Pendik Höyük Neolitik Çağ

20
ENDİK HÖYÜK MELEK DELİ Barış İçinde Yasayan Bir Halk; PROTOHİSTORİK ÇAĞ'DA ANADOLU İstanbulun Yeniden Yazılan Tarihi…

Transcript of Pendik Höyük Neolitik Çağ

ENDİK HÖYÜK

MELEK DELİ

Barış İçinde Yasayan Bir Halk;

PROTOHİSTORİK ÇAĞ'DA ANADOLU

İstanbul’un Yeniden Yazılan Tarihi…

Uygarlık tarihi açısından ülkemiz toprakları yadsınamaz bir önem taşımaktadır; Her dönemi yansıtan önemli kalıntılar , kazıı yerleri bunun en açık göstergelidir.

Yüz binlerce yıla yayılan bu süreç içinde, günümüz uygarlığının temelini oluşturan Neolitik dönemin ayrıcalıklı bir yeri vardır. Bu dönemde insanların yaşam biçimi,

Beslenmesi, kullandığı aletler , geliştirdiği teknoloji, kısacası toplumun bütün sosyal , Ekonomik ve kültürel yapısı tümüyle değişmiş, yeniden biçimlenmiştir.Bu sürecin Başlangıç ve gelişiminin ülkemiz topraklarında olduğunu Körtik Tepe, Göbeklitepe,

Çatalhöyük gibi buluntu yerleri açık bir şekilde ortaya koymuştur.M.Ö 7000 yıllarından itibaren Neolitik yaşam biçimi başka bölgelere yayılmaya başlamış , ulaştığı bölgelerin doğal

çevre koşullarına göre yeniden biçimlenmiştir.Bu yayılımın en can alıcı yollarından biri Marmara Bölgesi üzerinden önce Balkanlara’a oradan da Avrupa’nın geneline olan yayılımdır. Neolitik yaşam biçimi Marmara Bölgesi’nde ormanlarla kaplı , zengin su kaynaklarına sahip

Anadolu topraklarında gelişen kerpiç mimari ahşap mimariye dönüşmüş, çevrenin zenginliği yeniden Su ürünlerini , avcılığı beslenmeye katmıştır.İşte 500yıl gibi kısa bir süre içinde Atlantik

Okyanusu’na kadar hızla yayılan bu Neolitik yaşam biçiminin esasını, Marmara Bölgesinde Yeniden biçimlenmiş olan ve Fikirtepe, Yenikapı, Pendik gibi kazı yerlerinden tanıdığımız

Neolitik kültür temsil etmektedir.aşka bir deyişle Marmara Böglgesi Anadolu’da gelişen Neolitik kültürün taşrası , Avrupa kültürlerinin ise çekirdeğidir.

İstanbul’un Pendik ilçe merkezinin 1.5 kilometre doğusunda, Kaynarca tren istasyonunun batısında , denizden 50 metre uzaklıktaki Temenye mevkiinde yer alan Pendik höyük , kuzeyde Gözdağı ve onun

güney uzantısı olan Tavşantepe ile çevrelenmekte ve bu sayede kuzey rüzgarlarından korunmaktadır.Yerleşmenin hemen yakınlarında iki tatlı su kaynağı, doğusunda ise zaman zaman

kuruyan bir dere yatağı mevcuttur.

Günümüzde İstanbul’un iskan alanı içerisinde kalarak tahrip olan Pendik yerleşmesi, daha önce de İstanbul-Bağdat Demiryolu inşası sırasında , üzerinden geçen demiryolu hattı nedeniyle doğu-batı yönünde

yarılmıştır.Bu buluntu yeri İstanbul Bölgesinin tarihöncesi dönemine ait ilk yerleşme yeri olup, 1952-1954 yılları arasında Kurt Bittel ve Halet Çambel tarafından Türk Tarih Kurumu adına yapılan kazılarla

tanırlar.Daha sonra 1961 yılında Şevket Aziz Kansu burada 4 küçük sondaj kazıları yapar.1981 yılında höyük üzerinde yapılaşma nedeniyle yoğun bir tahribatın olduğu görülünce İstanbul Üniversitesi ile İstanbul

