FROM THE OTTOMAN EMPIRE TO THE REPUBLIC, THE NATIONAL PRESS AND PUBLISHING ACTIVITIES, FROM THE ...

11
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/12 Fall 2013, p. 1031-1041, ANKARA-TURKEY OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E ULUSAL’DAN YEREL’E BASIN VE YAYINCILIK FAALİYETLERİNİN GELİŞİMİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME * Olcay ÖZKAYA DUMAN ** ÖZET Osmanlı’dan Cumhuriyet’e basın ve yayın faaliyetlerinin değerlendirilmesi ve incelenmesi dönemin sosyal ve siyasal ortamının anlaşılması açısından önemlidir. Basın faaliyetleri toplumu oluşturan bireylerin kendi aralarındaki ve siyasi iktidarla olan iletişimleri bakımından önemli bir aracı olmuştur. Basın çoğu zaman bulunduğu dönemin özgün koşullarından etkilenmiş ya da mevcut tarihsel süreci etkileyebilme gücüne sahip olmuştur. Kimi dönem ve olaylarda toplumun önünde duran basın, bir haber alma aracı olmanın ötesinde bir bilgilendirme vasıtası olarak da görev yapmıştır. Osmanlı Devleti’nde batılılaşma süreci ile başlayan yenileşme çabaları, basın ve yayıncılığın gelişmesine de olanak sağlamıştır. Sosyal, siyasal ve diplomatik yaşamda farklılaşan görünümüyle basın ve yayıncılık bir toplum belleği olarak da karşımıza çıkmıştır. İletişim çağının önemli bir ivme kazandığı yakınçağlarda ise Osmanlı Devleti’nin siyasal yaşamda üstlendiği rol ile basın ve yayıncılıkta geliştirdiği yöntemler tarihsel sürecin anlaşılmasına katkı sağlamıştır. Basın, kimi zaman toplumun aynası kimi zaman da aynada görünmeyen öteki yüzünü yansıtabilme kabiliyetine sahip önemli bir kaynak olması açısından da önemlidir. Dolayısıyla toplum tarihi incelemelerinde ana kaynak olarak değerlendirilebilen süreli yayınlar geçmişi günümüze taşıyan temel kaynaklardır. Çalışmamızda basın ve yayıncılık faaliyetlerinin bu gibi öne çıkan özellikleriyle sadece sosyal bilimciler için değil toplumsal yaşamın çeşitli yönlerini araştıran araştırmacılara da kaynak sağlamada gerekli olabileceğini ortaya koymayı amaçlamaktayız. Anahtar Kelimeler: Basın, İletişim, Yayıncılık, Osmanlı. * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. ** Dr. Mustafa Kemal Üniversitesi, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi AraĢtırma Uygulama Merkezi, El -mek: [email protected]

Transcript of FROM THE OTTOMAN EMPIRE TO THE REPUBLIC, THE NATIONAL PRESS AND PUBLISHING ACTIVITIES, FROM THE ...

Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013, p. 1031-1041, ANKARA-TURKEY

OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E ULUSAL’DAN YEREL’E BASIN VE YAYINCILIK FAALİYETLERİNİN GELİŞİMİ ÜZERİNE BİR

DEĞERLENDİRME*

Olcay ÖZKAYA DUMAN**

ÖZET

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e basın ve yayın faaliyetlerinin

değerlendirilmesi ve incelenmesi dönemin sosyal ve siyasal ortamının

anlaşılması açısından önemlidir. Basın faaliyetleri toplumu oluşturan

bireylerin kendi aralarındaki ve siyasi iktidarla olan iletişimleri

bakımından önemli bir aracı olmuştur. Basın çoğu zaman bulunduğu dönemin özgün koşullarından etkilenmiş ya da mevcut tarihsel süreci

etkileyebilme gücüne sahip olmuştur. Kimi dönem ve olaylarda

toplumun önünde duran basın, bir haber alma aracı olmanın ötesinde

bir bilgilendirme vasıtası olarak da görev yapmıştır.

Osmanlı Devleti’nde batılılaşma süreci ile başlayan yenileşme

çabaları, basın ve yayıncılığın gelişmesine de olanak sağlamıştır. Sosyal, siyasal ve diplomatik yaşamda farklılaşan görünümüyle basın ve

yayıncılık bir toplum belleği olarak da karşımıza çıkmıştır. İletişim

çağının önemli bir ivme kazandığı yakınçağlarda ise Osmanlı Devleti’nin

siyasal yaşamda üstlendiği rol ile basın ve yayıncılıkta geliştirdiği

yöntemler tarihsel sürecin anlaşılmasına katkı sağlamıştır.

Basın, kimi zaman toplumun aynası kimi zaman da aynada

görünmeyen öteki yüzünü yansıtabilme kabiliyetine sahip önemli bir

kaynak olması açısından da önemlidir. Dolayısıyla toplum tarihi

incelemelerinde ana kaynak olarak değerlendirilebilen süreli yayınlar

geçmişi günümüze taşıyan temel kaynaklardır. Çalışmamızda basın ve

yayıncılık faaliyetlerinin bu gibi öne çıkan özellikleriyle sadece sosyal bilimciler için değil toplumsal yaşamın çeşitli yönlerini araştıran

araştırmacılara da kaynak sağlamada gerekli olabileceğini ortaya

koymayı amaçlamaktayız.

Anahtar Kelimeler: Basın, İletişim, Yayıncılık, Osmanlı.

*Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu

tespit edilmiştir. ** Dr. Mustafa Kemal Üniversitesi, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi AraĢtırma Uygulama Merkezi, El-mek:

[email protected]

1032 Olcay ÖZKAYA DUMAN

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

FROM THE OTTOMAN EMPIRE TO THE REPUBLIC, THE NATIONAL PRESS AND PUBLISHING ACTIVITIES, FROM THE

DEVELOPMENT OF LOCAL EVALUATION

ABSTRACT

From Empire to Republic of publishing and media evaluation and analysis of the social and political environment is important in terms of

understanding. Press the activities of the individuals that make up

society and political power among themselves in terms of the

communication has been an important tool. Press which is often

influenced by the specific conditions of the period or the current

historically has had the power to influence the process. In some periods, society, standing in front of the press and events, beyond being

a news retrieval tool has also served as a means of disclosure.

In the Ottoman Empire beginning with the westernization process

innovation efforts, have enabled the development of the press and

publishing. Social, political and diplomatic life with a view of the differing press and publishing has emerged as a community memory.

Contact the era gained considerable momentum in the modern era to its

role in the political life of the Ottoman Empire in the press and

broadcasting methods developed have contributed to the understanding

of the historical process.

Press, sometimes in the mirror sometimes invisible mirror of society has the ability to reflect the other side in terms of being a major

source is also important. Thus, the history of society can be considered

as the main source views to present the history periodicals which are

the main source. İn our study of the press and broadcasting activities

with such outstanding features not only for social scientists to researchers investigating various aspects of social life may be necessary

in providing the resources we intend to reveal.

