Genç Nüfusta Sosyal Dışlanma

40
GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMA 1 GİRİŞ Türkiye’de genç olarak nitelendirilen 15 – 24 yaş arası grup, toplam nüfusun önemli bir çoğunluğunu oluşturmaktadır. Genç nüfus aynı zamanda işgücü piyasasına ilişkin sorunlardan en çok etkilenen toplumsal kesimdir. Bu bağlamda genç nüfus içerisinde eğitim hakkından yararlanamayan veya eksik yararlanan ve işgücü piyasasından dışlanan önemli bir grup bulunmaktadır. Bildiride belirtilen grubun mevcut durumu sorgulanacaktır. 1.GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMA KAVRAMI 1.1.TANIMI Genç nüfusta sosyal dışlanma kavramına getirilmiş bir tanımlama yoktur. Ancak sosyal dışlanma kavramına ilişkin yapılan tanımlamalarda yer alan unsurlar genç nüfusta sosyal dışlanma kavramı için de geçerlidir. Bu bağlamda sosyal dışlanma kavramından yola çıkarak genç nüfusta sosyal dışlanma kavramının açıklanması doğru olacaktır. Sosyal dışlanma kavramına ilişkin iki temel yaklaşım söz konusudur. Bu yaklaşımlar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 1 Bu çalışma, 14-15 Ekim 2010 tarihlerinde Ankara Üniversitesi SBF’de düzenlenen Mülkiye Genç Sosyal Politikacılar Kongresinde sunulmuş olan tebliğin tam metnidir. 1

Transcript of Genç Nüfusta Sosyal Dışlanma

GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMA1

GİRİŞ

Türkiye’de genç olarak nitelendirilen 15 – 24 yaş arası

grup, toplam nüfusun önemli bir çoğunluğunu oluşturmaktadır.

Genç nüfus aynı zamanda işgücü piyasasına ilişkin sorunlardan

en çok etkilenen toplumsal kesimdir. Bu bağlamda genç nüfus

içerisinde eğitim hakkından yararlanamayan veya eksik

yararlanan ve işgücü piyasasından dışlanan önemli bir grup

bulunmaktadır. Bildiride belirtilen grubun mevcut durumu

sorgulanacaktır.

1.GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMA KAVRAMI

1.1.TANIMI

Genç nüfusta sosyal dışlanma kavramına getirilmiş bir

tanımlama yoktur. Ancak sosyal dışlanma kavramına ilişkin

yapılan tanımlamalarda yer alan unsurlar genç nüfusta sosyal

dışlanma kavramı için de geçerlidir. Bu bağlamda sosyal

dışlanma kavramından yola çıkarak genç nüfusta sosyal dışlanma

kavramının açıklanması doğru olacaktır.

Sosyal dışlanma kavramına ilişkin iki temel yaklaşım söz

konusudur. Bu yaklaşımlar Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD)

1 Bu çalışma, 14-15 Ekim 2010 tarihlerinde Ankara Üniversitesi SBF’dedüzenlenen Mülkiye Genç Sosyal Politikacılar Kongresinde sunulmuş olantebliğin tam metnidir.

1

yapılan ‘sınıfaltı’ yaklaşımı ile Avrupa Birliği’nde (AB) yapılan

‘sosyal dışlanma’ tanımlamasıdır2.

‘Sınıfaltı’ kavramı ekonomideki yapısal dönüşümler ve bunların

etkisiyle ortaya çıkan toplumsal değişiklikler nedeniyle nüfus

içerisinde giderek artan oranda işsiz ve çalışamaz hale gelen

kesimi kapsamaktadır3.

AB yaklaşımda ise sosyal dışlanma; yurttaşlık hakları,

işgücü piyasası, sosyal refah sistemi ile aile ve toplum yapısı

gibi alt sistemlerden biri ya da birkaçının eksikliği olarak

tanımlanmıştır4.

Her iki tanımlamada yer alan unsurları genç nüfusta sosyal

dışlanma kavramı ile ilişkilendirmek mümkündür. Bu bağlamda

genç nüfusta sosyal dışlanma eğitim hakkından yararlanılamaması

veya eksik yararlanılması nedeniyle işgücü piyasasına girişi

zorlaştıran ya da olanaksız kılan, bu durumun sonucu

güvencesizlik yaratan dinamik bir süreç olarak

tanımlanmaktadır5.

1.2.UNSURLARI

Genç nüfusta sosyal dışlanma kavramının unsurları eğitim

hakkından yararlanamama, işgücü piyasasına girişte güçlüklerle

karşılaşma ve güvencesizlik olarak sıralanmaktadır.2 SAPANCALI Faruk, Sosyal Dışlanma, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi veİdari Bilimler Fakültesi Yayını, İzmir, 2003, s. 6 ve 9.3 SAPANCALI, Sosyal, s. 9.4 SAPANCALI, Sosyal, s. 6.5 SAPANCALI, Sosyal, s. 17.BREMAN Jan, “Social Exclusion in The Context ofGlobalization,” ILO Working Paper No. 18, Geneva, 2004, s. 22.

2

1.2.1.EĞİTİM HAKKI

1980 sonrasında uygulanan yeni liberal ekonomi

politikaları ile birlikte eğitim alanı piyasaya açılmaya

başlanmıştır. Eğitim alanının piyasaya açılması sonucu kamu

eğitim kurumlarının yerini giderek özel eğitim kurumları

almıştır. Bu süreçte kamu kurumlarında da özellikle yüksek

öğrenim düzeyinde çeşitli harçlar yoluyla para karşılığı eğitim

düzeni uygulamaya konulmuştur. Açıklanan durum eğitimin hak

olmaktan çıkmasına ve ayrıcalık unsuru haline gelmesine neden

olmuştur6.

Eğitim alanında yaşanan bu sorunlar işgücü piyasasına

ilişkin sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda

yeterli eğitimi alamamış bireyler meslek edinme ve işgücü

piyasasına giriş konusunda güçlüklerle karşılaşmaktadırlar7.

1.2.1.İŞGÜCÜ PİYASASINA GİRİŞ

İşgücü piyasasına girişin en yoğun olarak görüldüğü yaş

grubu 15 – 24 yaş arasıdır. Bu nüfus içerisinde ilköğrenimini,

ortaöğrenimini ve yüksek öğrenimini tamamlayıp işgücü

piyasasına girmeyi amaçlayan bireyler bulunur. Yeni liberal

ekonomi politikaları ile birlikte işgücü piyasalarının

kuralsızlaştırılması genç nüfusun işgücü piyasasına girişini

zorlaştırmıştır. Bu bağlamda genç nüfusun işgücü piyasasına

6 SAPANCALI Faruk, “Avrupa Birliği’nde Sosyal Dışlanma Sorunu ve MücadeleYöntemleri,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2005/3, s. 66.7 KAPAR Recep, “Sosyal Adalet İçin Daha Fazla Sosyal Koruma, DİSK Yayınları,2. Ulusal Sosyal Politika Kongresi, Ankara, Kasım 2006, s. 118.

3

girememesi veya niteliğine uygun iş bulamaması şeklinde iki

farklı sonuç ortaya çıkmaktadır8.

İşgücü piyasasına girebilen genç nüfus içerisinde

niteliklerine uygun işlerde çalışanların sayısının giderek

azaldığı gözlemlenmektedir. Ayrıca genç nüfus içerisinde

enformel istihdam oldukça yaygındır. Bu durum genç nüfus için

güvencesizliği beraberinde getirmiştir9.

1.2.3. GÜVENCESİZLİK

Güvence bireylerin yaşamlarını kontrol etmeleri anlamına

gelen bir insani gereksinimdir. Ayrıca güvence özgürlük için

temel koşuldur. Güvencesizlik ise kişinin iş ve gelir güvencesi

ile sosyal güvenlikten yoksun olması anlamına gelir ve

eşitsizliğe sebep olur10. Bu bağlamda güvencesizlik genç

nüfusta sosyal dışlanma kavramının da temel unsurlarından

birini oluşturmaktadır.

Gençlerin karşı karşıya oldukları sosyal dışlanma

risklerinin özellikle işgücü piyasası ile ilgili olduğu

görülmektedir. Bu gerçekten hareketle genç nüfusta sosyal

dışlanmanın gerekçelerini de işgücü piyasasını temel alarak

incelemek gerekir.

2. GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMANIN GEREKÇELERİ

8 SAPANCALI, Sosyal, s. 86.9 TEMİZ Hasan Ejder, “Eğreti İstihdam: İşgücü Piyasasında Güvencesizliğin veİstikrarsızlığın Yeni Yapılanması,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2004/2, s.64 – 65.10 TEMİZ, s. 57.

4

Yeni liberal ideoloji, 1980 sonrası süreçte sermayenin

yeniden yapılanmasına ilişkin politikalar önermiştir. Önerilen

bu politikalar sosyal dışlanma kavramının ortaya çıkmasına

neden olmuştur11.

Sosyal dışlanma kavramı yirminci yüzyılın son çeyreğinde

ortaya çıkmıştır. Buna göre genç nüfusta sosyal dışlanmanın

gerekçelerini son otuz yıllık süreçte ekonomik, sosyal ve

siyasal alanda gözlemlenen değişimlerde aramak gerekmektedir.

