Eski Sanayi Alanlarının Yazındaki Yerine ve Endüstri Arkeolojisinin Tarihçesine Kısa Bir...

148
Dergiye göndereceğiniz yazıların ve görsel malzemelerin basılı kopyası ile birlikte, bilgisayar ortamında hazırlanmış bir kopyasını iletiniz. • Yazı ile birlikte, kısa bir özgeçmişinizi göndermeyi unutmayınız. • Fotoğraf, harita, çizim vb. görsel malzeme metnin içine yerleştirilmeli ve ayrıca 300dpi çözünürlükten düşük olmamak koşuluyla TIFF ya da JPEG formatında sunulmalıdır. • Çeviri yazılar ve fotoğraflar için kaynak belirmek zorunludur. • Yayın Kurulu, gönderilecek yazıların yayınına ilişkin kararını yazı ile bildirecek; gönderilen yazılar iade edilmeyecektir. • Yayın Kurulu, gönderilen yazılarda, yazım kurallarına uygun gerekli düzeltmeleri yapma ve dil yanlışlıklarını gidermeye yetkilidir. • Yazı ve çevirilerin sorumluluğu yazar ve çevirmenlere aittir. Şehir Plancıları Odası sorumluluk kabul etmez. İçindekiler Sunuş... İspanya Endüstri Mirası ve Coğrafya: Barselona Örneği Martin M. CHECA-ARTASU Eski Sanayi Alanlarının Yazındaki Yerine ve Endüstri Arkeolojisinin Tarihçesine Kısa Bir Bakış Açalya ALPAN Endüstri Mirasının Değeri ve Korunma Sorunu: Maltepe Havagazı Fabrikası’nın İzleri Silinirken Duygu CİHANGER Endüstri Mirasının Korunması ve Yeniden İşlevlendirilmesine İlişkin Özelleştirme Yaklaşımları: Sorunlar ve Olanaklar Yücel Can SEVERCAN Elektrik Üretiminden Arkeoloji Ev Sahipliğine: Centrale Montemartini Müzesi, Roma Açalya ALPAN Endüstri Mirası: Kavramlar, Kurumlar ve Türkiye’deki Yaklaşımlar Mehmet SANER Afet Yasası Neyin Tasası? Süleyman BALYEMEZ 3 4 21 29 40 47 53 67 2012/1-2 ISSN 1300-7319 Üç ayda bir yayınlanır Sayı 52 TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI YAYINI Journal of the Chamber of City Planners UNION OF CHAMBERS OF TURKISH ENGINEERS AND ARCHITECT PLANLAMA

Transcript of Eski Sanayi Alanlarının Yazındaki Yerine ve Endüstri Arkeolojisinin Tarihçesine Kısa Bir...

Dergiye göndereceğiniz yazıların ve görsel malzemelerin basılı kopyası ile birlikte, bilgisayar ortamında hazırlanmış bir kopyasını iletiniz.

• Yazı ile birlikte, kısa bir özgeçmişinizi göndermeyi unutmayınız.• Fotoğraf, harita, çizim vb. görsel malzeme metnin içine yerleştirilmeli ve ayrıca 300dpi çözünürlükten düşük olmamak koşuluyla

TIFF ya da JPEG formatında sunulmalıdır.• Çeviri yazılar ve fotoğraflar için kaynak belirmek zorunludur.• Yayın Kurulu, gönderilecek yazıların yayınına ilişkin kararını yazı ile bildirecek; gönderilen yazılar iade edilmeyecektir.• Yayın Kurulu, gönderilen yazılarda, yazım kurallarına uygun gerekli düzeltmeleri yapma ve dil yanlışlıklarını gidermeye yetkilidir.• Yazı ve çevirilerin sorumluluğu yazar ve çevirmenlere aittir. Şehir Plancıları Odası sorumluluk kabul etmez.

İçindekiler

Sunuş...

İspanya Endüstri Mirası ve Coğrafya: Barselona ÖrneğiMartin M. CHECA-ARTASU

Eski Sanayi Alanlarının Yazındaki Yerine ve Endüstri ArkeolojisininTarihçesine Kısa Bir Bakış

Açalya ALPAN

Endüstri Mirasının Değeri ve Korunma Sorunu:Maltepe Havagazı Fabrikası’nın İzleri Silinirken

Duygu CİHANGER

Endüstri Mirasının Korunması ve Yeniden İşlevlendirilmesine İlişkinÖzelleştirme Yaklaşımları: Sorunlar ve Olanaklar

Yücel Can SEVERCAN

Elektrik Üretiminden Arkeoloji Ev Sahipliğine:Centrale Montemartini Müzesi, Roma

Açalya ALPAN

Endüstri Mirası: Kavramlar,Kurumlar ve Türkiye’deki Yaklaşımlar

Mehmet SANER

Afet Yasası Neyin Tasası?Süleyman BALYEMEZ

3

4

21

29

40

47

53

67

2012/1-2ISSN 1300-7319

Üç ayda bir yayınlanırSayı 52

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI YAYINIJournal of the Chamber of City PlannersUNION OF CHAMBERS OF TURKISH ENGINEERS AND ARCHITECT

PLANLAMA

Genç Kentlilerin Eğitim Deneyimi: Kent veKentlilik Eğitimi (1T-3K Projesi)

Dilek BEYAZLI

Tarihten Bir Yaprak:Asır Öncesi Planlanan Bir Uydukent Projesi

Şehnaz YAREN- Şinasi ACAR

Yoksulluk, Dışlanma ve Kente Karşı İşlenen Suçlar:İngiltere Örneği

Dilek ÖZDEMİR

Hedonik Fiyat Modeli İle Konut Fiyatları ÜzerineYapılan Araştırmalar Üzerine Bir Literatür Taraması

Gözde EKŞİOĞLU ÇETİNTAHRAEbru ÇUBUKÇU

Suriçi Bölgesi Kentsel Dönüşüm Projesi veDiyarbakır Turizmine Katkısı

Funda ÇATALBAŞ

Sürdürülebilir Yerleşimler İçin Planlama veKentsel Tasarım Kriterlerinin Belirlenmesi:

Antalya Demre ÖrneğiFatma Pelin ÖZTÜRK

Kent’ten Ekokent’e:Ekosantrizm ve Karmaşıklık Kuramı

M. Ertürk IŞIKPINAR

“Seferihisar – Çeşme – Urla YarımadasıJeotermal Kaynak Odaklı

Bölgesel Sağlık Merkezi Denemesi”Ahmet Kıvanç KUTLUCA

70

76

79

86

99

112

122

135

TMMOBŞehir Plancıları Odası

Yayın Türü: Yaygın Süreli YayınÜç ayda bir yayınlanır

Oda birimlerine ve üyelere ücretsiz gönderilirSayı 52

Ocak - Haziran 2012/1-2

TMMOB Şehir Plancıları Odası adına Sahibi veSorumlu Yazı İşleri Müdürü

Necati Uyar

Sayı EditörüTayfun Kahraman

Yayın KuruluÖznur Akalın

Gürkan AkgünZeynep Arman Akyürek

Akif Burak AtlarSüleyman BalyemezÇare Olgun Çalışkan

Tuba İnal ÇekiçAhmet Kıvanç Kutluca

Aysun Koca SarıEce Özden Pak

Fuat Eraslan

Yayın İdare MerkeziAtatürk Bulvarı No: 219 Kat:2 D:8

Kavaklıdere, AnkaraTel: 0312 417 87 70

Faks: 0312 417 90 55e-posta: [email protected]

web: www. spo.org.tr

Grafik ve Baskıya HazırlıkLeda Ajans

M. Gürbüz Fehim

BaskıAydan Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Alınteri Bulvarı 3364. Sk. No: 4Ostim - Ankara - 312 354 46 27

Basım Tarihi:Mayıs 20135000 adet

PLANLAMA2012/1-2

3

SUNUŞ

Küreselleşme olarak adlandırılan süreçle birlikte, zamanla biçim ve söylem değiştirse desonuçları değişmeyen neo liberal politikaların etkisiyle dünyanın politik ekonomisindeyaşanan yapısal dönüşümler en fazla kentlerdeki üretim işlevlerini etkilemiştir. Üretimve sanayi işlevleri emek maliyetlerinin daha ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelere ka-yarken neredeyse tüm ülkelerde sanayi devriminden kalan ya da Fordist üretim tarzınaait mekânlar artık emek pazarı ya da kullanım değeri odaklı değil, değişim değeri odaklıbiçimde kullanılmaya başlamıştır. Kimi zaman kendisini, hizmet sektörü ağırlıklı alışverişmerkezi gibi kullanımların, tema parklarının ve ofis mekânlarının sayılarının artmasıile gösterse de bu tür bir dönüşümün etkileri çok daha yaygın ve derindir.

Bu dönüşüm sonucunda kent içindeki eski sanayi alanlarının, demiryollarının ve diğerüretim tesislerinin oluşturduğu yaşam biçimi, kültürü, estetik değerler ve gündelik yaşampratikleri kaybolmaya başlamıştır. “Endüstri mirası” olarak adlandırılan sanayiye özgüyapılar, bu yapıların bir arada oluşturduğu mekânsal desen ve ulaşım altyapısı yok ol-makta ya da içeriği boşaltılmaktadır. Eskiden kent içi sanayi alanları olarak adlandırı-labilecek bu alanlar üretim işlevinin ortadan kalkması ile birlikte yarışan ve rekabeteden kentlerin küresel sisteme eklemlenmesinde araçsal işleve sahip projelerin gerçek-leştirileceği ya da özelleştirilerek sermayeye devredilecek ve gelire dönüştürülecek alan-lar olarak görülmektedir. Üretim ekonomisinin yerini kentsel rant ekonomisi almakta,sanayisizleşme süreci sanayinin kentlerdeki kazanımlarını ortadan kaldırmaktadır.

Ülkemizde ise bir taraftan endüstri mirası kavramına yakışır biçimde işlev kazandırıla-rak kente ve kentliye yeniden sunulan alanlar bulunmakla beraber, diğer taraftan iseHaydarpaşa Garı örneğinde olduğu gibi kent belleğinde vazgeçilmez yerleri olan vehalen işlevini sürdürebilen kimlik ögeleri, kamusal niteliklerinden ve özgün işlevlerindenuzaklaştırılarak adeta yok edilmeye çalışılmaktadır.

Kent içi eski sanayi alanlarının dönüşümünün ele alınması kentlerin ve kentsel alanla-rın yaşanabilir bir biçimde nasıl dönüştürülebileceğine ilişkin yaklaşımların geliştiril-mesinde yaşamsal öneme sahiptir. Planlama dergisinin bu sayısında bu sebeple dosyakonusu olarak kent içi eski sanayi alanlarının dönüşüm süreçlerinin ele alınması karar-laştırılmıştır.

Bir sonraki sayısında Planlama Dergisi son on yılını kapsayan bir seçkiyle karşınızdaolacak. Görüşmek dileğiyle.

TMMOB Şehir Plancıları OdasıYayın Kurulu

İspanyaEndüstri Mirası ve Coğrafya:Barselona Örneği

Martin M. Checa-ArtasuDr.Mexico City

AutonomousMetropolitan

Universitesi, SosyolojiBölümü Öğretim

Elemanı(Doktora: BarselonaUniversitesi, Beşeri

Coğrafya)

İspanyolcaʼdanÇeviri: Açalya Alpan

Gazi ÜniversitesiMimarlık Fakültesi,

Şehir ve BölgePlanlama Bölümü

Araştırma Görevlisi

Bacalardan oluşmuş totem parkları, de-nizde karaya oturmuş gemiler görüntü-sündeki fabrikalar, sanayi-sonrası kenti

için moloz ve enkaz niteliğindeki kalıntılar, kent-sel mekânın yeni algıları, kentin tümden değiş-mesine karşı kent belleğinin korunması… Bunlarve diğer pek çoğu, kültürel özellikle de endüstri-yel mirası etkilemekte olan kentsel dönüşüm pro-jelerinin değerlendirilmesinde son dönemlerdekullanılan kavramlardır. Kültürel miras, kentler-deki belleği yaşatmak, mekân hissini kuvvetlen-dirmek ve küreselleşmenin dayattığıbağdaşıklaşmanın önüne geçmek için temel birunsur, belirli bir coğrafi konumu olan bir ele-mandır. (Graham et al., 2000).

Konunun kaygı uyandırıcı sonuçlarından ötürübu alana kendini adamış pek çok sosyal bilimcibulunmaktadır. Bu kaygı verici sonuçlara Mek-siko kentindeki durum örnek verilebilir: günlük

yaşamda geçmişle bağlantı kuran kaynak ve me-kânların kaybının devam etmesi kent halkınınbüyük kısmının kimlik bunalımı yaşamasına yolaçmaktadır. (Ramírez Kuri & Aguilar, 2004).Manchester’da ise, eleştiri konusu olmadan uy-gulanabilecek başka bir kentsel çözüm yolu yok-muşçasına, başka kamusal değerlendirmeleri haketmeyen ve geçmiş yaşama tapınma amaçlı to-temler görüntüsünde olan baca dolu parklar bu-lunmaktadır (Crinson, 2005). Diğer yandan,Detroit, Belfast ve Berlin’de kentsel belleği ıslahetmek üzere halk ile yerel yönetimler arasındadaha uzlaştırıcı yeni bir şehircilik anlayışı oluş-turmak amacıyla, kültürel mirasın yeniden de-ğerlendirilmesini içeren ve sayısı gittikçe artananlaşmalar gündemdedir (Neill, 2004).

Tüm bu olgunun bir parçası olarak kentsel alan-daki pek çok eski üretim mekânının endüstri mi-rası olmanın ötesinde bir kültür, eğitim ve

(1)

(1) Orijinal makalenin referans bilgileri: Checa-Artasu, M. (2007) “Geografías para el patrimonio industrial en España: el caso de Bar-celona”; Scripta Nova, Revista Electrónica de Geografía y Ciencias Sociales. Barcelona: Universidad de Barcelona, 2007, v. XI,n°. 245 (32))

4

PLANLAMA2012/1-2

5

PLANLAMA2012/1-2

yönetim donatı alanı ağı oluşumuna imkân vere-rek önem kazanması söz konusu olmuştur. (Tran-sEuropeHalles, 2000, Powell, 1999). Endüstrimirasını somut bir şekilde iyileştiren bazı donatı-lar beklendiği üzere yeni bir coğrafya şekillen-dirmektedir. (Checa-Artasu, 2006a)

Süregelen kentsel değişim ve değişkenliğin do-ğası hesaba katıldığında denilebilir ki, endüstrikalıntılarının Avrupa genelinde çok çeşitli ve de-ğişik amaçlı yeniden kullanım örneklerinin ol-ması ve bunun Avrupa coğrafyasında yaygınolması olağan bir durumdur. Örnek olarak Mar-seilles’teki Friche Belle de Mai kültür kompleksi,Berlin’deki RAW-tempel veya UFA fabrik, Lon-dra’daki Gasworks ve çikolata fabrikası verilebi-lir. Aynı olgu, farklı ölçek ve yoğunluktadünyanın diğer kesimlerinde de gerçekleşmekte-dir. Farklı örnekler vermek adına Kanada’nınMontreal kentindeki Darling dökümhanesinin yada Raymond fabrikasının kültürel amaçlı yenidenkullanımı (Burgess, 1998), veya Hong Kong’dakiTa Kwa Tan eski Dairy çiftliğinin ambarlarınınsanat için yeniden kullanımı vurgulanabilir.

İspanyol kentleri, kent coğrafyasında değişiklikyapan eski sanayi alanlarının yeniden kullanımıolgusuna yabancı değildir (Álvarez Areces, 2003;Benito, 1996; Benito del Pozo, 1997; Capel 1996;Candela, 2004; Checa-Artasu, 2004a, 2004b; Dela Madrid, 2003; Martínez Pérez, 2000; Pardo yOlivera, 1992;Martínez Puche y Pérez,1998;Represa y Helguera, 1997, Sobrino,1996; SolerValencia, 2004). Bu yeni kullanımlar, gayrimen-kul alanı yaratma veya farklı ekonomik dinamik-ler uğruna kentlerin sanayi örneklerinin yokolmasını öneren yeniden yapılanma olaylarınıunutmamakta, böylelikle şehircilik ve coğrafyaalanlarında gittikçe daha çok ele alınan bir olguoluşturmaktadır. (Pardo Abad, 1991a, 1991b)

Barselona, Endüstri Mirası veYeniden-kullanımİspanya’nın Barselona kenti, kentsel bağlamdaendüstri mirasını etkilemiş olan olguları incele-mek için bir laboratuvar niteliğindedir. Barselona,sahip olduğu sanayi dönemi tanıkları ve Kata-lonya bölgesinin eski sanayi merkezi olmasıylaaçıklanabileceği üzere, Bask Bölgesi’yle birlikteİspanya’daki sanayi devriminin motoru olmuştur.Başkentlik durumu, ve Avrupa ölçeğinde İtal-

ya’da Lombardia ve Piemonte, Almanya’da Rhe-inland, Britanya’da Lancashire bölgelerine eşde-ğer bir sanayi bölgesinin ana ekseni olmakonumu, Barselona’nın sanayileşmenin farklıaşamalarına ev sahipliği yapmasına olanak sağ-lamıştır (Cabana, 1993; Dorel-Ferré, 1993;Nadal, 1975, 1985, 1992, 2003; Maluquer deMotes, 1994, 1998; Pascual, 1990; Sudrià; 1988).Önce, 18. yüzyıl ortalarından 1830’lara kadaruzanan ve zanaat atölyelerinden İspanyol fabri-kalarına geçilen dönem gelmektedir. Ardındanfabrikaların gelişmesiyle, 19. yüzyıl süresincetekstil (iplik, kuru temizleme, dikiş) sanayisi dö-nemi ile 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkankimya, gıda ve demir çelik sanayileri ile çeşitli-likte artışın yaşandığı dönem gelmiştir.

1936-39 yılları arasındaki iç savaş ve ardındanFranco’nun diktatörlüğü bu gelişimi, mevcut ser-mayenin, özellikle de Katalonya’nın iş dünyasın-daki liderliğinin kaybıyla kesintiye uğratmıştır.Bu durum bazı ulusal şirketlerin açılmasıyla birparça iyileştirilmiştir. 1960 ve 70’lerde küçük veorta ölçekli şirketler bazında yeniden toparlan-maya başlayan sanayi, 80’lerin başındaki ekono-mik bunalım ve iş dünyasının günümüze deksüren konumsal yer değiştirme süreci nedeniylegelişimini tamamen durdurmuştur. Bu durumarağmen, sınaî ortamı yeniden düzenlemek içinson yirmi yıl içinde çaba gösterilmiş, bu çabalarkapsamında birbiriyle alakalı küçük ve orta öl-çekli sanayilerin bugün önemli işler ortaya koyanağı korunmuş, yüksek katma değerli üretime, bil-ginin ve yeni bilgi teknolojilerinin yoğun kulla-nımına tahsis edilmiş yeni şirketlerin kurulmasıteşvik edilmiştir.

Diğer yandan, İspanya’ya demokrasi geldiktensonra kent halkı tarafından yeni kamusal mekânve sosyal donatı alanları talep edilmiş, bununüzerine belediye yetkilileri, endüstri mirasının ye-niden kullanımı için bir plan yapmayı zorunlugörmüşlerdir. Ancak, endüstri mirasının yenidenkullanımının sağlanmasına rağmen bu mirasınüretim sürecini, işçiliğini ve teknoloji gelişiminisergileyen iç mekân belleğini koruyacak meka-nizmalar henüz geliştirilmemiş; bunun sonu-cunda, sosyal ve idari donatı alanı talebinekarşılık bu ‘iç bellek’ yok edilmiştir. Endüstri mi-marisi, geniş, havadar mekânları, esnek kullanımve istenilen şekile sokulabilme özelliğiyle talepedilen sosyal donatılar için kullanışlı birer kap

6

PLANLAMA2012/1-2

arayışına uygun düşmektedir (Corredor-Matheosy Montaner, 1984; Sobrino, 1996). Şunu da ek-lemek gerekir ki, Barselona’daki endüstri mira-sının değerine yönelik bilinç, pek çok incelemeve yayının yapılmış olduğu 1990’lara kadar netolarak şekillenmemiştir (Granados, 1997; Caballéet al., 1991; Caballé, 2000; Checa-Artasu, 2000a,2000b, 2002; Checa-Artasu y Vilanova, 1998,Feliu, 2002; Nadal y Tafunell, 1992; Tatjer, 2006;Tatjer y Vilanova, 2003).

Barselona’nın endüstri mirasınınkorunmasındaki üç aşama:İlk aşama: yerel haklar, talepler ve belediyeyeait ilk tutumlar (1976-1986)

Diğer İspanyol kentlerinde olduğu gibi Barselon-a’da da endüstri mirasının korunması, kenthalkının taleplerinin meyvesidir. Yerel halk kay-naklı bu koruma süreci evrimsel üç aşama altındaincelenebilir.

Endüstri mirasının yeniden kullanımındaki ilkaşamanın kökleri, 1970’lere ve kentin olimpiyatoyunları için aday gösterildiği 1980’lere dayan-maktadır. Etabın başlangıcı, Franco diktatör-lüğüne karşı olan hareketlerin etkisindedemokrasiye geçişin ürettiği ideolojik yenidenyapılanma çerçevesinde yer almaktadır. Budönem aynı zamanda 1973 yılında gerçekleşenKatalan sanayi krizinin etkilerinin görüldüğü, vediktatörlük sonrası politika yapmanın yeni yol-larını geliştirmek zorunda olan ilk belediyelerinkurulduğu dönemdir.

Bu dönemde, solun politik partilerinde toplanmışolan kent halkı endüstri mirasının korunması içinkendiliğinden bir öneri sunmayacak, ancak kentinpek çok mahallesindeki kentsel temel altyapı ek-sikliği nedeniyle sosyal donatı ve yeşil alantalebinde bulunacaktır. Bu eylemler, sadecebirçok eski endüstri yapısının iyileştirilmesine,ya da en azından kısmi olarak korunmasına değil,aynı zamanda yerel yönetimlerin sosyal donatıoluşturma politikaları içinde endüstri mirasınınfaydalarını gözettiği bir sürecin başlamasınaolanak verecektir. Rotası az çok belirli olan busüreç, 17 Ekim 1986 tarihinde Barselona’nınOlimpiyat kenti olarak atanmasına kadar devametmiştir.

Bu süreçler, kamulaştırma zorunlulukları, mülksahipleriyle yapılan pazarlıklar, kent planları ileuyumluluğunun sağlanması gibi nedenlerdendolayı sürekli gecikmiştir. Böylelikle, kenthalkının baskısı altında yirmi yıldan fazla gecik-menin olduğu örnekler oluşmuştur.

Endüstriyel miras elemanlarını ilgilendiren tartış-malardan ilk aşamada yer alan bazıları şunlardır:

El Vapor Vell de Sants:

1976 yılında, Katalan burjuva sanayisinin enönemli temsilcilerinden Güell ailesine ait buharlıtekstil fabrikasının içinde olduğu alanın GaleríasPreciados adlı mağazalar zinciri tarafından satınalınması Sants mahallesi civarınıhareketlendirmiş, fabrika, artistik tarihi anıtolarak tescillenmiştir. Ardından 1984 yılında,“Vapor Vell’i ıslah edelim”, 1985’te ise “VaporVell’i kurtaralım” kampanyaları düzenlenmiş vebu kampanyalar, fabrikanın Sant mahallesininihtiyacı olan sosyal donatı alanı olarak ele alın-masına hizmet etmiştir. 1986 yılında ana gövdeve bacanın korunmasına dair özel bir plan onay-lanmıştır. Son olarak 1998 yılında bir kütüphaneve eğitim merkezinin yapımına başlanmış,sürecin başlamasından hemen hemen yirmi beşyıl sonra fabrika yeni kullanımıyla 2000 yılındahizmete açılmıştır.

Sedeta Fabrikası:

1975 –85 yılları arasında Camp de’n Grassot ma-hallesinde bulunan Sedeta tekstil fabrikasınınsosyal merkez ve eğitim enstitüsünedönüştürülmesi talep edilmiştir (Belloso, 2003).Ricard Fayos, Pere Giol ve Llistosella kardeşlerinmimari projesini takiben 1985 yılında başlayançalışmalar, belediyenin sosyal donatı oluşturmapolitikasının ilk örneklerindendir.

2000 yılında sosyal merkez projesi tamam-landığında, fabrikanın kuruluşunun yüzüncüyılını kutlamak adına Barselona Üniversitesi’n-den Conchi Villar ve Cristina Borderias isimli tar-ihçiler tarafından fabrikanın işçilerinin anısınayürütülmüş olan “Sedeta: Tarih ve Anı” başlıklıproje geliştirilmiştir.

Katalonya Bilim ve Teknik Müzesi’ndeki “El Vapor Vell de Sants” maketiKaynak: http://es.wikipedia.org/wiki/Archivo:Vapor_Vell_de_Sants.jpg

La Sedeta FabrikasıKaynak: http://patrimonioindustrialdebarcelona.blogspot.com/2009/03/la-sedeta.html

7

PLANLAMA2012/1-2

İkinci aşama: Olimpiyatların etkisi ve özel sek-tör eliyle gerçekleştirilen iyileştirme projeleri(1986-1999)

İkinci aşama 1986 sonbaharında kentin olimpiyatşehri olarak ilan edilmesiyle başlamaktadır. Butarih, belediyelerdeki demokratik yapının, özel-likle Pascual Maragall başkanlığındaki sosyalistKatalan partisinin belediye yönetiminin, sağlam-laştırılması ve her şeyden önemlisi 1992 yılındagerçekleşecek olan olimpiyat oyunlarından öncekentin iyileştirilmesi ihtiyacı ile çakışacaktır.

Bu dönemde, belediyelerin eski sanayi alan-larının kurtarılması ve sosyal donatılar için kul-lanılmasına yönelik tutumu değişecektir. Bututum, olimpiyat mazeretinden önce hiç adıgeçmemiş, gayrimenkul ya da altyapıya yönelikyeni inşaat alanlarının yaratılmasına ve yıkımameyilli olan bir tutumdur. Olimpiyat Şehri’ninIcaria eski sanayi mahallesi arazisinde inşaedilmesi Barselona’daki endüstri mirasının kitle-sel yıkımını öngörmesiyle en dramatik örnekolurken, belediye tarafından bu sanayi geçmişinibelgelemek için o zamana kadarki en ciddi bel-geleyerek koruma projesi başlatılmıştır. (Grana-dos, 1997; Caballé et al., 1991; Caballé,2000:189). Belediye dosyalarındaki büyükölçekli kentsel dönüşüm politikalarının halenyürürlükte olmasına rağmen 1995’ten bu yana,endüstri mirasını kültürel ve kamusal kullanım-lar yoluyla yeniden kazanma aktiviteleri gerekyeniden alevlenmiş kamu baskısı gerekOlimpiyat yıkımını başlatan kentsel dönüşümmodelinin olumsuz etkilerinin gözlenmesi sebe-biyle yeniden başlamıştır. Böylelikle, 90’lı yıl-ların ortalarından itibaren süregelen çatışmalarave sivil toplum örgütlerinin isteklerine yanıtveren çeşitli projeler geliştirilmiştir. Bu aşama,1999 yılında Barselona’nın Kültürel SektörStrateji Planı’nın hazırlanması ile sonuçlanmıştır.Bu belge halen Belediye’nin kültürel politikastratejilerini ortaya koymaktadır. (ICUB, 1999).

Bu aşamadaki oldukça önemli bir olgu sanayi ka-lıntılarının iyileştirilmesinde kamunun ötesinegeçilerek çeşitli özel sektör örneklerinin edinil-miş olmasıdır. Bilgi teknolojileri ve yüksekkatma değere sahip işkollarıyla bağlantılı ekono-mik etkinliklerin kamusal ve kültürel etkinliklerlebuluştuğu durumlar çoğu zaman özel sektördeyer almaktadır. Böylece, plastik sanat ya da sahnesanatı koleksiyonlarının sadece sergilenmesinin

ötesine geçen örgütlenmelere yönelik modellerortaya çıkmış, bazıları Trans-Avrupa ağları ara-cılığıyla birleşen bu yeni organizasyon şekilleri,endüstri mekânını yeni iş trendine uyarlayarak veböylelikle burada bulunan fabrikaların iş dünya-sındaki kullanım ömrünü uzatarak bu mirasın ye-niden kullanımını önermiştir. Aşağıda bu durumabirkaç örnek verilmiştir:

Limanın genel depoları:

Olimpiyat Oyunları, eski liman ve ilgili yapılarınyeni bir serbest zaman aktivite bölgesine dönüş-mesini teşvik etmiştir. Çeşitli organizasyonlar veentelektüeller bazı yapıları kurtarmak için bir gi-rişim başlatmış, ancak sadece, Mar Sarayı -Palaude Mar- (bugünkü Katalonya Tarihi Müzesi veKatalonya Yönetimi’nin bazı ofis binaları),Nuevo Vulcano dökümhanesinin depoları, Kata-lonya’nın ilk betonarme binası (özel sektöreliyle), ve saat kulesi kurtarılmıştır. Bu süreçte,endüstri mirasının ve sahip olduğu değerin ta-nımlanmasındaki güçlükler ortaya konularakneyin korunması gerektiğine yönelik tartışmabaşlamış ve aylarca devam etmiştir.

Can Fabra:

1840 yılında inşa edilen ve 1903 yılına dek Ka-talan İskoç ortaklığındaki Hilaturas Fabra y Coatsfirmasına ev sahipliği yapmış olan bu eski tekstilfabrikası, kentin kuzeydoğusundaki Sant Andreuve la Sagrera mahalleleri mahalle örgütleri tara-fından 1982 yılında başlatılan, ve fabrikanınbugün kütüphane ve kültür merkezi olan kısmınıniyileştirilmesini içeren uzun bir yerel tartışmanınkonusu olacaktır. (VV.AA, 2001; Blasco, 2000).Kentin, daha önceleri San Andrés de Palomar be-lediyesine ait olan ve kasabanın yerlilerine iş veservis sağlayan bu bölgesi 1897 yılında Barse-lona kentine eklenmiş; Fabra y Coats sanayisi bubölgede belirleyici role sahip olmuştur. Son za-manlarda, bu tekstil fabrikası ve civardaki çeşitliyapıların sahipleri ile büyük bir gayrimenkul şir-keti arasında bir gayrimenkul operasyonu gün-deme gelmiş; bu operasyon, bu yapılarınbirçoğunun sosyal donatılar için düşünülmüş ol-masına rağmen belediye ile özel girişimin pa-zarda eşit şekilde hareket edememesi nedeniylebelediyenin gayrimenkul özel sektörü karşısındatakındığı liberal şehircilik yaklaşımına kanıt ol-

8

PLANLAMA2012/1-2

9

PLANLAMA2012/1-2

muştur. Bu durumda, Belediye kamusal kullanımıgaranti altına almak amacıyla bir alım gerçekleş-tirmiş, böylece kentlilerin talepleri ve mekânıngelecekteki kullanımına yönelik çatışmalar ken-disini projeye yansıtabilmiştir. Belediye bugünironik bir şekilde, Can Fabra fabrikasının 2006yılında satın alınan bölümlerinin nasıl yenidenkullanılacağını tanımlamada halk katılımının sağ-lanmış olmasıyla övünmektedir. (Venteo, 2007).

Farklı örnekler göstermektedir ki, yerel taleplerkamu yönetiminden hızlı bir yanıt alamamış veönceden belirlenmiş tutarlı bir strateji bulama-mıştır. Bunun çeşitli sebepleri bulunmaktadır: be-lediye tarafında ancak son zamanlarda açıklığakavuşturulmuş olan net politikaların eksikliği;yerel yönetimin kontrol eksikliği ve maddi kay-nak kullanımının sürekli üst düzey yönetimebağlı olması; Olimpiyatlar sebebiyle gündemegelen ve çoğu zaman gayrimenkul değerleri sos-yal değerlerin üzerinde tutarak yeniden kullanı-labilecek önemli sanayi mekânlarını (Icaria veeski liman bölgeleri) yok eden büyük ölçeklikentsel projeler. Bu aşamada endüstriyel ya dadiğer miras alanlarındaki donatı talebi üzerindekiçatışmalar 80’lerdeki tonda devam etmiştir. Buçatışmalar üç başlıdır: bir donatının gerekli ol-duğunu düşünen mahalle ve kent halkı; bazenmülk sahibi bazense taraflar arasındaki aracı yada hakem rolündeki yerel yönetim; donatı ihtiya-cının olduğu alandaki artan arazi değerindenfayda sağlamaya çalışan özel mülk sahipleri. Buüç baş, çatışmaları uzatan ve küresel stratejilerizorlaştıran bir dinamik oluşturmuştur.

Üçüncü aşama: kimlik olarak endüstriyel pey-zaj. Endüstriyel miras için yeni yerel talepler(1999-2006)

1999 yılında Barselona Kültürel Sektör StratejikPlanı’nın hazırlanması ile birlikte yeni bir dönembaşlayacaktır. Plan, altı ana maddesi çerçevesindekültürün, sosyalleşmeyi artıracak yeni etkinlikleraracılığıyla toplumsal bağın anahtar bir ögesi ol-ması gerekliliğine işaret etmektedir (ICUB, 1999).Böylelikle, yavaş yavaş kentin bir çeşit buluşmasalonu haline gelmiş olan kütüphanelerin yapımplanı başlatılmış, kentte bazıları önemli uluslararası bağlara sahip olan her çeşitten festivalin sa-yısı artırılmış, sokak ve caddelerde reklam vefilm çekilmesi gibi olgular etkinleştirilmiştir.

Plan çerçevesinde, bu kez belediyenin kaynaklarıtükenmeden önce yeni özel yatırımcılar bularakkültürel etkinliklerin tasarlanmasını teşvik edenpolitikalar uygulamaya konulmuştur. Ancak, en-düstri mirasının bir şekilde hem yeniden kulla-nılmasına hem de buraların sosyal donatı alanlarıolmasına fayda sağlayabilecek bu mevzular ger-çekleşmemiştir. Tam tersine, bugün kenttekigeniş alanların dönüşümü uğruna endüstri mira-sının sistemli bir kaybına şahit olunmaktadır. Neyazık ki Barselona kenti, Olimpiyat sonrası sü-reçte başlayan gayrimenkul parkının ekonomikaçıdan yeniden değerlendirilmesi problemini aynıhızda yaşamaya devam etmektedir. Spekülatifbaskılar endüstri mirasının gönüllü olarak korun-ması isteklerini de etkilemektedir. Belediye, kı-sıtlı kaynaklarla gayrimenkul pazarındayarışamamakta, 80’li yıllardaki gibi donatıyadönüştürmek üzere alanı kamulaştıramamaktadır.Buna ek olarak belediye mülklerinin, belediyebütçesini yeniden düzenlemek ve özel sermayeile birlikte büyük stratejik projeleri geliştirmekamacıyla sürekli olarak satılmakta olduğu ortayaçıkmıştır.

Bu projeler arasında 2004 Kültürler Forumu’naek olarak ‘Poblenou 22@ aktiviteler bölgesi’ öneçıkmaktadır (Oliva, 2003). Bu kentsel ve ekono-mik gelişme projesi, endüstri mirası olarak nite-lendirilebilecek kalıntıların büyük çaplı olduğueski sanayi bölgesi Poblenou mahallesinde ger-çekleştirilmiştir. Proje, bilgi yönetimi gerçekleş-tirmeleri ya da bilgi ve iletişim teknolojileriniyoğun şekilde kullanmaları sebebiyle yüksek kat-madeğerli sektörün yerleştirileceği bu eski sanayibölgesini dönüştürmek amacıyla firma ve yatı-rımcıları çekmeyi öngörmektedir.

Günümüzde bu girişim, küreselleşmeyi vurgula-makta olan ekonomik akımlar çerçevesinde kentiyeniden konumlandırmak amacıyla sanayi böl-gesini dönüştürmek istemektedir.

Böylelikle, alandaki endüstri mirasının değerlen-dirilmesi ve korunması olasılığının düşünülme-miş olduğu ‘Poblenou 22@ aktiviteler bölgesi’projesi, kent halkının onayını almayarak yerel yö-netim ile halk arasında görüş ayrılığı oluştur-muştur. Bu proje örneği, Barselona kentindeuygulanmakta olan kültür politikasının mimarimirası hesaba katmadığını göstermiştir. Yerel yö-netime göre, kentin rekabet gücünü tetikleyen

Poblenou 22@ Aktiviteler bölgesiKaynak: territori.scot.cat/cat/notices/2008/12/transformacio_urbana_de_poblenou_i_22_barcelona_166.php

gayrimenkül projelerinin önüne geçilmemelidir.Endüstri mirası çerçevesinde belirli bir coğrafikonuma böyle bir değer atfedenler ise sadece bir-kaç romantikten ibarettir. Ancak, romantiklerinsayısı hiç de az değildir ve önerileri somut te-mellere dayanmaktadır. Böylece, mahalle örgüt-lerinin ve çeşitli entelektüel sektörlerin taleplerikendini hissettirmeye başlamıştır.

Bu aşamanın başlamasıyla birlikte Barselo-na’daki endüstri mirasının değeri ilk defa netliğekavuşmuştur. 1998 Aralık ayında Xavier Basiana,Antoni Vilanova ve Martín Checa tarafından dü-zenlenmiş olan ve akademik dünyadan pek çokuzmanın katılmış olduğu ‘Kent ve Fabrika: Bar-selona’nın endüstri mirasında bir gezinti’ sergisiaçılmıştır (Checa-Artasu y Vilanova, 1998,Checa-Artasu, 2000c, 2002). Sergi, Barselo-na’nın çeşitli bölgeleri ve metropoliten alanındaiki yıl boyunca gezmiş, mimarlar odası, endüstrimühendisleri birliği ve teknik mimarlar birliği ta-rafından desteklenmiş, ve kentin yavaşça kay-bolmakta olan endüstri mirasını değerlendirmedeilk sivil girişim olmuştur.

Bu değerlendirme entelektüel çevrelerde başla-yıp aktif yurttaş tarafında devam etmiş, ancakteknisyen ve yerel yönetimler tarafından kentselmirasın değerlendirilmesindeki ‘cepheci’ eğilime

ve endüstri mirasının faydacı kullanımına karşıçıkılmıştır. Politikacı ve teknisyenler, kentin en-düstri geçmişini yorumlayıp bunu halka sunabi-lecek bilgiyi oluşturma becerisine sahipolamamıştır. Halen çatışmakta olan bu iki dina-mik, sadece somut bir binayı değil, belirli bir ko-numa ait kimliği oluşturan kentsel peyzajı daetkilemektedir.

Küreselleşmenin etkileri tarafından tetiklenmişolan bu kimlik olguları devam etmekte iken ikiyeni sivil talep ortaya çıkmıştır. Bir tarafta kentinsanayileşme sürecini görselleştiren mekân talep-leri, diğer tarafta bir yere ya da bir mahalleyesomut bir aitlik ve kimlik veren, üretken ve ev-rimsel süreçleri açıklayan yapılı mirasın kentselpeyzajın bir bölümü olduğu ve buna göre hareketedilmesi gerektiği. Bu iki talep ideolojik olarakbugün Barselona’daki endüstri mirasının korun-masına yönelik olguları şekillendirmektedir.

Endüstri mirası gerçeğinin anlaşılması ve üni-versitedeki öğretim elemanları, entelektüeller veçeşitli teknisyenler tarafından desteklenmesiylegeçmişte pek çok tartışmaya konu olmuş olan ta-lepler artık daha açık şekilde ortaya konmaktadır.(Clarós et al., 2004; Grup de Patrimoni Industrialdel Fòrum Ribera Besòs, 2005a, 2005b, 2006).

10

PLANLAMA2012/1-2

Bu yeni dinamikten önce Barselona Belediyesi,en azından belgelenerek korunması gereken en-düstri mirasının bazı elemanlarını sonsuza dekyok eden aceleci ve emrivaki politikalar izlemiş,bu politikalar kendini belirgin olarak Union Me-talurji ve Poblenou Tanen Ekstraktı fabrikaları-nın yıkımında göstermiştir. Aceleci politikalarınbir örneği, Poblenou bölgesindeki Can Saladri-gas sanayi kompleksinin, mahalle kurumları ta-rafından talep edilen ve içine kentin sanayi

geçmişini açıklayan bir mekân eklenmesi istenençok amaçlı donatı alanına dönüştürülmesidir.Bütün bunların isteksizce gerçekleştirilmiş ol-ması, kriter eksikliğinin ve belediyenin gönülsüziş yapmasının bir kanıtıdır (Checa-Artasu yGüell, 2000; Sintes, 2004). Bir diğer örnek, Pob-lenou 22@ Aktiviteler Bölgesi projesi kapsa-mında 126 adet endüstri mirası öğesininkorunmasına yönelik belediye planının Nisan2005’te ansızın basına tanıtılmasıdır. Plan, Proje

Tablo 1:Barselona kenti (Sant Martí) Mimari, Tarihi ve Artistik Kültür Mirası Koruma Planı’nayönelik ana savlar1 Meclis tarafından Poblenou’nun endüstri mirasının korunmasına yönelik kabul edilen kanun

önerisine yeterince uyulmamaktadır.2 Endüstri mirasının tanımı aşırı biçimselliğe indirgenmektedir.3 Poblenou endüstri mirasına yönelik özel plan, eğer sanayi bölgesi ile tutarlı olacak şekilde ha-

zırlanırsa ses getirecektir. Bu durumda bu plan, tekil yapılardan ziyade parçalar arası bağlantı-lar üzerine temellendirilmelidir.

4 Bir fabrika, zamana yayılarak oluşmuş olan pratik bir sistemdir, bir mimari projenin sadece o an-daki biçimlendirmesine göre değer biçilemez.

5 Yapılan çalışmaların yetersizliği Plan’ın “cephecilik” eğilimini güçlendirmekte, bu da ‘sadecedışın değerlendirilmesi’ demektir.

6 Meclis tarafından da önerildiği üzere çözüm, bir ana plan taslağının hazırlanmasıdır.7 Poblenou bütün bir alan olarak ele alınmalıdır. Kültür mirasının kentsel bağlamına değer biçil-

mesine ve her durum için ayrı müdahale yöntemlerinin belirlenmesine yönelik araçlar gelişti-rilmelidir.

8 Kültür mirası gruplarında en az ‘C’ derecesinde koruma gerçekleştirilmelidir.9 Loft tipi konut yapma eğiliminde gizil olarak kentsel yeniden nitelendirme tehlikesi bulunmak-

tadır.10 Korunan mirastan sosyo-ekonomik açıdan maksimum faydalanan bir kullanım planı yapılmalı-

dır.11 Poblenou’daki tüm miras için daha güçlü kültürel öneriler getirilerek bundan faydalanılmalıdır.

Kaynak: AA.VV. del Poblenou et al. (2006) Pla del patrimoni industrial del Poblenou. Barcelona, s.8-13

Barselona’da bu dinamiklerin en çok yoğunlaş-mış olduğu alan eski sanayi bölgesi Poblenoumahallesidir. 1999 yılından itibaren mahalle ör-gütleri, 2004 Kültürler Forumu ve OlimpiyatKöyü müdahalelerinin yeniden değer biçtirmişolduğu alanlara yakınlığı nedeniyle nüfusu art-mış olan bölgenin eksikliklerini gideren bir do-natı planı talep etmeye başlamış, bu yerel taleplerzaman içinde bölgedeki endüstri mirasının dahaiyiye götürülmesine yönelik yeni eylemler öner-miştir. Bir yandan Katalan Meclisi’ne Poble-

nou’nun endüstri mirasının korunması yasası tek-lif olarak götürülmüş, diğer yandan 2006 yılındaPoblenou mahallesinin de içinde bulunduğu SantMartí bölgesi için hazırlanacak olan mimari, ta-rihi ve artistik mirasın korunmasına yönelikplanda önemli öneriler sunulmuştur. Bunlara ekolarak, ‘Poblenou’nun endüstri mirasını korumaplanı’ başlıklı detaylı bir rapor hazırlanmıştır.Tablo 1’de, Barselona’daki endüstri mirası üze-rinde kent halkının yeni pozisyonunu belirleyenbeyanlar görülmektedir.

11

PLANLAMA2012/1-2

ile ilgili kuruluşların talep ve çalışmalarının bili-niyor olmasına rağmen onlardan habersiz yapıl-mış, bu nedenle de yeni bir hata olmakla beraberçatışmalı bir durum yaratma pahasına nasıl bilgi-sizce karar verildiğinin kanıtı olmuştur.

Bu yıllardaki bu iki problem, endüstri mirasınınetrafında dönmekte olan dinamikleri ve birbirinekarşıt kavramları şu şekilde özetlemektedir: özelgayrimenkul girişimleri / kent halkı talepleri,ideolojik değer / mirasın zorunlu değeri, spekü-latif kent / kent halkı için kent.

Born Pazarı:

1971 yılı Ağustos ayında kentin ana pazarı ola-rak kullanılmakta olan demir mimarisi örneğiBorn Pazarı’nın kapatılması ile birlikte Barselo-na’daki endüstri mirasının en uzun sürmüş olaniyileştirme çalışmalarından biri başlamıştır. 1975yılında boş olarak beyan edilen alan için proje ya-rışması düzenlenmiştir. Mekân bu esnada çeşitlifestival ve sergiler için kullanılmış, ilk defa Ka-talan sanayisinin İspanya bağlamındaki belirle-yici rolünün reklamı “Katalonya, İspanya’nınfabrikası” temasıyla yapılmıştır. 1980’lerin orta-larında yapının kullanımı tamamen durdurularaksonraki yıllarda devam edecek olan bol tartışmalı

bir yeniden kullanma süreci başlamıştır. 1993 ile1997 yılları arasında Pompeu Fabra Üniversitesimekânı görsel işitsel sanatlar için talep etmiş,1999 yılında binanın bölgesel kütüphaneye çev-rilmesi kararı ile bu talep geri çevrilmiştir. İlk ça-lışmaların başlaması ile birlikte kentin 17. ve 18.yüzyıllarına ait arkeolojik veriler bulunmuştur.Bulunan bu izler, kentin Bourbonlar tarafındankent suru yapmak üzere 1714-1716 yıllarında yı-kılan ortaçağ katmanına aittir. Bu yıkım, Katalanmilliyetçiliğinin sembolik yılı olan 1714’de Bar-selona’nın teslim olması sonucu gerçekleşmiş,Katalan yönetim kurumları ortadan kalkmış, vebaskıcı bir dönem başlamıştır.

Enric Soria ve Rafael Cáceres tarafından tasarla-nan kütüphane projesi kalıntıların bulunmasındansonra rafa kaldırılmış, ve yerine bu kalıntıları ser-gileyen bir müze alanı yapılmıştır. Böylelikle, ba-sına göre paradoksal bir şekilde, arkeolojikkalıntılar otuz iki yıldır kullanılmayan bir endüs-tri mirası tarafından korunacak, bu da Avrupa’damuhtemelen özel bir vaka olacaktır. Kültür mira-sının kimlik ve aidiyet kavramlarıyla olan ilişki-sini gösteren bu polemik vurgulanmaya değerdir.(Aragay, 2004; Fancelli, 2005; Serra, 2004,2006).

Born Pazarı (Mercado del Born)Kaynak: http://culturayturismourbano.wordpress.com/2012/01/26/el-mercat-del-born-seria-el-22-del-siglo-xviii/

12

PLANLAMA2012/1-2

Can Ricart:

Can Ricart, Barselona’daki bir grup fabrikayapısı ile ilgili daha güncel bir çatışma olaraknitelendirilebilir. (Grup de Patrimoni Industrialdel Fòrum Ribera Besòs, 2005a, 2005b, 2006a,2006b; Tatjer, 2005a, 2005b; VV.AA, 2005)

1853 yılında mimar Josep Oriol Bernadet tarafın-dan tasarlanmış ve Josep Fontseré i Mestrestarafından genişletilmiş olan Can Ricart kom-pleksi neoklasik mimarinin özgün bir örneğidir.Bugün kapalı durumda olan bu sanayi kom-pleksinin bazı yapıları sanatçı atölyeleri olarakkullanılmaktadır. Kompleks, CB Richard Ellis veAguirre Newman danışmanlığındaki Alonso &Balaguer y Sisternas & Martínes’in mimari ça-lışmaları ile geliştirilmiş “Merkez İş Parkı” pro-jesinin etkisi altında kalmıştır. Bu Park, kamutarafından Poble Nou’da yaptırılmıştır. Fransızmimar Jean Nouvel’in daha önce tasarlamış ol-duğu kentsel parktan faydalanan ve işletme akti-vitelerine yönelik binalardan oluşan birkomplekstir.

Can Ricart’ın büyük kısmının sökülmesi için Be-lediye ile özel mülkiyetin yaptığı baskılar, yapı-nın 2007 yılında ulusal kültür mirası olarakonaylanması göz önüne alınarak hem mahalle sa-kinlerinin, hem de entelektüel kesim ve diğer va-tandaşların tepkisini çekmiştir. Şu anda farklı

taraflar arasındaki çatışma halen devam etmekte,bu da politikacıların kültürel mirasa olan ilgisiz-liğini ve belediyenin kendi vatandaşının fikrinekarşı olan saygısızlığını ortaya koymaktadır. Tümbunlar, neoliberalizmin kente bakış açısına karşıuyaran ve buna alternatifler sunulmasını önerenbir kentli söylemi ile sonuçlanmıştır. (Capel,2007)

Barselona’daki endüstri mirasının yenidenkullanım coğrafyası üzerineEndüstri mirasının yeniden kullanımındaki deği-şiklikleri kent coğrafyasında dağıtmak için bu de-ğişiklikleri beşe ayıran bir gruplamaönerilmektedir.

1. Kamu sektörü: sanayi mekânı, donatılar içinbir kaynak

Daha önce değinilmiş olduğu gibi 1980’li yıl-larda pek çok belediye donatısı, kent vatandaş-larının çabası ve belediye yönetiminin buçabalara verdiği yanıtın bir meyvesi olarak eskifabrikalarda yer almıştır. Bu anlamda, kentin top-lum merkezi ve kamusal kültür mekânı ağı tablo2’de detaylıca görüldüğü üzere çeşitli durumlarsunmaktadır.

Sant Andreu ToplumMerkezi,(c./Gran de Sant Andreu, 111)Sedeta Toplum Merkezi(c/Sicília, 321)Cotxeres de Sants ToplumMerkezi (c/Sants, 79-83)Casa del Rellotge ToplumMerkezi(Pºde la Zona Franca, 116)Casal de jovesTransformadors –CAJB(c/Ausias March, 60)Les Corts Kültür Merkezi( c/Masferrer, 32)

Sant Andreu

Gràcia

Sants-Montjuïc

Sants-Montjuïc

Eixample

Les Corts

1982

1983

1984

1984

1984

1986

Balcells i Cia (1874-1877) TekstilTramvay garajı ve atölyeleri (1877-1979)Salvador Casacuberta y Cia. “La Se-deta”- TekstilSants’taki Barselona tramvay garajla-rının bir kısmı yeniden kullanılmıştır.Farrero Y Cia Galvanizlenmiş De-mir’in ofisleri

Güç kaynağı istasyonu

FIAT HISPANIA’nın atölyelerinin birkısmı

Tablo 2Belediyeye ait sosyal donatı alanına dönüştürülen eski sanayi mekânları

Donatının adı Eski fabrikanın adı Bölge/mahalle İyileştirmeninyapıldığı Yıl

13

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

14

Son otuz yıldaki bu çabaların meyvesi olarakBarselona Konseyi gibi diğer otoriteler de sanayiyapılarının eğitim ve kültür donatıları olarak gerikazanılmasını sağlamıştır; bunlara bir örnek ola-rak Rafael Guastavino tarafından tasarlanan eskiBatlló fabrikası verilebilir. Geri kazanımın öncüörneklerinden olan, 1920’lerde Sanayi Okulu ola-rak yapılan bina bugün çeşitli üniversitelerin veçeşitli kamusal kullanımların mekânıdır. Ayrıca,Katalonya Meclisi ve Barselona Belediyesi’nin

çalışmaları aracılığıyla Montaner y Simón mat-baası müze ve ressam Antoni Tapias’ın Vakıf bi-nasına dönüştürülmüştür. Olimpiyatlar da, eskiKuzey İstasyonunu’nun spor merkezi, bugün iseotobüs garı ve Katalan otonom polis karakoluolarak kullanılması gibi bazı endüstri mirası alan-larının geri kazanımına vesile olmuştur.Barselona Activa –belediyeye ait bir finansal ta-nıtım ve meslek şirketi- tarafından mesleki eği-tim merkezine dönüştürülen Poblenou’nun

L’Elèctric Toplum Merkezi(Crta Vallvidriera a LesPlanes, 98)Casa Elizalde Kültür Merkezi(c/València, 302)Casal de Joves Sant Andreu-SAT –Sant Andreu tiyatrosuJosep Pallach Binası (c/Segre,2) belediye ofisleriCan Felipa Toplum Merkezi(c/Pallars, 277)

El Coll Toplum Merkezi(c/Aldea, 15-17)Ateneu popular de Nou BarrisLla Farinera Kültür Merkezi(Gran via de les cortscatalanes, 837)Vapor vell de SantsKütüphanesiCan Fabra Kültür Merkezi(C/Segre, 24-32)Can JaumeandreuUygulamalı Eğitim Merkezi

Can Saladrigas Çok AmaçlıMerkezAlkemikac/sanayi/

Oliva Sanat AtölyeleriC/ Pere IV, 354

Philips Lamba FabrikasıPº Zona Franca

Fabra y Coats İplik FabrikasıC/ Sant Adrià-C/Segre

Sarriá-Sant Gervasi

Eixample

Sant Andreu

Sant Andreu

Sant Martí

Gràcia

Nou barris

Sant Martí

Sants.-Montjuïc

Sant Andreu

Sant Martí

Sant Martí

Sant Martí

Sant Martí

Sants-Montjuïc

Sant Andreu

1983- 1986

1989

1990

1990

1984-1989

1992

1994

1999

2000

2002

2002

2007 (?)

?

2007-2008

2007

?

Planes de Vallvidriera demiryolu is-tasyonunun restoranı L’elèctric

Biada Ofisleri, Elizalde Y Cia. (uçakve araba motorları)Makine kulubeleri ve tramvay ile oto-büs odaları1966’da kurulmuş konfeksiyonfabrikasıTamamlanmış tekstil merkez tesisleri(CATEX) (Checa y Olona, 1999)Bruguera Yayın’ın ofisleri

Asfalt işletmesiSan Jaime Un fabrikasının ofisleri

Vapor Güell , Ramis y Cia. (tekstil)

Fabra i Cotas iplik fabrikasının birkısmı1857 yılında kurulan ve el Vapor deLlana olarak bilinen Escubós i Arañótekstil fabrikası1861 yılında çeşitli sanayi aktiviteleriiçin kiraya verilen üretim mekânıEski plastik fabrikasının tamamınıanaokulu, huzurevi ve toplum evinedönüştüren proje devam etmektedir.Eski sanayi makinaları üretim fabri-kası polis karakoluna ve KatalonyaMimarlar Koleji’nin ofislerine dönüş-türülmüştür.Eski lamba fabrikasının sadece yemeksalonları kütüphane ve sağlık merke-zine çevrilmiştir.Mahalle katılımına göre proje, bele-diye planı tarafından tanımlanacaktır.

Kaynak: Yazarın kişisel değerlendirmesi

PLANLAMA2012/1-2

15

Rambla’sındaki buharlı tekstil fabrikası en son veen seçkin örneklerden biri olmuştur. (Checa-Ar-tasu, 2003b). Şehrin 14. ve 18. yüzyıllar arası ge-lişim alanı ve şehrin ilk sanayi bölgesi olanRaval’da ayakta son kalmış olanlardan Ricartfabrikası da benzer şekildedir. Bugün buradakikalıntılar, yeni stil bir spor merkezini, BarselonaBölge Kurulu’nun ofislerini ve belediyeye ait in-şaat şirketi REGESA’yı barındırmaktadır.

2. Özel sektör: sessiz dönüşüm

Daha önce bahsedilmiş olduğu üzere Barse-lona’daki endüstri mirasının kamu sektörü tara-fından yeniden kazanımı, özel sektör için örnekoluşturmuştur. 1987’de Sants’daki bıçkı fabrika-sının Akdeniz Spor Klübü’nün spor merkezinedönüştürülmesi veya daha yakın zamanda eskiCasaramona tekstil fabrikasının –muhtemelenKatalonya’daki modern sanayi yapılarının en iyiörneklerinden biri- La Caixa Vakfı’nın kültürmerkezine dönüştürülmesi gibi çeşitli örneklerortaya çıkmıştır. 1913 yılında açılan ve aynı yılsahibi Casimir Casaramona’nın öldüğü fabrika1920’de kapatılmıştır. 1963’te fabrika La Caixafinans kurumu tarafından satın alınmış ve kışlaolarak hizmet vermek üzere Sanayi Bakanlığı’nadevredilmiştir. Bozulmalara rağmen yapı 1976yılında Ulusal Tarihi Anıt olarak tescillenmiş-tir.1999 yılında aynı finans kurumu buraya sergiiçin elverişli büyük salonlarıyla modern sanat ko-leksiyonlarının mekânı olacak bir kültür merkezikurmaya karar vermiştir.

Yakın gelecekte, kentin en iyi fabrika yapıların-dan biri olan eski Ca l’Araño tekstil fabrikasınındönüşümü gerçekleşecektir. Dönüşüm için ilkfikir olarak bir Motorsiklet Müzesi kurulmasıönerilmiş, ancak öneri, dillere destan olacak şe-kilde gerçekleşememiştir. Bugün burası ‘Poble-nou 22@ aktiviteler bölgesi’ olarak bilinen ‘yeniteknolojiler iş bölgesini’ oluşturma amacıyla ya-pılan kentsel planın yönergesini takiben özel gi-rişim eliyle geliştirilmiş görsel-işitsel sanayimerkezidir. Aynı zamanda da Pompeu Fabra Üni-versitesi’nin gelecekteki Görsel-işitsel Kampüsalanına ev sahipliği yapacaktır.

Bu önemli örneklere rağmen özel sektör eliyleyapılan pek çok çalışma parsel içindeki küçükuygulamalar olması nedeniyle duyulmamıştır.Çok sayıdaki bu küçük çaplı örnekler kent coğ-

rafyasında farklı yerlerde konumlanmıştır. Campde l’Arpa mahallesindeki eski Alkemi fabrikası,kısmen bir spor merkezi zincirine hizmet vererekyeniden kullanılmaktadır. Congreso mahallesin-deki diller okulu olan Acústica Electrónica Ro-selson, Gracia’daki Seguí Yazı İşleri’nin okulu,Puntas de Paris fabrikası, Parlamento Cadde-si’ndeki tohum ve tarım araçları üreticisi MorenoOlivella, eski fabrikaların okul ya da eğitim mer-kezleri olarak kullanıldığı örneklerdendir. Aynışekilde, daha büyük ölçekli eğitim merkezleri demekân olarak fabrikaları kullanmaktadır: MansoCaddesi’ndeki eski bisküvi fabrikasında hizmetveren Goethe Institut; José Canela y Cia kilit sa-nayisinin yapısını mesleki ve teknik eğitim ama-cıyla kullanan Katalan Teknoloji Enstitüsü’nünana merkezi, Tapias Caddesi’ndeki eski Riva yGarcía fabrikasını kullanan Can Chatarra meslekieğitim merkezi gibi.

Yine özel sektör tarafından profesyonel hayat vebununla ilgili kültürel aktiviteleri bir araya geti-ren çeşitli öneriler sunulmuştur. 1957 yılında inşaedilmiş olan Ivanow boya fabrikası buna bir ör-nektir. Fabrika, 1997 yılında mimar Xavier Ba-siana tarafından kendi profesyonel stüdyosunukurmak ve bir kültür merkezi oluşturmak ama-cıyla satın alınmıştır (Checa-Artasu, 2000b;VV.AA, 2005). Valencia Caddesi’ndeki Estrellaeski un fabrikası da mimar ve tasarımcı JoaquínPrats tarafından benzer çizgide ama daha profes-yonel bir amaçla kullanılmaktadır.

Bu sayılan yeni kullanımların yanında, işyeri ola-rak kullanılmak üzere dönüştürülen pek çok eskiüretim mekânı da bulunmaktadır. Trafalgar Cad-desi’nde bugün ofis olarak kullanılan eski halı vekilim fabrikası, bugün Focus teatral üretimi içinkullanılan INECO şirketine ait eski sanayi yapı-ları ve Futur2 dekor şirketinin kullandığı LaAsunción un fabrikası, Poblenou mahallesindenüç farklı örnektir. Ronda de San Antonio’da1864’te kurulan Moritz eski bira fabrikasınınJean Nouvel tarafından eğlence mekânı olarakyenilenmesi, Gràcia mahallesi Mozart Cad-desi’ndeki eski bir ayakkabı fabrikasının1993’den bu yana bir görsel-işitsel üretim-son-rası şirket tarafından kullanılması da diğer ör-nekler arasındadır.

3. Sanatsal Üretim Mekânı olarak Fabrikalar

Sosyo-ekonomik ve tarihsel gelişiminin birmeyvesi olarak geniş bir sanayi dokusuna sahipolan ve şimdilerde dönüşüm yaşayan Poble-nou’da, sanatçı, grafiker, tasarımcı, vs. topluluk-larının da işyerlerini, geçici ya da kalıcıkonutlarını bulduğu görülmektedir.

Bu artistik sergi ve üretim mekânlarından bazı-ları kentsel değişim ve özel mülkiyete süreklikonu olarak bir şekilde korunagelmiştir. Geçiciolan bu yeniden kullanımlara 1990’ların ikinciyarısından itibaren La Escocesa tekstil fabrikası(Checa-Artasu, 2004b, 2006b), SaladrigasFreixa sanayi hizmetleri şirketinin yapıları veyaEl Submarino örnek verilebilir. (Esquinas, 1997;Fontova, 1999). Sadece, daha somut bir üretimsektörünün var olduğu ya da artistik üretimi teş-vik etme amacıyla yerel yönetimin anlaşma yap-tığı bazı durumlarda bu geçici aktiviteler dahakalıcı bir hale gelebilmiştir. Sonradan tarım-gıdaürünleri fabrikası olarak kullanılmış olan eski yünfabrikası buna ilk örnektir; bugün Palo Alto ola-rak yeniden adlandırılarak tasarımcı Xavier Ma-riscal tarafından Wichester Sanat Okulu’nuneğitim mekânı olarak düzenlenmiştir. (Checa-Ar-tasu, 2005). Bu durum, aralarında plastik sanatsanatçısı Sevilla Portillo’nun ticari mekân tasa-rımı yapan Créneau NV uluslar arası stüdyosu-nun da olduğu kurumsal tasarım, bilgi yönetimi,görsel-işitsel sektör şirketlerini birleştiren veçeken bir güç görevi görmüştür. (Carrera, 1991;Checa-Artasu, 2003a; 2005).

İkinci örnek olarak Hangar sanatsal üretim veeğitim merkezi verilebilir. Bugün, kapsamlı ko-runmasına yönelik çatışma yaşanan eski tekstilfabrikası Ricart’ta yer alan bu merkez, 1997 Tem-muz’unda açılmış, ve benzer özelliklerdeki diğerAvrupa modellerini takip etmiştir. Bu olayın kök-leri, merkezin yöneticisi olan Katalonya PlastikSanatlar Derneği Federasyonu’nun –KatalonyaGörsel Sanatçılar Birliği AAVC’nin eski adı-1980’lerin başında limanın genel depolarını kul-lanmak için belediyeden izin talep etmesinedayanmaktadır. Daha sonra 1994 yılında AAVC,sanatçı mekânı ihtiyacını kısmen giderecek veböylece çağdaş üretime olanak verecek birmerkez oluşturmayı önermiştir. Bu önerininsonucunda yönetim, bugün yegâne bir konumdaolan bu modeli gerçekleştirmeye karar vermiştir.

