"Dr. Mehmed Reşid Bey'in Taşkışla Hatıraları Hakkında", Tarih ve Toplum, XVII/100 (Nisan...
Transcript of "Dr. Mehmed Reşid Bey'in Taşkışla Hatıraları Hakkında", Tarih ve Toplum, XVII/100 (Nisan...
------------------------------------------------- İQNDE~Uffi
tarh toplum
Erccrn Hayto(Jlu 2 AyşeŞen 4
serbest Cumhuıiyet Fı!kasına Ait Biı Seçim Beycmnaınesi Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu0-A~y_:_ _ _.;,. ____ ---:--~...:..__::_ ___ ___ "7
Trablusgarp Savaşına llişldn Bir Belge
Koleksiyoncunun DaQ-arcıQından
Dizelerde Saklı Kalan
Özbekler Tekkesi Pastnişini
Galatasaray'daki Mektel>i Tıbbiye-i Adliye-1 Şahone'ye Dalı: Şımdiye Kadar Bilinmeyen Almanca Kaynaklar
BeyOI)lu'nda Resimli Kartpostal Yayımcıl<m
Bugünkü Türkçe
Türk İh1llô:li'nln Düsturlan ve Mahmut Esat Bozkurt -11-lnsanıyyet ve Kavmiyyet
Dr. Mehmed Reşid Bey'in Taşlaşla Hatualan Hakkırıda
Ki1abiyat
LeskOVik'li Mehmed Rauf ve Escrt: İttihat ve Terakki Cenuyetı Ne Idi?
Kitabiyat Vadisinde Unututan Biı Halk Y=ımız: Ecz. Bnb. Avan.zade Mehmect SÜleyman
Kopak: Esl<ı sayılarımiZdan bir koilll (Murat Ön"').
Ahmet Mehmetefendio(Jlu
SalihKuyaş
Halil Erdo(Jan Cengız
AzmiÖzcan AısJan TeaioÇ)lu
Bebzat Üsdiken
Orhan Şaik Gökyay
Hak:Jcı Uyar
Kudret Emiro(Jlu • Nejdet Bilgi
AliBirincı
Halil Bingöl
· :-..!iSA\J 1492 • CiLT 17 • SAYI 100
Tıth::= Y.ıyı!fLın Genel Ylınttı'Din: Mı.ır1t 8etge 1 Gonel MUci.lr' f>lihat Tunt .t Ttkı1Jk Yön~n: Mlr.ıy Yüzgeç Düz:eftf: Fatih M, ÖU&n, Muıtata Şahinf Okur lıiŞkılen: Ayttn TötUn 1 Sa'rt ve 0\Jğınm: Mvmt Oönme-z
Ofa.t Hazırlrk;~kal\ Lld. Tel: 516 8280 • 51607 59/ Baskı: Ayhan Mattıa.~.oıltkJ Dağıtım: Iletişim PtlZaılamaA..Ş T el"'lı vt Toplum Aylık A;ısifdopedil< Oorgı tl"tış.m Yayınları , 1992
6 8 9
12 17
27 35 39 47 52
57
"1
TAŞ~ŞLA-------------------------------------------------
Dr. Mehmed Reşid Bey• in Taşk1şla
Hat1ralar1 Hakkinda
NEJDET BİLGİ
M ehıned Reşid Bey1 Mekteb-i Tıbbiye'de öğrenci iken Ittihad ve Terakki
Cemi ye ır nin kuruculan arasında yer alımştır (1889). Haydarpaşa Hastanesi'nde Dr. yüzbaşı olarak görev yaptığı sırada Jön Türkler'le ilişkisinden dolayı 1897'de yargılanarak Trablusgarb'a sürgüne gönderilmiştir.2 1897-1908 yıllan arasında Trablusgarb'da hekim olarak; Il. Meşrutiyet'in ilanından sonra da kaymakam, mutasarrıf ve vali olarak ~itli yerlerde- görev yapnuştır. Son olarak bulunduğu Ankara valiliğinden 1917'de ayrılan Mehrned Reşid Bey, Mondros Mütarekesi'nin imza lanmasından sonra gündeme getirilen Ermeni tehciri meselesinden dolayı tutuklanmıştır (5 Kasım 1918). 25 Ocak 1919 tarihinde tutuklu bulunduğu Bekirağa Bölüğü'nden firar eden Reşid Bey, bir süre sonra yakalanmak üzere iken intihar etmiştir (6 Şubat 1919)4 Bu yazıda Reşid Bey'in 1897 yılında tutuklu bulunduğu ve yargılandığı Taşklşla ile Trablusgarb sürgünleri hakkında bilgi vererek_ Rcşid 13cy'in Taşkışla hahralan üzerinde durulacaktır. Ayrıca hatıraların metni de yeni yazıya aktarılarak verilecektir. •
Bugün İstanbııl 'un Taksim serntinde bıılunan ve Istanbul Teknik Üniversitesi'ne ait olan Taşkışla, Sultan II. Abdülhamid devrinde
244- 52
askeri kışla olarak kııllanılrnakta idi. Aynı zamanda siyasi tutukluIann hapsedildiği ve yargılandığı yer de olmuştu. Bu özelliğini; 1889 yılında Askeri T ıbbiye öğrencileri arasında ittihad-ı Osmani adıyla kurulduğu kabul edilen Ittihad ve Terakki Cemiyeti'nin5
sesim duyurmaya başladığı 1895 yılından6 sonraki gelişmeler netice~inde, 1897 yılında kazandığı anlaşı lmaktadır. Nitekim bu tarihte ara larında Dr. Mehmed Reşid Bey'in de bulunduğu bir kısım Jön Türkler burada toplanınışlar, yargılarımışlar ve Trablusgarb'a sürgüne gönderilmişlerdir.
