i) !J KÖKLÜ TÜREVLERiN SARFI TAHLİLİ VE ANLAMLARI
-
Upload
khangminh22 -
Category
Documents
-
view
5 -
download
0
Transcript of i) !J KÖKLÜ TÜREVLERiN SARFI TAHLİLİ VE ANLAMLARI
İslami İlimler Dergisi, Yılı S, Cilt ıs, Sayı ı, Mart 2020 (ı39jı76)
KRM/ i) !J KÖKLÜ TÜREVLERiN SARFI TAHLİLİ VE ANLAMLARI
Ferit DİNÇER*
Öz
"KRM/i .; .!.\" köklü türevler; Kur'an'ın ehmiyetli kavramlarından olan ve çeşitli müştaklarıyla beraber Kur'an'ın pek çok suresinde geçmektedir. "KRM/ i .; .!.\" aslının müştakları isim sığasında geldiği gibi fıil sığasında da gelmektedir. Bunun örneğini Kur' anda bulmak mümkündür. Fakat isim sığasındaki kullanımlar fiile göre daha fazla bir yekün tutmaktadır. Kur'an-ı Kerim de yer alan "KRM/ i .; .!.1" köklü türevlerin tamamı sulasi mezid kalıbındadır ve bunların geçtiği surelerin 2ı'si Mekkl, 8'i de Medenidir.
"KRM/ i .; .!.\" kökü, Kur'an'da ı 7 farklı türeviyle 29 surede, 46 ayette toplam 4 7 defa kullanılmıştır. Bu kavramın sunduğu mesajların tam olarak ortaya konulabilmesi için, onun müstakil olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda öncelikle söz konusu kelimenin sarfi tahlili yapılmış. Sonra Arapça sözlükler, Arapça-Türkçe sözlükler, Osmanlıca-Türkçe sözlüklerde "KRM/ i .; .!.\" kökü ele alınmış ve anlamları incelenmiştir. Daha sonra Kur'an-ı Kerim'de "KRM/ i .; .!.\" köklü türevlerin kullanımları ele alınarak Tefsirlerde bu türevlere verilen karşılıklar ve söz konusu türevlerin uğradıkları anlam değişimleri ortaya konularak bir sonuca gidilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Lügatler, Kur'an, Tefsir, Cahiliye, Fiil.
CONSUMPTION ANALYSIS AND MEANING OF KRM / i.; .!.1 ROOT DERIVATIVES
Abstract
KRM f f' ..J ~ Ker is one of the im portant terms of the Ko ran, with i ts different derivatives. Mevcut KRM / f' ..J ~ isim rooted derivatives are used in both name and verb form. However; the name is more use in the form. All of the KRM / f' ..J ~ 'rooted derivatives in the Holy Quran are of sulasi mezld structure, 2 ı of the m are Mecca and 8 of the m are civilized. The tır KRM / f' ..J ~ e de root has be en u sed 4 7 times in 2 9 verses and 46 verses with ı 7 different derivatives in the Koran. In order for the messages presented by this concept to be fully reveale d, it needs to be examined separately.
In this context, firstly the word analysis was made. Then, Arabic dictionaries, Arabic-Turkish dictionaries, "KRM f f'..J ~ lıca root in Ottoman-Turkish dictionaries were examined and their meanings were examined. Later on, the use of anlam KRM f f'..J ~söz rooted derivatives in the Qur'an was discussed, and the respanses given to these derivatives in Tafsir and the changes in the meaning of these derivatives were revealed and a conclusion was m ad e.
Keywords: Letters, Qur'an, Tafsir, Jahiliyya, Verb.
Makalenin Geliş Tarihi: 25.10.2019; MakaleninKabul Tarihi: 06.01.2020
*Dr., İnönü Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri, ORCID ID: 0000-0003-3269-43ıO; e-mail: [email protected]
140 isLAMİ İLİMLER DERGisi
Giriş
Yüce Allah, İnsanoğlunu yeryüzüne hakim ve halife kılmıştır. Bununla
beraber o'na ağır sorumluklar tevdi ederek, kendine muhatap (mes'ul) al
mıştır. Fakat merhameti sonsuz olan insanın Rabbi, onu yalnız ve kılavuzsuz
bırakmayıp, kendisine öncülük ve liderlik yapması gayesiyle seçmiş olduğu
zatları resul, rehber olarak da vahiy mahsulü olan kitaplar göndermiştir. Söz
konusu kitapların sonuncusu olarak da insanın, hidayeti dalaletten, doğruyu
yanlıştan, güzeli çirkinden ayırtedebilmesi amacıyla dünya durdukça hakim
olarak bak! kalacak olan Kur'an-ı Kerimi inzal etmiştir. İnsanlığın zulmetten
nura kavuşturmasının tek membaı ve temeli olan Kur'an, yüz yıllar evvel
Arap dili telaffuz eden bir camiaya ve aynı zamanda Arap dili şeklinde nazil
olmuştur. Bununla birlikte kendisinden istifade etmek arzusunda olan kim
selerin kavrayabilmesi nedeniyle de açıklanmış ve meşakkatsiz bir durumda
olan kitaptır. Ancak Kur'an Arap olanlara inmiş olduğu gibi, Arapça bilmeyen
tüm inanlara indirilmiştir. Kendi şahsında bütün insanlığa indirilen ve onun
vahyine muhatap olan Hz. Muhammed (s.a.s) ve vahyin inmesine şahit olan
zatların Kur'an'ı kavradığı ve anladığı şekliye daha sonrakilerin kavrayıp
anlayabilmemiz imkansızdır. Ancak ilk zamanlarda istimal edilen gramerin
kaide ve kurallarına ulaşıp aşina olabilir ve bunu Kur'an ilminde kullanabilir
sek, o zaman Kur'an-ı Mübin'i eksiksiz ve doğru bir şekilde anlayabilmemiz
mümkün olacaktır.
Diğer taraftan Kur'an'ı gereği gibi anlamak ve anlamıandırmak için ger
çekten bilginin önemli temel unsurlarından sayılan kelimeleri anlamak
ve anlamlarını doğru bir şekilde tespit edilmesi vazgeçilmez bir gerçek
tir. Bilhassa Arapçayı bilmeyen farklı dillerde konuşan toplumların kendi
kitaplarını düzgün bir biçimde fehmetmeleri ve ondaki kelime daracığına
karşı doğru bir fikir yürütmesi ve o kelimeleri anlaması için söz konusu
olan kelimelerin sahip olduğu asıllarının (köklerinin) anlamlarını ve bu
asılların hamietmiş olduğu mana değişikliklerini güzelce inceleyip, ortaya
koyması gerekmektedir. Bu nedenle araştırmamızda, "KRM/ i .J .!.l" kökünün
anlamını vuzuha çıkartmak gayesiyle Kur'an'ın nazil olduğu döneme en ya
kın kelime ve kök anlamlarını yansıttığını düşündüğümüz ilk dönem Arap
ça sözlüklere başvurulmuştur. Akabinde son dönem Arapça sözlükler ve
günümüz Arapça-Türkçe sözlükler daha sonra Osmanlıca-Tükçe sözlükler
tetkik edilerek söz konusu kök anlamlar ve onların türevleri ele alınmıştır.
Bununla birlikte "KRM/ i .J .!.l" köklü türevlerin, Kur'an-ı Kerim'deki anlam
ları tespit edilmiş ve bu anlamların klasik tefsir kitaplarındaki yansımaları
ele alınmıştır.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 141
ı. "KRM/ i _) .!..\" Kökünün Etimolojisi ve Anlam Tahlili
Kök hakkında yapılacak etimolojik bir inceleme ile o kökün yapısının
bilinmesi, kökten türeyen isim ve fiil yapılarının anlamlarının tespitinde
önemli faydalar ve kolaylıklar sağlayacaktır. Kelimenin kök yapısı tam olarak
bilinmedikçe kelimeye yanlış anlamlar yüklenebilir. Bundan dolayı kök yapı
sını derinlemesine araştırmak ve ona göre kelimeyi anlamak çok önemlidir.
Kelimenin aslına uygun bir şekilde anlaşılması için yapısının sağlıklı olarak
araştırıldıktan sonra ikinci olarak da kelimenin ilk kullanımından günümüze
kadar hangi anlamlarda kullanıldığını tespit etmek de çok önemlidir. Böylece
kelimenin uğramış olduğu anlam daralmaları ve genişlemeleri, anlam kay
maları ortaya çıkmış olur. Bu nedenle lügatlerde, meydana getirildiği vakitte
binaen tetkik edilen lafzın değişik anlamsal tezalıürünü mümkün olacaktır.
Bu kapsamda "KRM/ i .J .!..\" kökünün anlamsal çerçevesinin belirlenmesi nok
tasında bu gerçeklikten hareket ederek kronolojik bir sıralama doğrultusun
da söz konusu kökten türemiş kelimelerin hangi anlamlarda nasıl kullanıl
dıklarına ilişkin bilgilere ulaşınaya çalışacağız. Böylelikle "KRM/ i .J .!..\"kökü
nün anlam yelpazesinin nasıl oluştuğuna dair bir fikir edinmeye çalışacağız.
ı. ı. "KRM/ i_) .!..\" Kökünün Etimolojik Yapısı
"KRM/ i .J .!..\" kökü, süHis1 mücerred olarak birinci (fe'lun) babtan ve be
şinci (fe'elenjfe'eleten) babtan gelir. "KRM/ i .J .!..\" kökünün sülas1 mez1d ola
rak da birinci kısmın, birinci (if'al), ikinci (tef'il), üçüncü (mufa'ale) babtan,
ikinci kısmın dördüncü (tefa'ul) haptan ve üçüncü kısmın birinci (istif'al)
babtan fiil kipleri gelir. Şimdi bu fiil kipierin yapıları hakkında kısa bilgi ver
meye çalışacağız.
Sülas1 mücerredin birinci babın maz1si (geçmiş zaman kipi) "f ~~~m uzarisi
(şimdiki ya da geniş zaman kipi) de "f~" mastan ise "LojS" şeklinde gelmek
tedir.
Sülas1 mücerredin beşinci babın maz1si "f:}" muzariside "f~" masta n ise
"~1.}/Lo:}" şeklinde gelmektedir. Bu haptan olan fiillerin1 yapıları genellikle
lazım olarak (gayr'i-müteadi/geçişsiz) gelmektedir.2 Örneğin: "::_r..;-j . ~~ f:} ~~~~denildiği zaman, bu vasıflar (hüsün ve kerem) o şahıslara bağlı birer
nitelik olup başkasına sirayet etmezler. Ancak lazım olan bu tür fille r, bazı
durumlarda müteadi (geçişli) h ale gelebilmektedirler.3 Çalışmamızın h acmi-
1 Süliisi mücerredin beşinci babından olan fiiller. 2 ez-Zemahşeri, Ebu' l-Kiisım M ahmud b . Ömer, el-Mufaşşal fi ilmi'F Arabiyye. (Thk.: Fahr
Sa lih Ka dare), Da ru Umma r li'l-Nerşri ve't-Tevzil, Kahire 1425/2004, ts . 2 78; es-Süleym, Fe rld bin Abdulazlz, el-ljilafu 't-Taşrfjf ve Eseruhu ed-Dilô.lfjf'l- Kur'ô.n 'il-Kerfm, Da n1 İbn'ilCevziyye, (1. baskı) , Riyad 1427, 73.
3 Bk. "Mecmu 'atu'ş-Şarf" adlı eserin dördüncü b ölümü ola n ve Ebu'I-Meall İzzüddln Abdülvehhab b. İbrahimel-Hazred ez-Zencanl'ye ait olduğunu söylenen "İzzfy" bölümüne.
142 isLAMİ İLİMLER DERGisi
ni göz önüne alarak, bu hususun detayına girmeden konumuza kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
"KRM/ i_; !l" sülasi mücerred olarak, salim (kök harfleri arasında illet har
fi (_,/eS/ 1 ), hemze veya idğam bulunmayan) ve yukarıda da dikkat çekildiği
gibi, lazimi (gecişsiz) bir fiil dir. Lakin sülasi mücerredin birinci (fe'lun) bab
tan fiiller geçişlidirler.
Sülasi mezidin, birinci (if' al) bab ın mazisi "r _}\"olup, baştaki elif harfiyle
zaid olmuş ve bu zaidlikten dolayı, daha önce lazım (geçişsiz) olan fiil müte
adi (geçişli) olmuştur. M uzarisi de "f ~"şeklinde gelmektedir. Mazi meçhul
(edilgen) durumu ise "f_}i" şeklindedir. Bu fiil kipinin ismi fail ve ismi mef'u
lu şu şekilde gelmektedir:" r~ DI~_, r _fJ. ~~~ mastan ise "Lol)f şeklinde gelmektedir. İkinci (tef'il) babın mazisi "r~" olup, bu fiil kipi de lam'ul fiiline bir
ra(_;) harfi zaid olduğundan, müteadi (geçişli) duruma gelmiştir. M uzarisi de
"f~ şeklinde gelmektedir. Mazi meçhul durumu ise "f~" şeklindedir. Bu
fiil kipinin ismi fail ve ismi mef'ulu şu şekilde gelmektedir: "r~ DI~_, rP~" mastan ise "Lo _fi" şeklinde gelmektedir.
Üçüncü (mufa'ale) babın mazisi (geçmiş zaman kipi) "f.Jls"dır. Bu fiil kipi
genel olarak müşareket için gelmektedir. M uzarisi de "f -:?~"şeklinde gelmek
tedir. Bu fiil kipinin ismi fail ve ismi mef'ulu şu şekilde gelmektedir: "r -:?~ ~ r.J~ DI~_," mastan ise" Ll_? ~j~ Lol_r-? " olmaküzer üç şekilde gelmektedir.
İkinci kısmın dördüncü (tefa'ul) babın mazisi (geçmiş zaman kipi) "r.JS3" muzariside "f~" bu fiil kipinin ismi fail ve ismi mef'ulu şu şekilde gelmek
tedir: "r~ DI~_, rP~" mastan ise~~~~~~ olarak gelmektedir.
Üçüncü kısmın birinci (istif'al) babın mazisi (geçmiş zaman kipi) "r_;.S:: .• :f m uzarisi de "f ?"bu fiil kipinin ismi fail ve ismi mef'ulu şu şekilde gelmek
tedir: "r~ DI~_, r ~ ~~~ mastan ise "~1~( şeklinde gelmektedir.
"KRM/ i_; !l" kökü, sulasi şekliyle ve kökten türemiş kelimelerin bağlam
larına bakıldığında, aldıkları anlamların a na ekseninde aşağıda verilecek
olan anlamlar mevcuttur:
Cömertlik, eli açıklık; misafirperverlik, konukseverlik, iyiliksever; şeref
li, onurlu; bağış, af; yardım etmek; güzel huylu olmak; seçkin, saygın, sayın,
sevgili; safkan, asil, soylu; kibar, nazik; değerli, kıymetli; yüce gönüllü, asil
ruhlu; üstün gelmek, tercih etmek, çokluk, bolluk, büyümek, gelişmek; ten
zih etmek, yücelik.4
4 "KRM/.!..1 .J i " kökünün etimotojik yapısı ve ilk dönem sözlüklerdeki anlamlarına ilişkin bilgiler şu kaynaklardan aktarılmıştır: el-Fera.hidl, Halil b. Ahmed, Ebu 'Abdurrahman, Kitabu'l-'ôyn, (Thk.: Mehdi Mahzumi-İbrahim Samerral), Beyrutts. 7 : 368-369; el-Ezherl, Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed, Tehzfbu'/-luga, ed-Daru'l-Mısriyye, Mısır 1964, 10:232-
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 143
ı. 2. "KRM/ r _) !l" Kökünün Anlam Tahlili
"KRM/ r _) !l" köklü, lafızların istimalleri ve barındırdıkları manalar, daha
sonra başlıklar altında sırayla verilecek olan lügat ve sözlüklerden araştırarak bir sonuca gidilecektir. Bunlar: 1- Sadece Arap dilini ihtiva eden lügat
ler 2- Arapça-Türkçe Sözlükler 3- Osmanlıca-Türkçe sözlükler şeklinde ana
başlıklar olarak işlenecekler. Her bir başlıkta, incelenen sözlüklerde kökün
türevlerine ilişkin bilgiler; fiil formu ve isim formu şeklinde açıklanacaktır.
