The Determination of Symbiotic Effectiveness of Rhizobium Strains Isolated from Wild Chickpeas...

31
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖGRETİM FAKÜLTESİ Dünya'n ı n İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI ve Türkiye'nin Yak ı n Tarihi Ünite 1- 10

Transcript of The Determination of Symbiotic Effectiveness of Rhizobium Strains Isolated from Wild Chickpeas...

ANADOLU ÜNİVERSİTESİAÇIKÖGRETİM FAKÜLTESİ

Dünya'nın

İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİLİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI

ve Türkiye'ninYakın Tarihi

Ünite 1- 10

ve Türkiye'ninYakın Tarihi

Dünya'nın

Yazarlar:Prof.Dr. Ömer KÜRKÇÜOĞLU(Ünite: 1, 4)Prof.Dr. Yavuz SABUNCU(Ünite: 2, 3, 6, 7, 8)Prof.Dr. Sina AKŞİN(Ünite: 5)Doç.Dr. Nadir SUĞUR(Ünite: 4, 9)Yrd.Doç.Dr. A. Nuri YURDUSEV(Ünite: 10)Arş.Gör. Esin YURDUSEV(Ünite: 10)

Editör: Prof.Dr. İhsan GÜNEŞ

T.C. ANADOLU ÜN İVERS İTES İ YAYINLARI NO: 1019

AÇIKÖĞRET İM FAKÜLTES İ YAYINLARI NO: 562

Bu kitabın basım, yayım ve satış haklarıAnadolu Üniversitesine aittir.

"Uzaktan öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.

İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya dabölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt

veya başka şekillerde çoğaltılamaz,basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 1998 by Anadolu University

All rights reserved

No part of this book may be reproducedor stored in a retrieval system, or transmitted

in any form or by any means mechanical, electronic,photocopy, magnetic tape or otherwise, without

permission in writing from the University.

Tasarım: Yrd.Doç.Dr. Kazım SEZGİN

ISBN 975-492-768-5

1. Baskı

Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİWeb-Ofset Tesislerinde 1998 - 1999 Öğretim Yılı İçin

25.000 adet olarak basılmıştır.ESKİŞEHİR, Ekim 1998

iii

İçindekilerÜnite 1II. Dünya Savaşı'ndan Sonra Dünyanın Genel DurumuGiriş 3, İkinci Dünya Savaşı Dönemi (1939-1945) 3, Soğuk Savaş Dönemi (1945-1955) 7, "Soğuk Savaş"ın Çözülmesi Dönemi (1955-1969) 12, "Yumuşama" (Detant)Dönemi (1969-1989) 15

Ünite 2Demokrasinin GelişimiGiriş 29, Avrupa 36

Ünite 3Sosyalizmin Yayılması ve ÇöküşüSosyalizmin Yayılması ve Çöküşü 45, Sosyalist Dünya Sistemi 55, Az Gelişmiş Ül-keler ve Sosyalizm 56

Ünite 4Yeni Dünya Düzeni Arayışları: KüreselleşmeGiriş 63, Dönemin Başlıca Gelişmeleri 64, Küreselleşme 69, Küreselleşme Nedir?69, Küreselleşme Üzerine Teorik Yaklaşımlar 71, 1980'li ve 1990'lı Yıllarda Küre-selleşme: Tek Kutupluluk, Liberalizmin Yükselişi ve Ulus-Devlet Sorunu 79

Ünite 5Demokrat Parti Dönemiİnönü Çok Partili Dizgeyi Kuruyor 87, Demokrat Parti Dönemi 94

Ünite 6Türkiye'de "Çoğulcu Demokrasi" Denemesi: 1961-197127 Mayıs Rejimi 111, Yeni Anayasanın Yapılışı 112, 1961 Anayasasının Getirdik-leri 114, 1961 Seçimleri ve Anayasal Rejime Geçiş 115, 1965 Seçimleri ve Tek Ba-şına AP İktidarı (1965-1971) 116, Sol'da İlk Adımlar 117, CHP'de Yenilenme: "Or-tanın Solu" Hareketi 118, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinden (CKMP) Milli-yetçi Hareket Partisine (MHP) 119, İşçi ve Öğrenci Hareketleri 120

Ünite 7Bunalımlı Yıllar (1971-1980)12 Mart Dönemi: 1971-1973 125, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve 12 Mart Rejiminin So-nu 128, 1973 Seçimleri ve Demokrasiye Dönüş 129, "Milliyetçi Cephe" Kuruluyor131, Ekonomik Kriz Kapıyı Çalıyor 132, CHP-Bağımmsızlar Hükümeti ve AskeriDarbeye Giden Yol 132

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

Ünite 8Türkiye'de Yeniden Yapılanma 1980-199512 Eylül Rejimi 139, Yeni Anayasanın Yapılması 140, Yeni Anayasanın Getirdik-leri 142, "Geçiş" Dönemi 143, "Eski" Siyasetçilerin Dönüşü 146, 1987 Seçimleri veSonrası 147, 1991 Seçimleri ve DYP-SHP Koalisyonu 148, 1995 Seçimleri: Oylar-daki "Dağılma" 150, Türkiye'nin Kronik Sorunlarından: İnsan Hakları ve Terör 151

Ünite 9Türkiye'de Sosyal ve Ekonomik DeğişmelerGiriş 157, Tek Parti Döneminden Devralınan Siyasal, Ekonomik ve ToplumsalMiras157, 1950-1960 Dönemi: DP'li Yıllar ve Türkiye'de Yeni bir Ekonomi Politi-ka Uygulaması 159, İthal İkameci Sanayileşme Dönemi: 1960-1980 161, 1980 Yılı veSonrası: İhraç İkameci Sanayileşme Dönemi 164

Ünite 10Türkiye ve Komşularıyla İlişkileriGiriş 173, Türkiye-Suriye İlişkileri 175, Türkiye-İran İlişkileri 178, Türkiye-Irakİlişkileri 181, Türkiye ile Yunanistan ve Bulgaristan İlişkileri 182, Türkiye'nin Rusyave Bağımsız Devletler Topluluğu İle İlişkileri 189

iv

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

Başlarkenİçinde yaşamakta olduğumuz ve sonuna yaklaştığımız XX. yüzyıl, insanlık tarihin-de birçok açıdan dönüm noktası olmuştur. Bu yüzyılın ilk yarısında yaşanan ikidünya savaşı, uluslararası siyasal düzeni kökünden sarsmış ve yeni yapılanmalarayol açmıştır. Özellikle, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda imparatorlukların sonaererek yerlerini ulusal devletlere bırakması, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminde iseirili-ufaklı birçok devletin ideolojik gerekçelerle Amerika Birleşik Devletleri ile Sov-yetler Birliği'nin çevresinde toplanması bu yüzyılın en temel özelliklerinden yalnız-ca bir kaçıdır.

Bilindiği gibi, yakın dünya tarihi Batı ve Doğu Blokları arasında yaşanan rekabetegöre şekillenmiştir. Ancak, on yıl önce Doğu Bloku'nun çökmesi ve bunun sonucun-da İkinci Dünya Savaşı sonrasında şekillenen uluslararası siyasal düzenin varlık ne-denini yitirmesi, yeni bir dünya düzeni arayışını gündeme getirmiştir.

XX. yüzyılda dünyanın yaşadığı bu olağanüstü gelişmeler, Türkiye'nin geçirdiğideğişimle örtüşmüştür. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde ulusal egemenliğedayalı tam bağımsız yeni bir Türk Devleti'nin kurulması bu yüzyılın en önemli olay-larından biridir.

Türkiye, 1945'ten sonra uluslararası sistemden derin bir şekilde etkilenmiş ve siyasi,sosyal ve ekonomik yapısı buna göre şekillenmiştir. 1960'tan sonra yaşanan politikgelişmeler, Türkiye'yi zaman zaman bunalımlara sürüklemiştir.

Biz bu ders kapsamında yakın dönemde dünyada ve Türkiye'de yaşanan olayları veyeni düzen arayışlarını genel çizgileriyle inceleyeceğiz.

Kuşkusuz, bu çalışma uzaktan öğretim yöntemine göre hazırlandığı için, üslup vebiçim açısından diğer kitaplardan farklıdır. Bu nedenle çalışırken şu uyarıları gözö-nünde bulundurmanız gerekir.

• Üniteler arasında bağlantı kurarak okuyunuz.• Yanınızda bir atlas bulundurunuz.• Olaylarda birinci derecede rol alan kişilerin yaşam öykülerini yakınınızda

bulunan bir ansiklopediden öğreniniz.• Üniteler içinde sorulan soruları dikkatlice yanıtlayınız.• Her ünitenin başında amaçlar, içindekiler ve üniteye ilişkin öneriler vardır.

Bunları mutlaka okuyun ve üzerinde düşünün. Zira, bunlar sizin konuyla ilişkikurmanızı sağlayacak ve bazı konulara dikkatinizi yoğunlaştıracaktır.

Sizlere sağlık ve başarılı bir yaşam diliyorum.Editör

Prof.Dr.İhsan GÜNEŞ

v

Amaçlar

Bu üniteyi çalıştıktan sonra;• 2.Dünya Savaşı'nın nedenleri hakkında kısaca bilgi edinecek,• Savaşın evrelerini ve müttefik devletlerin zafere nasıl ulaştıkları-

nı kavrayacak,• Savaştan sonra batı ve doğu bloklarının oluşmasını ve blokla-

rarası soğuk savaşın genel özelliklerini algılayacak,• Soğuk savaşın çözülmesini ve bu olayın uluslararası ilişkilere

yansımasını görebilecek,• Bloklararası yumuşamanın dünyadaki etkisini ve ülkelerarası

sorunların çözülmesini öğreneceksiniz.

