İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİSosyal Bilimler Enstitüsü
EKONOMİK KÜRESELLEŞME
Doç. Dr. Derya Gültekin Karakaş
Wall Street’i İşgal Et Eylemleri
Eren Özçelik – 401121009
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ………………………………………………………………………………………..2
2. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN OLUŞUMU……………………………3
3. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDEKİ TALEPLER………………………5
4. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDE %1’LİK HEDEF KESİM…………….6
5. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ SONRASI DEĞİŞİM KANALLARI……..7
6. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN YAPISI………………………………...7
7. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ İLE DİĞER DİRENİŞ HAREKETLERİ ARASINDAKİ BAĞLANTILAR…………………………………………………………….9
7.1. Arap Baharı…………………………………………………………………………9
7.2. Los Indignados…………………………………………………………………...10
7.3. 2001 Arjantin Ayaklanması……………………………………………………..11
8. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN SONRASI……………………………11
REFERANSLAR……………………………………………………………………………13
2
1. GİRİŞ
Emek kesiminin örgütlü yapılanmasının gittikçe
zayıflamasıyla neoliberalleşme sürecine karşı küreselleşmeye
direniş hareketi zemin bulmuştur. 90’lı yıllarda OECD
tarafından hazırlanan çok taraflı yatırım anlaşmasında (MAI)
yatırımların önündeki engellerin kaldırılması ve ticaret
serbestîsinin sağlanması önerildiğinde ulusal ve uluslararası
tepkiler oluşmuştu. Sonrasında ise DTÖ, IMF, G7, G8, Dünya
Bankası gibi oluşumların toplantılarında düzenlenen
küreselleşme karşıtı gösterilerin koordinasyonu zamanla
gelişti. Devamında ise küreselleşmeye direniş hareketinin kendi
taleplerini yerine getirme olgusu oluştu. 2001 yılında,
Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’na alternatif olarak Dünya
Sosyal Forumu düzenlenmiştir. Forumlarda ortak gündemler
belirlenip bilgi alışverişi sağlanıyor; etkileşim
arttırılıyordu.
3
2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz ile süreç
farklı bir yöne kaymıştır. Öncelikle Yunanistan’da, artan
işsizlik, eğitim masraflarındaki artış, rüşvet skandalları,
ekonomik büyümedeki yavaşlamalar gibi sebeplerle gösteriler
düzenlenmiş; 6 Aralık 2008’de bir gencin ölümünün ardından
olaylar birçok şehre sıçrayıp dünyanın farklı noktalarında da
yankı bulmuştur.
Ardından asıl ilham uyandıran hareket, 2010 yılı Aralık ayında,
Tunus’ta, Bouazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan, Kuzey
Afrika ve Ortadoğu’ya yayılan Arap Baharı’dır. Tunus’ta
başlayan süreç, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün
ve Yemen gibi ülkelerde büyük çapta etki yaratırken Umman,
Suudi Arabistan, Fas gibi ülkelerde de belli ölçekte etki
yaratmıştır. Düşük düzeydeki demokrasi ve insan hakları,
işsizlik, yolsuzluklar gibi sebepleri protesto etmek amacıyla
ilerleyen süreç, silahlı ve siyasi bir eylem niteliği
kazanmıştır. Arap Baharı, diğer ülkelerdeki hareketler için de
bir ilham olup küresel bir alana yayılarak etkisini tüm dünyada
siyasi ve toplumsal düzeyde hissettirmiştir.
Bu etkiyle birlikte, Avrupa’da özellikle Portekiz, İspanya,
İtalya ve Yunanistan’da, uluslararası sermayeye, IMF ile
yapılan anlaşma sonrası kemer sıkma politikalarına, sosyal
haklardaki kısıtlanmaya vs. karşı artan ölçekte direniş
hareketleri oluşmuştur.
Sürecin son halkası ise, ABD’de gerçekleştirilen ‘Wall Street’i
İşgal Et’ hareketi olmuştur.
