Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi: Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi: Sosyal Yardım...

22
Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi: 179 Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi: Sosyal Yardım Alanında Yaúananlar Onur METùN 1 ÖZET: Türkiye’de sosyal politika hâkim ekonomik iûleyiûle uyum içerisinde seyretmiûtir. Bu durum sosyal politikanın tarihsel ortaya çıkıû koûullarının ve devamlılıøının doøal bir sonucu olarak belirir. Türkiye’nin kendi özgüllüøü ve kapitalist ekonomik yapı ile eklemlendiøi yer, farklılaûmaları da doøallıkla beraberinde getirecektir. Asıl amaç bu farklılaûmaların ve hâkim ekonomik iûleyiûle olan baølantının nedensel iliûkilerini ortaya koyabilmek olmalıdır. Türkiye’de de son yıllarda sosyal politika alanında yaûananlar, bu amaç doørultusunda ele alınacaktır. Sosyal yardım mekanizmalarının iûleyiû biçimi ve bunların arkasındaki nedensel iliûkiler bu yazının temel derdidir. Bu amaç doørultusunda günümüz Türkiye sosyal politikasının sosyal yardımlar üzerinden geçmiûten günümüze izlediøi yol ve bu gidiûin günümüzde büründüøü biçimi analiz edilmeye çalıûılacaktır. Ekonomik hayatta doørudan söz sahibi olmak istemeyen bir devlet biçiminin ürettiøi düzenlemelerin büyük bir ölçüde serbest piyasa iliûkileriyle bütünleûeceøi ortadadır. AKP döneminin sosyal yardımlar üzerinden alınan kesiti de, neo-liberal birikim rejimine olan baølılıøın diøer bir yansımasıdır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Sosyal Yardım, Yurttaûlık, Klientalizm, Metalaûma ABSTRACT: Social policy in Turkey goes parallel with dominant economic policy. This situation is a natural result of conditions when social policy occurred at history scene and its continuity. Turkey’s own specifity and its articulation with capitalist economical structure bring differentiation spontaneously. The main aim should be to bring up casual relations of these differentiations and linkage with sovereign economic policy. Current facts in the area of social policy in Turkey will be dealt with in accordance to this aim. The main concern of this paper is to evaluate mechanisms of social benefit and casual relations behind them. In this regard, from the past to the 1 Arú. Gör, Sakarya Üniversitesi ø.ø.B.F., Çalıúma Ekonomisi ve Endüstri øliúkileri Bölümü Çalıíma ve Toplum, 2011/1

Transcript of Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi: Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi: Sosyal Yardım...

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

179

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

Sosyal Yardım Alanında Yaúananlar

Onur METùN1

ÖZET: Türkiye’de sosyal politika hâkim ekonomik iûleyiûle uyum içerisinde seyretmiûtir. Bu durum sosyal politikanın tarihsel ortaya çıkıû koûullarının ve devamlılıøının doøal bir sonucu olarak belirir. Türkiye’nin kendi özgüllüøü ve kapitalist ekonomik yapı ile eklemlendiøi yer, farklılaûmaları da doøallıkla beraberinde getirecektir. Asıl amaç bu farklılaûmaların ve hâkim ekonomik iûleyiûle olan baølantının nedensel iliûkilerini ortaya koyabilmek olmalıdır. Türkiye’de de son yıllarda sosyal politika alanında yaûananlar, bu amaç doørultusunda ele alınacaktır. Sosyal yardım mekanizmalarının iûleyiû biçimi ve bunların arkasındaki nedensel iliûkiler bu yazının temel derdidir. Bu amaç doørultusunda günümüz Türkiye sosyal politikasının sosyal yardımlar üzerinden geçmiûten günümüze izlediøi yol ve bu gidiûin günümüzde büründüøü biçimi analiz edilmeye çalıûılacaktır. Ekonomik hayatta doørudan söz sahibi olmak istemeyen bir devlet biçiminin ürettiøi düzenlemelerin büyük bir ölçüde serbest piyasa iliûkileriyle bütünleûeceøi ortadadır. AKP döneminin sosyal yardımlar üzerinden alınan kesiti de, neo-liberal birikim rejimine olan baølılıøın diøer bir yansımasıdır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Sosyal Yardım, Yurttaûlık, Klientalizm, Metalaûma ABSTRACT: Social policy in Turkey goes parallel with dominant economic policy. This situation is a natural result of conditions when social policy occurred at history scene and its continuity. Turkey’s own specifity and its articulation with capitalist economical structure bring differentiation spontaneously. The main aim should be to bring up casual relations of these differentiations and linkage with sovereign economic policy. Current facts in the area of social policy in Turkey will be dealt with in accordance to this aim. The main concern of this paper is to evaluate mechanisms of social benefit and casual relations behind them. In this regard, from the past to the

1 Arú. Gör, Sakarya Üniversitesi ø.ø.B.F., Çalıúma Ekonomisi ve Endüstri øliúkileri Bölümü

Çalıíma ve Toplum, 2011/1

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

180

present path of social policy in the context of social benefit and its today’s form will be analyzed. Regulations following political line of neo-liberal state collaborate with free market relations accordantly. The cross-section of social benefit of AKP period is another reflection of the neo-liberal accumulation regime. Key Words: Social Policy, Social Benefit, Citizenship, Clientalism, Decommodification

GøRøù Türkiye’nin sosyal politika tarihi göz önüne alındıøında geç ve aksak geliûen

bir yapılanma hissedilir. Bu durum Batı’dakine benzer bir geliûmenin olabilmesinin mümkün olmadıøı gerçeøinin2 yanı sıra, nesnel koûulların modern anlamda sosyal politika düzenlemelerine yeûil ıûık yaktıøı hallerde de bunu baûarabilecek siyasi örgütlenmenin ve iradenin olmamasıyla da ilgilidir. Dünya ekonomisinin kapitalizmin düzenlenmesi veya serbest kılınması çizgileri arasındaki salınıûı, Türkiye ekonomisine de dünya konjonktürüne baølı olarak sirayet etmiûtir. Ekonominin serbestliøi ya da düzenlenmesi konusunda tutulan yol sosyal politikaların da niteliøini önemli ölçüde ûekillendirecektir. Bu yazı Türkiye’de sosyal yardımların durumunu ortaya koymaya çalıûarak, kendini göstermiû olan sosyal politika biçimlerini tartıûabilmeyi hedeflemektedir. Sosyal politikanın dönüûtüøü biçim, sosyal yardımlar üzerinden iliûkilendirilmeye çalıûılacaktır. Türkiye’de sosyal yardımların niteliøi, kısa bir tarihsel deøerlendirmenin ardından, AKP döneminde yaûananlarla iliûkilendirilecektir. Sosyal yardım alanında kendini gösteren olguların arkasında yatan asıl nedenler vurgulanmaya çalıûılacaktır.

Sosyal politikalar ve onların unsurları kapitalist birikim rejiminden ayrı veya baøımsız bir olguymuû gibi ele alınamazlar. AKP döneminde de benimsenmiû olan neo-liberal birikim rejimi, sosyal politika anlayıûını ve dolayısıyla sosyal yardım biçimlerini önemli ölçüde belirlemiûtir. Ancak uzamsal ve zamansal farklılıkların yarattıøı özgüllükleri de vurgulamak gereklidir. Türkiye sosyal yardımlar alanında Osmanlı’dan miras alınmıû bazı iûleyiû ve düûünce biçimlerini barındırır. Miras alınan anlayıû genel olarak gönüllüøün ve hayırseverliøin sosyal yardım düzleminde bulduøu karûılıktır. Bu anlayıû geçirdiøi deøiûikliklerle ve anlam farklılaûmalarıyla günümüze kadar belli bir biçimde, ancak farklı bir soyutlama çizgisinde varlıøını korumuûtur. AKP döneminde sosyal yardımlar sosyal devlet olmanın asli unsuruymuû gibi öncelenmiû ve de gönüllülük anlayıûı içerisine yedirilmiû klientelist

2 Birbirinden farklı modernleûme biçimleri ve onların farklılaûma dinamikleri üzerine daha ayrıntılı eøilmek için; Açıkel,Fethi. (2007) “Model-Baøımlı Modernleûme: Seçkinler ve Osmanlı-Türk Modernliøinin Biliûsel-Kurumsal Repertuarı Üzerine Kavramsal Bir Deneme”, F. Ergut & A. Uysal (der.) Tarihsel Sosyoloji: Stratejiler, Sorunsallar ve Paradigmalar içinde, Ankara: Dipnot Yayınevi

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

181

bir zeminden iûlevselleûtirilen, neo-liberal birikim rejimine uyum ve baølılık gösteren bir biçimde kendini göstermiûtir. Bu çalıûma da AKP döneminin sosyal yardımlar açısından gösterdiøi bu özgüllüøün peûinden gidecektir.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE Olguları deøerlendirmeye baûlamadan önce, bu olguları kuramsal düzeyde

ele almamıza olanak tanıyan kavramları deøerlendirmemiz elzemdir. Sosyal yardımların sosyal politikaların veya sosyal güvenlik sistemlerinin içindeki yerini anlamlandırma çabası, bu alana iliûkin kavramları deøerlendirmeyi gerektirir. Bu gereklilik olguların sürekli bir deøiûim içinde olduøu gerçeøiyle iliûkilidir. Kavramlar olgulara göre daha uzun ömürlüdür ve toplumsal hayattaki karûılıkları deøerlendirilerek olguları anlamlandırmayı kolaylaûtırırlar. Aûaøıda sosyal politika yazınının sosyal yardımları anlamlandırmada kolaylık saølayacak bazı temel kavramlar ile bu yazının devamı içerisinde kullanılacak bazı kavramlar ele alınacaktır.

