KENTLİLİK BİLİNCİNDE, DOĞAL YAŞAM ALGISI; YEŞİL ALAN KULLANIMI VE ÖNEMİ

19
KENTLİLİK BİLİNCİNDE, DOĞAL YAŞAM ALGISI; YEŞİL ALAN KULLANIMI VE ÖNEMİ Duygu TANGÜLER Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Bilimleri Anabilim Dalı,

Transcript of KENTLİLİK BİLİNCİNDE, DOĞAL YAŞAM ALGISI; YEŞİL ALAN KULLANIMI VE ÖNEMİ

KENTLİLİK BİLİNCİNDE, DOĞAL YAŞAM ALGISI; YEŞİL ALANKULLANIMI VE ÖNEMİ

Duygu TANGÜLEREge Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Bilimleri

Anabilim Dalı,

Çevre Sosyolojisi ve Çevre Bilinci Dersi, İzmir, 2012

KENTLİLİK BİLİNCİNDE, DOĞAL YAŞAM ALGISI; YEŞİL ALANKULLANIMI VE ÖNEMİ

Duygu TANGÜLEREge Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Çevre Bilimleri Anabilim

Dalı, İzmir

ÖZETBu makalede kentleşme sürecinde ve kentli kimliği oluşumunda kamusal yeşilalanların işlevi ve önemi üzerinde durulmuştur. Bu çerçevede, kamusalalanlar olarak kent parklarının bireyler tarafından nasıl algılandığı ve bualanların kentleşme ve kentli olma süreçlerine katkıları ele alınmaktadır.Kentlerin ve kentlilerin kimlik oluşumunda doğal yeşil alanların rolüirdelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Doğal yaşam algısı, yeşil alan kullanımı, kentlilik bilinci, çevre bilinci

1.KENT, KENTLİ, KENTLEŞME VE KENTLİLEŞME TANIMLARI

Kent: Soğdca dilince ‘kanth’ yani şehir site anlamına gelir. İçindeyaşayanların geçim kaynakları olarak tarım ve hayvancılık dışındakiuğraşların geçerli olduğu, toplumsal ilişkiler, kültürel alanlar,nüfusun yoğunluğu vb. birçok alanda kırlardan farklı olanyerleşimlerdir. Ülkemizde Köy Kanunu ve Belediye Kanunu’na görenüfusu 20 000 den fazla olan yerleşimler kent olarak adlandırılır.

Ekonomistlere göre kent; mal ve hizmetlerin, üretim-dağıtım-tüketimsürecinde toplumun sürekli olarak değişen gereksinimlerinikarşılamak için ortaya çıkan ekonomik mekanizmadır.

Toplumbilimcilere göre ise; yerine ve zamanına göre genişsayılabilecek biçimde bir araya gelmiş ve bazı ayırt özellikleribulunan insanlar ve yapılar topluluğudur.

Ayrıca kentler sivil toplumun organize olduğu alanlardır ve siyasetkültürü kentlerde ortaya çıkıp biçimlenmektedir.

Kentlerin kuruluş nedenleri genelde sosyoekonomik, coğrafi, askeriya da siyasi olabilir. Görüldüğü üzere kentler ekonomik, kültürel yada siyasi bir merkezdir. Yani kentleri tanımlayan birçok ölçütvardır.

Kentli: Kentte yaşayan ve kentin kendine özgü kültürünü benimsemişolan, kırın yaşam biçimlerinden farklı bir yaşam biçimi sürdüren,geçimini hayvancılık ve tarım dışı etkinliklerden kazanankişilerdir. Kentler içinde yaşayan insanların ihtiyaçlarınıkarşılamaları için yine insanlar tarafından oluşturulmuştur.

Dolayısıyla hem oluşum süreci açısından ve hem de oluşum amacıaçısından kentler kentlilere aittir.

Kentlileşme: Temelde bireylerin, kentsel yaşam içindekietkileşimleri ile ortaya çıkan kültür değişimi.

Kentleşme: Sanayileşme ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kentsayısını artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran,toplum yapısında artan oranda örgütlenme, iş bölümü ve uzmanlaşmayaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgüdeğişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir. Nüfus tadoğumların ölümlerden çok olması ve göçler ile artmaktadır. Geneldeekonomik, siyasal, teknolojik, kültürel nedenler ile kentleşmelerortaya çıkar.

Günümüzde Kentleşme

Tüm dünyada kent sayısı artarken kent nüfusları da artmaktadır. Bunedenle dünya artık kentlilerin dünyasıdır. 1950li yıllara kadarkalabalık kentler kuzeyde iken artık güneyli ülkeler kalabalıkolmaya başladı. Dünyanın en hızlı nüfusu artan kentlerinin çoğuAsya’dadır. Güneyli ülkelerin kentleşme biçimi sömürgecilik çağınınkentleşme biçimini andırır. Günümüz kentleri kapitalist kentleşmeanlayışına göre düzenlenmektedir. Kent merkezleri daha çok iş yerineayrılıyor ve uydu kentler ortaya çıkıyor. Metropolitanlaşmakentleşmenin son aşamasıdır. Bu da kapitalizmin bir ürünüdür.

2.KENTLİLİK BİLİNCİ

Kentlilik; bireylerin (hatta kurum ve kuruluşların) kentte yaşamanıngerektirdiği koşul ve normları anlamış, özümsemiş ve benimsemişolmalarıdır.

Kentlilik bilinci, kentte yaşayan bireylerin (örgütsel yapıların)kente özgü tutum ve davranışlar sergilemeleri, birer kentli birey /aktör / paydaş olduklarının farkında olmaları ve buna uygundavranmaları anlamına gelir. Kentlilik bilinci oluşumunun başlıcakoşulu, bireylerin yaşadıkları kent ile (kentteki diğer bireyler,kurumlar ve kuruluşlar ile) anlamlı, güçlü ve sürdürülebilir bağlarkurabilmeleri ve kendilerini yaşadıkları kentin bir parçası gibihissetmeleridir.

Sosyal göç veya diğer sosyoekonomik değişimler nedeniyle kentlerdefarklı sosyal sınıflar arasındaki fiziksel ve sosyal sınırlarbelirginleşmektedir. Sonuçta; kolektif kent kültürünün oluşmasıgerçekleşmemektedir. Kolektif kent kültürünün oluşmaması kentlibireyin ve kentlilik bilincinin oluşmamasına yol açan önemlifaktörlerden biridir. Kentte yaşayanların kentlilik bilincigeliştirebilmeleri için, öncelikle kentsel yaşam kültürünün

oluşturulmasına, bireylerin sosyal ve kültürel anlamdaeğitilmelerine, kent kültürü edinmelerine gerek vardır.

Kentlilik bilincinin oluşumu için üç temel yaklaşım öngörülmektedir:

1. Kentin tarihi, kültürel ve doğal değerlerinin farkına varmak,

2. Kentin fiziksel, kültürel ve sosyal dönüşümünü gerçekleştirmek,

3. Kente aidiyet duygusunu hissederek kenti sahiplenip korumak.

Kentliler arasında kolektif bellek oluşumu, kentlilik bilinciningelişiminde bir diğer önemli faktördür. Kolektif bellek, beraberindekentlilerin yaşadıkları yere aidiyet hissi ile bağlanmalarını veorayı sahiplenmelerini getirecektir. Kolektif bellek oluşumu, kentintarihsel sürekliliği olan ve içinde yaşayanlar için anlam ifade edenbir yer olmasıyla ilişkilidir. Kentlilerin yaşadıkları fizikselçevreye ilişkin zihinlerinde biriktirdikleri ortak anılar,paylaştıkları değerler ve inanışlar, kolektif bellek oluşumunayardımcı olur.