4
2. WALL STREETİ’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN OLUŞUMU
2011 yılından hatırda kalan eylemlerden birisi Wall Street
işgalidir. Hareket, Kanada merkezli kültür dergisi Adbusters’ın
çağrısıyla başladı. ‘Şimdi değilse ne zaman?’ sorusundan yola
çıkılıp harekete ivme kazandırıldı. ‘Biz %99’uz’ sloganıyla
başlatılan süreçte; vergi mükelleflerinin üzerinden finans
sektörünü kurtarmaya, ayrımcılıklara, emek kazanımlarının
tasfiyesine, gelir dağılımındaki adaletsizliğe, işkenceye,
adalet sistemine, eğitimin piyasalaşmasına, masum sivillerin
öldürülmesine kadar varan emperyalist politikalara karşı geniş
bir tabana yayılan tepki oluşmuştur. Protestocuların Zucotti
parkını işgal etmesiyle başlayan eylemler ‘’Occupy Wall
Street’’ (OWS) olarak adlandırılmıştır.
Wall Street hareketi, finans piyasalarının kalbi olan Wall
Street’te başlayıp Londra’da Borsa binası işgaliyle devam
etmiştir. Ardından ABD’de Oakland, Washington gibi farklı
şehirlere yayılmıştır. Süreç ülke içinde ve dünya genelindeki
farklı şehirlerde düzenlenen gösterilerle büyük yankı
uyandırmış; ‘İşgal Et’ başlığı altında uluslararası bir kavram
haline gelmiştir. Farklı şehirlere yayılırken belli alanları
işgal edip bu süreci belli bir süre devam ettirme olgusuna
dayanmaktadır.
2007 yılında ABD’de yaşanan kriz ve sonrasında etkili
reformların gerçekleştirilememesi hareketin başlangıcına zemin
5
hazırlamıştır. Büyük Buhran’dan bu yana görülen en yüksek gelir
eşitsizliği oranlarına ulaşılmıştır. ABD’deki gelir dağılımı
eşitsizliği son 40 yılda gözle görülür şekilde artmıştır. Son
20 yılda özel sektördeki sendikalaşma sürecinin yok olduğuna
şahit olunmuştur. Nitekim bu yapı, maaş zamları ve sosyal
güvenlik programlarının iyileştirilmesindeki itici güç
olmuşlardır. 2011 öncesinde, finansal krizde başrolü oynayan
bankaların sağ salim çıkması, bankalara devlet garantisi ve
likidite akışı sağlanması sayesinde karlılıklarında bir
azalmanın önüne geçildi. Diğer taraftan ise federal ve yerel
yönetimler tarafından krizin maliyeti emek kesimine çıkarıldı.
Devletin CEO’lar, finans sektöründeki yöneticiler ve Wall
Street avukatlarından oluşan elit kesim tarafından ele
geçirildiği düşüncesi hâkim olmuştur (Dube, Kaplan; 2012: 1–
2) .
Temsili siyasi sistemin yetersiz olduğu kanısı da
hareketin yaygınlaşmasındaki kritik faktörlerden biridir.
Devletin ulusal ekonomiyi küresel birikimin gereklerine
uyarlaması, yabancı sermayeye uygun bir iklim yaratma çabası,
uluslararası sermaye akışının devamlılığını sağlayan para ve
maliye politikaları sonucunda;
Ücretlerin düşürülmesi,
Sosyal politikaların tasfiyesi
Yabancı sermayeye vergi indirimi gibi yaptırımlara
başvuruldu.
6
Şekil 1: %1’lik Kesimin Vergi Öncesi Gelir Dağılımı Oranı 1913-2008
Kaynak: Piketty, Saez; 2003
Şekil 2: %0,1’lik Kesimin Gelir Dağılımı, Yayılımı Oranı 1913-2006
Kaynak: Piketty, Saez; 2003
3. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDEKİ TALEPLER
Hareketin tanımlanmış talepleri yoktu, bu sayede katılım
şartları minimum düzeye inip daha geniş halk kitlelerinin dahil
olmasına olanak sağlamıştır (Milkman vd., 2013: 195). Mevcut
sistemden taleplerin olması halinde, hareketin sistemi ve
7
kurumlarını tanıdığına dair bir durum oluşacağı kanısıyla
taleplerin net bir şekilde iletilmesinden kaçınılmıştır.
