Wall Street

21
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü EKONOMİK KÜRESELLEŞME Doç. Dr. Derya Gültekin Karakaş Wall Street’i İşgal Et Eylemleri

Transcript of Wall Street

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİSosyal Bilimler Enstitüsü

EKONOMİK KÜRESELLEŞME

Doç. Dr. Derya Gültekin Karakaş

Wall Street’i İşgal Et Eylemleri

Eren Özçelik – 401121009

İÇİNDEKİLER

1. GİRİŞ………………………………………………………………………………………..2

2. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN OLUŞUMU……………………………3

3. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDEKİ TALEPLER………………………5

4. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDE %1’LİK HEDEF KESİM…………….6

5. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ SONRASI DEĞİŞİM KANALLARI……..7

6. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN YAPISI………………………………...7

7. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ İLE DİĞER DİRENİŞ HAREKETLERİ ARASINDAKİ BAĞLANTILAR…………………………………………………………….9

7.1. Arap Baharı…………………………………………………………………………9

7.2. Los Indignados…………………………………………………………………...10

7.3. 2001 Arjantin Ayaklanması……………………………………………………..11

8. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN SONRASI……………………………11

REFERANSLAR……………………………………………………………………………13

2

1. GİRİŞ

Emek kesiminin örgütlü yapılanmasının gittikçe

zayıflamasıyla neoliberalleşme sürecine karşı küreselleşmeye

direniş hareketi zemin bulmuştur. 90’lı yıllarda OECD

tarafından hazırlanan çok taraflı yatırım anlaşmasında (MAI)

yatırımların önündeki engellerin kaldırılması ve ticaret

serbestîsinin sağlanması önerildiğinde ulusal ve uluslararası

tepkiler oluşmuştu. Sonrasında ise DTÖ, IMF, G7, G8, Dünya

Bankası gibi oluşumların toplantılarında düzenlenen

küreselleşme karşıtı gösterilerin koordinasyonu zamanla

gelişti. Devamında ise küreselleşmeye direniş hareketinin kendi

taleplerini yerine getirme olgusu oluştu. 2001 yılında,

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na alternatif olarak Dünya

Sosyal Forumu düzenlenmiştir. Forumlarda ortak gündemler

belirlenip bilgi alışverişi sağlanıyor; etkileşim

arttırılıyordu.

3

2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz ile süreç

farklı bir yöne kaymıştır. Öncelikle Yunanistan’da, artan

işsizlik, eğitim masraflarındaki artış, rüşvet skandalları,

ekonomik büyümedeki yavaşlamalar gibi sebeplerle gösteriler

düzenlenmiş; 6 Aralık 2008’de bir gencin ölümünün ardından

olaylar birçok şehre sıçrayıp dünyanın farklı noktalarında da

yankı bulmuştur.

Ardından asıl ilham uyandıran hareket, 2010 yılı Aralık ayında,

Tunus’ta, Bouazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan, Kuzey

Afrika ve Ortadoğu’ya yayılan Arap Baharı’dır. Tunus’ta

başlayan süreç, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün

ve Yemen gibi ülkelerde büyük çapta etki yaratırken Umman,

Suudi Arabistan, Fas gibi ülkelerde de belli ölçekte etki

yaratmıştır. Düşük düzeydeki demokrasi ve insan hakları,

işsizlik, yolsuzluklar gibi sebepleri protesto etmek amacıyla

ilerleyen süreç, silahlı ve siyasi bir eylem niteliği

kazanmıştır. Arap Baharı, diğer ülkelerdeki hareketler için de

bir ilham olup küresel bir alana yayılarak etkisini tüm dünyada

siyasi ve toplumsal düzeyde hissettirmiştir.

Bu etkiyle birlikte, Avrupa’da özellikle Portekiz, İspanya,

İtalya ve Yunanistan’da, uluslararası sermayeye, IMF ile

yapılan anlaşma sonrası kemer sıkma politikalarına, sosyal

haklardaki kısıtlanmaya vs. karşı artan ölçekte direniş

hareketleri oluşmuştur.

Sürecin son halkası ise, ABD’de gerçekleştirilen ‘Wall Street’i

İşgal Et’ hareketi olmuştur.

