karaman merkezdeki iş yeri adları üzerine bir dil incelemesi
yabancı dil olarak türkçe alanında öğretmen eğitimi ve dil ...
-
Upload
khangminh22 -
Category
Documents
-
view
0 -
download
0
Transcript of yabancı dil olarak türkçe alanında öğretmen eğitimi ve dil ...
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
DİLBİLİM (TÜRKÇENİN EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ)
ANABİLİM DALI
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ALANINDA ÖĞRETMEN
EĞİTİMİ VE DİL HAKKINDA BİLGİ
Doktora Tezi
Betül ÇETİN
Ankara-2015
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
DİLBİLİM (TÜRKÇENİN EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ)
ANABİLİM DALI
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ALANINDA ÖĞRETMEN
EĞİTİMİ VE DİL HAKKINDA BİLGİ
Doktora Tezi
Betül ÇETİN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. N. Engin UZUN
Ankara-2015
ÖNSÖZ
Yabancı dil öğretiminde en büyük rollerden biri öğretmenindir. Öğretmenin
bilgisi ve farkındalığının üst düzeyde olması öğretimin verimliliği, etkililiği ve
kalıcılığı açısından önemlidir. Öğretmen alan bilgisi ve öğretmenlik bilgisi konusunda
donamlı olmalıdır. Bu yüzden öğretmenler alanlara göre farklılık gösteren
eğitimlerden geçerler. Ancak yabancı dil olarak Türkçe öğretmenliği ayrı bir alan
olarak kabul edilmemektedir ve başka alanlarda öğretmenlik yapmak üzere yetişmiş
öğretmenler ve okutmanlar tarafından yapılmaktadır.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında yapılan çalışmalara bakıldığında
çalışmaların öğrenci, dilsel beceriler, yabancı dil öğretim yöntemleri gibi konuları ele
aldığı, öğretmeni konu edinen çalışmaların yok denecek kadar az olduğu
görülmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de ayrı bir alan olarak ele alınmayan yabancı dil
olarak Türkçeyi öğretecek öğretmenlerin/okutmanların yetiştirilmesine yönelik
yapılacak bir öğretmen eğitimi programının dil hakkında bilgiler ile ilgili içeriği konu
edilmektedir. Öğretmenlerin sahip olması gereken dil hakkında bilgiler ele alınmakta
ve hazırlanacak olan bir program için içerik önerisi sunulmaktadır.
TEŞEKKÜR
Tez yazım sürecinde benden bilgi ve yardımlarını esirgemeyen, sabırla ve
hoşgörüyle beni destekleyen Danışman Hocam Sayın Prof. Dr. N. Engin Uzun’a
sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Gösterdiği anlayış ve sevgi, sunduğu destek ve duyduğu güven için, bana her
zaman yanımda olduğunu hissettiren Sayın Hocam Prof. Dr. V. Doğan Günay’a; hem
bilimsel anlamda hem psikolojik anlamda beni destekleyen ve birçok konuda yapıcı
yorumlarda bulunarak bana fikirler veren Anabilim Dalı Başkanım Sayın Prof. Dr.
İclal Ergenç’e çok teşekkür ediyorum. Tezimi titizlikle okuyup tezin gelişimi için
değerli fikirlerini sunan Sayın Hocalarım Prof. Dr. Gülsün Leyla Uzun ve Doç. Dr.
Kamil İşeri’ye teşekkürlerimi sunuyorum.
Çalışmalarımın aksamaması için bana gösterdiği anlayış, verdiği destek ve
fikirler için arkadaşım Funda Uzdu Yıldız başta olmak üzere Dokuz Eylül
Üniversitesi Dil Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde birlikte görev yaptığım
tüm meslektaşlarıma ve mesai arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Sevgi ve desteğini her zaman bana hissettiren, her koşulda yanımda olan,
çalışmam boyunca bana yardımcı olabilmek için elinden gelen her şeyi yapan eşim
Anıl Çetin’e ve kendisinden çaldığım zamanlar için özür dileyerek canım oğluma
sonsuz teşekkür ediyorum. Beni yetiştiren annem, babam ve ablama, eşimi yetiştiren
kayınvalideme teşekkür etmenin yeterli olmayacağını biliyorum bu yüzden onlara
saygılarımı, minnetlerimi ve sevgilerimi sunuyorum.
İÇİNDEKİLER
Şekil Listesi ....................................................................................................................... i
Tablo Listesi ....................................................................................................................... ii
Kısaltmalar ......................................................................................................................... iv
1. GİRİŞ .................................................................................................................................. 1
1.1. Tezin Konusu ............................................................................................................... 1
1.2. Araştırma Sorunları ...................................................................................................... 1
1.3. Tezin Amacı ................................................................................................................. 3
1.4. Tezin Önemi ................................................................................................................ 4
1.5. Sınırlılıklar ................................................................................................................... 4
2. YABANCI DİL ÖĞRETMENİ EĞİTİMİ ...................................................................... 5
2.1. Öğretmen Eğitimi ........................................................................................................ 5
2.2. Yabancı Dil Öğretmeni Eğitimi ................................................................................... 8
2.2.1. Türkiye’de Yabancı Dil Öğretmeni Eğitimi .................................................... 12
2.2.2. Dünyada Yabancı Dil Öğretmeni Eğitimi ....................................................... 19
2.3. Yabancı Dil Öğretmeninin Dil Hakkında Bilgisi ....................................................... 22
3. DİL HAKKINDA BİLGİ (DHB) .................................................................................... 26
3.1. Dil Hakkında Bilgi Kavramı ve Kapsamı .................................................................. 26
3.1.1. Açık Bilgi ve Örtük Bilgi ................................................................................ 30
3.1.2. Dil Öğretimi için DHB’nin Kapsamı: CELTA Örneği .................................... 31
4. YÖNTEM.......................................................................................................................... 39
4.1. DHB Listesinin Oluşturulması ................................................................................... 39
4.2. Okutmanlarla Yapılan Görüşmeler ............................................................................ 40
4.2.1.YOT Okutmanlarıyla Yazılı Uygulama ............................................................ 41
4.2.2.YOT Okutmanlarıyla Sözlü Görüşme .............................................................. 43
4.2.3. İngilizce Okutmanlarıyla Sözlü Görüşme........................................................ 44
5. BULGULAR ..................................................................................................................... 46
5.1. YTÖ için DHB Listesi ............................................................................................... 46
5.2. Okutmanlarla Gerçekleştiren Uygulama Bulguları.................................................... 58
5.2.1. YOT Okutmanları ile Yazılı Uygulama Bulguları .......................................... 58
5.2.2.YOT Okutmanlarının DHB’ye İlişkin Görüşleri .............................................. 63
5.2.3. İngilizce Okutmanlarının DHB’ye İlişkin Görüşleri ....................................... 69
6. YOT ÖĞRETMENİ EĞİTİMİ İÇİN DHB ÖNERİSİ ................................................. 72
6. 1. Dil Hakkında Genel Bilgiler ..................................................................................... 73
6. 2. Sesbilim .................................................................................................................... 83
6. 3. Biçimbilim ................................................................................................................ 97
6. 4. Sözvarlığı ................................................................................................................ 103
6. 5. Sözdizimi ................................................................................................................ 111
5. 6. Edimbilim ............................................................................................................... 117
6. 7. Toplumdilbilim ....................................................................................................... 120
6. 8. Ruhdilbilim ............................................................................................................. 123
6. 9. Metindilbilim .......................................................................................................... 128
7. SONUÇ ........................................................................................................................... 132
KAYNAKÇA ...................................................................................................................... 136
ÖZET .................................................................................................................................. 146
ABSTRACT ........................................................................................................................ 148
Ek 1: DHB Listesinin Oluşturulmasında Kullanılan Kaynaklar .................................. 150
Ek 2: DHB Listesi için Uzman Görüş Formu .................................................................. 152
Ek 3: YOT Okutmanı Yazılı Uygulama Kağıdı .............................................................. 159
Ek 4: YOT Okutmanı Görüş Formu ................................................................................ 168
Ek 5: Yabancı Dil Okutmanı Görüş Formu .................................................................... 173
i
Şekil Listesi
Şekil 1: Öğretmen Yetiştirme Programı Yaklaşımı (Kır, 2011:248)
Şekil 2: Aday Yabancı Dil Öğretmenlerinin Yeterlilikleri (Kır, 2011:253)
Şekil 3: Dil Kullanıcısı, Araştırmacı ve Dil Öğretmenliği Arasındaki İlişki (Wright ve
Bolitho, 1993: 298)
ii
Tablo Listesi
Tablo 1: Mısır, Çin ve TESOL/NCATE’de Öğretmenler için Belirlenmiş Temel Bilgi
Alanları (Katz ve Snow, 2009:69).
Tablo 2: YOT Okutmanları Yazılı Uygulama: Alanlara Göre Soru Dağılımı
Tablo 3: YOT Okutmanlarına Yazılı Uygulama: Katılımcı Bilgileri
Tablo 4: YOT Okutmanı Görüşme: Katılımcı Bilgileri
Tablo 5: İngilizce Okutmanlarıyla Görüşme: Katılımcı Bilgileri
Tablo 6: YOT Okutmanları Yazılı Uygulama: Alanlar
Tablo 7: YOT Okutmanları Yazılı Uygulama: Alanlara Göre Doğru Cevap Sayısı
Tablo 8: YOT Okutmanın Bilgi Sahibi Olma Açısından Kendi Beyanları: Maddelere
Göre Değerlendirme
Tablo 9: YOT Okutmanın Bilgi Sahibi Olma Açısından Kendi Beyanları: Alanlara
Göre Değerlendirme
Tablo 10: Yazılı Uygulama Bulguları ve YOT Okutmanlarının Bilgi Sahibi Olma
Açısından Kendi Beyanları
Tablo 11: YOT Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri
Tablo 12: YOT Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri: Alanlara
Göre Değerlendirme
Tablo 13: İngilizce Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri
Tablo 14: İngilizce Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri:
Alanlara Göre Değerlendirme
iii
Tablo 15: YOT Öğretmeni için DHB Konu Başlıkları
Tablo 16: YOT Öğretmeni için Dil Hakkında Genel Bilgiler
Tablo 17: YOT Öğretmeni için Sesbilim
Tablo 18: YOT Öğretmeni için Biçimbilim
Tablo 19: YOT Öğretmeni için Sözvarlığı
Tablo 20: YOT Öğretmeni için Sözdizimi
Tablo 21: YOT Öğretmeni için Edimbilim
Tablo 22: YOT Öğretmeni için Toplumdilbilim
Tablo 23: YOT Öğretmeni için Ruhdilbilim
Tablo 24: YOT Öğretmeni için Metindilbilim
iv
Kısaltmalar
DHB: Dil Hakkında Bilgi
YDÖE: Yabancı dil öğretmeni eğitimi
YOT: Yabancı dil olarak Türkçe
YTÖ : Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi
1
1. GİRİŞ
1.1. Tezin Konusu
Bu tezin konusu, yabancı dil olarak Türkçe (YOT) öğretenlerin sahip olması
gereken dil hakkında bilgiler ve bu bilgilerin YOT öğretmenlerine aktarılmasını
sağlayacak bir öğretmen eğitimi programı içeriğinin oluşturulmasıdır.
1.2. Araştırma Sorunları
Alanyazında (Doughty& Long, 2003; Sanz, 2005; Trawinski, 2005;
Gass&Selinker, 2008; Robinson&Ellis, 2008) ikinci dil edinimi olarak da adlandırılan
yabancı dil öğrenme, anadilinden başka bir dili, uygun bağlamda uygun şekilde
kullanabilme becerisini kazanmaktır. Bir başka deyişle, dinleme, konuşma, okuma,
yazma becerilerinin gelişmesiyle, yeni dili, uygun bağlamda uygun biçimde kullanmak
ve kullanıldığında anlamlandırabilmektir. Yabancı dil öğrenme, doğal ortamlarda
değil, sınıf ortamlarında gerçekleştirilen yönlendirmeli bir süreçtir. Yabancı dil
öğretiminin amacı da, öğrenme sürecinin en hızlı, en kolay ve en etkili biçimde
gerçekleşmesini sağlayabilmektir (Tomlinson, 2008:3).
Araştırmacılar, yabancı dil öğrenmenin daha kalıcı, hızlı olabilmesi için dilbilim
ve öğrenme kuramlarını temel alarak yöntemler ve teknikler üzerinde çalışmalar
yapmakta, yeni kuram, varsayım ve öneriler ortaya koymaktadır. Yapılan bilimsel
çalışmaların yanında, yabancı dil öğretimini etkili, verimli şekilde gerçekleştirecek
öğretmenlerin yetiştirilmesi amacıyla öğretmen eğitimlerine yönelik programlar
düzenlenmektedir.
2
Yabancı dil olarak Türkçe Öğretimi (YTÖ) alanında da bilimsel çalışmalar
yapılmakta, yüksek lisans ve doktora tezleri yazılmaktadır. Diğer yabancı dillerin
özellikle de İngilizcenin öğretimi amacıyla ortaya konulmuş yöntemlerin, YTÖ’de
kullanılmak üzere uygulanarak uygunluğu denenmektedir. Ancak, YTÖ için en büyük
sorun, alanda yetişmiş öğretmenin olmaması ve “yabancı dil olarak Türkçe
öğretmenliği” adıyla bir uzmanlık alanının belirlenmemiş olmasıdır. YTÖ, anadili
olarak Türkçenin eğitimi ve diğer yabancı dillerin öğretimi amacıyla yetişmiş
öğretmenler tarafından gerçekleştirilmektedir. Yabancı dil öğretmenlerinin lisans
eğitimlerinde Türkçenin dilbilgisel, anlamsal ve kullanımsal özellikleri açısından
bilgilerin yeteri kadar yer almaması, anadili olarak Türkçe eğitimi alanında yetişen
öğretmenlerin eğitiminde ise yabancı dil öğretme açısından bilgilerin yeteri kadar yer
almaması, YTÖ için sorun oluşturmaktadır.
YTÖ öğretmeninin olmaması, bu alanda Dilbilim, Türkçenin Eğitimi-Öğretimi,
Türk Dili ve Edebiyatı ve Yabancı Dil Öğretmenlikleri bölümlerinden mezunların
görev alması, alanda öğretici ölçütlerinin oluşmasını engellemektedir. Bu alanlardan
mezun olanlar farklı türde ve farklı düzeylerde bilgilere sahiptir ve farklı terminolojiler
kullanmaktadır. Öğretmenlerin farklı türde bilgilere sahip olması farklı öğretim
programlarının oluşmasına, farklı sınavların yapılmasına ve yetişen öğrencinin
bilgisinde ve düzeyinde de bir standardın bulunmamasına yol açmakta, bu durum da
alanın gelişimini engellemektedir. Yabancı dil öğretmenliği bölümlerine (İngilizce,
Fransızca, Almanca gibi) bakıldığında hepsinde temel ortak derslerin olduğu
görülmektedir. Bu bölümlerden yetişen öğretmenler, dilbilimsel alanlar ve yabancı dil
öğretmenliği konusunda ortak bir programa sahiptir. YTÖ alanında da bu farklılığın
ortadan kaldırılması gerektiği düşünülmektedir. YOT öğretmenliğinin ayrı bir alan
3
olarak ele alınabilmesi için öncelikli olarak YOT öğretmeninin ne tür bilgilere sahip
olması gerektiğinin belirlenmesi önemlidir.
1.3. Tezin Amacı
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin verimli ve etkili olarak
gerçekleştirilebilmesi için öncelikli olarak öğretimi gerçekleştirecek yeterlilikte
öğretmenin yetiştirilmesi gerekmektedir. Öğretmen yetiştirmenin adımlarından biri,
öğretim konusu ile ilgili kuramsal bilginin öğretmene aktarılması olan öğretmen
eğitimidir. Bu tezin amacı, YTÖ için öğretmen eğitiminde öğretmenlere aktarılması
gereken, Dil Hakkında Bilginin (DHB) ne olduğunu belirlemek ve bir öğretmen
eğitimi programı için DHB içeriği önerisi sunmaktır.
Bu bağlamda, tezde;
- DHB kavramı nedir ve YTÖ için nasıl betimlenebilir?
- YTÖ yapacak öğretmenlerin/okutmanların dil ve Türkçe hakkında sahip olması
gereken bilgi nedir?
- YTÖ yapmakta olan öğretmenlerin/okutmanların Türkçe ile ilgili olarak sahip
oldukları bilgi nedir?
- YTÖ yapacak öğretmen/okutmanların eğitimine yönelik bir programın içeriği nasıl
olabilir?
sorularına yanıt bulmak amaçlanmaktadır.
4
1.4. Tezin Önemi
YTÖ konusunda çalışan bir anabilim dalı ve lisans programı bulunmaması,
alanda birçok sorunun yaşanmasına neden olmaktadır. YOT öğretmenlerinin çoğuna
kısa süreli eğitimlerle genel bilgiler verilmekte ve sınıf içinde kendi gelişimleri
beklenmektedir. Yabancı dil öğretimi oldukça önemli ve anadili eğitimi alanından
farklı bir alandır ve bu alanın da ayrı bir uzmanlık alanı olarak ele alınması gerektiği
düşünülmektedir. YTÖ alanında yapılan çalışmaların çoğu, öğretmenlerin öğretim
aşamasında kullanacakları yöntemler üzerine ve daha çok öğrenci temellidir. YOT
öğretmenlerini/okutmanlarını konu edinen çalışma yok denecek kadar azdır.
Öğretmenlerle ilgili yapılan çalışmalarda öğretmenlerin yaşadıkları sorunlara yer
verilmekte ancak dil ve Türkçe konusunda neyi, ne kadar bilmeleri gerektiğini ortaya
koyacak bir çalışma yapılmamaktadır. Türkçe üzerine yapılan betimlemeli ve
uygulamalı çalışmalardan faydalanarak YOT öğretmenlerinin bilmesi gereken
DHB’nin belirlenmesi açısından tezin alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Öğretmenin DHB’sinin ne olması gerektiğine yönelik belirleme öğretmen eğitimi
programı hazırlamak için önemli bir basamak oluşturacaktır.
YOT öğretmeninin sahip olması gereken bilginin belirlenmesiyle YOT
öğretmenleri için yapılacak bir yeterlilik sınavı için de ön bilgi sağlanmış olacaktır.
1.5. Sınırlılıklar
Öğretmen yetiştirme oldukça geniş kapsamlı bir alandır. Ancak bu çalışmada
öğretmen yetiştirmenin bir parçası olan öğretmen eğitiminin alan bilgisi ile ilgili olan
bölümü üzerinde durularak DHB içeriği konu edilmiştir. Öğretmenlik bilgisi
çalışmanın dışında tutulmuştur.
5
2. YABANCI DİL ÖĞRETMENİ EĞİTİMİ
Bu bölümde öğretmen eğitimi, yabancı dil öğretmeni eğitimi, yabancı dil
öğretmeni eğitiminin Türkiye’deki durumu ve dünyadaki bazı uygulamalardan
örnekler ele alınmaktadır.
2.1. Öğretmen Eğitimi
Öğretmenler, verimli ve etkin olarak ders anlatabilmek, öğrenciyi aldığı bilgileri
kullanmaya hazır hale getirebilmek için eğitimlerden geçmektedir. Öğretmenlere
yönelik yapılan eğitimlerin amacı “nitelikli ve iyi öğretmen” yetiştirmektir. Bu
eğitimler genel olarak öğretmen yetiştirme başlığı altında yapılmaktadır. “Öğretmen
yetiştirme, çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur. Öğretmen adaylarının seçimi, hizmet
öncesi eğitimi, uygulama (staj) dönemi ve bu dönemdeki izleme-değerlendirme
çalışmaları, hizmet içi eğitim gibi konular, tümüyle “öğretmen yetiştirme kavramı”
içine girer.” (Kavcar 2002: 1). Kavcar (2002), öğretmenin iki temel özelliği
olduğundan söz eder; mesleki özellikler, kişisel özellikler. Meslek bilgisi, genel kültür,
alan bilgisi ve öğretmenlik bilgisidir. Kişisel özellikler ise mesleğine yatkın olma,
öğretmenliğin gerektirdiği örnek model olma niteliklerini içerir.
Sınıf ortamında, dersin işlenişini sağlayan, sınıftaki rolleri belirleyen, öğrenci ile
etkileşimde olan öğretmendir. Sınıf ortamında öğretimin yönlendiricisi olan
öğretmenin, alan konusunda ve öğrenme konusunda yeterli bilgiye sahip olması
gerektiği düşünülmektedir. Öğretmen yeterliklerine yönelik olarak (Erden, 1998;
Demirel, 1999; Küçükahmet, 1999; Sünbül, 2001; Lunenberg, 2002; Sönmez, 2003)
konu alanı, genel kültür, öğretmenlik meslek bilgisi olarak bir sınıflandırma
yapılmaktadır. Bunun yanında, öğretmen yeterliliklerinin mesleki ve kişisel
6
yeterlilikler olarak iki başlık altında ele alındığı da görülmektedir (Şeker, Deniz,
Görgen, 2005: 240).
Darling-Hammond (2006:4), öğretmen yeterliliklerini konu alan çalışmasında,
öğretmenlerin
-öğrenicinin bilgisine (nasıl öğreniyorlar, nasıl gelişiyorlar, dil gelişimleri nasıl, vb)
- müfredatın içeriğine ve amacına
- öğretme bilgi ve öğretme becerisine (farklı öğrencilere öğretebilme)
sahip olması gerektiğini belirtmektedir.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler için Bologna Süreci kapsamında öğretmenlik
mesleği için ilkeler ve özellikler aşağıdaki şekilde sıralanmıştır (Comission of the
European Communities, 2007):
“Öğretmenlik, üstün nitelikli bir meslektir”. Bütün öğretmenler,
yükseköğretim kurumlarında eğitilmelidir. Öğrenciye yol gösterebilmek ve
onu destekleyebilmek için ve eğitimin sosyal ve kültürel boyutlarını
anlamlandırabilmek için her öğretmen, konu alanı bilgisine, iyi bir pedagoji
bilgisine sahip olmalıdır.
“Öğretmenlik, yaşam boyu öğrenme üzerine kurulu bir meslektir”.
Öğretmenler, mesleki kariyerlerini sürekli geliştirebilmeleri için
desteklenmelidir. Öğretmenler ve işverenleri yeni bilgilerin kazanılmasının
önemli olduğunun farkında olmalıdır.
“Öğretmenlik, hareketli bir meslektir”. Hareketlilik, öğretmen eğitimi
programları için önemlidir. Öğretmenler, diğer Avrupa ülkelerindeki
meslektaşlarıyla ortaklaşa çalışmalara yönlendirilmelidir.
7
“Öğretmenlik, işbirliğine dayalı bir meslektir”. Öğretmen yetiştiren
kurumlar, okullarla işbirliği yapmalıdır.
Türkiye’de öğretmen eğitimi ve öğretmen yetiştirme kavramları için net bir
ayrım bulunmamakta ve öğretmen yetiştirme olarak adlandırılan eğitimler,
üniversitelerin eğitim fakültelerinde gerçekleştirilmektedir. Yasalarla belirlenmiş olan
öğretmen yetiştirme, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü
yetki ve sorumluluğundadır. “1981 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu gereği daha önce Millî Eğitim Bakanlığı ve Üniversitelere bağlı olarak faaliyet
gösteren öğretmen yetiştiren yüksekokul, enstitü, akademi ve fakülteler, 20 Temmuz
1982’de Yükseköğretim Kurulu (YÖK) çatısı altında üniversiteler bünyesinde
toplanmıştır. 1989-1990 öğretim yılından itibaren öğretmen yetiştiren bütün
yükseköğretim kurumlarının öğretim süresi en az dört yıllık lisans düzeyine
çıkarılmıştır.” (MEB Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü, 2010). Eğitim
fakültelerinde gerçekleştirilen öğretmen eğitimlerinde, konu alanı dışında öğretmenlik
meslek bilgisine ve genel kültür bilgisine yönelik derslerde ortak bir sistem
işlemektedir.
Türkiye’de öğretmen eğitimi sistemi ile ilgili olumsuz eleştiriler içeren
çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin, Özoğlu (2010:5), öğretmen yetiştirme üzerine
yaptığı bir çalışmasında elde ettiği bulgulara bağlı olarak, tarihsel bir değerlendirme
yapmış ve Türkiye’de kaliteli öğretmen yetiştirmekten çok, öğretmen açığını
kapatmanın amaçlandığı sonucuna ulaşmıştır. Yeterli sayıda öğretmene ulaşmak
amacıyla, belirli bir dönem farklı alanlarda yetişmiş kişilerin farklı alanlarda öğretmen
olarak atandığını vurgulayan Özoğlu (2010), tezsiz yüksek lisans ile öğretmen
yetiştirme modelinin de eğitim fakülteleri ve fen-edebiyat fakülteleri arasındaki
8
ilişkinin karışmasına neden olduğunu belirtmektedir. Öğretmen yetiştirme sistemine
yönelik açıklamaların ve geliştirilebilmesi amacıyla eleştiri ve önerilerin sunulduğu
birçok çalışma yapılmaktadır (Bkz. Demirel, 1989; Kavcar, 2002; Başkan, Aydın ve
Madden, 2006; Eraslan, 2009; Özoğlu, 2010; Demirel, 2012).
2.2. Yabancı Dil Öğretmeni Eğitimi
Yabancı dil öğretimi, anadilinden başka bir dilin sınıf ortamında öğretme konusu
olarak ele alınıp belirli yaklaşım ve yöntemler çerçevesinde öğretiminin yapılmasıdır.
Yabancı dil öğretimi alanında yapılan çalışmalarda dilin hangi becerisine ağırlık
verilmesi gerektiği, dilbilgisinin yabancı dil öğretimindeki yeri, yabancı dil
öğretiminde araç geliştirme, öğretmen ve öğrencinin yabancı dil öğretimindeki rolleri,
yaş, cinsiyet, güdülenme gibi bireysel farklılıklar, uygun yöntem ve teknikler üzerine
çalışmalar yapılmaktadır. 1970’lerden sonra uygulamalı dilbilimin önemli
konularından biri haline gelen yabancı dil öğretimi çalışmalarının temel amacı,
yabancı dili daha hızlı, etkili ve kalıcı şekilde gerçekleştirebilmektir. Yabancı dil
öğretimini daha hızlı, etkili ve kalıcı şekilde gerçekleştirmede önemli etmenlerden biri,
öğretimin yönlendiricisi olan öğretmenlerin eğitimidir. Yöntemlerin ve öğretime bakış
açısının değişmesiyle yabancı dil öğretmeni eğitiminde (YDÖE) değişiklikler
olmuştur. Geleneksel öğretmen eğitiminde yapılan yöntemlere yönelik ve kural
koyucu bilgilendirmenin ve bağlamdan bağımsız olarak sunulan kuramsal bilginin,
sınıf ortamında öğretimi gerçekleştirmede yeterli olmadığı ortaya koyulmuştur
(Crandall 2000: 37). Genel olarak eğitim için ortaya koyulan, ürün tabanlı öğretimden,
süreç tabanlı yapılandırmacı öğretime geçilmesi, öğretmenin inancının, sezgilerinin ve
kendi öğrencilik deneyimlerinin öğretime dahil edilmesi, yabancı dil öğretimi için de
9
dikkate alınmaya başlanmıştır. Özellikle öğretmenin görüşleriyle dersi
şekillendirebileceği, duruma bağlı olarak karar verebileceği vurgulanmaktadır
(Crandall, 2000). Prabhu (1990), Kumaravadivelu (2001), gibi araştırmacıların
“Yöntem-Sonrası Dönem” (Postmethods) üzerine çalışmalar yapmasıyla, doğru
yöntemin olmadığı, öğretmenin derse kendi algısını ve gözlemlerini dahil etmesi
gerektiği görüşü öğretmenlik anlayışı içinde yerini almıştır. Bu bakış açısıyla kural
koyucu olmayan, daha çok var olanların betimlenmesi üzerine yapılacak öğretmen
eğitimleri daha başarılı olacaktır. Bu durumda, öğretmenin doğru karar
verebilmesinde, gerekli ve yeterli bilgiye sahip olması önemlidir. Öğretmenin doğru
uygulamalar yapabilmesi, gerekli ve yeterli bilgilere sahip olması ile doğrudan
ilişkilidir. Yeterli bilgiye sahip olmayan bir öğretmenin algısını dersi yönlendirmek
için kullanması öğretimin başarısını düşürebilir.
Alanyazında YDÖE için tanımlamalar, eğitimin içeriği ile ilgili belirlemeler
yapılmaya çalışılmaktadır. Crandall (2000:34-35), yabancı dil öğretmeni eğitimini,
dilsel bilgiler, dil öğretimi ve öğrenimi ile ilgili bilgilerin aktarılması; öğretmen
yetiştirmeyi ise “öğretmen eğitimi ile sağlanan bilgilerin, örnek ortamlarda yapılacak
çalışmalarla uygulama becerisinin geliştirilmesidir” şeklinde tanımlamaktadır.
Widdowson, (1997) da Öğretmen gelişimini, öğretmenlerin bu iki aşamada aldıkları
bilgi ve kazandıkları beceriyi, öğretmenlik yaptıkları süreçte kendi gözlemleri ve
deneyimleri ile geliştirmeleri olarak açıklamaktadır.
Wright (2002), yabancı dil öğretmenlerinin sahip olması gereken 3 alan
olduğunu belirtir: Kullanıcı alanı, inceleyici alan ve öğretme alanı. Kullanıcı alanı,
uygun bağlamda uygun kullanımların yanında uygun kullanım için gerekli olan
toplumsal ve kullanımsal kurallara yönelik farkındalıkları içermektedir. İnceleyici
10
alan, “DHB”yi içine alır. Öğretmenin dilin nasıl işlediğine yönelik bilgisi olması
gerektiği, bir başka deyişle, dilbilgisi, sözcük bilgisi, sesbilim gibi alanlarda dilin
işlevlerine yönelik bilgi sahibi olması gerektiği ifade edilmektedir. Üçüncü alan,
öğretme alanıdır. Bu alan, öğretme ortamlarının iyi sağlanabilmesine yönelik alandır.
Yabancı dil öğretmeni eğitiminin bu alanların hepsini içermesi gerektiği
vurgulanmaktadır.
YDÖE sistemlerini “büyüyen bir girdaba” benzeten ve farklı öğrenme
kuramlarının gelişimi ile YDÖE’nin de değiştiğini vurgulayan Freeman (2009:11),
öğretmen eğitimi alanının üç temel soruya verilecek cevaplar ile
şekillendirilebileceğini belirtmektedir. Bunlar, “YDÖE nasıl bir içeriğe sahip
olmalıdır?”, “YDÖE süreç içerisinde nasıl gelişim gösterir?” ve “YDÖE’nin çıktıları
ve etkililiği nasıl değerlendirilmelidir?”. Bu üç soru, YDÖE için üç başlık
oluşturmaktadır: İçerik, gelişim ve çıktılar. Freeman (2009:15), içerik ile eğitim
katılımcılarının belirli etkinlik ve tasarımlarla ne öğreneceklerinin önceden
belirlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Gelişim ile içeriğin işlenme sürecinde
nelerle karşılaşılabileceğinin düşünülmesi gerektiğini belirtmektedir. Diğer bir
deyişle, gelişim aşamasının içeriği, öğrenmenin açık ya da örtük etkinliklerle nasıl
devam edeceği, öğretmen adaylarının kişisel özelliklerinin bu öğrenme süreçleriyle
nasıl birleşebileceğini öngörmeye çalışmak ve buna yönelik planlar yapmaktır. Çıktı
ise sonuca yönelik öngörüleri içerir. Eğitim sonunda yetişmiş olan öğretmenin kalitesi,
etkililiği bu kavram ile ele alınmaktadır. Bu kavramlardan hareketle, etkili bir YDÖE
için içeriğinin belirlenmesi, uygulama sürecine yönelik fikirlerin ve karşılaşabilecek
sorunlar göz önünde bulundurularak farklı planların hazırlanmasının ve olası çıktıların
belirlenmesinin gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.
11
Johnson (2009b:21) da, Freeman (2009)’a benzer bir şekilde YDÖE’nin üç konu
çerçevesinde düşünülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır: Öğretmen, öğretme konusu
ile ilgili neyi bilmeli, nasıl öğreteceğine yönelik neler bilmeli ve bu içerik ve öğretme
bilgisi öğretmene nasıl aktarılmalı? Johnson (2009b), öğretmenin neyi bilmesi
gerektiği ile ilgili olarak, dilin ne olduğunun, nasıl kullanıldığının, nasıl edinildiğinin
ve öğretilecek hedef dile ilişkin tüm bilgilerin ele alınması gerektiğini
vurgulamaktadır.
Day (1991), üç temel yabancı dil öğretmeni eğitimi modelini açıkladığı ve
bütünleşik bir model sunduğu çalışmasında dil öğretmeni eğitimlerini bilgi tabanlı bir
yaklaşımla betimlemiştir. Bilgi tabanlı sınıflandırma için temel aldığı bilgi türleri, alan
bilgisi, pedagoji bilgisi, pedagojik alan bilgisi ve destekleyici bilgiler olarak
başlıklandırılmıştır. Alan bilgisi, sesbilim, sözdizimi, edimbilim gibi dil ile ilgili
bilgileri ve edebiyat bilgisini içerir. Pedagojik bilgi, genel öğretim yöntem ve
stratejilerini, sınıf yönetimi ve motivasyon gibi konuların bilgisini içerir. Pedagojik
alan bilgisi, sınıf ortamında karşılaşılan sorunlar ve sorunlara çözüm önerilerine
yönelik bilgileri içerir. Destekleyici bilgi, psikodilbilim, sosyodilbilim gibi dil öğretim
yaklaşım ve yönetimlerini belirleyen diğer farklı disiplinlerin bilgilerini içerir. Day
(1991), dil öğretmeni eğitimi yetiştirme için Usta-Çırak Modelini, Akılcı Modeli,
Örnek Olay Modelini açıklamış ve Bütünleştirilmiş Model önerisini sunmuştur. Usta-
Çırak Modeli, en eski öğretmen eğitimi modellerindendir ve günümüzde de
kullanılmaya devam etmektedir. Bu modelde bilgi, gözlem, bilgilendirme ve
uygulama sonucunda elde edilir. Deneyim açısından gelişim sağlayan model,
öğrencilerin gözlem ile bilgi edinmesini sağlar. Dinamik bir sürece durağan bir
yaklaşım sunduğu için eleştirilmektedir. Bilgi türlerinden pedagojik bilgi, alan bilgisi
12
ve pedagojik alan bilgisini içermektedir ancak destekleyici bilgileri içermemektedir
(Day, 1991:5). Akılcı Model, bilimsel bilgiyi içererek bilgi temelli
değerlendirildiğinde alan bilgisi ve destekleyici bilgileri içerir. Ancak pedagojik bilgi
ve pedagojik alan bilgisi kısıtlıdır. Temel savı, öğretmenin bilimsel olduğu ve akılcı
ve nesnel çalışılması gerektiğidir. Örnek Olay Modeli, sınıf içinde geçen durumların
analizi ve tartışılması üzerine temellenmiştir. Amerika’da Hukuk, İşletme ve Tıp
okullarında kullanılan bu model dil öğretmeni eğitimlerinde çok yaygın olarak
kullanılmamaktadır. Alan bilgisi ve kısıtlı biçimde pedagojik bilgi, pedagojik alan
bilgisi ve destekleyici bilgiler içerir. Bu modellerin yanında Day (1991:10), önerdiği
Bütünleşik model ile alan bilgisi, pedagojik bilgi, pedagojik alan bilgisi ve destekleyici
bilgilerin tümünün birlikte eğitim modelinde yer alması gerektiğini ortaya
koymaktadır.
2.2.1. Türkiye’de Yabancı Dil Öğretmeni Eğitimi
Türkiye’de YDÖE, “Öğretmen Eğitimi” başlığı altında da söz edildiği gibi 20
Temmuz 1982 tarihi itibariyle YÖK’ün kararına ve kontrolüne bırakılmıştır. Öğretmen
eğitimi en az 4 yıllık lisans eğitimi ile yapılmaktadır. Ancak öğretmen adaylarının dil
düzeyi, lisans eğitimine başlamaya uygun değilse söz konusu dil için bir yıl hazırlık
eğitiminden geçmeleri gerekmektedir. Hazırlık eğitimi alacak olanlar eğitim-öğretim
yılı başında yapılan sınavlarla belirlenmektedir.
Türkiye’deki üniversitelerde YDÖE programlarının içeriklerini
belirleyebilmek için üniversitelerin İngilizce öğretmenliği bölümlerinin ders
programları incelenmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü
bünyesinde kurulmuş olan URAP (University Ranking by Academic Performance,
13
2010) tarafından belirlenen, sosyal bilimler alanında Türkiye’deki ilk on üniversitenin
İngiliz Dili ve Eğitimi bölümlerinin ders programlarına bakıldığında hepsinin aynı
olduğu görülmektedir. Dersler, genel olarak bağlamsal dilbilgisi (contextual
grammar), beceri öğretimi, okuma, yazma, dinleme becerilerinin geliştirilmesi,
sesletim, edebiyat, eğitim bilimleri, yazılı iletişim, dilbilim, sözlü iletişim, materyal
geliştirme ve uyarlama, yabancı dil öğretim yöntemleri, dil edinimi, roman
çözümleme, çocuklara dil öğretimi, sınıf yönetimi, Türk eğitim sistemi, çeviri,
öğretmenlik uygulaması gibi adlarla programlarda yer almaktadır.
Öğretmen adayları mezun olduktan sonra KPSS adıyla yapılan, alan bilgisini
ve öğretmenlik bilgisini ölçen sınavdan geçirilerek devlete bağlı okullarda görev
yapmaya başlayabilmektedirler.
1949 yılından beri Avrupa Konseyi’ne üye olan Türkiye, Konsey tarafından dil
öğretimi alanında aldığı kararlara ve Ortak Başvuru Metni (OBM) ile oluşturulmaya
çalışılan ortak ölçütlere uyum sağlamayı amaçlamaktadır. Kır (2011:3) Türkiye’nin bu
ortak ölçütlere uymakta zorlandığını ve bunun sebebinin de öğretmen yetiştirme
programlarında Konseye üye ülkelerden örneklere yer verilmemesi, OBM ile ilgili
bilgilerin kısıtlı olması ve OBM uygulamaları konusunda eğitim almış öğretmenin
sayıca az oluşundan kaynaklandığını vurgulamaktadır.
Kır (2011) tarafından hazırlanan “OBM (Ortak Başvuru Metni) Bağlamında
Dil Öğretmeni Eğitimi ve Türkiye’deki Uygulamaları” başlıklı doktora tezinde
yabancı dil öğretmenleri için lisans eğitimi düzeyinde bir program önerisi
sunmaktadır.
14
Kır (2011), öğretmen yetiştirme programı önerisinin hangi yaklaşımlar
çerçevesinde hazırlandığını, bu programda görev yapacak öğretmenlerin ve öğretmen
adaylarının yeterliliklerini Şekil 1’deki biçimde sunmaktadır.
Şekil 1: Öğretmen Yetiştirme Programı Yaklaşımı (Kır, 2011:248)
Öneri programda, Yapılandırmacı Yaklaşımın tüm katılımcıların aktif olması,
işbirliğine dayalı olarak yeniden geliştirilebilirliğine olanak sağlaması açısından önem
taşıdığı ve bu sebeple temel yaklaşımın Yapılandırmacı Yaklaşım olduğu
belirtilmektedir. Yaklaşımın esnek olması ve yansıtıcı bir özellik taşıması gerektiği de
vurgulanmaktadır.
15
Kır (2011: 253) öğretmen yetiştirme sonucunda ulaşılması planlanan öğretmen
yeterliliklerini Şekil 2’teki biçimde göstermektedir.
Şekil 2: Aday Yabancı Dil Öğretmenlerinin Yeterlilikleri (Kır, 2011:253)
Şekil 2’te öğretmen adaylarının sahip olması gereken tüm özelliklere yer
verilmektedir.
Yabancı dil öğretmeni yetiştirme ile ilgili olarak Kır (2011) genel ve paydaşlara
bağlı özel hedefler belirtmektedir. Programın genel hedefleri sekiz madde ile
özetlenmektedir. Bu hedefler (Kır, 2011: 256):
16
1. Türkiye bağlamında Avrupa Komisyonunca hazırlanan yabancı dil öğretimi
hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmak.
2. Avrupa Birliği standartlarına göre yabancı dil öğretmenlerinin edinmesi
gereken değerlerin belirlenmesi ve tanımlanması.
3. Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlayacak çok boyutlu bir öğretmen
yetiştirme süreci hazırlama.
4. Avrupa Birliği standartlarına göre yabancı dil öğretmenlerinin bilmesi
gereken dil kullanım özelliklerinin belirlenmesi ve tanımlanması.
5. Avrupa Birliği standartlarına göre yabancı dil öğretmenlerinin bilmesi
gereken alan bilgisinin belirlenmesi ve tanımlanması.
6. Avrupa Birliği standartlarına göre yabancı dil öğretmenlerinin ders
uygulamalarında göstermesi gereken özelliklerin belirlenmesi ve
tanımlanması.
7. Avrupa Birliği standartlarına göre yabancı dil öğretmenlerinin bilmesi
gereken kavramların belirlenmesi ve tanımlanması.
8. Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak yabancı dil öğretmenlerinden
beklentilerin ve öğretmen yeterliliklerinin tanımlanması
şeklinde belirtilmektedir. Öğretmen adayları açısından belirlenen hedefler de
aşağıdaki biçimde sıralanmaktadır (Kır, 2011:257-258):
1. Aday öğretmenlerin öğretim süresince öğretecekleri hedef dilde Avrupa
Komisyonu tarafından belirtilen dilsel yeterlilikleri edinmeleri ve
geliştirmeleri
2. Aday öğretmenlerin öğretim süresince farklı yabancı diller öğrenerek bu
dillerde farklı düzeylerde dilsel yeterlilik geliştirmeleri
3. Aday öğretmenlerin kendi anadilleri, öğretecekleri hedef dil ve
öğrendikleri/öğrenecekleri diğer yabancı dil/dillerde geliştirdikleri
yeterlilikler yolu ile dilsel farkındalık kazanmaları.
4. Aday yabancı dil öğretmenlerinin öğretim süreci boyunca yabancı dil
öğrenme stratejilerinin kullanımının geliştirilmesi.
5. Aday yabancı dil öğretmenlerinin öğretim süreci boyunca kültürel
farkındalık yetisi edinmeleri ve geliştirmeleri
6. Aday yabancı dil öğretmenlerinin Avrupa Birliğinde öne çıkan yabancı dil
öğretimi alan bilgisi ve değişen kuramsal bilgileri edinmeleri.
17
7. Aday yabancı dil öğretmenlerinin araştırma becerilerinin gelişimi.
8. Aday yabancı dil öğretmenlerinin öğrenmeyi öğrenme yeterlilikleri
edinmeleri ve geliştirmeleri.
9. Aday yabancı dil öğretmenlerinin yaşam boyu öğrenme becerileri
edinmeleri ve geliştirmeleri.
10. Aday yabancı dil öğretmenlerinin öğrenen özerkliği kazanmalarına
yardımcı olma.
11. Aday yabancı dil öğretmenlerinin projeler yolu ile kuramsal bilgileri ve
uygulamayı birleştirmelerine yardımcı olma.
12. Aday yabancı dil öğretmenlerinin Avrupa Birliği ile öne çıkan kavramları
edinerek öğrencilerine aktarma biçimlerini öğrenmeleri
13. Aday yabancı dil öğretmenlerinin kendi öğrenme ve öğretimleri üzerinde
yansıtıcı değerlendirme yapabilmeleri.
14. Aday yabancı dil öğretmenlerinin farklı seçenekler sunularak uygulamaya
hazırlanmaları.
15. Aday yabancı dil öğretmenlerinin Avrupa Komisyonu tarafından önerilen
öğretim ve değerlendirme biçimlerini uygulamalı olarak öğrenmeleri.
Nergis (2011), Türkiye’de yabancı dil öğretmeni eğitimi ile ilgili yaptığı
çalışmasında, alanın bazı problemlerinin olduğunu ve yeniden yapılandırmanın henüz
tamamlanmadığını belirtmektedir. Özellikle yabancı dil öğretmenliğinin öğretmenlik
öncesiyle kısıtlı kalamayacağına vurgu yapan Nergis (2011:184) öğretmenlerin, hem
hizmet öncesi hem de hizmet sonrası doğru biçimlendirilmiş eğitimlerle desteklenmesi
gerektiğine dikkat çekmektedir. Yabancı dil öğretmenlerinin dile ilişkin bilgisi her
zaman güncel olmalı ve dilbilim, dil öğrenme kuramları ve teknolojik bilgilerdeki yeni
gelişmelerle de beslenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Türkiye’de yabancı dil öğretmenliği bölümleri arasında ‘Yabancı Dil Olarak
Türkçe Öğretmenliği’ alanı yoktur. Dünyada birçok ülke yabancı dil öğretmenliği
bölümlerinde öncelikle kendi anadilinin yabancı dil olarak öğretimi üzerine çalışmalar
ve araştırmalar yapmakta ve söz konusu dili yabancı dil olarak öğretecek öğretmenler
18
yetiştirmektedir. Türkiye’de ise “yabancı dil olarak Türkçe öğretmeni kimdir?”
sorusuna yanıt verilebilmesi için ölçütler belirlenmemiştir. YTÖ uzun yıllardır
uygulamalı olarak yapılmakta ve bilimsel çalışmalara konu edilmektedir. Alanyazında
YTÖ için, uygun dil öğretim yöntemleri (Gür 1995; Aygüneş: 2007; Sülüşoğlu:2008;
Yaylı ve Bayyurt: 2009; Şahin: 2010 gibi) ve belirli yapıların nasıl daha kolay
öğretilebileceği (Güven:2007; Hacıömeroğlu:2007; Düzenli:2008; Güçer: 2010;
Yıldız:2010) üzerine çalışmalar yer almaktadır. YTÖ alanında Yüksek lisans
programları vardır ve üniversitelerin dil merkezleri ve enstitüler tarafından öğretmen
eğitimi sertifika programları düzenlenmektedir.
