Amerika Birleşik Devletleri’nin Azerbaycan ve Kazakistan’a Yaptığı Enerji Yatırımları

23
T.C. KARA HARP OKULU SAVUNMA BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜVENLİK BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI Amerika Birleşik Devletleri’nin Azerbaycan ve Kazakistan’a Yaptığı Enerji Yatırımları Rüstem ÜSTÜNEL

Transcript of Amerika Birleşik Devletleri’nin Azerbaycan ve Kazakistan’a Yaptığı Enerji Yatırımları

T.C.

KARA HARP OKULU

SAVUNMA BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GÜVENLİK BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI

Amerika Birleşik Devletleri’nin Azerbaycan ve Kazakistan’a Yaptığı

Enerji Yatırımları

Rüstem ÜSTÜNEL

ANKARA, 2014

İÇİNDEKİLER

1. Giriş

2. Azerbaycan, Kazakistan ve Amerika Birleşik Devletleri’nin

Kısa Künyeleri

3. Enerji Kavramı

4. Azerbaycan Enerji Kaynakları

5. Kazakistan Enerji Kaynakları

6. ABD Tarafından Yapılan Yatırımlar ve Yatırım Hedefleri

7. Türkiye’nin Bölgede ABD için Önemi

8. Sonuç ve Değerlendirme

-1-

1. GİRİŞ

Günümüz endüstri devrinin hayati ihtiyaçlarından birisi enerjidir.

Gelişen teknoloji, artan sanayileşme, büyüyen ekonomiler, nüfusun ve

kentleşmenin artması gibi birçok sebepten ötürü enerji ihtiyacı gittikçe

artmaktadır. Modern toplumlar artık enerjiye bağımlı hale gelmiş

durumdadırlar. İnsanlık hayatında bu kadar kritik bir yeri olan enerji

kavramının güvenli bir şekilde elde edilmesi hayati öneme sahiptir.

Orta Asya ve Kafkasya havzası ise enerji konusunda çok önemli bir yere

sahiptir. Bu bölge iki temel nedenden ötürü küresel güç denklemlerinin

önemli bir öğesi durumundadır. Birincisi, bu bölgenin, Asya’nın yükselen

ekonomik güçleri olan Çin ve Hindistan gibi ülkelerin yanı sıra eski bir

süper güç olan Rusya’ya komşu olması, ikincisi ise, Ortadoğu’nun ardından

-2-

en zengin ikinci petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olmasıdır.

Azerbaycan ve Kazakistan bağımsızlıklarının yirminci yılını geride

bıraktıkları dönemde bir yandan bölge üzerindeki güç oyunlarında yem

olmamaya, bir yandan da enerji rezervlerinin ihracına dayalı

ekonomilerini sağlam temellere oturtmaya çalışmaktadırlar. Amerika

Birleşik Devletleri’nin bu iki ülkeye ve bölgeye olan ilgisi, iki temel

stratejik hedef üzerinde gelişmektedir: Küresel güvenlik ve bölgenin

enerji rezervlerinin dünya piyasalarına arzı. Azerbaycan ve Kazakistan

bölgesindeki zengin petrol ve doğal gaz rezervlerinin dünya piyasalarına

arzı, ABD’nin enerji jeopolitiğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Çalışmamda ilk olarak araştırmaya konu olan üç ülkenin künyelerinden

kısaca bahsetmeye müteakip enerji kavramını açıklayacağım. Daha sonraki

bölümde ise Azerbaycan ve Kazakistan’ın enerji kaynaklarının neler

olduğunu belirtip Amerika’nın bu iki ülke ve bölgeye yapmış olduğu

yatırımları inceleyeceğim. Son bölümde ise Amerika’nın bölgedeki enerji

politikasında çok önemli bir yere sahip olan Türkiye rolüne değinip

ortaya çıkan sonucu değerlendirecek ve çalışmayı sonlandıracağım.

-3-

2. AZERBAYCAN, KAZAKİSTAN ve AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KISA KÜNYELERİ

a. Azerbaycan:

Azerbaycan Cumhuriyeti, Batı Asya ile Doğu Avrupa'nın kesişim

noktası olan Kafkasya'da yer alan ülkedir. Güney Kafkasya'nın en büyük

yüzölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan'ın doğusunda Hazar Denizi,

kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve

güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk

Cumhuriyeti'nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile güneyi ve batısı İran

ile çevrilmiştir, Türkiye ile de kısa bir sınırı bulunmaktadır.

Azerbaycan, üniter bir anayasal cumhuriyettir. Türk Konseyi ve TÜRKSOY’un

aktif üyesidir. 158 ülkeyle diplomatik ilişkisi ve 38 uluslararası

kuruluşa üyeliği vardır. GUAM, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kimyasal

Silahların Yasaklanması Örgütü'nün kurucu üyelerindendir. 1992'den bu

yana Birleşmiş Milletler'e üyedir, 9 Mayıs 2006'da Birleşmiş Milletler

Genel Kurulu tarafından kurulan İnsan Hakları Konseyi'nin üyeliğine

seçilmiştir. Ayrıca AGİT ve Avrupa Konseyi'ne de üyedir, Barış İçin

Ortaklık projesinde NATO ile işbirliği yapmaktadır.

Ülkede yapılan 2010 nüfus sayımına göre 9.264.200 kişi

yaşamaktadır. Etnik yapıya bakacak olursak Azerbaycanlı-%90,6; Lezgi-

%2,2; Rus-%1,8; Ermeni-%1,5; Talış-%1,0; Avar-%0,6; Türk:%0,5; Tatar-

%0,4; Ukraynalı: %0,4; Sahur-%0,2; Gürcü-%0,2; Kürt-%0,2; Tat-

%0,13;Yahudi-%0,1; Udin-%0,05; Diğer-%0,12 olduğunu görmekteyiz.

