19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA BALIKESİR'İN SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ (Bu...

22
19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA BALIKESİR’İN SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ (Bu makale Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, c. XIII, nr.1, Ocak 2007, ss. 183-197’de yayımlanmıştır.) Mustafa Özsarı * 19. Yüzyılın ikinci yarısı 1839’da ilân edilen Tanzimat Fermanı ile başlayan yenileşme hareketlerinin imparatorluğa bağlı merkezlerde yaygınlaşmaya başladığı bir dönemdir. Başta İstanbul olmak üzere, Selânik, İzmir ve Beyrut gibi İmparatorluk bünyesindeki büyük ticaret ve kültür merkezleri modernleşme hareketlerine sosyal ve kültürel açıdan en rahat ayak uyduran vilâyet merkezleri olmuşlardır. Bu durum söz konusu merkezlerin geniş art bölgelerinin bulunmasına, denize açıklığına, buna bağlı olarak birer liman kenti olmalarına ve nüfuslarının heterojen bir yapı göstermesine bağlanabilir. Fakat bu vilâyetlerin dışında kalan merkezler 19. yüzyılın ikinci yarısında sosyal ve kültürel açıdan nasıl bir değişim ve dönüşüm göstermiştir? Tanzimat inkılâbının getirdiği modernleşme hareketleri taşradaki vilâyetlere nasıl yansımıştır? Taşrada yenileşme ve modernleşme çalışmalarına bir direnç gösterilmiş midir? Bu soruların burada her yönüyle cevaplandırılması elbette mümkün değildir. Bizim cevaplandırmaya çalıştığımız veya en azından bir fikir sahibi * Yrd. Doç. Dr. Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

Transcript of 19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA BALIKESİR'İN SOSYAL VE KÜLTÜREL DURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ (Bu...

19.YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA BALIKESİR’İN SOSYAL VE KÜLTÜREL

DURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ

(Bu makale Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve

Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, c. XIII, nr.1, Ocak 2007, ss.

183-197’de yayımlanmıştır.)

Mustafa Özsarı*

19. Yüzyılın ikinci yarısı 1839’da ilân edilen Tanzimat

Fermanı ile başlayan yenileşme hareketlerinin imparatorluğa

bağlı merkezlerde yaygınlaşmaya başladığı bir dönemdir. Başta

İstanbul olmak üzere, Selânik, İzmir ve Beyrut gibi

İmparatorluk bünyesindeki büyük ticaret ve kültür merkezleri

modernleşme hareketlerine sosyal ve kültürel açıdan en rahat

ayak uyduran vilâyet merkezleri olmuşlardır. Bu durum söz

konusu merkezlerin geniş art bölgelerinin bulunmasına, denize

açıklığına, buna bağlı olarak birer liman kenti olmalarına ve

nüfuslarının heterojen bir yapı göstermesine bağlanabilir.

Fakat bu vilâyetlerin dışında kalan merkezler 19. yüzyılın

ikinci yarısında sosyal ve kültürel açıdan nasıl bir değişim ve

dönüşüm göstermiştir? Tanzimat inkılâbının getirdiği

modernleşme hareketleri taşradaki vilâyetlere nasıl

yansımıştır? Taşrada yenileşme ve modernleşme çalışmalarına bir

direnç gösterilmiş midir? Bu soruların burada her yönüyle

cevaplandırılması elbette mümkün değildir. Bizim

cevaplandırmaya çalıştığımız veya en azından bir fikir sahibi

* Yrd. Doç. Dr. Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

olmaya çalıştığımız konu yüzyılın ikinci yarısında

Balıkesir’deki modernleşme hareketleri ve Balıkesir’in 19.

yüzyılın ikinci yarısındaki sosyal ve kültürel görünümüdür.

Hatta burada bir dönem Hüdavendigar vilâyetine bağlı bir sancak

olan, daha sonra müstakil vilâyet statüsünü yükseltilen Karesi

vilâyetinin sınırlarının tamamındaki genel durumun bile

özetlenmesi epeyce bir mesai ve emek isteyen bir iştir. Bu

bakımdan makalemizde Karesi Vilâyet merkezini oluşturan

Balıkesir şehrinin 19. yüzyılın ikinci yarısındaki sosyal ve

kültürel görünümünden ve bu şehirdeki modernleşme

hareketlerinden özet olarak bahsedilecektir.

Balıkesir, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından önceki

dönemlerde, idari yapılandırmalarda değişiklikler olmakla

beraber, genel olarak Karesi sancağının merkezidir1. Sancak

beyleri Karesi sancağının merkezi olan Balıkesir, o zamanki

adıyla Balıkesrî’de otururlardı. Bu yıllarda Karesi Sancağı

Bigadiç, Sındırgı, Başgelenbe, Kemer Edremit(Burhaniye),

Ayazment, Edremit, Kozak, İvrindi, Manyas, Fart (Susurluk) ve

Ayvalık kazalarından oluşuyordu2. Karesi sancağı daha sonra

1864’te çıkarılan Vilâyetler Nizamnamesi gereğince oluşturulmuş

bulunan Hüdavendigar vilâyeti sancakları arasına girmiştir.

1881 senesinde Biga sancağı Karesi’ye bağlanmış, Karesi sancağı

Karesi vilâyeti adıyla yeniden biçimlendirilmiş ve vilâyet

merkezi Balıkesir olmuştur. Karesi vilâyeti 1888’e kadar devam

1 İsmail Hakkı (Uzunçarşılı), Karesi Vilâyeti Tarihçesi, (haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir: 2000, s. 119.2 İsmail Hakkı, age., s. 119.

etmiştir3. Bu yedi yıllık süre zarfında Hamdi Paşa Zade Reşat

Paşa ile Mehmet Atıf Bey Karesi vilâyetinin valiliğinde bulunan

isimlerdir. 1888’de Karesi’nin tekrar Hüdavendigar vilâyetine

bağlanarak sancak seviyesine düşürüldüğü görülür. Karesi

Mutasarrıflığına da Behçet Paşa tayin edilmiştir. Karesi

Sancağı 15 Haziran 1325/18 Haziran 1909’da Hüdavendigar

vilâyetinden ayrılıp müstakil sancak olmuş ve bu durum 8 Ekim

1923’e kadar devam etmiştir. 1923’te Türkiye’deki bütün

sancaklar vilâyete çevrilmiş, bu bağlamda Karesi sancağı da

Balıkesir vilâyetinin merkezi olmuştur4.