ı. 2. ı. Arapça Sözlüklerde "KRM/ r _) !l" Kökü
"KRM/ r _) !l" köklü türevlerin anlamlarına ilk dönem klasik Arapça söz
lüklerden başlayarak ve son dönem yani, modern Arapça sözlükleri5 birlikte
ele alarak lügatlerdeki anlamlarını tespit etmeye çalışacağız. Böylelikle iki
dönem arasındaki anlam hareketlerini kıyaslama, meydana gelen anlam de
ğişmelerini görme imkanını sağlayacaktır.
"KRM/ r _) !l" kökünün Arapça lügatlerdeki anlamlarını şöyle sıralamak
mümkündür:
ı. 2. ı. ı. "KRM/ r _) !l" Kökü Fiil Formu (Sulasi Mücerred)
"KRM/ r _) !l" kökü, sulasi fiil formunda altı farklı anlama gelmektedir.
Birincisi: Cömertlik/Eli Açıklık, ikincisi: Şerefli/Onurlu Olmak, üçüncüsü:
Güzel Huylu Olmak, dördüncüsü: Asil/Soylu Olmak, beşincisi: Büyümek/Ge
lişmek, altıncısı: Galebe Çalmak/Üstün gelmek. Şimdi sırasıyla bunları ince
leyelim.
Cömertlik/Eli Açıklık
"KRM/ i_) !l" kök anlamı, birinci olarak insanın, sahip olduğu imkanlardan,
muhtaçlara meşru' ölçüler dahilinde ve Allah rızasından başka hiç bir gaye
gütmeden, ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlak olan cö-
240; el-Cevheri, İsmail b. Hammad, eş-Sıhô.h (Tô.cu 'l-luga ve Sıhô.hu'l-'Arabiyye), (Thk.: Ahmed 'Abdulğafı1r 'Attar), Beyrut ı 990, 20ı 9-202ı; İbn Faris, Ebu'l-Huseyn Ahmed, Mu'cemu Me~ô.yisi'l- luga (Thk.: 'Abdu's-Selam Muhammed Harun), Daru ihyai'l-Kutubi'l 'Arabiyye, Kahire ı369, ı 7: ı 71-ı 72; İbn Side, Ali b. İsmail, el-Muhkem ve'l-Muhitu'l-'Azam fi'l-luga, Ma'hedu'l-Mahtutati'l-'Arabiyye, Kahire, ı 958, 7: 27-30; el-İsfahanl, Ebu'I-Kasım el-Huseyn b. Muhammed er-Rağıp, el-Mufredô.t fi Garfbi'l- .Kur'ô.n, Daru'l-Ma'rife, Beyrut ts. 427-429; İbn Man~ur, Ebu'I-Fazi Cemalüddln Muhammed b. Mükerrem b. All b. Ahmed el-Ensarl er-Rüveyfil, Lisô.nu'l-'Arab, Daru'l-Maarif, Kahire ts. ı2: sıo-sıs; Ahmed Muhtar ömer, Mu'cemu lugat'ul-'Arabiyet'ul-ma'asire, Alem'ul- Kutub, 2008, 233-240.
S KRM/ .!J .J i " kökünü incelediğimiz son dönem Arapça sözlükler ise, şunlardır: Mes'ud, Cubran, er-Rô.'id, Dar'ul 'Alemu'l Melayin, Beyrut ı 992, 448; eş-Şertuni, Sa'ld b. 'Abdillah b. Mihall, Akrebu'l Mevô.ridfi Fuşahi'l- 'Arabiyye, ve'ş-Şevahid, İran ı889, 538-539; İbrahim Mustafa, vd. el-Mu'cemu'l-Vasft, Mat ab iu' Dari'l-Ma'arif, Mısır, ı980, 476; el- Yesül, Rahip Luis Ma'luf, el- Müncid/i luga ve'l-'Al'am, Daru'l Mesriq, Beyrut1969; Kom. Ahmed, Muhtar Ömer, vd. el-Mu'cemu'l-'Arabiyyi'l-esô.si, Tunus ts. ı037-ı038.
144 isLAMİ İLİMLER DERGisi
mertliği ifade etmektedir ~_)JI f:} denildiği zaman yani, "adam cömert oldu,
eli açık biri oldu" demektir.6
Şerefli / Onurlu Olmak
İkinci olarak "KRM/ i .J .!.l" kökü, yükseklik, şeref, necabet, asalet, izzet,
mecd, yüksek olma, makam ve mertebesi yüce olmak, manevi yükseklik ve
ululuk; yüksek yer anlamlarına gelen şerefi ifade etmektedir.7 tl r _yjl r:} ll de
nildiğinde ~} jl.ô ~~ yani, "şahıs kerim oldu." Bu da, o kişinin şeref, izzet,
yüksek bir mertebede olduğunu bildirir."~) ~}"denildiği zaman, "kavmi
nin şerifi" kastedilmektedir.8 Nitekim aşağıda zikredilen hadis: "~} r-50111~
~)U ~)/bir topluluğun şerifi, büyüğü size geldiği zaman ona ikramda/iyilikte bulunun"9 bu anlamı teyit etmektedir.
Güzel Ahlaklı/İyi Huylu Olmak
"KRM/ i .J .!.l" kökünün diğer bir anlamı ise güzel ahlaklı, iyi huylu olmak
tır.10 Güzel ahlak / Jl;Jl :-_r.;- insanın bir amaca yönelik olarak kendi arzusu
ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak olması şeklinde tanımla
nabilir. Örneğin: "~_)JI f:}" denilcliğin zaman" :.J-j;:.t ::_r;- /güzel ahlaklı oldu,
iyi ahlak sahibi kişi" diye kast olunur. " ~-j;:.;:JUl ~}" ibaresi, güzel ahlakı ifade
etmek için kullanılır.U
Asil / Soylu Olmak
"KRM/ i .J .!.l" kökünün başka bir anlamı da asil, soylu olmaktırY Asalet ve
soyluluk kavramları, kişinin değerli, itibarlı ve şerefli bir kökten, nesepten
geldiğini bildirmektedirler.13 "t_y.Jl f:}" denildiği zaman ~} 11j l.ô ~~yani, "kişi kerim (asil) bir nesebe sahip oldu." demektir.~~ ~_)JI :~_f] ı buradaki
"kerlme" kelimesi, hasepçe yüce( asil) olan kişinin bir niteliğidir.14
Büyürnek 1 Gelişmek
"KRM/ i .J .!.l" kökünün başka bir anlamı da, herhangi bir şeyin gelişip bü
yümesi, nemalanması anlamında kullanılmıştır.15Örneğin: ":rWI c;ıJU ;:,_:,t ~:}
6 Ferahidi, Kitabu'l-'ayn, 4: 24; İbn Düreyd, Ebu Bekir Muhammed b. Hasan b. Düreyd elEzdi, Cemheretü'l-Luga, Darü'l-İlmi'l-Mela.yin, Beyrut ı 987, 2: 4ı2.
7 Ferahidi, Kitabu'l-'Ayn, 4: 24; İbn Man:{:lir, Lisan, 7: sı o; Ezherl, Teh?fb, S: 232-240; Cevheri, Şıfıafı, 4: 20ı9-202ı; İbn Faris, Mu'cemu Mekayis, ıs: ın-ın.
8 İbn Man:{:Ür, Lisan,ı2: sıo. 9 İbn Man:{:Ür, Lisan, ı2: sıo. ıo İbn Düreyd, Cemhere, 2: 4ı2. ll Bk. İsfahani, Mufredat, 427-429. ı2 Ferahidi, Kitabu'l-'ay n, 4: 24; Cevheri, Şıfıafı, 4: 20ı 9. ı3 Cevheri, Şıfı{jfı, 4: 20ı 9; İbn Man:{:lir, Lisan, ı2: S ll. ı4 İbn Side, Muhkem, 7: 27-30. ıs Ferahidi, Kitabu'l-'ayn, 4: 24; Cevheri, Şıfıafı, 4: 20ı 9; Ezheri, Teh?fb, ı o: 238: İbn Man:{:lir,
Lisan, ı2: S ll.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 145
4--!:: l5j -si" denildiği zaman "falan kişinin tarlasının bitkisi gelişti, büyüdü ve
bollaştı"16 manasma gelmektedir. Çünkü verilen örnekte, «fJS)) fiili<d.Sjnfiiliyle
tefsir edilmiştir ki, bu fiilin kök anlamının ilki bol olmak, çoğalmak, büyürnek
ve gelişmektirY
Galabe Çalmak/ Üstün Gelmek
"KRM/ i J .!.l" kökü, son olarak ikramdajiyilik ve güzellikte galip ve üstün
gelmek anlamında kullanılmıştır.18 Örneğin: ""ı)"~\~ :ı ~~:~~ -si : ~;SI' 8j5jona ikramda bulundum, bulunuyorum: yani ikram etmekte onu yendin, mağlup
ettin" anlama gelmektedir.19
Yukarıdaki anlamlarına baktığımızda "KRM/ i J .!.l" kökünün, aslında her
hangi bir olumsuz, istenmeyen durumların mevcut olmadığını, tam aksine
tüm anlamlarının olumlu ve mükemmeliyeti ifade etmektedirler. Dolayısıyla,
aşağıdaki gelecek olan sülası mezıd fiil ve diğer isim formlarının hepsinin
bu kök anlamlardan müştak, türeyen, zuhur eden anlamlar olduğunu görü
lecektir.
Böylece "KRM/ i j .!.l" kökünün, sulası mücerredin fiil formunda gelen
anlamları kısa bir şekilde incelendikten sonra, sulası mezıd fiil formundaki
anlamının tahliline geçeceğiz.
1.2.1.1.1. "KRM/ i j .!.l" Kökü Fiil Formu (SuHisi Mezid)
KRM/ i J .!.l" kökünün, sulası mezıd fiil formu L. _;:,- f"} şekliyle aşağıdaki anlamlarda kullanılmaktadır:
Faziletli/üstün, tercih etmek/Bir şeyi başka bir şeyden üstün tutmak an
lamında kullanılmıştır;.20 Örneğin:"~ J.ç. .i.8"}" yani, "seni kendime te rcih
ettim." Nitekim şu ayetler de buna örnektirler: (ıblis dedi ki): "..:..;"} -s~l lhl
~/Şu benden kerim (yani, bana üstün) tuttuğuna ... ".21 "r:;T ~ G"} jjjj /Andolsun biz Ademoğulları'nı tekr!m ettik (yani, üstün tuttuk)".22
Azametjyücelik, saygınlık anlamında kullanılmıştır.23 Örneğin:-si :G')\j ~"}
ô ; j :ı~ o~ dediğin zaman, "ona ta'zim ettin, onu yüceltin ve onu noksan
lıktan tenzih ettin." anlamlara gelmektedir. Nitekim ayette "~_f} ı _;.y;Jı ~.)_,;,
\! -Bı~l -si: ~I ~[~/O'ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş'ın sahibidir"24 aynı
ı6 Ezheri, Teh?fb, ı o: 238; Ahmed Muhtar, Mu h t a r Ömer, Mu 'cemu lugat, ı 922. ı 7 Cevheri, Şı/:ıô./:ı, 4: 20ı 9; Ezheri, Teh?fb, ı o: 238: İbn Man:{:Ür, Lisô.n, ı2: S ı6. ı8 Cevheri, Şı/:ıô./:ı, 4: 2020; Ezheri', Teh?fb, ıo: 238: İbn Ma n :{:Ür, Lisô.n, ı2: sı2. ı9 Cevheri', Şı/:ıô./:ı, 4: 2020; İbn Man:{:Ür, Lisô.n, ı2: sı2. 20 İbn Side, 7: 27-30; İbn Man~ur, Lisô.n, ı2: Sı3 . 2 ı el-İsra, 18/62. 22 el-İsra, 18 /70. 2 3 İbn Man~ur, Lisô.n, ı2 : 5 13; Cevh e r i', Şı/:ı ô. /:ı, 4: 2020. 24 Mü'minün, 23 1 116.
146 isLAMİ İLİMLER DERGisi
kökten türeyen kerl'm kavramı, şayet arşın niteliği ise "azameti, yüceliği"
ifade etmektedir. Fakat Rabbe sıfat kılınırsa, o zaman "affeden, bağışlayan"
anlamına gelmektedir.25 Başka bir ayette: "~} 01)] :GVKuşkusuz o' değeri çok yüce Kur'an'dır".26 Kur'an'ın sıfatı olarak gelen "kerl'm" kelimesi, "azım,
yüce" anlamında olduğunu, bazı müfessirlerce beyan edilmiştir.27 Saygınlık
hakkında ise şöyle denilmiştir; tl r ~':; ~ ' ~; r ~':; ~ j" yani "kendisine değer
(saygı) vermeyene, kimse sayı göstermez".28 Nitekim Zuheyr b. Ebi Sulma bir
şiirinde şöyle der:
·<c''J ~ ' ~; ' -<c''J : u '; ...ı...,;;:, 1- ls- ' ' ' ' - ~ ' ' u
r--~ i~ cY.J ~ - .J ~ '-:-'~ cY.J
Bir kimse gurbete çıktığı zaman düşmanı dost samr.
Kendine ikram etmey ene başkası ikram etmez.29
Sulasi mez1d fiil formu ~_;::;- r5 şekliyle, yukarıda geçen anlamlarla bir
likte, çokluk, bolluk anlamına da gelir30 ve şöyle denilir: "45l.4 j5 ~~ r}j _;k.JI r j5 "yani "yağmurun suyu çoğaldı, bollaştı", tl r 5 ~ + ~l>....:JI :;~ ~~r yani "bulut bol bol yağmur yağdırdığı (sağanak) zaman, kerreme denilir".31
Ayrıca herhangi birine bir hediye taktim etmek anlamında da kullanılmış
tır.32 Örneğin: tl ~-_ı ~;JI~I r pl :J ~:..; ;lj,~~ (!'"-!;: li ~_r.:.t ~5" yani "eğitim aile bir
liği, eğitim müdürüne ikramda bulundu: yani, başarısından dolayı ona ikram
(hediye) veya takdirname verdi.33 Nitekim şu tanım yukarıdaki görüşü teyit
etmektedir; " ~LA.>.;. j ~ ! ;,~2 lı l_?~ ~ ly;~ fili 1U;.. : ~p1 iU>. "yani "Hafle tü't-Tekrl'm: Üstün başarı ve güzel hizmetlerinden dolayı, şahıslara ikram ve
takdirlerde bulunulan bir çeşit etkinliktir".34
Son olarak yukarıda geçen fiil formu, "'L _;::; - r 5" şekliyle; teşrif, şeref ver
mek, şereflendirmek anlamında kullanılmıştır.35 Gen ellikle dördüncü h alife
olan Hz. Ali'nin ismi anıldığı zaman, bu anlamda söylenir. Örneğin: "~ 1 r 5
25 İbn Side, 7: 27-30. 26 el-Vakıa, 56 1 77. 2 7 Bk. Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b . Mahmud, M atüridi , Te'vilat u Ehli s-Sünne,
(Thh.: Fatima Yusuf el-Himi) Beyrut 2004; Ebu Muhammed Abdülhak b. Galib b. Atiyye el-Edelüsi, el-Muhreru 'l-vecfz fi teJsfri'l-kitab'il-azfz, (Thk.: Abdullah b. İbrahim'il-Ensari, Seyyid Abdul A'll Seyyid İbrahim), Katar, 1982; Ebu'l-Fida İsmail b. Önmer b. Kesir, Tefsfrü'l-Kur'an'il-Azfm, (Thk.: Sami b. Muhammed b. Sela m e), Da ru-Tayyibe, 1999.