Eylemciler, taleplerini şu başlıklar halinde bildirmişlerdir;
Şirketleşen devletin son bulması,
Kamu hizmetlerinden kişisel faydalanmanın kaldırılması,
Adil bir vergi kanununun çıkarılması,
Gezegenin korunması,
Borcun azaltılması,
Öğrenci kredilerinin yeniden finanse edilmesi,
Kar için sürekli devam eden savaşların durması,
Eğitim reformu,
Dış kaynak kullanımı ve para manipülasyonunun durması,
Bankacılık ve menkul kıymetler reformu,
Merkez bankası sisteminin yeniden gözden geçirilmesi,
Tüm vade limitlerinin kaldırılması,
İcralık işlemlerin ertelenmesi,
Mortgage kredilerinin yeniden finanse edilmesi ve mahsup
işlemlerin yapılması,
Seçmen kurulunun feshedilmesi ve yeni federal seçim
kararlarının yürürlüğe girmesi,
Afganistan savaşının bitmesi ve gazilere yardımın
arttırılması,
İnternet üzerindeki sansürün kaldırılması,
İnsan haklarının yeniden tanımlanması,
Ulusal Güvenlik Yetki Anlaşmasının kaldırılması,
Endüstriyel kompleks içinde bireysel baskının
kısıtlanması.
8
4. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNDE %1’LİK HEDEF KESİM
ABD’deki gelir dağılımı eşitsizliğini, ekonomistler;
teknolojik değişimler, işçi pazarındaki değişimler,
globalizasyonun etkinliği gibi farklı sebeplerle bu süreci
açıklama çabasına girmişlerdir. Ancak en yüksek gelirli %1’lik
kesimin gelir dağılımındaki artışa odaklanılmamıştır. 70’lerde
%10’dan daha az paya sahip olan bu kesim, 2007 yılında
%23,5’lik bir gelir payına ulaşmıştır. Artan gelir payına zıt
olarak vergi oranlarında ise bu yıllar arasında %60’tan %35’e
varan bir azalma görülmüştür (Dube, Kaplan; 2012: 2–4).
Bu süreçte marjinal üretkenlik teorisinin gelir
adaletsizliğiyle ilişkisinin geçersiz olduğu düşüncesi hakim
olmuş; üretkenlik, toplumsal katkı seviyesi odaklı kesimlerin
yerine finans sektörünün bu dağılımdaki büyük payı aldığı
görülmüştür. Firmaların büyüme oranlarıyla üst yönetimin gelir
dağılımındaki artışın aynı eksene oturmadığı kanısına
varılmıştır.
Bu aşamaya gelene kadar kaçırılan nokta, %1’lik kesimin
finansal ve fiziksel sermaye üzerinde artan kontrol ve gücünün
değerlendirilmemesidir. Üç nokta ile bu değerlendirme
yapılabilir.
9
İşgücünün gelir payı %66’dan %60’a düşmüştür. Bu paya, üst
düzey yöneticilere ödenen tazminat da dâhildir. Bu
tazminatları hariç tuttuğumuz durumda ise işgücü payında
önemli oranda azalma görülecektir.
Üst kesimin gelirlerinin çoğunluğu sermaye temelli
gelirlerdir. (hisse üzerinden edinilen gelir, temettüler
vs.) 2007 yılında, üst kesim için bu gelir oranı %62’dir.
Bu gelir dağılımındaki sıkıntıyı tetikleyen en önemli
unsur finanstır. 2002–2007 yılları arasında tüm özel
sektör kuruluşlarından edinilen kar oranının %34’ü
finansal sektörlerden elde edilmiştir (Dube, Kaplan; 2012:
2–4).
5. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ SONRASI DEĞİŞİM KANALLARI
Hareketin temsili siyasi sisteme olan inanç kaybından ötürü
sistemin dışında kalarak belli bir baskı yaratmayı hedeflediği
görülmektedir. Bu noktada Wall Street hareketinin etkisi,
yalnızca bu hareketten kaynaklandığı bilinmemekle beraber,
politik etki ve ödeme normlarındaki değişiklikler düzeyinde
olmuştur.
10
Politikada sağladığı etki, Obama’nın eşitsizlik üzerine
eskisinden daha yoğun şekle değinmesinden görülmektedir. Sosyal
bir hareketin politikayı etkilemesi için bilgi akışı kritiktir.