Hak Temelli Sosyal Politikalar Sosyal politika ‘geleneksel olarak ücretli istihdamı odak noktasına alan’

(Özuøurlu, 2003:61), emeøin günlük ve kuûaklar arası yeniden üretimi çerçevesinde yaûanan birtakım sosyal iliûkileri (aile, piyasa, devlet düzleminde) kendisine konu edinmiû bir disiplin olarak karûımıza çıkar. Bu disiplin sosyal güvenlik, endüstri iliûkileri (iûçi sendikaları, toplu pazarlık süreçleri, ücret politikaları), iû hukuku (ya da daha geniû bir anlamda sosyal haklar), sosyal hizmetler (eøitim, saølık, barınma ve ulaûım kapsamında kamusal hizmetler) ve sosyal yardım gibi alanlarda çözümlemelere giriûir ve politika üretir. Sosyal politikalar büyük ölçüde devlete ait politikalardır. Dolayısıyla sosyal devlet olmanın bir uzantısı olarak ele alınabilir. ‘Bir yandan devletin toplumsal sınıflar ve çıkarlar arasında uzlaûma saølama ihtiyacı ve arayıûıyla ilgiliyken, öte yandan devletin daha geniû alanda sosyal eûitlik ve adalet saølama yükümlülüøünden doømaktadır’ (Koray, 2005:27). Sosyal politikaların geniû anlamda sosyal eûitlik ve sosyal adalet saølayıcı bir iûlev ve nitelik kazanması, bu politikaların haklar düzleminde hukuki bir temele oturması ve yurttaûlık anlayıûına sosyal bir boyut eklenmesi ile ilgilidir. T. H. Marshall’ın gündeme getirdiøi yurttaûlık statüsü kavramı (Marshall, 2006), sosyal politikaların hak temelli bir düzlemde ele alınıûıdır. Bu yaklaûım sosyal politikaların uygulanıûında ve geniûlemesinde herkese ulaûabilme kaygısının temel alınması gerekliliøini vurgular. Toplumsal katmanların her statüsünde risklerin ve güvensizliklerin hafifletilmesi, eûitsizliklerin azaltılması ifade edilir. Bu anlamda toplumsal statüleri yurttaûlık temelinde bütünleûtirmek, hak temelli uygulamaların temelindedir.

Yurttaûlık kurumunun sosyal haklar ile bütünleûmesi tarihsel bir sürecin sonucudur. Medeni ve siyasal haklardan, sosyal haklara birikimli ilerleyiû sosyal

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

182

eûitlik ve sosyal adalet sorunsallarına farklı bir bakıûı da beraberinde getirmiûtir. Sosyal haklar serbest piyasa sistemine bir müdahaleyi içerir, toplumu piyasanın iûleyiûine indirgemez ve piyasanın toplumsal hayattaki önceliøinin terk edilmesiyle geliûir. Sosyal politikaların hak temelli bir zemine oturması, toplumun bir bütün olarak kendini koruma hareketi olarak deøerlendirilebilir. Hak temelli sosyal politika anlayıûı yoksulları ve iûsizleri (kimi görüûlere göre yardıma muhtaç kesimleri) yurttaû olarak kavrarken; kapitalizmin doøal ve kendi kendini düzenleyen bir sistem olarak ele alınıûını reddetmiû olur. Hak temelli düzenlemeler, uygulanıûında sosyal yurttaûlık statüsünün temel alındıøı bir sosyal politika anlayıûının sonucudur. Yurttaûlık hak kazanmanın tek koûuludur, gelirden, sisteme yapılan katkıdan ya da mesleki konumdan belirli bir ölçüde baøımsızdır. Toplumun tüm kesimlerini sosyal yurttaû olarak kavrar; bu baølamda da toplumsalı bütünleûtirici bir yanı vardır.

Genel olarak sosyal politikanın devlet aygıtına ait tarihsel bir düzenleme biçimi olduøu göz önüne alındıøında ‘siyasal ve toplumsal yapıda sürüp giden deøiûimler nedeniyle sosyal politikanın da bu deøiûimlere ayak uydurması kaçınılmazdır’ (Koray, 2007:19). AKP döneminin uluslar arası ekonomik ortamla eklemlendiøi baølam ‘modern sosyal politika anlayıûının çıkıû noktası ve arkasındaki güçlerin unutulması, bunun yerine geleneksel ahlaki zorunluluklarla iliûkilendirilmesi yönünde bir ideolojik çerçeve dayatmakta ve bu ideolojik çerçeve içinde ise, sosyal politikanın anlam ve iûlevi tahrip olmaktadır’ (Koray, 2007:22). Devletin ahlaki sorumluluøu söylemi üzerinden hayırsever devlet vurgusu ve bu söylemin AKP dönemiyle iliûkilendirilmesi ilgili yazında sık rastlanan bir durum olmakla beraber, dönemin kendine özgü yönelimleri ve toplumsal sonuçları bu vurgunun ötesine taûınabilmelidir.

Klientelizm Klientelizm kavramı kimi zaman himayecilik ve patronaj gibi kavramlarla aynı

anlama gelecek ûekilde kullanılmakla beraber, kavramın kendine özgü bir kökeni3 ve geliûimi de mevcuttur. Kavram kimi bazı kullanım farklılıklarına raømen, genel olarak, ‘siyasal otoritenin daøıtım ölçütlerine göre sunulan bir takım hizmetler ya da mallar karûılıøında, siyasal destek talebinde bulunma’ (Stokes, 2007:2) süreçlerini ve iliûkilerini kapsayan bir durumun ifadesidir. Siyasi otoritenin destek toplama amacıyla, çoøunlukla kamu kaynaklarını kullanarak bazı toplumsal katmanlara yönelmesini içerir. Destek karûılıøında sunulanlar çok boyutlu olarak ele alınabilir.

3 Kavramın kökeninin Eski Roma’daki toplumsal yapı içinde biçimlendiøini ifade etmek gerekir. ‘Bir yurttaûın koruması altında bulunup ona hizmet etme yükümlülüøüyle baølanmıû olan kiûiye, client (sıøıntı ya da yanaûma) deniyordu. Client’ler, daha sonraları, koruyucuları (patronus) ile iliûkilerini belli düzeyde sürdürmüû olmakla birlikte, pleb sınıfı içinde yer almıûlar ve böylece ayrı bir sosyal kategori oluûturma özelliklerini yitirmiûlerdir’. (Aøaoøulları ve Köker, 2001:17)

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

183

Kimi zaman sunulanlar ayni ya da nakdi birtakım yardımlardan oluûmaktayken, kimi zaman da alınan destek kamusal alanda fırsat kapılarını da yaratmaktadır. Klientelizm yalnızca ödüllendirme olarak deøil, aynı zamanda gözdaøı verme ya da destek alamadıøı takdirde cezalandırma yollarına baûvurma gibi süreçleri de içerebilen bir kavram olarak deøerlendirilebilmelidir.

Klientelizm siyasi örgütün toplumsal katmanlarla dikey olarak eûitsiz karûılıklılık iliûkileri kurduøu bir sistemdir. Dolayısıyla bu boyutu ile patronaj iliûkilerine yaslandıøı ifade edilebilir. Bu ikili iliûki eûit olmayan bir düzlemden (seçmen / siyasi otorite – birey / parti) temellenir. Bu iliûkinin temellendiøi eûitsiz alan hem klientelist süreçleri besler hem de yeniden üretir. Dolayısıyla klientelizm yoksulluøun ve eûitsizliøin zemin hazırladıøı bir zeminden filizlenirken, aynı zamanda bu sorunları yeniden üretmeye yatkındır. Yoksul veya eûit yurttaûlık statüsünden dıûlanmıû olan toplumsal katmanlarla kurulan iliûki açısından bu biçimde uygulamalar, etkin bir politik çıkar aracı olarak kullanılabilir. Çünkü kurulan iliûki düzeyi yüz yüze veya kapıdan kapıya gerçekleûtirildiøi için, dıûlanmıûların bir ölçüde kucaklandıøının yanılgısını yaratabilir. Bu durumun bir yanılgı olarak karûımıza çıkmasının asıl sebebi ise, klientelist iliûkilerin doørudan eûitsiz iliûkilerden beslenen ve onları yeniden üreten bir olgu oluûundandır. Klientelizmin asıl ve örtük amacının, yani siyasi destek kazanma amacının, ne ölçüde baûarılı olduøu ayrı bir tartıûma konusudur. Bunun ötesinde, sosyal politikaları politik amaçların bir unsuru haline getirmek ve sosyal politika anlayıûını çoøunlukla klientelist bir iliûki bütününe indirgemek bu yazının kapsamında bizi ilgilendirendir.

Klientelist politikalar, siyasi otoritenin sosyal politika anlayıûını da resmeden, bir olgular demetidir. Sunulacak hizmetlerin ya da yardımların kimleri kapsayacaøı bu anlayıûı resmeder. ùhtiyaç analizine dayanan tespitlerle, genellikle en muhtaç kesimlere yönelik sosyal yardımlar klientelist politikaların bir aracı haline gelebilmektedir. Dolayısıyla yoksulluøa ve iûsizliøe olan bakıû açısının bir ölçüde uzantısıdır. Bu kesimleri sosyal yurttaû olarak görmenin gerisinde, muhtaç kesimler olarak deøerlendirir. Toplumsal düzlemde muhtaç olanlar ve olmayanlar gibi ayrımları besleyerek ayrımcılık üretir. Klientelist iliûkinin kuruluû düzeyinin sosyal yurttaûlık statüsünden uzaklıøı, bu iliûkinin diøer toplumsal aølar tarafından düzenlenmesini içerir. Bu aøların genellikle toplumlara özgü güçlü kültürel öøelere dayanarak, cemaat ve hemûeri (dinsel ve etnik) iliûkileri düzeylerinde olacaøı öngörülebilir. Klientelist toplumsal iliûkiler yoksulluk ve sosyal dıûlanmadan beslendiøi kadar etnik ve dinsel ayrımlardan da beslenir ve onları da yeniden üretmeye zemin hazırlar.

Klientelizm haklara dayalı bir reformun gerçekleûmesini engellerken (reform için gerekli toplumsal baskı ve mücadele zeminini kaydırarak; etnik kökene dayalı farklılıkları, dinsel ayrımları ve enformel iliûkileri beslemesi), güvence kapsamının geniûletilmesini ve tüm nüfus için gerekli hizmetlerin gerçekleûtirilmesini saølayacak kamu kaynaklarının tüketilmesine neden olur.