4. Çeşitli profesyonellere yönelik çok-amaçlımekânlar: El espacio@Kubik

Poblenou’nun dışında, Luis Antúnez de GraciaCaddesi’nde yer alan el espacio@Kubik, yeniteknolojilerin etkin sinerjisi ile profesyonel tasa-rım, mimarlık ve pazar danışmanlığını bir arayagetiren bir örnek olmuştur. 1994 Kasım’ında, bi-rinci katı çikolata-karamel fabrikası, ikinci katıtekstil toptancı şirketi olan Gracia sanayi binası-nın üçüncü katı, bir iletişim acentesi, birkaçmimar, bir danışman ve birkaç yeni mezun eko-nomistten oluşan bir grup tarafından kiralanmış-tır. Bu grup, tüm kiracıların katılacağıçok-disiplinli proje fikirleri üzerinde düşünmeyebaşlamıştır. Yeni mekânın kavramsal yerleşimi,iş yönetimindeki yeni eğilimlerle bağlantılı yeniiş formülleri ve yeni örgütlenme süreçlerini dekapsaması nedeniyle eski üretim mekânlarınınyeniden kullanımını dijital ortamda kavrayarakyeni bir model önermektedir. Bu kavramlar şun-lardır: tek olası strateji yeniliktir; teknoloji birolanaktır; karmaşıklık bir sorundur; çoklu sonuç-lar için işbirliği en iyi harekettir. Bugün el espa-cio @ Kubik, yeni basın, mimarlık, gayrimenkulplanlama, iletişim, sanat ve yardım sektörlerin-deki otuz yedi organizasyon tarafından oluşturul-muştur. Şirketlerin büyük çoğunluğu yoğunolarak yeni teknolojileri kullanmaktadır. Hatta buşirketleri kuran girişimciler, eski üretim mekânınıdiğer şirketler için bir kuluçka makinesi halinegetirmişlerdir. (Carrera, 1991, 1998; @ K u b i k,2005).

5. Barınma alanı olarak fabrikalar

Şehir içinde barınma alanı sıkıntısı yaşanması se-bebiyle, eski üretim mekânlarının iş ve yaşamalanlarını birleştiren daireler olarak yeniden kul-lanılması giderek artan bir sesle talep edilmeyebaşlanmıştır. Vapor Llull buhar fabrikasının bu-lunduğu Sant Martí mahallesindeki müdahalelerönemli örneklerdir. Buradaki geri kazanımörneği, Cristian Cirici ve Carles Bassó tarafındanyapılmış ve 1998 Barselona Kenti Mimari Ödü-lü’nü kazanmıştır. Kentin diğer mahallelerindekibarınma amaçlı yeniden kullanım örnekleri şun-lardır: Sagrera’daki Algodonera Canals (Checa-Artasu, 1997), Cerdà plazasındaki Seat eski arabagarajı ve eski depolar, Horta-Guinardó mahalle-sinde bugün otel olarak kullanılan eski Wasser-

16

PLANLAMA2012/1-2

Sagrera’daki Algodonera CanalsKaynak: http://www.macba.cat/es/xavier-basiana-algodonera-canals

mann Laboratuarları, Naipes Comas fabrikası, veson olarak Ciutat Vella mahallesindeki sosyalkonut amaçlı Estruch ev fabrikası (Checa-Ar-tasu, 2004). Bazı durumlarda ise sanayi alanları-nın yeni mülk sahipleri kazanç kriterlerine bağlıolarak fabrikanın yıkımından yana oy kullanmış-tır. Zamanında bölgelerindeki mirasın bir parçasıolan Les Corts Mahallesi’ndeki Cristalerías Pla-nell ve Gracia’daki Neufville dökümhanesi bu şe-kilde yok olmuştur. Bu bağlamda, yakın zamandabile kent içindeki bazı fabrikalar maddi çıkarlaruğruna yok edilmiştir: Poblenou’daki Titan En-düstrisi ya da Barselona Ensanche’sindeki Bayergibi.

Sonuç:Bu çalışmada detaylı bir şekilde ortaya konul-duğu gibi endüstri mirasının yeniden kullanımı

ile alakalı nedenselleştirmeler çok boyutlu ve kar-maşıktır. Barselona örneği bir istisna değildir, sa-nayi bölgelerinde kurulmuş bütün kentlerendüstri mirasını neyin beklediği konusunda ben-zer özellikler göstermektedir. Her bir kültür mi-rası kentsel bir çevrede yeni kullanımlarızorlayan değişikliklere konu olmuştur. Küresel-leşmenin getirdiği homojenleşme ve belediyele-rin geliştirdiği neoliberal politikalara karşı kentvatandaşlarının korumaya çalıştığı, kimlikle ilgilipek çok izi barındıran, ancak atıl ve korumasızdurumda olan mekânlar için geliştirilen kulla-nımlardır bunlar. Bazıları iyi bilinen, bazıları iseoldukça yenilikçi olan bu kültür mirasını korumastratejileri bugün, Barselona örneğinde gösteril-miş olduğu gibi, geçirmiş olduğu evrim ve içer-diği yurttaş hareketleri doğrultusunda gelecektekidemokratik kentsel gelişimin ve politik karşı çı-kışların şekilleri olmaktan geçmektedir.

17

PLANLAMA2012/1-2

BibliyografyaÁLVAREZ ARECES, M. A. (Ed.) Estructuras y paisajesindustriales: proyectos socioculturales y turismo indus-trial, Gijón: CICEES, 2003ARAGAY, I. El Born renaixerà el 2006. Avui, 31 Mart2004.AA.VV. DEL POBLENOU et al. Pla del patrimoni in-dustrial del Poblenou. Barselona, 2006.BELLOSO MANERA, G. Sedeta, història de la fàbrica.Web Centre Cívic La sedeta, Barcelona, 2003 <http://www.bcn.es/sedeta/> [12 Mart 2007]BENITO, C. Los vestigios industriales: estudio, conser-vación y uso. Estudios Humanísticos, Universidad deLeón,1996, s. 275-289.BENITO DEL POZO, P. Dinamización del territorio ypatrimonio industrial. Polígonos, Revista de geografía,1997, n. 7, s.123-131BLASCO, C. Què fem amb Can Fabra? In CHECA-AR-TASU, M (Coord.) (2000) Barcelona, ciutat de fàbriques.Barcelona: Ed.X.Basiana, 2000, s.240-253BURGESS, J. L’industrie et ses espaces: le centre-sud deMontreal, 1872-1990. In CAPEL, H. y LINTEAU, J. P(Dir.) Barcelona-Montreal: desarrollo urbano compa-rado. Barcelona: Publicacions i Edicions de la Universi-tat de Barcelona, 1998, s.19-38.CABALLÉ, F., GONZALEZ, R., NAVAS, T. Un catàlegd’arqueologia industrial: el cas del Poblenou. I Jornadesd’Arqueologia Industrial de Catalunya. Barcelona:Museu d’Hospitalet de Llobregat, 1991.CABALLÉ, F. La documentación del patrimonio indus-trial. Experiencias en la ciudad de Barcelona. CHECA-ARTASU, M (Coord.) Barcelona, ciutat de fàbriques.Barcelona: Ed.X.Basiana, 2000, s.189-191.CABANA F. Fàbriques i empresaris: Els protagonistesde la revolució industrial a Catalunya. Barcelona: En-ciclopèdia Catalana, 1993.CAPEL, Horacio. La rehabilitación y el uso del patrimo-nio histórico industrial. Documents d’Anàlisi Geogràfíca,1996, n. 29, s.19-50CAPEL, Horacio El debate sobre la construcción de laciudad y el llamado “Modelo Barcelona”. Scripta Nova.Revista Electrónica de Geografía y Ciencias Sociales.Barcelona: Universidad deBarcelona, 15 Şubat 2007, vol.XI, n. 233. <http://www.ub.es/geocrit/sn/sn-233.htm>.[23 Mart 2007]CANDELA, P. et al. Arqueología industrial y memoriadel trabajo en la comunidad de Madrid. ÁLVAREZ ARE-CES, M. A. (Ed.) Rutas culturales y turísticas del patri-monio industrial. Gijón: CICEES, 2004.CARRERA, M. Anàlisi dels espais multidisciplinaris aBarcelona Noves formes d’organització per a joves pro-fessionals i creadors. Tesina de licenciatura, MBA-ESADE, Barcelona, 1991. < http://www.festes.org/manel/docs/tesina/index.htm> [ 23 ^ubat 2007]

CARRERA M. Noves formes d’organització per a jovesprofessionals: l’experiència @kubik. Butlletí SI (Societatde la informació), Mart 1998. < http://www.gencat.es/csi/cat/noticies/si_butlleti/butlleti/columna17.htm> [24Şubat 2007]CHECA-ARTASU, M. La reutilització del patrimoni in-dustrial com habitatges. L’ Algodonera Canals o CanMestres, Barcelona. Butlletí de l’Associació del Museudel Museu de la Ciència i la tècnica i d’Arqueologia In-dustrial de Catalunya. N. 33 Primavera 1997.CHECA-ARTASU, M (Coord.) Barcelona, ciudad defábricas. Barcelona: Ed. X.Basiana, 2000a.CHECA-ARTASU, M. Fábrica i arquitectura en Barce-lona: entre lo mimético y lo mastodóntico (1950-1965).Actas Segundo seminario Docomomo ibérico. Arquitec-tura e industrias modernas. 1900-1965”. Sevilla, 11 - 13Kasım 1999. Barcelona:Fundación Mies van de Rohe,2000bCHECA-ARTASU Ciudad y fábrica. Un proyecto cultu-ral para el patrimonio industrial de Barcelona. I CongresoInternacional de gestión del patrimonio cultural, Sevilla,Ekim 2000c.CHECA-ARTASU, M. Ciutat i fàbrica. Un projecte cul-tural pel patrimoni industrial de Barcelona. Actas V jor-nades d’arqueologia industrial de Catalunya. Manresa,Octubre 2000, Ed. Boixareu Marcombo- Associació/Col•legi d’enginyers industrials de Catalunya, 2002.CHECA-ARTASU, M (Coord.) Poblenou, la fàbrica deBarcelona. Ajuntament de Barcelona, 2003a.CHECA-ARTASU, M. El Vapor de la Llana, de fàbrica acentre ocupacional. Icària, Papers de l’Arxiu històric delPoblenou. 2003b, n. 7.CHECA-ARTASU, M. Cultura, creatividad y patrimonioindustrial rehabilitado en Barcelona. IV Jornadas espa-ñolas de patrimonio industrial. Terrassa, Ekim 2004a.CHECA-ARTASU, M. Industries transformades: nous es-pais de cultura, educació i oci a Barcelona. FRAGUELL,R. M. Nous Usos per espais industrials. I Jornades sobrepotencialitats turístiques dels espais industrials. Girona:Servei de publicacions de U. de Girona, 2004b.CHECA-ARTASU, M. Colorantes, punto de crochet y ar-tistas en un complejo fabril: La Escocesa (1852-2004).Actas IV jornadas españolas de patrimonio industrial.Terrassa, Ekim 2004cCHECA-ARTASU, M. Un nou destí per la Casa fàbricaEstruch. Més Ciutat, edició Sant Martí- Ciutat Vella,Ekim 2004dCHECA-ARTASU, M. Palo Alto: llana, sèmoles, dissenyi noves tecnologies (Dte. Sant Martí) 2005<http://barcelonapatrimoni.blogspot.com/2006/01/palo-alto-llana-smoles-disseny-i-noves.html> [12 Şubat 2007]CHECA-ARTASU, M. Patrimonio industrial y nuevos es-pacios para la cultura, el caso de Barcelona (España).XXVI Symposium internacional de conservación del pat-rimonio monumental. International Council of sites and

18

PLANLAMA2012/1-2

19

PLANLAMA2012/1-2

monuments (ICOMOS) México Monterrey (México) 15- 18 Kasım 2006a.CHECA-ARTASU, M. La Escocesa, tints, crochet i ar-tistes al Poblenou (1856-2006). Icària, Papers de l’Arxiuhistòric del Poblenou. 2006b, n.11.CHECA-ARTASU, M. y GÜELL, A. Can Saladrigas. Decomplex fabril a equipament social. Icària, Papers del’Arxiu històric del Poblenou. N. 5, 2000CHECA-ARTASU, M. y MARÍ SERRA, J.M. Agua, pat-rimonio y regeneración urbana. El barrio de la TrinidadNueva (Barcelona). I Congreso Internacional de gestióndel patrimonio cultural, Sevilla, Ekim 2000CHECA-ARTASU, M. y MARÍ SERRA, J.M. La Casade l’aigua, centre de recursos per la sostenibilitat. Un pro-jecte de desenvolupament local per la Trinitat Nova i laZona Nord de Barcelona. VI jornades d’arqueologia in-dustrial de Catalunya. Lleida, Nisan 2003.CHECA-ARTASU, M. y OLONA, J. Can Felipa, de fàb-rica a centre cívic. Icària, Papers de l’Arxiu històric delPoblenou. 1999, n. 4.CHECA-ARTASU, M. y VILANOVA, A. Ciudad y fáb-rica. Un proyecto cultural para el patrimonio industrial deBarcelona. II Coloquio Latinoamericano de patrimonioindustrial. La Habana, Cuba, 1998.CLAROS, S.; MORRA, G.; ROCA, J.; TATJER, M.; VI-LANOVA, A. y BLANCH A. Proposta de Pla Integralde Patrimoni Industrial de Barcelona. Estudis del Pla dePatrimoni del Poblenou, Barselona, 2004, CD-R.<http://www.salvemcanricart.org/documents> [1 Mart2007].CORREDOR-MATHEOS, J.y MONTANER, J.M. Ar-quitectura industrial a Catalunya: del 1732 al 1929. Bar-celona: Caixa de Barcelona, 1984.CRINSON, Mark (Ed.) Urban memory: history and am-nesia in the modern city. Londres: Taylor & FrancisGroup, 2005.DE LA MADRID, J.C. Un recorrido por el patrimonio in-dustrial de Avilés. Notas sobre el Patrimonio Industrialasturiano. Avilés: CPR Avilés, Ayuntamiento de Avilés yViceconsejería de Educación y Cultura del Gobierno delPrincipado de Asturias, 2003.DOREL-FERRÉ, G. Les colònies industrials a Cata-lunya. Barcelona: Publicacions de l’Abadia de Montser-rat, 1993.ESQUINAS, F. Artistes al Poblenou. Barcelona, metro-polis mediterrània, n. 96, Ocak 1997FANCELLI, A. Arranca la ciudad del Born. El País-Ca-taluña, 6 Mart 2005FELIU, A. (Coord.) Cent elements del patrimoni indus-trial a Catalunya. Barcelona: Lundwerg editors, 2002.FONTOVA, R. El submarí s’enfonsa. El Periodico de Ca-talunya, 12 Temmuz 1999.

GRAHAM, B., ASHWORTH,G.J., TUNBRIDGE, J.E. Ageography of heritage: Power, culture and economy. Lon-dres: Hodder Arnorld publishers, 2000GRANADOS, O. El projecte de documentació históricade l’Avinguda d’Icària. I Jornades d’Arqueologia Indus-trial de Catalunya. Barcelona: Museu d’Hospitalet deLlobregat, 1991.GRUP DE PATRIMONI INDUSTRIAL DEL FÒRUMRIBERA BESÒS . Proposta de Pla Integral de PatrimoniIndustrial de Barcelona. Biblio 3W. Revista Bibliográficade Geografía y Ciencias Sociales, Universidad de Barce-lona, 5 Mart 2005a, vol. X, n. 581 <http://www.ub.es/geo-crit/b3w-581.htm> [ 1 Mart 2007].GRUP DE PATRIMONI INDUSTRIAL DEL FÒRUMRIBERA BESÒS. Un patrimoni únic, un futur brillant,un model de fer ciutat. Can Ricart-Parc Central de Bar-celona. Nou projecte. Biblio 3W. Revista Bibliográfica deGeografía y Ciencias Sociales, Universidad de Barcelona,2005b, 30 Nisan 2005, vol. X, n. 580<http://www.ub.es/geocrit/b3w-580.pdf >[ 1 Mart 2007].GRUP DE PATRIMONI INDUSTRIAL DEL FÒRUMRIBERA BESÒS. Can Ricart. Proposta d’intervenció.Biblio 3W. Revista Bibliográfica de Geografía y CienciasSociales, Universidad de Barcelona, 2006a, vol. XI, n.630 <http://www.ub.es/geocrit/b3w-630.pdf> [ 1 Mart2007].GRUP DE PATRIMONI INDUSTRIAL DEL FORUMRIBERA BESÒS (Eds.) Can Ricart. Patrimoni,innova-ció i ciutadania. Barcelona, 2006b.HUERTAS CLAVERIA, J.M. y ANDREU, M. Barcelonaen lluita, moviments urbans de 1965 a 1996. Barcelona:Ketres y FAVB, 1997.ICUB Pla estratègic de la cultura de Barcelona, Institutde Cultura de Barcelona, 1999 < http://www.bcn.es/plaes-trategicdecultura/castella/plan.html> [7 ^ubat 2007]@KUBIK Proyecto de red de espacios multidisciplina-res @k. 2005 <http://www.audis.it/doc/[email protected] > [ 23 Mart2007]MALUQUER DE MOTES, J. La formació d’una socie-tat industrial. In NADAL, J. (dir.) Història econòmica dela Catalunya Contemporània, s. XIX, Barcelona: Encic-lopèdia Catalana, 1994.MALUQUER DE MOTES, J Història Econòmica de Ca-talunya (segles XIX i XX). Barcelona: Editorial Proa,1998.MARTÍNEZ PÉREZ, FJ. Reflexiones sobre el futuro delos actuales espacios industriales en la comunidad valen-ciana.VII Jornadas de geografía industrial. Industria ymedio ambiente. Universidad de Alicante, 2000, s.199-207MARTINEZ PUCHE, A. PÉREZ PÉREZ, D. El patri-monio industrial de la provincia de Alicante.Rehabilita-ción y nuevos usos. Estudios geográficos, 1998, n. 19,s.49-66

NADAL, Jordi El fracaso de la industrialización en Es-paña, 1814-1913. Barcelona: Ed. Ariel, 1975NADAL, Jordi, et al. Catalunya, la fàbrica d’Espanya:un segle d’industrialització catalana. 1833-1936. Barce-lona: Ajuntament de Barcelona, 1985.NADAL, Jordi. Cataluña, la fábrica de España. Moler,tejer y fundir. Barcelona: Ed. Ariel, 1992NADAL, Jordi (Dir.) Atlas de la industrialización de Es-paña, 1750-2000. Barcelona: Ed.Crítica/FundaciónBBVA, 2003.NADAL, Jordi y TAFUNELL, Xavier Sant Martí. Pulmóindustrial de Barcelona (1847-1992). Barcelona: Edito-rial Columna, 1992.NEILL, W.J.V. Urban planning and cultural identity.Londres: Routledge-Taylor & Francis Group, 2004.OLIVA, A. El Districte d’activitats 22@, Barcelona:Ajuntament de Barcelona, 2003.PARDO, C.; OLIVERA, A. Les friches industrielles àMadrid: opportunités urbanistiques et réutilisation du solurbain. Revue Belgue de Géographie, 1992, n. 116 anne,1-4, Fasikül 51.PARDO ABAD, C.J. Consideraciones en torno al con-cepto de vaciado industrial. Estudios geográficos, 1991a,n. 52, s.82-117PARDO ABAD, C.J. La liberalización del suelo indus-trial en Madrid como indicador de los cambios urbanos.Estudios territoriales, 1991b, n. 37, s. 139-56.PASCUAL, P. Agricultura i industrialització a la Cata-lunya del segle XIX. Barcelona: Ed.Crítica, 1990.POWELL, K. Architecture reborn: The conversion andreconstruction of old buildings. Londres: Laurence Kingpublishing, 1999.RAMIREZ KURI, P. y AGUILAR D. (Coords.) Pensar yhabitar la ciudad. Afectividad, memoria y significado enel espacio urbano contemporáneo. Barcelona: Ed Anth-ropos, 2004SERRA, C. El mercado del Born abre al público el mayoryacimiento europeo de época moderna. El País-Cataluña,1 Mart 2004SERRA, C. Arrancan las obras del antiguo mercado delBorn para convertirlo en centro cultural. El País-Cata-luña, 12 Mart 2006.SINTES, M. Can Saladrigas, 146 anys després. Memòriad’una fàbrica. Barcelona: Ajuntament de Barcelona- Dis-tricte de Sant Martí, 2004.SOBRINO SIMAL, J. Arquitectura industrial en España(1830-1990). Madrid: Ed.Cátedra, 1996SOLER VALENCIA, J.et al. Inventario del patrimonioindustrial de Segovia. ÁLVAREZ ARECES, M.A.(Ed.)Rutas culturales y turísticas del patrimonio industrial,2004

SUDRIÀ, C. Una societat plenament industrial. Històriaeconòmica de la Catalunya Contemporània. Barcelona:Enciclopèdia Catalana, 1988, Vol. IV.TATJER, M. Fontseré a Can Ricart. La fabrica de Can Ri-cart i l’actuació de Josep Fontseré i Mestre. Biblio 3W.Revista Bibliográfica de Geografía y Ciencias Sociales,Universidad de Barcelona, 2005a, 10 Ekim 2005, vol. X,n. 607 <http://www.ub.es/geocrit/b3w-607.htm>[ 2 Mart2007]TATJER M. Josep Oriol Bernadet (1811-1860) i la sevaaportació a la ciencia, la tècnica i l’arquitectura del segleXIX. Biblio 3W. Revista Bibliográfica de Geografía y Ci-encias Sociales, Universidad de Barcelona, 2005b, vol.X, n. 582 <http://www.ub.es/geocrit/b3w-582.htm > [ 1Mart 2007]TATJER, M. La industria en Barcelona (1832-1992). Fac-tores de localización y cambio en las áreas fabriles: delcentro histórico a la región metropolitana. Geografía his-tórica e historia del territorio. VIII Coloquio Internacio-nal de Geocrítica. Scripta Nova. Revista electrónica degeografía y ciencias sociales. Universidad de Barcelona,2006 Vol. X, n. 218 (46).<http://www.ub.es/geocrit/sn/sn-218-46.htm> [ 1 Mart 2007]TATJER, M. y VILANOVA, A. La ciutat de les fàbriques.Itineraris industrials de Sant Martí. Barcelona:Ajunta-ment de Barcelona, ICUB i 22@BCN,SA, 2003.TATJER, M., VILANOVA, A., INSA, Y. Memoria delpassat industrial de les Corts. Barcelona: Ajuntament deBarcelona- Arxiu del Districte de Les Corts, 2005.TRANSEUROPEHALLES. Factories of imagination.Marsella, 2000.VENTEO, D. 2007. Aposta per la conservació i ús delsedificis històrics. Barcelona informació, n.103, Ocak2007VV. AA. La problemática de los espacios industrialesdegradados. Valladolid: Junta de Castilla y León/Cedre,2004.VV.AA. Monogràfic Can Ricart. Butlletí d’ArqueologiaIndustrial i de Museos de Ciencia i Tècnica. Barcelona,Associació del Museo de la Ciencia i de la Tècnica i d’Ar-queologia Industrial de Catalunya, n. 60, Kasım 2005,s.16 .

©Copyright Martín Manuel Checa Artasu, 2007

İmajlar Türkçe çeviriye Açalya Alpan tarafından eklen-miştir.

PLANLAMA2012/1-2

20

PLANLAMA2012/1-2

21

Eski Sanayi AlanlarınınYazındaki Yerine veEndüstri ArkeolojisininTarihçesine Kısa Bir Bakış

Açalya Alpan Gazi ÜniversitesiMimarlık FakültesiŞehir ve BölgePlanlama BölümüAraştırma Görevlisi

1 Eski sanayi alanlarına yönelik stratejik yaklaşımların sınıflandırılması ile ilgili olarak bkz: Canaran, C. (2009) “AnIntegrated Framework for Sustaining Industrial Beings in the Urban Context”, yayınlanmamış doktora tezi, ODTÜFen Bilimleri Enstitüsü, Danışman: Prof.Dr. Baykan Günay

2 De Sausa 2008, s.2 içinde Yount 2003

Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasındaAvrupa kentlerinin büyük bir hızla büyü-mesi ile beraber 20. yüzyıl öncesi ve

erken 20. yüzyıl sanayi alanları günümüz kentle-rinin merkezinde kalmıştır. Bu eski sanayi alan-larının uluslararası yazında başlıca ‘terk edilmişendüstri bölgesi’ (brownfield), ‘endüstri mirası’(industrial heritage) ve ‘endüstri arkeolojisi’ (in-dustrial archaeology) konuları altında ele alındı-ğını görmekteyiz1. Bu kısa yazıda öncelik le, adıgeçen ve planlamayı ilgilendiren bu yazınlardaeski sanayi alanlarının nasıl ele alındığına bakı-lacak, ardından endüstri arkeolojisinin tarihçesi,teorik açılımına girilmeden bu alanların farklı şe-killerde değerlendirilmiş olduğu dünya örneklerieşliğinde zaman bilimsel olarak kısaca aktarıla-caktır.

Terk edilmiş endüstri bölgesi, endüstri mirası,endüstri arkeolojisi kapsamında “eski sanayialanları”Eski sanayi alanları, çeşitli niteliklerinden ötürüyaygın şekilde ‘terk edilmiş endüstri bölgesi’(brownfield) statüsü altına girmektedir. ‘Terkedilmiş endüstri bölgesi’ (brownfield) terimi ya-zında ilk defa 1970’lerde Birleşik Devletler çeliksanayisinde mevcut çelik fabrikalarının bir çeşityenilenme sürecini tarif etmede kullanılmış,90’ların başındaki bir konferansta ise ‘eski sanayimülklerinin yönetimi’ konusuna ithafen kullanıl-dıktan sonra bu kullanım kamu ve özel sektördeyaygınlaşmaya başlamıştır2.

1994 yılında ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA)tarafından “bilinen ya da gizil çevresel kirlilik ne-

PLANLAMA2012/1-2

22

3 “Brownfields and Land Revitalization”, U.S. Environmental Protection Agency4 De Sausa 2008, s.15 Thornton, G. & Franz, M. & Edwards, D. & Pahlen, G. Nathanail, P. (2006)6 Özgün açılımı: Concerted Action on Brownfield and Economic Regeneration Network7 “Brownfield Definition”, Cabernet8 Özgün açılımı: Contaminated Land Rehabilitation Network for Environmental Technologies9 “Brownfield Definitions across Europe”, Cabernet10 İngilizce karşılıkları: brownfield development, brownfield regeneration

deniyle genişleme ya da yeniden gelişimi güçolan, terk edilmiş, boş ya da yetersiz kullanılanendüstriyel ve ticari tesisler” olarak tanımlananterim, 2002 yılında “tehlikeli ya da kirletici birmaddenin varlığı yahut gizil varlığı durumundayeniden kullanımı ya da gelişimi güç olan taşın-maz mallar” tanımı ile yasadaki yerini almıştır3.EPA’nın yapmış olduğu ilk tanımdan önce bualanlar “toprağın, yer altı veya yer üstü suyununtehlikesiz kabul edilen sınırı aşan miktarda kirle-tici içermesi durumu” anlamında ‘kirlenmiş alan’olarak vurgulanmakta ve ilgili testlerin yapılmışolduğu ‘bilinen kirlenmiş alan’ ile geçmiş kulla-nımından ötürü kirletilmiş olmasından şüphele-nilen ‘gizil kirlenmiş alan’ olarak iki gruptasınıflandırılmaktaydı4. ‘Terk edilmiş endüstribölgesi’ (brownfield) terimi ile birlikte olumsuzalgıya sebep olan ‘kirlenmiş’ etiketi kalkmış,EPA’nın tanımı ve benzerleri kısa zamanda tümdünyada ortak olarak kullanılmaya başlanmıştır5.

Avrupa’da ‘terk edilmiş endüstri bölgesi’ kavramıiçin yasalarda ortak bir tanım bulunmamakla be-raber bu alanlar CABERNET6 tarafından “arazi-nin ya da çevresinin önceki kullanımındanetkilenmiş, terk edilmiş ya da yetersiz kullanılan,kısmen ya da tamamen imarlaşmış kentsel alan-larda yer alan, faydalı bir kullanıma geri kavuşa-bilmeleri için müdahale gerektiren, kirlilikproblemlerini barındırabilecek alanlar” şeklindetanımlanmaktadır7. CLARINET8’e bağlı Avru-pa’daki Terk Edilmiş Endüstri Bölgesi ÇalışmaGrubu tarafından bu tanım, yasalar göz önüne alı-narak bazı ülke ya da ülkeye ait bölgeler çapındaşu şekilde inceltilmiştir9:• İngiltere ve Galler: Evvelce gelişmiş, kalıcı bir

yapıya ve ilgili yerüstü altyapısına sahip alan.• İskoçya: Boş ve terk edilmiş alan.• İrlanda: Kalıntı durumundaki yapılar; ihmal

edilen bakım ve harap görüntüden ötürü değe-rini yitiren ya da yitirmekte olan terk edilmişalan.

• Fransa: kullanımın kesilmesiyle geçici ya dakalıcı olarak terk edilmiş, gelecek için ıslahedilmesi gereken, kısmen kullanılıyor, terkedilmiş ya da kirlenmiş olabilecek alanlar.

• Almanya: Kullanılmayan iç şehir yapıları ya dayeniden gelişime açılacak alan.

• Hollanda: Değerini yitirmiş sanayi alanları.• Belçika:

Wallonia Bölgesi: Mevcut durumu ‘verimliarazi kullanımına’ ters düşen evvelce ekono-mik kullanımlara ev sahipliği yapan alan.Flanders Bölgesi: Yeniden gelişim potansiyeliolan ancak bu yeniden gelişimin çevresel kirli-lik sebebiyle güç olduğu, terk edilmiş ya da ye-terince kullanılmayan sanayi alanları.

•İtalya: Kamu sağlığı, doğal ve yapılı çevre içintehlike arz edebilecek, toprak, toprak altı veyayeraltı suyu kimyasal, fiziksel ya da biyolojikaçıdan göz yumulan değerlerin üzerinde kir-lenmiş olan alan.

• İspanya:Bask Bölgesi: Kirlenmiş alanlar; sanayi kalın-tıları

Tanımlardan anlaşılacağı üzere, sanayileşmiş ül-kelerde terk edilmiş endüstri bölgeleri, içerdiğigüçlüklerden ötürü çözülmesi gereken kentselsorun alanlarını oluştururken aynı zamanda yeni-den gelişim için olanak alanlarını da oluşturmak-tadır.

Terk edilmiş endüstri bölgesi gelişimi10, bu alan-ların etkili ve verimli yeniden kullanımı, Avrupave Amerika’da sürdürülebilir gelişme açısındanönem taşımakta olan arazi kullanım politikaları-nın önemli birer parçası haline gelmiştir. Sürdü-rülebilirlik göstergeleri geniş bir çeşitlilikgöstermektedir. Yeniden gelişme (redevelopment)teriminin, tanımı gereği ilgili kentsel alanları ‘es-kimiş’ ve ‘düşük ekonomik değere sahip’ olarak

PLANLAMA2012/1-2

23

11 Thornton, G. & Franz, M. & Edwards, D. & Pahlen, G. and Nathanail, P. (2006); Dixon, T. & Raco M. & Catney,P. and Lerner D. (2007) s. 157

12 Thornton, G. & Franz, M. & Edwards, D. & Pahlen, G. and Nathanail, P. (2006)13 English Heritage (2004)14 Bütünleşik bir yaklaşım önerisi için bkz: Canaran, C. (2009) “An Integrated Framework for Sustaining Industrial Be-

ings in the Urban Context”, yayınlanmamış doktora tezi, ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Danışman: Prof.Dr. Bay-kan Günay

15 Özgün açılımı: The International Committee for the Conservation of Industrial Heritage16 The Nizhny Tagil Charter for the Industrial Heritage / July, 200317 Neaverson, P. & Palmer, M. 1998, s.2

sınıflamasından ötürü bu göstergeler, detaya inil-mediği zaman bazı önemli değerleri atlayabil-mektedir. Bir başka deyişle, yeniden gelişecekolan terk edilmiş endüstri bölgeleri, yerel halk vediğer aktörler için piyasa-dışı çeşitli tarihi ve kül-türel değerleri içeriyor olabilirler11. Bu nedenlebu göstergelerdeki yaklaşımların, toprak/yapıbağlantılı atılların sürdürülebilir yeniden kulla-nımı, kültür mirası yapıların sürdürülebilir ba-kımı, sürdürülebilir arazi kullanımı ve kentseltasarım stratejileri ve katılımcı süreçler üzerinevurgu yapması gerekmektedir12. English Heritageve benzeri organlar, bu gerekli vurguların eksik-liğinde terk edilmiş endüstri bölgesi tabanlı yeni-den canlandırma projelerinin (brownfield-ledregeneration) yeniden gelişim alanlarının kültü-rel değerlerini sıklıkla düşürdüğünü belirtmekte-dir13. Bu noktada karşımıza eski sanayi alanlarıile ilgili olarak ‘endüstri mirası’ ile ‘endüstri ar-keolojisi’ kavramları çıkmaktadır. Sürdürülebi-lirlik göstergelerinin belirlenmesinde kültüreldeğerlere ve endüstri mirasına gereken öneminverilebilmesi için terk edilmiş endüstri bölgeleriyeniden canlandırma projelerinde endüstri ar-keolojisi disiplininden katkı alınması, bütünleşikçalışmalar yapılması14 gerekmektedir.

Terk edilmiş endüstri bölgesi üzerine olan ya-zında yeterince rastlanmıyor olmaları ile beraber‘endüstri mirası’ ve ‘endüstri arkeolojisi’ terim-leri, ‘terk edilmiş endüstri bölgesi’ terimindenotuz yıl kadar önce ortaya çıkmıştır. Endüstri mi-rası, TICCIH15 tarafından 2003 yılında hazırlan-mış olan ‘Endüstri Mirasına Yönelik NizhnyTagil Tüzüğü’nde şu şekilde tanımlanmaktadır:

“Endüstri mirası, sanayi kültürünün tarihi,teknolojik, sosyal, mimari ya da bilimsel de-ğeri olan kalıntılarından oluşmaktadır. Bu ka-lıntılar bina ve makineleri, atölyeleri,imalathane ve fabrikaları, maden ocakları ile

işleme ve arıtma alanlarını, ambar ve depo-ları, enerjinin üretildiği, iletildiği ve kullanıl-dığı yerleri, ulaşım ve ilgili altyapıyı vesanayi ile alakalı olan barınma, ibadet ve eği-tim gibi sosyal etkinlikler için kullanılan me-kânları içermektedir.”16

Endüstri arkeolojisi ise, aynı tüzükte, “sınai sü-reçler için ya da tarafından oluşturulmuş maddive maddi olmayan tüm kanıtları, belge, yapıt,stratigrafi ve yapıları, yerleşimleri, doğal ve kent-sel peyzajı disiplinler arası çalışma yöntemi” ola-rak tanımlanmıştır.

Sanayi Devrimi, uygarlık tarihindeki en önemlitarihsel olgulardan biridir. Endüstri arkeolojisi di-siplini, araştırmalarında sanayi öncesi dönemi dekapsıyor olsa da asıl çalışma alanını sanayi dev-rimi ve sonrasındaki dönem oluşturmaktadır.

Endüstri Arkeolojisinin Gelişimi:Sanayi Devrimi’nin bırakmış olduğu fiziksel iz-lere yönelik ilk ilgi 1950’lerin ortasında, savaş vesonrasındaki yeniden gelişim süreci esnasındapek çok sanayi yapısının yok olması, pek çoğu-nun da tehlike altına girmesi sonucunda İngilte-re’de başlamıştır. 1955 yılında İngiliz tarihçiMichael Rix, The Amateur Historian Dergi-si’ndeki ‘Endüstriyel Arkeoloji’ başlıklı yazı-sında, Sanayi Devrimi’nin doğuş yeri olanİngiltere’de devrimden arda kalan pek çok anıtınvarlığına, ancak ilgisizlik ve yıkımdan ötürü budeğerlerin tehlike altında olduğuna dikkati çek-miştir. Rix’in ‘arkeoloji’ terimini kullanması İn-giliz Arkeoloji Konseyi tarafından olumlukarşılanmış ve 1959 yılında Endüstri ArkeolojisiAraştırma Komitesi kurularak bir kamu buluş-ması çağrısı yapılmıştır17. Bu gelişmelerdenhenüz resmi bir karar çıkmamışken, Rix’in bah-setmiş olduğu tehlike, Londra’da 1835-39 yılları

arasında yapılmış olan Euston İstasyonu’nun1962 yılındaki yıkımı ile kendini göstermiş, dorikportikolu binanın yıkımı tarihçilerden ve bilim in-sanlarından önemli derecede tepki alarak Bri-tanya sanayi mirasını korumaya yönelik popülerbir ilgi başlatmıştır. 1963 yılında İngiliz Arkeo-loji Konseyi ve Bayındırlık Bakanlığı işbirliğindeEndüstri Anıtları Araştırması başlatılmış ve Sa-nayi Devrimi’nin halen varlığını sürdürmekteolan izlerini korumak ve haklarında bilgi topla-mak amacıyla Ulusal Sanayi Anıtları İndeksioluşturularak döküm çalışmaları yapılmıştır18. Builginin devamında, Michael Rix ve Donald Dud-ley gibi yazarlar tarafından terim olarak yaklaşıkon yıldır kullanılmakta olan ‘endüstri arkeolo-jisi’, yeni bir disiplin olarak 1966 yılında BathÜniversitesi’nde bölüm olarak açılmış, böyleliklekullanımı hızla yayılmıştır. Aynı yıllarda EndüstriArkeolojisi Dergisi’nin19 ilk basımı yapılmış veEndüstri Arkeolojisi dernekleri kurulmuştur.

1968 yılında, ilk sanayi örneklerinden Coalbro-okdale vadisindeki maden ve çelik sanayi komp-leksini hemen hiç değişiklik yapmadan yerinde

korumayı amaçlamış olan Ironbridge GorgeMüzesi (bugün Dünya Kültür Mirası) kurulmuş-tur. 1970’lerde, eski sanayi mirasını korumayayönelik ilgi büyüyen bir şekilde diğer Avrupa ül-kelerine yayılmaya başlamıştır. 20

1972 yılında Fransa’da Çevre Bakanlığı tarafın-dan yeni bir müzecilik deneyimi olan ‘ekomüze’kavramı uluslararası ortama tanıtılmış ve LeCreusot ile Montceau kentleri çevresindeki ma-dencilik ve çelik sanayisi bölgesiyle orada yaşa-makta olan halkın tarihini anlatanCreusot-Montceau Ekomüzesi ‘İnsan ve SanayiMüzesi’ adı altında kurulmuştur. Ekomüzeninamacı, metalürji, kömür madenciliği, cam işçiliğive seramik gibi ana sanayi aktivitelerinin 18. yüz-yıl sonundan itibaren hakim olduğu bir bölgedetanımlama, araştırma ve değerlendirme yapmak-tır. Bu amaç uğrunda Ekomüze, yerel halk, yerelkurumlar, araştırmacılar ve iş adamlarının desteğiile miras alanlarını korumuş, endüstri mirası ar-şivi ve koleksiyonlarını oluşturmuştur21.Peyzajınbir müze salonu olarak kullanılması ya da bütün-cül çevre ortamında müze hazırlama fikri, eko-müze kavramı altında bütün Avrupa’da yankıbulmuştur. Kuzey Avrupa’nın eski açık hava mü-zelerindeki –Stockholm’deki Skansen müzesigibi- yaklaşımın tersine, ekomüzelerde sergilen-mek istenen evler ve yapılar ait olduğu peyzajdayerinde korunmakta, ziyaretçiler çeşitli sanayialanlarına belirli rotalarla yönlendirilmektedir22.İsveç bu yeni kavramı kullanarak 1980’lerin ba-şında demir yapım tarihinin anlatıldığı Bergsla-gen Ekomüzesini oluşturmuştur23. Yine İsveç’teulusal kâğıt ve çelik sanayilerinin endüstri mi-rasları ise özel mülk altında korunmuştur24.

Endüstri mirasının sanayi ile ilgili olmayan yenibir kullanımla yeniden değerlendirilmesinin ilkörneklerinden biri Fransa’da yapılmıştır. 1977 yı-lında Paris’in eski demiryolu istasyonu olanOrsay Gar’ının müzeye dönüştürülmesine karar

18 Casado Galván 200919 Journal of Industrial Archaeology20 Bu tarihten önce yapılan müzeleştirmeler, teknoloji ve endüstri sanatları tarihine ve doğal mirasa saygı kapsamında

gerçekleştirilmiştir. Bunlar arasında Ohio State’teki Yellowstone Endüstri Parkı, 1802’de Paris’te açılan Ulusal El Sa-natları Konservatuarı (Conservatoire National des Arts et Métiers), 1891 ‘de Stockholm’de kurulan ve sanayi öncesiyaşamı sergileyen Skansen Açık Hava Müzesi bulunmaktadır. (Álvarez-Areces 2008, s.9)

21 “Ecomuseum”22 Álvarez-Areces 2008, s.923 Álvarez-Areces 2008, s.10 içinde Bergdahl 199824 Casado Galván 2009

Resim 1: Euston İstasyonu, Londra, İngiltereKaynak: en.wikipedia.org/wiki/File:Euston_Arch_ 1896.jpg

24

PLANLAMA2012/1-2

verilmiş, Barok üsluptaki istasyon 1978 yılındatescillenmiş, 1986 yılında restorasyonu tamam-lanarak Fransız sanat eserlerini sergilemek üzereOrsay Müzesi adıyla yeniden kamusal kullanımaaçılmıştır.

Belçika’da 1810-1830 yılları arasında inşaa edil-miş olan Grand-Hornu maden sanayi kompleksiiyileştirilmiş, hemen ardından 1971 yılında En-düstri Arkeolojisi Çalışma Grubu, 1975 yılındaise Endüstri Arkeolojisi Merkezi kurulmuştur.

1975 yılında Brüksel’de yapılmış olan ‘EndüstriPeyzajı’ fuarında sanayi ile peyzaj arasındaki iliş-kiye dikkat çekilerek sanayileşmenin peyzaj vekent görüntüsü üzerindeki değişmez etkilerineyönelik bir bilinç oluşturmak amaçlanmıştır25.

Eski Batı Almanya’da, Alman sanayisinin önemlimaddi katkıları ile kökleri 1903 yılına dayanan,bugün dünyanın en kapsamlı teknik müzesi olanve doğa bilimi ile teknolojinin geçmişten günü-müze gelişimini sergileyen ‘Deutches Museum’Münih’teki eski kömür adasında kurulmuştur.26

İtalya’nın Milan kentinde 1976 yılında EndüstriArkeolojisi Araştırma ve Belgeleme Merkezi ku-rulmuş, bir sonraki yıl ise Uluslararası EndüstriArkeolojisi Buluşması gerçekleştirilmiştir. Avus-turya’da 1976 yılında endüstri mirasına yönelikolarak Tarihi Anıtlar Federal Ofisi’nin altındaözel bir birim oluşturma çabaları başlamış,1978’de endüstri anıtları Anıtları Koruma Kanu-nu’nun içindeki yerini almıştır. Hemen ardından1980 yılında Viyana Teknik Üniversitesi’nde En-düstri Arkeolojisi bölümü açılmıştır.

Resim 2: Creusot-Montceau Ekomüzesi’nden birkesim, FransaKaynak: <nuitdesmusees.culture.fr/musee.php?m=5417>

Resim 3: Orsay Garı, ParisKaynak: larocheusa.org/France.htm

Resim 4: Orsay Müzesi, ParisKaynak: www.amando.it/tempo-libero/viaggi-vacanze/museo-d-orsay-parigi.html

Resim 5: Grand-Hornu maden kompleksi, BelçikaKaynak: www.paysdemons.be/popup/hornu001.htm#

Resim 6: Olavide Pazarı, Madrid, İspanyaKaynak: urbancidades.wordpress.com/2007/08/04/ arquitecturas-perdidas-mercado-de-olavide/

25 Casado Galván 200926 “Deutches Museum” web sayfası

25

PLANLAMA2012/1-2

Eski Doğu Bloku ülkelerinde de benzer gelişme-ler yaşanmıştır. 1979 yılında Çekoslavakya, ta-rihi yapıları koruma ve yenileme programının birparçası olarak eski sanayi binalarının korunmasıgerekliliğini belirtmiş, Polonya’da Varşova’dakiKültürel Materyal Kurumu “Polonya’daki Sanayiİzleri Kataloğu”’nu hazırlayıp basmak ve eski sa-nayi binalarını kültürel, turistik ve didaktik ama-çlarla yenilemek gibi bir seri projeler üretmiştir.Nüfus bakımından bugün Polonya’nın ikincibüyük kenti olan Lodz, sanayi bölgelerinde oluş-turulmuş yerel müzeleriyle bir ilk-endüstrileşmemüze-kentidir. Eski Almanya Demokratik Cum-huriyeti endüstri anıtlarının korunması için özelbir yasal düzenleme yapmış, ulusal sanayi mirasıkataloğu oluşturmuş, teknoloji ve sanayi tarihi-nin Alman geçmişinin temel bir ögesi olduğudüşüncesiyle eğitim projelerinin bütüncül bir par-çası olarak müzeleri iyileştirmiştir27.

Avrupa kıtası dışında, Birleşik Devletler’de sa-nayi mirasının korunması önce özel sektörde baş-lamış, 1978 yılında “Tarihi Mirası Koruma veRekreasyon Servisi”nin28 kurulmasıyla kamusektörünce yeniden düzenlenmiştir. Japonya’da1977 yılında Endüstri Arkeolojisi Derneği kurul-muştur.

Sanayi Devrimi Arjantin’e 19.yüzyıl İngiliz sö-mürgeci politikası ile ithal edilmiştir. Bu nedenleburadaki sanayi mirasına olan yaklaşım diğer ül-kelere göre farklı bir örnek oluşturmaktadır29.Buenos Aires Mimarlık ve Şehircilik FakültesiAmerikan Sanatı ve Estetik Araştırmaları Ensti-tüsü, endüstri arkeolojisini mimari açıdan elealmış, İngiliz mimar ve mühendislerinin proje veçalışmalarını incelemiş, böylelikle bir yandan ül-kenin kolonileşme sürecini, diğer yandan bütündünyayı etkilemiş olan ve aslı tek bir karar mer-kezine dayanan sanayi tipolojilerini ortaya koy-muştur.30

1978 yılında Uluslararası Endüstri Mirasını Ko-ruma Komitesi olan TICCIH’ın kurulmasıyla sa-nayi devriminin fiziksel izlerinin korunmasıuluslararası karakter kazanmıştır.

Resim 7: Yıkılan Olavide Pazarı’nın yerindebugünkü Olavide Meydanı, Madrid, İspanyaKaynak: cityoos.com/madrid/la-plaza-de-olavide/

27 Casado Galván 200928 Özgün adı: Heritage Conservation and Recreation Service29 Negri 197830 Casado Galván 2009

Resim 8: İtalya’nın Torino kentinde FIAT’in özgünbinası Lingotto’nun alışveriş merkezinedönüştürülmüş şeklinden bir kesit. Kaynak: Kişiselbelgelem, 2010

Resim 9: İspanya’nın Bilbao kentinde bir kısmıkonuta çevrilmiş, diğer kısmı çevrilmeyi bekleyeneski ekmek fabrikası kompleksi. Kaynak: Kişiselbelgelem, 2004

26

PLANLAMA2012/1-2

İspanya’da endüstri mirası konusunda ilk adım-ların atılması 1980’leri bulmuş, 1970’lerde Va-lencia’daki Aragón Merkez İstasyonu,Madrid’deki Olavide Pazarı gibi önemli yapılaryitirilmiştir. 1982 yılında Bask ve Katalunya Yö-netimleri tarafından Bilbao’da düzenlenmiş olanBirinci Endüstri Mirasını Koruma ve YenidenDeğerlendirme Konferansı, İspanya örneği içinbaşlangıç niteliğindedir. Konferansın ikincisi1988 yılında, o yıllarda hem önemli kayıplar hemde önemli kazanımlar yaşamış olan31 eski sanayikenti Barselona’da yapılmıştır. Bu gelişmelerlebirlikte endüstri arkeolojisi gerçekleştirilen diğerbuluşma ve kongrelerle tüm ülkeye yayılmıştır. 32

Sonuç Yerine:Son yirmi yıl içerisinde başta Avrupa olmak üzerebütün dünyada sayısız eski sanayi yapısı, endüs-tri mirası anlayışı içerisinde çeşitli amaçlı müze-lere, işyeri ve alışveriş merkezlerine (Resim 8),çeşitli toplanma ve eğitim merkezlerine, sosyaletkinlik yapılarına ve hatta konutlara (Resim 9 ve10) dönüştürülmüştür. Bazen de İspanya’nın Za-ragoza kentindeki kent pazarı (Resim 11) gibiözgün işlevi ile varlığını sürdürecek şekilde ko-ruma altına alınmıştır. Ancak unutmamak gerekirki, toplumsal belleği korumak, gelecek dönem-lere bilgiyi somut örneklerle aktarmak, toplumunihtiyaçları göz önünde bulundurularak iş, eğitim,

turizm, dinlence ve eğlence, kültür etkinliklerinekatkıda bulunmak gibi amaçlara hizmet etmiş buprojeler yanında, kültürel miras kavramının unu-tulmuş yahut göz ardı edilmiş olduğu yeniden ge-lişim / yeniden canlandırma projeleri sebebiyleyitirilmiş olan pek çok örnek de bulunmaktadır.

Sonuç olarak söyleyebiliriz ki, planlama eylemiile ilintili olarak eski sanayi bölgelerinin ele alın-makta olduğu farklı yazınlar arasındaki kopuklukve bu kopukluğun bir yansıması olarak pratik ya-şamda konuyu tek yönlü ele alan müdahaleler or-tadan kaldırılarak, diğer kültürel mirasçeşitlerinde olduğu gibi endüstri mirasında dadeğer belirleme çalışmaları yapılmalı, eski sanayialanları ve ilgili diğer oluşumlar bu değer çalış-malarının sonuçlarına göre terk edilmiş endüstribölgesi gelişme projelerindeki yerini almalıdır.Terk edilmiş endüstri bölgesi gelişimi geneldeekonomik, sosyal ve çevresel faydalardan ötürüpolitika-oluşturucular, plancılar, kent araştırma-cıları, girişimciler, yatırımcılar tarafından33, en-düstri arkeolojisi ise müzecilik alanındakiuzmanlar, tarihi değerler konusunda uzmanmimar ve plancılar, arkeologlar, demiryolu ya dakanal restoratörleri ve çeşitli disiplinlerdeki aka-demisyenler tarafından34 ilgi görmektedir. Bu du-rumda, her iki alanda da etkin olan ve konularafarklı yönleriyle bakabilme yetileri olduğu var-sayılan plancılara önemli sorumluluk düşmekteolduğunu söylemek yerinde olacaktır.

31 Checa-Artasu 200732 Casado Galván 200933 De Sausa 2008, s.134 Neaverson, P. & Palmer, M. 1998, s.1

Resim 10: İtalya’nın Terni kentinde bir kısmı ko-nuta, bir kısmı süpermarkete, bir kısmı Kültür Mer-kezine, bir kısmı ise Arkeoloji Müzesine çevrilmişolan eski fabrikalar bölgesinin konuta dönüştürül-müş kesimi.Kaynak: Kişisel belgelem, 2008

Resim 11: İspanya’nın Zaragoza kentinde kent merkezindehalen özgün kullanımını sürdürmekte olan Kent PazarıKaynak: Kişisel belgelem, 2004

27

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

28

Kaynakça:Álvarez-Areces, M. A. (2008) “Patrimonio industrial. Unfuturo para el pasado desde la visión europea. “,APUNTES-Revista de estudios sobre patrimonio cultural:Patrimonio Industrial vol.21 num.1, s. 6-26,dialnet.unirioja.es/servlet/ articulo?codigo=2799355,erişim tarihi 30.10.2010

Bergdahl, E. (1998) “Ecomuseo de Bergslagen”, Revistade Museología, 14 (junio 1998), s.148-154. Madrid:AEM.

“Brownfields and Land Revitalization”, U.S.Environmental Protection Agency, www.epa.gov/brownfields/overview/glossary.htm, erişim tarihi 30.10.2010

“Brownfield Definition”, Cabernet, www.cabernet.org.uk/index.asp?c=1134, erişim tarihi 30.10.2010

“Brownfield Definitions across Europe”, Cabernet,www.cabernet.org.uk/index.asp?c=1316, erişim ta-rihi30.10.2010

Casado Galván, I. (2009) “Breve historia de la proteccióndel patrimonio industrial”, Contribuciones a las CienciasSociales, Kasım, www.eumed.net/rev/cccss/06/icg4.htm,erişim ta-rihi 30.10.2010

Checa-Artasu, M. (2007) “Geografías para el patrimonioindustrial en España: el caso de Barcelona”; ScriptaNova, Revista Electrónica de Geografía y CienciasSociales. Barcelona: Universidad de Barcelona, 2007, v.XI, n°. 245 (32))

De Sausa, A. C. (2008) Brownfields redevelopment andthe quest for sustainability, Current Research for Urbanand Regional Studies Volume 3, series editor: SteveTiesdell, Elsevier Ltd., UK

Deutches Museum web sayfası, www.deutsches-museum.de/, erişim tarihi 30.10.2010

Dixon, T. & Raco M. & Catney, P. and Lerner D. (2007)Sustainable Brownfield Regeneration: Liveable Placesfrom Problem Spaces (derleme), Blackwell PublishingLtd

“Ecomuseum” www.ecomusee-creusot-montceau.com/rubrique. php3?id_rubrique=36, erişim tarihi30.10.2010

English Heritage (2004) A Place Called Home? A Visionfor the Thames Gateway, English Heritage, London.

“Glossary of Terms”, Cabernet, www.cabernet.org.uk/index.asp?c=1270, erişim tarihi 30.10.2010

“Grand-Hornu”, www.grand-hornu.be/flashversion. html,erişim tarihi 30.10.2010

J. M. SANTACREU SOLER (1992) “Una visión globalde la Arqueología Industrial en Europa”, ÁBACO, n. 1, 2ªépoca, Gijón, pp. 13-28.

Neaverson, P. & Palmer, M. (1998) IndustrialArchaeology: Principles and Practice, Routledge

Negri, Massimo y Antonello (1978) L´archeologiaindustriale, G. D´Anna, Messina-Firenze.

Thornton, G. & Franz, M. & Edwards, D. & Pahlen, G.Nathanail, P. (2006) “The challenge of sustainability:incentives for brownfield regeneration in Europe”,Environmental Science & Policy, Volume 10, Issue 2,April 2007, Pages 116-134

TICCIH, “The Nizhny Tagil Charter for the IndustrialHeritage / July, 2003”, www.mnactec.cat/ticcih/industrialheritage.htm, erişim tarihi 30.10. 2010

PLANLAMA2012/1-2

29

“Güzellik çekicidir ve biz insanlarımızın eskişeylere kapılmasını istemeyiz. Yeni şeyleri

sevmelerini isteriz.”Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley

“Yeni” olan eskiden daha mı çekici-dir? “Eski”, “yeni” olabilir, yenidenkullanılabilir mi? Peki, şehirler

hangisinin tarafında olmalıdır? Çok katlı parlakyapıların mı, yoksa on yılları devirmiş, işlevsiz“paslı devlerin” mi? Eski ve yeni olan nasıl biraraya getirilebilir ve insanın, yeniye olan merakı,günümüz tüketim kültürünün bunun üzerindekidestekleyici etkisi kent mekânında çözümlenebi-

lir? Yeniye olan düşkünlük, çağın sosyo-ekono-mik ve psikolojik getirileri açısından anlaşılabilirolsa da özellikle kent ve toplum kimliği açısın-dan büyük değer taşıyan mekân ve yapılar içindurum daha da derinelere inmektedir. Şehirleri-miz, “eski”yi “yeni”ye dönüştüren onlarca yasave girişimlerle şekilllenirken, yerine konulama-yacak tarihsel ve kültürel değerlerimiz yükselenkatların gölgesi altında yok olmaktadır. Yirmi yılsüreyle eskimeye bırakılmış yaklaşık 80 yaşın-daki Maltepe Havagazı Fabrikasının yıkımı Cum-huriyet Ankarası ve Türkiyesi’nin sanayileşme vekentleşme yönündeki önemli tanıklarından biri-nin yok edilmesi örneğidir ve gerek mevcut poli-tik uygulamaların mekana bakışı gerekse uzundönemde farklı planlama anlayışlarının bu süreceolan katkısını özetlemektedir.

Endüstri Mirasının Değeri veKorunma Sorunu:Maltepe HavagazıFabrikası’nın İzleriSilinirken

Duygu Cihanger Orta DoğuTeknik ÜniversitesiMimarlık FakültesiŞehir ve BölgePlanlama BölümüAraştırma Görevlisi

Yaşadığımız dönemin gerçeği olan ve hızlıca ço-ğalan basmakalıp kütlelerle kuşatılan çevremiz,kentleşme tarihimizin imgelerini silerek “anlam”ve özgün “kimlik”ten uzak bir geleceğin sinyal-lerini vermektedir. 2006 yılının Haziran ayındaAnkara Büyükşehir Belediyesi ve EGO GenelMüdürlüğü’nün aldığı kararla işlev kaybı, yarat-tığı görsel ve çevresel sorunlar gerekçeleriyle yı-kılan Maltepe Havagazı Fabrikası enkazıylabirlikte yeni bir ulusun sanayi üretimine yaptığıilk yatırımlardan olan bir endüstri mirası ve kül-türel değerleri toprağa gömülmüştür. Bu çerçe-vede, havagazı fabrikasının kısa tarihi, mekânsalve kültürel bağlamdaki yeri-önemi tartışılacak;binayı yıkıma götüren süreç incelenerek, neden-

leri yorumlanacaktır. Ardından, fabrika ve çev-resi için “yapılamayan”lar Türkiye ve dünya ör-neklerinde yeniden işlev kazandırılan benzer yapıve alanlarla örneklendirilecektir. Sonuç bölü-münde ise binanın yıkımıyla kentin yiten değerigünümüzdeki durum araştırılarak tartışılacaktır.

Fabrika ve Çevresinin Kısa TarihiKuruluşu:

Cumhuriyet Ankarası’nın ilk sanayi yapılarındanolan Maltepe Havagazı Fabrikası, başkentinkonut ve sanayi birimlerinin ısınma ve aydın-lanma ihtiyacını karşılamak üzere, 1929 yılındafaaliyete başlamıştır. Fabrika; gazometreler, elek-trik santrali, su kulesi, havagazı ocak dairesi,yakıt tank ve deopları, silo ve atölyeler gibi ya-pılarla birlikte tasarlanmış, ünitelerin faaliyet tür-lerine göre ve dönemin mimari anlayışıylaşekillenmiştir. Alanın yer seçimi, demiryolu is-tasyonuna, nehir yataklarına ve diğer sanayi tes-islerine yakınlığı gibi sebeplerle üretilen enerjininulaştırılması ve dağıtılmasında önemli rol oyna-mıştır. Maltepe Havagazı Fabrikası, Cumhuriye-tin modernleşme ve sanayileşme sürecine tanıklıketmesinin yanında yıllar içerisinde kentin ekono-misi, büyüme eğilimleri, politik ve fiziksel duru-mundaki değişimleri de kavramamıza yardımcıolmuştur. (Severcan, 2006).

Özetle, havagazı fabrikası ve çevresi, bir kentmodern dünyayla tanışırken getirdiği uluslararasımimari karakterler ve dönemin gelişmiş mühen-dislik tekniklikleri ile salt fabrika yapısı olması-nın ötesinde Ankara’nın kimliğini yansıtan birsanayi arkeolojisi ve endüstriyel miras niteliği ta-şımaktadır.

Kapatılışı:

Kurulduğu 1929 yılından 1960’lı yıllara kadar,Jansen planına paralel olarak fabrika ve çevre-sinde birçok sanayi yapısı konumlanmıştır. Mal-tepe bölgesi 1960’lı yıllara kadar fabrikalar,depolar, işçi konutları gibi birçok tesisle sanayigelişimine devam etmiştir.

Merkeze yakınlığı ile kent makroformundaönemli bir yere sahip olan Jansen planında (1932)çeşitli coğrafi ve mevcut durum göz önüne alına-rak “sanayi” kuşağı olarak belirtilen alanda yeralan fabrika bölgesi (Şekil 2.) 1950’li yıllara

Fotoğraf 1:Maltepe Havagazı Fabrikası- İlk Yıllar(Kaynak: http://www.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=2645)

Şekil 1: Elektirik Atölyesi Taslak Çizim : 1/100-Haziran 1928(Kaynak: ODTÜ Harita ve Plan Belgeleme Birimi)

30

PLANLAMA2012/1-2

kadar faaliyetini sürdürmüştür. Ancak 1960‘larınbaşında bölge, Yücel-Uybadin planının (Şekil 4.)modern kent merkezi kararının “yoğun” ve “tica-rete dayalı” gelişim öneriyle değişmeye başla-mıştır. Arazi fiyatları yükselen Maltepe bölgesiyeni kent merkezinin bir parçası olarak çok katlıkonut ve kamu servis ihtiyaçlarının baskısı al-tında kalmıştır. Ayrıca, bölgeyi ikiye ayıran CelalBayar Bulvarının inşaasıyla sanayi kullanımlarıbirbirlerinden ve diğer kentsel kullanımlardan so-yutlanmıştır. Plan kararlarının yanı sıra, 1989 yı-lına kadar başkentin konut ve sanayi alanlarınaenerji iletimini sağlayan Maltepe Havagazı fab-rikasının, ilde havagazından doğalgaza geçilme-siyle beraber işlev kaybına uğraması nedeniylefaaliyetine son verilmiştir.

Teknolojik değişim ve yeni kentsel hizmet ihti-

yaçlarının yanı sıra, sanayi alanının çevreyeolumsuz etkileri de fabrikanın kapatılmasındaönemli rol oynayan bir diğer faktördür. Nehir ya-taklarına yakınlığı ile Ankara’nın sularının kir-lenmesine ve kullanılan hammadenin havakirliliğine yol açması bu sanayi alanlarının boşal-tılmasının tetikleyicilerindendir. Doğaldır ki baş-kente 66 yıl hizmet vermiş ve inşaat 1928 yılındabaşlamış bir tesis zamanın modern teknolojisiningerisinde kalabilir. Bu tür alanlar, işlev kaybı ne-deniyle kapatılsa dahi mekânsal mirası ve tarihiboyutları, işlevlerinin üstünde görülmelidir. Ha-vagazı fabrikası örneğinde olduğu gibi dönemi-nin mimari ve mühendislik özellikleri açısındanyerine koyulamayacak nitelikte olan yapı ve me-kânlar korunmalı, yeniden fonksiyon kazandırı-larak varlıklarını sürdürmelidir.

Yıkımı:

Maltepe Havagazı Fabrikasının kaderi ne yazıkki yapı ve çevresinin yeniden işlev kazandırıla-rak kent dokusuna ve hayatına katılması olma-mıştır. Ankara’nın sahip olduğu önemli birkültürel kimlik, kar getirmediği ve eski olduğuiçin kaderine terk edilmiştir. Fabrika arazisi, kent-teki nüfus ve iş alanlarının artışı ile gelişen kentmerkezine olan yakınlığı, ayrıca artan konut veiş alanı baskısının altında kalması gibi mekansalsonuçlarla rant kaynağı olarak görülmüştür. Böy-lece tüketim odaklı kent merkezi anlayışının he-define giren fabrika, eski ve iş görmez olduğugerekçesiyle 1990‘lı yıllarda yıkılması gündemegetirilmiştir.

