(2015) Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve...

26
İLETİŞİM AĞLARI VE SOSYAL ORGANİZASYON AYRIBASIM / OFFPRINT

Transcript of (2015) Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve...

İLETİŞİM AĞLARI

VE SOSYAL ORGANİZASYON

AYRIBASIM / OFFPRINT

İLETİŞİM AĞLARIVE SOSYAL ORGANİZASYON

Yayına Hazırlayan

Adnan BAYSAL

Tematik Arkeoloji Serisi 2

İletişim Ağları ve Sosyal Organizasyon

Yayına HazırlayanlarAdnan BAYSAL

© 2015 Ege Yayınları

ISBN 978-605-4701-72-8

Yayıncı Sertifika No: 14641

Baskı

Dijital Düşler Basım San. ve Tic. A.Ş.Seyrantepe M. Nato C. Çınarlı S. No.: 17

Kağıthane-İstanbulTel: +90 (212) 279 64 44

Kültür Bakanlığı Setrifika No: 12922

Yapım ve Dağıtım

Zero Prod. Ltd.

Abdullah Sokak, No. 17 Taksim 3443 İstanbul - TürkiyeTel: +90 (212) 244 75 21 (3 hat) Faks: +90 (212) 244 32 09

E.posta: [email protected]

Tematik Arkeoloji Serisi 2

To Ray

The man who taught himself how to fly

Katılımcılar

Eşref Abay (Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - İzmir)Arkeoloji Lisans eğitimini 1987 yılında Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde bitirmiştir. 1988-1996 yılları arasında Freie Üniversität Berlin’de Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini tamamlamış olup 1997 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak göreve başlamıştır. 1999 yılında Yardımcı Doçent, 2006 yılında Doçent ve 2011 yılında Profesör unvanlarını almıştır. Tunç Çağı Güneydoğu Anadolu ve Suriye ilişkileri, Batı Anadolu Neolitiği ve Urartu Mühür Sanatı konuları üzerine çalışmaları bulun-maktadır. Batı Anadolu Yukarı Menderes Bölgesinde arkeolojik yüzey araştırmaları gerçekleştirmiş olup, 2007 yılından itibaren Beycesultan Höyüğü kazı başkanlığını yürütmektedir.

Belgin Aksoy (Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Bursa)Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı’ında tamamladı. Berlin Freie Universitaet’de Ösya Arkeolojisi ve Coğrafya dallarında master derecesini aldıktan sonra yine aynı üniversitede “Bursa Bölgesinde tarih öncesi yerleşimlerinin bölge-sel analizi” adlı doktora tezini 2013 yılında bitirdi. Uludağ Üniversitesi’nde görev yapmakta olup, ilgi alanları Anadolu Tunç Çağları, Bölgesel Arkeoloji ve Demografi üzerinde yoğunlaşmakatdır.

Çiğdem Atakuman (Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yerleşim Sistemleri Arkeolojisi - Ankara)Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yerleşim Arkeolojisi Ana Bilim Dalında Öğretim Üyesidir. Çalışmaları, Yakın Doğu Neolitiği ve Kültürel Miras Politikaları üzerine odaklanmıştır.

Adnan Baysal (Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Edirne)Lisans ve Yüksek Lisansını İstanbul Üniversitesinde, doktora çalışmasını Liverpool Üniversitesi (İngiltere) School of Archaeology, Classics ve Egyptology (SACE)‘de tamamladı. Türkiye ve İngiltere’de bir çok arkeolojik projeye katkıda bulundu. Öğütme taşları ve prehistorik hammadde kaynakları üze-rindeki çalışmalarını yürütmektedir.

VIII

Emma Baysal (Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Edirne)Doktorasını Liverpool Üniversitesinde Prehistorik Zanaatlar üzerine tamamladıktan sonra Anadolu’da prehistorik dönem takı ve süs eşyaları üzerine araştırmalarını sürdürmektedir. Bir çok kazı ve araştırma projesi üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Araştırma ve ilgi alanları zanaatin orijini ve hammadde teknolojileri üzerinde yoğunlaşmakta olup Trakya Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Özlem Çevik (Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Edirne)Lisans ve Yüksek lisansını Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı’nda ve Doktorasını “Anadolu’da Kentleşme Süreci” başlıklı teziyle aynı üniversitenin Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi Anabilim Dalı’nda tamamladı. Trakya Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup ilgi alanları sosyal ve kültürel dönüşüm dinamikleri, Etnoarkeoloji, Urartu ve Ege prehistoryası konuları üzerinde yoğunlaşmaktadır

Filiz Divarcı (Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Edirne)Lisans eğitimini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü’nde tamamladı. Aynı üniversitede “M.Ö. III. Binde Marmara Bölgesi” başlıklı yüksek lisans tez çalışmasını 2007 yılında bitirdi. Şu anda, İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı’nda “Hitit Döneminde Maşat Höyük: Arkeolojik Açıdan Yeniden Değerlendirme Çalışması” başlıklı doktora tezi çalışmalarını sürdürmektedir. Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde 2008 yılından bu yana Araştırma Görevlisi olarak da görev yapmaktadır.

Güneş Duru (İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - İstanbul)Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde mimari ve arkeolojik restorasyon ve konser-vasyon üzerine eğitim aldı. Yüksek lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, doktora dere-cesini ise İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı’nda tamamladı. University College London ve Cambridge Üniversitesi’nde misafir öğrenci ve araştırmacı olarak bulundu. İnsan ve mekan etkile-şimi, hane halkları ve yerleşme olgusu üzerine çalışmakta ve Dünya Arkeoloji Kongresi (WAC) sekre-teryasını da yürütmektedir.

Hamza Ekmen (Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkoloji Bölümü - Zonguldak)Gazi Üniversitesi’nde lisans öğrenimini bitirdikten sonra aynı üniversitede “Doğu Anadolu Bölgesi Geç Kalkolitik Çağ Seramiği” isimli tez çalışması ile yüksek lisansını tamamladı. “Acemhöyük’te Asur Ticaret Kolonileri Çağı Ölü Gömme Adetleri” isimli tez çalışmasıyla 2012 yılında doktora derecesini aldı. Hitit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak görev yapmış ve daha sonra 2013 yılında Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’ne öğretim üyesi olarak atanmıştır. Ilısu Barajı Aşağı Salat ve Bakü-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı kurtarma kazılarına katılarak, Köşk Höyük ve Acemhöyük kazılarında çeşitli görevler üstlendi. M.Ö. 3. ve 2. bin Anadolu kültürleri üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır.

Türkiye Arkeolojisi’nde Yerleşim Sistemleri: Sorun ve Yöntemler IX

Deniz Erdem (Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yerleşim Sistemleri Arkeolojisi - Ankara)

Hacettepe Üniversitesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yerleşim Arkeoloji Dalı’nda tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, TAÇDAM (Tarihsel Çevre Araştırma ve Değerlendirme Merkezinde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaktadır. Çalışmaları Yakın Doğu’nun Geç Neolitik Dönemi ve müzeler bağlamında bilim ve toplum faaliyetlerine odaklanmıştır.

