TÜRKİYE-BİRLEŞİK KRALLIK İLİŞKİLERİN DÜN’Ü VE BUGÜN’Ü

33
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE-BİRLEŞİK KRALLIK İLİŞKİLERİN DÜN’Ü VE BUGÜN’Ü Mustafa ERİŞMİŞ ÖZET Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Birleşik krallık ilişkilerimiz 15. Yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bu ilişki hem siyasi hem de kültürel alanda olmuştur. Bu ilişkilerin Osmanlı devleti açısından olumlu olduğu kadar olumsuz yönleri de olmuştur. İngiltere Şark Meselesi kavramı üzerinden Hindistan yolunu güvenlik altına almak için diğer devletlere karşı çıkarcı bir politika izlemiştir.Çıkarlarını korumak için iki devlet arasındaki savaşta daima karlı tarafta yer almıştır.İngiltere’nin yaptığı bu politika günümüzde de önemini korumaktadır. Anahtar Kelimeler: Şark Meselesi, Hindistan Yolu, Osmanlı- Birleşik Krallık 1.GİRİŞ Türkler’le İngilizlerin münasebetlerinin tarihi Haçlı seferlerine kadar gitmekle birlikte Osmanlılarla İngilizlerin ilk karşılaşması Niğbolu Savaşı sırasında gerçekleşmiş ama doğrudan bir temas sağlanamamış, 15 yüzyıldan sonra İngiltereli birkaç tacir sayesinde Osmanlı İmparatorluğu ile temasa geçilmiştir.Türkiye ile Birleşik Krallığın çok eskilere dayanan bir geçmişi bulunmakta bu geçmiş ilk önceleri ticari olarak görülsede sonradan işin için siyaset girmiştir.Her iki ülke birbirine elçiler göndermiştir.Birleşik Krallık, Osmanlı Devletiyle bazen savaşlarda karşı karşıya gelmiş bazende 1

Transcript of TÜRKİYE-BİRLEŞİK KRALLIK İLİŞKİLERİN DÜN’Ü VE BUGÜN’Ü

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

TÜRKİYE-BİRLEŞİK KRALLIK İLİŞKİLERİN DÜN’Ü VE BUGÜN’Ü

Mustafa ERİŞMİŞ

ÖZET

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Birleşik krallık

ilişkilerimiz 15. Yüzyıla kadar dayanmaktadır. Bu ilişki hem

siyasi hem de kültürel alanda olmuştur. Bu ilişkilerin Osmanlı

devleti açısından olumlu olduğu kadar olumsuz yönleri de

olmuştur. İngiltere Şark Meselesi kavramı üzerinden Hindistan

yolunu güvenlik altına almak için diğer devletlere karşı

çıkarcı bir politika izlemiştir.Çıkarlarını korumak için iki

devlet arasındaki savaşta daima karlı tarafta yer

almıştır.İngiltere’nin yaptığı bu politika günümüzde de

önemini korumaktadır.

Anahtar Kelimeler: Şark Meselesi, Hindistan Yolu, Osmanlı-

Birleşik Krallık

1.GİRİŞ

Türkler’le İngilizlerin münasebetlerinin tarihi Haçlı

seferlerine kadar gitmekle birlikte Osmanlılarla İngilizlerin

ilk karşılaşması Niğbolu Savaşı sırasında gerçekleşmiş ama

doğrudan bir temas sağlanamamış, 15 yüzyıldan sonra

İngiltereli birkaç tacir sayesinde Osmanlı İmparatorluğu ile

temasa geçilmiştir.Türkiye ile Birleşik Krallığın çok eskilere

dayanan bir geçmişi bulunmakta bu geçmiş ilk önceleri ticari

olarak görülsede sonradan işin için siyaset girmiştir.Her iki

ülke birbirine elçiler göndermiştir.Birleşik Krallık, Osmanlı

Devletiyle bazen savaşlarda karşı karşıya gelmiş bazende

1

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

savaşlara dolaylı olaraktan etki etmiş.Cumhuriyet yıllarında

ise Türkiyey karşı dostane ilişkiler geliştirmiştir.Bu

çalışmamızda metodolojik ve kronolojik olarak Türkiye-Birleşik

Krallık ilişkilerinin tarihsel geçmişini ve bugünkü durumunu

verecegiz.

2.TÜRKİYE BİRLEŞİK KRALLIK İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL GEÇMİŞİ

Türkler’le İngilizlerin münasebetlerinin tarihi Haçlı

seferlerine kadar gitmekle birlikte Osmanlılarla İngilizlerin

ilk karşılaşması Niğbolu Savaşı sırasında gerçekleşmiştir.

Ancak bu karşılaşma doğrudan bir temas olmayıp Niğbolu’da

Osmanlılarla savaşan Macar Kralı Sigusmund’un ordusunda küçük

bir İngiliz kuvvetin bulunması dolayısıyladır.1

İngiltere, XV. Yüzyıl sonlarına gelinceye kadar dâhilî

mücadeleler dolayısıyla ada dışındaki gelişmelerle pek fazla

alakadar değildi. Ancak Çifte Gül Savaşları (1455-1485)

sonunda Tudor Hanedanı (1485-1603) üyeleri tahta sahip olunca

İngiltere'nin de kaderi değişti. Bu dönemde güçlü ve merkezî

bir krallığın temelleri atılırken, İngiliz halkı siyasal,

sosyal ve ekonomi alanlarında ciddi atılımlarda bulundu.2

Tebaalarının gönlünden geçen meyiller kadar Avrupa havasında

çarpışmakta olan fikir ve ihtiraslardan da hisse kapmakta usta

olan bu hükümdarlar, hele sonuncuları ve en büyükleri

1 Azmi Özcan, Osmanlı-İngiltere Münasebetleri, İslam Ansiklopedisi,Cilt 22,2000,s.3022 Özer Küpeli, Safevi Ülkesinin İngiliz Konukları (İngiliz Tacirlerin İran Seyahatleri, 1562-1581), History StudiesVolume 4/1,İzmir 2012,s.1

2

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Elizabeth, İngiliz bütünlüğünün haklı olarak kurucusu sayılır.3

Harita 1: 16 Yüzyılın İkinci Yarısında Avrupa

Ka

ynak: Özetli Tarih Atlası,Emek İş Yayınevi, S.34

XV. Yüzyıl sonuna gelinceye kadar İngiliz ekonomisi

ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı. Adadaki

koyunlardan elde edilen ham yünler Kuzey İtalya ile diğer

dokuma sanayinin bulunduğu şehirlerde oldukça talep görüyordu.

Venedik ve Cenevizliler bu ticarette aracılık yapıyor, ham

yün, kalay ve kurşun karşılığında şarap ve kuşüzümü gibi doğu

mallarını İngiltere'ye getiriyorlardı. Lakin bu ticaret

zamanla çöktü ve İtalyanların Britanya Adası ile Akdeniz

limanları arasındaki aracılık rolü azaldı. Bu durum büyük

ölçüde VII. Henry (1485-1509) döneminde meydana getirilen

güçlü askerî ve ticarî donanmanın eseridir ki, bu deniz gücü

3 Orhan Burian, Türk İngiliz Münasebetinin İlk Yılları, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Cilt IX Sayı 1-2, Ankara 1951,s.1

3

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

sayesinde İngilizler XVI. Yüzyılla birlikte ada dışına

açılmaya ve denizaşırı ticarete bizzat katılmaya başladılar.4

Türklerin İstanbul’u fethetmeleri, Karadeniz ve Akdeniz’e

hakim olmaları Avrupa ile Asya arasındaki ticari ilişkileri

kontrolleri altına almaları, dünyadaki siyasi hedef ve güç

dengelerine değişik bir boyut kazandırmıştı.

