Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Taslağı Üzerine ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı...

12
1 TASARIMLARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASLAĞI ÜZERİNE ODTÜ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ’NÜN GÖRÜŞÜ 15 Şubat 2006 Madde 1 Amaç ve Kapsam Taslakta kanunun amacı aşağıdaki gibi tanımlanmıştır: “Bu Kanunun amacı, bu Kanun hükümlerine uygun tasarımların korunması suretiyle, yaratıcılığın teşviki ile rekabet ortamının iyileştirilmesi ve sanayinin gelişmesini sağlamaktır.” Tasarımların korunması ile yaratıcılığın yanısıra sanayimiz için büyük önem taşıyan “yenilikçilik” de teşvik edilmektedir. Bu sözcüğün de dahil edilerek 1. maddenin 1. fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz. Madde 1 “Bu Kanunun amacı, bu Kanun hükümlerine uygun tasarımların korunması suretiyle, yaratıcılığın ve yenilikçiliğin teşviki ile rekabet ortamının iyileştirilmesi ve sanayinin gelişmesini sağlamaktır.” Madde 2 - Tanımlar Tasarımın Tanımı (Madde 2/a) Taslakta tasarım aşağıdaki gibi tanımlanmıştır: “Tasarım” bir ürünün tümü veya bir parçasının veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü, ... ifade eder Taslakta önerilen bu tanım, tasarımı bir ürünün sadece görülebilen özelliklerine indirgemektedir. Oysa Avrupa Parlamentosunun ve Konseyinin Tasarımların Yasal Korunmasına İlişkin Direktifinde 1 ve Topluluk Tasarımı Tüzüğünde 2 yer alan tasarım tanımı bir ürünün sadece görme değil, dokunma gibi diğer duyulara hitap eden özelliklerini de kapsayan geniş bir tanımdır. “Görünüm” sözcüğü, Direktif’te geçen “design means appearance of the whole or a part of a product resulting from the features of, in particular, the lines, contours, ...” ibaresinde kullanılan “appearance” sözcüğünü bütünüyle karşılamamaktadır. Appearance “görünüm”ün yanı sıra “belirme” “ortaya çıkma” ve “tecessüm” anlamlarına da gelmektedir. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin Topluluk Tasarımı Tüzük Önerisinin 3 açıklamalı gerekçesindeki (explanatory memorandum) “Designs are features of appearance which can be perceived by the human senses.” ibaresiyle tasarımın insan duyuları ile algılanan özellikler olduğundan bahsedilmektedir. Markaların korunması konusunda da son yıllarda kaydedilen gelişmeler, üç boyutlu markaların, tat, doku, ses ve koku markalarının, hologram ve hareketli imaj markalarının da korunmasını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerdeki tanımlarının genişletilmesini gündeme getirmiştir. Örneğin ses markaları Avustralya, ABD ve Avrupa Birliği’nin markalar hakkındaki yasal düzenlemeleri ile korunabilmektedir. Dünya Ticaret Örgütü, TRIPS 1 Directive 98/71/EC of the European Parliament and of the Council of 13 October 1998 on the Legal Protection of Designs, Article 1/a 2 Council Regulation (EC) No 6/2002 of 12 December 2001 on Community Designs, Article 3/a 3 Proposal for a European Parliament and Council Regulation on Community Design, Official Journal of the European Communities, Volume: 37, C29, 31 Jan. 1994., Explanatory Memorandum 8.2, p:7

Transcript of Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Taslağı Üzerine ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı...

1

TASARIMLARIN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASLAĞI ÜZERİNE ODTÜ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI BÖLÜMÜ’NÜN GÖRÜŞÜ

15 Şubat 2006 Madde 1 – Amaç ve Kapsam Taslakta kanunun amacı aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

“Bu Kanunun amacı, bu Kanun hükümlerine uygun tasarımların korunması suretiyle, yaratıcılığın teşviki ile rekabet ortamının iyileştirilmesi ve sanayinin gelişmesini sağlamaktır.”

Tasarımların korunması ile yaratıcılığın yanısıra sanayimiz için büyük önem taşıyan “yenilikçilik” de teşvik edilmektedir. Bu sözcüğün de dahil edilerek 1. maddenin 1. fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz.

Madde 1 – “Bu Kanunun amacı, bu Kanun hükümlerine uygun tasarımların korunması suretiyle, yaratıcılığın ve yenilikçiliğin teşviki ile rekabet ortamının iyileştirilmesi ve sanayinin gelişmesini sağlamaktır.”