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

184

Metalaûma Sosyal politika yazının son dönemlerinde (özellikle refah devletine dair

sorgulamalarda) daha sık karûılaûılan kavram olarak metalaûmanın sınırlanması karûımıza çıkacaktır. Bu kavram ‘piyasaya katılımından baøımsız olarak sunulan haklar aracılıøıyla refah devletlerinin para iliûkilerini ne derece zayıflattıøını ifade etmek için kullanılır’ (Esping-Andersen, 2006:49). Metalaûma ise toplumsal iliûkilerde parasal iliûkilerin (daha geçerli bir ifadeyle piyasa iliûkilerinin) geçerlilik kazanmasının bir ifadesi olarak karûımıza çıkar. Polanyi’nin piyasa ve toplum üzerine yaptıøı analizlerin bir uzantısıdır. Polanyi’ye (2008) göre piyasanın toplumun merkezine yerleûtirilmeye çalıûılması doøa ve insanı metalara; geçim amacının yerini, kazanç amacının alması bütün alıûveriû iliûkilerini parasal iliûkilere dönüûtürür. Toplumun doøal ve insani özünü metalara dönüûtürme çabası, insan iliûkilerini yok edecek ve doøal çevreyi yok etme tehdidiyle yaûayacaktır. Metalaûma kapitalist iliûkilerin toplumun katmanları arasındaki yaygınlıøına iûaret eder. Bir bütün olarak kapitalizmin iûlerliøinin (yaygınlıøının) yanı sıra, derinliøinin (yoøunluøunun) bir ölçüsüdür.

Kapitalist üretim biçimi doørudan kullanım amacıyla deøer üretmez (kullanım deøeri), deøiûim amacıyla deøer üretir (deøiûim deøeri). Deøiûim deøeri olarak üretilenler metalardır. Metaların deøiûim iliûkileri içerisinde piyasaya çıkartılması ve satılması gerekir. Dolayısıyla metalar deøiûim deøeri için üretiliyor olsa bile, belirli düzeyde bir kullanım deøeri içermek zorundadır ki, deøiûime söz konusu olabilsinler. Bu süreç üretilen meta üzerinde cisimleûmiû olan artı deøerin, sermayeye dönüûmesinin somut düzeyde gerçekleûmesidir. Yani metalaûma süreçleri doørudan, sermaye birikim süreci ile iliûkilendirilebilir. Bu baølamda refah devletinin çözülüûünü, kapitalist sistem krizinin ve sermayenin kendine yeni meta alanları arayıûının bir sonucu olarak deøerlendirmek doørudur.

Kavramın sosyal politika yazınında olan geçerliliøini ve meûruiyetini güçlendiren kiûi ise Gôsta Esping-Andersen (1990) olmuûtur. Kavram Esping-Andersen’le beraber farklı sosyal politika biçimlerinin parasal iliûkileri ne ölçüde sınırladıøına iliûkin bir çerçeveye yerleûmiûtir. Piyasaya olan baøımlılık sosyal politikalarla -yapılıû biçimlerindeki farklılaûmalarla koûut olmakla beraber- hafifler. Bu anlayıûla parasal iliûkilerin toplumsal aøırlıøına ve yoøunluøuna set çekme çabası, Polanyi’nin iûaret ettiøi metalaûmanın yıkıcı sonuçlarını ortadan kaldırma çabasıdır. Sosyal yurttaûlık temelli sosyal politikaların bireyi piyasadan önemli düzeyde baøımsızlaûtırması söz konusudur. Hak temelli ve yurttaûlık temelli sosyal politikalar Polanyi’nin iûaret ettiøi, piyasa toplumunun yıkıcı etkilerine karûı toplumsalı koruyan; metalaûma düzeyini dolayısıyla parasal iliûkileri sınırlayan bir niteliøe bürünür. 4

4 Bu noktada temel yurttaûlık geliri uygulamaları gündeme gelmektedir. Bu tarz bir düzenlemenin, iûsizliøin ve enformelleûmenin yoøun ve yaygın olduøu ülkemiz örneøinde,

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

185

Sosyal Yardım Sosyal yardım genellikle sosyal güvenlik sisteminin açıklarını kapatıcı ve

tamamlayıcı bir kavram olarak tanımlanır. Ancak üzerinde genel kabul görmüû bir tanımı olduøu söylenemez. O yüzden bu kavramın toplumsal gerçeklik düzeyinde yansımaları deøerlendirilmelidir. Sosyal yardımlar sosyal güvenlik sistemi dıûında kalanları kapsayan bir uygulama setinin uzantısı olarak ele alındıøında, kapsam dıûında kalmıû kesimlere yönelik hedeflenmiû sosyal yardımları ifade eden bir kavram olarak ûekillenir. Bu çalıûmada da sosyal yardımın farklı ûekillerde ele alınıûına iûaret edilecektir. Bu farklı anlayıûın bir biçimi ihtiyaç tespitine ya da kaynak tespitine dayalı sosyal yardımlardır. Ülkemiz örneøinde de karûımıza baskın olarak çıkacak olan bu biçimde uygulamalardır. Diøer tarafta yer alan anlayıû ise yukarıda tanımlanmaya çalıûılan hak temelli ve sosyal yurttaûlık esasına dayanan sosyal yardımlardır. Bu anlayıû sosyal politikaların bir bütün olarak sosyal yurttaûlık esasına göre ele alınıûının bir sonucu olarak ûekillenebilecektir. Her iki durumda da sosyal yardımlar, sosyal güvenlik düzenleme biçimleri arasındaki primsiz ya da katkı esasına dayanmayan uygulamaları kapsar. Hedeflenmiû ya da kaynak tespitine dayalı düzenlemeler asgari bir gelir düzeyi altında olan belirli kiûilere veya gruplara nakit desteøi saølamak veya konut ya da saølık hizmeti gibi alanlarda sosyal yardım aøları oluûturmak gibi uygulamaları içerir. Sosyal yardımlar ya doørudan kamu kaynaklarından finanse edilen uygulamalardır ya da sosyal yardımın algılanıû biçimine göre bir ölçüde gönüllük esasına dayanırlar. Gönüllülük esasının benimsenmesi, sosyal yardımların gönüllük esasına dayanan kurumlar aracılıøı ile yürütülmesi ûeklinde ifade edilebilir. Bu anlayıû devletin sosyal yardımlara ne ölçüde katılacaøının da bir belirleyicisi olmuûtur. Ülkemiz örneøinde sosyal yardımların gönüllülük esasına havale ediliûi ve devletin sosyal yardımlara katılımının bunun üzerinden biçimlenmesi diye tanımlanabilecek, ‘iç içe geçmiû devlet – hayır kurumu iliûkileri’ karûımıza çıkacaktır (Buøra, 2008: 130-131). Kısaca sosyal yardımın hangi biçime bürüneceøi tarihsel olarak farklılık göstermiû, kimi zaman yalnızca sosyal yardımlardan oluûan uygulamalar, politika üreticinin asli sosyal politika unsuruymuû gibi ûekillenmiûtir.

TÜRKøYE’DE SOSYAL YARDIMLARIN TARøHSEL øZLERø Türkiye’de modern anlamda sosyal yardımların geliûimi kısıtlı olmuû ve geç

kendini göstermiûtir. Kısıtlı düzeyde sosyal yardım olarak deøerlendirilecek düzenlemeler sınırlı ölçüde ve tanımda kendini göstermekteyken (istiklal madalyası sahiplerine, savaû gazilerine, ûehit yakınlarına ve terör maødurlarına yapılan

bulacaøı karûılık iûgücü piyasasında ücret piyasasına belli bir ûekilde eklemlenme olacaktır. Bu anlamda parasal iliûkilere bir biçimde uzantısı haline gelebileceøi tahmin edilebilir. Günümüz koûulları içerisinde sürdürülemez bir uygulama olduøu düûünülmektedir ve tartıûılmaya muhtaçtır.

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

186

yardımlar), 1976 yılına kadar sosyal yardımların gönüllülük esasına yaslanan bir aøırlıkta ûekillendiøi ifade edilebilir. Osmanlı’dan devralınan vakıflar anlayıûının böyle bir sonuca zemin hazırladıøı düûünülebilir. Erken cumhuriyet dönemi boyunca bazı kurumlar – özellikle Darülaceze, Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Yardım Sevenler Derneøi – (Buøra, 2008:131-147) çerçevesinde bir sosyal yardım anlayıûı kendini göstermiûtir. Bu tip kurumların kaynaklarında kendini gösteren karmaûık bir yapı vardır. Özel kaynaklar, devlet kaynakları ve bireysel baøıûlardan saølanan kaynaklar iç içe geçmiûtir. Bu kurumların yapısal unsurları, onların saøladıøı yardımların kapsamını, yeterliliøini ve ulaûabilirliøini kısıtlar. Türkiye’de sosyal yardımların geliûimini ve aldıøı biçimleri bu kurumların toplumsal hayatta oynadıøı rolü göz önüne almadan anlamak güçtür. Vakıfların sosyal yardım içerisindeki rolü de bu kurumların durumuna paralellik gösterecektir. Vakıflardan yararlananların homojen bir yapıda olduøu ve vakıfların kaynak kullanımında önceliøi hangi kıstaslara göre belirlediøi bulanıktır. Geçmiûten alınan mirasın da etkisiyle devletin sosyal yardım alanında etkinlik gösteriûinin, gönüllü kuruluûlarla iç içe geçen bir nitelik arz etmesi; toplumsal hayatta rol oynayan gönüllü kuruluûların kamusal iradeyle koûut ve ortak iûleyiûiyle sonuçlanmıûtır. Bu kurumların hemen hepsinde devletin ileri gelenleri söz sahibidir ve kamudan belli ölçüde ve ûekilde kaynak aktarımı kendini göstermiûtir. Bu kurumların gönüllülük esasına dayanması toplumsal hayattaki rolünün küçümsendiøi anlamını taûımaz. Ancak bu çalıûmadaki bakıû açısıyla bu durum, yoksulluøa yönelik bir bakıû açısının bir ürünüdür. Gönüllülük esasına dayanan sosyal yardım etkinlikleri yoksulluøu yapısal bir sorun olarak kavramaktan uzak, devamlılıkları açısından riskli, ulaûılabilirliøi açısından yetersizdir. Türkiye’de uzun bir dönem kendini gösteren sosyal yardım anlayıûı; kültürel yapının toplumsal alandaki etkinliøiyle ve erken cumhuriyet dönemin gönüllülük anlayıûına eklemleniûiyle ilerlemiûtir. Bu durum sosyal hakların geliûimi için nesnel bir zeminin oluûamamasıyla ilintilidir. Buna benzer bir durum da farklı bir biçimde günümüzde kendini gösterecektir. Bu durum da devletin ekonomik ve sosyal alandaki rolüne iliûkin hâkim anlayıûın bir sonucu olarak ûekillenmiûtir. ùki durumun da ortak özelliøi hak temelli sosyal yardım anlayıûının geliûememesi ya da geliûiminin ciddi bir biçimde aksamasıdır.