Şekil 2. Ankara Jansen Planı ve Sanayi Kuşağı-1932(Kaynak: ODTÜ Harita ve Plan Belgeleme Birimi)

Şekil 3. Maltepe Havagazı Fabrikası ve Çevresi-1959(Kaynak: ODTÜ Harita ve Plan Belgeleme Birimi)

Şekil 4.Yücel-Uybadin Planında Havagazı Fabri-kasının Yeri(Kaynak: Severcan, 2006)

31

PLANLAMA2012/1-2

32

PLANLAMA2012/1-2

Bu duruma karşılık, TMMOB Mimarlar OdasıAnkara Şubesi tarafından, Ankara Kültür ve Ta-biat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurularakfabrikanın içerisinde bulunduğu parselin taşın-maz kültür varlığı olarak tescillenmesi sağlan-mıştır. EGO Genel Müdürlüğü’nün karara itirazınedeniyle açtığı dava ise havagazı fabrikasının,Danıştay tarafından 1993 yılında üstün kamu ya-rarı adına “yerinde korunması gereken sanayi ar-keoloji” sıfatıyla hukuksal koruma altınaalınmasıyla sonuçlanmıştır.

Bu süreçte TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şu-besi Doğal ve Kentsel Çevre Koruma Komisyonugörüşünde (1991), Maltepe Havagazı Fabrika-sı’nın AOÇ ve Ankara Garı gibi Ankara’nın kentkimliğini yansıtan önemli bir bileşen olduğunu,yeni doğan bir cumhuriyetin kurumsallaşma ça-bası sonucu şekillediniğini bildirmekte ve alanıntüm bileşenleri ve Ankara Garı ile beraber düşü-nülerek korunması gerektiğini vurgulamıştır. Ra-porda, fabrikanın neden korunması gerektiğinedair yapılan diğer saptamalar ise şöyledir:

“-Ankara garı, Tütün depoları, İncesu, Marşan-diz Bakım atölyeleri ve Maltepe Havagazı fabri-kası Tesisleri, Cumhuriyetin kurumsallaşmamücadelesi verdiği döneme ait bir bütün olarakdüşünülmüş, dönemin tasvirini verebilecek birbütünü oluşturabilecekken, bugün; Tütün depo-ları, bakım Atölyesi yıkılmış, İncesu yatağı de-ğiştirilmiştir. Döneminin tek tanığı olarakkalmıştır.

– Ankara Havagazı fabrikası Fabrikası kentintekno-tarihsel profilinin katmanlarından biri ola-rak ayakta kalabilmiş son örnektir. Londra’da bu-lunan Kings-Crown Ana Tren garına komşu veViktorya dönemi ticari canlılığının ifadesi olan üç“Gazometre” benzer gerekçe ile korunmaktadır.

- Tesislerin imal tarihi olan 1929’larda, Alman-ya’da hala “zanaattan” kopamamış bir “endüstri-yel yapının” varolması, mimarlık tarihi açısındanönemli bir tasarım örneğidir.

- Havagazı Fabrikasının yok edilmesi durumundaAnkara Garı ve Çevresi yıkıcı bir spekülasyonungündemine girecektir.

- Tesisin taşıdığı kimi öğeler sembolik anlamdada olsa, kent dokusu içinde masif bir silüet olarakgörsel bir değer taşımaktadır. Bu siluetin yokedilmesi algı bütünlüğünü çökertecektir.”

(TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Doğalve Kentsel Çevre Komisyonu (1991), “AnkaraHavagazı Hakkında Şube Görüşü”, in MimarlarOdası Ankara Şubesi, Dosya: “Bir CumhuriyetTanığı: Ankara Havagazı Fabrikası”)

Ankara ne kaybetti?Alanı korumak için gösterilen bu çaba ve eldeedilen koruma ve tescil kararları, yıllar içerisindeyöneticilerin ilgisiz tutumu sayesinde sadecekağıt üzerinde kalmış, fabrika ve çevresi yenidenprojelendirilerek kent hayatına eklemlenmemiş-tir. Yaklaşık on beş yıl boyunca kaderine terk edi-len yapı, ilgili kurumların uzman görüşleriyoluyla yıkıma dair destek araştırmaları sonu-cunda yeniden gündeme gelmiştir.Fiziki duru-munun yetersizliği ve çevreye verebileceği olasızararları işaret eden mühendislik inceleme ve ra-porları fabrikayı yıkıma götüren zemini güçlen-dirmiştir.Kısacası, tescilli bir kültür varlığıbilinçli olarak kaderine terkedilmiş, ardından daçevre açısından tehlikeli ve kötü durumda dene-rek durum rantın lehine çevrilmiştir.

Korumaya ilişkin alınan karardan on beş yıl sonrafabrika üzerindeki tescil kararı değişen korumakurulu üyeleri tarafından kaldırılmıştır. Bu du-rumda tescil kararının verilmesine neden sayılanözelliklerin nereye kaybolduğu sorgulanmalıdır.Cumhuriyet Ankarası’nın önemli, teknolojik, mi-mari ve sanayi imgesini oluşturan, yıllar içerisindealanın kimliğine değer katmış bir yapının fizikigörüntüsünün yıpranması, çevreyi görsel açıdankirletmesi gibi nedenlerle gözden çıkarmak sığ,mekânı ve tasarımı bir bütün ve imge değeri ola-rak değil salt tuğla, çimento ve arsadan ibaret al-gılayan bir anlayışın ürünüdür. HavagazıFabrikasının yıkımına kadar olan çetrefilli süreçiçerisinde, yıkımın meşruiyetini arttırmak adınaöne sürülen gereçler dikkat çekicidir. Bir başken-tin inşaatına tanıklık eden ve sunduğu enerji hiz-metiyle bu sürece destek olan yapının, gerektaşıdığı mimari, arkeolojik değerler gerekse top-lumsal hafıza ve kentsel kimlik üzerindeki etkisihiçe sayılarak hareket edildiği aşikârdır. Neo-li-beral politikaların tüketime, kent mekanının da butüketime dolaysız dahil edilmesine olan düşkün-lüğü bir endüstri mirasının rant kaynağının üze-rine oturmuş engel olarak görmüştür. Özetle, birsanayi arkeolojisi 13.06.2006 tarihinde AnkaraBüyükşehir Belediyesi tarafından mesai saatinden

sonra yıkılmış, bu kültür varlığı, parsel üzerindetescil kararı bulunmasına rağmen, başkentin mer-kezinde göz göre göre yerle bir edilmiştir.

Ankara sahip olduğu mekânsal, mimari değerleriile cumhuriyetin doğuşundan bugüne farklı birkent kimliği sunmuştur. Ankara’da denizin yerinitarih, birikim ve sembolik değerler almış, Anka-ralılar sokaklardan yeni doğan bir toplumun izle-rini ve bu süreçte gösterilen çabaların imgeleriniizleyerek yürümüşlerdir. Yıllar içerisinde bu de-ğerlerin bir kısmının işlev kaybına uğramaları,onların tamamen yok edilmesi ihtiyacı anlamınagelmemektedir. Aksine değişen kent ve kentli ih-tiyaçlarına göre yeniden kullanılmasına olanaksağlamalıdır. Bu tür yapı ve alanlar bir “risk” fak-töründen ziyade, birer “fırsat”tır. Eski ve yeniyibirleştiren bu anlayış, özellikle bahsi geçen Mal-tepe Havagazı Fabrikası gibi, gerek yapıldığı dö-nemin mimari özelliklerini taşıması gerekseAnkara kenti bağlamındaki mekânsal konumu-nun önemi nedeniyle yerine konulamayacak ni-telikte bir kent imgesi söz konusuysa, yıkımıdeğil “yeniden işlevlendirme”yi, kent hayatınakatma çabasını vurgulamaktadır. Ayrıca, yıkımınardından Ankara, hem kentsel kimliğinin değerlibir bileşenini, bir endüstiri mirasını kaybetmişhem de koruma kurulunun parsel üzerindeki tes-cil kararının ihlal edilmesiyle bir adalet karma-şası içerisine düşmüştür.

Küresel şehirleşme anlayışıyla tıpkıbasım üreti-len konutlar ve bu konutların ürettiği kentsel do-kunun aynılığı, kenti planlayan, yöneten ve kentteyaşayanların çevrelerinde tarihsel ve kültürel de-ğerlere bir daha yerine konulamayacak olmalarıveya yerine konanın ileride ne kadar “korunmayadeğer” olacağını düşündürtmelidir. Bir şehir plan-cısı, sosyolog, mimar ya da kentlinin havagazıfabrikasının yeniden işlev kazandırılmasına dairdileğinin neden gerçekleşemediği sorunsalı yal-nız yönetimin rant zihniyetinde değil, bu yöneti-min içinde bulunduğu faydacı çevre ve seçmenprofilinin de arkasında aranmalıdır. Peki, bu bi-linçlilik düzeyi, toplumumuzun içine sürüklen-diği gelecek kaygısı ve geçim derdi çerçevesindenasıl şekillendirilebilir? Yeni olan her geçen gündeğişerek daha iyi ve daha yeni olurken, tarihi vekültürel varlıkların değeri nasıl bir mekânsal veekonomik bağlamda ele alınmalıdır? Masraf yap-mamak için yıkma, yerine kar getireni yapma veyeniden işlevlendirmeyle ileride elde edilebile-

cek kentsel ekonomik-kültürel kalkınma çelişkisinasıl yönetilebilir?

Özetle, yönetim halkın ihtiyaçlarına (konut, sos-yal tesis, pazar yeri gibi) cevap verir görünürken,kendisi de proje yönetiminin gereği olan disip-linler arası uzun soluklu çalışmalardan ve yüklümaliyetlerden kaçınmaktadır. “Endüstri mirasınınkorunması tarihi önem ve kültürel değerinden zi-yade “zevk” ve “para” ile kararlaştırılmaktadır.”(Spearritt, 2008) beyanı günümüz endüstri mirasıkoruma stratejilerine getirilen tartışmalı biryorum olsa dahi, mevcut yazın incelendiğinde,yeniden işlev kazandırma projelerinin nasıl pro-mosyon araçlarına dönüştürülebileceği ve bir tu-rizm getirisi olacağı sıklıkla tartışılan bir konuolarak göze çarpmaktadır. Bu bakış açısı, koru-manın gerekliliği ve gerçekliği arasındaki ikilemirasyonel bir çerçevede örneklemektedir. Anka-ra’nın da benzer ekonomik yapının içerisinde ol-duğu göz önüne alındığında dahi, öne çıkan diğeralanlara ve benzer sanayi yapılarına yapılan yatı-rımlar bu düşünceyi sarsmaktadır. Ankara’nınelinde kalan ise, tartışmalı bir arazi üzerindeki iş-porta pazarı ve bir daha yerine konamayacak olan80 yaşındaki bir kent peyajının önemli bir ele-manı ve bir kent imgesidir.

Endüstri Mirasının Tanımı, Kent veMimarideki YeriEndüstri mirası, Uluslararası Endüstri MirasınıKoruma Komitesi (1973) tarafından; bir döneminsanayi kültürünü yansıtan, tarihi, sosyal, mimariveya bilimsel değeri olan alan ve yapılar olaraktanımlanmıştır. Mimarlar Odası’nın görüşünegöre “Tanıklık ettiği döneme ait üretim teknik ve

Fotoğraf 2: Bulvarın İnşaatında Sonra MaltepeHavagazı FabrikasıKaynak:http://www.ego.gov.tr/inc/newsread.asp?id=199

33

PLANLAMA2012/1-2

süreçlerinin bilimsel, teknolojik, mimari ve este-tik özelliklerini sunan, döneminin fiziksel, sos-yal, kültürel ve ekonomik yapısını yansıtansosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürelaçıdan özgün değer taşıyan bu alanlar ve yapılarkorunması gerekli kültür mirasıdır.” Bu tür alan-lar, kent gelişimindeki önemi, sanat tarihindekiyeri, kent siluetine ve doğal çevreye olan etkisive kullanım değeri gibi sebeplerle korunmalıdır(Altınoluk, 1998). Korunan sanayi arkeolojisiningelecek kuşakların geçmişten esinlenebileceği birmiras olduğu unutulmamalıdır. Bu tür tarihi vekültürel değerleri “işlevsel içerik kazandırarak,topluma yararlı kılarak ve çevrenin ondan yarar-lanmasını” sağlayarak “yaşayan bir varlık” duru-muna getirilmek temel amaç olmalıdır.(Altınoluk, 1998)

Endüstri mirasının yönetimi ise bahsi geçen binave parçalarının bir bütün olarak algılanması venasıl çalıştığınu anlamakla başlamalıdır. Estetik,teknik ve tarihi sebeplerle binalar korunmalı veönemsenmeli, işlevini yitirmiş fakat yerleri dol-durulamayacak olan bu tür alanlara dair yeni kul-lanımlar üretilmeli ve bu süreç gelecek kuşaklarageçmişin izlerini ve işleyişini anlatmak üzere kul-lanılmalıdır (Alfrey, 1992). Ayrıca, endüstri mi-rası alanları, mekânsal açıdan geniş ve mimariaçıdan çekici oldukları için farklı “yeniden işlevkazandırma” çözümlerine olanak sağlamakta vegenellikle kültürel kullanımlarla şekilllendiril-mektedir (Severcan, 2006).

Maltepe Havagazı Fabrikasının korunma sorun-salı ve kaderi akıllara diğer kentlerde ve ülkelerdebu tür alanlarda sürdürülen projeleri ve uygula-

maları getirmektedir. Özellikle konser, sergi sa-lonları ve fuar alanları açısından yetersiz olan An-kara kentinin neden kaçındığını, neyi kaybettiğinianlayabilmek adına bir kaç uygulamayı incele-mek yerinde olacaktır:

İzmir Havagazı Fabrikası:

İzmir’in Alsancak ilçesinde 1862 yılında inşaa-tına başlanan havagazı fabrikası 1900’lü yıllarınbaşına kadar aydınlatma ve mutfak gazı üretiminisürdürmüştür.1995 yılında kapatılan fabrika kom-pleksinden geriye kalan yapıların 2005 yılındarestore edilmesine karar verilmiştir. Bu endüstrimirasının kente kanzadırılması için çeşitli kültü-rel ve sosyal aktivitelerin yapılacağı bir gençlikmerkezi olması yönünde çalışmalar başlamıştır.Bu süreçte izlenen yaklaşımlarda İzmir HavagazıFabrikasının tarihi, Türk ve dünya kentlerindekibenzer uygulamalar projenin ana hatlarının oluş-masında yardımcı olmuştur. Ayrıca, fabrikanıntahrip olan bazı birimleri çeşitli döküman ve fo-tograflardan tespit edilmiş ve mimari projelerleyeniden yaşatılmaları amaçlanmıştır. Yenileme veişlev kazandırma süreci İzmir Kultur ve TabiatVarlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun 13.06.2008tarihli kararıyla uygun bulunmuş ve uygulamasürecine gidilmiştir. Bugün, İzmir İli’nde düzen-lenen sergi, konser, sinema gösterimi, çeşitli kurs-lar gibi etkinliklerle ev sahipliği yapan 150 yıllıkbina endüstri mirasına ülkemizde verilmesi gere-ken değerin, restorasyon ve yeniden işlev kazan-dırma çalışmalarının başarılı bir örneğini temsiletmektedir.

PLANLAMA2012/1-2

34

Fotoğraf 3: İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür MerkeziKaynak: http://www.izmimod.org.tr/egemim/70/7.pdf

PLANLAMA2012/1-2

35

Fotoğraf 4: Havagazı Fabrikasının Eski Hali(Kaynak:http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=1709653)

Fotoğraf 5: Havagazı Fabrikası Restorasyon Çalış-malarından Sonra(Kaynak:http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=40736&start=5&sid=f8331eb303405fdeddcba4c0b3539640)

Şekil 5: İzmir Havagazı Fabrikası Restorasyondan Önce - Sonra(Kaynak: http://www.izmimod.org.tr/egemim/70/4.pdf)

Viyana Gazometreleri:

1899 yılında açılan ve Viyana, 1970-1978 arasıdoğal gaz tüketimine geçene kadar işlevini sür-düren gazometreler, işlev kaybının kısa bir süreardından korunması gereken endüstri mimarisiolarak tescillenmiştir. Gazometrelerin konumu,Viyana’nın kent dokusunu geliştirmek adına birfırsat olarak görülmüştür. 1995 yılında dört şehirplancısı ve mimar yardımıyla yapıların konut vesosyal birim amaçlı kullanımına karar verilmiş-tir. Klasik tasarım değeri nedeniyle koruma al-tında olan dış tuğla yüzey tamamen korunaraktamamlanan proje yaklaşık 620 daireden, ofisler-den ve mağazalardan oluşmaktadır. Her bir ga-zometre, en üstten başlamak üzere yaşam,çalışma, eğlence ve spor alanları için ayrı sevi-yelere bölünmüştür ve içerisinde öğrenci evi,okul, belediye arşivi gibi farklı kullanımlar da bu-lundurmaktadır.

Fotoğraf 6-7: Viyana Gazometreleri(Kaynak: http://www.wiener-gasometer.at/en/ga-someter

PLANLAMA2012/1-2

36

Fotoğraf 13: Fabrikadan Tekstil Müzesi’ne,Łódź - Polonya(Kaynak:http://en.wikipedia.org/wiki/File:Biała_Fabryka_w_Łodzi.jpg)

Fotoğraf 14: Enerji İstasyonundan ModernMüzeye, Tate Modern - Londra(Kaynak:http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/11/Tate_Modern_et_Millenium_Bridge.jpg)

Fotoğraf 11: Depodan Tiyatro Atölyesine, Santralİstanbul - 2012(Kaynak: Kişisel Belgelik)

Fotoğraf 12: Santral İstanbul’da Sosyal veKültürel Etkinlikler(Kaynak: http://www.santralistanbul.org/main/index/)

Endüstri’den Kültür’e Diğer Örnekler:

Fotoğraf 8: Gazometre A(Kaynak: http://www.wiener-gasometer.at/en/gasometer)

Fotoğraf 9: Gazometre C(Kaynak: http://www.wiener-gasometer.at/en/gasometer)

Fotoğraf 10: Detaylı Proje(Kaynak: http://www.wiener-gasometer.at/en/gasometer)

PLANLAMA2012/1-2

37

Sonuç ve TartışmaEndüstri mirasının değerine ve korunma sorun-salında mimarlık ve şehirciliğin devre dışı bıra-kılarak ranta odaklanılması sonucu Ankara 80yıllık endüstri mirasını yitirmiştir. Fabrikanın ka-derini belirleyen süreç şöyle özetlenebilir:

Yeni başkentin ilk sanayi yatırımlarından olanMaltepe Havagazı Fabrikası’nın inşaatı (1929)

Zamanla, artan nüfusun kent merkezine ve dola-yısıyla fabrika alanına olan baskısı (1929-1960),

Yeni alınan planlama kararlarının bölgeye direktve dolaylı etkileri (Celal Bayar Bulvarı’nın in-şaası ve merkez genelinde konut talebinin art-ması) (1960-1980),

Büyüyen Ankara kentininin enerji altyapısınınyenilenme ihtiyacı ve sonuç olarak EGO GenelMüdürlüğü’nün havagazı kullanımından doğal-gaza geçmesiyle fabrikanın işlevini yitirmesi(1989),

-Merkeze olan yakınlığı nedeniyle fabrika alanı-nın gün geçtikçe rant odağı olması (1990‘lar),

-Çeşitli meslek odaları ve akademik çevrenin ça-balarıyla alınan koruma ve tescil kararlarının ar-dından yerel yönetim ve ilgililerin hareketsizkalıp bölgeyi kaderine terk etmesi (2000‘ler),

-Koruma ve kullanmaya dair sessiz geçen on beşyılın sonunda, fiziksel olarak bozulduğu ve teh-like yarattığı gerekçesiyle yıkılarak, yine yerle-rinden edilerek işssiz bırakılan eski Maltepepazarı işporta tezgahlarının alanda boy göster-mesi. (2006-2010),

-14.05.2010 gün ve 1516 sayılı Ankara Büyükşe-hir Belediyesi meclis kararı gereğince bölgenin“Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi Alanı” ilanedilmesi ve ağustos ayında yapılan 1/1000 ve1/5000 ölçekli plan onaylarının belediye encü-menince yapılması (19.08.2010),

- Maltepe Havagazı Tesisleri ve tescilli bacalarınıiçine alan Maltepe Kentsel Dönüşüm ve GelişimProje Alanı planlarının, tescilli parsellerin küçül-tülme nedenlerinin sunulduğu raporların30.11.2010 gün ve 5572 sayılı kararı ile AnkaraKültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Ku-rulu’nca onaylanması,

-Alanı kentsel dönüşüm bölgesi ilan eden 1/1000ve 1/5000 ölçekli planlar Çankaya Belediyesi ta-

rafından açılan dava sonucu 09.12.2011 tarihindeiptal edilmesi,

- 11.04.2012 gün ve 532 sayılı Ankara Büyükşe-hir Belediye meclis kararınca alana dair 1/5000planında yapılan değişikliklere, planın askı süre-sinde Çankaya Belediye Başkanlığı İmar ve Şe-hircilik Müdürlüğü tarafından, bölgede nüfus vekonut yoğunluğu yaratacağı, kentteki açık veyeşil alan sisteminin bozulacağı ve kamusal kul-lanımdan, tarihi öneminden uzak kullanım geti-receği gibi gerekçelerle itiraz edilmesi.

-15.06.2012 tarihinde ise havagazı tesislerin artıkkullanılamayacak olması, bölgeyi kimsenin sa-hiplenmediği ve alanda yaşatılmaya değer birendüstri mirasının varlığından söz edilemeyeceği,plan değişikliğinde alanın ileride kamu kuruluş-larının yer alabileceği "Kamusal Tesis Alanı" ola-rak işlendiği gibi gerekçelerle alınan büyükşehirbelediyesi meclis kararı ile itiraz rededilmesi,

-Alan, günümüzde 1/5000 nazım imar planındayapılan bu plan değişikliğine ilişkin Şehir Plan-cıları Odası Ankara Şubesi tarafından açılan davasonucu yargı sürecinde olmasıdır.

Tüm bu süreç bir kent mekanının ve mimari de-ğerin değersizleştirme çabalarının ve rant odaklısisteme yenik düşmesinin seksen beş yıllık özeti-dir. Mekânsal bağlamda, kentsel bir imgenin vebir dönem tanığının yok olmasına şahit olan An-kara kenti sadece “işlevsiz” ve “eski” bir fabri-kayı değil ayrıca olası tasarım ve uygulamaprojeleriyle yeniden günümüz kent hayatına sos-yal ve ekonomik getirileriyle katılabilecek birkültürel alanı kaybetmiştir.

Fabrikanın mekânsal bağlamda kent kimliğinekatkısı, tasarım bağlamında kentliyi bir araya ge-tirebilecek sosyal ve kültürel bir mekân yaratmaolanağı, 2006 yılının Haziran ayında yerle biredilmiştir. Açıklanan gerekçeler ve yıllar sürenbir tartışma sürecinin sonunda, Ankara’nın elindekalan kültürel üretimi yıkıp, yerine tüketimodaklı bir pazar anlayışı getirdiği gerçeğidir. Mal-tepe Havagazı Fabrikasının yerine kurulan Mal-tepe pazarı, geçmişte alana oldukça yakın biryerde faaliyet gösterirken boşaltılma kararı alın-mış ve arazi üzerine “MallTepe Park” adlı bir alışveriş merkezi açılmıştır. Yerinden edilen esnafınyeni mekânı ise Ankara Büyükşehir Beledi-yesi’nin girişimiyle eski havagazı fabrikası ara-zisi olmuştur.

Tarihi ve kültürel miras, özellikle kent dokusu veyaşamı için bir fırsat olarak görülmelidir. Mimari,çevresel ve mekânsal değerleriyle yeniden yo-rumlanan bu tür alanlar Türkiye ve dünya gene-linde görüldüğü üzere çekici kent odakları haline

gelmiş, kent yaşamının kalitesini arttırmıştır. Budurum, çeşitli kent yönetimi ve ekonomik anla-yışlarda farklı yorumlanmış, Viyana örneğindeolduğu gibi fiziki görünümü korunurken kentinçekici konut bölgesi haline getirilmiş ya da birçokPLANLAMA

2012/1-2

38

Fotoğraf 15-16: Maltepe HavagazıFabrikası Yıkılmadan Önce(Kaynak: Severcan, 2006)

2006

2011

Maltepe Havagazı Fabrikası- Yıkılmadan Önce UyduGörüntüsü(Kaynak:ODTÜ- ŞBP Bölümü, Harita ve PlanDökümantasyon Birimi)

Havagazı Arazisinde Yeni Maltepe Pazarı - Uydu Görüntüsü(Kaynak:Google Earth , Eylül 2012)

Fotoğraf 17-18: Maltepe Pazarı Ayrıntı(Kaynak:http://www.panoramio.com/photo/11538831http://www.burcakcubukcu.com/2007_10_01_archive.html)

farklı ülkede gerek müze gerekse kültürel mer-kezler olarak yeniden yorumlanmışlardır.

Sosyo-kültürel ve ekonomik koşullar göz önünealınarak disiplinlerarası uzun süreli bir proje yö-netimi olarak ele alınması ve mimari değerineuygun olarak yeniden yorumlanması gereken ha-vagazı fabrikası binası için artık çok geçtir.Ancak, fabrika arazisi ve kalan birimler ileridefabrikanın tarihini anlatan bir müze ya da anıtolarak düzenlenebilir ve böylece toplum hafıza-sından silinmesi engellenebilir. Ayrıca, benzer yı-kımların yaşanmaması adına yöneticilerin vetoplumun bu tür alanlar hakkındaki bilinç sevi-yesini arttırmak adına mevcut endüstri, doğa vekültürel miraslarının önemini anlatan popüler ya-yınlara ağırlık verilebilir.

Tüm bu gereklilik ve gerçekliklerin yanında An-kara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gök-çek’in fabrika arazisi üzerine yapılan MaltepePazarı açılışındaki konuşmasından bir paragraf vealanın 2006 yılı ve bugünkü halini gösteren fo-toğrafları “kent kimliği”, “kültürel değer”, “top-lumsal hafıza”, “mimari değerler”, “planlama vetasarım ilkeleri” açısından kelimelerden dahaönemli açıklamalar sunmaktadır. Havagazı fabri-kası yıkılmıştır, yerine gelmeyeceği gibi, yerinegelen de kent ve kentli için bir soru işaretidir.

“İlk belediye başkanı olduğumda yurtdışındankonuklar geldiğinde komplekse kapılırdım. Ne-reyi gezdireyim, nereyi göstereyim ve onlardanüstün olduğumuz onlara nasıl ispatlayayım diye.İlk günlerde bunun sıkıntısını yaşadım. 13 sene-den beri Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyo-rum. 13 sene sonra inanın doğudan, batıdan,güneyden yabancı misafirlerimiz geliyor. Bu mi-safirlerimizi rekreasyon alanlarımızı, sosyal pro-jelerimizi gezdiriyorum. Onları gezdirdiktensonra soruyorum, bütün samimiyetimle söyleye-bilirim ki, sizdekiler mi iyi, bizdekiler mi iyi diyesoruyorum? Soruma, ‘sizinkiler daha iyi’ diyecevap veriyorlar.”

(Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’inYeni Maltepe Pazarı Açılış Konuşması, Temmuz 2007)*

Kaynakça:Afrey, J., Putnam, T.1992. The Industrial Heri-tage: Managing Resources and Uses.Butler &Tanner Lts, Frome and London

Altınoluk, Ü., Binaların Yeniden Kullanımı: Prog-ram-Tasarım Uygulama-Kullanım, Yapı EndüstriMerkezi, İstanbul

Severcan, Y.C. 2006. Regeneration Problem of theMaltepe Gas and Electric Factory Landscape wit-hin the Context of Conserving the Industrial Arc-haelogical Heritage. ODTÜ, Ankara

Spearritt, P. 2008. Money, Taste and Industrial He-ritage. Australian Historical Studies, Volume 24,Issue 97

Çevrimiçi Kaynaklar:http://www.mnactec.cat/ticcih/industrial_heritage.htm

http://www.aktifhaber.com/maltepe-pazari-yeni-den-hizmette-121053h.htm

http://www.ilbank.gov.tr/dosyalar/dergi/ilbank9/html/files/assets/pages/page0043.swf

http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/10314619108595867

http://www.ankara.bel.tr/AbbSayfalari/MECLIS-KARARLARI/HAZIRAN2012/03/K12_970.doc

http://www.izmimod.org.tr/egemim/70/7.pdf

http://www.izmimod.org.tr/egemim/70/4.pdf

PLANLAMA2012/1-2

39

*http://v3.arkitera.com/h18311-maltepe-pazarina-gorkemli-acilis.html

Endüstri Mirasının Korunmasıve Yeniden İşlevlendirilmesineİlişkin ÖzelleştirmeYaklaşımları:Sorunlar ve Olanaklar

Yücel Can SevercanÖğretim veAraştırmaGörevlisi,

University ofColorado,

Planlama veMimarlıkFakültesi Terkedilmiş, üretim faaliyetlerine son ve-

rilmiş veya işlevini yitirmekte olan en-düstriyel alanların yok ediliş hikâyesi

kentlerin birer ekonomik büyüme makinesi(growth machine) olarak kurgulanmaya başlan-dığı 1970’lere uzanır. Ekonomik aktörlere görekentlerin bu politik-ekonomik sistem içerisindeayakta kalabilmesi ve diğer şehirler ile rekabetedebilmesi, kent merkezlerinin dönüşümü ve yeniimajlarına kavuşmaları ile gerçekleşebilecektir.Koruma yaklaşımlarının mimari yaratıcılığa,yaşam kalitesine ve ekonomik büyümeye engeloluşturduğunun düşünüldüğü bu yıllarda (Dobby,1978), genel anlamda koruma politikalarının,fakat daha özelde endüstriyel yapıların yasal çer-çevede birer “miras” olarak tanımlanmaması se-bebiyle kent merkezlerinde konumlanmış pekçok eski sanayi yapısının yerini iş, alış-veriş, eğ-lence ve konut mekânları almaya başlar. Bu sü-reçte, başta politikacılar ve girişimciler tarafındanendüstri yapılarına “çirkin”, “kirli”, “gereksiz”,“değersiz”, “harabe”, “kent sağlığını ve ekono-

misini tehdit eden”, “devletin kısıtlı kaynaklarınısömüren” ve “çağ dışı” gibi olumsuz sıfatlar yer-leştirilerek halk manipüle edilmeye çalışılır, fab-rika sahipleri üst-ölçek plan değişiklikleri ile kentçeperine yönlendirilir, ve böylelikle kent mer-kezlerinde mega-projelerin inşaasının önününaçılması sağlanır. Endüstri mirası kavramının1950’lerden 70’lere evrimleşmeye devam ettiğive yeni yeni yaygınlaşmaya başlandığı bu dö-nemde, sayıca azınlıkta olan elit kesimin endüs-tri yapılarına karşı sağlamaya çalıştıkları koru-macı tutumlar karar vericileri etkilemeye yetmez.Estetik görülen veya üretim faaliyetlerini bir şe-kilde sürdürebilen endüstri yapıları ise sağ kal-mayı başarır.Geride bıraktığımız kırk yıl içerisinde endüstrimirasını yaşatmaya yönelik kavramsal, yasal, ku-rumsal ve kültürel çerçevede önemli adımlar atıl-dığını görürüz. Başta İngiltere ve Amerika’dakiüniversitelerde sanayi mirasının korunmasına yö-nelik açılan lisans üstü programlar, sivil toplumkuruluşlarının vermiş olduğu mücadele, sanayi

40

PLANLAMA2012/1-2

41

PLANLAMA2012/1-2

mirasını uluslararası çerçevede belgeleme ve ko-rumayı amaçlayan TICCIH (the InternationalCommittee for the Conservation of the IndustrialHeritage), ICOMOS (the International Councilon Monumnets and Sites) ve DOCOMOMO (theDocumentation and Conservation of Buildings,Sites and Neighborhoods of the Modern Move-ment) gibi kuruluşlar ve bu kurumların düzenliolarak organize ettiği konferanslar, seminerler veçıkarttıkları periyodik yayınlar, endüstri mirasıkavramının yapı ölçeğinden bölge ölçeğine ya-yılması, ve bu tür alanların korunmasını ele alanpolitikaların yasal mevzuata girmesi bu girişim-lerden bir kaçıdır. Diğer sanayi-sonrası ülkeler-den farklı olarak İngiltere’de bu alanda atılanadımların uzun vadede daha başarılı sonuç ver-mesinin başlıca nedeni ise tepeden inme politi-kalar yerine endüstri alanlarının korunmasınakarşı toplumun ortak bir sahiplenme duygusu içe-risine girmiş olması ve bunun sonucunda ekono-mik aktörlere karşı almış olduğu ortak tavırdır(Köksal, 2000). Sivil hareketlerin, yasal boşluk-ların olduğu yerlerde ve karar-vericilerin ekono-mik çıkarlar güttüğü durumlarda başarılı sonuçverdiği gözlemlemekteyiz.

Tüm bu girişimlere rağmen, bugün en gelişmişülkelerde dahi endüstriyel alanların yok ediliş hi-kâyesi küreselleşme ve kentleşmenin de hız ka-zanmasıyla temelde yukarıda belirtilen nedenler-den ve henüz pek çok endüstriyel miras alanınıntescillenmemiş olmasından ötürü devam etmek-tedir. Örneğin, bir kaç yıl önce Amerika’daObama hükümeti, devlet bütçesinin rahatlatılmasıve ekonomik canlanmanın sağlamasına yönelikaldığı politikalar gereği (White House policies)içinde 2. Dünya Savaşı’na tanıklık etmiş tarihiendüstri yapılarının da bulunduğu devlet elindekiterk edilmiş 14.000 yapının yıkım veya özelleş-tirme tasarısını ortaya atmıştır (Fritze, 2011).Diğer bir tarafta, New York (NY), Baltimore(MA), ve Detroit (MI) gibi sanayi-sonrası şehir-lerinde özel mülkiyette bulunan endüstriyel alan-lar devlet yöneticilerinin ve diğer ekonomikaktörlerin teşvikiyle yerlerini yüksek katlı prestijyapılara bırakmaya devam etmektedir. Endüstriarkeolojisi disiplininin henüz yeterince gelişme-miş olması, endüstri mirası kavramına ilişkin so-runların devam etmesi, toplumun büyük birkesimi tarafından bu tür yapıların estetik ve eko-nomik değerlerinin tarihsel ve anısal değerlerinin

önünde tutulması (Erder, 1986; Tağmat, 2003),kent merkezlerinin soylulaşması (gentrification)sonucunda endüstri yapıların çevresinde mantar-lanan spekülatif gelişimlerin çevrelerinde oluş-turduğu dönüşüme ilişkin baskı (Dickinson,2001), ve en önemlisi sanayileşme sürecini de-neyimlemiş pek çok ulusta toplumun bu tür ya-pıları tarihlerinin ve kimliklerinin bir parçasıolarak görmeye başlamaması koruma yaklaşım-larına engel teşkil eden unsurlardır.

Türkiye’de endüstri mirasının korunması konu-sunda yaşanılan problemler 19. ve 20. yüzyıl sa-nayileşme sürecini yaşamış diğer ülkelerinyaşadığı problemlerden çok da farklı değildir. En-düstri mirasımızın önemli bir kısmı ekonomik ka-zanımlar uğruna, bilinçsizlikten ve görgüsüzl-ükten yok edilmiştir ve halen de edilmektedir. İs-tanbul, Kâğıthane’de ve Haliç kıyılarında bulu-nan birçok sanayi yapısının üzerinden bugünotoyolların, alış-veriş merkezlerinin ve iş kulele-rinin yükselmesi küreselleşmenin ve endüstri ta-rihimize verdiğimiz önemin açık bir yansıma-sıdır. Ankara’da bulunan ve cumhuriyet tarihineve Türkiye’nin modernleşme sürecine tanıklıketmiş olan, aynı zamanda Türkiye’nin ilk elektrikve havagazı fabrikalarından olan Maltepe Elek-trik ve Havagazı Fabrikası’nın 2006 yılında ba-şına gelenler Ankaralılar için taze fakat sevimsizbir anı olarak kalmaktadır. Bir zamanlar, büyükbir kısmı tescilli olan bu yapılar bütünün varlığı-nın, önce belirli medya organlarının bu yapılarınönemine ve durumlarına ilişkin çıkarttığı olum-suz haberlerle seneler boyu yıpratıldığını, Bü-yükşehir Belediye Başkanı’nın alan için getirmişolduğu alış-veriş merkezi önerisinin bu medyaorganları tarafından sayfa sayfa verildiğini, buhaberlerle halkın ve Koruma Kurulu’nun mani-püle edilmeye çalışıldığını (Severcan, 2006),2006 yılında kurulun aldığı tescil kaldırma kara-rını takip eden günün gecesinde ise alandaki iko-nik ve yaşça ileri ne kadar yapı varsa yangındanmal kaçırırcasına belediye tarafından bir kaç saatiçerisinde yıkıldığını, ve tüm bu gelişmeler kar-şısında sadece belirli bir kesimin sesini yükseltti-ğini görmemiz, bizlere endüstri mirası yapılarınınTürk halkı tarafından gördüğü değeri ve bu alan-ların dönüşüm ve koruma problemlerini anlama-mız açısından önemli ip uçları vermektedir.

Endüstri arkeolojisi mirasının korunmasına yö-nelik dersler çıkarabileceğimiz diğer bir nokta ise

bu tür alanların ve yapıların korunması ve yeni-den işlevlendirilmelerine yönelik örneklerin in-celenmesi. Ülkemizde sanayi yapılarının büyükbir kısmı devlet mülkiyetinde bulunduğundan buyapıların ya yap-işlet-devret modelleriyle özel-leştirildiğini ya da devletin kendi imkânlarını kul-lanmasıyla yaşatılmaya çalışıldığını görmekteyiz.Bu yazının amacı endüstri yapılarının korunmasıve yeniden işlevlendirilmesine yönelik özelleş-tirme yaklaşımlarını, ve bu eğilimlerin toplumdayarattığı sosyal, gelişimsel ve ekonomik yansı-maları tartışmaktır.

Endüstriyel miras alanlarının özelleştirilmesi1970’lerde başlayan küreselleşme ve kentleşmeeğilimleri sonucunda kent merkezlerinin bir dö-nüşüm içerisine girmesi, büyük bir kısmı kentmerkezlerinde konumlanan endüstri alanları üze-rinde büyük bir baskı yaratmış, bu alanları sun-dukları geniş alanlar, su kaynaklarına yakınolmaları ve devlet mülkiyetinde bulunuyor ol-maları gibi çeşitli cazip nedenlerden ötürü tüke-tim-odaklı projelerin hedefi haline getirmiştir. Bubaskının yarattığı yansımaları Sri Lanka’dan

Amerika’ya pek çok örnekte görmekteyiz. Birörnek Liverpool (İngiltere) kıyı alanlarının dö-nüşüm örneği. 1970 sonrasında Liverpool kıyı şe-ridinin sosyo-mekânsal görünümü tamamendeğişmiş, devlet adına işlev gören MerseysideDevelopment Corporation adlı özel firma, varlıklıkesime hitap eden lüks alış-veriş alanları, ofis vekonut yapıları yapmak adına çevrede bulunan pekçok endüstriyel yapıyı silip süpürmüş (Pearce,1989), bu kıyımda sağ kurtulan tek endüstriyelalan 11 km. uzunluğundaki Albert rıhtım alanı ol-muştur (Dickinson, 2001; Pearce, 1989).

Bununla birlikte, endüstri alanları çevresinde olu-şan spekülatif girişimlerin, bu alanlar için yeni-den işlevlendirme yaklaşımlarının bir çözümolarak düşünüldüğü durumlarda işlev seçimlerinietkilediğini, endüstri yapılarının genelde belirlibir kesime hitap eden ofis, konut, market, resto-ran ve bar gibi özel amaçlı kullanımlara dönüş-türdüğünü görmekteyiz. Örneğin, Kingswood’da(İngiltere) bulunan New Mills dokuma fabrikasıve New Jersey’de (Amerika) bulunan depo alan-ları (Estee Candy Warehouse) bugün birer ofisyapısı olarak kullanılmakta, Denver, Colorado’da(Amerika) bulunan eski buz deposunda lüks

Resim 1: Denver Tivoli eski bira fabrikasından çeşitli görünümler. Fabrika yapısı bugün içinde ofislerin, çalışma ve sporsalonlarının, restoranların, ve, kitapçı ve dükkanların olduğu özel bir üniversiteye ait çok amaçlı bir sosyal tesis ola-rak işlev görmekte. Fabrikanın teknik aksamının bir kısmının in situ olarak sergilenmesi, bazı bölümlerinin cepheleriylebirlikte tamamen korunması başarılı bir koruma ve dönüşüm yaklaşımı oluşturmakta.Kaynak: Kişisel arşiv

42

PLANLAMA2012/1-2

konut üniteleri bulunmakta, Lowell, Massachus-setts’de (Amerika) bulunan pamuklu dokumafabrikası bugün ofis ve konut yapısı olarak işlevvermekte, Manchester’daki (İngiltere) eski ula-şım yapıları (The Bridgewater Transport Servi-ces) bugün başta konut, ofis ve eğlence amacıylakullanılmakta, Londra’daki (İngiltere) Hackneyeski tren garı bugün bar olarak kullanılmakta,yine Londra’daki (İngiltere) Tobacco rıhtım ala-nındaki New Tobacco depo yapısı alış-veriş mer-kezi olarak işlev vermekte, Kandalopa’daki (SriLanka) eski çay fabrikası butik-otel olarak kulla-nılmakta, ve Athens, Georgia’daki (Amerika) pa-muklu dokuma fabrikası ve Denver, Colorado’daki (Amerika) Tivoli eski bira fabrikası bugüniçlerinde restoranların, kitapçıların, ofislerin, veçalışma, dinlenme ve spor salonlarının olduğuçok amaçlı birer sosyal tesis olarak kullanılmak-tadır (Resim 1).

Endüstri alanlarının özelleştirilmesi durumunda,koruma ve yeniden işlevlendirme süreçlerindegenelde bireylerin gelişimine ve sosyalleşmesineolanak sağlayacak tavırlardan ziyade temelde tu-rizm ve tüketime yönelik yaklaşımların ağırlıkkazandığını görürüz. Bu tavır, kimi durumlardamirasın kendisine de zarar vermektedir. Londrarıhtım alanlarında (Dockland) yaşananlar bu du-rumu iyi bir örnek. Londra rıhtım alanlarında bu-lunan pek çok endüstri yapısı 1970’ler sonrasın-daki kentsel dönüşüm projesi ile birlikte yıkılmış,sağ kalanlar ise lüks konut, iş ve özel eğlence me-

kânı olarak yeniden-işlevlendirilmiştir (Basate-mur ve Basatemur, 2001; IJP Community Rege-neration, 2005) (Resim 2). Ancak bu yenidenişlevlendirme süreci esnasında dönüşümü ger-çekleştiren kurumlar ekonomik çıkarları tarihseldeğerlerin önünde tuttuğundan endüstri yapıla-rına gelişi güzel kat çıkmış, cephe ve malzemedeğişikliğine gitmiştir (Basatemur ve Basatemur,2001).

Tüketimi arttırmaya yönelik diğer bir yeniden iş-levlendirme stratejisi ise yoğun miktarda öneri-len özel kullanım alanlarına ilave cüzi miktardabir yarı-kamusal alanın planlara yedirilmesidir.Londra’daki (İngiltere) Tate Sanat galerisi, Li-verpool’daki (İngiltere) Albert rıhtım alanındakidenizcilik müzesi ve açık alanları, Simmering’de(Viyana) bulunan ve içinde sinema ve konser sa-lonunun da bulunduğu gazometreler aslında te-melde içinde lüks apartmanların, alış-verişmekânlarının, restoranların ve ofislerin yoğunolarak yer aldığı büyük bir planın ufak bir parça-sıdır. Kamusal alanları çevreleyen kentsel kulla-nımların sadece özel kullanımlar olmasıkuşkusuz belirli kitleleri bu alanlardan uzak tut-mayı amaçlayan tüketim-odaklı bir tasarım poli-tikasıdır. Ayrıca, sosyalleşmeyi teşvik edebileceğidüşünülen bu tür sosyal alanların özel mülkiyettebulunması, mekan sahiplerine istedikleri kitleleridışlama, bu alanları istedikleri zaman kapatıp-açma, ve bu alanlarda yapılabilecekleri kısıtlamagibi haklar da vermektedir. Bir örnek eskiden len-

Resim 2: Londra, East India rıhtım alanından bir görünüm. Bir zamanlar endüstri yapılarının yer aldığı bölgede bugünfinans yapılarının, ofislerin ve lüks konut sitelerinin yer seçtiğini, rıhtımların da tarihsel bağlarından kopartılıp bir pa-zarlama – kentsel bir müşteri çekim elemanı olarak kullanıldığını görmekteyiz.Kaynak: Kişisel arşiv

43

PLANLAMA2012/1-2

4444

PLANLAMA2012/1-2

gerhane olarak bilinen ve bugün İstanbul RahmiKoç Sanayi Müzesi olarak işlevlendirilen alandabulunan oyun alanı. 2011 yılında bir grup çocuğu,çevrelerindeki kültürel ve tarihi varlıkları koru-maları, bu kapsamda onları endüstri mirası ile ta-nıştırmak için geldiğimiz bu müzede, çocuklarıngörevliler tarafından “oyun alanına hafta içi gün-lerde girmek yasak” diyerek uyarıldığını gördük,duyduk, yaşadık. Burada açıkça ifade edilmeyenhaftanın beş günü çocukların (ve çocuklu ailele-rin) bu tür alanlardan uzak tutularak turistleredaha nezih bir gezme-görme ortamının sağlanmaisteği.

Tüm bu sorunlara rağmen birçok uzman, özel-leştirme politikalarını endüstri mirasının gelecekkuşaklara aktarılması için bir gereklilik olduğunusavunmaktadır (Hewison, 1987; West, 1988). Bu,endüstri mirasının korunması söz konusu oldu-ğunda kalite artırımından veya sosyal veya çev-resel bir sürdürülebilirlikten ziyade finansal birsürdürülebilirliğin gereğidir. Örneğin, İstanbul’daTopkapı Sarayı’nın 1. avlusunda bulunan eskidarphane yapılarının ayakta kalmak için birdönem sergi salonu olarak kullanıldığı, fakat buişlevin yapının finansal sürdürülebilirliğini sağ-layamadığından ötürü mekanın daha sonradandizi, film, klip ekiplerine kiralandığı bilinmekte-dir. Geçmişten çıkarttığımız dersler özelleştirmepolitikalarının bir yandan bu yapıları yaşatmakiçin kullanılabilecek bir strateji, diğer taraftan iseendüstriyel-tarihi değerlerimize, kolektif belleği-mizin oluşumuna ve kamusal ihtiyaçlarımızı gi-dermemize tehdit oluşturan bir yöntem olduğuyönündedir.

Endüstri mirasının önemiEndüstri mirasının uygun şekilde korunması veyeniden işlevlendirilmesi kentlerimiz için altı ne-denden dolayı önemlidir (Severcan ve Barlas,2007):

1 Konum: Tarihin izlerini taşıyan endüstri yapı-ları bugün kentlerin tam kalbinde; kent mer-kezlerinde ve kıyı alanlarında bulunmaktadır.Dolayısıyla bu alanların kente kazandırılması,kolektif belleğin ve sosyal kimliğin oluşum vepaylaşımı, ve kent merkezlerinin ve kamusalhayatın canlanması için son derece önemlidir.

2 Kapladıkları açık alanlar: Endüstriyel alanlargeniş hacimler kaplamaktadır. Yoğun yapılaş-

manın ve trafiğinin hüküm sürdüğü günümüzkentlerinde, bu tür alanların varlığı geçmiştekentlerimizde yok ettiğimiz nefes alma me-kânlarını yeniden yaratmak adına bulunmazfırsatlar sunmaktadır. Endüstri mirasının işle-tilmesini ele alan pek çok yazıda bu tür alanla-rın endüstri parkına ve açık-hava teknolojimüzesine dönüştürülmesinin kent kültürüne vebireylerin bedensel ve psikolojik gelişimlerinene denli önemli katkılar sağladığı açıkça belir-tilmektedir (Alfrey ve Putnam, 1992; Palmerve Neaverson, 1998; Blockley, 1999).

3 İçerdikleri yapı stoku: Endüstriyel alanlar birçok yapı stoku içerir ve bu yapılar mekânsalözellikleri gereği pek çok farklı kullanımla ye-niden hayat bulabilir (Altınoluk, 1998; Atagök,2000; Köksal, 2002). Her ne kadar bu konudafarklı görüşler olsa da, pek çok uzman bu ya-pıları kamuya kazandırmanın en iyi yolununendüstri yapılarına kültürel işlevler vermek ol-duğu görüşündedir (Altınoluk, 1998; Atagök,2000; Köksal, 2002). Örneğin Koksal (2002),endüstri yapılarına kültürel işlevler vermeninsadece kent kültürüne bir kazanım getirmedi-ğini, fakat aynı zamanda kültür mirasının sür-dürülebilirliği açısından da önemli olduğunusavunur. 2003-2004 yılları arasında Lon-dra’daki eski bir elektrik fabrikası olan vebugün Tate Modern Sanat Müzesi olarak işlevveren yapıyı sadece bir yılda 6.2 milyon kişininziyaret ettiği düşünülürse, bu tür yapılarınuygun işlevler aldıkları taktirde kent ekonomi-sine ve kültürüne yapacakları katkıyı anlama-mız güç olmaz. Tanyeli (2000) ise çeşitlialternatifler düşünülmeden bu yapılara sadecekültürel işlevler verme düşüncesinin görgüsüz,kültürsüz bir yaklaşım olduğunun altını çizer.Bu yapılara uygun kullanımların seçilmesindepek çok ölçüt etki eder: yapıların tipi, mekân-sal ve teknik özellikleri, kent coğrafyasındakikonumları, ekonomik kaynakların durumu,sosyal talep, mülk sahibinin talepleri, vb. Ör-neğin, bir kervansaray binasının mekânsalözellikleri dolayısıyla bir otele dönüştürülmesi,bu yapının bir tiyatroya dönüştürülmesindendaha mantıklı olacağı gibi. İşlev ne olursaolsun, seçilecek işlevin kamusal hayatı ne de-recede destekleyeceği dikkatle düşünülmelidir.

4 Sembolik ve anıtsal özellikler: Endüstri yapı-ları sembolik ve anıtsal yapılar içerir. Uzman-

45

PLANLAMA2012/1-2

lara göre anıtsal yapıların korunması kolektifbelleğin oluşumu, yere karşı duyulan hisleringüçlenmesi, yerin sahiplenilmesi, toplumsal birbilincin oluşumu, ve sağlıklı bir ruha sahipolmak gibi nedenlerden dolayı çok önemlidir(Arendt, 1958; Lynch, 1960; Riegl, 1982). Ör-neğin Arendt (1958) kamusal hayatın oluşumuiçin bireylerin geçmişle olan bağlarının kuv-vetli olması gerektiğine değinir. Bireylerin ya-şadıkları çevrelerde geçmişleri ile bağlarkurmaları ve bu bağların kurulmasını sağlaya-cak kentsel unsurların varlığı, bireylerin yaşa-dıkları yerlerde daha fazla güven duymalarını,psikolojik açıdan daha sağlıklı bireyler olma-larını sağlar. Ayrıca, her ne kadar endüstri ya-pıları rasyonel dünyanın birer ürünü olsa da vebir dönemin sınıf ayrımını sembolize etse de,bu yapıların gelecek kuşaklara aktarımı birey-lere tarihleri hakkında, doğrular-yanlışlar hak-kında önemli bilgiler verecektir, onlara yolgösterecektir.

5 Mimari özellikler: Endüstri yapıları eşsiz mi-mari nitelikler içerir ve bir dönemin mimariyapım tekniklerine ilişkin bizlere bilgi verir.Bacalar, vinçler, soğutma tankları, yakıt ünite-leri, rıhtım alanları bir kenti sadece okunur, al-gılanabilir kılmaz, fakat aynı zamandabireylerin kendi geçmişlerini, dolayısıyla ken-dilerini keşfetmesine olanak sağlar. Endüstri-yel alanlar, bireylere “nereden geldiklerini venereye gittiklerini” (Council of Europe, 1987:9) kavramalarını sağlayarak kendilerini keş-fetme açlığını giderebilir. En önemlisi de, en-düstriyel alanlar geçmişte bu işlevi yerinegetiren fakat günümüzde giderek kaybolan ka-musal alanlara alternatif alanlar oluşturabilir(Severcan ve Barlas, 2007).

6 Kamuya karşı duyulan sorumluluk duygusu:Endüstriyel alanlar genellikle kamu mülkiye-tindedir. Pek çok ülkede kamu yararına hizmeteden ürünler güvenlik ve sağlık gibi nedenler-den ötürü (örneğin, su, elektrik, havagazı,temel gıdasal ürünler) kamu tarafından üretilir.Bu mülkiyet durumu bu tür alanların uygun şe-killerde korunmasını ve yeniden işlevlendiril-mesini daha kolay hale getirmektedir. Örneğindünyadaki bazı kamu kurumları, insana ver-dikleri değeri göstermek amacıyla sahibi ol-dukları eski sanayi yapılarını kamusalamaçlarla kullanmaya devam ederler. Koruma

ve yeniden işlevlendirme için ekonomik kay-nakları kısıtlı olduğu durumlarda da ya yap-işlet-devret modelleriyle geçici bir süre içinyada doğrudan satım yoluyla bu tür alanlarıözel sektöre devrederler. Özel sektörün bu türyapıların korunması ve yeniden işlevlendiril-mesine ilişkin takınacağı tavır yasal çerçevededevir öncesi kamu tarafından şekillendirilebilir.

SonuçEndüstri mirasını gelecek kuşaklara aktarmakiçin önerilen özelleştirme yaklaşımları, korumave yeniden işlevlendirmeye ilişkin yasal mev-zuatın zayıf olduğu durumlarda soruna dönüş-mekte; bu alanların korumasından ziyadeyıkımlarına neden olmakta ve kamu yararındanziyade özel çıkarlara hizmet eden sonuçlar do-ğurmaktadır. Burada ekonomik çıkarlar uğrunaözel mülk ve/veya özel işletme sahiplerince yokedilenin sadece bir kentin tarihinin ve belleğinindeğil, aynı zamanda yeniden oluşturulabilecekdemokratik ve bireylerin sosyalleşmelerine, kişi-sel, bedensel ve ruhsal gelişimlerine olanak sağ-layabilecek alanların varlığı olduğu unutul-mamalıdır. Bu yüzden endüstri yapılarının ko-ruma ve yeniden işlevlendirilmelerinde kullanı-lacak yaklaşımlar her hangi bir alan ve içindekisıradan yapıların koruma ve yeniden işlevlendi-rilme yaklaşımlarından farklı olmak durumunda-dır. Bu tür alanların korunması ve yenidenişlevlendirilmesi konusunda açık ve kamu yara-rına politikalar geliştirilmesi, yap-işlet-devretmodelleriyle veya özelleştirme yoluyla kente ka-zandırılmaya çalışılan endüstri yapılarının gerçekanlamda kente ve kamuya kazandırılmaları sağ-lanacak, bu konudaki keyfi, ayrımcı ve sağlıksızyaklaşımların önüne geçilecektir.

KaynakçaAlfrey, J. ve Putnam, T. (1992) The industrial heritage:managing resources and uses (Londra: Routledge)

Altınoluk, Ü. (1998) Binaların yeniden kullanımı(İstanbul: Yapı Yayınları)

Arendt, H. (1958) The human condition (Chicago:University of Chicago Press)

Atagök, T. (2000) Sanayi mekanlarından sanatmekanlarına. Mimarlık, 292: 9-14.

Basatemur, B. ve Basatemur, S. (2001). Londra’nın eskiliman alanları: Docklands. XXI, Mart-Nisan: 148-161.

Blockley, M. (1999) Preservation, restoration andpresentation of the industrial heritage: a case study of theIronbridge Gorge. Managing Historic Sites andBuildings: Reconciling Presentation and Preservationiçinde, der. G. Chitty vd D. Baker (Londra: Routledge)

Council of Europe (1987) New ways of funding therestoration of the architecctural heritage. ArchitecturalHeritage Reports and Studies, 13 (Fransa: Council ofEurope)

Dickinson, J. (2001) Monuments of tomorrow: industrialruins at the millennium. Critical Perspective on UrbanRedevelopment içinde, der. K. F. Gotham (Oxford:Elsevier Science)

Dobby, A. (1978) Conservation and planning (Londra:Hutchinson of London)

Erder, C. (1986) Our architectural heritage: fromconsciousness to conservation (Paris: UNESCO)

Fritze, J. (2011) Feds look to unload excess property inMd.: Hundreds of structures to be demolished or sold. TheBaltimore Sun Gazetesi, 4 Mayıs 2011, e-kaynak:http://articles.baltimoresun.com/2011-05-04/news/bs-md-federal-property-20110504_1_buildings-machine-shop-property

Hewison, R. (1987) The heritage industry: Britain in aclimate of decline (Londra: Methuen)

IJP Community Regeneration (2005) LDDC Monograph.E-kaynak: http://www.lddc-history.org.uk/ (erişilen tarih:15 Austos 2007)

Köksal, T.G. (2000) Yeniden hayat bulan endüstriyapıları. M Domus, Aralık-Ocak: 68-71.

Köksal, T.G. (2002) Endüstri mirasında çağdaş sanatlar:Kazanımlar, kayıplar... Mimarist, 4: 86-89.

Lynch, K. (1960) The image of the city (Cambridge, MA:The MIT Press)

Palmer, M. ve Neaverson, P. (1998) Industrialarchaeology: principles and practice (Londra:Routledge)

Pearce, D. (1989) Conservation today (Londra:Routledge)

Riegl, A. (1982) The modern cult of monuments: Itscharacteristic and its origin. Oppositions, 25, New York.

Tağmat, T.S. (2003) Modern mimarlık ürünlerininkorunması. Mimarlık, 312: 17-19.

Tanyeli, G. (2000) Endüstri arkeolojisi yapılarınınkorunması ve yeniden işlevlendirilmesi. M Domus,Aralık-Ocak: 50-51.

Severcan, Y.C. (2006) Sanayi arkeolojisi mirasınınkorunması kapsamında Maltepe havagazı ve elektrikfabrikası alanının dönüşüm sorunsalı. Yüksek LisansTezi, ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Severcan, Y.C. ve Barlas, A. (2007) The conservation ofthe industrial remains as a source of individuation andsocialization. International Journal of Urban andRegional Research, 31(3): 675-682.

West, B. (1988) The making of the English working past:a critical review of the Ironbridge Gorge Museum. TheMuseum Time Machine, Putting Cultures on Displayiçinde, der. R. Lumley (Londra: Comdia/Routledge)

46

PLANLAMA2012/1-2

Elektrik ÜretimindenArkeoloji Ev Sahipliğine:Centrale Montemartini Müzesi,Roma

Açalya Alpan Gazi ÜniversitesiMimarlık FakültesiŞehir ve BölgePlanlama BölümüAraştırmaGörevlisi

Yer Roma’nın eski sanayi bölgesi Osti-ense, kentin merkezi ile güneyde Musso-lini tarafından inşa ettirilmiş olan EUR

mahallesini birbirine bağlamakta. 1870’lerdekonut bölgesinden uzak bir sanayi bölgesi olarakyapılaşmaya başlamış olan Ostiense, 1941 yılın-dan sonra yeni sanayi alanının Tor Sapienza böl-gesine kayması ve eski makinaların üretimömürlerini doldurmaları sebebiyle zamanla terkedilmiş endüstri bölgesi statüsüne girmiştir. Ba-zıları yıkılmış, diğerleri terk edilmiş yapılarla1980’lerde sanayi alanı mezarlığı görüntüsündeolan bölge bugün Roma Tre Üniversitesi’ne,gençlere yönelik çeşitli toplanma mekânlarına,çeşitli kültürel etkinliklere, restore edilmekte olanve edilmeyi bekleyen eski sanayi yapılarına evsahipliği yapmaktadır. Önümüzdeki yıllarda Os-tiense bölgesi, eski sanayi alanının uzantısı olanve Tiber Nehri’nin diğer tarafında yer alan Mar-coni bölgesi ile kentsel tasarım projeleri aracılı-ğıyla birleştirilecek; eski toptancı halleri ve şehirpazarları, Italgas eski havagazı fabrikası kom-pleksi, eski mezbaha, eski nehir limanı, tarihi

Ostiense İstasyonu, ve bugün bir kısmı India Ti-yatrosu’na çevrilmiş eski Mira Lanza sabun fab-rikası alanının geri kalanı restore edilerek RomaTre Üniversitesi kampus alanı, Sanat ve BilimKenti’ne dönüştürülecektir. 1998 yılında başla-mış olan bu proje ile Ostiense ve Marconi omur-gası doğrultusunda yeni bir merkez oluşturulmasıamaçlanmakta olup bu yeni merkez projesi, ala-nın doğusunda kalan Ostiense İstasyonu ile Tibernehrinin karşı kıyısında kalan Marconi yüksekyoğunluklu konut alanı arasındaki eski endüstribölgesini kapsamaktadır (Resim 2). Böylece ken-tin 1920’li yıllarda bahçe-şehir akımından esin-lenerek yapılmış olan ve günümüzdeki resto-rasyon projeleri ile yeniden canlanmakta olanGarbatella Mahallesi de bu merkeze eklemlenmişolacaktır. Proje kapsamında Belediyenin ofisleriCampidoglio’dan Ostiense İstasyonu civarındakieski gar binası ve eski sigara fabrikasına (Resim4’teki Campidoglio 2 ve Uffici Communali) kay-dırılarak burada bir toplum merkezi oluşturula-caktır.

47

PLANLAMA2012/1-2

Centrale Montemartini Müzesi, bölgedeki resto-rasyon çalışmalarını başlatmış olan ilk uygula-madır. Restorasyonu yapılıp yeniden kullanımaaçılmış olan Giovanni Montemartini Eski Ter-moelektrik Güç Santralinin ana salonuna girdiği-nizde sizi beyaz Roma mermerleri ile eskisantralin koyu renk makinaları etkileyici bir şe-kilde birlikte karşılamaktadır.

1912 yılında Tiber nehrinin yakınında kurulmuşolan fabrika Roma’nın ilk elektrik santralidir.1913 yılında teknoloji memuru Giovanni Monte-martini’nin adı verilmiştir. 1933 yılında her biri-nin uzunluğu yirmi metrenin üzerinde olan ikiadet dizel motor monte edilen santral 1963 yılınakadar üretimini devam ettirmiştir.

1970’li yıllarda depo olarak kullanılmış olansantral ve alanının 1989 yılında Roma’nın Enerjive Çevre Yerel Şirketi (ACEA) tarafından, diğerAvrupa ülkelerindeki endüstri mirasının korun-ması örneklerinden etkilenerek, restore edilme-sine ve Roma’nın ilk elektrik santrali olarakkamuya açılmasına karar verilmiştir. Böylece,alanın doğu kesimindeki iki trafo ile kontrol bi-nası ofis olarak kullanılmak üzere yenilenirken,

makina salonu, buhar odası ve bodrum ilgili ma-kina teçhizatına halen sahip olduğundan bu ke-simlerde müzeleştirme çalışmaları başlatılmıştır.Binanın dışında ise, ACEA’nın depolarında sö-külmüş halde bulunmuş ve özgün yeri makina sa-lonunun ana cephesinin karşısı olan iki adet eskisokak lambası yeniden yerlerine yerleştirilmiştir.Tramvaylara elektrik sağlamak amacıyla tasar-lanmış ve 1898 yılında sokak lambasına döndü-rülmüş bu iki kentsel öge, aslen altı serilik olan vegeri kalan dördü 1896 yılında Floransa’daki dö-kümhanede eritilmiş olan bir takımın parçasıdırve üzerlerinde elektriğin zaferini simgeleyen sa-natsal canlandırmalar bulunmaktadır.