Key Words: Press, Contact, publishing, Ottoman.

Giriş

Yazının bulunuĢu insanlık tarihi için önemli bir dönüm noktasıdır. Yazının bulunuĢunun

ardından 15. Yüzyılda matbaanın Avrupa’da yaygınlaĢmaya baĢlaması ise bir diğer önemli

geliĢmedir. Matbaa, bilgi birikiminde ve bu bilginin yaygınlaĢmasında çok önemli bir iĢleve sahip

olmuĢtur. Uygarlığın geliĢmesine ve hızlı iletiĢimin kurulmasına katkıda bulunmuĢtur. “Medya”

denilen yazılı, sözlü ve görsel iletiĢim ağının bütün dünyaya yayılması ile “yeni iletiĢim düzeni” ne

geçilmesinde de en büyük pay, yine matbaanındır.1 Matbaa basım sanatı ve ya Basımcılık olarak

bilinen önemli bir iĢ kolunun kaynağını oluĢturmuĢtur.

1 Alpay Kabacalı, Başlangıcından Günümüze Türkiye’de Matbaa Basın ve Yayın, Literatür yayınları, İstanbul, 2000,

s.2. Ayrıntılı bilgi için bkz.: Şevket Beysanoğlu, 1937 (Matbuat) Almanağı, İstanbul Basın Kurumu Yayınları,

İstanbul, 1937; Alpay Kabacalı, Başlangıçtan Günümüze Türkiye’de Basın Sansürü, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti

Yayınları, İstanbul, 1990.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ulusal’dan Yerel’e Basın Ve Yayıncılık… 1033

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

Francis Bacon, “Modern çağları açan üç öğe basımevi, barut ve pusuladır” demiĢtir. Bu üç

öğe de kimi kaynaklara göre Doğu toplumları tarafından (Türk, Arap, Çinli) icat edilmiĢtir ancak

üçünden de gerçek manada yararı sağlayan Avrupa yani Batı toplumları olmuĢtur. 16. Ve 17.

Yüzyıllarda Osmanlı ve Ġran yönetimlerinin topraklarında, diğer dillerde (Latince, Rumca,

Yahudice, Ermenice) baskılara karĢı çıkılmamıĢtır. Öyle ki, ülke dıĢında basılmıĢ Türkçe, Arapça

ve Farsça kitapların ithaline de karĢı çıkılmamıĢtır. Osmanlı Devleti’nin resmi matbaasında 1730

yıllarında Latin harfleri ile kitaplar dahi basılmıĢtır. Dolayısıyla Osmanlı Devletinde diğer pek çok

medeniyette de olduğu gibi Basımcılık ya da basım sanatında sosyal yapının engelleyici bir niteliği

olmadığı görülmüĢtür. Çinlilerin, Korelilerin ve Uygur Türklerinin hareket edebilir harfler ve

kalıplarla baskılar yaptıkları, Avrupa’dan çok önce kitap bastıkları, Çinlilerin kâğıdı icat ettikleri ve

Kore’de milyonlarca basılan bültenler, kitaplar, mecmualar bulunduğu halde, neden bunu

Avrupa’daki gibi ticarileĢtirememiĢ oldukları dikkat çekicidir.2

Genel olarak basım faaliyetleri, basım sanatı ya da Basımcılık olarak bilinen yayıncılığın,

matbaanın icadı ile ortaya çıkmıĢ olmasının yanı sıra Batı’da Basımcılık ve yayıncılık toplumsal

yapının gereksinmeleri arasındaki yerini alarak onun temel kurumlarından biri olarak oluĢmuĢ ve

geliĢmiĢtir. Buna karĢın Basımcılığın tarihine iliĢkin birbiriyle çeliĢen kimi görüĢler de ortaya

atılmıĢtır. Bunların içerisinde Basımcılığın 8. Yüzyılda Asya’da baĢladığı yolundaki bilgiler daha

yaygın kabul görmüĢtür. Bu dönemin ardından dizgi harfleri ile baskı uygulaması çeĢitli ülkelerde

de rastlanmıĢtır. Örneğin bu konuda Mısır’da geniĢ kapsamlı araĢtırmalar yapmıĢ olan Howard

Carter, Türk-Memlük döneminde, Kuran’ın basıldığını belirtmiĢtir. Dolayısıyla buna göre Johann

Gensfleisch Gutenberg’in (1394-1469), matbaayı icat etmiĢ ya da Avrupa’da ilk kez kullanmıĢ

olduğu bir kez daha düĢünülmelidir. Basımevleri ile ilgili bir baĢka görüĢe göre, Gutenberg

öncesinde Hollanda Haarlem’de, 1430’lu yıllarda Laurens Coster bir basımevi kurmuĢ ve

Gutenberg Basımcılığı Coster’in çırağından öğrenmiĢtir. Ancak kesin olan, Gutenberg’in bu buluĢu

geliĢtirdiği ve yaygınlaĢtırmıĢ olduğudur.3Tüm bu farklı görüĢlere karĢın Basımcılığın yakın

coğrafyalarda birbirine neredeyse yakın tarihlerde eĢ zamanlı baĢlamıĢ olduğu gerçeğidir.

Hasan Refik Ertuğ ve Enver Behnan ġapolyo basım faaliyetleri ve Basımcılıkta matbaanın

ilk defa kimler tarafından bulunduğu konusunda uzlaĢmaktadırlar. Bu buluĢun Uygur Türklerine ait

olduğunu vurgulamıĢlardır. Fakat modern matbaanın ilk denemesinin Gutenberg tarafından

yapıldığı bilgisini de ayrıca desteklemiĢlerdir. Gutenberg geliĢtirdiği teknikler sayesinde Kitab-ı

Mukaddes’i (Ġncil) 1457 yılında basmıĢtır. Bu baskı yöntemi, daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde

de benzer Ģekillerde yaygınlaĢtırılmıĢ ve geliĢtirilmiĢtir.4

Matbaa icat edildikten sonra çeĢitli toplumlar tarafından eĢ zamanlı ya da biraz gecikmeli

bir Ģekilde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Matbaayı bulunmasından hemen sonra kullanan Ülkeler

arasında yer alanlar; Ġtalya (1465), Fransa (1470), Ġsviçre (1770), Belçika (1472), Hollanda (1472),

Ġngiltere (1474), Ġspanya (1474), Danimarka (1482), Ġsveç (1483), Portekiz (1489), Rusya

(1563)’dır. Osmanlı Devleti’nin ise matbaayı bulunuĢundan sonra ilk defa, daha önce Ġspanya’dan

göç eden Sefarim Yahudileri vasıtası ile kullandığı belirtilmesine rağmen ilk Türkçe kitabın

Türkler tarafından 1727’de basıldığı da bilinmektedir.5

2 Orhan Koloğlu, “Osmanlı Basını: İçeriği ve Rejimi”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 1,

İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s.68 3 Kabacalı, a.g.e., s.3.Ayrıntılı bilgi için bkz.: Ali Gevgilli, Türkiye’de Yenileşme Düşüncesi, Sivil Toplum, Basın ve

Atatürk, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, 1990. 4 Turgut Er, Basın-Yayın ve Tanıtma, Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yayınları,

Ankara, 2003, s.18. Bkz.: Groc Gerard, “Türkiye’de Fransızca Basın”, Türkiye’de Yabancı Dilde Basın, İstanbul

Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Yayınları, İstanbul, 1985. 5 Şefik Ergürbüz, Matbaacılık Tarihi, Sümerbank yayınları, İzmit, 1947, s.17.