Madde 2 - Tanımlar Tasarımın Tanımı (Madde 2/a) Taslakta tasarım aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

“Tasarım” bir ürünün tümü veya bir parçasının veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü, ... ifade eder

Taslakta önerilen bu tanım, tasarımı bir ürünün sadece görülebilen özelliklerine indirgemektedir. Oysa Avrupa Parlamentosunun ve Konseyinin Tasarımların Yasal Korunmasına İlişkin Direktifinde1 ve Topluluk Tasarımı Tüzüğünde2 yer alan tasarım tanımı bir ürünün sadece görme değil, dokunma gibi diğer duyulara hitap eden özelliklerini de kapsayan geniş bir tanımdır. “Görünüm” sözcüğü, Direktif’te geçen “design means appearance of the whole or a part of a product resulting from the features of, in particular, the lines, contours, ...” ibaresinde kullanılan “appearance” sözcüğünü bütünüyle karşılamamaktadır. Appearance “görünüm”ün yanı sıra “belirme” “ortaya çıkma” ve “tecessüm” anlamlarına da gelmektedir. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin Topluluk Tasarımı Tüzük Önerisinin3 açıklamalı gerekçesindeki (explanatory memorandum) “Designs are features of appearance which can be perceived by the human senses.” ibaresiyle tasarımın insan duyuları ile algılanan özellikler olduğundan bahsedilmektedir. Markaların korunması konusunda da son yıllarda kaydedilen gelişmeler, üç boyutlu markaların, tat, doku, ses ve koku markalarının, hologram ve hareketli imaj markalarının da korunmasını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerdeki tanımlarının genişletilmesini gündeme getirmiştir. Örneğin ses markaları Avustralya, ABD ve Avrupa Birliği’nin markalar hakkındaki yasal düzenlemeleri ile korunabilmektedir. Dünya Ticaret Örgütü, TRIPS

1 Directive 98/71/EC of the European Parliament and of the Council of 13 October 1998 on the Legal Protection of Designs, Article 1/a 2 Council Regulation (EC) No 6/2002 of 12 December 2001 on Community Designs, Article 3/a 3 Proposal for a European Parliament and Council Regulation on Community Design, Official Journal of the European Communities, Volume: 37, C29, 31 Jan. 1994., Explanatory Memorandum 8.2, p:7

2

anlaşmasının4 15. maddesinde marka tanımını “Any sign, or any combination of signs, capable of distinguishing the goods or services of one undertaking from those of other undertakings...”, şeklinde yani “bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinin diğer teşebbüslerinkinden ayırt edilmesini sağlayacak herhangi bir işaret veya işaretlerin birleşimi” olarak ifade ederek ses markalarını da içerecek şekilde tanımlamıştır. Markalardaki gelişmelere benzer şekilde tasarım alanında da farklı duyulara hitap eden etkileşimli arayüz tasarımları, web tasarımları gibi teknolojik gelişmeler, ses ve animasyon içeren tasarımların da korunmasını sağlayacak düzenlemeleri gündeme getirecektir. 1995’te KHK’nın hazırlık çalışmalarında benzer araştırmalar sonucunda mevcut tanımda “görünüm” yerine “insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütün” ibaresi kullanılmış, KHK’nın yürürlükte olduğu 10 yıl süresince bu tanımın yarattığı ciddi bir sorunla karşılaşılmamıştır. Türkiye 1994 yılında dünyadaki gelişmeleri öngörerek ileri bir tasarım tanımı geliştirmiştir. Bugün eğer taslakta önerildiği gibi tasarım sadece “görünüm” olarak tanımlanırsa bulunulan noktadan geriye gidilmiş olacaktır. Tasarımın tanımının, görmenin dışındaki diğer duyuları da kapsayacak şekilde genişletilmesi, mevcut bir tasarımın sadece dokusunu değiştirerek veya sadece ses ekleyerek ayırt edici nitelikte yeni bir tasarım yaratılabileceği anlamına gelmez. Çünkü ayırt edicilik değerlendirmesi genel izlenimler esas alınarak yapılır. Örneğin kumaş tasarımında sadece görsel özellikler bir kumaşın ayırt ediciliğini anlatmaya yetmeyebilir. Kumaşın görsel özelliklerinin yanı sıra esneklik ve doku özellikleri de tasarımın genel izlenimine katkıda bulunabilir ve diğer kumaş tasarımlarından ayırt edilmesini sağlayabilir. Bu nedenle “tasarım”ın KHK’daki mevcut tanımına benzer şekilde aşağıdaki gibi tanımlanmasını öneriyoruz.

Madde 2/a - "Tasarım", bir ürünün tümünün veya bir parçasının veya üzerindeki süslemenin, çizgi, genel hatlar, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan özelliklerinin oluşturduğu bütünü, .... ifade eder.

Ancak “görünüm” kelimesinin tanımda yer alması tercih edilecekse “insan duyuları ile algılanan” ibaresinin mutlaka tanım içinde korunmasını aşağıdaki şekliyle öneririz.

Madde 2/a - "Tasarım", bir ürünün tümünün veya bir parçasının veya üzerindeki süslemenin, çizgi, genel hatlar, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan özelliklerinin oluşturduğu görünümü, .... ifade eder.

Madde 2 - Tanımlar Ürünün Tanımı (Madde 2/b) Taslakta ürün aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

"Ürün", bilgisayar programları ve entegre devre topografyaları hariç olmak üzere, bileşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçalar, setler, takımlar, birden çok nesnenin bir arada algılanabilen sunumları, ambalajlar, grafik semboller, tipografik karakterler gibi endüstriyel yolla veya elle üretilen nesneleri, ... ifade eder.

Bu tanım bileşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, setleri, takımları, birden çok nesnenin bir arada algılanabilen sunumlarını (get-up), ambalajları, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri, endüstriyel yolla veya elle üretilen nesnelerin tipik örnekleriymiş gibi

4 Agreement on Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights, World Trade Organisation, 15 April 1994., Article 15/1.