Şemsettin Sami’nin Kamusu’l-Alam adlı eserinde verilen

bilgiye göre, Karesi’nin asıl adı Kara İsa’dır. Karesi

Anadolu’nun batısında bir bölgeye ad olmuştur. Karesi Biga,

Saruhan ve Hüdavendigar bölgeleriyle çevrilidir. Karesi’nin,

aynı zamanda Marmara denizinde ve Ege denizinde sahilleri

vardır. Karesi vilâyeti hemen tamamıyla Misya’nın topraklarını

içine alan bir bölgenin adıdır.19. Yüzyılın ikinci yarısının

başlarında, diğer bir ifadeyle 1850’li yıllarda Karesi sancağı

merkezi Bursa olan Hüdavendigar vilâyetine bağlı beş sancaktan

birisidir ve vilâyetin en batısında yer alır. Karesi Sancağı,

Kuzeyinden Marmara denizi, Kuzey Batısından Biga müstakil

mutasarrıflığı, Batısından Adalar denizi, Güneyinden Aydın

vilâyeti, Doğusundan ise Kütahya ve Bursa sancaklarıyla

sınırlıdır. Marmara denizindeki Marmara adasıyla Emirali,

Paşalimanı ve Afisya (Afşa) adaları da bu sancağa bağlıdır5.

3 Şemsettin Sami, “Karesi”, Kâmusu’l-Alâm, Beşinci cilt, İstanbul:1314/1896, s. 3631.4 İsmail Hakkı, Karesi Vilâyeti Tarihçesi, ss. 120-121.5 Şemsettin Sami, age., s. 3631.

İşte Balıkesir, çok eskilerin Misya, Osmanlı Türklerinin

ise Karesi diye adlandırdıkları geniş bir bölgenin ticaret,

sanayi, kültür ve sanat merkezi konumunda olan yerleşim

birimidir. 19. asrın ikinci yarısında Balıkesir doğal olarak

İmparatorluğun kültür ve sanat ortamından, daha doğrusu en

büyük kültür ve sanat merkezi olan başkent İstanbul’dan

etkilenmiştir. Hatta İstanbul’da gelişen fikir ve sanat

hareketleri Balıkesir’in kültür ve sanat atmosferi için de bir

belirleyici olmuştur. Bu etkilenme elbette tek taraflı

değildir. İstanbul’un kültür ve sanat atmosferi önce vilâyetin

merkezi olan Balıkesir’i etkisi altında almış, ardından

Balıkesir’in kültür ve sanat ortamı, Şuurî Sabahattin Ali

örneğinde olduğu gibi, Karesi vilâyetine bağlı diğer kaza ve

nahiye merkezlerine doğru bir yayılım göstermiştir. Öte yandan

Balıkesir’deki edebî ve kültürel eğilimler, Müstecabizade İsmet

örneğinde olduğu gibi, İstanbul’daki kültür ve edebiyat

çevrelerini de etkilemiştir. Kültür merkezleri arasında

karşılıklı etkileşimin eski dönemlere göre biraz daha

yoğunlaştığı bu dönemde vilâyet gazetelerinin ve matbaaların

önemli bir rolü olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekir6.

Buna karşılık 19. yüzyılın ikinci yarısına dair yapılan

kültür araştırmalarında genellikle merkezi otoritenin bulunduğu

yer olan İstanbul, biraz da İzmir üzerinde durulmuş,

Anadolu’daki diğer kültür merkezleri ve bu merkezlerde gelişen

6 Vilâyet gazete ve matbaalarının XX. Yüzyıl başındaki durumlarına dair dahageniş bilgi için bk. Uygur Kocabaşoğlu-Ali Birinci, “Osmanlı Vilâyet Gazeteve Matbaaları Üzerine Gözlemler” Kebikeç, Yıl: 1, nr.2, 1995, ss. 101-122.

edebî ve kültürel ortam yeterince araştırılamamıştır. Halbuki,

Ömer Faruk Huyugüzel’in belirttiği gibi, kültürel ilişki ve etkileşim tek

taraflı değil, daha çok karşılıklı etkileşime dayalı diyalektik bir harekettir7. Bu

bakımdan Türkiye tarihinin en karmaşık dönemlerinden birisi

olan ve geniş çaplı bir modernleşme hareketinin başlatıldığı

19. yüzyılın ikinci yarısının kültürel değişim ve gelişmelerini

tespit etmek için sadece büyük kültür merkezlerinin değil, aynı

zamanda diğer merkezlerin de incelenmesinde yarar vardır. İşte

Balıkesir, İstanbul ve İzmir gibi büyük kültür merkezlerinin

ortasında yer alması ve nüfus açısından çoğunlukla homojen bir

nitelik göstermesi vb. hususlar yüzünden İmparatorluk

bünyesindeki modernleşme çalışmalarının bir laboratuarı gibi

görünmektedir.

Söz konusu dönemde Balıkesir şehir merkezinin ne durumda

olduğunu anlamak için, Türk çevrelerindeki kültürel ve siyasal

hareketlere kaynaklık eden, fikir hareketlerinin gelişmesinde

ve fikir adamlarının yetişmesinde önemli rol oynayan merkezlere

bakmak gerekir. Ömer Faruk Huyugüzel’in ifadeleriyle, bu

merkezleri herhalde devrin toplumunun içinde yaşadığı kültürel ortamda veya kültür

kurumları sistemimizde aramak gerekir8. Ondokuzuncu yüzyılın ikinci

yarısında, Balıkesir’de yaşayan Türk toplumunun fikrî ve

kültürel gelişimine kaynaklık eden başlıca kültür kurumlarını

söyle sıralayabiliriz:

1) Cami ve Medreseler

7 Ömer Faruk Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850-1950), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara:2000, s. 1.8 Ömer Faruk Huyugüzel, age., s.1.

