Hazar'da Güvenlik İkilemi ve Silahlanma Yarışı

14
DOÇ. DR. FATİH ÖZBAY 6 DOÇ. DR. FATİH ÖZBAY İstanbul Teknik Üniversitesi HAZAR’DA GÜVENLİK İKİLEMİ VE SİLAHLANMA YARIŞI

Transcript of Hazar'da Güvenlik İkilemi ve Silahlanma Yarışı

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

6

DOÇ. DR. FATİH ÖZBAYİstanbul Teknik Üniversitesi

HAZAR’DA GÜVENLİK İKİLEMİ VE SİLAHLANMA YARIŞI

7

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

Hazar Denizi’nde adeta küresel güçler ile bölge devletlerinin farklı

kombinasyonlar kurarak giriştikleri bir güç mücadelesi yaşanmaktadır.

Hazar Denizi, yaklaşık 371.000 ki lometrekare büyüklüğünde, sahillerinin uzunluğu 7.010 ki-lometre uzunluğunda kapalı bir denizdir. Coğrafik anlamda bakıldı-ğında aslında bir göldür. Büyüklüğü, tuzluluğu ve doğal zenginliğinden dolayı çok eskiden beri deniz ola-rak adlandırılmaktadır. Hala deniz mi yoksa göl mü olduğu tartışmalı bir su alanıdır. Hazar Denizi’nin Volga-Don kanal bağlantısı dışında diğer deniz ve okyanuslarla bağlan-tısı yoktur. Kuzeyden güneye 1.200 kilometre uzunluğunda olup doğu-dan batıya genişliği ise 200 ila 500 kilometre arasında değişmektedir. Rusya, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan Hazar Denizi’ne sı-nırı olan ülkelerdir. Batıda Azerbay-can ve Rusya, kuzeydoğu ve doğuda Kazakistan, doğuda Türkmenistan, güneyde ise İran toprakları ile çev-relenmiştir. Rusya Federasyonu’nun 1.930 kilometre, Kazakistan’ın 2.340 kilometre, Türkmenistan’ın 1.200 kilometre, Azerbaycan’ın 800 kilo-metre ve İran’ın ise 740 kilometre uzunluğunda Hazar Denizi’ne kıyısı bulunmaktadır. Jeopolitik anlamda Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya gibi bölgelere yakınlığın-dan dolayı çok stratejik bir konuma sahiptir. Hazar Denizi doğal kay-naklar yönünden oldukça zengindir.

Önemli oranda balıkçılık yapılmakta ve dünya havyar ihtiyacının çok bü-yük bir bölümü bu denizin daha çok kuzeyindeki sığ sularında yaşayan mersin balıklarından elde edilmek-tedir. Hazar Denizi havzası aynı za-manda dünyanın en önemli petrol ve doğal gaz yataklarına sahiptir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Hazar havzasındaki zengin enerji kaynakları dünyanın gün-demine gelmekte gecikmemiştir. Dünya petrol ve doğal gaz rezervle-rinin önemli bir kısmını barındıran Hazar havzası bölgesel ve küresel güçlerin ilgi alanındadır. Hazar havzasındaki enerji kaynaklarının zenginliği küresel güçlerin ve onla-rın kontrolündeki büyük petrol şir-ketlerinin iştahını kabartmaktadır. Bölgenin enerji rezervlerinin yanı sıra önemini artıran bir başka unsur da stratejik petrol ve doğal gaz boru hatları güzergâhlarının bölge kay-naklı olması veya bölgeden geçiril-mesidir. Bu yüzden, Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkeler arasındaki an-laşmazlıklar kadar bölge üzerinde çıkarları olan ülkelerin aralarındaki rekabet de dikkat çekmektedir.

Bölgenin olası petrol rezervine ba-kıldığında konunun önemi ve ilgili ülkelerin bu konuda neden bu denli

8

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

hassas oldukları daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Hazar havzasında pet-rol 8. yüzyıldan beri bilinmektedir. 15. yüzyıldan beri petrol üretilmek-tedir. Gerçek anlamda petrol üretimi ise 19. yüzyılda başlamıştır. Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkeler önemli petrol ve doğal gaz üretim sahalarına sahiptir. Hatta bölgenin petrol zen-ginliği Ortadoğu ile kıyaslanmaktadır. Yapılan hesaplamalara göre Hazar Denizi havzasında piyasa değeri 4 tril-yon doları bulan 200 milyar varil ci-varında petrol rezervi bulunmaktadır. Bölgenin petrol zenginliği özellikle Azerbaycan ve Kazakistan’ın sahip olduğu kısımlarında yoğunlaşmış-tır. Hazar Denizi petrol dışında sahip olduğu 8 trilyon metreküp doğal gaz rezerviyle de öne çıkmaktadır. Kıyı-daş ülkeler arasında Rusya en zengin doğal gaz yataklarına sahiptir. Azer-baycan ve Kazakistan’da da önemli oranda doğal gaz çıkartılmaktadır. Hazar Denizi havzasında enerji kay-nakları bakımından paylarına çok az düşen kıyıdaş ülkeler ise Rusya ve İran’dır.

Sovyetler Birliği döneminde bölge, dünya enerji pazarındaki rekabet-ten ve jeopolitik mücadeleden uzak kaldı. SSCB’nin dağılmasıyla bir-likte Hazar Denizi havzasında bir-

çok sorun ortaya çıkmıştır. Sovyet-ler Birliği’nin dağılmasından sonra bölgenin enerji kaynaklarının ve doğal zenginliklerinin kıyıdaş ül-keler arasında ne nispette paylaşı-lacağı ve Hazar Denizi’nin hukuki statüsünün ne olacağı meselesi tar-tışmaları başlamıştır.1 Hazar De-nizi gerçek anlamda ilk defa 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay an-laşmaları ile Rusya İmparatorluğu ve İran arasında paylaşılmıştır. Sov-yet döneminde Hazar Denizi’nin statüsü konusunda 1921 ve 1940 yıllarında iki anlaşma yapılmıştır. Ancak bunlar da sınırların belir-lenmesi ve egemenlik gibi konuları içeren hukuki statüyü belirlememiş-tir. 1950’lerin başında Sovyetler Bir-liği göl statüsünde kabul ettiği Hazar Denizi’ni sektörlere ayırmış ve kendi egemenlik alanını çizmiştir. 1970 yılında Sovyetler Birliği kendisine ait saydığı kısmı Rusya, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan cum-huriyetleri arasında denizin ortasın-dan çekilen hat ile cumhuriyetlerin sınırlarından uzatılan hatlar içeri-sinde kalan alanlar şeklinde bölüş-türmüştür. Sovyetler Birliği dağıldık-tan sonra Hazar Denizi statüsünün ne olacağı ve egemenlik sınırlarının nasıl belirleneceği konusunda tam anlamıyla bir sonuca ulaşılamamıştır.

