Kazdağları Ekosistemi ve Ekolojisi---Ecosystem and Ecology of Kaz Mountains (Mt.Ida) NW Turkey

15
Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı KAZDAĞLARI EKOSİSTEMİ VE EKOLOJİSİ İsa CÜREBAL - Recep EFE - Süleyman SÖNMEZ - Abdullah SOYKAN Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Balıkesir - Türkiye 1.Giriş Dünyadaki karaların yaklaşık beşte birini kaplayan dağ ekosistemleri diğer habitatlardan çok farklıdır. Dağlık alanlarda ekosistem öğeleri çok kısa mesafede büyük değişiklik gösterir. Sıcaklık ve yağış yükseltiye bağlı olarak aniden değişir ve bunun sonucunda toprak, bitki örtüsü de büyük farklılıklar gösterir. Biyoçeşitlilik bakımından çok zengin olan bu alanlar aynı zamanda dünyadaki bütün akarsuların kaynaklarının bulunduğu beslendiği sahalardır (Ives ve Diğerleri, 1997; Atalay 2006; 2008). Dünyadaki insan nüfusunun 1/10 u dağ ekosistemleri ve yakın çevresinde yaşar. Türkiye’nin yarısından fazlası yükseltisi 1000 metreyi geçen alanlardan oluşur. Yükselti batıdan doğruya doğru artar ve nüfusun önemli bir kısmı dağlık alanlar ve çevresinde yaşar. Türkiye’de Akdeniz ikliminin hakim olduğu dağlık alanlar önemli biyoçeşitliliğe sahiptir. Buralar aynı zamanda endemik türlerin daha fazla görüldüğü sahalardır (Atalay ve Efe, 2010; Öztürk ve Diğerleri, 1991; 2008). Kazdağları’nda canlılar (doğal bitkiler, hayvanlar ve insan) ile cansız çevrenin (kayaçlar, yerşekilleri, iklim, toprak, sular) karşılıklı ilişkileri oldukça hassastır (Efe, 2001, 2005, 2010). Fakat buna rağmen Türkiye’de doğallığını büyük ölçüde korumuş yegâne alanlardan biridir. Bunda sahanın iklim ve hidrolojik özelliklerinin önemli bir rolü vardır. Saha yeterli miktarda yağış alır ve yer altı suları bakımından zengindir. Hava ve toprak nemi sayesinde tahrip edilen alanlarda bitkilerin jeneratif gelişimi daha hızlı olur. Sahadaki korunan alanların da ekosistemin sürdürülebilir olmasındaki işlevi büyüktür. Kazdağları’nda ekosistemin işleyişini ve ekolojisini belirleyen faktörlerin başında iklim, doğal bitki örtüsü ve sular gelir. Büyük bir kısmı Akdeniz ikliminin etkisinde olan sahanın kuzey kesimlerine Marmara geçiş iklimi hakimdir. Dağların doğu-batı yönünde uzanması bu iklim farklılığını ortaya çıkarır. Kuzeye bakan yamaçlarda yıllık ortalama sıcaklık daha düşük ve yağış miktarı daha fazla, güneye bakan yamaçlarda sıcaklık yüksek ve yağış miktarı daha azdır. Bunun sonucu olarak Kazdağları’nın kuzey ve güney yamaçlarında farklı ekolojik şartlar ve ekosistemler oluşmuştur. Orografik şartlar, sıcaklık ve yağış şartlarında değişime yol açarak yüksek kesimlerde biraz daha soğuk ve nemli iklimin hâkimiyetini sağlamıştır. Böylece deniz seviyesinden başlayarak 800 metrelere kadar tipik Akdeniz ikliminin etkisinde olan kesim “alt zon” bunun üzerinde yer alan saha ise “üst zon” olarak ortaya çıkmıştır. Kazdağları Akdeniz iklim bölgesi içinde yer alır. Ancak Kazdağları’nda yüksek kesimlere düşen kar ve yağmur sularıyla beslenen kuzeye Bayramiç ve Yenice depresyonları ile güneye Edremit körfezine akışlı çok sayıda akarsu vardır. Her bir vadi içi ayrı bir mikroklima alanı ve habitat özelliğindedir. Kazdağları’nın dağılış, fitososyolojik ve floristik bakımdan ilginç bir biyocoğrafyası vardır (Pamukçuoğlu, 1976; Güngördü, 1999; Tümen ve Diğerleri, 2007). Kazdağları ekosistemi üzerinde antropojen etkiler çok kuvvetlidir. Dağların çevreleri binlerce yıldır insanoğlu tarafından kullanılmaktadır. Bu nedenle bitki örtüsü çok tahribata uğramış, ortadan kaldırılmış ve degradasyona uğramıştır. 2.Çalışma Alanı Kazdağları, Türkiye’nin batı-kuzeybatısında, Edremit Körfezi’nin kuzey kıyılarında bulunmakta, Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Kabaca 1000 km 2 yüzölçümüne sahip dağlık kütlenin güneyi ve doğusu Balıkesir, kuzeyi ve batısı Çanakkale ili sınırları içinde kalmaktadır. Dağlık kütlenin merkezinde granit – granodiyorit, çevresinde ise metamorfik şistler hakimdir. Kıyılara doğru yer yer volkanik, yer yer de tortul kayaçlar izlenmektedir. Kuzey yamaçlarda ise kireçtaşları ön plana çıkmaktadır. Edremit Körfezi kıyılarını ise alüvyonlar oluşturmaktadır.

Transcript of Kazdağları Ekosistemi ve Ekolojisi---Ecosystem and Ecology of Kaz Mountains (Mt.Ida) NW Turkey

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

KAZDAĞLARI EKOSİSTEMİ VE EKOLOJİSİ

İsa CÜREBAL - Recep EFE - Süleyman SÖNMEZ - Abdullah SOYKAN

Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Balıkesir - Türkiye

1.Giriş

Dünyadaki karaların yaklaşık beşte birini kaplayan dağ ekosistemleri diğer habitatlardan çok farklıdır. Dağlık alanlarda ekosistem öğeleri çok kısa mesafede büyük değişiklik gösterir. Sıcaklık ve yağış yükseltiye bağlı olarak aniden değişir ve bunun sonucunda toprak, bitki örtüsü de büyük farklılıklar gösterir. Biyoçeşitlilik bakımından çok zengin olan bu alanlar aynı zamanda dünyadaki bütün akarsuların kaynaklarının bulunduğu beslendiği sahalardır (Ives ve Diğerleri, 1997; Atalay 2006; 2008). Dünyadaki insan nüfusunun 1/10 u dağ ekosistemleri ve yakın çevresinde yaşar.

Türkiye’nin yarısından fazlası yükseltisi 1000 metreyi geçen alanlardan oluşur. Yükselti batıdan doğruya doğru artar ve nüfusun önemli bir kısmı dağlık alanlar ve çevresinde yaşar. Türkiye’de Akdeniz ikliminin hakim olduğu dağlık alanlar önemli biyoçeşitliliğe sahiptir. Buralar aynı zamanda endemik türlerin daha fazla görüldüğü sahalardır (Atalay ve Efe, 2010; Öztürk ve Diğerleri, 1991; 2008).

Kazdağları’nda canlılar (doğal bitkiler, hayvanlar ve insan) ile cansız çevrenin (kayaçlar, yerşekilleri, iklim, toprak, sular) karşılıklı ilişkileri oldukça hassastır (Efe, 2001, 2005, 2010). Fakat buna rağmen Türkiye’de doğallığını büyük ölçüde korumuş yegâne alanlardan biridir. Bunda sahanın iklim ve hidrolojik özelliklerinin önemli bir rolü vardır. Saha yeterli miktarda yağış alır ve yer altı suları bakımından zengindir. Hava ve toprak nemi sayesinde tahrip edilen alanlarda bitkilerin jeneratif gelişimi daha hızlı olur. Sahadaki korunan alanların da ekosistemin sürdürülebilir olmasındaki işlevi büyüktür. Kazdağları’nda ekosistemin işleyişini ve ekolojisini belirleyen faktörlerin başında iklim, doğal bitki örtüsü ve sular gelir. Büyük bir kısmı Akdeniz ikliminin etkisinde olan sahanın kuzey kesimlerine Marmara geçiş iklimi hakimdir. Dağların doğu-batı yönünde uzanması bu iklim farklılığını ortaya çıkarır. Kuzeye bakan yamaçlarda yıllık ortalama sıcaklık daha düşük ve yağış miktarı daha fazla, güneye bakan yamaçlarda sıcaklık yüksek ve yağış miktarı daha azdır. Bunun sonucu olarak Kazdağları’nın kuzey ve güney yamaçlarında farklı ekolojik şartlar ve ekosistemler oluşmuştur. Orografik şartlar, sıcaklık ve yağış şartlarında değişime yol açarak yüksek kesimlerde biraz daha soğuk ve nemli iklimin hâkimiyetini sağlamıştır. Böylece deniz seviyesinden başlayarak 800 metrelere kadar tipik Akdeniz ikliminin etkisinde olan kesim “alt zon” bunun üzerinde yer alan saha ise “üst zon” olarak ortaya çıkmıştır.

Kazdağları Akdeniz iklim bölgesi içinde yer alır. Ancak Kazdağları’nda yüksek kesimlere düşen kar ve yağmur sularıyla beslenen kuzeye Bayramiç ve Yenice depresyonları ile güneye Edremit körfezine akışlı çok sayıda akarsu vardır. Her bir vadi içi ayrı bir mikroklima alanı ve habitat özelliğindedir. Kazdağları’nın dağılış, fitososyolojik ve floristik bakımdan ilginç bir biyocoğrafyası vardır (Pamukçuoğlu, 1976; Güngördü, 1999; Tümen ve Diğerleri, 2007). Kazdağları ekosistemi üzerinde antropojen etkiler çok kuvvetlidir. Dağların çevreleri binlerce yıldır insanoğlu tarafından kullanılmaktadır. Bu nedenle bitki örtüsü çok tahribata uğramış, ortadan kaldırılmış ve degradasyona uğramıştır.