1990 yılında santralde ACEA Sanat Merkezi açıl-mış ve ‘Yeni Ufuklar’ başlıklı konferans gerçek-leştirilmiştir. Müzenin bugün hem endüstri hemde klasik arkeoloji mirasına ev sahipliği yapmasıise 1995 yılına, Roma’nın ünlü arkeoloji müzesiCapitolini Müzeler kompleksinin yeniden yapı-landırılma çalışmaları esnasında eserlerini sergi-leyecek başka bir kamusal mekân aramasınadayanmaktadır. 1995 yılında ACEA ile Roma Be-lediyesi arasında eski santralin Capitolini Müze-leri’nin eserlerini geçici süreliğine sergilemesineyönelik anlaşma yapılmıştır. ACEA, Roma Kül-türel Miras Yönetimi (Sovraintendenza) ve Capi-tolini Müzeleri yönetimi işbirliğince 1997 yılındaRoma’nın ilk elektrik santralinde açılan sergininismi “Makinalar ve Tanrılar” olmuş, sergide cum-huriyet döneminden geç imparatorluk döneminePLANLAMA

2012/1-2

48

Resim 1: Yeni Merkez Proje’sinin kavramsal şemasıve Centrale Montemartini’nin konumuKaynak: www.laboratorioroma.it/progetti/Centralit%C3%A0/Ostiense/ostiense_descr.jpg

Resim 2: Ostiense’nin Roma metropolitan alanı içindekikonumuKaynak: www.laboratorioroma.it/progetti/Centralit%C3%A0/Ostiense/ostiense_pos.jpg

antik Roma kentinin gelişimi anlatılmıştır. Sant-ralin müzeye çevrilmesi, makinaların restoras-yonu ve endüstri arkeolojisi ile ilgili didaktikkısımlar ACEA tarafından yapılmıştır.

Santralin arkeoloji müzesi olarak kullanılmasıgeçici bir çözüm olarak düşünülmüş olsa da,2005 yılında heykel koleksiyonunun yeniden ya-pılandırılmış olan Capitolini Müzeleri’ne geridöndürülmeye başlanmasıyla, santralin kalıcıolarak Capitolini Müzeleri’nin bir parçası olma-sına ve en son gün ışığına çıkarılan eserlerin en-düstri mirası ile birlikte sergilenmelerine kararverilmiştir. Müzede serginin rotası ve eleman-ların yerleştirilmesi, her iki miras türüne de saygıgösterecek ve ikisini birbiri ile bütünleştirecekşekilde yapılmıştır. Zaman içinde santralin ma-kina salonu ve buhar odası dışındaki tekil kı-

Resim 3: Yeni Merkez ve Ostiense-Marconi yeniden canlandırma projesiKaynak: www.laboratorioroma.it/progetti/Centralit%C3%A0/Ostiense/scheda_ostiense.htm, erişim tarihi,Kasım 2012

Resim 4: Öngörülen yeni kullanımlarKaynak: Cremaschi, M. (2005) “The Politics ofUrban Design in Rome”, PPT Sunuş

49

PLANLAMA2012/1-2

50

sımlarının da birbirleri ile erişimi sağlanaraközgün işleyişinin nasıl olduğunun en iyi şekildeanlatılmasına olanak verilecektir. Santralin ofisolarak yenilenmiş olan diğer kısımları ise ACEAve Roma Kültürel Miras Yönetimi (Sovrainten-denza) tarafından kullanılmaktadır.

Centrale Montemartini Müzesi’nin gerek halkgerek uzmanlar tarafından görmüş olduğu ilgi vebeğeni projenin arkasındaki düşünceninbaşarısını ortaya koymaktadır. Bu başarı,müzenin içinde bulunduğu terk edilmiş endüstrialanında domino taşı etkisi göstermiştir. Şimdi-lerde “Yeni Merkez’ projesi kapsamında eskisantralin komşularından eski toptancı halleri ve

Resim 5: 1924 yılında Centrale MontemartiniKaynak: www.lungotevere.org/news.asp?id=2952&s=4&a=22

Resim 6:MakineSalonuKaynak:KişiselBelgelem,2009

PLANLAMA2012/1-2

şehir pazarları kültürel, rekreatif ve ticari işlev-leri bir arada barındıran bir ‘Gençlik Merkezi’(La Città Dei Giovani) ile üniversite yurtlarına,eski mezbaha Roma Tre Üniversitesi amfileri ile‘Sanat Merkezi’ne (La Città delle Arti)dönüştürülmektedir (Resim 4). Eski havagazıfabrikası Italgas ise, toprağındaki kirliliğingeçmesi için tanınan süre bittikten sonra, TiberNehri’nin karşı kıyısında bulunan Mira Lanzaeski sabun fabrikası alanı ve fabrikanın 1999yılında Roma Belediyesi tarafından restore edi-lerek India Tiyatrosu’na çevrilmiş olan kısmıyla‘Bilim Köprüsü’ adı verilen köprü aracılığıylabirleştirilerek, Roma Tre Üniversitesi merkezkütüphanesine ve Bilim Kenti’ne (La Città dellaScienza) dönüştürülecektir. Şimdi geriye, alanlailintili ve işleyişte olan kentsel tasarım pro-jelerinin uygulama aşamalarının tamamlanmasınıbeklemek ve ortaya çıkacak olan yeni merkezi,Sanat ve Bilim Kenti’ni tecrübe etmek üzere Ro-ma’yı ziyaret etmek kalmaktadır.

Resim 7: Makine Salonu: Klasik arkeoloji ve endüstrimirasının birlikteliği

Kaynak: Kişisel Belgelem, 2009

Resim 8: Makine SalonuKaynak: Kişisel Belgelem, 2009

51

PLANLAMA2012/1-2

Kaynaklar:Centrale Montemartini Müzesi Didaktik Bölüm Bilgileri,Açalya Alpan kişisel arşivi, 2009

Ducatelli, C. (2009) “Archeologia industriale earcheologia classica. Miracolo alla CentraleMontemartini”,www.lungotevere.org/news.asp?id=2952&s=4&a=22,erişim tarihi 30.10.2010

“Musei in Comune, Musei Capitolini CentraleMontemartini”, www.centralemontemartini.org/, erişimtarihi 30.10.2010

“Ostiense Marconi - Progetto Urbano” www.laboratorioroma.it/progetti/Direzionalita/ , erişim tarihi30.10.2010

“Ostiense - Nuova Centralità Urbana” www.laboratorioroma.it/progetti/Centralit%C3%A0/Ostiense/scheda_ostiense.htm, erişim tarihi 26.11.2012“Un ponte tra Marconi e Ostiense per unire scienza,cultura, vita”

www.laboratorioroma.it/Progetti/Spazi%20e%20Parchi/Tevere/05_12_06_PontedellaScienza.htm erişim tarihi26.11.2012

PLANLAMA2012/1-2

52

Resim 9: Buhar Odası: Klasik arkeoloji ve endüstrimirasının birlikteliğiKaynak: Kişisel Belgelem, 2009

Resim 10: Bölgenin gece kullanımından bir örnek: Eski sabun fabrikasının 400 metrekarelik avlusundaHavagazı fabrikası manzaralı caz konseriKaynak: Kişisel Belgelem, 2010

PLANLAMA2012/1-2

53

Endüstri Mirası: Kavramlar,Kurumlar ve Türkiye’dekiYaklaşımlar

Mehmet Saner Abant İzzetBaysalÜniversitesi,Mimarlık Bölümü,AraştırmaGörevlisi (TUDortmund,Doktora Adayı)

20.yüzyılın ikinci yarısında ortayaçıkan ve 1970’lerin sonundan buyana, özellikle endüstri devrimini

deneyimlemiş ülkelerde özel bir ilgi gören en-düstri mirası kavramı, son zamanlarda, endüstri-leşmenin daha geç ve sınırlı olarak gerçekleştiğiülkelerde de gündeme gelmektedir. Bu ülkeler-den birisi de Türkiye’dir. Eski endüstri yapıları-nın korunması kavramıyla 1990’larda tanışanTürkiye’de, Cumhuriyet öncesinden gelen bazıüretim yapılarının ve özellikle erken Cumhuriyetdönemindeki sanayileşme hareketi sırasında ku-rulan fabrikaların, üretim işlevlerini yitirmeleri-nin ardından, endüstri mirası kapsamında korumaaltına alınmaları yönündeki çabalar da son dö-nemlerde artmaya başlamıştır. Bu yazının amacı,endüstri mirası kavramının dünyadaki gelişiminive kurumlaşmasını incelemek ve Türkiye’dekiyaklaşımları bu çerçevede değerlendirmektir.

1. Endüstri Arkeolojisi ve Endüstri MirasıEski endüstri yapılarının korunmasına yönelik ilkfarkındalık, Britanya’da ortaya çıkmıştır. Buamaçla yürütülen, eski endüstri yapılarını araş-

tırma, ortaya çıkarma ve kayıt altına alma işlem-leri “endüstri arkeolojisi” olarak adlandırılmış,ortaya çıkarılan yapılar ise “endüstri anıtları” ola-rak nitelendirilmiştir. Korunan varlığın, tekil birendüstri yapısı değil, belirli bir alanda toplananyapı ve tesislerin tümü olduğu durumda ise, alanbir bütün olarak anılmış ve “endüstri siti” olaraktanımlanmıştır. “Endüstri mirası” kavramı, eskiendüstri yapılarının korunması yaklaşımınınuluslararası boyut kazanmasıyla ön plana çıkmış,endüstri anıtları ve sitlerinin aslında ulusal ol-duğu kadar uluslararası bir mirasın da bileşenleriolduğu görüşü bu süreçte benimsenmiştir. Günü-müzde “endüstri mirası”, belirli bir tarihsel nite-liğe ve öneme sahip eski endüstri yapılarının,alanlarının ve bunlarla ilişkili her çeşit varlığınkendisini, “endüstri arkeolojisi” ise tüm bu ka-lıntıları bulma, inceleme ve belgeleme çalışma-larını ve bu çalışmalarda izlenen yöntemi ifadeetmek için kullanılmaktadır.

1.1. Britanya’da Endüstri ArkeolojisiTrinder’ın (1981) aktardığına göre, endüstri ya-pıları ve alanları için tarihte geliştirildiği bilinenilk koruma yaklaşımı, Britanya’da, bağımsız ve

5454

PLANLAMA2012/1-2

kişisel bir tepki ile ortaya çıkmıştır. Yazar L.T.C.Rolt, 1940’larda, çevresel anlamda olumsuz birimgeye sahip olan endüstri peyzajı için çeşitli ha-reketlere öncülük etmiş, kendisiyle aynı görüş-teki gönüllülerle birlikte, önce İngiltere’dekikanalların korunması ve bakımı, daha sonra de-miryollarının korunması ve ziyarete gelenlere ta-nıtılması için girişimlerde bulunmuştur (Trinder,1981: 10). Bu koruma tepkisi, bu varlıkların -olumsuz imgelerinin aksine- bir değer olarak,tehdit altında oldukları düşüncesine dayanmıştır.1960’larla birlikte kanal ve demiryollarının ko-runmasının kapsamı genişleyerek, değirmen,maden ocağı, taş ocağı, demir döküm atölyesigibi eski endüstriyel tesislerin koruma altına alın-masını da içerir hale gelmiştir (Trinder, 1981:12). İlk olarak 1955 yılında Michael Rix tarafın-dan kullanılan “endüstri arkeolojisi” terimi de, buyıllarda yayılmaya başlamıştır (Trinder, 1981:13). Terim, başlangıçta endüstri devriminin ka-lıntılarını bulup ortaya çıkarma çalışmalarını ta-nımlamaktan öte bir anlama sahip değildir(Nevell, 2006). Türkiye’de endüstri arkeolojisikavramının tanıtan isimlerden biri olan Tanyeli(1998: 92) bu dönemdeki gelişmeleri şöyle de-ğerlendirmektedir:

(...) terim ilk olarak ortaya atılıp eski endüs-triyel tesis ve taşınmazların önemi vurgulan-dığında, amaç bilimsel olmaktan çok,bunların hızla elden çıkıp yok olmasındankaynaklanan endişeyi dışa vurmaktan ibaretti.Yeni endüstriyel gelişmeler erken sanayi-leşme döneminin inşai ve mekanik donanı-mını değerden düşürdüğü için bu alanda hızlıbir tahribat vardı ve kimileri bu durumdan ra-hatsızlık duyuyordu.

Eski endüstri yapılarına dair bu endişenin yayıl-ması ve özellikle arkeologların bu yeni kavramıbenimsemesi ile, endüstri arkeolojisinin Britan-ya’daki gelişimi de 1950’lerin sonu ve 1960’larınbaşında yeni bir boyut kazanmıştır. CBA (Coun-cil for British Archaeology), 1959 yılında dün-yada ilk kez bir “endüstri arkeolojisi araştırmakomitesi” kurmuş (Nevell, 2006), 1960’ların ba-şında ise “endüstri anıtları”nı konseyin belgelemesistemi içinde kayıt altına alarak, bu konuda ulu-sal bir envanterin oluşturulmasına zemin sağla-mıştır (Falconer, 2005: 23). Journal of IndustrialArchaeology 1964 yılında yayınlanmaya başla-mıştır (Trinder, 1981: 13). CBA tarafından ulusal

ölçekte düzenlenen yerel ve bölgesel endüstri ar-keolojisi konferanslarını, 1960’ların sonlarındatoplanan ve sınırlı sayıda da olsa uluslararası ka-tılım sağlanan Bath Konferansları izlemiştir (Fal-coner, 2005). 1973 yılında Association forIndustrial Archaeology kurulmuş ve endüstri ka-lıntılarının korunmasına öncülük eden L.T.C.Rolt, derneğin başkanlığına getirilmiştir (Trinder,1981: 10). Tüm bu gelişmeler, eski endüstri ya-pılarının korunması tavrının, Britanya’daki ku-rumlaşmasının göstergeleri ve aşamalarıdır.

Eski endüstri yapılarının korunmasının bireyselbir tepkiden çıkarak kurumlaşmasında, yukarıdaanılan örgüt oluşumlarının, yayınların ve etkin-liklerin yanısıra, bu kapsamda gerçekleştirilenkoruma uygulamaları da önemli rol oynamıştır.Özellikle Ironbridge Gorge bu bakımdan ayrıca-lıklı bir yere sahiptir. Anglo-Sakson yazında, en-düstrinin doğduğu yer olarak kabul edilen veEndüstri Devriminin “görkemli” sembolü olaraknitelendirilen Ironbridge, endüstri arkeolojisi ça-lışmalarının da odağında yer almış, burada kuru-lan müze ve vakıf da bu konudaki çalışmalarınmerkezi haline gelmiştir (Trinder, 1980; Iron-bridge Gorge Müzeleri web sitesi).

1.2. Eski Endüstri Yapılarını KorumanınUluslararası Boyut KazanmasıEski endüstri yapılarının korunması yaklaşımınınuluslararası düzeye taşınmasında yine İngilizekolü öncü rolü oynamıştır. İngiltere’de endüstriarkeolojisi konusunda önemli bir uzman ve 1971-1983 arasında Ironbridge Gorge Museum yöneti-ciliğini yapan Neil Cossons’un önerisi üzerine,1973 yılında, FICCIM – First International Con-gress on the Conservation of Industrial Monu-ments (Birinci Uluslararası Endüstri AnıtlarınıKoruma Kongresi), 8 ülkeden gelen 61 delegeninkatılımı ile toplanmıştır (Trinder, 2000). İngilte-re’nin yanı sıra, Kanada, Doğu ve Batı Almanya,İrlanda, Hollanda, İsveç ve Amerika BirleşikDevletleri’nin müzelerinden, üniversitelerindenve devlet kurumlarından ilgilileri ve yetkilileri biraraya getiren bu kongre, konunun uluslararası dü-zeyde tartışmaya açılması açısından önemlidir(Trinder, 2000). FICCIM’in yarattığı olumlu etkiüzerine, aynı kapsamdaki toplantıların ikincisi,SICCIM – (Second International Conference onthe Conservation of Industrial Monuments) İkinci

55

PLANLAMA2012/1-2

Uluslararası Endüstri Anıtlarını Koruma Konfe-ransı adıyla, 1975 yılında, Almanya’nın Bochumkentinde gerçekleştirilmiştir (TICCIH Web Si-tesi). Bu dizinin, 1978 yılında, İsveç’in Stock-holm kentinde gerçekleştirilen üçüncü ayağı iseyeni bir örgütlenmeye sahne olmuştur. ÜçüncüUluslararası Endüstri Anıtlarını Koruma Konfe-ransı’nın adı, Üçüncü Uluslararası Endüstri Mi-rasını Koruma Konferansı olarak değiştirilmiş,toplantınınkiyle aynı kısaltmaya sahip olan birkomite de, TICCIH – (The International Com-mittee for the Conservation of Industrial Heri-tage) Uluslararası Endüstri Mirası Komitesiadıyla bu sırada oluşturulmuştur (Trinder, 2000)(2). “Endüstri anıtları” ifadesi yerine “endüstrimirası” kavramını getiren bu değişiklik ile en-düstri mirası kavramına odaklanan yeni örgüt-lenme, eski endüstri yapılarının miras kavramıkapsamında düşünülmesini sağladığı ve bu alan-daki etkinliklerin daha geniş bir alana yayılması-nın önünü açtığı için önemlidir.

2. Endüstri Mirası ve İlgili Uluslararası Ör-gütler

2.1. TICCIHTICCIH, endüstri mirası odaklı olarak kurulan ilkuluslararası örgüttür. 4 Haziran 1978 tarihli ku-ruluş tüzüğüne göre, TICCIH’in kuruluş amacı,endüstri anıtları ve yapıtlarının korunması ve in-sanlığın endüstri mirasının tarihi, bilimsel ve eği-tici değeri hakkında bir anlayış geliştirilmesi vebu konularda işbirliğinin uluslararası düzeydesağlanmasıdır (3). Bir yandan üç yılda bir tekrar-lanan toplantılarla “endüstri mirası” kavramınıuluslararası düzeyde gündemde tutan TICCIH,bir yandan da uluslararası işbirliği alanını geniş-letmiştir. 2000 yılında TICCIH ile ICOMOS ara-sında imzalanan işbirliği anlaşması ile, TICCIH,endüstri mirasının çalışılması ve korunması ko-nularında ICOMOS’un uzman komitesi olarakgörevlendirilmiştir. (TICCIH Web Sitesi)

ICOMOS ile imzalanan işbirliği anlaşması, TIC-CIH açısından, çok daha geniş ölçekteki uluslar-arası örgütler ağına eklemlenme anlamınagelmektedir. Bu ağın merkezinde, ana örgüt ola-rak (parent organization), Birleşmiş Milletler yeralmaktadır. Birleşmiş Milletler’in eğitim, bilim

ve kültür konularında uluslararasında işbirliğinisağlamaya çalışan alt örgütü (child organization),UNESCO –Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim veKültür Kurumu’dur. Ancak ne Birleşmiş Millet-ler, ne de UNESCO, doğrudan “kültürel miras”konusunda özelleşmiş örgütlerdir. UNESCO’nunbu konudaki ortağı (related NGO), kendisi deuluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan ve anıt-lar ve sitlerin korunması konusunda özelleşmişdiğer uluslararası örgütler ve sivil toplum kuru-luşları ile kültürel ve bilimsel işbirliğine gidenICOMOS – Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konse-yi’dir. Bu örgütlenme ağının en dış halkasındaise, uzman komiteler (specialist committee) yeralmaktadır. (Carman, 2002: 62-65)

TICCIH, yukarıda anılan anlaşma ile ICO-MOS’un endüstri mirası konusundaki uzman ko-mitesi rolünü üstlenmiş, böylece merkezindeBirleşmiş Milletler’in yer aldığı uluslararası ör-gütler ağına eklemlenmiştir. Örgütlenme açısın-dan böylesi bir genişleme, endüstri mirasıkavramının ve eski endüstri yapıları ve alanlarıiçin geliştirilen koruma yaklaşımının yayıldığıalanının, Birleşmiş Milletler’in etkinlik alanı ileeş hale gelmesine kadar uzanabilecektir. Kavram,TICCIH örgütlenmesi üzerinden yalnızca ulus-lararası hale gelmekle kalmamakta, aynı zamandaevrenselleşmektedir. Nitekim TICCIH tarafından2003 yılında hazırlanan, The Nizhny Tagil Char-ter for the Industrial Heritage, bu genişlemenindayanaklarından birini oluşturmaktadır (TICCIHWeb Sitesi). Venedik Tüzüğü (1964) ile uyumiçinde olmak üzere, endüstri mirası konusundauluslararası standartları belirlemeyi hedefleyenbu metin, henüz resmi olarak uluslararası geçer-liğe sahip değilse de, ICOMOS tarafından onan-ması ve UNESCO tarafından da onaylanmasıhalinde bu niteliğe kavuşacaktır. Nizhny TagilŞartı’nda “endüstri mirası” ve “endüstri arkeolo-jisi” şu şekilde tanımlanmaktadır (TICCIH WebSitesi, The Nizhny Tagil Charter) (4):

Endüstri mirası, endüstri kültürünün tarih-sel, teknolojik, toplumsal, mimari ya da bi-limsel değeri bulunan kalıntılarından oluşur.Bu kalıntılar, binaları ve makineleri, atölye-leri, imalathaneleri ve fabrikaları, madenlerive işleme ve arıtma alanlarını, ambarları vedepoları, enerjinin üretildiği, iletildiği ve kul-lanıldığı yerleri, taşımacılığı ve tüm altyapı-sını, ayrıca ikamet, ibadet ve eğitim gibi

56

PLANLAMA2012/1-2

endüstri ile ilişkili toplumsal etkinlikler içinkullanılan yerleri içerir.

Endüstri arkeolojisi endüstriyel işlemleriçin ya da endüstriyel işlemler sonucu mey-dana gelen, maddi ve maddi olmayan kanıtniteliğindeki tüm belgeleri, insan yapıtlarını(artefact), katmanları ve yapıları, insan yer-leşimlerini ve doğal ve kentsel peyzajları in-celeyen disiplinler arası bir yöntemdir.

Endüstri mirası kavramının uluslararası düzeydeyaygınlaşmasında kilit rol oynayan TICCIH-ICOMOS işbirliğinin en önemli ürünlerindenbiri, 2006 yılındaki 18 Nisan etkinliğidir. 18Nisan, ICOMOS tarafından 1982 yılında “Ulus-lararası Anıtlar ve Sitler Günü” ilan edilmiş, bugirişim 1983 yılında UNESCO tarafından onay-lanmıştır. 18 Nisan etkinlikleri, her yıl farklı birtemayla dünya mirasının farklı boyutlarını ele al-mayı ve bu konuda bir farkındalık yaratmayıamaçlamaktadır. Bu çerçevede 2006 - Uluslar-arası Anıtlar ve Sitler Günü’nün teması “the he-ritage of production” (üretim mirası) olarakbelirlenmiş, etkinlikler TICCIH-ICOMOS işbir-liği ile düzenlenmiştir (ICOMOS Web Sitesi).2006 yılındaki 18 Nisan etkinliğinin önemi, üre-tim mirası gibi daha kapsayıcı bir başlık altındaele alınan endüstri mirası kavramının, uluslar-arası yayılma alanının genişlemesinden anlaşıla-bilir. Yalnızca TICCIH örgütlenmesi ileyönlendirilmesi halinde, çoğunlukla endüstrileş-miş kuzey ülkeleri ile sınırlı kalma riskini barın-dıran endüstri mirasına ilişkin etkinlikler,ICOMOS işbirliği sayesinde, gerçek anlamda kü-resel bir ölçeğe taşınmaktadır. Dünyanın dört biryanından ulusal komiteler düzeyinde bu etkinliğekatkı veren 19 ülkeden, aralarında Türkiye’nin debulunduğu 15 tanesi, TICCIH ulusal komiteleriolmamakla birlikte, ICOMOS ulusal komiteleribağlantısıyla, üretim mirası temalı 18 Nisan 2006organizasyonuna katılabilmişlerdir (ICOMOSWeb Sitesi: 18th of April, Event Summary). Sa-dece ülkeler bazındaki bu dağılım ve çeşitlilikdahi, etkinlik alanının genişlemesinin göstergesiolarak düşünülebilir (5).

Buraya kadar aktarılan gelişmeler, yerel ve darkapsamlı bir koruma kaygısının, benzer kaygılarasahip kişi ve kurumların bir araya gelişi ile ge-nişleyerek nasıl ulusal ve uluslararası boyutlarkazandığını göstermektedir. Ancak, endüstri mi-

rası konusunda günümüzdeki en önemli örgüt-lenme olmakla birlikte, TICCIH-ICOMOS işbir-liğini, eski endüstri yapılarının korunmasıkonusunda uluslararası düzeydeki ilk ve tek giri-şim olarak düşünmek de yanlış olur. Sözgelimi,UNESCO tarafından hazırlanan Dünya MirasıListesi’nde, 1978 gibi erken sayılabilecek bir ta-rihten itibaren eski endüstri yapı ve alanlarının dayer aldığı bilinmektedir (UNESCO-WHC WebSitesi). Listedeki ilk endüstriyel varlık, ICOMOStarafından aday gösterilen, Wieliczka (Polonya)Tuz Madeni Ocakları’dır. Maden ocaklarının se-çiminde rol oynayan kriter, ilgili belgede “insan-lık tarihindeki önemli bir aşamayı/aşamalarıtasvir eden bir yapı tipi, mimari ya da teknolojikparçalar bütünü ya da peyzajının sıra dışı bir ör-neği olmak” şeklinde açıklanmıştır (UNESCO-WHC Web Sitesi). Bu seçimin de gösterdiği gibi,“endüstri mirası” ifadesi kullanılmasa da, eski en-düstri yapılarının korunmasına ilişkin bir kaygı,uluslararası düzeyde 1970’lerin sonundan itiba-ren açıkça ortaya konmuştur. Hatta bu kaygı1980’lerin ortalarında yapı ölçeğinden çıkarakeski endüstri alanlarının korunmasını da kapsarhale gelmiş, Ironbridge Gorge bir “endüstriyelpeyzaj” olarak 1986 yılında Dünya Mirası Liste-si’ne alınmıştır (Falconer, 2005).

Gerek ICOMOS’un aday gösterdiği eski endüstriyapı ve alanlarının Dünya Mirası Listesi’ne alın-ması, gerekse TICCIH-ICOMOS işbirliği ileuluslararası düzeyde üzerinde daha fazla durulanendüstri mirasının korunması çalışmaları, örgüt-lenmesini tabandan tepeye doğru kuran sivil(non-governmental) girişimlerdir. Diğer yandan,endüstri mirası kavramı Avrupa Konseyi ve Av-rupa Birliği gibi uluslar üstü örgütlerin günde-minde de yer almış, bu örgütler bu konudatavsiye kararları alarak ve bazı yaptırımlar uygu-layarak, endüstri mirası kavramının üye ülkelerdebenimsenmesini sağlamayı ve eski endüstri yapıve alanlarının korunmasını güvence altına almayıamaçlamışlardır.

2.2. Avrupa Konseyi ve Endüstri MirasıEndüstri mirası kavramı, yerel bir kurum olarakAvrupa kıtası ile sınırlı bir alanda etkinlik göste-ren, ancak üye ülkeler üzerindeki yaptırım gücübakımından pek çok uluslararası örgütten dahagüçlü olan Avrupa Konseyi’nin gündeminde,

1980’lerin ikinci yarısından itibaren yer almıştır.13 Eylül 1990 tarihli, R (90) 20 no’lu ve Recom-mendation on the Protection and Conservation ofthe Industrial, Technical and Civil EngineeringHeritage in Europe (Avrupa’daki Endüstriyel,Teknik ve İnşai Mirasın Korunması HakkındaTavsiye) başlıklı tavsiye kararı, Avrupa Konse-yi’nin endüstri mirası ile ilgili temel metnidir(Madran ve Özgönül, 1999: 375-379; AvrupaKonseyi Web Sitesi).

Endüstri mirası kavramının Avrupa Konseyi tav-siye kararına girmesine olanak sağlayan daya-naklara bakıldığında, “miras” kavramının,konseyin kuruluş aşamasından itibaren önemli biryere sahip olduğu, zamanla konsey bünyesindeüretilen metinlerle bu kavramın açılımının sağ-landığı ve yapılan tanımlar ve anlaşmalarla kap-samının genişletildiği görülmektedir. Konseyinkuruluş amacı, 5 Mayıs 1949 tarihli Statute of theCouncil of Europe (kuruluş tüzüğü) belgesinin ilkmaddesinde şu şekilde ifade edilmektedir (Av-rupa Konseyi Web Sitesi) (6):

Avrupa Konseyinin amacı, üyeleri arasında,müşterek mirasları olan ülkü ve prensiplerikorumak ve yaymak ve siyasi, ekonomik iler-lemelerini sağlamak amacıyla daha sıkı birbirlik meydana getirmektir.

Burada sözü edilen “müşterek miras” kavramınailişkin açılımlardan biri, 19 Aralık 1954 tarihliEuropean Cultural Convention (Avrupa KültürAnlaşması) ile yapılmıştır. Avrupa Konseyi tara-fından “kültür mirası”na ilişkin olarak üretilen ilkbelge olan bu anlaşmanın 1. ve 5. maddeleri şöy-ledir (Avrupa Konseyi Web Sitesi):

Madde 1: Her Akit Taraf Avrupa’nın müş-terek kültür mamelekindeki milli payınıidame ettirmek ve bunun inkişafını teşviketmek için kendisine has tedbirleri alacaktır.

Madde 5: Her Akit Taraf, Avrupa kültürüiçin bir kıymet ifade edip kendi kontrolü al-tında bulunan eşyaları Avrupa’nın müşterekkültür mamelekinin ayrılmaz bir cüzü olaraktelakki edecek, onları korumak için lüzumlutedbirleri alacak ve bu eşyaların tetkik edi-lebilmelerini kolaylaştıracaktır.

Giderek özelleşen tanımlar ve anlaşmalar zinci-rinde, kültür mirası kapsamında özellikle “mi-mari mirasa” odaklanan metin ise, 3 Ekim 1985

tarihinde imzaya açılan, Convention for the Pro-tection of the Architectural Heritage of Europe(Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleş-mesi) metnidir. Bu sözleşmenin ilk maddesinde,mimari miras üç farklı ölçekte tanımlanırken,miras kapsamındaki varlıkların değerleri arasındateknik değerden de söz edilmektedir (AvrupaKonseyi Web Sitesi):

MADDE 1: Bu Sözleşmede geçen “MimariMiras” deyimi aşağıda belirtilen kalıcı var-lıkları kapsayacaktır.

1. Anıtlar: Tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bi-limsel, sosyal ve teknik bakımlardan önem-leri nedeniyle dikkate değer binalar ile diğeryapılar ve bunların müştemilatı ile tamamla-yıcı kısımları;

2. Bina Grupları: Topoğrafik olarak tanım-lanabilecek birimleri oluşturmaya yeterinceuygun olan ve tarihsel, arkeolojik, sanatsal,bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardanönemleri nedeniyle dikkate değer, kentlerdeveya kırsal bölgelerdeki mütecanis bina grup-ları.

3. Ören Yerleri (Siteler): Topoğrafik olaraktanımlanabilecek derecede yeterince belirginve mütecanis özelliklere sahip, aynı zamandatarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyalveya teknik bakımlardan dikkate değer, kıs-men inşa edilmiş, insan emeği ile doğal de-ğerlerin birleştiği alanlar.

Sözleşmenin imzaya açıldığı tarihte Granada’datoplanan İkinci Avrupa Mimari Mirastan SorumluBakanlar Konferansı’nda, ilerleyen yıllarda en-düstri mirasının korunmasına dayanak oluştura-cak bazı ilke kararları da alınmıştır (AvrupaKonseyi Web Sitesi). Aynı yıl (1985) Fransa’nınLyon kentinde düzenlenen “The industrial heri-tage, what policies?” (Endüstri mirası, hangi po-litikalar?) başlıklı konferans, konseyçalışmalarında, endüstri mirasının mimari miras-tan ayrı olarak ele alındığı ilk etkinliktir. Bunutakip eden dönemde, benzer temalı bir dizi top-lantı düzenlemiş ve endüstri mirası farklı boyut-larıyla gündeme taşınmıştır. Bunlar sırasıyla,Madrid (İspanya)’da düzenlenen “Engineeringand public works: a new dimension in heritage”(Mühendislik ve bayındırlık hizmetleri: mirastayeni bir boyut), Bochum (Batı Almanya)’da dü-

57

PLANLAMA2012/1-2

zenlenen “Mining engineering monuments as acultural heritage” (Kültürel miras olarak madenmühendisliği anıtları) ve Durham (Birleşik Kral-lık)’ta düzenlenen “Recording the industrial he-ritage” (Endüstri mirasını kayıt altına almak)başlıklı toplantılardır (Madran ve Özgönül, 1999:377).

Halen Avrupa Konseyi’nin endüstri mirası ile il-gili temel metni olan Avrupa Konseyi BakanlarKomitesi’nin 1990 tarih ve R (90) 20 no’lu tav-siye kararı, yukarıda bahsedilen tanımların ve an-laşmaların oluşturduğu zeminde ve adı anılantoplantılar dizisi ile oluşan birikim sonucundaoluşturulmuştur. Bu metin ile üye ülke hükümet-lerine şu tavsiyelerde bulunulmuştur (Madran veÖzgönül, 1999) (7):

• Endüstri mirasının tespit edilmesi, araştı-rılması ve bilimsel analizinin yapılmasınısağlayacak tedbirler alınması,

• Konu ile ilgili yasal düzenlemeler yapa-rak bu mirasın korunmasının sağlanması,

• Özelikle turizmin öne çıkarılması ilekamu nezdinde endüstri mirasına dair bil-ginin halkın dikkatini konuya çekecekkampanyalar aracılığıyla artırılması

• Hükümetlerin bir bütün olarak Avrupaortak mirasının parçaları olan bazı istis-nai endüstri tesislerinin korunması ve ba-kımı konusundaki çabalarının birleştiril-mesi olanaklarının araştırılması

2.3. Avrupa Birliği ve Endüstri MirasıAvrupa Birliği, üyeleri ve üyeliğe aday ülkeleriüzerinde, belirli politikaların izlenmesi ve alınanortak kararların hayata geçirilmesi yönünde yap-tırım uygulayan uluslar üstü bir örgüttür. AvrupaBirliği’nin genel politikası içinde ve Avrupa Ko-misyonu tarafından yürütmesi gerçekleştirilenkararlarda, kültürel miras başlığı altında endüstrimirası kavramına da yer verilmiştir. Hatta tarihiendüstri merkezlerinin incelendiği bazı durum-larda, kavramdan “iş/çalışma mirası” şeklindesöz edildiği de olmuştur (Falconer, 2005: 24).

Avrupa Birliği’nin, endüstri mirasını dolaylı ola-rak kültürel miras altında ele aldığı en kapsamlıprogramlardan biri Culture 2000 projesidir. Av-rupa ortak kültürünü hem kültürel çeşitlilik, hem

de kültürel miras üzerinden öne çıkarmayı he-defleyen program, sözgelimi, bu kültüre dair far-kındalığı artıracak anıtların ve sitlerinçoğaltılmasını da amaç edinmiş, böylece Avrupaendüstri mirasına dahil olan yapı ve alanların öneçıkarılmasına dolaylı olarak katkı sağlamıştır(OJ-L 63, 2000). Başlangıçta beş yıl için kurgu-lanan program, daha sonra 2006 yılı sonuna dekuzatılmış (OJ-L 99, 2004), bunu izleyen dö-nemde, benzer içerikli yeni bir program 2007-2013 dönemi için uygulamaya konmuştur (OJ-L372, 2006) (8).

Avrupa Birliği bünyesinde gerçekleştirilen kimietkinlik ve organizasyonlarda, endüstri mirasınınkorunması ve öne çıkarılması -çoğu zaman- kül-tür ve kültürel miras başlıkları altında kendine yerbulmaktadır. Örneğin, Culture 2000 projesiyle dedesteklenen ECOC – European Capital of Cul-ture (Avrupa Kültür Başkenti) organizasyonu,geçtiğimiz yıl, bu amaca hizmet eden etkinliklerezemin hazırlamıştır. 2010 Avrupa Kültür Başkentiolarak seçilen üç şehirden biri olan Almanya’nınEssen kenti, bu unvana, “kültürün endüstriyel ge-lişim üzerinden yeniden üretilmesini sergilediği”için layık görülmüştür (ECOC, 2006). Aslında buözellik, 19. yüzyılın ortalarından itibaren yal-nızca Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın enönemli endüstri alanlarından biri olan Ruhr Hav-zası’nın tümü için geçerlidir. Bu nedenle, 2001yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Listesine se-çilen Zeche Zollverein’ın bulunduğu Essen kenti(UNESCO-WHC Web Sitesi), Avrupa KültürBaşkentliği için Ruhr adına bir bütün olarak“Essen for Ruhr” adıyla yapılan başvurunun mer-kezi olarak sunulmuştur (ECOC, 2006). Etkin-likler, 2010 yılı boyunca, Essen merkez olmaküzere, Dortmund, Bochum, Gelsenkirchen,Duisburg gibi Ruhr Havzası’nda yer alan tümkentlerde “Ruhr.2010” adı altında gerçekleştiril-miştir.

2.4. ERIHERIH – European Route of Industrial Heritage(Avrupa Endüstri Mirası Rotası), Avrupa’da, en-düstri mirasına örnek teşkil eden yapı ve kalıntı-ların bulunduğu çeşitli noktalar arasında bir ağ veçeşitli gezi rotaları oluşturarak, endüstri mirasınısergilemeyi ve böylece kavramın yaygınlaşma-sını amaçlayan bir projedir. ERIH’in temelleri,PLANLAMA

2012/1-2

58

Almanya’daki Ruhr Havzası için tasarlanan böl-gesel rota ile atılmıştır (Falconer, 2005). RouteIndustriekultur (Endüstri Kültürü/Mirası Rotası)adlı bu rota, adından da anlaşılacağı gibi, yalnızcaendüstri mirasına odaklanmamakta, Ruhr Havza-sı’nın tümünde kendisini gösteren endüstri kül-türünü, bu kültürün ürettiği kentler ve yaşamdokusu üzerinden okumayı amaçlamaktadır(Atlas der Industriekultur Ruhrgebiet, 2004). Burotanın genişletilmesiyle ortaya çıkan ERIH, ön-celikle kuzey batı Avrupa’daki eski endüstri alan-larını kapsayacak şekilde kurgulanmıştır. Projeyeilk katılan ülkeler, Almanya, Birleşik Krallık veHollanda’dır. Başlangıçta Ekim 2002-Ekim 2007arasında geçerli olmak üzere tasarlanan ve Av-rupa Birliği’nin bölgesel gelişme fonu olanERDF tarafından desteklenen proje, hem içerikhem de incelenen alan açısından, sınırlarını ge-nişletmeye devam etmekte ve endüstri mirasınaörnek olan yeni noktalar da rotaya eklenmekte-dir. (ERIH Web Sitesi)

2.5. E-FAITHE-FAITH – European Federation of Associationsof Industrial and Technical Heritage (Avrupa En-düstri ve Teknik Mirası Dernekleri Federasyonu),kökleri TICCIH organizasyonuna uzanan, Avrupakıtası için yerel ve uluslararası bir örgüttür. Fal-coner’in (2005) aktardığına göre, TICCIH’inuluslararası bir karakter kazanarak genişlemesi-nin ve bu uluslararası yapılanmada ulusal komi-telerin oluşturulmasının ardından, örgüt içindebazı kopuşlar meydana gelmiş ve örgütten ayrılanbazı birimler daha sonra E-FAITH çatısı altındabir araya gelmiştir. Federasyonun yayınları ve po-zisyonu, gelecekte Avrupa Konseyi ile kurulabi-lecek bir işbirliği hakkında ipuçları vermektedir.(E-FAITH Web Sitesi)

2.6. DOCOMOMODOCOMOMO – Documentation and Conserva-tion of (Buildings, Sites and Neighbourhoods ofthe) Modern Movement (Modern Hareketin [Bi-nalarının, Sitlerinin ve Çevrelerinin] Belgelen-mesi ve Korunması), aslında endüstri mirasınınana ilgi alanı olmadığı, fakat, odaklanılan dönemdolayısıyla, çalışma alanının endüstri mirası alanıile kesişebildiği, uluslararası bir örgüttür. Esasen

DOCOMOMO da, TICCIH gibi, ICOMOS’un iş-birliğine gittiği uzman kurum pozisyonundadır;dolayısıyla, kuruluşlar arasında statü açısındanbir fark bulunmamaktadır. DOCOMOMO’nunodaklandığı tarihsel dönem, endüstri mirasınadâhil olan yapı ve alanların tarihlendiği dönemegöre daha kısa olmakla birlikte, çalıştığı yapı tip-leri skalası, endüstri ya da üretim yapılarınaoranla çok daha çeşitlidir. Endüstri mirasına dâhilolarak tanımlanan bir yapının, aynı zamanda mo-dern hareket sırasında üretilmiş bir yapı olarak datanımlanması son derece olağandır. Bu açıdanönemli bir örnek, yukarıda anılan, Almanya’nınEssen kentindeki Zeche Zollverein’dır. Bu eskikömür madenleri tesisi UNESCO’nun DünyaMirası listesine alınırken, tescilin iki gerekçesin-den ilkinde, Zollverein’daki endüstri yapılarının,“Modern Hareketin tasarım kavramlarının hayatageçirildiği önemli örnekler arasında yer alması”neden olarak gösterilmiştir (UNESCO-WHCWeb Sitesi). Bu örnekten de anlaşılacağı üzere,DOCOMOMO’nun çalışma alanının, endüstrimirası alanı ile kesiştiği pek çok durum ortaya çı-kabilmektedir. 2006 yılında İstanbul ve An-kara’da toplanan IX. Uluslararası DOCOMOMOKonferansı bu kesişmeye bir başka örnek olarakgösterilebilir (Ergut ve Özkaya, 2006). Konfe-ransın özellikle “Teknolojiler, Süreçler ve Pratik-ler” başlıklı oturumunda sunulan bildiri veposterlerin çoğu, endüstri mirasına ilişkin çalış-malar olarak da nitelendirilebilmektedir (9).

3. Türkiye’de Endüstri Mirasının KorunmasıYukarıda yayılması ve kurumlaşması özetlenenendüstri arkeolojisi ve endüstri mirası kavram-ları, Türkiye’de de yaklaşık son yirmi yıldır bi-linmekte ve giderek artan sıklıkta gündemegelmektedir. Kavramların Türkiye’de ilk gün-deme gelişi 1990’ların başına rastlamaktadır. Budönemde, doğrudan “endüstri mirası” ya da “en-düstri arkeolojisi” terimleri dile getirilmeden deolsa, eski endüstri yapılarına ilişkin koruma yak-laşımları şekillenmeye başlamış, daha sonra en-düstri mirası çatısı altında toplanacak korumabilinci, yaklaşık eşzamanlı olarak ortaya çıkan buyaklaşımlardan beslenmiştir. Bu yaklaşımları vekoruma uygulamalarını, yeniden işlevlendirilebi-len yapılar ve anıtsal ölçekli yapılar şeklinde ikibaşlık altında incelemek mümkündür: PLANLAMA

2012/1-2

59

3.1. Yeniden İşlevlendirilebilen YapılarEski endüstri yapılarının korunması sorunu, Tür-kiye’de çok uzun bir geçmişe sahip değildir. Buyöndeki ilk uygulamaları, İstanbul’da Haliç kıyı-larının temizlenmesi ve rehabilitasyonu projele-riyle ilişkilendirmek yanlış olmaz. 1980’lerinsonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafın-dan hazırlanan bu projeler, Haliç’te yer alan bazıeski üretim yapılarının yıkılmasını da öngörmüş-tür. Yıkılması düşünülen bu yapılardan bazıları-nın tescillenmesiyle, yıkım yerine yenidenişlevlendirme projeleri hazırlanmaya başlamıştır.Haliç’te bu kapsamda gerçekleştirilen ilk yenidenişlevlendirme projelerinden biri Sütlüce Mezba-hası’nın kültür merkezi haline getirilmesi proje-sidir (İncirlioğlu, 1991). Benzer bir örnek, eskifes atölyelerinin, el sanatları sergileri amacıylayeniden kullanımı amacıyla projelendirildiği Fes-hane-i Amire projesidir. Çelik konstrüksiyonu vebuharlı dokuma makineleriyle aslında Os-manlı’nın ilk tekstil endüstrisi yapısı olarak ta-nımlanan ve 1986 yılında tahliye edilen Feshane,günümüzde uluslararası fuar, kongre ve kültürmerkezi olarak hizmet vermektedir (Feshane WebSitesi). Haliç çevresinde benzer kapsamda ger-çekleştirilen diğer yeniden işlevlendirme proje-leri arasında, Hasköy Lengerhane ve Şirket-iHayriye Tersanesi’nin Rahmi Koç Müzesi’ne, Ci-bali Tütün Fabrikası’nın Kadir Has Üniversite-si’ne dönüştürülmesi bulunmaktadır. Ayrıca,Haliç kıyısında yer almamakla birlikte, Darp-hane-i Amire’nin İstanbul Müzesi’ne, Tophane-iAmire’nin Mimar Sinan Üniversitesi Kültür veSanat Merkezi’ne, Bakırköy Baruthane-i Ami-re’nin Yunus Emre Kültür Merkezi’ne, Bakırköyİspirtohanesi’nin İstanbul Teknik Üniversitesi İs-pirtohane Konservatuvarı ve Kültür Merkezi’nedönüştürülmesi de, konumları, ait oldukları ta-rihsel dönem ve ölçekleri açısından bu örneklereeklenebilir (10).

Bu yeniden işlevlendirme projelerindeki ana mo-tivasyonun, en baştan itibaren, endüstri mirasınıkorumak olduğunu söylemek güçtür. Kuşkusuz,bu tarihi yapılara dair bir koruma kaygısı vardır;ancak bu kaygı, Sütlüce Mezbahası örneğinde ol-duğu gibi, endüstri mirası ya da endüstri arkeo-lojisi ile ilişkilendirilmeden önce, “Haliç’insiluetinin ve kültürel tabakalarının korunması”gibi daha genel koruma nedenleriyle ilişkilendi-rilmiştir (İncirlioğlu, 1991). Endüstri mirası sıfatı

sonradan verilmiş olsa da, insan ölçeğindeki buyapıların yeniden işlevlendirilmesi, Türkiye’nin,eski endüstri yapılarını korumayla tanışmasınınönemli bir kanalını oluşturmuştur.

3.2. Anıtsal Ölçekli YapılarTürkiye’de eski endüstri yapılarını korumanındiğer önemli kanalını ise anıtsal ölçekli eski en-düstri yapılarının korunması oluşturmuştur. Yu-karıda özetlenen yeniden işlevlendirmelerleneredeyse eşzamanlı olarak 1990’ların başındayaşanan bazı gelişmeler, bu ikinci tür koruma gi-rişimlerini tetiklemiştir. Bu gelişmelerden en çar-pıcı sonuçlar doğuranı belki de ülkede doğalgazınkullanılmaya başlamasıdır. Yeni enerji, havaga-zının yerini almış, dolayısıyla havagazı fabrika-ları da atıl hale gelmiştir. Haliç ve çevresindeyaşananlara benzer süreçler, havagazı fabrikalarıişlevsiz kaldığında da yaşanmış, bu fabrikalarınyıkılması gündeme gelmesinin ardından, KorumaKurulu kararları ile bu yıkımların önüne geçil-miştir. Ancak bu süreç Haliç’tekinden oldukçafarklı dinamikler üzerinden işlemiştir. Fabrikala-rın yıkılmasına karar verilmesi üzerine, çoğun-lukla devasa silindirik gazometreleri -ya da vinç,şaft gibi elemanları- ile anıtsal bir görünümesahip olan bu endüstri yapılarının korunması yö-nünde sivil girişimlerde bulunulmuştur. Bu giri-şimler Ankara Maltepe ve İstanbul Yedikulehavagazı fabrikaları örneklerinde simgesel birhale gelmiş ve kitlesel koruma kampanyalarınadönüşmüştür. Bu kampanyaların temel dayanağı,anıtsal ölçekteki bu yapıların, sadece ölçekleri iledeğil, aynı zamanda bütün fiziki varlıkları ve kentiçindeki konumları ile kolektif belleğin ve kentkimliğinin vazgeçilemez bileşenleri olduğudur.

3.3. Kavramların Kullanımı ve YayılmasıHavagazı fabrikaları üzerine yoğunlaşan korumakampanyaları, eski endüstri yapılarının korun-ması konusunda epistemik bir açılıma olanaksağlamıştır. Endüstri arkeolojisi teriminin kulla-nımının, bu kampanyalar sırasında, ya da hemensonrasında yayılmaya başladığını söylemek yan-lış olmaz. Özellikle Ankara Maltepe Havagazı veElektrik Fabrikası’nın korumaya alınması sürecibu açılıma kanıt niteliğindedir. 1989 yılında üre-time son veren fabrika, Ankara Büyükşehir Bele-PLANLAMA

2012/1-2

60

diyesi’nin alt kuruluşu olan ve aynı zamanda fab-rika alanının ve üstündeki tüm taşınmazların mül-kiyetini elinde bulunduran EGO tarafındanyıkılmak istenmiştir. Meslek odaları öncülüğün-deki sivil inisiyatif ile yürütülen kampanya sonu-cunda, Ankara Kültür ve Tabiat VarlıklarınıKoruma Kurulu, 1991 yılında fabrika yapılarınınve alanının korunmasına karar vermiştir (Sanerve Severcan, 2009). EGO tarafından koruma ka-rarına itiraz edilmesi ile başlayan hukuki süreçte,mahkemece istenen bilirkişi raporlarında, bu en-düstriyel tesislerin “endüstri arkeolojisi” kapsa-mında olduğu ve bu yüzden korunması gerektiğibelirtilmiştir. Türkiye’de, endüstri arkeolojisi te-riminin resmi olarak kayıtlara geçtiği ilk durumbu olarak bilinmektedir ve bu ilk kullanılış tarihi1993’tür (11).

Terimin Ankara Maltepe örneğinde gündeme ge-lişiyle doğrudan ilişkili olsun ya da olmasın, en-düstri arkeolojisi ve endüstri mirasıkavramlarının kullanımı, 1990’ların ortasındanitibaren, akademik çevrelerde, özellikle de mi-marlık, şehir planlama ve restorasyon bölümle-rinde hızla yayılmaya başlamıştır. Kavramlarmimarlık okullarında tasarım projelerinde elealınmış, yüksek lisans ve doktora çalışmalarındakonu edilmiştir. Özellikle son dönemlerde, kent-sel tasarım ve planlama bölümlerinde de konuyaverilen önemin arttığı, eski endüstri yapılarınınyer aldığı alanların korunmasını ve yeniden kul-lanılmasını konu eden çalışmaların çoğaldığıgözlenmektedir. Yakın zamanda İstanbul TeknikÜniversitesi’nde restorasyon doktora progra-mında endüstri arkeolojisi üzerine bir ders deaçılmıştır (İTÜ Web Sitesi). Bunların yanı sıra,kavramlar hakkında bilgi veren ve çeşitli örnek-leri tanıtan yazılar, sadece ilgili meslek alanlarınahitap eden yayınlarda değil, popüler dergiler, ga-zeteler ve benzeri ortamlarda da yer almaya baş-lamıştır. Özellikle, yukarıda değinilen,başlangıçta bu şekilde adlandırılmamış olsalar dasonradan -haklı olarak- endüstri mirası başlığı al-tında değerlendirilen Haliç ve çevresindeki yeni-den işlevlendirme projeleri, yeni işlevlerinin dekatkısıyla medyada sık sık anılır olmuştur.

4. Endüstri Mirasının Türkiye’deki Kurum-laşması ÜzerineKavramların bu yaygınlaşma yolu, aslında bir

yandan endüstri mirasının Türkiye’deki kurum-laşma desenini de ortaya koymaktadır. Endüstrimirası ve endüstri arkeolojisi, Türkiye’de,“yapma” değil “bilme” alanının konusu olarakyerleşmeye başlamıştır. Diğer bir deyişle, endüs-tri mirasının, neden korunması gerektiği konu-sunda kayda değer bir bilgi birikimisağlanmışken, nasıl korunacağı sorusu ikinciplanda kalmış, başarılı uygulamalar da belli başlıörneklerden öteye gidememiştir. Bu durumun ne-denlerini tartışmak, hem Türkiye’de endüstri mi-rasını korumanın kurumlaşması ve sorunlarıhakkında önemli ipuçları sunacak, hem de bura-dan yola çıkarak bazı önerilerin geliştirilmesinezemin sağlayacaktır.

4.1. Türkiye’de Endüstri Mirası: “Nasıl?”Endüstri mirasının, Türkiye’de neden “yapma”alanının konusu olmadığı, öncelikle, yapma bilgive becerisinin (know-how) eksikliğiyle açıklana-bilir. Kuşkusuz, yukarıda aktarılan ilk yeniden iş-levlendirmelere konu olan yapıların, -mekansalkaliteleri tartışmaya açık olmakla birlikte- farklıişlevlerle yeniden kullanılabilir hale getirilmiş ol-ması, belirli bir yapma bilgisinin varlığına ve be-ceri düzeyine kanıttır. Ancak bu know-how, eskiendüstri yapılarına ilişkin olmaktan önce, tarihiyapılara ilişkindir. Özellikle yakın döneme ait ya-pılar söz konusu olduğunda, Türkiye’de yerleş-miş, kapasitesi çok sayıda koruma ve yenidenişlevlendirme uygulamasıyla kanıtlanmış bir pra-tikten söz etmek mümkündür. Haliç ve çevresin-deki eski üretim yapılarının, hatta sondönemlerde Ankara’da uzun süren bir uygulamasürecinin ardından Cer Modern adıyla modern sa-natlar merkezine dönüştürülen eski cer atölyele-rinin yeniden işlevlendirilmesinde yararlanılan,tarihi yapılara müdahaleye ilişkin bu bilgi ve be-ceridir. Söz konusu yapıların belirli bir ölçekteolmaları, yakın geçmişte kullanılan, bilindik tek-nikler ve tanıdık ya da kolayca müdahale edile-bilir malzemelerle inşa edilmiş olmaları,içerdikleri donanım ve bunlara göre özelleşmişmekânlar açısından oldukça basit mekân kurgu-larına sahip olmaları, bu yapılara “endüstri mi-rası” olmaktan önce tarihi yapılar olarakyaklaşılabilmesini olanaklı kılmıştır. Nitekim buuygulamalar, endüstri mirası ya da endüstri ar-keolojisi kavramlarına başvurmaya ihtiyaç kal-maksızın gerçekleştirilebilmiştir. PLANLAMA

2012/1-2

61

Ancak söz konusu olan anıtsal ölçekli yapılar ol-duğunda, yeniden kullanma projeleri birkaç ör-nekle sınırlı kalmaktadır. İstanbul’da Santralİstanbul adıyla Bilgi Üniversitesi kampüsü ola-rak işlevlendirilen eski elektrik santrali ve İz-mir’de kültür merkezine dönüştürülen eskihavagazı fabrikası gibi belli başlı örnekler dı-şında, bu kategoriye dâhil edilebilecek yapılar ol-dukça azdır. Gerçekleştirilmiş uygulamaların vegelecekteki uygulama fırsatlarının da sınırlı sa-yıda olması, bu alandaki yapma bilgi ve becerisi-nin artmasına olanak tanımamakta, know-howeksikliğinin pratikle giderilmesine izin verme-mektedir.

4.2. Türkiye’de Endüstri Mirası: “Neden?”Endüstri mirasının, Türkiye’de “bilme” alanınınkonusu olmaya başlamasını anlayabilmek için,endüstri mirası ve endüstri arkeolojisi terimlerinebaşvurmaya ne zaman ve neden ihtiyaç duyuldu-ğunu hatırlamak gerekir. Haliç ve çevresindekiörnekler söz konusu olduğunda, yapılar yenidenişlevlendirilebildiği zaman gündeme gelmeyenbu kavramların, havagazı fabrikaları gibi anıtsalölçekli eski endüstri yapılarının nasıl yenidenkullanılabileceği sorusuna karşılık bulunamadığızaman gündeme gelmiş olması bir rastlantıdanötedir. Yukarıda açıklandığı gibi, nasıl korunacağıve nasıl yeniden işlevlendirileceği bilinebilen ör-neklerde, yapıların neden korunması gerektiğisorgulanmamış, endüstri mirası ya da endüstri ar-keolojisi gibi kavramlara başvurulmadan uygula-malar gerçekleştirilebilmiştir. Ancak, korumauygulamalarına ve olası yeniden işlevlendirme-lere dair bir öngörünün bulunmadığı -havagazıfabrikaları gibi- anıtsal ölçekli yapılar söz konusuolduğunda, korumanın rasyoneli çokça tartışıl-mış, cevaplar endüstri mirası ve endüstri arkeo-lojisi gibi uluslararası kavramlarda bulunmuştur.Diğer bir deyişle, konuya ilişkin know-how, anıt-sal ölçekli eski endüstri yapılarının nasıl değer-lendirileceğine dair alternatifler üretecekyeterliğe ulaşmadığında, devreye know-why gir-miş, yeniden işlevlendirilerek kullanılması henüzgündemde olmasa da, eski endüstri yapılarınınneden korunması gerektiğini açıklayabilmekuluslararası geçerliği kabul edilen kavramlarabaşvurulmuştur. Kuşkusuz, tehdit altında bulunanve bir değer taşıdığı kabul edilen varlıkların butehditten sakınılması için gösterilen ilk tepki, ye-

niden kullanmayı düşünmeden önce korumayaodaklanır. Ancak bu yapıların korunması yönün-deki farkındalık, endüstri mirası ve endüstri ar-keolojisine dair uluslararası bilgi ileilişkilendirilirken, yalnızca “neden korumak ge-rektiği” sorusuna cevap verilebilmiş, korumanınardından kullanmayı mümkün kılacak yapmabilgi ve becerisi sürece dâhil edilememiştir (12).

Başlangıçtaki bu yaklaşım, endüstri mirasınınTürkiye’de kurumlaşmasında da belirleyiciolmuş, eski endüstri yapılarının “neden” korun-ması gerektiği bilgisi, kurumlaşmanın temelinioluşturmuştur. Aradan geçen sürede, yeniden iş-levlendirilmiş ilk örnekler de endüstri mirası baş-lığı altında sınıflandırılmışsa da, bu uygulamalarımümkün kılan öncelikle tarihi yapılara müdaha-leye dair bir bilgi ve beceri olduğuna göre, en-düstri mirasının kurumlaşmasında know-how’ınhalen ikinci planda kaldığını söylemek yanlışolmaz. Şüphesiz, uygulama olanaklarının sınırlıolması, yapma bilgi ve becerisinin gelişmesininönündeki en büyük engeldir. Ancak bu eksiklikendüstri mirası ve endüstri arkeolojisi kavramla-rından edinilen kuramsal bilgi ile kapatılmaya ça-lışılmamalı, bu kavramların doğduğu ve geliştiğiülkelerdeki iyi örneklerin yaklaşım stratejileri vemüdahale yöntemleri de detaylı olarak analiz edi-lerek, yeri geldiğinde, bu analizlerden özgün stra-teji ve yöntemler üretilebilmelidir.

4.3. Türkiye’de Endüstri Mirası: “Kim?”Hem endüstri mirasının “yapma” değil “bilme”alanının konusu olarak yerleşmesini sağlayan vesürdüren, hem de bundan güç alan bir durum,Türkiye’de, endüstri mirasının, koruma uzman-lık alanıyla tanımlanıyor olmasıdır. Bu tanım-lama, bir açıdan haklı ve yerinde olmakla birlikte,bir takım riskleri de içinde barındırmaktadır. Yak-laşımın haklılığı, eski endüstri yapılarının ger-çekten de belirli bir kültürün ürünleri olmasından,korunacak varlıkların, bu kültürün ve belirli birtoplumsal yapının ortaya çıktığı ve yeniden üre-tildiği mekânlar olarak gelecek nesillere aktarıl-ması gereğinden kaynaklanmaktadır. Yaklaşımıniçinde barındırdığı en büyük risk ise, endüstri mi-rasını korumanın, klasik koruma anlayışıyla eştutulması ve sadece uzmanların söz sahibi olduğubir etkinlik alanı olarak düşünülmesidir.PLANLAMA

2012/1-2

62

Endüstri mirasını korumanın neden bir uzmanlıkalanı olarak görülmemesi gerektiği, en başta ko-ruma tepkisinin kaynağına bakarak dahi anlaşıla-bilir. Yukarıda anlatıldığı şekilde, endüstriarkeolojisi ve endüstri mirası kavramlarının doğ-duğu topraklar olan Britanya’da da, bu kavram-larla nispeten geç bir dönemde tanışanTürkiye’de de tehdit altındaki eski endüstri yapı-larına yönelik ilk koruma girişimleri sivil inisi-yatiflerdir. Bu girişimleri tetikleyen, doğrudantabanda ortaya çıkan ve kolektif bellek, kent kim-liği ve gündelik hayat olgularından beslenen top-lumsal pratiklerdir. Öyleyse, tabandankaynaklanan bu koruma isteğini belirli bir uz-manlık alanına çekerek bu alanla sınırlamaya ça-lışmak, aslında sürecin kendi iç dinamiklerinitersine çalıştırmak anlamına gelmektedir. Endüs-tri mirasının korunması, tabandan gelen desteğinuzmanlık alanından gelen bilgiyle buluşabileceğiözel bir yaklaşımı hak etmektedir.

Diğer yandan, endüstri mirasını korumanın di-siplinler arası olma şartı, onun tek bir uzmanlıkalanıyla sınırlanmasına karşı çıkmayı gerekmek-tedir. Korunacak varlık eğer mimari ve kentselaçıdan olduğu kadar, mühendislik, tarih, ekonomive toplum bilimleri açılarından da veriler barın-dırıyorsa, onu koruma hakkında bu disiplinlerdenyalnızca biri ya da birkaçının söz sahibi olmasıdüşünülemez. Endüstri mirasını koruma, ortak biretkinlik alanında, işbirliği içinde çalışmayı ge-rektirmektedir.

4.4. Türkiye’de Endüstri Mirası:“Ne Zaman?”Endüstri mirasının bir uzmanlık alanıyla tanım-lanmasıyla ilişkili olduğu düşünülen bir başkakonu da, kavramın kapsamının yersiz genişletil-mesidir. Bugün Türkiye’de, gerçekten endüstrimirasının bileşenleri olan eski endüstri yapıları,çekildikleri uzmanlık alanında, “üretim” ile iliş-kili tüm tarihi yapıların korunmasıyla aynı kate-goride değerlendirilmeye başlamıştır. Sözgelimi1930’larda inşa edilen bir fabrika ile, Anadolu’dayüzyıllardır var olan üretim atölyeleri ya da yeldeğirmenleri aynı başlık altına alınabilmiştir.Oysa uluslararası kavramların ortaya çıkış süreç-lerinde ya da sonradan getirilen tanımlarda da gö-rüleceği gibi, endüstri mirası ve endüstriarkeolojisinin odaklandığı dönem, öncelikle en-

düstri devrimi ile tanımlanmaktadır. Bu konudakien kapsayıcı metin olan ve uluslararası standart-ları belirleme amacı güden Nizhny Tagil Şar-tı’nda, kavramların tanımları yapıldıktan sonrailgi alanı olan tarihsel dönem net bir biçimde be-lirtilmiştir (TICCIH Web Sitesi, The Nizhny TagilCharter):

Öncelikli ilgi gösterilen tarihsel dönem, onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında gerçekle-şen Endüstri Devriminin başından günümüzekadar uzanarak bugünü de içeren, ama aynızamanda endüstri devriminin endüstri-öncesive proto-endüstriyel kökenlerinin de incelen-diği dönemdir. Buna ek olarak bu tarihseldönem teknoloji tarihi ile kapsanan iş ve ça-lışma tekniklerine dair incelemelere de baş-vurur.