Avrupalılar, Uzak doğu’ya gitmek için yeni çareler

aramışlar; zorlu denemeler sonunda o güne kadar bilinmeyen

yollar ve kıtalar keşfetmişlerdi. Amerika’nın Afrika’nın

güneyinden geçen deniz yolunun keşfi ile okyanusların

ötesindeki bilinmeyen yerler gün ışığına çıkmıştı. Ancak elde

edilen bu yeni imkânlara rağmen, hiçbir Avrupalı devlet,

Akdeniz ve Ortadoğu ticaretinden vazgeçemezdi. Bunu n içinde

Osmanlı devletinin onayını almak ve Osmanlı devletiyle

anlaşmak zorundaydı. Zira Karadeniz’i ve Akdeniz’i birer iç

deniz haline getiren Türklerin rızasını almadan buralarda

ticaret yapmak mümkün değildi. İlk adımı Fransızlar attı.

Osmanlı Hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman’dan, Akdeniz

limanlarında ticaret yapmak için izin aldılar.

İngiltere, Fransa’nın elde ettiği bu imkânın ne demek

olduğunu çabuk fark etmişti. Buna benzer imtiyazları kendisi

de almak istiyordu, fakat dini duygularla Müslümanlarla düşman

olan Papa ve Hıristiyan fanatikler, Avrupalıların Türklerle

ilişki kurmasına karşıydılar.

4 Küpeli, a.g.m,s.1

4

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

İngiliz hükümeti bu tür baskılara rağmen, 1575 yılında

John Wright ve Joseph Clements adında iki tüccarı İstanbul’a

gönderdi. Polonya yoluyla Osmanlı taht merkezine gelen

İngilizler bir yıldan fazla burada kaldılar. Türkleri tanımaya

çalıştılar, ticari çıkarlarının ne olacağını araştırdılar.

Gelip, gitmeler devam etti. İngiliz ve Osmanlı

Hükümdarları arasında karşılıklı mektuplar getirilip

götürüldü. William Harborne, Edward Osborne, Richard Staper

adlarındaki İngiliz elçileri, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’yı

ve Padişahın hocası Saadettin Efendiyi ikna ettiler.5

Nihayet 1580 yılında Padişah III. Murat ile Kraliçe

Elizabeth arasında yazılı bir ticaret antlaşması imzalandı.

İngilizce ve Türkçe metinler, her iki devletin

arşivlerine girdi.6Bu teşebbüslerden çok önceleri bir İngiliz

vatandaşı bireysel olarak ticaret hakkı edinmişti;

“İlk İngiliz müteşebbislerinden olan Anthony Jenkinson,

1553 yılında Halep’te iken Kanuni Sultan Süleyman’dan bir

“ticaret müsaade namesi” almayı başarmıştır. Bu izne göre

kendisine vergisini ödemek şartı ile Osmanlı sularında

serbestçe dolaşma hakkı tanınmıştır”7

Harita 2: Kanuni Dönemi Osmanlı Devleti

5 Osman Çelik, İngiliz Belgelerinde Türkiye ve Kafkasya, Gelişim Matbaası, Ankara 1992,s.26 Çelik, a.g.m, s.37 Selim Hilmi Özkan, II. Viyana Kuşatması Sonrası Türk-İngiliz İlişkileri, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 18,2007,s.1

5

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Kaynak:http://yazarlikyazilimi.meb.gov.tr/Materyal/izmir/ekim2008/

tarihharitalari/osmanli_devleti.html(7.12.2014

1581 yılının Eylül ayında, Osmanlı Sultanı III. Murat ve

İngiltere Kraliçesi Elizabeth arasında bir anlaşma yapıldı. Bu

anlaşmaya göre Osmanlı imparatorluğu ve İngiltere arasındaki

deniz ticaretinin tekeli İngiliz Levant Şirketine verildi.

Levant şirketinin Osmanlı sınırlarında ticari merkez olarak

kullanabileceği şehirler İstanbul, İzmir ve Halep’ti. Şirket

bu üç şehirde ticari işletmeler ve fabrikalar kurabilir ve

İngiliz tüccarlar burada yaşayabilirlerdi. Taşınan malın ve

ulaşımın güvenirliği İngiltere’ye aitti. Gümrük gelirleri ise

doğrudan Osmanlı Hükümdarına gidiyordu.8

Türkiye Birleşik Krallık ilk siyasi ilişkilere değinecek

olursak, 1583 yılında Harborne, İngiltere’nin ilk resmi elçisi

olarak görevlendirildi ve iki ülke arasında ticareti

örgütleyecek olan Levant Company’de bu tarihte kuruldu.

Fransızların karşı çıkmalarına rağmen Harborne, ticaretin

yoğun olduğu yerlere konsolosluklar açtı.

8 http://www.izto.org.tr/portals/0/izmir_ticaret_tarihi.pdf(07.12.2014)

6

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

16. yüzyıldan 20. Yüzyıla kadar John Sanderson, Thomas

Dallam, Sir Thomas Roe, John Burbury, Francis Osborne, Lady

Montaque, Henry Grenville, James Dallaway, John Hobhous, David

Urquhart gibi pek çok İngiliz seyyah ya da elçi Osmanlı

kültürü ve coğrafyası hakkında eserler verdiler.9

Türk - İngiliz münasebetlerinin başlangıcı, hatta aşağı

yukarı ilk iki yüz senesi de, ancak bu esas kavrandıktan sonra

anlaşılabilir. Yoksa Türk - İngiliz münasebeti yerine sadece

bir kaç adamın tek başına gösterdiği gayretten, bir kumpanyanın

kazancı için giriştiği mücadeleden fazla bir şey görememek

tehlikesi vardır.10

3.BAĞDAT DEMİRYOLU

İngiltere Orta-Doğu ile yakından ilgilenmeye başlayınca,

buralara gönderdiği özel görevlileri aracılığıyla, hemen her

konuda araştırmalar yaptırmaya başladı. Bölgenin zenginlikleri.

Ve hammadde potansiyeli konusunda bir rapor hazırlayan genç

İngiliz subayı Francis R. Chesney de bu görevlilerden

birisiydi.

Chesney, raporunda bölgenin özelliklerini uzun uzun

anlattıktan sonra, burada "Akdeniz'den Basra Körfezi'ne bir

demiryolu döşenmesi" fikrinin "çekimine" adeta kendini

kaptırmıştı36. Ancak Mezopotamya'da demiryolunun "Pratik bir

ticaret yolu olduğu düşüncesinin kabulü için" aradan yirmi yıl

geçmesi gerekti. 1856 yılında, Sir William Andrew, Fırat Vadisi

9 Mustafa Celalettin Hocaoğlu, Gertrude Bell’in 1907 Yılı Batı Anadolu Seyahati, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,2013,s.57-5810 Özer,a.g.m,s.2

7

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Demiryolu Kumpanyası'nı bu amaçla kurdu ve başına da, o

zamanlar generalliğe yükselmiş bulunan, Chesney'i de Danışman

Mühendis olarak atadı. Chesney, İstanbul'da bir büro açarak

ç.alışmalarına başladı. Bu Proje, Lord Palmerston ve

Ingiltere'nin İstanbul’daki Büyükelçisi tarafından da

"şiddetle" desteklendi. 1857'de Sultan, "Fırat Vadisi

Kumpanyası'na Akdeniz'de, İskenderun'dan Basra Körfezi'nde,

Basra Limanı'na kadar bir demiryolu döşeme imtiyazı verdi. Ve

Osmanlı Hazinesi de yatırılan sermayeye, yüzde altı oranında

kazancı garanti etti. Bununla birlikte teşebbüs sahipleri,

gerekli sermayeyi toplamakta güçlüklerle karşılaştıkları için,

çok geçmeden projeyi rafa kaldırdılar" Daha sonra da

İngiltere'nin, Süveyş Kanalı'nın bütün hisselerini satın alarak

buraya sahip olmasından sonra, Mezopotamya'da bir demiryolu

yapmak düşüncesi de adeta unutuldu.

1860'da Abdülmecid'in Bakanları Fuat ve Ali Paşaların da

büyük bir demiryolu programı hazırladıklarını anlıyoruz. Bu

programa göre; "Balkan Yarımadası'nın bir ucundan öteki ucuna

gidecek olan bir demiryolu, İstanbul ile Tuna arasında ulaşım

sağlayacak ve İstanbul'u Viyana ve Paris'e bağlayacaktı. Bu

tasarıya uygun olarak İstanbul-Bağdat arasında, bir ana hat

döşenecekti.11 Mezopotamya gerçek bir ekonomik cennet

olacaktı.Demiryolları ayrıca siyasi dengeyi de sağlayacaktı.