MODERN ANLAMDA SOSYAL YARDIM

65 Yaû Aylıøı Türkiye tarihinin doørudan kamu kaynaklı, kapsamı belirgin ve modern

nitelikli ilk sosyal yardım düzenlemesi ’65 Yaû Aylıøı’ olarak bilinen hukuki düzenlemelerdir. 1976 yılında yasal bir düzenleme ile (2022 sayılı Kanun) “65 yaûını doldurmuû, muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaûlarına aylık baølanması” yürürlüøe girmiûtir. Bu geliûmenin kırılma yaratacak düzeyde, radikal bir uygulama olmadıøı ortadadır. Ancak belirtmek gerekir ki modern anlamda uygulamaya girmiû

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

187

ilk yasal sosyal yardım örneøidir. Bu kanun kapsamına (2005 yılı deøiûiklikleri ile)5 “65 yaûını doldurmadıøı halde baûkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek ûekilde malul olduklarını tam teûekküllü hastanelerden alacakları saølık kurulu raporu ile kanıtlayanlarla, uygun bir iûe yerleûtirilemeyen engelliler” de girmektedir. Dolayısıyla yalnızca yaûlıları kapsayan bir düzenleme deøil, ayrıca engellileri de belli bir ölçüde kapsam altına alan bir düzenlemedir. Yıllara Göre 2022 Sayılı Kanun Kapsamındaki Kiûi Sayıları

Yıl Yaralanan kiûi sayısı

1977 422.451 1980 765.553 1985 683.989 1990 612.389 1995 868.204 2000 951.717 2005 1.266.268 2009 1.268.364 2010 1.350.593

Tablo 16

2022 Sayılı Kanun Kapsamında Ortalama Aylık Tutarları ve Daøılımı (2009) Aylık Alanların Daøılımı

(kiûi) - 2009 Ortalama Aylık

Tutar (TL)-20107

Yaûlılık (65 Yaû) 859.816 100,80 Engelli Aylıøı (%40-69 arası engelli)

275.028 201,61

Engelli Aylıøı (%70 üstü engelli)

142.288 302,41

Engelli (18 yaû altı) Yakını Aylıøı 44.541 201,61 Tablo 2

Kanunda yer alan ‘kimsesiz’ tanımlamasından hareketle, bu kanunun hak temelli bir düzenleme olmasına raømen, yurttaûlık esasına tam oturmayan bir sosyal yardım uygulaması olduøunu belirtmek gerekir. Çünkü bu tanımla öncelik aileye tanınmakla beraber, ailenin karûılayamayacaøı bir durum olduøunda kanun 5 Bu kanun kapsamında olan kiûilerin tedavi giderleri yeûil kart aracılıøı ile karûılanır. Kapsam içinde olanlar, kendiliøinden yeûil kart sahibi olurlar. 6 Tablo 1, Tablo 2 ve Tablo 3’te yer alan veriler, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun primsiz ödemelere iliûkin istatistiklerinden beslenmiûtir. 2010 verileri aynı yılın Ekim ayı için geçerlidir. (http://www.sgk.gov.tr/istatistikler) 7 Asgari geçim indirimi dahil.

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

188

kapsamına dâhil edilme söz konusu olmaktadır. Sorumluluøun devletten önce aileye yüklenmesi; piyasa, devlet ve aile üçgenindeki önceliøin ve baøımlılıøın bu düzenlemeye içkin olarak ailede olduøunu göstermektedir. Üstelik ‘kimsesizliøin’ nasıl tespit edileceøi de tam olarak açık deøildir. Aylık miktarının asgari ücret karûısındaki durumu niteliøine iliûkin sınırlılıklara ek olarak, niceliksel sınırlılıøının da bir göstergesidir.1977 yılında yapılan yardım tutar olarak, o dönemin asgari ücretinin yarısı dolayındayken; 1987 yılında bu tutar asgari ücretin %8’ine düûmüû; günümüzde ise asgari ücretin %13’ü dolaylarında seyretmektedir.

Sosyal Yardımlaûma ve Dayanıûma Teûvik Kanunu Hak temelli sosyal yardımlar alanında atılmıû olan ikinci önemli adım 14

Haziran 1986 tarihinde yürürlüøe giren 3294 sayılı “Sosyal Yardımlaûma ve Dayanıûma Teûvik (SYDT) Kanunu” olarak belirir. Bu kanunun amacı; “fakir, çaresiz ve muhtaç durumda olan vatandaûlar ile gerektiøinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiû veya gelmiû olan kiûilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiûtirici tedbirler alarak gelir daøılımının adilane bir ûekilde tevzi edilmesini saølamak, sosyal yardımlaûma ve dayanıûmayı teûvik etmektir” diye belirtilmiûtir. Bu düzenlemeyle sosyal güvence kapsamından yoksun olanlar, belli bir ölçüde güvence içerisine yerleûtirilmeye çalıûılmıûtır. Bu kanundan hareketle Baûbakanlık’a baølı iûleyen “Sosyal Yardımlaûma ve Dayanıûmayı Teûvik Fonu” (halk arasında anılan ismiyle ‘fak fuk fon’ – ‘fakir fukara fonu’) oluûturulmuûtur. Bu fonun idaresi 2004 yılının sonuna kadar Baûbakanlık’a baølı bir genel sekreterlik ile yürütülürken, bu tarihten itibaren yine Baûbakanlık’a baølı bir genel müdürlük olarak yürütülmeye baûlanmıû, böylece düzenlemenin kurumsal yapısı güçlendirilmiûtir. Fonun gelirleri bütçeye konulan ödeneklerden, Kanun ve Kararnamelerle kurulu bulunan veya kurulacak olan fonlardan Bakanlar Kurulu kararıyla %10'a kadar aktarılacak miktarlardan, Gelir ve Kurumlar Vergisi tahsilât toplamının %2,8’inden, trafik para cezası hâsılatının yarısından, Radyo Televizyon Üst Kurulu reklam gelirleri hâsılatından aktarılacak %15’lik paydan ve yapılacak her türlü baøıû ve yardımdan oluûmaktadır. Bu fon aracılıøı ile yapılacak olan yardımlar ulusal çapta örgütlenmiû Sosyal Yardımlaûma ve Dayanıûma (SYD) Vakıfları aracılıøı ile muhtaçlık esası üzerinden daøıtılmaktadır. Fonda toplanan paraların vakıflara nasıl daøıtılacaøını belirlemek üzere Fon Kurulu oluûturulmuûtur. Fonun karar organı olan kurul; Baûbakan’ın görevlendireceøi bir Devlet Bakanı’nın baûkanlıøında, Baûbakanlık Müsteûarı, ùçiûleri Bakanlıøı Müsteûarı, Saølık Bakanlıøı Müsteûarı ile Sosyal Yardımlaûma ve Dayanıûma Genel Müdürü ve Vakıflar Genel Müdürü’nden oluûmaktadır. Fon Kurulu kararları Baûbakan’ının onayı ile yürürlüøe girmekte olup, Fon Kurulunun sekreterya hizmetleri Genel Müdürlük tarafından yerine getirilmektedir. Kurulun vakıflara fondan para daøıtımı yaparken tamamen serbest hareket etmeyeceøi öngörülmüûtür. Buna göre Kurul daøıtımda il ve ilçenin geliûmiûlik ölçütünü, nüfusunu, o il veya ilçeden yapılan baøıûların miktarını, iûsizlik

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

189

durumunu göz önüne alacaktır. Yani görünürde bir nesnel ölçüt esası oluûturulmuûtur. Bu vakıfların her birinin yönetim iûlerinin doørudan baølı bulunduøu kurul (mütevelli heyeti); illerde valinin, ilçelerde ise kaymakamın baûkanlıøında oluûmaktadır. Baûkan dıûındaki üyeler de belediye baûkanı, emniyet müdürü, milli eøitim müdürü gibi devlet görevlileridir. Ayrıca her faaliyet dönemi için; köy ve mahalle muhtarlarının kendi aralarından seçecekleri birer muhtar üye, il veya ilçede kurulu sivil toplum kuruluûu yöneticilerinin kendi aralarından seçecekleri temsilci (ilde 2, ilçede 1 temsilci) ve hayırseverler arasından ùl Genel Meclisi’nin seçeceøi iki (ilçelerde bir) kiûi vakıfların yönetim kurulunda görev almaktadırlar. Fonun faaliyetleri Sayıûtay tarafından, SYD Vakıfları’nın denetimi ise Vakıflar Genel Müdürlüøü ve ùçiûleri Bakanlıøı tarafından yapılmaktadır. Ancak ulusal çapta çok yoøun bir derecede örgütlenmiû olan SYD Vakıfları’nın (il ve ilçelerde toplam 973 vakıf vardır) denetimini tam olarak gerçekleûtirecek donanımın olmadıøı söylenebilir.

