Dokuz Kehanet - Turuz

213

Transcript of Dokuz Kehanet - Turuz

JAMESREDFIELDTTT

DOKUZKEHANETTÜRKÇESİ

OyaAlparSarartVirglniaRedfield'e

Vebilgiyesahipolanlargökkubbeningözkamaştıran

genişliğigibiparlayacaklarvedoğruluktanasla

aynlmayanlar,ölümsüzyıldızlargibiebediyenyaşayacaklar.

FakatsenDaniel,zamanınsonunakadarkitabımühürleve

busözlerisakla.Birçoğuilerigerigidecekvebilgiyi

geliştirecektir.

DANİEL12:3-4

YAZARINNOTUYarım yüzyıldır, insan dünyasına yeni bir bilinç, yeni bir algılama

hâkim olmuştur ve bunu ancak deneyüstü spiritüelizm diyetanımlayabiliriz. Belki bu kitabı okurken, neler olduğunu algılamaya veiçinizdehissetmeyebaşladınızbile.

İleriye doğru gelişen hayatımız algılamanın en yüksek noktasındabaşlar.Bazışansolaylarınınenisabetliandameydanageldiklerine,doğrubireyleri karşımıza çıkardığına, birdenbire hayatımıza yeni ve önemli biryönkazandırdığınatanıkoluruz.Bizlerbuesrarengizolayları,belkidebirbaşkayerdevezamandayaşamışolaninsanlardandahagüçlüsezinliyoruz.

Hayatınaslındabireyselvebüyüleyiciruhsalgelişmelerdenoluştuğunubiliyoruz.Bugelişmelerişimdiyedekneilim,nefelsefe,nededintambiraçıklığa kavuşturamamıştır. Bizler ayrıca başka bir şey daha biliyoruz:Olayları bütünüyle kavrayabilirsek ve soyut gelişmeyi nasılkullanacağımızı, hayatımızda meydana gelişini en yüksek dereceyeçıkarırsak, insan toplumu yepyeni hayata kuantum bir sıçrama yapacak,geleneklerimizi en iyi şekilde gerçekleştirecek ve yaratacağı kültürsayesindetarihamaçladığıhedefeulaşacaktır.

Okuyacağınızöykübuyenialgılamaylailgilidir.Eğersizedokunurvehayatta algıladığınız bir şeyi berraklaştırırsa, o zaman gördüklerinizibaşkasınaanlatın.Çünkübanagöreyeniruhsalalgılamamız,aldatmacavegaripliklerledeğil,ancakinsan-

—7—larınarasındakişisel,birtürolumlupsikolojikyayılmailegenişler.

Veherbirimizdikkatimizidağıtankuşkulanmızıolabildiğincekendimizdentızaklaştırabilirsek...bugerçeklikmucizevişekildebizeaitr'■...

-8

ELEŞTİRİSELKİTLELokantanın bulunduğu yere gittim, kamyonu park ettim, sonra oturduğum yerde bir an arkama

yaslandım.Charlene'ninkonuşmakiçiniçerdebenibeklediğinibiliyordum.Fakatneden?Altıyıldırondanhaberalmamıştım.Birhaftaormanainzivayaçekilmeyekararverdiğimsırada,nedenortayaçıkmıştı?

Kamyondanindimvelokantayadoğruyürüdüm.Arkamdaufuktabatmaktaolangüneşinsonışıkları,park yerinin ıslak zemininde altın renkli kehribarlara benzeyen gölgeler oluşturuyordu. Bir saat öncegökgürültüleriyleyağanşiddetliyağmurkısasüresonradinmişveyazakşamınınbunaltıcısıcağı,yerinitaze bir serinliğe bırakmıştı. Gökyüzündeki yanm ay alacakaranlıkta sanki bir düş dünyasınıaydınlatıyordu.

Yürürken,Charlene'nineskihaligözleriminönündecanlandı.Hâlâöylebüyüleyicivegüzelmiydi?Zamanonunasıldeğiştirmişti?Sözünüettiğielyazmaları...GüneyAmerika'dabulunanvebanaanlatmakiçinsabırsızlandığı,ilkinsanlardankalmaçokeskielyazmalarıhakkındanelerdüşünecektim?

Telefonda, "Havaalanında iki saat beklemem gerek, akşam yemeğinde buluşabilir miyiz? Buelyazmalarındakibilgilerebayılacaksın,tamsanagöregizemlerledolu,"demişti.

Banagöregizemler,nedemekti?Nedemekistemişti?

Lokanta çok kalabalıktı. Birkaç çift boşmasa bekliyordu.Hostesi bulduğum zaman,Charlene'ninmasadabeklediğinisöy-

-9—ledivebenianayemeksalonundangeçiripüstkattakiterasayöneltti.

Merdivenlerden çıktım ve masalardan birinin etrafında kalabalığın toplandığını farkettim.Aralarında iki tane de polis vardı. Birdenbire, polislerden biri döndü ve hızla yanımdan geçipmerdivenlerdenindi.Diğerinsanlardağılmayabaşlayınca,aralardanbir'yerdenilgininodaknoktasıolaninsanıgördüm,birkadın,hâlâmasadaoturuyordu.Charlene!

Hızlıadımlarlaonadoğruyürüdüm."Charlene,neleroluyor?Birterslikmivar?"

Gözlerindealaycıbirbakışlabaşınıgeriyeatıpayağakalktıveyürekhoplatangülüşüylegülümsedi.Saçlarınınbirazdeğiştiğinifarkettim,amayüzütıpkıanımsadığımgibiydi:küçükincehatlar,genişağızveirimavigözler.

Sevinçlebenikollarınınarasınaaldı. "İnanmayacaksın,amabirkaçdakikaönce tuvaletegittimvebenimyokluğumda,birisievrakçantamıçalmış."

İçindenevardı?"

"Önemli bir şey yoktu, yolculukta yanımda taşıdığım bazı kitaplar ve dergiler. Çılgınlık. Diğermasadakilersöylediler,birisigelmiş,çantayıyerdenalmışveçıkıpgitmiş.Poliseeşgalinitarifettilervememurlardaetrafıarayacaklarınısöylediler."

"Aramadaonlarayardımcıolsam."

"Hayır,hayır.Haydiolayıunutalımgitsin.Fazlazamanımyokveseninlekonuşmakistiyorum."

Başımı salladım ve Charjene oturmamızı önerdi. Garson yanımıza gelince menüye bakıpyemeklerimiısmarladım.Sonra,onveyaonbeşdakikahavadansudankonuştuk.Kendiarzumlainzivayaçekilişimin pek üstünde durmadım.FakatCharlene benimbukonuyugeçiştirdiğimi farketti.Öne doğrueğilipyineobüyüleyicigülümsemesinikoyverdi..

"Sanagerçektenneleroluyor?"diyesordu.Dikkatlebanadikilmişgözlerininiçinebaktım."Bütünöyküyühemenanlatmamıistiyorsun,değilmi?"

-10-s

"Herzaman,"diyeyanıtverdi.

"Evet, doğrusu şimdilik kendime biraz izin verdim ve gölde kalıyorum. Çok çalıştım ve şimdihayatımınyönünüdeğiştirmekistiyorum."

"Ogöldensözettiğinianımsıyorum.Senvekızkardeşinonusatmakzorundaydınız."

"Henüzdeğiliz,emlakvergisisorunu.Kenteçokyakınolduğuiçin,vergilersürekliartıyor."

Charlenebaşınısalladı."Pekâlâsonraneyapacaksın?"

"Şimdilikbilmiyorum.Amadeğişikbirşeyyapmakistiyorum."

Meraklayüzümebaktı."Sendeherkesgibihuzursuzgörünüyorsun."

"Sanırım.Nedensordun?"

"Elyazmalanndayazıyor."

Sessizcebirbirimizebaktık.

"Şuelyazmalarınıbanaanlat."

Sanki düşüncelerini toplamak ister gibi arkasına yaslandı, sonra tekrar gözlerimin içine baktı.'Telefondasözünüettimsanırım.BirkaçyılöncegazetedenayrıldımveBirleşmişMilletleradınakültürvenüfusbilimindekideğişiklikleriaraştıranbirfirmadaçalışmayabaşladım.SongörevimPeru'daydı.

"Lima Üniversitesinde bazı araştırmaları tamamlarken, çok eski elyazmalarının bulunduğusöylentilerikulağımaçalınıpduruyordu.Nevarki,bukonudakimsebanadetaylıbilgivermiyordu,hattaarkeolojiveyaantropolojibölümlerindenbilebilgiedinemedim.Bukonudahükümetebaşvurunca,böylebilgilerinolmadığınısöyleyipyalanladılar.

"Birisi bana, bazı sebeplerden dolayı hükümetin aslında bu dokümanları ortadan kaldırmayaçalıştığınısöyledi.Fakatodadoğrudandoğruyabilgisahibideğildi."

"Benibilirsin,"diyedevametti."Meraklıyımdır.Görevimsonaerince,oradabirkaçgündahakalıpbukonuhakkındabazıaraştırmalaryapmayakararverdim.İlkönce,izlediğimheripucu

—11—

benibaşkabir çıkmaz sokağagötürdü, fakat sonraLima'nındışındabirkafedeöğleyemeğiyerken,birrahibin dikkatle bana baktığını gördüm.Birkaç dakika sonra, yanıma geldi ve o gün daha önce benimelyazmaları hakkında sorular sorduğumu duyduğunu itiraf etti. İamini açıklamak İstemedi ama bütünsorularımayanıtvermeyikabuletti."

Bir an tereddüt etti. Hâlâ dikkatle gözlerimin içine bakıyordu. "Rahip elyazmalarınmM.Ö. 600yıllarındayazıldığınıveinsantoplumundakütleseldeğişimlerdensözettiğiniaçıkladı."

"Değişimnezamanbaşlıyor?"diyesordum.

"Yirmiyüzyılınsononaryıllıkbölümlerinde."

"Şimdimi?"

"Evet,şimdi."

"Budeğişimnetürbirşey?"diyesordum.

Biranutandı,sonragüçlükle,"Rahipbanabununçokyavaşoluşacakbirtürbilinçrönesansıolacağınısöyledi.Doğasıdinsehdeğil,fakatruhsal.Bugezegendeinsanhayatıhakkında,varlığımızınanlamıhakkındayepyenişeylerkeşfediyoruzverahibegöre,bubilgilerinsankültürünüdramatikşekildedeğiştirecek."

Birsüresustu,sonraekledi."Rahipbanaelyazmalarınmkısımlaraveyabölümlereayrıldığınıveherbölümünhayathakkındaözelilkbilgileriiçerdiğinisöyledi.Elyazması,buzamansürecindeinsanlarınilkbilgileri teker teker kavrayacaklarını, bir ilk bilgiden sonra diğerine geçeceklerini anlatıyor. Şimdibulunduğumuzyerdenilerlemeyebaşlayıncadünyadatamamenruhsal(spritüel)kültüreulaşacağız."

Başımısalladımvekuşkuylakaşımıkaldırdım."Bütünbunlaragerçekteninanıyormusun?"

"Şey,"dedi."Sanırım..."

"Etrafına bak," diyerek sözlerime ara verdim.Altımızdaki salonda oturan kalabalığı işaret ettim."Bugerçekdünya.Oradaherhangibirdeğişimgörüyormusun?"

Tam bu sözleri söylerken, duvarın dibine yakın masadan öfkeli bir ses yükseldi, ne dediğinianlayamadım,amabütün

-12—

salon bir anda sessizliğe gömüldü. İlk önce, yeni bir hırsızlık olayı dahameydana geldi sandım ama sonra bunun bir tartışma olduğunu farkettim.Otuz yaşlarında bir kadın ayağa kalkmış, karşısında oturan adamagözlerindenateşsaçarakbakıyordu.

"Hayır," diye haykırdı. "Sorun bu ilişkinin benim istediğim şekildeolmaması! Anladın mı? Olmuyor!" Kadın kendini toparladı, elindekipeçeteyimasanınüstünefırlattıvedışarıçıktı.

Charlene ve ben birbirimize baktık. Aşağıda oturan insanlarıtartıştığımız sırada bu ani feveranın meydana gelmesi ikimizi de çokşaşırtmıştı. Sonunda, Charlene başıyla masada tek başına oturan adamıişaretedip,"Değişengerçekdünya,"dedi.

Hâlâgeçirdiğimsarsıntıdankurtulamamıştım."Nasıl?"diyesordum.»

"Değişim ilk bilgiyle başlıyor ve rahibe göre, bu ilk bilgi her zamanönceşiddettihuzursuzlukduygusuylaortayaçıkıyor."

"Huzursuzlukmu?"

"Evet."

"Bizimaradığımız?"

"Evettakendisi!Önceemindeğiliz.Elyazmasınagöre,çeşitlialternatifdeneyimleriuzaktangörmeyebaşlayacağız...Hayatımızdahernasılsafarklıhisleruyandıran,dahayoğunveesinverendakikalarolacak.Fakatbizbudeneyimin ne olduğunu anlayamayacağız. Ya da onu sonuna kadar nasılsürdürmeyibilmediğimiziçin,sonaerdiğizamantatminsizlik,huzursuzlukhissedeceğizvehayatyinebizesıradangörünecek."

"Sanagöreokadınınöfkesininardındabuhuzursuzlukmuvardı?"

"Evet. O da bizler gibi. Hepimiz hayatımızda daha fazla doyumarıyoruz ve aradığımız doyuma ulaşamamaya tahammül edemiyoruz. Buhuzursuz arayışın arasında 'önce-ben' tutumu son onlarca yılı karakterizeetmektedir. Ve Wall Street'den tut da sokak çetelerine kadar herkesietkilemiştir."

Gözlerimin içine baktı. "İlişkilere gelince, öylesine talepçiyiz ki, herşeyihemenhemenolanaksızhalegetiriyoruz."

—13^

Onunbusözleribanasonikiilişkimianımsattı.Herikisideçokyoğunbaşlamışveikisidebiryıliçindesonaermişti.TekrarCharlene'ye.baktığımzaman,sabırsızcabeklediğinigördüm.

"Romantikilişkilerimizetamaniamıylaneyapıyoruz?"diyesordum.

"Bukonudarahipleuzunuzunkonuştum,"diyeyanıtverdi."Banaşöylededi.İlişkideçiftlerinikisideaşırıtalepkârsa,herbiridiğerininkendidünyasındayaşamasınıveherzamanbirindenbirininseçtiğiaktiviteterekatılmasınıisterse,egosavaşınınoluşmasıkaçınılmazmtş."

Söyledikleri tam yerine oturdu. Son iki ilişkim gerçekten güçmücadelesine dönüşmüştü. Her ikidurumda, ikimizin de gündeminde zıtlaşmadan başka bir şey yoktu. Birbirimize hızla ayakuyduramıyorduk. Ne yapılacağı, nereye gidileceği ya da ilginç şeyleri izleme konusunda değişikfikirlerimizibirleştirecekzamanımızçokkısıtlıydı.Sonunda,kiminyolgöstereceği,ogününyönünükimintayinedeceğikonusuortayaçıkıyorvegüçlüklerçözümlenemezhalegeliyordu.

Charleneanlatmayadevametti."Elyazmalarındayazılanlaragörebukontrolsavaşıyüzündenuzunsüreaynıinsanlabirlikteolmakbizlerİçinçokzormuş."

"Bupekruhsalgörünmüyor,"dedi.

"Ben de rahibe aynı şeyi söyledim." diye yanıt verdi. "Bana, unutma ki, toplumun hastalıklarınınçoğunun kökeninde bu huzursuzluk ve arayış yatar. Bu sorun geçicidir ve sona erecektir. Sonundagerçekten ne aradığımızın bilincine varıyoruz, diğer doyurucu deneyim gerçekten nedir?Onu tamamenkavradığımızzaman,BirinciBilgiyeulaşıyoruz."

Yemeklerimiz geldi.Garsonkadehlerimize şarapdoldururkenve birbirimizin yemeklerinin tadınabakarkenkonuşmayabir süre araverdik.Masanınöbür tarafındanuzanıpbenim tabağımdanbir lokmasomonbalığıalırken,Charleneburnunukırıştırıpgüldü.Onunlabirlikteolmaknekadarkolaydı.

"Pekâlâ,"dedim."Aradığımızdeneyimnedir?BirinciBilgine?"•

-14-

Sözenasılbaşlayacağınıbilmiyormuşgibitereddütetti.

"Bunu açıklaması zor," dedi. "Fakat rahip şöyle açıkladı. Hayatımızdaki rastlantıların bilincinevardığımızzamanBirinciBilgimeydanageliyor."

Banadoğrueğildi.'Yapmakistediğinşeylerleilgiliiçinebirşeydoğdumuveyaönsezihissettinmi?Hayatınabiryolvermekistedinmi?Vebununnasılolacağınımerakettinmi?Vesonra,bunuhemenhemenaklından çıkarıp dikkatini başka tarafa yönelttiğin biranda, birdenbire birisiyle karşılaşman veyaokuduğunbirşeyyadagittiğinbiryerde,aklındangeçirdikleriniyakalamafırsatınıverdimi?"

Chariene,"Evet,rahibegöre,burastlantılareskisindendahasıkolmayabaşlamışlarverastlantılarmeydana geldiği zaman, bizler bunu tamamen bir şans eseri olarak algılıyoruz. Sanki hayatımızaçıklanmayan bir güç tarafından yönlendiriliyormuş gibi, onları yazgımız olarak kabul ediyoruz.Deneyimleresrarengizhislerveheyecanaşılıyorvesonuçtakendimizidahahayatdoluhissediyoruz.

"Rahip bana bu deneyimin bir an gözümüze iliştiğini ve şimdi onu anlaşır biçimde her zamankarşımızda görmeye çabaladığımızı söyledi. İnsanlar her gün biraz daha bu esrarengiz hareketleringerçekliğine, bir anlam taşıdıklarına, gündelik hayatın altında başka olaylar meydana geldiğiheinanıyorlar.BualgılamaBirinciBilgi."

Umutlayüzümebaktı,amabirşeysöylemedim.

"Anlamadınmı?"diyesordu."BirinciBilgibugezegendebizibireyolaraksaran,bizemiraskalanesrarın tekrar gözden geçirilmesidir. Henüz onları anlamadığımız halde, bu esrarengiz rastlantılarbaşımızdangeçiyorveonlarıngerçekolduklarınıbiliyoruz.Onları sezinliyoruz.Tıpkıçocukluğumuzdaolduğugibihayatındiğeryüzünükeşfetmeliyiz,sahneninarkasındakidiğeroluşumlarıöğrenmeliyiz."

Chariene bana doğru iyice eğilmiş, konuşurken elleriyle söylediklerini destekleyen hareketleryapıyordu.

-15-

"Buişegerçektenmeraksardın,değilmi?"diyesordum.

Sertsesle,"Eskidenbutürdeneyimlerihiçdilindendüşürmediğinzamanlananımsıyorum,"dedi.

Bu sözleri duyunca irkildim. Haklıydı. Hayatımın bir döneminde gerçekten bu tür rastlantılarbaşımdan geçmişti ve hatta onian psikolojik açıdan anlamaya çabalamıştım. Ama sonra, hayata bakışaçım değişmişti. Her ne sebeptense, bu tür kehanetleri fazla çocukça bulmaya ve gerçekdışı olarakgörmeyebaşlayınca,artıkonlannmeydanageldiklerinibilefarketmiyorum.

Charlene'nin gözlerinin içine baktım ve kendimi savunurcası-na, "Herhalde o günlerde ya DoğuFelsefesini veyaHıristiyanMistisizmini okuyordum. Sen bunu anımsıyorsun. Her neyse, senin BirinciBilgidediğinşeylerbirçokdefayazıldı.Şimdi farklıolanne?Esrarengizolaylannalgılanmasıkültüreldeğişimenasılyolaçacak?"

Charlenebiranmasanınüstüne,sonratekrarbanabaktı."Yanlışanlama,"dedi.Tabiibubilinçdahaöncedenendivetarifedildi.Aslında,rahipBirinciBilgininyenibirşeyolmadığınıvurguladı.Çokeskizamanlardanberi bireylerinbugizemli rastlantıları algıladıklarını söyledi.Felsefedevedindeyapılanbüyükatılımlarıngerisindebualgılamayatıyormuş.Nevarkişimdikifark,sayılardayatıyormuş.Rahibegöre,çoksayıdabireyaynıandaalgıladıktaniçin,dönüşürnmeydanageliyor."

"Bununlatamolaraknedemekistedi?"diyesordum.

"Banaelyazmalarındaburastlantılarınbilincinevaraninsanlarınyirmiyüzyılın,altıncıonyılındasayılarınınbelirginbirşekildeartacağınıyazıyormuş.,Vebuartışgelecekyüzyılınbaşlarınadeksürecek,bizlerbireyolaraközelbirseviyeyeyükseleceğiz...benbuseviyeyeeleştiriselkitleadınıveriyorum.

"Elyazmalarındakikehanetegöre,"diyedevametti. "Bizlerbirkezbueleştiriselkitleyeerişince,tüm kültür bu rastlantı deneyimlerini ciddiye almaya başlayacak.Ve kitle halinde, bu gezegende insanhayatının altında hangi gizemli oluşumların yattığını merak edeceğiz. Aynı zamanda yeterince insantarafındansoru-

-16-

lansorular,diğerilkbilgilerindebilinçlenmesorusunuortayaatacak.Çünküelyazmalarınagöre,yeterisayıdabirey,hayattanelerolupbittiğiniciddişekildesormayabaşlayınca,aradığımızyanıtlarıbulacağız.Diğerilkbilgiler...birbiriardınaaçıklanmayabaşlayacak."

Charienesustuveağzınabirlokmayemekattı.

"Diğerbilgileridekavrayınca,kültürdeğişecekmi?"diyesordum.

"Rahipbanaöylesöyledi."

Bir an onun yüzüne baktım, eleştirisel kitle fikrini düşündüm. Sonra, "M.ö. 600 yılındakvbirelyazmasınagörefazlasıylasofistike,"dedim.

"Biliyorum,"diyeyanıtverdi."Bendekendikendimeaynısoruyusordum.Fakatrahipbanagüvenceverdi. Elyazmasını tercüme eden bilim adamları belgelerin otantik olduğuna kesinlikle inanmışlar.BirincisiAramikdilindeyazıldığı için, çünküKitabıMukaddes'dekiEskiAhitlerinde çoğu aynı diideyazılmış."

"GüneyAmerika'daAramikmi?M.Ö.600'deGüneyAmerika'yanasılgelmiş?"

"Rahip,bilmiyor."

"Pekionunkilisesielyazmalarınıdestekliyormu?"

"Hayır. Hıristiyan din adamlarının çoğu büyük bir gayretle elyazmalarını ortadan yok etmeyeçalışıyorlarmış.Bundandolayıbanaadınısöylemedi.Elyazmalarıhakkındakonuşmasıbileonuniçinçoktehlikeli."

"Kilisemensuplarınınçoğununnedenelyazmalarınakarşıçıktıklarınısöyledimi?"

"Evet.Çünküonlarındinininbütünlüğünemeydanokuyormuş."

"Nasıl?"

Tamolarakbilmiyorum.Bukonuyufazlagündemegetirmedi,amadiğerbilgilerkiliseningelenekselfikirlerineuzanıyormuş.vebubirbakımadüzenitehditettiğiiçinkilisebüyüklerinirahatsızediyormuş."

—17—DokuzKehanet/F:2

"Anladım."

Charlene konuşmaya devam etti. "Rahip diyor ki, ona göre elyazmaları kilisenin ilkelerinisarsmıyormuş. Aslında, mistik ve ruhsal gerçeklerin ne anlama geldiğini açıklıyormuş. Eğer kiliseliderleri hayatı tekrar gizemli bir gerçek olarak görmeyi kabul etseler, diğer bilgilere hemengeçeceklerinekuvvetleinanıyor."

"Kaçtanebilgiolduğunusanasöyledimi?"

"Hayır,amaİkinciBilgidensözetti.Tarihinsonyıllarınındoğrubiryorumlamasıveileridebunundeğişimiaçıklayacağınısöyledi."

"Pekibukonuyuaçıkladımı?"

"Hayır.Açıklayacakvaktiyoktu.Bazıişleriolduğunuvegitmesigerektiğinisöyledi.Bugünöğledensonraevindebuluşmayakararverdik,fakatgittiğimzamanonuevdebulamadım.Tamüçsaatbekledim,yinegelmedi.Sonunda,uçağayetişmekiçinoradanayrıldım."

'Yanionunladahafazlakonuşmayafırsatbulamadınmı?"

"Evet.Onudahasonrahiçgörmedim."

"Veelyazmalarıhakkındahükümettenhiçbilgialamadın?"

"Hiç."

"Buolaynezamanoldu?"

"Aşağıyukarıbirbuçukayönce."

Birkaçdakikasessizceyemeğimiziyedik.Sonunda,Charlenebaşınıkaldırıpbaktıvesordu."Pekâlânedüşünüyorsun?"

"Bilmiyorum,"dedim."Aklımınyarısıinsanlarıngerçektendeğişebileceklerinikuşkuylakarşılıyor.Ancak diğer yansı bu şartlan ileri süren elyazmasının gerçekten varolduğu düşünmeyi şaşkınlıklakarşılıyor."

"Sanabirkopyasınıfalangösterdimi?"diyesordum.

"Hayır.Sadecenotlarımvar."

Tekrarsessizliğegömüldük.

"Biliyorsun,"dedi."Bufikirleriduyuncagerçektençokheyecanlanacağınıdüşünmüştüm,"

—18-

Onunyüzüne baktım. "Elyazmalarının söylediklerdin gerçek olduğuna inanmam için bazı kanıtlaragerekvar."

Charieneyineiçtenliklegülümsedi.

"Ne?"diyesordum.

"Bendeaynenböylesöyledim,"dedi.

"Kime,rahibemi?".

"Evet."

"Neyanıtverdi."

"Deneyiminkanıtolduğunusöyledi."

"Bununlanedemekistedi."

"Bizimdeneyimlerinelyazmalarınıngeçerliliğinikanıtladığınısöyledi.İçimizdenelerhissettiğimizi,tarihinbunoktasındahayatımızınnasılilerlediğinidoğruyansıtırsak,elyazmalarındakifikirleringerçeğiyansıttıklarınıgörürüz."Charienebiraztereddütetti."Senbunuaklayakınbuluyormusuh?"

Bir an düşündüm. Akla yakın bulmak? Herkes benim kadar huzursuz muydu, eğer öyleyse,huzursuzluğumuz basit bir bilginin sonucu muydu? Otuz yıldır biriken basit bir algılamayla birliktegerçektenhayattabildiğimizdendahafazlasıvarmıydı,başımızdandahafazladeneyimlergeçecekmiydi?

Sonunda,"Emindeğilim,sanırımbirsüredüşünmemgerek,"dedim.Lokantanınyanındakibahçeyeçıktımvehavuzabakansıranınarkasındadurdum.Sağ tarafımdahavaalanınınyanıpsönenışıklarınıvekükreyerekhavalananjetleringürültüsünüduyuyordum.

Chariene arkamdan, "Ne güzel çiçekler," dedi. Arkamı dönünce onun oturma alanını çevreleyenpetunyalara, begonyalara hayranlıkla bakarak bana doğru yürüdüğünü gördüm. Yanıma geldi durdu.Kolumu omzuna doladım. Anılar gözlerimin önünde uçuşmaya başladı. Yıllarca önce, ikimizin deVirginia,Charlottesville'deyaşadığımızsırada,geceleribirlikte,konuşarakgeçirirdik.Konuşmalarımızınçoğu akademik teoriler ve psikolojik büyüme ile ilgiliydi. İkimiz de sohbetten ve birbirimizden çok

hoşlanırdık.Fakatbirdenbireilişkimizinherzamançokplatonikolduğuaklımageldi.

-19-

Charlene,"Senitekrargördüğümenekadarsevindiğimianlatamam,"dedi.

"Biliyorum,"diyeyanıtverdim."Senigörünceeskianılarımcanlandı."

"Acabanedenbirbirimizihiçaramadık?"diyesordu.

Sorusu beni yine geçmişe götürdü.Charlene'yi son gördüğümgünü anımsadım.Arabamın yanındabanavedaediyordu.Ozamanlaryepyenifikirlerledoluydumvedoğupbüyüdüğümkenteşiddetli tacizeuğramış çocuklar üstünde çalışmaya gidiyordum. Bu tip çocukların yoğun tepkileri, tutkulanaşabileceklerinivehayatlarınıdevamettirebileceklerinibildiğimi sanıyordum.Amazaman ilerledikçe,yaklaşımım başarılı olmadı ve cehaletimi itiraf etmek zorunda kaldım. İnsanların kendilerinigeçmişlerindennasılkopardıklarıbenimiçinhâlâbilinmeyenbirdenklemdir.

Şimdi geriye dönüpbaktığımzamangeçirdiğimaltı yılın denemeyedeğer olduğunudüşünüyorum.Yine de yer değiştirme dürtüsünü hissediyorum. Fakat nereye gideceğim? Ne yapacağım? Çocukluktravmalarıhakkındakifikirlerimiberraklaştırma-yayardımettiğiiçinCnarlene'yibirkaçkezdüşünmüştümveşimdiyinehayatımagirmişti,üsteliksohbetimizeskisikadarheyecanveriyordu.

"Sanırımkendimitamamenişimekaptırmıştım,"dedim.

"Ben de öyle," diye yanıt verdi. "Gazetede bir öykü bitiyor diğeri başlıyordu. Başımı kaşıyacakvaktimyoktu.Bütündünyayıunutmuştum."

Omzunusıktım."Biliyormusun,Charlene,birlikteyaptığımızsohbetlerinnekadargüzelolduğunuunutmuştum;yinenekadarrahatanlaşıyoruz."

Gözlerinin içindeki pırıltılar sezilerimi onayladı. "Biliyorum, seninle sohbet ettiğim zaman banaenerjiveriyorsun."

Onayanıtvermeküzereyken,Charlene'ninbakışlarılokantanıngirişinetakıldı.Yüzününrengiattıvetelaşlandı.

"Ne oldu?" diye sordum ve başımı çevirip onun baktığı tarafa bakîım. Birkaç kişi aralarındakonuşarakparkyerinedoğru

-20-

yürüyordu, ortada garip bir durum yoktu. Dönüp yine Charle-ne'nin yüzüne baktım. Hâlâ telaşlı vesinirliydi.

"Neoldu?"diyeyineledim..

"Oradaarabaiannönsırasında,grigömlekliadamıgördünmü?"Dönüptekrarparkyerinebaktım.Kapıdanbaşkabirgrupçıkıyordu."Hangiadam?"

Charleneboynunuuzatıpileriyebaktı."Sanırımşimdioradayok."

Dikkatle gözlerimin içine baktı. "Diğermasalardaki insanlar çantamı çalan adamı saçları seyrek,sakallıvegrigömleklidiyetarifetmişlerdi.Sanırımonuarabaiannyanındagördüm...bizigözetliyordu."

İçime bir kuruntu düştü.Charlene'ye hemen döneceğimi söyledim ve park yerine gidip, pek fazlauzaklaşmamayaözengösterek,etrafabaktım.Charlene'nintarifettiğitiptekimsegöremedim.

Sıranın yanına yaklaşınca, Charlene bana doğru bir adım attı ve alçak sesle, "Acaba o adameiyazmalarının bir kopyasının bende olduğunu mu düşünüyor? Çantamı çalmasının sebebi bu mu?Yazmalarıgerimialmakistiyor?"

"Bilmiyorum," dedim. "Şimdi tekrar polise telefon edeceğiz ve onlara ne gördüğünü habervereceğiz.Sanırımayrıcaseninuçağındakiyolcularıdagözdengeçirmelerigerek."

İçeriyegirdikvepolisetelefonettik.Geldiklerizamanonlaraolanlarıanlattık.Yirmidakikabütünarabalarıkontrolettiler,sonradahafazlavakitharcayamayacaklarınısöylediler.Chariene'ninbirazsonrabineceğiuçağınyolcularınıgözdengeçirmeyikabulettiler.

Polisgittiktensonra,Charleneilebenhavuzunyanındayinebaşbaşakaldık.

"Benoadamıgörmedenönce,biznedensözediyorduk?"diyesordu.

"Kendimizdensözediyorduk,"diyeyanıtverdim."Charlene,nedenbukonudabeniaradın?"

-21-Yüzüme baktı. Şaşırmıştı. "Peru'da olduğum sırada ve rahip bana elyazmaları hakkında bilgi

verirken,devamlıaklımasengeldin."

"Oh,öylemi?"

"Ozamanfazlaüstündedurmadım,"diyekonuşmayadevametti."FakatVirginia'yadöndüktensonra,elyazmalarınıherdüşündüğümde,aklımasengeldin.Birkaçkez sana telefonetmeyeyeltendimamaherseferinde bir engel çıktı. Sonra, Miami'de şimdi gitmekte olduğum göreve atandım. Uçağa bindiktensonra, aktarma yaparken burada iki saat bekleyeceğimi keşfettim. Uçaktan inince rehberde telefonnumaranıbuldum.Tele-sekreterindengölegittiğiniancakacildurumlardaaranabileceğiniduyunca,seniaramamdabirsakıncaolmadığınıdüşündüm."

Bir an ne diyeceğimi bilmeden onun yüzüne baktım. Sonunda, "Kuşkusuz," diye yanıt verdim."Aradığınasevindim."

Charlenesaatinegözattı."Artıkhavaalanınadönsemiyiolacak."

"Bensenigötürürüm."

Anaterminalinönündedurdukveyolcusalonunadoğruyürüdük.Dikkatleetrafabaktım.Olağandışıbirdurumyoktu.Bizgittiğimizzaman,yolcularıuçağaalmayabaşlamışlardıvedahaöncekonuştuğumuzpolislerden biri yolcuları teker teker gözden geçiriyordu. Yanına gittiğimiz zaman, yolcuların hepsinidikkatleizlediğinivehırsızıntarifineuyankimseyigörmediğinisöyledi.

Ona teşekkürettikten sonrapolisgitti.Charlenedönüpbanagülümseyerek, "Sanırımartıkgitmemgerek,"dedi,sonrauzanıpboynumasarıldı."Al,telefonnumaralarım.Bukezbirbirimiziarayalım."

"Dinle,"dedim."Çokdikkatliolmanıistiyorum.Eğergaripbirşeylergörürsen,hemenpolisehaberver!"

"Benimiçinendişelenme.Birşeyolmaz,"dedi.

Biranbirbirimizingözlerininiçinebaktık.

"Elyazmalarıkonusundaneyapacaksın?"diyesordum.

"Bilmiyorum.Sanınm,okonudakihaberleridinleyeceğim."

—22—

Taortadankaldırırlarsa?"

Yine büyüleyici gülüşüyle yüzüme baktı. 'Takılacağını biliyordum. Sana bayılacaksın demiştim.Şimdineyapacaksın?"

Omuzlarımısilktim."Herhalde,dahafazlabilgitoplamayaçalışacağım."

"İyi.Eğerbirşeyleröğrenirsen,banadahaberver."

TekrarvedalaştıkveCharleneuzaklaştı.Oradadurupbekledim.Arkasınıdönüpbirkezdahaelsalladı, sonra koridorunucunda gözden kayboldu.Kamyona atladım, yotda benzinciyeuğrayıp sonragöledöndüm.'

Eve ulaşınca telle kaplı verandaya çıktım ve salıncaklı koltuklardan birine oturdum. Uzaktakisalkımsöğütlerin hışırtıları, ağus-tosböceklerinin cırıltılarına ve ağaç kurbağalarının araklamalarınakarışıyordu. Gölün batısında ay aiçalmış, uzun bir çizgi halinde suyun yüzüne yansıyan titrek ışıklarıoturduğumyeredoğruuzanıyordu.

Huzurdoluhoşbirakşamdı,amabenimaklımkültürdeğişimiileilgilikuşkularladoluydu.Birçokinsangibi,altmışlarınveyetmişlerinsosyalidealistakımları,hattaseksenlerinruhsalvemistikkonularıbeni de etkilemişti. Fakat gerçekten neler olduğuna hüküm vermek zordu. Ne tür yeni bir bilgi insandünyasınıdeğiştirebilirdi?Kulağafazla idealistveyapaygeliyordu.Nedeolsa, insanlarbugezegendeçok uzun zamandan beri yaşıyorlardı. Neden şimdi, birdenbire varoluşumuz hakkında bilgilerikazanacaktık, neden bu kadar geç kalmıştık? Birkaç dakika göle baktım, sonra ışıkları söndürüp kitapokumakiçinyatakodasınageçtim...

Ertesi sabah birdenbire uyandım, gördüğüm düş hâlâ tüm canlılığıyla aklımdaydı. Bir iki dakikayatakodasınıntavanınabakıp,gördüğümdüşügözleriminönündecanlandırdım.Birşeyarayarakormandailerliyordum.Genişveolağanüstügüzelbirormandı.

Araştırmalarımdaçoğukezyolumutamamenkaybedipşaş-

-23—

kınlıklaetrafımabakınarak,nereyegideceğimebirtürlükararveremiyordum.Vebuanlarda,sankinereyegitmemgerektiğiniaçıklamakiçinyaradılmış,neredengeldiğibelliolmayanbiradambirdenbirekarşımaçıkıyor, bana yolu gösteriyordu. Ormanda ne aradığımı bilmiyordum ama bu düşü gördükten sonrakendimiinanılmazderecedecanlıvekorkusuzhissettim.

Kalkıpoturdum.Penceredeniçeriyegüneş ışınınınsüzüldü-ğünügördüm.Parlakhuzmelerin içindeminicik toz zerrecikleri uçuşuyordu. Pencerenin önüne gittim ve perdeleri açtım. Pırıl pırıl bir gündü:gökyüzümavi,güneşparlaktı.Hafifçeesenrüzgârağaçlarınazlınazlısallıyordu.Gününbusaatindegölünparlakyüzündeminicikdalgalartitreşir,serinrüzgâryüzücününıslakteniniürpertirdi.

Dışarı çıktım ve suya daldım. Suyun yüzüne çıktıktan sonra, gölün ortasına kadar yüzdüm. Suyuniçinde sırtüstü yatıp aşina olduğum dağlara baktım. Göl üç dağın eteklerinin birleştiği derin vadininiçindeydi.Manzaraysaharikaydı.Dedemburayıgençliğindekeşfetmişti.

Budağlarıneteklerindeilkkezkeşfeçıktığızamanküçükbirçocukmuşveogündenbuyanaaradantam yüz yıl geçmişti. Küçük yaramaz, yaban domuzlarının, pumaların cirit attığı, dağla-nn kuzeyeteklerindeki itkel kulübelerde yaşayan Creek kızıiderili-lerinin yabanıl dünyasında büyümüştü. Ozamanlar gününbirinde, yedi tane kaynağı bulunankocaman eski ağaçlarla kaplı bumükemmel vadideyaşamaya kendi kendine söz vermiş ve sonundamuradına ermişti. Daha sonra buraya suni bir göl vekenannabirkulübeyapmışvegençtorunuylaburalardadolaşmıştı.Dedeminbuvadiyeduyduğututkuyuasla tümüyle anlayamadım, amamedeniyet yavaş yavaş buraya sokulup, daha sonra çevremizi sardığıhalde,toprağımızıeskihaliylekorumayaçalıştım.

Gölünortasından,dağınkuzeyeteklerininbirazilerisindeözelbirkayanınyükseldiğinigörüyorum.Birgünevvel,dahaöncededeminyaptığıgibi,manzaranıntadınıçıkarmakverüzgâ-

_24-

rın taşıdığı ağaçların kokularını ciğerlerime doldurmak için, o kayanıntepesine tırmanmıştım. Orada oturmuş, göle, aşağıdaki vadideki sıkağaçlıklarabakarken,sankienerjivealgılamabeynimdekibazıbloklarıyoketmiş gibi, yavaş yavaş kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. BirkaçsaatsonradaCharleneilekonuşurkenbanaelyazmalarınıanlatmıştı.

Sahile doğru yüzüpkulübenin önündeki tahta iskeleye çıktım.Bütünbu olanlara inanmak kolay değildi. Yani, ben bu ıssız tepelere çekilmişgizlenirken, hayatımın büyüsünün tamamen bozulduğunu hissederken,beklenmedik bir anda, Charlene ortaya çıkıyor ve huzursuzluğumunsebebini açıklıyordu, insanın varoluşunun gizemini açıklayacak eskiyazmalardansözediyordu.

Aynı zamanda, Charlene'nin gelişi elyazmalarında sözü edilen

rastlantınıntakendisiydi,bununbasitbirolayolmadığınıbiliyordum.Bueski belgede yazılanlar doğru olabilir miydi? Biz insanlar tümkuşkularımızaveyadsımamızarağmen,acabayavaşyavaşburastlantılarınbilincinevaraneleştiriselkitleyimioluşturuyorduk?Bizİnsanlarşimdibuolguyu anlayacak durumdaydık ve böylece, sonunda, hayatın arkasındakiamacıdaanlayabilecekmiydik?

Merakediyordum.Buyenianlayışneolacaktı?Rahibinsöylediğigibielyazmasındakidiğerbilgilerbizebunlarıaçıklayacakmıydı?

Bir karar vermek zorundaydım. Elyazmalarının sayesinde hayatımınönünde yeni bir yönün açıldığını ve yeni ilgi alanlarının doğduğunuhissediyordum. Sorun şuydu: Bundan sonra ne yapacaktık? Buradakalabilirdim veya araştırmaları ilerletecek bir yol bulabilirdim. Aklımatehlike konusu geldi. Charlene'nin evrak çantasını kim çalmıştı? Birisielyazmalarınıortadankaldırmakmıistiyordu?Bununasılöğrenebilirdim?

Uzun süre tehlike olasılıklarını düşündüm, ne var ki, sonundaiyimserliğim ağır bastı. Endişe etmemeye karar verdim. Aceleetmeyecektimveçokdikkatliolacaktım.Evdeniçerigirdim,reh-

—25—

berin sarı sayfalarında en büyük ilan veren seyahat acentesini aradım.Telefonda konuştuğum kişi Peru yolculuğumu ayarlayabileceğim söyledi.Aslında şans eseri, birisi yolculuğunu iptal etmişti. Onun yerine bengidebilirdim.UçakbiletiveLlma'dakioteirezervasyonlarıyapılmışhazırdı.Paketprogramda indirimyapabileceklerinisöylediler,şayetüçsaat içindeyolaçıkabilir-sem.

Üçsaatmi?—26—

ŞİMDİDAHAUZUNÇılgıngibi valizimi topladımveücretsiz yoldakamyonudeliler gibi sürdüğümhaldehavaalanına

geldiğimzamanbiletimialmayazarzorvakitbuldumveucuucunaPeruuçağınayetiştim.Uçağınkuyruk

bölümüneyürüyüpcamkenarındakikoltuğaoturuncayorulduğumuhissettim.

Biraz kestirmek istedim. Fakat bacaklarımı uzatıp arkama yaslanarak gözlerimi kapatınca,uyuyamayacağımıanladım.Birdenbireyolculukhakkındakarışıkduygularbeslemeyebaşladımvegerginolduğumuhissettim.Hazırlık yapmadan yola çıkmak çılgınıik değilmiydi?Peru'da nereye gidecektim?Kiminlekonuşacaktım?

Gölde duyduğum cesaret yerini hızla kuşkuya bırakıyordu.BirinciBilgi ve kültürel değişim yinegözümesaçmavegerçekdışıgörünmeyebaşlamıştı.ÜstündedüşündükçeİkinciBilgikavramınıdasaçmabuldum. Yeni tarihi görüş, bizlerin bu rastlantıları algılamamızı nasıl kurumlaştırıp toplumubilinçlendirecekti?

Arkamabiraz daha yaslanıp, derin bir nefes aldım.Belki bu yolculuğa boşuboşuna çıktım, diyedüşündüm. Bir iki gün Peru'da kalıp geri dönecektim. Belki paramı gereksiz yere israf etmiştim amabüyükbirzarargörmemiştim.

Uçakileridoğruatıldıvepisttehızlailerierneyebaşladı.Gözlerimikapattımvebüyükjetsonhızlayükselipkalınbulutlarınarasınagirincehafifçebaşımdöndü.Uçaknormalseyiryüksekli-

-27-

ğlneçıkınca, sonundabiraz rahatladımveuykuyadaldım.Otuzveyakırkdakikasonra,havaboşluğunadüşenuçağınşiddetlisarsıntısıylauyandımvetuvaletegitmeyekararverdim.

Koltukların arasındaki koridorda ilerlerken, uzun boylu yuvarlak gözlüklü bir adam pencereninyanında durmuş uçuş görevlisiyle konuşuyordu. Yan gözle bana baktı ve konuşmaya devam etti. Koyukahverengisaçlıveaşağıyukarıkırkbeşyaşlarındabiradamdı.Biranonutanıdığımızannettim,yüzüneyakındanbakıncatanıdığımbiriolmadığınakararyerdim.Yanlarındangeçerkensöylediklerininbirkısmıkulağımaçarptı.

Adam, "Neyse teşekkürler. Peru'ya sık sık gittiğiniz için belki elyazmaian hakkında bir şeylerduymuşolabileceğinizidüşündüm."Adamarkasınıdöndüveuçağınöntarafınadoğruilerledi.

Çokşaşırmıştım.Aynıeiyazmalarındanmısözediyordu?Tuvaletegirdimveneyapacağımakararvermeyeçalıştım.Aklımınyarısıduyduklarımıunutmamısöylüyordu.Belkibaşkabir şeydenveyaeskibirkitaptansözediyordu.

Yerime döndüm ve tekrar gözlerimi kapattım, küçük olayı aklımdan silmiştim.Adama neden sözettiğini sormadığımasevindim.Amakoltuğumdaotururken,göldeduyduğumheyecanıdüşündüm.Yabuadamınelindeelyazmaianhakkındabilgivarsa?0zamanneolurdu?Sormasamaslaöğrenemeyecektim.

Aklımda birkaç dakika daha ölçtüm biçtim, sonra ayağa kalktım ve uçağın ön tarafına doğruyürüdüm.Ortabölümdekoridorunyanındakikoltuktaoturuyordu.Onuntamarkasındakikoltukboştu.Geridönüp uçuş görevlisinin yanına gittim ve yerimi değiştirmek istediğimi söyledim, sonra eşyalarımıtoplayıp,adamınarkasındakikoltuğaoturdum.Birkaçdakikasonra,omzunavurdum.

"özür dilerim," dedim. "Eiyazmalarından söz ettiğinizi duydum. Bunlar Peru da bulunanlar mı?"Öncehayretle,sonraihtiyatlayüzümebaktı.Çekinerek,"Evet,onlardansözediyordum,"dedi.

KendimitanıttımvebirsüreöncePeru'dabulunanbirarka-

—28—

daşımın ayazmalarının varlığı hakkında bana bilgi verdiğini açıkladım. Adam gözle görülür şekilderahatladıvekendisiniNewYorkÜniversitesindenTarihProfesörü,WayneDobsondiyetanıttı.

Biz konuşurken, yanımda oturan beyin sinirli sinirli bize baktığını farkettim. Arkasına yaslanmışuyumayaçalışıyordu.

Profesöre,"Elyazmalannıgördünüzmü?"diyesordum.

"Birkısmını,"dedi.Yasiz?"

"Hayır,amaarkadaşımbanaBirinciBilgidensözetti."Yanımdaoturanbeypozisyonunudeğiştirdi.

Dobson ondan yana baktı. "Özür dilerim, bayım. Sizi rahatsız ettiğimizi biliyorum. Benimle yerdeğiştirirsenizrahatsızolurmusunuz?"

Bey,"Hayır,"dedi"Bunuyeğlerim."

Hepimiz ayağa kalkıp kenara çekildik ve sonra ben cam kenarındaki koltuğa geçtim. Dobson'dayanımaoturdu.

"BirinciBilgihakkındabildiklerinibanaanlat."

Bir an duraksadım ve anladıklarımı aklımda tarttım. "Sanırım Birinci Bilgi bireyin yaşamınıdeğiştirengizemliolaylarıalgılamasıdır,başkabiroluşumunhareketegeçmesinihissetmektir."

Bunlarısöylerkensaçmaladığımıhissettim.

Dobsonbenimhuzursuzluğumufarketti."OBirinciBilgihakkındanedüşünüyorsun?"diyesordu.

"Bilmiyorum,"dedim.

"Günümüzün çağdaş sağduyusu iie pek uyum sağlamıyor, değHmi? Bunların hepsini unutup yinepratikkonularıdüşünmekistemezmisin?"

Güldümveisterimdergibilerdenbaşımısalladım.

"Pekâlâ,herkesaynıeğilimigösteriyor.Amabizlerarasırahayattadahafarklıolaylarınmeydanageldiğiniçokberrakalgılarız.Amadüşünmealışkanlığımızbutürfikirleribilinmeyenolarakkabulettiğiiçin algıladıklarımızı hemen aklımızdan çıkarırız. İşte bundan dolayı İkinci Bilgi gereklidir.Algılamamızıntarihselkökeninikavrarsak,ozamandahageçerliolur."

—29—

Başımısalladım.Tekisizbirtarihçiolarakelyazmalarındakidünyasaldönüşümkehanetiningerçekolduğunainanıyormusu-nuzr

"Evet?"

Tarihçiolarak?"

"Evet!Ancaktarhedoğruaçıdanbakmakkoşuluyla."Derinbirnefesaldı."İnanbana,bunuyıllardırtarih1yanlış gözle yorumlayan ve yanlış öğreten biıi olarak söylüyorum! Eskiden sadecemedeniyetinyaptığıteknolojikaşamalarıvebuilerlemelereöna-yakolanbüyükliderleridikkatleincelerdim."

MBuyaklaşımınnesiyanlış?"

"Devamettiğisürece,yanlışolanyanıyok.Nevarki,asılönemliolantarihselevrelerdekidünyanınbakış açısıdır. O evrelerde insanlar neler hissediyorlar ve neler düşünüyorlardı bunu bilmek gerekir.Bunu anlamam çok uzun sürdü. Tarih bizlere yaşadığımız dünyada uzun bağlamda bilgiler vermekzorundadır. Tarih sadece teknolojinin evrimi değildir; düşüncenin evrimidir. Bizden önce yaşayaninsanların gerçeğini anlayarak, dünyayaneden şimdiki baktığımızgözle baktığımızı anlarız, gelecektekiilerlemelere katkımızın ne olacağını biliriz. Medeniyetin uzun gelişmesinde biz nerden geldik vebulunduğumuznoktanedir,bunubelirleyebilirizveböylecenereyegittiğimizideanlarız."

Bir an sustu ve sonra ekledi. "İkinci Bilginin etkisi aynen bu tür tarihsel görüşü sağlamaktır, enazındanBatı düşüncesinin görüş açısından.Yazmalardaki kehanetin uzun bağlamda yer alacağından vebunlarınsadeceaklayakınolmaklakalmayıp,aynızamandakaçınılmazolduklarındansözediyor."

Dobson'a bilgilerden kaç tanesini gördüğünü sordum, yalnızca ilk ikisini gördüğünü söyledi.Elyazmaları hakkında söylentiler kulağına gelince, üç hafta önce fırlayıp Peru'ya gitmiş ve onlarıbulmuştu.

"Peru'ya ayak basınca," diye anlatmaya devam etti. "Elyaz-malannın varlığını teyid eden birkaçkişiyletanıştım,amahepsibukonudakonuşmayaölesiyekorkuyorlardı.Hükümetinbiraz

—30-

çılgıngibidavrandığınıveyazmalarınkopyalarınıelegeçirenleriveyabilgilerietrafayayanlarışiddetlifizikselcezalaraçarptırmaklatehditediyormuş."

Bakışları ciddileşti. "Bu beni ürküttü. Fakat daha sonra oteldeki garson, elyazmalannı dilindendüşürmeyenbirrahiptanıdığınısöyledi.Çağlaröncesiyapılanbusanateserininhükümettarafındanyokedilmekistenmesinekarşı rahibinmücadeleettiğinigarsonsöyledi.Dayanamadımvezamanınınçoğunuevindegeçirenrahibigörmeyegittim."

Herhaldeçokşaşırmışolmalıydım,çünküDobson,"Neoldu?"diyesordu.

"Bana elyazmalarından söz eden arkadaşım da bildiklerini rahipten öğrenmiş. Ona isminisöylememiş, amaBirinciBilgihakkındaonunlakonuşmuş.Onunla tekrarbuluşmaküzere sözleş-mişleramarahiprandevusunagelmemiş."

Dobson,"Benimsözünüettiğimadamolmalı.Çünkübendeonubulamadım.Evininkapısıkilitliveterkedilmişgibiydi,"dedi.

"Onuhiçgörmedinmi?"

"Hayır,amaetrafabirgözatmayakararverdim.Arkataraftakapısıaçıkdepogibigibiyervardı.

Her nedense içeri girip araştırmaya karar verdim. Çöplük gibi şeylerin arkasında, duvarda, çivileriyerindenoynamıştahtakaplamanınaltında.BirinciveikinciBilgilerintercümelerinibuldum."

Bilgiçbilgiçyüzümebaktı.

"Onlarıöylesinebuldunuzmu?"diyesordum.

"Evet."

"Şimdibilgileryanınızdamı?"

Olumsuzcabaşınısalladı."Hayır.Onlarınüstündeçokdikkatliincelemeyapmakistiyorum,şimdilikbirmeslektaşımabıraktım."

"BanaİkinciBilgininözetiniverebilirmisiniz?"

Uzun bir sessizlik oldu. Sonra Dobson gülümseyip başını salladı. "Sanırım bizim buradabulunmamızınsebebibuzaten."

"İkinciBilgibizimşimdikialgılamalarımızıuzuntarihibirpers-

31—

pektifeyerleştirir.Nedeolsa,bindokuzyüzlüyıllarsonaerince,sadeceyirminciyılsonaermeklekalmıyor, aynı zamanda bin yıllık tarihi süreç de sona eriyor. İkinci bin yıllık döneme girmeküzereyiz, biz Batılılar nerede olduğumuzu, bundan sonra nelerin meydana geleceğini anlamadanönce,geçipgidenbinyıllıksüreçiçindegerçektennelerolduğunuanlamalıyız."

"Elyazmasıbukonudanesöylüyor?"-

"İkincibinyıllıkdönemegirerken-yanişimdi-tümtarihisürecibirbütünolarakgörebileceğizve Çağdaş Dönem adını verdiğimiz, bu bin yılın son yansında gelişen özgün ön çalışmayıtanımlayabileceğiz. Bugün bizim algıladığımız karşılaşmalar bu ön çalışmanın uyanışını temsiletmektedir."

"Önçalışmanedir?"diyesordum.

Banamuzipçebakıpgüldü."Binyıllıksürecitekraryaşamayahazırmısın?"

Tabii,anlatbakalım."

"Bunu ben sana anlatamam. Daha önce söylediğimi anımsa bakalım: Tarihi anlamak için,günlük dünya görüşünün nasıl geliştiğini kavraman gerekir, senden önce yaşayan insanlarıngerçekçiliği ile nasıl yaratılmıştır? Olaylara çağdaş bakış açısının evrimi bin yıl sürdü ve bugünneredeolduğunugerçektenanlamakiçin,1000yılgeriyedönmelisin,sonrabubinyıllıksüreçiçinde,sankigerçektenbirömürboyuyaşamışsıngibideneylmselolarakilerlemelisin."%

"Bununasılyapacağım?'1

"Bensanayolgösteririm."

Bir an tereddüt ettim. Uçağın camından çok aşağılardaki arazi şekillerine baktım. Zamandeğişmeyebaşlamıştıbile.

Sonunda,"Pekideneyeceğim,"dedim.

"Pekâlâ," diye yanıt verdi. "Şimdi, bin yılında Ortaçağ adını verdiğimiz evrede yaşadığınıdüşün. Anlaman gereken tik şey bu zamanın gerçeğinin Hıristiyan Kilisesinin güçlü din adamlantarafından tanımlamasıdır.Bulunduklarıpozisyonlardandolayı,buadamlar toplumundüşüncelerinibüyükölçüdeetkileyebiliyoriar-

—32-

di.Dinadamlarının tanımladıklarıgerçekdünya ise,herşeyinüstündeydi, ruhsalvemistikti (Spritüel).OnlarınyarattığıgerçekteTanrı'nıninsanlıkiçinyaptığıplanlaryaşamınmerkeziydi.

"Şimdi şunugözününönünegetir,"diyedevametti. "Şimdibabanın sınıfındayer aldığınıdüşün...Köylüveyaaristokratveömrününsonunadekbusınıftandiğersınıfaatlayamayacağınıbiliyorsun.Fakathangisınıftanolursanolveyayaptığınözgünişneolursaolsun,kısasüresonrasosyalpozisyonun,dinadamlarınıntanımladıklanhayatınruhsalvemistikgerçeğiyanındaikinciplandakaldığınıanlarsın.

"Yaşamın ruhsal bir sınav olduğunu keşfedersin. Din adamlarının açıklamalanna göre, Tanrı'nınetrafıKozmosileçevrilikendievrenininmerkezineinsanlarıyerleştirmesinintekamacı:Selameteermekveya kaybetrjıek. Ve bu sınavda birbirine zıt iki gücün; Tanrı'nın gücü veya Şeytanın gizli baştançıkarıcıltğıarasındadoğrubirseçimyapmangerekir.

"Ne var ki, bu sınavla yalnızca senin yüz yüze gelmediğini anlamalısın," dedi ve devam etti."Aslında,senzavallıbireyolarakbukonudastatünübelirleyecekyetenektedeğilsin.Budinadamlarınınuzmanlıkalanınagirer.Attığınheradımı izlerlerveKutsalKitabh tefsiredipTanrı'nın tarafındamısınyoksaŞeytantarafındanbaştanmıçıkarıldınbunutayinederler.Eğeronlarıntalimatlarınıizlersen,öbürdünyadacennetegideceğinedairgüvenceverirler.Ancakeğeronlarınçizdiğiyoldansapacakolursan...afa-rozedilir,lanetlenirsin."

Dobson dikkatle yüzüme baktı. "Elyazmasında Ortaçağ dünyasının her yönünün farklı dünyasalterimlerle açıklanmasının anlaşılması gerektiği belirtilmekte.Yaşamın bütün olguları rastlantısalgökgürültüsüveyadepremdentutundaürününbereketliolmasından,sevilenkişininölümünekadarherşeyyaTanrı'nınarzusuveyaŞeytanınkötülüğüolaraktanımlanmıştır.Jeolojikgüçlerveyabahçedüzenlemesanatıveyahastalıklardiyekavramlaryoktu.Bunlardahasonragelmiştir.Şimdilik,senkayıtsızşartsızdin adamlarına inanıyorsun; olduğu gibi kabul ettiğin dünya sadece ruhsal ve mistik anlamdaçalışmaktadır.

—33—DokuzKehanet/F:3

Konuşmasınıkestiveyüzümebaktı."Oradamısın?"

"Evet,gerçeğigörüyorum."

"Pekâlâ,şimdigerçeğinyavaşyavaşçökmeyebaşladığınıdüşle."

"Nedemekistiyorsun?"

"Ortaçağın dünya görüşü, senin dünya görüşün on dördüncü ve on beşinci yüzyıllarda çökmeyebaşladı. * Birincisi, din adamlarının arasında bazı yolsuzluklar başladı: Örneğin, gizlice sadakatyeminlerini bozmak veya Kutsal Kitabın kurallarını bozan hükümet üyelerini görmemezlikten geliponlardanrüşvetalmakgibi.

"Buyolsuzluklarseniendişelendirmeyebaşladı,çünkübudinadamlarıseninleTanrıarasındakitekbağolduklarınıiddiaediyorlardı.ŞunuaklındançıkarmakiKutsalKitabısadeceonlaryorumluyorduveseninselametininbiricikhakemlerionlardı.

"Birdenbirekendiniayaklanmanınortasındabuldun.MartinLuther'in liderliğindebirgrupPapalıkHıristiyanlığından tamamenkopmaçağrısındabulundu.Din adamlarınınyozlaştığını söylüyorlarvedinadamlarının insanlarındüşüncelerineegemenolmalarına .sonverilmesini istiyorlardı. İnsanlarınKutsalKrtabt kişisel görüşlerine göre yorumlayabilecekleri ve istediği şekilde kabul edebilecekleri Tanrı ilearalarındahiçbiraracınınbulunmamasınıtemelalanyenikiliselerkuruldu.

"Sen şaşkınlık içinde bakarken, ayaklanma başarıya ulaştı. Din adamları yenildiler. Yüzyıllardırgerçeği tanımlayanbuadamlar, şimdi seningözündendüşmeyebaşladılar.Sonuçta, tümdünyadaortayayenibirsoruçıktı.Evrenindoğasıveinsanlığınamacınıntemelindeyatan,dinadamlarınıntanımlamalarıaçıkbirfiklrbirliğisayesindeçöküyordu.SeninveBatıkültüründekidiğerinsanlarınönündekuşkulubirufukaçılıyordu.

"Ne de olsa, yaşantında sana gerçeği tanımlayan bir otoritenin varlığına alışmıştın, artık senidışardanyönlendirenkimseyoktu.Buyüzdenaklınkarmakarışıkvekendinikaybolmuşgibihissediyorsunvekendikendinesoruyorsun:Eğerdinadamlarının

34—

gerçeğitanımlamalarıveinsanınvaroluşnedeniyanlışsa,doğrune?"

Biransustu."Buçöküşünogününinsanlarınınüstündebıraktığıgüçlüetkiyigörüyormusun?"

"Sanırımaşırıhuzursuzlukgibibirşey,"dedim.

"En azından bu," diye yanıt verdi. "Korkunç bir ayaklanma oldu.Her yerde eski dünya görüşünemeydan okunuyordu. Aslında, 1600'lerde astronomlar din adamlarının iddia ettikleri gibi güneşin veyıldızların dünyanın çevresinde dönmediklerini kuşku götürmez bir biçimde kanıtlamışlardı. Dünyakendisigibimilyarlarcayıldızıiçerengalaksininiçindeküçükbirgüneşinetrafındadönüyordu."

Banadoğrueğildi."Buçokönemli.İnsanlıkTanrı'nınevreninmerkezindekiyeriniyitirmişti.Bununyaptığı etkiyi anlayabiliyormusun? Şimdi, havaya baktığın zaman veya bitkilerin büyümesini izlediğinzamanveyabirininaniölümünde,telaşlaşaşkınadönersin.Geçmişte,böyleolaylarınsorumluluğunuyaTan-rı'ya veya Şeytan'a yüklemişslndir. Fakat Ortaçağ görüşü yıkılınca, bu kesin tanımlama da onunlabirlikte yıkıldı. Mutlak doğru olarak kabul ettiğin her şeye şimdi yeni bir tanımlama gerekiyordu.ÖzellikleTanrı'nındoğasıileseninTanrıileolanilişkineyenibirtanımlamagerekiyordu.

"İştebufarkmdalıkla,"diyedevametti."ÇağdaşDönembaşladı.Demokratikruhgelişiyor,Papalık

ve Krallık yönetimine karşı kitlesel güvensizlik artıyordu. Evrenin Kutsal Kitabın inançlarına veyaspekülasyonlarınagöreyapılan tanımlarıartıkotomatikmankabuledilmiyordu.Kesinliğinkaybomasınarağmen, din adamlarının yaptığı gibi kendi gerçeğimizin bazı yeni gruplarca kontrol edilme tehlikesinigözealamadık.Eğeroradaolsaydınbilimiçinyeniyaratılankurallarasenindekatkınolurdu."

"Ne?"

Güldü- "O günün düşünürlerinin yaptığı gibi, uçsuz bucaksız tanımlanmamış evrene bakıp, yenidünyamızısistematikbirşekildekeşfetmeyiöngörenyenibirkamuoyuoluşmasınıngereğini

-35-

düşünürdün.Vegerçeğinbuyeniyollakeşfedilmesinebilimselmetot İsmiverirdinki,buevreninnasılişlediğini sınamaktansonrabazı sonuçlaraulaşmaktan,vebusonuçlarıbaşkalarınınonayınasunmaktanbaşkabirşeydeğildi.

"Sonra, "diyedevametti. "Sonrabuyeni evreneyollayacağınkâşiflerihazırlardın,hepsininelinebilimselmetodunsilahlarınıverirdinveböyleceonlar tarihimisyonlarınıyüklenirlerdi:Buyerikeşfet,nasılçalıştığınıbulveşayetoradayaşarsaknelerlekarşılaşırız?

TanrYnın egemen olduğu evrendeki kesinliği yitirdiğini ve bundan dolayı da senin de Tanrı'nındoğasmdaki kesinliğini yitirdiğini biliyorsun. Fakat elinde bir yöntemin var, eğer bir kamuoyuoluşturursan, etrafındaki her şeyin doğasını kolayca keşfedersin. Buna Tanrı da dahil, insanlığın bugezegendeki varoluşunun amacı da dahil her şeyi keşfedebilirsin. Böylece bu kâşifleri senin gerçekdurumununneolduğunuaraştırmayayollarvebuluşlarınıraporetmeleriniistersin."

Sözlerinearaveripyüzümebaktı.

"Elyazmalarıbunoktadaşöylediyor."İşteşimdiuyanıyorsunuzveönçalışmalarbaşlıyor.Kâşifleribizim varoluşumuz hakkında tam bir açıklama bulup geri getirmeleri için keşfe yollamıştık. Evreninkarmaşalığıyüzündenkâşiflerimizhemengeridönemediler."

"Önçalışmaneydi?"

"Kendiniyineozamansürecininiçinekoyma,"diyeyanıtverdi."BilimselyöntemTanrı'nınyenibiraçıklamasınıveinsanlığınbugezegendekiamacınınnedeninibizegerigetiremedi.KesinliğinveanlamınortadankalkmasıBatıkültürünüderindenetkiledi.Sorularımızınyanıtınıbulanakadarbaşkabir şeyleryapmak zorundaydık. Zamanla çokmantıksal görünen bir çözüm yolu bulduk. Birbirimize bakıp şöylededik: "Pekâlâ, kâşiflerimiz henüz bizim gerçek ruhsal durumumuzu açıklayacak bilgilerle geridönmediler,öyleseonlarıbeklerkennedenyenidünyamızaiyiceyerleşmiyoruz?Kendiçıkarlarımıziçinbuyenidünyayıyeterince

-36

yönetmeyiöğrendiğimizkesin,öyleysebuaradadünyadatekgüvencemizolan,yaşamstandartımızınedençalışarakyükseltmeyelim?"

Bana bakıp sırıttı. "Ve bizde aynen öyle yaptık.Dört yüz yıl önce!Olayları kendi elimize alarak

kaybolmaduygusunusilkinipüstümüzdenattık.Dünyayıfethedipkaynaklarınıkendiyararımıziçineniyişekildenasılkullanırızsorusunaodaklandık.Şimdibinyılınsonunayaklaştıkveneolduğunugörebiliyormuyuz? Odaklandığımız nokta bir süre sonra ön çalışma haline dönüştü. Yeni dünyasal güvenceleryaratmak için kendimizi tamamenkaybettik.Yitirdiğimiz ruhsal vemistik güvencenin yerine, ekonomikgüvenceyi koyduk.Nedenyaşadığımız, ruhsal vemistik açıdan aslındaneler olupbittiği sorusu, yavaşyavaşbirkenaraitildivesonundahepsitopyekünortadankalktı."

Dikkatle gözlerimin içine baktı ve şöyle dedi. "Hayatta kalabilmek ve daha rahat yaşamak isteğigittikçe büyüdü ve yaşamak için başlıbaştna bir amaç oldu. Ve biz zamanla, metodik bir şekilde asılsorumuzuunuttuk...Hâlâhayattanedenkaldığımızıunuttuk."

Uçağın camından, çok aşağılardaki, büyük kenti gördüm.Uçuş rotasına göre, Florida'nınOrlandakentinin üstünden geçtiğimizi tahmin ettim. Planlı ve düzenli gruplar halindeki sokakları ve caddeleribelirleyen geometrik çizgilerden, insanların neler yapabilecekleri beni şaşırttı.Dobson'a baktım.Uyurgibi gözlerini kapatmıştı. Bana bir saate yakın İkinci Bilgiyi anlatmıştı, sonra öğle yemeği servisibaşladı.Yemeksonaerdiktensonra,onaCharlene'denvenedenPeru'yagitmeyekararverdiğimdensözettim.Dahasonra,camdanbulutkümelerinebakıponunsöylediklerinidüşündüm.

Uykulu gözlerle bana bakıp birdenbire, "Evet ne düşünüyorsun?" dîye sordu. "İkinci Bilgiyikavradınmı?"

"Emindeğilim."

Başıyladiğeryolcularıişaretetti."İnsandünyasıhakkındaki

—37—

görüşlerinde biraz daha berraklık hissediyor musun? Herkesin ne kadar ön çalışma yaptığını görüyormusun?Bugörüş açısı bir çok şeyi açıklar.Tanıdığın insanlardankaç tanesi işlerine tutkuyla bağlıdır,çalışmalarına ara veremedikleri için kaç tanesi stres ile ilgili hastalıkların esiri olmuşlardır.Çalışmalarına ara veremezler, çünkü kendilerini ancak bu şekilde oyalarlar, yaşamı sadece pratikönemine indirgerler. Ve neden yaşadiklarına emin olmadıklarını anımsamaktan kaçındıkları için böyledavranırlar.

"İkinciBilgitarihizamanaaitbilincimizigenişletir,"diyeilaveetti."Bizekültürelgözleminnasılyapılacağını sadecekendi yaşadığımız zamanınbakış açısındandeğil, aynı zamandabinyıllık zamanınbakışaçısındanöğretir.Bizimönçalışmalarımızıaçığaçıkarırveböylecebiziyükseltir.Buuzuntarihiazönce denedin. Şimdi daha uzun bir süreçte yaşıyorsun. Şimdi insan dünyasına bakınca, saplantıları,ekonomikilerlemedekiyoğunönçalışmalarıdahanetgörebileceksin."

"Pekibununnesakıncasıvar?"'diyekarşıkoydum."Batımedeniyetinibuçalışmalaryüceltmiştir."

Yüksek sesle güldü. "Şüphesiz, sen haklısın. Hiç kimse bunun yanlış olduğunu iddia etmiyor.Aslında, elyazmasında ön çalışmanın gelişme için gerekli olduğu, insan evriminin bir safhası olduğubelirtiliyor.Şimdi,dünyayayerleşmek içinyeterincezamanharcadık.Artıkönçalışmadanuyanıpesassorumuzu tekrar ele almalıyız. Bu gezegendeki yaşamın arkasında ne var? Biz gerçekten nedenburadayız?"

Uzunuzunonunyüzünebaktım,sonrasordum."Sencediğerilkbilgilerbuamacıaçıklıyormu?"

Dobson başını yana eğdi. "Sanırım araştırmaya değer, inşallah biz aradıklarımızı bulana kadarelyazmalarınıortadanyoketmezler."

"PeruHükümetiböylesinedeğerliveönemlitarihisanateseriniortadankaldırmayacesaretedebilirmi?"diyesordum.

"Bunugizliceyaparlar,"diyeyanıt,verdi."Çünküresmimakamlarelyazmalarınınvarlığınıresmenaçıklamadılar."

—38-

"Bencebilimdünyasıayaklanmah."

Çekingen bir ifadeyle yüzüme baktı. "Ayaklandık. Peru'ya gitmemin sebebi bu. Elyazmalarınınorijinallerinin kamuya açıklanmasını talep eden, on tane önemli bilim adamını temsil ediyorum. PeruHükümetinin içindeki ilgili bölüm başkanlarına geleceğimi bildiren birer mektup yazdım ve benimleişbirliğiyapmalarınıistedim."

"Anladım.Nasılyanıtvereceklerinimerakediyorum."

"Herhaldeyalanlayacaklar,Fakathiçolmazsaresmibirbaşlangıçoldu,"

Dobson baş.nı çevirdi. Ben de tekrar camdan dışarı bakıp derin düşüncelere daldım. Aşağıyabakarken, birdenbire içinde bulunduğumuz uçağın teknolojisinin dört yüz yıllık birikimi kapsadığınıdüşündüm. Yeryüzünde bulduğumuz kaynaklan büyük bir beceriyle kullanmayı öğrenmiştik. Acaba, buuçağınmeydana gelmesi için ürünleri ve kavramları yaratmak için kaş kişi, kaç nesil uğraşmıştır? Vekimbilirkaçkişiyaşamlarıboyuncabirminiciknoktaya,birküçükadıma,başlarınıkaldırmadanbuönçalışmayakendileriniodaklamalardır?

Birdenbire,oanda,Dobsoniletartıştığımıztarihizamandilimibütünüylebilincimeyerleşti.Sankibenimkendihayatöyküm-müşgibibinyıllık süreyi tümberraklığı ilegörmeyebaşladım.BinyılönceTann'nınve insanın ruhsallığınınaçıkça tanımlandığıbirdünyadayaşıyorduk,Sonraodünyayıyitirdik,dahadoğrusu,buöykününsonununburadabitmediğinekararverdik.Bunagöre,gerçekdoğruyukeşfedipbizegerigetirmeleriiçinkâşifleriortayasaldık,onlargeridönmeyegecikincebizleryeniönçalışmalaradaldık,dünyayayerleşip,kendimiziolabildiğincerahatettirmek,dünyasalamaçfanmızdanbirioldu.

Veyerleştik.Maden cevherlerinin eritilip türlü biçimlere sokulup çeşitli aletler yapabileceğimizikeşfettik.Güçkaynaklarıicatettik.Öncebuharı,sonragazıveelektrikilefizyonubulduk.Sistemlitarımvekütleselüretimsayesindeşimdibüyükmağazaları

-39-dolduranmallarıvegenişçaptakidağıtımağlarınıkumandaedebiliyoruz.

Bizi ilerlemeye iten güç, erişmek istediği gerçeği beklerken, bireyin kendi güvenliğini sağlama

arzusudur.Kendimizveçocuklarımıziçinçokdaharahatvezevklibiryaşamyaratmayakararverdikvebizim dört yüz yıllık ön çalışmamız sayesinde yaşamın bütün rahatlıklarını üretebileceğimiz bir insandünyası yarattı. Daha fazla rahata kavuşabilmek için doğayı fethetme hırs ve tutkumuz gezegenimizindoğalsisteminikirlettiveçöküntününeşiğinegetirdi.Artıkböyledevamedemeyiz.

Dobsonhaklıydı.İkinciBilgiyenifarkındalığımızıkaçınılmazkıldı.Kültürelamacımızınzirvesineerişmek üzereyiz. Kollektif neyi yapmaya karar verdiysek yapıp başardık ve bütün bunlar olurken, önçalışmalarımızçatlamayabaşladı.Şimdibaşkabiruyanışageçiyoruz.BinyıllıkdevreninsonunagelirkenÇağdaş Devrin momentinin yavaşladığını adeta görebiliyorum. Dört yüz yıllık saplantı tamamlandı.Materyalgüvenceninolanaklarınıyarattık,şimdibunedenyaptığımızınsebebinibulmayahazırız.

. Etrafımdaki yolcuların yüzünde ön çalışmaların izlerini görebiliyordum, hem ayrıca bazılarınınyüzlerindeki farkındalıkhafifçegözeçarpıyordu.Acabaaralarındankaç tanesi,karşılaşmaların farkınavardı?

I

Uçakönedoğruyükseldivesonra inişegeçti.UçuşgörevlilerikısasüresonraLimaHavaalanınaineceğimiziduyurdular.

Dobson'akalacağımotelinadınıverdimveonanerdekalacağınısordum.Odabanakalacağıotelinadınıverdivebenimotelimdenbirkaçmiluzaktaolduğunusöyledi.

"Planınnedir?"diyesordum.

"Ben de bunu düşünüyordum," diye yanıt verdi. "İlk iş, sanırım,AmerikanBüyükelçiliğine gidipburayanedengeldiğimiaçıklayacağım.Kayıtlaragirsinler."

"İyifikir."

-40—

"Ondansonra,olduğuncaçokPerulubilimadamlarıylagörüşmekistiyorum.LimaÜniversitesindekibilim adamları elyaz-malarından haberleri olmadığını daha önce bana söylemişlerdi. Fakat çeşitliharabelerdeçalışanbilimadamlarıvar,belkionlarınaralarındankonuşmayahevesliolanbiriçıkar.Yasenneyapacaksın?Senjnplanlarınnedir?"

"Benimplanımyok,"diyeyanıtverdim."Peşinetakılmamdabirsakıncavarmı?"

"Hayıryok.Bendezatenteklifedecektim."

Uçakhavaalanına indiktensonra,valizlerimizialdıkvedahasonraDobson'unotelindebuluşmayakararverdik.Terminaldendışarıçıktımvealacakaranlıktabirtaksiçağırdım.Havakuru,rüzgârsertti.