Ayrı bir uzmanlık alanı olarak belirlenmemiş YTÖ, üniversitelere bağlı dil
öğretim merkezlerinde ve özel dil kurslarında, yurtdışında da genellikle Türk
Hükümeti tarafından gönderilen okutmanlar tarafından yapılmaktadır. Bu
okutmanların bir bölümü, kısa süreli eğitimlerden geçerken, bir bölümü alanla ilgili
bir eğitim almadan derslere girmektedirler. Türkiye’de YTÖ ile ilgili netleşmiş bir
devlet politikasının olmadığını belirten Yıldız ve Tunçel (2012:126), YTÖ
öğretmenlerinin deneme yanılma yoluyla alanı kendi kendilerine öğrendiklerini
söylemenin yanlış olmayacağını belirtmektedir. Öğretmen eğitimlerinin kurslarla ya
da sertifika programlarıyla gerçekleştirilmeye çalışılmasının da yetersiz olduğunu
ifade eden Yıldız ve Tunçel (2012:126), Türkçe öğretmenliği ve Türk Dili Edebiyatı
bölümü mezunlarının da YTÖ alanında zorluk çektiklerini vurgulamaktadır. YTÖ
alanında yetişmiş öğretim elemanı eksikliğini ifade eden Uzun (2012:343), YTÖ
Türkçe öğretmenliği bölümlerinin Türkçeyi anadili olarak öğretmeye odaklı olduğunu
ve bu programlarda dille doğrudan ilişkisi bulunan dilbilim alanına ait derslerin
19
bulunmadığını; ders programlarına Türkçenin öğretim dil bilgisi, dil öğretmeni eğitimi
ve “DHB”nin dahil edilmediğini vurgulamaktadır.
2.2.2. Dünyada Yabancı Dil Öğretmeni Eğitimi
Dünyada yabancı dil öğretimi ile ilgili olarak özellikle İngilizce öğretimi üzerine
yapılan çalışmaların ağırlıklı olduğu görülmektedir. İngilizce öğretimine yönelik
kaynaklar oluşturma yolunda yapılan çalışmaların yanında öğretmen yetiştirme
konusunda hem kuramsal hem de uygulamalı çalışmalar bulunmaktadır.
Öğretmenlerin bilgilerini, deneyimlerini aktarabileceği platformlar oluşturulmakta,
öğretmenlik deneyimi boyunca karşılaştıkları sorunları paylaşabileceği ve bu
sorunlara yönelik çözümler bulabileceği etkinlikler düzenlenmektedir.
1949 yılında on ülkenin katılımıyla dil öğretimi için ortak ölçütler oluşturmak
üzere kurulan Avrupa Komisyonunun (Council of Europe: 2012), 2013 yılındaki üye
sayısı kırk yedidir. Çocuk hakları, göçler, demokrasi hareketleri ve genel olarak insan
haklarına ilişkin çalışmalar yapan komisyonda, yabancı dil öğretimi alanında özellikle
düzeyler hakkında ortak dili konuşabilmek, dil öğretiminin içeriğini belirlemek
amacıyla da projeler sürdürülmektedir. Komisyon, Avrupa Dilleri Ortak Başvuru
Metnini oluşturmuştur. Yabancı dil öğretimine odaklanırken öğretmen eğitimlerini de
göz ardı etmemiş ve öğretmen eğitimi ve hizmet içi eğitimler için çalışmalar
başlatmıştır.
İngilizce öğretmeni eğitimi için İngiltere’deki örneklerden biri Cambridge
Üniversitesi tarafından yapılan eğitimdir (CELTA, 2013). Anadili İngilizce olmayan
İngilizce öğretmeni adayları için hazırlanan bu kursun içeriği;
Öğrenci, öğretmen ve öğretmen ve öğrenme bağlamları,
20
Dil incelemesi ve farkındalık
Dilsel beceriler: okuma, dinleme, konuşma ve yazma
Farklı bağlamlar için plan yapma ve kaynaklar
Öğretme becerisinin geliştirilmesi ve profesyonellik
bölümlerinden oluşmaktadır.
Eğitimin bitiminde yapılan sınav sonucuna bağlı alınan CELTA (Cambridge
Certificate in English Language Teaching to Adults, 2013) adlı sertifika dünyada
geçerliliği olan bir sertifikadır ve her yıl yaklaşık 10.000 kişi bu eğitimi almaktadır.
CELTA’nın uyguladığı sınavlar KAL (Knowledge About Language) yani DHB’yi
(Dil Hakkında Bilgiyi) içermektedir. Tezin “Dil Hakkında Bilgi” başlıklı bölümünde
CELTA’daki KAL (DHB) kavramı ve bu kavram kapsamında neleri ele aldıklarına
değinilmektedir.
Katz & Snow (2009:69), dünyada yabancı dil öğretmenleri eğitimlerini
karşılaştıran çalışmasında Mısır, Çin, TESOL (Teachers of English to Speakers of
Other Languages) ve NCATE (The National Council of Accreditation of Teacher
Education) tarafından oluşturulan öğretmen eğitimi programı içeriklerini
tablolaştırmıştır. NCATE (2012), 1954 yılında öğretmen eğitimlerini geliştirmek için
Amerika’da kurulmuş bir kuruluştur ve öğretmen eğitimi için standartlar belirlemeyi
amaçlamaktadır. TESOL (2011) ise anadili İngilizce olmayan İngilizce
öğretmenlerinin dile ve yabancı dil öğretmenliğine ilişkin bilgilerini arttırmak ve
bilgilerini ve deneyimlerini paylaşmak amacıyla kurulmuş bir topluluktur.
21
Tablo 1: Mısır, Çin ve TESOL/NCATE’de Öğretmenler için Belirlenmiş Temel Bilgi
Alanları (Katz ve Snow, 2009:69).
Mısır Çin TESOL/NCATE
Vizyon ve sav
Dil yeterliliği
Profesyonellik bilgi tabanı
Öğrenmeyi planlama ve
yönetme
Ölçme ve değerlendirme
Ortam ve çevre
Profesyonellik
Öğrenciyi tanıma
Tutumu destekleme
Planlama, aktarma ve bilgiyi
yansıtma
Dilsel bilgiyi, dil öğrenimini
ve eleştirel düşünmeyi
yapılandırma
Kültürü keşfetme ve uygulama
Öğretme ve öğrenmeyi
değerlendirme
Sınıf bağlantıları
Ufku genişletme
Dil
Kültür
Profesyonellik
Yönlendirme
Değerlendirme
Tablo 1’de, Mısır, Çin ve TESOL/NCATE ülkelerinin öğretmenlerin temel
alan bilgilerine yönelik belirledikleri içeriklerin madde sayısında farklılıklar görülse
de benzer kavramlara yer verilmektedir.
Dünyadaki bazı ülkelerin yabancı dil öğretmeni eğitimi ile ilgili yasal
düzenlemeleri ve süreçlerini betimleyen Aydoğan ve Çilsal (2007: 185-192)’ın
belirttiğine göre birçok ülkede yabancı dil öğretmenliği eğitimi dört yıllık lisans
eğitimi ile gerçekleştirilmektedir. Almanya örneğinin yer aldığı çalışmalarında
Aydoğan ve Çilsal (2007: 185-192), Almanya’da öğretmen eğitiminin iki aşamadan
oluştuğunu ifade etmektedir. Almanya’nın bütün eyaletlerinde çift alanda yüksek
lisans derecesine denk bir üniversite eğitim derecesi olması gerekmektedir. Öğretmen
adayları uygulamalı dilbilim ve didaktik dersleri almaktadır. Eğitim sonunda öğretmen
adayları 1,5 yıllık gözlemli staja tabi tutulurlar. Aydoğan ve Çilsal (2007: 185-192)’ın
çalışmalarında sözünü ettiği diğer bir örnek İrlanda’dır. İrlanda’da üniversite
eğitiminin ardından yüksek lisans derecesi olan ardışık bir eğitimin devam ettiği ve bu
eğitimlerden sonra en az 100 ders saati öğretmenlik uygulaması yapmak zorunda
olduğu belirtilmektedir.
22
2.3. Yabancı Dil Öğretmeninin Dil Hakkında Bilgisi
“Öğretmenin DHB’ye ihtiyacı var mıdır?” “Varsa nasıl bir bilgiye ihtiyacı vardır
ve bu bilgi ne düzeyde bir bilgidir?” şeklinde sorularla öğretmenlerin sahip olması
gereken bilgi de alanyazında tartışılmaktadır (Andrews, 1999: 163). Thornbury (1997)
öğretmenin dilsel farkındalığını, etkili öğretmeyi sağlayan bir alt sistem olarak
değerlendirir. Yabancı dil derslerinde öğretmenin kullandığı yöntem, sınıftaki
öğretmen ve öğrenci rolleri, öğretilen dil, öğrenci grubunun özellikleri ne olursa olsun,
öğretme konusuna yönelik bilgisi olması gerektiği, bir başka deyişle öğretmenin
öğrettiği dilin özelliklerini bilmesi ve dili farkında olarak kullanması gerektiğini
vurgulamaktadır.
Hedef dilin anadili konuşucusu olan bir öğretmenin öğrenciyi sezgisel olarak
yönlendirebileceğini, ancak sezgilerden çok ortaya konulmuş bilimsel verilerden
faydalanmanın öğretim açısından daha yararlı olabileceğini savunan Andrews (1999),
“öğretmenin DHB’ye ihtiyacı var mıdır?” “Varsa bu, nasıl bir bilgidir ve bu bilginin
düzeyi ne olmalıdır?” diye sorarak öğretmenin dil hakkında bilgisine dikkat çekmek
istemiştir.
Leech (1994:18) öğretmenin, sözlükbirimler ve dilbilgisi arasındaki iletişim, dil
öğrencisinin karşılaştığı dilbilgisel sorunların çözümlenmesi, öğrencinin kullandığı
dildeki dilbilgisel doğruluk, uygunluk açısından dilbilgisi yapılarının kullanımlarını
değerlendirme, anadili ve yabancı dil arasındaki farklılıklar, farklı düzeylerde
öğrenciye sunulması gereken dilbilgisini basitleştirme gibi bilgilere sahip olması
gerektiğini vurgulamaktadır.
23
Thornbury (1997), öğretmenin dil hakkındaki bilgisini bir başka deyişle dilsel
farkındalığını, “etkili öğretim yapabilmesinin altında yatan sistemdir” şeklinde
açıklayarak DHB’nin öğretmen için önemini vurgulamaktadır.
Edge (1988:10) de öğretmenin öğrettiği dili çözümleyebilmesi, o dil hakkında
konuşabilmesi ve şüpheli durumlarda karar verebilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Andrews (2007), DHB’nin öğretmen için önemini vurgulamak için öğretmen
görüşlerini içeren bir araştırma sunmaktadır. Öğretmenlerin yaşadıkları sorunlardan
örnekler alarak öğretmenlerin hem genel olarak dil ve işleyişine yönelik bilgi sahibi
olmaları gerektiğini hem de öğrettikleri dile ait bilgi sahibi olmaları gerektiğini ortaya
koymuştur. Örneklerden birinde, bir öğretmenin öğrencilerle yaptığı etken (active) ve
edilgen (passive) yapılar için mekanik alıştırmalarda zorlanmadığını, ancak, bir
öğrencinin “neden edilgen yapı kullanıyoruz?” sorusuna yanıt veremediği yer
almaktadır. Bir başka örnekte, öğretmenin İngilizcedeki “will” ve “shall” yapıları için
ayrı alıştırmalar yaparken zorlanmadığı ancak iki yapı arasında seçim yapılması
gerektiğinde ayrımı öğrencilerine açıklayamadığı durum yer almaktadır.
Wright (2002: 115) öğretmenin dilsel farkındalığının, sadece dilin nasıl işlediğini
anlamasını değil, öğrencinin dil ile uğraşını, çabasını, hatalarının nedenlerini ve
aradillerinin özelliklerini anlamasına da yardımcı olacağını belirtmektedir.
Elder (1994, 2000), öğretmenlerin a) öğretilecek dilde öğrencilerine zengin ve
iyi yapılandırılmış modeller sunacak kadar yetkin olması b) girdiyi öğrencilerin
kavrayabileceği şekilde ve çalışmaya uygun olarak uyarlaması c) öğrencilere
dilbilgisel kuralları anlayabilecek ve öğrencilerin hatalarına dil öğrenme bağlamında
uygun stratejiyi kullanarak yanıt verebilmek için yeterli üstdilsel bilgiye sahip olması
24
gerektiğini belirtmektedir. Bartels (2009:125, 130), DHB’nin çok kapsamlı olduğunu,
sadece dilbilgisinin değil, dil kullanımı ile ilgili (edimbilim, sosyodilbilim, dil edinimi
gibi) birçok alanın da DHB’nin kapsamına dahil edilmesi gerektiğini ifade etmekte
ancak, öğretmenin DHB’si için akademik anlamda bir bilgiden söz edilmediğini, dersi
yapmasına yetecek düzeyde bilginin olması gerektiğini vurgulamaktadır. Öğretmene
dilsel bilginin, derste nasıl kullanılacağına ilişkin tekniklerle birlikte verilmesi
gerekmektedir (Bartels, 2009:126-130).
YDÖE ile ilgili kuramsal ve uygulamalı çalışmaları yapan Wright ve Bolitho
(1993) tarafından yapılan ve öğretmen eğitimi programlarında dilsel farkındalığa
yönelik örnek etkinliklerin bulunduğu çalışmada dil öğretmeninin 3 yetisi olması
gerektiği vurgulanmaktadır:
Dil kullanıcısı
Dil araştırmacı
Dil öğretmeni
Bu alanların ilişkisi de Şekil 3’teki biçimde gösterilmektedir.
Şekil 3: Dil Kullanıcısı, Araştırmacı ve Dil Öğretmenliği Arasındaki İlişki (Wright ve Bolitho (1993,
298).
Dilsel farkındalığın, öğretmenin güçlü ve güvende hissetmesini sağlayacağını ve
çeşitli görevler, etkinlikler ve malzemeler hazırlamada, izlence tasarımında, öğrenciyi
değerlendirmede çok etkili ve önemli olduğunu belirtmektedir. Dilsel bilgi öğrenci
hatalarını düzeltmede de büyük rol oynamaktadır.
25
Öğretmen için dilsel farkındalık, 6 madde ile özetlenmektedir (Wrigth ve
Bolitho, 1993:298):
- Dili bilmek sadece yeterlilik değil, değer de kazandırır. Öğretmen dilsel
farkındalık sayesinde işlenmiş bir araştırmacı haline gelir.
- Dilsel farkındalığın bilişsel bir boyutu vardır. Farklı türde ve farklı
düzeylerde düşünmeye yardımcı olur. Tutum ve değeri arttırır ve ortaya çıkarır.
- Dilsel farkındalık beynin sol yarıküresinde işlenir. Mantıksal ve akılcıdır.
Sağ yarıkürede de işlenerek sezgisel ve öngörülemez olabilir. Çeşitli etkinlikler ile
ikisini de işler hale getirmek mümkündür.
- Dilsel farkındalık, eğitimsel ve gelişimsel olduğu kadar işlevsel ve
faydacıdır.
- Dilsel farkındalıkla öğretmenler özgün ve dirençli olur.
- Eğitimde dil hakkında sorular sormak önemlidir, öğretmenin etkili olmasını
ve analitik güçlerini geliştirmede yardımcı olur.
Kendini güvende hisseden, dili mantıksal, akılcı ve aynı zamanda sezgisel olarak
kullanabilen bir öğretmen derslerde esnek olabilmekte, her türlü dilsel etkinlikte
rahatça davranabilmektedir. Öğretmen için en zor durum öğrencinin sorduğu sorular
karşısında yanıtsız kalmaktır. DHB, bu kaygıyı da azaltmaktadır.
26
3. DİL HAKKINDA BİLGİ (DHB)
Alanyazında “dilsel farkındalık” olarak da ele alınan “DHB”nin öğretmen için
gerekliliğine 2.3. Yabancı Dil Öğretmeninin Dil Hakkında Bilgisi başlığı altında yer
verilmektedir. Bu bölümde ise kavramın neleri içerdiğine değinilmekte ve YTÖ
açısından nasıl ele alınabileceğine yönelik öneriler sunulmaktadır. Öğretmen
eğitiminde DHB ile ilgili olarak, Cambridge Üniversitesi tarafından İngilizce
öğretmeni adayları için hazırlanan ve uygulanan, öğretmen eğitimi ve sertifika
sınavındaki DHB örneğine yer verilmektedir.
3.1. Dil Hakkında Bilgi Kavramı ve Kapsamı
“Dil hakkında bilgi (DHB)”, genelde dilin özelde ise belirli bir dilin
özelliklerine yönelik olarak dilsel birimlerin ne amaçla, hangi bağlamda hangi tür
değişiklikler göstererek kullanıldığına yönelik bilgi ve bu bilgiye yönelik
farkındalıktır. DHB, farkına varılan, sözel olarak açıklanabilen dilsel açık bilgidir
(explicit knowledge) (Andrews, 2007:13).
Nörolojik, fizyolojik ya da psikolojik bir sorunu olmayan her birey dünyaya
geldiği ortamda konuşulan ve belirli bir yaşa kadar duyduğu dili anadili olarak edinir
ve o dili kullanır. Anadilinde konuşur, yazar, konuşulanları anlar ve yazılanları
okuyarak anlamlandırabilir. Anadili belirli evrelerden geçerek edinilir. Her çocuk aynı
aşamalardan geçerek anadilini kullanmaya yönelik becerileri kazanır (Piaget:1923;
Vygotsky 1978). Birçok dilbilimci ve filozof insanların doğuştan gelen yetenekle
edindikleri dili kullanırken “ne bildiği” üzerine araştırmalar yapmaktadır.
27
DHB kavramı 1960’lı yıllarda Chomsky’nin edinç (competence) ve edim
(performance) kavramlarını ve aralarındaki ayrımı ortaya koyması ile hem genel
dilbilim çalışmalarına hem de dil öğretimi çalışmalarına konu edilmiştir. Barber
(2003), sıradan bir dil kullanıcısının dilin ilkelerinin, kurallarının ve bu karmaşık
sistemin bilgisine sahip olduğunu belirtir. Matthews (2003, aktaran Mills, 2007), “Dili
kullanmak, söz konusu dil için ilkeleri ve kuralları bilme durumudur” diyerek dil
kullanan herkesin DHB’ye sahip olduğunu belirtir. Mills (2007) DHB kavramını, dil
kullanıcısının tam olarak neyi bildiği, DHB ile diğer bilgiler arasındaki ilişkinin ne
olduğu ve DHB’nin ne tür bir bilgi olduğu ile ilgili 3 temel soru altında ele alır. Dil
kullanıcısının neyi bildiği ile ilgili olarak Stich (1971), dil kullanıcısının sözdizimsel,
biçimsel ve genel olarak evrensel kuralları ve ilkeleri bildiğini söylemektedir.
Mills (2007) dilin soyut bir sistem olarak düşünülebileceğini belirtmiş ve
konuşmalar düzenlenirken bu soyut sistemin nasıl işlediği üzerine yoğunlaşmıştır.
Özellikle anadili konuşucularının dili kullanırken açık bilgiye ihtiyaç duymadıklarını,
ancak dili kullanmalarını sağlayan bilginin zihinlerinde mevcut olduğunu belirtmiştir.
Dil kullanıcılarının sahip olduğu bilgiyi açıklayabilmek için bazı soruların
yanıtlanması gerektiğini iddia eden Mills (2007), “Dil kullanıcısı tam olarak neyi
bilir?”, “Neden DHB’nin diğer bilgilerle ilişkili olduğunu düşünmeliyiz?” ve “DHB
ne tür bir bilgidir?” şeklinde üç soru yönelterek çalışmalara yön vermiştir.
Mills (2007)’nin “Dil kullanıcısı tam olarak neyi bilir?” sorusuna Stich (1971)’in
açıklamaları yanıt olarak gösterilebilir.
A. Dil kullanıcısı dilindeki tümce ve ifadelerin belirli özelliklerini bilir. Örneğin
etken bir tümce ile edilgen bir tümceyi ayırabilir. “Nancy likes Ben” tümcesi ile “Ben
28
is liked by Nancy” tümceleri arasındaki farkı ayırt edebilir ya da “Mary had a little
lamb.” gibi bir tümcedeki anlam bulanıklığını fark edebilir.
B. Dil konuşucusu dilin sözdizimsel ve /veya anlamsal kurallarını bilir. Örneğin
İngilizcedeki bir ad öbeğinin dizilimini bilir. (AÖB+S+A)
C. Daha genel bir açıklama ile dil kullanıcısı, Chomsky’nin ortaya koyduğu
evrensel dilbilgisine sahiptir. Bütün insanlar dilin ilkelerinin bilgisi ile dünyaya gelir.
DHB’yi açıklamak için Mills (2007) tarafından ortaya atılan ikinci soru ise
DHB’nin diğer bilgilerle ilişkili olduğunu düşünmenin neden gerekli olduğudur. Bu
soru bisiklete binen bir kişinin bisikleti dengede kullanmanın fizikteki denge
sisteminin tamamlanmasıyla açıklanamayacağını, bisikleti kullanan kişinin denge
sağlamayı bilmesi gerektiğine benzeterek yanıtlanmaktadır. Dildeki sözdizimsel ve
anlamsal özellikleri ve kuralları bilmek dili kullanmaya yetmez. Dilin yapısal
özelliklerinin yanında, kullanımsal ve toplumsal birçok etken dil kullanımını
şekillendirmektedir ve aynı zamanda kuralların otomatik olarak kullanılmasını
sağlayacak örtük bir sisteme de ihtiyaç duyulmaktadır.
Crystal (1992: 207), DHB’yi, (knowledge about language) öğrencilerin
anadillerinin yapısal ve işlevsel özelliklerine yönelik farkındalık geliştirmeleri olarak
tanımlamaktadır.
DHB kavramı, 1980’lerde özellikle dilsel farkındalık için kullanılmaya
başlanmış bir kavramdır. Dilsel farkındalık ve DHB kavramlarının ayrılmasını
sağlayacak tanımları bulmanın mümkün olmadığını belirten Andrews (2007), dilsel
farkındalığı Van Lier (1996)’in “dilin doğasına ve onun insan yaşamındaki rolüne
yönelik algı ve bilinç” şeklinde tanımladığını ifade etmektedir. DHB ve dilsel
29
farkındalık kavramları İngiltere’de anadili eğitimi ve yabancı dil öğretiminde
öğrencilerin “biçimsel bilgilerine” yönelik kullanılmaya başlamıştır. Ulusal ders
izlencelerine “DHB” içerikli dersler eklenmiş ve öğrencilerin anadillerini geliştirmek
için daha fazla bilgiye sahip olmalarını sağlayacak çalışmalar yapılmıştır. Öğrencinin
dili çözümlemesinin, daha iyi bir dil kullanıcısı olmasını destekleyeceği düşüncesi ile
yabancı dil öğretimi çalışmalarına DHB kavramı girmiştir. Öncelikle öğrenciye
yönelik olsa da zaman içinde öğretmenin DHB’si de araştırma konuları arasına
girmiştir. Açık bilgi ile dil kullanımı arasında doğrudan bir ilişki olduğu düşüncesi ile
öğretmenin dili çözümleme becerisinin, öğretimi daha etkili hale getireceği
vurgulanmaktadır. (Andrews 2007:9, Mitchell, Hooper ve Brumfit, 1994:5).
Carter (1995:5) DHB kavramı yerine dilsel farkındalığı kullanmaktadır. Dilsel
farkındalığı da;
- dilin özelliklerinin, yaratıcılığının, dil oyunlarının farkında olma,
- dilin kültür ile bağdaştırılabileceğinin farkında olma, (dilin kültürel
özelliklerini anlayarak okuma, deyimleri ayırabilme)
- biçimlere yönelik, anlam ve biçim arasındaki nedensizliğe yönelik bilinç
geliştirme,
- dil ve ideoloji arasındaki bağın farkında olma
olarak açıklamaktadır.
DHB kavramından bahsedilirken “açık bilgi” (explicit knowledge) ve “örtük
bilgi” (implicit knowledge) kavramları kullanılmaktadır. Bu sebeple 3.1.1. Başlığı
altında açık bilgi ve örtük bilgi kavramları açıklanmaya çalışılmıştır.
30
3.1.1. Açık Bilgi ve Örtük Bilgi
Dil öğretimindeki “açık bilgi” ve “örtük bilgi” kavramlarını açıklamak için
Bilişsel Psikolojideki bildirimsel bilgi (declarative knowledge) ve işlemsel bilgi
(procedural knowledge) kavramlarını ele almak gerektiği düşünülmektedir.
Bildirimsel bilgi, “bir şey hakkında ne bildiğimizdir. İşlemsel bilgiye göre daha hızlı
erişilebilen ve kolayca söze dökülebilen bilgidir. Uzun süreli bellekte
depolanmaktadır. Olgular, tanımlar, kurallar gibi bilgiler bildirimsel bilgidir. “Kalem
yazı yazmaya yarar “ya da “Zebra çizgili bir hayvandır” gibi bilgiler örnek olarak
gösterilebilir (O’Malley & Chamot, 1990:20). İşlemsel Bilgi ise nasıl yapıldığının
bilgisidir. Söze dökülmez, iş sırasında otomatik olarak kullanılır. Depolanması,
bildirimsel bilgi kadar hızlı değildir (O’Malley & Chamot, 1990:24). Yüzmek, araba
kullanmak gibi bilgiler işlemsel bilgilerdir. Dil için kuralları bilmek bildirimsel bilgi,
kuralları uygulamak ve dili kullanmak işlemsel bilgidir. Anderson (1995: 308),
“bildirimsel bilgi, bilinçli kullandığımız ve rapor edebildiğimiz bilgidir. İşlemsel bilgi
ise nasıl yapıldığının bilgisidir ve genellikle örtüktür.” şeklinde açıklamaktadır.
Açık bilgi ve örtük bilgi ise yabancı dil öğretimi alanında, öğrencinin sahip
olduğu bilgi için ve öğretmenin ders işlenişinde, özellikle yapıya ilişkin bilgileri
aktarma teknikleri için kullanılmaktadır. Ellis (2004: 245), açık bilgiyi “bilinçli,
düzenlenebilir, öğrenilebilir, söze dökülebilir ve yabancı dilin kullanımında zorluk
çekildiğinde ulaşılabilecek kontrollü bilgidir” şeklinde açıklamaktadır. Alderson,
Clapham ve Steel (1996:2) açık bilginin üstdilsel (metalinguistic) kullanım içermesi
gerektiğini vurgulamaktadır.
31
Örtük bilgi, bilinçsizce oluşturulan, ancak açık bilgiye dönüştüğünde söze
dökülebilen bilgi olarak tanımlanmaktadır. Bilişsel Psikolojide tanımlanan işlemsel
bilgi ulamında yer almaktadır (Ellis, 2004: 214). Araştırmacıların hem fikir oldukları
nokta, iletişimde örtük bilginin güvenle ve akıcı şekilde dil kullanımını sağladığıdır.
Dil öğretiminde açık bilgi ve örtük bilgi arasında bir bağ olduğu ve açık bilginin dil
kullanımını hızlandırdığı, özellikle öğrencinin kendi çıktısını sınama sürecinde etkili
rol oynadığı kabul edilmektedir.
3.1.2. Dil Öğretimi için DHB’nin Kapsamı: CELTA Örneği
Andrews (2007) ve Johnson (2009a, Johnson, 2009b.) gibi araştırmacılar
DHB’nin ve dilsel farkındalığın dilbilgisinden daha geniş bir kapsamı olduğunu
belirtseler de verdikleri örnekler ve içerik önerileri ile kavramı yine de dilbilgisi ile
sınırlamaktadırlar.
Yabancı dil öğretiminde DHB kavramının net olarak kullanıldığı ve hem
öğretmen eğitimi programına, hem de öğretmenlere yapılan sertifika sınavına dahil
edildiği çalışmalara örnek olarak Cambridge Üniversitesi tarafından yapılan TKT
(Teaching Knowledge Test) eğitimleri ve sertifika sınavları gösterilebilir. Sınavın
içeriğini ayrıntılandırabilmek için, TKT sınavlarına girmek isteyenlere yönelik olarak
hazırlanmış Cambridge Üniversitesi yayınlarından “The TKT Course Modules 1, 2 and
3” (Spratt, Pulverness, Williams, 2011) ve “The TKT Course KAL Module” Albery
(2012) kaynaklarının incelenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Anadili
İngilizce olmayan İngilizce öğretmenlerine yapılan eğitimlerde;
Dil ve dil öğrenme ve öğretme artalanı
Dersi planlama ve dil öğretim için kaynakları kullanma
32
Öğrenme ve öğretme sürecini planlama
şeklinde üç modül bulunmaktadır (Spratt, Pulverness, Williams, 2011).
Modüllerin içerikleri de aşağıdaki gibidir.
Modül 1 Dil ve Dil Öğrenme ve Öğretme Bilgisi
1. Bölüm Dili ve Dil Becerilerini Betimleme
1. Ünite Dilbilgisi
2. Ünite Sözcükbilim
3. Ünite Sesbilim
4. Ünite Dilin iletişim işlevi
5. Ünite Okuma
6. Ünite Yazma
7. Ünite Dinleme
8. Ünite Konuşma
2. Bölüm Dil Öğrenme Bilgisi
9. Ünite Motivasyon
10. Ünite Girdi Sağlama ve Biçimlere Odaklanma
11. Ünite Hatanın Rolü
12. Ünite D1 ve D2 Öğrenme Arasındaki Fark
13. Ünite Öğrenici Karakteri
14. Ünite Öğrenici İhtiyaçları
15. Ünite Dil Öğretim Yaklaşımları
3. Bölüm Dil Öğretmenliği Bilgisi
16. Ünite Sunum Teknikleri ve Bilgilendirici Etkinlikler
17. Ünite Uygulama Etkinlikleri ve Dil Becerilerinin Gelişmesi için Görevler
18. Ünite Değerlendirme Türleri ve Görevleri
Modül 2 Ders Planlama ve Dil Öğretim için Kaynakları Kullanma
1. Bölüm Ardışık Dersler için Ders Planlama ve Hazırlama
19. Ünite Amacı Tanımlama ve Seçme
20. Ünite Ders Planlamanın Farklı Bileşenlerini Tanıma
21. Ünite Bağımsız Dersler ya da Ardışık Dersler Planlama
22. Ünite Değerlendirme Etkinlikleri Seçme
2. Bölüm Seçme ve Kaynakları Kullanma
23. Ünite Ders Hazırlığına Yardımcı Olacak Kaynaklara Başvurma
33
24. Ünite Ders Kitabındaki Malzemelerden Seçme ve Kullanma
25. Ünite Destekleyici Malzemeleri ve Etkinlikleri Seçme ve Kullanma
26. Ünite Öğretme için Yardımcı Öğeleri Seçme ve Kullanma
Modül 3 Öğrenme ve Öğretme Sürecini Planlama
1. Bölüm Sınıfta öğretmenin ve Öğrencinin Dili
27. Ünite Sınıftaki İşlevine Uygun Bir Sıra için Uygun Dil Kullanma
28. Ünite Öğrenicinin Dilini Tanıma
29. Ünite Öğrenci Hatalarını Sınıflandırma
2. Bölüm Sınıf Yönetimi
30. Ünite Öğretmenin Rolü
31. Ünite Öğrencileri Gruplandırma
32. Ünite Öğrencileri Doğrulama
33. Ünite Geribildirim Verme
İlk modül dil hakkında bilgileri, sonraki modüller, dil öğretimi, öğretmen ve
öğrenci arasındaki ilişkinin sağlanması ve sınıf yönetimini içermektedir. Tezde
sınırlılıklar çerçevesinde öğretmenlerin dilsel bilgileri konu edinildiğinden ikinci ve
üçüncü modüllerin içeriğine ayrıntılı olarak ele alınmamıştır.
TKT sınavının diğer bir kaynağı olan“The TKT Course KAL Module” Albery
(2012)’de The TKT Course Modules 1, 2 and 3” (Spratt, Pulverness, Williams, 2011)
kaynağının birinci modülü daha ayrıntılı olarak yer almaktadır. Albery (2012),
DHB’yi dört bölümde ele almaktadır.
1. Bölüm Sözcük (Lexis)
1. Ünite Anlamsal İlişkiler
2. Ünite İlişki Kavramı
3. Ünite Sözcük Türetimi
4. Ünite Sözcüksel Birimler
5. Ünite Sözcük-dilbilgisel Özellikler
2. Bölüm Sesbilim
6. Ünite Sesbirimler ve Sesletim
34
7. Ünite Vurgu Örüntüleri
8. Ünite Ezgi
9. Ünite Ses Olayları
3. Bölüm Dilbilgisi
10. Ünite Sözdizimi ve Biçimbilim
11. Ünite Ad Öbekleri ve Sıfatlar
12. Ünite Eylem Öbekleri ve Belirteçler
13. Ünite Biçim, Anlam Eylemin Yapısal Örüntüsünün Kullanımı
14. Ünite Tümceler ve Tümcecikler
4. Bölüm Söylem
15. Ünite Yazılı ve Sözlü Metin Türlerinin Genel Özellikleri
16. Ünite Bağdaşıklık ve Bağlaşıklık
17. Ünite Sözlü Söylemin Özellikleri
18. Ünite Anlambilimsel ve Kullanımbilimsel Anlam
Cambridge Üniversitesi tarafından yapılan sınav örnekleri incelendiğinde de
öğretmenlerin dilbilimsel alanlar açısından ayrıntılı bilgi sahibi olması gerektiği
görülmektedir. Öğretmenlerin ne türden bilgilere sahip olmaları gerektiğini ortaya
koyabilmek için sınavlardan birkaç örnek sunulacaktır. Örnek 1’de vurgu, Örnek 2’de
sözdizimi ve yazım kuralları, Örnek 3’te sözlü söylemde söz alma stratejilerine yönelik
sorular yer almaktadır.
35
Örnek 1: Cambridge Üniversitesi KAL Test Soru Örneği: Vurgu (Cambridge
Üniversitesi KAL TEST, 2008)
36
Örnek 2:Cambridge Üniversitesi KAL Test Soru Örneği: Sözdizimi, Yazım Kuralları
(Cambridge Üniversitesi KAL TEST, 2008).
37
Örnek 3: Cambridge Üniversitesi KAL Test Soru Örneği: Sözdizimi, Yazım Kuralları
(Cambridge Üniversitesi KAL TEST, 2008)
38
Sınavlarda yabancı dil öğretim yöntem ve tekniklerine, öğrenme kuramlarına,
sınıf yönetimine yönelik sorular da bulunmaktadır. Örneğin, Örnek 4’te olduğu gibi,
öğretmen ve öğrenci arasındaki etkileşimi kolaylaştırmak için sınıf içinde
öğretmenlerin kullandığı dilin özellikleri ve işlevlerine yönelik bilgiler de yer
almaktadır.
Örnek 4: Cambridge Üniversitesi TKT Test Soru Örneği: Öğretmen Dilinin
İşlevleri (Cambridge Üniversitesi TKT TEST, 2009).
39
4. YÖNTEM
Yabancı dil olarak Türkçe öğretecek olanlar için gerekli olan dil hakkında
bilgilerin neler olduğunu belirlemek ve öğretmen eğitimi için yapılacak bir program
için Dil Hakkında Bilgi içeriği sunmak amacıyla yapılan bu çalışmada öncelikle konu
ile ilgili alanyazın taraması yapılıp kavramsal çerçeve belirlenmiştir. Araştırma
sürecinde DHB listenin oluşturulması, YTÖ gerçekleştiren okutmanların DHB
listesindeki bilgiler ile ilgili durumlarının ortaya konması ve söz konusu bilgilerin
gerekliliği ile ilgili görüşlerinin alınması için birkaç aşamadan oluşan çalışmalar
yapılmıştır. Süreçte yapılan bu çalışmalar dokümantasyon analizi ile DHB listesinin
oluşturulması, YOT okutmanları ile yazılı uygulama ve YOT okutmanları ve İngilizce
okutmanları ile sözlü görüşmelerdir.
4.1. DHB Listesinin Oluşturulması
Öncelikli olarak YOT okutmanları için gerekli olan dil hakkında bilgilerin
neler olduğunun betimlenmesi için dökümantasyon analizi yapılarak Dil Hakkında
Bilgiler derlenmiştir. Çalışmalarda genelde dilbilgisi ile sınırlı kaldığı görülen
DHB’nin dilbilimin tüm alanları çerçevesinde ele alınması gerektiği düşünülmektedir
(Elder:1994, 2000; Bartels, 2009:125). Öğretmenin dilbilgisi bilgisine sahip olmasının
gerekliliği tartışılmaz bir konudur ancak dilbilgisinin yanında “dil bilgisi”ne de
ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. Öğretmen için dilbilim alanında çalışan bir
akademisyen kadar olmasa da, herhangi bir dil kullanıcısından farklı olarak, dil
çözümlemesi yapabilmesi, bir yabancının dil öğrenirken yapabileceği hataları
öngörebilmesi, hatalarını düzeltebilmesi, öğrencilerin sorularını rahatlıkla
cevaplayabilmesi için DHB gereklidir.
40
Bu bağlamda, DHB’nin kapsamını daha da genişletmek amacıyla dilbilim
alanlarından oluşan ve genelde bir yabancı dil öğretmeni için, özelde ise yabancı dil
olarak Türkçe öğretmeni için gerekli olduğu düşünülen bilgiler derlenmiştir. DHB’ler
farklı kaynaklardan yararlanılarak derlendiği için her madde için ayrı ayrı kaynak
gösterimine gidilememiş ve DHB’lerin oluşturulmasında kullanılan kaynaklar tezin
kaynakçasının yanında, ayrı bir liste olarak Ek 1’de sunulmuştur. Derlenen bilgiler bir
liste haline dönüştürülmüş, dilbilim, yabancı dil öğretimi, Türkçenin eğitimi
alanlarından 10 uzmandan bilgilerin doğrulukları açısından ve yabancı dil öğretmeni
için gereklilikleri açısından görüş alınmıştır. Uzmanlara gönderilen görüş formu Ek
2’de yer almaktadır. Görüş formunda uzmanlar listedeki bilgilerin doğruluğu ve
yabancı dil öğretmeni açısından gerekliliği ile ilgili yorum yapmış ve gerekli
gördükleri bilgileri ve listede olmayan bilgileri de eklemişlerdir.
4.2. Okutmanlarla Yapılan Görüşmeler
DHB listesinin oluşturulmasının ardından YOT öğretmenlerinin sahip olması
gerektiği düşünülen bilgilerin yer aldığı bir öğretmen eğitimi programı önerisinin, “Dil
Hakkında Bilgiler Bölümü”nün içeriğini oluşturabilmek için var olan durumun
betimlenmesi gerektiği düşüncesiyle mevcut YOT okutmanlarıyla yazılı uygulama ve
sözlü görüşme ve yabancı dil okutmanlarıyla sözlü görüşmeler yapılmıştır. Nitel
araştırma olarak şekillendirilen görüşmelerde ve yazılı uygulamada DHB listesindeki
maddeler kullanılmıştır. YOT ve İngilizce okutmanlarından listedeki her bir maddeye
yönelik görüşleri sorulmuştur. Yapılan uygulamalarda görüşme yapılan okutmanların
sayısı kısıtlı tutulmuştur. Bunun bir nedeni, DHB listesinin uzman görüşü ile
oluşturulmuş olması ve bu uygulamaların sadece mevcut durumu betimlemek
41
amacıyla yapılmasıdır. Bir diğer neden ise birçok okutmanın bu tür bir çalışmaya dahil
olmayı kabul etmemesidir.
YOT okutmanları ve İngilizce okutmanlarıyla yapılan sözlü görüşmede
yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Görüşme planının aynen uygulandığı
yapılandırılmış görüşme (Karasar, 2012:167) sonucunda elde edilen veriler içerik
analizi yöntemi (Yıldırım & Şimşek, 2003) ile değerlendirilmiştir.
4.2.1.YOT Okutmanlarıyla Yazılı Uygulama
YOT okutmanları ile gerçekleştirilen yazılı uygulama için 5.1. Bölümünde
listesi verilen bilgiler kullanılarak, boşluk doldurma, doğru-yanlış, çoktan seçmeli,
eşleştirme tipinde sorular hazırlanmıştır. Soru tipine bağlı olarak dört ayrı bölüm
oluşturulmuştur. Her bölümde farklı alanlara yönelik sorular bulunmaktadır. 33
“doğru/yanlış”, 11 “çoktan seçmeli”, 16 “eşleştirme”, 14 “boşluk doldurma ve
işaretleme” olmak üzere 74 soru yer almaktadır. Örneği Ek 3’te de yer almaktadır.
Uygulamada, DHB listesindeki tüm bilgileri içeren soru bulunmaktadır. DHB
listesinde her bir alana yönelik madde sayı eşit olmadığından alanlara yönelik soru
sayılarında farklılıklar oluşmuştur. Bazı soruların cevaplanabilmesi için DHB
listesindeki maddelerden birden fazlasına ihtiyaç duyulmuştur. Uygulamadaki
soruların alanlara göre dağılımı Tablo 2’de yer almaktadır.
42
Tablo 2: YOT Okutmanları Yazılı Uygulama: Alanlara Göre Soru Dağılımı
Alan Konu Soru sayısı
1. alan Genel bilgiler 10
2. alan Sesbilim 18
3. alan Biçimbilim 7
4. alan Sözvarlığı 12
5. alan Sözdizimi 5
6. alan Edimbilim 4
7. alan Toplumdilbilim 6
8. alan Ruhdilbilim 6
9. alan Metindilbilim 6
Uygulamaya Dilbilim, Türk Dili Edebiyatı ve Türkçe Öğretmenliği
Bölümlerinden mezun olmuş, farklı kurumlarda ve farklı şehirlerde yabancı dil olarak
Türkçe öğreten 19 okutman katılmıştır. Veriler gönüllülük esasına dayalı olarak
alınmıştır. Sınav görünümlü bir uygulama olduğu için çoğu okutman çalışmaya
katılmayı reddetmiştir. Katılımcıların tamamı gönüllü olarak katılım gösterdikleri için
kurumları ve isimlerine yer verilmemiştir. Katılımcılara hiçbir yaptırım ya da zorlama
uygulanmamış ve çalışmanın belirli bir aşamasında uygulamayı
tamamlayamayacağını söyleyen katılımcıların kağıtları alınmış ve onlar sonuçlara
dahil edilmemiştir.
Uygulamaya katılanların bilgileri Tablo 3’te yer almaktadır.
43
Tablo 3: YOT Okutmanlarına Yazılı Uygulama: Katılımcı Bilgileri
Mezun olduğu
fakülte
Mezun
olduğu
bölüm
Eğitim düzeyi Lisansüstü
bölümü
YTÖ
Deneyim
süresi (yıl)
1 DTFC Dilbilim Yüksek lisans Dilbilim 10
2 DTCF Dilbilim Lisans 7
3 DTFC Dilbilim Yüksek lisans (devam) Dilbilim 3
4 DTFC Dilbilim Lisans 10
5 DTFC Dilbilim Yüksek lisans Dilbilim 10
6 DTCF TDE Yüksek lisans TDE 4
7 Eğitim fak. TDE Tezsiz Yüksek lisans 2
8 Eğitim fak. TDE Yüksek lisans TDE 5
9 Eğitim fak. TDE Yüksek lisans TDE 1
10 Eğitim fak. TDE Yüksek lisans TDE 4
11 Fen-edebiyat Fak. Dilbilim Yüksek lisans Dilbilim 4
12 Fen-edebiyat Fak. Dilbilim Yüksek lisans Dilbilim 7
13 Fen-edebiyat Fak. TDE Yüksek lisans TDE 3
14 Fen-edebiyat Fak. TDE Yüksek lisans TDE 6
15 Eğitim fak. Türkçe Öğrt. Lisans 1
16 Eğitim fak. Türkçe Öğrt. Lisans 10
17 Eğitim fak. Türkçe Öğrt. Lisans 8
18 Eğitim fak. Türkçe Öğrt. Yüksek lisans Türkçe Öğrt. 13
19 Eğitim fak. Türkçe Öğrt. Lisans 12
Uygulamalar gözetmen eşliğinde yapılmış ve uygulamaya katılanların farklı
kaynaklardan bilgi almalarına izin verilmemiştir. Uygulama için belirli bir süre
verilmemiştir. Çalışma için önemli olan, bir okutmanın genel ortalaması ya da başarısı
değil, bir alan ve soru için tüm okutmanların doğru cevap sayısı olduğundan bu şekilde
bir değerlendirme yapılmıştır.
4.2.2.YOT Okutmanlarıyla Sözlü Görüşme
Hazırlanan DHB listesi ile ilgili görüşlerini almak için YOT okutmanlarıyla
yazılı uygulamanın yanında sözlü görüşme yapılmıştır. Listede yer alan bilgiler
hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları ve bu bilgilerin gerekliliğine ilişkin görüşlerinin
yer aldığı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Görüşme sırasında
maddelerde değişiklik yapılmamış ve katılımcının görüşünü değiştirecek bir açıklama
yapmaktan kaçınılmıştır. Görüşme için kullanılan form Ek 4’te yer almaktadır. Katılım
gönüllülük çerçevesinde yapıldığından katılımcıların kurumları hakkında bilgilere yer
44
verilmemektedir. Sözlü görüşme yapılan 14 katılımcının bölümleri ve YTÖ deneyim
süreleri Tablo 4’te yer almaktadır.