Kürtlerin ve Arapların ayaklandıkları bölgelere kısa zamanda

jandarma ve asker gönderilebilecek, Sultan’ın otoritesi

11 Mustafa Albayrak, Osmanlı- Alman İlişkileri ve Bağdat Demiryolu'nun Yapımı", Ankara Üniversitesi, Osmanlı Tarih Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM), Cilt: VI, Ankara, 1995,s.8 

8

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

korunacaktı. Demiryolu yapımı, dünya’nın para merkezlerinde

Türkiye’nin kredisini de arttıracaktı.

1782’de John Sullivan’ın Anadolu’dan Hindistan’a kadar

uzanan bir karayolu yapımı teklifi, Albay François Chesney’in

Suriye ve Mezopotamya’yı Hindistan’a bağlayacak karayolu ve

Fırat nehri üzerinde buharlı gemi işletmesi ve bunun bir

demiryolu ile Halep üzerinden Akdeniz’e ulaştırılması, Fırat

hattının Kuveyt’e kadar uzatılması gibi projeler kâğıt üzerinde

kalmıştır. Bununla beraber 1854’te Tanzimat Meclisi’nde

demiryolları yapımı kararlaştırılmış, 1856’da bir İngiliz

kumpanyası İzmir-Aydın hattının yapım imtiyazını alarak 1866’da

bu hattı işletmeye açmıştır.12

Harita 3: Bağdat Demiryolu Güzergâhı

Kaynak: Roger Louis-David Crew

,The Baghdad Railway, University of Texas at Austin,2013,s.14

12 Kemal Beydilli,Bağdat Demiryolu,İslam Ansiklopedisi,Cilt 4,1991,s.442

9

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Sultan Hamit, demiryollarının emperyalistlerin tutkularına

hizmet edeceğine inanıyordu. Etkili bir taşıt sistemi,

özellikle en azından üç önemli siyasi sorunun çözümlenmesi için

gerekliydi:

İmparatorluğun Suriye, Mezopotamya, Arabistan gibi uzak

bölgelerindeki başkaldırmış, uyrukları üzerinde, yalnız sözde

değil “fiili” egemenliğini de yerleştirmek gerektiğinde asker

zoru ile bu bölgeleri imparatorluğun savunması için üzerlerine

düşen kan ve para payını vermeye zorlamak ve nihayet savaş

seferberliği planını modernleştirmek, bu iki demiryolunun

tamamlanmasıyla Türk askeri gücü Karadeniz’den Basra körfezine

kadar uzanacaktı.13

4.ŞARK MESELESİ

Batı, bütün konuları Avrupa merkezli kabul ettiği için

Çin, Japonya vb. ülkeleri Uzakdoğu, Avrupa sınırının bittiği

coğrafya için Yakındoğu kavramlarını kullanmıştır. Türkler

için ise Doğu veya Şark tanımını yapmışlardır.14

Avrupalılara göre Şark Meselesi’nin başlangıcı Kavimler

Göçü’nün sonucunda önce Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması

sonrada Doğu Roma İmparatorluğu’nun siyasi varlığına son

verilmesine kadar götürülebilir. Çünkü Hun Türkleri kilisenin

etkin olduğu Roma İmparatorluğu’nun dengelerini alt üst

etmiştir. Bu sebepledir ki Avrupalılar kendilerine yabancı

13 Edward Mead Earle,Bağdat Demiryolu Savaşı,Milliyet Yayınları,1972,s.3514 Abdulkadir Yuvalı, “Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda Şark Meselesi Faktörü”, Hoşgörüden Yol Ayrımına Ermeniler, Erciyes Üniversitesi-Nevşehir Üniversitesi II. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Sempozyumu, C.1, Erciyes Üniversitesi Yayını, 2009, s.s.101

10

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

olan ve bütün işlerini bozan Türklerden nefret etmişlerdir ve

Türkleri Avrupa kıtasına ayak bastıkları günden itibaren

geldikleri yere geri göndermek çabasına düşmüşlerdir. 15

Bunun doğrultusunda Şark Meselesi bir İslam-Hıristiyan

çatışması olmaktan öte bir Türk- Avrupa mücadelesi olmuştur.

Rusya, Avusturya, İngiltere, Fransa ve Prusya Osmanlı

Devleti’nin topraklarını paylaşabilmek için yapay bir Şark

Meselesi oluşturmuşlardır.16

Şark Meselesi, Avrupalılar nazarında Osmanlı’nın mirasının

paylaşılması halini almıştır. Avrupa tarihi içinde önemli bir

yer tutan ve "Türklerin Avrupa'dan atılması" şeklinde

tanımlanabilen Şark meselesi yabancı dillerde yerleşmiş bir

terim olarak (Die Orientalische Frage, VostoEmyj vopros, La

question d' orient, The Eastern Ouestion) geniş çağrışımlar-

oluşturur. Ancak bunun, genelde hep yapıla geldiği üzere bütün

devirleri kapsayan bu anlamdaki tek bir tarif içine

sıkıştırılması isabetli değildir. Hatta kavramı "Doğu sorunu"

diye ifade etmenin. Bu kelimelerin tarihsel yüklemeler

itibariyle içlerinin boş olduğuna ve özellikle dildeki

sadeleştirme sonucunda ortaya çıkan "doğu" kelimesinin coğrafi

çağrışım ağırlıklı olarak tarihi malzemenin yoğunluğunu

taşıyan bir tabir haline dönüşmediğine işaret etmek

gerekir.17Birtakım devletler Şark meselesi dâhilinde Osmanlının

Topraklarına göz dikmişlerdir. 15 Şayan Ulusan,Şark Meselesinden Sevr’e Türkiye, ÇTTAD, VIII/18-19,2009,s.23016 Şayan Ulusan,a.g.m,s.23217 Kemal Beydilli,Şark Meselesi,İslam Ansiklopesi, 2010, cilt: 38, s. 352-353

11

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Osmanlı mirasına sahip olmak isteyen devletlerin başında

ise İngiltere gelmektedir. İngiltere, hem doğal kaynakları

nedeniyle, ekonomik hem de Doğu’ya ulaşım bağlantısı yönünden

stratejik önem taşıyan sömürgesi Hindistan’ı güvenlik içinde

tutmak ve daha sonra da petrol rezervlerine yakın olmak için

büyük öneme sahip olan bu bölgede varlığını güçlendirmek

istemiştir.

Hindistan’ın ele geçirilmesinden sonra burasının

güvenliğini, kendi çıkarlarının ayrılmaz bir parçası sayarak,

dünya politikasını buna göre düzenleyen İngiltere, Hindistan’a

giden yollar üzerindeki Osmanlı Devleti’ni, Rusya’ya karşı

tampon bir devlet olarak desteklemeyi benimsemiştir. Özellikle

1850’den itibaren yoğun bir Rus baskısı altında kalan Osmanlı

Devleti’ne en büyük destek İngiltere’den gelmiştir.18

1823 Tarihinde Viyana'da toplanan Avrupa Birliği Üye

Devletler diplomatları, diplomasi tarihine "Şark Meselesi"

olarak da giren hedefleri belirlemişlerdi. Avrupalıların Şark

olarak hedeflediği Coğrafya tamamen Türk Devleti

İmparatorluğunun sınırları içindeki topraklardı.

Balkanlar(Rumeli), Kafkaslar, Ortadoğu(Hicaz), Kuzey

Afrika(Mağrip), Anadolu(Türkiye). Avrupalı diplomatların

uzlaşmalarıyla sonuçlanan toplantıda,"Şark Ticaret

Kumpanyaları"nın, Şark topraklarında sınaî, ticari her alana

girmesinin önünü açmayı kararlaştırdılar.