2) Kütüphane ve Kitapçılar

3) Tekke ve Zaviyeler

4) Modern Mektepler

5) Matbaalar

6.Gazeteler

7) Tiyatrolar

1. Cami ve Medreseler

1887’de basılan Karesi Vilâyet Salnamesi’nde belirtildiğine göre,

Balıkesir ve köylerinde 1305/1887’de 83 camii ve mescit

bulunmaktadır9. Bu camilerin yanında genellikle birer medrese

de vardır. O devirde genel olarak ‘ulema’ terimiyle ifade edilen din adamları, -

imam, hatip ve müderrisler- bu kurumlarda bir taraftan halka dinî ibadetlerin

yapılmasında rehberlik ve öncülük yaparken bir taraftan da vaaz ve ‘mev’ize’ler

veriyor, camilerdeki kütüphaneleri idare ediyor, öğrenci yetiştiriyor ve dinî konularda

eserler kaleme alıyorlardı10.

Ele aldığımız dönem Balıkesir’de medreselerin de eğitim-

öğretim faaliyetlerini yaygın olarak sürdürdüğü bir dönemdir.

Örneğin İkinci Abdülhamit döneminde Balıkesir’de 20 tane irili

ufaklı medrese olduğu ve bu okullarda eğitim öğretim

faaliyetinin devam ettiği bilinmektedir. Sultan Yıldırım

Bayezid Medresesi, Alaybey Medresesi, Hacı Halil Medresesi,

Hacı Ali Medresesi, Hacı Yahya Efendi Medresesi, İnciroğlu

Medresesi, İğneci Medresesi, Darünnafia Medresesi, Tevfik

9 Salnâmelerde Karesi Sancağı 1847-1922, (Haz. Abdülmecit Mutaf), Balıkesir:1997, s. 169.10 Ömer Faruk Huyugüzel, age., ss. 1-2.

Medresesi, İbrahim Bey Medresesi, Hoca Sinan Medresesi, Keşkek

Medresesi, Hacı Kaya Medresesi, Mevlevi Hane Medresesi ve

Kaleli Medresesi Balıkesir’de eğitim-öğretim faaliyetlerini

sürdüren başlıca medreselerdir11. Bunların dışında belirli bir

alanda ihtisas eğitimi veren medreselerin de bulunduğuna dair

kayıtlar vardır. Nitekim Darüşşafaka mezunlarından Ahmet

Nurettin Efendi’nin özel bir Edebiyat Medresesi açtığı, bu

medresenin 20 öğrencisi olduğu yine 1887 Karesi Vilâyet Salnamesi’nde

kaydedilmektedir12. Aynı dönemde İmparatorluğun önemli vilâyet

medreselerinden İzmir’deki medreselerin 40 civarında olduğu

dikkate alınırsa13, Balıkesir’deki medreselerin sayısal açıdan

İzmir’dekilerin yarısı kadar bir rakama ulaştığı görülmektedir.

Harf sırasıyla, Akbaşlı Ahmet Efendi, Ali Suûrî Efendi,

Camcızade Halil Efendi, Dalkıranzade İsmail Efendi, Elhac

Hüseyin Efendi, Elhac Mustafa Efendi, Gamsızzade Elhâc Hafız

Efendi, Kayalarlı Mehmet Efendi, Kayalarlı Osman Efendi,

Melekzade Elhac Abdullah Efendi, Süleyman Efendi, ve

Yağcıbedirli Mehmet Efendi devrin tanınmış müderrisleri

arasında yer alırlar. Bunların içinde özellikle Ali Şuurî

Efendi dikkati çekmektedir ki 1852’de Darünnafia Medresesi’nin

kuran Ali Şuurî Efendi (öl. 1864) 19. asrın meşhur alimlerinden

Cevdet Paşa’dan ders almış, icazet verme yetkisine sahip

değerli bir ilim ve din adamıdır. Nitekim bir süre Balıkesir

müftülüğü görevinde de bulunan Ali Şuurî Bey aynı zamanda bir

sözlük sahibi ve tasavvuf konularında kitap telif edecek kadar

11 Bu medreseler ve medreselerin müderrislerine dair bk. Salnamelerde Karesi Sancağı, ss. 158-159.12 age., s. 158.13 Ömer Faruk Huyugüzel, age., ss. 1.

birikime sahip bir zattır14. Bütün bunlar, 19. asrın ikinci

yarısında Balıkesir’de medreselerin aktif olarak eğitim-öğretim

faaliyetine devam ettiğini, hatta bazılarının ihtisas eğitimi

verdiğini göstermektedir.

2. Kütüphane ve Kitapçılar

İncelediğimiz dönemde Balıkesir’de Türk unsura hitap eden

üç kütüphane mevcuttur. Bunlar Selatin Mahallesindeki Elhac

Mehmet Efendi Kütüphanesi, Yıldırım Camii yanında Elhac Çingeli

Mehmet Ağa Kütüphanesi15 ve Hisariçi mahallesindeki Ali Şuurî

Kütüphanesidir16. Hisariçi Mahallesindeki Ali Şuurî Efendi

Kütüphanesi 1898’de meydana gelen Balıkesir depreminde yıkılmış

ve bir daha inşa edilememiştir. Kütüphanedeki kitaplar

Mutasarrıf Ömer Ali Bey tarafından yaptırılan Hamidiye

Kütüphanesine devredilmiştir17. Kitap adedi bakımından zayıf

olan bu kütüphanelerde yaklaşık 3000 kitap bulunmaktadır. 1887

tarihli Karesi Salnamesinde belirtildiğine göre Elhac Mustafa

Efendi ve Zekeriya Efendi o dönemde Balıkesir’in

kütüphanecilerdir18. Bir karşılaştırma imkânı vermesi açısından

şunu söyleyebiliriz: Aynı tarihlerde İzmir’de benzer nitelikli

ve Müslüman Türk unsura hitap eden Hisar, Şadırvan, Müftülük ve

Kemeraltı kütüphanelerinin faaliyette olduğu bilinmektedir. Bu

kütüphanelerden sadece Müftü Kütüphanesinde 4000 kitabın var

14 Ali Şuurî Efendi’ye dair daha geniş bilgi için bk. Mustafa Özsarı, Balıkesirli Bir Modernist Eğitimci: Şuurî Sabahattin Ali Efendi”, Müteferrika, nr.27, Yaz 2005, ss. 213-219.15 Salnamelerde Karesi Sancağı, s.159.16 İsmail Hakkı Uzunçarşılık, Karesi Meşahiri, Balıkesir: 1999, s. 16.17 Muharrem Eren, Balıkesir İl Müftüleri ve Tarihi Kitabeler, Balıkesir:1990, s.13.18 Salnamelerde Karesi Sancağı, s. 159.

olduğunu dikkate alırsak, Balıkesir merkezinin kütüphane

bakımından biraz zayıf kaldığı anlaşılmaktadır19.

19. Yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir’de faaliyette

bulunan kitapçılar hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz.

Fakat İstanbul’un meşhur kitapçılarından Arakel Efendi’nin

Haziran 1886’da, İstanbul’daki kitaplığının bir şubesini de

Balıkesir’de açtığı, dükkanı idare etmek için de Balıkesir

eşrafından Saatçi Ethem Efendi’yi görevlendirdiği

bilinmektedir. Karesi gazetesinde belirtildiğine göre, Arakel

Efendi âsâr-ı nefîseden sayılan ve yeni basılan pek çok kitabı

Balıkesirli okuyucuların hizmetine sunmuştur20. Arakel

Efendi’nin açmış olduğu şube dışında o zamanlar Balıkesir’de

başka bir kitapçının olup olmadığını bilemiyoruz.

3. Tekkeler ve Zaviyeler

II. Abdülhamit Döneminde İmparatorluğun diğer şehirlerinde

olduğu gibi Balıkesir’de de birtakım tekke ve zaviyelerin

bulunduğu rahatlıkla tahmin edilebilir. Ancak bu konu ayrı bir

inceleme hâlinde henüz ortaya konulmuş değildir. Fakat

Cumhuriyetin ilânına kadarki dönemde Tekke ve Zaviyelerin

Balıkesir’in fikir ve sanat hayatında önemli bir rol oynadığını

kabul etmek gerekir. Özellikle Mevlevilik, Cerrahiyelik,

Rufailik, Uşşâkilik, Nakşibendilik ve Bektaşilik gibi

tarikatların bağlı olduğu bazı tekke ve dergahların

Balıkesir’de faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Örneğin 1868’de

19 Ömer Faruk Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları, s. 2.20 İlgili haber için bk. Karesi, nr. 13, 28 Mayıs 1302/9 Haziran 1886

vefat eden Balıkesir’in önde gelen ulemasından Hacı İbrahim

Ethem Efendi’nin Nakşibendi tarikatına intisap eylediğini

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Karesi Meşahiri adlı eserinde

bahsetmektedir21. Yine yukarda belirtildiği gibi Balıkesir’deki

medreselerden birinin Mevlevihane Medresesi olduğu ve Ahmet

Efendi ile İbrahim Efendi’nin bu medrese de müderrislik

vazifesi yaptığı dikkate alınırsa22, özellikle Mevleviliğin

Balıkesir’de yaygın bir inanç sistemi olarak yaşadığı

anlaşılmaktadır.

Tekke ve zaviyelerdeki önder kişilerin halkı aydınlatma ve

o dönemin ifadesiyle ‘irşat’ vazifesinde bulunduklarını

söylemek mümkündür. Nitekim Balıkesir’in 19. yüzyılın ikinci

yarısında yetiştirmiş olduğu en meşhur edebî şahsiyetlerden

biri olan Müstecabizade İsmet’in (d.1868-öl. 1917) Cerrahiye

tarikatına meyli olduğu ve bu tarikatın şeyhlerinden feyz

aldığı bilinmektedir23.

4.Modern Okullar

Balıkesir’de on dokuzuncu asrın ikinci yarısında bu

geleneksel eğitim ve öğretim kurumlarının yanı sıra Müslüman

Türk unsura modern usullerle eğitim-öğretim veren mektepler de

açılmıştır. Balıkesir’in sosyal ve kültürel açıdan

modernleşmesine ve yenileşme hareketlerinin halka nüfûz ederek21 Karesi Meşahiri, s. 8.22 1307 Salnamesindeki ilgili anekdot için bk. Salnamelere Karesi Sancağı, Balıkesir: 1997, s. 159.23 Müstecabizade İsmet’e dair daha geniş bilgi için bk. Mustafa Özsarı, Müstecabizade İsmet’in Hayatı ve Eserleri Üzerinde Bir Araştırma, (Yayımlanmamış çalışma), Balıkesir:2007.

derinleşmesine önemli katkılarda bulunan bu mektepleri ibtidai,

rüştiye ve idadi olmak üzere üç grupta ele alabiliriz. İlk

olarak İbtidaiye mekteplerine bakalım:

1887’de basılan salnameye göre Balıkesir’de dört tane dört

İbtidaiye mektebinin eğitim-öğretim faaliyetini sürdürdüğü

anlaşılmaktadır. Bunlar, harf sırasıyla Hacı Mehmet, Hanımzâde,

Hasan Çelebi, ve Vafirzâde mektepleridir24. Elhac Ahmet Efendi

ve Elhac Hafız Osman Efendi Hasan Çelebi Mektebi’nin, Emin

Efendi ve Mehmet Hilmi Efendi Hanımzade Mektebinin, Osman

Efendi Hacı Mehmet Mektebi’nin, Tevfik Efendi ise Vafirzâde

Mektebi’nin muallimleridir. Söz konusu mekteplerin öğrenci

mevcudu yaklaşık 250’yi bulmaktadır25.

Bunların dışında Balıkesir’de 1886 da kız öğrencilerin

devam ettiği bir Kız İbtidaiye mektebinin varlığı kayıtlarda

geçmektedir. Karesi gazetesinin 2 Nisan 1302/14 Nisan 1886

tarihli 5. sayısında verilen bir habere göre, söz konusu

mektebin öğretmeni Hafiza Sıddıka Hanım’dır. Sıddıka Hanım,

bilemediğimiz bir sebepten dolayı muallimelikten istifa etmiş,

yerine Havva Hanım tayin edilmiştir26. Fakat bu mektebin kaç

öğrencisi olduğu ve ne zaman eğitim-öğretime başladığı tam

olarak belirli değildir. Ayrıca Mekteb-i İbtidai-i İnass’ın

1887’de yayımlanan salnamede yer almamış olması, söz konusu

mektebin kapatılmış olabileceği inancını kuvvetlendirmektedir.

