Endocrine changes in pregnancy

26
GEBELİKTE ENDOKRİN DEĞİŞİKLİKLER GÖZDE HASBAL 18.04.2014

Transcript of Endocrine changes in pregnancy

GEBELİKTE ENDOKRİN DEĞİŞİKLİKLER

GÖZDE HASBAL18.04.2014

İnsan gebeliği

o Döllenmeden hemen sonra; Zigot o 3. gün-4. gün; Morula o 5. gün-2. hafta; Blastosisto 3. hafta-8. hafta; Embriyoo 3. ay-10 ay; Fötus

Embriyolojik olarak fertilizasyondan sonra başlar ve 38 haftalık bir süreçtir. Fertilizasyon: Sperm pronükleusu ve oositin pronükleusu birleşerek 46 kromozomlu bir hücre oluşturur. Bu hücre tek hücreli bir embriyo olan zigottur.

Menstrual siklusta, korpus luteumdan salınan progestron uterusun endometriyum tabakasında bazı değişikliklerin meydana gelmesine yol açar. Endometriyumdaki değişikliklerle, embriyonun gebelik süresince tutunup, barınması için uygun ortam hazırlanmış olur.

Embriyo gelişirken gebelik hormonlarının (progesteron) etkisi ile endometrium desidua halini alır. İmplantasyon 12. günde tamamlanır. Endometriyuma gömülen embriyonun üstü tekrar desidua ile örtülür.Desidua: İmplantasyonda endometriyumun bağ doku hücrelerinin değişikliğe uğramasıyla ortaya çıkan, iri ve yuvarlak hücreli, desidua bazalis, desidua kapsularis ve desidua parietalis olmak üzere üç kısmı içeren yapı.

Desidua’da üretilen hormonlar;

1. 1-25-Vit D3 2. IGF-1, -2 binding protein 3. Plasenta protein 14 4. Prolaktin (PRL)5. Relaksin

Desidual hücreler besin maddesi depolar ve desiduada depolanan besinler embriyonun büyüme ve gelişmesi için kullanılır. İmplantasyonu izleyen ilk hafta embriyoya besin sağlayan tek yol budur. Daha sonra oluşan plasenta gebeliğin sonuna kadar embriyoya besin sağlar.

Fertilizasyon ve implantasyondan sonra korpus luteum büyür ve gebeliğin ilk aylarında fonksiyonunu sürdürür. Korpus luteum hormonları; progestoren ve östrojen hormonlarıdır. Korpus luteum 13. haftadan sonra küçülmeye başlar ve gebelik korpus luteumunun fonksiyonu plasentanın aktif hale dönüşmesi ile son bulur.

Plasentasyon (plasentanın gelişimi); implantasyon ile birlikte 6. gün başlar. Plasenta; anne ile fetüs arasında besin maddeleri ve gaz değişimini sağlayan organdır.

Plasentada üretilen hormonlar;

1.ACTH 4. CRH 5. Estriol 6. Estrodiol 7. GnRH 8. hCG (Koryonik gonadotropin)9. hPL (Plasental Laktojen)10. İnhibin 11. IGF-1, IGF-2 12. Kalsitonin 13. Karyonik tirotripsin 14. Nöropeptit-Y 16. Progesteron 19. Somatostatin 20. TRH

Gebeliğin ilk 8 haftasında korpus luteumun ürettiği progesteron daha sonra plasenta tarafından üretilir. Özellikle gebeliğin 4. ayından sonra plasentadan büyük miktarlarda progesteron serbestlenir. Progesteron, anne ve plasenta birlikteliğinde üretilir.

Progesteronun sekresyon hızı gebelik ilerledikçe yaklaşık 10 kat artış gösterebilir.

Gebeliğin başlangıcında korpus luteumdan daha sonra plasentadan salınan progestron, negatif feed-back yoluyla, hipofizden FSH ve LH salınmasını durdurur.

Hamilelik boyunca yüksek hCG (LH’a benzer) seviyeleri korpus luteumu daha fazla progesteron salgılaması için uyarır. Negatif feed-back etkisiyle başka bir ovulasyon önlenir.

Gebelikte Progesteronun İşlevleri; Uterus endometriyumunda desidual hücrelerin gelişmesine neden olur. Bu hücreler embriyonun erken evrelerde beslenmesinde önemli rol oynar.

Progesteron gebe uterusta kasılabilirliği azaltır. Bu olay spontan düşüklere yol açan uterus kasılmalarını engeller.

İmplantasyondan önce uterus ve fallop kanallarındaki sekresyonları arttırarak morula ve blastositlerin gelişmesi için gerekli olan uygun besin maddelerini sağlar.

Gebelik sırasında salgılanan progesteron annenin memelerini laktasyona hazırlayan östrojene yardım eder.

Ayrıca gebelikte büyük miktarlarda östrojenler plasentadan salgılanırlar. Gebelikte primer östrojen Estriol (E3)’dür. Estriol, gebelikte en fazla artan östrojendir (Estriol’ün en çok arttığı durum ikiz gebeliktir). Gebelikte en fazla miktarda bulunan östrojen ise Estrodiol’dür. Anne, plasenta ve fetus (fetal KC ve adrenal bez) birlikteliğinde sentezlenir.

Gebelikte Östrojenin İşlevleri; Anne uterusunun gelişimine neden olur. Annede memelerin büyümesini ve memede duktal yapının gelişmesini sağlar.

Annede dış genital organların gelişmesine yol açar.

Buna ek olarak östrojenler annenin pelvis ligamentlerini gevşetir. Böylece sakroilyak eklemler gevşer ve simfizis pubis daha elastik hâle gelir. Bu değişimler fetusun doğum kanalından geçişini kolaylaştırır.