Gerçekten genç nüfusta sosyal dışlanmanın gerekçeleri

küreselleşme süreci ve bu süreçte yaşanan değişimlerdir. Bu

değişimler; yapısal uyum politikaları, üretim sürecinin yeniden

yapılanması, işgücü piyasalarının kuralsızlaştırılması ve göç

olarak sıralanabilir12.

2.1. YAPISAL UYUM PROGRAMLARI

Yapısal uyum programları ithal ikameci sanayi

politikalarının terk edilerek yerine ihracata dayalı ekonomi

politikalarının uygulanmasını öngören ve Uluslararası Para Fonu

(UPF) ve Dünya Bankası (DB) tarafından salık verilen

düzenlemelerdir13.

Küreselleşme sürecinde uygulama alanı bulan yapısal uyum

programları genellikle iki aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamayı

istikrarın sağlanması oluşturur. İstikrar aşamasında amaç kamu

11 KORAY Meryem, “Sosyal Politikanın Anlam ve İşlevini Tartışmak?” Türk – İşYayınları, 11. Çalışma İlişkileri Kongresi, İzmit, Mayıs 2007, s. 76.12 SAPANCALI, Sosyal, s. 59.13 BORATAV Korkut; YELDAN A. Erinç; KÖSE H. Ahmet, “Globalization,Distribution and Social Policy: Turkey, 1980 – 1998,” CEPA Working PapersNo. 20, New York, 2000, s. 17.

5

harcamalarının kısılması, kamusal istihdamın azaltılması ve

bütçe dengesinin sağlanmasıdır. İkinci aşamada ise üretim

kaynaklarının mülkiyetinin değiştirilmesi yoluyla devlet

denetiminin yerine piyasa mekanizmasının etkin olmasını

amaçlayan düzenlemelere gidilir. Bu düzenlemelerin başında

özelleştirme uygulamaları gelmektedir14.

Özelleştirme, yapısal uyum programlarının en belirgin

ayağını oluşturmaktadır. Özelleştirmelere ilk olarak devletin

ekonomik faaliyet alanını daraltmak amacıyla başvurulmuştur.

Ancak özelleştirmeler zaman içerisinde devletin sosyal faaliyet

alanlarını da içine alacak şekilde yaygınlaşmıştır. Bu

çerçevede işgücü piyasaları ve sosyal güvenlik sistemleri

serbest piyasa ağırlıklı bir alana çekilmiştir15.

Devlet tarafından sağlanması gereken hizmetlerin

özelleştirilmesi ve bu hizmetlerin kullanımı için çeşitli harç

uygulamalarına gidilmesi genç nüfus da dahil olmak üzere geniş

toplum kesimlerinin fiilen dışlanmalarına neden olmaktadır16.

Yapısal uyum sürecinde devlete sosyal nitelik kazandıran

işlevler önemli ölçüde zayıflamıştır. Bu bağlamda devletin

ulusal sınırlar içinde sahip olduğu refah devleti anlayışının

giderek ortadan kalkmaya yüz tuttuğu görülmektedir. Sosyal

politika alanında devletin düzenleyici rolünün gerilemesi ve

çalışanların işletmeler karşısında daha güçsüz bir konuma

14 ERDUT Zeki, “Liberal Ekonomi Politikaları ve Sosyal Politika,” Çalışma veToplum Dergisi, 2004/2, s. 12.15 BORATAV; YELDAN; KÖSE, s. 23.16 SAPANCALI, Sosyal, s. 73.

6

düşmesi genç nüfusta sosyal dışlanma riskinin artmasına neden

olmaktadır17.

2.2. ÜRETİM SÜRECİNİN YENİDEN YAPILANMASI

Yeni liberal ekonomi politikaları ile birlikte işletme

yapısında ve üretim sürecinde yeniden yapılanmaya gidilmiştir.

Son otuz yılda klasik işletme yapısı yerini çokuluslu ağ

işletme yapısına bırakmıştır.

Günümüzde çokuluslu işletme bir ağ etrafında ticaretin ve

üretimin içeriğini değiştiren tek birim olma özelliğine

sahiptir. Bu bağlamda çokuluslu işletme aşamalar halinde

bölünmüş üretimi düzenleyen, kendi içinde bir monopson piyasası

oluşturmaktadır. Açıklanan yapıda çokuluslu işletme satın

alacağı üretim aşamalarının her biri için fiyatı kendisi

belirlemektedir. Ayrıca bu aşamaların tek alıcısı da çokuluslu

işletmedir18.

Arz yönlü üretimin yerini talep yönlü üretime bıraktığı

günümüz üretim yapısında işletmelerin temel amacı değişen

talebi kısa sürede karşılamaktır. Bu anlamda esneklik üretim,

teknoloji, sermaye ve tüketim yapısında baskın unsur haline

gelmiştir19. Üretim sürecinde yaşanan bu değişim işgücü

piyasalarının kuralsızlaştırılmasıyla birlikte genç nüfusta

sosyal dışlanmanın bir diğer gerekçesini oluşturmaktadır.

2.3. İŞGÜCÜ PİYASALARININ KURALSIZLAŞTIRILMASI

17 SAPANCALI, Sosyal, s. 90.18 ERDUT, Liberal, s. 15.19 SAPANCALI, Sosyal, s. 84.

7

Kuralsızlaştırma, işgücü piyasalarının yasal

düzenlemelerden yoksun bırakılması anlamına gelmez. Bu bağlamda

kuralsızlaştırma kavramı ile anlaşılması gereken işgücü

piyasalarındaki yasal düzenlemelerin tümden ortadan

kaldırılması değildir. Gerçekten kuralsızlaştırma işgücü

piyasasına ilişkin düzenlemelerin sermaye sınıfının lehine

değiştirilmesi anlamına gelmektedir20. İşgücü piyasalarının

kuralsızlaştırılması iş ilişkisinde dönüşümü beraberinde

getiren bir süreçtir. Yasal düzenlemelerde gerçekleştirilen bu

değişiklikler ile iş ilişkisi giderek daha bireysel bir boyuta

taşınmaktadır21.

Kuralsızlaştırma, iş ilişkisinin bireyselleşmesinin yanı

sıra geleneksel iki taraflı iş ilişkisinin değişmesine de neden

olmuştur. Bu bağlamda işçi – işveren ilişkisinin yerini işçi –

aracı kurum – işveren ilişkisi almıştır. Bu üçlü yapı

içerisinde istihdam edilenler genellikle esnek çalışma

koşullarında çalıştırılan güvenceden yoksun çevresel işgücüdür.

Çevresel işgücünün de büyük bir çoğunluğunu genç nüfus

oluşturmaktadır22.

Çevresel işgücü sayısal esneklik uygulamalarıyla karşı

karşıya kalmaktadır. Ayrıca çevresel işgücünün esnekliği işgücü

piyasalarının kuralsızlaştırılması ile eş anlamlıdır. Bu

bağlamda sayısal esneklik ve işgücü piyasalarının

20 BAKER Dean; GLYN Andrew; HOWELL David; SCHMITT John, “Unemployment andLabour Market Institutions: The Failure of the Empirical Case forDeregulation,” ILO Working Paper No. 43, Geneva, 2004, s.1021 BAKER; GLYN; HOWELL; SCHMITT, s. 27.22 ERDUT, Liberal, s. 17

8

kuralsızlaştırılması genç nüfusta sosyal dışlanmayı arttıran

bir unsur olmaktadır23.

2.4. GÖÇ

Göç, sanayileşmenin sonucu olarak işgücünün yeniden

dağılımı ve örgütlenmesi anlamına gelir. Bu tanımlama yeni

liberal ideolojiden yana olanlar tarafından yapılmıştır. Bu

bağlamda yeni liberal ideoloji göçü önceden kurulmuş ve kendi

kuralları çerçevesinde işleyen bir işgücü piyasasına özgür emek

girişi olarak tanımlamaktadır24.

Yeni liberal ideolojiden yana olanlar göçün kendisinin ve

yaratacağı sonuçların geçici nitelik taşıdığını ileri

sürmüşlerdir. Ancak göçün ve göçe bağlı olarak gelişen sosyal

dışlanmanın yarattığı sonuçların geçici nitelikte olmadığı

görülmektedir25.

Kapitalist sistemde göçün iki önemli özelliği vardır.

Bunlardan ilki göçün kapitalist gelişme için gerekli koşul olan

insan kaynağını sağlamasıdır. Göçün ikinci özelliği ise

azgelişmiş ülkelerde çalışan kesimlere bulundukları konuma ait

engel ve sınırlılıkları aşmak için bir yol sunmasıdır. İkinci

özelliğin gerçekle uyuşup uyuşmadığı sorgulanması gereken bir

durumdur. Zira göç işgücü piyasasının taraflarından olan işçi

23 SAPANCALI, Sosyal, s. 87.24 KAYGALAK Sevilay, Kentin Mültecileri: Neoliberalizm Koşullarında ZorunluGöç ve Kentleşme, Dipnot Yayınları, Ankara, 2009, s. 9.25 SAPANCALI Faruk, “Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma,” DİSK Yayınları, 2.Ulusal Sosyal Politika Kongresi, Ankara, Kasım 2006, s. 247.

9

sınıfının ekonomik ve örgütsel çıkarları açısından olumsuz,

işverenler açısındansa olumlu etkiler yaratmaktadır26.