Bu tanıma dayanarak, endüstri devrimi öncesin-deki üretim tesisleri ve teknoloji tarihinde yer ala-bilecek örnekler de endüstri mirası kapsamındaincelenebilecektir; ancak burada kast edilen ge-riye dönük açılımın endüstri devrimi ile ilişkiliolması gerektiği de açıktır. Bu açıdan, sadece ça-lışma tekniklerine dair tarihsel bir girdi sağladığıiçin endüstri devriminden yüzyıllar öncesine gi-derek köken araştırmak ve bir bağlantı kurmayaçalışmak yersiz bir çabadır. Endüstri mirasınınTürkiye’deki kapsamını belirlerken ve üretim ya-pılarının endüstri mirası kapsamında korunma-sını talep ederken sınanması gereken ilk ve belkide tek özellik, bu yapının endüstri devrimi ile il-gisinin bulunup bulunmadığı olmalıdır. Çünküendüstri devrimi gerçekten de tüm dünyada top-lumsal, ekonomik, kültürel ve diğer pek çok an-lamda büyük bir dönüşümü anlatan tarihsel birolgudur. Endüstri mirası kapsamında korunmasıgereken de bu değişimlerin göstergesi olan ör-neklerdir.

5. SonuçTürkiye’de endüstri mirasını korumanın “yapma”değil, “bilme” alanının konusu olarak yerleşmeyebaşlaması, konunun “bilme” dolayısıyla bir uz-manlık alanına çekilmesi, ancak çekildiği uz-manlık alanında da kapsamının yersiz bir biçimdegenişletilmesi ve uluslararası geçerliği olan kav-ram ve tanımlardan uzaklaşılması, endüstri mira-sını korumanın ülkedeki kurumlaşmasının temelsorunları olarak göze çarpmaktadır.

PLANLAMA2012/1-2

63

Kavramların Türkiye için henüz yeni olduğu veuygulama olanaklarının da sınırlı sayıda olduğugerçektir. Bu nedenle, endüstri mirasına ilişkinkuramsal bilginin pratikten önde gitmesi yadır-ganmamalıdır. Ancak yerel uygulamalardan bes-lenemeyen bilginin, çalışma alanını genişleterekendüstri mirası kapsamına alınacak örnekler icatetmesi de kabul edilemez. Endüstri mirasını ko-rumanın dünyadaki kurumlaşmasına bakarak, buaşamada Türkiye’de yapılması gerekenin, önce-likle hakiki endüstri mirası örneklerini tespitetmek, bunların bir envanterini çıkararak kayıt-larını tutmak, daha sonra, bu varlıkların korun-ması ve yeniden işlevlendirilerek kullanılmasıyönünde, yapma bilgi ve becerisini ortaya çıka-rabilecek alternatifler geliştirmek olduğu öne sü-rülebilir.

Kuşkusuz, endüstri mirasını korumanın enönemli ayağı, bilginin pratiğe dökülebilmesi, uy-gulamaların sayısının artırılabilmesi ve pratiktengeri bilgi akışının sağlanabilmesidir. Bunun ko-şulu ise, yalnızca ilgili meslek alanlarında değil,toplumun her kesiminde, eski endüstri yapıları-nın korunması gereğine dair farkındalığın artırıl-masıdır ki konunun yayınlarla, akademikçalışmalar ve eğitim programlarıyla giderek dahafazla gündeme gelmesi de bu amaca hizmet ede-cektir. Ancak özellikle yerel ve merkezi yöne-timlerin karar organlarında da bu açılımısağlayabilmek için kurumsal girişimlerde bulun-mak gereklidir. Bu kurumsal yapı, uluslararası ör-gütlerle bağlantılı, aktif bir örgütlenme olmalıdır.Dolayısıyla, bir yandan yerel ölçekte çalışmalaryapılırken, bir yandan da, kurumlaşmayı ulusalölçekle sınırlamadan, uluslararası örgütlere ek-lemlenme olasılıkları değerlendirilmelidir. Av-rupa Konseyi, Avrupa Birliği gibi hükümetlerdüzeyinde yaptırımlar uygulayan örgütler biryana, endüstri mirası alanındaki en etkin sivil in-siyatif olan ve ICOMOS’un uzman komitesi ko-numunda bulunarak etkinlik alanını UNESCO veBirleşmiş Milletler’in etkinlik alanıyla eş hale ge-tirme çabasını sürdüren TICCIH ile koordinas-yon halinde çalışmak, bu açıdan mümkün vehatta gerekli görünmektedir (13). Bu örgütlen-meyi, konuyla ilgili farklı disiplinlerden gelen uz-manlardan oluşacak bir komite ya da çalışmagrubu üzerinden yürütmek, endüstri mirasını ko-rumanın disiplinler arası karakteri ile de tutarlıbir yaklaşım olacaktır. Oluşturulacak bu türden

bir komitenin ya da çalışma grubunu, endüstrimirasının tabandan gelen bir tepki olduğunu gözardı etmeden, bu bağlamdaki koruma etkinlikle-rinin bir uzmanlık alanıyla sınırlanmaması ge-rektiğinin farkında olarak çalışmaları da şarttır.

NOTLAR1. Bu yazı, yazarın Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde

başladığı ve halen TU Dortmund’da sürdürmekte ol-duğu doktora araştırmalarına dayanmaktadır.

2. Hatta Keith Falconer ile kişisel yapılan e-posta ya-zışmalarına göre, yeni uluslararası yapı için bir tüzükyazma görevi verilen uluslararası çekirdek kadro, buyapının isminde “anıt” yerine, daha kapsayıcı olan“miras” ifadesinin getirilmesini, 1977’de hazırladığıbir yazıda dile getirmiş ve bunu 1978’teki konfe-ransta sunmuştur.

3. TICCIH’in tüzüğü, 1999 yılında, vakıf olması sıra-sında güncellenmiştir. Ancak bu yazıdaki gönderme,TICCIH Genel Kurulu’nun 2000 yılındaki toplantı-sında imzalanan “ICOMOS ile TICCIH Arasında İş-birliği Anlaşması” metninde yer verilen ifadeyeyapılmaktadır. Bkz. Collaboration Agreement bet-ween ICOMOS and TICCIH (TICCIH Web Sitesi).

4. Çeviriler yazara aittir.

5. Bu günün temasının, endüstri mirası yerine üretimmirası olarak belirlenmesinin ardındaki kaygının da,sözü edilen genişleme ve çeşitlenme olduğu düşünü-lebilir. Bu doğrultuda herhangi bir göndermeye rast-lanmış olmasa da, endüstri mirası temasının, endüstridevrimini deneyimlememiş ülkeleri dışarıda bıraka-bileceği ve bundan kaçınmak amacıyla, daha kapsa-yıcı bir başlık olan, üretim mirası temasının tercihedildiği öne sürülebilir. Çünkü endüstri mirası kav-ramı, yukarıda açıklandığı gibi, endüstri devriminegönderme yapmakta ve çoğu zaman tarihsel ve böl-gesel olarak belirli bir sınırlama getirmekte iken, üre-tim mirası kavramı, bu sınırlamalar olmaksızın tümüretim dönemlerini, araçlarını ve bunlara ilişkin ka-lıntıları kapsamaktadır.

6. Bu ve buradan itibaren alıntı yapılan metinlerde, altıçizili olarak yapılan vurgular yazara aittir.

7. Bu maddeler tavsiye niteliği taşımakla birlikte, Kon-sey bünyesinde Bakanlar Komitesinin aldığı kararla-rın -Türkiye’nin de aralarında olduğu- üye ülkelerinyönetimleri üzerinde belirli bir yaptırımı da bulun-maktadır. Bakanlar Komitesi, üye ülke hükümetle-rinden, verilen tavsiyeler konusunda neleryapıldığının rapor edilmesini isteyebilir.

8. 1952’den itibaren yayınlanan ve Avrupa Birliği’ninresmi yayın organı olan Official Journal dergisi, yö-netmeliklerin yayınlandığı L serisi ve bilgi ve notla-rın yayınlandığı C serisine sahiptir. Bu yazıda verilenreferanslarda, dergi adının baş harfleri (OJ), seri harfiPLANLAMA

2012/1-2

64

(L) ve ilgili sayıdan oluşan, yayına çevrimiçi olarakulaşılabilen web sitesinde de kullanılan kodlar tercihedilmiştir (Avrupa Birliği Hukuku Veritabanı).

9. Bahsi geçen bildirilerden ikisi şu derlemede deTürkçe olarak yer almıştır: Zelef, 2006.

10. Müge Cengizkan’ın ODTÜ’de yaptığı yüksek lisansçalışması, bu ve benzeri örneklerin farklı bir gözledeğerlendirilmesi açısından anılmaya değer. Bkz. So-ğancı, 2001. Yazarın tezinden araştırmaları da içerenyazısı için bkz. Cengizkan, 2006.

11. İlgili süreçteki kararlar için bkz. Ankara 7. İdareMahkemesi Kararı, No. 1993/19; Danıştay 6. DaireKararı, No. 1994/2657. Ayrıca, Maltepe Elektrik veHavagazı Fabrikası hakkında daha detaylı bilgi içinbkz. Saner ve Severcan, 2009.

12. Bu noktada Ankara Maltepe Elektrik ve HavagazıFabrikası’nın korunması sürecine dair bir ayrıntıyıatlamamak gerekir. Fabrikaların korunması yönündeyapılan başvurunun ardından, belediye birimlerindenyetkililer ve oda temsilcileri bir araya gelerek, yapı-ların nasıl yeniden kullanılabileceğine dair fikir alış-verişinde bulunmuşlar, hatta koruma kararınıngetireceği kısıtlamaları da dikkate almak kaydıyla bukonuda bir yarışma düzenlenmesi yönünde uzlaşıyavarmışlardır. Ancak yapıların tescillenmesinin ardın-dan (ki tescil kararında, düzenlenecek bu yarışmayakatılacak yarışmacıların kararına bırakılan başlıklardahi yer almaktadır) bu girişimlerin arkası kesilmiş,kısmen EGO’nun kendi kurum çıkarlarına ayrı düşenkoruma kararını mahkemeye taşıması, kısmen de busüreçte belediye yönetiminin değişmesi sonucu, ya-rışma fikri, dolayısıyla fabrikaların yeniden işlevlen-dirme olasılığı ortadan kalkmıştır. Konu hakkındadetaylı bilgi için bkz. Saner ve Severcan, 2009.

13. Yazının hazırlandığı dönem itibariyle, TICCIH ileTürkiye arasındaki tek bağlantı, Anadolu’daki yerelüretim tarihi üzerine önemli çalışmaları bulunanProf. Dr. Önder Küçükerman’ın ulusal temsilci oluşuüzerinden kurulmuş durumdadır.

KAYNAKÇAAtlas der Industriekultur Ruhrgebiet. 2004. Regionalver-band Ruhr, Essen.

CARMAN, J. 2002. Archaeology & Heritage, Conti-nuum, London.

CENGİZKAN, N. M. 2006. “Endüstri Yapılarında Yeni-den İşlevlendirme: ‘İş’i Biten Endüstri Yapıları Ne ‘İş’eYarar?”, Bülten 45 Dosya 03: Endüstri Mirası, der. HalukZelef, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 9-13.

ECOC. 2006. Report of the Selection Meeting for the Eu-ropean Capitals of Culture 2010, issued by The SelectionPanel for the European Capital of Culture (ECOC) 2010.(erişim: Avrupa Komisyonu Web Sitesi, Kültür Alt Bö-lümü)

ERGUT, E. A., B. T. ÖZKAYA (der.) 2006. “File: Mo-dern Architecture in the Middle East”, DOCOMOMOJournal, no. 35.

FALCONER, K. 2005. “Industrial Archaeology GoesUniversal”, Industrial Archaeology Review, XXVII: 1, s.23-26.

İNCİRLİOĞLU, G. 1991. “Sütlüce Mezbahası”, Arkitekt,No. 3, s. 68-72.

MADRAN, E. ve N. ÖZGÖNÜL (der.) 1991. Internatio-nal Documents Regarding the Preservation of Culturaland Natural Heritage, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayın-ları, Ankara.

NEVELL, M. 2006. “A major change in human evolu-tion”, British Archaeology, no. 86.

OJ-L 372. 2006. “Decision No 1855/2006/EC of the Eu-ropean Parliament and of the Council of 12 December2006 establishing the Culture Programme (2007 to 2013),Official Journal of the European Union, vol. 49, s. 1-11.

OJ-L 63. 2000. “Decision No: 508/2000/EC of the Euro-pean Parliament and of the Council of 14 February 2000establishing the Culture 2000 programme”, Official Jo-urnal of the European Union, vol. 43, s. 1-9.

OJ-L 99. 2004. “Decision No: 626/2004/EC of the Euro-pean Parliament and of the Council of 31 March 2004amending Decision No 508/2000/EC establishing theCulture 2000 programme”, Official Journal of the Euro-pean Union, vol. 47, s. 3.

SANER, M., Y. C. SEVERCAN. 2009. “Fabrikada Zo-runlu Sorumlu Olarak Barınmak: Ankara Maltepe Elek-trik ve Havagazı Fabrikası Konutları”, FabrikadaBarınmak – Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Türkiye’deİşçi Konutları: Yaşam, Mekan ve Kent içinde, der. A. Cen-gizkan, s. 45-75, Arkadaş Yayınevi, Ankara.

SOĞANCI, N. M. 2001. Architecture as Palimpsest: Re-functioning of Industrial within the Scope of IndustrialArchaeology, Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Mimar-lık Fakültesi, ODTÜ, Ankara.

TANYELİ, G. 1998. “Endüstri Arkeolojisi”, ArredamentoMimarlık, Sayı 100+2.

TRINDER, B. 1980. “Ironbridge: Industrial Archaeologyin England”, Archaeology, vol. 33, no. 1, s. 44-52.

TRINDER, B. 1981. “Industrial Archaeology in Britain”,Archaeology, vol. 34, no. 1, s. 8-16.

TRINDER, B. 2000. “From FICCIM to TICCIH 2000:reflections on 27 years”, TICCIH Bulletin (October2000).

ZELEF, H. (der.) 2006. Bülten 45 Dosya 03: Endüstri Mi-rası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi.

PLANLAMA2012/1-2

65

66

PLANLAMA2012/1-2

Web Siteleri

Avrupa Birliği Hukuku Veritabanı: eur-lex.europa.eu

Avrupa Birliği Web Sitesi: europa.eu

Avrupa Komisyonu Web Sitesi: ec.europa.eu

Avrupa Konseyi Web Sitesi: www.coe.int, Türkçe Versi-yonu: www.avrupakonseyi.org.tr

DOCOMOMO Web Sitesi: www.docomomo.com

E-FAITH Web Sitesi: www.e-faith.org

ERIH Web Sitesi: www.erih.net

Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür MerkeziWeb Sitesi: www.feshane.com.tr

ICOMOS - Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi WebSitesi: www.icomos.org

Ironbridge Gorge Müzeleri Web Sitesi: www.iron-bridge.org.uk

İTÜ – İstanbul Teknik Üniversitesi Web Sitesi:www.itu.edu.tr

Route Industriekultur Web Sitesi: www.route-industrie-kultur.de

TICCIH - Uluslararası Endüstri Mirasını Koruma Komi-tesi Web Sitesi: www.ticcih.org

UNESCO-WHC - Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim veKültür Kurumu, Dünya Mirası Merkezi Web Sitesi:whc.unesco.org

Afet YasasıNeyin Tasası?

Süleyman Balyemez Dr.YüksekŞehir Plancısı

Toplumsal yaşamı kökten dönüştürmeyikendisine amaç edinen siyasa, yaşayanbirer organizma olan kentlerin gelişme ve

yenilenme süreçlerinin de – mesleki literatürdeyer almadığı halde – “dönüşüm” terimi ile adlan-dırılmasına pek heves etmiş ve bu adlandırmanınkamuoyunda yer etmesini sağlamıştır. Bu adlan-dırma ironik bir biçimde doğru da olmuştur as-lında. Zira, siyasal erkin dört elle sarıldığı”kentsel dönüşüm” çılgınlığı(!) gerek yöntemselbağlamda gerekse uygulama araçları bağlamında,tarihsel süreç içinde gelişen ve şekillenen çağdaşkentsel yenileme kuramları ve pratikleri arasındayeri bulunmayan “özgün” bir fenomen konu-mundadır. Mevcut uygulamalar ve yasal düzen-lemelerle içerik ve yöntemi tescil edilen gelecekuygulamaların başat amacı var olanı dönüştür-mektir. İşte bu noktada bilimsel akıl “neden?” so-rusunu sormayı ve yanıtları bulmayı gerektirir.

***

Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiHakkında Kanun, daha tasarı olarak gündemegeldiği ilk günden itibaren, başta Şehir PlancılarıOdası olmak üzere TMMOB’ne bağlı çeşitli oda-lar, Demokratik Kitle Örgütleri ve bazı basın-yayın kuruluşlarınca yoğun bir biçimde maddemadde tartışıla gelmektedir. Tartışmaların genelkarakteri, yasanın bu haliyle uygulanmasının kentve toplum üzerinde onulmaz yaralar açacağı, geri

getirilmesi olanaksız kayıplara ve temel insanhakları da dahil olmak üzere insani, anayasal veyasal hak gasplarına yol açacağı yönünde olmak-tadır. Böylesine kitlesel uyarılara rağmen, başlıcagayrimenkul yatırımcılarının desteğini alan yü-rütme organı ise bambaşka söylemlerle yasayımeşru gösterme ve geri adım atmama kararlılı-ğını bozmamaktadır.

Bu yazıda, yasa hakkında çokça yazılan ve söy-lenenleri tekrar etmek yerine, yasanın ve böylebir yasaya duyulan acil gereksinimin arka planınabakmak yeğlenmiştir.

***

Şehir Planlama mesleği, tarihi boyunca siyasetleiç içe olmak zorunda kalmış ya da bırakılmıştır.Daha doğru bir deyişle, yönetme erkini elindetutan siyasi kesimler, Planlamaya siyasi çıkarla-rına hizmet eden bir araç olarak hükmetme gay-reti içinde bulunmuşlardır. Kentsel mekânlar,siyasi otoritenin gücünün veya egemen ideoloji-nin baskın tutumunun halka doğrudan dayattığımecralar olmuştur. Öte yandan egemen ideoloji-nin ekonomi politikaları da doğrudan kent mekâ-nına ve kentsel gelişme stratejilerineyansımaktadır. Bu yüzden gerek demokrasilerdegerekse demokrasi öncesi rejimlerde kent mekânıegemenlerin varlıklarını somutlaştırma ve halkahissettirme aracı olmuş, var olduğu günden bu

67

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

68

yana kent planlama ise bunlar tarafından kendigüdümlerine alınmaya ve çıkarlarına uygun ola-rak formatlanmaya çalışılmıştır.

Günümüzde, dünya genelinde egemen sistemneo-liberalizmdir. Neo-liberalizmin özünde dev-letin olanaklarının ve yaptırım gücünün serbestpiyasa aktörlerinin lehine kullanılması vardır.Cumhuriyet dönemi sonrası izlenen aşamalı po-litikalar neticesinde, Türkiye de küresel neo-li-beral sistem içinde zincirin bir halkası halinegelmiştir. Devlet olarak ekonomik bağımsızlığınıyitirmiş, yerli sermayesi büyük oranda uluslararası oyuncuların denetimine girmiş, teknolojikve endüstriyel olarak montaj sektörünün ötesinegeçemeyerek tamamen dışa bağımlı hale gelmiş,1980’li yıllara kadar dünyanın kendi kendisineyetebilen yedi ülkesinden biriyken tarım sektörüartık tohum ithal eder duruma düşmüş bir ülke,sistemin bekası için üzerine düşen görevi yapmakzorundadır.

İnşaat sektörünün ekonomiler için lokomotif sek-tör olduğu yadsınamaz. İnşaat sektörünün canlı-lığı beraberinde onlarca sektörü dahaaktifleştirmekte, böylece liberal ekonomi siste-minin esasını oluşturan kapital döngüsünü sağla-maktadır. Özellikle Türkiye gibi “gelişmekteolan” ülkelerde ekonomik büyümede en önemlipay inşaat sektörüne aittir. Tam da bu yüzden,ekonomik kriz dönemlerinde en çok küçülen sek-tör inşaat olduğu gibi, inşaat sektörünün girdiğibir kriz de ulusal bir ekonomik krizin önünü aça-bilmektedir.1,2 Ancak şunu da yadsımamak gere-kir ki, inşaat sektörü diğer birçok endüstriyelsektör gibi üretim aracı üretmez. Nihai ürün çoğudurumda doğrudan tüketiciye arz edilen bir da-yanıklı tüketim malıdır; kullanım ömrü çok uzun-dur ve yeniden ikame sıklığı birkaç on yıldandaha fazladır. Dolayısıyla inşaat sektörünün ha-yatiyeti, ürettiği mala olan talep miktarı ile doğ-rudan ilintilidir. Gözden kaçırılmaması gerekenhusus şudur ki, inşaat sektörünün her geçen yılbüyüyen hacimlere ulaşması olağan koşullar al-tında olanaklı değildir. Nüfus artışı ve ekonomikömrü dolan yapıların yeniden ikamesi ile şekille-nen pazarın hacmi tanımlıdır ve belli bir doy-gunluk seviyesine eriştikten sonra ilelebetbüyümesi beklenmemelidir. Bu anlamda, inşaatsektörünün büyüklüğü veri alınarak bir ülke eko-nomisinin gücü hakkında uzun vadeli çıkarsama-lara gitmek doğru olmayacaktır.

Dünya genelinde kronikleşen ve zaman zamanataklarla kendisini hissettiren bir ekonomik kri-zin varlığı da kabul edilen bir gerçektir. Krizinhissedildiği dönemlerde özel teşebbüs yatırımla-rının azaldığı (hatta durduğu), üretimin azalma-sıyla ekonominin daha da küçüldüğü, böylecederinleşen bir kısır döngüye girildiği ve bu krizinkarşılıksız para arzıyla hafifletildiği de bilinmek-tedir. Liberal ideolojinin ekonomik sistemi olankapitalizm, sermaye sahiplerinin kârlarını maksi-mize etmesini öngördüğünden, reel ekonomik ge-tirinin yetersizliği piyasa ekonomisinidoğurmuştur. Bu yönde evrilen sistemin temelkurgusu artık esasen, var olmayan sanal (karşı-lıksız) paranın ekonomi içerisinde sürekli sirküleedilmesine dayanmaktadır. Hareket halinde uçuş-mayan para yere inmek isteyecek, ancak karşılığıolmadığında kriz patlak verecektir. 20. yüzyıl ka-pitalizmin kriz ataklarıyla doludur.

Yerel ekonomilerin kapitalist döngüyü sağlama-daki yetersizlikleri ve uluslar arası büyük serma-yedarların yeni ve büyük pazar ihtiyaçlarıekonominin küreselleşmesi sürecini getirmiştir.Günümüzde gelinen noktada bu döngüler de ka-pitalizmin ayakta kalmasını sağlamaya yetme-mektedir. İşte bu aşamada neo-liberalizm devreyesokulmuştur. Aslında neo-liberalizm 19. yüzyılvahşi kapitalizminin üçüncü binyıla uyarlanmış,çağ atlamış halinden başka bir şey değildir. Neo-liberal politikalar üretimin azaldığı, talebin daral-dığı, sanal para döngüsünün yavaşlayarakdengesini yitirdiği gerçekliği karşısında palyatifbir çözüm olarak yine inşaat sektörünün, ama bukez karşılıksız para döngüsüne sıradan yurttaşla-rın da eklenerek canlandırılmasını uygun görm-üştür. Zira inşaat sektörü bir reel ekonomik sektörolmakla birlikte, ürettiği mal kolaylıkla serbest pi-yasa ekonomisi içinde tahvile dönüştürülebil-mektedir. Menkulleştirme sayesinde, konut talepeden tüketiciler aracılığıyla reel olmayan küreselekonomik döngü sistemine nakit para girişi sağ-lanmaktadır. Liberal ekonominin belkemiğinioluşturan “serbest piyasaların” sanal para döngü-sünde meydana gelen tıkanıklıklar nakit para akışısayesinde geçici olarak aşılmakta, sistemin çö-küşü ötelenmektedir. Ancak bu arada sistem fi-nanse edilirken, maliyet konut sahibi olan ya daolmak isteyen tüketicilere yüklenmektedir. Birçokülkede patlak veren mortgage krizleri ile küreselkrizin doğurduğu mali yüklerin bir bölümünün

PLANLAMA2012/1-2

69

sermaye sahiplerinden orta ve dar gelirli halk kit-lelerine transfer edilmesi sağlanmıştır. Döngününtıkandığı nokta yeni paydaşlarla by-pass edilmiş,tüketiciden sağlanan nakit para karşılığında dön-günün bir müddet daha hayatiyeti sağlanmıştır.

Küresel ekonominin ayrılmaz bir halkası olanTürk ekonomisini ve ekonomiyi yıllardır ayaktatutan inşaat sektörünü bu açıdan değerlendirerekneo-liberalizmin dayatmalarına, yabancı serma-yenin Türkiye’ye olan ilgisine ve son 10 yılda ge-lişen(!) çok uluslu gayrimenkul yatırımortaklıklarına bu perspektiften bakmak gerekir.

***

Bu tespitlerin ardından inşaat sektörüne yönelikkimi istatistikler daha da dikkate değer bir anlamkazanmaktadır:

Türkiye’de hazır beton üretimi 1998 yılından2011’e kadar 3,4 kat, hazır beton üreten firma sa-yısı ise 3,1 kat artmıştır. En son istatistiklere göre,Türkiye hazır beton üretiminde Avrupa’da birincisıradadır. Toplam üretim nüfusa oranlandığındakişi başına düşen üretim Avrupa ortalamasının ikikatı mertebesindedir.3 Kent Planlama alanında Fi-ziksel Planlama aşamasını hala tamamlayamamışTürkiye gibi yarı-çevre ülkelerin ekonomik gös-tergelerinde inşaat sektörünün önemi dikkat çe-kicidir.2 Yoksa bu ülkeler ilelebet bu durumlarınımuhafaza etmekle mi yükümlendirilmişlerdir?Yarı-çevre statüsündeki bir çok ülkenin “dina-mik” ve büyük nüfuslar barındırmaları ve her bi-rinin bir ya da bazen iki sektöre dayananekonomilere sahip olmaları da bir tesadüfmüdür?..

Bu hali ile yasanın hedefinde, inşaat sektörününçok uzun yıllarda ulaşacağı toplam üretim hac-mini daha kısa sürede oluşturmak, bunun da ihti-yaç sahibi olsun olmasın, maddi olanaklarıbulunsun ya da bulunmasın, nüfusun büyük birbölümünü zorunlu olarak müşteri portföyünedahil ederek gerçekleşmesini sağlamak olduğu iz-lenimi uyanmaktadır. Sadece dönüşüm projelerideğil, özellikle İstanbul’da ardı ardına gündemegelen 3. Köprü, kanal İstanbul, iki yeni şehir, 150milyon kapasiteli 3. havalimanı, finans merkezigibi büyük ölçekli projelerin tamamı aynı hedefinbirer parçası gibi durmaktadır. Böylesine büyükbir pazarın ulusal inşaat sektörünün arz kapasite-

sinin çok üzerinde olduğunu görerek, ulus aşırıyatırımcılara pastada çok büyük bir dilim kalaca-ğını, bir başka ifadeyle zorla borçlandırılacak olankonut sahiplerinin konut haklarını kaybetmemekuğruna inşaat tröstlerini kanun yoluyla finanseetmek zorunda bırakıldıklarını düşünmemek eldemidir?

Yine de hala akla, 6306 sayılı Afet Riski Altın-daki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanu-nun küresel ekonomik dengelerle, neo-libe-ralizmle nasıl bir ilişkisi olduğu sorusu takılabi-lir. Neticede bu yasa ülkemizdeki afet (deprem)risklerinin varlığını ve bunların indirgenmesi ge-rektiğini nihayet gören, afet riski altındaki alan-lar ile bu alanlar dışındaki riskli yapılarınbulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat normve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli ya-şama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme,tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları be-lirlemeyi4 amaç edinerek, yurttaşların can ve malgüvenliği ile kamu yararını gözeten bir yasa değilmidir? Eğer öyleyse, neden meslek örgütleri, siviltoplum kuruluşları, mahalle dernekleri ve aklı ba-şında birçok aydın ve uzman buna itiraz etmek-tedir?

Burada okuyucuya düşen, tüm eleştiriler ve karşıduruşlar ile yasanın her bir maddesini, bu yazıdaana fikri hatırlatılan genel senaryo ile ilişkilendi-rerek, akılcı bir kavrayışla yeniden irdelemektir.

KAYNAKÇATürkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikasıhttp://www.intes.org.tr

Türk Yapı Sektörü Raporu 2010, Yapı Endüstri Merkezi

Türkiye Hazır Beton Birliği, 2011 Yılı Hazır Beton Sek-törü İstatistikleri, Mayıs 2012

6306 Sayılı Kanun, Madde-1: Amaç

PLANLAMA2012/1-2

Genç Kentlilerin EğitimDeneyimi:Kent ve Kentlilik Eğitimi(1T-3K Projesi)

Dilek BeyazlıYard. Doç. Dr.KTÜ Mimarlık

Fakültesi Şehirve BölgePlanlama

BölümüÖğretim

GörevlisiÖzet

Bilinçlenmiş, duyarlı, yetkin bireylerdenoluşan bir kent hayali ancak çocuğa yapı-lacak doğru yatırımlarla gerçekleşebilir.

Genç kentlilerin (çocukların) doğru bilgi ile do-natıldıklarında, kendi potansiyellerinin farkınavaracakları, yaşadıkları çevreyi etkileyebilme,kalitesini arttırabilme gücüne erişebilecekleri,kendilerinin ve ailelerinin, aktif/etkin yurttaş ola-bilecekleri düşünülmektedir. Kent ile çocuklararasında kurulacak kuvvetli bir duygusal bağ, ai-diyeti güçlendirecek ve kentlerimizin daha yaşa-nılabilir ve kimlikli olmasını sağlayacaktır.

Bunun için çocuk kentlilere verilecek kent eği-timi oldukça önemlidir. Sunulan çalışma ile ilk-öğretimden başlayarak eğitimin her aşamasındakenti tanımaya yönelik farklı çalışmaların yapıl-ması ve kentte yaşama kültürünün oluşmasınakatkı verilmesi amaçlanmıştır. Söz konusu ça-lışma, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ)Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde okuyan 25öğrencinin hazırladığı bir sosyal sorumluluk pro-jesidir ve aynı zamanda kent için bir sivil toplum

örgütünün düzenlediği yarışmada, en iyi projeödülünü almıştır.

Bu pilot çalışma, kentin farklı kesimlerini temsileden dört okulun, 3., 5. ve 7. sınıflarından seçilen384 öğrenci ile yapılmıştır. Çalışma, her sınıf içinayrı olarak hazırlanan bilgilendirme programla-rının öğrencilere aktarılmasının yanısıra öğrenci-ler için bellek haritası ve resim yaptırma, haritaoluşturma, değerlendirme ve yorumlatma süreç-lerini içermektedir. Her sınıf için hedefleri ve kul-lanılan yöntemleri açısından farklılıklar içeren 3aşamalı bir süreç izlenmiştir. İzlenen bu yön-temlerin okul dışında, özellikle ev ortamında datartışılması sağlanmıştır.

Trabzon kentinde hedef kitle olarak seçilen ilk-öğretim öğrencilerinin, çevreye ve kente bakışla-rını farkındalıklarını ve kentlilik bilinçlerinietkileyecek bu çalışma ile,

a) Konut yakın çevresi düzeyinde öğrencilerinçevre farkındalığının arttırılması,

b) Kentin doğal, kültürel miraslarının tanıtılmasıve kentsel donatıların-işlevlerin kavranması,

70

PLANLAMA2012/1-2

71

c) Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların kulla-nımı ve çevreyi koruma bilincinin arttırılmasıamaçlamıştır.

Bunun için önerilen proje kapsamında, ilköğre-timden başlayarak eğitimin her aşamasında kentitanımaya yönelik derslerin ya da çalışmaların ya-pılması ile; haklarının ve sorumluluklarının far-kında olan bireylerin yetişmesi ve kentte yaşamakültürünün oluşmasına katkı verilmesi amaçlan-maktadır. Bunun için eğitim ve öğretim faaliyet-lerini, yaygın eğitim süreçlerini kapsayan“sürekli-ömür boyu eğitim” süreci olarak benim-semek gerekmektedir. Böylelikle, orta ve uzunvadede, ancak kesin sonuç getirecek eğitim ya-tırımları ile kentteki yaşamın ve kentsel alanınkalitesinin artması sağlanabilecektir.

“Trabzon’da Kent, Kentlileşme, Kentlilik Bi-linci (1T-3K)” projesi, sonuçları oldukça tatminedici/başarılı ve düşük maliyetli bir projedir. MilliEğitim Bakanlığı desteği ile tüm kentte/kentlerdeuygulanabilecek, “yaygın eğitim” çalışması ola-rak organize edilebilecek bir projeye dönüştürül-mesi beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Çevre/Kent Eğitimi, YayınEğitim, Çocuk Kentliler, Kentlilik Bilinci, Kent-sel Algı

AbstractDream of a city created by conscious, sensitiveand competent individuals can be turned into re-ality only by making appropriate investment inthe children. A strong emotional relationship tobe established between the city and children willstrengthen the sense of belonging and turn citiesinto more livable places which have unique iden-tity.

Therefore, urban education targeted at children isof great importance. This pilot study aimed atproviding different activities at each educationlevel, starting from the primary education, so asto learn more about the city and to make contri-butions to the development of the culture of livingin a city.

Present study was a social responsibility projectdeveloped by 25 students to have attended theDepartment of Urban and Regional Planning in2008. This study was conducted on 384 primaryschool students. It was also awarded the Best

Project Price in a competition organized by anNGO. CITY, URBANIZATION AND URBANCONCIOUSNESS IN TRABZON CITY (1T-3K) project aimed to raise awareness of theurban children, to make urban planning togetherwith the children and to make contributions in theschool curricula by proving the positive resultsof the study to the related authorities.

Keywords: Urban Awareness, Education, YoungUrban Dwellers (Children), Urban Conscious-ness

1. Giriş1T-3K projesi, Şehir ve Bölge Planlama öğrenci-lerinin enerjilerini, zamanlarını ve beşeri serma-yelerini toplumsal sorumluluk projesi olarakhayata geçirerek, hem gençlerin bakış açılarındankentin önemli bir sorununa çözüm önerisinde bu-lunması, hem de mesleki disiplin açısından ken-tli bir birey olma sorumluluğuyla hazırlanan,yapılacak yatırımın kente ve kentliye katkısınıanlatan bir projedir.

Trabzon kentinde hedef kitle olarak seçilen ilk-öğretim öğrencilerinin, çevreye ve kente bakışla-rını farkındalıklarını ve kentlilik bilinçlerinietkileyecek bu çalışma ile;

d) Konut yakın çevresi düzeyinde öğrencilerinçevre farkındalığının arttırılması,

e) Kentin doğal, kültürel miraslarının tanıtılmasıve kentsel donatıların-işlevlerin kavranması,

f) Sürdürülebilirlik, doğal kaynakların kulla-nımı ve çevreyi koruma bilincinin arttırılmasıamaçlamıştır.

Kentin planlı gelişmesinde, kentlilik bilincininvarlığı önemli bir etken ve kentte yaşayan tüm bi-reylerin sahip olması gereken temel özelliklerdenbiridir. Türkiye’de olduğu gibi Trabzon kenti öze-linde de kentlilik bilinci eksikliği, planlamanınve kentin temel sorunlarındandır.

Bu sorunun çözümüne getirilecek olan önerilerinya da geliştirilecek olan projenin Trabzon ken-tine, kentte yaşan bireylere, kent yaşamına vekültürüne olası etkisi beklenenden daha etkin vekalıcı olacaktır. Bunun için önerilen proje ile

• İlköğretimden başlayarak eğitimin her aşa-masında kenti tanımaya yönelik çalışmaların

yapılması ve kentte yaşama kültürünün oluş-masına katkı verilmesi amaçlanmaktadır.Böylelikle hem kentsel haklarının hem dehaklar kadar kente ve diğer kentlilere karşısorumluluklarının farkında olan bireylerin ye-tişmesi sağlanabilir.

• Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin, yaygın eği-tim süreçlerini kapsayan “sürekli-ömür boyueğitim” süreci olarak benimsenmesi ve böy-lelikle, bireylerin kendi potansiyellerinin far-kına varacakları, yaşamlarını, yaşadıklarıçevreyi etkileyebilme, kalitesini arttırabilmegücüne erişebilecekleri, pasif/edilgen yurt-taşlıktan aktif/etkin yurttaşlığa geçiş yolları-nın öğretilmesi sağlanabilir.

• Bu projenin sonuçları, kısa vadede görülme-yecektir. Bu nedenle doğru bir yaklaşımlaorta ve uzun vadede kesin sonuç getirecekyatırımların yapılarak kentteki yaşamın vekentsel alanın kalitenin artması sağlanabilir.

Bu noktadan hareketle, ilköğretimden başlayarakeğitimin her aşamasında kenti tanımaya yönelikderslerden ya da çalışmalardan yararlanılmasının,hem kentsel haklarının hem de haklar kadar kenteve diğer kentlilere karşı sorumluluklarının far-kında olan bireylerin yetişmesine katkı sağlaya-cağı düşünülmektedir.

2. Çalışmanın İçeriği ve KapsamıKentin farklı kesimlerini temsil eden dört okulun3., 5. ve 7. sınıflarından seçilen birer şubenin öğ-rencileri ile yapılan bir çalışmadır. Çalışma, hersınıf için ayrı olarak hazırlanan bilgilendirmeprogramlarının, okul müdürlerince belirlenen sa-atte, derste öğrencilere aktarılması ve öğrencilerebellek haritası ve resim yaptırma, harita oluş-turma, değerlendirme ve yorumlatma süreçleriniiçermektedir.

Her sınıfla yapılan çalışmalar üç aşamalı olaraktamamlanmıştır. Her bir aşamanın hedefleri vekullanılan yöntemler aşağıda kısaca özetlenmiş-tir. 3., 5. ve 7. sınıflarla yapılan tüm çalışmalarınbulgu ve değerlendirmelerine bu yazıda yer ve-rilmemiş, yalnızca birer aşamanın örnekleri su-nulmuştur.

2.1 Üçüncü sınıf çalışmasıİlköğretim 3. sınıf öğrencileriyle yapılan çalış-manın temel amacı, yaşanılan çevrenin bilinçliolarak algılanması ve kentli davranışlarının ben-imsetilmesi olarak belirlenmiştir. Programınhedefleri ve aşamaları aşağıda belirtildiği gibidir:

PLANLAMA2012/1-2

3. sınıf çalışması 5. sınıf çalışması

7. sınıf çalışması

Şekil 1. Çalışmadan fotoğraflar

72

Hedefler:1. Yaşanılan çevrenin farkına varılması ve do-natıların tanıtılması

2. Kentlilik bilinci artışının ölçülmesi

1.Aşama:- Çocuk kentlinin yaşadığı çevreyi ne kadar

tanıdığının tartışılması: boya kalemleri veresim kağıtları kullanılarak öğrencilerinyaşadıkları çevreyi serbestçe resmetmeleri vehazırladıkları bellek haritalarını yazılı olarakanlatmaları (Şekil 2)

- Kentli davranışları ve sorumluluklarınıntartışılması: daha önceden hazırlanan broşür-lerin öğrencilere dağıtılması

2. Aşama:- Yaşadıkları mahalle ve konut çevresinin farkın-

dalığının sağlanması, kent donatıları hakkındabilgi verilmesi: bilgisayar sunumu kullanılarakçocuklara konut çevresi ve ona ait donatılarınneler olması gerektiğiyle ilgili bilgilendirmeyapılması.

- Yaşamak istedikleri konut ve konut çevresinioluşturmalarının istenmesi: önceden hazırlan-mış olan kentsel donatılara ait fotoğraflarınöğrencilere dağıtılması, yapılan resimlerhakkında tartışma.

3.Aşama:- Kent algısının ölçülmesi: bilgilendirmeler

sonucunda öğrencilerden yeniden bellek hari-talarının çizilmesinin ve yorumlanmasının is-tenmesi.

- Kentli davranışları ve sorumluluklarını kap-sayan broşürlerin öğrencilere dağıtılması.

2.2 Beşinci sınıf çalışmasıİlköğretim 5. sınıf öğrencileriyle yapılacak çalış-manın temel amacı yaşanılan kentin bilinçliolarak algılanması ve kentlilik bilincinin oluştu-rulması/geliştirilmesi olarak belirlenmiştir. Üçaşamada sürecek çalışmanın programı aşağıdabelirtildiği gibidir:

Hedefler:1. Çocukların kenti ve kentlinin sorunlarını al-gılayabilmelerini sağlamak

2. Çocukların kent işlevlerinin farkına var-malarını sağlamak

1.Aşama:- Çocuk kentlinin yaşadığı çevreyi ne kadar

tanıdığının tartışılması: Bilgisayar sunum-larıyla kentin farklı noktalarından veya ilin tar-ihi ve kültürel mekânlarından fotoğraflarlahazırlanan anketlerin yapılması

- Kentin tarihi ve kültürel değerlerinin,simgelerinin tanıtılması

2. Aşama:Kır ve kent arasındaki ayırımın ortaya konul-ması, kent işlevlerinin neler olduğunun anlatıl-ması: önceden hazırlanmış olan fotoğraflarlakent ve kır paftalarının hazırlanması.

- Ekosistem, çevre, kent, kır, kentli, kentselmekân, çevreye duyarlı planlama, ekolojik kentkavramlarının tartışılması.

3.Aşama:- Hayalimdeki kent: çocuk kentlilerin nasıl bir

çevrede yaşamak istediklerinin, hangi kentsel

Şekil 2. 3. Sınıf öğrencilerinin hazırladığı bir bellek haritası örneği

73

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

donatı ve işlevlerine ne kadar yakın olmak iste-diklerinin ortaya konulması (Şekil 3)

- Hayalimdeki kent: sözlü ve yazılı anlatım-ların yapılması

2.3. Yedinci sınıf çalışmasıİlköğretim 7. sınıf öğrencileriyle yapılacak çalış-manın temel amacı yaşanılan çevrenin korun-ması, doğal kaynak kullanımı ve sürdürülebilirlikkavramlarının anlatılması olarak belirlenmiştir.Üç aşamada sürecek çalışmanın programı aşağıdabelirtildiği gibidir:

Hedefler: Sürdürülebilirlik kavramınınöğretilmesi ve buna yönelik çözüm önerilerininolduğu bir proje üretilmesini ve kazandırılacakdeneyimin gündelik hayatta kullanımını sağla-mak.

1. Aşama:- Öğrencileri sürdürülebilirlik konusunda bil-

gilendirmek: kent ve kent sorunlarına ilişkinkonular, doğal kaynakların (özellikle su kay-nakları) bilinçsiz kullanımı, küresel ısınma,çevremizdeki değişimler, kentler, kentlileşme

ve tüm bunların Trabzon kentiyle olan ilişkile-rinin kentin planlanması-yer bilimleri ile olanilişkisi ve tüm bunların ortaya koyduğu çevre-sel kirlenme ve bozulma süreçlerinin tartışıl-ması

- Bilgisayar sunumuyla anlatım

2. Aşama:- Sürdürülebilir projeler üretilmesi (Şekil 4)

3. Aşama:- Projeleri değerlendirerek olumlu-olumsuz

özelliklerini tartışmak

Yapılan pilot çalışma sonucunda elde edilen bul-gular ve projenin kurgulanması aşamasında or-taya konulan hedefler bağlamında temel eğitimdüzeyinde 3K konusunda bilgilendirme sürecininkapsamlaştırılması ve mümkün olduğunca çokbireye/öğrenciye ulaşarak, onları bilinçlendirmekve onların da zamanla ailelerini ve nihayettoplumu etkilemelerine neden olabilmek/katkıverebilmek amaçlanmaktadır.

Şekil 3. Hayalimdeki kent paftası örneği

74

PLANLAMA2012/1-2

SONUÇSunulan proje, Trabzon kentinde “kent,kentlileşme ve kentlilik bilinci” kavramlarınıözümseyen, içselleştiren kent halkının oluşumunakatkı vermeyi amaçlayan bir projedir.

Bundan sonra, çocuk kentliler için hazırlanacakbilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının,Milli Eğitim Bakanlığı desteği ile tüm kentteuygulanacak, “yaygın eğitim” çalışması olarakorganize edilebilecek bir projeye dönüştürülmesibeklenmektedir.

Kenti için en iyi çözümü üretecek, kentingelişimine katkı sağlayacak bireyler, kente ken-dini ait hisseden, kenti iyi algılayabilen veyaşayabilen, kendini kentten ve kentte olup bi-tenden sorumlu hisseden bireylerdir. Bu birey-lerin yetiştirilmesi ancak eğitimlegerçekleşebilir. Yaygın ve hayat boyu eğitimindesteklenmesi, kente yönelik bilgilendirme vebilinçlendirme çalışmalarının yapılması sonu-cunda, kentli ile sosyal bağları kuvvetli, ülke vebölge içinde yarışan, kimliği ile öne çıkan birkent sağlanacaktır.

Fiziksel mekandaki iyileşmeler yalnızca plan-lama ölçeğinde alınacak kararlarla gerçekleşe-

mez, bu kararların kentli tarafından anlaşılmasıve benimsenmesi de gerekmektedir.

Bilinçlenen kentli, kentini koruyacak, onasahip çıkacak ve onun biçimlenmesine katkıverecektir.

Teşekkür

Bu proje, KTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve BölgePlanlama Bölümü 3. Sınf öğrencilerince Sosyal So-rumluluk dersi kapsamında, Yrd. Doç. Dr. Dilek Be-yazlı moderatörlüğünde hazırlanmıştır.

Projeyi hazırlayan öğrencilerime (Betül Yavruoğlu,Rasim Bulut, Sefa Coşar, Servet Karaca, Metin Örün,Banur E. Yavuz, Esra Eskiçubuk, Zeynep Erdoğan,Özge Maraba, Ahmet N. Kalınağaç, Gülden Bayrak,İbrahim Önder, Yunus Emre Kapsal, Filiz Kaçar,Gökçe Tuba Ayık, Emre Soygüden, Doğan Yenigül, Ha-tice Totu, Bedrihan Baykan, Hüseyin Tank, İbrahimKaratabak, Rüveyde Öksüz, Bilal Bal, Seymen Usta,Beydullah Sulak), pilot çalışmada katkı veren ilköğre-tim öğrencilerine (çocuk kentlilere), okul öğretmen veidarecilerine, Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü’ne,Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Bölüm BaşkanıSayın Prof. Dr. Saliha AYDEMİR’e teşekkür ederim.

Şekil 4. Üretilensürdürülebilirlikprojelerindenörnekler

Akıllı çöpkutusu

Akıllı ev projesi Su arıtımı sistemi

Merdiven kullanımınınenerjiye dönüşümü

75

PLANLAMA2012/1-2

76

Tarihten Bir Yaprak:Asır Öncesi PlanlananBir Uydukent Projesi

Şehnaz Yaren* - Şinasi Acar**(*) : EskişehirOdunpazarı

Belediyesi İmarve Şehircilik

MüdürlüğüPlanlama

Bölümü, Y.ŞehirPlancısı.

(**) : EskişehirAnadolu

Üniversitesi GüzelSanatlar

Fakültesi,Öğretim Üyesi.

(1) : “Nevsâl-i Millî”, 1.sene, Âsâr-ı Müfîde Matbaası, İstanbul, 1330, sayfa 503-509.(2) : Günümüzdeki adı Bakırköy.

Osmanlı devletinin son yıllarında, Rûmî1330’da (Milâdî 1914) yayımlanmış“Nevsâl-i Millî” (Ulusal Yıllık) adlı al-

manakta(1) yer alan, “Hayâtî Bir Mesele / UcuzMeskenler” başlıklı imzasız makale, o yıllardakikonut sorununa değinmektedir. “Konut sorunu,bir memleket halkının ekonomik, ahlâkî ve fizyo-lojik koşulları açısından taşıdığı önem nedeniyle,dünyanın bütün büyük kentlerinde günümüzün enciddî sosyal sorunları arasına girmiştir” sözle-riyle başlayan bu uzun makalede, yeni yerleşimalanları tesis etmenin, halka ucuz ve sağlık ku-rallarına uygun konutlar sunmanın toplum açı-sından taşıdığı önem dile getirilmekte; bu konudaFransa, Almanya, İngiltere, İtalya, İsviçre veAvusturya gibi bellibaşlı Avrupa ülkelerindekiuygulamalar ve bu tür projelere adı geçen dev-letlerce yapılan parasal teşvikler sayısal verilerledesteklenerek anlatılmaktadır. Söz konusu maka-lenin son bölümünde ise, o günlerde, eski İzmirmilletvekili Ispartalı İstepan Efendi’nin Bakırköytren istasyonuna 15 dakika uzaklıktaki İncirli

Çiftliği diye anılan yerde geliştirdiği, yaklaşık1200 evlik bir projeden, bu yeni yerleşim yerininhalka sunduğu olanaklardan söz edilmektedir. İs-tepan Efendi, Ermeni asıllı bir Osmanlı vatanda-şıdır. Bu projenin, bu konuda özel sektörtarafından planlanan ilk uygulama olduğu kanı-sındayız. Hem ilk olması açısından, hem proje iç-eriğinin sunumu yönünden, hem de konutsorununun ülkemizde ne denli eski olduğunu gös-termesi bakımından ilginç bulduğumuz bu ma-kaleyi, imlâ ve üslûbuna hiç dokunmadan,yalnızca anlaşılması zor kimi eski sözcükler ye-rine yenilerini yerleştirerek sunuyoruz.İstanbul’da son seneler zarfında kirâların pek zi-yâde artmasına, bu artışın neticesi olarak işçi,memur ve orta sınıfın ucuz ve sağlık kurallarınauygun meskenler bulmakda pek çok müşkilâta uğ-ramasına rağmen, bu temel mesele bizde ne yazıkki henüz hâiz olduğu ehemmiyetle ele alınmıyor.Bu meseleye dâir İstanbul’da ancak son def’a birteşebbüs vâki’ olmuşdur. Eski İzmir milletvekiliİstepan Ispartalı Efendi, Makriköyü(2) İstasyo-

PLANLAMA2012/1-2

nu’na çeyrek sâ’atlik mesafede olup sahibi bu-lunduğu ve İncirli Çiftliği nâmıyle bilinen genişarâzi üzerinde ucuz meskenler inşâsına teşebbüsetmişdir. Bir milyon m2 alanlı olan bu arâzininmanzarası gayet latîfdir. Denizden takriben alt-mış metre yüksekliğinde bulunan bu yer, bütünMarmara’ya nâzır bulunuyor. Büyükada’yı, Ana-dolu sahillerini, İstanbul’u görüyor. Bundanbaşka söz konusu yerde temiz hava ve bol su bu-lunduğundan, iskâna her yönden uygundur. Buarsalar asgarî biner arşın(3) olmak üzere satıl-mışdır. Bin arşından az satılmamasının sebebi,inşâ edilecek evlerin bağçeli olmasını temin mak-sadıdır. Alıcılara paranın tediyesi içün ba’zı ko-laylık dahî gösterilmişdir. Bin arşınlık bir yeralan kimse, gerek kendi parasıyle ve gerek bor-cunu taksitle ödemek üzere, Ispartalı Efendi va-sıtasıyle ev yapdırabilecekdir.

Rûmî 1330 (Milâdî 1914) yılı Nevsâl-i Millî’deki maka-lenin orijinalinden bir sayfa.Fotoğrafın altında “İzmir eski milletvekili İstepanEfendi, Ispartalı” yazıyor.

Söz konusu arsanın bir tarafında, küçük bir tepeüzerinde, şimdiden ailelere mahsus bir eğlencemahalli olmak üzere bir gazino inşâ edilmiş bu-lunuyor.

Bundan başka hâlen Makriköyü İstasyonu’ndanEdirne şosesine kadar, söz konusu arâzinin hercihetine giden cadde ikmâl edilmek üzeredir. Sözkonusu arazi ile Makriköyü İstasyonu arasındaulaşımı kolaylaştırmak maksadıyle bir tramvayhattı tesis edilecek ve bu hattın inşâsına kadar ge-çici olarak otobüs arabaları işletdirilecekdir.

Söz konusu arazi üzerinde ev inşâ ederek otur-mak isteyenlerin dînî ihtiyaçları dahî düşünülmüşve vuku’bulacak talep üzerine câmi’, kilise ve si-nagog kurulması içün, lâzım gelen mıkdar arâzi-nin bağış olarak terki kararlaşdırılmışdır.Arâzide çarşı ve pazar yerleri, sahibi tarafındanvücuda getirilecekdir.

İşte şu birkaç sözle bu ilk teşebbüsün mâhiyetinianlatmış olduk. Bu teşebbüsün takdir ve teşvikedilmeye değer olduğunu söylemek gereksizdir.Söz konusu teşebbüs, yalnız orta sınıf içün ucuzve sıhhî meskenler vücûda getirebilmek i’tibâriyledeğil, boş arsaların i’mârı ve bu sûretle hükûmetiçün yeni gelir kaynakları temini açısından dahîilgi çekicidir. Özetle, eski İzmir milletvekili bu te-şebbüsle diğerlerine örnek olacak ve ileride pekbüyük semereler verecek bir çığır açmış oluyor.

Anlaşıldığına göre, yapılması planlanan uydukentaşağıdaki öğeleri içermektedir :

1. Uydukent, Bakırköy’e 15 dakika uzaklıkta vekuzey taraftaki İncirli Çiftliği arazisi üzerindekurulacaktır(4).

2. Planlanan proje 1 milyon m2 (100 hektar) biralan üzerinde uygulanacaktır. Arazi kotu or-talama 60 m olup Marmara Denizi’ni, Büyü-kada’yı ve Anadolu sahillerini görürkonumdadır.

3. Evler yaklaşık 574 m2’lik parseller üzerindeve bahçeli olarak inşa edilecektir.

4. Proje işçi, memur ve orta halli kişilerin ucuzve sağlıklı konut sahibi olmalarını amaçla-maktadır.

5. Parsel sahipleri evlerini kendileri yaptırabile-cekleri gibi, girişimci Ispartalı Efendi’ye tak-sitle de yaptırabileceklerdir.

6. Arazideki küçük bir tepe üzerinde, ailelereyönelik bir restoran-gazino inşa edilmiştir.

(3) : “Bin arşın”dan maksat 1000 arşın2’dir; yani, her parsel yaklaşık 0,7577x0,7577x1000 = 574 m2’dir.

77

PLANLAMA2012/1-2

78

(4) Burası günümüzde –Bakırköy’ün– Bahçelievler semti dolaylarıdır.(5) O tarihte Bakırköy’le Sirkeci arasında banliyö treni çalışmaktadır. Öte taraftaki Edirne Asfaltı’na da (günümüzdeki

E5) İstanbul’dan otobüsle ulaşmak mümkün bulunmaktadır. Söz konusu güzergâh –kabaca– günümüzde E5 üzerin-deki İncirli Köprülü Kavşağı ile Bakırköy tren istasyonu arasında uzanan “Bağlarbaşı-İncirli Caddesi” olarak düşü-nülebilir

(6) %30 düzenleme ortaklık payı kabulüyle 0,70x1.000.000/574 = 1220 konut.(7) O yıllarda İstanbul’un nüfusu 900.000 dolayındadır.

Büyük olasılıkla burası –proje tamamlananakadar– girişimcinin araziyi ve inşaat duru-munu görmek için gelecek alıcıları ağırlaya-cağı bir mekân olarak da hizmet verecektir.

7. Planlanan arazi Bakırköy tren istasyonu(5) ileEdirne asfaltı arasındadır. Her iki yönde deulaşımı sağlamak üzere, tren istasyonu ileşose arasında tramvay hattı tesisi öngörülm-üştür. Tramvay hattı kurulana kadar –aynıhatta– geçici bir süre otobüs çalıştırılacaktır.

8. Dinsel gereksinmeler için uydukentte Müslü-manlar için cami, Hıristiyanlar için kilise veYahudiler için sinagog yapılması planlanmış-tır. Dinsel yönden toplumun büyük bir hoş-görü içinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

9. Uydukentin gereksindiği çarşı ve pazar yer-leri girişimci tarafından yapılacaktır.

10. Arazi büyüklüğü ve yapılan planlama dikkatealınarak uydukentin 1200 dolayında konutiçerdiği düşünülebilir(6). Seçilen büyüklükaçısından da doğru bir planlama yapıldığı an-laşılmaktadır(7).

On maddede toparlamaya çalıştığımız ana öğe-ler, uydukentte yaşayacakların günlük gereksin-melerinin tamamı karşılanacak şekilde planlamayapıldığını göstermektedir.

Günümüzde bize çok doğal gelen sosyal tesis,çarşı, pazar yeri, dinsel yapı ve özellikle toplu ta-şımayla ulaşım olanaklarının –asır öncesi planla-nan bir projede– yapılaşma oluşmadandüşünülmüş ve konutlarla birlikte tamamlanma-sının öngörülmüş olması dikkat çekici ve övgüyedeğerdir.

Bu projenin gerçekleşip gerçekleşmediğini bil-miyoruz. Ancak, pek muhtemeldir ki Osman-lı’nın son demlerinde gündeme getirilen bu proje,dünyanın ve imparatorluğun içinde bulunduğuolumsuz koşullar ve savaş ortamı karşısında ger-çekleşme olanağı bulamamıştır. Bununla birlikte,20. yüzyıl ortalarında, söz konusu bölgede –pro-jede öngörüldüğü gibi– bahçeli evlerden oluşanve bu nedenle “Bahçelievler” olarak anılan büyükbir yerleşim yeri ortaya çıkmıştır. Dolayısıyleplanlanan projenin gecikerek de olsa biraz deği-şime uğrayarak gerçekleşmiş olduğu söylenebi-lir.

PLANLAMA2012/1-2

Yoksulluk, Dışlanma veKente Karşı İşlenen Suçlar:İngiltere Örneği

Dilek Özdemir Doç. Dr.YeditepeÜniversitesiMimarlık Bölümü

1. Giriş: Kente Karşı İşlenen Suçlar ve İngil-tere Örneği

1980 sonrasında meydana gelen, gelişmiş ül-kelerde sanayisizleşme, devletin küçülerekbirçok alandan kendini çekmesi ve refah

devleti uygulamalarının giderek erozyona uğra-ması, işsizlik ve aile yapısındaki değişimler; yok-sulluk ve toplumsal dışlanma gibi bir diziekonomik ve sosyal sorunu tetiklemiştir. Bu so-runlar kimi zaman kente ve kentliye karşı işlenensuç ve şiddet olayları şeklinde karşımıza çık-maktadır. Bu açıdan bakıldığında, geçtiğimiz yılAğustos ayında İngiltere’yi derinden etkileyen,ülkenin küresel ölçekte imajını zedeleyen yağ-malama ve şiddet olaylarının gerisinde 1980’liyıllarda Muhafazakar hükümet tarafından başla-tılan ve sonrasında İşçi Partisi hükümetlerince deuygulanan neoliberal ekonomik ve sosyal politi-kaların etkilerini ve bunların mekansal yansıma-ları bulmak mümkündür. Bu yazıda sözü geçenyağmalama olaylarının arkaplanı incelenerek, ül-kede 2000 yılının başından beri izlenmekte olanyoksulluk ve sosyal bütünleşme ile ilgili politi-kalara değinilecektir. Bu bağlamda ayrıca göste-rilerin meydana geldiği yerlerdeki mekansal yapıincelenerek kamusal mekanın kullanım biçimlerisorgulanacaktır.

Olayları kısaca özetlemek gerekirse, 6-10 Ağus-tos 2011 tarihleri arasında Londra’da zenci gençMark Duggan’ın polis tarafından vurularak öl-dürülmesini protesto etmekle başlayan gösteri-ler, kısa zamanda kundaklama ve yağmayadönüşerek, başkent Londra başta olmak üzere, ül-kenin Birmingham, Manchester, Liverpool, Not-tingham gibi büyük kentlerine yayılmıştı. Dörtgece boyunca süren olaylarda Londra’nın Tot-tenham, Hackney, Croydon and Ealing bölgele-rindeki dükkanlar saldırıya uğramıştı. Londra’nın en yoksul ve işsizliğin en yüksek olduğu ma-hallelerinden biri olan Tottenham’da 6 Ağustosgecesi birçok işyeri kundaklanarak yağmalan-mıştı. Aslında 1985 yılında aynı bölgede, bir ka-dının evinin aranması sırasında kalp kirizigeçirerek hayatını kaybetmesi protesto gösterile-rine neden olmuşsa da, o zamanki olayların gös-terici konumundaki siyahlar ile beyazlar (polisgücü) arasında gelişmesi ırkçılık temelliyken, bukez yaşanan olaylarda hem beyaz hem de zenci-lerin yer alması, durumu tümüyle başka bir pers-pektife yerleştirmiştir (BBC Newsround, 2011).Ağustos’taki gösterilerde mahkemeye çıkarılan-lar ırk ve etnik köken açısından incelendiğindebeyazlarla siyahların birbirine yakın oranlardadağıldığı görülmektedir. Mahkemelere çıkanların

79

PLANLAMA2012/1-2

80

1 Yazar olayların meydana geldiği sırada İngiltere’de bulunduğundan, bu dönemde televizyondaki açık oturum ve tar-tışma programlarını izleme fırsatı elde etmiştir. Makale içinde referans göstermeden verilen bilgilerin kaynağı med-yadan edinilen bu bilgilerdir.

%33’ü beyaz, %43’ü siyah ve %7’si Asyalıdır.Ancak olayların coğrafi dağılımına bakıldığında,Londra’da tutuklananların sadece %32’sininbeyaz iken Merseyside’de bu oranın %79 olduğutespit edilmiştir. Guardian gazetesi ile LondonSchool of Economics’in ortaklaşa yaptıkları araş-tırmanın sonuçlarına göre Londra’da daha çoksiyah ya da melez ırklar söz konusu iken Manc-hester, Salford ya da Liverpool gibi kentlerdeağırlıklı olarak beyazlar olaylara karışmıştır (TheGuardian, 2011).

Polisin Londra’daki olaylar ilk patlak verdiğindeyeterli tepkiyi vermeyerek izlemekle yetinmesive göstericilerin sayıca güvenlik güçlerindendaha fazla olması gibi nedenler yüzünden sonrakiüç gecede gösteriler daha pervasız ve yıkıcı birhal almıştır. Olayları durdurabilmek için tazyiklisu ve plastik mermi kullanılabileceğine karar ve-rilmesi bile, hükümetin yaptığı olağanüstü top-lantıda alınan onay ile olmuştur. Emniyetgüçlerinin bu yollara başvurmak için yasal ola-rak onay almasına gerek olmamasına rağmen,yine de böyle bir güç kullanılması politik bir me-sele olarak görülerek, bu yönde resmi bir kararalınması yolu seçilmiştir.1 Birmingham, Manc-hester gibi kentlerde polis sayısının arttırılması,özellikle Londra sokaklarında görev yapan polisgücünün 4.000’den 16.000’e çıkarılması, yağ-macıların çok çabuk tespit edilerek mahkemeyeçıkarılması, başbakanın suçluların cezalarını bu-lacaklarına dair konuşması ve yağma olaylarınındördüncü gecesinde (10 Ağustos) başlayan şid-detli yağmurun da caydırıcı etkisiyle olayların de-vamı gelmemiştir. Polis olayların hemen ardındansuçluları yakalayabilmek için kent merkezlerinebüyük ekranlar kurarak göstericilerin sokaklar-daki güvenlik kameraları tarafından yağmalamasırasında çekilmiş resimlerini sergileyerek halk-tan bu kişilerin kimliğine ilişkin bilgi toplamıştır(Şekil 1 ve 2). Olaylara toplam 5.112 kişi karış-mıştır. Bunların %68’i Londra (3.461 kişi), %11’iManchester (581 kişi), %10 West Midlands-Bir-mingham (495 kişi) ve %4’ü Merseyside (195kişi) polisi tarafından gözaltına alınmış olup,4.000 civarında tutuklama yapılmıştır (The Gu-ardian, 2011). Olaylarda beş kişi hayatını kay-betmiştir (BBC News , 2011).

Olaylara karışanlarla yapılan ve gösterilerin ne-denlerini anlamaya yönelik çalışmanın sonuçla-rına göre, listenin ilk sırasında yoksullukgelmektedir. Polise karşı duyulan öfke/karşıçıkma isteği ile hükümet politikaları ikinci sırayıalırken, işsizlik üçüncü sırada gelmektedir (TheGuardian, 2011).