Bindiğim taksi hareket ederken, başka bir taksi hızla arkamızdan yanaştı ve sonra trafiğe karışıpbirazgeridekaldı.Peşimizdenbizimgittiğimizyoluizliyordu.Arkakoltuktatekbaşınabirininoturduğunugördüm. Bir anda içimi korku kapladı. İngilizce konuşan şoföre, hemen otele gitmemesini, bir sürecivardadolaşmasını,birazetrafıgörmekistediğimisöyledim.Başınısallayarakbuisteğimiyerinegetirdi.Taksipeşimizibırakmıyordu.Bununanlamıneydi?

Otelinönünegelince,şoförearabadaninmemesinisöyledim,sonraoturduğumyerinkapısınıaçtımve taksininparasınıödergibiyaptım.Bizi izleyenaraba, biraz ilerdekaldırımayanaştı ve içindenbiradamindi,ağıradımlarlaotelingirişinedoğruyürüdü.

Bentekrartaksiyeatladım,kapıyıkapatıpşoförehareketetmesinisöyledim.Bizhızlauzaklaşırken,adam sokağın ortasında kaldı ve gözden kaybolana dek arkamızdan baktı. Dikiz aynasından şoförünyüzünü gördüm. Garip bir ifadeyle dikkatle bana bakıyordu. "Özür dilerim," dedim. "Ama oteldeğiştirmeyekararverdim."ZorakigülümsedimvesonraDobson'unotelininadınıverdimamaaklımınyarısıdoğrucahavaalanınagidipilkuçaklaAmerika'yadönmemisöylüyordu.

-41—Oteleulaşmadanyarımblokönceşoföretaksiyikenaraçekmesinisöyledim."Buradabekle,"dedim.

"Şimdidöneceğim."

Sokaklar kalabalıktı, çoğu Peruluydu. Fakat ara sıra yanımdan Amerikalılar ve Avrupalılargeçiyordu. Turistleri görünce kendimi biraz güvencede hissettim. Otele kırk elli metre kala durdum.Ortada bir terslik vardı.Birdenbire, ben etrafıma bakarken, silah sesleri duyuldu ve insanlar çığlıklaratmayabaşladılar.Önümdekikalabalıkkendileriniyerlereatınca,benkaldırımınortasındakaldım.İleriyebakıncaDobson'unkorkuylagözleriniaçmışpanik içindebanadoğrukoştuğunugördüm.Arkasındandabirilerionukovalıyordu.BirisisilahınıhavayaateşlediveDob-son'adurmasınıemretti.

Birazdahayaklaşınca,Dobsongözlerinikısıpbaktı,sonrabenitanıdı."Kaç!"diyeseslendi.'Tanrıaşkınakaç!"Geridöndümvekorkuiçindeyandakiçıkmazsokağadaldım.İlerdediktahtalardanoluşanyüksek bir parmaklık yolumu engelliyordu.Oraya yaklaşınca, olabildiğince havaya sıçradım, ellerimletahtanın üst kısmına yapıştımve sağ bacağımı üstündenöbür tarafa salladım.Sol bacağımı çekip tahtaperdenin öbür tarafına atladım. Dönüp çıkmaz sokağa baktım. Dobson ümitsizce koşuyordu. Birkaç eldahasilahsesiduyuldu.Dobsonsendelediveyeredüştü.

Çöpyığınlarının,kartonkutularınüstündenatlayarak,nereyegittiğimibilmedenkoşuyordum.Biranarkamda ayak sesleri duyduğumu zannettim, ama başımı çevirip bakmaya cesaret edemedim. İlerdeçıkmazsokakdiğerbirsokağaaçılıyordu.Orasıkalabalıktıveinsanlarsakinsakinyürüyorlardı.Hemenosokağa sapınca, başımı çevirip arkama bakmaya cesaret ettim. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibiçarpıyordu.Arkamdakimseyoktu.Kalabalığınarasınakarışmakiçinhızlıadımlarlakaldırımdayürüdüm.Kendikendimesordum.Dobsonnedenkaçıyordu?Ölmüşmüydü?

Arkamda sol omzumun üstünden birisi yüksek sesle, "Bir dakika," diye fısıldadı. Koşmayayeltendimamauzanıpkolumdan

-42

yakaladı."Lütfenbirdakika,"diyeyineledi."Neolduğunugördüm.Sizeyardımetmeyeçalışıyorum."

Korkudantitreyerek,"Senkimsin?"diyesordum.

"AdımWilsonJames,"dedi."Dahasonraaçıklarım.Şimdihemenburadangitmeliyiz."

Sesinintonuvedavranışındakibirşeyduyduğumpaniğiyatıştırdı.Onuizlemeyekararverdim.Bir

süreyürüdüktensonraderieşyalarsatanbirdükkânagirdik.Tezgâhtaduranadamabaşıylaişaretettivebeniarkataraftaküfkokulubirodayasoktu.Kapıyıkapattıveperdeleriindirdi.

Altmış yaşlarında vardı, ama daha genç görünüyordu. Gözlerinin içi ışıl ısıldı. Teni koyukahverengi, saçları ise siyahtı. Peruluya benziyordu, ama İngilizceyi aşağı yukarı Amerikalı gibikonuşuyordu.Parlakmavibirtişörtilekotpantolongiymişti.

"Birsüreburadaemniyettesin,"dedi."Seniniyekovalıyorlardı?"

Yanıtvermedim.

"Burayaelyazmalarıiçingeldin,değilmi?"diyesordu.

"Neredenbiliyorsun?"

"Sanırımseninlebirlikteolanadamdaaynısebepleburadaydı,değilmi?"

"Evet.AdıDobson.İkikişiolduğumuzunerdenbiliyorsunuz?"

"Çıkmazsokağabakanbirodamvar.Onlarsizikovalarlarkenpenceredenbakıyordum."

Neyanıtalacağımdankorkarak,"Dobson'uvurdularmı?"diyesordum.

"Bilmiyorum," dedi. "Bir şey söyleyemem.Ama senin kaçtığını görünce,merdivenlerden koşarakaşağıyainipönünükesmekistedim.Belkisanayardımedebilirim,diyedüşündüm."

"Niçin?"

Bir an sanki soruma nasıl yanıt vereceğini bilemiyormuş gibi kararsızca yüzüme baktı. Sonrayüzündekiifadeyumuşadı."Bu-

-43-

nusenanlamazsın,fakatpencereninönündedururkenaklımaeskibirarkadaşımgeldi.Şimdihayattadeğil.İnsanların ayazmalarınınvarlığınıbilmelerini istediği içinöldü.Çıkmaz sokaktaolanları görünce, sanayardımetmemgerektiğinidüşündüm."

Haklıydı.Anlamamıştım.Nevarki,banadoğruyusöylediğinihissediyordum.Onabirsorusormaküzereykentekrarkonuşmayabaşladı.

"Bukonuyudahasonrakonuşuruz,"dedi."Sanırım,şimdidahaeminbiryeregitmeliyiz."

"Birdakika,VVilson,"dedim."HemenAmerika'yadönmekistiyorum.Bununasılyapabilirim.'1

"BanaWil de. Şimdilik, havaalanından uzak dur derim. Eğer hâlâ seni arıyorlarsa orayı kontrolaltında tutuyorlardır. Kentin dışında yaşayan birkaç tane arkadaşım var. Onlar seni saklar. Ülkedençıkabilmeniçinbaşkayollardavar.İstediğiniseçebilirsin.Hazırolduğunzamandostlarımsananereyegideceğinigösterirler."

Odanınkapısını açtı,dükkânın içini, ardındandadışarıyaçıkıp sokağıkontroletti.Geridönünce,eliyleonuizlememibelirtenbirişaretyaptı.YolunaşağısındaduranVVil'inişaretettiğimavicipedoğru

yürüdük. Cipe binerken, arka koltukta özenle paketlenmiş yiyecekler, çadırlar ve el çantaları gördüm,sankiuzunbiryolculukiçinhazırlanmıştı.

Konuşmadanyolaldık.Önkoltuktaarkamayaslanıpdüşünmeyeçalıştım.Korkudanmidemesancıgirdi. Böyle bir durumla karşılaşmayı asla ummuyordum.Ya tutuklanıp Peru hapishanesine atılsaydımveyahemenoracıktaöldürülseydim?Durumumugözdengeçirmeliydim.Giysilerimyoktu,amaparamvekredikartlarımvardıvehernedenseVVil'egüveniyordum.

Wil birdenbire, "Senve -adı,Dobsonmuydu?- ne yaptınız da o insanlar sizi kovalıyordu?" diyesordu.

"Bildiğimkadarıylahiçbirşeyyapmadık,"diyeyanıtverdim."Dobsonileuçaktatanıştım.Tarihçiveburayaresmigörevle

—44—

elyazmalarınıaraştırmayageliyordu.Birgrupbilimadamınıtemsilediyordu"

Wllşaşırmıştı."Onungeleceğindenhükümetinhaberivarmıydı?"

"Evet, bazı hükümet üyelerine mektup yazıp işbirliğî yapmalarını istemişti. Onu tutuklamayaçalıştıklarınainanamıyorum;kopyalaryanındabiledeğildi."

"Elyazmalarınınkopyalanondamı?"

"Sadeceilkikibilgi."

"Amerika Birleşik Devletleri'nde kopyaların bulunduğunu bilmiyordum. Onları nerden elegeçirmiş?"

"Dahaöncekiyolculuğundaelyazmalarınıbilenbirrahiptenonasözetmişler.Rahibibulamamışamaonunevininarkatarafındasaklıolankopyalarıbulmuş."

Wilüzüntüyle,"Jose,"dedi.

"Kim?"diyesordum.

"Sanasözünüettiğimdostum,ölendostum.Elyazmaların-danönünegelenesözediyordu.Herkesinbilmesiniistiyordu."

"Onaneoldu?"

"Öldürdüler. Kimlerin öldürdüğünü bilmiyoruz. Cesedi evinden millerce uzaktaki bir ormandabulundu.Sanırımonudüşmanlarıortadankaldırdı."

"Hükümetmi?"

"HükümettekibazıinsanlarveyaKilise."

"Kilisesibukadarileriyegidermi?"

"Belki. Kilise gizliden gizliye elyazmalarına karşı. Belgeleri layıkıyla anlayan ve gizlicesavunmasınıyapanbirkaçrahipvar,amaonlardaçokdikkatlidavranıyorlar.BilmekisteyenherkeseJoseaçıkçaanlatırdı.Ölümündenaylarcaönceonabirazdaha tedbirliolmasını,önünehergelenekopyalarıvermemesinisöylemiştim.Banayapmasıgerekeniyaptığınısöylemişti."

"Elyazmalarıilkkeznezamanbulundu?"diyesordum.

"İlkkezüçyılöncetercümeedildi.Fakatilkkeznezaman

-45

bulunduğunukimsebilmiyor.Joseonlarıbulanadeksanırımorijinalleriyıllarcakızılderililerlnellerindedolaşmışdurmuş.Joseancakonlarıtercümeettirebildi.Tabii,Kiliseelyazmalarınınnedensözettikleriniöğrenince,onutümüyleortadankaldırmayaçalıştı.Şimdielimizdesadecekopyalarıvar.Orijinaliniyokettiklerinidüşünüyoruz."

Wildoğuyadoğruilerleyipkentindışınaçıkmıştı, ikitarafısulaktarlalarlakaplıçiftyönlüdarbiryoldailerliyorduk.Birkaçtaneküçüktahtaevinönündengeçtiksonraetrafıpahalıparmaklıklarlaçevriligenişotlaklarınyanındangeçtik.

Wil,"Dobsonsanailkikibilgidensözettimi?"diyesordu.

"İkinciBilgidensözetti,"diyeyanıtverdim."Banaöncebaşkabirarkadaşımanlattı.Birsüreöncebirrahiplekonuşmuş,sanırımJoseile"

"İkibilgiyideanladınmı?"

"Sanırım."

"Şansrastlantılarınındahaderinanlamlariçerdiklerinianladınmı?"

"Banagöre,buyolculuktarastlantıolaylarıbirbiriniizliyor."

"Birkezdikkatliveenerjiilebağlantılıoluncarastlantılarbirbiriniizler."

"Bağlantılımı?"

Wilgülümsedi."Elyazmalarındadahasonrasözüedilenbirşey."

"Doğrusuöğrenmekisterim."

"Bunu daha sonra konuşuruz," dedi ve başıyla cipi çakıltaşlı araba yoluna soktuğunu işaret etti.Birkaç yüz metre ilerde tahtadan inşa edilmiş basit bir çiftlik evi karşımıza çıktı. Wil cipi evin sağtarafındakibüyükağacınaltınaparketti.

"Arkadaşımburadakibüyükçiftliksahibininyanındaçalışıyor.Bucivardakitopraklarınyarısındanfazlasıonaaittir.Arkadaşımaevioverdi.Çokgüçlübiradamdırveelyazmalarınıgizlicedestekliyor.Buradaemniyettesin."

—46-

Verandanın ışığı yandı ve kısa boylu, tıknaz Peru yerlisi olduğu anlaşılan bir adam dışarı çıktı,koşarakyanımızageldi,sevinçleİspanyolcabirşeylersöyledi.Cipinyanınagelince,açıkcamdanelinisokupWil'insırtınavurduvesonragülümseyerekbanabaktı.Wilona ingilizcekonuşmasınısöyledivesonrabizitanıştırdı.

Wiladama,"Küçükbiryardımaihtiyacıvar.Amerika'yadönmekistiyor,amabirsüreçokdikkatliolmasıgerek.Sanırımonuseninyanınabırakacağım,"dedi.

AdamdikkatleVVil'ebaktı."SenDokuzuncuBilgiyiaramayagideceksin,değilmi?"diyesordu.

Wil,"Evet,"diyeyanıtverdiveciptenindi.

Bendekapıyıaçıp indim,aracınetrafındandolaştım.Wilvearkadaşıevedoğruyürüdükleri içinaralarındanekonuştuklarınıduyamadım.

Yanlarınagittiğimsıradaadam,"Benhazırlıklarabaşlarım,"dedi,sonrauzaklaştı.Wilbanadöndü.

"SanaDokuzuncuBilgihakkındasorusorduğuzamannedemekistedi?"

"ayazmalarınınbugünedekbulunmamışbölümü.Orijinalyazılardasekizbilgivardı,fakatbirtanedahabilgivar.Yazmalardadokuzuncudansözediliyor.ŞimdibirçokinsanDokuzuncuBilgininpeşinde."

"Neredeolduğunubiliyormusun?"

"Hayır,aslındabilmiyorum."

"Öyleyseonunasılbulacaksın?"

Wil gülümsedi. "Jose'nin sekiz orijinali bulduğu yoldan. Senin ilk ikisini bulduğun yoldan, sonrabenimle karşılaştın. Eğer insan bağlantı kurup yeterince enerji oluşturursa, sürekli rastlantı olaylanmeydanagelmeyebaşlar."

"Bananeyapılacağınıanlat,buhangibilgi?"

Wilsankibenimanlamaseviyemiölçüyormuşgibiyüzümebaktı."Nasılbağlantıkurulacağıyalnızcabirtekbilgininiçinde

-47

yok; hepsinde var. İkinci Bilgide bilimsel yöntemleri kullanarak bu gezegendeki insan yaşantısınınanlamını öğrenmek için, kâşiflere keşfe yollanacaklarının nasıl tarif edildiğini anımsıyormusun?Amakâşiflerhemendönmüyorlardı,değilmi?"

"Evet."

"Gerikalanbilgilersonundageridönenkâşiflerinyanıtlarını temsilediyor.Nevarki,buyanıtlarsadecekurumsalbilimdengelmiyor.Sözünüettiğimyanıtlarbirbirindenfarklıbilgisahalarındangeliyor.Fizikte,psikolojide,mistisizmdevedindekibuluşlarınhepsibirarayageliprastlantınınalgılanmasıtemelalınarakyenibirsentezortayaçıkıyor.

"Rastlantıların anlamındaki detayları öğreniyoruz, nasıl çalıştıklarını ve bunu öğrenirken birbilgidendiğerbilgiyegeçerekyepyenibiryaşamgörüşüinşaediyoruz."

"Öyleyseherbilgiyiöğrenmekistiyorum.Gitmedenönceonlanbanaaçıklayabilirmisin?"

"Bazı bilgilerin sadece anlatmakla anlaşılmayacağını düşünüyorum. Hepsini farklı yollardankeşfetme!isin."

"Nasıl?"

"Kendiliğinden. Sadece sana anlatmam yetmez.Her biri hakkında bilgin olmalı ama elinde bilgiolmasıgerekmez.Kendiyaşamınınakışındabunlarıkeşfetmelisin."

Sessizcebirbirimizebaktık.Wi!gülümsedi.Onunlakonuşmakbeniinanılmazderecedecanlandırdı.

"ŞimdinedenDokuzuncuBilgiyiaramayagidiyorsun?"diyesordum.

'Tam zamanı. Ben buralarda rehberlik yaptım. Bölgeyi iyi tanırım ve sekiz bilgiyi de çok iyianladım.Penceredençıkmazsokağabakıp,Jose'yidüşünürken,kuzeyebirkezdahagitmeyezatenkararvermiştim. Dokuzuncu Bilgi orada. Biliyorum, Gün geçtikçe yaşlanıyorum. Ayrıca, onu bulduğumu vesöylediklerinibaşardığımıdüşümdegördüm.Tümbilgilerinenönemlisiolduğunubitiyorum.Diğerlerinibirgörüşaltındatopladıktansonrabizeyaşamıngerçekamacınıöğretiyor."

-48-

Birdenbiresustuveciddileşti."Otuzdakikaönceyolaçıkmalıydımamaiçimdebirşeyiunutmuşumgibibenirahatsızedenbirhisvardı."Tekrarsustu.Tamosıradasenmeydanaçıktın."

Uzunsüre"birbirimizebaktık.

"Seninlegelmemgerektiğinimidüşünüyorsun?"diyesordum.

"Sennedersin?"

"Bilmiyorum/Kendimdenemindeğildim.Aklımkarmakarışıktı.Peruyolculuğumunöyküsüaklımdayanıpsönüyordu:Charle-ne,DobsonveşimdiWil.Peru'yabirazmeraklıolduğumiçingelmiştimveşimdikimlertarafındankovalandığınıbilmeyenbirkaçakgibisaklanmakzorundakalmıştım.İşinengaripyanıdaşuanda,dehşetiçindeolacağımyerde,mütnişheyecanlıydım.Bütünaklımıvesezilerimikullanarakbiryolunubulupülkemedönmeliydim.Nevarki,aslındaWililegitmekistiyorvehiçkuşkusuzkendimidahabüyüktehlikeyeatıyordum.

Seçeneklerimigözdengeçirirken,aslındaseçeneğimolmadığınıfarkettlm.İkinciBilgibenimeskiönçalışmalarımadönmeolasılığınısonaerdirmişti.Eğerfarkındalığıyeğliyorsam,ileriyegitmeliydim.

Wil, "Geceyi burada geçirmeyi planlıyorum. Karar vermek için yarın sabaha kadar vaktin var,"dedi.

"Benkararımıverdimbile.Seninlegitmekistiyorum,"dedim,

49—DokuzKehanet/F;4

enerjikonusuSabahgünışırkenkalktıkvebütünsabahdoğuyadoğruderinsessizlikiçindeyolaldık-Dahaönce,

WildoğrucaAnt'lar-dangeçipHighSelvadenilen,ormanlarlaveplatolarlakaplıbiryeregideceğimizisöylemişti,amafazlabilgivermemişti.

Onun kim olduğunu ve gideceğimiz yeri öğrenmek İçin çeşitli sorular sordum, ama arabakullandığınıvedikkatinidağıtmamamısöyleyerek,kibarcasorularımayanıtvermekistemediğinibelirtti.Sonunda sustum ve dikkatle manzarayı izlemeye başladım. Dağların tepelerinden bakınca manzarasersemleticiydi.

Öğleyedoğru,yüksektepelerinsonuncusunaulaştığımızzamanbiryamacınkenarındadurduk,cipiniçinde sandviçlerimizi yerken, aşağıdaki geniş, çıplak vadiye baktık. Vadinin diğer yanında yeşilbitkilerle kaplı küçük tepeler vardı. Sandviçlerimizi yerken, Wil geceyi eskiden İspanyol KatolikKilisesine ait on dokuzuncu yüzyıldan kalma eski bir malikâne olan Vicıente Hanında geçireceğimizisöyledi.Viciente'ninşimdikisahibiVVH'Inarkadaşıymışvehandaözellikleişveakademikkonferanslardüzenleniyormuş.

Bukısaaçıklamadansonra,tekraryolaçıktıkvehiçkonuşmadık.BirsaatsonraViciente'yeulaştık,büyük taş ve demir kapıdan geçip malikânenin topraklarına girdik, kuzeydoğuya doğru ilerledik veçakıltaşları döşeli dar bir yola saptık. Bir kez daha Viciente ve neden buraya geldiğimiz konusundabirkaç

-50-

soru sordum, ama daha önce yaptığı gibi, Wil sorularımı geçiştirdi ve bu kez dikkatimi manzarayayöneltmemiaçıkçasöyledi.

Viciente'nin güzelliği derhal beni büyüledi. Çevremizde rengârenk çayırlar ve orkideler vardı,çimenler olağanüstü yeşil ve canlıydı. Her yüz metrede bir dikilmiş dev meşelerin köklerinden bileçimenlerfışkırmıştı.Bukocamanağaçlarıninanılmazbirçekiciliğivardı,amaneolduğunutamanlamıylakavrayamamıştım.

Aşağı yukarı birmil sonrayol doğuyakıvrılıp hafifçemeyille-niyorduAlçak tepeninüstündehanyükseliyordu,İspanyolstilindekalınkütüklervegritaşlardanyapılmışgenişbirbinaydı.Binanındıştangörünüşündenenaz elli odalı olduğubelliydi.Geniş tellekaplıverandabinanıngüneyduvarınıbaştanbaşakaplıyordu.Hanınetrafındakibahçedeyinebirkaçdevmeşeağacı,egzotikçiçektarhları,ikiyanlarıgözkamaştırıcıçiçeklerveeğreltiotla-rıylasüslüküçükpatikalarvardı.Birgrupinsanverandadaoturmuşsohbetediyor,kimisideağaçlarınarasındageziniyordu.

Cipten inerken,Wil bir an oyalandı ve önündekimanzaraya baktı. Hanın arka tarafında, doğuda,arazi aşağıya doğru meyllle-nip sonra çayırların ve ormanın bulunduğu yerde düzeliyordu. Uzaktakidağlarıneteklerindemavimsimorbirdiziküçüktepelervardı.

Wil, "Ben içeri gidip bir bakayımodalarımızı ayırmışlarmı," dedi. "Biraz etrafı gezmek istemezmisin?Burayıçokseveceksin."

"Şakayapma!"

Yanımdanuzaklaşırken,dönüpyüzümebaktı."Araştırmabahçelerinebirgözatmayıunutma.Akşamyemeğindebuluşuruz."

VVil'inbazı sebeplerdenbeniyalnızbırakmak istediğianlaşılıyordu,amanedeniniumursamadım.Hiç korkmuyordum, kendimi harika hissediyordum. Wil bana daha önce Viciente'nin ülkeye önemlimiktarda turistlerden dolar kazandırdığı için -ayazmalarında burada çok söz edilip tartışıldığı halde-hükümetinburayapekfazlakarışmadığınıaçıklamıştı.

-51-Çeşitlibüyükağaçlarvegüneyedoğrugidenkıvrımlıyolhoşumagitmişti,otarafadoğruyürüdüm,

Ağaçların yanına ulaşınca, gezi yolunun küçük demir bir kapıya kadar ulaştığı ve oradan birkaç taşbasamaklayabaniçiçeklerlekaplıbir çayıra inildi-ğigörülüyordu.Biraz ilerideçeşitli türlerdeorkideağaçlarıveküçükbirdereninarkasındaormanbaşlıyordu.Kapınınönündedurdum,birkaçkezderinderinnefesaldımveaşağıdakigüzelliğihayranlıklaseyrettim.

"Gerçektençokgüzel,değilmi?"diyebirsesarkamdansordu.

Hızladönüpbaktım.Otuzyaşınınüstündesırtındadağçantasıtaşıyanbirkadınlakarşılaştım.

"Evet,kesinlikleçokgüzel.Ömrümdebunabenzerbirşeygörmedim."

Bir an ilerdeki çayırlara ve İki tarafımızda kat kat bahçelerden aşağıya sarkan tropik bitkilerehayranlıklabaktık.Sonra,"Acabaaraştırmabahçelerineredebiliyormusunuz?"diyesordum.

Tabii,"dedi."Otarafagidiyorum,sizegösteririm,"dedi.

Birbirimizekendimizi tanıştırdıkvemerdivenlerdeninipgüneyedoğrugidentaşlanaşınmışyoldailerledik.Kadının ismiSarahLorner'di.San saçlı,mavigözlüydü.Eğerdavranışları ciddiolmasaonugörenküçükbirkızzannederdi.Birkaçdakikakonuşmadanyürüdük.

"Burayailkgelişinizmi?"diyesordu.

"Evet,"diyeyanıtverdim."Burasıhakkındafazlabilgimyok."

"Benaşağıyukarı bir yıldır gidipgeliyorum.Sizebirazbilgi verebilirim.Aşağıyukarı yirmiyılöncebumalikâneuluslararasıbilimadamlarınınuğrakyerioldu.Çeşitlibilimkuruluşlarıtoplantılarınıburadayaparlar.Özelliklebiyologlarvefizikçiler.Sonrabirkaçyılönce..."

Birsüretereddütettiveyüzümebaktı."Peru'dabulunanelyazmalarınıduydunuzmu?"

"Evet,duydum,"diyeyanıtverdim."BirinciveİkinciBilgiler-

—52—

dendesözedildiğiniduydum."Bubelgelerinbeniadetabüyüle-diklerinianlatmakistedim,amasustum,çünküonagüvenipgüvenemeyeceğimibilmiyordum.

"Durumunböyleolduğunutahminetmiştim.Buradaenerjitopladığınızanlaşılıyor."

Küçükdereninüstündekitahtaköprüdengeçiyorduk."Neenerjisi?"diyesordum.

Durdu ve sırtını köprünün parmaklıklarına dayadı. "Üçüncü Bilgi hakkında bir şeyler biliyormusun?"

"Hiçbirşeybilmiyorum."

"Fizikseldünyayayenibiranlayışgetiriyor.Bizinsanlarındahaöncegörünmezhaldeolanenerjiyialgılayacağımızı söylüyor. Han bu olguyu inceleyen, ilgi duyan ve üstünde tartışmak isteyen bilimadamlarınıntoplandığıyerhalinegeldi."

"Öyleysebilimadamlarıbuenerjiningerçekolduğunainanıyorlar,"dedim.

Dönüptekrarköprününüstündeyürümeyebaşladı."Yalnızcabirkaçtanesi,"dedi."Ayrıcaısıdaeldeedebiliyoruz."

"Sizbilginmisiniz?"

"Maine'deküçükbirkolejdefiziköğretmeniyim."

"Nedendiğerbilimadamlarısizekarşıçıkıyorlar?"

Sankidüşünüyormuşgibibir süre sustu. "Bilim tarihini anlamızgerekir,"dedi.Sonradakonunundaha derinlerine inmek ister misin der gibilerden yüzüme baktı. Anlatmaya başlaması için başımısalladım.

"Bir an İkinci Bilgiyi düşün. Ortaçağ dünya görüşü yıkıldıktan sonra, biz batıdakiler birdenbiretamamenbilinmeyenbirevrendeyaşadığımızınfarkınavardık.Evrenindoğasınıanlamakiçinhernasılsagerçekle batıl inançları ayırmamız gerektiğini biliyorduk. Buna göre biz bilim adamlarının bilimselşüphecilik dedikleri özgün bir tutumla, dünyanın nasıl çalıştığını öne süren her yeni buluş için somutkanıttar görmek istedik. Bir şeye inanmadan önce gözle görülür elle tutulur kanıtlar istedik. Fizikyöntemleriylekanıtlanamayanherfikrisistematikolarakreddettik.

—53—"Tanrıbilir,"diyedevametti."Bututumunbizeçokyararıdokundu.Doğadagözlegörülürolguları,

kayalar,gövdelerveağaçlargibinesneleri,nekadarşüpheciolurlarsaolsunlarherkesinalgılayabileceğinesneleri elle tutulur kanıt olarakkabul ettik.Hemendaha ileriyegittik, fizik dünyasınınher bölümüneisim verdik, evrenin nasıl çalıştığını keşfetmeye çalıştık. Sonunda doğada meydana gelen her olayındoğanın yasalarına göre oluştuğu, her olayın fiziksel ve anlaşılır bir sebebi olduğu neticesine vardık."Bana bilgiççe güldü. "Gördüğün gibi, zamanımızdaki bilim adamlarının diğerlerinden pek farkı yok.Herkesle birlikte biz de kendimizi içinde bulduğumuz bu yerin efendisi olmaya karar verdik. Bizimdüşüncemizdünyayıgüvenliveyönetilebilirhalegetirenevreninanlaşılmasınısağlamaktı.Şüphecitutumbizimvarlığımızıçokdahagüvenlidurumagetirereksomutsorunlardaodaklaşmamızısağladı."

Köprününucundakikıvrımlıyoluizleyipsıkağaçlarlakaplıküçükçayırınönünegeldik.

"Bututumla,"diyeanlatmaya'devametti."Bilimsistematikolarakbelirsizveesoterik(batini)olanıortadan kaldırdı. Neticede IsaacNevvton'un düşüncesini izledik. Evrenin her zaman algılanır düzendedev birmakina gibi çalıştığını ve uzun zaman önce bunun kanıtlandığını biliyorduk. Peşpeşemeydanagelen olaylar bir diğerini izlediği halde bunların birbirleriyle ilişkisi olmadığı, sadece şans, eserimeydanageldiklerisöylendi.

"Sonra,meydanagelenikisoruşturmagözlerimiziaçtıvedikkatimizievreningizemineçekti.Geçenbirkaç on yıl içinde fizikte yapılan devrimler hakkında çok şey yazıldı, fakat değişiklikler aslında ikibüyükbuluştan,kuantummekaniğiveAlbertEin-sten'inkilerdenkaynaklanmaktadır.

"Einsten' inbütünçalışmalarıbize, zorbirkonuolarakalgıladığımız şeyingeneldehemenhemenboşuzayın (space) içindengeçen enerjimodelleri olduğunugöstermeye çalışmıştır.Bumodele biz dedahiliz.Kuantumfiziğiningösterdiğiisebuenerjimodellerineküçük,dahaküçükseviyelerdebaktığımızzaman,

54—

şaşırtıcı sonuçların görülebilmesidir. Deneyler meydana çıkardı ki bu enerjiyi küçücük parçalaraböldüğümüz zaman, biz bunlara elementer zerrecikler adını veriyoruz ve onların nasıl çalıştıklarınıgözlemeye çalışıyoruz, gözlemehareketi bile sonucudeğiştiriyor, sanki bu elementer zerrecikler deneyyapanınbeklentilerindenetkileniyor.Eğerzerreciklergitmeleriolanaksızyerlerdemeydanaçıkarlarsabudoğru olabilir. Fakat bizim bildiğimiz evrenin yasalarına göre: aynı anda iki yerde varolma, zamanıniçinde ileriye veya geriye gitme gibi." Durup tekrar yüzüme baktı. "Diğer bir deyişle, evreninmerkezindeki temel dayanağı, insanın niyetlerine ve beklentilerine benzer saflıkta bir enerjidir ve birbakımabizimeskimekanikmodelimizemeydanokur,sankibeklentilerimizinkendisienerjimizindünyayaakmasına sebep oluyormuş gibi diğer enerji sistemlerini etkiler. Hiç kuşkusuz, buna inanmamız içinÜçüncüBilgibizeönderlikeder."

Başını salladı. "Ne yazık ki, çoğu bilim adamı bu düşünceyi ciddiye almıyor. Şüpheci kalmayıyeğliyorlarveacababunukanıtlayabilecekmiyizdiyebekliyorlar."

"Hey, Sarah, buradayız," diye biri uzaklardan seslendi. Sağ tarafımızda elli metre kadar uzaktaağaçlarınarasından,birisininelsalladığınıgördük.

Sarahyüzümebaktı."Gidipbirkaçdakikaarkadaşlarlakonuşmamgerek.ÜçüncüBilgininyanımdatercümesivar,eğeristersenbiryereoturvebengidinceoku."

Tabiiokurum."

Çantasındanbirdosyaçıkarıpbanaverdiveyanındanuzaklaştı.

Dosyayıaldımveoturabileceğimbiryeraradım.Ormandayerlerotlakaplıydıamahafifçeıslaktı.Ancakaraziileriyedoğruküçükbirtepegibiyükseliyordu.Oturacakkurubiryerbulabilmekiçinotarafadoğruyürümeyebaşladım.

Tepeninüstüneçıkıncaadetabüyülendim.İnanılmazgüzelliktebaşkabiryerdi.Meşeağaçlarıellişermetrearayladizilmişlerdi.Genişgövdeleribirbirlerineçokyakındı,adetabirkanepeye

—55-

benzlyorlardı.Yerdegenişyapraklıbodurtropikalbitkilervardı.Bubitkilerinarasındaneğreltiotlarıvebeyaz çiçekli dallar gözüküyordu. Kuru bir yer buldum ve oturdum. Yaprakların rutubetli kokularıylaçiçeklerinmisgibikokularıbirbirlerinekarışıyordu.

Dosyanınkapağınıaçtımvetercümeninbirincisayfasınıokudum.GiriştekısabiraçıklamaÜçüncüBilginin fiziksel evrene değişik yapıda bir görüş getirdiğini açıklıyordu. Sarah'ın kısa özetinin biryankısıydı. İkincibinyılın sonunadoğru, insanların,kendimizdedahilolmaküzereher şeydendışarıyadoğruyansıyanyenibirenerjikeşfedecekleriniyazıyordu.

Biranbufikridüşündüm,sonrabenibüyüleyenbirşey,okudum:Elyazmasındainsanlarınbuenerjiyialgılamasının ilk önce güzelliğe karşı aşırı duyarlı olmakla başladığını yazıyordu. Bunu düşünürken,aşağıdayoldangelenayaksesleridikkatimiçekti.TamosıradaSarah'ıgördüm.Tepeyedoğrubaktıvebenigördü.

Yanımageldiğizaman,"Harikabiryer...güzelliğialgılamakısmınageldinmi?"

"Evet,amanedemekistediğindenemindeğilim."

"Elyazmasında şöyle yazıyor," dedi. 'Tabii daha detaylı, ama ben kısaca anlatacağım. Güzelliğialgılamabirtürbarometredir.Herbirimizinenerjiyikavramayanedenliyaklaştığımızıgösterir,Buçokaçıktır,çünkübirkezbuenerjiyigözledinmi,güzellikteaynısüreklilikteolduğunufarkedersin."

"Sankionugörmüşgibikonuşuyorsun,"dedim.

Gözünü kırpmadan yüzüme baktı. "Evet, gördüm, ama önce güzelliğe karşı derin bir hayranlıkgeliştirdim."

"Pekibunasıloluyor.Güzellikgörecelideğilmidir?"

Başını salladı. "Güzel olarak algıladığımız nesneler farklı olabilir, fakat bizim güzel olarakatfettiğimiz nesnelerin asıl karakteristik vasıfları birbirlerine benzemeleridir. İyi düşün. Güzelliğinehayrankaldığımıznesnenin,şeklidahakeskinveçarpıcıdır,renkleridahacanlıdır,değilmi?Hemengözebatar.Işıldar.Dahaaz

56—

çekiciliğiolannesnelerindonukluğuyanındaadetabirrenkcümbüşühalindedir."

Başımısalladım.

"Bulunduğumuzyerebak,"dedi."Burayahayrankaldığınıbiliyorum.Çünkühepimizaynıduygularıhissettik.Burasısankiinsanınüstüneatlıyor.Renkleryebiçimlerçokdahabüyükgörünüyor.Birsonrakialgılamaaşamasındaherşeyinüstündebirenerjisahasıgörürüz."

Şaşkınlığımı yüzümden okumuş olacak ki güldü, sonra ciddiyetle, "Haydi, bahçelere gidelim.Güneydeyarımmilkadaruzakta.Sanırımorayıçokilginçbulacaksın,"dedi.HiçtanımadığıbiryabancıyazamanayırıpelyazmalarınıaçıkladığıveViciente'yitanıttığıiçinteşekkürettim.Omuzlarınısilkti.

'Yapmak istediklerimizi ilginç bulduğun belli," dedi. "Burada hepimiz büyük bir gayretle halklailişkilergöreviniyürütüyoruz.Buaraştırmadevametmeli,buhaberAmerika'nındışındabaşkaülkeleredeyayılmalı.Yerelyetkililerbizlerdenpekhoşlanmıyorlar."

"Bakarmısınız,lütfen!"diyebirdenbirearkamızdanbirsesduyduk.Dönüpbakınca,üçadamınhızlabizedoğruyürüdüklerinigördük.Hepsikırkyaşlarınınüstündeşıkgiyimlikimselerdi.

Aralarındanenuzunboylusu,"Araştırmabahçelerininyerinibizetarifedermisiniz?"diyesordu.

BunakarşılıkSarah,"Buradanearadığınızıaçıklarmısınız?"diyesordu.

"Meslektaşlarım ve ben malikânenin mal sahibinden bahçeleri incelemek ve sözümona buradayürütülenaraştırmalarhakkındabirisiilegörüşmekiçinizinaldık.BizPeruÜniversitesindengeliyoruz."

Sarah durumu biraz daha açıklığa kavuşturma isteğiyle gülerek, "Sanki buluşlarımızıonaylamıyormuşgibikonuşuyorsunuz,"dedi.

Diğeradam,"Kesinliklehayır,"diyeyanıtverdi."Dahaönce

57—

aslagözlenmediğihalde,gizemlibirenerjiningörülebileceğiniiddiaetmekçoksaçma."

Saran,"Görmeyeçalıştınızmı?"diyesordu.

Adambusoruyayanıtvermedivetekrar,"Bizebahçelerinyolunutarifedermisiniz?"diyesordu.

Sarah,Tabii,"dedi."Aşağıyukarıüçyüz,dörtyüzmetreilerdedoğuyakıvrılanbirydgöreceksinizOyoluizleyinvebirçeyrekmilyürüdüktensonrabahçelerkarşınızaçıkacak."

Uzunboyluadam,'Teşekkürederiz,"dedivehızlayolakoyuldular.

"Onlanyanlışyöneyolladın,"dedim.

"Aslındayanlışsayılmaz.Obölgedebaşkabahçelervar.Bizbutürşüphecilerlehenüzkonuşmayahazırdeğiliz.Butipinsanlarsıksıkburayagelir,sadecebilimleilgilenenlerdeğil,meraklılardagelir.İnsanlar ne yapmaya çalıştığımızı henüz kavrayama-dılar... bütün bilimsel görüşler aynı sorunlakarşılaşmıştır."

"Nedemekistiyorsun?"diyesordum.

"Daha önce söylediğim gibi, eski şüpheci tutum evrendeki, ağaçlar, güneş, fırtınalar gibi gözlegörülürolgularıkeşfederkençokyararlıydı.Fakatdiğerbirgrupgözlegörülenolguvardırki,bunlardahaelletutulamayannesnelerdir,bunlaninceleyemezsin-aslındaburadabulunduklarınıdahisöyleyemezsin-veancakşüpheciliğinebirparantezaçıp,herolasılığıdeneyinceonlarıalgılarsın.Vebirkezalgılandınmı,tekrarçalışmalarınadörtellesarılırsın."

"Çokilginç,"dedim.

İlerideağaçlıksahasonaerdivebirdüzineekilialangördüm.Hepsidefarklıbirbitkiyetişiyordu.

Çoğu besin üreten türdendi: muzdan tutun da ıspanağa kadar her türlü bitki vardı. Her bitkinin güneysınırından kuzeye doğru insanların kullandığı çakıl taşı döşeli geniş bir yol uzanıyordu.Yolun üstündearalıklarlaüçmetalbinavardı.Herbirininyanındadörtbeşkişiçalışıyordu.

Sarahenyakınbinalardanbiriniişaretedip,"Arkadaşlarımı

—58—

gördüm,"dedi."Haydiorayagidelim.Onlarlatanışmanıistiyorum."

Sarah beni araştırma grubundan, üç erkek ve bir kadınla tanıştırdı. Erkekler benimle bir iki lafettiler sonra özür dileyip tekrar işlerinin başına döndüler, ama adı Marforie olan biyolog kadınkonuşmayadevametti.

Marjorie'ningözlerininiçinebaktım."Buradayaptığınızaraştırmanedir?"diyesordum.

Bir an şaşırdı, ama sonunda gülümseyip yanıt verdi. "Nereden başlayacağımı bilemiyorum,elyazmalarıhakkındabirfikrinizvarmı?"

"İlkikisinibiliyorum,şimdiÜçüncüBilgiyiöğrenmeyebaşladım."

"Evet, hepimiz burada aynı nedenle toplandık. Gelin, size göstereyim."Onu İzlememi işaret etti.Metalbinanınarkasınadolanıp fasulyelerindikiliolduğubölümegeldik.Sebzelerinolağanüstüsağlıklıolduklarınıfarkettim.Böceklerzararvermediklerigibiaralarındabirkuruyaprakbileyoktu.Bitkilerbolgübreli, çapalanmış toprakta büyüyorlardı. Bitkiler özenli aralıklarla dikilmişlerdi, birbirlerine yakınolduklarıhaldesaplarıveyapraklarıyanındakinedeğmiyordu.

Marjorie en yakındaki bitkiyi gösterdi. "Biz bu bitkilerin tamamen bir enerji sistemi olduklarınainanıyoruz, yetişmeleri için gereken her şeyi -toprak, besinler, nem, ışık- düşünüyoruz. Her bitkininetrafındaki ekosistemin aslında bir canlı sistem, bir organizma olduğunu bulduk. Ve her bir sağlıklıparçanıntümününsağlığınıetkilediğinianladık."

Birantereddütettivesonra,Temelnoktaşu,bitkilerinhepsiniçevreleyenenerjiilişkisikonusundadüşünmeyebaşladıkvebirsüresonraşaşırtıcısonuçlaraldık.Bitkilerüstündeyaptığımızçalışmalardaonlarınfazlairiolmadıklarını,fakatbesindeğerlerininçokyüksekolduklarınıbulduk."

"Besindeğerinasılölçülüyor?"

—59—

"Diğerbitkilerdendahafazlaprotein,karbonhidrat,vitaminlervemineralleriçeriyorfar."

Hevesle yüzüme baktı. "Yinede bu pek şaşırtıcı değildi! Doğrudan doğruya insanların ilgisi ileyetiştirilenlerinbesindeğerleriçokdahayüksekti."

"Netürilgidiyesordum?"

"İşte, her gün onların etrafında dolaşmak, toprağı kabartmak, kuru yapraklan temizlemek gibi.Bitkileri iki gruba ayırıp deney yaptık: bir grup özel ilgi, diğerler) ise sıradan bakımla yetiştirildi.

Dahası," diye sözlerine devam etti. "Deney kavramımızı genişlettik. Araştırmacılardan birisi onlarlailgilendiği gibi, ayrıca düşünceyle daha güçlü büyümelerini telkin edecekti. Bu kişi bitkilerin yanınaoturuponlarlameşgulolacakvetümilgisinionlarınyetişmesineodaklayacaktı."

"Bitkilerdahamıgüçlüyetiştiler?"

"Belirliölçüdeveayrıcadahahızlıgeliştiler."

"İnanılmaz."

"Evet,öyle..."Altmışyaşlarındabiradamınbizedoğruyaklaştığınıgörüncesözünükesti.

Usulcacık, "Bize doğru gelen beymikro-beslenme uzmanıdır," dedi. "İlk kez bir yıl önce burayageldi ve hemenWashingtonDevletÜniversitesinden parasız izin aldı. Sonra tekrar buraya döndü.AdıProfesörHains.Harikaçalışmalaryapıyor."

Adamyanımızagelince,benitanıştırdı.Güçlüyapılı,şakaklarınakırdüşmüşsiyahsaçlıbirerkekti.Marjorie biraz kurcalayınca, profesör araştırmalarının özetini anlattı. En fazla ilgilendiği konu, vücutorganlarının nasıl çalıştıklarıydı. Bunu hassas kan tahlilleri ölçümüyle yapıyordu. Ve özellikle alınanbesinkalitesinegöreorganlarınnasılçalıştıklarıüstündearaştırmalarıvardı.

Özgün çalışmasının ilginç sonuçlar doğurduğunu açıkladı. Viciente'de yetiştirilen besin değeriyüksek bitkiler vücudun verimini çok fazla arttırıyordu. Etkiyi yaratan, bitkilerin doğal yapılarındahesabakatmadığımızbirşeydi.

-60-

Marjorie'ninyüzünebakıpsordum."Öyleysedaha fazla ilgiyleyetiştirilenbitkiler insangücündenaldıklandesteğibesindeğe-riyiegerimiveriyorlar?Elyazmalarındasözüedilenenerjibumu?"

Marjorieprofesörebaktı.Hainsbanasadecegülümsedi."Henüzbilmiyorum,"dedi.

Gelecekteyapacağı araştırmalarhakkında sorular sordum.WashingtonEyaletindebubahçeninbirbenzeriniyaptıktansonra,bubitkilerlebesleneninsanlarınuzunsüredahaenerjikvedahasağlıklıyaşayıpyaşamadıklarıhakkında,uzunvadelibiraraştırmayapmakistediğinisöyledi.Profesörkonuşurken,sıksıkMarjorie'yebakmaktankendimialamıyordum.Birdenbireinanılmayacakkadargüzelieşti.Çuvalgibibolkotpantolonuvetişörtününiçindekivücudusankibirdenbiredahaincelipuzadı.Gözlerivesaçlarıkoyukahverengiydivekıvrımkıvrımsaçlarıyüzünüçevreliyordu.

Ona karşı çok güçlü fiziksel bir arzu duydum. Tam bu arzuyu farkettiğim sırada, başını çeviripgözleriminİçinebaktıveyanımdanbiradımuzaklaştı.

"Birisiyle buluşmam gerek, belki daha sonra görüşürüz," dedi. Hains'e veda etti bana çekinerekgülümsediveyanımızdanuzaklaştı.

Profesör ile birkaçdakikadahakonuştuktan sonra iyi günler diledimveSarah'myanınadöndüm.Araştırmacılardanbiriylekonuşuyor,amabiryandandagözleriylebeniizliyordu.

Onunyanınayaklaşınca,konuştuğuadamgülümsedi,elindekinotlarınıdüzelttiveuzaklaşıpbinadan

içeriyegirdi.

Sarah,"Birşeylerbuldunmu?"diyesordu.

Dalgınlıkla,"Evet,buradaçokilginçaraştırmalarsürüyor,"dedim.

Sarah,"Marjorienereyegitti?"diyesorduğuzamanyerebakıyordum.

Başımıkaldırıncagözlerindealaycıbirgülümsemeylebanabaktığınıgördüm.

-61-

"Birisiilebuluşacağınısöyledi."

Gülümseyerek,'Yoksaonuürküttünmü?"diyesordu.

Güldüm."Sanırım.Amaonabirşeysöylememiştim."

"Söylemene gerek yok. Marjorie senin alanındaki değişikliği algılamıştır. Gözle görülür şekildebelliydi.Benburadangördüm."

"Benimneyimdekideğişiklik?"

"Vücudununetrafındakienerjialanı.Çoğumuzbunlarıgörebilmeyiöğrendik,hiçolmazsabelirlibirışıkta. İnsan cinsel istek duyunca, insanın enerji alanında bir tür girdapmeydana gelir ve ilgi duyulaninsanadoğruyuvarlanır."

Bunuduyuncabüyülenmişgibioldum,amayanıtvermemefırsatolmadı,metalbinadançıkanbirkaçkişiilgimizidağıttı.

-Saran,"Şimdisıraenerjiprojeksiyonunageldi.Bunugörmekistermisin?"

Öğrenciolduklarıanlaşılan,dörtgencinpeşinetakıldıkvemısırtarlasınagittik.Tarlayayaklaşınca,toprağınaşağıyukarıüçyüzmetrekarelikikikısmabölündüğünügördüm.Birtaraftakimısırlarınboylarıçokuzun,diğertaraftakileriniseçokkısaydı.Dörtgenç,uzunmısırlarınbulunduklarıtarlayayürüdülerveherbiriyüzlerinibitkileredönüptarlanındörtköşesineoturdular.Sankikomutalmışgibihepsiaynıandadikkatle bitkilere bakmaya başladılar. Vakit hayli ilerlemişti. Arkamdan gelen güneş ışınları, mısırtarlasını hafifçe aydınlatıyordu. Fakat tarlaların gerisindeki ağaçlıklar karanlıktı. Mısır tarlasının veöğrencilerinarkasındasankisiyahbirfonoluşmuştu.

Sarahyanımdaduruyordu."Mükemmel,"dedi."Bak!Şunugörebiliyormusun?"

"Neyi?"

"Çocuklarenerjilerinibitkilereyansıtıyorlar."

Önümdekisahneyedikkatlebaktımamahiçbirşeygöremedim.

"Hiçbirşeygöremiyorum,"dedim.

-62-

"Öyleyseeğilipçömel.Vetümbakışlarınıinsanlarlabitkilerarasındakimesafeyeodakla."

Bir an sanki kıvılcım benzeri ışık gördüğümü zannettim, ancak bunun bir düş olduğunu veyagözleriminbanabiroyunoynadıklarınıdüşündüm.Birkaçkezdahabirşeylergörmeyeçabaladımsonravazgeçtim.

Ayağakalktım.'Yapamıyorum."

Sarahomzumuokşadı.Telaşetme.Birinciseferenzorudur.Genelliklebakışlarınıodaklamakiçindenemeleryapmalısın."

Meditasyon yapanlardan biri bize baktı ve işaret parmağını dudaklarına götürüp susun işaretiyapınca,dönüpbinayadoğruyürüdük.

Sarah,"Viciente'deuzunsürekalacakmısın?"diyesordu.

"Sanmıyorum.Elyazmalarınınsonbölümünüarayanbiriyleburayageldim."

Şaşkınlıklayüzümebaktı."Benhepsininbulunduğunusanıyordum.Herhaldeyanılmışım.Zatenbeniilgilendirenbölümüincelemeyekendimiöylesinekaptırdımki,diğerkonularıfazlaokumadım.*

İçimdengelendürtüyleelimiceplerimesoktum,birdenbireSarah'inbanaverdiğitercümelerinereyekoyduğumuunutmuştum.Meğersearkacebimesokmuşum.

Sarah, "Günün iki belirli saatinde enerji alanlarını daha kolay gördüğümü farkettim. Biri güneşbatarken, diğeri de güneş doğarken. Eğer istersen, yarın sabah gün doğarken buluşalım ve tekrardeneyelim,"dedi.

Uzanıp elimden dosyasını aldı. "Böylece, tercümelerin kopyasını yaparım, sen de beraberindegötürürsün."

Buöneriyibirkaçsaniyedüşündüm,sonradenemekteyararvar,diyekararverdim.

"Nedenolmasın?Amaarkadaşımasormamgerek.Sabahkaçtayolaçıkacağımızıbilmiyorum."Onagülümsedim."Öğrenebileceğiminerdenbiliyorsun?"

-63-

"İçimedoğdudiyelim."

Ertesi sabah saat 6:00'da tepede buluşmaya karar verdik. Ve sonra dönüp hana giden bir millikyoldatekbaşımayürümeyebaşladım.Güneştamamenbatmıştıamaturuncuışıklarıufuktakigribulutlanhâlâaydınlatıyordu.Havaserinlemişsederüzgâryoktu.

Hanıngenişyemeksalonundakiaçıkbüfeninönündeuzunbirkuyrukvardı.Karnımçokacıkmıştı.Masanınbaşınagidipçeşitliyemeklerebaktım.Sıranınhemenbaşında,Will ileProfesörHainssohbetediyorlardı.

Wil,"Pekâlâ,öğledensonrakisaatlerinnasılgeçti?"diyesordu.

"Harika,"diyeyanıtverdim.

Wil,"BubeyVVilliamHains,"diyetanıttı.

"Evet,dahaöncetanıştık."

Profesörbaşınısalladı.

Ertesisabahsaaterkendenrandevuverdiğimisöyledim.Wilsakıncasıyokdedi.Henüzgörüşmediğibirkaçkişiylekonuşmakistiyorduvesaat9:00'danönceyolaçıkacağımızıtahminetmiyordu.

Sırailerliyordu,sonraarkamızdakiinsanlar,arkadaşlarımlaaynısırayagirebileceğimisöylediler.

Hains,"Buradayaptıklarımızhakkındanedüşünüyorsunuz,"diyesordu.

"Bilemiyorum.Henüzkavramayaçalışıyorum.Enerjialanlarıkonusubenimiçinçokyeni."

"Aslındaherkes içinçokyeni,"dedi,"Fakat ilginçyanıbilimbaşındanberibuenerjiyiarıyordu:bazıbasitbilgilerbunuvurguluyor.ÖzellikleEinstehdanbert,fizikbileşikalanteorisiniaraştırıyordu.Buomudurdeğilmidirbilemiyorum,amahiçolmazsaelyazmalarıilginçaraştırmalarayolaçtı."

"Biliminbudüşünceyikabuletmesiiçinneyeihtiyacıvar?"diyesordum

-64-

"Anlaşılmaya," diye yanıt verdi. "Aslında bu enerjinin varlığına pek yabancı değiliz. Karateustaları,bizeolanaksızgibigörünen,elleriyle tuğlakırabilmeleriniveoturduklarıköşedendörtadamınonları yerlerinden kımıldatamadıklannı, Chi enerjisi sayesinde başardıklarını vurgulayarak söylerler.Ayrıcaatletlerinyaptıklarıgörkemlihareketlerihepimizbiliyoruz.Bunlarınhepsibizlerinsahipolduğugizlienerjisayesindebaşanlır.

"Tabii,birçokinsankendigözleriylebunugörenekadar,aslındakabuledilmeyecektir."

"Sizhiçgördünüzmü?"diyesordum.

"Birşeylergördüm.Aslındaherşeyyediklerimebağlı."

"Nasıl?"

'Tamam, burada enerji alanlarını gören insanların çoğu genellikle sebze yerler. Ve genellikle desadecekendiyetiştirdikleribesindeğeriyüksekgıdaları."

Eliyleyiyecekbüfesini işaretetti. "İşteDunlaro türyiyecekler, fakatTann'yaşükürbenimgibietbağımlısıyaşlılariçinbalıkveavetlerideikramediyorlar.Nevarki,eğerkendimizorlayıpbeslenmetarzımıdeğiştirirsem,evet,birşeylergörebiliyorum."

Onauzunaralıklarlabeslenmetarzınınedendeğiştirmediğinisordum.

"Bilemiyorum,eskialışkanlıklardankolaykurtulamıyorinsan."

Sıra bize geldi. Ben sadece sebze istedim. Üçümüz bir masaya oturup bir saat havadan sudan

konuştuk.SonraWilvebendışarıçıkıpcipteneşyalarımızı taşıdık."Enerjialanlarınısengördünmü?"diyesordum.

Gülümseyip başını salladı. "Benim odam birinci katta, senin-kisiyse üçüncü. Oda numarası 306.Anahtarınıresepsiyondanalırsın."

Odadatelefonyoktu,amakoridordagördüğümkatgörevlisisabahsaat5:00'debenikesinuyandıracağınısöyledi.Yatağıma

—65—DokuzKehanet/F:5

uzanıncabirikidakikadüşündüm.Öğledensonrakisaatleruzunvedoyurucugeçmişti.VVH'Insessizliğinianladım,ÜçüncüBilgiyikendiyöntemlerimleöğrenmemiistemişti.

Sonra birisinin kapıma vurmasıyia uyandım. Saatime baktım 5:00'ti. Kat görevlisi tekrar kapıyavurunca,'Teşekkürederim,"diyeiçerdenyükseksesleseslendim.Sonrayataktankalkıpküçükpenceredendışarıyabaktım.Doğuyönündekisolgunışıksabaholduğunubelirtiyordu.

Hemenduşalıpgiyindimveaşağıya indim.Yemeksalonuaçılmıştıveoldukçakalabalıktı.Yalnızmeyvayedimvetelaşladışançıktım.

Parça parça yerden kalkan sis uzaktaki çayırların üstüne inmişti. Ağaçlardan kuşlar birbirlerinecıvıldıyorlardı. Handan uzaklaşırken, doğudan güneşin tepesi göz kamaştırcı renkte gözüktü. Lacivertgökyüzündeufuktaşeftalipembesiparlakbirışıkgörünüyordu.

Tepeye randevu saatinden on beş dakika önce gittim.Yere oturup sırtımı ağacın geniş gövdesinedayadım.Vebaşımınüstündebirbirinedolanmışdallarahayranlıklabaktım.Birkaçdakikasonrayoldabanadoğruyürüyenayaksesleriniduydum.Sarah'ıngeldiğinisanıpbaşımıkaldırdımveonunyerinekırkyaşlarındahiçtanımadığımbiradamlakarşılaştım.Yoldanayrılıpbenimbulunduğumyeredoğruyürüdü,amabenifarketmedi.Benigörünceirkildi,bendeyüzümüekşittim.

Brooklyn aksanıyla, "Oh, merhaba," dedi. Kot pantolon giymişti. Ayağında kalın dağ çizmelerivardı.Saçlarıkıvırcıktı.Atletikyapılıydıveçoksağlıklıgörünüyordu.

Başımısallayıpselamverdim.(

"Birdenbireüstünüzeyürüdüğümiçinözürdilerim."

"Sorundeğil."

İsmininPhilStoneolduğunu söyledi.Bendeonakendimi tanıttımvebir arkadaşımıbeklediğimibildirdim.

"Herhaldesizdeburadaaraştırmayapıyorsunuz,"diyeekledim.

66-

"Aslında pek sayılmaz," dedi. "Ben Güney California Üniversitesinde çalışıyorum. Başka birbölgedeyağmurormanlarınınazalmasıkonusundabirçalışmayapıyoruz,amaaradasıradafırsatbuluncabirazdinlemekiçinburayagelirim.Ormanlarınfarklıolduğuyerdedolaşmakhoşumagidiyor."

Başınıçeviripetrafınabaktı."Buağaçlarınbazılannınbeşyüzyıllıkolduğunufarkettinizmi?Burasıgerçekten bakir bir orman ve böyle yerler zamanımızda pek fazla bulunmuyor.Her şeymükemmel birdenge içinde. Güneş büyük ağaçların arasından süzülüyor, böylece ağaçların dibinde tropik bitkileryetişebiliyor.Yağmurormaniarındakibitkilerdeçokyaşlıdır,amayetişmeşekilleriçokfarklı.Orasıtamanlamıylavahşibirorman.BurasıisetıpkıAmerika'dakiormanlargibiılımanbirbölgede."

"Benömrümdehiçböylebiryergörmedim,"dedim.

"Biliyorum. Yeryüzünde parmakla sayılacak kadar az kaldı. Benim bildiklerimin çoğu hükümettarafından kereste tüccarlarına satıldı. Onlar böyle bir ormanın ancak kereste yapmaya yaradığınıdüşünürler.Böylegüzelyerleribozmakçokkötü.Şuenerjiyebak."

"Buradaenerjigörebiliyormusunuz?"diyesordum.

özenleyanıtvermekistiyormuşgibidikkatleyüzümebaktı.

Sonunda."Evet,görebiliyorum,"dedi.

"Şey, ben daha göremedim," diye yanıt verdim. "Dün bahçede bitkilerin yanında diğerlerimeditasyonyaparkendenedim,amabeceremedim."

"Ben de İlk zamanlarda enerji alanlarını göremedim, parmaklanma bakarak başlamak zorundakaldım."

"Nasılyani?"

"Haydişurayagidelim,"dediveağaçlarınarasındangökyüzününgözüktüğüyeriişaretetti."Şimdisanagöstereceğim."

İşaret ettiği yere yürüdük. "Arkana yaslan ve işaret parmaklarının uçları birbirine değsin. Mavigökyüzünearkanıdön.Şimdiparmaklarınınucunubirbirindenikisantimkadarayırvearadakimesafeninİçinebak.Negörüyorsun?"

-67

"Gözleriminönündetozgörüyorum."

"Onaaldırma.Şimdigözlerinibaktığınnoktadançek,önceparmaklarınıbirbirineyaklaştırvesonraaradakimesafeyiaç."

O konuşurken ben parmaklarımı kımıldattım, ama baktığın noktadan gözlerini çek demesinianlayamadım.Sonundabakışlarımıyineparmaklarımınarasındakiboşluğadiktim.Parmaklarımınikisinide bulanık görmeye başladım ve bu arada parmaklarımın ucundan sanki dumana benzer bir şeylerinyükseldiğinifarkettim.

"AmanTanrım,"dedimvenegördüğümüaçıkladım.

"İşteoldu!işteoldu!"dedi."Şimdibununlabirsüredahaoyna."

Öncedörtparmağımıbirbirinedeğdirdlm,sonraavuçlarımlavedirseklerimleaynı işlemiyaptım.

Ve her seferinde vücudumun parçalarından enerji huzmelerinin yükseldiğini gördüm.Kollarımı indiripPhil'ebaktım.

"Hey,benimenerjialanımımıgörmekistiyorsun?"diyesordu.Ayağakalkıpbirkaçadımgerigidipgökyüzünearkasınıdöndü.Birikidakikadikkatlebaktımfakatarkamdangelengürültüdikkatimidağıttı.BaşımıçeviripbakıncaSarah'ıgördüm.

Philöneçıkıpsevinçlesırıttı."Beklediğinbubayanmıydı?"

Sarahgülümseyerekyaklaştı."Hey,senitanıyorum,"diyePhil'eseslendi.

Sonra sevgiyle kucaklaştılar. Sonra Sarah bana döndü. "Geç kaldığım için özür dilerim. Hernedensebiyolojiksaatimçalışmadı.Amasanırımşimdinedeninibiliyorum.İkinizinkonuşmasınafırsatverdi.Neyapıyorsunuz?"

Phil,"Parmaklarınınarasındakienerjisahalannıgörmeyiöğrendi,"diyeyanıtverdi.

Sarah yüzüme baktı. "Geçen yıl Phil ve ben şimdi bulunduğumuz noktada aynı şeyleri deneyipöğrenmeyeçalışıyorduk."dedi.Phil'edönüp, "Haydi, sırt sırtaverelimbelki aramızdaki enerji alanınıgörür."

—68—

Önümde sırt sırta durdular. Bana biraz daha yaklaşmalarını önerdim, aramızda on, on iki metremesafevardı.Hâlâlacivertgökyüzününönündeduruyorlardı.Aralarındakiboşluğunsarıveyapembemsisarırenkteolduğunugörünceşaşırdım.

YüzümdekiifadeyiokuyanPhil,"Gördü,"dedi.

SarahdönüpPhil'ikolundanyakaladıveağırağırbendenepeyceuzaklaştılar.Vücutlarınınbeldenyukarısınınçevresindebeyazımzı-pembeenerjialanıvardı.

Sarahçokciddi,"Evet,"dedi."Benimyanımagelipyereçömeldi."Şimdişuetrafındakimanzaraya,güzelliğebak."

Etrafımdaki cisimlerin şekilleri beni büyüledi. Masif meşe ağaçlarının her birini bütünüylegörebiliyordum. Yani sadece bir tarafını değil diğer taraflarını da görebiliyordum. Her birinin eşibulunmazbiçimivedallarınınşekilleribenihemenetkiledi.Hepsininçevresindedolaşıpbaktım.Onlarıdikkatleincelerkenhermeşeağacındanbanavarlıklannıdahakuvvetlihissettirensankibirşeylersızdı.Sankionlarıömrümdeilkkezgörüyordum.Veyasankigüzellikleriniilkkeztakdirediyordum.

Birdenbirekocamanağaçlarındiplerindeyetişentropikotlardikkatimiçekti.Yineherbitkinineşsizşeklinebaktım.Ayrıcabitkilerin türlerinegörekümelerhalindebirbirlerindenaynyerlerdeyetişmeleribanaküçük toplumlan anımsattı.Örneğin, kocamanmuz ağaçlarına benzeyen ağaçların etrafı genelliklepapatyaya benzeyen çiçeklerle çevriliydi, çiçeklerin etrafı ise onlardan daha küçük otlarla. Bu küçükçevreyebakınca,yineonlarınvarlıklarınınveşekillerinineşssizgüzelliğiilesarsıldım.

Onbeş,yirmimetreuzaktakibitkilerözellikledikkatimiçekti.Evdebunlarabenzersaksıçiçeklerimvardı.Enli,koyuyeşilyapraklarınarasındanuzunsaplıçiçeklerçıkmıştı.Bubitkininşeklindençokcanlı

vesağlıklıolduğuanlaşılıyordu.

Sarah,"Evet,bakışlarınıonaodakla,amagözlerinioynatabi-lirsin.*'

Sarah'ınsöylediğigibiyaptım.Gözlerimioynattım.Birsüre,

-69-

bitkininbirbölümünebaktım.Zamanlapembeışıklargördüm.Sonrabakışlarımıbaşka tarafaçevirdim.Bitkininetrafındabeyazbirışıkhalesibelirmeyebaşladı.

Şimdi bir şeyler görmeye başladım. Gözümün önünde uzanan bitkilerin üstünde beyaz bir ışıkgörüyorum. Şeffaf bir ışık, böylece bitkinin rengi ve şekli bozulmuyor. Gördüklerimin çiçeğin eşsizgüzelliğinin uzantısı olduğunu farkettim. Sanki bitkileri ilk kez görüyor gibiydim. Sonra onların eşsizvarlıklarınıgördüm.Ardındanbirşeyonlarınfizikselgörünümlerininsafgüzelliğinigenişlettiveozamanenerjialanlarınıgördüm.

Sarah,"Bakbakalımbunugörecekmisin?"dedi.Önümegeçtiveyüzünüpapatyalaradöndü.Onunvücudunuçevreleyenbeyazışıkdışarıyadoğrufırladıvepapatyalarısardı.Vebitkilerinistündekienerjialanınınçapıgenişledi.

"Allah kahretsin!" diye heyecanla bağırınca, iki arkadaş bana bakıp güldüler. Bende kendimegülmeye başladım. Meydana gelen olayın garipliğinin bilincindeydim. Ama gördüğüm ışıklar benikesinliklerahatsızetmemişti.Birkaçdakikaöncevarlığındankuşkuduyduğumolağanüstüolguyuhemenkabul etmiştim. Enerji alanlarını algılamak, benim gerçeküstü duygularımı uyandıracağı yerde,çevremdekinesnelerieskisindendahasomutvegerçekgörmemisağlamıştı.

Fakat,aynızamandaçevremdekiherşeyeskisindendahafarklıydı.Ormanınbüyülürenklerininbirfilmşeridigibigözleriminönündengeçipbenibüyülümistikbirâlemesürüklemesi,belkibudeneyimdenedindiğim en büyük bilgiydi. Bitkilerin, yaprakların ve gökyüzünün görüntüsü tamamiyle değişmişti.Varlıklarınınçevresindekihafifpırıltılıışık,bizimsıradandüşüncelerimizingerisinde,birhayatvebelkidebilinçolduğunugösteriyordu.Bunugördüktensonra,artıkormanıolduğugibikabuletmekolanaksızdı.

Phil'ebaktım."Oturveenerjinipapatyalaraverkarşılaştırmayapmakistiyorum,"dedim.

-70

Philbirazşaşırmıştı."Nedeninibilmiyorum,amayapamam,"dedi.

Sarah'abaktım.

"İnsanların bazıları yapar, bazıları yapamaz," dedi. "Henüz bunun nedenini bulamadık. Marjorieöğrencileri üstünde deneme yapacak.Böylece kimin yapıp kimin yapamadığını öğreneceğiz. Bazıpsikologlar bunu kişilerin karakterlerine bağlamaya çalışıyor ama şimdiye kadar bunu kanıtlayançıkmadı."

Ben,"Denemekistiyorum,"dedim.

Sarah,"Pekâlâ,haydidene,"dedi.

Yineyüzümübitkiyedönüpoturdum.SarahvePhilarkamdaikiyandaduruyorlardı.

'Tamam,nasılbaşlayacağım?"

"Sankionaenerjinivermekistiyormuşungibitümdikkatinibitkiyeyönelt."

Gözlerimi bitkiye diktim ve enerjinin içimde kabardığını düşledim, birkaç dakika sonra başımıçeviripikisinebaktım.

Sarahüzüntüyle,"Çokyazık,senseçilmişbirkaçkişidenbirideğilsin,"dedi.

Phil'inşakadankaşlarınıçattığınıgördüm.

Aşağıdakiyoldangelenöfkeliseslersohbetimizikesti.AğaçlarınarasındanyoldangeçenadamlarınaralarındaÖfkeylekonuştuklarınıgördük.

Phil,"Bunlardakim?"diyeSarah'asordu.

"Bilmiyorum.Sanırımyaptıklarımızıonaylamayaninsanlardanbazıları."

Çevremizdekiormanatekrarbaktım.Şimdiyineherşeyeskisigibiydi.

"Hey,enerjialanlarınıartıkgöremiyorum!"

Sarah,"Bazışeylerseniçokçabukümitsizliğesürüklüyor,değilmi?"dedi.

Phil gülümseyip omzuma vurdu. "Artık ne zaman istersen görebilirsin.Bisiklete binmeye benzer.Bütünyapacağınöncegüzelliğigörmeksonraoradanileriyeuzanmak."

71-

Birdenbire aklıma saate bakmak geldi. Güneş gökyüzünde iyice yükselmişti. Hafif sabah rüzgârıağaçlarındallarınısallıyordu.Saatim7:50'yigösteriyordu.

"Artıkdönsemiyiolur,"dedim.

Sarah ve Phil'de bana katıldılar. Üçümüz birlikte yürürken, ağaçlıklı tepenin yamacına baktım."Burasıçokgüzelbiryer.NeyazıkkiAmerika'-dabukadargüzelyerçokaz,"dedim.

Phil, "Bir kez enerji sahalarını başka yerlerden görmeye başlayınca, ormanın ne kadar dinamikolduğunu anlayacaksın. Şumeşelere bak. Peru'da çok az bulunur, amaViciente'de yetişiyor.Ormanlan,özelliklesertsağlamağaçlarıkesip,kazançsağlamakamacıylayerlerineçamağaçlarıdikilenyerlerde,enerjialanlarıçokzayıftır.Kentteise,insanlarındışında,bambaşkaenerjialanlarıvardır,"dedi.

Yolunkenarındakibitkileredikkatlebaktım,amayürürken

dikkatimdağıldı.

"Enerjialanlarınıtekrargöreceğimeeminmisiniz?"diyesordum.

Sarah, "Kesinlikle," diye yanıt verdi. "Bir kez gördükten sonra ikinci deneylerinde başarısızlığa

uğrayanhiçkimseyiduymadım.Birkeresindeburayaaraştırmayapmayabiroftalmologgelmişti,enerjisahalarını duyunca çok heyecanlandı, çünkü çeşitli renk körlükleri dahil, bazı görme bozukluklarıüzerindeçalışıyormuş.Onunifadesinegörebazıkişileringözleriyavaşalgılarmış.Hastalarınadahaöncehiçgörmedikleri renklerinasılgörecekleriniöğretti.Onagöre,enerjialanlarınıgörmedeaynı şeymiş,yaniuykudaolanalgılamalarıuyandırmak.Bunuteorikolarak,herkesyapabilirmiş."

"Keşkeböylebiryerinyakınındayaşasaydım,"dedim.

Phil,"Bunuhepimizisteriz,"dedi,sonraSarahilebanabaktı."Dr.Hainshâlâburadamı?"

Sarah,"Evet,burada,"dedi.

Philbanabaktı."İşteoadambuenerjininüstündeçokilginçaraştırmalaryapıyor."

—72—

"Evet,dünonunlakonuştum."

Phll devam etti. "Geçen sefer buraya geldiğim zaman, buradaki ormanlar gibi yüksek enerjialanlarının sadece çevresinde bulunmanın fiziksel etkileri üstünde çalışmalar yapmak istediğinisöylemişti.Organlarınüstündeyaptığıölçümlerinaynısınıburadauygulamakistiyordu."

Sararı, "Ben, o etkiyi biliyorum," dedi. "Ne zaman bu malikâneye gelsem, kendimi daha İyihissetmeye başlıyorum. Her şey genişleyip büyüyor. Kendimi daha güçlü hissediyorum. Daha hızlı veberrak düşünebiliyorum. Ve öğrendiğim ilk bilgilerin fizik çalışmalarımla ne kadar yakın ilgisi var,bilsenizşaşarsınız."

"Neüstündeçalışıyorsun?"diyesordum.

"Sana fizikte atomlarla yapılan deneylerden ve bu atomların bilim adamlarının yaptıkları herdeneydekarşılannaçıktıklarındansözettiğimianımsıyormusun?"

"Evet."

"Pekâlâ, ben kendi deneylerimle bu fikri biraz daha genişletmeye çalıştım. Bilim adamlarınınüstünde çalıştıkları subatomik zerreciklerin yarattıkları sorunları çözme amacında değilim. Fakat sanadahaönceanlattığımsorunlarıkeşfetmeyeçalışıyorum:Fizikselevreninbütünlüğünereyekadaruzanır?Temelinde aynı enerji yattığına göre, bizim beklentilerimize nereye kadar yanıt verebilir? Bizimbeklentilerimiznereyekadarbaşımızagelenolaylarıyaratabilir?"

'Yani,rastlantılardanmısözediyorsun?"

"Evet.Hayatındaki olayları düşün. EskiNevvton felsefesine göre olaylar bir şans eserimeydanagelirler, insan bunlara karşı hazırlıklı olup, iyi kararlar vermelidir.Ne var ki, olaylar bizim tutum vedavranışlarımızındışındabağımsızmeydanagelirlerveherbirininkendinegöreküçükbirnedenivardır.

"Modem fizikte yapılan son buluşlardan sonra, acaba evren bizim düşündüğümüzden daha mıdinamik,diyesormakhakkımızdır.Belkitemelişlevindeevrenmekaniktir.Ayrıcaonayanstttı-

-73-

ğımız düşünsel enerjiye de ince bir yanıt verir. Yani, neden vermesin? Eğer bitkileri daha hızlıyetiştirebiliyorsak, belki bazı olayları da daha hızlandırabiliriz veya yavaşlatabiliriz. Bu bizim nasıldüşündüklerimizebağlıdır."

"Elyazmalarındabunlardansözediliyormu?"

Sarah bana gülümsedi. "Tabii, biz bu fikirleri oradan aldık." Yürürken çantasını karıştırmayabaşladı,sonundaiçindenbirdosyaçıkardı.

"Alişteseninkopyan."

Kısacabirgözatıpcebimekoydum.Köprününüstündengeçiyorduk.Birandurakladım,çevremdekibitkilerin renklerine ve şekillerine baktım. Bakışlarımın yönünü değiştirince, gözlerimin önündeki herşeyinüstündeenerjialanlarınıgördüm.SarahvePhil'inetrafındagenişyeşilimsisarıvardı,amaSarah'malanındaarasırapembesibirışıkyanıpsönüyordu.

Birdenbireikisidedurupdikkatleyolabaktılar.Birazilerdenbiradamhızlıadımlarlabizedoğrugeliyordu.Karınadalelerimendişeylekasıldı,amagörmekteolduğumenerjiyiyitirmemeyekararlıydım.Adam bize yaklaşınca onu tanıdım; bir gün önce bize bahçelerin yolunu soran Peru Üniversitesindengelenbilimadamlarınınuzunboylusuydu.Onunetrafındadakırmızıbir ışıkgördüm.YanımızagelinceSarah'adöndüvesuçlarcasına,"Senbilimadamısındeğilmi?"diyesordu.

Sarah,"Evet."dedi.

"Peki böyle bir bilime nasıl göz yumuyorsun? 0 bahçelerdeki bakımsızlığı görünce gözlerimeinanamadım. Sizler burada hiçbir şeyi kontrol etmiyorsunuz. Bazı bitkilerin aşırı büyümelerinin biraçıklamasıolmalı."

"Herşeyikontroletmekolanaksız,efendim.Bizgeneldurumudenetliyoruz."

Sarah'ınsesindenhafifçeöfkelendiğinianladım.

"Fakatcanlılarıyenivegörünmeyenbirenerjiylebeslemeİddiasınıkabuledememkimyayaslarınıçürütüyor,çoksaçma.Elinizdekanıtyok."

