Türk Dünyası Gençlik Kurultayları Üzerine Bir Zihniyet Değerlendirmesi

86
TÜRK DÜNYASI GENÇLİK KURULTAYLARI ÜZERİNE BİR ZİHNİYET DEĞERLENDİRMESİ* Abdullah Temizkan** DTGB, Şubat 1992’de Tatar Gençleri Birliği Azatlık’ın öncülüğünde Rusya Federasyonu içindeki Türk Devlet ve Toplulukları ile Kırım ve Azerbaycan’dan gençlik teşkilatlarının katıldığı Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’nda doğmuştur. DTGB gönüllü, bağımsız, milletlerarası bir demokratik platform olarak kurulmuş ve temelini uluslararası normlardan, insan hakları deklarasyonuna paralel devletlerarası anlaşmalardan almıştır. Bugün Türklerin yaşadığı 36 ülkeden 41 kuruluşu üye ve gözlemci statüsünde bünyesinde barındıran DTGB, bu haliyle, uluslararası gençlik örgütlerinin en büyükleri arasındadır. 1 Bugüne kadar toplam 12 kurultay toplanmıştır. Her kurultay ayrı bir Türk yurdunda gerçekleştirilmiştir. Kurultaylarda Türk Dünyasının dört bir köşesinden gelen * Bu metin Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü tarafından, 09-15 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir/Çeşme’de gerçekleştirilen Türk Dünyası Kültür Kurultayı’nda sunulan tebliğin genişletilmiş halidir. **Dr. Pamukkale Üniversitesi 1 http://dtgb.blogspot.com

Transcript of Türk Dünyası Gençlik Kurultayları Üzerine Bir Zihniyet Değerlendirmesi

TÜRK DÜNYASI GENÇLİK KURULTAYLARI

ÜZERİNE BİR ZİHNİYET DEĞERLENDİRMESİ*

Abdullah Temizkan**

DTGB, Şubat 1992’de Tatar Gençleri Birliği

Azatlık’ın öncülüğünde Rusya Federasyonu içindeki

Türk Devlet ve Toplulukları ile Kırım ve

Azerbaycan’dan gençlik teşkilatlarının katıldığı Türk

Dünyası Gençlik Kurultayı’nda doğmuştur. DTGB

gönüllü, bağımsız, milletlerarası bir demokratik platform

olarak kurulmuş ve temelini uluslararası normlardan,

insan hakları deklarasyonuna paralel devletlerarası

anlaşmalardan almıştır. Bugün Türklerin yaşadığı 36

ülkeden 41 kuruluşu üye ve gözlemci statüsünde

bünyesinde barındıran DTGB, bu haliyle, uluslararası

gençlik örgütlerinin en büyükleri arasındadır. 1

Bugüne kadar toplam 12 kurultay toplanmıştır.

Her kurultay ayrı bir Türk yurdunda gerçekleştirilmiştir.

Kurultaylarda Türk Dünyasının dört bir köşesinden gelen

* Bu metin Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü

tarafından, 09-15 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir/Çeşme’de

gerçekleştirilen Türk Dünyası Kültür Kurultayı’nda sunulan tebliğin

genişletilmiş halidir.

**Dr. Pamukkale Üniversitesi 1 http://dtgb.blogspot.com

gençler, birbirlerini tanıyor, Türk kültürünün farklı

renklerine şahit oluyor, Türkçe’nin farklı ağız ve

şivelerine aşinalık kazanıyor, her şeyden önce organik bir

Türk dünyasının varlığını müşahhas bir şekilde tecrübe

ediyor. TİKA’nın desteğiyle gerçekleştirilen

kurultayların delegeleri hemen her sene yaklaşık beşte bir

oranında değişmektedir. Kurultaylar da siyaset, ekonomi,

tarih, dil-edebiyat, iletişim, kültür-sanat, din, ekoloji,

spor komisyonlarında çalışmalarını yürütüyorlar. Sonuçta

her komisyon kendi raporunu oylayıp belirledikten sonra

bu raporlar madde madde oylanarak kabul edilir ve en

önemli olduğu kabul edilenler sonuç bildirisine dahil

edilir ve öylece ilân edilir. Çok güncel ve acil olan

kararlar ayrıca müracaat metinleri ve müstakil karar

metinleri halinde kaleme alınarak ilgili yerlere ulaştırılır.

Buradan da anlaşıldığı üzere kurultayın karar

mekanizmaları demokratik bir işleyişe sahiptir. Bu

sürecin farklı kademelerinde görev alan, ve demokratik

süreçlere şahit olan gençlerin her şeyden önce demokrasi

pratikleri artıyor ve hepsinden önemlisi demokratik bir

kültür hadisesi olan demokrasi kültürünü

edinmektedirler. Belki de en önemlisi birbirleriyle empati

kurarak birbirlerinin dertlerini paylaşmaları, kimin ne

sorunu var bilip buna birlikte çözüm aramalarıdır. Tabii

olarak farklı fikir ve düşüncelere sahip olanlar da

olmakta onlar da tartışarak demokratik yollarla uzlaşma

kültürünü yaşayarak edinmektedirler. Kurultay süresince

her gittikleri Türk yurdunda o bölgedeki Türk mimarî

eserlerini, müzeleri gezerek arkeolojik kalıntıları görerek

bilgi ve görgülerinin artırmakta o yöredeki Türklerin

yaşayış tarzlarına şahit olmaktadırlar. Yeni arkadaşlıklar

kurmakta uzaktaki kardeşleriyle bağlarını

kuvvetlendirmektedirler.

Türk Dünyasının problemlerini iki ana başlık

altında toplamak mümkündür. Birincisi bağımsızlığını

kazanmış Türk topluluklarının problemleri. İkincisi

Bağımsızlığını kazanamamış Türk topluluklarının

problemleri. Bağımsızlığını Kazanmış olan Türk

devletlerinin en büyük problemi bağımsızlıklarını ve

egemenliklerini nasıl ve hangi şart altında devam

ettirebilecekleridir. Bu bağımsızlık ve egemenlik

endişesinin bir ayağı tekrar Rus Hakimiyetine girme

korkusu ile beslenen siyasal bir endişedir. Güvenlik

endişesi sadece Sovyet İmparatorluğu’nun

hâkimiyetinden kurtulan Türk toplulukları için değil

Osmanlı İmparatorluğu’nun eski hakimiyet bölgesinde

kalan Türk toplulukları için de geçerlidir.2 Bu nedenle sık

sık birlik mesajları verdikleri görülmektedir. Bu endişe

başka bir kaynaktan ve farklı bir tehdit unsuru ile de

beslenmektedir. Bu, ekonomik olarak başka bir siyasal

gücün boyunduruğu altına girerek sömürgeleşme

endişesidir. Bütün diğer endişeler bu iki ana endişeden

beslenmektedir. Bu tehdit daha çok Batılı sanayileşmiş

ülkelerden gelmektedir. Bağımsızlığını kazanamamış

Türk topluluklarının en büyük problemi ise yok olma

korkusudur. Bu asimile edilme korkusu olarak da

nitelendirilebilir.

2Türk Dünyası Gençlik Kurultayları VII (22-29 Eylül 1997,

Girne-Kıbrıs ), Yayına Hazırlayan:Yücel Hacaloğlu Ankara 1997,

s.25.

SİYASET KOMİSYONU RAPORLARI

Neo-kolonyalizm ve Türk Dünyası

1993 yılında Kazan Kurultayı’nda Dünya Türk

Gençleri Birliği Başkanı Talgat Ahmedişin’in yaptığı

konuşmada, Türk Dünyası’nın önemli bir kısmının halâ

sömürge olduğu gerçeğine vurgu yaparak, Türk

halklarındaki etno-millî şuur eksikliği, Genel olarak Türk

dayanışmasının azlığı, siyasî görgü ve fikir özgürlüğü

eksikliği, Türklerin egoist olması ve Orta Asya’da siyasî

bir birliğin olmamasını bu durumun sebebi olarak

göstermiştir. Ahmedişin, çözüm olarak, iletişimin daha

yüksek bir seviyede olmasını, maddî bağlantı ve

yardımlaşmanın artmasını ve askerî yardımlaşma ile

Ortak Türk Yurdu’nu dünya teröründen korunmasını şart

koşmaktadır.3 Aynı Kurultayda Türkiye delegasyonu

başkanı Yakup Deliömeroğlu, Türklüğün parlak

geleceğine olan inancını dile getirerek, 70 yıl sonra bir

araya gelişin heyecanın yaşandığını ifade ediyor.4 İki

konuşmacının bulundukları konumun, durum tespiti

yapma ve geleceğe bakış açılarındaki rasyonellik

derecesini etkilediği görülüyor. Sovyetler Birliği’nin

siyasî idaresi altındaki toplumlardan gelenler siyasal

tecrübelerinin verdiği bir soğukkanlılıkla kendi

3 Türk Dünyası Gençlik Kurultayları III-IV(1993

Kazan,Tataristan-1994 Bahçesaray-Kırım), Yayına Hazırlayan:

Yücel Hacaloğlu, Ankara 1995., s.27. 4 A.g.e.,s.31.

sorunlarını daha net bir şekilde ortaya koyarken, onlara

göre göreceli özgür ülkelerde yaşamış olanlar, Türk

Dünyasının meselelerine romantik bir yaklaşım

sergilemişlerdir. Homo-sovieticus dediğimiz sovyet-

insanının da Batı’nın demokratik ve liberal toplumlarına

bakışlarında aşırı bir güvensizlik olduğu ortadadır. Bu

güvensizliğin Türk devlet ve topluluklarının kendi

toplumsal, ekonomik ve siyasal yapılarının henüz tam

olarak oturmaması nedeniyle, kendilerine olan

güvensizliklerinden beslendiğini söylemeliyiz. Farklı

sosyal gerçeklerden hareket etmelerinin yanında

birbirlerini yeni tanıyor olmalarının da getirdiği

çekingenlikle, meseleleri tartışırken ortak bir çözümde

buluşmakta zaman zaman zorlandıkları görülmektedir.

Bu yüzden de alınan kararlar uygulanabilir olmaktan

uzak ve sadece temenni mahiyetinde kararlar olmuştur.

1996 Ufa kurultayı’nda dünyada artık ortak kültür

ve medeniyet eksenli bir bölünme olduğu tespitinden

hareketle millî kimliklere daha çok önem verilen bir

atomizasyon sürecinin başladığı ve bu sürecin baş

aktörlerinin de millî devletler olacağı ileri sürülmüştür.5

Görüldüğü gibi Huntington’un medeniyetler çatışması

teorisi benimsenmiş ve bunun üzerinden bir takım siyasal

okumalar ve öngörüler yapılmıştır. Bu kabulleniş bir

yerde bu teoriyi bir film senaryosu gibi uygulamaya

koyan batılı devletlerin nisbetsiz güçleri karşısında

çaresizliğin veya en azından onu taktir edişin de bir

ifadesi olarak kabul edilebilir. Ancak bu sürecin

beklendiği gibi işlemediği de ortadadır. Gücü elinde

5 Türk Dünyası Gençlik Günleri VI(16-22 Ağustos 1996 Ufa-

Başkurdistan), Yayına Hazırlayan, Yücel Hacaloğlu, Ankara

1996.,s.34.

bulunduranlar milli devletleri, boylara, kabilelere ve

mezheplere göre de parçalayarak öngörülemeyen çok

daha ileri bir parçalama sürecini işletmektedirler. Bu

politika Türk Dünyasını da tehdit etmektedir. Yine bu

kurultayda bağımsızlıklarını kazanamamış ve uluslararası

ilişkilerde resmen tanınmayan Türk topluluklarının,

Birleşmiş Milletlerde Temsil Edilmeyen Topluluklar

Konseyi teşkilatına üye edilmeleri ve bu teşkilatın etkin

hale getirilmesi için Türk devlet ve toplulukları

yönetimlerinin girişimde bulunmalarının zaruri olduğu

ifade edilmektedir.6

Ufa Kurultayı’nda Türk Cumhuriyetleri devlet

başkanlarına hitaben alınan bir karar metninde, Batı’nın

insan haklarını koruma ve “sınırların değişmezliği” gibi

sloganlarının arkasında “neo-kolonyalizm”in bulunduğu

ifade edilmektedir. Ermenilerin Karabağ’ı işgali,

Tacikistan’ın kolonizasyonu ve Çeçenistan’daki Rusların

gerçekleştirdikleri katliamlar bu tespitin delilleri olarak

sunulmaktadır. Neo-kolonyalizmden korunmak için Türk

devletlerinin birbirleri ile işbirliğine gitmeleri gerektiği,

Türk dünyasının geleceği için Türklerin anti-emperyalist

kampta yer almaları gerektiği ifade edilmektedir.7 Tek

kutuplu dünyadan çok kutuplu ve dengesiz bir dünya

sisteminin oluşmasının dengeleri Atlantik’ten Pasifik’e

kaydırdığı ve bu durumun Türk Dünyasının önemini

artırdığı iddia edilmektedir.8 Görüldüğü üzere insan

hakları, Türk insanının hak ettiği bir muamele ve hukukî

düzen olmaktan ziyâde batının az gelişmiş ülkeleri

sömürmek için kullandığı bir tahta at olarak

6 A.g.e.,s.36.

7 A.g.e.,s.57-58.

8 A.g.e.,s.77.

algılanmaktadır. Batıdan bağımsız bir insan hakları

hukukunun tasarlanamaması, düşünce dünyamızın batıyı

tahlil ederken bile batıya muhtaç olduğunu ortaya

koymaktadır. Batıya dair bu endişenin ortaya çıkmasında

Türk Dünyasının kendine güvensizliği kadar batılı

güçlerin sabıka dosyalarının da rolü vardır. Burada anti-

emperyalist kampta kendine yer arayan Türk gençleri bir

taraftan da Türk dünyasında bütün müesseseleriyle

birlikte serbest piyasa ekonomisinin yerleşmesi için çaba

sarf etmektedirler.

Kıbrıs Kurultayı’nda “Avrasyacılık” fikri

gündeme alınmıştır. Kurultay delegelerine göre,

“Avrasyacılık denen fikrin ne olduğu malum değildir ve

bunun Türk halkları arasındaki işbirliği ile alakası

yoktur”.9 Bu konu tartışmaya değer bulunmamıştır. Onu

yok saymak olmadığı anlamında gelmez. Böylesi

konuların gündeme alınarak tartışılması en azından

adamakıllı tahlil edilmesi daha entelektüel bir tavır

olurdu.

1998’deki Türkistan Kurultayı’nda açılış

konuşmasını yapan Talgat Ahmedişin, Amerika Birleşik

Devletleri dâhil batılı güçlerin Türk halklarını ikinci sınıf

yada ebedîyen geri kalanların arasında görmek

istediklerini, çeşitli metotlarla Türklere hayat tarzlarını,

değerlerini ve yönetimlerini kabul ettirmeye çalıştıklarını

iddia etmiştir.10

Burada Rus sömürüsünden kaçarken

kapitalist batılı devletlerin sömürüsüne maruz kalmanın

yanı sıra bir değişme, dönüştürülme ve başkalaştırılma

9 Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı VII(22-29 Eylül

1997, Girne-Kıbrıs), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara

1997., s.27. 10

VII. Kurultay,s.9.

korkusu da sezilmektedir. Hem başka kültürleri tehdit

olarak algılama(zenofobi) hem de başkalaşma

korkusu(heterofobi) yer almaktadır. Bu tavır aslında

muhtemel bir kültürel kaosa, müphemliğe karşı

oluşturulmuş savunma mekanizmasıdır.11

2004 Köstence Kurultayı’nda ise bambaşka bir

yaklaşımla karşı karşıyayız. 11 Eylül saldırılarıyla tehdit

ve fırsat algılamalarının değiştiği bu durumun Türk

Dünyasının önüne yeni fırsatlar çıkardığı ancak bununla

birlikte yeni tehditleri de içerdiği ifade edilmiştir.

Yapılan bu tespite dayanarak yeni politikalar

belirlenmesi gerektiği iddia edilmektedir. Bu arada Orta

Asya’daki dengeler açısından Çin’in süper güç olmasına

da vurgu yapılmaktadır.12

Kurultay delegeleri

söylemlerinde Batı’nın hegemonyasını da sorgulamaktan

geri kalmamaktadırlar.13

Türkiye delegasyonu başkanı Orhan Kavuncu,

Küresel hegemonya kaygısını konuşmasına yansıtmakla

beraber daha önce kaygılarını belirtenler gibi bunun

mahiyetine dair bir tanımlama yapamamaktadır. Sadece

“Türkler güçlüdür” diyerek hegemonya karşısındaki

direnme kararlılığını göstermekle kalmıştır.14

İstanbul

Kurultayı’nda bu tespiti yapmaya çalışanlar olduğunu

belirtmek gerekir. Dünya Türk Gençleri Birliği genel

başkanı Dr. Hasan Ali Karasar, “Küreselleşme Sürecinde

Türk Dünyası’nda Yakınlaşma Stratejileri ve Avrasya”

11

Zygmunt Bauman, Sosyolojik Düşünmek, İstanbul 1999.,s.173. 12

XI. Kurultay(Köstence), s.35. 13

A.g.e., s.101. 14

Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XII(13-20 Kasım

2005, İstanbul-Türkiye), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu,

Ankara 2005.,s.11.

başlıklı bildirisinde, hem bu teşhisi yapmaya hem de

öneriler sunmaya çalışmıştır. Küreselleşmeyi, bir efsane

veya mit olarak nitelendiren Karasar, bunun gerçekten

olabilmesi için hâkim kültür olma iddiasındaki güçlerin,

fiilen dünyanın hemen her yerinde kendi kurum, kültür

ve kurallarını hakim kılmaları gerektiğini tarih boyunca

bunu sadece Büyük İskender’in gerçekleştirebildiğini

iddia etmektedir. Küresel olduklarını iddia eden güçlerin

Stalin’in Milliyetler siyasetini uygulayarak ulus devletleri

parçalayıp dağıttıklarını, bunu yaparken de sivil toplum

kuruluşlarını maşa olarak kullandıklarını ileri

sürmektedir.15

Karasar, ABD’nin küresel güç olma

iddiasını reddetmektedir. Küresel güç olma olgusu

tartışmaya açık bir konu olmakla beraber, ABD’nin

Büyük İskender’den farklı bir konumda olduğu ortadadır.

Dünyaya İskender’e göre daha yukardan baktığı ve

dünyanın hemen her noktasına müdahale edebilecek bir

güce sahip olduğu ortada olan bir güce ne denmesi

gerektiğini tartışmaktan ziyade, bu güce karşı nasıl

direnileceği, Stalin’den mülhem milliyetler siyasetine

rağmen birlik ve bütünlüğün nasıl muhafaza edileceği

üzerine düşünülmesi gerekir. Kaldı ki, Türk Dünyasını

tehdit eden sadece ABD değildir. Önümüzdeki yılların

süper gücü Çin ve Kuzeyde eski günlerin hayaliyle fırsat

kollayan Rusya Federasyonu’nu da hesaba katmak

gerekir.

İslâm dünyasının ve Türk dünyasının “yeni büyük

oyun”un arenası olmaya devam edeceklerini söyleyen

Karasar, bu oyunda kötü rolünü İslâm ve Türk

dünyasının oynayacağını ileri sürmektedir. Büyük

Ortadoğu Projesi’nin “özgürlükçü, demokratik,

15

A.g.e.,s.56-57.

kalkınmacı, sivil toplum temelli ve küreselleşen dünyaya

entegre” hale getirme projesi olduğunu, bütün bu

senaryolar arasında Türk dünyasının ancak bir Rönesans

yarattığı taktirde ayağa kalkabileceğini iddia

etmektedir.16

Karasar’ın bu tespiti üzerine tartışılması

gerekmektedir. Bir Türk rönesansı nasıl yaratılır?

Rönesansın felsefesi ne olmalıdır? Türk Dünyasına

dayatılan, liberalizmden veya sosyalizmden başka nasıl

bir dünya görüşü yaratılabilir? Üç Tarz-ı Siyaset gibi

önümüzde uygulamayı bekleyen hazır reçete yok. Bütün

bu paradigmalar arasında, hepsini hesaba katarak ama

onlara bağımlı olmayan tarz-ı siyaset için gerekli olan

Türk rönesansını hazırlayacak Türk gençlerine yatırım

yapılması gerekir. Bu bakımdan Karasar’ın tespiti çok

önemlidir.

Kurultayda “Orta Asya Birliği” isimli bir tebliğ

sunan Aynur Kazina, Kazakistan devlet başkanı

Nazarbayev’in “biz dünya ekonomisinin daimi kaynak

ocağı halinde kalacağız ya diğer bir imparatorluğun

gelmesini bekleyeceğiz yada Orta Doğu bölgesinin

yeterince birleşmesine doğru ilerleyeceğiz. Bu üç yoldan

birini seçmeliyiz…” sözlerini aktarmaktadır. Nazarbayev

çözüm olarak Orta Asya ülkeleri Birliği’nin kurulmasını

teklif ettiğini söylüyor.17

Kurultayların hemen hepsinde

en fazla üzerinde durulan tema, “birlik” olma “işbirliği

yapma” gibi konulardır. Nazarbayev bu teklifiyle Türk

gençlerinin duygularına tercüman olmuş gibi

görünmektedir.

16

A.g.e.,s.57. 17

A.g.e.,s.194.

İşbirliği

1994 Kırım Kurultayı’nda Türk Dünyası’nda

işbirliği fikri üzerinde yoğunlaşıldığı gözlemlenmektedir.