İçindekiler

• Giriş• İkinci Dünya Savaşı Dönemi (1939-1945)• Soğuk Savaş Dönemi (1945-1955)• "Soğuk Savaş"ın Çözülmesi Dönemi (1955-1969)• "Yumuşama" (Detant) Dönemi (1969-1989)• Özet

ÜNİTE

1II.Dünya Savaşı'ndan SonraDünyanın Genel Durumu

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

• Değerlendirme Soruları• Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

Çalışma Önerileri

• 2. Dünya Savaşı'nın dünyanın yaşadığı en büyük felaketlerdenbiri olduğunu unutmayınız.

• 2. Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası ilişkilerde yaşanan ge-lişmelerin Türkiye'yi nasıl etkilediğini araştırınız.

• Daha geniş bilgi edinmek istiyorsanız "20. Yüzyıl Siyasi Tarihi(1914-1995)" adlı kitabın ilgili bölümlerini okuyunuz.

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

1. Giriş1989'dan sonra Dünya'nın yeni bir döneme girdiğinden, "Yeni Dünya Düzeni"ndensöz edilmektedir. 1989'da sona eren düzen, büyük ölçüde İkinci Dünya Savaşı tara-fından belirlenmişti. Yani, ABD ve Sovyetler Birliği'nin (iki süper gücün) liderliğin-deki bir dünya. Elbette, sözkonusu 50 yılın içinde birtakım değişiklikler olmuş, bazıyeni güç merkezleri de ortaya çıkmıştı. Hatta, "iki-kutupluluk" yerine "çok-kutuplu-luk"tan söz edilebildiği dönemler de olmuştu. Ancak, bu 50 yılın sonunda bile, hiçolmazsa askeri açıdan yine de ABD ve SSCB en çok sözü geçen iki devlet olarak dö-neme "iki-kutuplu" dedirtebiliyordu.

Bu yapı nasıl ortaya çıktı? Hangi gelişmeleri gösterdi? Bu bölümde cevaplandırma-ya çalışacağımız sözkonusu sorular önce İkinci Dünya Savaşı'nı ele almamızı gerek-tirmektedir.

2. İkinci Dünya Savaşı Dönemi (1939-1945)İki-kutuplu bir Dünya'nın ortaya çıkması İkinci Dünya Savaşı'nın sonucudur. An-cak, tarihte her olayın nedenini genellikle bir önceki olayda bulabilmemize uygunbiçimde, ABD ve SSCB'nin liderliğinin ipuçlarını daha Birinci Dünya Savaşı'nda bilegörebiliriz. Gerçekten de, 1917'de Rusya'da Sovyet Devrimi olurken, aynı yılABD'nin de Dünya Savaşı'na katılması geleceğin dünyasının bu iki ülkenin liderli-ğinde biçimleneceğini adeta önceden haber veriyordu.

Birinci Dünya Savaşı, bu iki ülkeden birinin (Rusya'nın) Savaş'tan çıkması, ötekininise girmesi sonucu olarak kısa süre içinde bittiğinde, görünüşte Avrupa yine ulusla-rarası ilişkilerin merkezi konumundaydı.

Galip devletlerdeki genel istek, başta Almanya olmak üzere Savaş'tan sorumlu gör-dükleri yenik ülkelere cezalandırıcı hükümler taşıyan barış antlaşmalarını biran ön-ce imzalatmaktı. Böylece barış döneminin kurulacağına inanılıyordu.

Bu düşüncelerle 18 Ocak 1919'da Barış Konferansı Paris'te toplandı. Ancak, yenikülkeler Konferans'a çağrılmamıştı. Konferans'ta galip devletlerin önde gelenleriolarak ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya ağırlıklı bir konumdaydı. Bu beş ül-ke içinde de özellikle ilk üçü konferansa hakimdi. Ancak, savaşın kazanılmasındabelirleyici olmasına rağmen, barışın elde edilmesinde ABD geri plana kaymaktaydı.Çünkü, konferansda ABD'ni temsil eden Başkan Wilson, özellikle uluslararası teşki-latlanma konusu üzerinde duruyor, öteki konulardaki karmaşık Avrupa çekişmele-rine ise uzaktan bakmakla yetiniyordu.

Yine de, Avrupa-dışı bir güç olarak ABD'nin konferanstaki ağırlıklı varlığı, artıkAvrupa'nın dünyayı tek başına yönetemediğini ve hatta kendi iç sorunlarını bile dı-şarıdan yardım almadan çözemediğini gözler önüne seriyordu.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 3

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda imzalanan barış antlaşmaları nelerdir?

Böyle bir ortam içinde öncelikle Almanya ile barış antlaşması konusu ele alındı. 28Haziran 1919'da Versailles'de Almanya'ya barış antlaşması imzalatıldı.

Daha sonra, Avusturya'yla 10 Eylül 1919'da St. Germain Antlaşması, Bulgaristan'la27 Kasım 1919'da Neuilly Antlaşması, Macaristan'la 4 Haziran 1920'de Trianon Ant-laşması, Osmanlı Devleti'yle de 10 Ağustos 1920'de Sevres Antlaşması imzalandı.

Anadolu'da Atatürk'ün önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı sonunda iki tarafıneşit biçimde müzakere ederek imzalayacakları 24 Temmuz 1923 tarihli LausanneAntlaşması dışındaki bütün bu belgeler barış getirmekten uzaktı. Hepsi de yenenle-rin yenilenlere müzakere bile olmaksızın ağır şartları zorla kabul ettirdiği sözde ba-rış antlaşmalarıydı. O nedenle de, yenik ülkelerde güvensizlik ve tepki yaratacaktı.

Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda imzalanan barış antlaşmalarının uluslararasıilişkileri nasıl etkilediğini tartışınız.

Öte yandan, Doğu Avrupa barışının zayıflığı barış antlaşmalarının başka bir yeter-sizliğiydi. Küçük birçok devletin doğması, azınlık sorunları vb. yaratmıştı. Üstelik,Sovyet Devrimi nedeniyle Batı'da kaygı ve güvensizlik yaratmış bulunan Rusya'nınDoğu Avrupa'daki düzenlemenin dışında kalmış olması da başlıbaşına bir zayıflıkkaynağı doğurmuştu.

ABD'nin de Savaş'tan sonra kendi iç sorunlarına dönmesi bu ağır antlaşmaların işle-mesini güçleştirecektir. Savaşı ABD'nin girmesiyle kazanabilmiş ve ağır barış ant-laşmalarını ABD'nin varlığıyla imzalatabilmiş Avrupa'nın, ABD olmaksızın "barış"ısürdürebilmesi beklenemezdi. Nitekim, yaklaşık 20 yıl sonra birincisinden daha dabüyük bir Dünya Savaşı'nın çıkması kaçınılmaz olacaktır.

Gerçekten de, 1923-1929 arasındaki bir "nisbi barış dönemi"nden sonra dünya arkaarkaya gelen bunalımlara sürüklenmiştir.

Burada, ABD'nin önemi yeniden ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, "nisbi barış dönemi"önemli ölçüde ABD'nin Avrupa'ya açtığı krediler sayesinde yaşanmış, bunalımlardönemi de önce ABD'nde ortaya çıkan iktisadi çöküntünün ardından gelmiştir.

İşte böyle bir ortamda, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanmış antlaşmalaramilliyetçi tepkiler daha da güçlenmiştir. Esasen Faşizm ve Nazizm gibi ideolojileriişbaşına getirmiş olan bu tepkiler dünyayı kaçınılmaz bir felakete sürükleyecektir.

İkinci Dünya Savaşı'nın nedenleri hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsa-nız "20.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995)" adlı kitabın ilgili bölümlerini okuyu-nuz.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U4

?

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

Nihayet, 1 Eylül 1939 günü Almanya'nın Polonya'ya saldırısıyla İkinci Dünya Sava-şı başlamıştır.

İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı'na oranla çok daha yaygın biçimde dün-yayı etkileyecektir. Daha çok sayıdaki ülke savaşın tarafları arasında yer alacaktır.İkinci Dünya Savaşı tam anlamıyla bir "Dünya Savaşı" olmuştur.

Askeri teknolojideki gelişmeler sonucu yıkım gücü yüksek silahların (özellikleatom bombasının) kullanılması, İkinci Dünya Savaşı'nın her alandaki etkilerini o öl-çüde daha da derinleştirecektir.

Savaş, "Mihver"in (Almanya ve müttefiklerinin) üstünlüğüyle geçen 1939-1941 dö-nemi, "Müttefikler"in (ABD ve müttefiklerinin) durumu dengeye kavuşturdukları1941-1943 dönemi ve "Müttefikler"in üstünlüğü ele geçirdikleri 1943-1945 dönemiolmak üzere üç evreden oluşmaktadır.

Burada savaş gelişmelerini ayrıntılı olarak incelemeyeceğiz. "İki-kutuplu" bir dün-yanın doğması bakımından önemli olan gelişmeler üzerinde durmakla yetineceğiz.

2.Dünya Savaşı sırasında SSCB ile müttefik devletler arasında yaşanan sorunlaruluslararası ilişkileri nasıl etkilemiştir?

Esasen, savaşın ilk döneminde Almanya üstünken, gücünü önemli ölçüde 23 Ağus-tos 1939'da SSCB'yle imzaladığı Saldırmazlık Paktı'na dayandırmıştı. 1941 yılınınbir dönüm noktası oluşturması yine SSCB ve ABD'yle ilgiliydi. Şöyle ki, o yılın 22Haziranında Almanya SSCB'ne saldıracak, 7 Aralık'ta da Japonya'nın Pearl Harbo-ur baskını üzerine ABD savaşa girecektir.

Birinci Dünya Savaşı'nda ABD ile SSCB müttefik durumunda değilken şimdi bu ikiülke aynı cephede yer almış oluyordu. İkinci Dünya Savaşı birçok yıkıma yol açar-ken, bir süredir görüntüden ibaret olan Avrupa odaklı uluslararası sisteme de sondarbeyi indiriyordu.