—74—

"Ancakelinizdekanıtoluncamıbirşeyinvarlığınıkabuledersinizi"

Şimdi her ikisinin sesi de öfkeyle yükselmişti, gelgelelim ben onlara pek kulak kabartmıyordum.Tümilgimionlarındinamikenerjialanlarınayöneltmiştim.Tartışmabaşlayınca,Philvebenbirkaçadımgeri çekilmiştik. Sarah'la uzun boylu adamın arasındaki mesafe bir metre filandı. Karşılıklı durmuşöfkeylebirbirlerinebakıyorlardı.Biranda,ikisinindeenerjialanlarıiyiceyoğunlaştıvesankiiçindenbirtitreşim geçmiş gibi hareket etti. Tartışma devam ettikçe, ikisinin enerji alanları birbirine karışmayabaşladı. Birisi bir şey söyleyince, onun alanında bir hareket oluyor ve sanki elektrik süpürgesi gibidiğerinin alanını emiyordu. Ama sonra diğeri öfkeyle yanıt verince yok olan enerjisi ondan tarafakayıyordu.Enerjialanlarıdinamikleriaçısından,kazananrakibininenerjialanınıelegeçiriyordu.

Sarah, "Ayrıca, gözlemlediğimiz olguyu şimdi açıklamaya çalışıyoruz," diye adama öfkeylesöylendi.

AdamküçümseyerekSarah'abaktı."Sadecebeceriksizdeğilaynızamandaaklınızıdayitirmişsiniz,"dediveöfkeliadımlarlauzaklaştı.

Sarah, "Sen dinazorsun," diye arkasından bağırınca, Phil ile birlikte gülüştük, ama Sarah hâlâsinirindentitriyordu.

Phil,"Boşver,böyleadamlaraaldırma,zamanzamanbutiplerlekarşılaşacaksın,"dedi.

"Amanedenanlamakistemiyorlar?Venedenşimdi?"

Hanayaklaşınca,cipinyanındaVVil'igördüm.Aracınkapılarıaçıktı,eşyalarınçoğudayüklenmişti.Benigörünceeliylehemenyanınaçağırdı.

Tamam,benyolaçıkmayahazırım,"dedim.

Tartışma sırasında Sarah'in enerji alanlarını gözler, o da neler olduğunu açıklamaya çabalarken,araya giren on dakikalık sessizliği böylece bozdum.Anlatmak istediğimi doğru dürüst beceremediğimaçıkçabelüoluyordu,çünkü.nededimseboş

-75-

bakışlarlakarşılaştımvesonundaherkessessizcekendidüşüncelerinedaldı.

Saraneliniuzattı."Seninletanıştığımasevindim."

Philcipedoğrubakıyordu."ŞuWilJamesdeğilmi?"diyesordu."Onunlamıyolaçıkıyorsun?"

"Evet,nedensordun?"

"Hiç...merakettim.Onuburalardaçokgördüm.Malikâneninsahibinitanır,buradakienerjialanlarıüstündearaştırmayapılmasınayolaçanilkgruplardanbirinemensuptu."

"Gelonunlatanış,"dedim.

"Hayır,şimdigitmemgerek,"diyeyanıtverdi."Dahasonragörüşürüz.Buradanuzakkalamayacağınıbiliyorum."

"Hiçşüpheyok,"dedim.

Sarah'ın da gitmesi gerekiyordu. Sözümüzü kesti ve gerektiğinde onun adına hana haberbırakabileceğimi söyledi. Bana verdikleri dersler için onlara teşekkür edip bir iki dakika onlarıyollarındanalıkoydum.

Sarah'ın yüzü ciddileşti. "Enerjiyi görmek -bu yeni fiziksel dünyayı kavrayıp algılayabilmek-bulaşıcı hastalık gibidir. Henüz nedenini anlayamadık, ama bu enerjiyi görenlerle birlikte olanlar,genellikleaynıenerjiyigörmeyebaşlıyor.Haydi,şimdigitvebunubaşkalarınagöster."

Başımısalladımvesonrakoşarakcipinyanınagittim.Wilbenigülümseyerekkarşıladı.

'Yolaçıkmayahazırmısın?"diyesordum.

"Hemenhemen,"dedi."Sabahnasılgeçti?"

"İlginçti.Bukonudaanlatacaklarımvar."

"Şimdianlatma,"dedi."Önceyolaçıkmalıyız.Durumpekiyideğil."

Onayaklaştım."Neleroluyor?"diyesordum.

"Önemlibirşeydeğil.Dahasonraaçıklarım.Haydieşyalarınıal."

Handanİçerigirdim,odamdabıraktığımbirkaçparçaeşya-

-76-

mı topladım. Wil daha önce bana hana para ödemeyeceğimizi, ev sahibinin konuğu olduğumuzusöylemişti.Onuniçinodamınanahtarınıresepsiyonabıraktımvedışarıçıkıp,cipinyanınagittim.

Wilönkaportayıaçmış,birşeylerikontrolediyordu.Benyanınagiderkenkaportayıkapattı.

"Pekâlâ,haydiyolaçıkalım."

Parkyerindençıktık,sonraarabayolundananayolagirdik.Aynıandabizimlebirliktebirçokarabahandanayrılıyordu.

"Anlatbakalımneleroldu?"diyeWil'esordum.

"Birgrup resmigörevli,"diyeyanıtverdi. "Vebazıbilimadamlanbukonferansmerkeziyle ilgilikişiler hakkında şikâyette bulunmuşlar. Onları yasalara karşı gelmekle suçlamamışlar, ama istenmeyenkişiler adını verdikleri bazı kimselerin, gerçek bilim adamı olmadıklarını ihbar etmişler. Resmigörevlilerburadakilerinbaşlarınabelaolup,hanıkapattırabilirier."

Boşboşonunyüzünebakınca,anlatmayadevametti. "Buhanöncedenyerayırtangruplarahizmetediyor. Bu grupların arasında elyazmal arıyla araştırma yapanlar çok az.Diğerleri buraya güzelliklerigörmeye geliyorlar. Eğer resmi görevliler baskı yapmaya devam edip olumsuz hava yaratırlarsa, bugruplarburadabuluşmayasonverirler."

"Ama bana Viciente'nin turist dövizi kazandırdığı için, yerel yetkililerin buradaki çalışmalarakarışmadığınısöylememişmiydin?"

"Karışmayacaklarınısanıyordum.Birielyazmalarındantedirginolmuş.Aranızdaobahçelerdenelerolduğunuanlayankimsevarmıydı?"

"Hayır,yoktusanırım,"diyeyanıtverdim."Sadecebirtakımadamlarınnedenbirdenbirekızdıklarınımerakediyorlardı."

Wilyanıtvermedi.Kapıdançıktıkvegüneydoğuyönünesaptık.Birmilkadargittiktensonradoğuya,uzaktakidağlaradoğruuzananyolagirdik.

—77-

BirsüresonraWil,"Bahçelerinhemenyanındangeçiyoruz,"dedi.

İlerdebölümlereayrılmıştarlalarıvemetalbinalarıgördüm.Tamyanındangeçerken,kapıaçıldıvedışarıçıkaninsanlagözgözegeldim.KapıdançıkanMarjorieidi.Yanındangeçerkendönüpbanabaktıvegülümsedi.Biranbakışlarımızkarşılaştı.

Wil,"Okimdi?"diyesordu.

"Düntanıştığımbirkadın,"diyeyanıtverdim.

Başınısalladıvesonrakonuyudeğiştirdi."ÜçüncüBilgiyegözatabildinmi?"

"Birisibanakopyasınıverdi."

Wil yanıt vermedi. Anlaşılan yine düşüncelere dalmıştı. Ben de eiyazmasının kopyasını çıkarıp,kaldığım yerden okumaya devam ettim.ÜçüncüBilgi doğal güzelliklerden ve bu güzellikleri algılayankişinin bir süre sonra zamanla enerji alanlarını gözlemle-yebileceğinden söz ediyordu. Bu meydanageldiktensonra,fizikevrenkonusundakianlayışımızhemendönüşümeuğrayabilecekti.

Örneğin, hâlâbu enerjiyledolugıdalaryenmeliydi, ba2iyerel bitkilerindiğerlerindendaha fazlaenerji yansıttıklarını farket-meliydik, özellikle ormanlar gibi eski doğal çevreler en yüksek enerjiyiyansıtıyorlardı.Tamsonsayfayıokurken,birdenbireWilsordu.

"Bahçelerdeyaptığındeneylerianlat."

Elimdengeldiğince,ikigününolaylarını,tanıdığıminsanlarıanlattım.Marjorieilebaşımdangeçenolayıanlatınca,banabakıpgüldü.

"Buinsanlaradiğerbilgilerdenvebubilgilerinbahçelerdeyaptıklarıylanekadarilgiliolduklarınıanlattınmı?"

"Hepsini anlatmadım," dedim. "Önce onlara güvenemedim. Sonra bu konuda benden daha bilgiliolduklarınıanladım."

"Sanırımbirazbilgiverebilirdin.Onlarakarşıgerçektendürüstdavranmalıydın."

-78-

"Pekinebilgisiverebilirdim?"

Sevgiyleyüzümebaktı."Bunuyalnızsenbilebilirsin,"dedi.

Şaşırıpkaldım,yanıtveremedim.Başımıçeviripmanzarayıseyrettim.Arazigittikçeyükseliyorvekayalıklarbeliriyordu.İrigranitparçalarıyoladoğrusarkıyordu.

Wil,"BahçelerinyanındangeçerkenMarjorie'yigörmenenedersin?"

"Sadecerastlantı,"demeküzereykensustumve,"Bilmiyorum,sennedersin?"diyesordum.

"Hiçbir şey rastlantı değildir. Bence sizin aranızdaki iş daha bitmedi, birbirinize söyleyecek birşeylerinizvar."

Bufikirbenihemmeraklandırdı,hemderahatsızetti.Bütünyaşantımboyuncainsanlarafazlayakınolmamakla,çoksorusorup,fikiryürütmemeklevehiçbirşeyebağlanmamaklasuçlanmıştım.Şimdinedenyineaynıdurumadüşüyordum?

Ayrıca hislerimin değiştiğini farkettim. Vicienîe'de kendimi maceraya atılmaya hazır ve güçlühissetmiştim.Şimdikaramsarlıklakanşıkbirendişehissediyordum.

"Şimdiiçimikararttın,"dedim.

Wil yüksek sesJe güldü ve yanıt verdi. "İçini karartan ben değilim. Viciente malikânesindenayrılmanınetkisi.Oranmenerjisiseniuçurtmagibiuçuruyor.Obilimadamlarınedenyıllarcaönceorayatakılmaya başladılar sanıyorsun? Orayı neden sevdiklerine dair bir ipucu ellerinde yok." Dönüpgözleriminiçinebaktı."Amabizimvar,değilmi?"

Dikkatiniyolaverdi,sonrayinebanabaktf."Öylebiryeriterkederkenenerjinibosaltmalısın."

Şaşkınlıkla yüzüne baktım, güvence vermek istercesine bana gülümsedi. Bir süre konuşmadık.Sonra,"Bahçelerdenelerolduğunubanaanlat,"dedi.

Başımdan geçenleri anlatmaya devam ettim. Enerji alanlarını gerçekten gördüğümü söyleyince,hayretleyüzümebaktı,amabirşeysöylemedi.

—79-

"Sendeoalanlarıgördünmü?"diyesordum.

Yangözlebanabaktı."Evet,devamet."

Sarah ile Perulu bilim adamının tartışmaları sırasında enerji alanlarındameydana gelen dinamiğianlattım.

"SarahBePhilbunanededilerT

"Hiçbirşey.Galibanedemekİstediğimianlamadılar."

Wil, "Sanmıyorum," dedi. "Üçüncü Bilgi onlan büyüledi ve henüz daha ileriye gldemediier.DördüncüBilgiinsanlarınenerjiilenasılboyölçüştüklerindensözeder."

"Enerjiileboyölçüşmekmi?"

Gülümsemedenbaşıylaelimdekitercümeleriişaretetti.

Kaldığımyerdentekrarokumayadevamettim.DördüncüBilgi,zamanlainsanlannevrenindinamikbir enerjiden oluştuğunu anlayacaklannı ve bu enerjinin hem bizleri besleyeceğini, hem debeklentilerimizeyanıtvereceğiniaçıklıyordu.Nevarki,şimdilikbubüyükenerjikaynağıilebağlantımızkopukolduğuiçinkendimizizayıf,güçsüzveyoksunhissediyoruz.

Biz insanlar, bu eksiklik yüzünden, bireysel enerjimizi artırabilmek için bildiğimiz tek çareyebaşvurmuş; pslkolojikman başkalarının enerjisini çalmanın yoilarmı aramışızdır. İşte bütün dünyadakiinsanlarınuyuşmazlıklarınınaltındayatanbilinçdışırekabetdebudur.

-80-

GÜÇLERİNSAVAŞICipbozukyoktaçukuradüşünceuyandım.Saatimebaktığımdaöğleden

sonra 3:00'ü gösteriyordu. Gerinip uyku sersemliğini üstümden atmakisterken,beliminortasınabıçakgibibirsancısaplandı.

Yorucu bir yolculuktu.Viciente'den ayrıldıktan sonra bütün gün sağasda,değişikyönleresaparakyolaldık.WİIsankibirşeyarıyorvearadığınıbulamıyordu. Geceyi küçük bir handa, rahatsız yataklarda geçirmiştik ve

çok az uyumuştuk. Şimdi ikinci günde yorucu bir yolculuktan sonra,yakınmayahazırdım.

Yan gözleVVİl'e baktım.Tümgözlerini yola dikmiş, çok dikkatli vetedirgindi.Onundikkatinidağıtmamayakararverdim.Birkaçsaatöncecipidurdurupkonuşmamızgerekdediğizamankigibiyüzüyineasıktı.

"Bilgilerinbirer birer sıraylaöğrenilmesi gerektiğini sana söylediğimianımsıyorsun,değilmi?"diyesormuştu.

"Evet."

"Bütünbilgileriöğreneceğineinanıyormusun?"

Şakayla,"Şey.şimdiyekadaröğrendim,"dedim.

Wilciddiyetleyüzümebaktı. "ÜçüncüBilgiyibulmakkolaydı.Bütünyapacağın iş Viciente'ye gitmekten ibaret. Fakat şimdiden sonra, diğerbilgilerlekarşılaşmakpekkolayolmayacak."

Birsüresustusonra,"SanırımgüneydeOuilabambayakınlarındaÇulaadındaki küçük köye gitmeliyiz. Orada görmen gereken bir bakir ormandahavar.Amaçokdikkatliolmalısın.Bunun

—81—DokuzKehanet/F:6

hayatiönemivar.Rastlantılardüzenlimeydanagelirama,bunlanfarketmengerekir.Anladınmı?"

Sanırımanladığımıveönerilerini aklımda tutacağımı söyledim.Bundansonrakonuşmakesildivederin bir uykuya dalmışım. Şimdi belimin ağrısından uyuduğuma pişman oldum. Tekrar gerindim.Wiibanabaktı.

"Neredeyiz?"diyesordum.

"YineAnt'lardayız?"dedi.

Tepeler uzaklarda yüksek yamaçlara ve vadilere dönüşüyordu. Burada bitkiler daha kalın verüzgârdasavrulanağaçlarındahabodurolduklarıdikkatimiçekti.Derinnefesalıncahavanındahahafifveserinolduğunufarkettim.

ÇantadankahverengipamuklubirrüzgârlıkçıkaranWil,"Şunugiyseniyiolur.Havaöğledensonradağlardasoğuktur,"dedi.

İlerde yol kıvrılınca, dar geçitler gördük. Diğer tarafta, beyaz boyalı bir dükkânla benzin

istasyonunun önünde, kaportası açık bir araç duruyordu. Biz oradan geçerken, sarı saçlı bir adamdükkândançıktıvebiranbizebaktı.Gözlüklerikalınçerçeveli,yuvarlakyüzlübiradamdı.

Adamadikkatlibakınca,gözleriminönündebeşyılöncekianılarımcanlandı.

Wil'edöndüm."Oolmadığınıbiliyorum,amaşuadambirlikteçalıştığımarkadaşımabenziyor.Onubeşyıldırgörmüyorum,"dedim.

Wil'ingözlerinikısıpdikkatleyüzümebaktığınıfarkettim.

"Sanaolaylarıdikkatleizlemenisöylemiştim.Haydidönüpbakalım.Oadamınyardımagereksinimivarmı?Herhaldeyabancıolmalı,"dedi.

Yolun kenarında geniş bir yer bulup cipi manevra yaptırarak geri döndürdük. Dükkânın önünegeldiğimiz zaman, adamın arabasının motoruna bir şeyler yaptığını gördük. Wil benzin istasyonununönüneçektivepenceredendışarısarktı.

"Başınderttegaliba,"diyeseslendi.

Adamtıpkıarkadaşımınyaptığıgibigözlükleriniburnununüstüneitti.

—82—

"Evet, su pompam bozuldu," diye yanıt verdi. Kırk yaşlarında görünen adam biraz iriceydi.İngilizceyiFransızaksanıilekonuşuyordu.

Wilhemenciptenindiveikimizitanıttı.Adameliniuzatıpelimisıktıvedavranışıdabanayabancıgelmedi.AdınınChrisReneauolduğunusöyledi.

"Fransızgibikonuşuyorsunuz,"dedim.

"Evet. Fransızım. Brezilya da psikoloji öğretmenliği yapıyorum. Peru'da arkeolojik kazılardabulunanelyazmalarıhakkındabilgitoplamayaçalışıyorum."

Birantereddütettim,onagüvenebilirmiydimbilmiyordum.

Sonunda,"Bizdeaynısebeptenburadayız,"dedim.

Bana büyük bir ilgiyle baktı. "Bu konu hakkında bana ne söyleyebilirsiniz? Kopyaları gördünüzmü?"diyesordu.

YanıtvermedenönceWildükkândandışarıçıktıve telkapıarkasındangürültüylekapandı.Bana,"Şansımızyavergitti,"dedi."Dükkansahibininkampyapabileceğimizbiryerivarmış,ayrıcabizesıcakyemekverecek.Barigeceyiburadageçirelim."SonradönüpbeklentiyleReneau'nunyüzünebaktı.Tabiisendebizlekalmakistersen."

Chris,'Tabii,arkadaşbulduğumasevindim.Zatenyenipompaancakyarınsabahburayaulaşacak,"dedi.

WilileReneauarabalarınmotorlarınındayanıklılığıhakkındakonuşurlarken,sırtımıcipedayadım,

güneşinsıcaklığınıhissetmeyebaşlayınca,tatlıanılaradalıpReneau'nunbanaanımsattığıeskiarkadaşımıdüşündüm.Arkadaşımuyanıkvemeraklıbirisiydi,Reneau'nundameraklıolduğuanlaşılıyordu.Vekitapkurdu gibi devamlı okurdu. Nerdeyse en çok sevdiği teorileri anımsayacaktım, ama zaman anılarımıengelledi.

Wilsırtımavurup,"Haydi,eşyalarımızıkampyerinetaşıyalım,"dedi.

Dalgınlıkla,Tamam,"dedim.

Arka kapıyı açarak içerden çadırı, uyku tulumlarını çıkarıp bana verdi, sonra içinde çarşaf filanolanbezçantayıaldı.Reneau'dakendiarabasınıkilitliyordu.

-83-

Hepbirliktedükkânınönündengeçiparka taraftakimerdivenlerdenaşağıya indik.Tepe sol tarafadoğrudikbinmeyRieaşağıyadoğruiniyordu.Otuz,kırkmetreİlerdeakansuyunsesiniduydukvedahailerde kayaların üstünden aşağıya dökülen dereyi gördük. Burada hava daha serindi ve burnuma kekikkokusugeliyordu.

Tam önümüzde, arazinin aşağıda düzleştiği yerde dere küçük bir göl oluşturmuştu. Birisi kampalanınıtemizlemişveateşyakıiabilecekbirocakyapmıştı.Odunlardaağacınyanınadizilmişti.

Wil, 'Burası çok iyi," dedi ve dört kişilik büyük çadırını kurmaya başladı. Reneau daha küçükboydakiçadırınıbizimkininyanınakurdu.

Reneau,"WİIilesenaraştırmacımısınız?"diyesordu.Wilyanımızdayoktu,çadırıkurduktansonraakşamyemeğinisormayagitmişti.

"VVIlsonrehber.Bendeşimdilikpekfazlabirşeyyapmıyorum,"diyeyanıtverdim.

Reneauşaşkınlıktayüzümebaktı.

Gülümsedim."Elyazmalarınıgörebildinizmi?"

"BirinciveikinciBilgilerigördüm,"dediveyanımayaklaştı."İnanbanayazmalardakikehanetleraynenmeydanageliyor.Dünyagörüşümüzüdeğiştiriyoruz.Benbunupsikolojidefarkedi-yorum."

"Nedemekistiyorsun?"

Derin bir nefes aldı. "Benim saham anlaşmazlıklar... İnsanların neden birbirlerine şiddet içindedavrandıklarını incelerim. Şiddetin insanların birbirlerini kontrol altına alıp birbirlerine egemen olmadürtüsündenkaynaklandığınıbiliyoruz.Fakatsonzamanlarakadarbukonuyubiziçerden,bireyinbilinciaçısından inceledik.Bireyin içindeneler oluyorki, bir başkasını kontrol altına almak istiyor sorusunusorduk.Veşunubulduk:Birinsandiğeriilekonuşurken-kibudünyadahergünmilyarlarcakezoluyor-ikişeydenbirimeydanageliyor.Bireybukonuşmanınsonundayakendiniçokgüçlühissederveyaçokzayıf.Tabiibuaralarındakiçekişmeyebağlıdır."

—84-

Şaşkınlıklayüzünebaktım.Aceleedip söylevvermeyebaşladığındanutandı.Onadevametmesinisöyledim.

"Bununbirincinedeni,"diyesözebaşladı."Bizinsanlarherzamanyönlendiricibirtutumtakınırız.Karşımızdakinin durumu veya esas konu ne olursa olsun, sohbetten galip çıkabilmek için kendimizisöylenmesi gerekenlere hazırlarız. Her birimiz tartışmadan üstün çıkabilmek için diğerimizi kontrolaltındatutabilmeninyollarınıararız.Eğerbaşarırsakvebizimgörüşlerimizgalipgelirsepsikolojikövünçduyarız.

"Diğer bir deyişle, biz insanlann ustalığımızı sergileyerek birbirimizi kontrol altına almakistememizin sebebi yalnızca dış dünyadaki somut amaçlan ortaya çıkarmak değildir. Psikolojik güceduyduğumuz gereksinimdir. İşte bugün hem bireysel, hem de uluslararası seviyede birçok mantıkdışıanlaşmazlıklaradüşmemizinnedenibudur.

Ve.budurumuntoplumunbilincineişlemekteolduğukonusundadiğerarkadaşlarımlafikirbirliğinevardık. Biz insanlar birbirimizi ne kadar yönlendirdiğimizin farkındayız ve sürekli yönlendirmemizitekrar değerlendiriyoruz. Şimdi birbirimizi etkilemenin başka yollarını arıyoruz. Sanınm bu yenidendeğerlendirme,yazmalardasözüedilenyenidünyagörüşününbirparçasıolacak."

Wilyanımızagelip,'Yemekhazır,"dedivesohbetimizkesildi.

Hızlı adımlarla yürüyüp, alt katta ailenin yaşadığı eve girdik. Yemek odasında masanın üstündesıcakyahni,sebzelervesalatavardı.

Dükkânsahibiİngilizce,"Oturun,oturun,"dedivesandalyeleriçekti.Onunarkasındakansıolduğuanlaşılanortayaşlıbirkadınileonbeşyaşlarındagençbirkızduruyordu.

Yerineotururken,VVil'inkolukazaylaçarptıveçatalyeredüştü.Adamkaşlarınıçatıpkadınabaktı,bununüzerinekadında temizçatalgetirmek içinyerindenkımıldamayankızı sert dille azarlayarakbirşeylersöyledi.Kızhızladışarıçıktıveelindeçatalladönüp,çekinerekVVil'inyanmakoydu.Kızınsırtıkamburlaş-mış,elleridetitriyordu.KarşımdaoturanReneauİlegözgözegeldik.

-85-

Yemeklerdenbirinibenimelimeverenadam,"Afiyetolsun,"dedi.YemeksüresindeWilveReneauakademikhayattansözettiler.Evsahibiadamdışarıçıkmıştı,amakadınkapınıniçtarafındabekliyordu.

Kadınla kızı ayrı ayrı börek servisi yaparlarken, kızın dirseği bardağa çarptı ve bardakdevrildi,sularüstümedökülmüştü.Ortayaşlıkadınöfkeylekızınüstüneatıldıveİspanyolcabirşeylerbağırarakkızıkenaraitekledi.

Kadındökülensuyusilerken,"Çoközürdilerim.Beceriksizkız,"diyesöylendi.

Genç kız, öfkeyle elindeki börek tabağınımasanın üstüne fırlattı.Tabakkırıldı, böreklermasanınüstünesaçıldı.Tamosıradaevsahibiodadaniçeriyegirdi.

Yaşlıadamavazavazbağırmayabaşlayıncakfzdışarıkaçtı.

Adamkoşarakyanımızageldi."Özürdilerim."

"Sorundeğil,kızafazlayüklenmeyin,"dedim.

Wil ayağakalktı, hesabı ödedi ve hızla dışarıya çıktık.Reneauhiç konuşmuyordu.Fakat kapıdançıkıpmerdivenlerdeninerkervRonuşmayabaşladı.

Bana bakıp, "Kızı gördünmü?" diye sordu. "Psikolojik şiddetin klasik örneği. İşte bu insanlarınbirbirlerini kontrol altına almak istemelerinin aşırı bir durumu. Yaşlı adam ve kadın, kıza tamamenhükmediyorlar.Kızınnekadarsinirlivekamburolduğunugördünmü?"

"Evet,amakızınartıkdayanacakgücükalmamış,"dedim.

"Kesinlikle!Anasıbabasıonuezmeyedevamedecekler.Kıziseçaresizbunaancakşiddetlekarşıkoymaya çabalıyor. Kontrol edebilmeyi ancak biraz olsun bu şekilde sağlayabiliyor. Ne yazık ki,büyüdüğüzamançocuklukyaşlarındakitravmanınetkisiyle,diğerleriniancakezerekkontrolaltındatutuphükmedebileceğin!düşünecekveöyledavranacaktır.Bukarakteristikdavranışiçinederinköksalacakveilerdetıpkıannesivebabasıgibiinsanlarahükmetmeyeçalışacak.Özellikleçocuklarıvezayıfinsanlanezecektir."

"Aslında,dahaönceaynıtravma,annesiylebabasınıdaetkilemiştir.Annelerininbabalarınınonlarahükmetmeyealıştıkları

-86—

gibi şimdi onlar da kızlarına hükmetmeye çalışıyorlar. İşte bu nedenle psikolojik şiddet bir nesildendiğerinegeçiyor."

Reneaubirdenbiresustu."Kamyondanuykutulumumualmamgerek,birazsonragelirim."

BaşımısalladımveWililebirliktekampyerinedoğruyürüdük.

Wil,"Reneauileepeycekonuştunuz,"dedi.

"Evet,konuştuk."

Gülümsedi. "Aslında Reneau konuştu. Sen dinledin ve sorulara yanıt verdin, ama hiç fikiryürütmedin."

Kendimisavunurcasına,"Anlattıklarınıçokilginçbuldum,"dedim.

VVilsesimintonunaaldırmadı."Aileüyelerininarasındaenerjininnasılhareketettiğinigördünmü?Kadınveadamçocuğunenerjisiniemiponutüketiyorlar."

"Enerjiakımınadikkatetmeyiunuttum."

"Pekâlâ, sana göreReneau enerji alanlarını görmek istemezmi?Onunla böyle karşılaşmamıza nediyorsun?"

"Bilmiyorum."

"Sencebununbiranlamıyokmu?Yoldangeçerkenseneskitanıdığınabenzeyenbirisinigörüyorsun

veadamlatanışıncabizeelyazmalarınıaradığınısöylüyor.Burastlantınınötesindebirşeydeğilmi?"

"Evet."

"Belki onunla karşılaşmanın bir sebebi var. Belki ondan alacağın bilgi buradaki yolculuğunuuzatacak.Ayrıcasenindeonabirazbilgivermengerekmezmi?"

"Evet,sanınm.Onanesöylemeliyim?"

VVilyinebanasevgiylegülümsedi."Gerçeği."

Yanıtvermeyefırsatbulamadım.Reneauyanımızageldi."Dahasonragerekeceğinidüşünerekfenergetirdim."

İlkkezalacakaranlığınindiğinifarkedipbatıyabaktım.Güneşbatmıştıamagökyüzühâlâturuncuyaboyalıydı. O yöndeki bulutların bir kısmı koyu kırmızıya çalıyordu. Bir an yerdeki bitkilerin üstündebeyazımsıbirışıkalanıgördüğümüsandım,amagörüntübirandayokoldu.

-87-

"Güneşinbatışıçokgüzel,"dedimvesonraVVH'inçadırdaniçerigirdiğinigördüm.Reneau'dauykutulumunutorbasındançıkarıyordu.

Reneauyüzümebakmadandalgınlıkla,"Evet,"dedi.

Onunyanınagittim.

Başınıkaldırıpbaktı."Pekiyianlamadım;sizhangibilgilerigörmüştünüz?"

"İlk ikisini bana anlattılar," diye yanıt verdim. "Ama son iki günü Satlpo yakınlanndaki,VicienteHanında geçirdik. Orada bulunduğumuz sırada, araştırma yapanlardan birisi bana Üçüncü Bilgininkopyasınıverdi.Çokilginç."

Reneau'nungözleriparladı."Kopyayanındamı?"

"Evet.Gözatmakistermisin?"

Yakaladığı fırsata sevindi. Kopyaları alıp çadırına girdi. Eski gazete parçalan ve kibrit buluptutuşturdum.Ateşalevalevyanmayabaşlayınca,Wilçadırdandışarıyaçıktı.

"Reneaunerede?"

"Saran"inbanaverdiğitercümeleriokuyor."

Wilateşinyanınabirisininyerleştirdiğidüz tahtanınüstüneoturdu.Bendeyanınagittim.Karanlıkiyice çökmüştü. Arkamızdaki benzin istasyonundan yansıyan loş ışıkta sol tarafımızdaki ağaçlarınşekilleri belli oluyordu. Reneau'nun çadırından da dışarıya solgun bir ışık sızıyordu. Bugüne dekduymadığımseslerle,ormancanlanıyordu.

Yanmsaatsonra,Reneauelindefeneriyleçadırındançıktı.Geldisolyanımaoturdu.WHesnedi.

Reneau,"Bilgilerbüyüleyici.Oradagerçektenenerjialanlarınıgörenlervarmı?"

Onakısacadeneyimlerimianlattım.

Birsüresessizcedüşündü."Oradagerçektenenerjiyledeneyleryapıyorlarmı?Enerjilerinibitkilereyansıtıponlarıngelişmelerinietkiliyorlarmı?"

"Sadecebüyümelerinideğilaynızamandabesindeğerlerinideetkiliyorlar."

Sankikendikendinekonuşurgibi,"Amabilgininözüdaha

-88-

geniş. Üçüncü Bilgi evrenin tümüyle enerjiden oluştuğunu ve kendi enerjimizle sadece bitkileri değil,başka şeyleri de etkileyip kontrolümüz altına alabileceğimizi yazıyor," dedi ve bir an sustu. "Diğerinsanlarıenerjimizleacabanasıletkiliyoruz?"

VVilbanabakıp,gülümsedi.

"Sana gördüklerimi anlatayım." dedim. "İki kişi arasındaki tartışmaya tanık oldum ve enerjilerigerçektençokgaripşeyleryapıyordu."

Reneauyinegözlüklerinigeriyeitti."Lütfen,banaanlat."

VVilbuandaayağakalktı."Yorucubirgündü,benyatıyorum,"dedi.

ikimizdeonaiyigecelerdiledikveVVilçadıragirdi.Dahasonra,Sarahilediğerbilimadamınınbirbirlerine söylediklerini, elimden geldiğince enerji alanlarının hareketini vurgulayarak anlatmayaçalıştım.

Reneau,"Durbirdakika,onlarınenerjilerininbirbiriniçekiştirdiğinimigördün?Onlar tartışırkenenerjileribirbirlerinialtetmeyemiçalışıyordu?"diyesordu.

"Evet."

Birkaç dakika düşündü. "Bunu iyice analiz etmeliyiz. Karşımızda iki kişi kimin fikri doğru diyetartışıyorlar, her biri diğerini altetmek istiyor, hatta birbirlerini yenmek için çirkin sözler bilesöylüyorlar."

Birdenbirebaşınıhavayakaldırdı."Evet,şimdianladım!"dedi.

"Nedemekistiyorsun?"

"Eğer sistemli şekilde incelersek, bu enerjinin hareketiyle, insanların birbirlerini altetmek içintartışmalarından, birbirlerine zarar vermeye çalışmalarından neler elde ettiklerini anlarız. Bir insanıkontrolümüzün altına aldığımız zaman onun enerjisine sahip oluyoruz. Bir başkasının enerjisi ilekendimiziyönlendiriyoruz.Evet,buenerjialanlarınınasılgörebileceğimiöğrenmemgerek.BuViclenteHanınerede?Orayanasılgidebilirim?"

OnagenelbirbilgiverdimamanasılgidebileceğiniVVil'intarifedebileceğinisöyledim.

-89

"Evet, yann adresi alıp giderim. Şimdi yatıyorum.Yarın sabah erkenden yola çıkmak İstiyorum,"dedi.

İyigecelerdilediveçadırının içinegiripgözdenkayboldu.Geceninsesleriveateşinçıtırtılarıylabentekbaşımakaldım.

Uyandığım zaman, Wil çadırda yoktu. Yulaf ezmesinin kokusu burnuma geldi. Uyku tulumundançıktımveçadırınkapısınıaralayıpdışarıbaktım.Wilelindekitavayıateşinüstünetutmuşyulafezmesinipişiriyordu.Reneaumeydanlardayoktu.Çadırınıdatoplamıştı.

Dışarıçıktımveateşinyanınagittim."Reneaunerede?"diyesordum.

"Eşyalarınıtopladıbile.Kamyonunuonarmayaçabalıyor.Yedekparçagelirgelmezyolaçıkacak."

Wilyulafezmesidolutabağıelimetutuşturduveyanyanatahtanınüstüneoturduk.

Wil,"Düngeceikinizkonuşmayadalıpgeçmiyattınız?"diyesordu.

"Pekgeçdeğildi,onabildiklerimianlattım."

Tamosıradaayaksesleriniduyduk.Reneauhızlıadımlarlabizedoğrugeliyordu.

"Yolaçıkmayahazırım,sizevedaetmeyegeldim,"dedi.

Bir süre sohbet ettikten sonra, Reneau tekrar merdivenlerden yukarı çıkıp gitti. BenzincininbanyosundaWil'lebensırayladuşalıptraşolduk,sonraeşyalarımızıtopladık,cipebenzindoldurdukvekuzeyedoğruyolaçıktık.

"Çulaburadannekadaruzakta?"diyesordum.

"Eğer şansımız yaver giderse akşamdan önce orada oluruz," dedi, sonra ilave etti. "HaydiRenau'danneleröğrendiğinianlat."

Dikkatleonunyüzünebaktım.Sankibendenbelirlibiryanıtbeklergibiydi."Bilmiyorum,"dedim.

"Reneausanahangidüşünceleriniaçıkladı?"

"Biz insanların,bilincindeolmadığımızhaldediğerlerinikontrol altınaalıphükmetmeeğilimindeolduğumuzusöyledi.İnsanlarınarasındavarolanenerjiyielegeçirmekistediğimiziaçıkladı.

•-90—

Buenerjininhernasılsakendimizidahaiyivecanlıhissetmemizisağladığınıanlattı."

Wildikkatleönündekiyolabakıyordu.Sankibirdenbireaklınabaşkabirşeygelmişgibiirkildi.

Ben,"Nedensordun?"diyesordum.'YoksabuDördüncüBilgimi?"

Yüzüme baktı. "Pek değil. İki insanın arasında akan enerjiyi gördün. Bu olay meydana gelirken

insanlarınnelerhissettiklerinibildiğinisanmıyorum."

Sabırsızca,"Öyleysenelerhissediliyoranlat!"dedim."BenifazlakonuşmamaklasuçluyorsunlSeninağzından laf kerpetenle çekiliyor! Günlerdir senin elyazmalarından edindiğin deneyimleri öğrenmeyeçalışıyordum.Sensehepbeniatlatıyorsun."

Wilkahkahalarlagüldüvesonrabanabaktı."Anlaşmayapmıştık,unuttunmu?Benbazısebeplerdendolayı fazla konuşmamak zorundayım. Bilgilerden biri bize bireyin geçmiş yaşantısını nasılaçıklayacağınıöğretir.Bukendikimliğiniaçıkça tanıyıp,bugezegendeneyaptığınıanlamasıylagelişir.Benimgeçmişimitartışmadanöncebubilgiyeulaşmamızıistiyorum,anlaştıkmı?"

Gülümsedim."Evet,sanırım."

Bütünsabahsessizlikiçindeyolaldık.Güneşlibirgündü.Gökyüzümasmaviydi.Yoldağlaradoğruyükseldikçe, arada sırada yolumuzunüstüne çıkankoyubulutların arasındangeçiyorduk.Öğleyedoğru,cipikenaraçektikvekarşımızdakidağlarınvedoğudakivadileringörkemlimanzarasınıseyrettik.

Wil,"Karnınaçmı?"diyesordu.

Başımısallayınca,arkakoltuktakiçantanıniçindenözenlesarılmışikitanesandviççıkardı.Birinibanaverdiktensonra,"Manzarayınasılbuldun?"diyesordu.

"Çokgüzel."

Banagülümsedivesankienerjialanımıgözlüyormuşgibiyüzümebaktı.

"Neyapıyorsun?"diyesordum.

"Sadecebakıyorum.Dağlarındoruklarıözelyerlerdir.Oradaoturanlarenerjiiledolar.Veüstündeoturduğundağlaaranızdailginçbirbirleşimolur."

-91-

VVil'e büyükbabamın vadisinden söz ettim. O vadinin tepesinden gölü seyrederken vücudumdabüyükbirenerjivecanlılıkduyduğumu,aynıgündeChariene'ningeldiğinianlattım.

"Belkioralardabüyümek,şimdiseniburalardabazışeylerehazırlamıştır."

Dağların sağladığı enerji hakkında ona daha başka sorular sormak isterken, "Şayet dağlar bakirormanlarlakaplıysa,enerjidahagüçlüyayılır,"dedi.

"Gideceğimizbakirormandağlardamı?'*diyesordum.

"Bakiştekarşında,"dedi.

Doğu yönünü işaret ediyordu. Millerce mesafede, birbirinden oldukça uzakta iki dağ silsilesigördüm,sonrabiryerdeVşeklindebirbirlerineyaklaşıyorlardı.İkidağınarasındakiboşluktaküçükbirkasabavardı.V'ninsivriucundabirleşendağlarınikiucusivrikayalıklarhalindegökyüzüneuzanıyordu.Karşıdakizirvebizimbulunduğumuzdağdandahayüksektive topraktan fışkıranbitkileryeşilbirdenizgibiçevresinisarmıştı.

"Karşıdakiyeşilalanmı?"diyesordum.

Wil,"Evet,Vicientegibidir,amadahagüçlüveözeldir."."Özelliğinedir?"

"Diğerbilgilersağladığıyararlardansözederler."

"Nasıl?"

Wilcipihareketettirdiveyolaçıktı."Bahsegirerimpekyakındaöğreneceksin,"dedi.

Birsaathiçkonuşmadanilerledik.Sonrabenuykuyadaldım.BirsüresonraWilkolumdansarsarakbeniuyandırdı.

"Haydiuyan,Çula'yageliyoruz."

Koltuğumayaslanıpomuzlarımıdikleştirdim.Önümüzdekivadideikiyolunbirleştiğiyerde,küçükbir kent vardı. Kentin iki yanında ise uzaktan gördüğümüz sıradağlar yükseliyordu. Dağları kaplayanağaçlardaViciente'dekikadargüzelvegözkamaştırıcıyeşillikteydi.

Wll,"Kentegirmedensanabirşeysöylemekistiyorum,"dedi."OrmandakienerjiyerağmenbukentPeru'nundiğerkentle-

92-

rine nazaran daha az gelişmiştir. Elyazmaları hakkında bilgi toplayacaklarına inanan herkes burayaüşüşmüştür.Sonkezburayageldiğimzaman,kentenerjidenvebilgilerin içeriğindenanlamayanaçgözlütiplerledoluydu.DokuzuncuBilgiyibulupsadeceünveparakazanmayıdüşünüyorlardı."

Kentebaktım,dörtbeşsokakvebirikicaddedenibaretti.Büyükbinalarkentinortasındangeçenikiyolun yanına sıralanmıştı. Çıkmaz sokaklara benzeyen daracık yolların iki yanına da küçücük evlerdizilmişti.İkiyolunkesiştiğinoktadaysabelkiyarımdüzinekadarkamyonvearaçdağyollarınadüşmeyibekliyordu.

"Nedenbuinsanlarınhepsiburadatoplanryor?"diyesordum.

Wil gülümsedi. "Çünkü dağ yollarına düşmeden önce en son benzin ve diğer gereklimalzemelerialabileceklerisondurak,"dedi.

Cibihareketettirdiveağırağırkentedoğrusürdü.Sonrabüyükbinalardanbirisininönündedurdu.İspanyolca levhaları okuyamıyordum, ama vitrinlerdeki mallardan bakkal ve hırdavatçı dükkânlarıolduklarranlaşılıyordu.

Wil,"Senbirazbekle,birkaçşeyalacağım,"dedi.

Başımısalladım.Wildükkanıniçinegiripgözdenkayboldu.Etrafımabakınırken,karşıkaldırımabirkamyonyanaştıveiçindenbirkaçkişiindi.Aralarındaaskerüniformalı,koyurenksaçlıbirkadınvardı.Onugörünce şaşırdım, bu kadınMarjorie'ydi.Ove yanında yirmi yaşlarındaki genç erkekyolun karşıtarafınageçipbenimönümdenyürüdüler.

Cipinkapısınıaçıpdışarıçıktımve,"Marjorie,"diyeseslendim.

Durup arkasına baktı ve beni görünce gülümsedi. "Merhaba," dedi. Bana doğru yürümeyebaşlayınca,delikanlıonukolundanyakaladı.

Banaduyurmamayaçalışarak,"Roberthiçkimseylekonuşmamamızı tembihetti,"diyealçakseslefısıldamayaçalıştı.

-93—Marjorie,"Sakıncasıyok,benonutanıyorum,haydiseniçerigir,"dedi.

Delikanlı bana kuşkuyla baktı, sonra geri çekilip dükkândan içeri girdi. Marjorie ile baş başakalınca,ezilebüzülebahçelerdearamızdageçenolayıaçıklamayaçalıştım.Gülerek,Sarah'inonaherşeyianlattığınısöyledi.Başkabirşeysöylemeküzereyken,Wilelikoludoludükkândandışarıçıktı.

Onları tanıştırdım veWil aldığımalzemeleri cipe yerleştirirken biz ayaküstü birkaç dakika dahakonuştuk.

Wil,"Birfikrimvar,"dedi"Haydiyolunkarşıtarafındakişuyerdebirşeyleryiyelim."

Küçükkafebenzeriyerebaktım."Benceiyifikir,"dedim.

Marjorie,"Bilmiyorum,benimgitmemgerek,kamyongeridönecek,"dedi.

"Nereyegidiyorsun?"diyesordum.

"Batıyabirkaçmiluzağa.Elyazmalanüstündeçalışmalaryapanbirgrubuziyaretegeldim,"

Wil,"Akşamyemeğindensonra,bizsenigötürürüz,"dedi.

"Pekâlâ,ozamankabul."

Wil bana baktı. "Benim alacağım birkaç parçamalzeme var. Siz ikiniz önden gidin, bana da birşeylerısmarlayın.Birİkidakikasonragelirim."

Kabulettik,Marjorieilebenkaldırımdadurupyoldankamyonlarıngeçmesinibekledik.Wilyolunaşağısına güneye doğru yürümeye başladı. Marjorie ile birlikte gelen delikanlı dükkândan çıkıpbirdenbirekarşımızadikildivetartışmayabaşladı.

Marjorie'yikolundantutup,"Nereyegidiyorsun?"diyesordu.

"Bubenimarkadaşım.Birlikteyemekyiyeceğizveosonrabeniçiftliğegetirecek."

"Bak,buradaherkesegüvenolmaz.BiliyorsunRobertböyleşeylerionaylamaz."

"Sakıncasıyok."

"Derhal,benimlebirliktegelmeniistiyorum."

DelikanlınınMarjorle'ninkolunu tutaneliniyakalayıp çektim. "Sananedediğiniduydun,"dedim.Geriçekilipkorkuylayüzümebaktı.Sonraarkasınıdönüpdükkândaniçerigirdi.

-94-

"Haydigidelim,"dedim.

Yolunkarşı tarafınageçtikveküçükkafeden içerigirdik.Yağve iskokulusekjzmasalıküçükbirsalondu.Soltaraftaboşbirmasagördüm.Otarafadoğruyürürken,birkaçkişibaşlarınıkaldırıpbiranbizebaktılar,sonrayinekendiişleriylemeşgulolmayabaşladılar.

Garsonkızİspanyolcadanbaşkadilbilmiyordu,amaMarjo-riebudiliiyibiliyordu.İkimiziçindeyemekısmarladı.Sonra,banasıcacıkbirbakışattı.

Onasırıttım."Oyanındakidelikanlıkimdi?"

"AdıKenny.Nesivarbilmiyorum.Yardımettiğiniçinteşekkürederim."

Gözleriminiçinebakarakkonuşuyordu.Banasöylediğisözlerçokhoşumagitti."Ogruplaseninneilginvar?"diyesordum.

"Robert Jensen arkeologtur. Elyazmalarını incelemek veDokuzuncu Bilgiyi aramak için bir grupkurmuş.BirkaçhaftaönceViciente'yegelmişti,sonrayinebirkaçgünönce...ben..."

"Ne?"diyesordum.

"Şey,Viciente'dekurduğumilişkidenkaçmakistiyordum.SonraRobertilekarşılaştım,çokkibarveçekiciydiveyaptığı işçok ilginçti.AraştırmabahçelerimizinaramayaçıkmaküzereolduğuDokuzuncuBilgisayesindedahafa2İagelişipbüyüyeceğinebeniiknaetti.Bubilgiyiaramayaçıkmanınbelkibugünedek yaptığı işlerin en heyecanlısı olduğunu söyledi.Grubunda bana birkaç aylık iş teklif edince kabulettim..." Marjorie tekrar sustu ve başım eğip masaya baktı. Huzursuzluğu beni üzdüğü için konuyudeğiştirdim.

"Bilgilerdenkaçtanesiniokudun?"

"SadeceViciente'degördüğümbirtanesini.Robert'dediğerbilgilervar,amainsanlarıngelenekselinançlarından kurtulmadıkça onları anlayamayacaklarına inanıyor. Ve anafikirleri kendisindenöğrenmelerinindahayararlıolacağınısöylüyor."

HerhaldekaşlarımıçatmışolmalıyımkiMarjorietelaşlaekledi."Buişseninhoşunagitmedi,değilmi?"

"Benibirazkuşkulandırdı."

-95-

Tekrardikkatleyüzümebaktı."Bendebiraztuhafbuldum.Belkibenigerigötürünce,onunlakonuşurvesonrabananedüşündüğünüaçıklarsın."

Yiyeceklerimizi getiren garson kız yanımızdan uzaklaşırken, Wil kapıdan içeri girdi ve hızlıadımlarlamasayageldi.

"Kuzeydebirmiluzaktabirileriylebuluşmamgerek.İkisaatkadarkentdışınaçıkacağım.Cipsende

kalsın.Marjorie'yigerigötürürsün.Benarkadaşımınarabasıylagidiyorum."Banagülümsedive, "Dahasonraburadabuluşuruz,"dedi.

BiranonaRobertJensen'densözetmekistedimamasonravazgeçtim.

Tamam."

Marjorie'yebaktı.'Tanıştığımasevindim.Vaktimolsaoturupsizinlekonuşmakisterdim."

Marjorie'de çekingen bir ifadeyle ona baktı. "Belki başka zaman uzun uzun konuşmaya fırsatbuluruz."

Wilbaşınısallayıpcipinanahtarlarınıbanaverdiveuzaklaştı.

Marjoriebirsüreyemeğiniyedivesonra,"İdealist,amaçlarıolanbiradamabenziyor.Onunlanasıltanıştın?"

Peru'yaİlkayakbastığımzamanbaşımageienolaylarıuzunuzunanlattım.Benidikkatledinliyordu.Öylesine dikkatle dinliyordu ki, biraz olayları abartmaya başladım ve bir an gerçekle düş birbirinekarıştı.

Marjoriebirara,"AmanTanrım,yoksabaşıntehlikedemi?"diyesordu.

"Hayır,zannetmiyorum.Lima'dançokuzaklardayız."

Yüzümeheveslebakanca,bukezonaSarahilebahçeleregidenedekViciente'dekiolaylardansözettim.

"İşteseninleoradakarşılaştım,amasenkaçtın."

"Oh,sandığıngibideğil.Senihenüztanımıyordum.Vehisterinianlayınca,oradanuzaklaşmanıniyiolacağınıdüşündüm."

Kıkırdayarakgüldüm."Pekâlâ,enerjimikontroledemediğimiçinözürdilerim"

Marjoriesaatinebaktı."Sanırımgeridönsemiyiolacak.Yoksabenimerakederler."

—96—Masanınüstüneyeterinceparabırakıphesabıödedim:SonradışarıyaçıkarakVVil'incipinedoğru

yürüdük.Hava soğumuştu.Nefes alıp verdikçe ağzımızdan dumanlar çıkıyordu.Cipe bindik.Marjorle,"Buyoldankuzeyedoğrugit.Neredensapacağınıbensanasöylerim."dedi.

Başımısalladım,yoldahızlıbirtersdönüşyaptımveilerledim.

"Banagittiğimizçiftliktenbirazdahasözet,"dedim.

"SanırımRobertçiftliğikiralıyor.Anladığımkadarıylaekibiorayıuzunzamandırkullanıyor.Robertde el yazmaları ndaki bilgileri inceliyor. Ben orada bulunduğum sürece herkes malzeme topluyor vearaçlarıhazırlıyorlar.Adamlarınınbazılarıkabadayıgibi."

"Nedensenibuaraştırmayadavetetti."

"Dokuzuncu Elyazmasını bulunca bilgileri tercüme edecek birinin gerektiğini söyledi. YaniViciente'deböylesöylemişti.Buradamalzemelerdenveyolculuğahazırlanmaktanbaşkasözetmiyor."

"Nereyegitmeyiplanlıyor?"

"Bilmiyorum.Sorduğumzamanyanıtvermiyor."

Bir buçukmil kadar yol aldıktan sonra, soldaki dar, taşlı topraklı yola sapmamı söyledi. Dağıneteklerinden kıvrılarak uzanan yol yokuş aşağıya düz bir ovaya iniyordu: İleride kalın kütüklerdenyapılmışçiftlikevigözüküyordu.Arkasında İsebirkaç taneambarveahırvardı.Etrafı çitlerleçevriliotlaklardanlamalarbizebakıyorlardı.

Yavaşlatıpcipidurdurunca,birkaçkişiaracınetrafınısardıvesırıtarakbizebaktılar.Evinyanındayakıtlaçalışan,elektrikjeneratörününuğultusunuduydum.Sonraönkapıaçıldı,koyurenksaçlı,yüzüserthatlı,uzunboylubiradambizedoğruyürüdü.

Marjorie,"İştebuRobert,"dedi.

Kendimihâlâçokgüçlühissediyordum."İyi,"dedim.

CipteninerkenJensenbizeyaklaşıpMarjorle'yebaktı.

"Seniçokmerakettim.Galibabirarkadaşınlakarşılaşmış-sın.

—97—DokuzKehanet/F:7

Kendimitanıttım.Elimitutupkuvvetlesıktı.

"Ben Robert Jensen, sağşalim buraya döndüğünüze sevindim. İçerigirin."

İçerde bazı adamlar malzemelerle uğraşıyorlardı. Biri çadır ve kampgereçlerini arka tarafa taşıdı. Yemek odasından geçerken, iki Perulukadının mutfakta yiyecekten paketlediklerini gördüm. Salona geçinceikimizoturduktansonratamkarşımızageçipoturdu.

"Nedensağşalimdöndüğümüzesevindiğinizisöylediniz?"diyesordum.

Bana doğru eğildi ve içtenlik dolu sesle, "Ne zamandan beri bucivardasınız?"diyesordu.

"Bugünöğledensonrageldim."

"Öyleyse buranın ne kadar tehlikeli bir yer olduğunu bilemezsiniz.

İnsanlarburadabirandakaybolur.ElyazmalanndanveDokuzuncuBilgininhenüzbulunmadığındansözedildiğiniduydunuzmu?"

"Evet,duydum.Aslında..."

Sözümükesti."Öyleyseburadanelerolupbittiğinibilmenizgerek.Buişetehlikeliİnsanlarkarıştı."

"Kim?"diyesordum.'"Buluşunarkeolojikdeğerleriniumursamayankişiler.Bilgilerikendiamaçlanuğrunaelegeçirmekisteyeninsanlar."

İriyarı, sakallı ve kocaman bir adam içeriye girdi ve elindeki listeyiJensen'e gösterip sohbetimizi yarıda kesti. Kısa bir süre İspanyolcakonuştular.SonraJensentekraryüzümebaktı."Sizdeburayakayıpbilgiyimi aramaya geldiniz?Nasıl birmaceraya atıldığınızın farkındamısınız?"diyesordu.

Nasıl anlatacağımıbilemedimvekendimibeceriksizhissettim. "Şey...ben aslında elyazmalarının içeriğini öğrenmek istiyorum. Henüz hepsinigörmedim."

Koltuğunda dik oturdu. "Elyazmalarının devlete ait sanat eserleriolduğunu ve bunların izinsiz yapılan kopyalarının yasadışı olduklarınıbiliyormusunuz?"

"Evet, ama bazı bilim adamları buna karşı çıkıyor. Hükümetinhasıraltı..."

—98—"Peru'nunkendiülkesineaitarkeolojikdeğerlerikontroletmeyehakkıyokmu?Hükümetbuülkede

olduğunuzubiliyormu?"

Neyanıtvereceğimibilemiyordum,yinekorkudanmidemekrampgirmişti.

Jensengülümsedi."Beniyanlışanlamayın.Bensizdenyanayım.Eğerülkenindışındansizeakademikdestekverenlervarsabanasöyleyin.Fakatbanagöresizortalardadolaşıyorsunuz."

"Onungibibirşey."MarjoriebakışlarınıJensen'denbanaçevirdi."Pekineyapmasıgerek?"diyesordu.

Jensenayağakalktıvegülümsedi."Sanırımsizeburadabirişverebilirim.Fazlaadamaihtiyacımızvar. Gideceğimiz yer oldukça güvenli. Eğer bir pürüz çıkarsa ne yapıp edip ülkenize dönecek bir yolbulursunuz."

Bana dikkatle yakından baktı. "Fakat, hiçbir konuda asla benim sözümden dışarıyaçıkmayacaksınız."

YangözleMarjorie'ye baktım.Hâlâ Jensen'e bakıyordu.Aklımkarıştı.Acaba, Jensen'in önerisinikabuletsemmi,diyedüşündüm.Eğerhükümetilearasıiyiyse,belkiyasalyollardanülkemedönebilmekiçin iyi fırsattı. Belki de kendimi kandırıyordum. Belki Jensen haklıydı. Başıma çok kötü bir belasarmıştım!

Marjorie, "Sanırım Robert'ln söylediklerini dikkate almalısın. Burada tek başına kalmak çokkorkunçbirşey,"dedi.

Onunhaklıolduğunubildiğimhalde,VVil'eveyaptıklarımızahâlâgüveniyordum.Budüşüncelerimiaçıklamak istedim ama konuşmaya çabalayınca söylemek istediğim sözcükleri bulamadım. Artık netdüşünemiyordum.

Birdenbireiriyarıadamtekrariçeriyegirdivepenceredendışanyabaktı.SonraMarjorie'yedöndüve,"Birisigeliyor.LütfengitKenny'eburayagelmesinisöyle,"dedi.

Marjorie başını sallayıp odadan dışarı çıktı. Kamyonun farlarının yaklaştığını görüyordum.Araçdışardakiçitinönündedurdu.

Jensenkapıyıaçarken,dişardabenimadımısöyledikleriniduydum.

-99—Korkuyla,"Kimgeldi?"diyesordum.

Jensenbanasertbirbakışfırlattı."Sussesiniçıkarma,"dedi.İriyanadamlabirliktedışarıçıktılarvekapıyı kapattılar. Pencereden kamyonun farlarının önünde uzun boylu birinin durduğunu gördüm. Öncedışarıyaçıkmayakorktum.Jensen'inbenimdurumumhakkındasöylediklerigözümükorkutmuştu.

Amakamyonunyanında duran adamın bir şeyi bana yabancı değildi.Kapıyı açıp dışarıya çıktım.Jensenbenigörürgörmez,telaşlayolumukesti..

"Buradaneyapıyorsun?Giriçeri."

Jeneratörüngürültüsününarasındanbirisininbanaseslendiğiniduydum.

.Jensen,"Hemeniçerigir!Birtuzakolabilir,"dedi.Tamönünvdedurmuştu,kamyonugöremiyordum."Haydiçabukiçerigir!"

Aklım tamamen karışmıştı, karar veremiyordum. Panik içindeydim. Sonra kamyonun farlarınınarkasındakikişiönedoğruçıktı,Jensen'inomzununüstündenonugörebildim.Veşusözleriduydum:"...gelburaya,seninlekonuşmamgerek!"Karanlıkşekilbirazdahayaklaşınca,kafamıniçiberraklaştıveVVil'inbanaseslendiğinifarkettim.Jensen'ikenaraitipkoştum.\

Wiİtelaşla,"Sananeoldu?Hemenburadanuzaklaşmamızgerek,"dedi.

"PekiMar)orieburadamıkalacak?"diyesordum.

"Şimdionuniçinhiçbirşeyyapamayız.Hemengidelim."

Birlikteyürümeyebaşladığımız sırada Jensenarkamdan seslendi. "Buradakalmak seninyararına.Yoksabaşaramayacaksın."

Dönüparkamabirgözattım.

Wildurupyüzümebaktı.Kalmamveyagitmemiçinbanabirseçimhakkıtanıdı.

"Haydigidelim,"dedim.

VVil'ingeldiğikamyonunyanındangeçtik.Önkoltuktaikikişininoturduğunugördüm.CipebininceWilanahtarlarıistediveoradanuzaklaştık.

VVil'inarkadaşlarınınkamyonudapeşimizdengeldi.

Wildönüpbanabaktı."Jensenkendiekibinekatılmayakararverdiğinisöyledi.Neleroluyor?"

—100—Kekeleyerek,"Onunadınıneredenbiliyorsun?"diyesordum.

Wil,"Buadamhakkındaçokşeyduydum.PeruHükümetiadınaçalışıyor.Arkeolog,fakatolayıgizlitutmakarşılığında, elyazmalarını incelemeyetkisini aldı.Amakayıpbilgiyi arama izniyok.Anladığımkadarıylaanlaşmayıbozmayakararlı.Kısa süre sonraDokuzuncuBilgiyiaramayaçıkacağı söylentileridolaşıyor."

"Marjorie'nln onunla birlikte olduğunu öğrenince, hemen oraya gelmeyi düşündüm. Sana nelersöyledi?"

"Banatehlikedeolduğumu,onunekibinekatılabileceğimi,gerekirsebeniyasalyollardanülkedışınaçıkarabileceğinisöyledi."

Wilbaşınısalladı."Gerçektenseniiyiavlamış."'

"Nedemekistiyorsun?"

"Enerjialanınıgörmeliydin.Tümüyleonunalanıylabirleşmişti."

"Anlamadım."•

"Viciente'deSarahilebilimadamınıntartışmasınıdüşün...birininkazandığınadiğerininkaybettiğinetanık oldun, birisi haklı olduğu zaman diğerini ikna ediyordu. Sonra kaybedenin enerjisinin kazananınenerjisinekayalığınıveyenikdüşeninaklınınkarıştığını,tükendiğinivezayıfdüştüğünügördün...Peruluaileninkızındaolduğugibi."Wilgülümsedi."Şimdiaynenokızgibigörünüyorsun."

"Bananeolduğunugördünmü?"

"Evet. Ve onun kontrolünden kurtulmak senin için çok zor oldu. Bir an bunu başaramayacağınıdüşündüm."

Tanrım,oadamgerçektençokkötübiriolmalı."

"Aslındapekkötüsayılmaz.Herhaldeneyaptığınınbirazfarkındaydı.Durumukontroletmeyehakkıvarsanıyorvebazıstratejileriizleyerekbaşarıylanasılkontroledeceğiniuzunzamanönceöğrendiğinehiç kuşku yok. Önce sana dostça yaklaşıyor, sonra yaptığın hatayı buluyor, böylece kendini tehlikedehissediyorsun. Buna karşılık hafifçe senin kendine güvenini sarsıyor ve sen ona bağımlı olana kadargüveninisarsmayadevamediyor.Vesonundasenintümenerjinielindenalıyor."

—101-

Wil gözlerimin içine baktı. "Bu, insanları kandırıp ellerinden enerjilerini almanın yollarındansadecebirtanesi.GerikalanyollarıAltıncıBilgideöğreneceksin."

Onu can kulağı ile dinlemiyordum; Marjorie'yi düşünüyordum. Onu orada bırakmak hiç hoşumagitmemişti.

"AcabaMarjorie'yeulaşmayaçalışabilirmiyiz?"diyesordum.

"Şimdiolmaz.Onun tehlikedeolduğunuzannetmiyorum.Yarınburadanayrılırken,orayagideronuiknaetmeyeçalışırız."

Bir süre konuşmadık. Sonra Wil sordu. "Jensen'in farkına varmadan yaptıkları hakkında nelersöylemekistediğimianladınmı?Odadiğerinsanlardanpekfarklıdeğil.Kendinigüçlühissettirenşeyleriyapıyor."

"Hayır,anladığımısanmıyorum."

Wil düşünceli düşünceli yüzüme baktı. "İnsanlar bütün bunların hâlâ bilincinde değiller.Yalnızcakendimizi zayıf hissettiğimizi ve başkalarını kontrol altında tuttuğumuz sürece kendimizi daha iyihissettiğimizi biliyoruz. Ne var ki, biz kendimizi iyi hissettiğimiz zaman bunun bedelini başkalarınınödediğini bilmiyoruz. Onların enerjisini çalıyoruz. Çoğu insan yaşamı boyunca başkasının enerjisininpeşindenkoşar."

Yüzümebaktı.Gözlerininiçindeneşelipırıltılarvardı."Fakataradasıradabuyöntemfarklıişler.Kısasüreiçinbileolsabazenkarşımızdakiinsanenerjisinibizegönüllüverir."

"Nedemekistiyorsun?"

"Marjorieilesenkenttekikafedeyemekyerkenhanibenyanınızageldim."

"Evet."

"O anda ikinizin ne konuştuğunu bilmiyorum ama ben içeri girdiğim zaman onun enerjisi sanaakıyordu.İçerigirergirmezbunuaçıkçagördüm.Oankendininasılhissediyordun?"

"Çok iyi.Aslında, ona deneyimleri ve kavramları anlattığım sırada her şey gözüme daha berrak

göründü.Söylemekistediklerimikolaycaifadeedebildim.Pekibununanlamıne?"

Wilgülümsedi."Aradasırada,birisibizdenonlarındurumları-

—102-

nı tanımlamamız» ister. Bunu gönüllü yaparlar ve hemen enerjilerini bize aktarırlar.YaniMarjorle'ninsanayaptığıgibi.Kendimiziolağanüstügüçlühissederizamabuuzunömürlübirödüldeğildir.Çoğuinsan-Marjorie dahil- enerjiyi vermeye devam edecek kadar güçlü değildir. İşte çoğu ilişki bu yüzden güçmücadelesine dönüşür. İnsanlar önce enerjilerini birleştirirler ve sonra enerjiye bütünüyle kim sahipolacakdiyekavgaetmeyebaşlarlar.Vesonundaherzamankaybedenfaturayıöder."

Birdenbiresustuveyüzümebaktı."DördüncüBilgiyikavrayabildinmi?Başınagelenleridüşün.İkikişininarasındakienerjiakımınatanıkoldunvebununanlamınımerakettin,sonraRenauilekarşılaştık,sanapsikoJogolduğunuveinsanlarınbirbirlerinenedenhükmetmekistedikleriniaraştırdığınıanlattı.

"Perulu ailede bunun iyi bir göstergesine tanık olduk. Başka* larına hükmetmenin, hükmedeninkendisini güçlü ve bilgili hissettirdiğini, fakat hükmedilenlerin hayati enerjisini emip tükettiğini açıkçagördün. Her ne kadar kendi kendimize, o insanın iyiliği veya çocuklarımızın iyiliği için onlarahükmetmeyeçalıştığımızı,onlarıniyilikleriiçinkontrolüelimizdetuttuğumuzusöylesekde,buhiçbirşeyideğiştirmez.Zararmeydanagelir.

"Sonra Jensen'le karşılaştın ve insanın enerjisinin başkası tarafından tüketilmesinin nelerhissettirdiğini anladın. Birisi sana hükmederken, aslında aklını başından aldığını gördün. Jensen ileyaptığın bilimsel tartışmayı kaybetmemiştin. Onunla tartışmaya girecek kadar ne enerjin vardı, ne deaklınıdoğrudürüstkullanabiliyordun.AkılgücününtümünüJensentüketiyordu.Neyazıkki,butürruhsalşiddet insan kültüründe her zaman sürekli meydana gelmektedir, hatta sık sık da iyiniyetli insanlartarafındanbudurumistismaredilmektedir."

Başımısalladım.Wilbaşımdangeçendeneyimiaynenözetlemişti.

Wilkonuşmayadevametti."DördüncüBilgiyiiyicekavramayaçalış.Diğerbildiklerinlebubilgiyibirleştirveuyumsağlamasınaözengöster.ÜçüncüBilgifizikdünyanıngerçekteuçsuzbucaksızbirenerjisistemiolduğunugösterdi.DördüncüBilgiyse

-103—

bize insanların uzun zamandır bilinçsizce birbirleriyle rekabete girişip birbirlerinden yayılan enerjiyesahip çıkmak istediğini bildirir. İnsanların aile içindeki küçük çekişmelerden, iş yerindeki rekabetten,ülkelerarasındakisavaşlarakadartümdüzeydekiçatışmalarınınkökenindebuenerjiyesahipçıkmaisteğiyatar.Kişininkendinigüvensizvezayıfhissetmesininsonucunda,kendiniiyihissetmekiçinbirbaşkasınınenerjisiniçalmagereksinimivardır."

"Bir dakika," diye karşı koydum. "Bazı savaşların yapılması gerekti. Onlar haklı olarak ortayaçıkmıştır."

Wil,'Tabii,"diyeyanıtverdi."Fakatçatışmalarınhemensonaermemesininteksebebi,diğertarafınenerjiyielegeçirmekmaksadıylamantıksıztutumunusürdürmesidir."

Wilbirşeyanımsamışgibibezçantasınauzandı,birbirinetutturulmuşbirtomarkâğıtçıkardı.

"Nerdeyseunutuyordum,DördüncüBilgininbirkopyasınıbuldum,"dedi.

Kopyayıelimetutuşturduvebaşkabirşeysöylemedi,gözleriniyoladikti.

Küçük feneri elime aldım ve tam yirmi dakika okudum. Dördüncü Bilginin ne demek istediğinianladım.İnsan,dünyasınıenerjivegüçarasındasonsuzbirrekabetgibigörüyor.

Bilgiyegöre,eğerinsanlarnedenmücadeleettiklerinianlasalardıderhalbumücadeleyiaşarlardı.Böylelikle sadece insan enerjisinin üstüne kurulu rekabeti kırmaya çalışırdık... çünkü sonunda kendienerjimizidiğerkaynaktansağlamayıbaşarırdık.

VVil'inyüzünebaktım,"Diğerkaynaknedir?"diyesordum.

Yanıtvermedi,sadecegülümsedi.

—104-•*

MİSTİKLERİNMESAJIErtesi sabahVVil'in kıpırdadığını duyunca uyandım.Geceyi arkadaşlarından birine ait olan evde

geçirmiştik. Wil odanın diğer tarafındaki karyolanın üstünde oturmuş, hızla giyiniyordu. Dışarısı hâlâkaranlıktı.

"Haydihementoplanalım,"diyefısıldadı.

Giysilerimizi.topladık. VVil'in aldığı yedek malzemeleri birkaç seferde cipe taşıdık. Kentinmerkezindenbirkaçyüzmetreuzaktaydık.Karanlıktabir iki ışıkparlıyordu.Doğudatanyeri incecikbirçizgi halinde ağarmak üzereydi. Günün doğmak üzere olduğunu belirten kuş cıvıltılarından başka sesduyulmuyordu.

Malzemelerin yüklenmesi bittikten sonra, ben cipin yanında durdum.Wil uykulu gözlerle kapınınönündeduranarkadaşıylakısacakonuşupvedalaşırken,birdenbiredörtyolağzındagürültülerduyduk.Üçkamyonunfarlarınıgördük.Hızlageçipkentinmerkezindedurdular.

VVil,"Jensenolabilir,haydiorayakadaryürüyelim*bakalımneleryapıyorlar,amadikkatliol."

Bir iki sokaktan geçtik ve ana yola çıkan dar sokağa saptık ve kamyonları uzaktan gözetledik.Araçlardan ikisine yakrt yüklenmiş, diğeri ise dükkânın önüne park etmişti. Yanında ise dört beş kişiduruyordu.Marjorle'nindükkândançıkıporadakikamyonabirşeyyerleştirdiğinigördüm.Sonrabizdentarafadoğruyürüdüveoradakidükkânınvitrininebaktı.

VVil,"Orayagitvebizimlegelmekistermisin,diyesor.Benseniburadabeklerim,"diyefısıldadı.

—105—

Usullacık köşeyi döndüm amaMarjorie'ye doğru yürürken korkudan titriyordum.Onun arkasında,

dükkânın önünde duran Jensen'in adamlarından bazılarının otomatik silah taşıdıklarını ilk kez gördüm.Birkaçdakikasonraiyicekorkmayabaşladım.KarşımdakisokaktasilahlıaskerlerikibüklümeğilmişlerusulusuiJensen'inekibinedoğruilerliyorlardı.

Tam o sırada Marjorie beni gördü, Jensen'in adamları da askerleri görünce hemen sağa solakaçıştılar. Silah sesleri havayı sardı.Marjorie bana baktı.Gözleri dehşet içinde iri iri açılmıştı.Onadoğru koşup elinden yakaladım ve hemen yan sokağa daldık. İspanyolca öfkeli bağrışmalar ve silahsesleriişitildi.Boşkartonkutularatakıldıkveyüzükoyunyeredüştük.

Hemen ayağa fırlayıp, "Haydi buradan kaçalım!" dedim.Marjorie sendeleyerek ayağa kalkarken,yinebeniaşağıyaçekti,başıyladarsokağınucunuişaretetti.İkisilahlıadamarkalarıbizedönükoradasaklanmış,diğersokağınbaşınıgözlüyorlardı.Olduğumuzyerdedonupkaldık.Sonunda,adamlarkoşarakyolunkarşıtarafındakiağaçlıksahayageçtiler.

Cipinbulunduğuyerde,VVilson'unarkadaşınınevinegitmemizgerektiğinibiliyordum.VVil'inorayagideceğindenemindim.Usulusuldiğersokağageçtik.Silahseslerineöfkelibağrışmalarkarışıyordu,amabiz kimseyi görmedik. Sol tarafıma baktım, VVil'den eser yoktu. Bizden daha önce koşup kaçtığınıdüşündüm..

MeraklaetrafınıkollayanMarjorie'ye,"Haydikarşıdakiormanakoşalım,"dedimvedevamettim."Sonraormanınkenarındansoladoğruilerleriz.Cipioyöndeparketmişti."

'Tamam,"dedi.

Yoluhızlageçtikveağaçlarınarasındanyürüyerekeveyüzyüzellimetreyaklaştık.Ciphâlâkapınınönündeduruyordu,amaetraftahiçhareketgöremiyoruk.Ağaçlarınarasındançıkıpsokağınucundakievedoğru koşmaya hazırlanırken, sol tarafımızdan askeri bir araç köşeyi döndü ve ağır ağır eve yaklaştı.Aynı anda,Wil koşarak bahçeden çıktı, cipe atladı ve aksi yönedoğru htzla uzaklaştı.Askeri araç daonunpeşinedüştü.

—106—

"Allahkahretsin!"dedim.

Marjoriepanikiçinde,"Şimdineyapacağız?"diyesordu.

Arkamızdaki sokakta yine silah sesleri duyuldu. İleride ağaçlar sıklaşıyor, dağlann yamaçlarıdikleşiyorduveyolunbirtarafıgüneyedlğeriysekuzeyeuzanıyordu.

"Haydihementepeyeçıkalım,çabukol,"dedim.

Birkaçyüzmetre tepeye tırmandıktan sonra,bir çıkıntınınüstündedurup,dönüpkentebaktık.Hertaraftandörtyolağzınaaskeriaraçlaradetaselgibiakıyordu.Askerlerinçoğudaevleritektekaramayabaşlamışlardı.Altımızda*yamacıneteklerinde,boğukinsansesleriduydum.

Vedağlarıntepelerinedoğrukoşmayabaşladık.Artıkkoşmaktanbaşkabirşeyyapamazdık.

Bütün sabah hiç durmadan dağın yamacından kuzeye doğru yol aldık. Ancak bir araç sesiduyduğumuz zaman hemen yere eğilip saklanıyorduk.Yoldan geçen kamyonların çoğu askeri araçlardı.

Fakataradasıradatektüksivilaraçlardageçiyordu.Neacıydıki,çevremizdekiyabanirdünyadanbizikoruyabilecek,güvenceiçindeolabileceğimiztekyerkarayoluyduveorayaçıkanıiyorduk.

İlerde,ikiyamaçbirbirineçokyaklaşıyorvesonradikbiruçurumlaaşağıyadoğrumeyilleniyordu.Yeryeruzanansivrikayalararalarındakivadiyegeçitvermiyordu.Birdenbire,kuzeydenbizedoğrugelenaracıVVil'incipinebenzettik,sonraarabayıgözdenkaybettik.

Boynumuuzatıpgörmeyeçabalarken,"VVil'incipinebenziyordu,"dedim.

Marjorie,"Haydiaşağıyainelim,"dedi.

"Dur bir dakika. Ya bir tuzaksa?Ya onu yakaladırlarsa, bizi de yakalamak için cipi yem olarakkullanıyorlarsaneolacak?"

Marjorie'nintümümitlerikırıldı.

"Buradadur,"dedim."Benaşağıyainerim.Senburadanbenigözle.Eğertehlikeyoksa,sanaişaretederim."

-107-

Marjorie gönülsüzce boyun eğdi. Cipin park ettiği yere doğru dik yamaçtan aşağıya inmeyebaşladım. Sık ağaçların arasından birisinin araçtan indiğini gördüm, ama kim olduğunu tanıyamadım.Küçükfundalıklaraveağaçlaratutunarak,aşağıyadoğruinmeyeçabalarken,aradasıradaçürümüşotlarabasıncaayaklarımkayıyordu.

Sonunda,aracınbelkiyüz,yüzellimetre ilerdekiyamaçta tamkarşımdadurduğunugördüm.Arkatamponadayanmışduran sürücününhâlâyüzünügöremiyordum.Biraz sağ tarafakayınca,Wil'igördüm.Hızlabirazdahasağakoştumveayağımınkaydığınıhissettim.Tamyeredüşerkensondakikadabirağacıngövdesine tutunup ayağa kalktım. Uçurumdan aşağıya yuvarlanma korkusuyla yine mideme sancılarsaplandı.Ölümdenkılpayıkurtulmuştum.

Ayakta hâlâ ağaca tutunuyordum. VVil'in ilgisini çekmeye çalıştım. Başını kaldırmış dikkatletepeleri gözlüyordu.Sonra başını indirince beni gördü.Yerindenkalkıp bana doğru yürümeyebaşladı.Onaparmağımladerinuçurumuişaretettim.

Vadiyi iyice gözden geçirdi. Sonra bana seslendi. "Buraya geçit vermiyor. Aşağıya vadiye inipsonraburayaçıkacaksın."

Başımısalladım.Marjorie'yeişaretvermeküzereykenyaklaşmaktaolanaraçsesleriniduydum.Wilcipe atlayıp hızla ana yola çıktı. Ben de tekrar hızla tepeye çıkmaya çalıştım.Yeşilliklerin arasındanMarjorie'inbanadoğruyürüdüğünügördüm.