İnsanların ilişki kurabilecekleri, bağlanabilecekleri ve aidiyethissedebilecekleri, kendileriyle özdeşleştirebilecekleri,hatırlayacakları ve özleyecekleri yerler, kentsel yaşam kalitesinesahip olan mekânlardır. Kentsel yaşam kalitesine sahip mekânlar,aynı zamanda kentteki bireylerde ve bu bireyler arasındaki farklıkuşaklar arasında ortak bilinç ve kolektif bellek oluşumunda etkiliolacaktır.

Kentin geçmişine ışık tutan ve kültürel birikimin önemli bir kısmınıoluşturan tarihi kent mekânlarının korunması ve geleceğeaktarılması, kolektif bellek ve dolayısıyla kentlilik bilincioluşumunun ön koşullarından biridir.

Kentlilik bilinci oluşumunda etkili olan bir diğer unsur, kentleilgili verilecek her türlü karara o kentte yaşayanların katılımınınsağlanmasıdır. Kent; kendisini yönetenlerden daha çok, oradayaşayanlarındır. Katılımcı yaklaşım, kentlilerin kentin planlanma,biçimlenme, yönetilme ve denetlenme süreçlerine aktif katılımısağladığında kentsel yaşam çevresinin daha iyi düzenlenebileceğiilkesine dayanmaktadır. Birey, biçimlenmeye ilişkin kararlarıetkileyebildiği ve denetleyebildiği bir fiziksel çevrede kendinidaha rahat hisseder. Katılım; bireyin içinde yaşadığı çevreyibenimsemesine, kendisini o yere ait hissetmesine, o fiziksel çevreyekarşı sorumluluk duymasına neden olur; böylece kentli birey oluşur.Kentteki gelişmelere aktif katılım, güçlü toplumsallık bilincioluşumunun önemli aşamalarından birisidir.

Kentlilik bilinci yüksek bir toplumun oluşumu için kentteki sosyo-kültürel yaşamın zenginleştirilmesi ve bu aktif kentsel yaşamakentteki tüm kesimlerin katılımın sağlanması gerekir. Böyle bir

süreçte önce kent kültürü gelişir; ardından kentlilik bilincininoluşumunun yolu açılır.

Bir kentte toplum içinde birey olarak davranmayı öğrenmiş ve biryaşam biçimi olarak benimsemiş, kentte yaşamanın gerektirdiğikoşulları özümsemiş kentli bireylerin varlığı, kentlilik bilinciningelişmişliğinin göstergesidir.

3.ÇEVRE BİLİNCİ

Doğa, dünya kurulduğundan bu yana insanoğlunu çoğu zaman korumuş,beslemiş ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. 19.YY sonundabaşlayan sanayi devrimi ile insanla doğa arasında süregelen dostluk,insanlar tarafından yavaş yavaş yok edilmeye başlanmıştır. Özellikle1960 yıllarından sonra insanoğlu doğayı katletmeye başlamıştır.Denizler, nehirler kimyasal ve nükleer atıklarla doldurulmayabaşlanmış, fabrika bacalarından, otomobillerden çıkan zehirli gazlarile solunan hava kirlenmiş, ozon tabakası delinerek dünyayı zararlıışınlardan koruyamaz hale gelmiştir. Bütün bunlar dünyanın ekolojikdengesinin bozulmasına neden olmuştur.

Bugün dünyanın geldiği noktada çevre bilinci, artık bir idealolmaktan çıkmış ve gelecek kuşaklara görev haline gelmiştir.İnsanoğlu büyük bir hızla, gelecek neslin yaşamlarını ipotek altınaalmaktadır.

Bu yüzden insanın çevre konusunda doğru davranışlar kazanabilmesi,bu doğrultuda eğitilmesi büyük önem taşımaktadır. Birçok problemintemelinde eğitimsizlik ve duyarsızlık yatmaktadır. İnsanlara çevrebilincinin kazandırılmasıyla birlikte çevreyle ilgili birçok sorunda çözümlenmiş olacaktır. Çevre bilinci;

• Bireyin toplumsal, tarihsel, doğal çevresini kavraması, bilinçlibir duyarlılık edinmesi,

• Bireyin çevreyle ilgili karşılaşılan sorunların çözülmesinde siviltoplum örgütleri yoluyla kararlara katılması, haklarını savunmak,tepkisini göstermek için girişimlerde bulunması,

• Çevreyi yok etmeden kullanma gereğinin kavranması,

• Doğal yaşamın ve doğal kaynakların insan hayatı için öneminin vevazgeçilmezliğinin kavranması (Keleş, 1997)

• İnsanın tarihsel, doğal, toplumsal çevresinde gerçekleşenolaylarla ilgilenmesi, izlenmesi, ve

• Bütün tüketim etkinliklerinde tasarrufun ön planda tutulmasıdır(Eyüpoğlu, 2003).

Çevre bilincinin düşünsel, duygusal ve davranışsal boyutları vardır.Diğer bir deyişle çevre bilinci; çevreyle ilgili kararları,

ilkeleri, yorumları içeren düşüncelerden, bu düşüncelerin yaşamaaktarılması olan davranışlardan ve bütün bunlarla ilgili olarakçeşitli duygulardan oluşmaktadır. Böylesine kapsamlı bir kavramıngelişimi de kuşkusuz basit bir süreçle oluşmamaktadır. İnsanoğlununçevresiyle etkileşime girişiyle ivme kazanan bu süreç yaşam boyudevam eder. Çevre bilinci kişilik gelişimine paralel olarak çeşitlietkenlerin karşılıklı etkileşimi ile gelişmektedir. Bu üç boyutunher zaman aynı oranda geliştiğinden söz edilemez. Örneğin çevre ileilgili bilgisi olup bunu davranışlarına dönüştüremeyen insanlarolduğu gibi, çevrenin kirlenmesinden endişe duyup ama onu korumayönünde davranışlar sergilemeyenler de olabilmektedir.

Çevre bilincinin oluşturulması hızla artan dünya nüfusu için de önemtaşımaktadır. Birleşmiş Milletler nüfus projeksiyonlarına göre,önümüzdeki 50-60 yıl içerisinde de dünya nüfus artışı hızlı birbiçimde devam edecek ve günümüzde yaklaşık 6 milyar olan nüfus, 2050yılında 10 milyara ve 2100 yılında 40 milyara ulaşacaktır(Anonymous, 1992). Dolayısıyla bu hızlı nüfus artışının yanı sıra,çevre sorunları, yoksulluk, yenilenebilir ve yenilenemez kaynaklarınhızla tükenmesi günümüzün ve yakın geleceğin önemlisorunlarındandır.