Azerbaycan ekonomisinde petrol-doğalgaz sektörü temel bir rol

oynamaktadır. Azerbaycan'ın 2013 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hâsılası (GSYİH)

76 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına milli gelir ise 2013

yılında 7.400 dolara ulaşmıştır.

-4-

2013 yılı GSYİH'sinin yüzde 63'ünü sanayi, yüzde 30,2'sini hizmet

ve yüzde 6,2'sini tarım sektörleri oluşturmuştur. Azerbaycan ekonomisi

2013 yılında yüzde 3,5 oranında büyümüştür. 2013 yılında Azerbaycan'ın

dış ticaret hacmi 34,6 milyar dolardır. Bu rakamın 23,9 milyar doları

ihracat, 10,7 milyar doları ithalattır. Petrol ve petrol ürünleri

satışının ihracat içindeki payı yüksektir.

Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi, 2013 yılında Azerbaycan’da

43,1 milyon ton petrol ve 17,9 milyar metreküp doğalgaz çıkarıldığını

açıklamıştır. Petrol sektöründeki istikrarlı üretim ve olumlu gelişmeler

Azerbaycan`ın uluslararası konumunu korumaktadır. Azerbaycan Hükümeti

enerji dışındaki sektörlerin geliştirilmesine ve ekonomik yapının

çeşitlendirilmesine öncelik vermektedir.

2013-2014 yılları için öngörülen, % 5 oranında GSYİH ve yumuşak

fiyat baskıları altında oluşan % 3 oranındaki enflasyon, Azerbaycan`ın

yakın vadeli ekonomik hedefleri ile uyumludur. 2013 yılında dış ticaret

dengesi de 13,2 milyon dolar tutarında fazla vermiştir. Toplam dış borcu

GSYİH`nin yüzde 8’ine yakındır.

b. Kazakistan:

Kazakistan Cumhuriyeti, Orta Asya ve Doğu Avrupa’daki bağımsız bir

devlettir. Kazakistan, Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,

Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye, ve Türkmenistan ile birlikte

günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletinden biri olup Türk Konseyi ve

TÜRKSOY'un üyesidir. 2.727.300 km2 yüzölçümü ile dünyanın en büyük

dokuzuncu ülkesidir. Müslüman ülkelerin ve Türk devletlerinin yüzölçümü

bakımından en büyüğü, doğal kaynaklar bakımından da en zenginidir.

Kazakistan Türk tarihinin önemli devletlerinden olan Saka, Hun, Göktürk,

Kıpçak, Karahanlı, Altın Ordu gibi devletlerin merkez üssü, Kıpçak, Oğuz,

Karluk gibi Türk boylarının beşiği olmuştur.

-5-

Ülkede yapılan 2011 nüfus sayımına göre 16.900.000 kişi

yaşamaktadır. Etnik yapıya bakacak olursak Kazak % 63.1,  Rus % 23.7,

Özbek % 2.9,  Ukraynalı 2.1,  Uygur %1.4,  Tatar %  1.3, Alman %  1.1,

Diğer % 4.4 olduğunu görmekteyiz.

Kazakistan’ın ekonomisi ağırlıklı olarak enerji kaynakları

ihracatına dayalıdır. Bununla birlikte ekonominin çeşitlendirilmesi

çabaları çerçevesinde sanayi ve yenilikçi teknolojiler temelinde bir

kalkınma modelinin uygulanması hedeflenmektedir. Bu çerçevede iddialı bir

sanayileşme programı uygulamaya geçirilmiş ve bu kapsamdaki projelere

önemli miktarda fon ayrılmıştır. Ekonominin çeşitlendirilmesini teminen,

Kazak ekonomisindeki payı halen %17,8 olarak hesaplanan KOBİ’lerin

ekonomiye sağladıkları katma değerin hızla arttırılması Kazak yönetiminin

öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır.

Küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin atlatılmasıyla

Kazakistan ekonomisinin 2010 yılında hızlı bir toparlanma sürecine

girdiği görülmüştür. Kazakistan ekonomisi 2013 yılında %6 oranında

büyümüştür. Bu çerçevede, GSYİH 217 milyar dolara, kişi başı milli gelir

ise 12.800 dolara ulaşmıştır.

2013 yılında Kazakistan’ın ihracatı 69,5 milyar dolar, ithalatı

39,4 milyar dolar, ülkenin dış ticaret fazlası ise 30,1 milyar dolar

olarak gerçekleşmiştir. 2013 yılında Kazakistan’ın ihracatında ilk 3 ülke

İtalya, ÇHC, Hollanda, ithalatında ilk 3 ülke ise Rusya, ÇHC ve Almanya

olmuştur.

c. Amerika Birleşik Devletleri:

Birleşik Krallığın bir sömürgesi iken 13 eyaletin bir araya gelmesi

ile 1776’da Kral’a karşı bağımsızlık mücadelesi başlatan bir ittifak

-6-

olarak doğan Amerika’nın bağımsızlığı 1783 yılında tanınmış ve yeni

devlet, Amerika Birleşik Devletleri (the United States of America) adıyla

doğmuştur. Sonraki süreçte 37 eyaletin daha Birliğe (Union) katılması ile

ülke, coğrafi anlamda bugünkü büyük sınırlarına ulaşmıştır. Bugünkü

sıralamaya göre ABD, 9,826,000 km2’den biraz daha büyük olan yüzölçümü ve

300 milyonu aşan nüfusu ile hem toprak, hem nüfus büyüklüğü açısından

dünyanın üçüncü büyük ülkesi konumundadır. Tarımsal kapasite olarak ABD

topraklarının yaklaşık %20’si tarıma elverişli arazilerden oluşmaktadır.