Hazar Denizi’nin statüsü konusu, 1994 yılına kadar çok fazla öne çı-kan bir konu değildi. Bu tarihten itibaren Hazar Denizi’nde yer alan

HAZAR DENİZİ’NDE ADETA KÜRESEL GÜÇLER İLE BÖLGE

DEVLETLERİNİN FARKLI KOMBİNASYONLAR KURARAK

GİRİŞTİKLERİ BİR GÜÇ MÜCADELESİ YAŞANMAKTADIR.

1. Tartışmalar için bakınız: Mustafa Gökçe, “Sovyet Sonrası Dönemde Hazar Çevresinde Yaşanan Rekabet”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi (The Journal Of International Social Research), Volume 1/3, Spring 2008, s. 184-189.

2. Bakınız: Timuçin Kodaman, “Hazar Havzasında Stratejik Oyun”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2005, Cilt: 10, Sayı:1, s. 257-260.

9

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

enerji kaynakları AB, ABD, Çin, İngil-tere, Hindistan, Japonya ve Türkiye gibi küresel ve bölgesel aktörlerin ilgi alanına girdi.2 Hatta, 19. yüz-yılda Rusya ile İngiltere arasında Orta Asya üzerinden sürdürülen je-opolitik mücadelenin “Büyük Oyun” olarak adlandırılmasından ilhamla, günümüzde bölgede Rusya, ABD ve Çin arasında süren rekabet de “Yeni Büyük Oyun” olarak da adlandırıl-maktadır.3 SSCB’nin dağılması son-rası bağımsızlığını kazanan Azer-baycan, Kazakistan ve Türkmenistan bağımsızlıklarını korumak ve ülke içerisinde reformlar yapabilmek için sahip oldukları petrol ve doğal gaz yataklarını uluslararası serma-yeye açmak ve uluslararası pazarlara ulaştırmak istiyorlardı. Azerbaycan bu ülkeler arasında en öne çıkan devlet oldu. Azerbaycan’ın bu yön-deki çabalarının karşısında Rusya, Nisan 1994’te doğrudan İngiltere’ye bir nota göndererek Hazar’da ken-disinin onayı olmadan yapılacak bir anlaşmanın geçerli olmayacağını özellikle belirtti. Hatta 21 Haziran 1994’te Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin bir kararname yayınlayarak, Hazar’da Rusya’nın çıkarlarının göz ardı edilmesi durumunda her türlü yaptırımın uygulanacağı açıklama-sıyla Azerbaycan’ı açıkça tehdit etti.

Azerbaycan, Rusya’dan gelen bütün itirazlara rağmen 1994 yılında Ame-rika ve Avrupalı şirketlerin oluştur-duğu bir konsorsiyumla tarihe “Asrın Anlaşması” olarak geçen 8 milyar do-larlık bir petrol anlaşması imzaladı.

Arkasından Kazakistan’ın da benzer bir anlaşmaya imza atması üzerine Hazar Denizi’nin petrol ve doğal gaz yönünden en fakir bölgelerine sahip olan Rusya ve İran bu ihalelere tepki göstererek Hazar Denizi’nin statüsü sorununu sürekli olarak gündemde tutmaya başladılar. Hazar Denizi’nin hukuki statüsünü belirlemek ama-cıyla 1995 yılında İran’da petrol re-zervlerini ele alan bir konferans dü-zenlendi. 1996 yılında ise Hazar’ın statüsü sorununu görüşmek üzere beş kıyıdaş ülkenin temsiliyle bir komisyon kurulmuştur. Bu komis-yon şimdiye kadar bu konu hakkında netice alınamayan otuzdan fazla top-lantı yapmıştır.

Boris Yeltsin, Rusya Eski Devlet Başkanı

3. Shamkhal Abilov, “The “New Great Game” Over the Caspian Region: Russia, the USA, and China in the Same Melting Pot”, Khazar Journal of Humanities and Social Sciences, Volume 15, Number 2, 2012, pp. 29-60.

İran, Jamaran-2 fırkateynini Hazar donanmasına ekledi.

10

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

Sovyetler Birliği dağılmadan önce Hazar’a kıyısı olan iki devlet SSCB ve İran’dı. Dağılma ile birlikte kıyıdaş ülkelere SSCB’den ayrılan ve bağım-sızlıklarını kazanan Azerbaycan, Ka-zakistan ve Türkmenistan da katıldı. Dağılma öncesi dönemde SSCB ile İran arasında yapılan ve Hazar’ın hu-kuki statüsünü belirleyen anlaşma-lar yetersiz kalmaktadır. Azerbaycan, Sovyetler Birliği ile İran arasında imzalanan anlaşmaların sadece de-nizcilik, balıkçılık gibi konuları dü-zenlediği için petrol kaynaklarının kullanımı ile ilgili bu anlaşmaların geçerli olamayacağını ileri sürmek-tedir. 1970’te Hazar Denizi’nin Sov-yetler Birliği ve İran arasında ikiye bölündüğünü ve bu şekilde Sov-yetler Birliği’ne bırakılan kısmının zaten Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Rusya arasında pay-laştırıldığını belirtmektedir. Bu yüz-den Azerbaycan, bu anlaşmaya da-yanarak denizin kendi payına düşen kısmında istediği gibi kullanım hak-kına sahip olduğunu beyan etmekte-dir. Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan

