem olarak kullanılmıştır. Eserde, çiçeklerin dünyasının ortaya konması ve doğa ile ilişkilendirilmesi öykünün yapısal biçimlenmesi açısından ilginç bir durum^tBfiiftlctadır. Metnin üretim süreci söylem düzeyi, anlatı düzeyi ve temel düzey olarak ele alınmıştır. Söylem düzeyi üç aşamada incelenmiştir: Kişi, süre ve uzam. Anlatı düzeyinde; anlatı sözdizimi ve anlatı şeması kullanılırken temel düzeyde de göstergebilimsel dörtgen kullanılmıştır. Böylelikle çalışmada metnin yüzeyden derine yapılanış biçimi ortaya konmuştur.

Anahtar Sözcükler: Göstergebilim, metin çözümleme, anlatı

1. GirişHalikarnas Balıkçısı yaşam biçimiyle, ortaya koyduğu eserlerle kendinden söz

ettirmeyi başarmış ve kendine özgü bir biçime sahip günümüz yazarlarındandır. Bu çalışmada, Şadan Gökovalı’nın, 1991’de yayımladığı ve hiçbir yerde yayımlanmayan üç öyküsüyle birlikte derlediği “Halikarnas Balıkçısının Bütün Eserleri 18: Çiçeklerin Düğünü” adlı kitapta yer alan ve kitaba adını veren “Çiçeklerin Düğünü’ adlı öyküsü incelenmiştir. Çiçeklerin Düğünü adlı öykünün göstergebilimsel incelemesi yapısal kurgu açısından farklı bir görünüme sahiptir. Öykünün karakterleri, etten kemikten yaratılmış insanlardan oluşmamaktadır. Öyküde, yazarın kendi yaşamında gözlemlediği bir doğa olayını kendi üslubuna göre dile getirdiği görülmektedir. Bu durum Halikarnas Balıkçısı’nın, alan yazında belirtildiği gibi, bir doğa insanı olduğunu ve yüreğinin doğa sevgisiyle dolu olduğunu da göstermektedir.

Göstergebilim, kısaca göstergeleri inceleyen birbilimdalı olarak tanımlanmaktadır. Başlangıçta, kuramın yasalarını oluşturan Greimas (1966), göstergebilimi insanı insan için inceleyen ve bilimsel alanların geçiş bilimi olarak adlandırdığı bir tasarı olarak ortaya atmış, günümüzde de her alanda kullanılan bir bilim dalı halini almıştır. Saussure (1985: 70-71), ilk kez gösterge kavramını ortaya atmış ve göstergenin ses ve anlam/ kavram (gösteren-gösterilen) boyutu olduğunu dile getirmiştir. Floch( 1985:46), gösterge kavramının ve onu oluşturan gösteren-gösterilen arasındaki bağıntının göstergeyi oluşturduğunu, bunun da göstergebilime dilbilimden bir kalıt olduğunu söylemektedir.

Göstergebilim kuramı dayanağını kendi içinde yetkin üç bilim alanından almaktadır: Kültürel Antropoloji, Dilbilim ve Bilgi Kuramı (Floch, 1985). Göstergebilim, gösterge dizgelerini inceleyen bilim dalı olmanın da ötesinde anlamsal üretim (anlamlandırma) olgusunu araştıran ve yeniden yapılandıran bir bilimsel yaklaşımdır.

Göstergebilimsel bir çözümleme anlam olgularını açıklamaya çalışmaz, anlamdan çok anlamlama kuramıdır. Ancak, anlamın eklemlenerek üretiliş biçimini araştırır. Başka deyişle içeriğin biçimine yönelik yapısal bir çözümleme yöntemidir. Göstergebilimsel çözümleme, yüzeyden derine üç aşamada gerçekleşmektedir (Yücel, 1999).

Yetilendirici deneyim: Öznenin belirli bir edimi gerçekleştirebilmesi için gerekli edinci kazanması,

Sonuçlandırıcı deneyim: Öznenin izlencesini gerçekleştirebilmesi gereken edimi başarması,

Onurlandırıcı deneyim: Öznenin başarısının (kahramanın) başkalarınca tanınması ve onaylanması.