1034 Olcay ÖZKAYA DUMAN

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

Her ne kadar matbaanın Osmanlı Devleti’ne ilk giriĢ tarihi 1727 olarak bilinirse de Prof.

Dr. Avram Galanti, yukarıda değindiğimiz bilgiyi desteklemiĢtir. Galanti, “Türkler ve Yahudiler”

adlı eserinde, Ġspanya’dan Osmanlı Devleti’ne göç eden Yahudilerin 1493-1494 yıllarında

Ġstanbul’da bir matbaa kurduklarını vurgulamıĢtır. Galanti ayrıca eserinde, Selanik’te 1510’da,

Edirne’de 1554’de, ġam’da 1605’de ve Ġzmir’de 1646’da çeĢitli matbaalar kurulduğunu da

belirtmiĢtir. Eserde, Osmanlı Devleti topraklarında ilk Türk matbaası kurulurken de muhtemelen

var olan bu potansiyelden de yararlanılmıĢ olunacağı da belirtilmiĢtir.6

Ġlk Türk matbaasının kurucuları olan Ġbrahim Müteferrika ile Osmanlı Devleti’nin Paris

Büyükelçisinin oğlu Sait Efendi, Paris’te uzun süre matbaacılık konusunda incelemeler yaptıktan

sonra Ġstanbul’a döner dönmez, Osmanlı Sadrazamı Damat Ġbrahim PaĢa’nın desteğini alarak ilk

Türk matbaasını 14-16 Aralık 1727 tarihinde kurarak faaliyete geçirmiĢlerdir. Osmanlı Devletinde

Müteferrika matbaasının ihtiyacı olan kâğıtların çoğunun Doğu (ġam, Ġran, Hint, Türkistan,

Çin)’dan getirilmiĢ olduğu bilinmektedir. Osmanlı matbaasına Kâğıt 16. Yüzyıldan itibaren daha

çok Ġtalya ve Fransa’dan getirilmiĢtir. Ancak Ġbrahim Müteferrika matbaası için gerekli kâğıdın

yerli olursa daha ucuza mal edileceğini bildirmesi üzerine 1741’de Yalova’da bir kâğıt fabrikasının

kurulması için giriĢimlerde bulunulmuĢtur. Bu kâğıt fabrikasının kuruluĢundan sonra 1760’a doğru

kapandığı ancak 18. Yüzyılın sonlarına doğru yenisinin Ġstanbul’da Kâğıthane’de kurulmuĢtur.7

Müteferrika matbaasından sonra Osmanlı Devleti’nde devlet ve Ģahıslar tarafından da birçok

matbaa kurularak bir süre sonra gazeteciliğin de geliĢmesinin önü açılmıĢtır.8 Ancak ilk matbaanın

kuruluĢundan çok sonra ilk gazetenin çıkarılmıĢ olduğu da dikkati çekmektedir.9

Matbaanın geliĢmesi yayımcılığı ve basım sanatını geliĢtirmiĢtir. Dolayısıyla gazete, dergi

ve bültenler yayımlanmaya baĢlanmıĢtır. Matbuatın en verimli ve en önemli iki kolu gazetecilik ve

dergiciliktir.10

Bu süreçte Matbaa önemli ölçüde haberleĢmeyi hızlandırmıĢtır. Ancak, bilgi akıĢının

hızlanmasında önemli rol oynayan bir diğer geliĢme de gazetecilik olmuĢtur. Medeniyetler ve

toplumlar geliĢtikçe, haber alıĢ veriĢi de (enformasyon) geliĢmiĢtir. “Basın–yayın” dediğimiz, genel

adıyla, “basın” kurumu ve onun aracı olan “gazetecilik” bu Ģekilde zaman içerisinde oluĢmuĢtur.

Bu mesleğe sahip olanlara “gazeteci” adı verilmiĢtir. Gazeteci genel olarak, bir gazetenin haber,

yorum, resim gibi çeĢitli konulardaki malzemesini toplayan, yazan, çizen, çeken ve bu malzemeyi

belli bir Ģekilde düzenleyip, tertip edip okuyucuya sunan kimse olarak tarif edilmiĢtir.11

Gazetecilik

konusunda yapılmıĢ araĢtırmaların ve yayınlanan kitapların birçoğunda gazetenin kökeninin,

“Haber Mektupları” olduğu belirtilmiĢtir. Aynı kaynaklar, yazma ve basma “Haber Mektupları” nın

Ġtalya’da “Gazetta” denilen bir Venedik parasına satılıp okunduğu için “gazete” nin aslının

“Gazetta” ya dayandırıldığını vurgulamıĢlardır12

.

Avrupalıların gazetecilik faaliyetleri, Avrupa dıĢındaki coğrafyalara da yayılmıĢtır.

Avrupalılar kendileri için hammadde sağlamak, Pazar oluĢturmak veya diğer bazı siyasi-kültürel

hedeflere ulaĢmak amacıyla haber toplamak üzere gazetecilik faaliyetlerini Avrupa dıĢına da

taĢımaya baĢlamıĢlardır. Bu çerçevede Osmanlı Devleti baĢlıca hedef bölgelerden biridir. XIX.

6 Er, s.22. 7 Nuri Akbayar, “Osmanlı Yayıncılığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 6, İletişim

Yayınları, İstanbul, 1985, s.168. Bkz.: Münir Süleyman Çopanoğlu, Basın Tarihimizde: İlave, Yeni Doğuş

Matbaası, İstanbul, 1960. 8 Selim Nüzhet Gerçek, Türk Gazeteciliği, İstanbul, 1931, s.84. 9 Atilla Girgin, Türk Basın Tarihinde Yerel Gazetecilik, İnkılâp yayınları, İstanbul, 2001, s.9. Ayrıca bkz.: Atilla

Girgin, Türkiye’deki Yerel Basının Gelişimi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1997. 10 Erol Ayyıldız, “Matbuat”, İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 28, Ankara, 2003, s.120 11 Hasan Refik Ertuğ, Basın-Yayın Hareketleri Tarihi, Yenilik yayınları, İstanbul, 1970, s.19-20. 12 Ertuğ, a.g.e., s.30.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ulusal’dan Yerel’e Basın Ve Yayıncılık… 1035

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

Yüzyılın baĢından itibaren Avrupa’nın Osmanlı Devleti’ni paylaĢma istekleri belirginlik

göstermeye baĢlamıĢtır. Avrupalılar, Asya’nın en stratejik ve en verimli bölgesi olan Akdeniz

çevresi ve Ortadoğu bölgesini paylaĢma alanı olarak tespit etmiĢlerdir. Bu nedenle Osmanlı Devleti

toprakları içindeki bu bölge ve Osmanlı Devleti hakkında daha çok bilgiye ihtiyaçları oluĢmuĢtur.