Esasen, ABD daha İkinci Dünya Savaşı'na girmeden de önce, Haziran 1941'de Al-manya'nın Sovyetler Birliği'ne savaş açması üzerine uluslararası sistemdeki yeniyapılanmayı haber veren bir adım atmıştı: ABD Başkanı Roosevelt, Alman-Sovyetsavaşının çıkması üzerine, yeni durumu İngiltere Başkanı Churchill'le görüşmek is-tedi. 9 Ağustos'da iki lider Newfoundland'da biraraya geldiler. 14 Ağustos'a kadarsüren görüşmelerin sonunda yayınlanan ve "Atlantik Yasası" (Atlantic Charter) adıverilen bildiride, başta özgürlük ve demokrasi olmak üzere ulusal politikalarının te-mel ilkelerini açıkladılar. Bu ilkeler daha sonra kurulacak Birleşmiş Milletler'in te-melini oluşturacaktır.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 5

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

ABD'nin savaşa girmesi üzerine de, iki devletin arasında yapılacak işbirliğini gö-rüşmek üzere Churchill 22 Aralık 1941'de Washington'a gitti. Roosevelt-Churchillgörüşmelerinin ardından, 1 Ocak 1942'de "Birleşmiş Milletler Demeci" yayınlandı.Böylece, Birleşmiş Milletler için önemli bir adım daha atılmış oluyordu.

Öte yandan ise, şimdi Batı'lılarla müttefik durumunda olmasına rağmen SSCB'yleileride yolların ayrılmasına giden gelişmeler de kendini göstermeye başlamıştı.

1943 başında Almanya'nın Stalingrad'da SSCB kuvvetleri önünde yenilmesi üzeri-ne savaşın üçüncü dönemine girilmişti. Sovyet askeri başarıları ortaya çıktıkça müt-tefikler arasındaki ilişkilerde birtakım pürüzler doğmaya başladı. Esasen, ABD'ninsavaşa katılmasından sonra SSCB'nin en fazla ısrarlı olduğu nokta Batı'lıların Al-manya'ya karşı ikinci bir cephe açarak kendi üzerindeki Alman baskısını hafifletme-leriydi. Müttefiklerarası konferansların tartıştığı temel konu da buydu.

SSCB ikinci cephenin açılması geciktikçe bunu Batı'nın kendisini Almanya karşısın-da yıpratmaya yönelik bir oyunu olarak görmeye başlamıştı.

Oysa, ikinci cephenin nereden açılacağı konusu bile taraflar arasındaki ayrılığı ser-gilemekteydi. "Mihver"in çekilmekte olduğu Balkanlar ve Orta Avrupa'da "milli-yetçiler" ve "komünistler" arasında çekişme başlamıştı. Churchill, "komünist" ege-menliği altına düşmesinden kaygılandığı Balkanlar'a SSCB'nden önce girmek ama-cıyla, ikinci cephenin burada açılmasını istiyordu.

Elbette, SSCB de ikinci cephenin Balkanlar'da açılması fikrinden hoşlanmıyordu.Önceleri bu fikre açıkça karşı çıkmayan SSCB, savaş gelişmeleri lehine dönünce tav-rını belli etmeye başladı. SSCB'yle yakınlığa özellikle önem veren ABD ise bu du-rumda İngiltere'ye gerekli desteği sağlamaktan kaçınmaktaydı.

Churchill ikinci cephenin Balkanlar'da açılması fikrini kabul ettiremeyince, Sovyet-ler Birliği'ne bu bölgede nüfuz bölgeleri paylaşımı önerisinde bulundu. Bu öneriyiSSCB ilke olarak kabul etmekle birlikte ABD'nin de görüşünün alınmasını istedi.ABD ise sert tepki gösterdi. Bu durumda Churchill'in önerisi suya düştü.

İkinci cephe, sonunda 6 Haziran 1944'te Fransa'nın Normandiya kıyılarından açıldı.Normandiya çıkarmasının başarılı olması üzerine Sovyetler Birliği de 23 Haziran'dagenel bir taarruza girişmişti. Böylece Almanya iki cepheden sıkıştırılmıştı.

Nihayet, 7 Mayıs 1945'te Almanya Reims'de bulunan ABD'li General Eisenhower'inkarargahında teslim belgesini imzaladı.

Avrupa'dakine benzer bir sıkıntı da Uzak Doğu'da doğmuştu. SSCB, müttefiklera-rası konferanslarda alınan karar gereğince Uzak Doğu savaşına girmesi gerekirkenbunu geciktirmekteydi. Nihayet ABD'nin 6 Ağustos'da Hiroshima üzerinde atombombasını kullanmasının ardından SSCB de 8 Ağustos'da Japonya'ya savaş ilan ettive hemen Mançurya'yı ve 38. enlemin kuzeyindeki Kore topraklarını işgale başladı.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U6

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

Esasen, Japonya 9 Ağustos'da Nagasaki'ye atom bombası atılması üzerine barış iste-mişti. Nitekim, Japonya teslim belgesini 2 Eylül'de Tokyo'da ABD'nin Missourizırhlısında imzaladı.

Böylece İkinci Dünya Savaşı sona erdi.

3. "Soğuk Savaş Dönemi" (1945-1955)

3.1. Küresel Gelişmeler

Savaş içindeki bu sürtüşmelere rağmen şimdi yeni bir dönemin doğduğuna özellik-le ABD'nde umutla bakılmaktaydı.

Birleşmiş Milletler nasıl ve niçin kurulmuştur?

Savaş sırasındaki Müttefiklerarası konferanslarda Birleşmiş Milletler fikri daha dageliştirilmişti. 28 Kasım- 1 Aralık 1943'te Roosevelt, Churchill ve Sovyet lideri Stalinarasında Tahran'da yapılan konferansda, savaş sonrası barış düzeninin korunmasıiçin bir uluslararası teşkilat kurulması fikri bütün taraflarca kabul edilmişti. Üç liderarasında 4-11 Şubat 1945'te Yalta'da yapılan konferansta da Birleşmiş Milletler'le il-gili olarak "veto" ve "üyelik" konuları ele alındı. Güvenlik Konseyi'nin sürekli üyele-ri için "veto" ilkesi kabul edildi. Ayrıca, 1 Mart 1945'e kadar ortak düşmana savaşilan etmiş ülkelerin Birleşmiş Milletler'e üye olarak kabulü benimsendi.

Bu şekilde savaş içinde hazırlıkları tamamlanan Birleşmiş Milletler San Francis-co'da yapılan toplantının sonunda Haziran 1945'te kuruldu. Artık İkinci Dünya Sa-vaşı gibi yeni bir felaketin önleneceği, uyuşmazlıkların Birleşmiş Milletler'ce çözü-leceği ve böylece sürekli barışa ulaşılacağı umuluyordu.

Ancak, aslında daha savaş sırasında -müttefik oldukları halde- SSCB ve Batı'lılararasında çıkan görüş ayrılıkları bu umutların gerçekleşemeyeceğinin habercisiydi.

Gerçekten de, savaştan sonra SSCB ile Batı'lılar arasındaki -temeli 1917 Sovyet Dev-rimi'ne dayanan- güvensizlik, özellikle Almanya ve Doğu Avrupa'nın geleceği ko-nularındaki derin görüş ayrılığından dolayı bunalım boyutlarına ulaşacaktır.

2. Dünya Savaşı sonucunda meydana gelen uluslararası sistemi nasıldı?

İkinci Dünya Savaşı, Avrupa odaklı uluslararası sistemi sona erdirmişti. ABD veSSCB'nin, yani birincisi Avrupa'lı olmayan, ikincisi ise ancak kısmen Avrupa'lı olaniki ülkenin belirleyici duruma geldiği görülüyordu. Cenevre'deki Milletler Cemiye-ti'nden sonra Birleşmiş Milletler'in merkezinin New York olması da uluslararası

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 7

?

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

alandaki belirleyicilik rolünün Avrupa'nın elinden çıktığının göstergesi sayılabilir-di.

Yukarıda değinilen konularda çıkan görüş ayrılıklarından dolayı Birinci Dünya Sa-vaşı'ndan önceki bloklaşmadan farklı iki-kutuplu bir dünya doğdu. İki-kutupludünya'nın temel özelliği, ideolojik ayrılığa dayalı olmasıydı. Ülkeler, İkinci DünyaSavaşı'nın "gerçek galipleri" sayılabilecek ABD ve SSCB'nin liderliğinde, biri "BatıBloku", diğeri "Doğu Bloku" olmak üzere iki kampa ayrıldılar.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra "sürekli barış"a ulaşılacağı umulurken, iki yıl içindegergin bir ortama varılmıştı. Bu gerginlik dolu ortam, silaha başvurulmadan, yanisıcak çatışmaya dönüşmeden yapılan bir savaş, bir "soğuk savaş" dönemiydi.

Birinci Dünya Savaşı sonrasından farklı olarak genel bir barış konferansının toplan-ması mümkün olamayacaktır. 1919'daki Paris Barış Konferansı barış getirmemişti.Şimdi yapılması gereken ise 1919'dan dersler çıkarmak suretiyle, savaş içindekimüttefiklerarası konferanslarda da esasları belirlenen gerçek bir barış düzenini kur-mak olmalıydı.

10 Şubat 1947'de İkinci Dünya Savaşı'nın yenik devletlerinden beşi (İtalya, Roman-ya, Bulgaristan, Macaristan ve Finlandiya) ile Paris'te barış antlaşmaları yapıldı. Bi-rinci Dünya Savaşı sonunda Paris'te yapılan Konferans ve ardından imzalanan ant-laşmalara oranla bu defakiler müzakerelere yenik ülkelerin de alınması ve dahaılımlı hükümlere varılması bakımlarından umut verici sayılabilirdi. Japonya'yla da8 Eylül 1951'de San Francisco'da barış antlaşması imzalandı. Ancak, 1919 düzenle-mesinin kilit ülkesi Almanya'yla bu defa antlaşma yapılamadı.

