İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL KAYNAKLI ÜRÜNLER

39
İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL ÜRÜNLER Murat Karalar Dönem Projesi

Transcript of İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL KAYNAKLI ÜRÜNLER

İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL ÜRÜNLER

Murat Karalar

Dönem Projesi

Proje Danışmanı : Prof. Dr. Fatih Demirci

İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL ÜRÜNLER

Murat Karalar

Dönem Projesi

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ

Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Farmakognozi Anabilim Dalı

Eskişehir, Haziran 2015

PROJE DANIŞMANI ONAYI

Murat Karalar’ın “İnfantil Kolikte Kullanılan Doğal Ürünler” başlıklı, dönem projesi, 11 Haziran 2015 tarihinde, tarafımdan Anadolu Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca Farmakognozi Anabilim Dalı’ndaki Fitoterapi Tezsiz Yüksek Lisans Programı kapsamında değerlendirilerek kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Fatih Demirci

Proje Danışmanı

Prof. Dr. Dilek AK

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü

i

ÖZGEÇMİŞ

Bireysel Bilgiler

Adı ve soyadı : Murat KARALAR

Doğum tarihi ve yeri : 1980, Doğanşehir

Uyruğu : T.C.

Medeni durumu : Bekâr

İletişim adresleri : Murat Eczanesi Kurtuluş Mah. Kızılay Cad. No:β4/A Gönen/BALIKESİR

266 762 1825

[email protected]

Eğitim Durumu

Mezun olduğu ilkokul : Şehit Rahmi İlköğretim Okulu (1986-1991)

Mezun olduğu ortaokul : Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu (1991-1994)

Mezun olduğu lise : Ömer Seyfettin Süper Lisesi

(1994-1998)

Mezun olduğu üniversite : İzmir Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

(1998-2002)

Yüksek Lisans (Tezsiz) : Marmara Üniversitesi - Klinik Eczacılık

(2010 - Devam etmekte)

Yabancı diller : İngilizce

Mesleki Deneyim : Murat Eczanesi (2006 – Devam etmekte)

Üye Olunan Bilimsel Kuruluşlar

Dernek : Klinik Eczacılık Derneği – İstanbul

: Homeopati Derneği - İstanbul

ii

ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR

Bebeğin yaşamında ilk üç ayda, bazende altı aya kadar uzanan bir zaman dilimi içinde yaşanan kolik durumları aileyi oldukça zor duruma düşürmektedir. Böyle bir durumda aileler her türlü ilaç, bitkisel ürün ,mama ve doğal takviyelere sarılarak krize müdahele etmek ve ortadan kaldırmak istemektedirler. Aileler kulaktan kulağa dolaşan tavsiyelerle ve bazen de bebeğin rahatlayabileceği yöntemleri keşfederek bu zaman dilimini daha konforlu atlatmaya çalışmaktadırlar. Benim bu konuya ilgi duymamı sağlayan durum ise, ailelere yardımcı olmak isteyen meslektaşlarımın elinde bir kaynak olsun istememdir.

Hoşgörü ve içtenliğini her zaman hissettiğim proje danışman hocam Sayın Prof. Dr. Fatih DEMİRCİ’ye,

Biz eczane eczacılarına, akademik yolda ilerleyebilmemiz için fırsat yaratan ve emeği geçen Farmokognozi Anabilim Dalı başkanı Sayın Prof. Dr. Neşe KIRIMER ve diğer hocalarınm Prof. Dr. Betül DEMİRCİ, Doç. Dr. Nilgün ÖZTÜRK, Doç. Dr. Ayhan ALTINTAŞ, Doç. Dr. Gökalp İŞCAN’a,

Homepati ve Fitoterapi konusunda her zaman canlı desteğim ve programa dahil olmama vesile olan sevgili Ecz. Fatma HENDEN’e

Kaynak konusunda desteklerinden dolayı sevgili Ecz. Özge YALÇINKAYA’ya,

Bu eğitim programına dahil olan karşılıkla paylaşımlarımızla birbirimizi desteklediğimiz eczacı arkadaşlarıma ve özellikle yol arkadaşım Ecz. Deniz İÇER’e,

Kendime amaç edindiğim her durumda desteğini esirgemeyen ve her daim güvenebileceğim sevgili ablam Zekiye KARALAR’a,

Teşekkür ederim…

Ecz. Murat KARALAR

iii

İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL ÜRÜNLER

ÖZET

Kolikum infantum; üç haftadan fazla, haftada en az üç gün, günde üç saati aşan huzursuzluk ve ağlama nöbetleri olarak tanımlanmıştır. İnfantil koliği açıklamaya yönelik çeşitli teoriler öne sürülmüştür, ancak etiyoloji günümüzde kesin aydınlatılamamıştır. İnfantil kolik güncel tedavi yaklaşımıyla genelde sindirim sistemi düz kaslarını etkileyen, antispazmotik etkisi ve antikolinerjik etki ile gerçekleşmektedir. Bunun dışında sedasyon etksi de olasılıklar arasında vardır.

Bu dönem projesi çalışmasında infantil kolik durumunda kullanılan doğal ürünler hakkında güncel kaynak derlemesi araştırması yapılmıştır. Doğal ürünler olarak bitkisel çaylar, probiyotikler, enzim preparatları, mineral takviyeler, homeopatik preparatlar ve uçucu yağlar hakkında bilgiler toplanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Doğal terapötikler, infantil kolik, doğal tedavi

iv

NATURAL PRODUCTS USED IN INFANTILE COLIC TREATMENT

ABSTRACT

Colicum infantum is defined as more than three weeks, at least three days per week, restlessness in excess of three hours per day and crying spells. Several theories have been suggested to explain infantile colic, however the etiology needs further investigations. The conventional therapy of anticholinergic dicyclomine hydrochloride that has affect on the smooth muscles of the digestive system and antispasmodic affect has been supported in some studies.

In this project term study, a literature compilation about natural products used in the case of infantile colic treatments were reviewed. Information are given about natural products as herbal teas, probiotics, enzyme preparations, mineral supplements, homeopathic remedies and various oils..

Key Words: Natural therapeuticals, infantile colic; treatment

v

İÇİNDEKİLER

SAYFA

ÖZGEÇMİŞ i

ÖNSÖZ ii

ÖZET iii

ABSTRACT iv

İÇİNDEKİLER v

ÇİZELGELER DİZİNİ vii

ŞEKİLLER DİZİNİ viii

SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ ix

GİRİŞ ve AMAÇ 1

İnfantil Koliğin Tanımı 2

Etiyoloji 2

Beslenme durumları 2

Alerji ve intolerans 3

Gastrointestinal hormanların motiliteye etkisi 3

İmmature merkezisinir sistemi sonucu aşırı duyarlılık 3

Psikolojik faktörler 4

Normal yada anormal fizyoloji 4

Bağırsak mikrobiyatası 4

Diğer nedenler 4

Semptomlar 5

Güncel Tedavi Yaklaşımları 5

İlaç tedavisi 5

Davranışsal tedaviler 6

Masaj 6

Spinal masaj 6

Akupunktur 6

İnfantil Kolikte Kullanılan Doğal Kaynaklı Ürünler 7

Bitkiler 7

Anason (Pimpinella anisum L.) 7

Dereotu (Anethum graveolens L.) 7

Kimyon (Cuminum cyminum L.) 8

vi

İngiliz nanesi (Mentha piperita L.) 9

Oğulotu (Melissa officinalis L.) 10

Papatya (Matricaria chamomilla L.) 10

Rezene (Foeniculum vulgare Mill.) 11

Zencefil (Zingiber officinale Roscoe ) 11

Probiyotikler 12

Laktaz enzimi 14

Sukroz solüsyonu 14

Ucuçu yağlar 14

Homeopatik preparatlar 15

Belladonna (Bell.) 16

Chamomilla (Cham.) 16

Colocynthis (Coloc.) 16

Magnesium Phosphoricum (Mag-p) 16

Nux Vomica (Nux-v.) 17

Lycopodium Clavatum (Lyc.) 17

China Officinalis (Chin.) 17

TARTIŞMA 18

SONUÇ VE ÖNERİLER 22

KAYNAKLAR 23

vii

ŞEKİLLER DİZİNİ

ŞEKİL NO ve ADI SAYFA

Şekil 1 Anetol Kimyasal Yapısı 7

Şekil 2 Fellandren Kimyasal Yapısı 8

Şekil 3 Karvon Kimyasal Yapısı 8

Şekil 4 Limonen Kimyasal Yapısı 8

Şekil 5 Mentol Kimyasal Yapısı 9

Şekil 6 Menton Kimyasal Yapısı 9

Şekil 7 Mentofuran Kimyasal Yapısı 9

Şekil 8 Sitral Kimyasal Yapısı 10

Şekil 9 Sitronellal Kimyasal Yapısı 10

Şekil 10 Bisabalol Kimyasal Yapısı 10

Şekil 11 Kamazulen Kimyasal Yapısı 11

Şekil 12 Fenkon Kimyasal Yapısı 11

Şekil 13 Gingerol Kimyasal Yapısı 11

Şekil 14 Zingeron Kimyasal Yapısı 12

viii

ÇİZELGELER DİZİNİ

ÇİZELGE NO ve ADI SAYFA

Çizelge 1 İnfantil kolikte semptom ve bulgular 5

Çizelge 2 Bağırsaklarda bulunan mikroorganizma türleri ve sayısı 12

Çizelge 3 Başlıca probiyotik mikroorganizmalar ve sağlığımız 13

üzerindeki etkileri

Çizelge 4 Uçucu yağların bebek ve çocuklar için önerilen dozları 15

ix

SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ

E. coli : Escherichia coli

GABA : Gama-aminobütirik asit

İBS : İrrite bağırsak sendromu

sAMP : Siklik adenozin monofosfat

sGMP : Siklik guanozin monofosfat

TAT : Tamamlayıcı alternatif tıp

WHO : Dünya Sağlık Örgütü

1

GİRİŞ ve AMAÇ

Kolikum infantum; üç haftadan fazla, haftada en az üç gün, günde üç saati aşan huzursuzluk ve ağlama nöbetleri olarak tanımlanmıştır (Wessel ve ark., 1954). İnfantil koliği açıklamaya yönelik çeşitli teoriler öne sürülmüştür, ancak etiyoloji kesin aydınlatılamamıştır (Garg, 2004). İnfantil kolik güncel tedavi yaklaşımıyla genelde sindirim sistemi düz kaslarını etkileyen, antispazmotik etkisi ve antikolinerjik etki ile gerçekleşmektedir. Bunun dışında sedasyon etksi de olasılıklar arasında vardır. (Yılmaz ve ark., 1999). Kucağa alma, emzik verme, kucakta susana kadar tutma, arabaya binmiş gibi sallama, beşikte sallama, araba ile gezdirme, bebeğin yanında yatma, bebeğe yapılan uyaranların azaltılması gibi yöntemlerin bebeğin ağlama süresi veya atak sayısı üzerine olumlu etkisi gösterilememiştir. Ancak önerilmesinde sakınca görülmemiştir. Kucaklama ve kucakta taşıma süresinin arttırılması 5-6. haftalarda ağlama şiddetini azaltmakta ancak zaten ağlamakta olan bebeğin ağlama süresini azaltmamaktadır. Kundak yapmanın beyni iç ve dış etkilerden koruyarak ve uyaranları azaltarak kolik bulgularında azalmaya neden olduğu ileri sürülmüştür (Alagöz, 2013). Aromaterapi masajı ise pediatri alanında rahatlamanın sağlanması, ağrının giderilmesi, egzama, astım, infantil kolik gibi durumlarda sık kullanılmaktadır (England, 2000).

