Türk-Yunan İlişkileri Gelgitinde Azınlık Siyasetine bir Örnek: Kilise İhtilafı

27
Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 101 İstanbul Rum cemaatinin 20. yüzyılın ikinci yarısındaki konumu, Türk-Yu- nan ilişkilerinin özellikle Kıbrıs meselesi bağlamındaki seyriyle doğrudan bağlantılı olmuştur. 6-7 Eylül 1955 olayları, 1964’te Yunan uyruklu İstan- bul Rumlarının kitle halinde sınırdışı edilmeleri ve aynı dönemde Rumlara yönelik –eğitim, vakıflar, basın vs.– diğer kısıtlamalar hep Kıbrıs’ta tansiyo- nun yükseldiği konjonktürlerde gündeme gelmiştir. 1 İstanbul Rumlarını Yunanistan ile Kıbrıs pazarlığında bir koz olarak “masaya” sürmekten çe- kinmeyen dönemin hükümetlerinin anlayışını, Dışişleri Bakanlığı’nın söz- cüsü net bir şekilde özetler: “Türk-Yunan ilişkileri Lozan’da kurulan denge- ye dayanır. Kıyas yolu ile Kıbrıs meselesi, Oniki Ada’da yaşayan Türklerle, İstanbul’da oturan Rumlar ve Patrikhane, bu muvazene içinde mütalaa edi- lir”. 2 Vatandaşlarından bir bölümünü dış politikada adeta bir koz olarak de- ğerlendiren bu anlayış çerçevesinde, İstanbul Rumları ve özellikle de Pat- rikhane’nin Yunanistan kamuoyu nezdindeki önemi dolayısıyla, bunların koşullarında hükümetçe gerçekleştirilecek iyileştirmeler veya yaratılacak Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek Kilise ihtilaf› STEFO BENL‹SOY 1 ‹stanbul Rum az›nl›¤›na yönelik öldürücü bir darbe oluflturan Yunan uyruklu Rumlar›n kitle halinde s›n›rd›fl› edilmesi ve onlarla birlikte çok say›da Türk uyruklu Rumun da ülkeyi terk etmesi sonucu yaklafl›k 30-40 bin Rum Türkiye’den ayr›lm›fl ve Yunan uyruklu Rumlar›n bütün mallar›na el kon- mufltur. Bu sürecin ayr›nt›l› bir tasviri için bkz. Hülya Demir & R›dvan Akar, ‹stanbul’un Son Sür- günleri (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar› 1994); Alexis Alexandris, The Greek Minority of Istanbul and Greek-Turkish Relations 1918-1974 (Athens: Centre for Asia Minor Studies, 1992). 2 Milliyet, 17 Nisan 1965. Macar bunun Patrikhane’nin Türk-Yunan iliflkileri çerçevesinde “karfl›l›kl›- l›k” terimleriyle ele al›nd›¤›n›n resmî a¤›zdan belirtildi¤i ilk aç›klama oldu¤unu vurgular. Bkz. Elçin Macar, “A Victim of Reciprocity: The Greek Patriarchate of Istanbul” içinde Reciprocity, Greek and Turkish Minorities Law, Religion and Politics, ed. Samim Akgönül, (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Univer- sity Press 2008) s. 146.

Transcript of Türk-Yunan İlişkileri Gelgitinde Azınlık Siyasetine bir Örnek: Kilise İhtilafı

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 101

İstanbul Rum cemaatinin 20. yüzyılın ikinci yarısındaki konumu, Türk-Yu-nan ilişkilerinin özellikle Kıbrıs meselesi bağlamındaki seyriyle doğrudanbağlantılı olmuştur. 6-7 Eylül 1955 olayları, 1964’te Yunan uyruklu İstan-bul Rumlarının kitle halinde sınırdışı edilmeleri ve aynı dönemde Rumlarayönelik –eğitim, vakıflar, basın vs.– diğer kısıtlamalar hep Kıbrıs’ta tansiyo-nun yükseldiği konjonktürlerde gündeme gelmiştir.1 İstanbul RumlarınıYunanistan ile Kıbrıs pazarlığında bir koz olarak “masaya” sürmekten çe-kinmeyen dönemin hükümetlerinin anlayışını, Dışişleri Bakanlığı’nın söz-cüsü net bir şekilde özetler: “Türk-Yunan ilişkileri Lozan’da kurulan denge-ye dayanır. Kıyas yolu ile Kıbrıs meselesi, Oniki Ada’da yaşayan Türklerle,İstanbul’da oturan Rumlar ve Patrikhane, bu muvazene içinde mütalaa edi-lir”.2 Vatandaşlarından bir bölümünü dış politikada adeta bir koz olarak de-ğerlendiren bu anlayış çerçevesinde, İstanbul Rumları ve özellikle de Pat-rikhane’nin Yunanistan kamuoyu nezdindeki önemi dolayısıyla, bunlarınkoşullarında hükümetçe gerçekleştirilecek iyileştirmeler veya yaratılacak

Türk-Yunan iliflkileri gelgitindeaz›nl›k siyasetine bir örnekKilise ihtilaf›STEFO BENL‹SOY

1 ‹stanbul Rum az›nl›¤›na yönelik öldürücü bir darbe oluflturan Yunan uyruklu Rumlar›n kitle halindes›n›rd›fl› edilmesi ve onlarla birlikte çok say›da Türk uyruklu Rumun da ülkeyi terk etmesi sonucuyaklafl›k 30-40 bin Rum Türkiye’den ayr›lm›fl ve Yunan uyruklu Rumlar›n bütün mallar›na el kon-mufltur. Bu sürecin ayr›nt›l› bir tasviri için bkz. Hülya Demir & R›dvan Akar, ‹stanbul’un Son Sür-günleri (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar› 1994); Alexis Alexandris, The Greek Minority of Istanbul andGreek-Turkish Relations 1918-1974 (Athens: Centre for Asia Minor Studies, 1992).

2 Milliyet, 17 Nisan 1965. Macar bunun Patrikhane’nin Türk-Yunan iliflkileri çerçevesinde “karfl›l›kl›-l›k” terimleriyle ele al›nd›¤›n›n resmî a¤›zdan belirtildi¤i ilk aç›klama oldu¤unu vurgular. Bkz. ElçinMacar, “A Victim of Reciprocity: The Greek Patriarchate of Istanbul” içinde Reciprocity, Greek andTurkish Minorities Law, Religion and Politics, ed. Samim Akgönül, (‹stanbul: ‹stanbul Bilgi Univer-sity Press 2008) s. 146.

olumsuzlukların karşı taraftan ödünler elde etmede işe yarayacağı düşünül-müştür. Bu yazıda, Kıbrıs sorunu bağlamında gündeme gelen azınlık karşıtıuygulamalardan birini, aslında bir “cemaat çatışması” gibi görünen bir va-kayı, 1965 yılında Papa Eftim önderliğindeki Türk Ortodoks Kilisesi’ninGalata’da iki Rum kilisesi ve bir ilkokula el koyma girişimini ele alacağız.

Papa Eftim ve Türk Ortodoks Kilisesi

Cumhuriyet döneminde Patrikhane ile Ankara arasındaki ilişkileri ve Rumazınlığa dönük hükümet politikalarını değerlendirebilmek için göz önündebulundurulması gereken önemli bir etken, Papa Eftim yönetimindeki TürkOrtodoks Kilisesi’dir.3 “Karamanlılar” olarak da anılan Türkçe konuşanAnadolu Hıristiyanlarının4 dinî merci olarak bir “Türk Ortodoks Patrikha-nesi”nin kurulması meselesi, esas olarak Milli Mücadele döneminde günde-me gelmiştir. Aslında Anadolulu Türkdil Ortodoks Hıristiyanların, Türkmilliyetçiliğinin ilgisine mazhar olması, Yunan milliyetçiliğine göre çok da-ha yeni bir durumdu. Bu durum, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarınındaralması ve rakip milliyetçiliklerin sonu gelmeyen tehditleri dolayısıylaAnadolu’ya ilişkin yeni bir ilginin ortaya çıkmasıyla doğrudan bağlantılıdır.Bilindiği üzere, Türk milliyetçiliğinin gelişimiyle Anadolu’nun tarihsel vekültürel olarak Türklüğe ait olduğu kanısı ön plana geçmiş ve zaman içeri-sinde Anadolu, “Türk anavatanı” kavramıyla doğrudan bağlantılı hale gel-miştir. Böyle bir anlam kayması, Türklerin, Anadolu’nun otokton halkı ol-duğu, dolayısıyla da bölgedeki varlıklarının aslında çok daha öncelere aitolduğu gibi bir anlayışı beraberinde getirmiştir. Anadolu’daki Hıristiyanla-rın Türklüğü meselesi de Türklerin Anadolu’daki varlıklarının, Batı’da dü-şünüldüğü gibi tarihin görece yeni evrelerinde gerçekleşmiş sathi bir vaka-

Stefo Benliyos

102 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

3 Papa Eftim ve Türk Ortodoks Kilisesi’nin kurulufl süreci için bkz. Foti Benlisoy, Papa Eftim and theFoundation of the Turkish Orthodox Church, Bo¤aziçi Üniversitesi (yay›mlanmam›fl yüksek lisanstezi); Alexis Alexandris, “‹ Apopira Dimiourgias Tourkorthodoksis Ekklisias stin Kappadokia [Ka-padokya’da Türk Ortodoks Kilisesi Kurma Giriflimi]”, Deltio Kendrou Mikrasiatikon Spoudon 4,Atina 1983; Elçin Macar, Cumhuriyet Döneminde ‹stanbul Rum Patrikhanesi (‹stanbul: ‹letiflim Ya-y›nlar› 2003); Teoman Ergene, ‹stiklal Harbinde Türk Ortodokslar›, (‹stanbul: ‹.P. Neflriyat, 1951).

4 Karamanl›larla ilgili genel bilgi için bkz. Evangelia Balta, Karamanlidika Additions (1584-1900),(Athénes: Centre D’Etudes D’Asie Mineure 1987); Evangelia Balta, Karamanlidika Additions XX.Siécle, (Athénes: Centre D’Etudes D’Asie Mineure 1987); Ilias Anagnostakis & Evangelia Balta, LaDecouverte de la Cappadoce, (‹stanbul, Eren 1994); Gerasimos Augustinos, Küçük Asya Rumlar›,(Ankara: Ayraç Yay›nlar› 1997); Richard Clogg, “Anadolu H›ristiyan Kar›ndafllar›m›z: The Turkish– Speaking Greeks of Asia Minor”, Anatolica Studies in the Greek East in the 18th and 19th centu-ries, (Hempshire: Variorum 1996), III, s. 65-91; Paschalis Kitromilides, “Imagined Communities’and the Origins of the National Question in the Balkans”, Enlightenment, Nationalism, Orthodoxy,(Hempshire:Variorum 1989), XI, s. 149-92.

dan ziyade, oldukça eski ve köklü bir hadise olduğu vurgusu bağlamındagündeme geldi. Bu toplulukların Türk olduklarının belirlenmesi hem Türk-lerin Anadolu’daki varlığını tarihin daha eski devrelerine taşıyacak hem deAnadolu’ya ilişkin rakip milliyetçiliklerin iddialarını bertaraf edebilecekti.

Anadolu Hıristiyanlarının Türklüğü tartışmasının esas olarak mütarekeyıllarında alevlenmesi tesadüf değildir. Anadolu’nun geleceğinin belirsiz ol-duğu bu dönemde, her dinî/etnik cemaat Wilson prensipleri vasıtasıyla böl-gelerinde demografik, tarihî ve kültürel bakımlardan üstünlüğü ellerindetuttuklarını, iddia ve ispat etme gayreti içerisindeydiler. Anadolu Hıristi-yanlarının orijini meselesinin bu kadar yakıcı hale gelmesinde başka faktör-ler de etki sahibidir elbette. “Karamanlılar” batı cephesinin tam ortasındayer aldıklarından onların Ankara hükümetine bağlılıkları önem arz ediyor-du. Keza buradaki Hıristiyanların durumu propaganda bakımından bir hay-li önemliydi. Türkler dünya savaşından gayrimüslimler hususunda “şaibeli”olarak çıkmışlardı. Ermeni tehciri ve Rumlara yönelik uygulamalar Batı ka-muoyunda belli bir hassasiyet yaratmıştı ve Anadolu üzerinde Yunan ve Er-meni talepleri de önemli ölçüde bu hassasiyete dayanıyordu. Dolayısıylamilli mücadele bakımından bir yandan Batı kamuoyunca savaş suçlusu ad-dedilen İttihat ve Terakki’den kendini ayırmak ve öbür yandan da gayri-müslimlerin baskıya tâbi tutuldukları iddialarını karşılamak büyük önemarz ediyordu. Papa Eftim adlı bir papaz etrafında oluşan “Türk Ortodoksla-rı” hareketi bu ikinci iddiayı karşılamak için elverişli bir imkândı. BöyleceAnadolu Hıristiyanlarının Yunanlılıkla hiçbir ilgilerinin olmadığı gibi, Ana-dolu’da gelişen hareketin de Hıristiyan karşıtı bir fanatizmle ilgisinin olma-dığı da bizzat Hıristiyanların ağzıyla ispat edilmiş olacaktı.