24 Hasan Çelebi, Vafirzade ve Hanımzade mekteplerinin resmi imtihanlarının yapılacağına dair haber için bk. Karesi, nr. 21, 4 Zilkade 1303/23 Temmuz 1302.25 Salnamelerde Karesi Sancağı, s. 157-158.26 Karesi, nr. 5, 9 Recep 1303/2 Nisan 1302.

Tanzimat’la birlikte açılan ve ilk okulla lise arasında

bir eğitim kurumu olan Rüştiye Mektebi Balıkesir’de 1864’te

açılmıştır. Balıkesir Rüştiye’sinin ilk hocası ve idarecisi

Mehmet Nuri Efendi’dir27. 1887 Salnamesine göre Balıkesir

Rüştiye’sinde Sadrettin Efendi, Hafız Abdülaziz Efendi, İbrahim

Zihni Efendi ve Hafız Mehmet Emin Efendi öğretmen olarak

çalışmaktadırlar. Bunlardan, İran taraflarından Balıkesir’e göç

ettiğini tahmin ettiğimiz Sadrettin Efendi, Karesi gazetesinde

bazen Sadr-i Şirvani, bazen de Sadrettin adıyla 30’a yakın

makale ve şiir yayımlamıştır28. Yine Rüştiye’nin

öğretmenlerinden Abdülaziz Efendi’nin eski tarz şiirler yazdığı

ve bu şiirlerini Karesi gazetesinde yayımladığı bilinmektedir29.

Modern usullerle eğitim veren bir okul olan Balıkesir

Rüştiyesi’ne sınavla öğrenci alınmaktadır. Gerek

öğretmenlerinin niteliği, gerekse başarılı öğrencilerin devam

ettiği bir okul olması bakımından Balıkesir Rüştiyesi şehrin

önemli eğitim-öğretim kurumlarından birisidir.

Balıkesir’i farklı kılan ve bu şehri Manisa, Denizli gibi

civar yerleşim birimlerinden ayırıp onu İzmir ve Bursa gibi

büyük kültür merkezleriyle yarışır duruma getiren asıl husus,

Balıkesir’de bir idadi mektebinin açılmış olmasıdır. İsmail

Hakkı Uzunçarşılı’nın Karesi Lisesi müdürüyken, Teşrinisani

1339/Kasım1923‘te hazırlamış olduğu Karesi İdadisi Salnamesi’nden

27 Salnamelerde Karesi Sancağı , s. 157.28 Selmin İskender, Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme, (bylt) Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir: 2005, s. 262.29 Karesi, nr. 19, 30 Nisan 1302/12 Mayıs 1886.

anlaşıldığına göre, Türkiye’de İdadi mektepleri 1300/1884-1885

tarihi ve ondan sonra kurulmaya başlanmıştır. Türkiye’de

Mekâtib-i İdadiye Müdüriyeti/Orta Öğretim Genel Müdürlüğü de

1308 Teşrinievvelinde (Ekim/Kasım 1892) kurulmuştur.

Hüdavendigar Vilâyeti dahilinde kurulan ilk idadi Bursa Merkez

İdadi-i Mülkisidir. Bu okul 22 Temmuz 1301/3 Ağustos 1885’te

tesis edilmiştir. Bundan sonra 11 Şubat 1301/23 Şubat 1886’da

Karesi İdadisi kurulmuş ve eğitim-öğretime başlamıştır30.

İdadiler iki türlüdür. Biri yatılı ve yedi seneliktir. Diğeri

ise gündüzlü ve beş seneliktir. İdadilerin ilk üç sınıfları

Rüştî, diğer dört sınıfları ise idadidir ki bu tür idadiler

vilâyet merkezlerinde açılan mekteplerdir. İşte 23 Şubat

1886’da resmen açılan Karesi İdadisi yedi yıllık yatılı

idadilerden birisidir. Karesi İdadisi’nin resmî açılışından

sonra, sıra İdadi’ye kalıcı bir yer temin etmeye gelmiştir.

Nitekim Karesi İdadisi’ne yer temin ve tespit edilmesiyle

ilgili Karesi gazetesinde 9 Nisan 1302/21 Nisan 1886’da bir

haber çıkmıştır31. Saye-i maarif-vâye-i Hazret-i Padişahîde merkez-i vilâyet

olan Balıkesir’de dahi inşası mukarrer olan Mülkiye Mekteb-i İdâdîsi için Balıkesir’in

cihet-i garbiyesinin mürtefi ve hevâdar mahallinde ve kasabanın en şerefli mevkiînde

kain içinde bir masûr-ı mâ’-i lezîz mevcud bulunan ve 4578 zirâ-i aşârî bahçeyi havî

ve 4 arşın irtifaında taş duvarlarla muhat olan Behçet Paşa köşkünün eshâbından

bi’l-mübâyaa bu kere ferâğının icra kılındığı ve yakında mektebin inşasına

başlanacağı maal-memnuniye haber alınmıştır. Haberden anlaşıldığına

göre Karesi İdadisi, ilk defa Karesi İdadi-i Mülkisi adıyla

30 İsmail Hakkı (Uzunçarşılı), Karesi İdadi, Sultani, Lisesine Mahsus Salname, Balıkesir: 1342/1340, s. 10. 31 Karesi, nr. 16, 9 Nisan 1302/21 Nisan 1886.

açılmış ve okulun binası şehrin en güzel yerlerinden

seçilmiştir.

Karesi İdadisinin 19. yüzyılın ikinci yarısındaki gelişim

seyrini, bir süre Balıkesir Milli Eğitim Müdürlüğü yapan İsmail

Hakkı Uzuçarşılı şöyle anlatır: 1300/1885 tarihinden itibaren her yerde

idadi mektepleri açılmaya başlandığından Vilâyet merkezi olan Balıkesir’de de

1301/1886 senesi şubatının 11’inde elyevm duyûn-ı umûmiye binasının yanında

Calâlzâde Hanı dahilinde idadi mektebi tesis ve küşad edilmiş, bilâhere binanın

sınıfları artan talebeyi istiâb edememesine mebnî mektep oradan Giridîzâde Mehmet

Paşa konağının nısfına nakl olunmuştur. Konağın diğer nısfında oturan Fırka

Kumandanı Neşet Paşa dairesinden bir gece ateş çıkarak 1309/1893-1894) senesinde

mektep kaffe-i levâzımatıyla yanmış olduğundan Paşa Camii civarında Uncu Hafız

Adil Efendi’nin hanesi İdadi mektebi ittihaz olunmuştur. Daha sonraları İdadi asıl

kendisi için yapılan binaya nakl edilmek suretiyle seyyâr halden kurtuldu. İdadi

binasının 1304/1888-1889 sene-i maliyesinde ve maarif müdürü Giridî Hasan Tahsin

Bey’in zamanında temelleri atılıp mektep çocukları hocalarıyla beraber kulûb-ı dua

edilmiş ve bu suretle vaz-ı esas merâsimi yapılarak kurbanlar kesilmiştir. Bina

1306/1890-1891 senesinde yapılmaya başlanmış ve 1311/1895-1896 senesinde hicri

1312/1894-1895 hitam bulmuştur. Mektebin yapılması için 7.000 lira sarf edilmiştir.