İnfantil kolik için genelde bitkilerin gaz giderici olanları kullanım açısından tercih edilmektedir. Kolik tedavisinde en çok bitkisel ürünlerin formülasyonuna girenler; Anason, Dereotu, Kimyon, Nane, Oğulotu, Papatya, Rezene, Zencefil (Yakut, β007). Bitkisel çaylar, hafif antispazmodik etkileriyle bazı infantlarda günlük kolik süresini azaltmaktadır (Yalaz, β00γ). Son yıllarda infantil kolikli bebeklerin bağırsak florasında zararlı bakterilerin arttığını gösteren çalışmaların ortaya çıkmasıyla beraber, infantil koliğin önlenmesin de probiyotiklerin kullanılması yönünde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır (Coşkun,β01β). Ayrıca semptomların önlenmesi amacıyla süte kullanılmadan önce laktaz enzimi katılması, sütü daha iyi sindirilebilir hale getirmektedir (Bayhan, 199γ). Homeopati doğumdan itibaren güvenle kullanılır ve kolik tedavisi için güvenli kabul edilir (Kaya, β01β ve Rosen, 2007).

Dönem projesi kapsamında infantil kolik durumunda kullanılan doğal ürünler hakkında güncel kaynak derlemesi yapılmıştır. Doğal ürünler olarak bitkisel çaylar, probiyotikler, enzim preparatları, mineral takviyeler, homeopatik preparatlar ve uçucu yağlar hakkında literatürde bulunan bilgiler derlenmiştir.

2

İnfantil Koliğin Tanımı Kolikum infantum; üç haftadan fazla, haftada en az üç gün, günde üç saati aşan huzursuzluk ve ağlama nöbetleri olarak tanımlanmıştır (Wessel ve ark., 1954). Bu krizlere “ilk üç ay koliği” adı verilmektedir (Illingworth, 1954). Ağlama nöbetleri özellikle öğleden sonra ve akşam saatlerinde olmaktadır (Akçam, 2004). Ağlama dışında yumrukları sıkma, yüzünde kızarma, bacakları karına çekip bırakma, karında sertleşme, alnını kırıştırma, gözlerini sıkıca kapama veya tamamen açma gibi hareket değişiklikleri de beraberinde gözlemlenmektedir (Alagöz, 2013). Bu yüzden klinik tablo hafif, orta ya da ağır olabilir. Hafif tipte; bebekte yalnızca akşamları nedensiz bir huzursuzluk söz konusu iken, orta ve ağır formda ise, tamamen sağlıklı bir bebekte genellikle akşama doğru, yüzde kızarma ve kaşlarını çatma ile başlayan, ardından bacakların karına doğru çekilmesi ve şiddetli ağlama nöbetleri birkaç dakika sürdükten sonra sonlanır. Birkaç dakika sonra aynı nöbet yinelenir. Bu biçimdeki nöbetler yaklaşık β-γ saat sürer ve bu tablo bağırsak guruldaması, gaz ve gaita çıkarımı ve ardından sakinleşme biçiminde biter. Ağlamayı açıklayabilecek bir neden yoktur (Akçam, 2004).

Beslenme ve uyku düzeni ağlamayla bozulur, bebek huysuzlaşır. Meme aranan bir bebek emmeye başladıktan kısa bir süre sonra ağlayarak emmeyi bırakabilir ya da tam uykuya dalmışken birkaç dakika sonra uyanarak ağlamaya devam edebilir (Karabayır ve Oğuz, β009). Nöbetler, ciddi olgularda günde 12-15 saate kadar uzayabilmektedir (Yılmaz ve ark., 1999).

Bu sendrom genellikle yaşamın ikinci haftasında başlar, gittikçe şiddetlenerek 4- 8. haftalarda en üst düzeye ulaşır ve yavaş yavaş azalarak üçüncü ayın sonunda kaybolur. Bebeklerin yalnızca %47' sinde belirtiler üç ay içerisinde kayıp olmaktadır. Yüzde 41' inde altıncı aya kadar, geriye kalan %1β' sinde ise 12.aya kadar sürmektedir (Akçam, β004). Çeşitli çalışmalarda olguların tanımlanma biçimine ve izlenme periyoduna göre değişen infantil kolik kümülatif insidansı %10-40 olarak belirtilmiştir (Lucassen ve ark., β001)

Etiyoloji

İnfantil koliği açıklamaya yönelik çeşitli teoriler öne sürülmüştür, ancak etiyoloji kesin aydınlatılamamıştır (Garg, β004). Normal ağlama dağılımının bir şekli olabilir. Ayrıca inek sütü alerjisi, laktoz intoleransı, intestinal hiperperistaltizm ve gastrointestinal rahatsızlık, nörohormonal immatürite, ailede stres ve anne bebek ilişkisinde bozukluk etkili olan faktörlerdendir (Ellett, β005)

Beslenme durumları Biberonla besleme, yatay pozisyonda besleme ve beslenme sonrası gaz çıkarmama infantil kolik nedeni olarak bildirilmiştir. (Karabayır ve Oğuz, β009). Bebek emme esnasında, nefes alma ve beslenme koordinasyonu tam olmadığı için, emerken gaz girişi olmaktadır. Bebek geğirmezse ve gaz çıkışı olmazsa gaz bağırsaklara doğru geçer. Kalın bağırsak fazla şiştiğinde karın ağrısı tıkayıcı kolon spazmına sebep olur. Böylece aşırı gaz kolik semptomlarının başlangıcı olabilir (Pray, 2005).

3

Alerji veya intolerans

Protein ve karbonhidrat intoleransı infantil koliğin gelişmesine neden olabilir (Yalaz, β00γ). Bu varsayıma göre anne sütü ve formula ile bebeğe taşınan antijenlere bağlı olarak bir allerji durumu gelişmektedir. (Lothe ve ark.,198β). İnek sütü allerjisi, anne sütü ile beslenen bebeklerde yaşamın ilk yılında %1.4 oranında bildirilirken, bu oran infantil kolikli bebeklerde %β5’ e ulaşmaktadır (Aydoğdu, β00γ). En çok üzerinde durulan anne sütü veya formulayla bebeğe geçebilen inek sütü proteini, özellikle whey protein ve p-laktoglobülindir. Ayrıca Anne sütü ve hazır mamalarda bulunan en önemli karbonhidrat laktozdur. Zamanında doğmuş dört aylık bebek yetişkin düzeyinde barsak mukozal aktivitesine sahip olmasına karşın, anne sütü ve hazır mamalardaki laktozu tam olarak absorbe edememektedir (Laktoz malabsorbsiyonu). Bunun sonucunda, bağırsaklarda büyük miktarda gaz oluşmakta ve bu durum solunum havasında hidrojen tayini ile saptanabilmektedir (Yılmaz ve ark., 1999; Karabayır ve Oğuz, 2009). Bağırsak florasının düzenlenmesi, özellikle allerjenlere karşı duyarlılığı etkilemektedir. Bu fikirden yola çıkarak bağırsak mikroflorasının düzenlenmesinin bağırsak hareketlerini de düzenleyebileceği düşünülmektedir (Connolly ve ark,1991).

Gastrointestinal hormonların motiliteye etkisi Kolikli bebeklerde vazo aktif intestinal peptit ve motilin düzeylerinin yükseldiği bilinmektedir. Daha sonra kolik gelişen bebeklerde yaşamın ilk günlerinde bu hormonların yükselmesi infantil kolikte anormal gastrointestinal sistem fizyolojisini işaret eder (Karabayır ve Oğuz, β009; Yılmaz ve ark., 1999).

Sindirim sistemi hormonlarından serotoninin metaboliti olan 5-hidroksi-3 indol asetik asit düzeyi kolikli bebeklerde yüksek bulunmuştur (Kurtoglu ve ark., 1997). Araştırmacılar yüksek serotonin düzeyinin kolik semptomlarının ortaya çıkmasına yol açabileceğini ileri sürmüşlerdir. Serotonin hormonunun aktivitesinin artmasıyla hem barsak kas kontraksiyonlarıyla hem de santral sistemiyle ilgili davranışsal nedenlere bağlı olarak kolik sancısı oluşabilmektedir (Yılmaz ve ark., 1999).

İmmatür merkezi sinir sistemi sonucu aşırı duyarlılık

Kolikli bebeklerin anormal bir şekilde hassas santral sinir sistemine sahip olduklarını öne sürmüştür. Hafif bir uyaranın, ciddi ağlama periyodlarına neden olabileceğini ve bunun da gerilimi azaltma yolu olduğunu ileri sürmüşlerdir (Ellett ve ark., M. 2003).

Son zamanlarda, serotonin-melatonin teorisi üzerinde durulmaktadır. Artmış serotonin konsantrasyonunun intestinal kramplara neden olduğu, melatoninin ise tam tersine intestinal düz kasların relaksasyonunu sağladığı saptanmıştır. Her ikisinin de sirkadyan bir ritmi vardır ve akşamları pik yapar. Doğumda sadece seratoninin sirkadyan ritmi olduğundan melatonin relaksasyon etkisini gösteremez. Melatonin ritmi üçüncü ayda başlar ve bu aydan itibaren kolik klinik tablosu da azalıp kaybolur (Alagöz, 2013).

4

Psikolojik faktörler

Kolik bebek ve çevre arasında yetersiz bağdan kaynaklanan davranış sorunlarının en erken örneği olarak tanımlanmıştır. (Karabayır ve Oğuz, β009). Gebelikte stres ve fiziksel yakınmalar, aile içi sorunlar ve doğumda olumsuz tecrübeler de kolik gelişimiyle ilişkili bulunmuştur. (Karabayır ve Oğuz, β009; Alagöz, 2013; Akçam, 2004). Maternal endişe ve maternal alkol tüketimi infantil kolik riskini artırmaktadır. Ayrıca genç anne, annenin eğitim düzeyi, baba ile birlikte yaşamama, sosyal desteğin yetersiz olması da diğer faktörlerdir (15). Ülkemizde yapılan bir çalışmada postpartum depresyonun infantil kolik nedeni olabileceği bildirilmiştir. (Karabayır ve Oğuz, β009; Yılmaz ve ark., 1999). Kolikli bebeklerin anneleri incelendiğinde daha sinirli, tahammülsüz oldukları ve bebek ile iletişimlerinin daha kötü olduğu tespit edilmiştir. Ancak bunun kolik için bir sebep mi yoksa sonuç mu olduğu kesin değildir (Alagöz, β01γ). Bunun yanında bir interreaksiyonel model olarak bebekten kaynaklanan duyarlılığın artması, kişilik yapısı gibi içsel (intrinsik) etmenler ile ailedeki anksiyete ve çevresel etmenler gibi dışsal etmenlerin etkileşimi bebekte kolik oluşumuna neden olabilir (Akçam, 2004).