4

2. WALL STREETİ’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN OLUŞUMU

2011 yılından hatırda kalan eylemlerden birisi Wall Street

işgalidir. Hareket, Kanada merkezli kültür dergisi Adbusters’ın

çağrısıyla başladı. ‘Şimdi değilse ne zaman?’ sorusundan yola

çıkılıp harekete ivme kazandırıldı. ‘Biz %99’uz’ sloganıyla

başlatılan süreçte; vergi mükelleflerinin üzerinden finans

sektörünü kurtarmaya, ayrımcılıklara, emek kazanımlarının

tasfiyesine, gelir dağılımındaki adaletsizliğe, işkenceye,

adalet sistemine, eğitimin piyasalaşmasına, masum sivillerin

öldürülmesine kadar varan emperyalist politikalara karşı geniş

bir tabana yayılan tepki oluşmuştur. Protestocuların Zucotti

parkını işgal etmesiyle başlayan eylemler ‘’Occupy Wall

Street’’ (OWS) olarak adlandırılmıştır.

Wall Street hareketi, finans piyasalarının kalbi olan Wall

Street’te başlayıp Londra’da Borsa binası işgaliyle devam

etmiştir. Ardından ABD’de Oakland, Washington gibi farklı

şehirlere yayılmıştır. Süreç ülke içinde ve dünya genelindeki

farklı şehirlerde düzenlenen gösterilerle büyük yankı

uyandırmış; ‘İşgal Et’ başlığı altında uluslararası bir kavram

haline gelmiştir. Farklı şehirlere yayılırken belli alanları

işgal edip bu süreci belli bir süre devam ettirme olgusuna

dayanmaktadır.

2007 yılında ABD’de yaşanan kriz ve sonrasında etkili

reformların gerçekleştirilememesi hareketin başlangıcına zemin

5

hazırlamıştır. Büyük Buhran’dan bu yana görülen en yüksek gelir

eşitsizliği oranlarına ulaşılmıştır. ABD’deki gelir dağılımı

eşitsizliği son 40 yılda gözle görülür şekilde artmıştır. Son

20 yılda özel sektördeki sendikalaşma sürecinin yok olduğuna

şahit olunmuştur. Nitekim bu yapı, maaş zamları ve sosyal

güvenlik programlarının iyileştirilmesindeki itici güç

olmuşlardır. 2011 öncesinde, finansal krizde başrolü oynayan

bankaların sağ salim çıkması, bankalara devlet garantisi ve

likidite akışı sağlanması sayesinde karlılıklarında bir

azalmanın önüne geçildi. Diğer taraftan ise federal ve yerel

yönetimler tarafından krizin maliyeti emek kesimine çıkarıldı.

Devletin CEO’lar, finans sektöründeki yöneticiler ve Wall

Street avukatlarından oluşan elit kesim tarafından ele

geçirildiği düşüncesi hâkim olmuştur (Dube, Kaplan; 2012: 1–

2) .

Temsili siyasi sistemin yetersiz olduğu kanısı da

hareketin yaygınlaşmasındaki kritik faktörlerden biridir.

Devletin ulusal ekonomiyi küresel birikimin gereklerine

uyarlaması, yabancı sermayeye uygun bir iklim yaratma çabası,

uluslararası sermaye akışının devamlılığını sağlayan para ve

maliye politikaları sonucunda;

Ücretlerin düşürülmesi,

Sosyal politikaların tasfiyesi

Yabancı sermayeye vergi indirimi gibi yaptırımlara

başvuruldu.

6

Şekil 1: %1’lik Kesimin Vergi Öncesi Gelir Dağılımı Oranı 1913-2008

Kaynak: Piketty, Saez; 2003

Şekil 2: %0,1’lik Kesimin Gelir Dağılımı, Yayılımı Oranı 1913-2006

Kaynak: Piketty, Saez; 2003

3. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDEKİ TALEPLER

Hareketin tanımlanmış talepleri yoktu, bu sayede katılım

şartları minimum düzeye inip daha geniş halk kitlelerinin dahil

olmasına olanak sağlamıştır (Milkman vd., 2013: 195). Mevcut

sistemden taleplerin olması halinde, hareketin sistemi ve

7

kurumlarını tanıdığına dair bir durum oluşacağı kanısıyla

taleplerin net bir şekilde iletilmesinden kaçınılmıştır.