Burçin Erdoğu (Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Edirne)Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi, Protohistorya ve Önasya arkeolojisinde, Yüksek Lisansını University College London’da (İngiltere) ve Doktora eğitimini Durham Universitesi’nde (İngiltere) tamamladı. 2005 yılında Trakya Üniversitesinde Yrd.Doç., 2006 ‘de Doçent, 2012’de Profesörlük kad-rolarını aldı.

Cevdet Merih Erek (Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Ankara)Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Prehistorya Anabilim Dalı’ndan mezun olarak aynı üniversitenin Prehistorya Anabilim Dalında Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini tamamladı. 1999-2007 tarihleri arasında Mustafa Kemal Üniversitesi, Arkeoloji Bölümünde ve 2007’den bu yana Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 2006-2012 yıllarında Kahramanmaraş İli Prehistorik Dönem Yüzey araştırmalarını ger-çekleştirmiş ve 2007 yılından itibaren de Direkli Mağarası Kazılarını sürdürmektedir.

Erkan Fidan (Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Bilecik)İstanbul Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim dalından mezun oldu. Aynı bölümdeki Yüksek Lisans öğreniminin ardından ‘’Küllüoba İTÇ mimarisinin Batı Anadolu ve Ege Dünyası İçindeki Yeri’’ başlıklı doktora tezini tamamladı. İstanbul Üniversitesi Arkeoloji bölümünde Araştırma Görevlisi olarak görev yaptıktan sonra 2011 yılından itibaren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’ne öğretim üyesi olarak atandı.

Sezer Seçer-Fidan (Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Bilecik)İstanbul Üniversitesi Hititoloji Anabilim dalından mezun olduktan sonra aynı anabilim dalında yük-sek lisans eğitimini tamamladı. 2013 yılından itibaren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde Hitit kültürü ve dili ile ilgili dersler vermektedir.

Murat Türkteki (Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü - Bilecik) İstanbul Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı’nda başladığı Arkeoloji eğitimini tamamlayarak aynı bölümde “Küllüoba İlk Tunç Çağı III Çanak Çömleği” yüksek lisans tezini 2004 yılında ve “ Batı ve Orta Anadolu’da Çark Yapımı Çanak Çömleğin Ortaya Çıkışı ve Yayılımı” başlıklı doktora çalışmasını 2010 yılında tamamladı. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinde öğretim üyesi ve Küllüoba kazı projesinde kazı başkan yardımcısı olarak görev yapmaktadır.

İçindekiler

Giriş .................................................................................................................................................................................................................................................................. 1

I. Bölüm | İletişim Ağı (Network)

Adnan BAYSALArkeolojide İletişim Ağı (Network) ve Sosyal Organizasyon ......................................................................................................................11

Burçin ERDOĞUEge’de Erken Prehistorik Dönemlerde Denizcilik ve Denizyolu İletişim Ağı .................................................................................31

Hamza EKMENFilolojik ve Arkeolojik Verilere Göre Anadolu’da M.Ö. II. Binde İletişim ve Ulaşım Aracı Olarak Nehirlerin Önemi ...................................................................................................................................................................47

Cevdet Merih EREKEpi-Paleolitik Dönemde Anadolu - Yakındoğu İlişkilerindeki İzler ........................................................................................................67

Filiz DİVARCIErken Tunç Çağı Makro Ölçekteki Ticaret Ağı İçinde Marmara Bölgesi’nin Hammadde Kaynaklarına Mikro Ölçekte Bir Bakış ............................................................................................................................................85

Emma L. BAYSALBir İletişim Ağı Perspektifinden Neolitik ve Kalkolitik Boncuk ve Bileziklerini Yorumlamak .....................................95

Özlem ÇEVİKUlucak Höyük Neolitik Toplumunda Antroposantrik İletişim Ağı ..................................................................................................... 111

II. Bölüm | İletişim Ağı ve Sosyal Organizasyon

Belgin AKSOYSosyal Sistemler ve İletişim: Arkeolojik Kontekste Sorulabilecek Sorular ve Olası Yanıtlar .................................... 131

Çiğdem ATAKUMAN – Deniz ERDEMGeç Neolitik’te Zaman, Mekan ve Ritüel: Domuztepe’de İnsan, Mekan ve Nesne Gömüleri ................................... 143

Erkan FİDANBatı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi .......................... 175

XII

Eşref ABAYİletişimin Göç ve Kültürel Etkileşimdeki Rolü Bağlamında Erken Transkafkasya Kültürünün Güney Yayılımı ..................................................................................................................................................................................................................................... 185

Güneş DURUKamusal İnsanın (İlk) Çöküşü .............................................................................................................................................................................................. 195

Murat TÜRKTEKİYeni Teknolojilerin Kullanılması ve Yayılmasında Kültürel İletişim Ağlarının Rolü: Çömlekçi Çarkı Perspektifinden Bir Değerlendirme ........................................................................................................................................ 211

Sezer Seçer FİDANHitit Sosyal Sınıfları İçinde Hür İnsanlar ve Köleler ..................................................................................................................................... 223

ÖnsözElinizde bulunan çalışma, Trakya Üniversitesi’nde (Edirne) gerçekleştirilen ‘Yerleşim

Sistemleri ve Mekan Analizi’ adlı mini sempozyumunun (2013) sonunda ortaya konulan bir düşüncenin sonucunda, devamlılığı olan, belli bir yapıya ve dinamizme sahip, en önemlisi arke-olojik temalar üzerinde yoğunlaşan bir seriye dönüşmesinin ardından gerçekleşen ikinci ‘Tematik Arkeoloji Serisi (TAS)’ buluşmasının sonucudur. TAS bir yandan arkeoloji dünyasında bilinen, iyi tanınan konuları veya arkeolojik alanda yeni gelişmekte olan konulara değinmeyi bir yandan da eksikliği büyük oranda hissedilen literatür boşluğunu doldurmayı ve yabancı literatürde karşıla-şılan bir çok terimin de dilimizde kullanılabilirliğine zemin hazırlamayı hedeflemektedir. Bu süreç içinde de genel olarak özel bir tema seçerek o konu üzerine odaklanırken aynı zamanda da konuyla ilgili çalışmaları ve ilgileri olan bireylere akademik tartışma ve yayın ortamı yaratarak interaktif bir paylaşım platformu hazırlamaktadır. Bir başka deyişle, bilim insanlarını bir araya getirerek, iletişimlerini (network) kurarak farklı bir perspektiften ilgi ve araştırma alanlarını değerlendirmelerini, ortak paydaları bulmalarını ve bilgi akışını, dinamik bir ortam içinde sağla-mayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen titiz çalışmaların ürünü olarak da elinizdeki TAS 2 yayını doğal bir sonuç olarak ortaya çıkmış ve sizlere ulaştırılmıştır. TAS 2 çalış-masının konusu ‘Network’ ve ‘Sosyal Organizasyon’ olarak belirlenmiştir. Bu konunun TAS 2 için seçilmesindeki nedenlerden bir tanesi İletişim Ağı (Network)’nın analitik açıdan ve grafik uygulama olarak değerlendirilebilmesi, bir çok örnekte görüldüğü gibi arkeolojide pratik uygula-ma alanının olması ve bu bağlamda ‘Yerleşim Sistemleri ve Mekan Analizi’ olarak adlandırılan birinci konferanstaki uygulamalı araştırmalara metodolojik açıdan da yakın durmasıdır.