Bittabi angarya bu hesaptan hariçtir. 1311/1895-1896) senesinde seyyâr halinde

bulunan İdadi bu yeni binaya taşınmıştır32.

Kısaca Balıkesir’in en etkili eğitim ve kültür

kurumlarından birisi olan Karesi İdadi-i Mülkisi 11 Şubat

1301/23 Şubat 1886’da açılmış ve o günden beri hizmetini

sürdürmüştür. Aydın vilâyetinin merkezi olan İzmir İdadisinin,

ve Hüdavendigar vilayeti merkezi olan Bursa İdadi-i Mülkisi’nin32 İsmail Hakkı, age., ss. 13-15.

de Karesi İdadi-i Mülkisi’yle yaklaşık olarak aynı tarihlerde

açıldığı düşünülürse, Balıkesir’in, 19. yüzyılın ikinci

yarısında eğitim-öğretim açısından hangi vilâyetlerle ve hangi

kültür merkezleriyle yarıştığı daha iyi anlaşılabilir.

Öğrencilerini imtihanla alan Karesi İdadisi’nin33,

açıldığı yıllarda yetiştirdiği en meşhur talebelerden birisi

Müstecabizade İsmet’tir. Aynı zamanda bu okula kayıt yaptıran

ilk talebe olan İsmet Bey’in numarası 1’dir. Müstecabizade

İsmet Karesi İdadisi’nden birincilikle mezun olmuştur.

İstanbul’a yüksek öğrenim için gittiğinde, özellikle 1890’lı

yılların etkili yayın organlarından Mektep ve Musavver Terakki

dergilerinin baş yazarlığını yapan, daha sonra İzmir’de Hizmet

gazetesini çıkan Müstecabizade, ilk edebî ve kültürel

birikimini yine Karesi İdadisi’nden elde etmiştir. Karesi

İdadisi’nin ilk binasının yapıldığı yerde günümüzde Balıkesir

Üniversitesine bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi eğitim-öğretime

devam etmektedir. Karesi İdadisi ise Balıkesir Lisesi adıyla

faaliyetlerini sürdürmekte ve o zamanki binasının biraz

yukarısında Balıkesir’in güzide eğitim kurumlarından birisi

olarak eğitim ve öğretime devam etmektedir. Günümüzde Balıkesir

Lisesi adıyla anılan Karesi İdadisi sadece Balıkesir’in değil,

aynı zamanda Türkiye’nin de köklü eğitim-öğretim kurumlarından

birisidir.

5. Matbaalar

33 Balıkesir Mekteb-i İdadi-i Mülkiyesine Giriş imtihanları ile ilgili haberiçin bk. Karesi, nr.31, 21 Muharrem 1304/8 Teşrinievvel 1302. Karesi, nr. 33, 22 Teşrinievvel 1302/3 Kasım 1886.

19. yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir’deki fikir ve

sanat hayatının gelişimine matbaaların da önemli katkısı olduğu

bir gerçektir. Yüzyılın sonlarına doğru Balıkesir’de Türkçe

eser basmak amacıyla iki matbaa kurulmuştur. Bunlardan ilki 5

Mart 1302/17 Mart 1886’dan itibaren eser basmaya başlayan

Karesi Vilâyet Matbaası, diğer ise 1892’de kurulan Cemil Efendi

Matbaasıdır.

Karesi Vilâyet Matbaası şimdiki Sosyal Sigortalar Kurumu

binasının bulunduğu bölgede faaliyete geçmiştir. Kol kuvvetiyle

çalışan bir makine olan matbaa büyük ve küçük puntolu harfler

içermektedir. Matbaada 8 kişi istihdam edilmektedir. Matbaanın

müdürü Çönezade Mehmet Sadettin Efendi’dir. Hafız Mustafa

Efendi, Ali Efendi ve Hacı Ahmet Efendi matbaanın

mürettipleridir34. Matbaanın asıl geliri Karesi gazetesinin

satışından elde edilmektedir. Karesi vilâyet matbaasında

bildiğimiz kadarıyla 1886-1888 tarihleri arasında çıkan Karesi

Vilâyet Gazetesi ile 1887’de hazırlanan Karesi Vilâyet Salnamesi

basılmıştır.

Balıkesir kültürü açısında önemli bir olay kabul edilen

matbaanın açılışı ve Karesi gazetesinin basılışı, Balıkesir’de

bir bayram atmosferi içinde kutlanmıştır. Esnaf, memur,

öğrenci, öğretmen gibi toplumun hemen her kesiminden insanlar

yeni açılan bu matbaanın şehre ve vilâyete faydalarını

34 Bk.1305 Karesi Vilâyet Salnamesi, Salnamelerde Karesi Sancağı, Balıkesir:1997, s. 160.

konuşmuşlardır35. Bidayet Mahkemesi azasından Nuri Efendi,

Müderrislerden Müstecabizade Adil Efendi ve Balıkesir’in

tanınmış şairlerinden Muharrem Hasbi Efendi Karesi Vilâyet

Matbaasının açılışı üzerine tarih düşmüşler, matbaanın vilâyete

katkılarını ifade eden şiirler yazmışlardır36. Yine o

tarihlerde Balıkesir’de yaşayan Seyit Cevat adlı bir İranlı

şair de Karesi Vilâyet Matbaası’nın açılışını kutlayan bir şiir

kaleme almıştır37. Fakat şehrin bu sevinci fazla uzun sürmemiş,

1888’de Balıkesir’in vilâyet seviyesinden sancak seviyesine

düşürülerek, Hüdavendigâr Vilâyetine bağlanması üzerine Karesi

Vilâyet Matbaası da sökülerek Bursa’ya götürülmüştür38.