Çevre duyarlılığının geliştirilmesinde ailenin, eğitim kurumlarının,kitle iletişim araçlarının ve sivil toplum örgütlerinin önemlirolleri vardır. Çevre duyarlılığı diğer bir deyişle çevre bilinciyaşam boyunca gelişebilen dinamik bir yapı içerir. Yani yaşamımızınbir döneminde oluşup daha sonra hiç değişmeyen bir yapı olmayıp,yaşam boyunca gerek kişinin kendisinden gerekse çevresinden gelenetkilerle şekillenen, gelişen, kimi zaman da gerileyebilen biryapıdır. Bu değişimin olumlu anlamda (kişinin kendisine ve çevresinezarar vermeksizin) akılcı düşünerek davrandığı biçimlerde olabilmesiiçin “çevre, çevre sorunları, çevre duyarlığı, çevreyi korumayolları” gibi konuların gündemden düşürülmemesi gerekmektedir.

4.KENTLİNİN DOĞAL YAŞAM/SAĞLIKLI ÇEVRE HAKLARI

Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu

Avrupa Kentsel Şartı 1992’de düzenlenen Avrupa Konseyi Avrupa Yerelve Bölgesel Yönetimler Konferansı’nda kabul edilmiştir. Kentsel şartçerçevesinde, Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu’nda kentsakinlerinin hakları, fiziki kentsel çevrenin iyileştirilmesi,mevcut konut stokunun iyileştirilmesi, kentlerde sosyal ve kültürelolanakların oluşturulması, sosyo-ekonomik kalkınma ve halkkatılımının geliştirilmesi şeklinde dört ana tema altındatoplanmıştır. Deklarasyon, güvenlik; kirletilmemiş, sağlıklı bir

çevre; istihdam; konut; dolaşım; sağlık; spor ve dinlence; kültürlerarası kaynaşma; kaliteli bir mimari ve fiziksel çevre; işlevlerinuyumu; katılım; ekonomik kalkınma; sürdürülebilir kalkınma; mal vehizmetler; doğal zenginlikler ve kaynaklar; kişisel bütünlük;belediyeler arası işbirliği; finansal yapı ve mekanizmalar veeşitlik başlıklarından oluşmuştur. Çevre ile ilgili başlıklarıincelersek;

2. KİRLETİLMEMİŞ, SAĞLIKLI BİR ÇEVRE: Hava, gürültü, su ve toprakkirliliği olmayan, doğası ve doğal kaynakları korunan bir çevre;

6. SAĞLIK: Beden ve ruh sağlığının korunmasına yardımcı çevrenin vekoşulların sağlanması;

10. KALİTELİ BIR MİMARİ VE FİZİKSEL ÇEVRE: Tarihi yapı mirasınınduyarlı bir biçimde restorasyonu ve nitelikli çağdaş mimarininuygulanmasıyla, uyumlu ve güzel fiziksel mekanların yaratılması;

16. DOĞAL ZENGİNLİKLER VE KAYNAKLAR: Yerel doğal kaynak vedeğerlerin; yerel yönetimlerce, akılcı, dikkatli, verimli ve adilbir biçimde, beldede yaşayanların yararı gözetilerek, korunması veidaresi;

Avrupa Kentsel Şartı

Avrupa Kentsel Şartı, Avrupa Konseyi’nin kentsel politikalarındanyola çıkılarak oluşturulmuştur. Bu politikalar 1980-1982 yıllarıarasında Konseyce düzenlenen “Kentsel Rönesans için AvrupaKampanyası” kapsamında geliştirilmiştir. Söz konusu kampanyakapsamında, uluslararası bir komisyon tarafından, 1982-1986 arasındayapılan bu çalışmalar; daha sonra Avrupa Konseyi’nde kentselpolitikalarla ilgili ayrı bir program olarak devam etmiştir.

B.Kentlerde Çevre ve Doğa

Yerel yönetimlerin, doğal ve enerji kaynaklarını, uygun veakılcı bir biçimde, yönetme ve idareli kullanma sorumluluğu

Yerel yönetimlerin kirliliğe karşı politikalar uygulaması Yerel yönetimlerin doğayı ve yeşil alanları koruma yükümlülüğü Doğayı korumanın toplumsal gururu ve bağlılığı geliştiren bir

faktör olması

Görüldüğü üzere Avrupa kentlerinde çevre ile ilgili kentlininhakları ve yerel yönetimlerin de bu konuda yükümlülükleribulunmaktadır. Türkiye’de ise yurttaş, sağlıklı ve dengeli birçevrede yaşama hakkını Anayasa’nın 56. maddesindeki çevre hakkındanalmaktadır. Anayasa bu hakkın yanı sıra yurttaşa ve devlete,‘çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğiniönlemek’ ödevini de yüklemiştir. 1982 Anayasasının çevre hakkındailk kez düzenlemesinin ardından 9 Ağustos 1983 tarihinde 2872 sayılıÇevre Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun’un amacı, “bütün canlıların

ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilirkalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.” Ayrıcaülkemizde çevrenin ve çevre hakkının korunması, çevre kirliliğininönlenmesi, tabii ve kültürel değerlerin ve eserlerin muhafazasıhakkında hükümler içeren onlarca kanun vardır. Bazıları doğrudan bukonu ile ilgili çıkarılmış kanunlar olmakla beraber bazıları da buhususları ihtiva eden birkaç madde içermektedir. Milli ParklarKanunu, Köy Kanunu, Limanlar Kanunu, Orman Kanunu bunlardanbazılarıdır. Bu kanunlar her Türk vatandaşının sağlıklı bir çevredeyaşama hakkına sahip olduğunu göstermektedir.

5.KENTBİLİMCİ GÖZÜYLE ÇEVRE

Az gelişmiş ülkelerde kentler, genellikle kentleşme, endüstrileşmeve bunların getirdiği nüfus yoğunluğu, hava, su, toprak kirlilikleriile plansız olarak gelişmekte. Sorunların başında nüfus artışıgelmektedir. Ayrıca gelişmiş ülkelerin atmak istediği sanayiatıkları az gelişmiş ülkelere gönderilerek kirlilik daha daartmaktadır.

Kentsel toprakların plansız veya kişilere azami yarar sağladığıplanlar ile gelişmesi de çevre sorunlarını artırır. Bunların genelolarak yerel yönetimlerin teknik, yasal ve yönetimselyetersizliklerinden ileri geldiği söylenebilir. Çevre sorunlarınınartması doğrudan planlama ile de ilişkilidir.

Kent planlama ile çevre sorunları iç içedir. İyi bir düzenleme ilebu sorunlar yok edilebilir.

Sağlıklı bir çevre yaratmada planlamanın rolü büyüktür. Bu rolüsosyoekonomik planlamaya dayalı bir fiziksel plan üstlenebilir.

Ancak fiziksel olarak hazırlanan kent planlarının, kentin doğal,sosyal, ekonomik ve yönetimsel durumlarına uymadığını, sık sıkdeğiştiğini, maddi çıkarlar yönünden yoğun kullanışlara açıldığınıgörmekteyiz.

Planlar yapılırken alt yapı sistemleri, çöp dökme, imha etmealanları ele alınmamakta, yerleştirilen işlev alanları ve bunararasındaki ilişkiler düşünülürken çevre sorunu yaratacak hususlargöz ardı edilmektedir.

Sorunları yaratan nedenlere eğilmek, kent ve kent planlamasını dahakapsamlı olarak ele almak, yaşama, çalışma, ulaşım ve boş zamandeğerlendirme alanlarının tüm sorunları çözülecek şekilde düzenlemekzorundayız. Bu düzenleme kişisel çıkarlardan çok toplum ve kamu

yararını düşünerek yapılmalıdır. İnsanlar ancak bu suretle mutlu vesağlıklı yaşanabilen bir yerleşmeye ve çevreye kavuşabilir.