Eylemciler, taleplerini şu başlıklar halinde bildirmişlerdir;

Şirketleşen devletin son bulması,

Kamu hizmetlerinden kişisel faydalanmanın kaldırılması,

Adil bir vergi kanununun çıkarılması,

Gezegenin korunması,

Borcun azaltılması,

Öğrenci kredilerinin yeniden finanse edilmesi,

Kar için sürekli devam eden savaşların durması,

Eğitim reformu,

Dış kaynak kullanımı ve para manipülasyonunun durması,

Bankacılık ve menkul kıymetler reformu,

Merkez bankası sisteminin yeniden gözden geçirilmesi,

Tüm vade limitlerinin kaldırılması,

İcralık işlemlerin ertelenmesi,

Mortgage kredilerinin yeniden finanse edilmesi ve mahsup

işlemlerin yapılması,

Seçmen kurulunun feshedilmesi ve yeni federal seçim

kararlarının yürürlüğe girmesi,

Afganistan savaşının bitmesi ve gazilere yardımın

arttırılması,

İnternet üzerindeki sansürün kaldırılması,

İnsan haklarının yeniden tanımlanması,

Ulusal Güvenlik Yetki Anlaşmasının kaldırılması,

Endüstriyel kompleks içinde bireysel baskının

kısıtlanması.

8

4. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDE %1’LİK HEDEF KESİM

ABD’deki gelir dağılımı eşitsizliğini, ekonomistler;

teknolojik değişimler, işçi pazarındaki değişimler,

globalizasyonun etkinliği gibi farklı sebeplerle bu süreci

açıklama çabasına girmişlerdir. Ancak en yüksek gelirli %1’lik

kesimin gelir dağılımındaki artışa odaklanılmamıştır. 70’lerde

%10’dan daha az paya sahip olan bu kesim, 2007 yılında

%23,5’lik bir gelir payına ulaşmıştır. Artan gelir payına zıt

olarak vergi oranlarında ise bu yıllar arasında %60’tan %35’e

varan bir azalma görülmüştür (Dube, Kaplan; 2012: 2–4).

Bu süreçte marjinal üretkenlik teorisinin gelir

adaletsizliğiyle ilişkisinin geçersiz olduğu düşüncesi hakim

olmuş; üretkenlik, toplumsal katkı seviyesi odaklı kesimlerin

yerine finans sektörünün bu dağılımdaki büyük payı aldığı

görülmüştür. Firmaların büyüme oranlarıyla üst yönetimin gelir

dağılımındaki artışın aynı eksene oturmadığı kanısına

varılmıştır.

Bu aşamaya gelene kadar kaçırılan nokta, %1’lik kesimin

finansal ve fiziksel sermaye üzerinde artan kontrol ve gücünün

değerlendirilmemesidir. Üç nokta ile bu değerlendirme

yapılabilir.

9

İşgücünün gelir payı %66’dan %60’a düşmüştür. Bu paya, üst

düzey yöneticilere ödenen tazminat da dâhildir. Bu

tazminatları hariç tuttuğumuz durumda ise işgücü payında

önemli oranda azalma görülecektir.

Üst kesimin gelirlerinin çoğunluğu sermaye temelli

gelirlerdir. (hisse üzerinden edinilen gelir, temettüler

vs.) 2007 yılında, üst kesim için bu gelir oranı %62’dir.

Bu gelir dağılımındaki sıkıntıyı tetikleyen en önemli

unsur finanstır. 2002–2007 yılları arasında tüm özel

sektör kuruluşlarından edinilen kar oranının %34’ü

finansal sektörlerden elde edilmiştir (Dube, Kaplan; 2012:

2–4).

5. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ SONRASI DEĞİŞİM KANALLARI

Hareketin temsili siyasi sisteme olan inanç kaybından ötürü

sistemin dışında kalarak belli bir baskı yaratmayı hedeflediği

görülmektedir. Bu noktada Wall Street hareketinin etkisi,

yalnızca bu hareketten kaynaklandığı bilinmemekle beraber,

politik etki ve ödeme normlarındaki değişiklikler düzeyinde

olmuştur.