Bu noktadan itibaren sizlerde temanın konusu olan ‘Network’e bir okuyucu, değerlendirici, eleştirici, destekleyici veya katkıda bulunmak ve konunun çerçevesini daha da genişletmek üzere dahil ve bir parçası olarak İletişim Ağı (Network)’na katılıyorsunuz. Bir anlamda Ağ Örgüsü (Meshwork)’ne dönüşüyorsunuz.

TAS 2014 deki toplantı yaklaşık on yıldır arkeolojik literatürde bir hareketlilik kazanmaya başlayan ‘İletişim Ağı’ (Network) ve Sosyal Organizasyon’ u ele alarak genel bir değerlendirmeyi ve bu yaklaşım içinde de Anadolu ve Ege arkeolojisi perspektifinden eldeki ve yeni verilerin değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Özellikle İletişim Ağı (Network) anlayışının arkeoloji için son derece yeni olan ve arkeolojik araştırmalarda büyük katkı sağlayabilecek, teorik olmaktan çok metodolojik anlamda bir yaklaşım olduğu da söylenebilir. Elbette, her yaklaşımın ve meto-dun da bağlı olduğu, geliştiği ve yer bulduğu düşünsel veya teorik bir platform vardır. Bunun

XIV

yanında ‘sosyal organizasyon’ konusu da aynı şekilde iletişim ile çok yakın ve arkeolojik açıdan özellikle Türkiye Arkeolojisi içinde çok az işlenen bir konu olduğundan burada her ikisinide fark-lı açılardan kısa da olsa değerlendirme veya en azından bir potada eritme imkanı oldu.

Bu çalışmanın amacı sadece yeni teorik bir yaklaşımı tanıtmak veya empoze etmek değildir. Aksine, bu türden teorik veya metodolojik yaklaşımın arkeolojik araştırmalarda veri toplama yöntemi, toplanan verilerden elde edilecek yüksek düzeyde çıkarımların bir uygulama modeli, metodolojiye dönüştürülerek kullanılabilirliği ve geçmişte elde edilmiş arkeolojik bilgilerin ve verilerin tekrardan değerlendirilebileceği gibi birbirine eklemlenerek daha kapsamlı ve bütünlü-ğü olan bilgi bütününe dönüştürülebilmesinde oynayabileceği role dikkat çekmektir. Bu sayede arkeolojik verileri daha büyük bir resim olarak görmek ve değerlendirmek de mümkün olacaktır.

Her şeyin son derece büyük bir hızla geliştiği modern dünyada, özellikle internet ağının olması ve bizlerin de bir şekilde bu ağın bir parçası olarak yaşamlarımızı ve işlerimizi devam ettirdiğimiz bir iletişim ağı (network) dünyasında sadece internet üzerinden değil sosyal, ekono-mik duygusal, daha bir çok katmanlardan oluşan ve bunlarında kompleks bir ağ oluşturduğu dünyada, özneleri veya nesneleri birleştiren bağlantıların (link) arasına bu çalışmayı ekleyerek en azından arkeolojik anlamda da bir network oluşturma çabamız sizlerin bu çalışmaya dahil olduğunca genişleyerek, gelişecek ve amacına ulaşacaktır.

TeşekkürlerBu çalışmanın gerçekleşmesinde bir çok kişi ve kurum katkıda bulundu. Sempozyum olarak

organizasyonundan kitap olarak hazırlanmasına kadar olan süreçte destek ve yardımlarını esir-gemeyen herkes büyük bir heyecan ve enerji ile destek verdiler. Aslında bu heyecan sempozyu-mun hazırlamasından elinize ulaşan kitaba kadar bir dinamo görevi gördü.

Öncelikle sempozyumun organizasyonunda ve gerçekleştirilmesinde güven verici, cesaret-lendirici ve kararlı yaklaşımıyla yol göstererek destek veren Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü sayın Prof. Dr. M. Özer’e, destek ve yardımlarından dolayı yine Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı K. Büyükgüzel’e ve Fen-Edebiyat Fakültesi sekreteri sayın S. Saner’e, sempozyumun sorunsuz şekilde gerçekleşmesinde ve her adımda yardımcı olan Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü sayın Yrd. Doç. Dr. H. Özer’e ve başta E. Güner olmak üzere tüm personele, aynı şekilde sabırla destek veren Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı sayın M. İnan’a ve personel K. Sarıhan’a, İdari ve Mali İşler Bürosundan sayın A. Aksoy’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Buna ek olarak lojistik problemlerin aşılmasında da önemli rol oynayan ve sempozyumun organizasyonunda sponsorluk yapan Zonguldak FIAT Keleşsan Grubu’ndan sayın E. Keleş’e gös-termiş olduğu incelikli yaklaşımı ve desteği için teşekkürlerimi sunarım.

Organizasyonun hareketliliğini ve transfer işini üstlenen Emniyet Taxi’den sayın Ç. Çatraş’a ve ekibindeki herkese destekleri, zamanları ve enerjilerinden dolayı teşekkür ederim.

Sempozyum için bildiri özetleri kitapçığının hazırlanması aşamasında da yardım ve destekle-rini esirgemeyen Gökay Kırtasiye’den sayın M. Hamarat’a da ayrıca teşekkür etmek isterim.

B.E. Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Araş. Gör. Ali Güney’e, bölüm öğrencileri ve aynı zamanda Bülent Ecevit Üniversitesi Arkeoloji Kulübü üyelerinden Hacer Er, Merve Erdoğdu, Derya Demirkapı, Demet Coşkun, Hilal Uslu, E. Nur Hazer, Serkan Tetik, Kadir Ateş, Oluç Aydoğan, Mehmet Kıraç, Emre Filiz’e ve daha bir çok katkı veren öğrencilerimize özverili çalış-malarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.

Sempozyum katılımcıları ve dinleyiciler arasında olan meslektaşlarıma ve öğrencilere canlı bir tartışma ortamı yaratarak bilgilerini paylaşmaları ve entellektüel düzeyde platformu yüksek tutarak destekleri sayesinde düşüncenin akış hızını arttırarak sürekli beyin fırtınası yarattıkla-rından dolayı tüm katılanlara ve özellikle TAS 2 yayınına yazılarıyla katılan ve uzun süren hazır-lık döneminde sabırla ve anlayışla çalışmalarına devam eden yazarlara teşekkür etmek isterim.

XVI

Tematik Arkeoloji Serisinin (TAS) basım ve yayın işini üstlenen, bu süreçte emeği geçen ve katkısı bulunan Ege Yayınları sahibi A. Boratav’a ve personeline de sonsuz teşekkürlerimi suna-rım. Ege yayınlarının desteği olmadan bu serinin gerçekleşmesi ve vücut bularak sizlere ulaşma-sı mümkün olmayacaktı.