Vakıflar aracılıøı ile yapılan yardımlar ve yürütülen etkinlikler çeûitlilik gösterir. Birincisi fon kanalı ile SYD Vakıflarına periyodik olarak, vakıf bölgelerinin nüfus ve sosyo-ekonomik geliûmiûlik katsayısı esas alınarak yapılan hesaplamaya göre aylık aktarmalar yapılır. ùkincisi saølık yardımları olarak belirir. 2005 yılına kadar sosyal güvenceden yoksun kiûilerin yataklı tedavileri Yeûil Kart Kanunu kapsamında, ayakta tedavileri ve ilaç giderleri ise Fak Fuk Fon tarafından karûılanmaktaydı. Bu tarihten sonra yapılan hukuki düzenleme (5022 Sayılı Kanun) ile ayakta tedavi ve ilaç giderleri de Yeûil Kart kapsamına alınmıûtır. Ancak fon tarafından sosyal güvenceden yoksun engellilerin araç, gereç, protez ve benzeri ihtiyaçları ayrıca karûılanmaktadır. Üçüncüsü vakıf bölgelerindeki aûevlerine, doøal afet veya yangınlardan zarar görenlere acil ihtiyaçları için yapılan sosyal yardımlardır. Dördüncüsü eøitim yardımları olarak belirir. Bunlar eøitim – öøretim yılı baûlangıcında dar gelirli ailelerin ilköøretim ve ortaöøretimdeki çocuklarının önlük, çanta, kırtasiye ve benzeri ihtiyaçlarının karûılanması için gönderilen miktarlardır. Beûincisi aile yardımları olarak karûımıza çıkar. Bu yardımların kapsamına gıda, yakacak ve barınma yardımları girer. Gıda yardımları özellikle dini bayramlar süresince yapılır ve temel gıda ihtiyaçlarını karûılamayı amaçlar. Yakacak yardımları ise Türkiye Kömür ùûletmeleri’nden saølanan kömürün, en az 500 kg olmak üzere bedelsiz olarak daøıtılmasıdır. Barınmaya iliûkin yardımlar ise oturulamayacak derecede olan evlerde yaûayan muhtaçlara, evlerinin bakım ve onarımı için ayni ve nakdi olarak yapılan desteklerdir.

Fon tarafından yürütülen bu yardımlara ek olarak söylenmesi gereken ise úartlı Nakit Transferleri’ne (úNT) iliûkin düzenlemelerdir. Dünya Bankası tarafından yürütülen bir proje olan úNT uygulamaları, 2001 yılından itibaren SYDT Fonu’na devredilmiûtir. úNT düzenlemeleri iki alanda karûımıza çıkar. Bunlardan biri olan saølık alanındaki düzenleme; saølık muayenelerinin yaptırılması koûuluyla yoksul ailelere düzenli nakdi para transferi yapılması uygulamasıdır. Amaç çocuk ölümlerini ve çocukların hastalanma oranlarını azaltmak, temel saølık ve beslenme

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

190

hizmetlerinden yeterince yararlanamayan 0 – 6 yaû grubu çocukları güvence kapsamına almaktır. Diøer bir düzenleme eøitim alanında kendini gösterir. Buna göre de; maddi imkânsızlıklar nedeniyle çocuklarını okula gönderemeyen ve nüfusun en yoksul % 6’lık kesiminde yer alan aileler, ilk ve orta öøretime giden çocuklarının okula düzenli olarak devam ettirmeleri koûulu ile her ay nakdi olarak ödemeler alırlar. Bu düzenlemeyle çocukların düzenli olarak okula devam etmeleri koûuluyla 1 yıl içersinde toplam 9 aylık olmak üzere -yaz ayları hariç- 2 ayda bir; ilköøretime devam eden kız çocuøu için 25, erkek çocuøu için 20 TL; orta öøretime devam eden kız çocuøu için 45, erkek çocuøu için 35 TL ûartlı yardım annelerin ûahsına ödenmektedir. Saølık alanındaki ûartlı yardım tutarı ise 0 – 6 Yaû arası erkek ve kız çocukları için saølık kontrollerinin yaptırılmasından sonraki ödeme döneminde olmak üzere aylık 20 TL’dir. Ayrıca gebelik ve loøusalık süresince düzenli olarak doktor kontrolüne gidilirse her bir muayene için 20 TL ve doøum hastanede gerçekleûtirilirse 60 TL ûartlı nakit transferi yapılmaktadır.

SYDT Fonu aracılıøı ile yardım amaçlı hizmetler de sunulmaktadır. Bu hizmetler mesleki eøitim ve istihdama yönelik hizmetler olarak tanımlanmaktadır. Bu hizmetlerin kapsamına giren çok çeûitli projeler yürütülmektedir. Bunlardan bazıları; kırsal alanda sosyal destek hizmetleri (hayvancılıøa destek amaçlı kooperatif benzeri örgütlenmelere belli ûartlarda yapılan hizmetler), yerel giriûimcileri destekleyici hizmetler (mikro kredi benzeri düzenlemeler) olarak karûımıza çıkar.

3294 sayılı kanun kapsamında yapılan yardımlar Yararlanan Kiûi Sayısı úNT 2007 2008 Gebelik Yardımı 30.662 38.478 Eøitim Yardımı 1.757.187 1.951.420 Saølık Yardımı 999.041 1.026.725 Tedavi Yardımları Engelli ùhtiyaç Yardımı 1.718 1.353 Tedavi Destek Yardımı 1.628 2.243 Eøitim Yardımları 2.404.663 2.125.2788 Aile Yardımları Gıda Yardımı 1.000.000 2.106.466 Yakacak Yardımı 1.894.555 2.347.728 Barınma Yardımı 702 27.501 Aûevi Yardımları 23.904 53.391 TOPLAM 8.114.060 9.682.591

Tablo 3

8 Bu kategori içerisine dâhil edilen bir diøer uygulama ise MEB destekli ücretsiz kitap yardımlarıdır. 10.870.570 kiûinin yararlandıøı MEB destekli ücretsiz kitap yardımını da eklediøimizde bu kanun kapsamında 2008 yılı için yardım alanların toplam sayısı 20.553.161 kiûiye yükselecektir.

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

191

Bu düzenlemenin sosyal adalet kavramına yaptıøı göndermelerin ve gelir daøılımını adil bir düzeye taûımak biçimindeki ifadelerinin belli bir ölçüde söylem düzeyinde kaldıøını belirtmek gerekir. Düzenlemenin bu biçimiyle böyle bir iûlevi yerine getirmesi güçtür. Sosyal yardım alanında etkinlik gösteren geleneksel gönüllü kurumların iûlevinin azaldıøı, yetersizleûtiøi ve toplumsal alanda doldurmaya çalıûtıøı boûluøun giderek büyümesi böyle bir düzenlemeye zemin hazırlamıûtır denilebilir. Bu uygulamayla karûımıza çıkan sosyal yardım anlayıûı geçmiûteki düzenlemelerden, önemli ölçüde farklılaûmaktayken (hak temelli bir zeminde düzenlenmesi); niteliksel olarak geçmiûteki anlayıûın benzer bir biçimi olarak karûımıza çıkar. Eskiden devletin sosyal yardım alanında etkinliøi, gönüllü kuruluûlara belli bir ölçüde kamusal kaynak aktarmak, ‘maddi’ ve ‘manevi’ devlet desteøinin bu kurumlar üzerinden hissettirmek ûeklinde gerçekleûmekteydi. Bu anlayıû süre giderken, bu fonla beraber, bu sefer devlet bizzat vakıf kurmuû, gönüllü baøıûlardan ve yardımlardan destek bekler konuma gelmiûtir. Türkiye sosyal yardım anlayıûında karûımıza çıkan gönüllüøün ve yasal düzenlemelerin iç içe geçmesi, bu sefer farklı bir istikametten de olsa aynı yöne doøru rotasını bulmuûtur.

SYDT kanunu kapsamında yürütülen etkinlikler; SYDT Genel Müdürlüøü’nün ve Fon Kurulu’nun örgütsel yapısı, hak etme koûullarının görünürde nesnel temellere dayanıyor gibi görünmesine raømen bu konuya iliûkin durumun bulanıklıøı, SYD Vakıfları’nın etkinliklerinin denetiminin güç olması gibi etkenler deøerlendirildiøinde bu düzenlemelerin siyasi etkilere açık olduøu ifade edilebilir. Zaten fonun tarihsel geliûimi siyasi etkileri resmetmektedir. 1990’ların sonuna kadar bu kanun kapsamındaki düzenlemeler çok önemsenmemiû veya ciddiye alınmamıûtır. Fonda biriken tutarlar kimi zaman baûka açıkları kapatmak amacıyla bütçeye kaynak aktarımı yapılarak kullanılmıûtır. 1995’te SYDT Fonunda biriken 32,5 trilyonun TL’nin sadece 3,4 trilyon TL’si yoksullara gitmiûtir (Buøra, 2008:212). Ancak bu kanun kapsamındaki düzenlemeler 2000’li yıllarla beraber çok daha ciddiye alınacak, siyasi ve toplumsal olarak sosyal yardım iûleyiûinin en etkin kurumu olarak karûımıza çıkmaktadır.

Yeûil Kart Türkiye’nin korporatif anlayıûlı sosyal güvenlik sistemi büyük ölçüde mesleki

tabakalaûma üzerinden yapılanan bir modeldir. ‘Ücretli kesimi ve onların bakmakla yükümlü olduklarını, kesilen zorunlu primler aracılıøı ile sigorta kapsamına alan bu model’ (Erdoødu, 2006: s.211), mesleki farklılaûma temelinde farklı yasal düzenlemelerle (genel olarak; Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Esnaf ve Sanâtkarlar ve Diøer Baøımsız Çalıûanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıøı Kanunu) iûlemekteydi. Günümüzde de büyük ölçüde böyle iûlemeye devam etmekle beraber, bu bütün düzenlemelerin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Saølık Sigortası yasasında aynı yasal çerçevede toplandıøını söyleyebiliriz. Bu modelde sisteme doørudan katkı yapmayanlara iliûkin