Bir Türk kilisesi kurma girişimi, Anadolu’nun muhtelif yerlerinden Orto-doks cemaatlerinin Ankara’ya çektikleri bir Türk Ortodoks kilisesi kurul-ması hakkındaki telgrafların basında sıkça yer almasıyla 1921 ortalarındagüncellik kazanır. Bu mektupların samimi görüşleri mi ifade ettikleri yoksaresmî bir basın kampanyasının ürünü mü oldukları tartışması bir yana, İs-tanbul’da Patrikhane’nin mütarekeden itibaren Osmanlı hükümetiyle gele-neksel uzlaşma siyasetini bir tarafa bırakarak açıkça Yunan milliyetçiliğininyörüngesine girmesi ve özellikle Yunan ordusunun İzmir’e çıkması, halenTürk hâkimiyeti altındaki Ortodoks Hıristiyan cemaatleri zor durumda bı-rakmıştı.5 Misilleme tehdidinden çekinen bu cemaatler bir biçimde Patrik-

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 103

5 Ocak 1919’da Patrikhane, Osmanl› yönetimindeki tüm Rum naz›r, mebus, ayan ve devlet görevli-lerinin makamlar›ndan istifa etmelerini ve Rum ahalinin yerel ve genel seçimlere kat›lmamas›n› is-ter. Alexandris’e göre Osmanl› Rum taraf›n›n Kas›m-Aral›k 1919 genel seçimlerine kat›lmama ka-rar› ve Osmanl› Rumlar›n› imparatorlu¤un sivil sorumluluklar›ndan azade k›lan Patrikhane bildirisi

hane’nin resmî çizgisinden ayrışmaya çalışarak kendilerini korumaya çalış-mış olabilirler.

Özellikle 1921 sonlarında Patriklik makamına Yunan uyruklu ve Venize-losçu olarak bilinen Meletios Metaksakis’in seçilmesiyle Ankara hükümetiçalışmalara hız verir. Ankara’da edindiği tanışıklıklar vasıtasıyla etkili birisim haline gelen Papa Eftim, “Türk Ortodokslarının Vekil-i Umumisi” sıfa-tıyla Anadolu’nun Ortodoks cemaatlerini Kayseri’de toplanacak bir kongre-ye temsilci göndermeye davet eder. Papa Eftim, Anadolu’daki cemaatlernezdinde Ankara hükümetiyle işbirliği yapmanın menfaatlerine olacağı fik-rini yayıyor ve özellikle sürgün ve misilleme tehdidi karşısında bulunan ce-maatlerin güvenliğini sağlamada etkili oluyordu. Yine Patrikhane’yi Türkkökenli Ortodoksları Helenleştirmekle itham ediyor ve dolayısıyla da İstan-bul ile her türlü ilişkiyi kesmeyi savunuyordu.

Sözü edilen kongre, Kayseri’de temmuz ayında toplanır ve 1922 Sonba-harı’nda Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kuruluşu ilan edilir. Ancak Batıcephesinin çökmesi ve Yunanlıların Anadolu’dan çekilmesi sonrasında za-manla kongrenin faaliyetleri hız ve etkisini yitirir. Lozan görüşmelerindebir müddet için, Karamanlıları nüfus mübadelesinden muaf kılma fikri tar-tışılır.6 Ancak neticede Karamanlılar mübadeleye dahil edilirler. Bu kararınalınmasında, Türk delegasyonunun tüm itirazlarına rağmen, Patrikhane’ninİstanbul’da kalmasına karar verilmesinin payı olsa gerek. Karamanlıların as-len Türk olduklarına dair giderek büyüyen bir inanç olmasına rağmen hü-kümet, Patrikhane Türkiye sınırları dahilinde kaldığı müddetçe sözü geçentopluluğun Yunan propagandasının etkisine açık olacağı şüphesini taşıyor-du.7 Karamanlıların mübadele edilmesiyle birlikte Türk Ortodoks Kilisesipotansiyel toplumsal tabanını yitirmiş oldu.8 Papa Eftim, ailesi ve bazı ya-

Stefo Benliyos

104 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

“Rum milleti”nin resmen son bulmas›n› simgeler. Alexis Alexandris, “The Constantinopolitan GreekFactor During the Greco-Turkish Confrontation of 1919-1922”, Byzantine & Modern Greek Studi-es 8, 1983, s. 146.

6 Harry Psomiades, The Eastern Question The Last Phase, (Thessaloniki: Institute for Balkan Studies1968), s. 92; Richard Clogg, “Anadolu H›ristiyan Kar›ndafllar›m›z: the Turkish-speaking Greeks ofAsia Minor”, içinde Neohellenism, ed. John Burke & Stathis Gauntlett, Humanities Research Cent-re, Monograph 5, Canberra Australian National University, 1992, s. 65 ve Gotthard Jaeschke,“Die Türkisch-Orthodoxe Kirche”, Der Islam 39, 1964, s. 114-5.

7 Gotthard Jaschke, “Die Türkisch-Orthodoxe Kirche”, Der Islam 39, 1964, s. 114-5.

8 Fakat yine de, Samim Akgönül’ün nüfus mübadelesinin ard›ndan “‹stanbul’da neredeyse hiç Kara-man Ortodoksu kalmam›flt›r” tespitinin aksine, ‹stanbul Rum cemaatinin içerisinde 19. yüzy›l›n or-tas›ndan itibaren giderek artan oranlarda flehre göçen güçlü bir “Karamanl›” grup bulundu¤unubelirtmek gerekir. Fakat bunlar bölgedeki hemflerilerine nazaran ‹stanbul Rum cemaatinin ideolojikve kültürel yönelimine büyük ölçüde entegre olmufllard›r. Dolay›s›yla Papa Eftim aç›s›ndan ‹stanbulcemaatinin bu alt grubuna yaslanmak da mümkün olmam›flt›r. Bkz. Samim Akgönül, Türkiye Rum-lar› Ulus-Devlet Ça¤›ndan Küreselleflme Ça¤›na Bir Az›nl›¤›n Yok Olufl Süreci (‹stanbul: ‹letiflim Ya-

kın çalışma arkadaşlarıyla Bakanlar Kurulu kararıyla mübadele uygulama-sından muaf tutulur ve daha sonra İstanbul’a giderek iki kez Patrikhane’yiele geçirme girişiminde bulunursa da başarılı olamaz. Patrikhane’nin Türki-ye’de kalmasının kesinleşip Türk-Yunan ilişkilerinde yumuşama başlayıncahükümet de Eftim’e desteğini azaltır. Bunun üzerine Patrikhane, Eftim’i dinadamlığından ihraç eder. Bir süre sonra Patrikhane’nin izlediği politikadanhoşnut olmayan Galata’daki cemaat vakfının üyeleri tarafından buradakiPanagia Kafatiani (Kefeli Meryem) Kilisesi’ne davet edilen Eftim, Galata’da-ki bu kilisede 14 Haziran 1924 “Müstakil Türk Ortodoks Kiliseleri Baş Pa-pazlığı Vakfı”nı kurar. 31 Mart 1926’da ise, daha sonraları depo olarak kira-layacağı, Galata’daki Sotiros Hristos (Kurtarıcı İsa) kilisesine el koyar.9 Kezaaynı dönemde, Eftim’in yakın çalışma arkadaşı İstamat Zihni Özdamar, Ba-lıklı Rum Hastanesi’nin “tek mütevellisi” olur.10

Bu dönemden sonra Papa Eftim’in etkinlikleri Türk-Yunan ilişkilerininseyrine göre gelişir. İlişkilerin olumlu yönde geliştiği dönemlerde Papa Ef-tim ve taraftarlarının Patrikhane aleyhindeki davranışları daha temkinli birbiçim alır ve hükümet tarafından sınırlandırılır. İlişkilerin kötüleştiği dö-nemlerdeyse daha aktif hale gelir ve hükümet ve basın tarafından da Patrik-hane’yi köşeye sıkıştırmak için kullanılır. Cemaatsiz Türk Ortodoks Kilisesiancak hükümetin ona ihtiyaç duyduğu zamanlarda gündeme gelir ve budönemde de özellikle Patrikhane’ye karşı bir silah olarak kullanılır.

Papa Eftim’in etki ve gücü 1930’lu yıllardan itibaren azalmaya başlar veancak 1950’lerin ortalarından itibaren Kıbrıs meselesinin alevlenmesiyleberaber yeniden gündeme gelir.11 1955 yılının ikinci yarısında Kıbrıs me-selesinin, Türkiye kamuoyunda daha önce hiç olmadığı kadar gündeme

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 105

y›nlar› 2007) s. 154. Mübadele sonras› ‹stanbul Rum cemaati içerisindeki Karamanl›lar hakk›ndabkz. Nikos Apostolidis, Anamneiseis apo tin Konstantinoupoli [‹stanbul’dan Hat›ralar] (Atina: Tro-halia 1996). Ailesi de Ni¤de kökenli olan Nikos Apostolidis 1911-1971 y›llar›nda ‹stanbul’da ge-çirdi¤i y›llar› aktard›¤› an›lar›nda ‹stanbul’un “Anadolulu” Rumlar› hakk›nda, özellikle de meslekifaaliyetleri hakk›nda önemli bilgiler aktar›r.

9 Bu kilise II. Dünya Savafl› sonras› Türk-Yunan yak›nlaflmas› esnas›nda 18 May›s 1947’de Patrikha-ne’ye iade edilir. Ancak 50’li y›llarda bir yol geniflletme çal›flmas› s›ras›nda y›k›l›r.

10 Pulluo¤lu/Pulo¤lu ‹stamat Zihni (Özdamar) 1879’da Bodrum’da do¤du. Türk Ortodoks hareketinekat›ld›¤› s›rada Denizli mahkemesinin bir üyesiydi. Türk Ortodoks Kongresi’nin umumi kâtipli¤iniyapm›flt›r. Papa Eftim ile birlikte mübadeleden muaf tutulanlar aras›ndad›r. 1930’larda hükümettaraf›ndan Bal›kl› Rum Hastanesi’nin tek mütevellisi olarak atan›r. 1935’te Eskiflehir milletvekili ola-rak 1946’ya kadar ayn› görevde bulunmufltur. Tek mütevelli süreci için bahsi geçen dönemde Ba-l›kl› Rum Hastanesi’nin baflmuhasebecili¤ini yapan Apostolidis’in an›lar›na bak›labilir.

11 Papa Eftim’in K›br›s meselesi dolay›s›yla Patrikhane karfl›t› söylemi için bkz. Türk Ortodokslar› Ru-hani Reisi Papa Eftim’in K›br›s Hakk›ndaki Görüflleri (‹stanbul 1958); Atenagoras›n Organ› ElefteriFoni Gazetesine Cevab›m ve Fener Patrikhanesi ile Rumlu¤un iç yüzü (‹stanbul: Ata’n›n Yurdu Ya-y›nlar› 1959).

gelmesiyle Rum azınlık ve özellikle de Kıbrıs Başpiskoposu Makarios’unfaaliyetleri dolayısıyla Patrikhane, 6-7 Eylül olaylarıyla sonuçlanacak yo-ğun bir kampanyanın hedefi olur.12 Bu kampanya çerçevesinde Papa Eftimyeniden gündeme gelir ve kilise meselelerini tanıyan biri olması hasebiyle,Patrikhane’nin “gerçek yüzünü”, yani “Makarios’la olan bağlarını” ortayakoyabilecek bir “bilirkişi” olarak muamele görür ve kendisine sık sık baş-vurulur. 6-7 Eylül olaylarının yarattığı şok ve Kıbrıs meselesinin zamanlagündemden düşmesiyle Papa Eftim ve Türk Ortodoks Kilisesi yenidenkendi haline bırakılır. Hatta Kıbrıs meselesinde göreli bir yumuşamanınyaşandığı 1959 yılında azınlıkların karşılıklı sorunlarını görüşmek üzereTürkiye ve Yunanistan başbakanları tarafından görevlendirilen iki diplo-mat, Zeki Kuneralp ve Dimitri Bitsios’un hazırladıkları 4 Ağustos 1959 ta-rihli “İkili Rapor”da Papa Eftim’in elinde bulundurduğu son kilise olan Pa-nagia Kafatiani’nin Patrikhane’ye iadesi ve Papa Eftim’e Patrikhane tarafın-dan ömür boyu kaydıyla “münasip” bir maaş bağlanması tavsiye edilir.13

Ta ki, 1963 sonrasında Kıbrıs meselesinin yeniden ülke gündeminin birin-ci sırasına yerleşmesine kadar.

Kilise ihtilaf›

Kıbrıs sorunu nedeniyle Türk-Yunan ilişkilerindeki gerginlik 1965 yılındada devam eder. Aralık 1963’teki kanlı olaylardan sonra Kıbrıslı Türklere yö-nelik ekonomik abluka 1965 yılında giderek yoğunlaşır. Bunun sonucundada 1964’ten itibaren yoğunlaşan, Patrikhane ve Rumlara yönelik olumsuzuygulamalar ve basının olumsuz tavrı devam eder. 28 Nisan’da Patrikha-ne’nin mali kayıtları inceleme altına alınır. Bu sıralarda Başbakan YardımcısıSüleyman Demirel gerekli görülürse Patrikhane’nin sınırdışına çıkarılabile-ceğini belirtir.14 Denetime bir süre sonra son verilse de basında denetim so-nucu Patrikhane aleyhindeki şüphelerin doğrulandığı haberleri çıkar. Aynıdönemde Patrikhane kapısına bir polis kulübesi yerleştirilir ve bazı kişile-rin Patrikhane’yi ziyareti engellenir. Azınlık basınına yönelik uygulamalar

Stefo Benliyos

106 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

12 Bu kampanya için bkz. Foti Benlisoy, “6-7 Eylül Olaylar› Öncesinde Bas›nda Rumlar”, ToplumsalTarih 81, Eylül, 2000.

13 Bu tavsiyeye ra¤men an›lan kilise Patrikhane’ye iade edilmeyecektir. “‹kili Rapor” için bkz. Akgö-nül, a.g.e., s. 231-246.