Göstergebilim tüm gösterge dizgelerine yönelik olarak geliştirdiği “düşüncenin evrensel düzeneği"ni simgeleyen Üretici Süreç değişik alanlarda sürdürülen çözümlemelerde de kullanılmaktadır (Rifat, 1980:108). Bu durumda Üretici Süreç’in çizimsel biçimi aşağıdaki gibi bir görünüm sunmaktadır:

ÜRETİCİ SÜREÇSözdizimsel Bileşke Anlamsal Bileşke

ANLATISALYAPILAR Derin Düzey

Temel Sözdizim

Temel AnlamDeğer Yargıları

Yüzeysel Düzey

Anlatısal Sözdizim

Eyleyenler Şeması ve işleyişi

Anlatısal Anlam

SÖYLEM­SEL YAPI­

LAR

Söylemsel SözdizimSözdizimsel A n-

lam

Oyunculaşma Uzamsallaşma Süremselleşme

İzlekselleşmeBetiselleşme

Yukandaki çizelgenin de gösterdiği gibi, yalından karmaşığa doğru uzanan çeşitli kat­manların oluşturduğu üretici süreç, sözdizim/anlam bileşkelerinin hem yatay, hem de dikey boyutlardaki eklemlenişine dayanmaktadır. Göstergebilim kuramı üretici sürecin üç ayrı katmandan oluştuğunu saptamaktadır: Anlatısal yapılar, söylemsel yapılar, me­tinse! yapılar.

Göstergebilimsel bir çözümlemede ilk olarak yapılacak iş çözümlemeye üretilmiş metnin anlatım düzleminden başlamaktadır. Metnin anlatım düzlemi kesitleyerek önce söylemsel düzeyi belirlemek, sonra anlatısal düzeye (anlatı izlenceleri, eyleyenler) geçmek ve oradan da anlamsal-mantıksal düzeye ulaşılmak gerekmektedir. Bunu özetlemek istersek; yazınsal bir metni göstergebilimsel çözümleme yöntemiyle çözümlemek isteyen göstergebilimci çalışmasına anlamlı bir bütünün içerik düzlemine yüzeyden derine doğru üç düzeye ilişkin izleyeceği yol ya da yapacağı işlemler ve sırası şu biçimde olmalıdır (Rifat,1996):

1. Söylem kişilerinin, zamanların ve uzamların bir dil yetisi aracılığıyla nasıl düzenlendiğini, sözgelimi sanatsal, yazınsal bir tasarının söylem aşamasına nasıl geldiğini araştırır.

2. Eyleyenlerin olay örgüsü içindeki işlevlerini saptamaya, kişilere bağlı bir eylem, olay ve duyguların nasıl düzenlendiğini, bir anlatı izlencesi içinde nasıl eklemlendiğini kavramaya çalışır.

3. Metnin ilk iki düzeyinde belirlenen anlam evreninin temellendiği, kaynaklandığı en soyut, en mantıksal, en derin düzeydeki gücül yapıların neler olduğunu görmeye ve göstermeye yönelir. Bütün bunların yüzeyden derine doğru adlandırılması da şu biçimde olmaktadır: 1. Söylem çözümlemesi, 2. Anlatı çözümlemesi, 3. Temel yapı (mantıksal-matematiksel) çözümlemesi.

1.1. AmaçBu çalışmada, göstergebilimin metin çözümlemede ortaya koyduğu araçları

kullanarak yazınsal bir metnin yüzeyden derine anlamsal oluşum aşamalarını göstermek ve metni çözümlemektir.

1.2. YöntemBu çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden belge çözümleme (doküman analizi)

deseniyle yapılandırılmıştır. Bu nedenle çalışma, göstergebilim kuramının metni incelemede kimi araçlar kullanması, alanlar arasındaki geçişleri sağlayarak bütüncül bir yapı sergilemesi ve yapılan saptamaları, çözümlemeleri sürekli denetlemesi, bilimsel ve nesnel bir tabana oturtması açılarından göstergebilim kuramı çözümleme aracı olarak kullanılmıştır. Punch (2005:218-219), Nitel araştırma yöntemlerinden göstergebilimsel çözümlemeyi ayn bir başlık altında ele almaktadır. Buna göre göstergebilim, dilsel yapı ve kategorilere odaklanarak metinlere ve metin öğelerine ilişkin kuram geliştirmek için kullanılabilir. Bu, daha derindeki anlamlara ulaşma çabasıyla metin çözümlemesini nicel içerik çözümlemesinin ötesine taşımaktadır. Bu türden bir anlamın, sadece sözcük ya da tümcelerde değil, metni bir bütün olarak yapılandıran kurallar sistemi içinde bulacağından araştırmacıya kültürel ve sosyal bir mesajın ne olduğunu söyleyebilecek olan temel yapı ve onun biçimlendirdiği kurallar” olarak dile getirmektedir.