Soğuk Savaş Dönemi Türkiye'nin dış politikasını nasıl etkilemiştir? Tartışınız.

İran, Türkiye ve Yunan İç Savaşı gibi konularda Batı'lılarla Sovyetler Birliği arasın-daki ilişkilerin gerginleşmesinin daha da olumsuzlaştırdığı bir ortamda, Almanyasorununda varolan ayrılık iyice kökleşti.

Esasen, Almanya iki taraf arasındaki bölünmeyi simgeleştiriyordu. Almanya'nınbatısı Batı'lıların, doğusu ise Sovyetler Birliği'nen denetimindeydi. Bu bölünmüş-lük, Doğu Almanya toprakları içinde kalan Berlin'de de geçerliydi.

Mart 1948'de SSCB Batı Berlin'le Batı Almanya arasındaki ulaşımı kesince "BerlinBunalımı" doğdu. Bu durumda Mayıs 1949'da Federal Alman Cumhuriyeti'nin (BatıAlmanya), Ekim 1949'da da Demokratik Alman Cumhuriyeti'nin (Doğu Almanya)kurulması ve Berlin'in de aynı biçimde ikiya ayrılması şaşırtıcı olmadı.Bu şekilde simgeleşen Doğu-Batı bloklaşması başka gelişmelerle de pekişecektir.

Doğu ve Orta Avrupa'da sosyalist rejimlerin kurulmasını sağlayan SSCB, Doğu Blo-ku içinde ideolojik işbirliğine yönelik COMİNFORM, iktisadi işbirliğine yönelikCOMECON ve askeri işbirliğine yönelik VARŞOVA PAKTI gibi kuruluşlarla safla-

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U8

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

rını güçlendirirken, ABD de Truman Doktrini, Marshall Planı ve NATO'yla Batı Blo-ku'nu perçinliyordu.

Böylece, şimdi kendisi de atom silahına sahip olan SSCB'de başını çektiği Doğu Blo-ku ile ABD'nin liderliğindeki Batı Bloku arasında "nükleer denge"ye (dehşet denge-si) dayalı bir "Soğuk Savaş" yaşanmaktaydı.

3.2. Bölgesel Gelişmeler

3.2.1. Uzak Doğu Gelişmeleri

Bloklararası soğuk savaş Uzakdoğu'yu nasıl etkilemiştir? Sonuçları neler olmuş-tur?

Avrupa başta olmak üzere dünyanın genelinde egemen olan bu soğuk savaş ortamıUzak Doğu'da sıcak çatışmaya da yol açtı.

Çin'de Mao Tse-tung liderliğindeki "komünistler" ile Chiang Kai-shek önderliğin-deki "milliyetçiler" arasındaki mücadele, ortak düşman Japonya'nın 1945'te yenil-mesiyle şiddetlenmişti. Bu mücadelenin sonunda Mao Tse-tung 1949'da iktidarı elegeçirerek Çin Halk Cumhuriyeti'ni kurmuştu. Mao, iktidara gelmesinde kendisinebüyük destek veren Sovyetler Birliği'yle daha da yakınlaşmış ve 1950'de bu ülkeyleittifak da imzalamıştı.

Böylece, Doğu Bloku yeni ve büyük bir müttefik daha kazanmış ve iki-kutuplulukUzak Doğu'ya da ulaşmıştı.

İkinci Dünya Savaşı'nda SSCB ile ABD arasında Kore nedeniyle çıkan sürtüşmeninsonunda, Soğuk Savaş'ın oluşma döneminde görüş ayrılıkları iyice pekişmiş ve Ma-yıs 1948'de Güney Kore Cumhuriyeti'nin, Eylül 1948'de de Kore Halk Cumhuriye-ti'nin (Kuzey Kore'nin) kurulmasıyla bu ülke de ikiye bölünmüştü.

Kuzey Kore, SSCB ve Çin'den aldığı desteğe dayanarak 25 Haziran 1950'de GüneyKore'ye karşı saldırıya geçti. ABD de Birleşmiş Milletler'i devreye sokarak GüneyKore'ye yardım edilmesini sağladı.

1953'te sona eren savaş iki Kore arasındaki sınırda (38. enlem) harhangi bir değişik-lik yaratmadı.

Böylece, iki-kutupluluk daha da güçlendi. İki-kutupluluğun genel bir savaşı önle-diği, ancak bölgesel savaşlara ise engel olamadığı, hatta yol açtığı, ancak yine de da-ha öteye gidilmesine izin vermediği ortaya çıkıyordu.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 9

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

Bu çerçevede, Güneydoğu Asya'da Hindiçini'de Fransa'nın tekrar buradaki sömür-geciliğine dönmek çabaları nedeniyle çıkan savaş da 1954'te sona erdi. Fransa buradan çekilmek zorunda kalıyor, Vietnam da 17. enlem çizgisinde ikiye bölünüyordu.Böylece, Almanya ve Kore'den sonra Vietnam da ikiye ayrılmış oluyordu. Fran-sa'nın bölgeden çekilmesinden sonra bir yandan SSCB ve Çin'in, öte yandan ise Gü-ney Vietnam'daki varlığıyla ve ikili ve Güneydoğu Asya Antlaşma Teşkilatı (SEA-TO) gibi çok-taraflı ittifaklarla ABD'nin, burada da iki-kutupluluğu yerleştirdiklerigörülüyordu.

3.2.2. Orta Doğu Gelişmeleri

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere ve Fransa Orta Doğu'daki varlıklarını sür-dürmenin daha da güçleştiğini görmüşlerdi. Esasen, sömürgeciliğin tasfiyesi (de-colonization) sürecine uygun olarak, bu iki ülke Orta Doğu'da kendilerinin "veka-let" (mandat) yönetimi altındaki topraklara bağımsızlık yolunu açmak zorunda kal-mışlardı. Şimdi güçleri daha da azalmış bulunan İngiltere ve Fransa, hızlanan bu sü-reç karşısında bölgedeki varlıklarını -hiç olmazsa bazı ayrıcalıklar vb. biçiminde-korumakta iyice zorlanıyorlardı.

Ortadoğu'da İsrail Devleti nasıl kurulmuştur?

Öte yandan, İngiltere savaştan sonra Filistin konusunda Yahudi çevrelerinin artanbaskısıyla da karşı karşıyaydı. Yahudilere 1917 Balfour Bildirisi'yle verdiği "ulusalyurt" sözünü yerine getirmesi de İngiltere için hayli güçleşmişti.

Bu durumda, İngiltere ABD'ni Orta Doğu'ya çekmeye çalıştı. Bu dönemde ABD'ninuluslararası alanda artan etkinliği, Yahudi çevrelerinin ABD nezdinde yoğunlaşançabaları ve esasen ABD'nin Orta Doğu'ya karşı özellikle iktisadi nedenle (petrol do-layısıyla) İkinci Dünya Savaşı'ndan önce başlayan ilgisi de kolaylaştırıcı rol oynadı.

Bu ortamda, Birleşmiş Milletler'in 1947 yılında Filistin için aldığı taksim kararınınardından 1948'de İsrail devletinin kurulması şaşırtıcı olmadı.

Arap ülkeleri ise buna savaşla karşılık verdiler. Ancak, 1948-1949 Savaşı'nın sonun-da İsrail'in daha da genişlediği, Filistin topraklarının bir bölümünün de Mısır ve Ür-dün'ün eline geçtiği görüldü. Böylece, Orta Doğu bölgesinde yeni sorunlar ortayaçıkmış oluyordu.

ABD, İsrail'le olan yakınlığı nedeniyle Orta Doğu'ya daha da yerleşmekteydi.

Özellikle İngiltere ise, hala Orta Doğu'daki varlığını sürdürmeye çalışıyordu. Buamaçla özellikle Mısır'ı içine alacak çok taraflı bir bölgesel ittifakın oluşturulmasınıistiyordu.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U10

?

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

ABD ve SSCB arasında yaşanan mücadele Ortadoğu ülkelerini nasıl etkilemiş-tir?

Ancak, İsrail nedeniyle Batı'ya tepkilerin yoğun olduğu böyle bir ortamda sözkonu-su girişim başarısız kaldı. Üstelik 1952 yılında Mısır'da bir askeri ihtilal oldu. Yeniyönetimin güçlü adamı Nasır yalnız kendi ülkesinde değil, bütün Arap dünyasındaBatı-aleyhtarlığının simgesi haline gelmekteydi.

Görüldüğü gibi, 1945-1955 döneminde Orta Doğu'da henüz iki-kutupluluk sözko-nusu değildir. Ancak, iki-kutupluluğun özüne uygun bir yapılanma da yavaş yavaşortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, bir yandan ABD bölgeye gitgide yerleşmekte, öte yan-dan da SSCB'nin etkinlik kazanması için uygun bir ortam doğmaktadır.Nitekim, yeniden canlandırılan bölgesel pakt fikri 1955 yılında Türkiye ve Irak ara-sında Bağdat Paktı'nın imzalanmasıyla sonuçlanacak, bu durum ise Batı-aleyhtarlı-ğının daha da şiddetlenmesine yol açacaktır. Bu ortam içinde de Sovyetler Birli-ği'nin başta Mısır olmak üzere bazı Arap ülkeleriyle yakınlığının arttığı görülecek-tir.

Böylece, dönemin başında değilse bile sonunda Orta Doğu'da da -ideolojik bakım-dan olmasa da- bölünme meydana gelmişti. Önce ABD, sonra SSCB Orta Doğu'yada yerleşmişti.

3.2.3. Güney Asya Gelişmeleri

İngiltere'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra eski gücünü yitirdiğini gösteren birgelişme de Güney Asya'da yaşandı. XVIII. yüzyıldan beri İngiliz İmparatorlu-ğu'nun kilit noktasında bulunan Hindistan, Savaş ertesinde Gandi'nin önderliğindeyoğunlaşan mücadelenin sonunda 1947 yılında bağımsızlığını kazandı.