Normal ya da anormal fizyoloji

Bazı yazarlar pek çok infantil kolik vakasının patolojikten çok davranış ve biyolojik faktörlerden kaynaklandığına inanmaktadır. Kolikli bebekte otonom sinir sisteminin dengesinin normal olduğunu bildiren araştırmalar bu durumu desteklemektedir. Ayrıca kolikli bebeklerde biliyer sistem fizyolojisinin anormal olduğu da bildirilmektedir (Karabayır ve Oğuz, β009).

Bağırsak mikrobiyatası Anne sütü ile beslenen infantil kolikli bebeklerin dışkılarında infantil kolik olmayan bebeklerinkine göre daha az miktar da Lactobacillus spp. olduğu tespit edilmiştir. Bağırsakta laktobasillerin miktarca az olup diğer bakterilerin çok olduğu durumlarda hidrojen miktarında artış olduğu daha önceki çalışmalardan bilinmekteydi. Bu çalışmanın devamın da ise kolikli bebekler de Lactobacillus

acidophilus’ in daha az miktarda, Lactobacillus brevisve, Lactobacillus lactis’ in ise daha çok olduğu bulundu. Bu durum Lactobacillus brevis ve Lactobacillus

lactis’ in infantil kolikli çocuklarda bağırsak gaz miktarını arttırarak mukoza gerilimine yol açtığı ve ağlama nöbetlerine neden olduğu şeklinde yorumlandı. Dolayısı ile infantil kolik tedavisinde hangi cins laktobasil verileceği de önem arz etmektedir (İnce, β01β)

Diğer nedenler

Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, koliği artırıcı çevresel bir faktör olarak, sigara dumanı gösterilmiştir. Evde sigara içen birey sayısı ne kadar fazla ise, bebekte kolik görülme olasılığı ve şiddeti o kadar fazladır (Reijneveld ve ark., β000). Baba günde 15’ den fazla, anne gebelikte günde ondan fazla sigara içmişse ve doğumdan sonra da içmeye devam ediyorsa, infantil kolik %69 daha sık görülmektedir (Reijneveld ve ark., β005). Başka bir çalışmada ise anne gebelikte ve doğumdan sonra sigara içiyorsa riskin 1.5 kat arttığı bildirilmektedir (Søndergaard, ve ark., β001). Düşük doğum ağırlığının kolik riskini artırdığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır (Karabayır ve Oğuz, β009).

5

Semptomlar

İnfantil kolikte ağlamak her ne kadar aileye rahatsızlık verse de yapılan çalışmalarda bebeğin ağlamasının annenin hormonları üzerine etkili olduğu saptanmıştır. Özellikle prolaktini arttırarak süt yapımının artmasına neden olmaktadır. Prolaktin aynı zamanda anne ile bebek arasındaki bağı da kuvvetlendirmektedir (Newman, 2007)

Çizelge 1. İnfantil kolikte semptom ve bulgular (Yılmaz, 1999)

Semptomlar Hasta Sayısı Yüzdeler

Ağrıya bağlı ağlama 54/54 100%

Ağlamanın ani başlangıcı 53/54 98%

15 dakikadan fazla ağlama 54/54 100%

Avutmanın işe yaramaması 54/54 100%

Fazla miktarda gaz çıkışı 48/54 89%

Uyku süresinin azalması 24/54 47%

Beslenme problemleri 30/54 56%

Bulgular Ağlama 31/54 58%

Bacakların karna çekilmesi 30/54 56%

Karında şişkinlik 24/54 44%

Hipertonisite 46/54 86%

Yüzde kızarma 30/54 56%

Yay şeklini alma 11/54 20%

Güncel Tedavi Yaklaşımları İlaç tedavisi

İnfantil kolikte farmakolojik tedavi, daha çok sedasyon etkisiyle yararlı olabilmektedir. Bunun dışında, sindirim sistemi düz kaslarını etkileyen ve antispazmotik etkisi olan antikolinerjik etkili dicyclomine hidroklorid kullanımı bazı çalışmalarda desteklenmiştir (Yılmaz ve ark., 1999). Ancak altı aydan küçük bebeklerde bu ilacın güvenli kullanımı yoktur, solunum güçlüğü, konvülzüyon, senkop, apne, asfiksi, hipotoni ve koma gibi yan etkileri bildirilmiştir (Yılmaz ve ark., 1999; Alagöz, 2013). Sedatif ilaçlar; fenobarbital, difenhidramin hidroklorür (Bcnadril), kloralhidrat gibi ilaçlar yan etkileri nedeniyle önerilmemektedir (Yılmaz ve ark., 1999). Simetikon (methyl-polysiloxan), özellikle çok hava yutmuş bebeklerde etkili olmaktadır; barsaklarda gaz kabarcıklarının yüzey gerilimini değiştirmekte, gaz volümünü değiştirmeden geçişi hızlandırıp, daha fazla miktarda gaz atılmasını sağlamaktadır (Yılmaz ve ark., 1999; Alagöz, β01γ). İnfantil kolikli bebeklerin büyük bir bölümünde gaz çıkarma ile rahatlama gözlenmektedir (Yılmaz ve ark., 1999). Emilmediği için sistemik yan etkisi yoktur (Alagöz, 2013). Bu maddenin plasebo görevi görerek daha çok annenin anksiyetesinin azalmasını sağladığı düşünülebilir (Yılmaz ve ark., 1999).

6

Davranışsal tedaviler

Kucağa alma, emzik verme, kucakta susana kadar tutma, arabaya binmiş gibi sallama, beşikte sallama, araba ile gezdirme, bebeğin yanında yatma, bebeğe yapılan uyaranların azaltılması gibi yöntemlerin bebeğin ağlama süresi veya atak sayısı üzerine olumlu etkisi gösterilememiştir. Ancak önerilmesinde sakınca görülmemiştir. Kucaklama ve kucakta taşıma süresinin arttırılması 5-6. haftalarda ağlama şiddetini azaltmakta ancak zaten ağlamakta olan bebeğin ağlama süresini azaltmamaktadır. Kundak yapmanın beyni iç ve dış etkilerden koruyarak ve uyaranları azaltarak kolik bulgularında azalmaya neden olduğu ileri sürülmüştür (Alagöz, 2013).

Kolikli bebeklerde ağlamanın azalması için yapılan diğer bir uygulama ise "Beyaz gürültü" uygulamasıdır. Beyaz gürültü doğadaki tüm frekans aralıklarına sahip ve 75-85 desibel arasındaki şiddetli, gürültülü seslerdir. Bu seslerin anne karnındaki seslere benzerlik gösterdiği ve bebeklerin sakinleşmesine yardımcı olduğu söylenmiştir. Bu uygulama koliği olan bebeklerin yakınına saç kurutucu, elektrik süpürgesi gibi değişik frekanslı seslerin dinletilmesini kapsar (Karp, β004). Balcı (β006) tarafından yapılan bir çalışmada kolik tanısı konmuş 0–γ ay arası bebeklerin beyaz gürültü CD’ si dinletisinden sonraki ağlama süreleri, CD’ den önceki ağlama sürelerinden anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Gürültü CD’ si dinleyen bebeklerin ağlama sürelerinin azalması beyaz gürültünün kolik ağrısı üzerine olumlu etkisi olduğunu göstermiştir.

Masaj

Masaj, kan ve lenf dolaşımını sürdürmek, kasları gevşetmek, ağrıyı dindirmek ve uykuyu sağlamak gibi terapötik amaçlarla vücudun yumuşak dokularının ellerle veya mekanik olarak uyarılmasıdır (Buckle, β00γ). Bebeğe masaj yapmanın sayısız yararı vardır. Kas koordinasyonunu geliştirir, fiziksel gelişimine yardımcı olur böylece dolaşım, solunum ve sindirim sistemlerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Bebeğin rahatlamasını ve uyumasını sağlar, kolik semptomları üzerinde etkilidir. (Alagöz, 2013).

Spinal masaj

Spinal masaj (Kayropraktik) araştırmalara konu olmuştur. Spinal kord boyunca spesifik şekilde yapılan masajla somotovisseral refleksi etkilemekte, gastarointestinal motiliteyi ve içeriğinin hareketlerini arttırarak bebeğin rahatlamasını sağlamaktadır (Yalaz, 2003).

Akupunktur

Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan akupunktur infantil kolikli bebeklerde de uygulanmış, bebeklerin ağlama süre ve şiddetlerinde azalma sağlanmıştır. Ayrıca annelere de uygulandığında anne sütündeki TNF-α düzeylerini düşürdüğü böylelikle melatonin-seratonin metabolizmasını etkileyerek kolik sancılarını azalttığını ifade eden yayınlar da mevcuttur (Alagöz, 2013).

7

İnfantil Kolikte Kullanılan Doğal Kaynaklı Ürünler

Bitkiler

İnfantil kolik için genelde bitkilerin gaz giderici olanları kullanım açısından tercih edilmektedir. Gaz giderici olarak bilimsel veriler ile birçok bitki sayabiliriz. Adaçayı, Anason, Demirhindi, Dereotu, Dong quai, Eğir, Fesleğen, Halile, Havlucan, Ihlamur, Kakule, Karabiber, Karanfil, Kekik, Kına kına, Kimyon Kişniş, Melekotu, Misvak, Muna muna, Nane, Oğul otu, Rezene, Safran, Sater, Tarçın, Yenibahar, Yıldız meyvesi, Zencefil, Zerdeçal, Uzun biber (Hergenç, 2015). Fakat bu bitkilerin içerdikleri etken maddeler yaş aralığından dolayı kullanım kısıtlamaları mevcuttur. Kolik tedavisinde en çok bitkisel ürünlerin formülasyonuna girenler; Anason, Dereotu, Kimyon, Nane, Oğulotu, Papatya, Rezene, Zencefil (Yakut, 2007).

Anason (Pimpinella anisum L.)

Türkiye’ de de yayılış gösteren bitki halk arasında göz söktürücü, iştah açıcı, süt arttırıcı ve uyku verici olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1999). Bitkinin meyveleri farmakolojik etkilerinden dolayı drog olarak kullanılmaktadır ve etkileri içeriğindeki uçucu yağı ve bu yağın içermiş olduğu anethole bağlıdır (Demirezer, 2007). Ekspektoran, hafif spazmolitik, karminatif ve antibakteriyeldir (Escop, 2003). Dahilen infüzyon (%1-β) şeklinde günde β-γ defa kullanılır (Baytop, 1999). Meyveler ezildikten sonra su buharı distilasyonu uygulanırsa %β-3 oranında uçucu yağ elde edilir. Yağ %80-90 oranında anethol içerir (Tanker, 2003).