2. Metnin ÇözümlenmesiSöylemsel düzeyde yapılan metnin kesiflenmesi içeriğin yüzeysel düzeyinin

düzenleniş, eklemleniş, kuralını yeniden belirleme ve yeniden yapılandırmadır. Bu durumda söylem çözümlemesi bizi doğal dille oluşturulmuş bir metindeki yapının anlamsal oluşum sürecine götürmektedir.

Metin, yüzey yapıda kişi-süre-uzam açısından değerlendirildiğinde 3 kesite ayrılabilir. Her kesit kendi içinde ana izleğin farklı bir yönünü ele almaktadır. 1. Kesitte portakal ve mandalina ağaçlarındaki çiçeklerin durumu aktarılmaktadır. 2. kesitte gündüz çiçeklerinden menekşe çiçeğinin durumu sergilenir. 3. kesitte gece çiçeklerinden akşamsafasmın durumu ele alınmaktadır.

2.1. Söylemsel Düzey2.1.1. Uzamsallaşma

Ağaçlar: Portakal, Mandalina (her bir çiçek düğün evi)

Çiçekler: Menekşe, Akşamsafası

Metinde uzam gerçek dünyaya gönderimde bulunmaktadır. Meyvelerin özünü oluşturan çiçeklerin yeni bir meyve halini alma durumu dile getirilmektedir. Her çiçek zifaf odası ve gelin ile damatlar balaylarını burada yaparlar. Her çiçek bal yapar.

2.1.2. ZamansallaşmaBahar, Gündüz, Gece (Bu, doğal bir döngüdür. Gece ve gündüz birbirini

tamamlamaktadır ve birbirinin devamı olarak sürekliliğigöstermektedir).

2.1.3. OyunculaşmaGelin: Damatla kavuşmadan önce; duru, saf, doğru, ayak uçlarına kalmış,

korkudan titremiş (bu, ölümden değil yaşam ateşinden)

Damatla kavuşmadan sonra; taze ve kuvvetli (Çünkü yeni bir can taşımaktadır)

Damat: Sarı papa başlı, alev dilli (bunlardan biri gelini öper), karasevdalılar, umutsuz

Kelebek, An, Kuş, Rüzgâr (yardımcı özne): Gelinle damadın buluşmasını sağlayan öznelerdir.

Çiçekler: Menekşe;merhametli (kokulan, sevgi ve merhametlerinin göstergesidir)

Akşamsafası: Gündüz; sıkılgan, utangaç (ışığa karşı), gözleri yumuk,Gece; sevimli, nurlu gece parlayan bir yıldız gibidir. Erkeklerin gelinlere ulaşması zordur ancak bu zoru sevgileriyle aşarlar.

Z72. Anlatısal DüzeyMetinde çiçeklerin dünyası üreme açısından ele alınmakta ve kız erkek cinsiyet

karşıtlığı gelin ve damat olarak adlandırılmaktadır.

Gönderen s esme •Gönderilen

Kelebek.Rüzşar Kuş, Arı, Ağaç, Sevgi

Damaı Yükseklik, UzaklıkI

îmanhk, Devamlılık, Bal yapmak

-Engelleyici

Bir öznenin güçlü özne sayılabilmesi için istek-bilgi-güç üçlüsüyle donanmış olması gerekmektedir. Damatlar içerisinden bazıları amaçlarına ulaşamazlar, içlerinden birisi ancak bu mutluluğa erişmektedir.

2.3. Temel Yapıİncelenen öyküde durumu ortaya koyan ve anlatı aşamasında gücüllüklerini

yitirerek özne ya da özneye kimliğini veren kavramlar bulunmaktadır: Sevgi, merhamet, aşk, sıkılganlık, utangaçlık, korku.

Bunun yanında öykünün temel yapısını, anlamını oluşturan karşıtlıklar bulunmaktadır. Bu karşıtlıklar aşağıdaki gibi bir görünüm sergilemektedir.

Eril ^ Dişil : Damat, Gelin, Arı, Kelebek = Tür

Ak ^Kara : Sarı, Turuncu, Yeşil =Renk

Aydınlık ^ Karanlık : Güneş, Ay, Gündüz, Gece =Işık

Kültür ^ Doğa : Ağaç, Çiçek, Bal, Meyve = Ürün

Bu durum göstergebilimsel dörtgende gösterilmek istendiğinde aşağıdaki gibi bir görühüm elde edilmektedir.