Gösterilerin nedenleri %Yoksulluk 86Polis 85Hükümet politikaları 85İşsizlik 79Mark Duggan’in ölümü 75Sosyal medya 74Medyanın olayı ele alışı 72Açgözlülük 70Eşitsizlik 70Sıkıntı 68Suç 64Ahlaki çöküş 56Irk ayrımı ile ilgili gerilimler 54Ebeveynlerin yetersizliği 40Çeteler 32Kaynak: The Guardian, 2011

Gösteriler son otuz yılda hem Muhafazakar Partihem de İşçi Partisi hükümetleri tarafından izle-nen neoliberal ekonomik politikaları ve buna pa-ralel yürütülen kentsel politikaların sorgulanmasıgerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda özel-likle 1997 yılında iktidara gelen Tony Blair hü-kümetinin sosyal politikaları son derecetartışmalıdır.

2. 1990’lardan Günümüze İngiltere’de SosyalBütünleşme (Social Cohesion) Gündemiİngiltere’de Muhafazakar Thatcher yönetimininişbaşında olduğu 1979-1990 yılları arasında izle-nilen neoliberal ekonomik ve sosyal politikaları-nın ülkede eşitsizlik ve yoksulluğu arttırdığıkonusunda birçok akademisyen hemfikirdir. Budurumu istatistikler de doğrular niteliktedir; 1977yılında ülkede yoksulluk %6 iken, 1990’ların ba-şında %20’ye ulaşmıştır. Bu nedenle 1997 yılındaİşçi Partisi iktidara geldiğinde, İngiliz kentlerinin(özellikle de merkez alanlarının) sosyal açıdan

81

PLANLAMA2012/1-2

bütünleşmesini, mahalle ölçeğinde yenileme veyerel halk katılımının sağlanması yoluyla dönü-şümünü hedef almıştır (Imrie ve Raco, 2003, s.3).İşçi Partisi’ne göre bu çerçevede başarılması ge-reken en önemli şey, yerel grupların birbirleri ilebütünleşmeleri, giderek zayıflamakta olan aileyapısı ve bağlarının yeniden tesis edilmesidir. İç-işleri bakanlığının konu ile ilgili yayınlarında “ai-lenin toplumun ve ülkenin temel taşı” olduğuvurgulanarak, “yerel halk, birbirlerine sosyalbağlarla sıkıca kenetlenmiş ailelerden oluşmaktaolup, herkesçe üzerinde uzlaşılmış ortak hedef-ler ve birlikte paylaşılan bir vizyona sahip olma-lıdır” görüşü öne çıkarılmıştır (Imrie ve Raco,2003, s.8).

Ancak yerel halkı ve bireysel sorumluluklarıkentsel politikanın merkezine oturtan İşçi Partisi,yoksulluğun gerçek nedenlerine odaklanmayarakkentsel yoksunluğun ya da eğitimsizliğin neden-lerini yoksullukla ilişkilendirmek yerine, istih-dam için yeteri kadar teşvik olmaması ya daokulların kötü idare edilmesi gibi gerekçeler önesürerek, gerçek sebebi görmezden gelmekle suç-lanmaktadır. Refahın nasıl yeniden dağıtıldığı(bir diğer deyişle nasıl adilce dağıtılamadığı) üze-rine odaklanılmaktansa, sorunlar sanki teknik biruygulamadan kaynaklanıyormuş gibi ele alın-mıştır. Oysa bu dönemde sağlık ve ulaşım gibibirçok temel hizmetin özelleştirilmesi yoksulgrupları bu hizmetlerden daha fazla yoksun bı-rakmıştır (Imrie ve Raco, 2003, s.30).

İngiltere’deki yağmalama olaylarına karışanlarınyaşam standartları incelendiğinde, gerideki den-gesiz gelir dağılımının izlerini bulmak mümkün-dür. Her ne kadar olayların ardından İngilterebaşbakanı David Cameron, yağmalama olaylarınıyoksullukla ilişkilendirmenin yanlış olduğunusöylese de İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göremahkemeye çıkartılanların büyük bölümü yok-sulluğun en yaygın olduğu bölgelerden gelmek-tedirler. Mahkemeye çıkartılan yetişkinlerin%35’i işsizlik yardımlarından faydalandıklarınıbelirtmişlerdir; oysa ülke genelinde, çalışma çağıiçindeki nüfusta işsizlik yardımlarından fayda-lanma oranı sadece %12’dir. Tutuklu gençlerin%42’si de gittikleri okullarda yoksullara bedavadağıtılan yemekleri aldıklarını belirtmişlerdir kibu oran da İngiltere ortalamasının çok üstünde-dir: ülke genelinde ortaokullarda, en yoksul aile-lerden gelen ve bedava yemek yardımı alanlar

%16 düzeyindedir. Mahkemeye çıkanların %58’iİngiltere’nin en yoksul %20’lik dilimi içinde yeralan bölgelerinden gelmektedirler (The Guardian,2011).

İngiltere’de, Blair döneminde, yani 1990’larınikinci yarısından itibaren gündemde öne çıkankavramlardan biri de “sosyal bütünleşme” (socialcohesion) olmuştur. Her ne kadar sosyal bütün-leşmenin herkesçe kabullenilmiş bir tanımı ol-masa da, bütünleşme ile ulaşılması hedeflenenbeş durum vardır (Buck, 2005, s.47):- “Ortak değerler ve kent kültürü (civic culture)- Sosyal düzen ve sosyal kontrol- Sosyal bütünlük (solidarity) ve gelir dağılı-

mındaki eşitsizliklerin azaltılması- Sosyal ağlar ve sosyal sermaye- Yere bağlılık ve kimlik”

Sosyal bütünleşme, kentin sosyal yapısını belir-leyen üç faktör ile ilişkilendirilmektedir: Sosyaleşitsizlik (social inequality), sosyal ağlara sahipolmak (social connectedness) ve sosyal düzen(social order) (Buck, 2005).

Ağustos ayındaki gösterilerin ortaya çıkardığı enönemli sonuç ülkede senelerdir gündemde olançeşitli politika ve uygulamalara rağmen sosyalbütünleşme ve toplumsal düzenin temellerininhala yeteri kadar güçlü bir şekilde kurulamamışolduğudur. Olaylarda, sosyal düzen, mekana bağ-lılık ve sosyal bütünleşme gibi birçok değerin tü-müyle hiçe sayıldığı gözlemlenmiştir. Bu durum,2009 yılında yapılan bir araştırmayı da doğrularniteliktedir. Araştırmaya göre çeşitli etnik kö-kenlerden gelen kişilerden oluşmuş bir toplumdaçeşitlilik olması ‘paylaşılan sosyal normlar’ (sha-red social norms) ve ‘halkın katılımını’ (civic par-ticipation) azaltmasına rağmen, etnik gruplarkendi içlerinde aslında çok sıkı bir şekilde bü-tünleşmektedirler. Dolayısıyla “sosyal bütünleş-menin önündeki en önemli engel, toplumdakifarklı etnik grupların birbirlerine yabancılaşmasıdeğil, alanın yoksulluk ve fakirleşme sürecinegirmesidir” (Demireva, 2011, s.3).

3. Toplum Düzeni, Aile Yapısı ve Anti-SosyalDavranışlarİngiltere’deki yağmalama olaylarının odaklandığıyerlerin çoğunlukla cep telefonu, elektronik eşya,

PLANLAMA2012/1-2

2 ‘Düşüncesiz şiddet’ (mindless violence) tanımı başta başbakan David Cameron olmak üzere birçok yorumcu tara-fından olayları tanımlamakta kullanılmıştır.

mücevherci dükkanları olması; yağmacıların, ip-hone, plazma televizyon gibi mallara hücum et-mesi önemli bir konuyu daha gündeme getir-miştir. Bu olaylar, polis tarafından vurularak öl-dürülen Mark Duggan’ının arkasından yapılan birprotesto değil, pahalı tüketim tüketim mallarınıyağmalamaya yönelik bir düşüncesiz şiddet2 ey-lemidir. Yağmacıların her ırktan, renkten, her yaş-tan ve her cinsiyetten olması ise olaya ilişkinanalizleri daha da karmaşık hale getirmiştir. Ma-hekemeye çıkarılanların %90’ı genç erkeklerdenoluşmaktadır. Yaklaşık yarısı 18-24 yaş arasındaolup, %26’sı 10-17 yaşları arasındadır (Guardian,2011).

Aslında İngiltere’de polisin gençler arasındakianti-sosyal davranışlarla ilgili önlemler alması-nın 1998’e kadar uzanan bir geçmişi bulunmak-tadır. 1998 ve 2003 yılında yıllarında çıkan suçuönleme ve toplumsal düzeni korumaya yönelikiki yasal düzenleme “Anti-sosyal Davranış Yö-netmelikleri” (Anti-social Behaviour Orders-ASBOs), “Ebeveynlik Yönetmeliği” (ParentingOrders) hayata geçirilmiştir. 2003 yılında İçişleriBakanlığı tarafından Anti-sosyal Davranış Birimi(Anti-social Behaviour Unit) kurulmuştur (Flintve Simthson, 2007, s.165).

Ülkede 1990’ların başında yapılan bir araştır-maya göre yetişkinler, gençlerin sokaklardaamaçsızca dolaşmaları neticesinde, duvar yazısı,vandalizm, uyuşturucu kullanımı ve külhanbeylikgibi davranışların ortaya çıktığını düşünmekte-dirler ve yerel halkın mahalle düzeyinde enönemli gördüğü üç sorundan biri bu konudur. Buçerçevede gençlerin hareketlerini düzenleyici ön-lemler alınmış, yasa çerçevesinde aileler çocuk-larının hareketlerinden sorumlu tutularakgerektiğinde para cezasına çarptırılmışlardır.2004-2005 yılları arasında kısa süreli olarakManchester ve Glasgow kentlerinde yaşları 16 vealtında olan gençler için uygulanan sokağa çıkmayasağı ve mahallelerdeki gezici polis gücününarttırılmasına dayalı iki pilot proje, hükümetinkentsel dönüşüm ve yenileme stratejileri çerçe-vesinde hayata geçirilmiştir. Bu noktada toplu-mun en düşük gelir grubundaki kişileri/ailelerihedef alınmıştır. (Flint ve Simthson, 2007, s. 166-167).

Ancak uygulamalar Glasgow’da aileler ve polisarasında güçlü ilişkilerle sonuçlanırken, aynı so-nuçlar Manchester’da alınamamıştır. Hatta genç-lerin burada uygulamalara karşı daha tepkilioldukları görülmüştür. Ayrıca, Glasgow örne-ğinde mahallede fazladan polis gücünün bulun-durulması için konut birliği tarafından için paraödenmesi, zaten vergilerini vermekte olan halkındüzgün bir polis hizmeti alabilmek için iki kezvergilendirildikleri ve parası olanın daha iyi hiz-met alıp olmayanın bundan faydalanamadığı yö-nünde eleştirilere yol açmıştır (y.a.g.e., s.181-182).

İngiltere’de kamu düzenini sağlamaya ve genç-lerin anti-sosyal davranışlarını düzeltmeye yöne-lik yasalar olduğu halde, maddi kaynaklardakikısıntılar ve diğer faktörler nedeniyle pratikte ba-şarılı olunamadığı, Ağustos ayında çıkan olay-larda görülmüştür. Yağmalama olaylarının olduğugünlerde ve sonrasında televizyonlardaki çeşitlitartışma programlarına konuk olan gazeteciler,akademisyenler, sivil toplum kuruluşları temsil-cileri, aktivistler ve din adamlarının açıklamaktagüçlük çektikleri en önemli konu, bu yıkıcı sal-dırganlığın gerisindeki nedenler olmuştur. Soru-nun tek bir nedeni olmadığı ortadadır. Olaylardayoksulluğa ve sosyal dışlanmaya çare bulunama-ması, eğitim sistemindeki kesintilere ek olarak,toplumun tüm kesimlerinin medya tarafındandaha çok tüketim için kışkırtılması ve gelir dağı-lımındaki giderek büyüyen adaletsizliklerin payıolduğu fikri öne çıkmıştır. Tartışmacılar günlercesağduyunun, aile yapısının, ahlak ve etik değer-lerin nasıl ve ne sebeple kaybedilmiş olduğunutartıştılar. Neredeyse çocuk denecek yaşta annebaba olan gençlere sağlanan sosyal konut vediğer refah devleti yardımlarına rağmen, bu gençebeveynlerin kendilerinin de örnek alacakları birrol modelin olmaması, doğru ve yanlışa ilişkingenel sağduyunun yitirilmiş olması defalarca dilegetirilmiştir. Konuşmacılar, ailelerin çocuklarınınkontrolünü tümüyle kaybetmiş olduğunu vurgu-larken, durumun nasıl tersine çevrileceğine yö-nelik bir öneri sunmakta yetersiz kalmışlardır.

Bu tartışmalar sırasında 2005 yılında Paris’inbanliyölerinde ortaya çıkan olaylarla da benzer-likler kurulmaya çalışılmıştır. Ancak Paris’teki

82

3 Bu olumsuzluklar içinde, herkesi en ümitlendiren olay, yağmalamaların arkasından kentlerde yerel halk ve gençle-rin bir araya gelerek hasar gören işyerlerini temizlemesi oldu. Televizyonda kendileri ile röportaj yapılan gençler buyardımları hem tüm gençliğin sorumsuz ve yağmacı olarak yaftalanamayacağını göstermek hem de topluluk ruhuve kente ait olmanın hissettirdiği gurur (civic pride) için yaptıklarını belirtmişlerdir. Bu bağlamda her ne kadar sos-yal medyanın olayları kışkırttığı yönünde görüşler olsa da, Guardian gazetesi ile London School of Economics’inortak araştırmasında 2.57 milyon tweet mesajı incelenmiş ve sosyal medyanın çoğunlukla olaylara reaksiyon gös-termek için kullanıldığı anlaşılmıştır. Yaklaşık 206,000 tweet mesajının (toplam mesajların %8’i), olayların ardın-dan sokakları temizlemek için örgütlenmek amacıyla gönderildiğinin saptanması da bu görüşü doğrular niteliktedir(The Guardian, 2011).

20 gün süren olaylarda 9000 araç ve 300’denfazla kamu binası (okullar, kütüphaneler, spor sa-lonları ve halkevleri vs) ateşe verilmesine rağ-men, bu gösteriler İngiltere’de olduğu gibi birtoplu yağma halini almamıştır. Sokağa çıkma ya-sağı ile güvenliğin sağlanabildiği kentte, olaylarsonrası güvenlik güçleri tarafından hazırlanan birrapor, Paris olaylarının kökeninde polise duyulanöfke, işsizlik, ümitsizlik olduğunu ortaya koy-muştur (Lichfield, 2011, s.7). Benzer şekilde İn-giltere’deki olaylarda da, fecebook ve twitter gibisosyal paylaşım siteleri üzerinden örgütlenereksokağa çıkanların birçoğunun toplumun en alt ke-simlerindeki gençlerin bir başkaldırısı olduğu bi-linmektedir. Prof. Green adıyla tanınan bir rapşarkıcısının “toplumdaki gerçek sorunlar vatan-daşın ait olabileceği hiçbir sosyal sınıfın olmadı-ğını keşfetmesiyle gün yüzüne çıkıyor” analiziile en çarpıcı açıklamasına kavuşmuştur (Mo-randi, 2011, s.8).3

4. Kamusal Alanın ÖzelleştirilmesiOlayların Londra’nın Oxford Street gibi prestijlive kentin merkezi konumundaki bölgelerindemeydana gelmemesi ise ticaretin coğrafyası vekamusal alanın özelleştirilmesi gibi konulardaönemli ipuçları vermektedir. Londra’daki merkezalanların özel sektör tarafından kontrol edilen ‘işgeliştirme bölgeleri’nin (business improvementdistricts) elinde olduğunu, dolayısıyla birçok gü-venlik kamerası ile sıkı bir şekilde korunduğunubilen yağmacılar, Tottenham gibi kent merkezidışındaki alanlara yönelmişlerdir. Birmingham veManchester gibi kentlerde ise, kent merkezleriyağmalanmış ancak burada da en büyük zararı,çoğunluğu göçmen olan küçük esnafın işyerlerigörmüştür. İçe dönük, kapalı ve bu nedenle deson derece korunaklı büyük alışveriş merkezlerive buralarda yer alan zincir mağaza sahibi olanperakendeciler, olaylarda göreceli olarak daha azzarar görmüşlerdir. (Şekil 3) Yağmalama olayla-rının ardından işyerleri kırılan camları kısa sürece

yerine taktırmış, vitrinlerini panolarla kapatmışve olabildiğince çabuk bir şekilde yeniden kapı-larını müşterilerine açmaya çalışmışlardır (Şekil4, 5, 6). Bu durum kamusal mekanın özelleştiril-mesinin sonuçlarına ilişkin geleceğe yönelik bazıöngörülerde bulunmayı mümkün kılmaktadır.

2000 yılından sonra, başta İngiltere olmak üzere,birçok Avrupa ülkesi, özellikle kent merkezle-rindeki işyerleri ‘iş geliştirme bölgeleri’ uygula-masını hayata geçirmişler ve işyerleri aralarındatopladıkları paralarla temizlik, bakım, güvenlik,aydınlatma, kent mobilyaları, peyzaj ve kentseltasarım gibi birçok hizmeti özel olarak almayabaşlamışlardır (Steel ve Symes, 2005, s.324). İn-giltere’de bu konuyla ilgili yasal düzenleme2003-04 yıllarında yapılmış ve ilk iş geliştirmebölgesi 2005 yılında hayata geçirilmiştir (Daw-kins ve Grail, 2007, s.79). İş geliştirme bölgelerineoliberalizmin ete kemiğe bürünmüş hali olaraktanımlanmaktadırlar; çünkü devlet hem bir yan-dan kendini küçültmekte ve birçok faaliyettenelini çeker gibi görünmekte, hem de kent mer-kezlerini ve buralardaki kamusal alanları, yeni-den canlandırmak ve emlak değerleriniyükseltmek için özel sektörün yönetimine bırak-maktadır. İş geliştirme bölgeleri yoluyla işyerisahipleri eldeki paranın nasıl harcanağına dairbirçok konuda söz sahibi olmaktadırlar. Ward’ın(2006) da belirttiği gibi kamusal ve özelin an-lamları bulanıklaşmakta, birbirine karışmaktadır.Bu anlamda neoliberalizm,‘kamu yararı’ kavra-mının anlamını değiştirerek onu ‘özel sektörünçıkarları’ olacak şekilde yeniden tanımlamaktadır(Ward, 2006, s.68-70). İngiltere’deki olaylar dabunu doğrular niteliktedir. Londra’daki pahalıalışveriş caddeleri göstericilerin hedefi halinegelmemiştir, çünkü buralar zaten iş geliştirmebölgeleri kapsamında olduğundan güvenlik açı-sından bir açık bulunmamaktadır. Birming-ham’da çıkan olaylarda ise, kent merkezindekiünlü alışveriş merkezi Bullring’in önünde göste-riciler toplanmışsa da alışveriş merkezinin içindegirememişlerdir. Yağmacılar yayalaştırılmış ti-

83

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

84

4 Londra’da bazı Türklerin, dükkanlarına saldırmak isteyenlere karşı beyzbol sopalarıyla kendi işyerlerini korumaları,kimileri kendini koruma (self defense) olarak görürken, kimileri bu bahane ile gelecekte ırkçı saldırılar olacağındanendişe etmektedirler.

caret caddelerindeki korunaksız dükkanlara ya dakent merkezinin dışına doğru konumlanmış As-yalı göçmenlerin dükkanlarına yönelmiştir.4

İngiliz ‘Perakende Ticaret Araştırma Merkezi’küçük işletmelerin birçoğunun sigortası bile ol-madığından yağmalanan her on işyerinden biri-nin kapanacağı tahmininde bulunmuştur (TheDaily Star, 2011). İngiliz Sigortacılar Derneğidört gece süren yağmanın faturasının yaklaşık200 milyon Sterlin (328 milyon dolar) olduğunubelirtmektedir. Beş gün içinde ortaya çıkan buzarar, 2005 yılında Fransa’da çıkan, çoğunluklaarabaların yakıldığı ve üç hafta süren olaylardakihasara yakındır. Öte yandan, Londra’da işyer-leri arasında yapılan bir araştırma, kentin imajınınbozulduğunu düşünenlerin oranının %83 oldu-ğunu göstermiştir. Dolayısıyla sadece Londradeğil, diğer kentlerin de ticaret, turizm endüstrisive uluslararası yatırımcılar açısından imajının ze-delendiği düşünülmektedir (The Daily Star,2011). Bu ve benzeri sebepler, gelecekte, kentmerkezlerinde daha fazla işyerinin bir araya ge-lerek, güvenlik sorunlarını gerekçesi ile iş geliş-tirme bölgesi kuracaklarını ve böylece kamusalalanın giderek özel sektörün kontrolüne geçece-ğinin işaretçisidir.

5. SonuçDünyada 1980’lerden günümüze değin süregelenneoliberal politikaların ve buna bağlı olarak sos-yal devlet politikalarında ortaya çıkan gerileme-nin etkilerinin en çarpıcı sonuçlarından biri deAğustos ayında İngiltere’de dört gece, beş günboyunca süren yağmalama ve şiddet olayları ol-muştur. Her ne kadar gösterilerin gerisinde, eko-nomik ve politik başka nedenler olsa da,toplumda, bütünleşme, mekana aidiyet ve sahip-lenme duygusunun zayıflamasındaki en büyük et-kenlerden birinin yoksulluk olduğugörülmektedir. Devletin küçülmesi ve buna bağlıözelleştirmeler sonucunda, gelir dağılımındakieşitsizliklerin derinleştiği, bireylerin eğitim vesağlık gibi temel hak ve özgürlüklerden giderekdaha az pay aldığı durumlarda ortaya çıkan çare-sizlik ve ümitsizliğin sonuçları İngiltere’deki

olaylarda somut yansımalarını bulmuştur. Ayrıca,yağmalama olaylarının gerisindeki en güçlü fak-tör yoksulluk olsa da, çalınan malların iphone te-lefonlar, plazma televizyonlar gibi lüks elektronikmallar olması, sınırsızca tüketmek üzere medyaeliyle sürekli bombardımana tutulan ve koşullan-dırılan bir toplumda, sosyal bütünleşme olgusu-nun ne kadar kırılgan bir zeminde var olduğununda göstergesi olmuştur.

Gösterilerin gerisindeki sosyal ve ekonomik bo-yutun yanı sıra, mekansal yansımaları da önem-lidir. Özel sektörün kamusal alanın kullanımındagiderek daha etkin olması, kendi kapalı siteleriniyaratması, mekansal ayrışmaları körüklemekte-dir. İngiltere örneğinde özel sektörün kontrolünegeçmiş alanların daha az zarar görmesi, kamusalalanın gelecekte güvenliğin gerekçe gösterilerekdaha fazla özelleştirileceği tehdidini de berabe-rinde getirmektedir.

KaynaklarBBC Newsround, “London riots: What caused the Tot-tenham riots? “ , haber tarihi 08.08.2011, erişim25.08.2011,[http://www.bbc.co.uk/newsround/14443623]BBC News, “England’s week of riots”, haber tarihi15.08.2011, erişim 25.08.2011,[http://www.bbc.co.uk/news/uk-14532532].Buck, N. (2005) “Social cohesion in cities”, Buck, N,Gordon, I, Harding, A., Turok, I. (der.) Changing Ci-ties: Rethinking urban competitiveness, cohesion andgovernance içinde, New York: Palgrave, s:44-61.The Daily Star, 17 Ağustos 2011, “British riots a blowfor small businesses”, erişim 25.08.2011,[http:www.thedailystar.net]Dawkins, G. ve Grail, J. (2007) ‘Business improve-ment districts: past, present, future’, Partnership Soluti-ons, Institute of Economic Affairs, s.79-82.Demireva, N. (2011) Briefing: Immigration, Diversityand Social Cohesion, University of Oxford, erişim25.08.2011, [www.migrationobservatory.ox.ac.uk]Flint, J. ve Smithson, H (2007) “New governance ofyouth disorder: a study of local initiatives”, Atkinson,R. ve Helms, G. (der) Securing an Urban Renaissance:Crime, Community and British Urban Policy içinde,Bristol, Policy Press, s: 165-182.

85

PLANLAMA2012/1-2

Imrie, R ve Raco, M. (2003) “Community and thechanging nature of urban policy”, Imrie, R ve Raco, R(der.), Urban Renaissance? New Labour, Communityand urban policy içinde Policy Press, Bristol, s: 3-36.Lichfield, J. (2011) ‘Restraint and curfew were key torestoring order in the banlieues’, The Independent, 10August 2011, s: 7.Morandi, A. (2011) ‘Londra varoşlarında rap’, Cumhu-riyet, Dış Haberler, 22 Ağustos 2011, s: 8.

Steel, M. ve Symes, M. (2005). ‘The privatisation of pub-lic space? The American experience of business impro-vement districts and their relationship to localgovernance’, Local Government Studies, 31(3), s.321-334.The Guardian (2011) Reading the Riots: InvestigatingEngland’s summer of disorder, erişim20.12.2011[www.guardian.co.uk/news/datablog/2011/dec/09/data-journalism-reading-riots#]Ward, K.. 2006. ‘Policies in Motion’, urban manage-ment and state restructuring: the trans-local expansionof business improvement districts’, International Jour-nal of Urban and Regional Research, 30(1), s:54-75.

PLANLAMA2012/1-2

1 Bu makale DEÜ Fen Bilimleri Enstitüsü ‘Çevre Estetiğinin Konut Fiyatları Üzerindeki Etkisinin Hedonik FiyatYöntemi ile Modellenmesi’ başlıklı yüksek lisans tezinin ve 2008.KB.FEN.021 numaralı bilimsel araştırma projesi-nin bir kısmından hazırlanmıştır.

Hedonik Fiyat Modeli İleKonut Fiyatları Üzerine YapılanAraştırmalar Üzerine BirLiteratür Taraması

Gözde Ekşioğlu Çetintahra*- Ebru Çubukçu*** Araş. Gör.Dokuz EylülÜniversitesi

Mimarlık FakültesiŞehir ve Bölge

Planlama Bölümü** Doç. Dr.

Dokuz EylülÜniversitesi

Mimarlık FakültesiŞehir ve Bölge

Planlama Bölümü

1

Özet

İnsan hayatının ve kentsel alanın en geniş veyoğun kullanılan bölümü olan konutun, hete-rojen bir mal özelliği gösterdiği öne sürül-

mektedir. Dolayısıyla dünyada ve Türkiye’dekonut fiyatını etkileyen faktörler, farklı disiplin-lerde uzmanlaşmış araştırmacılarının yoğun il-gisine açık olmuştur. Bu çalışma, dünyaliteratüründe hedonik fiyat yöntemi kullanankonut fiyatları odaklı araştırmalarda, konut fiyatıverisine ulaşmada kullanılan yöntemleri ve konutfiyatına etkisi incelenen değişkenleri özetlemeyive tartışmayı amaçlamıştır. Çalışmanın hedonikfiyat yöntemi kullanarak konut fiyatlarını araştı-racak ileriki çalışmalara, değişken ve yöntem se-çiminde önemli bir rehber olması beklenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Konut Fiyatı Araştırmaları,Hedonik Fiyat Modeli, Konut Piyasası.

1. Girişİnsan hayatının ve kentsel alanın en geniş alanınıkaplayan ve en yoğun olarak kullanılan bölümü(McDonald ve McMillen, 2007; Nasar, 1992:275–289) olan konut; barınma, güvenlik, konfor,sosyalleşme, kendini ifade etme ve estetik gibigereksinimleri karşılayan (Cooper, 1975), tüke-tilmek için üretilen bir mal (Çıtak, 2003) olaraktarif edilmektedir. Dolayısıyla, konut fiyatlarıfarklı disiplinlerden (iktisat, ekonomi, planlamagibi) gelen uzmanlarca sıklıkla araştırılan birkonu olmuştur.

Konutun ekonomik yapısı Muth (1969), Lances-ter, (1966: 132–157) ve Rosen (1974: 34-55) ta-rafından iki şekilde tanımlanmaktadır (McDonaldve McMillen, 2007). Muth (1969) konutun hiz-metler bütünü olduğunu, Lancester, (1966: 132–157) ve Rosen (1974: 34-55) ise çok boyutlu bir

86

PLANLAMA2012/1-2

87

ürün olduğunu öne sürmektedir. Her iki tanımagöre, konutun farklı özelliklerden oluşan hetero-jen bir yapıya sahip olduğu kabul edilmektedir.

Konutu heterojen bir mal olarak tanımlayan araş-tırmacılar (Adair vd., 2000: 699-716; Alkay veOcakçı, 2003: 60–68; Goodman, 1978a: 471–484; Hai-Zhen vd., 2005: 900-914; Lancester,1966: 132–157; Macedo, 1996: 343–365; Mau-rer vd., 2004: 303-326; McDonald ve McMillen,2007; Rosen, 1974: 34-55; Tse ve Love, 2000:366-374; Wen vd., 2004: 75-93; Yankaya veÇelik, 2005:61-79), bu yapıdaki malların veyahizmetlerin faydalarının doğrudan ölçülemeye-ceğini belirtmektedir. Araştırmacılar heterojenyapıdaki bir malı veya hizmeti oluşturan bileşen-lerin hepsinin (veya bir kısmının) değerlerinin bi-lindiği durumlarda, o malın veya hizmetinfiyatının tahmin edilebileceğini varsaymaktadır.Bu şekilde bir malın veya hizmetin fiyatını tah-min etmede kullanılan en yaygın yöntem hedo-nik fiyat modeli’dir.

Hedonik kelime anlamı ile mal ve hizmetlerin tü-ketimi sonrası ortaya çıkan haz, tatmin, memnu-niyet ya da fayda anlamına gelmektedir. Hedonikfiyat ise kişinin memnuniyeti için ödemeyi gözealdığı miktardır (McDonald ve McMillen, 2008).Hedonik fiyat yöntemi Lancester’in (1966: 132–157) tüketici talep teorisine dayanmaktadır. Tü-ketici talep teorisi, tüketicinin bir malı alırkenaslında o malı oluşturan karakteristiklere göre birseçim yaptığını savunmaktadır (Lancester, 1966:132–157). Benzer şekilde, Rosen (1974: 34-55)farklı karakteristiklerin bileşimi olan ve faydasıdirekt ölçülemeyen malların zahiri fiyatları (he-donik fiyatları) olduğunu savunmuştur. Rosen’agöre bir malın zahiri fiyatı (hedonik fiyatı), onuoluşturan karakteristiklerin fiyatlarının toplamı-dır. Dolayısıyla, hedonik fiyat modeli bir malınsahip olduğu karakteristiklerin, o malın fiyatıüzerindeki etkisini ölçmekte kullanılmaktadır(Rosen, 1974: 34-55).

Hedonik fiyat modeli ilk olarak Amerika’da oto-motiv sektöründe uygulanmıştır (ilgili literatür ta-raması için bkz; Bartik, 1987: 81–88; Goodman,1988b:327-353b). Daha sonra emlak piyasası, iş-gücü piyasası, kamu yatırımları ve konut sektörügibi farklı alanlarda da kullanılmıştır (ilgili lite-ratür taraması için bkz; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Yankaya ve Çelik, 2005:61-79).

Amerika ve Avrupa’da konut sektöründe hedonikfiyat modeli kullanan araştırmalar, yapıldıklarışehir büyüklüğü açısından geniş bir yelpazeyeyayılmaktadır. Amerika’da North Carolina (Wittevd., 1979: 1151-1172); Texas (Lansford ve Jones,1995: 341-355) ve Massachusetts (Plattner veCampbell, 1978: 20-25) eyaletlerinde; St. Louis,MO (Ridker ve Henning, 1967: 246-257; Kain veQuinley, 1970: 532-548); San Francisco, CA(Strazheim, 1973a: 1-8; Strazheim, 1974b: 404-406); Oakland, CA (Strazheim, 1974b: 404-406;Meese ve Wallace, 1997b: 51-73); Alameda, CA(Strazheim, 1974b: 404-406); Berkeley, CA(Strazheim, 1974b: 404-406); New Heaven, CA(Goodman, 1978a: 471–484); Los Angles, CA(Gillard, 1981:216-220); Atlanta, GA (Palmquist,1984: 394-404; Cohen ve Coughlin, 2005); Den-ver, CO (Palmquist, 1984: 394-404); Louisville,KY (Palmquist, 1984: 394-404); Miami, FL(Palmquist, 1984: 394-404; Can ve Megbolunge,1997: 203-222); Oklahoma City, OK (Palmquist,1984: 394-404); Seatle, WA (Palmquist, 1984:394-404); Athens, GA (Anderson ve Cordell,1988: 153-164); Sacramento, CA (Kim, 1992:503-508); Bellingham, WA (Benson vd., 1997:231-249); Baton Rouge, LA (Dombrow, Rodri-gues ve Sirmans, 2000: 39-43); Portland, OR(Mahan vd., 2000: 100-113; Filho ve Bin, 2005:93-114) kentlerinde; İngiltere’de Leeds (Wil-konsson, 1973: 73-86); Edinburg (Richardsonvd., 1974: 189-199); Tyne and Wear (Powe vd.,1995a: 137-147); Southampton (Powe vd.,1997b: 139-149); Fransa’da Paris (Maurer vd.,2004: 303-326); İskoçya’da Glaskow (Lake vd.,1998: 121-136; Leishman, 2001: 131-152); İr-landa’da Belfast (Adair vd., 2000: 699-716); İs-veç’te Stockholm (Söderberg ve Jansen, 2001:61-79; Wilhemsson, 2002: 75-93); Rusya’daMoskova (Toda ve Nozdrina, 2004); Kanada’daPrince George (Ogwang ve Wang, 2002: 285-296); Japonya’da Hong Kong (Tse ve Love,2000: 366-374); Çin’de Beijing (Yang, 2000: 50-63) ve Hangzhou (Hai-Zhen vd., 2005: 900-914);Yeni Zelanda’da Auckland (Kask ve Mania,1992: 170-184) ve Brezilya’da Belo Horizante(Macedo, 1996: 343-365) kentlerinde araştırma-lar yapılmıştır. Benzer çalışmalar Türkiye gene-linde (Selim, 2008: 65-76), İstanbul (Alkay,2008: 112-127; Dökmeci vd., 2003: 83-99; Kel-lekçi ve Berköz, 2006: 165-176; Keskin, 2008:125-138; Özsoy ve Şahin, 2009: 167-178; Özus

PLANLAMA2012/1-2

88

ve Dökmeci, 2006: 177-186) İzmir (Abayhan,2009; Ayvaz, 2002; Üçdoğruk, 2001: 149-161;Yankaya ve Çelik, 2005:61-79), Muğla (Balde-mir vd., 2008: 41-66; İnci, 2008) ve Erzurum’da(Yılmaz vd., 2007: 47-51) yapılmıştır. Özetle,dünyada konut fiyatları odaklı çalışmaların farklıölçeklerde (eyalet, şehir gibi) yapılmasına karşınTürkiye’de araştırmaların çoğunlukla Marmarave Ege Bölgesindeki büyük şehirlerde uygulan-dığı gözlemlenmiştir.

2. Konut Araştırmalarında Konut FiyatınıBelirlemek İçin Kullanılan Veri KaynaklarıHedonik fiyat yöntemi ile yapılan konut fiyatıaraştırmalarında konut fiyatını belirlemek içindört farklı kaynaktan yararlanılmıştır; (1) gayri-menkul ile ilgili bölümlerin bulunduğu üniversi-telerin veri tabanları, emlakçılar birliği veyabelediyelerin kayıtları gibi emlak verilerinin tu-tulduğu resmi kurum arşivleri (Adair vd., 2000:699-716; Anderson ve Cordell, 1988: 153-164;Bover ve Velilla, 2002; Can ve Megbolugbe,1997: 203-222; Cohen ve Coughlin, 2005; Filhove Bin, 2005: 93-114; Goodman, 1978a: 471–484; Kask ve Maani, 1992: 170-184; Keskin,2008: 125-138; Kim, 1992: 503-508; Lake vd.,1998: 121-136; Lansford ve Jones, 1995: 341-355; Leishman, 2001: 131-152; Macedo, 1996:343-365; Mahan vd., 2000: 100-113; Meese veWallace, 1997b: 51-73; Ogwang ve Wang, 2002:285-296; Plattner ve Campbell, 1978: 20-25; Ric-hardson vd., 1974: 189-199; Wilkonson, 1973:72-86; Yang, 2000: 50-63), (2) banka, noter ve ta-puda yapılan sözleşmeler gibi ipotek ve diğersatış sözleşmelerinden (Maurer vd., 2004: 303-326; Powe vd., 1995a: 137-147; Powe vd.,1997b: 139-149; Toda ve Nozdrina, 2004; Tse veLove, 2000: 366-374), (3) hane halkı anketlerin-den (Alkay, 2008: 112-127; Dökmeci vd., 2003:83-99; Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Kellekçive Berköz, 2006: 165-176; Selim, 2008: 65-76;Witte vd., 1979: 1151-1172; Yılmaz vd., 2008:47-51) ve (4) emlakçı anketlerinden (Ayvaz,2002; Baldemir vd., 2008: 41-66; İnci, 2008; Üç-doğruk, 2001: 149-161; Yankaya ve Çelik,2005:61-79).

Yurtdışında yapılan çalışmalarda emlak verileri-nin tutulduğu resmi kurum arşivleri ile ipotek vediğer satış sözleşmelerinin, diğer veri kaynakla-

rına kıyasla daha çok tercih edildiği gözlemlen-miştir. Yurt dışı çalışmaları için bu kaynağın dahagüvenilir ve daha ulaşılabilir olduğu, öne sürüle-bilir. Ancak, Türkiye’de konutun resmi kurum-lara beyan edilen fiyatı ile gerçek satış fiyatıarasında tutarsızlıklar olabilmekte ve bu tutarsız-lıklar hedonik fiyat modelinin sonuçlarının an-lamsız ya da yanlış çıkmasına sebepolabilmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’de yapılançalışmalarda veri kaynağı olarak çoğunlukla hanehalkı ve emlakçı anketlerinden yararlanılmakta-dır. Hane halkı ve emlakçı anketlerinde, anketinuygulandığı kişinin zaman darlığı ve anketöregüven duymaması gibi sebeplerden dolayı veri-len cevapların doğruluğu değişebilmektedir. Ay-rıca anket uygulamasının zaman alıcı olması da,bu kaynaktan faydalanmanın olumsuz bir yanı-dır. Bunlar ve benzeri olumsuzluklara rağmen,Türkiye genelinde hane halkı ve emlakçı anket-lerinden elde edilen verinin diğer veri kaynakla-rına (resmi kurum kayıtları veya ipotek ve diğersatış sözleşmeleri) kıyasla daha güvenilir, dahadetaylı ve daha güncel olduğu ileri sürülmekte-dir. Özetle, yurt dışında ve Türkiye’de yapılanaraştırmalarda kullanılan veri kaynakları güve-nirlilik, ulaşılabilirlik gibi kriterler nedeniylefarklılık göstermektedir.

3. Konut Fiyatı Verisinin ÖzellikleriKonut fiyatı üzerine yapılan araştırmalar konutfiyatı verisinin toplandığı zaman aralığı açısın-dan farklılık göstermektedir. Bazı çalışmalardakonut fiyatları 1 yıllık periyot (Adair vd., 2000:699-716; Alkay, 2008: 112-127; Baldemir vd.,2008: 41-66; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222; Dökmeci vd., 2003: 83-99; Gillard,1981:216-220; Hai-Zhen vd., 2005: 900-914;Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Keskin, 2008:125-138; Kim, 1992: 503-508; Lake vd., 1998:121-136; Macedo, 1996: 343-365; Ogwang veWang, 2002: 285-296; Palmquist, 1984: 394-404;Richardson vd., 1974: 189-199; Ridker ve Hen-ning, 1967: 246-257; Selim, 2008: 65-76; Straz-heim, 1973a: 1-8; Toda ve Nozdrina, 2004;Üçdoğruk, 2001: 149-161; Wilhemsson, 1973a:72-86; Witte vd., 1979: 1151-1172) için toplanır-ken, diğer bir çok çalışmada konut fiyatı verisidaha uzun dönemler (çok yıllık periyotlar) (An-derson ve Cordell, 1988: 153-164; Benson vd.,1997: 231-249; Blackley vd., 1986: 179-205;

PLANLAMA2012/1-2

89

Bover ve Velilla, 2002; Cohen ve Coughlin,2005; Dombrow vd., 2000: 39-43; Filho ve Bin,2005: 93-114; Goodman, 1978a: 471–484; Kaskve Maani, 1992: 170-184; Lansford ve Jones,1995: 341-355; Leishman, 2001: 131-152;Mahan vd., 2000: 100-113; Maurer vd., 2004:303-326; Meese ve Wallace, 1997b: 51-73Platt-ner ve Campbell, 1978: 20-25; Powe vd., 1995a:137-147; Söderberg ve Jansen, 2001: 61-79; Tseve Love, 2000: 366-374; Wilhemsson, 2002: 75-93; Yang, 2000: 50-63; Yankaya ve Çelik,2005:61-79; Yılmaz, vd., 2008: 47-51) için top-lanmıştır. Tek yıllık periyotlarda toplanan verilergenellikle zaman farkından doğan ülke ekonomi-sindeki değişimlerden çok etkilenmemekte, do-layısıyla bu değişimleri göz önüne almak adınabir işleme tabi tutulmamaktadır. Ancak, tek yıl-lık veriler sadece belirli bir zamana ait olduğuiçin belli bir bölgeye ait veri sayısı sınırlı olabil-mekte, bölgeler arası incelemeler yapılmasını ge-rektirmektedir. Ayrıca tek yıllık verilerle, konutfiyatındaki değişimin zaman içinde nasıl değişti-ğini gözlemlemek mümkün olamamaktadır. Çokyıllık periyotlarda araştırılan veriler ise zamanaralığı olarak daha geniş bir yelpaze sunabilmek-tedir. Çok yıllık periyotlardaki verilerde, zamaniçinde ekonomideki genel değişimleri kontroledebilmek için farklı zamanlardaki konut fiyatıverisinin ilgili endeksler kullanılarak aynı zamandeğerine getirilmesi gerekmektedir. Böylece,farklı yıllar için elde edilen konut fiyatı verileribelirlenen tek bir zamana indirgenebilmektedir.Ancak dikkat edilmelidir ki, çok yıllık periyot-larda incelenen konutun fiyatını etkilediği düşü-nülen tüm özelliklerle (değişkenler) ilgilibilgilerin, konut fiyatının elde edildiği yılın ko-şullarını içermesi önem taşımaktadır. Özellikle,konut fiyatının belirlendiği yıllardaki koşullar ilemevcuttaki koşulların farklılık gösterdiği durum-larda (örneğin manzara durumu) konutun özel-liklerinin, fiyatının belirlendiği yılda nasıldeğiştiğinin bilinmemesi, sonuçların güvenilirli-ğini etkileyebilecektir.

Zaman aralığındaki farklılığa ek olarak, yapılançalışmalar satılık veya kiralık konutlar üzerineodaklanmaları açısından farklılık göstermektedir.Yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu sa-tılmış konutlara (İnci, 2008; Baldemir vd., 2008:41-66; Selim, 2008: 65-76; Keskin, 2008: 125-138; Yılmaz vd., 2008: 47-51; Alkay, 2008: 112-

127; Dökmeci vd., 2003: 83-99; Ridker ve Hen-ning, 1967: 246-257; Kain ve Quinley, 1970:532-548; Strazheim, 1973a: 1-8; Wilkonson,1973: 72-86; Richardson vd., 1974: 189-199;Plattner ve Campbell, 1978: 20-25; Goodman,1978a: 471–484; Gillard, 1981:216-220; Palm-quist, 1984: 394-404; Anderson ve Cordell, 1988:153-164; Lansford ve Jones, 1995: 341-355;Powe vd., 1995a: 137-147; Powe vd., 1997b:139-149; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222;Benson vd., 1997: 231-249; Lake vd., 1998: 121-136; Adair vd., 2000: 699-716; Dombrow vd.,2000: 39-43; Polasky ve Adams, 2000; Tse veLove, 2000: 366-374; Leishman, 2001: 131-152;Ogwang ve Wang, 2002: 285-296; Wilhemsson,2002: 75-93; Mahan vd., 2000: 100-113; Toda veNozdrina, 2004; Maurer vd., 2004: 303-326;Filho ve Bin, 2005: 93-114; Cohen ve Coughlin,2005) odaklanırken, satılık konutlara (Macedo,1996: 343-365; Üçdoğruk, 2001: 149-161), kira-lanmış konutlara (Strazheim, 1973a: 1-8; Wittevd., 1979: 1151-1172), veya kiralık konutlara(Kim, 1992: 503-508; Söderberg ve Jansen,2001: 61-79) odaklanan çalışmalar da azımsan-mayacak miktardadır. Dikkat edilmelidir ki, satı-lık veya kiralık konutlar için belirlenen değerler,gerçek satın alma veya kiralanma değerini yan-sıtmayabilir. Dolayısıyla satılmış veya kiralanmışkonut fiyatı verisinin, satılık veya kiralık konutfiyatı verisinden daha güvenilir olduğu ileri sü-rülebilir.

4. Konut Araştırmalarında Konut FiyatınaEtkisi İncelenen DeğişkenlerKonutun heterojen yapısı, konut fiyatları araştır-malarında fiyatı belirleyen birden çok faktörüngöz önünde bulundurulmasını gerektirmiştir. Buçalışmalarda kullanılan konut fiyatlarını belirle-yen değişkenler 6 grupta sınıflandırılabilir; (1)genel ekonomik özellikler, (2) konut alıcısı ile il-gili özellikler, (3) konutun hukuki özellikleri, (4)konutun mevkisi ile ilgili özellikler, (5) konutunbulunduğu mahalle özellikleri ve (6) konutun fi-ziksel özellikleri.

4.1 Genel Ekonomik ÖzelliklerÇok yıllık periyotta konut fiyatı verisi toplayançalışmalarda, tüketicinin ekonomik durumu veya

PLANLAMA2012/1-2

90

bölgedeki ekonomik gelişmelerin yıllara göre de-ğişebileceği düşünülebilir. Dolayısıyla, dönemselekonomik özellikleri kontrol edebilmek amacıylabazı çalışmalarda doğrudan satış işlemlerinin ger-çekleştiği zaman (Hai-Zhen vd., 2005: 900-914;Kim, 1992: 503-508; Wen vd., 2004: 75-93) veyasatın alınma veya kiralanma yılının çeyreğinedair zaman aralığı (Powe vd., 1995a: 137-147)hakkındaki veriler hedonik modelde kullanılmış-tır. Zamana ve bölgeye dair genel ekonomiközelliklerin göstergesi olabilecek değişkenlerdenişsizlik yüzdesi gibi değişkenler de sınırlı sayıdaçalışmada (Powe vd., 1995a: 137-147) kullanıl-mıştır.

4.2 Konutun Alıcısı ile İlgili ÖzelliklerTüketicinin özellikleri, onun tercihlerini şekil-lendirebilmektedir. Bir tüketim malı olan konu-tun tüketicisinin özellikleri de konut tercihini,dolayısıyla fiyatını etkileyebilmektedir. Bu ne-denle konut fiyatını etkileyen faktörleri inceleyenaraştırmalarda konutun alıcısı ile ilgili özelliklersıklıkla hedonik modele dahil edilmiştir. Konu-tun alıcısı ile ilgi özellikler; (1) hane halkı ile il-gili, (2) hane halkı reisi ile ilgili değişkenlerolarak iki grupta sınıflandırılabilir. ‘Hane hal-kı’nın özelliklerini belirleyebilmek için çalışma-larda hane halkı kişi sayısı (Goodman,1988b:327-353; Kim, 1992: 503-508; Wilhems-son, 2002: 75-93; Witte vd., 1979: 1151-1172),hane halkı yaş ortalaması (Wilhemsson, 2002:75-93), hane halkı işsizlik oranı (Kim, 1992: 503-508), hane halkı ortalama okuryazarlık (Kain veQuinley, 1970: 532-548), ortalama aile geliri(Alkay, 2008: 112-127; Can ve Megbolugb,1997; Goodman, 1978a: 471–484; Hai-Zhen vd.,2005: 900-914; Kim, 1992: 503-508; Ridker veHenning, 1967: 246-257; Wilhemsson, 2002: 75-93; Witte vd., 1979: 1151-1172) ve aile gelirin-den konut masrafları için ayrılabilecek aylıkgider oranı (Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222)gibi değişkenler hakkında veri toplanmıştır.‘Hane halkı reisi’nin özelliklerini belirleyebilmekiçin ise hane halkı reisinin ırkı (Blackley vd.,1986: 179-205; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222; Witte vd., 1979: 1151-1172), hane halkı rei-sinin siyahî olması (Blackley vd., 1986: 179-205;Witte vd., 1979: 1151-1172), hane halkı reisinincinsiyeti (Witte vd., 1979: 1151-1172), hane halkı

reisinin yaşı (Kim, 1992: 503-508; Witte vd.,1979: 1151-1172), hane halkı reisinin çalıştığısektör (Palmquist, 1984: 394-404; Witte vd.,1979: 1151-1172) ve hane halkı reisinin eğitimdurumu (Witte vd., 1979: 1151-1172) gibi değiş-kenler hakkında veri toplandığı gözlemlenmek-tedir.

4.3 Konutun Hukuki ÖzellikleriKonutun hukuki özelliklerini açıklayabilecek üçgrup değişkenden bahsedilebilir; (1) yapı nizamdurumu gibi konutun imar durumu, (2) vergi si-gorta gibi zorunlu ve yasal giderler ve (3) sözleş-meler gibi kullanım hakkı kazandıran özellikler.‘Konutun imar durumu’ ile ilişkili olarak konu-tun yapı nizam durumu (ayrık, bitiş nizam gibi)(Alkay, 2008: 112-127; Keskin, 2008: 125-138;Meese ve Wallace, 1991a: 308-332), komşu konutile ortak duvar olup olmaması (Wilkonson, 1973:72-86) ve konut dışı kullanımların olup olmaması(konut + ticaret gibi) (Kain ve Quinley, 1970:532-548; Richardson vd., 1974: 189-199) gibiözelliklerin, konutun fiyatına etkileri araştırıl-mıştır. Konutun kirası veya satın alınma fiyatınındışında aylık veya yıllık gibi farklı periyotlardaödenmesi gereken zorunlu konut giderleri olabil-mektedir. Bu giderler de konutun talebine ve do-layısıyla fiyatına yansıyabilmektedir. ‘Zorunlukonut giderleri’ olarak vergiler (Goodman,1988b: 327-353; Toda ve Nozdrina, 2004), konutsigortası (Goodman, 1988b: 327-353) ve aylıkkonut giderleri (Goodman, 1988b: 327-353;Palmquist, 1984: 394-404; Richardson vd., 1974:189-199) sıralanabilir. ‘Kullanım hakkı ile ilgiliözellikler’ ile ilişkili olarak ipotek sözleşmeleri(Meese ve Wallace, 1991a: 308-332; Wilhems-son, 2002: 75-93), kira sözleşmesinin varlığı (Go-odman, 1988b:327-353; Witte vd., 1979:1151-1172), müşterek sahiplilik (Baldemir vd.,2008: 41-66; Witte vd., 1979: 1151-1172) vemiras durumu (Witte vd., 1979: 1151-1172) gibideğişkenlerin araştırma konusu olduğu belirtile-bilir.

4.4 Konutun Mevkisi ile İlgili ÖzellikleriKonutun şehir içindeki konumu, kent merkezineve diğer fonksiyonlara mesafesi, erişilebilirliğigibi değişkenler konut fiyatı araştırmalarında en

PLANLAMA2012/1-2

91

sık incelenen değişkenlerdendir. Konutun mev-kisi ile ilgili özellikleri üç başlık altında toplamakmümkündür; (1) konum, (2) erişilebilirlik, (3)uzaklık. Konutun ‘konumu’ ile özellikler ile iliş-kili olarak bulunduğu şehir (Goodman, 1988b:327-353; Cohen ve Coughlin, 2005), kırsal veyakentsel alanda yer alma durumu (Selim, 2008:65-76; Ogwang ve Wang, 2002: 285-296), kent-sel alanda yer alan konutların bulunduğu ilçe,mahalle (Dökmeci vd., 2003: 83-99; Yılmaz vd.,2008: 47-51; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz,2002), merkeze göre konumu (yön olarak) (Og-wang ve Wang, 2002: 285-296; Toda ve Nozd-rina, 2004) ve sokak, bulvar veya site içindekonumlanma durumu (Baldemir vd., 2008: 41-66; Yılmaz vd., 2008: 47-51) gibi değişkenler in-celenmiştir. Konutun ‘erişilebilirliği’ konusundamerkeze (Richardson vd., 1974: 189-199; Kel-lekçi ve Berköz, 2006: 165-176), otoyollara(Ridker ve Henning, 1967: 246-257; Özus veDökmeci, 2006: 177-186), otobüs veya metro du-rağı gibi toplu taşıma duraklarına (Kellekçi veBerköz, 2006: 165-176), alışveriş alanlarına(Ridker ve Henning, 1967: 246-257; Blackleyvd., 1986: 179-205; Li vd., 2006; Kellekçi veBerköz, 2006: 165-176), temel eğitim ve üniver-site gibi eğitim kurumlarına (Kellekçi ve Berköz,2006: 165-176), sağlık kurumlarına (Kellekçi veBerköz, 2006: 165-176), spor ve rekreasyon alan-ları gibi kentsel açık alanlara (Kellekçi ve Ber-köz, 2006: 165-176) ve sanayi alanlarına (Ridkerve Henning, 1967: 246-257; Filho ve Bin, 2005:93-114) erişim kolaylıkları sorgulanmıştır. Ben-zer şekilde, konutun farklı fonksiyonlara ‘uzak-lığı’ konusunda merkeze (Baldemir vd., 2008:41-66; Wilkonsson, 1973: 73-86; Yang, 2000: 50-63; Toda ve Nozdrina, 2004; Wen vd., 2004: 75-93), iş merkezlerine ve ticaret alanlarına (Yılmazvd., 2008: 47-51; Filho ve Bin, 2005: 93-114;Hai-Zhen vd., 2005: 900-914), otobüs ve metrodurakları gibi toplu taşımaya (Alkay, 2008: 112-127; Toda ve Nozdrina, 2004; Powe vd., 1995a:137-147; Yankaya ve Çelik, 2005:61-79), havaa-lanına (Cohen ve Coughlin, 2005), göl, gölet,sahil ve nehir gibi sulak alanlara (Powe vd.,1995a: 137-147; Wen vd., 2004: 75-93; Hai-Zhenvd., 2005: 900-914), açık yeşil alanlar ve rekre-asyon alanlarına (Yılmaz vd., 2008: 47-51; Powevd., 1995a: 137-147; Filho ve Bin, 2005: 93-114)sosyal ve kültürel donatı alanlarına (Alkay, 2008:112-127) ve sanayi alanlarına (Powe vd., 1995a:

137-147; Filho ve Bin, 2005: 93-114; Özus veDökmeci, 2006: 177-186) uzaklıklar sorgulan-mıştır.

4.5 Konutun Bulunduğu Mahalle ile İlgiliÖzelliklerKonutun bulunduğu mahallenin özellikleri ileilişkili olarak (1) demografik yapı, (2) sosyal veekonomik yapı, (3) yoğunluk, (4) donatı alanları,(5) kirlilik, (6) estetik ve (7) mahallede yaşayan-ların genel memnuniyet düzeyi gibi değişkenlerhakkında veri toplandığı gözlemlenmektedir.‘Demografik yapı’ mahalledeki yaş grupları(Richardson vd., 1974: 189-199; Goodman,1978a: 471–484; Palmquist, 1984: 394-404;Powe vd., 1995a: 137-147; Powe vd., 1997b:139-149) ve mahallede yaşayanların eğitim du-rumları (Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Can veMegbolugbe, 1997: 203-222) değişkenleri ile öl-çülmüştür. Mahallenin ‘sosyal ve ekonomik ya-pı’sına dair özellikler ise komşuluk ilişkileri(Goodman, 1978a: 471–484; 1988b; Witte vd.,1979: 1151-1172; Blackley vd., 1986: 179-205;Kim, 1992: 503-508; Can ve Megbologbe, 1997:202-222; Kellekçi ve Berköz, 2006: 165-176), si-yahî insanların ve göçmenlerin yoğunluğu gibisosyal sınıf ve homojenlik (Ridker ve Henning,1967: 246-257; Kain ve Quinley, 1970: 532-548;Wilkonson, 1973: 72-86; Richardson vd., 1974:189-199; Goodman, 1978a: 471–484; Palmquist,1984: 394-404; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222; Cohen ve Coughlin, 2005; Kellekçi ve Ber-köz, 2006: 165-176; Özus ve Dökmeci, 2006:177-186), suç oranı (Ridker ve Henning, 1967:246-257; Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Hai-Zhen vd., 2005: 900-914) ve araba ve konut sa-hipliliği, mahalledeki iş olanakları gibi ekonomikgöstergeler (Richardson vd., 1974: 189-199;Witte vd., 1979: 1151-1172; Palmquist, 1984:394-404; Powe vd., 1995a: 137-147; Can veMegbolugbe, 1997: 203-222; Toda ve Nozdrina,2004) değişkenleri kullanılarak ölçülmüştür. ‘Yo-ğunluk’ ile ilgili olarak fiziksel ve demografikyoğunluklar hakkında incelemeler yapılmıştır.Mahalledeki bina (Ridker ve Henning, 1967:246-257; Palmquist, 1984: 394-404; Kellekçi veBerköz, 2006: 165-176), konut (Ridker ve Hen-ning, 1967: 246-257), trafik (Wen vd., 2004: 75-93; Hai-Zhen vd., 2005: 900-914; Kellekçi veBerköz, 2006: 165-176) ve açık alan (Wilkonson,

PLANLAMA2012/1-2

92

1973: 72-86) yoğunlukları ile nüfus yoğunluğu(Ridker ve Henning, 1967: 246-257) analizlerdekullanılan değişkenlerdendir. Mahallede bulunan‘donatı alanları’ ile ilişkili olarak peyzaj alanları,bahçeler veya çocuk oyun alanları gibi eğlence,spor ve rekreasyon alanlarının veya sağlık veeğitim kurumları, dini tesisler gibi kamu servis-lerinin varlığı (Ridker ve Henning, 1967: 246-257; Blackley vd., 1986: 179-205; Goodman,1988b:327-353; Hai-Zhen vd., 2005: 900-914;Kim, 1992: 503-508; Macedo, 1996: 343-365;Yang, 2000: 50-63; Wen vd., 2004: 75-93; Boverve Velilla, 2002; Hai-Zhen vd., 2005: 900-914;Özus ve Dökmeci, 2006: 177-186), eğitim ku-rumlarının varlığı ve kalitesi (Ridker ve Henning,1967: 246-257; Kain ve Quinley, 1970: 532-548;Hai-Zhen vd., 2005: 900-914) ve sanayi alanla-rının varlığı (Richardson vd., 1974: 189-199) gibideğişkenler incelenmiştir. Mahalledeki ‘kirlilik’oranları için sülfat düzeyi, partikül sayısı gibihava kirliliği (Ridker ve Henning, 1967: 246-257; Palmquist, 1984: 394-404) ve havaalanı gü-rültüsü, desibel düzeyleri gibi gürültü kirliliği(Strazsheim, 1973; Wilhemsson, 2002: 75-93;Cohen ve Coughlin, 2005; Hai-Zhen vd., 2005:900-914; Özus ve Dökmeci, 2006: 177-186) de-ğişkenleri kullanılmıştır. Mahalledeki ‘estetik’özellikler ile ilgili olarak konut alanlarının fizik-sel görünümü, doğal alanların varlığı, terk edil-miş binalar ve çöp yığınları gibi görsel etkisi kötüelemanların varlığı gibi özellikleri içeren çevre-nin bakımı ve kalitesi (Alkay, 2008: 112-127;Blackley vd., 1986: 179-205; Powe vd., 1997b:139-149; Wen vd., 2004: 75-93; Hai-Zhen vd.,2005: 900-914; Kellekçi ve Berköz, 2006: 165-176), çevre güvenliği (Kellekçi ve Berköz, 2006:165-176) ve manzara (Yılmaz vd., 2008: 47-51;Plattner ve Campbell, 1978: 20-25; Gillard,1981:216-220; Benson vd., 1997: 231-249; Bondvd., 2002; Bourossa vd., 2006; Özus ve Dökmeci,2006: 177-186; Abayhan, 2009) değişkenleri kul-lanılmıştır. Mahalleden ‘memnuniyet’in konut fi-yatlarına etkisi ise genel memnuniyet (Wilkonson,1973: 72-86), rekreasyon alanlarından (Dökmecivd., 2003: 83-99; Kellekçi ve Berköz, 2006: 165-176), sosyal yapı ve fiziksel özelliklerden (Kel-lekçi ve Berköz, 2006: 165-176), ulaşım veerişilebilirlikten (Dökmeci vd., 2003: 83-99; Kel-lekçi ve Berköz, 2006: 165-176) ve sosyal dona-tılardan (Dökmeci vd., 2003: 83-99; Kellekçi veBerköz, 2006: 165-176) ve manzaradan (Dök-

meci vd., 2003: 83-99) memnuniyet değişkenlerikullanılarak ölçülmüştür.

4.6 Konutun Fiziksel ÖzellikleriKonut fiyatı çalışmalarında konut ile ilgili enfazla değişkenin bulunduğu ve literatürde en sıkaraştırılan özelliklerden biri olan konutun fizikselözellikleri ile ilgili değişkenler dört grupta ince-lenebilir; (1) yapının yaşı, (2) yapısal özellikler,(3) iç mekan özellikleri ve (4) dış mekan özellik-leri. ‘Yapı yaşı’ literatürde en çok kullanılan de-ğişkenlerden biridir (Baldemir vd., 2008: 41-66;Selim, 2008: 65-76; Keskin, 2008: 125-138;Alkay, 2008: 112-127; Yılmaz vd., 2008: 47-51;Dökmeci vd., 2003: 83-99; Kain ve Quinley,1970: 532-548; Straszheim, 1973; Wilkonson,1973: 72-86; Richardson vd., 1974: 189-199;Palmquist, 1984: 394-404; Goodman, 1978;Blackley vd.,1986; Goodman, 1988b:327-353;Meese ve Wallace, 1991a: 308-332; Kim, 1992:503-508; Powe vd., 1995a: 137-147; Macedo,1996: 343-365; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222; Meese ve Wallace, 1997b: 51-73; Powe vd.,1997b: 139-149; Üçdoğruk, 2001: 149-161;Ayvaz, 2002; Wen vd.,2004; Maurer vd., 2004:303-326 Filho ve Bin, 2005: 93-114; Cohen veCoughlin (2005); Yankaya ve Çelik, 2005:61-79;Hai-Zhen vd.,2005: 900-914; Özus ve Dökmeci,2006: 177-186). Yapı yaşını doğrudan ölçmeninmümkün olmadığı durumlarda yapı yaşını dolaylıyoldan ifade eden binanın yeni inşa edilmiş olupolmasına ilişkin veriyi kullanan çalışmalar da li-teratürde bulunmaktadır (Toda ve Nozdrina,2004; Maurer vd., 2004: 303-326; Li vd.,2006).