kendi aralarında deniz yatağından orta hat esasına göre yararlanmayı öngören bir rejimi kabul etmele-rine karşın İran ve Türkmenistan bu tür bir paylaşıma karşı çıkmaktadır. Türkmenistan ile Azerbaycan orta hat konusunda anlaşmalarına rağmen sı-nırın nasıl çizileceği konusunda gö-rüş birliğine varamamışlardır. İran ise Hazar Denizi’nin kıyıdaş ülkeler arasında eşit olarak (%20 oranında) paylaşılmasını savunmaktadır. Hazar Denizi’ne kıyıdaş beş ülke arasında bu konuda bütün tarafları memnun edecek nihaî bir çözüm henüz bulu-namamıştır. 4

Rusya, İran ve Türkmenistan 1996 yılında bir deklarasyon yayınlaya-rak Hazar’ın tüm sahildar ülkelere ait olduğunu, enerji kaynaklarının tüm ülkelerin rızası ile eşit ve adil olarak kullanılması gerektiğini ilan etmişlerdir. Burada dikkati çeken, Hazar Denizi’nde kendi paylarına düşen kısımda nere-deyse hiç petrol ve doğal gaz bu-lunmayan Rusya ve İran’ın böyle

4. Kıyıdaş devletlerin farklı görüşleri için bakınız: Süleyman Sırrı Terzioğlu, “Hazar’ın Statüsü Hakkında Kıyıdaş Devletlerin Hukuksal Görüşleri”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi (OAKA), Yıl: 2008, Cilt: 3, Sayı: 5, s. 26-47.

Hazar’a kıyıdaş ülkelerin

Cumhurbaşkanları toplantısı.

11

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

bir deklarasyonda öncü olmasıdır. 1998 yılında Rusya ve Kazakistan, Hazar Denizi’nde bölgesel sınırlar uygulamasını kabul eden bir an-laşma imzalamışlar ancak Türk-menistan ve İran bir ortak bildiri yayınlayarak bu anlaşmayı redde-dip, bu konuda Hazar Denizi’ne kıyı beş ülkenin görüş birliğiyle karar verilmesi gerektiğini belirt-mişlerdir. Hazar Denizi’nin eşit şekilde (%20) paylaşılması ha-linde bu denize en uzun kıyısı olan Kazakistan zararlı çıkacağı için bu paylaşıma yanaşmamaktadır. Bu amaçla Kazakistan, 2000 yılında Rusya ile Hazar’ın statüsünün be-lirlenmesinde orta hat prensibine dayanarak denizin dibini ulusal sektörlere bölen, su yüzeyini ise ortak kullanıma açmayı öngören bir deklarasyon imzalamıştır. 2001 yılında Azerbaycan ile Kazakistan arasında benzer bir deklarasyon imzalanmıştır. 2003 yılında ise Rusya Federasyonu, Azerbaycan ve Kazakistan kendi bölgelerinde bulunan deniz dibinin paylaşıl-ması konusunda yeni bir anlaşma imzalamışlardır.

Hazar Denizi’nin statüsünün de-niz mi yoksa göl mü olduğu konu-sunda açık bir tarifin yapılmamış olması sorunun ana kaynağıdır. Hazar Denizi’nin göl veya deniz olarak tanımlanması hukuki açıdan çok farklı sonuçlar doğuracaktır.5 Hazar’ın göl kabul edilip paylaşıl-ması durumunda ortaya çıkacak

olan egemenlik ve ekonomik çıkar kaybı tarafları düşündürmektedir. Hazar’ın statüsünün deniz olarak kabul edilmesi halinde 1982 ta-rihli Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi kurallarına göre azami 12 millik karasuları, 200 mili aş-

mayan münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı konuları gün-deme gelecektir. Ancak, Hazar De-nizi bu şekilde paylaşıma uygun genişlikte bir deniz değildir. Bu durumda Sözleşmenin 15. mad-desi gereğince devletlerin karşı-lıklı kıyılarının arasındaki orta noktayı sınır kabul edeceklerdir.6 Böyle bir durumda İran egemen-lik kaybına uğrayacak ve Sovyet-ler Birliği-İran anlaşmalarına da-yandırdığı ortak kullanım hakkı ile %20’lik eşit paylaşım hakkını kaybetmek durumunda kalacaktır. İran bu yüzden böyle bir çözüme yanaşmamaktadır. Hazar’ın deniz olarak kabul edilmesi durumunda açık denizlere bağlantısı olma-yan Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın, Rusya’nın ege-menliğindeki nehirler ve bu nehir-ler arasındaki kanallar yoluyla Ka-radeniz ve Baltık Denizi’ne ulaşma hakkını ileri sürmeleri Rusya açı-sından kabul edilemez bir durum

BÖLGE ÜLKELERİ, GÜVENLİKLERİ AÇISINDAN RUSYA’YA

OLAN BAĞIMLILIKLARINI OLABİLDİĞİNCE AZALTMAK

İÇİN ÖZELLİKLE ABD, AB VE NATO İLE İŞBİRLİĞİ

GELİŞTİRMEYE YANAŞMAKTADIR.

5. Uluslararası hukuk açısından Hazar’ın statüsü hakkında bakınız: Selçuk Çolakoğlu, “Uluslararası Hukukta Hazar’ın Statüsü Sorunu”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 53, Ocak-Aralık 1998, No:1-4, s.109-122.

6. Sözleşme için bakınız: Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, BM Enformasyon Merkezi UNIC-Ankara. http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/denizhukuku.pdf

12

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

olacaktır.7 Rusya Federasyonu Ha-zar Denizi’ni kapalı bir su havzası veya göl olarak görmek istemekte ve böylece Hazar Denizi’ni Ulus-lararası Deniz Hukuku Sözleş-mesi kapsamının dışında tutmayı amaçlamaktadır. Bütün bu sorun-lara, Hazar havzası ülkelerinin kendi aralarındaki sorunları ile bölgenin dünyanın en hassas böl-geleri olan Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu’ya yakınlıkları da eklen-diğinde sorunlar daha karmaşık hale gelmektedir.