Tablo 4: YOT Okutmanı Görüşme: Katılımcı Bilgileri
Mezun olduğu
fakülte
Mezun olduğu
bölüm Eğitim düzeyi
YTÖ
Deneyim
süresi
(yıl)
1 DTCF TDE Lisans 10
2 DTCF Dilbilim Yüksek Lisans 6
3 DTCF Dilbilim Yüksek Lisans 10
4 DTCF Dilbilim Yüksek Lisans 10
5 Edebiyat Fak. TDE Doktora 23
6 Edebiyat Fak. Türk Halkbilimi Doktora 4
7 Eğitim Fak. İngilizce Öğrt. Doktora (devam ediyor) 5
8 Eğitim Fak. Fransızca Öğrt. Doktora (devam ediyor) 3
9 Eğitim Fak. Türkçe Öğrt. Yüksek Lisans 4
10 Eğitim Fak. TDE Doktora 14
11 Eğitim Fak. TDE Doktora 6
12 Fen-Edebiyat Fak. Dilbilim Yüksek Lisans 4
13 Fen-Edebiyat Fak. TDE Lisans 7
14 Fen-Edebiyat Fak. TDE Lisans 7
4.2.3. İngilizce Okutmanlarıyla Sözlü Görüşme
Listedeki bilgiler arasında Türkçeye özel durumları gösteren örnekler yer alsa
da, bir yabancı dil okutmanının örneği içeren alan ve konu ile ilgili hem genel dil
bilgisi açısından hem de öğretilecek dilin özellikleri açısından bilgi sahibi olması
önemlidir. Türkiye’de farklı eğitim fakültelerinde farklı diller için öğretmen
yetiştirilmekte ve üniversitelerde farklı diller için okutmanlar görev yapmaktadır. Bu
okutmanların söz konusu dili öğretirken ihtiyaç duydukları bilgiler ve okutmanların
bilgilerin gerekliliğine ilişkin görüşleri, bu çalışmanın sonucu açısından büyük önem
taşımaktadır. Bu sebeple İngilizce okutmanları ile görüşme yapılmıştır. Görüşmede
listede yer alan bilgilerin gerekliliğine ilişkin görüşleri sorulmuştur. Görüşme için
kullanılan form Ek 5’te yer almaktadır. Katılım gönüllülük çerçevesinde yapıldığından
katılımcıların kurumları hakkında bilgilere yer verilmemiştir. Sözlü görüşme yapılan
45
15 katılımcının mezun oldukları fakülte, bölüm, öğrettikleri yabancı dil ve deneyim
süreleri Tablo 5’te yer almaktadır.
Tablo 5: İngilizce Okutmanlarıyla Görüşme: Katılımcı Bilgileri
Mezun olduğu
fakülte
Mezun olduğu
bölüm Eğitim düzeyi
Deneyim
Süresi (yıl)
1 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktora (devam ediyor) 18
2 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktora (devam ediyor) 15
3 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktora 10
4 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktora (devam ediyor) 15
5 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktora 16
6 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktora 16
7 Eğitim Fak. İng. Öğret. Doktor (devam ediyor) 13
8 Eğitim Fak. İng. Öğret. Yüksek lisans 15
9 Eğitim Fak. İng. Öğret. Yüksek lisans 12
10 Fen-edebiyat İngiliz Dili Ed. Yüksek lisans 15
11 DTCF Dilbilim Yüksek lisans (devam ediyor) 3
12 Eğitim Fak. İng. Öğret. Yüksek lisans (devam ediyor) 3
13 Fen-edebiyat Fak. İngiliz Dili Ed. Lisans 6
14 Eğitim Fak. İng. Öğret. Lisans 8
15 Edebiyat Fak. İngiliz Dili Ed. Lisans 10
Çalışma bulguları açısından yabancı dil okutmanlarından alınan görüşler de
büyük önem taşımaktadır.
46
5. BULGULAR
Bu bölümde, YOT yapacak olan okutmanlar için hazırlanacak bir öğretmen
eğitimi programının DHBler içeriğini oluşturabilmek amacıyla yapılmış, yöntem
kısmında nasıl bir yolla gerçekleştirildiği belirtilen ve birkaç aşamadan oluşan
uygulamalara ilişkin bulgulara yer verilmektedir. Bölümde öncelikle dokümantasyon
analiziyle oluşturulmuş ve uzman görüşü ile yeniden düzenmiş olan DHB listesine yer
verilmiş, ardından YOT okutmanları ile yapılan yazılı ve sözlü görüşmelere ve
İngilizce okutmanları ile yapılan sözlü görüşmelere yer verilmiştir.
5.1. YTÖ için DHB Listesi
Alanyazındaki kaynaklar taranarak derlenmiş ve uzman görüşü alarak
şekillendirilmiş Dil Hakkında Bilgiler Genel Bilgiler, Sesbilim, Biçimbilim,
Sözvarlığı, Sözdizimi, Edimbilim, Toplumdilbilim, Ruhdilbilim ve Metindilbilim
olmak üzere 9 ana başlık altında ve aşağıdaki şekilde listelenmiştir.
1. Genel Bilgiler
1. İletişim dilleri doğal veya yapay olabilir. Hayvan ve insan dilleri, jest ve mimiklere
dayanan işaret dilleri doğal dillerken flamalar ve ışıklar yoluyla oluşturulan diller
yapay dillerdir.
2. Dünyada dil konuşmayan herhangi bir insan topluluğu bilinmemektedir.
3. Araştırmacılar arasında bazı dillerin başka dillerin lehçesi veya ağzı olduğuna dair
farklı görüşler bulunmaktadır. Hem bu nedenle hem de keşfedilmeyen diller olduğu
düşüncesiyle dünyadaki dil sayısı netleşmemiştir.
47
4. Diller birbirilerine göre “iyi-kötü”, “güzel-çirkin”, gelişmiş-gelişmemiş” diye
nitelendirilemez ve bir dil, diğerinden üstün olarak değerlendirilmez.
5. Diller çeşitli nedenlerle zaman içinde değişebilir. Bu nedenle dillerin önceki
dönemlerdeki biçimleri bugünkü biçimlerinden farklı olabilir.
6. Dillerde değişim en çok sözvarlığında yaşanır.
7. Yazısı olan dillerin yazılış biçimleri ile söyleniş biçimleri arasında genellikle az ya
da çok farklılıklar vardır. Bir dilin yazı sistemi ne kadar eski ise fark da o kadar
büyüktür.
8. Bir dilde anlamca ve işlevce tamamen aynı olan iki ya da daha fazla birim, öğe, yapı
vs. bulunmaz; böylesi görünümler varsa bunlar zamansal değişime bağlı olarak ortaya
çıkmıştır.
9. Diller birbirinden coğrafi olarak ne kadar uzaksa ve zamansal olarak bu uzaklık ne
kadar uzun sürmüşse, aralarındaki farklılıklar da o kadar büyük olur.
10. Akraba diller arasında bile bazı açılardan büyük farklılıklar olabileceği gibi akraba
olmayan diller arasında da büyük benzerlikler olabilir.
2. Sesbilim
1. İnsandaki ses aygıtı (diyafram, soluk borusu, ses telleri, ağız, dil, diş vb.) dildeki
seslerden fazlasını çıkarabilir ama dil sesi olması için, dil sisteminde yer alması
gerekir. Bu nedenle her dilde ancak belirli sayıda ses bulunur.
2. Bir dildeki seslerin diziliş olasılıkları sınırsız değildir; sıralanış ve yan yana gelme
kısıtlamaları vardır. Örneğin Türkçede bazı sesler sözcüklerin başında veya sonunda
48
yer alamaz; hiçbir sözcük, çift ünsüzle başlamaz; sözcük sonunda ancak birkaç ses için
çift ünsüz olmaya izin vardır vb.
3. Sesler kendi aralarında çıkış biçimi, yeri ve süresi açısından (titremli-titremsiz,
dudak-diş sesleri, kısa-uzun ünlüler gibi) türler oluşturur.
4. Sesler birbirlerini çıkış biçimi, çıkış yeri ve çıkış süresi açılarından “düşme”,
“türeme”, “benzeşme”, “uzama” gibi yollarla etkileyebilir.
5. Birçok ses olayı, ses türüne göre biçimlenir. Örneğin, Türkçede “yumuşama” diye
adlandırılan ses olayı, yalnızca ünsüzleri, ünsüzler içinde de yalnızca titremsiz olanları
kapsar.
6. Dil sesleri arasındaki en temel ayrım, ünlü ve ünsüz olanlar arasındaki ayrımdır.
7. Ünsüzler, akciğerden gelen havanın ses yolunda sürtünme, kapanma, patlama gibi
bir engelle karşılaşması yoluyla çıkarılan seslerdir ve çıkış biçimi ve çıkış yerine bağlı
olarak sınıflandırılır.
a. Ünsüzler; çıkış biçimi açısından, patlamalı ünsüzler (plosive), geniz
ünsüzleri (nasal), çarpmalı ünsüzler (rolled), yan daralma ünsüzleri (lateral) ve
sürtünücü ünsüzler (fricative) olarak sınıflandırılır.
b. Ünsüzler; çıkış yeri açısından, çift dudak ünsüzleri (bilabial), diş-dudak
ünsüzleri (labiodental), dilucu-dişardı ünsüzleri (dental), dilucu-dişseti ünsüzleri
(palato-alveolar), dil-öndamak ünsüzleri (apical/palatal), dil-artdamak ünsüzleri
(glottal) olarak sınıflandırılır.
c. Ünsüzler, ses tellerinin titreşimi açısından titremli (voiced) ve titremsiz
(voiceless) olmak üzere iki sınıfa ayrılır.
49
8. Ünlüler, akciğerden gelen havanın ses yolunda daralma, sürtünme, kapanma gibi
herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarılan seslerdir ve sesin çıkarılışı sırasında çene
açısına, dudakların biçimine ve dilin devinimine bağlı olarak sınıflandırılır.
a. Ünlüler, çene açısına bağlı olarak “geniş” ve “dar” ünlüler olarak
sınıflandırılır.
b. Ünlüler, dudakların biçimine bağlı olarak “yuvarlak” ve “düz” olarak
sınıflandırılır.
c. Ünlüler, dilin devinimine bağlı olarak “arka” ve “ön” ünlüler olarak
sınıflandırılır.
9. Çıkış süresi, ancak, sürtünme veya tamamen kapanma sonucu oluşan sesler
dışındaki sesleri farklılaştırabilir. Bu nedenle dillerde en yaygın uzun/kısa ayrımı,
ünlüler arasında görülür. Uzun/kısa ünlü ayrımı olmayan dillerde bu ayrım, ödünç
sözcükler yoluyla ortaya çıkabilir.
10. Ardışık hecelerde yanyana gelen ünlüler, birlikte ama birbirlerine benzeşerek
sesletilmek üzere “ünlü kayması (dipthong)” sergileyebilir.
11. Sesler çevresel koşullara bağlı olarak çıkış biçimi ve yeri farklılaşan ama ayrı sesler
olarak tanımlanamayacak “değişke (varyant)”ler sergileyebilir. Örneğin Türkçede /k/
sesi, ön ünlülerle birlikte “ince /k/”, art ünlülerle “kalın/k/” olarak sesletilir: kesin krş.
kışın. Aksi durumlar ancak ödünçlerde görülebilir: kağıt
12. Her dilde belirli sayıda seslem yapısına izin verilir. Seslemler sözcüklerin alacağı
biçimsel değişimlere göre farklı seslemlemeler sergileyebilir. Örneğin Türkçede
ka.pak > *ka.pak.ı > ka.pa.ğı
50
13. Sözcük vurgusu olan dillerde vurgu yeri, genellikle, kurallara dayalı olarak
belirlenir. Sözcükte yeri (seslemi) kestirilemeyen vurgular olabileceği gibi “baş
seslem”, “son seslem”, “sondan bir önceki seslem” gibi belirli bir konumda bulunan
vurgular vardır.
14. Art arda gelen sözcüklerin sesleri (son ve baş sesler) arasındaki etkileşimler, hem
seslerin söylenişini (“benzeşme, kaynaşma”), hem hecelemeyi (“ulama”), hem de
tümcenin söylenişini (“kavşak”) etkileyebilir.
15. Tümcelerin söylenişinde ses tonunun (ses perdesinin) alçak veya yüksek olmasına
ya da alçalıp yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan “ezgi”, tümcenin anlamını ve(ya)
türünü belirler.
16. Sesler, yazıda imlerle (sembol, karakter, harf vb. ile) gösterilir. Seslerle imler
arasındaki ilişki her zaman birebir olmayabilir. Sözgelimi bir dildeki ses sayısı ile o
dilin yazıldığı alfabetik yazıdaki harf sayısı aynı olmayabilir; yani, alfabede harf
karşılığı olmayan sesler bulunabileceği gibi aynı harfin birden fazla sesi karşılaması
da görülebilir.
3. Biçimbilim
1. Sözcükler biçim taşır; ya ayrımlaşmayan ve farklılaşmayan “kök”lerdir ya da
ayrımlaşan ve farklı biçimlere dönüşmüş “türemiş” veya “çekimlenmiş”
yapılanmalardır.
2. Sözcükler, gerek başka sözcüklere dönüşürken (türetim), gerekse tümce içinde
çeşitli görevler üstlenirken (çekim) ses ve yapı bakımından değişime uğrayabilir.
Sense > sensual, divine > divinity. Türkçede bu anlam da yalnızca “daralma” ve
yumuşama görülür: de-yor > di-yor; ara-yor > arıyor; gidelim, tadalım vs. Bazı
51
sözcükler, türemiş veya çekimlenmiş ama yapısı ayrımlaştırılamayacak kadar
belirsizleşmiş olabilir. İngilizce go>went. Türkçede böylesi sözcükler bulunmaz.
3. Sözcükler çekimlenirken ve türetilirken hangi tür değişim (çekimleme, bükümleme,
ekleme vb.) baskınsa, dilin biçimbilimsel karakterini de (çekimleyen dil, bükümleyen
dil, ekleyen dil, yalınlayan dil gibi) o belirler. Örneğin Türkçe ekleyen dillerin tipik
üyesidir.
4. Dillerde ekleme, bileşme, yineleme, bükümleme, kayma, tonlama, başkalaşma,
kırpma, gerioluşum gibi çeşitli sözcük türetme yolları bulunur. Türkçe bu yolların
birkaçını kullanan bir dildir. Birden fazla türetme yolunun bulunduğu dillerde,
bunlardan biri daha yaygın ve(ya) daha baskın olabilir. Türkçede ekleme en yaygın
türetme yoludur.
5. Ekleme görünen dillerde sözcüklere ekleme daha çok sondan yapılır. Eklemenin
önden ve içten yapıldığı diller de bulunur. Türkçede ekleme sondandır.
6. Ekler, eklendikleri tabana göre sesbilimsel olarak değişime uğrayabilir. Örneğin
Türkçede ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına göre en çok 8 farklı biçime girebilir. Bu
ekler ses açısından birbirinden farklı görünüme sahip olsalar da işlev açısından aynı
olan birimlerdir. Bazı eklerin ise hiç değişmeyen tek bir biçimi bulunur. Türkçede -
ken, -ki, -gil bu tür eklerdendir.
7. Hiçbir sesbilimsel içeriği olmasa da bir (sıfır) ek, paradigmatik olarak varsayılabilir.
Örneğin Türkçede eylem çekimlerinde 3. tekil-kişi kategorisini gösteren öğe, böyle bir
ektir.
8. Bir ek, başka bağlamlarda ayrı ayrı görünen birden fazla eki ortaklaşa temsil
edebilir. Türkçede belirli geçmiş zaman 1. çoğul-kişi eki (-k) böyle bir ektir; tek bir
52
sesten oluşmasına karşın başka biçimbilimsel bağlamlarda ayrı ayrı eklerle (örneğin
geliyorsunuz’da -sun kişiyi, -uz sayıyı) anlatılan hem kişi hem de sayı kategorisini
temsil etmektedir.
4. Sözvarlığı
1. Sözvarlığı, dilin kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş öğelerinden oluşur.
2. Yeni kullanılmaya başlayan bir sözcüğün sözvarlığı öğesi olabilmesi için, o
sözcüğün dilde belirli sıklıkta ve yaygınlıkta kullanılıyor olması gerekir.
3. Sözvarlığı öğelerinin kullanım sıklığı ve yaygınlığı zamanla azalabilir ve artabilir.
Kullanım sıklığı ve yaygınlığı belirgin biçimde düşen sözcükler “eski dil” öğesi
konumuna düşebilir, zamanla kullanımdan da çıkmış (ölmüş) olabilir.
4. Kullanım sıklığı ve yaygınlığı nispeten yüksek olan ve bu sıklık derecesi zamana ve
dönemlere göre pek değişmeyen öğeler, temel sözvarlığı öğeleridir.
5. Başka dilden ödünçleme alınan sözcükler, zamanla “yerlileşerek”, kullanıldıkları
dilin kurallarına, özellikle de söyleyiş kurallarına uyar hale gelebilirler.
6. Sözcükler zaman içinde toplumsal değişimlere de bağlı olarak, sahip oldukları
anlamları kaybedip yeni anlamlar kazanabilir.
7. Bazı sözcüklerin kurumsallaşmış birden fazla anlamı olabilir.
8. Bir sözcük ile aynı, yakın veya zıt anlama gelen başka sözcükler olabilir. Ancak
aynı anlamda olduğu düşünülen sözcüklerde kullanımsal ve değer açısından
farklılıklar görülmektedir.
9. Aynı şekilde sesletilen ve yazılan, birbirinden farklı anlamlara gelen sözcükler
olabilir.
53
10. Sözcükler birbiri ile kavram alanları açısından “üstanlamlılık” veya “altanlamlılık”
ilişkisi kurabilir.
11. Sözcükler dilde kalıplaşmış anlatımlar olarak deyim, atasözü ve kalıpsözler
oluşturur.
12. Sözcükler çeşitli yollarla kısaltılarak kullanılabilir.
13. Sözcüklerin nasıl yazılacağına dair tamamıyla yazı sistemlerini ilgilendiren belirli
kurallar bulunur.
5. Sözdizimi
1. Sözcükler öbekleri, öbekler de tümceleri oluşturmak üzere yan yana gelir. Tümceler
“özne” ve “yüklem” olmak üzere iki ana öbekten oluşur; bu öbekler içinde tümleç olan
başka öbekler de bulunabilir. Bir öbekte, öbeğin karakterini belirleyen baş öğe ile
birlikte, seçimli veya zorunlu başka öğeler de bulunabilir. Baş, öbeğin sağında veya
solunda veya her iki konumda da yer alabilir.
2. Dillerde sözcüklerin yan yana gelmesini düzenleyen diziliş kuralları vardır. Bu
kurallara göre dizilişler, nispeten serbest veya nispeten zorunlu olabilir. Sözcüklerin
dizilişinde belirli ölçülerde serbestlikler olsa da çoğu dilde “temel sözcük dizilişi”
vardır.
3. Bir tümce, başka bir tümce içine, ekler ya da işlevsel sözcükler ile birlikte “neden,
sonuç, amaç, nitelik, yer, zaman” gibi kavramlar açısından bilgi taşıyan tümcecikler
olarak yerleşebilir. Bu tür tümceler, tümceciklerin yapısına göre türlere ayrılır.
4. Bir tümce, öğeleri arasındaki olası yapısal ilişkilerden hareketle birden fazla anlama
(“okuma”ya) sahip olabilir.
54
5. Tümceler, anlam olarak “tam” olmasına karşın bağlamsal veya yapısal olarak bir
öğesi veya öğeleri “eksik” (“eksiltili tümce”) görünebilir.
6. Edimbilim
1. Konuşucu, kurduğu sözcelerle dinleyiciye veya dinleyicilere belli bir bilgi
aktarımında bulunabileceği gibi, bir isteği de aktarabilir. Bu aktarımı dilin kullanım
koşullarına bağlı gerçekleştirir.
2. Sözcelerin (içerdiği sözcüklerin, öbeklerin ve tümce veya tümcelerin) sözlüksel
anlamı, bu sözcenin kullanıldığı “konuşma ortamı”na göre değişebilir. Dinleyici o
sözcelerden, sözcüklerin sözlüksel anlamı dışında kalacak biçimde, kendince anlamlar
çıkarabilir.
3. Konuşucu sözcesini, belirli bir anlama gelmesini sağlayacak ön bilgileri dinleyicinin
bildiğini varsayarak üretebilir.
4. Bir sözce, bu sözce ile birlikte gerçekleşecek olan eylemin bir parçası olabilir: Seni
kınıyorum, Sizi karı koca ilan ediyorum, Bu bebeğe kendi adımı veriyorum vs.
7. Toplumdilbilim
1. Bir dilin kullanımı, o dili kullanan kişinin yaş, cinsiyet, toplumsal konum gibi
(“idiolekt”) veya kişilerin meslek grubu, toplumsal katman gibi (“sosyolekt”)
toplumsal özelliklerine ve konumlarına bağlı olarak farklılaşabilir.
2. Bir dil, bu dili kullanan toplum dışındaki toplum veya toplumlarca “yapı ve
sözvarlığı açısından basitleştirilerek” kullanılabilir (“pidgin”), hatta bu biçim
(“değişke”), o toplum veya toplumların kendi “anadil”lerinden karışmalarla yeni bir
anadili konumuna (“creol”) gelebilir.
55
3. Bir dilin, belli yöre, bölge veya ülkelerde nisbeten küçük (“ağız, şive”) veya büyük
(“lehçe”) farklılıklarla kullanılan biçimlerinden biri, o dili konuşan bütün
topluluklarca kabul edilen iletişim dili (“ölçünlü dil”) olabilir.
4. Bir dilin ölçünlü biçimi ile diğer biçimleri (“ağız, şive, lehçe”) arasında, özellikle
de sözvarlığı ve söyleyiş açısından karışmalar olabilir. Bu tür karıştırmalar,
kullanıcıların saygınlığını düşürebilir.
5. Bir dilde, kullanılması toplumun geneli tarafından hoş karşılanmayan, istenmeyen,
hatta yasaklanan sözcükler, anlatımlar olabilir.
6. Ülkeler dil politikalarıyla, dile yön verme çabası içerisine girebilirler ve dile yön
verebilirler.
8. Ruhdilbilim
1. İlk dil (“anadili”) veya ilk diller (“ikidillilik, çokdillilik”), doğuştan gelen bir
yetenek olarak çocuklar tarafından ortalama ilk 2 yıl içinde öğrenilmiş kabul edilir
ama dil gelişimi çocuğun sonraki yıllarında da devam eder.
2. Anadili edinme süreci ile yabancı dil öğrenme süreçleri aynı değildir.
3. Bireyin psikolojik ve karakteristik özellikleri, onun dil öğrenim ve gelişim süreçleri
ile dili kullanımını doğrudan etki eder.
4. İkidilli ve çokdilli bireylerde, dil kullanım becerileri her dilde eşit olmayabilir; o
birey üzerinde dillerden biri diğeri veya diğerlerine baskın olabilir.
5. Bir dil, geç dil gelişim aşamalarında (“yabancı dil olarak”) öğrenilmiş olsa da,
kullanma sıklığı ve süresine bağlı olarak zamanla ikidillilik veya çokdillilik sürecinde
yer alacak konuma gelebilir.
56
6. Dili kullanmak, nihayetinde, öğrenilmiş ve geliştirilmiş bir beceri olduğu için, eğer
yeterince kullanılma ortamı sağlanmazsa, dil becerileri gerileyebilir.
9. Metindilbilim
1. Yazılı veya sözlü, belirli bir iletisi olan her dil öğesi, bir metindir.
2. Tümce dilbilgisi gibi metin dilbilgisinde de söz edilebilir.
3. Metinde yer alan bir öğenin anlamı, içinde yer aldığı metinsel bağlama dayalıdır.
4. Metinde yer alan dilsel öğelerin anlamsal içeriğine, metinde daha önce veya daha
sonra geçen bir başka öğeden hareketle (“anaphoric/cataphoric”) ulaşılabilir.
5. Metinde yer alan gönderimsel öğelerin gönderim kaynağına metnin dışından
(“dünya bilgisi” yoluyla) da ulaşılıyor olabilir.
6. Metni oluşturan birimler (öbekler, tümceler) arasındaki bağlantılar, kavramsal
olarak (“coherence”) veya açık dilsel bağlayıcılar kullanılarak (“cohesion”) kurulur.
Bu listede yer alan bilgilerin YOT okutmanları tarafından bilinmesi gerektiği
düşünülmektedir. Maddeler, alan ile ilgili birçok konuyu içinde barındırmaktadır. Bir
maddenin anlaşılabilmesi konu ile ilgili birden fazla bilgiye sahip olmayı
gerektirmektedir. Örneğin 4. Bölüm Sözvarlığının 1. maddesi olan “Sözvarlığı, dilin
kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş öğelerinden oluşur.” Bilgisi için kök
sözcük ve türemiş öğelerin nasıl yapılandığına ilişkin bilgi sahibi olunması gerekir.
Sözdizimi Bölümünün 1. maddesi olan “Sözcükler öbekleri, öbekler de tümceleri
oluşturmak üzere yan yana gelir. Tümceler “özne” ve “yüklem” olmak üzere iki ana
öbekten oluşur; bu öbekler içinde tümleç olan başka öbekler de bulunabilir. Bir
öbekte, öbeğin karakterini belirleyen baş öğe ile birlikte, seçimli veya zorunlu başka
57
öğeler de bulunabilir. Baş, öbeğin sağında veya solunda veya her iki konumda da yer
alabilir.” ifadesini anlamlandırabilmek için sözcük öbekleri ve sözdizimi kuralları
konusunda bilgi sahibi olmak gerekir. Sözdizimi Bölümünün bir diğer maddesi olan
“Bir tümce, başka bir tümce içine, ekler ya da işlevsel sözcükler ile birlikte “neden,
sonuç, amaç, nitelik, yer, zaman” gibi kavramlar açısından bilgi taşıyan tümcecikler
olarak yerleşebilir. Bu tür tümceler, tümceciklerin yapısına göre türlere ayrılır.”
bilgisi için yantümceleme özelliklerini, ad yantümcelerini, ortaçlı yapıları, ulaçlı
yapıları ve işlevlerini tanıyor olmak önemlidir. Edimbilim Bölümündeki “Konuşucu,
kurduğu sözcelerle dinleyiciye veya dinleyicilere belli bir bilgi aktarımında
bulunabileceği gibi, bir isteği de aktarabilir. Bu aktarımı dilin kullanım koşullarına
bağlı gerçekleştirir.” maddesi de sözce kavramı konusunda, sözcelerin nasıl işlevler
taşıyabileceği konusunda bilgi sahibi gerektirir. Ruhdilbilim Bölümünün 2. maddesi
“Anadili edinme süreci ile yabancı dil öğrenme süreçleri aynı değildir.” ile edinim
ve öğrenme arasındaki farka ilişkin bilgilere sahip olmak önemlidir. Metindilbilimin
6. Maddesi “Metni oluşturan birimler (öbekler, tümceler) arasındaki bağlantılar,
kavramsal olarak (“coherence”) veya açık dilsel bağlayıcılar kullanılarak
(“cohesion”) kurulur.” bilgisi adıllar, gönderimsel öğeler, bağlaçlar gibi birçok dilsel
birimin işlevine yönelik bilgi sahibi olmayı gerektirir. Diğer her bir madde de kendi
içinde bu tür ayrıntılara sahiptir.
58
5.2. Okutmanlarla Gerçekleştiren Uygulama Bulguları
5.2.1. YOT Okutmanları ile Yazılı Uygulama Bulguları
YOT okutmanlarının DHB listesindeki maddelere yönelik olarak bilgi sahibi
olup olmadıklarını betimleyebilmek amacıyla yapılan yazılı uygulamanın bulgularını
değerlendirebilmek için DHB Listesinde yer alan bölümlere bağlı olarak alanlar
oluşturulmuş ve uygulamadaki soruların doğru ve yanlış cevap oranı alanlara göre
tablolaştırılmıştır. DHB listesinde yer alan bölümlerin alan numaraları Tablo 6’da yer
almaktadır.
Tablo 6: YOT Okutmanları Yazılı Uygulama: Alanlar
Alan Konu
1. alan Genel bilgiler
2. alan Sesbilim
3. alan Biçimbilim
4. alan Sözvarlığı
5. alan Sözdizimi
6. alan Edimbilim
7. alan Toplumdilbilim
8. alan Ruhdilbilim
9. alan Metindilbilim
Tablo 7’de Tablo 6’da yer alan alanlar verilen doğru cevap sayısı yer
almaktadır.
59
Tablo 7: YOT Okutmanları Yazılı Uygulama: Alanlara Göre Doğru Cevap Sayısı
Alan Madde Bölüm Soru Doğru
sayısı %
Alan Madde Bölüm Soru
Doğru
sayısı %
1
1 1. bölüm 1 16 84
5
1 2. Bölüm 8 8 42
2 1. bölüm 3 10 53 2 2. Bölüm 2 14 74
3 1. bölüm 4 17 89 3 3. Bölüm 12 17 89
4 1. bölüm 5 11 58 4 2. Bölüm 7 9 47
5 1. bölüm 7 17 89 5 2. Bölüm 5 9 47
6 1. bölüm 8 15 79 Ortalama 60
7 1. bölüm 9 16 84
6
1 2. Bölüm 4 8 42
8 1. bölüm 10 6 32 2 1. bölüm 33 18 95
9 1. bölüm 11 13 68 3 1. bölüm 24 8 42
10 1. bölüm 19 14 74 4 2. Bölüm 9 3 16
Ortalama 71 Ortalama 49
2
1 1. bölüm 14 15 79
7
1 1. bölüm 21 14 74
2 2. Bölüm 1 6 32 2 1. bölüm 29 17 89
3 3. Bölüm 1 15 79 3 4. Bölüm 5 5 26
4 3. Bölüm 3 14 74 4 1. bölüm 26 17 89
5 3. Bölüm 7 12 63 5 1. bölüm 6 17 89
6 4. Bölüm 1 6 32 6 1. bölüm 28 14 74
7a 3. Bölüm 8 6 32 Ortalama 74
7b 3. Bölüm 9 1 5
8
1 1. bölüm 2 12 63
7c 3. Bölüm 6 8 42 2 1. bölüm 30 16 84
8 3. Bölüm 11 8 42 3 1. bölüm 31 15 79
9 3. Bölüm 2 9 47 4 1. bölüm 32 15 79
10 2. Bölüm 10 8 42 5 1. bölüm 25 10 53
11 3. Bölüm 13 5 26 6 1. bölüm 13 17 89
12 2. Bölüm 3 9 47 Ortalama 75
13 4. Bölüm 7 10 53
9
1 1. bölüm 12 15 79
14 4. Bölüm 6 6 32 2 1. bölüm 22 16 84
15 4. Bölüm 2 4 21 3 1. bölüm 27 11 58
16 1. bölüm 15 16 84 4 4. Bölüm 13 7 37
Ortalama 46 5 4. Bölüm 14 5 26
3
1 4. Bölüm 3 3 16 6 4. Bölüm 9 16 84
2 3. Bölüm 14 13 68 Ortalama 61
3 3. Bölüm 4 4 21 GENEL ORTALAMA 59
4 4. Bölüm 8 8 42
5 2. Bölüm 6 7 37
6 4. Bölüm 10 11 58
7 4. Bölüm 11 2 11
8 4. Bölüm 11 2 11
Ortalama 33
4
1 1. bölüm 16 12 63
2 1. bölüm 17 11 58
3 1. bölüm 18 11 58
4 1. bölüm 23 10 53
5 2. Bölüm 11 4 21
6 1. bölüm 20 16 84
8 4. Bölüm 4 12 63
9 3. Bölüm 15 18 95
10 4. Bölüm 12 9 47
11 3. Bölüm 10 14 74
12 3. Bölüm 5 10 53
13 3. Bölüm 16 17 89
Ortalama 63
60
Tablo 7’ye bakıldığında okutmanlarla yapılan uygulamada, genel bilgiler
alanında % 71, Sesbilim alanında % 46, Biçimbilim alanında % 33, Sözvarlığı
alanında % 63, Sözdizimi alanında % 60, Edimbilim alanında % 49, Toplumdilbilim
alanında % 74, Ruhdilbilim alanında % 75, Metindilbilim alanında % 61 oranlarında
başarı gösterildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Genel başarı ortalaması % 59’dur.
Tabloya bakıldığında en yüksek doğru cevap sayısının Ruhdilbilim alanında olduğu,
en düşük doğru yanıt sayısının ise Biçimbilim konuları ile ilgili olduğu görülmektedir.
Dil Hakkında Genel Bilgiler olan 1. Alan ile ilgili sorulara verilen yanıtlara
bakıldığında genel başarı ortalamasının %71 olduğu görülmektedir. 1., 3., 5., 6., 7. ve
10. maddeler ile ilgili sorulara verilen yanıtlarda %70’in üzerinde başarı görülürken
2., 4., 8. ve 9. Maddeler ile ilgili sorular verilen yanıtlarda %70’in altında başarı
görülmektedir. 2. Madde dünyada dil konuşmayan bir insan topluluğunun olmaması
hakkındadır ve bu iletişim için dil kullanımının evrensel olmasını da içine alan bir
maddedir. Bu madde ile ilgili soruya doğru cevap verilme oranı %53’tür. 4. Madde
dillerin öznel yargılarla nitelenemeyeceği ile ilgilidir Bir dilin diğer dillerden üstün
olarak nitelenemeyeceği bilgisini barındıran bu madde ile ilgili soruya verilen doğru
yanıtların yüzdesi %32’dir. Bir dilde aynı işleve sahip birden fazla birimin varlığını
sürdüremeyeceği, aynı işleve sahip gibi görünen birimlerin kullanım değeri açısından
farklı oldukları bilgisi yabancı dil olarak Türkçe öğretenler için bilinmesi gereken
oldukça önemli bir bilgidir. %70’in altında başarı görülen bir diğer madde ise %68
başarı oranı görülen 9. maddedir. Dillerin arasındaki farklılıkların coğrafi konumla da
bağlantılı olduğuna yönelik bilgi veren bu madde ile ilgili bilgi sahibi olunması da
önemlidir. Düzenlenecek bir öğretmen eğitimi programının Dil Hakkında bilgiler
bölümünde bu maddeler ile ilgili bilgilerin yer alması gerekmektedir.
61
Sesbilim alanındaki sorular ile ilgili genel başarı ortalaması %46’dır. Alan ile
ilgili 16 madde yer almaktadır ve bu alandaki 1., 3., 4. ve 9. maddeler ile ilgili sorulara
verilen yanıtlarda %70’in üzerinde doğruluk oranı görülürken 5. ve 13. madde için
%50’nin üzerinde başarı söz konusudur. Diğer maddelerdeki başarı oranı %50’nin
altındadır. Bu durum alanda öğretim gerçekleştiren okutmanların sesbilim alanındaki
bilgilere hakim olmadığını göstermektedir.
Biçimbilim alanındaki sorulara verilen yanıtlara bakıldığında genel başarı
ortalamasının %33 olduğu görülmektedir. Hiçbir madde için %70’in üzerinde başarı
görülmezken 2. ve 6. maddelerde %50’nin üzerinde başarı diğer maddelerde ise
%50’nin altında başarı görülmektedir. Çekim, türetim, ekler ve işlevlerine yönelik
bilgilerin yer aldığı maddelerin bilinmesi yabancı dil olarak Türkçe öğretimi için önem
taşımaktadır. Ancak okutmanların bu konuda bilgilerin yetersiz olduğunu söylemek
mümkündür.
4. Alan olan Sözvarlığı ile ilgili başarı oranı %63 ile %70 başarının altındadır.
6., 9., 11. ve 13. madde ile ilgili sorulara verilen yanıtlarda %70’in üzerinde başarı
görülürken diğer 9 madde için verilen yanıtlarda %70’in altında başarı görülmektedir.
Sözvarlığının dilin kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş öğelerinden
oluştuğu, yeni kullanılmaya başlayan bir sözcüğün sözvarlığı öğesi olabilmesi için, o
sözcüğün dilde belirli sıklıkta ve yaygınlıkta kullanılıyor olması gerektiği, sözcüklerin
kullanım sıklıklarını kaybedip “eski dil” öğesi olabileceği, başka dilden ödünçleme
sözcüklerin, kullanıldıkları dilin kurallarına, özellikle de söyleyiş kurallarına uyar hale
gelip yerlileşebileceği, sözcüklerin birbiri ile kavram alanları açısından
“üstanlamlılık” veya “altanlamlılık” ilişkisi kurabileceği ve sözcüklerin çeşitli yollarla
62
kısaltılabileceği gibi bilgileri içeren maddelere verilen doğru yanıt oranın düşüklüğü
okutmanların bu tür bilgilere yönelik eğitim almaları gerektiğini göstermektedir.
5 maddenin bulunduğu Sözdizimi alanında verilen doğru yanıt %60’tır. 2. ve 3.
maddelerde %70’in üzerinde başarı görülürken tümcenin içinde yer alan ve belirli
işleve sahip olan birimleri ile ilgili olan 1. madde, tümcenin farklı okuma bir başka
deyişle farklı anlamlara gelebileceği ile ilgili olan 3. madde ve bazı birimleri eksik
olan, eksiltili tümce olarak adlandırılan ve dilbilgisi dışı olarak kabul edilemeyecek
tümcelerin varlığı ile ilgili bilgi içeren madde için verilen doğru yanıt sayısı %50’nin
altındadır.
Edimbilim alanındaki başarı %49’dur. 6. alanda yer alan 4 madden biri olan 2.
maddede %95 başarı, diğer üç maddede ise başarının %50’nin altında olduğu
görülmektedir. Dilin kullanım koşullarına bağlı olarak konuşucunun sözce ile farklı
şeyler ifade edebileceğini, konuşucunun sözcesini, dinleyicinin gerekli ön bilgilere
sahip olduğunu varsayarak üretebileceği gibi iletişim için önemli olan bilgilerin
bilinmediği ortaya çıkmaktadır. 4. Madde ile bir sözce ile aynı zamanda bir eylem
gerçekleştirildiğine yönelik bilgiyi içeren soruya verilen doğru yanıt oranı %16’dır.
Oldukça düşük bir oranda başarı görülen bu madde “sizi karı koca ilan ediyorum”,
“rica ediyorum” gibi ifadelerin içinde bir de eylem barındırdığının bilgisine sahip
olmadıklarını göstermektedir.
7. alan olan Toplumdilbilim alanındaki sorulara verilen doğru yanıt %74’tür. 6
maddeden 5’inde başarı %70’in üzerindedir. 2. maddede %26 oranında başarı
görülmüştür. Bu madde bir dilin farklı yerlerde basitleştirilerek kullanılabileceğine ve
hatta anadili olabileceğine yönelik bir bilgi içermektedir.
63
Ruhdilbilim alanının genel başarı ortalaması %75’tir. 6 maddeden oluşan
alanda 4 madde için başarı %70’in üzerindeyken 2 maddede %70’in altındadır.
%70’in altında başarı görülen 1. madde dil edinimi ile ilgili bilgi içermekte ve yabancı
dil öğretimi alanında büyük önem taşımaktadır. %53 başarı görülen 5. Madde ise
öğrenilen yabancı dilin kullanım sıklığına bağlı olarak ikinci dil düzeyine gelebileceği
ile ilgilidir.
Son alan olan Metindilbilimin başarı oranı ise %61 ile %70 başarının altında
kalmıştır. 1., 2. ve 6. maddelerde %70’in üzerinde başarı görülürken 3. maddede başarı
%58, 4. ve 5. maddelerde ise %50’nin altındadır.
Listede yer alan her madde oldukça genel ifadeler taşımaktadır. Bu sebeple bir
maddenin bilinmemesi alan ile ilgili birçok bilgiye sahip olunmadığını göstermektedir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde özellikle %70’in altında başarı görülen maddelerin
yapılacak olan bir öğretmen eğitimi programının dil hakkında bilgiler ile ilgili
bölümünde yer alması gerektiğini söylemek mümkündür.
5.2.2.YOT Okutmanlarının DHB’ye İlişkin Görüşleri
YOT okutmanları ile gerçekleştirilen görüşmelerin sonucunda DHB Listesinde
yer alan maddeler için bilgi sahibi olma açısından ve bu maddenin YTÖ için gerekliliği
açısından bulgular elde edilmiştir. Tablo 8’de YOT okutmanlarının DHB listesinde
yer alan maddeleri bilip bilmediklerine ilişkin kendi beyanları ile ilgili bulgular yer
almaktadır. Tablo 8’de tüm alanlardaki her bir madde için verilen yanıtlar yüzde olarak
yer almaktadır.
64
Tablo 8: YOT Okutmanın Bilgi Sahibi Olma Açısından Kendi Beyanları: Maddelere
Göre Değerlendirme
Alan Madde Bilmiyor
%
Az
biliyor
%
Biliyor
%
İyi
biliyor
%
Alan Madde Bilmiyor
%
Az
biliyor
%
Biliyor
%
İyi
biliyor
%
1
1 29 0 0 71
5
1 7 29 36 29
2 64 7 0 29 2 0 14 50 36
3 36 7 7 50 3 0 0 36 64
4 0 7 7 86 4 0 0 29 71
5 0 7 0 93 5 0 0 57 43
6 36 14 7 43 ortalama 1 9 41 49
7 36 29 14 21
6
1 0 7 29 64
8 14 14 21 50 2 0 7 29 64
9 36 29 14 21 3 0 7 29 64
10 14 36 14 36 4 7 21 43 29
ortalama 26 15 9 50 ortalama 2 11 32 55
2
1 14 14 14 57
7
1 0 14 29 57
2 29 0 21 50 2 57 14 7 21
3 7 21 14 57 3 0 7 50 43
4 0 0 21 79 4 0 0 50 50
5 7 0 29 64 5 0 0 0 100
6 7 7 0 86 6 7 7 29 57
7 21 29 7 43 ortalama 11 7 27 55
a 21 43 7 29
8
1 7 21 43 29
b 14 43 7 36 2 0 29 29 43
c 21 43 7 29 3 0 7 43 50
8 21 21 14 43 4 0 7 29 64
a 14 14 21 36 5 0 0 36 64
b 14 21 21 43 6 0 0 36 64
c 29 21 14 36 ortalama 1 11 36 52
9 29 29 14 29
9
1 7 14 14 64
10 50 14 7 29 2 0 7 21 71
11 29 14 21 36 3 0 0 21 79
12 7 14 29 50 4 0 7 50 43
13 0 7 43 50 5 0 14 36 50
14 7 0 29 64 6 0 7 50 43
15 0 0 29 71 ortalama 1 8 32 58
16 0 7 7 86
ortalama 16 17 17 50
3
1 0 0 14 86
2 0 7 50 43
3 7 21 43 29
4 7 21 36 36
5 0 14 14 71
6 7 29 29 36
7 14 50 0 36
8 36 21 7 36
ortalama 9 21 24 46
4
1 0 0 14 86
2 7 0 14 79
3 7 0 14 79
4 7 0 7 86
5 7 7 21 64
6 0 0 7 93
7 0 0 7 93
8 0 0 0 100
9 0 0 0 100
10 14 21 14 50
11 0 0 0 100
12 0 7 7 86
13 0 0 0 100
ortalama 3 3 8 86
65
YOT Okutmanlarının DHB’ye ilişkin kendi beyanları DHB listesindeki
alanlara göre Tablo 9’da yer almaktadır.
Tablo 9: YOT Okutmanın Bilgi Sahibi Olma Açısından Kendi Beyanları: Alanlara
Göre Değerlendirme Alan 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Beyanlar % % % % % % % % %
Bilmiyor 26 16 9 3 1 2 11 1 1
Az biliyor 15 17 21 3 9 11 7 11 8
Biliyor 9 17 24 8 41 32 17 36 32
İyi biliyor 50 50 46 86 49 55 55 52 58
Tablo 9’da görüldüğü gibi 1. Alan olan Genel Bilgiler ile ilgili maddeleri
bilmediğini beyan eden okutman oranı %26’dır. Okutmanların %26’sı genel bilgiler
arasında yer alan maddeleri bilmediğini belirtmişlerdir. %15’i az bildiğini söylerken
% 9’u bildiğini söylemiş ve %50’si ise konu ile ilgili bilgilere çok iyi hakim olduğunu
ifade etmiştir.
Sesbilim ile ilgili maddelere olarak %16’sı bilmediğini, %17’si az bildiğini,
%17’si bildiğini ve %50’si iyi bildiğini belirtmektedir.
3. alan olan Biçimbilim konularını okutmanların %9’u bilmediğini, %21’i az
bildiğini, %24’ü bildiğini ve %46’sı da iyi bildiğini söylemiştir.
Sözvarlığı ile ilgili maddelere yönelik beyanlara bakıldığından %3’ünün
bilmediğini %3’ünün az bildiğini %8’inin bildiğini %86’sının da çok iyi bildiğini
beyan ettiği görülmektedir.
5. alan olan Sözdizimi ile ilgili maddeler için okutmanların %1’i bilmediğini,
%9’u az bildiğini,%41’i bildiğini %49’u da iyi bildiğini belirtmişlerdir.
Edimbilim DHB listesinde 6. Alan olarak yer almaktadır. Edimbilim ile ilgili
maddelere okutmanların % 2’si bilmediğini, %11’i az bildiğini, % 32’si bildiğini,
%55’i de iyi bildiğini ifade etmişlerdir.
66
7. alan olan Toplumdilbilim alanındaki maddelere yönelik beyanlara
bakıldığında okutmanların %11’inin bilmediği, %7’sinin az bildiği, %17’sinin bildiği
ve %55’inin de iyi bildiği görülmektedir.
Ruhdilbilim 8. Alan olarak yer almaktadır. Ruhdilbilim alanı ile ilgili maddeler
ile ilgili okutmanların %1’i bilmediğini, %11’i az bildiğini, %36’sı bildiğini ve %52’si
de bildiğini ifade etmiştir.
9. alan olan Metindilbilim ile ilgili olarak ise %1’i bilmiyorum, %8’i az
biliyorum, %32’si biliyorum ve %58’i de iyi biliyorum şeklinde beyanlarda
bulunmuşlardır.