Konutun ‘yapısal özellikleri’; dubleks, apartmandairesi, ikiz konutlar gibi konut stili (Keskin,2008: 125-138; Selim, 2008: 65-76; Dökmecivd., 2003: 83-99; Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Wilkonsson, 1973: 73-86; Richardson vd.,1974: 189-199; Blackley vd., 1989; Powe vd.,1997b: 139-149; Leishman, 2001: 131-152), ko-nutun sağlamlığı (Strazsheim, 1974), konutun ka-litesi (Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Witte vd.,1979: 1151-1172; Meese ve Wallace, 1997b: 51-73; Yankaya ve Çelik, 2005:61-79), bina kalitesi(Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Strazsheim,1973; Palmquist, 1984: 394-404; Blackley vd.,1986: 179-205; Wilhemsson, 2002: 75-93), apart-manın veya binanın tamir ve dekorasyon durumu

93

PLANLAMA2012/1-2

(Yılmaz vd., 2008: 47-51; Toda ve Nozdrina,2004; Wen vd., 2004: 75-93), konuta yapılan ek-lemeler (Powe vd., 1995a: 137-147), kat sayısı(Alkay, 2008: 112-127; Keskin, 2008: 125-138;Wen vd.,2004; Yankaya ve Çelik, 2005:61-79;Hai-Zhen vd.,2005: 900-914), konut yüksekliği(Richardson vd., 1974: 189-199Li vd.,2006), be-tonarme, ahşap veya tuğla yapı gibi yapı malze-mesi (Alkay, 2008: 112-127; Selim, 2008: 65-76;Dökmeci vd., 2003: 83-99; Goodman, 1978a:471–484; Li vd.,2006), bulunduğu kat (Yılmazvd., 2008: 47-51; Üçdoğruk, 2001: 149-161;Ayvaz, 2002; Maurer vd., 2004: 303-326) ve köşekonut olup olmaması (Baldemir vd., 2008: 41-66;Yankaya ve Çelik, 2005:61-79; Li vd.,2006) gibideğişkenlerden oluşmaktadır.

Konutun ‘iç mekan özellikleri’ ile ilişkili olarak(1) büyüklük, (2) kullanım alanları çeşitliliği, (3)yapı malzemeleri, (4) iklimlendirme sistemleri veelektrik tesisatları ve (5) donatı alt başlıklarındaveri toplandığı gözlemlenmiştir. Büyüklük içinkonutun toplam büyüklüğü (Baldemir vd., 2008:41-66;İ Selim, 2008: 65-76; Keskin, 2008: 125-138; Aklay, 2008; Yılmaz vd., 2008: 47-51; Dök-meci vd., 2003: 83-99; Straszheim, 1973a;1974b; Goodman, 1978a: 471–484; Witte vd.,1979: 1151-1172; Palmquist, 1984: 394-404;Meese ve Wallace, 1991a: 308-332; Powe vd.,1995a: 137-147; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222; Meese ve Wallace, 1997b: 51-73; Leishman,2001: 131-152; Üçdoğruk, 2001: 149-161;Ayvaz, 2002; Bover ve Velilla, 2002; Wilhems-son, 2002: 75-93; Toda ve Nozdrine, 2004; Mau-rer vd., 2004: 303-326Filho ve Bin, 2005:93-114; Yankaya ve Çelik, 2005:61-79; Livd.,2006; Özus ve Dökmeci, 2006: 177-186),salon büyüklüğü (Yang, 2000: 50-63), mutfak bü-yüklüğü (Toda ve Nozdrina, 2004), garaj büyük-lüğü (Wilkonson, 1973: 72-86), zemin katbüyüklüğü (Kain ve Quinley, 1970: 532-548),zemin kat girişi büyüklüğü (Ogwang ve Wang,2002: 285-296) gibi farklı iç mekanların büyük-lüklerine ilişkin veri toplanmıştır. Konutun iç me-kanında farklı alanların varlığı veya çeşitliliğikonusunda oda sayısı (Baldemir vd., 2008: 41-66; Selim, 2008: 65-76; Keskin, 2008: 125-138;Alkay, 2008: 112-127; Dökmeci vd., 2003: 83-99; Ridker ve Henning, 1967: 246-257; Kain veQuinley, 1970: 532-548; Strazsheim, 1973a,1974b; Wilkonsson, 1973: 73-86; Richardson vd.,

1974: 189-199; Goodman, 1978a: 471–484a,1988b; Blackley vd., 1986: 179-205; Kim, 1992:503-508; Powe vd., 1995a: 137-147; Meese veWallace, 1997b: 51-73; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002; Ogwang ve Wang, 2002: 285-296; Toda ve Nozdrina, 2004; Özus ve Dökmeci,2006: 177-186), yatak odası sayısı (Wilkonson,1973: 72-86; Blackley vd., 1986: 179-205; Go-odman, 1988b:327-353; Kim, 1992: 503-508;Meese ve Wallace, 1997b: 51-73; Yang, 2000:50-63; Leishman, 2001: 131-152; Ogwang veWang, 2002: 285-296; Filho ve Bin, 2005: 93-114; Cohen ve Coughlin, 2005; Li vd., 2006),yemek odası sayısı (Leishman, 2001: 131-152),çatı odası sayısı (Wilkonson, 1973: 72-86),banyo sayısı (Baldemir vd.,2008; Alkay, 2008:112-127; Dökmeci vd., 2003: 83-99; Kain veQuinley, 1970: 532-548; Wilkonson, 1973: 72-86; Goodman, 1988b:327-353; Palmquist, 1984:394-404; Blackley vd., 1986: 179-205; Meese veWallace, 1991a: 308-332; Yang, 2000: 50-63; Le-ishman, 2001: 131-152; Ayvaz, 2002; Ogwang veWang, 2002: 285-296; Maurer vd., 2004: 303-326; Filho ve Bin, 2005: 93-114; Cohen ve Co-ughlin, 2005; Li vd., 2006; Özus ve Dökmeci,2006: 177-186), tuvalet sayısı (Selim, 2008: 65-76; Wilkonson, 1973: 72-86; Goodman,1988b:327-353), mutfak sayısı (Maurer vd.,2004: 303-326), balkon sayısı (Alkay, 2008: 112-127; Keskin, 2008: 125-138; Dökmeci vd., 2003:83-99; Ayvaz, 2002; Toda ve Nozdrina, 2004),kiler varlığı (Goodman, 1988b:327-353; Leish-man, 2001: 131-152), ambar varlığı (Leishman,2001: 131-152; Bover ve Velilla, 2002), bodrumkat varlığı (Palmquist, 1984: 394-404; Ogwangve Wang, 2002: 285-296) ve tavan arası varlığı(Wen vd., 2004: 75-93) hakkında veri toplan-mıştır. Yapı malzemeleri ile ilişkili olarak salondöşemesi (Ayvaz, 2002; Selim, 2008: 65-76), odadöşemesi (Baldemir vd., 2008: 41-66; Selim,2008: 65-76; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz,2002), banyo döşemesi (Baldemir vd., 2008: 41-66; Selim, 2008: 65-76; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002), mutfak yapısı (Baldemir vd.,2008: 41-66), duvar kaplaması (Üçdoğruk, 2001:149-161; Ayvaz, 2002) ve pencere doğraması(Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002) gibimalzemeler hakkında veri toplandığı gözlemlen-miştir. İklimlendirme sistemleri ve elektrik tesi-satına yönelik özellikler için çatı yalıtımı(Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002), güneş

PLANLAMA2012/1-2

94

enerjisi (Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz,2002), havalandırma sistemi (Palmquist, 1984:394-404; Blackley vd., 1986: 179-205; Good-man, 1988b:327-353; Kim, 1992: 503-508;Bover ve Velilla, 2002; Li vd., 2006), merkeziısıtma, kalorifer, doğal gaz gibi sistemleri içerenısıtma sistemi (Baldemir vd., 2008: 41-66; Selim,2008: 65-76; Alkay, 2008: 112-127; Yılmaz vd.,2008: 47-51; Dökmeci vd., 2003: 83-99; Kain veQuinley, 1970: 532-548; Blackley vd., 1986: 179-205; Goodman, 1988b:327-353; Powe vd.,1995a: 137-147; Powe vd., 1997b: 139-149; Üç-doğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002; Ogwang veWang, 2002: 285-296; Yankaya ve Çelik,2005:61-79; Özus ve Dökmeci, 2006: 177-186;Li vd., 2006), yakıt tipi (Ogwang ve Wang, 2002:285-296), sıcak su durumu (Baldemir vd., 2008:41-66; Selim, 2008: 65-76; Kain ve Quinley,1970: 532-548), hidrofor (Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002) ve elektrik sistemi (Blackleyvd., 1986: 179-205) gibi değişkenler hakkındaveri toplanmıştır. Konutlarda donatılar ile ilişkiliolarak panjur (Baldemir vd., 2008: 41-66; Üç-doğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002), uydu sis-temi (Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002),merkezi klima (Palmquist, 1984: 394-404; Black-ley vd., 1986: 179-205), jakuzi (Li vd., 2006),sauna (Selim, 2008: 65-76; Blackley vd., 1986:179-205), şömine (Kim, 1992: 503-508; Özus veDökmeci, 2006: 177-186), teras (Leishman,2001: 131-152; Maurer vd., 2004: 303-326; Livd., 2006), kablolu TV (Baldemir vd., 2008: 41-66; Selim, 2008: 65-76; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002) ve beyaz eşya (Palmquist,1984: 394-404: 394-404) varlığı ile mutfaktadolap bulunması (Bover ve Velilla, 2002; Boverve Velilla, 2002), konutun eşyalı veya eşyasız ol-ması (Kain ve Quinley, 1970: 532-548; Li vd.,2006) ve apartman görevlisi bulunması (Palm-quist, 1984: 394-404; Üçdoğruk, 2001: 149-161;Ayvaz, 2002) gibi değişkenler incelenmiştir.

Konutun ‘dış mekan özelliklerini’ (1) büyüklük-ler, (2) dış mekan alanları ve (3) yapı malzemelerialt başlıklarında incelenmek mümkündür. Dışmekana ait büyüklükler ile ilişkili olarak arazibüyüklüğü (Kain ve Quinley, 1970: 532-548;Strazsheim, 1973a; 1974b; Goodman, 1978a:471–484; Witte vd., 1979: 1151-1172; Palmquist,1984: 394-404; Can ve Megbolugbe, 1997: 203-222; Ogwang ve Wang, 2002: 285-296; Wil-

hemsson, 2002: 75-93; Wen vd., 2004: 75-93;Filho ve Bin, 2005: 93-114; Cohen ve Coughlin,2005; Li vd., 2006) ve apartman büyüklüğü (Ma-cedo, 1996: 343-365; Powe vd., 1997b: 139-149)değişkenlerinin incelendiği gözlemlenmiştir. Dışmekan alanları; yangın çıkışı sayısı (Baldemirvd., 2008: 41-66; Goodman, 1978a: 471–484;Palmquist, 1984: 394-404; Meese ve Wallace,1991a: 308-332; Ogwang ve Wang, 2002: 285-296; Cohen ve Coughlin, 2005; Li vd.i 2006),asansör sayısı (Baldemir vd., 2008: 41-66; Selim,2008: 65-76; Keskin, 2008: 125-138; Goodman,1988b:327-353; Üçdoğruk, 2001: 149-161;Ayvaz, 2002; Toda ve Nozdrina, 2004; Maurervd., 2004: 303-326), apartmandaki daire sayısı(Baldemir vd., 2008: 41-66; Üçdoğruk, 2001:149-161; Ayvaz, 2002), binadaki dükkan sayısı(Goodman, 1988b:327-353), bahçe (Baldemirvd., 2008: 41-66; Keskin, 2008: 125-138; Üç-doğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002; Bover veVelilla, 2002; Maurer vd., 2004: 303-326), garaj(Yılmaz vd., 2008: 47-51; Keskin, 2008: 125-138; Selim, 2008: 65-76; Wilkonson, 1973: 72-86; Goodman, 1978a: 471–484a, 1988b;Palmquist, 1984: 394-404; Powe vd., 1995a: 137-147; Macedo, 1996: 343-365; Powe vd., 1997b:139-149; Leishman, 2001: 131-152; Bover ve Ve-lilla, 2002; Ogwang ve Wang, 2002: 285-296;Maurer vd., 2004: 303-326; Wen vd., 2004: 75-93; Hai-Zhen vd.,2005: 900-914; Li vd.,2006;Özus ve Dökmeci, 2006: 177-186), otopark (Bal-demir vd., 2008: 41-66; Alkay, 2008: 112-127;Palmquist, 1984: 394-404; Üçdoğruk, 2001: 149-161; Ayvaz, 2002; Ogwang ve Wang, 2002: 285-296Toda ve Nozdrina, 2004) ve yüzme havuzu(Keskin, 2008: 125-138; Selim, 2008: 65-76;Palmquist, 1984: 394-404; Meese ve Wallace,1991a: 308-332; Bover ve Velilla, 2002, Li vd.,2006) gibi değişkenler ile ölçülmüştür. Konutundış mekanına ait yapı malzemeleri de dış cephemalzemesi (Goodman, 1988b:327-353; Ogwangve Wang, 2002: 285-296; Toda ve Nozdrina,2004) ile kontrol edilmiştir.

5. Sonuç ve DeğerlendirmeKonutun ekonomik değeri, ülkelerin ekonomile-rini etkileyen önemli bir değişkendir. Heterojenbir yapıya sahip olması, konutun farklı literatür-lerde sıklıkla incelenmesine neden olmuştur. Ko-

95

PLANLAMA2012/1-2

nutun farklı disiplinlerin konu alanlarına girmesiise daha fazla incelenmesini gerektirmektedir.

Konut fiyatları odaklı araştırmaları inceleyen buliteratür taraması, konu ile ilgili çalışmaların ço-ğunlukla Kuzey Amerika eyalet ve şehirleri ileAvrupa şehirlerinde gerçekleştirildiğini göster-mektedir. Türkiye’de benzer çalışmaların sınırlısayıda olduğu ve İstanbul, Ankara ve İzmir gibibüyükşehirlerde yapıldığı ortaya konulmaktadır.Dolayısıyla, konutun ekonomik yapısının ülkegenelindeki durumunu analiz edebilmek içindiğer kentlerde de benzer çalışmaların uygulan-ması yararlı olacaktır. Özetle, Türkiye kentlerindekonut fiyatının nasıl değiştiğini, hangi faktörle-rin konut fiyatını etkilediğini, yurt dışında yapı-lan benzer araştırma bulgularının Türkiye içingeçerliliğini sorgulamak gibi konular üzerindehala geniş bir araştırma alanı bulunmaktadır.

Önceki çalışmalarda konut fiyatını belirleyebil-mek amacıyla resmi kurum arşivleri, ipotek vediğer sözleşmeler ile hane halkı ve emlakçı an-ketlerinden elde edilen veriler kullanılmıştır.Yurtdışında yapılan çalışmalarda genellikle resmikurum arşivleri ve ipotek ve diğer sözleşmeler-den elde edilen veriler kullanılırken, Türkiye’debu verilerin güvenilirliği düşük bulunmakta, do-layısıyla Türkiye’de yapılan çalışmaların çoğun-lukla hane halkı ve emlakçı anketleri ile eldeedilen verilere dayandığı görülmektedir. Ancakdikkat edilmelidir ki, Türkiye için hane halkı veemlakçı anketleri daha güncel ve daha doğru bil-gilerin alınabileceği veri kaynakları olarak de-ğerlendirilseler de her ikisi de sistematik bir verikaynağını oluşturmamaktadır.

Hedonik fiyat modelinde kullanılan konut fiyatıverisi, tek yıllık bir periyot veya çok yıllık peri-yotlar halinde analizlerde kullanılmıştır. Çok yıl-lık periyottaki verinin birbiri ile kıyaslanabilmesive modelde kullanılabilmesi için fiyat endeksle-rinin kullanılması gerekmektedir. Tek yıllık peri-yottaki verilerde endeks kullanılmasıgerekmezken bu tip verilerin sonuçlarının dahasınırlı bir zaman dilimi için geçerli olduğu gözönünde bulundurulmalıdır. Bu literatür taraması,bundan sonra yapılacak benzer konut fiyatı araş-tırmaları için iki veri tipinin de uygun olduğunu,ancak hangisinin tercih edileceğini araştırmanınamacının ve sınırlarının belirleyeceğine işaret et-mektedir. Zaman sınırlamasının olduğu ve geniş

bir bölge üzerinde yürütülecek bir araştırma içintek yıllık periyotta toplanan veri uygun olurken,bölge sınırlamasının olduğu dar bir alanda yürü-tülecek çalışmalarda ise çok yıllık periyotlardatoplanan veriye ihtiyaç duyulabilinir.

Fiyatları araştırılan konutlar satın alınmış veyakiralanmış konutlar ile satılık veya kiralık konut-lar olmuştur. Bu literatür taraması bundan sonrayapılacak çalışmalarda satılık veya kiralık ko-nutların fiyatlarının satış veya kiralama işlemin-den sonra değişebileceği göz önünde bulundurul-masının önemine vurgu yapmaktadır.

Hedonik fiyat modellerinde geniş bir değişkenhavuzu kullanılmıştır. Bu değişkenler ana başlık-ları ile genel ekonomik özellikler, konutun alıcısıile ilgili özellikler, konutun hukuki özellikleri,konutun bulunduğu mahalle özellikleri, konutunmevkisi ve fiziksel özellikleri ile ilgili değişken-lerdir. Değişken havuzunun geniş olması, konu-nun disiplinler arası bir platformda tartışılmasınıgerektirmektedir. Geniş veri havuzu içerisindekiönemli değişkenlerin sınırlı veri sayısı nedeniylemodele dahil edilememesi sonuçları etkileyebil-mektedir. Veri ve değişken sayılarına göre so-nuçların değişebildiği hedonik fiyat modeli,zaman faktörünü tamamen minimize edememesi,yerel ve merkezi yönetimlerin getirebileceği ka-rarlar doğrultusunda değişebilecek fiyatları ön-görememesi gibi olumsuz yanlarına rağmen,konut fiyatlarını belirlemede kullanılan klasikyöntemlere (örneğin gayrimenkul değerlendirmealanında kullanılan kıyaslama yöntemiyle değer-lendirme yöntemine) göre daha sistematik veri vesonuçlar ürettiğinden sıklıkla tercih edilen biryöntem olmaktadır.

Özetle, hedonik fiyat modeli ile konut fiyatlarınıaraştıracak sonraki çalışmalar, Türkiye’de bü-yükşehirler dışında kalan şehirlerde, satın alınmışveya kiralanmış konutlar üzerinde, sistematik vegüvenilir veri kullanarak araştırma yapmalıdır.Bu çalışmanın konut fiyatı odaklı çalışmalardaveri, değişken ve yöntem seçiminde önemli birrehber olması beklenmektedir.

PLANLAMA2012/1-2

96

KAYNAKÇAAbayhan, A.D. (2009). Manzara Sahipliliğinin Konut Fi-yatına Etkisi: İzmir İli Buca İlçesi Yedigöller RekreasyonAlanı Çevresine İlişkin Ampirik Çalışma, Dokuz EylülÜniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, YayınlanmamışYüksek Lisans Tezi, İzmir.

Adair, A., Mcgreal S., Smyth A., Cooper J. ve Ryley T.(2000). “House Prices and Accessibility: The Testing ofRelationships within the Belfast Urban Area”, HousingStudies, 15, (5), 699-716.

Alkay E. ve Ocakçı M. (2003). “Kentsel Yeşil AlanlarınınEkonomik Değerlerinin Ölçülmesinde KullanılabilecekYöntemlerin İrdelenmesi”, İTÜ Dergisi/a Mimarlık,Planlama, Tasarım, 2, (1), 60–68.

Alkay, E. (2008). “Housing Submarkets in İstanbul”, In-ternational Real Estate Review, 11 (1), 112–127.

Anderson L.M. ve Cordell H.K. (1988). “Influence ofTrees on Residential Property Values in Athens, Georgia(U.S.A.): A Survey based on Actual Sales Prices”, Land-scape and Urban Planning, 15, 153–64.

Ayvaz, Ö. (2002). Emlak Fiyatlarının Hedonik Model İleAraştırılması-İzmir Örneği, T.C.DEÜ Sosyal BilimlerEnstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir.

Baldemir, E., Kesbiç, C. Y. ve İnci, M. (2008). “Estima-ting Hedonic Demand Parameters in Real Estate Market:The Case of Mugla”, Muğla Üniversitesi Sosyal BilimlerEnstitüsü Dergisi (İLKE), 20, 41–66.

Bartik, T.J. (1987). “The Estimation of Demand Parame-ters in Hedonic Price Models”, Journal of Political Eco-nomy, 95 (1), 81–88.

Benson E.D., Hansen J.L., Schwartz A. ve Smersh G.T.(1997). „Pricing Residential Amenities: The Value of aView”, Journal of Real Estate Research, 13 (3), 231–49.

Blackley, D. M., Follain J. R. Ve H. Lee. (1986). “AnEvaluation of Hedonic Price Indexes For Thirty FourLarge SMSAs”, AREUEA Journal, 14 (2), 179–205.

Bond, M.T., Seiler V. L. ve Seiler, M.J. (2002). “Resi-dential Real Estate Prices: A Room with a View”, JRER,23, (1/2), 129–137.

Bourassa, S.C., Hoesli, M. ve Sun, J. (2004). “What’s ina View?”, Environment and Planning A, 36, (8), 1427–1450.

Bover, O. ve P. Velilla (2002). “Hedonic House PricesWithout Characteristics: The Case Of New MultiunitHousing”, European Central Bank Working Paper Series,Working Paper No.117.

Can, A. ve Megbolugbe, I. (1997). “Spatial Dependenceand House Price Index Construction”, Journal Of RealEstate Finance and Economics, 14, 203–222.

Cohen, J. P. ve C. C. Coughlin (2005). “Airport-RelatedNoise, Proximity, and Housing Prices in Atlanta”, Fede-ral Reserve Bank of St. Louis Working Paper 2006, Wor-king Paper 2005-060B.

Cooper, M.C. (1975). Easter Hill Village-Some Social Im-plications for Design, New York: The Pros Pres.

Çıtak, C.Ç. (2003). “Konut Sunumunda Kamu ve ÖzelSektör Sermayesinin Yapısal Dinamikleri ve İstanbulKonut Piyasasının Değerlendirilmesi”, Dergimim DokuzEylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi, 1, 57–67.

Dombrow, J., Rodriguez, M. ve Sirmans, C.F. (2000).“The Market Value of Mature Trees in Single-FamilyHousing Markets”, The Appraisal Journal, 68, 39-43.

Dökmeci, V., Önder, Z. ve Yavaş, A. (2003). “ExternalFactors, Housing Values, and Rents: Evidence from Sur-vey Data”, Journal of Housing Research, 14 (1), 83-99.

Filho, C. M. ve O. Bin (2005), “Estimation Of HedonicPrice Functions Via Additive Nonparametric Regression”,Empirical Economics, 30, 93–114.

Gillard, Q. (1981). “The Effect of Environmental Ameni-ties on House Values: The Example of a View Lot”, Pro-fessional Geographer, 33, (2), 216–20.

Goodman, A. C. (1978a). “Hedonic Prices, Price Indices,and Housing Markets”, Journal of Urban Economics, 5(4), 471–484.

Goodman, A. C. (1988b). “An Econometric Model OfHousing Price, Permanent Income, Tenure Choice, andHousing Demand”, Journal of Urban Economics, 23,327–353.

Hai-Zhen, W., Sheng-Hua, J. ve Xiao-Yu, G. (2005). “He-donic Price Analysis of Urban Housing: An Empirical Re-search on Hangzhou, China”, Journal of ZhejiangUniversity Science, 6A, (8), 900–914.

İnci, M. (2008). Emlak Piyasasında Talebe Etki EdenFaktörler: Muğla İçin Hedonik Fiyatlandırma ModeliUygulaması. Muğla Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensti-tüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla.

Kain, J. F. ve Quigley, J. M. (1970). “Measuring TheValue Of Housing Quality”, Journal of The American Sta-tistical Association, 65 (330), 532–548.

Kask, S. B. ve Mania, S.A. (1992). “Uncertainty, Infor-mation and Hedonic Pricing”, Land Economics, 68, (2),170-184.

Kelekçi Ö.L. ve Berköz L. (2006). “Konut ve ÇevreselKalite Memnuniyetini Yükselten Faktörler”, İTÜ Der-gisi/a Mimarlık, Planlama, Tasarım, 5, (2/1), 165–176.

Keskin, B. (2008). “Hedonic Analysis of Price in the Is-tanbul Housing Market”, International Journal of Strate-gic Property Management, 12, 125-138.

Kim, S. (1992). “Search, Hedonic Prices and Housing De-mand”, The Review of Economics and Statistics, 74, (3),503–508.

Lake R., Lovett A., Bateman J. ve Langford H. (1998).“Modelling Environmental Influences on Property in anUrban Environment”, Computers, Environment andUrban Systems, 22, 121–136.

97

PLANLAMA2012/1-2

Lancester, K.J. (1966). “A New Approach to ConsumerTheory”, The Journal of Political Economy, 77, 132–157.

Lansford N.H. ve Jones L.L. (1995). “Recreational andAesthetic Value of Water Using Hedonic Price Analysis”,Journal of Agricultural and Resource Economics, 20, (2),341–55.

Leishman, C. (2001). “House Building and Product Dif-ferentiation: An Hedonic Price Approach”, Journal ofHousing And The Built Environment, 16, 131–152.

Li, W., Prud’homme, M. ve Yu, K. (2006). Studies in He-donic Resale Housing Price Indexes, OECD-IMF Works-hop.

Macedo, R. (1996). “Hedonic Price Models With SpatialEffects: An Application to The Housing Market of BeloHorizonte, Brazil”, Revista Brasileira de Economia,2000, 29, (3), 343–365.

Mahan, L.M., Polasky, S. ve Adams, R.M. (2000). “Va-luing Urban Wetlands: A Property Price Approach”, LandEconomics, 76, (1), 100–113.

Maurer, R., Pitzer, M. ve Sebastian, S. (2004). “HedonicPrice Indices For The Paris Housing Market”, llgemeinesStatistisches Archiv, 88, 303–326.

Mcdonald, J.F. ve McMillen, D.P. (2007). Urban Econo-mics and Real Estate: Theory and Policy, Oxford: Black-well Publishing.

Meese, R. ve Wallace, N. (1991a). “Nonparametric Esti-mation of Dynamic Hedonic Price Models and The Cons-tructions of Residential Housing Price Indices”, AREUEAJournal, 19, (3), 308–332.

Meese, R. ve Wallace, N. (1997b). “The Construction ofResidential Housing Price Indices: A Comparison of Re-peat-Sales, Hedonic-Regression, and Hybrid Approac-hes”, Journal of Real Estate Finance and Economics, 14,51–73.

Muth, R. (1969). Cities and Housing, Chicago: Univer-sity of Chicago Pres.

Nasar, J.L. (1992). Perception and Evaluation of Resi-dential Street Scenes, JL. Nasar (Ed.), EnvironmentalAesthetics, Theory, Research and Applications içinde(275–289). Cambiridge University Pres.

Ogwag, T. ve Wang, B. (2002). “Hedonic Price Functionfor a Northern Bc Community”, Social Indicators Rese-arch, 61, 285–296.

Özsoy, O. ve Şahin, H. (2009). “Housing Price Determi-nants in Istanbul, Turkey: An Application of the Classifi-cation and Regression Tree Model”, InternationalJournal of Housing Markets and Analysis, 2 (2), 167-178.

Özus E. ve Dökmeci V. (2006). “Dönüşüm Yaşanan TarihiAlanlarda Konut Fiyatlarında Etkili Faktörlerin Analizi”,İTÜ Dergisi/a Mimarlık, Planlama, Tasarım, 5, (2/2),177–186.

Palmquist, R.B. (1984). “Estimating the Demand for theCharacteristic of Housing”, Review of Economics andStatistics, 64, 394-404.

Plattner R.H. ve Campbell T.J. (1978). “A Study of theEffect of Water View on Site Value”, The Appraisal Jour-nal, 20–25.

Powe N.A., Garrod G.D. ve Willis K.G. (1995a). “Valu-ation of Urban Amentities Using an Hedonic PriceModel”, Journal of Property Res., 12, 137–147.

Powe, N. A., Garrod G. D., Brunsdon C. F. ve K. G. Wil-lis (1997b). “Using A Geographic Information System toEstimate an Hedonic Price Model Of The Benefits of Wo-odland Access”, Forestry, 70, (21), 39–149.

Richardson H.W., Vipond J. ve Furbey R.A. (1974). “De-terminents of Urban House Prices”, Urban Studies, 11,189–99.

Ridker, R. G. ve Henning, J. A. (1967). “The Determi-nants Of Residential Property Values With Special Ref-erence To Air Pollution”, The Review of Economics andStatistics, 49, 246–257.

Rosen, S. (1974). “Hedonic Prices and Implicit Markets:Product Differentiation in Pure Competition”, Journal ofPolitical Economy, 82, 34-55.

Selim, S. (2008). “Determinants of House Prices in Tur-key: A Hedonic Regression Model”, Doğuş ÜniversitesiDergisi, 9 (1), 65-76.

Söderberg, B. ve Janssen, C. (2001). „Estimating Dis-tance Gradients for Apartment Properties”, Urban Stud-ies, 38, (1), 61-79.

Strazsheim, M.R. (1973a). “Estimation of the Demandfor Urban Housing Services from Household InterviewData”, The Review of Economics and Statistics, 55, (1),1–8.

Straszheim, M.R. (1974b). “Hedonic Estimation of Hous-ing Market Prices: A Further Comment”, Review ofEconomies and Statistics, 56, 404-406.

Toda, Y. ve Nozdrina, N. N. (2004). The Spatial Distri-bution of the Apartment Prices In Moscow In 2002: He-donic Estimation From Micro Data, ENHR ConferenceJuly 2nd-6th 2004, Cambridge.

Tse, R.Y.Z ve Love, P.E.D. (2000). “Measuring Residen-tial Values in Hong Kong”, Property Management, 18 (5),366-374.

Üçdoğruk Ş. (2001). “İzmir İlinde Emlak Fiyatlarına EtkiEden Faktörler Hedonik Yaklaşım”, D.E.Ü.İ.İ.B.F Der-gisi, 16, (2), 149–161.

Wen, H. Z., Lu, J.F. and L. Lin (2004). An Improved Met-hod of Real Estate Evaluation Based on Hedonic PriceModel, International Management Conference.

Wilhelmsson, M. (2002). “Household Expenditure Pat-terns for Housing Attributes: A Linear ExpenditureSystem With Hedonic Prices”, Journal of Housing Eco-nomics, 11, 75–93.

PLANLAMA2012/1-2

98

Wilkonson R.K. (1973). “House Prices and the Meaure-ment of Externalities”, Economic Journal, 83, 72–86.

Witte, A. D., Sumka, H. ve Erekson, J. (1979). “An Esti-mate of a Structural Hedonic Price Model of the HousingMarket: An Application of Rosen’s Theory of ImplicitMarkets”, Econometrica, 47, 1151-72.

Yang, Z. (2001). “An Application of the Hedonic PriceModel With Uncertain Attribute: The Case of the People’sRepublic of China”, Property Management, MCB Uni-versity Press, 19 (1), 50–63.

Yankaya, U. ve Çelik, M.H. (2005). “İzmir MetrosununKonut Fiyatları Üzerindeki Etkilerinin Hedonik FiyatYöntemi ile Modellenmesi”, D.E.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, 20(2), 61–79.

Yılmaz, H., Bulut, Z., Temurlenk, M.S. ve Yeşil, P.(2007). “Determination of the Impact of Parks and Playg-rounds on House Prices in the City of Erzurum, Turkey”,International Journal of Natural and Engineering Scien-ces, 2(1), 47-51.

Özet

Diyarbakır Suriçi Bölgesi, çok sayıda uy-garlığın izlerini taşıyan, zengin tarihi vekültürel birikime sahiptir. Bu tarihi ve

kültürel miras, Diyarbakır’ın aldığı yoğun göçkarşısında tahrip olmuş ve yok olma tehlikesiylekaşı karşıya kalmıştır. Bu mirasın korunmasındave yaşatılmasında Suriçi Bölgesi kentsel dönü-şüm projesi önem taşımaktadır. Suriçi Bölgesi,Türkiye’deki en önemli kültür ve inanç turizmimerkezlerindendir. Suriçi Bölgesi kentsel dönü-şüm projesiyle birlikte, bölgenin mevcut tarihi vekültürel eserlerinin turizm bakımından değerlen-dirilmesi ve tekrar kente kazandırılması sağlan-mış olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Diyarbakır Suriçi Bölgesi,kentsel dönüşüm, turizm

Suriçi Regıon Urban Transformatıon ProjectAnd It’s Contrıbutıon To Tourism InDiyarbakır

Abstract

Diyarbakır Suriçi Region has a rich historicaland cultural background with a large number of

traces of civilization. This historical and culturalheritage was damaged of high migration, so itwas faced extinction. It is of importance the Su-riçi Region urban renewal project for protectingand living this heritage. Suriçi Region is one ofthe most important centers of culture and religi-ous tourism in Turkey. The urban renewal projectwill be provided enriching the city historic andcultural monuments of the region again and eva-luation in terms of tourism.

Key Words: Suriçi region of Diyarbakır province,urban transformation project, tourism.

1. GirişDiyarbakır, tarihte birçok medeniyete ev sahip-liği yapmış en eski yerleşim yerlerinden biridir.Diyarbakır kent tarihinin Hitit ve Hurri dönem-lerinden başladığı (M.Ö. 3500–4000) kabul edi-lir. Ergani-Çayönü’nde yapılan arkeolojikaraştırmalar, buradaki yerleşik düzeni M.Ö.7000’lere kadar indirmektedir (ANONİM,2011a). Yukarı Mezopotamya uygarlığına bağlıolarak, zengin ve etkin hinterlandı nedeniyle ta-rihin her döneminde önemini koruduğu anlaşıl-maktadır.

Suriçi BölgesiKentsel Dönüşüm Projesi veDiyarbakır Turizmine Katkısı

Funda Çatalbaş Şehir Plancısı,Çevre veŞehircilikBakanlığı,Diyarbakırİl Müdürlüğü,

99

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

100

Diyarbakır’ın en eski yerleşimlerinden biri olanSuriçi Bölgesi1, çok sayıda uygarlığın izlerini ta-şımaktadır. Bu nedenle birçok tarihi eseri barın-dıran kültür mirasına sahiptir. Zaman içerisindeşehre göçen halk sur içine alınmış, böylece Di-yarbakır kalesi yeni şeklini almıştır (ÇİÇEK,2007). Suriçi Bölgesi, kentsel sit alanı olarak top-lamda 158 hektardır. Alan toplam 15 mahalledenoluşmakla birlikte, nüfusu 71.000’dir (ANONİM,2011b).

Şekil 1. Diyarbakır Suriçi Bölgesi Uydu Görüntüsü(ANONİM, 2012a)

Diyarbakır’da 1940’lı yıllara kadar, nüfusunhemen hemen tümü surlarla çevrili bir kale kentiçerisinde ve kendine özgü avlulu evlerde yaşar-ken, günümüzde ilin toplam nüfusunun yaklaşık%90’ı surların dışındaki kısmen planlı amaönemli bir bölümü çarpık kentleşme diye adlan-dırabileceğimiz bölgelerde yaşamaktadır. 1990yılından sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeyaşanan güvenlik sorunları bölgedeki kırsal göçü

daha da hızlandırmıştır. Bu göç yoğunluğu Di-yarbakır kent nüfusunun artış hızını 2–3 katınaulaştırmıştır. 1990–2000 döneminde, Türkiye nü-fusu % 1,83 oranında artarken, Diyarbakır kenti% 3,78 artış hızı ile bu değerin iki katına ulaş-mıştır (ANONİM, 2011c). Bu nüfusun barınmaihtiyaçları da ağırlıklı olarak kontrolsüz bir şe-kilde kentin en eski yerleşimi olan Suriçi Bölge-si’nde gerçekleşmiştir. Diyarbakır’da kentleşmeoranı, Türkiye kentleşme oranına göre oldukçayüksektir (ANONİM, 2011d). Diyarbakır’daki buhızlı kentleşme süreci ile birlikte kent merkezi ta-rihi önemini yitirerek bir çöküntü bölgesine dö-nüşmeye başlamıştır.

Diyarbakır Suriçi Bölgesi tarihin her dönemindebelirli değerlere sahip bir yerleşme alanı olmuş-tur. Bu değerler;

• Tarihi birçok uygarlığa beşiklik etmiş olması,

• Kale duvarları ile kentin bütünlüğünü koru-ması,

• Önemli tarihi ticaret ve askeri ulaşım aksındayer alması ve dolayısıyla uzun yıllar ticari birmerkez görevi görmesi,

• Bölgesel merkez olması bakımından özel biryere sahip olması,

• Yaşayan kentsel sit özelliği göstermesi,

• Anadolu ve Mezopotamya bölgelerindeki kül-türlerin kent gelişiminde etkin olması, dolayı-sıyla karma bir kentsel morfolojiye sahipolması,

• Kentsel toplum ve mekândaki yapı farklılaş-masının belirgin olması,

• Tarihin her döneminde belirgin bir nüfus po-tansiyeline sahip olması, olarak açıklanabilir(KEJANLI, 2009, s.20-25).

Suriçi Bölgesi’nde fiziki parçalanma ve bozulma,kat ilaveleri, yıkıp yerine çok katlı binaların ya-pılması, bazı anıtsal yapılarla sokak dokusununve çok sınırlı geleneksel ev tipinin kalmasınaneden olmuştur. Günümüzde Suriçi, tarihi birkent niteliğinden çok ticari önemini ve canlılığınısürdüren bir çöküntü alanı görünümündedir ve ta-rihi kent merkezlerinde gözlemlenen fiziksel,sosyal ve ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır.

1 Suriçi Bölgesi, Diyarbakır surlarının içerisinde kalan Dış Kale ve İç Kale’den oluşan şehrin eski yerleşim merkezidir.

Şekil 2. Suriçi Bölgesi Mahalle Sınırları (ANONİM, 2011e)

Diyarbakır kent merkezine çevre köylerden vekırsal alandan yaşanan göçün odak noktası olanSuriçi Bölgesi’nde, hızlı nüfus artışı nedeniyle el-verişsiz yasam koşulları ortaya çıkmış ve çevrekalitesi düşmüştür. Zamanla Suriçi Bölgesi’ndekonut ve çalışma mekânı yaratmak amacıylakaçak yapılaşma, kat ilaveleri, çok katlı binalarıninşası gibi birçok olumsuz gelişme ortaya çık-mıştır. Bu durum Suriçi’ndeki geleneksel konut-ların, anıtsal yapıların ve tarihi yapıların zarargörmesine yol açmıştır.

Diyarbakır Suriçi Bölgesi’nin irdelenmesi ile şusonuçlara ulaşılmaktadır;

• 1990 yılı koruma amaçlı imar planından öncekentte yapılmış planların getirdiği yanlış ka-rarlar nedeniyle kentsel dokuların bir bölümü-nün kaybedildiği,

• Bölgenin sürekli göç alması nedeniyle, sosyo-ekonomik çevrenin sürekli değişim göstermesive kaçak yapılaşma sonucu tarihi dokunun tah-rip olduğu,

• Yerel yönetimlerin kaçak yapılaşmaları önlemekonusundaki duyarsızlığının tarihi ve kültüreldokunun tahribini artırdığı,

• Modernleşme adına yapılan uygulamalarınkentsel doku tahribini artırdığı,

• Koruma amaçlı imar planında verilen hatalı ka-rarlar sonucu tarihi ve kültürel doku tahribi ol-duğu ortaya çıkmaktadır.

Diyarbakır Suriçi Bölgesi’nde uygulanmaktaolan Kentsel Yenileme Projesi, sadece Suriçi Böl-gesi’nin değil Diyarbakır’ın turizm değerlerini deön plana çıkarması bakımından önemlidir. SuriçiBölgesi’nde korunması gereken henüz tescilekonu olmamış sivil ve anıtsal mimarlık örneklerive korunması gereken sokak dokuları mevcuttur.Ayrıca Suriçi Bölgesi’nde çok sayıda tarihi eserbulunmakta olup, bunların kentsel dönüşüm pro-jesi kapsamında korunması ve turizm potansiyelibakımından değerlendirilmesi gerekmektedir.

2. Suriçi Bölgesi Kentsel Dönüşüm Projesi

Suriçi Bölgesi, Diyarbakır kentinin gelenekselyerleşim yeri olması ve ticari aktiviteleri barın-dırmasının yanı sıra, önemli oranda tarihi ve kül-türel bir miras birikimine sahiptir. Fakat bölgedekoruma anlayışı planlara yansımamış olup, özel-

likle son 20 yılda yaşanan yoğun göçlerden olum-suz etkilenmiş ve yoğun yapılaşma ile önemlioranlarda bozulmaya uğramıştır. Bu sebeple böl-gede bulunan çok sayıdaki dini yapı ve kültüreleser tahrip olmuştur.

Bu kentsel bozulma karşısında, TOKİ Başkanlığıile Diyarbakır Valiliği arasında 31.03.2008 tari-hinde “Diyarbakır Alipaşa ve Lalebey MahallesiKentsel Yenileme Projesine İlişkin Protokol” im-zalanmıştır. Ayrıca Cevatpaşa Mahallesi’nde ge-cekondu temizleme çalışmaları devametmektedir. Suriçi Bölgesi’ndeki kentsel dönü-şüm projesinin amacı; “Diyarbakır’ın aldığıyoğun göç karsısında tahrip olmuş, bozulmuş,yoğun olarak yıpranmış Tarihi Sur Koruma Bandıve Suriçi’nin tarihi dokuya uymayan gecekonduve/veya kaçak yapılardan arındırılarak, yüzyıllarboyu medeniyetlere ev sahipliği yapmış Diyar-bakır İli’ne yakışır şekilde tarihi dokunun yeni-den kente kazandırılması” olarak belirlenmiştir.

Alipaşa-Lalebey ve Suriçi (Cevatpaşa) Mahalle-leri Kentsel Dönüşüm Projesi ile bu mahallelergecekondulardan temizlenerek, sur çevresindekiiki mahallede yer alan 1596 konutun yıkılmasıylaortaya çıkacak alanın; kent park, yeşil alan veşehrin diğer ihtiyaçları doğrultusunda değerlen-dirilmesi düşünülmektedir. Çarpık ve kaçak ya-pılardan arındırılacak olan Suriçi Bölgesi,Diyarbakır’ın tarihi dokusuna uygun bazalt taş-lardan butik otel, kafeterya, lokanta gibi turizmmekânlarına dönüştürülmesi planlanmaktadır.

Suriçi Bölgesi Cevatpaşa Mahallesi’ndeki gece-kondu yapılaşmalar nedeniyle, Diyarbakır surlarıve bölgenin tarihi değerleri tehlike altındadır.Kentsel dönüşüm projesi tamamlandığında Ce-vatpaşa Mahallesi’nde bulunan Hz.SüleymanCamii çevresi ve Sahabe mezarlarının da tarihi

Şekil 3. Alipaşa Lalebey Mahallesi KentselDönüşüm Alanı Uydu Görüntüsü (ANONİM, 2012b)

101

PLANLAMA2012/1-2

önemlerine uygun olarak ön plana çıkarılması he-deflenmektedir. Proje devam ederken, belediye-nin kanalizasyon çalışmaları sırasında İçkalemahallesinde tarihi Roma hamamı ile anfi tiyatrokalıntılarına rastlanılmış, bölgedeki gecekondu-ların yıkımının ardından kazı çalışmalarına baş-lanılması hedeflenmektedir (ANONİM, 2011f).

Suriçi Bölgesi Alipaşa, Lalebey ve CevatpaşaMahalleleri tarihi eser bakımından zengin olup;Cevatpaşa Mahallesi, Diyarbakır’ın ilk merkeziolan İçkale’den oluşmaktadır. Tarihi Sur bölge-sindeki Alipaşa-Lalebey ve Suriçi (Cevatpaşa)mahallelerinde yıkım ve enkaz kaldırma çalış-maları devam ederken, bölgede yaşayanların,TOKİ Çölgüzeli konutlarına nakledilme çalışma-ları devam etmektedir.

Suriçi Bölgesi’nde yaşayan 70.950 kişilik nüfu-sun, alanın büyüklüğü ve yoğunluğu göz önünealınarak proje sonrasında yaklaşık yarısı kadarazalması hedeflenmektedir. Alipaşa ve LalebeyMahalleleri’nde tarihi doku oldukça yoğundur.Fakat bu mahallelerdeki sonradan oluşturulançok katlı yapılaşmalar alanın kentsel sit alanı ol-ması bakımından tarihi dokuya aykırı özellik gös-termektedir. Suriçi Bölgesi’nde yaşayan halkevinin alt katında hayvan beslemekte olup, üstkatında yaşamaktadır. Üstelik bunu tarihi ve dinideğerlerin üzerinde gerçekleştirmektedir. Tarihisurlar ahır olarak kullanılmakta olup, bölgenin re-habilite edilmesi gerekmektedir.

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Diyar-bakır’da tarihi sur bandı çevresindeki gecekon-

duların tasfiyesi ve Koruma Amaçlı İmar Planıuygulanması için kentsel dönüşüm projesi uygu-lamayı hedeflemiştir. Diyarbakır Tarihi Sur Ko-ruma Bandı çevresinde bulunan gecekondularıntasfiyesi ve koruma amaçlı imar planının uygu-lanabilmesi amacıyla TOKİ ile Diyarbakır Bü-yükşehir Belediye Başkanlığı arasında 4 Eylül2007’de “Diyarbakır Tarihi Sur Koruma Bandı”Kentsel Yenileme (Gecekondu Dönüşüm) Proje-si’ne ilişkin ön protokol imzalanmıştır. Protokolkapsamında bölgede yapılan hak sahipliği tespitve değerleme çalışmaları sonucunda, 452 kişininhak sahibi olduğu belirlenmiştir. Ayrıca TOKİ ileDiyarbakır Valiliği arasında ise 31 Mart 2008’de“Diyarbakır Alipaşa ve Lalebey Mahallesi Kent-sel Yenileme (Gecekondu Dönüşüm) Projesi”neilişkin imzalanan protokol kapsamında, bölgedeyapılan hak sahipliği tespit ve değerleme çalış-maları sonucunda da 824 hak sahibi tespit edil-miştir.

Suriçi Bölgesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsa-mında, alanda yapılan incelemelerde bölgedeişlev değişikliği yapılmış örnekler görülmektedir.Hanlara otel, kafe, restoran gibi kullanımların ge-tirildiği, konut yapılarına ise kafe gibi avlu kul-lanımına yönelik kullanım türleri ile müze gibikullanımların getirildiği görülmektedir. BölgedeSur duvarlarına ait burçların da kafe, kültür mer-kezi gibi işlevlerle kullanıldığı göze çarpmakta-dır. İçkale’de yürütülen proje kapsamında ise eskibir han olan cezaevi binası açık hava müzesine,Saint George Kilisesi sanat galerisine, altı tarihibina arkeoloji müzesine, eski garnizon komutan-lığı binası ise müze ve kafeteryaya dönüştürülm-üştür

Suriçi Bölgesi’nde çok fazla tarihi eser mevcutbulunmakta olup, bunların çoğunun değerinin bi-linmediği ve yeterince korunmadığı görülmekte-dir. Bu yapıların Diyarbakır’ın turizm potansiyelide göz önüne alınarak, Diyarbakır’da ve SuriçiBölgesi’nde turizm sektörünün gelişimi açısın-dan değerlendirilmesi gerekmektedir. Suriçi Böl-gesi’ndeki gecekondulaşmış alanlar, şehirplanlama açısından yerleşmeye uygun olmayanya da koruma statüsündeki yapılı alanları kapsa-maktadır. Bu alanların yanı sıra geleneksel olma-yan eskimiş dokular, tarihi mekânlar, kamutesisleri vb. alanlarda da, korumayı ön plandatutan kapsamlı projelere dayanarak yenileme ça-lışmaları öngörülmelidir.PLANLAMA

2012/1-2

102

Şekil 4. Diyarbakır Suriçi Bölgesi Turizm Değerleri(ANONİM, 2012c)

Hasanpaşa Hanı Tarihi On Gözlü Dicle Köprüsü

Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Diyarbakır Ulu Camii

Şekil 5. Suriçi Bölgesi Tarihi Değerleri (ANONİM, 2012d)

Tarihi Suriçi Kentsel Sit Alanı’nda kentsel doku-nun, tarihsel ve kültürel miras niteliğindeki yapı-ların bulunduğu alanların tahrip edilmesininönlenmesi gerekmektedir. Suriçi Bölgesi, Türki-ye’deki en önemli turizm merkezlerindendir.TOKİ, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, SurBelediyesi ve Diyarbakır Valiliği’nin birlikte yü-rüttüğü Suriçi Bölgesi kentsel dönüşüm projesihalen devam etmektedir. Proje ile birlikte, bölge-nin mevcut tarihi ve kültürel eserlerinin turizmbakımından değerlendirilmesi ve tekrar kente ka-zandırılması sağlanmış olacaktır.

Suriçi Bölgesi Kentsel Dönüşüm Projesi ile tu-rizm değerleri canlandırılarak bölgenin gelişimiaçısından katkı sağlanmış olacaktır. Bölgedeki ta-rihi mekânların restorasyonu ve turizme açılmasıiçin çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmalar kap-samında Suriçi Kentsel Dönüşüm Projesi ile bir-likte, tarihi surların ve burçların restorasyonu,işlevlendirilmesi, tarihi İç Kale’nin turizme açıl-ması, çevre düzenleme çalışmaları, kentin kültü-rel zenginliğini yansıtan etkinlikler, festivaller,fuar ve kongre etkinlikleri, kültür ve inanç tu-rizmi açısından önemli tarihi dokuların ve kültü-rel değerlerin tanıtımı gibi çalışmalar

planlanmaktadır (ANONİM, 2011g). Ayrıca, tu-rizm yatırımcılarının bölgeye ve kente ilgisi, böl-geye yapılacak hizmet kalitesi yüksek yatırımlar,bölgedeki turizm sektörünün gelişimini destekle-yecektir.

Suriçi kentsel dönüşüm projesi, kent merkezindeişlevini yitirmiş fonksiyonların kaldırılması sure-tiyle, merkez yoğunluğunun hafifletilmesi, yerineise kent merkezinde geleneksel merkez kimliğinidestekleyen düzenlemeler getirilmesi, kent içingeleneksel dokusuyla tarihi değeri olan bir böl-genin tekrar kente kazandırılmaya çalışılması ba-kımından önemlidir.

3. Suriçi Bölgesi’nin Turizm AlternatifleriSuriçi Bölgesi, çok sayıda uygarlığın izlerini ta-şıyan, zengin tarihi ve kültürel birikimi ile farklıuygarlıkların, medeniyetlerin yerleşim alanı vemerkezi olmuştur. Diyarbakır birçok uygarlığa evsahipliği yapmasından dolayı kültür mirası bakı-mından oldukça zengindir. Diyarbakır, farklı kül-türlerin tanışmasında ve birbirlerini etkilemesin-de önemli bir rol oynamıştır. Türkler, Süryaniler,Keldaniler, Ermeniler, Kürtler ve Araplar Diyar-

103

PLANLAMA2012/1-2

bakır’ın renkli sosyal dokusunu oluştururlar. Ta-rihin her döneminde büyük uygarlıkların kültürelve ekonomik faaliyetlerinin merkezi olarak kabuledilen Diyarbakır Suriçi Bölgesi, günümüzde birAçık Hava Müzesi niteliğindedir.

Suriçi Bölgesi, kültür ve inanç turizmi bakımın-dan Diyarbakır’ın merkezi niteliğindedir. Türki-ye’de en fazla sahabe kabri Diyarbakır’dabulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre bu rakamDiyarbakır genelinde 500’e ulaşmaktadır(ÖZAYDIN, 2010, s.93). Bölgede turizm kori-dorları oluşturularak, turist sayısının artırılmasınayönelik projeler önerilmelidir. Diyarbakır’a 2009yılında 532.056 yerli ve yabancı turist gelmiştir(ANONİM, 2012e). Bu rakam Diyarbakır’ınmevcut turizm potansiyeli düşünüldüğünde ol-dukça düşüktür.

Üç dinin merkezi olan Diyarbakır, çok sayıda uy-garlığa ev sahipliği yapmasıyla kültür ve inançturizminin merkezi olmuştur. Diyarbakır, kültürve inanç turizmi bakımından önemli değerleresahip olmakla birlikte, bu değerlerin yeterincekorunmadığı görülmektedir. Bölgede yaşanan so-runların çözülmesi, Diyarbakır’a yapılacak yeniyatırımlar ve turizm sektöründe yaratılacak artıdeğer ile mümkün olacaktır.

3.1. Kültür Turizmi (Cultural Tourism)Son yıllarda dünyada kültür mirası ve bu mirasınkültürel turizm aracılığıyla değerlendirilmesiönem kazanmaktadır. Türkiye, kültür mirası ba-kımından dünyada çok önemli bir yere sahiptir(EMEKLİ, 2005, s.99-107). Bu bağlamda temelamaç; Diyarbakır’da olduğu gibi önemli bir po-tansiyele sahip olduğu halde hızlı bir yok olmasürecine giren ve gereği gibi değerlendirileme-yen kültürel varlıklarımızı, koruma-kullanma-

yaşatma ilkeleri doğrultusunda kültürel turizmaracılığıyla değerlendirmektir. Suriçi Bölge-si’ndeki surlar, burçlar, hanlar, hamamlar, çeş-meler, müzeler, kamu yapıları, Diyarbakır evleri,sokakları, köşkler, çarşılar ve köprüler başlıcakültürel eserlerdendir. Bu yapılardan başlıcalarışunlardır:

Kale, Surlar ve Burçlar: Diyarbakır kalesi ve sur-larının, Diyarbakır turizmine katkısı oldukça bü-yüktür. Diyarbakır surlarının UNESCO dünyakültür mirası listesine aday olması yönünde ça-lışmalar devam etmektedir. Ayrıca Diyarbakırsurları, dünyada Çin Seddi’nden sonra uzunlukbakımından ikincidir. Diyarbakır surlarının uzun-luğu 5.700 m, yüksekliği 10–13 m, kalınlıklarıise 3–5 m arasında değişmektedir. Kale’nin 82burcu bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri;Keçi Burcu, Yedi Kardeş Burcu, Ulu (Evli)Beden Burcu ve Nur Burcu’dur. Dış Kale’nindört yana açılan kapıları bulunmaktadır. Bunlar;kuzeyde Dağkapı (Harputkapı), batıda Urfakapı(Rumkapı), güneyde Mardinkapı (Telkapı) ve do-ğuda Yenikapı (Dicle veya Sukapı)’dır (BORAN,2011, s.80-112).

Hasan Paşa Hanı: Han, Ulu Camii’nin doğu giri-şinin karşısında, Gazi Caddesi üzerindedir. So-kullu Mehmet Paşa’nın oğlu, Diyarbakır ValisiVezirzade Hasan Paşa tarafından 1572–1575 yıl-ları arasında yaptırılmıştır (ANONİM, 2012g).Yakın bir geçmişte kapsamlı bir onarım geçirmişolan yapının özellikle dış cephesinde dükkânla-rın yaptığı eklemeler ve pencerelerin balkon ha-line getirilmiş olması yapının bütünlüğünübozmaktadır.

Deliller Hanı (Hüsrev Paşa Hanı): Mardin Kapı-sının hemen karşısında bulunan Han, 1527 yı-lında Diyarbakır Valilerinden Hüsrev Paşatarafından yaptırılmıştır. Buraya Deliller Hanı de-nilmesinin sebebi ise Hicaz’a gitmek üzere top-lanan hacı adaylarını götürecek delillerin (rehber)bu handa konaklamalarından kaynaklanmaktadır.Restore edilen han günümüzde otel olarak kulla-nılmaktadır (KEJANLI, 2010, s.387-390). AyrıcaSülüklü Han ve Borsa Hanı (Çifte Han) da baş-lıca kültür eserlerindendir (GÜNELİ ve KE-JANLI, 1999, s.253-297).

Çardaklı Hamam: Suriçi’nde yer alan yapınıninşa tarihi kesin olmamakla beraber 1520 ile1540 yılları arasında inşa edildiği düşünülmekte-PLANLAMA

2012/1-2

104

Şekil 6. Urfa Kapı (ANONİM, 2012f)

dir. 1999 yılında kamulaştırılan yapı, günümüzdekullanılmamaktadır (DAĞTEKİN, 2008, s.550-555). Yapının ayakta kalmasını sağlayacak ön-lemlerin alınması ve restorasyon projeleriyleayağa kaldırılması önem taşımaktadır.

Deva Hamamı: Gazi Caddesi Mardin Kapı ya-kınlarında bulunan yapı, Abdaldede Mahallesi,Deve Hamamı Sokak’ta yer almaktadır. HüsrevPaşa vakfından olan hamam, 1540 yılındaHamam-ı Kebir olarak anılmaktadır. Sonradanadı Deva Hamamı olmuştur (BEYSANOĞLU,1990a). Düzensiz ve ilkel tamirler, badana ve sı-valar nedeniyle dekorasyonu bozulmuştur. AyrıcaPaşa Hamamı, Melek Ahmet Paşa Hamamı,Vahap Ağa Hamamı, Kadı Hamamı, Cemşit PaşaHamamı, Yukarı Kaya Sokak Hamamı başlıcakültürel eserlerdendir (BEYSANOĞLU, 1990b).

Çeşmeler: Bölgede bulunan çeşmelerden bazı-ları ise şunlardır; Sultan Şüca Çeşmesi, TahtalıKatsal Sokak Çeşmesi, Arap Şeyh Camii Çeş-mesi, Karabulut Sokak Çeşmesi, İbrahim BeyCamii Çeşmesi, Kavas-ı Sagir Çeşmesi, BehramPaşa Camii Çeşmesi, Hanzade Camii Çeşmesi,Develi Sokak Çeşmesi, Zinciriye Medresesi Çeş-mesi, Aslanlı Çeşme gibi önemli turizm eserlerimevcuttur (İLHAN, 1999, s.247-251).

Müzeler: Bölgede ayrıca tarihe ışık tutacak mü-zeler mevcuttur. Bunlardan Atatürk Müzesi, İçKale’nin doğusunda, Hükümet Konağı’nın batı-sında yer almaktadır. Mustafa Kemal 1917 yı-lında kumandanlık yaparken bu binadakaldığından yapı sonradan müze haline getiril-miştir. Bunun dışında; Ziya Gökalp Müzesi, Ar-keoloji Müzesi ve Kültür Müzesi (Cahit SıtkıTarancı Evi) bölgede bulunan müzelerden bazı-larıdır (BEYSANOĞLU, 1990c).

Kamu Yapıları: Bölgede korunması gereken gü-nümüze kadar gelebilmiş tarihi kamu yapılarımevcuttur. Bu yapıların restorasyonu yapılarakgünümüzde müze vb. işlevlerde kullanılarak tu-rizme katkı sağlanmalıdır. Cezaevi, Hükümet Bi-nası (Adliye Sarayı), Jandarma Kışlası (SüvariAlay Birliği), Kolordu Binası, Cephanelik (Mu-hakemat Müdürlüğü) Binası, Vakıflar MüdürlüğüBinası, Ziya Gökalp İlköğretim Okulu (Mekteb-i Nisa), Defterdarlık Binası bunlardan bazılarıdır.

Diyarbakır sokakları ve evleri: Bu kültürel eser-ler dışında, geleneksel Diyarbakır evleri ve sokak

dokuları da başlı başına korunması gereken tarihive kültürel değerlerdendir. Bazalt parke taş dö-şeli, dar Diyarbakır sokakları (küçeler) ile Di-yarbakır evlerinin kendine özgü karakteristiközellik taşıyan mimari bir üslubu vardır.

Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü): Dicle Nehriüzerinde bulunan köprü, şehrin güneyinde veMardin Kapısı dışındadır. Köprünün kitabesinden1065 yılında Mervaniler Döneminde Übeyd oğluYusuf isimli bir mimar tarafından yapıldığı bilin-mektedir.

Gazi (Seman) Köşkü: Şehrin güneyinde, Akko-yunlular Dönemi’ndeki bir bey için yapılmış yaz-lık konaktır. Daha sonra Semanoğullarıtarafından kullanılmıştır. Mustafa Kemal Ata-

Şekil 7. İç Kale’de Bulunan Tarihi Diyarbakır Cezaevi(ANONİM, 2012h)

Şekil 8. Kolordu Binası (ANONİM, 2010a)

Şekil 9. Ziya Gökalp İlköğretim Okulu (Mekteb-i Nisa)(ANONİM, 2012i)

105

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

Şekil 10. Diyarbakır Sokak Dokusu (ANONİM, 2011h)

türk’ün 1917 yılında 16. Kolordu Komutanlığıgörevini yapmak üzere Diyarbakır’a geldiğindekaldığı köşk, müze olarak hizmet vermektedir(ANONİM, 2012j).

Çarşılar: Şehirde çok sayıda bedesten, çarşı vedeğişik ticaret merkezleri yapılmıştır. Geçmişteipekçilik, çinicilik, camcılık, pamukçuluk ve do-kumacılık gibi zanaatların oldukça gelişkin ol-duğu bilinmektedir. Bölgedeki çarşılardanBuğdaycılar Çarşısı, Sipahi Pazarı, PeynircilerÇarşısı, Demirciler Çarşısı bunların başlıcalarıdır(ANONİM, 2010b).

3.2. İnanç Turizmi (Religious Tourism)Kent, dini eserler bakımından oldukça zengindir.Suriçi Bölgesi’nde camiiler, kiliseler, medreseler,mescitler ve türbeler başlıca eserlerdendir. Kent,dini eserler bakımından oldukça zengindir.Mekke ve Medine’den sonra en çok Sahabe’yede ev sahipliği yapmaktadır. Tarihte yönetim mer-kezi olarak bilinen, şimdiki şehrin çekirdeğinioluşturan İç kale yerleşkesinde Hz. Süleyman ve27 Sahabe’nin türbesi ve Suriçi’ndeki Ulu Camiiinanç turizmi bakımından önemli bir yere sahip-tir. Suriçi Bölgesi’ndeki eserlerden bazıları şun-lardır (KILCI, 2011, s.20-22):

Ulu Camii: Anadolu’nun ilk ve en büyük camisiolan ve İslam Âlemi’nin 5. Harem-i Şerifi UluCami, kentin merkezinde yer almakta, 16. ve 17.yüzyılda kente gelen birçok seyyahın eserlerinekonu olmaktadır. Eser, kilise olarak kullanılma-sından önce Pagan Dönemi’ne ait bir putperest

mekânı olarak inşa edilmiştir (TOP, 2011, s.187-213). Diyarbakır İslam ordularınca fethedildiktensonra, ildeki en büyük Hıristiyan tapınağı olanMar-Tama (Mar Toma) Kilisesi, M.S. 639 yılındaUlu Camii’ye çevrilmiştir. Avlusundaki şadır-vanları, çeşitli devirlere ait kitabeleri yönündenbüyük değer taşıyan bu ilk İslam yapısı, kara taş-larla inşa edilmiştir. Plan olarak Şam’daki Em-eviye camisine benzetilmektedir (TUNCER,1996).

Nebi (Peygamber) Camii: XV. y.y sonları XVI.y.y. başlarında Akkoyunlular döneminde yapıl-mıştır. Minare yazıtına göre 1530 yılında Diyar-bakırlı Kasap Hacı Hüseyin tarafından hayratolarak yaptırılmıştır. Bu kitabede PeygamberEfendimizden “Kalen Nebiyyü” diye söz edil-mesinden ötürü halk arasında Nebi (veya Pey-gamber) Camii olarak adlandırılmıştır. Beyaz vesiyah kesme taştan yapılan camiinin üzeri pira-mit şekilli büyük bir kubbe ile örtülüdür.

Şeyh Matar (Mutahhar), Muallâk ( Dört AyaklıMinare ) Camii: Balıkçılarbaşı semtinde yer alır.Akkoyunlu Sultanı Kasım Han tarafından 1500yılında yaptırılmıştır. Minare, yekpare taş sütunüzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiştir. Mi-nare Anadolu’daki tek örnektir. Sütunların üze-rinde fırınlanmış ağaç kullanılması da minareyibenzerlerinden farklı kılan özelliklerindendir(ERİKLİ, 2006).