Hazar Denizi’nde adeta küresel güç-ler ile bölge devletlerinin farklı kom-binasyonlar kurarak giriştikleri bir güç mücadelesi yaşanmaktadır. Ha-zar Denizi’ne kıyısı olan ülkelerden Kazakistan, Azerbaycan ve Türkme-nistan, Rusya ve İran ile olan ilişki-lerini dengelemek amacıyla ABD, AB, Çin ve Türkiye ilişkilerini geliştir-mek istemektedir. Bu durumdan en fazla rahatsız olan ülkeler ise Hazar Denizi’ni doğal etki ve nüfuz alanı olarak gören Rusya ile Soğuk Savaş

sonrası dönemde bir türlü istediği şekilde Hazar’da etkinlik kurama-yan İran’dır. Bölge ülkeleri, güven-likleri açısından Rusya’ya olan ba-ğımlılıklarını olabildiğince azaltmak için özellikle ABD, AB ve NATO ile

işbirliği geliştirmeye yanaşmaktadır. Azerbaycan ile Hazar Denizi’ne kıyısı olmamasına rağmen enerji nakil hat-larında geçiş güzergâhı olarak öne çıkan Gürcistan’ın bu anlamda ABD ile geliştirdikleri ilişkiler dikkat çe-kicidir. Azerbaycan ile ABD arasında Azerbaycan Deniz Kuvvetleri per-sonelinin yetiştirilmesi konusunda işbirliği yapılmış, Ağustos 2003’te ve 6 Şubat 2004’de iki ülke Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait olan kıs-mında askeri tatbikat düzenlemişler-dir. İran yapılan bu tatbikatları sert bir dille eleştirmiştir.

Çarlık Rusyası ve Sovyetler Birliği dö-neminde Hazar’da önemli bir varlık gösteremeyen İran, SSCB’nin çökü-şünden sonra sahip olduğu jeopoli-tik konumun sunduğu avantajlardan yararlanarak Hazar Denizi’nin enerji kaynakları ve doğal kaynaklarından etkin bir şekilde yararlanmaya çalış-maktadır. İran bu yüzden bölge ülke-lerinin bölge dışı ülkelerle, özellikle de ABD ile geliştirdikleri ilişkiden endişe duymaktadır. İran, Hazar De-nizi’ndeki enerji kaynaklarının kul-lanımı ve işletilmesinde söz sahibi olmayı istemektedir. Ancak, İran’ın Hazar havzasında etkin olabilmesi-nin önünde ekonomik ve teknolojik sorunlar, uluslararası baskılar ve ikili ilişkilerdeki sorunlar gibi bir-takım engeller bulunmaktadır.8 İran, Hazar petrol ve doğal gazının ulusla-rarası pazarlara taşınması için doğal bir köprü olmak istese de ABD’nin baskıları sebebiyle bu amacına ulaşamamaktadır.

İRAN, HAZAR PETROL VE DOĞAL GAZININ ULUSLARARASI

PAZARLARA TAŞINMASI İÇİN DOĞAL BİR KÖPRÜ OLMAK

İSTESE DE ABD’NİN BASKILARI SEBEBİYLE BU AMACINA

ULAŞAMAMAKTADIR.

7. John CK Daly, “The Caspian’s Naval Arms Race”, ISN Security Watch, 17 May 2012, http://www.isn.ethz.ch/isn/Digital-Library/Articles/Detail/?lng=en&id=142497 (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

8. Bakınız: Mustafa Gökçe, “Soğuk Savaş Öncesinden Günümüze İran’ın Hazar Denizi Siyaseti”, Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2011, Sayı: 6, s. 153-176.

MISIR

SUUDİ ARABİSTAN

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

PAKİSTAN

IRAK

KUVEYT

İRAN

AFGANİSTAN

TACİKİSTAN

KIRGIZİSTAN

KAZAKİSTAN

RUSYA FEDERASYONU

UZBEKİSTAN

TÜRKMENİSTAN

NORVEÇ

ALMANYA

PRAG

AVUSTURYASLOVAKYA

İTALYA

YUNANİSTAN

BULGARİSTAN

ROMANYA

SIRBİSTAN

İSPANYA

FRANSA

BİRLEŞİK KRALLIK

UKRAYNA

ÇİN

MOĞOLİSTAN

KUALA LUMPUR

TÜRKİYE

13

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

Rusya, Doğu-Batı Enerji Koridoru çerçevesinde Hazar havzasında şekillenen Batı politikası ile bir-likte bölgenin enerji kaynakları üzerindeki hâkimiyetini kaybet-mek tehlikesiyle karşı karşıya ol-duğunu düşünmektedir. Özellikle Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının 2006 yılında devreye gir-mesi, Rusya’nın Hazar enerji kay-naklarının taşınması konusundaki tekel konumuna darbe vurmuştur.9 Türkiye ile Azerbaycan arasında Haziran 2012’de imzalanan TANAP projesi de bu şekilde değerlendiri-lebilir. ABD’nin 2004 yılında NATO kapsamında “Hazar Muhafız Prog-

ramı” (Caspian Guard Program) kapsamında bölgede üsler kurmak istemesi hem Rusya’yı hem de İran’ı ciddi bir şekilde rahatsız etmiş-tir.10 Rusya ABD’nin bu hamlesine karşı, Karadeniz’de başarılı şekilde faaliyet sürdüren BLACKSEAFOR benzeri “CASFOR” (Hazar Gücü) ve KEİÖ benzeri “Hazar Ekonomik İş-birliği Örgütü” projelerini Hazar’a kıyısı olan ülkelere kabul ettirmeyi istemektedir. Rusya’nın CASFOR projesi Hazar Denizi’ne kıyısı olan devletlerce Moskova’nın bölgedeki nüfuzunu güçlendirme aracı olarak görüldüğünden kabul edilmemek-tedir.11 CASFOR anlaşmasına dire-