Son olarak, sempozyumun tüm hazırlıkları ve gerçekleşmesi sürecinden kitabın derlenmesi ve yayına hazırlanması aşamasına kadar sabır ve anlayışla destek veren eşim Dr. E. Baysal’a ve transformer’ler hakkında engin bilgisini benimle sürekli paylaşmaktan çekinmeyen oğlum O. Baysal’a hayatımda var oldukları için minnettarım.

Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi, TAS 2 (2015) 175–184

Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi

Erkan FİDAN*

Abstract

The modest architectural settlement pattern which prevailed from the Neolithic Period onwards in Western Anatolia, seems to have taken a more complex character toward the middle of the Early Bronze Age. In this new social organisation, the space saved for the rulers in the settlement becomes more apparent and the population growth in the lower settlement increases the labor force. In this system which is, in a way, very similar to the feudal structure of Middle Age Europe, only the ruler, his relatives and servants live in the upper settlement and the people engaged -according to the division of labor- in culti-vation, stock-breeding, metalworking and pottery manufacturing in a more densely pop-ulated lower settlement. Thus, roughly around the middle of the Early Bronze Age a new social organisation emerges in which central authority gained power and social stratifica-tion became more apparent. This new formation which, in our opinion, had quite a dif-ferent mechanism from that of the so-called “temple economy” of Mesopotamia, might have been formed –in compliance with the definition of “West Anatolian Civilisation”- through the stimulation of internal Dynamics of the region in question. The article dis-cusses the possible reflections of the early emergence of social stratification in the Western Anatolian EBA on architecture.

Keywords: Social Class (Caste), Elites, Küllüoba, Architecture, Early Bronze Age

Özet

Neolitik Dönem’den itibaren Batı Anadolu’da görülen basit mimari düzeninin İlk Tunç Çağı’nın ortalarına doğru bazı yerleşmelerde karmaşık bir yapıya büründüğü açıktır. Bu yeni sosyal organizasyonda hem yöneticilerin yaşadığı alan tanımlı bir hale gelmekte, hem de Aşağı Yerleşme’deki yoğun nüfus, iş gücünü arttırmaktadır. Aslında Ortaçağ Avrupası’nın feodal sistemine çok benzeyen yapısıyla Küllüoba sit alanı ‘Yukarı Yerleşme’sinde, sadece yönetici ile yöneticinin akrabaları ve bunlara hizmet eden kişiler; nüfusu Yukarı Yerleşme’den daha fazla olan ‘Aşağı Yerleşme’de ise iş bölümü gereği tarım, hayvancılık, madencilik ve çömlekçilik gibi uğraşları olan halk yaşamaktadır. Bu şekilde, Batı Anadolu’da

* Erkan Fidan ([email protected])

Erkan FİDAN176

kabaca İlk Tunç Çağı’nın ortalarında, merkezi otoritenin güçlendiği ve sosyal sınıf farklılık-larının ortaya çıktığı yepyeni bir sosyal organizasyon kendini gösterir. Mezopotamya’nın tapınak ekonomisinden çok daha farklı bir mekanizmaya sahip olduğunu tahmin ettiğimiz bu oluşum, “Batı Anadolu Uygarlığı” tanımına uygun olarak, söz konusu bölgenin kendi iç dinamiklerinin harekete geçmesi ile şekillenmeye başlamış olmalıdır. Bu çalışmada söz konusu bölge içinde sosyal sınıf farklılıklarının başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz ve mimari üzerinde izlenebilen söz konusu değişimler tartışılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Sınıf, Elitler, Küllüoba, Mimari, İlk Tunç Çağı

GirişBu çalışmada, Batı Anadolu olarak tanımladığımız, Eskişehir’in doğusundaki Sivrihisar Dağları’ndan, güneye doğru Emirdağ ve Sultan Dağları üzerinden çizilecek hattın batı kesimin-de, Orta Tunç Çağı öncesindeki yerleşmelerin mimari düzeninde zaman içinde oluşan değişimler göz önünde tutularak, toplumdaki farklılaşma ve bunun iletişim ağı üzerindeki etkisi tartışıl-maktadır (Figür 1). Bölgede kalıcı yerleşimin başladığı Neolitik Dönem’den İlk Tunç Çağı ortala-rına kadar (yaklaşık M.Ö. 9500-2500) basit bir mimari anlayış görülür. Söz konusu bu dönemde henüz Batı Anadolu’da gerçek anlamda özel olarak nitelenebilecek dini ya da kamu yapıları yok-tur.1 Bölgede bu tür yapılar ancak İTÇ I sonu-İTÇ II Dönemi başında görülmeye başlar. Bu dönem ile birlikte yöneticilere ait izlere ulaşılması, bölgede yeni bir sosyo-politik dengenin oluştuğunu göstermektedir. Yerleşmelerde yöneticilere ait olduğu düşünülen binalar, çevre ya da savunma duvarı ile sınırlandırılan korunaklı alanlara inşa edilmiştir. Bu tanımlı alanın dışında ise ‘Aşağı Yerleşme’ olarak adlandırılan halkın yaşadığı kesim bulunur.

Buradaki başlıca sorunsal ise, sadece mimari özelliklerden yola çıkarak toplumdaki sınıf fark-lılıklarının nasıl belirlenebileceğidir. Son yirmi yılda geniş alanlarda gerçekleştirilen arkeolojik kazıların genel yerleşim planı bağlamındaki sonuçları, Orta Tunç Çağı öncesindeki Batı Anadolu yerleşmelerinde ‘’Elit Teorisi’’ olarak adlandırılan ve toplumdaki iletişim ağının oyuncularını belirleyen düşünce sistemi ile örtüşmektedir. Toplumdaki güç ilişkilerini anlayıp açıklamaya yönelik teorik bir yaklaşım olan elit teorisinde daha çok sosyo-politik eşitsizlikler ön planda tutulur ve toplumdaki sınıflar, elit kesim ve halk farklılaşması ile açıklanmaya çalışılır (Etzioni-Halavy 1993). Elit teorisi toplumu, “azlar” ve “çoklar” olarak iki kategoriye ayırır (Arslan 2003). Azlar, toplumdaki erkin sahibidirler ve çokları yönetirler. Yöneten toplumsal erk, azların teke-lindedir ve önemli tüm toplumsal kararlar bu azınlık grup tarafından verilir. Erki tekelinde tutan azlar “elit”, görevleri genellikle azlarca belirlenen çoklar ise “halk” olarak adlandırılır. Böylelikle, Batı Anadolu’da İlk Tunç Çağı ile birlikte yukarı yerleşmelerde azların, aşağı yerleşmelerde ise çokların oturduğu bir sistem karşımıza çıkmaktadır. Toplumun bu şekilde bölümlenmeyi neden ve nasıl kabul ettiğini henüz bilmiyoruz. Ancak, muhtemelen Mezopotamya’daki tapınak ekono-misinden daha farklı iç dinamikleri olan ve bu dönemde taşınabilir servet olgusunun henüz gelişmediği Batı Anadolu’da, bey ya da ağa olarak da tanımlayabileceğimiz toprak sahiplerinin söz konusu ‘’az’’ları oluşturduğu ve elde ettikleri mahsulü bir güç olarak kullandıkları varsayıla-bilir.