Google’daki arama sonuçları, anketlerden edinilen sonuçlar da
gelir dağılımındaki eşitsizliğin son 20 yıldaki bariz artışını
destekler niteliktedir. Önemli olan, bu sürecin uzun vadeli
politikalarda değişiklik yaratıp yaratmayacağıdır.
İkinci mekanizma ise ödeme normlarında değişiklikler
yaratmaktır. Finansal krizden sonra bile Wall Street prim
oranları yüksek bir düzeyde kalmıştı. Ancak 2011 bitiminde bu
oranlarda önemli bir azalma görülmüştür. Bunu Wall Street
hareketi ile direkt olarak ilişkilendirmek çok doğru
olmayabilir; ancak bu azalmalar, finans yöneticilerinin sosyal
veya politik olarak kabul edilebilir düzeyleri görmelerinin
kanıtı olabilir. Bu hususta önemli olan nokta ise üst kademenin
ödemelerinde üst bir limit oluşturma konusunda nasıl bir
gelişme sağlanacağıdır (Dube, Kaplan; 2012: 4–5).
Ödeme normlarında oluşturulan diğer değişiklerden biri ise
öğrenim kredilerinin daha düşük faiz oranlarıyla konsolide etme
yoluna gidilmesi ve kişinin gelirinin %15’i yerine %10’luk
diliminin borç için temlik altında olması kararlaştırılmasıdır.
Ayrıca finansal hizmetlerin düzenlenmesi ve yönetilmesi
amacıyla tüketiciyi koruma bürosu oluşturulmuştur (White,
2012).
6. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN YAPISI
11
Hareket, çok farklı tepkilerin bir arada dile
getirebildiği, demokratik karar alma olgusuna dayanan,
toplumsal muhalefetin örgütlenmesinde öncü rol oynamış bir
yapıya sahiptir.
Hareketin toplumsal muhalefete verdiği biçim; ortaya konan
taleplerin, belirgin öncüller ya da ideolojik temellere atıf
yapmadan, doğrudan eylem yoluyla ifade edilmeye başlanmasıdır.
Bu yapılanmanın bir sebebi, bugüne kadar örgütlenen eylem
biçimlerinin yeterli etkiyi sağlayamaması ve bu örgütler
içindeki dikey hiyerarşinin üretilecek sözü kısıtlamasıdır.
Diğer bir unsur da eylem araçlarının çeşitlenip iletişim
kanallarının çoğalmasıyla beraber kendi sözünü söylemek
konusunda bireylerin daha etkili olabilmeleridir (Yıldırım,
2012: 238).
Wall Street hareketinin farkı, finans sektörünü odak
noktası yapmasıdır. Daha önce Avrupa’dan doğan hareketlerde,
ulusal devletler, kemer sıkma politikaları, derecelendirme
kuruluşları vs. hedef gösterilmekteydi. %99 adına konuşma
iddiası da bu açıdan muazzam bir çerçeve oluşturdu. Yalın bir
şekilde eşitsizliğe yapılan vurgu, farklı düşünce ve görüşteki
insanları bir araya getirmeyi kolaylaştırdı. Yalnızca ekonomik
eşitsizlikler değil, politik düzenin sermaye kesiminden yana
olan tavrı ve sosyal yapılanmalardaki güç ve kontrol
eşitsizliği de değerlendirilmiştir. Karşı çıktığı noktaları,
desteklediği noktalardan daha iyi tanımlamış bir harekettir.
Belli bir alanın işgali ile hem harekete bir kimlik
12
kazandırılmış hem de hareketin sınırları çizilmiştir. Çünkü
alana yakınlık, hareketin üst limitini oluşturmuştur (Calhoun,
2013: 26–38).
Alan ve işgal organizasyonu ise başarıdaki önemli
etmenlerdendir. Alana her köşeden ulaşım mümkün olmuştur. Günün
herhangi bir saatinde, 24 saat yaşayan bu alanlara katılım
gerçekleştirilebilmiştir. Yeni bir aktivist jenerasyonun
oluşumu sağlanmıştır. Yalnızca bireyler için dönüştürücü bir
etken olmamış; aynı zamanda yeni network oluşumuna da katkı
sağlamıştır (Milkman vd., 2013: 195-197).