Tüm alanlara bakıldığında biçimbilim hariç diğer alanlarda okutmanların
%50’sinin maddeleri iyi bildikleri yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır. YOT
okutmanlarıyla gerçekleştirilen yazılı uygulama sonuçları ve YOT okutmanlarının
listedeki bilgilere sahip olma ile ilgili kendi beyanları Tablo 10’da yer almaktadır.
Tablo 10: Yazılı Uygulama Bulguları ve YOT Okutmanlarının Bilgi Sahibi Olma
Açısından Kendi Beyanları
Yazılı
Uygulama
Sonucu
YOT Okutmanlarının Kendi
Beyanları
Alan
Doğru
Oranı
%
Bilmiyor
%
Az
%
Biliyor
%
İyi
biliyor
%
1 71 26 15 9 50
2 46 16 17 17 50
3 33 9 21 24 46
4 63 3 3 8 86
5 60 1 9 41 49
6 49 2 11 32 55
7 74 11 7 27 55
8 75 1 11 36 52
9 61 1 8 32 58
67
Tablo 10’da da görüldüğü gibi okutmanların yapılan yazılı uygulama
sonucundaki başarıları ile kendi beyanları arasında farklılıklar vardır. Genel Bilgiler
ile ilgili sorulara verilen yanıtlarda %71 oranında başarı görülürken okutmanların
%50’si iyi bildiğini %9’u da bildiğini beyan etmişlerdir. Bu durum konu ile ilgili
bilgilere sahip olsalar da dilsel farkındalık konusunda eksikleri olması nedeniyle
bildikleri bilgileri adlandırmada sorun yaşamalarından kaynaklanıyor olabilir.
Sesbilim ile ilgili sorulara verilen doğru yanıt oranının %46 olduğu ancak
okutmanların kendi beyanlarına göre %50’nin iyi bildiği, %17’nin ise bildiği yönünde
açıklama yaptığı görülmektedir. Okutmanların kendi beyanları ile yazılı uygulamayla
ortaya çıkan sonuç farklıdır. Yazılı uygulamada başarı ortalaması en düşük olan alan
biçimbilim alanıdır. %33 başarının görüldüğü bu alanda okutmanların %46’sı
maddeleri iyi bildiğini, %24 ise bildiğini iddia etmektedir. Maddeleri bildiğini iddia
eden okutman oranı %70’tir ve %33 başarı görülen bu alan için okutmanların bilgiye
ihtiyacı olduğunu söylemek mümkündür. %63 başarı görülen Sözvarlığı için de
okutmanların %86’sı iyi bildiğini beyan etmektedir. Yazılı sınav sonuçları ile
örtüşmeyen beyanlar düşünüldüğünde de okutmanların bu konuda bilgilendirilmesi
gerektiği sonucuna varılabilir. Diğer alanlarda da durum aynıdır. Yazılı uygulama
sonuçlarının iyi biliyorum ve biliyorum diyen okutman oranından düşük olduğu
görülmektedir. Bu durumda da okutmanların bildiklerini düşündükleri konularda bazı
eksikleri ortaya çıkmaktadır ve yapılacak olan bir eğitimde bu tür bilgilere yer
verilmedir.
YOT okutmanlarıyla yapılan sözlü görüşmede DHB Listesindeki bilgilerin
YTÖ gerçekleştirmek için gerekli olup olmadıklarına yönelik görüşleri de alınmıştır.
Görüşler Tablo 11’de yer almaktadır.
68
Tablo 11: YOT Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri
Alan Madde Gereksiz
%
Pek
gerekli
değil
%
Gerekli
%
Çok
gerekli
%
Alan Madde Gereksiz
%
Pek
gerekli
değil
%
Gerekli
%
Çok
gerekli
%
1
1 57 7 0 36
5
1 14 7 7 71
2 71 21 0 7 2 0 7 7 86
3 50 14 14 21 3 0 0 0 100
4 7 7 0 86 4 7 0 0 93
5 7 7 7 79 5 0 0 0 100
6 14 21 7 57 Ortalama 4 3 3 90
7 36 0 21 43
6
1 0 0 7 71
8 21 7 14 57 2 7 14 0 79
9 36 14 29 21 3 7 21 14 57
10 29 29 14 29 4 14 21 7 57
Ortalama 33 13 10 44 Ortalama 7 14 7 66
2
1 0 14 7 79
7
1 0 7 14 79
2 7 14 0 79 2 64 29 7 0
3 7 7 0 86 3 7 14 29 50
4 7 0 0 93 4 14 7 29 50
5 7 0 0 93 5 7 0 0 93
6 0 7 7 86 6 36 36 0 29
7 43 14 7 36 Ortalama 21 15 13 50
a 50 21 7 21
8
1 14 0 21 64
b 43 21 7 29 2 0 14 7 79
c 36 29 14 21 3 0 0 7 93
8 29 7 14 50 4 0 0 7 93
a 21 7 21 50 5 7 0 7 86
b 21 7 21 50 6 0 0 7 93
c 36 14 14 36 Ortalama 4 2 10 85
9 14 14 43 29
9
1 7 7 7 79
10 29 21 29 21 2 0 7 7 86
11 21 14 21 43 3 0 0 7 93
12 7 7 14 71 4 0 7 7 86
13 0 7 0 93 5 0 7 7 86
14 0 0 0 100 6 0 0 14 86
15 0 0 0 100 Ortalama 1 5 8 86
16 0 7 0 93 GENEL ORTALAMA
Ortalama 17 11 10 62
3
1 0 0 0 100
2 0 0 0 100
3 14 0 0 86
4 7 7 14 71
5 0 0 0 100
6 0 0 7 93
7 7 14 7 71
8 0 14 7 79
Ortalama 4 4 4 88
4
1 0 14 7 79
2 36 0 0 64
3 43 21 0 36
4 21 7 7 64
5 43 21 0 36
6 7 29 0 64
7 0 7 0 93
8 0 0 0 100
9 0 0 0 100
10 14 14 14 57
11 0 0 0 100
12 0 0 7 93
13 0 0 7 93
Ortalama 13 9 3 75
69
Tablo 11’de tüm maddelere ilişkin görüşler yer almaktadır. Tablo 12’de ise
alanlara göre genel ortalamalara yer verilmiştir.
Tablo 12: YOT Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri: Alanlara
Göre Değerlendirme Alan 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Beyanlar % % % % % % % % %
Gereksiz 33 17 4 13 4 7 21 3 1
Pek gerekli değil 13 11 4 9 3 14 15 2 5
Gerekli 10 10 4 3 3 7 13 10 8
Çok gerekli 44 62 88 75 90 66 60 85 86
Tablo 12’de de görüldüğü gibi Genel Bilgiler alanındaki maddeler hariç diğer
alanlardaki maddelerin “çok gerekli” olduğu yönünde görüş alınmıştır. Genel bilgiler
bölümünde yer alan bilgiler için %33 “gereksiz”, %13 “pek gerekli değil” yorumu
alınmış olmasına rağmen %50’nin üzerinde “gerekli” ve “çok gerekli” ifadeleri
seçilmiştir. Biçimbilim alanında %88 oranında “çok gerekli” ifadesinin seçildiği,
Sözdizimi alanındaki maddeler için %90 oranında “gerekli” olduğu yönünde görüş
bildirildiği, Ruhdilbilim alanındaki bilgiler için %85 oranında “gerekli” ifadesinin ve
Metindilbilim alanında da %86 oranında “gerekli” ifadesinin seçildiği görülmektedir.
Bulgular genel olarak değerlendirildiğinde YOT okutmanlarının genel olarak tüm
alanların öğretmen eğitimi programında yer alması gerektiği yönünde görüş bildirdiği
sonucuna ulaşılmaktadır.
5.2.3. İngilizce Okutmanlarının DHB’ye İlişkin Görüşleri
İngilizce okutmanlarıyla DHB Listesindeki maddelerin gerekliliğine ilişkin
yapılan görülme sonuçları Tablo 13’te yer almaktadır.
70
Tablo 13: İngilizce Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri
Alan Madde Gereksiz
%
Pek
gerekli
değil
%
Gerekli
%
Çok
gerekli
%
Alan Madde Gereksiz
%
Pek
gerekli
değil
%
Gerekli
%
Çok
gerekli
%
1
1 0 33 33 33
5
1 0 7 7 87
2 7 7 53 33 2 0 7 7 87
3 7 20 40 33 3 0 0 13 87
4 0 0 7 93 4 0 0 13 87
5 0 0 27 73 5 0 7 0 93
6 0 13 33 53 Ortalama 0 4 8 88
7 0 27 27 47
6
1 0 0 13 87
8 0 20 27 53 2 0 0 7 93
9 0 33 27 40 3 0 7 13 80
10 7 13 47 33 4 7 13 0 80
Ortalama 2 17 32 49 Ortalama 2 5 8 85
2
1 7 0 47 47
7
1 0 13 27 60
2 0 0 20 80 2 7 27 13 53
3 0 0 27 73 3 0 27 20 53
4 0 0 33 67 4 0 20 20 60
5 0 13 20 67 5 0 0 33 67
6 0 0 13 87 6 0 33 27 40
7 0 20 27 53 Ortalama 1 20 23 56
a 13 7 33 47
8
1 0 20 27 53
b 13 7 33 47 2 0 20 20 60
c 0 13 33 53 3 0 13 13 73
8 13 0 27 60 4 0 13 20 67
a 0 0 53 47 5 0 13 27 60
b 0 0 53 47 6 0 0 20 80
c 0 20 33 47 Ortalama 0 13 21 66
9 0 40 13 47
9
1 0 0 33 67
10 0 0 40 60 2 0 20 27 53
11 0 0 40 60 3 0 7 7 87
12 0 33 20 47 4 0 7 13 80
13 7 7 20 67 5 0 0 27 73
14 0 0 33 67 6 0 7 13 80
15 0 0 0 100 Ortalama 0 7 20 73
16 0 27 13 60
Ortalama 3 8 29 60
3
1 0 0 20 80
2 0 0 20 80
3 0 13 33 53
4 0 13 33 53
5 7 7 13 73
6 7 13 13 67
7 7 13 7 73
8 0 20 13 67
Ortalama 3 10 19 68
4
1 7 7 13 73
2 7 13 27 53
3 0 20 33 47
4 7 0 40 53
5 7 0 20 73
6 0 13 7 80
7 0 0 20 80
8 0 0 7 93
9 0 0 0 100
10 0 13 13 73
11 0 0 7 93
12 0 0 0 100
13 0 7 7 87
Ortalama 2 6 15 77
71
Tablo 14’te İngilizce okutmanlarının bilgilerin gerekliliklere yönelik
görüşlerine alanlar açısından genel ortalama olarak yer verilmiştir.
Tablo 14: İngilizce Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri:
Alanlara Göre Değerlendirme Alan 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Beyanlar % % % % % % % % %
Gereksiz 2 3 3 2 0 2 1 0 0
Pek gerekli değil 17 8 10 6 4 5 20 13 7
Gerekli 32 29 19 15 8 8 23 21 20
Çok gerekli 49 60 68 77 88 85 56 66 73
Tablo 14’e bakıldığından İngilizce okutmanlarından en fazla %3 oranında
bilgilerin “gereksiz” olduğu yönünde görüş alınmıştır. “Pek gerekli olmadığını”
belirten İngilizce okutman oranı da en fazla %20’dir. Bu çerçevede
değerlendirildiğinde alanlardaki bilgilerin gerekli olduğu ve bir öğretmen eğitimi
programının dil hakkında bilgiler bölümünde yer almaları gerektiği sonucuna
varılmaktadır.
Tablo 12 (YOT Okutmanlarının Bilgilerin Gerekliliğine Yönelik Görüşleri:
Alanlara Göre Değerlendirme) ve Tablo 14 (İngilizce Okutmanlarının Bilgilerin
Gerekliliğine Yönelik Görüşleri: Alanlara Göre Değerlendirme) birlikte ele
alındığında YOT okutmanları ve İngilizce okutmanlarının görüşlerinde paralellik
olduğu görülmektedir. Hem YOT gerçekleştiren hem de bir yabancı dilin öğretimini
gerçekleştiren İngilizce Okutmanları bilgilerin gerekliliği yönünde görüş
bildirmişlerdir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde yabancı dil olarak Türkçe
öğretecekler için düzenlenecek bir eğitim programında DHB listesinde yer alan
alanların yer alması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
72
6. YOT ÖĞRETMENİ EĞİTİMİ İÇİN DHB ÖNERİSİ
Bu bölümde, 5.1. YTÖ için DHB Listesi başlığı altında yer alan ve yapılan
görüşmeler ve yazılı uygulamalar sonucunda YOT öğretmeni için gerekli olduğu
sonucuna varılan DHB’lere, yabancı dil olarak Türkçe öğretmenliği için düzenlenecek
bir programının içeriğini oluşturacak bir düzenle yer verilmektedir.
Öneri içerikte yer alan bölümler ve başlıklar için amaç, aday öğretmen
açısından kazanım, DHB ile ilgili açıklamalar, aday öğretmene notlar şeklinde alt
başlıklarla düzenleme yapılmış, açıklama kısmında DHB listesindeki maddeler kendi
içinde başlıklandırılmıştır. Gerekli olduğu düşünülen maddeler ile ilgili açıklamalar
yapılmış ve örnekler verilmiştir. Ancak, bazı maddeler için ek bilgiye gerek
olmadığından açıklama yapılmamıştır. Hedef kitle tek bir alandan mezun olanlar
olmadığı için kullanılan terimlerin sadece dilbilim alanından olmamasına dikkat
edilmiş, farklı bölümlerden mezun olanların da tanıyacağı terimler kullanılmıştır.
YOT öğretmen eğitimi için düzenlenecek bir programın dil hakkında bilgiler
bölümünde yer almasının uygun olduğu düşünülen içerik, dilbilim alanları göz önünde
bulundurularak dokuz bölümde düzenlenmiş, bu bölümler de kendi içinde
başlıklandırılmıştır. Önerilen programın bölümleri ve bölümlerdeki başlıklar Tablo
15’te yer almaktadır.
Tablo 15: YOT Öğretmeni için DHB Konu Başlıkları
BÖLÜM BAŞLIKLAR
1. Dil Hakkında Genel Bilgiler
A. Diller
B. Dillerdeki Değişim
C. Yazı Dizgesi
2. Sesbilim
A. Ses Aygıtı
B. Dil Seslerinin Diziliş Olasılıkları
C. Seslerin Sınıflandırılması
D. Ses Olayları
E. Bürünsel Özellikler
73
F: Ses ve Harf
3. Biçimbilim
A. Kökler, Türemiş ve Çekimlenmiş Yapılar
B. Dil Tipolojisi
C. Eklemeli Dil Özellikleri (Türkçe)
4. Sözvarlığı
A. Sözvarlığı Öğeleri
B. Sözcük Anlamları
C. Deyim, Atasözü ve Kalıpsözler
D. Sözcük Kısaltma
E. Yazım ve Noktalama
5. Sözdizimi
A. Sözcük Dizilişi ve tümce
B. Yantümceleme
C. Tümce Anlamı
D. Eksiltili Tümce
6. Edimbilim A. Sözce Anlamı
B. Söylemek ve Yapmak
7. Toplumdilbilim A. Farklı Dil Kullanımları
B. Dil Politikaları
8. Ruhdilbilim
A. Dil Edinimi
B. Bireysel Farklılıklar
C. Yabancı Dil Öğrenme
9. Metindilbilim
A. Metin ve Özellikleri
B. Metindeki Anlam
C. Gönderim
Bölüm kendi içerisinde amaç, aday öğretmenlerin kazanımları, bilginin
açıklaması ve ders için aday öğretmene notlar şeklinde düzenlenmiştir.
6. 1. Dil Hakkında Genel Bilgiler
Bu bölümde diller hakkında genel bilgiler ve yargılar ele alınmaktadır.
Bölümde ele alınacak konular Tablo 16’daki şekilde başlıklandırılmıştır.
Tablo 16: YOT Öğretmeni için Dil Hakkında Genel Bilgiler
BÖLÜM BAŞLIKLAR
1. Dil Hakkında Genel Bilgiler
A. Diller
B. Dillerdeki Değişim
C. Yazı Dizgesi
A. Diller
Amaç:
Aday öğretmenin
Diller hakkında genel bilgilere sahip ve hakim olmasını sağlamak
74
Dile karşı olumlu tutum geliştirmesini sağlamak
Dile karşı (varsa) olumsuz önyargılarından kurtulmasını sağlamak
Önyargılarından kurtularak motivasyonunun artmasını sağlamak
Diller hakkında çağdaş bir bakış açısına sahip olmasını sağlamak
Ağız, şive, lehçe kavramlarının ayrımı konusunda nesnel bir bakış açısı
geliştirmesini sağlamak, (varsa) öznel yargılardan kurtulmasını sağlamak
Öğrenciye dil konusunda fikir bildirme aşamasında iyi, güzel, gelişmiş, üstün,
karmaşık gibi öznel ifadelerden kaçınmasını sağlamak
Öğrencinin anadiline yönelik nesnel bir yaklaşım geliştirmesini sağlamak
Bir dilin öğretilmesi ve öğrenilmesi ile ilgili zor ya da kolay gibi yargılardan
kaçınmasını sağlamak
Aday Öğretmenin Kazanımları
Diller hakkında genel bilgilere sahip ve hakim olmak
Dile karşı olumlu tutum geliştirmek ve sahip olunan olumsuz yargılarından
kurtulmak
Yüksek motivasyona sahip olmak
Diller hakkında çağdaş bir bakış açısına sahip olmak
Ağız, şive, lehçe kavramlarının ayrımı konusunda yapılan tanımlamalarda ayrım
olabileceğini düşüncesiyle, bu konuda öznel yargılardan kurtulmak
Öğrenciye dil konusunda fikir bildirme aşamasında iyi, güzel, gelişmiş, üstün,
karmaşık gibi öznel gibi öznel ifadelerden kaçınmak
75
Öğrencinin anadiline yönelik nesnel bir yaklaşım geliştirmek
Bir dilin öğretilmesi ve öğrenilmesi ile ilgili zor ya da kolay gibi yargılarda
bulunmamak
Bilgi ile İlgili Açıklama
- İletişim dilleri doğal veya yapay olabilir. Hayvan ve insan dilleri, jest ve mimiklere
dayanan işaret dilleri doğal dillerken flamalar ve ışıklar yoluyla oluşturulan diller
yapay dillerdir.
İletişimin en büyük aracı dildir. Dil işitsel ya da görsel olarak sunulabilir ve
doğal ve yapay olabilir. Doğal dillerin (İngilizce, Türkçe vb.) kendiliğinden, insanın
varlığı ile iletişim ihtiyacından ortaya çıktığı düşünülmektedir. Yapay diller ise
(ışıklar, flamalar vb.) ihtiyaçtan dolayı insanlar tarafından bilinçli bir şekilde
oluşturulmuştur. Doğal dillerdeki sözcük-nesne arasında ilişki gibi, tüm göstergeler
nedensizdir, yapay diller için göstergeler bir nedene bağlanabilir.
- Dünyadaki dil sayısı netleşmemiştir, ancak dünyada dil konuşmayan bir insan
topluluğu bilinmemektedir. Araştırmacılar arasında bazı dillerin başka dillerin
lehçesi veya ağzı olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Hem bu nedenle hem
de keşfedilmeyen diller olduğu düşüncesiyle dünyadaki dil sayısı netleşmemiştir.
Dünyada kaç tane doğal dil olduğu ile ilgili bir netlik bulunmamaktadır. Bu
sayının tam olarak belirlenememesinin sebeplerinden biri, ağız ve şive kavramlarının
tam olarak tanımlanamamasıdır. Ağız, şive kavramlarının tüm araştırmacılar
tarafından aynı şekilde tanımlanmaması, dillerin sayısının tam olarak belirlenmesini
engellemektedir.
76
Dil sayısının belirlenememesinin bir diğer nedeni ise keşfedilmeyen dillerin
var olup olmadığı konusunda kesin bir yargıya varmanın mümkün olmamasıdır.
Kabilelerin kullandığı ve hiç incelenmemiş diller bulunabileceği düşünülmektedir.
Ancak dünyada dil konuşmayan bir topluluk bilinmemektedir. Bilinen tüm
toplulukların mutlaka bir dili vardır.
- Diller birbirilerine göre “iyi-kötü”, “güzel-çirkin”, gelişmiş-gelişmemiş” diye
nitelendirilemez ve bir dil, diğerinden üstün olarak değerlendirilmez.
Dil hakkında görüş belirtirken insanlar anadili olarak konuştukları dil ile ilgili
nesnel bir değerlendirme yapmakta zorlanır. Kendilerini rahatça ifade edebildikleri ve
kendilerine söylenenleri kolayca anlamlandırabildiklerinden anadillerini “en güzel” dil
olarak nitelerler. “Anlatım olanakları çok güçlü” diye düşünülen anadili, diğer
dillerden üstün tutulur. Bu üstünlük yadsınamaz, ancak üstünlük söz konusu dilin diğer
dillerden üstünlüğü değil, anadilin üstünlüğüdür. Araştırmalarda ilkel dil yoktur, bütün
diller aynı derecede karmaşık ve eşit derecede düşünceleri anlatma yetisine sahiptir
diyerek “iyi, güzel, üstün” dil olmadığı ifade edilmektedir.
Bütün diller konuşuldukları toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenirler ve bütün
diller toplumda duyulan iletişim gereksinimlerine bağlı olarak kullanılırlar. Bu
durumda bütün diller eşittir. Bir dil için daha basit ya da düzenli nitelemelerini
kullanmak da güçtür. Hiçbir doğal dil, basit ya da tamamen düzenli değildir
(Cambridge Dil Ansiklopedisi, 2010: 6). “İyi, güzel, üstün, karmaşık” gibi sıfatların
yanında dilin “zengin” ya da “fakir” olma durumu da mümkün değildir (Günay,
2004:18). Dil toplumun özelliklerine ve iletişimsel ihtiyaçlarına göre şekillendiği için
bu tür değerlendirmelere tabi tutulamaz.
77
! Aday Öğretmene Notlar
Türkçe öğrenenlerden, Türkçenin zor bir dil olduğu yönünde yorumlar
gelebilir. Öğrencinin bu fikri değiştirilmeye çalışılmalıdır. Onları “diğer diller gibi”,
“kendi içinde sistemi var”, “zamanla her şey daha açık görünecek”, gibi ifadelerle
cesaretlendirmekte fayda vardır.
Dildeki kurallar açıklanırken özellikle istisna durumlar için “neden?” sorusu
ile sıklıkla karşılaşmak mümkündür. En az çaba ilkesi nedeniyle bazı “Neden?
sorularına yanıt verebilirken bazılarına yanıt vermek oldukça güçtür. Bu sebeple bu
tür soruların genelde cevabı olmadığı, dilde bir nedensizlik durumunun hakim
olduğunun baştan itibaren öğrenciye sezdirilmesi, öğrenimi engelleyen bir bakış
açısını ortadan kaldırabilir.
Dillerin ağızları, şiveleri gibi konularda tüm araştırmacılar tarafından fikir
birliği yapılamadığı için öğrencilerin dilleri ile ilgili kesin yargı bildirmenin doğru
olmadığı düşünülmektedir. Öğrencinin anadili, bazı kaynaklarda dil, bazı kaynaklarda
başka bir dilin şivesi olarak görünüyor olabilir. Öğretmenin de öğrenciye bu konuda
fikir bildirmesinin çok gerekli olmayabilir. Öğretmenin öğrencinin anadili
konusundaki yorumu öğrencinin motivasyonu ciddi şekilde düşürebilir.
Bunların yanında öğretmen hem kendi anadili, hem de öğrencinin anadili
konusunda öznel bir değerlendirmede bulunmamalıdır. Öğretmenin kendi anadilini
diğer dillerden üstün olarak görmesi öğrencinin hedef dil konusunda olumsuz
yaklaşım geliştirmesine neden olabilir.
78
B. Dillerdeki Değişim
Amaç:
Aday öğretmenin
Bir dilin zaman içinde değişebileceği yönünde farkındalığını geliştirmek
Dillerdeki değişimlerin nedenlerine ilişkin farkındalığını geliştirmek.
Bir dilde anlamca ve işlevce birden fazla birimin bulunmayacağına varsa bunun
anlamsal ya da işlevsel bir fark olduğunu gösterdiğine yönelik farkındalığını
geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dillerin zaman içindeki değişimlerinin nedenlerini anlamlandırabilmek
Dillerde anlamca ve işlevce aynıymış gibi görünen birimlere yönelik farkındalık
geliştirmek.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Diller çeşitli nedenlerle zaman içinde değişebilir. Bu nedenle dillerin önceki
dönemlerdeki biçimleri bugünkü biçimlerinden farklı olabilir.
Dil zaman içinde farklı açılardan değişir. Değişim, aşamalı olarak gerçekleşir.
Yeni nesil, eski neslin konuştuklarını anlayabilir (McWhorter, 2008:1). Zaman içinde
yaşanan sesbirim, biçimbirim, sözvarlığı gibi alanlarda yaşanan değişimin sebebi,
toplumdaki değişimdir. Yaşanılan dönemin koşulları, teknolojik gelişmeler, dilin
özellikle sözcük kullanımı açısından değişimine neden olmaktadır. Dillerin değişimi
ile ilgili Aksan (2000: Cilt 1:66) “Köktürk yazıtlarında en çok geçen kavramlar,
‘budun’ (kavim, ulus, halk), ‘sü’ (ordu, asker), ‘sülemek’ (asker göndermek) gibi
79
kavramlardı. Bunlar Türklerin savaşlarla dolu bir yaşamının aynasıdır” diye dilin
değişiminin toplumdaki değişimin aynası olduğunu belirtmiştir. Dillerin değişimini
aynı zamanda toplumların birbiri ile etkileşiminin artmasına da bağlamaktadır.
“Teknik ilerlemeler dolayısıyla bu yakınlaşmalar daha da artmış ve genel dilbilimde,
bir dilin başka bir dilin etkisi altında kalmadan yaşayamayacağı düşüncesi
yerleşmiştir” (Aksan, 2004: 9).
Dilin değişmesi toplumda bozulma, çöküş olarak görülmektedir. Yaşlılar,
gençlerin günlük konuşmalarına bakarak dil kullanımı standardının gözle görülür
şekilde düştüğü sonucuna varır (Cambridge Dil Ansiklopedisi, 2010: 4). Bu durum
aslında çok doğru değildir. Bu durum, Cambridge Dil Ansiklopedisinde (2010),
“dayanaksız kötümserlik” olarak adlandırılmıştır. Dilin kötü yönde değiştiği
düşüncesinin her kuşakta yeniden yaşandığı da belirtilmektedir. Ancak dildeki bu
değişim doğal bir süreç olarak karşılanmalıdır.
- Akraba diller arasında bile bazı açılardan büyük farklılıklar olabileceği gibi
akraba olmayan diller arasında da büyük benzerlikler olabilir.
İnsanların, yaşadıkları bölge, bulundukları konum gibi sebeplerden dolayı
topluluk olarak farklı dil kullanımları görülmektedir. Kullanılan sözcüklerden,
söyleyişten bazen sözdiziminden kaynaklanan farklılıklardan oluşan değişkeler,
ağızlar, lehçeler gibi adlarla belirtilmektedir (Şimşek, 2006:84). Değişkeler, bölgeden,
cinsiyetten, yaş grubundan, sosyal konumdan kaynaklanabilir. Kullanımdaki
farklılıklar hata olarak değerlendirilmemelidir. Dilde değişkelerin varlığının kabul
edilmesiyle yapılan dil incelemeleri ve dil öğretimi daha sağlıklı sonuçlar verecektir.
80
Köken açısından incelendiğinde akraba olduğu belirlenen dillerin birbirine
yapısal ve sözvarlığı açısından benzerlikler görülmektedir. Ancak akraba olduğu
belirlenmiş dillerin arasında da büyük farklılıklar görülebilir. Bunun yanında dillerin
arasında benzerlik olması dillerin akraba olduğunun kanıtı değildir. Bir başka deyişle
akraba olmayan diller arasında da büyük benzerlikler görülebilir.
- Diller birbirinden coğrafi olarak ne kadar uzaksa ve zamansal olarak bu uzaklık
ne kadar uzun sürmüşse, aralarındaki farklılıklar da o büyük olur.
Diller arasındaki farklılıkların zamana ve konuma bağlı olarak değişiklik
gösterdiği gözlemlenmiştir. Coğrafi olarak birbirinden uzak bölgelerde kullanılan
dillerin farklılıklarının daha fazla olduğu ve bu farklılıkların zaman içinde arttığı
düşünülmektedir.
- Dillerdeki değişim en çok sözvarlığında yaşanır.
Sözcüklerin anlamlarında zaman içinde değişim görüleceği gibi bazı sözcükler
kullanımdan kalkabilir ya da dile yeni sözcükler girebilir. Sözcükler kullanımlarına
bağlı olarak yeni anlamlar kazanabilir. Olumlu bir anlam taşıyan sözcük olumsuz bir
anlama dönüşebilir. Örneğin, Türkçedeki ‘yavuz’ sözcüğü eskiden kötü anlamda
kullanılırken günümüz Türkçesinde ‘yiğit’ anlamında kullanılmaktadır. Bir dilde en
çok değişim sözvarlığında görülür.
- Bir dilde anlamca ve işlevce tamamen aynı olan iki ya da daha fazla birim, öğe,
yapı vs. bulunmaz; böylesi görünümler varsa bunlar zamansal değişime bağlı olarak
ortaya çıkmıştır.
Eşanlamlı olarak sınıflandırılan sözcüklerin ortaya çıkma nedeni de
sözvarlığında yaşanan nedenler olarak değerlendirilebilir. Çünkü bir dilde anlamca ya
81
da işlevce birbirinin yerine kullanılabilen iki birim bulunmaz. Dildeki varlığını
sürdürebilmesi için her birinin kullanımsal ya da işlevsel açıdan mutlaka farklı bir
görev yerine getiriyor olması gerekir. ‘Kara’ ve ‘siyah’ sözcüklerinde olduğu gibi.
Bakıldığında ikisi de aynı renge gönderimde bulunur ancak ‘kara mizah’ ‘kara kedi’
gibi ifadelerde ‘siyah’ sözcüğü kullanıldığında verilmek istenen anlam aynı
olmayacaktır.
Zaman içinde değişiminin yanında dil, eşzamanlı olarak betimlendiğinde
bireysel kullanımlarda da farklılıklar görülmektedir. Diller, belli bir grup içinde
konuşulur, tek bir kişiye ait dil yoktur (Günay, 2004: 13). Bu durum, birden fazla
kişinin konuştuğu dil içinde farklılıklar olmasına neden olur. Dilin kimlikle
ilişkilendirilmesinin nedenlerinden biri budur. Dil ve kimlik arasında bir ilişkinin olup
olmadığına dikkat çeken çalışmalarda kadın ve erkeğin dil kullanımları, yaşa bağlı dil
kullanımları gibi farklı değişkenler ele alınmaktadır. Kadın ve erkeğin dil
kullanımlarındaki fark toplumsal etmenlere bağlanabilmektedir. Kendilerine biçilen
rolün dil kullanımlarını etkilediği görülmektedir (Büyükkantarcıoğlu, 2006: 73-7)
Kadın-erkek dili arasındaki ayrımlar yalnızca toplumsal etmenlere bağlı değildir. Bu
ayrımın asıl nedeni beyindeki fizyolojik farklılıklardır.
! Aday Öğretmene Notlar
Bir dilde farklı zamanlarda yazılmış kaynaklarda farklı dil kullanımları ile
karşılaşmak mümkündür. Hem yapısal, hem anlamsal hem de kullanımsal
farklılıkların farkında olmak öğretmenin söz konusu farklılıklar ile ilgili gelen sorulara
rahatlıkla cevap vermesini sağlayabilir.
82
Akraba olan ya da olmayan dillerde aynı sözcüğü aynı ve/ veya farklı
anlamlarda kullanıldığı görülmektedir. Bu bilgi öğretmen, öğrencilerin “bu sözcüğün
anlamını biliyorum.” gibi ifadelerinde öğrencinin bildiğini düşündüğü anlamın
Türkiye Türkçesindeki ve günümüzde kullanılan Türkçedeki anlamıyla aynı olup
olmadığını kontrol etmesi gerektiği düşünülmektedir.
Şive ve ağızlardaki kullanımsal farklılıklar konusunda öğrenciye bilgi
verilebilir. Ancak öğrencinin şive ve ağızları öğrenmesi değil, sadece tanıması
yeterlidir.
Eşanlamlı sözcüklerin kullanımsal farklılıklarına dikkat çekilmelidir. (zor ve
güç sözcüklerinde olduğu gibi. Zorlandım- güçlendim). Bir dilde anlamca ve işlevce
aynı iki biriminin kullanımda kalamayacağı göz önünde bulundurularak kullanım
değerlerine dikkat çekilmelidir.
C. Yazı Dizgeleri
Amaç:
Aday öğretmenin
Yazılış ve söyleniş arasındaki farklılıklar konusunda bilgi sahibi olmasını sağlamak
Aday Öğretmenin Kazanımları
Yazılış ve söyleniş arasındaki farklılıklar konusunda bilgi sahibi olmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
-Yazısı olan dillerin yazılış biçimleri ile söyleniş biçimleri arasında genellikle az ya
da çok farklılıklar vardır. Bir dilin yazı sistemi ne kadar eski ise fark da o kadar
büyüktür.
83
Yazısı olan dillerde, sesler ya da sözcükler simgelerle gösterilir. Yazısı olan
dillerde yazı ile söyleyiş arasında farklılıklar olabilir. Tek bir ses yazıda birden fazla
harf/sembol ile gösterilebilir. Bunun yanında birden fazla ses bir harf/sembol ile
gösterilebilir. Bazı dillerde yazılış ile söyleyiş arasında farklar yazı sisteminin eskiliği
ile ilişkilidir. Yazı sistemi ne kadar eski ise yazı ile söyleyiş arasında farkın da o kadar
fazla olduğu görülmektedir.
! Aday Öğretmene Notlar
Türkçe her zaman “yazıldığı gibi okunan” bir dil olarak görülmektedir. Ancak
başka bir yazı dizgesi kullanan bir anadili konuşucusu için bu duruma yönelik algı
farklı olabilir. Yazılış ile söyleyiş arasındaki farklar öğrenciye aktarılmalıdır. Özellikle
konuşma dili ile yazı dili arasındaki farklılıklar, günlük dilde en az çaba ilkesine bağlı
olarak farklı seslettiğimiz yapılar gösterilmelidir. (geleceğim-gelecem, ne yapıyorsun?
-napıyon? gibi kullanımlar)
6. 2. Sesbilim
Bu bölümde sesbilgisi ve sesbilim ile ilgili bilgiler ele alınmıştır. Sesbilim
(Phonology), dillerin ses sistemi için çalışmalar ve bu sistemler tarafından gösterilen
genel ve evrensel özellikleri ele alan bir alandır. Bölümün içeriği Tablo 17’de yer
almaktadır.
Tablo 17: YOT Öğretmeni için Sesbilim
BÖLÜM BAŞLIKLAR
2. Sesbilim
A. Ses Aygıtı
B. Dil Seslerinin Diziliş Olasılıkları
C. Seslerin Sınıflandırılması
D. Ses Olayları
E. Bürünsel Özellikler
F. Ses ve Harf
84
A. Ses Aygıtı
Amaç:
Aday öğretmenin
Ses aygıtı konusunda bilgi sahibi olmasını sağlamak
Yabancı dilin seslerinin öğrenimine yönelik bilgi sahibi olmasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Ses aygıtı ve yabancı dil öğrenimi sırasında seslerin öğrenilmesine yönelik
farkındalık geliştirmek
Bilgi ile İlgili Açıklama
- İnsandaki ses aygıtı (diyafram, soluk borusu, ses telleri, ağız, dil, diş vb.) dildeki
seslerden fazlasını çıkarabilir ama dil sesi olması için, dil sisteminde yer alması
gerekir. Bu nedenle her dilde ancak belirli sayıda ses bulunur.
İnsandaki ses aygıtı
Ses aygıtı dil seslerinden fazlasını çıkarabildiği gibi, bir ses çıkış sürecinde ses
aygıtında yaşanan hareketler ve değişimlerle diğer seslerden farklılaşır. Bu değişim
akciğerden gelen havanın daralma, sürtünme, kapanma, gibi engellemeler olabileceği
gibi çene açısı, dudakların şekli ve dilin devinimi ile ilgili olabilir.
85
İnsandaki ses aygıtı anadilinin seslerine göre büyüme aşamalarında şekillenir.
İnsan doğduğunda patolojik bir durum olmaması durumunda tüm dillerin seslerini
çıkartabilir. Ancak anadili ve/veya ikinci dilini edinimi tamamlandığında, kaslar
şekillenir ve yabancı dil öğrenirken anadilinden ya da ikinci dilinden farklı seslerin
sesletilmesinde zorluk çekebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin Türkçenin seslerinin tamamını doğru
olarak sesletmesini beklemek çok uygun değildir. Ağızdaki, dildeki kasların anadiline
göre şekillendiğinden yabancı dilin seslerine göre ağzının şeklini ve dilinin
hareketlerini tam olarak gerçekleştirebilmesi için zamana ihtiyacı vardır.
B. Dil Seslerinin Diziliş Olasılıkları
Amaç:
Aday öğretmenin
Dil seslerinin dizilişlerinde dillere göre belirli kısıtlamalara yönelik bilgi sahibi
olmasını sağlamak
Seslem yapılarına yönelik genel bilgileri sahip olmasını sağlamak
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dil seslerinin dizilişlerindeki belirli kısıtlamaları kavramak
Seslem yapılarına yönelik bilgi sahibi olmak
86
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Bir dildeki seslerin diziliş olasılıkları sınırsız değildir; sıralanış ve yan yana gelme
kısıtlamaları vardır. Örneğin Türkçede bazı sesler sözcüklerin başında veya
sonunda yer alamaz; hiçbir sözcük, çift ünsüzle başlamaz; sözcük sonunda ancak
birkaç ses için çift ünsüz olmaya izin vardır vb.
Dillerdeki sesler sınırsız olasılıkla yan yana gelmez. Bazı sesler sözcük başında,
sözcük sonunda bulunmayabilir ya da başka bir sesle yan yana gelmesi konusunda
belirli kısıtlamalar vardır.
Türkçede bazı sesler sözcük başında yer almaz. (c,ğ,l,m,n,r,v,z)
Türkçede bazı sesler sözcük sonunda yer almaz. (b,c,d,g)
Bazı sesler Türkçe sözcüklerde yer almaz. Bu seslerin kullanıldığı sözcükler
ödünçleme sözcüklerdir. (f,h,j)
Türkçe sözcükler çift ünsüzle başlamaz. Kullanılan sözcükler ödünçleme
sözcüklerdir.
Türkçe sözcüklerin sonunda bazı ünsüzler çift ünsüz olarak bulunabilir. (-rp, -
rt, -rk, -lp, -lt, -lk, -nk, -mk, -ft, -rf)
- Her dilde belirli sayıda seslem yapısına izin verilir. Seslemler sözcüklerin alacağı
biçimsel değişimlere göre farklı seslemler sergileyebilir. Örneğin Türkçede ka.pak >
*ka.pak.ı > ka.pa.ğı
Türkçede iki ünlü ses arasındaki ünsüz kendinden sonra gelen ünlü ses ile
seslem oluşturur (masa). Bunun yanında sözcük içinde yan yana gelen üç ünsüzden ilk
ikisi kendinden önceki ünlüyle, üçüncü ünsüz kendinden sonraki ünlüyle bir seslem
87
oluşturur (kork-mak). Ödünçleme sözcükler de Türkçenin seslem yapısına göre ayrılır
(kont-rol).
Yazımda bir sözcük satır sonuna geldiyse ve sözcüğün bir kısmının alt satıra
yazılması gerekiyorsa satır sonunda sözcük bölünebilir ancak seslem bölünmez.
Seslem yapısı vurgu açısından da önem taşımaktadır. Vurgu seslemlerde gerçekleşir.
! Aday Öğretmene Notlar
Öğrencilerin doğru yazabilmesi için seslem yapısını öğrenmesi önemlidir.
Anlam değişimine yol açan bürünsel özelliklerin anlamlandırılabilmesi çok
önemlidir. Bürünsel özelliklerin tanınıp kullanılabilmesi için seslem yapısını bilmek
gerekir. Bu sebeple seslem yapısı üzerinde durulması öğrencinin vurgu, ulama,
kavşak, durak gibi ses olaylarını öğrenilmesini kolaylaştıracaktır.
C. Seslerin Sınıflandırılması
Amaç:
Aday öğretmenin
Seslerin bazı özeliklere göre sınıflandırıldığının farkında olmasını sağlamak
Seslerin anlam ayırt edici özelliklerini farkına varmasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dil seslerinin ne tür özelliklere göre sınıflandırıldığını kavramak.
Seslerin anlam ayırt edici özelliklerini tanımak.
88
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sesler kendi aralarında çıkış biçimi, yeri ve süresi açısından (titremli-titremsiz,
dudak-diş sesleri, kısa-uzun ünlüler gibi) türler oluşturur.
Bu türler, bir sesin dil sesi olabilmesini sağlayan ayırıcı özellikler çerçevesinde
belirlenmektedir.
- Dil sesleri arasındaki en temel ayrım, ünlü ve ünsüz olanlar arasındaki ayrımdır.
Ünlü ve ünsüz ayrımının nedeni akciğerden gelen havanın ses aygıtında bir
engelle karşılaşıp karşılaşmaması ile ilgilidir.
- Ünsüzler, akciğerden gelen havanın ses yolunda sürtünme, kapanma, patlama gibi
bir engelle karşılaşması yoluyla çıkarılan seslerdir ve çıkış biçimi ve çıkış yerine
bağlı olarak sınıflandırılır.
- Ünsüzler; çıkış biçimi açısından, patlamalı ünsüzler (plosive), geniz ünsüzleri
(nasal), çarpmalı ünsüzler (rolled), yan daralma ünsüzleri (lateral) ve sürtünücü
ünsüzler (fricative) olarak sınıflandırılır.
patlamalı ünsüzler (plosive) (b,d,g,p,t,k),
geniz ünsüzleri (nasal) (m,n)
çarpmalı ünsüzler (rolled) (r)
yan daralma ünsüzleri (lateral) (l)
sürtünücü ünsüzler (fricative) (c, ç, f, h, j, s, ş, v, y, z)
- Ünsüzler; çıkış yeri açısından, çift dudak ünsüzleri (bilabial), diş-dudak ünsüzleri
(labiodental), dilucu-dişardı ünsüzleri (dental), dilucu-dişseti ünsüzleri (palato-
89
alveolar), dil-öndamak ünsüzleri (apical/palatal), dil-artdamak ünsüzleri (glottal)
olarak sınıflandırılır.
çift dudak ünsüzleri (bilabial) (p, b, m)
dudak-diş ünsüzleri (labiodental) (f, v)
dilucu-dişardı ünsüzleri (dental) (d, t)
dilucu-dişseti ünsüzleri (palato-alveolar) (n, r, s, z)
dil-öndamak ünsüzleri (alveo-palatal) (c, ç, j, ş, y)
dilucu-öndamak ünsüzleri (apical/platal) (l)
dil-artdamak ünsüzleri (velar) (k, g)
gırtlak ünsüzleri (glottal) (h)
- Ünsüzler, ses tellerinin titreşimi açısından titremli (voiced) ve titremsiz (voiceless)
olmak üzere iki sınıfa ayrılır.
Ötümlü (voiced) (b, c, d, g, j, l, m, n, r, v, y, z)
Ötümsüz (voiceless) (ç, f, h, k, p, s, ş, t)
- Ünlüler, akciğerden gelen havanın ses yolunda daralma, sürtünme, kapanma gibi
herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarılan seslerdir ve sesin çıkarılışı sırasında
çene açısına, dudakların biçimine ve dilin devinimine bağlı olarak sınıflandırılır.
a. Ünlüler, çene açısına bağlı olarak “geniş” ve “dar” ünlüler olarak sınıflandırılır.
Geniş ünlüler (wide) a, e, o, ö
Dar ünlüler (narrow) ı, i, u, ü
90
b. Ünlüler, dudakların biçimine bağlı olarak “yuvarlak” ve “düz” olarak
sınıflandırılır.
Düz ünlüler (unrounded) ı, i, a, e
Yuvarlak ünlüler (rounded) o, ö, u,ü
c. Ünlüler, dilin devinimine bağlı olarak “arka” ve “ön” ünlüler olarak
sınıflandırılır.
Arkadil ünlüleri (back) a, ı, o, u
Öndil ünlüleri (front) e, i, ö, ü
-Çıkış süresi, ancak, sürtünme veya tamamen kapanma sonucu oluşan sesler
dışındaki sesleri farklılaştırabilir. Bu nedenle dillerde en yaygın uzun/kısa ayrımı,
ünlüler arasında görülür. Uzun/kısa ünlü ayrımı olmayan dillerde bu ayrım, ödünç
sözcükler yoluyla ortaya çıkabilir.
Türkçede uzun ünlü kısa ünlü farkı da ödünçleme sözcüklerde görülür. (idam,
ceza gibi)
- Sesler çevresel koşullara bağlı olarak çıkış biçimi ve yeri farklılaşan ama ayrı
sesler olarak tanımlanamayacak “değişke (varyant)”ler sergileyebilir. Örneğin
Türkçede /k/ sesi, ön ünlülerle birlikte “ince /k/”, art ünlülerle “kalın/k/” olarak
sesletilir: kesin krş. kışın. Aksi durumlar ancak ödünçlerde görülebilir: kağıt
! Aday Öğretmene Notlar
Yabancı bir dilin sesleri anadilin seslerinden farklı olduğundan karşılaşılan bu
yeni sesi doğru sesletmek zaman alabilir. Öğrencilerin bireysel farklılıkları gibi çeşitli
sebeplerle bazen hiçbir zaman tam olarak doğru sesletemeyebilir. Öğretmenin seslerin
91
çıkışlarına yönelik özelliklerini bilmesi, öğrenciye sesin çıkışına yönelik görsel destek
sağlama olanağı sağlayabilir.