Birdenbire onun arkasından İspanyolca bağrışanöfkeli sesler duyuldu.Ve sonra birileri koşmayabaşladı.Marjorie bir kayanın arkasına saklandı. Ben yön değiştirerek elimden geldiğince sessiz, soladoğru koşmaya başladım. Bir yandan da ağaçların arasından Marjorie'yi gözden kaçırmamayaçabalıyordum.Tamonugördüğümanda, ikiaskeronukollarındanyakalayıpayağakaldırıncaMarjoriekorkunçbirçığlıkattı.

Görünmemeye gayret ederek tepeye doğru koşmaya devam ettim. Marjorie'nin yüzündeki panikgözleriminönündengitmiyordu.Tepeninüstüneçıkınca, tekrarkuzeyedoğruyürümeyebaşladım.Panikiçindeydim.Kalbimyerindenfırlayacakmışgibiatıyordu.•

-108-

Birmilkadarkoştuktansonra,durdumetrafıdinledim.Arkamdanehareket,nedesesvardı.Sırtüstüyattım.Hemdinlemek istiyordum,hemde-sağlıklı biçimdedüşünmeyeçabalıyordum, amaMarjorie'ninkorku dolu bakışları bir türlü gözlerimin önünden silinmiyordu. Neden onu tepenin üstünde yalnızbırakmıştım?Şimdineyapabilirdim?

Oturup derin bir nefes aldım. Karşı yamacın üstündeki yola baktım. Koşarken trafik sesiduymamıştım.Tekraretrafıdikkatledinledim:ormanınalışagelmişgürültüsündenbaşkasesyoktu.Yavaşyavaş sakinleştim. Marjorie'yi yakalamışlardı, ama onun ateş hattından kaçmaktan başka suçu yoktu.Herhaldekimliğivearaştırmaiziniolanbilimadamıolduğuanlaşılıncaserbestbırakılacaktı.

Birkezdahaayağakalkıpkuzeyedoğruyürümeyebaşladım.Çokyorgundum,karnımdaacıkmıştı.Saatlercehiçdüşünmedenvekimseylekarşılaşmadanyürüdüm.

Sonra, sağ tarafımdankoşanayak sesleriniduyunca,olduğumyerdedonupkaldım.Cankulağı ileetrafıdinledim.Fakatseslerduyulmuyordu.Bulunduğumyerdeağaçlarıngövdeleridahakalındı.Birininarkasına gizlenip baktım.Kimseyi göremedim.Tekrar yürümeye başladım. Sağ tarafımdaki İri kayanınyanındaki ağaçlan geçtim.Karşımda kocaman üç tane kaya çıkıntısı daha vardı. Sessizce oraya doğruilerledim. Hâlâ hiçbir ses duyulmuyordu. İki iri kaya çıkıntısı geçtikten sonra, üçüncünün etrafındandolaşırken,arkamdadallarçıtırdadı,yavaşçadöndüm.

Jensen'in evinde gördüğüm iriyarı sakallı adam kayanın yanında duruyordu. Panikten gözleriirileşmişti. Karnıma doğrulttuğu silahı tutan eli zangır zangır titriyordu. Beni anımsamaya çalıştığınıanladım.

"Durbirdakika,"diyekekeledim."BenJensen'itanıyorum."

Banadahadikkatlibaktıktansonrasilahınıyereindirdi.Sonraarkamızdakiormandan,birisininbizedoğrugeldiğini duyduk.Sakallı adambenimönümdenkuzeyedoğrukoşmayabaşladı.Bende içimdengelendürtüyeayakuyduruponunpeşindenkoş-

—109-

mayabaşladım.İkimizdedallaraçarpmamakİçinbaşımızıeğerek,tümseklerinüstündensıçrayarakelimizdengeldiğincehızlıkoşmayagayretediyorduk.Aradasıradadönüparkamızabakıyorduk.

Sakallı adambirkaçyüzmetrekoştuktan sonra, ayağıbir şeye takıldı yeredüştü,benonunyanından koşarak geçtim ve sonra iki kayanın arasına saklandım.Yorgunluktan neredeyse düşüpbayılacaktım.Gizlendiğimkayanınarkasındanbaşımıuzatıparkamabakınca,yüzmetreilerde,biraskerin tüfeğini kaldırıp, yerden ayağa kalmaya çabalayan iriyarı sakallı adama nişan aldığınıgördüm. Onu uyarmama fırsat kalmadan asker tüfeğini ateşledi. Adamın sırtından giren kurşungöğsünü parçalayarak dışarı çıktı ve kanlar üstüme sıçradı. Kurşunun sesi gökyüzünde

yankılanıyordu.

Adambir an hareketsiz kaldı, gözleri cam gibiydi, sonra vücudu öne doğru kıvrıldı ve yeredüştü.Benyinegizlendiğimyerdenfırladımvekörgibikuzeyedoğrukoşmaya,askerdenkaçmayadevamettim.Ağaçlarınarkasınagizlenerekbirsüredahakoştum.Arazifazlasıylaengebeliydivebirsüresonraİyicedikleşmeyebaşladı.

' Sivri kayalıklara tutunarak yukarı doğru tırmanmaya devam ederken korkudan veyorgunluktan titriyordum. Bir ara ayağım kaydı yere düştüm.O zaman dönüp arkama bakmayacesaretettim.Askercesedinyanındaydı.Hemenkayanınarkasınaçekildim.Askerbaşınıkaldırıpbaktı, ama beni göremedi. Bir süre yerde sürünerek ilerledim. Beynim uyuşmuştu. Kaçmaktanbaşkabirşeydüşünemiyordum.

Birazdahailerledim,amasonundaönümeçıkankocamankayakütlesibanageçitvermedi.Biradım dahi atamıyordum. Artık sonum gelmişti. Arkamdaki kayalıklardan düşen çakıl parçalarıaskerin yaklaşmakta olduğunu belirtiyordu.. Dizlerimin üstüne çöktüm. Yorgunluktan bitkindüşmüştüm.Bütüngücümütoplayıpsonbirkezdahaderinnefesalarakkaderimeboyuneğdimvesonumubeklemeyebaşladım.Azsonra,kurşunlarınvücudumudelikdeşikedeceklerinibiliyordum.Çokgariptir,amaduydu-

—T10—

ğum dehşet sona erecek diye, ölümü adeta dört gözle beklemeye başladım. Bu benim için kurtuluşolacaktı. Orada oturmuş ecelimi beklerken, çocukluk günlerimdeki pazar ayinlerini ve sonsuz birmasumiyetleTann'yıdüşündüğümgünlerianımsadım.Acabaölümnasılbirşeydi?Kendimibudeneyimehazırlamayaçalıştım.

Uzun süre bekledikten sonra, zaman kavramını yitirdim. Birdenbire beklediğim akıbetin başımagelmediğini farkettim. Etrafıma bakınca ilk kez dağın en yüksek doruğunda oturduğumu farkettim.AJtımdakidiğerdoruklara,tepelerebaktımveçevremdekibüyüleyicimanzarayıhayranlıklaizledim.

Aşağılarda gözüme bir hareket ilişti. Çok uzaklarda dağın güney yamacında, bir asker kolundaJensen'inadamınıntüfeğinitakmış,ağırağırbendenuzaklaşıyordu.

Bu manzara yüreğimi ısıttı. Sevinçle sessiz kahkahalar attım. Her nasılsa hayatta kalmayıbaşarmıştım! Dönüp bağdaş kurup oturdum ve içimde duyduğum sevincin tadını çıkardım. Bu dağıntepesindeebediyenoturmakistiyordum.Pırılpırılgüneşlibirgündüvegökyüzümasmaviydi.

Oradaotururken,uzaktakimordağlarıntepelerininbanagittikçeyaklaşmaktaolduklarınıhissettim.Aynışekildebaşımınüstündengeçenbulutlarıelimiuzatsamtutacağımısandım.

Elimi kaldınp gökyüzüne doğru uzanınca, vücudumda bir başkalık hissettim. Kolum sankikayarcasınainanılmazbirrahatlıklayukarıyakalkmıştı.Hiçgayretsarfetmedensırtımı,ensemivebaşımıdimdik tutabiliyordum. Oturduğum pozisyonda -bağdaş kurmuştum- ellerimi ve kollarımı kullanmadanayağakalktımvegerindim.İçimdesonsuzbirhafiflikduyuyordum.

Uzaktaki dağlara bakınca, gündüzgökyüzünde ayın doğduğunuve batmaküzere olduğunugördüm.

Yarımayufuktatersdönmüşbirçanakgibiduruyordu.Birdenbireonunnedenoşeklialdığınıanladım.Bendenmilyonlarcamiluzaktaolangüneş, sadeceayıaydınlatıyordu.Ayınyüzü ilegüneşinarasındakidüzçizgiyialgılayabiliyordum.Vebunufarketmemsankibilincimiçokileriyegötürüpgenişletti.

-111—

Ayınufuktakaybolduğunuvebatıdaçokuzaklardayaşayanlarındaonuaynı şekilde göreceklerini düşledim. Sonra ayın dönüp tam benimbulunduğumnoktanın altındagezegeninöbüryüzündenasıl görüneceğinidüşledim. Orada yaşayan insanlar, onun dolunay şeklini göreceklerdi,çünkü dünya aradan çekilecek ve başımın üstündeki güneş doğrudandoğruyaışıklarınıayayansıtacaktı.

Gözleriminönündecanlandırdığımbugörüntüsırtımdatatlıtitreşimlermeydana getirdi.Ve sırtımın daha dlkleştiğini, başımın üstündeki sonsuzgenişliğin, ayaklarımın altında dünyanın öbür yüzüne de yayıldığınıhissettim.Hayatımdailkdefa,dünyanınyuvarfakolduğunuentelektüelbirkavramolarakdeğilgerçektenhissederekanladım.

Birbakımabufarkındalıkbeniheyecanlandırdı,amasonrabununçoksıradan ye doğal bir duygu olduğunu anladım. Yalnızca kendimi buduyguların akışına bırakıp, tüm yönlere doğru uzayın boşluğundasallanmak istiyordum. Ayaklarımla dünyayı ilikleyip havalanmakistiyordum. Orada, dünyanın yerçekimine karşı koydum. İçimden taşancoşkusankibirbalongibiayağımıyerdenkesipbenihavayakaldırıyordu.

Tekrarkayanınüstüneoturdumve tekrar,her şeyikendimeçokyakınhissettim:Üstüneoturduğumeğribüğrükayayı,yamaçtanaşağıyauzananağaçları, ufuktaki dağları kendime çok yakın hissettim. Rüzgârda nazlınazlı sallanan ağaçların dallarına baktım, olayın yalnızca görüntüsünüalgılamakla kalmadım, sanki rüzgârda sallanan dalları kendi saçlarımıntellerizannedipfizikselolgusunudaduyumsadım.

Her nedense her şeyi benim bir parçammış gibi algılıyordum.Çevremdekiler adeta benim bir parçamdı. Dağın doruğunda çevremdekimanzarayı İzlerken, her şeyin içime dolduğunu, vücudumun ve başımıngenişleyip büyüdüğünü hissettim. Evrenin kendine benim gözlerimle

baktığınıhissettim.

Bu algılama bana başka şeyler anımsattı^ Zamanın içinde geriyedöndüm. Peru yolculuğumun, çocukluğumun anılan gözlerimin önündengeçtivedünyayagözlerimiilkaçtığımgünedön-

—112—düm.Veoandaaslındabenimyaşamımınbugezegendedoğduğumgünbaşlamadığınıalgıladım.Benvevücudumçokdahaeskilerdeevreninkendioluşumuilebugezegendeyaşamayabaşlamıştık.

Evrimbilimisıkıcıbulduğumbirkonuydu,fakatşimdi,düşüncelerimzamanıniçindegeriyegittikçe,bu konuda okuduklarımın hepsini bir anda anımsadım, hatta arkadaşıma benzeyenReneau ile yaptığımkonuşmalarıdüşündüm.Onunbusahayla,evrimleyakındanilgilendiğinianımsadım.

. Bütün bilgiler gerçek anılarıma karışıp bir bütün oluşturmuştu. Her nedense, bütün eski olaylarıanımsıyordum.Eskilerianımsayınca,evrimeyepyenibirbakışlabakmayabaşladım.

Evrendeilkmaddeninpatladığınıgörürgibioldum.ÜçüncüBilgiyitamanlamıylakavradım.Bilgi,gerçekte evrende hiçbir şeyin tamamen somut olmadığından söz ediyordu. Madde yalnızca belirlidüzeylerde titreşen enerjiden meydana geliyordu ve başlangıçta madde basit bir titreşim şekliydi:hidrojenadınıverdiğimizbirelementi.Evrenbütünüylehidrojendenoluşuyordu.

Egemen olma ilkesiyle, bu enerjinin daha karışık bir duruma dönüşmek için hareket ettiğini vehidrojenatomlarınınbirbirlerini çektiklerinigözledim.Hidrojenyeterinceyoğunluğaerişince ısınmayaveyanmayabaşladıvebizimyıldızadınıverdiğimizmaddeyioluşturdu.Hidrojenyanmayadevamettivetitreşimibirbasamakdahayükseldi.Böylecehelyumelementimeydanageldi.

İzlemeyedevamettim. İlkyıldızlaryaşlandıve sonundasöndüler.Geridekalanhidrojeniveyeniyaratılan helyumu evrenin içine döktüler. Böylece bütün işlem yeniden başladı. Sıcaklık yeterinceyükselip yeni yıldızlar doğuncaya kadar, hidrojenle helyum birbirlerini çekmeye devam ettiler. Yeniyıldızlarhelyumuateşledivebirliktedahayüksektitreşimdekilityumudoğurdular.

Veböylecesürüpgitti...heryenijıesilyıldızlar,maddetayfı-temelkimyasalelementler-tümevreneyayılanakadar,dahaöncevarolmayanmaddeleriyarattılar.Hidrojeninbasittitreşimiy-leoluşanmadde,titreşimin en yüksek düzeyindeki karbonu oluşturana dek evrimine devam etti. Evrimin yeni atacağıadımınsahnesihazırdı.

—113—DokuzKehanet/F:8

Güneşimizoluşurken,cebindendökülenküçükmaddeleronunyörüngesindedönmeyebaşladılar,bumaddelerdenbirtaneside,karbondahilbütünyeniyaratılanelementleriiçerenbizimdünyamızdı.Dünyasoğuyunca, kitle halinde eriyen gazlar yeryüzünü kapladılar ve birbirleriyle birleşerek su buharınıoluşturdular. Böylece şiddetli yağmurlar başladı ve çıplak yeryüzü kabuğunda okyanustan oluşturdular.Yeryüzününüstüyeterincesularlakaplanınca,gökyüzündekibulutlardağıldıvetümgörkemiylemeydanaçıkangüneş,yenidünyayıışığı,ısısıveradyasyonuileyıkamayabaşladı.

Gezegendekişiddetliyağmurlarvefırtınalarsürecindemadde,karbontitreşimlerindendahayüksekdüzeydekidahakarışıkbirdurumageçti:butitreşimdeaminoasitleroluştu.Amailkkez,budüzeyeerişentitreşimlerkendi içlerindeduramadılar.Maddesüreklibaşkabirmaddeyikendi içineemipbutitreşimidurdurmayaçalışıyordu.Beslenmesigerekti.Veböyleceyenibirevrimdoğdu:Hayat.

Yalnızca suyla sınırlı hayatın, iki belirgin şekle ayrıldığını gördüm.Bir şekli -bitkiler dediğimiz-inorganik maddelerin içinde yaşıyor ve atmosferin ilk katmanındaki karbondioksiti besin olarakkullanıyordu, Aldıkları besinin karşılığında, bitkiler ilk kez yeryüzüne oksijeni salgıladılar. Bitkilerinyaşamıhızlaokyanuslarayayıldıvesonundakaralaraçıktı.

Diğer şekli ise -hayvanlar adını verdiğimiz- titreşimlerini yitirmemek için sadece organikmaddelerle besleniyorlardı. Ben gözlemlerime devam ederken, hayvanlar büyük balıklar biçimindeokyanuslarıdoldurdularvebitkileratmosfereyeterinceoksijensalgılamayabaşlayıncabubüyükbalıklar,yollarınıkaralaradoğruçevirdiler.

Amfibiyanların-yarıbalık,yanyenibirşey-ilkkezsudançıkıpciğerlerinikullanarakyenihavayısoluduklarınıgördüm.Sonramaddetekrarileriyedoğruhamleyaptıveçağlarboyuncayeryüzünüdinozoradını verdiğimiz sürüngenler kapladı. Sonra sıcakkanlı memeliler oluştu ve diğerleri gibi yeryüzünükapladı.Heryenicanlıtürünün-madde-birüstdüzeydetitreşimioluştur-

—114—

duğunugözledim.Sonunda,gelişimsonaerdi.Veinsantürüzirveyeyerleşti.

İnsan türü.Görüntüburada sonaerdi.Çokkısa süredeevriminöyküsünü,maddeninoluşumunuvesonra evrimini, sanki önceden planlanmış gibi, daha yüksek düzeydeki titreşimlere ulaşmasını, uygunkoşullanyaratmasını,sonundainsanlarınmeydanaçıkışını...bizimhepimizin,bireylerhalinde,meydanaçıkışımızıizledim.

Dağın tepesinde otururken, evrimin insanların hayatına nasıl uzandığını farkettim. Evriminilerlemesinde hayattaki karşılaşmaların büyük rolü vardı.Hayatımızdaki bu olaylardaki bir şeyler biziileriyegötürüp,dahayüksektitreşimlereulaştırarakevrimiileriyeitmişti.Ancaknekadarzorlansamda,bunutümüyleanlamışdeğildim.

Kayanın üstünde oturup çevremde kil eri algıladıktan sonra içime derin bir huzur çöktü. Sonrabirdenbire batıda güneşin battığını farkettim. Aynca ilerde kuzeybatıda küçük bir kent gözüme çarptı.Evlerindamlarınıgörebiliyordum.Batıyamacındakikıvrımlıyoltamkentiniçineiniyordu.

Ayağa kalkıp kayalardan aşağıya inmeye başladım. Bir an durup yüksek sesle güldüm. Hâlâçevremdeki manzarayla bağlantı içindeydim. Kendi vücudumun yanında yürüdüğümü, dahası, kendivücudumunbölgelerinikeşfettiğimizannettim.Müthişkeyifverenbirduyguydu.

Tepelerden aşağıya ağaçlann arasına indim. Güneşin son ışıkları ormanda uzun gölgeleroluşturuyordu.Ydunyarısındaçoksıkağaçlıklıbirbölgedengeçerken,vücudumdabüyükbirdeğişiklikolduğunu algıladım; kendimi çok daha düzenli ve hafif hissettim. Durup ağaçlara, diplerlndeki küçükbitkilerinşekilleriningüzelliğineçokdahadikkatlibaktım.Pembemsibeyazbirışıkhalesitümbitkileriçevrelemişti.

Yürümeyedevamettim.Açıkmaviışıkyansıtanbirderekarşımaçıktı.Onugörünceiçimdesonsuzbir rahatlıkhissettimveuykumgeldi.Sonundavadinindiğer tarafınageçtimvekarşımabiryolçıkanakadartepeyetırmandım.Sonrayolaçıkıpkuzeyedoğruyürümeyebaşladım.

-115—

İlerde, yolun dönemecinde rahip cüppesi giymiş bir adam gözüme ilişti. Bu manzara beni çoksevindirdi.Hiçkorkuduymadan,onunlakonuşmakiçinkoştum.Neyapacağımıvenesöyleyeceğimiçokiyibiliyordum.Kendimiçokiyihissediyordum.Nevarki,rahipbirandagözleriminönündenkayboluncaçokşaşırdım.Sagtaraftavadiyedoğruinenbaşkabiryolvardı.Fakatoyöndekimseyoktu.Anayoldabirsürekoştum,amaoradadakimseyigöremedim.Geldiğimyöndengeridönmeyidüşündüm,amailerdekikente ulaşmak istiyordum. Yürümeye devam ettim. Gelgelelim, diğer yolu da bir türlü aklımdançıkaramıyordum.

Yüzmetre daha yürüdükten sonra, dönemeçten kıvrılırken, yolda benden yana gelen kamyonlarınuğultusunuduydum.Uzaktanaskeriaraçlarıgörünce,biranolduğumyerdedurmayıdüşündüm,fakatsonratepelerdekisilahlıkovalamacayıanımsadım.

Hemen kendimi yolun kenarındaki ağaçların altına attım. Önümden on tane cip geçti. Pek iyigizlenememiştim,benigörmemelerinidiliyordum.

Tann'ya şükür, beni görmediler. Askeri araçlar gözden kay-boluncaya kadar gizlendiğim yerdençıkmadım.Genişbirağacınarkasınasığındım.Ellerimtitriyordu.Çevremlekurduğumbağlantıhissibiranda kırılıp parçalandı.Korkudanmideme sancı saplandı. Sonunda, usul usul yola çıktım.Ama tekraraskeri araçların gürültüsünü duyunca, yine telaşla ağaçların arasına gizlendim. Korkudan midembulanıyordu.

Bukezyoldanoldukçauzakdurmayaçabalayarak,geldiğimyoldangeridönüpdikkatleİlerlemeyebaşladım. Daha önce geçtiğim yola geldim. Etrafı dikkatle dinledikten sonra, vadiye inen yolunkenarındakiağaçlarınarasındanyürümeyekararverdim.Vücudumyineağırlaşmıştı.Kendikendime,neyapıyorum, diye sordum. Neden bu yolda yürüyordum? Herhalde, aklımı yitirmiştim, İriyarı adamıngözlerimin önünde vurulmasının yarattığı şokla, bir düş dünyasına girmiştim.Kendi kendime, gerçekleyüzleş,dikkatielindenbırakma,diyesöylendim.Eğerenufacıkbirhatayaparsanvurulursun!

116

Donup kaldım.Rahip önümde, belki bir veya iki yüzmetre ilerdeydi.Etrafı kayalarla çevrili birağacındibindeoturuyordu.Onadoğruyürümeyebaşlayınca,gözleriniaçıpbanabaktı.Ürk-tüm, fakatobanagülümseyipyaklaşmamıişaretetti.

İhtiyatlaonadoğruyürüdüm.Hareketsizoturuyordu.Elliyaşlarında,uzunboylu,zayıfbiradamdı.Kahverengigözlerivardı.Koyurenksaçlarıkısacıkkesilmişti.

Mükemmelbirİngilizceyle,'Yardımagereksiniminvargibigörünüyorsun,"dedi.

"Kimsin?"diyesordum.

"BenimadımRahipSanchez.Yasenkimsin?"

Kimolduğumuneredengeldiğimianlattım,sonraayaktaduracakhalimkalmadığıiçinyereçöktüm.

"Cula'dakiolaylarıniçindesendevardın,değilmi?"dîyesordu.

Ona güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyordum. "Cula'daki olayları nereden biliyorsun?" diyesordum.

"Hükümettebazıkişilerin çokhuzursuzolduklarınıbiliyorum.Elyazmalarınınhalkaaçıklanmasınıistemiyorlar,"diyeyanıtverdi.

"Neden?"

Ayağa kalkıp yüzüme baktı. "Benimle gel. Manastırımız yarım mil uzakta. Bizim yanımızdagüvencedesin.".

Başkaseçeneğimolmadığınıfarkedince,başımısallayıp,binbirgüçlükleayağakalktım.Yolunkenarındaağırağırilerledik.Davranışlarıkibarveölçülüydü.Ağzındançıkanhersözütartıyordu.

Epeycekonuştuktansonra,"Askerlerhâlâseniarıyormu?"diyesordu.

"Bilmiyorum,"diyeyanıtverdim.

Birkaçdakikakonuşmadı.Sonrasordu."Elyazmalarınımıarıyorsun?"

"Artıkaramıyorum.Şimdilikhayattakalmayaçalışıp,ülkemedönmekistiyorum."

Güvence verircesine başını salladı. Ona güvenmeye başlamıştım. Bakışlarındaki sıcaklık benietkilemişti.BanaVVil'ianım-

-117-

satmıştı.Birsüresonra,avlununçevresindebirdizievdenveküçükkilisedenoluşanmanastıraulaştık.Bulunduğumuz yerde doğa harikaydı. Avluya girdiğimiz zaman diğer rahiplere İspanyolca bir şeylersöyleyince, cüppeli adamlar hızla ortadan yok oldular. Onların nereye gittiklerini merak ettim, amayorgunluktanner-deyseyereyıkılmaküzereydim.Rahipbenievlerdenbirinegötürdü.

.İçerdeküçükbiroturmaodasıylaikiyatakodasıvardı.Şöminedeodunlaralevalevyanıyordu.Evdeniçeriyegirdiktenazsonra,başkabirrahiptepsininiçindebirkâseçorbaylaekmekgetirdi.Yorgunluktanbitkinhaldeçorbamı içerkenSanchezkibarcayanımdaoturdu.Sonra,onunısrarlarınadayanamadımveyataklardanbirineuzanıpderinbiruykuyadaldım.

Ertesi sabah avluya çıkınca, her tarafınmükemmelderecedebakımlı olduğunugördüm.Çakıl taşıdöşeli yolların kenarlarındaki taflanlar ve şimşirlerin hepsi aynı boydaydı. Sanki her birinin doğatşekillerivurgulanarakdikilmişlerdi.Vehiçbiribudanmamış-tı.

Gerinince sırtımdaki kolalı gömleğin sertliğini hissettim. Sert pamuklu kumaş hafifçe ensemebatıyordu.AVnaütülüvetemizdi.Dahaönce,ikirahipbeniuyandırdıktansonra,sıcaksudoldurduklarıküvetin içinde yıkanıp, temiz gömleği giymiştim. Yıkanıp, giyindikten sonra yandaki odaya geçtim.Masanınüstündebulduğumsıcakçöreklerivekurumeyveleriiştahlayerken,rahiplerdebirkenardadurup

banabakmışlardı.Kahvaltımıbitirdiktensonrarahiplersessizceçekilmişlerbendebahçeyeçıkmıştım.

Avluyabakantaşsıralardanbirineoturdum.Ağaçlarıntepesindenyükselengüneşeyüzümüdöndüm.

Arkamdan bir ses, "Nasıl, rahat uyudunmu?" diye sordu. Arkama dönüp baktım. Rahip Sanchezgülümseyerekbanabakıyordu.

"Çokiyiuyudum,"diyeyanıtverdim.

"Yanınaoturabilirmiyim?"

—118—

Tabii."

Uzunsürekonuşmadanoturunca,rahatsızoldum.Birkaçkezdönüponabaktım,birşeylersöylemekistiyordum,amabaşınıhafifçegeriyeitmiş,gözterinikırpmadangüneşebakıyordu.

Sonundakonuştu."İyibiryerbulmuşsun."Herhaldeoturduğumuzsıradansözediyordu.

"Bakın,banayardımetmeniziistiyorum.Amerika'yadönmemiçineneminyolhangisidir?"

Ciddiyetleyüzümebaktı."Bilmiyorum.Hükümetinseninekadartehlikelibulduğunabağlı.Cula'yanasılgeldiğinianlat."

Elyazmalarını ilk duyduğum günden beri başımdan geçen olayları anlattım. Dağın doruğundaki obüyülü havayı düşlediğimi zannettiğim için, o anki histerimden kısaca söz ettim. Ancak Sanchez bukonuylayakındanilgilendivebanasorularsormayabaşladı.

"Askersenifarketmedenuzaklaştıktansonraneyaptın?"diyesordu.

"Oradabirkaçsaatdahaoturdumverahatladığımıhissettim."

"Başkanelerhissettin?"

Hernedensebirazhuzursuzoldum,sonrahissettiklerimianlatmayabaşladım.'Tarifetmesiçokzor.Çevremdeki her şeyle büyülü bir bağlantı kurduğumu hissettim. İçime sonsuz bir güven ve emniyetduygusuyayıldı.Bütünyorgunluğumuunuttum."

Rahip Sanchez gülümsedi. "Başından mistik bir deneyim geçmiş. O ormanda dağın zirvesineyaklaşanherkesaynışeylerinbaşlarındangeçtiğinisöylüyorlar."

Çekinerekbaşımısalladım.

Dönüpdikkatleyüzümebaktı."Budeneyimbütündinlerdekimistiklerinbaşındangeçer.Hiçböylesikonulardakitapokudunmu?"

'Yıllarcaönceokumuştum."

Takatdünekadarbusadeceentelektüelbirkavramdı,değilmi?"

—119—

"Evet,sanırım."

Genç bir rahip yanımıza geldi ve bana başıyla selam verdi, sonra Sanchez'in kulağına bir şeylerfısıldadı.Rahipbaşınısallayıncagençrahiparkasınıdönüpyanımızdanuzaklaştı.Sanchezgençrahibinadımlarını dikkatle izledi.Genç adamavludangeçti veyüzmetreuzaktaki parkbenzeri bir yeregirdi.Çeşitliçiçeklerinbulunduğubahçenindeolağanüstütemizolduğunuilkkezfarkettim.Gençrahipsankibirşeyarıyormuşgibiparkıniçindedolaştıvesonrabirköşeyeoturdu.Ardındanbirtürdüşünceyedaldı.

Sanchezkendikendinegülümsediveyinedönüpyüzümebaktı.

"Şimdigeridönmeyeçalışmanbanagöretehlikeliolabilir.Fakatdurumuaraştırırım.Arkadaşlarınınbaşınanelergeldiğiniöğrenmeyeçalışırım."Ayağakalktı."Yapmamgerekenişlerimvar.Lütfensizehertürlüyardımıyapacağımızagüvenin.Şimdilikburadadinleniprahatınızabakın.Eskigücünüzükazanmayaçalışın."

Başımısalladım.

Elini cebine soktu ve bir kâğıt çikarıp bana verdi. "Bu Beşinci Bilgi. Senin başından geçendeneyimlerebenzerşeylerdensözediyor.İlginçbulacağınısanıyorum."

İsteksizceuzanıpkâğıtlarıaldım.Rahipkonuşmayadevamediyordu."Sonokuduğunbilgidenneleranladın?"

Yanıt vermedenönce tereddüt ettim.Elyazmalarını ve bilgileri düşünmek istemiyordum.Sonunda,"İnsanlarbirbirlerininenerjisinielegeçirmekiçinmücadeleediyorlar.Diğerinsanlarafikirlerimizikabulettirdiğimiz zaman, onları kendimizle özdeşleştlrip, enerjilerini üzerimize çekiyor ve kendimizi dahagüçlühissediyoruz."

Rahipgüldü."Yaniasılsorunherkesinbirbirinikontrolaltınaalıpyönlendirmesiveenerjieksiklerinitamamlamakiçinbirbirlerininenerjileriniçalması,öylemi?"."Evet."

"Fakatbununbirçözümüvar,başkabirenerjikaynağıbulmalıyızdeğilmi?"

—120—

"Birsonrakibilgibundansözediyor."Başınısalladıveağtradımlarlakiliseyedoğruyürüdü.

Önedoğrueğilip,dirseklerimidizleriminüstünekoydumvebirsüretercümelerebakmadım.Onlarıokumak istemiyordum. Son iki günün olayları hevesimi kırmıştı. Amerika'ya en kısa yoldan nasıldöneceğimi düşünmeyi yeğliyordum.Sonra, karşımdaki ağaçlık alanda, genç rahibin ayağa kalkıp, ağırağırbaşkabirköşeye"gittiğinigördüm.Yüzünübendentarafadönüptekraryereoturdu.

Onun ne yaptığını çok merak ettim. Sonra onun elyazmala-rındaki sözü edilen bir şey üstündeçalıştığınıanladım.Elimdekikâğıtlarınbirincisayfasınabaktımveokumayabaşladım.

Uzun zamandır mistik bilinç adıyla bildiğimiz kavrama yeni bir tanımlama getiriyordu. Yirminciyüzyılınsononyılındabubilincin,tıpkıbirçokdindekiezoteriktaraftarlardagörüldüğügibiyayılacağını

veinsanlararasındabüyükbirkitletarafındanbenimseneceğiniifadeediyordu.Çoğukişilerarasındabubilinç konuşulabilir ve, tartışabilir entelektüel bir kavram olmaktan ileriye gitmeyecekti.Ama oldukçakabarık sayıda insanlar, gerçek deneyimle bu bilince sahip olacaklardı.Çünkü bu bireylerin yaşamlarısüresince bazı mistik olaylar zaman zaman başlarından geçecekti. Elyazmasında bu deneyimierindünyadakiinsanlararasındakianlaşmazlığısonaerdirecekanahtarolduğubelirtiliyordu.Çünkübudeneysırasındaenerjibaşkakaynaktaneldeediliyorduvezamanlabukaynağıkendiarzumuzagörekullanmayıöğrenecektik.

Okumaya sonverdimvebaşımıkaldırıpgenç rahibebaktım.Gözlerini açmış sanki dikkatle banabakıyordu.Yüzünün tümhatlarını iyicegöremediğimhalde, başımı sallayıpona selamverdim.Hafifçegülümseyipbaşını sallayıncaçokşaşırdım.Sonragenç rahipayağakalktıvesol taraftakibinayadoğruyürüdü.Avludangeçipbinayadoğruyürürkenbenimlegözgözegelmektenkaçındı.

Arkamdan gelen ayak seslerini duyunca başımı çevirip baktım ve Sanchez'in kiliseden çıktığınıgördüm.Yanımayaklaşırkenbanagülümsedi.

-121-

"Pekuzunsürmez.Etrafıgezmekistermisin?"

"Evet, isterim.Banaşuoturmayerlerihakkındabilgiverin,"dedimvegenç rahibinoturduğuyerigösterdim.

Ağır ağır avludan geçerken, Sanchezmanastırın dört yüz yıl önce kızıiderililereHıristiyan dininiöğretmek için İspanya'dan gelen ilginç misyonerin, yerlilerin yüreklerine imanı aşılamak için kılıçkullandığınıveonlarasevgiyleyanaştığınıanlattı.Başarısınınsırrınıkısmenyumuşak tutumuna,kısmenbölgenin ücra bir köşede olmasına, kimsenin ona karışmadığına ve doğru bildiği yolda ilerlemesineborçluydu.

Sanchez,"Bizdeinsanıniçdünyasındakigerçeğibulabilmesiiçinonunyolundanilerliyoruz,"dedi.

Oturma sahasının bahçe düzenimükemmeldi.Aşağı yukarı bir dönümlük orman sahası pırıl pırıltemizlenmiş.Ağaçlarındibindekiçiçeklibitkilerinaralarınanehirdibindençıkarılantaşlardandaryollaryapılmıştı.Avludakibitkilergibiburadakilerindeşekilleriningüzelliğivurgulanmıştı.

Sanchez,"Neredeoturmakistersin?"diyesordu.

Etrafımabaktım,önümüzdeoturmayamüsait,düzenlenmişbirkaçyervardı.Hepsininetrafıçeşitlişekillerdegüzelbitkiler,kocamanağaçlarvekayalarlaçevrilmişti.Soltarafımızda,gençrahibinsonkezoturduğuyeriişaretettim.

"Şurasınasıl?"

Başınısalladıveorayagidipoturduk.Sanchezbirkaçdakikaderinsolukaidi,sonrabanabaktı.

"Dağındoruğundakideneyiminibirazdahaanlat."

Biraztereddütettim."Neanlatacağımıbilemiyorum.Zatenfazlauzunsürmedi."

Rahipterstersyüzümebaktı."Korktuğuniçinbudurumun

sonaermişolması,önemindenbirşeykaybetmez,değilmi?Belkibudurumtekrarlayabilir."

"Belki. Fakat insanlar beni öldürmeye çalışırlarken, tüm dikkatimi kozmik duygularayöneltemezdim."

Güldüvesevgiyleyüzümebaktı.

"Manastırdaelyazmalarıüstündeçalışmalaryapıyormusunuz?"diyesordum.

—122—

"Evet," dedi. "Burada senin dağın doruğunda geçirdiğin deneyimiöğretmeyeçalışıyoruz.Aynıduyguyutekraralgılamakistemezmisin?"

Avludanbirisiseslenincesohbetimizkesildi,rahiplerdenbiriSanchez'içağırıyordu. Yaşlı adam özür diledi ve avluya geçip diğer rahiplekonuşmaya başladı. Oturdum ve etrafımdakl bitkilere, kayalara baktım,bakışlarımı hafifçe gözlerimin önündeki nesnelerden çektim. Yanındakibitkinin çevresini bir ışık halesi sardı, ama gözlerimi kayalara çevirincedurumdeğişti.

Sanchez'ingeridöndüğünüfarkettim.

Yanımagelince,"Biryeregitmemgerek.Kenttebirileriylebuluşacağım.Belki arkadaşların hakkında bilgi edinirim veya senin yolculuğa çıkmaolasılığınıaraştırırım,"dedi.

"İyi.Nezamandöneceksiniz?"

"Herhalde,yarınsabah."

Biraz bozulmuş olmalıyım ki, bana yaklaştı ve elini omzuma koydu."Endişelenme. Burada emniyettesin. Lütfen rahatına bak. Çevreyi dolaş.Diğer rahiplerlekonuş,gelişmelerinegörebazılarınınolaylarıötekilerdendahahızlıkavradıklarınıgöreceksin."

Başıınısalladım.

Gülümsediveyanımdanuzaklaşıp,kiliseninarkasındadurankamyonabindi. Biraz uğraştıktan sonra motoru çalıştırabil-di ve kilisenin

arkasındakiyoldatepeleredoğruuzaklaştı.

Birkaçsaatoturmasahasındadurup,düşüncelerimibirara-yatopladım,Marjorienin ve VVil'in başına gelenleri merak ettim. Jensen'in adamınınöldürülüşününanısınıgözleriminönündensilmeyeçabaladım.

Öğleye doğru, bazı rahiplerin avlunun ortasındaki büyük masanınüstüne sofra kurduklarını ve tabaklarla yiyecekler taşıdıklarını gördüm.Sofrakurulduktansonra,on,on iki tanerahipdeonlarınyanınageldivetabaklarına koydukları yemekleri alıp sıraların üstüne oturarak ağır ağıryemeğebaşladılar.Çoğutatlıtatlıbirbirlerinegülümsüyordu,amapekfazlakonuşmuyorlardı. Birisi başını kaldırıp bana baktı ve eliyle masanınüstündekiyiyecekleriişaretetti.

—123-Başımı salladım ve avluya geçip tabağıma mısır ve fasulye koydum. Rahiplerin hepsi oradaki

varlığımı farkettikleri halde, benimle konuşmadılar. Yiyecekler hakkında birkaç söz söyledim, amayüzümegülümseyipkibarcabaşlarınısalladılar.Onlarlagözgözegelmeyeçalıştığımzaman,başlarınıöneeğdiler.

Sıralardanbirinetekbaşımaoturupyemeğimiyemeyebaşladım.Sebzelervefasulyelertuzsuzfakatotlardan oluşan bol baharatla pişmişti. Yemek sona erince rahipler boş tabaklarını masanın kenarınayığarlarken,kilisedençıkanbaşkabirrahiphızlıadımlarlamasanınyanınagelipkendinebirtabakyemekhazırladı. Tabağına yiyecekleri koyduktan sonra, bakışlarını avlunun içinde dolaştırıp oturacak yerararken, göz göze geldik. Bana gülümseyince, onu daha önce oturma sahasında gördüğümü anımsadım.Bendeonagülümsedim.Yanımageldivekırıkdökükİngilizceylekonuştu.

Yanınızaoturabilirmiyim?"

"Evet,lütfen."

Oturdu ve yemeğini yemeye başladı. Lokmalarını ağır ağır çiğnerken, arada sırada yüzümebakıpgülümsüyordu.Kısaboylu,ufaktefek,kömürgibisiyahsaçlı,kahverengigözlübiradamdı.

"Yemeğibeğendinizmi?"diyesordu.

Kucağımdatuttuğumtabağıniçindebirkaçlokmamısırkalmıştı.

"Oh,evet,"dedimveağzımabir lokmaattım.Onunlokmalarımahsustançokağırçiğnediği tekrardikkatimi çekince, ben de onu taklit etmeye çalıştım. Sonra bütün rahiplerin yemekleri aynı şekildeyediklerinianımsadım.

"Sebzeleri manastırda mı yetiştiriyorsunuz?" diye sordum. Yanıt vermeden önce tereddüt etti.

Lokmasınıağırağıryuttu.

"Evet,besinlerçokönemlidir,"dedi.

"Bitkilerlemeditasyonmuyapıyorsun?"diyesordum.

Yüzümebaktı,şaşırdığıaçıkçabelliydi."Elyazmalarınıokudunuzmu?"diyesordu.

"Evet,ilkdörtbilgiyiokudum,"diyeyanıtverdim."Bitkiyetiştirdinizmi?"

—124—

"Oh,hayır,Henüzyeniöğrenmeyebaşladım."

"Enerjialanlarınıgördünüzmü?"

"Evet,zamanzaman,"

Birsüresessizceoturduk.0lokmalarınıçiğnemeyedevam

etti.

"Enerjiyiöncebesinlerdenalırsın."

Başımısalladım.

"Amayiyeceklerdenaldığınenerjiyi tümüyleözümseyebil-meniçinönceyediklerinibeğenmelisin,eh..."

İngilizcedoğrukelimeyibulmayaçalışıyordu.Sonunda,Tadınıçıkaracaksın,"dedi."Lezzetbuişinanahtarıdır. Lezzetin tadına varmalısın. Yemekten önce dua etmenin sebebi budur. Sadece yiyecekbulduğumuzaşükretmek içinduaetmeyiz.Vücudunbesindekienerjiyi iyiceözümsemesi içindeyaparızbunu.Yemekyemeyibirdeneyimhalinedönüştürmekgerektir."

Söylediklerinikavrayıpkavramadığımıanlamakiçin,dikkatteyüzümebaktı.

Yanıtvermedenbaşımısalladım.

Gelenekseldinişükranduygusununardında,yemeğinincelikletakdiredilmesigerçeğininyattığınıbanaanlatmayaçalıştığınrkavradım.Böylecebesinlerdekienerjiyifazlasıylaözümseyebi-liyorduk.

'Yemekyemekilkadımdır.Buyollakişiselenerjiniziartırdıktansonra,diğernesnelerdekienerjilerekarşı daha duyarlı oJabil-yorsun... ve bundan sonra yemek yemeden bu enerjiyi özümsemeyiöğreniyorsun."

Anladımdemesinebaşımısalladım.

Anlatmayadevametti."Çevremizdekiherşeyenerjidir.Nevarki,hepsinintürüdeğişiktir.İştebuyüzdenbazıyerlerenerjiyidiğeryerlerdendahafazlaartırır.Buseninşeklininuyumunabağlıdır."

"Oradasenigördüğümzamanbunumudeniyordun?Enerjinimiyükseltiyordun?"

Memnunolmuşgibiydi."Evet."

"Pekinasılyapıyorsun?"

-125-

"Enerji alanlarını gördüğün gibi, takdir duygunu kullanıp, bağlantı kurmaya açık olmalısın. Fakatiçininenerjiyledolduğunuhissettiğinanbuadımıatmalısın."

"Anlamadım."

Kavrayamadığıma canı sıkılmış gibi kaşlarını çattı. 'Tekrar oturma yerine gidelim mi? Oradagösteririm."

"Pekâlâ,gidelim."

Onunpeşinetakıldım,avluyugeçipoturmaalanınageçtik.Parkınkenarındadurduvesankibirşeyarıyormuşgibibakışlarınıçevrededolaştırdı.

Ormanınbaşladığısınırınucundakisıkağaçlıklıalanıişaretetti."Şurayagidelim."

Ağaçların ve taflanların arasındaki kıvrımlı yolu izledik. Küçük bir tepenin üstündeki kayalaratünemişgibidurangenişgövdeli,kalınköklerinindışardantoprağıniçindegömülüolduğubirağacıseçti.Ağacınönündeyartmdaireşeklinde,üstüminikçiçeklibodurbitkilervardı.Sarıminikçiçekleringariptatlıkokularıburnumaçarptı.Arkaplandakisıkağaçlıklıormanyeşilbirörtüyebenziyordu.

Rahipyüzümüağacaçeviripbodurbitkilerinarasındaoturmamısöyledi.Kendisideyanımaoturdu.

"Ağaçsencegüzelmi?"diyesordu.

"Evet.".

"Öyleyse,şey...hisset...şey..."

Yine söylemek istediği kelimeyi bulmaya çabalıyordu.Bir süre düşündükten sonra sordu. "RahipSanchezbanadağındoruğundabaşınızdangeçendeneyimianlattı;nelerhissettiğinianımsıyormusun?"

"Kendimiçokhafif,güvendevebağlantılıhissettim."

"Nasılbağlantılı?"

"Bunutarifetmekçokzor.Sankiçevremdekişeyibenimbirparçamgibiydi."

"Pekihissettiğinneydi?"'

Birandüşündüm.Nehissetmiştim?Sonrafarkettim.

"Sevgi.Sanırımherşeyekarşısevgiduydum."

—126—

"Evet.işteo.Şimdiağacakarşısevgihisset."

"Durbirdakika,"diyekarşıkoydum."Sevgibirdenbiremeydanagelenbirolgudur.Birşeyisevmeyekendimizorlayamam."

"Sevmek için kendini zorlamayacaksın. Sevginin içine girmesine İzinvereceksin. Ama bunu yapmak için dağın doruğunda neler hissettiğinianımsayıp,tekraraynıhisleriduymalısın."

Ağacabakıpdağındoruğundaneler hissettiğimi anımsamaya çalıştım.Bir süre sonra şekline ve varlığına hayranlık duymaya başladım.Hayranlığım arttı ve sevgiye dönüştü. Çocukluğumda anneme,delikanlılığımda "ilk aşkıma" da aynı hisleri duymuştum, ama bu ağacabakarken,oözelsevgilergeriplandakaldı.Veçevremdekiherşeyisevmeyebaşladım.

Rahip birkaç adım geriye çekilip, dikkatle bana baktı. "İyi, enerjiyialmayabaşladın.".

Bakışlarınınodaknoktasınınhafifçedeğiştiğinigördüm.

"Neredenanladın?"diyesordum.

"Çünküenerjialanınıngenişlediğinigörüyorum."

Gözlerimikapatıpdağındoruğundakihislerimiduyumsamayaçalıştım,ama aynı duygulan hissedemedim. Aynı hisleri daha düşük düzeydeduyumsuyordum.Başaramayıncaöfkelendim.

Rahip,"Neoldu?Enerjinazaldı."dedi.

"Bilmiyorum,eskisikadargüçlühissedemiyorum,"diyeyanıtverdim.

Gözlerininiçigülerekbanabaktıvebirazsabırsızcakonuştu.

"Dağın doruğundaki deneyimin büyük bir ödüldü.Yeni görüşe sahipolabilmen için yaptığın bir aşamaydı. Şimdi yavaş yavaş tekrar aynıdeneyimieldeetmeyeçalışmalısın."

Birazdahageriyeçekiliptekrarbanabaktı."Şimdibirazdahadene."

Gözlerimi kapatıp daha derinden hissetmeye çalıştım. Bir süre sonrahislerimyoğunlaştı.Duygularımıderecedereceyükseltmeyeçalıştım.Tümdikkatimiağacaverdim.

Rahip,"Çokiyi.Aldığınenerjiyiağacaveriyorsun,"dedi.

Onungözlerininiçinebaktım."Ağacamıveriyorum?"

-127-"Nesnelerin güzelliklerinin eşsizliğini takdir edince enerji alıyorsun. Hislerin sevgi düzeyine

yükselince,gönüllüolarakenerjinigeriveriyorsun."diyeaçıkladı.Uzunsüreağacınkarşısındaoturdum.Bütün dikkatimi ağaca daha fazla vermeye başlayıp, rengine ve şekline duyduğum hayranlık arttıkça,genelde sevgim de artmaya başladı. Bu olağanüstü bir deneyimdi. Enerjimin benden taşıp, ağacadolduğunuhissettim,amabunugöremiyor-dum.Bakışlarımıağaçtançekmeden, rahibinyanımdankalkıpuzaklaştığınıfarkettim.

"Enerjimiağacavermeminasılgörüyorsun?"diyesordum.

Algılamayıenincenoktasınadektarifedince,Saralı'inVici-ente'deçiçeklereenerjiyöneltmesindeaynıolguyatanıkolduğumuanımsadım.Sarahfarkınavarmadan,doğalolaraksevgiyihissedebiliyordu.

Rahip yanımdan avluya doğru uzaklaştı, görüş açımdan çıktı. Alacakaranlık çökene kadar oradaoturdum.

Evden içeri girerken iki rahip kibarca beni selamladılar. Şöminedeki ateş gecenin serinliğinikırmıştı.Birkaç tanegaz lambasıoturmaodasınıaydınlatıyordu.Sebzeveyapatatesçorbasınınkokusuodayısarmıştı.Masanınüstündekiseramikçanağınyanında,birkaçtanekaşıkvebirtabağıniçindedörtdilimekmekvardı.

Rahiplerden biri yüzüme bakmadan dönüp dışarı çıktı, diğeri yüzüme bakmadan, başıyla ateşinüstündedemirtencereyiişaretetti.Tencereyebaktıktansonra,ikincirahip,"Başkabirşeyİstermisiniz?"diyesordu.

'Teşekkürederim.İstemem,"dedim.

Başını sallayıpdışarı çıktı veodadayalnızkaldım.Tencereninkapağınıkaldırıpbaktım,patatesçorbasıydı.Koyuçorbamisgibikokuyordu.Çanağabirkaçkepçeçorbakoydumvemasanınbaşınageçipoturdum.SonraSanchez'in verdiği elyazmalarını cebimden çıkarıp, okumakniyetiyle tabağımınyanınabıraktım.Fakatçorbanınkokusuokadariştahaçıcıydıki,herşeyi

—128—

unutup yemek yemeye başladım. Yemeğim sona erince, boş tabakları geniş tavanın içine bırakıp, ateşsönenedek,ipnotizmaolmuşgibi,şöminedekialevlerebaktım.Sonragazlambalarınısöndürüpyattım.

Ertesi sabahgündoğarkenuyanıncakendimidipdirivecanlıhissettim.Dışardasabahsisiavluya

inmişti. Şöminedeki külleri eşeledim, birkaç tane çıra koyup ateşi tutuşturdumve alevler yükselinceyekadar ateşi yelpazeledim. Yiyecek bir şeyler almak için mutfağa geçeceğim sırada, Sanche2'inkamyonunungeldiğiniduydum.

Dışan çıktım. Kolunda bir sırt çantası ve diğer kolundaysa. birkaç parça paketle kiliseninarkasındandolanıpavluyagirdi.

Peşindenevegirmemiişaretederek,"Sanahaberlerimvar,"dedi.

Birkaç rahip sıcak mısır ekmeği ve kuruyemiş getirdiler. Sanchez adamları selamladı ve sonrabenimlebirliktemasanınbaşınaoturunca,diğerrahiplerhızladışarıçıktılar.

"Güney Konsülünden bazı rahiplerle toplantıya katıldım. Elyazmaları ve hükümetin sert tutumuhakkında görüşecektik. Bu konuyu görüşmek için rahipler ilk kez biraraya geliyordu. Tam toplantıyabaşlamak üzereyken, kapı vuruldu ve hükümetin yolladığı bir temsilci toplantıya katılmak istediğinisöyledi."

Tabağına yiyecek alırken bir süre sustu.Ağzına attığı lokmaları dikkatle çiğnedi.Temsilci," diyedevam etti. "Hükümetin dışardan gelecek saldırılara karşı elyazmalarını korumak amacın-da olduğunadair bize güvence verdi. Ve bu sebepten Perulu vatandaşların ellerindeki kopyaları mühürleyip izinbelgesivermekistedikleriniaçıkladı.Bizimbukonudakiendişelerimizianladıklarınıfakatyasalarakarşıgelmeyip kopyaları hükümete teslim etmemizi söyledi. Hükümetin bu kopyaları damgaladıktan sonratekrarbizeİadeedeceğinedairgüvenceverdi."

"Pekâlâelinizdekikopyalarıonaverdinizmi?"

"Kuşkusuzhayır."

İkimizde birkaç dakikada yemeklerimizi yedik. Yiyeceklerin tadını özümsemek için ben delokmalarımıağırağırçiğnedim.

—129—DokuzKehanet/F:9

Sanchez anlatmaya devam etti. "Cula'daki şiddet olaylarını sorduk. Jensen adındaki adama karşıböyle davranmak zorunda kaldıklarını, onun adamlanndan çoğunun yabancı ülkelerden gelen silahlıajanlar olduklarını öğrendiklerini söyledi. Elyazmalarının bulunmayan bölümlerini aradıklarını, şayetellerine geçirirlerse bunları çalıp Peru'dan dışarı çıkaracaklarını ve hükümetin de onlara karbi önlemalmakzorundakaldığını,herkesitutukladıklan-nısöylediFakatseninarkadaşlarınınadıgeçmedi."

"Hükümetinadamınainandınızmı?"

"Hayır, inanamadık. O gittikten sonra biz toplantıya devam ettik. Ve sessiz bir direnişe geçmeyekararverdik.ElyazmalarınınkopyalarınıyapıpelaItındandağıtmakarârıaldık."

"Kiliseliderlerinizsizeizinvereceklermi?"

Sanchez, "Bilmiyorum," dedi. "Kilisenin yaşlıları elyazmaları-na karşı çıkıyorlar, ama kimlerinkarşı çıktığına dair ciddi bir araştırma yapmadık. Bizim sorunumuz kuzeyde yaşayan, KardinalSebastian'la. Elyazmalarına şiddetle karşı koyanlardan birisi, ayrıca çok da etkilidir. Eğer hükümet

liderleriniserttedbirleralmayaiknaederse,ozamanbizimdeilginçkararlarvermemizgerekiyor."

"Kardinalnedenelyazmalarınakarşıçıkıyor?"

"Korkuyor?"

"Neden?"

"Uzunsüredironunlagörüşmedim,amagörüştüğümzamandaelyazmalarıkonusunahiçdeğinmedik.Ama sanıyorum ki, insanın kozmozda ruhsal bilgilerden cahil kalmasını, sadece imanla yaşamasınıyeğliyor.Elyazmalarınınkiliseninstatükosunubozacağınaveotoritesiniyıkacağınainanıyor."

"Pekielyazmalarıotoriteyinasılyıkar?"

Gülümsedivebaşınıhafifçearkayaattı."Gerçekinsanlarıözgürkılacaktır."

Tabağımdaklsonekmekparçasıilemeyvemiyerken,nedensözettiğinianlamakiçinyüzünebaktım.Sanchezağzınabirkaçküçüklokmadahaattıveiskemlesinigeriyeitti.

"Dahagüçlügörünüyorsun.Buradakimseylekonuştunmu?"

-130—

"Evet, rahiplerden birinden enerji He bağlantı kurma yönteminiöğrendim. Fakat... adını bilmiyorum.Dün sabah, biz avluda konuşurken,oturma sahasındaki rahipten söz ediyorum, kim olduğunu anımsadınmı?Daha sonra, onunla konuşunca, bana enerjiyi nasıl özümseyip sonra dayansıtacağımıöğretti."

Sanchez,"OnunismiJohn,"dedivebaşıyladevametmemiişaretetti.

"Harika bir deneyimdi. Hissettiğim sevgiyi anımsayınca açıldım. Vebütüngünoradaoturupyavaşyavaş sakinleştim.Amadağındoruğundakideneyimkadargüçlüşeylerhissedemedim."

Sanchez ciddi bir tavır takınmıştı. "Sevginin rolü uzun süre yanlışanlaşıldı. Sevgi iyilik yapmak veya bazı ahlaki soyut sorumluluklaryükienip dünyayı daha güzel bir hale getirmeye çalışmak veyahedonizlmdenvazgeçmekdeğildir.Heyecan,sonrasevinçvesonrasevgiyihissedince enerji ile bağlantı kurulabilir. Sevgiyi aynı düzeyde tutarakyeterinceenerji eldeetmenindünyayabüyükyararıdokunduğukesin.Nevar ki doğrudan doğruya bize daha çok yararı var.Yapabileceğimiz enhedonlstikdavranış."

Onunlaaynıfikirleripaylaşıyordum.Sonraiskemlesinibirazdahageriyeİtipdikkatleyüzümebaktığınıfarkettlm.•"Pekâlâ,benimenerjialanımnasıl?"diyesordum.

"Eskisindençokdahageniş.Sanırımkendiniçokiyihissediyorsun."

"Evet."

"İyi.Bizimdeamaçladığımızbu.1'

"Birazanlatırmısın?"

"Rahiplerieğitip,dağlardakikızılderililerleçalışmayayolluyoruz.Çokzprbiriş,rahibinçokgüçlüolmasıgerek.Buradakiadamlarınhepsiniçokdikkatle inceliyoruz.Hepsininortakbiryanıvar:herbirininbaşındanbirkezmistikbirdeneyimgeçmiştir.

"Benbutürdeneyimleriuzunzamandırİnceliyorum.Hattaelyazmalarıbulunmadan önce İncelemeye başladım. Ve sanırım başlarından mistikdeneyimler geçen kişilerin, tekrar bu duruma geçmeleri ve kişiselenerjileriniyükseltmeleridahakolayoluyor.

-131-Diğerlerinin bağlantı kurması zaman alıyor. Deneyimleri anımsamak için güçlü bir bellek gerektiğini,anladığınısanıyorum.Güçlübellekaynıdurumunyaratılmasındakolaylıksağlar.Vebundansonra,bireyyavaşyavaşanılarınıtazeler."

"Budurumoluşurkeninsanınenerjialanlarınıngörüntülerinasıldır?"

"Enerjidışandoğrutaşarverengihafifçedeğişir."

"Nerenkolur?"

"Genelliklemat beyazdan yeşile veyamaviye dönüşür. Fakat genişleyip yayılması çok önemlidir.Örneğin,dağındoru-ğundakibeklenmedikmistikdeneyiminde,enerjindışarıyataşıptümevreneyayıldı.Aslındabağlantıkurduğunzamantümkoz-mozdanözümsediğinenerjikabarıptaştı,heryeriveherşeyikapsadı.Ozamannelerhissettiğinianımsıyormusun?"

"Evet," dedim. "Sanki tüm evren vücudum, ben de yalnızca baş veya daha doğrusu, gözdenibaretmişimgibihissettim."

"Evet,oanda,seninenerjialanınileevrenaynışeydi.Evrenseninvücudundu."

"O anda çok garip şeyler anımsadım. Kocaman vücudumun, benim evrenimin, nasıl evrimeuğrayarak geliştiğini anımsadım. Ben orada tüm oluşumlara tanıktım. Basit hidrojenden ilk yıldızlarındoğuşlarını ve sonra süre gelen nesiller boyunca bu güneşlerin daha karmaşık maddeler ürettiklerinigördüm. Ama yalnızca maddeleri görmedim. Maddenin aslında enerji titreşimlerinden oluştuğunu vesistematik biçimde daha karmaşık seviyelere yükseldiğini gördüm. Sonra... insanoğlu meydana çıkanakadarcanlılargelişmeyebaşladı...."

BirdenbiresusuncaSanchezbendekideğişikliğifarketti.

"Neoldu?"diyesordu.

"İnsanoğlu belirdikten sonraki evrimi anımsamıyorum," diye açıkladım, "öykünün devam ettiğinihissettim,amaonutamanlamıylakavrayamadım."

"Öykü devam ediyor. İnsanlar evrenin evrimini karmaşık titreşimlerle yükseklere ve dahayüksekleretaşıyorlar."

."Nasıl?"diyesordum.

-132-Gülümsedifakatyanıtvermedi."Bunudahasonrakonuşalım.Şimdibazışeylerigözdengeçirmem

gerek.Birikisaatsonratekrargörüşürüz."

Başımısalladım.RahipSanchezmasanınüstündenbirelmaaldıvedışançıktı.Onunarkasındanbende dışarıya dolaşmaya çıktım. Sonra Beşinci Bilginin kopyasını yatak odasında bıraktığımı anımsayıpgeridöndüm.DahaönceonunlailkkarşılaştığımzamanSanchez'inoturduğuormanıdüşünüyordum.Panikiçindeveyorgunkenbileolağanüstügüzelbiryerolduğudikkatimiçekmişti.Onoktayaulaşanadekbatıyönündekiyoluizledim,sonraoradaoturdum.

Sırtımıbirağacadayadım,beynimdekitümdüşünceleriattımvebirkaçdakikaçevremiinceledim.Sabah hava berrak fakat biraz esintiliydi. Başımın üstünde rüzgârdan sallanan dallara baktım. Temizhavayıbirsüre-içimeçektim.Rüzgârninnigibikulaklarımdayankılanıyordu.Cebimdenelyazmalarınınkopyasını çıkarıp, hangi sayfada kaldığımı araştırdım. Ama nerede kaldığımı bulmadan, kamyonmotorunungürültüsünüduydum.

Ağacınyanındayereuzanıptoprağakulağımıdayayıpkamyonunhangiyöndeilerlediğinianlamayaçalıştım. Gürültü bulunduğum yere doğru yaklaşıyordu, sonra, eski kamyonun direksiyonunun başındaSanchez'igördüm.

Kamyonu yanımda durdururken, "Seni burada bulacağımı tahmin etmiştim. Haydi atla. Buradangitmemizgerek,"dedi.

Direksiyonunyanındakikoltuğaotururken,"Neleroluyor?"diyesordum.

Kamyonu ana yola doğru sürdü. "Rahiplerimden biri köyde duyduğu konuşmaları anlattı. Bazıhükümetgörevlileribenimvemanastırımhakkındasoruşturmalaryapıyorlarmış."

"Sencearadıklanne?"

Bana güvence verircesine baktı. "Bilmiyorum.Bizi eskisi kadar rahat bırakmayacaklarını tahminediyorum.Bendebirönlemalmak için,dağlardagizlenmeyekararverdim.RahiplerimdenbiriMachuPicchu yakınlarında yaşıyor. Adı Rahip Cart. Durum iyice anlaşılıncaya kadar onun evinde emniyetteoluruz.ZatenMachuPicchu'yugörmeniistiyordum,"dedi.

-133—

Birdenbireiçimebirkuşkudüştü.Birileriileanlaşmayaptığınıvebeniresmigörevlilereteslimedeceğinidüşündüm.Emindanakadargelişmeleriihtiyatlaizleyipgözferimidörtaçmayakararverdim.

Tercümeleriokudunmu?"diyesordu.

"Büyükbirbölümünü?"diyeyanıtverdim.

"İnsanınevrimihakkındasorularsormuştun.Obölümüokudunmu?"

"Hayır."

Gözlerini yoldan ayırıp dönüp dikkatle yüzüme baktığını gör-memezliktengeldim.

"Birşeymioldu?"diyesordu.

'Yokbirşey.MachuPicchiTyakaçsaatteulaşırız?"

"Aşağıyukarıdörtsaatte."

SessizceoturupSanctıez'ikonuşturursam,onunkendinielevereceğiniümjtediyordum,fakatevrimhakkındakimerakımıyenemedim.

"Pekâlâdahasonrainsanlarınevriminasıldevametti?"diyesordum.

Yangözlebanabaktı."Sennedüşünüyorsun?"."Bilmiyorum.AmadağındoruğundaBirinciBilgidesözüedilenanlamlırastlantılarlailgiliolabileceğinidüşünmüştüm."

"Haklısın.Diğerbilgilerleçokgüzeluyumsağlıyor,değilmi?"

Aklım karışmıştı. Hemen hemen anlamıştım, ama doğru dürüstkavrayamıyordum.Yanıtvermedensessizcedurdum.

"Bilgilerin birbirlerini nasıl izledikleri düşün. Rastlantıları ciddiyealdığımızzamanBirinciBilgioluşuyor.Burastlantılarbize,yaptığımızherşeyin altında daha başka bir şeylerin, ruhsal bir şeylerin yattığınıduyumsatır.

"İkinci Bilgi gerçeklerin farkındalığı üstüne kurulmuştur. Maddeselolanaklarla hayatta kalabileceğimize inandığımızı, İkinci Bilgidegörmüştük. Ve yerimizi sağlamlaştırıp güvenliğimizi korumak için tümdikkatimizievreninkontrolüneodaklamıştık.Şimdiaçıklığımızsayesindeuyanmayavegerçeklerinfarkınavarmayabaşladık.

r-134—

"Üçüncü Bilgi yaşama yepyeni bir bakış açısı getirmektedir. Fizikevrenitekvesafbirenerjiolaraktanımlamaktavebuenerjininhernasrisadüşüncelerimizeyanıtverdiğinisöylemektedir.

"DördüncüBilgi ise, insanların diğer insanları kontrolleri altına alıp,düşüncelerine hükmederek enerjilerini çalmak eğilimini gösterdikleriniaçıklar.Enerjimizinkesildiğiniveondanyoksunkaldığımızıhissettiğimizzaman hepimiz aynı suçu sık sık işleriz. Tabii, bu enerji kısıntısı, dahayüksekbirkaynaklabağlantıkurduğumuzzaman,tedaviedilebilir.Hembizona karşı açtlabilirsek, evren bütün gereksinmelerimizi sağlayabilir. İşteBeşinciBilgidebunuaçkılar.

"Senindurumundaolduğugibi,mistikbirdeneyimleinsanınnekadargüçlübirenerjieldeedebileceğinikısacıkbiranbileoisagörebilir.Fakatbuherkestenileriyesıçrayabilmekvegeleceğegözatabilmedurumudur.Budurumu uzun süre koruyama-yız. Bilinci normal düzeydeki bir insanlakonuşmaya çabalayınca veya hâlâ çatışmaların sürdüğü bir dünyadayaşamaya çalışınca, bu ileri durumdan sıyrılır ve tekrar kendi eskidüzeyimizedöneriz.

"Vesonra,diyedevametti."Bukısabiraniçindegördüklerimiziyavaşyavaştekrareldeetmesorunudur.Herseferindebirazdahasonsuzbilincedoğru ilerlemeye başlarız.Ancakbunuyaparken, enerjiyle dolup taşmayı

bilinçlibirşekildeyapmalıyız.Çünkürastlantılarısağlayanbuenerjidirverastlantılar süreklibir temeledayananyenibirdüzeyigerçekleştirmemizeyardımcıolurlar."

Herhalde şaşkın şaşkın yüzüne bakmış olmalıyım ki, "Düşünsene:yaşamımızdabizidahaileriyegötürmeyeyardımcıolanşansınötesindebirşeyler bize öncülük ettiği zaman, daha gerçek bir insan oluruz. Sankikaderin bize öncülük ettiği bir şeyi elde ettiğimizi hissederiz. Bu olaymeydanageldiğisırada,rastlantılarımeydanagetirenenerjidüzeyiilkönceiçimizde kurumlaşmıştır.Korktuğumuz zaman yenilgiye uğrar bu enerjiyielimizden kaçırırız, fakat enerji düzeyinin düşmesini tekrar kolaycayükseltebiliriz.Yepyenibirinsanhalinegeliriz.Dahayüksekbirtitre-

-135-şimdüzeyineulaşırızvebudüzeydendedahayüksekbirenerjidüzeyineulaşırız.

"Şimdi işlemin nasıl geliştiğini anlayabildin mi? Enerjiyle dolar, büyürüz, tekrar dolar ve yinebüyürüz.İnsanınevrendekievrimiyüksek,dahayüksektitreşimlereulaşaraksürer."

Birsüresustuktansonrabirşeylerdüşündüvetekrarkonuşmayabaşladı."Buevriminsanlıktarihiboyunca bilinçsizce ilerler.Bumedeniyetin neden ilerlediğini, ipsanlann neden geliştiğini, neden dahafazlayaşadığını,v.bböyleaçıklanır.Oysaşimdi,bizbuişlemlerinhepsinibilinçliyapıyoruz.Elyazmalarıbizebunuanlatıyor.İştebuharekettümdünyayıruhsalbilincedoğruitmektedir."

Sançhez'in anlattıklarını, can kulağıyla büyülenmiş gibi dinliyordum. "Öyleyse benim John'danöğrendiğimgibi,hepimizinyapacağı şeyenerji iledolmakveböylecekarşılaşmalardaha sıkmeydanageliyor,değilmi?1'

""Evet,amabusenindüşündüğünkadarkolaydeğil.Enerjiilesüreklibağlantısağlamadanöncebirşeydahayapmamızgerekiyor.BundansonrakiAltıncıBilgi,iştebukonudansözediyor."

•"Onedir?"'

Dikkatle gözlerimin içine baktı. "Diğerlerini kontrol altına alma isteğimizi tekrar bir düşün.Dördüncü Bilgi insanlann enerji kıtlığı çektikleri için, birbirlerini kontrol altına alıp aralarında akanenerjiyi ele geçirmeye çalıştıklarını açıklıyordu. Beşinci Bilgi ise bize alternatif enerji kaynaklarınıgösteriyor,ancaközgünbiryöntemolmaksızınbukaynaklarlabağlantıkuramayacağımızdansözediyordu.Ama biz bireyler, yine kontrol gücümüzü kullanmaya devam edip, bağlantıyı durduruyoruz, çünkü nezamaneskialışkanlığımızadönsek,bağlantıkurduğumuzkaynaktankopuyoruz.

"Bu alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir, çünkü İlk başından beri bilinçaltına yerleşmiştir. Bualışkanlıktan kurtulmanın tek yolu onu bütünüyle bilinçüstüne çıkarmaktır. Şayet davranışlarımızı

incelersek,insanlarıaynenkendimizeözgüçocukluğumuz-

-136-

dailgiçekmeyiöğrendiğimizbiçimdekontroletmeyekalktığımızmeydanaçıkar.Enerjininbizedoğruakmasınatakılırkalırız.Bizeözgübudurumusüreklitekrarlarız.Benbunabilinçaltıdramakontrolüadın;verdim.

"Bu sahneyi çok yakından tanıdığımız için, ona' drama adını verdim.Çünküçocukluğumuzdaaynısenaryoyubirçokfilmdeoynamış'ızdır.Sonraaynısahnelerigünlükhayatımızdafarkınavarmadantekrarlanz.Yaln'zaynıolayların defalarca başımızdan geçtiğini biliriz. Fakat ortaya bir sorunçıkar:Buözgünsahneyi,hayatımızıngerçekfilmindekidiğersahnelerdendahamı sık tekrarlıyoruz ki, rastlantılarda belirlenmiş çoğumacera fazlaileri gidememektedir.Enerjiyi yönlendirmek amacıyla filmi sık sık yarıdakesip,bildiğimizözgündramayıyinelerdururuz."

Sanchezkamyonunhızınıkestivederinçukurlaradoluyoldadikkatleilerledi. Sinirlendiğimi farkettim.Dramakontrolünün nasıl işlediğini pekkavrayamamıştım. Sanchez'e duygularımı açıklamak istedim amayapamadım Ona hâlâ yaklaşamadığımı ve duygularımı açıklamakistemediğimianladım.

Sanchez,"Anladınmı?"diyesordu.

Ters sesle, "Bilmiyorum. Drama Kontrolümün olup olmadığınıbilmiyorum,"dedim.

Sevgiyleyüzümebakıp,yüksekseslegüldü."Öylemi?Öyleysenedenheparayamesafekoyuyorsun?"

—137-

GEÇMİŞLEHESAPLAŞMAİlerde yol daraldı ve kayalardan oluşan çıplak dağın kenarın -dan serî bir virajla kıvrılıyordu.

Kamyonirikayakütlelerininüstündezıplayarakağırağırvirajayaklaşıyordu.Aşağıda,AntDağlan'nınmasifgridoruklarıkargibibulutlarınüstüneyükseliyordu.

Sanchez'e baktım. Direksiyonun üstüne eğilmiş, dikkatle yola bakıyordu. Bütün gün dik ve dartehlikeli bir yolda ilerlemiştik. Drama kontrolü konusunu açmak istiyordum, uygunsuz bir zamandı.Sanchez'intümdikkatiniyolavermesigerekiyordu,ayrıcabennesormakistediğimibilmiyordum.BeşinciBilginin tümünü okuyup bitirmiştim. Ve tıpkı Sanchez'in bana anlattığı noktalara değiniyordu. Kontroletme biçimimden sıynlıp kurtulma fikrini, özellikle benim evrimimi hızlandıracaksa çok çekicibulmuştum,amadramakontrolününasılyapacağımızıbirtürlükavrayamamıştım.

Sanchez,"Nedüşünüyorsun?"diyesordu.

"BeşinciBilgiyibaştansonaokudum.Dramalarıdüşünüyordum.Banasöylediklerindenanladığımagöre,sanırımarayamesafekoymamınbenimdramamolduğunudüşünüyorsun,değilmi?"

Yanıtvermedi.Dikkatleyoiabakıyordu. İkiyadaüçyüzmetre ilerdekocamançift tekerleklibiraraçyolukapatmıştı.AracınellimetreMersindekikayakütlesininüstündebirkadınlaerkekoturuyordu.Dönüpbizebaktılar.

Sanchezkamyonudurdurduvebirsüreonlarabaktıktan

—138-

sonra gülümsedi. "Kadını tanıyorum. Julia. Onlarla konuşmamızın birsakıncasıyok."

Esmer tenlikadınveerkekPeruluyabenziyorlardı.Kadınelliyaşındafilandı.Erkek iseotuzundagösteriyordu.Kamyondan inerken,kadınbizedoğruyürüdü.

Yanımızayaklaşınca,"RahipSanchez!"diyeseslendi.

Sanchez,"Julianasılsın?"diyeyanıtverdi. İkisibirbirlerinesarıldılar,sonraSanchezbeniJuliaİle,JuliadabiziarkadaşıRolandoiletanıştırdı.

Bize bir şey söylemeden, Julia ve Sanchez arkalarını dönüp, az önceJuliaveRolando'nunoturduklarıkayanınyanınadoğruyürüdüler.Rolandodikkatle yüzüme bakınca, içgüdüyle arkamı dönüp diğerlerinin yanınadoğruyürüdüm.Rolando'dapeşimdengeldi.Sankibanabirşeysöylemekistiyormuşgibihâlâyüzümebakıyordu.Gençolmasınarağmen,aiyanaklıveablakyüzlüydü.Hernedensebeniürküttü.

Uçurumun kenarında bir aşağı bir yukarı yürüyüp dolaşırken, birkaçkezyinekonuşmakistercesineyüzümebaktı,amabenherseferindebaşımıçeviripadımlarımısıklaştırdım.Sonrakayanınyanınagittik,onunyanıma

oturmamasına özen gösterdim. Julia ile Sanchez benden birkaç adımuzaktakikayaçıkıntısınınüstündeoturuyorlardı.

Rolandoolabildiğinceyakınımaoturdu.Sürekliyüzümebakmasındanrahatsızolduğumhalde,aynızamandaonumerakediyordum.

Yan gözle ona bakışımı yakaladı ve, "Buraya eJyazmaları için migeldiniz?"diyesordu.

Uzunsüreyanıtvermedim.Sonra,"Evetayazmalarındansözedildiğiniduydum,"dedim.

Hayretleyüzümebaktı."Onlangördünüzmü?"

"Bazılarınıgördüm.Sizdemiilgileniyorsunuz?"

"Evet ilgileniyorum.Fakathenüzkopyalarıgörmedim."Bundansonraaramızdauzunbirsessizlikoldu.

"Amerika'danmıgeldiniz?"diyesordu.

Busorubeniçokrahatsızettiveyanıtvermedim.

—139—Bununüstüne,"ElyazmalarmınMachuPicchu'dakiharabelerleilişkisivarmı?"diyesordum.

"Sanmıyorum,"diyeyanıtverdi.'Yalnızcaonlarınyapıldığıtarihteyazılmışlar."

Bir süre konuşmadan Ant Dağlarının şahane manzarasını izledim. Eğer sesimi çıkarmadanoturursam, er veya geç Julia ile burada ne yaptıklarını ve elyazmaları ile ne ilgileri olduğunuanlatacağınıdüşündüm.Konuşmadana£ağtyukarıyirmidakikakadaroturduk.Sonunda,Rolandoyanımdankalktıvediğerlerininoturduğuyeregitti.

Ne yapacağımı şaşırmıştım. Baş başa konuşmak istediklerini sezinlediğim İçin Sanchez İleJulia'nın yanlarında oturmak istememiştim. Belki yarım saat kadar tek başıma oturup, kayalıkzirvelere bakarak onların konuştuklarını dinlemeye çalıştım. Hiçbiri benimle ilgilenmiyordu.Sonunda,onlarınyanınagitmeyekararverdim.Fakatbenayağakalkmadan,üçübirlikteJulia'nınaracınadoğruyürümeyebaşladılar.Kayalarınarasındanonlaradoğruilerledim.

BulunduklarıyereyaklaşırkenSanchez,"Gitmelerigerek,"dedi.

Julia,"Sizinleyeterincekonuşamadığımaüzüldüm.İnşallahtekrargörüşürüz."dedi.Sanchezgibi sevgiyle yüzüme baktı. Başımı sallarken, hafifçe başını omzunun üstüne eğdi ve, "Aslında,

içimdenbirsespekyakındayinegörüşeceğimizisöylüyor,"dedi.