Onun için Avrupa gazeteleri, Osmanlı Devletinin baĢkenti Ġstanbul’daki muhabirlerinin sayılarını

arttırmıĢlardır. Bu geliĢmeler karĢısında Osmanlı idaresi ise, elçilerin raporları dıĢında Avrupa

basınını doğrudan izlemeye baĢlamıĢtır. Ayrıca, Osmanlı Devleti hakkında Avrupa gazetelerinde

çıkan yanlıĢ haberleri düzeltme yoluna da gitmiĢtir. Babıâli olaylar hakkında kendi görüĢünü ve

gerçekleri açıklamak için afiĢler ve savaĢ bültenleri yayınlayarak kamuoyunu bilgilendirmeye

çalıĢmıĢtır. Bu bülten ve afiĢlerin yayınlanması sadece olup bitenlerden iç kamuoyunu haberdar

etmek değil, aynı zamanda Ġstanbul’daki yabancı gazeteciler ve yabancı temsilcilikleri de doğru

Ģekilde bilgilendirmeyi amaçlamıĢtır.13

Tanzimat dönemi ile baĢlayan Osmanlı basınında Türkçe basın en önemli rolü oynamıĢtır.

Avrupa’dan gelen tüccarlar için de bu durum geçerliydi. Öyle ki, Ġbrahim Müteferrika’nın

basımevinde basılan ilk kitaplardan biri Fransız tüccarlara Türkçe öğretmek amacı ile hazırlanmıĢ

bir gramer kitabı olmuĢtur. Ayrıca Türkçe devlet hizmetine girmek isteyenler için de önemli

olmuĢtur. Dolayısı ile gayrimüslim aydın grupların çoğunluğu Türkçe bilmekteydiler. XIX.

Yüzyılda Müslüman olmayanlara devlette daha çok görev verilmeye baĢlanması ile bu aydınlar

arasında Türkçe daha da yaygınlaĢmıĢ ve birinci dil halini almıĢtır. Ayrıca okuyup yazması

olmayan ancak evinde Türkçe konuĢan Rum, Ermeni, Bulgar v.b. topluluklar da kendi çevrelerine

okuma yazma öğretmek için Rum ve Ermenice harflerle fakat Türkçe olarak çok sayıda kitap ve

gazete yayımlamıĢlardır. Gündelik yaĢamda genel anlamda Türkçe varlığını korurken yukarıda

bahsettiğimiz yabancı gazeteciler ve yabancı temsilciliklere de Osmanlı Devleti ile ilgili

bilgilendirme amaçlı basılan bülten ve afiĢler dönemin diplomaside hâkim dili olan Fransızca

olarak basılmıĢtır.14

Osmanlı Devleti’ni dıĢ dünyaya tanıtmada önemli etkileri olan bu yayınlar

arasında Ġtalyan ve Fransızlar tarafından Ġzmir’de 1838’de çıkarılan Echo de I’Orient ile 1846’da

çıkarılan Journal de Constantinople de yer almaktadır.15

Ayrıca Fransızcanın dıĢında baĢka dillerde

de örneğin Ġzmir ve Ġstanbul’da azınlıklar tarafından iki Rumca, birer de Ermenice, Ġbranice ve

Bulgarca gazete çıkarılmıĢtır.16

1839 yılında Tanzimat Fermanı okunduğu zaman Osmanlı Devlet’inde Resmi nitelikte

Türkçe iki gazete vardır. Bunlardan birincisi Kahire’deki Vekayi-i Mısriyye (1828), diğeri ise

Ġstanbul’daki Takvim-i Vekayi (1831) dir. Oysa Kanun-i Esasi’nin ilan edildiği 1876’da, hem

baĢkentte hem de taĢrada 1839’a göre hayli geliĢmiĢ bir basın ve yayın hayatı ortaya çıkmıĢtır. Bu

geliĢmenin nedenlerini baĢlıca iki yerde aramamız gerekmektedir. Birincisi, Osmanlı Devletinde

gazetenin ortaya çıkıĢının ve üstlendiği iĢlevlerin farklılığıdır. Ġkincisi ise Tanzimat hareketinin

kendisidir. Çünkü Tanzimat bir tür kontrollü modernleĢme çabası olmuĢtur. Bu modelde gerek

modernleĢmeyi gerçekleĢtirecek insanın yetiĢtirilmesinde, gerekse geleneksel yapıda

gerçekleĢtirilecek dönüĢümlerin sağlanabilmesinde bilim-eğitim-iletiĢim kurumlarına büyük ihtiyaç

duyulmuĢtur. Nitekim Osmanlı Devleti’ndeki resmi nitelikli bu ilk gazetelerin kuruluĢ amaçlarında

olduğu gibi Vilayet gazetelerinin varoluĢ nedenleri de özellikle ve öncelikle “tenvir ve terbiye” ye

13 Er, a.g.e., s.20. 14 Orhan Koloğlu, “Türkçe- Dışı Basın”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 1, İletişim

Yayınları, İstanbul, 1985, s.94 15 İzmir’de yayınlanan Journal de Smyrne ve Echo de I’Orient’in 1846 yılında birleşerek İstanbul’a gelmiş ve

İstanbul’da Journal de Constantinople adını aldıktan sonra etkinlik kazanmıştır. Bkz.:Orhan Koloğlu, “Türçe-

Dışı Basın”, s.95 16 Er, s.22.

1036 Olcay ÖZKAYA DUMAN

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

yönelik olmuĢtur. Vilayet gazetelerinin ilki olan Tuna’nın (1865) ilk sayısındaki sunuĢ yazısında bu

gerekçe açık bir biçimde Ģöyle dile getirilmiĢtir:

“Ahalisi vukuf-u malumat ve hüsn-ü ahlak ve adat ile yolunu düzeltmiş

olan memlekette efrad-ı nas hukuk-u meşruiyesini temin eden bütün nizama riayet

için vesait-i muhabereye muhtaç olarak vazifesini ifa ve idare eder. Binaenaleyh,

halkın ve bir memleketin emniyet ve mamuriyet ve saadet-i hali için iptida en

lazım ve vacib olan tedbir, ,zale-i cehalet ve hüsn-i terbiye kaziyeleri olup bunun

usulü dahi bir taraftan eshabının tamim ve teshili… Usul ve kavaidin tesis ve

neşri ile vücuda geldiğinden ve asrımızda fen-i tabiat bu misillu teşkilatın vasıta-i

müstakilesi ve umumen vukuf ve malumatın adeta bir makinesi olduğundan…

Merkez-i vilayette bir matbaa vaz ve ihdas edilmiştir.”17

1864 yılında Vilayet teĢkilatında yapılan köklü değiĢikliklerin ardından buna paralel vilayet

matbaa ve gazetelerinin kurulmasına baĢlanmıĢtır. Örneğin yeni vilayet nizamnamesinin bir tür

pilot projesi olarak da nitelendirilebilen Tuna vilayet’inin baĢına getirilen Midhat PaĢa’nın yaptığı

ilk iĢlerden birisi bir matbaa ve gazete kurmak olmuĢtur. Bu uygulama daha sonra hızla

yaygınlaĢmıĢtır.18

Tuna ilk vilayet gazetesi olarak Midhat PaĢa’nın teĢvikleriyle 14 Mart 1865’te

Rusçuk’ta yayımlanmaya baĢlamıĢtır. Tuna gazetesi Osmanlı-Rus SavaĢı nedeni ile 1 Eylül

1877’de yayımına son vermek zorunda kalır.19

Bunu diğer vilayet gazeteleri de takip etmiĢtir.