14 Difliflleri Bakan› Hasan Ifl›k da 9 Haziran 1965’te ABD yetkilileriyle görüflmesinde Türk-Yunaniliflkilerinde sürekli k›flk›rt›c› bir unsur olan ‹stanbul’daki Yunan uyruklular›n say›s›n›n azalmas›n›nfaydal› olaca¤›n›; ayn› fleyin özellikle uluslararas› bir rol oynayan Atenagoras ve Patrikhane içinde geçerli oldu¤unu düflündü¤ünü ifade eder. Bkz. Foreign Relations 1964-1968, cilt XVI K›br›s,Yunanistan, Türkiye (Washington: US Goverment Printing Office 200) s. 420-422.

da sertleşir. Eleftheri Foni gazetesi kapatılır ve yayımcısı sınırdışı edilir,15

Yunan gazetelerinin Türkiye’ye girişi yasaklanır. Rum okullarına Yunan ve-ya Rum öğretmen tayininde zorluklar çıkarılır, Rum vakıflarından tekraryüzde beş vergi alınmaya başlanır.16

Bu ortamda Papa Eftim taraftarları da harekete geçer. Papa Eftim’in büyükoğlu ve vekili Turgut Erenerol, 1 Eylül günü Galata Vekilharç Sokağı’ndakiAya Nikola ve Aya Yani Kiliselerini ele geçirmeye teşebbüs eder.17 TurgutErenerol kiliselere kendisine bağlı din adamları (Aya Nikola’ya Papaz Niko-laos ve bir zangoç, Aya Yani’ye de Papaz Nikolaos Atinis) yerleştirmeye çalı-şır. Patrik Atenagoras durumu öğrenince kiliselere vekilini ve Avukat Niko-laos Sarris’i gönderir. Patrikhane temsilcileri, din adamları, cemaatin hukukdanışmanları gece saat bire kadar kiliseleri basan Eftim taraftarlarıyla tartı-şırlar. Eftim taraftarları bu arada sürekli olarak 1964’e ait tapuları göstererekkiliselerin kasalarının, kitaplarının vs. kendilerine teslim edilmesini isterler.Bu arada Papa Eftim’in küçük oğlu Selçuk Erenerol, Aya Nikola kilisesi ci-varında Eleftheri Foni gazetesinin yayımcısı Andreas Lambikis’e saldırır. Ge-ce geç vakit üst düzey bir emniyet yetkilisinin müdahalesiyle “Eftimciler”Aya Nikola Kilisesi’ni terk ederler. Kilisede sadece Patrik Atenagoras’ın Ga-lata temsilcisi olarak atadığı Skopelu Episkoposu Aleksandros’un geceleme-sine izin verilir. Aya Yani Kilisesi’nde ise Patrikhane’ye ve Papa Eftim’e bağlıbirer din adamı geceler. Ertesi gün kilisenin anahtarları patriğe teslim edilir.Tüm bu gelişmeler sırasında Patrik Atenagoras, Başbakan Suat Hayri Ür-güplü’ye bir telgraf göndererek Papa Eftim taraftarlarının “kanunsuz ve key-fi” davranışlarına dikkat çeker. Aynı zamanda bir Patrikhane heyeti de vali-liği ziyaret ederek olayı bildirir ve işgalcilere karşı resmî makamların koru-masını ister. Sonraki günse Derkon (Terkos) Metropoliti Miron, AvukatlarKaludis ve Tahmincoğlu’yla Aya Nikola Kilisesi’nin kayyumları Tamburoğlu

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 107

15 Eleftheri Foni gazetesi baflyazar› Andreas Lambikis az›nl›klara karfl› uygulanan politikalar› elefl-tirdi¤i milli e¤itim bakan› ve cumhurbaflkan›na hitaben kaleme ald›¤› iki aç›k mektup nedeniyle“milli birli¤i bozacak flekilde Rumluk propagandas›” yapmaktan suçlu bulunarak 11 Eylül 1965tarihinde s›n›rd›fl› edilecek ve gazetesi de bir süre sonra kapanacakt›r. Akgönül, a.g.e., s. 298;Alexandris, a.g.e., s. 288.

16 Alexandris, a.g.e.; Elçin Macar, a.g.e., 2003, s. 206-9.

17 Kökenleri 17. yüzy›la uzanan Galata’daki ‹oannis Prodromos ve Hagios Nikolaos Kiliselerinintarihî, özellikle de mimari vas›flar› hakk›nda bkz. Zafer Karaca, ‹stanbul’da Osmanl› DönemiRum Kiliseleri (‹stanbul: Yap› Kredi Yay›nlar› 1996) s. 165-177; Orhan Türker, Galata’dan Ka-raköy’e (‹stanbul: Sel Yay›nc›l›k 2000) s. 38-47; Reflad Ekrem Koçu, ‹stanbul Ansiklopedisi cilt 3(‹stanbul: ‹stanbul Ansiklopedisi ve Neflriyat 1958-1971) s. 1573-4, 1583. ‹oannis ProdromosKilisesi’nin bugünkü binas› 1843 y›l›nda ‹stanbul’daki Sak›zl› tüccar ve gemicilerin yard›mlar›ylayap›l›rken Hagios Nikolaos Kilisesi’yse 1856 y›l›nda Galata Rumlar› ve Kefalonya gemicilerininyard›mlar›yla infla edilmifltir.

ve Mikropulos, emniyet müdürlüğü’ne giderek durumu aktarırlar.18 3 Eylülgünüyse Eftim taraftarı olan bir zangocun Aya Nikola kilisesi dışında elin-deki metreyle ölçüm yaptığına tanık olunur. Apoyevmatini gazetesine görebu davranışın amacı belki de bu kilisenin dışına bir tabela asmak içindir.Fakat gazeteye göre olayın gelişimi ve aldığı boyut “Eftimcilerin” planları-nın başarısızlığa mahkûm olduğunu göstermektedir.19

Milliyet’e göreyse Türk Ortodoks Patrik Vekili Turgut Erenerol, tapu ka-yıtlarını çıkartarak kiliselerin kendilerine ait olduğunu iddia etmiş ve mah-kemeye müracaat ederek Fener Rum Patrikhanesi’nin bu kiliseleri kullan-mamasını istemiştir. Fener ise emniyet müdürlüğüne ve valiliğe başvurarakkiliseleri kendi cemaatlerinin de kullanmasını istemiştir.20

Bu iki kilisenin de geçmişi fetihten önceye dayanmakta ve padişah fermanımucibince Galata cemaatine ait bulunmakta idiler. Galata cemaati, 1964 ön-cesi 15 bin kişilik bir nüfusa ve önemli bir maddi varlığa sahipti. Sadece PapaEftim’in 1923 yılında ele geçirdiği Panagia Kafatiani Kilisesi’nin mülkleriningetirdiği yıllık gelir 1 milyon drahmiye ulaşmaktaydı.21 İstanbul’da Patrikha-ne’ye bağlı kiliselerin durumu çeşitli vesilelerle kamuoyunun gündemine da-ha önce de gelmişti. Örneğin 14 Temmuz 1965’te Süryani cemaatine bağlıKumkapı’da yaşayan 150 aile, Patrik Atenagoras’tan Kumkapı’da “cemaat az-lığından kapalı tutulan” iki kiliseden birini kendilerine tahsis etmesi taleple-rine olumlu yanıt vermeyip “büyük güçlükler çıkarması” üzerine Turgut Ere-nerol kendilerine Galata’daki “Papayorgia” Kilisesi’ni tahsis eder. Bunun üze-rine de cemaat Türk Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlanmak istediğini açıklar.Hürriyet’teki habere göre Fener Patrikhanesi paniğe kapılıp birkaç papaz ara-cılığıyla Süryanileri vazgeçirmeye çalışsa da Süryaniler, “Rum Patrikhanesi’neküstüklerini ve bir daha geri dönmeyeceklerini” bildirirler.22

Hafta sonuna yaklaşıldıkça Galata’daki iki kilisede pazar ayinlerinin yapı-lıp yapılamayacağı sorusu ortaya çıkar. 4 Eylül günü Metropolitler İeroni-mos ve Hrisostomos ile Avukatlar Kaludi Laskaris ve Nikolaos Sarris’tenoluşan Patrikhane heyeti, emniyet müdürlüğüne giderek kiliselerde pazarayini yapabilmeleri için gereken tedbirlerin alınmasını isterler ve taleplerineolumlu yanıt alırlar.23 Ancak 4 Eylül akşamı İçişleri Bakanı Atenagoras’ın

Stefo Benliyos

108 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

18 Apoyevmatini, 1 Eylül 1965; Embros, “Mia nea Aftodikia tu Eftim”, 2 Eylül 1965; Apoyevmatini2 Eylül 1965; Ethnos, “Neos Diogmos kai Yvreis kata tou Athenagora”, 21 Eylül 1965.

19 Apoyevmatini, 4 Eylül 1965.

20 Milliyet, “‹ki Kilise Önünde Polis Bekliyor”, 6 Eylül 1965.

21 Ethnos, “Neos Diogmos kai Yvreis kata tou Athenagora”, 21 Eylül 1965.

22 Hürriyet, “Athenagoras Kilise Vermeyince Süryaniler Papa Eftim’e S›¤›nd›”, 19 Temmuz 1965.

23 Apoyevmatini, 4 Eylül 1965.

Başbakan Ürgüplü’ye gönderdiği telgrafa cevaben 17/11/1964 tarihli tapu-dan, Papa Eftim’in 1936’da evkaf müdürlüğüne verdiği beyannameden bah-sedilerek buna herhangi bir itiraz yapılmadığı belirtilir. Bunların sonucundada kiliselerde 5 Eylül tarihinde ayin yapılmayacağı, bu emre karşı koyanlarhakkında da cezai işlem yapılacağı bildirilir.

Bilindiği gibi 1936 yılında yürürlüğe giren Vakıflar Kanunu çerçevesindetüm vakıflardan ellerindeki taşınmazlara ait bir mal beyannamesi istenir.1972 yılından itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğü, gayrimüslim vakıflarınınvakıfnamelerini istemeye başlar. Oysa anılan vakıflar padişah fermanlarıylakurulduklarından vakıfnamelere sahip değildirler. Bu nedenle genel mü-dürlük 1936’daki mal beyannamelerini vakıfname olarak değerlendirmeyebaşlar ve vakıfname olarak değerlendirdiği bu beyannamelerde vakıflarınmal edinebilmelerine dair bir ibare bulunmadığından 1936 yılından sonrabu vakıfların değişik biçimlerde edindikleri mallara el koymaya başlar.24

Bu gelişmelerden haberi olmayan cemaat üyeleri, 5 Eylül’de kapalı halde-ki Aya Nikola Kilisesi önünde toplanır ve saatlerce kilisenin açılmasını veayin yapmalarına izin verilmesini beklerler.25 Milliyet’e göre Aya Nikola veAya Yani Kiliselerinin mülkiyetine ilişkin “tapu anlaşmazlığı”, 5 Eylül’de ki-liselerde ayin yapılamamasına neden olur. Daha önce iki cemaatin de kilise-leri kullanması kararlaştırılmışsa da “hadise çıkması ihtimali göz önüne alı-narak” İstanbul Valiliği, “tapu meselesi halledilinceye kadar iki cemaatin debu kiliselerde ayin yapmaması”nı kararlaştırmıştır. Habere göre, “bu karar-dan haberi olmayan her iki cemaat, dün sabah ayin için kiliselere gelmişler,fakat kiliseler önünde tertibat alan polisler tarafından içeri sokulmamışlar-dır”. Milliyet’in haberine göre, 1924’ten beri her iki patrikhaneye bağlı ce-maat bu kiliselerde ayin yapmaktadır. “İki patrikhane de kiliselerin tapula-rının kendilerine ait olduğunu belirterek, diğer cemaatin ayin yapmamasınıistemektedir”.26

Bu olay Yunan basınında da yankı bulur. Vima gazetesi kiliselerin polistarafından mühürlenmesi ve ayin yapılamamasının Galata cemaatinde bü-yük karışıklığa yol açtığını belirtir. Gazeteye göre, Türk otoritelerinin buyeni “antihelenik hareketinin” altında yatan neden, başka ibadethanesi kal-mayan Galata cemaatini Türk Ortodokslarının Galata’da ellerinde tuttukları

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 109

24 Bu ayr›mc› uygulamaya bugün “resmen” son verilmifl olsa da, yaratt›¤› sonuçlar itibariyle haliha-z›rda az›nl›k cemaatlerinin en büyük sorunlar›ndan birini oluflturmaya devam etmektedir. Bkz.Bask›n Oran, Türkiye’de Az›nl›klar Kavramlar, Teori, Lozan, ‹ç Mevzuat, ‹çtihat, Uygulama (‹s-tanbul: ‹letiflim Yay›nlar› 2004) s. 100-103.