6.KENTTE AÇIK VE YEŞİL ALANLAR

Açık ve yeşil alanlar, günümüze kadar birçok bilim insanı tarafındanaraştırılmış; bu alanlar için çeşitli tanımlamalarda bulunulmuş;büyüklükleri (ölçüleri), işlevleri, rekreasyonel kullanımları,oluşumları, vb. başlıklar altında birçok sınıflandırma yapılmıştır.God (1980) ’a göre açık alanlar, kentsel bir alanda taşıtlar veyapılarla örtülmemiş arazi ile su yüzeyleri ya da park verekreasyon, doğal kaynaklar, tarih ve peyzaj özellikleri yönündenönem taşıyan, gelişmeye açılmamış araziler olarak tanımlanmaktadır.

Açık ve yeşil alan sistemini Öztan (1998), “bir kentin yapısındakiçeşitli kullanımlar için uzun süreli bir denge unsuru; aynı zamandaçok yönlü dış mekan kullanımları için de çeşitli olanaklar yaratan,yaşayan ve yaşatan bir organizma” olarak tanımlamıştır. Buorganizmanın bulunduğu dönem için olduğu kadar geleceğe ilişkindönemler için de uzun süreli etkinliği ve geçerliliği söz konusudur.Keleş (1977)’e göre açık ve yeşil alanlar, insan yaşantısınınsürdüğü, üzerinde yapı yapılmış kapalı mekanların dışında kalan yada doğal olarak bırakılmış veya tarım ve konut dışı dinlenmeamaçlarına ayrılmış kent parçasıdır.

Tüm bu tanımlardan yola çıkılarak açık ve yeşil alanlar; kentseldoku içerisinde mimari yapılar (blok yığınları, binalar, sertyüzeyler) dışındaki açıklıkları, kitlesel ve parçalar halindekiyeşillikleri, su yüzeylerini barındıran ve kent içerisinde, kentingelişimini kontrol altında tutan; birleştirici ve ayırıcı işlevlerüstlenen; kent genelinin bütünlüğünü sağlayan ve tüm bunlarındışında varlıkları gereği kente başta ekolojik, estetik,rekreasyonel ve ekonomik olmak üzere birtakım özellikler kazandıransistemler bütünü olarak adlandırılabilmektedir.

Kentsel yaşam kalitesi fiziksel çevre, sosyal çevre ve ekonomikçevre kalitesine yönelik bileşenlerden oluşmaktadır. Ekonomik çevrekalitesi yaşam maliyeti ve alım gücü gibi özellikler iletanımlanırken; Sosyal çevre kalitesi yaşam biçimi (life style),eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim(ulaşılabilirlik/ödenebilirlik), örgütlülük ve gönüllülük esasınadayalı toplumsal faaliyetler, güvenlik, bir yerde topluma ait olmaduygusu, kimlik (fiziksel ve sosyal çevrenin kesişme noktası),yerellik (bağlılık açısından) vb. özellikler ile tanımlanabilir.Fiziksel çevre kalitesi ise açık ve yeşil alan varlığı, ulaşım ağı(erişebilirlik) - ulaşım türü - toplu taşıma, altyapı ve belediyehizmetleri, iletişim (erişebilirlik), sosyo-kültürel aktiviteler,doğal ve tarihi değerlerin korunması, konut ve yaşam çevresininplanlı olması, konut tipi ve kalitesi, çalışma alanlarının çevresel

etkilerinin azaltılması, rekreasyon alanlarının varlığı gibiözellikler ile tanımlanabilir.

Özellikle açık ve yeşil alanlar, kentlerin sağlıklı gelişmesiaçısından büyük önem taşımaktadırlar. Bu alanlar kentler içinrekreasyon, ekoloji ve arazi organizasyonuna yönelik pek çok farklıfonksiyona sahiptir. Rekreasyon fonksiyonu ile aktif ve pasifrekreasyon imkanı sağlayarak kent içinde ve dışında sportifdonatımların tesisine ve eğlence ile ilgili donatımlara da olanakverirler. Ekolojik fonksiyonu ile kent içerisinde hava akımlarına veyeşil fonksiyonlarına imkan tanırlar. Kentin içinde, çevresindeartmakta olan endüstriyel tesisler, konutlar ile motorlu taşıtlardançıkan gazlardan kirlenen kentin havası içinde bulunan toz ve zararlıgazları temizleyerek, kente ışık ve hava sağlarlar. Araziorganizasyonu fonksiyonu ile kentlerin fiziksel alanların dengeoluşturan unsurlarıdır. Kitle boşluk ayarlamasına yardımcı olurlar.Kent içindeki yeşil alanlar, araç trafiğini, yaya rekreasyon veyerleşim alanlarından ayırmakla insanlar için trafik yönündengereken güvenceyi sağlamış olurlar. Kentlerin formal yapılıbinalarla meydana getirdiği katı kalıbı yumuşatarak kente organikbir karakter kazandırırlar.

Açık ve yeşil alanlar, kullanım biçimine göre (aktif ve pasif),ekolojik işlevine göre, mülkiyete göre yada üstlendiği rekreasyonişlevine göre farklı biçimlerde sınıflandırılabilirler. Baykan(2003), üstlendiği rekreasyon işlevine göre açık ve yeşil alanları;parklar (mahalle, kent, semt parkı vb.), özel amaçlı park vebahçeler (çatı bahçeleri, hobi bahçeleri, kültür bahçeleri vb.),spor alanları (golf, basketbol vb), çocuk oyun alanları, doğal veyarı doğal alanlar, koridorlar (kent ormanı, koruluk vb.), kent içidiğer açık ve yeşil alanlar (mezarlık, konut bahçesi vb) olaraksınıflandırmıştır. Açık-yeşil alanlar içerisinde parklar kentselyeşil ağın en önemli elemanıdır.

Tanrıverdi (1987), parkları; “kentlinin çeşitli semtlerine veçevresine yapılmış sakinlerine aktif ve pasif eğlence ve dinlenmeortamı sağlayan, ölçülü, dengeli ve güzel kompozisyon oluşturmuşsosyal yeşil alanlardır” diye tanımlamaktadır ( 8 ). Thompson(2002), ise parkları, oyun mekanları ve spor alanlarını dabünyesinde barındırması, kentte daha geniş alan kaplaması ve yapayve/veya doğal bitki örtüsüyle kent içerisinde ekolojik çeşitliliğidesteklemesi nedeniyle kentsel açık alan planlamasının temelöğelerinden biri olarak tanımlamaktadır.