18 Esra Sarıkoyuncu Değerli,İngiltere’nin Doğu(Şark) Politikası, Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E‐Dergisi,Sayı 14 2008,s.2

12

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

İngiliz Diplomat "Şark meselesinin çözülmesinde,

demiryolları "yivli toplardan daha müthiş iş görecektir

diyerek, ulaşılacak hedefi belirlediler!19

Şark Ticaret kumpanyalarının altında yatan en önemli

nedenin, Hindistan olduğu gerçeği yatar. İngiltere geçmiş

yüzyıllardan beri Hindistan yolunun güvenliğini sağlamak için

bazı stratejiler uygulamıştı;

Harita 4: Hindistan Yolunun Güvenliği

Kaynak: http://webdiplomacy.net/variants.php(04.12.2014)

Haritada her yıldız bir ülkeyi temsil etmektedir. Bu

yıldızları birleştirirsek bir üçgen oluşmakta, peki bu üçgen

neyi ifade ediyor: Bu üçgen İngiltere’nin Hindistan yolu

politikasının somut bir örneğidir. İngiltere Hindistan yolunun

güvenliği için geçmişten beri politika yapmıştır. Bunları

Sıralarsak;

1-“İngiltere ise savaş sırasında Siyonizm’i destekleyip,

Siyonizm politikası, Bunsen raporu ile Sir Mark Sykes’ın

direktiflerine göre şekillenmiştir. İngiltere, Hindistan’a

19 http://islamicjusticeanddevelopment.blogspot.com.tr/2014/11/sark-ticaret-kumpanyalariya-da-oncu.html (09.12.2014)

13

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

giden yolun güvenliği için Siyonizm’i bir tampon bölge olarak

kullanmayı amaçlamıştır.”20

2-“Lord Curzon'a göre İngilizlerin gözünde Hindistan'ın

batı sınırları Fırat nehri boyunca uzanmaktaydı ve ancak Musul

vilayeti aracılığıyla denetim altına alınabilirdi.Böylece

İngiltere savaş sonrası Asya Türkiye’sinde (Musul dâhil)

petrol başta olmak üzere bütün ekonomik imtiyazları ele

geçirebilecekti.”21

3-“Osmanlı Devleti, İngiltere’nin Hindistan yolunun

emniyeti için tehlike oluşturmamaktaydı. Osmanlı Devleti

aksine İngiliz politikalarına tehdit oluşturan Rusya’yı

yavaşlatacak/durdurabilecek bir güce sahip olarak

değerlendirilmekteydi. Ayrıca Fransa’nın Mısır ilgisi de göz

önüne alındığında İngiltere, bir süre Osmanlı Devleti ile

birlikte hareket etme gereği duymuştu (Gülcan, 2001: 8).

İngiltere, Fransa’nın isteklerini Osmanlı Devleti’ni

destekleyerek durdurmayı düşünmüştü.”22

4-“ İngiltere olmak üzere batılı devletlerin Hindistan ve

Ortadoğu ile yakından ilgilenmelerine neden olmuştur. Bu

dönemde birçok açıdan kârlı bir ülke olan Hindistan’ı ele

geçiren İngiltere daha sonraki süreçte bu önemli sömürgesini20 Ömer Usman Umar,Osmanlı Döneminde Yahudilerin Filistin’e Yerleşme Faaliyetleri,Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 12 Sayı 2,Elazığ,2002 s.43021 Selçuk Ural, Mütareke Döneminde İngiltere'nin Güneydoğu Anadolu Politikası, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi,Ankara,2007,s.42722 Durmuş Akalın,Cemil Çelik,XIX.Yüzyılda Doğu Akdeniz’de İngiliz-FransızRekabeti ve Osmanlı Devleti, Turkish Studies, International Periodical Forthe Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3,2012,s.24

14

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

kaybetmemeye büyük önem vermiştir. Bu nedenle Hindistan’a

doğru uzanan çizgideki Basra Körfezi, İran, Afganistan ve Orta

Asya’daki bazı kritik bölgeleri de hâkimiyet altına almaya

karar vermiş ve I. Dünya Savaşı’na kadar bunu büyük ölçüde

gerçekleştirmiştir.

İran Devleti her ne kadar savaş başladığında

tarafsızlığını ilan etse de bu tarafsızlığı sağlayacak siyasî,

askerî ve ekonomik güçten yoksundu. Bu nedenle topraklarının

büyük güçler arasında bir mücadele alanı olmasına engel

olamamıştır. İngiltere hem müttefiki olan Rusya’ya yardım

ulaştırmak hem de Osmanlı Devleti ve Almanya’nın bölgedeki

artan etkisini zayıflatmak ve en önemlisi de hâkimiyeti

altında olan Hindistan’a giden yolların güvenliğini sağlamak

amacıyla İran Cephesi’ne ayrı bir önem vermiştir. Çünkü

Hindistan’a giden yolda en stratejik alanlardan biri İran

coğrafyasıydı.”23

Yukarıdaki politikalar İngiltere’nin yani “Güneş Batmayan

Krallığın” gerçek “Güneşinin” Hindistan olduğunu anlamamıza

yardımcı olmuştur.

5.ERMENİ MESELESİNDE İNGİLİZ ETKİSİ

Ermeni meselesine değinmeden önce Ermenilerin kökenini

anlamak yerinde olacaktır. Ermenilerin tarihine göz atacak

olursak: Ermeni adına ilk defa M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Pers

Kralı Darius’un kitabelerinde rastlanır. Ve asıl ilginç olan

23 Gökhan Bolat,İngiltere Savunma Bakanlığı Kayıtlarına Göre I. Dünya SavaşıSırasında Osmanlı Devleti ve İran Arasındaki Ulaşım Yolları,Erciyes Üniversitesi, International Journal of Social Science Volume 6,2013,s.1

15

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

nokta şudur ki, Ermeniler kendilerine hiçbir zaman “Ermeni”

dememişler, bilâkis kendilerini “Haiklar” olarak

adlandırmışlardır. Ermeni adı, Ermeniler tarafından sonradan

benimsenmiş olup, bu isim aslında coğrafi bir bölgeye işaret

etmektedir. Bu bölge, Doğu Anadolu Bölgesi’dir.24Ermenilerin

kendilerine mahsus ne dilleri ve ne de dinleri vardı.

İnanışları, mabetleri; ibadetleri bir parçasını teşkil

ettikleri Firik’lerinki gibi idi. Sonraları yayıldıkları

yerlerdeki halkınkine veya istilacılarınki ne ise ona

uyarlardı. Ermeniler Hıristiyanlığı Bizans dan, Müslümanlığı

ise Araplardan aldı. Fakat sonradan İslam’dan ayrılıp

Hıristiyan oldular.25

Geçmişte Ermenistan ve Karabağ beş vilayet teşkil

ediyorlardı, I. Şah Abbas bu vilayetlerin başında Ermeni

valiler kullanıyordu. Bunlara “Melik” deniyordu. Şah Abbas

öldükten sonra gelen şahlar, Ermenilere kötü muamele etmeye ve

Melikleri Ermenilerden ayırmaya başlamışlardı.”26

Ermeniler, Pers İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra

İskender’in, daha sonra da sırasıyla Selevkosların,

Romalıların, Bizanslıların, Selçuklu Türklerinin ve nihayet

Osmanlı Türklerinin egemenliğinde yaşamışlardır. Ermeniler,

Anadolu’da yaşadıkları uzun zaman içerisinde hiçbir zaman tam

manasıyla bağımsız olamamışlar, mütemadiyen himaye altında24 Ekrem Memiş,Ermenilerin Kökeni ve Geçmişten Günümüze Türk Ermeni İlişkileri,Afyon Kocatepe Üniversitesi,Sosyal Bilimler Dergisi C 7 sayı 1,2005,s.125 Kazım Karabekir, Ermeniler Nereden Geldiler Nereye Gidiyorlar (IV),Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın,İstanbul 1986,s.5826 Kazım Karabekir,Ermeniler Nereden Geldiler Nereye Gidiyorlar (VII), Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın,İstanbul 1987,s.68

16

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

yaşamışlar ve karşılığında da vergi ödememişlerdir. Fakat

şurası bir gerçektir ki, en iyi muameleyi Türklerden

görmüşlerdir. Hatta Osmanlı imparatorluğu döneminde devletin

üst kademelerinde kendilerine birçok görevler verilmiştir.