1 Kanımca, Höyücek Neolitik Dönem’e tarihlenen ‘’Tapınak Dönemi Kompleksi’’ ve ‘’Kutsal Alanlar Dönemi’’(Duru, 2008:24-36) ile Erken Kalkolitik Dönem’e tarihlenen Hacılar II A tabakasındaki ‘’Kutsal Yapı’’nın (Mellaart, 1970, Figür 22) işlevleri tartışmalıdır.

Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi 177

İlk Tunç Çağı Öncesinde Batı AnadoluBatı Anadolu’da şu an ki verilerimize göre hem Neolitik hem de Kalkolitik Dönem’de sosyal sınıf farklılıklarını ya da elitlerin varlığını gösterecek deliller yoktur. Bölge yerleşmelerinde, kendi dönemleri için anıtsal sayılabilecek kamu binaları henüz bilinmemektedir. Bu durum bize, İlk Tunç Çağı öncesinde bölgede eşitlikçi bir düzen anlayışı çerçevesinde basit köylerde yaşamın devam ettiği izlenimini vermektedir. Bölgede Neolitik Dönem mimarisi, Marmara Bölgesi’nde Fikirtepe Kültürü’ne ait yerleşmeler ile Göller Bölgesi ve Ege sahil kesimindeki merkezlerden bilinmektedir (Bittel 1971, Figür 6; Çilingiroğlu, Çevik ve Çilingiroğlu 2013, Figür 3; Duru 2008; Özdoğan 1979; Rodenberg 1999; Roodenberg 2008; Sağlamtimur ve Ozan 2012, Figür 1). Söz konusu bölgelerde yer alan Neolitik Dönem yerleşmeleri, toplumsal ayrım bakımından oldukça basit unsurlar içermektedir. Daha önce de değinildiği gibi, kesin bulgular içermemekle birlikte, Höyücek’te kutsal alan (?) ve tapınak (?) olarak adlandırılan kesimler dışında Bademağacı ve Hacılar yerleşmeleri oldukça yalın özellikler sunmaktadır. Birbirlerinden çok farklı mimari yapım tekniklerine sahip olan Ege Bölgesi’ndeki Ege Gübre ve Ulucak ile Marmara Bölgesi’ndeki Fikirtepe Kültürü’nün etki alanı içerisinde yer alan Fikirtepe, Pendik, Menteşe ve Ilıpınar yerleş-meleri de basit birer köy görünümündedir.

Batı Anadolu Neolitik Dönemi’ndeki söz konusu mimari veriler, toplumdaki sınıf farklılaş-masının henüz oluşmadığını göstermektedir. Bu dönemde doğa ile mücadelenin daha önce gel-diği ve insanların ilk amaçlarının hayatta kalmak olduğu düşünüldüğünde; söz konusu dönemin, bir yönetici etrafında birleşerek ‘’birini ya da birilerini’’ güçlendirmek yerine birey olarak herke-sin eşit bir anlayış ile hayatta kalma çabasına sahne olduğu düşünülebilir. Söz konusu dönem yerleşiklerinin, kendi aralarında kurdukları iletişim ağı çerçevesinde, ortak bir çalışma sonucu yerleşmelerini kurdukları ve yaşamlarına bu paralelde devam ettiklerini varsayabiliriz.

Bölgedeki Kalkolitik Dönem mimarisi ise Marmara Bölgesi’nin doğu kesiminde yer alan Ilıpınar ve Aktopraklık ile Göller Bölgesi’ndeki yerleşmelerden bilinmektedir (Cookson 2008, Figür 19; Karul 2009, Figür 8; Mellaart 1970:88-89). Mimari düzen bu dönemde gelişerek yerini ortadaki avluyu çevreleyen kerpiç evlerden oluşan bir plan anlayışına bırakır. Göller Bölgesi’ne baktığımızda Erken Kalkolitik Dönem’de Hacılar I ve II yerleşmeleri karşımıza çıkmaktadır. Bu yerleşmelerde surla çevrelenen ya da yapıların arka duvarlarının aynı zamanda sur görevi gördü-ğü dışa kapalı bir yerleşim modeli benimsenmiştir. Geç Kalkolitik Dönem’e tarihlendirilen Kuruçay’ın 6 A2 yerleşmesi de yine korunaklı bir yerleşme görünümündedir (Duru 2006, Levha 32).

Kalkolitik Dönem ile birlikte, sosyal düzen içindeki bazı değişimler mimaride izlenebilmekte-dir. Bölgede, Erken Kalkolitik Dönem başlarında görülen ortadaki avluya açılan ve birbirine biti-şik olarak inşa edilen kerpiç yapılar, yerleşmenin önceden planlanmış ve bir kerede inşa edilmiş izlenimi vermektedir. Ancak, bu organizasyonu sağlayacak liderlerin varlığı henüz yerleşmelerde görülen mimariye yansımaz. Bu dönemde henüz yöneticiye ait yapılar bulunmadığı gibi, yerleş-me içerisinde yaşayan insanlar arasındaki ayrıma işaret edebilecek bulgular da henüz yoktur.2

2 Batı Anadolu’da henüz ayırt edilemeyen bu durumun İlk Tunç Çağı öncesindeki en belirgin örneği Orta Anadolu’da yer alan ve Orta Kalkolitik Dönem’e tarihlenen Güvercin Kayası kazılarında ortaya çıkarılmıştır. Burada belirli bir alanın kuvvetli bir savunma duvarı ile çevrelenmesi ve söz konusu bu kesimdeki daha geniş kiler odalarını içeren bu düzenleme, sınıflı topluma geçişin erken bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır (Kiper ve Gülçur 2007: 118).

Erkan FİDAN178

Yerleşmelerin kapılarına yakın konumlandırılmış yapıların yönetici yapısı olabileceği görüşü (Steadman 2011) ise sağlam temellere oturmuş sayılmaz. Çünkü söz konusu bu yapıların hem mimari yapım teknikleri, hem şekilleri, hem de yapı içi buluntuları, yerleşmelerdeki diğer yapı-lardan çok farklı değildir.