3

saymaktadır. Oysa bu tanımda baz alınan AB Direktifi5, “'product' means any industrial or handicraft item, including inter alia parts intended to be assembled into a complex product, packaging, get-up, graphic symbols and typographic typefaces, but excluding computer programs;” ifadesinde, ambalajlar, grafik semboller gibi örnekleri “diğerlerinin yanısıra dahil eder” ifadesinden sonra sayarak bunların atipik örnekler olduğunu vurgulamıştır. Bu nedenle sayılan örneklerin atipik örnekler olduğunun anlaşılması için tanımın cümle yapısının aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz.

Madde 2/b - "Ürün", bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanısıra bileşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, setler, takımlar, ambalajlar gibi nesneleri, birden çok nesnenin birarada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri, ... ifade eder.

Entegre devre topografyalarının korunması 5147 sayılı kanunla düzenlendiği için ürün tanımında bu tür ürünlerin hariç tutulduğunun belirtilmesine gerek yoktur. Madde 2 - Tanımlar Bileşik Ürünün Tanımı (Madde 2/c) Taslakta bileşik ürün aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

“Bileşik ürün”, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen ve birden çok bileşenden oluşan bir ürünü, ... ifade eder.

“Bileşen parça” ifadesi taslakta baz alınan AB Direktifinde ve Topluluk Tasarımı Tüzüğünde kullanılan “component part” sözcüğünün karşılığıdır. Yasa içinde bir çok maddede geçen bu sözcüğün aynı şekilde kullanılması yerinde olacaktır.

“Bileşik ürün”, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen bileşen parçalardan oluşan ürünü ... ifade eder.

Madde 2 - Tanımlar “Bilgilenmiş Kullanıcı”nın Tanımı Kanun taslağının 4 Ocak’taki çalışma kuruluna sunulan metninde taslağın “ayırt edici nitelik”le ilgili 7. maddesinden “bilgilenmiş kullanıcı” kavramının çıkarıldığı ve bunun yerine sadece “kullanıcı” sözcüğünün kullanıldığı görülmektedir. Oysa kanun tasarısına baz oluşturan AB Direktifinde ve Topluluk Tasarımı Tüzüğünde bu kavram büyük önem taşımaktadır. Kavramın yeterince açıklayıcı olmadığı yönündeki yorumları dikkate alarak “bilgilenmiş kullanıcı” için bir tanım geliştirilmesini ve tanımlar kısmına eklenmesini öneriyoruz. AB Direktifinin6 giriş kısmında ayırt edici nitelik değerlendirmesinin nasıl yapılacağı aşağıdaki gibi açıklanmıştır:

13. Whereas the assessment as to whether a design has individual character should be based on whether the overall impression produced on an informed user viewing the design clearly differs from that produced on him by the existing design corpus, taking into consideration the nature of the product to which the design is applied or in which it is incorporated, and in particular the industrial sector to which it belongs and the degree of freedom of the designer in developing the design;

5 Directive 98/71/EC, Article 1/b 6 Directive 98/71/EC, Recital 13.

4

Bu ifadeden iki tasarım arasındaki karşılaştırmayı yapan kişinin herhangi bir kullanıcı veya sıradan tüketicinin gözünden değil, tasarımın önceki ve mevcut çeşitleri (design corpus), ürünün doğası (nature of the product) ve üretildiği sektör (industrial sector) hakkında bilgi sahibi sahibi olan bilgilenmiş kullanıcının gözünden değerlendirme yapmasının beklendiğini anlıyoruz. Ayrıca “kullanıcı” sözcüğünün kullanılmasından da bu kişinin bir uzman olmadığını yine de bir kullanıcı olduğunu anlıyoruz. Topluluk Tasarımı Tüzük Önerisinin7 açıklamalı gerekçesinde de bilgilenmiş kullanıcının belirli bir tasarım farkındalığı olmasının varsayıldığı ancak benzerliğin bir tasarım uzmanı gözüyle değerlendirilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu bilgilere dayanarak bilgilenmiş kullanıcının aşağıdaki gibi tanımlanmasını ve 2. Maddeye bileşik ürünün tanımından sonra d fıkrası olarak eklenmesini öneriyoruz:

Madde 2/d - “Bilgilenmiş kullanıcı” kıyaslanan tasarımların varolan çeşitleri hakkında bilgi sahibi olan, ancak uzman olmayan kişidir.

Madde 7 – Ayırt Edici Nitelik Taslakta ayırt edici nitelik aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:

Bir tasarımın kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim,

(a) tescilli tasarım için, başvuru veya rüçhan tarihinden önce,

(b) tescilsiz tasarım için, tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce

kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.

Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğü de dikkate alınır.