Eski Hindistan'ın (alt-kıta) bir kısmı da Pakistan olarak bağımsızlığını elde etti. Hin-distan toprakları içinde büyük bir Müslüman kitlesinin kalmış olması, Keşmir gibisorunlar Hindistan-Pakistan ilişkilerini sürekli olarak zehirleyecektir. Üstelik, Pa-kistan'ın da -arada Hint toprakları kalmak üzere- Doğu ve Batı Pakistan biçimindeikiye ayrılmış olması, ileride Bangladeş'in doğmasına yol açacak diğer bir sürtüşmekonusu yaratmaktaydı.

Bütün bunlar, "böl ve yönet" politikasının gereği olmalıydı.

Böyle bir tabloda, bu dönemde Güney Asya'da da iki-kutupluluğun etkilerinin gö-rülmesi şaşırtıcı olmasa gerekir. Nitekim, Pakistan Batı'yla, Hindistan ise SovyetlerBirliği'yle ilişkilerini geliştirecektir.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 11

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

4. "Soğuk Savaş"ın Çözülmesi Dönemi (1955-1969)

4.1. Küresel Gelişmeler

4.1.1. Genel Olarak (Doğu-Batı Bloklarındaki Çözülmeler)

Soğuk Savaşın çözülmesine yol açan olaylar nelerdir?

Soğuk Savaş'ın çözülmesi yolundaki ilk gelişmeler Doğu Bloku'nda görüldü. DahaMayıs 1953'te Stalin'in ölümü, gerek Sovyetler Birliği içindeki, gerek genel olarakDoğu Bloku'ndaki katılığı sarsıcı bir gelişmeydi. Gerçekten de, bir yandan SSCBiçindeki iktidar mücadelesi, öte yandan da Doğu Bloku'nda Doğu Almanya ve Po-lonya'da görüldüğü gibi ortaya çıkan olaylar bir değişimin yaşandığını göstermek-teydi.

Ayrıca, Moskova ile Pekin arasında doğmaya başlayan ideolojik görüş ayrılığı daDoğu Bloku'ndaki çözülmede başlıbaşına bir gelişme oldu.

Batı Bloku içinde de çözülme yaşandı.

Batı Avrupa ülkeleri 1948 yılında "Batı Avrupa Birliği" adını alan ittifakı kurdukla-rında, Atlantik Okyanusu'nun öteki yakasını (ABD ve Kanada'yı) dahil etmedikçegüvenlikte olamayacaklarını görmüşlerdi. O nedenle de ertesi yıl bu ülkelerin bira-raya gelen Atlantik'in iki tarafındaki Batı'lı ülkeler şimdi Doğu Bloku'nda görülençözülmeden etkilendiler. Amerika ile Avrupa arasındaki bağlarda da kaçınılmazbir çözülme ortaya çıktı.

Bu gelişmenin ilk önemli sonucu İkinci Dünya Savaşı ertesinde yeniden canlananbir fikrin (Avrupa'nın birleşmesi idealinin) dönüm noktası olarak 1957 yılında Av-rupa Ekonomik Topluluğu'nun (Avrupa Birliği'nin) temelini atan Roma Anlaşma-sı'nın imzalanmasıydı.

1958 yılında Fransa'da de Gaulle'in devlet başkanlığına gelmesi Batı Bloku'ndakiçözülme süreci açısından yeni bir dönüm noktası oldu. Fransa'nın ABD'ne kafa tu-tan tutumu, 1966'da NATO'nun askeri kanadından çekildiğini açıklamasına kadarvaracaktır. Fransa, o tarihe kadar Paris'de yerleşmiş bulunan teşkilat merkezinin debaşka bir ülkeye naklini isteyecek, bunun üzerine NATO Brüksel'e taşınmak zorun-da kalacaktır.

Soğuk Savaş'ın çözülmesine paralel olarak Doğu-Batı blokları arasında diyalog dabaşladı.

Soğuk Savaşın çözülmesi sonucunda yaşanan bunalımlar nelerdir?

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U12

?

?

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

Elbette Soğuk Savaş'ın çözülmesi kolay olmayacaktır. Zaman zaman bunalımlar dayaşanacaktır. Ancak bunalımların ardından diyalog daha da gelişecek ve somut so-nuçlar elde edilebilecektir. Örn.: 27 Kasım 1958'de Sovyetler Birliği Batı'lı ülkelerinBatı Berlin'den çekilmelerini isteyince İkinci Berlin Bunalımı çıkmış, ancak konu da-ha ileri boyutlara varmak yerine yeniden diyalog yolunu açmıştır. Bu çerçevede, ye-ni Sovyet lideri Kruşçef de 15-27 Eylül 1959'da ABD'ni ziyaret etmiştir.

Bu tür gelişmeler (1960'daki bu iki olayı, 1961'de Berlin Duvarı'nın yapımı, 1962'de-ki Küba Bunalımı, 1968'de Çekoslovakya'nın işgali vb.) daha sonraki yıllarda da gö-rülmüş, fakat her biri bir Zirve'nin ya da antlaşmanın zeminini de oluşturmuştur.

Elbette bu gelişmeler yaşanırken ABD ve Sovyetler Birliği kendi blokları içindekidayanışmanın tümüyle yok almaması için de çaba göstermeyi ihmal etmediler. 1967yılında NATO tarafından kabul edilen Harmel Planı ve 1968 yılında Sovyet lideriBrejnev tarafından ortaya atılan Brejnev Doktrini bu amaca yönelikti.

4.1.2. "Üçüncü Dünya"nın Ortaya Çıkması

Soğuk Savaş'ın çözülmesiyle ilgili gelişmeleri hem etkileyen hem de etkilenen temelbir olgu da "Üçüncü Dünya"nın ortaya çıkmasıdır.

Sömürgeciliğin tasfiyesi sürecinin 1945'ten sonra hızlanmasının sonucu olarak sayı-ları artış halinde bulunan yeni bağımsız ülkeler 1950'lerin ortalarından itibaren Bir-leşmiş Milletler'de ağırlık kazanmaya başladılar.

1950'lerin ortalarına gelindiğinde, bir yandan bu ülkelerin sayılarının artmış olma-sı, öte yandan Nasır, Nehru ve Tito'nun yönetimindeki Mısır, Hindistan ve Yugos-lavya'nın önderlik konumuna ulaşması iki blok dışında tarafsızlığı savunan üçüncübir blokun (Üçüncü Dünya) doğmasını sağladı. 1955'te Bandung'da yapılan Asya-Afrika ülkeleri konferansı bu yöndeki ilk büyük adım oldu.

1960'tan sonra bu süreç daha da hızlanacaktır. 1963'te Afrika Birliği Teşkilatı'nın ku-rulması yeni bir gelişme olacaktır.

4.2. Bölgesel Gelişmeler

4.2.1. Uzak Doğu Gelişmeleri

Vietnam Savaşı niçin ortaya çıkmıştır?

Soğuk Savaş döneminde Avrupa'da görülmeyen sıcak çatışmanın öteki başlıca böl-gelerde görülebilmesine benzer bir durum şimdi de yaşanmaktaydı. Şöyle ki, yine

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 13

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

öncelikli olarak Avrupa'da Soğuk Savaş çözülürken, dünyanın diğer başlıca alanla-rında yine çatışmalar görülmekteydi.

Uzak Doğu'da bu durum Vietnam'da ortaya çıktı.

ABD, küresel planda frenlediği Sovyetler Birliği'nin dünyanın başka bölgelerindekietkisine son vermenin şimdi daha kolaylaştığını düşünmekteydi. Oysa, SSCB bubölgelerde etkisini sürdürmekten vazgeçmediği gibi, Soğuk Savaş'ın çözülmesin-den yararlanarak buralardaki durumunu daha da güçlendirmek niyetindeydi.

Üstelik, SSCB'ni Batı'yla yakınlaşmaktan dolayı suçlamakta olan Çin, Uzak Do-ğu'daki komünist rejimlerin savunuculuğunu üstlenmeye çalışıyordu. Çin-Sovyetçekişmesi nedeniyle Moskova, meydanı Pekin'e bırakmak istemediği için Uzak Do-ğu'da ABD'ne karşı tavrını sert tutmak durumundaydı.

Böyle bir tablo içinde ABD, Güney Vietnam hükümetine verdiği destek nedeniyleburada özellikle 1965'ten sonra gittikçe yoğunlaşan bir savaşla karşı karşıya kaldı.

4.2.2. Orta Doğu Gelişmeleri

Soğuk Savaşın çözülmesi Ortadoğu'yu nasıl etkilemiştir?

Uzak Doğu'ya benzer biçimde, Orta Doğu'da da Avrupa'dakinin tersine gittikçe yo-ğunlaşan bir gerginlik dönemine girildi. Küresel planda diyalog içinde bulunanABD ve SSCB Orta Doğu'da sıkça karşı karşıya geldiler.

Mısır lideri Nasır Süveyş Kanalı'nı millileştirme kararını alınca çıkan bunalımın ar-dından 1956 yılında İngiltere ve Fransa ile İsrail'in bu ülkeye saldırması üzerineSSCB'nin Orta Doğu'ya girişi daha da hızlandı.

ABD ise ertesi yıl "Eisenhower Doktrini" ile Orta Doğu'daki varlığına daha kapsam-lı bir nitelik kazandırmıştır. Aynı yıl Türkiye ile Suriye arasında ortaya çıkan bunalı-mın ardında aslında bir tarafta ABD, diğer tarafta ise SSCB yer alıyordu.