Siyasî ve askerî idare için insan gücü yetiştirilmesi fikri

ön plana çıkmıştır.18

Bağımsız Türk cumhuriyetlerinin

kendi aralarında işbirliğine girdikleri taktirde bölgenin

büyük güç olmaya aday olduğu, bunun için işbirliği

yollarının aranması gerektiği ayrıca İdil-Ural, Sibirya ve

Kuzey Kafkasya’da yaşayan Türk boylarının kendi

aralarında konfederasyon kurarak birlikte hareket

etmelerinin faydalı olacağı ifade edilmiştir.19

İşbirliği, 1995 Kırgızistan Kurultayı’nda da

işbirliği üzerine en fazla kafa yorulan konulardan biri

olmuştur. Bu kurultayın açılış konuşmasını yapan Talgat

Ahmedişin, Ortak Türk Yurdunu kurma fikrinden

hareketle, ortak Türk haberleşmesinin ve manevi irtibatın

yüksek bir seviyeye ulaştırılması, maddî bağlantı ve

yardımlaşmanın artması, askerî alanda yardımlaşma

yapılması ve ortak Türk yurdunu dünya teröründen

korumak için her türlü yardımlaşmanın yapılmasını

önermektedir.20

Yakup Deliömeroğlu ise Türk halklarının

diyasporadaki gençliği ile ilişkilerin geliştirmesi

gerektiğini ifade etmektedir.21

Ufa Kurultayında işbirliği ve yardımlaşma

yapılırken dikkat edilmesi gereken kurallar üzerinde fikir

18

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.51. 19

A.g.e.,s.88. 20

V. Türk Dünyası Gençlik Günleri(1-6 Ağustos 1995, Bişkek-

Kırgızistan), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara 1995.,

s.7. 21

A.g.e., s.9.

yürütülmüştür. Türk devlet ve topluluklarının

ilişkilerinde eşitlik, egemenliğe saygı ve iç işlerine

karışmama ilkelerini esas almaları telkin edilmektedir.22

Bu ilişkiler elbetteki sadece resmî ilişkiler değildir.

Halklar arasındaki ilişkilerin özellikle sivil toplum

kuruluşları aracılığıyla yoğunlaştırılması en sağlıklı yol

olarak önerilmektedir. Her Türk devlet ve topluluğunun

bu yöndeki girişimleri kısıtlayan mevzuat değişikliklerini

yapması istenmektedir. Ayrıca ortak meslek birliklerinin

yaygınlaştırılması da önerilmektedir. Türkiye’nin Türk

topluluklarının bulundukları yerlerde konsolosluk

açması, hukuken bu hakkı olan Türk topluluklarının da

Türkiye’de diğer Türk Cumhuriyetleri’nde konsolosluk

açması gerektiği ileri sürülmektedir.23

Kurultay,

Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan arasındaki

işbirliğinin artmasını sevindirici bulmakta ve bu birliğe

Türkiye ve Azerbaycan’ın da katılmasını gerekli

bulmaktadır.24

Kurultayda AB gibi bir birliğin Türk

cumhuriyetleri için şart olduğu ileri sürülmüştür.25

Dünya

Türk Gençleri Birliği, Türk devlet ve topluluklarına

önerdikleri işbirliği ve yardımlaşmaya bir örnek olması

bakımından 2000 yılında Türkiye’den temin edilen

bilgisayar ve faks makinelerini üye teşkilatlara

22

VI. Kurultay, s.34.; Aynı konu Türkistan kurultayında da ele

alınmıştır. Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı VIII(15-

20 Eylül 1998, Türkistan, Kazakistan), Yayına Hazırlayan: Yücel

Hacaloğlu, Ankara 1998., s.24. 23

A.g.e.,s.36. 24

A.g.e.,s.25. Kurultayın bu ortak isteği yazılan müracaat

belgeleriyle Türk Cumhuriyetleri devlet başkanlarına da

iletilmiştir.,s.57. 25

A.g.e., s.63.

dağıtmıştır.26

Bu işbirliği için gerekli olan iletişimin

artırılması için iyi bir altyapı oluşturma faaliyeti olarak

görülebilir.

İstanbul Kurultayı’nda bir konuşma yapan

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,

hükümet olarak kurultaya önem verdiklerini desteklerinin

devam edeceğini ifade ettikten sonra Türk devletleri

arasındaki işbirliği girişim ve faaliyetlerinin sivil toplum

kuruluşları olmadan eksik kalacağını ifade etmiştir.27

Kurultay delegeleri, Türk Dünyasında folklorik, dinî,

mezhepsel, bölgesel, şivesel ve benzeri her türlü tarihî

farklılıklarını muhafaza ederek top yekun milletleşme

sürecine girmek durumunda olduğu fikrinde

birleşmektedirler. Delegelere göre Türk Dünyası’nda

“tek millet” olma anlayışı geliştirilmelidir.28

Kurultay bu

yönde bir hareket olarak gördüğü Nazarbayev’in Orta

Asya Devlet Birliği projesini desteklediğini bildiriyor ve

Nazarbayev’i Türk Dünyasının lideri olarak gördüğünü

ilân ediyor.29

Demokrasi ve İnsan Hakları

Dünyada Türklerin özgürlük ve demokrasi

mücadelesinin bilinmediği tespitinin yapıldığı Kırım

Kurultayı, Mustafa Abdülcemil Kırımlıoğlu’nun

mücadelesine telmih yapmaktadır.30

Kurultay Türk

Dünyasındaki muhalif hareketler üzerinde çalışırken,

onların ortak özellikleri olarak, Türklük, demokrasi ve

26

Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XI(4-11 Eylül

2004, Köstence-Romanya), Yayına Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu,

Ankara 2004.,s.117. 27

XII. Kurultay(İstanbul), s.30-32. 28

A.g.e., s.58. 29

A.g.e.,s.156.; Bu fikir Nazarbayev’e açık mektupla ilân etmiştir. 30

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.51.

serbest piyasa ekonomisi ayakları şeklinde bir sacayağı

tespiti yapmaktadır. Kurultay anlaşılması güç bir şekilde

Kırım, Kıbrıs ve Gagauz yeri gibi iktidarın Türklerin

olduğu yerlerde muhalafet yapılmaması telkininde

bulunmaktadır.31

Kırgızistan Kurultayı’nda açılış konuşmasını

yapan DTGB genel başkanı Talgat Ahmedişin, Rusya’nın

sömürgeci Tataristan ve Başkurdistan gibi Türk

yurtlarının hala sömürge olduğu bir ortamda Türk

cumhuriyetleri yöneticilerinin “demokrasi”ye “Türk

kardeşliği”ne uygun siyaset yürütmeleri gerektiğini,

emperyalizme karşı duracak liderler çıkarılması

gerektiğini ileri sürmüştür. Kurultay delegeleri de Türk

Cumhuriyetleri yöneticilerinin demokrasiye önem

vermelerini istemektedirler.32

Bir üstteki fikirle alttaki

çelişmektedir. Muhalefet olmayan yerde fikir nasıl

gelişir? Namık Kemâl’in dediği gibi müsademe-i

efkârdan barika-i hakikat doğacaktır. Muhalefet olmadan

demokrasinin olmayacağı DTGB’nin kendi işleyişi

içerisinde dahi gözlenebilir.

Millî egemenliğin Türk cumhuriyetleri için esas

olduğunu kabul eden kurultayın, demokrasi ve insan

hakları gibi hususlarda egemenliğin uluslar arası örgütler

lehine sınırlandırılabileceğinin farkında olduğu

görülmektedir.33

Bunları göz önünde bulunduran

kurultay, Türk cumhuriyetlerinin devlet yapılarını siyasal

katılımcılığı, siyasal çoğulculuğu ve insan haklarını esas

olarak şekillendirmelerini beklemektedir.34

31

A.g.e., 52. 32

V. Kurultay(Issık Göl), s.6. 33

VI. Kurultay(Ufa), s.34. 34

A.g.e.,s.36.

Ufa Kurultayı’na ilk defa Türkiye

delegasyonundan Tuncay Dursun’un hazırladığı bir insan

hakları raporu sunulmuştur. Bu raporda, İnsanların din,

dil, ırk ve düşünceleri yüzünden haksızlıklara maruz

bırakılmaları eleştirilirken, yirminci yüzyılın insan

haklarını temel alan hukukî metinlerin uygulandığı bir

asır olmasına rağmen hala birçok Türk topluluğunun

temel insan haklarına aykırı uygulamalara maruz kaldığı

belirtilmektedir. Bu raporda yönetimin sivilleşmesini

öngören Moskova belgesine önem atfedilmektedir. Türk

cumhuriyetlerinde ve Türklerin yaşadığı bölgelerde

meşru muhalefete yapılan baskılara son verilmesi, Türk

devletlerinin çoğulcu, katılımcı, insan haklarına dayanan

demokratik bir hukuk devletine dönüşmelerinin

tamamlanmasının sağlanması için devlet organları göreve

çağrılmaktadır. Raporda ayrıca Çin’in Doğu

Türkistan’daki insan hakları ihlalleri, Uygurlara komşu

ülkelerin baskı altına alınması ve bazı bölge ülkelerine

nükleer silah satılması kınanmaktadır. Rapor, Amerika

Birleşik Devletleri ve diğer batılı ülkelerin insan hakları

ihlalleri nedeniyle Çin’e uyguladıkları baskıları samimî

bulmamakta ve ticarî art niyetli olduğu ifade etmektedir.

Rapor küresel terör eylemlerini kınayarak terörü

lanetlemektedir.35

Bu rapordan sonra kurultaylarda bir

daha böyle bir insan hakları raporu hazırlanmamıştır.

Halbuki bu rapor Türk Dünyası için bir demokrasi ve

insan hakları kültürünün oluşturulmasında güzel bir

vicdan muhasebesi yapmaktaydı. Kendi insanımız için

hak ettiği yüksek standartta bir hayat seviyesi, insan

haklarına saygılı bir hukukî düzen, bize has ve iyi işleyen

bir demokratik düzen için genç beyinlerin fikirlerine daha

35

A.g.e., s.54-55.

fazla değer verilmesi gerekmektedir. Demokrasiyi

başkalarından öğrenmek yerine, dünyayla kopmadan ama

kendi tarzımızda bir demokrasi kültürü yaratabilmeliyiz.

Bu rapor bu açıdan son derece önemlidir. Devamının

gelmesi umulur.

Kıbrıs kurultayında hala Türk Parlamenterler

Ortak Çalışma Birliği’nin oluşturulamamış olması

eleştirilirken36

bir taraftan da Azerbaycan ve

Özbekistan’da muhalefete uygulanan baskı ve

Özbekistan’ın Türkiye’de okuyan öğrencileri geri

çekmesinin tasvip edilmediği belirtilmektedir.37

Türk

cumhuriyetlerindeki muhalif liderlere uygulanan baskılar

antidemokratik bulunmaktadır.38

Dağıstan’da Türk asıllı

halklara uygulanan baskılar kınanmakta ve Kumuk

Türklerine özerklik tanınması istenmektedir.39

Türkistan Kurultayı’nda Türk Cumhuriyetlerinde

demokrasiye dayalı bir idare tarzının zamanla hızlı bir

ivme kazanarak gelişmesini önemli bulan kurultay,

demokrasilerin vazgeçilmez unsuru olan siyasî partilerin

ve sivil toplum kuruluşlarının engellenmemesi

gerektiğine inanmaktadır.40

Çeboksarı Kurultayı’nda ise demokrasinin

faydalarını gayretli bir şekilde korumak gerektiği

belirtilerek, kendini beğenmişlik, kendini başkalarından

üstün tutmak gibi davranışlar kınanmaktadır.41

Bu

36

VII. Kurultay(Girne), s.26. 37

A.g.e.,s.28. 38

A.g.e.,29. 39

A.g.e.,s.30. 40

VIII. Kurultay(Türkistan), s.56. 41

Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı IX(9-16 Eylül

1999, Çeboksarı-Çuvaşistan), Yayına Hazırlayan: Yücel

Hacaloğlu, Ankara 1999.,s.45.

kurultayda Birleşmiş Milletler’e yapılan bir müracaatta,

Türk Gençleri, dünyada bir çifte standardın varlığı

tespitini yaparak bundan rahatsızlık duyulduğunu ifade

etmektedirler. Kurultay delegelerine göre yirmi birinci

yüzyılda medeniyetin evrensel gelişimi, bağımsızlık ve

eşitlik ilkeleri ışığında insan hakları ve demokrasi

prensiplerine dayalı olarak belirlenmelidir. Yirmi birinci

yüzyılın barış çağı olması temennisinde bulunulan

müracaatta savaşsız bir asır için “Millet Hakları

Deklarasyonu”nun hazırlanması gerektiği ileri

sürülmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletler’de özerk

cumhuriyetlerden birer temsilci olması gerektiği ifade

edilmektedir.42

Köstence Kurultayı’nda ise Buhara ve Taşkent’te

meydana gelen ve insanların ölümüne neden olan olaylar

terör olayı olarak nitelenerek kınanmaktadır.43

İstanbul Kurultayı’na katılan Türkiye Dışişleri

Bakanı Abdullah Gül, mutlu olmanın yolunun

demokrasiden geçtiğini ifade etmiştir.44

Gül, Türk

Dünyasında temsili siyasî katılımdan ve demokrasiyi

güçlendirmek gerektiğinden bahsetmiştir.45

Rusya

Federasyonu’nun başkanına, başbakanına ve Duma

başkanına yapılan bir müracaatla, Rusya’da Türklere

karşı yapılan ırkçı saldırılar kınanmıştır.46

Kurultay

Ukrayna’daki Turuncu devrimi desteklediğini de ilân

etmiştir.47

Delegelerin insan haklarına saygılı bir hukukî

42

A.g.e.,s.46. 43

XI. Kurultay(Köstence), s.55. 44

XII. Kurultay(İstanbul), s.34. 45

A.g.e.,s.39. 46

A.g.e.,s.147. 47

A.g.e.,s.152.

ve siyasî düzenin ancak iyi işleyen şeffaf demokratik bir

düzende olabileceği inancında oldukları görülmektedir.

EKONOMİ KOMİSYONU RAPORLARI

Neo-kolonyalizm ve Türk Dünyası

1994 Kırım Kurultayı’nda sömürgeci ve ırkçı

politikaların ne olduğunu bilerek bu politikaların tam

zıddının uygulanması gerektiği ifade edilmektedir.48

Kırgızistan Kurultayı’nda ise yabancı sermaye ile

kalkınmanın mahsurlarından bahsedilmektedir.49

Ufa

kurultayında da sömürülme korkusu ağır basmaktadır.

Türk cumhuriyetlerinin ve topluluklarının, yeraltı

zenginliklerinin işletilmesi ve ihracatının nasıl olacağına

ancak kendi yönetimi karar verebileceği ileri sürülen

kurultayda, dış baskıların egemenlik ihlali olduğu iddia

edilmektedir. Türkiye’ye Batı sermayesine aracılık etmek

gibi bir rol biçmenin onur kırıcı olduğu dile

getirilmiştir.50

Bu konuda çok hassas oldukları anlaşılan

kurultay delegeleri özelleştirmelerde etnik kompozisyona

dikkat edilmesini istemektedirler.51

Sömürge durumuna

düşmemek için hammadde kaynaklarının ekonomik

değeri yüksek sanayi ürünlerine çevrilmesi gerektiği fikri

bir çözüm önerisi olarak Köstence kurultayı’nda

sunulmaktadır. Bu kaynakların yardımcı sektörlerle de

takviye edilmesi önerilmektedir.52

Serbest piyasa

ekonomisinin vahşi kapitalizme dönüşme korkusu ağır

48

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.52. 49

V. Kurultay(Issık Göl), s.39. 50

VI. KurultayUfa), s.78. 51

VII. Kurultay(Girne),s.32. 52

XI. Kurultay(Köstence), s.44.

basmaktadır.53

En son 2005 yılındaki İstanbul

Kurultayı’nda Türk Dünyası devletlerinin güçlü bir

ekonomiye sahip olmasının bağımsızlık için şart olduğu

ileri sürülmektedir. Böylece kendi teknolojilerini üreterek

endüstriyel ve savunma sanayilerini geliştirebilecekleri

ifade edilmektedir. Ayrıca sahip oldukları doğal ve

hammadde kaynaklarını kendileri işleyebileceklerdir ki

bu onları sömürge olmaktan kurtaracaktır.54

Çok uluslu

şirketlerle rekabet edebilmek için ortak KOBİ merkezleri

kurulması gerektiği ifade edilmektedir.55

Acilen

endüstrileşmek gerektiği şeklinde de özetlenebilecek bu

karar teşhisin doğru yapılması kadar hedefin doğru

saptanması bakımından da önemlidir. Marks’ın tabiriyle

altyapı oluşturulmadan üst yapı yani Pazar ekonomisin

sağlıklı bir şekilde işlemesi mümkün değildir.

Serbest Pazar Ekonomisi

Kırım Kurultayı’nda Türk cumhuriyetlerinin

Pazar ekonomisinin enflasyon, rekabet gibi zorlukları ile

baş etmek zorunda olduğu dile getirilmiştir.56

Buradan

Türk gençlerinin sömürgeleşmeden korkmakla birlikte

serbest Pazar ekonomik düzenini tercih ettiklerini

görebiliyoruz. Kırgızistan kurultayında Ahmedişin, Türk

dünyasının en büyük ekonomik sorununun finans sorunu

olduğunu söylemişti.57

Aslında bu görüş bir şekilde

yabancı sermayeye ihtiyaç olduğunun ifadesidir. Türk

cumhuriyetlerinde arz talep dengesinin

53

A.g.e.,s.45. 54

XII. Kurultay(İstanbul), s.181. 55

A.g.e.,s.182. 56

IV. Kurultay(Bahçesaray), a.g.e.,s.62. 57

V. Kurultay(Issık Göl), s.7.

oluşturulamaması, devlet tekeli ve devletin ekonomiye

hâkim olmasının para sermaye ve döviz piyasalarının

olmaması sonucu ortaya çıkan istikrarsız ortam

eleştirilmektedir.58

Bu kurultayda bütün korkulara

rağmen piyasa ekonomisi teşvik edilmiştir. Serbest

piyasa ekonomisinin yerleşmesi için ekonomi anlayışının

ve zihniyetin değişmesi gerektiği ifade edilmektedir.59

Kurultay delegeleri Türk bölgelerinde ekonomik

yapılanma için gerekli olan şartları şöyle sıralamıştır:

Ekonomik birliğin gerekliliği, kalite ve standardizasyon,

bankacılık ve sigortacılık, Türk bölgelerinin hepsinde

geçerli konvertibil bir para biriminin gerekliliği olarak

belirtilmiştir.60

Kıbrıs Kurultayı’nda yabancı yatırımcıları

Türk cumhuriyetlerine çekmek için sigortacılık

kurumlarının geliştirilmesi istenmektedir.61

Türk

gençlerinin tekrar sömürgeleşmek korkusu içinde

oldukları görülmektedir. Bunda geçmişte yaşanan Rus ve

Sovyet sömürüsünün yanı sıra üçüncü dünyanın içinde

bulunduğu durumun etkisi olduğu söylenebilir. Zaman

zaman bu korkudan kaynaklanan bir biriyle çelişen farklı

söylemlerin ortaya koyulduğu gözlemlenmektedir. Dünya

sisteminin tam olarak algılanamamasının da bu

söylemlerde rolü vardır. Türk dünyasında serbest Pazar

ekonomisi tercihi yüksek sesle dile getirilse de kafaların

hala karışık olduğunu söylemek gerekir. Nitekim

Türkistan Kurultayı’nda “karma ekonomik sistemin

Türk Dünyasının kalkınmasını sağlayacağı” ifade

58

A.g.e.,s.34. 59

A.g.e., s.34-35. 60

A.g.e.,s.36-37. 61

VII. Kurultay(Girne), s.31.

edilmektedir.62

Ancak şurası çok kesindir ki kurultay

delegeleri arasında sosyalist ekonomik sistemi savunan

kimse yoktur.

Çeboksarı Kurultayı’nda 12 Eylül 1999 tarihinde

“Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde Türk

Devlet ve Toplulukları” konulu bir konferans

düzenlenmiştir. Yeterince sanayi üretimi olmayan ve

sadece hammadde satabilecek ülkelerin serbest piyasa

ekonomisi düzenini tercih etmeleri onları sadece pazar

yapacaktır. Bu konferanstan buna karşı bazı tedbirlerin

geliştirilip teklif edilmesi beklenirdi. Bu beklentinin sesli

bir şekilde ifade edilmesinin dışında müşahhas bir teklif

yapılamamıştır. Genç ekonomistler sadece, sözden çok

işe ağırlık verilmesi, bağımsızlığın devamı için ekonomik

başarının şart olduğunu ifade etmekten ileri

gidememişlerdir.63

Köstence Kurultayı’nda “Türk

Dünyasında Ekonomik İşbirliği İmkânları” konulu bir

bildiri sunan genç ekonomistler Oruç Kavuncu ve Tuğrul

Somuncuoğlu, Türk dünyasında serbest piyasa

ekonomisin hâkim kılınması hususunda kesin kararlı

görünmektedirler. Gelişmiş bir Pazar ekonomisi için

gerekli enstrümanların henüz gelişmiş sanayisi olmayan

ve tarım toplumu görüntüsünün hâkim olduğu

toplumlarda nasıl sonuçlara yol açacağı noktasında fazla

akıl yürütmedikleri görülmektedir. Sadece serbest pazar

ekonomisinin yerleştirilmesi üzerine yoğunlaştıkları

görülmektedir.64

Türk Dünyasındaki mevcut ekonomik

sistem içinde bankacılık, sigortacılık, şeffaflık, vize

prosedürü, ulaşım ve iletişim problemlerinin yanında

62

VIII. Kurultay(Türkistan), s.32. 63

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.60. 64

A.g.e., s.77-97.

mafya, rüşvet ve yolsuzluk gibi sorunlar öne

çıkmaktadır.65

İşbirliği

Kırım Kurultayı’nda Türk dünyasında ekonomik

birliği savunan gençler, bunun temini için genç

iktisatçıların yetiştirilmesi ve örgütlenmesi gerektiğini

ileri sürmektedirler. Bölgesel işbirliği yapılmasını öneren

delegeler, Rusya Federasyonu içerisinde yaşayan Türk

toplulukları ve Türk cumhuriyetlerinin ekonomik

işbirliğine gitmelerinin gençlerin ideali olan Türk

Dünyasının bir bütün haline gelmesini sağlayacağını

ummaktadırlar. Delegeler Türk Dünyasının kalkınması

için işadamları arasındaki temasların artırılmasını, ihtiyaç

duydukları malları birbirlerinden tedarik etmelerini

istemektedir. Onların böylece bir Türk Ekonomik

Topluluğu’nun temelinin atılabileceğine inandıkları

anlaşılmaktadır.66

Kırgızistan Kurultayı’nda ise Türk Cumhuriyet ve

bölgelerinde, Türk Dünyasına ait istatistikî bilgileri

derleyerek, İstanbul’da kurulacak merkeze iletecek bir

ekonomik veri ve iletişim merkezinin oluşturulmasını

önerilmiştir. Ayrıca Türk dünyasından gelecek genç

iktisatçılara serbest piyasa ekonomisinin işleyişi,

bankacılık, sigortacılık, kalite ve standardizasyon

konularında kurslar düzenlenmesi de istenmektedir.67

Ufa kurultayı’nda Kırgızistan kurultayı kararları

uyarınca “Türk Dünyası Ekonomik Birliği”nin kurulduğu

65

A.g.e., s.92.; Aynı endişe Köstence Kurultayı’nda da dile

getirilmiştir. XI. Kurultay(Köstence), s.45. 66

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.86-87. 67

A.g.e., s.39.

ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı himayesinde

çalıştığı belirtilmiştir. Hazırlanan anketler İstanbul’daki

bu merkeze ulaştırılacak ve DTGB aracılığıyla uluslar

arası kurumlara yollanacaktır. Bundan amacın yabancı

sermayenin çekilmesi olmalıdır. Ancak bu konuda pek

başarılı olunduğu söylenemez. Zira Türk bölgelerinde

kurulması gereken merkezlerle iletişime geçilemediği

için düzenlenmesi planlanan kursların

gerçekleştirilemediği görülmektedir.68

Kurultayda dünya

Türklerinin birleşmesi yolunda artık ütopyalara daha az

yer verilmesi gerektiği ve yirmi birinci yüzyılın bilgi çağı

olması nedeniyle Türk Dünyası Gençleri Ekonomi

Birliği’nin bilgi üzerine kurulması gerekliliği

belirtilmiştir. Çağın ekonomik entegrasyon çağı olduğu

saptamasından hareketle Avrupa, Amerika ve uzak doğu

karşısında yeni pazarlar kapmak için AT, NAFTA ve

Asya Pasifik ekonomik birlikler ile Türk dünyası

hammaddeleri ve pazarının yağmalanma girişimi içinde

iken vakit geçirmenin lüks olduğu ifade edilmektedir.

Türkçülük mücadelesinin ancak birliktelik, ekonomik

entegrasyon ve bilgi toplumu ile başarıya ulaşılabileceği

belirtilmiştir.69

Gençler, Türk Eximbank, Türksoy

ve TİKA gibi resmî kurumlar arasında koordinasyon

sağlanmasının gerekliliğini dile getirmektedirler.70

Kıbrıs Kurultayı’nda soydaşların Türk

cumhuriyetlerinde çalışabilmeleri için yasal kolaylıklar

sağlanması ve bürokrasinin azaltılması gerektiği

belirtilmiştir. Türk cumhuriyetleri arasında Avrupa

Birliği benzeri bir yapılanmasının oluşturulması

68

VI. Kurultay(Ufa), s.37. 69

A.g.e., s.38. 70

A.g.e.,s.78.

delegelerin ortak isteği olduğu görülmektedir.71

Buna ek

olarak ortak para birimi yaratılması fikri ile bu

düşüncenin bir adım daha ileri taşındığı görülüyor.72

Türk cumhuriyetleri arasında ticarî uyuşmazlıklar

çözmek için bir hâkim divanı oluşturulması

önerilmektedir.73

Çeboksarı Kurultayı’nda Türk Dünyası Ekonomik

Birliği’nin derhal kurulması istenmiştir.74

Kurultayda

delegeler, sermaye, hammadde, tesis, işçilik, girişim gibi

etmenlerin bir araya getirilmesi gerektiğini ve doğacak

katma değerden Türk halklarının maksimum seviyede

faydalanmalarının sağlanmasını talep etmektedirler.

Ekonomik gelişimin sağlanabilmesi için teknolojinin

kullanımının şart olduğu ifade edilmektedir. 75

Köstence Kurultayı’nda Türk Dünyası Ortak

Pazarı’nın bir an önce kurulmasını isteyen delegeler

bunun avantajının ekonomiyi güçlendireceğine

inanmaktadırlar.76

İstanbul Kurultayı’nda ARGE

çalışmalarını desteklemek için Türk Dünyası Kalkınma

Bankası kurulmasının gerekliliği dile getirilmiştir. Ayrıca

Genç işadamlarının işbirliği yapmalarını sağlayacağına

inanılan Türk Dünyası Genç İşadamları Birliği’nin

yeniden aktif hale getirilmesi istenmektedir.77

71

VII. Kurultay(Girne), s.31. Bu fikir Türkistan Kurultayı’nda da

tekrar edilmiştir. VIII. Kurultay(Türkistan), s.32. 72

VIII. Kurultay(Türkistan), s.32. 73

A.g.e.,s.32. 74

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.60. 75

A.g.e.,s.61. 76

XI. Kurultay(Köstence), s.43. 77

XII. Kurultay(İstanbul), s.183.

KÜLTÜR-SANAT KOMİSYONU RAPORLARI

İşbirliği

Kırım Kurultayı’nda delegeler Türk

cumhuriyetlerinin millî kültürü ve sanatı geliştirici

faaliyetler yapmasını istemektedirler. Delegeler müzik

festivalleri düzenlenmesini ve müzik topluluklarının bir

birlerinin müziklerini yakından tanımalarının sağlanması

için müzik teker ve kasetlerinin yayınının teminini

istemektedirler.78

Millî radyo ve televizyonların karşılıklı

film, müzik ve diğer kültürel ürünlerin değişimini

yapması için gerekli hazırlıklara başlanması

kararlaştırılmıştır.79

Gençler ortak sinema ve tiyatro

çalışmaları yapılmasını, sanat faaliyetlerinden karşılıklı

olarak birbirlerini haberdar etmelerini istiyorlar.80

Ortak

bayram Nevruz’un Türk gençlerinin bir araya gelişlerini

sağlaması beklenmektedir.81

Ufa Kurultayı’nda sivil

toplum kuruluşlarının da ortak kültürel ve sanatsal

faaliyetlerde bulunmasını82

ve Türk halklarının ortak

kültür-sanat yıllığının zaman geçirmeden çıkarılmasını

istemektedirler.83

Türkistan Kurultayı’nda da ortak

kültürel faaliyetlerin yapılması üzerine kararlar alınmaya

devam edilmiştir. Buna örnek olarak Başkurt Müzik

Festivali gösterilmektedir.84

Gençlerin henüz birbirlerini

tanıma aşamasında oldukları ve bilme arzusu içinde

78

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.44.; Aynı husus Ufa Kurultayı’nda da

ele alınmıştır. VI. Kurultay(Ufa), s.44. 79

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.45. 80

A.g.e.,s.45. 81

A.g.e.,s.46. 82

VI. Kurultay(Ufa), s.43. 83

A.g.e.,s.43. 84

VIII. Kurultay(Türkistan), s.35.

oldukları aldıkları kararlardan anlaşılmaktadır. Sosyalist

dönemde birbirleriyle ve Türkiye ile ilişkiler kesildiği

için Türk toplulukları arasında bir yabancılaşma

olmuştur. Yeniden tanışıp bilişmek için zamana ve daha

fazla kültürel ve sosyal faaliyetlere ihtiyaç vardır. Bu

türlü organizasyonları devletlerden daha çok sivil toplum

kuruluşlarının yapması ihtiyaç duyulan zamanı

kısaltacaktır.

Kültürel Değerleri Koruma

Kırım Kurultayı’nda delegeler, savaş bölgelerinde

tarih ve doğa tahribatının önlenmesi için uluslar arası

kuruluşlar nezdinde girişimde bulunulması kararı

almışlardır.85

Orhun Abideleri’nin zamanın, doğanın ve

insanların tahribatından korunması ve restorasyonunun

yapılması kurultay delegelerinin yetkililerden öncelikle

istedikleri önlemler arasındadır.86

Ayrıca yok olmaya yüz

tutan el sanatlarımız ve mimarî tarzımızın,

süslemelerimizin kurslar vasıtasıyla gençlere tanıtılıp

öğretilmesini istemektedirler.87

Kültürel değerlerin

korunması kadar, Türkolojiye ve tabii olarak Türk

kültürüne katkısı olan Gumilev’in saygıyla anılması ve

onun adına St Petersburg’daki müzeye yardım

edilmesinin istenmesi bu minvalde değerlendirilmelidir.88

Tarihî ve kültürel değerlerin korunması için Ufa’da “Eski

Türk Tarihi ve Sanat Müzesi”, Türkiye’de “Türk Halkları

Medeniyet Müzesi” gibi müzeler kurularak Türk medenî

mirasının iyi korunması için Türk cumhuriyetleri devlet

85

IV. Kurultay(Bahçesaray),s.44. 86

A.g.e.,s.44. 87

A.g.e.,s.46. 88

V. Kurultay(Issık Göl), s.66.

başkanlarına müracaatta bulunulması kabul edilmiştir.89

Ufa Kurultayı’nda Nasreddin Hoca Sempozyumu

düzenlenerek, Türk coğrafyasının ortak kültürel

değerlerinden Nasreddin Hoca üzerine bildiriler

sunulmuş ve gerçekten de hocanın mizahî ve ironik

özellikleriyle Türk kültüründe ne kadar önemli yer

tuttuğu Türk dünyasının değişik köşelerinden gelen

katılımcıların tebliğleriyle ortaya konulmuştur.90

Ailenin

korunması için Türk dünyasında yasalar çıkarılması

Kıbrıs kurultayında kültürel değerlerin korunması

zımnında alınan kararlar arasındadır.91

Türkistan

Kurultayı’nda Kültürel birliğin sağlanması, alt kültürlerin

de korunarak geliştirilmesi gerektiğini dile getiren

delegeler, kültürel mirasın dünyaya tanıtılmasının ancak

ortak çalışmalarla mümkün olacağında hemfikirdirler.92

Çeboksarı Kurultayı’nda Kültürel değerleri yok etmeye

haklarının olmadığına karar veren delegeler, bunun için

birlikte hareket etmenin gerekliliğine karar

vermişlerdir.93

Kültür emperyalizmine engel olmak için,

iletişim araçlarının iyi kullanılması, müziğe önem

verilmesi, aynı dil, aynı alfabenin kullanılması, Türk

aydınlarının genç nesle tanıtılması istenmektedir.94

Bunların hepsi kimliğini kaybetme korkusu ile ileri

sürülen koruyucu tedbirler olarak ileri sürülmüştür. Aynı

kararlar İstanbul Kurultayı’nda da kabul edilmiştir. Türk

Dünyası Kültür Birliği gibi bir isme sahip bir teşkilatın

89

VI. Kurultay(Ufa), s.44.; Kıbrıs Kurultayı’nda da aynı minvalde

kararlar alınmıştır. VII. Kurultay(Girne), s.35. 90

VII. Kurultay(Girne), s.66. 91

A.g.e., s.34. 92

VIII. Kurultay(Türkistan), s.35. 93

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.45. 94

A.g.e.,s.58.

kurulması istenmektedir. Ayrıca Türk Dünyası Ortak

Kültür Fonu’nun ortak kültürel faaliyetlerin

desteklenmesi maksadıyla kurulması istenmektedir. 95

Öneriler

Kırım Kurultayı’nda Türk Dünyası

müzikologlarının otantik müziklerin teorik ve kullanılan

çalgı aleti yönüyle tanıtan bir müzik antolojisinin ve her

teşkilatın kendi bölgesinin kültürel değerlerini

yayınlaması istenmektedir.96

Ufa Kurultayı’nda Türk

devlet ve toplulukları ilim ve edebiyat, güzel sanatlar,

müzik, sinema eserleri sahipleri meslek birliklerinin

kuruluş çalışmalarının süratle tamamlanması

istenmektedir. Türk kişi adları sözlüğü çalışmalarının

canlandırılması, kardeş şehir uygulamalarının ve mektup

arkadaşlığının yaygınlaştırılması istenmektedir.97

Türk

yapımı çizgi film ve animasyonların yapılması

konusunun önemli olduğu vurgulanıyor.98

Müzikterapi ve

sanat tarihi araştırmalarının yaygınlaştırılması

istenmektedir.99

İnternet üzerinden yayın ve iletişim

meselesine bir çözüm üretilmesi istenmektedir. Ayrıca

Türk dünyasında telif haklarına riayet edilmesi

istenmektedir.100

95

XII. Kurultay(İstanbul), s.193. 96

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.46. 97

VI. Kurultay(Ufa), s.44. 98

VII. Kurultay(Girne),s.15. 99

A.g.e.,s.35. 100

XII. Kurultay(İstanbul), s.192.

DİL-EDEBİYAT KOMİSYONU RAPORLARI

Ortak Türkçe Sorunu

Türk Dünyasının 1991 den bu tarafa görünür en

büyük sorunu “ortak dil” ve “ortak alfabe” sorunlarıdır.

Belki birçok sorunun çözümsüz kalmasının nedeni de bu

sorunların halledilemeyişidir. Bu nedenle Türk

Dünyasında belki de çözülmesi gereken en öncelikli

sorunlar, ortak dil ve ortak alfabe sorunudur. Bu konu

hemen bütün kurultaylarda ele alınmıştır. 1993 Kazan

Kurultayı’nda ortak bir dergi çıkarılması söz konusu

olunca bu derginin mahallî lehçede, Türkiye

Türkçesi’nde ve İngilizce dillerinde çıkarılması teklif

edilmiştir.101

Buradan da anlaşılıyor ki, ortak bir dil

henüz yoktur ve iletişimsizliğin üstesinden gelebilmek

için gazetenin çok dilli çıkarılmasına karar verilmiştir.

Kurultayın dilinin Türkiye Türkçe’si olması teklif

edilmesine rağmen Köstence Kurultayı’na kadar

gerçekler Rusça’yı dayatmıştır. Kırgızistan

Kurultayı’nda aynı teklifin yinelendiğini görüyoruz.

Bunun temini için kitaplar tedarik edilmesi ve kurslar

düzenlenmesi istenmiştir.102

Kırım Kurultayı’nda da

ortak dil ve alfabe sorunu ele alınmış ve Türk

Dünyasında “Türk Kimliği”nin üst kimlik olarak

benimsenmesi için Ortak Türkçe’nin önemine vurgu

yapılmıştır.103

Genç delegeler bir çözüm çalışması olarak,

Türk Dünyası’nda ortak dilin oluşması için bütün

şivelerdeki farklı kelimelerin tespit edilerek çocuklara

101

III. Kurultay(Kazan), s.18. 102

V. Kurultay(Issık Göl), s.28. 103

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.54-55.

öğretilmesini önermektedir. Türk Dünyası’nda ana dilde

eğitime önem verilmesi ve Türk Dünyası ortak edebiyat

tarihinin yazılması talep edilmiştir.104

Kırgızistan

Kurultayı’nda Şiir, hikaye, destanlar ve Türk klasiklerini

içeren antolojilerin hazırlanarak genç nesle tanıtılması

için ortak bir yayınevinin kurulması gibi istekler

sıralanmış ancak en son kısımda bütün bunları yapmak

için zamana ihtiyaç olduğu bu nedenle o zaman gelene

dek mektuplaşarak, yayın ve periyodikleri birbirine

yollayarak hatta lehçeler arası aktarmalar yaparak

temasların sıklaştırılması önerilmiştir.105

Öncelikle ilk ve

orta öğretimde Türk şivelerinin yabancı dil olarak

öğretilmesi istenmiş fakat sonra bunun mümkün olmadığı

görülüp, Türkçe derslerin yüzde yirmisinin bu şivelere

ayrılması teklif edilmiştir. Konuşma kılavuzlarının

yayınlanması talep ediliyor. Şiveleri ayrı bir dil olarak

değil de sonuna Türkçesi ifadesi getirerek, mesela Azerî

Türkçesi şeklinde ifade edilmesi isteniyor.106

Ayrıca

ortak kültür temaları işleyen çizgi romanlar hazırlanması

öneriliyor.107

Ortak dil ve alfabe sorununun halli için

öneriler getirmekle birlikte gençlerin bu sorunun nasıl

çözüleceğine dair tıpkı büyükleri gibi net bir fikirleri

yoktur. Ancak şurasını kavradıkları kesindir ki, bu sorun

sadece devletlerin çabalarıyla değil, Türk topluluklarının

ve sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla, daha fazla,

104

A.g.e.,s.56.; Aynı Konu Kırgızistan ve Ufa kurultayında da tekrar

tekrar ele alınmıştır. V.Kurultay, s.27.; VI. Kurultay, s.40-43. Ufa

kurultayında bu konuda bir gelişme olmaması nedeniyle Millî Eğitim

Bakanlıkları’nın uyarıldığını görüyoruz. 105

V. Kurultay(Issık Göl), s.27. 106

VII.Kurultay(Girne), s.37. 107

A.g.e., s.26.; Aynı karar Kıbrıs Kurultayı’nda da alınmıştır. VII.

Kurultay(Girne), s.37.

yayın bilimsel, kültürel faaliyet ve işbirliği ile

çözülebilecektir.

Ufa Kurultayı’nda da ortak dil sorunu

tartışmaların merkezindeki yerini almıştır. Karşılaştırmalı

sözlük yazılması yeterli bulunmamaktadır.

Üniversitelerde kolay Türkçe öğrenme ve öğretme

tekniklerinin öğretilmesi isteniyor.108

Yine bu kurultayda

alınan, din, nüfus, siyasî güç gözetilmeksizin bütün Türk

şivelerinin aynı haklara sahip olduğunun kabul edilmesi

isteniyor.109

Böyle bir kararın alınmış olması aksi

tavırların daha önce sergilendiğini veya böyle bir

endişenin olduğunu ortaya koymaktadır. Ortak tarih, dil

ve etnografyası ile ilgili kitap, roman ve şiirleri basmak

için Tümen şehrinde bir neşir evinin kurulması

istenmiştir.110

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne

hitaben alınan bir kararda Türkçe’nin resmî dil olarak

Birleşmiş Milletler yazışmalarında kullanılması

istenmiştir.111

Köstence Kurultayı’nda ortak iletişim

dilinin Türkiye Türkçesi olması isteniyor bunun temini

için gerekli olan ortak edebiyat kitaplarının

yayımlanması gerektiği vurgulanıyor.112

Kültür birliğinin

temini için bu kitaplarda ortak temaların işlenmesi

isteniyor Bu doğrultuda yapılan faaliyetlerden olarak,

Dünya Türk Gençleri Birliği bünyesinde faaliyet gösteren

Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği tarafından üç kitabın

yayınlanmış olduğunu görüyoruz: Muhittin Arar’ın

108

VI. Kurultay(Ufa), s.41. 109

A.g.e.,s.41. 110

A.g.e.,s.41. 111

A.g.e.,s.58. Aynı talep Köstence Kurultayı’nda tekrar kaleme

alınmıştır. XI. Kurultay(Köstence),s.40. 112

XI. Kurultay(Köstence), s.39-40.

Ağlaşma Nöbeti isimli romanı ve Doğu-Batı Çizgisinde

isimli deneme kitabı ile Ercan Gündüz’ün Gönül Sarayı

isimli eserleridir.113

Kitapların basımı Kurultayların

vesile olduğu nadir somut işlerden birisi olarak

görülmelidir.

“Türk Dünyası’nda Dil, Eğitim ve Kültür

Alanındaki Yakınlaşma Çalışmaları” başlıklı bir tebliğ

sunan İsa Özkan, 12 yıllık süre içerisinde pek ilerleme

kaydedilemediğini iddia etmektedir. Türk Dünyasından

gelen öğrencilerin yüzde ellisinin başarısız olup geri

dönmesi de resmin karelerinden birinin daha eksik olması

anlamına gelmektedir. Eğer bir dil ve kültür birliği

sağlanacaksa bunu genç nesil özellikle de orta ve yüksek

öğretimdeki öğrenciler yapacaktır. Kurultaylarda Türk

Dünyası’ndaki öğrencilerin sorunlarının paylaşılıp

tartışıldığı bir komisyonun olmaması manidardır.

Özellikle de Türkiye’de okumakta olan öğrencilerin

sorunlarının gündeme getirilip tartışılacağı

platformlardan birisi de DTGB kurultaylarıdır. Bu

konuya değinilmemesi büyük bir eksikliktir. Önemli olan

çok sayıda öğrenci getirip onları kötü şartlarda öğrenim

görmeye icbar etmek değil, az ama iyi seçilmiş

öğrencilere güzel imkânlar sunup, daha yüksek oranda

başarı almaktır. Yarı yarıya başarısızlık Türkiye’nin

öğrenci projesinin fiyaskoyla sonuçlanması demektir.

Türk Dünyasından gelen öğrencilerin çok büyük

sorunları vardır ve bu sorunlar yine gençler tarafından bu

sivil platformlarda dile getirilmelidir.