İşgücü piyasasına ağırlıklı olarak niteliksiz işgücü sunan

göçmenler, formel sektörde iş bulamadıklarından işe girişte

kurumsal engellerin bulunmadığı enformel sektöre yönelmektedir.

Bu yapısıyla enformel sektör, çoğunlukla göçmenlerin

çalıştırıldığı bir alandır. Buna ek olarak göçmen nüfusun büyük

bir çoğunluğunu da gençlerin oluşturduğu göz önüne alındığında

göçün genç nüfusta sosyal dışlanmayı arttıran bir unsur olduğu

görülmektedir27.

3. GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMANIN BİÇİMLERİ

Genç nüfusta sosyal dışlanmanın biçimleri tüketimden

dışlanma, işgücü piyasasından dışlanma, sosyal refah

hizmetlerinden dışlanma ve siyasal alandan dışlanmadır.

3.1. TÜKETİMDEN DIŞLANMA

1980 sonrası dönemde kapitalist sistemin işleyişi bir

yandan nüfusun önemli bir kısmını yoksulluğa mahkûm ederken,

diğer yandan da insanları tüketime özendirerek yoksulluğun

dışlayıcı etkisini daha artırıcı hale getirecek mekanizmalar

yaratmaktadır28.

Yeni liberal ideoloji tüketimi üretimin önüne geçirmiştir.

Bu durum üretim toplumunun yerini tüketim toplumuna bırakması

sonucunu doğurmuştur. Açıklanan toplum yapısında teknolojideki26 KAYGALAK, s. 17.27 KAYGALAK, s. 57; SAPANCALI, Sosyal, s. 105.28 TEMİZ Hasan Ejder, “Dünyada ve Türkiye’de Kronik Yoksulluk ÖnlemeStratejileri,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2008/2, s. 94.

10

gelişmelerle birlikte bireyin gereksinimleri çeşitlenirken mal

ve hizmetlerin ömürleri kısalmaktadır. Bu gelişmeler yeni bir

tüketim kültürünün ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir. Bu

yapıda üretilen mal ve hizmetlere erişebilmek için tek koşul

yeterli alım gücüne sahip olmaktır29.

Küreselleşme süreci bir yandan yeni bir tüketim kültürü

oluştururken, diğer yandan da yarattığı gelir eşitsizliği ile

toplumdaki bireylerin tüketim olanaklarından yararlanmasını

engellenmektedir. Bu bağlamda yeterli tüketim olanaklarından

sahip olamayan bireyler dışlanmaktadır30.

Toplumda tüketim alanından dışlananların önemli bir

çoğunluğunu genç nüfus oluşturmaktadır. Özellikle yeterli

eğitimi alamayıp işgücü piyasasına giriş konusunda sorun

yaşayan genç nüfus tüketim alanına da girememekte ve bu

bağlamda sosyal dışlanma ile karşı karşıya kalmaktadır.

3.2. İŞGÜCÜ PİYASASINDAN DIŞLANMA

Sosyal dışlanmanın işgücü piyasası ile ilişkisini iki

boyutta değerlendirmek gerekir. Değerlendirmenin ilk boyutunu

istihdamdan dışlanmak oluşturur. Özellikle uzun süreli işsizler

bu bağlamda değerlendirilir. Toplam işsizlik oranı içerisinde

genç işsizlerin oluşturduğu oran, gençlerin işgücü piyasasına

29 SAPANCALI, Sosyal, s. 134.30 SAPANCALI, Sosyal, s. 134.

11

katılım oranı vb. dikkate alındığında genç nüfusun önemli bir

kesiminin işgücü piyasasından dışlandığı görülmektedir31.

Sosyal dışlanma – işgücü piyasası ilişkisinde ikinci

boyutu işgücü piyasasına katılanlar oluşturur. Bir işe sahip

olup da asgari bir geliri ve istikrarlı işi olmayanlar da

sosyal dışlanmışlar içinde yer almaktadırlar. Buna göre, işgücü

piyasasında yer alıp dışlanmış olanlar da bulunmaktadır32. Bu

gerekçeyle sosyal dışlanmayı işgücü piyasasının katmanları

bağlamında incelemek gerekmektedir.

Küreselleşme sürecinde işgücü piyasalarında yaşanan

dönüşüm dışsal ve içsel katman olmak üzere iki farklı işgücü

piyasasının oluşması sonucunu. Dışsal katmanda çokuluslu

işletmelerin bilgi temelli tekel oluşturan varlıklarla egemen

olduğu, çeşit ekonomisine dayalı ve oligopol mantığa dayanan

bir yapı mevcuttur. İçsel katmanda ise yeni liberal ekonomi

politikaları çerçevesinde oluşturulmuş, monopson mantığa bağlı,

karşılaştırmalı üstünlük stratejilerinin benimsendiği, formel

işletmelerle bütünleşmiş enformel işletmelerden oluşan taşeron

yapı bulunmaktadır33.

Taşeron yapı içerisinde işgücü piyasasında maliyetlerin

tabana doğru rekabeti stratejisine dayalı bir model hakimdir.

Bu bağlamda işgücü piyasasında ücretleri baskı altına almaya

dayalı olarak uygulanan politikalar sosyal dışlanmayı

derinleştiren bir unsur olmaktır. Günümüzde Türkiye örneğinde

31 SAPANCALI, Sosyal, s. 139.32 SAPANCALI, Sosyal, s. 138.33 ERDUT Zeki, “Dönüşüm Sürecinde İşgücü Piyasaları,” DİSK Yayınları, 2.Ulusal Sosyal Politika Kongresi, Ankara, Kasım 2006, s. 173.

12

olduğu gibi taşeron işletmelerde çalışan işçilerin çoğunluğu

genç nüfustan oluşmaktadır. Bu bağlamda genç nüfus işgücü

piyasasında yer alarak da sosyal dışlanma ile karşı karşıya

kalmaktadır34.

3.3. SOSYAL REFAH HİZMETLERİNDEN DIŞLANMA

Son otuz yıllık dönemde dünyaya egemen olan yeni liberal

ideoloji temel sosyal refah devleti kazanımları olan eğitim ve

sosyal güvenlik alanlarında gerilemeye neden olmuştur35.

Eğitim, bireyin hem işgücü piyasasına girişini hem de

toplumsal yaşama katılımını belirleyen en önemli unsurdur.

Gerçekten eğitim insanın yeteneklerini geliştirmekte ve

niteliklerini arttırmaktadır. Yeteneklerin geliştirilmesi ve

niteliklerin artırılması ile işgücü piyasasına katılım ve gelir

dağılımı arasında doğru orantılı bir ilişki vardır36.

1980 öncesi dönemde toplumun büyük bir çoğunluğu işgücü

piyasasında niteliksiz işgücü olarak istihdam edilmiştir. 1980

sonrası dönemde niteliksiz işgücünün istihdamına ilişkin devlet

korumasının kaldırılmasıyla birlikte bu bireyler işgücü

piyasasından dışlanmıştır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde

genç nüfusun büyük ölçüde niteliksiz işgücü kapsamında olduğu

gerçeğinden hareketle eğitim hakkına ilişkin sorunların genç34 ERDUT, Dönüşüm, s. 182.35 KORAY Meryem, Sosyal Politika, İmge Kitabevi, 2. Baskı, İstanbul, 2005,s. 173.36 SAPANCALI, Sosyal, s. 175.

13

nüfusun dışlanmasına katkıda bulunduğunu söylemek doğru

olacaktır37.

Sosyal güvenlik, temelde sosyal sigortalar ve sosyal

hizmetler olmak üzere geniş bir güvenlik ağını kapsayan bir

alandır38. Sosyal güvenlik sistemlerinin tarihi incelendiğinde

sosyal refah devleti anlayışının benimsendiği dönemde sosyal

güvenliğin hem kuşak içi hem de kuşaklararası dayanışmayı

güçlendirecek şekilde geliştiği görülmüştür. Bu bağlamda

bireyler hem kendilerinin ve ailelerinin hem de kendilerinden

sonra gelecek nesillerin sosyal güvenlik ihtiyacını

karşılayabilecek şekilde sisteme dahil olmuşlardır39. Ancak

1980 sonrası dönemde sosyal güvenlik sisteminin piyasaya

açılması sonucu açıklanan dayanışma zedelenmeye başlamıştır. Bu

bağlamda genç nüfus işgücü piyasasına dahil olamaması halinde

sosyal güvenlik sisteminden de dışlanır hale gelmiştir. Öte

yandan işgücü piyasasına girip enformel olarak istihdam edilen

genç nüfusun da sosyal güvenlik sisteminden dışlanmış olduğunu

da belirtmek gerekir40.

3.4. SİYASAL ALANDAN DIŞLANMA

Sosyal dışlanma, siyasal alanda yurttaşlık hakları ile

siyasal haklardan yeterince yararlanamamakla kendini gösterir.

37 SAPANCALI, Sosyal, s. 178.38 KORAY, Sosyal Politika, s. 303.39 KORAY, Sosyal Politika, s. 305.40 ERDUT, Dönüşüm, s. 184.

14

Yurttaşlık haklarının yetersizliği ve eksikliği iki gerekçeden

ortaya çıkmaktadır. Bu gerekçelerden ilki devletin belirtilen

hakların kullanımı için gerekli ortamı sağlamamasıdır41. İkinci

gerekçe ise sosyal olarak dışlanmış kişilerin toplumdan giderek

uzaklaşmaları ve bu sebeple cemaat tipi bir yaşamı

benimsemeleridir. Cemaat tipi yaşam biçimde bireyler siyasal

alana katılsalar da katılım süreçlerinde özgür olarak fikir

beyan edemezler. Bu bağlamda kararlar bireysel düzeyde değil

cemaat düzeyinde alınır42.