554 sayılı KHK (Madde 7) ile karşılaştırıldığında, tasarım korumasının en önemli kavramlarından biri olan ayırt edici niteliğin düzenlendiği bu maddede dört önemli değişiklik yapıldığı görülmektedir:

1. “Bilgilenmiş kullanıcı” terimi kaldırılmış yerine sadece “kullanıcı” terimi konulmuştur. Yukarıda da açıklandığı gibi bu kanun tasarısına baz oluşturan AB Direktifinde8 yer alan “bilgilenmiş kullanıcı” kavramı ayırt edici nitelik değerlendirmesinde önemli ölçüde yol gösteren bir kavramdır. Kaldırılıp sadece “kullanıcı” terimi kullanılırsa bazı sektörlerde yapılan değerlendirmeler önemli ölçüde yanlış bir yöne sapacaktır. Özellikle tasarımcının seçenek özgürlüğünün kısıtlı olduğu sektörlerde, ayırt edicilik sıradan bir tüketicinin ilk bakışta farkedemeyeceği küçük farklılıklarla sağlanabilir. Bu nedenle ayırt edici nitelik değerlendirmesini yapan kişinin sıradan bir kullanıcının değil, sektördeki diğer tasarımları bilen, tasarımların ne ölçüde farklılaştığını değerlendirebilen bilgilenmiş kullanıcının gözünden bakabilmesi gerekir. Bu nedenle “bilgilenmiş kullanıcı” terimi korunmalıdır.

2. “Belirgin farklılık” terimi kaldırılmış sadece farklılık terimi kullanılmıştır. Burada Avrupa Birliği’nde konu ile ilgili yasal düzenlemelerdeki gelişmelerin izlendiği anlaşılmaktadır. 554 sayılı KHK’nın baz aldığı topluluk tasarımı tüzük önerisinde9 kullanılan “differs significantly” (önemli ölçüde farklılaşırsa) ifadesi de 1998’de kabul edilen Direktifte kaldırılarak sadece “differs” (farklılaşırsa) ifadesi kullanılmıştır. Direktifteki bu değişikliğin AB ülkelerinde tekstil sektörlerinden gelen baskılar sonucunda yapıldığı

7 Proposal for a European Parliament and Council Regulation on Community Design, Explanatory Memorandum Article 6, paragraph 1, p:12 8 Directive 98/71/EC, Article 5 9 Proposal for a European Parliament and Council Regulation on Community Design, Article 6.

5

bilinmektedir.10 Ancak Türkiye’deki durum Avrupa’dakinden çok farklıdır. 554 Sayılı KHK’nın 1995 yılında yürürlüğe girmesinden sonra Türk Patent Enstitüsüne ülkemiz endüstrisinden çok sayıda tescil başvurusu yapılmış, ancak bu başvuruların önemli bir bölümünün yenilik ve ayırt edici nitelik ölçütlerini karşılamadığı gözlemlenmiştir. Son on yıldır itiraz sonucu iptal edilen tasarımlar ve açılan hükümsüzlük davaları tasarım kavramının endüstrinin büyük bir bölümü tarafından yeterince anlaşılamadığını, kopyacılığın çok yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle ayırt edicilik çıtasının yukarıda tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Belirgin sözcüğü İngilizcedeki “significant” sözcüğü kadar güçlü bir farklılığı belirtmemekte, sadece farklılık sözcüğünün herhangi bir farklılık olarak değil, belirgin bir farklılık olarak anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle belirgin farklılığın korunmasını öneriyoruz.

3. 554 sayılı KHK’da geçen “Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir” cümlesi tamamen kaldırılmıştır. Kıyaslama yaparken dikkat edilmesi gereken hususları vurgulayan bu ifade bilirkişiler açısından yol gösterici bir ifadedir; farklılıkların sayıca çokluğunun ayırt edici nitelik değerlendirmesinde belirleyici olmayabileceğini ifade etmektedir. Bu nedenle bu ifadenin korunması yararlı olacaktır.

4. Taslakta “tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğü de dikkate alınır.” ifadesi kullanılmıştır. Ayırt edici nitelik değerlendirmesi yapılırken seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınmalıdır. Bu nedenle “ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu” ifadesinin kullanılmasını öneriyoruz.

Bu doğrultuda 7. maddenin aşağıdaki gibi düzenlenmesini öneriyoruz:

Madde 7 – Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim,

(a) tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,

(b) tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya sunulduğu tarihten önce

kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden belirgin biçimde farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.

Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirmede ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır.

Madde 8 – Kamuya sunma Taslağın kamuya sunma ile ilgili 8. maddesinin 2. fıkrası aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.

Tescilli tasarımlar için, koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulur ise bu açıklama tasarımın yeniliğini etkilemez.

AB hukukunda “grace period” olarak anılan başvurudan önceki 12 aylık dönem içinde yapılan kamuya sunmanın tasarımın sadece yeniliğini değil, ayırt edici niteliğini de etkilememesi gerekir. Aksi takdirde suistimal sonucu kamuya sunmalarda haksız sonuçlar doğuracak

10 Mikas Miniotas, Novelty and Individual Character in the Community Design Law, Master thesis, University of Lund, p:20.

6

uygulamalara yol açılabilir. KHK’da ve Direktifte11 de olduğu gibi ayırt edici nitelik ibaresinin de maddeye eklenmesini öneriyoruz.

Madde 8 – Tescilli tasarımlar için, başvuru tarihinden veya rüçhan tarihinden önceki on iki ay içerisinde tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulur ise bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.

Madde 9 - Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar Taslakta bu madde için “Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar için tasarım hakkı verilmez.” ifadesi kullanılmaktadır. Bu ifade tescil edilmiş bir tasarımın yargı süreci sonunda 9. maddeden ötürü hükümsüz sayılabilme durumunun içerilmediği izlenimini vermektedir.