İstanbul Kurultayı’nda Türk şivelerindeki ortak

zarurî kelimelerden konuşma kılavuzu hazırlanması,

sanal gazete çıkarılması ve cep telefonu menülerinin

113

A.g.e.,s.88.

Türkçeleştirilmesi gibi hususlar komisyon kararları

arasında yer almıştır. Ayrıca Karşılaştırmalı Türk

Lehçeleri Sözlüğünü yetersiz bulmuş olan delegeler,

sözlüğün yeniden düzenlenmesini istemektedir. Türk

Dünyasında çıkan gazete, kitap ve dergilerin posta ve

internet yoluyla sanal ortamda paylaşılması konusunda

da karar alınmıştır.114

Türk toplulukları henüz birbirini

tanıma aşamasındadırlar. Bu nedenle henüz yapılan bir

şey yoktur ve delegeler neler yapılacağı üzerinde

tartışmaktadırlar.

Ortak Bilim dili oluşturulması da bu bağlamda ele

alına konulardan birisidir. Bu başlık altında alınan karar

ve öneriler şöyle sıralanmaktadır. Kırım Kurultayı’nda

Ortak Bilim Dili oluşturulmasının şart olduğunu zira

bunun kültür birliğini oluşturmanın ön şartı olduğu dile

getirilmiştir.115

Kıbrıs Kurultayı’nda, Bilimsel

makalelerin başına Türkçe özet konulması

istenmektedir.116

Ortak bilim dili oluşturma yolunda

yapılan bir örnek çalışma olarak, “Türk Standartları

Enstitüsü’nün yayımladığı, “Teknik Terimler Sözlüğü”

övgüye değer bulunmuştur.117

Kıbrıs Kurultayında ise

ortak dergi çıkarmanın Türkçe’nin bilim dili olmasına

katkı yapacağı dile getirilirken,118

bu Türkçe’nin hangi

Türkçe olduğu üzerinde durulmamıştır. Muhtemelen

kastedilen Türkiye Türkçesidir. Lâkin Türkiye içerisinde

bile Türkçe’nin bilim dili olamayacağını iddia eden

çevreler vardır. Bu şartlar altında bu iddiaların

114

XII. Kurultay(İstanbul), s.190. 115

IV.Kurultay(Bahçesaray), s.56. 116

VII. Kurultay(Girne), s.36. 117

A.g.e., s.37. 118

A.g.e., s.36.

sahiplerinin iknâ etmenin yolu, ancak bu teoriyi

uygulamak olarak görünmektedir.

Ortak alfabe, ortak dil için vaz geçilmez bir

vasıtadır. Kırım Kurultayı delegeleri, 18-20 Kasım

1991’de Marmara Üniversitesi’nde gerçekleştirilen

“Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri

Sempozyumu”nda kabul edilen genel alfabenin esas

alınmasını kararlaştırmışlardır.119

Kırım Kurultayı Dil-

Edebiyat Komisyonu Raporu’nda 34 harflik bir “Ortak

Türk Alfabesi” örneği verilmektedir. Bu alfabeden her

Türk topluluğunun kendi şivesinin fonetiğine uygun

harfleri seçmesi öneriliyor.120

DTGB’ye üye teşkilatlara

Latin harfli daktilolar hediye edilmesi Latin alfabesine

alışkanlık temin etmesi bakımından önem taşıdığı ifade

edilmemektedir.121

Türkistan Kurultayı’nda hala ortak

alfabe konusunda bir sonuca varılamamış olması

eleştirilmektedir.122

Köstence Kurultayı’nda Rusya

Federasyonu’nun Tataristan’da olduğu gibi Latin

alfabesine geçişleri engellemesinin endişe verici olduğu

belirtiliyor.123

Rusya Federasyonu’ndaki Türkler, Kazak

ve Kırgız Türkleri halâ Kril alfabesi kullanmaktadır.124

119

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.56.; Aynı karar Ufa Kurultayı’nda da

alınmıştır. VI. Kurultay(Ufa), s.40. 120

A.g.e., s.57. 121

III. Kurultay(Kazan),s.18. Ortak alfabe sorunu aynı seslerin farklı

harflerle ifade edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bunun giderilmesi

açısından ortak alfabeye geçiş önemlidir. Bunun gerçekleşmesi ortak

dil amacına ulaşmak bakımından da gereklidir. Bu konu Kazan,

Kırgızistan ve Çeboksarı Kurultayları’nda ele alınmıştır. A.g.e.,s.50-

51.; V. Kurultay(Issıkköl), 26.; IX. Kurultay(Çeboksarı), s.54. 122

VIII. Kurultay(Türkistan),s.33. 123

XI. Kurultay(Köstence),s.97. 124

A.g.e.,s.44.

Anlaşıldığı kadarıyla bu konuda ilerleme

kaydedilememesi bilimsel bir çözüm bulunamamasından

çok Türk devletleri arasındaki siyasal söylem ve nüfuz

rekabetinden kaynaklanmaktadır.

Ufa Kurultayı’nda farklı Türk şivelerinde ilmî,

dinî, tarihî yazılar içeren bir dergi yayınlanması

planlanmaktadır.125

Türk Ocakları Gençlik Kolları

DTGB’nin yürütme kolu sıfatıyla Bengü isminde bir

dergiyi zaten çıkarıyordu. Köstence de ise Türk Dünyası

Genç Yazarlar Birliği’nin bir edebiyat dergisi çıkarması

kararlaştırılmıştır.126

İstanbul Kurultayı’nda azınlıkta

olan Türk topluluklarının millî yayın organlarına

DTGB’nin yardım etmesi kararlaştırılmıştır.127

Bundan

seksen sekiz yıl önce 1917’de Moskova’da toplanan

Birinci Rusya Müslümanları Kongresi’nde Hâdî Atlasî

başkanlık divanına verilen ikiyüz civarındaki takririn

sadece on beşinin Rusça geri kalanının çeşitli Türk

şivelerinde olduğunu ve bunun Rusya Müslümanlarının

birleşeceğine delalet ettiğini ifade etmişti.128

1995’de

İstanbul Kurultayı’nda Türkiye delegasyonu başkanı

Orhan Kavuncu, “bu kurultayın dili Türkiye

Türkçesi’dir” şeklinde alınan kararın kurultayda da

görüldüğü üzere sembolik bir karar olduğunu bunun

sağlanması için sabırlı olunması gerektiğini ifade

etmiştir.129

Gerçektende ortak Türkçe sık sık karar

125

VI. Kurultay(Ufa),s.41. 126

XI. Kurultay(Köstence), s.40. 127

XII. Kurultay(İstanbul),s.189. 128

İhsan Ilgar, Rusya’da Birinci Müslüman Kongresi Tutanakları,

Ankara 1990., s.XIV. 129

http://www.turkocagi.org.tr/indexm.html

almakla değil, bilakis bu yolda fiilî uygulamalarla ve

bireysel çabalarla zaman içerisinde gerçekleşebilecektir.

Öneriler

Kırgızistan Kurultayı’nda Türk Dünyasının şair

ve yazarlarının tespit edilerek bütün Türk toplumlarına

eserleriyle birlikte tanıtılması kararlaştırılmıştır.130

Televizyonlarda sanatkârların eserlerinden uyarlanmış

dizi filmlerin ve çizgi filmlerin hazırlanarak

belgesellerinin yayınlanması, gençlere ve çocuklara

yönelik yayınlara ağırlık verilmesi istenmektedir.131

Resim, heykel, müzik ve mimarî gibi alanlarda da

uzmanlar sanatkârlar yetiştirilmesi arzu edilmektedir.

Ayrıca yüksek lisans, doktora programlarında öğrenci

değişiminin daha da arttırılması132

ve periyodik Türkoloji

Kongreleri düzenlenmesi istenmektedir. Türk devlet ve

topluluklarında resmî görevlilerin katıldığı toplantılarda

alınan kararlar uygulanmadığı için samimiyetsizlikle

suçlanmaktadır.133

Türk Dünyası’nda bir çeviri

kampanyası başlatılması kapsamında Lehçelerden çocuk

edebiyatı alanında da diğer lehçelere çeviriler yapılması

kararlaştırılmıştır.134

Ortak Türkçe’nin oluşturulması için

Türk Dünyasına yönelik müzik yayını yapılması135

ve

İstanbul Kurultayı’nda Avrupa’daki Türk gençlerine

yönelik Türkçe kursları düzenlenmesi

kararlaştırılmıştır.136

130

V:Kurultay(Issık Göl), s.26. 131

A.g.e.,s.27. 132

A.g.e.,s.28. 133

VI. Kurultay(Ufa),s.41. 134

A.g.e.,s.41. 135

XI. Kurultay(Köstence), s.59. 136

XII. Kurultay(İstanbul), s.190.

Çarlık Rusyası’nın hâkimiyeti altında iken dinî

hayatlarını devam ettirme noktasında baskılara maruz

kalan Türk toplulukları zorla Hıristiyanlaştırılmaya

çalışılmıştır.137

Sovyet idaresi zamanında ise baskılar

sürmekle birlikte bu sefer Hıristiyanlaştırmak için değil

ateistleştirmek amacıyla yapılmaktaydı.138

Nitekim Ufa

Kurultayı’nda ateizmin Türk Dünyasının en büyük

meselesi olduğu tespiti yapılmıştır.139

Kırım

Kurultayı’nda genel olarak Türk Dünyasında bir manevî

boşluk tespiti yapılarak140

bu boşluğun kapatılması için

din eğitiminin zorunlu olması istenmektedir.141

Türk

Dünyasında meydana getirilecek manevî aydınlanmanın

siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel aydınlanmayı

getireceğine olan inanç dile getirilmektedir.142

Aksi

taktirde var olan manevî boşluğun misyonerler,

Vehhabiler ve diğer radikal akım ve tarikatlar tarafından

137

Seyit Sertçelik, “Rus İmparatorluğu’nun Avrupa Yakasında

Yaşayan Türklerin Demografik Dağılımı ve Çarlık Rusya’sının

Türklere Yönelik Politikaları” Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt:

XVIII, ss.385-399. 138

Alexandre Bennigsen, Stepte Ezan Sesleri, (Çev. Nezih Uzel),

İrfan Yay., 4. Baskı, İstanbul-1994, s.20. ; İsmail Doğan, Mülteci

Kamplarından Karaçay-Malkar Türkçesi Mektupları, Karaçay

Kültür Derneği, Konya-1992, s.29. 139

Bu tespiti yapan delegeler aynı komisyon toplantısında buna

rağmen Türk Dünyasının ele alması gereken birinci öncelikle

meselenin aslında din olduğunu dile getirmişleridir. VI. Kurultay,

(Ufa), s.46. 140

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.67. 141

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.67.; V. Kurultay(Issık Göl), s.91.;

VII. Kurultay(Girne), s.38. 142

VI. Kurultay(Ufa), s.48.

suiistimal edileceği ifade edilmektedir.143

Özellikle 11

Eylül sonrasında dini, terör eylemlerine maske olarak

kullananlardan ve genel olarak terörizmden endişe

duyulduğu dile getirilmiştir.144

Dinin, şiddeti değil

hoşgörü ve tolerans kültürünü içerdiğini ifade eden

delegeler, farklı dinlerin bir çatışma kaynağı değil

renklilik olarak algılanması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Türk toplulukları arasında farklı din ve mezheplerden

olanların da bulunduğu hatırlatılarak, Türk toplumunda

hoşgörü anlayışının yerleşmesi için Türk hümanizminin

kaynaklarına inilmesi ve Türk gençlerine anlatılması

gerektiği ifade edilmiştir.145

Türk Dünyası’nda

özelliklede halâ esaret altında bulunan Türk bölgelerinde

din ve vicdan özgürlüğünün temin edilmesinin sözü

edilen manevî boşluğun kapatılması için elzem olduğu

ifâde edilmiştir.146

Din ve vicdan özgürlüğünün temin

edilmesinin tek başına manevî boşluğun kapatılması için

yeterli olmadığı, Türk devlet ve topluluklarının bu

konuda birlikte hareket etmeleri gerektiği de karara

bağlanmıştır. Bu yolda ilk ve orta dereceli okullar için

ortak din kitapları hazırlanması ancak bu kitapları

hazırlarken sadece bir din ve mezhep açısından değil

hepsini kucaklayan bir hoşgörü anlayışı içerisinde

143

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.67.; VII. Kurultay(Girne), s.39.; XII.

Kurultay(İstanbul), s.185. 144

XI. Kurultay(Köstence), s.51-53.; XII. Kurultay(İstanbul), s.185-

186. 145

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.30.; VI. Kurultay(Ufa), s.47.; VIII.

Kurultay(Türkistan), s.36.; XI. Kurultay(Köstence), s.51-53.; XII.

Kurultay(İstanbul), s.185-186. 146

V. Kurultay(Issık Göl), s.33.; VI. Kurultay(Ufa), s.48.; VII.

Kurultay(Türkistan), s.36.; XI. Kurultay(Köstence), s.53.; XII.

Kurultay(İstanbul), s.186.

kaleme almaya itina gösterilmesi gerektiği ifade

edilmiştir.147

Din adamlarının karşılıklı ziyaret, vaaz ve

telkinlerini artırmaları önerilmektedir.148

Bunlara ek

olarak, Türkiye’nin dinî hizmetlerin yerine getirilmesinde

diğer Türk devlet ve topluluklarına yardım etmesi ve

Türk Dünyasını ortak motiflerinin tespiti açısından

“Şamanizm” üzerinde araştırmaların yoğunlaştırılması

istenmektedir.149

Ancak bir taraftan manevî boşluğun

bazı tarikat ve cemaatler tarafından suiistimal

edildiğinden şikâyet edilirken bir taraftan da bu

cemaatlerin Türk Dünyasının çeşitli yerlerinde açtığı

kolejlere destek verildiği ifade edilmektedir.150

İsmail

Gaspıralı’nın “cedit mektepleri” geleneğini devam

ettirme misyonunu yerine getiremeyen DTGB’ye üye

teşkilatlar bu konudaki eksikliklerini başka bazı cemaat

ve tarikat çevrelerin başarılarını methederek kapatmaya

çalışmaktadırlar. Burada hem bir eksiklik hem de bir

çelişki göze batmaktadır. Diğer bir çelişki ise Vatikan’ın

misyonerlere daha rahat çalışma ortamı sağlamak için

başlattığı “dinler arası diyalog” kampanyasına verilen

destektir.151

Bir taraftan misyonerlerin faaliyetlerinden

şikâyet edilirken bir taraftan da bu kampanyaya verilen

desteği anlamak zor görünmektedir.

147

IV. Kurultay(Bahçesaray), s52.; (V. Kurultay(Issık Göl), s.31.;

VII. Kurultay(Girne), s.38.; XII. Kurultay(İstanbul), s.187. 148

V. Kurultay(Issık Göl), s.33.; XII. Kurultay(İstanbul), s.186. 149

V. Kurultay(Issık Göl), s.33.; XI. Kurultay(Köstence), s.52. 150

V. Kurultay(Issık Göl), s.32. 151

VII. Kurultay(Bahçesaray), s.38-39.

TARİH KOMİSYONU RAPORLARI

Bahçesaray Kurultayı’nda toplanan Tarih

Komisyonu delegelerinin aldıkları kararlardan onların

Türk Tarihine Hüseyin Nihal Atsız’ın tek devlet değişik

coğrafya ve hanedanlar anlayışı ile hareket ettikleri

anlaşılmaktadır.152

Delegelerin ortak karar alabilen bir

Türk Dünyası özlemi içerisinde oldukları

görülmektedir.153

Tarih komisyonu toplantılarında en çok

tartışılan kararlardan birisi tarihe nasıl bir tarih anlayışı

ile yaklaşılacağı meselesidir. Sık sık ortak bir bakış

açısından bahsedilmektedir. Böyle bir isteğin ileri

sürülmesinin sebebi doğal olarak farklı tarih

anlayışlarının Türk Dünyasında carî olmasıdır. Ancak bu

anlayışların hangileri olduğu ve bu anlayışların ne gibi

sorunlara yol açtığı üzerinde genç tarihçilerin pek

düşünmedikleri anlaşılmaktadır. Aslında problemin ne

olduğu tam olarak teşhis edilememiş sadece bazı

problemlerin var olduğu hissedilmiş ve onun üzerinden

afakî bir takım şeyler söylenmeye çalışılmıştır. Belki ilk

kurultaylar için dil farklılığı yüzünden anlaşamamak gibi

iletişim sorunları yüzünden çok fazla sorumluluk

yüklemek doğru olmasa da son kurultaylarda bu sorunun

büyük ölçüde aşıldığı varsayılarak bu değerlendirme

yapılmıştır. Genç tarihçilerin aldıkları kararlara kısaca

göz atacak olursak, öncelikle tarih yazımı için gerekli

olan arşiv kaynaklarının farklı dillerden çevrilerek hızla

yayınlanmasını istedikleri, Türk Dünyası El Kitabı’nın

152

Nihal Atsız’ın tarih anlayışı hakkında geniş bilgi için bakınız:

Hüseyin Nihal Atsız, Türk Tarihinde Meseleler, İstanbul 1992. 153

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.59.

basılması, Ortak Türk Tarihi Yazılması, Türk Dünyası

Arkeolojisinin geliştirilmesi,154

Üniversitelerin arkeoloji

ve tarih bölümü öğrencilerinin Türk Dünyasının tarihî ve

kültürel mirası bulunan bölgelerine gezi düzenleyerek

bilgi ve görgülerinin artırılması155

gibi taleplerde

bulundukları görülmektedir.

Türk tarihine ortak bir bakış açısının

oluşturulmasının istenmesi aslında var olan bir probleme

işaret etmektedir.156

Bu problem Türk tarihinin

bütünlüklü bir yapı arz etmemesidir. Sovyet tarihçilerinin

ideolojik bakış açıları Türkistan’daki Türk tarihini

parçalamış, Stalinist “milliyetler siyaseti” doğrultusunda

her Türk boyuna müstakil bir tarih yazımı esas

alınmıştır.157

Tarih yazımını bu parçalanmışlıktan

kurtarmak gerektiği ifade edilmektedir.158

İkinci sorun ise

Ortak Türk tarihi yazımı noktasında ortaya çıkacaktır ki

bu sadece eski Sovyet sisteminden kaynaklanan bir sorun

değil Türkiye’nin de içinde bulunduğu Türk

topluluklarının birbirini ötekileştirme sorunudur. Osmanlı

tarihi Yıldırım Bayezid zamanı söz konusu olduğunda

Timurluların ötekileştirilmesi üzerinden kurulurken,

Yavuz döneminde İran’daki Safevî Türk Devleti’nin

ötekileştirilmesi üzerinden kurulmaktadır. Azerbaycan

Türkleri ve Özbek Türkleri açsından bakınca da tam tersi

bir bakış söz konusudur. Ortak bir tarih yazımı için

öncelikle bu öteki sorununun halledilmesi gerekmektedir.

154

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.60. 155

VI. Kurultay(Ufa), s.45. 156

V. Kurultay(Issık Göl), s.52.; VIII: Kurultay(Türkistan), s.27. 157

R. Bciurkiw Bohdan, “Sovyetler Birliğinde Kuramsallaştırılmış

Din ve Milliyet İlişkileri”, Sovyet Müslümanları, (Çev. Yuluğ

Tekin Kurat), Ankara-1988, ss.267- 301. 158

VI. Kurultay(Ufa), s.45.; VIII. Kurultay(Türkistan), s.27.

Hepsinden önemlisi Türk tarihinin, tarihin diğer

akışlarından soyutlanmış müstakil bir tarih olmadığının

kavranmasıdır. Bir dünya tarihi vardır ve Türk tarihi

bunun bir parçasıdır. Tarih yazımında Türk tarihinin

dünya tarihinde nasıl bir yer tuttuğunu göz önünde

bulunduran bütüncül bir tarih yazımı benimsenmelidir.

Tarih yazımında inter-disipliner bir anlayışın hâkim

kılınması gerektiği de alınan kararlar arasındadır.159

Türkistan Kurultayı’nda, tarih bilinci, insanların tekâmül

ederek gelecekte daha iyi konuma gelebilmeleri için

gereken ana nokta olarak belirlenmiştir. Tarihin bir kin

ve fesatlık aracı, nefret taşıyan bir öge olarak

kullanılmasını engellemenin tüm insanlığın borcu olduğu

ifade edilmektedir. Bu nedenle tarihin kültürel bir araç

olarak görülmesi gerektiği dile getirilmektedir.160

Burada

sevindirici olan şey genç tarihçilerin sadece millî

yaklaşımlar sergilemekle kalmayıp tüm insanlığı

ilgilendiren evrensel mesajlar vererek tarih felsefesi

açısından bir bakış ortaya koymalarıdır.

İLETİŞİM KOMİSYONU RAPORLARI

Türk Dünyasının birçok sorununun temelinde

iletişim problemi yatmaktadır. Buna biz iletişimsizlik de

diyebiliriz. İletişimsizliğin nedenleri arasında ortak

alfabe ve dil sorunu olmakla beraber, maddi

imkânsızlıklar ve hazırlıksız olmaktan kaynaklanan

teknolojik imkân ve vasıtalardan yeterince

faydalanılamaması da bulunmaktadır. İletişim komisyonu

raporlarına akseden iletişimsizlik sorunlarını genel olarak

159

VII. Kurultay(Girne), s.40. 160

VIII. Kurultay(Türkistan), s.27.

iki başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi

DTGB’ye üye teşkilatların kendi aralarındaki iletişim

sorunları diğeri ise Türk topluluklarının arasındaki

kitlesel iletişim sorunlarıdır. Öncelikle üye teşkilatların

telefon, belgegeçer ve bilgisayar gibi temel iletişim

teknolojisi ürünlerinden faydalanabilmelerinin temin

edilmesi sorunu ele alınmıştır. Zira ilk zamanlarda

teşkilatların çoğunun bunları temin edecek gücü yoktu.