Vilâyet matbaasının Bursa’ya naklinden yaklaşık dört yıl

sonra Balıkesir’de başka bir matbaa kurulmuştur. Bu matbaa

Cemil Efendi Matbaasıdır. 1892’de tesis edilen Cemil Efendi

Matbaası, Karesi Vilâyet Matbaası gibi kol ile çalışan bir

makinedir. Taşbasma işleri yapmak için birkaç litoğraf taşına

sahip olan Cemil Efendi Matbaası’nda yazıları ilaçlı kağıtlara

eski kütüphane memurlarından hattat Hakkı Bey yazmakta, Cemil

Efendi de bu kağıtları taşlara nakletmektedir. 1911’de Cemil

Efendi Matbaası için dökme taş getirtilmiştir. 1910’dan sonra

Balıkesir’de yayımlanan Balıkesir, Yıldırım ve Karesi gazeteleri

Cemil Efendi matbaasında basılmıştır39. Söz konusu gazeteler

dışında Cemil Efendi matbaasında hangi eserlerin basıldığını

tespit edemedik. 35 Abdullah Yurdakök, Balıkesir Basın Tarihi.Balıkesir:11992, s. 10.36 İlgili şiirler için bk. Karesi, nr. 7, 16 Nisan 1303/28 Nisan 1887.37 Bk. Matbaanın Küşadına Dair Muteberân-ı Teba-yı İranî’den Seyit Cevat Efendi’nin şiiri için Karesi, nr. 9, 30 Nisan 1302/12 Mayıs 1887.38 Abdullah Yurdakök, age., ss. 10-11.39 Abdullah Yurdakök, age, s. 16.

6. Gazeteler

Matbaaya bağlı olarak 19. yüzyılın ikinci yarısında

Balıkesir kültür ve sanat hayatına canlılık getiren en önemli

yayın organı şüphesiz Karesi gazetesidir. 5 Mart 1302/17 Mart

1886-30 Mart 1304/11 Nisan 1888 tarihleri arasında haftalık

olarak yayımlanan Karesi gazetesi toplam 105 sayı çıkmıştır. 4

sayfa olarak basılan Karesi’nin bir nüshası 60 paradır. Karesi

gazetesi, aynı zamanda Balıkesir’de basılan ilk süreli

yayındır. Karesi matbaası Müdürü Mehmet Sadettin Bey gazetenin

başyazarı ve Balıkesir’in ilk gazetecisidir. Bu bakımdan Karesi

gazetesi Balıkesir’de gazeteciliğin ve Balıkesir basın

tarihinin başlangıç noktasını oluşturur. Karesi gazetesinin

basılması başta İstanbul basını olmak üzere diğer basın yayın

organları tarafından halka duyurulmuş, Karesi gazetesi övgü dolu

ifadelerle tanıtılmıştır. Bunun üzerine Karesi gazetesi yazı

heyeti kısa bir teşekkür yazısıyla gazetelerine yönelik olumlu

görüşler ileri süren diğer gazetelere teşekkür etmiştir40.

Gazetede şiir, hikâye, mektup, mensur şiir gibi edebî ve

yarı edebî nitelikli eserlerin yanı sıra felsefe, eğitim,

coğrafya, tarih, bayındırlık, kamu idaresi, hukuk, tarım,

ziraat, tıp ve halk sağlığı gibi pek çok alanda 500’e yakın

irili ufaklı yazı yayımlanmıştır. Bunlara ilâve olarak Karesi

gazetesi 1886-1888 tarihleri arasında Balıkesir ve çevre

yerleşim merkezlerine dair kültür, sanat, siyaset, ekonomi,

40İstanbul gazetelerine ve diğer vilâyet gazetelerine yönelik teşekkür yazısı için bk. “Arz-ı Teşekkür”, Karesi, nr. 7, 16 Nisan 1303/28 Nisan 1887.

asayiş, yönetim vb. pek çok habere sayfalarında yer vermiştir.

Bu haberler Balıkesir’in ve çevre yerleşim merkezlerinin

tarihine yönelik araştırma yapacak araştırmacılar için önemli

belge ve bilgiler içermektedir.

Gazeteye dair bir araştırma yapan Selmin İskender’e göre,

Karesi Balıkesir ve çevresinde oldukça etkili bir yayın organıdır. Hatta gazete

İstanbul, Bursa, İzmir gibi çevre vilâyetlere de gönderilmiş, söz konusu vilâyetlerden

Karesi gazetesinde yayımlanmak üzere yazılar verilmiştir. Karesi gazetesinde

yayımlanan edebî eserler II. Abdülhamit döneminde Balıkesir halkının estetik zevkini

ve estetik eğilimlerini ortaya koyması bakımından son derece önemlidir. Balıkesirli

yazar ve şairler Karesi aracılığıyla eserlerini yayımlama imkânı bulmuşlar, bir kısmı

daha sonra Türkiye genelinde etkili olmayı başarmışlardır41. Ali Haydar, Ahmet

Nurettin, Arvanet Agaton, İbrahim Efendi, Mehmet Feyzi Efendi,

Mehmet Nuri Efendi, Muharrem Hasbi, Biga Bidayet Mahkemesi

Katibi Recep Efendi, Muallimlerden Sadrettin Efendi Karesi

gazetesinde en çok yazı yazan isimlerdir. Bunların yanı sıra

Abdülaziz Mecdi Tolun ve Müstecabizade İsmet gibi daha sonra

Türkiye genelinde meşhur olan yazar ve şairlerin ilk yazı ve

şiirleri yine bu gazetede çıkmıştır. Bütün bunlar iki yıl gibi

bir süre yayımlanmasına rağmen Karesi gazetesinin Balıkesir’in

kültür hayatında önemli bir başlangıç noktası teşkil ettiğini

ortaya koymaktadır.

7. Tiyatrolar

41 Selmin İskender, Karesi Gazetesindeki Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerine Bir İnceleme, (bylt), Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir: 2005, s. 88.