Seslerin çıkış yeri, biçimi, süresi gibi özelliklerin anlam ayırt edici olduğu
öğrenciye doğrudan açıklanmasa da bu fark öğrenciye fark ettirilmelidir. Örneğin
Türkçedeki ‘uç’ ve ‘üç’ sözcüklerindeki ünlü iki ses de dar ve yuvarlaktır. Onların
farkı ‘u’ ünlüsünün arkadil ünlüsü olması, ‘ü’ sesinin ise öndil ünlüsü olmasıyla ortaya
çıkmaktadır. Bu iki sesin sesletilmesine yönelik etkinlikler yapılması önemlidir.
D. Ses Olayları
Amaç:
Aday öğretmenin
Yan yana gelen seslerin birbirilerini çeşitli açılardan etkilediğini konusunda bilgi
sahibi olmasını sağlamak
Aday Öğretmenin Kazanımları
Yan yana gelen seslerin çeşitli özellikler açısından birbirini etkilediğine yönelik
bilgi sahibi olmak
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sesler birbirlerini çıkış biçimi, çıkış yeri ve çıkış süresi açılarından “düşme”,
“türeme”, “benzeşme”, “uzama” gibi yollarla etkileyebilir.
Türkçede son hecesinde dar ünlü bulunan bir sözcüklere ünlü ile başlayan bir
ek geldiğinde, son hecedeki dar ünlü düşer. Bu duruma örnek olarak burun-u>burnu,
omuz-u>omzu gibi kullanımlar gösterilebilir.
92
Benzeşme, kök ya da gövdedeki son seslemindeki ünsüzün kendinden sonra
gelen ekin ünsüzü ile titrem açısından benzeşmesidir. Bu duruma ağaç-ta, okul-da gibi
kullanımlar örnek olarak gösterilebilir.
İlk sözcüğünde ünsüz yığılması bulunan yabancı kökenli sözcüklerin
sesletiminde kolaylık sağlamak amacıyla sözcüğün başına ya da ünsüzlerin arasına
ünlü eklenerek bu yığılma engellenmeye çalışılır. Station>istasyon.
Bazı sözcüklere ünlü ile başlayan ek geldiğinde gövde halindeyken kısa
sesletilen ünlü uzun olarak sesletilir: zaman-a>zama:na örneğinde olduğu gibi.
- Birçok ses olayı, ses türüne göre biçimlenir. Örneğin, Türkçede “yumuşama” diye
adlandırılan ses olayı, yalnızca ünsüzleri, ünsüzler içinde de yalnızca titremsiz
olanları kapsar.
Titremsiz olan “p, ç, t, k” seslerinden sonra ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde
p>b, ç>c, t>d, k>ğ seslerine dönüşerek sesletilir. Ağaç-a >ağaca örneğinde olduğu
gibi.
-Ardışık hecelerde yan yana gelen ünlüler, birlikte ama birbirlerine benzeşerek
sesletilmek üzere “ünlü kayması (dipthong)” sergileyebilir.
Türkçede ünlü kayması yazı dilinde gösterilmez. Ancak ‘ğ’ bulunan
sözcüklerde “ğ” sesi yanında bulunan ünlü ses olarak sesletilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Düşme, türeme, benzeşme, yumuşama gibi özelliklere ilişkin bilginin
öğrenciye aktarılması gerekmektedir.
93
Ses uyumlarının ayrı bir konu olarak değil, bir ekin öğretilmesi aşamasında
gerekli olan uyum şeklinin verilmesi, öğrencinin anlamlandırması açısından daha
kolay olabilir. Ünlü uyumlarını büyük ünlü uyumu, küçük ünlü uyumu, ince kalın
uyumu gibi adlandırmalarla aktarmak yerine ek yazılırken, uyumu gösteren bir sembol
kullanılabilir. Örneğin ekteki ünlülerde uyuma bağlı olarak değişen sesler büyük harfle
yazılabilir ve öğrenciye büyük harfle gösterilen seslerin uyuma göre değişeceği
söylenebilir.
Uyum görülmeyen istisna durumlar unutulmamalıdır. Ancak yabancı dillerden
ödünçleme sözcüklerde uyum farklılıklar gösterir gibi açıklamalar yapmak yetersiz
kalabilir. Çünkü öğrenciler Türkçe ve yabancı dillerden ödünçleme sözcükleri
tanıyamayabilir. Bunun yerine konu ile ilgili istisna kullanımlar listelenebilir.
Aynı durum daralma ve düşme gibi diğer ses olayları için de söylenebilir. Dar
ünlüden sonra gelen ek ünlüyle başlıyorsa gibi bir açıklama yapmak öğrenciler için
daha karmaşık olabilir. Bu yüzden bu tür örnekler de kendilerine liste olarak verilebilir.
E. Bürünsel Özellikler
Amaç:
Aday öğretmenin
Sözcük vurgusunun anlam değişimine neden olduğuna yönelik bilgi sahibi
olmasını sağlamak.
Tümcenin söyleyiş özelliklerinin anlam değişimine neden olduğuna yönelik bilgi
sahibi olmasını sağlamak.
94
Tümcenin söyleyişinde ses tonunun alçak ya da yüksek olmasını yani ezginin anlam
değişimine neden olduğuna yönelik bilgi sahibi olmasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Sözcük vurgusunun önemini kavramak
Tümcenin söyleniş özelliklerinin önemini kavramak
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcük vurgusu olan dillerde vurgu yeri, genellikle, kurallara dayalı olarak
belirlenir. Sözcükte yeri (seslemi) kestirilemeyen vurgular olabileceği gibi “baş
seslem”, “son seslem”, “sondan bir önceki seslem” gibi belirli bir konumda bulunan
vurgular vardır.
Sözcük vurgusu konuşmada bir sözcüğün bir sesleminin diğerlerine oranla
daha baskın sesletilmesidir. Özel durumlar hariç sözcük vurgusu sözcüğün sos
seslemindedir. Gövde ya da köke gelen ek vurgu almayan bir ek değilse vurgu son
sesleme kadar gider. Ancak vurgu almayan bir ekse vurgu bir önceki seslemde kalır.
Örneğin, -yor vurgu almaz.
Sesteş eylemlerde olumsuzluk eki (-mA) vurgu almazken ad yapan –mA vurgu
alır. Bu anlamı değiştiren bir özellik olarak karşımıza çıkar. Bu durum sesteş sözcükler
içinde geçerlidir. Örneğin yer adlarında vurgu ilk seslemdedir: bodrum, Bodrum (özel
yer adı)
- Art arda gelen sözcüklerin sesleri (son ve baş sesler) arasındaki etkileşimler, hem
seslerin söylenişini (“benzeşme, kaynaşma”), hem hecelemeyi (“ulama”), hem de
tümcenin söylenişini (“kavşak”) etkileyebilir.
95
Son sesinde ünsüz bulunan bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde
ulama meydana gelir ve ara vermeden iki sözcük tek sözcük gibi sesletilir. Ancak bazı
durumlarda ulama anlamın değişimine neden olur. Bu durumda ulamayı ortadan
kaldırmak için verilen kısa aralara kavşak denir. Balkon açıkmış ve balkona çıkmış ya
da top aldı, topaldı örneklerinde olduğu gibi anlam değişiminin olduğu ifadelerde
kavşak önem taşımaktadır.
- Tümcelerin söylenişinde ses tonunun (ses perdesinin) alçak veya yüksek olmasına
ya da alçalıp yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan “ezgi”, tümcenin anlamını
ve(ya) türünü belirler.
Konuşmada ton değişimleri tümce ezgisini oluşturur. Ezgi bireyden bireye
farklılık gösterebileceği gibi anlam ayırt edici bir özellik de taşımaktadır. İletişimin
sürebilmesi için de önemli bir etken olabilir.
Biten ezgi, tümcenin bittiğini gösterirken süren ezgi de daha devam edileceği
anlaşılır. Soru ezgisi ile tümcede herhangi bir soru belirticisi kullanılmasa bile soru
soru olduğu aktarılabilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Sözcük vurgusu da tümcenin ezgisi de anlamda değişikliğe neden olduğundan
bu durumunun öğrencilere aktarılması önemlidir. Türkçede aynı sesbilimsel
yapılanmada olup farklı işlevlerde kullanılan ekler vardır. Örneğin “öğretmenim”
denildiğinde söylenen, ”benim öğretmenim” de olabilir, “ben öğretmenim” de olabilir.
Anlam farkı vurgu ile verilmektedir. Bir diğer örnek olarak “gülsün” gösterilebilir.
“Bırak çocuklar gülsün” gibi bir anlama gelebileceği gibi “sen gülsün” anlamında da
kullanılabilir. Burada da vurgu ile anlam değişimi verilebilir.
96
Eklerin yanında “Ordu” ve “ordu” farklı anlama gelen iki sözcükte de anlam
farkı vurgu ile verilmektedir.
Bu gibi örneklerle yapılacak etkinlikler yabancı öğrencinin de anlam farkını
fark etmesini ve vurgunun önemini kavramasını sağlayabilir.
Aynı durum ezgi için de geçerlidir. Soru belirticisi olmayan bir tümceyle
ezgide yapılan değişiklikle soru sorulabilir. İletişimin devamlılığı için bu tür bilgiler
gereklidir.
F. Ses ve Harf
Amaç:
Aday öğretmenin
Seslerin yazıdaki gösterimleri farklı olabileceğinden bir dildeki ses ve harf
sayısının aynı olmayacağının bilgisini kavramasını sağlamak
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dillerde ses ve harf sayısının aynı olmayabileceğini anlamak
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sesler, yazıda imlerle (sembol, karakter, harf vb. ile) gösterilir. Seslerle imler
arasındaki ilişki her zaman birebir olmayabilir. Sözgelimi bir dildeki ses sayısı ile o
dilin yazıldığı alfabetik yazıdaki harf sayısı aynı olmayabilir; yani, alfabede harf
karşılığı olmayan sesler bulunabileceği gibi aynı harfin birden fazla sesi karşılaması
da görülebilir.
Türkçedeki <ğ> yazıbiriminin ses karşılığının olmaması bu duruma örnek
gösterilebilir.
97
! Aday Öğretmene Notlar
Türkçede ses ve harf sayısı örtüşüyor gibi görünmektedir. Ancak bu durumda
farklılılar görülmektedir. Örneğin ince ve kalın olarak sesletilen /k/ sesi yazıda tek bir
harf ile gösterilir. Bunun yanında ödünçleme sözcüklerde uzun olarak sesletilen ünlü
harfler yazıda tek bir harf ile gösterilir. Bu seslerin farklı değişkelerinin örneklere
öğrencilere sunulmasında fayda vardır.
6. 3. Biçimbilim
Bu bölümde biçimbilim konuları ele alınmaktadır. Biçimbilim, sözcüklerin ve
biçimlerin yapısını inceleyen dil bilgisi alanıdır. Bir dilin dilbilgisinde, o dilin sözlük
birimlerinin ve sözcükbiçimlerinin oluşum süreçlerini, biçimbirimlerin bu süreçteki
kuruluşlarını inceleyen bir dilbilim alanıdır. Bölümün içeriği Tablo 18’de yer
almaktadır.
Tablo 18: YOT Öğretmeni için Biçimbilim
BÖLÜM BAŞLIKLAR
3. Biçimbilim
A. Kökler, Türemiş ve Çekimlenmiş Yapılar
B. Dil Tipolojisi
C. Eklemeli Dil Özellikleri (Türkçe)
A. Kökler, Türemiş ve Çekimlenmiş Yapılar
Amaç:
Aday öğretmenin
Kök, türemiş ve çekimlenmiş yapılara ilişkin farkındalığını geliştirmek,
Aday öğretmenin türeme ve çekimlenme sırasında sözcükte yazılabilecek
değişimlere yönelik farkındalığını geliştirmek.
98
Aday Öğretmenin Kazanımları
Kök, türemiş ve çekimlenmiş yapılara ilişkin farkındalık kazanmak,
Aday öğretmenin türeme ve çekimlenme sırasında sözcükte yazılabilecek
değişimlere yönelik farkındak kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcükler biçim taşır; ya ayrımlaşmayan ve farklılaşmayan “kök”lerdir ya da
ayrımlaşan ve farklı biçimlere dönüşmüş “türemiş” veya “çekimlenmiş”
yapılanmalardır.
Bir sözcüğün ayrılabilir parçaları çıktıktan sonra kalan bölümü köktür. Köke
türetim ve çekim ile farklı anlamlar ve işlevler yüklenebilir. Türetim yeni sözcükler
yapmaktır ve türetilen yeni sözcük dilin sözvarlığına dahil olur. Çekim ise kişi, sayı,
uyum, zaman gibi özellikler katar.
Kitap-lık gibi bir ifadede ‘–lIk’ eki ile yeni bir sözcük yapılırken kitap-lar gibi
bir ifadeyle kitapların çokluğu belirtilmektedir. Birincisi türetim için, ikincisi ise
çekim için örnektir.
- Sözcükler, gerek başka sözcüklere dönüşürken (türetim), gerekse tümce içinde
çeşitli görevler üstlenirken (çekim) ses ve yapı bakımından değişime uğrayabilir.
Sense > sensual, divine > divinity. Türkçede bu anlam da yalnızca “daralma” ve
yumuşama görülür: de-yor > di-yor; ara-yor > arıyor; gidelim, tadalım vs. Bazı
sözcükler, türemiş veya çekimlenmiş ama yapısı ayrımlaştırılamayacak kadar
belirsizleşmiş olabilir. İngilizce go>went. Türkçede böylesi sözcükler bulunmaz.
99
Türetim ve çekim sırasında yaşanan farklılaşma için Türkçede ara-yorum>
arıyorum, git-iyorum>gidiyorum kullanımları örnek olarak gösterilebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Kök, çekim ve türetim konusunda öğrencilere doğrudan olmasa da kullanılan
eklerin işlevlerini anlamaları açısından bilgilendirilmelidir. Anadilinde farklı yollarla
çekimle ve türetim yapan öğrencilerin bu yapıları anlamlandırmaları zaman alabilir.
Çok fazla örnekle karşılaşmaları anlamlandırmalarını kolaylaştırabilir.
B. Dil Tipolojisi
Amaç:
Aday öğretmenin
Dillerin biçimbilimsel özelliklerinin farklılaşabileceğine yönelik farkındalık
kazanmalarını sağlamak,
Dillerde sözcük türetiminin farklı yollarla yapılabileceğine yönelik farkındalık
kazanmalarını sağlamak
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dillerin biçimbilimsel özelliklerinin farklılaşabileceğine yönelik farkındalık
kazanmak,
Sözcük türetiminin farklı yollarla yapılabileceğine yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcükler çekimlenirken ve türetilirken hangi tür değişim (çekimleme,
bükümleme, ekleme vb.) baskınsa, dilin biçimbilimsel karakterini de (çekimleyen dil,
100
bükümleyen dil, ekleyen dil, yalınlayan dil gibi) o belirler. Örneğin Türkçe ekleyen
dillerin tipik üyesidir.
Diller tipolojik olarak farklı özellikler göstermektedir. Bunlardan biri
çekimlemedir. Çekimleme, sözcüklerin bir bölümünün genellikle son bölümünün
sesbilimsel değişimiyle olur. Örneğin Slav Dilleri bu tür bir özellik taşır. Bükümleme
özelliği taşıyan Arapça gibi dillerde çekim ve türetim gövde içinde ses değişimleri ile
yapılır. Yalınlayan dillerde, her birim tüm türetim ve çekimler sözcük gibi görünen
birimlerle karşılanır. Hiçbir birim değişime uğramaz. Ekleyen dillerde kendi başına
anlam taşımayan genel ifadeyle ek olarak adlandırılan birimler vardır ve kökler ve
ekler birbirilerinden net olarak ayrılabilir.
- Dillerde ekleme, bileşme, yineleme, bükümleme, kayma, tonlama, başkalaşma,
kırpma, gerioluşum gibi çeşitli sözcük türetme yolları bulunur. Türkçe bu yolların
birkaçını kullanan bir dildir. Birden fazla türetme yolunun bulunduğu dillerde,
bunlardan biri daha yaygın ve(ya) daha baskın olabilir. Türkçede ekleme en yaygın
türetme yoludur.
Türkçede üstgeçit, altgeçit örneklerinde olduğu gibi birleştirme ile sözcük
türetimleri de yer almaktadır. Bir diğer türetim yolu da kaymadır. Bir sözcük
biçimbilimsel değişim olmadan başka bir sözcük olabilir. Örneğin ‘güzel’ sözcüğünün
birden farklı anlam ve işlevde kullanıldığı durumlar, kaymaya örnek olarak
gösterilebilir. ‘Güzel kız’ gibi bir öbekte sıfat olarak kullanılırken, ‘güzel şarkı
söylüyor’ gibi bir tümcede belirteç olarak kullanılabilir.
101
! Aday Öğretmene Notlar
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenenler farklı özellikler sergileyen bir dilin
anadili konuşucusu olabilirler. Bu durumun Türkçe öğrenme konusunda zorluk
oluşturduğu ya da oluşturmadığını söylemek mümkün değildir. Ancak ders işlenişi
sırasında öğrencinin kendi dilinde ek kullanmamış olabileceği gibi durumlar göz
önünde bulundurulmalıdır. Öğrenci eklerle ilgili bilgileri bir anda içselleştiremeyebilir
ve sürekli neden sorusunu sorabilir.
C. Eklemeli Dil Özellikleri: Türkçe
Amaç:
Aday öğretmenin
Eklemeli dil olan Türkçenin temel özelliklerini kavramasını sağlamak,
Ekleme sırasında yaşanabilecek sesbilimsel değişimlerin farkına varmasını
sağlamak,
Görünmeyen ama bir işleve sahip olan ekler olduğunun farkına varmasını
sağlamak,
Birden fazla işleve sahip ekler olabileceğini kavramasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Eklemeli dil olan Türkçenin temel özelliklerini kavramak,
Ekleme sırasında yaşanabilecek sesbilimsel değişimlerin farkına varma,
Görünmeyen ama bir işleve sahip olan ekler olduğunun farkına varmak,
Birden fazla işleve sahip ekler olabileceğini kavrama.
102
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Ekleme görünen dillerde sözcüklere ekleme daha çok sondan yapılır. Eklemenin
önden ve içten yapıldığı diller de bulunur. Türkçede ekleme sondandır.
İngilizce gibi Batı dillerinde ‘pro-noun’ gibi örneklerle gösterilebilecek
önekler kullanılır. Ekin bir sözcüğün içine girdiği diller bir başka deyişle iç ekleme
yapılan diller de vardır. Almanca gibi dillerde ekin bir bölümünün sözcüğün başına bir
bölümünün sonuna eklenmesi durumu da serpik ekleme olarak adlandırılmaktadır.
- Ekler, eklendikleri tabana göre sesbilimsel olarak değişime uğrayabilir. Örneğin
Türkçede ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına göre en çok 8 farklı biçime girebilir. Bu
ekler ses açısından birbirinden farklı görünüme sahip olsalar da işlev açısından aynı
olan birimlerdir. Bazı eklerin ise hiç değişmeyen tek bir biçimi bulunur. Türkçede -
ken, -ki, -gil bu tür eklerdendir.
- Hiçbir sesbilimsel içeriği olmasa da bir (sıfır) ek, paradigmatik olarak
varsayılabilir. Örneğin Türkçede eylem çekimlerinde 3. tekil-kişi kategorisini
gösteren öğe, böyle bir ektir.
- Bir ek, başka bağlamlarda ayrı ayrı görünen birden fazla eki ortaklaşa temsil
edebilir. Türkçede belirli geçmiş zaman 1. çoğul-kişi eki (-k) böyle bir ektir; tek bir
sesten oluşmasına karşın başka biçimbilimsel bağlamlarda ayrı ayrı eklerle (örneğin
geliyorsunuz’da -sun kişiyi, -uz sayıyı) anlatılan hem kişi hem de sayı kategorisini
temsil etmektedir.
103
! Aday Öğretmene Notlar
Öğrencinin anadili ya da bildiği diğer yabancı dil Türkçe gibi eklemenin sona
yapıldığı bir özellik taşımayan bir dilse öğrencinin bu ekleme yolunu anlamlandırması
konusunda destek olabilecek sayıda örnek verilmesinde fayda vardır.
6. 4. Sözvarlığı
Bu bölümde sözvarlığı konuları ele alınmaktadır. Sözvarlığı çalışmalarında
sadece sözcükleri kapsamaz. Sözvarlığı sözcükleri ve anlamlarını, başka öğelerle bir
araya gelerek oluşturdukları yeni anlamları ve birbirileriyle olan ilişkilerini incelenir.
Bölümün içeriği Tablo 19’da yer almaktadır.
Tablo 19: YOT Öğretmeni için Sözvarlığı
BÖLÜM BAŞLIKLAR
4. Sözvarlığı
A. Sözvarlığı Öğeleri
B. Sözcük Anlamları
C. Deyim, atasözü ve kalıpsözler
D. Sözcük Kısaltma
E. Yazım ve Noktalama
A. Sözvarlığı Öğeleri
Amaç:
Aday öğretmenin
Dilin sözvarlığı öğelerinin sadece kök sözcüklerden oluşmadığını fark etmesini
sağlamak,
Sözvarlığının dilde yaygınlıkla kullanılan ve kullanım sıklığının belirli
dönemlerde değişmeyen öğelerden oluştuğunu kavramasını sağlamak,
104
Bazı sözvarlığı öğelerinin zaman içinde kullanımdan çıkabileceğini anlamasını
sağlamak,
Başka dillerden ödünçleme olarak gelen sözcüklerinde zaman içinde dilin
özelliklerini taşımaya başladığının bilgisini aktarmak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dilin sözvarlığı öğelerinin sadece kök sözcüklerden oluşmadığını fark etmek,
Sözvarlığının dilde yaygınlıkla kullanılan ve kullanım sıklığının belirli
dönemlerde değişmeyen öğelerden oluştuğunu kavramak,
Bazı sözvarlığı öğelerinin zaman içinde kullanımdan çıkabileceğini anlamak,
Başka dillerden ödünçleme olarak gelen sözcüklerinde zaman içinde dilin
özelliklerini taşımaya başladığının bilgisini edinmek.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözvarlığı, dilin kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş öğelerinden oluşur.
Sözvarlığı sözcüklerin türetim, birleşim, kayma gibi çeşitli yollarla
kazandıkları yeni anlamlar da inceler.
- Yeni kullanılmaya başlayan bir sözcüğün sözvarlığı öğesi olabilmesi için, o
sözcüğün dilde belirli sıklıkta ve yaygınlıkta kullanılıyor olması gerekir.
- Sözvarlığı öğelerinin kullanım sıklığı ve yaygınlığı zamanla azalabilir ve artabilir.
Kullanım sıklığı ve yaygınlığı belirgin biçimde düşen sözcükler “eski dil” öğesi
konumuna düşebilir, zamanla kullanımdan da çıkmış (ölmüş) olabilir.
105
- Kullanım sıklığı ve yaygınlığı nispeten yüksek olan ve bu sıklık derecesi zamana ve
dönemlere göre pek değişmeyen öğeler, temel sözvarlığı öğeleridir.
- Başka dilden ödünçleme alınan sözcükler, zamanla “yerlileşerek”, kullanıldıkları
dilin kurallarına, özellikle de söyleyiş kurallarına uyar hale gelebilirler.
! Aday Öğretmene Notlar
Sözvarlığı öğeleri denildiğinde akla sadece tek tek sözcükler gelmemelidir.
Sözcüklerin, öbeklerini kalıplaşmış kullanımların bağlam içinde kullanımlarıyla
birlikte ele alınmaları önemlidir. Sözcüklerin birbiriyle olan ilişkilerini kullanmak da
sözvarlığı öğretimi açısından kolaylık sağlayabilir.
B. Sözcük Anlamları
Amaç:
Aday öğretmenin
Sözvarlığındaki öğelerin anlamlarında değişim olabileceğine yönelik
farkındalıklarının gelişmesini sağlamak,
Sözvarlığı öğelerinin birden fazla anlama gelebileceğine yönelik farkındalıklarının
gelişmesini sağlamak,
Sözvarlığı öğeleriyle aynı, zıt ve yakın anlama gelebilen başka öğeler
olabileceğine yönelik farkındalıklarının gelişmesini sağlamak,
Sözvarlığı öğelerinin birbirileriyle alt ve üstanlamlılık ilişkisi içerisinde
olabileceğine yönelik farkındalıklarının gelişmesini sağlamak.
106
Aday Öğretmenin Kazanımları
Sözvarlığındaki öğelerin anlamlarında değişim olabileceğine yönelik farkındalık
kazanmak,
Sözvarlığı öğelerinin birden fazla anlama gelebileceğine yönelik farkındalık
kazanmak,
Sözvarlığı öğeleriyle aynı, zıt ve yakın anlama gelebilen başka öğeler
olabileceğine yönelik farkındalık kazanmak,
Sözvarlığı öğelerinin birbirileriyle alt ve üstanlamlılık ilişkisi içerisinde
olabileceğine yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcükler zaman içinde toplumsal değişimlere de bağlı olarak, sahip oldukları
anlamları kaybedip yeni anlamlar kazanabilir.
Örneğin, Türkçedeki ‘yavuz’ sözcüğü zaman içinde anlam değişimine
uğramıştır. Kötü anlamda kullanılırken günümüzde “yiğit” anlamında
kullanılmaktadır.
- Bazı sözcüklerin kurumsallaşmış birden fazla anlamı olabilir.
Bazı sözcükler günlük konuşmalarda farklı anlamlarda kullanılırken bir meslek
için ya da bir alanda o alana ait bir anlamda taşıyabilir. Örneğin “köprü” sözcüğü
dişçilikte bir terim olarak da kullanılmaktadır.
- Bir sözcük ile aynı, yakın veya zıt anlama gelen başka sözcükler olabilir. Ancak
aynı anlamda olduğu düşünülen sözcüklerde kullanımsal ve değer açısından
farklılıklar görülmektedir.
107
Sözcükler birbirileri ile karşıtlık, yakınlık gibi anlam ilişkileri içinde olabilirler.
Türkçe için olasılık ve ihtimal ya da darılmak ve küsmek sözcükleri aynı anlamda
kullanılan sözcüklere örnek olarak gösterilebilir. Zıt anlamlı sözcüklerde “büyük-
küçük” gibi karşılık ilişkisi içinde olan sözcüklerdir. Ancak dikkat edilmesi gereken
kullanım değerleridir.
- Aynı şekilde sesletilen ve yazılan, birbirinden farklı anlamlara gelen sözcükler
olabilir.
Örneğin Türkçedeki “yüz” sözcüğü bir rakam olarak bir de sayı olarak iki farklı
anlamda kullanılmaktadır.
- Sözcükler birbiri ile kavram alanları açısından “üstanlamlılık” veya
“altanlamlılık” ilişkisi kurabilir.
Bir sözcük, diğer bir sözcüğün kapsadığı alan içinde yer alabilir. Bir başka
deyişle cins ve tür arasındaki ilişki üstanlamlılık, altanlamlılık ilişkisi içinde kurulur.
Örneğin meyve elmanın üstanlamlısıdır.
! Aday Öğretmene Notlar
Sözcükler birbirileriyle karşıtlık ya da aynılık gibi ilişkiler içerisinde
olabilirler. Ancak dikkat edilmesi gereken kullanımlarıdır. Aynı anlama geldiği
düşünülen iki sözcüğün ikisinin de aynı bağlamda kullanılması mümkün olmayabilir.
Örneğin aynı anlamda olduğu düşünülen kara-siyah sözcüklerinin kullanımsal
farklılıkları vardır. ‘Kara haber’ yerine ‘siyah haber’ denilememektedir. Öğrenciye bu
tür sözcüklerin kullanımları içinde verilmesi uygundur.
Altanlamlılık ve üstanlamlılık sözcük öğretiminde kolaylık sağlayabilecek bir
ilişki kurar. Öğrencilere bir sözcüğün tanımı ve açıklaması yapılırken üstanlamlısını
108
kullanmak kolaylık sağlayabilir. Sözcük hatırlatma çalışmaları yapılırken de bu
ilişkilerin kullanılmasında fayda vardır. Sözcük oyunları da düzenlenebilir.
C. Deyim, Atasözü ve Kalıpsözler
Amaç:
Aday öğretmenin
Deyimler, atasözleri ve kalıpsözlere yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Deyimler, atasözleri ve kalıpsözlere yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcükler dilde kalıplaşmış anlatımlar olarak deyim, atasözü ve kalıpsözler
oluşturur.
Deyimler, durumları, kavramları özel bir yapı ve sözdizimi ile belirten
kalıplaşmış sözcük ya da sözcük gruplarıdır. Duygu ve düşünceler dikkat çekici bir
yolla anlatılmaya çalışılır. Göz koymak, kabak tadı vermek gibi kullanımlar deyimlere
örnek olarak gösterilebilir.
Atasözleri de tamamen bağlam içinde anlam bulan, yol göstermek ya da ders
vermek amacıyla kullanılan söz öbekleri ve tümcelerdir. ‘Bakarsan bağ olur,
bakmazsan dağ olur” gibi karşısındakine farklı davranışlar karşısında ortaya
çıkabilecek durumları anlatmak için kullanılan atasözleri vardır. Atasözleri
yaşanmışlıklarla oluştuğu düşünülen ama ilk kim tarafından söylendiği bilinmeyen
ifadelerdir.
109
Deyim ve atasözlerinin yanında kalıplaşmış olarak belirli bir durum karşısında
söylenen kalıpsözler de vardır. Biri hapşurduğunda ‘çok yaşa’ demek gibi uygun
bağlamda seçilen bu ifadelerde ‘çok’ ve ‘yaşa-‘ sözcüklerinin anlamlarının ayrı ayrı
düşünülmesi gerekmemektedir.
! Aday Öğretmene Notlar
Kalıpsözler, deyimler ve atasözleri tamamen bağlam içindeki anlamlarıyla
öğrenciye aktarılmalıdır. Sözcük sözcük ele alınıp açıklanmaya çalışıldığında
anlaşılmaları güçleşecektir. Örneğin ‘göz koymak’ deyimi için ‘bir şeyi istemek,
almaya karar vermek’ açıklaması yapılmalıdır. Birçok dilde örneği görüldüğünden
uygun bağlam ve kullanım örnekleriyle verildiğinde öğrencilerin bu kullanımları
anlamlandırması çok güç olmayacaktır.
D. Sözcük Kısaltmaları
Amaç:
Aday öğretmenin
Sözcük kısaltmalarına yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Sözcük kısaltmalarına yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcükler çeşitli yollarla kısaltılarak kullanılabilir.
Kısaltma sondan kırpma, ilk hecelerle ve baş harflerle yapılabilir. Örneğin
Türk Standartları Enstitüsü için baş harflerden oluşturulmuş TSE kısaltmasını
kullanırız. Labaratuvar için ilk heceyle yapılan “Lab.” kısaltmasını ve Araştırma
110
Görevlisi için de sondan kırpma yoluyla oluşturulmuş “Araş. Gör.” kısaltmasını
kullanırız. Bu konularla ilgili bilgiler sözlüklerde ve kısaltma kılavuzlarında
bulunmaktadır.
! Aday Öğretmene Notlar
Kısaltmalarla ilgili öğrencilere aktarılması gereken önemli noktalardan biri
eklerin sözcüğün kısaltılmış biçimine göre eklenmesiyle ilgilidir. TSE’ne başvurduk
(Türk Standartları Enstitüsüne) şeklinde değil, “TSE’ye başvurduk” şeklinde
kullanılmalıdır.
E. Yazım ve Noktalama
Amaç:
Aday öğretmenin
Yazım ve noktalama konusunda farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Yazım ve noktalama konusunda farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcüklerin nasıl yazılacağına dair tamamıyla yazı sistemlerini ilgilendiren belirli
kurallar bulunur.
Sözcüklerin nasıl yazılacağı, noktama işaretlerinin nasıl kullanılacağını
gösteren belirli kurallar vardır. Kurallar özellikle anlamın açık hale gelmesi ya da
farklı anlama gelebilecek ifadelerin netleşmesi için gereklidir. Bağlaç olan ‘ki’nin ayrı
yazılması, tarihi belirli ay ve gün adlarının büyük harfle başlaması yazım ile ilgilidir.
111
Cümle içinde açıklayıcı ifadeler parantez içine alınır, işlevsel amaçlı bitirilmemiş
tümcelerden sonra üç nokta konulur gibi kurallar da noktalama ile ilgilidir.
! Aday Öğretmene Notlar
Öğrencilere yazım ve noktalama ile ilgili örnekler gösterilmelidir. Anlam
değişimi açısından önemli olan sözlü dilde kısa duraklarla yapılan ve kavşak olarak
terimleştirilen durumlar yazı dilinde noktalama ile gösterilir ve bu önemlidir. “İzinsiz
inşaata girilmez” gibi bir ifadenin inşaatın mı izinsiz olduğu yoksa girme eyleminin
mi izinsiz gerçekleştirilemeyeceği virgülün yeri ile açık hale gelecektir. Bunun
yanında ‘O çantayı aldı’ gibi bir tümcede ‘o’nun işaret sıfatı mı yoksa işaret adılı mı
olduğunu ancak virgül kullanımı ile açıklığa kavuşturmak mümkündür.
6. 5. Sözdizimi
Bu bölümde sözdizimi konuları ele alınmaktadır. Sözdizimi sözcüklerin artarda
gelmesiyle, aynı dizilişte farklı vurgulamalarla oluşan ve öbek ve tümce diye
adlandırılan birimleri inceleyen bir alandır. Sözdizimi bölümünün içeriği Tablo 20’de
yer almaktadır.
Tablo 20: YOT Öğretmeni için Sözdizimi
BÖLÜM BAŞLIKLAR
5. Sözdizimi
A. Sözcük Dizilişi ve tümce
B. Yantümceleme
C. Tümce anlamı
D. Eksiltili tümce
A. Sözcük Dizilişi ve Tümce
Amaç:
Aday öğretmenin
112
Sözcüklerin belirli kurallarla dizilip öbekleri ve tümceleri oluşturduğuna yönelik
farkındalığını geliştirmek
Sözcük öbeklerinin özelliklerine yönelik farkındalığını geliştirmek,
Temel tümce dizilimine yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Sözcüklerin belirli kurallarla dizilip öbekleri ve tümceleri oluşturduğuna yönelik
farkındalık kazanmak,
Sözcük öbeklerinin özelliklerine yönelik farkındalık kazanmak,
Temel tümce dizilimine yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Sözcükler öbekleri, öbekler de tümceleri oluşturmak üzere yan yana gelir.
Tümceler “özne” ve “yüklem” olmak üzere iki ana öbekten oluşur; bu öbekler içinde
tümleç olan başka öbekler de bulunabilir. Bir öbekte, öbeğin karakterini belirleyen
baş öğe ile birlikte, seçimli veya zorunlu başka öğeler de bulunabilir. Baş, öbeğin
sağında veya solunda veya her iki konumda da yer alabilir.
Öbekler ad öbekleri, eylem öbekleri, sıfat öbekleri, belirteç öbekleri be ilgeç
öbekleri şeklinde farklı sözcük gruplarıdır. “okul çantası” bir ad öbeğidir, “kitap oku-
” ise bir eylem öbeğidir. “Çok güzel (kız)” gibi bir ifadede ‘çok güzel’ sıfat öbeğidir.
“çok hızlı (koş-) gibi bir ifadede “çok hızlı” belirteç öbeğidir. “okul için” de ilgeç
öbeğine örnek olarak gösterilebilir.
- Dillerde sözcüklerin yan yana gelmesini düzenleyen diziliş kuralları vardır. Bu
kurallara göre dizilişler, nisbeten serbest veya nisbeten zorunlu olabilir. Sözcüklerin
113
dizilişinde belirli ölçülerde serbestlikler olsa da çoğu dilde “temel sözcük dizilişi”
vardır.
Türkçede temel dizilimde ÖZNE-NESNE-EYLEM sıralaması görülür. Belirli
bir amaç ve işlev için öğeler yer değiştirebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Türkçede tümce içinde sözcükler yer değişebilseler de, bu değişimin bir amacı
vardır. Öğrenciye sözcükleri istedikleri yere taşıyabileceklerinin söylenmesi çok
uygun değildir. Temel dizilim dışındaki kullanımların, odağı belirtme gibi işlevleri
taşıdığı örneklerle açıklanmalıdır.
Örneğin “Ben dün senin kitaplığından kitapları aldım.” Tümcesinde ‘kitapları’
“Ben dün kitapları senin kitaplığından aldım.” diziliminde eylem önünde bulunan
‘senin kitaplığından’ vurgulanmak istenmektedir.
B. Yantümceleme
Amaç:
Aday öğretmenin
Yantümcelemenin işlevlerine yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Yantümcelemenin işlevlerine yönelik farkındalık kazanmak.
114
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Bir tümce, başka bir tümce içine, ekler ya da işlevsel sözcükler ile birlikte “neden,
sonuç, amaç, nitelik, yer, zaman” gibi kavramlar açısından bilgi taşıyan tümcecikler
olarak yerleşebilir. Bu tür tümceler, tümceciklerin yapısına göre türlere ayrılır.
Tümce içinde bulunan çekimli ya da çekimsiz yantümceler bulunabilir.
Türkçede yantümcelemenin genellikle çekimsiz yapıldığı görülmektedir. San- ve zan-
gibi eylemlerle “geldin sandım” gibi bir tümcede zaman ve kişi çekimi bulunurken
gitmeni istemiyorum gibi bir tümcede zaman için bir çekim yoktur. Yantümcelerin
çeşitli işlevleri vardır. Ad olarak kullanılabilirler, sıfat olarak (ortaç) kullanılabilirler
ve belirteç olarak (ulaç) kullanılabilirler. Yantümceler, tarz, neden-sonuç, koşul, zıtlık
bildirebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenenler için işlev ayrımının zor olduğu
gözlemlenen yapılardan biri yantümcelerdir. Yantümcelerde aynı işlevi taşıdığı
görülen birden fazla yapı vardır. Örneğin –mA ile kurulan adyantümceleri ile –
DIK/AcAk+iyelik eki ile oluşturan ad yantümcelerinin işlevleri farklıdır. –mA
eylemin tarzı ve biçimine yönelik bilgi verirken -–DIK/AcAk+iyelik ile gerçekleşmiş
ya da gerçekleşecek bir eylem hakkında bilgi verilir.
Benzer işlev farkları ulaçlar yani belirteç işlevli yantümceler için de geçerlidir.
–(y)Ip ile oluşturulan yantümcelerde öncelik sonralık ilişkisi bir doğal sıra özelliği
taşırken –DıktAn sonra ile kurulan yantümcelerde doğal sıra özelliği taşıyan
eylemlerle kullanımı uygun değildir. Örneğin, “Durağa gittikten sonra otobüse
bindim.” Tümcesi dilbilgisel olarak doğru ama uygunluk açısından doğru değildir.
115
Çünkü otobüse binmek için durağa gidilmesi gerekir ve burada belirtilmesi gereken
bir öncelik-sonralık durumu söz konusu değildir. Bu tür bir bilgi için “Durağa gidip
otobüse bindim.” Tümcesinde olduğu gibi –(y)Ip kullanılması daha uygundur.
Örneklerde de görüldüğü gibi öğrencilere aktarılması gereken yapının biçimsel
özelliklerinden çok işlevsel özellikleridir.
C. Tümce Anlamı
Amaç:
Aday öğretmenin
Bir tümcenin birden fazla anlama sahip olabileceğine yönelik farkındalığını
geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Bir tümcenin birden fazla anlama sahip olabileceğine yönelik farkındalık
kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Bir tümce, öğeleri arasındaki olası yapısal ilişkilerden hareketle birden fazla
anlama (“okuma”ya) sahip olabilir.
Bir tümce, anlatımın bulanıklaşmasını sağlayabilecek ya da anlamı sadece bağlam
içinde net olabilecek anlamlar taşıyabilir. “Kitabını aldığını söyledi” gibi bir tümcede
‘senin kitabını’ ve ‘onun kitabını’ anlamları vardır. Aynı zamanda ‘aldığını’
yantümcesinde eylemi gerçekleştirenin konuşan mı yoksa başka biri mi olduğu da net
değildir. Bu gibi durumlara “Geç kız arkadaşını sinemaya götürdü” şeklinde bir
tümcede örnek olarak gösterilebilir.
116
[[Genç] [[kız] [arkadaşını] ] [sinemaya] [götürdü] ]
[[[Genç] [kız] ] [arkadaşını] [sinemaya] [götürdü] ]
[[[Genç] [ [kız] [arkadaşını] ] ] [sinemaya] [götürdü] ]
seklinde ayraçlamalarla gösterilebilecek üç farklı anlama gelebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Birden fazla anlama sahip olması, iletişimi engelleyici bir durum olabilir. Bu
sebeple tümceler oluşturulurken bu tür bulanıklıkların olmamasının önemi
vurgulanmalıdır. Sorular sorarak öğrencilerin bu tip tümcelerinin anlam farklılıklarını
fark etmeleri sağlanabilir.
D. Eksiltili Tümce
Amaç:
Aday öğretmenin
Anlamsal olarak tam ancak öğeleri eksik tümcelerin hatalı olmadığını fark
etmesini sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Anlamsal olarak tam ancak öğeleri eksik tümcelerin hatalı olmadığını fark etmek.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Tümceler, anlam olarak “tam” olmasına karşın bağlamsal veya yapısal olarak bir
öğesi veya öğeleri “eksik” (“eksiltili tümce”) görünebilir.
117
Eksiltili tümceler dilbilgisel olarak hatalı gibi görünseler de amaç olan anlamı
karşı tarafa iletebildiklerinden hatalı tümceler olarak değerlendirilmezler. Bağlam
içinde anlamları tamamlanır. “Haydi çocuklar bahçeye” şeklinde bir ifadede yüklem
olmamasına rağmen tümce hatalı olarak kabul edilmemektedir. Ancak önce biraz ders,
sonra televizyon izledi” şeklinde bir tümce hatalı olarak kabul edilebilir. ‘ders’ için
ayrı bir eylem gerekir.
! Aday Öğretmene Notlar
Öğrencilere eksiltili tümceler hatalı olarak gösterilmemelidir. Özellikle hızlı
iletişim çabasıyla “memnun oldum” diyen bir kişiye “ben de” diye yanıt verilmektedir.
Bu tümcede de eksik bir öğe olduğu düşünülebilir. Ancak “ben de memnun oldum”
anlamına gelmektedir. Bu tür kullanımlar örneklendirilmelidir.
5. 6. Edimbilim
Bu bölümde Edimbilim konuları ele alınmaktadır. Edimbilim, bireylerin etkileşimde
tercih ettikleri dil kullanımları ve bu kullanımlar karşısında dinleyicilerin tepkisini ele
alan bir alandır. Bölümün içeriği Tablo 21’de yer almaktadır.
Tablo 21: YOT Öğretmeni için Edimbilim
BÖLÜM BAŞLIKLAR
6. Edimbilim A. Sözce Anlamı
B. Söylemek ve Yapmak
A. Sözce Anlamı
Amaç:
Aday öğretmenin
Sözce ve kullanımları konusunda farkındalığını geliştirmek.
118
Aday Öğretmenin Kazanımları
Sözce ve kullanımları konusunda farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Konuşucu, kurduğu sözcelerle dinleyiciye veya dinleyicilere belli bir bilgi
aktarımında bulunabileceği gibi, bir isteği de aktarabilir. Bu aktarımı dilin kullanım
koşullarına bağlı gerçekleştirir.
Sözce, belli bir bağlam içinde, belli bir zamanda bir konuşucu tarafından
dinleyiciye belli bir yerde söylenen sözcük, tümce, ünlem gibi dilsel bir birimdir. Bir
sözce bir tümce olabildiği gibi, “Evet”, “olabilir”, “ya öyle mi?” gibi tek ya da birkaç
sözcük ya da bir grup sözcükten oluşabilir. Konuşmalarımız birbiriyle bağlı, öncesi ve
sonrası olan, karşılığı olan bir düzen içinde gerçekleşir. Konuşmanın anlaşılır
olabilmesi için gerektiğince, nitelikli, konu ile bağlantılı ve uygun üslupta olması
gerekir.
- Sözcelerin (içerdiği sözcüklerin, öbeklerin ve tümce veya tümcelerin) sözlüksel
anlamı, bu sözcenin kullanıldığı “konuşma ortamı”na göre değişebilir. Dinleyici o
sözcelerden, sözcüklerin sözlüksel anlamı dışında kalacak biçimde, kendince
anlamlar çıkarabilir.
“İçerisi çok sıcak oldu” gibi bir sözce ile dinleyiciden camı açmasına yönelik
bir istekte bulunmak mümkündür. Dinleyicinin bulunduğu konumun cama
konuşucudan daha yakın olması gibi konuşma ortamının özellikleri bu anlamın
çıkarılması için önemlidir.
- Konuşucu sözcesini, belirli bir anlama gelmesini sağlayacak ön bilgileri
dinleyicinin bildiğini varsayarak üretebilir.
119
Dinleyici konuşucunun sözcesini dünya bilgisi ve önceden söylenenler
çerçevesinde yorumlar.
! Aday Öğretmene Notlar
Konuşmaların her zaman net bilgiler içermeyeceği, bazen sezdirimler
yapılabileceği ya da dünya bilgisine başvurmak gerektiğine yönelik bilgiler
öğrencilere örneklerle aktarılmalıdır. Öğrencilerin de konuşmalarında bu tür
sezdirimler yapmasının bazen iletişimi sürdürmek için önemli olduğu da
vurgulanmalıdır.
