devlet ve toplum kuramlarına yeni yaklaşımlar

35
Devlet ve Toplum Kuramlarına Yeni Yaklaşımlar Prof. Dr. İlyas DOĞAN

Transcript of devlet ve toplum kuramlarına yeni yaklaşımlar

Devlet ve Toplum Kuramlarına Yeni Yaklaşımlar

Pro f . Dr . İ l yas DOĞAN

ASTANA YAYINLARI

DEVLET VE TOPLUM KURAMLARINA YENİ YAKLAŞIMLAR

Prof. Dr. İlyas DOĞAN

© Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde

fotokopi, film vb.elektronik ve mekanik yöntemlerle kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.

Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

1. BASKIYetkin Yayınevi , Ankara, 2006

Eser “Parçalayan Küreselleşme” adı ile çıkmıştır.

2. BASKIYeni İnsanYayınevi, İstanbul, Ekim 2008

3. BASKI Astana Yayınları, Ankara, Aralık 2014

ISBN978-605-5010-12-6

KAPAK ve GÖRSEL TASARIMAdalet KAHVECİOĞLU

SAYFA TASARIMAydın KAHVECİOĞLU

BASKIKALKAN MATBAACILIK

Büyük Sanayi 1 Cad. Ali Bey İşhanı No : 99/32 Kazım Karabekir / İskitler / ANKARA

Tel : 0312 342 16 46 [email protected]

ASTANA YAYINLARIFevzi Çakmak -1 Sk. No 18/10 Kızılay

Tel:0 312 230 04 85 Belgegeçer :0 312 230 04 [email protected]

Prof. Dr. İlyas Doğan

Gazi Üniversitesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı

Öğretim Üyesi

astana yayınları - 2014

3. Baskı

Devlet ve ToplumKuramlarına Yeni

Yaklaşımlar

Değerli ağabeyim, Kırım’ın büyük lideri Mustafa Abdülcemil Kırımıoğlu’nun şahsında; Türk Dünyasının küresel sorunlarını aşması için “dilde, fikirde, işte birlik” ilkelerini öneren Kırım

Tatarlarının Bilge Düşünürü İsmail Bey Gaspıralı’ya hasret ve saygı ile…

“Hâkim fikirler aslında hâkim elitlerce belirli bir zamanda geniş çap-ta kabul gören siyasî tercihlerin bir yansımasıdır. Benzer şekilde, kü-reselleşme olgusu da esasen teknolojik imkânların küresel bir ölçüde yayılmasını ve haberleşme, iletişim ve internet sayesinde bu imkanla-

rın ülkeleri aşmasını yansıtan maddi gelişmeleri temsil eder.”

Richard Falk, Yırtıcı Küreselleşme, Çev. Ali Çaksu, Küre Yayınları, İstanbul 2001

“Yalnızca ne olduğunu biliyoruz; yoksa nelerin olacağını değil. ..hem iyimserlerin hem de kötümserlerin, bizim gelecek konusunda sadece

bilinemezlerin var olduğunu bildiğimizi bilmeleri gerekiyor.”

Gertrude Himmelfarb, “Fukuyama’ya Cevap”, Çev. Yusuf Kaplan, içinde: Tarihin Sonu mu? Francis Fukuyama vd. (Derleyenler) Mus-

tafa Özaydın/Ertan Özensel), Vadi yayınları, 3. Basım, Ankara 2002

ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZElinizdeki bu eser ilk baskısını 2006 yılındayaptı. İlk baskıda ileri

sürülen tezler 2008 baskısında bir kez daha gözden geçirildi. Üçüncü baskı, eserde yer alan fikirlerin bir nevi test edildiği bir uluslararası ortamda gerçekleşiyor.

Ne yazık ki bu eserde ileri sürülen endişeler birer birer görünür hale geliyor. Bir düşünce adamı için öngörülerinin doğru çıkması belki kendisi açısından olumludur. Vurgulamalıyım ki bu eserdeki öngörüler birer temenni değildir; aksine, gerçekleşmesinden endişe duyulan, dış dünyanın dayatması ile doğabilecek olumsuzluklardır.

Kısaca özetlemek gerekirse küreselleşme bağlamında öne çıkarılan Batı Dünyasına ait iki temel değer vardı. Bunlar demokrasi ve in-san hakları idi. Biz çalışmamızda insan haklarının kapitalist man-tık açısından bir maliyet unsuru gibi değerlendirilip geri plana iti-leceğini savunmuştuk. Öyle de oldu! İnsan haklarının misyonerliğini yapan ülkeler, her gün insan hakları ihlallerinin yaşandığı devletlerle ticareti artırmak için birbiri ile kıyasıya yarışıyor.

Batı Dünyası için uluslararası ilişkiler bağlamında demokrasi-nin-çevre ülkeler söz konusu olduğunda- maliyet artırıcı bir etken sayılacağı, demokratik bir lider yerine diktatörlerin tercih edileceği öngörüsü de maalesef doğru çıktı. İslam ülkelerinde parlayan cılız demokrasi kıvılcımlarının hemen söndürülmesi bunun nişanesidir. Mısır ve Suriye’de takınılan ikiyüzlü tavır bu kanaati doğrulamaktadır. Güney yarımküredeki keyfi yönetimler, kapitalist dünyanın istediği zaman –bazen hiçbir etik kaygıya gerek duymaksızın- buraları yeniden sömürgeleştirmesini meşrulaştırıcı bir araç gibi kullanılmaktadır.

Ortadoğu toplumları tarihinin en yoğun öğrenilmiş çaresizliğini yaşamaktadır. İslam Dünyası bir nevi Avrupa Ortaçağındaki “anarşi” ortamını 800 yıl sonra kendileri açısından yaşamaktadır. İktidara gelmek için merkezi devletlerin desteğine mazhar olmak şart olsa da aynı ülkelerin, küresel iletişim imkânlarından yararlanarak içeriden bulacakları yandaş müttefiklerle âciz ve kapasitesiz yöneticileri yer-inden etmesi hiç de zor değildir.

Ne yazık ki Batıdaki birtakım düşünce kuruluşlarının masada çizdikleri Ortadoğu haritası, içinde bulunduğumuz bugünlerde haya-ta geçirilmeye çalışılmaktadır. Bölge ülkelerinin kendi sorunlarını çözmeye yarayacak demokratik olgunluk ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem kuramamış olmaları en önemli eksiklik olarak orta-da durmaktadır.

Batı Dünyası için kendi coğrafyası dışındaki toplumlar açısından artık insan hakları ve demokrasi değil yalın çıkarların herhangi bir diplomatik ya da nezaket cümlesine gerek olmaksızın talep edilmesi esastır. Bu eserde yer alan öngörülerin daha fazla gerçekleşmemesini temenni ediyorum. Bu girdaptan ancak hukukun üstünlüğü ve ada-let esas alınarak, kendi kültürünü dünya koşullarına göre yeniden üreterek çıkılabilir.

Yoksa çevre ülkeler küreselleşmenin tarafı değil konusu olmaya de-vam edeceklerdir.

2 Aralık 2014Eryaman/Ankara

Prof. Dr. İlyas DOĞAN

İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZTarihte dönüm noktaları yeni bir dünya ve insan anlayışı olmaksı-

zın gerçekleşemez. Güçlü ideolojik veya felsefi koordinatlara dayan-mayan olaylar tarihte yerini alsalar bile devleti ve toplumu gereğince açıklayıcı dayanak olmayı hak etmezler. Ancak biliyoruz ki insanlar tarih boyunca içinde yaşadıkları topluma, yönetimi altında yaşadıkla-rı rejimlere bir anlam izafe etme gereği duymuşlardır. Bu durum insa-nın kendini anlama ve yorumlama çabasının zorunlu bir yansımasıdır.

Dünya tarihinde siyasal sistemler, toplum ve insana ilişkin temel anlayışlardaki değişimler yüzyıllara yayılmıştır. Bu değişimlerin ivme kazandığı tarihi duraklar, devrimlerdir. Kutsal dinlerin doğuşu, Fran-sız Devrimi, 1917 Ekim Devrimi bu bağlamda insanlık tarihi için önemli birer dönüm noktalarıdır.