Arkeoloji Müzeleri işbirliğinde kısa süreli bir kurtarma kazısı yapılmıştır.Bu kazıdan yaklaşık 10 yıl sonra, yerleşim alanında yeniden inşaatların başlaması nedeniyle , İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve İstanbul

Üniversitesi tarafından 1992 yılında dördüncü kez kısa süreli bir kazı daha da yaplmıştır.2012 yılında ise Marmaray Projesi kapsamında höyüğün sit alanı içinde kalan kesiminde kazılara başlanmıştr.

Geçmiş yıllarda yapılan kazılarda , yerleşmede 3 kültür tabakası tespit edilmiştir. En üstte Klasik çağlara ait ilk tabaka, onun altında ise erozyonla tahrip olmuş mimari tabaka ile mezarlar, en altta ise birkaç evreli Neolitik tabaka. Bu kazılarla günışığına çıkan buluntular bugün İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

Pendik Höyük kazıları. 2012 yılnın Aralık ayında İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararı; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ve İstanbul

Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü Başkanlığında, Marmaray Projesi ‘Gebze-Halkal Banyö Hatlarının İyileştirilmesi’ kapsamında kapatılan Pendik-Gebze tren hattı üzerinde başlatılmıştır.Kazı çalışmalarının devam ettiği 200 metrelik alan, Pendik Höyüğün güneyinde yer alır. Höyüğün bu bölümü demiryolu yapıldığı sırada oldukça

tahrip edilmiştir.

Pendik’te Paleolitik Dönem’in gezginci-avcı yaşamın yerini, çiftçiliğe dayalı yeni bir yaşam biçimi almıştır. Balıkçılıkla da uğraşan yeni köylerin oluşturulduğu Neolitik Dönem’de (MÖ

6600 - 5800) toplum yaşamında köklü değişiklikler yaşanmıştır. Bu dönemde buğday ve arpa gibi tahıllar, baklagiller tarımsal üretimin ilk öğeleridir. Tarımın yanında sığır ve koyun gibi

hayvanlar evcilleştirilerek hayvancılığa ilişkin ilk adımlar atılır. Yine bu dönemde inanç sistemleri, ticaret ve mülkiyet ilişkileri

değişikliklere uğramış ve yeni bir yaşam biçimi doğarak üretimin devamlılığı yerleşikleştirilmiştir. Bu yeni yaşam biçimi,

araç ve gereçlerin gelişimini de etkilemiş, yiyecek içecek hazırlamak ve bunları saklamak için kilden kap kacak yapımını ortaya çıkarmıştır. Çalışmaların yapıldığı tarihlerde modern

konutların ilk temellerini oluşturan evlerin yanında mezar izlerine de rastlanılmıştır.

Mimari; Yapı tipi ve yerleşme düzeni. Kazılan kısımda ancak tek tabakaya ait bir çok kullanım ve yapı evrelerine sahip çukur barınaklar ele geçmiştir. Sarı renkte, kil

oluşumlu sert ana toprağın içine, dağınık ve düzensiz bir şekilde, 3-6 m. çaplarında. 50-80 cm. arasında değişen derinliği olan, oval ve

yuvarlak biçimli yayvan çukurlar kazılmıştır. Bu çukurların bazılarının tabanları iri yassı taşlarla, bazılarının ise küçük ocak ve çakıl

taşlarıyla döşendiği görülmüştür. Olasılıkla bu taşların üstüne ahşap konularak tabanın toprağın neminden korunduğu ve taban sıvasının

bu ahşabın üzerine atıldığı zannedilmektedir. Çukurun dış kenarlarına zemine gömülmeksizin kalın ağaçlar dikilerek kulübe çatısı

meydana getirilmiştir. Ağaçların araları çit örgü ile örülmüş, örgünün üstüne de çamur sıvanmıştır. Kulübe içlerinde ahşap direklerin kullanıldığı ele geçen direk taşlarından

anlaşılmaktadır. Tespit edilen barınaklardan bir tanesinin batı kenarının diğer kenarlara nazaran daha meyilli olmasından dolayı,

girişlerin batıdan olduğu düşünülebilir. Düzensiz bir şekilde dağılan çukur barınakların araları avlu ve işlik yeri olarak kullanılmıştır.