Şekil 1. Anetolün Kimyasal Yapısı

Dereotu (Anethum graveolens L.)

Bahçe ve bostanlarda çeşni bitkisi olarak yetiştirilen bitkinin drog olarak kullanılan meyveleri; tanen, rezin, sabit yağ ve uçucu yağ (%γ-4) taşımaktadır (Baytop, 1999). Uçucu yağ %γ0-60 karvon, %33 limonen, %20 felandren, pinen, diterpen, apiol, miristisin, sineol içermektedir (Kaur ve ark., 2010) Meyvelerinden hazırlanan infüzyon (%2-%5) yatıştırıcı, gaz söktürücü ve hazmettirici olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1999).

8

Şekil 2. Fellandren Kimyasal Yapısı

Kimyon (Cuminum cyminum L.)

Vatanı Mısır olan bitki Akdeniz ülkeleri ve Türkiye’ nin orta Anadolu bölgesinde yetiştirilir. Meyveleri içinde sabit yağ, uçucu yağ (%1,5-4), rezin vs. taşımaktadır(Baytop, 1999). Uçucu yağın %γ0’ u limonen, %40-60’ ı keton grubu taşıyan monoterpenler karışımıdır. Monoterpenlerden en çok bulunan, karvon adı verilen ketondur (Tanker, 2003). Kuvvetli kokulu özel lezzetlidir. Meyvelerinden hazırlanan infüzyon (%β-5) midevi, gaz söktürücü, uyarıcı, idrar söktürücü ve terletici etkilere sahiptir (Baytop, 1999).

Şekil 3. Karvon Kimyasal Yapısı Şekil 4. Limonen Kimyasal Yapısı

9

İngiliz Nanesi (Mentha piperita L.)

Bahçe nanesi olarak bilinen bitkinin yapraklarında rezin, tanen ve uçucu yağ (%0,5-1) taşımaktadır. Uçucu yağ içinde terpenler, serbest ve ester halinde mentol (%40-60), menton (%8-10) ve mentofuran bulunmaktadır. Bilhassa sinirsel kökenli mide bulantılarını kesici, gaz söktürücü ve koku verici olarak kullanılmaktadır. İnfüzyon olarak (%4-5) veya nane suyu şeklinde tüketilebilir (Baytop, 1999).

Şekil 5. Mentol Kimyasal Yapısı

Şekil 6. Menton Kimyasal Yapısı

Şekil 7. Mentofuran Kimyasal Yapısı

10

Oğulotu (Melissa officinalis L.)

Akdeniz bölgesinde bol olarak bulunan limon kokulu bitkinin yapraklarının, içerdikleri tanen ve uçucu yağ (%0.10-0.15) yatıştırıcı, midevi, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sahiptir (Baytop, 1999). Bu yağ %41 sitronellal ve %β sitral taşır (Tanker, β00γ). İnfüzyon (%β-5) olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1999).

Şekil 8. Sitral Kimyasal Yapısı

Şekil 9. Sitronellal Kimyasal Yapısı

Papatya (Matricaria chamomilla L.)

Çiçeklerinin gölgede kurutulmasıyla elde edilen drog uçucu yağ (%0.1-1), rezin, acı madde ve fenolik bileşikler (falavonlar, kumarinler) taşımaktadır (Baytop, 1999). Bu uçucu yağda bisabolol ve kamazulen gibi seskiterpen maddeler bulunmaktadır ve %5-15 kadar kamazulen içerir (Tanker, 2003). İnfüzyon (%1) olarak kullanımı yaygındır (Baytop, 1999).

Şekil 10. Bisabalol Kimyasal Yapısı

11

Şekil 11. Kamazulen Kimyasal Yapısı

Rezene (Foeniculum vulgare Mill.)

Kuzey Anadolu bölgesinde yabani olarak yetişen bitkinin meyveleri drog olarak kullanılır. Baharlı kokulu ve hafif yakıcı lezzetlidir. Sabit yağ ve uçucu yağ (%γ-7) taşımaktadır (Baytop, 1999). Bu yağın %50-60’ ı anetol, %10-15’ i fenkondur (Tanker, β00γ). İnfüzyonu (%β) midevi, gaz söktürücü ve süt arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Avrupa ülkelerinde anasona tercihen kullanılmaktadır (Baytop, 1999).

Şekil 12. Fenkon Kimyasal Yapısı

Zencefil (Zingiber officinale Roscoe)

Vatanı Güney Asya olan bitkinin rizomları drog olarak kullanılmaktadır. Nişasta, rezin ve uçucu yağ (%1-3) taşıyan drog infüzyon (%1) şeklinde yatıştırıcı ve gaz söktürücü olarak kullanılmaktadır (Baytop, 1999). Uçucu yağ gingerol ve zingerolce zengindir. Gingerol, gastrointestinal sitemin hareketliliğini etkilediği gibi analjezik etkisi vardır (O'Hara ve ark., 1998).

Şekil 13. Gingerol Kimyasal Yapısı

12

Şekil 13. Zingeron Kimyasal Yapısı

Probiyotikler

Son yüzyılın başların da Nobel ödüllü Metchnikoff ’ un Bulgar köylülerinin uzun yaşamı ile yoğurt tüketimi ve laktik asit bakterileri arasında ilişki kurmasına dayanmaktadır. 1900’ lü yılların başlarında Metchnikoff bazı bakterilerin olumlu etkileri üzerinde durmuş, zararlı bakterilerin yerine yararlı bakterilerin konulmasının yararlı mikro organizma vermekle mümkün olabileceğini öne sürmüştür. Yaşamı uzatanın ekşitilmiş sütte bulunan yararlı mikroorganizmalar olduğunu belirtmiştir. Metchnikoff tarafından “The Prolongation of Life ” isimli kitabın basımından sonra probiyotiklere bilimsel ilgi artmıştır. Son yıllarda infantil kolikli bebeklerin bağırsak florasında zararlı bakterilerin arttığını gösteren çalışmaların ortaya çıkmasıyla beraber, infantil koliğin önlenmesinde probiyotiklerin kullanılması yönünde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır (Coşkun,β01β). Bazı probiyotiklerin ise yeni doğan döneminden itibaren kullanılabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur (Connolly, 1991). Çizelge 2. Bağırsaklarda bulunan mikroorganizma türleri ve sayısı (Arslan, 2012).

Bölge Bakteri sayısı

En fazla bulunan bakteriler

Oral kavite (tükrük) 1010 cfu/mL Streptococcus, Veillonella, Lactobacillus,

Bifidobacterium, Fusobacterium, Staphylococcus,

Bacteroides, Corynebacterium, Neisseria, Mantarlar Mide pH: 1-2 <102 cfu/mL Streptococcus, Lactobacillus, Bifidobacterium,

Bacteroides, Enterobacteriaceae, Mantarlar Duodenum pH: 6-7 101-3 cfu/mL Streptococcus, Lactobacillus, Veillonella,

Bifidobacterium, Bacteroides, Enterobacteriaceae, Mantarlar

İleum pH: 6-7 107-9 cfu/mL Streptococcus, Lactobacillus, Bifidobacterium,

Bacteroides, Clostridium, Enterobacteriaceae, Mantarlar Kolon pH: 5-7 1010-12

cfu/mL Bacteroides, Eubacterium, Ruminococcus, Coprococcus,

Peptostreptococcus, Bifidobacterium, Streptococcus,

Enterobacteriaceae, Lactobacillus, Clostridium Dışkı Dışkı

miktarının %50’ si

Bacteroides, Eubacterium, Ruminococcus, Coprococcus,

Peptostreptococcus, Bifidobacterium, Streptococcus,

Enterobacteriaceae, Clostridium, Lactobacillus,

Veillonella, Mantarlar

13

Çizelge 3. Başlıca probiyotik mikroorganizmalar ve sağlığımız üzerindeki etkileri (Coşkun, 2012)

Mikroorganizma Sağlığımız üzerindeki etkileri Laktik asit bakterileri

Lactobacillus rhamnosus

İnek sütü ve rota virusların mukoza defekti yaratıcı etkilerini azaltır. Rotavirusların neden olduğu ishal, seyahat ishalleri ve antibiyotik ilişkili ishal süresini kısaltabilir. İmmün yanıtı güçlendirir. İnek sütü ilişkili atopik egzama önleme ve tedavisinde, vajinozis ve vajinitlerde kullanılır.

Lactobacillus casei İshal şiddet ve süresini azaltır. Gastrointestinal kanalda immün sistemi stimüle eder, Crohn hastalığı semptomlarını hafifletir,güçlü antimikrobiyal özelliklere sahiptir.

Lactobacillus casei Shirota

Bakteri ve viruslara bağlı ishalleri önler. Laktoz intoleransı, rotavirus ve Clostridium difficile ishalleri ve antibiyotik ilişkili ishallerde en etkili mikroorganizmadır. Yüzeyel mesane kanseri cerrahisi sonrası rekürrensleri önler.

Lactobacillus acidophilus

Laktik asit salgılar, bağırsak lümeninde pH’yı düşürür ve Salmonella ve E. Coli gibi patojenlerin çoğalmasına engel olur. Antikor yanıtı ve serokonversiyon hızını artırır. Serum kolesterol düzeylerini düşürür. Nekrotizan enterokolit gelişimini önlemede, radyasyon enteritlerinde, vajinozis ve vajinitlerde kullanılır.

Lactobacillus johnsonii Helicobacter pylori yoğunluğu, inflamasyon ve gastrit aktivitesini azaltır. İmmün yanıtı güçlendirir.

Lactobacillus plantarum Enzim aktivitelerini azaltarak karsinojenik maddelerin ortaya çıkışını engelleyen kısa zincirli yağ asitleri üretir.

İrritabl bağırsak sendromunda etkilidir. İmmün yanıtı güçlendirir. Lactobacillus bulgaricus Antibiyotik ilişkili ishallerin önlenmesinde etkilidir.

Lactobacillus reuteri Akut çocukluk ishallerinin tedavisinde, vajinozis ve vajinitlerde kullanılır.

Bifidobakteriler

Bifidobacterium breve Anti-rotavirus IgA ve anti-influenza virus antikorlarını arttırarak hümoral immün sistemi aktive eder.

Bifidobacterium bifidum

Lümende bulunan yer ve besinler için patojen mikroorganizmalar ile yarışır. İshal sıklığını azaltır, serokonversiyon hızı ve antikor yanıtını arttırır. Nekrotizan enterokolit gelişimini önlemede etkilidir.

Bifidobacterium infantis İshal ve kabızlığı önler. İrritabl bağırsak sendromunda kullanılır.

Bifidobacterium animalis Normal motilite sağlar. Çocuk ve erişkinlerde akut ishal riskini azaltır. İrritabl bağırsak sendromunda kullanılır.