ABD, teknolojik açıdan dünyanın en ileri ülkesi olmasına rağmen, dünyada

tarıma en çok destek veren ülkeler arasında ilk sıralardadır. Sömürge

dönemi plantasyon ekonomilerinden kalma tarım pratiği, ABD’de büyük

ölçekli arazilerin spesifik ürünlere ayrılmasını mümkün kılmıştır. Hâl-i

hazırda yaklaşık 225 bin km2’lik bir arazi, sulamalı tarım için

kullanılmaktadır. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlılık yoksa da

çeşitliliğin sağlanması ve ucuza gelmesi nedeni ile özellikle Güney

Amerika ülkelerinden ithal edilen tarım ürünleri mevcuttur. Kahve, çay ve

kakao gibi lüks tüketimde kullanılan ürünlerin de bir çoğu ithal

edilmektedir.

Geniş doğal kaynaklarına ve imkânlarına rağmen, dağınık şehirleşme

ve yenilenemeyen enerji kaynaklarına bağımlılığı, ABD’yi, dünyanın en çok

enerji tüketen ve aynı zamanda da karbondioksit salınım oranıyla dünyayı

en çok kirleten ülkelerden birisi konumuna getirmiştir. Ülkenin kendi

doğal kaynaklarına verdiği zarar da kontrol edilemez boyutlara ulaşmak

üzeredir. Tarımda kullanılan suni gübreler, karbondioksit atıkları ve

asit yağmurları nedeniyle toprağın ve temiz su kaynaklarının hızla

kirlenmesi söz konusudur. Hızlı şehirleşme nedeniyle de ülkenin büyük

zenginliği olan ormanlar kaybedilmekte ve bazı bölgelerde çölleşme

tehlikesi baş göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri, temelde bir

göçmen-iskan (immigrant-settlement) toplumu olarak şekillenmiştir.

Çoğunlukla Kuzey Avrupa bölgesinden gelen beyaz Avrupalıların, 16.

-7-

yüzyıldan beri yerlilerin yaşadığı bölgeleri savaşla veyahut satın alma

yoluyla ele geçirmesiyle başlayan Avrupalı beyazların hâkimiyeti,

1800’lerde bütün Kuzey Amerika kıtasına yayılmıştı. Günümüz rakamlarıyla

Amerikalı yerli nüfusun sayısı %1’den az olarak tahmin edilmektedir.

Ülkede etnik nüfus dağılımı %80 civarında beyazlardan, yaklaşık %13

Afrika kökenli Amerikalılardan, %5’lik bir grup ise (Çin, Güney Kore,

Vietnam gibi) Asya kökenlilerden oluşmaktadır. Amerika’da İspanyolca ve

Portekizce konuşan Güney Amerika kökenlileri de kapsayan önemli bir nüfus

varlığı oluşmuş durumdadır. Resmi rakamların yaklaşık %15 civarında

gösterdiği Latin kökenli Güney Amerikalıların sayısı hızla artmaktadır.

3. ENERJİ KAVRAMI

Tarihsel süreç içerisinde enerji kaynakları insanlar ve insanların

oluşturduğu siyasal bir yapı olan devletler için önem kazanmaya

başlamıştır. Enerjinin kapsamı ve önemi arttıkça ülkelerin iç ve dış

politika amaç ve hedeflerinde daha da önemli hale gelmiştir. Enerji

öncelikle ekonomik olarak değerlendirilirken zaman içinde siyasal

hedeflerle bağlantılı olarak ele alınmıştır. Son yıllarda doğalgaz ön

plana çıksa da petrol uluslararası ilişkilerin temel siyasal

enstrümanlarından biri haline gelmiştir. Şüphesiz petrol ve doğal gaz

devletlerin uluslararası ilişkiler alanında ekonomik ve stratejik

çıkarları için kullandıkları bir araç haline dönüşmüştür.

Stratejik açıdan petrolün öne çıktığı ilk örnek olarak İkinci Dünya

Savaşı sonrası dönem olarak gösterilebilir. Bu dönemde enerji kavramı

için uluslararası sistemde artık yeni bir dönem başlamıştır. Savaş

yıkıntılarını üzerinden atmaya çalışan Avrupa ve sömürgecilikten kurtulan

yeni bağımsız devletler ile oluşan yeni coğrafya, savaştan sonra

güçlenerek çıkan ABD ve Sovyetler Birliği için yeni politik oyun alanı

olmuştur. Sovyetler Birliği daha çok sıcak denizlere ulaşmanın yollarını-8-

zorlarken, ABD oluşan yeni coğrafyada Sovyet yayılmacılığına karşı

savunma sisteminin oluşturulmasına yönelmiştir. ABD’nin savunma alanı

özellikle Türkiye’nin de içinde bulunduğu zengin petrol kaynaklarının yer

aldığı Orta Doğu Bölgesi üzerine yoğunlaşmıştır. Petrolün siyasal bir

araç olarak kullanılmasının ilk örneği ise 1973 ve 1979’daki petrol

krizleri olarak gösterilebilir. 1970’li yıllarda petrol ihraç eden

ülkelerin petrol fiyatlarına yaptığı aşırı fiyat artışları ve

uyguladıkları ambargo niteliğindeki kısıtlamalar özellikle gelişmiş ya da

sanayileşmiş ülkeleri zor durumda bırakmıştır. Öyle ki dünya çapında

önemli bir ekonomik kriz yaşanmış ve ardından ülkelerde ekonomik korumacı

eğilimler ağırlık kazanmıştır. Sanayide dışa bağımlı ülkeler (ABD,

İngiltere, Fransa gibi) enerjinin özellikle petrolün önemini

anlamışlardır. Söz konusu kısıtlamaların ülke ekonomilerine zarar

verdiğini ve petrolün kısıtlanması haline nasıl bir kriz yaşayacaklarını

fark eden ülkeler alternatif enerji kaynakları yaratmaya yönelmişlerdir.