Ayrıca sansür nedeniyle “mektup arkadaşlığı” şeklinde

haberleşilmesi de gündeme gelmiştir.161

Bunca

imkânsızlık içerisinde DTGB’nin radyo kurması ve

DTGB’ye üye teşkilatların kendi Millî gazetelerinde üç

ayda bir Türk Dünyasından Haberler adlı özel sayı

çıkararak bilgi ve haber akışını sağlaması dahi gündeme

gelmiştir.162

Kırım Kurultayı’nda önceden var olan

gazetelerde Türk Dünyası Sayfası çıkarılması veya Türk

Dünyasından haberler veren ortak gazeteler çıkarılması

gündemi meşgul etmiştir.163

Ancak Türkiye’de bazı basın

organlarında zaten bu uygulamayı yapan gazeteler

mevcuttu.

Bu tartışmalar esnasında iki fikrin öne çıktığı

görülmektedir. Birincisi, Türk Ocakları Gençlik

Kolları’nın uhdesinde olan DTGB Yürütme Kurulu’nun

çıkardığı bir müddet aylık olarak çıkan Bengü

gazetesinin hem teşkilatlar hakkında haberler yayınlamak

hem de kitlesel iletişim amacıyla kullanılmasıdır. Bunun

gerçekleştirilmesi için her teşkilatın kendisi ile ve bölgesi

ile ilgili haberleri göndermesi gerekmektedir.164

161

VI. Kurultay(Ufa), s.52.; VII. Kurultay(Girne), s.43. 162

V. Kurultay(Issık Göl), s.42. 163

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.66. 164

V. Kurultay(Issık Göl), s.42.; VI. Kurultay(Ufa), s.52.

Türkistan Kurultayı’nda ise Bengü’nün artık

çıkarılamadığı görülmektedir ve bu nedenle üye

teşkilatlar tekrar çıkması için baskı yapmaktadırlar.165

Çeboksarı Kurultayı’nda Bengü meselesini kökten

çözmek için bazı kararlar alınmıştır: Bengü tekrar

çıkacaktır ancak bu sefer aylık dergi olarak çıkacak ve

dağıtım alanı beş bölgeye bölünecektir. Bunlar, “Orta

Asya, İdil-Ural, Avrupa, Kafkasya ve Sibirya”dır. Ayrıca

her teşkilatta görevli bir muhabir elmek yoluyla iletişim

kurarak haber ve bilgileri dergi merkezine

ulaştıracaktır.166

Ancak bu kararlara rağmen Bengü’nün

yayını aksamış olmalı ki Köstence Kurultayı’nda

Bengü’nün aylık olarak çıkması istenmektedir. Bu arada

Bengü’nin sağlıklı bir şekilde çıkarılması temin

edilememişken delegeler Turan isimli yeni bir dergi

çıkarılması için de karar almışlardır.

İkincisi ise internet üzerinden haber ve bilgi

akışının sağlanmasıdır. Bu hususta ilk teklif Kıbrıs

Kurultayı’nda gelmiştir, Türk Dünyası’nın geneline hitap

eden bir internet ağı kurulması için Türk Tanıtma

Fonu’na müracaat edilmesi önerilmiştir.167

Türkistan

Kurultayı’nda iletişim teknolojilerinin yeterince

kullanılamadığı tespitinin dışında bir karar alınmadığı

görülmektedir.168

Köstence Kurultayı’nda DTGB için bir

internet sitesinin şart olduğunun dile getirilmiş, DTGB

bünyesinde bir elmek grubu oluşturulması önerilmiş ve

teşkilatların iletişim bilgileri veritabanının oluşturulması

ve imkânı olmayan teşkilatların teknik iletişim

165

VIII.Kurultay(Türkistan), s.29-30. 166

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.54-57. 167

VII. Kurultay(Girne), s.56. 168

VIII. Kurultay(Türkistan), s.29.

araçlarının temin edilmesi için kararlar alınmıştır.169

İstanbul Kurultayı’nda ise hala en büyük sorunun web

sitesi sorunu olduğu ifade edilerek bunun bir an evvel

gerçekleştirilmesi ve bir elmek grubunun oluşturulması

için tekrar karar alınmıştır. Bu arada internette Türkçe,

İngilizce ve Rusça yayın yapılması ayrıca Türk

Dünyası’nda basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ile

gazetecilere yönelik saldırıların duyurulacağı broşür ve

internet bildirilerinin hazırlanmasına karar verilmiştir.170

Otuz altı ülkeden kırk bir kuruluşu bünyesinde barındıran

ve her sene başka bir Türk Yurdunda kurultay

düzenleyen bir kuruluşun hala adamakıllı bir web sayfası

ve portalına sahip olamaması oldukça manidardır. Hali

hazırda var olan sayfa ise DTGB’nin büyüklüğü yanında

son derece komik kalmaktadır.

Kitlesel iletişim için alınan karar ve tedbirlere göz

atacak olursak, öncelikle bir Türk Dünyası Bilgi

Merkezi’nin kurulması için kararlar alındığı ve bunun

finansmanı için proje geliştirilerek TİKA’ya

başvurulmasının önerildiği görülmektedir.171

Kıbrıs

Kurultayı’nda “Türkçe Konuşan Ülkeler Haber Ajansları

Birliği” ve “Avrasya Basın Birliği” adı altında ve

kurulma aşamasında olan teşkilatların daha etkin hale

getirilmesi ve bütün Türk Dünyasına yayın yapan haber

içerikli bir televizyon kanalının kurulması da

önerilmiştir.172

Tataristan, Hollanda ve Türkiye’de

Enformasyon Merkezleri kurularak bu merkezler

169

XI. Kurultay(Köstence), s.42. 170

XII. Kurultay(İstanbul), s.198. 171

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.66.; V. Kurultay(Issık Göl), s.41.;

VI. Kurultay(Ufa), s.52. 172

VII. Kurultay(Girne), s.42.

üzerinden Türk Dünyasına ilişkin haberler verilmesi

kararlaştırılmıştır.173

Türk Dünyası ile ilgili haberler

yapılması174

, tarafsızlık ilkesine uygun yapılması175

ve

bir Ortak Enformasyon Sahası oluşturulması

kararlaştırılmıştır. Bu minvalde şu kararlar alınmıştır:

Bölgesel gazetelerde Türk Dünyası için özel bölüm

ayrılması, Dört yılda bir Türk Dünyası dergisinin

çıkarılması için Türk Ocaklarına ricada bulunulması ve

İsmail Bey Gaspralı’nın Tercüman gazetesinin Ankara

merkez olmak üzere yeniden çıkarılması.176

İletişim

dilinin Türkçe olması kararlaştırılmıştır.177

Türk

Ocakları’nın Bengü dergisini düzenli bir şekilde

çıkarmayı başarması halinde Tercüman gazetesini ve bu

dergiyi rahatlıkla yerine getirebilecek bilgi ve birikime

sahip olduğu kabul edilse bile yine böyle kapsamlı bir

işin ayrı bir kurumlaşmayı gerektireceği aşikârdır.

EKOLOJİ KOMİSYONU RAPORLARI

Dünyada olduğu gibi Türk dünyasının çeşitli

bölgelerinde de ciddî ekolojik sorunlar vardır. Özellikle

Türkistan havzası son derece ciddi çevre sorunlarıyla

karşı karşıyadır. Sömürgeci güçler Çin ve Sovyetler

Birliği dengesiz tarım politikaları, aşırı sulama, organik

atıklar ve nükleer denemeler nedeniyle bölgede tehlikeli

boyutlara ulaşan bir çevre kirlenmesine yol açmışlardır.

Bunun sonucunda da burada yaşayan Türkler arasında

173

XII. Kurultay(İstanbul), s.178. 174

V. Kurultay(Issık Göl), s.42. 175

A.g.e, s.60. 176

VII. Kurultay(Girne), s.77. 177

XII. Kurultay(İstanbul), s.198.

kanser vakaları, sakat doğumlar ve daha bir sürü sağlık

sorunları ortaya çıkmıştır. Dağıstan’da toprağın akılcı bir

şekilde kullanılmaması nedeniyle verimlilik

azalmaktadır.178

Türkistan’da tarım monokültürünün

toprakta çoraklaşma ve zehirlenmeye yol açtığı ifade

edilmektedir.179

Tuna Nehri’ndeki kirlenmeye ve

Marmara denizindeki kirlenme nedeniyle canlı türlerinin

azalmasına dikkat çekilmektedir.180

Türkistan’da Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin

sularının tarımda sulama amacıyla aşırı şekilde

kullanılması sonucunda Aral Gölü kuruma tehlikesiyle

karşı karşıya kalmıştır. Aral Gölünün derinliği 14 metre

azalmış ve göl 114 kilometre çekilmiştir. Aral Gölü

üzerindeki su duvarı ortadan kalkınca Sibirya ve Kuzey

Avrupa’nın rüzgârları Türkistan’ın iklimini

değiştirmiştir.181

Üstelik göl kuruyunca etrafa tuz tozu

yayılmaktadır. İklimin değişmesinin insanlar üzerinde

olumsuz sonuçları olmuş, balıkçılar aç kalmış, salgınlar

ortaya çıkmış, anne ve çocuk ölümleri çoğalmıştır.182

Aral Gölünü kurtarmak amacıyla sadece toplantılar

yapmakla kalmayıp üç temel projenin uygulanması

gerekmektedir.183

Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in

kirlenmesine bu denizleri besleyen nehirlere sanayi

atıklarının boşaltılmasının yol açtığı iddia edilmekte ve

buna bir çözüm bulunması istenmektedir.184

Bu durumu

önemseyen delegeler “Karadeniz Çevre Koruması ve

178

VII. Kurultay(Girne), s.45. 179

VI. Kurultay(Ufa), s.49. 180

VII. Kurultay(Girne), s.44-45. 181

VI. Kurultay(Ufa), s.49-50.; VII. Kurultay(Girne), s.44. 182

XI. Kurultay(Köstence), s.47. 183

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.61.; VII. Kurultay(Girne), s.45. 184

A.g.e., s.47.

Yönetim Projesi” ne gönülden destek vermektedir.185

Ayrıca Hazar Denizi’ndeki petrol arama faaliyetlerinin

de kirlenmede önemli bir rolü olduğu iddia

edilmektedir.186

Türkistan’da nükleer denemeler çevre

felaketlerine yol açmaktadır. Saha cumhuriyeti’nde,

Kazakistan’ın Semey Bölgesi’nde,187

Semipalatinsk’de,

Doğu Türkistan’da ve Çelyabinsk’de gerçekleştirilen

nükleer denemeler,188

sonucunda insanlarda nesiller boyu

devam eden genetik bozukluklar ve hastalıklar zuhur

etmiş, kanser hastalıkları artmıştır. Ayrıca

Ermenistan’daki eski teknolojiyle çalışan nükleer

santralin kapatılması istenmekte ve Issık Göl’deki

nükleer atık tesislerinin insan sağlığını tehdit ettiği ileri

sürülmektedir.189

Bu sayılanların dışında Hakasya’daki konserve

fabrikaları ve alüminyum tesisleri asit yağmurlarını

yağmasına yol açmakta ve bu tabiata büyük zarar

vermektedir.190

Baykonur uzay üssünün olumsuz etkileri

görülmektedir. Düşük yapan kadınlar, ölü doğum

oranlarının yükselmesi, genetik bozukluklar, çocuk

ölümlerinin artması, kanserin artması, meraların

çoraklaşması, ekincilik ve hayvancılığın ölmesi ve

iklimin bozulması gibi sonuçlar gözlemlenmiştir.191

185

VII. Kurultay(Girne), s.44-45. 186

XI. Kurultay(Köstence), s.46. 187

A.g.e.,s.45. 188

VI. Kurultay(Ufa), s.50. Çelyabinsk’deki nükleer denemeler

Başkırt Türklerinin sağlığını tehdit etmektedir. XI.

Kurultay(Köstence), s.48. 189

XI. Kurultay(Köstence), s.47-48. 190

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.61.; XI. Kurultay(Köstence), s.48. 191

VI. Kurultay(Ufa), s.49.

Hazar Denizi ile İran Körfezi arasında Rusya ile İran’ın

birlikte açmayı düşündüğü kanalın büyük çevre

sorunlarına yol açacağı için derhal durdurulması

istenmektedir.192

Bu projenin uyandırdığı endişelerin

sadece ekolojik değil, ekonomik ve stratejik kaygıları

içerdiğini söylemek bir kehanet olmayacaktır.

Delegeler Türk Cumhuriyetlerinin anayasalarına

“çevre hakları”nın girmesini istemektedirler. Türk

ülkelerinin çevre istatistiklerinin tutulmasının gerektiği

ifade edilmektedir. Doğal ve tarihî özelliği olan yerlerin

özel çevre koruma bölgeleri olarak ilân edilmesi, bitki ve

hayvan türlerinin tespit edilmesi, ekoloji ile ilgilenen

sivil toplum kuruluşlarına daha geniş hareket imkânı

verilmesi istenmektedir.193

Erozyon probleminin çözümü

için ilköğretim öğrencilerine ağaç dikme pratiği

kazandırılarak bir bilinç inşa edilmesi, nükleer tehlikeye

karşı uluslararası örgütlerle işbirliği yapılması, gençlere

çevre bilinci kazandırmak için kitap, cd ve broşürler

hazırlanması ve çevreye duyarlı ekonomi politikaları

geliştirmek için Türk Devletlerinin başkanlarına ve sivil

toplum kuruluşlarına çağrı yapılması

kararlaştırılmıştır.194

Ayrıca Dünya Türk Gençleri Birliği

her yıl Nisan ayının üçüncü Pazarını DTGB Ağaç Dikme

Günü olarak kutlayacak ve bu gün “yeşil dünya” adını

alacaktır.195

Delegelerin oldukça ileri seviyede bir çevre

bilincine sahip oldukları görülmektedir. Bunda vatan

sevgisinin büyük rolü olduğu söylenmelidir. Ancak bu

bilinci sadece vatan sevgisiyle izah edemeyiz. Tabiatla

192

A.g.e., s.50. 193

VII. Kurultay(Girne), s.45. 194

XII. Kurultay(İstanbul), s.194-196. 195

VI. Kurultay(Ufa), s.50.

uyum içinde yaşama felsefesini hayat tarzı olarak

benimseyen atalarımızın animist inançlarının yarattığı

değer ve motiflerin bu bilincin oluşmasında birinci

derecede rolü olduğunu düşünüyoruz.

SPOR KOMİSYONU RAPORLARI

Türk Dünyası gençlerinin bir araya gelip

tanışmaları, kaynaşmaları için spordan daha uygun bir

vasıta yoktur. Üstelik spor yaparken gençler hem

eğlenecek, hem de geleneksel ata sporlarını

yaşatacaklardır. Daha sağlıklı, dayanıklı bir nesil

yaratmak için spor kültürünün eskiden olduğu gibi Türk

yurtlarında yerleştirilebilmesi için genç delegeler çeşitli

kararlar almışlar ve bazı eksikliklerin tamamlanmasını

istemişlerdir. Kurultaylarda en çok dile getirilen husus

ortak sportif faaliyetlerde bulunmak, turnuvalar, spor

karşılaşmaları düzenlemek, karşılıklı teknik

yardımlaşmada bulunmak gibi konular olmuştur. Bu

bağlamda bir “Türk Dünyası Olimpiyat Oyunları”

organizasyonu düzenlenmesi fikri yoğun taraftar

bulmuştur.196

Bu organizasyonun düzenleme merkezinin

Çuvaşistan’ın başkenti Çeboksarı olması kararlaştırılmış

ve ilk oyunların bu şehirde Ağustos 1996 tarihinde

düzenlenmesi benimsenmiştir.197

Ufa Kurultayı’nda Türk

Dünyası Olimpiyat oyunlarına katılımın artırılması

istenmektedir.198

Olimpiyat oyunlarının ikincisinin

gerçekleştirilmesi fikri, Kıbrıs Kurultayı’nda Olimpiyat

196

V. Kurultay(Issık Göl), s.48. 197

V. Kurultay(Issık Göl), s.57. 198

VI. Kurultay(Ufa), s.53.

ve organizasyon komitesince önerilmiştir.199

2004

Köstence Kurultayı’nda uzun süre ara verilen aslında

ikincisi yapılamayan Olimpiyat oyunlarının tekrar

düzenlenmesi talep edilmektedir.200

Aynı temenni ertesi

yıl İstanbul Kurultayı’nda da tekrarlanmıştır.201

Sadece

bir kere bile gerçekleştirilmiş olması somut bir şeyin

gerçekleştirilmiş olması bakımından önemlidir.

Böylesine zor bir işi gerçekleştirmiş olmak diğer

etkinliklerin gerçekleştirilmesi için hem cesaret verecek

hem de çalışma metodu bakımından DTGB’nin bir

tecrübesi olarak kayda geçecektir. Türk Dünyası

Olimpiyat Oyunları organizasyonundan başka Saha

Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen “Dünya Çocuk

Olimpiyatı”na Türk gençlerinin de katılması

istenmektedir.202

Türk Dünyasında spor alanında işbirliğinin az

olduğu vurgulanmakta ancak bu tür organizasyonların

büyük maddî harcamalar gerektirdiği için ancak devlet

desteği ile yapılabileceği dile getirilmektedir. Sadece

devlete bağımlı kalmayarak Türk Dünyasında faaliyet

gösteren firmalar arasından sponsorlar bulunması

önerilmektedir.203

Türk Dünyası’nda geniş katılımlı spor

organizasyonlarının düzenlenmesi genç delegelerin

gerçekleşmesini en fazla istedikleri faaliyet olarak

görülmektedir. Bu iş İçin DTGB bünyesinde bir birim

oluşturulması da kararlaştırılmıştır.204

Üniversiteler

199

VII. Kurultay(Girne), s.47. 200

XI. Kurultay(Köstence), s.50. 201

XII. Kurultay(İstanbul), s.200. 202

VII. Kurultay(Girne), s.47 203

A.g.e., s.46. 204

V. Kurultay(Issık Göl), s.48.; VII. Kurultay(Girne), s.47.; VIII.

Kurultay(Türkistan), s.37.; XI. Kurultay(Köstence), s.50.

arasında spor müsabakaları düzenlenmesi

istenmektedir.205

Geleneksel sporların yapılacağı

yarışmalar organize edilmesi hatta “Geleneksel Sporlar

Federasyonu” kurulması ve atlı sporların

yaygınlaştırılması kararlaştırılmıştır.206

Mesela Türkistan

Cirit Turnuvası düzenlenmesi teklif edilmiştir.207

Tüm

Türk Dünyasında gençlik kampları düzenlenmesi,208

izcilik faaliyetlerinin spor kapsamına alınarak DTGB

bünyesinde bir izci grubu oluşturulması önerilmiştir.209

Türk spor kulüp ve takımlarının kamp çalışmalarını Türk

Dünyasının çeşitli yerlerinde geçirmelerinin, Spor

akademilerinin öğrenci ve teknik direktör değişimin de

yararlı olacağı ifade edilmektedir.210

Sporun önemli

sorunlardan olan alkolizm ve narkotikle mücadelede çok

önemli bir yeri olduğu bu nedenle sportif faaliyetlerine

ve bunlarla mücadele eden uluslararası kuruluşlara

gönülden destek verildiği ifade edilmektedir.211

Spor ve

mücadele ruhu zaten Türklere yabancı konular değildir.

Sağlıklı ve güçlü bir Türk nesli için sporun

yaygınlaştırılması bir taraftan da tanışıp kaynaşmayı

sağlayacağı için son derece önemli bir konudur. Spor

müsabakalarına kitlelerin gösterdiği ilgi de hesaba

katılarak yetkili mercilerin genç delegelerin aldıkları bu

kararları dikkate almaları umulur.

205

A.g.e., s.37. 206

VII. Kurultay(Girne), s.47. 207

A.g.e., s.38. 208

XI. Kurultay(Köstence), s.50. 209

VIII. Kurultay(Türkistan), s.38. 210

V. Kurultay(Issık Göl), s.48.; VI. Kurultay(Ufa), s.53.;XI.

Kurultay(Köstence), s.50.; XII. Kurultay(İstanbul), s.200. 211

V. Kurultay(Issık Göl), s.57.

BAĞIMSIZLIĞINI KAZANAMAMIŞ TÜRK

TOPLULUKLARININ PROBLEMLERİ

Bağımsızlığını kazanamamış Türk topluluklarının

en büyük problemi yok olma korkusudur. Bunu asimile

edilme korkusu olarak da nitelendirebiliriz. Aslında bu

korkuyu biraz farklı bir tarzda bağımsızlığını kazanmış

topluluklar da yaşamaktadır. Bu toplulukların bu başlık

altında biriken sorunlarını şöyle sıralayabiliriz. Anadilde

eğitim, ibadet özgürlüğü, demokratik hakların kullanımı

parlamentoda temsil edilme,212

insan hakları ihlalleri,

cebir ve işkenceye maruz kalma vs. Biz öncelikle genel

sorunları daha sonra ise bağımsızlığını kazanamamış

Türk topluluklarının sorunlarından hareketle kurultay

raporlarını inceledik. Kurultay raporlarına yansıyan fikir

ve önerilerin her kurultayda nasıl ve hangi kanıtlarla

ortaya konulduğu fikirler ileri sürülürken hangi

paradigmalara yaslanıldığı göz önünde bulundurarak

kurultayların zihniyet değerlendirmesini yaptık.