25 Apoyevmatini, 5 Eylül 1965.

26 Milliyet, “‹ki Kilise Önünde Polis Bekliyor”, 6 Eylül 1965.

diğer kiliseye (Panagia tis Kafatianis) yönelterek “sahte patriğin” sözde bircemaati olduğu izlenimi uyandırmaktır.27 İçişleri bakanının Patrikhane’yetelgrafı da Yunan basınında geniş yankı bulur. Yunan Mesimvrini gazetesinegöre “Ekümenik Patriğin” hükümete ve yetkililere başvurusu üzerine içişle-ri bakanı kendisine, Galata’daki iki kilisede ayin yapılmasının yasaklanmasıkararına riayet etmezse kovuşturma ile karşılaşacağı tehdidinde bulunmuş-tur. Gazeteye göre Türk hükümeti Patrikhane’ye karşı yeni bir saldırı baş-latmış ve bunda “Türk Hazinesi’nden destek alan tek ‘dinî lider’” olarak ta-nımladığı Papa Eftim’i kullanmaktadır.28 Eleftheria’ya göreyse 4 Eylül akşa-mı İstanbul vali yardımcısı Patrikhane’yi arayarak içişleri bakanının patri-ğin kendisine gönderdiği telgrafına sert bir tarzda cevap verir. Gazeteye gö-re patriğe emirlere uyması bildirilmiş ve kendisi kovuşturma ile tehdit edil-miştir. Böylelikle patriğin “kutsal kiliseleri korumakla ilgilenmesi yasaklan-mıştır”.29

10 Eylül’de Papa Eftim hakkında, Rum cemaatinin gazetelerinden Emb-ros’ta yayımlanan “Kendi kendini patrik ilan etmiştir. Basit bir papazdır,”şeklindeki ithamlara cevap vermek amacıyla Panayia Kilisesi’nde bir basınaçıklaması yapan Türk Ortodoks Patrik Vekili Turgut Erenerol, Fener RumPatrikhanesi’nin sahte olduğunu ve Doğu Kilisesi’ni Papa Eftim’in temsil et-tiğini savunur. Erenerol’a göre Eftim, “Cihanşümul Patrik”tir ve Doğu Or-todoks Kilisesi’ni temsil etmektedir. Fener Rum Kilisesi’nin de buna bağlıolduğunu iddia eden Erenerol’a göre, 1923 yılında Fener Rum Kilisesikongre kararıyla ıskat edilmiştir. Erenerol aynı açıklamada Papalığın dakendilerinin bu durumunu kabul ettiğini açıklar ve Cumhuriyet gazetesinegöre “bunlara ait vesikaları” gösterir.30 Milliyet’e göreyse Erenerol, FenerRum Patrikhanesi’nin Türk Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olduğunu “şimdiyekadar hiç açıklanmayan tarihi vesikalar göstermek suretiyle ortaya” koyar.Gazeteye göre Erenerol’un gösterdiği “vesikalar” arasında Kurtuluş Savaşısırasında patriğin İstanbul’dan kaçmasından sonra Kutsal Sinod meclisininPapa Eftim’i Fener Kilisesi’nin ve cemaatinin her türlü vekili tayin etmiş ol-duğuna dair karar da bulunmaktadır ve buna göre de Papa Eftim’in RumOrtodoks Kilisesi’nin vekili olarak “kilise kapatmaya ve patriği aforoz etme-ye yetkisi bulunduğunu” iddia eder.31 Erenerol ayrıca Fener Patrikhane-si’nin “yabancı bir casusluk yuvası” haline geldiğini açıklar. Erenerol açıkla-

Stefo Benliyos

110 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

27 Vima, “Oi Tourkoi Esfragisan Naous tis Kon/poleos”, 7 Eylül 1965.

28 Mesimvrini, “‹ Tourkia kinei pali ton Papaefthim kata tou Patriarheiou”, 21 Eylül 1965.

29 Eleftheria, “Ai Tourkikai Arhai Apeiloun me Dioksin ton Patriarhin”, 21 Eylül 1965.

30 Cumhuriyet, “‘Fener’ Patrikhanesi Casuslukla Suçland›”, 11 Eylül 1965.

31 Milliyet, “Papa Eftim II, dün Patrikhaneyi Suçlad›”, 11 Eylül 1965.

masında Yunan hükümetinin Kıbrıs’ta “Hıristiyanlık Birliğinden” yardımumduğunu, Fener Rum Patrikhanesi’nin de bu birliğin kurulmasında yar-dımcı olduğunu savunur.32 Turgut Erenerol patriğin ekümeniklik iddiasınınve Vatikan’la yakınlaşma çabasının Kıbrıs’ta Yunan iddialarına dünya çapın-da Hıristiyan sempatisi ve desteği kazandırmak amacını güttüğünü iddiaeder. Bu açıklamalar, Yunan Ethnos gazetesi tarafından Papa Eftim’in “cüre-tinin son noktası” olarak değerlendirilir. Gazeteye göre Patrikhane’ye karşıbu sistematik kampanya kapsamında Papa Eftim’in oğlu şimdi de Galata’da-ki cemaat ilkokulu binası üzerinde hak iddia etmektedir.33

Turgut Erenerol’un Galata’daki iki kilisenin kendilerinde ait olduğu iddi-asıyla açılan “Kilise Davası”na 15 Eylül 1965’te 9. Asliye Hukuk Mahkeme-si’nde bakılır. Dava esnasında Atenagoras’ın avukatı Erenerol’un iddialarınıreddederek, “Her iki kilise bize aittir. Eskiden kiliseler, tapu kaydına geç-mezdi. Padişah fermanı ile inşa edilirdi,” diyerek bu fermanı gösterir. Pat-rikhane’nin kiliseler üzerindeki hak iddiasını padişah fermanlarına dayan-dırması üzerine Turgut Erenerol’un avukatı, Patrikhane’nin Osmanlı Devle-ti’ni ihya etmek amacını taşıdığını, fakat şimdi cumhuriyet rejimi altındabulunulduğunu belirtir.34 Erenerol’un avukatı, kilise ve ilkokulun kendile-rine ait olduğunu belirten “tapu kayıtlarını” mahkemeye verir. Karşı tarafsabu tapuların sahte olduğunu öne sürer. Türk Ortodoks Patrikhanesi ayrıca“asayişi temin” gerekçesiyle vilayet emriyle kapalı tutulan Aya Nikola kili-sesinin açılması için de mahkemeden talepte bulunur. Duruşma, kiliselerinkapalı olup olmadığının ve kayyumlarının hükmi şahsiyet özelliğini haizolup olmadıkları ve kimlerden oluştuklarının vilayetten sorulması için 20Eylül gününe bırakılır.35

Bu esnada Fener Patrikhanesi’nin Turgut Erenerol ile kardeşi Selçuk, ye-ğeni Nikola ve iki ruhani, Nikola Atinis ve Diyokis Yorgi hakkında “haka-ret” iddiasıyla savcılığa başvurması üzerine bu kişilerin emniyet müdürlü-ğünde ifadeleri alınır.36 Apoyevmatini gazetesinin haberine göreyse TurgutErenerol, Aya Nikola Kilisesi’nde ayini kesmekle suçlanmaktadır. Erenerolise olayın meydana geldiği gün kilisede ayin olmadığını, iftiraya uğradığınıiddia eder. Bu arada Turgut Erenerol da patriğin kendisine hakaret ettiğine

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 111

32 Cumhuriyet, “‘Fener’ Patrikhanesi Casuslukla Suçland›”, 11 Eylül 1965.

33 Ethnos, “Neos Diogmos kai Yvreis kata tou Athenagora”, 21 Eylül 1965; Ethnos, “o Papa Efthim‘Anekiryhthi’ Patriarhis”, 30 Eylül 1965.

34 Ethnos, “O Patriarhis Syretai eis Anakrisin?”, 25 Eylül 1965.

35 Apoyevmatini, “Anevlithi i diki tu yiu tu Eftim”, 16 Eylül 1965; Yeni Gazete, “Ortodoks Kiliseleri‹htilâf› Nihayet Mahkemeye Aksetti”, 16 Eylül 1965.

36 Yeni Gazete, “Ortodoks Kiliseleri ‹htilâf› Nihayet Mahkemeye Aksetti”, 16 Eylül 1965.

dair şikâyette bulunur. Bu olayı yorumlayan Apoyevmatini, Turgut Erene-rol’un patriği mahkemelerle uğraştırma çabasının beyhude olduğunu belir-terek, “babası Eftim’in de kırk yıl önce Patrik VII. Grigorios’a karşı benzerbir harekette bulunduğunu fakat mahkemenin bu talebi reddettiğini” hatır-latır.37 Patrik Atenagoras’ın da “sorgulanmak” üzere emniyete götürülmesitehdidi altında bulunması, Yunan gazetelerinde de yer alır. Ethnos gazetesitüm bu gelişmeler karşısında Yunan hükümetinin kayıtsız bir tutum takın-dığını belirterek hükümeti eleştirir.38

Duruşmanın 20 Eylül’de yapılan bir sonraki oturumunda Vakıflar İdaresi,Türk Ortodoks cemaati ve mütevellisi Turgut Erenerol’un Galata’daki kili-seleri temsil ettiğini mahkemeye bildirir. Bu yanıt karşısında Papa Eftim’inavukatları, Vakıflar İdaresi’nin kendilerini haklı bulduğunu ve iki kiliseninkendilerine teslim edilmesinin daha fazla gecikmemesi gerektiğini belirtir-ler. Patrikhane avukatı Laskaris ise Papa Eftim taraftarlarının 1936’da ver-dikleri beyannamede Galata’daki iki kilisenin Rumların ellerinde olduğunukabul ettiklerini, bu itirafla “Eftimcilerin” kiliseler üzerinde Rumların kul-lanım haklarını kabul ettiklerini belirtir. Laskaris ayrıca, Vakıflar İdaresi’ninbu kararının kendisi ve başka makamların daha önce aldıkları kararlar veuygulamalarıyla çeliştiğini belirtir. Laskaris’in, Papa Eftim’in ruhani kimli-ğini sorgulayarak kendisinin aforoz edildiğini belirtmesi ve Papa Eftim’inavukatlarının bunu inkâr etmeleri üzerine çıkan tartışmada, Laskaris mah-keme heyetine seslenerek karşı tarafın davanın başlangıcından beri alışılmışyargılama usullerinin dışına çıkarak, mahkemeyi etkilemek için iddialarınasözde milli bir mahiyet vermeye çalıştıklarını savunur. Embros gazetesinegöre, “Eftimcilerin ağza alınmayacak cümleleri” sonucu elektriklenen du-ruşma, 30 Eylül tarihine ertelenir. Gazeteye göre duruşma sonrası koridor-da Selçuk Erenerol ve avukatları, avukat Nikolaos Sarris’e saldırarak kendi-sini tehdit ederler ve olayın büyümesi mahkemedeki Rumların araya girme-siyle engellenir.39

23 Eylül tarihinde dava konusu iki kilise Turgut Erenerol tarafından “tes-lim alınır”. Aya Nikola Kilisesi’ne gece geç vakitlerde gelen Erenerol, kilise-nin merkezî kapısını kırarak içeriye “zorla” girer. İki kilisede bulunan Fe-ner’e bağlı papaz ve idarecilere kiliseleri derhal terk etmeleri bildirilinceüzerine bunlar da kiliseleri tahliye ederler. Bundan sonra Papa Eftim tarafın-dan kiliselere “Türk uyruklu papaz ve idareciler” tayin edilir ve kilisedeki

Stefo Benliyos

112 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

37 Apoyevmatini, 17 Eylül 1965.

38 Ethnos, “O Patriarhis Syretai eis Anakrisin?”, 25 Eylül 1965.

39 Embros, “‹ diki ton Eftimikon kata tu Patriarhiu”, 21 Eylül 1965; Apoyevmatini, 21 Eylül 1965.

Rumca yazılar sökülür. Embros’a göre Turgut Erenerol bu hareketi her türlükutsal ve insani kuralı çiğneyerek gerçekleştirir. Cumhuriyet ve Akşam’a gö-reyse İçişleri Bakanlığı tarafından alınan karara göre mahkeme neticelenin-ceye kadar iki kilise Türk Ortodoksları tarafından idare edilecektir.40

İki kilisenin Eftim taraftarlarının eline geçmesi basında değişik yankılarbulur. Akşam gazetesine göre olay, “Türk Ortodokslarına ait olduğu haldeyıllardan beri Fener Patrikhanesi’nin elinde bulunan” kiliselerin asıl sahip-leri tarafından teslim alınmasından ibarettir.41 Yunan Eleftheria gazetesiyseolayı, “Türklerin Ortodoksluğa karşı yeni bir darbesi” olarak değerlendi-rir.42 Yunan Ethnos ise Turgut Erenerol’un faaliyetlerinin Patrikhane’yi mad-di servetinden mahrum kılarak, Patrikhane’nin yok olmasını sağlamayı he-defleyen planlı bir girişim olduğunu savunur. Gazeteye göre Ortodokslu-ğun lideriyle resmen çatışmaktan kaçınan Türk devleti de bu faaliyetlereperde arkasından destek olmaktadır. Aynı zamanda gazetede Türk basınınınolayı, “patrikhaneler arasında anlaşmazlık” olarak sunarak “Ekümenik Pat-rikhane” ile Papa Eftim’in “maceraperest hanedanı” arasında bir eşdeğerlikvarsayması eleştirilir.43

Türk Ortodoks Kilisesi’nin iki kiliseyi “tapu senedine dayanarak” işgaliüzerine Yunan Kilisesi Kutsal Sinod’u Birleşmiş Milletler’e başvurur. Bu baş-vuru üzerine Başbakan Ürgüplü, 25 Eylül’de Yunan Kilisesi ve Sinod üyele-rini, “Türkiye’nin içişlerine müdahalede bulunmakla” suçlar. İhtilafın ma-hiyetini incelediğini belirten Ürgüplü’ye göre “mahkemeye intikal eden an-laşmazlığı bu duruma sokmak yersizdir”. Ürgüplü, “Rum Patrikhanesi’ninbilgisi tahtında olduğuna hiç şüphe etmediği” Yunan Kilisesi’nin bu “yakı-şıksız teşebbüsü” siyasi ve hukuki düzeni “örseleyecek” olursa bunun me-suliyetinin “siyasi teşebbüslerden kesin olarak men edilmiş bulunan dinadamlarına ait olacaktır” diyerek Patrikhane’yi sert bir dille eleştirir.44 Ür-güplü’nün bu açıklamaları Yunan basınında da yer bulur. Haberi “KiliseyeKarşı Yeni Bir Saldırı” başlığıyla duyuran Ethnos gazetesine göre bu açıkla-malar, “Türklerin Ekümenik Patrikhane’ye saldırılarının resmî bir karakterkazandığının bir ifadesi” olmuştur.45 28 Eylül’deyse Yunan Kilisesi Ürgüp-

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 113

40 Embros, “Nea Afthairesia tu Eftim”, 23 Eylül 1965; Cumhuriyet, “Türk Ortodokslar› ‹ki Kiliseye ElKoydular”, 25 Eylül 1965; Akflam, “Türk Ortodokslar› ‹ki Kiliseyi Devrald›”, 25 Eylül 1965.