Lactobacillus lactis İmmün yanıtı güçlendirir. İnek sütü ilişkili atopik egzama önleme ve tedavisinde etkilidir.

Mayalar

Saccharomyces cerevisiae Seyahat ishallerini ve patojenlere bağlı kolit ve enterokolit gelişimini önler.

Boulardii Antibiyotik ilişkili ishal gelişme riski ve süresini azaltır. Diğer Escherichia coli Ülseratif kolitte remisyon sağlanması ve devamlılığında etkilidir. Enterococcus faecalis Streptococcus

thermophilus Bacillus cereus Clostridium butyricum Lactococcus lactis

14

Laktaz enzimi

Laktoz, süt şekeri olarak da adlandırılmaktadır. 1 molekül D-glukoz ile 1 molekül D-galaktozun -1,4 glikozidik bağıyla bağlanması sonucu laktoz oluşur. Yapısında yer alan glukozun serbest aldehit grubundan ötürü laktoz indirgen özelliğe sahiptir (Champe ve ark., β007). Laktoz anne sütü karbonhidratlarının en önemli bileşenidir. Anne sütünde inek sütüne oranla yüksek düzeydedir (7,1 g/dl ve 4,1 g/dl). Laktozun galaktoz bileşeninin lipitlerle yaptığı bileşikler beyin gelişiminde önemli rol oynar. Ayrıca kalsiyum emilimini kolaylaştırır ve kemik mineralizasyonunu olumlu yönde etkiler (Yurdakök, 2004). Hem term hem de prematüre yenidoğanlar, kısıtlı bir laktoz absorplama kapasitesine sahiptir. Bu fizyolojik malabsorpsiyon, anne sütünün nispeten yüksek laktoz içeriği nedeniyle, anne sütü ile beslenen bebeklerde daha belirgindir (Björksten ve ark., 1999). Laktozun sindirilemeyen bölümü fermente olarak bağırsaklarda asidofilik bakteriyel floranın (lactobacillus bifidus) gelişiminde rol oynar ve patojen mikroorganizmaların üremesini engeller (Yurdakök, β004). Ayrıca bifidobasil bakterilerin azlığı ile, allerjik hastalıklar arasında bir ilişkinin olduğu öne sürülmüştür (Björksten ve ark., 1999).

Laktoz, laktaz enzimi tarafından intestinal mukoza tarafından emilebilen iki monosakkarite hidroliz edilir. Eğer Laktaz enzimi eksikliği (alactasia) veya yetersizliği (hypolactasia) söz konusu olursa, emilmeyen laktoz molekülleri osmotik aktif madde olarak barsak lümeni içine sıvı çekecektir. Buna ek olarak, emilmeyen laktoz kalın barsağa geçerek bakteriler tarafından üretilen ve gastrointestinal semptom oluşturan kısa zincirli yağ, fermente asitler ve gazların (CO2, CH4, H2) oluşumuna katkıda bulunacaktır (Di Rienzo ve ark., β01γ). Bu semptomların önlenmesi amacıyla süte kullanılmadan önce laktaz enzimi katılması, sütü daha iyi sindirilebilir hale getirmektedir (Bayhan, 199γ). Yapılan bir çalışmada; koliği olan 5γ bebeğe laktoz içeriği azaltılmış mama verilmiş ve %45’ inde ağlama sürelerinin azaldığı bildirilmiştir (Kanabar ve ark., β001)

Sukroz solüsyonu

Uzun zamandır sukrozun özellikle yeni doğanlarda ağrı kesici etki gösterdiği bilinmektedir (Haouari ve ark., 1995) Kolikli bebeklere 2 ml %12 konsantrasyonda verilen sukroz solüsyonu semptomların düzelmesinde yararlı olmuştur. Bu durum, sukrozun endojen opiatları uyararak ağrı giderici etki yapmasına bağlanmıştır. Ancak bu analjezik etkinin hayatın ilk β haftasına kadar olduğu, bundan sonra azaldığı ileri sürülmüştür. Bu durum küçük bebeklerin opiatları daha yavaş olarak metobolize etmelerine bağlanmıştır (Yılmaz, 1999).

Uçucu yağlar

Çocukları ilgilendiren, masajla ilgili çalışmaların bazılarında masajın uçucu yağ kullanılarak yapıldığı görülmektedir. Dilüe edilmiş uçucu yağlarla masaj yapılması, yağların etkisini arttıran kombine bir yöntem olarak dikkate alınmaktadır (Kuzeyli, β006). Kolikli bebeğe yapılacak aromaterapi masajı için, uçucu yağın badem yağı içine eklenmesini önerilmektedir (England, β000). Ayrıca masaj anne ile bebek arasındaki iletişimi kuvvetlendirerek bebeğe daha doğru yaklaşmasına yardımcı olur. Masaj sadece anne tarafından değil baba

15

tarafından da yapıldığında daha iyi iletişim kurdukları gözlenmiştir. Masaj yapılırken birçok doğal yağlar (adaçayı yağı, badem yağı, lavanta yağı, rezene çekirdeği yağı vb) kullanılabilmektedir (Alagöz, 2013). Bitkisel kaynaklardan (yapraklar, çiçekler, ağaç kabukları, meyveler, kökler) çıkarılmış, yoğunlaştırılmış uçucu veya uçucu yağların terapötik etkileri için kullanılması aromaterapi olarak tanımlanmaktadır (Buckle, β00γ). Bu uçucu yağlar analjezik ve/veya spazmolitik etkileri amacıyla masajın etkilerini arttırmak amacıyla kullanılmaktadır (Alagöz, β01γ). Aromaterapinin odak noktası tedaviden çok semptom kontrolüdür (Buckle, β00γ). Lokal kullanım amacıyla üretilen bu yağların oral alınmasında ise ciddi yan etkiler (konvülsiyon, pnömoni, hipotoni vb) görülebilmektedir (Alagöz, 2013). Buckle (1993), çocuklar için Lavandula Angustifolia (lavanta) ve Roman

Chamomile (papatya) yağlarını önermiştir. Literatürde, papatyanın anafilaktik şoka neden olduğunu destekleyen çalışmalar bulunmaktadır (Jarolim ve ark., 1998). Bu yüzden lavanta yağının sedatif, antispazmodik, anti kolik etkilerinden dolayı koliğin semptomlarının ortadan kaldırılmasında önerilmektedir (Balchin, 1999 ve Buckle, 2003).

Çizelge 4. Uçucu Yağların Bebek ve Çocuklar için Önerilen Dozları (Buckle, 2003)

Yenidoğan-6 ay β0 ml’ye 1 damla % 0.25

6 ay- β yaş 10 ml’ye 1 damla % 0.5

2-5 yaş 5 ml’ye 1 damla % 1

5-10 yaş 5 ml’ye 1-2 damla % 1-2

10 yaş ↑ 5 ml’ye 1-5 damla % 1-5

Homeopatik preparatlar

Homeopati; Yunanca, “homoios” (=benzer) ve “pathos” (=hastalık) kelimelerinden türetilmiştir. Hastaya ait semptomların tümüne bütünsel bir yaklaşım içinde, ‘benzer benzeri tedavi eder’ (similia similibus curentur) ana prensibiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir (WHO, 2009).

Hipokrat ve Paracelsus’tan etkilenerek bugünkü anlamda Homeopati uygulamasını bir tedavi disiplini haline getiren, bulan Alman Dr.Christian Friedrich Samuel Hahnemann, ‘Organon Rasyonel İyileştirme Sanatı’ kitabında, doktorun tedavisine ışık tutmak için doğal kanunlardan kaynaklanan temel prensipleri aforizmalar halinde açıklamıştır. Homeopatiye göre yaşam enerjisinde bozulma sonucu hastalıklar oluşur. Fiziksel organizma, yaşam gücü olmadan herhangi bir duyu veya işlev sahibi olmaktan veya kendini korumaktan acizdir (Buda, β015 ve Garion, 1995 ve Hahnemann, β01γ). Homeopati’ nin prensipleri; benzerlik ilkesi, minimal doz prensibi, tek ilaç ve ilacın bireyselleştirilmesidir. Üretimde bitkiler, hayvanlar, mineraller, metaller, nozodlar, sarkodlar, ölçülemeyen, tartılamayan maddeler (ay ışığı, X-Ray ışını vb.) ve beşeri ilaçlar kaynak olarak kullanılır. Bunlar Homeopati Farmakope’ sine uygun olarak belli oranlarda seyreltilerek üretilirler. Etkili olabilecek en düşük dozda kişiye

16

uygulanmakta ve ‘remedi’ olarak adlandırılmaktadırlar (Doğan, β015 ve Kaya, 2012).

Homeopati doğumdan itibaren güvenle kullanılır ve kolik tedavisi için güvenli kabul edilir (Kaya, β01β ve Rosen, β007). Bağışıklık sistemini destekleyerek olabilecek en optimal düzeye yükseltir. Çocukların yaşam enerjisi yalın, pürüzsüz, kendini iyileştirme ve yenileme gücü yüksektir. Erken dönemde Homeopatiye başlanması, bu ayrıcalıkların hasar almadan, sağlıklı bir şekilde erişkinliğe taşınmasını sağlar. Homeopatik yaklaşıma göre; çocukluk hastalıkları organizmanın ve yaşam enerjisinin kendini onararak güçlenmesi için ortaya çıkar. Bu hastalıkların baskılanması, kronik hastalıklara zemin hazırlar (Kaya, 2012).

Kolik tedavisinde en sık kullanılan homeopatik preparatlar;

Belladonna sp.

Güzelavratotu

Ağrı aniden meydana gelir ve ağrı anında kişi geriye doğru gerinir. Yüz kıpkırmızı olabilir. Ayrıca impulsif ani hareketler yapabilir (Buda, 2015).

Chamomilla sp.

Alman papatyası

Bebeklerin kolik ağrıları için çok önemli bir ilaçtır. Bebek yüzükoyun halde kol üzerinde yatarak kucakta taşınmak ister. Hızlı hareket ile taşımak ve sarsıntı ağrıyı hafifletir. Ağrıya karşı çok hassastır ve ağrı yüzünden öfkelenir ve öfkeden ağlar ya da bağırır (Buda, 2015).

Colocynthis (Coloc.)

Ebucehil karpuzu

Kramp benzeri, çimdikler gibi ya da boğulur gibi karın ağrıları genellikle mide-bağırsak enfeksiyonları, safrakesesi ağrıları, gastritler ya da ülserlerde olabilir ve sıklıkla motor huzursuzluklar varsa akla gelmesi gereken preparat colocynthis’ tir. Hasta sıklıkla iki büklüm kıvrılmak ya da bir yastık ya da sıcak termofor ile karnına bastırmak ister. Geğirme birazcık olsun şikayetleri rahatlatabilir. Ağrı aniden gelir. Karında bol miktarda gaz vardır. Sıklıkla jöle gibi bir ishal tabloya eşlik edebilir. Hastalık başlamadan önce sıklıkla yoğun bir öfke ve sinir vardır ve bu durum sıklıkla hastalık sebebidir. Gaita ya da gaz çıkışı sonrasında ağrı bir nebze olsun hafifler (Buda, 2015).