9. Arbakhan Magomedov, “Russia’s Policy Toward the Caspian Sea Region and Relations with Iran”, Russian Analytical Digest, No: 06, 19 September 2006, pp. 16-18. http://mercury.ethz.ch/serviceengine/Files/ISN/23103/ipublicationdocument_singledocument/15a9d166-4878-4cfe-b3d7-909e0e3d9e72/en/Russian_Analytical_Digest_6.pdf, (Erişim Tarihi: 15.03.1013)

10. Semih İdiz, “Hazar Havzası’ndaki Rus-Amerikan Çekişmesine Dikkat”, Milliyet, 07.05.2012.

11. Stanislav Pritçik, “Kaspiyskiy 2013 god”, http://russiancouncil.ru/inner/?id_4=1585#top (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

14

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

nen tarafların başında Hazar’ın sta-tüsü netleşmeden bölgede ortak bir askerî gücün oluşturulmasına karşı çıkan Azerbaycan gelmektedir.

Rusya açısından Hazar Denizi, böl-gedeki etkinlik mücadelesinin en önemli merkezi konumuna gelmiş-tir. Jeostratejik olarak önem kaza-nan bu bölgede sorun ilk bakışta Hazar Denizi’nin statüsü ve zengin kaynakların paylaşımı tartışmaları şeklinde görünse de, sorunun te-melinde bölgede “jeopolitik üstün-lük” kurma ve başkalarına bu şansı vermeme düşüncesi yatmaktadır. Hazar’ın statüsü ise bu mücadelede sonuca ulaşmak için kullanılan en önemli araçlardan birisidir.12 Hazar Denizi’ne kıyısı olan küçük ülkeler İran’a güvenmemekte ve Rusya’nın deniz üstünlüğünü kullanarak ken-

dilerinin enerji politikalarını kont-rol altına almasından endişe et-mekteler.13 İran, 2001 yılı yazında Azerbaycan’ın ikinci büyük petrol yatağı olan Bakü’nün 90 mil güney-doğusundaki Neftçala Burnu yakın-larındaki bir bölgenin kendisine ait olduğunu iddia ederek bölgede çalışan iki Azerbaycan araştırma gemisinin üzerine savaş uçağı gön-dermiş ve Azerbaycan gemileri böl-geye daha sonradan gelen bir İran savaş gemisi tarafından uzaklaştı-rılmıştı.14 Bu gelişme üzerine Tür-kiye İran’a nota vermiş ve Türk sa-vaş uçakları Bakü semalarında uçuş yapmıştı. Rusya da İran da bölge dışı güçlerin Hazar’da etkin olma-sından çekinmektedirler. Rusya bu amaçla Hazar Denizi’nde askeri varlığını güçlendirmekte ve İran ile işbirliğini artırmayı istemektedir.

12. Sinan Oğan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”, TÜRKSAM, 14 Şubat 2005, http://www.turksam.org/tr/a153.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2013).

13. Joshua Kucera, “The Great Caspian Arms Race”, Foreign Policy, June 22, 2012, http://www.foreignpolicy.com/articles/2012/06/22/the_great_caspian_arms_race?page=full, (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

14. Uğur Ergan, “Türkiye’den İran’a Azerbaycan Notası”, Hürriyet, 13.08.2001.

Bölgedeki dondurulmuş

çatışmalar yeniden alevlenebilir.

15

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

Rusya günümüzde Hazar donanma-sını her geçen yıl güçlendirmekte ve sahip olduğu vurucu güç ile hem bölge ülkelerine hem de bölgede faaliyet göstermek isteyen diğer güçlere gözdağı vermektedir. İran veya Suriye merkezli muhtemel bir bölgesel savaşın başlaması, Arap Baharı’nın Hazar havzasına ve Kuzey Kafkasya’ya sıçraması veya etnik-dini çatışmaların patlaması ihtimali Rusya’nın Hazar’da hızla silahlanma-sının görünen sebepleridir. Görün-meyen sebepleri arasında ise bölge üzerinde nüfuzunu devam ettirmek, yabancı güçlerin bölgede etkinlik kurmasının önüne geçmek, enerji kaynakları ve nakil güzergâhları ko-nusunda küresel güçlerin etkinliğini azaltmak ve diğer kıyıdaş ülkeler üzerinde baskı kurmak olarak açıkla-nabilir. Hazar Denizi’nde yaşanan bu silahlanma yarışı bölgedeki güç den-gesi politikalarını iyice belirginleş-tirmektedir. Ayrıca bölgede yaşanan istikrarsızlıklar, nüfuz mücadeleleri, etnik çatışmalar, bölgesel anlaşmaz-lıklar ve bölge devletlerinin arala-rındaki ihtilaflar bölge ülkelerini güvenlik ve savunma endişeleriyle silahlanma yoluna itmektedir. Bu durum ise bölgede klasik “güvenlik ikilemi” kavramının tam anlamıyla yaşanmasına yol açmaktadır.

Rusya, Hazar Denizi’nde 1. Petro’dan beri donanma bulundurmaktadır. Rusya, Sovyet döneminde Hazar do-nanmasının üzerinde diğer donan-maları kadar önemle durmamıştı. Bunun sebepleri arasında bölgenin coğrafik ve politik özelliği ile Hazar Denizi’ni %88’e %12 oranında İran ile paylaşmış olması bulunmaktaydı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bu algılama değişmeye başladı. Sov-

yetler Birliği dağıldığında Hazar De-nizi’ndeki Sovyet filosunun nasıl pay-laşılacağı gündeme geldi. Kazakistan ve Türkmenistan’ın kendilerine dü-şen %25’lik paydan Rusya lehine fe-ragat etmeleri üzerine Hazar donan-ması, Rusya ile Azerbaycan arasında %70’e %30 oranında paylaşıldı. Bu paylaşım sonrasında Rusya, Hazar Denizi’nde 100’den fazla gemi ile fiilen Hazar’ın en büyük deniz gücü haline geldi.