Afganistan Türkleri: Bu korkuyu taşıyan

toplulukların durumlarının kurultay raporlarına nasıl

yansıdığını örneklendirecek olursak: 1994 Kırım-

Bahçesaray Kurultayı’nda Güney Türkistan olarak

bilinen Kuzey Afganistan bölgesinde yaşayan Türklere

uygulanan baskılara bir son verilerek orada yaşayan

halklara dayalı bir çözüm üretilmesi gerektiği ifade

edilmektedir.213

1996 yılındaki Ufa Kurultayı’nda Kuzey

Afganistan’daki Türklerden bağımsız bir çözümün barış

212

A.g.e.,s.29. 213

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88.

getirmeyeceği dile getirilirken214

ertesi sene Kıbrıs

Girne’de gerçekleştirilen kurultayda Türklerin de

katılabileceği siyasi bir çözüm olarak federasyon

önerilmektedir.215

1998’de Kazakistan’ın Türkistan

şehrinde gerçekleştirilen kurultayda ise Taliban’ın etnik

temizlik uygulama tehlikesine dikkat çekilmektedir. 2004

Köstence’deki kurultayda ise Afganistan’ın yeniden

inşasının her aşamasında Türklerin yerine ve önemine

dikkat çekilerek sürecin dışında bırakılmalarına izin

verilmemesi istenmektedir.216

Alınan kararlardan Güney

Türkistan’da hissedilir mevzi kayıplarının yaşandığı

anlaşılmaktadır.

Ahıska Türkleri: 1944 yılında Stalin tarafından

bugün Gürcistan sınırları içerisinde bulunan

topraklarından Orta Asya’ya sürülen Ahıska Türklerinin,

vatanlarına geri dönüş süreci üzerinde yoğunlaşan

kararlar alınmıştır. Kıbrıs Kurultayı’nda bu mücadele için

maddî ve manevî destek sağlanması ve uluslararası

platformlarda savunulması konularında Türk devlet ve

kuruluşları göreve davet edilerek217

iskân sorununun

çözümü için projeler bazında çaba sarf edilmesi

istenmektedir.218

Son olarak Köstence Kurultayı’nda

Rusya Federasyonu’nda yaşamak zorunda bırakılanlara

vatandaşlık haklarının verilmesi, ABD’ye yapılan

göçlerin durdurulması, Gürcistan’ın onları topraklarına

yeniden yerleştirilmesine dair verdiği sözde durmaya

214

VI. Kurultay(Ufa), s.35. 215

VII. Kurultay(Girne), s.69. 216

XI. Kurultay(Köstence),s.35. 217

VII. Kurultay(Girne), s.57. 218

A.g.e.,s.69.; Aynı kararlar Türkistan ve Köstence kurultaylarında

da alınmıştır. VIII. Kurultay(Türkistan), s.67.; XI.

Kurultay(Köstence), s.36.

zorlanması ve Türkiye’ye göç ettirilen Ahıskalıların

vatandaşlık işlemlerinin hızlandırılması konuları ele

alınmıştır.219

Bu haklı istekler ne Gürcistan ne de Türkiye

yetkilileri tarafından dikkate alınmamış ve 40.000 kadar

Ahıska Türkü vatan hasretini başka bir kıtada yaşamak

üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne göçmen olarak

gitmiştir.

Batı Trakya Türkleri: Batı Trakya’da Lozan’a

aykırı olarak Yunan Hükümeti’nin baskısı altında

yaşayan220

Türk azınlığın siyasal temsil, miras, eğitim,

gayrimenkul edinme gibi haklarının Yunan Hükümeti

tarafından verilmesi için Avrupa Konseyi, AGİT ve İnsan

Hakları ile ilgili diğer örgütleri Yunan Hükümeti’ne

baskı yapmaya çağırılmıştır.221

Ayrıca 1995 Kırgızistan

Kurultayı’nda merhum Sadık Ahmet’in ölüm sebebinin

araştırılması için çeşitli uluslararası kuruluşlara müracaat

edilmiştir.222

Yunan Hükümetinin despotik idare tarzı

Avrupa Birliği’nin bütün iç çelişkileriyle birlikte devam

etmektedir. Bu hususta Türkiye’nin daha aktif bir politika

izlemesi elzemdir. Bunun için de DTGB ve benzeri sivil

toplum kuruluşlarının daha fazla eylem yapması,

kamuoyu oluşturarak hükümet üzerinde baskı kurması

gerekmektedir.

Bulgaristan Türkleri: Bulgaristan’da yaşayan

Türk azınlığın problemleri de kurultaylarda ele alınan

önemli meseleler arasındadır. 1994 Kırım Kurultayı’nda

buradaki Türklere demokratik hakların tanınarak kendi

kültürlerini geliştirme imkânının tanınması

219

XI. Kurultay(Köstence), s.96. 220

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 221

VII. Kurultay(Girne), s.70. 222

V. Kurultay(Issık Göl), s.75-76.

istenmektedir.223

Kırgızistan kurultayında ise Bulgaristan

Türklerinin Batı Trakya Türkleri gibi müftü sorununun

öne çıktığı görülmektedir.224

1996 Ufa Kurultayı’nda,

Türk vakıflarının mallarının korunmasının uluslar arası

anlaşmalar ve ikili anlaşmaların gereği olduğu

Bulgaristan Hükümeti’ne hatırlatılmaktadır.225

Bulgaristan’daki Türkler için Türkiye’den gönderilen din

adamları yeterli bulunmamış olmalı ki, bu din

adamlarının din bilgisinin yanı sıra Türk tarihi, kültürü ve

Türk Dünyası coğrafyası hakkında bilgi sahibi olmaları

istenmektedir.226

İstanbul kurultayında ise Türkiye’ye

geleli 15 yıl olmasına rağmen Türk vatandaşı olamamış

Bulgaristan Türklerine Türk vatandaşlığı verilmesi

istenmektedir.227

Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne

girmesi bu sorunların çözüldüğü anlamına

gelmemektedir.

Çuvaşistan: Çuvaş Türkleri kendi gençlerinin

Rusya’nın savaş bölgelerinde görevlendirilmemesini

kendi topraklarında askerlik yapmalarını ve Çuvaşistan

içindeki askerî birliklerin komutanlarının Çuvaşistan

Cumhurbaşkanınca belirlenmesi Rusya Savunma

Bakanı’nın onaylamasından sonra göreve başlamasını

içeren talepleri Rusya Savunma Bakanlığı’na ve

Çuvaşistan Cumhurbaşkanlığı makamına yazılı olarak

bildirilmiştir.228

Diğer taraftan Çuvaş devlet

idarecilerinin Çuvaş Millî Kongresi, Çuvaş İçtimai

223

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 224

V. Kurultay(Issık Göl), s.32.; a.g.e.,s.67. 225

VI. Kurultay(Ufa), s.65. 226

VII. Kurultay(Girne), s.63. 227

XII. Kurultay(İstanbul), s.179. 228

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.84.

Kültür Merkezi gibi Çuvaş Türklerinin millî

kuruluşlarına baskı yapmaya bir son vermesi ayrıca

anayasa hazırlayan komisyona bu millî teşkilatların

liderlerinin alınmasını istemektedirler. Eski Çuvaş dinine

mensup olanların da hesaba katılması

hatırlatılmaktadır.229

Kırgızistan Kurultayı’nda

Çuvaşistan’da halkın dil ve din farklılıkları üzerinden

yapılan kışkırtmalara dikkat çekilmektedir.230

Türklerin

birbirlerinin dinî inançlarına saygı göstermenin yanında

sorunlarını paylaşıyor olmaları ve dinî inançlarını

birbirlerine dayatmamaları dikkate değer bir tavır olarak

göze çarpıyor.

Doğu Türkistan: Türk Dünyası’nın sürekli

kanayan hatta neredeyse kangren olmuş yaralarından

birisi olan Doğu Türkistan meselesidir. Bu nedenledir ki

Türk Dünyası Gençlik Kurultaylarında en çok ele alınan,

üzerinde tartışılan ve karar alınan konulardan biri

olmuştur. Kırgızistan’da gerçekleştirilen Kurultay içi

çalışmalardan birisi olan Din Komisyonu toplantısında

Çin’in din ve vicdan özgürlüğünü sınırlandırması

kınanırken231

Doğu Türkistan’da Çin yönetimince

gerçekleştirilen nükleer denemelere, zorunlu kürtaj

uygulamasına, işsizliğe ve bölgeye sistemli olarak

getirilen Çinli göçmen akınına bir son verilmesi

istenmektedir.232

Kurultay Doğu Türkistan’ın bağımsızlık

229

V. Kurultay(Issık Göl), s.85. 230

V. Kurultay(Issık Göl), s.32. Bu konu fazla ciddiye alınmış olmalı

ki bu konuyla ilgili özel bir karar alınmıştır. A.g.e.,s.58 231

V. Kurultay(Issık Göl), s.15. 232

A.g.e., s.61-62-63. Özellikle nükleer denemelerle ilgili daha fazla

karar alındığı görülmektedir. VII. Kurultay(Girne), s.51. Aynı konu

Kıbrıs Kurultayı’nın sonuç bildirisine de alınmıştır. A.g.e.,s.87.

mücadelesini desteklediğini ve yardım edilmesi

gerektiğini ilan etmiştir.233

Bu kararın aynısının bir

sonraki sene Ufa Kurultayı’nda da alındığını

görmekteyiz.234

Kırgızistan Kurultayı Çin’in insan

hakları ihlalleri nedeniyle 1995 Eylül ayında Pekin’de

gerçekleştirilecek olan “VI. Dünya Kadın Hakları

Konferansı’nın boykot edilmesi kararını da almıştır.235

Yine Ufa Kurultayı’nda ABD ve Batılı ülkelerin Çin’in

insan hakları ihlalleri ile ilgili baskılarının ticarî art

niyetli olduğu iddia edilmiştir.236

Batılı ülkelerin Çin ile

olan ticarî ilişkilerinde Çin’in insan hakları konusundaki

kötü karnesini sopa gibi kullandığı eleştirisi dikkat

çekmektedir. Nitekim ABD Senatosu İnsan Hakları

Komitesi’ne müracaatta bulunan Kıbrıs kurultayı,

ABD’nin Çin’e tanıdığı ticarî ayrıcalıklarının insan

hakları ihlallerine rağmen tanınmış olmasının bir ikilem

olduğunu ifade etmiştir.237

Dünya kamuoyunun bu

ihlallere sessiz kalmasını manidar bulan Kurultay

delegeleri, Çin’deki insan hakları ihlallerinin Çin’in bir iç

sorunu olamayacağını, Doğu Türkistan’daki doğal

zenginliklerin Uygurlarca kullanılması gerektiğini, siyasî

tutukluların serbest bırakılmasını, Uygurların yurtdışında

eğitim almalarının engellenmemesini, nükleer

denemelerden zarar görenlere tazminat ödenmesini,

Zorunlu Kürtaj uygulaması da en fazla tepki çeken politikalardan

birisidir. A.g.e.,s.51. 233

A.g.e., s.35. 234

VI. Kurultay(Ufa), s.35. 235

V. Kurultay(Issık Göl), s.68-69. 236

VI. Kurultay(Ufa), s.55. 237

VII. Kurultay(Girne), s.64.

Çin’in insan haklarıyla ilgili uluslar arası sözleşmelere

riayet etmesini istemektedirler.238

Kıbrıs Kurultayı’nda delegeler Türk devletlerinin

hükümetlerinden Doğu Türkistan’dan Çin zulmü

nedeniyle kaçmak zorunda kalmış gençlerin iltica

taleplerini kabul etmelerini, onlara eğitim imkânı

sağlanmasını ve imkânı olan devletlerin Doğu

Türkistan’a yönelik radyo yayını yapmalarını talep

etmişlerdir.239

Zira daha önce Çin’e iade edilenlerin hepsi

Çin hükümetince idam edilmiştir.240

Aynı kurultayda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne hitaben alınan

kararlar oldukça dikkat çekicidir: Uygurların kendi

kaderlerini tayin hakkına sahip olması, Birleşmiş

Milletlerin konuya objektif yaklaşması ve bölgeye

gözlemci göndermesi, Birleşmiş Milletler’in Doğu

Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan’ın Çin’e karşı

bağımsızlık mücadelesi veren sömürgeler olduğunu göz

önünde bulundurmasını, Çin’in bölgeye askerî kuvvetler

sevke etmesi sebebiyle bölgede bir katliam endişesi

olduğu ve Birleşmiş Milletlerin muhtemel bir katliamı

önlemesini, Çin’in tutukladığı Doğu Türkistanlılara savaş

esiri muamelesi yapması için girişimde bulunmasını

içeren kararlar alınmıştır.241

Bütün bu konularla ilgili

olarak Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti’ne, Birleşmiş

Milletler Genel Sekreterliği’ne ve Türk Cumhuriyetlerine

Kurultaylar hususî karar metinleriyle müracaatta

238

A.g.e., s.59 239

A.g.e., s.49. 240

A.g.e.,s.64. 241

A.g.e., s.53.

bulunmuştur.242

Kurultay delegelerinin esir Türk illeri

üzerindeki hassasiyetleri oldukça dikkat çekicidir.

Gagauz Yeri: Gagauzlar ile ilgili dikkate değer

tek karar 1994 Kırım Kurultayı’nda alınmıştır. Bu

kararda, Gagauz Türklerinin kendi kültürlerini geliştirme

imkânlarını arttırmanın yollarının aranması ve kendi

kaderlerini tayin hakkının verilmesi gerektiği dile

getirilmiştir.243

Durumları en hassas olan toplulukların

başka milletlerin arasında yalıtılmış küçük adacıklar

şeklinde yaşayan bu küçük Türk toplulukları olmasına

rağmen kurultay raporlarında kendilerine çok az yer

bulmaları oldukça manidardır.

İran Türkleri: Ufa Kurultayı’nda İran Türklerinin

İran nüfusunun neredeyse yarısını oluşturduğu buna

rağmen İran yönetimince onların temel haklarına

getirilen kısıtlamaların İslâm ile ilgisinin olmadığı ifade

edildikten sonra İran yönetiminin İnsan haklarına riayet

etmesi istenmektedir.244

Kıbrıs’ta ise İran Türklüğü’nün

uluslararası etkinliklerde daha fazla ön plana

çıkarılmasının gereğine işaret edilmiştir.245

Türkistan ve

Köstence Kurultaylarında İran Türklerine kendi

dillerinde eğitim veren okulların açılmasını, kendi basın

organlarının olmasını, parlamento ve yerel yönetimlerde

adaletli bir şekilde temsil edilmeleri gibi konuları

gündemine almıştır.246

Ancak İran Türkleri sanki hala

Demirperde arkasında yaşayan, haklarında haber

242

V. Kurultay(Issık Göl), s.61-62-63.; VI. Kurultay(Ufa), s.59.; VII.

Kurultay(Girne), s.53; VIII. Kurultay(Türkistan),s.25. XI.

Kurultay(Köstence),s.56. 243

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 244

VI. Kurultay(Ufa), s.35. 245

VII. Kurultay(Girne), s.69. 246

VIII. KurultayTürkistan), s.25.; XI. Kurultay(Köstence), s.35.

alınamayan bir topluluk muamelesi görmekte

kurultaylarda cesametleriyle doğru orantılı olarak temsil

edilememektedirler.

Kafkasya Türkleri: Kafkasya’da yaşayan Türk

topluluklarının durumları da pek iç açıcı değildir bu

nedenle onlar da kurultay raporlarındaki yerlerini

almışlardır. DTGB kurultayları kararları alırken sadece

etnik bağları olan toplulukları değil komşu ve akraba

toplulukları da hesaba katarak kararlar almışlardır. Bu

kararlardan birisi de çok sayıda etnik grubun yaşadığı

Dağıstan’daki kolera salgınına karşı tedbir almak için

Dünya Sağlık Örgütü ve Türk Kızılayı’nı göreve çağıran

karardır.247

Bunun yanında hemen her kurultay da Çeçen

bağımsızlık savaşına destek açıkça ifade edilmiştir.

Cevher Dudayev’i çağdaş Şeyh Şamil olarak ilân eden

Kırgızistan kurultayı, Rus ordularının Çeçenistan’dan

çekilmesi gerektiği şeklinde bir karar almıştır.248

Türk

asıllı olmayan bir halkın özgürlük mücadelesine verilen

destek Türklerin özgürlüğe verdiği önemi ortaya

koymanın yanında yiğitlik ve kahramanlık gibi değerlere

verdiği önemi de ortaya koymaktadır. Bu nedenle kendi

davalarının haklılığını ortaya koyarken bir taraftan da

haklı bir davanın mücadelecilerine duydukları saygıyı

ifade etmektedirler. Burada paylaşılan ortak bir kaderin

ve ortak geleceğin muntazam inşa edilme endişesi de

önemli rol oynamaktadır. Tataristan için Çeçenistan’ın

bağımsızlığı stratejik bir eşiktir. Eğer Çeçenler bu savaşı

kazanır da bağımsız olurlarsa bu Tataristan’ı da bağımsız

yapacak sürecin başlangıcı olacaktır.

247

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.87. 248

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.87.; V. Kurultay(Issık Göl), s.59.;

XI. Kurultay(Köstence), s.36.

Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde Balkar

Türklerine ekonomik ve politik baskı uygulanmasından

büyük rahatsızlık duyulduğu Çeboksarı Kurultayı’nda

dile getirilmiştir. Aslında 1996’dan beri Balkar

Türklerine her türlü siyasal ve sosyal faaliyet

yasaklanmıştır. Kabardey Çerkeslerinin baskıları hala

devam etmektedir. Bu nedenle DTGB bu cumhuriyetin

yöneticilerini kınayarak, Rusya Federasyonu yetkililerini

göreve çağırmaktadır.249

Bu durum altı yıllık süre

zarfında düzelmemiş olmalı ki 2005 İstanbul

Kurultayı’nda da gündeme alınmak zorunda kalınmıştır.

Balkar Türklerinin hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına

ek olarak polisin keyfî olarak Balkar Türklerine güç

kullanması kurultayca protesto edilmiştir. Bu politikayı

sosyo-ekonomik soykırım politikası olarak niteleyen

kurultay delegeleri buna bir son verilmesi gerektiğini dile

getirmişlerdir. Bu konuyla ilgili olarak kurultay, Türk

devletleri, hükümet ve hükümet dışı örgütlerle Rusya

Federasyonu Parlamentosu, hükümeti ve devlet başkanı

nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmasını

kararlaştırmıştır ve bu karar sonuç bildirisine de beşinci

madde olarak girmiştir.250

Putin yönetiminin her

bahaneyle Balkar Türkleri üzerinde baskı kurması,

Kabardeyli yöneticilere cesaret vermekte, asırlardır

üzerinde yaşadıkları yaylak ve toprakları haksız

uygulamalarla ellerinden almaktadırlar.

Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ndeki

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasında gelişen

olayları endişe verici bulan Çeboksarı Kurultayı

delegeleri Cumhurbaşkanı seçilen Semyönov V.M.’nin

249

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.48. 250

XII. Kurultay(İstanbul), s.177.

atanmamış olmasını anlaşılamaz bulmaktadır. Kurultay

bu nedenle Rusya Federasyonu Hükümeti’ni göreve

davet etmektedir.251

İstanbul Kurultayı’nda ise Stalin

tarafından 1943 ve 1944 yıllarında Karaçay ve Balkar

Türklerinin Orta Asya’ya sürülmesi olayının bir soykırım

olarak tanınması, Karaçay-Balkarlıların topraklarının ve

kaybedilmiş haklarının tamamının iadesi ve zararlarının

tazmin edilmesi için gerekli girişimlerin başlatılması

kararı alınmıştır.252

Köstence Kurultayı’nda ayrıca

Osetya’da meydana gelen terör olayları kınanmış ve terör

lanetlenmiştir.253

Dağıstan’da Kumuk Türklerinin

topraklarına Diğer Dağıstanlı halkların iskân edilmesinin

Kumukların varlığını tehdit ettiği ifade edilmektedir.254

Kurultay Nogay Bozkırı’nın Nogaylara tahsis edilmek

yerine diğer bazı halklar arasında taksim edilmesinin

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığı Komitesi’ne

bildirilmesine karar vermiştir.255

Kıbrıs: Kıbrıs da kurultay raporlarına yansıyan

konulardan birisidir. Türk Cumhuriyetlerinin Kıbrıs’ı

tanımasını isteyen Kırgızistan Kurultayı Rusya’nın Kıbrıs

meselesine yaklaşımını da kınamaktadır. Kurultay Rus

Devleti’nin Kıbrıs meselesine yaklaşımının ciddi bir

devletten ziyâde bir tüccarınkine benzediğini

düşünmektedir.256

Ufa Kurultayı’ında ise Kıbrıs Rum

yönetiminin Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti olmadığını,

251

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.49. 252

XII. Kurultay(İstanbul), s.211. 253

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.94. 254

XII. Kurultay(İstanbul), s.177. 255

A.g.e., s.178. 256

V. Kurultay(Issık Göl), s.54. Türk Cumhuriyetlerinin Kıbrıs’ı

tanımaları Ufa kurultayında da tekrar edilmiştir. VI. Kurultay(Ufa),

s.35.