İlk Tunç Çağı’nda Batı Anadoluİlk Tunç Çağı ile birlikte Batı Anadolu’da ki yerleşmelerde mimari anlamda karmaşık bir yapının oluşmaya başladığını ve yöneticilerin varlığının ilk defa açık bir şekilde mimariye yansıdığını söyleyebiliriz. Bu dönem ile birlikte bölge mimarlığında ilk defa iki yeni tanım ortaya çıkar: Aşağı Yerleşme ve Yukarı Yerleşme. Yukarı Yerleşme, sadece yönetici ile yöneticinin akrabaları ve bunlara hizmet eden kişilerin oturduğu, basit anlamıyla bir kale; Aşağı yerleşme ise bu basit kalenin etrafında tarım, hayvancılık, madencilik ve çömlekçilik gibi uğraşları olan halkın yaşadı-ğı kesim olarak tanımlanabilir (Figür 2). Elit teorisine göre, azların Yukarı Yerleşme’de; çokların ise Aşağı Yerleşme’de yaşadığını varsayabiliriz. Bu yeni sosyal organizasyonda hem yöneticilerin yaşadığı alan tanımlı bir hale gelmekte, hem de kapladığı alan itibariyle Yukarı Yerleşme’den daha geniş bir alana yayılan Aşağı Yerleşmedeki yoğun nüfus, iş gücünü arttırmaktadır. Aslında Ortaçağ Avrupası’nın feodal yapısına çok benzeyen bu sistemde, Yukarı Yerleşme’de sadece yönetici ve yakınları; nüfusu Yukarı Yerleşme’den çok daha fazla olan Aşağı Yerleşme’de ise iş bölümü gereği çeşitli ekonomik uğraşları olan halk yaşamaktadır (Figür 2). Bu şekilde, Batı Anadolu’da İlk Tunç Çağı’nın ortalarıyla birlikte, daha önce bölgeden hiç bilmediğimiz özellikler çerçevesinde; merkezi otoritenin güçlendiği ve sosyal sınıf farklılıklarının ortaya çıkmaya başla-dığı, yepyeni bir sosyal organizasyon mimari üzerinde kendini göstermeye başlar.

Esasen, hiyerarşik toplumun doğuşuna kaynak gösterilebilecek bölge olan Mezopotamya’da, söz konusu bu dönüşümün bir anda gerçekleşmediği ve çeşitli basamaklarının olduğu varsayıl-maktadır (Frangipane 2002:150). Halaf Dönemi’nden Obeyd Dönemi’ne geçiş ve Obeyd Dönemi’ndeki ilerleme burada kilit rol oynamaktadır. Frangipane, Kuzey Mezopotamya’daki Halaf bölgesine yayılan Obeyd kültür öğelerinden söz ederken; yeni topraklara yayılan önderle-rin, gittikleri bölgelerde yöneticilerin olmadığını görerek ya kendilerini ya da oğullarını bu bölge-lere yönetici olarak tayin ettiğinden söz etmektedir (Frangipane 2002:154). Bu süreç ile birlikte Güney Mezopotamya’nın yanında bölgenin geri kalanında da hem tapınak, hem yönetim, hem de ekonomik işlevi olan yapılar görülmeye başlar.

Mezopotamya kültürünün temelini teşkil eden söz konusu tapınak ekonomisinden çok daha farklı bir işleyişin olduğunu düşündüğümüz ve toprak mülkiyetine dayanan Batı Anadolu’daki oluşumun, nasıl gerçekleştiği konusunda ki bilgilerimiz ise henüz çok yeterli görünmemektedir. Ancak bu dönemle birlikte, Batı Anadolu’da hala büyük oranda devam eden köyler ve köylerin basit sosyal yapısının yavaş yavaş değişmeye başladığını söyleyebiliriz. Eşitlikçi bir düzenden, yönetenin olduğu sisteme geçiş izlenmeye başlar. Bunun en önemli işareti ise yerleşmelerde kamusal işlevi olabilecek yapıların ilk defa ortaya çıkmasıdır. Elmalı Ovası’nda yer alan Karataş-Semayük yerleşmesi bu durumun ilk basit örneğini barındırmaktadır (Mellink 1974, Şekil 1; Warner 1994, Levha 8). Yerleşmenin İTÇ I Dönemi tabakalarında, “Merkezi Yapı” olarak adlan-dırılan bir bina ortaya çıkarılmıştır (Mellink 1964:269-278; Mellink 1965:241-251; Mellink 1969:293-307). İki katlı olduğu düşünülen ve bağımsız inşa edilen bu dikdörtgen bina, diğer

Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi 179

yapılara göre anıtsal özellikler içermektedir. Yapının, ekonomisi tarıma dayalı olan yerleşmeyi organize eden bir bey/yöneticiye ait olduğu düşünülmektedir. Yapının alt katı tamamıyla depo alanı olarak kullanılmaktadır. Üst katta yaşayan yönetici, bu şekilde mahsülünü en korunaklı yerde depolamaktadır. Yapıyı çevreleyen çitin iç tarafında, çit boyunca sıralanan evler, söz konu-su yöneticinin yakınlarının ve bu kesimi koruyan kişilerin yaşadığı Yukarı Yerleşme’ye; çitin dışında yer alan megaronlar ise halkın yaşadığı Aşağı Yerleşme’ye ait olmalıdır (Warner 1994, Levha 8 ve Figür 17).

Batı Anadolu’da sosyal tabakalaşmanın mimariye yansıması Küllüoba’da daha açık bir şekilde izlenebilmektedir (Figür 3). Yerleşme, İTÇ II Dönemi’nin başından itibaren Aşağı ve Yukarı Yerleşme’den oluşur (Fidan 2012). Kabaca dörtgen planlı olan, yönetici ve yöneticinin yakınları ile onlara hizmet eden kişilerin oturduğu düşünülen Yukarı Yerleşme’de, dışta düzensiz zikzak-lar yapan bir çevre duvarı ve bu duvara arka kısımlarından dayalı, yan yana bitişik evler yer alır. Bu evler, ön taraflarından ortadaki avluya bakmaktadır. Avlunun ortasında ise bağımsız yapılar yer alır. Bu bağlamda, ‘Kompleks II’ adı verilen bağımsız yerleştirilmiş yapı oldukça önemlidir (Efe ve Fidan 2008). Yöneticiye ait olduğunu düşündüğümüz söz konusu kompleks, güneyinde 31 m uzunluğunda anıtsal bir megaron ve bunun kuzeyindeki genelde depo odaları içeren diğer dört ayrı birimden meydana gelen müştemilattan oluşmaktadır. Karataş Semayük’te olduğu gibi Küllüoba’da da büyük depolar, yönetici yapısının içindeki korunaklı alanlarda yer almaktadır. Küllüoba’da çevre duvarının gerisinde, oldukça geniş alana yayılan ve yerleşmenin güneyinden geçen akarsu dışında, diğer üç tarafını çevreleyen çoğunluğu tek odalı yapılar ise Aşağı Yerleşme’ye ait olmalıdır. Neredeyse tamamı kazılan Yukarı Yerleşme’nin aksine henüz büyük kısmı kazılmamış Aşağı Yerleşme’nin dış sınırı henüz bilinmemektedir (Figür 3).