2.Çalışma Alanı

Kazdağları, Türkiye’nin batı-kuzeybatısında, Edremit Körfezi’nin kuzey kıyılarında bulunmakta, Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Kabaca 1000 km2 yüzölçümüne sahip dağlık kütlenin güneyi ve doğusu Balıkesir, kuzeyi ve batısı Çanakkale ili sınırları içinde kalmaktadır.

Dağlık kütlenin merkezinde granit – granodiyorit, çevresinde ise metamorfik şistler hakimdir. Kıyılara doğru yer yer volkanik, yer yer de tortul kayaçlar izlenmektedir. Kuzey yamaçlarda ise kireçtaşları ön plana çıkmaktadır. Edremit Körfezi kıyılarını ise alüvyonlar oluşturmaktadır.

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Kazdağları birbiri ile bağlantılı zirvelerin meydana getirdiği yüksek bir kütledir. Kazdağı ise Karataş Tepe (1774 m) ile bu zirvelerin en yükseğini oluşturmaktadır. Kütlenin kabaca doğrultusu güneybatı – kuzeydoğu yönündedir. Dağlık kütlenin kuzeyi ve güneyi arasında belirgin bir asimetri bulunmaktadır. Güney yamaçlar, kuzey yamaçlara oranla daha eğimlidir.

Dağların kuzeyinde Bayramiç Evciler depresyonu, güneyinde ise Edremit Körfezi bulunmaktadır. Kazdağlarının batı yamaçlarında Tuzla Çayı, kuzeyinde Karamenderes Çayı, kuzeydoğusunda Gönen Çayı, güneyinde ise Mıhlı Çayı, Şahin Dere, Manastır Çayı, Kızılkeçili Çayı, Fındıklı Çayı, Zeytinli Çayı gibi akarsular bulunmaktadır.

3.Materyal ve Yöntem

Kazdağları Türkiye’nin Kuzeybatısında, Anadolu büyük yarımadasının, Biga yarımadası adı verilen kısmında yer alır. Kazdağları Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran doğal bir sınır olarak kabul edilir. Bu nedenle kuzey yamaçları Marmara bölgesi, güney yamaçları ise Ege bölgesi içindedir.

Orografik etkilerle dikey doğrultuda değişen vejetasyonun klimatik parametrelerle ilişkisini ortaya koyabilmek için Edremit Meteoroloji İstasyonunun uzun yılları kapsayan (1959-2005) sıcaklık, yağış ve rüzgarlar ile ilgili rasat sonuçlarından faydalanılmıştır. Sahanın 1/25000 ölçekli topoğrafik paftalarından saha çalışmalarında, genel jeomorfolojik değerlendirmelerde, profil ve kesitlerin çıkartılmasında yararlanılmıştır. Sahanın jeoloji ile ilgili bilgiler derlenmesinde 1/50000 lik ve 1/100000 ölçekli jeoloji paftaları kullanılmıştır.

Sahada tespit edilen ve örnekleri toplanan bitkilerin teşhisinde Blameyand Grey-Wilson, 1993, Davis ve Diğerleri, 1988, Güner ve Diğerleri, 2000 nin çalışmalarından faydalanılmıştır.

Saha kuzey - güney ve batı - doğu doğrultularında birkaç kez katedilerek bütün ekolojik özellikleri yerinde incelenmiş bitki türlerin ve toplulukların yükselti sınırları, dominant unsurlar, floristik oluşum, toprak türü, kayaçlar, jeomorfolojik durum ile ortam şartları hakkında inceleme yapılmıştır.

Tüm bu çalışmalar materyal ve malzemeler toptan değerlendirilerek ekosistemin vejetasyon karakteri, floristik kompozisyonu ve bunları ortaya çıkaran ekolojik şartlarla ilişkileri saptanmıştır. Bu sonuçlara istinaden vejetasyon kesitleri çizilmiş, floristik liste oluşturulmuş, ilişkiler ve sonuçlar ortaya konulmuştur.

4. Bulgular ve Tartışma

Kazdağları’nın vejetasyonu güney yamaçların kuru, kuzey yamaçların nemli ormanları olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca yükselti nedeniyle her iki yüzde de alt ve üst zon oluşmuştur. Güney yüzün alt zonunda kızılçam, üst zonunda ise karaçam hâkimdir. Zonları ayıran yükselti basamağı güneye bakan yamaçlarda 800 m’lerden geçer. Kuzey yüzün üst zonunda Kazdağı göknarı-kayın, alt zonu ise meşe hakimdir. İkisi arasındaki sınır 500 m’lerden geçer. Kazdağları’nda 1650 m’nin üzerindeki ormansız alan pseudoalpin bir kat karakterindedir.

Kazdağları fiziki ve biyolojik unsurlarıyla birini bütünleyen ve karşılıklı ilişkilerle birlikte çalışan büyük bir doğal mekanizma yani bir ekosistemdir. Bu sistemin herhangi bir unsurunun çeşitli nedenlerle işlevini yitirmesi, mekanizmada aksaklıklara, tahribatlara, çöküntülere hatta geri döndürülemeyecek şekilde yok oluşa yol açar.

Kazdağları ekosistemi canlı ve cansız öğelerin oluşturduğu bir temel üzerine kurulmuştur. Bunlar jeomorfolojik ve jeolojik yapı, iklim, toprak ve sular, bitki örtüsü, doğal hayvanlar ve insandır.

4.1. Kazdağları ekosistem özellikleri 4.1.1.Jeomorfolojik Özellikler

Jeomorfolojik özellikler Kazdağları ekosistemin temelidir. Bunlar uzanış, yükselti, bakı, eğim, vadiler ve düzlüklerden oluşur. Tektonik hareketler Kazdağları’nda boyuna ve enine gelişmiş, onu bloklara ayıran fayların oluşumuna yol açmıştır. Uzanış istikameti sebebiyle yamaçlar kuzeye ve güney bakmaktadır. Enine fay hatlarına yerleşmiş olan akarsular derin vadiler açmışlardır (Efe ve Diğerleri, 2007, 2008a, 2008b; Bilgin 1969).

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Kazdağları’nın ana uzanış yönü, güneybatı-kuzeydoğudur. Fakat bu istikamet, doğu batı yönü ile çok dar bir açı oluşturduğu için, dağların doğrultusu da doğu-batı gibi düşünülebilir. Bu uzanış, bölgede hakim olan soğuk karakterli kuzeyli rüzgȃrları keser. Soğuk baskınlarını önler. Kışların ılıman geçmesi üzerinde önemli bir rol oynar.

Kazdağları’nın büyük bir kesiminde yükselti 1000 m’nin üzerindedir. Dağların en yüksek zirvesi ise 1774 m ye erişen Karataş tepedir. Yükselti faktörü, deniz seviyesinden itibaren üst kademelere doğru sıcaklıklarda azalma, yağışlarda artış ve kar şeklinde düşmeye yol açar. Uzanış istikameti nedeniyle Kazdağları’nın yamaçları kuzeye ve güney bakar konumdadır. Bu durum yamaçların mikroklimasını etkilemek suretiyle bitki örtüsü, toprak ve hidroğrafyada önemli farklılıkların ortaya çıkmasına yol açar.

Bu nedenlerle kıyıda Edremit istasyonunda yıllık yağış miktarı 666 mm civarında iken dağların yüksek kesimlerinde bu miktar 1200–1300 mm leri bulur. Bu kesimde kar yağışları artar ve etkili olur. Yaz mevsiminde sahilde en sıcak ayın (Temmuz) ortalaması 26°C civarında iken, Kazdağları’nın zirve kesiminde 15°C ye iner.

Güneşin kuzey yarı küredeki genel konumu nedeniyle güneye bakan yamaçlar daha çok güneş enerjisi alır, daha iyi ısınır ve daha sıcaktır. Fakat o nispette de zeminden buharlaşma etkilidir. Kuzey yamaçlarda ise bu olayların tam tersi olur. Bu sebeple daha serin, daha az kuraktır veya nemlidir.

Kazdağları ekosisteminde güney ve kuzey yamaçlar arasında tezatlar her bakımdan kuvvetlidir. Güney yamaçlarda genelde sıcaklık isteği yüksek ve nispeten kurakçıl bitkiler yayılış gösterirken kuzey yamaçlarda daha nemcil topluluklar ve türler yayılış gösterir. Bakı etkisinin Fitocoğrafik bir yansıması olarak güneye bakan yamaçlara Akdeniz karakterli bitki toplulukları ve türleri, kuzeye bakan yamaçlara ise Karadeniz unsurları yerleşmiştir.

Şekil 1: Kazdağı ve çevresinin jeomorfoloji haritası.

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Jeomorfolojik bir faktör olarak yamaç eğimi bakı faktörünün etki derecesini tayin eder. Bilhassa kuzey yamaçların eğim değeri arttıkça aldıkları güneş enerjisi miktarı azalır. Bu takdirde güney yamaçlarla olan tezat kuvvetlenir. Kış ve yaz mevsimlerinde güneye ve kuzeye bakan yamaçların aldıkları güneş enerjileri arasında değişik varyasyonlar ortaya çıkar. Kazdağları güney yamaçlarının kuvvetli eğimleri, kışın bu yamaçlara güneş ışınlarının dik ve dike yakın açılarla gelmesine yol açarak bol enerji almasına ve kuvvetle ısınmasına yol açar. Bu nedenle Kazdağları’nın güneye bakan yamaçlarında insolasyon kuvvetlidir. Bu durum kışların ılık geçmesi üzerinde de rol oynar.