Bu bağlamda petrol, günümüzde devletlerin (hem üretici hem de

tüketici) dış politikalarına yön vermektedir ve bu devletlerin onu karşı

ülke ya da kendi çıkarları için kullanması söz konusudur. Günümüzde

petrol olgusunu sadece ekonomik olarak algılamak konuya sınırlı bir

yaklaşım olacaktır. Benzer biçimde günümüzde boru hattı jeopolitiği de

gelişmiştir. Özellikle soğuk savaş sonrasında Hazar ve Kafkas petrol ve

doğal gazının Avrupa ve diğer bölgelere ulaştırılması konusunda ülkeler

arasında rekabet başlamıştır. Çünkü petrol ya da doğalgaz boru hattının

geçtiği ülkeler bu süreçten ekonomik olarak yararlanacağı gibi bu

ülkelerin siyasi ve jeopolitik önemi daha da artacaktır.

Soğuk Savaşın bitmesiyle ABD'nin dünyadaki “başat” olma durumu, Orta

Doğu bölgesinde kendini hissettirmiştir- Ancak, Sovyetler Birliği'nin

dağılmasından sonra Merkezi Türkistan ve Kafkasya'daki petrol-doğalgaz

kaynakları üzerine, Rusya Federasyonu ile ABD arasında yeni bir rekabetin

-9-

ortaya çıktığı görülmektedir. Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemdeki

en önemli değişim sistemde öncü konumda yer alan güçlerin güvenlik

algılamalarında meydana gelen yapısal değişiklik olduğunu söylemek

mümkündür.

4. AZERBAYCAN ENERJİ KAYNAKLARI

Azerbaycan bilinen en eski petrol üreticisi ülkelerden biridir. Hatta

bu üretime Çarlık Rusya’sı döneminden beri öncülük ettiği, birçok

kaynakta yer almaktadır. Ülkede kanıtlanmış doğal gaz rezervleri ise

yaklaşık 450 milyar m3’tür. Şu durumda, Hazar havzasının en zengin enerji

yataklarından birine sahip Azerbaycan’ın mevcut kaynaklarının bir Sovyet

ülkesi olarak uzun zaman boyunca Sovyet yönetimi tarafından sömürüldüğünü

söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak SSCB’nin dağılmasıyla ülkedeki zengin

enerji yatakları ve mevcut potansiyeli dünyanın bölgeye dikkat

kesilmesine neden olmuştur. 2013 verilerine göre yıllık petrol üretimi

340 milyon tondur. Bununla birlikte 14 tanesi Hazar Denizi’nde olmak

üzere 50’den fazla yatakta sondaj ve üretim çalışması sürmektedir.

Dünyada artan talep göz önüne alındığında, Azerbaycan doğal gaz açısından

da yine birçok uluslar arası ve uluslar üstü gücün dikkatini çekebilecek

potansiyele sahiptir. ABD Enerji Bakanlığı ve BP verilerine göre ülkede

990 milyar m3 doğal gaz ve 7 milyar varil petrol mevcuttur. Buna ek

olarak ülkenin en büyük gaz rezervini barındıran Şahdeniz sahasında da

üretilebilir gaz rezervi 400 milyar metreküp olarak belirlenmiştir. Bu

veriler ışığında Azerbaycan’dan “Kafkasya’nın Kuveyt’i” diye bahsedilmesi

hiç de şaşırtıcı değildir.

5. KAZAKİSTAN ENERJİ KAYNAKLARI

Kazakistan bölgesinde, petrol üretiminde on sekizinci, doğal gaz

üretiminde ise otuz sekizinci sıradadır. İşletilebilir petrol rezervi 30-10-

milyar varil arasında olduğu tahmin edilen Kazakistan’ın, BP’nin

verilerine göre 2012 yılı petrol üretimi 79 milyon ton olarak

gerçekleşmiştir ve bu rakamın 2025 yılına kadar 108 milyon ton seviyesine

çıkacağı düşünülmektedir. Kazakistan’ın petrol rezervi ve üretimi

açısından en zengin belli başlı sahaları Tengiz, Karaçakanak ve

Kaşağan’dır.

Tengiz: 6-9 milyar varil petrol rezervine sahip olduğu, bu sahadaki

üretim çalışmaları sonucunda 2012’da 450.000 varil/gün üretime sahip

olduğu ve 2020’da bu rakamın 1.000.000 varil/güne çıkacağı tahmin

edilmektedir.

Karaçakanak: 2,4 milyar varil petrol ve 16 trilyon kübik fit (yarım

trilyon metreküp) doğal gaz potansiyeli vardır. Günlük üretim ise 210.000

varil olarak verilmiştir. Bu üretim rakamı Kazakistan’ın toplam üretimin

%16’sına denk gelmektedir.

Kaşağan: Geliştirme çalışmaları devam eden sahada ilk üretim 2008’de

gerçekleşmiş olup rezerv miktarı 30 milyar varil olarak saptanmıştır.

Kazakistan doğal gaz alanında ise; dünyanın en zengin 14’üncü

ülkesi olarak yerini almaktadır. Doğal gaz rezervlerinin büyük bir kısmı

ülkenin batısında bulunmaktadır. Azerbaycan’ın “Kafkasya’nın Kuveyt’i”

olarak anılması gibi Kazakistan’dan “İkinci Suudi Arabistan” olarak

bahsedilmektedir.