1 no’lu açmada üç çukur barınak bulunmuştur, bunlardan «A» barınağı diğerlerine nazaran en derin ve en ilginç olanıdır. 80 cm.

derinliğinde, maks. 5.5 m. çapında oval biçimlidir. Kuzey yarısı kazılamamıştır. Güneybatı ve kuzeybatısında birbirine simetrik iki

ateş yeri ana toprağın içine ayrı bir yuva halinde kazılmıştır. Güneydoğu köşede ise bir üçüncü ateş yeri (ocak) bulunmaktadır. 6

evre tespit edilen barınakta çok fazla kül ele geçmiştir. Çanak çömleğin yanında günlük işlerde kullanılan küçük eşyalar çoğunluktadır.

Her kullanım evresinde küçük taşlar yeniden dizilerek taban döşemesi yenilenmiştir. ikinci evrede çukurun güney kenarına yakın

yere, taban altına büzülmüş durumda ergin insan gömülmüştür. Gömüt hediyesi yoktur. Bu kulübedeki en ilginç buluntu, ahşap

çatıyı oluşturan ağaçların veya taban ağaçlarının negatif kalıntılarıdır. Çit üstü çamur sıvaya katkı maddesi olarak midye kabukları parçalanıp konmuştur. Bu tip sıva parçalar halinde ele geçmiştir.

«B» barınağı ise daha yayvandır burada da üçüncü kullanım evresine ait büzülmüş durumda insan gömütü bulunmuştur. Yatış

yönü «A» barınağındakinden farklıdır. Doğudaki 2 nolu açmada yer alan «D» ve «E» barınaklarından '«D» tam yuvarlak bir plana ve tabanının küçük taşlarla çok sık döşenmiş olması bakımından diğerinden farklıdır. «E» ise uzun oval bir barınaktır. Yarısı grayder yolu tarafından yok edilmiştir,

çok yayvan olan çukurunun tabanına büyük yassı taşlar döşenmiştir.

KARA HATTI Kuzey Hattı olarak da adlandırılan bu hat üzerinde 3

metre kalınlığındaki bir kültür dolgusunda gerçekleştirilen kazı çalışmaları sırasında günümüze ait malzemeler içeren dolgu toprağı, hemen altında ise Neolitik kültür dolgusu tespit edilmiştir.Bu dolgu

içinde , Bizans dönemine ait pişmiş toprak künk dizileri , sıkıştırılmış toprak tabanlar ile

birbirlerinden farklı mesafelerde olan Neolitik Döneme ait 15. Bizans Dönemine ait 11 mezar bulunmuştur.Mezarlar olasılıkla yerleşim alanı içerisinde birincil gömüt olarak gömülmüşlerdir.

Ancak baz mezarlar ikinci gömü yapılırken kemiklerin bir kısmı kenara itilerek ikinci gömüye yer

açılmıştır.Bazı mezarlar ise Neolitik tabaka içine yapılan Bizans kalıntıları tarafından tahrip

edilmiştir.