Siyasal dışlanmanın ölçülmesinde var olan güçlüklere

karşın özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde cemaat

ilişkisi genç nüfusta sosyal dışlanmanın bir biçimini

oluşturmaktadır. Türkiye’de ilköğrenimden yükseköğrenime,

oradan da işgücü piyasasına girişe kadar etkin olarak işleyen

bir cemaat yapısı mevcuttur. Bu yapı içerisinde yer alan

gençler de siyasal haklarının kullanımını cemaate bırakmış

durumdadırlar43.

Küreselleşme süreci ile işgücü piyasasında ortaya çıkan

yeni yapıda piyasadan dışlanan grupların ihtiyaçlarını

karşılamak amacıyla cemaatlere yönelme eğilimleri sürdükçe genç

nüfusun siyasal alandan dışlanmasının önüne geçmek mümkün

olmayacaktır. Çünkü siyasal alandan dışlanmanın temel

gerekçesini giderek artan yoksulluk ve sosyal dışlanma süreci

oluşturmaktadır.

4. GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMANIN SONUÇLARI41 SAPANCALI, Sosyal, s. 194 – 195.42 KAYGALAK, s. 56.43 KAYGALAK, s. 103.

15

Yeni liberal ekonomi politikalarının istihdam yapısını

değiştirmesi, devletin ekonomiye sosyal amaçlı müdahalesinin

yerini serbest piyasa ekonomisinin alması ve sermayenin

küreselleşmesi, toplumun büyük bir kesimi için güvencesizlik ve

belirsizlik anlamına gelen bir risk ortamı yaratmıştır.

Belirtilen risk ortamında yer alan gruplar sosyal dışlanmışları

oluşturmaktadır44.

Genç nüfus, Türkiye’de sosyal risklerden en çok etkilenen

gruptur. Bugün Türkiye’de toplam işsizlerin %38’ini genç nüfus

meydana getirmektedir. Türkiye’deki yaklaşık 13 milyon gencin 4

milyonu istihdam edilmekte, 3 milyon 750 bini okula devam

etmektedir. Geriye kalan yaklaşık 5 milyonluk kesim ise ne

işgücü piyasasına ne de eğitim sistemine dahil

olabilmektedir45.

Toplum genelinde sosyal dışlanmanın etkilerini en katı

biçimde yaşayan gruplardan birini gençler oluşturur. Bu

bağlamda genç nüfusta sosyal dışlanmanın birtakım sonuçları

bulunmaktadır. Bu sonuçlar yoksulluk, işsizlik, enformel

istihdam, sendikal örgütlenmenin zayıflaması, sosyal korumanın

kapsamında ve düzeyinde gerileme ve suç oranlarında artış

olarak sıralanabilir.

4.1. YOKSULLUK

44 SAPANCALI, Sosyal, s. 119.45 SAPANCALI Faruk, “Türkiye’de İşgücü Piyasası, Sorunlar ve Politikalar,”TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt. 21, Sayı 2 – 3, 2008, s. 12; TÜİK2009 Yıllığı, TÜİK Yayınları, Yayın No. 3436, Ankara, 2009, s. 177.

16

Yoksulluk, günümüzde sosyal politikanın en önemli

sorunlarından birini oluşturmaktadır. Bununla birlikte

yoksulluk kavramına ilişkin olarak yapılan tanımlamalarda iki

farklı yaklaşım mevcuttur. Literatürde yoksulluk kavramı mutlak

yoksulluk ve göreli yoksulluk olmak üzere iki farklı şekilde

tanımlanmıştır46.

Mutlak yoksulluğun ölçütü satın alma gücü paritesidir. Bu

bağlamda günlük bir ABD dolarının altında gelir elde eden

kişiler yoksul olarak nitelendirilmektedir47. Buna göre çalışan

yoksullar da mutlak yoksulluk sınırının altında bulunurlar48.

Ancak bu tanımlama tartışmalara neden olmuştur. Çünkü günlük 1

ABD dolarının satın alma gücü ülkeden ülkeye farklılıklar

göstermektedir. Bu nedenle mutlak yoksulluk kavramı yerine

göreli yoksulluk kavramı oluşturulmuştur49. Göreli yoksulluk,

genel kabul gören bir hayatın gerektirdiği asgari ihtiyaçlar

için gerekli gelir düzeyine sahip olamamak anlamına gelir. Bu

bağlamda göreceli yoksulluk kavramının kapsamına barınma,

beslenme, giyinme, eğitim ve sağlık gibi temel insan

gereksinimleri girmektedir50.

2009 yılı verilerine göre AB düzeyinde genç nüfusun

yoksulluk oranı %21’dir. Bu oran toplam AB nüfusu içerisindeki

yoksulların %17’sini oluşturmaktadır51. Ayrıca AB nüfusu46 TEMİZ, Dünyada, s. 62.47 TEMİZ, Dünyada, s. 63.48 KAPAR Recep, “Çalışan Yoksullar,” Sendikal Notlar, Sayı: 29, s. 53.49 SEN Amartya, “Social Exclusion: Concept, Application, and Sucrutiny,”Office of Environemnt and Social Development Asian Development Bank, SocialDevelopment Papers No. 1, Manila, 2000, s. 5.50 SEN, s. 12.51 EUROSTAT, Combating Poverty and Social Exclusion Report 2010, EuropeanUnion Publishing, Brussels, 2010, s. 23.

17

içerisinde istihdam edilen genç nüfusun %11’i de yoksulluk

riski ile karşı karşıyadır52. Bu bağlamda yoksulluk, AB

ülkelerinde genç nüfus için önemli bir sorun teşkil etmektedir.

Benzer bir durum Türkiye için de geçerlidir. Birleşmiş

Milletler (BM) 2008 yılı verilerine göre genç nüfusun yoksulluk

oranı %37’dir. Bu oran toplam yoksulluk oranının da %32’sini

oluşturmaktadır.

Yoksulluğa ilişkin ortaya konan veriler satın alma gücü

paritesi üzerinde de Türkiye – AB ülkeleri açısından ciddi

farklılıkların bulunduğunu göstermektedir. AB ülkelerinde satın

alma gücü paritesi endeksinin 100 olarak kabul edildiği 2006

yılına ait verilere göre Türkiye’nin satın alma gücü paritesi

29,1’dir. Bu paritenin 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz

sonrasında daha da gerilediği tahmin edilmektedir53.

Türkiye ve AB’ne ait verilerden de anlaşılacağı gibi yeni

liberal ekonomi politikalarının sonucu olarak yaratılan gelirin

giderek daha da adaletsiz olarak dağıtılması yoksulluğu

derinleştiren bir unsur olmaktadır. Bu durum, genç nüfus

açısından işsizlik sorununun etkisini artırmaktadır.

4.2. İŞSİZLİK

İşsizlik, Türkiye işgücü piyasasının en önemli sorunudur.

Yeni liberal ekonomi politikaları ile birlikte derinleşen bu

52 EUROSTAT, s. 2753 YELDAN Erinç, Finans Çağında Eklemlenme Kalıpları: NeoliberalKüreselleşmenin Çevresel Bir Ekonomisi Olarak Türkiye Örneği, Küreselleşme,Kriz ve Türkiye’de Neoliberal Dönüşüm (içinde), Der: Nergis MÜTEVELLİOĞLU;Sinan SÖNMEZ, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2009, s.146.

18

sorun giderek çözümsüz hale gelmektedir. Yapısal uyum

programları kapsamında kentsel istihdam olanaklarının

genişletilmeden tarımsal üretimin ve istihdamın geriletilmesi

genç nüfusta işsizliğin artması sonucunu doğurmuştur54. Siyasal

iktidarlar tarımda yaşanan bu dönüşümü bir reform olarak ileri

sürse de Türkiye’de tarımsal üretimde yaşanan dönüşüm

geleneksel ilişkilerin yerini modern ilişkilerin alması

anlamına gelmemiştir. Türkiye’de yaşanan işsizliğin ve

yoksulluğun kırsal kesimden kentsel kesime taşınmasıdır55.

Veriler, yapılan açıklamayı doğrular niteliktedir.

Aşağıdaki tabloda farklı yıllara göre işsizlik oranı, genç

nüfusta işsizlik oranı ve eğitimli genç işsizlik oranı yer

almaktadır.

Tablo: 1990 – 2009 Yıllarına İlişkin İşsizlik ve Genç İşsizlik

Oranları

YILLAR

İŞSİZLİK

ORANI

GENÇ İŞSİZLİK

ORANI

EĞİTİMLİ GENÇ İŞSİZLİK

ORANI1990 8% 13,1%  2000 6,5% 16% 24,5%2005 12,8% 19,3% 39,5%2006 10,6% 18,8% 39,6%2007 10,3% 19,8% 41,1%2008 11% 23,2% 35%2009 14% 26,5% 38%

54 MÜTEVELLİOĞLU Nergis; IŞIK Sayim, “Türkiye Emek Piyasasında NeoliberalDönüşüm,” Kriz ve Türkiye’de Neoliberal Dönüşüm (içinde), Der: NergisMÜTEVELLİOĞLU; Sinan SÖNMEZ, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,İstanbul, 2009, s. 173.55 MÜTEVELLİOĞLU; IŞIK, s. 178.