Günümüzdeki devlet ve toplum kuramlarına ilişkin genel kabuller Avrupa kültür coğrafyasında son 400 yıllık zaman diliminde yaşanan toplumsal, ekonomik ve siyasal dönüşümlerin birer ürünüdür. Köklü siyasal anlayış değişimlerine genellikle yeni bir sınıfın doğuşu eşlik eder. Bu manada günümüz siyasal sistemlerinin oluşumunda kapita-lizmin ve dayanağı sınıfın önemi açıktır.

1960’lardan itibaren iletişim alanında yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler yeni ekonomik ve sosyal ilişkilerin doğmasına zemin ha-zırlamıştır. Bu yeni olgular önceleri postmodernlikle açıklanmaya çalışıldı. Ama 1990’larda Doğu Blokunun aniden çökmesi ile küre-sellik birden bire anahtar bir kavrama dönüşüverdi. Böylesine sarsı-cı dönüşüme rağmen ortada bilinen klasik devrimlerdeki gibi yaygın sosyolojik kaynaklı çatışmalar yaşanmadı. Ama sorunlu coğrafyalar-da savaşlar durmadı. Gerçekte dünya bir anda kendini belirsizlikler içinde buluverdi.

Yeni durumun yorumlanması ve adlandırılmasında ayakta kalmayı başaran kapitalist ekonomi anlayışı savunucuları doğal bir önceliğe sahip oldular. Ve birden bire devletin ve toplumun dayanağının yeni-den düşünülmesi gerektiği ortaya atıldı. Buna göre artık ne devlet eski devlet olabilirdi ne de toplum. O halde yeni bir devlet ve toplum anla-yışı benimsenmeliydi. Bu anlayış sermayenin dünya çapında hareket alanını genişletmeye azami özen göstermeliydi. Bu yaklaşımların sor-gulanması devlet kuramı açısından kaçınılmazdır.

İletişim teknolojisindeki değişmeler ve yeni kültürel olgular yeni bir sınıftan veya yeni bir anlayıştan söz etmeyi ne ölçüde zorunlu kılmıştır? Bu sorunun bir anda yanıtlanması güçtür. Diğer yandan

küresel sermaye çevrelerinin küreselleşmeyi bir “maymuncuk” gibi kullanmaları ve “her derde deva” gibi görmeleri Ortadoğu coğraf-yasında başlangıçta ciddi bir şaşkınlık ve anlaşılmazlıkla karşılandı. Ne var ki Ortadoğu ve dünyanın sorunlu bölgelerinde tek kutuplu güç olarak hareket eden siyasi aktörlerin giriştikleri operasyonlar duru-mu biraz daha anlaşılır hale getirdi. Buradan hareketle küresel or-tamda yeni devlet ve toplum anlayışının daha çok “parçalayıcı” bir işlev yerine getirdiği su yüzüne çıktı. Gerçekte gelişmiş toplumlarda yeni bir sosyal sınıfın “belli- belirsiz” doğuşundan söz edilebilirdi. Fakat bu yeni durumun devlet ve topluma uyarlanması için seçilen “uygulama alanı” bu yeni sınıfın konuşlandığı coğrafyalardan epey uzaktadır.

Bu yeni tablonun devleti ve toplumu yorumlamakta ne ölçüde tat-min edici şekilde açıklayabileceği benim için de asistanlık yıllarım-dan itibaren ilgi odağı oldu. Konuya 2002 yılından itibaren yoğun-laştım. Zihinsel bir sorgulama dönemine ihtiyacım vardı. Bu soru işaretlerini bir ölçüde açığa çıkarma çabalarının da bir ürünü olarak elinizdeki çalışmanın ilk baskısı 2006’da “Parçalayan Küreselleşme” adıyla kitaplaştı. Ancak aradan geçen zamanda eserin temel tezleri üzerinde düşünmeye ve çözümlemelerde bulunmaya yeniden zamanım oldu. Küreselleşme ortamında devleti ve toplumu açıklamak için öne sürülen yaklaşımları doğru anlamanın yolunun devlet kuramı kadar uluslararası alandaki gelişmeleri yorumlamaya da bağlı olduğu yö-nündeki kanaatim biraz daha pekişti.

Çalışmamızın ikinci baskısı ilkine oranla tezleri daha belirginleş-miş, devleti ve toplumu açıklamaya dönük yeni kuramsal yaklaşımları bir arada ortaya koymayı hedefleyen bir eser olarak yeniden okuyu-cuya sunulmuştur.

Beşevler, 2008

GİRİŞKüreselleşme süreci daha 70’li yıllarda ilk ipuçlarını vermeye

başlamıştı. Tarihi olaylar çoğu zaman sembolik niteliktedir. Berlin Duvarının yıkılması Doğu Blokunun çöküşüne yol açmanın yanında siyaset bilimi, sosyoloji ve uluslararası hukuk alanlarında içerik ve algılamada köklü değişimlerin yolunu açtı. Bu nedenle günümüzdeki gelişmeler sürpriz sayılmamalıdır.

Kapitalizmin giderek güçlenmesi, sosyalist sistemin zayıflaması ve iletişim teknolojilerinde ortaya çıkan yenilikler, sosyolojik kavramları yeniden yorumlamayı beraberinde getirmiştir. Bu durum geleneklerin yıpranmasına yol açtığı gibi modern devletin yeniden tanımlanmasını da zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda ulus devlet ve sosyal devlet, tar-tışmaların odak noktasını oluşturur. Günümüzde uluslararası alanda artık devletlerin yanında sivil oluşumlar ve uluslararası örgütler de büyük bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada devlet, toplum ve uluslara-rası sistemde gerçekleşen değişimler incelenmektedir.

Küreselleşme devletlerin siyasi sınırlarının anlamını, özellikle mekân ve zaman duygusunu kökten değiştirmiştir. Dünya adeta bir cam küreye dönüşmüştür. İnternet sayesinde siyasi sınırlar birer en-gel olma özelliğini önemli oranda kaybetmiştir. Bu durum devletleri dış müdahalelere daha açık hale getirmiştir. İnternet teknolojisi be-raberinde özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü gibi hakların sadece devletlerce değil özel hukuk kişilerince de ihlal edilebilir hale getirmiştir. Ortaya çıkan yeni iletişim olanakları hem yeni kazanım-lar hem de yeni riskler demektir. Bilgiye hükmedenler bu olanaktan yararlanarak dünya kamuoyu gündemini oluşturabilmektedir. Diğer taraftan cılız gruplar bile bütün dünyaya seslerini duyurma olanağına kavuşmuşlardır.

Küreselleşme dünyada farklı tepkilerle karşılanmıştır. Hem küre-selleşmeye sadece küresel holdingler açısından bakan küreselci yak-laşımlar hem de anti küreselci yaklaşımlar eksik ve tek boyutludur. Ortadoğu coğrafyasında genel olarak anti küreselci yaklaşımlar daha derinden hissedilmektedir. İletişim, internet gibi olanaklar nitelikli eğitim sistemine sahip bir topluma yeni olanaklar sağladığı göz ardı edilmemelidir. Bilgi toplumu haline gelemeyen, insan haklarına saygı göstermeyen ve iç barışı sağlayamayan toplumların küresel dünyada iyi bir konum elde etme olasılığı yoktur. Bu nedenle Ortadoğu dik-tatörlüklerinin küreselleşme rüzgarından olumsuz etkilenmeleri bir sürpriz sayılmamalıdır.

Küresel dünyanın kaybedenleri ve kazananları vardır. Kazananlar çoğunlukla kuzey yer kürede konuşlanmışlardır. Güney yarımkürede yaşayanlar eğitim, beslenme gibi hayati ihtiyaçlarını gidermekte zor-luklarla karşı karşıyadır. Giderek artan dünya çapında yoksulluk ve gelir adaletsizliği daha önce görülmeyen türde reaksiyonların doğma-sına yol açmaktadır.