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

192

düzenlemeler çok kısıtlıdır. Bu durum saølık güvencesi sistemi için de kendini göstermiûtir. Saølık güvencesine iliûkin düzenlemeler daha çok çalıûanlara yönelik iûlediøinde; çalıûmayan, çalıûamayacak durumda olan ya da özetle hiçbir saølık güvencesi kapsamında olmayan kiûiler korunmasız bir durumla karûı karûıya kalmıûtır. Bu sorunu giderici politika üretmek adına, genel saølık sigortasına geçiûte bir geçici basamak olarak düûünülen ‘Yeûil Kart’ uygulaması 1992 yılıyla beraber uygulamaya konmuûtur. 3 Temmuz 1992 tarihli ve 21273 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Ödeme Gücü Olmayan Vatandaûların Tedavi Giderlerinin Yeûil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karûılanması Hakkında (3816 Sayılı) Kanun” böylece yürürlüøe girmiûtir. Burada muhtaçlıøın ifadesi olarak tanımlanmıû ‘ödeme gücü olmayan’ ibaresi esas olarak sosyal güvence kapsamında olmayanları hedef almıû bir tanımdır. Yeûil kart‘tan faydalanmak isteyen kiûinin hiçbir saølık güvencesinin olmamasının yanında, aylık gelirinin veya aile içindeki gelir payının asgari ücretin vergi ve sosyal primi dıûındaki miktarının 3’te 1’inden az olması gerekmektedir. ùlk düzenlemelerle Yeûil Kart uygulaması yatarak tedavi masraflarını karûılamaktayken, ilaç ve diøer ayakta tedavi masrafları SYDT Fonu tarafından karûılanmaktaydı. Ancak yukarıda da belirtilen düzenlemeyle beraber 2005 yılından itibaren bu masrafların tümü Yeûil Kart düzenlemesi kapsamında karûılanmaya baûlanmıûtır. Yeûil Kart uygulamasının ilk yılları deøerlendirildiøinde bu uygulamanın kapsayacaøı nüfusun oldukça geniû olduøu karûımıza çıkar. O dönemin verileriyle (1991 – DùE verileri); hanelerin toplam nüfusunun, hane gelirleri toplamına bölündüøünde 10 milyonun üzerinde kiûinin bu düzenlemeye hak kazanacaøı gerçeøi karûımıza çıkar. Kapsam açısından oldukça geniû bir nüfusu ilgilendiren bir düzenleme olarak Yeûil Kart’a iliûkin bütün masraflar kamusal kaynaklı olarak, Saølık Bakanlıøı’nın bütçesinden karûılanır. Yani diøer sosyal yardım düzenlemelerinin aksine, doørudan devlet – yurttaû iliûkisi üzerinden temellenir.

Yeûil Kart uygulamasının ilk yıllarında bu düzenlemeye baûvuranların %74’ü (yaklaûık 2 milyon kiûi) bu düzenlemenin kapsamına girmiûtir. Ardından sürekli bir artıû içerisinde Yeûil Kartlı sayısı büyümüûtür. Özellikle 2001 krizi sonrası yoksulluøun giderek artması ve yoøunlaûmasıyla Yeûil Kart’a baûvuru sayısı da bir o kadar yoøunlaûmıû ve artmıûtır. 2002 yılı baûlarında Saølık Bakanlıøı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüøü verilerine göre Yeûil Kartlı yoksul sayısı 13 milyona ulaûmıûtır. Yeûil Kart harcamalarında 2000 ve 2001 yılları arası reel artıû oranı % 27 civarında gerçekleûmiûtir. Bu harcama artıû oranı 2005 ve 2006 yılları için %50’lerde gerçekleûmiûtir. 2005 ve 2006 yıllarına iliûkin bu hızlı artıû ardında yatan asıl etken ayakta tedavi ve ilaç giderlerinin de bu uygulama kapsamına alınıûıdır. 1990’lı yılların baûında geçici bir uygulama olarak düûünülmüû olan bu uygulama, günümüzde de geçerliliøini sürdürmektedir. 2010’un Ekim ayı itibariyle aktif yeûil kartlı sayısı 9 milyonun biraz üzerindedir. Aktif ve pasif Yeûil Kartlıların toplam sayısı 16 milyonun biraz üzerindedir. 2005 yılı Aøustos ayından itibaren yapılan denetimler sonucu 6 milyondan fazla Yeûil Kart bloke edilmiûtir. Yeûil Kart

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

193

uygulamasından yararlananların %50’si Doøu ve Güneydoøu Anadolu bölgesinde, %40’a yakını da 0 – 14 yaû arasındadır. Yeûil Kart harcamalarının yaklaûık %70’i tedavi giderlerine gitmekteyken, kalanını ilaç masrafları oluûturmaktadır.9

AKP DÖNEMø Türkiye’de 1980 sonrası baûlayan neo-liberal dönüûümün son halkası

olarak biçimlenen AKP iktidarı döneminin, neo-liberal birikim rejimine eklemlenmede hem küresel hem de yerel ölçekte çok önemli bir bileûen olduøunu ve partinin ‘sosyal siyasetinin ekonomik büyümenin faili olarak görülen sermayenin teûvikini esas aldıøını’ ifade edebiliriz (Bakırezer / Demirer, 2009: 175). Kasım 2002 seçimlerinde %34 oy alan AKP, Türkiye siyasi tarihinin önemli bir aûamasında görece yüksek bir hareket serbestîsi yakalayarak tek baûına iktidar koltuøuna oturmuûtur. AKP’nin iktidarı Temmuz 2007 seçimlerinde daha da pekiûmiû ve parti oylarını daha da arttırarak (%46) tek baûına iktidarını sürdürmüûtür. Bu parti içinden kopup geldiøi siyasi anlayıûı (Mili Görüû), dönüûtürerek yeni bir biçime sokmuûtur. Bu yeni biçimde esas olarak neo-liberal süreçlere eklemlenme yoøunluøuna iliûkindir. Milli Görüû çizgisinin kalkınmacı ekonomik modeli içerisine yerleûik, gönüllülük vurgusu yüksek, hayırseverlik anlayıûı içerisine yedirilmiû sosyal yardım anlayıûı; AKP dönemiyle beraber yeni bir biçim alarak hayırseverliøe vurgunun ötesinde siyasi malzemenin temel bir unsuru ve metalaûma süreçlerinin belli düzeyde bir uzantısı olmuûtur.

Neo-liberal ekonomik çizginin temel unsurları olan özelleûtirme, serbestleûtirme, kuralsızlaûtırma, iûgücü piyasalarında esneklik, devletin ekonomik alandaki düzenlemelerinin asgarileûmesi ya da hiç olmaması, devletin küçültülmesi gibi söylemler AKP dönemi boyunca daha önce yaûanmadıøı kadar yoøun bir biçimde hayata geçirilmiûtir. Ekonomik hayatta kendini gösteren neo-liberal yeniden yapılanma, AKP dönemi boyunca yaûanan ve yaûanmakta olan dönüûümün temel deøiûkenidir. Metalaûma süreçleri toplumsal hayatın her kademesinde daha yoøun bir ûekilde kendini hissettirir bir konuma gelmiûtir.

Sosyal Yardım Alanında Yaûananlar AKP’nin Kasım 2002 seçim sonuçları ekonomik ve sosyal açıdan

deøerlendirildiøinde karûımızda çok önemli bir deøiûken vardır: 2001 ekonomik krizi. Sosyo-ekonomik koûulların krizin etkisiyle olumsuz bir seyir izlediøi bir dönemin ertesinde ve sırasında iktidara gelen AKP, 2001 ekonomik krizinin toplumsal açıdan yarattıøı sonuçların artı rüzgârıyla ciddi bir seçim zaferi gerçekleûtirmiûtir. Boratav’a göre (2009:464), ‘AKP sosyo-ekonomik koûulların dip

9Yeûil karta iliûkin veriler Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ve Saølık Bakanlıøı’nın yayınlamıû olduøu istatistiklerden derlenmiûtir. (http://www.sgk.gov.tr/istatistikler -http://sbu.saglik.gov.tr/yesil)

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

194

noktaya ulaûtıøı bir dönüm noktasında iktidara gelmiûtir’. Ayrıca 2002 – 2007 yılları arası dünya ekonomisi için iktisadi bir canlanmanın yaûandıøı bir dönemdir. AKP’nin iktidara geldiøi ve iktidarda kaldıøı dönemi bu ûekilde anlamak ve görmek yakaladıøı seçim baûarılarını, birçok farklı deøiûkenin de etkisini küçümsemeden, daha anlaûılabilir kılmaktadır. Kriz sonrası devralınan sosyo-ekonomik yapının en belirgin özelliøi yoksulluøun ve iûsizliøin daha derinleûmiû bir biçim almıû olmasıdır. Bu da demektir ki, AKP iktidarının toplumsal alanda çözmesi gereken en önemli sorunların baûında krizin etkilerinin yarattıøı olumsuzluklardır. Yoksulluk ve iûsizlik gibi sosyo-ekonomik sorunlarla mücadele nasıl bir sosyal politikanın biçimleneceøini resmeder. Sosyal politika anlayıûının bir yansıması olarak sosyal yardım alanında AKP döneminde de karûımıza çıkan tablo; gönüllülüøe olan vurgunun, tekrar ele alınıûıdır. Bu yeniden ele alıûın farkı, sosyal yardımların siyasi sürekliliøi saølamada oynadıøı rolün farkına daha güçlü bir ûekilde varılıûı ve klientelist bir anlayıûın popülist bir biçimde kendini gösterir oluûudur.

Buøra’ya göre (2009:218), AKP iktidarının ilk yılları sosyal politika açısından görünür bir çeliûkiyi barındırmıûtır. Bu çeliûki Türkiye tarihinde ilk kez bir iktidarın, yalnızca ‘formel sektörde çalıûanları deøil, tüm yurttaûları kapsayan bir sosyal politika anlayıûını’ gündeme getirmiû olmasıdır. Bu durum neo-liberal politikaları sonuna kadar benimsemiû bir parti için, görünürde çeliûkili bir durum yaratmıûtır. Yazara göre bu durumu açıklamak üç ayrı nedeni deøerlendirmeye katmayı gerektirir. Bunlardan ilki biraz önce yukarı da aktarılan 2001 krizinin sosyo-ekonomik sonuçları karûısında duyarsız kalmanın güç olmasıdır. Bu nedene ek olarak sosyal güvenlik reformunun IMF’nin önerdiøi politikalar içerisindeki önceliøi belirir. Bu nedenle gündeme gelen sosyal güvenlik sisteminin eksiklikleriyle yüzleûilmiû ve kapsam sorunu daha fazla göze çarpar olmuûtur. Son olarak da, Türkiye’nin Avrupa Birliøi’ne uyum süreci içerisinde yerine getirmesi gereken yükümlülükler nedeniyle, sosyal politikanın ele alınıû biçimi görünürde bir çeliûki yaratmıûtır. Bu nedenleri deøerlendirdiøimizde AKP iktidarının sosyal politikaya yurttaûlık temelli bir yaklaûım geliûtirebileceøi bir ortam oluûmuûtur denilebilir. Ancak baûlangıçta böyle bir zemin yakalayabilmiû olan sosyal politika söyleminin, yurttaûlık temelinde geliûeceøini düûünmek fazla iyimser bir düûünce olacaktır.