Kayalık yolda yürürken, ona yanıt vermem gerektiğini hissettim, ama söyleyecek sözbulamadım.AracınınyanınagidinceJuliahafifçebaşınısalladıvetelaşlavedaetti.RolandoilecipebindilerveJuliakuzeye,Sanchezilebenimgeldiğimyönedoğruuzaklaştı.Başımdangeçenbuolaybenişaşırtmıştı.

BizkamyonabininceSanchez,"RolandosanaWi1hakkındabilgiverdimi?"diyesordu.

"Hayır!Onugörmüşlermi?M

Sanchez hayretle yüzüme baktı. "Evet, onu buradan kırk mil uzakta, doğudaki köydegörmüşler,"

140"Wilbendensözetmişmi?"

"WilbirbirinizikaybettiğiniziJulia'yasöylemiş.VViP.lndahaçokRolandoilekonuştuğunusöyledi.Rolando'yakimolduğunusöyledinmi?"

"Hayır,onagüvenipgüvenemeyeceğimibilmiyordum."

Sanchez büyük bir şaşkınlıkla yüzüme baktı. "Onlarla konuşmanda sakınca olmadığını sanasöylemiştim. Jutia'yı yıllardır tanırım. Lima'da bir işyeri vardır. Ama elyazmaları bulunduğundan beriDokuzuncuBilgiyiarıyor.Juliagüvenilmezbiradamlaaslayolaçıkmaz.Konuşmandabirtehlikeyoktu.Bakşimdiçokönemlibilgiyiöğrenemedenkaçırdın."

Sanchez yüzünde ciddi bir ifadeyle yüzüme baktı. "İşte drama kontrolüne mükemmel bir örnek.Öylesinemesafelesinkiönemlibirkarşılaşmanınoluşmasınıönledin,"dedi.

Herhaldekendimisavunurgibidavranmışolmalıyımki,"Ziyanyok,herkesinbaşındanböyledramakontrollerigeçer.Hiçolmazsaseninkininnasılişlediğinianladın."dediSanchez.

"Anlamadım.Şimdibenneyaptım?"

"İnsanları ve durumları kontrol ederek enerjinin sana doğru akışını sağlamak için, aklında budramayı yaratıp içine çekiliyorsun ve esrarengiz, gizemli bir görünüm kazanıyorsun. Kendi kendineihtiyatlıdavrandığınısöylüyorsun,amaaslındabudramanıniçinebaşkasınıçekipsanailgigöstermesiniümitediyorsun.Ardındanbirisinibudramanıniçineçekince,açıkdavranmıyor-sunvegerçekduygularınıanlamalarıiçinkarşındakiierizorluyor-sun.

"Onlarseningerçekduygularınıanlamayaçabalarken,fazlasıyla ilgigösterip tümenerjilerinisanayolluyorlar.Nedeniiesrarengizdavranıp,nedenliilgileriniçekersen,dahafazlaenerjialırsın.Neyazıkki, mesafeli davranınca aynı sahneyi defalarca yaratmandan dolayı, hayatın çok yavaş gelişir. EğerRolando'yakarşıaçıkdavransaydın,yaşamfilminyepyeniveanlamlıbiryönalacaktı."

Kendimi çok karamsar hissettim. Reneau'ya bilgi vermemeye direndiğim zaman, VVlI'de aynışeyleribanabaşkabirörnekle

141

açıklamıştı.Haklıydı.Bendegerçekdüşüncelerimigizlemeeğilimivardı.Kamyonyüksektepeleredoğrutırmanırken camdan dışarıya baktım. Sanchez bütün dikkatini tehlikeli yola vermişti. Yol düzleşince,dönüpbanabaktı.Hepimiz içinaçıkolmanın ilkadımı,kendimizeözgündramakontrolünübüinçüstüneçıkarmaktır. Şayet kendimize dikkatle bakıp enerjiyi yönlendirmek için neler yaptığımızı keşfetmezsekhiçbirilerlemeolmaz.Azönceseninbaşınagelenşeybudur."

"Pekiikinciadımnedir?"

"Hepimizgeçmişimize,geçmiştekiaileyaşantımızadönüp,bualışkanlığımızınnasılbiçimlendiğiniçözmeliyiz.Birincisi onunbilincimizikontrol etmemizi engellediğini anlamalıyız.Unutmaki, ailemizinbirçok üyesi de bu dramanın içinde yer alır, biz çocukla-nn enerjisini elde etmeye çalışırlar. İşte bunedenle drama kontrolünü yaratırız. Enerjimizi onlardan geri almak için bize bir strateji gereklidir.Yarattığımız özgün dramaların hepsi aUe üyelerimizle ilgilidir. Fakat, ailemizdeki enerji dinamiklerinifarkedebilirsek,gerçektenelerolduğunuanlarsakbukontrolstratejilerinegerekkalmaz."

"Gerçektenelerolduğununanlamıne?"

"Herkes kendi aile deneyimini evrimsel ve ruhsal açıdan dikkatle gözden geçirip, kendisinin neolduğunu keşfetmelidlr. Bunu yapabildiğimiz an, drama kontrollerimiz yıkılır ve gerçek hayatımızayepyenibiryolaçılır."

"Pekibuişenasılbaşlayacağız?"

"öncedramamızınnasılbiçimlendiğinianlamalıyız.Banababandansözet."

"Eğlenceyiseveniyibiradamdı.Yeteneklifakat..."Tereddütettim.Babamakarşınankörlüketmekistemiyordum.

Sanchez,"Fakatne?"diyesordu.

"Pekâlâ,eleştiriciydi.Onagörehiçbirşeyidoğruyapmazdım."

"Seninasıleleştirirdi?"

Babamın, gençvegüçlügörünümü,gözleriminönünde canlandı. "Sorular sorardı, sonraverdiğimyanıtlarıbeğenmezdi."

—142—

"Ozamanenerjineneolurdu?"

"Sanınmkendimitükenmişgibihissederdimveböyleceonaherşeyisöylememeyebaşlardım.H

"Yani araya mesafe koyup ondan uzaklaştın. Onun ilgisini çekecek ama eleştirmeyeceği türdenaçıklamalaryaptın.Osorgulayıcıydıvesendeonunetrafındadolaşırkençokmesafeliydin,öylemi?"

"Evet,sanırim.A.nasorgulayıcınedir?"

"Sorgulayıcı da bir tür dramadır. Bu yolla enerji kazanan bütün insanların tek amacı, sorularıylaeşeleyip deşeleyip diğerlerinin yaşantılarındaki yanlışları ortaya çıkarıp eleştirmektir. Bu dra-mayıhazırladıktan sonra,diğerlerininyaşantılarınıbuaçıdaneleştirirler.Eğer istedikleri kişiyibudramanıniçine çekebil i rierse, hazırladıkları strateji başarıya ulaşır. Diğerleri ise birdenbire sorgucununkarşısında kendilerini suçlu hissederler ve sorgucunun dikkatini çekecek hatalar yapmamak için,sorgucunun yaptıkları ve d üşündü ki eriyle ilgilenmeye başlarlar. Sorgucu bu fiziksel saygı sayesindegereksinimduyduğuenerjiyisağlar.

"Bu tip birisiyle yaşadığın günleri düşün. Böyle bir dramanın içine düştüğün zaman, karşındakikişinin seni eleştirmesini istemediğin için belirli davranışların içine girmedinmi?Kendini onunbakışaçısındanyargıladığınzaman,ilerlediğinyoldansenitutupçekiyorveenerjinitüketiyor.■

BuhisleriaynenanımsadımveaklımailkgeleninsanJen-senoldu.

"Öyleysebenimbabamsorgucumuydu?"diyesordum.."Anlattığınkadarıylaevet."

Biranannemindramasmıdüşündüm.Eğerbabamsorgucuidiyse,annemneydi?

Sancheznedüşündüğümüsordu.

"Annemindramakontrolünüdüşünüyordum!Değişiktürkaçdramavar?"

Sanchez, "Elyazmalarında sınıflandmlanlan sana anlatayım," dedi. "Herkes enerjiyi yönlendirmekamacıyla,insanlarındoğrudandoğruyailgileriniçekmekiçinyasaldırgancaveyapasifdav-

-143—

ranışlarla,kişilerinsempatisiveyamerakıileoynarlar.Örneğin,şayetsizibirisisözleveyafizikgücüyletehdit edecek olursa, başınıza kötü bir iş geleceği korkusuna kapılır, ona zorla ilgi gösterip enerjiniziverirsiniz.Sizi korkutankişi tarafından saldırgan türdendramanın içine çekilirsiniz.AltıncıBilgi bunakorkutucu(in-timidator)adınıvermiştir.

"Diğer yandan, eğer birisi başına gelen bütün kötülüklerden sizi sorumlu tutar ve ona yardımetmediğiniz takdirde, bu kötülüklerin başına gelmeye devam edeceğini söylerse, o zaman bu insanelyazmasında sözü edilen 'acındırma' draması ile kontrolü en yüksek düzeyde tutmak istemektedir. Budurumubirandüşünün.Böylehissetmeniziçinbirnedenolmadığınıbildiğinizhalde,kendinizikarşısındasuçluhissettiğinizkişilerlebirlikteolmadınızmı?"

"Evet."

"Pekâlâ,acındırmadramasınıniçineyuvarlandığıniçinbuduyguyutattın.Onlarınsöylediklerihersözsizi'onuniçinyeterincebirşeyyapamıyorsun'şeklindekidüşünceyekarşıkoymakzorundabırakır.Bunedenleonlarınkarşısındakendinizisuçluhissederseniz."

Başımısalladım.

Konuşmaya devam etti. "Saldırganlıktan edilgenliğe kadar yayılan geniş bir yelpaze içindebulundukları konuma göre herkesin draması incelenebilir. Eğer, babanın durumunda gördüğümüz gibi,senin dünyanı sarsıp enerjini ele geçirmek için saldırılarını incelikle yürütüyorsa, sorgulayıcıdır

(interrogator).Acındırmadanbirazdahapasifmesafeli(aloof)olmaseninizlediğindra-mandır.Dramalarşöylesıralanır:korkutucu,sorgulayıcı,mesafeliveacındırma.Şimdianladınmı?"

"Sanırım.Yaniherkesbukatagorilerdenbirinemigirer?"

"Evet. Değişik durumlara göre bazı insanlar birden fazla şeklini kullanabilirler. Fakat çoğumuzçocukluğumuzdaailebireyleriüstündeetkinolandramayıtekrarlamaeğiliminigösteririzveyaşantımızasadecebudramaegemenolur."

Birdenbirefarkettim.Annemdetıpkıbabamgibibanasoru-

—144—

lar sorardı. Sanchez'in yüzüne baktım. "Annem. Onun hangi sınıfa girdiğini biliyorum. O dasorgulayıcıydı."

Sanchez,"Demeksençjfttaraflınasibinialmışsın.Çokmesafeliolmanaşaşmamakgerek.Amahiçolmazsasenikorkutmamışlar.Hiçolmazsagüvencedeolduğunubiliyordun."

"Korkutsalardıneolurdu?"

"Acındırma dramasına saplanıp kalırdın. Bunun nasıl oluştuğunu biliyor musun? Eğer çocukkenbirisisizinenerjinizifizikselzararverecekkadarzorlarsaozamanmesafeliolmakişeyaramaz.Çekingendavranarak senden aldıkları enerjiyi geri alamazsın.Senin içindekopan fırtınalara kimsekulak asmaz.Üstünesaldırırlar.Böylecedahaedilgendurumadüşmekzorundakalıpacındırmadramasınıkullanarakkarşındakiinsanınmerhametinesığınırsınvekendilerinisuçlayarakverdiklerizararınacısınıçıkarırsın.

"Eğerbututumişeyaramazsa,çocukkenkatlandığınacılara,büyüdüktensonra;şiddeteöfkeylekarşıkoyup, saldırıya saldırı ile yanıt verirsin." Bir an konuşmasına ara verdi. "Perulu ailenin çocuğununyemekservisindeyaptıklarınıbanaanlatmıştın."

"Ailesindekiilgienerjisinieldeedebilmeyigerektirenenuçnoktalarakadargitmektençekinmez.Vebundan sonra, bu strateji sayesinde diğerlerini kontrol altında tutup enerjilerini tüketirler, kendilerineegemenolanbudramayısürekliyinelerler."

"Korkutucuyuanladım,fakatsorgucunasılgelişiyor?"

"Eğer annen baban işlerine dalıp seninle ilgilenmeseler veya aile bireylerin seninle birlikteolmasalardı,birçocukolaraknasıldavranırdın?"

"Bilmiyorum."

"Mesafelidurmaklaonlarınilgileriniçekemezdin;bunufarket-mezlerdi.Sanakarşımesafeliduranbu insanların ilgilerini ve enerjilerini çekinceye kadar, eşeleyip deşeleyip onların kusurlarını bulmazmiydin?iştesorgucuböylemeydanagelir."

Nedemekistediğinisezinlemeyebaşlamıştım."Mesafeliinsanlarsorgucularıyaratıyorlar!"

"Evet."

"Sorgucudainsanlarımesafeliyapıyor!Korkutucuacındır-

—146—DokuzKehanet/F:10

matutumunuyaratıyor,eğerbubaşarıyaulaşmazsa,başkabirkorkutucuortayaçıkıyor!"

'Tamam.Dramakontrolleriböyle sürüpgiderler.Fakat şunuunutmaki,budramalarıbaşkalarındafarkettiğimiz halde, kendimiz bu gibi yöntemlere başvurmadığımızı düşünmeye eğilim gösteririz.Hepimizinbiranöncebuilizyondankurtulmasıgerektir.Hemenhemenhepimizinbirsaplantısıvardır,hiçolmazsa bazen, dramadan dışan geri bir adım atıp nedenini keşfedinceye kadar kendimizi yeterinceincelemeliyiz."

Birsüreyanıtvermedim.Sonunda,Sanchez'ebakıpsordum."Dramamızıanladıktansonra,neolur?"

Gözlerimin içine bakabilmek için Sanchez kamyonun hızını kesti. "Bilinçsizce oynadığımız buoyundan gerçekten kurtulabiliriz.Daha önce belirttiğim gibi, kendi özgün ailelerimizin içinde dünyayagelmemizin ruhsal bir nedenini bulup, hayatımızın anlamını yükseltebiliriz. Gerçek kimliğimizi ancakböylebulabiliriz."

Sanchez,"Nerdeysegeldik,"dedi.Yoltepeyedoğruikiyeayrılıyordu.Sağtarafımızdakibüyükkayakütlesinigeçtiktensonra,ilerdekidiğergörkemlikayanıneteklerinde,küçükbirevgördüm.

Sanchez,"Kamyonuevinönündeyok,"dedi.

Aracıparkedip,evedoğruyürüdük.Sanchezkapıyıaçıpiçerigirdi,bendışardabeklerkenbirkaçkezderinnefesaldım.Havaserinveçokhafifti.Tepemizdekigökyüzünükarabulutlarkaplamıştı.Yağmuryağacakgibiydi.

Sanchezkapınınönündebelirdi."İçerdeyok.Herhaldeharabeleregitmiştir."

"Orayaneredengideceğiz?"

Birdenbire çok yorgun olduğunu farkettlm. "İlerde yarım mil uzakta," dedikten sonra, kamyonunanahtarlarını avucuma koydu. "Bu yolu İzle ilerdeki tepeyi aşınca aşağıda harabeleri göreceksin.Kamyonual.Benburadakalıpmeditasyonyapmakİstiyorum."

"Pekâlâ,gideceğim,"dedim.Kamyonunönündendolaşıpdireksiyonunbaşınageçtim.

-146—

İlerdekiküçükvadiyedoğruilerledimvesonratepeninüstüneçıkınca,aşağıdakimanzarayabaktım.Gördüklerimbenidüşkı-rıklığmauğratmadı.TepeninkenarındanbakıncaMachuPİcchuharabeleribütüngörkemiyle gözüküyordu: tonlarca ağırlığında masif kayaların birbirlerinin üstüne düzenli şekildeyerleştirilmesindenmeydana gelmiş dağ gibi yüksek bir tapınaktı.Gökyüzünü kaplayan koyu bulutlarınattırdabile,bulunduğumyeringüzelliğiinsanıbüyülüyordu.

Kamyonudurdurdumveon,onbeşdakikakadarenerjiyiiçimeçektim.Harabelerinarasındagruplarhalinde insanlar dolaşıyorlardı. Rahip gömlekli bir adamın harabelerin arasından çıkıp, yakında parketmiş kamyonadoğru ilerlediğini gördüm.Aramızdakimesafedenve adam sırtına rahip cüppesi yerine

dericeketgiydiğinden,onunRahipCariolupolmadığınaemindeğildim.

Kamyonu hareket ettirip harabelerin yakınına gittim. Motorun gürültüsünü duyar duymaz başınıkaldırıp gülümsedi. Herhalde Sanchez'in kamyonunu tanımıştı. Direksiyonun başında beni görüncemeraklayanımageldi.Kısaboylu,tıknaz,donukkahverengisaçlı,yuvarlakyüzlü,gözlerimaviolan,otuzyaşlarındabiradamdı.Kamyondanİnip,"RahipSanchezilebirlikteyim,"diyekendimitanıştırdım."Sizinevinizdekaldı."

Binibanauzattı."BenRahipCari."

Gözlerimiondançeviripharabelerebaktım.Yontulmuşmasiftaşlaryakındandahaetkileyiciydi.

"Burayailkkezmigeliyorsunuz?"diyesordu.

"Evet," diye yanıt verdim. "Yıllardır buradan söz edildiğini duyanm, ama bu kadarınıbeklemiyordum."

"Dünyanınenyüksekenerjimerkezlerindenbiridir,"dedi.

Ona yakından dikkâtle baktım. El yazmalarında sözü edilen enerjiyi kastettiği açıkça belliydi.Onaylar gibi başımı salladım. "Dramakontrolümüyenmek için bilinçli enerji topluyorum," derken hernedensenumarayaptığımıhissettiğimhaldedürüstçeaçıkladığımiçinrahattım.

"Pekmesafeligörünmüyorsun,"dedi.

Şaşırdım."Benimdramamınbuolduğununasılbildin?"diyesordum.

—147—

"Sezilerimigeliştirdim.Burayabunedenlegeliyorum."

"Dramalarını kontrol altına almaları için insanlara yardım mıediyorsunuz?"

"Evet ve gerçekkimliklerini bulmalarına yardımcı oluyorum."Gözleriiçtenlikte parlıyordu. Fazlasıyla açıktı. Bir yabancıya hiç çekinmedenaçıklamayapıyordu.

Sessizcekonuşmasınıbekledim,"ilkBeşBilgiyikavradınız

mı?"

"Çoğunuokudum.Vebirkaçkişiilebukonuyukonuştum."

Buyanıtıverirvermezyinearayamesafekoymayaçalıştığımıfarkettim."Sanırım ilkBeşBHgiyikavradım,"diye ekledim. "AltıncıBilgiyi açıkçapekkavrayamadım."

Başınısalladı,sonraşöylededi."Konuştuğuminsanlardançoğununelyazmalarından haberleri yok. Buraya gelince enerji alanına giriyorlar.Yalnızca bu bile onlara hayatlarını tekrar düşünerek inceleme olasılığınısağlıyor."

MBuinsanlarlanerdetanışıyorsunuz?"

Bilgiççeyüzümebaktı."Onlarbenibuluyorlar."

Derin bir nefes aldı! "Bunun tek yolu vardır. Hepimiz aile içindekiyaşamımıza geri dönmeliyiz. Çocukluğumuzda bulunduğumuz yerlerde,nelerolduğunutekrargözdengeçirmeliyiz.Dramakontrolümüzünbilincineerişirsek,ozamanailemizingerçeğinidahaiyimeydanaçıkarırız,böyleceenerji çatışmasının ardında yatan gerçekleri görürüz. Gerçeği bir kezbulduktan sonra, hayatımız canlanır, çünkü bu gerçek bize kimliğimiziaçıklamıştır,üstündebulunduğumuzyoluveneyaptığımız»göstermiştir."

"Sanchez de bana bunları söyledi," dedim. "Gerçeği nasıl bulacağımı

iyiceöğrenmekistiyorum."

Hava iyice serinlemiştü Rahip Cari ceketinin fermuarını çekti. "Bukonununüstünedahauzunkonuşacağımızıümitederim.FakatşimdigidipRahipSanchez'ehoşgeldlndemekistiyorum."

Ben dönüp harabelere bakınca, "Burada istediğin kadar dolaş. Dahasonraevimdegörüşürüz,"dedi.

Birbuçuksaat,eskisitalanındadolaştım.Belirlinoktalardabirazfazladurunca,kendimidahacanlıhissettim.Butapınakları

-148-

yapan medeniyeti düşünüp onlara hayran kaldım. Taşlan nasıl çıkarıp, bu şekilde üst üste nasılyerleştirmişlerdi?Banaolanaksızgibigeliyordu.

Harabelere duyduğum yoğun ilgi azalmaya başlayınca, kendi durumumu düşünmeye başladım.Durumumda büyük bir değişiklik olmadığı halde, artık pek fazla korkmuyordum. Sanchez'in inancınagüveniyordum.Ondankuşkulanmamaptallıktı.VeRahipCari'dançokhoşlanmıştım.

KaranlıkçökmeyebaşlayıncakamyonaatlayıpRahipCarl'ınevinedöndüm.Eveyaklaşıncaiçerdeikisinin yan yana durdukla-nnı gördüm. Kapıdan içeri girdiğim zaman gülüşüyorlardı. Her ikisi demutfaktayemekhazırlıyordu.RahipCaribenikarşıladıvebiriskemleyeoturttu.Şöminedeyananateşinkarşısınaoturuptembelceetrafımabakındım.

Genişbirodaydı.Duvarlarıhafifçeboyalıtahtalarlakaplıydı.Darkoridorunucundagördüğümyanyana iki oda yatak odaları olmalıydı. Ev elektrik lambalarıyla aydınlanıyor ve jeneratörün uğultusuduyuluyordu.

Yemek hazırlığı tamamlanınca, beni kaba tahtadan yapılmış masanın başına çağırdılar. Sanchezkısacaduaetmemizi söyledivesonrayemekyemeyebaşladık, ikiadamaralarındakonuşmayadevamediyorlardı.Yemektensonrahepbirlikteateşinkarşısınaoturduk.

Sanchez,"RahipCari,VVililekonuşmuş,"dedi.

Hemenheyecanlandımve,"Nezaman?"diyesordum,

RahipCari,"VVilburayabirkaçgünöncegeldi.Onunlabiryılöncetanışmıştım.Burayabanabilgivermekiçinuğramış.Elyaz-■malarıhakkındahükümetinönlemalmasınınarkasındakiminbulunduğunutahminettiğinisöyledi."

"Kimmiş?"diyesordum.

Sanchezsözekarıştı."KardinalSebastian."

"Neyapıyormuş?"diyesordum.

Sanche2, "Ağırlığını koyup, elyazmaları konusunda hükümetten askeri baskıyı arttırmalarınıistediğianlaşılıyor.Kiliseniniçindebölücülükyapmaktansa,herzamanelaltındanhükümetle

—149—

işbirliği yapmayı yeğler. Şimdi ısrarlarını yoğunlaştırmış.Ve ne yazık ki,gayretlerietkisinigöstermeyebaşladı."

"Nedemekistiyorsun?"diyesordum.

"KuzeyKonseyindekirahipler,JuliaveWilgibibazıkimselerindışındakopyalartoplatılmış."

"Viciente'deki bilim adamlarının ellerindeki kopyalar da toplatılmışmı?"diyesordum.

İkiadambir süreyanıtvermediler, sonraRahipSanchez, "Hükümetinorayı kapattığını Wil haber verdi. Bütün bilim adamları tutuklanmış veyaptıklarıaraştırmalarınverilerineelkonmuş,"dedi.

"Bilimdünyasıbudurumakarşıkoymazmı?"diyesordum.

Sanchez,"Seçimhaklarıvarmı?Ayrıcaaraştırmalarbirçokbilimadamıtarafından kabul edilmedi. Anlaşıldığı kadarıyla, hükümet bu insanlarınyasalarakarşıgeldikleriniiddiaediyormuş,"dedi.

"Hükümetin böyle davranmakla bu işten yakasını sıyıracağınaİnanmıyorum."RahipCari, "Göründüğü kadarıyla sıyırdıkları anlaşılıyor.Kontroletmekiçinbirkaçyeretelefonettimveherkesaynıöyküyüanlattı.Çalışmalarını elaltından yürütüyorlar, ama hükümet baskılarınıyoğunlaştırıyor.Yakındapatlakverecek,"dedi.

"Sizcenelerolur?"diyeikisinebirdensordum.

RahipCariomuzlarınısilkti.RahipSanchezise,"Bilmiyorum.VVH'innelerbulacağınabağlı,"dedi.

"Neden?"diyesordum.

"Elyazmalarınınkayıpbölümü,DokuzuncuBilgiyibulmaküzere.Eğeronubulursabütündünyanınburayayeterinceilgisiniçekebiliriz."

RahipCari'asordum."Nereyegittiğinisöyledimi?"

"Nereye gittiğini kesin bilmiyordu, ama sezilerinin ona daha kuzeye,Guatemala'yadoğruilerlemesinisöyledikleriniaçıkladı."

"Sezilerimiyolgösteriyormuş?"

"Evet, gerçek kimliğini bulup Yedinci Bilgiyi kavrayınca bunun nedemekolduğunuanlayacaksın."

—150—İkisinebaktım,inanılmazşekildesakindiler."Nasılböylesakinolabiliyorsunuz?"diyesordum.Ya

burayabaskınyapıphepimizitutuklarlarsa?"

Bana sabırla baktılar, sonraRahipSanchezkonuşmayabaşladı. "Sakinlikle dikkatsizliği birbirinekarıştırma.Sakingörünüşümüzenerjiilenekadariyibağlantıkurduğumuzunölçüsüdür.Durumneolursaolsun,yapılacakeniyişeybağlantıyıyitirmemektir.Bunuadayabiliyorsun,değilmi?"

"Evet,tabiianlıyorum.Sanırım,benbağlantıkurmaktazorlukçekiyorum."

İkisidegülümsediler.

RahipCari,"Gerçekkimliğinibulunca,bağlantıkurmaktagüçlükçekmeyeceksin,"dedi.

RahipSanchezayağakalktıvebulaşıklarıyıkayacağınısöyledi.

RahipCari'abaktım."Pekâlâ,gerçekkimliğimekavuşmakiçinneyapmalıyım?"

"RahipSanchezbana,annenlebabanındramakontrollerinianladığınısöyledi."

"Evetdoğru.İkisinindesorgucuolmalarıbenimesafeliyaptı.".

"Pekâlâ, şimdi geçmişte ailenin içindeki enerji rekabetini ve senin orada varolmanın gerçeknedeniniaraştır."

Boşboşyüzünebaktım.

"Hayatını uzun bir öykü gibi algıla ve gerçek ruhsal kimliğini bulmaya ve buna daha yüksek biranlam kazandırmaya çalış. Kendine şu soruyu yönelterek İşe başla: özellikle neden bu ailenin içinedoğdum?Buaileyemensupolmamınamacınedir?"

"Bilmiyorum,"dedim.

"Babansorgucuydu;dahabaşkaneydi?"

"Yani,nasılbirinsanolduğunumusoruyorsun?"

"Evet."

Biran düşündüm. "Babamgerçekten hayatın tadını çıkarmayı seven bir insandı.Çok dürüsttü amahayatınnimetlerindensonunadekyararlanmakisterdi.Yani,doyadoyayaşamakisterdi."

-151-

"Pekibuİsteklerinigerçekleştirebildimi?"

"Evetbirnoktayakadar.Nevarki, şansınınyavergitmediğinihayatıntadınıdoyasınaçıkaramadığınıdüşünürdü."

RahipCarigözlerinikısıpdüşündü."Hayatınzevkveeğlenceolduğunudüşündüğühaldeonundoyasıyayaşayamadığınımıdüşünürdü?"

"Evet."

"Bununnedeninidüşündünmü?"

"Hayırpekdeğil.Şansınonunyüzünegülmediğinidüşünürdüm."

"Belkihenüzşansınyüzünenasılgüleceğinibulamamışolabilirmi?"

"Belki."

'Yaannen?"

"Annemhayattadeğil."

"Onagörehayatneydi?"

"Evet, onun hayatı kilisesiydi. Hıristiyan prensiplerine sıkı sıkıbağlıydı."

"Hangibakımdan?"

Topluma yardım etmeye ve Tanrı'nın buyruklarını yerine getirmeyeinanırdı."

Tann'nınbuyruklarınıyerinegetirirmiydi?"

"Evet sonunadek, hiç olmazsa kilisenin onaöğrettiği kadarını yerine

getirirdi."

"Aynışeyleriyapmasıiçinbabanıdaiknaedebilirmiydi?"

Güldüm. "Hayır pek ikna edemezdi. Annem onun her hafta kiliseyegitmesini ve toplum programlarına katılmasını İsterdi. Ama söylediğimgibi,babamözgürbirruhasahipti."

"Pekiseninhayatgörüşünneydi?"

Onunyüzünebaktım."Bunuhiçdüşünmedim."

"ikisi de onlardan taraf olmanı istemezler miydi? Diğerinin değeryargılarınıbenimsememeniçinsenisorguyaçekmezlermiydi?Herikisidekendihayatgörüşlerinineniyiolduğunudüşünmeniistemezlermiydi?"

"Evet,çokhaklısın."-152-

"Senbunanasıltepkigösterirsin?"

"Sanının,taraftutmamayaçabalardım."

"İkisi de seni yönetmeye çalışıyorlardı. Onların görüşlerine kat'îmanı ölçüyorlardı ve ikisini dememnunedemediğiniçin,arayamesafekoydun."

'Evet."

"Anneneneoldu?"diyesordu.

"Parkinsonhastalığınayakalandı.Uzunsürehastayattıktansonraöldü."

"İnançlarınasonunadeksadıkkaldımı?"-

"Kesinlikle.Sonunadeksadıkkaldı."

"Pekisanakazandırdığıdeğerlernedir?"

"Ne?"

"öylebiranneyesahipolmanınneanlamageldiğini,onunsenidoğurmuşolmasınınnedenini,oradaneler öğrendiğini araştırmalısın. Her insan, bilincinde olsun veya olmasın, insanların nasıl yaşamasıgerektiği konusunda annesinin veya babasının düşüncelerinin etkisinde kalır. Annenizin size neleröğrettiğiniveonunkendiyaşamınıdahaiyiyegötürmesiiçinneleryapmasıgerektiğinidüşünün.Anneninyaşantısındadeğiştirmekİstediğinkısımlar,gerçektekendiyaşamındadeğiştirmekistediğinkısımlardır."

"Nedensadecekısımlar?"

"Çünkübabanınhayatındadeğiştirmekİstediğinkısımlardaolacak."

Aklımhâiâkarmakarışıktı.

Rahip Cari elini omzuma koydu. "Bizler anne ve babalanmı-zın yarattığı salt fiziksel varlıklardeğiliz; aynı zamandaonlarınyarattığı ruhsal varlıklarız.Bizi iki insanyarattı veonlarınyaşamlarınınbizlerin kimliklerini etkilemesi kaçınılmaz. Gerçek kimliğimizi keşfetmemiz için, bizim gerçekkimliğimizinonlarındoğrularıarasındayeraldığınıkendikendimizeitirafetmemizgerekmektedir.Oradadoğmuşolmamızınnedenibudur:Onlarıninandıklarıgörüşaçısındandahayükseklereulaşmamızzorunlu.Buikiinsa-

—153—

nıninançiannınsenteziniyapıp,dahayükseklereerişerekdoğruyolukeşfetmengerekir."

Başımısalladım.

"Evetannenlebabanınsanaöğrettiklerininasılaçıklayacaksın?"

"Emindeğilim,"diyeyanıtverdim.

"Pekinedüşünüyorsun?"

"Babamkimliğiyaşadığı sürece,olabildiğincehayatın tadınıçıkarmak istiyorduvesonunadekbuamacınınpeşindenkoştu.Annemİsefedakârlıklarainananbirkadındıvekendinibirçokşeydenmahrumbırakıp,hayatınıbaşkalarınayardımetmeyeadamıştı.KutsalKitabınbunubuyurduğunainanırdı."

"Pekisen,bukonudanelerhissediyorsun?"

"Doğrusugerçektenbilmiyorum."

"Kendine,anneninhayatgörüşünümü,yoksababanınhayatgörüşünümüseçerdin?"

"ikisinideseçmezdim.Yani,hayatbukadarbasitdeğil."

RahipCarigüldü.'Yinemesafekoymayabaşladın."

"Sanırımbununfarkındadeğilim."

"Pekâlâikisindenbiriniseçmekzorundakalsan,hangisiniyeğlersin?"

Birsüretereddütettim.Dürüstçedüşünmeyeçalışıyordum.Sonrayanıtbirdenbireaklımageldi.

"İkisidehemdoğru,hemdeyanlışyaptılar,"dedim.

RahipCari'ingözlerininiçiparladı."Nasıl?"

Tamemindeğilim.Amadoğruyaşamherikigörüşüdeiçermeli."

Rahip Cari, "Senin sorunun nasıl yaşamak. İnsan iki inancı içeren görüşle nasıl yaşayabilir?

Annenden yaşamın ruhsal bilgilerini aldın. Babandan İse hayatın, macera, zevk ve eğlence olduğunuöğrendin."

"Öyleyse benim hayatım," dedikten sonra sustum ve sonra, "İki görüşün birleşmesinden ortayaçıkacaksentezdir,"dedim.

"Evet,seniniçinspiritüelizmsorunolabilir.Bütünyaşamın

—154—

boyunca kendini geliştirmeye çalışacaksın. Bu konuda annenle baban uzlaşamamıslar ve pek çok şeyisanabırakmışlar.Buseninevrimininsorunu,bütünyaşantınboyuncabunuaraştıracaksın."

Böylesifikirleriduyuncaderindüşünceleredaldım.RahipCaribirşeylerdahasöyledi,amaonunsöylediklerine dikkatimi veremedim. Sönmekte olan ateşin üstüme bir ağırlık çöktürdüğü-nü hissettim.Sonrayorgunolduğumufarkettim.

,RahipCarioturduğuyerdeomuzlarınıdikleştirdi."Sanırımbugeceenerjintükendi.Amasanabirşeydahasöyleyeceğim.Bukonuştuklarımızıartıkdüşünmeveuyu.Yaeskidramanadönersinveyayarınsabahyepyenibirkişilikleuyanırsın.Eğergerçekkimliğinibulursanbiradımdahailerlemişolursunveböylecedoğduğungündenberibaşındangeçenolaylarıdahadikkatleincelemeyebaşlarsın.Eğerdoğumundanbuyaşına dek, yaşantını bir öykü gibi algılarsan, bu sorunun altından nasıl kalkacağını görürsün. Peru'yanasılgeldiğinivebundansonraneleryapmangerektiğinianlayacaksın."

Başımısallayıpdikkatleonunyüzünebaktım.Bakışlansıcakvesevecendi.VVil'inveSanchez'lndeyüzlerindeaynıifadeyisıksıkgörmüştüm.

Rahip Cari, "İyi geceler," dedi ve yatak odasına geçip kapıyı kapattı. Uyku tulumumu açıp yereserdimveiçinegiriphemenuyudum.

ErtesisabahVvil'idüşünerekuyandım.RahipCarlaonunplanlarıhakkındanelerbildiğinisormakistiyordum.Uykutulumumumiçindeyatarken,bunlarıdüşünüyordum.Tamosırada,RahipCartusulcaodayagirdivesessizceateşiyakmayabaşladı.

Uykutulumumunfermuannıaçınca,sesiduyup,dönüpbak-

tı.

"Günaydın.Nasıluyudun?"diyesordu.Ayağakalktım."İyiuyudum,"diyeyanıtverdim.

155

Kömürlerinüstüneçıraları,yerleştirdiveonlarınüstünedekalınodunlarıkoydu.

"Wilneyapacağınısöyledimi?"diyesordum.

RahipCariayağakalkıpyüzümebaktı."Beklediğibilgigelenedekbirarkadaşınınevindekalacağınısöyledi.SanırımDoku-zucuBilgihakkındabirhaberbekliyordu."

"Dahabaşkanelersöyledi?"diyesordum.,"WilbanaKardinalSebastian'ınsonbilgiyielegeçirmek

niyetindeolduğunuvebuna çokyaklaştığını söyledi.VVil'e göre sonbilgiyi ele geçiren elyazmalannınakibetinitayinedecek.Onlarıyagenişbirçevreyeyayıpanlaşılmasınısağlayacakveyatümüyleortadanyokedecek,diyedüşünüyor."

"Niçin?''

"Pek emin değilim. Fakat elyazmalarını ilk derleyen ve okuyanVVil'dir.Bilgileri onun kadar iyikavrayankimseyok.Sanırım,sonbilginin,diğerbilgilerindahaaçıkşekildeanlaşılıpkabuledilmesineyardımcıolacağınainanıyor."

"Onunhaklıolduğunudüşünüyormusun?"

"Bilmiyorum," diye yanıt verdi. "Ben bilgileri onun kadar iyi bilmiyorum. Sadece kendim neyapmamgerekonubiliyorum."

"Neyapmangerek?"

Bir anduraksadı, sonrayanıtladı. "Dahaönce söylediğimgibi, benimgerçeğim insanlarıngerçekkimliklerinikeşfetmelerineyardımcıolmak.Elyazmalarınıokuyunca,bumisyonuüstelenmemgerektiğiniaçıkça anladım. Altıncı Bilgi benim özel bilgim-di. Benim gerçeğim diğerlerinin bu gerçeğikavramalarınayardımetmekti.Vebuişlevdenkendimdegeçtiğimiçinetkiliolmayabaşladım."

"Seninkontroldramanneydi?"diyesordum.

Gülerekyüzümebaktı."Bensorgucuydum,"diyeyanıtverdi.

"İnsanlarınyaşantılarındayaptıklarıhatalarıbularakonlarıkontrolmüediyorsun?"

"Evet.Babamkendiniacındırırdı.Annemisemesafeliydi.İkisidebanahiçaldırmazlardı.Onlarınne yaptıklarını dikkatle gözetleyip sonra hatalarını yüzlerine vurarak, ancak ilgi enerjileriniçekebiliyordum."

—156—

"Pekibudramanınnezamanüstesindengeldin?"

"Onsekizayönce,RahipSancheziletanışıp,elyazmalarınıincelemeyebaşladıktansonra.Annemivebabamıgerçekçigözle inceleyip,onlarınyanındaedindiğimdeneyimleriminbenibugünyaptığımişehazırladıklarını farkettim.Babam, hep başarıya ulaşmak İsterdi.Kendini hedefe ulaşmaya odaklamıştı.Zamanını dakikasına kadar planlar ve kendisini yaptığı işe göre yargılardı.Annem ise sezgileri güçlü,mistikbirinsandı.Herkesinhayattaonuyönlendirecekbirruhsalrehberiolduğunainanırdı."

"Bukonudababannedüşünürdü?"

"Çılgınlıkolduğunudüşünürdü."

Gülümsedimvesustum.

RahipCari,"Benimdurumumuanlayabildinmi?"diyesordu.

Başımıolumsuzcasalladım.Çünküpekkavrayamamıştım.

"Babamıngörüşündenesinlenip,hayatınbaşarıyaulaşmakolduğusentezinevardım:önemlibirİşeel atıp sonuna dek götürmeliydim. Fakat aynı zamanda. annem de bana hayatın içten gelen dürtülerleyönetildiğini, sezilerimizin bize yol göstereceğini öğretiyordu. Ve hayatımın bu iki görüşün senteziolduğunufarkettim.Sezilerimizinbizinasılsadecebizimyapabileceğimizgörevlereyönlendireceğinivebununçokönemliolduğunukavrayıp,görevisonunadekgötürerekkendimizinasılmutluedebileceğimizikeşfetmeyeçalıştım."

Başımısalladım.

Konuşmayadevametti."VeAltıncıBilgininbeninedenheyecanlandırdığınışimdianladın.Onuokurokumaz, görevimin insanları açıklığa kavuşturup, gayelerine ulaşmaduygusunugeliştirmelerine yardımetmekolduğunudüşündüm."

"VVIl'inkendiyolununasılseçtiğinibiliyormusun?"

"Evet,bazıbilgileribenimlepaylaştı.VVil'indramasıdaseninkigibimesafekoymakmış.Ayrıca,senin durumunda olduğu gibi, annesi ve babası sorgucuymuşlar veVVil'in sağlam bir felsefeye sahipolmasını istiyorlarmış. VVil'in babası insan ırkının kaderinin sonsuz mükemmeliyete erişmesinidestekleyenAlmanromanyazanymış.Babası,insancılprensiplerientemizhislerle

-157-

kuvvetledesteklermlş,amasonundaNaziler,temelindemükemmeliyetfikriyatan onun düşüncelerinden esinlenip, aşağıladıkları ırkları kitlecinayetleriileortadankaldırmayıenyasalhaklarızannetmişler.

"İnandığı değerlerin yozlaştır il masına dayanamayan yaşlı adamyıkılmış ve karısı ile Wil'i alıp Güney Amerika'ya göçmüş. KarısıAmerika'da büyüyüp orada eğitim gören bir Peruluymuş. O da yazarmış,ama Doğu felsefesine inanırmış. Dünyanın maddesel nesnelerindenuzaklaştıkça akıl huzuruyla yüksek bilince erişilebileceğine ve hayatınancak iç huzuruyla aydınlanacağına inanırmış. Ona göre hayat,mükemmeliyet değil, mükemmeliyet gereksiniminden uzaklaşmakmış...VVil'innedurumadüştüğünütahminedebiliyormusun?"

Başımısalladım.

RahipCari,"Çokgüçbirdurumdakalmış.BabasıBatı'nınçalışıpilerlemeyivemükemmeliyeteerişmegörüşünücandandesteklerken,annesiDoğufelsefesineinanıp,hayatınsadeceiçhuzurunakavuşmaktanbaşka

hiçbirşeyolmadığınıdestekliyormuş.

"Bu iki insan Wil'i Doğu ve Batı kültürierindeki farklı felsefeleribirleştirmeye hazırlamış, ama İlk zamanlarda bunu farketme-mlş. öncemühendis olmuş ve kendini ilerlemeye adamış, sonra insanlan ülkeniniçinde dolaştırıp güzel yerleri görmelerine rehberlik ederek iç huzurunuaramış.

"Fakatelyazmalarınıararkeniçindekigerçekleruyanmış.Bilgileronuniçindeki soruyu doğrudan doğruya ortaya çıkarmışlar. Bilgiler Doğu veBatı felsefelerinin birleşiminden çok daha yüksek gerçekler eldeedebileceğimizi açıklıyorlarmış. Bize Batı felsefesinin doğru olduğunu,hayatınİlerlemesinisürdürerekevriminidahayükseklereulaştırabileceğinigösteriyorlarrhış. Ama Doğu felsefesi de egomuzu kontrol etmeyivurgulaması açısından bize gerçeği gösteriyor. Yalnızca mantığımızıkullanarak ilerleyenleyiz. Bilincimize tamamiyie sahip çıkıp, Tann'ylaiçimizden bir bağ kurmalıyız, çünkü ancak bu şekilde kendimizin dahayüksek bir parçasının rehberliğinde kendi evrimimizi daha iyiye doğrugötürebiliriz.

-158-

"Wi1 bilgileri keşfetmeye başlayınca, bütün hayatı akmaya başlamış.ElyazmalarınıbuluptercümeedenrahipleveJose'ytetanışmış.Bundankısasüresonra,Viciente'ninsahibiyle tanışıporadaaraştırmalarınbaşlamasınayardımcı olmuş. Aynı tarihlerde, Julia ile tanışmış. Bir Işkadını olduğuhalde, o da bakir ormanlara düzenlenen gezilerde gruplara rehberlikyapıyormuş.

"WilenfazlaJulia ileyakınlıkkurmuş.Peşinikovaladıklarısorularınbenzerliğindenbirbirleriylehemenkaynaşmışlar. Juliababasının ruhsattıkvemistisizmdenkababirdillesözettiğibirevdebüyümüş.Diğeryandankolejöğretmeniolanannesi,tartışmacıymış,açıkvemantıklıdüşünmektenyanaymış. Julia'nın ruh-sallık ve mistisizm hakkında bilgileri ararken,mantıklıveanlaşılırbiçimdeolmasın!istemesiçokdoğaldır.

'Y/ilinsanınruhsallıkvemistisizminiaçıklayanDoğuveBatısenteziniaraştırırken, Julia'da bu açıklamaların çok berrak ve anlaşılır olmasınıİstiyordu.Eiyaznialanndakibilgilerikisinindearadıktanyanıtlarıaçıklığakavuşturuyordu."

Sanchez,"Kahvaltıhazır,"diyeseslendi.

Şaşırdım. Dönüp arkama baktım. Sanchez'in uyandığınıfarketmemiştim. Sohbeti daha fazla uzatmadan, Rahip Carl'la kalkıpmutfağa geçtik ve Sanchez'le birlikte meyve ve yulaf ezmesinden oluşankahvaltımızı etmeye başladık. Daha sonra Rahip Cari onunla birlikteyürüyerek harabelere gitmemi önerdi. İkimiz de dönüp Rahip Sanchez'ebaktık. Ama o, dağın eteğlndeki köye İnip bazı yerlere telefon etmesigerektiğinisöyleyerekdavetimizikibarcakabuletmedi.

Dışarda hava kristal gibi berraktı. Dağların doruklarının tepesindegüneşparlıyordu.Hızlıadımlarlayürümeyebaşladık.

"Wilİlebağlantıkurabileceğimizbiryolvarmı?"diyesordum.

"Hayır," diye yanıtladı. "Arkadaşının kim olduğunu söylemedi.Kuzeyde sınıra yakın, lquitos adlı küçük kente gidersek, ancak onunlabağlantıkurabiliriz,amaşimdiorayagitmekbizimiçinçoktehlikeli."

-159-"Nedenorayagitmemizgerek?"

"Araştırmalarınınonuoküçükkentegötüreceğini tahminettiğinisöyledi.Oradabirçokharabevar.AyrıcaKardinalSebasti-an'ınmanastırıorayaçokyakın."

"SenceWilsonbilgiyibulabilecekmi?"

"Bilmiyorum."

Birkaçdakikasessizceyürüdük.SonraRahipCarisordu."Hangiyoluseçeceğinekararverdinmi?"

"Nedemekistiyorsun?"

"Rahip Sanchez önceleri hemen Amerika'ya dönmek istediğinden söz etti. Fakat son zamanlardabilgileriincelemeyemeraksardın.Şimdikendininasılhissediyorsun?"

"Kararsızım.Amahernedenseburadakalmakdaİstiyorum."

"Yanıbaşındabiriniöldürmüşler."

"Evet."

"Vehâlâkalmakmıistiyorsun?"

"Hayır.Gitmekistiyorum.Hayatımıkurtarmakistiyorum...amahâlâburadayım."

"Nedenburadasın?"

Gözlerimikısıpdikkatleyüzünebaktım."Bilmiyorum.Senbiliyormusun?"

"Düngecesohbetimizineredekestiğimizianımsıyormusun?"

Evet nerede kaldığımızı anımsıyordum. "Annemin babamın beni hangi sorunlarla baş başabıraktıklarınıkeşfetmiştik:insanamaceravesonsuzhazduygusunuaşılayan,kendigelişmesineyardımcıolan ruhsal!ığavemistisizmeerişmeyikonuşmuştuk.Vesenhayatımınevriminidikkatle İncelersem,busorununhayatımıgözleriminönüneserip,şimdibananelerolduğunuaçıklayacağınısöylemiştin."

Gizemlibirşekildegüldü."Evet,elyazmalarınagöre,öyle."

"Bunasılmeydanagelecek?"

"Hepimiz hayatımızın belirli dönüm noktalarını dikkatle inceleyip, bunları evrimimizin ışığındasorgulamalıyız."

Başımısalladım,anlamamıştım.

—160-

"Hayatındameydanagelen ilginçolaylardizisini,önemliarkadaşlarınıvekarşılaşmalandüşün.Bunlarsenibiryeregötürmüyormu?"

Çocukluğumdan itibarenhayatımı inceledim,amaonabelirlibir şekilveremedim.

"Büyürkenneleryapardın?"

"Bilmiyorum.Tipikbirçocuktumsanırım.Çokkitapokurdum."

"Nasılkitaplarokurdun?"

"Dahaçokpolisiye,bilimkurguvehayaletöyküleri."

"Ondansonrahayatındaneleroldu?"

Büyükbabamın benim üstümdeki etkisini düşündüm, sonra RahipCari'agöldenvedağlardansözettim.

Bilgecebaştnısalladı."Vebüyüdüktensonra,neoldu?"

"Kolejegittim.Evdenuzaktaolduğumsıradabüyükbabamöldü."

"Kolejdeneeğitimiyaptın?"

"Sosyoloji."

"Neden?"

"Sevdiğim bir profesörle tanıştım. İnsan doğası hakkındaki bilgileriilgimiçekti.Onunlaçalışmayakararverdim."

"Dahasonraneoldu?"

"Okuldanmezunoldumveçalışmayabaşladım."

"Çalışmakhoşunagittimi?"

"Evet,uzunzamangitti."

"Sonraherşeydeğiştimi?"

"Yaptığım işde eksiklikler hissetmeye başladım. Yeniyetmele-rinduygusalbozukluklarıüstündeçalışıyordum.Onlarıngeçmişlerininüstünebir sünger çekip kendilerini uçuruma yuvarlamaktan kurtarabileceklerinisanıyordum. Onların hayatlarını sürdürmelerine yardımcı olabileceğimidüşünüyordum. Ama sonunda onlara olan yaklaşımımda bir şeylerineksikliğinifarkettim."

"Sonraneoldu?"

"İşibıraktım."

'Ve?"—161—DokuzKehanet/F:11

"Sonraeskibirarkadaşımbenitelefonlaarayıpelyazmaların-dansözetti."

"OzamanmıPeru'yagelmeyekararverdin?"

"Evet."

"Buradakideneyiminhakkındanedüşünüyorsun?"

"Deliolduğumudüşünüyorum.Nerdeyseserseribirkurşunahedefolacaktım."

"Fakatdeneyiminilerlemesihakkındanedüşünüyorsun?"

"Anlamadım."

"RahipSanchez,Peru'yageldiğindenberibaşındangeçenleribanaanlattı.Elyazmalanndakideğişikbilgilerde söz edilen karşılaşmalarla, tamonlara gereksinimduyduğun anda yüz yüze gelmen beni çokşaşırttı."

"Sencebunlarınanlamınedir?"

Yürürkendurduveyüzümebaktı."Bununanlamıhazırsındemektir.Sendebizlergibisin.Hayatınınevriminidevamettirmekiçinelyazmalanndakibilgileregereksinimduyulannoktayaeriştin.

"Hayatındameydanagelenolaylarıdüşün.Başındanberigizemlikonularailgiduyuyorsunvebuilgisonunda seni insanın doğasını incelemeye kadar götürüyor. Özellikle neden o profesörle karşılaştınsanıyorsun? O senin ilgini berraklaştırdı ve daha gizemli sahaları incelemeye itti. Bu gezegendekiinsanların durumlarını, hayatın ne anlama geldiğini araştırmaya başladın. Sonra bir düzeye ulaşınca,hayatınanlamınıngeçmişleyüzleşiponudüzelterekdevamettirmekolduğunuöğrendin.İşteoçocuklarlabunedenleçalıştın.

"Fakat, o çocukların üstünde araştırmalar yaparken, çalışma tekniğindeki eksikliklerielyazmalanndakibilgilersayesindeşimdiöğrendin.Duygusalbozukluklarıolançocuklarındagelişmeleriiçin,hepimizinyapılmasıgerekeniyapmasıgerektiğiniöğrendin:yoğunkontroldramalarınınüstesindengelebilmek için yeterince enerji ile bağlantı kurmaları gerektiğini ve senin 'dışavurum' adıylatanımladığın davranışla ilerleyip, bunca zamandır anlamaya çalıştığın gelişmeye ulaşabilecekleriniöğrendin.

-162-

"Buolaylardaki yüksekperspektifi gördün.Geçmişinde ilgi duyduğunkonularınhepsi seni ileriyegötürdü, büyüme sahnelerinin hepsi senin buraya gelip bilgileri incelemeni hazırladılar.Bütün yaşamınsüresince, ruhsallığını yükseltmek için kendi evrimini araştırmakla uğraştın. Ve büyükbabanın sanagöstermeyeçalıştığıenerjiyi,büyüdüğündoğalortamdansağlaman,sonundasanaPeru'yagelmecesaretiniaşıladı.Burayageldinçünküevrimineburadadevametmeyegereksinimduydun.Hayatınşuandaburadaolmanısağlayanuzunbiryoldur."

Gülümsedi. 'Yaşamınabuyeniaçıdanbakmaya tamamiyleuyumsağladığınzaman,elyazmalarındasözüedilenruhsalyolunaulaştığınınaçıkçafarkınavaracaksın.Elyazmalarınagöregeçmişimiziaydınlığakavuşturmak için elimizden geldiğince fazla zaman ayırmalıyız. Çoğumuzun üstesinden gelmeyeçabaladığımızkontroldramalarımızvardır.Busorunlarınbirkezüstesindengeldikmi,özelliklenedenböyle bir aileyemensupolduğumuzu, yaşamınher alanında yer alan kıvrımve dolanbaçlannbizi neyehazırladıklarını daha yüksek düzeyde anlarız. Hepimiz tam anlamıyla farkına varmadığımız ruhsalamaçlarımızın ve görevlerimizin peşinden koşarız. Bunları bir kez tamamiyle bilinçle kavradığımız

zamanyaşamımızyepyenibirboyutkazanır.

"Seninkonumunda,buamacıkeşfettin.Şimdidahaileriyegitmelisin.Rastlantılarınsenibirazdahaberrak fikirlere götürerek, bu noktadan sonra amaçlarını nasıl kovalayacağını ve burada neler yapmangerektiğini göstermelidir. Peru'ya ayak bastığından beri, VVil'in ve Rahip Sanchez'in enerjileriylegeçindin.Amaartıkkendinigeliştirmeyiöğrenmelisin...bilinçle."

Bana başka şeyler de söylemek üzereyken, Sanchez' in kamyonunun hızla arkamızdan geldiğiniduyduk.Aracıyolunkenarındadurdurup,camıaşağıyaindirdi.

RahipCari,"Nevar?"diyesordu.

Sanchez, "Eşyalarımızı toplar toplamaz manastıra dönmeliyim. Hükümet kuvvetleri orayagitmişler...veKardinalSebastianda,"dedi.

—163-

İkimizdehemenkamyonaatladık.SanchezkamyonugeridöndürdüveRahipCari'ınevinedöndük.Yoldabizehükümetkuvvetlerininelyazmalarınınkopyalarınaelkoymakiçinmanastırabaskınyaptıklarınıvebelkidemanastırıkapayacaklarınısöyledi.

RahipCari'ınevinegeldik.Hızlaiçeriyegirdik.RahipSanchezhemeneşyalarınıtoplamayabaşladı.Benbirkenardadurup,neyapmamgerektiğinekararvermeyeçalıştım.Benonlarabakarken,RahipCaridiğerrahibeyanaştıve,"Sanırımseninlegelmemgerek,"dedi.

Sanche2dönüponunyüzünebaktı."Eminmisin?"

"Evet,gelmemgerek,"

"Neamaçlageliyorsun?"

"Henüzbilmiyorum."

Sanchezbiranonabaktı,sonrayineeşyalarınıtoplamayadevametti."Eğersenceeniyiçarebuysapeki."

Kapınınkenarınadayanmıştım."Benimneyapmamgerek?"diyesordum.

İkisidedönüpbanabaktı.

RahipCari,"Kendinkararvermelisin,"dedi.

Yüzlerinebaktım.

Sanchezsözekarıştı."Kararıkendinvermelisin."

Vereceğimkararailgisizkalmalarınainanamıyordum.EğeronlarlagidersemPerukuvvetlerinelinedüşecektim.Amaburadayalnıznasılkalacaktım?

"Bakın," dedim. "Ne yapacağıma karar veremiyorum. Bana yardım edin. Burada benisaklayabilecekkimsevarmı?"

İkisibirbirlerinebaktı.

RahipCari,"Sanmıyorum,"dedi.

Bendeonlarabaktım.Sıkıntıdanmidemesancılarsaplanmıştı.

RahipCaribanagülümseyip,"Merkezdenayrılmavekimolduğunuunutma,"dedi.

Sanchezçantasındanbirdosyaçıkardı."BuAltıncıBilginin

—164—

kopyası.Belkineyapacağınakararvermendesanayardımcıolur."

Kopyayıonunelindenalırken,Sanchez,RahipCarl'abaktıve sordu. "Buradanayrılmannekadarsürer?"

RahipCari, "Bazı kişilerle görüşmemgerek.En fazla bir saat sonrayola çıkabilirim," diyeyanıtverdi.

Sanchezbanabaktı."Okuvebirsüredüşün,sonrakonuşuruz."

İkisidehazırlıklarınıyapmayadevamettiler.Bendışarıçıktım,genişbirkayanınüstüneoturdumveelyazmasıntaçıpokumayabaşladım.RahipSanchezileRahipCarl'ınsöyledikleriniadetayankılıyordu."Geçmişiberraklaştırmak,bireyselyollarlaçocukluğumuzdaöğrendiklerimizikontroletmeklebaşlar.Bualışkanlığımızdan bir kez kurtulduk mu, kendimizi daha yüksek seviyedeki evrimsel kimliğimizdebuluruz."

Bilgileriyarımsaat içindeokuyupbitirince,bilginin temelanlamınıkavradım.Birçok insanınbiranlıktattığıgibi,aklımızözeldüşünmedurumunageçmedenönce-hayatımızınilerlemesinerehberlikedenesrarengizrastlantılar-gözümüzüaçıpgerçekkimliğimizibulmalıyız.

TamosıradaRahipCarievinarkasınadolandıvebenigördü.Yanımageldi.

"Okuyupbitirdinmi?"diyesordu.Herzamankigibisıcakvesevecendavranfyordu.

"Evet."

"Birazyanındaoturabilirmiyim?"

"Lütfenotur."

Sağtarafımaoturduvebirsüresustuktansonrasordu."Buradabirkeşifyapmayolundaolduğununfarkındamısın?"

"Sanırım,amaneyikeşfedeceğim?"

"Şimdigerçekteninanmalısın."

"Böylekorkarken,nasılinanırım?"

"Bununbirdönümnoktasıolduğunuanlamalısın.Aradığıngerçek,evreninevrimikadarönemlidir,çünkübu,evriminsüre-gelmesineolanaktanır."

-165—"Anlamıyor musun? Rahip Sanchez bana dağın doruğunda evrimi nasıl gözlerinin önünde

canlandığınısöyledi.Hidrojeninbasitbirtitreşimiylemaddeninnasılevrimgeçiripinsanlığınvaroluşunadekuzandığınıgördüğünüanlattı.İnsanlarınbuevriminasılsürdürdüklerinimerakediyorsun.Şimdibununyanıtınıkeşfettinmi?İnsanlarkenditarihseldurumlarıiçinedoğarlarvehayattadestekleyecekbirnesnebulurlar.Başkabiramacınpeşindekoşandiğerbirinsanlabirlikteliğioluştururlar.

Bu beraberlikten çocuklar doğar ve rastlantıların önderliğinde, bu iki durumu birleştirip dahayüksek sentezlere varırlar.BeşinciBilgiyi kavradığına eminim.Enerji ile her doluşumuzda, hayatımızıileri götürecek bir rastlantı meydana geliyor ve bu düzeydeki enerjiyi içimizde kurumlaştırıyoruz.Böylece daha yüksek titreşimlerde varlığımızı sürdürüyoruz. İşte biz insanlar evrimimize böyle devamediyoruz.

"Şimdi bu neslin farkı, evrimimizi bilinçle gerçekleştirecek olması. Biz de bu işlemihızlandırıyoruz.Nekadarkorkarsankork,başkaseçmeşansınyok.Birkezhayatınneolduğunuanladınmı, bu bilgiyi asla silemezsin. Şayet hayatını başka bir yöne sokmak istersen, her zaman bir şevlerkaçırdığınısezinleyeceksin."

"Fakatşimdineyapacağım?"

"Bilmiyorum.Bunuyalnızcasenbilirsin.Amaöncebirazenerjikazanmanıöneririm."

Rahip Sanchez evin arkasına dönüp yanımıza geldi, sanki sohbetimizi kesmek istemiyorcasınabizimlegözgözegelmemeyevegürültüyapmamayaözengösterdi.Kendimimerkezalıp, tümdikkatimievinçevresinisaranyalçınkayalarınzirvelerineodakladım.Derinbirnefesalınca,dışarıyaçıktığımdanberi sanki bir tünelden gözlüyormuşum gibi, tamamen kendime dönük olduğumu hissettim. Kendimidağlarıngörkemindenvegüzelliklerindensoyutlamıştım.

Etrafımdaki güzelliklere bakıp, gördüklerimi bilinçle takdir etmeye çabalarken, o aşina olduğumyakınlıkhissiniduymayabaşladım.Birdenbireherşeyvarlıklarınısergileyip,dahaparlak

-166-görünmeye başladılar. Kendimi çok hafiflemiş ve vücudumun da canlanmış olduğunu hissettim. RahipSanchezileRahipCart'abaktım.Dikkatlebanabakıyorlardı.Şimdibenimenerjialanlarımıgördüklerinianladım.

"Nasılgörünüyorum?"diyesordum.

Sanchez, "Sanki kendini çok daha iyi hissediyormuşsun gibi. Burada kal ve enerjini elindengeldiğincearttır.Yirmidakikasonratoplanmamızsonaerecek."

Yüzünüburuşturupgüldü."Ondansonra,başlamayahazırolacaksın."

—167—

BİRBİRİNEGEÇENAKIMİki rahip eve döndüler. Ben biraz daha enerji toplayabilmek için birkaç dakika daha dağların

güzelliğini izledim. Sonra, dikkatim dağıldı ve farketmeden Wil'i düşünmeye başladım. Neredeydi?DokuzuncuBilgiyibulmayayaklaşmışmıydı?

Onu eiinde Dokuzuncu Bilgiyle vahşi ormanda koşarak kaçtığını, Sebastian'ın yönettiği askeribirliklerin de onu kovaladıklarını gözlerimin önünde canlandırdım. Ama Sebastian'ın elindeki tümyetkilerinerağmen,hatayaptığını,bilgilerin insanlarüstündeyanlışetkiyapacağınıdüşünüpyanıldığınıdüşledim.Elyazmala-rındakihangibilgininonukorkuttuğunukeşfedebilseydik,birisionuiknaedipgörüşaçısınıdeğiştirebilirdi.

Bunları düşünürken, birdenbire aklıma Marjorie geldi. Neredeydi? Onu tekrar gördüğümügözleriminönündecanlandırdım.Onunasılgörebilecektim?

Önkapınınkapanmasıyladaldığımdüşlerdensıynldım.Yinekendimiçoksinirlivezayrfhissettim.Sanchezevinarkasınadolanıphızlıadımlarla,oturduğumyeredoğruyürüdü.

Yanımaoturduvesordu."Neyapacağınakararverdinmi?"

Başımısalladım.

"Pekgüçlügörünmüyorsun?"

"Kendimigüçlühissetmiyorum."

"Belkienerjinisistemlişekildetoplamıyorsun."

"Nedemekistiyorsun?"

-168-

"İzin verde benim nasıl enerji topladığımı sana göstereyim. Belki benimmetodumla sende kendiyönteminiyaratırsın."

Başımısallayıpbaşlamasınıişaretettim.

"İlk başta bütün dikkatimi çevreme yöneltirim, sanırım sen de böyle yapıyorsun. Sonra enerjiyledolunca,çevremdekilerinnasılgöründüklerinianımsamayaçalışırım.Bunu,gördüğümherşeyinvarlığınıgözümünönünegetirerekyaparım.Eşsizgüzellikleriveherşeyinşeklinianımsarım,özelliklebitkilerinşekilleriniveparlakrenklerininışıldamayabaşladığınıdüşünürüm.Nedemekistediğimianladınmı?"

"Evet,bendeaynışeyiyapıyorum."

"Sonra," diye devam etti. "Ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, her şeyin çok yakınımda olduğunuhissederim,onlaradokunabileceğimi,bağlantıkurabileceğimidüşlerim.Vesonranefesalırım."

"Nefesmialırsın?"

"RahipJohnbunusanaaçıklamadımı?"

"Hayır,açıklamadı."

Sanchezşaşırdı."Belkibunusanadahasonrasöylemekniyetindeydi.Bazençokdramatikdavranır.Öğrettiklerininüstündedüşünmesiiçinöğrencisiniyalnızbırakırgider,sonratamzamanındaortayaçıkıpöğrettiklerinebaşkabilgilerekler.Sanırımseninletekrarkonuşmakniyetindeydiamabizhemenkaçmakzorundakaldık."

"Haydianlat."

"Dağındoruğundahissettiğincanlılığıanımsıyormusun?"diyesordu.

"Evet."

"Bucanlılığıtekrarkazanmakiçin,bağlantıkurduğumenerjiyinefesalarakiçimeçekerim."

Sanchezanlatırkenonundedikleriniyapıyordum.Yöntemidinlemembilebağlantımıyükseltiyordu.Etrafımdakiherşeyinvarlıklarıvegüzellikleriartıyordu.Kayalarbilebeyazımsı ışıklaparlamaktaydı,Sanchez'in enerji alanı ise oldukça genişlemişti. Rengiyse maviydi. Şimdi derin derin, bilinçli nefesalıyorvealdığı

-169-

hernefesibeşsaniyeiçindetuttuktansonradışarısalıyordu.Onutaklitetmeyebaşladım.

"Gözlerimizin önünde canlandırdığımız zaman, her nefes alışımızda enerjiyi içimize çekeriz vebalongibibizişişirir.Enerjidolduğumuzuhissederiz.Dahahafifvedahacanlıoluruz."

Birkaçnefestensonra,enerjidolduğumuvehafifleyipcanlandığımıhissettim.

"Nefesimle enerjiyi içime çektikten sonra," diye Sanchez anlatmaya devam etti. "Doğru heyecanıyakaladım mı diye kontrol ederim. Daha önce söylediğim gibi, gerçekten bağlantı kurup kurmadığımıböyleölçebilirim."

"Senaşktanmısözediyorsun?"

"Evet.Manastırdakonuştuğumuzgibi,aşkentelektüelbirkavramveyaahlakibiryükümlülükveyabuna benzer bir şey değildir. Aşk, Tann'nın enerjisi adını verdiğimiz, evrendeki enerji ile bağlantıkurduğumuzzamangeripfandavarolancoşkudurhiçkuşkusuz."

Rahip Sanchez bakışlarını sağa sola kaydırıp, bana baktı. "İşte ulaştın. Bu düzeydeki enerjiyegereksiniminvardı.Benbirazyardımettim,amabunukendibaşınayapmayahazırdın."

"Birazyardımetmeninanlamıne?"

Rahip Sanchez başını salladı. "Şimdi bunu düşünme. Daha sonra, Sekizinci Bilgide bunuöğreneceksin."

RahipCarievinarkasınadolaşıpyanımızageldi.Sevinçligörünüyordu.Bizedoğruyaklaşırkenyan

gözlebanabaktı."Kararınıverdinmi?"

Busorubenirahatsızetti;enerjimiyitirmemeyeçabaladım.

RahipCari,"Yinemesafelidramanıntuzağınadüşme,"dedi."Nerededurduğunubilmemgerek.Neyapmangerektiğinidüşünüyormusun?"

"Hiçbirşeydüşünmüyorum,zatensorundabu."

"Eminmisin?Enerjiilebağlantıkurduğunzamandüşüncelerinindeğiştiğinihissedersin."

Hayretleyüzünebaktım.

"Alışkanlıklaaklındangeçirdiğinsözcüklermantıkenolayları

-170-

kontrol altına almak isterler," diye açıkladı. "Kontrol dramandan kurtulurken buna bir son ver. İçinenerjiyle dolarken, kendinden çok daha yüksek düzeyde başka düşünceler aklına dolar. Bunlar seninsezgilerindir ve farklı şeyler hissedersin. Bunlar kimi zaman bir hayal veya küçük-görüntü şeklinde,aklınınbirköşesindemeydanaçıkarlarvedoğrudandoğruyasanagelip,yolgösterirler."

Hâlâanlamamıştım.

RahipCari,"Seniburadayalnızbıraktığımızzamannelerdüşündüğünübizeanlat,"dedi.

"Hepsinianımsayacağımaemindeğilim."

"Dene."

Dikkatimi toplamaya çalıştım. "Sanırım, VVil'i ve Dokuzuncu Bilgiyi bulmaya yaklaşıpyaklaşmadığını,Sebastian'ınelyazmalarınıelegeçirmekiçindüzenlediğihaçlıseferinidüşünüyordum."

"Dahabaşka."

"Marjorle'yi ve başına gelenlerimerak ettim.Ama bunların bana karar vermemde nasıl yardımcıolacaklarınıhâlâanlamışdeğilim."

Rahip Sanchez, "Bırak açıklayayım," dedi. "Yeterince enerji topladığın zaman, evrimine bilinçleyaklaşmaya, akmaya başlamasına ve seni ileriye götürecek karşılaşmaları üretmeye hazırsın demektir.Özgünbiryollaevriminebağlanırsın.Birincisi,dediğimgibiyeterinceenerjitoplamaktır,sonrahayatınıntemel sorusunu anımsarsın -anneninbabanın sanaverdikleri- çünkübu soru ayrıntılı bir biçimde seninevrimini oluşturur. Sonra kendini yolununmerkezine yerleştirirsin ve hayatta devamlı çatışma halindeolduğunküçük sorunları hemenkeşfedersin.Bu sorunlar seni, hayatın boyuncapeşini bırakmayandahabüyüksorunlaraulaştırıp,şimdibulunduğunyeritanımlar.

"Oandaetkinolansorunlarabilinçleyaklaştığınzaman,sezilerinleneyapmanveyanereyegitmengerektiğinihemenkavrarsınvebiradımsonraolacaklarısezersin.Herzaman.Buyalnızcaaklınayanlışsorutakıldığındameydanagelmez.Yani,hayattakisorunyanıtalmakdeğildir.Sorun,süreklidevamedensorulan

-171-

tanımlamakdır.Birkezsoruyudoğrukavradınmı,yanıtkesinliklegelir.

"Bundansonraolacaklarısezinleyince,"diyesözlerinedevametti."Herantetiktevedikkatliolmakikinciadımdır.Rastlantılarerveyageçmeydanagelirvesenisezileriningösterdiğiyolayöneltirler.Nedemekistediğimianladınmı?"

"Sanırım.".

Konuşmaya devam etti. "Pekâlâ, şimdi Wil'i, Sebastian'ı ve Marjorie'yi düşünmenin öneminikavradınmı?Hayatöykünügözlerininönündecanlandırvebudüşüncelerinnedenaklınageldiğiniincele.Ailenin baskılarından kurtulduğunu ve ruhsal hayatın sana iç zenginliği kazandıracak hoş bir maceraolduğunubiliyorsun,değilmi?"

"Evet."

"Sonra,büyürkenesrarengizkonularabüyükilgiduyduğuniçin,sosyolojieğitimialdınvenedeninibilmediğin halde, yardıma muhtaç insanlarla çalıştın. Sonra yavaş yavaş uyanmaya başladın,elyazmalarınıduyuncakalkıpPeru'yageldinvetekertekerbilgileribuldun,bunlarsanaaradığıntürdekiruhsallığı öğrettiler. Şimdi her şey açıklığa kavuştu, hali hazırdaki sorularını tanımlayıp ve bunlarınyanıtlarınıngelmesinigözlerken,buevriminsüperbilincineerişeceksin."

Onunyüzünebaktım.

"Şimdikisorunlarınneler?"

"Sanırım diğer bilgileri de öğrenmek istiyorum," diye yanıt verdim. "Özellikle, Wil DokuzuncuBilgiyi bulacak mı, merak ediyorum. Marjorie'nin başına neler geldiğini öğrenmek ve Sebasti-anhakkındabilgiedinmekistiyorum."

"Pekisezilerinbusorulariçinneleröneriyor?"

"Bilmiyorum.Marjorie'yi tekrar görmek İstediğimi, VVH'in askerlerden kaçtığını düşünüyordum.Bunlarınanlamınedir?"

"Wilneredekaçıyordu?"

"Vahşiormanda."

"Belki bu nereye gitmen gerektiğini gösteriyordur. lquitos vahşi ormanların bulunduğu bir yer.PekâlâyaMarjorie?"

—172—

"Onunlatekrarkarşılaştığımıgördüm."

"VeSebastian?"

"Onunelyazmalarınıyanlışanladığınıveelyazmalarınınnesindenürktüğünüöğrenirsek,birisininonu

iknaedebileceğinidüşledim."

İkirahipbirbirlerinehayretlebaktılar.

"Bununanlamınedir?"diyesordum.

RahipCarisorumasoruylayanıtverdi."Sennedüşünüyorsun?"-

Dağındoruğundabaşımdangeçendeneyimdenberiilkkezkendimibukadarenerjidoluvegüvenlihissediyordum. Onlara bakıp, "Sanırım vahşi ormana doğru gidip, elyazmalarındaki hangi konularakiliseninkarşıçıktığınıkeşfetmemgerek."

RahipCartgülümsedi.'Tamamoldu!Benimkamyonumualabilirsin."

Başımı salladım ve araçların park ettiği evin ön tarafına dolandım. Su ve yiyeceklerin yanında,eşyalarımındaRahipCarl'ınkamyonunayerleştirildiğinigördüm,RahipSanchez'inkamyonunadadiğereşyalaryüklenmişti.

Sanchez, "Sana şunu söylemek istiyorum," dedi. "Sık sık durup gerekli enerjini tekrar toplamayısakınunutma.Herzamanenerjidoluolvesevgikonumundakal.Birkezsevgikonumunueldeettinmi,hiçbir şey ve hiç kimse sendeki enerjiyi çekip alamaz.Aslında, senden taşan enerjinin yarattığı akıntıaynıorandaenerjiyiseniniçineçeker.Enerjinaslatükenmez.Fakatenerjinintükenmemesiiçin,heponunişlevlerininbilincindeolmalısın.Buözellikleinsanlarlakarşılıklıetkileşimiçindeykençokönemlidir,"

Bir an duraksayınca, aynı anda sanki sırası gelmiş gibi,RahipCari yanımayaklaştı. 'Yedinci veSekizinci Bilgiler hariç diğerlerini okudun. Yedinci Bilgi kendini bilinçle geliştirme işlevinden, herkarşılaşmayakarşıtetikteolmaktanveevreninsanasağladığıyanıtlardansözeder."

Elimeküçükbir dosya tutuşturdu. "BuYedinciBilgi.Konular genel olarak çokkısa ele alınmış.Nesnelerindikkatimiziçekişin-

-173-

den,belirlidüşünceferinbizerehberliketmemaksadıylaaklımızagelişindensözediyor.SekizinciBilgiise...zamanıgelincebunukendinanlayacaksın.Aradığımızyanıtlarıbizegetirdiklerinde insanlaranasılyardımcıolduğumuzdansözeder.Ayrıca,insanlarınevriminikolaylaştırmakiçinherbirimizinbirbirimizenasıldavranmasıgerektiğinigösterenyepyeniahlakbilimdensözeder,"

"SekizinciBilgiyinedenşimdibanavermiyorsun?"diyesordum.

RahipCarigülümsediveeliniomzumakoydu."Çünküvermememizgerektiğinidüşünüyoruz.Bizdekendi sezilerimizi izlemek zorundayız. Doğru soruları sormaya başlar başlamaz Sekizinci Bilgi elinegeçecek."

Onlaradurumukavradığımısöyledim. İki rahipdebenikucaklayıp, iyiliklerdilediler.RahipCariçok kısa zamanda tekrar karşılaşacağımızı ve burada bulunduğum sürece aradığım yanıtları gerçektenbulacağımısöyledi.

Araçlarımızabinmeküzereyken,Sanchezbirdenbiredönüpkarşımageçti."İçimdengelenbirdürtü

sana şunlan söylememi istiyor. Sonra daha fazlasını öğreneceksin. Algıladığın güzellikler ve renkcümbüşüsanayolgöstersin.Böyleceyanıtlarıaramayagittiğinyerlerdekiinsanlarıngözünedahaaydınlıkveçekicigörüneceksin."

BaşımısalladımveRahipCari'inkamyonunabindim.Yolunçataiağzınagelinceyedekeğribüğrütaşlıyoldabirkaçmilonlarınpeşindengittim.RahipCaridireksiyonudoğuyadoğrukıvırınca,Sanchezarka camdan bana el salladı. Bir süre onların arkalarından baktım ve sonra eski kamyonun burnunukuzeye,Amazonhavzasınadoğruçevirdim.