Park alanları, “kent içi yeşil alan oluşturma niteliği ile yeşilalan ve yapılı çevre arasında dengeli arazi kullanımının sağlanmasıaçısından kentsel bir öneme sahip olmasının yanı sıra aynı zamandatoplumsal rolü yüksek olan ortak kullanım mekanlarıdır. Farklıinsanların karşılaşması, tanışması, konuşması, kentsel yaşamı

paylaşması gibi sosyal ihtiyaçların karşılanması ve sosyo-kültürelsüreklilik ve gelişmenin sağlanması açısından, toplumsal iletişimingerçekleştiği kültürel odak noktaları olarak danitelendirilebilirler. Toplumsal boyuttaki bu ilişkiler, konutdokusu içerisinde etkin ortak kullanım mekanları oluşturulması,kentsel mekanın sosyal ve mekansal boyutlarda daha etkilikullanılması ve mekanı oluşturan işlevlerin olabildiğince canlıtutulması amacında; anlam ve aktivite çeşitliliği açısındanayrıcalıklı bir öneme sahiptir ve konut alanlarında da aynıetkinliği göstermektedir. Park alanları, kentte canlı bir çevreyaratılmasında, yoğun kent merkezinde insan/ çevre ilişkisininkurulmasında ve kentsel dolaşım ve aktivite alanlarınınoluşturulmasında etkin bir öğe” olarak açık ve yeşil alan varlığıanlamında kentsel yaşam kalitesinin sosyal açıdan da mekanaindirgenmesi sebebiyle, önemli bileşenlerinden biri olaraknitelendirilebilir.

Yeşil alanların tipleri, içerikleri, yeşil alanda yer alan eylembiçimleri ve büyüklükleri, hizmet edilen nüfus büyüklüğüne,yerleşimin fiziki özelliklerine (topoğrafya, toprak kabiliyeti vb.)ve doğal özelliklerine (iklim, bitki örtüsü vb.) göre değişmektedir.Bununla beraber park alanları için gerekli standartları belirleyenetmenler, nüfus, kentin boyutu, coğrafi konumu, iklimi, kullanımmesafesi ve yoğunluğu ile açıklanabilir.

Açık-yeşil alanlar, insan ile doğa arasında bozulan ilişkiyidengelemede ve kentsel yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemlibir konuma sahiptir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde açık-yeşilalanların nitelik ve nicelikleri, medeniyetin ve yaşam kalitesininbir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda pek çokgelişmiş ülke, insanların zihinsel ve fiziksel ihtiyaçlarını gözönünde bulundurarak insan yaşamı için uygun kent mekanı veyaekolojisini planlama ve oluşturma çabasına yönelmektedir.

Doğanın insan sağlığı ve psikolojisi üzerine olumlu etkileri olduğugerçeği, özellikle olması gerekenden çok daha az yeşil alan ileyetinmeye çalışan ülkemiz kent insanları için de geçerlidir. Ancakülkemize özgü kültürel, sosyal ve ekonomik değişkenler açısındanaraştırıldığında insan-doğa ilişkilerinde literatürdekilerden dahafarklı ve ilginç sonuçlar elde edilmesi muhtemeldir. Buna rağmenülkemizde, özellikle kentlerde insan doğa ilişkileri üzerinegerçekleştirilen araştırmaların sayısı oldukça az olup, konu henüzpeyzaj alanında araştırma yapan bilimsel çevrenin ilgisini yeterinceçekememiştir. Bu konunun ülkemiz şartlarında araştırılması veliteratürde mevcut diğer bilgilerle karşılaştırılarak benzerliklerinve farkların ortaya konulması, bilimsel açıdan doldurulması gerekenbir boşluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda yapılacakaraştırmalar sonucu elde edilecek bilgilerin uygulamada peyzaj

planlama, tasarım ve yönetim alanlarında çalışan profesyonel kesimede faydalı olacağı kuşkusuzdur.

Kentlere olan hızlı ve düzensiz göç olayları, kentlerimizin plansız,altyapısız ve donatımsız gelişmelerine yol açarken, tarım arazileride hızla yok olmaktadır. Kent alanlarının kenarlarındaki verimlialanlar yerlerini sanayi ve yerleşim merkezlerine terketmektedirler. Kentlerimizin çeşitli nedenlerle aşırı yoğunlaşması,arsa rantlarını artırarak, yeşil alan gibi kamusal alanlaraayrılması gereken bölgeleri sınırlamaktadır. Sonuçta büyükkentlerimiz yeşil alan ve rekreaktif alanlardan yoksun kalmaktadır.

Kent içindeki yeşil alanların varlıkları spekülatif baskılarlasürekli tehdit edilmekte, mevcut yeşil alanların başka amaçlıkullanımları yaygınlaşmaktadır. Yeşil alan ihtiyacı hiçbir zamanekonomik bir nedene dayanmadığından daha fazla yeşil alanlara aitistekler politik bakımdan destek görmemektedir.

Kalkınma planlarında ve yerel idarelerin imar çalışmalarında yeşilalanlara ilişkin planlar yapılmasına karşın yetersiz kalmaktadır.Yeşil alanlara olan ihtiyaç kentler büyüdükçe artmaktadır. Geneleğilim bu sahaların kent arasında yer almasıdır. Buralarda yeterlimiktarlarda boş arazi bulunacağı gibi, arsa fiyatları da ucuzdur.Büyük kentlerde korunmuş olan parklar ise eskiye ait kalıntılardanbaşka bir şey değildir. Özellikle, kentlerde bu gibi şeylerinmuhafazası, çok kez bir engel teşkil ettiklerinden ve büyükkentlerin başka ihtiyaçları ön plana geldiğinden bir problem olarakkabul edilmektedir. Kent içindeki yeşil alanlar böylece çok defaiktisadi, sosyal ve insani menfaatler yönünden tartışma konusuolmaktadır.

Sonuç olarak, şehir kenarlarının da kendilerine özgü bir dinamizmgösterdikleri, bir yandan yeşil alanlar buralara nakledilirken diğeryandan bunların hemencecik mesken ve sanayi amaçlı işgale maruzkaldıkları görülmektedir. Kentlerin ağaç varlığının artırılmasıkadar korunması ve doğru ağaç ve yer seçimi de önemlidir. Ağaçvarlığının korunması görev anlayışı ve birtakım kötü niyetli veyaihmalkâr kişileri kontrol etmekten çok insanlara ağaç sevgisininkazandırılması ve kişilerin ağaç sevgilerini fiiliyatadökebilmelerine imkân sağlamaktan geçmektedir.

Kent içinde kalan belediye ve hazine arazilerinden bir fayda maliyetanalizi yapılarak uygun olacakların hızla halkın faydalanmasına açıkve uygun bir şekilde donatılmış parklar haline getirilmesigerekmektedir. Hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığı birçokkentimizde parklar mümkün olduğunca ağaçlandırılmalıdır. Maddiimkânları kısıtlı kentlerimizin parklarında çok su bakım ve masrafisteyen çimler yerine daha ekonomik türler denenmelidir.

Yeşil kuşakların, ormanların ve kent içi yeşil alanlarınkorunabilmesi bu alanların, insanların tatil günlerinde ilgisiniçekecek mesire yerleri haline gelecek şekilde donatılıp ulaşımimkânlarının geliştirilmesi ile sağlanabilir. Belediyeler halkıntatil günlerinde dinlenip temiz hava aldığı çalışma hayatınınstresini atabildiği ve eğlendiği bu yerleri sahipleneceğinden bazıkamu kuruluşlarının amaç dışı baskısından kurtulabilir.

7.KENT PLANLAMA VE EKOLOJİ İLİŞKİSİ

Hızlı nüfus artışı, gelişen teknoloji ve sanayi ile birlikteinsanoğlunun ekosistemler üzerindeki baskısı artmakta ve doğalçevrenin giderek yok olmasına ve yenileme gücünü kaybetmesine nedenolmaktadır. Buna karşılık olarak, 1970’li yıllardan itibaren çevresorunlarına karşı artan duyarlılık, pek çok alanda yeni yaklaşımlarve teknik önlemlerin geliştirilmesini sağlamıştır. Planlama alanındaise doğal çevrenin bugünkü ve gelecek nesiller için en yararlıbiçimde değerlendirilmesi, ona bağlı kaynakların korunması,geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasını amaçlayanyaklaşım olarak ekolojik planlama yaygın bir kullanım bulmuştur.