19

Kaynak: TÜİK İstatistik Yıllıkları (2006, 2007, 2008 ve 2009)

Veriler incelendiğinde, genç işsizlik oranının her dönemde

genel işsizlik oranının yaklaşık iki katı olduğu görülmektedir.

Bununla birlikte eğitimli genç işsizlik oranının toplam genç

işsiz oranının neredeyse yarısına yaklaştığı görülmektedir. Bu

durum önemli bir tartışmayı beraberinde getirmektedir.

UPF ve DB tarafından genç nüfus yapısının Türkiye için

önemli bir fırsat olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda genç

nüfus iyi eğitildiği takdirde Türkiye açısından büyük bir şans

olacaktır56. Ancak verilerden eğitimli gençlerin giderek artan

oranda işsiz kaldığı günümüz koşullarında ileri sürülen bu

görüşün gerçekle örtüşmediği anlaşılmaktadır.

2009 yılı itibariyle AB’nde işsizlik oranı %13,9 iken genç

işsizlik oranı %19’dur. AB genelinde eğitimli genç işsizlik

oranı ise %15’dir57. Bu bağlamda AB genelinde genç nüfusa

ilişkin işsizlik verileri Türkiye’dekinden daha iyidir.

Sıralanan verilerden de anlaşılacağı gibi Türkiye’de 2000

yılı sonrası dönemde gerçekleşen ekonomik büyümenin istihdamı

artırıcı bir etkisinin bulunmadığı görülmektedir. Bu bağlamda

Türkiye’de ihracata dayalı olarak yaratılan ekonomik büyüme

istihdamı artırmak bir yana işsizlik oranlarının artmasına

neden olmuştur58.

56 ERCAN Hakan, Youth Employment in Turkey, ILO Ankara Bürosu Yayınları,Ankara, 2007, s. 26 – 27.57 EUROSTAT, s. 65 ve 70.

58 MÜTEVELLİOĞLU; IŞIK, s. 181.20

Eğitimli gençlerde artan işsizlik oranına ek olarak,

tarımda yaşanan dönüşüm sebebiyle kente iş bulmak için göçen

nüfusun da işsizlikten önemli ölçüde etkilendiği

bilinmektedir59. Daha önce tarımda çalışma şansı olan bu

kişilerin göçmen durumuna gelmesi aynı zamanda onların enformel

olarak istihdam edilmesini de beraberinde getirmektedir.

4.3. ENFORMEL İSTİHDAM

Enformel istihdam, faaliyetlerin ya da çalışanların

bildirilmediği, rastlantısal ya da kısa süreli işlerin

gerçekleştirildiği, toplam çalışma saatinin belli olmadığı iş

sürelerini ve esnek ücret yapısını içeren işleri kapsamaktadır.

Bu bağlamda enformel istihdam iş mevzuatı ile sosyal güvenlik

mevzuatının dışında kalan işlerde geçerli bir istihdam

biçimidir60.

Türkiye’de istihdam edilenlerin yarısına yakını enformel

olarak çalışmaktadır. Enformel olarak istihdam edilenlerin

içerisinde genç nüfus önemli bir kesimi oluşturmaktadır61.

Özellikle kentsel işgücü piyasasına ağırlıklı olarak niteliksiz

genç işgücünü sunan gençler, formel sektöre iş

bulamadıklarından işe girişte kurumsal engellerin bulunmadığı

enformel sektöre yönelmişlerdir. Bu yapısıyla enformel sektör

niteliksiz genç işgücü için istihdam olanağı yaratmaktadır62.

59 KAYGALAK, s. 23.60 ERDUT Zeki, “Enformel İstihdamın Ekonomik, Sosyal ve Siyasal Etkileri,”Çalışma ve Toplum Dergisi, 2007/1, s. 55.61 KAYGULUK, s. 61.62 MÜTEVELLİOĞLU; IŞIK, s. 180.

21

Enformel istihdamın genç nüfus üzerindeki etkisini AB ile

Türkiye arasında bir karşılaştırma yaparak göstermek mümkündür.

2009 yılında AB’nde kısmi süreli çalışanlar içindeki genç

nüfusun oranı %25 düzeyinde iken Türkiye’de bu oranın %50’nin

üzerinde olduğu tahmin edilmektedir63.

Enformel istihdamın ölçülmesinde yaşanan zorluklara karşın

Türkiye’de yaşanan iki farklı örnek enformel istihdamın genç

nüfus üzerindeki etkisini açık biçimde göstermektedir. İlk

örnek Tuzla tersanelerinde yaşanan işçi ölümleridir. Tuzla

tersanelerinde yaşanan toplam 135 ölümlü iş kazasının 73’üne

genç nüfus olarak nitelendirilen kişiler maruz kalmıştır64.

Buna ek olarak 2010 yılında Zonguldak Karadon maden ocağında

hayatını kaybeden toplam 35 madencinin 16’sı 15 – 24 yaş arası

nüfus içerisindedir65. Her iki örnekte de çalışan işçilerin

enformel olarak istihdam edildiği bilinmektedir. Bu bağlamda

örnekler enformel istihdamın genç nüfus üzerindeki etkisi için

aydınlatıcı niteliktedir.

Genç nüfusun enformel olarak istihdam edilmesi, bu

kişilerin mesleki eğitim kazanmalarını ve kendilerini63 EUROSTAT, s. 107; TEMİZ, Eğreti, s. 70.64http://webcache.googleusercontent.com/search? q=cache:sLNYKo6toHMJ:arsiv.ntvmsnbc.com/modules/downloads/tuzlalar/tuzlalar.doc+tuzla+tersanelerinde+toplam+i%C5%9F%C3%A7i+%C3%B6ld%C3%BC&cd=2&hl=tr&ct=clnk&client=opera Erişim: 29.08.2010;http://bianet.org/bianet/insan-haklari/124347-yedi-ayda-tersanelerde-dokuz-isci-oldu Erişim: 29.08.2010.

65 http://www.taskomuru.gov.tr/index.php?page=habergoster&id=558 Erişim:29.08.2010.

22

geliştirmelerini engellemektedir. Geçici ve düşük ücretli

işlerde normal çalışma süresinin çok üzerinde çalışmak, genç

kitlelerin beceri ve yetenekleri ile birlikte özgüvenlerini de

zayıflatmaktadır66. Bu durum sosyal dışlanmayı derinleştiren ve

sendikal örgütlenmeyi güçsüzleştiren bir unsur olmaktadır.

4.4. SENDİKAL ÖRGÜTLENME

Yeni liberal sermaye birikim süreci içinde genç işgücünün

işlevi işgücü arzını arttırıp bu yolla ucuz işgücü sağlamaktır.

Buna göre özellikle kentsel işgücü piyasasında işgücü arzının

yüksek olması yeni liberal ideolojinin işgücü piyasasına

ilişkin hedeflerinin başında gelir67.

İşgücü piyasalarının kuralsızlaştırılması ve işgücü

arzının artması çokuluslu işletme açısından ücretlerin tabana

doğru çekilmesi yönünde önemli bir olanak sağlamaktadır. Ayrıca

üretim sürecinin yeniden yapılandırılması ile birlikte Türkiye

gibi emek – yoğun üretim süreçlerinin gerçekleştirildiği

ülkelerde taşeronlaştırma yolu ile enformel istihdamın ağırlık

kazanması işçilerin ekonomik, sosyal ve siyasal haklarını

kullanmalarına engel olmaktadır68.

Türkiye’de 24 Ocak 1980 Kararları ve 12 Eylül Askeri

Müdahalesi sonrasında uygulanan ekonomi politikaları sendikal

örgütlenme konusunda önemli sorunların yaşanmasına neden

olmuştur. Bu bağlamda günümüzde Türkiye’de sendikalı işçi66 SAPANCALI, Sosyal, s. 157.67 KAYGULUK, s. 21.68 ERDUT, Enformel, s. 81.

23

oranının %8’e düşmüştür69. Bu oran genç nüfus açısından

değerlendirildiğinde, özellikle genç nüfus içerisindeki

işsizlik oranı ve enformel istihdam dikkate alındığında

istihdam edilen genç nüfusun büyük bir çoğunluğunun sendikal

örgütlenmeden yararlanamadığını söylemek mümkün olacaktır70.

Ayrıca sendikal örgütlenmenin zayıflaması işçi sınıfının farklı

kesimleri arasındaki ayrışmanın da derinleşmesine neden

olmaktadır71.

Sendikal örgütlenmenin yoksulluk ve sosyal dışlanma

üzerindeki etkisini Türkiye’ye ilişkin bir veri ile

somutlaştırmak mümkündür. DB’nın 2006 yılına ilişkin verilerine

göre Türkiye’de sendikalı olmayan işçilerin yoksulluk riski

oranı %44 iken sendikalı işçilerin yoksulluk riski oranı

%7’dir72

Sendikal örgütlenmede yaşanan bu olumsuz gelişmeler sosyal

korumaya ilişkin sorunları da beraberinde getirmektedir.