Aşağıdaki ifade daha kapsayıcı ve uygun bir ifade olacaktır:

Madde 9 - Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar koruma kapsamı dışındadır.

Madde 10 - Teknik işlevlerinin zorunlu kıldığı tasarımlar ve ara bağlantı elemanlarına ilişkin tasarımlar Taslağın 10. Maddesi aşağıdaki şekildedir:

Ürünlerin teknik işlevlerine bağımlı bulunan görünüm özellikleri veya bir ürünü bir başka ürüne mekanik olarak monte edebilmek veya bağlayabilmek için ancak belirli biçim ve boyutlarda üretilebilen ürünlerin görünüm özellikleri koruma kapsamı dışındadır.

Ancak, bu Kanun’un 6 ncı ve 7 nci maddelerindeki hükümleri karşılamak şartıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan ürünlerin görünüm özellikleri koruma kapsamına dahildir.

“Ürünlerin teknik işlevlerine bağımlı bulunan görünüm özellikleri” ifadesi geneldir ve uygulamada ciddi güçlüklere yol açacaktır. Çünkü ürünlerin görünüş özellikleri zaten belli bir ölçüde teknik işlevlerine “bağımlı”dır. Taslaktaki bu ifade koruma kapsamını önemli ölçüde daraltmaktadır. AB direktifinde bu konunun düzenlendiği kısımda12 “solely dictated by its technical function” ifadesi kullanılmıştır. Bu ifadeden yalnızca ve yalnızca teknik işlevin dikte ettiği özellikler anlaşılmalıdır. Bu nedenle 10. maddenin daha anlatımlı olabilmesi için mevcut düzenlemeye çok benzer bir şekilde üç fıkra halinde aşağıdaki gibi düzenlenmesi önerilmektedir.

Madde 10 - Teknik işlevinin gerçekleştirilmesinde, tasarımcıya, tasarıma ilişkin özellik ve unsurlarda hiçbir seçenek özgürlüğü bırakmayan tasarımlar koruma kapsamı dışındadır.

Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için ancak zorunlu biçim ve boyutlarda üretilebilen tasarımlar koruma kapsamı dışındadır.

Ancak, bu Kanun’un 6 ncı ve 7 nci maddelerindeki hükümleri karşılamak şartıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar koruma kapsamına dahildir.

11 Directive 98/71/EC, Article 6/2 12 Directive 98/71/EC, Article 7/1

7

Madde 11 - Korumanın kapsamı Taslakta korumanın kapsamı aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:

Tasarım hakkı ile sağlanan korumanın kapsamına, kullanıcı üzerinde farklı bir genel izlenim yaratmayan bütün tasarımlar girer.

Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğü dikkate alınır.

7. maddede de değinildiği gibi bu maddenin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz.

Madde 11 – Tasarım hakkı ile sağlanan korumanın kapsamına, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde belirgin biçimde farklı bir genel izlenim yaratmayan bütün tasarımlar girer.

Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır.

Madde 17 – Öğretim elemanlarının tasarımları Taslakta 17. Madde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

Yüksek Öğretim Kanunu uyarınca öğretim elemanı sayılan kimselerce geliştirilen tasarımların hak sahipleri, 15 inci madde hükmünden farklı olarak, bu tasarımları geliştiren öğretim elemanlarıdır.

Öğretim kurumu, tasarımla sonuçlanan araştırmalar için özel olarak belli araç ve gereçleri sağlamak suretiyle harcamalarda bulunmuşsa, öğretim elemanları öğretim kurumuna tasarımın değerlendirildiğini yazı ile bildirmek ve talep halinde tasarımın ne şekilde değerlendirildiği ve elde edilen kazanç miktarı hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. Öğretim kurumu, kendisine yapılan yazılı bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde, elde edilen kazançtan uygun bir miktarın verilmesini talep edebilir. Ancak, talep edilecek miktar kurum tarafından yapılan harcamaları aşamaz.

Üniversite bünyesindeki ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tasarımları da öğretim elemanlarının tasarımları gibi değerlendirilir.

Kanun taslağının 14. maddesi tasarım hakkının tasarımcıya veya onun hukuki haleflerine ait olduğunu belirtir. 15. madde buna istisna getirerek hizmet ilişkisinde hak sahipliğini ve 16. madde hizmet ilişkisi dışında kalan iş görme sözleşmelerinde hak sahipliğini düzenler. 17. madde ise hizmet ilişkisine bir istisna getirerek, üniversite öğretim elemanlarının tasarımlarını düzenler. Öğretim elemanları üniversitenin çalışanlarıdır, dolayısıyla bir hizmet ilişkisi söz konusudur. 17. maddenin 3. fıkrasında yer alan öğrencilerse çalışan değildir. Dolayısı ile öğrencilerin tasarımlarına 17. maddenin ikinci fıkrasındaki hükümler uygulanamaz. Hizmet ilişkisinde olmadıkları için, öğrencilerin tasarımları 14. maddenin 1. fıkrası kapsamına girer: “tasarım hakkı tasarımcıya veya onun hukuki haleflerine aittir”. Dolayısıyla bu maddeye göre öğrencilerin tasarımlarının kendilerine ait olduğu açıktır. Öğrenci 15. maddede tanımlandığı gibi memur, hizmetli veya işçi kategorisinde değerlendirilemez. Öğrencinin üniversiteyle ilişkisinde 16. maddede tanımlandığı gibi bir “iş görme sözleşmesi” de söz konusu değildir. Dolayısıyla öğencilerin yaptıkları tasarımlarda kendilerinden başkasının hak sahibi olması söz konusu değildir. Avrupa Birliği ülkelerindeki ve ABD’deki uygulamaların bu genel kabule uygun olarak yürütüldüğü gözlemlenmektedir. Bu ülkelerin yasal düzenlemelerinde öğrencilerin haklarını düzenleyen ayrı bir madde yoktur. Yine bu ülkelerde tasarım okullarının firmaların sponsorluğunda öğrenci projeleri yürüttüklerinde, fikri hakları