Kıbrıslı Rumların sınır ihlallerinin protesto edildiğini

görüyoruz.257

Bu kararın 1997 Kıbrıs Kurultayı’nda

tekrar alındığını görüyoruz.258

Kurultayda Rusya

Federasyonu’nun Kıbrıs Rum Yönetimi’ne S-300 füzeleri

ile T-80 tankları satış girişimleri şiddetle kınanmış Rus

yönetiminin bir tüccar gibi davrandığı ifade edilmiştir.259

Kıbrıs Kurultayında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin

iç meselelerine de değinilmiş ve eğitim sisteminin Türk

Millî Kimliği ve kültürüne uygun hale getirilmesi

istenmiştir. Ayrıca Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin

zorunlu olması talep edilmiştir.260

Kırım: Türk Dünyası’nın kanayan yaralarından

bir diğeri de Kırım Tatarlarının içinde bulunduğu

durumdur. 1943 yılında Stalin tarafından Orta Asya’ya

sürülen Kırım Tatarları sürgün edildikleri yerlerde

çektikleri sıkıntılar bir tarafa onlar gibi sürgüne

gönderilen Çeçen-İnguş yada Karaçay-Balkar Türkleri

gibi 1957 yılında ana vatanlarına dönme hakkını

alamamış olmanın acısını çekerek bu günlere

gelmişlerdir. Şimdi ise anavatana dönüş çilesini çeken

Kırım Tatar Türkleri Kırım’da yeni sıkıntılarla karşı

karşıya bulunmaktalar. 1994 Kırım Kurultayı’nda

Özbekistan Hükümeti’nin Kırım Tatarlarının vatanlarına

dönüşlerine engel olan politikalarına karşı olunduğu ifade

edilirken261

bir taraftan da Kırım’a esas sahiplerinin

dönmesine izin verilmesi gerektiğini bunun için Ukrayna

257

VI. Kurultay(Ufa), s.35. 258

VII. Kurultay(Girne), s.68. Bu madde kurultay sonuç bildirisine

9. madde olarak girmiştir. A.g.e.,s.87. 259

A.g.e., s.70. 260

A.g.e., s.55. 261

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.72.

Hükümeti kadar Türk Cumhuriyetlerine de görev

düştüğü, maddî ve manevî yardım yapılması gerektiği

ifade edilmektedir.262

Ukrayna Hükümeti’nden ise

özellikle Kırım Türklerinin vatanlarının mührü olarak

kabul edilebilecek Zincirli Medrese’nin amacına uygun

kullanılması gerektiği, hastane değil okul olması

gerektiği ifade edilirken, bu medresedeki kazılara da

binaya zarar verdiği için derhal son verilmesi

istenmektedir.263

Kırım’daki tarihî eserlerin korunmasına

ilişkin benzer bir karar da Kırgızistan Kurultayı’nda

alınmıştır.264

Ufa Kurultayı’nda ise vatana dönüş

projesine destek olunması gerektiği bunun için

uluslararası girişimlerle kolaylık sağlanması gerektiği

dile getiriliyor.265

1997 Kıbrıs Kurultayı’nda vatana

dönüş için projeler bazında çözüm üretilmesi

istenmiştir.266

Türkistan Kurultayı’nda da aynı temenniler

dile getirilerek bütün Türk Dünyasının Kırım Türklerinin

anavatanlarına dönmelerine yardım etmesi gerektiği

sonuç bildirisine girmiştir.267

Köstence Kurultayı’nda 26

Haziran’ın Kırım Tatarlarının şükür günü olarak Türk

Dünyası bayramları içinde kabul edilmiştir.268

2005’te

gerçekleştirilen İstanbul Kurultayı’nda 18 Mayıs 1944’te

Kırım Tatarlarına uygulanan sürgünü soykırım olarak

tanımasını, “Kırım Tatarlarının Tüm Haklarının İadesine

Dair” ve “Kırım Tatarlarının Statüsüne Dair” kanunların

kabul edilmesinin Ukrayna’nın demokratik hukuk devleti

262

A.g.e., s.88. 263

A.g.e., s.70. 264

V. Kurultay(Issık Göl), s.46. 265

VI. Kurultay(Ufa), s.63. 266

VII. Kurultay(Girne), s.69. 267

VIII. Kurultay(Türkistan), s.67. 268

XI. Kurultay(Köstence), s.94.

olarak geliştiğinin ispatı olacağı ifade edilmiş ve bu

madde sonuç bildirisinde 16. madde olarak yer

almıştır.269

Ukrayna yönetiminin Turuncu Devrimi

destekledikleri için Kırım Tatarlarına adil davranacağı

umulmaktadır.270

Burada Turuncu devrimin niteliğinin

hiç sorgulanmaması oldukça düşündürücüdür. Turuncu

devrim anlayışına duyulan bu yakınlık kurultay

delegelerinin “millî devlet ve egemenlik” anlayışlarının

sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır.

Türkmeneli: Amerika Birleşik Devletleri’nin ve

müttefiklerinin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında işgal

ederek istikrarsızlaştırdıkları Kuzey Irak’ta Saddam

rejiminden kurtulduk derken peşmergelerin ve Amerikan

askerlerinin operasyonlarına maruz kalan Irak

Türkmenleri Türk Dünyası Gençlik Kurultaylarında yine

üzerinde en çok konuşulan konulardan birisidir. 1994

yılında gerçekleştirilen Kırım Kurultayı’nda Türkiye’nin

Irak Türkmenlerine daha fazla önem vermesi istenirken,

özellikle anadilde eğitim meselesini çözmesi

istenmektedir.271

Kırgızistan Kurultayı’nda Birleşmiş

Milletler İnsan Hakları Komisyonu’na yapılan bir

müracaatta Türkmenlerin güvenlik sorununun çözülmesi,

Irak’ın bütünlüğü korunmak kaydıyla Irak’ta demokratik

bir rejimin kurulması istenmektedir. Bu metinde

Türkmenlerin anadillerinde eğitim hakkı taleplerine ve

parlamentoda adaletli temsil edilmelerinin sağlanması

269

XII. Kurultayİstanbul), s.154.; 18 Mayıs 1944’de Kırım

Tatarlarına uygulanan sürgünün soykırım olarak tanınması için

İstanbul kurultayı’nda Birleşmiş Milletlere müracaat edilmesini

kararlaştırmıştır. A.g.e.,s.179. 270

A.g.e.,s.178. 271

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88.

isteğine, gelir dağılımının adaletli yapılmasına, Saddam

rejimince idam edilenlerin ailelerine tazminat ödenmesi

taleplerine de yer verilmiştir.272

Kıbrıs Kurultayı’nda

Kuzey Irak’ı terk etmek zorunda kalan soydaşlarımıza

Türkiye Cumhuriyeti makamlarında vatandaşlık

verilmesi istenmektedir.273

Ufa Kurultayı’nda ise Irak’ta

çözüm aranırken Türkmenlerin de dikkate alınması

gerektiği Birleşmiş Milletler ve Türk Cumhuriyetleri

yöneticilerine hatırlatılmıştır.274

1999 yılında

gerçekleştirilen Çeboksarı Kurultayı’nda ise Kuzey

Irak’ta sorunların barışçı yollarla çözülmesi gerektiği,

Bağdat’ın ve fiili yönetimin Türkmenlere uyguladığı

baskıya son vermesi gerektiği, Irak’ta insan haklarına

saygılı, barışçı ve Türkmenlerin de içinde yer alacağı

demokratik bir yapılanmanın oluşturulması gerektiği

ifade edilmiştir.275

Köstence kurultayında yukarıdaki

isteklerin tekrar dile getirilmesinden başka, Kerkük’ün

Türkmen şehri olarak kalması vurgulanmıştır.276

Makedonya Türkleri: Türkiye’nin çevre

kuşağında bulunan Türk azınlıklardan birisi de

Makedonya’da bulunan Türklerdir. Yunanistan’ın baskısı

altında bulunan Makedonya Cumhuriyeti’nin Türk

devletlerince süratle tanınmasını isteyen Kırım Kurultayı

delegeleri, Burada yaşayan Türklerin kültürlerini

yaşatmalarına izin verilmesini ayrıca Türkiye’nin bu

devletin ekonomik açıdan dünyayla bütünleşmesine

272

V. Kurultay(Issık Göl), s.70. 273

VII. Kurultay(Girne), s.58-69. 274

VI. Kurultay(Ufa), s.36.; Siyaset komisyonunda ele alınan bu

konu daha sonra müstakil bir karar metni halinde ilgili yerlere

gönderilmiştir. A.g.e.,s.64. 275

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.47. 276

XI. Kurultay(Köstence), s.96.

yardım etmesini, Bosna’nın durumuna düşmesine izin

verilmemesini istemiştir.277

Kıbrıs Kurultayı’nda 9

Temmuz 1997 tarihinde Makedon polisinin Gostivar’da

sivil halka şiddet uygulaması esefle karşılanmıştır.278

İstanbul Kurultayı’nda Makedonya Türklerinin

asimilasyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğu ifade

edilerek Makedonya Türklerinin daha fazla Türkiye’de

okuma imkânı sağlanması istenmektedir.279

Suriye Türkleri: Her zaman unutulan Suriye

Türklerinin sorunlarının hiçbir uluslararası platforma

taşınmamış olmasını şaşırtıcı bulan Ufa Kurultayı bu

konuda tek olma özelliği taşımaktadır.280

Kıbrıs

Kurultayı’nda ise Suriye Türkmenlerinin uluslar arası

platformlarda temsil edilmesine daha fazla dikkat

edilmesi istenmektedir.281

Daha sonra onları kurultayın

da unuttuğu görülmektedir.

Tataristan: Kırgızistan Kurultayı’nda Rus

sömürgeciliğinin Tataristan’da hala devam ettiği tespiti

yapıldıktan sonra Bağımsızlık mücadelesinin yeniden

yapılanma aşamasında şu reformları içerdiği ileri

sürülmektedir: Devlet bağımsızlığı hakkındaki

deklarasyonu kabul etmek Tataristan’da referandumu

başarılı bir şekilde yapmak ve bundan dolayı bağımsız

Tataristan Devleti’nin Anayasasını kabul etmek olarak

ilan edilmiştir.282

Aynı kurultayda Cumhurbaşkanı

Şeymiyev’in Moskova ile imzaladığı 15 Şubat 1994

277

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.88. 278

VII. Kurultay(Girne), s.65. 279

XII. Kurultay(İstanbul), s.180. 280

VI. Kurultay(Ufa), s.36. 281

VII. Kurultay(Girne), s.69. 282

V. Kurultay(Issık Göl), s.55.

Antlaşması, Tatar Millî Hareketi’ne yapılan baskılar ve

seçimlerdeki usulsüzlükler eleştirilerek üniversitelerde

anadilde eğitim istenmektedir.283

Dünya Türk Gençleri

Birliği’nin ilk genel başkanı ve Tataristan Azatlık

teşkilatının başkanı olan Talgat Ahmedişin 2005 İstanbul

Kurultayı’nda yaptığı konuşmada Tatarların hala

anadillerinde eğitim alamadıklarını hatta dillerinin

korunmasını garanti altına alacak bilimsel, sanayi

faaliyetlerinde de dillerini kullanamadıklarını

söylemiştir.284

Ahmedişin’e göre, Rusya’da halkların

özgürlüğü “millî güvenlik” açısından ele alınmaktadır.

Rusya Federasyonu içerisinde büyük Rus halkı tarafından

asimile edilememiş halkların bulunmasını Rus Devleti

millî güvenliğine büyük bir tehdit olarak

algılamaktadır.285

Ayrıca Tatarların Rus güvenlik

güçlerince dinî ayrımcılığa tabi tutulduğunu dile getiren

Ahmedişin, Uluslararası ilişkilerde demokratik değerlere

sahip çıkan Rusya, ülke içerisindeki uygulamalarda ve

politikalarda tamamen toplumsal anlamda totalitarizmi

uyguladığını, Rus güvenlik güçlerinin Tatarları keyfî

olarak vehhabilikle suçladıklarını iddia etmektedir.286

Ana kitleden uzak düşmüş olan Sibir Tatarlarının da

asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için

Vladimir Putin’e müracaatta bulunan İstanbul Kurultayı,

Sibir Tatarlarına yerli halk statüsünün verilmesini,

Tümen, Omsk, Novosibirsk ve Tomsk’da Sibir

Tatarlarının millî bölgelerinin oluşturulmasını, Sibir

Tatarlarının yazı dili ve kültürü geliştirmesi konusunda

283

A.g.e., s.56. 284

XII. Kurultay(İstanbul), s.139. 285

A.g.e., s.140. 286

A.g.e.,s.141.

çalışmaların başlatılmasını istemiştir.287

Rusya’nın

milliyetler siyasetine dikkatli yaklaşılması ve

cumhuriyetlerin statülerinin muhafaza edilmesi

vurgulanmıştır.288

Bütün bu kimlik mücadeleleri arasında

bir de ekolojik sorunlarla mücadele etmeye çalışan Kazan

Tatarları Nijnekomsk baraj gölünün su seviyesinin

yükseltilmesinden endişe duymaktadırlar. Kurultay bu

konuya dikkat çekerken bir taraftan da atom enerji

santralı inşa edilmesini protesto etmektedir.289

Bu haliyle

Tataristan en yüksek seviyede tartışma konusu olmayı

başarmış bir Türk yurdu olarak göze çarpmaktadır.

Şor ve Teleut Türkleri: Nesilleri tükenme

tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Şor ve Teleut

Türklerinin durumları 1994 kurultayında ele alınmış ve

şu kararlar alınmıştır: Şorların oturdukları toprakların

zorla ellerinden alınmasını ve özelleştirilmesi

yasaklanmalı, ayrıca dağlık Şor Özerk Bölgesi’ni yeniden

Kurma meselesinde elden gelen yardım sunulmalıdır.290

Teleut Türkleri için Kamerova Bölge Valisi

M.B.Kisluk’a müracaatta bulunan Kurultay, Teleutların

kendi kendini yönetmesi için bir teşkilatın kurulmasını,

Teleutların yoğun nüfusa sahip oldukları Bolevsk,

Bekovo ve Guryevsk Bölgeleriyle Şanda köyünde

taşkömürü üretiminin desteklenmesini istemiştir.291

İstanbul Kurultayı’nda Teleutların yok olma tehlikesine

287

A.g.e.,s.148. 288

A.g.e., s.150. 289

A.g.e., s.151. 290

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.80.; Aynı teklif Rusya Federasyonu

Meclisi’ne de yapılmıştır. A.g.e.,s.81. 291

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.82.; Bu hususlar sonuç bildirisinin 6.

maddesinde de ele alınmıştır. A.g.e., s.87.

dikkat çekilirken292

Altay bölgesinde Türkiye

Cumhuriyeti devletinin bir Türk Lisesi kurması

istenmektedir.293

Karabağ Meselesi: Dünya Türk Gençleri Birliği

Kurultayları’nda ele alınan önemli meselelerden birisi de

Karabağ’ın durumudur. Kırım Kurultayı’nda Karabağ’ın

Ermenistan tarafından işgaline derhal son vermesi için

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne müracaatta

bulunulurken294

Kırgızistan Kurultayı’nda Azerbaycan

ekonomisin düzelmesi için Karabağ sorununun derhal

çözülmesi istenmektedir.295

Ufa’da ise bu işgal şiddetle

kınanmakta ve göçgünlerin durumlarına uluslararası

kuruluşların dikkatleri çekilmektedir.296

Kıbrıs

Kurultayı’nda Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali ve bir

milyon insanın mülteci konumuna düşmesi üzerinden 9

yıl geçmesine rağmen Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve

AGİT’in etkisiz kalmasının şüpheli olduğu dile

getirilmektedir.297

Kurultay delegeleri Ermenistan’ın

işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini, uluslararası

hukuk kurallarına saygılı olmasını istemektedir.

292

XII. Kurultay(İstanbul), s.177. 293

A.g.e., s.178. 294

IV. Kurultay(Bahçesaray), s.74. 295

V. Kurultay(Issık Göl), s.72. 296

VI. Kurultay(Ufa), s.35. Bu karar metni Birleşmiş Milletler Genel

Sekreterliği’ne, Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanlarına, ABD

Başkanı’na ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’na

gönderilmiştir.A.g.e., s.62. 297

VII. Kurultay(Girne), s.58.

DTGB Başkanlar Konseyi Toplantıları

DTGB’nin en önemli organlarından birisi olan

başkanlar konseyi toplantıları bir sonraki Dünya Türk

Gençlik Günleri ve Kurultayının planlanmasının yanı sıra

acil gelişmeler karşısında alınacak tavırların belirlenmesi

ve DTGB adına basın açıklaması ve gerekli

müracaatların yapılması görevini yerine getirmektedir.

Bugüne kadar ilki 1994 yılında Kabardey-Balkar

Cumhuriyeti’nin başkenti Nalçik’te olmak üzere toplam

yedi başkanlar konseyi toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Nalçik toplantısında Malkar Türklerinin Stalin tarafından

Orta Asya’ya topyekûn sürgün edilişlerinin 50. yılında

onlara destek vermeyi amaçlanmıştır. Bu toplantıya 13

Türk topluluğundan temsilciler katılmıştır. Bir sonraki

DTGB kurultayının Kırım’da yapılması

kararlaştırılmıştır. Yapılacak Kurultayın Stalin sürgününe

maruz kalan Kırım Türklerine manevi destek olması

hedeflenmektedir.298

1995’de Ankara’da gerçekleştirilen toplantıya 30

Türk devlet ve topluluğundan 67 gençlik temsilcisi

katılmıştır. Dünya Türk Gençlik Günleri ve Kurultayı’nın

1-11 Ağustos’da Kırgızistan’da toplanması

kararlaştırılmıştır. Toplanacak kurultayda Ekonomi,

ekoloji, dil, tarih, sanat, din, siyaset ve iletişim

komisyonlaının toplanması kararlaştırılmıştır. Ayrıca

Türk Dünyası Genç Ekoloji Konseyi kurulması ve daimi

bir çalışma programı yapması benimsenmiştir.299

Toplantının sonuç bildirisinde dünyadaki bütün insan

298

Bengü, Yıl:1, Sayı: 1, Nisan 1995, s.8. 299

Bengü, Yıl:1, Sayı: 2, Mayıs 1995, s.4.

hakları ihlallerine karşı olunduğu mesajı güçlü bir şekilde

verilmiştir. Bu bağlamda Türkmeneli Türklerine ve diğer

Türk boylarına karşı işlenen insan hakları ihlallerine

dikkat çekilmiş, Çeçenistan’daki bağımsızlık

mücadelesine destek verilmiştir. İşbirliğinin artması,

iletişim dilinin Türkiye Türkçesi olması, Bengü’nün aylık

olarak çıkması gibi konularda alınan kararlar ilan

edilmiştir. DTGB Genel Başkanı Talgat Ahmedişin’in

yaptığı konuşmada Türk Dünyası için daha fazla

demokrasi talebi belirgin mesaj olarak göze

çarpmaktadır.300

Üçüncü başkanlar konseyi toplantısı 1996’da

Hollanda’nın Haarlem şehrinde toplanmıştır. Bazı

aksaklıklar nedeniyle beklenenden az katılım olmuştur.

Bu nedenle bir gün gecikmeyle yapılan toplantının sonuç

bildirisinde VI. Türk Dünyası Gençlik Günleri’inin

hazırlık çalışmalarının yapıldığı belirtildikten sonra

toplantıda Rusya’daki insan hakları ihlalleri, Karabağ,

Doğu Türkistan, Çeçenistan ve Türkmeneli meselelerinin

ele alındığı ifade edilmiştir. Kuzey Irak’ta teröre destek

vererek bir Kürt devleti kurulması çabalarına dikkat

çekilmiştir. Bildiri de Türk Dünyasındaki demokratik

gelişmelerden memnuniyet duyulduğu ifade edilmiştir.

VI. Türk Dünyası Kurultayı’nın Ağustos ayında

Bakurdistan’da toplanacağı ilan edilmiştir.301

1997 Nisan’ında Azerbaycan Bakü’de toplanan

başkanlar konseyi çok yoğun bir gündemle toplanmıştır.

Bunu sonuç bildirisinden anlamak mümkündür.

Gündemin birinci sırasını Karabağ’daki fiili durum

oluşturmuştur. Rusya’nın Ermenistan’a silah satışı

300

Bengü, a.g.s. 301

Bengü, Yıl:2, Sayı: 13, Nisan 1996. s.7.

kınanarak, Rusya tüccar gibi davranmaktan vazgeçmeye

çağrılmıştır. Bir milyar dolarlık silah yardımının Rusların

yanlı siyasetini ortaya koyduğu için bu durumda Türk

devletlerinin de Azerbaycan’a açık destek vermeleri talep

edilmiştir. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde

yirmisini işgal etmesinin geride 20.000 ölü, 5.000 yaralı

ve bir milyon muhacir bıraktığı ifade edilmiştir. Irak’taki

Türkmen tutukluların serbest bırakılması, Hollanda’da

bir Türk ailenin evinin neo-Nazilerce kundaklanması,

Kumukların insan haklarının ihlal edilmesi ve belediye

seçimleri, Güney Azerbaycan’daki temel insan haklarının

ihlal edilmesi, Tataristan’daki anti demokratik süreç ve

son olarak Doğu Türkistan’daki 1997 Şubat’ında

gerçekleşen tutuklamaların akibetinden endişe edildiği

ifâde ve ilân edilmiştir. Başkanlar Konseyi Toplantısı

sonucunda VIII. Türk Dünyası Gençlik Günleri’nin 22-

29 Eylül tarihlerinde Kıbrıs/Girne’de yapılması

kararlaştırılmıştır.302

Bir sonraki toplantısını yine

Ankara’da 1998 Mayısı’nda gerçekleştirmiştir

Temmuz 1999’da Denizlide gerçekleştirilen

altıncı toplantıda DTGB’nin iç işleyişine ilişkin konular

ağırlıklı olarak ele alınmıştır. IX Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı’nın 9-16 Eylül 1999 tarihinde

Çuvaşistan’ın başkenti Çeboksarı’da toplanması

kararlaştırılmıştır. Bundan sonra her kurultayda en iyi

delegasyona, en sportif ve sportmen delegasyon ve bilim

teşvik ödülleri verilmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca

geçmiş kurultaylarda komisyon toplantılarının

içeriklerinin zayıflaması nedeniyle komisyon sayılarının

azaltılması kararlaştırılmış ve Ekonomi, Kültür-sanat ve

Bengü başlıkları altında toplantılar yapılması

302

VII. Kurultay(Girne), s.89-90.

benimsenmiştir.303

Son başkanlar konseyi toplantısı

Romanya Köstence’de toplanmıştır.