1895 yılından başlayarak Taşkışla Div~n-ı Harbi'run kurulması öncesinde meydana gelen, Jön Türklerle ilgili olaylan şöyle özetleyebiliriz:
1895 yılı içinde zaman 7.aman görü ten tevkiflerc rağmen lttihad ve Terakki Cerıtiyeti Jstanbııl'da hızlı bir gelişim göstermiştir? Fakat yılın sonuna doğru aralarında cerıtiyetin önde gelen üyelerirun de bıılunduğu (Abdullah Cevdet, İshak Sükfıti, Şerafeddin Mağımımi vb.) 34 kişi tutuklanmış ve bir ÇOğu sütgüne gönderilrıtiştir.$ Bu haliyle cerıtiyetin lstanbııl merkezine çöküntü ve dağınıklık hakimdir ve yeni bir organizasyonun gerekli olduğu anlaşılm.ışbr.9
Bu gereklilik 1896 yılında Bab-ı
Dr. Mehmed Reşid Şahingiray'm son zamanlarına ait bir fotoğrafı.
Seraskeri Muhasebat Dairesi'nde müdür olarak çalışan Hacı Ahıxı<.>d Beyl0 başkanlığında bir korıtitenin kurulmasıyla sonuçlanır. Korniteye önemli mevkilerde bulw1an devlet memurlan ve kumandanlardan da l.<atılıuuar olmuştur. 11 Komitenin anıao, ll. Abdülhaınid'i tahttan indirmek ve yerine Veliahd Mehmed Reşad Efendi'yi geçirmektir. Bunun için Veliahd'la temasa geçildiği ve onayının alındığı anlaşılmaktadır.12 Ancak, "mükemmel tertibat" yapılmış13 olmasına rağmen, koıxıiterun katibi ve Numune-i Terakki Mcktebi Müdürü olan Nadir Bey'in 14 ihban üzerine korıtiteyl~ ilişiği olaıüar tuluklanınışlar1' ve sürgiine gönderilrıtişlerdir.ı6
Ittihad ve Terakki Cerıtiyeti'nin bir hayli sarsılmasına sebep olan bu olaydan17 sonra, Askert Tıbbiye ve Harbiye'de yeni komiteler kurma yoluna gidilmiştir. Fakat kısa zamanda bunlar da açığa çıkarılmışlardır.18 Tutuklananlar önce Yıldız Sarayı'na götürülmüş ve sorgıılaırıası yapılan lar ile başka yerlerde tutulanlar bu defa Taşkışla'ya gönderilınişlerdir. Bu arada bazılan da serbest bırakılmışlardır.19 Bu tarihten sonra siyas! tutuklular Taşkışla'ya sevk edilmiş ve yargılamalan da burada kurulan Divan-ı Harb'de (Haziran 1897) yapılmıştır. w Taşkışla
TARIH ve TOPLUM 1 Nisan 1992/Sayı: 100
----------------------------------------------------TAŞK~LA Divan-ı Harbi'nin başkanlığına Ferik Reşid Paşa, üyeliklerine ise Bahriye Mirlivası Tayyar Paşa, Bahriye Miralayı Behçet Bey, Nakliye Miralayı Hacı Mehmed Bey ve Topçu Miralayı Faik Bey getirilmişlerdir.2ı Kanıbekir'den öğrendiğimiı:e göre Taşkışla Divan-ı Harbi 2 Temmu7 1897'de J3'ü idam, 22'si mücbbcd kürek ve diğerleri d<' çt>şitli hapis cezalarına olmak üzere, toglam 81 kişiyi mahkum etmiştir.
Bu moh.kiıml,ırdaıı 77'si 8 Eylül 1897 (28 Ağustos 1313) tarihinde Şeref vapuruna bindirilerek Trablusgarb',ı ~ürgünc gönderildiJcr.23
Aralannda yal:ın tarihimizin bir kıMm ünlüleri de v,udır ki (Yusuf Akçura, Ahmed Fcrid Tek vb.), bunLırdan birisi de Dr. Yüzbaşı Mehm~..:l Rcşid Bcy'dir.:u ittihad V<' Tl'rakki Ccmiyeti'ne mensup olduğu ve Avrupa'daki Jön Türklerle muhaberede bulunduğu ileri sürülcrek tutuklanmış ve Taşkışla Divan-ı Harbi'ne sevk edilmişti. Bir bu~-uk aylık hapis devresinden sonra askeri rütbesi alınmış ve Trablusg.ırb süq.;ünleri arasında yer almu;tır.ıs
Taşkı~la ııı.ıhkümlarını taşıyan Şeref vapuru 17 Eylül 1897 (3 Eylül 1313)'de Trablusgarb'a varmışbr. MahkUmlar deniz kıyısındaki bir askeri hapısaneye konulmuşlardır.26 Aslında aralannda Dr. Reşid Bey'in de bulunduğu beş alb kişi hariç hepsi Fı.z.m·a göndcrileceklerdir.21 Vali ve diğer yetkiliIcnn ısran ilc mahkümlar Paruşah'tan af tal~>binde bulunurlar. Müracanllara ancak Tr.ıblusgarb'da ~u.~ olarak kalmalan derecesind~ olumlu cevap verilmiştir. Tclgrafla gelen bu irade ile, 20 Eylül1897 (7 Eylü11313) tarihinde arnlarında Dr.Rcşid Bey'in d(' bulunduğu seki?. kişi
Trabluıısarb'da serbest bırakılmışlardır. Tal\liyc edildikten sonra buradaki bcJedıye hastahanesine hekim olan Dr. Rcşid Bef" ile serbest bırakılan dığer arkadaşlan Iıtihad ve Terakki'nin Trablusgarb şubesinin (Yedinci Şube) faaliyetlerine katılmışlardır.30 Yaklaşık bir yıl sonra -23 Huiran 314 (5 Temmuz 1898) tarihli irnde ile bü-
TARIH ve TOPLUM 1 Nisan 1992/ Sayı: 100
tün mahkümlar aifedilerek Trablusgarb'da serbest kalı>bilmişler ve bağlı bulunduklan devlet dairelerinde istihdam edilmişlerdir.31
Dr. Rcşid Bey'ın Taşkışla habraJanna gelince, görebildi~miz ka· danyla, Şeref vapuru yolcuları arasında bu olayı kaleme alarak bize ulaştırabilenlerin sayısı pek fazla değildir. Yayınladığımız mebıin ölümüne kadar İ ttihad ve Terakki'ye bağlı kalan ve bu cemiyetin ilk kurucu lanndan birine a it olması bakımından önemli olduğunu dü~ünüycıru7..