8

öğrencilerden devralmak için imzalattıkları çok sayıda sözleşme örneği mevcuttur. Bu durum hakların öğrenciye ait olduğunun kabul edildiğini göstermektedir. Öğrencilerin tasarımlarının bu kanunda özel olarak düzenlenmesi gerekiyorsa, bunun mutlaka ayrı bir madde halinde düzenlenmesi ve bu durumun yaratacağı özel ve istisnai koşulların aynı maddede tanımlanması gerekir. Örneğin eğitim programlarının bir parçası olan tasarım derslerinde öğrencilerin geliştirdikleri projeler verilen eğitimin en önemli çıktılarıdır. Projenin kapsamı, süreci, bağlamı ve çoğu zaman konusu eğitim kurumu tarafından entellektüel bir çabanın sonucu olarak tanımlanır ve yürütülür. Bu sürecin sonuçlarını ve çıktılarını eğitim programını tanıtmak, mesleki bilinci yükseltmek, bilimsel araştırmalara ve eğitime katkıda bulunmak amacıyla bilimsel veya popüler yayın organları ve tanıtım araçları (broşür, web, TV yayını vb.) aracılığıyla yayımlamak üniversitenin ve projenin yürütülmesinde görev alan öğretim elemanlarının en doğal hakkıdır. Bu hakların üniversite için mutlaka saklı tutulması gerekir. Öğrencinin eğitimin gereği olarak geliştirdiği tasarım projesinin her ne kadar kendi özgün katkılarının sonucu olması gerekiyorsa da, bazı eğitim kurumlarında izlenen gelenekler veya bazı derslerin doğası gereği bu durum değişebilir. Örneğin geleneksel usta-çırak ilişkisinin izlendiği bazı tasarım derslerinde dersin veya atelyenin yürütücüsü, öğrencilerinin tasarımları üzerinde belirgin müdahalelerde bulunarak düzeltme (tashih) veya o atelyeye veya ekole özgü stil eklemeleri yapabilir. Öğretim elemanının müdahale veya katkı dozu dersin niteliğine, amaçlarına göre de değişebilir; bazı dersler öğrencinin özgün bir tasarım geliştirmesini değil, özel bazı becerilerini geliştirmeyi hedefleyebilir. Bu tür durumlar mevcut düzenlemenin 14. maddesinde “ortak hak sahipliği” çerçevesinde tanımlanmıştır. Ancak öğrencilerin tasarımları ayrı bir maddede düzenlenecekse dersin yürütücüsünün olası katkısı da mutlaka dikkate alınmalı ve düzenlenmelidir. Sonuç olarak:

Öğrencilerin tasarımlarından doğan hak sahipliği 14. madde çerçevesinde düzenlendiği için 17. maddenin 3. fıkrası çıkarılmalıdır.

Madde 18 – Tasarımcı olarak belirtilme hakkı Taslakta bu madde aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:

Tasarımcı, başvuru sahibine veya tasarım hakkı sahibine karşı, Sicilde, rüçhan belgelerinde ve yayımda adının tasarımcı olarak gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.

Ekip çalışması sonunda ortaya çıkan tasarımlarda ekipte yer alan tasarımcıların isimleri açıkça belirtilir.

554 sayılı KHK’nın 18. maddesine göre, tasarımcı olarak belirtilme hakkının devri veya bu haktan feragat hükümsüzdür. Taslakta ise bu ifade çıkarılarak tasarımcının bu haktan feragat etmesinin veya bu hakkı başkasına devretmesinin mümkün olabileceği izlenimi yaratılmıştır. 18. maddenin 1. fıkrasında kullanılan ifadede tasarımcının “adının tasarımcı olarak gösterilmesini isteme hakkına” sahip olduğu belirtilmektedir. “İsteme hakkı” dolaylı bir ifadedir; tasarımcının ancak istediği takdirde isminin belirtilmesinin zorunlu olacağı izlenimini vermektedir. 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK’nın bu konuyu düzenleyen 15. maddesinde açıkça “Buluşu yapanın adı patentte belirtilir.” denmektedir. Benzer bir şekilde 18. maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini öneriyoruz:

9

Madde 18 – Tasarımcının adı Sicilde, rüçhan belgelerinde, yayımda ve tescil belgesinde belirtilir.

Ekip çalışması sonunda ortaya çıkan tasarımlarda ekipte yer alan tasarımcıların isimleri açıkça belirtilir.

Bu hakkın devri ve haktan feragat hükümsüzdür.