41 Akflam, “Türk Ortodokslar› ‹ki Kiliseyi Devrald›”, 25 Eylül 1965.

42 Eleftheria, “Neon Pligma kata ton Patriarheion”, 25 Eylül 1965.

43 Ethnos, “O Patriarhis Syretai eis Anakrisin?”, 25 Eylül 1965.

44 Cumhuriyet, “Ürgüplü: Patrikhane ‹çifllerimize Kar›fl›yor”, 26 Eylül 1965; Hürriyet, “Ürgüplü, Pat-ri¤e K›zd›”, 26 Eylül 1965.

45 Ethnos, “Kai o Tourkos Prothipourgos kata tou Patriarheiou”, 27 Eylül 1965.

lü’nün açıklamalarını ve Papa Eftim’in hareketlerini kınayarak bütün Hıris-tiyan âlemine Ortodoksluğun zirvesinin desteklenmesi çağrısında bulu-nur.46 Yunan Kilisesi, açıklamasında Ürgüplü’nün, Patrikhane’nin emirleridoğrultusunda Papa Eftim’in kiliseleri ele geçirmesini protesto ettiği iddi-alarına karşılık, Yunan Kilisesi’nin otosefal ve Patrikhane’den bağımsız ol-duğunu vurgular. Açıklamada Eftim’in yasadışı faaliyetlerinin protesto edil-mesinin “tamamıyla ruhani, dinsel sebeplere” dayandığı belirtilir.47 Bu es-nada Yunan Kilisesi’nin BM’ye başvurusu meselesi de Türk basınında yankıbulmaya devam eder. Hürriyet’e göre Patrik Atenagoras, “kilise ihtilafınınBirleşmiş Milletlere intikal ettirilmesi” konusundaki sorulara cevap ver-mekten kaçınmaktadır. Yazılı sorularaysa sadece “mahkemenin sonucunubüyük bir itimatla bekliyoruz. Adalet tecelli edecektir” cevabı göndermek-tedir. Patrik adına açıklama yapan vekiliyse “meselenin BM’ye intikalini tas-vip ediyor musunuz?” şeklindeki sorulara “bizi ilgilendirmez, mahkemeninsonucunu bekliyoruz” cevabını verir.

Patrikhane’nin BM ile ilgili sıkıştırılmasını fırsat bilen Turgut Erenerol dabasına bir kez daha “Fener Rum Partrikhanesi’nin devamlı şekilde Türki-ye’nin aleyhinde çalıştığını” ve Türkiye’ye karşı “Hıristiyan devletleri tahriketmek” istediğini açıklar. Erenerol’a göre meselenin özü, iki ayrı cemaatinihtilafı meselesidir ve bu ihtilafın temelinde de “Biz Türk’üz diyoruz, onlarRum’uz” demeleri gelmektedir.48 Erenerol Galata’daki kiliselerin kendileri-ne ait olduğunu tekrarlayarak, şimdiye kadar bunları teslim almamalarınınsebebinin ihtiyaçları olmamasından kaynaklandığını belirtir. Fakat son za-manlarda birçok Türk vatandaşının Patrikhane’yle ilişkisini kesmesi üzeri-ne cemaatin sayısı arttığından kiliseleri geri aldıklarını iddia eder. Aynıaçıklamada Erenerol birkaç gün içerisinde Galata’daki cemaat ilkokulununbinasını da devralacaklarını açıklar.49

Tüm bu gelişmeler Yunan kamuoyu ve hükümetinde tepki yaratır. 28 Ey-lül’de Yunanistan’ın BM Daimi Temsilcisi Aleksis Liatis, Güvenlik Konse-yi’nin dikkatini İstanbullu Rumların kitle halindeki sürgünlerine çekmekiçin konsey başkanına bir mektup verir. Liatis mektubunda, Yunan pasa-portlu Rumların sınırdışı edilmelerinin ve Türk tebaalı Rumların çeşitli ve-silelerle yurt dışına çıkarılmalarının 1965 yılında da aynı hızla devam etti-ğini bildirerek son olarak da Yunan vatandaşı 34 Katolik ve Yahudi’nin, suç-

Stefo Benliyos

114 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

46 Ethnos, “Symbarastasis pros to Oikoumenikon Patriarheion”, 29 Eylül 1965.

47 Yunan Vima gazetesi bu aç›klamay›, kilisenin Ürgüplü’ye “a¤z›n›n pay›n› veren” cevab› olarakduyurur Vima, “Apostomotiki Apandisis”, 29 Eylül 1965.

48 Hürriyet, “Patrikhane, Türk Adliyesini B. Milletlere fiikâyet Edemez”, 29 Eylül 1965.

49 Embros, “O Yios tu Eftim Omilei kai palin”, 28 Eylül 1965.

larının ne olduğu bilgisi, ya da kendilerini savunma imkânı verilmeksizinülkeyi bir gün içerisinde terk etmelerinin bildirilmiş olduğunu açıklar.50

Gerçekten de 23 Eylül günü “zararlı faaliyetleri görüldüğü için yurtdışınaçıkarılmalarına bakanlar kurulunca karar verilen” 34 Yahudi’den 9’u Filis-tin’e gitmek üzere Türkiye’den ayrılmıştır.51 Bu arada Yunan basınına dayurtdışına çıkarılan kişilerin açıklamaları yansır. Yayımlanması hükümetçeyasaklanan Eleftheri Foni gazetesinin yayımcısı olan ve sınırdışı edilen And-reas Lambikis, Atina’da düzenlediği basın toplantısında İstanbullu Rumla-rın “getto koşulları” içerisinde yaşadıklarını açıklar. Lambikis açıklamasın-da Rumların ekonomik alanda boykot, yüksek vergi cezaları, yurtdışına se-yahatlerine kısıtlamalar, yasadışı dayatmalar ile karşı karşıya bulundukları-nı; eğitimin baskı altında olduğunu, kiliselerin kapanma tehlikesi altındabulunduğunu, din adamlarının, vatandaşların sınırdışı edildiğini ve hapisve dayakla karşı karşıya olduklarını –özellikle İmroz’da–, toprakların ve ce-maat mülklerinin kamulaştırıldığını açıklar. Açıklamalarının sonunda Lam-bikis kendi hapsedilişini, dayak ve ölüm tehditlerine maruz kalışını ve sı-nırdışı edilmesini aktarır.52

29 Eylül tarihinde Galata’daki Rum ilkokulunun Türk Ortodoks Kilisesitarafından devralındığı ve okulun idari müdürlüğüne Türk Ortodoks Baş-piskoposluğu’nca Selçuk Erenerol’un atandığı iddiaları gazetelerce ortayaatılır. Bu haberlere göre Selçuk Erenerol, okulu tapu kayıtlarına dayanarakdevraldıklarını savunur ve okulda çalışan bütün personelin durumlarınıneskisi gibi muhafaza edileceğini yalnız, okulda bulunan Yunan uyruklu öğ-retmen ve personelin (okulda bir Yunan uyruklu öğretmen bulunmaktadır)okulla ilişkisinin kesileceğini belirtir. Bunların yanında Selçuk Erenerol,okulun teslim işlemi tamamlandıktan sonra Rumca öğrenime son verilece-ğini, “Türk uyruklu öğrencilere Türk milli kültürünün aşılanması için ge-rekli tedbirlerin alınacağını” belirtir. Belki de bunun bir ilk adımı olarakErenerol, okulun tabelasının kaldırılarak okula “Türk büyüklerinden biri-nin adı”nın verileceğini açıklar.53 Embros gazetesinin anlatımına göreyseSelçuk Erenerol müdireye “sorumlu müdür” olarak atandığını bildirir vekendisinden okulun durumu hakkında bilgi ister. Okul müdiresiyse bakan-lık tarafından bu sıfatla tanınanın kendisi olduğunu söyler. Bunun üzerineSelçuk Erenerol kendisinin okulun değil cemaatin sorumlu müdürü oldu-

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 115

50 Eleftheria, “Ai ektopiseis Ellinon eis to S. Asfaleias”, 29 Eylül 1965.

51 Hürriyet, “Yunan Uyruklu 9 Musevi S›n›rd›fl› Edildi”, 24 Eylül 1965.

52 ‹ ‹mera, “Ypo kathestos getto diaviun oi Ellines Kon/poleos”, 1 Ekim 1965; Ethnos, “Apokalypse-is apelathendos”, 1 Ekim 1965.

53 Hürriyet, “Türk Ortodoks Kilisesi Bir Rum Okulunu Devrald›”, 30 Eylül 1965.

ğunu söylemesi üzerine müdire de okulun kurucusunun bakanlık ve diğermakamlar tarafından da tanınan Gerasimos Evgenidis olduğunu belirtir. Busözler üzerine Selçuk Erenerol müdireden ve diğer personelden kendisiyleişbirliği yapmalarını ister, müdire de böyle bir şeyi düşünmediklerini belir-tir. Embros gazetesine göre ertesi gün polis ilkokula gelerek gazetelere yan-sıyan olayın ne kadarının gerçek olduğunu sormuştur. Gazete son olarakokulda eğitimin sürdüğünü ve okul tabelasının yerinde durduğunu okuyu-cularına bildirir.54 Apoyevmatini gazetesi, Selçuk Erenerol’un iddialarınıinandırıcı bulmaz. Gazeteye göre böyle bir devralmanın gerçekleşebilmesiiçin Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yazılı bir emir gerekmektedir. Gazete, ce-maat okullarının şimdiki faaliyet, yönetim ve eğitim tarzının yasalara da-yandığını ve ortaya çıkan herhangi bir şahsın bakanlıkça atanmış kimselertarafından idare edilen okullar hakkında mülkiyet hakkı iddia edemeyece-ğini belirtir.55 Yunan İ İmera gazetesine göre, ilkokulun Erenerol tarafındandevralınması Galata cemaatinin servetini adım adım ele geçirmeye yönelik“şeytani planların” bir parçasıdır.56

Konunun basında hararetli bir şekilde tartışılması davalara da neden olur.Papa Eftim, Embros gazetesi sahibi Theodoros Tsitos, yazı işleri müdürü Pa-nagiotis Georgiadis ve yazarı Othonos Andreadis hakkında dava açar. Emb-ros’a göre gazetenin “sadece doğruları yansıtan haberlerinden rahatsız olanve reddedilemez gerçeklere herhangi bir yanıt veremeyen Papa Eftim, çareyigazeteyi dava etmekte bulur.”57

Yunanistan, 1 Ekim tarihinde BM’deki daimi temsilcisi aracılığıyla Türki-ye’yi, “Ekümenik Patrikhane”nin kontrolünü eline geçirmeye çalışan “fır-satçılara” yardım etmekle suçlayan bir mektubu Güvenlik Konseyi Başkan-lığı’na verir. Mektupta Türk hükümetinin amacını gerçekleştirmek içinkendisini Türk Ortodoks Kilisesi’nin başı olarak takdim eden “afaroz edil-miş” bir kişiyi kullandığı belirtilir. Daimi temsilci, Türk otoritelerine yapı-lan başvuruların sonuçsuz kaldığını ve durumun ancak Ankara’nın kiliseyekarşı uygulanan şiddet stratejisinin, imajına ne kadar zarar verici olduğunualgıladığı takdirde değişebileceğini belirtir. Yunan Dışişleri Bakanlığı da ya-yımladığı bir bildiride Patrikhane’ye asırlardır bağlı bulunan kiliseler üze-rinde hiçbir kilise tarafından tanınmayan ve cemaati varolmayan Türk Or-todoks Kilisesi tarafından hak iddia edilmesi hareketine Türk makamları-

Stefo Benliyos

116 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

54 Embros, “Ti symvainei me tin astikin sholin Galata”, 30 Eylül 1965.

55 Apoyevmatini, 30 Eylül 1965.

56 ‹ ‹mera, 1 Ekim 1965. Macar, Selçuk Erenerol ile 16 A¤ustos 2002’de yapt›klar› görüflmede Ere-nerol’un ilkokul devralma haberlerini yalanlad›¤›n› aktar›r. Macar, a.g.e., s. 223.