4.5. SOSYAL KORUMA

Dışlanmayı ortadan kaldırmak veya azaltmak, yaşamın

doğurduğu risklerle başa çıkmada bireylere yardımcı olmak için

gelir güvencesi sağlamak ve insanların sağlık ve sosyal

hizmetlere erişmesini güvence altına almak gibi uygulamalar

sosyal koruma kapsamında değerlendirilmektedir73.

69 MÜTEVELLİOĞLU; IŞIK, s. 188 – 189.70 KORAY, Sosyal, s. 393.71 SAPANCALI, Yoksulluk, s. 273.72 SAPANCALI, Yoksulluk, s. 272.73 KAPAR, Sosyal, s. 105.

24

Sosyal koruma; acıma, yardımseverlik veya hayırseverlik

değerlerini içermez. Aksine sosyal koruma bir insan hakkıdır ve

bu hakkı güvence altına almak devletin sorumluluğundadır74.

Yeni liberal ekonomi politikaları ile birlikte devlet

tarafından sosyal korumaya ilişkin olarak yapılan harcamalar

işsizliği ve yoksulluğu derinleştiren unsurlar olarak görülmeye

başlanmıştır75. Ancak daha önce sıralanan veriler yeni liberal

ekonomi politikalarının uygulanmaya başlamasıyla birlikte

işsizliğin ve yoksulluğun arttığını göstermektedir. Bu bağlamda

devletin sosyal adaleti sağlamak için gerekli koruma

önlemlerini almadığı mevcut sistemde genç nüfus açısından

olumsuz sonuçlar ortaya çıkmıştır76. Bu sonuçların başında da

temel gereksinimlere ulaşamama gelmektedir. Özellikle büyük

şehirlerde genç nüfusun barınma, giyinme, eğitim ve sağlığa

ilişkin yaşadığı sorunlar dikkat çekmektedir77.

Genç nüfus, işsiz kaldığı veya enformel çalıştığı büyük

şehirlerde barınma ihtiyacını gecekondulaşma yolu ile

sağlamaktadır. Bu bağlamda gecekondu mahallelerinde

yaşayanların çoğunluğunu genç çalışan yoksullar

oluşturmaktadır. Kentte sağlanan konut imkanının yeterli

olmaması ve niteliksiz genç nüfusun bu ihtiyacını sağlamak için

yeterli gelir düzeyine ve güvencesine sahip olmaması bu sorunun

giderek derinleşmesine neden olmaktadır78. Açıklanan durumun

74 KAPAR, Sosyal, s. 104.75 BORATAV; YELDAN; KÖSE, s. 30.76 SAPANCALI, Sosyal, s. 125.77 SAPANCALI, Sosyal, s. 127.78 KAYGULUK, s. 27 – 28.

25

örneklerini İstanbul’un Tarlabaşı, Ankara’nın Çinçin ve

İzmir’in Buca – Gediz mahallelerinde görmek mümkündür79.

Günümüzde genç nüfusun karşı karşıya kaldığı önemli

sorunlardan biri de giyinmedir. Türkiye’de işgücü piyasasına

giremeyen ya da enformel olarak istihdam edilen genç nüfus

giyinme ihtiyacını fason üretim sonucu piyasaya sürülen

ürünlerden sağlamaktadır80. Bu durum belirtilen kapsamda yer

alan genç nüfusun sosyal dışlanması sonucunu doğurmuştur. Son

yıllarda karşılaşılan bu durum İstanbul ve İzmir’de büyük

alışveriş merkezlerinde kıyafet hırsızlığının gözle görülür

biçimde artmasına neden olmuştur81.

Türkiye’de genç nüfusun sosyal koruma kapsamı dışında

kaldığı bir başka alan da eğitimdir. AB genelinde genç nüfusa

ilişkin eğitim harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı

%3,5 iken Türkiye’de bu oran %0,1’dir82. Açıklanan genç nüfusun

gerekli eğitimi alamaması sebebiyle enformel istihdamın giderek

artması sonucunu doğurmuştur83.

Genç nüfusta sosyal dışlanma sağlık hizmetlerinden

yararlanma açısından da olumsuz gelişmeleri beraberinde

getirmiştir. Yeni liberal ekonomi politikalarının uygulanmaya

başlamasıyla birlikte sosyal güvenlik sistemlerinde yaşanan

dönüşüm sosyal güvenlikte kuşaklararası dayanışmanın da

79 KAYGULUK, s. 27.80 ERDUT, Enformel, s. 75.81http://www.egedesonsoz.com/default.asp? sayfa=haberdetay&part=guncel&hID=78806&haber=tehlikeli-moda- Erişim:29.08.2010.82 EUROSTAT, s. 17.83 SAPANCALI, Yoksulluk, s. 274.

26

zayıflamasına neden olmuştur84. Bu durum işgücü piyasasına

giremeyen veya enformel olarak istihdam edilen genç nüfusun

sağlık hizmetlerinden yararlanması konusunda sorunların

yaşanması ile kendini göstermektedir.

Gerekli ekonomik, sosyal ve siyasal haklardan

yararlanamayan gençler, ihtiyaçlarını karşılamak için yasal

olmayan yöntemlere başvurmaktadırlar. Bu durum genç nüfus

içerisinde suç ve şiddet eğiliminin oranlarının artmasına neden

olmuştur.

4.5. SUÇ VE ŞİDDET

Suç ve şiddet, sosyal dışlanmanın genç nüfus açısından en

dikkat çekici sonucunu oluşturmaktadır. Yeni liberal ekonomi

politikaları ile birlikte dışlanmış konuma düşen gençler

gereksinimlerini karşılamak ve sorunlarını çözmek için suça ve

şiddete yönelmektedirler85. Daha önce İstanbul, Ankara ve

İzmir’e ilişkin olarak verilen ve enformel olarak istihdam

edilen çalışan yoksulların yaşadıkları mahalleler aynı zamanda

kentsel suçun ve şiddetin ortaya çıktığı bölgeleri

oluşturmaktadırlar86. Bu bağlamda gasp, kapkaç, fuhuş,

uyuşturucu madde satışı gibi suçları işleyenler genellikle

sıralanan gecekondu mahallerinde yaşayan gençlerdir87.

84 KAPAR, Sosyal, s. 114.85 SAPANCALI, Sosyal, s. 173.86 KAYGULUK, s. 77.87 YILMAZ Bediz, “Yakındaki Uzak: İstanbul’un Bir Kentiçi MahallesindeSosyal Dışlanma ve Mekansal Sürgün,” Türkiye’de Büyük Kentlerin Gecekonduve Çöküntü Mahallelerinde Yaşanan Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma (içinde),Der: ADAMAN Fikret; KEYDER Çağla, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal PolitikaForumu Yayınları, İstanbul, 2009, s. 28.

27

Burada üzerinde durulması gereken nokta suçu işleyen

gençlerin yaşadıkları bölgeler değil suça yönelme nedenleridir.

Sosyal olarak dışlanmış genç erkeklerin gaspa, kapkaça veya

uyuşturucu madde satışına, genç kadınlarınsa fuhşa yönelmesi

bireysel tercihlerin değil uygulanan ekonomi politikalarının

bir sonucudur. Bu bağlamda işgücü piyasasına giremeyen, temel

gereksinimlerini karşılamak için yeterli gelire sahip olamayan

ve sosyal korumadan da yararlanamayan bireylerin suça

yönelmesinin gerekçesini kapitalist sistemin adaletsizlik

üzerine işleyen yapısında aramak gerekir. Buna karşılık yapılan

bir araştırma Türkiye’de toplumun %45’inin gecekonduda

yaşayanları sadece gecekonduda yaşadıkları için potansiyel

suçlu olarak gördüklerini göstermektedir88.

Şiddet, suçla birlikte genç nüfusta sosyal dışlanmanın bir

başka sonucunu oluşturmaktadır. Şiddet genç nüfusun hem karşı

karşıya kaldığı hem de uygulayarak derinleşmesine katkıda

bulunduğu bir sorundur89. Gerekli ekonomik ve sosyal olanaklara

ulaşamayan ve bölüşüm konusunda bir rekabet içine giren genç

nüfus sahip olduğu maddi ve manevi değerleri korumak ve

geliştirmek için şiddete başvurabilmektedir90. Öte yandan

bahsedilen ihtiyaçlarını karşılayamayan ve korumadan yoksun

olan genç nüfusun belirli gruplar tarafından şiddete maruz

kalması da şiddetin genç nüfus açısından bir başka boyutunu

oluşturur91.

88 YILMAZ, s. 38.89 KESİCİ Mehmet Rauf, “Yoksulluk Şiddet Döngüsünün Sosyal PolitikaAçısından Analizi,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2007/2, s. 131.90 YILMAZ, s. 34.91 KESİCİ, s. 134.

28

Şiddetin salt gereksinimlerin karşılanması bağlamında ele

alınması eksik olacaktır. Gerçekten kadına karşı uygulanan

şiddeti farklı bir biçimde ele almak gerekmektedir. Özellikle

genç nüfus kapsamında bulunan kadına karşı uygulanan şiddet

bugün Türkiye’nin üstü örtülmüş sorunlarından birini

oluşturmaktadır92. Yapılan araştırmalar eğitim düzeyine

bakılmaksızın her 100 genç kadından 35’inin eş veya aile

şiddetine uğradığını göstermektedir93.