Madde 19 - Gerçek hak sahipliğine ilişkin talep ve davalar Taslakta 19. maddenin 3. fıkrası aşağıdaki gibidir:

Tasarım hakkı sahipliğinin birden çok kişiye ait olması halinde, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi veya kişilerin bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre hak sahipliği tanınmasını talep ve dava etme hakları vardır.

Aşağıdaki gibi değiştirilmesi önerilmektedir:

Tasarım hakkı sahipliğinin birden çok kişiye ait olması halinde, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi veya kişilerin bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre hak sahibi olarak tanınmayı talep ve dava etme hakları vardır.

Madde 21 - Tasarım hakkının kapsamı Taslakta 21. Madde aşağıdaki gibi düzenlenmiştir:

Tasarımın kullanılması hak ve yetkileri münhasıran tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı bir ürünün aynını veya genel izlenimi bakımından benzerini üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, kiralayamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal veya ihraç edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.

Koruma kapsamı 11. maddede tanımlanmıştır. Bu maddede farklı ifadeler kullanılarak yeniden belirtilmesi farklı yorumlara yol açabilir.

Tescilli bir tasarımın kullanılması hak ve yetkileri münhasıran tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, lisans veremez, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal veya ihraç edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.

Bu maddeye tescilsiz tasarımlar için bir fıkra eklenmesi gerekmektedir. Tescilsiz tasarımların korunmasının sadece kopyalamayı engellemeye yönelik olduğu dikkate alınmalıdır. Hak sahibinin tasarımının kopyalandığını ispat etmesi gerekmektedir.

Yayın erteleme talebi bulunan tasarımlar için de bir fikra eklenmesi gerekmektedir

Madde 22 – Hakkın tüketilmesi Hakkın ulusal kapsamda tüketilmesinin benimsenmesi önerilmektedir.

Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün, tasarım hakkı sahibi tarafından veya onun izniyle Türkiye’de piyasaya sürülmesinden sonra bu ürünle ilgili fiiller tasarım hakkının dışında kalır.

10

Madde 27 – Başvuru Şartları 554 sayılı KHK’da bir tasarımın tescil edilmesi için başvuru sırasında verilmesi zorunlu belgeler açıkça belirtilmekteydi. Kanun taslağında ise başvuru tarihinin kesinleşmesi açısından zorunlu olan belgeler sayılarak başlanmış; maddenin devamında başvurunun tamamlanması için gerekebilecek belgeler sayılmıştır. Bu nedenle tescilin kesinleşmesi için zorunlu olarak teslim edilmesi gereken belgeler açıkça anlaşılamamaktadır. Örneğin KHK’da tasarımcının adının belitilmesinin bir zorunluluk olduğu aşağıdaki ifadeyle açıkça tanımlanmıştır:

Tasarımcının kimliği başvuruda belirtilir. Eğer başvuruda bulunan, tasarımcı değilse veya tasarımcılar birden çok ise, başvuruda bulunan kişinin tescil isteme hakkını, tasarımcı veya tasarımcılardan ne şekilde elde ettiğini başvuruda açıklaması zorunludur.

Oysa taslakta 27. maddenin 4/e fıkrasında sadece “tasarımcının veya tasarımcı grubunun adları belirtilir” ifadesi, belirtilmesi koşullara bağlı veya zorunlu olmayan belgeler arasında sayılmıştır. Bu durum 18. maddede de belirtildiği gibi tasarımcının isminin belirtilmesinin zorunlu olmadığı gibi yorumlara yol açabilir. Bu konu 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK’nın 44. maddesinde “Buluşu Yapanın Başvuruda Belirtilmesi Zorunluluğu” başlığı altında ayrı bir madde halinde aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.

Başvuruda buluşu yapan belirtilir. Eğer başvuruda bulunan, buluşu yapan değilse veya buluşu yapan birden çok kişi ise, başvuruda bulunan kişinin, buluşu yapan veya yapanlardan patent isteme hakkını ne şekilde elde ettiği, başvuruda açıklanır.

Buluşu yapanın belirtilmemesi veya patent isteme hakkının ne şekilde elde edildiğinin açıklanmaması halinde, başvurunun incelenmesi işlemi başlatılmaz.

27. maddenin tasarımcının adının başvuruda belirtilmesinin zorunlu olduğunu vurgulayacak şekilde aşağıdaki gibi yeniden düzenlenmesini öneriyoruz.

Madde 27 - Bir tasarım tescil başvurusu, başvuru tarihinin kesinleşmesi bakımından;

a) Tescil talebini,

b) Başvuru sahibinin kimlik bilgilerini,

c) Tasarımın görünümünü yansıtan ve yayım yoluyla çoğaltılmaya elverişli görsel anlatımını zorunlu olarak kapsayacaktır.

Ancak, başvurunun konusu iki boyutlu bir tasarım ise ve 37 nci maddeye göre yayın erteleme talebinde bulunulmuşsa, birinci fıkranın (c) bendinde istenen görsel anlatımı yerine tasarımın örneği verilebilir.

Tasarımcının kimliği başvuruda belirtilir. Eğer başvuruda bulunan, tasarımcı değilse veya tasarımcılar birden çok ise, başvuruda bulunan kişinin tescil isteme hakkını, tasarımcı veya tasarımcılardan ne şekilde elde ettiğini başvuruda açıklaması zorunludur.