10

Politikada sağladığı etki, Obama’nın eşitsizlik üzerine

eskisinden daha yoğun şekle değinmesinden görülmektedir. Sosyal

bir hareketin politikayı etkilemesi için bilgi akışı kritiktir.

Google’daki arama sonuçları, anketlerden edinilen sonuçlar da

gelir dağılımındaki eşitsizliğin son 20 yıldaki bariz artışını

destekler niteliktedir. Önemli olan, bu sürecin uzun vadeli

politikalarda değişiklik yaratıp yaratmayacağıdır.

İkinci mekanizma ise ödeme normlarında değişiklikler

yaratmaktır. Finansal krizden sonra bile Wall Street prim

oranları yüksek bir düzeyde kalmıştı. Ancak 2011 bitiminde bu

oranlarda önemli bir azalma görülmüştür. Bunu Wall Street

hareketi ile direkt olarak ilişkilendirmek çok doğru

olmayabilir; ancak bu azalmalar, finans yöneticilerinin sosyal

veya politik olarak kabul edilebilir düzeyleri görmelerinin

kanıtı olabilir. Bu hususta önemli olan nokta ise üst kademenin

ödemelerinde üst bir limit oluşturma konusunda nasıl bir

gelişme sağlanacağıdır (Dube, Kaplan; 2012: 4–5).

Ödeme normlarında oluşturulan diğer değişiklerden biri ise

öğrenim kredilerinin daha düşük faiz oranlarıyla konsolide etme

yoluna gidilmesi ve kişinin gelirinin %15’i yerine %10’luk

diliminin borç için temlik altında olması kararlaştırılmasıdır.

Ayrıca finansal hizmetlerin düzenlenmesi ve yönetilmesi

amacıyla tüketiciyi koruma bürosu oluşturulmuştur (White,

2012).

6. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN YAPISI

11

Hareket, çok farklı tepkilerin bir arada dile

getirebildiği, demokratik karar alma olgusuna dayanan,

toplumsal muhalefetin örgütlenmesinde öncü rol oynamış bir

yapıya sahiptir.

Hareketin toplumsal muhalefete verdiği biçim; ortaya konan

taleplerin, belirgin öncüller ya da ideolojik temellere atıf

yapmadan, doğrudan eylem yoluyla ifade edilmeye başlanmasıdır.

Bu yapılanmanın bir sebebi, bugüne kadar örgütlenen eylem

biçimlerinin yeterli etkiyi sağlayamaması ve bu örgütler

içindeki dikey hiyerarşinin üretilecek sözü kısıtlamasıdır.

Diğer bir unsur da eylem araçlarının çeşitlenip iletişim

kanallarının çoğalmasıyla beraber kendi sözünü söylemek

konusunda bireylerin daha etkili olabilmeleridir (Yıldırım,

2012: 238).

Wall Street hareketinin farkı, finans sektörünü odak

noktası yapmasıdır. Daha önce Avrupa’dan doğan hareketlerde,

ulusal devletler, kemer sıkma politikaları, derecelendirme

kuruluşları vs. hedef gösterilmekteydi. %99 adına konuşma

iddiası da bu açıdan muazzam bir çerçeve oluşturdu. Yalın bir

şekilde eşitsizliğe yapılan vurgu, farklı düşünce ve görüşteki

insanları bir araya getirmeyi kolaylaştırdı. Yalnızca ekonomik

eşitsizlikler değil, politik düzenin sermaye kesiminden yana

olan tavrı ve sosyal yapılanmalardaki güç ve kontrol

eşitsizliği de değerlendirilmiştir. Karşı çıktığı noktaları,

desteklediği noktalardan daha iyi tanımlamış bir harekettir.

Belli bir alanın işgali ile hem harekete bir kimlik

12

kazandırılmış hem de hareketin sınırları çizilmiştir. Çünkü

alana yakınlık, hareketin üst limitini oluşturmuştur (Calhoun,

2013: 26–38).

Alan ve işgal organizasyonu ise başarıdaki önemli

etmenlerdendir. Alana her köşeden ulaşım mümkün olmuştur. Günün

herhangi bir saatinde, 24 saat yaşayan bu alanlara katılım

gerçekleştirilebilmiştir. Yeni bir aktivist jenerasyonun

oluşumu sağlanmıştır. Yalnızca bireyler için dönüştürücü bir

etken olmamış; aynı zamanda yeni network oluşumuna da katkı

sağlamıştır (Milkman vd., 2013: 195-197).