57 Embros, “o Eftim Enagei to Embros”, 1 Ekim 1965.

nın “müsamaha göstermekle kalmayıp, bu hareketi desteklemeleri teessüfedilecek bir olaydır” açıklamasını yapar.58 Yunan hükümeti de 30 Eylül ta-rihli toplantısında Ankara’yı Patrikhane ve Yunanlılara karşı alınan önlem-ler konusunda protesto eder, Yunan Dışişleri Bakanı ise BM’de Türk muadi-li Hasan Işık’a, Rumlara ve Patrikhane’ye karşı aldığı önlemler devam eder-se kendilerinin arzuladığı iki ülke ilişkilerinin restorasyonunun mümkünolmadığını söyleyeceğini açıklar.59

Yunanistan’ın bu girişimleriyle sorunun uluslararası zemine taşınmasıkarşısında Türkiye’nin BM’deki daimi temsilcisi Orhan Eralp, BM GenelSekreteri’ne bir mektup göndererek Yunanistan’ın iki cemaat arasındaki ki-lise mülkiyeti ihtilafını siyasi istismar malzemesi haline getirdiğini bildirir.Eralp, mahkemeye intikal etmiş bir meseleye hükümetin müdahalesininsöz konusu olamayacağını belirterek, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki azınlı-ğa baskı uyguladığını ve dinî meselelerine karıştığını savunur.60

Bu arada Turgut Erenerol, tapu kayıtlarında iki kilise ve bir ilkokulunTürk Ortodoks Patrikhanesi’ne ait olduğunu tespit ettiğini savunmaya de-vam eder. Kendisine göre Rum Patrikhanesi, “bu kiliselerle ilkokulu1924’ten beri kullanıyordu”. Turgut Erenerol’un iki kiliseye birer papaz ata-dığını açıklamasıyla da iki kilisede hem Patrikhane’nin hem de Türk Orto-dokslarının birer papazı olmuş olur. Turgut Erenerol, “yeni iki kiliselerin-de” bir pazar günü ayin tertiplediklerini, Fener Patrikhanesi’nin de aynı işiyapacağını duyduklarını ve “bir hadise çıkmasından” korktuklarını açık-lar.51 Turgut Erenerol ayrıca, ele geçirdikleri iki kiliseden birinde annesiiçin bir mevlüt ayini yapar ve bundan sonra her iki kilisede de ayinlerinTürkçe yapılacağını duyurur.52 Yine Papa Eftim’in iki oğlu Aya Nikola Kili-sesi’ne “Galata Aya Nikola Türk Ortodoks Kilisesi” tabelasını henüz temyizmahkemesinin kararı açıklanmamışken asarlar.53

Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin iki kiliseye ihtiyati tedbir konması içinaçtığı “hadiseli” davaya 30 Eylül tarihinde devam edilir. Duruşmayı takip et-mek için adliyeye gelen kalabalık salona sığmayarak koridora ve adliye dışı-na taşar. Duruşmada Türk Ortodoks Patrikhanesi avukatları Türk Ortodoks-

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 117

58 Atina Radyo ‹stasyonu Haber Bülteni, 1 Ekim 1965 saat 13.00; Ethnos, “O yios tou Papa Eftim‹rhise na Leitourgei stas dyo Ekklisias pou Katelave”, 1 Ekim 1965; Cumhuriyet, “Yunan Hükü-meti Türkiyeyi Ortodokslara Bask› Yapmakla Suçlad›”, 2 Ekim 1965.

59 Ethnos, “Diamartyria pros tin Angiran dia ton Diogmon”, 1 Ekim 1965.

60 Apoyevmatini, 22 Ekim 1965.

61 Hürriyet, “Türk ve Fener Rum Patrikhaneleri 2 Kilise ile 1 Okulu Paylaflam›yor”, 2 Ekim 1965.

62 Ethnos, “O yios tou Papa Eftim ‹rhise na Leitourgei stas dyo Ekklisias pou Katelave”, 1 Ekim 1965.

63 Ethnos, “‘Andalagma’ dia to Kypriakon oi Papa-Eftim?”, 2 Ekim 1965.

larının iki kiliseye “sahip çıktıklarını”, bu nedenle tedbire lüzum kalmadığı-nı belirtir. Aynı zamanda Kurucu Meclis eski üyesi olan Fener Patrikhane-si’nin avukatlarından Kaludis Laskaris ise duruşmada Rum ve Türk Orto-doksları diye iki cemaat bulunmadığını, Fener’in Papa Eftim’i aforoz ettiktensonra onun da önce papazlığını, sonra da patrikliğini ilan ettiğini belirtir.Kaludis’e göre Aleviler nasıl Sultan Ahmet Camii üzerinde hak iddia ede-mezlerse, Türk Ortodoksları da kiliseler üzerinde hak iddia edemez. Patrik-hane avukatları Vladimir Mirmiroğlu, Kaludis Laskaris, Platon Hristidis veNikolaos Sarris’in imzasını taşıyan yazılı savunmalarında dava konusu kili-selerin geçmişinin fetih öncesine dayandığını belirtirler. Fetihten sonra Sul-tan II. Mehmet, Galata’daki dört kiliseyi Rum cemaatine bırakır ve bunlaradair fermanlar verir. Savunmada kiliselerin 926 yıl boyunca Galata Rum Or-todoks cemaatine bağlı kaldığı vurgulanır. Daha sonra Papa Eftim’in Panagiave Sotiros Hristos kiliselerini ele geçirmesi aktarılarak hükümetin SotirosHristos kilisesini Patrikhane’ye resmî olarak geri verdiği hatırlatılır.54 Savun-mada kiliselerin cemaat vakıfları olarak değerlendirildikleri belirtilerek Tur-gut Erenerol’un temsil ettiği vakfınsa mülhak vakıf olduğu savunulur ve kar-şı taraftan mahkemeye vakıfnamelerini sunmaları talep edilir.55 Yine savun-mada kiliseler ve mülklerinin cemaatlerce seçilen mütevelliler tarafından yö-netildiği belirtilerek, Turgut Erenerol’un mahkemeye “sözde” başpiskoposolarak başvurduğunu fakat bu hakkın sadece kiliselerin mütevellilerine ta-nındığını hatırlatarak talebin reddini isterler. Avukat Sarris de Vakıflar İdare-si’nin mahkemeye cevabına değinerek kiliselerin 5404 sayılı yasaya göre aitoldukları cemaatler tarafından seçilmiş yasal mütevelliler tarafından yönetil-diğini belirtir. Sarris, Vakıflar İdaresi’nin kiliselerin yönetimi ve temsilinde–bunlar mazbut veya mülhak vakıf değil cemaat vakfı olduklarından– hiçbirhakka sahip olmadığını söyler. Dolayısıyla Vakıflar İdaresi’nin bu kiliselerikimin yöneteceği veya temsil edeceği konusunda karar verme yetkisi olma-dığını savunur. Bu sebeplerden dolayı Patrikhane avukatları, Vakıflar İdare-si’nin mahkemeye cevabının dikkate alınmamasını isterler. Mahkeme, taraf-ları dinledikten sonra kararın üç gün sonra açıklanacağını bildirir.55

Duruşma sonrasındaysa Selçuk Erenerol’un, “Rum cemaati 125 binden35 bine indi. Patrik iyi olsaydı cemaat 200 bine çıkardı,” diyerek Atenago-

Stefo Benliyos

118 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

64 Bkz. yukar›daki dipnot 7.

65 Cemaat vak›flar› kurulufllar› cumhuriyet öncesine uzanan ve az›nl›klar›n dinî, kültürel, sosyal ihti-yaçlar›n› karfl›layan vak›flard›r. Mülhak vak›flarsa vakf› kuran kiflinin çocuklar› taraf›ndan yöneti-len, her biri ayr› tüzel kiflili¤i haiz vak›flard›r. Ayr›nt›l› bilgi için bkz. Mülhak Vak›flar El Kitab›der: Ruflen Balta (Ankara: Vak›flar Genel Müdürlü¤ü 1986).

66 Embros, “‹ Teleftea dikasimos ton Eftimikon enandion tu Oik. Patriarhiu”, 1-2-3 Ekim 1965.

ras’a çıkışması ve Apoyevmatini’ye göre Atenagoras’a küfür etmesi üzerinePatrikhane cemaati kendisini yuhalar ve içlerinden bazıları üzerine hücumetmeye kalkışırsa da engellenirler.57 Yeni Gazete’nin haberine göreyse “kiliseihtilafı davasının duruşmasında yüzlerce “Rum ve Türk Ortodoks”un birbi-rine girmesi polislerin araya girmesi ile güçlükle önlenmiştir. Habere göreduruşma sonunda “Rum Ortodoksları Papa Eftim’in küçük oğlu SelçukErenerol’u kovalamış ve arkasından ‘Yuh’ çekmiştir”.58 Yunan Ethnos gaze-tesinin haberine göreyse duruşmada “Türklerin” Patrikhane’nin avukatlarıNikolaos Sarris ve Kaludis Laskaris’i tehdit etmeleri sonucu avukatlar dava-dan çekilirler ve yerlerine 10 Ekim’de yapılacak seçimlerde Adalet Parti-si’nden aday olan İsmail Hakkı Tekines atanır.59 Tansiyonun artmasıylaHürriyet’te gençliğin “Patrikhane’ye ihtarda bulundu”ğu haberi çıkar. Habe-re göre, “Atenagoras ve adamlarının, son günlerde, memleketimiz aleyhin-de girişmiş olduğu faaliyet”in galeyana sebep olduğu belirtilir. Hürriyet’egöre “Fener’deki Rum Patrikhanesi’ne karşı galeyana gelen vatandaşlar vegençlik tarafından yürüyüşe geçileceği polise ihbar olunmuş, bu maksatlaşehirde geniş emniyet tedbirleri” alındığı belirtilir.70

Patrikhane yetkilileriyse hükümet nezdindeki girişimlerini sürdürürler.Rodupolis Metropoliti İeronimos ve Patrikhane’nin hukuk danışmanı Sar-ris’ten oluşan heyet, Başbakanlığı ziyaretlerinde başbakanla görüşme imkâ-nı bulamazlar ve sadece sekreteriyle görüşürler. Yunan Ethnos gazetesinegöre Ürgüplü’nün bu tavrı, patrikhane heyetini “tasavvur edilemeyecek şe-kilde küçük düşürür” ve hazırladıkları metni alan sekreterden metnin içeri-ğine dair sert eleştiriler alırlar.71

Davanın 4 Ekim tarihli son duruşmasında “ihtiyati tedbir” alınmasına se-bep bulunmadığı taraflara bildirilir. Mahkeme, Vakıflar Müdürlüğü’nün ce-vabını ve tarafları dinledikten sonra, kiliseler zaten davacının elinde olduğuve Patrikhane’ye tâbi kimselerin kiliseleri terk ettiklerini göz önüne alarakTürk Ortodoks Kilisesi ruhanilerinin ayin yapabilmelerine engel kalmadı-ğından, davacı Türk Ortodoks Kilisesi tarafından istenen “ihtiyati tedbir”kararının gerekli olmadığına karar verir.72

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 119

67 Apoyevmatini, 1 Ekim 1965; Hürriyet, “Athenagoras’›n adamlar› Adliyede Hâdise Ç›kard›”, 1Ekim 1965.

68 Yeni Gazete, “Türk-Rum Ortodokslar› Kavga Etti”, 1 Ekim 1965.

69 Ethnos, “‘Andalagma’ dia to Kypriakon oi Papa-Eftim?”, 2 Ekim 1965.

70 Hürriyet, “Gençlik Patrikhaneye ‹htarda Bulundu”, 2 Ekim 1965.

71 Ethnos, “‘Andalagma’ dia to Kypriakon oi Papa-Eftim?”, 2 Ekim 1965.

72 Cumhuriyet, “‹ki Kilise Hakk›nda ‹htiyati Tedbir için Sebep Görülmedi”, 5 Ekim 1965. Apoyev-matini, 5 Ekim 1965.

6 Ekim’de Yunanistan Başbakanı Stefanopulos, kendisini ziyaret edenTürkiye Büyükelçisi Turan Tuluy’a Yunanistan’ın “samimiyetle arzu ettiği”iki ülke arasında dostluk ilişkilerinin pekiştirilmesi için “kışkırtmaların” iyibir yöntem olmadığını belirtir. Yine Başbakan Yardımcısı Tsirimokos ve Dı-şişleri Bakanı Işık arasında iki ülkeyi ilgilendiren meselelerin görüşülmesin-den tarafların yakınlaşması söz konusu olmaz.