Ancak, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren,

emperyalist devletlerin teşvik ve tahrikleriyle, memleket

içerisinde karışıklıklar çıkarmaya ve Osmanlı Hükümeti için

problem olmaya, başlamışlardır. Nitekim dış güçlerin

yardımıyla oluşturulan Ermeni komiteleri aracılığı ile

memleketin her yerinde kulüpler ve kitaplıklar açılmış,

buralara devam eden kişilere Ermeni Tarihi ve Ermeni büyükleri

hakkında bilgiler verilerek, Ermeni milliyetçiliği aşılanmaya

çalışılmıştır. Bu arada Türklüğe ve Türklere karşı Ermeni

halkında nefret uyandıracak eserlerde neşredilmiştir.27

Ermeni hareketleri bilhassa 1887’de kurulan “Hınçak” ve

1890’da faaliyete geçen “Taşnak” komitelerinin aktiviteleriyle

ve de Çarlık Rusya’sının gayretleriyle hızlandı. Rus-Ermeni

ilişkilerine İngilizlerde pasif kalamazlardı. Hatta zaman bu

konuda Ruslardan da ileri gitmeye çalışıyorlar, fakat Coğrafi

ve Stratejik mesafeler nedeniyle, Rusya kadar bu konuya hâkim

olamıyorlardı, ama- Doğu Anadolu Ermenileri Avrupa’büyük

faaliyetler gösteriyorlardı. Anadolu’daki bazı Ermeni

cemiyetleri bilhassa o zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun

parçalanması ile ilgilenen İngilizler ile çok sıkı temaslar

kurdular. Bazı aileler kadınlarını İngiltere’ye yolladılar. Bu

kadınlar oralarda gerçekten olağanüstü faaliyet

27 Ekrem Memiş, a.g.m,s.5-6

17

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

göstermişlerdir. İngiliz aileler aracılığıyla kolayca

aleyhimizde propaganda yapma imkânı buluyorlardı.28

Buna göre düşünülmesi gereken ilk husus şu ki, Ermeni

meselesini Türkiye yaratmamıştır. Bu mesele Osmanlı

İmparatorluğu’nun doğu vilayetlerinde karışıklıklar yaratmada

büyük menfaatleri olan İngiliz ve Rusların politik

tahriklerinden doğmuştur. Teşkilatlanmış bir Ermenistan Rusya

için Akdeniz’ doğru atılmış ilk adım demekti. İngiltere için

oyunun iki yönü vardı: Ermenistan bir yandan Rusya’nın uzak

hedeflerine karşı bir sur olacak, diğer yandan da, kurulması

için çıkarılacak karışıklar, Türklerin dikkatini Mısır’ın

işgali sırasında başka yerlere çekecekti.

1888’lerde Londra’da kurulmaya başlayan Ermeni Komiteleri,

İngiliz Hükümeti nezdinde çok etkili bir destek görüyorlardı.

İstanbul’daki büyük elçimiz M.Cambon Paris’e gönderdiği bir

raporda şöyle diyordu:

“Ermeniler Londra’da büyük bir hüsnü kabul gördüler.

Gladstone Hükümeti Ermeni köylerindeki memnun olmayanların ve

çete gruplarının, Türk köylerine karşı saldırısına sebep

oldu.”Böylece Türkler sadece güçlü bir düşmana değil aynı

zamanda teşkilatlanmış bir iç düşmanla da karşı karşıya

bulunuyordu.29

6.KIRIM SAVAŞINDA İNGİLİZLERİN TUTUMU(1853-1856)

28 Turgut Işıksal, Yıldız Arşivinde Ermeni Meselesi, ), Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın Sayı 2 1985,İstanbul,s.6029 Jean Schlicklin,Ermeni Meselesi, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugünve Yarın Sayı 13,1986,İstanbul,s.71

18

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Londra’da imzalanan Boğazlar anlaşması Rusya’nın canını

sıkmıştı.Osmanlı devleti var oldukça, Akdeniz’e inmenin mümkün

olmadığını biliyordu.Bu yüzden yeni fırsatlar kollamaya

başladı.Macarlar bağımsızlık için Avusturya’ya baş

kaldırmışlardı.Rusya’nın yardımıyla Macar ayaklanması

bastırıldı.Bu esnada altı bin kadar Macar aydını Osmanlı

Ülkesine sığındı.Rusya ile Avusturya Osmanlı Ülkesine sığınan

Macarları geri istediler.Geri verilmediği takdirde bunun savaş

sebebi olacağını bildirdiler.Osmanlı devleti savaş tehdidine

rağmen iki devletin isteğini reddetti.Osmanlı devletinin bu

tutumu, İngiltere ve Fransa’da olumlu karşılandı.Türkler

lehine Paris ve Londra’da büyük mitingler düzenlendi.

Savaşın ilk ayları,Rusların başarısız saldırılarıyla

geçti.Saldırgan Rus ordusu,Osmanlı ordusu tarafından yer yer

bozguna uğratıldı.Ancak savaş uzadığı takdirde ne olacağı

belli degildi.Osmanlı devleti İngiltere ve Fransa ile “Dostluk

ve müşterek savunma anlaşması” imzaladı.Anlaşmanın hemen

ardından Fransa İmparatoru Napolyon İngiltere Kraliçesi

Victoria Rusya’ya birer ültümaton vererek savaşı durdurmasını

ve işgal ettiği yerlerden çekilmesini istediler.Olumlu cevap

alamayınca, donanmalarını harekete geçirdiler.Deniz harekatı

hem Baltık da hem Karadeniz’de başladı.Karadenizdeki Rus

donanması kısa sürede yok edildi.1854 Mart ayında İngiliz

Savaş gemisi Samson, Adigey sahillerine yanaştı.30

Grafik 1: Kırım Savaşında Devletlerin Harcama Tablosu

30 Osman Çelik,a.g.m,s.12

19

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

23%

23%27%

25% 1%

Rusya Fransa İngiltereOsmanlı Sardunya

Kaynak:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kırım_Savaşı(05.12.2014)

Kırım savaşı bittiğinde İngilizlerin sorduğu bu soru her

şeyin Hindistan için olduğunu vurguluyordu; Hindistan yolunu

tehdit eden Rusya, fırsat ele geçmişken neden, Karadeniz’den

tam olarak çekilmeye zorlanmadı? 31 Bu soru Kırım savaşında

neden İngilizlerin de olduğunun temel nedenini kavramamıza

yardımcı olacaktır.

Resim 1: Kırım Savaşında Ömer Paşa Subaylarıyla

Kaynak:http://www.royalcollection.org.uk/collection/2500622/omar-

pacha-with-his-aide-de-camps

7.TÜRKLERE KARŞI GELİŞTİRİLEN İNGİLİZ SİYASETİ

31 Osman Çelik, a.g.m, s.15

20

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Osmanlı Devleti, Batılı devletlerin karşısında zayıf

düştüğü günden itibaren, Avrupalıların Osmanlı Devleti,

Türkler ve Müslümanlar Hakkında ne söyledikleri önem kazanmaya

başladı. On dokuzuncu asra girerken Batılıların düşünceleri

tekliflere dönüştü. XIX asrın ikinci yarısından itibaren

teklifler tazyiklere, diktelere yerini terk etti.

Özellikle Kırım savaşı ve ardından gelen Islahat

fermanından sonra, batılıların Osmanlı devleti üzerindeki

etkinliği, dost ve müttefiklik maskesi adı altında daha da

arttı. XIX. asrın sonunda ikinci yarısında dünyanın süper gücü

tartışmasız İngiltere’dir. Kırım Savaşından sonra İngiltere’de

Türkiye ile ilgili üç temel görüş oluşmuştur;

Birincisi: Conservative(Muhafazakar) Partinin temsil

ettiği görüştür.Bu görüşe mensup olanlar, Osmanlı devletinin

toprak bütünlüğünün sağlanması gerektiğine inanıyordu.Bu

görüşün en parlak siması ünlü İngiliz devlet adamı32 Başbakan

Benjamin Disraeli (Beaconsfield) ve Dışişleri Bakanı Lord

Derby’nin temsil ettiği, İngiliz çıkarları için Rus tehdidine

karşı Osmanlı toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına dayanan

geleneksel İngiliz politikasını33 devam ettirerek Osmanlının

yaşamasını istiyordu.