B. Söylemek ve Yapmak
Amaç:
Aday öğretmenin
Konuşarak konuşmanın dışında da bir eylem gerçekleştirmenin mümkün olduğuna
yönelik farkındalığının gelişmesini sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Konuşmanın aynı zamanda bir eylem gerçekleştirmek olduğuna yönelik
farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Bir sözce, bu sözce ile birlikte gerçekleşecek olan eylemin bir parçası olabilir: Seni
kınıyorum, Sizi karı koca ilan ediyorum, Bu bebeğe kendi adımı veriyorum vs.
“Rica etmek” gibi bir ifade söylenirken aynı zamanda rica et- eylemi de
gerçekleştirilmiş olur. “Bu bebeğe A adını veriyorum” denildiğinde bebeğin adı artık
A’dır. Bu durumda konuşucu sözcesiyle bir eylem gerçekleştirmiştir.
120
“Özür dilemek” gibi bir sözceyle dinleyicinin affetmek ya da affetmemek gibi
bir eylem gerçekleştirmesi de beklenir. Bir başka deyişle sözceyle konuşan kendisi bir
eylem gerçekleştirdiği gibi karşıdakinden bir eylem gerçekleştirmesini isteyebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Sözce ile bir eylem gerçekleştiğine yönelik bilgilerin öğrencilere aktarılması
faydalı olacaktır.
6. 7. Toplumdilbilim
Bu bölümde toplumdilbilim konuları ele alınmaktadır. Toplumdilbilim Dil ve
toplum arasındaki ilişkiyi, bireylerin farklı ortamlarda farklı biçimlerde
konuşmalarını, dil kullanımının ortamdan ortama, bireyden bireye, toplumdan topluma
nasıl değiştiğini ele alan bir alandır. Bölümün içeriği Tablo 22’de yer almaktadır.
Tablo 22: YOT Öğretmeni için Toplumdilbilim
BÖLÜM BAŞLIKLAR
7. Toplumdilbilim A. Farklı Dil Kullanımları
B. Dil Politikaları
A. Farklı Dil Kullanımları
Amaç:
Aday öğretmenin
Bireylerin farklı dil kullanımları sergileyebileceği yönünde bilgi sahibi olmasını
sağlamak.
121
Aday Öğretmenin Kazanımları
Bireylerin farklı dil kullanımları sergileyebileceği konusunda farkındalık
kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Bir dilin kullanımı, o dili kullanan kişinin yaş, cinsiyet, toplumsal konum gibi
(“idiolekt”) veya kişilerin meslek grubu, toplumsal katman gibi (“sosyolekt”)
toplumsal özelliklerine ve konumlarına bağlı olarak farklılaşabilir.
Bireysel dil kullanım farklarının yanında bir grubun örneğin bir meslek
grubunun konuşmalarında farklılıklar görülebilir. Örneğin şoförler “gazlamak,
sollamak” gibi ifadeleri kullanırlar. Bu ifadeler araba kullanma bağlamında farklı
anlamlara gelebilir.
- Bir dil, bu dili kullanan toplum dışındaki toplum veya toplumlarca “yapı ve
sözvarlığı açısından basitleştirilerek” kullanılabilir (“pidgin”), hatta bu biçim
(“değişke”), o toplum veya toplumların kendi “anadil”lerinden karışmalarla yeni
bir anadili konumuna (“creol”) gelebilir.
Örneğin İngilizce çok farklı toplumlarda kullanılmaktadır. İngilizcenin önce
basitleştirilerek kullanıldığı zaman içinde farklı biçimde anadile dönüşmüş biçiminin
kullanıldığı bir yer Karayiplerdir. Karayiplerde farklı anadillerin yanında İngilizce
değişkesi olan bir anadili de resmi olarak kabul edilmektedir.
- Bir dilin, belli yöre, bölge veya ülkelerde nisbeten küçük (“ağız, şive”) veya büyük
(“lehçe”) farklılıklarla kullanılan biçimlerinden biri, o dili konuşan bütün
topluluklarca kabul edilen iletişim dili (“ölçünlü dil”) olabilir.
122
- Bir dilin ölçünlü biçimi ile diğer biçimleri (“ağız, şive, lehçe”) arasında, özellikle
de sözvarlığı ve söyleyiş açısından karışmalar olabilir. Bu tür karıştırmalar,
kullanıcıların saygınlığını düşürebilir.
Türkiye’de farklı ağızlar kullanılmaktadır. Örneğin, İç Anadolu’ya özel
kullanımlar, Ege’ye özel kullanımlar vardır. Farklılıklar sesbilimsel, biçimbilimsel ve
sözdizimsel olabilir.
- Bir dilde, kullanılması toplumun geneli tarafından hoş karşılanmayan,
istenmeyen, hatta yasaklanan sözcükler, anlatımlar olabilir.
Genel olarak argo olarak tanımlanabilecek bu ifadeler kullanıldıklarında
konuşucu hoş karşılanmayabilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Öğrencilere uygun bağlamlarda uygun dil kullanımları seçmeleri konusunda
yönlendirilmelidir. Pazara gittiklerinde kullandıkları dil, okulda öğretmenleri ile
konuşurken kullandıkları dil ve arkadaşları ile konuşurken kullandıkları dilin farklı
olması gerektiği vurgulanmalıdır. Bu özelliklere dikkat etmeden konuştuklarında
iletişim durabilir.
Lehçe, şive ve ağızların kullanımlarına yönelik örnekler gösterilmelidir.
Öğrencilerden ağızları kullanmaları beklenmez amaç sadece Türkçenin bir şivesi
olduğuna yönelik farkındalık kazanmalarını sağlamak olmalıdır.
B. Dil Politikaları
Amaç:
Aday öğretmenin
123
Politikalarla dil kullanımlarına yön verilmeye çalışılabileceğine yönelik
farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Politikalarla dil kullanımlarına yön verilmeye çalışılabileceğine yönelik
farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Ülkeler dil politikalarıyla, dile yön verme çabası içerisine girebilirler ve dile yön
verebilirler.
Dil politikaları devletler tarafından açık ya da gizli şekilde gerçekleştirilebilir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra hem alfabe açısından hem de sözcük
kullanımları açısından yön ver çalışmaları açık bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
! Aday Öğretmene Notlar
Öğrencilere bu konularla ilgili olarak doğrudan bilgi vermek gerekmeyebilir.
Ancak bunun ile ilgili bir soru geldiğinde, politik bir duruş sergilemek yerine dönem
koşullarında gerekli durumlarda devletlerin bu tür uygulamalara gitmesinin normal
olduğu fikri sunmak faydalı olabilir.
6. 8. Ruhdilbilim
Bu bölümde ruhdilbilim konuları ele alınmaktadır. Ruhdilbilim, dilin
nörolojiden biyolojiye birçok alan bilgisinden faydalanılarak dilin algılanma ve üretim
aşamasındaki psikolojik faktörleri inceleyen bir alandır. Bölümün içeriği Tablo 23’de
yer almaktadır.
124
Tablo 23: YOT Öğretmeni için Ruhdilbilim
BÖLÜM BAŞLIKLAR
8. Ruhdilbilim
A. Dil Edinimi
B. Bireysel Farklılıklar
C. Yabancı Dil Öğrenme
A. Dil Edinimi
Amaç:
Aday öğretmenin
Dil edinim süreci ile ilgili genel bir farkındalık kazanmasını sağlamak,
İkidillilik ve çokdillilik ile ilgili farkındalık kazanmasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Dil edinim süreci ile ilgili genel bir farkındalık kazanmak,
İkidillilik ve çokdillilik ile ilgili farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- İlk dil (“anadili”) veya ilk diller (“ikidillilik, çokdillilik”), doğuştan gelen bir
yetenek olarak çocuklar tarafından ortalama ilk 2 yıl içinde öğrenilmiş kabul edilir
ama dil gelişimi çocuğun sonraki yıllarında da devam eder.
Çocuklar doğuştan gelen dil yetenekleri sayesinde dili, yeterli dille karşılaşma
olduğunda bir yönlendirme olmadan kendiliğinden dil edinirler. Duyma ya da herhangi
başka bir rahatsızlığı olmayan her çocuk dinleyip anlayabilir ve konuşabilir. Dil
edinimi ilk yıllarda gerçekleşir ve sonraki yıllarda da kavram gelişimi ile şekillenir.
- İkidilli ve çokdilli bireylerde, dil kullanım becerileri her dilde eşit olmayabilir; o
birey üzerinde dillerden biri diğeri veya diğerlerine baskın olabilir.
125
Kullanılan dillerden hangisinin, hangi beceri açısından daha yoğun kullanıldığı
ile ilgili bir durumdur. Örneğin Almanya’da yaşayan bir Türk Almanca konuşuyor ve
yazıyorsa Almanca konuşma ve yazma becerisi gelişirken Türkçe sadece konuşuyorsa
Türkçe yazma becerisi gelişmemiş olabilir. Sadece beceri boyutunda değil, her alanda
bir dil diğerinden daha rahat kullanılıyor olabilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Çocuk öğrenci ile yetişkin öğrenciye uygulanacak olan yabancı dil öğretim
süreci aynı olmamalıdır. Öğretim yaklaşım ve yöntemi seçilirken grubun yaşına dikkat
etmek önemlidir.
B. Bireysel Farklılıklar
Amaç:
Aday öğretmenin
Bireysel farklılıkların önemini kavramasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Bireysel farklılıkların önemini kavramak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Bireyin psikolojik ve karakteristik özellikleri, onun dil öğrenim ve gelişim süreçleri
ile dili kullanımını doğrudan etki eder.
Bireylerin, yaş, güdülenme, hedef, zeka türü, öğrenme biçemi gibi dili
öğrenmelerini etkileyecek farklı özellikleri vardır. Bu özellikler öğrenimi
hızlandırabilir ya da yavaşlatabilir.
126
! Aday Öğretmene Notlar
Öğretim planlanırken bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır.
Grubun özelliklerine göre farklı programlar uygulamak gerekebilir.
C. Yabancı Dil Öğrenme
Amaç:
Aday öğretmenin
Anadili edinimi süreci ve yabancı dil öğrenme süreçlerinin farklı olduğunu
kavranmasını sağlamak,
Yabancı dilin anadili gibi konuşulması için uzun süreli ve yoğun dil girdilerine
maruz kalmak gerektiğini kavramasını sağlamak,
Yabancı dilin kullanım sıklığında ve oranında azalma olması durumunda
unutulabileceğine yönelik farkındalık kazanmasını sağlamak.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Anadili edinimi süreci ve yabancı dil öğrenme süreçlerinin farklı olduğunu
kavramak
Yabancı dilin anadili gibi konuşulması için uzun süreli ve yoğun dil girdilerine
maruz kalmak gerektiğini kavramak,
Yabancı dilin kullanım sıklığında ve oranında azalma olması durumunda
unutulabileceğine yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Anadili edinme süreci ile yabancı dil öğrenme süreçleri aynı değildir.
127
Anadili doğuştan gelen yetenekle, alınan girdiler sayesinde kendiliğinden
gerçekleşir, yabancı dil öğrenme ise yönlendirmeli bir süreçtir. Yetişkinler yabancı dil
öğrenmek için bilgilendirmelere ihtiyaç duyarlar. Dil öğretimi de bu sebeple
gerçekleştirilir. Bilişsel Öğrenme Yaklaşımına göre yabancı dil, dile yönelik dinleme
ve okuma ile alınan girdilerin zihinlerinde bilgi işleme süreçlerinin gerçekleşmesi ve
öğrenilen bilgilerinin varsayım sınama yoluyla kontrol ederek uzun süreli belleğe
yerleşmesi ile öğrenilir. Öğretim aşamasında da bu süreç desteklenmelidir.
- Bir dil, geç dil gelişim aşamalarında (“yabancı dil olarak”) öğrenilmiş olsa da,
kullanma sıklığı ve süresine bağlı olarak zamanla ikidillilik veya çokdillilik
sürecinde yer alacak konuma gelebilir.
Öğrenilen yabancı dil, yoğun olarak kullanıldığında anadili gibi kullanılabilir.
Bunun için çok fazla girdiye maruz kalmak ve çok fazla üretim yapmak gerekir.
- Dili kullanmak, nihayetinde, öğrenilmiş ve geliştirilmiş bir beceri olduğu için, eğer
yeterince kullanılma ortamı sağlanmazsa, dil becerileri gerileyebilir.
Öğrenilen yabancı dilin unutulmaması için kullanımının devamlı olması
gerekir.
! Aday Öğretmene Notlar
Yabancı dilin öğrenim sürecini kolaylaştırmak için tüm becerilere yönelik
çalışmalar yapmak da fayda vardır.
Öğrencilere dili anadili konuşucusu gibi kullanabilmek ve öğrendikten sonra
unutmamak için çaba göstermek gerektiği hatırlatılmalıdır.
128
6. 9. Metindilbilim
Bu bölümde metindilbilim konuları ele alınmaktadır. Metindilbilim, metnin
yapısını, metni oluşturan öğeleri ve metnin anlamını inceleyen bir alandır. Bölümün
içeriği Tablo 24’te yer almaktadır.
Tablo 24: YOT Öğretmeni için Metindilbilim
BÖLÜM BAŞLIKLAR
9. Metindilbilim
A. Metin ve Özellikleri
B. Metindeki Anlam
C. Gönderim
A. Metin ve Genel Özellikleri
Amaç:
Aday öğretmenin
Metnin genel özelliklerine yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Metnin genel özelliklerine yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Yazılı veya sözlü, belirli bir iletisi olan her dil öğesi, bir metindir.
Metinler, bilgi vermek, bir durumu kanıtlamak, karşılaştırmak yapmak, bir şey
öğretmek gibi çeşitli amaçlarla hazırlanabilir.
- Tümce dilbilgisi gibi metin dilbilgisinde de söz edilebilir.
Metin incelemelerinde metnin bir tümce gibi incelenebileceği ve belirli
kurallarla oluşturulduğu görülmektedir. Metinler amaçlı, tutarlı, bir duruma uygun
kabul edilebilir, bilgi içeren ve metinler arası ilişkilere sahip dilsel birimlerdir. “Ahmet
129
öğretmen. Bugün tatil. O okula gitmedi. Alışveriş yaptı. Sonra arkadaşlarıyla buluştu.
Yoruldu. Erken yattı.” Gibi arka arkaya sıralanmış tümceler bir metin oluşturmaz. Bu
ifadelerin “Ahmet öğretmen. Bugün tatil bu yüzden o bugün okula gitmedi. Alışveriş
yaptı ve arkadaşlarıyla buluştu. Çok yorulduğu için erken yattı.” gibi dilsel birimlerle
birbirine bağlanması gerekir.
- Metni oluşturan birimler (öbekler, tümceler) arasındaki bağlantılar, kavramsal
olarak (“coherence”) veya açık dilsel bağlayıcılar kullanılarak (“cohesion”)
kurulur.
Bu bağlantılar olmadan metnin anlamlandırılması güçleşir. Metnin olabilmesi
için her öğenin birbiriyle belirli kurallarla ilişki içinde olması gerekir.
! Aday Öğretmene Notlar
Metinde bağlantıları sağlama yollarına ilişkin bilgi sağlamak öğrencinin sözlü
ve yazılı metin üretmesini kolaylaştırabilir.
B. Metindeki Anlam
Amaç:
Aday öğretmenin
Metinde yer alan birimlerin anlamlarının metin içinde değerlendirilmesinin önemli
olduğuna yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Metinde yer alan birimlerin anlamlarının metin içinde değerlendirilmesinin önemli
olduğuna yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
130
- Metinde yer alan bir öğenin anlamı, içinde yer aldığı metinsel bağlama dayalıdır.
Metinde yer alan her öğe tek tek incelendiğinde farklı anlam ve işleve sahip
olabilir. Önemli olan o öğenin söz konusu metindeki anlamı ve işlevidir. Örneğin
sözcükler sözlüksel anlamlarından farklı olarak metin içinde farklı bir anlam edinmiş
olabilirler.
! Aday Öğretmene Notlar
Metinde yer alan öğelerin metin içindeki anlamlarıyla değerlendirilmesi
gerektiği öğrenciye örneklerle sürekli gösterilmeli ve hatırlatılmalıdır. Örneğin bir
sözcük metin içinde o bağlama uygun bir anlam kazandıysa sözlükteki anlama bakmak
metnin anlaşılmasını engelleyecektir.
C. Gönderim
Amaç:
Aday öğretmenin
Metinde geçen bir öğenin, metinde ya da metin dışındaki bir başka öğeyi
gösterebileceğine yönelik farkındalığını geliştirmek.
Aday Öğretmenin Kazanımları
Metinde geçen bir öğenin, metinde ya da metin dışındaki bir başka öğeyi
gösterebileceğine yönelik farkındalık kazanmak.
Bilgi ile İlgili Açıklama
- Metinde yer alan dilsel öğelerin anlamsal içeriğine, metinde daha önce veya daha
sonra geçen bir başka öğeden hareketle (“anaphoric/cataphoric”) ulaşılabilir.
131
Özellikle adıllarla sağlanan gönderimlerin neye işaret ettiği metnin
anlamlandırılması için önemlidir. Örneğin bir metinde “Ayşe bugün hasta. O dün
dondurma yemiş.” İfadelerinde ‘o’ Ayşe’ye gönderimde bulunmaktadır.
- Metinde yer alan gönderimsel öğelerin gönderim kaynağına metnin dışından
(“dünya bilgisi” yoluyla) da ulaşılıyor olabilir.
Metni anlamlandırmak için dünyadaki gönderimini bilmek gerekebilir.
! Aday Öğretmene Notlar
Metinlerde yer alan metin dışı gönderimler her kültürün anlamlandırabileceği
düzeyde tutulmalıdır. Öğrencinin dünya bilgisinin sınanmadığı unutulmamalıdır. Bu
sebeple seçilen metinler her kültürsen öğrencinin anlayabileceği metin dışı
gönderimler içermelidir.
132
7. SONUÇ
Özellikle uygulamalı dilbilim alanındaki akademik gelişmelerin katmadeğeri
olarak günümüzde bir dilin yabancı dil olarak öğretimi alanı, dil öğretimi alanı içinde
kendi özerk akademik sınırlarını giderek daha da belirginleştirmektedir. Buna karşın,
yabancı dil olarak Türkçe öğretimi (YTÖ) alanına bu belirginleşmenin nasıl
yansıdığına bakıldığında henüz yeterli bir aşama kaydedilmediği gözlenmektedir. Bu
durumun temel nedenleri arasında Türkiye üniversitelerinde yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde uzmanlaşma sağlayacak lisans programı olmaması başta gelmektedir.
Bunun yanı sıra yabancı dil olarak Türkçe öğretenlerin bilmesi gereken “dil hakkında
bilgiler”in neler olduğu üzerinde de hedef odaklı bir saptama bulunmamaktadır. Oysa,
özellikle söz konusu öğretim alanında işlevsel bir öğretmen yetiştirme programı için
belirtilen içerikteki bir saptamanın yapılması bir tür vazgeçilemez gerekliliktir. Böyle
bir başlangıç noktasından hareketle bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe (YOT)
okutmanlarının bilmesi gerektiği düşünülen “dil hakkında bilgiler” konusunda bir
döküm oluşturulmuş ve söz konusu içeriğin hangi nedenlerle özellikle yabancı dil
olarak Türkçe öğretimi alanı için özelleştiğine yönelik bir tartışma kurulmuştur.
Bu tez çalışması ile yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanı için özelleştiği
savunulan “dil hakkında bilgiler” dökümü oluşturulurken öncelikle yabancı dil
öğretmeni eğitimi alanıyla ilgili alanyazın taraması yapılmış ve bu konuda öğretmen
yeterliliklerinin neler olduğu ile ilgili araştırmaların bulguları değerlendirilmiştir.
İlgili çalışmaların bulgularından yola çıkılarak yabancı dil öğretmenlerinin kendi
alanları ile ilgili dile ait özelleşmiş bilgilerinin olması gerektiği sayıltısına varılmış ve
çalışmada bu sayıltı temel alınarak “dil hakkında bilgi” kavramı ele alınmıştır.
133
Tez çalışmamızın amacının belirtildiği bölümünde yer alan dil hakkında bilgi
(DHB) kavramı nedir ve YTÖ için nasıl betimlenebilir?” şeklindeki soruya yanıt
olarak “DHB genelde tüm diller, özelde ise Türkçe hakkında, dilbilgisinden daha geniş
kapsamı olan, söze dökülebilen açık bilgidir” şeklinde tanım yapılmış ve YOT
öğretenlerin dil hakkında bilgisini arttırmak ve farkındalık geliştirmek amacıyla
yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanı için hazırlanan dile ilişkin bilgiye yönelik
özelleştirilmiş bir içerik önerisi 5.1. Bölümünde sunulmuştur.
Bu çalışmanın temel tartışması yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında
öğretmen eğitimini yapılırken 5.1. başlığında bulunan DHB listesinin içerik olarak
kullanılabileceği iddiasını taşımaktadır. Alınan uzman görüşlerinden, YOT ve
İngilizce okutmanlarıyla yapılan görüşmelerden elde edilen bulgular, ilgili tartışma
için kanıt nitelikli veriler sunmaktadır.
Öte yandan özellikle yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında ders veren
öğretmenlerin bu alan için özelleşmiş dil hakkında bilgi donanımı olması gerektiği
sayıltısı çerçevesinde, eleştirel bazı değerlendirmelere de tez çalışması içinde yer
vermek genel tartışmayı destekleyici olabileceği için bir öğretmen eğitimi
programında YOT okutmanlarıyla yazılı bir uygulama da yapılmıştır (bkz. Yöntem
Bölümü) Bu uygulamadan elde edilen sonuçlar alanda ders veren öğretmenlerin DHB
listesindeki birçok madde için öğretici yeterliliği sergilemediği sonucunu ortaya
koymuştur. Bu çalışmanın bulguları veriye dönüşebilmekte ve YOT okutmanlarının
ders verdikleri alanda bizim tez çalışmamızda önerisini yaptığımız gibi (bkz. 6. Bölüm
Tablo 15) özelleşmiş bir içeriği olan öğretmen eğitimi programlarına ihtiyacı olduğuna
yönelik bir diğer tartışmayı da kurabilmemize olanak vermektedir.
134
Bu tezin sunduğu verilere dayalı olarak kurduğu tartışma, hem Yıldız ve Tunçel
(2012:126)’nın Türkiye’de YTÖ ile ilgili netleşmiş bir devlet politikasının olmadığı,
YTÖ öğretmenlerinin deneme yanılma yoluyla alanı kendi kendilerine öğrendikleri,
Türkçe öğretmenliği ve Türk Dili Edebiyatı bölümü mezunlarının da YTÖ alanında
zorluk çektikleri yönündeki yorumlarını, hem de Uzun (2012:343)’ün YTÖ alanında
yetişmiş öğretim elemanı eksikliği, Türkçe öğretmenliği bölümlerinin Türkçeyi anadili
olarak öğretmeye odaklı olduğu ve bu programlarda dille doğrudan ilişkisi bulunan
dilbilim alanına ait derslerin bulunmadığı; ders programlarına “DHB”nin dahil
edilmediği vurgusunu uygulamalı bir içerikle ve betimleyici sonuçlarla geliştirmekte;
YTO için ayrı öğretmen eğitimi programları yapılması ve yapılacak olan programlara
DHBlerin dahil edilmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Tezde önerisi sunulan ve DHB listesinde yer alan maddeler, dilbilim
alanlarının özeti niteliğindedir. Her bir madde içinde birden fazla bilgiyi
barındırmaktadır. Bir maddenin iyi bilinmesi, ait olduğu alanla ilgili konulara hakim
olunması anlamına gelmektedir. Bu durumda DHB listesinde yer alan bilgilerin lisans
düzeyinde bir eğitim programında ayrıntılı olarak ele alınması daha nitelikli öğretmen
yetişmesine öğretimbilimsel bir katkı sağlayacaktır. Alanda nitelikli eleman yetişmesi
için lisans programı olması önemlidir.
Yapılacak olan öğretmen eğitimlerinde tezde önerisi sunulan DHB içeriği
kullanılabilir ancak bundan sonra yapılacak çalışmalarda söz konusu içeriğin yer aldığı
eğitim programları geliştirilmelidir. Geliştirilecek programların DHB’lerin yanında,
öğretmenlerin sahip olması gereken öğretmenlik bilgisi gibi diğer konular dahil
edilerek hazırlanması etkili ve verimli öğretim geliştirme konusunda başarıyı
arttıracaktır.
135
Çalışmada önerilen DHB içeriği öğretmen yeterliliklerini ölçmek amacıyla
hazırlanacak sınavlarda da kullanılabilir.
136
KAYNAKÇA
Aksan, D. (2000). Her Yönüyle Dil: Ana Çizgileriyle Dilbilim. Ankara: TDK.
Aksan, D. (2004). Anlam Alışverişi Olayları ve Türkçe. Aksan, D. (haz.) Dilbilim ve
Türkçe Yazıları. İstanbul: Multilingual Yayınları (9- 64)
Aksan, D. (2005). Anlambilim. İstanbul: Engin Yayıncılık.
Albery, D. (2012). The TKT Course KAL Module. Cambridge University Press.
Alderson, J. C., Clapham, C., & Steel, D. (1996). ‘Metalinguistic knowledge, language
aptitude and language proficiency’. Language Teaching Research, 1,93–121.
Anderson, J. (1995). Cognitive Psychology and Its İmplications. New York: W. H.
Freeman.
Andrews, S. (1999). Why Do L2 Teachers Need To “Know About Language”?
Teacher Metalinguistic Awareness and Input for Learning. Language and
Education. 13:3 161.-177 Routhledge.
Andrews, S. (2007). Teacher Language Awareness. Cambrigde University Press.
Aydoğan, İ., Çilsal, Z. (2007). Yabancı Dil Öğretmenlerinin Yetiştirilme Süreci
(Türkiye ve Diğer Ülkeler). Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi. Sayı 22 (179-197).
Aygüneş, M. (2007). Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde Okuma Becerilerinin
Geliştirme Yolları. (Tez Danışmanı: Prof. Dr. V. Doğan Günay) Dokuz Eylül
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir. (yayımlanmamış yüksek lisans
tezi)
Balcı, A. (2011). Biçimbilim I:Sözcük. Özsoy, S., Emeksiz, Z. E (haz.) Genel Dilbilim-
I. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.(18-35)
Barber, A. (2003). “Introduction”. in Barber A. (eds.) Epistemology of Language.
Oxford University Press. http://www.google.com/books?id=41ZJ0aUK-
pUC&printsec=frontcover&hl=tr#v=onepage&q&f=false
137
Bartels, N. (2009). Knowledge About Language. In A. Burns and J. C. Richards (Eds.),
The Cambridge Guide To Second Language Teacher Education (pp. 125-134).
Cambridge, UK: Cambridge University Press.
Başkan, A, G., Aydın, A., Madden, T. (2006). Türkiye’deki Öğretmen Yetiştirme
Sistemine Karşılaştırmalı Bir Bakış. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi. Cilt 15 sayı:1 http://sosyalbilimler.cukurova.edu.tr/
dergi/download/266.pdf?sc (07.02.2013)
Büyükkantarcıoğlu, N. (2006). Toplumsal Gerçeklik ve Dil. İstanbul: Multilingual
Yayınları.
Cambridge University. (2009) Teaching Knowledge Test.
http://www.cambridgeesol.org/exams/teaching-awards/tkt.html (erişim tarihi
05.04.2011)
Cambrige University. (2008). KAL Test
http://www.cambridgeenglish.org/images/22189-tkt-kal-sample-paper.pdf
(erişim tarihi 05.04.2011).
Carter, R. (1995). How Aware Should Language Aware Teachers and Learners be?
Nunan, D., Berry, R., Berry, V. (haz) Language Awareness in Language
Education. Hong Kong University.
CELTA (2013). Certificate in Teaching English to Speakers of Other Languages.
http://www.cambridgeenglish.org/exams-and-qualifications/celta/about-the-
celta-course/ (son erişim tarihi 05.03.2013).
Collier, V. P. (1995). Acquiring a second language for school. Directions in Language
and Education. National Clearinghouse for Bilingual Education. Vol.1, No.4.
Commission Of The European Communities (2007). Communication From The
Commission To The Council And The European Parliament: Improving The
Quality Of Teacher Education. Commission Of The European Communities
Final Report. Brussel. http://ec.europa.eu/education/com392_en.pdf (erişim
tarihi 10.08.2010)
138
Council of Europe (2012).
http://www.coe.int/aboutCoe/index.asp?page=quisommesnous&l=en (erişim
tarihi 02.02.2013)
Crandall, J. (2000). Language Teacher Education. Annual Review of Applied
Linguistics. Cambridge University Press. 20, 34-55.
Crystal, D. (1992). An Encyclopedic Dictionary of Language and Languages. USA:
Blackwell Publising.
Darling-Hammond, L. (2006). Constructing 21st - Century Teacher Education.
Journal of Teacher Education, 57 (3), 300 - 314.
Day, R. (1991). Models and the Knowledge Base of Second Language Teacher
Education. University of Hawai’i Working Papers in ESL, Vol, 11/2 (1-13).
Demirel, Ö. (1989). Yabancı Dil Öğretmenlerinin Yeterlikleri. Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı 4 (5-26).
Demirel, Ö. (1999). Planlamadan Değerlendirmeye Öğretme Sanatı. Ankara:
PEGEMA yayıncılık.
Demirel, Ö. (2010). Eğitimde Program Geliştirme. Ankara: PEGEM
Demirel, Ö. (2012). Öğretim İlke ve Yöntemleri Öğretmen Sanatı. Ankara: Pegem
Doughty, C. J. & Long, M. H. (2003). The Handbook of Second Langauge Acquisition.
USA: Blacwell Publising.
Düzenli, S. (2008). Türkçede Ortaçlaştırma Belirticilerinin Öğretimine Yönelik Ders
Malzemesi Hazırlama. (Tez Danışmanı: Prof. Dr. Lütfiye Oktar) Dokuz Eylül
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir. (Yayımlanmamış yüksek lisans
tezi)
Edge, J. (1988). ‘Applying linguistics in English language teacher training for speakers
of other languages’. ELT Journal 42(1), 9–13.
Ellis, R (2004). The Definition and The Measurement of L2 Explicit Knowledge.
Language Learning. 54: 227-275.
139
Ellis, R., Shawn, L., Elder, C, Erlam, R., Philip J., Reinders, H. (2009). Implicit and
Explicit Knowledge in Second Language Learning, Testing and Teaching.
USA: Multilingual Matters.
Enç, M. (1974). Ruhbilim Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.
Eraslan, A. (2009). Finlandiya’nın PISA’ daki Başarısının Nedenleri: Türkiye için
Alınacak Dersler. Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik
Eğitimi Dergisi (EFMED) Cilt 3, Sayı 2. (238-248)
http://www.nef.balikesir.edu.tr/~dergi/makaleler/yayinda/7/EFMED_MTE13
2.pdf (07.02.2013)
Erden, M. (1998). Öğretmenlik Mesleğine Giriş. İstanbul: ALKIM yayınları.
Ergenç, İ. (2002). Konuşma Dili Türkçesinin Söyleyiş Sözlüğü. İstanbul: Multilingual
Yayınları.
Freeman, D. (2009). The Scope of Second Language Teacher Education. Burns, A. &
Richards , J, C. (edt.) Second Language Teacher Education. USA: Cambridge
University Press. (11-20)
Fromkin, V. & R. Rodman (1998). An Introduction to Language. USA: Harcourt Brace
Gass, S. M. & Selinker, L (2008). Second Language Acqusition. An Introductry
Course. New York: Routledge.
Guiraud, P. C. (1999). Anlambilim. (Çev) Vardar, B. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Güçer, H (2010). -(A/I)r Biçimbiriminin Betimlenmesinde Kuram ve Yabancılara
Öğretilmesinde Yöntem Sorunları. (Tez Danışmanı: Doç. Dr. Talat Akaslan.)
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
Günay, V. D. (2004). Dil ve İletişim. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Günay, V. D. (2007). Sözcükbilime Giriş. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Gür, H. (1995). “Dil Öğretim Yöntemleri: Dilbilgisi-Tercüme Yöntemi, Doğal
Yöntem, Doğrudan Yöntem”. Dil Dergisi. 32: 28-34.
Güven, E. (2007). Yabancıların Türkçe Öğrenirken Ad Durum Eklerinde Yaptıkları
Hataların Çözümlemesi ve Bu Hataların Giderilmesine Yönelik Öneriler. (Tez
140
Danışmanı: Prof. Dr. V. Doğan Günay) Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, İzmir. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi)
Hacıömeroğlu, M. (2007). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenenler için Kiplik Öğretimi
Üzerine Materyal Geliştirme. (Tez Danışmanı: Prof. Dr. Lütfiye Oktar) Dokuz
Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir. (Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi)
Hatipoğlu, Ç. (2006). Sesbilgisi (Phonetics) ve Sesbilim (Phonology). Kocaman, A
(haz.) Dilbilim: Temel Kavramlar, Sorunlar, Tartışmalar. Ankara: Dil Derneği
Yayınları.15-42.
Huber, E. (2008). Dilbilime Giriş. İstanbul: Multilingual Yayınları.
İmer, K., Kocaman, A., Özsoy, S. (2011). Dilbilim Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi
Üniversitesi Yayınları.
Johnson, K. E. (2009a). Second language teacher education: A sociocultural
Perspective. Routledge.
Johnson, K. E. (2009b). Trends in Second Language Teacher Education. Burns, A. &
Richards , J, C. (edt.) Second Language Teacher Education. USA: Cambridge
University Press. (20-30)
Johnson, J. & E. Newport (1989). “Critical period effects in second language learning:
the influence of maturational state on the acquisition English as second
language”. Cognitive Psychology. 21 (60-99).
Karasar, N. (2014). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım
Katz, A., & Snow, M. A. (2009). Standards and second language teacher education. In
A. Burns & J. C. Richards (Eds.), The Cambridge Guide To Second Language
Teacher Education. UK: Cambridge University Press. (66-76).
Kavcar, C. (2002). Cumhuriyet Döneminde Dal Öğretmeni Yetiştirme. Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt: 35 Sayı 1-2 (1-14) .
Kır, E. (2011). OBM (Ortak Başvuru Metni) Bağlamında Dil Öğretmeni Eğitimi ve
Türkiye’deki Öğretmen Eğitimi Uygulamaları. (Danışmanı: Prof. Dr. Nadir
141
Engin Uzun). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dilbilim
Anabilim Dalı. Yayımlanmamış Doktora Tezi.
Kıran, Z., Kıran, A. (2012). Dilbilime Giriş. 3. Baskı Ankara: Seçkin Yayınları.
Kumaravadivelu, B. (2001). Toward a Postmethod Pedagogy. TESOL Quarterly, 35,
537-559.
Küçükahmet,L. (1999) Öğretmenlik Mesleğine Giriş. Ed.Küçükahmet, L.
İstanbul:Alkım Yayınevi.
Leech, G. (1994). Students’ grammar – teachers’ grammar – learners’ grammar. in M.
Bygate, A. Tonkyn and E. Williams (eds.), Grammar and the language teacher
(pp. 17–30). Hemel Hempstead: Prentice Hall.
Lunenberg, M. (2002). Designing a curriculum for teacher educators. European
Journal of Teacher Education, Vol.25 no. 2(3). p. 264-277.
MEB (2009). Milli Eğitim Bakanlığı, İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı ve
Kılavuzu. Ankara. http://ttkb.meb.gov.tr/program.aspx?islem=1&kno=45
MEB Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü (2010).
http://oyegm.meb.gov.tr/bilgilendirme/ogretmen_yetistirme_sistemi.htm
(erişim tarihi 07.07.2011)
McWhorter, J. (2008). Understanding Linguistics: The Science of Language. USA:
The Teaching Company.
Mills, P. A. (2007). Knowledge of Language. (in) Internet Encyclopedia of
Philosophy. http://www.iep.utm.edu/knowlag (erişim tarihi 05.06.2011).
Mitchell, R., Hooper, J. and Brumfit, C. J. (1994). Final report: ‘Knowledge about
language’, language learning and the national curriculum. Occasional Papers,
19. University of Southampton.
NCATE (The National Council for Accreditation of Teacher Education). (2012).
http://www.ncate.org/Public/AboutNCATE/tabid/179/Default.aspx
Nergis, A. (2011). Foreign Language Teacher Education in Turkey: A Historical
Overview. Procedia Sociland Behavirol Sciences. Vol:15 (181-185).
142
O’Malley, J. M & Chamot, A. U. (1990). Learning Strategies in Second Language
Acquisition. Cambridge University Press.
Özoğlu, M. (2010). Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme Sisteminin Sorunları. Seta Analiz.
Sayı 17. http://arsiv.setav.org/ups/dosya/20275.pdf.(24.10.2012)
Özsoy, S. (2004). Türkçenin Yapısı- I: Sesbilim. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi
Yayınları.
Özsoy, S. (2011). Dil ve Dilbilim. Özsoy, S., Emeksiz, Z. E (haz.) Genel Dilbilim- I.
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.(2-17)
Pennington, M. C. (2007). The Context of Phonology. Pennington, C. M. (ed.)
Phonology in Context. London: Palgrave Macmillan. 81-24).
Perrot, J. (2006). Dilbilim. Ergüden, I. (çev.). Ankara: Dost Kitapevi Yayınları.
Piaget, J. (1923). The Language and The Tought of the Child. New York: Harcourt
Brace and World.
Prabhu, N. S. (1990). There is no best method-Why? TESOL Quartely, 24 (2), 161-
176.
Riemer, N (2010). Introducing Semantics. Cambridge University Press.
Robinson, P. & Ellis, N. C. (2008). (eds) Handbook of Cognitive Lingustics and
Second Language Acquisiton. New york: Routledge.
Sanz, C. (2005). Mind and Centext in Adult Seond Language Acquisition: Methods,
Theory and Practice. Washington: George Town University Press.
Sönmez, V. (2003). Eğitimin Tarihsel Temelleri. Öğretmenlik Mesleğine Giriş. Ed.
Sönmez,V. Ankara: Anı Yayıncılık.
Spencer, A., Zwicky, A. D. (2001). The Handbook of Morphology. Blackwell
Reference Online
Spratt, M., Pulverness, A., Williams, M. (2011). The TKT Course Moduls 1, 2 and 3.
Cambridge University Press.
Stich, P. S .(1971). What Every Speakers Knows. Philosophical Rewiev.Vol: 80 No: -
4 476-496. http://www.jstor.org/sici?sici=0031-
143
8108%28197110%2980:4%3C476:WESK%3E2.0.CO;2-Q (erişim tarihi
10.07.2011)
Sülüşoğlu, B. (2008). İşe Dayalı Dil Öğretim Malzemelerinin Türkçenin Yabancı Dil
Olarak Öğretiminde Uygulanması. (Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ayşen Cem
Değer) Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir.
(yayımlanmamış yüksek lisans tezi)
Sünbül, A. M. (2001). Bir Meslek Olarak Öğretmenlik. Öğretmenlik Mesleğine Giriş.
(Edit: Ö. Demirel-Z. Kaya) Ankara: Pegem Yayıncılık
Swann, J. (2006). Language Choice and Code Switching. Mesthrie, R., Swann, J.,
Deumert, A. Leap, W. L.(ed.) Introducing Sociolinguistics. Edinburg
University Press (146-162).
Şahin, A. (2010). Avrupa Dil Gelişim Dosyası Bağlamında Yabancı Dil Olarak Türkçe
Öğretiminde Okuma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Malzeme Oluşturma.
(Tez Danışmanı: Prof. Dr. V. Doğan Günay.) Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, İzmir. (yayımlanmamış yüksek lisans tezi)
Şeker, H., Deniz, S., Görgen, İ. (2005). Tezsiz Yüksek Lisans Öğretmen Adaylarının
Öğretmenlik Yeterlilikleri Üzerine Değerlendirilmeleri. Kuram ve
Uygulamada Eğitim Yöntemleri. Sayı 42. 237-253.
Şimşek, Ç. S. (2007). Toplumdilbilim. Kocaman, A. (haz.). Dilbilim: Temel
Kavramlar, Sorunlar, Tartışmalar. Ankara: Dil Derneği Yayınları.77-88
TESOL (2011). (Teachers of English to Speakers of Other Langauge)
http://www.tesol.org/ (son erişim tarihi 05.03.2013).
Thornbury, S. (1997). About Language. Cambridge: Cambridge University Press.
Thornbury, S. (1999). How to Teach Grammar. Harlow: Longman.
Tomlinson, B. (2008). English Language Learning Materials. London: Continuum
International Publishing.
Trask, R. L, Stockwell, P. (2007). Language Linguistics. New York: Routledge.
Trawinski, M. (2005). An Outline of Second Language Acquisition Theories. Krakow.
144
Turan, Ü. D. (2011). Sözdizim. Özsoy, S., Emeksiz, Z. E (haz.) Genel Dilbilim- I.
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.(128-141)
URAP. (2011). http://tr.urapcenter.org/2011/2011_7_t9.php (erişim tarihi 15.09.2011)
Uzun, E. (2012). Yabancılara Türkçe Öğretiminde Yeni Gelişmeler Üzerine. Kılınç,
A., Şahin, A. (haz.) Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi (YDTÖ). Ankara:
PEGEM. (341-345)
Uzun, E. N. (2006). Biçimbilim: Temel Kavramlar. İstanbul: Papatya Yayıncılık.
Uzun, E. N., Aydın, Ö. (2006). Sözdizim. Kocaman, A. (haz.). Dilbilim: Temel
Kavramlar, Sorunlar, Tartışmalar. Ankara: Dil Derneği Yayınları.63-77
Van Lier, L .(2002). “The Role of Form in Language Learning.” M. Box (haz.)
Reflections in Language and Language Learning. Philedelphia, USA: John
Benjamin.
Vygotsky, L. S. (1978). Mind in Soceity, The Development of Higher Pscyclohogical
Process. USA: Harvard Press.
Widdowson, H. G. (1997). Approaches to Second Language Teacher Education. in G.
R. Tucker & D. Carson (eds.) Encyclopedia of Language and Education. Vol.
4. Second Language Education.121-125.
Wright, T., (2002). ‘Doing language awareness: Issues for language study in language
teacher education’ in H. Trappes-Lomax and G. Ferguson (eds.), Language in
Language Teacher Education, John Benjamin, London, 113–130
Wright, T., Bolitho, R. (1993). Language awareness: a missing link in language teacher
education?. ELT Journal. Volume 47/4 (292-304) Oxford University Press.
Yaylı, D., Bayyurt, Y. (2009), Yabancılara Türkçe Öğretimi. Anı Yayınları.
Yıldırım A. ve Şimşek H. (2003). Nitel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Seçkin
Yayınları
Yıldız, İ. (2010). Sözlü Dildeki Bağımlı Ardılların Kullanım Sıklığı. (Tez Danışmanı:
Prof. Dr. V. Doğan Günay.) Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, İzmir. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi)
145
Yıldız, Ü., Tunçel, H. (2012). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Karşılaşılan
Sorunlar ve Öneriler. Kılınç, A., Şahin, A. (haz.) Yabancı Dil Olarak Türkçe
Öğretimi (YDTÖ). Ankara: PEGEM. (115-146)
146
ÖZET
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında bir lisans programının olmaması
ve alanın bir uzmanlık olarak ele alınmaması nedeniyle yabancı dil olarak Türkçe
öğretimi gerçekleştirecek olan öğretmen/okutmanlar için öğretmen eğitimi
programları düzenlenmesi önem taşımaktadır.
Bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğretecek öğretmen/okutmanlara
yönelik bir öğretmen eğitimi programının dil hakkında bilgiler ile ilgili bölümü için
bir içerik önerisi sunulmaktadır. Öğretmenlik bilgisi, yabancı dil öğretimi ve dilsel
beceriler gibi yabancı dil öğretmeninin bilmesi gereken diğer alanlar çalışmanın
kapsamına dahil edilmemiş, çalışma sadece dil hakkında bilgiler ile sınırlı tutulmuştur.
YOT öğretimi yapacak olan öğretmen/okutmanların ihtiyaç duyduğu dil hakkında
bilgilerin neler olduğunun betimlenmesi amacıyla alan taraması yapılmış ve dil
hakkında bilgiler derlenmiştir. Bilgilerin doğruluğunun değerlendirilmesi ve yabancı
dil olarak Türkçe öğretecek olanlar açısından gerekliliği konusunda uzman görüşü
alınmış ve bu görüşler çerçevesinde dil hakkında bilgiler liste olarak düzenlenmiştir.
Sesbilimden toplumdilbilime kadar dil ile ilgili alanlardan oluşan bilgiler, hazırlanan
öneri programının içeriğini düzenlemek amacıyla kullanılmıştır. Program içeri için
öneri hazırlığı yapılmadan önce mevcut durumunun betimlenmesi ve yabancı dil
olarak Türkçe öğretimi yapan okutmanların görüşlerinin alınması için yazılı ve sözlü
uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Yabancı dil olarak Türkçe okutmanlarıyla yapılan
yazılı ve sözlü görüşmelerin yanında, İngilizce okutmanlarıyla da görüşme yapılıp
hazırlanan dil hakkında bilgilerin yabancı dil öğretimi açısından gerekliliği konusunda
görüşleri alınmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen bulgular çerçevesinde
yabancı dil olarak Türkçe öğretimi öğretmeni eğitimi programı için dil hakkında
147
bilgiler bölümünün içeriği hazırlanmıştır. Öneri içerik alanda yapılacak sertifika
programlarında kullanılabileceği gibi, yapılacak olan sınavların hazırlanmasına da
katkı sağlayacaktır.
148
ABSTRACT
Since there is not any undergraduate program in the area of teaching Turkish
as a foreign language and the area is not being approached as a professional field,
organizing teacher education programs are of capital importance.