Sosyalist sistemin çökmesi kapitalist mantığını yeniden öne çıkma-sı şansını bahşetmiştir. Ancak her şeyin kâr mantığı ve maliyet unsuru olarak değerlendirilmesi, ciddi sosyal ve siyasal gerilimler üretmekte-dir. Dünyayı saran neo-liberal politikalar ABD tarafından postmodern tarzda sömürgeler edinmekte bir fırsat olarak kullanılmaktadır. O ka-dar ki küreselleşme ile beraber yükselişe geçtiği zannedilen demok-rasi ve insan hakları bile güçlü kuzey ülkelerince araçsallaştırılmıştır. Burada ABD tarafından izlenen sömürgeci ve hegemonyacı yaklaşım ile Avrupa’nın etik değerlere vurgu yapması farklı iki yol olarak dik-kati çekmektedir. İnsan haklarına saygı Avrupa kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görülmesine karşılık ABD için insan hakları, ne ya-zık ki bir uluslararası politika bahanesi olmaktan öteye geçememiştir.

Küreselleşme bağlamında yapılan ulus devletin sonunun geldiği tartışmaları artık1990’lı yıllarda olduğu kadar belirsiz değildir. Ulus devletlerin dünyada güvenliği sağlayabilecek yegâne kurumlar olduk-ları tedricen anlaşılmıştır. 11 Eylül 2001 New York Ticaret Kulelerine karşı gerçekleştirilen saldırılar ulus devlet tartışmalarına önemli bir etki yapmıştır. Dünyada sermayenin de güvenliği ancak ulus devletler sağlayabilir. Ancak bu durum bütün ulus devletler için geçerli değil-dir. Örneğin, zengin ülkeler ligi olarak kabul edilen G-7 veya G-8 ola-rak adlandırılan devletler bu manada daha da güçlenmişlerdir. Fakat fakir veya gelişmekte olan ülkeler ya da diğer deyimle güney yarım küre ülkeleri için aynı şeyi söylemek imkânsızdır.

Ekonomisi zayıf, eğitimde geri kalmış, demokratik katılımın ol-madığı diktatörlüklerin bir güç erozyonuna maruz kalmaları kaçınıl-mazdır. Ulus devletler günümüzde sanayi devrimi döneminden farklı olarak politika ve ekonomiyi belirleyecek konumda değildir. Dünya devletleri arasında gittikçe daha çok hissedilen, güç ilişkilerine daya-lı bir piramit ortaya çıkmıştır. Aslında bu piramitsel yapı her zaman vardı. Ama tek kutuplu dünyada bu piramit daha dikey bir nitelik ka-zanmıştır.

Küresel dünyadaki merkez ve çevre ülkeler ayrımı daha II. Dün-ya Savaşı sonrasında bile bir dünya projesi olarak kurgulanmıştı. 1990’larda ortaya çıkan tek kutuplu dünya farklı hiyerarşik düzenleri bazı uluslara karşı önyargıları yeniden depreştirdi. Dünya tarihi bu tür önyargıların yaygınlık kazanmasının insanlık için felaketlere yol aça-

bildiğini göstermiştir. Bu nedenle ortak bir insanlık idesi geliştirilme-si, küresel adalet ve kültürler arası diyalogun desteklenmesi bir çıkış noktası olarak alınabilir. Bu gereksinim bütün insanlık içindir. Böyle bir amaca ulaşabilmek için kapitalist mantığın peşine sorgusuz sualsiz takılmanın sakıncalarının farkına varmak gerekir. Ortaya atılan ger-çekçi veya hayalci devlet ve toplum kuramı yaklaşımlarını gereğince anlayabilmek için bu uyarının göz ardı edilmemesindeki yarar açıktır.

ÖZETKüreselleşme süreci daha 70’li yıllarda ilk ipuçlarını vermeye baş-

lamıştır. Tarihi olaylar çoğu zaman sembolik niteliktedir. Berlin Du-varı’nın yıkılması Doğu Bloku’nun çöküşüne yol açmanın yanında siyaset bilimi, sosyoloji ve uluslararası hukuk alanlarında içerik ve algılamada köklü değişimlerin yolunu açtırmıştır. Bu nedenle günü-müzdeki gelişmeler sürpriz sayılmamalıdır.

Kapitalizmin giderek güçlenmesi, sosyalist sistemin zayıflaması ve iletişim teknolojilerinde ortaya çıkan yenilikler, sosyolojik kav-ramları yeniden yorumlamayı da beraberinde getirmiştir. Bu durum geleneklerin yıpranmasına yol açtığı gibi modern devletin yeniden ta-nımlanmasını da zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda ulus devlet ve sosyal devlet, tartışmaların odak noktasını oluşturur. Günümüzde uluslara-rası alanda devletlerin yanında artık sivil oluşumlar ve uluslararası örgütler de büyük bir rol oynamaktadır. Bu çalışmada devlet, toplum ve uluslararası sistemde gerçekleşen değişimler incelenmektedir.

Küreselleşme devletlerin siyasi sınırlarının anlamını, özellikle mekan ve zaman duygusunu kökten değiştirmiştir. Dünya adeta bir cam küreye dönüşmüştür. İnternet sayesinde siyasi sınırlar birer en-gel olma özelliğini önemli oranda kaybetmiştir. Bu durum devletleri dış müdahalelere daha açık hale getirmiştir. İnternet teknolojisi özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü gibi hakların sadece devletçe değil özel hukuk kişilerince de ihlal edilebilir olmasına yol açmıştır. Ortaya çıkan yeni iletişim olanakları hem yeni kazanımlar hem de yeni riskler demektir. Bilgiye hükmedenler bu olanaktan yararlana-rak dünya kamuoyu gündemini oluşturabilmektedirler. Diğer taraftan cılız gruplar bile bütün dünyaya seslerini duyurma olanağına kavuş-muşlardır.

Küreselleşme dünyada farklı tepkilerle karşılanmıştır. Hem küre-selleşmeye sadece küresel holdingler açısından bakan küreselci yak-laşımlar hem de anti küreselci yaklaşımlar tek boyutlu ve eksiktir. Ortadoğu coğrafyasında genel olarak anti küreselci yaklaşımlar daha derinden hissedilmektedir. İletişim, internet gibi olanaklarının nitelik-li eğitim sistemine sahip bir topluma yeni olanaklar sağladığı göz ardı edilmemelidir. Bilgi toplumu haline gelemeyen, insan haklarına saygı göstermeyen ve iç barışı sağlayamayan toplumların küresel dünyada iyi bir konum elde etme olasılığı yoktur. Bu nedenle Ortadoğu dik-tatörlüklerinin küreselleşme rüzgârından olumsuz etkilenmeleri bir sürpriz sayılmamalıdır.

Küresel dünyanın kaybedenleri olduğu gibi kazananları da vardır. Kazananlar çoğunlukla kuzey yarım kürede konuşlanmışlardır. Bura-larda yaşayanlar eğitim, beslenme gibi hayati ihtiyaçlarını gidermek-te zorlanmaktadırlar. Giderek artan dünya çapında yoksulluk ve gelir adaletsizliği daha önce görülmeyen türde reaksiyonların doğmasına yol açmaktadır.

Sosyalist sistemin çökmesi kapitalist mantığın yeniden öne çıkma-sı şansını bahşetmiştir. Ancak her şeyin kâr mantığı ve maliyet unsuru olarak değerlendirilmesi, ciddi sosyal ve siyasal gerilimler üretmekte-dir. Dünyayı saran neo-liberal politikalar ABD tarafından postmodern tarzda sömürgeler edinmekte bir fırsat olarak kullanılmaktadır. O ka-dar ki küreselleşme ile beraber yükselişe geçtiği zannedilen demok-rasi ve insan hakları bile güçlü kuzey ülkelerince araçsallaştırılmıştır. Burada ABD tarafından izlenen sömürgeci ve hegemonyacı yaklaşım ile Avrupa’nın etik değerlere vurgu yapması iki farklı yol olarak dik-kati çekmektedir. İnsan haklarına saygı Avrupa kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görülmesine karşılık; ABD için insan hakları, bir uluslararası politika aracı olmaktan öteye geçememiştir. Bunun en iyi kanıtı ABD ve yakın müttefiklerinin Ortadoğu’dan bir türlü uzaklaş-mamaları ve her bahaneyle bu bölgeyi havadan istila etmeleridir.