19. yüzyılın ikinci yarısında tiyatroların da halkın fikir

ve sanat hayatının gelişmesinde mutlak bir rolü olduğu gerçeği

gözden kaçırılmamalıdır. Bu dönemde, imparatorluğun diğer

merkezlerinde olduğu gibi Balıkesir’de de belirgin bir tiyatro

faaliyeti gerçekleşmiştir. Fakat bu faaliyetlerin hangi

sıklıkla gerçekleştiğini, Balıkesir’de bir tiyatronun kurulup

kurulmadığını veya kurulduysa ilk gösterinin ne zaman

gerçekleştiğini tam olarak tespit edemedik. Bununla beraber,

Karesi gazetesindeki çıkan bir ilân 1886’de Balıkesir’e Agah

Efendi tiyatrosu adlı bir tiyatronun tur düzenlediğini

göstermektedir42. Söz konusu ilânda Agah Efendi tiyatrosunun

aynı yılın Ramazan ayı sonunda gösteri yapacağı belirtilmiştir.

Bu ilândan bir hafta sonra yine Karesi’nin 21 Haziran 1302/3

Temmuz 1886 tarihinde çıkan 15. sayısında Agah Efendi

tiyatrosunun bir oyun sergileyeceği haber verilmektedir43.

Haberden anlaşıldığında Agah Efendi tiyatrosu Balıkesir’e

gelmiş ve Ramazan ayının başlangıcından sonuna kadar bir ay

süreyle Balıkesir’de tiyatro gösterisinde bulunmuştur. Fakat bu

tiyatroların hangi salonda verildiği, hangi oyunların

oynandığı, seyircinin niteliği vb. konularda ayrıntılı bilgiye

ulaşamadık. Bunların dışında yine Karesi gazetesinde çıkan başka

bir haberden bir tiyatro ve sirk grubunun Balıkesir’e geldiği

ve gösteri yaptığı anlaşılmaktadır44. Fakat bu gurubun hangi

oyunu oynadığı tespit edilememiştir.

42 Ramazan ayı sonunda Agah Efendi tiyatrosunda eğlenceler yapılacağına dairKaresi gazetesinde çıkan bir ilân için bk. Karesi, nr. 14, 4 Haziran 1302/16 Haziran 1886. 43 Karesi, nr. 15, 21 Ramazan 1303/11 Haziran 1302, 44 İlgili haber için bk. “Tiyatro ve Cambazlar Balıkesir’de”, Karesi, nr. 23,6 Ağustos 1302/23 Haziran 1886.

Balıkesir’de 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen

tiyatro faaliyetleri elbette yukarıdaki haber ve

ilânlardakilerden ibaret değildir. Modernleşme hamlelerinin

yavaş yavaş taşradaki kültür merkezlerine yayılmaya başladığı

bir dönemde Balıkesir’de benzer faaliyetlerin daha önceleri

başladığı rahatlıkla tahmin edilebilir. Bu bakımdan 19.

yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir’de tiyatro faaliyeti

araştırılması gereken bir başka konudur.

Sonuç olarak 19. yüzyılın ikinci yarısı, özellikle de II.

Abdülhamit Dönemi Balıkesir’de sosyal ve kültürel açıdan önemli

değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde

şehirde modernizm ile gelenek birlikte varlığını sürdürmüştür.

Balıkesir Rüştiyesi ve Karesi Mülkiye Mekteb-i İdadisi gibi

modern usullerle eğitim-öğretim veren okullar bu dönemde

açılmıştır. Müstecabizade İsmet, Helvacızade Muharrem Hasbi,

Abdülmecit Vecdi Tolun gibi isimler bu okullardan yetişmiş,

değerli edebiyat ve kültür adamlarıdır. 1886’da Karesi İdadisi

adıyla açılan Balıkesir Lisesi, gerek yetiştirdiği öğrenciler

gerekse öğretmenleriyle Balıkesir’de Müslüman Türk unsurun

önemli eğitim-öğretim kurumlarından biri olarak bugün de

faaliyetlerini sürdürmektedir. Öte yandan, 19. asrın ikinci

yarısında Müslüman Türk unsurun geleneksel eğitim-öğretim

kurumlarının başında gelen medreseler de eğitim-öğretim

faaliyetlerini devam ettirmiştir. Özellikle Şuurî Sebahhatin

Ali Bey, Darünnafia Medresesi’ni kurmuş, bu medresede yeni

usulleri tatbik etmiş ve pek çok öğrenci yetiştirmiştir.

Cumhuriyetten sonra Medreselerin kaldırılmasıyla birlikte

Darünnafia Medresesi kapatılmış, binası Ali Şuurî İlköğretim

Okulu adı altında eğitim-öğretim hizmetine devam etmiştir.

1886’da kurulan Karesi Vilâyet Matbaası ve aynı tarihte yayım

hayatına atılan ancak iki yıl yayımlanabilen Karesi gazetesi

yine bu dönemin ürünüdür. Karesi, yayımlandığı dönemde özelde

Balıkesir’in genelde Karesi Vilâyetinin önemli bir sesi

olmuştur. Karesi gazetesi Balıkesir’i dış dünyaya açan ve dış

dünyadaki gelişmeleri hemen hemen eş zamanlı olarak Balıkesir’e

yansıtan önemli bir yayın organıdır. Yine 19. yüzyılda Türk

halkının modernleşmesinde önemli katkıları olduğunu bildiğimiz

tiyatrolar da bir taşra vilâyeti sayılan Balıkesir’de

gösteriler yapmış, eğitici ve eğlendirici işlevini burada da

sürdürmüştür. Ancak Karesi Vilâyet gazetesinin 1888’de yayımına

ara vermiş olması ve II. Meşrutiyet dönemine kadar Balıkesir’de

herhangi bir süreli yayının çıkmamış olması şehirdeki sosyal ve

kültürel değişimin biraz karanlıkta kalmasına yol açmıştır.

Bütün bunlar, Balıkesir’de Tanzimat’ın getirdiği modernleşme ve

yenileşme hareketlerinin ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından

itibaren Balıkesir’e yansımaya başladığını, Balıkesir’de de

büyük bir değişim ve dönüşümün ortaya çıktığını göstermektedir.

Son olarak şunu da belirtmek gerekir: Ondokuzuncu asrın ikinci

yarısındaki yenileşme hareketlerine Balıkesir’de açık bir

direnç gösterilmemiş, şehir büyük ölçüde yeniliklere açık fakat

geçmişi muhafaza eden kimliğini korumuştur.