M.Ö. 2400-2200 yılları arasına tarihlenen İTÇ III Dönemi’nde ise sosyo-politik yapılanmalara ve şehirciliğin daha da gelişmesine paralel olarak, mimari anlamda önemli atılımların gerçekleş-tirildiğini söyleyebiliriz. Bu dönemle birlikte daha önce Batı Anadolu’da hiç görmediğimiz anıt-sallıkta surların inşa edildiği bilinmektedir (Şahoğlu 2005). Ayrıca, hem Liman Tepe’de, hem de Troya’da Aşağı Yerleşme’nin varlığına ilişkin kalıntılar bu dönemle birlikte görülmeye başlar (Jablonka 2001, Figür 437). Her iki yerleşmede de belirli bir alanının oldukça iyi korunduğunu, bu kesimin dışında oldukça geniş alana yayılan evlerin etrafında da ayrı bir savunma sisteminin olduğu da kanıtlanmış durumdadır. Ayrıca Troya’da, kamusal işlevleri olabilecek yan yana mega-ronlar inşa edilmiştir. Özellikle diğerlerine göre daha anıtsal şekilde inşa edilmiş olan IIA Megaronu’nun yöneticiye ait olduğu düşünülmektedir (Mellaart, 1959: Figür 6)(Mellaart 1959). Yapılan araştırmalar, söz konusu bu dönemde yerleşme sayılarının belirgin bir biçimde azaldığı-nı, ancak yerleşme boyutlarının büyüdüğünü ortaya koymaktadır (Dedeoğlu 2014, Figür 7-8; Efe 2007; Sarı 2012:228, Şekil 177). Bu da merkezileşmeyi ve kendi içinde sosyal sınıf farklılıklarını da barındıran şehir devletleri kavramını akla getirmektedir. Dönemin sonlarına doğru bölgede bazı karışıklıklar söz konusudur. Batı ve Orta Anadolu’da görülen yangın tabakaları, bölgedeki güçlerin kendi aralarındaki mücadele olarak yorumlanabilir.

Böylelikle İlk Tunç Çağı’nın sonunda Batı Anadolu’da artık kesin olarak Aşağı ve Yukarı yer-leşmeden oluşan, Yukarı yerleşme içinde yönetici yapısı barındıran, Aşağı Yerleşme’de ise geniş alana yayılan bir sistemin varlığı kanıtlanmış durumdadır. Söz konusu bu sosyal yapı, kendi için-de sosyal sınıfları da barındırmış olmalıdır (Figür 2). Henüz daha çok gelişmiş olduğunu tahmin etmediğimiz sosyal ağın tepesinde yönetici, onun altında ise yöneticinin yakınları ve bunlara

Erkan FİDAN180

hizmet eden görevliler yer alıyor olmalıdır. Küllüoba, Karataş Semayük, Troya ve Liman Tepe gibi yerleşmelerin mimari bulguları, piramidin üstündeki bu sınıfların Yukarı Yerleşme’de, halk olarak tanımlayabileceğimiz daha kalabalık nüfusun ise Aşağı Yerleşme’de yaşamış olabileceğini göstermektedir. Ancak yine de varsayılan sınıflar arasındaki iletişimin nasıl olduğu ve yönü konusunda değerlendirme yapmak henüz yazıyı keşfetmemiş bu toplumlar için kolay değildir.

SonuçToplumu sınıfsal olarak ‘az’lar ve ‘çok’lar olarak ikiye ayıran elit teorisine ait görüşlerin Batı Anadolu’daki arkeolojik veri üzerindeki yansımaları İlk Tunç Çağı’na kadar uzanmaktadır. Bölgede sosyal sınıf farklılıklarının başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz ve mimari üzerinde izlenebilen bazı değişimler bu görüşe temel oluşturmaktadır.

Bölgede basit bir yaşam tarzının benimsendiği Neolitik Dönem sonrasında, MÖ 5. Binyıl sonu-MÖ 4. Binyıl başlarında, daha planlı bir yerleşim şeklinin ilk izleri görülmeye başlar. Ancak, İlk Tunç Çağı’na kadar olan süreçte kesintiler mevcuttur. M.Ö. 3. binyıl ile birlikte ise yerleşme-lerde elit kesim ve halk sınıfının oluşmaya başlamış olabileceğine dair bazı önemli ipuçları görül-mektedir. Karataş Semayük ve Küllüoba’da gerçekleştirilen kazıların sonuçları İlk Tunç Çağı’nın ortalarındaki bu gelişimi detaylandırır. Batı Anadolu’da Mezopotamya’nın tapınak ekonomisin-den farklı olarak şekillenen yönetici yapıları, aynı zamanda büyük birer depo işlevi de görmekte-dir. Batı Anadolu’daki söz konusu ilk yöneticilerin teokratik bir güç ikonu olmak yerine tarımdan elde ettikleri ürüne sahip çıkabilen birer lider olarak ön planda yer aldıklarını söyleyebiliriz. Dolayısıyla yönetici olma bağlamında Mezopotamya’daki ‘’Rahip-Kral’ ’ figürünün Batı Anadolu’daki karşılığı olarak, toprağın da sahibi olan ve gücünü buradan alan ‘’Bey/Ağa’’ tanımı-nı önerebiliriz. Sonuçta M.Ö. 3. binyıl’ın ortalarında Yakındoğu’da, Mezopotamya kültürünün etki ettiği alanlarda teokratik bir model benimsenirken, Batı Anadolu’da Beylik / Ağalık sistemi-nin ilk örnekleri görülür. Söz konusu modeldeki iletişim ağının günümüz ağalık sisteminden çok farklı olmadığını düşündüğümüzü ayrıca ifade etmek isterim. Daha açık bir anlatımla; toprağın sahibi olan yönetici, mahsulünü kendi korur ve yönetimi altındaki kişilere ‘’gerektiği kadar’’ pay eder.

M.Ö. 3. binyılın ilk yarısında, Güneydoğu Anadolu bölgesinin de etki alanı içinde yer aldığı Mezopotamya kültürü ve Batı Anadolu’da görülen farklı iki model dışında, Doğu Anadolu bölge-sinde söz konusu modellerinden çok farklı özellikler görülmektedir. Bu bölgede, Kafkaslardan geldiği düşünülen ve Karaz adı verilen basit köy yaşantısının benimsendiği bir kültür egemen durumdadır. Orta Anadolu’da ise ne yazık ki bu dönemle ilgili arkeolojik veriler, henüz dönemin yönetim modelini ve dolayısıyla iletişim ağını anlamaya yetecek düzeyde değildir (Figür 4).

Batı Anadolu’da İlk Tunç Çağı’nın sonlarında Aşağı ve Yukarı Yerleşme’den oluşan ayrımın iyice belirginleştiği anlaşılmaktadır. Liman Tepe ve Troya’nın Erken İTÇ III tabakalarında bu durumu açıkça belli edecek arkeolojik kanıtlar mevcuttur. Ayrıca bölgedeki bazı diğer kazılarda, bu dönemle ilişkilendirilen yangın tabakaları, bölgede şehir devletleri olarak tanımlanabilecek güçlerin çıkar çatışması olarak yorumlanmaktadır. İlk Tunç Çağı’nın sonrasında ise Batı Anadolu’nun yakın çevresinde önceki dönemlerin itici gücüyle Ege Dünyası’nda kökleri M.Ö. 3. binyıl’a dayanan Minos ve sonrasında Miken, Orta Anadolu’da da Hitit gibi güçlü uygarlıklar ortaya çıkar. Özellikle Hitit toplumunda sosyal sınıf farklılıkları yazılı belgelerden açık bir şekil-

Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi 181

de bilinmektedir (bkz. bu kitapta Seçer Fidan). Söz konusu bu durum, sosyal sınıf farklılıkları bağlamında yazılı belgelerde geçen bazı benzer uygulamaların İlk Tunç Çağı’na kadar uzanabile-ceğini ancak, henüz söz konusu dönemde yazı olmadığı için belgelenemediği fikrini de akla getirmektedir.