Küreselleşme bağlamında yapılan ulus devletin sonunun geldiği tartışmaları artık 1990’lı yıllarda olduğu kadar belirsiz değildir. Ulus devletlerin dünyada güvenliği sağlayabilecek yegane kurumlar olduk-ları tedricen anlaşılmış durumdadır. 11 Eylül 2001 New York Ticaret Kulelerine karşı gerçekleştirilen saldırılar ulus devlet tartışmalarına önemli bir etki yapmıştır. Dünyada sermayenin güvenliğini ancak ulus devletler sağlayabilir. Fakat bu durum küresel kapitalizm pen-ceresinden bütün ulus devletler için geçerli değildir. Örneğin, zengin ülkeler ligi olarak kabul edilen G-7 veya G-8 olarak adlandırılan dev-letler bu manada daha da güçlenmişlerdir. Fakat fakir veya gelişmekte olan ülkeler ya da diğer deyimle güney yarım küre ülkeleri için aynı şeyi söylemek imkansızdır.

Ekonomisi zayıf, eğitimde geri kalmış, demokratik katılımın ol-madığı diktatörlüklerin bir güç erozyonuna maruz kalmaları kaçınıl-mazdır. Ulus devletler günümüzde sanayi devrimi döneminden farklı olarak politika ve ekonomiyi tek başına belirleyecek konumda değil-dir. Dünya devletleri arasında gittikçe daha çok hissedilen, güç ilişki-lerine dayalı piramit yapı, tek kutuplu dünyada daha dikey bir nitelik kazanmıştır.

Küresel dünyada ortaya çıkan merkez ve çevre ülkeler ayrımı daha II. Dünya Savaşı sonrasında bile bir dünya projesi olarak kurgulan-mıştı. II. Dünya Savaşı sonrasında BM çatısı altında uluslararası iliş-

kiler için geliştirilen işlevselci yaklaşımlar, 70’li yıllarda geliştirilen Dünya Sistem Kuramı bu projelerden bazılarıydı. Bu kuramlarda sü-rükleyici güç kapitalist mantıktı. Ancak bu projeler dünyaya huzur ve adalet getirmekten uzaktı.

Tek kutuplu dünya; farklı hiyerarşik düzenleri, bazı uluslara kar-şı önyargıları yeniden depreştirdi. Dünya tarihi bu tür önyargıların yaygınlık kazanmasının insanlık açısından felaketlere yol açabildiğini göstermektedir. Bu nedenle ortak bir insanlık idesi geliştirilmesi, kü-resel adalet ve kültürler arası diyalogun desteklenmesi kaçınılmaz bir gereksinimdir. Bu gereksinim bütün insanlık içindir. Ancak böyle bir amaca ulaşabilmek için kapitalist mantığın peşine takılmanın sakınca-larının farkına varmak gerekir.

DEVLET ve TOPLUM KURAMLARINA YENİ YAKLAŞIMLAR

ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ ..................................................................9İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ ..................................................................... 11GİRİŞ .......................................................................................................13ÖZET .......................................................................................................17

I. BÖLÜM

KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI1. Küreselleşme Kavramının Çok Yönlülüğü .....................................312. Bir Gezegen Olarak Dünya .............................................................333. Soğuk Savaş Yıllarında Küreselleşmeyi İlk Adlandırmalar ..............35

3.1. 1970’li Yıllar ..................................................................................... 353.1.1. Niklas Luhmann’ın “Dünya Toplumu” Kavramsallaştırması .................................................................. 353.1.2. Öğretide Dünya Toplumu Teriminin Kullanımının

Yaygınlaşması ...................................................................383.2. 1980’li Yıllar ve Küreselleşme Kavramı .......................................... 40

4. Uluslararası Sistem Olarak Dünya Toplumunu Tasvirde Farklı Yaklaşımlar ...........................................................................425. Küresel Toplum mu, Dünya Toplumu mu? .....................................446. Küreselleşmeyi İfade İçin Kullanılan Güncel Kavramlar ...............45

6.1. Küreselleşme ..................................................................................... 456.2. Küreselcilik ....................................................................................... 496.3. Küreselleşme Karşıtlığı (Anti Küreselcilik) ..................................... 506.4. Küresellik .......................................................................................... 556.5. Dönüşümlü Modernleşme, İkinci Modern ........................................ 576.6. Gelenek Sonrası Sosyal Düzen ......................................................... 606.7. Risk Toplumu Olarak Küreselleşme veya Üretilmiş Güvensizlik.....626.8. Küresel ve Yerelin İç İçeliği: Glokalleşme ....................................... 66

7. Küreselleşme Yeni Bir Olgu mudur? ..............................................698. Küreselleşme Sürecinde Bazı Dönüm Noktaları ............................72

9. Küreselleşme ve Zihinsel Algılama ................................................759.1. Küresel Toplumun Düşünce Boyutu ................................................. 759.2. Küreselleşmenin Dayatmacılık Boyutu ............................................ 769.3. Küreselleşmede Normatif Boyut Sorunu .......................................... 78

10. Ekonomide Küreselleşme .............................................................7910.1. Tarihsel Arka Plan ........................................................................... 7910.2. Yeni Durum ..................................................................................... 8210.3. Küresel Ekonomik Bağımlılık ........................................................ 8610.4. Küresel Sermaye ............................................................................. 87

11. Toplumsal ve Siyasi Alanda Ulusötesileşme ................................9111.1. Sınır Aşan Tehdit ve Etkileşimler .................................................. 9211.2. Zihin Dünyasında Kozmopolitleşme .............................................. 9311.3. Siyasi Alanda Ulusötesileşme ......................................................... 9511.4. Ekonomi Alanında Ulusötesileşme ................................................. 97

12. Hukuk Alanında Küreselleşme ...................................................10012.1. Birleşmiş Milletlerin Küresel Hukuk Oluşumundaki Rolü............10212.2. Hukukun Amerikanlaşması ........................................................... 10412.3. Bölgesel Örnek Olarak Avrupa Birliği .......................................... 10612.4. Geleceğe Dönük Beklentiler ......................................................... 106

II. BÖLÜM

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ULUS DEVLET1. Modern Devletin Temeli Olarak Ulus .......................................... 111

1.1. Ulus Kavramının Ortaçağda Geçirdiği Dönüşüm ........................... 1121.2. Ulus Kavramının Modern İçeriğini Kazanması .............................. 1131.3. Dönüm Noktası: Fransız Devrimi ................................................... 1151.4. Ulusu Dil ve Genetik Bağ Olarak Algılama ................................... 1171.5. Ulusun Siyasetin Odak Kavramına Dönüşmesi .............................. 118

2. Sosyal -Psikolojik Açıdan Ulus .................................................... 1193. Sosyolojik Açıdan Ulusal Bilinç ve Kimlik ..................................123

3.1. Disiplinlerin Farklı Yaklaşım Eğilimleri ......................................... 1233.2. Sosyolojik Açıdan Ulusal Kimlik ................................................... 1243.3. Parçalanan Üst Kimlik ve Yeni Alt Kimlikler................................. 124

4. Ulus ve Halk .................................................................................126

5. Devletler Arası İlişkilerde Gerilim Kaynağı Olarak Ulusçuluk........1286. Ulus Devletin Avrupa Coğrafyasında Geçirdiği Süreçler .............131

6.1. Ulus Devlet İdeolojisi Karşıtlığı ..................................................... 1316.2. Yayılmacı Ulus Devlet .................................................................... 1336.3. Ulus Devlet Anlayışının Altın Çağı ................................................ 134

7. Ulus Devletin Yerine Getirmekte Olduğu İşlevler ........................1358. Ulus Devlette Kurumsal Tıkanmalar ............................................136