Neo-liberal ekonomik anlayıûı benimsemiû, ‘piyasa toplumu yaratmak’ gibi bir hedef kurgulamıû bir iktidardan, sosyo-ekonomik koûulların yarattıøı nesnel zeminden hareketle yurttaûlık temelinde kurgulanmıû10 bir sosyal politika anlayıûını beklememek gerekir. Yurttaûlık temelli sosyal politika düzenlemeleri, metalaûmanın sınırlanmasının bir ifadesidir. Dolayısıyla ‘piyasa toplumu’ diye tanımlanan duruma karûıtlık yaratır. Ancak kendini gösteren bu nesnel zemin, yoksulluk sorunuyla mücadele etmenin de belli bir düzeyde ve biçimde ifadesi olacaktır. AKP döneminde de bu sorunla mücadelenin sihirli anahtarı olarak sosyal yardımlar

10 AKP (2002), Kalkınma ve Demokratikleûme Programı, Ankara

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

195

yeniden keûfedilmiûtir. Sosyal yardımların AKP döneminde sosyal politika anlayıûının parlayan kurumu olması bu baølamda anlam kazanır. Öncelikle partinin içerisinden kopup geldiøi siyasi yapılanma ve sosyal yardım alanındaki kurumsal ve kültürel miras, böyle bir sosyal yardım anlayıûının geliûmesine oldukça uygundur. Neo-liberal düûünceyi benimsemiû bir iktidarın ve devlet biçiminin, ekonomik hayata doørudan müdahale etmesi beklenemez. Dolayısıyla sivil toplum kuruluûları ve yerel yönetimler ortaya çıkan boûluøu giderme de anahtar rol oynayan kurumlar haline getirilmiûlerdir. Ancak farklı olan durum bizzat devletin vakıf kurarak, bir sivil toplum kuruluûu gibi davranıyor olmasıdır. AKP döneminde etkinliøini arttırmıû ve yoøunlaûtırmıû olan en önemli sosyal yardım kurumu yukarı da bahsedilmiû olan, SYDT Kanunu kapsamında olanlardır. Burada devlet ülke çapında örgütlenmiû bir vakıflar aøı kurarak yoksulluk sorununa belli bir biçimde eøilmiûtir. Bu durum AKP için olası bir sonuç olarak deøerlendirilebilir. Ekonomik alanda olan müdahaleler devlet eliyle yapılıyor olmasına raømen, hayırseverlikle yoørulmuû bir sivil toplum kuruluûu gibi davranan SYD Vakıfları, AKP için siyasi devamlılıøın da bir uzantısı haline dönüûmüûtür. Yürütülen bu yardım anlayıûını deøerlendirirken yoksulluk ile belli bir ölçüde mücadele edildiøinin de hiçe sayılmaması gerekir. Ancak bu mücadele ûeklinin yoksulluøu giderici bir yanının olmadıøı ayrıca vurgulanmalıdır. Hatta yardıma muhtaç bırakmanın, yoksulluøu yeniden üreten bir ûekilde geliûtiøi eklenmelidir.

AKP döneminde etkinliøi artan diøer bir sosyal yardım kurumu olan Yeûil Kart uygulaması, daha çaødaû bir düzenleme olarak deøerlendirilebilir. Sosyal güvencesi olmayan yurttaûların saølık güvencesi kapsamının bu yolla geniûletilmesi söz konusudur. Ancak geçici olarak tasarlanmıû ve genel saølık sigortasına geçiûte basamak olarak tasarlanmıû bu uygulamadaki hakkaniyet zedelenmiûtir. Örneøin Erzurum’un Çat ùlçesinde bir dönem Yeûil Kart sahibi olanlar, toplam nüfustan daha fazla sayıda görünmektedir.11 Yeûil Kart uygulamasının klientelist damarının keûfedilmesiyle, geçici bir uygulama olma niteliøi iyice unutulmuû ve kalıcı bir uygulama olarak toplumdaki yeri pekiûmiûtir. 2000 yılından bu yana yeûil karta baølı saølık harcamalarındaki artıû 18 kat civarındadır.

Yerel Yönetimlerin Sosyal Yardımlar ùçerisindeki Rolü Yerel yönetimlerin ekonomik alanda olan etkinliøi, neo-liberal anlayıûın

geliûmesiyle beraber özellikle sosyal yardımlar alanında artıû göstermiûtir. Bunun da sebebi devletin ekonomik alana olan müdahalesine iliûkin anlayıûtan ötürüdür. Bir yandan sivil toplum kuruluûlarına, diøer yandan genel bir gönüllülüøe havale edilen yoksulluk sorunu, bir diøer taraftan da yerel yönetimlere havale edilmiûtir. Ayrıca hükümetin sosyal yardımları siyasi devamlılıøın bir aracı haline dönüûtürmesi, yerel ölçekte belediyeler tarafından da sahiplenilen bir anlayıû olmuûtur.

11 Sabah, 14.02.2005

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

196

AKP’nin genel seçimlerdeki oy daøılımı, yerel seçimlerde de yaklaûık olarak tekrar gerçekleûmiûtir. Hem yerel yönetimler de hem genel yönetimde olmak, parti anlayıûının ülke genelinde yoøunlaûmasında ve etkinleûmesinde aracı olmuûtur. AKP belediyelerinin tamamına yakınında SYDT Fonu’nun yaptıøına benzer sosyal yardımlar yapan birimler kuruludur. Bunlar aracılıøı ile gıda, yakacak, barınma gibi sosyal yardımlar yine muhtaçlık temelinde bulanık bir daøıtım ölçütüyle daøıtılmaktadır. Örneøin Ankara Büyükûehir Belediyesi tarafından 1994’ten 2008’e kadar gıda (un, bakliyat, ekmek, patates, soøan, balık, tavuk, bal, portakal, elma, karpuz gibi) ve temizlik malzemesi, kömür, giyecek gibi konularda sosyal yardım yapılmaktadır. Ankara Büyükûehir Belediyesi tarafından 2008 yılında 400 bin aileye gıda ve temizlik malzemesi ve 110 bin ton kömür yardımı yapılmıûtır.12 Bu biçimde yapılan yardımlar küçük ölçekli belediyelerden, büyükûehir belediyelerine kadar bütün kademelerde normalleûmiûtir. Yapılan yardımlar hükümet tarafından yapılanların, yerel ölçekte tekrarlanması ûeklindedir. Ölçeøi deøiûmekle beraber yapılan yardımın niteliøi neredeyse aynıdır. Belediyelerdeki yardım anlayıûı AKP dönemiyle beraber genel duruma uyum içerisinde yoøunlaûmıûtır. Örneøin Yıldırım’ın (2009:102) aktardıøına göre, “2008 yılında Ankara’da 400 bin aileye gıda, yakacak yardımı ulaûtıracaklarını açıklayan belediyenin gıda ve temizlik maddesi yardımları, 2001 yılında 37 bin kiûiye ulaûırken, bu sayı 2002 yılında 180 bine, 2006 yılında ise 365 bine yükselmiûtir.” Bu durum da genel ve yerel arasında kurduøumuz paralelliøi doørular niteliktedir.

Sosyal Yardımlar, Metalaûma ve Klientelizm Sosyal yardımların büründüøü anlayıû bir yandan daha önce bahsetmiû

olduøumuz klientelist politikalara dönüûüp siyasi sürdürülebilirliøi hedeflerken, bir yandan da neo-liberal ekonomik anlayıûa eklemlenip metalaûma düzeyini yoøunlaûtırmaktadır. Sosyal yardımların neo-liberal politikalarla eklemlenmesi ve metalaûma süreçleri içerisine karıûması baølamında deøerlendirilebilecek olan bazı örnekleri sıralayabiliriz.

Eøitim alanında yapılan ücretsiz kitap daøıtımı yardımlarında ilk ve orta öøretimlerde öørencilere daøıtılan kitapların yalnızca %40’ı Milli Eøitim tarafından basılmıû, kalan kısım özel kuruluûlardan satın alınmıûtır. Saølık alanında özel sektörün yoøunluøunun arttırılmasının yanı sıra, Yeûil Kart aracılıøı ile hizmet üretmekten ziyade hizmet satın alma anlayıûına uyumlu olan bir iûlev geliûtirilmiûtir. 2006 yılında Yeûil Kart’a yapılan harcamalar 2,9 milyar TL iken bunun 923 milyon TL’si ilaç harcamalarına, 1,96 milyon TL’si ise tedavi hizmetlerine gitmiûtir. (Yıldırım, 2009:92-95)

Devletin neo-liberal anlayıûın içerisinde davranmasıyla beraber, kar amacı taûıyan özel kuruluûlarla olan baølantısı olması gerekenin çok üstüne çıkmıû, bu

12 http://www.ankara.bel.tr/sosyalhizmetler

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

197

durum da kamudan özel kesime olan kaynak aktarımını arttırmıûtır. Kamu kaynaklarından yapılan harcamalarda görülen ciddi artıûlar, bu aktarımın düzeyini gözler önüne serer. Örneøin 1999 – 2007 döneminde saølık harcamaları reel olarak %40 dolayında artıû göstermiûtir. Kamu saølık harcamalarının reel olarak artmasına, sosyal güvenlik kurumlarının saølık harcamalarındaki artıû ile yeûil kart harcamalarındaki sıçrama neden olmuûtur. Yeûil kart harcamalarının GSYùH’ye oranı 1999-2007 arasında % 254 oranında artarken, bu artıû sosyal güvenlik kurumlarında yaklaûık % 60 oranında olmuûtur. Kamu saølık harcamalarında bu dönemde yaûanan artıûın % 70’i bu iki alandan kaynaklanmıûtır.13 Bu ûekilde ki düzenleme biçimleri ile sosyal yardımlar aracılıøıyla da, ciddi düzeylerde kamudan – özele kaynak aktarımı somutlaûmıûtır. Toplumu piyasa koûullarının düzenleyeceøine olan inanç, sosyal yardım uygulamalarıyla da kesiûmiûtir. ùûsizlik ve yoksulluk bireysel sorumluluøa indirgenerek, yapısal bir sorun olmanın gerisinde kiûisel bir sorun olarak algılanmaya mahkûm olmuûtur. Parasal iliûkilerin gittikçe daha yoøun hissedilir olması, yoksulluøun algılanıû biçimi olan yoksunluøu ve toplumsal dıûlanmayı yoøunlaûtırmıûtır. Bütün bu yapılan sosyal yardımlar, sosyal devlet olmanın gereøi olarak öncelenmiû; ancak sonuçta sosyal devletin içi boûaltılmıûtır.