Reşid Bey'in Taşkışla ill' ilgili verdiği bilgilerin bir kısmı ·bir~z farklı ifadelerle de olsa· Ahmet Cevat Em re ve Ali Fahri 'nin ha b· ralarında da yer alnı.lktadır. Bunlar arasında özellikle Tü.rk-Yunan savaşuıdan dönen ve Taşkışla'da bulunan askerler tarafından mahkümlara iyi gözle bakılenaması dikkat çekiyor. Çünkü askerler arasında bunlann Yunan casusu olduğu sözleri sarfcdil· mektedir. Bu ithamı öğrl'ııen R<.'şid Bey'in tcptqşinin sert olduğu· nu görüyoru~. u ı kcnin kötü idare edildiğini vurgulayan Reşid Bey, bir gün bu yönetime son verileceği ve ülkenin bayram havasına gireceği yolundaki inancını da dile getiriyor. Aslında bu inMÇ yalnv.ca Reşid Bey'e has değildir. Jön Türklerin bir ~unda Sultan lL Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ile her şeyin d üıeleceği inancı vardır. Fakat bundan sonra nasıl daha ıyi bir düzen kurulacağı ve nasıl işleyeceği yohında, etrafında birleştikl<'ri netleşmiş fi. kirleri hulunmadıtJ gibi, heyecanlarından başka tecriihclcrin.in ol· madığı da söylenebilir. Nitekim Jön Türklo:r tarafından büyük umutlarla yeniden ilan edilen M~'Şt'Utiyet ülkeyi kısa süren bir bayram havasına sokmuştu, ama bir süre sonra ll. Abdülhamid devrinde şikayet sebebi olan konular, Ittihad ve Terakki eliyle daha da ileriye giden şikayetlere yol açmıştı. Daha da kötüsü, ülke hızla parçalaruna sürecine girmişti Metinde dikkat çeken başka bir özellik de başta Padişa h olmak üzere devlet görevlilerine karşı
küçültücü ifadelerin kullanılmasıdır ki, benzer ifadelcrin hemen bütün Jön Türkler tarafından kullaruldığuu biliyoruz. Kısaca belirtmek gerekirse metin bir Jön Türk gözüyle Trablusgarb'a gönderilen Jön Türklerin Taşkışla'daki son günlerini dile getirmektedir.
Metnin başında "Defter-i Habrabmdan" ifadesinin bulunması dikkat çekicidir. Çünkü, Dr. Reşid Bey'in önc~-dcn beri hatıralarını not ettiğjnc d,ıir bilgileri kııvvt•tlcndirmektcdir.32 Bu metnin, Re· şid Bey'in ·son zamanlarına ait kı· sımlan dışında- henüz gün ışığına çıkınayan hatıraL'l.rının bir parçası olması muhtemeldir. Metindeki aniabmdan hareketle olayın tazeliğini kaybetmedÇ.n kaleme alındığı söylenebilir. U<; yaprnk· tan oluşan metinde, kurşun kalem ve mürekkepli kalem karışık kullanılmıştır. Biz yayınlarken, asıl meblin sahifelerini her sahife.. nin ilk kelimesinden önce paran· tez içinde belirttik. Hepsi olma· nıakla beraber, üştÜ <;i:~:ili olduğu halde okunabilcn ve anlatımı boz· mayan kısımları köşeli parantez içine alarak verdik. Metinde ge· çen bazı isim ve olayları dipnotlada kısaca açıklamaya çalıştık. Metne, sahile nu.m.ualruuu ve ba:a kelimelerin anlamlannı vermek için kullandJ8ımız parantezler dışuıda müdahale etmedik
"Defter-i Hatıratımdan: 2:7 Ağııstos sene 1313 Çarşenbe Bugün Taşkışla'da Adet h3ricin
de bir hareket var. Hilnriz (kan dökücü) Rcşid Paşa'nın riyasct eyledjğj engizisyon ma hkcnıcsi azatan bu sabah pek erken geldi· ler. Askerler arasında fı~ıltılar eksik değil. Reşid'in ü>:erimizc mıı· sanat etdiği Yüzbaşı Mchmed Ağa'run33 yüzü gülüyor, yukarı aşağı gidüp geliyor. Uç dört gün evvelisi gazeteler afv·ı umum'iyi ilan etnıişlerdi.:ıo lMuhafız askerlerimizin tebşirıitından (müjdelemeler) ve getirdikleri gazetelerden anlamış idik.] Bir gün evvelisi de rnahpusJan ziyaret ic;ün gelenlere "Cuma günü (hepsi] çık.lcaklar" denilmiş, [tereşşuh (sız-
53 . 245
TAŞ~ŞLA----------------------------------------------------ma) ede ede kulağımıza kadar erişmiş idi.) Ihtimal ki bu gidiş geliş bu faaliyet bizi hapisden çıkaracaklan ic;indir. Şu kadar var ki seyyi.1ta (kötülükler) vasıta olmak üure alışan mcmurları.mızın yüzündeki bcşAşet (güler ;ii.dülük) cay-ı endişedir. Afvımızdan onla r memnun değil, meyus ol· malan ldzım gelirdi. Askerlerden birşey anlamak mümkün değiL Haber alabi ldiğimi:r. birşey "arsa, dünden beri Taşkışla'ya bir mağazadan denklerle elbise getirilmiş olmasıdır. Bu elbiseler ne olacak? Bu da bir munmma!
E:ngizisyon reisi Reşid'in defuat· la Mabeyn'e gidüp geldiği, Sakallı Mehmcd35 ve diğer yaverlerin kışlaya defaaıle geldiklerini, askerler arasında tcali olunan SÖZ· lerden haber aldık. Yanımdaki kahve ocağında malıbus buJunan ma kin e hocası Mülazım Kamil Efendi36 ile yanm saat kadar hasbihal etdik. Enine boyuna çekdik, murunmayı bir dürlü bal edemedik.