8.1. Siyasal Temsil ve Karar Mekanizmalarında Tıkanma .................... 1368.2. Sosyal Devlette Kriz ....................................................................... 139

9. Değişen Parametreler ....................................................................14110. Küresel Pazar ve Ulusal Hukuk Düzenleri .................................14411. Küresel Dev Şirketler ve Ülkeleriyle Bağları ............................14612. Bölgesel Bloklar ve Ulus Devlet Etkileşimi ...............................14913. Ulus Devlette Güç Kaybı ............................................................150

13.1. Ekonomi Alanında Güçsüzleşme .................................................. 15113.2. Güvenlik ve Uluslararası Hukuk Alanında Egemenlikte

Yıpranma ....................................................................................... 15513.3. Sivil Oluşumların Ulus Devlet Egemenliğini Zayıflatması...........158

14. Güç Kaybı İddialarının Gerçekliği ..............................................16015. Melezleşen ve Bulanıklaşan Devlet Kuramı ...............................163

15.1. Doğan Yeni Sınıf ve Özgürlüklere Karşı Devlet Dışı Aktörlerden Gelen Tehditler .................................................. 16315.2. İç İçe Geçmiş Egemenlik Sahaları ve Sivil Toplum Örgütleri ........................................................................................ 16615.3. Ulus Sonrası Durumda Yeni Devlet Modeli Arayışı ..................... 168

16. Ulus Devlet Lehine Dayanaklar ..................................................17016.1. Ulus Devletin Hala En Etkili Siyasal ve Hukuksal Kurum

Olduğu........................................................................................... 17016.2. Ulus Devletin Uluslararası Örgütlerin de Dayanağı Olması..........17316.3. Ulus Devlet Gerçeğinin Değişmeyecek Olması ........................... 174

17. Ulus Devletin Geleceği Açısından Avrupa Birliği Örneği...........17717.1. “Avrupa Ulusu” İnşa Çabaları ...................................................... 17717.2. Birleşik Avrupa Devleti ............................................................... 18117.3. Küresel Bir Aktör Olarak Avrupa Birliği ...................................... 183

III. BÖLÜM

TASFİYE EDİLEN SOSYAL DEVLET1. Ulus Devlet ve Ekonomi ...............................................................1872. Sosyal Devlet Dinamiklerinde Kırılma .........................................1913. Sermayenin Niteliğinde Değişim ..................................................1954. Maliyet Düşürücü Politikalar ve Sosyal Devletin Konumu...........1975. Küreselleşme Sosyal Politikaların Terki Anlamına Gelir mi?.......2016. Sosyal Politikaların Toplumların Gelişmişliğine Göre Değişen Anlamı .............................................................................2047. Emeğin Yer Değiştirmesi Olanakları ve İşçi Sendikalarının Çaresizliği ......................................................2078. “Yeniden Feodalleşme” ve İşçi Sınıfı ...........................................2109. Küresel Koşullarda Çalışma Hayatı ve Risk Yönetimi .................21410. Avrupa Birliği Çerçevesinde İzlenen Sosyal Politikalar .............21811. BM Öncülüğünde Küresel Sosyal Adaletsizlikleri Gidermekte Başarısız Bir Deneme: “Global İttifak Girişimi”...........219

IV. BÖLÜM

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE İNSAN HAKLARI1. İnsan Hakları Düşüncesinin Felsefi Kökleri .................................225

1.1. Ortaçağda İnsan Onuruna Vurgu .................................................... 2261.2. Laikleşme Süreci............................................................................. 2261.3. İslam ............................................................................................... 228

2. İnsan Haklarının II. Dünya Savaşı Sonrası Gelişimi ....................2293. Devletler Arası Alanda İnsan Haklarına Saygının Önem Kazanması ..........................................................................2304. Uygarlık ........................................................................................232

4.1. Tarihsel Kavram Olarak Uygarlık ................................................... 2334.2. Batının Üstünlüğünü Tescil Anlamında Uygarlık ........................... 235

4.2.1. Toynbee ve Uygarlık ................................................................ 2354.2.2. Huntington: Medeniyetler Savaşı ............................................ 237

5. Kültürel Farklılıkların İnsan Haklarında Çifte Standardı Haklılaştırma Aracı Olarak Kullanılması ......................................237

5.1. Kültürel Görecelilik Yaklaşımı ....................................................... 2375.2. İnsan Hakları Sorununu Modernliğe İlişkin Bir Konu Olarak Görmek ............................................................................... 241

6. İnsan Haklarının Evrensel Geçerliliğinin Boyutları .....................2446.1. İnsan Haklarının Siyasal ve Hukuki Özelliği ................................. 2446.2. İnsan Haklarının Normatif Düzeyde Evrensel Geçerliliği .............. 2456.3. Demokrasi ve İnsan Hakları İlişkisi................................................ 246

7. İnsan Haklarının Uluslararası Politika Aracına Dönüşme Süreci ............................................................................2478. İnsan Haklarını Evrensel Düzeyde Standartlaştırma Sorunu ...........................................................................................2509. Nispi (Görece, Tek Tip Olmayan ) Evrenselcilik ..........................25310. İnsan Haklarında Kuzey -Güney Polemiği .................................25411. Küresel Ölçekte İnsan Haklarına Saygının Sağlanmasına İlişkin Öneriler ve Açmazlar .......................................................258

11.1. Demokrasi ve Küresel Etik Kuralları ............................................ 25811.2. Demokrasi İzleme Kurulu ve Hammadde Paylaşımı Kurumu Önerileri .......................................................................... 26011.3. Aşılması Zor Engeller ................................................................... 261

V. BÖLÜM

KÜRESEL KÜLTÜRÜN SOSYOLOJİK GERÇEKLİĞİ1. Küreselleşmenin Etnisite ve İletişime Yansımaları .......................263

1.1. Kültür ve Kimliğe Yeni Vurgu ....................................................... 2631.2. Toplumsal Güvenlik Alanında İki İleri Bir Geri ............................. 2651.3. Zaman ve Mekân Duygusunun Kaybolması ................................... 2671.4. Moor Yasası ya da Yeni Olgular .................................................... 269

2. Kültürlerin Küreselleşme Sürecindeki Önemi ..............................2712.1. Küresel Düzeyde Değerler Değişimi İddialarının Gerçekliği:

Inglehart’ın Alan Araştırmaları ....................................................... 2732.2. Kültürel Değerlerin Küresel Dönüşümüne İlişkin Araştırmalar ........................................................................ 275

3. Yerel ve Küresel Kültür Karşıtlığı ................................................2763.1.Tablolarla Yerel ve Küresel Kültür Karşıtlığı .................................. 2783.2. Yerel-Küresel Kültür Karşıtlığında Kazanan Taraf ......................... 280

4. Bütünleşme ya da Parçalanma Süreci Olarak Küreselleşme.........2814.1. Sosyal Alanda Homojenleşme ........................................................ 2814.2. Sosyal Alanda Parçalanma ya da Yerelleşme.................................. 2854.3. Siyasal Alanda Homojenleşme ve Parçalanmalar ........................... 287

5. Devletten Soyut Dünya Toplumu ..................................................2916. Küresel Sivil Toplumun ve Kültürün Gerçekliği ..........................293

6.1. Bilgi Toplumu ................................................................................. 2936.2. Seyirci Toplum ................................................................................ 2946.3. Küresel Toplum Aleyhine Psikolojik Duvarlar ............................... 2956.4. Cezalandırıcı Küresel Tüketim Toplumu ........................................ 297

VI. BÖLÜM

KÜRESELLEŞME ÇAĞINDA ULUSLARARASI SİSTEM1. BM Sonrası Yeni Dünya Düzeni Arayışlarında Bağımlılık Kuramları ....................................................................299

1.1. Uluslararası Siyasi İlişkilerde Bağımlılık ....................................... 2991.2. Dünya Yönetimi Projesinde Yapısal İşlevselci Yaklaşım ............... 3011.3. Bağımlılığı Süreklileştirmek: Merkez-Çevre Ülkeler Yaklaşımı .......................................................................... 305