1967 yılında çıkan Arap-İsrail Savaşı yeni bir bunalımı oluşturdu. Ancak, bu savaşİsrail'in üstünlüğüyle sona erip yeni bazı Arap topraklarını ele geçirmesiyle sonuç-lanınca ilgi çekici bir durum ortaya çıktı. Böyle bir durumda Batı aleyhtarlığının şid-detlenmesi, bunun sonucu olarak da Orta Doğu'daki Sovyet varlığının daha da güç-lenmesi gerekirdi. Oysa, kendisiyle yıllar içinde geliştirdikleri yakınlığa güvenerekSSCB'nin yardıma koşacağını uman -fakat Soğuk Savaş'ın çözüldüğünü göreme-yen- Arap ülkeleri böyle bir destek bulamayınca hayal kırıklığına uğradılar. BaştaNasır'ın liderliğindeki Mısır olmak üzere birçok Arap ülkesi ABD'yle ilişkilerini dü-zeltmek gerektiğini gördüler.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U14

?

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

4.2.3. Güney Asya Gelişmeleri

Güney Asya'da da çatışma yaşandı. 1965 yılında Hindistan ile Pakistan arasında sa-vaş çıktı.

Pakistan genel olarak ABD'ne, Hindistan da daha çok SSCB'ne yakın olduğundan,bu savaş bir bakıma ABD ile SSCB'ni de karşı karşıya getirebilirdi. Ancak, kesin çiz-gileriyle böyle bir durum olmadı. Çünkü Çin'in de Pakistan'ın yanında yer alması veHindistan üzerinde baskı uygulaması ABD'ni belirli bir ölçüde Hindistan'a da yakınlık göstermeye itti. SSCB de çeşitli nedenlerle tarafsız bir tutum izlemek zorundakaldı.

5. "Yumuşama" (Detant) Dönemi (1969-1989)

5.1. Küresel Gelişmeler

Soğuk Savaş'ın çözülmesinin ardından gelen dönem barış yönünde daha da ileri biraşamaydı. Hatta, denilebilir ki, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlaması umulanbarış ortamı yaklaşık çeyrek yüzyıllık bir gecikmeyle doğmaktaydı.

"Yumuşama" (Detant) adı verilen bu dönem 1970'lerin sonlarından 1980'lerin orta-larına kadar yeniden Soğuk Savaş'ı hatırlatan gergin bir hava içine girmekle birlikteuluslararası ilişkilerde barış yönünde büyük gelişmeler yaşanmasını sağladı. Esa-sen, Soğuk Savaş'ı hatırlatan 4-5 yıllık devreye genellikle "Soğuk Barış" adının veril-mesi de dönemin belirleyici yönünün barışçı olduğunu ortaya koyuyordu.

Bu dönem içinde, Batı Almanya'nın da Doğu Bloku'yla ilişkilerini geliştirmesi barışortamının arka arkaya ürünler vermesini sağladı. Şimdi 1969 sonrası gelişmeleriniele alalım:

Yumuşama döneminde dünya barışının sağlanması yönünde atılan adımlar ne-lerdir?

Bu çerçevede, 17 Kasım 1969'da Helsinki'de ABD ile SSCB arasında başlayan Strate-jik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri 26 Mayıs 1972'de anlaşmayla sonuçlan-dı. "Stratejik Silahların Sınırlandırılması-I" (Strategic Arms Limitation Treaty-I)(SALT-I), ABD Cumhurbaşkanı Nixon ve SSCB lideri Brejnev arasında Moskova'daimzalandı. İki ülke, üç gün sonra yine Moskova'da, "ABD ile SSCB Arasındaki İlişki-lerin Temel İlkeleri" başlıklı bir belge daha imzaladılar. Bu belgede, tarafların arala-rındaki barış ve işbirliğini geliştirmelerine yönelik 12 ilke yer alıyordu. Taraflar, 21Kasım 1972'de de Cenevre'de füzelerin sınırlandırılmasına yönelik SALT-II görüş-melerine başladılar.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 15

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

Öte yandan, ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları arasında Berlin'inmevcut durumunu perçinleyen bir anlaşmanın da SALT-I'den bir hafta sonra 3 Ha-ziran 1972'de imzalanması Doğu-Batı ilişkilerindeki yumuşamanın yeni bir geliş-mesi oldu.

22 Kasım 1972'de başlayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı çalışmaları da 1Ağustos 1975'de Helsinki Nihai Senedi'nin imzalanmasıyla sonuçlandı. Bu belgeyi,NATO ve Varşova Paktı'nın tüm üyeleri ile Arnavutluk dışındaki bütün Avrupa ül-keleri -toplam 35 devlet- imzaladılar.

Helsinki Nihai Senedi, bir barış antlaşması değilse de, 1945'ten sonra Almanya ko-nusunu ele alan geniş katılımlı bir konferansın sonunda imzalanmış olması bakı-mından büyük önem taşıyordu.

Yumuşama Dönemi böylesine ileri boyutlara varmışken, 1979 yılında -aşağıda de-ğineceğimiz- İran İslam Devrimi'nin ardından ABD ile bu ülke arasında çıkan ger-ginlik, aynı yılın sonlarında da -yine aşağıda değineceğimiz- SSCB'nin Afganistan'ıişgali uluslararası ortamı yeniden gerginleştirdi. Bazılarının dediği gibi Soğuk Sa-vaş'a yeniden dönüş olmasa bile ancak "Soğuk Barış" biçiminde adlandırılabilecekbir ortam doğdu.

Bu ortam içinde ABD'nde 1980 yılında yapılan Başkanlık seçimini CumhuriyetçiParti'nin adayı Reagan kazandı. Reagan, Demokrat Başkan Carter'i 1976'dan beriSovyetler Birliği'ne karşı pasif davranmakla suçlamış ve ABD ve NATO'yu yenideneski üstün konumuna getirmek vaadiyle seçimi kazanmıştı.

Reagan, ABD'nin savunma harcamalarını arttıracaktır. SSCB'yle Zirve Toplantılarıda bir süre yapılmayacaktır.

Ancak, 1984 Başkanlık seçimini yeniden kazandıktan sonra Reagan SSCB'ne karşıtutumunu tekrar yumuşatacaktır.

1985 yılında SSCB'nde Gorbaçov'un iktidara gelmesi ve "Glastnost" ve "Prestroika"adını alan açıklık ve yeniden yapılanma (demokratikleşme) politikalarını başlatma-sı Amerikan-Sovyet ilişkilerinin de, uluslararası ortamın da tekrar yumuşama içinegirmesini sağladı.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U16

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

5.2. Bölgesel Gelişmeler

5.2.1. Uzak Doğu Gelişmeleri

Yumuşama döneminde ABD'nin Uzakdoğu politikası ne olmuştur?

Uzak Doğu'daki gelişmeler dönemin genel özelliğine uygun biçimde oldu. Bu dö-nemdeki iki temel gelişme ABD-Çin ilişkilerinin kurulması ve ABD'nin Viet-nam'dan çekilmesidir.

ABD Başkanı Nixon'un 1969'dan itibaren "Nixon Doktrini" çerçevesinde daha dik-katli bir Uzak Doğu politikası izlemeye başlaması Çin'le ilişkilerin hızla düzelmesi-ni sağladı.

Bu ortam içinde Çin 1971 yılında Birleşmiş Milletler'e alındı. Başkan Nixon 21-28 Şu-bat 1972'de Çin'i ziyaret etti.

ABD-Çin ilişkilerinin gelişmesi Sovyetler Birliği'ni de Batı'yla -yukarıda değinilen-anlaşmaları yapmaya teşvik edecek, hatta mecbur bırakacaktır.

ABD-Çin ilişkilerindeki bu gelişmelere rağmen diplomatik ilişkiler hemen kurul-mamıştır. Nihayet 10 Ocak 1979'da iki ülke arasında diplomatik ilişkiler de kurul-muştur.

Bunun için de önce ABD'nin Vietnam'dan çekilmesi gerekecektir.

ABD Çin'le -ve SSCB'yle- yakınlaşmasına paralel olarak 27 Ocak 1973'te Paris'te im-zalanan barış antlaşmasıyla Vietnam'dan çekildi.

Bu tarihten sonra Uzak Doğu'daki "bölge-içi" çatışmalar kendini gösterecektir. Ku-zey Vietnam Güney Vietnam'ı ele geçirecek, daha sonra Vietnam Kamboçya'yı("Kampuchea"yı) işgal edecek, ardından da Çin Vietnam'a saldıracaktır.

Kuzey Vietnam'ın Güney Vietnam'ı ele geçirmesine benzer bir gelişmeye KuzeyKore de Güney Kore'ye karşı niyetlendiğinde ise ABD Güney Kore'nin yanında yeralmaya devam edeceğini açıklayacaktır. Kuzey Kore de bu durumda herhangi birgirişimde bulunamayacaktır.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 17

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

5.2.2. Orta Doğu Gelişmeleri

Yumuşama dönemi ilk anda Ortadoğu'yu nasıl etkilemiştir?

Yumuşama Dönemi'nde Orta Doğu'da hemen barış oluşmadı. Tersine, sınırlı da ol-sa bir barış ortamının doğmasından önce yeniden savaş yaşandı.

Ekim 1973'te çıkan Orta Doğu Savaşı'nda Arap ülkeleri bir önceki savaşa (1967 Sa-vaşı'na) oranla önemli askeri, siyasal ve -petrol silahını kullanmaları nedeniyle de-ekonomik başarılar elde ettiler.

Savaştan sonra -Uzak Doğu'da olduğu gibi- Orta Doğu'da da barışı sağlamak yo-lunda ABD kilit rol oynadı. ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, "mekik diplomasisi" yo-luyla 1974 ve 1975'de İsrail ile komşuları Mısır ve Suriye arasında anlaşmalar yapıl-masını sağladı.

1967 Savaşı'ndan beri Orta Doğu'daki etkinliği artmakta olan ABD bu gelişmelerledurumunu daha da güçlendirmişti. Öte yandan, Nasır'ın 1970'te ölümü üzerine Mı-sır'ın yeni lideri olan Sâdat -selefinin öngördüğü biçimde- ABD'yle ilişkilerine ya-kınlık kazandırmaktaydı.