Muamma kendi k~ndisinc hal oldu: Saat sekiz raddelerinde mahbuslan birer bi rer çaılırmağa başladılar. Sıram gclinçc birisi geld i beni kışlada n ldeniz çcph~'Si cihelinden) dışarıya çıkardı. Kışlanın deniz cephesinde kuruJrnuş bir fotoğraf ma kinesinin karşısına gec;irdilcr, rcsmimi aldılar. Oradan )yine beni) aldılar kı.şlaru:n alt kabnda bir odaya götürdüler. Orası .idetı bir elbise mağazası gi· bi idi. Ma yer'den (s.2) getirilen bir çok kostüm ve paltolar, bilmem nereden toplanan san iskarpinler ve bir çok asker çamaşırlan yığıl· mış duruyordu. Beni soydular, başıma gayet dar w uzun bir fes, iki defa belimi dotayacak kadar geniş bir sctrc ve oldukça muta· bık bir palto, üç defa kıvırdığım halde yine yerde sarkan (galiba Saray'daki harem ağalarınd;ın bi· risinin ölçüsü üzrc yapı.lınış olsa gerek!) bir pantolon, bağlan oldu· ğu halde ÇÖ7.meğe hiç !üzüm görülmcyerek kolayiılda ayağı.rna geçircbildiğim bir iskarpin giydirdiler, elime de en adi bezden bir cins de çamaşır takımı sıkı~iırdı· lar. Benim zavalh elbise ve kun· duralannu ba~ıyup üzerine bir
246. 54
numcro koydular. İleride aradı· ğım vakit(!) bulabilmekliğirn içürı numeronun bir ayruru da "sakın gayb etme" tenbihi ilc bana verdiler. Dü,qncmcsi ic;ün pantolonumu elimde tutarak, yine ikide bir de ayağırndan fırlayan kundura· laruru [tekrar giyerek, ikide bir bir yere çarp•rak ayağı.mı zedcliycn, bir yere doku.narak beni dü· şüren kunduralarımı l süı:ükl.iycrek, refakatımdaki muhafı.zlnrla beraber tekrar fotoğr,ı f makinesi· nin karşısma gcçdim, bir ikinci resmim dalıa çıkanldı. Oradan odaına sevk ctdiler. Bütün arkadaşlar da aynı tcbcddül.'lta uğranuş ve karikiltüre ben:t.emişlerdi Kimisinde fes kulağına. geçmiş, vücud dar bir setre içine sıkışmış, kimisi de ayağına dar gelen kun· durasım eline almış uğradığı isti· haleye ne mAnll vereceğini anla· maınış mebhut (şaşıruş) ve miitchayyir.
Vakit geçtikçe kı.şladaki hareket artınağa, askerler arasındaki fısılhlar ~oğalm,.ğ.ı b.ışladı. Tesel· ya'da3 yaralanup İ5tanbul ha~lahanelerinde tedavi olundukdan sonra Taşkışla'ya misafir edilen askerler (gaziler)in bize karşı na· zarları renalaşıyor gibi his ctdim ve hissirnde yaıulmadı;ğııru çok geçmeden anladım. Yanımıza bu neferterin gelmesi mümkün olmadıılı anlar nczaret edocek başlarında biri bulundugu halde gazi· ler arasıra yanımı7.a sokulur, ya· rarlıklarını, bilmem kaç Rum' u öldürdüklerini sayar dururlardı. (s.3) Saat on raddelerinde yanıma iki Kütahya'lı .ısker (gazi) geldi. Yarırn aılıLla bir merhaba dediler. birer sigara tutuşturduJar, şöylccc yaslandıkdan sonra kendilerine mahınıs bir eda ile " insan b~y yaparken sonunu düşünmcli. Al-i Osman Hükumeti kuvvetlidir bü· tün devletler bir yere gclS<.' karşı koyar. Biz nerede düşman görürsek saldınr cezasını veririz. Fakat nasıl oluyorda siz dünya malına tarna' etdiniz. Rumlar ;i.oe ne iyilik yapabilirlereli ki taına' etdiniz, onlara aldandınu:, hükt1mete hı· yanet etdini[ mealinde bir çok şeyler söylediler. Beyrıim atdı. Dehşetli bir sui isnllda kurban ol· makda olduğumuzu anladım. De-
rnek ki tard, hapis, işkence ve bü· tün mahrumiyet kAfi değilmiş gi· bi herkese karşı bizi tel'in içun, bi· zi Yunan casuslugıı olmak üzrc teşhir etmişler. Biçare nefer butun safiyeti ile itiraf ediyor ki kendilerine "şu gördüğün mahpuslar, si· zinle muharebe eden, sizi yarah· yan düşmana casusluk ctdilc.r .. demişler. Ne demek istedikleri ağzında çiğncdiği sözleri anlama· mazlıkdan geldim. Fikirlerini açık söylemesini rica etdim. 'Ne olacak? Devletin muharcbc planları· nı siz çaldıruz, Yu11an'a satdmız. Ama biz hamd o lsun plansııo; da harb edebiliriz" dedi. Hü.kı1mct·i müstebide-i rezilcnin bu darbesi bana her şeyden ağır geldi. 13il5 ihtiyar gözlerim yaşardı. "Hayır kardeşim hayır" diye bağırdırn, si· zi aldatdılar, size yalan söylediler. biz casus değiliz, biz vatan haini değiliz. Biz sizin gibi vatan içün muharebe eldik. Siz hariçden va· taruınıza taarnız edenlerle muha· rebe etdiniz, galib geldiniz. Biz dahilde vatanırnıza mus.1Uat olan· lara ilan-ı harb eldik; galib gclccc· ğimizden eminiz. Mcmlcketimizi harab edenlerMn, köylcrlınizi so· yanlardan, d inimizi, millelimizi düşmaniara tahkir ctdirenlcrden, yıktıkları evlerin, harab eldikleri köylerin, çaldıkları hazlııelerlıı hesabını istiyoruz. Köylü asker oluyor, evini barkın.