Töre cinayetleri de şiddetin bir başka boyutu olarak

gelişmiştir. Kırdan kente göç sonrası yoksulluğun ve sosyal

dışlanmanın da kente taşınması aynı zamanda töre cinayetlerinin

de kırdan kente gelmesine neden olmuştur. Bununla birlikte töre

cinayetleri günümüzde hem kırsal kesimde hem de kentsel kesimde

artarak devam etmektedir94. Töre cinayetlerinde yaşanan artış

aile içerisinde egemen olan cemaat ilişkisi ile yakından

ilişkilidir95.

Suç ve şiddet bir arada terörün ortaya çıkmasına da neden

olmaktadır. Sosyal olarak dışlanmış genç nüfus, yasa dışı

örgütler açısından kolaylıkla eylem alanına çekilebilecek bir

kitleyi oluşturmaktadır. Zira temel ihtiyaçlarını

karşılayamayan gençler hem bu ihtiyaçlarını karşılamak hem de

92 KORAY, Sosyal, s. 448.93 ADAMAN Fikret; KEYDER Çağla, “Türkiye’de Yoksulluk ve Sosyal DışlanmaÜzerine Kuşbakışı Bir Değerlendirme,” Türkiye’de Büyük Kentlerin Gecekonduve Çöküntü Mahallelerinde Yaşanan Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma (içinde),Der: ADAMAN Fikret; KEYDER Çağla, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal PolitikaForumu Yayınları, İstanbul, 2009, s. 23.94 ADAMAN; KEYDER, s. 25.95 KAYGULUK, s. 103.

29

günlük hayat hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla yasa dışı

örgütlenmelere yönelmektedirler96.

5. GENÇ NÜFUSTA SOSYAL DIŞLANMA İLE MÜCADELE YÖNTEMLERİ

Genç nüfusta sosyal dışlanma, yeni liberal ideolojiye

ilişkin uygulamaların ve küreselleşmenin yarattığı bir

sorundur97. Son otuz yılda ortaya çıkan bu soruna çözmek için

getirilen önerilerin yeni liberal ideolojiden yana olanlar

tarafından belirlenmesi bir yandan sorunun çözümünü

güçleştirirken diğer yandan sorunun giderek daha da

karmaşıklaşmasına neden olmaktadır98.

Yeni liberal ideoloji, sosyal dışlanma sorununun geçici

nitelikte olduğunu belirtmektedir. Ayrıca belirtilen ideolojiye

göre genç nüfusta sosyal dışlanmanın çözümü ancak sivil toplum

kuruluşları (STK) aracılığıyla gerçekleştirilebilecektir. Bu

anlayışa göre iyi toplum idealine ulaşmanın tek yolu sosyal

ihtiyaçların STK’lar tarafından karşılanmasıdır99.

Özellikle 1980 sonrası süreçte sosyal refah devleti

uygulamalarında yaşanan gerilemelerle birlikte STK’ların

rolünün ne olacağı konusunda önemli tartışmalar yaşanmıştır.

Yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadelenin STK’larına ve

dolayısıyla piyasa mantığına bırakılması zamanla STK’ların kar

96 SAPANCALI, Avrupa, s. 77; ÖZGEN Neşe, Kentte Yeni Yoksulluk ve GünlükHayat Ütopyaları, Ege Üniversitesi Rektörlük Araştırma Fon Saymanlığı 199EDB 002 No’lu Proje, İzmir, 2000, s. 32.97 KORAY, Sosyal Politikanın, s. 76.98 SAPANCALI, Sosyal, s. 209.99 YURTTAGÜLER Laden, “Yoksullukla Mücadelede STK’ların Rolü: Hizmet Vermeve Sosyal Hak Anlayışı Arasındaki Gerilim,” İnsan Hakları İhlali OlarakYoksulluk (içinde), Der: Pınar Uyan SEMERCİ, s. 72.

30

amaçlı kuruluşlar gibi hareket etmesi sonucunu doğurmuştur.

Ayrıca piyasaya açılan her alanda olduğu gibi STK’larında da

taşeronlaşmalara gidildiği görülmüştür100.

1990’lı yıllardan itibaren STK faaliyet gösterdikleri

alanların dışına çıkarak siyasal alanda faaliyet göstermeye

başlamışlardır. Baskı grubu niteliğinde olan STK’ların siyasal

alanda faaliyet göstermesi onların yardım niteliğinin

sorgulanmasına neden olmuştur. Çünkü yardım amaçlı faaliyet

gösterdiği belirtilen baskı gruplarının siyasal alana yönelmesi

yapılan yardımların işlevinin de siyasallaşması sonucunu

doğurmuştur. Bu bağlamda baskı grupları yardımda bulunurken

insan haklarına aykırı şekilde din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet,

felsefi inanç vb. ayrım yapar hale gelmişlerdir101. Ayrıca bu

süreç STK’ları yardım yapan bir yapı olmaktan çıkarıp sermaye

birikim sürecine katkı yapan unsurlar haline getirmiştir.

Zamanla birçok STK’nın yardım kurumları değil belirli bir

kesimin gereksinimlerini karşılayan oluşumlar haline geldiği

görülmüştür102. Bu açıklamanın örneklerine Türkiye’nin yakın

tarihinde rastlamak mümkündür.

STK’ların siyasallaşmasına ek olarak kaynak ve sürekliliğe

ilişkin sorunlar ile hizmet alanlarının sınırlı olması da

onların genç nüfusta sosyal dışlanma sorununun çözümüne katkıda

bulunamayacağı gerçeğini göstermektedir103. Sosyal dışlanma

100 YURTTAGÜLER, s. 73.101 KIŞLALI Ahmet Taner, Siyasal Sistemler, İmge Kitabevi, 7. Baskı, Ankara,2006, s. 29.102 KAYGALAK, s. 101.103 YURTTAGÜLER, s. 83.

31

sorunun çözümü piyasa ve sermayenin üreteceği çözümlere

bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. Bunun sorumluluğu başta

devlet olmak üzere tüm toplumsal kesimlere düşmektedir.

Dışlanma sorununu yaratan sermayenin ve kapitalist işleyişin

kendisi iken sorunun çözümünün sistemin bizzat desteklediği

kurumlara bırakılması mantıklı bir yöntem değildir104.

Yapılan açıklamalardan hareketle devletin genç nüfusta

sosyal dışlanma sorununa ilişkin çözüm yollarının ana

uygulayıcı olması gerektiğini söylemek doğru olacaktır.

Devletin sosyal dışlanma ile mücadele için uygulayabileceği çok

çeşitli politikalar bulunmaktadır. Bu politikalardan ilki

asgari gelir güvencesinin sağlanmasıdır. Asgari gelir

güvencesinin sağlanması karşılıksız olabileceği gibi çalışma

karşılığı da sağlanabilir. Devletin uygun ortamı sağlayarak

çalışma karşılığı asgari gelir güvencesi sağlanması bireylerin

işgücü piyasasından dışlanmasını da engelleyeceğinden daha

uygun bir uygulamadır105.

Devlet, işgücü piyasası politikaları ile de sosyal

dışlanma sorununun çözümünü sağlayabilir. Günümüzde aktif

işgücü piyasası politikaları uygulama alanı bulmaktadır. Bu

bağlamda uygun iş, eğitim ve yaşam boyu öğrenme gibi kavramlar

ön plana çıkmıştır. Ancak uygulanan bu politikalar yetersiz

kalmaktadır. Çünkü dışlanmış bireylerin tamamını kapsayacak

nitelikte uygulamalar mevcut değildir. Ayrıca baskın anlayış

işsizlik sigortası gibi pasif istihdam politikası araçlarından

104 SAPANCALI, Türkiye’de, s. 19.105 SAPANCALI, Sosyal, s. 212 ve 214.

32

da yararlanmanın koşullarını ağırlaştırmaktadır. Sıralanan

sorunların bertaraf edilmesi için yapılması gereken hem aktif

işgücü piyasası politikalarının hem de pasif işgücü piyasası

politikalarının kapsamının genişletilmesidir106.

Genç nüfusta sosyal dışlanma sorunun çözümü için devlet

tarafından yapılacak en önemli uygulamalardan biri de yeterli

sosyal korumanın sağlanmasıdır. Son otuz yıllık süreçte reform

adı altında sosyal güvenlik ve eğitim sistemlerinin piyasaya

açılması genç nüfusta sosyal dışlanmanın giderek genişlemesine

yol açmıştır. Bu nedenle sosyal güvenlik sisteminden dışlanan

bireylerin yeniden sistem içerisine girmelerinin sağlanması

gerekmektedir107.

Sosyal koruma geliri çeşitli biçimlerde yeniden dağıtarak

sosyal adaletin sağlanmasını amaçlar. Bu bağlamda sosyal koruma

bireylerin yoksulluktan kaçmalarına yardımcı olarak bireysel

özgürlüklerin gelişmesine ve toplumsal bütünleşmenin

sağlanmasına katkıda bulunur. Ekonomik güçleri ve

üretkenlikleri ne olursa olsun bireylerin insan onuruna yaraşır

asgari bir yaşam standardına sahip olması ancak sosyal koruma

ile sağlanabilecek bir durumdur108.

Sosyal koruma toplumun geneline eşit olarak yayılmış

sağlık ve eğitim hizmetleri sunarak eşitsizliğin ve

ayrımcılığın engellenmesinin önünü açar. Bu bağlamda sosyal

106 UŞEN Şelale, “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Aktif Emek PiyasasıPolitikaları,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2007/2, s. 67 ve 84.107 MÜTEVELLİOĞLU; IŞIK, s. 173.