Wall Street hareketinin kalbinde, toplu karar almak için
uzlaşma metodu yer almaktadır. Bu metot, hiyerarşik olmayan
yapıların oluşturulması girişimidir. Çalışma grupları da bu
metodun sembolleridir. Bu gruplar herkese açıktır, liderlik
kavramından uzak tutulmaktadır. Karar alıcı mekanizma olarak
Genel Meclis oluşturulmuştur. Katılımcıların kendilerini
hareketin içinde hissetmesini sağlayıp harekete olan
bağlılıklarını sürekli kılmıştır (Maharawal, 2013: 178).
7. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİ İLE DİĞER DİRENİŞ
HAREKETLERİ ARASINDAKİ BAĞLANTILAR
13
Giriş kısmında da değinildiği gibi hareketin başlangıcında
İspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerde küresel ekonomik
krizin yansıması ve krizin faturasının emek kesimine
çıkarılması sonucunda mevcut ekonomik düzene, devletin sermaye
yanlısı politikalarına, sosyal devletin tasfiyesine karşıt
niteliğindeki protestolar ABD’deki eylemlerin de alt yapısını
oluşturur. Ancak eyleme dinamizm katması açısından, üçüncü
dünya ülkelerinin de direniş hareketine eklemlenmesinin ABD’de
bir bütün halinde hareket etme bilincine sağladığı etki
bakımından değerlendirme yapıldığında Arap Baharı’nın Wall
Street hareketinin tetikleyicisi olduğu söylenebilir.
Bu hareketler, toplumsal muhalefetin toplumsal hareketler
eliyle yeniden kurulması ve daha geniş çerçevede siyasal olana
dair kabullerin sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.
(Yıldırım, 2013: 153–154)
Arap Baharı
Eylemin organizasyonu bakımından STK’ların yerini sosyal
paylaşım siteleri almıştır. (Akbıyık, Öztürk; 2012, 1013) Arap
Baharı’nda, ülke içinde uygulanan baskının açığa çıkarılmasında
sosyal medya etkin bir işlev görürken; Wall Street hareketinde,
öncelikli olarak bilgi paylaşımı aracı olarak kullanılıp
ardından organizasyon ve tanıtım amacıyla işlev görmüştür.
Kısa mesajlar, e-postalar, video ve fotoğraf paylaşımları;
sosyal paylaşım siteleri, blog sayfaları ve sosyal medya
araçlarının eylemlerdeki etkinliğini göstermiştir. (Szajkowski,
14
2011:421) İnternetin yaygınlaşması ve sosyal ağlar sayesinde
hareketin dünya ölçeğinde duyurulması mümkün kılınıp
uluslararası bir baskı oluşturulmuştur.
Arap Baharı, dayanışma ve uzun bir dönem boyunca hâkimiyeti
elinde tutan diktatörlerin devrilmesi hedefi etrafında
bütünleşmiş bir yapılanmayla başlamıştı. Hedef birliği ve
dayanışma özellikleriyle de Wall Street hareketine ilham
vermiştir.
Arap ülkelerindeki hâkimiyeti elinde tutan liderlerin
yerini, ABD’de ulusötesi şirketler ve bankalar almıştır. İki
yapılanmada da devlet baskısı, basın ve medyada sansür söz
konusudur. Ancak Wall Street Hareketi, Arap Baharı’na kıyasla
daha sivil bir nitelik taşımaktadır. (Oğan, Babiş; 2011)
Los Indignados
İspanya’daki Indignados oluşumu, Wall Street hareketinin
esinlendiği kaynaklardan biridir. Mayıs 2011’de, ekonomik
krizden ötürü insanların sokaklara çıkıp şehir meydanlarını
işgal etmesiyle başlamış bir süreçtir. Global ekonomik krize,
İspanyol hükümeti ve AB’nin bu çerçevede aldığı önlemlere,
sosyal ve eğitim programlarındaki kesintilere, yüksek işsizlik
oranlarına karşı oluşmuş bir tepkidir. 15M hareketi olarak
adlandırılır. Sosyal medyanın etkin kullanımı, Real Ya ve
Juventud Sin Futuro platformlarının örgütlenmedeki başarısı da
hareketin oluşumunda kritik faktörlerdendir.