Kazdağları’nda vadilerin bolluğu, uzanışları, derinlikleri ve nemlilikleri ekosistemin en önemli fiziki öğelerinden biridir. En az on kadar vadi kuzeyde ve güneyde bu dağları enine kateder. Yani bunlar dağların ana tektonik uzanışını dikine keser. Bu durumun sebebi tektoniktir ve muhtemelen faylarla ilgilidir. Ancak hiçbir vadi Kazdağları’nı kuzey güney doğrultusunda boydan boya kat etmez. Güney yamaçların vadi sistemleri ile kuzey yamaçların vadi sistemleri birbirlerinden bağımsızdır. Aralarında bir su bölümü vardır.

Tektonik hareketlerin ve erozyonun şiddetinden vadiler çok derin yarılmıştır. Bazı durumlarda vadi tabanıyla yamaçların üst kenarı arasında 1000 m civarında nispi irtifa farkı vardır. Şahindere vadisinde aşağıda kesimdeki vadi tabanı ile yukarı havzadaki en yüksek kesim arasındaki yükselti farkı 1000 metreyi bulur. Vadi tabanları dar, yamaçlar çok eğimlidir. Vadiler bu nedenle kanyon özelliklerine sahiptir.

Vadilerin bu özellikleri güneşlenme durumları, nemlilik, hava cereyanları ve mikroklimaları üzerinde etkilidir. Derin yarılmış vadilerde güneşlenme süresi ve dolayısıyla güneşin etkisi azalır. Nemli bir ortam ortaya çıkar. Kazdağları’nın güneye bakan ve bol güneşlenen yamaçlarında her vadi ikinci dereceden bir mikroklima alanı ve nemcil bir ortamdır. Bu nedenle düşük sıcaklıklara karşı hassas ve suyu seven birçok bitki türünün bu vadilerde kümelendiklerini görmekteyiz. Mesela defne (Laurus nobilis), mersin (Myrtus communis) gibi türler en tanınmış olanlardır. Tespih çalısı da (Styrax

officinalis) bu kategori içinde sayılabilir. Vadiler bilhassa yaz mevsiminde dağın yüksek kesimleri ile deniz arasındaki yerel basınç farkları

sebebiyle oluşan meltemleri kanalize ederek etkilerinin artmasına yol açarlar. Yaz geceleri dağların üst kademesinin serin havası vadiler boyunca hızını ve etkinliğini arttırarak kıyıya doğru iner. Sanki buralara serinletici ve ferahlatıcı bir nefes üfler. Bu durum sahilin yaz mevsimindeki sıcak ve bunaltıcı havasını hafifletir. Fakat söz konusu etki, vadilerin aşağı kesimlerinde ve sahile doğru genişledikleri kesimde daha çok duyulur.

Kazdağları güney yamaçlarında hemen hemen her vadi yazın da su taşıdığı için nemlidir. Vadi tabanları başta çınar birlikleri olmak üzere nemcil bitki türleri ile kaplı iken susuz kurak ve kayalık yamaçlarda kurakçık çalılar ve kızılçamlar yer alır.

Böylece vadiler, Kazdağları’nın genel ekosistemi içinde ikincil ve ilginç ekosistemler olarak belirmiş olurlar.

Kazdağları’nda alçak ve yüksek kesimlerde yer alan düz alanlar ekosistem içinde bir fonksiyona sahiptirler ve ekosisteme çeşitlilik kazandırırlar. Bunlardan bir kısmı kıyı düzlükleridir.. Diğerleri de kütle üzerinde çeşitli kademelerde bulunan düzlüklerdir.

Kıyı düzlükleri kırıntılı materyallerin biriktiği dolgu alanlarıdır. Bu alanların denize kenar olan kısımlarında tuzlu topraklar üzerinde halofit türlerden oluşan bir vejetasyon bulunur. Saz (Thypha sp.), kamış (Phragmites sp.), ılgın (Tamarix sp.) bunların başlıcalarıdır. Kıyı düzlüklerinde antropojen etkilerden önce ormanlar deniz kenarına kadar iniyordu. Bazı kızılçam ve palamut meşesi bakiyeleri bu durumun kanıtları olarak kabul edilebilirler. Kışları ılıman ve yağışlı yazları sıcak ve kurak bu ortam, yer altı sularınca çok zengindir. Antropojen etkilerle doğal vejetasyonu önce ormandan makiye değişmiş, daha sonra da yerleşmelerin ve zeytin plantasyonlarının hakim olduğu bir kültürel peyzaja yerini bırakmıştır (Efe ve Diğerleri, 2011).

Kazdağları’nın güneye bakan yamaçlarında bazı dar alanlı bünyesel ve aşınımla ilgili düzlükler görülür. Buraların genelde köy karakterli yerleşmeler tarafında sit olarak seçildikleri görülür. Bazıları da küçük çaplı yaylalar durumundadır. Körfez manzarasına hakim, havadar ve etrafları ormanlık olan bu yerler genelde 400 m-800 m arasındaki seviyelerde bulunur.

Dağların zirve kesimlerinde jeomorfolojik aşınım dönemleriyle ilgili düzlükler vardır. Bu düzlüklerin hepsi de yazın çıkılan yaylalar konumundadır.

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

4.1.2. Jeolojik özellikler

Kazdağları tektonik olarak çekirdeğini granit-granodiyorit kökenli derinlik kayaçlarının oluşturduğu üstü kısmen açılmış bir plütonik kütle, bir dom konumundadır. Eybek dağları sistemin granitik kayaçların aflöre ettiği bir ünitesidir. Metamorfik özellikteki örtü tabakaları kısmen açılmıştır. Kazdağları’nın tektoniği, strüktürü ve kayaçlarının litolojik özellikleri çeşitli şekillerde ekolojik mekanizmanın çalışması üzerinde etkili olmuştur.

Kazdağları plütonik kütlesinin üstünü metamorfik kayaçlardan oluşan bir seri örter. Bunlar altta gnayslar, kahverengi şistler, daha üstte mermerleşmiş kalkerlerden oluşmaktadır. Dağların en yüksek zirvelerinden bir olan Sarıkız tepe (1726 m) bakiyevi bir mermer bloğudur. Son tektonik hareketler Kazdağları kütlesinin güney kanadında doğu-batı ve kuzey güney doğrultulu faylar oluşturmuştur. Kütlenin bu sırada güney kanadı yükselmiş ve kuzeye doğru bir eğim kazanmıştır. Kuzey-güney doğrultulu faylar ise silsileyi Gürgen dağı, Eybek dağı gibi bloklara ayırmıştır.

Kazdağları’nın metamorfik örtü tabakaları I. ve II. Jeolojik zamana aittir. İntrüzyon ise daha geç bir jeolojik dönemde muhtemelen Tersiyer başlarında gerçekleşmiştir. Ayrıca kuzey ve güney etek kısımlarında alçak tepeleri oluşturan neojen volkano-sedimanterleri bulunur. Sistemin batı kesiminde ise yine neojen yaşlı bir volkanizma ile andezit çıkışları olmuştur. Bilahare bunlara bazaltik ekstrüzyonlar eklenmiştir.

Tektonizma, Kazdağları sisteminde rölyef çeşitliliği ve farklılığının temelini meydana getirmiştir. Daha sonra dış faktörler de devreye girerek bu tektonik temeli işlemişler ve neticede birikinti ovaları, tepeler, yüksek zirveler ve yüksek aşınım düzlükleri ve derin vadilerden, eğimli yamaçlardan oluşan bir habitat çeşitliliği ortaya çıkmıştır.

Farklı litolojilere sahip kayaç çeşitliliği, ayrışma ve aşınma üzerinde etkili olarak makro ve mikro rölyef çeşitlerinin zenginliğine neden olmuştur. Ayrıca toprak çeşitliliğine de zemin hazırlamıştır. Alüvyal, kolüvyal gibi taşınmış topraklar ile tekstür ve strüktürleri birbirinden farklı, killi, kumlu topraklar, rendzinalar, kireçsiz kahverengi topraklar, kahverengi topraklar ortaya çıkmıştır. Anakayalar bazı durumlarda toprak karakterini belirlemede birinci derecede rol oynamışlardır.

4.1.3. İklim

Enlem olarak Kazdağları subtropikal kuşağın kuzey kısmında, orta kuşağa komşu bir konumda bulunmaktadır (39° 34’N, 39° 55’N). Bu nedenle Kazdağları Akdeniz iklimi bölgesi içinde yer alır. Yükselti, oromediteran bir kat oluşturduğu için, ekosistem iklim bakımından alt ve üst zon olarak iki ayrı karaktere sahip olur. Sıcaklık, yağış, rüzgâr, nispi nemlilik ve bulutluluk başlıca iklim parametreleridir. Bunlar çeşitli yollar ve çeşitli şekillerde ekosistem üzerinde etkili olurlar.

Kıyı kesimindeki Edremit Meteoroloji istasyonun verileri bize güney alt zonda Akdeniz iklim şartlarının egemen olduğunu kanıtlar. Kışlar ılıman ve yağışlı, yazlar sıcak ve kuraktır. Edremit’te kış yağışları payı %49.3, yaz yağışları payı ise %3.2 dir (Tablo 1).