Magnesium Phosphoricum (Mag-p)

Magnezyum Fosfat, MgHPO4-7H2O

Lokal sıcak uygulaması ve iki büklüm kıvrılma ile iyileşen ağrı tablosu ile Colocynthis’ e çok benzer. Ancak Colocynthis gibi ağrı geğirince hafiflemez. İki büklüm olmak, ovmak ve bastırmak ağrıyı hafifletir ama gaz çıkışı rahatlatmaz. Gaz çok fazladır (Buda, 2015).

17

Nux vomica

Kargabüken

Kramp şeklinde mide ağrıları genellikle yemekten hemen ya da bir iki saat sonra ortaya çıkar. Üst karın bölgesi dokunulmaya karşı aşırı hassastır. Bulantı ve öğürmeler tabloya eşlik edebilir. Hasta küçücük şeylere bile aşırı sinirli tepkiler verir. Koku, gürültü ya da dar giysiler hastayı çok rahatsız eder. Sıcak içecekler ve dışarıdan uygulanan sıcak ağrıyı çok hafifletir. Sıklıkla mide yanması ve ekşi geğirmeler olaya eşlik eder. Gaita çıkışına neden olmayan kramplı bir sıkışma (gaita yapma hissi – tenesmus) hastayı çok rahatsız eder. Bazen azıcık gaita çıkabilir. Hasta çoğu zaman kendini soğuk hisseder ve üşür (Buda, 2015).

Lycopodium clavatum (Lyc.)

Kurtpençesi

Ağrılı gaz şikâyetleri genellikle yemekten hemen sonra hızlı bir şekilde başlar ve karında bağırsak sesleri çok duyulur. Karın sıkışmış gaz yüzünden çok şiştir ve en küçük bir karın üzerindeki sıkılığa (giysi vb.) tahammülü yoktur. Hasta sürekli geğirmek zorundadır. Özellikle alt karın çok ağrılıdır. Hasta bu durumda çok huysuz, endişeli ve talepkâr olabilir (Buda, 2015).

China officinalis

Kinin

Her şeyden önce üst karındaki gaz şişliklerinin ve koliklerinin geğirme ile hafiflememesi en önemli özelliğidir. Ağrısız ishal ve aynı anda olan gaz çıkışları tabloya eklenebilir. Her türlü sarsıntı (araba yolculuğunda olduğu gibi) ağrıyı çok kötüleştirir. Mesela her gün öğle sonrası gelen periyodik kolik karın ağrıları vardır. Karın bölgesine dokunulsun istemez (Buda, 2015).

18

TARTIŞMA

Ağlayan bebek gelişimin normal bir parçası kabul edilse de Wessel’ in tanımına uyan durumlar kolik olarak adlandırılır (Gustafson, 1990; Wessel ve ark., 1954). Bir çok aile bebeğin stres faktörlerini azaltmak için tamamlatıcı ve alternatif tıp (TAT) terapilerine yönelmektedir (Wolke ve ark., 1994). Türkiye’de yapılan kesitsel bir çalışmada; ailelerin çocukları için gaz sancılarında doktor dışında önerilmiş doğal/bitkisel ürün kullanımı % 14,8 olarak ölçülmüştür. Çalışmaya katılan kişilerin % ββ.9’ u alternatif tedavi yöntemlerinin tıbbi tedavi kadar etkili olduğunu, % 86.9’ u ise alternatif tedavi yöntemleri tedavide kullanılmadan önce daha çok bilimsel kanıt elde edilmesi gerektiğini düşündükleri tespit edilmiştir (Bülbül ve ark., 2009).

İnfantlarda kolik semptomlarını oluşturan faktörlerden biri aile içi gerilim olabileceği düşünülmüştür (Wessel ve ark., 1954). Doğum sonrası depresyon da dahil olmak üzere, anne ruh durumu ile bebeklerde kolik oluşumu bağlantısı gösterilmiştir (Akman, β006). Kolik yönetiminde rastgele kontrollü veya maliyet etkinlik çalışmaları olmamasına rağmen etkinliğini kanıtlayan güdümlü imgeleme, kendi kendine hipnoz, farkındalık tabanlı stres azaltma, yoga ya da Reiki enerji şifa teknikleri gibi yöntemler ebeveyn sıkıntısını azaltmaya yardımcı olabilir (Rosen, 2007).

Anne sütü ile beslenme ilk altı ayda tek koruyucu faktör olarak kabul edilmektedir (Karabayır ve Oğuz, β009). İnek sütü proteinin anne diyetinden kaldırılması kolikli infantların büyük oranda iyileşmesine yol açmış; soya proteini ve kazeini hidrolize edilmiş mamalarla beslenen bebeklerde kolik semptomlarında düzelme saptanmıştır (Lothe ve ark.,198β). Özellikle bazı alerjenlerin (balık, inek sütü, buğday, soya, yumurta, fıstık) annenin diyetinden çıkarılıp yapılan kontrollü çalışmalarda başarı elde edilmiştir (Hill ve ark., β005). Emzirme döneminde kendi beslenmesine dikkat eden annelerin bebeklerinde gaz sancısı görülme oranı %40.7 iken, dikkat etmeyen annelerin bebeklerinde %64.6 olarak tespit edilmiş ve fark istatistiksel olarak da önemli bulunmuştur (Kılıç, β000).

Bebek masajı ise yeni doğanlardaki en savunmasız prematüre vb. bebekler dahil hepsinde aşırı ağlamanın azaltılmasında etkili bulunmuştur (Field, 1995). Aromaterapi masajı ise pediatri alanında rahatlamanın sağlanması, ağrının giderilmesi, egzama, astım, infantil kolik gibi durumlarda sık kullanılmaktadır (England, β000). Bunun için bitkisel yağlar, krem, jel veya su kullanılabilir (Buckle, 1998). Aromaterapi masajı 5-15 dakika uygulanabilir (Huhtala ve ark., 2000).

Bitkisel çaylar, hafif antispazmodik etkileriyle bazı infantlarda günlük kolik süresini azaltmaktadır (Yalaz, β00γ). Toplumlar arasında farklılıklar olsa da çalışmalar da rezene, papatya, mine çiçeği, meyan kökü, limon yağı, tarçın, karanfil, dereotu, zencefil, nane, civanperçemi, kakule, ıhlamur, kedi nanesi, sinameki ve benzeri çaylarının etkinlikleri değerlendirilmiştir (Weizman, 1993). Bu çaylar tek tek kullanılabildiği gibi karışım halinde de kullanılabilmektedir (Lucassen, 1998). Bunlarla beraber tedavide her ilaç için standart bir miktar tespit edilemediğinden çok miktarda verilen bitki çaylarının bebeğin süt alımını azaltabileceği akılda tutulmalıdır (Yalaz, β00γ). Yayınlanan birçok derlemede de bu çayların uygunsuz ve yanlış kullanımları halinde bebeklerde birçok yan etki

19

görülebildiği bildirilmiştir (Bergeson, 199γ). Bu tedavi modelinde bebeklerde enfeksiyon riskinin artması şeklinde görüşler bulunmaktadır (Yalaz, β00γ). Özellikle kolik ile beraber kabızlık şikayeti olan bebeklere verilen laksatif çayların ciddi ishallere ve böbrek yetmezliğine neden olabildiği gibi yayınlar mevcuttur (Olofsdottir ve ark., 2001).

Weizman ve ark. (199γ) yapmış olduğu bir çalışmada bitki çayları ile sukroz çözeltisinin etkisi karşılaştırılmış; bitki çayı alan gurupta kolik bulgularında %58, sukroz solüsyonu alan gurupta %β6 azalma olduğu bulunmuştur (Wade, β001). Yapılan bir diğer çalışmada ise içeriğinde sadece rezene ya da papatya bulunan granüle bitkisel çay preparatları ile simetikonun kolik tedavisindeki etkisi karşılaştırılmış, papatya çayı alan grupta %66.1, rezene çayı ile %66.7 ve Simetikon damla alan grupta %66.7 bulunmuştur (88). Bitki çaylarının kullanımı koliğin semptomların giderilmesinde sukroz solüsyonlarına göre daha etkili bulunmuş ancak simetikon damlaya göre etkisi arasında fark bulunmamıştır. Bebeklerin kolik sancılarının hafifletilmesinde bitki çaylarının etkili olabileceği söylenebilir (http-1).

Anason (Pimpinella anisum L.) uçucu yağının, anason meyvesinin sulu ekstresinin ve etanollü ekstrenin, metakolin verilerek önceden kasılması sağlanmış izole kobay trakeal düz kası üzerinde gevşetici etkisi gösterilmiş ve söz konusu etkinin kontroller ile karşılaştırıldığında belirgin ve istatistiksel açıdan anlamlı olduğu belirtilmiştir. Sedatif etki çalışmasında uçucu yağ ve trans-anetol pentobarbital intraperitoneal yoldan eşzamanlı verildiğinde, farelerde pentobarbital ile sağlanan uyuma süresini belirgin oranda artırdıkları bildirilmiştir (Boskabady ve Ramazani-Assari, 2001).

Nane (Mentha piperita L.) yağının ve mentolün, sıçan ve kobay atrium ve kapiller kaslarında, sıçanların beyin snaptozomlarında ve civcivlerin retinal nöronlarında kalsiyum kanallarını bloke ederek gastrointestinal kaslarda gevşeme yaptığı bildirilmiştir (Demirezer, β007). İrrite bağırsak sendromu olan 110 hastanın bir grubuna (18-70 yaş arası 66 erkek, 44 kadın) bir ay boyunca yemeklerden 15-30 dakika önce 3-4 kez 187 mg enterik kaplı nane yağı (Colpermin) verilmiştir. Diğer grup plasebo grubudur. Colpermin grubundan 52 hasta ve plasebo grubundan 49 hasta çalışmayı tamamlayabilmiştir. Sonuçta Colpermin alan grupta abdominal ağrılarda, gaz sancılarında, abdominal gerilmede, plasebo grubuna nazaran belirgin bir iyileşme gözlendiği bildirilmiştir (Liu ve ark., 1997). İBS olan 4β çocuk üzerinde yapılan çalışmada, β hafta boyunca 187 mg nane yağı içeren enterik kaplı kapsüller çocukların vücut ağırlıkları göz önüne alınarak günde γ veya 6 kapsül verilmiştir. β. Haftanın sonunda nane yağı alan grubun %76’ sı semptomlarda azalma olduğunu bildirmiştir. Nane yağının Ca++ kanallarını bloke ederek kolon spazmını azalttığı ve buna bağlı ağrıyı da giderdiği bildirilmiştir (Kline ve ark., 2001).

Oğulotu (Melissa officinalis L.) bitkisinin toprak üstü kısımlarından hazırlanan uçucu yağın sıçan ileum kasılmalarınını gevşetici etkisi incelendiğinde; KC1 (80nm), ACh (γβ0nm) ve 5HT (1.β8 µM) ile oluşturulan tonik ve fazik kasılmaları doza bağımlı olarak azalttığı görülmüştür (IC50:β0 ng/ml) (Sadraei ve ark., 2003).