ı bırakıyor senelerle uzak yerlerde, Arabistan'da, Afrika'da \'ÜCUd çüriitü· yor. Kamıru doyuracak yemek. vücudunu muhafaza edecek elbi· se bile verilrniyor, ya öluyor, ya· hud alil, aciz, memleketine dönü· yor. Memleketinde babasını. ana· sını, kardeşini, akrabasını buJaıru· yor, ömrü zehirleniyor. Köylü "ergi namiyle, aşar namiyle bü· tün kazaneını hükümete veriyor. Bütün hayatında bir saat boş dut" muyor. Bir saat boş durmadıılı halde doyuncaya kadar yiyecek buJamıyor. Scfaletdcn, hükOmete karşı borçlu olmakdan kurtulamı· yor. Halbuki köylünün mahsul-i (s.4) mesaisini yiycniM, Saray balkı, \'Üke!a vc memurlar. Bir giy· diklerini bir daha giyrniyorlar, at· larla arabatarla ge7.iyorlar, s.uaylarında, konaklarında scfuh.1t içerisinde yüzüyorlar. Bin köylünün
TARIH ve TOPLUM/ Nısan 1 992/Sayı: 100
--------------------------TAŞKlŞLA
bir senede kan teri dökerek hasıl cdebilditi bir serveti bir gecede kumarda eğlencede telef ediyorlar. Osmanlı unsuru azalıyor. Osmanlı rnl'rn leketi taksim edile edile elden çıkıyor. Biz bunlan gördük, bu hallere scbE.'p olanlan öğ· rendik, bu fena lıklan ortadan kaldırmak; çalıŞan köylülerimizi doyurmak, scfiılctdcn kurtarmak için o müstebitlere, o sefihlcrc, o vat3n d üşmanlanna illin-ı harb ctdik. Calib geleceğimize emini7_ İşte görüyorsun ya heınşehrim bizi bu zindanlara atmakla, dürhı eziyetlere işkencelere hedef etmekle mağlup edemediklerini, mağlup roerniyeceklerini anladılar, biZi Yunan .cnsusu, vatan haini gibi a~ır töhmctlerle sizin saf ve: masum vicdanlanıuz karşısu1-d3 mahkCtm etmek istiyorlar. M.ı'mafih biz meyus olmayız, cr geç galcbe oocceğımi:ı:den, mill~ ti, vatanı bu haydud çetesinden kurtaracağunızdan, matem içinde bulunan mcmleketiınizde şenlikler, bayramlar yapacağıml7..dan emini.ı. BU: eminiz ki, bir çok üstünüzdeki sıkıntınm nereden geldiğini siz de anlayacak, evlerinizi yıkan, kazandıklannızı kapan, kanınızı kurutan Y .. ılimlere ~,tşı bizimle bcraber isyan edeısiniz." Bu sözleri söylerken bir rllşe-i asabiye ile titriyordum. Gözyaşıyla kan.şık a~dan fırlayan bu sözl~ rim muhafızlanm üzerinde büyiik bir tesir eldiğini anladım. Pek ... bk'Clcb.1nc gelen bu iki masum yumuşadı1u, çel\releri de!;.jşdi. "M(!rak etmE.' hemşehri, inşallah ilerisi lıaylfh olur. Allah bü· yükdür, kimsenin hakkı gayb olmaz" diyerek odadan çıkdılar.
Ahşam oldu, hava karardı_ nöbet dctişdi. Gelen nöbetçi, Karnil Efendi ile serbest komışmaklıgımı.za mUsaade ederek tam iki cümlede söztimüzü kesdiler ve "iyilik yap denize at, balık (h5hk üzre w la ffuz edilecek) bilmezsc hillik bilir'' darb-ı meseliyle başladığı sözü bitimıeden ve bize [fırsat vermedeni nöbetini itmam oocn Kayseri' li eski köy imanu idi. Yanıma sokuldu "Allah mui· niniz olsun. SiT.i dışan gönderiyorlar. Bölüklerden yiiz asker seçildi. Hepsine ikişer lira verildi.
TARIH"' TOPlUM / ~isan 1992 / Sayı: 100
Geri geldikleri vakit birer d~rece terfi' vaad olundu" (s.5) dedi. Onu müteakib gelen nöbetc;iler de bu sözti tasdik eyledilcr. Saat iki· ye doğru mahpuslan [gece saat ikidem sonra birer birer mahpuslan çağırınağa başladılar.) Mt•mur Yüzbaşı Mehmed Ağa oda ma geldi. Taşkışla'ya geldiğim vakit ÜS· tüm yoklanıp param ve k.1ğıd lanın alınmış idi, onu getirdi. Yolculuk göründüğünden yatağımı b.ığlamaJdığımı tavsiye eyledi. Saat iki buçuk mddelerinde cüml~ mb:i bir koğuşa topladılar. O vakte kadar bütün mahpuslar münfcrid ve ihtillltdan (karşıl•şıp görüş· m<') memnu bulunuyorlardı. Yetmiş alh kişiden ibaret olduğunu sonradan öğrend iğimiz mahbusin bu suretle bir koğuşda toplandık· lan vakit dünyaya yeniden gelmiş gibi meserret (sevinç) duydular. \ienfaya gönderildiklerini, istikbaJlerinin meçhul bulunduğunu unutdular. \iüddct·i medideden (pek çok zaman) beri merhametli, vicdanlı bir insan yüzl.l görmiyen bu biçareler birbirleriyle kucaklaşub öpüşüyorlar, birbirini tamyanları tanımıyaniara takdim Nliyorlardı. Bizim büyiik musafaha etdiğimizi, gülüp konuştuğumuzu, teessür ve kederden ı\ri bulunduğumuzu gören Sakallı Mehmed ve a,·enesi tabü hiddet etmekde idiler. O sırada Sakallı Mehmed mahza bir luti-ı padişahi olmak üzere Trablusgarb'a gönderileceğimizi tcbşir ve islirahalimizde kusur edilmiyecejti vaad edildi. Saat üç buçuk raadelerinde onar kişilik ka filelerle sevkimize başlam ldı. Size de sıra gelincc loşladan c;ıkanldık. On kişilik beher kafileni.n etrafını yirmi nefer, bir çavuş, bir z.ibit kuşathğı halde bu kafi değilmiş g;bi Taşkışla'dan Kabataş'a kadar yollarda iki sıra asker süngu talaxuş ve küçük bir işaretle silaha davranınağa müheyya bulunuyordu. Ayaklanmızdaki uygunsuz kunduralan sürükliyerek, Ağustos sıc.ığında bi:ti bunaltan siyah çuha kostüm ve kalın paltolann sıkieti altında çökerek Kabataş iskelesine vasıl olduk. İskelooe !.iman idaresinin büyük iki istimbotu duruyordu. Yetmiş alh kişiyi iki