108 KAPAR, Sosyal, s. 111.33

korumanın kapsamının genişletilmesi genç nüfusta sosyal

dışlanmanın engellenmesi için büyük önem taşır109.

SONUÇ

Çalışmada genç nüfusta sosyal dışlanma kavramının ortaya

çıkışı ve bu kavramın son otuz yıllık süreçte yarattığı etkiler

incelenmiştir. Verilerden ve örneklerden anlaşılacağı gibi genç

nüfusta sosyal dışlanma sosyal politikanın temel hedefleri olan

sosyal adaletin ve sosyal barışın sağlanmasının önünde giderek

daha büyük bir engel oluşturmaktadır.

Mevcut görünümleriyle genç nüfusta sosyal dışlanma İnsan

Hakları Evrensel Bildirgesinde belirtilen yaşama özgürlüğünün,

kişisel güvenliğin, sosyal güvenliğin ve temel toplumsal

hizmetlerin karşılanmasının devlet tarafından sağlanması

hedefinin gerçekleştirilmediğini göstermektedir. Bu bağlamda

genç nüfusta sosyal dışlanma aynı zamanda hak ihlali anlamına

gelmektedir. Gerçekten sosyal olarak dışlanmış olan gençler

birincil ve ikincil hak ve özgürlüklerin kullanımı konusunda

ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmış durumdadırlar.

Genç nüfusta sosyal dışlanma sorununun ve bu sorunun

yarattığı etkilerin ortadan kaldırılması veya hafifletilmesi

piyasa mantığına yönelik uygulamalar ile mümkün değildir. Bu

bağlamda yapılması gereken devletin sorunun çözümünde ana aktör

olmasının sağlanmasıdır.

109 KAPAR, Sosyal, s. 111.34

KAYNAKÇA

ADAMAN Fikret; KEYDER Çağla, “Türkiye’de Yoksulluk ve Sosyal

Dışlanma Üzerine Kuşbakışı Bir Değerlendirme,” Türkiye’de Büyük

35

Kentlerin Gecekondu ve Çöküntü Mahallelerinde Yaşanan Yoksulluk

ve Sosyal Dışlanma (içinde), Der: Fikret ADAMAN; Çağla KEYDER,

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Yayınları,

İstanbul, 2009, s. 15 – 27.

BAKER Dean; GLYN Andrew; HOWELL David; SCHMITT John,

“Unemployment and Labour Market Institutions: The Failure of

the Empirical Case for Deregulation,” ILO Working Paper No. 43,

Geneva, 2004.

BORATAV Korkut; YELDAN A. Erinç; KÖSE H. Ahmet, “Globalization,

Distribution and Social Policy: Turkey, 1980 – 1998,” CEPA

Working Papers No. 20, New York, 2000.

BREMAN Jan, “Social Exclusion in The Context of Globalization,”

ILO Working Paper No. 18, Geneva, 2004.

ERCAN Hakan, Youth Employment in Turkey, ILO Ankara Bürosu

Yayınları, Ankara, 2007.

ERDUT Zeki, “Dönüşüm Sürecinde İşgücü Piyasaları,” DİSK

Yayınları, 2. Ulusal Sosyal Politika Kongresi, Ankara, Kasım

2006, s. 166 – 187.

ERDUT Zeki, “Enformel İstihdamın Ekonomik, Sosyal ve Siyasal

Etkileri,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2007/1, s. 53 – 82.

ERDUT Zeki, “Liberal Ekonomi Politikaları ve Sosyal Politika,”

Çalışma ve Toplum Dergisi, 2004/2, s. 11 – 37.

36

EUROSTAT, Combating Poverty and Social Exclusion Report 2010,

European Union Publishing, Brussels, 2010.

http://bianet.org/bianet/insan-haklari/124347-yedi-ayda-

tersanelerde-dokuz-isci-oldu Erişim: 29.08.2010.

http://www.egedesonsoz.com/default.asp?

sayfa=haberdetay&part=guncel&hID=78806&haber=tehlikeli-moda-

Erişim. 29.08.2010.

http://www.taskomuru.gov.tr/index.php?page=habergoster&id=558

Erişim: 29.08.2010

http://webcache.googleusercontent.com/search?

q=cache:sLNYKo6toHMJ:arsiv.ntvmsnbc.com/modules/downloads/

tuzlalar/tuzlalar.doc+tuzla+tersanelerinde+toplam+i%C5%9F

%C3%A7i+%C3%B6ld%C3%BC&cd=2&hl=tr&ct=clnk&client=opera Erişim.

29.08.2010.

KAPAR Recep, “Çalışan Yoksullar,” Sendikal Notlar, Sayı: 29, s.

52 – 75.

KAPAR Recep, “Sosyal Adalet İçin Daha Fazla Sosyal Koruma, DİSK

Yayınları, 2. Ulusal Sosyal Politika Kongresi, Ankara, Kasım

2006, s. 102 – 140.

KAYGALAK Sevilay, Kentin Mültecileri: Neoliberalizm

Koşullarında Zorunlu Göç ve Kentleşme, Dipnot Yayınları,

Ankara, 2009.

37

KESİCİ Mehmet Rauf, “Yoksulluk Şiddet Döngüsünün Sosyal

Politika Açısından Analizi,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2007/2,

s. 121 – 158.

KIŞLALI Ahmet Taner, Siyasal Sistemler, İmge Kitabevi, 7.

Baskı, Ankara, 2006.

KORAY Meryem, Sosyal Politika, İmge Kitabevi, 2. Baskı,

İstanbul, 2005.

KORAY Meryem, “Sosyal Politikanın Anlam ve İşlevini Tartışmak?”

Türk – İş Yayınları, 11. Çalışma İlişkileri Kongresi, İzmit,

Mayıs 2007, s. 67 – 123.

MÜTEVELLİOĞLU Nergis; IŞIK Sayim, “Türkiye Emek Piyasasında

Neoliberal Dönüşüm,” Kriz ve Türkiye’de Neoliberal Dönüşüm

(içinde), Der: Nergis MÜTEVELLİOĞLU; Sinan SÖNMEZ, İstanbul

Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2009, s. 159 – 204.

ÖZGEN Neşe, Kentte Yeni Yoksulluk ve Günlük Hayat Ütopyaları,

Ege Üniversitesi Rektörlük Araştırma Fon Saymanlığı 199 EDB 002

No’lu Proje, İzmir, 2000.

SAPANCALI Faruk, Sosyal Dışlanma, Dokuz Eylül Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayını, İzmir, 2003.

SAPANCALI Faruk, “Avrupa Birliği’nde Sosyal Dışlanma Sorunu ve

Mücadele Yöntemleri,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2005/3, s. 57

– 108.

38

SAPANCALI Faruk, “Türkiye’de İşgücü Piyasası, Sorunlar ve

Politikalar,” TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt. 21,

Sayı 2 – 3, 2008, s. 8 – 30.

SAPANCALI Faruk, “Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma,” DİSK

Yayınları, 2. Ulusal Sosyal Politika Kongresi, Ankara, Kasım

2006, s. 237 – 286.

SEN Amartya, “Social Exclusion: Concept, Application, and

Sucrutiny,” Office of Environemnt and Social Development Asian

Development Bank, Social Development Papers No. 1, Manila,

2000.

TEMİZ Hasan Ejder, “Dünyada ve Türkiye’de Kronik Yoksulluk

Önleme Stratejileri,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2008/2, s. 61

– 100.

TEMİZ Hasan Ejder, “Eğreti İstihdam: İşgücü Piyasasında

Güvencesizliğin ve İstikrarsızlığın Yeni Yapılanması,” Çalışma

ve Toplum Dergisi, 2004/2, s. 55 – 80.

TÜİK 2009 Yıllığı, TÜİK Yayınları, Yayın No. 3436, Ankara,

2009.

UŞEN Şelale, “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Aktif Emek Piyasası

Politikaları,” Çalışma ve Toplum Dergisi, 2007/2, s. 65 – 94.

YELDAN Erinç, Finans Çağında Eklemlenme Kalıpları: Neoliberal

Küreselleşmenin Çevresel Bir Ekonomisi Olarak Türkiye Örneği,

Küreselleşme, Kriz ve Türkiye’de Neoliberal Dönüşüm (içinde),

39

Der: Nergis MÜTEVELLİOĞLU; Sinan SÖNMEZ, İstanbul Bilgi

Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2009, s. 129 – 158.

YILMAZ Bediz, “Yakındaki Uzak: İstanbul’un Bir Kentiçi

Mahallesinde Sosyal Dışlanma ve Mekansal Sürgün,” Türkiye’de

Büyük Kentlerin Gecekondu ve Çöküntü Mahallelerinde Yaşanan

Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma (içinde), Der: Fikret ADAMAN;

Çağla KEYDER, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu

Yayınları, İstanbul, 2009, s. 27 – 39.

YURTTAGÜLER Laden, “Yoksullukla Mücadelede STK’ların Rolü:

Hizmet Verme ve Sosyal Hak Anlayışı Arasındaki Gerilim,” İnsan

Hakları İhlali Olarak Yoksulluk (içinde), Der: Pınar Uyan

SEMERCİ, s. 71 – 92.

40