Birsabırsızlıkdalgasıiçimikapladı.Üçsaattirdireksiyonunbasındaydım.Şimdidörtyolağzındadurmuş,ikiyoldanhangisiniseçeceğimekararveremiyordum.

Soltarafımbirolasılıktı.Haritadananlaşıldığıkadarıyla,bu

—174—

yolyüzmilkadarkuzeydedağlarıneteklerinedekdevamediyor,sonrakeskinbirvirajladoğuyalquitos'adoğru ilerliyordu.Doğuyagidenöbüryol isedoğrudandoğruyavahşiormanın içindengeçipaynıyöneuzanıyordu.

Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım ve sonra telaşla dikiz aynasına bakıp arkamdaki yolukontrolettim.Görünürdekimseyoktu.Aslındabirsaatir-trafikyadayayangidenköylülerdeyoktu-hiçkimseyle karşılaşmamıştım. Telaşlı sabırsızlığımı üstümden atmaya çalıştım. Eğer doğru karar vermekistiyorsam,bağlantımıyitirmeyipsakinolmamgerektiğinibiliyordum.

Dikkatimikarşımdakimanzarayaverdim;Vahşiormanıniçindengeçensağımdakiyolunkenarlarındakocaman ağaç grupları vardı. Çevrelerindeki topraktan dışarıya iri kaya katmanları çıkmıştı. Çoğununçevresindeiritropikbitkilervardı.Dağlarınarasındangeçendiğeryolsaadetaçıplaktı.Otaraftabirtaneağaçgörünüyordu.Araziningerikalankısmıkayalıklarlavearalarındanfışkıranküçükotlarlakaplıydı.

Tekrar sağ tarafa bakıp sevgi durumumu geliştirmeye çalıştım. Ağaçlar ve fundalıklar yeşilin engüzeltonlarınısergiliyordu.Soltarafımabakıpaynıişlemitekrarlamayaçalıştımvekenardayolboyuncauzanan çiçekli otlan gördüm Otların yaprakları lekeli ve uçuk renkliydi, ama yan yana uzanan beyazçiçeklerebakıp ileriyedoğru eşsizbir şekilmeydanagetirdiklerini farkedince,buçiçekleri dahaöncenedengörmediğimimerak ettim.Çiçekler şimdi ışıkla aydınlanmıştı.Bakış açımı genişletip o yöndekibütünherşeyebaktım.Minicikkayalarveçakıltaşlarınınarasındakikahverengiöbeklerçokbelirgindi,olağanüstü güzel renkleri vardı.Gözlerimin önündeki sahneyi, çeşitli amber tonları, eflatunlar ve hattakoyuyeşillerkaplamıştı.

Sağtaraftakiağaçlaravefundalıklarabaktım.Güzelolmalarınarağmen,diğeryolunyanındasönükkalmışlardı.Fakatbunasılolabilir,diyedüşündüm.İlkbakışta,sağtaraftakiyolçokdahaçekiciydi.Soltarafımabirgözatınca,sezilerimgüçlendi.Oradakişekillerinverenklerinzenginliğibenibüyülemişti.

—175—

Kararımı verdim. Yanılmadığıma inanıyordum. Motoru çalıştırıp kamyonu sol tarafa sürdüm.Çukurlarla dolu eğri büğrü rahatsız bir yoldu. Kamyon zıpladıkça, vücudumun hafiflediğini

hissediyordum.Ağırlığımkalçalarımınüstünetoplanmıştı.Sırtımveboynumdikti.Ellerimledireksiyonayapışmıştım,amakollarımıüstünedayamamıştım.

Tam iki saat hiçbir olayla karşılaşmadan yoluma devam ettim. Arada sırada Rahip Cari'inhazırladığıyiyeceksepetindenbirşeyleratıştırıyordum.Yolkrvnlarakbir tepedendiğerineuzanıyordu.Sağ tarafımdaki tepelerin birinde iki eski arabanın yan yana park ettiğini gördüm. Uzaktaki yolunkenarındaki küçük ağaçların dibindeduruyorlardı.Civardakimseyi göremeyince arabalarınınoraya terked il d i ki erini düşündüm.Yol ilerde keskin bir virajla sola kıvrılıp tepeden aşağıya, geniş vadiyeiniyordu.Tepeninzirvesindenbirkaçmiluzağıgörebiliyordum.

Kamyonubirdenbiredurdurdum.Vadinintamortasındayolunkenarındaüçdörttaneaskerikamyonvardı.Kamyonlarınarasındaisebirgrupaskerduruyordu.Onlarıgörüncesırtımdanaşağıyasoğukterlerboşandı. Yola barikat kurmuşlardı. Hilal şeklindeki dönemeci geri geri gidip kamyonumu iki büyükkayanın arkasına çektim, sonra araçtan inip yolun kenarına giderek vadideki durumu gözledim.Araçlardanbiritersyöndeuzaklaşıyordu.

Birdenbirearkamdabirsesduydum.Telaşladönüpbaktım.Viciente'detanıştığımçevrebilimciPhilileyüzyüzegeldim.

Odabenimkadarşaşırmıştı.Banadoğrukoşarken,"Buradanearıyorsun?"diyesordu.

"lquitos'agitmeyeçatışıyorum,"diyeyanıtverdim.

Çokendişeligörünüyordu."Bizdeorayagitmeyeuğraşıyoruz,amahükümetelyazmaları ileaklınıbozmuş. Kurulan barlkat-lan geçip geçmemeye karar vermiyoruz. Biz dört kişiyiz." Başıyla sol tarafıişaretetti.Ağaçlarınarasındabirkaçkişigördüm.

"lquitos'anedengidiyorsun?"diyesordu.

"VVil'ianyorum.Cula'dabirbirimizikaybettik.Fakatonunlqu-itos'adoğruyolaçıktığınıduydum.Oradaelyazmalarınınkayıpbölümünüarayacakmış."

■—176-

Dehşetiçindeyüzümebaktı."Bunuyapmamalı!Orduelyaz-malarınınkopyalarınıbulundurmayıbileyasakladı.Vlciente'denelerolduğunuduymadınmı?"

"Evet,birşeylerduydum.Pekisennebiliyorsun?"

"Olaylarsırasındaoradayoktum.Amayetkililerbaskındüzenleyipellerindekopyalarbulunanlarınhepsini tutuklamış. Otelin tüm müşterileri sorguya çekilmiş. Dale'l ve diğer bilim adamlarını alıpgötürmüşler.Onlarınbaşınanelergeldiğinihiçkimsebilmiyor."

"Hükümetinbuelyazmalarındannedenbukadarrahatsızolduğunubiliyormusun?"diyesordum.

"Hayır, fakat durumun tehlikeli olmaya başladığını duyunca, lquitos'a dönerek yaptığımaraştırmalarınverilerinitoplayıpsonraülkeyiterketmeyekararverdim."

Viciente'denayrıldıktansonraWililebaşımızagelenlerienincenoktasınakadaranlattım,özellikle

dağbaşındakisilahlıçatışmadansözettim.

"Allahkahretsin,nedenhâlâburalardaoyalanıpoşeyinpeşindenkoşuyorsun?"

Busözleriinancımıbirazsarstı,ama,"Bak,eğerbizhiçbirşeyyapmazsak,hükümetelyazmalarınıbütünüyleortadankaldıracak.Dünyayazmalardakibilgilerdenmahrumkalacak.Ayrıcabenobilgilerinönemineinanıyorum!"

"Uğrundacanınıfedaedecekkadarönemlimi?"

Yaklaşmaktaolanaraçsesleridikkatimiziçekti.Vadidekikamyonlarbizedoğruilerliyorlardı.

"Oh,bokuyedik!İştegeliyorlar."

Kaçmamızafırsatkalmadan,diğeryöndendekamyonlarınüstümüzedoğrugeldikleriduyduk.

Philpanikiçinde,"Bizikuşattılar!"diyebağırdı

Kamyonakoşupyiyeceksepetiniküçüktorbanıniçinesoktum.Sonraelyazmalannınkopyalarınıdaaynıtorbanıniçinetıktım,amavazgeçiponlarıtorbadançıkararakoturduğumkoltuğunaltınasakladım.

Gürültülergittikçeyaklaşıyordu.Bendeyolunsağtarafına

—177—DokuzKehanet/F:12

geçipPhil'inkoştuğuyönedoğrukoşmayabaşladım.Tepeninaltındaovediğerlerininkayalarındibinegizlendiklerini gördüm. Ben de onlarla birlikte gizlendim. Askeri kamyonların geçip yollarına devamedeceklerini ümit ediyordum. Benim kamyonum kayaların arkasında gizliydi. Yoldan görünmüyordu.İnşallahonlardabenimgibi,diğerarabalarınterkedildiğinidüşünürler,diyeduaettim.

Amakorktuğumuzbaşımızageldivegüneydengelenkamyonlartamarabalarınyanındadurdular.

Bir ses, "Kımıldamayın, polis!" diye bağırdı. Birkaç polis arkamızdan yaklaşınca donup kaldık.Adamlannhepsi tepedentırnağasilahlıolduklarıhaldeçokdikkatlidavranıyorlardı.Askerlerüstümüzüdikkatlearayıpherşeyialdılarvesonrabiziitekleyerekydunkenarınaçıkardılar.Oradada,birdüzinekadar asker araçların içini arıyorlardı. Phil ve arkadaşlarını askeri bir kamyona bindirip, hızlauzaklaştılar.Kamyonönümdengeçerken,onubirangörebildim.Yüzühayaletgibibembeyazdı.

Beniyolundiğertarafınayürütüpdönemecinkenarındakitepeyeoturmamısöylediler.Omuzlarındaotomatik silahlar taşıyan birkaç asker yanımda durdu. Sonunda subayları yanıma geldi. Bilgilerinkopyasını içeren dosyayı yere, ayaklarımın dibine fırlattı. Onun üstüne de Rahip Cari'ın kamyonununanahtarlarını."Bukopyalarsanamıait?"diyesordu.

Yanıtvermedenyüzünebaktım.

"Anahtarlarıüstündebulduk.Kamyonuniçindedekopyalarıbulduk.Tekrarsoruyorum,bunlarseninmi?"

"Yanımdabiravukatolmadanyanıtveremeyeceğim,"diyekekeledim.Busözlerimiduyansubayalayedercesineyüzümegüldü.Diğeraskerlerebirşeylersöyleyipyanımdanuzaklaştı.Askerlerbenibircipe

götürüp, şoförün yanındaki koltuğa oturttular. İki silahlı askerde arkama geçtiler. Arkamızdan, diğeraskerler ikinci kamyona bindiler.Kısa süre sonra, iki araç da vadiden geçip kuzeye doğru ilerlemeyebaşladılar.

Kaygıyla düşünmeye başladım. Beni nereye götürüyorlardı? Neden kendimi bu durumadüşürmüştüm?Rahiplerinbenihazır-

-178—

lamaları; bir gün bile sürmemişti. Dört yol ağzında, doğru yolu seçtiğime emindim. Bu yol çok dahagüzeldi;bundanemindim.Pekineredehatayapmıştım?

Derinbirnefesalıpsakinleşmeyeçabaladım.Nelerolacağınımerakediyordum.Masumolduğumu,hiçbirkötüniyetbeslemediğimivekandırılmışturistrolüoynamayıdüşündüm.Yanlışinsanlarınarasınadüştüğümüsöyleyip,beniülkemegöndermeleriniisteyecektim.

Kucağıma koyduğum ellerim; hafifçe titriyordu. Arkamda oturan askerlerden biri su matarasınıuzatıncaaldım,amasuyuiçemedim.Gençaskerematarasınıgeriverirken,banagülümsedi.Yüzündeenufacık bir kötülük izi yoktu. Phil'in panik içindeki yüzü gözlerimin önünde canlandı. Acaba ona neyapacaklardı?

Phil ile tepeninüstündebuluşmamızınbir rastlantıolduğunudüşündüm.Bununanlamıneydi?Eğeraskerler tarafından tutuk-lanmasaydık,nelerkonuşacaktık?Ozamanakadarbenyalnızcaelyazmalarınınöneminden, o da durumun çok tehlikeli olduğundan ve kimseye yakalanmadan önce hemen ülkemedönmemdensözetmişti.Neyazıkki,önerisindebirazgeçkalmıştı.

Birkaçsaathiçkonuşmadanyolaldık.Dışardakiaraziyavaşyavaş'düzleşti.Hava ısındı.Birsüresonra,gençaskerkumanyasındanbirkutukonserveaçtıvebanauzattı.Sığıretipüresigibibirşeydi,fakatyinelokmalarboğazımdangeçmedi.Güneşbattıktansonrahavahızlakarardı.

Hiçbir şey düşünmeden oturdum. Gözlerimi önümdeki kamyonun fren lambalarına diktim. Sonradaldığımhuzursuzuykudadüşgörmeyebaşladım.Canımıdişimetakmışyüzlerceşenlikateşininiçindenkoşarak,tanımadığımbirdüşmandankaçıyordum.Biryerlerdebanabilgininvegüvenliğinyolunuaçacakanahtarı bulacağıma emindim. Dev ateşlerin birisinin arasında anahtarı gördüm. Onu alabilmek içinİleriyeatıldım!

Sıçrayarak uyandım, ter içinde kalmıştım. Askerler telaş içinde bana baktılar. Başımı sallayıp,kamyonun kapısına dayandım,Uzun süre, karanlık arazideki şekillere camdan baktım. İçimde yükselenpaniğibastırmayaçabalıyordum.Tutuklanmıştım.Tek

-179-

başımaydım. Karanlıkta nöbetçilerin eşliğinde bilinmeyen bir yere gidiyordum. Ve üstüme çökenkarabasanlarkimseninumrundadeğildi.

Gece yansına doğru, geniş, ioşca aydınlanmış, iki katlı taş binanın önünde durduk. Binaya doğruyürüdük, ön kapıyı geçtik ve yan kapıdan içeri girdik.Merdivenlerden dar bir hole çıktık, iç duvarlartaştanyapılmıştı.Tayanisekocamankütüklerdenvekabacakesilenkerestelerdenoluşuyordu.Tavandan

aşağıya sarkan ampuller yolumuzu aydınlatmaktaydı. Bir başka kapıdan geçip, hücrelerin bulunduğubölüme girdik. Yanımızdan yok olan askerlerden biri koşarak meydana çıktı ve hücrelerden birininkapısınıaçıpiçerigirmemiişaretetti.

Hücreniniçindeüçtaneportatifkaryola,birtahtamasaveüstündekivazonuniçindeçiçeklervardı.Hücreniniçinintertemizolmasıbeniçokşaşırttı.İçerigirince,enfazlaonsekizveyaondokuzyaşındagenç bir Perulu, kapının arkasından uysalca bana baktı. Asker arkamdan kapıyı kilitleyip uzaklaştı.Yataklardanbirisininüstüneoturdum.Delikanlıgazlambasınınfitiliniyükseltti.Işıkyüzünüaydınlatıncaonunkızılderiliolduğunuanladım.

"ingilizcebiliyormusun?"diyesordum.

"Evet,biraz,"diyeyanıtverdi.

"Burasıneresi?"

"Pullcupa'yayakınbiryer."

"Burasıhapishanemi?"

"Hayır,elyazmalarıylailgiliherkesiburadasorguyaçekiyorlar"

"Nezamandırburadasın?"

Kahverengigözleriyle,mahcubiyetleyüzümebaktı."İkiaydır."

"Sananeyaptılar?"

"Elyazmalarınainanmamamıvekopyalarasahipolanlarıelevermemiistiyorlar."

"Nasıl?"

"Benimlekonuşarak."

"Sadecekonuşarakmı,tehditetmiyorlarmı?"

—180—

"Sadecekonuşarak,"diyeyineledi.

"Seninezamanserbestbırakacaklarınısöyledilermi?"

"Hayır."

Biransustum.Sorusorarcasınayüzümebaktı."Sizielyaz-malarıkopyalarıylamıyakaladılar?"

"Evet,yasen?"

"Evet.Burayayakınyetimhanedeyaşıyordum.Başöğretmenbizeelyazmalarınıöğretiyordu.Bendeçocuklaraöğretiyordum,Okaçıpkurtuldu,amabenyakalandım."

"Bilgilerdenkaçtanesinigördün?"

"Bulunanlarınhepsini.Yasiz?"

"Eh,yedi sekizhariçdiğerlerinigördüm.YedinciBilgininkopyasıelimdeydi,amaokumaya fırsatkalmadanaskerlerkarşımdabelirdi."

Delikanlıesnedivesordu."Şimdiuyuyabilirmiyiz?"

Dalgınlıkla,Tabii.Haydiyatalım,"dedim.

Yatağımauzanıp,gözlerimikapattım.Düşüncelerbirbirinikovalıyordu.Şimdineyapacaktım?Nasılyakalanmıştım? Kaçabilir miydim? Çeşitli stratejileri ve senaryoları aklımdan geçirdim ve sonundauykuyadaldım.

Gördüğüm düş yine çok canlıydı. Bir anahtar arıyordum, ama bu kez ormanın derinliklerindekaybolmuştum.Uzunsüreamaçsızcayürüdüm,birisininkarşımaçıkıpbanayolgöstermesinidiliyordum.Bir süre sonra,korkunçbirgökgürültüsü ileyağmurbaşladıve araziyi selbastı.Sellerbeni, derinbirvadiden geçirip, bir nehre sürükledi. Bütün gücümle akıntılara karşı koymaya çabalıyordum, belkigünlerce akıntıyla boğuştum. Sonunda, kıyıdaki kayalıklardan birine tutunup, anofora yakalanmaktankurtuldum. Kayalıklara ve daha sonra nehrin kenarındaki dik uçurumlara tırmandım, yükseklere, çokyükseklere, çok korkunç ve tehlikeli alanlara yükseldim. Kayalara tırmanırken bütün irade gücümükullanıyordum,amabirnoktayagelince,korkunçbiruçurumunucundakikayanınucunaasılıkaldığımıvedaha fazla ilerleyemeyeceğimi anladım.Aşağıya bakınca şaşırdım.Ormanın içinden geçen azgın nehirdurulmuş,kırlarınortasındannazlınaz-

—181—

Iı çok güzel bir sahile uzanıyordu. Aradığım anahtar, çiçeklerle çevrili kırların ortasında duruyordu.Sonraelimkaydıveaşağıyadüşerkençığlıkattım,sonrasuyaçarpıpnehrindibinedüştüm.

Nefes almaya çabalayarak, yatağın üstünde telaşla doğruldum. Genç kızılderilinin benden önceuyandığı,anlaşılıyordu.Yanımageldi.

"Neoldu?"diyesordu.

Nefesimi tutup etrafıma baktım, sonra nerede olduğumu anladım. Ayrıca, hücrenin bir penceresiolduğunuvedışardagününışıdığınıfarkettim.

"Sadecekötübirdüş,"diyeyanıtverdim.

Sankisöylediklerimhoşunagitmişgibigülümsedi."Kötüdüşlerönemlimesajlarverir."

Ayağakalktım,gömleğimigiyerken,"Mesajlarmı?"diyesordum.

Açıklamakzorundakaldığıiçinmahcupoldu.'YedinciBilgidüşlerdensözeder,"dedi.

"Düşlerhakkındanebilgiveriyor?"

"Şeydiyor,eh..."

"Düşlerinnasıltefsiredileceğinimianlatıyor?"■"Evet."

"Pekibununhakkındanelersöylüyor?"

"Düşlerlekendihayatöykümüzükıyaslamamızısöylüyor?"

Birandüşündüm,nedemekistediğinipekanlayamamıştım."Öykülerimukayeseetmeknedemek?"

Gençkızılderiligözleriminiçinebakmayaçekiniyordu."Gördüğündüşütefsirettirmekistermisin?"

Başımısalladımvegördüğümdüşüanlattım.

Benidikkatledinledi."Gördüğündüşünbölümlerinihayatınlamukayeseet."

Onunyüzünebaktım."Nerdenbaşlayayım?"

"Başından.Düşününbaşındaneyapıyordun?"

"Ormandabiranahtararıyordum."

"Kendininasılhissediyordun?"

"Kaybolmuşgibi."

—182—

"Budurumugerçekdurumunlakıyasla."

"Belki bir ilişkisi vardır," dedim. "Elyazmaları konusunda bazı yanıtlar araştırıyorum ve Allahkahretsin,kendimikaybolmuşgibihissediyorum."

"Gerçekhayatındabaşkaneleroluyor?"diyesordu.

'Yakalanıptutuklandım.Yakalanmamayaçokçalıştığımhalde,birhücreyehapsedildim.Şimdibütünümidimbirileriylekonuşupbeniülkemegöndermelerineiknaetmek."

"Yakalanmamayamıçabalıyordun?"

"Şüphesiz."

"Düşündesonraneoldu?"

"Akıntıyakarşımücadeleettim."

"Neden?"

Onunnereyevarmakistediğinianladım."Çünküakıntıyakapılırsamboğulacağımızannettim."

"Eğersuylamücadeleetmeseydin?"

"Beni anahtara götürecekti. Ne demek istiyorsun? Yani o duruma karşı koymasaydım, istediğimyanıtlarıbulacağımımıanlatmayaçalışıyorsun?"

Yineçekinerekyüzümebaktı."Benbirşeyanlatmıyorum.Düşsöylüyor."

Birandüşündüm.Butefsirdoğrumuydu?

Gençkızılderiliyüzümebaktıvesonrasordu."Eğeraynıdüşütekrargörsen,neyifarklıyaparsın?"

"Beniboğacakgibigörünsede,suyakarşıkoymam.Bunuiyibiliyorum."

"Şimdisenitehditedenne?"

"Askerlersanırım.Buradatutuklanmam."

"Öyleysedüşünsanavermekistediğimesajne?"

"Yanidüşünverdiğimesajdatutuklanmamaolumlugözlemibakmalıyım?"

Yanıtvermedi;yalnızcagülümsedi.

Yatağımın üstüne oturup, sırtımı duvara dayadım. Düşün tefsiri beni heyecanlandırmıştı. Eğerdoğruysa,dörtyolağzındahatayapmamıştım,olmasıgerekenşeylerbaşımagelmişti.

-183—

"Seninadınne?"diyesordum.

Tablo,"dedi.

OnagülümseyipkendimitanıştırdımvesonrakısacaPeru'yanedengeldiğimivebaşımdangeçenlerianlattım.Pabloyatağınınüstüneoturmuş,dirseklerinidizlerinedayamıştı.Siyahsaçlarıkısacıktı.Veçokzayıfbirdelikanlıydı.

"Nedenburayageldin?"diyesordu.

"Elyazmalarıhakkındabilgiedinmekiçin,"diyeyanıtverdim.

"Özellikleneden?"diyeyinesordu.

'Yedinci Bilgi hakkında bir şeyler öğrenmek ve bunun yanında arkadaşlarımWill veMarjorie'yibulmakiçin...vesanırımelyazmalarınaKiliseninnedenkarşıçıktığınıöğrenmekistiyorum."

"Buradakonuşabileceğinbirçokrahipvar."

Bir an onun sözlerini düşündüm ve tekrar sordum. 'Yedinci Bilgi düşler hakkında başka nesöylüyor?"

Pablodüşlerinbizehayatımızdayitirdiğimizşeylerhakkındabilgiverdiğinisöyledi.Sonrabirşeydaha anlattı ama onu dinleyeceğim yerde, Marjorie'yi düşünmeye başladım. Onun yüzünü gözleriminönündeçoknetcanlandırabiliyordum.Şimdionunneredeolduğunudüşündümvesonraonungülerekbanadoğrukoştuğunugözleriminönündecanlandırdım.

Birdenbire Pablo'nun artık konuşmadığını farkettim. Ona baktım. "Özür dilerim, aklıma bir şeytakıldı.Bananesöylüyordun?"

"Önemlideğil.Nelerdüşünüyordun?"

"Sadecebirarkadaşımı,amasorundeğil."

Sanki aynı soruyu tekrar sormak istercesine yüzüme baktı, ama hücrenin kapısının önünde birisivardı.Parmaklıklarınarasındanbiraskerinkapınınsürgüsünüaçtığınıgördük.

Pablo,"Kahvaltızamanı,"dedi.

Asker kapıyı açıp başıyla dışarıya, koridora çıkıp yürümemizi işaret etti. Taş koridorda Pabloönüme düşüp bana yol gösterdi. Üst kata çıkan merdivenlerin başına geldik sonra basamakları çıkıpküçükbiryemeksalonunagirdik.Dörtbeşasker,salonun

-184—

diğer ucunda duruyordu. Birkaç sivil, iki erkek ve bir kadın da sıraya girmiş servis yapılmasınıbekliyorlardı.

Olduğumyerdedonupkaldım.Gözlerimeinanamıyordum.KadtnMarjorie'ydi.Aynıanda,odabenigörünceşaşkınlıklagözleriniiriiriaçıp,eliniağzınakapattı.Yangözlearkamdakiaskerebaktım.Salonundiğerköşesindeduranaskerlerinyanınagiderken,gülümseyerekİspanyolcabirşeylersöyledi,Pablo'nunpeşindenyürüyüpsırayagirdim.

Marjorie'ye servis yapıldı.Diğer iki adam tepsilerini alıp, konuşarakmasaya gittiler.Birkaç kezMarjorie başını kaldırıp bakınca göz göze geldik. Birbirimizle konuşmamaya gayret ediyorduk, ikincibakışmamızdan sonra, Pablo birbirimizi tanıdığımızı anladı ve sorarcasına yüzüme baktı. Marjorietepsisini alıp bir masaya gitti. Biz de yiyeceklerimizi aldıktan sonra, onun masasına gidip oturduk.Askerlerkendiaralarındakonuşuyorlardı.Bizimneyaptığımızınfarkındadeğillerdi.

Marjorie,'Tanrım,senigördüğümeçoksevindim,burayanasılgeldin?"diyesordu.

"Birsürebazırahiplerinyanındasaklandım,"diyeyanıtverdim."SonraWii'iaramayaçıktımvedünyakalandım.Sennezamandanberiburadasın?"

"Benidağdayakaladıklarındanberi."

Pablo'nunbizedikkatlebaktığınıfarkedince,onuMarjorieiletanıştırdım.

Pablo,"SizinMarjorieolduğunuzutahminetmiştim,"dedi.

Kısacakonuştular,sonraMarjorie'ye,"Başkaneleroldu?"diyesordum.

"Pekfazlabirşeyolmadı,"diyeyanıtverdi."Beninedentutukladıklarınıbilebilmiyorum.Hergünrahiplerdenveyasubaylardanbirisininkarşısınaçıkıpsorguyaçekiliyorum.Viciente'dekimlerleİlişkimolduğunuvediğerkopyalarınneredeolduklarındanbilgirrvvarmıdiyedefalarcasoruyorlar!"

Marjoriegülümsedi.Çokkırılgangörünüyordu.Onabakıncayineşiddetleiçimtitredi.Hızlabaşınıkaldırıp,yangözlebanabaktı.İkimizdesessizcegüldük.Yemeğimiziyerkenuzunbir

-185-

sessizlik oldu.Sonra kapı açıldı ve resmi giysili bir rahip içeri girdi.Yüksek rütbeli subaylar da onaeşlikediyorlardı.

Pablo,"İştebaşrahip,"dedi.

Subay askerlere bir şeyler söyledi. Askerler hemen hazırola geçtiler ve subayla rahip salondangeçipmutfağadoğruyürüdüler.Rahipyanımdangeçerken,bir angözgözegelipbakıştık. İlgiyiüstümeçekmemekiçin,başımıçeviripağzımabir lokmaekmekattım.İkiadammutfağaveoradakikapıdandadışarıyaçıktılar.

"Sözünüettiğinrahiplerdenbirisibumu?"diyeMarjorie'yesordum.I

Marjorie,"Hayır,onuhiçgörmedim,"diyeyanıtverdi.

Pablo,"Orahibitanıyorum.Düngeldi.AdıKardinalSebasti-an,"dedi.

Hemendoğruldum."Sebastianomu?"

Marjorie,"Ondansözedildiğiniduymuşgibisin,"dedi.

"Duydum.ElyazmalarınaKiliseninkarşıkoymasınınarkasındaki tek insan.OnunRahipSanchez'inmanastırınagittiğinizannediyordum."

Marjorie,"RahipSanchezkim?"diyesordu..Tamonayanıtverirken,biziyemeksalonunagetirenaskeryanımızageldivePabloilebanaonuizlememiziişaretetti.

Pablo,"Egzersizsaatigeldi,"dedi.

Marjorie ile birbirimizin gözlerinin içine baktık. Ne kadar endişeli olduğu bakışlarındananlaşılıyordu.

"Boşunaendişeetme.Gelecekyemekteyinebirlikteolacağız.Herşeydüzelecek,"dedim.

Masanın yanından uzaklaşırken, gerçekten bu kadar iyimser olabilir miyim, diye düşündüm. Buinsanlararkamızdahiçizbırakmadanbiziyokedebilirlerdi.Askerbiziküçükbirholdenvebirkapıdangeçirip, dışarıya inenmerdivenin başına getirdi. Etrafı yüksek taş duvarla çevrili yan bahçeye çıktık.AskerSapınınönündedurdu.Pabloonunlabirliktebahçenindiğerköşesineyürümemibaşıylaişaretetti.Birlikteyürürken,birkaçkezPabloyereeğilipduvarınkenarındayetişençiçeklerikopardı.

-186—"YedinciBilgidahabaşkanelerdensözediyor?"diyesordum.

Pabloyereeğilipbir çiçekdahakopardı. "Bize sadecedüşlerimizindeğil,düşüncelerimizinveyahayallerimizindeyolgösterdiklerinden söz eder.Eğerbizeverdiklerimesajlarao andakulak asarsak,hayatınızdameydanagelecekolaylarakarşıhazırlıklıolacağımızdansözeder."

Onunyüzünebaktım."Pablo,biliyormusun,Marjorieilekarşılaşacağımgözleriminönündecanlandı

vesonraonunlakarşılaştım."

Gülümsedi.

Sırtımdan aşağıya soğuk terler boşandı. Gerçekten doğru yerdeydim. Sezdiğim bir şeygerçekleşmişti.BirçokkezMarjo-rie'yitekrarbulmayıdüşünmüşveşimdionubulmuştum.Karşılaşmalarmeydanagelmeyebaşlamıştı.Kendimidahahafifhissettim.

"Düşündüğümşeylerpeksıkgerçekleşmez,"dedim.

Pablouzaklarabaktı,sonra,'YedinciBilgibizimgerçekleştirdiklerimizdendahaçokdüşüncelerimizolduğunusöyler.Bunlarıfarketmemiziçiniyibirgözlemciolmamızgerekmektedir.Aklımızabirdüşüncegeldiğizaman,nedendiyesormalıyız?Nedenşimdiözelliklebudüşünceaklınatakıldı?Yaşamsorunumlabununneilgisivar?Gözlemcidurumunageçinceherşeyikontroletmegereksinimindendekurtuluruz.Vebizievriminakışınıniçinesokar."

"Pekâlâ olumsuz düşünceler aklımıza takılırsa ne olur?" diye sordum. "Kötü bir şey olacağındankorkmak, sevdiğimiz birisinin acı çekmesi veya çok istediğimiz bir şeyi elde edememek gibi sorunlaraklımızatakılırsaneolur?"

Pablo,"Çokbasit,"dedi."YedinciBilgikorkuimajlarıbelirirbelirmezhemenengellenmelidirder.Ardındandaaklımızaiyibirdüşüncegetirmeliyiz.Kısasüresonra,olumsuzgörüntülerhemenhemenhiçmeydanagelmezler.Sezilerinhepolumlukonulardaolmalı.Eğerolumluimajlardansonraolumsuzimajbelirirse,elyazmalarıbunlarınciddiyealınıp,kesinlikleizlenmeme-

-187-

leri gerektiğini söylüyor.Örneğin, eğer aklınızakamyonkazası geçireceğingelirseve sonrabirisi senikamyonlabiryeregötürmeyiönerirse,bunuaslakabuletmemelisin."

Yürüyerek bahçenin etrafını dönmüştük ve askerin yanına yaklaşıyorduk. Onun önünden geçerkenikimizdekonuşmadık.Pabloyerdenbirçiçekkoparttıvederinbirnefesaldı.Havasıcakverutubetliydi.Duvarınötesindesıktropikalbitkilervardı.Havadasivrisineklerinuçuştuğunugördüm.

Askerbirdenbire,"Gelin!"diyeseslendi.

Bİ2İiçerisokuphücremizegötürdü.Pablobenimönümdenhücreyegirdi,fakataskerkolunuuzatıpbenimyolumukesti.

"Sen girmeyeceksin," dedi ve başıyla koridorun ucuna doğru yürümemi işaret etti. Bir gece önceiçeriye girdiğimiz kapının önüne geldik. Rahip Sebastian park yerindeki büyük bir arabanın arkakoltuğuna oturdu. Şoför kapıyı kapattı. Sebastian ile bir an yine göz göze geldik. Sonra başını çeviripşoförebirşeysöyledivearabahareketediphızlauzaklaştı.

Asker beni dürtükleyip binanın ön tarafına doğru yürüttü. Bir odaya girdik. Beyazmetalmasanınkarşısındakitahtaiskemleyeoturmamısöyledi.Birikidakikasonra,ufaktefek,sarısaçlı,otuzyaşlarındabir rahip içeriyegirdivebenimyüzümebakmadanmasanınarkasınageçipoturdu.Uzun süreönündekidosyaya ve sonra başını kaldırıp bana baktı. Yuvarlak altın çerçeveli gözlükleri ona entelektüel bir

görünümkazandırmıştı.

Havadan sudan söz edercesine, "Üstünüzde devlete ait belgelerle yakalandınız. Bu yasalaraaykırıdır.Buradahakkınızdakovuşturmaaçılması gereklimidiyekarar vermeye çalışıyorum.Benimleişbirliğiyaparsanızsevinirim,"dedi.

Başımısalladım.

Tercümelerineredenaldınız?"

"Anlamadım.Eskielyazmalarınınkopyalarınedenyasalaraaykırı?"diyesordum.

"PeruHükümetininkendinegöresebeplerivar.Lütfensorumayanıtverin."

"Kilisenedenbuişiniçinde?"diyesordum.

-188-

"Çünkü bu el yazmaları dinimizin geleneklerine ters düşüyor," dedi. "Mistik ve ruhsal doğamızıyanlıştefsirediyor.Nerede..."

"Bakın,B diye sözünü kestim. "Şunu anlamaya çalışıyorum. Ben elyazmalarına ilgi duyan birturistim. Kimse için tehlike oluşturmuyorum. Sadece bunun neden bu kadar velveleye sebep olduğunumerakediyorum/'

Şaşırmış gibiydi, benimle başa çıkmak için en iyi yolu araştır-yordu.Ben de bilinçli bir şekildedetaylarınüstündeduruyordum.

İhtiyatla, "Kiliseelyazmalarınınhalkımızınaklınıkarıştırdığına inanıyor. İnsanlaraKutsalKitabıntefsirlerineaykırıyaşamayıöğretiyor."

"Hangitefsirlere?"

"Birincisi,babanızaveannenizesaygıbuyruğunuyıkıyor."

"Nedemekİstediğinizianlamadım?"

"Elyazmalarısorunlarınıziçinebeveynlerimizisuçluyor,ailehayatınıtemelindensarsıyor."

"Beneskikırgınlıklarasonverip,yaşamaolumlugözlebakmayıöğrettiğinisanıyordum."

"Hayır,sizeyanlışbilgivermişler.Birincisiailearasındaaslaolumsuzhislerolmamalı."

"Ebeveynleryanılamazlarmı?"

"Annelerbabalarellerindengelenineniyisiniyapmayaçalışırlar.Çocuklaronlarıbağışlamalıdır."

"Elyazmalannınaçıklığakavuşturduğunoktadabudeğilmi?Çocukluğumuzaolumlugözlebakıncabağışlamayeralmıyormu?"

Öfkeylebağırdı-"Elyazmalarıneredenaldıklarıyetkiyleböyleönerilerdebulunabiliyorlar?Onlara

nasılgüvenebiliriz?"

Masanınarkasındanayağakalktıvebanahâlâöfkeylebakarak,"Sennekonuştuğunubilmiyorsun.Dinbilginimisin?Sanmıyorum.Elyazmalarınınyarattığıkarmaşanıntipikkanıtısın.Budünyadayasaveyetki sayesinde bir düzen kurulduğunu anlamıyor musun? Bu konuda yetkilileri nasil sorguyaçekebilirsin?"

—189—

Yanıt vermeyince, öfkesi daha arttı. "Sana bir şey söyleyeyim," diye bağırdı. "İşlediğin suçuncezasınıyıllarcahapisteçekersin.HiçPeruhapishanelerinedüştünmü?Yankeemerakınhapishanelerinnasıl bir yer olduğunu öğrenmek ister mi? İstersen bunu ayarlayabilirim! Anladın mı? Bunuayarlayabilirim!"

Ellerinigözlerininüstünekapattıvesustu.Derinnefesaldı.Herhaldesakinleşmeyeçalışıyordu."Bukopyalardankimdevarvebunlarıneredenbulduğunuöğrenmekistiyorum.Sanabirkezdahasoruyorum.Tercümelerineredenbuldun?"

Öfkelenip bağırmasından biraz ürkmüştüm. Sorduğum sorularla kendi durumumu dahagüçleştirmiştim.Onunlaişbirliğiyapmazsabaşımanelergelecekti?FakatRahipSanchezileRahipCari'ınasıleleverebilirdim?"

"Sizeyanıtvermedenöncebirazdüşünmeliyim,"dedim.

Bir an sanki öfkeyle üstüme saldıracakmış gibi yüzümebaktı. Sonra yorgundüşmüşgibi arkasınayaslandı.

"Sanayarın sabahakadar zaman tanıyorum,"dedi.Kapınınönündeduran askere beni götürmesiniİşaretetti.Askerinpeşinetakılıpkoridordangeçerekhücreminönünegeldim.

Hiçbir şey söylemeden yürüdüm ve yatağımın üstüne uzandım. Kendimi tükenmiş gibihissediyordum.Pablodemirparmaklıklıpenceredendışarıyabakıyordu..

"RahipSebastianilekonuştunmu?"diyesordu.

"Hayır,başkabirrahiplekonuştum.Elimdekikopyalarıkimdenaldığımıöğrenmekistedi."

"Sennededin?"

"Hiçbirşey.Düşünmekiçinzamanistedim.Yarınsabahakadarizinverdi."

Pablo,"Elyazmalarıhakkındabirşeysöyledimi?"dîyesordu.

Pablo'nungözlerininiçinebaktım.Bukezbaşınıöneeğmedi."Elyazmaiarınıngelenekselotoriteyisarstığınısöyledivesonraöfkeylebağırıpbenitehditetti."

Pablogerçektenşaşırmıştı."Kahverengisaçlıyuvarlakgözlüklümüydü?"

"Evet."

-190-

"AdıRahipCostous.Onabaşkanelersöyledin?"

"Elyazmalannın geleneklere karşı geldiğine inanmadığımı söyledim.Banahapis cezası vereceğinisöyleyiptehditetti.Gerçektenbenihapseatarmı?"

Pablo,"Bilmiyorum,"dedi.Gidipkarşımdakiyatağınaoturdu.Birşeylerdüşündüğünüanladım,amahemyorgundum,hemdekorkuyordum.Gözlerimikapattım.Pablobenisarsıncauyandım.

"Öğleyemeğizamanı,"dedi.

Nöbetçininpeşinetakılıpüstkatayemeksalonunaçıktık.Bizekeçiboynuzugibisertkızarmışetveyanında patates verdiler. Sabahleyin gördüğüm iki adam arkamızdan gelmişti ve Mar-lorle onlarlabirliktedeğildi.

Fısıldamayaçalışarak,"Marjorienerede?"diyeonlarasordum.Askerlerdikkatlebanabakarlarken,onlarlakonuşmayakalkışmamikiadamıkorkudandehşetedüşürdü.

Pablo,"Onlarınİngilizcebildiklerinisanmıyorum,"dedi.

"Marjorie'yimerakettim."

Pablo'nunverdiğiyanıtıdinlemedim.Birdenbireburadankaçmakistedim.Tanımadığımbirsokaktakoştuğumuvebirkapıdaniçeridalıp,özgürlüğekavuştuğumugözleriminönündecanlandırdım.

Pablo,"Nedüşünüyorsun?"diyesordu.

"Buradankaçmayıhayalediyordum,"diyeyanıtverdim."Sennediyordun?"

Pablo, "Bekle," dedi. "Sakın kurduğun hayali unutma. Belki Önemli olabilir. Ne tür bir kaçışdüşlüyordun?"

"Çıkmazbirsokaktaveyabiryoldakaçarken,birkapıaralığınasığınıyordum.Kaçışımınbaşarıilesonuçlandığınıdüşünüyordum."

Pablo,"Bugörüntüyeneanlamveriyorsun?"diyesordu.

"Bilmiyorum,"dedim."Konuştuklarımızlamantıklıbirbağlantısıyok."

"Dahaöncenelerkonuştuğumuzuanımsıyormusun?"

—191—

"Evet,Marjoriehakkındasorularsoruyordum."

"DüşüncelerinleMarjoriearasındaacababirbağyokmu?"

"Bildiğimkadartylabelidibirilişkiyok."

"Pekiyagizlibirbağlantıvarsa?"

"Birbağlantıgöremiyorum.KaçmaistediğininMar|orieilenasılbirbağlantısıolabilir?Yoksaonunkaçtığınımıdüşünüyorsun?"

Düşünceligörünüyordu."Kaçmadüşüncesisendençıktı."

"Ah,evet,haklısın.Belkiyalnızkaçacağım."Onunyüzünebaktım."Belkideonunlabirlikte."

"Bendeöyletahminediyorum."

"FakatMarjorienerede?"

"Bilmiyorum."

Konuşmadan yemeklerimizi bitirdik. Karnım çok açtı ama yiyecekler çok ağırdı. Her nedense,kendimiçokyorgunvebitkinhissediyordum.Açlığımıçokçabukunuttum

Pablodayemiyordu.

Pablo,"Haydihücremizedönelim,"dedi.

Başımı salladım. Askere bizi hücremize götürmesini işaret etti. Hücreden içeri girince, benyatağımın"üstüneuzandım.Pablodakarşımaoturupbanabaktı.

"EnerjindenÇokdüştü,"dedi.

"Evet.Neolduğunubendeanlamadım."

"Enerjitoplamayamıçalışıyorsun?"diyesordu.

"Hayırsanmıyorum.Oyiyeceklerleenerjitoplanmaz."

"Her şeyi içinde hissedebiliyorsan fazla yiyeceğe gerek yok." diyerek kolunu kaldırıpçevresindekileriişaretetti.

"Biliyorum.Amabudurumdasevgiakımınıeldeetmemdeçokzor."

Şaşkınlıklayüzümebaktı."Sevgiduyamazsankendinezararverirsin,"dedi.

"Nedemekistiyorsun?"

"Vücudunbelirlidüzeydetitreşimleryapıyor.Eğerenerjinindüzeyinidüşürürsenvücudunacıçeker.İştehastalıklastresinarasındakiilişkibudur.Sevgisayesindetitreşimleriniyüksekte

-192-

tutarsın.Sağlığımızıenerjiyeborçluyuz.Buçokönemlidir."

"Benibirkaçdakikarahatbırak."

Rahip Sanchez'in bana öğrettiği metodla çalışmaya başladım. Bir anda kendimi çok daha iyihissettim. Çevremdeki nesnelerin varlıkları belirgini eşti. Gözlerimi kapatıp tüm dikkatimi bu hislerinüstündeyoğunlaştırdım.

Pablo,"Çokiyi,"dedi.

Gözlerimi açınca onun bana gülümsediğini gördüm. Yüzü ve vücudu gelişmemişti, henüz çocukgibiydi,amagözlerindenbilgelikakıyordu.

"Enerjininiçinedoğruaktığınıgörüyorum,"dedi.

Pablo'nunvücudunun çevresindebelli belirsiz yeşil bir hale gördüm.Vazonun içinekoyduğu tazeçiçekleradetaışıksaçıyorlardı.

"Yedinci Bilgiyi iyice kavrayıp, gerçekten evrim hareketinin içine girebilmek için, insanın tümbilgileritoplayarakbirbütünhalinegetirmesigerekir."

Yanıtvermedim.

"Bilgileriöğrendiktensonradünyayafarklıgözlebaktığınıkısacaanlatabilirmisin?"

Birsüredüşündüm."Galiba,saplantılarımızdankurtulurvedoğruyolda ilerlersekdünyanınbizimtümgereksinimlerimizisağlayangizemlibiryerolduğunufarkettim."

"Sonraneoluyor?"

"Sonra,evriminakışınısağlamayahazıroluyoruz."

Tekibuişlevibiznasılhareketegeçiriyoruz?"

Yine bir süre düşündüm. "Şimdiki yaşantımızın sorunlarını sıkı sıkı aklımızda tutup, sonra yönarayışınageçiyoruzvebuyönü,düşlerimizdeveyasezgilerimizdeveyaçevreninbiziaydınlatıpüstümüzesıçramasındabuluyoruz."

Sustumvetümbilgileribirarayatoplamayaçalıştım,sonraekledim."Enerjitoplarızvekendimizibulunduğumuz durumun ortasına koyarız, yani o anki sorunumuzu çözümlemeye çalışırız. Sonrasezgilerimiz bize rehberlik eder, nereye gideceğimize ne yapacağımıza dair bize fikir verirler, sonrarastlantılarmeydana

—193—DokuzKehanet/F:13

gelmeyebaşlarvebizimaradığımızyönedoğrugitmemizisağlar."

Pablo, "Evet!Evet!" dedi. "İşte böyle.Ve bu rastlantılar her seferinde bizi yeni bir şeye götürür,böylebüyürüz,yüksektitreşimlerdevarlığımızısürdürenolguninsanlaroluruz."

Bana doğru eğilmişti, çevresindeki olağanüstü enerjiyi farket-tim. Gülüyordu, çekingenliğindensıyrılmıştıhattagençbilegörünmüyordu.Güçledoluydu.

"Pablo,sananeoldu?"diyesordum."Burayailkgeldiğimgünkühalinlekıyaslayınca,kendindençokdahaemin,bilgilivehernasılsadopdolugörünüyorsun."

Güldü. "İlk geldiğin gün, enerjimi düşürdüm. İlk önce, enerji akışımda bana yardımcı olacağınıdüşündüm,amasonrabunuyapmayıhenüzöğrenmediğinifarkettim.BubeceriyiSekizinciBilgideelde

edeceksin."

Şaşırdım."Yapamadığımneydi?"

"Gizemli olduğunu kabul ettiğimiz tüm yanıtlar bize aslında diğer insanlardan gelir. Peru'yageldiğinden beri öğrendiklerini bir düşün. Bütün yanıtlar gizemli şekilde tanıştığın insanlarındavranışlarındangelmedimi?"

Söylediklerini düşündüm.Evet haklıydı.Doğrukişilerle doğru zamanlarda karşılaşıp tanışmıştım:Charlene,Dobson,WilDale,Marjorie,Phil,Reneau,RahipSanchezveRahipCari,şimdidePablo.

Pablo, "Elyazmalarını yazan bile bir insan. Ama tanıştığın veya rastladığın tüm insanlar sanagetirdiklerimesajları açıklayacak enerjiye veya berraklığa sahip değillerdir.Onlara enerji göndererekyardım etmelisin." Sustu soluk aldı. "Güzelliğinin üstüne odaklayarak bitkilere enerji yansıttığınıöğrendiğinisöylemiştin,unuttunmu?"

"Evet."

"Pekâlâ, aynı şeyi insanlara karşı da yapabilirsin. Enerji onlara kayınca, gerçeği görmelerineyardımcıolur.Sonraonlardabugerçeğisanaverirler.

"Örneğin,RahipCostous,"diyedevametti."Onunsana

-194-önemli bir mesajı vardı ama açıklamasına sen yardımcı olmadın. Ondan yanıtlar almaya çalıştın veböylece enerji için aranızda rekabet doğdu. Çocukluğundaki dramayı hissedince, onun korkutucususohbeteegemenoldu."

"Pekionanesöylememgerekiyordu?"diyesordum.

Pabloyanıtvermedi.Yinehücreninkapısınınönündeseslerduyduk.

RahipCostouskapıdaniçerigirdi.

Yüzünde hafif bir gülümsemeyle, Pablo'ya başıyla selam verdi. Pablo, sanki rahibi gerçektenseviyormuş gibi ona içtenlikle güldü, Rahip Costous dönüp bana bakınca, yüzü sertleşti. Ben yineendişelendiğimihissettim.

"Kardinal Sebastian sizinle görüşmek istiyor," dedi. "Bugün öğleden sonra lquitos'anakledileceksiniz.Onunbütünsorularınayanıtvermeniziöneririm."

"Nedenbenigörmekistiyor?"diyesordum.

"Çünküiçindeyakalandığınızkamyonbizimrahiplerimizdenbirineait.Elyazmalarınınkopyalarınıondanaldığınızı tahminediyoruz.Rahiplerimizdenbirininyasalarakarşıgelmesiçokciddibirdurum."Kararlılıklayüzümebaktı.

YangözlePablo'yabakınca,başınısallayıpdevametmemiişaretetti.

Costous'a kibarca, "Elyazmalarının sizin dini İnançlarınızı temelinden sarsacağını mıdüşünüyorsunuz?"diyesordum.

Banaküçümseyerekbaktı."Sadecebiziminançlarımızıdeğil;herkesininançlarınıdasarsacak.Budünya için bir plan yapılmadı mı sanıyorsunuz? Her şeyin kontrolü Tanrı'nın elindedir. Kaderimizi obelirler.Bizimgörevimiz iseonunkoyduğuyasalara itaatetmektir.Evrimbirefsanedir.Tanrıgeleceğiistediğibiçimdeyaratır. İnsanlarınkendilerini evrimleştirebileceklerini iddiaetmekTanrı'nın iradesinisahnedensilmektir.Bu,insanlarıbencilliğevebölünmeyesürükler.OnlaragöreTanrı'nınplanlarıdeğil,kendilerininevrimleriönemlidir.Vebirbirlerineşimdikindendahakötüdavranacaklardır."

Soracakbaşkasoruaklımagelmedi.Rahipbiranyüzüme

-195-baktıvesonraadetaşefkatle,"KardinalSebastianileişbirliğiyapacağınızıümitederim,"dedi.

Benimsorunumuiyiidareettiğindengururduyduğuaçıkçabellioluyordu.DönüpPablo'yabaktı.Odarahibebakıpyinegülümseyerekbaşını salladı.Rahiphücredençıktıveaskerkapıyıkilitledi.Pabioyatağının üstüne uzandı ve bana gülümsedi. Davranışları bütünüyle değişmişti. Kendine olan güveniyüzündenokunuyordu.

Birsüreonabaktım,sonragülümsedim.

"Senceazönceneleroldu?"diyesordu.

Esprilibiryanıtvermeyeçabaladım."Başımıkötübelayasarmışım,değilmi?"

Pablogüldü."Başkaneleroldu?"

"Sözünereyegetirmekistediğinianlamadım."

"Burayageldiğinzamansorunlarınneydi?"

"MarjorieileVViI'ibulmakistiyordum."

"Pekâlâ,birinibuldun.Diğersorununnedir?"

"Bu rahiplerin elyazmalarına kötülükten değil, yanlış anladıkları için karşı koyduklarınıhissediyorum.Onlarınbukonudanelerdüşündükleriniöğrenmekistiyorum.İçimdenbirsesonlarıniknaedilebileceklerinisöylüyor."BunlarısöylediktensonraPablo'nunlafınereyegetirmekistediğinianladım.Costous'uburadatanımıştım,öyleyseelyazmalarındaneyinonurahatsızettiğinibulabilirdim.

Pablo,"Ondannemesajaldın?"diyesordu.

"Mesajmı?"

"Evet,mesaj."

Onunyüzünebaktım."Evrimfikrineyardımcıolmakonlarırahatsızediyor,değilmi?"

"Evet,"dedi.

"Şimdi anlaşıldı," dedim. "Fiziksel evrim yeterince kötü. Ne var ki, bu fikri günlük yaşantımızasokmak,bireyselkararlarvermek, tarihin takendisi.Bunukabuledemezler.Evrimin, insanlarıçiledençıkanpbirbirlerinesaldıracağınıveinsanlarınarasındaki

I

-196-

ilişkileri yoziaşttracağını düşünüyorlar. Elyazmalarını ortadan kaldırmaya çalışmalarına şaşmamakgerek."

Pablo,"Bununaksineonlarıiknaedebilecekmisin?"diyesordu.

"Hayır...yani,bendeyeterincebilmiyorum."

"Onlarıiknaetmekiçinnegerekli?"

"Birisinin gerçeği bilmesi gerekli. Bilgileri ve evrimi izleyen insanların birbirlerine karşı nasıldavranacaklarınıbilmesigerekli."

Pabloçokmutlugörünüyordu.

Bendegülümseyerek,"Ne?"diyesordum

"SekizinciBilgide insanlarınbirbirlerinenasıl davranacaklarından söz ediliyor.Rahiplerinnedenelyazmalarınakarşıolduklarısorusuyanıtlanmışvebuyanıt,karşılığındabaşkasorularıdoğuruyor."

Derindüşünceleredaldım."Evet.SekizinciBilgiyibulmalıyım.Buradançıkmakgerek."

Pablo beni yatıştırdı. "Acele hareket etme. İleriye adım atma* dan Yedinci Bilgiyi çok iyikavramalısın."

"Senceiyikavramadımmı?Evriminakışıiçindeduruyorum."

"Eğer sorunlarını hiç aklından çıkarmazsan kavrayacaksın. Farkında olmayan insanlar bile buyanıtlarla karşılaşırlar ve karşılaşmaları geçmişteki görüşleriyle değerlendirirler.Özellikle bizim kötüadınıtaktığımızşeylereyorarlar.YedinciBilgibizenekadarolumsuzolursaolsun,bütünolaylardaumutışığınıgörmemiziöğretir.Seniyakaladıklarızamanherşeyinberbatolduğunudüşünmüştün.Amaşimdiburayagelmemgerekliymişdiyedüşünüyorsun.İştearadığınyanıtlarburada."

Haklıydı,fakateğeryanıtlarıbenburadabulduysamvedahayüksekdüzeylereerişiyorsam,öyleysePablodaaynışeyleriyapıyordu.

Birdenbire koridorda ayak sesleri işittik.Birisi hücreye doğru geliyordu. Pablo gözlerimin içinebaktı,yüzüçokciddiydi.

"Dinle,sanasöylediklerimisakınunutma.BundansonraSekizinciBilgiyiöğrenmelisin.İnsanlarınarasındakitörelerdensözeder.Mesajlarındahafazlapaylaşılmasıiçininsanlarınbirbir-

-197—

I erine karşı davranışlarını açıklar Ancak çok acele etmemeyi unutma. Bulunduğun durumun içindençıkma.Şimdisorunlarınneler?"

"VVII'InneredeolduğunuveSekizinciBilgiyibulmakistiyorum.VedeMarjorie'y'"

"Marjoriekonusundasezgilerinsananasılyolgösteriyorlar?"

Birsüredüşündüm."Kaçacağımı...birliktekaçacağımızıdüşünüyorum."

Ayakseslerikapınınönündedurmuştu.

Pablo'yatelaşla,"Sanamesajiletebildimmi?"diyesordum.

'Tabii. Buraya geldiğim zaman neden geldiğimi bilmiyordum. Yedinci Bilgi ile bir iletişimkurabildiğimi biliyordum, ama becerimden kuşkuluydum. Yeterince bilgiye sahip olmadığımıdüşünüyordum.Amaseninsayendeyeterincebilgiyesahipolduğumuöğrendim.Banailettiğinmesajlardanbiribu."

"Diğerinedir?"

"Evet, rahipleri ikna edip elyazmalarını kabul ettirebileceğini sezmen, bana da bir mesaj verdi.RahipCostous'uiknaetmekiçinburadabulunduğumudüşünmeyebaşladım."

Pablosözlerinibitirdiğianda,askerkapıyıaçıpdışarıyaçıkmamıişaretetti.

Pablo'yabaktım.

"SekizinciBilgidekikavramlardanbirindensanasözetmekistiyorum,"dedi.

Askergözlerindenateşsaçarakonabaktıvebenikolumdançekerekhücredendışarıyaçıkardı.Benuzaklaşırken,Pabloderinirparmaklıklarınarasındanbakıyordu.

"SekizinciBilgi insanlarıbir şeyekarşıuyarır,"diyeseslendi. "İnsanıngelişmesinekarşıuyarıdabulunur... bir başka insana karşı duyulan aşırı alışkanlığın insanların gelişmesini durdurdu-ğundan sözeder"

-198

İNSANLARARASINDAKİGELENEKAskerin peşinden merdivenlerden çıktım ve dışarıya yürüdüm. Pırıl pırıl güneşli bir gündü.

Pablo'nun uyarıları kulaklarımda çınlıyordu. Başka bir insana aşın alışkanlık? Bununla ne demekistemişti?Netüralışkanlıktansözediyordu?

Askerbenidarbiryoldangeçiriparaçlarınparkettiğiyeregötürdü.Askericipinyanındaikiaskerduruyordu. Onlara doğru yürürken dikkatle bize bakıyorlardı. Cipin içini görecek kadar yaklaştığımızzaman,arkakoltuktabirisininoturduğunugördüm.Marjorie'ydi!Yüzüçoksolgunveendişeliydi.Onunla

göz göze gelmeden, arkamdaki asker kolumdan yakalayıp beni onun yanına oturttu. İki asker de önkoltuklara yerleştiler. Direksiyonun başındaki başını yana çevirip bize bir göz attı ve sonra aracıçalıştırıpkuzeyedoğruyolaçıktık.

Askerlere,"İngilizcebiliyormusunuz?"diyesordum.

Şoförün yanında oturan, iriyarı asker, boş gözlerle yüzüme baktı ve İspanyolca anlamadığım birşeylersöyledi,sonrabaşınıhızlaçevirdi.

DönüpMarjorie'yebaktım.Fısıltıyla,"İyimisin?"diyesordum.

"Ben.;.şey..."dedivesustu.Gözyaşlarınınyanaklarındanaşağıyayuvarlandığınıgördüm.

Kolumuomuzlarınadoladım."Herşeydüzelecek,"dedim.Yüzümebakıp,zorakigülümsedi.Sonrabaşınıomzumadayayınca,vücudumubirşehvetdalgasıkapladı.

—199—

Eğri büğrü yolda bir saat kadar hoplaya zıplaya ilerledik.Araziyi kaplayan bereketli bitki örtüsügittikçe vahş il eşiyordu. Bir tepeyi döndükten sonra, yoğun bitki örtüsünün arkasından küçük bir kentgöründü.Yolunikiyanınatahtabinalardizilmişti.

Aşağı yukarı dört yüz metre ileride büyük bir kamyon yolu kesmişti. Birkaç tane asker bizedurmamızı İşaret etti. Onların arkasında başka araçlar vardı. Kimisinin üstünde sarı ışıklar yanıpsönüyordu. Hemen dikkat kesildim. Bulunduğumuz araç durunca, dışardaki askerlerden biri yanımızagelipanlamadığımbirşeylersöyledi.Yalnızca"benzin"sözcüğünüanladım.Bizeeşlikedenaskerciptenindi ve diğer askerle konuşmaya başladı.Omuzlarında tüfekleri vardı ve konuşurken arada sırada yangözlebizebakıyorlardı.

Sol tarafımda küçük bir sokak dikkatimi çekti.Dükkânlara ve evlerin kapılarına bakarken, görüşaçımda bir şeyler değişti. Birdenbire binaların şekilleri ve renkleri iyice belirginleşti ve daha rahatseçilirhalegeldi.

Marjorie'ye fısıldayarak seslendim. Başını kaldırıp yüzüme baktığını hissettim, fakat bir şeysöylemeyefırsatbulamadankorkunçbirpatlamacipiyerindensarstı.Önümüzdegökyüzünedoğrualevleryükseldi ve askerler paramparçaolupyerlere düştüler.Bir andadumanveküllerdengözgözügörmezoldu.

"Haydi gel!" diye bağırdım ve Marjorie'nin elinden tutup araçtan aşağıya atladım. Kargaşanınarasında, baktığım yöndeki sokağa doğru koşmaya başladık.Uzaktan gelen bağrışmaları ve inlemeleriduydum.Çevreyi sarandumanlarınarasında,belkiyüz,yüzellimetrekoştuk.Birdenbire sol tarafımdaiçerlekbirkapıgördüm.

"Burayagirelim!"diyebağırdım.Kapıaçıktıveikimizbirlikteiçeridaldık.Kapıyısıkıcakapatıp,yaslandım. Arkamı dönünce, orta yaşlı bir kadının bize baktığını gördüm. Birisinin evinden içeridalmıştık.

Gülümsemeye çabalayarak ona bakınca infilaktan sonra iki yabancının evine dalması, kadını ne

ürkütmüştü,nedekızdırmıştı.Sankibizimgelmemizibekliyormuşda,elindenbaşkabirşey

-200-

gelmiyormuş gibi, hafifçe gülümseyerek bi2e bakıyordu. Yanındaki koltukta dört yaşlarında bir çocukvardı.

İngilizce,"Çabukolun!"dedi."Birazsonrasiziaramayabaşlayacaklar!"Bizirahateşyalarladöşelioturmaodasından,küçükbirholegeçirdi,sonratahtamerdivenlerdenuzunbirmahzene!ndik.Çocukdakadınınyanındayürüyordu.Mahzendengeçtik,tekrarmerdivenlerdençıkıpyansokağaaçılanbirkapınınönünegeldik.

Kadınoradaparketmişküçükbir arabanınkapısını açtıve telaşlabizi içine soktu.Arkakoltuktayere yatmamızı söyledi ve üstümüze bir battaniye örtüp bizi sakladı. Sonra kuzeye doğru hareket etti.Bütün bu olaylar sırasında, sesimi çıkarmadan kadının inisiyatifine göre hareket ettim. Ne olduğunutamamiyle farke-dince büyük bir enerji dalgası vücudunu sardı. Kaçacağımı sezmiştim ve bugerçekleşmişti.

Marjorieyanımdagözlerikapalıyatıyordu.

"İyimisin?"diyefısıldadım.

Yaşlıgözlerleyüzümebakıp,başınısalladı.

Onbeşdakikakadaryolaldıktansonrakadın,"Sanırımartıkkalkıpoturabilirsiniz,"dedi.

Battaniyeyiüstümdençekip,çevremebaktım,infilaktanöncekiyolundahakuzeyindebulunduğumuzutahminettim.

"Senkimsin?"diyekadınasordum.

Başınıçeviripgülümseyerekbanabaktı.Siyahsaçlarıomuzlarınadekuzanan,düzgünvücutlu,kırkyaşlarındahoşbirkadındı.

"BenimadımKarlaDeez.Budakızım,Mareta,"dedi.

Öndekikoltuktaoturançocuk,meraklıgözlerlearkayabizebakıyordu.Simsiyahuzunsaçlarıvardı.

Onakimolduğumuzuaçıkladımvesonrasordum."Bizeyardımedeceğinineredenbiliyordun?"

Karla'nın gülümsemesi yüzüne yayıldı. "Elyazmaları yüzünden askerlerin elinden kaçıyordunuz,değilmi?"

"Evet,amasennerdenbiliyorsun?"

"Elyazmalarınıbendebiliyorum."

—201—

"Bizinereyegötürüyorsun?"diyesordum.

"Bunubilmiyorum.Banayardımetmelisin,"diyeyanıtverdi.

YangözleMarjorie'yebaktım.Konuşurkendikkatlebenidinliyordu."Şimdiliknereyegideceğimizibilmiyorum,"dedim.'Yakalanmadanönce,lquitos'aulaşmayaçalışıyordum."

Kadın,"Nedenorayagitmekistiyordun?"diyesordu.

"Birarkadaşımıarıyorum.DokuzuncuBilgiyibulmayaçalışıyordu."

"Buçoktehlikelibiriş."

"Biliyorum."

"Pekâlâsiziorayagötürürüzdeğilmi,Mareta?"

Küçükkızkikirdeyerekgüldüveyaşındanbeklenmedikbirolgunlukla,"Kuşkusuz,"dedi.

"Neinfilaketti?"diyesordum.

Kadın, "Galibayakıt tankeri,"diyeyanıtverdi. "Dahaönceden,yakıt sızıntısındanböylebirkazaolmuştu."

Karla'nınbizeyardımetmeyeböylesineçabukkararvermesibenihâlâşaşırtıyordu.Konuyubirazdahakurcalamayakararverdim."Askerlerdenkaçtığımızınasılanladın?"

Derinbirnefesaldı."Dün,birçokaskeriaraçkentiniçindengeçipkuzeyedoğrugittiler.Garipbirdurumdu. Bana iki ay önce arkadaşlarımın tutuklanıp götürülmelerini anımsattı. Ben arkadaşlarımlabirlikteelyazmalanüstündeçalışıyordum.KöydeSekizBilgiyibizden iyibilenbaşkakimseyok.Sonraaskerlergeliparkadaşlarımıtutukladılar.Ogündenberionlardanhaberalamadım."

Anlatmayadevametti."Dünkamyonlarıizlerkenaskerlerinhâlâelyazmalarınınpeşindeolduklarını,arkadaşlarım gibi diğer insanları da tutuklayacaklarını ve onların yardıma gereksinimleri olacağınıdüşündüm. Sonra elimden geldiğince insanlara yardım etmeyi düşledim. Kuşkusuz o anda bunlarıdüşünmemin özgün bir anlamı olduğunu farkettim. Böylece evimden içeriye daldığınız zaman hiçşaşırmadım."

Biransustuvesonrasordu."Hiçbuduyguyutattınızmı?"

"Evet,"dedim.

Karlaarabayıyavaşlattı.İleridedörtyolağzıvardı.

—202—

"Sanırımbutaraftakiyoluseçmeliyiz.Birazuzuncüreramadahaemniyetlidir."

Karlaarabayısağtarafadöndürürken,Maretasoltarafakaydıvedüşmemekiçinkoltuğunkenarınatutunup,kikkdeyerekgüldü.Marjoriesevgiyleküçükçocuğabakıyordu.

Karla'ya,"Maretakaçyaşında?"diyesordu.

Karlahuzursuzlandığınıbellietti,amakibarca,"Lütfenkızımdanburadayokmuşgibisözetmeyin.Eğeroyetişkinbirisiolsaydı,soruyuonayöneltirdiniz,"dedi.

Marjorie,"Oh,özürdilerim,"dedi.

Maretagururla,"Beşyaşındayım,"diyeyanrtverdi.

Karla,"SekizinciBilgiyiinceledinizmi?"diyesordu.

Marjorie,"Hayır,benyalnızcaÜçüncüBilgiyigördüm,"dedi.

Ben,"SekizinciBilgiyegeldim.Sizdekopyalarıvarmı?"diyesordum.

Karla,"Hayır,bütünkopyalaraaskerlerelkoydu,"diyeyanıtladı.

"SekizinciBilgideçocuklarlanasılilişkikuracağımızanlatılıyormu?"

"Evet,zamanlainsanlarınbirbirleriylenasılilişkikurmayıöğreneceklerini,diğerlerinenasılenerjiyansıtacaklarınıvebaşkainsanlarabağımlılıktankaçınmalarınısöylüyor."

İşte bu uyarı yine karşıma çıkmıştı. Karla'ya bunun anlamını sormak üzereyken, Marjorie sözekarıştı.

"BizeSekizinciBilgiyianlat,"dedi.

Karla, "Sekizinci Bilgi genelde insanlarla ilişki kurarken enerjiyi kullanmanın yeni bir yolunugösteriyor.Fakatilkbaşta,çocuklarıelealıyor,"diyeaçıkladı.

"Çocuklarahangigözlebakmamızgerektiğinimiaçıklıyor?"diyesordum.

"Çocuklaragerçekteolduklarıgibibakmamızı,bizdesonaerenevrimionlarındevamettireceklerinisöylüyor. Ama çocukların evrimi öğrenmeleri için, kayıtsız şartsız sürekli bizim enerjimizegereksinimlerivardır.Çocuklarayapılacakenbüyükkötülük,yanlışlarınıdüzeltirkenonlarınenerjilerinitüketmektir.Bildiğiniz

-203-

gibi, budurumonlardakontrol dramaları yaratır.Ancakdurumneolursaolsun, eğer erişkinler onlarıngereksinim duydukları enerjiyi sağlayabil illerse, çocuk tarafından yaratılan bu ustaca oyunlara gerekkalmaz.İştebunedenleçocuklarbütünkonuşmalaradahiledilmeli,özellikleonlarınkendihaklarındakikonuşmalaradahil edilmelidirler.Ayrıca ilgimiziverebileceğimizden fazla çocuğun sorumluluğunuaslayüklenmeyelim."

"Bütünbunlarelyazmatarındamıyazıyor?"diyesordum.

"Evet,"dedi."Çocuksayısıkonusubirhayligenişelealınmış."

Aklımkarışmıştı."Çocuksayısınedenönemli?"

Arabayıkullanırkendönüpbiranyüzümebaktı."Çünkübirerişkin,bellibirzamandiliminde, tümİlgi ve dikkatini ancak bir çocuğa verebilir. Şayet erişkinler için çocukların sayısı fazlaysa, erişkinler

çaresizkalırveçocuklarınhepsineyeterinceenerjiveremezler.Böyleceçocuklarerişkinlerinzamanınıelegeçirmekiçinbirbirleriylekıyasıyabirrekabetegirişirler."

"Kardeşlerarasırekabet,"dedim.

"Evet, elyazmalarındabudurumun insanların düşündüklerinden çokdahaönemli bir sorunolduğuyazıyor.Erişkinlergenelliklebüyükaileveçocuklarınbiraradabüyümefikrin:pekçekicibulurlar.Amaçocuklar hayatı çocuklardan değil, erişkinlerden öğrenmelidir. Birçok kültürde çocuklar çeteleroluştururlar. Elyaz-maları insanların yavaş yavaş bu gerçeği anlayacaklarını bildirir. Eğer bütünzamanını, ilgisini ve dikkatini bir çocuğun üstüne veremeyecekse, erişkinler dünyaya çocukgetirmeyecektir."

"Durun bir dakika," dedim. "Birçok durumlarda geçimlerini sağlamak için ebeveynlerin ikisi deçalışmakzorundadırlar.Yanionlarındünyayaçocukgetirmehaklarıyokmu?"

'Tabiigerekyok,"diyeyanıtverdi."Elyazmalarındainsanla-nnailelerinikanbağlarınındışındadagenişletebileceklerini söylüyor.Böylecebir kişi diğer bir kişiye ilgisini yöneltebilir.Enerjinin tümünüebeveynin sağlamasına gerek yok. Aslında, ebeveynin enerjiyi sağlamaması daha iyi. Fakat çocuklarabakanherkimseherkesekarşıaynıilgivedikkatigöstermekzorundadır."

—204—

"Pekâlâ,senbuişiçokiyibaşarmışsın.Maretagerçektençokolgunbirçocukgibigörünüyor."

Karlakaşlarınıçattı."Banadeğil,onasöyle."

"Oh,haklısın."Dönüpçocuğabaktım."Mareta,tambirerişkingibidavranıyorsun,"dedim.

Çocuk bir an mahcubiyetle gözlerini benden kaçırdı. Sonra, 'Teşekkür ederim," dedi. Karla onasevgiylesatıldı.

Karlabanagururlabaktı."SonikiyıldırMaretaileelyazmala-rınınönerdiğişekildeilişkikurmayaçalışıyorumdeğilmi,Mareta?"

Çocukgülümseyipbaşınısalladı.

"Ona gereksinim duyduğu enerjiyi ve -anlayabileceği bir dille- her durumda gerçeği söylemeyeçalışıyorum.Bütünküçük çocukların sorduğu soruları sorduğu zaman, erişkinleri çok eğlendirenhayaliyanıtlarvermeisteğinekarşıkoyup,onaciddiyanıtlarveriyorum."

Gülümsedim. "Yani bebekleri leyleklerin getirdiği gibi gerçeklerden uzak yanıtlardan mı sözediyorsun?"

"Evet,amabukültüreldeyimlerdepekfenadeğil.Hepaynısözleryinelendiğindençocuklarbunlarıngerçek olmadıklarını hemen anlarlar. Kötü olan, o anda erişkinlerin eğlenme isteğiyle çocuğunanlamayacağınainandıklarından,gerçekleriçarprtarakonlarauydurmayanıtlarvermeleridir.Halbukibudoğru değildir; her zaman gerçekleri çocuklann anlayabileceği bir düzeyde açıklamalıyız. Tabii buüstündedüşünülmesigerekenbirsorundur."

"Elyazmalarıbukonudanesöylüyor?"

"Çocuğagerçekleriaçıklayacağımızbiryolbulmamızıöneriyor."

Aklımınbirbölümübufikrekarşıkoydu.Bençocuklarladalgageçmeyiseverdim.

"Çocuklarbüyüklerinşakayaptıklarınıanlamazlarmı?"dedim."Buşekildeçokçabukbüyüyeceklerveçocukluklarınınzevkiniçıkaramayacaklar."

Ters ters yüzüme baktı. "Mareta çocukluğunun keyfini çıkarıyor. Her türlü çocuk oyunlarınıoynuyoruz.Fantazilerkuruyoruz.Aradakifark,fantazikurduğumuzubiliyor!"

—205—

Başımısalladım.Kuşkusuzhaklıydı.

Karla,"Mareta'nınkendinegüveniçokfazla.Çünkübenheponunyanındayım.Gereksinimduyduğutüm ilgimi ona veriyorum. Eğer ben yoksam, yandaki evde yaşayan kız kardeşim var. Sorularına yanıtverecekbirerişkinlesüreklibirlikte.Hersorusunaiçtenlikleyanıtaldığıiçin,rolyapmayaveyagösterişyapmayaaslayeltenmiyor.Yeterinceenerjisivarvebuenerjininhiçtükenmeyeceğinibiliyor.Erişkinlerinevrendenaldıklarıenerjiyionaverdiklerinikolaycakavrıyor."

Dışardaki araziye baktım. Vahşi ormanın içinden geçiyorduk. Göremiyordum, ama güneşingökyüzündeyavaşyavaşalçalmayabaşladığınıbiliyordum.

"Bugecelqultos'aulaşabilirmiyiz?"diyesordum.

Karla,"Hayır.Fakatbirtanıdığımınevindekalabiliriz,"dedi.

"Burayayakınmı?"

"Evet,birarkadaşımınevi.Yabanıldünyayıkorumabölümündegörevli."

"Hükümetadınamıçalışıyor?"

"Amazon'unbazıbölgelerikorumaaltında.Buradakiyerelmemurlardanbiri,amaetkilidir.AdıJuanHinton.Korkma.Elyaz-malannainanırveonuaslakimserahatsızetmez."

Gece konaklayacağımız eve geldiğimiz zaman, hava iyice kararmıştı. Hava rutubetliydi veçevremizdekivahşiormangececanlanmıştı.Sıkağaçlıklıçayırınortasında, iyiaydınlamış,büyüktahtabir ev vardı. Yanındaki iki tamamlanmamış binanın önünde ise birkaç tane cip duruyordu. İki adamellerindefenerlerle,takozlarınüstünekaldırdıklarıaracınaltındaçalışıyorlardı.

Pahalı giysili, zayıf bir Perulu,Karla'nın çaldığı kapıyı açtı ve gülümsedi. Sonramerdivenin altbasamağındaMarjorie'yi, ben veMareta'yı görünce yüzündeki gülümseme bir anda silindi Sinirli birhaldedönüpKarlaileİspanyolcabirşeylerkonuştuKarla'dayalvarırcasınaonabirşeylersöyledi,amadavranışlarındanvetutumundanoradakalmamızıistemediğinianladım.

Sonra kapının aralığından holde tek başına duran kadını gör düm.Yüzünü görebilmek için birazkenaraçekildim.KadınJulia

—206—

idi.Benonabakarken,başını çevirdivebenigördü.Sonrayüzünde şaşkınbir ifadeylehızlı adımlarlayürüdü. Kapının önündeki adamın omzuna dokundu ve onun kulağına bir şeyler söyledi. Adam başınısalladı,sonraçaresizlikiçindekapıyıaçtı.Hintonbizioturmaodasınagötürürken,onakendimizitanıttım.Juliayüzümebaktı,Tekrarkarşılaştık,"dedi."Evetkarşılaştık,"dedim.

PeruluhizmetkârHinton'udurdurdu,bir ikidakikakonuştuktan sonra, ikisibirlikteevinbaşkabirköşesinedoğrugittiler.Juliasehpanınyanındakikoltuktaoturuyordu.Bizekarşısındakidivanaoturmamızıişaret etti.Marjorie panik içindeydi.Bana dikkatle baktı.Marjorie'nin korktuğunu anlayanKarla, onunyanınagitti.Elindentuttuve,"Haydigelbirfincansıcakçayiçelim,"dedi.