In this study, some suggestions have been presented related with the knowledge
about language (KAL) part of a program intended teachers/instructors who teach
Turkish as a foreign language. Some fields such as professional teaching knowledge,
foreign language teaching and linguistic skills that second language teachers have to
know have been left out of the scope of this study and it has been limited with the
knowledge about language. A field scanning and a collection of KAL have been
searched with the aim of describing the knowledge about language that Turkish as a
foreign language teachers/instructors may need. Experts' opinions have been taken to
review the trueness of knowledge and requirement for those teachers/instructors that
will teach Turkish as a foreign language and the KAL has been listed in the framework
of these views.
Knowledge about linguistic areas from phonology to sociolinguistics have been
used to organise the content of a program. Before preparing the suggestion content of
a program both written and spoken practice study have been performed to describe the
existing situation and to take the opinions of teachers/instructors who teach Turkish as
a foreign language. Beside these written and spoken practices studies, some interviews
with English language teachers have also been performed and their opinions have been
taken about its requirement for foreign language teaching. In the framework of
findings from the performed interviews, the content about the KAL part of the
149
education program for teachers who teach Turkish as a foreign language was
suggested. This content offer can both be used as a model of content of other programs
and contribute to the examinations held in the area.
150
Ek 1: DHB Listesinin Oluşturulmasında Kullanılan Kaynaklar
Aksan, D. (2000). Her Yönüyle Dil: Ana Çizgileriyle Dilbilim. Ankara: TDK.
Aksan, D. (2004). Anlam Alışverişi Olayları ve Türkçe. Aksan, D. (haz.) Dilbilim ve Türkçe
Yazıları. İstanbul: Multilingual Yayınları (9-64)
Aksan, D (2005). Anlambilim. İstanbul: Engin Yayıncılık
Anderson, J. (1995). Cognitive psychology and its implications. New York: W. H. Freeman.
Balcı, A. (2011). Biçimbilim I:Sözcük. Özsoy, S., Emeksiz, Z. E (haz.) Genel Dilbilim- I.
Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.(18-35)
Barber, A. (2003). “Introduction”. in Barber A. (eds.) Epistemology of Language. Oxford
University Press. http://www.google.com/books?id=41ZJ0aUK-
pUC&printsec=frontcover&hl=tr#v=onepage&q&f=false
Büyükkantarcıoğlu, N. (2006). Toplumsal Gerçeklik ve Dil. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Cambridge University, Teaching Knowledge Test. (2009).
http://www.cambridgeesol.org/exams/teaching-awards/tkt.html (erişim tarihi
05.04.2011)
Crystal, D. (1992). An Encyclopedic Dictionary of Language and Languages. USA: Blackwell
Publising.
Enç, M. (1974). Ruhbilim Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.
Ergenç, İ. (2002). Konuşma Dili Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü. İstanbul: Multilingual.
Fromkin, V. & R. Rodman (1998). An Introduction to Language. USA: Harcourt Brace
Guiraud, P. C. (1999). Anlambilim. (Çev) Vardar, B. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Günay, V. D. (2004). Dil ve İletişim. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Günay, V. D. (2007). Sözcükbilime Giriş. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Hatipoğlu, Ç. (2006). Sesbilgisi (Phonetics) ve Sesbilim (Phonology). Kocaman, A (haz.)
Dilbilim: Temel Kavramlar, Sorunlar, Tartışmalar. Ankara: dil Derneği Yayınları.15-
42.
Huber, E. (2008). Dilbilime Giriş. İstanbul: Multilingual Yayınları.
İmer, K., Kocaman, A., Özsoy, S. (2011). Dilbilim Sözlüğü. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi
Yayınları.
151
Kıran, Z., Kıran, A. (2012). Dilbilime Giriş. 3. Baskı Ankara: Seçkin Yayınları.
McWhorter, J. (2008). Understanding Linguistics: The Science of Language. USA: The
Teaching Company.
Özsoy, S. (2004). Türkçe’nin Yapısı – I Sesbilim. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
Özsoy, S. (2011). Dil ve Dilbilim. Özsoy, S., Emeksiz, Z. E (haz.) Genel Dilbilim- I. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayınları.(2-17)
Pennington, M. C. (2007). The Context of Phonology. Pennington, C. M. (ed.) Phonology in
Context. London: Palgrave Macmillan. 81-24).
Perrot, J. (2006). Dilbilim. Ergüden, I. (çev.). Ankara: Dost Kitapevi Yayınları.
Riemer, N (2010). Introducing Semantics. Cambridge University Press.
Spencer, A., Zwicky, A. D. (2001). The Handbook of Morphology. Blackwell Reference
Online.
Swann, J. (2006). Language Choice and Code Switching. Mesthrie, R., Swann, J., Deumert,
A. Leap, W. L.(ed.) Introducing Sociolinguistics. Edinburg University Press (146-162).
Şimşek, Ç. S. (2007). Toplumdilbilim. Kocaman, A. (haz.). Dilbilim: Temel Kavramlar,
Sorunlar, Tartışmalar. Ankara: Dil Derneği Yayınları.77-88
Trask, R. L, Stockwell, P. (2007). Language Linguistics. New York: Routledge.
Trawinski, M. (2005). An Outline of Second Language Acquisition Theories. Krakow.
Turan, Ü. D. (2011). Sözdizim. Özsoy, S., Emeksiz, Z. E (haz.) Genel Dilbilim- I. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayınları.(128-141)
Uzun, E. N. (2006). Biçimbilim: Temel Kavramlar. İstanbul: Papatya Yayıncılık.
Uzun, E. N., Aydın, Ö. (2006). Sözdizim. Kocaman, A. (haz.). Dilbilim: Temel Kavramlar,
Sorunlar, Tartışmalar. Ankara: Dil Derneği Yayınları.63-77
152
Ek 2: DHB Listesi için Uzman Görüş Formu
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETMENİ İÇİN DİL HAKKINDA BİLGİ
Sayın…,
Dil öğretmenlerinin yeterlilikleri üzerine yapılacak bir anket çalışması için genelde diller,
özelde de Türkçe için “Dil Hakkında Bilgi” listesi çıkarmaya çalışıyorum. Şu ana kadar
oluşturduğum listeleri ekte görebilirsiniz. Sizden istediğim katkı, bu listeleri inceleyip eğer
varsa gereksiz gördüklerinizi işaretlemeniz, yanlış olanlar için neden yanlış olduğunu
Düzeltme Önerim bölümünde belirtmeniz, bunların dışında eğer bu listelerde yer almasını
istediğiniz saptamalar varsa onları da EKLEME ÖNERİ(LERİ)M bölümüne yazmanız.
Çok yoğun olan programınız içinde bu çalışmaya ayırdığınız zaman ve sağladığınız katkı
için teşekkür ederiz.
ALAN UZMANINA AİT BİLGİLER
1. (Unvan) Adı-Soyadı :
2. Mezun olduğunuz fakülte türü:
Eğitim Fakültesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Edebiyat Fakültesi
Diğer : …….…………
3. Mezun Olduğunuz Bölüm:
4. Uzmanlık Alan(lar)ınız:
5. Dil Öğretmenliği Deneyiminiz var yok
İmza
153
1. Genel Bilgi
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Her iletişim aracı, aynı zamanda o iletişimin dilidir.
2 İletişim dilleri doğal veya yapay olabilir. Hayvan ve insan dilleri
doğal dillerken jest ve mimiklere dayanan işaret dilleri, flamalar
ve ışıklar yoluyla oluşturulan gemici dilleri yapay dillerdir.
3 Esperanto gibi doğal insan dillerine benzetilerek kurgulanan
yapay insan dilleri önerilmiştir ama bunların hiçbiri
yaygınlaşmamıştır.
4 Dünyada bir dil konuşmayan herhangi bir insan topluluğu
bilinmemektedir. İnsan topluluklarının konuştukları diller ise
birbirinden az ya da çok farklıdır.
5 Yeryüzünde birbirinden farklı sayısı 3000-6000 arasında olduğu
söylenen insan dili bulunmaktadır. Farklı sayılar verilemesinin
başlıca nedeni, araştırmacılar arasında bazı dillerin başka dillerin
lehçesi veya ağzı olduğuna dair farklı görüşlerin bulunmasıdır.
6 Diller birbirilerine göre “iyi-kötü”, “güzel-çirkin”, gelişmiş-
gelişmemiş” diye adlandırılamaz.
7 Bir dilde başka dil veya dillerden öğeler bulunması veya bir dilin
öğelerinin başka dil veya dillerde bulunması, bu diller arasında
bir üstünlük konusu yapılamaz.
8 Diller doğanın “en az çaba yasası”na göre sürekli bir azalma ve
kısalma sürecindedir, bu nedenle diller durmadan değişir. Bu
nedenle dillerin önceki dönemlerdeki biçimleri bugünkü
biçimlerinden genelde farklıdır.
9 Dillerin en kolay değişen yönü, onların sözvarlığı öğeleridir.
Sözvarlığını oluşturan öğelerin zamanla en çok değişen yönleri
ise anlamları ve söylenişleridir.
10 Yazısı olan dillerin yazılış biçimleri ile söyleniş biçimleri
arasında genellikle az ya da çok farklılıklar vardır. Bir dilin yazı
sistemi ne kadar eski ise fark da o kadar büyüktür.
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
2. Sesbilim
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Her dilin sesbilimsel yapısı, sınırlı sayıda seslerden oluşur;
insandaki ses aygıtı (diyafram, soluk borusu, ses telleri, ağız, dil,
diş vb.) dildeki seslerden fazlasını çıkarabilir ama dil sesi olması
için, sistemde yer alması gerekir.
2 Bir dildeki seslerin kendi aralarından diziliş olasılıkları sınırsız
değildir; kendi aralarından sıralanış ve yan yana gelme
kısıtlamaları vardır. Örneğin Türkçede bazı sesler sözcüklerin
başında veya sonunda yer alamaz; hiçbir sözcük, çift ünsüzle
başlamaz; sözcük sonunda ancak birkaç ses için çift ünsüz
olmaya izin vardır vb.
154
3 Sesler kendi aralarında çıkış biçimi, yeri ve süresi açısından
(titremli-titremsiz, dudak-diş sesleri, kısa-uzun ünlüler gibi)
farklılaşan kümeler oluştururlar. Birçok ses olayı, bu kümelere
göre biçimlenir
4 Sesler birbirlerini ve hece, ek, sözcük gibi ses yığınları içeren
yapıları, sesleri (düşme, türeme, değişme, benzeşme gibi) bazı
süreçlere uğratma yoluyla etkileyebilirler
5 Dil sesleri arasındaki en temel ve en büyük ayrım, ünlü ve ünsüz
olanlar arasındaki ayrımdır.
6 Ünsüzler, akciğerden gelen havanın ses yolunda bir daralma,
kapanma ya da engelleme ile karşılaşması sonucunda çıkarılan
seslerdir.
7 Ünlüler, akciğerden gelen havanın ses yolunda herhangi bir
engelle karşılaşmadan ses tellerinin titreşimi sonucunda oluşan
seslerdir.
8 Ünsüzler çıkış yeri açısından çiftdudak (bilabials), diş dudak
(labiodental), dişlerarası (interdental), dişseti (dişyuvası)
(alveolars), damaksal (palatals), artdamaksıl (velar), gırtlaksı
(glottal), küçük dil (uvulars) olmak üzere sınıflara ayrılır.
9 Ünsüzler; çıkış biçimi açısından, patlamalı (plossive), genizsi
(nasal), sürtünmeli (fricative) patlamalı sızmalı (affricative),
akıcı (liquid) olarak sınıflandırılır.
10 Ünsüzler; ses tellerinin titreşimi açısından ötümlü ve ötümsüz
olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar.
a. Ünsüzler, çıkış sürelerine bağlı olarak da birbirinden farklılık
gösterirler, bu sebeple soluklu (aspirated) ve soluksuz
(unaspirated) olmak üzere ikiye ayrılırlar.
11 Ünlüler, sesin çıkarılışı sırasında dilin konumu, dudakların
biçimi ve çenenin açısına göre sınıflandırılırlar.
a. Ünlüler, dilin konumuna bağlı olarak ön, orta ve arka dil
ünlüleri olarak ayrılırlar.
b. Ünlüler, dudakların biçimine bağlı olarak yuvarlak ve düz
olarak tanımlanırlar.
c. Ünlüler, çenenin açısına bağlı olarak geniş ve dar olarak
sınıflandırılırlar
12 Ünlü seslerin çıkış süreleri anlam ayırıcı bir özellik olduğundan
bir sözcükte bir sesin kısa ya da uzun sesletilmesi anlamın
değişmesine neden olur.
13 Dil seslerinde, tek sesmiş gibi çıkarılan ya da başlangıçta duyulan
sesin bitişte yerini başka sese bırakması olarak tanımlanabilecek
ünlü kayması (dipthong) durumu görülebilir.
14 Ünlü ve ünsüz seslerin anlam ayrıcı özelliği bulunmayan
değişkeleri görülebilir. Bu değişkeler ayrı sesler olarak
tanımlanmazlar ve bu değişkeler anlam değişikliğine yol
açmadan birbirilerinin yerine kullanılabilirler, ancak seslerin
anlam ayırıcı özelliği bulunmayan değişkeleri, aynı sözcük içinde
kullanılmaz.
15 Bir sesi dışında tüm birimleri aynı olan ve anlamları farklı sözcük
çiftleri (yalın çiftler) belirlenebilir ve seslerin anlam ayırıcı
özellikleri bu çiftler aracılığı ile ortaya konulabilir.
Bürünsel Özellikler
16 Bir sözcüğün seslemlerine (hecelerine) ayrılma kuralları vardır.
Bir sözcüğün seslemlerine farklı şekillerde ayrılması sözcüğün
anlamının değişmesine neden olabilir.
155
17 Sözcükte vurgu alan seslemlerin belirlenmesine yönelik
kurallar vardır. Sözcükteki vurgulanan seslemin değiştirilmesi
anlamın değişmesine neden olabilir.
18 Son sesi ünsüz olan bir sözcükle önsesi ünlü olan sözcük
arasında ulamayı ortadan kaldırmak için durulması, anlamın
değişmesine neden olabilir.
19 Bir tümcede odaklanmak istenen sözcükler ses tonu ve kısa
duraklarla belirtilebilir. Ses tonunda yapılan değişiklik anlamın
değişmesine ve tümcenin türünün değişmesine neden olabilir.
20
Sesler, yazıda harf ile gösterilir. Kullanılan ses sayısı ile yazıda
kullanılan harf sayısı aynı olmayabilir. Yazıdaki her harf bir
sesi gösterebileceği gibi, bir harf birden fazla sesi ya birden
fazla harf bir sesi gösteriyor olabilir.
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
3. Biçimbilim
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Sözcüklerin yapıları vardır; ya ayrımlaştırılamayan (kök)
yapılardır ya da ayrımlaştırılabilen (türemiş veya çekimlenmiş)
yapılardır.
2 Sözcükler, gerek başka sözcüklere dönüşürken (türetim) gerekse
tümce içinde çeşitli görevler üstlenirken (çekim) ses ve yapı
bakımından değişime uğrayabilir.
3 Sözcükler çekimlenirken ve türetilirken hangi tür değişim
(çekimleme, bükümleme, ekleme vb.) baskınsa, dilin
biçimbilimsel karakterini de (çekimleyen dil, bükülmeyen dil,
ekleyen dil, yalınlayan dil gibi) o belirler. Türkçe ekleyen dillerin
tipik üyesidir.
4 Bazı sözcükler, türemiş veya çekimlenmiş ama yapısı
ayrımlaştırılamayacak kadar belirsizleşmiş olabilir (go>went).
Türkçede böylesi sözcükler bulunmaz; sözcüğün yapısındaki
sesbilgisel değişimler (daralma, ses düşmesi, ses türemesi, ünsüz
yumuşaması, ses değişimi vs. ses olayları yoluyla)
açıklanabilirdir.
5 Çoğu dilde, ancak mevcut sözcüklerle birlikte görünebilen
“ek”ler bulunur. Ekler, bir dilin ana biçimbilimsel karakteri
“ekleme” olmasa da o dilde bulunabilir.
6 Ekler sözcüklere dillerde çoğunlukla sondan, önemli oranda
önden ama nadiren içten eklenir. Türkçede ekleme sondandır.
7 Ekler, eklendikleri tabana göre sesbilimsel olarak değişime
uğrayabilir. Türkçede ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına göre en
çok 8 farklı biçime girebilir.
8 Bazı eklerin hiç değişmeyen tek bir biçimi bulunur. Türkçede -
ken, -ki, -yor, -gil bu tür eklerdendir.
9 Hiçbir sesbilimsel içeriği olmasa da bir (sıfır) ek, paradigmatik
olarak var sayılabilir. Türkçede eylem çekimlerinde 3. Tekil-kişi
kategorisini gösteren öğe, böyle bir ektir.
10 Bir ek, başka bağlamlarda ayrı ayrı görünen birden fazla eki
ortaklaşa temsil edebilir. Türkçede belirli geçmiş zaman 1. çoğul-
kişi eki (-k) böyle bir ektir; tek bir sesten oluşmasına karşın başka
156
biçimbilimsel bağlamlarda ayrı ayrı eklerle (örneğin
geliyorsunuz’da -sun kişiyi, -uz sayıyı) anlatılan hem kişi hem de
sayı kategorisini temsil etmektedir.
11 Dillerde ekleme, bileşme, yineleme, bükülmeme, kayma,
tonlama, başkalaşma, kırpma, gerioluşum gibi çeşitli sözcük
türetme yolları bulunur. Türkçe bu yolların birçoğunu kullanan
bir dildir.
12 Birden fazla türetme yolunun bulunduğu dillerde, bunlardan biri
daha yaygın ve(ya) daha baskın olabilir. Türkçede ekleme en
yaygın türetme yoludur.
13 Bir dilde hangi türetme yolunun daha yaygın ve daha baskın
olduğu, o dilin yapısal tipolojisinden etkilenir. Türkçe ekleyen bir
dil olduğundan bu dilde görülen en yaygın türetme yolu da
eklemedir.
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
4. Sözvarlığı
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Sözvarlığı, dilin kök ve köklerden türemiş öğelerinden oluşur.
2 Bir öğenin sözvarlığı öğesi olabilmesi için mevcut yollarla
türetilmiş olması yetmez, o öğenin dilde tutunması da gerekir.
3 Sözvarlığı öğelerinin kullanım sıklığı ve yaygınlığı zamanla
azalabilir ve artabilir.
4 Kullanım sıklığı ve yaygınlığı nisbeten yüksek olan ve bu sıklık
derecesi zamana ve dönemlere göre pek değişmeyen öğeler,
temel sözvarlığı öğeleridir.
5 Sözcükler zaman içinde toplumsal değişimlere de bağlı olarak
sahip oldukları anlamları kaybedip yeni anlamlar kazanabilir.
6 Kullanım sıklığı ve yaygınlığı belirgin biçimde düşen sözcükler
önce “eski dil” öğesi olur, sonra sözvarlığından tamamen
silinebilir.
7 Bir toplumda icatlar, teknolojik gelişmeler ve toplumsal
değişimlere bağlı olarak ortaya çıkan yeni nesnelere ya da
olaylara yeni adlar verilebilir ya da başka bir dilden ödünçleme
sözcükler alınabilir ve bu yabancı sözcükler, zamanla,
kullanıldıkları dilin özellikle söyleyiş kurallarına uyarak söz
konusu dile yerlileşebilirler.
8 Bir sözcük, tek bir anlam taşıyabileceği gibi kullanıldığı
bağlama bağlı olarak, temel anlamına yakın ya da temel
anlamından farklı anlamlar da taşıyabilir.
9 Bir sözcük ile aynı, yakın veya zıt anlama gelen başka
sözcükler olabilir.
10 Aynı şekilde sesletilen ve yazılan, birbirinden farklı anlamlara
gelen sözcükler olabilir.
11 İki ayrı sözcük birlikte bir öbek olarak kullanıldığında,
sözcüklerin ikisi de temel anlamlarını koruyabilir ya da yeni
anlamlar taşıyabilir.
12 Sözcükler kısaltılarak kullanılabilir.
13 Sözcüklerin yazımları için belirli kurallar bulunur.
157
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
5. Sözdizimi
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Sözcükler öbekleri, öbekler de tümceleri oluşturmak üzere yan
yana gelir.
2 Sözcüklerin yan yana gelmesini düzenleyen diziliş kuralları
vardır.
3 Bir öbekte, öbeğin karakterini belirleyen baş öğe ile birlikte
seçimlik veya zorunlu başka öğeler bulunur.
4 Dillerde baş öbeğin en sağında veya en solunda veya her iki
konumda da yer alabilir.
5 Dilleri, sözcüklerin sınırlı sayıda olan diziliş sıralarına göre
sınıflamak mümkündür. Türkçe, temel sözcük dizilişi ÖNE olan
dillerdendir.
6 Bir tümce, başka bir tümce içine, ekler ya da işlevsel sözcükler
kullanılarak neden, sonuç, amaç, nitelik, yer, zaman gibi bilgi
taşıyan tümcecikler olarak yerleşebilir.
7 Dilbilgisel olan tümceler, kullanım (anlam ve işlev) açısından
doğru ya da uygun olmayabilir.
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
6. Edimbilim
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Kuramsal olarak herkes her istediğini söyleyebilir, ancak
pratikte uyulması gereken kullanımsal kurallar dışına
çıkıldığında bir tümce yanlış olarak kabul edilebilir.
2 Anlam, kullanılan sözcüğü ve tümcenin kendi anlamına bağlı
olabileceği gibi, bağlama göre farklılıklar gösterebilir.
3 Tümce, kendi bildiriminin yanı sıra çıkarımsal olan başka
bildirimlerde taşıyabilir.
4 Konuşmacı, sözcesinde dinleyicinin bildiğini varsaydığı
ifadeleri çıkarımsal olarak sunabilir.
5 Bireysel özellikler, dünya görüşü, eğitim, toplumsal statü,
içinde yaşanan toplumun özellikleri gibi durumların izlerine,
bireyin dil kullanımında rastlanabilir.
6 Bir söz ile sadece bilgi aktarılabileceği gibi, aynı zamanda bir
eylem de gerçekleştirilmiş olabilir.
7 Konuşucunun söylediği sözün dinleyici üzerinde etkisi
sayesinde ortaya çıkan sözler ve eylemler görülebilir.
8 Gereken ölçüde ve gereken düzeyde konuşulmadığında iletişim
sürdürülemeyebilir. Bu koşullar sözcüklerle, kurulan metnin
yapısı ve söylem belirticileri gibi dilsel birimlerle sağlanır.
158
9 Açık, anlaşılır, net ve belirsizlikten uzak konuşulmadığında
iletişim sürdürülemeyebilir
10 Dürüst, yanlışsız, eksiksiz, desteklenmemiş konuşmalarla
iletişim sürdürülemeyebilir.
11 Konuyla alakası olmayan konuşmalarla iletişim
sürdürülemeyebilir.
12 Sözceler aracılığıyla, dünyada gerçekleşmiş olan, gerçeklemesi
olası olaylar, vuku bulduğundan emin olunan olaylar,
varsayımlar, tahminler belirtebilir.
13 Sözceler aracılığıyla, dinleyicinin bir işi yapmasını sağlayacak
olan ifadeler aktarılabilir.
14 Sözceler aracılığıyla, konuşucu gelecekte gerçekleştirmeye
yönelik bir yükümlülük aldığını belirtebilir.
15 Sözceler aracılığıyla, konuşucu içtenlikle ya da içtensiz olarak
psikolojik durumunu dışa vurabilir.
16 Sözceler aracılığıyla, bir durum değişikliğine yol açabilir.
17 Sözcelerde, dinleyicinin sahip olduğu eski bilgiler ve dinleyici
için yeni olan bilgiler verilebilir.
18 Söz aracılığı ile ifade edilen her şey, gerçekte doğruluk değeri
taşımayabilir.
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
7. Toplumdilbilim
Ger
eksi
z
Ya
nlı
ş
Dü
zelt
me
Ön
erim
1 Toplumun özelliklerinin dil kullanımında değişikliklere neden
olabileceği gibi; dil kullanımı toplumun gelişimi ve
şekillenmesinde etkili olabilir.
2 Bir dil, toplumun farklı kesimlerinde, sessel, biçimsel ve sözcük
seçimi açısından farklı görünümler sergileyebilir.
3 Bir dilin, farklı değişkelerini kullanan gruplarının kullanmasalar
da anlayabildiği, resmi ortamlarda ve durumlarda kullanılan
standart değişkeleri vardır.
4 Dünyada, ticarette, uluslararası ilişkilerde kullanılan ve farklı dili
konuşan toplumlarca ikinci dil ya da yabancı dil olarak öğrenilen
bir dil olabilir.
5 Birden fazla farklı dilin karışması, kurallarının ve sözcüklerinin
iç içe geçmesi ile oluşmuş karma diller görmek mümkündür.
Karma diller, zaman içinde kendine ait özellikleri bulunan
bağımsız dillere dönüşerek, kırma dil olarak tanımlanabilirler.
6 Bir dilde belirli meslek grupları tarafından kullanılan ve
diğerlerinin anlamlandıramadığı değişkeler bulunabilir.
7 Dilde bazı sözcüklerin kullanımı tabu olabilir, toplumsal
özelliklere bağlı olarak bir sözcüğün kullanılıp
kullanılmayacağına yönelik algı değişebilir.
EKLEME ÖNERİ(LERİ)M
159
Ek 3: YOT Okutmanı Yazılı Uygulama Kağıdı
I. Aşağıdaki saptamaları doğru ya da yanlış olarak değerlendiriniz.
DOĞRU YANLIŞ
İletişim dilleri doğal veya yapay olabilir.
İlk dil (“anadili”) veya ilk diller (“ikidilllilik, çokdillilik”) doğuştan gelen bir
yetenekle değil, iki yıl içinde öğrenilir ve iki yıl içinde öğrenme süreci tamamlanır.
Konuşamayan ilkel toplumların olduğu bilinmektedir.
Dünyada lehçe ve ağız kavramlarının netleşmemesi ve keşfedilemeyen dillerin
olabileceği düşüncesiyle dil sayısı tam olarak belirlenememektedir.
Gelişmiş ülkelerde kullanılan diller, ilkel toplumlarda kullanılan dillerden daha
zengindir.
Bir dilde, kullanılması toplumun geneli tarafından hoş karşılanmayan, istenmeyen,
hatta yasaklanan sözcükler, anlatımlar olabilir.
“Diller değişir” şeklinde bir değerlendirme yapılamaz, çünkü diller değiştiklerinde
başka bir dil olurlar.
Dillerde değişim en çok sözvarlığında yaşanır.
Yazısı olan dillerde yazılış biçimleri ile söyleniş biçimleri arasında farklılıklar yoktur.
Bir dilde anlamca ve işlevce tamamen aynı olan iki ya da daha fazla birim, öğe, yapı
vs. bulunmaz.
Diller birbirinden coğrafi olarak ne kadar uzaksa ve zamansal olarak bu uzaklık ne
kadar uzun sürmüşse, aralarındaki farklılıklar da o büyük olur.
Politikacının televizyondaki demeci metin değildir, ancak gazete yayımlanması
durumda metin olur.
Dil öğrenildikten sonra uzun süre kullanılmasa da dil becerilerinde bir gerileme
görülmez.
İnsandaki ses aygıtı dildeki seslerden fazlasını çıkaramaz, bu sebeple insanın
çıkarabildiği her ses dil sisteminde yer alır.
Yazıdaki imler ile sesler arasında birebir ilişki vardır. Bir dilin yazıldığı alfabetik
yazıdaki harf sayısı ile ses sayısı her zaman aynıdır.
Sözvarlığı, dilin kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş öğelerinden oluşur.
Bir öğenin sözvarlığı öğesi olabilmesi için ödünç alınması ya da türetilmesi yeterlidir.
Sözcükler zaman içinde kullanım sıklığını kaybetse de “eski dil” öğesi olmaz.
Akraba diller arasında bile bazı açılardan büyük farklılıklar olabileceği gibi akraba
olmayan diller arasında da büyük benzerlikler olabilir.
Sözcükler zaman içinde toplumsal değişimlere bağlı olarak sahip oldukları anlamları
kaybedip yeni anlamlar kazanabilir.
Bir dilin kullanımında, bireye ya da toplumsal katmanlara göre farklılıklar görülmez.
Metin, sistemli bir yapı olmadığı için tümce gibi çözümlenememektedir.
Temel sözvarlığı öğeleri zamana ve dönemlere bağlı olarak sık değişiklik gösterir.
Konuşucunun sözcesini, belirli bir anlama gelmesini sağlayacak ön bilgileri
dinleyicinin bildiğini varsayarak üretmesi uygun değildir.
Öğrenilen yabancı dil hiçbir zaman ikidillilik ya da çokdillilik olarak tanımlanacak bir
düzeye ulaşamaz.
160
Bir dilin ölçünlü biçimi ile diğer biçimleri (“ağız, şive, lehçe”) arasında, özellikle de
sözvarlığı ve söyleyiş açısından karışmalar olabilir.
Bir metni, içerisinde yer alan her sözcük için sözlüğe bakılarak ve sözlükteki anlamdan
biri seçilerek anlamlandırmak mümkündür.
Atatürk’ün gerçekleştirdiği dil devrimi dönem koşullarına göre zorunluluktu.
Bir dil, bu dili kullanan toplum dışındaki toplum veya toplumlarca “yapı ve sözvarlığı
açısından basitleştirilerek” kullanılabilir.
Anadili edinme ile yabancı dil öğrenme arasında bir fark yoktur.
Dil öğrenimi doğuştan gelen bir yetenekle gerçekleştiği için bireyin psikolojik
özelliklerinin bir etkisi yoktur.
İkidilli ya da çokdilli bireylerde, dil kullanım becerileri her dilde eşit düzeydedir. İki
ya da daha fazla dilden biri diğerinden baskın olamaz.
Sözcelerin (içerdiği sözcüklerin, öbeklerin ve tümce veya tümcelerin) sözlüksel
anlamı, bu sözcenin kullanıldığı “konuşma ortamı”na göre değişebilir.
II. Aşağıdaki sorular için doğru yanıt ya da yanıtları işaretleyin. (Bazı sorularda birden fazla
doğru yanıt olabilir.)
1. Aşağıdaki saptamalardan hangisi/hangileri yanlıştır?
a. Türkçe sözcükler çift ünsüz ile başlamaz.
b. Türkçe sözcükler çift ünsüz ile bitmez.
c. Bazı sesler Türkçe sözcüklerin sonunda yer almaz.
d. Türkçe sözcükler bazı seslerle başlamaz.
2. Aşağıdaki tümcelerin hangisinde öğe sayısı en fazladır?
a. O küçük kasabada üç yıl önce öğretmenlik yapmıştım.
b. Eski kitaplarının arasında ilginç bir kitap buldu.
c. Şu satırları yazdığım sırada yeni işler tasarlıyorum.
d. Ufaklık, kirli çamaşırlarını annesine göstermeden makineye attı.
e. Gözlerinden iki damla yaş süzüldü.
3. Aşağıdaki sözcüklerden hangisi/hangileri Türkçenin seslem yapısına uygun değildir?
a. Krom d. Gri
b. Taş e. Kask
c. Sarp f. Tren
4. Konuşucu bir sözce oluşturduğunda alıcının bu sözce ile ilgili sorumlulukları hangileridir?
a.Konuşmayı, sözcüklerin her birinin kendi sözlüksel anlamı çerçevesinde değerlendirmek
b. Konuşmayı bağlam içerisinde değerlendirmek
c. Konuşmacının sözce türüne göre tepki göstermek (yanıt vermek, karşı soru sormak, bir eylem
gerçekleştirmek)
d. Yanıt verirken sözceye öznelliği her durumda, kesinlikle yansıtmamak.
5. Hangi tümceler eksiltilidir?
a. Kimin parası, kimin duası.
b. A: Yarın akşam kimler gelecek? B: Annemler
c. Önce biraz ders, sonra televizyon izlendi.
d. Haydi çocuklar bahçeye!
e. Annemden gelen mektubu geri gönderdim.
161
f. Çaylar şirketten.
6. Aşağıdaki sözcüklerden hangisinde/hangilerinde önek vardır?
a. öngörü d. önek
b altgeçit e. üstgeçit
c. astsubay
7. Hangi tümcelerde anlam bulanıklığı vardır?
a. Babası istedi diye alışverişe çıkan annesine yardım ediyordu.
b. O, çantayı çok sevmedi.
c. Geleceğini biliyordum.
d. Genç, adama seslendi.
e. Kitabımı arkadaşıma verecektim ama evde bulamadım.
f. Pencereden uçan kuşları seyrediyordum.
8. Aşağıdaki tümce için hangi ayraçlama doğru olamaz?
“Genç kız arkadaşını sinemaya götürdü.”
a. [[Genç] [[kız] [arkadaşını] ] [sinemaya] [götürdü] ]
b. [[[Genç] [kız] ] [arkadaşını] [sinemaya] [götürdü] ]
c. [[Genç] [kız arkadaşını] sinemaya] [götürdü] ]
d. [[[Genç] [ [kız] [arkadaşını] ] ] [sinemaya] [götürdü] ]
9. Aşağıdaki ifadelerin hangisi/hangileri söz konusu eylemin gerçekleştirilmesini içermektedir?
a. Seni seviyorum.
b. Seni kınıyorum.
c. Sizi karı-koca ilan ediyorum.
d. Rica ediyorum.
e. Şarkı söylüyorum.
f. Sohbet ediyorum.
10. Aşağıdaki sözcüklerin hangisinde/hangilerinde ünlü kayması yaşanmaktadır?
a. düğün d. yarım
b. göz e. iğne
c. eğitim f. altın
11. Başka dillerden alınan ve aşağıda yer alan sözcüklerden hangileri yerlileşmiştir?
a. Krem d. Badana g. Sandviç i. Stadyum
b. Stres e. Zeplin h. Cip
c. Şofben f. Egzoz ı. Ağustos
162
III. Aşağıdaki ifadeleri eşleyiniz.
1. Aşağıdaki ölçütleri ilgili olduğu özellik ile eşleyiniz.
1. Çıkış yeri
2. Çıkış biçimi
3. Çıkış süresi
a. titremli-titremsiz
b. diş-dudak
c. uzun-kısa
1. ________
2. ________
3. ________
2. Aşağıdaki sözcükleri, ünlülerinin özelliklerine göre sınıflandırınız.
1. elma
2. ceza
3. idam
4. dil
5. ifade
6. araba
7. idare
8. sokak
9.kadın
10.iki
a. uzun ünlü var
b. uzun ünlü yok.
1. ______
2. ______
3. ______
4. ______
5. ______
6. ______
7. ______
8. ______
9. ______
10. ______
3. Aşağıdaki süreçleri, ilgili örneği ile eşleştiriniz
1. Benzeşme
2. Uzama
3. Türeme
4. Düşme
a. stop > istop
b. burun-u > burn-u
c. zaman-a > zama:na
d. anbar > ambar
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
4. Biçimsel özelliklere göre tanımlanmış dil sınıflarıyla dilleri eşleyiniz.
1. Yalınlayan
2. Ekleyen
3. Bitiştiren
4. Bükümleyen
5. Çekimleyen
a. Çince
b. Türkçe
c. Arapça
d. Eskimo Dili
e. Rusça
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
5. Kısaltma türleri ile örnekleri eşleyiniz.
1. TDK
2. Demo
3. Araş. Gör.
4. TSE
5. Lab.
6.Böl.
a. Baş harflerle
b. ilk hecelerle
c. sondan kırpma yoluyla
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
6. Aşağıdaki ses türlerini, ilgili olduğu sesle eşleyiniz
1. b
2. g
3. t
4. ç
5. p
6. k
7. v
8. d
a. Titremli
b. Titremsiz
1. ______
2. ______
3. ______
4. ______
5. ______
6. ______
7. ______
8. ______
7. Aşağıdaki süreçleri, ilgili olduğu örnekle eşleyiniz.
1. *normal-da
2. *şofor
3. kitap.ı>kitab.ı
4. kitap-ta
5. *saat-ı
6. gözlük-çü
7. ev-de
a. Yumuşama
b. Ünsüz benzeşmesi
c. Ünlü uyumu
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
7. ________
163
8. ağaç.a > ağac.a 8. ________
8. Aşağıdaki ses türlerini, ilgili olduğu sesle eşleyiniz.
1. Patlamalı ünsüzler (plosive)
2. Çarpmalı Ünsüzler (rolled)
3. Geniz Ünsüzleri (nasal)
4. Yan daralma ünsüzleri (lateral)
5. Sürtünücü Ünsüzler (fricative)
a. r
b. p
c. f
d. n
e. l
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
9. Aşağıdaki ses türlerini, ilgili olduğu sesle eşleyiniz
1. Çift dudak ünsüzleri (bilabial)
2. Dudak-diş ünsüzleri (labiodental)
3. Dilucu-dişardı ünsüzleri (dental)
4. Dilucu-dişseti ünsüzleri (palato-alveolar)
5. Dil-öndamak Ünsüzleri (alveo-palatal)
6. Dilucu-öndamak ünsüzleri (apical/palatal)
7. Dil-artdamak ünsüzleri (velar)
8. Gırtlak Ünsüzleri (glottal)
a. n,r,s,z,
b. b
c. n
d. c,ç,j,ş,y
e. k,g
f. f, v
g. d,t
h. l
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
7. ________
8. ________
10. Örneklerle kavramları eşleştirin.
1. Geçmiş olsun
2. Ağır gelmek
3. Mum dibine ışık vermez
4. Hayırlısı olsun
5. Ağzı laf yapmak
6. İşleyen demir ışıldar
a. deyim
b. atasözü
c. kalıpsöz
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
11. Aşağıdaki ünlüleri, ilgili olduğu özellik küme-si ile eşleyiniz.
1. a
2. e
3. ı
4. i
5. o
6. ö
7. u
8. ü
a. arka, yuvarlak, dar
b. arka, düz, geniş
c. ön, yuvarlak, dar
d. arka, düz, dar
e. ön, düz, dar
f. arka, yuvarlak, geniş
g. ön, düz, geniş
h. ön, yuvarlak, geniş
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
7. ________
8. ________
12. Aşağıda yer alan tümcelerin yantümcelerini, üstlendikleri işlevlerle eşleyiniz. (Her tümce için
bir işlev seçiniz.)
1. Yemek yedikten sonra bize geldi.
2. Para kazandığı için artık bizden yardım beklemiyor.
3. Bize gelmen için annenden izin alacağım.
4. Bütün belgeleri hazır olunca başvuru yapabilir.
5. Ölesiye seviyormuş.
6. Onlar gezip tozarken ben evde tek başıma kaldım.
a. amaç
b. neden
c. koşul
d. zıtlık
e. tarz
f. zaman
1. ______
2. ______
3. ______
4. ______
5. ______
6. ______
164
13. Aşağıdaki sözcüklerde /k/ sesi farklı değişkeleri (varyant) kullanılmaktadır. Sözcükleri /k/
sesinin değişkelerine göre sınıflandırın.
1. kesin
2. kağıt
3.kışın
4. kadın
5. kedi
6. kap
a. ince /k/
b. kalın /k/
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
14. Aşağıdaki yapılarla, yapılarda meydana gelen ses olayını eşleştirin.
1. arıyorum
2. gidiyoruz
3. tadalım
4. söylüyorum
5. seyrediyorum
6. bekliyor
a. daralma
b. yumuşama
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
15. Aşağıdaki sözcük grupları ile kavramları eşleyiniz.
1. büyük-küçük
2. uzun-kısa
3. yollamak-göndermek
4. mobilya-koltuk
5. yüz-yüz
6. beyaz-ak
7. böbrek-organ
8. al-al
a. Zıtanlamlı sözcükler
b. eşanlamlı sözcükler,
c.altanlamlı-üstanlamlı sözcükler
d. eşsesli sözcükler
1. ________
2. ________
3. ________
4. ________
5. ________
6. ________
7. ________
8. ________
16. Aşağıdaki kurallarını ilgili olduğu alan ile eşleştiriniz.
1. Özel isimlerin ilk harfi büyük yazılır.
2. Benzer görevdeki tümce öğeleri arasına virgül konur.
3. Bağlaç görevi taşıyan “ki” ayrı yazılır.
4. Tarihi belirtilmiş ay ve gün adları büyük harfle başlar.
5. Cümle içinde açıklayıcı ifadeler parantez içine alınır.
6. İşlevsel bir amaç ile bitirilmemiş cümlenin sonuna üç nokta konur.
a. yazım
b. noktalama
1. ______
2. ______
3. ______
4. ______
5. ______
6. ______
165
IV. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
1. Aşağıdaki saptamayı, doğru olacak biçimde doldurunuz.
Dil sesleri arasındaki en temel ayrım, ……………..…… ve ……………..…… olanlar arasındaki
ayrımdır.
2. Aşağıdaki saptamayı, doğru olacak biçimde doldurunuz.
Tümcelerin söylenişinde ses tonunun (ses perdesinin) alçak veya yüksek olmasına ya da alçalıp
yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan “…………………………”, tümcenin anlamını ve(ya) türünü
belirler.
3. Aşağıdaki saptamayı, doğru olacak biçimde doldurunuz.
Sözcükler biçim taşır; ya ayrımlaşmayan ve farklılaşmayan “……………..……”lerdir ya da ayrımlaşan
ve farklı biçimlere dönüşmüş “……………..……” veya “……………..……” yapılanmalardır.
4. Paragraftaki boşluklara uygun kavramı yerleştirin.
eşanlamlı üstanlamlısı altanlamlısı eşsesli
Sözcükler birbiri ile kavram alanı açısından ilişki içinde olabilir. Bir sözcük diğer bir sözcüğün
açıklanması ve tanımlanmasında kullanılıp, söz konusu sözcük ve onunla aynı anlam alanı içinde
bulunan diğer sözcükleri kapsayarak onların (1) ……………..……_ olabilir. Bu gibi durumlarda
kapsadığı sözcükler de onun (2) ……………..…… olurlar. Sözcükler, aynı şekilde yazılıp aynı şekilde
sesletilebilir. Aynı şekilde yazılan ve sesletilen ancak farklı anlamlar taşıyan sözcükler (3)
……………..…… olarak adlandırılırlar. Bunun yanında belirli bir bağlamda birbirinin yerine
kullanılabilen, farklı şekillerde yazılıp söylenen sözcükler de (4) ……………..…… sözcüklerdir
5. Aşağıdaki saptamayı doğru olacak şekilde doldurunuz.
Bir dilin, belli yöre, bölge veya ülkelerde nisbeten küçük (“……………..……, ……………..……”)
veya büyük (“……………..……”) farklılıklarla kullanılan biçimlerinden biri, o dili konuşan bütün
topluluklarca kabul edilen iletişim dili (“……………..……”) olabilir.
6. Aşağıdaki tümcelerde (söyleyişte) kavşak yapılacak yerleri belirtiniz. Temiz hava almak istiyorsan balkon açık.
Bahçedeki çocuklardan biri top aldı ve oyunu bırakıp evine gitti.
Bu raporların kabul edilmesi için on ay bekledim.
7. Aşağıdaki sözcüklerin vurgu alan seslemlerini örnekteki gibi büyük harfle yazarak
işaretleyiniz.
Örnek: balık ba-LIK
Şimdi ________________________________
İstanbul ________________________________
Ordu(şehir) ________________________________
ordu(askeri birlik) ________________________________
kaşık ________________________________
çocuğum (benim) ________________________________
çocuğum (ben) ________________________________
kitap ________________________________
Ayşe ________________________________
Gece ________________________________
166
8. Aşağıdaki sözcükler hangi süreçle türetilmiştir? Karşılarına yazın. (Bir süreç, birden fazla
örnek için geçerli olabilir.)
Türetme, bükümleme, tonlama, kırpma, gerioluşum, yineleme, bileşme, ekleme
Demiryolu _____________________
Gözlük _____________________
Öngörü _____________________
Sık sık _____________________
Hızlı hızlı _____________________
Suskun _____________________
9. Paragrafın anlamını bozan tümceyi işaretleyiniz.
Akılcılıkla bilim ve teknoloji arasında sıkı bir ilişki vardır. (2) Bunlar birbirinin bütünleyicisidir. (3) Bu
değişme ve gelişmelere ayak uydurmak gerekir. (4) Akılcılığın olmadığı yerde bilim ve teknolojiden,
bilim ve teknolojinin olmadığı yerde de akılcılıktan söz edilemez. (5) Olaylara akılcılıkla yaklaşmayan,
bilim ve teknolojiye sırt çeviren toplumlar hiçbir zaman ilerleyemez.
10. Aşağıdaki sözcüklerin hangilerinde aynı ek vardır? Sözcükleri eklerine göre gruplandırın.
Alıngan, çocukken, çekingen, küçükken, somurtkan, yağmurluk, unutkan, sözlük, iletken, kitaplık
__________________________________________________________________________________
__________________________________________________________________________________
__________________________________________________________________________________
__________________________________________________________________________________
________________________________
11. Aşağıdaki yapılarda sayı ve kişi işlevi taşıyan ekleri ayırarak eklerin işlevlerini yazınız.
ek(ler) işlev(ler)
geldik _____________________ _____________________
gel _____________________ _____________________
geliyorsunuz _____________________ _____________________
geliyorum _____________________ _____________________
12. Sözcükleri altanlamlılık ve üstanlamlılık açısından gruplandırın.
Kuş, papağan, pamuklu, salon, uçak, akasya, kadife, araba,
çam, banyo, ağaç, tren, kumaş, araç, serçe, saten, güvercin, mutfak, selvi, ev
__________________________________________________________________________________
__________________________________________________________________________________
__________________________________________________________________________________
__________________________________________________________________________________
________________________________
167
13. Aşağıdaki paragrafta yer alan metin içi gönderim öğelerini işaretleyiniz.
Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar: "Eski gazeteniz var mı bayan?" Çok işim vardı.
Önce hayır demek istedim ama ayaklarına gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski
sandaletler vardı ve ayakları su içindeydi. "İçeri girin de, size kakao yapayım" dedim. Hiç
konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı.