6. ABD TARAFINDAN YAPILAN YATIRIMLAR VE YATIRIM HEDEFLERİ

Enerji, en başta küreselleşmenin ve ticaretin itici gücüdür; aynı

zamanda çevre ile ilgili sorunların ana kaynağı olarak küresel bir boyut

taşımaktadır. Enerji, artık küreselleşme ve kalkınma meselelerinden

-11-

bağımsız olarak düşünülemez ve günümüzde tamamen siyasal bir güç olarak

ele alınmaktadır. ABD’nin de içerisinde bulunduğu sanayileşmiş ülkeler,

mevcut küresel enerji sisteminin ana belirleyicileridir. Ayrıca dünyanın

mineral ve maden kaynaklarının %70’ini tüketmektedirler. ABD dünyada

üretilen petrolün yaklaşık %25’ini tek başına tüketen bir ülkedir. Halen

7.5 milyon varil olan tüketiminin 2020’lerde ise 11.5 milyon varile

yükseleceği tahmin edilmektedir.

Enerji, sanayileşmiş ekonomilerin gücünün ve refahının devamı için

vazgeçilmezdir. Yakın gelecekte, dünyanın geri kalan bölgelerinde

beklenen hızlı ekonomik gelişmeyle birlikte (özellikle Çin ve

Hindistan’da), petrol ve doğal gaz başta olmak üzere enerjiye duyulan

ihtiyacın daha da artması beklenmektedir. Daha önce değinildiği üzere

ABD, Kafkasya ve Orta Asya’ya yönelik enerji politikalarını çok boyutlu

olarak şekillendirmektedir. Sadece ekonomik yardım ya da projeler ile

değil, bölge ülkelerinde askeri üsler kurarak ya da askeri işbirliği

anlaşmaları imzalayarak yatırımlarda bulunmaktadır. ABD’nin özellikle

petrol ve doğal gaz boru hatlarına yaptığı yatırımlar ön plana

çıkmaktadır. Enerji nakil hatlarına yapılan yatırımları kendisine bağlı

çok uluslu şirketler aracılığı ile gerçekleştirerek kendi politikalarını

desteklemektedir. ABD’nin desteklemiş olduğu bir takım projeler ve

Azerbaycan ve Kazakistan da iş yapan bazı Amerikan şirketleri şöyledir:

a. Bakü-Supsa Ham Petrol Boru Hattı

Bakü-Supsa (Batı Güzergâhı İhraç Boru Hattı olarak da anılır),

toplamda 830 kilometrelik bir hattır ve BP tarafından işletilmektedir.

Altı pompa istasyonuna sahip olmakla birlikte Batı Gürcistan üzerinde iki

adet basınç düşürme istasyonu da mevcuttur. İnşası 1994 yılında

Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev dönemine dayanmaktadır. 1999’un

Nisan ayında Supsa terminalinde yapılan açılışla hat devreye girmiştir.

1999-2006 yılları arasında yaklaşık 60 milyon ton petrol taşıyan Bakü--12-

Supsa, 2006 yılının sonunda durdurulmuştur. Ağustos 2008'de yeniden

kullanılmaya başlanan boru ile 100 bin ton petrol taşınmıştır. Bakü-Supsa

hattı yıllık 7,5 milyon ton petrol taşıma kapasitesine sahiptir. ABD

siyasi olarak bu projeye destek vermese de ekonomik çıkarlarından

vazgeçmeyerek şirketleri vasıtasıyla bu projede yer almıştır.

b. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı

BTC Ham Petrol Boru Hattı görüşmeleri 1991 ve 1997 yılları arasında

yapılmış ve Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin 1998’de imzaladığı

mutabakat zaptıyla yürürlüğe girmiş bir projenin ürünüdür. Azerbaycan’ın

Ermenistan’la yaşadığı problemler yüzünden, Bakü – Ceyhan boru hattının

güzergahı Gürcistan üzerinden geçerek uzamış ve toplamda 1760 kilometreyi

bulmuştur. Ayrıca 12.074 kişiye istihdam alanı sağlamış olan BTC Ham

Petrol Boru Hattı Projesi’nin toplam maliyeti 3 milyar dolar kadardır. Bu

projenin Türkiye kısmının kamulaştırma dâhil maliyeti ise 1,4 milyar

düzeyindedir. Hattın yaklaşık ömrünün 40 yıl ve yıllık maksimum

kapasitesinin 50 milyon ton olduğu belirtilmiştir. Bakü-Tiflis-Ceyhan

Boru Hattı (BTCBH) Projesi’nin Türkiye tarafı ana müteahhidi olarak Boru

Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) görevlendirilmiştir. 17

Kasım 2005 tarihinde Gürcistan-Türkiye sınırından Türkiye'ye giriş yapan

Azeri petrolü 28 Mayıs 2006 tarihinde Ceyhan İhraç Terminaline

ulaşmıştır. 4 Haziran 2006 tarihinde, Ceyhan İhraç Terminali’nden

yüklenen ilk petrol tankeri iskeleden ayrılarak, Azeri petrolünün

uluslararası pazarlara taşınmasına başlanılmıştır. İnşasının güçlüğü ve

pahalılığı nedeniyle eleştirilen bu hat, petrol işletmecileri tarafından

“güzergâhların en politiği” olarak tanımlanmaktadır. Zira ABD’nin George

Bush dönemi Enerji Bakanı Samuel Bodman’ın BTC Ham Petrol Boru Hattı’na

ilk petrolün pompalandığı günü, “dünyayı değiştirecek gün” olarak

nitelendirmiştir. Rusya, taşınacak petrolün Bakü-Novorossisk hattıyla da

taşınabileceğini iddia ederek projeye tepki göstermiştir. Ama bu başta

-13-

ABD olmak üzere Türkiye ve Azerbaycan tarafından reddedilmiştir. Nitekim

günümüzde de Rusya bölgedeki enerji kaynaklarının Türkiye aracılığı ile

dünya pazarlarına çıkarılmasına sıcak bakmamakta ve olumsuz tavrını

sürdürmektedir.