istimborun kamaralanna tıktılar. Muhafızlar da silah çekmiş bir halde gügertede dizildilcr. Sakallı Mchmcd ve rüfekası beraber olduğu halde hareket etdik. Karada olduğu vechile denizde de ihtiyatda kusur edilmemiş idi. Yani istimbotlarumzın etrafını da ınüleaddid istimbollar kuşatn11ş idiler. Bu vechile karanlık gece Marmara açıklarına doğru lduk. lstik.ımetiınize nazaran bidayetde hatıra çok şeyler geldi. Fakat Kumkapı açıldannda (s.6) karanlık pek iyi ~emeyen bir vapura teveccüh ctdi!;iınizi görünce Trablus meselesine kani olur gibi olduk. Fi'l-hakika biroz sonra bir vapura yanaştık, birer birer ve yine muhafaza ve nezaret albnda yukan çıkarıldık Cügertede asker dizilmiş, Kabasakal Mehmed ile yaverler ve memurlar anbann kapağı yamnda dikilmişler her yukan c;ıkaru anbara indiriyorlardı. Eşyalanrruz da bizden evvel gönderilmiş anbara gelişi güzel atılmış idi. (Yolcular)ın arkası alındığı @bi ihtiyatcn bir defa daha voklama edildi. O sırada SakaLlı Mehmed anbann kenannda kıbleye teveccüh ctnüş namaza durmuş idi!
Bir saat sonunda sa~ salim ve bila vu.kuat vapura yerleşdirildiğimizi Padişah'a arz içün @den yaver ile üzerimize memur tayin edilen Miralay Mustafa Bey ve Yüzbaşı Dişlek Ilasan da vapura geldiler. Saat alb buc;u kda anbann kapağı kapandı. Vapur düdük çekdi. Biz de yetmiş altı kişi birden "Yaşasın vatan, mahv olsun istibdad" sayhas i yle üç defa vapurun düdüğünü alkışiadı k. "Her tarafda ah-u z.lr-u rahm-u şefkat nllbedid" şarkısını38 yüksek sesle teganniye başladık. Bu sırada Sakallı Mehmed ve avenesi kimbilir ne olmuşlardı? Saat yediye doğru "Şeref' vapuru demirini aldı. Taşkışla'nın ilk meniiierini hamilen Marmara'ya doğru açıldı." *
Metnin orijiM;Ii Or.Reşld Bey'in torunu Sayı:n Tutan Mu~ra'f'Ufl . dzef atşivil')o de bulunmakladıt. Yayını tean vetdikleri i:l:inckJn dolaıt ~r ediyorum. A~ ca tnıtf.ınıeltn Wıl ilk hlbefdar eden o..~ Beyin km """"".., Nm<:t &nk haniiTlefeldıt• de·~ 186-yon.m.
55 .247
TAŞ~LA--------------------------------------------------Tom .ldı Mehmed Rcşid Şilhirıgit~y'dır. bkz. Başbakanlık Osmanlı Ar§M. SicillI AJıvAI De/ten'. nr. 18 h s.411.
80A. SAD, 181/411 3 BOA, SAD, 1811411-412; lbrah.im Ala·
eddln Gövsa. TrJrk Meşhvrlan Anslklopedisi. Yedigün Noşriyau. s.321: Mithat Ş(ikrü Sleda, Jmpamıoriuijun ÇökiJşü, l$ıanbul 1979, s. 60; TOrk A!lSI1<Jcpocl/ si, Ankam 1978, XXVII, s. 293.
4 "Tevlciften tntih~ra Kad3t", AkJmrt.-.r, 25 Şoba.t, 1.28 Mart 1919 {Bu tohika Ro· şid Bey'in notSanndan oluşmakıı:ıdı r).
CC\Iti, h1ı\ıı.11> Niçan ve Ntıtıl Ol<tu, Mı· sır 1909, s. 2G (Mükorref), l t1ihad ve Torakki ıle ligili bir çok yayında bu kita· bın yazanmn Mehmed Reşid oıcıugu bcllttitmoktodiir, lbr3hlm Tomo'nıın Ittihad ve Tertıkki Amfan, Istanbul 1997. s; 15; M.ŞCıkrO HanioQiu. Bir Siyasal Orgitt Oı'&rak osmatJ/tll!ihad ve TMılt· ki CfM1iyeti vtı Jön Türklük (1889· 1902), L lsto~ui(Ly.), s. 173-174. Ce· miyetin bu tarihle kuru!madığı, fakat kutulduOU yolunda bir MOOfın yayıldıCı ve cemiyetin gerçekte 1895'e kurulduCU hakkında bit lıoceleme için bkz.. All Birinci, •lttihoo ve Terald<.i Cemiyeblıin KuruJuşu ve lik Niıamtıamw Tarih ve Toplum IXJ52. s.. 209·215.
6 Birinci, s. 2T1; Hanio~lu. luiiıad ve Te. rak/d, s. 181·19:3.
ErnE:ı:Si: Edmondson Ramsaur, Jön T(Jrkler ve 19tt8 lhti/3/i, Çev. Nuran Ol· koı,lstanbul 1972. s. 41; Hlln;oğiU, itt1 lıad ve Tsrakki, a. 1Qd .. 185.
a Hani~ıu, ittihad ve TortJkkl, s 186 187; Rwnsaur. s. 41·42; Ahmed Sade~ vf Ku:ran, Osmanlı lmparatorlıı!)unda lnkt!ap HattJ/<otkJri vo Mllff Müctlciele, tsıanbul 1956. ş.. 139; M. ŞOkrü Hani-oQiu, Bir ~'yıısol OliŞ(Nlür Oltırak Ool<· tor Abt:M1ı:ıh Cew:Jet ve Dönemi, lstan· bul (l.y.), s. 30.