Patrikhane’nin yaşadığı güçlüklerin dünya kamuoyunun gündemine gir-mesi noktasında çaba sarf eden isimlerden birisi de Kuzey ve Güney Ameri-ka başpiskoposu Yakovos’tur. Papa VI. Paul, New York’u ziyareti sırasındagörüştüğü başpiskopos Yakovos’a patrik için “derin bir şahsi sempati” duy-duğunu belirterek patrikhane ve cemaatinin yaşadığı güçlüklerden kurtul-masını arzu ettiğini ifade eder.73 Yakovos’un papa ile görüşmesi üzerineNew York’ta bulunan Dışişleri Bakanı Hasan Işık, Yakovos ile görüşerekkendisine “son defa ihtarda” bulunulduğunu belirtir. Işık Yakovos’a “icapederse çok sert kararlar alabiliriz” diyerek “dinin politikaya alet edilmemesi-ni” talep eder ve “aksi takdirde kötü neticelerle karşılaşılırsa bunun mesuli-yetinin Rum Kilisesi’ne ait olacağını da ekler.74 Atina Radyosu ise aynı gö-rüşme için farklı bir resim çizer. Görüşmede Işık, Yakovos’a ülkesinin Pat-rikhane kurumuna saygı göstermeye devam edeceğini belirtir. Yakovos isebu açıklamadan memnuniyet duyduğunu belirtse de Türkiye’nin “Eküme-nik Patrikhane”nin zor yoluyla Fener’den uzaklaştırılması doğrultusundaönlemler alma niyetinde olmamasına rağmen başka girişimlerle Patrikha-ne’nin muhafazasını imkânsız hale getirecek ortamın yaratılmasına çalıştığışeklindeki Hıristiyan dünyasındaki korkunun son zamanlarda arttığını göz-lemlediğini belirtir. Dışişleri Bakanı ise cevaben bu korkuların yersiz oldu-ğunu, hükümetinin böyle bir niyeti olmadığını belirtir. Bu arada BM GenelSekreteri, Başpiskopos Yakovos’un Türkiye’de yaşayan Rumlara ve patrikha-neye ilişkin Türk hükümeti tarafından alınan önlemlere ilişkin protestosu-nun tartışılması için örgütün yetkili birimlerine havale edildiğini bildirir.75

Papa Eftim ve oğullarının Patrikhane aleyhindeki faaliyetleri Ethnos’a gö-re belli bir plana dayanmaktadır. Gazeteye göre bu planın amacı, İstanbulkiliselerinin ele geçirilmesi, Patrikhane’nin her türlü ruhani otoriteden ya-bancılaştırılması ve Papa Eftim’in “Ekümenik Patrik” olarak takdimidir. Ga-zete “tecrübeli kilise çevrelerinin” görüşüne dayanarak “Türklerin” PapaEftim’i patrik yapma amacını gütmedikleri, çünkü hiçbir kilisenin onu bu

Stefo Benliyos

120 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

73 Yeni Gazete, “Papa VI: Paul Atenagoras’a Yard›m için Teminat Verdi”, 8 Ekim 1965.

74 Yeni Gazete, “Ifl›k, NewYork’da Rum Kilisesine ‹htarda Bulundu”, 7 Ekim 1965.

75 Atina Radyo ‹stasyonu Haber Bülteni, 7 Ekim 1965 saat 07.15.

şekilde tanımayacağını bildiklerini ve amacın Kıbrıs pazarlıklarında avan-tajlar elde etmek olduğunu belirtir. Gazete, Türk hükümetinin Yunanistanlehine sözde taviz olarak Papa Eftim’i yine “tasfiye” etmekte zorluk çekme-yeceğini iddia eder.76

“K›br›s’ta bir Türkün kan› dökülürse...”

Kıbrıs’ta tansiyonun giderek yükseldiği ekim ayının ortasında belki de seçimatmosferinin de etkisiyle Başbakan Ürgüplü, ard arda Patrikhane ve İstanbulRumlarını hedefleyen sert açıklamalar yapar. 16 Ekim’de Genel Kurmay Baş-kanı Cevdet Sunay ile görüşmesinden sonra gazetecilere “Kıbrıs’ta bir Türk’ünkanı döküldüğü takdirde, İstanbul’da neler olacağını ben tahmin edemem,”der. Ürgüplü, Kıbrıs’ta tansiyonun yükselmesi üzerine Patrikhane’nin sıkı birpolis kordonu altına alınarak korunduğunu ve her an çıkabilecek “müessifolaylara” karşı da tedbirli bulunulduğunu belirtir, ancak ardından da, “Ben bir6-7 Eylül hadiselerinin tekrarından korkarım,” diye ekler. Ürgüplü, Patrikha-ne’nin ve ona bağlı din adamlarının dış ülkelerde Türk-Yunan ihtilafına karı-şıp “siyaset yapmamaları” uyarısında da bulunur. Ürgüplü’ye göre:

“Patrikhaneye karşı Türk milleti 5 asırdan beri büyük misafirperverlik göster-miştir. Siyasete karışmaz, siyasi faaliyetlere kapılmaz, yalnız dini faaliyetler gös-terirse bizden saygı görür. Ama Kıbrıs’ta 25 bin Türk’ü ıstırap içinde aç ve peri-şan gördükçe üzgün bir halet-i ruhiyeyi takdirle karşılamak lazımdır. Türk mil-letinin Patrikhaneye karşı takındığı ruh halini takdirle karşılamak lazımdır”.

Ürgüplü, Patrikhane civarındaki sıkı emniyet tedbirlerinin sadece Patrik-hane’yi tecavüzlerden korumak için alındığını, papazların Patrikhane’yealınmadığı ve dinî ayin yaptırılmadığı yolundaki “dışarıda ortaya çıkan ha-berler, yapılan iddialar”ın doğru olmadığını, papazların Patrikhane’ye ra-hatça girdiklerini ve ayin yaptıklarını belirtir. Ürgüplü’nün kiliseler mesele-si hakkındaki görüşleri ise değişmemiştir:

“Madem ki Papa Eftim ile aralarında ihtilâf var onu kendileri halletsinler.Türk Ortodokslarının elinde tapuları varmış, gidip 2 kiliseyi işgal etmişler.Bu kiliseler, zaten boştu, şimdi biz bu kiliseleri polis zoruyla tahliye ettirir-sek Türk Ortodoksları gücenecekler diye tahliye ettirmiyoruz. Patrikhanekızıyor. Türk Hükümeti eliyle kiliseleri Papa Eftim’e teslim etmiş değiliz. Ki-lise ihtilâfı zaten şimdi mahkemede, mahkemeye de tesir edemeyiz.”77

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 121

76 Ethnos, “‘Andalagma’ dia to Kypriakon oi Papa-Eftim?”, 2 Ekim 1965.

77 Hürriyet, “K›br›sta bir Türkün kan› ak›t›l›rsa, ‹stanbul’da Neler Olur Bilemem”, 17 Ekim 1965.Cumhuriyet, Ürgüplü: “Bir 6-7 Eylül hâdisesinden korkar›m”, 17 Ekim 1965.

Başbakan Ürgüplü’nün görevi, yeni seçilmiş Demirel hükümetine bırak-masına az bir süre kala yaptığı bu açıklamalar, İstanbul Rum basınında ge-niş yankı bulur. Apoyevmatini, Ürgüplü’nün görevden ayrılmadan önce ken-dilerine keder verici bir sürpriz yaptığını belirtir. Gazetenin yorumuna görehükümetin başının, “trajik” 6/7 Eylül olaylarının tekrarlanması korkusun-dan bahsedip “biz Rumlar gibi Kıbrıs’ta bugün meydana gelenlerden so-rumlu olmayan ve başından beri bunları onaylamadığını bildiren ülkeninyasalara saygılı vatandaşlarında endişe yaratmaması” gerekmektedir. Gaze-teye göre başbakan bu açıklamasıyla daha düne kadar Türk vatandaşı Rum-ların ülkenin yasalarının koruması altında olduğunu ifade eden yardımcısıDemirel ile ters düşmektedir.78

Ürgüplü’nün açıklamaları, Cumhurbaşkanı Gürsel tarafından da tepkiylekarşılanır. Gürsel, ertesi gün yaptığı açıklamada, “6-7 Eylül olaylarını hatır-lamak bile üzücü” diyerek Ürgüplü’nün sözlerini tasvip etmediğini açık birbiçimde ifade eder:

“Bu sözler çok sinirli zamanda söylenebilecek sözlerdir. Başbakanın nasıl butürlü konuştuğunu anlayamıyorum. Türkiye bir aşiret değil, bir devlettir.Kendi mesuliyetini kendi gücüyle yürütür, tedbirlerini alır. 6-7 Eylül hadise-lerini hatırlamak bile üzücüdür. Bu sözleri ben kabul etmiyorum.”79

Apoyevmatini, Ürgüplü’nün açıklamalarıyla bizzat ülkenin siyasetçileri ta-rafından kınanmış olaylarla tehdit edilen “Rumlar gibi kendi halinde ve ya-salara saygılı Türk vatandaşlarında” yaratılan endişeyi vurgular. Cumhur-başkanının açıklamalarınınsa rahatlamaya yol açtığını ifade eder.80

Ürgüplü’nün sözleri kimi gazeteler tarafından da tepkiyle karşılanır.Mümtaz Faik Fenik, Son Havadis gazetesinde hükümetin Kıbrıs Türklerinikorumak için aktif bir siyaset izlemesi gerektiğini, ama 6/7 Eylül hadiseleri-nin tekrarlanması ihtimalinden bahsetmenin müsaade edilemez olduğunubelirtir. Ürgüplü’nün sözlerinin anlaşılmaz olduğunu söyleyen Fenik, 6/7Eylül olaylarının gurur verici bir şey olmadığını belirterek, üstelik bu gibiüzücü hadiselerden siyasi bir fayda da alınamayacağını ifade eder. Fenik’egöre bu tür hadiseler millet içinde hiçbir zaman tamir edilemeyecek hasar-lara sebep olmakta ve dış kamuoyunda da çok kötü bir izlenim oluşmasınayol açmaktadır. Bunun yerine başbakan bir daha böyle olayların tekrarlan-mayacağını ifade etse Fenik’e göre daha iyi bir iş yapmış olurdu.81 Tercüman

Stefo Benliyos

122 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

78 Apoyevmatini, 17 Ekim 1965.

79 Cumhuriyet, “6-7 Eylül Olaylar›n› hat›rlamak bile Üzücü, 18 Ekim 1965.

80 Apoyevmatini, 18 Ekim 1965.

81 Son Havadis, 19 Ekim 1965.

gazetesi de başyazısında Ürgüplü’nün açıklamalarını eleştirerek başbakanıngörevini devretmeden önce kendisinden beklenmeyen davranışlar gösterdi-ğini belirtir.82

Eleştirilere rağmen Ürgüplü, 18 Ekim’de Ankara Orduevi’nde gazetecilereverdiği veda yemeği esnasında aynı sertlikte konuşmaya devam eder. Maka-rios, Kıbrıslı Türkler üzerindeki tazyikini kan dökme şekline sokarsa, so-kaktaki vatandaşı tutamayacaklarını belirten Ürgüplü, Patrikhane’nin tamanlamıyla “politika yaptığını ve bağımsız bir müessese imiş gibi” hareket et-tiğini belirterek gerekirse Patrikhane’nin Lozan’da sağlanan konumunungözden geçirilebileceğini ima eder:

“Ben Lozan Antlaşmasına ve Atatürke inanırım. Patrikhane eğer Lozan Ant-laşmasında kendisine tanınan hakların içinde kalırsa, Türklerden misafir-perverlik görür. Bu hakların dışına çıkarlarsa, Hükümet gereken tedbirlerialmakta serbesttir.”83

Başbakanın ağzından yapılan bu açıklamaların Rum cemaati içerisindenasıl bir yankı bulduğunu o dönem bir üniversite öğrencisi olan HerkülMillas’ın Cumhuriyet gazetesine yolladığı okuyucu mektubundan anlayabi-liyoruz:

“Ben, yakında Anadolu’da askerlik vazifemi yapmıya gidecek ve fakat bir 6-7Eylül tehlikesi altında olan genç Türk’üm. Önümüzdeki hafta sayımda Tür-kiyenin nüfusunda “artı bir” olarak sayılacak bir Türk’üm fakat bu aradaAmerikadaki bir Yunanlı milyoner Ortodoks Patrikhanesi adına atar-tutarsayaşayışının gidişi aksıyacak bir Türk’üm. Türkiyede çalışacak, ölecek bir va-tandaşım, fakat Kıbrıs’ta bir sapık masum bir Türk’ü öldürürse eğer, meskenmasuniyeti kalmayacak bir Türk’üm. Ben bir Türk’üm ve bin sapık yüz Tür-kü katletse Türkiye’de hayatı tehlikeye girecek bir Türk’üm. İlk okulda hersabah beş yıl ayağa kalkar ‘Türküm doğruyum...’ derdim; fakat bugün Tür-kiyenin Başbakanı bana Türk halkından sakın kendini diyor, eğer Kıbrıs’tabir Türk öldürülürse...”84

Mektubunda İstanbul’da yaşayan Rumların ruh halini yansıtan Millas,doğup büyüdükleri ülkede “rehine” muamelesi görmeyecekleri günlerinözlemi içerisinde tamamlar mektubunu:

“6-7 Eylülü yapanlar Yassıadada hesap verdiler. Tarih o yüz karası geceyi

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 123

82 Tercüman, 19 Ekim 1965.

83 Hürriyet, Ürgüplü: “Makarios kan dökerse bombard›man de¤il, herfley olur”, 19 Ekim 1965.

84 Herkül Millas, “E¤er K›br›s’ta 1 Türk öldürülürse”, Cumhuriyet, 26 Ekim 1965.

Türk halkına mal edemez... Ve bugün verilecek demeç şöyle olmalıydı: ‘EğerKıbrısta bir Türk öldürülürse Türkiye sınırları içinde intikam almak için re-hinemiz yok.”85