Doğanın gizil gücünü geniş kapsamlı bir yaklaşımla ele alan vedoğanın korunması, kullanımı ve geliştirilmesini amaçlayan fizikselplanlama çalışmaları, planlamanın içerik ve sürecine göre ekolojikplanlama ve peyzaj planlama adlarını almıştır (Gündüz, 1980).Planlama kavramsal olarak, belirlenen bir hedefe ulaşabilmekamacıyla, harekete geçmeden önce yapılan hazırlıklar, karar verme veseçim yapma sürecidir.

Ekolojik Planlamada Kentsel Yeşil Alanların Rolü

Doğadaki canlı ve cansız varlıkların aralarında ilişkiler kurarakoluşturdukları sisteme, ekolojik sistem yada ekosistemdenilmektedir. Canlı ve cansız varlıkların kurguladıkları bu sistem,insanların yaşadığı çevrede de dengesini sürdürme çabasındadır.Kırsal veya kentsel peyzajdaki denge dinamikleri, insan faktörü ileçok hızlı ve genelde olumsuz yönde değişmektedir.

Nüfusunun hızla artışı ve teknolojinin ilerlemesi sonucu insanlar,ekosistemin dengeleri üzerine ‘çevreden yararlanma ve yaşanabilirçevreler oluşturma’ amaçlarıyla baskı uygulamaya başlamıştır.Böylece insan eliyle tamamen değiştirilmiş insan eli ileşekillendirilmiş yeni bir çevre yaratılmıştır. Buna insanekosistemleri denilmektedir.

Kent de bir ekosistemdir ve kentte canlı ve cansız elemanlarınsistemi görülmektedir. Kent yaşayan canlı bir organizma gibidir.Çeşitli organlardan meydana gelen bir canlıda olduğu gibi, kentlerde çok farklı fonksiyonları olan bölgelerden meydana gelir. Kentselekosistemlerde sistemi oluşturan elemanlar (arazi şekli, iklim,

toprak, mikroorganizmalar, bitki ve hayvan varlığı, insan ve cansızvarlıklar) bir denge kurarak sistemin sürdürülebilirliğini, yaniyaşam döngüsünü sağlar. Kentsel ekosistem içerisinde sistemin enönemli elemanlarından biri kentsel açık yeşil alanlardır.

Açık-yeşil alanlar, insan ile doğa arasındaki bozulan ilişkiyidengelemede ve kentsel yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemlibir konuma sahiptir. Kentsel açık-yeşil alanlar, kentsel ekosistemörüntüleri içinde yeşil doku hücrelerine benzetilebilir. Kentdokuları arasında (Çocuk oyun alanları, spor ve oyun alanları, evbahçeleri, kent parkları, semt parkları mahalle ve cep parkları,meydanlar, yaya bölgeleri, çay bahçeleri vb.), kentin yakınçevresinde (Botanik bahçeleri, hayvanat bahçeleri, bölge parkları,golf alanları, sergi ve fuar alanları vb.) ve kentin dışında kırsalalanda yer alan açık ve yeşil alanlar (Tatil köyleri, yaylayerleşimleri, milli parklar, kamp alanları vb.), yeşil alandokusunun birer ekolojik hücreleridir. Kentsel ekosistemde dengeninkurulması, ekosistem elemanlarının karşılıklı ilişkilerindekidengeye ve bu elemanların sistemdeki işlevlerine göre dağılımlarınabağlıdır.

Kentsel ekosistem içerisinde sistemin en önemli elemanlarından biri,kentsel açık- yeşil alanlardır. Açık- yeşil alanlar kentekosistemini ve kentin sosyal yapısını destekleyen en önemlibirimlerdir. Yeşil alan sisteminin bileşenleri, sağlıklı birekosistem için çeşitli yollarla fayda sağlar, kent içinde biyolojikçeşitliliği korumak için bir sistem oluştururlar. Ekosistemde bütünbirimler, destek ağları ile birbirine bağlıdır. Bir bütünü geleceğetaşımak için, her birim kendi işlevini sürdürür ve diğer birimleride destekler. Bunu kentsel ekosistemde sağlamak biraz daha güçtür.Çünkü kentsel ortam, sistemin birimlerine zarar verecek birçokkültürel sistemi de içerir. Kentlerde oluşturulan yeşil sistem,yaşama sistemleri arasında bütünlüğün devamını sağlamakta, ekolojikzincirler için bir zemin oluşturabilmektedir. Bu da peyzajdasürdürülebilirliği sağlamak için gerekli parça olan biyolojikçeşitliliği sürdürmekte bir taban oluşturmaktadır.

Açık–yeşil alanların üstlendikleri roller, birbirini destekleyenrollerdir. Örneğin kentte, ekolojik faydalar, ekonomik faydalarüretir, ekonomi de ekolojik ve sosyal faydaları destekler. Buşekilde bütün birimler birbiri ile bir fayda zinciri kurmaktadır.Botkin ve Beveridge (1997)’e göre vejetasyon kentlerde yaşamkalitesini iyileştirmek için gereklidir ve vejetasyon kentselortamda insanlara en uygun koşullarda yaşama imkanı sunmaktadır.

Kentsel açık-yeşil alanlar, kentsel ekosistem örüntüleri içindeyeşil doku hücreleri gibidir. Kent dokuları arasında (çocuk oyunalanları, spor ve oyun alanları, ev bahçeleri, kent parkları, semtparkları, mahalle ve cep parkları, meydanlar, yaya bölgeleri, çay

bahçeleri, çatı bahçeleri, alternatif diğer alanlar vb.) ve kentinyakın çevresinde (botanik bahçeleri, hayvanat bahçeleri, bölgeparkları, golf alanları, sergi ve fuar alanları, hobi bahçeleri,tema bahçeleri vb.) yer alan alanlar, yeşil alan dokusunun birerekolojik hücreleridir.

Kent içinde ve yakın çevresinde kurulan yeşil alan dokuları kendiiçinde bir ekolojik sistem oluşturacaktır. Kentsel ekosistemdesürdürülebilirlik, ekosistemdeki canlılar ve cansızlar arasındakisistemli ilişkileri bozmadan, koruyarak ve geliştirerek geleceğeaktarmak anlamı taşımaktadır. Sürdürülebilirlik; ekonomik, sosyal veekolojik tabanda ele alındığında, yeşil alanların fayda sistemleriile örtüşen bir sistem göze çarpmaktadır. Ekosisteminsürdürülebilirliğini açık-yeşil alanlar boyutunda değerlendiğimizde,ekosistemi ekolojik, ekonomik ve sosyal anlamda destekleyen enönemli birimler olduğunu görebiliriz.

Büyük nüfusları ve yoğunlaşmış insan faaliyetleri nedeniyle çevreselbozulmaların merkezinde olan kentler, bu bozulmalardan en çoketkilenen bölgeler olmaktadır. Kentlerde kentli gibi, en önemlisiinsan gibi yaşayabilme göstergelerinden birisi olan yeşil alanlar,özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde hızlı kentleşme veendüstrileşme faaliyetlerinden en çok etkilenen alanlardır.