Wall Street hareketinin kalbinde, toplu karar almak için

uzlaşma metodu yer almaktadır. Bu metot, hiyerarşik olmayan

yapıların oluşturulması girişimidir. Çalışma grupları da bu

metodun sembolleridir. Bu gruplar herkese açıktır, liderlik

kavramından uzak tutulmaktadır. Karar alıcı mekanizma olarak

Genel Meclis oluşturulmuştur. Katılımcıların kendilerini

hareketin içinde hissetmesini sağlayıp harekete olan

bağlılıklarını sürekli kılmıştır (Maharawal, 2013: 178).

7. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ İLE DİĞER DİRENİŞ

HAREKETLERİ ARASINDAKİ BAĞLANTILAR

13

Giriş kısmında da değinildiği gibi hareketin başlangıcında

İspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerde küresel ekonomik

krizin yansıması ve krizin faturasının emek kesimine

çıkarılması sonucunda mevcut ekonomik düzene, devletin sermaye

yanlısı politikalarına, sosyal devletin tasfiyesine karşıt

niteliğindeki protestolar ABD’deki eylemlerin de alt yapısını

oluşturur. Ancak eyleme dinamizm katması açısından, üçüncü

dünya ülkelerinin de direniş hareketine eklemlenmesinin ABD’de

bir bütün halinde hareket etme bilincine sağladığı etki

bakımından değerlendirme yapıldığında Arap Baharı’nın Wall

Street hareketinin tetikleyicisi olduğu söylenebilir.

Bu hareketler, toplumsal muhalefetin toplumsal hareketler

eliyle yeniden kurulması ve daha geniş çerçevede siyasal olana

dair kabullerin sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.

(Yıldırım, 2013: 153–154)

Arap Baharı

Eylemin organizasyonu bakımından STK’ların yerini sosyal

paylaşım siteleri almıştır. (Akbıyık, Öztürk; 2012, 1013) Arap

Baharı’nda, ülke içinde uygulanan baskının açığa çıkarılmasında

sosyal medya etkin bir işlev görürken; Wall Street hareketinde,

öncelikli olarak bilgi paylaşımı aracı olarak kullanılıp

ardından organizasyon ve tanıtım amacıyla işlev görmüştür.

Kısa mesajlar, e-postalar, video ve fotoğraf paylaşımları;

sosyal paylaşım siteleri, blog sayfaları ve sosyal medya

araçlarının eylemlerdeki etkinliğini göstermiştir. (Szajkowski,

14

2011:421) İnternetin yaygınlaşması ve sosyal ağlar sayesinde

hareketin dünya ölçeğinde duyurulması mümkün kılınıp

uluslararası bir baskı oluşturulmuştur.

Arap Baharı, dayanışma ve uzun bir dönem boyunca hâkimiyeti

elinde tutan diktatörlerin devrilmesi hedefi etrafında

bütünleşmiş bir yapılanmayla başlamıştı. Hedef birliği ve

dayanışma özellikleriyle de Wall Street hareketine ilham

vermiştir.

Arap ülkelerindeki hâkimiyeti elinde tutan liderlerin

yerini, ABD’de ulusötesi şirketler ve bankalar almıştır. İki

yapılanmada da devlet baskısı, basın ve medyada sansür söz

konusudur. Ancak Wall Street Hareketi, Arap Baharı’na kıyasla

daha sivil bir nitelik taşımaktadır. (Oğan, Babiş; 2011)

Los Indignados

İspanya’daki Indignados oluşumu, Wall Street hareketinin

esinlendiği kaynaklardan biridir. Mayıs 2011’de, ekonomik

krizden ötürü insanların sokaklara çıkıp şehir meydanlarını

işgal etmesiyle başlamış bir süreçtir. Global ekonomik krize,

İspanyol hükümeti ve AB’nin bu çerçevede aldığı önlemlere,

sosyal ve eğitim programlarındaki kesintilere, yüksek işsizlik

oranlarına karşı oluşmuş bir tepkidir. 15M hareketi olarak

adlandırılır. Sosyal medyanın etkin kullanımı, Real Ya ve

Juventud Sin Futuro platformlarının örgütlenmedeki başarısı da

hareketin oluşumunda kritik faktörlerdendir.