Tablo 1: Kazdağları’nın güneye bakan yamaçlarını temsil eden Edremit (39°35’n, 27° 01’e, rakım 21

m) istasyonunun klimatik parametrelerinin aylık ortalama değerleri Aylar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Yıllık Sıcaklık(°C) 7.1 7.7 9.7 14.2 19.3 23.8 26.2 25.7 22.1 16.7 12.0 9.0 16.1 Ortalama bulutluluk (0-10)

6.4 6.6 6.1 5.2 4.2 3.0 1.4 1.4 2.6 4.1 5.8 7.1 4.5

Yağış (mm) 113.9 86.7 70.2 45.6 32.3 13.6 4.5 3.9 14.2 48.0 106.4 127.6 666.9 Nispi nemlilik 72 73 68 64 59 51 47 49 56 66 75 76 63 Hakim rüzgȃr yönü

1.derecede E E E E SE E SE SE SE E E E E

2.derecede SE W SE SE E SE E E E SE SE SE SE

Alt zonda kışların ılıman geçmesi üzerinde Kazdağları’nın oluşturduğu ve kuzey rüzgârlarını keser

durumdaki jeomorfolojik paravana ile güneye bakan eğimli yamaçların aldığı bol güneş enerjisinin rolü vardır. Bu etkenlere yüksek kesimlerden aşağılara doğru ısınarak ine rüzgârlar ile güney sektörden deniz üzerinden gelen ılıman rüzgȃrları da eklemek mümkündür. Tüm bu nedenler alt zonda kışların ılıman geçmesini sağlar. Ilıman kışlar donlara karşı hassas olan bitki tür ve topluluklarının alt

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

zonda yer tutmasının, zeytininin de en önemli zirai ürün olmasının başlıca sebebidir. Antropojen bir etkinlik olarak alt zon tarihi süreçlerde transhümans faaliyetlerinde “kışlak” olarak kullanılmıştır.

Yaz sıcaklıkları bulunulan enleme göre daha yüksektir. Aynı enlem üzerinde karasal şartlardaki istasyonların yaz sıcaklıkları daha düşüktür. Bu durumun nedeni denizin sıcaklığı kontrol eden bir termostat vazifesi görerek geceleri aşırı ısı kaybını önlemesinden kaynaklanır. Saha yaz döneminde yüksek basınç (antisiklon) şartlarının etkisi altında olduğundan hava açık güneşlenme süresi uzundur. Yıllık güneşlenme süresi 2605 saattir (Güçlü, 2010). Sıcak ve bol güneşli yazlar, sıcaklık ve ışık isteği yüksek ve aynı zamanda kuraklığa karşı dayanıklı türlerin yayılışını teşvik etmiştir. Tablo 2: Kazdağları’nın kuzeye bakan yamaçlarını temsil eden Bayramiç (39° 47’N, 26° 33’E, rakım

70 m) istasyonunun klimatik parametrelerinin aylık ortalama değerleri

Veriler A Y L A R Yıllık 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

Sıcaklık 5.0 6.6 7.9 12.9 17.3 21.9 24.2 23.8 19.7 14.9 11.3 8.4 14.5 Ortalama bulutluluk 6.9 6.8 6.3 5.4 4.4 3.4 2.1 1.8 3.1 4.4 5.6 6.8 4.8 Yağış (mm) 97.3 78.2 64.1 48.4 38.8 23.7 5.2 5.5 34.7 29.7 77.1 152.4 655.1 Nispi nemlilik 79 77 76 70 66 58 53 55 64 72 77 80 69

Hakim rüzgȃr yönü

1.derecede NE NE NE NE NE NE NE NE NE NE NE NE NE

2.derecede SW SW SW SW SW W E E E E SW SW SW

Kazdağı ekosisteminde yağış maksimumu kış mevsimindedir. Bunun nedeni kışın genel atmosfer

şartları olarak Akdeniz’in bir alçak basınç sahası haline gelmesi, denizel polar (MP) hava kütlesinin etkisini arttırması ve denizel tropikal (MT) hava kütlesi ile cephe oluşturmasıdır. Bu cepheler batıdan sokulan gezici depresyonlara yol açtığından yağışlı hava kütleleri Kazdağları ekosistemine batı sektörden (güneybatı) gelir ve Edremit körfezi üzerinden sokulur. Yağışlı hava kütlelerini getiren bu rüzgâr “lodos” olarak ifade edilen güneybatı rüzgârıdır. Kış aylarında hava bulutlu, nemli ve ılıktır. Gelen hava kütleri Kazdağları engeli önünde yükselince yağışların şiddeti artar. Dağlar orografik bir etki oluşturarak yağışların daha da bol olmasını sağlar. Kış yağışları genellikle yağmur şeklinde olup sıcaklığın çok düşük olduğu dönemlerde üst zonda kar şeklinde düşer. Kış yağışları zeminin litolojik özelliklerinin elverişli olduğu kesimlerde sızarak yeraltı suyu depolarını (akifer) oluşturur. Bunlar daha sonra müsait yerlerde topoğrafya yüzeyine çıkarak bol debili pınarları, kaynakları oluşturur.

Kazdağları ekosisteminde yazın kurak şartlar egemendir. Sahada yaz yağışları payı %3.2 olup yörede yaz aylarında kuraklık hâkimdir. Açık semalı, bol güneşli, sıcak ve kurak yazlar alt zonda ve güney yamaçlarda ışıksever (heliofit) ve kurakçıl (kserofil, kserofit, kseromorf)) bitki tür ve toplulukların yayılışına neden olmuştur. Kızılçam (Pinus brutia) ormanları, maki toplulukları, dikenli ve sert ot türleri alt zonun florasını oluşturur. Söz konusu şartlar bir kültür bitkisi olan zeytinin meyve gelişimi ve olgunlaşması için elverişlidir. Zeytin Kazdağları ekosisteminin güney alt zonunda iklim olarak tüm yıl boyunca optimum şartlarda bulunan bir kültür bitkisidir (Efe ve Diğerleri, 2011).

Kazdağları ekosisteminde yaz kuraklığı önemli bir sorun oluşturmaz. Çünkü jeolojik ve jeomorfolojik yapı bol miktarda düşen kış yağışlarının uygun kesimlerde depolanmasını ve bunların (yeraltı sularının) gür kaynaklar halinde yüzeye çıkmasını sağladığından, ekosistem su zengini bir ortam özelliğine sahiptir.

Kazdağları ekosistemi, jeomorfolojik doğrultusu nedeniyle yazın Türkiye’de genel basınç merkezleri doğrultusunda hakim olan kuzey sektörlü rüzgȃrların (özellikle kuzeydoğu rüzgârı olan poyraz), doğu yönünden esmesine neden olur. Ekosistemin güney kanadında hakim rüzgâr yönü doğudur. Doğu sektörlü rüzgârlar kışın soğuk karakterli olmalarına rağmen yüksek sahalardan kıyıya doğru indiklerinden serin ve kuru bir karakter kazanırlar.

Doğu rüzgârları yazın da kuru rüzgârlar olarak eser. Bunlar biraz ısınarak gelmelerine rağmen yaz mevsiminin en serin rüzgârı özelliğini taşır.

Kazdağları ekosisteminin güney sektöründe 2. dereceden hâkim rüzgâr olarak beliren güneydoğu rüzgȃrlarının en belirgin vasfı kuru ve sıcak karakterli olmalarıdır. Yüksek sahadan alçak sahaya doğru estikleri için ısınan bu rüzgârlar yazın kavurucu bir özellik kazanırlar. Kışın ise yine kuru fakat ılıktırlar.

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Doğu ve güneydoğu yönünden esen rüzgârlar Kazdağları güney yamaçlarında nispi nemi düşürücü yönde rol oynar. Bu nedenle ekosistemdeki flora vadi tabanları ve yer altı sularınca zengin olan alanlar haricinde kurakçıl karakterdedir. Kızılçam toplulukları, kurakçıl meşelikler ve maki bu durumu kanıtlayan bitki topluluklarıdır.

Kazdağları ekosistemine deniz üzerinden gelerek yağışlı hava getiren rüzgârlar güneybatı ve batı rüzgârlarıdır. Bunlar yıllık esme sayıları bakımından üçüncü sırada yer almış olsalar da nemli hava getirip yağışların temelini oluşturdukları için önemlidirler. Bu rüzgârlar kışın nemli - ılıman olup havayı ılımanlaştırır, nispi nemini yükseltir ve yağışlara neden olurlar. Yazın esme sayıları çok azalır. Bu rüzgȃrların en önemli özelliği yaz ve kış estiklerinde nem getirmelerdir. Güneybatı ve batı rüzgȃrları Kazdağı ekosisteminin güney kesiminde kışların ılıman geçmesinin temel nedenlerinden biridir. Böylece donlara karşı hassas tür ve topluluklar sahada yayılışlarına imkȃn hazırlanmış olur. Sakız (Pistacia lentiscus) ve mersin (Myrtus communis) gibi tipik Akdeniz iklimine ait maki unsurları bile güney eteklerde kendilerine uygun habitatlar bulmuşlardır.

Kazdağları ekosisteminin kuzey yamaçlarındaki iklim şartlarını güneye göre farklıdır. Yıllık ortalama sıcaklık güneye göre yaklaşık 2°C daha düşüktür (Tablo 2). Bu durum enlem farkından ziyade Kazdağları ekosisteminin kuzey kanadının Marmara üzerinden sokulan Karadeniz etkisine açık olmasından ileri gelir. En soğuk ve en sıcak ayların değerlerine bakılırsa kışların ılımanlığını kısmen kaybettiği yaz sıcaklıklarının da biraz düştüğü dikkat çeker. Bu nedenle donlara karşı hassas bazı maki türlerinin kuzeydeki sahadan çekildiği ve sıcaklık ihtiyacı çok yüksek olmayan türlerin sahaya yerleştikleri görülür. Örneğin sakız (Pistacia lentiscus) ve mersin (Myrtus communis) kuzeye bakan yamaçlarda bulunmaz. Buna karşın güney yamaçlarda bulunmayan kayın (Fagus orientalis), ekosistemin kuzey yamaçlarında dominant bir eleman olarak ortaya çıkar.