1.3.1. Dünya Sistem Kuramı ............................................................. 3051.3.2. Yarı Çevre Ülkeler ................................................................... 3061.3.3. Uluslararası Örgütler ............................................................... 308

2. Ülkesel (Karasal) İktidar- Ekonomik İktidar Mantıklarının Karşıtlığı ................................................................312

2.1. Ekonominin Siyasi İktidarla İlişkisi ............................................... 3122.2. Siyasi ve Ekonomik İktidarın İç İçeliği .......................................... 315

3. Dünya Çapında Sermayenin Küreselleşmesine Hizmet Eden Örgütler ...................................................................318

3.1. Serbest Ticareti Destekleyen Küresel Örgütlenmeler ..................... 3193.1.1. GATT: Genel Gümrük ve Ticaret Antlaşması ........................ 3193.1.2. Uluslararası Kredi Kuruluşları ................................................. 322

3.2. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ........................................................ 324

4. Küresel Ekonomi Politiğin Özellikleri ..........................................3295. Küresel Örgütlerin İktidar Potansiyelleri ......................................332

5.1. Devletlerarası Örgütler ................................................................... 3325.2. Küresel Gönüllü Oluşumlar ve Kural Üretme Yetenekleri..............335

6. Küresel Oluşumların İşleyebilirlik Şansı .....................................3377. Küresel Örgütlerin Yerel İlişkileri .................................................3408. Devlet Dışı Oluşumların da Katıldığı Küresel Yönetimin Özellikleri .....................................................................................342

8.1. Uluslararası Alanda Devlet ve Devlet Dışı Aktörlerle Küresel Yönetim ............................................................................. 3438.2. Devlet ve Toplum İlişkisinde Küresel Yönetim .............................. 345

9. Uluslararası Devlet .......................................................................3469.1. Uluslararası Örgütler Lehine Görüşler ........................................... 3469.2. Uluslar Üstü Yönetimde Meşruluk Sorunları ve Kozmopolit Demokrasi Anlayışı .................................................... 349

10. Sözde Dünya Yurttaşı Şirketler ..................................................35111. Küresel Sivil Toplum Söylemi ....................................................353

11.1. Sivil Toplum Romantizmi ............................................................. 35311.2. Küresel Sivil Toplum Örgütleri ve İnsan Hakları ......................... 356

12. Demokrasinin Küresel Yaygınlık Kazandığı İddialarının Doğruluğu Hakkında Kuşkular ...................................................35813. Küresel Dünyada Demokrasinin Geleceği ..................................36114. Soğuk Savaş Sonrası Dünya Düzeni ..........................................364

14.1. Dikey Küresel Dünya Düzeni ....................................................... 36714.2. Tek Devlet Üstünlüğüne Dayalı Dünya Düzeni............................ 36714.3. Uluslararası Alanda Hukuki Meşruluğun Önemini Kaybetmesi .................................................................... 369

14.3.1.Fukuyama’nın Etik Tanımaz Görüşleri................................... 37014.3.2. Kapitalizmi Ayakta Tutmak İçin Yeni Düşman Arayışı..........37114.3.3. Modernleşmenin İflası mı? .................................................... 372

15. Gerçekle Yüzleşmek: Sömürgeciliğin Geri Dönüşü ...................37315.1. Uygar-Uygar Olmama Bahanesi ................................................... 37415.2. Bölgesel Sorunları Kangrenleştirerek Egemen Olma Politikası ............................................................................. 37615.3. Yeni Düşman Üretmenin Dayanılmaz Çekiciliği .......................... 376

VII. BÖLÜM

ULUSÖTESİ TOPLUMA İLİŞKİN KURGULAR1. Devlete İlişkin Yeni Arayış ve Yaklaşımlar ................................379

1.1. Davranış Odaklı Devlet .................................................................. 3801.2. Postmodern Devlet .......................................................................... 3821.3. İletişim Toplumunda Devlet ........................................................... 384

1.3.1. İletişim Teknolojilerinin Devlet ve Toplum İlişkilerine Yansıması ................................................................................. 384

1.3.2. Sanal Demokrasi ve Yeni Sanal Kapitalist Sınıf ...................... 3861.4. Avrupalılaşan Devlet ....................................................................... 3871.5. 21. Yüzyılda Kamusal Müdahale ya da Devletin Sönükleşmesi ................................................................... 3891.5.1. Rekabet Devleti: Turbo Kapitalizmin Yeni Dayatması ................ 3891.5.2. Düzenleyici Devlet ...................................................................... 390

1.5.2.1. Yardımcı Oyuncu Olarak Devlet .......................................... 3901.5.2.2. Honkong Modeli ................................................................... 3911.5.2.3. Kapitalist Kuramın Açmazı .................................................. 392

2. Küresel Sosyolojik Oluşumlar ve Geleceğe Etkileri ....................3932.1. Karma Yapılı Küresel Siyasi Örgütsel Oluşumlar .......................... 3932.2. Küresel Karma Sivil Oluşumların Yerine Getirdiği Temel İşlevler................................................................................. 3952.3. Küresel Siyasi Yapılanmalar ve Sivil Örgütler ............................... 3962.4. Küresel Ağ İlişkilerinin Yönlendirilmesinde Sorunlar ................... 3972.5. Dışa Açık Egemenlik Anlayışına Geçiş ......................................... 399

3. Karmaşık Dünya Yönetimi Projesi ...............................................4023.1. Geleceğin Devletinin Boyutlarının Açıklığa Kavuşturulması.........4033.2. Çok Alanda İşbirliğine Dayalı Uluslararası Politika....................... 407

4. Ulus Devlet Sonrasında Ulus Ötesi Kuruluşların Taleplerini Karşılama Sorunu .......................................................408

4.1. Toplumsal Ulusötesileşmenin Derecesi ve Uluslararası Yeni Kurumların Gereksinimleri.................................................... 4084.2. Uluslararası Kuruluşlar ve Ulus Devlet Sonrası Yönetimin Hedefleri ....................................................................... 410

5. Ulusötesi Devlet Hayali ................................................................4125.1. Egemenlik Anlayışında Değişim .................................................... 412

5.2. Küresel Federasyon......................................................................... 4166. Uluslararası Sonrasında Siyaset ...................................................4187. Ulusötesi Koşullarında Demokrasinin Geleceği ...........................420

7.1. Kozmopolit Demokrasi Anlayışı .................................................... 4207.1.1. Ulusötesi Aşamada Demokrasi Anlayışı .................................. 4207.1.2. Ulusötesi Aşamada Uluslararası Alanın Demokratikleştirilmesi ............................................................ 423

7.2. Küreselleşme Sonuçta Demokrasinin Sonu Olabilir mi? ............... 424

SONUÇ YA DA YENİ BİR SORGULAMA .........................................429DİZİN .....................................................................................................433Yazarımızın Türkçe Eserler ...............................................................437

I. BÖLÜM

KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI

1. Küreselleşme Kavramının Çok YönlülüğüKüreselleşmeyi tarihsel bağlamda radikal bir dönüşüm olarak ad-

landırıp kutsal kitaplarda anlatılan “Nuh Tufanı”, göçebe toplumdan yerleşik topluma geçiş gibi yeni bir biçimlenme ve dönüşüm nokta-sı olarak tanımlayan1 yazarların varlığı küreselleşmenin, kuramsal manada üzerinde durmaya değer bir kavram olduğu görüşünü haklı çıkarmaktadır. aynı zamanda böyle bir benzetme bu konudaki bazı abartmaları da örneklendirmiş olmaktadır. Bu durum küreselleşmenin önemini azaltmamakla beraber konunun özünü gözden kaçırmaya ne-den olabilir. Bu nedenle konunun kaynağından başlayarak incelemek doğru bir çıkış noktası olacaktır.