Kakaonun yanında reçel, ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir, azıcık da
olsa ısıtabilirdim onları. Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve
yarıda bıraktığım işlerimi yapmaya koyuldum. Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti bir an
ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu... Erkek çocuğu bana döndü
"Bayan, siz zengin misiniz?" diye sordu. Zengin mi? "Yo hayır!" diye yanıtlarken çocuğu, gözlerim bir
an ayağımdaki eski terliklere kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve "Sizin
fincanlarınız, fincan tabaklarınız takım" dedi. Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu. Sonra
gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi ama buna gerek yoktu.
14. Aşağıdaki paragrafta yer alan metin dışı gönderim öğelerini işaretleyiniz.
1986 senesinde, Peter Davies isimli genç, Louisiana Eyalet Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra
Kenya'ya tatile gitmişti. Çalılıkların içerisindeki bir yürüyüş sırasında, bir ayağını havada tutan genç bir
erkek fille karşılaştı. Fil, korkmuş ve stresli gözüküyordu, dolayısıyla Peter ona çok dikkatli ve yavaşça
yaklaştı. Tek dizi üzerine çöktü ve ayağını inceledi. Koca bir tahta parçası, onun saplanmıştı ve bu
yüzden üzerine basamıyordu. Olabildiğince yavaş ve nazikçe, bıçağını kullanarak tahtayı saplandığı
yerden söktü. Bunun üzerine, rahatlamış bir şekilde ayağını yere bastı. Sonrasında yüzünü adama döndü
ve meraklı bir şekilde incelemeye başladı. Peter, fil ona baktıkça geriliyordu. Donmuş bir şekilde,
korkuyla file bakıyordu. Tek düşündüğü, fil onu ezmeden oradan kaçabilmekti. Sonunda fil güçlü bir
şekilde gürledi, şöyle bir hareketlendi... Sonrasında arkasını dönüp uzaklaştı. Peter, o gün olanları ve
fili asla unutmadı. Bundan 20 yıl sonra, Chicago Hayvanat Bahçesi'nde oğluyla geziniyordu. Fillerin
olduğu kafese geldiğinde, içeride bulunan fillerden biri onlara döndü ve Peter ile oğlu Cameron'ın
olduğu tarafa geldi. Kocaman, erkek fil, Peter'a dik bir şekilde bakıyordu. Sonrasında, ayağını nazikçe
kaldırdı ve bir süre tuttuktan sonra geri yere koydu. Bunu, bir yandan gürleyerek, birkaç defa tekrarladı.
Tüm bunları yaparken, sürekli olarak Peter'a bakıyordu. 1986 yılındaki karşılaşmayı hatırlayan Peter,
bunun aynı fil olup olmadığını düşünmeden edemedi. Bir süre üzerinde düşündükten sonra, cesaretini
topladı ve Cameron'ın itirazlarına rağmen telleri tırmanarak fillerine kafesine girdi. Emin adımlarla file
doğru yürüdü ve meraklı gözlerle, gözlerinin içerisine baktı. Fil de ona bakıyordu. Sonunda, tıpkı öteki
sefer gibi, gür bir şekilde inledi, hortumunu Peter'a uzattı. Peter'ın merakı sevince ve heyecana dönüştü.
Bir anda fil, hortumunu Peter'ın bacaklarından birine doladı, kolayca havaya kaldırdı ve güçlü bir
şekilde onu çitlere vurdu. Çarpmanın etkisiyle Peter oracıkta can verdi.
Kahrolası fil, muhtemelen aynısı değilmiş...
Elektronik posta ve sanal medya yoluyla yayılan saçma sapan hikayelere ve "mucizevi" olduğu iddia
edilen saçmalıklara inanmayın! Çünkü her biri, en az bu hikaye kadar saçma ve her biri, en az bu hikaye
için kaybettiğiniz zamanı ve hatta çok daha fazlasını size kaybettiriyor.
168
Ek 4: YOT Okutmanı Görüş Formu
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETMENİ İÇİN DİL HAKKINDA BİLGİ
Sayın katılımcı
Dil öğretmenlerinin yeterlilikleri üzerine yapılacak bir çalışma için genelde diller, özelde
Türkçe için hazırlanmış “Dil Hakkında Bilgi” Listesinden yola çıkılarak bilgi listesi
oluşturulmuştur. Bilgi birikiminiz ile vereceğiniz yanıtlar, hazırlanacak bir öğretmen eğitimi
programının içeriğine yön verecektir.
Çalışma kapsamında vereceğiniz bilgiler sadece bu çalışmada değerlendirilecek, başka bir
amaç için kullanılmayacak, kimliğiniz paylaşılmayacaktır.
Yoğun olan programınız içinde bu çalışmaya ayırdığınız zaman ve sağladığınız katkı için
teşekkür ederiz.
Katılımcı Bilgileri
Eğitim Düzeyiniz : ………………………………………….…………..,
Mezun olduğunuz fakülte : ………………………………………….…………..,
Mezun olduğunuz Bölüm : …… ……………………………………...…..,
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretmenliği Deneyiminiz ……………….…. (yıl)
DİL HAKKINDA BİLGİ LİSTESİ Biliyorum Gerekli
1. GENEL BİLGİ
1 İletişim dilleri doğal veya yapay olabilir. Hayvan ve insan dilleri, jest ve
mimiklere dayanan işaret dilleri doğal dillerken flamalar ve ışıklar
yoluyla oluşturulan diller yapay dillerdir.
2 Dünyada dil konuşmayan herhangi bir insan topluluğu bilinmemektedir.
3 Araştırmacılar arasında bazı dillerin başka dillerin lehçesi veya ağzı
olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Hem bu nedenle hem de
keşfedilmeyen diller olduğu düşüncesiyle dünyadaki dil sayısı
netleşmemiştir.
4 Diller birbirilerine göre “iyi-kötü”, “güzel-çirkin”, gelişmiş-
gelişmemiş” diye nitelendirilemez ve bir dil, diğerinden üstün olarak
değerlendirilmez.
5 Diller çeşitli nedenlerle zaman içinde değişebilir. Bu nedenle dillerin
önceki dönemlerdeki biçimleri bugünkü biçimlerinden farklı olabilir.
6 Dillerde değişim en çok sözvarlığında yaşanır.
7 Yazısı olan dillerin yazılış biçimleri ile söyleniş biçimleri arasında
genellikle az ya da çok farklılıklar vardır. Bir dilin yazı sistemi ne kadar
eski ise fark da o kadar büyüktür.
8 Bir dilde anlamca ve işlevce tamamen aynı olan iki ya da daha fazla
birim, öğe, yapı vs. bulunmaz; böylesi görünümler varsa bunlar
zamansal değişime bağlı olarak ortaya çıkmıştır.
9 Diller birbirinden coğrafi olarak ne kadar uzaksa ve zamansal olarak bu
uzaklık ne kadar uzun sürmüşse, aralarındaki farklılıklar da o büyük
olur.
10 Akraba diller arasında bile bazı açılardan büyük farklılıklar olabileceği
gibi akraba olmayan diller arasında da büyük benzerlikler olabilir.
169
2. SESBİLİM
1 İnsandaki ses aygıtı (diyafram, soluk borusu, ses telleri, ağız, dil, diş vb.)
dildeki seslerden fazlasını çıkarabilir ama dil sesi olması için, dil
sisteminde yer alması gerekir. Bu nedenle her dilde ancak belirli sayıda
ses bulunur.
2 Bir dildeki seslerin diziliş olasılıkları sınırsız değildir; sıralanış ve yan
yana gelme kısıtlamaları vardır. Örneğin Türkçede bazı sesler
sözcüklerin başında veya sonunda yer alamaz; hiçbir sözcük, çift
ünsüzle başlamaz; sözcük sonunda ancak birkaç ses için çift ünsüz
olmaya izin vardır vb.
3 Sesler kendi aralarında çıkış biçimi, yeri ve süresi açısından (titremli-
titremsiz, dudak-diş sesleri, kısa-uzun ünlüler gibi) türler oluşturur.
4 Sesler birbirlerini çıkış biçimi, çıkış yeri ve çıkış süresi açılarından
“düşme”, “türeme”, “benzeşme”, “uzama” gibi yollarla etkileyebilir.
5 Birçok ses olayı, ses türüne göre biçimlenir. Örneğin, Türkçede
“yumuşama” diye adlandırılan ses olayı, yalnızca ünsüzleri, ünsüzler
içinde de yalnızca titremsiz olanları kapsar.
6 Dil sesleri arasındaki en temel ayrım, ünlü ve ünsüz olanlar arasındaki
ayrımdır.
7 Ünsüzler, akciğerden gelen havanın ses yolunda sürtünme, kapanma,
patlama gibi bir engelle karşılaşması yoluyla çıkarılan seslerdir ve çıkış
biçimi ve çıkış yerine bağlı olarak sınıflandırılır.
a. Ünsüzler; çıkış biçimi açısından, patlamalı ünsüzler (plosive), geniz
ünsüzleri (nasal), çarpmalı ünsüzler (rolled), yan daralma ünsüzleri
(lateral) ve sürtünücü ünsüzler (fricative) olarak sınıflandırılır.
b. Ünsüzler; çıkış yeri açısından, çift dudak ünsüzleri (bilabial), diş-
dudak ünsüzleri (labiodental), dilucu-dişardı ünsüzleri (dental), dilucu-
dişseti ünsüzleri (palato-alveolar), dil-öndamak ünsüzleri
(apical/palatal), dil-artdamak ünsüzleri (glottal) olarak sınıflandırılır.
c. Ünsüzler, ses tellerinin titreşimi açısından titremli (voiced) ve
titremsiz (voiceless) olmak üzere iki sınıfa ayrılır.
8 Ünlüler, akciğerden gelen havanın ses yolunda daralma, sürtünme,
kapanma gibi herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarılan seslerdir ve
sesin çıkarılışı sırasında çene açısına, dudakların biçimine ve dilin
devinimine bağlı olarak sınıflandırılır.
a. Ünlüler, çene açısına bağlı olarak “geniş” ve “dar” ünlüler olarak
sınıflandırılır.
b. Ünlüler, dudakların biçimine bağlı olarak “yuvarlak” ve “düz” olarak
sınıflandırılır.
c. Ünlüler, dilin devinimine bağlı olarak “arka” ve “ön” ünlüler olarak
sınıflandırılır.
9 Çıkış süresi, ancak, sürtünme veya tamamen kapanma sonucu oluşan
sesler dışındaki sesleri farklılaştırabilir. Bu nedenle dillerde en yaygın
uzun/kısa ayrımı, ünlüler arasında görülür. Uzun/kısa ünlü ayrımı
olmayan dillerde bu ayrım, ödünç sözcükler yoluyla ortaya çıkabilir.
10 Ardışık hecelerde yanyana gelen ünlüler, birlikte ama birbirlerine
benzeşerek sesletilmek üzere “ünlü kayması (dipthong)” sergileyebilir.
11 Sesler çevresel koşullara bağlı olarak çıkış biçimi ve yeri farklılaşan ama
ayrı sesler olarak tanımlanamayacak “değişke (varyant)”ler
sergileyebilir. Örneğin Türkçede /k/ sesi, ön ünlülerle birlikte “ince /k/”,
art ünlülerle “kalın/k/” olarak sesletilir: kesin krş. kışın. Aksi durumlar
ancak ödünçlerde görülebilir: kağıt
12 Her dilde belirli sayıda seslem yapısına izin verilir. Seslemler
sözcüklerin alacağı biçimsel değişimlere göre farklı seslemlemeler
sergileyebilir. Örneğin Türkçede ka.pak > *ka.pak.ı > ka.pa.ğı
170
13 Sözcük vurgusu olan dillerde vurgu yeri, genellikle, kurallara dayalı
olarak belirlenir. Sözcükte yeri (seslemi) kestirilemeyen vurgular
olabileceği gibi “baş seslem”, “son seslem”, “sondan bir önceki seslem”
gibi belirli bir konumda bulunan vurgular vardır.
14 Art arda gelen sözcüklerin sesleri (son ve baş sesler) arasındaki
etkileşimler, hem seslerin söylenişini (“benzeşme, kaynaşma”), hem
hecelemeyi (“ulama”), hem de tümcenin söylenişini (“kavşak”)
etkileyebilir.
15 Tümcelerin söylenişinde ses tonunun (ses perdesinin) alçak veya yüksek
olmasına ya da alçalıp yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan “ezgi”,
tümcenin anlamını ve(ya) türünü belirler.
16
Sesler, yazıda imlerle (sembol, karakter, harf vb. ile) gösterilir. Seslerle
imler arasındaki ilişki her zaman birebir olmayabilir. Sözgelimi bir
dildeki ses sayısı ile o dilin yazıldığı alfabetik yazıdaki harf sayısı aynı
olmayabilir; yani, alfabede harf karşılığı olmayan sesler bulunabileceği
gibi aynı harfin birden fazla sesi karşılaması da görülebilir.
3. BİÇİMBİLİM
1 Sözcükler biçim taşır; ya ayrımlaşmayan ve farklılaşmayan “kök”lerdir
ya da ayrımlaşan ve farklı biçimlere dönüşmüş “türemiş” veya
“çekimlenmiş” yapılanmalardır.
2 Sözcükler, gerek başka sözcüklere dönüşürken (türetim), gerekse tümce
içinde çeşitli görevler üstlenirken (çekim) ses ve yapı bakımından
değişime uğrayabilir. Sense > sensual, divine > divinity. Türkçede bu
anlam da yalnızca “daralma” ve yumuşama görülür: de-yor > di-yor;
ara-yor > arıyor; gidelim, tadalım vs. Bazı sözcükler, türemiş veya
çekimlenmiş ama yapısı ayrımlaştırılamayacak kadar belirsizleşmiş
olabilir. İngilizce go>went. Türkçede böylesi sözcükler bulunmaz.
3 Sözcükler çekimlenirken ve türetilirken hangi tür değişim (çekimleme,
bükümleme, ekleme vb.) baskınsa, dilin biçimbilimsel karakterini de
(çekimleyen dil, bükümleyen dil, ekleyen dil, yalınlayan dil gibi) o
belirler. Örneğin Türkçe ekleyen dillerin tipik üyesidir.
4 Dillerde ekleme, bileşme, yineleme, bükümleme, kayma, tonlama,
başkalaşma, kırpma, gerioluşum gibi çeşitli sözcük türetme yolları
bulunur. Türkçe bu yolların birkaçını kullanan bir dildir. Birden fazla
türetme yolunun bulunduğu dillerde, bunlardan biri daha yaygın ve(ya)
daha baskın olabilir. Türkçede ekleme en yaygın türetme yoludur.
5 Ekleme görünen dillerde sözcüklere ekleme daha çok sondan yapılır.
Eklemenin önden ve içten yapıldığı diller de bulunur. Türkçede ekleme
sondandır.
6 Ekler, eklendikleri tabana göre sesbilimsel olarak değişime uğrayabilir.
Örneğin Türkçede ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına göre en çok 8 farklı
biçime girebilir. Bu ekler ses açısından birbirinden farklı görünüme
sahip olsalar da işlev açısından aynı olan birimlerdir. Bazı eklerin ise hiç
değişmeyen tek bir biçimi bulunur. Türkçede -ken, -ki, -gil bu tür
eklerdendir.
7 Hiçbir sesbilimsel içeriği olmasa da bir (sıfır) ek, paradigmatik olarak
varsayılabilir. Örneğin Türkçede eylem çekimlerinde 3. tekil-kişi
kategorisini gösteren öğe, böyle bir ektir.
8 Bir ek, başka bağlamlarda ayrı ayrı görünen birden fazla eki ortaklaşa
temsil edebilir. Türkçede belirli geçmiş zaman 1. çoğul-kişi eki (-k)
böyle bir ektir; tek bir sesten oluşmasına karşın başka biçimbilimsel
bağlamlarda ayrı ayrı eklerle (örneğin geliyorsunuz’da -sun kişiyi, -uz
sayıyı) anlatılan hem kişi hem de sayı kategorisini temsil etmektedir.
4. SÖZVARLIĞI
1 Sözvarlığı, dilin kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş
öğelerinden oluşur.
171
2 Yeni kullanılmaya başlayan bir sözcüğün sözvarlığı öğesi olabilmesi
için, o sözcüğün dilde belirli sıklıkta ve yaygınlıkta kullanılıyor olması
gerekir.
3 Sözvarlığı öğelerinin kullanım sıklığı ve yaygınlığı zamanla azalabilir
ve artabilir. Kullanım sıklığı ve yaygınlığı belirgin biçimde düşen
sözcükler “eski dil” öğesi konumuna düşebilir, zamanla kullanımdan da
çıkmış (ölmüş) olabilir.
4 Kullanım sıklığı ve yaygınlığı nispeten yüksek olan ve bu sıklık derecesi
zamana ve dönemlere göre pek değişmeyen öğeler, temel sözvarlığı
öğeleridir.
5 Başka dilden ödünçleme alınan sözcükler, zamanla “yerlileşerek”,
kullanıldıkları dilin kurallarına, özellikle de söyleyiş kurallarına uyar
hale gelebilirler.
6 Sözcükler zaman içinde toplumsal değişimlere de bağlı olarak, sahip
oldukları anlamları kaybedip yeni anlamlar kazanabilir.
7 Bazı sözcüklerin kurumsallaşmış birden fazla anlamı olabilir.
8 Bir sözcük ile aynı, yakın veya zıt anlama gelen başka sözcükler olabilir.
Ancak aynı anlamda olduğu düşünülen sözcüklerde kullanımsal ve
değer açısından farklılıklar görülmektedir.
9 Aynı şekilde sesletilen ve yazılan, birbirinden farklı anlamlara gelen
sözcükler olabilir.
10 Sözcükler birbiri ile kavram alanları açısından “üstanlamlılık” veya
“altanlamlılık” ilişkisi kurabilir.
11 Sözcükler dilde kalıplaşmış anlatımlar olarak deyim, atasözü ve
kalıpsözler oluşturur.
12 Sözcükler çeşitli yollarla kısaltılarak kullanılabilir.
13 Sözcüklerin nasıl yazılacağına dair tamamıyla yazı sistemlerini
ilgilendiren belirli kurallar bulunur.
5. SÖZDİZİMİ
1 Sözcükler öbekleri, öbekler de tümceleri oluşturmak üzere yan yana
gelir. Tümceler “özne” ve “yüklem” olmak üzere iki ana öbekten oluşur;
bu öbekler içinde tümleç olan başka öbekler de bulunabilir. Bir öbekte,
öbeğin karakterini belirleyen baş öğe ile birlikte, seçimli veya zorunlu
başka öğeler de bulunabilir. Baş, öbeğin sağında veya solunda veya her
iki konumda da yer alabilir.
2 Dillerde sözcüklerin yan yana gelmesini düzenleyen diziliş kuralları
vardır. Bu kurallara göre dizilişler, nisbeten serbest veya nisbeten
zorunlu olabilir. Sözcüklerin dizilişinde belirli ölçülerde serbestlikler
olsa da çoğu dilde “temel sözcük dizilişi” vardır.
3 Bir tümce, başka bir tümce içine, ekler ya da işlevsel sözcükler ile
birlikte “neden, sonuç, amaç, nitelik, yer, zaman” gibi kavramlar
açısından bilgi taşıyan tümcecikler olarak yerleşebilir. Bu tür tümceler,
tümceciklerin yapısına göre türlere ayrılır.
4 Bir tümce, öğeleri arasındaki olası yapısal ilişkilerden hareketle birden
fazla anlama (“okuma”ya) sahip olabilir.
5 Tümceler, anlam olarak “tam” olmasına karşın bağlamsal veya yapısal
olarak bir öğesi veya öğeleri “eksik” (“eksiltili tümce”) görünebilir.
6. EDİMBİLİM
1 Konuşucu, kurduğu sözcelerle dinleyiciye veya dinleyicilere belli bir
bilgi aktarımında bulunabileceği gibi, bir isteği de aktarabilir. Bu
aktarımı dilin kullanım koşullarına bağlı gerçekleştirir.
2 Sözcelerin (içerdiği sözcüklerin, öbeklerin ve tümce veya tümcelerin)
sözlüksel anlamı, bu sözcenin kullanıldığı “konuşma ortamı”na göre
değişebilir. Dinleyici o sözcelerden, sözcüklerin sözlüksel anlamı
dışında kalacak biçimde, kendince anlamlar çıkarabilir.
172
3 Konuşucu sözcesini, belirli bir anlama gelmesini sağlayacak ön
bilgileri dinleyicinin bildiğini varsayarak üretebilir.
4 Bir sözce, bu sözce ile birlikte gerçekleşecek olan eylemin bir parçası
olabilir: Seni kınıyorum, Sizi karı koca ilan ediyorum, Bu bebeğe kendi
adımı veriyorum vs.
7. TOPLUMDİLBİLİM
1 Bir dilin kullanımı, o dili kullanan kişinin yaş, cinsiyet, toplumsal
konum gibi (“idiolekt”) veya kişilerin meslek grubu, toplumsal katman
gibi (“sosyolekt”) toplumsal özelliklerine ve konumlarına bağlı olarak
farklılaşabilir.
2 Bir dil, bu dili kullanan toplum dışındaki toplum veya toplumlarca
“yapı ve sözvarlığı açısından basitleştirilerek” kullanılabilir (“pidgin”),
hatta bu biçim (“değişke”), o toplum veya toplumların kendi
“anadil”lerinden karışmalarla yeni bir anadili konumuna (“creol”)
gelebilir.
3 Bir dilin, belli yöre, bölge veya ülkelerde nisbeten küçük (“ağız, şive”)
veya büyük (“lehçe”) farklılıklarla kullanılan biçimlerinden biri, o dili
konuşan bütün topluluklarca kabul edilen iletişim dili (“ölçünlü dil”)
olabilir.
4 Bir dilin ölçünlü biçimi ile diğer biçimleri (“ağız, şive, lehçe”)
arasında, özellikle de sözvarlığı ve söyleyiş açısından karışmalar
olabilir. Bu tür karıştırmalar, kullanıcıların saygınlığını düşürebilir.
5 Bir dilde, kullanılması toplumun geneli tarafından hoş karşılanmayan,
istenmeyen, hatta yasaklanan sözcükler, anlatımlar olabilir.
6 Ülkeler dil politikalarıyla, dile yön verme çabası içerisine girebilirler
ve dile yön verebilirler.
8. RUHDİLBİLİM
1 İlk dil (“anadili”) veya ilk diller (“ikidillilik, çokdillilik”), doğuştan
gelen bir yetenek olarak çocuklar tarafından ortalama ilk 2 yıl içinde
öğrenilmiş kabul edilir ama dil gelişimi çocuğun sonraki yıllarında da
devam eder.
2 Anadili edinme süreci ile yabancı dil öğrenme süreçleri aynı değildir.
3 Bireyin psikolojik ve karakteristik özellikleri, onun dil öğrenim ve
gelişim süreçleri ile dili kullanımını doğrudan etki eder.
4 İkidilli ve çokdilli bireylerde, dil kullanım becerileri her dilde eşit
olmayabilir; o birey üzerinde dillerden biri diğeri veya diğerlerine
baskın olabilir.
5 Bir dil, geç dil gelişim aşamalarında (“yabancı dil olarak”) öğrenilmiş
olsa da, kullanma sıklığı ve süresine bağlı olarak zamanla ikidillilik
veya çokdillilik sürecinde yer alacak konuma gelebilir.
6 Dili kullanmak, nihayetinde, öğrenilmiş ve geliştirilmiş bir beceri
olduğu için, eğer yeterince kullanılma ortamı sağlanmazsa, dil
becerileri gerileyebilir.
9. METİNDİLBİLİM
1 Yazılı veya sözlü, belirli bir iletisi olan her dil öğesi, bir metindir.
2 Tümce dilbilgisi gibi metin dilbilgisinde de söz edilebilir.
3 Metinde yer alan bir öğenin anlamı, içinde yer aldığı metinsel bağlama
dayalıdır.
4 Metinde yer alan dilsel öğelerin anlamsal içeriğine, metinde daha önce
veya daha sonra geçen bir başka öğeden hareketle
(“anaphoric/cataphoric”) ulaşılabilir.
5 Metinde yer alan gönderimsel öğelerin gönderim kaynağına metnin
dışından (“dünya bilgisi” yoluyla) da ulaşılıyor olabilir.
6 Metni oluşturan birimler (öbekler, tümceler) arasındaki bağlantılar,
kavramsal olarak (“coherence”) veya açık dilsel bağlayıcılar
kullanılarak (“cohesion”) kurulur.
173
Ek 5: Yabancı Dil Okutmanı Görüş Formu
YABANCI DİL ÖĞRETMENİ İÇİN DİL HAKKINDA BİLGİ
Sayın katılımcı
Dil öğretmenlerinin yeterlilikleri üzerine yapılacak bir çalışma için genelde diller,
özelde Türkçe için hazırlanmış “Dil Hakkında Bilgi” bilgi listesi oluşturulmuştur. Listedeki
bilgileri bir yabancı dil okutmanının ihtiyacı doğrultusunda, aşağıdaki ölçütlerle
numaralandırarak değerlendirmenizi rica ediyoruz. Listedeki Türkçe hakkındaki bilgileri
örnek olarak düşünmeniz, bilgiyi sadece Türkçe üzerinden değil, aynı durumu öğrettiğiniz dil
ya da genel olarak dil hakkında ele almanız çalışmanın verimliliği açısından önemlidir. Bilgi
birikiminiz ile vereceğiniz yanıtlar, hazırlanacak bir öğretmen eğitimi programının içeriğine
yön verecektir.
Çalışma kapsamında vereceğiniz bilgiler sadece bu çalışmada değerlendirilecek, başka
bir amaç için kullanılmayacak, kimliğiniz paylaşılmayacaktır.
Yoğun olan programınız içinde bu çalışmaya ayırdığınız zaman ve sağladığınız katkı
için teşekkür ederiz.
4 Çok gerekli, mutlaka bilmeli
3 Gerekli, bilse iyi olur.
2 Pek gerekli değil (bilse de olur bilmese de).
1 Gerekli değil.
Katılımcı Bilgileri
Eğitim Düzeyiniz : ………………………………………….…………..,
Mezun olduğunuz fakülte: ………………………………………….…………..,
Mezun olduğunuz Bölüm : …… ……………………………………...…..,
Öğrettiğiniz yabancı dil : …… ……………………………………...…..,
Yabancı Dil Öğretmenliği Deneyiminiz ……………….…. (yıl)
174
DİL HAKKINDA BİLGİ LİSTESİ
Gereklilik
1. GENEL BİLGİ
1 İletişim dilleri doğal veya yapay olabilir. Hayvan ve insan dilleri, jest ve mimiklere
dayanan işaret dilleri doğal dillerken flamalar ve ışıklar yoluyla oluşturulan diller yapay
dillerdir.
2 Dünyada dil konuşmayan herhangi bir insan topluluğu bilinmemektedir.
3 Araştırmacılar arasında bazı dillerin başka dillerin lehçesi veya ağzı olduğuna dair farklı
görüşler bulunmaktadır. Hem bu nedenle hem de keşfedilmeyen diller olduğu
düşüncesiyle dünyadaki dil sayısı netleşmemiştir.
4 Diller birbirilerine göre “iyi-kötü”, “güzel-çirkin”, gelişmiş-gelişmemiş” diye
nitelendirilemez ve bir dil, diğerinden üstün olarak değerlendirilmez.
5 Diller çeşitli nedenlerle zaman içinde değişebilir. Bu nedenle dillerin önceki
dönemlerdeki biçimleri bugünkü biçimlerinden farklı olabilir.
6 Dillerde değişim en çok sözvarlığında yaşanır.
7 Yazısı olan dillerin yazılış biçimleri ile söyleniş biçimleri arasında genellikle az ya da
çok farklılıklar vardır. Bir dilin yazı sistemi ne kadar eski ise fark da o kadar büyüktür.
8 Bir dilde anlamca ve işlevce tamamen aynı olan iki ya da daha fazla birim, öğe, yapı vs.
bulunmaz; böylesi görünümler varsa bunlar zamansal değişime bağlı olarak ortaya
çıkmıştır.
9 Diller birbirinden coğrafi olarak ne kadar uzaksa ve zamansal olarak bu uzaklık ne kadar
uzun sürmüşse, aralarındaki farklılıklar da o büyük olur.
10 Akraba diller arasında bile bazı açılardan büyük farklılıklar olabileceği gibi akraba
olmayan diller arasında da büyük benzerlikler olabilir.
2. SESBİLİM
1 İnsandaki ses aygıtı (diyafram, soluk borusu, ses telleri, ağız, dil, diş vb.) dildeki
seslerden fazlasını çıkarabilir ama dil sesi olması için, dil sisteminde yer alması gerekir.
Bu nedenle her dilde ancak belirli sayıda ses bulunur.
2 Bir dildeki seslerin diziliş olasılıkları sınırsız değildir; sıralanış ve yan yana gelme
kısıtlamaları vardır. Örneğin Türkçede bazı sesler sözcüklerin başında veya sonunda yer
alamaz; hiçbir sözcük, çift ünsüzle başlamaz; sözcük sonunda ancak birkaç ses için çift
ünsüz olmaya izin vardır vb.
3 Sesler kendi aralarında çıkış biçimi, yeri ve süresi açısından (titremli-titremsiz, dudak-
diş sesleri, kısa-uzun ünlüler gibi) türler oluşturur.
4 Sesler birbirlerini çıkış biçimi, çıkış yeri ve çıkış süresi açılarından “düşme”, “türeme”,
“benzeşme”, “uzama” gibi yollarla etkileyebilir.
5 Birçok ses olayı, ses türüne göre biçimlenir. Örneğin, Türkçede “yumuşama” diye
adlandırılan ses olayı, yalnızca ünsüzleri, ünsüzler içinde de yalnızca titremsiz olanları
kapsar.
6 Dil sesleri arasındaki en temel ayrım, ünlü ve ünsüz olanlar arasındaki ayrımdır.
7 Ünsüzler, akciğerden gelen havanın ses yolunda sürtünme, kapanma, patlama gibi bir
engelle karşılaşması yoluyla çıkarılan seslerdir ve çıkış biçimi ve çıkış yerine bağlı
olarak sınıflandırılır.
a. Ünsüzler; çıkış biçimi açısından, patlamalı ünsüzler (plosive), geniz ünsüzleri (nasal),
çarpmalı ünsüzler (rolled), yan daralma ünsüzleri (lateral) ve sürtünücü ünsüzler
(fricative) olarak sınıflandırılır.
b. Ünsüzler; çıkış yeri açısından, çift dudak ünsüzleri (bilabial), diş-dudak ünsüzleri
(labiodental), dilucu-dişardı ünsüzleri (dental), dilucu-dişseti ünsüzleri (palato-alveolar),
dil-öndamak ünsüzleri (apical/palatal), dil-artdamak ünsüzleri (glottal) olarak
sınıflandırılır.
c. Ünsüzler, ses tellerinin titreşimi açısından titremli (voiced) ve titremsiz (voiceless)
olmak üzere iki sınıfa ayrılır.
8 Ünlüler, akciğerden gelen havanın ses yolunda daralma, sürtünme, kapanma gibi
herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarılan seslerdir ve sesin çıkarılışı sırasında çene
açısına, dudakların biçimine ve dilin devinimine bağlı olarak sınıflandırılır.
a. Ünlüler, çene açısına bağlı olarak “geniş” ve “dar” ünlüler olarak sınıflandırılır.
175
b. Ünlüler, dudakların biçimine bağlı olarak “yuvarlak” ve “düz” olarak sınıflandırılır.
c. Ünlüler, dilin devinimine bağlı olarak “arka” ve “ön” ünlüler olarak sınıflandırılır.
9 Çıkış süresi, ancak, sürtünme veya tamamen kapanma sonucu oluşan sesler dışındaki
sesleri farklılaştırabilir. Bu nedenle dillerde en yaygın uzun/kısa ayrımı, ünlüler arasında
görülür. Uzun/kısa ünlü ayrımı olmayan dillerde bu ayrım, ödünç sözcükler yoluyla
ortaya çıkabilir.
10 Ardışık hecelerde yanyana gelen ünlüler, birlikte ama birbirlerine benzeşerek
sesletilmek üzere “ünlü kayması (dipthong)” sergileyebilir.
11 Sesler çevresel koşullara bağlı olarak çıkış biçimi ve yeri farklılaşan ama ayrı sesler
olarak tanımlanamayacak “değişke (varyant)”ler sergileyebilir. Örneğin Türkçede /k/
sesi, ön ünlülerle birlikte “ince /k/”, art ünlülerle “kalın/k/” olarak sesletilir: kesin krş.
kışın. Aksi durumlar ancak ödünçlerde görülebilir: kağıt
12 Her dilde belirli sayıda seslem yapısına izin verilir. Seslemler sözcüklerin alacağı
biçimsel değişimlere göre farklı seslemlemeler sergileyebilir. Örneğin Türkçede ka.pak
> *ka.pak.ı > ka.pa.ğı
13 Sözcük vurgusu olan dillerde vurgu yeri, genellikle, kurallara dayalı olarak belirlenir.
Sözcükte yeri (seslemi) kestirilemeyen vurgular olabileceği gibi “baş seslem”, “son
seslem”, “sondan bir önceki seslem” gibi belirli bir konumda bulunan vurgular vardır.
14 Art arda gelen sözcüklerin sesleri (son ve baş sesler) arasındaki etkileşimler, hem
seslerin söylenişini (“benzeşme, kaynaşma”), hem hecelemeyi (“ulama”), hem de
tümcenin söylenişini (“kavşak”) etkileyebilir.
15 Tümcelerin söylenişinde ses tonunun (ses perdesinin) alçak veya yüksek olmasına ya da
alçalıp yükselmesine bağlı olarak ortaya çıkan “ezgi”, tümcenin anlamını ve(ya) türünü
belirler.
16
Sesler, yazıda imlerle (sembol, karakter, harf vb. ile) gösterilir. Seslerle imler arasındaki
ilişki her zaman birebir olmayabilir. Sözgelimi bir dildeki ses sayısı ile o dilin yazıldığı
alfabetik yazıdaki harf sayısı aynı olmayabilir; yani, alfabede harf karşılığı olmayan
sesler bulunabileceği gibi aynı harfin birden fazla sesi karşılaması da görülebilir.
3. BİÇİMBİLİM
1 Sözcükler biçim taşır; ya ayrımlaşmayan ve farklılaşmayan “kök”lerdir ya da ayrımlaşan
ve farklı biçimlere dönüşmüş “türemiş” veya “çekimlenmiş” yapılanmalardır.
2 Sözcükler, gerek başka sözcüklere dönüşürken (türetim), gerekse tümce içinde çeşitli
görevler üstlenirken (çekim) ses ve yapı bakımından değişime uğrayabilir. Sense >
sensual, divine > divinity. Türkçede bu anlam da yalnızca “daralma” ve yumuşama
görülür: de-yor > di-yor; ara-yor > arıyor; gidelim, tadalım vs. Bazı sözcükler, türemiş
veya çekimlenmiş ama yapısı ayrımlaştırılamayacak kadar belirsizleşmiş olabilir.
İngilizce go>went. Türkçede böylesi sözcükler bulunmaz.
3 Sözcükler çekimlenirken ve türetilirken hangi tür değişim (çekimleme, bükümleme,
ekleme vb.) baskınsa, dilin biçimbilimsel karakterini de (çekimleyen dil, bükümleyen
dil, ekleyen dil, yalınlayan dil gibi) o belirler. Örneğin Türkçe ekleyen dillerin tipik
üyesidir.
4 Dillerde ekleme, bileşme, yineleme, bükümleme, kayma, tonlama, başkalaşma, kırpma,
gerioluşum gibi çeşitli sözcük türetme yolları bulunur. Türkçe bu yolların birkaçını
kullanan bir dildir. Birden fazla türetme yolunun bulunduğu dillerde, bunlardan biri daha
yaygın ve(ya) daha baskın olabilir. Türkçede ekleme en yaygın türetme yoludur.
5 Ekleme görünen dillerde sözcüklere ekleme daha çok sondan yapılır. Eklemenin önden
ve içten yapıldığı diller de bulunur. Türkçede ekleme sondandır.
6 Ekler, eklendikleri tabana göre sesbilimsel olarak değişime uğrayabilir. Örneğin
Türkçede ekler ünlü ve ünsüz uyumlarına göre en çok 8 farklı biçime girebilir. Bu ekler
ses açısından birbirinden farklı görünüme sahip olsalar da işlev açısından aynı olan
birimlerdir. Bazı eklerin ise hiç değişmeyen tek bir biçimi bulunur. Türkçede -ken, -ki,
-gil bu tür eklerdendir.
7 Hiçbir sesbilimsel içeriği olmasa da bir (sıfır) ek, paradigmatik olarak varsayılabilir.
Örneğin Türkçede eylem çekimlerinde 3. tekil-kişi kategorisini gösteren öğe, böyle bir
ektir.
176
8 Bir ek, başka bağlamlarda ayrı ayrı görünen birden fazla eki ortaklaşa temsil edebilir.
Türkçede belirli geçmiş zaman 1. çoğul-kişi eki (-k) böyle bir ektir; tek bir sesten
oluşmasına karşın başka biçimbilimsel bağlamlarda ayrı ayrı eklerle (örneğin
geliyorsunuz’da -sun kişiyi, -uz sayıyı) anlatılan hem kişi hem de sayı kategorisini temsil
etmektedir.
4. SÖZVARLIĞI
1 Sözvarlığı, dilin kök sözcükleri ve bu kök sözcüklerden türemiş öğelerinden oluşur.
2 Yeni kullanılmaya başlayan bir sözcüğün sözvarlığı öğesi olabilmesi için, o sözcüğün
dilde belirli sıklıkta ve yaygınlıkta kullanılıyor olması gerekir.
3 Sözvarlığı öğelerinin kullanım sıklığı ve yaygınlığı zamanla azalabilir ve artabilir.
Kullanım sıklığı ve yaygınlığı belirgin biçimde düşen sözcükler “eski dil” öğesi
konumuna düşebilir, zamanla kullanımdan da çıkmış (ölmüş) olabilir.
4 Kullanım sıklığı ve yaygınlığı nispeten yüksek olan ve bu sıklık derecesi zamana ve
dönemlere göre pek değişmeyen öğeler, temel sözvarlığı öğeleridir.
5 Başka dilden ödünçleme alınan sözcükler, zamanla “yerlileşerek”, kullanıldıkları dilin
kurallarına, özellikle de söyleyiş kurallarına uyar hale gelebilirler.
6 Sözcükler zaman içinde toplumsal değişimlere de bağlı olarak, sahip oldukları anlamları
kaybedip yeni anlamlar kazanabilir.
7 Bazı sözcüklerin kurumsallaşmış birden fazla anlamı olabilir.
8 Bir sözcük ile aynı, yakın veya zıt anlama gelen başka sözcükler olabilir. Ancak aynı
anlamda olduğu düşünülen sözcüklerde kullanımsal ve değer açısından farklılıklar
görülmektedir.
9 Aynı şekilde sesletilen ve yazılan, birbirinden farklı anlamlara gelen sözcükler olabilir.
10 Sözcükler birbiri ile kavram alanları açısından “üstanlamlılık” veya “altanlamlılık”
ilişkisi kurabilir.
11 Sözcükler dilde kalıplaşmış anlatımlar olarak deyim, atasözü ve kalıpsözler oluşturur.
12 Sözcükler çeşitli yollarla kısaltılarak kullanılabilir.
13 Sözcüklerin nasıl yazılacağına dair tamamıyla yazı sistemlerini ilgilendiren belirli
kurallar bulunur.
5. SÖZDİZİMİ
1 Sözcükler öbekleri, öbekler de tümceleri oluşturmak üzere yan yana gelir. Tümceler
“özne” ve “yüklem” olmak üzere iki ana öbekten oluşur; bu öbekler içinde tümleç olan
başka öbekler de bulunabilir. Bir öbekte, öbeğin karakterini belirleyen baş öğe ile
birlikte, seçimli veya zorunlu başka öğeler de bulunabilir. Baş, öbeğin sağında veya
solunda veya her iki konumda da yer alabilir.
2 Dillerde sözcüklerin yan yana gelmesini düzenleyen diziliş kuralları vardır. Bu kurallara
göre dizilişler, nisbeten serbest veya nisbeten zorunlu olabilir. Sözcüklerin dizilişinde
belirli ölçülerde serbestlikler olsa da çoğu dilde “temel sözcük dizilişi” vardır.
3 Bir tümce, başka bir tümce içine, ekler ya da işlevsel sözcükler ile birlikte “neden, sonuç,
amaç, nitelik, yer, zaman” gibi kavramlar açısından bilgi taşıyan tümcecikler olarak
yerleşebilir. Bu tür tümceler, tümceciklerin yapısına göre türlere ayrılır.
4 Bir tümce, öğeleri arasındaki olası yapısal ilişkilerden hareketle birden fazla anlama
(“okuma”ya) sahip olabilir.
5 Tümceler, anlam olarak “tam” olmasına karşın bağlamsal veya yapısal olarak bir öğesi
veya öğeleri “eksik” (“eksiltili tümce”) görünebilir.
6. EDİMBİLİM
1 Konuşucu, kurduğu sözcelerle dinleyiciye veya dinleyicilere belli bir bilgi aktarımında
bulunabileceği gibi, bir isteği de aktarabilir. Bu aktarımı dilin kullanım koşullarına
bağlı gerçekleştirir.
2 Sözcelerin (içerdiği sözcüklerin, öbeklerin ve tümce veya tümcelerin) sözlüksel anlamı,
bu sözcenin kullanıldığı “konuşma ortamı”na göre değişebilir. Dinleyici o sözcelerden,
sözcüklerin sözlüksel anlamı dışında kalacak biçimde, kendince anlamlar çıkarabilir.
3 Konuşucu sözcesini, belirli bir anlama gelmesini sağlayacak ön bilgileri dinleyicinin
bildiğini varsayarak üretebilir.
177
4 Bir sözce, bu sözce ile birlikte gerçekleşecek olan eylemin bir parçası olabilir: Seni
kınıyorum, Sizi karı koca ilan ediyorum, Bu bebeğe kendi adımı veriyorum vs.
7. TOPLUMDİLBİLİM
1 Bir dilin kullanımı, o dili kullanan kişinin yaş, cinsiyet, toplumsal konum gibi
(“idiolekt”) veya kişilerin meslek grubu, toplumsal katman gibi (“sosyolekt”)
toplumsal özelliklerine ve konumlarına bağlı olarak farklılaşabilir.
2 Bir dil, bu dili kullanan toplum dışındaki toplum veya toplumlarca “yapı ve sözvarlığı
açısından basitleştirilerek” kullanılabilir (“pidgin”), hatta bu biçim (“değişke”), o
toplum veya toplumların kendi “anadil”lerinden karışmalarla yeni bir anadili
konumuna (“creol”) gelebilir.
3 Bir dilin, belli yöre, bölge veya ülkelerde nisbeten küçük (“ağız, şive”) veya büyük
(“lehçe”) farklılıklarla kullanılan biçimlerinden biri, o dili konuşan bütün topluluklarca
kabul edilen iletişim dili (“ölçünlü dil”) olabilir.
4 Bir dilin ölçünlü biçimi ile diğer biçimleri (“ağız, şive, lehçe”) arasında, özellikle de
sözvarlığı ve söyleyiş açısından karışmalar olabilir. Bu tür karıştırmalar, kullanıcıların
saygınlığını düşürebilir.
5 Bir dilde, kullanılması toplumun geneli tarafından hoş karşılanmayan, istenmeyen,
hatta yasaklanan sözcükler, anlatımlar olabilir.
6 Ülkeler dil politikalarıyla, dile yön verme çabası içerisine girebilirler ve dile yön
verebilirler.
8. RUHDİLBİLİM
1 İlk dil (“anadili”) veya ilk diller (“ikidillilik, çokdillilik”), doğuştan gelen bir yetenek
olarak çocuklar tarafından ortalama ilk 2 yıl içinde öğrenilmiş kabul edilir ama dil
gelişimi çocuğun sonraki yıllarında da devam eder.
2 Anadili edinme süreci ile yabancı dil öğrenme süreçleri aynı değildir.
3 Bireyin psikolojik ve karakteristik özellikleri, onun dil öğrenim ve gelişim süreçleri ile
dili kullanımını doğrudan etki eder.
4 İkidilli ve çokdilli bireylerde, dil kullanım becerileri her dilde eşit olmayabilir; o birey
üzerinde dillerden biri diğeri veya diğerlerine baskın olabilir.
5 Bir dil, geç dil gelişim aşamalarında (“yabancı dil olarak”) öğrenilmiş olsa da, kullanma
sıklığı ve süresine bağlı olarak zamanla ikidillilik veya çokdillilik sürecinde yer alacak
konuma gelebilir.
6 Dili kullanmak, nihayetinde, öğrenilmiş ve geliştirilmiş bir beceri olduğu için, eğer
yeterince kullanılma ortamı sağlanmazsa, dil becerileri gerileyebilir.
9. METİNDİLBİLİM
1 Yazılı veya sözlü, belirli bir iletisi olan her dil öğesi, bir metindir.
2 Tümce dilbilgisi gibi metin dilbilgisinde de söz edilebilir.
3 Metinde yer alan bir öğenin anlamı, içinde yer aldığı metinsel bağlama dayalıdır.
4 Metinde yer alan dilsel öğelerin anlamsal içeriğine, metinde daha önce veya daha sonra
geçen bir başka öğeden hareketle (“anaphoric/cataphoric”) ulaşılabilir.
5 Metinde yer alan gönderimsel öğelerin gönderim kaynağına metnin dışından (“dünya
bilgisi” yoluyla) da ulaşılıyor olabilir.
6 Metni oluşturan birimler (öbekler, tümceler) arasındaki bağlantılar, kavramsal olarak
(“coherence”) veya açık dilsel bağlayıcılar kullanılarak (“cohesion”) kurulur.