28 İbn Manz:ur, Lisô.n, 12: 511; Cevheri, ŞıJ:ı ô. J:ı, 4 : 2 0 20. 29 el-A'alem, Ebu Huccac Yusuf b . Süleyman b . İsa eş-Şentemeri, Şerhu Divô.nf Zuheyr,
Matba'atu'l-Hamidiyye, Mısır1323, 32; ez-Zevzeni, Ebu Abdiilah Hüseyin b. Ahmed, Şerhü 'l-Mual/akatu 'l- 'Aşer, Daru Mekteb etu'l-Hayat, Beyrut1983, 153.
30 İbn Side, 7: 1 9;İbn M anz:ur, Lisô.n, 12: 515. 3 1 İbn Manz:ur, Lisô.n, 12 : 511; Cevh eri, ŞıJ:ı ô. J:ı, 4 : 2 0 20. 32 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lu{Jat, 1922. 33 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lu{Jat, 1922. 34 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lu{Jat, 1922. 35 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1922.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 147
~;.!. : ~j" yani "Allah onu şereflendirsin".36 Buradaki vecih mecaz! anlamda
kullanılmıştır. Amaç yüz değil, yüzün sahibi kast olunur. Nitekim ayet-i keri
mede olduğu gibi: " r-l)'t'lj ~~~~ -!.q_:, ~ j ~j 9t,; ~ V. j5 /yeryüzünde bulunanların tümü fanidir. Azarnet ve kerem sahibi rabbinin zatı ise baki kalır".37
Buradaki vecihten gaye zattır, yani veçhin sahibidir.
KRM/ i_; .!.l" kökünün, sulasi mez1d fiil formu " L; i__.? - r) s" şeklinde ise şu
anlamlara gelmektedir:
Bu fiil formunda müşareket manası mevcuttur. Örneğin: 8 _:,\.Sj ~jtS de
nildiğinde yani, "karşılıklı olarak birbirimize ikramda (iyilikte) bulunduk"38
anlamında kullanılmıştır.
Bu formun bir başka kullanımı da hediyeleşrnek anlamındadır. Bununla
birlikte, yine müşareket anlamı içermektedir. Arapça lügatlerde39 şöyle bir
rivayet aktarılmıştır:
" rtJ~ ~~~ :.; _k ~ r ~t5\ ~t" yani, "bu şarabı, onların da bana mukabelede bulunmak gayesiyle, Yahudilere hediye etmeyeyim mi?".4 0 Görüldüğü gibi
burada karşılıklı hediyeleşrnek anlamı mevcuttur. Nitekim bu fiil formunun
bir çeşit kökü olan ";;..o_:,~\" nin anlamı, karşındaki kişide sana bir şeyler he
diye vermek gayesiyle ona hediye vermendir. Şair Dukeyn bir şiirinde şöyle
demiş:
i-~~ ~ ~ ~,; ..:Jl,i r-_:,ı,; _;. JJ ~ ~_;;~ J~ Ben Darim oğlu katandan bir şahsım borcumu, mükarim olan bir kardeşten istiyorum
~~~ ~l.Q Js. ~~ tJ ~ (.51 : yani, "öyle bir kardeş ki ben onu övdüğüm zaman, oda beni övsün".41
Bir diğer anlamı ise iyilikte mücadele etmek, iyilikte galip gelmek olarak
kullanılmıştır. "~_:,~1 ~ ~;:1~ :G~ ~_:,\5" yani, "falan kişiyle ikramda mücade
le ettim: iyilik (ikram) etmede onu yendim"Y
Son olarak iftihar anlamı ihtiva edecek bir şekilde kullanılmıştır. Örneğin:
"r-_}jı ~ ~y;.t,; ~~~ y..;.ı ı ~_:,\5" denildiği zaman yani, "adama ikram ettim: ona
iyilik (ikram) etmekle iftihar ettin"43 demektir.
36 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1922. 37 er-Rahman, 55/26-27. 38 İbn Side, 7: 28;İbn M an?ür, Lisan, 12: 512. 39 Bk. Ezheri, Teh~fb, 10: 2 32-240; İbn Man:?Ür, Lisan, 1 2: 510-515. 40 İbn M an?Ür, Lisan, 12 : 512. 41 İbn Side, 7: 28; İbn M an?ür, Lisan, 12: 512. 42 İbn Side, 7: 28; İbn M an?Ür, Lisan, 1 2 : 512. 43 İbn M an?Ür, Lisan, 12: 511-512; Cevheri, ŞıJ:ıQJ:ı, 4 : 2020
148 isLAMİ İLİMLER DERGisi
KRM/ i _; ~~~ kökünün sulası mezıd fiil formu "Li.}ı - f _}\" şeklinde ise şu
anlamlara gelmektedir:
KRM/ i_; ~~~ kökünün sulası mezıd fiil fo rı:? u "Li.}ı- f _}\" şekliyle ilk olarak, şereflendirmek anlamında kullanılmıştır. ~G GJJjj ~yi. :~\ ..:..;_}\ yani,
"kişiye ikram ettin: onu şereflendirdin, yüceltin"44 demektir.
İkinci olarak tenzih etmek, muhafaza etmek/korumak anlamında kulla
nılmıştır:
"~w, :-J.l;ıi J 8 f_}rjkendini tebezzülden tenzih etti: yani kendini ba
yağılıktan korudu, muhafaza etti".45Bununla birlikte, güzel muamele etmek,
iyi davranmak anlamında da kullanılmıştır.46 Örneğin: "ci.o~ ~t :~j.Jij f_}r"
"anne, babasına ikram etti: yani onlara güzel muamelede bulundu, iyi dav
randı"47 anlamında kullanılmıştır. ";\ ~: ;, r _}r" denildiğinde yani, "misafirleri
ne, konuklarına güzel davrandı"48 anlamındadır. Nitekim Ayette: ~ ~:1 J. ~ r _)/yetime iyilik yapıp ihsanda bulunmak suretiyle ikram etmeniz gerekirken bunu yapmıyorsunuz49 ve Ebu Hüreyre'den (r.a) rivayet edilen bir ha
diste, ResUluilah (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Allah'a ve ahiret gününe iman eden
kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kim
se «~~:;, f #ıı misafirine ikram etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden
kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!"50 Ayet-i kerimeve hadisi şerifte
geçen "ikram" güzel muamele, iyilikle davranma anlamında kullanılmıştır.51
KRM/ i _; ~~~ kökünün, sulası mezıd fiil formu "L1_}ı - f _}\" şeklinde so~ olarak, "kerim, değerli, güzel bir yere alınmak"52 anlamına gelmektedir. "r_}i ~}'ı_?~ )1 :~lj.o" denildiği zaman yani, "o'nu güzel, değerli bir mekana aldı"53
demektir. Ayet-i ker!mede:
44 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat, ı 922. 4S Bk. Ezheri, Teh?fb, ıo: 232-240; İbn Man:{:Ür, Sıhah, ı2: sıo-SıS; Muhtar Ömer, Mu'cemu
Lugat,ı922.
46 Ezheri, ŞıJ:ıôJ:ı,ıO: 232-240; İbn Man:{:Ür, Sıhah, ı2: sıo-SıS; Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,ı922.
47 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,ı 922. 48 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,ı922. 49 Fecr, 89 1 17. SO Bul:ıari, Ebu AbdiHalı Muhammed b . İsmail, ŞaJ:ıiJ:ıu'l-BuJ:ıôrf, İstanbul, ı 992, Niklh 80,
Edeb 3ı, 8S, Rikak 23; Müslim, İbn Haccac Ebu'I-Hüseyin el-Kuşeyri, ŞaJ:ıiJ:ıi Müslim, İstanbul, ı 992, Iman 74, 7S. Ayrıca bk. Ebu Davud, Süleyman b. Eş' as Sicistani, Sünenü Ebi Davud, İstanbul, ı 992; Edeb ı23; Tirmizi, Muhammed b. İsa b. Serve, es-Sünenü'tTirmfzf, İstanbul, ı 992 Kıyamet SO; İbn Mace, Muhammed b.Yezid Kazvini, Süneni İbn Môce, İstanbul, ı 992, Edeb 4.
sı Bk. Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Akçay Yayınları., Ankara, ı 99S, 2 : 290. S2 Cevheri, ŞıJ:ıôJ:ı, 4: 2020; Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,ı 922. S3 Cevheri, ŞıJ:ıôJ:ı, 4: 2020; Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat, ı 922.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 149
p ~B> ~~L4 _2~ 1~ .)~~.} ~~ ~:Jj ~l!p/Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi de
ğerli bir yere koyarız54 denilmektedir. Ayette geçen ~.} -j;..~ "değerli, güzel
bir yer"55 anlamında dır.
KRM/ i_) !3" kökünün, sulasi mezld fiil formu "L~ - f~" şeklinde ise şu
anlamlara gelmektedir:
İyilik etmekte gayret etmek, kendini zorlamak anlamında kullanılmıştır.56
"f}JI , ~s:;:~\ f~" yani, "kişi kerem, iyilik etmede kendini zorladı"57 an
lamına gelmektedir. Arapça bir şiirde şöyle denilmiştir:
L4 ~ 2-'~c .)t \rı 1" -< t_;j . ,.. - ~ : ~ ~ ı _ .:__ l ı ~w i, . c-~ ~ ; ~ ,,.r '-" ..r '.,)"""' ~ ' ..)"""
Güzel gelenek olması için ikram etmekte kendini zorla,
çünkü kerim bir kardeş, ancak böyle yapar görürsün. 58
Lütuf etmek, faziletli davranmak anlamında kullanılmıştır.59 Birinci mad
dede verilen örnekte,"~ jAL>Jj J .h_;~j , ~Lii r..S1: ~~ f~ " yani "kişi lütuf etti,
faziletli davrandı ve asilane davrandı"60 anlamlarına gelir. Başka bir örnek
te: "yıyj~ ~~ _;j" yani "cevap vermekle lütfetsen".61, L?~ ~~ ~-} -~ ~ f~ denildiğinde yani, "öğrencisine değerli bir hediye vererek lütufta bulundu"62
anlamın dadır.
Son olarak tenzih, uzaklaşmak manasma gelmektedir.63 Örneğin: .)JU f~ ..:;.ı881 :.;- 4 - ;; f_:,51j ô;; ~~~: 4~_ ~1 ~yani "falan kişi, kendisini rencide edecek,
kötüleyecek şeyden uzaklaştırdı"64 anlamında kullanılmıştır.
KRM/ i _) !3" kökünün, sulasi mezld fiil formunun sonuncu bab ı olan "
Lı~~ - r~~ "şeklinde ise şu anlamlara gelmektedir:
Talep etmek, istemek, arzu etmek anlamında kullanılmıştır.65 Örneğin:
"~.} :..;11 r..Si:~l f~f' denildiğinde bu, "kerim olmasını istedi"66 manası
nadır.
54 en-Nisa, 4/31. 55 Bk. Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur'an Yolu Meali_ DİBY. 2014, 2: 258. 56 Ferahidi, Kitabu'l-'Ayn, 4: 24; İbn Man:.p1r, Lisô.n_ 12: 511-512; Ezherl, Teh~fb, 10: 232-24 0;
Muhtar Öme r, Mu'cemu Lugat,1922. 57 Ferahidi, Kitabu'l-'Ayn_ 4: 24;İbn Ma n:{:fir, Lisô.n_1 2 : 511-512; Ezherl, Teh~fb,10: 232-240;
Muhta r Ömer, Mu'cemu Lugat,1922. 58 Cevheri, Şıf:ıô.f,ı, 4 : 2021; İbn Ma n :{:fi r, Lisô.n,12: 5 11-512. 59 İbn Side, Muhkem, 7: 28; Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1922. 60 İbn Side, Muhkem, 7: 28; Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1922. 61 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1922. 6 2 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1922. 63 Ferahidi, Kitabu'l- 'Ayn, 4 : 24; İbn Ma n :{:fir, Lisô.n,12 : 511-512; Ezh e rl, Teh~fb, 10: 232-240. 64 Ferahidi, Kitabu '/- 'Ayn, 4 : 24; İbn Ma n :{:fir, Lisô.n, 12 : 511-512; Ezh erl, Teh~fb, 10: 232-240. 6 5 Cevheri, Şıf,ı ô. f,ı, 4: 2020 66 İbn Side, Muhkem, 7: 28; Cevherl, Şıf,ıô.f,ı, 4: 2021.
ıso isLAMİ İLİMLER DERGisi
Herhangi birini, olduğu durum üzerinde bulmak anlamında kullanılmış
tır. ~} ~~j l>t : \.;~ G.;~~ denildiği zaman yani, "o'nu kerim olarak buldum"67 demektir.
1.2.1.1.2. "KRM/ i.) .!l" Kökü İsim Formu
KRM/ i .J .!l" Kökü, i _:,.Sjl formunda aşağıdaki manalara gelmektedir:
İlk olarak i _:,.Sj\ kelimesi, adi, alçak, şerefsiz, kötü ve cimri anlamına ge
len "lefm" kelimesinin karşıtıdır. Dolayısıyla bu kelime, asalet, cömertlik, eli
açıklık, şerefli ve kibar anlamlara gelmektedir.68 " fjS f _;; J~ :~;JI ~yı fySJl" yani "el-Kerem kişinin şerefi demektir. Şöyle denilir: falan kavim (topluluk)
şereflidir".69 Burada "kerem" şeref, asalet anlamlarında kullanılmıştır. İkinci
bir örnek ise şöyledir: "~j~T f jS ~ j ıh" yani "bu öyle bir adamdır ki ataları
asildirler, şereflidirler". 70
İkinci olarak, affetme, bağışlama anlamında kullanılmıştır. ~ ~~ ~ f _:,.Sj\ ~lJı ~1 ;_;:. pı yani '1\hlakça kerim olmak, hatalının hatasını affetmek, bağışlamak".71 demektir. "Kerem" kelimesi, mastar bir isim olup, sıfat for
munda gelebildiği gibi, müfred (tekil), cemi'(çoğul), müzekker (eril), müen
nes ( dişil) için de gelmektedir.
"~j.Jij ~lj 08)11 :..!.lJJsj ~} l>i : fjS ~j J~ fakat anlamı aynı olmak
tadır. Nitekim İbn Kuteybe: ~-?~ '7' )~ ;_;:. c~l ~.fJı~ jL.;..; .J.IIj 'c~l: ~.fJI C2j.jl " el-Kerim: es-Safüh demektir, Allah Teala Kerimdir, mü'min kulları
nın günahlarını affeder, bağışlar".72 Müşahede edildiği gibi burada "kerim"
lafzı sıfat formunda gelmesine rağmen, yukarıda geçen kerem lafzıyla aynı
anlamda kullanılmıştır.