Osmanlı Devleti’nde yurt içi ve yurt dıĢı kamuoyu oluĢturma, halkı olup bitenlerden

haberdar etme konusunda gazetenin önemini ilk fark eden devlet adamı, padiĢah II. Mahmut

olmuĢtur. II. Mahmut ilk Türk gazetesi Takvim-i Vekayi’nin yayınlanması kararını almıĢtır. II.

Mahmud, ıslahat hareketlerine baĢlarken yaptığı düzenlemeleri anlatmak ve dıĢarıda propaganda

gücünü arttırmak için bu gazeteyi düzenlemiĢtir. Takvim-i Vekayi 1 Kasım 1831 tarihinde Türkçe

yayınlanmıĢtır ancak daha sonra gazetenin Fransızca, Rumca, Farsça, Ermenice ve Arapça

nüshaları da yayınlanmıĢtır. Bu durum zamanın yöneticilerinin iç ve dıĢ kamuoyunu bilgilendirme

ihtiyacına verdikleri önemden kaynaklanmıĢtır. Takvim-i Vekayi gazetesi, 1862 tarihinden itibaren

Matbuat Müdürlüğünün Maarif nezaretine bağlı olarak, daha sonra Matbuat Müdürlüğü tarafından

çıkarılmaya baĢlanmıĢtır. Takvim-i Vekayi’nın dıĢında, 21 Ekim 1860 tarihinde de Osmanlı

Devletinde ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval, Ağah Efendi tarafından çıkarılmıĢtır.20

Osmanlı Devletinde 1831 tarihinden önce ve sonra da birçok gazete, dergi, bülten

Türkçe’nin dıĢında yabancı ve azınlık dillerinde de basılmıĢtır. Ġstanbul’da resmi Devlet yayını

olan Takvim-i Vekayi’nin ardından yarı resmi gazete olan Ceride-i Havadis ve Takvim-i

Vekayi’nin Fransızca nüshası Le Moniteur Ottoman, Vakayi-i Tıbbiye dergisi ile beĢ Fransızca,

dört Ġtalyanca, bir Rumca, bir Ermenice, bir Bulgarca gazete çıkarılmıĢtır. PadiĢah II. Mahmud’un

bizzat kendisi Fransızca bir gazete olarak Le Moniteur Ottoman’ı Alexsandr Black’i Ġzmir’den

Ġstanbul’a çağırarak kurdurmuĢ olduğu konuya verilen önemi anlamak açısından dikkat çekicidir.21

Bu dönem Ġzmir’de iki Fransızca, Sırbistan prensliğinde ise Ġlirya dilinde gazeteler

17 Ali Birinci, Uygur Kocabaşoğlu, “Osmanlı Vilayet Gazete ve Matbaaları Üzerine Gözlemler”, Kebikeç,

Kebikeç yayınları, Sayı 2, Ankara, 1995, s.101. 18 Ali Birinci, “a.g.m”., s.102. 19 Bülent Varlık, “Yerel Basının Öncüsü: Vilayet Gazeteleri”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi,

Cilt 1, İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s.102 20 Er, a.g.e., s.23. 21 Muammer Göçmen, “Jön Türk Basını”, Türkler, Cilt 14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.665

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ulusal’dan Yerel’e Basın Ve Yayıncılık… 1037

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

yayınlanmaktaydı. Devlet bu gazetelerin çıkıĢ sürecinde yardım yaparak doğru haber ve fikirlerin

yayınlanmasını da sağlamaya çalıĢmıĢtır.22

1876 yılında MeĢrutiyet’in ilanı ile basını ilgilendiren yeni matbuat kanunu kabul

edilmiĢtir. Ancak, II Abdülhamit’in Osmanlı-Rus savaĢını ileri sürerek Mebusan Meclisi’ni tatil

etmesiyle, matbuat kanunu da uygulanamamıĢtır. Devletin içinde bulunduğu siyasi ve politik

koĢullar dolayısıyla her türlü basın-yayın faaliyeti sansür uygulamasına tabi tutulmuĢtur. Bazı

dergiler kapatılmıĢ ya da imtiyazları iptal edilmiĢ, kimi gazeteler ise sıkıyönetim baskısı ile savaĢ

sona erip basına ilginin azalmasından ve “kaime” denilen kâğıt para yüzünden piyasanın altüst olup

gazete fiyatlarının artmasından dolayı gazetelerin mevcut tirajlarının düĢmesi ile kapatılmıĢtır.23

Gazetelerin yanı sıra kitaplar ve her türlü basılı kâğıt sıkı bir sansürden geçirilmeye

baĢlanmıĢtır. Matbaalar da sıkı bir denetim altında tutulmuĢtur. Buna karĢın, 1900’lere kadar

matbaa sayısı artmıĢtır. Dönemin önemli gazete ve dergileri arasında Ģunlar sayılabilir: 9 Mart 1876

Sabah, 8 Temmuz 1878 Tercüman-ı Hakikat, 5 Temmuz 1894 Ġkdam, 27 Mart 1891 Servet-i

Fünun, 22 ġubat 1894 Malumat Mecmuası, 21 Ağustos 1880 Mecmua-i Ebüzziya, 1882-1883

Mirat-ı Âlem Mecmuası bulunmaktadır.24

23 Temmuz 1908 günü II. MeĢrutiyet dönemi meĢrutiyet rejiminin yeniden uygulamaya

konulmasıyla basında olağanüstü bir hareketlilik yaĢanmıĢ: Bir buçuk ay içerisinde 200’ü aĢkın

gazete ve dergi çıkarılmıĢtır. Kitaplar, risaleler bastırılmıĢ, bütün düĢünce akımları kendi yayın

organlarını çıkarmaya baĢlamıĢtır. Matbaalar sabahlara kadar çalıĢırken görece sansür sona

ermiĢtir. Kısa sürede neredeyse Anadolu’nun pek çok kentinde Türk giriĢimcilere ait özel Türk

basımevleri kurulmuĢtur. Basın Anadolu’da da canlanır. Bu dönem gazete ve mecmuaları arasında;

1 Ağustos 1908 Tanin, 1908 Yeni Gazete, Yeni Tasvir-i Efkâr, 3 Eylül 1908 Kalem Mecmuası, 11

ġubat 1909 Âlem Mecmuası, 27 Ekim 1908 Davul Mecmuası gibi pek çok gazete ve mecmualarda

artık resim, karikatür ve haritalar yer almıĢtır. Bu resimli ve Ģekilli yayınlara ilgi de artmıĢtır.