Türkiye ile ilgili olan ikinci görüş liberallere ait olan

görüştür.Bu görüşün ateşli savunucusu Liberal Partinin başkanı

32 Hüseyin Çelik,İngiliz Dış İşler Komiteleri,İnkılap Yayınları,İstanbul 1994,s.13-1433 Mithat Aydın,Osmanlı-İngiliz İlişkilerinde İstanbul Konferansının Yeri, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: XXV, Sayı:39, Ankara,2006,s.3

21

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

William Ewart Gladstone’dur. Gladstone tarihte azılı bir Türk

ve Müslüman düşmanı olarak yerini almıştır.Aynı zamanda

fanatik bir hristiyan olan Gladstone Türklere karşı Esas

zehrini Bulgar isyanı sırasında kustu.

Osmanlı tabii hakkı olarak isyana gereken şekilde müdahale

etmiştir.Gladstone söz konusu müdahaleyi bir dehşet olarak

degerlendirmiş.34

Gladstone, Hıristiyanları tek çatı altında toplayarak

Müslüman dünyaya karşı ortak hareket etmesini sağlayacak bir

sistemin oluşturulmasını sağlamaya gayret etti ve bu sistemin

temeline “Avrupalılık Ruhu” dediği bir yapıyı yerleştirmeye

çalıştı. Gladstone, oluşturmaya çalıştığı bu sistemi “Avrupa

Uyumu” projesi olarak tanımladı. Onun 19. yüzyılda

gerçekleştirmeye çalıştığı Avrupa Uyumu, bu gün Avrupa Birliği

organizasyonuyla hayat bulmuş durumda.35

Osmanlı Devleti ile ilgili üçüncü görüş ise de Urquhart

ekolünün görüşüdür.36 Rusya'nın izlediği Osmanlı politikasının

asıl amacı, İstanbul ve Boğazlar 'ı ele geçirmektir. İngiltere

ile Fransa, bu Rus ilerlemesini durduramazlarsa, Rusya'nın

Avrupa güç dengesini bozmasına izin vererek, kendi yıkımlarını

hazırlayacaklardır. Rusya, Boğazları denetlediği takdirde,

Avrupa ve Asya'da baş edilemeyecek bir üstünlük kazanacaktır.

Uyduları haline gelecek olan Avusturya ve Prusya ile birlikte

Fransa'ya da eninde sonunda boyun eğdirtecektir. Asya'ya

34 Hüseyin Çelik a.g.m ,s.1435 Taha Niyazi Karaca,Büyük Oyun İngiltere Başbakanı Gladstone’un Osmanlıyı Yıkma Planı,Timaş Yayınları,İstanbul 2011,s.1236 Hüseyin Çelik,ag.m,s.15

22

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

gelince, İran ve Afganistan'ı denetleyerek İngiliz

imparatorluğunu tehdit edecektir. İşte, bunların

gerçekleşmemesi için, İngiltere ile Fransa, Osmanlı devletinin

ve dolayısıyla Boğazlar'ın koruyuculuğunu üstlenmeliydiler.37

Bu görüşler 19 Yüzyılda İngiltere’nin Osmanlıya olan

politikaların temelini oluşturmaktadır. İngilizlerin bu

politikalarından sonra asıl gerçek amacını İngiliz bir Ajan

Vambery şöyle sıralıyordu: “Önce kaşifler, sonra misyonerler,

daha sonra tüccarlar ve nihayet bayrak.” 38 Bu düşünce

İngiltere’nin Osmanlı üzerinde oynadığı büyük oyunu

sahneliyor.

8.CUMHURİYET YILLARINDA DIŞ POLİTİKA

Osmanlı Devleti döneminde dış politika olgusu, Hükümdar ve

birkaç yüksek görevlinin tekelindeydi ama dış politika

konulanın (dış etkenlerin), memleketteki anayasa gelişmeleri

(iç etkenler) üzerinde etkide bulunup, uzun dönemde dış

politika konusunun bir yasak alan olmaktan çıkmasını

sağlayacak önemli bir dolaylı etkisi yine de olmuştur.

Gerçekten de Osmanlı Devleti'nde anayasa gelişmeleri, bu yolda

yaygın bir kitle mücadelesinin adım adım elde ettiği

başarılardan çok, Padişah'ın ve Devlet erkanının, XIX. Yüzyıl

başlarından itibaren artan dış meseleler karşısında,

Avrupa'daki güçlü liberal akımları ve bu fikirlerin güçlü

37 Oral Sander,Anka’nın Düşüşü ve Yükselişi Osmanlı Diplomasi Tarihi ÜzerineBir Deneme,Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Yayınları,Ankara 1987,s.12638 Mim Kemal Öke,II.Abdulhamid ve Dönemi İngiliz Casusu Prof. Arminius Vambery’nin Gizli Raporlarında,Üçdal Neşriyat Yayınları,İstanbul 1983,s.26

23

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

temsilcisi 'olan büyük devletleri (özellikle İngiltere'yi)

hoşnut etmek için başvurdukları çareler olarak da görülebilir.

Dış etkenin iç yapıyı etkilemesi Osmanlı Devleti'nin daha

sonraki dönemlerinde de, Cumhuriyet döneminde de

görülmüştür.39

Türk-İngiliz ilişkileri, Birinci Dünya Savaşı’ndaki

doğrudan çatışma döneminden sonra, 1919-1922 yılları arasında

bir dolaylı karşı karşıya gelme, dolaylı savaş dönemine

girmiştir. Türk-İngiliz çatışması Mondros’la birlikte sona

ermiş bundan sonra Türkiye, doğuda Ermenistan’a, batı da

Yunanistan’a karşı savaşırken aynı zamanda bu ülkeleri

destekleyen İngilizlere karşı da savaşmış sayılır.40

Bir ülkenin dış politikasını şekillendiren temel unsur

dünya siyasi konjonktürü içerisindeki yeri olmakla birlikte,

bunun yanında o ülkenin dış politikasının temel unsurlarını

oluşturan ve şekillendiren birçok etken bulunmaktadır.

Bunlar: Barışın korunması, diğer ülkelerle işbirliği,

askeri kaygılar, kamuoyu ve dış politikayı yönlendiren kişi ve

kurumların konumu ve görüşleridir.41

Bu bağlamda bir başka konuşmasında:

39 Ömer Kürkçüoğlu, Dış Politika Nedir? Dün’ü Bugün’ü ve Yarın’ı, C.35 Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi SBF Dergisi Cilt 35, s.31640 Kadir Algül,Atatürk Dönemi Türk İngiliz İlişkileri ”Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Semineri”,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,İstanbul 2009,s.541 Mahmut Bolat,Genel Hatlarıyla Atatürk Dönemi Türkiye’nin İkili İlişkileri,Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimler Fakültesi Cilt 7 Sayı 1,Ankara,2006,s.48

24

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

“Dış siyaset bir toplumun iç teşkilatı ile sıkı bir

şekilde ilişkilidir. Çünkü iç teşkilata dayanmayan dış

siyasetler daima mahkûm kalır. Bir toplumun iç teşkilatı ne

kadar kuvvetli, sağlam olursa, dış siyaseti de o nispette

güçlü ve dayanıklı olur” diyerek politikanın milli güce

dayanması gerektiğini açıklamaktadır.42

Joseph M. Levy 26 Haziran 1938 tarihli Newyork Times

gazetesinde;