Üretim, Devamlılık _________ A ---------------

D ofaAğaç, Çiçek

KültürBai, Meyve

Metinde damat ve gelinin birlikte olmasının sonucu olarak ürün ortaya çıkmaktadır. Bu ürün metinde “Her çiçek bal yapar.” biçiminde ortaya çıkmaktadır. Çiçek meyveye dönüşmektedir. Böylelikle üretim açısından bir devamlılık söz konusudur. Bu, insanlık için yaşamsal bir durum sunmaktadır. Bu dönüşüm, göstergebilimsel dörtgende aşağıdaki gibi gösterilebilmektedir.

/Çiçefc'

/Bal, Ürün olmayan/

/Bal, Ürim/=sevgi, merhamet

/Çiçek olmayan/

3 . SonuçÇalışmanın sonucunda, gecelerin gündüzleri, mevsimlerin de mevsimleri

kovaladığı dünya bilgisi düşünüldüğünde, metinde her çiçeğin bal yapması ve bunu sürekli yapmasıyla doğal bir döngüye ve devamlılığa vurgu yapıldığı görülmüştür.

Metinde ön plana çıkan duygu merhamet ve sevgidir. Damatlar gelinlerle birlikte

olmak için mücadele ederken başanya ulaştıran şey sevgileridir. Çiçeklerin kokularının olması da bunun en önemli göstergesidir. Bu durumda metinde sevginin gücüne işaret edildiği görülmekle birlikte yazann, alan yazında belirtildiği gibi, doğa olayını gözlemlemesi ve bu durumu kendi biçemiyle dile getirmesi onun yaşam sevinciyle dolu olduğunu da ortaya koymaktadır.

Bu çalışmada göstergebilimin metin çözümlemeye ilişkin sunduğu araçlar kullanılarak bir metnin nasıl çözümlenebileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Bir metnin anlam evrenine girmede ve nesnel açıdan değerlendirmede göstergebilimsel yöntemin işlediği ve çözümlemeciye bir bakış açısı kazandırdığı görülmüştür. Buna göre her türde metin göstergebilimsel açıdan değerlendirilebilmektedir. Çalışma, alan yazındaki kimi göstergebilimsel çözümlemeleri de desteklemektedir (Günay, 2013ve 2002; Kuzu, 2004; Uçan, 2002; İşeri, 2010; 2008; 2000vel996; Kaş, 1981; Greimas,1983). Göstergebilim her türde uyaranı (görsel, işitsel, sanatsal...) bir gösterge olarak kabul ettiğinden, anlam aktaran ve anlamlandırmayı temel alan bir bakış açısı oluşturduğundan diğer alanlara ilişkin ürünlerin yorumlanmasında bilimsel bir yöntem olarak kullanılabileceği görülmüştür. Bu yolla öznel yaklaşımlar nesnel duruma getirilmiş, bilimin doğasında bulunan ‘nesnellik ve bilimsellik’ temel alındığından yazınsal - yazınsal olmayan her türlü ve türde metnin göstergebilimsel olarak çözümlenebileceği gösterilmeye çalışılmıştır.

Bu sonuçlar göz önüne alındığında Türkçe öğretiminde kullanılan metinlerin seçiminde göstergebilim kuramının sunduğu araçların kullanılmasının yararlı olacağı, metnin temel yapısının ve onun üzerine kurulan anlamsal yapının göstergebilimin sunduğu araçlar kullanılarak çözümlenmesi sonucunda metnin ana düşüncesinin bulunması, göstergebilimsel çözümleme yoluyla bireylere metne nesnel bir biçimde bakmayı beraberinde getireceği, bunun da ötesinde Türkçe öğretiminde kullanılan metinlere farklı bir bakış açısı kazandıracağı düşünülmektedir.

KAYNAKLAR—Floch, J.-M. (1985). M aisQu’estdoncquela Sémiotique?.Le Français dans le Monde., Pa­

ris: Hachette, 197, 44-47.—Greimas, A.-J. (1983). DuSens II: EssaisSémiotiques. Paris: Edition duSeuil.—______ . (1966). SémantiqueStructurale: Recherche de Méthode. Paris: Publications de Larousse.—Gökovalı, Ş. (1991). Halikamas Balıkçısının Bütün Eserleri 18: Çiçeklerin Düğünü. Ankara: Bilgi

Yayınları

—Günay, V.-D. (2013). Metin Bilgisi (4. bash). İstanbul: Papatya Yayınları. —______. (2002). Göstergebilim Yazıları. İstanbul: Multilingual.