Başvuruda, tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünler belirtilir.

Ayrıca, başvuruda;

a) Tasarımın görsel anlatımını veya örneğini açıklayan tarifname verilebilir,

b) Varsa, yayım erteleme talebi ve süresi belirtilir,

c) Vekil tayin edilmişse, vekil kimlik bilgileri verilir,

11

d) Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünlerin sınıfı belirtilebilir.

Tasarım tescil başvurusuna ilişkin işlemlerin tamamlanması Tebliğde belirlenen ilgili ücretlerin ödenmesine tabidir.

Bir tasarım tescil başvurusu ile birlikte veya daha sonra Enstitüye verilecek her türlü belge, Yönetmelikte öngörülen hususları kapsar.

Bu madde kapsamında yer alan ürün adı, sınıfı ve tarifnamede verilen bilgiler koruma kapsamını etkilemez.

Bu maddenin 1 inci fıkrasının (c) bendinde belirtilen, tasarımın görsel anlatımı üzerinde yer alan yazılı ibareler koruma kapsamı dışındadır.

Madde 34 - İnceleme Taslak kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı tasarımların tescil başvurusu aşamasında reddedilebilmesini mümkün kılmaktadır. Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırılık değerlendirmesi şekli değil, içeriğe ilişkin bir değerlendirmedir. Yayın-itiraz sistemini benimseyen mevcut düzenleme incelemesizdir. İncelemesiz bir sistemin başvuru aşamasında kamu düzenine ve genel ahlaka aykırılık incelemesi yapması sistemin temel mantığına ters düşmektedir. Yayın-itiraz sisteminde itiraz ve dava yolları açıktır. Sistemin şeffaflığı açısından yayın esastır. Başvuru aşamasında yapılacak böyle bir değerlendirme hak kayıplarına, subjektif değerlendirmeye ve keyfi uygulamalara yol açabilir. Topluluk Tasarımı tüzüğüne13 uygun olarak bir başvuru reddedilmeden önce başvuru sahibine bazı hakların tanınması önerilmektedir. Bu nedenle taslaktaki Madde 34/1’in aşağıdaki gibi düzenlenmesini öneriyoruz.

Madde 34/1 - Enstitü, konusu ve kapsamı tasarım tanımına uygun olmayan tasarım tescil başvurularını reddeder.

Başvuru sahibine başvuruyu geri çekme veya düzeltme veya görüşlerini belirtme fırsatı verilmeden başvuru reddedilemez.

Genel Öneriler Tescilsiz tasarımlar Kanun tasarısı tescilsiz tasarımlar açısından dikkatli bir şekilde gözden geçirilmelidir. Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürün AB Direktifinin ve Topluluk Tasarımı Tüzüğünün getirdiği en önemli reformlardan biri tasarımın bir ürüne sadece “uygulanan” (a design being applied to a product) bir yaratım değil, bir çok durumda ürünle bütünleşen (a design being incorcorporated in a product) bir yaratım olduğunun vurgulanması idi14. Tasarımın bir ürüne uygulanması sadece süslemeler için geçerli bir durumdur. Süslemeler dışındaki durumlarda, tasarım genelde ürünün işlevsel özellikleriyle bütünleşir15. Bu nedenle Direktifte ve Tüzükte üründen bahsedilirken “a design applied to or incorporated in a product” teriminin kullanıldığını görürüz.

13 Council Regulation (EC) No 6/2002, Article 47/2 14 Australian Law Reform Commission, 1994. “Designs”, Discussion Paper 58, Sydney. 15 The Registered Designs Regulations 2001, the Effect of the Amendments to the Registered Designs Act 1949, The Patent Office, Department of Trade and Industry, UK, Amended 2 October 2001, p:6

12

Taslakta kullanılan “tasarımının kullanıldığı veya uygulandığı ürün” terimi ise Direktifte kullanılan terimin anlamını karşılamamaktadır. Tasarımın üründe “kullanılması” yine bir ürüne sonradan uygulanan bir yaratım anlamını vermekte, bütünleşme anlamını vermemektedir. KHK’nın hazırlık çalışmalarında yapılan araştırmalar sonucu bu terimi Türkçede en iyi karşılayan terimin “tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürün” olduğuna karar verilmişti. Bu nedenle bu terimin kullanıldığı aşağıdaki maddelerin “tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürün” terimi kullanılarak değiştirilmesini öneriyoruz.

Aşağıdaki maddelerde “tasarımının kullanıldığı veya uygulandığı ürün” terimi yerine “tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürün” terimi kullanılmalıdır.

Madde 2/ı Madde 21 Madde 22/1, 2 Madde 27/3, 4d Madde 28/1 Madde 30 Madde 37/4 Madde 57/1a Madde 64

“Aynını” sözcüğü Taslakta aşağıda belirtilen maddelerde geçen “aynını” sözcüğünün yerine, “aynısını” sözcüğünün kullanılması düzgün Türkçe kullanımı açısından yerinde olacaktır.

Aşağıdaki maddelerde “aynını” sözcüğünün yerine, “aynısını” sözcüğü kullanılmalıdır. Madde 21 Madde 57/1a