15

Meydanlarda toplanan insanlar farklı komiteler oluşturup

eğitim, sağlık, ulusal finans gibi değişik konuları

değerlendirmişlerdir. Meclisler oluşturulup komisyonların

getirdiği öneriler oylamaya sunulmuştur. Önemli kararlar ise

genel mecliste oy birliği ile alınmıştır. Bu organizasyon ağı

Wall Street hareketi tarafından da kullanılmıştır.

Temsil edilemeyenlerin kendileri hakkında karar alan ekonomik

ve sosyal her türlü kesime karşı tepkisi, her iki hareketin de

ortak yanıdır. Wall Street hareketi daha açık uçlu, yeniliklere

açık bir yapıya sahip iken, Indignados hareketi ise meclis

görüşmeleri sonrası belli hedefler, talepler belirlemiştir

(Yıldırım, 2013: 153–154).

Hareketin amacı yalnızca ekonomik ve politik adaletin ve

hesap verilebilirliğin sağlanması değil benzer koşullardaki

insanlarla yatay iletişime geçebilmek ve İspanyol sivil

toplumunun konumunu güçlendirmektir (Castaneda, 2012: 309–319).

Barcelona’da Cataluna Square, Madrid’de Puerta del Sol

meydanlarının işgali de, kamuya açık yerlerin işgali açısından

Indignados hareketinin öncü rolünün göstergesidir.

2001 Arjantin Ayaklanması

16

Yatay örgütlenme modelinin kökleri Wall Street hareketi

veya Arap Baharı’ndan öncesine dayanır. Mücadelenin en önemli

selefi, 2001 yılındaki ekonomik kriz sonucu Arjantin toplumunun

organizasyonudur.

Aralık 2001’de hükümetin yoğun özelleştirme politikası

sonrasında 132 milyar dolarlık borç yüküne girilmiştir.

Bankalardaki hesapların kapatılmasının ardından mali yapının

sürdürülebilirliğini sağlayamama korkusuyla hükümet banka

hesaplarını dondurmuştur. Bu kararın alındığı gün olaylar

patlak vermiştir.

Son yıllardaki işgal hareketlerine yön veren işlemlerden,

mahalle meclisleri oluşturma işlemi bu hareketin sonucudur. Bu

meclislerde temel ihtiyaçlar ve öncelikleri

kararlaştırılmaktadır. Finansal krizi izleyen yıllarda binlerce

mahalle meclisi oluşmuştur. Çalışma grupları vasıtasıyla yasal,

tıbbi, eğitimsel meseleler yönlendirilmiştir.

Arjantin’deki toplumsal hareketle ortaya çıkan bu yatay

örgütlenme modeli, Wall Street hareketinin temelini oluşturur.

Liberty Plaza’daki genel meclis gözlemlendiğinde; karar almada,

önerilerin sunulmasında vs. şebekelenmiş bir organizasyon ağı

görülebilir. Her çalışma grubu da kendi alanıyla ilgili Genel

Meclis’e öneriler sunabilmektedir. Genel Meclis ise hareket

için daha büyük meselelere yoğunlaşmıştır (Sitrin, 2011: 8–11).

8. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN SONRASI

Bu hareketi belli bir organizasyonel yapıyla

şekillendirmek ve daha geniş toplumsal kesimlere yaymak,

17

gelecekte çözüme kavuşturulması gereken iki kritik faktördür

(Milkman vd., 2013: 197) .

‘’Occupy’’ markası altında küreselleşme direnişin sembolü

olmuştur. Sosyal medyanın gücünden yararlanarak bu markanın

uluslararası alanda tanınırlığı kısa sürede sağlandığından

ötürü yapılan her türlü aktivite ‘’Occupy #’’ başlığıyla

bildirilmektedir.

Daha küçük gruplara bölünmesinden ötürü faaliyetlerin

etkisi günümüzde daha az ilgi çekmektedir. Ancak küresel bir

ölçekte işgal hareketi başlığı altında farklı ülkeler ve

şehirlerde yapılanmalar oluşmuştur. Aktivistleri bir araya

getiren organizasyonlar ve oturumlar düzenlenmekte, tartışma

platformları oluşturulmaktadır.