Kerem kelimesinin başka bir kullanımı ise bir yerin düzgün, engebesiz ve
temiz olması anlamındadır."§j~l ~h~.:-~ ~~8 ~-): fySJl yani "el-Kerem: taş ve çalıdan temiz verimli olan arazi demektir".74
Ayrıca "kerem" kelimesinin başka bir kullanımı da atlarla ilgilidir. Örne
ğin: ~lj < _lq.~j ~~ ~j ~~ Jj ~t : ~)Jı fjS yani "Kerem'ül-Feres" denildiği zaman, şu anlama gelmektedir: "Cildi yumuşak, ince; kılı yumuşak; kokusu
67 İbn Side, Muhkem, 7: 28; Cevherl, Şılp1J:ı, 4: 2021. 68 Ferahidi, Kitabu'l-'ô.yn, 4: 24; İbn Man:{:ı1r, Lisô.n,12: 511-512; İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412;
İbn Side, Muhkem, 7: 27. 69 İbn Man?ı1r, Lisô.n,12: 511-512; el-İsfahani, Mufredat, 428-429. 70 Ezheri, Teh~ib , 10: 232-240; İbn M an?lir, Lisô.n,12: 513. 71 Ezheri, Teh~ib, 10: 232-240; İbn M an?Ür, Lisô.n,12: 513. 72 İbn Man?ı1r, Lisô.n,12: 512. 73 Ferahidi, Kitabu'l-'ô.yn, 4: 24; Ezherl, Teh~fb,10: 23 7 . 74 Ferahidi, Kitabu 'l-'ô.yn, 4: 24; Ezheri, Teh~fb,10: 237.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan ısı
hoş at".75 Burada "Kerem" kavramı atın bir sıfatı olarak yukarıda zikri geçen
anlamlarda kullanılmıştır.
KRM/i _; ~" Kökü, f-'-'~Jr :E"" ijjl =c i.ojjl formunda aşağıdaki manalara gelmektedir:
Bu kelime i jjl- ~ jjt ilk olarak üzüm ve üzüm ağacı anlamlarında kulla-
nılmıştır.76 Arap şiirin birinde şöyle denilmiştir:
1:; ,, • / .. i;.,;' ~ . ,~ ,<;- : / l i ~·;~ ~ 1~1/ "'&"'Yr r...p;Y . ~ , c..S~.r v..r ~ ı..s' <; ~ ~ ';
Öldüğü m zaman, beni üzüm ağa cm m yanına gömün ki, kemiklerim onun kök dal
larından doya doya içsin. 77
Burada "kermet" kelimesi üzüm ağacı olarak kullanılmıştır. Şöyle bir söz
mevcuttur: ~j ~ '} ~ ~~~~~~~yani "Bu memleketin, üzüm ve hurma ağacı
boldur".78
Bazı Arapça lügatlerde79 şu hadis nakledilmiştir. Ebu Hüreyre'den riva
yet edilen hadiste, Allah'ın Resulü şöyle buyurmuştur:~~~~ rjjl < ; ~iı 1_,.Lj~ ~~ ~;JI fjJI/Üzümü, kerm ile isimlendirmeyin, çünkü kerm Müslüman
kişidir".80 Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed el- Ezher! (h.282-370), bu ha
disle ilgili şu açılamayı yapmaktadır: "Kerm" kelimesi, "Kerem" kelimesinin
hafifletilmiş şeklidir ve "Kerem" kelimesi, gerçek olarak Yüce Allah'ın vasfı,
dalayalı olarak da Allah'a inanan ve O'na teslim olan, boyun eğen kişilerin
vasfıdır. Bu nedenle, insanların sarhoş olmasına, aralarına fitne, fesadın, kin
ve nefretin girmesine sebep olacak şarabın, kendisinden alınan böyle bir
ağaç türüne bu ismin verilmesi, Rasülullah hoş görmemiş ve nehiy etmiş
tir. Dolaysıyla keremden müştak olan böyle bir isme, ancak iman sahibi kişi
müstahak olmaktadır.81
Bu hadisle ilgili fikir beyan edelerden birsi de ez-Zemahşer!'dir. O şunları
söylemiştir: Allah'ın Resulü, bu sözleriyle, gerçekten i'nebe ker m denileme
yeceğini arzu etmemiş olabilir. Fakat şu ayetteki manayı, gayet kibar, nazik
ve şık bir üslupla takrir ve teyit etmek istemiştir: t5Lit ~~~ ~ _}t 0~ /Allah
katında en değerli olanınız O'na itaatsiziikten en fazla sakınanızdır". Yani, bu
75 İbn Manz;ür, Lisan, 12: 514 76 Ferahidi, Kitabu'l-'ayn, 4: 24; İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412; İbn Side, Muhkem, 7: 27; Ezherl,
Teh?fb, 235. 77 Ferahidi, Kitabu'l-'ayn, 4: 24; İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412; İbn Side, Muhkem, 7: 27; Ezherl,
Teh?fb, 235. 78 Feriihidi, Kitabu'l-'ayn, 4: 24; İbn Man?:Ür, Lisan,12: 511-515. 79 Bk. İbn M anz;ür, Lisan, 12: 514; Ezherl, Teh?fb, 235. 80 İbn Manz;ür, Lisan,12: 514; Ezh erl, Teh?fb, 235. 81 İbn Manz;ür, Lisan,12: 514; Ezherl, Teh?fb, 235.
152 isLAMİ İLİMLER DERGisi
ayette yüce Allah'ın muttakilere vermiş olduğu sıfatta, başka bir şeyin ortak
olmamasını istemiş olabilir.82
Ayrıca i }JI üzüm demektir:83 ~~ l.Sr :i )Jı ~~denildiğinde bundaki "ibnet'ul-kerm"(kermın kızı) şarap kastedilmiştir.84 Çünkü şarap, genel olarak
üzümden imal edilmektedir.
i }JI :c i.o }Ji kelimesi; kolye, gerdanlık ve madalya anlamlarında kulla
nılmıştır.85, ~jJ ~ \.:..:_;_ \..._:,5 ~~~!c_ ı) ~j j~ yani "boynunda, inciden yapılmış güzel bir kolye gördüm".86 Arpça bir şiirde şöyle denilmiştir:
\j,~ r _JSjı ~ ~'-j LS_;..:JI _;,_,~ LS_,lıl ~~ 0~ ..:_,jjj ..liJ
Gassan, boynu ko/ye tanımamış, cildi bozuk göbeği biçimsiz birini doğurmuş.87
Şiirde geçen "kerm" gerdanlık anlamında kullanılmıştır.
Başka bir şiirde ise:
~j p:} ~ 0 ı.)>~ Gümüşten işlenmiş gerdanlığından dolayı övünüyor.88
i.o )Jr kelimesi, kalçanın yuvarlak kısmında bulunan ve kalçanın hızlı bir
şekilde dönmesini sağlayan ve "eklem başı" diye isimlendirilen yuvarlak ke
mik ismi olarak gelmektedir.89 Bir atın vasfında şöyle denilmiştir:
-~'' ~ / \' l~< lı'' ,< ~/ ' \:' :' ' "t i,.Y y . _J '"-:"" _) u- c,5. 4..4 .J.r - .,.J o .f..f ..:;_, ~ .:: "" 1!' ,:; /
Güçlenmiş ayakları ve ek/em başları, kuvvetli kalça ve güvenli be/e bağlanmış. 90
"Kerm"in çağulu olan "kurum"kelimesi, şiirde "eklem başı" diye kullanıl
mıştır.
i.o )Jr kelimesi, son olarak bir yerleşim yerinin isimi olarak gelmiştir.91 Bir
şiirde şöyle denilmiştir: ~r :~}J ~~~ı ~:c~: ~c l4j ~ ~ :;y.Jı .:ır~: :~!rj ~ }J~şiirde geçen "kerm" kelimesinin aslı, "kermet" olup zaruretten dolayı
82 İbn Man:{:Ür, Lisan, 12: 514. 83 Ferahidl, Kitabu'/-'ayn, 4: 24; İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412; Ezherl, Teh?fb, 235; İbn
Man:{:Ür, Lisan,12: 514. 84 İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412. 85 Ferahidi, Kitabu 'l-'ayn, 4: 24; İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412; Ezheri, Teh?fb, 237; İbn
Man:{:Ür, Lisan,12: 514. 86 Ezheri, Teh?fb, 237. 87 İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412; İbn Man:{:Ür, Lisan,12: 514. 88 İbn Side, Muhkem, 7: 27; Ezheri, Teh?fb, 235; İbn Man:{:Ür, Lisan,12: 514. 89 Cevheri, Şıf:ıaf:ı, 2020; İbn Man:{:Ür, Lisan,12: 514. 90 Cevheri, Şıf:ıiif:ı, 2020; İbn Man:{:Ür, Lisan,12: 514. 91 İbn Side, Muhkem, 7: 30; Ezheri, Teh~ib, 238; Cevheri, Şıf:ıaf:ı, 2020; İbn Man:{:Ür, Lisan,12:
515.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 153
ta harfi oradan hazf edilmiştir.92 İbn Arab1: "Kermet, Yername'den ayrılan bir
yerin imidir"93 demiştir.
KRM/ i .J !.\" Kökü, Lı_;Sjt formunda ise aşağıdaki manalara gelmektedir:
Lı_;Sjt: ~ı_}~ p~ yani, ikram, iyilik ve cömertlik için isim olarak gelmiştir.94 ;ç.U,~ ;ç.lk.ıı ~ yani, nasıl ki "et-Ta' et", "ita'ete" isim gelmiş ise yukarıdaki ör
neği~izde böyle gelmiştir. ~jı_;. -şt : 'Lı)' .:)s- ~ böyle bir söz denildiği zaman
yani, "onun, üzerimde ikramı, iyiliği vardır".95 demektir.
~ı_;Sjt kelimesi, küp, tencere ve benzeri eşyaların kapaklarına isim olarak
gelmiştir. Şöyle deniliyor: ·0ı I.Y'b ~ ~ A ~: ~ı_;Sjt yani, "el-Keramet; küp, tencerenin üzerine bırakılacak bir kaptır." 96
~ı)' lafzı, memnuniyeti, hoşnutluğu bildirmek için de kullanılmıştır.97
Şöyle denilir: ~ı)'j ~~yani "evet, memnuniyetle, seve seve."98 demektir.
LJ;s\ıt '~J}:.Jt 'f}:.Jtbu üç formattaki isimler aynı manayı ifade ederler ve
ikram, iyilik anlamına delalet ederler.99
0~ ):..Ji kelimesi, r-:.Pt manasında olup 0~~t kelimesinin zıddıdır.
0~ _}\lt kelimesi, aşağıdaki anlamlara gelmektedir:
0~ _}\lt : _), ~ıj ~.;ı.ıt Bu kelime ilk olarak din ve ırzı, nam u su karşılayacak şekilde kullanılmıştır. 100
0~_}\lt: ~ıj ~~ ikinci olarak da kalp ve ciğeri kastedilerek kullanılmıştır.101
0~_}\lt : ~_)Jı ~ı ..j s_,_.:,\l ı_r.;.J ıj C,Sj.l ı son olarak, Kabe'nin rüknü ve Ha
ceri'l-Esved karşılamak amacıyla kullanılmıştır.102
0~} kelimesi, bir hadise : ~} ~ ~Y .f;A Y. I.Y'Oı J:?;- fO zaman insanların en hayırlısı iki kerim arasında olanlardır" dayanılarak üç manaya gelebi
leceğini ifade edilmiştir:
S~ıj ~ı lQJ, Hac ve ci hattır. 103
92 Ezheri, Teh?fb, 238; Cevheri, ŞıJ:ıQJ:ı, 2020; İbn Man:.plr, Lisan,12: 515. 93 İbn Side, Muhkem, 7: 30; İbn Man:plr, Lisan,12: 516. 94 Ferahidi, Kitabu'l-'iiy n, 4: 24; İbn Side, Muhkem, 7: 30; İbn Ma n:.(:Ür, Lisa n,12: 516. 9 5 Ferahidi, Kitabu'l-'iiyn, 4: 24; İbn Side, Muhkem, 7 : 29; İbn Ma n :.(:Ür, Lisan,12: 515; Ezh eri,
Teh? fb,10: 238; Muhtar Öme r, Mu'cemu Lug at, 1 923. 96 Ferahidi, Kitabu'l-'Ayn, 4: 24; İbn Side, Muhkem, 7: 29; İbn Man:.(:Ür, Lisan,12: 515. 97 Ezheri, Teh?fb,10: 238; Muhtar Öme r, Mu 'cemu Lugat,1 923. 98 Ezheri, Teh?fb,10: 238; Muhtar Ömer, Mu 'cemu Lugat,1 9 2 3. 99 İbn Side, Muhkem, 7: 29; Ezhe ri, Teh?fb,10: 238. 100 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1 923. 10 1 Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1 923. 102 Muhtar Ömer, Mu 'cemu Lugat, 1 9 23. 103 Ezheri, Teh?fb,10: 240.
154 isLAMİ İLİMLER DERGisi
1 - ~ \;:. ~~ - .:,L;. -~ L;J, Onlara binerek savaşılacag~ı iki attır.104 ~ .JT-!. ~
.;ıL.o.-;} .;ı~y .;ı~i L;J, Her ikisi de mürnin ve kerim olan ana babadır.105
.J\..4 jŞ . .J\..4:} Bu iki formatta gelen kelimeler, Fars diyarında (İran) bir yer
leşim yerinin is midirler. 106
fi;S" =c'~} :i '~} kelimeleri aşağıdaki anlamları ifade etmektedirler:
el-Ker!m lafzı, Yüce Allah'ın güzel isim ve sıfatı olarak, gelmiştir.107 isim
ve sıfat olarak geldiği zaman; nimeti, ihsanı, merhameti ve bağışlaması bol
olan demektir.108 Örneğin: ~_}jı ~~ il_;l. \..4 "Ker!m (yani, kusurları bağışlayan) Rabbine karşı seni aldatan nedir"?.109 Bu ayeti kerimede Cenabi Allah'a isim
olarak varit olan "el-ker!m" lafzı, bağışlaması bol olan anlamındadır.110
Eli açık, mert anlamında kullanılmıştır: ~}~.)denildiğinde yani "adam
merttir, eli açıktır."
Kerim kelimesi, güzel anlamında kullanılmıştır. Nitekim ayette: "~~j ~} -}..;;.l:,jVe sizi ker!m bir medhale (yani, güzel bir yere: cennete) soka
rız."111( en-Nisa, 4/3) denilmektedir.
Ker!m kelimesi, Faydalı ve değerli anlamında kullanılmıştır.112 Bir ayette:
tl ç:-:.} cJ~ J5 ~ ~ ~t r-5 ı..ri':}lı J~ lj~ r-J)/Peki o inkarcılar yeryüzüne hiç bakmazlar m~? Orada her türden nice değerli bitkiler çıkarmışızdır."113 Burada
ker!m bitki çeşidine vasıf olarak gelmiş ve değerli olmasıyla nitelemiştir.
Kerim kelimesinin bir başka kullanımı ise hatim, mühür anlamındadır.U4
Ayette: "~} ~l:Ş' J~ ~t JVDoğrusu bana kerim (yani, mühürlü) bir mektup bırakıldı."115 Ker!m burada mühür niteliğini taşımaktadır.
Ker!m kavramının bir kullanımı ise çokluk bolluk anlamındadır.U6 Örne
ğin: "~_}\.;j-3 LJ c;~b/ Ayrıca onun için değerli ve bol birnasip de hazırladık."117
104 Ezheri, Teh~fb,10: 240. 105 Ezheri, Teh~fb,10: 240. 106 Ezheri, Teh~fb,10: 240. 107 İbn M an?ür, Lisan,12: 515; Ezherl, Teh~fb,10: 233; İsfahanl, Müfredat, 428. 108 İsfahani, Müfredat, 428. 109 el-İnfitiir, 82/6. 110 İsfiihiini, Müfredat, 428; İbn Man?fir, Lisan,12: 515;Ezherl, Teh~fb,10: 233. 111 en-Nisa, 4/3. 112 Ezheri, Teh?fb,10: 233; İbn Düreyd, Cemhere, 2: 412. 113 eş-Şuarii, 2617. 114 Ezheri, Teh~fb, 10: 233. 115 en-Neml, 27/29. 116 Ezheri, ŞıJ:ıaJ:ı,10: 233; İbn Ma n?fir, Lisan,12: 515; İsfahanl, Müfredat, 428. 117 el-Ahziib, 33/ 31.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 155
Kerl'm kelimesi, azamet, yücelik anlamında da kullanılmıştır.U8Ayette: "?.J ~_f}l ~y.Jijbüyük ve azim arşın Rabbi"119 demektir.