Embriyonun erken dönemlerinde hücrelerin çoğalmasını hızlandırır ve embriyonun büyümesini sağlar.

Fetus adrenal bezi (sürrenal korteksi) ve karaciğerinde sentezlenen steroid hormonlar konjugedir ve fetuste inaktif şekilde bulunurlar ve gelişimi bozmazlar. Annenin kan dolaşımına geçerken plasenta tarafından dekonjuge edilirler ve aktifleşirler. Plasentada sentezlenen estron ve estriolün %40’ı fetal sürrenal bezinden salgılanan dehidroepiandrosteron sülfattan (DHEA sülfat) oluşturulur.

Koryonik gonadotropin (hCG); plasentada sentez edilir. Maternal kanda en erken son LH pikinden sonraki 8. günde saptanır. Hamileliğin ilk 4-6 haftasında korpus luteumun ve böylece gebeliğin devamlılığından sorumludur. hCG gebeliğin ilk haftasından itibaren yükselmeye başlar. İki günde bir miktarı ikiye katlanır. 10. haftada pik yapar ve 100-130.günlerden sonra azalır.

Özellikle ilk trimesterde (0-14 hafta) plasentadan salgılanan hCG üretiminde artış olur. TSH ve hCG’ nin her ikisi de α ve β alt ünitelerinden oluşur. Her iki hormonun α alt ünitesi aynıdır. Bu biyokimyasal benzerlik hCG’nin TSH reseptörüne bağlanarak tiroid bezini uyarmasına neden olur. Gebelikte hCG seviyesindeki yükselme serbest T4 değerinde artmaya ve TSH da anlamlı bir düşüşe neden olur.

Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler tirod bezinin çalışmasını ve tiroid fonksiyon testlerini etkiler. Gebeliğin tiroid bezi üzerine olan etkileri geri dönüşümlüdür.

Plasental laktojen (hPL), GH ve PRL gibi somatomammotropin ailesinden bir hormondur. Plasentadan salgılanır. Salgılanması gebeliğin yaklaşık 5. haftasında başlar. Esas olarak maternal dolaşıma verilmek üzere üretilir.

Plasenta kitlesi ile maternal kan hPL düzeyleri arasında lineer bir ilişki vardır. Gebeliğin son haftasına kadar sürekli yükselir ve doğumdan hemen sonra kandan çekilir. Esas etkisi fetusa besin sağlamaktır. Prolaktin ile birlikte meme bezlerinin büyüme ve farklılaşmasını uyarır.

Gebelikte hPL’nin İşlevleri; Büyüme hormonu gibi dokularda protein depolanmasına neden olur. Ancak büyümeyi hızlandırabilmesi için büyüme hormonuna göre 100 kat daha fazla hormonun kullanılması gerekmektedir.

Annede insülin duyarlılığının azalmasına ve buna bağlı olarak glikoz kullanımının azalmasına neden olur. Bu şekilde fetusa büyük miktarlarda fetusun büyümesi için gerekli enerjinin sağlanmasında kullanılan başlıca substrat olan glikoz sağlanmaktadır.

Annenin yağ depolarından serbest yağ asitlerini harekete geçirerek metabolizmada alternatif enerji kaynağı oluşturur.

Gebelik prolaktinin doruğa ulaştığı bir periyoddur. Normalde bulunduğundan 10 misli kadar daha artar. Süt verme periyodunda bu artış giderek yükselir ve süt vermenin ileri evrelerinde miktarı azalmaya başlar. PRL, östrojenler, progesteron ve hPL laktasyon için meme gelişimini uyarırlar. Yüksek düzeylerde östrojen süt salgılanmasını inhibe eder ve laktasyon ancak plasentanın çıkarılmasından sonra östrojen düzeyleri düşerken başlar.

ACTH, ADH, Aldosteron ve Kortizol artar;

Adrenokortikal glikokortikoidlerin sekresyon hızı gebelik boyunca orta derecede artış gösterir. Bunun sonucu olarak anne dokularındaki aminoasitler mobilize olarak fetus dokularının sentezinde kullanılırlar.

Aldosteron salgısı normale göre yaklaşık iki misli yüksektir. Gebelikte artan aldosteron ve östrojenler ile birlikte böbrek tübüllerine etki ederek aşırı miktarda Na geri emilimine neden olur. Böbrekte progesteron ve aldosteron reseptörleri arasında oluşan etkileşim aldosteron ve anjiyotensinojenin artmasına neden olur, sonuçta sıvı tutulması artar ve çoğu kez hipertansiyona eğilim görülür.

Hipofiz ve Tiroid bezi büyür.Gebelik süresince ön hipofiz bezi en az %50 oranında

genişleme gösterir. MR incelemelerinde hipofiz 3 kat büyük gözükür. Özellikle kortikotropin, tirotropin ve PRL hormonlarının yapımı artar. Buna karşılık FSH ve LH salgıları da hemen hemen tamamen baskılanır. Bu baskılanma olayı plasentadan salgılanan östrojen ve progesteronun inhibitör etkisi sonucunda ortaya çıkar.

Gebelik sürecinde annenin tiroid bezi genellikle %50’ nin üstünde büyüme gösterir. Buna uygun olarak da tiroksin yapımı artar.

Genellikle paratiroid bezi büyür. Gebelik döneminde genellikle annede

paratiroid bezi büyür. Parathormon ilk trimestrde azalır sonra artar. Gebelik döneminde Parathormon doğumdan sonra laktasyon süresince daha yoğun artış gösterebilir.

Pankreas β hücrelerinde hiperplazi ve insülin sekresyonunda artış vardır; bunun nedeni hPL, östrojen ve progesterondur.

GH azalır.

Teşekkürler…