Yağış rejimi bakımından güney ve kuzey sektör arasında önemli bir fark olmamakla birlikte, kuzeyde yaz yağışları payının % 5 e yükseldiği görülür. Bu durum kuzeyin etkisiyle kuraklığın şiddetinin biraz hafiflediğini gösterir. Kış yağışları payı kuzey ve güney kesimde birbirine yakındır.

Yaz aylarında bulutluluk kuzeyde daha fazladır. Yıllık ortalama nispi nem güneyde %63 kuzeyde ise % 69 dur. Bu durumun kuzeyden gelen hava akımlarının etkisiyle ilgili olduğu düşünülebilir.

Ekosistemin güneyinde birinci derecede hakim rüzgâr yönü E iken, kuzeyde NE dur. Aslında her iki rüzgâr da aynı basınç mekanizmasının eseridir. Kuzeydoğu rüzgârı Kazdağları kütlesini aşamadığı için güney sektöre doğudan gelir. Bayramiç depresyonunda NE rüzgârının alçalıcı hareketinden ziyade yükselme şeklindeki karakteri baskın olduğundan nemlilik üzerindeki etkisi müspettir.

Güneybatı rüzgȃrları ise sonbahar-ilkbahar döneminde hakimdir. Bu nemli-ılık olan bu hava kütlesi deniz üzerinden geldiğinden, nemli havanın Kazdağları sistemine çarparak yoğuşmasını ve bol yağış bırakmasını sağlar. Bu rüzgârların etkisi Karamenderes çayı vadisi yoluyla Bayramiç depresyonda da hissedilir. Bayramiç depresyonundan bir eşik vasıtasıyla ayrılmış olan Kalkım depresyonu kuzeyin etkilerine daha açık durumdadır. Sistemin kuzey kanadı Marmara üzerinden sokulan nemli ve serin hava kütlelerine açık olduğundan bitki örtüsü açısından ekolojik şartlar daha olumlu şartlara sahiptir. Bu nedenle kuzeyde, nemcil türlerin oluşturduğu nemli orman ortaya çıkmıştır. Orografik faktörlerin de devreye girmesiyle etkinliğini arttıran nemli-serin şartlar, kayının yanı sıra, sapsız meşe, gürgen ve Kazdağı göknarı (Abies equi-trojani) kuzey yamaçlarda kendine uygun habitatlar bulmuştur.

4.1.4.Toprak Özellikleri

Kazdağı ekosisteminin toprakları üzerinde anakaya (anamateryal) ve jeomorfoloji belirleyici role sahiptir. Alt zonun birikmiş depoları üzerinde alüvyal (entisol) topraklar gelişmiştir. Ancak bunlar denize kenar olan kısımlarda yerini kumlu ve çakıllı plajlara bırakır. Kıyıdan uzaklaştıkça tedrici olarak alüvyal materyale geçerler. Alüvyal topraklar tuz içeriği bakımından zengin olup halomorfik karakterdedirler. Bu topraklar üzerinde tuzcul (halofit) bitkiler yayılış gösterir. Toprakların tuz içeriği kıyı çizgisinden içeriye doğru gittikçe azalır. Deniz börülcesi (Salicornia sp.) ile başlayan bitki örtüsü Ilgın (Tamarix sp.) ve kamış (Phragmites sp.) kamış birlikleri halinde iç kısımlara doğru yayılırlar.

Alüvyal kıyı ovalarında da yer altı suyu seviyesinin yüksek olduğu kesimlerde hidromorfik topraklara rastlanır. Bunlar da yine alkalen karakterde topraklardır. Sazlık (Thypha sp.) ve kamışlık (Phragmites sp.) alanlardır. Yer yer kovalıklara (Juncus sp.) rastlanır. Daha iç kesimlerde alkalenliğin azaldığı görülür. Günümüzde buralar sebze ve meyve tarımına açılmıştır.

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Kazdağları ekosistemini güney kesimde yoğun şekilde tarım yapılan, zeytinliklerle, sebze ve meyve bahçeleriyle örtülü alüvyal topraklar (entisol) bulunur.

Kolüvyal (inceptisol) topraklar, eğimli yamaçların etekleri boyunca, seyelan ve yavaş kütle hareketleri sonucunda biriken enkaz üzerinde oluşmuş topraklardır. Çeşitli kayaç kırıntıları içeren bu topraklar bitki besin elementlerince zengindirler. Poroziteleri yeterli olduğundan havalanmaları iyi ve odunsu bitkilerin kök gelişimine elverişlidir.

Sahada yaygın olarak görülen rendzinalar neojene ait kalker ve marnlar üzerinde gelişmişlerdir. Kireç bakımından zengin olup akali reaksiyonlu topraklardır. Neojen killi-kireçli ve killi materyalleri üzerinde vertisollerin geliştiği görülür. Her iki toprak türü de Kazdağları ekosisteminin güney sektöründe çok yaygın değildir.

Güney sektör yamaçlarında alt zonda kireç içermeyen kayaçlar üzerinde kireçsiz kahverengi topraklar (inceptisol) ile kireçsiz kahverengi orman toprakları (inceptisol) görülür. Birinciler üzerinde maki karakterli, türce fakir bodur bir çalı formasyonu gelişmiştir. İkinciler daha derin topraklardır. Özellikle granitik kayaçlar, klivajlı şistler ayrışma kolaylığı nedeniyle kalın bir toprak tabakasına sahiptirler. Kireçsiz kahverengi topraklar üst zonda kısmen yıkanmanın da etkisiyle podsolümsü bir hal alır. Nötr reaksiyondan hafif asit reaksiyona geçer ve humusça zenginleşir. Üst zonun karaçam vejetasyonu genelde bu tip topraklar üzerinde yayılış gösterir. Eosen dönemine ait kireçtaşları üzerinde kısmen yıkanmış kırmızımsı topraklar yer alır. Üzerlerinde yayvan yapraklı türlerden oluşan orman vejetasyonu yayılış gösterir. Humusça zengin ve derin topraklar olup bunlara “kahverengi orman toprakları” adı verilir. Kireçtaşları üzerinde kırmızı topraklar gelişmiştir. Bunlar terra rossa (alfisol) karakterli ve kireç ihtiva etmeyen topraklardır. Bazı kırmızı topraklara ise ultrabazik ve bazik ve andezitik kayaçlar üzerinde rastlanır.

Kazdağı ekosisteminin kuzey sektörünün alt zonunda kireçsiz kahverengi orman toprakları (inceptisol) hâkimdir. Üst zonda bu topraklar yıkanmanın etkisiyle renkleri grileşir ve podsolümsü topraklara dönüşür. Her iki toprak çeşidi üzerinde asli vejetasyon olarak karaçam ve nemcil meşe türleri bulunur.

4.1.5. Hidroğrafik Özellikler

Kazdağları ekosistemin temel unsuru olarak hidrografya, yüzeysel sular, yer altı suları ve denizel su kütlesi olarak, mekanizmanın çalışmasına ve ekolojik dengeye doğrudan ve dolaylı yollardan etki eder. Özellikle üst zona kış mevsiminde kar ve yağmur olarak düşen yağışların sızma ve buharlaşmadan arta kalan kısmı yüzeysel akışlara dönüşerek kaynaklarla birlikte akarsuları oluşturur. Bu akarsulardan en önemlileri Mıhlı çayı, Şahinderesi, Manastır çayı, Kızılkeçili çayı, Zeytinli ve Edremit çaylarıdır. Bunların hepsi de yıl boyu su taşır. Üst zonun yağmur ve kar halindeki yağışlarıyla ve karstik kaynaklar şeklinde çıkış yapan yeraltı sularıyla beslenirler. Kışın şiddetli yağışlar döneminde bol miktarda katı yük taşıdıkları görülür. Karstik beslenmesi kuvvetli olanların suları genellikle berraktır. Mesela Kızılkeçili ve Zeytinli çaylarında bu özellik görülür. Şiddetli ve yoğun yağışlarla birlikte Manastır çayı, ve Edremit çayının taşkınlar yaptığı görülür. Ekosistemin derin vadiler içinde tüm yıl akan bu akarsuları boyunca tür zenginliğine sahip higrofit bir flora yer alır. Bu floranın ağaç unsuru olarak çınarlar (Platanus orientalis) vadi içlerinde çok yaygındır. Bunlar ekosisteme zenginlik katan ulu, görkemli ve çoğunlukla yaşlı ağaçlardır (Efe ve Diğerleri, 2010). Derin kanyonlar, daima akan sular, ulu ağaçlar vadiler boyunca nemli ve serin mekânları oluşturur. Bu vadileri enine kesen bazı fay hatları küçük şelalelerin oluşumuna imkân vermişlerdir. Mesela Kızılkeçili çayı üzerindeki Sutüven (Sutüğen) şelalesi bu şekilde oluşmuştur. Kızılkeçili çayı denize yaklaştığı kesimde (yazın) alüvyonlar içine kaybolur. Bu nedenle beyaz çakıllarla dolu kuru yatağından dolayı ona aşağı kesiminde “Akçay” adı verilmiştir. Ağız kısmında ise halicimsi bir oluşum vardır. Burada alttan içeriye doğru tuzlu su akıntısı üstten denize doğru tatlı su akıntısı vardır.