Orta Doğu'da barışçı bir ortamın doğmakta olduğu bu sırada Lübnan'da iç savaşçıktı.

Müslüman ve Hıristiyanlar arasında olduğu kadar, her birinin de kendi içinde has-sas dengelere dayanan Lübnan'da 1975 yılında çıkan iç savaş 1976'da sona erdiğindeFilistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ülkede egemen duruma gelmişti. Lübnan'da yalnız-ca iç savaş bitmiş, sorunlar ise sona ermemişti.

1979'daki İran İslam Devrimi üzerine Lübnan'daki Şii terör örgütlerinin faaliyetleriartacak, bu ülke daha da karmaşık hale gelecektir.

FKÖ ile İsrail arasındaki çatışmalar da 1982'de İsrail'in Lübnan'a karşı harekat dü-zenlemesine yol açacaktır. Bu harekat sonunda FKÖ Lübnan'ı terketmek zorundakalacaktır. İlgi çekici husus, FKÖ'ye yeni yerini (Tunus'u) ABD'nin bulması olacak-tır.

Böylece FKÖ'nün ülkeden çıkarılmasıyla Lübnan'daki "devlet içinde devlet" görü-nümü ise ortadan kalkmış olmayacaktır. Çünkü, İsrail de Güney Lübnan'a yerleşe-cektir. Esasen, Suriye de Lübnan üzerindeki geleneksel iddiasına uygun olarak buülkedeki askeri varlığını sürdürecektir.

Lübnan İç Savaşı'nın sona ermesi, Ortadoğu'da barışın sağlanmasını nasıl sağla-mıştır?

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U18

?

?

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

Lübnan İç Savaşı'nın sona ermesinin ardından, Orta Doğu'da ABD çizgisinde barışgelişmeleri yeni bir ivme kazanmıştır.

Mısır lideri Sâdat'ın 19-21 Kasım 1977'de İsrail'i ziyaret etmesi görünüşte "büyük birsürpriz"di. Gerçekte ise, yukarıda sözü edilen sürecin doğal bir sonucuydu.

Birçok Arap ülkesi Sâdat'a büyük tepki gösterdiler. Bu durum ise Mısır'ı ABD ve İs-rail'le yakınlaşmaya daha da itmiştir. Mısır'a tepki gösterenler ise yaklaşık 15 yılsonra benzer bir politikaya kendileri de yöneleceklerdir.

5-17 Eylül 1978'de Camp David'de ABD, Mısır ve İsrail liderleri arasında yapılan gö-rüşmelerin sonunda 17 Eylül'de Camp David Anlaşmaları imzalandı.

Mısır ve İsrail 26 Mart 1979'da da Washington'da barış antlaşması imzalayarak ara-larındaki ilişkileri düzenlediler.

Mısır ve İsrail arasında imzalanan barış antlaşması Arap ülkelerince nasıl karşı-lanmıştır?

Aynı gün ABD'nin de İsrail'le bir anlaşma imzalayarak, Mısır-İsrail barış antlaşma-sının ihlali veya İsrail'in bir saldırıya uğraması halinde ABD'nin İsrail'e yardım içingerekli diplomatik, ekonomik ve askeri önlemleri almayı kabul etmesi ilgi çekiciydi.

Mısır ABD ve İsrail'le girdiği bu yakınlık yüzünden Arap dünyasında yalnızlığa iti-lecektir. Batı aleyhtarlığının yeniden güçlendiği bu ortamda özellikle Suriye'de Sov-yet varlığının da tekrar ortaya çıktığı görülüyordu.

Bu ortamda Mısır lideri Sâdat'ın 1981 yılında öldürülmesi Orta Doğu'daki gelişme-lerin seyrini etkileyebilirdi. Ancak, öyle olmadı. Sâdat'ın yerine geçen Mübarek Ba-tı'yla ve İsrail'le yakınlığı sürdürmekle birlikte daha mesafeli bir politika izlemiştir.Arap dünyasıyla ise ilişkilerini düzeltmeye çalışacaktır.

Batı ve Doğu Blokları arasında yaşanan Yumuşama Politikası Üçüncü Dünya ül-kelerini nasıl etkilemiştir?

Öte yandan, Soğuk Savaş'ın çözülmesi döneminde Üçüncü Dünyanın liderlerindenolan Mısır'ın bu konumunun değişmiş bulunması da Orta Doğu'daki gelişmelerindaha ileri boyutlara varmasını önledi. Aslında, değişen Mısır'ın liderliğinden ziya-de Üçüncü Dünya'nın kendisiydi. Gerçekten de Yumuşama Dönemi'nin ilk yarısın-da etkili konumunu sürdüren Üçüncü Dünya hareketi bir yandan Birleşmiş Millet-ler çerçevesinde "77'ler Grubu" olarak biraraya gelip uluslararası alanda daha adilbir ekonomik düzen için iktisadi girişimlerde bulunuyorlar, öte yandan da ırk ayı-rım(apartheid) politikası uygulayan Güney Afrika Cumhuriyeti'ne karşı ambargogibi siyasi nitelikli kararlar aldırabiliyorlardı. Ancak, 1980'lerin başlarından itibarenÜçüncü Dünya hareketi eski gücünü kaybetmeye başladı.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 19

?

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

Üçüncü Dünya, güçlü bir alternatif olma başarısını gösterememişti. Ne siyasal sis-tem, ne de ekonomik model olarake başarılı bir uygulama ortaya koyabilmişlerdi.Genellikle tek-ürün ülkeleri olan Üçüncü Dünya, uluslararası ekonomide 1980'ler-de ortaya çıkan durumdan da olumsuz yönde etkilendi. Kuzey-Güney uçurumu da-ha da büyüdü. Özellikle petrol üreten Üçüncü Dünya ülkeleri, Batı'nın alternatifenerji kaynaklarına ve tasarruf önlemlerine yönelmesi sonunda büyük gelir kayıp-larına uğradılar.

Bu ülkelerin, gelirlerinin yüksek olduğu 1970'lerde giriştikleri genellikle gösterişlialt-yapı projeleri de aksadı. Dış kaynak ihtiyacı birçok ülkede Dünya Bankası veUluslararası Para Fonu'na başvurulmasını gerektirdi. Bunun sonucu olarak sözko-nusu ülkelerde uygulanması şart koşulan kemer-sıkma önlemleri ise az-gelişmişli-ğin temel bir sorunu olan gelir dağılımı dengesizliğini daha da bozdu.

Bu ülkelerde ortaya çıkan kitlesel tepkiler özellikle köktendinci akımlarının güçlen-mesi sonucunu verdi. Sözkonusu akımlar, genellikle laik-milliyetçi çizgideki ülkeyönetimlerini başarısızlıkla suçladılar.

Bütün bu gelişmeler Üçüncü Dünya'yı uluslararası alanda daha da etkisizleştirdi.

İşte, Üçüncü Dünya'nın eski liderlerinden Mısır'ın ABD ve İsrail'le gittikçe artan biryakınlığa girmesini yukarıda belirtilen olguyla da bağlantılı olarak değerlendirmekgerekir.

Üçüncü Dünya'nın gücünü yitirmesi olgusu bazı başka gelişmeleri de hem etkile-miş, hem de onlardan etkilenmiştir.

Şubat 1979'da İran'da Şahlık rejiminin yıkılmasından sonra kurulan İslami yönetimküresel ve bölgesel ilişkilere önemli etkilerde bulundu: Bir yandan, eski rejime ya-kınlığı nedeniyle suçlanan ABD'yle ilişkilerin gerginleşmesi -Büyükelçilik baskınıolayı vb. küresel planda ortamı olumzus yönde etkiledi. Öte yandan da bölgesel or-tam gerginleşti.

Bölgesel ilişkilerin gerginleşmesinin sonut göstergesi 22 Eylül 1980'de İran ile Irakarasında savaş çıkmasıdır.

İran ile Irak arasında geçmişten gelen sorunların 1979 İran İslam Devrimi'nden son-ra iki yönetimin Sünni-Şii ayrılığı nedeniyle de hızlanması üzerine çıkan savaş 8 yılsürecektir.

Üçüncü Dünya'nın eski gücünü yitirmiş bulunması, 1969 yılında kurulmuş olan İs-lam Konferansının da aynı biçimde etkisizleşmesi, savaşı sona erdirmek yolundakigirişimleri de başarısız kılmıştır.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 598 sayılı kararını 17 Temmuz 1988'deIrak'ın, 18 Temmuz'da da İran'ın kabul etmesi üzerine 20 Ağustos'da bütün cepheler

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U20

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

de ateş-kesin yürürlüğe girmesiyle sona eren savaş, taraflar arasındaki mevcut so-runlara herhangi bir çözüm getiremeden bitmişti. Hatta yeni sorunlar doğmuştu.

Bu çerçevede, Irak lideri Saddam Hüseyin İran'ı dize getirememenin ezikliğini üze-rinden atmak istercesine 2 yıl sonra Kuveyt'e saldıracaktır. Bu noktaya 1989 sonrasıgelişmelerinde yer vereceğiz.

Yumuşama Dönemi Orta Doğu'da genellikle çatışmalarla geçmişti. Ancak, döne-min sonuna doğru Orta Doğu'da barışa doğru umut ışıkları da doğdu.

Filistin sorunu nasıl çözümlenmiştir?

1970'lerin ortalarında FKÖ'nün göreli olarak ılımlı bir çizgiye yönelmesini izleyenyıllarda bazı Batı Avrupa forumlarında Batı Şeria ve Gazze'yi içine alacak küçük birFilistin devleti (mini-palestine) konuşulmaya başlamıştı.

Ancak, 1980'lerin başındaki "Soğuk Barış" ortamı, genel planda olduğu gibi OrtaDoğu bölgesinde de Batı Avrupa'nın manevra alanını kısıtladı. Filistin devleti konu-sunda arayışlar da durdu.