Odadan dışarı çıkarlarken, Marjorie dönüp baktı. Ona gülümsedim. Koridorun köşesini dönüp

mutfağagirinceyekadararkalarındanbaktım.SonraJulia'yadöndüm.

Julia,"Sencebununanlamıne?"diyesordu.

Hâlâkendimitoparlayamamıştım."Neyinanlamıne?"diyesordum.

'Tekrarkarşılaşmamızın,"

"Oh,bilmiyorum;"

"Karlailenasıltanıştınvenereyegidiyorsunuz?"

"O bizi kurtardı. Marjorie ve beni, Perulu askerler tutukladı. Onların elinden kaçtığımız zaman,onunlakarşılaştıkvebizeyardımetti."

Juliadikkatleyüzümebaktı."Meydanagelenolaylarıanlat."

Arkama yaslandım ve Rahip Cari'in kamyonunu alıp yola çıkışımdan askerlerin eline düşüptutuklanmamavesonraonlarınelindenkurtularakkaçışımakadartümöyküyüanlattım.

Julia,"VeKarlasizilquitos'agötürmeyikabulettiöylemi?"diyesordu.,

"Evet."

"Nedenoraya,gitmekistiyorsun?"

"Wil, Rahip Carl'a oraya gideceğini söylemiş. VVil'in Dokuzuncu Bilginin izini bulduğunusanıyorum.Ayrıca,başkabirnedenleSebastian'ıgörmekistiyorum."

-207-

Julia başını salladı. "Evet, Sebastian'ın orada bir manastırı var. Zaten orada, kızılderililerlHıristiyanyaparakünkazandı."

"Pekiyasen?Senburadaneyapıyorsun?"

Julia bana Dokuzuncu Bilgiyi aradığını, ama hiçbir ipucu bulamadığını anlattı. Eski arkadaşı,Hinton'usüreklidüşündüğüiçinkalkıpburayagelmiş.

Onu doğru dürüst dinlemiyordum. Marjorie ve Karla ellerinde çay fincanlarıyla, mutfaktan holeçıktılarveoradadurdular.Marjorieilegözgözegeldikamakonuşmadık.

JuliabaşınısallayıpMarjorie'yiişaretetti."Elyazmalarınıokumuşmu?"

"SadeceÜçüncüBilgiyi,"diyeyanıtverdim.

"EğeristerseonuPeru'dançıkarabiliriz,"dedi.

Dönüponunyüzünebaktım."Nasıl?"

"Rolando yarın Brezilya'ya gidecek. Oradaki Amerikan Büyükelçiliğinde bazı dostlarımız var.Marjorie'yiAmerika'yagönderirler.DiğerAmerikalılaradabuyoldanyardımettik."

Ona bakıp tereddütle başımı salladım. Karışık duygular içindeydim. Bir yandan buradanuzaklaşmasının Marjorie için çok iyi olacağını düşünüyordum, diğer yandan onun burada, benimlekalmasınıİstiyordum.Oyanımdaolduğuzamanlardeğiştiğimi,enerjiyledolduğumuhissediyordum.

Sonunda,"Onunlabukonuyukonuşmamgerek,"dedim.

Julia,'Tabii,seninledahasonrakonuşuruz,"dedi.

Ayağakalktımveonadoğruyürüdüm.Karlatekrarmutfağadoğrugidiyordu.Marjorieholdeköşeyidönüpgözdenkayboldu.Onunpeşindengittim.Sırtınıduvaradayamışduruyordu.

Onukollarımınarasınaaldım.Vücudumdatitreşimlerbaşladı.

"Enerjimihissediyormusun?"diyeonunkulağınafısıldadım.

"İnanılmaz,bununanlamınedir?"diyesordu.

"Bilmiyorum.Ortakbirbağlantımızvar."

Etrafımabakındım.Kimsebizigöremezdi.Şehvetleöpüştük.

Geriçekiliponunyüzünebaktığımzaman,gözümeçok farklıgöründü.Sankidahagüçlüymüşgibigörünüyordu.Onunla

—208—

Viceinte'detanıştığımilkgünüveCula'dalokantadaoturupkonuştuğumuzuanımsadım.Onunyanrndaykenvebanadokunduğuzamanböylesineenerjiyledoluptaşmamainanamıyor-dum.

Bana sıkı sıkı sarıldı. "Viciente'de seninle karşılaştığım günden beri seninle birlikte olmakistiyorum.Ozamanlarbukonudanedüşüneceğimibilmiyordum,amabuenerjiharikabirşey.Başımdanhiçböylebirşeygeçmedi."

GözümünucuylaKarla'nıngülümseyerekbizedoğrugeldiğinigördüm.Yemeğinhazırolduğunuhaberverince, yemek salonuna doğru yürüdük.Büyükmasanın üstünde çeşit çeşit tazemeyvalar, sebzeler veekmekler vardı.Hepimiz tabaklarımızı yiyeceklerle doldurupmasanın etrafına oturduk.Mareta ŞükranDuasını okuduktan sonra, bir buçuk saat kadar hem konuştuk, hem de yemek yedik.Hinton'un sinirleriyatışmıştı. Gülüp şakalaşıyor-du. Onun bu hali bizim kaçarken duyduğumuz gerginliği yumuşatmayayardımcıoldu.Marjorieneşeylekonuşupgülüyordu.Onunyanındaoturmakbile içimi sıcacık sevgiyledolduruyordu.

Yemekten sonraHinton bizi tekrar oturma salonuna aldı ve burada tatlı likörlerle birlikte fırındapişmiş elma tatlısı ikram etti. Marjorie ile divana oturduk, geçmişimiz ve hayatta başımızdan geçenolaylarhakkındaderinbirsohbetedaldık.Heranbirbirimizebirazdahayaklaşıyorduk,Aramızdakitekzorluk onun batı sahilinde benim ise güneyde yaşamamdı.Daha sonraMarjorie bu soruna gülerek birçözümyolubuldu.

"Amerika'yadönmeyidörtgözlebekliyorum.Birbirimiziziyaretegidipgelirkençokeğleneceğiz,"dedi.

Arkama yaslanıp büyük bir ciddiyetle onun yüzüne baktım. "Julia senin geri dönmeniayarlayabileceğinisöyledi."

'Yaniikimizbirliktedöneceğiz,değilmi?"diyeyanıtverdi.

"Hayır,ben...bendönemem."

"Neden?Senolmadanyolaçıkmam.Nevarki,artıkburadadakalamam.Yoksaaklımıyitireceğim."

"Senöndengitmelisin.Bendekısasüresonradöneceğim."

Yükseksesle,"Hayır!Bunadayanamam!"diyebağırdı.

—209—DokuzKehanet/F:14

Mareta'yıyatırdıktansonraoturmaodasınınkapısındanİçerigirenKarla,yangözlebizebaktısonrahemen başını çevirdi. Hin-ton ve Julia sohbete dalmışlar, Marjorie'nin heyecanla bağırdığınıfarketmemişlerdi.

Marjorie,"Lütfen,lütfenikimizbirliktedönelim,"dedi.

Başımıçevirdim.

"Pekâlâ, iyi! Sen burada kal!" dedi ve öfkeyle yanımdan ayrılıp yatak odalarının bulunduğu yönedoğruyürüdü.

Marjorie yanımdan uzaklaşınca cesaretim kırıldı. Onunla birlikteyken yükselen enerjim hızlaalçaldı.Birdenbire kendimi çok zayıf ve sersemgibi hissettim.Buduyguyuüstümden atmaya çalıştım.Kendikendime,nedeolsaonuçokuzunzamandırtanımıyorum,dedim.Diğeryandan,belkiohaklı,diyedüşündüm.Belkibendeülkemedönmeliydim.Buradakalmaklaneyideğiştirecektim?Ülkemedönünce,belki elyazmalarını destekleyecek birilerini bulabilirdim ve ayrıca, can güvenliğimde olurdu. Ayağakalkıp Marjorie'nin peşinden gitmeye niyetlendim, fakat her nedense tekrar yerime oturdum. Neyapacağımakararveremi-yordum.

Birdenbire Karla, "Seninle biraz konuşabilir miyim?" diye sordu. Onun yanıma geldiğini bilefarketmemiştim.

Tabii,"dedim.

Yanımaoturduvedikkatleyüzümebaktı. "Aranızdakikonuşmaya istemedenkulakmisafiri oldum.Kararını vermeden, Sekizinci Bilginin insanların birbirlerine bağımlılığı konusunda neler söylediğinibilmeniistedim."

"Evet,lütfen,bağımlılığınneanlamageldiğiniöğrenmekistiyorum."

Tümtakıntılarımızdanarınıpkendievrimimizleuğraşırken,başkabirinsanınbağımlılığıbirdenbirebizidurdurabilir.

"Marjorieilebendensözediyorsun,değilmi?"

"Sanabuişlevinnasılmeydanageldiğinianlatayım.Kararınısenver."

Tamam."

—210—

"İlk önce, bilginin bu bölümünü anlamakta benim de zorluk çektiğimi söylemek isterim. EğerProfesörReneauİlekarşılaşma-saydım,kolaykolayanlayacağımıdasanmıyordum."

"Renau?!"diyebağırdım."Onutanıyorum.DördüncüBilgiyiöğrenirkenonunlatanışmıştım."

"Pekâlâ,ikimizdeSekizinciBilgiyiöğrenirkentanıştık.Birkaçgünbenimevimdekaldı."

Hayretlebaşımısalladım.

"Elyazmalarındasözüedilenbağımlılığın,romantikilişkilerdegüçmücadelesininnedenbaşladığınıaçıklayabileceğini söyledi.Âşıkolduğumuzzamanduyduğumuz sevinçvekeyifin sona erip, birdenbireneden tartışmalaravekavgayadöndüğünühepmeraketmişizdir, amaartıknedeninibiliyoruz.Bu ilişkiiçindeolanikikişininarasındakienerjiakışınınsonucudur.

"Aşk ilk kezmeydana geldiğinde, iki kişi enerjilerini birbirlerine bilinçsizce verirler ve bundandolayıikisidesonderecemutluveneşelidirler.Buinanılmazyükselişebiz'âşıkolmak'adınıveririz.Neyazık ki, bu duygunun diğer bir insandan geleceğini umdukları İçin, insanlar evrenden sağladıklarıenerjiyi keserler. Ardından birbirlerinden gelecek enerjiye bağlanırlar fakat ikisinin de yeterinceenerjileriyoktur.Böylecebirbirlerineenerjivermeyesonverip,diğerininenerjisinieldeedebilmekiçinçocukluklarındakidramalaradüşerlervebirbirlerinikontrolaltında tutmayaçalışırlar. İştebunoktadailişkiyozlaşırvegelenekselgüçmücadelesinedönüşür."

Birantereddütetti.Sankisöylediklerinikavrayıpkavramadığımıanlamakistercesineyüzümebaktıvesonra,"Reneaubanabu türbağımlılıklarakarşıgösterdiğimizduyarlılığınpsikolojikbiraçıklamasıolduğunusöyledi.Acababunuanlamanayardımcıolurmu?"

Başımı sallayıpdevametmesini söyledim. "Reneaubu sorunun ailemizde ilkyıllardabaşladığınısöyledi. Enerji rekabeti yüzünden, hiçbirimiz önemli bir psikolojik ilerleme yapamayız. Karşıt cinsyanımızlabütünleşenleyiz."

"Neyimizle?"

—211—

"Benimdurumumda,"diyedevametti."Erkekyönümlebütünleşemiyordum.Senindurumdaisedişiyönünle birleşeml-yorsun.Karşıt cinsten birine aşırı bağımlı olmamızın nedeni, karşıt cinsin enerjisinieldeetmekistememizdir.Halbukiiçimizdekikaynaktanaldığımızmistikenerjininhemerkek,hemdedişiyönüvardır.Zamanla onundışarı vurmasını sağlarız, ama evrime ilk başladığımız sıralar çok temkinlidavranırız. Bütünleşme işlevi zaman alır. Eğer olgunlaşmadan erkek veya dişi enerjimiz için insankaynağıilebağlantıkurarsak,evrenselkaynağınakışınıdurdururuz."

Nedemekistediğinianlamadığımıaçıkladım.

"İdealbirailedebubütünleşmeninnasılçalışacağınıbirdüşün,"diyeaçıklamayadevametti."Belkio zaman ne söylemek istediğimi daha kolay anlarsın. Ailede, çocuk ilk önce enerjiyi hayatındakierişkinlerden alır. Genellikle, aynı cinsteki ebeveyn ile özdeşfeşip, bütünleşerek enerji alması çokkolaydır,fakatcinsiyetfarkındandolayıdiğerebeveyndenenerjialmasızordur.

"Örnekolarakkızçocuğunuelealalım.Bütünküçükkızçocuklarerkekyönleriylebütünleşmeninilkatılımında babalarına karşı aşırı bir yakınlık duyarlar. Babalarının hep yanlarında olmasını isterler.Elyazmalarıbunuşöyleaçıklıyor.Onunaslındaerkekenerjisiniistediğini-çünküerkekenerjidişiyönünütamamlıyor-.Buerkekenerjisindenbütünlenmevekeyifduygusunualıyor,Amaenerjiyiyitirmemekiçinbabaya ancak cinsellikle sahip çıkıp fiziksel olarakondanhiç ayrılmayacağı gibi yanlış bir düşünceyekapılıyor.

"Fakat çok ilginçtir ki, eğer bu enerji gerçekten kendine ait olursa, bu enerjiyi istediği şekildekontrol edebileceğini sezinler ve babasını sanki kendi bir parçasıymış gibi yönetmek ister. Babasınınbüyülü,mükemmelveherkaprisiniyerinegetireceğinidüşünür.Buörnekidealbiraileörneğideğildir,buküçük kızla babası arasında bir güçmücadelesinin göstergesidir. İsteklerini elde etmesi ve arzu ettiğienerjiyibabasınınsağlamasıiçindra-malarşekillenirvebabayıyönlendirmeyeçalışır.

"Amaidealailede,babarekabetindışındabırakılır.İlişkiler

—212—

dürüstçe sürdürülür.Küçük kızın her istediği yerine getirilmese bile ona kayıtsız şartsc gereken enerjisağlanır,idealaileörneğimizdebilmemizgerekenenönemlinokta,babanınherzamaniletişiminiçokaçıkbirşekildesürdürmesidir.Kızçocuğubabasınınidealvebüyüleyiciolduğunudüşünür,amababadürüstçekimolduğunuveneyiniçinyaptığınıanlatırsa,ozamanküçükkızbabasınınözgünstiliniveyeteneklerinibirleştirip,onungerçekdışıgörünümünüaklındansiler.Sonundaonukendineözgüyeteneklerivehatalarıolan,diğerbirölümlüdenfarksızbiriolarakgörmeyebaşlar.Gerçekbenzetişyerineoturunca,çocukkarşıcins enerjiden kolayca bir geçiş yapıp babasının enerjisini almaya başlar. Bu da tüm evreni kaplayanenerjininbirparçasıdır.

"Sorun, şimdiye dek çoğu ebeveynin çocuklarıyla enerji için rekabet halinde olmasındankaynaklanıyor.Buhepimizietkilemiştir.Burekabettendolayı,hiçbirimizdiğercinssorjnunudoğrudürüstçözememişizdir. Biz hâlâ karşı cins enerjisini kendi dışımızda aramaya saplanıp kaldık. Erkek veyakadın, bizi büyüleyeni ideal olarak düşünür ve ona cinsellikle sahiplenmeye kalkarız. Sorunun neolduğunuşimdianladınmı?"

"Evet,sanırımanladım."

"Bilinçlievrimgeçirmemizsözkonusuoluncakritikbirdurumlakarşıkarşıyakalırız.Dahaöncedesöylediğimgibi,SekizinciBilgiyegöre,gelişmeyebaşladığımız ilk andan itibaren,otomatik-mankarşıcinsenerjisinialmayabaşlarız.Budoğalolarakevreninenerjisindengelir.Fakatburadadikkatliolmamızgerekir, çünkü bir başkası gelip bize bu enerjiyi doğrudan bize vermeye kalkınca, biz hemen gerçekkaynaklaolanbağımızıkesiveririz...vesonragerilemebaşlar."dedivekendikendinegüldü.

"Niçingülüyorsun?"diyesordum.

"Reneau şu benzetmeyi yapmıştı. Bu durumdan kurtulmayı öğrenene kadar, tamamlanmamış birdaireyebenzediğimizisöylemişti.Biliyormusun,Charfinebenzermişiz.Karşıcinstenkolayetkilenirbiryanımızvarmış,diğeryanmkalmışdairegelipbizimlebirleşir-böylecedairetamamlanmışolur-vebizeneşe,coşku,enerjiveripbütünleştiğimiziveevreninürettikleriyletambirbağ-

—213—

lantı halinde olduğumuzu hissettirirmiş. Gerçekte ise, kendi dışında diğer yarısını arayan bir insanlabirleşmişoluruz.

"Reneaubununklasikkarşılıklıbağımlıilişkiolduğunuveiçindebirikensorunlarınenkısazamandaortayaçıkmayabaşlayacağınısöyledi."

Sanki benim bir şeyler söylememi beklermiş gibi, bir an durakladı. Ama ben sadece başımısalladım.

"Gördünmü,butamamlanmışinsanınsorunu,herikiinsandadaireyitamamladıklarınıdüşünürler,böyleceikikişibirbütüninsanımeydanagetirirler.Biridişidiğerideerkekenerjisinisağlarlar.Bubütüninsanınikibaşıveyaikiegosuvardır.Herikiinsandayarattıklarıbuinsanıyönetmekisterlerveböylece,tıpkıçocukluklarındaolduğugibiikisidesankidiğerikendibenlikleriy-mişcesinebirbirleriniyönetmekisterler. Böylece bütünlük hayali her zaman bir güç çatışmasına döner. Sonunda, her biri istedikleridoğrultuda benliklerindeki bütünlüğü sürdürebilmek için ya diğerini olduğu gibi kabul etmeli veya builişkiyikökündenkesipatmalı.Fakatşüphesizbudurumböyleişlemez,veyaşimdiyekadarişlemiyordu.Belki geçmişte, eşlerden biri diğerine seve seve boyun eğiyordu, genellikle kadın boyun eğer, aradasıradaiseerkek.Fakatartıkuyanıyoruz.Hiçkimsebirdiğerineboyuneğmekistemiyor."

BirinciBilgideyakınilişkilerdekigüçmücadelesindensözediyordu.Charleneilelokantadayemekyerken, diğer masadaki kadının öfkeyle bağırmasını anımsadım. "Romantik aşklar artık sona eriyor,"dedim.

"Oh,hayırhâlâromantikolabiliriz,"diyeKarlayanıtverdi."Öncedaireyikendimizbütünlemeliyiz.Evren ile bağlantımızı sağ-lamlaştırmalıyız.Bu zaman alır, ama daha sonra artık bu soruna karşı asladuyarlılık göstermeyiz ve el yaz mal arında sözü edilen yüksek-ilişkiler kurabiliriz. Bütünleşmiş birinsanla romantik bağlar kurduğumuz zaman, süper-insanı yaratırız... Ancak bu bizi asla bireyselgelişmemizinyolundangeridöndürmeyecektir."

"ŞimdibizimMarjorieilebirbirimizebunumuyaptığımızıdüşünüyorsun?Birbirimiziyolumuzdançevirmeyemiçalışıyoruz?"

—214—

"Evet."

"Pekibuçatışmalardannasılkaçabiliriz?"

"ilkgörüşteaşkduygusunabirsürekarşıkoyup,karşıcinste-kilerleplatonikilişkilerkurarak.Fakatilerleme olayını asla unutmayalım. Kendilerini tamamiyle açıklayan, neyi niçin yaptığını gizlemedenaçıklayankimselerlebutürilişkileregirilmelidir.Yaniidealçocukluktakikarşıtcinsebeveynindeolduğu

gibi. İçimizdeki karşıt cinslerin hangisi olduğunu gerçekten anlarsak ve bu cins hakkında kendigeçmişimiziyansıtanfantazileriyıkarsak,evrenleyenidenbağlantıkurmayısağlarız.

"Şunudaunutma,"diyesözlerinedevametti."Bunuyapmakçokkolaydeğildir.Özelliklekarşılıklıbağımlı bir ilişkiyi kopartmak zorunda kalırsan. Bu gerçekten enerjiyi kopartmaktır. Acı verir, amayapılmasıdagereklidir.Karşılıklıbağımlılıkbazılarımızıntutulduğuyenibirhastalıkdeğildir.Hepimizkarşılıklıbağımlıydıkveşimdiyeniyeniondankurtuluyoruz.

"Budeneyimebaşlarken,karşılıklıbağımlı ilişkinin ilkgünlerindeduyulan iyilikvekeyfin tadını,tek başına olduğun zaman çıkarmalısın. Onu içine almalısın. Bundan sonra, gelişmeye başlarsın vekendineuygunromantikbirilişkibulursun."

Duraksadı. "Ve kimbilir, eğer sen ve Marjorie daha ileriye doğru gelişirseniz, belki gerçektenbirbiriniziçinyaratıldığınızıkeşfedersiniz.Amaşunuanlamalısınki:onunlaşimdikiilişkinyürümez."

Hintonyanımızagelipartıkodasınaçekileceğinivebizimdeodalarımızınhazırlandığınısöylediğizaman sohbetimiz yarıda kesildi. İkimiz de gösterdiği konukseverliğe teşekkür ettik, sonra HintonyanımızdanuzaklaşıncaKarla,"Bendeyatmayagidiyorum.Sonrakonuşuruz,"dedi.

Başımısallayıponunarkasındanbaktım.Sonraomzumabirinindokunduğunuhissettim.Julia'ydı.

"Benodamagidiyorum.Seninkineredebiliyormusun?Sanagöstereyim,"dedi.

"Lütfen,"dedimvesonrasordum."Marjorie'ninodasınerede?"

—215—

Gülümsedi.Holde yürümeye devam ettik.Bir odanın önünde durduk. "Seninkine yakın değil.BayHintonçoktutucubiradamdır,"dedi.

Güldümveonaiyigecelerdiledim,sonraodamagirdimveuykuyadaldım.

Misgibikahvekokusuylauyandım.Aromabütünevisarmıştı.Giyindiktensonra,oturmasalonunageçtim.Yaşlıerkekuşakbanatazesıkılmışüzümsuyuikrametti.

ArkamdanJulia,"Günaydın,"diyeseslendi.

Dönüpbaktım."Günaydın."

Dikkatleyüzümebaktı,sonrasordu."Nedenyinekarşılaştığımızıkeşfettinmi?"

"Hayır.Bunudüşünmedim.Bağımlılıkkonusunuanlamayaçalışıyordum."

"Evet,gördüm,"dedi.

"Nedemekistiyorsun?"

"Enerjialanınıngörünümündennelerolduğunuanlamakzordeğil."

"Nasılgörünüyordu?"

"EnerjinMarjorie'ninenerjisi ilebirleşmişti.Senburadaotururken,odadiğerodadayken, enerjialanınonunbulunduğuyeredekyayılıponunenerjisiylebirleşiyordu."

Başımısalladım.

Gülümseyip elimi omzuma koydu. "Evrenle olan bağlantını yitirdin. Onun yerine Marjorie'ninenerjisine bağımlı oldun. Bütün bağımlılıklar aynıdır, birey birisine veya bir şeye tutulur ve evrenlebağlantısını koparır. Bu durumla başa çıkmanın yolu, tekrar enerjini yükseltip burada gerçekten neyapıyorsankendinionunmerkezineyerleştirmendir."

Başımı sallayıp dışarı çıktım. Julia oturma salonunda bekledi. Tam on dakika Sanchez'in banaöğrettiğişekildeenerjimiyükseltmeyeçalıştım.Birsüresonraçevremdekigüzelliklerigörmeyebaşladımvekendimidahahafifhissettim.Tekrarevedöndüm.Julia,"Şimdiçokdahaiyigörünüyorsun,"dedi.

-216—

"Kendimidahaiyihissediyorum,"diyeyanıtverdim.

"Evetbudurumdasorunlarınnedir?"

Birdakikadüşündüm.Marjorie'yibulmuştum.Soruyanıtlanmıştı.FakathâlâVVil'inneredeolduğunubilmek İstiyordum. Ve şayet elyazmaiarındakl bilgileri izlerlerse İnsanların birbirlerine nasıldavranacaklarınıanlamakistiyordum.Eğerelyazmalarınınetkisiolumluysa,Sebastianvediğerrahiplernedenendişeediyorlardı?

Julia'ya baktım. "Sekizinci Bilgiyi iyice kavramam gerek. Hem VVil'i bulmalıyım. Belki oDokuzuncuBilgiyibulmuştur."

'Yarınlquitos'agidiyorum.Benimlegelmekistermisin?"diyesordu.

Tereddütettim.

"SanırımVVilorada,"diyeekledi.

"Nerdenbiliyorsun?"

"Çünküdüngeceheponudüşündüm."

Yanıtvermedim.

Julia,"Senidedüşündüm,"diyedevametti."Birliktelqui-tos'agideceğimizidüşündüm.Hernedensesendebuişiniçinekarıştın."

"Neyiniçinekarıştım?"diyesordum.

Sırıttı."Sebastian'danöncesonbilgiyibulmaişine."

O konuşurken, Julia ile birlikte lquitos'a gidişimiz gözlerimin önünde canlandı.Ne var ki, sonrabaşkabirnedenleyollarımızayrıldı.Bununbiranlamıolduğunudüşündüm,amaolaylarıtamaçıklığıylagöremiyordum."

TekrarJulia'yabaktım,gülümsüyordu.

"Nerelerdeydin?"diyesordu.

"Özürdilerim,başkabirşeydüşünüyordum,"diyeyanıtverdim.

"Önemlibirşeymiydi?"

"Bilmiyorum.Düşünüyordumdalquitos'agittiktensonra.,.ikimizinyollarıayrılacak."

Rolandoodadaniçeriyegirdi.'

Julia'ya,"İstediğinmalzemelerigetirdim,"dedi.Benitanıyıncakibarcabaşıylaselamverdi.

-217-

Julia,"İyi,teşekkürederim,"dedi.'Yollardaçokaskervarmı?"

"Hayır,yoktu.Kimseyigörmedim."

Marjorie odaya girince ilgim dağıldı. Ama Marjorie'nin de onunla birlikte Brezilya'ya gitmekistediğiniJulia'nınRolando'yaaçıkladığınıduydum.

Marjorie'ninyanınagittim."İyiuyudunmu?"diyesordum.

Yüzümeöfkeylebaktı.Sonrakararınıdeğiştirdi."Pekiyiuyumadım,"diyeyanıtverdi.

BaşımısallayıpRolando'yuişaretettim."OJulia'nınarkadaşı.BusabahBrezilya'yagidiyor.OradanseninAmerika'yadönmeneyardımedecek."

Korkmuşgibigörünüyordu.

"Bak, sakın korkma," dedim. "Diğer Amerikalılara da yardım etmişler. Brezilya'daki AmerikanBüyükelçiliğindeçalışanlarıtanıyorlar.GözünüaçıpkapayanadekAmerika'yadöneceksin."

Başınısalladı."Seniniçinendişeleniyorum."

"Endişelenme.Beniyiyim.Amerika'yadönerdönmezseniarayacağım."

ArkamdanHinton'unsesiduyuldu.Kahvaltınınhazırolduğunu.söylüyordu.Yemeksalonunageçipkarnımızı doyurduk.Daha sonra, Julia veRolando telaş içinde hazırlandılar.Rolanda ileMarjorie'ninhavakararmadansınırıgeçmeleriningerektiğiniJuliaaçıkladı.Çünküyolculukbütüngünsürecekti.

MarjorieHinton'unverdiğibirkaçparçagiysiyi topladı.ArdındanJulia ileRolandokapıyadoğruyürürlerkenMarjorie'yibirkenaraçektim.

"Hiçbirşeyiçinendişeetme.Sadeceçokdikkatliolvebelkidiğerbilgilerideanlarsın,"dedim.

Gülümsediamayanıtvermedi.EşyalarınıküçükarabayayüklemesindeJuliaileRolandaonayardımettiler.Arabauzaklaşırken,birangözgözegeldik.

"Başlarınabirbelagelmedensınırıgeçebileceklermi?"diyeJulia'yasordum.

Yüzümebakıpgözkırptı.'Tabii.Haydişimdi,bizdeyola

__218-

çıkalım. Sana vereceğim şeyleri giy." Bana bir torba giyecek uzattı ve birkaç kutu yiyeceği kamyonayükledi.Hinton'a,Karla'yaveMaretayavedaedip,kuzeydoğuya,lquitos'adoğruyolaçıktık.

Yoldailerledikçemanzaraiyicevahşileştiveçokazinsangörmeyebaşladık.BenSekizinciBilgiyidüşünmeye başladım. Açıkçası insanların birbirlerine nasıl davranmaları gerektiğini gösteren yeni birkavramdı.Fakatonutammanasıylakavramışdeğildim.Karlabanaçocuklarakarşınasıldavranacağımızıvediğer insanlaraduyduğumuzbağımlılığıanlatmıştı.PablodaKarladaüstükapalıolarakdiğerlerinebilinçlienerjiyansıtmadansözetmişlerdi.Pekibununanlamıneydi?

Julia'nın bakışlarını yakaladım. "Sekizinci Bilginin neden söz ettiğini tam manasıylakavrayamadım,"dedim.

"Diğer insanlarayaklaşımımızbizimnasılhızla ilerlediğimizivehayattaki sorunlarımızınekadarhızlıyanıtladığımızıbelirler."dedi.

"Bunasılolur?"

"Kendidurumunubirdüşün.Sorularınnasılyanıtlandı?"

"Sanırım,karşımaçıkaninsanlarsayesinde."

"Onlannmesajlannatamamiyleaçıkmiydin?"

"Hayırpekdeğildim.Mesafeliydim."

"Sanamesajlaniletenlerdemesafelimiydiler?"

"Hayır,açıkvebanayardımetmekistiyorlardı.Onlar..."Duraksadım,düşüncemiaçıklayacakdoğrukelimeyibulamıyordum.

Julia,"Onlarseninaçılmanayardımcıoldularmı?"diyesordu."Seniniçinibirtürsıcaklıkveenerjiİledoldurdularmı?"

Busözleribirçokanılarımıcanlandırdı.Lima'dapaniğineşi-ğindeykenVVil'inyatıştırıcıtutumunu,RahipSanchez'inkonukseverliğini,RahipCari,PabloveKarla'nıngösterdikleri yakınlığı ve şimdideJulia'nınbanayardımedişinianımsadım.Buinsanlarıngözlerindekiifadebirbirinebenziyordu.

"Evet,hepinizbunubaşardınız,"dedim.

"Haklısın. Başardık. Ve bunu Sekizinci Bilgiden öğrendiğimiz şekilde bilinçli yapıyorduk. Seniyükseltip,düşüncelerininberrak-

—219—

laşmasınayardımcıolupgerçeği arıyorduk, seninbize ileteceğinmesajı öğrenmeye çalışıyorduk.Bunuanladınmı?Kendimiziniyiliğiİçinsanaenerjivermemizgerekiyordu."

"Elyazmalarıbukonuyugerçektennasılaçıklıyorlar?"

"Karşılaştığımızherinşanın,bizebirmesajıolduğunusöylüyor.Tesadüfirastlantılardiyebirşeyinolmadığınıaçıklıyor.Amaburastlantılaranasılyanıtverdiğimizi,bizeiletilenmesajlarıalgılayabilmederecemibelirtiyor.Yolumuzaçıkanbirisiyleyaptığımızsohbet,oankisorularımızayanıtvermeyebilir,amayaptığımızsohbetinbirmesajıolmadığınıiddiaedemeyiz.Hernedenseverilenmesajıfarketmemişolabiliriz."

Birsüredüşündüvesonrakonuşmayadevametti."Eskibirtanıdığınlaveyaarkadaşınlarastlaştığın,birkaçdakikakonuştuk-tansonraayrılıp,onaaynıgünveyaaynıhaftaiçindetekrarrastladığınoldumu?"

"Evet,oldu,"diyeyanıtverdim.

"Elyazmalarında, böyle bir durumla karşılaşırsak, ne olursa olsun yaptığımız işi kesip o insanaileteceğimiz mesajı bulmalıyız veya o insanın bize ne mesaj iletmek istediğini anlamalıyız, diyor.Elyazmalarında,birkezinsanbugerçeğikavradımı.karşılıklıilişkilerindebirdurulmaolurveilişkileridahaanlamlı,dahabirkesinlikkazanır."

"Pekibunuyapmakzordeğilmi,özelliklekarşındaseninnedensözettiğinianlamayanbirisivarsa?"

"Evet,amaelyazmalarıbukonuyadadeğinipgelişmeninnasılolacağınıgösteriyor."

"Yanitamanlamıylabirbirimizenasıldavranacağımızımıöğretiyor?"

"Evet."

"Nasılofacak?"

"Üçüncü Bilgide, İnsanların enerji dünyasında bir eşleri daha bulunmadığından ve enerjilerinibilinçleyansıtabileceklerindensözediyordu,anımsıyormusun?"

"Evet."*

—220—

"Bununasılyaptığımızıanımsıyormusun?"

John'danaldığımdersianımsadım."Evet.İçimizeenerjivesevgidolanakadarnesneningüzelliğinitakdirediyorduk.İçimizsevgiveenerjiiledoluncabuenerjiyigeriyeyansıtabiliyorduk."

"Evetdoğru.Aynıprensip insanlar içindegeçerlidir. İnsanıngörünümünüvedavranışlarını takdirederekşekillerivehatları iyicedışavurupbelirginleşinceyekadaronlaraodaklaşırsak,enerjiyansıtıp,onlarıyükseltebiliriz.

Tabii, ilk adımda kendi enerjimizi yüksek tutmamız gerekir, sonra içimize dolmakta olan enerjiyikendimizdendiğerinsanaakıtmayabaşlayabiliriz.Onlarınbütünlüğünüveiçgüzelliklerinitakdirettikçe,içlerinedahafazlaenerjiakar,tabiidoğalolarakaynışekildebizimdeiçimizedahafazlaenerjidolar."

Julia güldü. "Bunu yapmak gerçekten insana haz verir," dedi. "Diğerlerini daha çok sevip takdirettikçe,içimizedahafazlaenerjidolar.İştebuyüzdenkendimiziçinyapabileceğimizeniyişeysevmek

vebaşkalarınaenerjivermektir."

"Bunudahaöncededuydum.RahipSanchezsıksıkbundansözetmişti."

DikkatleJulia'yabaktım.Onuniçininderinliklerindekikişiliğiniilkkezgördüğümühissettim.Birangözlerimin içine baktı, sonra dikkatini yola verdi. "Enerji yansıtmanın birey üstündeki etkisimüthiştir.Örneğin,şimdisenbenienerji iledolduruyorsun.Bunuhissediyorum.Kendimiçokhafifhissediyorum.Aklımçokberrak,söylemekistediğimdüşüncelerimikolaycadilegetiriyorum.

"Çünkü bana fazlasıyla enerji veriyorsun, ben gerçeğimin ne olduğunu görüyorum ve bunu sanavermeye hazırım. Bunu yaptığım zaman, düşüncelerimi kolayca açıkladığımı hissediyorum. Böylecebenimyüksekbenliğimidaha rahatgörüpbenidahaçok takdir ediyorsun.Ayrıcabenidahayükseklereçıkarmakiçin,dahafazlaenerjiveriyorsunveböylecekendiiçgerçeğimiaçıkçagörebiliyorum,sonrabudöngüböyledevamedipgidiyor.İkiveyadahafazlainsanbiraradabunuyaptıklarızaman,birbirlerinedestekolarakinanılmazseviyelereyükselirler.Yalnız,bubağ-

—221—

lantınınkarşılıklıbağımlıilişkidençokfarklıolduğunuanlamalısın.Karşılıklıbağımlılıkilişkisideböylebaşlar, ama kısa süre sonra bir güç çatışmasına döner, çünkü bağımlılık yüzünden insanlar enerjikaynaklarından bağlarını keserler ve böylece enerjileri azalır. Gerçek enerji yansıtmasında bağımlılıkveyabağımlıolmaeğilimiyoktur.İnsanlarınikisidegelecekmesajlarıbeklemektedirler."

O konuşurken aklıma bir soru takıldı. Onun çocukluk drama-sını tekrar yarattığım için RahipCostous'unmesajınıilkbaştaanlamadığımıPablosöylemişti.

Julia'ya, "Eğer konuştuğumuz insan o anda kontrol draması-nın etkisi altındaysa ve bizi de odramanıniçineçekmeyeçalışıyorsaneyapmamızgerek?Budurumanasılsonverebiliriz?"diyesordum.

Juliahemenyanıtverdi."Elyazmasında,eğerbizdekarşımızdakinindramasınabenzerbirdramayiayanıtvermezsek,ozamankarşımızdakiinsanındramasınınbozulacağınıbelirtiyor."

"Bunupekanlamadım."

Julia gözlerini ileriye dikmiş yola bakıyordu. Düşüncelere daldığını anlamıştım. "Şuralarda biryerdebenzinalacağımızbir

yerolmalı,"dedi.

Benzingöstergesinebaktım.Yarımdepodolusubenzinimizvardı.

"Benzinimizyeterincevar."

"Evet,biliyorum,"diye'yanıtverdi."Amaaklımageldi.Buradadurupbenzinalmalıyız."

Tamam."

Sağtaraftakiyolugösterdi."İşteyolorada."

Otarafasaptık,balıkçıveyaavcıkulübesinebenzerevegelinceyekadarvahşiormanıniçindebir

mil kadar yol aldık. Nehrin kenarındaki yapının önündeki küçük iskeleye birkaç tane balıkçı kayınıbağlıydı.Paslıbenzinpompasınınönündedurduk.Juliaiçeriye,evsahibinibulmayagitti.

Kamyondaninipgerindim.Sonraevinetrafınıdolaşıpsuyun

-222-

kenarınaindim.Havaçokrutubetliydi.Gökyüzünedoğruuzananağaçlarınsıkyapraklıdallarındangüneşgörünmüyordu,amatamtepemizdeolduğunuhissettim.Kısasüresonracehennemsıcağıbaşlayacaktı.

Birdenbire arkamda öfkeli sesle bir adamın İspanyolca konuştuğunu duydum. Başımı çevirincetıknazcabirPeruluilekarşılaştım.Banakötükötübakıpsöylediklerinitekrarladı.

"Nesöylediğinianlamıyorum."

İngilizcekonuşmayabaşladı."Senkimsin?Buradanearıyorsun?"

Onunöfkesinealdırmamayaçalıştım."Benzinalmayageldik.Birkaçdakikasonragideceğiz."Sonraonunçekipgideceğiniümitederekarkamıdönüptekrarsuyabakmayabaşladım.

Yanımageldi."Yankee,banakimolduğunusöyleseniyiolur."

Tekraronunyüzünebaktım.Çokciddigörünüyordu.

"BenAmerikalıyım.Nereyegittiğimibilmiyorum.Yolculuğabirarkadaşımlabirlikteçıktım."

Düşmanca,'YolunukaybetmişbirAmerikalı,"dedi.

"Evet,haklısın."."Amerikalı,senneyinpeşindesin?"

"Hiçbir şeyin peşinde değilim," diye yanıt verdim ve aracın yanına doğru yürümeye çalıştım."Ayrıcasanahiçbirşeyyapmadım.Benirahatbırak."

BirdenbireJulia'nınaracınyanındadurduğunufarkettim.Orayabakınca,Peruludadurupbaktı.

Julia,"Haydigidelim.Artıkburadabenzinsatmıyorlarmış,"dedi.

Peruludüşmancabirtavırla,"Senkimsin?"diyesordu.

Julia,"Nedenböyleöfkelisin?"diyesordu.

Adamıntavrıdeğişti."Çünküburasıbanaemanetedildi."

"Görevinesadıkolduğunbelli.Amaeğerinsanlarıkorkutmayadevamedersen,onlarlakonuşmaktazorlanırsın."

Adamgözlerinidikip,Julia'yabaktıveonunsöylediklerinikavramayaçalıştı.

—223-

Julia, lquitos'a gidiyoruz. Rahip Sanchez ile Rahip Cari ile birlikte çalışıyoruz. Onları tanıyormusun?"diyesordu.

Adam başını salladı ve iki rahibin adını duyunca biraz daha yumuşadı. Sonunda başını sallayıpuzaklaştı.

Julia,"Haydigidelim,"dedi.

Kamyona atladık ve yola koyulduk. Ne kadar sinirli ve endişeli olduğumu farkettim. Bu hissiüstümdenatmayaçalıştım.

"İçerdebirşeyoldumu?"diyesordum.

Juliayüzümebaktı."Nedemekİstiyorsun?"

"Nedenbirdenbirebenzinciyeuğramakaklınageldi.Oradabirşeyoldumu?"

Güldüvesonra,"Hayır,olanlardışardaydı,"dedi.

Onunyüzünebaktım.

"Neolduğunuanladınmı?"diyesordu.

"Hayır,"diyeyanıtverdim.

"Orayavarmadanöncenedüşünüyordun?"

"Ayaklarımıuzatıpgerinmekistiyordum."

"Hayır,ondanönce.Konuşurkennesormuştun?"

Anımsamayaçalıştım.Çocuklukdramalanndansözediyorduk.Sonraanımsadım."Söylediğinbirşeyaklımı karıştırmıştı. Eğer biz benzer bir drama yaratmazsak karşımızdaki insan da dramasınısahneleyemezdemiştin.Bunuanlamamıştım."

"Şimdianladınmı?"

"Hayır,pekanlamadım.Sözünereyegetirmekistiyorsun."

"Dışardameydanagelensahne,benzerdramaoynadığınzamannelermeydanageldiğiniaçıklıyor."

"Nasıl?"

Yangözlebanabaktı."Adamsanahangidramayısergiliyor ̂du?"

"Korkutucuolduğuaşikardı."

"Evet.Senonahangidramayısergiledin?"

"Banasataşmasınıönlemeyeçalışıyordum."

"Biliyorum,amahangidramayıoynuyordun?"

"Şey,öncemesafelidramaylabaşladım,fakatüstümegelmeyedevametti."

-224-

"Sonra?"

Bu sohbet sinirime dokunmaya başlamıştı. Ama olayın merkezindekaJmaya çalıştım. Julia'nın yüzüne bakıp, "Sanırım, acındırma dramasınıoynadım,"dedim.

Juliagülümsedi."Doğru."

"Fakatsenonuçokiyiidareettin."

"Çünküonunbeklediğidramayıoynamadım.Biliyorsunherinsandiğerbir insanla ilişkisinde,onundramasınaçocukluğundabiçimlenendramasıileyanıtverir.Buyüzdenherdramanınkarşısındaonaeşdeğerdebirdramaoynanır.Korkutucunun karşısında enerji sağlayabilmek için ya acındırmadramasınıveyayinekorkutucudramasınıoynayacaksın."

Aklımhâlâkarışıktı."Bununasılidareediyorsun?"diyesordum.

"Eğeronukorkutmakiçin,korkutucurolünüüstelenipohabudramaylayanıtverseydim,belkisonundaişşiddetedönüşecekti.Ancakonunyerineelyazmalannda öğretilen gibi, ben onun oynadığı dramayı tanımladım.Bütündramalarenerjiyielegeçirmek içingizli stratejileruygularlar.Senikorkutup enerjini elinden almaya çalışıyordu. Aynı şeyi benim üstümdedeneyince,onunneyaptığınıtanımlayabildim."

"Bunedenlemionanedenöfkeliolduğunusordun?"

"Evet. Elyazmaları enerjiyi elde etmek için yapılan gizliyönlendirmeleri,şayetbilinçlebelirleyebillrsekortadankaldırabileceğimizisöylüyor. Yönlendirme gizli olmaktan çıkar. Bu çok basit bîr yöntem.Sohbetuzayıpgittiğizamanendoğruyubuluruz.Bundansonrainsandahadürüstvegerçektenolduğugibidavranmayabaşlar."

"Evet bu çok mantıklı," dedim. "Sanırım daha önce ne yaptığımıbilmeden,bendramalarımıtanımlamıştım."

"Eminim. Bu hepimizin yaptığı bir şey. Ne var ki, sözü edilen buşeylerin hepsini henüz daha yeni öğrenmeye başladık. Ve bunun sürekli

çalışmasının anahtarı ise karşımızdaki insanın dra-masının gerisindekigerçek kişiyi tanımak ve onlara elimizden geldiğince fazla enerjigöndermektir.Eğerenerjininkendiyönlerine

—225—DokuzKehanet/F:15

doğruakışınıhissederlerse,ozamanyönlendirmeoyunlarındandahaçabukvazgeçerler."

"Oadamınasıltanımlarsın?"dîyesordum.

"Ümitsizceenerjiyegereksinimduyangüvensizküçükbirçocukoiaraktanımlarım.Ayrıca,sanatamzamanındabirmesajiletti,değilmi?"

Onunyüzünebaktım.Juliakahkahalarlagülmeküzereydi.

"Birisininoynayacağıdramayıkavramakiçinmiburadadurduğumuzusanıyorsun?"

"Busoruyusensormuştun,değilmi?"

Gülümsedim.Kendimiyineiyihissetmeyebaşlamıştım."Evet,sanırımbensormuştum."

Yüzümünüstündedolaşansivrisinekvızıltısıylauyandım.DönüpJulia'yabaktım.Sankiçokkomikbir şey anımsamışgibi gülüyordu.Saatlercenehir kıyısında sessizce ilerlerken, Julia'nın yolculuk İçinhazırladığıyiyecekleriyemiştik.

Julia,"Uyandın,"dedi.

"Evet,"diyeyanıtverdim."Iqultosburadannekadaruzakta?"

"Kent otuz mil uzakta, ama Stewart Hanı sadece birkaç adım uzakta. Avcıların kamp kurduktanküçük bir handır. Sahibi ingilizdir, ayrıca elyazmalarını da destekler." Bana yine gülümsedi. "Onunlabirlikteçokgüzelgünlerimizgeçti.Eğerbaşınabir şeygelmemişse,buradaolmasıgerek.BuradabiziVVil'eulaştıracakbirİzbulacağımızıümitediyorum."

Kamyonu yolun kenanna çekti ve yüzüme baktı. "Şimdi ner-de olduğumuzu tespit edip kendimiziolayınmerkezinekoyalım,"dedi."Seninlekarşılaşmadanönce,DokuzuncuBilgiyibulmakiçindolanıpduruyordum, ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Bir noktaya gelince, sürekli Hinton'u düşündüğümüfarkettim.Onunevinegittimvekarşımakimçıktı,sen.VesenWil'iaradığını,onunlquitos'daolduğunuduyduğunusöylüyorsun,içimdekisezileregöreikimizdeDokuzuncuBilgiyiaramaçalışmalarına

—226—

katıldık, seninsezilerinegörebirnoktayagelince ikimizinyollanaynlacakvebaşkayönleregideceğiz.Burayakadardoğrumu?"

"Evet,"dedim.

"Pekâlâ,benbundansonraolacaklarısanaanlatmakistiyorum.BirdenbireVVillieStewart'ıvehanıdüşünmeyebaşladım.Oradabirşeylerolacağınıseziyorum."

Başımısalladım.

Juliakamyonuhareketettirdivevirajıdöndü,"İştehanorada,"dedi.

İlerdebirikikilometreuzakta,yolunsertbirvirajlakıvrıldığıdönemeçte,Vlktoryastili,ikikatlıbirevvardı.

Çakıl taşı döşeli park yerine girip kamyonu durdurduk. Verandada birkaç erkek oturmuşkonuşuyorlardı.KamyondanaşağıyainerkenJuliauzanıpomzumututtu.

•"Unutma,hiçkimseburadatesadüfenbulunmuyor.Gözlerinidörtaçveiletilenmesajlarıkaçırma."

Onun peşine takılıp verandaya çıktım. İyi giyimli, Perulu adamlar, başlarıyla bizi selamladılar.Bizdeevdeniçerigirdik.Genişhoiegeçtik,Juliayemeksalonunuişaretetti.Birmasaseçipoturmamıveevsahlbinlararkenonubeklememisöyledi.

Bakışlarımı yemek salonunun içinde gezdirdim. İki sıra bir düzine kadar masa vardı. Salonunortasındaki bir masayı seçip sırtımı duvara dönerek oturdum. Salona üç Perulu adam geldi ve benimkarşımdakimasayaoturdular.Başkabiradamdahageldivesağtarafımdakimasayaoturdu.Sırtınıbanadöndü.Onunyabancıolduğunufarkettim.BelkiAvrupalıydı.

Juliasalonagirdi,benigördü,sonramasanınyanınageldivekarşımaoturdu.

"Manınsahibiburadayok.YardımcısıWiritanımıyor."

"Şimalineyapacağız?"diyesordum.

YüzümebakıpomuzlarınısHkti."Bilmiyorum.Buradabirininbizemesajiletmesinibekleyeceğiz."

"Bizekimmesajiletebilir?"

"Bilmiyorum."

"Mesajiletileceğinineredenbiliyorsun?"diyesordum.Bir

-227-

denbire çok kuşkucu oldum. Peru'ya ayak bastığımdan beri gizemli rastlantılar peşimi bırakmadıklarıhalde,istediğimzamanrastlantılannmeydanagelebileceğinehâlâinanmaktagüçlükçekiyordum.

JuHa,"ÜçüncüBilgiyiunutma,"dedi."Evrenenerjidir.Buenerjibizimbeklentilerimizeyanıtverir.İnsanla,daevrendekibuenerjininbirparçasıdır.İştebundandolayıbusunumuzolduğuzaman,aradığımızyanıtlarıbizeverecekinsanlarlakarşılaşı-

rız."

Gözlerinisalonuniçindedolaştırıpdiğerinsanlarabaktı."Buinsanlannkimolduklarınıbilmiyorum,fakat onlarla yeterince uzun konuşursak, hepimiz birbirimizin gerçeklerini öğrenir ve sorularımızaaradığımızyanıtlarınbazılarınıbuluruz."

Sorarcasına yüzüne baktım. Masanın üstünden bana doğru eğildi. "Şunu kafana sok. Yolumuzun

üstüne çıkan herkesin bize bir mesajı vardır. Yoksa başka bir yola saparlar ya bizim bulunduğumuzyerdendahaönceyadadahasonrageçerler.Buinsanlannburadatoplanmasınınbazısebeblerivar."

Onunyüzünebaktım.Buişinbukadarbasitolduğunahâlâinanamıyordum.

"Herkeslekonuşmakolanaksız.Benzamanayırıpkimlekonuşmamızgerektiğinekararvereceğim."

"Nasılkararvereceksin?"diyesordum.

"Elyazmalarıbununişaretleriolduğunusöylüyor."

Julia'yıdikkatledinlediğimhalde,hernedensebaşımıçeviripsağtarafımdaoturanadamabaktım.Odaaynızamandadöndüvebanabaktı.Onunlagözgözegeldik,amaobakışlarınıönündekitabağaindirdi.Bendebaşkatarafabaktım.

"Neişaretleri?"diyesordum.

"Bun.ungibiişaretler,"diyeyanıtverdi.

"Negibi?"

"Azönceyaptığınhareketgibi,"dedivebaşıylasağtarafım-dakiadamıişaretetti.

"Nedemekistiyorsun?"

Juliatekrarbendenyanaeğildi."Elyazmalarındabirdenbire,

—228—

anigözgözegelmelerinİkiinsanınkonuşmasıgerektiğineişaretolduğunusöylüyor."

"Amainsanlarherzamangözgözegelirler,değilmi?"diyesordum.

"Evet, gelirler. Ve İnsanlar bunun üstünde durmazlar, unuturlar veyaptıklarıişedevamederler."

Başımısalladım."Elyazmalarıbaşkahangiişaretlerdensözediyor?"

Tanımahissi.Dahaöncehiçgörmediğinizbirİnsanıgörünceonunsizeaşinagelmesigibi."

Bunları duyunca, Dobson ile Reneau'yu düşündüm. Onları ilkgördüğümzamançokiyitanıdığımbirilerinebenzetmiştim.

"Elyazmalarında neden bazı İnsanların bize aşina geldiklerini yazıyormu?"diyesordum.

"Bunupekaçıklamıyor.Sadecebazıİnsanlarlaaynıdüşüncegrubundanolduğumuzu açıklıyor.Aynı düşünce grupları aynı çizgide ilgi göstererekgelişirler. Aynı şeyleri düşünürler ve aynı ifadeyi ve aynı dısadönükdeneyimleriyaratırlar.Bizsezilerimizleaynıdüşüncegrubundakiinsanlarıtanırızvegenelliklemesajlarıonlarbizesağlar."

Sağımdakiadamabirkezdahabaktım.Bellibelirsizbiraşinalığıvardı.Ona bakarken, yine başını çevirip benimle göz göze gelmesi, inanılacakgibideğildi.BaşımıçeviriphemenJulia'yabaktım.

Julia,"Bıuadamlakonuşmalısın,"dedi.

Yanıt vermedim. Kalkıp onun yanma gitme fikri beni rahatsız etti.Burayı terkedip, lquitos'a gitmek istiyordum, tam bu öneriyi yapmaküzereyken, Julia yine konuşmaya başladı. "Şimdi burada olmamızgerekiyor, lquitos'dadeğil.Buoyunabir sonverelim.Seninderdinayağakalkıponunmasasınagiderekkonuşmayabaşlamafikrinekarşıkoyman."

"Bununasılyapıyorsun?"dryesordum.

"Neyiyapıyorum?"diyeyanıtverdi.

"Düşünceleriminasılokuyorsun?"

-229-:\

"Bunda gizemli bir şey yok. Yâlnızca yüzündeki ifadeye dikkatlebakmakyeterli."

"Nedemekistiyorsun?"

"Bir insanı derinliğine incelerken, dış görünümlerinin arkasındakibenliklerinin iç yüzünü görebilirsin. Kendini o seviyeye odakladın mı,yüzündeki belli belirsiz ifadelerden o insanın düşündüklerinialgılayabilirsin.Buçokdoğaldır."

"Banabiraztelepatikgibigöründü,"dedim.

Juliasırıttı.'Telepatiçokdoğaldır."

Sağtaraftmdakiadamatekrarbaktım.Amaobanabakmadı.

Julia, "Eline geçen fırsatı kaçırmadan, enerjini toplayıp o adamlakonuşsaniyiolur,"dedi.

Kendimi tekrar güçlü hissedene kadar, tüm dikkatimi enerjimitoplamayaodakladım.Sonrasordum."Pekibuadamanesöyleyeceğim?"

Julia,"Gerçeği,"dedi."Gerçeğionunfarkedeceğibirbiçimesok."

"Pekâlâ."

İskemlemden kalktım ve adamın oturduğu masaya gittim. Sinirli veçekingen görünüyordu. Pabio ile tanıştığım gece onun da aynen böylegöründüğünü anımsadım. Adamın sinirliliğinin gerisine, daha derinseviyelere bakmaya çalıştım.Bunubaşarıncaonunyüzündedaha enerjik,yepyenibirifadebelirdiğinialgıladım.

"Merhaba,"dedim."SizPeruludeğilsiniz.Banayardımedebileceğiniziümitediyorum.WilJamesadındabirarkadaşımıarıyorum."

İskaodinav aksanıyla konuşan adam, "Lütfen oturun," dedi. "BenimadımEdmondConnor.Profesörüm."

Bana elini uzattı. "Çok üzgünüm, arkadaşınız VVH'i tanımıyorum,"dedi.

Ona kendimi tanıttım ve sonra -onun için bir anlamı olacağınısezinledim-VVil'inDokuzuncuBilgiyiaradığınıaçıkladım.

-230-"Elyazmalannıbiliyorum.Burayaonlannotantlkliğiniincelemeyegeldim,"dedi.

Yalnızmısınız?"

"BuradaProfesörDobsonilebuluşacaktım.Amahenüzortadayok.Nedengeciktiğinianlayamadım.Bengeldiğimzamanburadaolacağınadairgüvencevermişti."

"Dobson'utanıyormusunuz?"

"Evet.ayazmalarınınincelenmesiniodüzenlemişti."

"İyimi?Burayagelecekmi?"

Profesörsorarcasınayüzümebaktı."Buplanlarıöncedenyapmıştık.Yoksabirşeymioldu?"

Enerjimdüştü.ConnorilebuluşmayaDobsontutuklanmadanöncekararvermişti,"Peru'yagelirkenonunlauçaktatanıştım,"diyeaçıkladım."Lima'daonututukladılar.Başınanelergeldiğinibilmiyorum."

Tutuklandımı!AmanTanrıml"

"Onunlasonkeznezamankonuştunuz?"

"Birkaçhaftaönce;fakatburadabuluşacağımızkesindi.Eğerbiraksilikçıkarsabanatelefonlahabervereceğinisöylemişti."

"NedenLima'dadeğildeburadabuluşmakistediğinibiliyormusunuz?"diyesordum.

"Bu civarda bazı harabelerin bulunduğunu ve diğer bir bilim adamıyla buluşup konuşacağınısöyledi."

"Bubilimadamıylaneredebuluşacağınısöyledimi?"

"Evet,sanırım,şey,SanLuis'egitmesigerekiyormuş.Nedensordunuz?"

"Bilmiyorum...sadecemerakettim."

Tambunlarısöylediğimzaman,aynıandaikiolaymeydanageldi.Birincisi,Dobson'udüşünmeyeveonutekrargöreceğimigözlerimin,önündecanlandırmayabaşladım.Kenarındabüyükağaçlarınolduğubiryoldakarşılaşıyorduk.Vesonra,aynıandapenceredendışarıbakınca,gördüklerimeağzımbirkarışaçıkkaldı. Rahip Sanchez verandanın merdivenlerinden çıkıyordu. Çok yorgun görünüyordu. Giysileri dekirlenmişti.Parkyerindekieskibirarabanınyanındabirbaşkarahipvardı.

-231—

ProfesörConnor,uOkim?"diyesordu.

Heyecanımıgüçlüklegizlemeyeçabalayarak,"RahipSanchez,"diyeyanıtverdim.

BaşımıçeviripJulia'yabakıncaonunmasadaoturmadığınıgördüm.Gitmişti.Sanchezsalondaniçerigirince hemeh yerimden kalktım.Beni görünce, birdenbire durdu, hayretle yüzüme baktı, sonra yanımagelipbanasarıldı.

"İyimisin?"diyesordu.

"Evet,iyiyim.Buradaneanyorsunuz?"

Yorgun olduğu halde güldü. "Nereye gideceğimi bilemiyordum. Zaten nerdeyse buraya bilegelemeyecektim.Yüzlerceaskeribirlikbutarafadoğrugeliyor."

"Askeri birlikler neden buraya geliyor?" diye Connor arkamdan sordu. Sonra Sanchez ile benim

yanımageldi.

Sanchez, "Üzgünüm, ama askeri birliklerin buraya neden geldiklerini bilmiyorum. Ama yüzlerceaskerinbutarafadoğrugeldiğinibiliyorum,"dedi.

İkiadamıbirbirlerine tanıştırdımveRahipSanchez'eConnor'undurumunuanlattım.Connorpanikiçindeydi.

"Hemenburadangitmeliyim,amaşoförümyok,"dedi.

Sanchez, "Rahip Paul dışarda bekliyor. Hemen Lima'ya dönecek. Eğer İsterseniz onunlagidebilirsiniz,"dedi..

Connor,"Evet,gitmekistiyorum,"dedi.

Ben,"Dur,yaaskeribirliklerlekarşılaşırsan?"diyesordum.1Sanchez,"RahipPaul'udurduracaklarınısanmıyorum.Pektanınmışbirideğildir,"dedi.

Tamo sırada Julia salonadöndüveSanchez'igördü. İkisi sevgiylebirbirlerine sarıldılarveben,yineConnor'utanıştırdım.Benkonuşurken,Connordahafazlakorkmayabaşladıvebirazsonra,Sanchezona Rahip Paul'ün yola çıkmak üzere olduğunu söyledi. Connor odasından eşyalarını almak içinyanımızdanayrıldıvesonrahemengeridöndü.SanchezveJuliaarabanınyanınakadaronaeşlikettiler,fakatbenonayemeksalonundavedaettimvemasanınyanındabekledim.Düşünmekİstiyordum.Connorilekarşılaşmamınbelirlibiranlamıolduğunubiliyordum.

—232-

Sanchez'inbizibulmasıdaönemliydi,amabunlarınanlamınıbirtürlüçözemiyordum.

Biraz sonra, Julia yemek salonuna döndü ve yanıma oturdu. "Sana burada bir şeyler olacağınısöylemiştim," dedi. "Eğer burada durmasaydık Sanchez'i veya Connor'u göremeyecektik. Sahi,Connor'danneleröğrendin?".

"Pekbirşeyöğrenmedim.RahipSancheznerede?"

"Birazdinlenmekiçinodasınaçekildi.İkigündüruyumamış."

Başımı çevirip ve uzaklara baktım. Sanchez'in yorgun olduğunu biliyordum, ama onunlakonuşamayacağımı öğrenmek beni düşkırıklığına uğrattı. Onunla konuşmak istiyordum. Olup bitenler,özellikleaskerlerkonusundabizebilgivereceğiniümit ediyordum. İçimdebirhuzursuzlukhissettimvebiranConnorilebirliktekaçmayıdüşündüm.

Juliabenimsabırsızlandığımıhissetti."Sakinol.SakinolvebanaşimdiyedekSekizinciBilgidenneleröğrendiğinianlat."

Ona baktım ve kendimi merkeze koymaya çalıştım. "Söze nereden başlayacağımı bilmiyorum,"dedim.

"SekizinciBilgibizeneanlatmakistiyor?"

Birazdüşündüm. "İnsanlarla ilişkiyi konualır.Çocuklarlave erişkinlerlekurduğumuz ilişkilerdensöz eder.Kontrol dramalarını tanımlar, bunlara isim verir ve bunlardan nasıl kurtulacağımızı gösterir.Kendimizidiğerinsanlaraodaklayıponlaraenerjigöndermemizdensözeder."

"Ve?"diyesordu.

Onunyüzünebakınca lafınereyegetirmek istediğinihemenanladım. "Şayetkonuştuğumuzkişileriyakındaniyicegözlemlersek,sonuçtaarzuladığımızyanıtlarıalırız."

Juiianeşeylegülümsedi.

"SekizinciBilgiyikavrayabilmişmiyim?"diyesordu.

"Hemenhemen,"dedi."Amabirşeydahavar.Bir insanındiğer insanınasılyükselttiğinianladın.ŞimdiSekizinciBilgiiyibilenbirgrubuniçindekilerinbirbirlerininasılyükselttiklerinigöreceksin."

—233—

Verandaya Çıktım ve oymalı demir sandalyeye oturdum. Birkaç dakika sonra Juiia kapıdan çıkıpyanımageldi.Fazlakonuşmadanağırağıryemeğimiziyemişvesonrageceçıkıpaçıkhavadaoturmayakararvermiştik.Sanchezüçsaattirodasındadinleniyordu.Yinesabırsızlanmayabaşlamıştım.BirdenbireSanchezdışarıçıkıpyanımızaoturuncarahatladım.

"VVil'denbirhaberalabildinmi?"diyeonasordum.

Ben konuşurken sandalyesini kaydınp Julia ile benim karşıma geçti. Sandalyesini yerleştirirkenikimizdendeaynıuzaklıktaolmayadikkatettiğinigördüm.

Sonunda,"Evet,haberaldım,"dedi.

Sankidüşünceyedalmışgibiyinebiransustu."Ondannehaberaldın?"diyesordum.

"Sanabütünolanlarıanlatacağım.RahipCari'labirliktemanastıragitmeküzereyolaçıkınca,oradaaskerlerle birlikte, Rahip Sebastian'la karşılaşacağımı ümit ediyordum. Ve sorguya çekileceğimizi de.Manastıraulaştığımızzaman,RahipSebastianileaskerlerinaldıktanbirhaberüzerine,birdenbirebirkaçsaatönceoradanayrıldıklarınıöğrendik.

Bütüngünnelerolupbittiğiniöğrenemedik.SonradünRahipCostousbizi ziyaretegeldi, sanırımonunlatanışmışsınBenimmanastınnadresiniVVil'denaldığınısöyledi.RahipCartiledahaönceyaptığıkonuşmalardan VVil'in benim manastırın adını anımsadığı anlaşılıyor. Ve Rahip Costous'un bizebeklediğimizhaberigetireceğinisezmişolmalı.RahipCostouselyazmalarınıdesteklemeyekararverdi."

"Sebastianniyebirdenbiremanastırdanayrılmış?"diyesordum.

Sanchez, "Çünkü planlarının bir an önce yerine getirilmesini istiyor. Onun Dokuzuncu BilgiyiortadankaldırmayıplanladığınıRahipCostous'unaçıklamayakararverdiğihaberinialmış,"dedi.

"SebastianDokuzuncuBilgiyibulmuşmu?"

"Henüz bulamamış. Ama bulacağını ümit ediyor. Dokuzuncu Bilginin nerede olduğunu belirten

başkabirbelgebulmuşlar."

—234—

Julia,"Belirtilenyerheresiymiş?"diyesordu.

Sanchez,"Celestineharabelerinde,"diyeyanıtverdi,

"Harabelernerede?"diye sordum. . Juliayüzümebaktı. "Buradanaşağıyukarı altmışmiluzakta.Sitalanı.Perulubilimadamlarıhükümettenaldıklarıyetkiyleoradakikazılangizlice sürdürüyorlar.Birkaçkat üst üste yapılan tapınaklardanoluşanbir yer.ÖnceMayamedeniyeti veüstünede İnkamedeniyet?tapınaklarinşaetmişler.Herikikültüründeoradaçoközelbirşeyinolduğunainandıklarıbelli."

Birdenbire Sanchez'in sohbeti gereğinden fazla dikkatle dinlediğini farkettim. Ben konuşurken,bakışlarını bana dikiyor ve gözlerini bir saniye olsun benden ayırmıyordu. Julia konuşmaya başladığızaman,RahipSanchezoturuşpozisyonunudeğiştiriptümdikkatinionaveriyordu.Hareketlerininbilinçliolduğunakuşkuyoktu.Onunneyaptığınımerakettim.Tamosıradaderinbirsessizlikoldu.İkisidedönüpbirşeybeklercesineyüzümebaktılar.

"Ne?"diyesordum.

Sanchezgülümsedi."Konuşmasırasısende,"dedi.

"Sıraylamıkonuşuyoruz?"diyesordum.

Julia, "Hayır, bilinçli sohbet ediyoruz. Enerji kime kayarsa o konuşuyor. Şimdi enerjinin sanakaydığınıgörüyoruz,"dedi.

Nesöyleyeceğimibilmiyordum.

Sanchez sevgiyle yüzüme baktı. "Sekizinci Bilginin bir bölümü grup içinde bilinçli etkilemedir.Fakatsakınçekinme.Sadeceişlemianla.Grupkonuşmalarındabirzamandilimindeüyelerdenancakbirigüçlü fikirlere sahiptir. Eğer dikkatliyseler, grubun içindeki diğerleri kimin konuşmak istediğinihissederlervebilinçleenerjileriniokişininüstüneodaklayıp,onunfikirleriniberraklıklaaçıklamağınayardımcıolurlar.

"Sonra,sohbetilerledikçe,aralarındanbirbaşkasıgüçlüfikirlerleortayaçıkar,sonrabirbaşkasıveböylecedevameder.Eğerkonuşulanlar*dikkatledinliyorsan,sıranınsanageldiğinihissedebilirsin.Veozamanaklınabirfikirgelir."

-235-

Sanche2gözleriniJulia'yaçevirdi.Juliabanasordu."Aklındannegeçiriyordundasöylemedin?"

Düşünmeyeçalıştım.Sonunda,"RahipSanchez'inherkonuşananedençokdikkatlebaktığınımerakediyordum.Sanırımbununanlamınıbilmekistedim,"dedim.

"Bu işlemin anahtarı, sıran geldiği zaman konuşmak ve başkasının sırası geldiği zaman enerjiniyansıtmaktır."

Julia söze karıştı. "Bu arada birçok yanlışlıklar meydana gelebilir. Bazı insanlar grup İçindeyüksekten atmaya başlayabilirler! Fikirlerinin gücünü hissedip bunu ifade ederler, sonra enerjipatlamasındanbüyükzevkalınca, süreklikonuşurlarveenerjininbaşkasınageçmesine fırsatvermezler.Grubutekellerinealmayaçalışırlar.

"Bazıları geri plandakalmayıyeğlerler, hatta fikirleriningücünühissettikleri halde, onu açıklamariskinigözealamazlar.Böyleaksaklıklarbaşlayınca,grupparçalarabölünürveüyelertümmesajlardanyararlanamazlar.Grubunüyelerindenbazılarınındiğerleritarafındankabuledilmediğizamanlardadaaynıdurum meydana gelir. İstenmeyen bireylerin enerjiyi almaları engellenir ve grup. diğerlerininfikirlerindenyararlanamaz."

Julia sustu. İkimiz de nefes alarak konuşmaya hazırlanan Sanche2'e baktık. "İnsanların nasıldışlandıkları çok önemlidir," dedi. "Birisinden hoşlanmadığımız veya birisinin bizi tehdit ettiğinihissettiğimiz zaman, o insanın hoşlanmadığımız, bizi sinirlendiren yanına odaklanmamız çok doğal bireğilimdir. Ne yazık ki, böyle davrandığımız zaman -o insandaki derin güzelliği görüp ona enerjivereceğimizyerde-onlardanenerjimiziesirgeyip,aslındakötülükyaparız.Vebirandaçirkinieştiklerini,kendilerineolangüvenleriniyitirdiklerinihissederler,çünküonlarınenerjilerinitüketmlşizdir."

Julia, "işte bu nedenle, bu işlem önemlidir. İnsanlar aralarındaki şiddetli rekabet dolayısıylabirbirleriniyaşlandırıyorlar,"dedi.

Sanchezekledi."Amaşunuunutmaki, işlevlerini tamanlamıylayerinegetirengruplarda,düşüncetambununtersidir.

-236-

Diğerleriningönderdiklerienerji ile,grubunbütünüyelerininenerjilerivetitreşimleriyükselir.Bu-olaymeydanagelince,bütünbireylerinenerjialanları,diğerlerininenerjialanlarıylabirleşipbüyükbirenerjidenizioluşturur.Sankitekvücuduvebirçokbaşıvarmışgibi,grupyekvücuthalinegelir.Bazıkezbirbaşvücudadınakonuşur.Sonrabirdiğeri.Fakatişleviniböyleyürütengruplarda,bireylerinherbirikonuşmasırasınınnezamankendinegeldiğinivehayatıgerçektençokdahaberrakgördüğüiçinnesöyleyeceğiniiyi büir. İşteSekizinciBilgide sözü edilen kadın erkek arasındaki romantik bağın doğurduğuYücelmişKişibudur.Diğergruplarbireyleriböylebiçimlendirebilirler."

RahipSanchez'insözleriniduyuncabirdenbireaklımaRahipCostousvePabiogeldi.Okızılderillgerçekten Rahip Costous'un görüşlerini değiştirip, elyazmalarının saklanmasında önderlik etmesinisağlamışmıydı?SekizinciBilginingücüylePablobunubaşarmışmıydı?

"RahipCostousşimdinerede?"diyesordum.

Sorduğumsoruherikisinidehafifçeşaşırttı.AmaRahipSanchezhemenyanıtverdi."RahipCariilebirlikte Lima'ya; Kilise liderlerimizle konuşmaya ve Kardinal Şebastian'ın planlarını açıklamayagittiler."

"Sanırımseninmanastırınagitmeyibununiçin istiyordu.Oradayapmasıgerekenbirşeyolduğunubiliyordu."

Sanchez,"Evet,"dedi.

Üstümüzebirsessizlikçöktüvesustuk.Birbirimizinyüzünebakıp,yenibirfikrinortayaatılmasınıbekldik.

SonundaRahipSanchez,"Şimdibirsorunumuzvar.Bundansonraneyapmamızgerekiyor?"dedi.

ÖnceJuliakonuştu."BenimbazıdüşüncelerimvaramahepsiDokuzuncuBilgiileilgili.Onubiranöncebulmakistiyorum...fakatdüşüncelerimpekberrakdeğil."

Sanchezonadikkatlebaktı.

Julia, "Onu belirli bir yerde bulacağımı görüyorum..." diye devam etti. "Durun bir dakika.Düşündüğümyerharabeler,Ceies-

-237-

tineharabeleri.Tapınaklarınarasındaözelbirnoktavar.Orayıneredeyseunutmuştum."Sonratekrarbizebaktı."Orayagitmeliyim;Celestineharabelerinegitmeliyim."

Juliasözlerinibitirince,Sanchez'lebirliktedönüpbanabaktılar.

"Bilmiyorum," dedim. "Sebastian ile adamlarının neden elyaz-malarına karşı çıktıklarını merakediyorum.Bizimiçevrimimizdenkorktuklarınısanıyorum...fakatşimdinereyegideceğimibilmiyorum...askerler geliyortar...Dokuzuncu Bilgiyi önce Sebastian'm bulacağı anlaşılıyor...bilmiyorum; bilgileriortadankaldırmamasıiçinonuiknaetmeliyiz.Bendebuişedahilim."

Konuşmama son verdim. Sonra yine Donson'u ve birdenbire Dokuzuncu Bilgiyi düşündüm.Birdenbire Dokuzuncu Bilginin biz insanlann bu evrimle nereye gideceğimizi göstereceğini farkettim.Elyazmalarınınsergilediğibilgilersayesindeinsanlarınbirbirlerinekarşıtutumvedavranışlarınınnasılolacağınımerakettim.SekizinciBilgi,busorularınyanıtlarınıvermişti,amaaklayenibirsorugeliyordu:bütünbunlarbizinereyegötürecektive insan toplumunasıldeğişecekti?BusorularınyanıtıDokuzuncuBilgideolmalıydı.

HernedensebubilgilerinSebastian'mbilinçevrimikonusundakikorkularınınsilinmesindeyardımcıolacağınainanıyordum...tabiieğerbilgileringerçeklerinikavrarsa.

Büyük bir inançla, "Şayet Kardinal Sebastian ikna olursa elyazmalarını destekleyeceğine hâlâinanıyorum,"dedim.

Sanchez,"Onusenmiiknaedeceksinbunumugörüyorsun?"diyesordu.

"Hayır... hayır, ben değil. Ona ulaşacak birisiyle birlikteyim, onu tanıyan ve onun düzeyindekonuşabilenbirisiyle."

BunlarısöylediktensonraJuliailebirlikteaynıandaRahipSanchez'ebaktık.

Güçlüklegülümsemeyeçalıştıvebıkkınlıklakonuştu."KardinalSebastian ileelyazmalarıüstündetartışmayıuzunzamanöncebıraktım.Ohepbenimüstümdeydi.Onunkorumasıaltında

—238—

olduğumudüşünürdü.Doğrusu itirafetmeliyimki,bendeonunkorumasıaltında olduğumu düşünürdüm. Ama sanırım sonunda fikir ayrılığınadüşeceğimizi biliyordum. Onu ikna etmekten ilk kez söz ettiğin zaman,ikna görevinin benimüstüme düşeceğini biliyordum.Bütün hayatım iknadüzeniüstünekurulmuştu."

Dikkatle Juüa iie benim yüzüme baktı ve konuşmaya devam etti."Annem reformcu bir Hıristiyandı. İncil'i öğretirken suç ve baskıyıkullanmaktan nefret ederdi. İnsanların dine korkuyla değil, sevgiyleyaklaşmalarınıisterdi.Diğeryandanbabamise,disiplinciydivedahasonrapapazoldu.VeSebastiangibi,geleneklereveotoriteyegözükapalışiddetleinanırdı. Kilise otoritesi içinde çalışmayı istedim, ama her zaman dahayüksekdiniduygularıvurgulayanyollarıaradım.

"Sebastian ile uzlaşmaya çalışmak benim için yeni bir adım.Buna4carşı koymaya çalışıyordum, ama lquitos'da Sebastian'nınmanastırınagitmemgerektiğinibiliyorum."

"Bendeseninlebirliktegeleceğim,"dedim..v

—239—

yenidendoğankültürSık ağaçlı ormanın veAmazon nehrine dökülen ırmakların kollarının

arasındangeçenyolkuzeyekıvrıldı.SabahçokerkenkalkıpJulia'yavedaettik,sonraRahipSanchez'inödünçaldığıaraçlayolaçıktık.Kocamançiftlastikli yüksek bir kamyondu. Yolda ilerlerken, arazi hafifçe yükseldi veağaçlardahabüyükvegenişyerkaplamayabaşladı.

"BurasıViciente'ninetrafındakitopraklarabenziyor,11dedim.

Rahip Sanchez bana gülümsedi. "Elli mil uzunluğunda ve yirmi milgenişliğindeki araziye girdik. Burada enerji daha fazladır. Celestine

harabelerine kadar uzanır. Ve bu bölgenin dört yanı yalnızca vahşiormanlarlakaplıdır."