9 Hanfoglu, !rtihad ve TeraJOO. s. 187; Ahmed Bedcvl Kutan, itıkllfıp Ttıritılmiı 118Jön Tülk/(l(,lırtanbul1945, $. 32.
1o Feridun Kandemir, J611 TürfQ(J(;n lt:)· dan Ha/tre/an, istanbul 1975. $ . 94: Ha· niOQiu, ltılhadve Terokk.f, s. 187.
11 Kandemir, s. 73; Kuran, Osmanlt, s. 141: Honlo~lu, Inihad ve re-. s. 188
ız Kuran, Osmantı. s. 141; Katdomlr, s. 73.
u Cavri, s.. 32; Rız~ Tahsin, Ttp Fakiiltasi Tarilıçosl (Mirat·ı MoldoiH TıbblyoA >-11, Eldeıle yayıniayan Aykut Kaz.ancıgil. lstariJull991,1.s. 75.
14 Tanziim,lt ve lştahaı termanlarından sonra osmanlı cQrlıtn düıcnlnı ycıoiclotı kurmak amacıyla başfatdan çalışmalan gatıeiOştlrmOdoo önce numuoe mek· tepleri kuru!ması yoluna gidilmişti.. Bunliltdarı IU<I 1 8aS yılında Nadir Bey oncô· lüğünde açılan Numwıe-i Terakki kıadi· sı ldl (bugOn Istanbul LJ•esi). 81<%. Anabrttsnnics.. Istanbul 1986·89, XVl. s. 618 &.ı okul t896'<1a lttih:xl ve To· rakki tırtanbul mi'Htl.e%. şubos:inin ıopıan. dıOı yer iciL Bkz. Ali Fahri. "Şeref kur· banlan'. Yakm Tsrilıimiz, IY!50, .s.333 (Bu ıofrika Trabluşgarb şütgü:nlaıinden birisi olan All f:ahri"ı\ln EmiJI YOlunda, Istanbul 1910, kitabının yeni ~zıya ak· lil.rılınıŞ ~KIIdır.)
c. K&nm Kar'dbOkir. lttifırır vo r eraAAi C'6«ı•'
248. 56
yoli 1896-1909, iotantıul l982. M9: flam. .saur. s. 48-49; Cevri~ &.. 32; Kemal Özbay, Tıltlt A1;lter Hel<imiği Tatı1ılve Asl<or H8stsn&Je.ri, ll.l!lanbult976, s. 76.
18 Ramı;aur. s. 49·50; Cevrl. s. 32; Kumtı, JfJn, s.-34
17 Ramsaur, s.. 51 u) Ftams3ur,ş_61.CS., I<uw\~,s. 143 19 Kutan . .}(jft, s 36; Ölbay, s 79'da Taş..
kış!a'ya 1SO'den f..1zla klşinıın cloldurı.ıl dugu bolinlllyot.
3) Cevri, s. 32-33; ÔZbay, s. 78 (Re:şid , Taşkl§kJ !».>bn·1 Harl:N Mtlkarremrına Dalr Hakaik-i Müfıimme, lsmnbul 132t•dftn nı,üden}
Zl Kuran, C>s.maniJ, s. 143; Ali Falıri, Illi 29, s.ıı9: Mustafa tlıımdl, Atv he Milhk.iim Ya!Jud Ş6/6J KCHbanlan. MJsır 1901, s. 13 (SUrg(in!erderı biri tarafın· dan yazılan bu kitap. olayın kOnu odildi~ bir tiyatro eseıidir)
tt ~.e.45,n..3. 0zixıy.s.Tro.ıop. lam maNWm sayı~ 74 otarak veriiyor.
';$ Kunm. Osma,n11, s. 144: Rı.:a Tahsin, ı, s. 75. Aslında ve.Wn lisle!E.ı.re göre saJr. gOnlerin s3yısı 78'dır Fakal bın ls:anburd;:ı ald<Onulmu:ş1ut. Bkz. Ai Fahri, 111132. s 184, Kandemlr, s. 108. Ati Fahn''nin voıdıği listem1 ba~ıoda 78 numaranın s.ahiJirin i:sr.ınOOI'd;, kald~ı botirtıliı1<on, Kandemıır'in verdiOi 78 kişilik Jistedefd n . rı.ımovarun kflf$ısında ·au numaranın sahibi ls:ıa."'buı'da ala kondu" ifadesi yar nkn:ıktadır ls,ı:ınbuf'da)talanın klmfiQini vo ahkonma SC· bebir.i Hüsa.mettin Enılı't'On ~ satıtta· nrıdan ög.renıy<ııuı: "'YOZIC)tCO t.alcbO (Şerel Kurban!.a:n) namı altındn Trab· lusgarb'a sürillmO:ştU. Bo~m Için de ka· ra; bu idi. Fakat 1ulih bu ya, bUyi.ik babamın $il.r.tYa mensvb otması ıobebıy le . . cez.ildan ll.urtarılmış ve lstanbufda katmJştım ." Bkz. Hüsamettln ErıM<. ila 06vrin POrdiJ Atk;ıst. Haz. S.N. Tansu, lstwıbc.ıl 1964, s. 11 Yayırılôldı~uruı metinde vo Cavri &.. 33'te sOrgUn sayı· sı 76 olarak verifiyor 23 Haziran 314 tarihli ifad6do du sayı 76'dır. Bkz.. Hani· ~lu, Abdvi/ah Ce"(fct. s -s F:ıkat sUrgünlerden biri olan Ahmeı Cşvaı
Eınre. 11<1 Nes/itı Tıvilıl. lstonbul 1960, s. 52'do bu sayıyı muhıoıme&en
matık(lm $1!YS$1 ile tqall$UI"t\ttlk 81 0'3· rak Wıiyor Kut an. sayıyı 78 olatak ver mel(le belaber !istede 77 kişiye yer verlyor kı aralarında Hüsam6ltin Ertürk~n adı butunmamaı<tndı t, eta ()sı'rnınl1. t> 144-1-'5. Rızil Tahsin do (J, s. 7!1) 78 sayısını veriyor. Si: d~ru)..ıQU kesin olmamakta beraber ism; listo$i veren lıCaynakların m.kamını esas aldık
2'4 Sleda. $. 60; Kuran, osmattlı, s. ı-45; Kaodemir. $. 108; Rıza Tah~. l, s. 75, n.s.56
n BIOOa., s. 60. Aslında bu. Reşid Bey'"ın ili< ıut\Jkt.ınması docs;dlr. ı893 yıhnda tev'ıaf edikın !1 tıbbiye öğrencisi aresın· da R~id Sey·dc bulunuyordu. Otvan·ı Harb'dan !ard ve kald:ıacıd~ cezalan aimaianna rag.men, ll AbdOihamld, mektep çocuklannın bU haıeketinln cid(11 oıacaöımı inanmadıgı için olş~ gerek m kaç aylık h:apfs.ıen r.orva bu öQtei'ICi· leri affeimlştir. Bkz. Cevri, $. 2Q..3G; Ka· rabelü:t. s. 466: Ozbay. s 75
l16 Kuran. 0$/TUJNr, s. 144.