Bunların baĢına resimli anlamına gelen “Musavver” ifadesi de eklenmiĢtir. Çocuk mecmuaları

resimli kitaplar ve kadın dergileri yayın hayatına baĢlamıĢtır.25

Hürriyet’in Ġlanı olarak da değerlendirilen 23 Temmuz 1908’e rastlayan gün, Osmanlı

basın yaĢamının bir dönüm noktası olarak da değerlendirilmiĢtir. Bu durum özellikle fikir

dergiciliği olarak tanımlanan edebi, ilmi, felsefi mecmualarda daha çok kendini göstermiĢtir. II.

MeĢrutiyet’in ilk yılları bu yönü ile yayıncılık alanında atılımların bir diğerini izlediği, etkin fikir

tartıĢmalarının ortam bulduğu bir dönem olarak dikkat çekmiĢtir. Yukarıda da kısaca bahsetmiĢ

olduğumuz gibi 1908-1909 yıllarında 353, 1910’da 130, 1911’de 124 gazete ve dergi

yayımlanmıĢtır. Osmanlı’da kimi çevrelerce Hürriyet’in ilanı olarak kabul gören MeĢrutiyet

sürecinde gündeme gelen basın özgürlüğü, fikir yayımcılığını her yönü ile özendirmiĢtir.26

II.

MeĢrutiyet döneminde hemen hemen her konuda ve her eğitim düzeyinde gazete ve mecmualara

rastlanmıĢtır. Karikatür, Mizah gazete ve Mecmuaları oldukça artmıĢ ayrıca geniĢ bir okuyucu

tarafından takip edilmeye baĢlanmıĢtır. II. MeĢrutiyet’in ilk yıllarında partilerin ve cemiyetlerin

yarıĢtığı fikir ortamı basın yaĢamını beslemiĢtir. Osmanlı PadiĢahı II. Abdülhamit dönemi sonrası

basın yaĢamında baĢlayan bu hareketlilik II. MeĢrutiyet’in ikinci yarısından itibaren Ġttihat ve

22 Server İskit, Türkiye’de Matbuat Rejimleri, Matbuat Umum Müdürlüğü Neşriyatı, İstanbul, 1939, s.914-915;

Necdet Ekinci, “Türk Basın Tarihinden Kesitler”, Türkler, c.14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s.676 23 Alpay Kabalcı, a.g.e., s.95 24 A.g.e., s.98 25 A.g.e., s.136. 26 Zafer Toprak, “II. Meşrutiyet’te Fikir Dergileri”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 1,

İletişim Yayınları, İstanbul, 1985, s.126

1038 Olcay ÖZKAYA DUMAN

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

Terakki Cemiyetinin etkisi altında kalmıĢtır. Basın ve yayıncılık Cemiyet döneminin siyasal ve

toplumsal yaĢamında bir kuvvet merkezi haline gelmiĢtir.

II. MeĢrutiyet’in ilk yıllarında dönemin, basın yaĢamına sunduğu özgür ortam kısa sürmüĢ,

karıĢık ve siyasi açıdan belirsiz mevcut ortama son vermek gerekçesi ile 1909 yılında Matbuat

Kanunu hazırlanmıĢtır. Basında ve Meclis’te yoğun tartıĢmalara neden olan bu kanun 16 Temmuz

1909’da yürürlüğe girmiĢtir. 1881 tarihli Fransız Basın Kanun’undan esinlenerek hazırlanan bu

yasa ile her ne kadar Abdülhamit Dönemi’nin matbuat üzerindeki yasakları kaldırılıyorsa da, bu

kez yayın organının bulunduğu yerel devlet dairelerinin denetimleri kurumsallaĢtırılmıĢtır.27

Osmanlı Basın yaĢamında gerek ulusal gerek yerel basın alanında hayati öneme sahip bir

baĢka geliĢme 1909 Anayasa değiĢiklikleridir ki bu değiĢikliklerden bazıları basın yaĢamını

doğrudan etkisi altına almıĢtır. 1876 Kanun-i Esasi’nin bireysel hürriyetleri temin eden asıl 10.

maddesi içerdiği hükümler itibarı ile değiĢtirilmemiĢtir. Buna göre, asıl 10., değiĢik 11. madde

“Hürriyet-i ġahsiye her türlü taarruzdan masundur. Hiç kimse Ģer’ ve kanunun tayin ettiği sebep ve

suretten maada bir bahane ile tevkif ve mücazat olunamaz” Ģeklindedir.28

Madde ilk müzakerede

tartıĢmasız kabul edilir. Dolayısı ile fikir özgürlüğü ve yazım serbestliğinin tartıĢıldığı MeĢrutiyet

yılları anayasanın bu konuda değiĢtirilmesi düĢünülen hükümlerinde de kendini bulmuĢtur.

Osmanlı fikir yaĢamında basın faaliyetleri için önemli ve anayasa içerisinde değiĢtirilmesi

tartıĢılan bir diğer konu ise 12. madde’dir. 1876 Kanun-ı Esasi’nin 12. maddesi yalnızca “Matbuat

kanun dairesinde serbesttir” ifadesini içeriyordu. DeğiĢik 13. madde ile bu ifade Ģöyle olmuĢtur

“Matbuat kanun dairesinde serbesttir. Hiçbir vechile kablettab teftiş ve muayeneye tabi tutulamaz”.

Bu maddeye Müslim mebuslardan dini yayınların da serbest oluĢu ile ilgili bir kayıt konulması ve

olağanüstü hallerde matbuata kısıtlamalar getirilebilmesi ile ilgili teklifler gelecek, ancak kabul

edilmeyecektir.29

Osmanlı aydınları sosyal ve siyasal sahada basın-yayın özgürlüğü, hakları ve

uygulama yönergeleri konusunda çeĢitli görüĢler ortaya koymuĢlardır. Kimileri basının vatanın

selameti hususunda sansüre tabi olması gerektiğini, kimileri ise bu durumun bireysel ve matbuat

hürriyetini sınırlandıracağını ifade eder. Bu tartıĢmalar MeĢrutiyet toplumu ve insanının düĢün

dünyasında yer eden önemli konulardır.

I. Dünya savaĢından sonra Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros AteĢkes

antlaĢmasını imzalayarak savaĢtan yenik çıktığını kabul etmiĢtir. Ġstanbul basını artık güç

durumdadır. Hükümet birbiri ardınca sansür kararnameleri yayımlamıĢtır. Bunlardan biri, 1919

ġubatında çıkarılan kararname, her türlü yayının ve basılı kâğıdın askeri yönetimden ya da mülkiye

san sör (sansürcü) kurulundan özel yazılı izin alınmadan basılmamasını kesinlikle yasaklamıĢtır. 16

Mart 1920’de Ġstanbul’un resmen iĢgalinden sonra sansüre iĢgal kuvvetleri de katılmıĢtır.