Kerl'm kelimesinin, bir kullanım şekli ise yumuşak, sakinlik anlamında
dır.120 Bir ayette: ~} :l) ~ jj /ikisine de yumuşak bir söz söyle."121 Bura
da geçen "kavlen kerimen"; "kavlen leyyinen"122 anlamındadır.
Kerl'm kavramı, Kur'an'ın sıfatı olarak da gelmektedir.123 Nitekim ayet
te: "~} 0T_)J ~~ /muhakkak o, değeri çok yüce Kur'an'dır"124 burada kerl'm,
Kur'an'a sıfat olmuştur. Bundan dolayıdır ki bu sıfat Kur'an'la özdeşleş
miş olup, çoğu zaman bu isim tamlamasıyla (Kur'an'ı-Ker1m) anılmaktadır.
Kur'an'ı Mübin'de bulunan hidayet, hikmet, beyan ve değerli ilimierin bulun
duğundan, böyle bir sıfatla isimlendirilmiştir. 125
Kerl'm kavramı, son olarak şerefli, asaletli, soylu anlamlara gelmektedir.126
~).ıl :~1 h} ~~~~ h} /j..o\11 h} Bu kelimeler kullanıldığı zaman, kişinin soylu, asil ve eşraf bir sülaleden geldiğini bildirmektedirler. Şöyle denildi
ği zaman: ~~~ ~} ~ j l 1h yani, "bu adamın ataları asildiri er, şereflidirler"127
demektir.
Kerl'me kelimesi, kıymetli, değerli anlamında kullanılmıştır.128 Dolayısıyla
insan için değerli ve kıymetli olan her şey bu isimle anılabilir. Zekatla ilgili
h adiste: ~~ l.St : ~Iyi fl_:$ JG yani, "sahibi katında kıymetli ve değerli olandan sakın!" Buradaki "keraim" kelimesi "kerime" kelimesinin çoğulu olup de
ğerli anlamında dır. 129
~_f}l kelimesi, aynı zamanda kişinin atalarının asil olduklarını bildir
mektedir.130 ~~~;.ıl : ~pl yani, "el-kerime soylu, asil kişi" demektir.131
Aşağıda zikredilen hadis: ~ ju ~) ~} r-501 l~tfbir topluluğun şerifi, hasibi size geldiği zaman ona ikramdajiyilikte bulunun." bu anlamı teyit etmekte
dir. Nitekim şiirin birinde şöyle denilmiştir:
~1yj1 c! ~ !b~ L.S) j ~3; ~~'} ~} LS.Jb
118 Ezheri, Teh~fb,10: 233; İbn Man:p1r, Lisan,12: 515; İsfahani, Müfredat, 428. 119 el-Mü'miniln, 23/ 11 6. 120 Ezheri, Teh~fb, 10: 240; İbn Ma n:p1r, Lisan,12: 513; İsfahani, Müfredat, 4 28-429. 12 1 el-İsra, 17/23. 122 İsfahani, Müf redat, 4 28 -429. 123 Ezheri, Teh~fb, 10: 24 0; İbn Ma n:p1r, Lisan,1 2 : 513; İsfahani, Müfredat, 428-4 29. 124 el-Vakia, 56/77. 125 Bk. İbn Man?:G.r, Lisan,12: 513; Muhtar Ömer, Mu'cemu Lugat,1923. 126 Ferahidi, Kitabu'/-'ay n, 4 : 24; İsfahani, Müfredat, 428; İbn Man~ür, Lisa n,12: 513. 127 Ezheri, Teh~fb,10: 240; İbn Man~ür, Lisan,12: 511. 128 Ezheri, Teh~fb, 10: 240; İbn Düreyd, Cemhere, 2 : 4 1 2. 129 İbn M an?:ilr, Lisan, 12: S 12. 130 İbn M an?Ür, Lisan, 12: 5 13; Ezheri, Teh~fb, 10: 240. 131 İbn M an?Ür, Lisan,12: 513; Ezheri, Teh~fb,10: 240.
156 İsLAMi İLİMLER DERGisi
Senin asil soyuna denk her hangi bir soyun olmadığım görüyorum ve senin memle
ketin asil soylu/ann toplandığı yerdir. 132
Bu şiirde geçen "kerime" lafzı hasib, asil manalarında kullanılmıştır.
Ayrıca bir hadiste "kerime" kelimesinin tesniyesi olan "kerimeteyn" gelmiş
tir. Bundan neyin kastedildiğini yine Arapça lügatiere müracaat etmek lazım
dır. Zikredilen hadis kutsi bir hadis olup sözleri şöyledir: ..:.,l;.t d ı~l :J~ ~ı 01 ~ı 0_,~ ~ı_;~ 4.1 ~)rJ Jy .a; ~ ~ ~j ~:~;.!} '-?~ ~ Yüce Allah buyuruyo; ki: "Kulumdan her iki kerimesini (gözlerini) aldığım zaman, o da üzüntülü ol
masına rağmen, sevahım umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafat
vermeye razı olmam:'133 Buradaki "kerimeteyn" iki göz olarak yorumlanmıştır. 134
KRM/i _) !..\" Kökünün, f~G::A ;.::..ıı.;,~ =c 'L~! 'L~ isim formu ise7ine, güzel ahlakı, erdemi ifade etmektedir. Bir hadiste Allah'ın Resulü: f.?~~ .~ :~ Wı
~~\lı r ~G::AjBen, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim." buyur-
maktadır.
Ayrıca~ (.5t :'i:.~ ~jidenildiğinde yani, "verimli yer, toprak" demektir.
1.2.2. Arapça- Türkçe Sözlüklerde "KRM/ i_)!..\" Kökü
Arapça-Türkçe sözlüklerde "KRM/ i_) !..\"köküne verilen karşılıkları şöyle
sıralamak mümkündür.135
1.2.2.1. "KRM/ i_)!..\" Kökü Fiil Formu (Sulasi Mücerred)
LJ5.rJ5= 1. Kerem sahibi olmak.
2 ..• : Birine üstün gelmek.
~ıJ5'LJ5. r:.S= 1. Cömert olmak.: ~ı-
2. İyi ve Ahlaklı olmak.
ı32 İbn Man:{:fır, Lisan,ı2 : 513; Ezheri, Teh~fb,ıO: 240. ı33 Buhari, Marza, 7. ı34 Bk. Ezheri, Teh~fb, ıO: 232-240; İbn Man:.(:Ür, Lisan,ı2: 513; Muhtar Ömer, Mu'cemu
Lugat,ı 923. ı35 Bundan sonra ele alınan kelimenin anlamını şu eserlerden istifade ederek verilecektir: Bekir
Topaloğlu-Hayrettin Karaman, Arapça- Türkçe Yeni Ka m us, (2 1. baskı), Ensar neşriyat Yay., İstanbul, ı969, 369; Sarı, Mevlud, el-Mevarid, Bahar Yay., İstanbul, ı982, 775-776; Kom: Hüseyin Atay-İbrahim Atay-Mustafa Atay, Arapça-Türkçe Büyük Lügat, Hilal Matbaası, Ankara, ı 98ı, 2: ıo2ı-ı02 3; Mutca h, Serdar, el-Mu'cem; Arapça-Türkçe Sözlük, Dağarcık Yay., İstanbul, ı 995, 756-757; Arif Erkan, el-Beyan; BüyükArapça-Türkçe Lügat, Yasin Yay., İstanbul, 2004, 2 : ı957-ı957; Mehmet Maksudoğlu, Arapça-Türkçe Öğretici Sözlük, (1. baskı), Ensa r Yay., İstanbul, 20ı3, 636-637; Mehmet Kanar, Arapça - Türkçe Sözlük, (1. baskı), Say. Yay., İstanbul, 2009, ı452-ı453.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan
3. Kıymetli olmak.
4. Kolayca vermek.
5. Bulut çok yağmurlu olmak. =~~~ -
1.2.2.2. "KRM/ r.) !l" Kökü Fiil Formu (Sulasi Mezid)
~ı.}ı. r .}1 =
1. Saygı göstermek.
2. Şereflendirmek.
3.- ('-:"')cömertçe vermek, ikram etmek lütfetmek.
4.- (4 - ~;) kendisini(~) den korumak, muhafaza etmek
~_;-:;. rJ5= l.Saygı göstermek.
2. Hürmet etmek.
3. -(~)e karşı üstün gelmek.
4. Onurlandırmak, şereflendirmek.- ~ j .uıl f ;5
5. 4.1 ~_p .. .için, .. .iyiliğine f hatırına f şerefine.
6. _ ~~\: Bulut çok yağmur getirdi.
7. Mahsul bereketli oldu.
157
8. - rl.})iı .J1 : Allah'ın sıfatı olarak, şerefli ve değerli, yaratıkianna karşılık beklemeksizin nimet veren, fazlı ve nimeti tam olan demektir.
~:ı~-L.ı__,ş- ~~A -r:ı\.5
1. Cömertlikte rekabet etmek.
2. Saygı göstermek.
3. Nazik davranmak.
4. Birisini ('-:"')hediye ile ödüllendirmek.
1. Cömert gibi davranmak.
2.- ('-:"')yaparak kibarlık/ naziklik göstermek.
3.- (~)birisine ('-:"')i ikram etmek, cömertçe vermek.
4. - (~)den kaçınmak
158
1.2.2.3. "KRM/ r.) .!l" Kökünün İsim Formu
f_}jl:
1. Cömertlik, eliaçıklık
2. Asalet, soyluluk (~1 f_})
3. Kibarlık, naziklik (~~;L _}) kibarca, nazikçe.
4. Bereket, cömert.
5. (J~'ll f_}) yüce gönüllülük, asillik
f _, ;5JL ~ i _;S'jl :c ~ _;;-jL 1. Yaş üzüm.
2. Üzüm bağı, asma.
3. Bahçe, bostan.
4. Gerdanlık
5. ~_;5j1 ~ : şarap.
~I}Ji:
1. Şeref, onur.
2. Saygınlık, itibar.
3. Asalet, soyluluk
4. cömertlik, eliaçıklık
5. - ( 0~1_}) keramet tasavvuf
6. - (-iD ~1_}) senin için, senin iyiliğine f hatırına.
7.- (~ l_}j ~)memnuniyetle, seve seve.
r ;s:~.n -~_,-~-~-n -~ _, j:ır
1. Şerefli f asil davranış.
2.- (~~ \i1 f ~8:..4) ahlaki değerler, güzel ahlak.
3. - (~;s:.;, _;., _;t) değerli /verimli yer.
0~):Ji:
0~-f:
1. Hac ve cihat.
isLAMİ İLİMLER DERGisi
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan
fı;S :c'~f :i'~}=
ı. Cömert, eliaçık
2. Misafirperver, konuksever.
3. iyiliksever.
4. Şerefli, onurlu.
5. Asil, soylu. ~\lı~}
6. Kibar, nazik.
159
7. Değerli, kıymetli. ~f ~:Değerli taş, - ~_fJı ~-?\.>..Jı: Değerli madenler
8. - ~_fJı &~lill : Sayın j sevgili okuyucu, - iı.JŞJı 0~t ;. ~ll : Sayın seyircil er.
9. Yüce gönüllü, asil ruhlu olmak ( ~~\lı ~}):
ıo. - ~:} j;.~: Helal kazanç.
ı ı. - iı.JŞJı jjy __;.; : Durmadan j katılmadan geçti.
ı2.- ~_fJı : Nimet ve ihsanı bol olan, kerem sahibi
ı3.- ~_fJı : Allah'ın esmau'l- Husnası
ı4. - ~} : Şerefli uzuv.
ı5.- ~}:Kız- kız evlat.
ı6. - .:.ı~} : İki göz.
ı7. - .:...~;- Burunlar.
~~:if~
ı. Muhterem, saygıdeğer.
2. Şerefli, onurlu.
3.- :i.A~l: Mekke şehrinin sıfatı.
ı. 2. 3. Osmanhca- Türkçe Sözlüklerde "KRM/ i .J .!l" Kökü
"KRM/ i.) .!l" kökünden türemiş kelimelere Osmanlıca-Türkçe sözlükler
de verilen karşılıklar belli bir tasnife tabi tutularak şöyle sıralamak mümkündür:136
136 Osmanlı ca-Türkçe sözlüklerdeki anlamları şu sözlüklerden araştırınaya çalıştık: Develioğlu,
Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi Yay., Ankara, 1993; Kom: Ali N azima-Faik Reşad, Mükemmel Osmanlı Lügati, T.D.K. Yay, Ankara, ts.
160
İkram (a.i. kerem'den. c. ikramat):
İkram: Hürmet, saygı gösterme.
İkram: Ağırlama.
İkram: Bir şeyi hediye, armağan olarak verme.
İkram: Hesap dışı yapılan indirme.
isLAMİ İLİMLER DERGisi
İkramat (a.i. ikram'ın c.): Hürmetler, saygı göstermeler, ağırlamalar.
İkramen (a.zf.): İkram suretiyle, ikram olarak.
İkramiyye (a.i.): Bahşişler; bağışlar.
İkramiyye (a.i.): İkram olarak verilen para.
İkramiyye (a.i.): Piyangodan çıkan şey
Keramet (a.i.c. keramat):
Keramet: Kerem, bağış
Keramet: İkram, ağırlama.
Keramet: Velllerin lüzumu anında gösterdikleri fevkalade hal.
Keramet: Ermişçesine yapılan iş, hareket veya söylenen söz, fikir.
Sahib - i keramet: Keramet göstermiş kimse.
Keramet-i kevniyye: Kainatın yaradılış mucizesi.
Keramet-i ma'rifet: Bilgi kerametleri.
Keramet- medar (a.b.s.): Keramet gösteren kimse.
Keramet- medar (a.b.s.): Uysal, iyiliksever kimse.
Kerem (a. i.) olarak
Kerem: Asalet, asillik, soyluluk
Kerem: Cömertlik, el açıklığı,
Kerem: Lütuf, bağış, bahşiş.
Kerem- güsterane: (a.f.zf.) cömertlikle, elaçıklığıyla.
Kerem- güsteri: (a.f.b.i.) kerem-güsterlik, cömertlik, elaçıklığı.
Kerem- kar: (a.f.b.s.) kerem eden, lütfeden, eliaçık olan, bağışlayan, cö
mert, verimli.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 161
Kerem - karane: (a.f.zf.) kerem - karcasına, kerem sahibine yakışacak
surette, elaçıklığı ile, cömertlikle.
Kerem- karijü: (a.f.b.i.) keremkarlık
Kerem- perver: (a.f.b.s.) kerem eden, lütfeden, eli açık olan, bağışlayan,
cömert, verimli.
Kerem- perverane: (a.f.zf.) kerem sahibine yakışacak surette, elaçıklı
ğıyla, cömertlikle, verimlilikle.
Kerem- perveri: (a.f.b.i.) kerem- perverlik, kerem sahibi olma, elaçıklı
ğı, cömertlik, verimlilik.
Kerem- pişe : (a.f.b.s.) cömertçe davranan.
Kerem- güsteran: (a.f.b.s. ke-rem-güster'in c.) kerem sahipleri, cömert-
ler, eliaçık olanlar.
Kerem kılmak: kerem etmek, iyilik etmek.
Kerim (a.s. kerem'den. c. kiram, kürema):
Kerim: kerem sahibi, cömert, verimcil, eli açık.
Kerim: ulu, büyük.
Kerim: i. erkek adı. [ müen."kerl'me"]
Allah kerim: Allah büyüktür.
Allah kerim: Allah kerem sahibidir.
Allah kerim: Allah verir.
Ku'an-ı Kerim: (Ulu kitap) Kur'an.
Kerim-ane (a.zf.) kerl'm olan, kerem sahibine yakışır surette, kerimce.