— işeri, K. (2010). Onuncu Yıl Nutku'nun Göstergebilimsel Çözümlemesi, e-Journal o f New World Sciences Academy. 5 (1) 207-226.

— ________________ . (2008). Yüz Akı Adlı Metnin Göstergebilimsel Çözümlemesi. Modem TürklükAraştırmaları Dergisi. Journal o f Modern TurkishStudies. 5 (3) 117-139.

—______. (2000). Yolcu ile Yılan Adlı Masalın Göstergebilimsel Çözümlemesi. Ana Dili Dergisi.İzmir: TÖMER Yayınları. 18,12-27.

—______. (1996). AnalyseSemiotiqued’unConte de Maupassant: La Ficelle. Marmara ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

—Kaş, A. (1981). Sinagrit Babayı Okumaya Çalışmak: Göstergebilimsel Bir Çözümleme Denemesi. FDEDergisi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayınları. 8, 56-74.

—Kıran, 2. ve Kıran, A. (2007). Yazınsal Okuma Süreçleri (3. baskı), Ankara: Seçkin Yayınları.—Kuzu, T. (2004). Greimas ’in Eyleyenler Modelinin Bir Durum-Kesit Öyküsündeki İşlerliğine İlişkin

Göstergebilimsel Çözümleme Denemesi. Dil Dergisi. Ankara: TÖMER Yayınları. 124, 34-52.

—Punch, K-F. (2005). Sosyal Araştırmalara Giriş. Nicel ve Nitel Yaklaşımlar(Çev. Dursun Bayrak, H. Bader Aslanve Zeynep Akyüz). Ankara: Siyasal Kitabevi.

—Rifat, M. (1996). Göstergebilimcinin Kitabı. İstanbul: Düzlem Yayınları. —______. (1980). Genel Göstergebilim İlkeleri: Gösterge Dizgelerinin Üretim Süreci. Dilbilim V. İs­

tanbul: İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Fransızca Bölümü Yayını. 101-111.

—Saussure, F.-De (1985). Genel Dilbilim Dersleri(Çev. Berke Vardar) Ankara: Birey ve Toplum Ya­yınları.

—Uçan, H. (2002). Yazınsal Eleştiri ve Göstergebilim. İstanbul: Perşembe Kitapları.

—Yücel, T. (1999). Yapısalcılık (2. baskı). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Ulusal Halikarnas Balıkçısı Sempozyumu

31 Ekim-02 Kasım 2013, Bodrum

Ek 1: Çiçeklerin Dttğttnü Kesit 1

Yüz binlerce ak ve cilalı çiçekleriyle güneşte ya da ay ışığında, pırlantalara bezenmiş gibi pırıl pırıl ışıldayan bir mandalina ya da portakal ağacını gözünüzün önüne getirin. İşte o ağacın üzerinde yüz binlerce düğün yapılmaktadır...! Ağaç, dev gibi bir düğün evine dönmüştür. Çünkü her çiçek, hangi çiçek olursa olsun, bir zifaf odasıdır. Orda güveyler, gelinlerle balaylarını yaşarlar. Çünkü hemen hemen her çiçek bal yapar.

Bahar olunca, ağacm damarlarında akan yeşil ateş, çiçeğin ortasında büyük bir sevgi alevi halinde parlar. Bir gelin, bütün aklığının leke götürmez saflık ve doğruluğuyla, orada aya- kuçlanna kalkar, korkuyla titrer. Ölümden değil, ölümden de kuvvetli olan hayat ateşinden kork­maktadır. Gelinin çevresini san papa başlı adaylar, alev dilleri gibi sarmaktadır. Bunlardan birisi gelini Öper. Gelin, kavuşmadan sonra, doğan yeni gün gibi taze, kuvvetlidir. Çünkü bağrında yeni bir hayat taşımaktadır. Ondan bir ateş küresi, bir can bombası, doğan güneş gibi tostoparlak bir portakal doğacaktır.