Yeşil alanlar, ekolojik dengenin korunması ve sağlıklı kentlerinoluşması için ekolojik işlevleriyle, kentlinin günlük yaşamlabirlikte gelen stres ve birikimlerinden kurtularak yenilenmesineolanak sağlayan rekreasyonel ve görsel işlevleriyle ve özelliklekent arazi kullanımına getirdiği ekonomik işlevleri ile günümüzdekent planlamasında göz ardı edilmemesi gereken unsurlardan birisikonumundadır.

Yeşil alanlar, kentleri biçimlendiren temel alan kullanımlarındanbiri olmakla birlikte diğer alan kullanımlarını bütünleştirici ya dabirbirlerinden ayırıcı özelliği ile kentin fiziksel dokusunudengeleyen ve kentler için önemli işlevleri bulunan mekanlardır.Ayrıca, kentlinin doğa ile buluşmasını sağlamakta, aktif ve pasifrekreasyonel aktivitelere olanak tanımakta ve daha yaşanabilirkentler yaratmaktadır. (bitkiler ve yeşil doku)

Gelişmiş ülkelerde, bu işlevlerin önemini kavrayan yerel yönetimler,kentler ve büyük metropollerde, örneğin, New York'ta CentralPark(340 hektar), San Fransisko'da Golden Gate Park (410 hektar),Londra'da Hyde Park (250 hektar) gibi çok geniş yeşil alanlaroluşturmuşlardır. Söz konusu parkların ortak nitelikleri, kentmerkezlerinde içlerinde hiçbir beton yapı bulundurmayan, milyonlarcametrekarelik çim alanlar, açık su yüzeyleri ve koruluklardanoluşmalarıdır. Bu geniş alanlar, kent insanlarının psikolojik baskıve stresten uzaklaşmasını sağlar, yarattıkları mikroklima ilekentlerin akciğerleri olarak görev yaparlar. Yapılaşmadan korunan

geniş yeşil alanlar, farklı türlerden kuş, sincap vb. canlılar içinuygun yaşam ortamı yaratarak kent insanının doğa ile bütünleşmesinide sağlarlar.

8.KENTLİ KİMLİĞİ OLUŞUMUNDA YEŞİL ALANLARIN ROLÜ

Hızlı kentleşme sonucunda oluşan estetik ve çevresel problemler,planlı kentsel yeşil alanların önemini artırmaktadır. Kent insanınındoğaya olan özlemi bu planlı yeşil alanlarla giderilmeyeçalışılırken kentsel yaşamın olumsuz özellikleri demaskelenmektedir. Bu kapsamda yeşil alanlar, kentsel mekanda doğalhabitatlar yaratmaları ve sağlıklı çevreler oluşturmaları açısındankent makroformu ve yaşamı için önemli alanlardır. Ayrıca bu alanlar,çevre kalitesini hem ekolojik hem de ekonomik anlamda artırmaktadır.

Kentsel yeşil alanların önemli bir işlevi de kültürel ve kişiselçeşitliliğin sergilenmesi, demokratik ve açık görüşünvurgulanmasıdır. Tanımlı kent boşlukları olarak işlev gören kentparkları, insanları bir araya getiren yerler ve simgeler olmalarınedeniyle birey ile toplum arasında iletişimin sağlanmasına yardımcıolurlar. Birden fazla insanın aynı mekanda bir araya gelmesi her anbir sosyal aktivite oluşturmaktadır. Bu kapsamda, insanların kentselaçık mekanda geçirdikleri süre ne kadar çok olursa, diğerkentlilerle karşılaşma olasılığı o kadar artacaktır. Bukarşılaşmalar, kutlamalar, eylemler, konserler, gösteriler ve pasifiletişim olarak niteleyebileceğimiz hareketlerlegerçekleşebilmektedir. Diğer insanlarla bir arada bulunmak, onlarıizlemek ve onlardan etkilenmek yalnız kalmaya oranla daha olumluetkiler ve deneyimler sağlamakta ve arzu edilen kentli kimliğininoluşmasına neden olabilmektedir.

Modern toplumlarda, planlı kentsel yeşil alanların ilk tanımlaması,Amerikalı peyzaj mimarı Frederick Law Olmsted tarafından 19.yüzyılda Boston Park Sistemi’nin oluşturulması ile yapılmıştır(Zaitzevsky, 1982). Bu planda, New York’ta Central Park ile başlayandoğanın kent içine taşınması yaklaşımına paralel olarak rekreasyonelkent planlamasında öncü adımlar atılmıştır (Schuyler, 1988).Planlamalarda jeologlar, mühendisler ve halk sağlıkçılarıyla beraberçalışılarak kent insanının daha sağlıklı ve rahat yaşayabileceklerimekanlar yaratma yoluna gidilmiştir (Little, 1995). Olmsted’intanımlamasına göre kent parkı, konut bahçelerinden daha geniş, dahasade ve doğal görünmeli ancak bir koruluk ve orman gibi yoğun biryeşil dokuya sahip olmamalıdır. Bu tanımlamaya göre kent parkları,kent halkının zihninde oluşan yapaylığı alıp götüren ve unutturandoğal elemanlar ve kompozisyonlar içermelidir.

Olmsted, parkları sadece yeşil alanlar olarak tanımlamamış,parklarda kentlinin demokratik kent yaşamına katılımını özendiricirekreasyonel faaliyetler barındırmalarını önermiştir. Bir zamanlarkentlerin dış çeperlerinde geniş alanlarda yer alan yeşil alanların

kent merkezlerine taşınmasıyla kentlinin sosyal iletişimininsağlanması hedeflenmiştir. Bu açıdan parklar, salt yeşilin bulunduğualanlar olmanın ötesinde sosyal yaşamın güçlenmesine ve yüz yüzeiletişimin gerçekleşmesine olanak tanır.

Kültürlerin doğaya bakışları ve değer yargıları, kentsel yeşilalanların kullanımlarını etkilemektedir. Türk toplumu,alışkanlıkları ve doğaya yakınlığı nedeniyle kentsel mekanlardayeşil alanlara önem vermiştir. Örneğin, Osmanlı döneminde mesireyerleri olarak tanımlanan açık ve yeşil alanlar, bireylerin boşzamanlarını değerlendirmesi ve doğadan yararlanması için oluşturulangeniş yeşillikler olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise kentmerkezlerinde Avrupa’daki emsallerine benzer oluşturulan parklar,kentlinin kamusal yaşama katılımının ve modern kentsel yaşambiçiminin göstergesi olmuştur.

Çağdaş toplumlarda, kentsel kültürde yaşanan değişimler ve yenikentleşme biçimleri, açık-yeşil alanların algılanma ve kullanımbiçimlerini etkilemektedir. Örneğin, İngiliz bahçe anlayışındagüneşten azami şekilde yararlanma prensibine dayalı olarak genişaçık yeşilliklerin tercih edilmesi, Akdeniz toplumlarında sokakakslarının kentsel yeşil alanları tanımlaması ya da Paris’tekaldırım kafelerinin yeşil alanlarla birlikte ele alınması, ülkelereve kültürlere göre değişen kentsel açık-yeşil alan anlayışınaörnekler olarak gösterilebilir. Bu anlayışlar, halen bu kültürlerdedış mekanın ve kentsel yeşil alanların şekillenmesinde etkiliolmaktadır. Globalleşmenin etkileriyle yerel kültürün yeşil alankullanımları ve bu mekanlara kentlinin bakış açılarında nasıldeğişimler olabileceği tartışılmalıdır.