Ġstanbul’un iĢgalinden sonra Ġngilizler 140 kadar gazeteci, aydın ve yöneticiyi tutuklayıp Malta

adasına sürmüĢlerdir (1921 sonlarında serbest bırakıldılar). Gazeteler sansürün etki alanına aldığı

yerleri boĢaltmıĢlardır. Bu durum bir bakıma basının etkisini yitirmesine yol açmıĢ, bir bakıma da

okurları sansür baskısı altında yaĢandığı gerçeği ile yüz yüze getirmiĢtir.30

I. Dünya SavaĢı sonrası baĢlayan Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal Ġrade-i Milliye

ve Hâkimiyet-i Milliye gazetelerinin çıkarılmasını sağlamıĢtır. Böylece basının toplumun üzerinde

önemli bir kuvvet yaratarak birlik, beraberlik ve güç oluĢturmasını sağlamayı amaçlamıĢtır.

Anadolu’nun sesi olan bu iki yayın organı Anadolu’da insanların fikri alt yapısını desteklemiĢ ve

27 Sever İskit, Türkiye’de Matbuat Rejimleri, s.85-86 28Ayfer Özçelik, Kimliğini Arayan Meşrutiyet, Bilal ofset, Denizli, 2001.

s.279 29 Özçelik, a.g.e., s.282 30 Alpay Kabacalı, a.g.e., s.151

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ulusal’dan Yerel’e Basın Ve Yayıncılık… 1039

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

fikir dünyalarını aydınlatmıĢtır. Mustafa Kemal Anadolu’da kurtuluĢ SavaĢı’nı destekleyen basının

yaratılıp güçlenmesi için de çalıĢmıĢtır.

Milli Mücadele yılları baĢlarında Ġstanbul basınında yer alan gazete ve mecmualar, bu

savaĢı destekleyenler ve Anadolu mücadelesine karĢı olanlar Ģeklinde ikiye ayrılabilir.

Anadolu’daki Milli mücadeleden yana olanlar sık sık sansür edilirken (Ġleri, Vakit, Tasvir-i Efkâr,

AkĢam, Ġkdam, Tercüman-ı Hakikat ve Tanin), bunların karĢısında yer alanlar ise (Alemdar,

Peyam-ı Sabah, Aydede) baskı görmemektedir. Bu dönem Ġstanbul basınında olduğu gibi aynı

durum yerel basında da bu Ģekliyle karĢımıza çıkmıĢtır. Ġki kutuplu bir basın yayın hayatı

baĢlamıĢtır.

Bu iki kutuplu basın yayın yaĢamında, haber alma ajansları etkin bir öneme sahip olmuĢtur.

Ulusal basınında bir ivme noktası olarak kabul edilen Anadolu Ajansı basın yayın faaliyetlerini

anlamak açısından da oldukça önemlidir. Ajans öncelikle bilgi dolaĢımının güvenirliğini sağlamak

açısından düĢünülmüĢtür. Ayrıca söz konusu ajansın kurulmasında halkın olan bitenlerden haberdar

edilmesi, bilgi dolaĢımı ve koordinasyonun sağlanması gibi çeĢitli amaçları yerine getirmek de

hedeflenmiĢti. Basın yaĢamında etkin rol oynayan Anadolu Ajansının kuruluĢu, 6 Nisan 1920’de

dönemin Heyet-i Temsiliye baĢkanı olan Mustafa Kemal’in emir ve talimatı sonucu

gerçekleĢmiĢtir. Ajansın adı, bu tarihten iki gün önce 4 Nisan 1920’de Gevye’nin Akhisar

kasabasında, ilk defa Halide Edip (Adıvar) tarafından Yunus Nadi (Abalıoğlu) ye söylenmiĢtir.

Yunus Nadi “Ankara’nın Ġlk Günleri” adlı eserinde Halide Edip’in “Evvela kendini ve mümkünse

bütün vatanı kurtaracak olan Anadolu’dur”, dediğini belirtmekte ve bu nedenle bu ismin

düĢünüldüğünü anlatmaktadır. Dolayısıyla Anadolu ajansının adını öneren Türk Edebiyatının önde

isimlerinden Halide Edip olmuĢtur. Halkın en doğru bir biçimde, iç ve dıĢ haberlerle

aydınlatılmasını amaçlayan Anadolu ajansının toplayacağı bilgi ve haberlerin, Heyet-i

Temsiliye’nin de elinden geçerek Müdafaa-i Hukuk teĢkilatı ile bucak ve köylere kadar dağıtılması

kararlaĢtırılmıĢtır. Milli hükümet Milli mücadelenin daha ilk günlerinden iĢlerine düzen vererek

propaganda ve basın davasını önemli bir güç olarak görmüĢtür. Kısa sürede Londra, Paris, Berlin,

Viyana, Cenevre, New York gibi baĢlıca merkezlerde temsilcilikler kurarak milli davanın amacını

ve Türkiye’nin tanıtılması ile ilgili haberleri, yabancılara anlatabilmek çabasına girilmiĢtir. Gerekli

haberleĢme iĢi içeride müdürlükler, dıĢarıda ise temsilcilikler aracılığı ile ki bunlar Anadolu Ajansı,

Hâkimiyet-i Milliye, diğer gazeteler, risaleler ve her dilde matbualar ile sağlanmaya çalıĢılmıĢtır.31

Bu süreçte basın yayın faaliyetlerinin güçlendirilmesinin ve gerektiğinde devreye konulmasının

faydaları kısa sürede görülmüĢtür. Zira milli mücadelenin hazırlık dönemi olarak da bilinen

genelgeler ve kongreler dönemindeki teĢkilatlanma kısa sürede Anadolu’da halk tarafından

desteklenerek bu konuda önemli ölçüde baĢarı elde edilmiĢtir.