Burada sadece mimari özelliklere göre şekillendirilen görüşlere, diğer arkeolojik bulguların da eklenmesiyle yapılacak yeni araştırmaların katkı sağlaması ve dolayısıyla ileride bu görüşlerin daha da olgunlaşması en büyük dileğimizdir.

Erkan FİDAN182

KaynaklarArslan, A. 2003 Eşitsizliğin Teorik Temelleri: Elit Teorisi. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 6(2):115-

135.

Bittel, K. 1971 Bemerkungen über die Prähistorische Ansiedlung auf dem Fikirtepe bei Kadıköy (İstanbul). Istanbuler Mitteilungen 19/20:1-19.

Çilingiroğlu, A., Ö. Çevik, ve Ç. Çilingiroğlu 2013 Ulucak Höyük Towards Understanding the Early Farming communities of Middle West Anatolia: Contribution of Ulucak. İçinde The Neolithic in Turkey, New Excavations & New Research: Western Turkey. M. Özdoğan, N. Başgelen, ve P. Kuniholm,(Edr.), s. 139-175. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

Cookson, B. C. 2008 The houses from Ilıpınar Phase Z and VI compared. İçinde Life and Death in a Prehistoric Settlement in Northwest Anatolia The Ilıpınar Excavations. J. Roodenberg ve S. Roodenberg-Alpaslan,(Edr.), s. 149-203, Vol. III. Leiden: Nederlands Instituut voor het Nabije Ooosten.

Dedeoğlu, F. 2014 Yukarı Menderes Havzası Bölgesel Yerleşim Analizi: Erken Tunç Çağı’nda Sosyo-Ekonomik Örgütlenmedeki Değişim ve Dönüşüm Süreçleri. İçinde Yerleşim Sistemleri ve Mekan Analizi. Ö. Çevik ve B. Erdoğu,(Edr.), s. 19-42. İstanbul: Ege Yayınları.

Duru, R. 2006 Kuruçay Höyük II, (1978-1988 Kazılarının Sonuçları Geç Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı Yerleşmeleri), . Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.

Duru, R. 2008 Burdur-Antalya Bölgesi’nin Altıbin Yılı. Antalya: Suna - Inan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü.

Efe, T. 2007 The Theories of the ‘Great Caravan Route’ between Cilicia and Troy: The Early Bronze Age III Period in Inland Western Anatolia. Anatolian Studies 57:47-64.

Efe, T., ve E. Fidan 2008 Complex II In the Early Bronze II Upper Town of Küllüoba Near Eskişehir. Anatolica XXXIV(67-102).

Etzioni-Halavy, E. 1993 The Elite Connection, Problems and Potential of Western Democracy. London: Polity Press.

Fidan, E. 2012 Küllüoba İlk Tunç Çağı Mimarisi,. M.A.S.R.O.P. E-Dergi 7:1-44.

Frangipane, M. 2002 Yakındoğu’da Devletin Doğuşu,. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

Jablonka, P. 2001 Şehrin Tahta Surları Troia II Aşağı Şehrinin Savunması. İçinde Troia: Düş ve Gerçek. M. Korfman,(Ed.). İstanbul: Homer Kitabevi.

Karul, N. 2009 Kuzeybatı Anadolu’da Anahatlarıyla Neolitik-Kalkolitik Dönemler. Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler 28:1-7.

Kiper, Y., ve S. Gülçur 2007 Güvercinkayası 2005 Yılı Kazısı Ön Raporu. Kazı Sonuçları Toplantısı 28(2):111-124.

Mellaart, J. 1959 Notes on the Architectural Remains of Troy I and II. Anatolian Studies 9:131-162.

Mellaart, J. 1970 Excavations at Hacılar I-II. Edinburgh: Edinburgh University Press.

Mellink, M. J. 1964 Excavations at Karataş-Semayük in Lycia, 1963. American Journal of Archeology 68:269-278.

Mellink, M. J. 1965 Excavations at Karataş-Semayük in Lycia, 1964. American Journal of Archaeology 69:241-251.

Mellink, M. J. 1969 Excavations at Karataş-Semayük and Elmalı. American Journal of Archaeology 73:293-307.

Mellink, M. J. 1974 Excavations at Karataş-Semayük and Elmalı, Lycia, 1973. American Journal of Archaeology 78:351-359.

Özdoğan, M. 1979 Fikirtepe, Prehistorya Anabilimdalı, İstanbul Üniversitesi.

Rodenberg, J. J. 1999 Investigation at Menteşe Höyük in the Yenişehir Basin. Anatolica XXV:21-36.

Roodenberg, J. J. 2008 Stratigraphy and Architecture of Phases X and IX. İçinde Life and Death in a Prehistoric Settlement in Northwest Anatolia, The Ilıpınar Excavations III. J. Roodenberg ve S. Roodenberg-Alpaslan,(Edr.), s. 1-34. Leiden: Nederlands Instituut voor het Nabije Ooosten.

Sağlamtimur, H., ve A. Ozan 2012 Ege Gübre Neolitik Yerleşimi. İçinde Ege Üniversitesi Arkeolojik Kazıları. A. Çilingiroğlu, Z. Mercangöz, ve G. Polat,(Edr.), s. 95-114. İzmir: Ege Üniversitesi Kültür Yayınları.

Şahoğlu, V. 2005 The Anatolian Trade Network and the Izmir Region during the Early Bronze Age. Oxford Journal of Archaeology 24:339-361.

Sarı, D. 2012 İlk Tunç Çağı ve Orta Tunç Çağı’nda Batı Anadolu’nun Kültürel ve Siyasal Gelişimi. M.A.S.R.O.P E-Dergi 7:112-249.

Steadman, S. R. 2011 Take Me to Your Leader: The Power of Place in Prehistoric Anatolian Settlements. BASOR 263:1-23.

Warner, L. J. 1994 Elmalı-Karataş II, The Early Bronze Age Village of Karataş. Bryn Mawr Bryn Mawr College Archaeological Monographs.

Batı Anadolu’da Sosyal Sınıf Farklılıklarının Ortaya Çıkışı: Aşağı ve Yukarı Yerleşme Sistemi 183

Figür 1 Batı Anadolu Orta Tunç Çağı öncesi yerleşmeleri

Figür 2Batı Anadolu İlk Tunç Çağı yerleşmelerindeki olası sosyal sınıf skalası

Erkan FİDAN184

Figür 3 Küllüoba İTÇ II Dönemi Genel Yerleşim Planı

Figür 4 M.Ö. 3. binyıl’ın ilk yarısında Yakındoğu’daki kültür bölgeleri.