Zucotti Park’taki işgal hareketi sonrasında gündem oluşturan

bir diğer çalışma ise Sandy Kasırgası’ndaki yardım faaliyetleri

olmuştur. Bu aşamada organizasyon, etkin bir çalışma yürüterek

daha geniş bir kesimin desteğini almaya başlamıştır.

Oluşum, ayrıca kendi uluslararası bankasını kurma, kredi

kartını çıkarma, yayın kuruluşları oluşturma gibi

faaliyetlerine de devam etmektedir. occupywallst.org internet

adresinden çalışmalar hakkında bilgi verilmekte, yayınlar

yapılmakta, forumlarda üyelerin bilgi alışverişinde bulunması

sağlanmaktadır.

Oluşumu, dikkat çekiciliği açısından; evrensel düzeyde

etki yaratan sloganları açısından; sosyal medya aracılığıyla

18

ifade özgürlüğünün ve sorgulayabilmenin sağlanması açısından;

geniş bir katılımı sağlayabilmesi açısından; politik

söylemlerde farklılık uyandıracak bir etki yaratması açısından

başarılı sayabiliriz.

Farklı aktivist gruplarla, sendikalarla işbirliğinde

yaşanan sıkıntılar, mevcut temsili siyasal sistemin tamamen

reddedilmesinden ötürü taleplerin iletilmesinde ve hareketin

etkinliğinin arttırılmasında yaşanan başarısızlık da

sürdürülebilirliği sağlama açısından olumsuz etki yaratmıştır.

REFERANSLAR

19

Akbıyık Nihat, Öztürk Musa, ‘’Sivil Toplum ve Sosyal Medya

Perspektifinde Arap Baharı ve Wall Street’i İşgal Et

Eylemleri’’, Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset

Kongresi II, 2012, s. 1013

Calhoun Craig, ‘’Occupy Wall Street in Perspective’’, British

Journal of Sociology, 64(1), 2013, s. 26:38

Castaneda Ernesto, ‘’The Indignados of Spain: A Precedent to

Occupy Wall Street’’, Social Movement Studies, 11(3–4), 2012,

s. 309:319

Dube Arindrajit, Kaplan Ethan, ‘’Occupy Wall Street and the

Political Economy of Inequality’’, The Economists’ Voice,

C9(3), 2012, s. 1:7

Maharawal Manisa McCleave, ‘’Occupy Wall Street and A Radical

Politics of Inclusion’’, The Sociological Quarterly, 54(2),

2013, s. 178

Milkman Ruth, Lewis Penny, Luce Stephanie, ‘’The Genie’s out of

the Bottle: Insiders’ Perspectives on Occupy Wall Street’’, The

Sociological Quarterly, 54(2), 2013, s. 194:198

Oğan Sinan, Babiş Gencehan, ‘’Protestoların Bumerang Etkisi:

Tahrir’den Wall Street’e Halk Ayaklanmaları’’, 2011,

http://turksam.org/tr/a2520.html

Piketty Thomas, Saez Emmanuel, ‘’Income Equality in the United

States, 1913–1998’’, Quarterly Journal of Economics, 118(1),

2003, Updated to 2008 at http://emlab.berkeley.edu/users/saez/

20

Sitrin Marina, ‘’Horizontalizm: From Argentina to Wall

Street’’, NACLA Report on the Americas, 2011, s. 8–11

Szajkowski Bogdan, ‘’Social Media Tools And The Arab Revolts’’,

Alternative Politics, 3(3), 2011, s. 421

White Martha C., ‘’Occupy Wall Street, One Year Later: Did It

Make A Difference’’ , 2011,

http://business.time.com/2012/09/17/occupy-wall-street-one-

year-later-did-it- make-a-difference/

Yıldırım Yavuz, ‘’Kent Aracılığı ile Ortak Olanı Kurmak:

Öfkeliler ve İşgal Et Hareketleri’’, Mülkiye Dergisi, 37(1),

2013, s. 153:154

Yıldırım Yavuz, ‘’İşgal Et Hareketi Üzerine’’, Ankara

Üniversitesi SBF Dergisi, 67(1), 2012, s. 238

21