Kazdağı ekosistemi jeolojik yapı itibariyle hem bol diyaklâzlı hem de kalker gibi eriyebilen kayaçlardan oluştuğu için yağışların önemli bir bölümü sızarak yer altı sularını besler. Padişah pınarları Şahindere’yi, Gölcük pınarları Kızılkeçili çayını, Gökbüvet pınarı ise Zeytinli çayını besler. Kaynakların oluşumunda genellikle kalker-şist kontaktı rol oynar. Şistler geçirimsiz taban kayaçlar rolünü üstlenirler. Bunlar topoğrafyanın uygun olduğu yerlerde bol debili kaynaklar (eksürjans, resürjans, voklüz) halinde yüzeye çıkarlar. Bunlar arasında en ünlüsü Güre çayı vadisinde açığa çıkan

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Pınarbaşı kaynaklarıdır. Yukarı kesimi, kaya bloklarıyla dolu kuru, susuz bir kanyon iken, kaynaktan itibaren vadide bitki örtüsü yoğunlu ve çeşitliliği artar.

Ekosistemin kuzey aklanlarında da çok önemli ve gür kaynaklar vardır. Dalak suyu ve Ayazma bunların başlıcalarıdır. Kazdağları Türkiye’nin su kaynakları en bol, gür ve suları en kaliteli dağlarının başında gelir. Burada jeomorfoloji, jeoloji, iklim, vejetasyon birlikte çalışarak devasa bir yer altı suyu deposu oluşturmuştur.

Deniz, Edremit körfezi Ekosistemi bütünleyen bir öğedir. İklim üzerinde sıcaklıklar, yağışlar, rüzgâr mekanizmaları ve nispi nem yoluyla dolaylı etkileri vardır. “Edremit körfezi olmasaydı Kazdağları ekosistemi de olmazdı” demek iddialı bir söylem değildir. Dağların eteklerine, yamaçlarına ve zirvelerine çıkan herkes ilk önce denize doğru ve onun muhteşem güzelliğine bakar. Dağ, deniz ve orman bir bütünü tamamlayan parçalardır.

4.1.6.Vejetasyon

Vejetasyon Kazdağları ekosisteminin fiziki faktörlerinin kombinasyonu olarak ortaya çıkmıştır. Vejetasyon, Kazdağları ekosistemini baştanbaşa kaplayan yeşil bir örtü gibidir. Yılın her mevsiminde dağlar yeşil rengin hâkim olduğu manzarasını korur. Bu durum Kazdağları ekosistemine ayrı bir özellik kazandırır. Orman herdem yeşil, maki her dem yeşildir. Kurak dönemin etkili olduğu bu mekânda yeşil peyzajın bütün yıl devam etmesi çok az rastlanan bir durumdur.

Orman: Kazdağı ekosisteminde ormanın karakteri güney yüz ve kuzey yüzde birbirinden farklıdır. Kazdağları’nın yeşil peyzajının ana unsurunu ormanlar oluşturur. Yıllık yağış miktarı ve rejimi asli vejetasyonun orman olduğunu gösterir. Güney yüzde orman, yılın 4 aylık bir süresini kapsayan kurak devreye dayanıklı ağaç türlerinden oluşmuş olan kuru bir orman karakterindedir.

Orman deniz seviyesinden başlar. Küçükkuyu ve Altınoluk kıyılarında bulunan bakiyevi kızılçamlar (Pinus brutia) durumun böyle olduğunu gösterir. Kızılçamlar kuraklığa dayanıklılıklarının yanı sıra sıcaklık ve ışık ihtiyacı yüksek ağaçlardır. Bunlar donlara karşı da hassastır. Bu nedenlerle güney sektörün yamaçlarında bunların yaklaşık 800 m ye kadar çıkar. Aralarına palamut meşesi (Quercus ithaburensis), mazı meşesi (Quercus infectoria), tüylü meşe (Quercus pubescens) gibi ağaç türleri de katılır. Ekosistemin güney sektöründe her bakımdan bir alt zon oluşmuştur. Kızılçamlar alt zonu temsil eden indikatör ağaçlardır (Tablo 3). Tablo 3. Kazdağları güney yamaçlarında oro-vegetatif zonlar

Orografik kademeler

(m)

Ana Vejetatif kademeler

İkincil orografik

kademeler (m)

İkincil orografik kademelerin aktüel

formasyonları

İkincil ve üçüncül Türler

Aktüel kullanılış

0 - 800

Kızılçam ormanı (Pinus

brutia)

Plaj depoları Psammofit-halofit Q. coccifera

P. latifolia

Q. ithaburensis

Q. pubescens

Yazlık konutlar,

Yerleşmeler, Zeytinlikler

0-350 Maki

350-800 m Kuru orman Kızılçam ormanı

800 - 1774 Karaçam ormanı

(Pinus nigra)

800-1200 Kuru orman

Q. cerris,

C. sativa Karaçam ormanı

1200-1650 Q. fraineto

1650 -1774 Pseudo-alpin kat

J. communis

ssp. nana

Acantholimon

Astragalus

Yaylalar

Üst zon karaçamların (Pinus nigra) hakim olduğu sahadır. Karaçam örtüsü zirveye kadar çıkar.

Karaçam kuraklığa ve düşük sıcaklıklara nispeten dayanıklı bir ağaçtır. Ancak karaçam toplulukları arasına saçlı meşe, Macar meşesi ve sapsız meşe gibi türlerden oluşan birliklere de rastlanır. Hatta güney sektörün 1300 m seviyesinden itibaren titrek kavak (Populus tremula) ve kayınlar (Fagus

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

orientalis) da araya karışır. Ekosistemin zirve kesiminde görülen ağaçsız açık alan gerçek bir alpin kat değildir. Çünkü güney Marmara’da ormanın üst yükselti sınırı 1950 m ye kadar çıkar. Lokal şartlar nedeniyle oluşmuş (topoğrafya, rüzgȃr etkisi, litoloji, toprak) ve bodur karaçamların da araya serpilmiş olduğu polster bitkilerle karışık bu ot katını pseudoalpin bir kat olarak kabul etmek gerekir.

Kazdağları ekosisteminin kuzey yüzü nemli şartlara sahip olduğundan vejetasyonun terkibinde ve kademelenmesinde bazı farklılıklar ortaya çıkar (Tablo 4).

Kuzeye bakan kesimde 250 metreye kadar tarım alanları yer alır. Depresyon tabanından (250 m) başlayan sapsız meşe (Quercus petraea) ve Macar meşeleri Quercus frainetto 500 m’ye kadar topluluklar oluşturarak devam eder. 500m-800m arasında ise karaçam (Pinus nigra) yaygın olup bunlar arasına yer yer kayın (Fagus orientalis) karışır. Bu rakımdan itibaren 1200 m ye kadar karaçam-kayın birlikleri sahaya hakim olur. Arada kazdağı göknarlarına da rastlanır. Kazdağı göknarı (Abies equi-trojani) daha yükseklere doğru sıklaşır karaçam ve kayın ile birlikte 1400 m’lere kadar karışık halde bulunur. 1400m ile 1600 metreler arasında saf göknar ormanları yer alır. Daha yukarıda pseudoalpin kat yer alır (1774 m ye kadar). Tablo 4. Kazdağları kuzey yamaçlarında oro-vegetatif zonlar .

Orografik Kademeler

(m)

Ana vegetatif Kademeler

İkincil Orografik kademeler

İkincil orografik Kademelerin

Hakim unsurları

İkincil ve üçüncül

türler

Aktüel kullanılış

200-500

Nemli orman

Yapraklı orman

Meşe (Q. petraea-Q.

cerris)

Pinus brutia, Q.

frainetto, Acer

campestre, kayın (Fagus orientalis)

Tarım alanı

orman

500-1200 Karışık orman

500-800 Kayın(Fagus orientalis) - karaçam (Pinus nigra)

Q.frainetto,

Castanea sativa,

Sorbus

torminalis, Abies

equi-trojani

orman

800-1200

Karaçam(Pinus nigra) - kayın (Fagus orientalis)

göknar (Abies equi -

trojani)

Q. cerris, Q.

frainetto,

Euonymus

latifolius

orman

1200-1774 İbreli orman

1200-1650

Göknar (Abies equi-

trojani) - karaçam (Pinus nigra)

Ilex aquifolium orman

1650-1774

Pseudoalpin kat (Acantholimon sp.),

(Astragalus sp. ), Juniperus communis

subsp. nana

Daphne oleoides yayla

Maki: Kazdağları ekosisteminin klimaks bitki örtüsü orman olduğu için, maki antropojen etkilerle ortaya çıkmış olan sekonder bir formasyondur. Maki plaj depoları haricinde deniz seviyesinden başlar ve topluluk olarak 350 m ye kadar yükselir. Ortam şartlarının uygun olduğu kesimlerde bazı türlerin 800 m ye kadar çıktığı görülür. Ekosistemin güney yamaçlarındaki kuru ormanın binlerce yıllık ortam kullanımı sırasında ortadan kaldırıldığı ve yerini maki topluluğuna bıraktığı anlaşılmaktadır. Kuraklığa dayanıklı türlerden oluşan bu herdem yeşil çalı topluluğu da birkaç yüzyıl önceden beri yine antropojen etkilerle ortadan kaldırılarak yerini zeytinliklere terk etmiştir. Koruma alanlarının oluşturulması ve ormanların daha dikkatli kullanımı sonucu kızılçamların tahribi azalmış ve zeytinliklerin yamaçlara doğru yayılışı durmuştur. Maki daimi yeşil olup, ekosistem içinde önemli bir role sahiptir. Kazdağları’nda maki topluluğunu oluşturan başlıca türler kermez meşesi (Quercus

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

coccifera), sandal (Arbutus unedo), sandal (Arbutus andrachne), melengiç (Pistacia terebinthus), tespih çalısı (Styrax officinalis) defne (Laurus nobilis) ve katırtırnağı (Spartium junceum) ve keçiboğan (Calicotom villosa) dır. Sakız (Pistacia lentiscus) ve mersine (Myrtus communis) seyrek olarak rastlanır. Kazdağı makisi, her dem yeşil türlerin dominant olduğu fakat araya yaprak döken unsurların da bol miktarda karışmış olduğu özellik taşır.