20

Papatya (Matricaria chamomilla L.) uçucu yağı ve bisabolol oksit a ve b izole düz kaslarda tüm papaverinler gibi doza bağlı spazmolitik aktivite gösterirler. Bununla beraber (-)-α-bisabolol papaverine eşit potansiyelde etki gösterirken bisabolol oksit a ve b’ ye göre iki kat daha etkilidir. Matricaria Chamomilla’ nın diğer bileşenleri arasında apigenin; luteolin, patuletin, kersetin, apigenin 7-glukozit’ e göre daha güçlü bir antispazmodiktir. Papatyanın spazmolitik aktivitesinin nedeninin araştırıldığı bir çalışmada, cAMP ve cGMP-fosfodiesterazların inhibisyonlarının, bu aktiviteyi gerçekleştiren mekanizmalardan biri olduğu bulunmuştur (Maschi ve ark., β008). Papatyanın kurutulmuş çiçek durumlarından hazırlanan sulu ekstresinin merkezi benzodiazepin reseptörlerine belirgin bir afinitesi olduğu tespit edilmiştir. Bu etkiyi sağlayan bileşiklerden biri de apigenindir. Apigenin kompetitif olarak (4 µM Ki) flunitrazepam’ ın bağlanmasını inhibe eder ancak muskarinik reseptörlere, α-adrenoreseptörlere ve muskimol’ ün GABA A reseptörlerine bağlanması üzerine etkisi yoktur. Apigenin farelere (β8-γ5g) intraperitonal yolla uygulandığında belirgin bir anksiyolitik etki gösterir bunu yaparken de klasik benzodiazepine benzer dozlarda kullanıldığında sedasyon ve kas gevşetici etki yapmaz, aynı zamanda antikonvülzan etki de saptanmamıştır. Buna rağmen doz 10 katına çıkarıldığında lokomotor aktivite %β6 azaldığı için orta derecede bir sedatif etki oluşur. (Viola ve ark., 1995). Papatya çayının paketsiz halde 1β ay altındaki infantlarda kullanımı sonucu, taşıdığı Clostridium

botulinum sporları yüzünden infant botulizmine neden olacağı gösterilmiştir (Bianco ve ark., 2008).

Rezene (Foeniculum vulgare) uçucu yağının 50-100 /ml konsantrasyonları aralığında düz kaslar üzerinde spazmolitik etkilidir. F.vulgare subsp. Vulgare var

vulgare’ nin %30 etanollü ekstresi 2.5-10 ml/l konsantrasyonlarında izole kobay ileumunda asetilkolin ve histamin ile oluşturulan kasılmaları azaltmıştır. Bununla beraber etanolün etkisi de göz önüne alındığında, sadece ekstrenin 10ml/l konsantrasyonda histamin ile ilgili sonuçları anlamlı bulunmuştur. Diğer bir çalışmada benzer bir şekilde %γ0 etanollü acı rezene ekstresinin β.5 ve 10 ml/l konsantrasyonlarında, karbakol ile indüklenen kasılmaları azalttığı görülmüştür. Meyveleri Mısır’ da kolik şikayetlerini gidermek üzere hazırlanan antispazmodik bir çay karışımı içerisinde yer almaktadır. Çay karışımının sulu ekstresi tavşan jejenumu üzerine düz kas gevşetici etki göstermiştir (Demirezer, β007). Randomize plasebo kontrollü bir çalışmada rezene yağı kullanılan kolikli bebeklerde etki Wessel’ in kriterlerine göre plasebodan üstün çıkmıştır ve herhangi bir yan etki gözlenmemiştir (Alexandrovich ve ark., 2003).

Probiyotikler konusu ile ilgili en önemli çalışmalar İtalya’ dan Savino ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. İlk olarak prebiyotik içeren özel bir formül mama (parsiyel hidrolize edilmiş whey proteini, düşük laktozlu ve oligosakkarit içeren) ile beslenen 96 kolikli çocuk ile standart formül mama ve simetikon alan 10γ kolikli çocuğun sonuçlarını karşılaştırmışlar. 14. günde yeni formül ile beslenen çocuklarda ağlama atağı sayısının anlamlı derecede düşük olduğunu tespit etmişlerdi. Ancak ne yazık ki bu sonucun yeni formülün hangi parçası nedeniyle olduğunu tespit edemediler. Daha sonra yapmış oldukları bir çalışmada anne sütü ile beslenen 90 infantil kolikli bebeğin bir grubu probiyotikle (Lactobacillus reuteri, 108 CFU/gün), kalan grubu da simetikonla (60 mg/gün) tedavi edilmiştir. Ortalama ağlama süreleri baz alındığın da β8. günde tedaviye

21

yanıt probiyotikli grupta %95 iken simetikonla tedavi gören grupta %7 bulunmuştur. Aynı grubun yaptığı son çalışmada ise 46 çocuğun β5’ ine L

Lactobacillus reuteri DSM 179γ8 içeren granül uygulanırken, β1 çocuğa da plasebo verilmiş; probiyotik alan grupta ortalama ağlama süresi, ağlama şiddeti ve atak sıklığında belirgin azalma saptanmıştır (İnce, β01β).

Kanada'da yapılan bir çalışmada; akupunktur, karyopraktik, homeopati ve naturopati içeren TAT uygulamalarının çocuklarda kullanımı %11, yetişkinlerle karşılaştırıldığında bu oran %βγ’ tür. Aynı çalışmada TAT uygulamaları içinde homeopatinin çocuklarda kullanım oranı %β5’ tir (Spigelblatt ve ark., 1994). Homeopatik preparatlar, hastanın durumu için eğer doğru preparat bulunabilirse, infantil koliğin hızlı ve kalıcı olarak ortadan kalkması için bir çözüm olabilir. Homeopatik yaklaşımla yapılan görüşme sonucu tek preparat ve tek doz ile üç gün içinde tüm semptomlar ortadan kaldırılmıştır (Frei, β01γ).

22

SONUÇ ve ÖNERİLER

Sağlık için doğal kaynaklı ürün kullanımı çoğunlukla TAT tedavileri kapsamına girdiği düşünülse de, doğal kaynaklı bir çok farmasötik beşeri ilaç modern tıp uygulamalarında kullanılmaktadır. Modern tıpta infantil kolik gibi etiyolojisini açıklayamadığı durumlarda tedavi olarak herhangi bir ilaç bulunmamaktadır. Semptomlara yönelik kullanılan bitkisel çaylar, yağlar ve probiyotikler ise bu durumu geçici olarak hafifletmektedir. Homeopatik yaklaşımda ise bu durumun kalıcı olarak çözülebildiği gösterilse de çalışmalar bireysel olduğu için ve her tedavide kullanılan preparat farklı olabileceği için modern tıbbın kanıta dayalı tıp yöntemleriyle bunun ifade edilmesi mümkün değil. Bu yüzden alternatif ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının kanıta dayalı tıp uygulamaları ile birlikte kullanıldığı integratif tıp (bütüncül, bütünleştirici tıp) yaklaşımı ülkemizde yerleştiğinde bu sorun ortadan kalkmış olacaktır.

Sonuç olarak toplumun her kesiminden kişiler çocukları ve/veya kendileri için doğal kaynaklı ürün kullanmaktadır. Kolik için doğal kaynaklı ürün kullanımında ailelerin yanı sıra hekimlerimizin de bilgilenmesinin sağlanmasının, hem duruma ve zamana uygun TAT seçimi hem de yanlış seçim nedeniyle yaşanan olumsuz etkilerin en aza indirgenmesi açısından yararlı olacağı kanısındayım.

23

KAYNAKLAR

Akçam, M. İnfantil kolik. Sted, 1γ, 66-7 (2004).

Akman, I., Kuşçu, K., Özdemir, N., Yurdakul, Z., Solakoglu, M., Orhan, L., Özek, E. Mothers’ postpartum psychological adjustment and infantile colic. Archives of Disease in Childhood, 91(5), 417-419 (2006).

Alagöz, H. İnfantil kolik: Etyoloji ve Tedavi Seçenekleri. Çağdaş Tıp Dergisi, 3(2) (2013).

Alexandrovich, I., Rakovitskaya, O., Kolmo, E., Sidorova, T., Shushunov, S. The effect of fennel (Foeniculum vulgare) seed oil emulsion in infantile colic: a randomized, placebo-controlled study. Alternative Therapies in Health and Medicine, 9(4), 58-61 (2003).

Arslan, N., Yağcı, R. V. Normal Bağırsak Florası ve Beslenme ile İlişkisi. Turkiye Klinikleri Journal of Pediatrical Sciences, 8(3), 12-18 (2012).

Aydoğdu S. Yaşamın İlk Aylarında Rastlanan Gastrointestinal Disfonksiyonların Diyetle Modifikasyonları, Ege Pediatri Bülteni, 10(1), 44-45 (2003).

Balchin M.L., Hart S. Studies on the Mode of Action of the Essential Oil of Lavender, Phytotherapy Research, 13, 540-542 (1999).

Balcı S. Kolikli Bebeklere Beyaz Gürültünün Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul (2006).

Bayhan, A., Yentür, G. Laktoz İntoleransı. Gıda Dergisi, 18(6) (1993).

Baytop, T. Turkiye’de Tıbbi Bitkiler ile Tedavi (Geçmişte ve Bugün). Nobel Tıp Kitapevleri, Istanbul (1999).

Bergeson PS. Herbal teas for infantile colic. J. Pediatr. 123, 670-671 (1993).

Bianco, M. I., Lúquez, C., de Jong, L. I., Fernández, R. A. Presence of Clostridium botulinum spores in Matricaria chamomilla (chamomile) and its relationship with infant botulism. International Journal of Food Microbiology, 121(3), 357-360 (2008).

Björkstén, B., Naaber, P., Sepp, E., Mikelsaar, M. The intestinal microflora in allergic Estonian and Swedish 2-year-old children. Clinical and Experimental Allergy, 29, 342-346 (1999).

Boskabady, M. H., Ramazani-Assari, M. Relaxant effect of Pimpinella anisum on isolated guinea pig tracheal chains and its possible mechanism(s). Journal of Ethnopharmacology, 74(1), 83-88 (2001).

Buckle J. Aromatherapy: Does it matter which lavender essential oil is used? Nursing Times, 20, 32-35 (1993).

Buckle J. Alternative/Complementary therapies, Critical Care Nurse, 18(5), 54-61 (1998).

Buckle S. Aromatherapy and Massage, Paediatric Nursing, 15(6), 24-27 (2003).

Buda L. Bir tedavi sanatı: Homeopati. Destek Yayınları (2015).

24

Bülbül, S. H., Turgut, M., & Köylüoğlu, S. Çocuklarda tıp dışı alternatif uygulamalar konusunda ailelerin görüşleri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 52, 195-202 (2009).