Demiryolu inşaatı sırasında tahrip olan mezarlar da saptanmıştır.Bu mezarlardan birinde (33/A açmasındaki 12 no’lu gömüt) iskeletin kafatası ve gövdesinin bir bölümü korunmuştur.Olasılıkla bu gömüt ilk demiryolu inşaat sırasında tahrip olmuştur.Yetişkin bir bireye ait olan iskeletin yanına tüme yakın bir kase mezar hediyesi olarak konmuştur. Diğer bir mezar çukurunda (18/A açması 2no’lu gömüt) insan kemikleri, gömütler, hayvan kemikleri,

çanak çömlek parçaları , taş aletler ve kemik aletler birlikte bulunmuştur.Bu çukur içinde anatomik pozisyon bozulmuş dağınık olarak açığa çıkartılan insan kemikleri, çukurun son kullanım evresine ait olmalıdır. Çünkü bu seviyede dağınık kemikler dışında alanda birincil gömüt olabilecek başka bir gömüt bulunamamıştır. Olasılıkla

kemiklerin bir bölümü başka bireylere yer açmak için yerlerinden oynatılmıştır.

DENİZ HATTI Güney hattı olarak da adlandırılan bu hat üzerinde yürütülen kazı çalışmaları sonucunda Neolitik Döneme ait 26 mezar tespit edilmiştir. Mezarlardaki kesin birey sayısı, antropolojik çalışmalarla belirlenecektir. Toprak içine yarı veya tam büzülmüş pozisyonda yatırılmış mezarlar arasında yön birliği görülmemektedir. Mezar hediyesi nadir

olarak da ele geçmiştir. Birkaç Mezarda kemik kaşıklar mezar hediyesi olarak mezara konmuştur.

DOĞU ALAN Bizans Dönemi

Çanak çömlek Genel hatlarıyla kaba görünümlü olan çanak çömleğin arasında özenle

yapılmış olanlar da görülür. Hamurları bol kum ve minik taşçık katkılı ince kilden oluşmuştur, bitkisel katkı çok azdır. Kil kaynağı

olarak, killi oluşumlu yerel ana topraktan faydalandıkları düşünülebilir. Kaplar kısmen iyi fırınlanmış, kısmen kofturlar. yüzeyleri

özenle düzeltilmiş ve açkılanmıştır. Çoğunluğu koyu kurşuni ve koyu kahverengi olan kap renklerinde. donuk kırmızı, devetüyü ve gri renkler de görülmektedir. Sığ ve muntazam olmayan çiziklerle oluşturulan bezemenin

yanı sıra baskı, nokta ve sokma bezeme de vardır. Genellikle düz ve ışınsal çizgilerden oluşmaktadır. Üçgenler ve karelerin içi düz çizgilerle

doldurulmuştur. Bezeme kutu biçimli kaplarla, az sayıda kaselere uygulanmıştır.Boya bezemeye hiç rastlanmaz. Biçimler en çok düz ya da dış bükey kenarlı kase ve çömlekler, dar ağızlı kaplar, köşeli ve küçük

ayaklı kutu biçimli kaplar, hafifçe (S) kıvrımlı kase ve güveçler bulunmaktadır. Çok az olarak dikey

tüp biçimli tutamaklar da vardır. Mal, hamur ve biçimler hemen hemen Fikirtepe buluntularıyla aynıdır.

Küçük buluntular Fikirtepe'ye nazaran çok zengin kemik ve boynuz alet çeşitlemesine sahiptir. Bol

olarak bız ve mablaklar, daha az keski ve düzelticilere rastlanır. Kansu'nun sondajlarında ele geçen kemik kaşık ve oltanın başka bir örneği

bulunamamıştır. Yontma taş aletlerin çoğunluğu çakmaktaşından. geri kalanı ise doğal camdan (Obsidyen) yapılmıştır, genellikle orta ve küçük boy

aletlerdir. İnce ve koşut kenarlı dilgi endüstrisi hakimdir. Az sayıda delici, ön, yan ve yuvarlak kazıyıcılar bulunmaktadır. Fikirtepe

kültürüne giren diğer çağdaş yerleşmelerdeki yontma taş alet endüstrisine uygun olarak Pendik'te de bölgedeki Epi-Paleolitik taş alet geleneğinin devam

ettiği görülmektedir. Sürtme taş buluntular sayı ve çeşit bakımından fakirdirler. Yuvarlak biçimli vurgu taşları çoğunluktadır, bir kırık yassı baltacık

bulunmuştur. Pişmiş toprak eserler azdır. Kaba bir hayvan figürini vardır. Hayvan kemiklerinin incelenmesi henüz yapılmamışsa da av hayvanlarının yanı sıra koyun, keçi, sığır ve domuzun olduğu, ayrıca kabuklu deniz hayvanları ve balığın beslenmede büyük bir önem taşıdığı buluntulardan anlaşılmaktadır.