c. Kazakistan-Çin Ham Petrol Boru Hattı

Bu hat, Kazakistan'ın Hazar bölgesinde bulunan zengin petrol yatağı

olan Atırau'dan doğuya doğru Kenkiyak, Kumkol ve Atasu bölgelerinden

geçerek buradan Doğu Türkistan sınırı Aladağ (Alashankou) geçidinden Doğu

Türkistan'ın petrol merkezlerinden biri olan Maytağ'a (Dushanzi)

ulaşmaktadır. Toplam uzunluğu 3088 km olan hattın Kazakistan kısmı 2818,

Doğu Türkistan kısmı ise 270 km uzunlukta olmakla birlikte Çin ve

Kazakistan bu boru hattı için 3 milyar dolar yatırım yapmışlardır.

İnşasına Eylül 2004’te başlanan, 25 Mayıs 2006’da ise Çin’e petrol

aktarmasıyla açılışı gerçekleşen bu hattın hayata geçirilmesi, enerji

rekabeti açısından oldukça önemli bir gelişme olarak kabul edilmiştir.

Hattın özelliği, Çin’e doğrudan petrol sevk eden ilk hat olmasıdır.

Netice itibariyle; bu boru hattının faaliyete geçmesiyle, yıllardır

petrol kaynaklarını sadece Rusya üzerinde dünya pazarlarına sunabilen

Kazakistan, artık farklı alternatifleri uygulamaya geçirme imkânı bulmuş

ve Amerika tarafından destek görmüştür. Bu hat Kazakistan'ın Rusya'ya

bağımlılığını hafifletmekle birlikte, enerji alanındaki pazarlık gücünü

de arttırmak konusunda önemli bir rol oynamaktadır.

d. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP)

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti

arasında “Türkiye Cumhuriyeti’ne Doğalgaz Satışına ve Azerbaycan

Cumhuriyeti Kaynaklı Doğalgazın Türkiye Toprakları Üzerinden Transit

Geçişine ve Doğalgazın Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Üzerinden Taşınması

için Münhasır Boru Hattının (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP)-14-

Geliştirilmesine ilişkin 25 Ekim 2011 tarihinde imzalanan Hükümetler

arası Anlaşma” yapılmıştır. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi

(TANAP) ile Azerbaycan’da Şah Deniz-2 sahasındaki, Azerbaycan içindeki

diğer sahalardaki ve çevre komşu ülkelerdeki doğalgaz sahalarında

çıkarılacak doğalgazın gerek Türkiye iç pazarına dağıtımının yapılması ve

gerekse Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine iletilmesi planlanmaktadır.

TANAP’ın Türkiye sınırları içerisindeki boru hattı uzunluğu

Türkgözü/Malkoçlar-Bulgaristan sınırına kadar olan bölümü yaklaşık 1.900

km ve Yunanistan bağlantısı yaklaşık 67 km’dir. TANAP’ın boru çapı karada

56 inç olup, Marmara Denizi geçişinde ise 2 adet 36 inç olarak

planlanmıştır.

2017-2018 yılları içerisinde tamamlanması hedeflenen proje,

9.000.000.000 dolarlık yatırım bedeli ile dünyanın en büyük enerji

projelerinden biri olma özelliğini taşımaktadır. TANAP için oluşturulan

konsorsiyumda SOCAR,  BOTAŞ ve TPAO ilk ortaklar olarak yer almaktadır.

TANAP kapsamında, Türkiye’nin BOTAŞ ve TPAO ile beraber bu konsorsiyum

içeresindeki hissesi yüzde 20 olacak. Projenin yüzde 80’lik hissesi

SOCAR’a ait olacak. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı inşaat aşamasının

yaklaşık 3 yıl, işletme aşamasının ise 40 yıl olması öngörülmektedir.

Proje konusu Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı, doğalgazın Azerbaycan'dan

çıkarak, Gürcistan'dan geçip Türkiye üzerinden satılmasını ve

iletilmesini öngörmektedir. TANAP için öngörülen 4 aşamanın ilki 2018'de

ilk gazın akışıyla gerçekleştirilecek olup, ikinci aşamada 2020'de yıllık

16 milyar m3 olacak kapasitenin, üçüncü aşama olan 2023'de 23 milyar m3,

dördüncü ve son aşama olan 2026'da 31 milyar m3 seviyesine ulaşması

hedeflenmektedir.

e. Tengizchevroil (TCO)

-15-

TCO 1993 yılında Tengiz petrol bölgesini işletmek için kurulan bir

ortaklık konsorsiyumudur. Büyük hissedarı %50 ile ABD'li petrol devi

Chevron Oil şirketidir. Diğer ortaklar ise %25 hisse ExxonMobil, %20

hisse Kazakistan devlet petrol şirketi Kazakoil (Kazmunaigaz) ve

Rusya'nin Lukoil şirketinin %5 hisseleri bulunmaktadır. TCO, Tengiz ve

Karolev petrol bölgelerini işletmektedir. Tengiz bölgesi dünyanın tespit

edilmiş en büyük 2. petrol rezervine sahip bölge olarak bilinmekte ve yer

altında 25 milyar varil petrol olduğu tahmin edilmektedir.