Champe PC, Harvey RA, Ferrier DR. Lippincott’s illustrated Biochemstry. Ulukaya E. Biyokimya. Ankara. Nobel Kitab Evi (2007).

Connolly, E., Abrahamsson, T., & Björkstén, B. Safety of D (-)-lactic acid producing bacteria in the human infant. Journal of pediatric gastroenterology and nutrition, 41(4), 489-492 (2005).

Coşkun, T. Probiyotikler, Genel Özellikleri ve Etki Mekanizmaları. Turkiye Klinikleri Journal of Pediatrical Sciences, 8(3), 1-11 (2012).

Demirezer, Ö., Ersöz, T., Saraçoğlu, İ., & Şener, B. Tedavide Kullanılan Bitkiler “FFD Monografları”. NM Medikal, Nobel Tıp Kitabevi, 7γ-86 (2007).

Di Rienzo, T., D'angelo, G., D’aversa, F., Campanale, M. C., Cesario, V., Montalto, M., Ojetti, V. Lactose intolerance: from diagnosis to correct management. Eur Rev Med Pharmacol Sci, 17(2 Suppl), 18-25 (2013).

Doğan H., Bahçıvan F. Homeopati öğreniyorum, Homeopati ders notlarım. İntertıp Yayınevi (β015).

Ellett, M. L. C. What is known about infant colic?. Gastroenterology Nursing, 26(2), 60-65 (2003).

Ellett, M. L. C., & Swenson, M. Living with a colicky infant. Gastroenterology Nursing, 28(1), 19-25 (2005).

England A. Aromatherapy and Massage for Mother and Baby, Healing Arts Press, Rochester (2000).

Escop, & European Scientific Cooperative on Phytotherapy. ESCOP Monographs: The Scientific Foundation for Herbal Medicinal Products. Thieme, (2003)

Field, T. Massage therapy for infants and children. Journal of developmental & behavioral pediatrics, 16(2), 105-111 (1995).

Frei, H. Baby colic: Polarity analysis reliably points to the remedy. A case of Kalium carbonicum. Spectrum of Homeopathy, 1, 98-105 (2013).

Garg, P. Infantile colic—Unfolded. The Indian Journal of Pediatrics, 71(10), 903-906 (2004).

Garion-Hutchings, N., & Garion-Hutchings, S. The new concise guide to homoeopathy: an introduction to the understanding and use of homoeopathy. Element Books, Limited (1995).

Gustafson, G. E., & Deconti, K. A. Infants’ cries in the process of normal development. Early Child Development and Care, 65(1), 45-56 (1990).

Hahnemann S. Rasyonel İyileştirme Sanatı Organon 6. Kitap [184β]. Özkoray N. ed. Broussalian E. İdea Politika Yayınları (β01γ).

Haouari N, Wood C, Griffith G, Levene M. The analgesic effect of sucrose in full term infants: a randomised controlled trial. BMJ, 310, 1498–1500 (1995).

25

Hergenç, G., Beslenme, Sağlık ve Hastalıkta Bitkiler, İstanbul (2014).

Hill DJ, Roy N, Heine RG, et al. Effect of a low-allergen maternal diet on colic among breastfed infants: a randomized, controlled trial. Pediatrics; 116, 709-715 (2005).

http-1 Polat Ş.F, İnfantil Kolik Tedavisinde Bitkisel Çaylar ile Simethicone'un Karşılaştırılması, http://www.millipediatri.org.tr/bildiriler/pp-051.htm (30.05.2015).

Huhtala V., Lehtonen L., Heinonen R., Korvenranta H. Infant Massage Compared With Crib Vibrator in the Treatment of Colicky Infants, Pediatrics, 105 (6), 84-89 (2000).

Illingworth, R. S. 'Three Months' Colic'. Archives of disease in childhood, 29(145), 165 (1954).

İnce, O. T., Aydın, A. İnfantil Kolik ve Probiyotikler. Turkiye Klinikleri Journal of Pediatrical Sciences, 8(3), 48-52 (2012).

Jarolim E.J., Reider N., Fritsch R., Breitenedr H. Fatal Outcome of Anaphylaxis to Camomile-Containing Enema During Labor: A Case Study, Journal of Allergy and Clinical Immunology, 102, 1041-1042 (1998).

Kanabar D, Randhawa M, Clayton P, Improvement of Symptoms in Infant Colic Following Reduction of Lactose Load with Lactase. Journal of Human Nutrition and Dietetics (Electronic Journal); 14 (5): 359-63 (2001).

Karabayır, N., & Oğuz, F. İnfantil kolik. Çocuk Dergisi, 9, 16-21 (2009).

Karp H, The "fourth trimester": a Framework and Strategy for Understanding and Resolving Colic. Contemporary Pediatrics (Electronic Journal), 1-13 (2004).

Kaur, G. J., & Arora, D. S. Bioactive potential of Anethum graveolens, Foeniculum vulgare and Trachyspermum ammi belonging to the family Umbelliferae-Current status. Journal of Medicinal Plants Research, 4(2), 087-094 (2010).

Kaya R., Thielmann G. Homeopatiye Giriş. Tibyan Yayıncılık (β01β).

Kılıç M. Ailelerin Sigara İçmelerinin Bebeklerde Kolik Üzerine Etkisi. İnönü Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Dergisi, 5(5), 20-23 (2000).

Kline, R. M., Kline, J. J., Di Palma, J., & Barbero, G. J. Enteric-coated, pH-dependent peppermint oil capsules for the treatment of irritable bowel syndrome in children. The Journal of pediatrics, 138(1), 125-128 (2001).

Kurtoglu, S., Hallac, I. K., Coskim, A. 5‐Hydroxy‐3‐indole acetic acid levels in infantile colic: Is serotoninergic tonus responsible for this problem?. Acta Paediatrica, 86(7), 764-765 (1997).

Kuzeyli Yıldırım Y., Fadıloğlu Ç., Uyar M. Palyatif Kanser Bakımında Tamamlayıcı Tedaviler, Ağrı, 18(1), β7-32 (2006).

Liu, J. H., Chen, G. H., Yeh, H. Z., Huang, C. K., & Poon, S. K. Enteric-coated peppermint-oil capsules in the treatment of irritable bowel syndrome: a prospective, randomized trial. Journal of gastroenterology, 32(6), 765-768 (1997).

26

Lothe, L., Lindberg, T., & Jakobsson, I. Cow's milk formula as a cause of infantile colic: a double-blind study. Pediatrics, 70(1), 7-10 (1982) .

Lucassen PL, Assendelft WJ, Gubbels JW, van Eijk JT, van Geldrop WJ, NevenAK. Effectiveness of treatments for infantile colic: systematic review. BMJ;316: 1563-1569 (1998).

Lucassen, P. L. B. J., Assendelft, W. J. J., van Eijk, J. T. M., Gubbels, J. W., Douwes, A. C., & Van Geldrop, W. J. Systematic review of the occurrence of infantile colic in the community. Archives of disease in childhood, 84(5), 398-403 (2001).

Maschi, O., Cero, E. D., Galli, G. V., Caruso, D., Bosisio, E., & Dell’Agli, M. Inhibition of Human cAMP-Phosphodiesterase as a Mechanism of the Spasmolytic Effect of Matricaria recutita L. Journal of agricultural and food chemistry, 56(13), 5015-5020 (2008).

Newman JD. Neural circuits underlying crying and cry responding in mammals. Behavioral Brain Resarch, 182, 155-165 (2007).

O'Hara, Mary; Kiefer, David; Farrell, Kim; Kemper, Kathi. "A Review of 12 Commonly Used Medicinal Herbs". Archives of Family Medicine 7 (6), 523–536 (1998).

Olofsdottir E, Forshei S, Fluge G, Markestad T. Randomised controlled trial of infantile colic treated with chiropractic spinal manipulation. Arch Dis Child. 84, 138-41 (2001).

Pray WS.: Infant colic: The therapeutic puzzle. U.S. Pharmacist, 22(3), 142-147 (2005).

Reijneveld, S. A., Brugman, E., & Hirasing, R. A. Infantile colic: maternal smoking as potential risk factor. Archives of disease in childhood, 83(4), 302-303 (2000).

Reijneveld, S. A., Lanting, C. I., Crone, M. R., & Wouwe, J. P. Exposure to tobacco smoke and infant crying. Acta Paediatrica, 94(2), 217-221 (2005).

Rosen, L. D. “The Gripe”: An Integrative Approach to Infant Colic. Explore: The Journal of Science and Healing, 3(4), 417-422 (2007).

Sadraei, H., Ghannadi, A., & Malekshahi, K. Relaxant effect of essential oil of Melissa officinalis and citral on rat ileum contractions. Fitoterapia, 74(5), 445-452 (2003).

Søndergaard, C., Henriksen, T. B., Obel, C., & Wisborg, K. Smoking during pregnancy and infantile colic. Pediatrics, 108(2), 342-346 (2001).

Spigelblatt, L., Laîné-Ammara, G., Pless, I. B., & Guyver, A. The use of alternative medicine by children. Pediatrics, 94(6), 811-814 (1994).

Tanker M., Tanker N. Farmakognozi Cilt I-II γ.Baskı. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları (β00γ).

Viola, H., Wasowski, C., Levi, D. S. M., Wolfman, C., Silveira, R., Dajas, F., Paladini, A. C. Apigenin, a component of Matricaria recutita flowers, is a central

27

benzodiazepine receptors-ligand with anxiolytic effects. Planta medica, 61(3), 213-216 (1995).

Wade S, Kilgour T, Infantile Colic. British Medical Journal (Electronic Journal) 323, 437-440 (2001).

Weizman Z, Alkrinawi S, Goldfarb D, Bitran C. Herbal teas for infantile colic. J Pediatr 123, 670-671 (1993).

Wessel, M. A., Cobb, J. C., Jackson, E. B., Harris, G. S., & Detwiler, A. C. Paroxysmal fussing in infancy, sometimes called" colic". Pediatrics, 14(5), 421-435 (1954).

Wolke, D., Gray, P., & Meyer, R. Excessive infant crying: a controlled study of mothers helping mothers. Pediatrics, 94(3), 322-332 (1994).

World Health Organization. Safety issues in the preparation of homeopathic medicines (2009).

Yakut, H. İ., Bahattin, T. U. N. Ç. İnfantil kolik. Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi, 1(1) (2007).

Yalaz, M. İnfantil Kolik Tedavi Modellerinin İncelenmesi. Turkiye Klinikleri Journal of Pediatrics, 12(3), 206-210 (2003).

Yılmaz, G., Gürakan, B., & Varan, B. İnfantil Kolik: Etyoloji, Tanı ve Tedavi. Turkiye Klinikleri Journal of Pediatrics, 8(4), 169-175 (1999).

Yurdakök K. Anne sütü ile beslenme. Yurdakök M, Erdem G (Ed). Neonatoloji’de Anne sütü ile beslenme. Ankara: Alp Ofset (2004).