,-: Ali Fahn, IU/32. s. 185,
:ıı Arı Fahn, lllf33, s. 206; Kuran, OsmanIr, s. 145. Ali Fatıri aynı ye-rde tatıliye l!dUEtnltuin lsıınlennl de wriyot. Aynı isimSer iki eksiği ile, Özbay, s. 7ide de vonlm<»aedlr Emro, s. 54'te ~tabıb yüz:-• başı Reşidkı dazlak Cevdet şQfbes1 bl· mkıtıTu~t( dcnıllyor.
:ıı Emre. s. 54: Sleda. s.60. 30 Kuran. Osm:ınlt, s.. 145; Kuran, Jbn, s.
38·39 Kuran'ul adı geçen esor10"Mdo Reşid Boy lttıhod ve Teıakki'nin Trab-ıusgotb şı.i>eıinin ia.Jrucularınc:IM oı::tu gı.ı ifade edilmektedir j.t.a!buki bu şube, o tarihlerde T rablusgartı K\Jmarıdanı Recep Paşa'run set.yavar'i bulunan $e\'keı Bey wafından kurulmvştvr. Bkz. Emol r;:,in, "Ak.çura.()ğlu YUS!.ll Bey'e O~ir HMıralar". OOmOn(m Ellinci Y1lltıda Yusuf Alo:çurs Sompozyumu T.ebfjg!erl, Anka.rn 1987, ş,. 36. Aytıca All Fahrl do, 111133, s. 206'da Tratııu:s.gstb'a vardıklannda cemıyetin Tmblu,s.. gı:u1:> şubesindon yardım Qô«tüf.OOıini yazıyor.
1" Hanloğlu, Abdullsh CtJvdet, s. SS; Em· <e. s. ı;o. Ozbay, •· 18'de doğOf mahkümlann .a:ftOdi!E:ırek.. 22 Haziran 1898'00 yine Şeref vapuru ıle lstarr bura dönmoiOrino izin verildiği belirtjl.. rmıktedir.
31 -revkitden ... ", Al~r. 27 Şubat 1919'da "Mokteb-i fOşdiyeyc OOvarn ey leefiği gündon beri muntazamon h-:;tım--1ını yazan mOntchlr Doktor Flb.$1d Bey ... ". B1eda. s.. 60'd.a, "'r. Reşid Sey buyl.lk bit utahk IÇınde günlük nol:lannı küçük defterlere almıştır." s. 63'00 ise. ~GOnO gOnöne tunuou not dotıcoonnnı oir kısmı kaybo&muştur: derıilmekfedir. $Q.t konu~u defterlerden bır kJS:mı sa yın Turan Muşkara'da bulunmakta ve yayı:ntı tıazırlaıvr.aktadır.
33 Hapishana müdürU. Bkz. Emre, s.. 47-.S: All Fahri, 111130, s. 120.
~ Padiş;;tı'ın t~hm geçişinin yıldönümü doJayıs;ı ile günd!')m(t gclıon goııcl -;ı.f ha· berierinin ns.ıı sebebi. Jön TOı1der'den Miıan ga:ctc:;l $Shibi. Murad Bey ile yapılan anl.ı.ı:şma idi. Bb Emre, s. ~ı: KarObol<lt. s. 49G-492.
:.ı!ı Kat:Kıs.3knJiatcatııyıtl d3 o.nııan ve o ta· rihleıde albay v$ daha -oonra paşa o1an Mehmed Peşa'nın ll Me!Jtutiyet'in .ıGnı· nın aldından idarrı oıildıği hakkında
~.:. Ali F.ıhn, 111130, ı. 120, mtihar eniOl hakkonda Bkı. CEMI, •· 6.
JG T~ sCırgılolorindon ve Ask.cıri id.idi öğrotrneni, bkz. Ai Fahri. 111!32, s. 184: Kandemlr, s. 107: Karabekir, s. ~
~1 Teselya ougUnktJ Yunanisıan'da Make-donya'nın gUnoyJndedit. 17 Nisan 1897'de başlayan ve Türfder'in galibiyetl ile sonuçlan<'!n Tutk·Yunan savaşt Teselya'da meydana golmı:pir. 19 MaYlS 1897'00 mütareke yapılmış. fakat .savaş bali 8 Eytül l897'dtt imzalanan ön banş andlaşmasın;;ı ktldar sütmOş· tür. Bkz. M.Muraı HatipoO'J Yunams· ıan'd.ıki Gclişmo!of iŞJb•nd.• TOrk· Yunan llişl<i!o.tinili 101 Yl/1 (1821· 1922). Ankalöl 1988, !l. 41.
38 Şarkının tım metni için bkz. Ali Fahri, IIV30, s. 121
TARIH Vt TOPLUM /Nisan 1992/Sayl: 100