Kerim e ( a.i.c. keraim):
Kerime: ayet.
Kerime: kız evlad. ["mahdum" karşılığı].
Kerime: Kız adı.
Kerime-i tarih: tarihin kızı, mec. yurt.
Kerm (a. i. c. kürüm- kermiyye a. i.):
Kerm: Üzum çubuğu, asma; bağ kütüğü
Kerm: Bağ, bostan.
Kerm: Çalılık dolayısıyla zor sürülen toprak.
162
Kermiyye: (a.i.) bot. Asmagiller
Kirarn (a.s. kerim'in c.):
Kidim: soydan gelenler, soyu temizler; ulular, şerefliler.
Kiram: Cömertler, eli açıklar, (bk: kürema).
Kirm (f.i.):
Kirm: Kurt [böcek]
Kirm-i ebrişim: İpekböceği.
Kirm-i şeb-efrfi.z: Ateşböceği.
Kirm-i şeb-tab: Ateşböceği.
Kirman {f.i.c.J: Kurtlar.
Mükerrem (a.s. kerem 'den):
isLAMİ İLİMLER DERGisi
Mükerrem: Muhterem, aziz, sayın, saygıdeğer, sayılan; ululandırılan.
Mükerrem: Hürmet ve ta'zlme erişmiş.
Mükerrem: i. Erkek ve kadın adı.
Mekke-i mükerreme: Aziz Mekke şehri.
Mükerreme (a. s.): ["mükerrem" in müen.], (bk. mükerrem).
Mükerrerneo (a.zf.): ikram ile; saygı ile.
Mükrem (a.s. kerem'den):
Mükrem: İkram olunmuş.
Mükrem: ağırlanmış.
Mükreme (a.s. kerem'den) ["mükrem" in müen.]. (bkz: mükrem).
Mükrim, Mükrime (a.s. kerem'den):
Mükrim, Mükrime: İkramcı, ikram eden, edici.
Mükrim, Mükrime: Ağırlayan, ağırlayıcı; misafirsever. (bkz: mih-man-
nüvaz).
Mükrim, Mükrime: i. [birincisi] erkek, [ikincisi] kadın adı.
Mükrim-ane (a.f.zf.): İkram ederek, ağırlayarak; misafirsevirlikle.
Mükrimin (a.i- mükrim'in c.): ikram edenler.
Mükrimin: Ağırlayanlar, misafırseverler.
Mükrimin: Erkek adı.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 163
2. "KRM/ i .J .!..l" Kökünün Kur'an-ı Kerimden Önceki Kullanımı
Kur'an-ı Kerim itikat, ibadet ve muamelat kadar, ahlaki konulara da bü
yük önem vermiştir. Çünkü Kur'an'ın muhtevasına bakıldığında, bu konula
rın birbirinden bağımsız alanlar olarak değerlendirilmediğini görülüyor. Bu
tür tasnifler İslam geleneğinde daha sonra ortaya çıkmış olup biraz da eğitim
öğretim faaliyetinin zorunlu kıldığı ayırımlardır. Örneğin Kur' an içerisinde
itikadi, arneli ve ahlaki konuların her birini ayrı ayrı ilgilendirecek muhteva
ya sahip çeşitli ayetler bulunabildiği gibi, bunlardan bir kaçını veya tamamı
nı kapsayacak şekilde ele alan bir tek ayete yahut ayetler grubuna rastlamak
da mümkündür.
İtikad1 temelini Allah'ın birliği inancına dayandıran İslam, mürninlerden
insan-Allah, insan-tabiatveya insan-insan ilişkilerinde itikadi, arneli ve ah
laki tutumlarını bu inanç etrafında oluşturmalarını ve şekillendirmelerini
ister. Kur'an'daki dineve ahlaka ilgili olan kelimeler üzerine çalışanlar, onda
din ve ahlak alanın birbirinden ayrılmadığını ve bunların bir bütün olarak
değerlendirildiğini belirtmektedirler.
İslam öncesi cahiliyye dönemi şeklinde adlandırılan, putlara tapıcılık dev
rinde göçebe Araplar arasında çok tannlara inanışın eseri olan garip adetler
ve fikirler son derece revaçta idi. Bu konuda insanlara Abdullat, Abduluzza,
Abdulmenat şeklinde isiınierin verilmesi, Kabe'nin çıplak olarak tavaf edil
mesi, bazı kişilerin kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeleri gibi pek çok
örnek sayılabilir. Bununla beraber o toplumdaki her türlü tutum ve davra
nışın bütünüyle kötü ve olumsuz olduğunu da söylenilmez. Örneğin zayıf ve
düşkünlerin, Mekke'ye gelen yabancıları korunmasına yönelik faaliyetler
yürüten ve "J~I ~/Hılfu'l-Fudul" diye adlandırılan cemiyet, Hz. Pey
gamber'in nübüvvetten önce destekleyip katıldığı, nübüvvet sonrasında ise
"Bugün de olsa onlara katılırım" dediği olumlu ve yararlı bir kuruluştu.137 Bu
nunla beraber ahlaki kokuşmuşluğun son kerteye dayandığı da bir gerçekt i.
İslam, ilahi mesajın ruhuyla bağdaşmadığı gerekçesiyle cahiliye d evrine ait
eski adet ve fikirlerin birçoğunu kesinlikle reddetmiş ve ortadan kaldırmayı
amaçlamıştır. Ama bunlardan pek çoğunu da biçim ve özde değişiklikler yap
mak suretiyle benimsemiş, onlara yepyenimana ve muhtevalar kazandırmış;
kısa bir süre sonra da bunlardan yeni İslami ahlak yasasına dahil edilecek
yüksek ahlaki fikirler çıkarmayı başarmıştır.138
ı37 İbn Hişam, Ebu Muhammed Cemalüddin Abdülmelik b . Hişam b . Eyyfıb el-Basri el-Mısri, es-Siretu'n-Nebeuiyye, (Thk. Must afa es-Sa ka), Kahire, ı 99 5, ı: ı34; Ahmed İbn Hanbel, M üsned, İstanbul, ı 982, ı: ı 9 0.
ı38 İzutsu Toshihiko, Kur'an 'da Dini ve Ahlakf Kavramlar, (Çev. S. Ayaz), Pınar Yay. İstanbul ı984, 36.
164 isLAMİ İLİMLER DERGisi
Fedakarlık, cesaret, cömertlik, sözünde durma, doğruluk, sadakat ve sa
bır gibi ahlaki nitelikler evvel emirden beri Arapların değerli bilip yücelttik
leri erdemler arasında sayılmakta ve cahiliye Arapları bu özelliklere sahip
kişilere büyük bir saygı gösterip ve önem vermekteydiler. Kur' an bu ahlak!
erdemleri aynen alarak kullandı, ama onlara yepyeni bir anlam ve işlev ka
zandırdı. Öreğin cahiliyle Arapları arasında cömertlik, son derece makbul,
önemli ve değer verilen bir erdem di, ancak bu erdem İslam' dan önce ulvi
bir içerik ve özden yoksundu.139 Putperest Araplar cömertliği sırf cömertlik
olsun diye yahut kabile rekabetlerinin bir sonucu olarak yaparlardı. Hele içip
sarhoş oldukları zaman bu cömertlik mallarını saçıp savurma düzeyine ula
şır, kendilerini ve ailelerini, çoluk çocuklarını sersefil ve perişan bir vaziyete
düşürmeye kadar varabiliyordu. Kur'an cömertliğin hem sınırlarını belirledi,
hem de ona yüce ve ulvi bir içerik kazandırdı. Artık bundan sonra cömert
lik riya ve gösteriş için olmayacak, "desinler" amaçlı yapılmayacaktı. İnfakta,
kabile rekabeti esas alınmayacaktı. Artık sehavet Allah için, onun hoşnutlu
ğunu kazanma amacıyla ve ölçülü olarak yapılacaktı. Malını harcayan ne "eli
boynuna dolanmış gibi" son derece cimri davranacak, ne de servetini har vu
rup harman savuracaktı. "Mallarını saçıp savuranlar şeytanla kardeş kabul
edilecekti."14° Cömertliğe ilişkin bu örneğin, diğer ahlak! erdemierin tamamı
na da uyarlanabileceğini söylenebilir.
Bu araştırmada, yukarıda yalınızca bir kaçını zikredilen erdemlerle yakın
bir ilişki içinde olan, dinin itikad ve ibadet kadar ahlaki alanını da ilgilendi
ren ve Kur' an bünyesinde önemli ahlaki erdemlerden biri sayılan ve "KRM/ .!.\
i .), kökünden türeyen kavramlar olacaktır.
Bu kavramlardan biride Cahiliyye döneminde de kullanılmakta olan
"kerim" kavramıdır. Şimdi bu kavaramın cahiliyye zamanında nasıl algılandı
ğı birkaç örnekle açıklamaya çalışacağız.
"Kerfm" kavramının anlam alanını belirlemek için önce onun İslam ön
cesinde ifade ettiği manaları belirlememiz gerekir. Kur'an'da yer alan keli
melerin İslam öncesinde taşımakta oldukları manaları tespitte bize yardımcı
olacak ilk ve en temel kaynaklar cahiliye şiiri ve ulaşılması mümkün olan
en eski lügatlerdir. Bizde bu çalışmamızda bu kaynaklara mümkün mertebe
ulaşınaya çalışıp istifade edeceğiz.
Yukarıda da geçtiği gibi, cahiliye Arapları arasında "kerem" /cömertlik,
son derece makbul, önemli ve değer verilen bir erdemdi, fakat bu erdem İs
lam gelmeden, yüce bir muhtevadan yoksundu141 Cahiliye Arapları cömertli-
139 Detaylı bilgi için bk. Mustafa Çağncı , "Ahlak" TDV A nsiklopedisi, Ankara 2010, 2: 1. 140 el-İsrii, I 7/26-29. 141 Bk, Çağrıcı, "Ahlak" TDV Ansiklopedisi, 2: 1.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 165
ği sırf gösteriş/riya yahut aralarındaki rekabetinin bir sonucu olarak yapar
lardı. Nitekim o dönemin şairlerinde biri şunları söylemektedir:
, .ı~ -\cq.)ııqjj- ı~.!.ll:.,~j: - '·ı:J cJ -ir" ~~ - 3 ~ ~ ife:J Biz deve/erimizin etleriyle, sütleriyle ecdadımızdan gelen şerefimizi savunuyoruz.
Çünkü "Kerfm" (şerefli kişi ecdadından gelen şerefi) savunur.142
Zuheyr b. Ebi Sul ma da bir şiirinde "kerem" kavramını kullanarak şöyle
demiş:
~c-~ \i ~ ' ~; '-C'~ \i : u '~ _w, ı· .J..ç. ' ' ' ' -~' ' u
r-.~ ir- .:..7'3 ~ - 3 ~ '-:-' .r.. .:..7'3
Bir kimse gurbete çıktığı zaman düşmanı dost sa mr. Kendine ikram etmeyene baş
kası ikram etmez. 143
Aynı şair bir başka beytinde şöyle demektedir:
Çokça konuşan kimse doğruyu söylediğini sa mr dolayısıyla ağzına geleni söyler.
Sen ona karşı yumuşak davranıp kendine keremde/iyilikte bulunurken o ise düş
manlığını gösterir. 144
Cahiliye dönemin başka bir şairi olan Tarafa da "kerem" kelimesini bir
şiirinde şöyle kullanmıştır:
-< ~\rı~ \ı ' ' L;, c;.;i . , ,~~~ ~~< -r-..r 3 ~ ' - i Y- ~ . ~ ~ .r"' 3
Atiann geri dönme/erin ardından tekrar hücuma geçeriz böyle bir günde ancak
kerem/şerefsahibi şefkat edebilir. 145
Aynı şair başka bir şiirinde "kiram" kelimesini şu şekilde kullanmıştır:
.:; } ~~. ı\ J->-~ı -)~;ı :~ ~3 rı.?Jı f~ ..:.ı _rJ\ <S)
Ölümün, kiram/insanlan çekip aldığım ve aşırı cimri olanın da en değerli malını
seçtiğini görüyorum.146 (ez-Zevzenl, 2003: 114).
Bir diğer şiirinde de bu kavramı kullandığım görüyoruz:
142 Divônu'l-HamôsetjŞerhu'l-Merzukf, (Thk.: Ahmed Eman ve Abdusselam Harun), Kahire, 1951, 4: 220; İzutsu Toshihiko, Kur'ôn'da, Allah ve İnsan, (çev. Kürşad Atalar), Pınar Yay., 2012,80.
143 el-A'alem Ebu Huccac Yusuf b. Süleyman b. İsa eş-Şentemeri, Şerhu Divônf Zuheyr, Matba'atu'l-Hamldlyye, Mısır, 1323, 32; Ebu Abdiilah Hüseyin b. Ahmed ez-Zevzenl, Şerhü'l-Muallakatu'l-'Aşer, Daru Mektebetu'l-Hayat , Beyrut, 1983, 153.
144 Şerhu Divônf Zuheyr, 32. 145 Zevzeni, Şerhü'l-Muallakati's-Seb'a, (Thk.: Muhammed el-Fadill), el-Mektebetü'l-'Asriyye,
Lübnan, 2003, 114. 146 Zevzeni, Şerhü'l-Muallakati's-Seb'a, 114.
166
~ ' / ' , !:<; ''Li ' ' ' ..l\6:- ' , ; ..;_s ' ' 'Li '\ ;; / f u: .J~ '-:f';.J .. y.J ,, u: ~ '-:f';.J .. ..r-'
~ · / _i ~~\....., ' 1 <;;) •' "' 1 ~ / •<: J~ 1~ ~lı /~ i r ~ '-:?'.) .J.J r - .
isLAMİ İLİMLER DERGisi
Eğer, Rabbim dileseydi Ha/it oğlu Kays o/urdum, yine dileseydi Mirsed oğlu Amr
olurdu m.
Ve böylece (onlar gibi} çok zengin biri olurdum ve soylu babanın147 soylu evlatları
beni ziyarete gelir/erdi.148
Cahiliye dönemi şairlerinden olan ve uzun bir ömür yaşayan Lebid b. Eb!
Rabia, bir ganimet malı paylaşan kavminin büyüğünü şöyle övmektedir:
O, faz/ ve kereminden mertçe verir müsamahakô.rdır arzu edenlerin isteklerini verir.149
Amr b. Külsum b. Malik ise "kerem" lafzını şu beytinde kullanmaktadır:
~_}\11 .Si) ~ ~ ~ ~-~ ~;foj ~~j
Keremjşeref sahibi kimselerin mirasına, f1..tab ve Gülsüm kabileleri sayesinde u/aştık. ıso
Son olarak Antere b. şeddad, aşağıdaki beytinde yine "kerem" kavramını
kullanmıştır:
' ~~j ~w~ W"j (.5:.:; Y-~~ ~ ..:..,~ ~~~
Ayıldığım zaman mertfiğimden hiçbir şey kısma m, senin de bildiğin gibi bu, benim
ahiakım ve keremimjiyiliğimdir.151
Yukarıda verilen örnekleri çağaltmak mümkündür fakat konunun anlaşıl
ması için yeterli olduğu kanaatindeyiz.
Müşahede edildiği gibi cahiliye dönemindeki kimseler "kerem", "kerim"
kavramından anladıkları şey, samirniyetten uzak, gösteriş/riya ve araların
daki rekabetinin bir sonucu. Nitekim bu durum, içip sarhoş oldukları za m an
bu cömertlik mallarını saçıp savurma düzeyine ulaşır, kendilerini ve ailele
rini, çoluk çocuklarını sersefil ve perişan bir vaziyete düşürmeye kadar va
rabiliyordu.