SONUÇ Yaklaşık 4 ay sürdürülen kazı çalışmaları sırasında günümüz kültür dolgusunun altında Neolitik Döneme ait kültür katı tespit edilmiştir. Neolitik yerleşme içine Bizans Döneminde su ile ilişkili yapılar, su kanalları inşa edilmiş ve mezarlık alanı olarak kullanılmıştır. Konik ve dar alanlarda sürdürülen kazılarda; Neolitik yerleşim alan içerisine dağınık olarak

yapılmış dal örgü yuvarlak ve oval yapıların tabanları ile bazı dikme izleri tespit edilmiştir. Bu tabakaya ait mimari kalıntılar, kırmızı renkli ve çok killi bir yapısı bulunan ana toprak içine açılmış, çukur tabanlı yapılardan oluşur. Bunlar

çeşitli boyutlarda 50 cm derinliğinde yuvarlak ya da oval çukurlar içine oturtulmuş, duvarlar dal örgü üstü sıvalı, barınaklar biçimindedir. Kazı alanında, üzerinde çanak-çömlek, kemik ve taş aletleri ile birlikte bulunan tabanların yoğun miktarda midye kabuğu hayvan kemikleri ve benzeri atık dolgusu ile çöp çukurları ve çevresinde veya yanında taşlar olan

bol küllü ateş yerleri saptanmıştır. Pendik yerleşmesinde bugüne kadar toplam 64 adet mezar tespit edilmiştir.Bunlardan 11, Bizans Dönemine aittir. Ancak gömülen birey sayısı kesin olarak belirlenememiştir.Çünkü Neolitik ve Bizans Dönemlerinde , tekli ve çoklu gömütler

mevcuttur. Açığa çıkartılan iskeletlerin tümü mekan dışına gömülmüştür. Her iki döneme ait mezarların bir kısmında ölü hediyesine rastlanmıştır.Neolitik iskeletler yarı ve tam büzülmüş pozisyondadır.

Pendik yerleşmesi buluntu topluluğu, bölgenin Neolitik özellikleri yansıtır.Yerleşme de tespit edilen çanak çömlek Fikirtepe ile benzerlik gösterir. El yapımı olan çanak çömlek genellikle siyah, koyu kahve ve kırmızının çeşitli tonlarında

nadir olarak da daha açık renklidir. Yüzeyleri düzenli ve iyi açkılıdır. Çanak çömlek biçimleri düz ya da dış bükey kenarlı kase ve çömlekler, dar ağızlı , hafif ‘S’ kıvrımlıdır. Üçgen veya yuvarlak ve az sayıda da tüp biçimli tutamaklar mevcuttur. Kil buluntular arasında yer alan bir kadın heykelciği dikkat çekicidir. Küçük buluntular arasında en büyük grubu oluşturan yontma taş aletlerin çoğunluğu obsidyenden yapılmıştır. Yerleşmede bulunan kemik aletler çeşitlilik

gösterir. Kemik aletler içinde en önemli yeri kaşıklar almaktadır.

*Pendik kazısı farklı iki topluluğun kaynaşarak birlikte yaşadığını ve karma bir ekonomik modelin ortaya çıktığını tüm kantlarıyla ortaya koymuştur.

Kaynakça

www.aktüelarkeoloji.com

http://www.pendik.bel.tr/

Harmankaya,Savaş.1983,’Pendik Kazısı 1981’ IV. Kazı Sonuçları Toplantısı

Pasinli, A., Uzunoglu, E., Atakan, N., Girgin, Ç., 1994, "Pendik Kurtarma Kazısı"

IV. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, Ankara.