“Kemal Atatürk ne bir karışıklık çıkarmış ne de daha büyük

devletlerin zaafından istifade ile başkalarının toprağı

üzerinde hak iddia etmişti. Türkiye diğer devletlerle yaptığı

anlaşmalara sadık kalmıştır” diyerek Türkiye’nin barışçı dış

politikasında samimiyetini ortaya koymuştur.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından sonra Türkiye-Birleşik

Krallık ilişkileri olumlu yönde gelişti.43 Birinci Dünya

Savaşı'ndan sonra İngilizlerin düşmanca faaliyetleri sonucunda

Türk halkı büyük çileler çekmiş fakat büyük millet ve devlet

ciddiyetinde hareket ederek kendisine kötülük yapan diğer

millerde olduğu gibi İngilizlere karşı da hiçbir kin

beslememişti. Nihayetinde Türk milletinin sinesinden çıkmış

olan ve O'nun duygularını en güzel şekilde ifade eden Büyük

önder Atatürk, bütün bu kötü maziye rağmen İngilizlerden

"karakter sahibi bir millet" diyerek bahsetmişti. Musul

Meselesi İngiltere ile Türkiye arasındaki ilişkilerin

gelişmesini bir süre engellemişti. Ancak, Türkiye'nin yaptığı42 Mahmut Bolat, a.g.m,s.4843 http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleşik_Krallık-Türkiye_İlişkileri(09.12.2014)

25

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

inkılaplarla hedefinin batı olduğunu göstermesi, bölgesinde

modern ve güçlü bir devlet olarak ortaya çıkması ve Avrupa'da

savaş rüzgarlarının esmeye başlaması iki ülkeyi birbirine

yaklaştırmıştı. İşte bu sırada Akdeniz'e yat gezintisine çıkan

Kral VIII. Edward'ın Türkiye'ye uğraması ise ilişkilerin

işbirliği ve dostluk seviyesine ulaşmasına vesile olmuştu.44

Atatürk’ün: ‘‘Yurtta barış, dünyada barış için çalışıyoruz’’

şeklinde açıkça ifade ettiği ve bunu devletin temel

ilkelerinden birisi haline getirdiği genel politikası45hem

devletin içerisinde birlik ve bütünlüğü sağlamayı, hem de

dışarıda saygın ve sözüne güvenilir bir devlet olarak konum

elde etmeye çalışmayı amaçlayan bir politikadır. Bir taraftan

başka ülkelerin çıkarlarına saygı duymayı amaçlarken, diğer

taraftan kendi millî menfaatlerini korumak için istikrarlı ve

caydırıcı bir güce sahip olarak dünyada ülkeler ligindeki

yerini sağlamlaştırmayı amaçlamaktadır.46

1939’da İngiltere ve Fransa ile imza edilmiş, olan

Deklarasyonlara da kısaca değinmekte fayda vardır. Avrupa’nın

hızlı adımlarla bir savaşa sürüklendiğinin belli olması

üzerine imzalanan bu deklarasyonlar İki devletin, kendi millî

emniyetleri nef'ine olarak karşılıklı taahhütleri tazammun

edecek (kapsayacak) nihaî bir anlaşma akdetmeleri

kararlaştırılmıştır.

44 Mehmet Okur, Atatürk Tarafından Yabancı Devlet Başkanlarına Verilen Hediyeler, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi ,2004,s.8445 Kadir Algül, a.g.m s.4046 Mustafa Talas,Örnek Bir Dış Siyet Modeli Olarak Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” Politikası, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:15, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yaınları, Konya 2004,s.346

26

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

Türkiye Hükümeti ile Büyük Britanya Hükümeti, vuku bulacak

mütecaviz hareketinin Akdeniz mıntıkasın da bir harbe yol

açması halinde birbirleriyle bilfiil işbirliği yapmağa ve

imkânları dahilinde bulunan bütün yardım ve müzahareti

birbirlerine göstermeğe hazır bulunduklarını beyan ederler"

hükmünü getirmekte idi.47Bu anlaşma İngiltere’nin Rusya’yı

sınırlandırmasından doğmuştur.

9.GÜNÜMÜZDE İNGİLTERE İLE OLAN SİYASİ ve EKONOMİK

İLİŞKİLERİMİZ

Başbakan David Cameron'ın Temmuz 2010’da ülkemizi ziyareti

vesilesiyle imzalanan "2010 Stratejik Ortaklık Belgesi" iki

ülke arasında stratejik ortaklığın güçlendirileceği somut

alanların geniş bir yelpazede sıralandığı bir Yol Haritası

niteliğindedir. 

Türkiye ve Birleşik Krallık arasında diyalogu güçlendirmek

ve kurumsallaştırmak amacıyla her iki taraftan siyasetçi,

akademisyen, medya temsilcileri ve sanatçılardan oluşan "Türk-

İngiliz Tatlıdil Forumu" kurulmuş olup, Forum’un ilk

toplantısı Ekim 2011’de Dışişleri eski Bakanları Sayın Yaşar

Yakış ve Jack Straw eş başkanlıklarında İngiltere’de, ikinci

toplantısı ise 12-14 Ekim 2012 tarihlerinde İstanbul’da

gerçekleştirilmiş olup, toplantılar her yıl dönüşümlü olarak

Türkiye ve İngiltere’de sürdürülecektir. 48

Bu proje Türkiye’de geniş yakınlar uyandırmış;47 Kamuran Gürün,Dış İlişkiler Ve Türk Politikası,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi,Ankara 1983,s.9-1048 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ingiltere-siyasi-iliskileri.tr.mfa(11.12.2014)

27

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ankara'da İngiltere

Başbakanı David Cameron'la bir araya geldi. Liderler,

görüşmenin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında,

iki ülke ilişkilerinin "altın çağını" yaşadığını söyledi.”49

David Cameron, Ankara ziyaretinde ayrıca Türkiye'nin AB

üyeliğine verdiği desteğin altını çizdi, Türkiye'nin Doğu ve

Batı arasında oynadığı role vurgu yaptı. 50

İngiltere ile aramızda olan ekonomik ilişkiler ise, son 15

yılda önemli mesafe kaydetti. Türkiye’nin ürün ihraç ettiği

ülkeler arasında üçüncü sırada yer alıyor. 2000’li yıllar

boyunca İngiltere Türkiye’nin pozitif bir ticaret ilişkisi

olduğu nadir ülkelerden birisi olurken, 2009 ve 2010 aylarında

genel dış ticaret verilerinde bir düşüş yaşansa da 2011

yılında bu oranlar tekrar yükseliş gösterdi. O yıl Türkiye’nin

dördüncü ihracat partneri durumuna gelen İngiltere ile ticaret

hacmi düzenli olarak arttı.

Türkiye-Birleşik Krallık Ekonomik ve Ticaret Ortaklık

Komitesi (JETCO) 5. Dönem Toplantısı 51 ve benzeri çalışmalar

Türkiye-Birleşik krallık arasındaki ekonomik bağlarının daha

güçlü olması için önemli bir gelişmedir.2012 yılında

Türkiye’nin İngiltere’ye toplam ihracatı 7 milyar 941 milyon

49 http://www.hurriyet.com.tr/dunya/15426304.asp(11.12.2014)50 http://www.sabah.com.tr/gundem/2010/07/28/ab_icin_tam_destek_verdi(11.12.2014)51 http://www.tobb.org.tr/Sayfalar/Detay.php?rid=2230&lst=DuyurularListesi(11.12.2014)

28

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

259 bin dolara ulaştı. İstanbul Tekstil ve Konfeksyon

İhracatçı Birlikleri’nin 2012 raporuna göre Türkiye’den

İngiltere’ye yapılan ihracatta işlenmiş, yarı işlenmiş ya da

pudra halinde altın ilk sırada yer alıyor. Ardından

monitörler, projektörler ve televizyon alıcı cihazlar, üçüncü

sırada da eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar geliyor.