Vahşiormanınsağtarafında,kenarda,ağaçlardantemizlenmişküçükbiraraziparçasınıgördüm."Bunedir?"diyeişaretettim.

"Ohükümetintarımgeliştirmeprogramınınuygulaması,"dedi.

Kocaman ağaçlardan bir kısmı buldozerle yerlerinden sökülüp, birkenara yığılmış, kimisiyse yakılmıştı. Toprağın üst tabakasının erezyonauğradığıyabaniotlararasındabirbüyükbaşhayvansürüsüotluyordu.Birazileride yine ağaçların buldozerle söküldüğü başka bir tarla gördüm.Ardındandatarımıgeliştirmeçalışmalarınınbizimyolalmaktaolduğumuzyönedoğruuzandığınıfarkettim.

"Bukorkunçbirşey,"dedim.

—240—Sanchez,"Evet,KardinalSebastianbilebuişekarşı,"dedi.

Hemen aklıma Phil geldi. Belki korumak istediği bölge bura-sıydı. Acaba onun başına nelergelmişti? Birdenbire, tekrar Dob-son'u anımsadım. Connor, Dobson'un hana gelmeye niyet ettiğinisöylemişti.ŞimdiDobsonneredeydi?Ülkedendışarımıatmışlardı?Yoksatutuklanıphapsemidüşmüştü?Phil'ianımsayıncaanındaDobson'udüşünmemdikkatimdenkaçmamıştı.

"Sebastian1nınmisyonerlikyaptığıyernerede?"diyesordum.

Sanchez,"Buradanbirsaatuzakta.Kendininasılhissediyorsun?"

"Nedemekistiyorsun?".

"Yani,enerjidüzeyinnasıl?"

"Sanınmçokyüksek,civardaçokgüzelyerlervar."

"Düngeceüçümüzünyaptığıkonuşmahakkındanedüşünüyorsun?"diyesordu.

"Çokşaşırtıcıolduğunudüşünüyorum."

"Yani,değişikzamanlardaherbirimiziniçindekaynayanfikirlerdenmisözediyorsun?"

"Evet,amabunundahabüyükbiranlamıvar."

"Bilmiyorum."

"Pekâlâ, ben bu konuyu çok düşündüm. Bunun bilinçle ilgisi var. Eğer insanlar birbirlerinehükmetmeyesonveripbirbirlerininiçindekiiyilikleridışarıyaçıkarmayagayretederlerse,gününbirindebütün insanlık bu davranışa sahip çıkacaktır. O zaman herkesin enerji düzeyini ve o noktada evriminhızınıbirdüşün."

"Haklısın,"dedim."Enerjidüzeyiyükseldikçeinsankültürününnasıldeğişeceğinibendeçokmerakediyorum."

Sanki onun istediği yanıta parmağımı basmışım gibi yüzüme baktı. "İşte ben de bunu öğrenmekistiyordum."

Birsûrebirbirimizinyüzünebaktık.İkimizdebundansonrakifikrinkimdençıkacağınıbeklediğimizibiliyorduk.Sonundarahip,"BusorununyanıtıDokuzuncuBilgideolmalı.Kültürünileriyedoğrunasılbirevrimdengeçeceğioradaaçıklanıyordun"

"Bendeöyledüşünüyorum."

—241—DokuzKehanet/F:16

Sanchez kamyonu yavaşlattı. Dört yol ağzına gelmek üzereydik vehangiyönesapacağınakararvermemişti.

"San Luis yakınlarından geçecek miyiz?" diye sordum. Dikkatlegözlerimin içine baktı. "Eğer şu kavşaktan sola dönersek evet. Nedensordun?"

"Connor bana Dobson'un hana giderken San Luis'den geçeceğinisöyledi.Sanırımbubirmesajdı."

Birbirimizinyüzünebakmayadevamettik.

"Senbudörtyolağzındaşimdidenyavaşladın,neden?"diyesordum.

Omuzlarınısilkti."Bilmiyorum,lqultos'aenkestirmeyoldirektgitmek.Hernedensebirantereddütettim."

Sırtımdanaşağıyasoğukterlerboşandı.

Sanchez bir kaşını kaldırıp güldü. "En iyisi biz San Luis yolundangidelim,değilmi?"

Başımısalladımveiçiminenerjiiledolduğunuhissettim.HandadurupConnor ile bağlantı kurmanın anlamı derinleşti. Sanchez sola sapıp San

Luis'e doğru İlerlemeye başlayınca, umutla etrafımı izlemeye başladım.Aradanotuzveyakırkdakikageçti,hiçbirşeyolmadı.SanLuis'iniçindengeçtikyinebirşeyolmadı.Sonra,birdenbirearkamızdanbirklaksonsesiduyuldu, başımızı çevirip bakınca gümüş renkli bir cipin son hızlaüstümüze doğru geldiğini gördük. Sürücü deli gibi elini sallıyordu. Veaşinabiriydi.

"BuPhil,"dedim.

Kamyonuyolunkenarınaçektik,Philciptenatladıvebizedoğru'koştu!Kamyonunyanınageldi,elimiyakaladıvebaşınısallayıpSanchez'eselamverdi.

"Buradaneİşinizvarbilmiyorum,amailerideaskerleryolututmuşlar.Geridönüpbizimlebirliktebekleyin."

"Bizimgeldiğimizineredenbiliyordun?"diyesordum.

"Bilmiyordum.Başımı kaldırıp bakınca sizin geçtiğinizi gördüm.Bizyanmmilgerideydik."Etrafıkolaçanettivesonra,"Buyoldanuzaklaşsakiyiolur,"dedi.

RahipSanchez,"Seniizleriz,"dedi.

—242—Philcipeatlayıpgeldiğiyolageridönüncebizdeonunpeşinetakıldık.Doğuyönündebaşkabiryola

saptıvecipihemenparketti.Ağaçlarınarkasından,aracıkarşılamayabaşkabiradamçıktı.Onugörüncegözlerimeinanamadım.Dobsonkarşımdaduruyordu!

Kamyondanatlayıponadoğruilerledim.Odabenimkadarşaşırdıvesevgiylekucaklaştık.

"Senigördüğümeçoksevindim!"

"Bendeöyle.Senivurduklannısanıyordum!"

Dobsonsırtımıokşadıve,"Hayır,sanırımpaniğekapıldım;benibirsürealıkoydular.Dahasonra,elyazmalarınasıcakbakanresmigörevlilerbeniserbestbıraktılar.Amaogündenberikaçıyorum."

Durup bir an bana gülümsedi. "Seni iyi gördüğüme sevindim. Phil bana seninle Vlcıente'detanıştığınıvesonrabirliktetutuklandığınızıanlattı.Nedüşüneceğimibilemiyordum.Ancakgününbirindekarşılaşacağımıakıletmeliydim.Şimdinereyegidiyorsunuz?"

"KardinalSebastian'ıSonuncuBilgiyiortadanyokedeceğinisanıyoruz."

Dobsonbaşınısalladıvebirşeysöylemeküzereyken,RahipSanchezyanımızageldi.

Onlarıhementanıştırdım.

Dobson,"SanırımsizinadınızıLima'daduydum,tutuklananbazırahiplerleilgiliydi,"dedi.

"RahipCariveRahipCostousmu?"diyesordum.

"Galibaisimleribunlardı,evet."

Sanchezbaşınıhafifçeikiyanasalladı.Birsüreonabaktım,sonraDobsonilekarşılıklıbaşımızdangeçenolaylarıkısacabirbirimizeanlattık.SekizBilgiyidedikkatleİncelediğinisöyledi.Banabirşeyleranlatmak için sabırsızlandığını anladım. Fakat onun sözünü kesip Connor ile, tanıştığımızı ve onunLima'yadöndüğünüsöyledim.

Dobson, "Herhalde kendi kendini gözetim altında tutar. Hana zamanında gelemediğim için çoküzgünüm,fakatSan

—243-

Luis'debaşkabirbilimadamınıgörmekistedim.Nevarki,onubulamadım,amaPhililekarşılaştımve..."

Sanchez,"Nedirsöylesene?"dedi.

Dobson, İsterseniz oturalım," dedi. "Buna inanmayacaksınız. PhilDokuzuncuBilgininkopyasınıbuldu!"

Hiçkimsekıpırdamadı.

RahipSanchez,'Yanitercümeedilmişkopyasınımıbuldu?"diyesordu.

"Evet."

AracıniçindebirşeylerleuğraşanPhilbizedoğrugeldi.

"DokuzuncuBilgiyibuldunmu?"diyesordum.

"Aslında,benbulmadım.Banaverdiler.Birlikte tutuklandıktan sonra,beni başka bir kente götürdüler. Neresi olduğunu bilmiyorum. Bir süresonra Kardinal Sebastian geldi. Vİciente'de yaptığım İşler ve ormanlarıkurtarmak için gösterdiğim çabaları sorup durdu. Gardiyanlardan birininDokuzuncuBilgininbirkopyasınınedenbanagetiripverdiğinianlamadım.

Gardiyan onu tercüme eden Sebastian'in adamlarından birisinden çalmış.Eskiormanlarınenerjisindensözediyor."

"Neleryazıyor?"diyesordum.

Phil susup bir süre düşündü. Dobson yine oturmamızı söyledi. Biziyere, muşamba serili geniş açıklığa götürdü. Çok güzel bir yerdi. Birdüzine ağaç belirli aralıklarla bir çember oluşturmuşlardı. Daireninortasında ise mis kokulu, uzun saplı tropikal çiçekler yeşil otlarınarasından fışkırmışlardı. Yeşilin bu kadar parlak rengini görmemiştim.Hepimizkarşılıklıoturduk.

Phil, Dobson'a baktı. Dobson, Rahip Sanchez ile bana baktı vekonuşmaya başladı. "DokuzuncuBilgi bilinç evriminin sonunda, gelecekbin yıl içinde insanlık kültürünün nasıl değişeceğinden söz ediyor,özellikle çok değişik bir hayattan söz ediyor, örneğin, elyazmasındakikehanetegörebizinsanlarıngönüllüolaraknüfusartışınıönleyipböylecedünyanın en güçlü ve en güzel yerlerinde yaşayacağımızı belirtiyor. Negariptir ki, gelecekte bu güzel yerlerin sayıları artacak, çünkü artıkormanları kesip yok etmekten vazgeçeceğiz, böylelikle ağaçlar gelişipbüyüyecekveenerjiüretecekler.

-244—"DokuzuncuBilgiyegöre,gelecekbinyılınortalarında, insanlarbeşyüzyıllıkağaçlarınveözenle

bakılmış bahçelerin içinde yaşayacaklar, ama teknolojinin olağanüstü akıl almaz gelişmesiyle kentmerkezlerinekolaycaulaşabilecekler.Ozamanakadar,yaşamak içingerekliolan -yiyecekler,giyimveulaşım- her şey herkesin kullanabileceği şekilde otomatikleşecektir. Tüm gereksinimlerimiz parasızkarşılanacak,amabununkarşılığındainsanlartembelliğesürüklenmeyeceklerdir.

"Sezilerin rehberliğinde, herkes ne yapacağını ve ne zaman yapacağını tam olarak bilecek vebaşkalarınındavranışlarıylatambiruyumiçindeolacaktır.Gelecekgüvencesivesahipolmagereksinimiortadankalkacağı için insanlaraşırı tüketimesonvereceklerdir.Gelecekbinyıldayaşambambaşkabirçehrekazanacaktır.

"Elyazmalarına göre, amaçlarımızla ilgili duyularımız kendi evrimimizden büyük haz duyacak,sezgilerimizi yücelterek ve önümüzde açılan kaderimizi yakından izleyerek doyuma ulaşacaktır.DokuzuncuBilgiherkesinyavaşladığıfakatyolunaçıkacaklarıdahadikkatleveheyecanlabeklediğibirdünyada yaşayacaklarını belirtiyor. Her yerde olup biteni bileceğiz: örneğin, ormandan yolun kıvrımyaptığıyeriveyabirköprününderinvadileribirleştirdiğinibileceğiz.

"Bu kadar özellik ve anlam taşıyan İnsanların karşılaşmalan-nı gözlerinizin önündecanlandırabiliyormusunuz?Böyleikiİnsanınilkkezrastlaştıklannıdüşünün.İkisidebirbirlerininenerjialanlarını gözlemleyip, manipilasyonlarmı sergilerler. Bir kez her şey açıklığa kavuştu mu, bilinçlebirbirlerineyaşamöykülerinianlatırlar,büyükbirneşeiçindemesajlarkeşfederler.Dahasonra,herbirikendibireyselyolunda ilerler,amabelirliölçüde ikisidedeğişmişlerdir*Titreşimleriyenibirdüzeyeçıkmıştırvebundanböylekarşılarınaçıkacaklarladahabaşkadüzeylerdegörüşeceklerdir."

Ona enerjimizi aktardıkça, Dobşon coştu ve esinlendi. Yeni insan kültürünü bambaşka bir dilietanımlamayabaşladı.Vesöylediklerininhepsidoğruydu.Onuntanımladığıgeleceğingerçekleşeceğindenbenimhiçkuşkumyoktu.Amatarihboyuncaileriyi

r

-245-

görenbirçokkişiböylebirdünyanındüşünükurmuşlardır.Örneğin,Marks,ama henüz onun düşlediği gibi bir ütopyayı hiç kimse kuramamıştır.Komünizmsonundabirtrajediyedönüşmüştür.

İlkSekizBilgiyiyakındanincelediğimhalde,insanırkınınDokuzuncuBilgide tanımlanan yere nasıl erişeceğini düşünemiyorum, hele geneldeinsanların davranışlannı gözönünde tutarsak. Dobson susunca, benkuşkularımıdilegetirdim.

"Elyazmalarında gerçeğin peşinden koşmamız bizi oraya götürecektirdiyor,"diyeDobsonaçıkladıvebanagüldü."Nevarki,buhareketinnasılmeydana geleceğini kavramak için, sanırım insanın kendini gelecek binyılın içindeymiş gibi düşünmesi gerek. Hani uçaktan.gelirken yapmıştık,anımsadınmı?Hani sanki hayatın boyunca o zaman içinde yaşamış gibiyapmıştık,değilmi?"

Dobsondiğerlerinedurumukısacaanlattı.Sonraaçıklamayadevametti."Bu bin yılda neler olduğunu düşünün.Ortaçağda din adamlannın iyi vekötü diye ayırım yaptıkları basit bir dünyada yaşadık. Fakat Rönesans'tazincirlerimizikırıpözgürkaldık,insanınevrendekiyerinindinadamlannınsöylediklerinden daha fazla olması gerektiğini biliyorduk ve öyküyübaşındansonunadek.diniemekistiyorduk.

"Sonra gerçek durumumuzu belirlemek için bilimi keşfe yolladık.Geigeleiim bu gayretimiz bizim hemen gereksinim duyduğumuz yanıtları

sağlayamadığı için yerleşmeye karar verdik. Sonramodern iş ahlakını önçalışmalarayönelttikvelaikliklegerçekçiliğigetirip,dünyadangizemciliğisilip attık. Şimdiyse o ön çalışmaların getirdiği gerçeği görüyoruz.İnsanlaramaddidesteksağlamakiçinbeşyüzyıluğraşmamızınsonucundabaşkabirşeyleresahnehazırladığımızmeydanaçıktı.Şimdiyineyaşamınvarlığıgizemciliğedönmekistiyor.

"Şimdi kâşiflerimiz geri dönüyor ve bizim bilimden beklediğimizsorulannyanıtlarıneyigösteriyor:bugezengendeinsanlarbilinçlegelişir.Vegelişmeyiöğrenerekbelirliyoldaİlerleyip,doğrununpeşindengidersek,Dokuzuncu Bilgi kültürün zamanla olumlu yönde değişime uğrayacağınıkehanetediyor.

—246—

Dobsonsustu,amahiçkimseonakarşıkoymadı.Birazdahaanlatmasınıbekliyorduk.

"Eleştirisel kitleye bir kez erişince ve bilgiler global düzeye gelince, insan ırkı şiddetli bir ilerigörmesürecinindeneyiminegirecektir.Doğaldünyanınnekadargüzelvespiritüelolduğunukavrayacağız.Ağaçları, nehirleri ve dağlan büyük güce duyuları saygı ve hayranlığın tapınakları gibi göreceğiz. Buhazineleritehditedenherhangiekonomikeylemihemenortadankaldıracağız.Bukonumaenyakınolanlarçevre kirliliği sorununa alternatif çözümler getirecektir. Çünkü kendi evrimini arayan insan bualternatiflerisezileriylebulacaktır.

İşte bu ilk büyük değişikliğin parçasıdır. Bireyler belirgin bir davranışla bir işten diğerinegeçeceklerdir. Çünkü insanlar sezileriyle gerçek kimliklerini ve ne yapmaları gerektiğini anlayacaklar.Sıksıkyanlışbirişdeçalıştıklarınıkeşfedipbaşkabirişegeçeceklerveevrimlerinedevamedeceklerdir.Elyazmalarındabusüreçİçindeinsanlannhayatlarındabirkaçkezişdeğiştirecekleribelirtilmektedir.

"Diğer kültürel değişimmalların üretimindeki otomasyondur.Otomatik üretim yapan teknisyenler,ekonominin daha elverişli işlemesi gerektiğini farkedeceklerdir. Fakat sezileri açıklığa kavuştukça,otomasyonungerçektenherkesebolvakitsağladığını,onlarıözgürleştirdiğinivebaşkauğraşlarpeşindekoştuğumuzugöreceklerdir.

"Buaradadiğerlerimiz,kendi sezilerimizingösterdiğiyolu izleyerekmesleklerimizi seçeceğizvekeşkedahabolvaktimizolsaydıdiyeyakınacağız.Gerçeğifarkettlğimizzaman,seçtiğimizişinnormalişdüzenine uyum sağlayamayacak kadar değişik olduğunu itiraf edeceğiz.Ve iş çalışması saatlerimizdenkesip,kendigerçeğimiziaramayakoyulacağız.Birzamanlarbirkişinintamgünyaptığıişiikiveyaüçkişisürdürecek. Bu eğilim otomasyonla yer değiştirenler için en azından yarım günlük işler bulmalannayardımcıolacaktır."

"Pekâlâ para ne olacak? İnsanlann gönüllü olarak gelirlerinin düzeylerini indireceklerini asladüşünemiyorum,"dedim.

—247—

Dobson,"Oh,gelirlerimizindüzeyideğişmeyecek.Elyazma-sındagelirdüzeyimizin değişmeyeceği, çünkü bize para veren insanlara bilgisağlayacağımızyazıyor."

Nerdeysekahkahalarlagülecektim."Ne?"

Gülümseyip gözlerimin içine baktı. "Elyazmalarında evrende varolanenerji dinamikleri konusunda yeni yeni keşiflerde bulunacağımızdan,birisinebirşeyverdiğimizzamangerçektenelerolacağınıgöreceğimizdensöz ediyor. Şimdilik verme ile ilgili tek ruhsal ve mistik düşünce dinizekâtındarkavramıilesınırlıdır."

DönüpRahipSanchez'ebaktı."Bildiğinizgibi,zekâtındini tefsirindeinsanların gelirlerinin en azından yüzde onunun kiliseye bırakılmasıbelirtilir. Bu düşüncenin gerisinde ne verirsek bunun birkaçmisli fazlasıgeri döner mantığı yatar. Fakat Dokuzuncu Bilgi vermenin evrensel birdestek olduğunu, yalnızcaKilise için değil, herkes için geçerli olduğunusöylüyor. Evrendeki enerji dolaşımı sayesinde, verdiğimizi geri alırız.Birisine enerji yansıttığımız zaman, içimizde büyük bir boşlukhissettiğimizi, şayet bir bağlantımız varsa içimizin tekrar dolduğunuunutmayın. Para da aynı şekilde işler. Dokuzuncu Bilgi bir kez süreklivermeyealıştıkmı,vereceğimizdendahafazlasınıalacağımızıbelirtiyor.

- "Ve armağanlarımız, "diyedevametti. "Bize ruhsal vemistik gerçeğigösteren kişilere gitmelidir. Doğru zamanda hayatımıza girip bizebeklediğimiz yanıtları veren insanlara para vermeliyiz. İşte böylecegelirlerimize yardımcı olabileceğimizi ve bizi sınırlayan uğraşlarımızıkolaylaştıracağımızıgösterir.Veburuhsalekonomiyekatkıdabulunanlarınsayısıarttıkçagelecekbinyıliçindekikültürdeğişiminedahaçabukadımatmışoluruz.Kendidoğruuğraşlarımızın evrimi sahnesini kapatıp, kendiözgün gerçeklerimizi başkalarına sunarak, özgür gelişmenin karşılığındaparakazanmasahnesiniaçacağız."

Sanchez'ebaktım,yüzüışılışıl,dikkatledinliyordu.

Dobson, "Evet,"-dedi. "Bunu açıkça görebiliyorum. Şayet herkes budüşünceye katılırsa, başkalarıyla aramızda bir alışveriş başlayacak ve bubilgideğiştokuşu,herkesinyeniişi,yeniekonomikgelişmemizolacaktır.Temasettiğimizkişilerbizepara

-248-

vereceklerdir. Sonra bu sistemlere sahip olmayacak kadar meşgulolduğumuzdan veya onları çalıştıramayacak kadarmeşgul olduğumuzdan,bu durumhayatınmaddi desteklerini tamamenotomatik hale getirecektir.Ürünlerin otomatik üretilmesini ve kamu hizmeti gibi çalışmasınıisteyeceğiz.Belki içindebizimde sahipolduğumuzhisselerolabilir, amabu durum bizi gerçekten şu andaki bilgi çağını genişletmemize özgürceolanaksağlayacaktır.

Takat şimdilik bizim için en önemlisi nereye doğru gittiğimizikavramaktır.Dahaönceleriçevreyikurtaramaz,gezegenidemokratlaştırmazveyoksulların karınlannı doyuramazdık, çünkükıtlık korkusunuvebunukontrol etme gereksinimimizi uzun süre açığa çıkaramadık, böylecekimseye bir şey veremedik. Korkulanınızı açığa çıkaramadık, çünkühayatımızdabizeyardımcıolacakbaşka alternatif görüşümüzyoktu.Amaşimdivar!"

Phil'e baktı. "Ama bizim ucuz enerji kaynağına gereksinimimiz yokmu?"

Phii, "Füzyon, soğukta dirençsiz elektrik geçirgenliği, yapay zekâ,"dedi."Otomatikleşmeteknolojisiherhaldeçokyakındabaşlayacak,çünküartıkelimizdebilgilervar,öyleysenedenbaşlamayalım."

Dobson,"Haklısın.Enönemlişeyhayatıngerçekyüzünügörmek.Bizbu gezegene bireysel kontrol imparatorlukları kurmak için değil, evrimyapabilmek için geldik. Başkalarına bilgileri için para ödeyeceğiz veböylece değişim başlayacak. Sonuçta ekonominin birçok bölümüotomatıkleşecekveparatamamiyleortadankalkacak.Onagereksinimimizkalmayacak. Eğer sezilerimizin bize gösterdiği yolu dikkatle izlersek

sadecebizegerekenkadarınıalacağız."

"Ve anlayacağız," diye Phil araya girdi. "Dünyanın doğal alan-lannabakarvekorursak,inanılmazgüçkaynaklarınıgeliştiririz."

Philkonuşurkendikkatleonudinledik.Onudesteklediğimizeşaşırdı.

Bana baktı. "Ben bütün bilgileri incelemedim, aslında gardiyankaçmamayardımetmeseydiveşayetdahaönceseninlekar-

-249-

şılaşmamışolsaydımDokuzuncuBölümünbukısmınısaklamayıbileakıletmezdim. Elyazmalarının ne kadar önemli olduğunu söylediğinianımsadım.Nevarki,öyleolduğuhaldediğerbilgilerideokumadım.Ama,dünyanın enerji dinamikleri ile otomatikleşmeyi uyum içinde tutmanınöneminianlıyorum.

"Benimilgisahamormanlarveonlarınekolojideoynadıklarırol,"diyedevam etti. "Çocukluğumdan beri ormanlar ilgimi çekmiştir. DokuzuncuBilgi insanırkınınruhsalvemistikevrimgeçirdiğizaman,gönüllüolarakdünyadaki nüfus sayısını azaltacağını söylüyor. Gezegende doğal enerjisistemiyle yaşamımızı sürdüreceğiz. Bireysel enerjimizle yetiştirip sonratüketeceğimiz besinlerin dışında tarım otomatıkleşecek. İnşaatlar içingerekli olan ağaçlar özel dizayn edilmiş yerlerde yetiştirilecek. Böylecedünyanın diğer ağaçları el değmeden büyüyecek, yaşlanacak ve sonundaolgunlaşıpgüçlüormanlarımeydanagetirecekler.

"Zamanla,buormanlarayrıcalıkolmaktançıkacakvebütüninsanlarbutür güçlerin yakınlarında yaşamayı yeğleyecekler. O zaman ne türlü birenerjiyüktüdünyadayaşayacağımızıbirdüşünün."

"Böyleceherkesinenerjidüzeyiyükselecek,"dedim.

Sanchez, "Evet, yükselecek," diye, sanki enerjinin yükselmesinin neanlamageleceğinidüşünürmüşgibisöylendi.

Herkesdevametmesinibekledi.

Sonunda, "Evetbu sayedeevrimhızlı adımlarla ilerleyecek.Enerjininiçimizedolmasınıheveslebekleyeceğiz,sorularımızayanıtveren insanlarıyaşantımızasokarak,evrenbizekarşıdahagizemlitepkigösterecek."Yinedalgındalgındevametti."Vesezgilerimizinpeşinetakılıpgittiğimizsürecegizemli bir rastlantı bizi biraz daha ileriye götürecek ve bireyseltitreşimlerimizartacak."

Adetakendikendinekonuşurgibi,"İleriyeveyükseklere,"dedi."Eğertarihdevamederse,ozaman..."

Dobson onun cümlesini tamamladı. "Enerjimiz ve titreşimlerimizyükseldikçe,yükselecekvedahaartacak."

Sanchez, "Evet," dedi. "İşte bu kadar. Bana biraz müsaade." Ayağakalkıpormanadoğruyürüdüvetekbaşınaağaçlarınaltınaoturdu.

-250-

Dobson'a,"DokuzuncuBilgidahanelerdensözediyor?"diyesordum.

"Bilmiyoruz," dedi. "Bizim elimizdeki kopya burada sona eriyor.Görmekistermisin?"

İstediğimisöyleyince,kalkıpkamyonunyanınagittivesonraelindebirdosyayla geri döndü. Dosyanın içinde daktilo edilmiş yirmi sayfa vardı.Yazmalarıokumayabaşladım.Dobson ilePhil ananoktalarıyakalamalarıbeni çok etkiledi. Son sayfaya gelince, Dokuzuncu Bilginin yalnız birparçasınınellerindeolduğunusöylemelerininnedeninianladım.Kavramıntam ortasında, birdenbire sona ermişti. Gezegende meydana gelecekdeğişimin bütünüyle spritüel bir kültür yaratacağını, insanların çok dahayüksek titreşimlere ulaşacağını, bu seviyeye geldikten sonra başka biroluşuma yol açılacağını, fakat bunun ne olduğunu açıklamadan sonaeriyordu.

Bir saat sonra, Sanchez oturduğu ağacın altından kalktı ve yanımageldi. Ben de inanılmaz güzellikteki çiçeklerin arasında oturmaktanmutluydum.PhilveDobsoncipinarkasındaayaktadurmuşkonuşuyorlardı.

RahipSanchez,"Sanırımiqultos'agitmemizgerek,"dedi.

"Pekiaskerlerneolacak?"diyesordum.

"Bu tehlikeyigözealmalıyız.Eğer şimdiyolaçıkarsakneyapacağımıkestirebiliyorum."

Onun sezilerinde yanıimadığına inanıyordum. Dobson He Phil'inyanınagittikveonlaraplanımızıanlattık.

Herikisidebizidesteklediler.SonraDobson,"Bizdeneyapacağımızakarar vermeye çalışıyorduk. Sanırım, buradan doğruca, Celestineharabelerine gideceğiz. Belki Dokuzuncu Bilginin geri kalan kısmınıkurtarabiliriz,"dedi.

Onlaravedaedipyolaçıktıkvekuzeyedoğruilerledik.

Uzun süre konuşmadan ilerledikten sonra, "Ne düşünüyorsun?" diyesordum. Rahip Sanchez kamyonu yavaşlattı ve yüzüme baku. "KardinalSebastian'ıveseninsöylediklerinidüşünüyo-

-251-

rum: eğer anlamasını sağlarsak eiyazmaiarına karşı savaşmaktanvazgeçeceğinisöylemiştin."

RahipSanchezdüşünceleriniaçıklarken,benSebastianileilkkezyüzyüzegeleceğimizgünüdüşledim.Vegözleriminönündeonungörkemlibirodada, yüksekçe bir yerde oturmuş bize tepeden baktığını canlandırdım.Dokuzuncu Bilgiyi yok etme gücünü elinde tutuyordu. Biz ise iş iştengeçmedenonunbilgilerikavramasıiçindidiniyorduk.

Düşüncelerim sona erince. Rahip Sanchez'in bana gülümse-diğinigördüm.

"Nedüşlergördün?"diyesordu.

"SadeceSebastian'ıdüşünüyordum."

"Neleroluyor?"

"Sebastianileyüzyüzegeldiğimizidüşledim.DokuzuncuBilgiyi,yoketmek"üzereydi.Bizdeonuiknaetmeyeçalışıyorduk."

Sanchezderinbirnefesaidi."DokuzuncuBilgininakibetibizebağlı."

Busözleriduyuncayüreğimsıkıştı."Onunasıliknaedeceğiz?"

"Bilmiyorum. Fakat eryazmalarının özündeKiliseye karşı olmadığını,Kiliseningerçeğiniaçıkladığını,yazmalaraolumluyöndenbakmasınıiknaetmeliyiz.ZatenDokuzuncuBilgininKiliseyidesteklediğineeminim."

Sessizlik içinde bir saat yoi aldık. Yol boştu, trafik yoktu. Peru'yageldiğimgündenberibaşımdangeçenolaylarıdüşündüm.Elyazmalanndaklbilgilerinsonundatekbirbilinçhalindeaklımayerleştiklerinibiliyordum.İlkbilgininaçıkladığıgibihayatımdagelişecekmistikolaylarıfarketmeyehazırdım.Tümkültürünbugizemi sezdiğinive İkinciBilgideaçıklandığıgibiyenibirdünyagörüşününinşasınınhazırlıklarınabaşlamıştık.Üçüncüve Dördüncü bilgiler bana evrenin aslında sonsuz bir enerji sistemiolduğunu ve bu enerjinin kıtlığından insanların birbirlerine düşüp,birbirleriniyönlendirmeyeçalıştıklarınıöğretti.

Beşinci Bilgi ise daha yüksek kaynaklardan enerji sağlayarakinsanlarınarasındakiuyuşmazlığınkalkacağınıöğretti.Ve

-252^benim için, bu yetenek adeta bir alışkanlık haline geldi. Altıncısı, eski tekrarlanan dramaları ortadankaldırıp, kendi gerçek kişiliğimizi bulmamızı sağlıyordu. Bu bilgiler asla aklımdan silinmeyecekti.Yedincisi ne yapacağım sorusuna sezilerimizle yanıt vererek kişiliğimizin evrimini harekete geçirmeyianlatır.Bubüyülüakımıniçindekalabilmekgerçekmutluluktur.

VeSekizincisi ise başkalarıyla ilişkilerde yepyeni bir yol öğretiyor.Bu işin anahtarının onlardanalınacakyanıtlarla,içlerindekieniyiyidışavurmalarınısağlamaktır.

Bütün bilgiler bilinçle birleşince insan yüceldİğini, heyecanla beklediğini ve çok canlı olduğunuhissediyor.Geriyesadece,DokuzuncuBilgikalmıştı.Budaevrimimizinbizinereyegötüreceğindensözediyordu.Birkısmınıkeşfetmiştik.Gerikalankısmınelerdensözediyordu?

RahipSanchezkamyonuyolunkenarınaçekti.

"KardinalSebastian'ıngörevyeriburadandörtmiluzakta,"dedi."Şimdikonuşmamızgerek."

Tamam."

"Neylekarşılaşacağımıbilmiyorum,amasanırımeniyisidosdoğruİçerigirmek."

"Buranıngenişliğinekadar?"

"Genişbiryer.Burayıyirmiyıldageliştirdi.Çokihmaledildiklerinidüşündüğüköylükızılderililerehizmet etmek için bu bölgeyi seçmişti. Ama şimdi Peru'nun dört bir yanından öğrenciler geliyor.Lima'daki kilise örgütlerinin yönetim kurullannda çalışmalar yapıyor, ama burası onun özel projesi.Kendinitamamiylegörevineadamıştır.

Dikkatle gözlerimin içine baktı. "Lütfen her şeye hazırlıklı ol, belki zamanı gelince ikimizin debirbirineyardımetmesigerekir."

Sanchezbunlarısöylediktensonratekraryolakoyuldu.Birkaçmilboşyoldailerledik.Sonrayolunkenannaparketmişikiaskericipinyanındangeçtik.İçindekiaskerlerdikkatlebizebaktılar..

RahipSanchez,"Evet,artıkburadaolduğumuzubiliyorlar,"dedi.

-253—

Bir mil daha gittik ve misyonun giriş kapısının önüne geldik. Geniş demir kapılar, asfalt arabayolunagirişiönlüyordu.Kapıaçıkolduğuhalde,askericipin içindekidörtaskerbizedurmamızı işaretetti.Askerlerdenbirielindetelsizlekonuşuyordu.

Sanchez yanımıza gelen askere gülümsedi. "Ben Rahip Sanchez, Kardinal Sebastian'ı görmeyegeldim."

Asker gözlerini kısıp dikkatle Sanchez'e, sonra bana baktı.Arkasını dönüp telsizle konuşan diğeraskerin yanına gitti. Gözlerini bizden ayırmadan aralarında konuştular. Birkaç dakika sonra askeryanımızageldiveonlarıizlememizisöyledi.

Önümüzdeki cipi izleyerek üç şeritli yoldan ilerledik. Sonra karşımıza misyonun bahçesi çıktı.Kilisekesmemasiftaşlardanyapılmıştı,herhaldebinkişilikfilandı.Kiliseninikiyanındadörtkatlıokulabenzeyenikibinadahavardı.

"Burasıçoketkileyicibiryer,"dedim.

"Evet,amaİnsanlarnerde?"

Yollarınvebahçelerinboşolduğunufarkettim.

"Sebastianburadaünlübirokulyönetiyor,öyleyseöğrencilernerede?"

Askerleri kilisenin kapısına kadar izledik ve sonra kibarca ama sert bir dille kamyondan inippeşlerindengitmemizi istediler.Betonmerdivenlerdenyandakibinalannarkasınabirkaç tanekamyonunpark ettiğini gördüm.Kamyonların yanında otuz veya kırk tane asker hazırol vaziyetinde duruyorlardı.Kiliseden içeriye girince holden geçip küçük bir odaya girdik ve orada üstümüzü dikkatle arayıpbeklememizisöylediler.Askerlerdışarıçıktıvekapıyıüstümüzdenkilitlediler.

"Sebastian'inofisinerede?"diyesordum.

"İleridekiliseninarkasınadoğru,"diyeyanıtverdi.

Kapıbirdenbireaçıldı.YanındabirkaçtaneaskerlebirlikteSebastiankarşımızdabelirdi.Dimdik,uzunboylubiradamdı.

Sebastian,"Buradaneanyorsun?"diyeSanchez'esordu.

Sanchez,"Seninlekonuşmakistiyorum,"diyeyanrtverdi.

-Nehakkında?"

"ElyazmasınınDokuzuncuBilgisihakkında."

"Bununkonuşulacakbirtarafıyok.Oaslabulunmayacak."

—254—

"Onubulduğunubiliyoruz."

Sebastian'ingözleriirileşti."Bubilgininyazılmasınaaslaİzinvermeyeceğim."

Sanchez, "Gerçek olmadığını nerden biliyorsun?Yanılmış olabilirsin. İzin ver ben bir bakayım,"dedi.

.Sanchez'e bakarken Sebastian'in yüzü yumuşadı. "Bu tür konularda karar verirken aslayanılmayacağımıdüşünürdün."dedi.

Sanchez, "Biliyorum.Senbenimakılhocamdın.Banaesinverirdin.Misyonumuseningörüşlerinegöreşekillendirirdim,"dedi.

Sebastian, "Elyazmaları buluncaya kadar bana saygı gösterirdin.Yazmaların bizi nasıl böldüğünügörmüyor musun? Seni özgür bıraktım, davranışlanna karışmadım. Hatta elyazmaları nda-ki bilgileriöğrettiğinibildiğimhaldesanakarışmadım.AmaKilisemizin inşaettiğiherşeyibubelgeninyıkmasınaaslaizinvermeyeceğim,"dedi.

Sebastian'in arkasına bir asker geldi ve onunla görüşmek istediğini söyledi. Sebastian yan gözleSanchez'e baktı, sonra odadan dışarı çıktı. Onu görebiliyorduk, ama askerle neler konuştuğunuduyamıyorduk.AldığıhaberSebastian'ı telaşlandırmışabenziyordu.Arkasınıdönüpuzaklaşırken,eliylediğeraskerlerekendiniizlemeleriniişaretetti.Yalnızcabiraskerbizimlebirliktekaldı.

Askerbizimbulunduğumuzodayagirdivesırtınıduvaradayadı.Yüzündesıkıntılıbir ifadevardı.Aşağıyukarıyirmiyaşlarındabirdelikanlıydı.

Sanchez,"Birterslikmivar?"diyeonasordu.

Askersadecekafasınısalladı.

"Elyazması,DokuzuncuBilgihakkındamı?"

Şaşırdığıaskerinyüzündenbelliydi.Usullacık,"DokuzuncuBilgihakkındanelerbiliyorsunuz?"diyesordu.

Sanchez,"Burayaonukurtarmayageldik,"dedi.

Asker,"Bendeonukurtarmakistlyorum,"dedi.

"Onuokudunmu?"diyesordum.."Hayır,"dedi."Fakatkonuşulanlarıdinledim.Dinimiziyenidencanlandırıyor."

—255—

Birdenbire,Kilisenindışındasilahsesleriduyuldu.

Sanchez,"Nelerotuyor?"diyesordu.

Askeryanıtvermedenhareketsizdurdu.

Sanchezusulcaonunkolunadokundu."Bizeyardımet."

Genç asker dışarıya çıkıp holü gözden geçirdi, sonra, "Birisi kiliseye girip Dokuzuncu Bilgininkopyasınıçalmış.Onunhâlâkilisenincivarındaolduğunuzannediyorlar."

Yinesilahsesleriduyuldu.

Sanchezgençaskere,"Onlarayardımetmeliyiz,"dedi.

Askerdehşetiçindekorkuylabaktı.

Sanchez,"Doğruolanıyapmalıyız,"diyeısraretti."Bütündünyanıniyiliğiiçinyapmalıyız."

Gençaskerbaşınısalladıvekilisenindahasakinbirköşesineçekilipbeklememizi,belkibiryolunubulupbizeyardımedebileceğinisöyledi.Biziholdengeçiripmerdivenlerdenikikatyukarıyadahagenişbirkoridoraçıkardı.

Gençasker,"Sebastian'ınofisitam/altımızda,ikikataşağıda,"dedi.

Birdenbireyandakikoridordanbulunduğumuztarafadoğrukoşanayaksesleriniduyduk.Sanchezveaskerbenimönümdey-dBervehemensağtaraftakiodayadaldılar.Onlarayetişemeyeceğimibiliyordum,bendehemenönümeilkçıkankapıdaniçerigiriverdim.

Bulunduğumyerbirsınıftı.Sıralar,kürsüvebirdolapvardı.Hemendolabınyanınakoştum,kapısıkilitlideğildi, içerdekikutularınveküf,kokuluceketlerinarasınasıkıştım.Elimdengeldiğincekendimigizlemeyeçabalıyordum.Amabirisidolabınkapağını açıpbakacakolursayakalanacağımıbiliyordum.Kımıldamamayahattanefesalmamayaçabaladım.Sınıfınkapısıgıcırdayarakaçıldıvebirkaçkişiiçerigirdi,odanınİçindedolaştı.Birisidolabadoğruyürüdü,sonradurupdiğertarafagitti.Aralarındayükseksesleİspanyolcakonuşuyorlardı.Sonrasessizlikvehareketsizlikoldu.

Ondakikakadarbekledimvesonrahafifçedolabınkapısınıaraladım.Odaboştu.Kapıyayürüdüm,başımıdışarıuzatıpkoridorugözdengeçirdim,kimseyoktu.HızlaSanchezilegenç

—256—

askerin saklandıkları odaya yürüdüm. Orasının oda değil bir koridor olduğunu görünce çok şaşırdım.Etrafı dinledim ama ses duyamadım. Duvara yaslandım. Endişe içinde kıvranıyordum. Alçak sesle,"Sanchez," diye seslendim. Ancak yanıt alamadım: Orada tek başıma kalmıştım. Endişeden hafifçebaşımındöndüğünühissettim.

Derinbirnefesaldımvekendikendimekonuşmayaçalıştım;Aklımıbaşımatoplamamveenerjimiarttırmamgerekiyordu.Birkaçdakikauğraştıktansonra,koridordakirenklerveşekillerinvarlıklarıgözlegörülürşekildedeğişti.Onlarasevgiyansıtmayaçalıştım.SonundakendimibirazdaharahathissettimveSebasti-an'ıdüşündüm.Eğerofisindeyse,Sanchezonugörmeyegitmişolmalıydı.

Koridorun diğer ucunda başka bir merdiven vardı, hemen oradan iki kat aşağıya indim. Camlıkapıdankoridorabaktım.Görünürdekimseyoktu.Kapıyıaçıpileriyedoğruyürüdüm,amanereyegitmekistediğimibilmiyordum.

önümdekiodadanSanchez'insesidışarıyayankılandı.Sebastian'ınonabağırdığınıduydum.Kapıyayaklaşırken, içerdenbir askerbirdenbirekapıyı açıp tüfeğinikalbimenişan aldı, beni içerdekiduvaradayanmaya zorladı. Sanchez yan gözle bana baktı ve elini karnına dayadı. Sebastian tiksintiyle başınısalladı.Bizeyardımedengençaskerortadagörünmüyordu.

Sanchez'in elini kamına dayamasının bir sebebi olduğunu biliyordum. Enerjiye gereksinimiolabileceğini düşündüm. O konuşurken, gözlerimi yüzüne odakladım ve onun kişiliğinin yükselmesinigörmeyeçalıştım.Veenerjialanınıngenişlediğinigördüm.

Sanchez,"Gerçeğidurduramazsın.Bunlarıöğrenmeyeinsanlarınhakkıvar,"dedi.

Sebastian lütfedercesine Sanchez'in yüzüne baktı. "Bu bilgiler Kutsal Kitaba aykırı. Doğruolamazlar."

"Fakat onlar gerçekten Kutsal Kitaba aykırı mı, yoksa bize Kutsal Kitabın gerçek anlamını mıgösteriyor?"

Sebastian,"Onlarınanlamınınneolduğunubiliyoruz.Yüzyıl-

—257—DokuzKehanet/F:17

fardırbiliyoruz.Yıllarsürençalışmalarını,aldığıneğitimiunutuyormusun?"

Sanchez, "Hayır unutmuyorum," diye yanıt verdi. "Nevar ki, bu bilgilerin bizim ruhsal vemistikinançlarımızıdahagenişlettiğineinanıyorum.Onlar..."

Sebastian, "Kime göre?" diye bağırdı. "Zaten bu elyazmalarını kim yazmış? Bir yerden AramikdiliniöğrenenputperestbirMayalımıyazmış?O insanlarnebiliyorlardıki?Sihirliyerlervegizemlienerjidenbaşkabildikleriyoktu.Onlarilkeldi.DokuzuncuBilgininbulunduğuyerinadıKutsalTapınak,CennetTapınakları.Okültürüncennethakkındanebilgisiolabilir?"

Bağırmayadevametti."Kültürleridevametmişmi?Hayır.Mayalaraneolduğunukimsebilmiyor.İzbırakmadan ortadan kaybolmuşlar. Ve sen bizim elyazmalarına inanmamızı istiyorsun, öyle mi? Bu

belgelerdekontrolün insanlarınelindeolduğunuyazıyor.Sankidünyanındeğişiminibizyönetiyormuşuzgibifikirlerilerisürüyor.Dünyayıbizyönetmiyoruz.Tanrıyönetiyor.İnsanlarınburadakarşılaştıklarıtekkonuKutsalKitabınöğrettiklerinikabuledipböyleceselameteerişebilmektir."

Sanchez, "Ama şunu bir düşün,KutsalKitabın öğrettiklerini kabul edip selamete ulaşmak nedir?Selameteulaşmakiçinyapılanişlemnedir?Elyazmalarındabizekurtuluşyolunuseçmeninvedahafazlaruhsallık kazanmak, bunları gerçekten hissetmek olduğu anlatılmıyor mu? Sekizinci ve DokuzuncuBilgilereğerinsanlarınhepsibuşekildedavranmayabaşlarsanelerolacağınıgöstermiyormu?"

Sebastian başını salladı ve odanın içinde dolaşmaya başladı. Sonra dönüp delici bakışlarınıSanchez*edikti."DokuzuncuBilgiyigörmedinki?"

"Evetgördüm.Birkısmını."

"Nasıl?"

Sanchez yaşlı papaza yaklaştı. "Kardinal Sebastian, her yerde insanlar bu son bilgininaçıklanmasınıistiyorlar.Diğerbilgilerdekigörüşleriyerineoturtuyor.Bizekaderimizigösteriyor.Ruhsalvemistikbilincingerçektenneolduğunugösteriyor!

"RahipSanchez,ruhsailığınnedemekolduğunubiliyoruz."

-258-

"Biliyormuyuz? Sanmıyorum. Yüzyıllardır bu konuda konuşuyoruz, onu düşlüyoruz, inançlarımızıdilegetiriyoruz.Fakatkarakteristikolarakonuhepsoyutbir şeylerebağlıyoruz,onayalnızcaaklımızlainanıyoruz.Busoyutbağlantıyıbireyiniyivekalıcıbirşeylereldeetmesiiçindeğilde,hepkötülüklerdenkaçınmasıgerektiğiiçinkullanıyoruz.Yazmalardainsanlarıngerçektenbirbirlerinisevdiklerizamanesingeldiğiniveyaşamımızınevrirniniileriyedoğrugötürdüğünüyazıyor."

"Evrim!Evrim!Peder,dilindenevrimsözcüğüdüşmüyor.Halbuki senherzamanevriminetkisinekarşıydın.Şimdisananeoldu?"

Sanchezkendinitopladı."Evet,Tanrıfikriniortadankaldıracakevrimlerinkarşısındaydım,Tanrı'nınadı anılmadan evrenin açıklanmasının yapılmasına karşıydım. Oysa şimdi gerçeğin bilim ve dinigörüşlerin sentezi olduğunu görüyorum. Tanrı'nın yarattığı ve hâlâ da yaratmaya devam ettiği evrimgerçektir."

Sebastian,"Amaevrimdiyebirşeyyok.Tanrıdünyayıyarattıokadar,"diyekarşıkoydu.

Sanchezbendenyanabirgözattıamabenimileriyesürebileceğimbirdüşüncemyoktu.

"KardinalSebastian,"diyedevametti."Elyazmalarındanesillerindevametmesiveilerlemesievrimolarak tanımlanıyor. İnsanların titreşimlerle spiritüelizmin kavramını anlayıp yükselişini evrim olaraktanımlıyor.Hernesilbirazdahafazlaenerjitoplayıpgerçeğebirazdahayaklaşıyorvebudurumugeleceknesillerde-klinsanlaraaktarıyorlar,böyleceevrimnesillerboyuncasürüyor."

Sebastian,"Saçma,spiritüelizmeancakKutsalKitabınönerdiğiörneklerleerişilir,"dedi.

Sanchez,"Çokdoğru,fakatyinedebuörneklernedir?KutsalKitap,Tann'nınenerjisiniveiradesiniİçinde hissetmeyi-öğrenen insanlann öyküsü değil midir? Eski Kutsal Kitaptaki ilk peygamberlerinsanlarabunlarıöğretmedilermi?Tann'nınenerjisiniiçindehissedenmarangozunoğluensonmertebeyekadarerişmedimi,bizdeonunTann'nınkendisinin,göktenyeryüzüneindiğinidüşünmedikmi?"

-259—

"YeniKutsalKitapbizebirgrupinsanınbirtürenerjiiledolupdeğişmelerindensözetmiyormu?İsayaptıklarınıkendiağzıylaanlatmadımı,onunyaptıklarınıvedahafazlasınıbizdeyapamazmıyız?Bugünedek,bufikriaslaciddiyealmamıştık.İsa'nınnedensözettiğini,bizinereyegötürmekistediğiniyeniyenikavramaya başladık. Elyazmaları onun ne demek İstediğini açıkça aydınlatıyor! Bunu nasılyapabileceğimizibizegösteriyor!"

Sebastian'nınyüzüöfkedenkıpkırmızıkesilmişti,başınıçeviripbaşkayönebaktı.Sohbetkesildiğisırada,Sebastian'ınyüksekrütbeliadamlarındanbiriodayagiriphırsızlarıngörüldüğünüsöyledi.

Yüksekrütbelisubay,"Bakın!İşteoradalar,"diyepenceredendışarısınıişaretetti.

Beş altı yüz metre uzakta çayırlıkta iki kişinin ormana doğru koştuklarını gördük. Çayırınkenarındakiaskerlerateşaçmayahazırbekliyorlardı.Subaypencereninönündençekildi,telsiziniaçtıveSebastian'abaktı.

"Eğerormanakaçarlarsa,onlarıkolaybulamayız.Ateşaçmamaizinverirmisiniz?"

Ormanadoğrukoşanlaradikkatlebakınca,birdenbireonlarıtanıdım.

"OnlarWilileJulia,"diyebağırdım.

SanchezbirkaçadımatıpSebastian'ınyanınagitti.'Tanrıaşkına,bununiçincinayetişleyemezsin!"

Subay ısrar ediyordu. "Kardinal Sebastian, şayet elyazmalarını ele geçirmek istiyorsanız,askerlerimehemenemirvermeliyim."

Donupkalmıştım.

Şanchez, "Peder, inanın bana, elyazmaları sizin inşa ettiklerinizi yıkmayacak, aksine bugüne deksavunduğunuztümilkeleridestekleyecektir.Oinsanlarıöldüremezsiniz,"dedi.

Sebastian başını salladı. "Sana inanmak mı...?" Sonra masasına oturup subaya baktı. "Kimseyiöldürmeyeceğiz.Adamlarınasöyleonlarıcanlıelegeçirsinler."

-260—

Subaybaşınısalladıveodadandışarıçıktı.Sanchez,'Teşekkürederim,doğruseçimyaptınız,"dedi.

Sebastian, "Öldürmemekle evet, fakat fikrimideğiştirmeyeceğim.Buelyazmalanbeladır.Temeldebizim spiritüel otoritemizi ayaklar altına alıyor. İnsanlara kendi spritüel kaderlerini kontrol altınaalmalarını söylüyor. Bu gezegende insanları kiliseye getiren gereksinimi ortadan siliyor. Kilisenindisipliniyokediyor."TerstersSanchez'ebaktı,"Şuanda,binlerceaskerburayagelmeküzere.Seninve

başkalarınınyaptıklarıönemlideğil.DokuzuncuBilgiaslaPerusınırlarındandışarıçıkamayacak.Haydişimdiokulumdandefolun."

Bizhızlaoradanuzaklaşırken,uzaktanaskerikamyonlarınyaklaşmaktaolduklarınıgördük.

"Bizinedenserbestbıraktı?"diyesordum.

Sanchez, "Sanırım artık farketmeyeceğini düşündü. Bundan böyle bir şey vapamayız. Nedüşüneceğimibilemiyorum,"dedi.Bakışlarımızkarşılaştı."Biliyorsun,onuiknaedemedik."

Aklımkarmakarışıktı.Bununanlamıneydi?BelkiburayaSebastian'ıiknaetmeyegelmemiştik.Belkionuneylemegeçmesiniertelemeyegelmiştik.

YangözleSanchez'ebaktım.TümdikkatiniyolavermişWilve Julia'yı arıyordu.Onlarınkoşarakkaçtıkları yöne doğru gitmeye karar vermiştik, şimdiye kadar onları görememiştik. Yolda ilerlerken,aklıma Celestine harabeleri geldi. Harabelerin bulunduğu yeri gözlerimin önünde canlandırdım: Kazımakinaları, bilim adamlarının çadırlarının gerisinde piramit şeklindeki yapıtların yükselmesinigözleriminönündecanlandırdım.

Sanchez, "Buradaki ormanda yoklar, herhalde ciple gelmişlerdi. Şimdi ne yapacağımıza kararverelim,"dedi.

"Banakalırsaharabeleregidelim,"diyeyanıtverdim.

Sanchezbanabaktı."Evet,gidelim,zatenbaşkagidecekyerimizyok."

Sanchezkamyonubatıyayöneltti.

"Harabelerhakkındanebiliyorsun?"diyesordum.

-261-

"Julia'nınanlattığınagöre,ikifarklıkültürtarafındanyapılmış.Birincisi,Mayalar,oradayüksekbirmedeniyet kurmuşlar, ama tapınaklarının çoğu kuzeyde Yucatan'da. Fakat, M.Ö. 600'de bu büyükmedeniyet,nedenibilinmeyenbirsebepleufacıkbirizbırakmadanbirsırgibiortadankalktı.Aynıyerdedahailerkiyıllardaİnkalarfarklıbirmedeniyetkurdular."

"Mayalaraneoldudersin?"

Sanchezyangözlebanabaktı."Bilmiyorum."

Birsüresessizlikiçindeyo!aldık.Sonrabirdenbireanımsadım.SanchezDokuzuncuBilginindiğerbölümleriniokuduğunuSebastian'asöylemişti.

"DokuzuncuBilginindiğerbölümlerinineredegördün?"diyesordum.

"Bizeyardımedengençaskerdiğerbölümünneredesaklıolduğunubiliyormuş.Sendenaynldıktansonra,benikopyalarınbulunduğuodayagötürdüvegösterdi.PhilileDobson'unbizeanlattığıkavramlannbirikiilavesidahavar,fakatSebastian'akarşıelimdekikozukullandım."•

"Özelliklenedensözediyor?"

"Elyaz malarının birçok dini açıklığa kavuşturabileceğinden ve verdikleri sözleri tam anlamıylayerine getirmelerine yardımcı olabileceğinden söz ediyordu. Bütün dinler Tann'yı içimizdehissedebileceğimizden söz eder, bu algılama ruhumuzu doldurur ve bizi yüceltir. Liderler insanlaraTann'yıiçlerindenasılbulacaklarınıöğretecekleriyerde,Tanrı'nınistekleriniöğretmeyekalkıştıklarıiçindinleryozlaşmıştır.

"Elyazmaları bazen tarihte bir bireyin, Tanrı'nın enerji kaynağı ile doğrudan doğruya bağlantıkurabilecekyolukesinliklekavrayabileceğinisöylüyor.Böylecebirey,bubağınkurulabileceğinesürekliörnekoluşturabilir."Sanchezyüzümebaktı."Isadabunuyapmadımı?Enerjisinivetitreşiminiyeterincehafif olana kadar arttınp sonra...?" Sanchez cümlesinin sonunu getirmeden sustu ve derin düşünceleredaldı.

"Nedüşünüyorsun?"diyesordum.

—262—

Sanchez İrkildi. "Bilmiyorum. Askerin gösterdiği kopya da Tanrı'nın enerjisini içinde hissedenbireyin göstereceği ışıklı yoldan ilerlemenin tüm insan ırkının kaderinde olduğunu yazıyordu. Ama buyolunnereyeuzandığınıyazmıyordu."

On beş dakika sessizlik içinde ilerledik. Bundan sonra olacaklara dair bir şeyler algılamayaçalıştım,amakendiminekadarzorlarsamzorlayımhiçbirşeydüşünemiyordum.

Sanchez,"İşteharabeleregeldik,"dedi.

Ormanın içindengeçenyol, ilerde solakıvrılıyordu.Uzaktanpiramittekocamanüç şekilgördüm.Kamyonu park ettikten sonra yürümeye başladık. Biraz daha yaklaşınca, piramitlerin birbirlerine eşitaralıklarla dizilmiş, düzgün kesilmiş taşlardan meydana geldiğini gördüm. Piramitlerin eteklerinindibindekazıfaaliyetlerisürüyordu.

Sanchezenuzaktakipiramitiişaretetti."Şuraya,bak!"

Yapınınönünde tekbaşınabirisioturuyordu.Orayadoğruyürürken, enerji seviyeminyükseldiğinihissettim.Kazılmışalanınortasınageldiğimizzaman,inanılmazderecedeenerjiyledolmuştum,Sanchez'ebakınca,kaşınıkaldırdı.Birazdahailerleyince,piramidinyanındakikişiyitanıdım.Julia'ydı.Kucağındabirtomarkâğıtlabağdaşkurmuşoturuyordu.

Sanchez,"Julia,"diyeseslendi.

Juliadönüpbaktıveayağakalktı.Yüzübirrenkcümbüşünedönüşmüştü.

"Wilnerede?"diyesordum.

Juliasağtarafıişaretetti.Belkiüçyüz,beşyüzmetreuzakta,Wilduruyordu.Alacakaranlıktaadetaparlıyordu.

"Oradaneyapıyor?"diyesordum.

Julia kâğıtları bize doğru uzatıp, "Dokuzuncu," dedi. Sanchez insan dünyasının bilinç evrimi iledeğişeceğinianlatanbölümüokuduğunu,Julia'yasöyledi.

Sanchez,"Pekibuevrimbizinereyegötürecek?"diyesordu.

Julia yanıt vermedi. Sanki onun aklından geçenleri okumamızı istiyormuş gibi, elindeki kâğıtlarıyukarıyakaldırdı.

-263—

"Ne?"diyesordum.

Sanchezuzanıpkolumdantuttu.Bakışlarıyladikkatliolupbeklememianımsattı.

Julia,"DokuzuncuBilgibizimtümkaderimiziaçıklıyor.Kristalgibiberraklaştırıyor.Bizinsanlarınevrimin en son noktaya erişeceğini yineliyor. Maddenin zayıf şekilde başladığını ve karmaşık birdönemden geçtikten sonra, öğe öğe, sonra tür tür sürekli evrimleşerek titreşimlerin son noktasınaerişeceğinibildiriyor.

"Bu evrim ilk insanlardan beri sürmektedir. Bizler bu evrimi bilinçsiz olarak sürdürüp başlarınıfethederekonlarınenerjilerinialdıkveyavaşyavaşileriyedoğrugittik,sonrabaşkalarıbizlerifethettiveenerjimizi yitirdik. Sonra demokrasiyi icat edene kadar bu anlaşmazlık devam etti. Fakat bu, sistemdeanlaşmazlıklarasonvermedisadecefizikselşeklinimantıksaldüzeyeçekti."

Juliaanlatmayadevametti."Şimdi,bizbütünbuişlemleribilincimizeyerleştiriyoruz.Bütüninsanlıktarihibubilinçevrimineulaşmayahazırlanıyor.Artık,enerjimiziarttırabilirverastlantılarıbilincimizledeğerlendirebiliriz.Böyleceevrimimiziileriyedoğruhızlandırır,titreşimlerimiziyükseltebiliriz."

Bir an tereddüt etti, sonra ikimizin de yüzüne bakıp, söylediklerini yineledi. "Kaderimiz enerjidüzeyimizi yükseltmeye devam edecektir. Enerji düzeyimiz arttıkça, vücudumuzdaki atomlarıntitreşimlerinindüzeyiartacak."

Tekrarduraksadı.

"Bunedemek?"diyesordum.

Julia,"Şudemek,ruhumuzuarındırıp,hafifliyoruz."

Sanchez'inyüzünebaktım.YoğunbirdikkatleJulia'yabakıyordu.

Julia anlatmaya devam etti. "Dokuzuncu Bilgi, biz insanlar titreşimlerimizi arttırmaya devamettikçe, şaşırtıcı bir olaymeydana gelmeye başlayacak, diyor.Bütün insan grupları, belirli bir düzeyeeriştikleri zaman, titreşim düzeyleri alçak insanların gözlerinin önünde birdenbire kaybolacaklar.Titreşimdüzeyialçakinsanlardaonlarınortadankaybolduklarınızannettiklerihalde,ortadan

-264—

yok olan grup kendilerinin hâlâ aynı yerde bulunduklarını hissedecekler, yalnızca fazlasıylahafiflediklerinizannedecekler."

Julia konuşurken onun yüzünün ve vücudunun değiştiğini farkettim. Karakteristik enerji alanı tümvücudunu kaplıyordu. Yüzünün hatlarını hâlâ seçebiliyordum ama artık onun tenini ve kaslannıgörmüyordum.İçindenyansıyanparlaklıkla,sankisafışıktanmeydanagelmişgibiydi.

Dönüp Sanchez'e baktım. O da ışık saçıyordu. Şaşkınlıktan donakaldım, çevremdeki her şey:piramitler, ayağımın altındaki taşlar, orman, ellerim sanki ışıktanmeydana gelmiş gibiydi.Algıladığımgüzellikbütündeneyimleriminçoküstündeydi.Dağıntepesindebilegüzelliğiböylesinealgılayamamıştım.

Julia devam ediyordu. "İnsanlar titreşimlerini yükseltip diğerleri onları görmediği zaman, buyaşamla geldikleri ve ölümden sonra tekrar dönecekleri diğer dünyanın arasındaki engellerikaldırdıklarınaişarettir.BuyolugeçmeninbilinciinsanlaraPeygamberlertarafındangösterilmiştir.Onlarkendilerinienerjiyeaçıpsuyunüstündeyürüyebilecekkadarhafiflemiştir.Ölümütamburada,yeryüzündeaşan ve fiziksel dünyayı ruhsal evrene çeviren insanlar onlardır. Onların yaşamı bizlere bunun nasılyapılacağınıgösteriyor,eğeraynıkaynaklabağlantıkurabilirsekadımadımaynıyolaulaşabiliriz.Vebirnoktaya gelince, herkes öylesine yüksek titreşimlere erişecek ki, böyle olduğumuz şekilde yürüyerekcennetegeçebileceğiz."

VVil'inağırağırbizedoğrugeldiğinigördüm.Hareketleriolağanüstüzarifti,kayarcasınayürüyordu.

Julia,"Bilgibize,bireylerinçoğununbutitreşimdüzeyineüçüncübinyıldaulaşacaklarını,kalabalıkgruplardan oluşan toplulukların kolayca bağlantı kurabileceklerini açıklıyor. Ancak bilgi, tarihte bazıkültürlerinbutitreşimlereerişmişolduklarınısöylüyor.DokuzuncuBilgiyegöreMayalartopyekünöbürdünyayageçtiler."

Julia birdenbire sustu.Arkamızdan gelen boğuk sesleri duyduk.Birileri İspanyolca konuşuyordu.Düzinelerleaskerharabele-

-265-

regirmiş,üstümüzedoğrugeliyorlardı.Onlarıgörüphiçkorkma-dığımıfarkedinceçokşaşırdım.Askerlerbizdenyanayürümeyedevamettileramaüstümüzedoğrugelmemeleriçokgaripti.

Sanchez,"Bizigörmediler,titreşimlerimizçokyüksek!"dedi.

Askerlerebaktım.Sanchezhaklıydı.Bizdenyanabakmadansoltarafımızdanon,onbeşmetreuzaktayürüyorlardı. Birdenbire, piramitin sol tarafından İspanyolca bağrışmalar duyduk. Yanımızda duranaskerlerotarafadoğrukoştular.

Boynumuuzatıpneolduğunugörmeyeçalıştım.Diğerbirgrupasker ikikollarındanyakaladıklarıadamlar)sürükleyerekormandandışarıçıkıyorlardı.Adamlarabaktım,PhilveDobson'uyakalamışlardı.Onların yakalanmaları beni sarstı ve enerji düzeyimin hızla aşağıya indiğini farkettim. Sanchez ileJulia'yabaktım.İkisidedikkatleaskerlerebakıyorlardıveherikisininderahatsızolduklarıbelliydi.

Wil karşı taraftan bağırdı. "Durun! Enerjinizi yitirmeyin!" Kelimeleri duyduğum kadar onlanhissetimde.Hafifçebirbirlerinekarışmışlardı.

DönüpbakıncaVVil'inhızlıadımlarlabizedoğruyaklaştığınıgördük.Onabakarkenbaşkaşeylerdesöylediğini farkettik, ama bu kez söylediklerini hiç anlayamadık. Onu görmekte güçlük çektiğimi

farkettim. Görüntüsü buğulanıp, bozuluyordu. Gözlerime inanamıyordum, bir süre sonraWil tamamenortadanyokoldu.

Julia dönüp Sanchez ile bana baktı. Enerji düzeyi biraz eksilmişti, ama az önce meydana gelenolaylarsankionabirşeyiaçıklamışgibi,hiçcesaretiniyitirmemişti.

'Titreşimlerimizi aynı düzeyde tutamıyoruz. Korku, titreşimleri büyük ölçüde etkiler." VVil'ingözden kaybolduğu noktaya doğru baktı. "DokuzuncuBilgi bazı bireylerin öbür dünyaya tek başlarınagöçtükleri zaman,diğerlerininkorkularındanarınmadığıvebudurumlarda titreşimlerini yeterince aynıdüzeydetutmadıklarısürece,genelvecdsağlanamazdiyor."

Julia iyice heyecanlandı. "Anlamıyor musunuz? Henüz başa-ramıyoruz ama Dokuzuncu Bilgi oinancıyaratmamızdabizeyar-

-266-dımcı oluyor. Dokuzuncu Bilgi bizim nereye gideceğimizi öğretir. Diğer bilgilerin hepsi inanılmazgüzellikteenerjidolubirdünyayıvebugüzelliğigörebilmemiziçinonunlakurduğumuzbağınyükselişinigözlerimizinönüneseriyordu.

"Güzellikleri gördükçe evrim geçiriyor ve geçirdiğimiz evrimlerin sayısı çoğaldıkçatitreşimlerimizinarttığınıbizeöğretiyordu.DokuzuncuBilgi isesonuçtakavramagücümüzünartmasıylatitreşimlerimizindoruğaulaşacağını,böylecehâlâönümüzdeolanvebizimhenüzgöremediğimizsonsuzâleminkapılarınınbizeaçılacağınıgösteriyor.

"Eğer yanlış yolda ilerlediğimiz kuşkusuna düşer veya ileri görüşümüzü yitirirsek, ileriye doğruevrimgeçirdiğimizikesinlikle aklımızdançıkarmamakgerek,yaşamın ilerlemesininanlamınıkavramakgerek.Şimdibunlarınnasılyapılacağını...venasılolacağınıbiliyoruz."

Bir an sustu. "Dokuzuncu Bilgi de Onuncu Bilginin varlığından söz ediliyor. Sanırım o daaçıklamalarında..."

Sözünü bitirmeden, makinalı tüfekler ayağımızın dibindeki taşlara ölüm kusmaya başladılar.Hepimiz yere yatıp, ellerimizi başımızın üstüne koyduk. Askerler gelip kâğıtlara el koyarak hepimizibaşkabiryönesürüklediklerizamanhiçbirimizkonuşupkarşıkoymadık.

Tutuklandıktansonrailkhaftayıkorkuvedehşetiçindegeçirdim.Yüksekrütbelisubaylarınpeşpeşeelyazmalanhakkındabenisorguyaçekiptehditetmeleri,enerjidüzeyimibelirginşekildedüşürdü.

Aptalturistrolüoynayıp,bukonudahiçbirşeybilmediğimiısrarlasöyledim.Nedeolsadoğruydu.Elyazmalarınınkopyalarınınhangirahiplerdeolduğunuveyakamuoyununayazmalarındannasılhaberdarolduklarınıbilmiyordum.Zamanla,taktiğimişeyaradı.Birsüresonrasubaylarbenisorguyaçekmektenyoruldular ve beni bir grup sivil yetkilinin eline teslim ettiler. Onlar da bana değişik bir tutumlayaklaştılar.

—267—

Buyetkililer,Peru'yagelmeminbaşındanberibirçılgınıkolduğunu,onlaragöreelyazmalarıgibibir

şeyin dünya yüzünde varolmadığını söylediler. Aslında bilgilerin insanları ayaklandırmaya çalışan birgrup rahip tarafından uydurulduğunu iddia ettiler. Yetkililerin söylediklerine inanmış gibi yaptım vekonuşmalarınakarşıkoymadım.

Birsüresonrasohbetlersenlibenliolmayabaşladı.Herkesbanabuoyunakurbangidenbirzavallı,okuduğu macera roman-larıyla aklı bulanan ve soluğu yabancı bir ülkede alan, ahmak bir Amerikalıgözüylebakmayabaşladı.

Enerjim çok düşük düzeydeydi Eğer o olay olmasaydı onların beyin yıkamalarının kurbanıolabilirdim.Benibirdenbire tutuklubulunduğumaskeriüsdenLimaHavaalanıyakınlarındakibirdevlethapishanesine yolladılar. Rahip Cari da aynı hapishanede tutuklu bulunuyordu. Onunla karşılaşıncayitirdiğimgüvenimitekrardankazanmayabaşladım.

Onuilkkezbahçededolaşırkengördüm.RahipCaribirsırayaoturmuş,kitapokuyordu.Duyduğumsevinci belli etmeden binada beni gözleyen yetkililerin ilgisini çekmediğimi dileyerek, onun yanınagittim.Yanınaoturunca,başınıkaldırıpbanagülümsedi.

"Senibekliyordum,"dedi.

"Bekliyormuydun?"

Elindenkitabıbıraktı.Gözlerininiçindekisevinciokuyabiliyordum.

"Rahip Costous'la birlikte Lima'ya gelince," diye açıkladı. "Bizi hemen tutukladılar vebirbirimizdenayırdılar.Ogündenberiburadagözaltındayım.Nedenbeniburadatuttuklarınıbilmiyorum,çünkü hiçbir şey yaptıkları yok. Sonra sürekli seni düşünmeye başladım."Bana bilgece bir bakış attı."Böylece,gününbirindeburayageleceğinibiliyordum."

"Sizi burada bulduğuma çok sevindim.Celestine harabelerinde başımıza gelen olayları duydunuzmu?"

RahipCari, "Evet,RahipSanchez ileayaküstükonuştum.Onubirgünburada tuttuktansonraalıpgötürdüler."

-268-

"İyimi?Diğerlerininbaşlarınanelergeldiğinibiliyormu?Pekionasıl?Onuhapseatacaklarmı?"

"Diğerlerihakkındahiçbilgisiyok,RahipSanchez'egelince,onanecezavereceklerinibilmiyorum.Hükümetin politikası, elyazmalarını sistemli bir şekilde arayıp, sonra onları ortadan yok etmek. Sonrabununyutturmacabirolayolduğunuhalkaduyuracaklar.Hepimizsaygınlığımızıyitireceğizsanırım,amasonundahepimizeneyapacaklarınıbilmiyorum."

"Dobson'dakikopyalarneolacak?BirinciveİkinciBilgileriAmerika'dabıraktığınısöylemişti."

Rahip Cari, "Onları ele geçirdiler bile. Rahip Sanchez hükümet ajanlarının kopyaların gizlendiğiyeribuluponlarıçaldıklarınısöyledi.Peruluajanlarındünyanındörtbiryanındadolaştıklarıanlaşılıyor.Dobson'uvearkadaşınCharlene'yldebaşındanberibiliyorlardı."

"Bütünkopyalarıyokedenekadarhükümetbuişinpeşinikovalayacakmı?"

"Birtanesininkalmasıbilebirmucize."

Başımıçevirdim.Tekrarkazandığımenerjimiyitirmeküzereydim.

Onunyüzünebaktımamabirşeysöylemedim.

"Bununanlamışu,elyazmalarındakibilgilerihiçbirimizinunutmamasıgerek.RahipSanchezvesen,KardinalSebastian'ıelyazmalarınıaçıklamasınaiknaedemediniz.AmaonuoyalayıpDokuzuncuBilgininanlaşılmasınısağladınız.Şimdibubilgiyiyaymakgerek.Vesendebuyaymaişiniüstlenmelisin."

Bu sözlerle bana baskı yaptığını hissettim ve içimdeki macera duygusu uyandı. Sırtımı sırayadayadımveuzaklarabaktım.RahipCaribututumumagüldü.Sonra,penceredenelçilikgörevlilerininbizebaktıklarınıgördük.

Rahip Cari telaşla, "Dinle," dedi. "Bundan böyle elyazmalarındaki bilgiler herkes tarafındanpaylaşılmalı. Bilgileri dinleyen herkes, onlann taşıdığımesajı kavrayınca, bunu kavramaya hazır olankişilere anlatmalı veböylecedildendile dolaşadolaşabilgiler yayılmalı.Enerji ile bağlantı kurmayainsanlaraçıkolmalı.Bu

-269-

konuyu aralarında konuşup tartışmalı ve bu enerjinin beklentisi içinde olmalı.Yoksa tüm insanlık yineyaşamındiğerlerininüstündeegemenlikkurmaolduğunudüşünüp,gezegenisömürmeyedevamedecektir.Eğereskikavramlarımızagöreyaşamayadevamedersek,hayattakalamayız.Bumesajıyayabilmekiçinhepimizelimizdengeleniyapmalıyız."

Resmigörevliikikişininbinadançıkıpbanadoğrugeldiklerinigördüm.

RahipCarialçaksesle,"Birşeydahavar,"dedi.

"Rahip Sanchez bana Julia'nın Onuncu Bilgiden söz ettiğini söyledi. O henüz bulunmadı, amakimbilirnerededir."

Görevlileryanımızagelmeküzereydiler.

Rahip Cari, "Seni serbest bırakacaklarını düşünüyorum. Belki Onuncu Bilgiyi sen aramayabaşlarsın,"dedi.

Adamlar birdenbire sohbetimizi kestiler ve beni alıp binaya doğru yürüdüler. Rahip Carigülümseyip el salladı ve bir şey söyledi ama duyamadım.RahipCariOnuncuBilgiden söz ettiğindenberi,Charleneyiaklımdançıkaramıyordum.Nedenonudüşünüyordum?OnuncuBilgi ileonunnasılbirbağlantısıolabilirdi?

İkiadamhemeneşyalarımıtoplamamısöylediler.Beniresmibiraracabindiripelçiliğegötürdüler.Sonrabeni,oradandosdoğruhavaalanınagötürüpkendielleriyleuçağabindirirlerken,gözlüklüsüyüzümebakıphafifçegülümsedi.

ElimepasaportumuvebeniAmerika'yagötürecekuçakbiletimitutuştururkenyüzündekigülümsemesilindi...vekoyubirPeruaksanıylaasla,aslageridönmememisöyledi.

SON

DOKUZ KEHANET ile birdenbire tüm ilgiyi üzerine çeken Redfıcld, Amerika'nın güneyindeki kırsal bölgede yasıyor. Thp CeiestineJournal adı allında yayınladığı aylık gazetede, dünyada meydana gelmekte olan ruhsal gelişmeler konusundaki son olayları yorumlan ileaçıklayanRedfietd,halâbukitabındevamıolanOnuncuKehanetüzerindeçalışıyor.

Son yıllarda modern fiziğe, mistik dine ve psikolojiye duyulan ilgi, sonunda yeni bir mantıksentezinemiulaşacak?RuhsalRönesansdadenilebilecekbusentezenasılkavuşacağız?GelecekyüzyılRuhsalRönesansdevrimiolacak?

DOKUZKEHANET,hayatıtanımlayan9anahtarileaçılan,gizemlibilgilerdenoluşuyor.Peruyağmurormanlarındabulunanel-yazmalarındaortayaçıkanbubilgilerdenyolaçıkarakhayatımızdahâlameydanagelenolaylarlanasılbağlantıkurabileceğimizanlatılıyor...vebukitaptaönümüzdekiyıllarda neler olacağı da şimdiden gösteriliyor Bu kitabın yayınlanmasından sonra dünyanıngeleceğinintekrargözdengeçirilmesigerektiğiortayaçıktı

DOKUZKEHANET,eskibilgilerininsanınedereceetkilediğini,hayattabulunmamızınnedeniniberraklıklaalgılayabileceğimizideöğretiyor.Ayrıcaöğretininsağladığıyepyenienerjiveiyimserlik,yarınlaraçokdahasağlıklıadımlaratmamızısağlayacak.

Yaşamıtümüyledeğiştirecekböylesikitaplarancakonyıldabiryazılır."

~NewYorkTimes-

DOKUZKEHANETinışığındainsanlıktarihivegelecekileilgiliteorilertümüyleyenidengözdengeçirilmeli.Çarpıcıbirbaşyapıt

-WashingtonPost-