Kesit 2Sözgelimi yeşil yaprak kilimini yere serip, rüzgarda ince beliyle dans eden bir menekşeyi

alınız. Onun rengi, o kopkoyu eflatunluğuyla kokusu kadar hazin ve yaslıdır. Neden? Çünkü orda gelin, dimdik duruşuyla, o yapyalın ve upuzun gövdesiyle en kesin bir bikrin, ufak tefek çapkınlıklara ve duygulara tenezzül etmez üstünlüğünü ve kapalılığını göstermektedir. Onun yolunda can vermeye razı olan damat adaylarının hali yamandır! Çünkü gelinin ballı dudakları, ona abayı yakanların yetişemeyeceği yükseklik ve uzaklıktadır. Karasevdalılar umutsuzdurlar, boyunlarını, dudaklarını uzatırlar. Ama mavi yüksekliklerde, ışığa ve göklere gülümseyen güzel dudaklara yetişmek için kanat gereklidir. İşte onun için adaylar, aşkla yanıp kül olmak üzeredirler. Mecaz değil ha! Birkaç saat içinde kendi hacimlerinden beş- on misli fazla oksijen yakarlar.

Adayların özleyiş ve sevgilerinin ateşi, onları kendilerince dile getirir. Gelin, sevginin ve sevgilinin ateşini dimdik duran tepesinden tırnağına dek, boy boşunca dinler. O sevgi, bağrına siner, kanı ısınır. Gönlü ona bakar. Çünkü çiçeklerde büyük merhamet vardır. Kokulan, sevgi ve merhametleridir galiba!

İki aşık, kendilerini ölümden kurtaracak olan öpüşte öylece dudak dudağa kalırlar.Ne var ki; bazen gelin başka, güveyiler de başka çiçeklerde olur. O zaman adaylar, ko­

pup uçmak ve geline ulaşmak özleyişiyle rüzgarda hırçın hırçın çırpınıp dururlar. İnsanoğullan şiirlerinde, sevgililerine, kendilerinden muştular(müjdeler) götürsün diye rüzgarlara, kelebekle­re ve kuşlara yalvarırlar. Çiçeklerdeyse, rüzgarların, kelebeklerin ve kuşların muştu taşıyıcılık­ları bir gerçek olur! Çırpman adayların havaya saçtıkları milyarlarca öpücükleri rüzgarlar, anlar, kuşlar ve kelebekler gelinlere taşır. Gelinlerin dudaklanndaki bal, bitki dilinde “kabulümdür” anlamına gelir.

Kesit 3Gece çiçekleri de gündüzkileri tamamlar. ”Akşamsafası”nı örnek alalım:

Işığa cevap veremeyecek kadar sıkılgan ve utangaçtır. Gündüz gözlerini yumar, fakat sular karardıkça, kayıp kayıp gelmekte olan loşluklann yumuşak okşayışını duyar.

Fakat gece çiçeği denince asıl, kara çiçekler kastedilir. Onlar, çevre alacakaranlıklaş- tıkça usul usul kara kirpiklerini aralamaya koyulurlar. Tam karanlık olunca, kara çiçek koyu renkli bir ipeğin üstüne damlatılan esansın lekesi gibi büsbütün açılır. Sanki karanlık içinde, o karanlıktan çok daha derin bir çukur peydahlanmıştır. İşte o zaman gece çiçeği, geceyi geceyle yanıtlamaya koyulur.

Geceleyindirki; gece çiçeklerinin gelinleri, güzel kokulan ve sevimlilikleriyle karanlık­lan araştırmaya koyulurlar. Yıldızlanndan bin kat daha derin olan gecelerde, güzellerine, aşkın ve taşkın sevgileriyle yanan zavallı sarı başlı adaylann halleri yamandır. Geline yetişebilmeleri için bir mucize yaratmalan gereklidir. O mucizeyi sevgileri başanr. Sevgililer, bakışlannın derin ve karanlık koyunlannda gizledikleri ateşi, yeryüzüne nur iniyormuş gibi meydana verirler. Hani bazen, taş duvarlı bir kulübe içinde, giysilerinden sıyrılan bir kadının ateş aklığı kulübeyi bir fener gibi aydınlatmakla kalmayıp duvarlan geçer ve dışanlan da ağartır y a ... Çiçek de öyle... Kendisi kapkara kalmakla birlikte, yumuşak bir nur salar. Gece ortasında parlayan bir göz olur.

İşte o zaman, karanlıkta birbirini arayan eller gibi, öpücükler buluşur.