Küreselleşme terimi ilk kez 1962’de kullanıldı. Ancak kavramın bilimsel çalışmalarda daha geniş bir biçimde tartışılmaya başlaması 1980’li yılların ortalarına rastlar2. Bu sosyal olgu tek bir tarihi ya da sosyal olaya dayanarak açıklanamayacak kadar karmaşıktır. Sosyal ve toplumsal gelişmelerin bu özelliği çoğu zaman deneyimlerle öğreni-lir. Belki bütün sosyal olgular çok boyutludur ama küreselleşme söz konusu olduğunda bu hususu biraz daha kalın çizgilerle vurgulamak gerekir. Burada amacımız bir yöntem tartışması başlatmak değildir. Konunun çok yönlülüğünü görmezden gelmenin sakıncalarına dikkat çekmektir.

Hermann Schwengel “Küreselleşmenin Avrupa Boyutu” adlı eseri-nin giriş bölümünde, Harold James’in “Ekonominin Küreselleşmesi” adlı esere atfen; ilk kez 15 Kasım 1975’te düzenlenen dünya ekonomi zirvesini küreselleşme için bir başlangıç noktası3 olarak kabul eder.

1 Örneğin bkz. Weiβmann, Karlheinz, «Globalisierung und Nation”, in: (Hrsg.) Heidelber-ger Club für Wirtschaft und Kultur e.V., Globalisierung: Der Schritt in ein neues Zeitalter, Springer Verlag, 1997, Berlin, s.205-206

2 Schimany, Peter, „Globalisierung“ und „globale Gesellschaft“ eine Problemskizze aus sozialwissenschaftlicher Perspektive, Hersg: Lehrstuhl für Soziologie Univ. Passau, Passau, 1996, s. 8

3 Schwengel, Herrmann, Globalisierung mit Europäischem Gesicht, Aufbau Verlag, Ber-

Küreselleşmenin Boyutları32

Hemen ardından belirli bir tarihin başlangıç olarak alınmasının sem-bolik olduğunun da altını çizer. Küreselleşmenin bazı yazarlarca hem bir “konteyner”e benzetilmesi hem de çağdaş gelişmeleri açıklayıcı bir “anahtar kavram”4 olarak nitelenmesi konunun çok boyutluluğu hakkında bir fikir vermektedir. Bu açıdan bakıldığında küreselleşme genel bir çerçeve içinde yer alan çok sayıda unsurdan oluşan bir genel görünümdür. Konteyner benzetmesi ile “ulus-ötesi” ya da uluslararası “sosyal alanın” doğduğundan söz edilmesi, toplumsal yapının değişen boyutlarını ortaya sermektedir. Buna göre toplumu ulus devlet pence-resinden kavramak, yerini yakın gelecekte toplumu sınırlar ötesi bo-yutta kavramaya bırakmıştır. Bu manada ulus devlet algılamasına has geleneksel yaklaşım ulus ötesi yaşam biçimleri, sınır aşan sosyal dav-ranışların gözlemlendiği sosyal alanlar ile tamamlanmaktadır5. Küre-selleşmenin çok boyutluluğu onun tanımlamasını da bir ölçüde zor-laştırmaktadır. Bu nedenle küreselleşmenin henüz bütün dünyada bir rüzgâra dönüşmediği dönemde “yoğunluk gösteren eğilimler”6 demeti olduğuna işaret edilmiştir. Küreselleşmeyi tanımlamada kullanılacak temel terimlerin iktidar, hiyerarşi, kültür, toplumsal kimlik, etkileşim7 gibi kavramlardan hareket edilmesi gerektiği öne sürülmüştür.

Küreselleşme ile genellikle tutucu Marksistler ve Liberaller ekono-mi alanında gerçekleşen yeni gelişmelere yoğunlaşırlar. Oysa küresel-leşme tekil bir süreç değildir. Bu süreç pek çok alanda yaşanmaktadır. Eskiye oranla farklı bir unsur olarak devletlerce güç kullanma ala-nında görülen değişiklikler bu bağlamda örnek verilebilir. Sınır aşan organize suçluluk, terör, insan ticareti, silah ve uyuşturucu ticareti, bu yeni tarz güç kullanımlarının en önemli dayanaklarındandır8. Küre-selleşmenin yaşandığı diğer alanları teknoloji, yaşam biçimlerindeki değişim ve benzeşme eğilimleri, siyasi ilkelerde değişim, zihin dün-yasında sosyal ve kültürel alana yansıyan dünya yurttaşlığı gibi yeni bilinç ve algılamaların ortaya çıkışı şeklinde kısaca ifade edebiliriz9. Küreselleşme sürecine ilişkin gelişmeler uluslararası hukuk alanın-da da gözlemlenmektedir. Küresel düzeyde yetkilerle donatılan 1998

lin 1999, s. 94 Fürstenberg, Friedrich- Oesterdiekhoff, Georg W. (Hrsg.), Globalisierung ohne Grenzen?

Soziologische Beiträge zum Entgrenzungsdiskurs, Verl., Dr. Kovač, Hamburg 2004, s.115 Beck, Ulrich, Was ist Globalisierung? 1.Aufl., Schurkampf, Frankfurt/Main, s. 49, s. 636 Heintz, Peter, Die Weltgesellschaft im Spiegel von Ereignissen, Verlag Rüegger, 1982,

Diessenhofen, s. 777 Heintz, Die Weltgesellschaft im Spiegel von Ereignissen, s. 258 Höffe, Ostfried, Demokratie im Zeitalter der Globalisierung, C.H.Beck, München

1999, s. 169 Küreselleşmenin yaşandığı alanları bir tablo şeklinde gösteren grafik için bkz. Müller,

Stefan/Kornmeier, Martin, Streitfall Globalisierung, (Forum Wirtschaft und Soziales), Mün-chen 2001, s. 26

Prof. Dr. İlyas DOĞAN 33

Roma Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü ile oluşturulan kuruluş-lar bu gelişmelerin en bariz göstergelerindendir.

Küreselleşmenin bir bilimsel inceleme konusu yapmakta yaşanan bazı güçlükleri daha başlangıçta vurgulamak çalışmanın ilerleyen bölümlerini daha anlaşılır kılacaktır. “Dile düşen” kavram olması bu alanda rastladığımız güçlüklerin nedenlerinden sadece biridir. Hemen her alanda söz konusu terime atıfta bulunulması beraberinde bir kar-gaşa getirmektedir. Küreselleşme kavramı o kadar çeşitli anlamlarda kullanılmaktadır ki çoğu kez bu anlamlar arasında paralellik kurmak zorlaşmaktadır. Kesin bir tanıma kavuşturulamadığı halde bir slo-gan olarak küreselleşme kavramı devasa bir yaygınlık kazanmıştır10. Slogana dönüşen bir kavramı bilimsel disiplin içine sokmak ve ona bilimsel bir içerik kazandırmak konusunda fazlaca iddialı olmamak gerekir. Şurası bir gerçektir ki küreselleşme kavramı ümitlerin ol-duğu gibi korku ve endişelerin de kaynağı durumundadır. Kavramın yerli yersiz her alanda kullanılması, ona bir içerik yüklerken fazlaca özen gösterme gereği duyulmaması, bir kavram “enflasyonuna” yol açmakta ve adeta kavramın içini boşaltmaktadır. Kavram ortaya çıkan güncel sorunlar için bir teşhis yöntemi gibi ortaya konmakta fakat bu efsane kavram sorunlara çözüm bulmakta fazlaca ümit vermemekte-dir. Ancak küreselleşme ya da her nasıl adlandırılırsa adlandırılsın bir „meydan okuma“11 imajını bünyesinde barındıran bir terim ile karşı karşıya bulunduğumuzu söylemek yanlış olmayacaktır. Küreselleş-meye ilişkin gelişmelerin salt Berlin Duvarı’nın yıkılması ile yuva-sından kaçıverdiğini söylemek herhalde temel bir yanılgı olsa gerekir. Bu nedenle adı konmamış olsa bile süreci çağrıştıran bazı gelişmelere değinmek konunun daha basit bir şekilde ortaya konmasına katkıda bulunacaktır.