Ġstanbul basınında I. Dünya savaĢı sonrası yaĢanan yukarıda da kısaca özetlemeye

çalıĢtığımız durum, Anadolu’da yerel basında da aynı amaçlar doğrultusunda tarihsel sürece benzer

önemli katkılar sağlamıĢtır. Bu bağlamda XIX. Yüzyıl ortalarından itibaren, Tanzimat sonrasındaki

reformlar çerçevesinde “eyalet” sisteminden “vilayet” sistemine geçilmiĢ ve bu konuda 1864 tarihli

nizamname ile mevcut yapı yeniden düzenlenmiĢtir. Vilayetler kurulurken hemen hemen her

vilayet merkezinde bir matbaa açılmıĢtır. Bunlar, öncelikle valiliklerin gereksinimi olan “matbu

evrak”ı basmıĢlardır. Ayrıca yanı sıra kitaplar, yıllıklar, takvimler basılarak, birçok ilde valilik

adına resmi “vilayet gazeteleri” yayımlanmıĢtır. Kimi gazeteler, bölgede ikinci bir dilin yaygın bir

Ģekilde konuĢulması nedeniyle, aynı anda iki dilde çıkarılmıĢtır. Ayrıca Ermenice ve Rumca

harflerle Türkçe gazeteler de yayımlanmıĢtır. Bu durum dönemin vilayet gazetelerinin baĢlıca

özelliklerinden biri olmuĢtur.32

Vilayet matbaalarının birçoğu, gazete ya da mecmua yayımlamaya

31 Nuri İnuğur, Türk Basın Tarihi, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1992, s.30.

32 Kabalcı, a.g.e., s.89

1040 Olcay ÖZKAYA DUMAN

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

yetecek donanıma sahip olamamıĢlardır. Bu nedenle, kimi gazete ve mecmualarda teknik

yetersizlikler hemen göze çarpmaktadır ki bu durum yayımcılıkta hata payını arttıran bir husus

olarak dikkat çekicidir. Bu durumda yapılan neĢriyatta basım kalitesi düĢük ve yetersiz olmuĢtur.

Gazete ve mecmualarda sayfalar az sayıda genelde dört sayfa kadar ve ancak haftada bir ya da iki

gün çıkarılmıĢtır. Çoğunun tirajı da 500 dolaylarında ya da daha az bir sayıya ancak ulaĢabilmiĢtir.

Sonuç

Basın ve yayın faaliyetleri Ulusal ve yerel eksende belirgin açılardan benzer Ģekillerde

geliĢme kaydetmiĢtir. Toplumların yazılı ve kayıtlı hafızaları olarak önemli bilgi kaynağı olarak da

değerlendirilebilen basın, dönem kaynakları içerisinde mukayeseli bir biçimde incelenerek hak

ettiği değeri almalıdır. Toplumların önünde duran ve kimi zaman da tarihsel sürecin geliĢimine etki

eden basın, yaĢanan olayların geliĢiminde önemli roller üstlenmiĢtir.

Basın aynı zamanda toplumsal alanda entelektüel bir birikim yaratarak, fikir dünyasına

önemli katkılar sağlayabilecek aydınlara da mekân sağlamıĢtır. Kimi zaman toplumların fikir

atölyeleri olarak da faaliyet gösteren basın yayın organları kentlerin bu türden entelektüel birikimi

olarak da değerlendirilmelidir. Basın yerel ve ulusal çerçevede Tanzimat’tan Cumhuriyet’e

Osmanlı fikir yaĢamının geliĢim sürecinde uzun soluklu bir etkiye sahip olmuĢtur. Bu açıdan

bakıldığında basın ve yayıncılık faaliyetleri toplumsal dinamiklerin çeĢitli yönleriyle ortaya

konulmasını sağlayacak çalıĢmalarda önemli temel kaynaklar olarak değerlendirilmelidir.

Dolayısıyla akademik çerçevede ele alınan ve toplumsal yaĢamın çeĢitli alanlarını incelemeyi

amaçlayan çalıĢmaların, tespit edilen temel kaynaklarının yanı sıra, tarihsel çizgisi içerisinde konu

kapsamında önem çıkan basın ve yayın kaynakları ekseninde de mukayeseli değerlendirilmesi

yapılan çalıĢmada amacı destekleyecek veriler sunacaktır.

KAYNAKÇA

AKBAYAR, Nuri, “Osmanlı Yayıncılığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt

6, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 1985.

AYYILDIZ, Erol, “Matbuat”, İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt 28,

Ankara, 2003.

BEYSANOĞLU, ġevket, 1937 (Matbuat) Almanağı, Ġstanbul Basın Kurumu Yayınları, Ġstanbul,

1937.

BĠRĠNCĠ, Ali; KOCABAġOĞLU, Uygur, “Osmanlı Vilayet Gazete ve Matbaaları Üzerine

Gözlemler”, Kebikeç, Kebikeç yayınları, Sayı 2, Ankara, 1995.

ÇOPANOĞLU, Münir Süleyman, Basın Tarihimizde: İlave, Yeni DoğuĢ Matbaası, Ġstanbul, 1960.

EKĠNCĠ, Necdet, “Türk Basın Tarihinden Kesitler”, Türkler, c.14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara,

2002.

ER, Turgut, Basın-Yayın ve Tanıtma, BaĢbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü

yayınları, Ankara, 2003.

ERGÜRBÜZ, ġefik, Matbaacılık Tarihi, Sümerbank yayınları, Ġzmit, 1947.

ERTUĞ, Hasan Refik, Basın-Yayın Hareketleri Tarihi, Yenilik yayınları, Ġstanbul, 1970.

GERARD, George, “Türkiye’de Fransızca Basın”, Türkiye’de Yabancı Dilde Basın, Ġstanbul

Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Yayınları, Ġstanbul, 1985.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ulusal’dan Yerel’e Basın Ve Yayıncılık… 1041

Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic

Volume 8/12 Fall 2013

GERÇEK, Selim Nüzhet, Türk Gazeteciliği, Ġstanbul, 1931.

GEVGĠLLĠ, Ali, Türkiye’de Yenileşme Düşüncesi, Sivil Toplum, Basın ve Atatürk, Bağlam

Yayıncılık, Ġstanbul, 1990.

GĠRGĠN, Atilla, Türkiye’deki Yerel Basının Gelişimi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları,

Ġstanbul, 1997.

GĠRGĠN, Atilla, Türk Basın Tarihinde Yerel Gazetecilik, Ġnkılâp yayınları, Ġstanbul, 2001.

GÖÇMEN, Muammer, “Jön Türk Basını”, Türkler, Cilt 14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002.

ĠNUĞUR, Nuri, Türk Basın Tarihi, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, Ġstanbul, 1992.

ĠSKĠT, Server, Türkiye’de Matbuat Rejimleri, Matbuat Umum Müdürlüğü NeĢriyatı, Ġstanbul,

1939.

KABACALI, Alpay, Başlangıcından Günümüze Türkiye’de Matbaa Basın ve Yayın, Literatür

yayınları, Ġstanbul, 2000.

KABACALI, Alpay, Başlangıçtan Günümüze Türkiye’de Basın Sansürü, Ġstanbul Gazeteciler

Cemiyeti Yayınları, Ġstanbul, 1990.

KOLOĞLU, Orhan, “Osmanlı Basını: Ġçeriği ve Rejimi”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye

Ansiklopedisi, Cilt 1, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 1985.

KOLOĞLU, Orhan, “Türkçe- DıĢı Basın”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt

1, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 1985.

ÖZÇELĠK, Ayfer, Kimliğini Arayan Meşrutiyet, Bilal ofset, Denizli, 2001.

TOPRAK, Zafer, “II. MeĢrutiyet’te Fikir Dergileri”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye

Ansiklopedisi, Cilt 1, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 1985.

VARLIK, Bülent, “Yerel Basının Öncüsü: Vilayet Gazeteleri”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye

Ansiklopedisi, Cilt 1, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 1985.