Ayrıca ihraç edilen ilk 20 kalemin yedisinin hazır giyim ve

konfeksiyon mamulleri olduğu görülüyor.52

10.SONUÇ

Türkiye Birleşik Krallık ilişkileri geçmişten günümüze

kadar siyasi ve kültürel olaylar çerçevesinde

şekillenmiştir.Birleşik Krallık, Türkiye’nin hep yanında

olmamıştır ve çıkar politikasına göre hareket

etmiştir.Birleşik Krallığın devlet başkanları, Türkiye’yi

konumundan istifade etmeye çalışmış ve bu konumu kendilerine

göre avantaj ve dezavantajlarını çıkarmışlar.

Birleşik Krallık’ın Devlet Başkanları Papa’nın dinsel

çağrısına uyup Türklere karşı acımasız bir politika

izlemişlerdir.Bazı dönemlerde Türkiye’nin iç işlerine

karışmışlar, bunun nedenine gelecek olursak İngiltere güçlü

bir Türkiye görmektense zayıf bir Türkiye görmeyi

istemiştir.Bundan dolayı olacak ki Türkiye ne zaman güçlü bir

devlet olsa hemen olaylar patlak vermeye başlamış.Gündem de

olan Türk Kürt savaşını bu bağlamda

değerlendirebiliriz.Yazarımızında Dediği gibi “Bu ülkede ki

52 http://www.londragazete.com/2014/01/10/ingiltere-turkiyenin-ucuncu-ihracat-ortagi/(11.12.2014)

29

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

kavga Türk’le Kürt’ün kavgası değil,Hilal ile Haçın

kavgasıdır.” Müslüman olmayan tüm dış devletler daima bizi yok

etmek istemiştir.Bu böylede olacaktır.

KAYNAKÇA

AKALIN,Durmuş,ÇELİK,Cemil, XIX.Yüzyılda Doğu Akdeniz’deİngiliz-Fransız Rekabeti ve Osmanlı Devleti, Turkish Studies,International Periodical For the Languages, Literature andHistory of Turkish or Turkic Volume 7/3, 2012ALBAYRAK,Mustafa, Osmanlı- Alman İlişkileri ve Bağdat Demiryolu'nun Yapımı", Ankara Üniversitesi, Osmanlı Tarih Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM), Cilt: VI, Ankara, 1995.ALGÜL,Kadir, Atatürk Dönemi Türk İngiliz İlişkileri ”Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Semineri”,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,İstanbul ,2009.AYDIN,Mithat, Osmanlı-İngiliz İlişkilerinde İstanbul Konferansının Yeri, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: XXV, Sayı:39, Ankara,2006.BEYDİLLİ,Kemal, Bağdat Demiryolu,İslam Ansiklopedisi,Cilt 4,1991.BEYDİLLİ,Kemal, Şark Meselesi,İslam Ansiklopesi, cilt:38,2010.BOLAT,Gökhan, İngiltere Savunma Bakanlığı Kayıtlarına Göre I. Dünya Savaşı Sırasında Osmanlı Devleti ve İran Arasındaki Ulaşım Yolları,Erciyes Üniversitesi, International Journal of Social Science Volume 6,2013

30

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

BOLAT,Mahmut, Genel Hatlarıyla Atatürk Dönemi Türkiye’nin İkili İlişkileri,Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimler Fakültesi Cilt 7 Sayı 1,Ankara,2006.BURİAN,Orhani, Türk İngiliz Münasebetinin İlk Yılları, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Cilt IX Sayı 1-2, Ankara 1951.ÇELİK,Hüseyin, İngiliz Dış İşler Komiteleri,İnkılap Yayınları,İstanbul 1994ÇELİK,Osman, Belgelerinde Türkiye ve Kafkasya, Gelişim Matbaası, Ankara 1992.DEĞERLİ,Sarıkoyuncu, İngilterenin Doğu(Şark) Politikası, Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E‐Dergisi,Sayı 14 2008.GÜRÜN,Kamuran, Dış İlişkiler Ve Türk Politikası,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi,Ankara 1983.HOCAOĞLU,Celalettin,Mustafa, Gertrude Bell’in 1907 Yılı Batı Anadolu Seyahati, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,2013.IŞIKSAL,Turgut, Yıldız Arşivinde Ermeni Meselesi, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın Sayı 2 1985,İstanbulKARABEKİR,Kazım, Ermeniler Nereden Geldiler Nereye Gidiyorlar (IV),Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın,İstanbul.KARABEKİR,Kazım, Kazım Karabekir,Ermeniler Nereden Geldiler Nereye Gidiyorlar (VII), Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın,İstanbul 1987.KARACA,Taha,Niyazi, Büyük Oyun İngiltere Başbakanı Gladstone’un Osmanlıyı Yıkma Planı,Timaş Yayınları,İstanbul 2011KÜPELİ,Özer, Safevi Ülkesinin İngiliz Konukları (İngiliz Tacirlerin İran Seyahatleri, 1562-1581), History StudiesKÜRKÇÜOĞLU,Ömer, Dış Politika Nedir? Dün’ü Bugün’ü ve Yarın’ı,C.35 Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi SBF DergisiCilt 35MEADEARLE,Edward, Bağdat Demiryolu Savaşı,Milliyet Yayınları,1972MEMİŞ,Ekrem, Ermenilerin Kökeni ve Geçmişten Günümüze Türk Ermeni İlişkileri,Afyon Kocatepe OKUR,Mehmet , Atatürk Tarafından Yabancı Devlet Başkanlarına Verilen Hediyeler, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi ,2004.

31

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

ÖKE,Mim,Kemal, II.Abdulhamid ve Dönemi İngiliz Casusu Prof. Arminius Vambery’nin Gizli Raporlarında,Üçdal Neşriyat Yayınları,İstanbul 1983.ÖZCAN,Azmi, -İngiltere Münasebetleri, İslam Ansiklopedisi,Cilt22, 2000ÖZKAN,Selim,Hilmi, II. Viyana Kuşatması Sonrası Türk-İngiliz İlişkileri, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 18,2007.SANDER,Oral, Anka’nın Düşüşü ve Yükselişi Osmanlı Diplomasi Tarihi Üzerine Bir Deneme,Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Yayınları,Ankara 1987.SCHKİCKLİN,Jean, Ermeni Meselesi, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün Bugün ve Yarın Sayı 13,İstanbul,1986.TALAS,Mustafa, Örnek Bir Dış Siyet Modeli Olarak Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” Politikası, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:15, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yaınları, KonyaULUSAN,Şayan, Şark Meselesinden Sevr’e Türkiye, ÇTTAD, VIII/18-19,2009URAL,Selçuk, Mütareke Döneminde İngiltere'nin Güneydoğu Anadolu Politikası, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi,Ankara,2007.USMAN,Ömer, Osmanlı Döneminde Yahudilerin Filistin’e Yerleşme Faaliyetleri,Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 12 Sayı 2,Elazığ,2002.Üniversitesi,Sosyal Bilimler Dergisi C 7 sayı 1,2005Volume 4/1,İzmir 2012,s.1YUVALI, Abdulkadir, “Ermeni Milliyetçiliğinin Doğuşunda ŞarkMeselesi Faktörü”, Hoşgörüden Yol Ayrımına Ermeniler, ErciyesÜniversitesi-Nevşehir Üniversitesi II. Uluslararası SosyalAraştırmalar Sempozyumu.Erciyes Üniversitesi Yayını,Kayseri2009.

Web Adreslerihttp://islamicjusticeanddevelopment.blogspot.com.tr/2014/11/sark-ticaret-kumpanyalariya-da-oncu.html (09.12.2014)http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleşik_Krallık-Türkiye_İlişkileri(09.12.2014)http://www.hurriyet.com.tr/dunya/15426304.asp(11.12.2014)http://www.izto.org.tr/portals/0/izmir_ticaret_tarihi.pdf(07.12.2014)

32

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ

http://www.londragazete.com/2014/01/10/ingiltere-turkiyenin-ucuncu-ihracat-ortagi/(11.12.2014)http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ingiltere-siyasi-iliskileri.tr.mfa(11.12.2014)http://www.sabah.com.tr/gundem/2010/07/28/ab_icin_tam_destek_verdi(11.12.2014)http://www.tobb.org.tr/Sayfalar/Detay.php?rid=2230&lst=DuyurularListesi(11.12.2014)

33