Bu bağlamda lzutsu şunları söylemektedir: "Cahiliye Arapları için şarap,
talihin, üstün h ediyelerinden biriydi. Cahiliye erkeklerinin ekseriyeti şarap
düşkünü idi. Sürekli içerlerdi, huydu bu onlarda. Hatta onlar, istedikleri gibi
ı47 Tarafa burada "soylu baba"derke n kendisini kastetmektedir. ı48 Zevzeni, Şerhü'l-Mual/akati's-Seb'a, ll 9. ı49 Zevzeni, Şerhü'l-Muallakatu'l- 'Aşer, ı 9 1. ı so Zevzeni, Şerhü 'l-Mual/akatu 'l-'Aşer, 2 ı 6 .
ısı Zevzeni, Şerhü'l-Mual/akatu'/-'Aşer, 247.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 167
şarap içmekle hem övünür hem de gurur duyarlardı. Çünkü bu, "cömert bir
tabiatın" şaşmaz delili addedilirdi ve kerem/ cömertlik putperestlik çağında
Araplarca en ali biçimde ödüllendirilen şahsi faziletlerden biri idi."152 Bu du
rumu şaiir Tarafa'nın şiirlerinde görmek mümkündür:
<.Ş..ı....a.ll l::!r ~~ 8 ı:.ı~ ~ ~;, fL?- -J ~ , ;; <.Ş~.r.. ~f Ben, hayat boyu şaraptan çıkmayan bir kerfm (asilyaradılışlı) kişiyim.
Yarın ölürsek, anlarsm hangimizin dahafazla susamış olduğunu.153
Görüldüğü gibi şaiir, malın israfına, ailelerin perişan olmasına, kısacası
her kötülüğe sebep olabilen şarap içmeyi kerimlikten addetmektedir.
Yukarıdaki düşüncenin aksine İslam'da hakiki "kerim", elindeki bütün
varlığını, aklına estikçe ve düşünmeksizin heder etmeye cesaret eden kişi de
ğildir. Hakiki "Kerim", o korkunç felaketin yaklaşan gününü (hesap günü) her
daim aklında tutarak büyük ahlaki dürüstlük içinde hayatını idame ettiren
kişidir. Kur'an'ın, en mühim ayetlerinin birinde, kerim kelimesini, "Allah'tan
samirniyetle korkma" anlamındaki "takva" kavramı ile tanırnlayış son d erece
ehemmiyetlidir. "r-i- f-)c ~~0~ ~r ;u1 ~ ~j'r 0VŞüphesiz Allah indinde sizin
en üstün olanınız, Allah'tan en fazla korkanınızdır. Allah her şeyi bilir. Her
şeyden haberdardır."154
"Kerim" kelimesi, Cahiliye zamanından b eri, en yüksek değer içerikli ke
limelerden biri idi. Anlamı da genel olarak, doğuştan asalet ile eli açıklık idi.
Fakat ne var ki, İslam'dan evvel hiç kimse, "asaleti", "Allah korkusu" ile ta
nımlamayı düşünemezdi.155 Çünkü o günkü insanları arasında, bir denge ve
iyi bir nizamın muhafazasına giden mümkün tek birlik ilkesinin kavim ahlakı
olduğu bir sosyal örgüde, tüm asilane özellikler, kavmi oluşturan bireylerde
değil, kavmin kendisinde bulunur addedilmekteydi. Gerçekten ahlaki erdem
lerin bireyde bulunan şahsi nitelikler olmasıdır. Halbuki Putperest Araplarda
durum bu değildi. Onlar için ahlaki faziletler, daha ziyade babalardan ve ata
lardan miras kalmış kıymetli toplumsal varlıklardı. Bir kişinin şeref/kerem
yahut şanı/ınecd daima ona, kavmi d ahilinde bir miras olarak gelirdi. O da,
o şerefi ineinmemiş ve hatta büyük ölçüde artmış olarak kendisinden sonra
gelenlere aktarmasını gerektiren kutsi bir vazife ile vazifelendirilmiş hisse
derdi kendisini. Nitekim söylenen şu şiir'in sözleri bunun ispatıdır:
"Şammız bize atalardan mirastır. Biz de işte onu böyle yükseltti k."
152 İzutsu Kur'Cın'da, Allah ve İnsan, 79. 153 Tarafa. Muallaka, m . 62. 154 el-Hucurat, 49/13 . 155 İzutsu, Kur'Cın 'da, Allah ve İnsan, 82.
168 isLAMİ İLİMLER DERGisi
İzutsu'nun de dediği gibi, "Böyle bir sosyal düzende, şahsi değerlerin,
şöhretlerini kendi kişisel çaba ve yiğitlikleriyle, yerleşik bir aileden herhangi
bir yardım almadan elde edenlerin bulunduğu istisnai kategori hariç, kişinin
ait olduğu kavmin asaletinden ayrı olarak düşünülmesi imkansızdı."156
Yukarıda kısa olarak değindiğimiz "kerim" kavramının cahiliye döne
mindeki yorumunda, dış görünüş itibariyle, cahili kafa, Müslüman kafasın
dan bile daha eli açık ve iyiliksever gözükebilir. Fakat altta yatan nedenler tümden farklıdır. İlkinde bu, kendinden memnuniyet ve kibirdir, örneğin:
Cömertliği sırf gösteriş/riya yahut aralarındaki rekabetinin bir sonucu ola
rak yaparlardı, ikincisinde ise ilah! bir sıfatın insan! tecellisidir. Örneğin: "Al
lah'tan samirniyetle korkma" duygusuyla yaparlardı. ü.) ~ rS3faralarında
ne kadar da fark vardır!.
Sonuç olarak şunları söylemek mümkündür: Cahiliye Araplarının gözün
de en önemli erdemlerden biri olan bu özellik, Kur'an1 bakış açısına göre,
hiç de gerçek bir erdem değildir. O gerçek bir cömertlik bile değildir, çünkü
kaynağında, düpedüz gurur ve kibir bulunmaktadır; bu da olsa olsa ancak
cömertlik gösterisi yapma arzusunu yansıtabilir. Böyle biri, Kur'an dilinde:
"malını Allah'a ve ahiret gününe inandığı için değil, sadece gösteriş olsun
diye harcayan" birisidir (İzutsu, 2012: 80-81). Nitekim böyleleri için Kur'an
şu malumatları bildirmektedir:
.r ~~ r_;:}lj ;iı~ ~~ 'lj ifôl .. G~ :J~ ~'-?~LS/ Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi."157 Bir başka yerde,
elindekini böylesi bir gaye ile çarçur edenlerin ancak "şeytanın kardeşleri"
oldukları açıkça ifade edilmektedir:
.jl5 , . 1-Ll.ı1 .j1 , •. 1 1 !L5 ~ l:.J1 ~~ 1 ı.:; · :0 'J , ı ~ 11 ~ ·1 , ~ c · -\1, :J>. , · ~~ ~ 11 ..::..ıT , .J ~ - y:-. y r.f...J / • • f.. / . .) / . .J ~ ~ .J ~ .J ı...s';.r-' / .J / / / / / / 1 . ~< .G / 1 01 b. ~ 11
j_;r- / ;f -
"Yakınına, düşküne,yolcuya hakkım ver; elindekileri saçıp savurma. Saçıp savuran
lar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür."158
Burada Cahiliyenin en önemli ideali olan aşırı cömertliği asaletin açık
göstergesi olarak somutlaştıran "kerim" in, tamamen yeni ve farklı bir şeye
dönüşmekte olduğunu görülmektedir. Burada bizzat cömertlik fikri büyük
bir değişime uğramaktadır. Aynı zamanda ve bununla bağlantılı olarak da
"kerim" kelimesi, servetini körü kürüne, düşüncesizce ve sırf gösteriş olsun
diye harcamak yerine, onu, belirli bir amaç için (ki yeni anlayışta gerçekten
156 İzutsu, Kur'ôn'da, A llah ve İnsan, 94. 157 el-Bakara, 2/264. 158 el-İsni, 17/26-27.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 169
asil bir amaçtır ve Allah yolunda (fi sebilillah) infak etmek olarak bilinir)
harcamaktan hiç tereddüt etmeyen; aşırılıktan uzak durup israf ve cimrilik
arasında bir orta yolu izlemeye özen gösteren ve bunu derin bir dini saik
(takva) ile yapan samimi dindar Mürnin için kullanılmaya başlamaktadır.159
3. "KRM/ i .J .!.l" Kökünün Kur'an-ı Kerimde Kullanımı
Bu başlıkta Kur'an'daki "KRM i .) .!.l" aslının müştaklarının istimalleri
tespit edip ve binalarıyla ilgili açıklamalar yapıldıktan sonra tefsir kaynakla
rından "KRM i .J .!.l" kökünün Kur'an'da ne gibi manalara gelebileceğine dair
özellikle ilk dönem tefsirlerin müelliflerinin yorumlarına müracaat edilecek
ve bu görüşler kök anlamlar doğrultusunda incelenecektir.
3. 1. Kur'an-ı Kerimde "KRM/ i.) .!.l" Kökü ve Müştakları
Kur'an'ın birçok yerinde geçen "KRM i _) .!.l" köklü müştaklar; isim sığa
sında geldiği gibi fiil sığasında da gelmiştir. Fakat fiil sığasma nazaran isim
sığaları daha fazla bir yekun tutmaktadır. Kur'an'da geçen "KRM i .J .!.l" köklü müştakların tümü sUlası mez1d yapıdadır ve bunların geçtiği surelerin 21'si
Mekki, 8'i de Medenidir.
"KRM i_) !l" kökü, Kur'an'da 17 farklı türeviyle 29 surede, 46 ayette toplam
4 7 defa kullanılmıştır. 160 Bu türevi er; 3 defa İs ra suresinde, 3 defa Duhan su
resinde, 3 defa Fecr suresinde, 2'şer defa Enfal, Yusuf, Hacc, Şuara, Nemi, Ah
zab, Yasin, Rahman, Vakıa, Had1d, Abese ve İnfitar surelerinde, l'er defa da
Nisa, Enbiya, Müminün, Nur, Furkan, Lokman, Sebe, Saffat, Hucurat, Zariyat,
Hakka, Mearic Tekvir ve Alak surelerinde geçmektedir. Bu kelimelerin34'u
Mekk1 surelerde, 13'u ise Medeni surelerde yer almaktadır.
Kur'an-ı Kerim'de kullanılan "KRM i _) .!.l" köklü türevler geçtiği sure ve
ayetleri farklı açılardan görebilmek için 3 farklı tablo oluşturulmuştur.
I. Tabloda Mushaf tertip sırasına göre Kur'an-i Kerim'de "KRM i_) .!.l" kö-
künün kullanıldığı sureler ve ayet bilgileri,
Il. Tabloda kökün fiil formunda kullanılan türevlerine ait bilgiler,
III. Tabloda kökün isim formunda kullanılan türevlerine ait bilgiler,
"KRM i_) .!.l" kökün Kur'an-i Kerim'de geçtiği ayetlerin yer aldığı tablo şöy
ledir:
159 Detaylı bilgi için bkz. İzutsu, Kur'an'da, Allah ve İnsan, 80-81. 160 Abdulbaki, M. Fuad, el-Mu'cemu'l-Mufehres, Çağrı Yayınları, İstanbul, ts. 602-603.
ı7o isLAMİ İLİMLER DERGisi
Tablo 1:
KUR'AN-I KERiM'DE "KF.M .. ~" KÖKÜNÜN GECTİGİ AYETLER S. No Sure Ayet Tekrar 4 N isa 3ı ı 8 En fal 4, 74 2 ı2 Yusuf 2ı, 3ı 2 ı7 Is ra 23,62, 70 3 2ı Enbiya 26 ı 22 Hac c ı8, so 2 23 Müminün 116 ı 24 Nur 26 ı
2S Furkan 72 ı 26 Şuara 7,S8 2 27 Nemi 29,40 2 3ı Lokman ı o ı 33 Ahzab 3ı,44 2 34 Se be 4 ı 36 Yasin 11,27 2 37 Saffat 42 ı 44 Du han ı7, 26,49 3 49 H ucurat 13 ı sı Zariyat 24 ı ss Ralıman 27, 78 2 S6 Vakıa 44,77 2 S7 Hadi d 11, ı8 2 69 Hakka 40 ı 70 Mearic 3S ı 80 Abese 13, ı6 2 8ı Tekvir ı9 ı 82 Infitar 6, 11 2 89 Fe cr ıs (iki kez), ı7 3 96 Ala k 3 ı Toplam 47 Defa
3. 1. 1. Kur'an-ı Kerimde "KRM/ i .; .!J" Kökünün Fiil Formu
Kur'an-i Kerim'de "KRM i.; .!J" kökünün fiil formunda 6 türevi bulunmak
tadır. Bu türevler 3 surede toplam 6 defa geçmektedir.161 Bunlar; mazl, muza
ri ve emr-i hazır sığalarındadır. Daha önce belirtildiği gibi bunların tamamı
sUlasldir. Kur'an'da "KRM i .; .!J" kökünün mazl fiil formunda, tümü malum
yapıda olmak üzere toplam 4 türevi mevcuttur. Bunlar İsra suresinde iki defa
geçmekte olan "8;5, ..::_;.;5" ve Fecr suresinde geçmekte olan, "~.}1 .~.}1 "sı
ğalarıdır. Bu türevler Kur'an-i Kerim'de sadece 4 defa geçmektedir. Kur'an'da
"KRM i.; .!J" kökünün muzari fiil formunda, "0_y. _f.i şeklinde malum yapıda
sadece Fecr suresinin 17. Ayetinde bir defa geçmektedir.
"KRM i.; .!J" kökünün emr-i hazır sığasında ise yalnız Yusuf suresinde ~.Ji
olarak bir kez kullanılmıştır. "KRM i.; .!J" kökünün fiil formundaki tüm kulla
nımları aşağıda tablo halinde gösterilmektedir:
161 Abdulbaki, Mu'cem, 602.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 171
Tablo II:
KUR~N-1 KERİM'DE"KRM ,j ı /' KÖKÜNÜN Fİ'L FORMU Fiil Yapısı Zamanı Su re Ayet Tekrar
1 - ~ ~;;; M azi Ma'lum 17 jlsra 62 1 2 8j' M azi 1111 17 jlsra 70 1 3 ~ -,5\ M azi 1111 89/Fecr ıs 1 4 ·ı-" ıS-i M azi 1111 89/Fecr ıs 1 s Sy}J Muzari 1111 89/Fecr 17 1 6 ... Jı Emr-i Hazır 1111 12/Yusuf 21 1 Toplam ı
3. 1. 2. Kur'an-ı Kerim'de "KRM/ i .J .!3" Kökünün İsim Formu
Kur'an-ı Kerim'de "KRM i .J .!3" kökünün isim formunda ll türevi bulun
maktadır. Bu türevler 29 surede toplam 41 defa geçmektedir.1 62 Bu isim tü
revleri içinde en fazla ~ vezninde olan f-=.} gelmiştir. 41 defa gelen isim
formunun 27'si bu anılan vezin üzere gelmiştir. Bu kullanımların detaylarını
da aşağıdaki tabloda görmek mümkündür:
Tablo: III
KUR~N-1 KERiM'DE "KRM/ 1".) .!.1" KÖKÜNÜN İSİM FORMU Isim Sur e Ayet Tekrar
~~ 8/Enfal 4, 74 2 12/Yusuf 31 1 22/ Hacc so 1 23/ Müminün 116 1 24/Nur 26 1 26/Şuara 7,S8 2 27 /Neml 29,40 2 31/Lokman 10 1 34/Sebe 4 1 36/Yasin 11 1 44/Duhan 17, 26,49 3 S6/Vakıa 44,77 2 S7 /Hadid 11, 18 2 69/Hakka 40 1 81/Tekvir 19 1 82/İnfitar 6 1
~~ 4/Nisa 31 1 17 /İsra 23 1 T7./ Ahz;:ıh ~1 44 ?.
el ,S 80/Abese 16 1
L..I.J? 2S/Furkan 72 1 82 /İnfitar 11 1
;. -,5\1\ 96/Alak 3 1
,.s:. -,5\ ' 1 49/Hucurat 13 1
el})'\ SSjRahman 27,78 2
L·~ 80/Abese 13 1
1"~ 22/Hacc 18 1
162 Abdulbaki, Mu'cem, 603.
ın isLAMİ İLİMLER DERGisi
0y.}J. 21/Enbiya 26 ı
37 /Saffat 42 ı
70/Mearic 35 ı : }:.Ji 36/Yasin 27 ı ~
S1/Zarivat 24 1 Toplam 4ı Defa
3. 1. 3. Kur'an-ı Kerim'de "KRM/ i.; .!l" Köklü Türevlerin Anlamları
ltKRM i .J .!.\" köklü türevlerin anlamlarını araştırırken, klasik tefsirlerden
Mukatil b. Süleyman'ın tefsirinden istifade edilecektir.163
Kadim müfessirlerden olan Mükatil b. Süleyman, "KRM i .J .!.\"köklü türev
Ierinden ~pt kavramını altı şekilde yorumlamıştır:
1. el-Ker1m, güzel manasında kullanılmıştır; şu ayetlerde olduğu gibi:
lt~}~~ ~:Jj /Ve sizi,ker1m bir medhale (yani, güzel bir yere: cennete)
sokarız."164, ltf-'.} ~l.:ş- j~ ~~ J~ /Doğrusu bana ker1m (yani, güzel) bir mektub bırakıldı."165
2. el-Ker1m, mevki ve makamı itibariyle Allah yanında üstün ve değerli
anıarnında kullanılmıştır; şu ayetlerde oıduğu gibi: lt ~;- ~~_:, j~ :GVşüphesiz ki o, ker1m (yani, Rabbinin yanında değerli) bir Resulün sözüdür"166, lt~ l
t5 \.21 .ulı ~ ~ _:,StjŞüphesiz ki Allah yanında en ker1m (yani, mevki itibariyl~ en değerli) olanınız, en fazla muttaki olanınızdır".167
3. el-Ker1m, kendini üstün ve değerli saymak manasında kullanılmıştır; şu
ayette böyledir: lt ~_fJı.1_;Jı ~j cl~ J~/Tat bakalım, çünkü sen az!z, kerimsin"168
(yani, kendini üstün ve değerli sayan bir kimsesin).