SSCB’nin dağılması sonrasında ABD’nin 1990’ların ortasından itiba-ren Gürcistan, Azerbaycan, Kazakis-tan ve Türkmenistan ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini artırarak Hazar Denizi’ne girmeye başlaması üzerine bölgedeki askeri kontrolünü kay-betme endişesine kapılan Rusya çe-

şitli adımlar atmaya başladı. İlk ola-rak Aralık 1998’de Hazar Denizi’ne kıyısı olan Dağıstan Cumhuriyeti’nin Kaspiysk şehrinde, Rusya’nın Ha-zar Denizi’ndeki ana deniz üssüne destek amacıyla Savunma Bakanlığı birlikleri için müşterek bir karargâh kuruldu. Arkasından Hazar Bölgesi için Ermenistan’da bir bölgesel hava savunma komutanlığı kurdu. Ha-zar donanmasını sürekli geliştiren, gemilerini gelişmiş füze sistemle-riyle donatan Rusya donanmasını yeni çıkarma gemileriyle de güçlen-dirdi. 2002 yılın Şubat ayında Hazar Denizi’nde büyük çaplı tatbikatlar düzenledi. Rusya’nın Hazar donan-masını güçlendirmeye yönelik bu tür faaliyetleri Hazar Denizi’ne kıyısı

GÜNÜMÜZDE RUSYA’NIN HAZAR’DAKİ SİLAHLANMA VE

DENİZ FİLOSUNU GÜÇLENDİRME FAALİYETLERİ DİKKAT

ÇEKİCİ BİR DÜZEYE ULAŞMIŞTIR.

16

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

bulunan diğer ülkeleri tedirgin etti. Daha önce Hazar Denizi’nde hiçbir deniz kuvveti bulunmayan Kazakis-tan ve Türkmenistan ise deniz gücü oluşturma yoluna girmişlerdir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı bir raporda15 ABD’nin Azerbaycan, Kaza-kistan ve Türkmenistan’a deniz güçle-rini geliştirmeleri için yardım etmesi gerekliliği vurgulandı. 16

Hazar Denizi’ne kıyısı olan devletlerin deniz gücüne baktığımızda önceliği Rusya ve İran’ın aldığını görmekteyiz. Bu iki ülkenin güçlü donanma gücüne bakan diğer üç devlet, enerji kaynak-larından kazanılan gelirler sayesinde hızla silahlanma yoluna gitmekte-dir. Bu durum ise yıllardır böyle bir şeye şahit olmayan Hazar Denizi’nde çok yeni ve dikkat çekici bir olgudur. Günümüzde Rusya’nın 148 gemilik, İran’ın ise 90 gemilik çeşitli sınıf ve

güçte donanması Hazar Denizi’nde görev yapmaktadır. Rusya’nın Hazar donanmasında görevli personel sa-yısı 20.000, İran’ın ise 3.000 kişidir. İran ani saldırılar düzenlemek için yüksek hızlı ve manevra olanakları fazla olan füze gemilerinden ve mini denizaltılardan oluşan moskit donan-masına öncelik vermektedir. İran, Mart 2013’te Hazar deniz kuvvetlerinin bün-yesine ülkenin roket silahı ile yönetilen

“Camaran-2” adlı destroyerini eklemiş-tir. Camaran-2 destroyeri yeni tip radar, daha mükemmel bağlantı sistemleri ve helikopter pistiyle donatılmıştır. Rusya ve İran’ın arkasından büyüklük ve güç anlamında sırasıyla Azerbay-can, Kazakistan ve Türkmenistan de-niz güçleri gelmektedir. Azerbaycan’ın

“Azərbaycan Hərbi Dəniz Qüvvələri” Temmuz 1992’de oluşturulmuştur ve 2500 personel ile 39 gemiden oluşmaktadır. Kazakistan’ın “Қазақ

15. Rapor metni için bakınız: Congressional Budget Justification. Foreign Operations. Annex: Regional Perspectives. Departament of State USA. http://www.state.gov/documents/organization/158268.pdf (Erişim Tarihi: 15.07.2013)

16. Joshua Kucera, “U.S. Helping Build Caspian Navies”, March 13, 2011, http://www.eurasianet.org/node/63063 (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

Hazar’da ilk petrol kuyuları,

19. yy.

17

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

әскери-теңіз флоты” 2003 yılında oluşturulmuştur ve 3000 personel ile 14 hafif gemiden oluşmaktadır. Kaza-kistan ABD ve Almanya’dan 1997 yı-lında 10 kadar küçük gemi almıştır. Ka-zakistan Hazar’da ağır bir donanma bulundurmak yerine az ve hafif ama gelişmiş silahlarla donanmış hızlı gemiler bulundurmayı istemektedir. Türkmenistan’ın “Türkmenistanyň Harby-deňiz Güýçleri” 2011 yılında oluşturulmuştur ve 10 kadar hafif ge-miden oluşmaktadır.17 Rusya ve İran Hazar Bölgesi’nin iki büyük deniz gücü olmaya devam etmektedir.18