2. Bir Gezegen Olarak DünyaDünyanın bir bütün olarak kavranması çabaları yeni olmadığı gibi

ilk kez sosyologlarca yapılan bir saptama da değildir. Antik dönemde kullanılan “kozmopolis” terimi bu bağlamda dikkat çekicidir. Koz-mopolis ile Tanrı tarafından konan evrene ilişkin yasaların bir ahlaki düzen olarak toplum düzenine egemen olması kast ediliyordu. Din-sel manada “insanlık” kavramı bütün dünyayı kavrayan bir içerikte kullanılmıştı. İnsanlık tabiri bütün insanlığı bir bütün olarak görme anlayışının bir tezahürüydü. “Dünya vatandaşlığının” karşılığı ola-rak Yunanca’dan çevrilmiş olan “kozmopolitçilik” terimi de temelde dünya insanlığının bir bütün oluşturduğu anlayışını yansıtan empatik

10 Kühnhardt, Ludger, Welche Grenzen setzt die Globalisierung der europäischen Integ-ration?, Zentrum für Europäische Integrationsforschung, Univ. Bonn, Bonn 2003, s. 3

11 Höffe, Demokratie im Zeitalter der Globalisierung, s. 13

Küreselleşmenin Boyutları34

bir yaklaşımın izlerini taşır12. İfade edelim ki hem teoloji, felsefe ve devletler hukuku alanında hem de diğer sosyal bilimler alanında kul-lanılan bu terimlerin her biri sosyologların kastettikleri içerikten daha farklı nitelik ve içerik unsurlarını bünyesinde barındırır. Geçmişten beri var olan nu durum günümüzde biraz daha artmıştır.

II. Dünya Savaşından itibaren bazı sosyal bilimciler bilhassa ulus-lararası ilişkiler, ticaret dünyası ve iletişimde yaşanan ve yeni olarak niteledikleri gelişmeleri teşhis etmeye dönük fikirler ortaya atmışlar-dı. Yine de bu amaçla yapılan isimlendirmeler ve teşhisler kesintili ve belirsizdi. Bu bağlamda geçmişte, farkında olarak veya olmayarak küreselleşme teriminin içeriğini ifade etmeye dönük kavramlaştırma çabalarına göz atmakta yarar vardır.

Dünya tarihi, köklü dönüşümlere yol açan gelişmelerin doğum san-cılarının önceden hissedildiğine çoğu kez tanıktır. Bu durum Fransız Devrimi gibi 1917 Bolşevik Devrimi’nde böyleydi. Aydınlanma fel-sefesi Fransız Devrimi için gerekli meşruluk temelini ve siyasal sis-tem projelerini oluşturmuştu. 1848’de yayımlanan Komünist Mani-festo ve 1870 Paris Komünü deneyimleri işçi sınıfı ideolojisine dayalı sosyalist devlet sisteminin ayak sesleriydi. Bu bağlamda küreselleş-menin de bir tarihsel dönüşüm olduğu ifade edildiğine göre bu dönü-şümün, salt Berlin Duvarı’nın yıkılması ve soğuk savaşın sona ermesi ile açıklanması yeterince ikna edici değildir. Bu bağlamda dünyayı bir bütün olarak kavrama ve adlandırma tarzları diplomatik bir ifade tarzı olarak zaman zaman kullanılmıştır.

“Dünya toplumu” teriminin 1815-1830 yılları arasında uluslararası platformda oluşan “uluslararası camia”yı ifade etmek için kullanıl-mıştı. Bu bağlamda terim uluslararası ilişkilerde rol oynayan aktör-leri ifade etmekteydi. Buradaki kavramsal bağlantı Avrupa devletleri arasındaki siyasi ilişkilerin yoğunlaşmasına paralel ortaya çıktı. 1815 Viyana Kongresi ve Napolyon’un tahttan feragati ile Avrupa’da yeni bir evre başlamıştır. Viyana’da varılan uzlaşma ile Avrupa’da yıllarca süren savaşların sona erdirilmesi, karşılıklı etkileşime dayalı ulusla-rarası bir devletler topluluğu ortaya çıkardı. Bu tarihten sonra dev-letlerin izledikleri politikalar bu hususu açığa çıkarmakta ve artık bir “dünya politikası” terimi daha sık kullanılır hale gelmekteydi13. Fakat buradan hareketle varılacak nokta Avrupa devletlerinin dünyanın di-ğer devletlerini de eşit birer muhatap olarak kabul ettikleri izlenimi

12 Richter, Dirk, “Weltgesellschaft”, in: Georg Kneer/Armin Nassehi/Markus Schroer (Hrsg.), Soziologische Gesellschaftsbegriffe, Konzepte moderner Zeitdiagnosen, Wilhelm Fink Ver-lag, 1997 München, “Weltgesellschaft”, in: Soziologische Gesellschaftsbegriffe, s. 186-187

13 Robertson, „Glokalisierung: Homogenität und Heterogenität in Raum und Zeit“, in: Per-spektiven der Weltgesellschaft, s. 207-208

Prof. Dr. İlyas DOĞAN 35

vermemelidir. Avrupa devletleri 20. yüzyıla kadar uluslararası toplu-mu sadece Hıristiyan devletlerden ibaret kabul etmekteydiler. Ancak dünya politikası üzerinde Avrupa dışındaki devletlerin de önemli rol oynamaları bu anlayışta değişimi zorlayacaktı14. Böylece bütün dün-ya devletlerini kapsayan bir devletler camiasından realite gereği söz edilmeye başlanacaktı.

Günümüzde küreselleşme bağlamında oluştuğu ifade edilen dünya toplumu veya devletler camiası artık nitelik olarak Avrupa devletlerin-den oluştuğu varsayılan uluslararası camiadan daha farklı özelliklere sahiptir. Her şeyden önce eskiye kıyasla zaman ve mekân kavramları-nın içeriklerinin değiştiğini kabul etmek gerekir. Gerçi 19.yüzyıl son-ları ve 20.yüzyıl başlarında özellikle ekonomi alanında yerel olanla uluslararası olan arasında bir ayniyet oluşturma yolunda ciddi adımlar atıldı. Bu bağlamda zaman ve mekânı ölçmeye yarayan teknolojilerde ortak değerler benimsendi. Uzunluk biriminin benimsenmesi, ya da altın gibi ekonomik değerlerde standartlaşmaya gidilmesi yereli ev-rensel olanla bağlantılı hale getirme çabaları olarak15 dikkati çekmiş-tir. Fakat günümüzde adına küreselleşme dedirtmeyi hak eden yeni gelişmelerin mevcudiyeti bütün bunlardan daha öte bir şey olmalıdır. Bu nedenle “dünya toplumu” ya da “küresel toplum” kavramı daha geniş bir açıklamayı hak etmektedir. Bu durumda küresel toplum ya da muadili bir terimin günümüzde kast edilen içeriğe paralel olarak ilk ortaya atılma zamanı aydınlatıcı olabilir.

3. Soğuk Savaş Yıllarında Küreselleşmeyi İlk Adlandırmalar

3.1. 1970’li Yıllar3.1.1. Niklas Luhmann’ın “Dünya Toplumu” Kavramsallaştırması

Öncelikle küresel toplum sosyologlar ve uluslararası siyasetle il-gilenen araştırmacılarca ortaya atılan bir kavram olduğu vurgulanma-lıdır. Bu manada Alman sosyolog Luhmann önemli bir yere sahiptir. Luhmann 1998’de „Dünya Toplumu“nu egemenliğin devletler ara-sında paylaştırıldığı bir toplum olarak nitelemiştir. Buna göre dünya devletleri belirli karar alıcı örgütler çerçevesinde bu egemenliği kul-lanacaklardır16.

14 Bull, Hedley, „Die anarchische Gesellschaft“ (Übersetzer: Thomas Schmidt), in: Karl Kaiser- Hans- Peter Schwarz (Hrsg.), Weltpolitik (Strukturen- Akteure- Perspektiven), 2.Aktualisierte Auflage, Bundeszentrale für politische Bildung, Ulm 1987, s. 34

15 Robertson, „Glokalisierung: Homogenität und Heterogenität in Raum und Zeit“, in: Per-spektiven der Weltgesellschaft, s. 210

16 Luhmann, Niklas, „Der Staat des politischen Systems (Geschichte und Stellung in der