4. Kirarn lafzı ile Müslümanlar, teslim olanlar kastedilmiştir; Hafaza me
lekleri hakkındaki şu ayetlerde olduğu gibi: ~jj ~I...J?/Müslüman, teslim olmuş
değerli ve seçkin elçiler."169, ltl.0l5L\_? ~W~ ~U/Kiramyazıcılarvardır."170
5. Ker!m lafzı ile Tebarek ve Teala Rab, kusurları bağışlamak kastedilmiş
tir; şu ayette olduğu gibi: lt ~_fJı ~~~ ~_;/Ker1m arşın rabbidir."171 (yani, ku
surları- bağışlayandır), ltf-'.} ~ .)) ~~(Süleyman dedi ki): Şüphesiz Rabbim
163 Mukatil, b. Süleyman Tefsiru Mu katil, Tah., Ahmed Ferid el-Mezldi, Darü'l-Kütüb'ul- İlmlye, 2003; ayrıca bk. Mukatil, b. Süleyman, el- Vucuh ve Nezair fi'l-Kur'ôn 'il-Az im, (Thk.: Hatim Salih Damin), Dubay 2006.
164 en-Nisa, 4/31. 165 en-Neml, 27/29. 166 et-Tekvir, 81/19; el-Hakka, 69/40. 167 el-Hucurat, 49/13 . 168 ed-Duhan, 44/49. 169 Abese, 80/16. 170 el-İnfitar, 82/11. 171 el-Mü'mim1n, 23/ 116.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 173
ganidir, kerlmdir"172 (yani, kusurları bağışlayandır), ll ~_}Jı ~Yi !J:}-L./0 kerim
(yani, kusurları bağışlayan) Rabbine karşı seni aldatan nedir?"1 73
6. Kerim, faziletli üstün anlamında kullanılmıştır; şu ayetlerde olduğu
gibi: j."- ..:..;_)5 '-:?-;i]ı ll.,;, /(lblis dedi ki): Şu benden kerim (yani, bana üstün)
tuttuğuna ... "174, "r.;T ...;;: u ;5 .u3j / Andolsun biz Ademoğulları'nı tekrlm ettik"
(yani üstün tuttuk) 1 75 ll· , ,<\ ·• j ~ ,: ~ , ~ ,~t,; ~ , ~~L. 1~1 0U'~tı GUjinsana ' ' if .r ~.) ~ .J .r . .J • • • ..... .. ..... _.. .....
gelince, rabbi ona ikram eder (yani, onu üstün tutar) ve ona nimetler verirse,
'Rabbim bana ikram etti' (yani, beni üstün tuttu) der."176
Yukarıda geçen ayetlerde müşahede edildiği gibi klasik müfessirlerden
Mukatil b. Süleyman, "KRM i .J .!..\"köklü türevlerinden r-:Pl kavramını güzel, mevki ve makamı itibariyle Allah yanında üstün ve değerli, kendini üstün ve
değerli gören, teslim olanlar, Tebarek ve Teala Rab, kusurları bağışlamak ve
faziletli üstün anlamında altı şekilde yorumlamıştır.
Mukatil b. Süleyman'dan sonraki bazı müfessirlerin177 konu hakkındaki
görüşleri ise hemen hemen aynı olup şöyledir: Cennet, cennet nimetleri, cen
netteki güzellikler, ikram, mühür, güzel, zengin, bağışlanmak, tercih etmek,
değerli, üstün.
Konu hakkında klasik müfessirlerden sadece Mukatil b. Süleyman'ın gö
rüşlerini aktardık ve diğer bazı tefsirlere de atıfta bulunduk. Zira farklı mü
fessirlerin de görüşünü vermek için bu çalışma hacmi yeterli gelmemektedir.
Sonuç
Özellikle Arapçayı bilmeyen farklı dillerde konuşan toplumların kendi
kitaplarını düzgün bir biçimde fehmetmeleri ve ondaki kelime daracığına
karşı doğru bir fikir yürütmesi ve o kelimeleri anlaması için söz konusu olan
kelimelerin sahip olduğu asıllarının (köklerinin) anlamlarını ve bu asılların
hamietmiş olduğu mana değişikliklerini güzelce inceleyip, ortaya koyması
gerekmektedir. Bu nedenle araştırmamızda, 11KRM/ i .J .!..\" kökünün anlamını
ortaya koymak için, Kur'an-i Kerim'in indiği asra en yakın kelime ve kök an
lamlarını yansıttığını düşündüğümüz ilk dönem Arapça sözlüklere başvur-
ı 72 en-Neml, 27/40. ı 73 ei-İnfitar, 82/6. ı74 el-İsra, 17/62. ı75 el-İsra, 17/70. ı76 el-Fecr, 89/15 . ı 77 Bk. Ebu Ubeyde Ma'mer b. Müsenna, Mecazu'/-Kuran; ei-Ahfaş Ebu'I-Hasan Sa' d b.
Mes'ade, Ma'ni'l-Kur'an li'/- Ahfeş, (Thk.: Abduiemir Muhammed), Mektebetu'l-Hanci, Kahireı 990; Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Camiu'l-Beyan An-Tevili ayii Kur' an, (Thk.: Abdulla h b.Abduimuhsin et-Türki), Medine ı422; Hüseyin b. Mesud b. Muhammed el-Bağavl, Mea'limu't-Tenz il, Da ru't-Tayibe, Riya d ı409; Ebu'I-Kasım Mahmud b. Ömer ezZamehşerl, El- Keşşaf An Hakiki-Tevil, Mısır ı 966; v.dğr.
174 isLAMİ İLİMLER DERGisi
duk. Akabinde son dönem Arapça sözlükler ve günümüz Arapça-Türkçe söz
lükleri tetkik ederek söz konusu kök anlamlar ve onların türevleri ele aldık.
Bununla birlikte "KRM/ i .J .!..\"köklü türevlerin, Kur'an-ı Kerim'deki anlamları
tespit edip ve bu anlamların Türkçe Kur'an çevirileri ve Tefsir kitaplarındaki
yansımaları ele aldık.
Araştırmamızın nihayetinde "KRM/ i .J .!..\" köklü türevlerin, genel olarak
şu anlamlara gelebileceğini müşahede ettik: Cömertlik, eli açıklık; misafir
perver, konuksever, iyiliksever; şerefli, onurlu; bağış, af; yardım etmek; güzel
huylu olmak; seçkin, saygın, sayın, sevgili; safkan, asil, soylu; kibar, nazik; de
ğerli, kıymetli; yüce gönüllü, asil ruhlu; üstün gelmek, tercih etmek, çokluk,
bolluk, büyümek, gelişmek; tenzih etmek, yücelik, Cennet, mühür.
Cahiliye Arapları arasında "kerl'm"jcömertlik, her ne kadar makbul,
önemli ve değer verilen bir erdem olsa da, fakat bu erdem İslam gelmeden,
yüce bir muhtevadan yoksundu. Cahiliye Arapları cömertliği sırf gösteriş/
riya yahut aralarındaki rekabetinin bir sonucu olarak yaparlardı. Bu durum,
içip sarhoş oldukları zaman bu cömertlik mallarını saçıp savurma düzeyine
ulaşır, kendilerini ve ailelerini, çoluk çocuklarını sersefil ve perişan bir vazi
yete düşürmeye kadar varabiliyordu. Kısacası her kötülüğe sebep olabilen
şarap içmeyi kerl'mlikten addetmekteydiler.
İslam'da ise hakiki "kerl'm", elindeki bütün varlığını, aklına estikçe ve dü
şünmeksizin heder etmeye cesaret eden kişi değildir. Hakiki "kerim", o kor
kunç felaketin yaklaşan gününü (hesap günü) her daim aklında tutarak bü
yük ahlaki dürüstlük içinde hayatını idame ettiren kişidir. Kur'an'ın, en mü
him ayetlerinin birinde, kerl'm kelimesini, '1\llah'tan samirniyetle korkma"
anlamındaki "takva" kavramı ile tanırnlayış son derece ehemmiyetlidir. "~l
:r.:}- 1~_lc. ~~ ~~ p1 ~~ ~ ~_:,51 /Şüphesiz Allah indinde sizin en üstün olanınız: Allah'tan en fazla korkanınızdır. Allah her şeyi bilir. Her şeyden haberdardır".
Son olarak diyebiliriz ki, kısa olarak değindiğimiz "kerim" kavramının ca
hiliye dönemindeki yorumunda, dış görünüş itibariyle, cahili kafa, Müslüman
kafasından bile daha eli açık ve iyiliksever gözükebilir. Fakat altta yatan ne
denler tümden farklıdır. İlkinde bu, kendinden memnuniyet ve kibirdir örne
ğin: Cömertliği sırf gösteriş/riya yahut aralarındaki rekabetinin bir sonucu
olarak yaparlardı, ikincisinde ise İlahi bir sıfatın insani tecellisidir.
KRM e J ~ Köklü Türevlerin Saıfı Tahlili! ve Anlamlan 175
Kaynakça el-BUijARİ, Ebu Abctillah Muhammed b. İsmail, ŞaJ:ıiJ:ıu'l-BuJ:u1rt İstanbul1992.
DEVELİOGLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Kitabevi Yay., An-
kara, 1993.
el-BAGAVİ, Hüseyin b. Mes'ud b. Muhammed, Mea'limu't-Tenzil, Darü't-Tayibe, Riyad,
1409.
el-AijFAŞ, Ebu'I-Hasan Sa'd b. Mes'ade, Ma'ni'l-Kur'an li'l-Al)feş, Thk.: Abdulemir Mu
hammed, Mektebetu'l-Hanci, Kahire, 1990.
el-CEVHERİ, İsmail b. Hammad, eş-ŞıJ:ıaJ:ı (Tacu'l-luga ve ŞıJ:ıaJ:ıu'l-'Arabiyye), (Thk.:
Ahmed 'Abdulğafür 'Attar), Beyrut, 1990.
el-EZHERİ, Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed, Teh~fbu'l-luga, ed-Darü'l-Mısriyye,
Mısır, 1964.
el-FEAAHİDİ, Halil b. Ahmed, Ebu 'Abdurrahman, Kitabu'l-'ayn (Thk.: Mehdi Mahzu
mi-İbrahim Samerral), Beyrut, ts.
es-SÜELEYM, Ferid bin Abdulazlz, el-ljilafu't-Taşrfjfve eseruhu ed-dilalfjf'l- Kur'an'il
Kerfm, Daru İbn'il-Cevziyye, (1. baskı), Riyad, 1427.
ez-ZAMEHŞERİ, Ebu'I-Kasım Mahmud b. Ömer, el-Keşşaf'an lfa~i~i-Te'vil, Mısır, 1966.
ez-ZAMEHŞERİ, el-Mufaşşal jf ilmi'l-'Arabiyye. (Thk.: Fahr Salih Kadare), Darü Um
mar li'l-Nerşri ve't-Tevzil, Kahire 1425/2004.
İBN FARİS, Ebu'l-Huseyn Ahmed, Mu'cemu Me~ayisi'l-luga, (Thk.: 'Abdu's-Selam Mu
hammed Harun), Daru ihyai'l-Kütübi'l-'Arabiyye, Kahire, 1369.
İBN HANBEL, Ahmed, Müsned, İstanbul 1982.
İBN HİŞAM, Ebu Muhammed Cemalüddln Abdülmelik b. Hişam b. Eyyub el-Basri
el-Mısri, es-Siretu'n-nebeviyye, (Thk.: Mustafa es-Saka), Kahire, 1995.
İBN MANZÜR, Ebu'l-Fazl Cemaleddln Muhammed b. Mükerrem el-İfrikl el-Mısrl,
Lisanu'l-'Arab, Daru'l-Maarif, Kahire, ts.
İBN SİDE, Ali b. İsmail (ö.h.458), el-MuJ:ıkem ve'l-muJ:ıitu'l-'azam jf'l-luga, Ma'he
du'l-Mahtutati'l-'Arabiyye, Kahire, 1958.
İBNİ ATİYYE, Ebu Muhammed Abdülhak b. Galip el-Edelüst el-MuJ:ıreru'l-vecfzfi tef
sfri'l-kitab'il-azfz, (Thk.: Abdullah b. İbrahim'il-Ensarl, Seyyid Abdul A'll Sey
yid İbrahim), Katar, 1982.
el-İSFAHANİ, Ebu'I-Kasım el-Huseyn b. Muhammed er-Rağıp, Mufredat-ı elfa
zi'l-Kur'an Daru'l- Ma'rife, Beyrut, ts,
MATURİDİ, Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud, Te'vilatu ehli s-sün
ne, (Thk.: Fatima Yusuf el-Himl) Beyrut, 2004.
MU HT AR ÖMER, Ahmed, Mu'cemu lugat'ul-'arabiyet'ul- ma'aşire, Alem'ul- Kütüb, 2008.
MUKATİL, b. Süleyman, Tefsiru Mu~atn Thk.:, Ahmed Ferid el-Mezldi, Darü'l-Kü
tüb'ul-İlmlye, 2003.
MUKATİL, el-Vucuh ve nezair fi'l-Kur'an'il-Azim, (Thk.: Hatim Salih Damin), Dubay
2006.
NAZİMA, Ali - REŞAT, Faik, Mükemmel Osmanlı Lügati, T.D.K. Yay, Ankara, ts.
TOSHİHİKO, Izutsu, Kur'an 'da D inf ve Ahla~f Kavramla"' Çev. S. Ayaz, Pınar Yay. İstan
bul1984.
YAZIR, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dih Akçay Yayınları, Ankara, 1995.