Şekil 2:Eybek Dağı’nı kuzeydoğu – güneybatı yönünde alınmış bitki profili

Bazı kesimlerde makinin çeşitli nedenlerle degredasyonu bodur ve küme odunsu bitkiler halindeki

garig vejetasyonunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Laden (Cistus creticus, C. salviifolius) türleri ve abdestbozan dikeni (Sarcopoterium spinosum) garig topluluğunun tipik temsilcileridir.

Kıyıda plaj depoları (kum ve çakıllar) psammobiyom ve halobiyom özelliğine sahip alanlardır. Ilgın (Tamarix sp.) ve hayıt (Vitex agnus-castus) gibi bitkiler psammobiyom unsurlarıdır. Sahil ve vadi kumulları üzerine yerleşmişlerdir. Kumzambağı (Pancratium maritimum) ve denizbörülcesi (Salicornia europaea) gibi otsu türleri de bunlara katmak mümkündür. Kıyıda, akarsu ağızlarında deltaik ortamda oluşmuş sulak alanlarda (lagünlerde), su içinde ve su kenarlarında yaşayan kamış (Phragmites sp.), kargı (Arundo sp.) ile sazlar (Thypha sp.) başlıca hidrobiyom bitki türleridir.

Otsular: Kazdağları ekosistemi klimaks olarak bir orman alanıdır. Fakat bu örtünün ortadan kaldırıldığı kesimlerde veya zemin özellikleri sebebiyle bazı alanlarda ot toplulukları bulunur. Otsu türler aynı zamanda tarım alanlarının kenarlarında, maki içinde ve ormanın alt florası şeklinde çeşitli habitatların temsilcisi olarak göze çarparlar. Kazdağları’nın otsu florası türce çok zengindir. Bunların bir kısmı endemiktir. Görselliği ön plana çıkan çiçekli türler otsular içinde önemli bir yere sahiptir. Otsu türler kuzey ve güney yamaçlarda aradıkları ekolojik şartları küçük mekânlarda bulabildiklerinden dar alanlarda yayılış gösterir.

Fitocoğrafik ve Floristik özellikler

Kazdağları ekosisteminde kıyı kenarı çizgisinden en yüksek zirveye kadar olan çeşitli ortamlarında tohumlu bitki taksonu sayısı 1000 civarındadır. Bu sayının yaklaşık %10 kadarı endemiktir.

Floristik bu tür zenginliği Akdeniz ve Karadeniz (öksin) flora bölgelerine aittir. Kuzey sektörde Karadeniz fitocoğrafya bölgesine ait türler dominanttır. Güney sektörde ise Akdeniz fitocoğrafya bölgesi unsurları daha fazladır. Ekosistemin flora unsurları ot, çalı ve ağaç türleri olmak üzere üç gruptur.

Otsu türlerin çoğu görselliğe sahip çiçekli bitkilerden oluşur. Çeşitli familya grupları içinde bulunan ve çeşitli habitatlarda yaşayan bu bitkiler yılın çeşitli dönemlerinde ortaya çıkar. Bu nedenle kış çiçekleri, ilkbahar ve yaz çiçekleri ve sonbahar çiçekleri olarak da gruplandırılabilirler (Sönmez 1996). Dikkate değer türler arasında kış çiçekleri olarak üst zonda yayılış gösteren kardelen (Galanthus gracilis), ilkbahar çiçeklerinden sarıkız tepe civarını çevreleyen sarıkız çiçekleri (Draba

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

brunifolia subsp. olympica), yaz çiçeklerinden beyaz zambak (Lilium candidum) ile kıyı kumulları üzerinde açan kum zambağı (Pancratium maritimum), sonbahar çiçeklerinden bol güneşli yamaçları seçen sarıyıldız (Sternbergia lutea) sayılabilir (Tümen ve ark. 2007).

Şekil 3: Bayramiç – Evciler çöküntüsü ile Edremit Körfezi arasında Kazdağı’nın bitki profili

Kazdağları ekosisteminde çalı formundaki flora da tür zenginliğine sahiptir. Özellikle maki

topluluğu bu bakımdan başta gelir. Bir kısım çalılar ise nemli vadi tabanlarında bir kısmı da orman altında yaşar. Karadeniz elemanlarında olan sarıçiçekli orman gülleri (Rhododendron flavum) kendilerine kuzey sektörde uygun habitatlar bulmuşlardır. Kuzey sektörün çalıları arasında çobanpüskülü (Ilex aquifolium) ve papazkülȃhı (Euonymus latifolius), sırımbağı (Daphne pontica), karamürver, ağaç mürver (Sambucus nigra) Karadeniz fitocoğrafya bölgesine ait türlerdir.

Ekosistemin ağaç türleri ibreliler, yayvan yapraklılar veya nemcil türler, kurakçıl türlerden oluşur. Nemcil türler daha çok kuzey sektörde yayılış gösterirler. Fakat bunlara güney sektörün nemli vadi içlerinde de rastlanabilir. Kazdağı göknarı başta olmak üzere kayın (Fagus orientalis), gürgen (Carpinus betulus), ıhlamur (Tilia tomentosa), kestane (Castanea sativa), kızılağaç (Alnus glutinosa), sapsız meşe (Quercus petraea), porsuk (Taxus baccata) nemcil ağaç türlerinin başlıcalarıdır.

Buna karşılık başlıca kurakçıl türler kızılçam, servi (Cupressus sempervirens) tüylü meşe (Quercus pubescens), Makedonya meşesi (Quercus trojana), mazı meşesi (Quercus infectoria), palamut meşesi (Quercus ithaburensis subsp. macrolepis) ve boylu ardıç (Juniperus excelsa) tır.

4.1.7. Fauna

Kazdağları ekosistemi Çanakkale ilindeki sahada da jeomorfolojik ve jeolojik bütünlüğe sahiptir. Ekosistem kuzeye doğru Yenice’den sonra da Gönen’in batısındaki Armutçuk dağları ile Erdek körfezine kadar etkinlik ilişkisi kurabilmektedir. Aynı şekilde Şapçı gediği üzerinden Madra sistemiyle ve oradan da Kuzey Ege ve İçbatı Anadolu dağlarıyla faunal anlamda irtibat sağlayabilmektedir. Fauna Kazdağları ekosisteminin bir parçasıdır ve onun düzenli çalışmasına katkıda bulunur. Kazdağları’nın çok zengin bir omurgasız faunası vardır. Bunların bitkiler üzerinde ve besin zincirindeki rolü büyüktür.

Görsel bir zenginlik olarak böcekler ve kelebekler başta gelir. Kazdağları faunası üzerindeki sistematik çalışmalar yeterli düzeyde değildir. Omurgasızlar üzerindeki çalışmalar çok daha az sayıdadır.

Kazdağları’nın omurgalı faunasının en yaygın üyeleri balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memelilerden oluşur (Tablo 5).

Dağlık alan ekosistemin akarsularında çeşitli balık türleri yaşamaktadır. Fakat en dikkat çekeni soğuk sularda yaşayan büyük benekli alabalıktır (Salmo trutta macrostigma). Amfibilerden en önemlileri kurbağa ve semender türleridir. Bunlar genelde suda zaman zaman da suya yakın yerlerde yaşayan hayvanlardır. Çeşitli yılan ve kertenkele türleri bulunur. Sahada yırtıcı, ötücü kuşlar yaygın olarak görülür. Kazdağları’nın kuş göç yolları üzerindedir. Karatavuk (Turdus merula), tahtalı (Columba palumbus), yabankazı (Anser anser), kınalı keklik (Alectoris graeca), kuğu (Cygnus

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

cygnus), kartal (Hieraetus pennatus) sahada görülen başlıca türlerdir. Memeliler genelde iri hayvanlar olduklarından insanların en çok ilgisini çeken gruptur. Bunlar hakkındaki bilgiler çoğunlukla bu yörede yaşayanlardan alınmaktadır.

Kazdağları’nda bozayı, kurt, çakal, yaban domuzu, karaca, tilki, kirpi, porsuk ve sincap gibi memeliler yaşamaktadır. Kızıl tilki (Vulpes vulpes) daha sık rastlanılan bir memelidir. Kazdağları ekosisteminde yaşayan en iri memeli hayvan bozayıdır (Ursus arctos). Bozayı bu ekosistemde doğal yayılış alanındadır. Sayıları 100 kadar olduğu sanılan boz ayı koruma altına alınmıştır.

Kedigillerden vaşağın (Lynx lynx) varlığına dair bazı söylentiler olsa da şimdiye dek fotoğraflanamamıştır. Köpekgillerden kurta nadiren rastlanılmaktadır. Köpekgillerden olan sırtlana yörede andık adı verilir. Arada sırada bu hayvana ait haberler duyulmaktadır, fakat belgelenememiştir.