Kent parklarına ulaşılabilirlik ve gelir düzeyi de kültürlere göredeğişen göstergelerdir. Örneğin, Siyah Amerikalılar, kentmerkezindeki parkları daha çok kullanırken, Beyaz Amerikalılar, dahauzakta yer alan bölge parklarını tercih etmektedir (West, 1989;Dwyer ve Hutchinson, 1990; Virden ve Walker, 1999). Bu durum, SiyahAmerikalılar’ın, bölge parklarına ulaşım olanaklarının azlığından vedolaylı olarak gelir durumlarından kaynaklanmaktadır. GenellikleBeyaz Amerikalılar’ın kullandığı parklarda, Siyah Amerikalılar’ıntehlikeli bireyler olarak algılanmaları da ayrı bir sorundur. Bu türtercih farklılıkları Türk kentlerinde, etnik gruplar arasında değilde gelir gruplarına göre ortaya çıkmaktadır. Ülkemiz kentlerindegenellikle bakımlı ve güvenlikli parklar, üst gelir gruplarınınyaşadığı semtlerde yer almaktadır. Alt gelir gruplarının yaşadığıbölgelerde yer alan parklar ise bakımları yapılmayan ve vandalizminetkilerinin yoğun olarak görüldüğü yeşil alanlar olarak karşımızaçıkmaktadır.

9.SONUÇ VE ÖNERİLER

Kentsel mekanda yaşanan dönüşümler ve özelleştirmeler sürecindeideal kamusal mekan ve ideal kent parkı tanımı nasıl yapılabilir? Bualanlar sadece en idealin ve en mutlunun mekanı mı olmalıdır? Siyasietkinliklerden arındırılmış mekanlar ideal kamusal alanlar mıdır? Yada yeni kentsel açık mekanlar, yeni şekilleri ve kullanım biçimleriile daha çok sosyalleşmeye ve bireyler arası iletişime olanak mıtanıyacaktır? Sürdürülebilir kentleşme sürecinde kentsel açıkmekanların rolü ve önemi ne şekilde olacaktır? Bu tür sorular,kentsel mekanı nasıl algılamada ve tanımlamada yardımcı olacaktır.

Kent parklarının kullanımı bireysellikten çok sosyal bir davranıştırve kamusallığın oluşmasına olanak sağlar. Ayrıca bu alanlar, kentselmekanda sağladığı yararlar ile—sağlık, sosyal iletişim, psikolojikrahatlama, çevresel kalitenin artırılması gibi—tercih edilmekte vedeğer kazanmaktadır. Çok az kimse parkları, boşa harcanan kentmekanları olarak algılamaktadır. Bu alanların toplumun herkesiminden ve her sınıftan insanın cinsiyete dayalı bir ayırımolmaksızın kullanabilir ve erişebilir duruma getirilmesi, kentyaşamı, kamusallık ve çevresel kalitenin artırılması için kaçınılmazbir durumdur.

Eğer bu alanlar, insanlar arası ilişkileri kurma görevini yerinegetiremiyorsa, kentli ve kent arasında iletişimden söz edilemez.Dolayısıyla, kent yaşamında katılımcı kentli olabilmek için bualanların her kesimden birey tarafından özgürce kullanılmasısağlanmalıdır. Aksi takdirde kentli, bu isteklerini yerinegetirebilecek yeni mekanlar bulma yoluna gidecektir.

Günümüzde, plancı ve tasarımcıların hedefi, mekansal iletişim vesosyalleşmenin kontrol edilebildiği mekanlar yaratmaktır. Bunualışveriş merkezleri, uydu kentler ve korumalı yerleşimler iletematik kent parkları (Boyer, 1992) gibi özel alan örneklerindegörmek mümkündür. Ancak Lefebvre’nin (1991) tanımına göre bu sıradanve tesadüfi bir değişim değildir. Plancılar ve yöneticiler, kontrolamacıyla, çeşitli gruptaki halkı, sınıf ayırımına giderek kentinbelli bölgelerine dağıtmakta ve her bir sınıf için farklı kamusalmekanlar tasarlamaktadır. Bu şekilde farklı gruplar arasındailetişime izin verilmeyecek düzenlemeler yapılmaktadır. Bir zamanlarvar olan sınıflar arası iletişim ise Ramazan eğlencelerininalışveriş merkezlerine taşınması gibi sembolik gösterimler şeklindebu mekanlarda yer almaktadır. Artık politik düşünce medya aracılığıile sergilenmekte ve halkın kamusal alanda toplanmasına gerekduyulmamaktadır.

Bir sonraki aşama ise daha ürkütücüdür; kamusal yaşam biçimi olmazsakamusal mekana da ihtiyaç duyulmayacaktır. Ancak gelecekteinsanların sosyalleşmelerini öngören geleneksel izleri taşıyacak,kentsel mekanda doğayla bütünleşmeyi hedef alan, doğal döngününizlenebileceği açık ve yeşil mekanlar planlanmalıdır. Bu süreçte

kent parkları, sembolik anlamları çerçevesinde, toplumsal kimliğintanımlanmasında merkezi bir rol üstlenmelidir.

KAYNAKLARACAR, A. Yeşil Alanların Kent Yaşamındaki Yeri ve Önemi, Yerel SiyasetDergisi Sayı: 33, Sayfa: 28-30

Banger, G., 2010, Kentlilik Bilinci

EMÜR, S.H., ONSEKİZ, D., Kentsel Yaşam Kalitesi Bileşenleri Arasında Açıkve Yeşil Alanların Önemi – Kayseri/Kocasinan İlçesi Park Alanları Analizi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 22 Yıl: 2007/1, Sayfa: 367-396

ERTEN, M., 1999, Nasıl Bir Yerel Yönetim, Anahtar Kitaplar, İstanbul.

KELEŞ, R., 1997, İnsan Çevre Toplum, İmge Kitabevi, Ankara.

KIZILASLAN, H., KIZILASLAN, N., Çevre Konularında Kırsal Halkın BilinçDüzeyi ve Davranışları (Tokat İli Artova İlçesi Örneği)

ÖZGÜNER, H., Doğal Peyzajın İnsanların Psikolojik ve Fiziksel SağlığıÜzerine Etkileri, Halil Süleyman Demirel Üniversitesi Orman FakültesiDergisi Seri: A, Sayı: 2, Yıl: 2004, ISSN: 1302-7085, Sayfa: 97-107

ÖZDEMİR, A., Katılımcı Kentli Kimliğinin Oluşumunda kamusal Yeşil Alanlarınrolü: Ankara Kent Parkları Örneği, Süleyman Demirel Üniversitesi OrmanFakültesi Dergisi Seri: A, Sayı: 1, Yıl: 2009, ISSN: 1302-7085, Sayfa: 144-15

TÜRKÜM, A.S., Çağdaş Toplumda Çevre Sorunları ve Çevre Bilinci

http://www.sehirplanlama.org/index.php?option=com_kunena&func=view&catid=194&id=203&Itemid=36

mo.org.tr/UIKDOCS/kentselsart1.pdf