SSCB döneminde de Rusya’nın Hazar donanması Kuzey, Baltık, Karadeniz ve Pasifik donanmalarından hep daha az önceliğe sahip olmuştu. Günümüzde Rusya’nın Hazar’daki silahlanma ve deniz filosunu güçlendirme faaliyetleri dikkat çekici bir düzeye ulaşmıştır. Ya-kın zamanda ilan edilen Devlet Silah-lanma Programı-2020’ye göre19 2018 yılına kadar Rusya Hazar donanmasını %90 oranında yenilemeyi planlamak-tadır. İlk iş olarak Rusya Hazar donan-masını “Buyan” ve “Buyan-M” sınıfı gemilerle güçlendirmeyi istemektedir. Hâlihazırda Tataristan Cumhuriyeti Zelenodolsk tersanelerinde Buyan-M sınıfından “Grad Sviyajsk” ve “Ugliç” gemilerinin yapımı devam etmekte-

dir. Buyan sınıfından “Astrahan” ve “Volgodonsk” hâlihazırda Hazar do-nanmasında görev yapmaktadır. Bu sınıftan en yeni gemi olan “Mahaç-kala” ise 2012 yılında denize indirile-rek göreve başlamıştır.20 Bu iki sınıf-tan daha 10’a yakın gemi inşa edilmesi planlanmaktadır. Yine Rusya 2012 yılı

başında Hazar donanmasını “Dağıs-tan” adlı korvet ile güçlendirmiştir. Dağıstan savaş gemisi 300 kilometre menzilli su üstü ve hareketli hedefleri vurabilecek füzelerle donatılmıştır ve bu güçte bir gemi Hazar Denizi’ne kı-yısı olan ülkelerin hiçbirinde yoktur. Rusya, 2003 yılından beri Hazar do-nanmasında hizmet eden top, torpido ve füze silahına sahip “Gepard” sınıfı

“Tataristan” korvetinin yanına Dağıs-tan savaş gemisini de ekleyerek filo-sunu güçlendirmiştir. Tataristan savaş gemisi aynı zamanda Rusya’nın Hazar donanmasının amiral gemisidir. Gemi-lerini gelişmiş füze sistemleriyle dona-tan Rusya, vurucu güçlerini de oldukça artırmış durumdadır. Donanmanın bünyesinde ayrıca Astrahan’da ko-nuşlanmış 847. özel sahil füze tümeni,

RUSYA, HERHANGİ BİR DİĞER HAZAR ÜLKESİNİN ASKERİ

KAPASİTESİNİ GEREĞİNDEN FAZLA ARTIRMASINA KARŞI

OLUMSUZ TAVIR SERGİLEMEKTEDİR.

17. John Daly, “The Caspian’s Naval Arms Race”, ISN Security Watch, 17 May 2012, http://www.isn.ethz.ch/isn/Digital-Library/Articles/Detail/?lng=en&id=142497 (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

18. Başka bir kaynakta Hazar Denizi’ndeki gemi ve personel sayısı çok küçük farklarla verilmektedir: Rusya 100’den fazla gemi ve 20000 personel; İran 50-90 arası gemi ve 3000 personel; Azerbaycan 37 gemi ve 3500 personel; Kazakistan 20 gemi ve 3000 personel; Türkmenistan 30’dan fazla gemi ve 2000 personel. Bakınız: Aleksander Karpenko, “Strasti vokrug Kaspiya”, Voenno Promışlenniy Kurier – VPK, No 35 (452), 05.09.2012.

19. Gosprogramma Voorujeniy-2020.

20. Stahiy Zaremba, “ “Mahaçkala” – malıy artilleriyskiy korabl Kaspiyskoi flotilii”, Orujie Rossii, 11.12.2012, http://www.arms-expo.ru/049057054048124050057056050057.html (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

18

DOÇ.

DR.

FAT

İH Ö

ZBAY

Kaspiysk’te konuşlanmış 77. özel de-niz piyade ekibi ve helikopter eskad-ronu vardır.21 2013 yılında Rusya`nın Hazar Denizi’ndeki filosuna beş savaş gemisi ile iki tane yardımcı askeri gemi daha ilave edilecektir. 2013 yılının ya-zında filoya “Uglich” ve “Grad Sviyajek” adlı küçük çaplı füze gemileri de katı-lacaktır. Bütün bu gemilere son sistem füzeler monte edilecektir. Ayrıca yakın zamanda hızı ve manevra kabiliyeti-nin yüksekliğiyle bilinen “Grachonok” sınıfı botun inşaatı Hazar filosu için başlatılmıştır.22 Denizde bunları ya-pan Rusya, karada da önemli adımlar atmış ve Dağıstan’daki üsse ve Erme-nistan’daki Gümrü üssüne çok sayıda takviye asker göndermiştir. Rusya’nın bu politikasından tedirgin olan diğer devletler de Hazar Denizi’nde askeri varlıklarını güçlendirmeyi istemekte-dirler. Örneğin Kazakistan “Kazakistan” adlı bir hücumbotun inşasını bitirmek üzeredir. 2000’lerin başında Hazar Denizi’nin kuzeyindeki tartışmalı böl-gelerde yeni petrol yatakları keşfedi-lince Rusya’ya ait savaş gemileri bu yeni yatakları abluka altına almışlardı. Bunun üzerine Nazarbayev, bir yandan sınırların tespiti çağrısında bulunmuş, diğer yandan da Hazar Denizi’nde Kazakistan’ın askeri varlığını artır-maya başlamıştır. Nazarbayev, bununla da kalmayıp Hazar kıyısını güvenlik açısından stratejik öncelikli bölge ilan etmiş, Mart 2002’de Türkiye ile deniz ve hava kuvvetleri arasında, ayrıca

harp okulu öğrencilerinin Türkiye’de eğitim görmesi konusunda işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Kazakistan Savunma Bakanı Muhtar Altınbayev Şubat 2003’te bölgedeki petrol saha-larının güvenliğini tek başına sağlaya-bilecekleri bir deniz filosu oluşturma niyetinde olduklarını açıklamıştır. Ha-zar’daki askeri üstünlüğünü sarsmak istemeyen Rusya ise Kazakistan’ın bu açıklamasına buna ihtiyaç bulunma-dığı yönünde bir cevap vermiştir.23

2003 yılından beri Kazakistan, Hazar Denizi’ndeki askeri varlığını güçlendir-meye çalışmaktadır. Deniz üssü Hazar kıyısındaki Aktau şehridir. Güney Kore gibi ülkelerden gemi almakta ve Tür-kiye gibi farklı ülkelere askeri öğrenci göndermektedir. Yakın zamanda Ka-zakistan yönetimi Hazar Denizi’ndeki