Başkanlar konseyi toplantıları Dünya Türk

Gençlik Günlerine hazırlık çalışmalarının yanı sıra

gündemden düşen Türk Dünyasının önemli meselelerini

bu vesileyle tekrar gündeme getirme işlevini yerine

getirmiştir. Bunun yanı sıra genç liderler bu toplantılar

vesilesi ile birbirlerini ve teşkilatlarını daha yakından

tanıma fırsatını yakalamaktadırlar. Bir diğer önemli nokta

ise farklı Türk lehçe ve diyalektleri konuşan

delegasyonlar ortak kelimeleri yakalayarak ortak

Türkçe’ye doğru farkında olmadan bir yolculuğa

çıkmaktadırlar. Bu toplantılar sivil toplum kuruluşlarının

organizasyon güç ve yeteneklerini artırmalarına da

yardımcı olmaktadır.

BENGÜ

DTGB’nin yayın organı olan bu bülten DTGB’nin

yürütme kurulunu oluşturan Türk Ocakları Gençlik

kolları ve Büyük Öğrenci Projesi kapsamında Türkiye’ye

okumak üzere çeşitli Türk devlet ve topluluklarından

gelen öğrenciler tarafından çıkarılmaya başlanmıştır.

Dilde Fikirde İşte Birlik şiarıyla çıkarılan bu bültenin

ikinci sayısından itibaren Genel yayın Yönetmenliğini

Yapan Torgın Sultankızı’nın amatör bir ruhla ve

profesyonel bir tarzdaki yönetimiyle aylık olarak

okuyucularıyla buluşmaya başlamıştır. İsmail Bey

Gaspıralı’nın Tercüman gazetesi gibi Türk Dünyası’nın

her noktasına ulaşmayı hedefleyen ve bu amacına kısa

sürede ulaşan BENGÜ, DTGB’nin gurur kaynağı olmuş

bir yayın organıdır. Torgın Sultan Kızı’nın Genel yayın

303

IX. Kurultay(Çeboksarı), s.72-73.

Yönetmenliği döneminde her sayıda Azatlık adlı köşede

DTGB’ye üye teşkilatlardan birinin lideri yazmıştır.

Erkinlik adlı köşede ise DTGB yürütme kurulunun

başkanı Türk Dünyasına ve teşkilata ilişkin yazılar

yazmıştır. Araştırma inceleme köşesinde her sayıda

farklı bir öğrenci ki, bunlar genellikle Türk devlet ve

topluluklarından gelen öğrencilerdir, Türk Dünyasının bir

meselesini ele almıştır. Bengü şahsiyetler köşesinde

Emra Akbaş, Türk düşünce hayatında önemli etkiler

yapmış Türk büyüklerini tanıtıcı biyografiler kaleme

almıştır. Oruç Kavuncu Teşkilatlarımız adlı köşede

DTGB’ye üye teşkilatları tanıtmıştır. Yine her sayıda

yazar, akademisyen, milletvekili ve dernek yöneticisi gibi

kanaat önderleriyle röportajlar yayımlanmıştır. Çağrı

Uysal tarafından Manevî Dünyamız isimli köşede dini

konular ele alınmıştır. Arka kapakta Kril alfabesi ve Türk

alfabesindeki karşılıkların verildiği bir cetvel, Türk

Devletlerinin para birimlerinin karşılıklı değerlerini

gösteren döviz kuru tablosu ve Türk Dünyasından kısa

haberlerin yer aldığı zengin bir içerikler yayın hayatına

bir müddet istikrarlı bir şekilde devam etmiştir.

Bengü’nün ilk sayısında Konuralp Ercilasun çıkış

sebebini, Türk Dünyasındaki hadiseleri başkalarının

gözünden değil kendi gözümüzden görmek olarak izah

etmektedir. Aynı sayıda DTGB yürütme kurulu başkanı

Yakup Deliömeroğlu, DTGB’nin Türklük şuuru,

demokrasi ve mülkiyet hakkı şeklinde özetlenebilecek üç

temel ilkesi olduğunu ifade etmektedir. Dilde fikirde işte

birlik fikrinin DTGB’nin şiarı olduğunu söyleyen

Deliömeroğlu, bu birlik fikrinin kuvveden fiile

geçmesinin organlarından birinin Bengü olacağını işaret

etmektedir.304

Bu bültenin Gaspıralı’nın Tercüman

gazetesinin misyonu ile çıktığını söyleyebiliriz. Bengü

ekibi bu bültenin Türk Dünyasının hemen her köşesine

ulaştırılacağı konusunda son derece iddialı

gözükmektedir.

İlk iki sayıda bültenin şekil ve içerik olarak

tarzının tam oturduğunu söyleyemeyiz. Ancak üçüncü

sayıdan itibaren bu sorunun halledildiğini görüyoruz. İlk

sayıdan itibaren Azatlık köşesinde, Azatlık’ın lideri ve

DTGB’nin genel başkanı Talgat Ahmedişin ilk sayının

“Azatlık” köşesinde nihai hedefi umum Türk yurdunu

kurma olarak belirlemektedir.305

Onun dışında bu köşede

Kırgızistan Genç Tarihçiler Cemiyeti başkanı Tınçtıkbek

Çorategin’i, Hos Tuva Partisi Genel Kurul Üyesi Gençlik

Komitesi Başkanı Damdıncap Bayındıoğlu’nu, Balkan

Öğrenci Birliği Başkanı Taner Hasan’ı, Doğu Türkistan,

Öğrenci-Gençler Birliği Başkanı Dolkun İsa’yı, Irak

Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkan

Yardımcısı Güçlü Demirci’yi, görüyoruz. Erkinlik

köşesinde ise Yakup Deliömeroğlu ve Terken

Hacaloğlu’nu görmekteyiz.

Araştırma İnceleme bölümünde, Rüstem Sülti’yi

“İdil-Ural Dün, Bugün, Yarın” ve “İdigey Destanı”

başlıklı yazılarıyla, Mişşi Yuhma’yı “Türkiye’deki

Çuvaşlar” isimli incelemesiyle, Erkin Ekrem’i

“Kırgızların Atası Chien-K’ung” başlıklı yazısıyla,

Aytekin Emet’i “Doğu Türkistan’da Katliam” Torgın

Sultankızı’nı “Kazakistan Jeltoksan Olayları” başlıklı

yazılarıyla, Ümid Necmeddin’i “Kafkasya Rusya’nın

Kanayan Yarasıdır”, Tuncay Dursun’un “Büyük Türk

304

Bengü, Yıl:1, Sayı: 1, Nisan 1995, s.3. 305

Bengü, Yıl:1, Sayı: 1, Nisan 1995, s.1.-7.

Kurultayından Geriye Ne Kaldı?” ve “1996 Atatürk

Uluslararası Barış Ödülü Skandalla Sonuçlandı” başlıklı

enfes yazılarıyla Bengü’ye büyük bir zenginlik

kazandırdıklarını görüyoruz. On dokuzuncu sayıda

düşünür ve dava adamı Nurettin Topçu’nun Hareket

dergisinin Aralık-1970 sayısında yayımlanan “Millî

Devlet” başlıklı yazısı iktibas edilmiştir. Yirmi ikinci

sayıda Ercüment Kırış’ı “Türk Dünyasında Tarım ve

Ekoloji Problemleri” başlıklı incelemesiyle, Işıl Yavuz’u

ise “Kosova’da Yeni Bir Başlangıç” isimli nitelikli

değerlendirmesiyle görebiliriz. Yine aynı sayıda İşbara

Alp Karkaya’nın “Şeyh Şamil 1795-1871” başlıklı yazısı

okunabilir. Yirmi beşinci sayıda Kazak Türklerinin genç

akamisyenlerinden Dosya Kenjetay’ın “Bizim Dinimizin

Esası Hikmettir” başlıklı denemesi ve Osman Horata’nın

“Romanya Türkleri” başlıklı incelemesinin dışında

Bengü bu sayıda Büyük Türk Büyüklerinin Bilge Kağan

gibi gençlere üst perdeden seslendikleri bir

nasihatnameye dönüşerek daha önceki sayılardaki

içeriğini kaybetmiştir.

Bengü’de röportajı yayımlanan kanaat önderlerini

sıralayacak olursak, Orhan Kavuncu, Ahmet Bican

Ercilasun, Makas Tatimov(Kazakistan Cumhurbaşkanı

Başdanışmanı), Devran Sabiroğlu (Kırgızistan

Cumhuriyeti Özbek Millî Medenî Merkezi Başkanı),

Dinar Zeynullin (Başkurt Gençler İttifakı Kültür

Sorunları Sorumlusu), Muzaffer Arslan (Irak Millî

Türkmen Partisi Genel Başkanı), Peçenina Nadejda

Mihaylovna(Kemerov Parlamentosu Şor Milletvekili),

Murat Argun(Millî İslamî Afganistan Partisi Yürütme

Kurulu Üyesi), Riyaz Sarıkaya(Türkmen Birlik Partisi

Başkanı), Turan Yazgan(Türk Dünyası Araştırmaları

Vakfı Başkanı), Münire Helim(DTGB Sibirya Tatarları

Temsilcisi), Baymirza Hayıt, Işık Ahmet, Nuri Gürgür,

Yücel Hacaloğlu gibi isimleri görebiliriz.

Oruç Kavuncu, Bengü’nün “Teşkilatlarımız”

isimli köşesinde DTGB’ye üye sivil toplum kuruluşlarını

tanıtmıştır. Bu köşede kendine yer bulan kuruluşlar; Hak

ve Özgürlükler Hareketi(Bulgaristan), Türk Ocakları,

Türk Demokratik Partisi(Makedonya), Başkurt Gençler

İttifakı, Doğu Türkistan Öğrenci-Gençler Birliği,

Azerbaycan Halk Cephesi, Türk-Bir (Türk Birliği Kültür

Merkezi- Kıbrıs), “Azatlık” Tatar Gençler

Birliği(Tataristan), Jas Türk(Kazakistan), “Suvar”

Çuvaşistan Gençler Birliği, Hakasya Tun Partisi, Hostug

Tıva Partisi, Millî Monitaring(Altay Cumhuriyeti), Eder

Saas (Saha Cumhuriyeti), Şor Milli Merkezi, Teleut Milli

Merkezi, Karaçay İslam Cemiyeti, Ant Teşkilatı (Balkar

Türkleri), “Birlik” Nogay Halk Hareketi, “Tenglik”

Kumuk Halk Hareketi, Genç Tarihçiler

Cemiyeti(Kırgızistan), Kırım-Tatar MillÎ Hareketi

Teşkilatı, Türk Akademisyenler Birliği (Hollanda),

Romanya Müslüman Tatar Türklerinin Demokrat Birliği,

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Altınorda

Cemiyeti (Avusturalya), Devletlerarası Uygur

Birliği(Kazakistan) gibi kuruluşlardan ibarettir.

Bengü’nün en önemli köşelerinden birisi

başlangıçta Emre Akbaş’ın hazırladığı “Bengü

Şahsiyetlerimiz” dir. Akbaş bu köşede, İsmail Bey

Gaspıralı, Abay Kunanbayulı, Yusuf Akçura, Cengiz

Dağcı, Mirseyt Sultangaliyev, İsa Yusuf Alptekin,

Mehmed Akif Ersoy, Mağcan Cumabayulı gibi şair,

düşünür, fikir ve devlet adamları Türk Dünyası

Gençlerine tanıtılmıştır. Ondört-Onbeşinci sayıda aynı

köşede Yavuzhan Erdem, Hüseyin Nihal Atsız’ı

tanıtırken Terken Hacaloğlu, Ayaz İshaki’yi tanıtmıştır.

Ondokuzuncu sayıda Gülser Sürücü Abdulkadir İnan’ı

tanıtmıştır. Bu köşenin önemli olmasının nedenlerinden

birisi fikirleriyle Türk dilinin ve Türk Dünyasının

birliğine hizmet etmiş olan Türk dünyasının farklı

bölgelerinden insanların gerçek anlamda ortak değere

dönüştürülmesi işlevini bu köşenin yerine getirmesidir.

Zikredilmesi gereken önemli köşelerden birisi “Manevi

Dünyamız” dır. Bu köşede çağrı Uysal daha çok dini

içerikli yazılar kaleme almıştır. Ateizmin çürüttüğü Türk

topluluklarının en fazla ihtiyaç duydukları hususlardan

birisi manevi tatmin unsuru idi. Uysal bu köşede kendi

fikirlerini istikrarlı bir şekilde Türk gençleri ile

paylaşarak bu açığı kapatmaya çabalamıştır.

SONUÇ

Kurultay raporlarından hareketle Türk gençlerine

göre Türk Dünyasının sorunlarından hangilerinin

öncelikli ve önemli olduğunu anlayabiliyoruz. Bu

mantıkla incelediğimiz kurultay raporlarından anlıyoruz

ki, kurultaylarda ele alınan ve en öncelikli olarak

çözülmesi gereken sorun, Türk halkları arasındaki

iletişim sorunudur. Türk halklarının öncelikli ve acil

olarak birbirlerini tanımaya ihtiyaçları vardır. Bu sorunun

halli ise ortak alfabe ve dil sorununun halline bağlıdır. Bu

sorun çözülmeden diğer sorunların çözümünde çok fazla

mesafe alınabileceğini düşünmüyoruz. Bununla birlikte

bu kurultaylar Türk dünyasının sorunlarının gençlerin

gözlerinden yansıdığı bir ekran görevi görmüştür.

Bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin

en önemli sorununun egemenliklerini devam ettirebilme

sorunu olduğu anlaşılmaktadır. Egemenliği tehdit eden

unsurlar olarak, Kuzeydeki Rus tehdidi ve neo-

kolonyalizm yani batılı sanayileşmiş ülkelerin Türk

yurtlarını Pazar haline getirerek serbest pazar sarmalı

içerisine alarak kendi hegemonyalarını kurmaları

algılanmaktadır. Küreselleşme, Türk kültürü için bir

tehdit olarak algılanmakta ve buna karşı direnmenin

ancak bir “Türk Rönesansı” yaratılmasıyla mümkün

olabileceği ifade edilmektedir. Böyle bir rönesansın

yaratılmasının ise ancak bilim, edebiyat, sanat, spor ve

daha bir çok alanda sıkı bir işbirliği yapılmasından

geçeceği aşikârdır. Türk Dünyasında demokrasinin

yerleşmesini, Türk devletlerinin demokrasi ve insan

hakları gibi evrensel değerleri başka bazı sebeplerle değil

tamamen Türk halklarını ve yurtlarını bayındır kılmak

amacıyla benimseyip korumaları ortak bir temenni olarak

göze çarpmaktadır. Türk gençleri, Türk yurtlarının

hemen her köşesindeki ekolojik sorunlarla ilgilenirken bu

sorunların bölgesel basit problemler değil, bilakis bütün

dünyayı ve insanlığı ilgilendiren küresel sorunlar

olduğunu bilerek bütüncül bir bakış açısıyla yaklaştıkları

ve çözüm aradıkları anlaşılmaktadır. Ortak tarihî

köklerinin bilincinde olan Türk gençleri ortak bir Türk

tarihi yazılmasını arzulamaktadırlar. Bu tarih yazılırken

Türk hanedanlarının tarih yazımında birbirlerini

ötekileştirmelerini bir sorun olarak tespit etmek ve bu

tutumdan vazgeçilmesini entelektüel bir tavır olarak

ortaya koymak gerekmektedir. Türk Dünyasındaki sivil

toplum kuruluşlarına daha fazla imkân ve hareket imkânı

verilmesinin yanı sıra daha etkin ve ahenkli bir işbirliği

yürütebilmeleri için Türk devlet ve toplulukları arasında

ortak bir fon oluşturularak, sivil toplum kuruluşlarının

faaliyetlerini koordine edilmesi ve desteklenmesi elzem

görünmektedir.

Bağımsızlığını kazanamayan Türk topluluklarının

sorunları bütün bu sorunlar içerisinde en acil olanlar

arasında diğer bir tabirle varlık-yokluk sorunu olarak

algılanmıştır. Bu Türk topluluklarının yok olmamaları

için onların sorunlarının, Türk devletleri tarafından

uluslararası platformlarda daha fazla dile getirilmesi

böylece asimile edilmelerinin önüne geçilmesi

umulmaktadır. Esir Türklerin cebir ve işkenceye maruz

kalmaları engellenerek onlara anadilde eğitim hakkı,

ibadet özgürlüğü ve demokratik haklar verilerek

parlamentoda temsil edilmelerinin sağlanması en önemli

vazife olarak belirlenmiştir.

Kurultaylar, gençlerin korkularına bu korkulara

karşı düşündükleri tedbirlere, geleceğe dair projelerini

konuşup tartıştıkları demokratik bir platform görevi

yapmaktadır. Bu kurultaylarda alınan hiçbir karar

uygulamaya konulmasa hatta hiçbir karar alınmasa dahi

Türk Dünyasının her köşesinden gelen gençlerin bir

haftayı birbirleri ile iletişim kurarak, birbirlerini

tanıyarak geçirmesi bile Türk dünyasının geleceği

açısından çok önemli bir faaliyettir. Ancak bir faaliyet

yapılıyorsa, gerek bu faaliyeti gerçekleştirenler gerekse

bu faaliyete önem atfedip takip edenler buradan elle

tutulur bazı müspet sonuçların çıkmasını beklerler. Daha

net konuşacak olursak, alınan kararların uygulanabilir

olmasını ve uygulanmasını görmek isterler. Ancak, bu

kurultaylarda alınan kararların çoğu uygulanabilir

olmaktan uzaktır. Bunun birinci sebebi bu kurultayların

yapabileceğinden çok büyük çapta istek ve kararlar

almalarıdır. İkincisi ise uygulanabilir olanların kurultay

raporlarında unutularak, uygulamaya koymak için bir

çaba sarf edilememesidir. Asıl büyük eksiklik ise proje

geliştirilmemesi, afakî kararlar alınarak birileri tarafından

uygulanmasının beklenmesidir. Nasıl kaynak

yaratılacağı, bu kaynakların nasıl daha verimli

kullanılacağı konusunda birkaç istisnanın dışında ciddî

bir çaba gösterilememiş olması da bu eksikliklere

katılmalıdır. Bu konular üzerine daha fazla

yoğunlaşılmalı ve düşünülmelidir. Her şeye rağmen, bize

göre Gençlik Kurultayları kendi üslubunu yaratmıştır ve

bir istikrar yakalamıştır. Artık daha somut şeyler üzerine

çalışmalı, daha az karar almalı ancak alınan kararların

hemen hepsinin uygulanabilir somut kararlar olmasına

gayret edilmelidir. Her teşkilat kurultaya gelirken

önerisini projelendirmeli, iş bölümünü, takvimini,

çalışma sistemini, kaynak tespitini belirlemiş olarak

kurultayda delegelerin oylarına sunmalı, onları projenin

yürütülebilirliğine iknâ etmelidir.

BİBLİYOGRAFYA

-Atsız, Hüseyin Nihal, Türk Tarihinde Meseleler,

İstanbul 1992.

- Bauman, Zygmunt, Sosyolojik Düşünmek, İstanbul

1999.

-Bengü, Dünya Türk Gençleri Bülteni, 1995-2005. S.1,

2,3,4,7,8,9,10,12,13,14-15,17-18,19,22,25,26.

-Bennigsen, Alexandre, Stepte Ezan Sesleri, (Çev.

Nezih Uzel), İrfan Yay., 4. Baskı, İstanbul-1994.

-Bohdan, R. Bciurkiw, “Sovyetler Birliğinde

Kuramsallaştırılmış Din ve Milliyet İlişkileri”, Sovyet

Müslümanları, (Çev. Yuluğ Tekin Kurat), Ankara-1988,

ss.267- 301.

- Doğan, İsmail, Mülteci Kamplarından Karaçay-

Malkar Türkçesi Mektupları, Karaçay Kültür Derneği,

Konya-1992.

- http://www.turkocagi.org.tr/indexm.html

-Ilgar, İhsan, Rusya’da Birinci Müslüman Kongresi

Tutanakları, Ankara 1990.

-Sertçelik, Seyit, “Rus İmparatorluğu’nun Avrupa

Yakasında Yaşayan Türklerin Demografik Dağılımı

ve Çarlık Rusya’sının Türklere Yönelik Politikaları”

Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt: XVIII, ss.385-399.

- Türk Dünyası Gençlik Kurultayları III-IV(1993

Kazan,Tataristan-1994 Bahçesaray-Kırım), Yayına

Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara 1995.

-V. Türk Dünyası Gençlik Günleri(1-6 Ağustos 1995,

Bişkek-Kırgızistan), Yayına Hazırlayan: Yücel

Hacaloğlu, Ankara 1995.

-Türk Dünyası Gençlik Günleri VI(16-22 Ağustos

1996 Ufa-Başkurdistan), Yayına Hazırlayan, Yücel

Hacaloğlu, Ankara 1996.

-Türk Dünyası Gençlik Kurultayları VII (22-29 Eylül

1997, Girne-Kıbrıs ), Yayına Hazırlayan:Yücel

Hacaloğlu Ankara 1997.

-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı VIII(15-

20 Eylül 1998, Türkistan, Kazakistan), Yayına

Hazırlayan: Yücel Hacaloğlu, Ankara 1998

-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı IX(9-16

Eylül 1999, Çeboksarı-Çuvaşistan), Yayına Hazırlayan:

Yücel Hacaloğlu, Ankara 1999.

-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XI(4-11

Eylül 2004, Köstence-Romanya), Yayına Hazırlayan:

Yücel Hacaloğlu, Ankara 2004.

-Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı XII(13-

20 Kasım 2005, İstanbul-Türkiye), Yayına Hazırlayan:

Yücel Hacaloğlu, Ankara 2005.