Bu ortam ise Filistin hareketini yeniden umutsuzluğa, onun sonucu olarak da sert-leşmeye itti. İsrail'e karşı yeniden artan Filistin gerilla eylemleri ise -yukarıda değin-diğimiz gibi- 1982 yılında İsrail'in Lübnan'ı işgaline yol açmıştı.

İşgalin sonunda Beyrut'u boşaltarak Tunus'a taşınmak zorunda kalan FKÖ birkaçyıl zor bir dönem yaşadı. Sertleşmesine yol açmış olan uluslararası ortam devamediyordu. Ancak, sertleşmesinin sonucu olan eylem gücü ise kırılmıştı. FKÖ'nünvarlığı adeta "fiilden sona ermişti." Ancak, 1980'lerin ortalarından itibaren uluslara-rası alanda tekrar yumuşamaya dönüş FKÖ için de yeniden diriliş demekti.

FKÖ lideri Arafat, uluslararası gelişmelerin yeniden sağladığı manevra alanındanyararlanarak, önce Filistinlilerin bütün haklarını elde etmeye yönelik geleneksel po-litikasına dönmeyi denedi. Bu çerçeve içinde, 15 Kasım 1988'de Filistin devletininkurulduğu ilan edildi.

Arafat, birçok ülkenin Filistin devletini diplomatik açıdan tanıma kararı da almala-rına rağmen bunun yeterli olmadığını gördü. "Devleti olan-ülkesi olmayan" Filistin-lilere "ülkeyi" kazandırmanın yolunun ABD'nden geçtiği belliydi. ABD'nin bunaonay vermesinin ise Filistinlilerin İsrail'e güvence vermesine bağlı olduğu da anlaşı-lıyordu.

Gerçekten de, Filistinliler İsrail'in ortadan kaldırılmasını artık hedeflemediklerineilişkin tutum değişikliği içine girince ABD'nin de tavrı yumuşadı. ABD ile FKÖ ara-sında görüşmeler başladı.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 21

?

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

Bu gelişme, kısa süre içinde İsrail ile FKÖ arasında da görüşmelerin başlamasınısağladı. Bunun sonucu ise 1990'ların başlarında barış antlaşmasına varılması ola-caktır. Bu konuya daha sonra yer vereceğiz.

5.2.3. Güney Asya Gelişmeleri

Orta Doğu'da olduğu gibi Güney Asya'da da Yumuşama Dönemi'nde çatışmalaryaşandı. Bunların biri Hindistan ile Pakistan arasında, diğeri ise Afganistan'da orta-ya çıkmıştır. Önce Hindistan ile Pakistan arasındakine temas edelim.1971 yılında Doğu Pakistan'ın "Bangladeş" adıyla bağımsızlığını almasına varan ge-lişmeler sırasında Hindistan'ın da bu ayrılık hareketini desteklemesi yeni bir Pakis-tan-Hindistan savaşına yol açtı.

Bu savaş sırasında SSCB Hindistan'ı destekledi. Hindistan'la arası iyi olmayan veesasen 1962 yılında bu ülkeye karşı bir saldırı harekatı da gerçekleştirmiş bulunanÇin ise Pakistan'ın yanında yer aldı. ABD'de Pakistan'a destek verdi. Böylece, o sıra-da gelişmekte olan Amerikan-Çin ilişkilerine de paralel olarak bu iki ülke aynı cep-hede yer almaktaydılar.

Savaştan sonra, yeni bağımsızlığını kazanan Bangladeş'le Hindistan yakın ilişkikurdu. Bu durum Hindistan ile Pakistan arasındaki ilişkileri ise daha da olumsuz birnoktaya götürmedi. Çünkü, 1974 yılında Pakistan da Bangladeş'i tanıyacaktır.

Güney Asya'daki diğer çatışma ise Afganistan'da yaşandı.

27 Nisan 1978'de Afganistan'da meydana gelen Sovyet yanlısı darbeden sonra buülke hızla SSCB'nin etkisi altına girmeye başladı. İki ülke arasında 5 Aralık 1978'deimzalanan antlaşmadan sonra bu yakınlaşma daha da arttı.

SSCB'nin Afganistan'ı işgali uluslararası sistemi nasıl etkilemiştir? Tartışınız.

Sovyet yanlısı yönetim içeride direnişle karşılaşmıştı. Çıkan iç çatışmalar karşısındaAfgan yönetiminin zorlandığını gören SSCB, Aralık 1978'de imzalanan dostluk ant-laşmasından yararlanmak suretiyle 24 Aralık 1979'dan itibaren Afganistan'ı işgalebaşladı.

Ancak, bu defa Sovyetler Birliği Afganistan'daki direnişçilerle çetin bir mücadeleyegirişmek zorunda kalacaktır. Bu mücadele yaklaşık 10 yıl süreyle SSCB'ni meşguledecektir. Nihayet, Gorbaçov sonrası dönemde Sovyetler Birliği ve Doğu Blokundameydana gelen değişime paralel olarak SSCB Afganistan konusundaki tutumunuda yumuşatmak zorunda kalacaktır. 21-23 Mart 1988'de Washington'da ABD ileSSCB arasında yapılan görüşmelerin ardından, SSCB'nin Afganistan'dan çekilmesi-ni öngören anlaşmalar 14 Nisan'da Cenevre'de imzalandı.

1989 yılında Sovyetler Birliği Afganistan'dan çekildi.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U22

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

1979'da Afganistan'a Sovyet askerinin girişi "Soğuk Barış" denilen gergin ortamı ya-ratan temel bir unsur olmuştu. 10 yıl sonra Afganistan'dan çekilmesi ise dünyanınyeni bir döneme girmekte olduğu bir sırada gerçekleşmekteydi.

ÖzetBirinci Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlere imzalattırılan antlaşmalar, barışı sağla-mamış, uluslararası sistemde yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Nitekim, Al-manya'nın Versailles Antlaşmasına duyduğu tepki, İkinci Dünya Savaşı'nın en önemli ne-denlerinden biridir.

Almanya'nın Polonya'ya saldırısıyla başlayan İkinci Dünya Savaşı, kısa süre içinde tümdünyaya yayılmıştır. Savaş sonrasında ABD ve SSCB aynı grupta yer almasına karşın ara-larında sorunlar eksik olmamıştır. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde iki kutuplu bir dünyadoğmuştur. ABD'nin başını çektiği Batı Bloku ve SSCB'nin başını çektiği Doğu Bloku ara-sında ideolojik nedenlerden dolayı soğuk savaş yaşanmıştır. Bu ayrılık dünyanın tüm bölge-lerini etkilemiş ve uluslararası sistem buna göre şekillenmiştir.

İki blok arasında soğuk savaşın çözülmesi uluslararası sistemde, devletlerarası ilişkileri etki-lemiştir. Ancak, dünyada gerginliğin azaltılması ve barışın sağlanması yönündeki çalışma-lar, yumuşama (detant) döneminde mümkün olabilmiştir.

Değerlendirme SorularıAşağıdaki soruların yanıtlarını verilen seçenekler arasından bulunuz.

1. İkinci Dünya Savaşı'nı başlatan olay aşağıdakilerden hangisidir?A. Almanya'nın Polonya'ya saldırmasıylaB. Almanya'nın Avusturya'yı ilhak etmesiyleC. Japonya'nın Pearl Harbour'da ABD'ye saldırmasıylaD. Sovyetler Birliği'nin Baltık ülkelerini işgal etmesiyleE. Almanya'nın Danimarka ve Norveç'i işgal etmesiyle

2. Roosevelt, Churchill ve Stalin'in savaş sonrası barış düzeninin korunmasıiçin bir uluslararası teşkilat kurulması fikrini hangi konferansta kabul etmişler-dir?A. Casablanca KonferansıB. Vasington KonferansıC. Tahran KonferansıD. Kahire KonferansıE. Moskova Konferansı

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 23

A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ

3. Soğuk Savaş Dönemi hangi yılları kapsamıştır?A. 1955 - 1969B. 1945 - 1955C. 1969 - 1980D. 1969 - 1989E. 1945 - 1960.

4. I. Birleşmiş Milletlerin KurulmasıII. Almanya'nın ikiye ayrılmasıIII. Küba Bunalımının ortaya çıkmasıIV. SSCB'nin Çekoslovakya'yı işgal etmesi

Yukarıdaki olayların kronolojik sıralaması aşağıdakilerden hangisidir?

A. IV - I - IIB. III - II - I - IVC. II - I - III - IVD. I - II - III - IVE. IV - I - II - III

5. Doğu ve Batı blokları arasında yaşanan soğuk savaşın çözülmesine yol açanilk olay aşağıdakilerden hangisidir?A. SSCB ve Çin arasında yaşanan ideolojik ayrılıkB. Avrupa Birliğinin kurulmasıC. Nato'nun kurulmasıD. SSCB lideri Kruşcef'in ABD ni ziyaret etmesiE. SSCB lideri Stalin'in ölmesi

Yararlanılan ve Başvurulabilecek KaynaklarArmaoğlu, Fahir H., 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914-1995.

Carr, E.H., International Relations Between The Two World Wars (1919-1939)

Duroselle, J.B., Histoire Diplomatique de 1919 a nos jours.

Esmer, Ahmet Şürkü, Siyasi Tarih, 1919-1939.

Gathorne-Hardy, A Short History of International Affairs, 1920-1939.

Sander, Oral, Siyasi Tarih (1918-1994).

Shirer, William L., The Rise and Fall of the Third Reich.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U24

A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ

Taylor, A.J., The Origins of the Second World War.

Thomson, David, Europe Since Napoleon.

Üçok, Coşkun, Siyasal Tarih, 1789-1950.

I I . D Ü N Y A S A V A Ş I ' N D A N S O N R A D Ü N Y A N I N G E N E L D U R U M U 25