Sosyal yardımların çeûitli ûekillerde siyasi devamlılıøın bir unsuru olarak iûlevselleûtirilmesi, yapılan yardımların klientelist niteliøine iliûkindir. En yakın zamanda tanık olduøumuz bazı geliûmeler, bu iddiayı destekler niteliktedir. Mart 2009 yerel seçimleri öncesi yaûanan geliûmeler bu bakıû açısını doørulamaktadır. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın bir soru önergesine verdiøi yanıtta kendini bulan ifadeler seçim öncesi dönemlerde sosyal yardımların daha da etkinleûtiøini resmeder. Buna göre SYDT Fonu kapsamında úubat 2008’de 124 milyon TL civarında olan yardım miktarı, úubat 2009’da 317 milyon TL civarında gerçekleûerek yaklaûık 3 kat artmıûtır. Ayrıca Mart 2009 döneminde de 300 milyon TL tutarında sosyal yardım yapılmıûtır. Bu yardımların bölgesel daøılımının da seçimi kazanmanın kritik olduøu bölgelerde somutlaûması ayrı bir göstergedir. 32 milyon TL tutarında sosyal yardım harcamasıyla ilk sırada ùstanbul, ardından 17 milyon TL civarında harcamayla Diyarbakır gelmektedir. Seçim öncesi kritik geliûmelerin yaûandıøı úanlıurfa’da da 11 milyon TL civarında yardım yapılarak, bu kente çevresine göre daha fazla kaynak aktarıldıøı belirtilmiûtir.14 Buradan hareketle ilgili düzenlemelerin “rutin yardımlar” olmadıøı anlaûılacaktır.

Temmuz 2007 sonrası 5 buçuk milyon kiûinin Yeûil Kartı bloke edilmiûtir. Bu uygulama düzenlemeden yararlananların vize sürelerinin dolması ile açıklanmıûtır. Ancak bloke tarihinin denk geldiøi an (genel seçimler sonrası), klientelist anlayıûın yansımasıdır.

13 TEPAV (2008) Mali ùzleme Raporu (http://www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/upload/2008_TEPAV_Mali_Izleme_Subat_Raporu.pdf) 14 Milliyet, 10.05.2009

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

198

Hükümetin klientelist tavrını resmeden farklı bir örnek de, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali úahin’in yerel seçimler öncesi Antalya’da yaptıøı bir seçim konuûmasında ‘hükümetimizle kavga eden, zıtlaûan yerel yönetimler projelerini Ankara’dan geçiremiyor”’ biçimindeki açıklamasıdır. Klientelist anlayıûın yalnızca kaynak aktarımı yoluyla gerçekleûmeyebileceøini daha önce belirtmiûtik. Burada da buna örnek olacak ûekilde, tehditkâr bir siyasi tutum sergilenmiûtir.

DEöERLENDøRME Türkiye’de sosyal yardımlar ve bu yardımların AKP dönemi içerisinde

büründüøü biçimler deøerlendirildiøinde yoksullukla olan mücadelenin niteliøi ortaya çıkmaktadır. Yoksullukla mücadelede karûımıza çıkan politika yönelimleri basit bir tercih sorunu olarak deøil, çözülmeye çalıûılan toplumsal soruna yaklaûırken elde olan düzenlemelerin çözüm üretici bir nitelikte olmamasıyla ilgilidir. Sonuç olarak yoksulluøun giderilmesine -ister görünürdeki, ister gönüllerdeki amaç olarak- yönelik düzenlemeler, yoksulluøun yönetilmesine dönüûmektedir. Bu biçime bürünmüû sosyal yardımlar, yoksullukla mücadele etmenin gerisinde onu sürdürülebilir bir düzeyde tutarak, bu durumu siyasi devamlılıøın bir aracı haline getirmiûtir. Bu yazı sosyal yardımların yapılıû biçimini ve arkasında yatan nedensel mekanizmaları ortaya sermeye çalıûmıûtır. Türkiye’de yapılan sosyal yardımların, yoksulluøu giderici etkisinin çok kısıtlı hatta yok denecek kadar az olduøu ileri sürülebilir. Yoksulluøun Türkiye coørafyası için büyüyen bir sorun olduøu ortadadır. 2008 yılında Türkiye’de fertlerin yaklaûık % 0,54’ü yani 374 bin kiûi sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırının, % 17,11’i yani 11933 bin kiûi ise gıda ve gıda dıûı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaûamaktadır.15 2005 yılı için %20’lik hane halkı gruplarından oluûturulan en yüksek gelire sahip kesimin toplam gelirden aldıøı pay %44,4 iken, en düûük gelire sahip kesimin toplam gelirden aldıøı pay % 6,1 olarak hesaplanmıûtır. Aynı daøılım 2007 yılı için en yüksek gelir grubunu oluûturan kesimin toplam gelirden aldıøı pay % 46,9 iken, en düûük gelir grubunu oluûturan kesimin aldıøı pay ise %5,8 olmuûtur.16

Gough’a göre (2000:217) ‘insan ihtiyaçlarının en uygun ûekilde karûılanabileceøi kapitalizm biçimi; devletin düzenleyici rolüyle, müzakereye dayanan toplumsal eûgüdümün örtüûtüøü sistemlerdir’. Piyasanın kendiliøinden düzenleyici rolüne sıkı sıkıya baølı kapitalizm biçiminin, belki bazı insanların belli ihtiyaçlarını metalar aracılıøı ile giderme konusunda etkin olduøu söylenebilir; ancak bu durum yurttaûların genelinin ihtiyaçlarının giderilmesinde geçerli deøildir. Toplumsal kesimler arasında maddi zenginliøi paylaûma makası giderek açılır. Benzer bir ûekilde Polanyi’nin ‘piyasa toplumu’ analizleri de deøerlendirildiøinde,

15 TÜùK (2008) Yoksulluk Çalıûması Sonuçları 16 TÜùK (2005) Gelir Daøılımı Sonuçları ve TÜùK (2007) Gelir ve Yaûam Koûulları Araûtırması

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

199

ortak bir okuma ile bu iki analiz birleûtirilebilir. Toplumsal iliûkileri piyasa iliûkilerine indirgeyen kapitalizm biçimleri bir yandan toplumun doøal ve insani özünü metalara dönüûtür bir yandan da yurttaûlar için genel düzeyde ihtiyaçları karûılayamaz. Yurttaûlık temelli sosyal politikaları inûa edebilmek, piyasa doøallıøına olan inancın terk edilmesiyle kendine zemin bulabilir. Bu sosyal politikaların bir parçası olabilecek sosyal yardımlar ise ancak böyle bir zeminden ayrımcılık üretmeyen, yoksullukla yapısal düzeyde mücadele edebilen bir düzeye yaklaûabilir.

Sosyal Politika Açısından AKP Dönemi:

200

KAYNAKÇA x Aøaoøulları, M. A. / Köker, L. (2001) ùmparatorluktan Tanrı Devletine,

Ankara: ùmge Kitabevi x Bakırerez, G. / Demirer, Y. (2009) “Ak Parti’nin Sosyal Siyaseti”, Uzgel, ù.

/ Duru, B. (der.) AKP Kitabı: Bir Dönüûümün Bilançosu içinde, Ankara: Phoenix Yayınevi, 153-178.

x Boratav, Korkut. (2009) “AKP’li Yıllarda Türkiye Ekonomisi”, Uzgel, ù. / Duru, B. (der.) AKP Kitabı: Bir Dönüûümün Bilançosu içinde, Ankara: Phoenix Yayınevi, 463-472

x Buøra, Ayûe. (2008) Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye’de Sosyal Politika, ùstanbul: ùletiûim Yayınları

x Erdoødu, Seyhan. (2006) Sosyal Politikada Deøiûim ve Sosyal Güvenlik Reformu, Mülkiye Dergisi Cilt: XXX Sayı: 252, 211-236

x Esping-Andersen, Gosta. (1990) The Three Worlds Of Welfare Capitalism, Cambridge: Polity Press

x Esping-Andersen, Gosta. (2006) “Toplumsal Riskler ve Refah Devletleri”, Buøra, A. / Keyder, Ç. (der) Sosyal Politika Yazıları içinde, ùstanbul: ùletiûim Yayınları, 33-52

x Gough, Ian. (2000) Global Capital, Human Needs And Social Policies, New York: Palgrave

x Marshall, T. H. / Bottomore, T. (2006) Yurttaûlık ve Toplumsal Sınıflar, (çev. A. Kaya) ùstanbul: ùstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

x Özuøurlu, Metin. (2003) “Sosyal Politikanın Dönüûümü”, Mülkiye Cilt: XXVII Ankara

x Polanyi, Karl. (2008) Büyük Dönüûüm, (çev. A. Buøra) ùstanbul: ùletiûim Yayınları

x Koray, Meryem. (2000) Sosyal Politika, Bursa: Ezgi Kitabevi x Koray, Meryem. (2007) Sosyal Politikanın Anlamı ve ùûlevini

Tartıûmak, Çalıûma ve Toplum Dergisi Sayı:15, 19-55 x Stokes, C. Susan. (2007) “Political Clientelism”, edited by Boix, C. /

Stokes, S. Handbook of Comparative Politics içinde, Oxford University Press x Yıldırım, Deniz. (2009) “AKP ve Neo-liberal Popülizm”, Uzgel, ù. / Duru,

B. (der.) AKP Kitabı: Bir Dönüûümün Bilançosu içinde, Ankara: Phoenix Yayınevi, 66-107