Tablo 5: Kazdağları’nda yaşayan bazı omurgalı hayvan türleri

Türkçe adı Latince adı Şubesi Dağ alabalığı Salmo trutta makrostigma balıklar Atmaca Accipiter nissus kuşlar Bıldırcın Coturnix coturnix kuşlar Boz ayı Ursus arctos memeliler Çakal Canis aureus memeliler Çulluk Scolopax rusticoa kuşlar Doğan Falco peregrinus kuşlar Karaca Capreolus capreolus memeliler Karatavuk Turdus merula kuşlar Kartal Hieraetus pennatus kuşlar Keklik Alectoris graeca kuşlar Kerkenez Falco tinnunculus kuşlar Kirpi Erinoceus europaeus memeliler Kuğu Cygnus cygnus kuşlar Kurt Canis lupus memeliler Porsuk Meles meles memeliler Sansar Martes foina memeliler Sazan Aphanius fasciatus balıklar Sırtlan Hyaena hyaena memeliler Sincap Sciurus vulgaris memeliler Su samuru Lutra lutra memeliler Sülün Phasianus colchica kuşlar Şahin Buteo buteo kuşlar Tahtalı Columba palumbus kuşlar Tavşan Lepus europaeus memeliler Vaşak Lynx lynx memeliler Yaban domuzu Sus scrofa scrofa memeliler Yaban Kazı Anser anser kuşlar Yarasa Rhinolopus euryale memeliler

5. Sonuç ve Öneriler

Kazdağları’nın doğal peyzajını fiziki, biyolojik ve kültürel zenginliklerini korumak amacıyla, güney yamaçta kabaca Şahindere ile Zeytinli çayı arasında kalan kesim, sahil bandı (bir iki nokta dışında) ve etek köyleri arazileri hariç olmak üzere su bölümüne kadar olan 21 463 ha alan 1993 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Fakat buna rağmen bu sahanın bile tam olarak korunabildiğini ve ekosistemine bir zarar gelmediğini söylemek güçtür.

Kazdağı ekosisteminin Milli park ve diğer resmi koruma alanları dışında kalan kısımları, hatalı işletmelerden, maden aramalarından, bilinçsizce yapılan orman içi yollardan, kontrolsüz motorlu taşıt

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

trafiğinden, kaçak avcılıktan, yangınlardan, kaçak kesimlerden ve plansız yapılaşmalardan çok zarar görmektedir.

Üst kademedeki su kaynaklarının kirlenme ve plansız kullanımların tehdidi altında olduğunu söyleyebiliriz. Bu sorunun tedbiri yukarı su havzalarının planlanması ve mutlak koruma altına alınmasıdır.

Tahrip edilen bitki örtüsünün yer altı sularına, faunaya ve peyzaja olumsuz bir yansıması olacaktır. Bunun çaresi ise resmi kesimlerde traşlama kesimleri mümkün olduğunca yapmamaktır.

Kazdağları ekosisteminde omurgalı fauna tehlike altındadır. Bazı türler bu habitatta yok olma noktasına gelmiştir. Ekosistemin tahribatı, kaçak avcılık bunun başlıca sebepleridir. Plansız orman kesimleri ve orman içine yapılan plansız yollar nedeniyle bu türlerin habitatları parçalanmakta ve daralmaktadır. Doğallığını koruyan tahrip edilmemiş alanları birer habitat olarak mutlak koruma altına almak gerekir.

Açılan orman yolları ve karayolları bazı türlerin geçişleri engellemektedir. Yollarda faunal geçişler için geçitler yapılması faunal geçişlere kısıtlıda olsa imkân verecektir.

Kazdağları ekosisteminin bozulmaması için denizin kirletilmemesi, doldurulmaması ve doğal dengesinin korunması gerekir. Denizi dağsız, dağı da denizsiz, düşünmek bu ekosistemi anlamamak demektir. Bu nedenlerle kıyıları, şirin koyları, burunları, kumlu ve çakıllı plajları, falezleri, mavi ve berrak suları, haliçleri, lagünleri ve sulak alanlarıyla kıyı bandını bir bütün olarak düşünmek ve buna uygun olarak planlı şekilde kullanmak gerekir.

Yılın belirli zamanlarında Sarıkız ve Kapanca’da yapılan törenler sırasında etrafa atılan veya saçılan katı ve diğer atıklar zamanla ayrışarak yüzeysel sulara ve yer altı sularına karışmaktadır. Bunların suları kirletme olasılığı kuvvetlidir. Ayrıca ziyaretçilerin çeşitli şekillerde orya buraya bıraktığı çöpler, motorlu araçlarla sık sık yapılan ziyaretler su kaynaklarını kirletebilecek ölçüdedir. Bunlara ilaveten ormanların traşlama usulü ile toptan kesilmesi sızmanın azalmasına yol açarak yer altı sularının beslenmesi üzerinde negatif rol oynamaktadır. Kazdağı ekosisteminin su kaynaklarının korunması ve planlanması gerekmektedir. Belirli bir rakımın üstündeki su havzaları mutlak koruma altına alınmalı ve hiçbir olumsuz sürece yer verilmemelidir.

Kaynakça

Atalay, İ. (2006). The Effects of Mountainous Areas on Biodiversity: A Case Study from the Northern Anatolian Mountains and the Taurus Mountains. Grazer Schriften der Geographie und Raumforschung Band 41 / pp.17-26.

Atalay, İ. (2008), Ekosistem Ekolojisi ve Coğrafyası, Cilt I-II, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayınları, İzmir.

Atalay, İ.; Efe, R. (2010a). Anadolu Karaçamı (Pinus nigra Arnold subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe) nın Ekolojisi ve Tohum Nakli Açısından Bölgelere Ayrılması. Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Ağaçları ve Tohumları Islah Araştırma Müdürlüğü. Bakanlık Yayınları no:424, Müdürlük Yayınları no:37. Ankara.

Atalay, İ.; Efe, R. (2010b), Structural and distributional evaluation of forest ecosystems in Turkey. Journal of Environmental Biology 31, pp 61-70.

Bilgin, T. (1969), Biga Yarımadası Güneybatı Kısmının Jeomorfolojisi. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 55, İstanbul.

Blamey, M.; Grey-Wilson, C. (1993), Mediterranean Wild Flowers. London: Harper Collins Publishers.

Davis, P. H; Tan, K.; Mill, R.R. (eds.) (1988), Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Vol. 10. Edinburgh: Edinburgh Univ. Press.

Davis P. H. (ed.) (1965-1985), Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Vols. 1-9. Edinburgh: Edinburgh Univ. Press.

Efe, R. (2001) Primary attributes of he Phytogeographic Regions of Turkey. AAG 97th Annual Meeting. 27 February-3 March 2001. New York, NY. USA. Abstracts CD, page 455-456.

Efe, R. (2005), Land Degradation in Taurus Mountains (Southern Turkey). European Geosciences Union, 2nd General Assembly, EGU-Geophysical Research Abstracts. Volume 7, No. 00922.

Efe, R. (2010), Biyocoğrafya (2. baskı). MKM Yayıncılık, Bursa.

Kazdağları Ulusal Çalıştayı, 2-3 Haziran 2012, Güre-Edremit-Balıkesir, Bildiriler Kitabı

Efe, R.; Ekinci, D.; Cürebal, İ. (2007), Erosion Analysis of Şahin Creek Watershed (NW of Turkey) Using GIS Based on RUSLE (3d) Method. Journal of Applied Science. 8 (1): 49-58.

Efe, R.; Ekinci, D.; Curebal, İ. (2008a), Erosion Analysis of Fındıklı Creek Catchment (NW of Turkey) Using GIS Based on RUSLE (3d) Method. Fresenius Environmental Bulletin, 17(2), 576-586.

Efe, R., Soykan, A., Sönmez, S., Cürebal, İ. (2008b), Quantifying the effect of landuse change on olive tree cultivation in the vicinity of Edremit between 1979 and 2006 using GIS and RS techniques. Fresenius Environmental Bulletin, Vol.17; No. 7.

Efe, R.; Soykan, A.; Cürebal, İ.; Sönmez, S. (2010), Edremit’in Anıtsal ve Korunmaya Değer Ağaçları. Edremit Belediyesi Kültür Yayınları No: 5, İstanbul.

Efe,R.; Soykan, A.; Cürebal, İ.; Sönmez, S. (2011), Dünyada, Türkiye’de, Edremit Körfezi Çevresinde Zeytin ve Zeytinyağı. Edremit Belediyesi Kültür Yayınları No: 6, İzmir.

Güçlü, Y. (2010), Ege Bölgesi Kıyı Kuşağında İklim Konforu Şartlarının Kıyı Turizmi Yönünden İncelenmesi, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt 7, Sayı 1.

Güner A.; Özhatay, N.; Ekim, T.; Başer K.H.C. (eds.) (2000), Flora of Turkey and the East Aegean Islands. Vol. 11. Edinburgh: Edinburgh Univ. Press.

Güngördü, M. (1999), Marmara Bölgesinin Bitki Coğrafyası, İ.Ü.Yayınları, No:4176, İstanbul. Ives, J.D., Messerli, B. & Spiess, E. (1997), Mountains of the world: a global priority. In B. Messerli

& J.D. Ives, eds. Mountains of the world: a global priority, p. 1-15. New York, USA and Carnforth, UK, Parthenon Publishing Group.

Öztürk, M.; Gemici, Y.;Görk, G. and Ö. Seçmen (1991), A general account of high mountain flora and vegetation of Mediterranean part of Turkey. Ege Univ. J. Fac. Sci., 13, 51-59

Öztürk, M.; Gücel, S.; Sakçali, S.; Görk, C.; Yarci, C. and G. Görk (2008), An Overview of plant diversity and land degradation interactions in the Eastern Mediterranean (Eds.: R. Efe, G. Cravins, M. Ozturk and I. Atalay). Environment and Culture in the Mediterranean Region. Cambridge Scholars Publishing, Newcastle. pp. 215-240

Pamukçuoğlu, A. (1976), Kazdağları’nın Bitki Coğrafyası Üzerinde İncelemeler. Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 347, Erzurum.

Sönmez, S. (1996), Bakırçay-Havran Çayı Arasındaki Bölgenin Bitki Coğrafyası (Basılmamış Doktora Tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Tümen, G.; Satıl, F.; Dirmenci, T. (2007), Kazdağı Milli Parkı Çiçekli Bitkileri. Zeytinli Belediyesi, Balıkesir.