ABD’li enerji devleri Chevron ve Exxon Mobil, Kazakistan’daki

petrol üretiminin yaklaşık dörtte birini gerçekleştirmektedir. Nisan

2013’de Kazakistan’ın başkenti Astana’daki Bağımsızlık Sarayı’nda Amerika

Birleşik Devletleri’nin(ABD) Kazakistan’da petrol sahasında faaliyet

gösteren Chevron şirketinin 20.yıl münasebetiyle düzenlediği geceye

katılan Nursultan Nazarbayev Chevron’un yirmi yılda Kazakistan’a 77

milyar dolar gelir sağladığını ve Chevron’un Kazakistan ekonomisinde

önemli bir yere sahip olduğunu söylemişti.

TCO petrolünü ise iki yoldan satmaktadır. Birincisi CPC (Caspian

Pipeline Consorsium) un sahip olduğu ve işlettiği boru hattı ile petrolün

Rusya'nın Karadeniz'deki Novorosisk limanına iletilmesi, oradan da

gemilerle Türkiye boğazlarından geçerek Akdeniz'e açılması ve dünya

pazarına ulaştırılması, diğer seçenek ise Bakü-Tiflis-Ceyhan boru

hattıdır. İki alternatifin de Türkiye'yi kullanması Amerikan enerji

siyaseti içinde önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir.

7. TÜRKİYE’NİN BÖLGEDE ABD İÇİN ÖNEMİ

Bilindiği üzere, Türkiye tarihsel olarak önemli bir jeostratejik

konumda bulunmaktadır. Türkiye’nin bulunduğu stratejik bölgeye, egemen

-16-

devletler, sahip olmak için her türlü girişimde bulunmuşlardır. Türkiye,

bağımsızlığını yeni kazanan Türk devletleriyle ekonomik ve politik

girişimlere başlayan ilk ülkelerden biri olmuştur.

ABD hem Rusya, hem de Çin’i dengelemeye çalışırken 1990 sonrası

bağımsız olmuş Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarını

korumalarını ve güçlenmelerini de istemektedir. Türkiye ise Kafkasya ve

Orta Asya’daki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını destekleme bağlamında

önemlidir. Bölgeye yakınlığının ötesinde Türkiye’nin bölge ile etnik,

dinsel, kültürel-dinsel yakınlıklara da sahip olması ABD’yi Türkiye ile

işbirliğine teşvik etti. Türkiye de temelde kültürel ve tarihi

sebeplerden dolayı tabii müttefikler olarak gördüğü bu ülkelerin

bağımsızlıklarını desteklemektedir. Türkiye bölgede sadece petrol ve

doğal gaz müşterisi olarak görülmemelidir. Enerji konusundaki

güvenliğinin yanı sıra Türkiye aynı zamanda dünyanın önemli petrol ve

doğal gaz kaynaklarını taşıyan bir devlet olmuştur. Bu yüzden tuttuğu

bölgesel pozisyon giderek önemsenmektedir. Türkiye’nin bulunduğu coğrafi

konum çok önemlidir. Dünyada kilit devlet diye nitelendirilecek bir

alanda bulunmaktadır. Özellikle de BTC boru hattının Türkiye üzerinden

geçerek dünya pazarlarına taşınması bölgenin önemini bir kat daha

artırmaktadır. ABD’nin, Orta Asya bölgesindeki enerji kaynaklarının

geliştirilmesinin desteklenmesinde, güvenlik, stratejik ve ticari

çıkarları bulunmaktadır. Bu bağlamda da Türkiye ve ABD’nin, Orta Asya

bölgesindeki çıkarlarının kesiştiği görülmektedir.

Son yıllarda, Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkaslar üzerindeki önemi

giderek artmaktadır. Türkiye, ABD, Rusya ve AB’nin bölgedeki rekabetinin

tam ortasındadır. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ABD enerji nakil

hatlarında Rusya’nın yörüngesindeki ülkelerden ziyade kendi politikaları

ile uyumlu ülkeleri desteklemektedir. Bu nedenle Türkiye, ABD için önemli

bir stratejik ortaktır. Enerji nakil hatlarının Rusya’nın egemenliğinden

-17-

çok Türkiye gibi kendi politikalarına yakın ve bölgede Rusya ile rekabet

eden ülkelerden geçmesi ABD’nin lehinedir. Bu nedenle Orta Asya enerji

politikalarında Türkiye’ye ABD desteği söz konusudur.

8. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Günümüzde enerji, ülkelerin kalkınma, sanayileşme, şehirleşme

süreçlerinde en önemli ve vazgeçilemez kavramlardan biridir. Bu nedenle

her ülkenin en temel ekonomik faaliyet alanı olan enerji sektöründe

rekabet, verimlilik, teknolojiyi takip etme, aynı zamanda ucuz ve güvenli

arz gibi özellikleri sağlayacağı varsayılmaktadır. Bu bağlamda günümüzde

büyük ve orta ölçekli hemen her ülkenin kendi enerji politikalarına sahip

olduğu söylenebilir. Bu politikalarda ne kadar başarılı oldukları farklı

bir tartışma konusunu oluştursa da, bölge içindeki küresel rekabet önemli

bir seviyededir. Özellikle ABD’nin Kafkasya ve Orta Asya’ya yaklaşımı ve

uyguladığı politikalar bölge geleceği için önemlidir.

Yaşam standartlarının düşük oluşu, ekonomik kalkınmada hızlı

adımlar atılamaması Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin günümüzde

karşı karşıya olduğu problemlerdir. Günümüzde Orta Asya bölgesinde

cereyan eden nüfuz mücadelelerini, çıkar çatışmalarını ve bölgesel

dengelerdeki kırılgan yapıyı ve ani kaymaları açıklarken birçok unsuru

göz önünde bulundurmak gerekir.