15
Meydanlarda toplanan insanlar farklı komiteler oluşturup
eğitim, sağlık, ulusal finans gibi değişik konuları
değerlendirmişlerdir. Meclisler oluşturulup komisyonların
getirdiği öneriler oylamaya sunulmuştur. Önemli kararlar ise
genel mecliste oy birliği ile alınmıştır. Bu organizasyon ağı
Wall Street hareketi tarafından da kullanılmıştır.
Temsil edilemeyenlerin kendileri hakkında karar alan ekonomik
ve sosyal her türlü kesime karşı tepkisi, her iki hareketin de
ortak yanıdır. Wall Street hareketi daha açık uçlu, yeniliklere
açık bir yapıya sahip iken, Indignados hareketi ise meclis
görüşmeleri sonrası belli hedefler, talepler belirlemiştir
(Yıldırım, 2013: 153–154).
Hareketin amacı yalnızca ekonomik ve politik adaletin ve
hesap verilebilirliğin sağlanması değil benzer koşullardaki
insanlarla yatay iletişime geçebilmek ve İspanyol sivil
toplumunun konumunu güçlendirmektir (Castaneda, 2012: 309–319).
Barcelona’da Cataluna Square, Madrid’de Puerta del Sol
meydanlarının işgali de, kamuya açık yerlerin işgali açısından
Indignados hareketinin öncü rolünün göstergesidir.
2001 Arjantin Ayaklanması
16
Yatay örgütlenme modelinin kökleri Wall Street hareketi
veya Arap Baharı’ndan öncesine dayanır. Mücadelenin en önemli
selefi, 2001 yılındaki ekonomik kriz sonucu Arjantin toplumunun
organizasyonudur.
Aralık 2001’de hükümetin yoğun özelleştirme politikası
sonrasında 132 milyar dolarlık borç yüküne girilmiştir.
Bankalardaki hesapların kapatılmasının ardından mali yapının
sürdürülebilirliğini sağlayamama korkusuyla hükümet banka
hesaplarını dondurmuştur. Bu kararın alındığı gün olaylar
patlak vermiştir.
Son yıllardaki işgal hareketlerine yön veren işlemlerden,
mahalle meclisleri oluşturma işlemi bu hareketin sonucudur. Bu
meclislerde temel ihtiyaçlar ve öncelikleri
kararlaştırılmaktadır. Finansal krizi izleyen yıllarda binlerce
mahalle meclisi oluşmuştur. Çalışma grupları vasıtasıyla yasal,
tıbbi, eğitimsel meseleler yönlendirilmiştir.
Arjantin’deki toplumsal hareketle ortaya çıkan bu yatay
örgütlenme modeli, Wall Street hareketinin temelini oluşturur.
Liberty Plaza’daki genel meclis gözlemlendiğinde; karar almada,
önerilerin sunulmasında vs. şebekelenmiş bir organizasyon ağı
görülebilir. Her çalışma grubu da kendi alanıyla ilgili Genel
Meclis’e öneriler sunabilmektedir. Genel Meclis ise hareket
için daha büyük meselelere yoğunlaşmıştır (Sitrin, 2011: 8–11).
8. WALL STREET’İ İŞGAL ET HAREKETİNİN SONRASI
Bu hareketi belli bir organizasyonel yapıyla
şekillendirmek ve daha geniş toplumsal kesimlere yaymak,
17
gelecekte çözüme kavuşturulması gereken iki kritik faktördür
(Milkman vd., 2013: 197) .
‘’Occupy’’ markası altında küreselleşme direnişin sembolü
olmuştur. Sosyal medyanın gücünden yararlanarak bu markanın
uluslararası alanda tanınırlığı kısa sürede sağlandığından
ötürü yapılan her türlü aktivite ‘’Occupy #’’ başlığıyla
bildirilmektedir.
Daha küçük gruplara bölünmesinden ötürü faaliyetlerin
etkisi günümüzde daha az ilgi çekmektedir. Ancak küresel bir
ölçekte işgal hareketi başlığı altında farklı ülkeler ve
şehirlerde yapılanmalar oluşmuştur. Aktivistleri bir araya
getiren organizasyonlar ve oturumlar düzenlenmekte, tartışma
platformları oluşturulmaktadır.