“Türk-Arnavut Ortodoks Kilisesi”

Bu arada, Eftim taraftarlarının eline geçen kiliselerin kullanılma biçimiRum basınında eleştirilere sebep olur. 20 Ekim günü Aya Nikola Kilise-si’nde bir film sahnesinin çekildiği bildirilir.86 Birkaç gün sonraysa aynı ki-lisenin Arnavutlara tahsis edileceğini ve bunların kilisede Arnavutça ayinyapacakları duyurulur. İstanbul’daki Arnavut cemaati yıllardan beridir Ar-navutça ayin yapabileceği bir kilise arayışındadır. Önce Beyoğlu’ndaki eskiErmeni Katolik Kilisesi’ni kiralamaya teşebbüs etmişler, daha sonra cemaatPatrikhane’ye başvurarak bir din adamının atanmasını istemiş ama bu dabir şekilde gerçekleşmemişti. Bu arada Papa Eftim taraftarlarının Aya Niko-la Kilisesi’ndeki değerli eşyaları yine kendi kontrollerindeki Kafatiani Kili-sesi’ne taşıdıkları iddia edilir.87 25 Ekim günüyse Arnavut cemaati kiliseyiteslim alır ve kapısına “Müstakil Ortodoks Arnavut Kilisesi” tabelaları asılır.Apoyevmatini gazetesine göre sürecin bütün detayları Arnavutların kiliseyikiraladıkları izlenimini yaratmaktadır. Apoyevmatini’ye göre bu olay, PapaEftim’in bir cemaatten yoksun olduğunu göstermektedir. Gazeteye göre ikikilisenin hali, “yağma Hasanın böreğini” andırmaktadır.88 Aynı gazeteninertesi gün bildirdiğine göre, Papa Eftim taraftarlarının ele geçirdikleri ikincikilise Aya Yani ise 26 Ekim tarihinde aynı biçimde Süryanilere verilecektir.Tüm bu gelişmeler gazeteye göre “Eftimcilerin” kiliseleri ele geçirme mak-satlarının şimdiye dek savunageldikleri gibi az sayıdaki taraftarlarının dinîihtiyaçları değil, kiliseleri ve mülklerini kâr getiren emlak haline getirmekolduğunu ortaya çıkarmıştır.89

Arnavutluk 1921’de bağımsızlığa kavuştuğunda, Arnavut Kilisesi mesele-si ortaya çıktı. Bağımsızlıktan önce Patrikhane’den ayrılmayı savunan birhareket mevcuttu. Bu hareketin temel figürü ABD’deki Arnavut göçmentoplumunda bir rahip olan Fan Noli idi. Fan Noli daha 1908’de ayin kitap-

Stefo Benliyos

124 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

85 Herkül Millas, “E¤er K›br›s’ta 1 Türk öldürülürse”, Cumhuriyet, 26 Ekim 1965.

86 Apoyevmatini, 21 Ekim 1965.

87 Apoyevmatini, 23 Ekim 1965.

88 Apoyevmatini, 25 Ekim 1965.

89 Apoyevmatini, 26 Ekim 1965. Selçuk Erenerol, Elçin Macar ile 16 A¤ustos 2002 tarihinde yapt›-¤› görüflmede Arnavut cemaatinin kilisede birkaç ayin yapt›ktan sonra kiliseye “Türk-Arnavut Or-todoks Patrikhanesi” yaz›l› bir tabela asmak istemeleri üzerine aralar›nda anlaflmazl›k ç›kt›¤›n›ve bunun üzerine Arnavutlar’›n kiliseden ayr›ld›klar›n› belirtir. Macar, a.g.e., 221.

larını Arnavutça’ya çervirmeye ve aynı dilde vaaz vermeye başlamıştı. Yinede başlangıçta Arnavut Ortodoks hareketi Patrikhane’yle bir uzlaşma sağla-maya çabalar. Patrikhane de Arnavutluk’taki yerel kilisenin otonomisini ka-bul etmeye razı görünmekteydi. Fakat Fan Noli, Vasilios Markos ve Evan-gelis Tsamtsis gibi Patrikhane’den tümüyle bağımsızlığı savunan hareketinradikal kanadı ağırlık kazanarak 1922 Eylülü’nde Arnavut Kilisesi’nin Pat-rikhane’den otosefalliğini tek taraflı olarak ilan etti. Patrikhane’nin bu kara-ra karşı temel argümanıysa bir kilisenin otosefal olmasının ancak ülkenintamamı Ortodoks Hıristiyan olması halinde mümkün olacağı yönündeydi.Bu görüşe göre Arnavutluk ve Türkiye gibi Ortodoks nüfusun azınlıkta bu-lunduğu ülkelerde otosefallik mümkün değildi. Bundan ötürü de Patrikha-ne Arnavut Kilisesi’nin otosefalliğini tanımaz. Sorun ancak Nisan 1937’dePatrikhane bu tutumundan vazgeçip Arnavut Kilisesi’nin otosefal statüsünükabul ettiğinde çözüme kavuşur.90

Cumhuriyet gazetesinde 11 Kasım tarihinde Patrikhane’nin ve Rumlarınbirçok yolla Aya Nikola Kilisesi’nde ayin yapmak isteyen Arnavut cemaati-ne baskı yaptığını bildiren bir haber yayımlanır. Habere göre Patrikhane,Aya Nikola Kilisesi’nde ayin yapmaları halinde Arnavutları aforozla tehditetmektedir. Bu habere yanıt veren Apoyevmatini’ye göre haberi yapan “mes-lektaş” konu hakkında yanlış bilgilendirilmiştir. Gazeteye göre Arnavutlarüzerinde herhangi bir baskı uygulanması mümkün değildir. Ayin yapılama-masının nedeni, Arnavutça ayin yapacak din adamı eksikliğidir ve aynı za-manda Arnavut cemaatinin “Ortodoks inanca göre din adamı niteliğine ha-iz olmayan Turgut’a bağlı din adamları” tarafından ayin yapılmasını isteme-mesine bağlıdır.91 Patrikhane’nin Türk vatandaşı Arnavutları “Rumlaştır-mak” gayesini güttüğü basında aynı yıl içinde daha önce de tekrarlanmıştır.Akşam gazetesinin 20 Nisan 1965 tarihli haberinde İstanbullu Arnavutlar,Patrikhane’nin çocuklarına Rum ismi koymadıkları takdirde vaftiz etmedi-ğini, Ortodoks mezarlığında gömülmeleri konusunda güçlük çıkarıldığı vekendilerini “Rumlaştırmak” istediğinden Patrikhane’den ayrılıp “Türk Ar-navut Ortodoks Kilisesi”ni kurmak istediklerini bildirirler.92

Arnavut cemaatinin durumu basında yer almaya devam eder. 8 Aralık ta-rihli Tercüman gazetesinde İstanbullu Arnavut Ortodoksların iki temsilcisi-nin Patrikhane’yi suçlayıcı açıklamaları yer alır. Temsilciler Patrikhane’ninsürekli olarak Yunanistan lehine faaliyette bulunduğunu ve Arnavut Orto-

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 125

90 Bkz. Apostolos Glavinas, ‹ Orthodoksi Aphtokephali Ekklisia tis Alvanias (Otosefal Ortodoks Ar-navut Kilisesi), Selanik 1985, s. 13-73.

91 Apoyevmatini, 11 Kas›m 1965.

92 Aktaran Macar, a.g.e., s. 206-7.

doksları bu amaçlar için kullanmak istediğini belirtirler. Bu nedenle İstan-bullu Arnavut cemaatinin Patrikhane’den ayrılarak Galata’daki Aya NikolaKilisesi’nde ayrı ayin yapacağını ve bu ay içerisinde Amerika’daki ArnavutOrtodoks Kilisesi’nden bir din adamı beklediklerini belirtirler. Tercüman ga-zetesine göre cemaatin iki temsilcisi, Patrikhane’nin bütün amacının Yunanpropagandası dahilinde olduğunu ve Ortodoks Arnavutların ayrılmasındankorktuklarını, çünkü bu gerçekleşirse Rumların sayısının 10 binin altınadüşerse Patrikhane’nin ülkeyi terk etmek zorunda kalacağını belirtirler. Ga-zeteye göre Megali İdea’yı hedefleyen Yunanistan’ın düşleri eğer İstanbul’daRumların sayısı azalırsa hüsrana uğrayacaktır ve Patrikhane’nin Rumları İs-tanbul’da tutmaya çabalaması bundan ötürüdür. Ortodoks Arnavut temsil-cilerinin bu açıklamalarını yorumlayan Apoyevmatini, Patrikhane’ye yönelik“kilisenin çocukları” kaynaklı bu suçlamaların büyük üzüntü ve acı verdi-ğini yazar. Gazete, Patrikhane’ye yönelik suçlamaların herhangi bir zeminedayanmadığını, Patrikhane’nin İstanbul’da kalması ve İstanbul’da yaşayanRumlarla ilgilenen “Lozanologlara” da Rumların sayısı ile Patrikhane ara-sında herhangi bir bağın mevcut olmadığını hatırlatmakla yetinir.93 Tartış-maya ertesi gün Tercüman gazetesine açıklama yaparak katılan Papa Eftimde Rumların kendisini takip etmeyip “Rumluklarını muhafaza etmesinden”duyduğu acıyı belirtir ve Türkiye’nin Patrikhane kovulmadan rahat etmeye-ceğini iddia eder.94

Sonuç yerine

Uzun süren yargılamalar sonucunda iki kilise, Türk Ortodoks Kilisesi’ninelinde kalır. Bu hadise, Cumhuriyet dönemi Rum azınlığın tarihinin temelbelirleyicilerini gözler önüne seren karakteristik bir örnektir. ÖncelikleKıbrıs meselesinin İstanbul Rum topluluğunun kaderi üzerindeki tayin edi-ci etkisi bu örnekte de bir kez daha açığa çıkar. Kıbrıs’ta iki toplum arasın-daki gerilimin hızla yükseldiği bir evrede, İstanbul Rumları ve Patrikhanerızaları hilafına gene Kıbrıs denkleminin bir bileşeni haline getirilirler.Rumların Kıbrıs meselesi dolayısıyla Türk-Yunan ilişkilerinde bir dış politi-ka aracı haline gelmeleri, adeta bir rehine ve dış politikada bir “koz” duru-muna düşürülmelerinin belki de en veciz ifadeyle anlatımı, Ürgüplü’nünyukarda aktardığımız sözleridir. Lozan’ın 45. maddesinde95 Türkiye’deki

Stefo Benliyos

126 • Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008

93 Apoyevmatini, “Astiriktoi ‹shyrismoi”, 8 Aral›k 1965.

94 Apoyevmatini, “Omilise kai o Eftim”, 9 Aral›k 1965.

95 Madde 45: Bu kesimdeki hükümlerle, Türkiye’nin Müslüman-olmayan az›nl›klar›na tan›nm›fl olanhaklar, Yunanistan’ca da, kendi ülkesinde bulunan Müslüman az›nl›¤a tan›nm›flt›r.

azınlıklara tanınmış olan hakların Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığada tanınmasına dair kurulan pozitif karşılıklılık ilişkisi, negatif içerikli kul-lanılmış ve süreç içerisinde Türk-Yunan ilişkilerinin bütününe teşmil edile-rek her iki devletin azınlık politikasında hâkim paradigma durumuna gele-rek kendi azınlıklarına yönelik bir misilleme silahı olarak kullanılmıştır.96

Bu çerçevede değerlendirilebilecek bir başka husus, Papa Eftim’in kurul-masına ön ayak olduğu “Türk Ortodoks Kilisesi”nin Cumhuriyet dönemiRum azınlığın tarihinde oynadığı roldür. Her ne kadar mübadeleyle “kilise”potansiyel toplumsal tabanını yitirmişse de Papa Eftim İstanbul’a gelerekPatrikhane’yi kontrolü altına almaya çalışmıştır. Türk-Yunan ilişkilerininnormalleşmesi ve Patrikhane’nin uluslararası konumunun ağırlığı, Eftim’inbu planlarında hükümetin aktif desteğini esirgemişse de hükümet ne za-man azınlığı ve Patrikhane’yi sıkıştırmak istemişse Eftim’i devreye sokmuşya da onun faaliyetlerini el altından desteklemiştir. Hükümet bir yandanPatrikhane’yle Eftim yandaşları arasındaki gerilimi cemaatler arası çatışmave Türkiye’nin iç meselesi olarak yorumlamakta ısrar ederken, öte yandanbu durumu Türk-Yunan ilişkilerinde bir pazarlık unsuru haline getirmiştir.

Türk-Yunan iliflkileri gelgitinde az›nl›k siyasetine bir örnek: Kilise ihtilaf›

Tarih ve Toplum Yeni Yaklafl›mlar • Say› 7 • Bahar - Yaz 2008 • 127

96 Türkiye ve Yunanistan az›nl›k politikalar›nda “karfl›l›kl›l›k” kavram› için bkz. Samim Akgönül(ed.), Reciprocity, Greek and Turkish Minorities Law, Religion and Politics, (‹stanbul: ‹stanbul BilgiÜniversitesi Yay›nlar›, 2008).