“Aktau” limanının ABD ve NATO güçleri tarafından Afganistan’a yük taşıma maksadıyla kullanılabileceğini açık-lamıştır.24 Bu durum Kazakistan’ın Rusya’yı dengeleme çabalarının bir işaretidir. Türkmenistan da deniz gücünü geliştirmektedir. Türkmenis-tan Devlet Başkanı Gurbanguli Ber-dimuhamedov 2010 yılında yaptığı bir konuşmasında, ülkesinde Deniz Harp Okulu açmayı planladıklarını belirtmiştir. En gelişmiş gemileri “So-bol” ve “Molniya” adlı devriye botları-dır. Türkmenbaşı şehrini deniz gücü için 2015 yılında üs haline getirmeyi istemektedir. Azerbaycan özellikle

21. Novıe korabli dlya Kaspiyskoi flotilii, Voennoe Obozrenie, 16.06.2012, http://topwar.ru/15416-novye-korabli-dlya-kaspiyskoy-flotilii.html (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

22. Timur Lapıtov, “Zelenodolsk razvernet protivodiversionnuyu deyatel’nost na Kaspii”, 07.05.2013, http://www.business-gazeta.ru/article/79792/ (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

23. Fırat Purtaş, “Hazar Bölgesi’nde Rekabetin Yeni Boyutu: Silahlanma Yarışı”, TÜRKSAM, 01.09.2004, http://www.turksam.org/tr/a21.html (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

24. Kazakistan’dan ABD’ye Deniz Üssü Teklifi. Deniz Haber, 11.05.2013, http://www.denizhaber.com.tr/dis-basindan/48622/kazakistandan-abdye-deniz-ussu-teklifi-nato-abd-hazar-denizi.html (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

19

HAZAR R

APORU, YAZ 2013

Türkiye ve ABD ile bu alanda ilişkile-rini geliştirmektedir.25 Kimi uzmanlar Azerbaycan’ın artan deniz gücünün, şimdi olmasa bile ileriki dönemlerde ABD, Türkiye ve İsrail ile ilişkilerini geliştirmeye devam ettikçe, Rusya için Hazar Denizi’nde endişe kaynağı olabi-leceğini ileri sürmektedirler. 26

Dikkat çekici bir şekilde Hazar filosunu güçlendiren ve bölgede askeri varlığını artıran Rusya, herhangi bir diğer Hazar ülkesinin askeri kapasitesini gereğin-den fazla artırmasına karşı olumsuz tavır sergilemektedir. Rusya’nın Hazar filosunu güçlendirme ve hızla silahlan-masını sadece güvenlik yaklaşımıyla açıklamak eksik olur. Rusya ilk olarak, Ortadoğu’da meydana gelebilecek bir savaşın ya da İran’a yapılacak bir as-keri müdahalenin Hazar ve Kafkasya bölgesinde karışıklığa yol açacağını düşünmekte ve bu amaçla bölgedeki deniz gücünü artırmaktadır. İran’da dış müdahaleyle olası rejim değişikliği sonrasında bölgenin karışıklığa dü-şeceğini hesap ederek etkinliğini ko-rumak adına Hazar’da silahlanmaya devam etmektedir. İkinci olarak, Arap Baharı’nın oldukça hassas olan Kuzey Kafkasya ve Hazar kıyılarına ulaşma-sından endişe duymakta ve buna karşı askeri tedbirler alma yoluna gitmek-tedir. Üçüncü olarak, bölge ülkelerine ve bölge dışı güçlere Hazar’ın arka bahçesi olduğunun ve buradaki enerji kaynakları, doğal zenginlikler ve enerji nakil hatları konusunda başkalarının söz sahibi olmasına izin vermeyece-ğinin mesajını vermektedir. Dördüncü olarak, güçlü askeri yapılanmasıyla bölge ülkeleri üzerinde baskı kurmak

ve Hazar’ı kendi istediği statüde payla-şıma razı etmeyi istemektedir. Beşinci olarak, Hazar’da güçlü bir askeri yapı-lanmayla Hazar kıyısındaki eski Sovyet cumhuriyetlerini Avrasya Birliği pro-jesine razı etmeye çalışmaktadır. Son olarak, CASFOR ve Hazar Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi oluşumları hayata geçirebilmek için elinde bir baskı un-suru olarak kullanmayı istemektedir.

İzlemiş olduğu çok yönlü ama ağırlıklı olarak güvenlik eksenli politikalarla Rusya hızlı bir şekilde silahlanırken diğer kıyıdaş ülkeleri de güvenlik endi-şesiyle tedirgin ederek “güvenlik ikile-mine” düşmelerine sebep olmaktadır. Diğer ülkeler bu ikileme düşünce ken-dilerini silahlanma mecburiyetinde hissetmekte ve bu durum kısır döngü şeklinde devam ederek bölgede güven ortamına zarar vermektedir. Böyle bir atmosferde Hazar’ın bütün taraf-ları ilgilendiren sorunlarını herkesi memnun edecek şekilde çözmek çok zor olacak ve belki de sorunlar barış-çıl yollarla hiç çözülemeyecektir. Bu durum Hazar havzasındaki barış ve istikrara zarar vermektedir. Bölgenin en güçlü ülkesi olarak Rusya’nın ilk önce mevcut güvenlik ikilemini orta-dan kaldıracak adımları atması gerek-mektedir. Bölge, güvenlik penceresin-den bakışlara ve realist yaklaşımlara karşı oldukça hassastır. Eğer tersi ba-şarılırsa dünyada eşi benzeri olmayan Hazar’ın kıyılarında güvenlik, istikrar ve barış tam anlamıyla temin edilmiş olacak, Hazar havzası zenginlik, refah, istikrar ve barış ile anılan bir coğrafya olacaktır.

25. Hossein Aryan, “Caspian Sea States On Course For Naval Arms Race”, Radio Free Europe, July 27, 2011, http://www.rferl.org/content/caspian_states_on_course_for_naval_arms_race/24278751.html (Erişim Tarihi: 15.05.2013)

26. Aleksander Karpenko, agm.