Zucotti Park’taki işgal hareketi sonrasında gündem oluşturan
bir diğer çalışma ise Sandy Kasırgası’ndaki yardım faaliyetleri
olmuştur. Bu aşamada organizasyon, etkin bir çalışma yürüterek
daha geniş bir kesimin desteğini almaya başlamıştır.
Oluşum, ayrıca kendi uluslararası bankasını kurma, kredi
kartını çıkarma, yayın kuruluşları oluşturma gibi
faaliyetlerine de devam etmektedir. occupywallst.org internet
adresinden çalışmalar hakkında bilgi verilmekte, yayınlar
yapılmakta, forumlarda üyelerin bilgi alışverişinde bulunması
sağlanmaktadır.
Oluşumu, dikkat çekiciliği açısından; evrensel düzeyde
etki yaratan sloganları açısından; sosyal medya aracılığıyla
18
ifade özgürlüğünün ve sorgulayabilmenin sağlanması açısından;
geniş bir katılımı sağlayabilmesi açısından; politik
söylemlerde farklılık uyandıracak bir etki yaratması açısından
başarılı sayabiliriz.
Farklı aktivist gruplarla, sendikalarla işbirliğinde
yaşanan sıkıntılar, mevcut temsili siyasal sistemin tamamen
reddedilmesinden ötürü taleplerin iletilmesinde ve hareketin
etkinliğinin arttırılmasında yaşanan başarısızlık da
sürdürülebilirliği sağlama açısından olumsuz etki yaratmıştır.
REFERANSLAR
19
Akbıyık Nihat, Öztürk Musa, ‘’Sivil Toplum ve Sosyal Medya
Perspektifinde Arap Baharı ve Wall Street’i İşgal Et
Eylemleri’’, Turgut Özal Uluslararası Ekonomi ve Siyaset
Kongresi II, 2012, s. 1013
Calhoun Craig, ‘’Occupy Wall Street in Perspective’’, British
Journal of Sociology, 64(1), 2013, s. 26:38
Castaneda Ernesto, ‘’The Indignados of Spain: A Precedent to
Occupy Wall Street’’, Social Movement Studies, 11(3–4), 2012,
s. 309:319
Dube Arindrajit, Kaplan Ethan, ‘’Occupy Wall Street and the
Political Economy of Inequality’’, The Economists’ Voice,
C9(3), 2012, s. 1:7
Maharawal Manisa McCleave, ‘’Occupy Wall Street and A Radical
Politics of Inclusion’’, The Sociological Quarterly, 54(2),
2013, s. 178
Milkman Ruth, Lewis Penny, Luce Stephanie, ‘’The Genie’s out of
the Bottle: Insiders’ Perspectives on Occupy Wall Street’’, The
Sociological Quarterly, 54(2), 2013, s. 194:198
Oğan Sinan, Babiş Gencehan, ‘’Protestoların Bumerang Etkisi:
Tahrir’den Wall Street’e Halk Ayaklanmaları’’, 2011,
http://turksam.org/tr/a2520.html
Piketty Thomas, Saez Emmanuel, ‘’Income Equality in the United
States, 1913–1998’’, Quarterly Journal of Economics, 118(1),
2003, Updated to 2008 at http://emlab.berkeley.edu/users/saez/
20
Sitrin Marina, ‘’Horizontalizm: From Argentina to Wall
Street’’, NACLA Report on the Americas, 2011, s. 8–11
Szajkowski Bogdan, ‘’Social Media Tools And The Arab Revolts’’,
Alternative Politics, 3(3), 2011, s. 421
White Martha C., ‘’Occupy Wall Street, One Year Later: Did It
Make A Difference’’ , 2011,
http://business.time.com/2012/09/17/occupy-wall-street-one-
year-later-did-it- make-a-difference/
Yıldırım Yavuz, ‘’Kent Aracılığı ile Ortak Olanı Kurmak:
Öfkeliler ve İşgal Et Hareketleri’’, Mülkiye Dergisi, 37(1),
2013, s. 153:154
Yıldırım Yavuz, ‘’İşgal Et Hareketi Üzerine’’, Ankara
Üniversitesi SBF Dergisi, 67(1), 2012, s. 238
21
Top Related