ABD’nin ekonomik olarak enerji gereksinimi yanında bölge

zenginliklerinin Rusya, Çin ve İran gibi rakiplerinin eline geçmemesi de

kayda değer bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, enerjiye sahip olmak ya da

daha fazla pay almak sadece ABD’nin ekonomik çıkarları ile bağlantılı

değildir. Aynı zamanda, enerjinin bölüşümü konusunda da ABD’ye yakın

ülkelerin ön planda olması amaçlanmaktadır. Çünkü günümüz uluslararası

-18-

sisteminde enerji bir güç aracıdır. Devletler bu güce sahip olmak ya da

en azından rakiplerine kaptırmamak zorundadırlar. Bu bağlamda, ABD’nin

Orta Asya ve Kafkasya’daki enerji politikaları siyasal, ekonomik, askeri

ve hatta kültürel unsurlarca belirlenmektedir.

ABD'nin dünyada tek süper güç olarak kalma çabası ve bu çabanın

verdiği arayış, etkinliğini yeni nüfuz alanlarına yaymasına neden

olmuştur. ABD, bu nüfuzunu siyasal çıkarları doğrultusunda kullanma

amacını gütmektedir. Bunların özü ekonomik ve ticari çıkarlardır. Diğer

unsurlar ekonomik ve ticari çıkarları pozitif hale getirmenin

araçlarıdır. ABD'nin Kafkasya ve Orta Asya'ya yönelik ekonomik ve ticari

çıkar algısı ise bu bölgede var olan zengin enerji rezervleridir.

Görüleceği gibi enerji faktörü, Amerikan enerji güvenliğinin bir unsuru

olmaktan daha fazlasını ifade etmektedir. Ekonomik refah için esas unsur

olan petrol, ABD için diğer hiçbir ülkede olamayacağı kadar stratejiktir.

Çünkü bu unsur ABD ekonomisinin ödemeler dengesini ve enflasyonu,

ekonomik büyümeyi, hatta Amerikan şirketlerinin içte ve dıştaki yatırım

seviyelerini etkilemektedir. ABD firmalarının girdiği alanlarda bu süper

gücün siyasal ağırlığının hissedilmemesi mümkün değildir. Bölgede ABD

firmalarının önemli yatırımları bulunmaktadır. Bu yatırımlar bölge

ülkeleri için bir istihdam alanı olmakla birlikte, ekonomik kalkınmaları

içinde önem arz etmektedirler. ABD’nin bölge de izlemiş olduğu enerji

politikalarında Türkiye’nin önemli bir yeri bulunmaktadır. Türkiye, bölge

ülkelerine örnek bir ülke modeli çizmesi açısından da önemlidir. Türkiye,

İran Körfezi, Kafkasya ve Orta Asya’daki önemli petrol ve doğal gaz

kaynaklarına yakınlığı ve kaynakları dünya pazarlarına ulaştırma yönünde

sunduğu alternatif yollar üzerinde olması bakımından stratejik öneme

sahiptir. Türkiye’nin coğrafi olarak bir tarafta Hazar Havzası gibi

enerji kaynakları açısından zengin bir bölge ile diğer tarafta Avrupa

gibi dev bir pazarın arasında bulunması, ülkeyi ABD için önemli

kılmaktadır. ABD’nin de desteklediği “Doğu-Batı Enerji Koridoru”

-19-

kapsamında Türkiye 21. yüzyılda “enerji köprüsü” olma yolunda

ilerlemektedir. Kafkasya ve Orta Asya enerji kaynakları ABD için bir

hammadde kaynağı olarak görülmesi pek mümkün değildir. Bölge enerji

kaynakları, ABD enerji talebine ancak dolaylı ve sınırlı bir etkide

bulunabilecektir.

-20-

KAYNAKÇA

1. BAL, İdris; ABD Politikaları ve Türkiye, Ankara, Lalezar Kitabevi,

2008.

2. BİLGİN, Mert; Enerji Savaşları, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık,

2005.

3. LAÇİNER, Sedat; ÖZERTEM, Hasan Selim; “Hazar Enerji Kaynakları:

Enerji-

Siyaset İlişkisi Ve Türkiye”, Orta Asya Kafkasya Güç Politikası.

4. NAUSHABAYEVA, Assem; Azerbaycan ve Kazakistan Petrolleri ve Bölgesel

Politikaya Etkisi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar

Arası İlişkiler Anabilim Dalı: Ankara, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi

5. ÖZDEMİR, Yavuz; Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın

Enerji Potansiyelleri ve Politikaları, Atılım Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası İlişkiler Ana Bilim Dalı,

YayınlanmışYüksek Lisans Tezi

İNTERNET ERİŞİMLERİ

1. BP: Statistical Review of World Energy 2013

2. Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Hattı, (Erişim)

http://library.aliyevheritage.org/tk/6223906.html, 01 Mayıs 2009.

3. KAMALOV, İlyas; “Avrasya'da Yeni Enerji Oyunları”,

http://www.asam.org.tr/tr/yyazdir.asp?ID=1852&kat1=60&kat2

4. http://www.btc.com.tr/proje.html

5. http://www.chevron.com/news/currentissues/tengiz

6. www.eia.org

7. www.socar.az

8. www.wto.org

9. www.imf.org

-21-

10. http://www.mfa.gov.tr/azerbaycan-kunyesi.tr.mfa

11. http://www.mfa.gov.tr/amerikabirleşik devletleri-kunyesi.tr.mfa

12. http://www.mfa.gov.tr/kazakistan-kunyesi.tr.mfa

13. http://corporate.exxonmobil.com/en/company/worldwide-operations/

locations/kazakhstan

14. http://www.haberzamani.com/ekonomi/nazarbayevchevron-20-yilda-77-

milyar-dolar-kazandirdi-h53922.html

-22-