Kale Camii (Hz. Süleyman–Nazıriye (Nasıriye)Camii) : Nisan oğlu Ebu’l Kasım Ali tarafından1155–1169 yılları arasında yaptırılmıştır. Mimarıda Hibetullah el Gürgani’dir. Cami İç Kale’de

106

107

PLANLAMA2012/1-2

surlara bitişik haldedir. Caminin bitişiğinde Halidbin Velid’in oğlu Hz. Süleyman ile Diyarbakır’ınMüslümanlar tarafından alınması sırasında şehitdüşen 27 sahabenin kabri bulunmaktadır. Çeşitlidevirlerde onarılan cami, Osmanlı döneminde1631 yılında Silahtar Murtaza Paşa tarafındantamir ettirilmiştir. Günümüzde Vakıflar GenelMüdürlüğü’nce restorasyonu yapılmaktadır.Ayrıca bu eserlerin dışında, İskender Paşa Camii,Behram Paşa Camii, Bıyıklı Mehmet Paşa (FatihPaşa veya Kurşunlu) Camii, Safa (Parlı) Camii,Melek Ahmet Camii, Ömer Şeddad (Hz. Ömer)Camii, Hadım Ali Paşa Cami, Hoca Ahmed(Ayni Minare) Camii, Lala Bey Camii, ŞeyhYusuf (Tabakhane) Camii, Hüsrev Paşa Camiigibi dini eserler bulunmaktadır.Medrese, Mescit ve Türbeler: İslam mimarisi sa-dece camilerle sınırlı kalmamış, eğitim amaçlımedreseler de yapılmıştır. 12. yüzyıla tarihlenenZinciriye ve Mesudiye Medreseleri, 16. yüzyılatarihlendirilen Hüsrev Paşa, Müslihiddin Lari veAli Paşa Medreseleri bölgenin inanç turizmi ba-kımından ne kadar zengin olduğunu göstermek-tedir. Bölgede bulunan Hanzade Mescidi,Osmanlı eseri olup yapının yaptıranı bilinme-mektedir (HALİFEOĞLU, 2010, s.330). Bölge-deki diğer mescitlerden ve türbelerden bazılarışöyle sıralanabilir; Cağaloğlu Mescidi, İbrahimBey Mescidi, Taceddin Mescidi ve Kavası-ı SagirMescidi, Sultan Şüca Türbesi, Şeyh Yusuf He-medani Türbesi, Şeyh Abdülcelil Türbesi, LalaBey Türbesi, Sarı Saltuk Türbesi, ZincirkıranTürbesi, Fatih Paşa Türbesi, İskender Paşa Tür-besi, Özdemiroğlu Osman Paşa Türbesi, ArapŞeyh Türbesi, Sahabeler Türbesi, Dabanoğlu Tür-besi, Nebi Camii Türbesi.Antik dönem boyunca Diyarbakır konumu nede-niyle Paganların yanı sıra Şemsiler, Yahudi ve Hı-ristiyanlardan oluşan çok dinli toplumsal yapıyasahip olmuştur. Bunlar içinde Hıristiyanlarınfarklı mezheplerine ait cemaatler; Gregoryen (Er-meni), Yakubi (Süryani-Kadim), Ortodoks(Rum), Asurî (Nasturi) ve Keldani kiliseleri bu-lunmaktadır. Ancak çok sayıdaki dini yapıdanancak bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. SuriçiBölgesi’nde kentin güneydoğu kesimi kiliselerinen yoğun bulunduğu kesimdir. Günümüzde Di-yarbakır’da oldukça az olan gayrimüslim halk,kiliselerin çevresinde veya yeni kentte yaşamak-tadır. Bu kiliselerden bazıları şunlardır:

Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi (MorYakup): Ali Paşa Mahallesi’nde yer almaktadır.Daha önceden tapınak olarak kullanılmıştır. Mar-din’deki Deyr-ül Zafaran’dan gelen Patrik II.Yakup, 1871 yılında ölene kadar burada yaşamışve kilise o dönemde patriklik merkezi olarak hiz-met vermiştir. Bugün faal durumdadır. Yapım ta-rihi kesin olarak bilinmemektedir. Kilise, MorYakup kutsal alanı, 4 avlu, divanhane (derslik) velojmandan oluşmaktadır (TUNCER, 2002).

Mar Petyun Keldani Kilisesi: Özdemir mahallesiYeni Kapı Sokak’ta yer alan kilisenin ne zamaninşa edildiği tam olarak bilinmemektedir. 1834tarihinde onarım görmüştür. Günümüzde KatolikKeldaniler tarafından kullanılmaktadır (ANO-NİM, 2009).

Saint George (Kara Papaz) Kilisesi: İç kaleninkuzeydoğu köşesinde yer alır. Yapım tarihi kesinolarak bilinememektedir. Eserin adı kadınlar ma-nastırı olarak da geçmektedir. Uzun süre Diyar-bakır İl jandarma komutanlığı SaraykapıCezaevi’nin içerisinde bulunduğundan ibadetekapalı kalmıştır.

Bu eserlerin dışında, Surp Sarkis Kilisesi, SurpGiragos Ermeni Kilisesi, Ermeni Katolik Kili-sesi, Protestan Kilisesi gibi dini yapılar da mev-cuttur.

4. Suriçi Kentsel Dönüşüm ProjesininDiyarbakır Turizmine KatkılarıSuriçi Bölgesi, Cumhuriyetin ilk yıllarından iti-baren mevcut fiziki çevre, doku ve yapı ölçeğindedeğişim ve dönüşüme konu olmuştur. Mevcut ya-pılardan tekke, zaviye, medrese gibi işlevleresahip olanların bu işlevleri son bulmuş; konutlar,ticari yapılar, yönetsel yapılar gibi bazı yapılarıntoplumsal yaşam içindeki konumları değişmiş,yeni işlevleri taşımak içinse yeni yapılar eklen-miştir.

Suriçi Bölgesi’ndeki tarihi dokunun restorasyo-nunun sağlanarak gelecek nesillere aktarılması,tarihi ve kültürel mekânların turizme açılarakekonomik dönüşümün sağlanması sonucu Diyar-bakır turizm sektöründe canlanma sağlanacakolup, yerli ve yabancı turist sayısında da ciddi ar-tışlara sebep olacaktır (ANONİM, 2011i).

Suriçi kentsel sit alanı içinde, yenileme çalışma-ları başlatılmış olup, çalışma ile Surp Giragos Ki-

PLANLAMA2012/1-2

108

lisesi, Şeyh Mattar Dört Ayaklı Minare Camii,Mar Petyum Keldani Kilisesi, Havra, gelenekselsivil mimari örneklerinden olan tarihi evler vePaşa Hamamı restore edilerek işlev kazandırıl-ması hedeflenmiştir.Sahip olduğu tarihi ve kültürel doku ile yüksekbir turizm potansiyele sahip olmasına rağmen,Diyarbakır’ın ve Suriçi’nin turizm faaliyetleri ye-terli düzeyde gelişmemiştir. Geleneksel dokunungerektiği şekilde korunmaması ve bozulmaya uğ-raması, tanıtım eksikliği gibi nedenlerle Diyar-bakır’da turizm sektörünün gelişmesi yeterincegerçekleşememiştir.Korunması gereken tarihi ve kültürel dokununkentsel dönüşümle tekrar canlandırılması, Diyar-bakır’daki turizm sektörü açısından da oldukçaönemlidir. Farklı inanışlara ev sahipliği yapmışSuriçi Bölgesi’nin tarihi ve kültürel dokusununturizme en önemli katkısı inanç turizmi ve kültürturizmi ile gerçekleşecektir.Suriçi Bölgesi kentsel dönüşüm projesiyle bir-likte alandaki tarihi ve dini değerlerin restoras-yon çalışmaları başlatılmış olup, projetamamlandığında birçok tarihi ve dini eser önplana çıkarılmış olacaktır. Suriçi Bölgesi, Dün-ya’da Mekke ve Medine’den sonra en fazla sa-habe naaşının bulunduğu yerdir. Cevatpaşamahallesinde bulunan Hz.Süleyman Camii çev-resi ve Sahabe mezarlarının tarihi önemlerineuygun olarak restorasyonu yapılmaktadır. Böl-gede bulunan birçok tarihi eser kentsel dönüşümprojesiyle ayağa kaldırılarak bölgeyi turizminmerkezi haline getirecektir.Diyarbakır turizmindeki bu gelişmelerle birlikte,turistler bölgede tarihsel özellikler kadar kentinsahip olduğu (ulaşım, iletişim, konaklama, v.b.)kolaylıkları da aradıkları için, tarihsel yerleri zi-yaret ederken yerleşmelerin bu olanaklarından dayararlanmaktadırlar. Bu bağlamda kent merkez-lerinin düzenlenmesi, kentin tarihi kesimlerininrestorasyonu ve yeniden kazanılması, turistikürün olarak kentin kimlik yapısının öne çıkartıl-masında yardımcı olmaktadır. Suriçi Bölgesi’ndeturizmin gelişimi için iyileştirmelerin yapılmasıgerekmektedir.Suriçi Bölgesi’ndeki kentsel doku ve tarihi yapı-lara, yapısal ve estetik özelliklerini kaybettirme-den turizm amaçlı işlevlerin verilmesi önemkazanmaktadır. Böylece tarihi kültür mirasına ve-

rilen yeni kullanımlar (konut, işyeri, eğitim bi-rimleri, ticari kompleksler, otel grupları, kongreve sergi salonları) ile bölgenin yeniden uyarlan-ması mümkün olabilmektedir.

Suriçi Bölgesi’nde tarihsel dokuların çöküntüalanları haline gelmesi, bu yerlere karşı halkınartan tepkisi, ancak bu bölgenin sosyo-ekonomikhayatının canlandırılmasıyla önlenebilir. Bu nok-tada, kentsel koruma için turizmin ekonomik araçolarak kullanılması gerekmektedir. Koruma uy-gulamaları için turizm sektörünün olumlu yönü,tarihi çevrenin neden olduğu çekimle turizmingelişmesi sağlanırken, kazanılan gelirin korumaeylemlerinde kullanılabilecek olmasıdır.

5. SonuçSuriçi Bölgesi kentsel dönüşüm projesi ile tarihive kültürel niteliği bozulmuş yapıların canlandı-rılması, Suriçi Bölgesi’ni Diyarbakır’da turizminmerkezi haline getirecektir. Suriçi Bölgesi kent-sel sit alanında ve geleneksel dokuda bozulmayaneden olan kaçak yapılaşmaların yerini gelenek-sel doku ile uyumlu yapıların alması, sokak do-kusunda sağlıklaştırma ve tarihi yapılardarestorasyon çalışmalarının kentsel dönüşüm pro-jesi ışığında sürdürülmesi gerekmektedir.

Suriçi Bölgesi’ndeki kentsel dönüşümle birlikteturizm sektöründe yaşanacak gelişmeler, diğersektörlerin gelişmesi için kaynak sağlayacak vebu sayede bölgedeki ekonomik yapı da gelişe-cektir. Suriçi Bölgesi’ndeki kültürel değerler, Di-yarbakır’ın gelecekte turizmden önemli payalmasını sağlayacak unsurlardır. Ancak turizmsektörünün gelişmesine yönelik çabalar, kültürelmirasın korunmasını kesinlikle göz ardı etmeme-lidir.

Suriçi Bölgesi’ndeki kültür ve inanç turizmi vebuna bağlı olarak gelişecek olan ticari hareketli-lik, alanda önemli ekonomik değişimlerin önünüaçacaktır. Bu kapsamda bölgedeki geleneksel do-kularda zaman içinde yaşanan boşalmanın tu-rizme yönelik kullanımlarla desteklenmesi,geleneksel konutlarda pansiyonculuk vb. işletmeşekillerinin turizme yönelik kullanımlara açıl-ması, ticari yapılarda turizm talebini karşılayacakdüzenlemelerin yapılması, turizme yönelik bilgive tanıtım malzemelerinin hazırlanması, tur acen-telerinin teşvik edilmesi gibi çalışmalara önemverilmelidir.

PLANLAMA2012/1-2

109

Diyarbakır’daki işsizlik, göç ve çarpık kentleşmegibi birçok sorunun çözümünü sağlayacak olanSuriçi Bölgesi kentsel dönüşüm projesi en kısazamanda tamamlanmalıdır. Kentsel dönüşümprojesi ile tekrar canlanacak olan Suriçi Bölgesi,Diyarbakır’da tarihi ve kültürel değerleri ile tek-rar kentin kalbi olacaktır. Böylece Diyarbakırkenti mevcut tarihi ve kültürel mirası ile sahip ol-duğu turizm potansiyellerini değerlendirerek hakettiği yere gelecektir.

KAYNAKLARANONİM, (2012a) Diyarbakır Haritası,http://wowturkey.com/forum/diyarbakirharita.ANONİM, (2012b) Suriçi Bölgesi Alipaşa- Lalebey Kent-sel Dönüşüm Alanı,http://www.milliyetemlak.com/haber/diyarbakir-surlari.ANONİM, (2012c) Diyarbakır Suriçi Bölgesi Tarihi veKültürel Eserler,http://wowturkey.com/bilalaranli_culturalmap.jpg.ANONİM, (2012d) Suriçi Tarihi Değerleri,http://www.bilinmeyendiyarbekir.com.ANONİM, (2012e) Diyarbakır Turizm,http://www.karacadag.org.tr.ANONİM, (2012f) Diyarbakır Kapıları,http://www.panoramio.com/photo/4362139.ANONİM, (2012g) Diyarbakır Eserleri,http://guneydogumirasi.org/pdfs/diyarbakir.pdf.ANONİM, (2012h) Diyarbakır Cezaevi,http://hurseda.net/Diyarbakir-E-Tipi-Cezaevi.ANONİM, (2012i) Diyarbakır Mekteb-i Nisa,http://www.bilinmeyendiyarbekir.com.ANONİM, (2012j) Diyarbakır Turizm,http://turizm.diyarbakir.bel.tr.ANONİM, (2011a) Diyarbakır Gezi Rehberi, Boyut Ya-yıncılık, İstanbul.ANONİM, (2011b) Diyarbakır Sur Belediyesi İmar Mü-dürlüğü.ANONİM, (2011c) Nüfus Artış Hızı,http://nkg.tuik.gov.tr.ANONİM, (2011d) Kentleşme Oranı,http://nkg.tuik.gov.tr.ANONİM, (2011e) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesiİmar Planlama Dairesi Kentsel Dönüşüm Şubesi.ANONİM, (2011f) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesiİmar Planlama Dairesi Kentsel Dönüşüm Şubesi.ANONİM, (2011g) Diyarbakır Sur Belediyesi İmar Mü-dürlüğü.ANONİM, (2011h) Diyarbakır Sokak Dokusu,http://www.cekulvakfi.org.tr.

ANONİM, (2011i) Diyarbakır Turizm,http://www.diyarbakirturizm.com/diyarbakir/sayfa/4-turizm-calistayi.html.ANONİM, (2010a) Diyarbakır Koruma Amaçlı İmarPlanı Araştırma Raporu, Kamusal Yapılar, Diyarbakır,s.353.ANONİM, (2010b) Diyarbakır Koruma Amaçlı İmarPlanı Araştırma Raporu, Diyarbakır.ANONİM, (2009) Dini Değerleri İle Diyarbakır, Diyar-bakır İl Müftülüğü Yayınları, Diyarbakır.BEYSANOĞLU, Ş. (1990a) Anıtları ve Kitabeleri ile Di-yarbakır Tarihi, Cilt 1, Ankara.BEYSANOĞLU, Ş. (1990b) Anıtları ve Kitabeleri ile Di-yarbakır Tarihi, Cilt 2, Ankara.BEYSANOĞLU, Ş. (1990c) Anıtları ve Kitabeleri ile Di-yarbakır Tarihi, Cilt 3, Ankara.BORAN, A. (2011) Medeniyetler Mirası Diyarbakır Mi-marisi, Diyarbakır Kalesi, Diyarbakır, Diyarbakır Vali-liği Kültür Sanat Yayınları, s. 80–112.ÇİÇEK, Z.A. (2007) Diyarbakır’ın Fethi, Tarihi ve Kül-türü, Söz Matbaası, Diyarbakır.DAĞTEKİN, E. (2008) Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Di-yarbakır, Osmanlı Döneminden Günümüze Ulaşan Gele-neksel Diyarbakır Hamam Mimarisi, Diyarbakır ValiliğiYayını, Cilt 2, Ankara, , s.550-555.EMEKLİ, G. (2005) Ege Coğrafya Dergisi, Avrupa Bir-liği’nde Turizm Politikaları ve Türkiye’de Kültürel Tu-rizm, 14, İzmir, s. 99-107.ERİKLİ, Y. (2006) Peygamberler Sahabeler Diyarı Di-yarbakır ve Bölgedeki Ziyaretler, Söz Yayınları, Diyarba-kır.GÜNELİ, Z ve KEJANLI, T. (1999) Diyarbakır MüzeŞehir, Diyarbakır Osmanlı Dönemi Mimari YapılarındanGünümüzde Ayakta Kalan Hanlar ve Özellikleri, YapıKredi Yayınları, İstanbul, s.253-257.HALİFEOĞLU, F. M. (2010) Nebiler, Sahabiler, Azizlerve Krallar Kenti Diyarbakır, Diyarbakır Suriçi’nde YerAlan Mescitler, TDV Yayınları, Ankara, s.330.İLHAN, M. M. (1999) Diyarbakır Müze Şehir, Diyarba-kır Şehrinin Suları ve Çeşmeleri, Yapı Kredi Yayınları,İstanbul, s.247-251.KEJANLI, T. (2010) Nebiler, Sahabiler, Azizler ve Kral-lar Kenti Diyarbakır, Diyarbakır Hanları ve Kervansa-rayları, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara,s.387-390.KEJANLI, T. (2009) Diyarbakır Kent Sempozyumu Bil-diriler Kitabı, Sur İçi Dokusunun Planlama Süreci veKoru(nama)ma Sorunları, TMMOB Diyarbakır İl Koor-dinasyon Kurulu, Diyarbakır, s.20-25.KILCI, A. (2011) Medeniyetler Mirası Diyarbakır Mi-marisi, Diyarbakır’ın Vakıf Mimari Eserleri ve Vakıflarıüzerine Bazı Notlar, Diyarbakır Valiliği Kültür Sanat Ya-yınları, Diyarbakır, s.20-22.

PLANLAMA2012/1-2

Şekil 2: Suriçi Bölgesi Tarihi Doku

Şekil 6: Meryem Ana Kilisesi

Şekil 1: Diyarbakır Surları Üstten Görünüş

Şekil 7: St. George (Kara Papaz) Kilisesi

Şekil 3: Nebii Camii Şekil 4: Dört Ayaklı Minare

Şekil 5: Ulu Camii

ÖZAYDIN, M. (2010) Nebiler, Sahabiler, Azizler veKrallar Kenti Diyarbakır, Diyarbakır İlçelerinde Muhte-mel Sahabe Mezarları, TDV Yayınları, Ankara, s.93.TOP, M. (2011) Medeniyetler Mirası Diyarbakır Mima-risi, Diyarbakır Ulu Camii ve Müştemilatı, DiyarbakırValiliği Kültür Sanat Yayınları, Diyarbakır, s. 187–213.TUNCER, O. C. (2002) Diyarbakır Kiliseleri, Diyarba-kır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Yayınları, An-kara.TUNCER, O. C. (1996) Diyarbakır Camileri, Diyarba-kır Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Diyarbakır.

Ekler

110

PLANLAMA2012/1-2

111

Şekil 8: Deliller Hanı

Şekil 10: Aslanlı Çeşme

Şekil 9: Deva Hamamı

PLANLAMA2012/1-2

112

Özet:

Bu çalışmada sulak alan, arkeolojik alan,tarımsal alan gibi çeşitli doğal kaynaklarıbir arada bulunduran Antalya Demre yer-

leşimi için Kentsel Tasarım çalışmalarında temelalınabilecek planlama stratejileri ve tasarım kri-terleri oluşturulması hedeflenmiştir. Çalışma kap-samında tüme varım yaklaşımı ile sulak alanlarınyönetimi üzerine güncel yaklaşımlar, uluslar arasısözleşmeler incelenmiş, literatür taraması ile sür-dürülebilirlik ve ekoloji temelli benzer çalışma-ların stratejileri listelenmiştir. Ardından Demreyerleşiminin ekonomik, doğal ve sosyal bileşen-leri göz önünde bulundurularak Ekosistem te-melli planlama ve kentsel tasarım kriterleri ortayakonmuştur.

Anahtar kelimeler: ekoloji, sürdürülebilirlik,kentsel tasarım, planlama, sulak alanlar, Demre

1. Giriş:Doğal ve arkeolojik sit alanlarını içeren Antalyaili Demre ilçesi, çevresindeki turizm gelişiminerağmen tarıma dayalı ekonomisi sebebi ile doğal

ve kültürel kaynaklarını koruyabilmiştir. Ancak,mevcut durumun korunması ve geliştirilmesi için,ekosistem temelli bir yaklaşım ile yerleşimin elealınması gerektiği düşünülmektedir. Bu çalışma,doğal ve arkeolojik sit alanları ile verimli tarımtopraklarına sahip Demre ilçesinin ekonomik,sosyal ve çevresel kalkınma hedefleri gözetilereksürdürülebilir gelişiminin sağlanmasında bir yön-tem önerisi içermektedir.

1.1 Hedefler:Demre yerleşiminde, doğal yapının sürdürülebi-lirliğinin sağlanması için; sulak alan, arkeolojikalan, turizm ve kentsel büyüme arasındaki den-genin kurulması gerekmektedir.

Bu kapsamda; benzer çalışmalar, yönetmelikler,uluslar arası sözleşmeler, Kanun ve Direktiflerinincelenmesinin ardından, sürdürülebilirlik veekoloji temelli çalışmalar değerlendirilerek,Demre için Kentsel Tasarım ve Planlama kriter-leri ortaya konulacaktır.

Birleşmiş Milletler (2003) Dünya KentleşmeBeklentileri raporuna göre kentleşme oranınınartması ile tüm kaynak ve servislere olan ihtiya-

Sürdürülebilir Yerleşimler İçinPlanlama ve Kentsel TasarımKriterlerinin Belirlenmesi:Antalya Demre Örneği

Fatma Pelin ÖztürkAraş. Gör.,İstanbul TeknikÜniversitesiMimarlık Fakültesi

cın artacağı gibi su kaynakları ve sulak alanlarüzerindeki baskı da artacaktır. Bu sürecin ekono-mik kalkınma ve insan sağlığı için büyük önemesahip yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının sağla-dığı servisleri de etkileyeceği bilinmektedir (Url1).

Dünya nüfusunun artması, kentleşmenin hızlan-ması, yaşanan çevre problemleri ve iklim deği-şimi, sürdürülebilir kalkınma üzerindeki ilgiyiarttırmış, kentlerin yeniden yapılandırılmasındatemel stratejiye dönüşmüştür.

İklim değişimi sürecinin hassas sulak alan sis-temleri üzerinde daha hızlı etki göstereceği tah-min edilmektedir (Url 1). Kirleticiler ve atıklar,tarım ilaçları ile yer altı ve yerüstü kaynaklarınınkirlenmesi, yükselen sıcaklıklar, sulak alanlardaakım rejiminin değişmesi, sulak alanların sağla-dığı ekosistem servislerini ve bu servislerdenfayda sağlayan tüm canlıları etkileyecektir (Mar-salek ve diğ., 2008).

Sulak alanlarda; akım rejimi, kimyasal değişken-ler, habitat yapısı, enerji kaynakları ve biyotik et-kileşimler insan faaliyetlerinden etkilenir, bu daekosistemin işleyişini ve servislerini değiştirir.Günümüzde sulak alanların ve nehir yataklarınındüzenlenmesi bu alanların iyileştirilmesi vemümkün olduğu kadar doğal olarak korunmasıyaklaşımı giderek önem kazanmaktadır (Marsa-lek ve diğ., 2008).

Marsalek ve diğ. (2008)’in belirttiği gibi günü-müzde sürdürülebilir kalkınma prensibi, uygu-lama ayağında ekosistem yaklaşımı iledesteklenmekte, belirli kriterler ve göstergeler ilesüreç performansı değerlendirilmektedir (Bkz.Şekil 1, Marsalek ve diğ., 2008 s:25).

Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, ilk tanımınınardından takip eden 20 yıl boyunca, farklı içerik-lerle tariflenmiştir (Marsalek ve diğ., 2008 s:26).Çevresel planlama ve yönetime referans verenEkosistem yaklaşımı ise, 1980’lerde gündemegelmiş olup toplum, çevre ve ekonomi arasındakidengenin sağlanmasına dayanmaktadır. Bazıaraştırmacılar uygulama ve kurumsal düzenle-meleri de sürece dahil etmektedir. Buna göre;ekonomik, çevresel ve sosyal bağları güçlendir-mek için ekolojik koruma ve rehabilitasyonuinsan ihtiyaçları ile entegre eden bu yaklaşım bü-tüncül ve üst ölçek bir bakış açısı gerektirir.

Cooper ve diğ. ise (2009) kentsel çevrenin plan-lanması ve tasarımında sürdürülebilirliğin, disip-linler arası ve çok yönlü bir iş olarak görüldüğütakdirde başarı ile sonuçlanacağını belirtir.

Ekosistem yaklaşımı; sistemlerin dayanıklılığınıarttırmayı hedefler, disiplinler arası bir metodo-lojiye ihtiyaç duyar, kaynakların dinamik ve içiçe geçmiş sistemlerden oluştuğunu kabul edereksistemin tüm bileşenlerinin uyum içinde planlan-masına dayanır. Yüzyıllardır insan yaşamını et-kileyen su kaynaklarının önemi yaşanan çevreselproblemlerle birlikte artmakta, kaynakların yö-netimi de daha fazla dikkat çekmektedir (Wagnerve diğ, 2008).

Bu kapsamda; çalışmanın bir sonraki bölümünde,uluslar arası direktifler, sözleşmeler ve yönetme-liklerde sulak alanların tanımı ve yönetimi, eko-sistem servisleri, güncel yaklaşımlardeğerlendirilmiştir.

2. Direktifler, Sözleşmeler ve YönetmeliklerdeSulak AlanlarBinyıl Ekosistem Değerlendirmesi 2005 rapo-runda “Sulak alan ekosistemleri –göller, nehir-ler, bataklıklar, derinliği 6m’den az kıyıalanları” olarak tariflenmiştir. Sulak alanlar sun-dukları balıkçılık, tatlı su kaynağı, iklim düzen-leme, sel kontrolü, kıyı koruma, rekreasyon,turizm gibi ekosistem servisleri ile bölgesel veülkesel ölçekte fayda sağlarlar (URL1). PLANLAMA

2012/1-2

113

Şekil 1: Sürdürülebilir kalkınma: uygulama, şartlar vesüreç göstergeleri (Wagner ve diğ, 2008 s:26)

Ekonomik kalkınmanın hızlanması, kirliliğin art-ması, altyapı, toprağın kaybedilmesi, suyun çe-kilmesi, ötrofikasyon ve kirlilik, aşırı avlanmaSulak alanların hassas sistemleri sebebi ile diğerekosistemlere göre daha hızlı zarar görmesineveya kaybedilmesine neden olmaktadır. Küreseliklim değişiminin de sulak alanların ve bu alan-larda yaşayan türlerin kaybını hızlandıracağı tah-min edilmekte olup su kaynaklarının azalmasıekonomik kalkınmayı da sınırlandıracaktır.

Yaşanan problemler ve kayıplar, Sulak alanlarınyönetiminde; sektörler arası ve ekosistem te-melli yaklaşımların önemini arttırmaktadır;

• Üretim destekleri, sürdürülebilir tarım, yavaşiklim değişimi, katılım, yönetim şeffaflığı,

• Sulak alanlarda koruma, iyileştirme, rehabili-tasyon gibi yöntemlerin iklim değişimiyle mü-cadele süreci ile birlikte düşünülmesi,

• Ekosistemler ve insanlar için sulak alanlarıntedbirli kullanımı hedeflenmelidir (URL1).Doğa koruma konusunda düzenlenen ilk uluslararası sözleşme olan RAMSAR sözleşmesindeise; göçmen kuşların barınma, beslenme, üremealanları olan sulak alanların ayrı ayrı korunmasıyerine, bu alanlar arasındaki ağın korunma-sının sağlanması hedeflenmiştir (URL2).

Ancak bu yaklaşım 1987 yılında gelişmekte olanülkelerin ekonomik problemleri sebebi ilesulak alanların tedbirli kullanımı ve sürdürü-lebilirliği olarak güncellenmiş, sulak alanlarınfonksiyonel önemi vurgulanmıştır. Sözleşmeyetaraf olan ülkelerce; İnsan ve çevresinin karşılıklıbağımlılıklarının tanınması; Sulak alanların temelekolojik fonksiyonlarının su rejimlerini düzenle-mek ve karakteristik bitki ve hayvan toplulukla-rının, özellikle su kuşlarının yaşamaortamlarını desteklemek olduğunun göz önündebulundurulması; Sulak alanların ekonomik, kül-türel, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyükbir kaynak teşkil ettiğinin bilincinde olun-ması; Su kuşlarının mevsimsel göçleri sırasındasınırlar aşabildiğini ve bu yüzden uluslararasıbir kaynak olarak tanınması; Sulak alanların veonlara bağlı bitki ve hayvan topluluklarının ko-runmasının, ileri görüşlü ulusal politikalarla,koordineli uluslar arası faaliyetlerin birleşti-rilmesi yoluyla sağlanacağından emin olunmasıgerekmektedir (URL 2).

Ramsar Kriterlerine göre sulak alanların sınıf-landırılmasında; alanın nadir ve eşine az rastla-nır oluşu, kayda değer miktarda nadir ve/veyatehlikeye düşebilir türleri bulundurması, endemiktürlerin varlığı, önemli sayıda su kuşunu düzenliolarak desteklemesi, önemli oranda doğal balıktürüne ev sahipliği yapması, balıklar için önemlibesin kaynakları bulundurması, balıkların ba-rınma ortamı ve/veya göç yolu üzerinde bulun-ması gibi veriler değerlendirilmektedir (URL 3).

3. Türkiye’de Sulak Alanlar YönetmeliğiTürkiye, 1994 yılında 5 sulak alanını RamsarSözleşmesi Listesine dahil ettirerek Sözleşmeyetaraf olmuştur. Ardından 2005 tarihinde Çevre veOrman Bakanlığı tarafından Sulak Alanların Ko-runması Yönetmeliği hazırlanmıştır (Resmi Ga-zete Tarihi : 17/05/2005).

Bu Yönetmeliğin amacı, Özellikle Su Kuşları Ya-şama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme SahipSulak Alanlar Hakkında Sözleşmenin (RamsarSözleşmesi) uygulanmasına yönelik, uluslararasıöneme sahip olsun veya olmasın tüm sulak alan-ların korunması, geliştirilmesi ve bu konuda gö-revli kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği vekoordinasyon esaslarının belirlemesi olarak be-lirtilmiştir (URL 4).

Yönetmelik, Sulak alanlarda Koruma, Kullanımİlkeleri ve Yasaklar, Koruma Bölgelerinin Tes-piti ve Uygulama Esasları, Ramsar Alanlarınınİlanı ve Yönetim Planları ile Ulusal ve YerelSulak Alan Komisyonu’nun Görevleri, ÇalışmaUsul ve Esaslarını içermektedir.

4. Sulak Alanlarda Güncel Yaklaşımlar:Sulak alanların korunması ve geliştirilmesi ko-nularına yaklaşımlar iklim değişimi, su kıtlığıgibi tehditler sebebi ile değişmektedir. Geçmiştedoğa bilimlerinin çalışma alanı olan sulak alan-lara günümüzde daha bütüncül ve disiplinler arasıbir bakış açısı ile yaklaşma çabaları artmakta olupbunun temel sebebi ise sürdürülebilirliğin ana un-surları olan toplum, çevre ve ekonominin birarada düşünülmesi gerekliliğidir.

Ekosistem yaklaşımının uygulanmasında sulakalanlar sürecin merkezine yerleştirilerek, sürdü-rülebilir gelişmenin sağlanması için su döngüsüve yönetimi, işlevlendirme, mikro ve makro öl-PLANLAMA

2012/1-2

114

çekte mekânsal ilişkiler, politikalar, toprak vecanlı kaynaklarla bir arada değerlendirilmekte-dir. Bu yeni modelin merkezinden dışarıya doğruçıkıldıkça bir tarafta toplum ve çevre ilişkilerigöze çarparken diğer taraftan yönetim sürecedâhil olmaktadır. Holistik olarak tanımlanan bumodelin uygulanmasında doğa bilimleri ile sos-yal bilimler arasında işbirliği sağlanmalıdır(Bkz. Şekil 2, Maltby ve Barker, 2009, s:21 )

Wagner ve diğ. (2008)’e göre sulak alanların de-ğerlendirilmesinde ve kent planlama sürecineentegre edilmesi sürecinde bu alanların özellik-leri, işlevleri ve servisleri, yönetimde ana strate-jiler, politikalar ve düzenlemeler bir arada elealınmalıdır. Çalışma kapsamında, Güney Afrika,Birleşik Arap Emirlikleri, Polonya, İtalya,Fransa, Avusturya, Türkiye ve Amerika BirleşikDevletleri’nde uygulanan bütünleşik yönetimmodelleri, sürece yaklaşım, yaşanan problemler,hedefler, proje uygulama süreci ve paydaşlarbaşlıkları altında değerlendirilmiştir.

Tablo 1: Avusturya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Polonya’da Sulak Alan Yönetimi Hedefleri (Wagner,Marsalek ve Breil, 2008’den uyarlanmıştır)

Şekil 2: Sulak alanlarda güncel yaklaşımlar: toplum,çevre, yönetim ilişkileri (Maltby ve Barker, 2009)

115

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

116

Polonya’nın Lodz kentindeki uygulama süre-cinde, kaynakların yönetimi sağlanırken, sürdü-rülebilirliğin de gözetilmesi amacı ile çalışmanınhedefleri sosyal, ekonomik ve çevresel hedeflerbaşlıkları altında ortaya konmuştur. Diğer örnek-lerden farklı olarak bu yöntemde, sulak alanlarınyönetimi ve iyileştirilmesi ile birlikte kent ölçe-ğinde yaşanabilirliğin arttırılması amaçlanmıştır.Atık suyun geri dönüşümü, açık su yüzeylerininarttırılması, halk güvenliği için su kaynaklarınıngüvenli hale getirilmesi, halk katılımı ve bilin-çlendirme çalışmalarının yürütülmesi ile prob-lemlerin çözümü projenin sosyal hedefleriarasındadır. Politik ve yönetsel ölçekte ise önce-liklerin belirlenmesi, AB standartlarına uyum,hak sahipleri arasında bilgi paylaşımı ve işbirli-ğinin sağlanması amaçlanmıştır.

Küçük nehirlerin adaptasyonu ve yağmur suyutoplama miktarında artış, atık su arıtma sistemiile geri dönüşüm sağlanması, ekosistem kaynak-larının kullanılarak kentsel ekosistemin canlan-dırılması yolu ile kentlilere sosyo-ekonomik geridönüşüm sağlanması ve kentte yaşam kalitesininartması projenin dikkate değer sonuçları arasın-dadır (Wagner, Marsalek ve Breil, 2008).

Avusturya Viyana’da yürütülen proje kapsamındada drenaj sistemleri ve su akışının iyileştirilmesi,yeniden bitkilendirme çalışmaları, sel suyu kont-rolünün sağlanması ile halk güvenliğinin arttırıl-ması hedeflenmiştir.

Birleşik Arap Emirlikleri Sharjah’ta ise drenaj ça-lışmaları, gürültü kontrolü, sulak alanlar ağı oluş-turulması, yüzey yağmur suyunun arıtılarakkullanılması, kirletici katı atıkların temizlenmesi,yabancı bitki türlerinin yerine yerel bitkilendirmeçalışmaları yapılmıştır (Bkz. Tablo 1).

5. Ekosistem Yaklaşımlı PlanlamaEkosistem yaklaşımlı planlama süreci ise biyo-çeşitliliğin sürdürülebilirliği, üretim, yenilenmekapasitesi, canlılık ve ekosistemlerin uzun vadelidengesine zarar vermeden onların ekolojik, eko-nomik ve sosyo-kültürel fonksiyonlarının yeter-liliğine odaklıdır (Başkent ve Diğ., 2010).

Ekosistem yaklaşımı çok kapsamlı bir arazikullanım planı bakışı gerektirir ve beş temelbileşeni bulunmaktadır;

• Planlama amaçlarına göre belirlenmiş sınırlar• Çevresel amaç ve hedefler• Çevresel etkilerin bütüncül değerlendirmesi• Veri toplanması ve yönetimi• Çalışmaların takibi (URL 5)

Ekosistem yaklaşımı, karar verme süreci ve insanaktivitelerinin doğal çevre üzerindeki etkilerinindeğerlendirilmesi ve yönetimi için ekolojik biriçerik ihtiyacı barındırır. Ekosistem yaklaşımlıarazi kullanım planlaması da insan aktiviteleri veekosistem sağlığı arasındaki ilişkilerin erken vesistematik kontrolü üzerine odaklıdır.

Bunun anlamı, ekosistem yaklaşımlı planlamakapsamında, ekolojik hedeflerle birlikte ekono-mik ve sosyal hedeflerin de sağlanmasıdır.

İnsan sağlığına odaklanan geleneksel yaklaşım-dan farklı olarak ekosistem sağlığına –insan sağ-lığını kapsayan – odaklanır. Bu bağlamda,sistemdeki herhangi bir değişikliğin başka birparçayı da etkileyebileceği göz önünde bulundu-rularak, ekosistem yaklaşımı insanı bu karmaşıksistem ile ilişkili ve onun bir parçası olarak görür(URL 5).

6. Sürdürülebilirlik Odaklı Örneklerin İnce-lenmesiEndüstri devrimi ile birlikte değişen üretim ve tü-ketim biçimleri, iklim değişimi, çevre problem-leri, kentlerde nüfus yığılması gibi problemlerdoğurmuştur. Sağlıklı yerleşimler, bahçe şehir,güzel şehir akımları ile üretim birimlerinin kentmerkezi dışına taşınması, kullanımların ayrıştı-rılması süreci başlamıştır. Günümüzde özelliklegelişmiş ülkelerde, bilgi ve iletişim telnolojilerive yaratıcı endüstrilerin 20. yy sanayisinin yerinialması ile kentler, iklim değişimi sürecine adapteolabilme, yaşanabilir çevreler oluşturma, sosyal,çevresel ve ekonomik kalkınma dengesini sağ-lama amacı ile sürdürülebilirlik temelli planlar vetasarımlarla yeniden ele alınmaktadır.

Temeli sürdürülebilir ekonomik kalkınma kavra-mına dayanan “Sürdürülebilir kentler ve sürdü-rülebilir toplumlar” (community) kavramı1990’lardan sonra söylemlerde yerini almıştır;yerleşimlerin ve yaşayanların sosyal ve fizikselçevresi ile uyumunun sağlanmasına dayanır(Portney, 2003). Bu anlayışın hayata geçirilebil-

mesi için planlama ve kalkınma politikaları,programlar, organizasyon ve uygulamalarının ye-niden ele alınması, toplum, üretim, tüketim, çevrebileşenlerinin bir arada değerlendirilmesi gerek-mektedir.

Portney’e göre (2003) sürdürülebilirlik yaklaşı-mını, kavramın tüm gereklilikleri ile uygulaya-bilmek çok zordur. Hatta imkansız olarak datanımlanmaktadır. Ancak yinede bu prensibi cid-diyetle benimseyen kentler bulunmaktadır.Bunun en önemli göstergesi, “sürdürülebilirlik”hedefini benimseyen kentlerin bir dizi değerlen-dirme ve otokontrol yöntemi yardımıyla bu he-

deflerine ne derece yaklaştıklarını ölçmeleridir.Yapılan çalışmalar incelendiğinde sürdürülebilir-lik kavramı ile yeniden yapılanma çabası içinegirmiş kent yönetimlerinin belli kriterler geliştir-diği görülmektedir.

Örneğin Austin kenti bu süreçte ilk olarak “sür-dürülebilirlik göstergeleri projesi” ile uygula-maya başlamış, ardından “Sürdürülebilir toplum”sloganı ile yola çıkan yerel yönetim kendi gös-tergeleri ile projeye devam etmiştir. Bu gösterge-ler, halk güvenliği, mahalle canlılığı, çevreselsürdürülebilirlik ve herkese eşit fırsat yaratılma-sıdır (Portney, 2003 s: 182).

Tablo 2: Sürdürülebilirlik Temelli Planlama Projelerinde Kriterler (Farr, 2008’den uyarlanmıştır)

117

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

118

Chattanooga ise yaşanabilirliği ve sosyal adaletitemel hedef olarak almış, sürdürülebilirliği de buhedefe ulaşmada araç olarak kullanmıştır. Bolder,Colorado örneğinde ise sürdürülebilir şehircilikbaşlığı altında, ekosistemin korunması, etkinenerji kullanımı, yeşil yollar ağı, yeşil bina prog-ramı, tarımsal üretimde kimyasal madde kullanı-mının kontrolü, su ve hava kalitesininyükseltilmesi hedeflenmiş, halk katılımının ise busürecin merkezi olduğu vurgulanmıştır (Portney,2003 s: 202).

Çalışmaların ortak noktasının, yerleşimlerin ye-niden ele alınma sürecinde halk katılımının sağ-lanması, ekoloji, yaşam kalitesi, habitat

korunumu gibi başlıklarda toplumun bilinçlendi-rilmesi olduğu görülmektedir.

Farr ise (2008) sürdürülebilir şehircilik örnekle-rini bir araya getirdiği çalışmasında, farklı kent-lerde uygulanan sosyal ve doğal sistemlerinentegrasyonuna dayalı yaklaşımların temel pren-siplerini ve eşiklerini, uygulamada karşılaşılanzorlukları ortaya koymaktadır.

İngiltere, Amerika, Avustralya ve Meksika gibifarklı ülkelerde geliştirilen sürdürülebilir şehirci-lik projeleri prensipleri incelendiğinde de uygu-lamada benzer kriterlerin esas alındığısöylenebilir. Kriterler özetlenirse, enerji kulla-

Tablo 3: Belediye, Halk, Sivil Toplum Kuruluşları ve Merkezi yönetim işbirliğinde geliştirilecek DemreYerleşimi için Kentsel Planlama ve Tasarım Projesi Sürdürülebilir Stratejileri

Tablo 4: Belediye, Halk, Sivil Toplum Kuruluşları ve Merkezi yönetim işbirliğinde geliştirilecek DemreYerleşimi Sulak Alan Yönetim Stratejileri Temel Bileşenler

EKONOMİK TOPLUMSAL EKOLOJİKBİLEŞENLER BİLEŞENLER BİLEŞENLER

Kalkınmanın sürdürülmesi Eşitlik Su kalitesinin iyileştirilmesiYeni teknolojiler Katılım Hava kalitesiYeni iş alanları Eğitim Atık kontrolü ve geri dönüşüm

Standartların belirlenmesi Gönüllülük Biyolojik çeşitlilikGüvenlik Ekolojik koridorlar

Sosyal konut olanakları Enerji tüketim kontrolüYenilenebilir enerji kullanımı

BELEDİYE, HALK, STK, HÜKÜMET İŞBİRLİĞİ

EKONOMİK TOPLUMSAL EKOLOJİKBİLEŞENLER BİLEŞENLER BİLEŞENLER

Genel altyapı yatırımlarının Yaşanabilirlik Sulak alanlarda iyileştirilmeteşviki

Yeni teknolojiler Rekreasyon Kentsel mikroklimanınkorunması

Yeni iş alanları Toplumsal farkındalık Doğal arıtma yöntemleriStandartların belirlenmesi Tarımsal üretim yöntemleri Biyolojik çeşitlilik

Sulak alanlar arası ağlarEnerji tüketim kontrolü

Yerel bitki türleriGürültü ve aydınlatma

kontrolüBELEDİYE, HALK, STK, HÜKÜMET İŞBİRLİĞİ

119

PLANLAMA2012/1-2

nımı ve yönetimi, su tüketimi ve yönetimi, atıkyönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve ge-liştirilmesi, yapılarda ve araçlarda yenilenebilirenerji kullanımı, yerleşim yoğunluğunun kont-rolü, arazi kullanım biçimleri ile ulaşım biçimle-rinin dengelenmesi, ekolojik koridorlaroluşturulması ve yaya ulaşım sistemlerinin geliş-tirilmesi göze çarpmaktadır. Projelerin uygulan-ması ve sürdürülebilirliğinde yerel yönetim, yerelinisiyatifler, halk ve hükümet işbirliğinin rol oy-nadığı da görülmektedir (Bkz. Tablo 2).

Tablo 2’de de görüldüğü gibi Sürdürülebilirlikodaklı uygulamalarda kriterler ekonomik, top-lumsal ve ekolojik olmak üzere 3 temel başlığaayrılmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın sağ-lanması için bu üç bileşenin dengeli gelişimi gö-zetilmeli, aynı zamanda taraflar arası iş birliğisağlanmalıdır. Bu bağlamda; Antalya Demre il-çesi için geliştirilecek Sürdürülebilirlik OdaklıKentsel Tasarım önerisinde temel alınacak birin-cil Stratejiler belirlenmiş olup Tablo 3’de görül-mektedir.

Demre ilçesinde sulak alanın korunması ve sür-dürülebilirliğinin sağlanması için temel alınacakikincil Stratejiler ise Tablo 4’te görülmektedir.

7. Sonuç ve Değerlendirme:Sürdürülebilir gelişme üzerine odaklanan kentlerincelendiğinde; kalkınmanın devam etmesi, yeniteknolojilerin kullanılması, yeni iş alanları oluş-turulması, standartların uygulamaya geçirilmesiortak ekonomik hedefler olarak karşımıza çık-maktadır. Toplumsal hedefler ise projelerin ta-mamında; eşitlik, katılım, bilinçlendirme veeğitim, gönüllülük ve güvenlik olarak şekillen-mektedir. Ekolojik bileşenler de; yine toplumsalhedeflerle de ilişkili olarak, su kalitesinin iyileş-tirilmesi, hava kalitesi, atık kontrolü ve geri dö-nüşüm, enerji tüketiminin kontrolü, biyolojikçeşitliliğin sağlanması ve ekolojik koridorlaroluşturulması üzerine yoğunlaşır.

Sulak alanlardaki ekonomik stratejiler ise sürdü-rülebilirlik temelli projelerle benzer olarak; ge-rekli altyapı yatırımlarının teşvik edilmesi, yeniteknolojilerle birlikte yeni iş alanları yaratılması,standartların geliştirilmesi olarak özetlenebilir.Sulak alanların iyileştirilmesi, insan yerleşimle-rinin kontrollü ve planlı gelişmesi sağlanarak bu

alanlar arasındaki ağın güçlendirilmesi, yerelbitki türlerinin kullanımı, biyolojik çeşitliliğin ge-liştirilmesi ve korunması ekolojik bileşenlerin ba-zılarıdır. Sulak alanların yönetiminde yaşanılansorunlardan bir diğeri olan kirleticilerin ve kirli-liğin kontrolünün ise kentlere doğal arıtma sis-temlerinin entegre edilmesi, tarımsal üretimdekullanılan yöntemlerin yeniden değerlendirilmesive kentsel mikroklimanın korunması ile sağlan-mabilmektedir. Ekonomik ve ekolojik gelişmeyieşzamanlı olarak sağlaması planlanan bu strateji-lerin, kentlerde yaşanabilirliğin artması, yaşa-yanların sürece dahil olması, eğitimprogramlarının hayata geçirilmesi ile farkındalı-ğın arttırılması da sosyal bileşenler olarak özet-lenebilir.

Yukarıda değinilen stratejiler Antalya Demre öl-çeğine indirgenerek, ekosistem yaklaşımlı çalış-malar için değerlendirildiğinde bu süreçte önemliolacak toplumsal, ekolojik, ekonomik, teknik vekurumsal bileşenler ortaya çıkmaktadır (Bkz.Tablo 5).

Bu kriterler ile birlikte Sulak alanların yönetimiiçin bazı göstergelere ihtiyaç bulunmakta;

• Verilerin temin edilmesi geliştirilecek planlamaçalışmasına hangi noktadan başlanılacağınınbelirlenmesi ve buna göre hedefe nasıl-ne sü-rede ulaşacağıyla ilgili yöntem ve yolun belir-lenmesi,

• Sulak alanlar için de okunabilir, bilimsel, tek-nik olarak mümkün, erken uyarı gücüne sahip,mekansal olarak anlamlı, esnek, konu odaklıgöstergelerin seçilmesi,

• Referans çalışmaları; temel sayısal değerler, türsayıları, yoğunluklar vs. belirlenmesi,

• Tarımsal üretimin yer üstü ve yer altı su kay-naklarına etkisinin belirlenmesi,

• Kentin büyüme eğilimlerinin tespit edilmesi,nüfus projeksiyonu ve yerleşilebilir alanlarınbelirlenmesi gerekmektedir

Ancak, bu verilerin elde edilmesinin zaman al-ması müdahalenin başlamasını da geciktirebilir.Bu sebeple gerekli veriler tamamlanıncaya kadar– geçiş dönemi süresince – yönetim ve korumaçalışmaları başlatılmalıdır (WHB, sf 231).

Demre Ekosistem yaklaşımlı planlama sürecinde,ekonomik kalkınmanın doğal kaynakların korun-

PLANLAMA2012/1-2

ması ve geliştirilmesi ilkesine dayanarak devametmesi, kullanım ve koruma dengesinin sağlan-ması, sosyal eşitliğin gözetilmesi, tarım toprak-larının korunması, tarımsal üretimde kullanılanyöntemlerin ve kimyasalların değerlendirilmesi,kentleşmenin ve nüfus artış hızının kontrol edil-mesi, yerele özgü ekonomilerin desteklenmesi,katılımcı bir modelin uygulanması, ekoloji vekültür temelli turizmin desteklenmesi gerek-mektedir.

Tüm strateji ve hedeflerin başarıya ulaşabilmesiyetkili Bakanlıklar, belediyeler, sivil toplum ku-ruluşları ve hak sahipleri arasında işbirliğininsağlanarak kanun ve yönetmeliklerin uygulan-ması ve kontrolü, halkın bilinçlendirilmesi ve sü-rece katılımı ile mümkündür.

Tablo 5: Antalya Demre sürdürülebilirlik ve ekosistem yaklaşımlı çalışmalar için kriterler

Şekil 3:Demre’de Ekosistem Yaklaşımlı PlanlamaSürecinin Bileşenleri

TOPLUMSAL EKOLOJİK EKONOMİK TEKNİK KURUMSALBİLEŞENLER BİLEŞENLER BİLEŞENLER BİLEŞENLER DÜZENLEMELER

Eşitlik ve hakların İyileştirme, geliştirme Kalkınmanın ve üretimin Verilerin elde Kanun vegözetimi ve koruma çalışmaları sürdürülmesi edilmesi yönetmelikler

Yaşanabilir çevre Gürültü, aydınlatma Kaynakların korunması Verilerin sistemik İşbirlikleri:Yaşam kalitesi: su, kontrolü ve sürdürülebilirliğinin takibi Yerel, ulusal,hava, besin Hava kalitesi hedeflenmesi uluslararasıkaynaklarının ölçeklerdekorunması

Eğitim Atık kontrolü / Yeni teknolojiler ve Uygun yöntemlerin Hükümet, belediye,Geri dönüşüm yeni iş alanları tespiti STK, halk

Sürece katılımın Biyolojik çeşitlilik Standartların belirlenmesi Sektörler arasısağlanması Yerel bitki ve canlı ve kontrolü yaklaşım

türlerinin devamlılığı

Rekreasyon Ekolojik koridorlar ve Altyapının geliştirilmesidöngüler / ağlar ve teşviki

Konutlarda, ulaşımda: Tarımsal üretimEnerji tüketim teknikleri-gübrekontrolü kullanımı

120

Kaynaklar:Beklioğlu, M. 2004. Sığ göl sulakalanları : ekoloji, ötro-fikasyon ve restorasyon, Odtü, Ankara

Cooper, R., Evans, G. & Boyko, C. 2009. DesigningSustainable Cities, Wiley-Blakcwell, Singapore.

Douglas, F. 2008. ‘Sustainable Urbanism: Urban DesignWith Nature’, Hoboken, N.J. Wiley

Farr, D. 2008. Sustainable Urbanism: Urban Design WithNature, Hoboken, N.J. Wiley

Finco, A. & Nijkamp, P. 2010. Pathways to urban sus-tainability. Journal of Environmental Policy and Plan-ning, 3: 4, 289-302, Routledge, England, London.

Frame, B. & Vale, R. 2006. Increasing Uptake of LowImpact Urban Design and Development: The role of sus-tainability assessment systems, Local Environment.Vol.11, No.3, 287-306.

Juwana I, Perera BJC, Muttil N. 2010 A water sustai-nability index for West Java. Part1: developing the con-ceptual framework. WATER SCIENCE ANDTECHNOLOGY Volume: 62 Issue: 7 Pages:1629-1640

Maclaren, V.W., 1996. Urban sustainability Reporting.Japa, 62:2, 184-202, Routledge, England; London

Maltby E. & Barker T. 2009. The Wetlands Handbook,Wiley-Blakcwell,.

Parikh, J. & Dathe, H. 2003. Sustainable Managementof Wetlands biodiversity and beyond, Sage Publication,New Delhi, India.

Portney, K.E. 2003. Taking Sustainable Cities Seriously,The MIT Press, London, England

Thomas, R. & Ritchie, A. 2003. Sustainable Urban De-sign: An Environmental Approach, London: Spon Pres

URL 1: http://www.maweb.org/en/index.aspx, Aralık2010

URL 2: http://www.egesav.org/, Aralık 2010

URL 3: http://www.maweb.org/documents/document.358.aspx. pdf, Aralık 2010

URL 4: http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/23151.html, Aralık 2010

URL 5: http://www.ene.gov.on.ca/envision/techdocs/3147.pdf, Aralık 2010

URL 6: http://www.ramsar.org/, Aralık 2010

Wagner I., Marsalek J. & Breil, P. 2008. Aquatic Habi-tats in Sustainable Urban Water Management, UnescoPublishing, Paris, France.

Wetlands ecosystems in Asia [electronic resource] : func-tion and management / edited by M.H. WongImprint,Amsterdam ; Oxford : Elsevier, 2004

Zetter, R & Watson G. B., 2006. Designing sustainablecities in the developing world [electronic resource] / Eng-land ; Burlington, VT : Ashgate Pub. Company.

121

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

122

ÖZET

Planlama ile ilgili elli yıllık çabalardansonra dünya kentlerinin ve özellikle de ül-kemiz kentlerinin geldiği durum ortadadır.

Tüm çabalara karşın, insan ölçekli kentler, özelve kamusal alanların bağdaştırılması, sürekli de-ğişkenliğin önemsenmesi gibi temel konular halaortadadır. Geleceğin kentleri yaya ve bisikletulaşımlı ekolojik, ekonomik, sosyal sürdürülebi-lirlik odaklı mutlu, varlıklı insanların barındığıyerler mi olmalıdır? 21nci Yüzyıl kentlerininplanlanması ile ilgili olarak dört ana yaklaşım-dan söz ediliyor : insanın yaşam riskine karşı te-rörizm ve savaştan sakınmış, doğal afetlerdenkorunaklı ve emniyetli kentler; katılımsal ve ger-çek zamanlı farkındalık; insan nüfus artışlarınınhızı sonucunda kentsel yerleşmelerin artışı ve sonolarak da hızla değişen dünyada bir yer ve anlamfarkındalığı için planlama. Çeşitli çevreler in-sanların sosyal, kültürel, çevresel ve finansal ya-rarları nedenleriyle kentsel yaşamla ilgiliolumsuz tutumlarının değişmekte olduğunu,tranzit sistemlerin, konut yenilenmelerinin, eğit-sel, kültürel, ticari etkinliklerin olanaklarının dü-zeyleri kentlerin gelecekteki kalitesi ile ilgili

olarak çoklu disiplinler arası yaklaşımların kaçı-nılmaz hale geldiğini vurgulamaktadırlar.

Kentlerin durumu ve ileriye yönelik planlanmasıçok sayıda yeni yaklaşımı gündeme taşımıştır.Önemli bir konu ‘ekosantrizm’ (Ecocentrism)kavramlaması ve ekokentler ile ilgilidir. Eko-kentler, ekosantrik kentsel mekansal organizas-yonların en küçük mekansal birimden başlayarakhiyerarşik açılımlarla gelişen, birbiri ile süreklietkileşmede bulunan her türlü sosyal oluşumunve fiziksel yapılanmanın insan ile dengeli etki-leşmesini sağlayıcı kentlerdir. Ekokentler bağ-lamında güncel parametreler olarak ‘iklimdeğişikliği’; ‘ekomobilite, kent planlama ve ka-musal alan’; ‘yönetişim ve demokrasi’; ‘eko-nomi’, ‘sağlık ve yapılı çevre’; ‘biyoçeşitlilik vekentsel tarım’dan söz edilmektedir. Tüm bu pa-rametrelerin işlerliği öncelikle insan ve dolayı-sıyla katılımcı muhalefet mekanizmasınındinamizmi ile ilgilidir. Bu nedenlerle bu bağ-lamda ekolojik psikoloji ve ekopsikoloji gibi sos-yal ağırlıklı yaklaşımlar söz konusudur.

Bir diğer konu, tümüyle yeniden yapılanacakkentler ile mevcut kentlerin ekokentlere dönü-şümü ile ilgilidir. Kent başlı başına bir ekosis-

Kent’ten Ekokent’e:Ekosantrizm ve KarmaşıklıkKuramı

M. Ertürk IşıkpınarDr.,Şehir Plancısı,

Y. Mimar

122

123

PLANLAMA2012/1-2

temdir. Bu ekosistemin dinamiği yukarıda sayı-lan karmaşık ve çoklu fenomenlerin bütünde vekarşılıklı etkileşmelerinde ele alınabilecekleri birkuramsal yaklaşımı gerektirmektedir. Buradakentsel fenomenlerin en küçük mekansal birimsistemlerinden başlayarak kendinden ve karşı-lıklı etkileşerek hiyerarşik olarak gelişen potan-siyellerinin insan odaklı kuramsal ve sistemselağırlıklı analizine olanak sunan ‘KarmaşıklıkKuramı’ (Complexity Theory) önem kazanmıştır.Bu bağlamda Kaos Kuramı ve ‘özgün ve etkinduyarlı analiz‘ sunan ‘bulanık mantık’ (fuzzylogic) yaklaşımları ve ‘resilience’ (dönüşümekarşı esneklik) ve ‘panarchy’ (süregen yenilenmeve büyüme) kavramlamaları, söz konusudur.

Bildiri’de ekokentin dinamikleri, yukarıda irde-lenen hususlar çerçevesinde, ‘katılımcı muhale-fet’ ve ‘kentsel dönüşüm’ olguları ağırlıklı olarak,insan odaklı bir kentsel ekosistem analizi ile sos-yal ve fiziksel parametrelerde ileriye yönelik ola-rak ele alınmaya çalışılacaktır.

GİRİŞ21 nci Yüzyıl modern teknolojilerin yanı başındaDünya ülkelerinin küresel düzeyde rekabetini dekörüklemiş, insanoğlu önüne sunulan her türlügelişmeye karşın manevi değerlerini yitirmeyebaşlamıştır. Bu durumda 20. Yüzyıl’ın son elliyıllık ikinci döneminde kentlerdeki görsel ve çev-resel kirlilik insanları yeni arayışlara itmiştir. Gü-nümüzde kentlerin ekokentlere dönüşmesi çözümolarak benimsenmiş, kentli hakları ve katılım pa-radigmaları ön planda birer kurtarıcı olarak gö-rülmeye başlanmıştır. Ancak giderek karmaşık-laşan kentsel fenomenlerin çözümünde matema-tiksel çözümlerin yetersizliği de anlaşılmıştır.Kent planlamanın sunduğu ve pozitif bilimlereyaslı yaklaşımların deterministik olduğu kanıt-lanmış, karmaşıklaşan dünyamızdaki kentsel ya-şamın çözümleri yeni arayışlara yönlendirmiştir.

Bu bağlamda Quantum Fiziği’nin bulgularınınsosyal bilimlere de yansıması sonucunda deter-minist yaklaşımların yanında indeterminist vetöze dayalı (imminant oriented) yaklaşımlarınönemi vurgulanmaya başlamıştır. (Türkdoğan,1995) Planlama ve tasarımda çevresel determi-nizm geleneksel görüş olmuştur, yani kentlerinve yapıların şekillerindeki değişikliklerin davra-nışlarda önemli değişikliklere, mutluluğun art-

masına, sosyal etkileşimin gelişmesine ve ben-zeri olaylara neden olduğu görüşü. Bu görüşe birreaksiyon olarak coğrafyacılar gibi bir kısımplancı ve tasarımcılar da “possibilizm” görüşünübenimseyerek yapısal çevrenin sık olarak insan-lar üzerinde önemli etkisi olmadığını ve sosyal,ekonomik ve benzeri çevresel etkenlerin önemliolduğunu savunmuşlardır. Halen geçerli olan“probabilizm” görüşü ise insan etkinlikleri içinyapısal çevrenin bir seting (yerleştirim), yani in-sanlar tarafından yöneltilen mekan olarak görü-lebileceği görüşüdür. Bu tür setingler önleyici, yada hızlandırıcı olabilir veya belli bir seting biraracı olarak hızlandırıcı rolü oynayabilir ve ör-tülü bir davranışın ortaya çıkmasına neden olabi-lir, fakat etkinliği yoktan var edemez. Aynışekilde çevrelerin önleyici ve engelleyici özel-likleri bazı davranışları zorlaştırır, fakat tümüyledurduramaz (Rapoport, 1980).

Sosyal bilimlerin gelişme sürecinde olayların ola-bilirliğini saptanmasında önemli dönüşüm çaba-ları oluşturmuştur. Mekansal planlamayakuramsal yaklaşımlar sunan sonuçta ise uygula-maya yönelik olgular sunması beklenen Karma-şıklı Kuramı (Complexity Theory) son döneminönemli bir kurgusu olarak ortaya çıkmıştır.

EKOSANTRİZM, EKOKENTLER VEGELECEKOxford Cep Sözlüğü ekosantrism kavramını ta-nımlamasında “…antroposantrismin ortaya çı-kardığı dengesizliği yeniden biçimlendirmeçabaları olarak biyosferden ziyade ekosferi odağaalan bir görüş.” olarak özümlemektedir. (Oxford,2011)

Bu ilginç tanımlama insan egosunun Dünya’yayüzyıllardan beri verdiği zararların bir özümleyi-cisi olduğu kadar gelişmesinin 21nci yüzyıl’dakentlerin bürüneceği kimlik ve yapının da özlübir genellenmiş tanımlaması olarak kabul edil-melidir. Bu bağlamda konuya doğrudan girildi-ğinde aşağıdaki hususlar açıklık kazanmaktadır :

Ekokent kavramının en açık ve detaylı tanımla-ması ve daha küçük ölçeklerdeki mekansal hiye-rarşideki yeri ekosantrizm odaklı kapsamlıçalışmalar yapan A.B.D.’deki Ecocity Builderskuruluşu tarafından aşağıdaki biçimde ortayakonmaktadır (Ecocity Builders, 2011):

PLANLAMA2012/1-2

Ekokent Sistemleri Hiyerarşisi

Ekokent : Bir Ekokent doğal ekosistemlerinkendinden sürdürülebilir resilient yapısı ve işleviüzerine modellenmiş insan yerleşimidir. Ekokentbiyobölgesindeki kaynakları ürettiğinden fazla-sını tüketmeden sakinlerine sağlıklı bolluk sağla-maya çalışır. Yeni kullanımlarla ya da doğanınetkisini azaltarak halledebileceğinden fazla ve et-rafındaki ekosistemlere zehirli olmayan miktar-dan fazlasını üretmeden işlevlemesini sağlamayaçalışır. Sakinlerinin ekolojik etkileri gezegenimi-zin iyilik, adalet, mantıklı eşitlik ve konsensüstemel prensiplerini mutluluğun yüksek düzeyle-rinde yansıtır.

Ekolojik Metropolis: Bir ekolojik metropolis,veya “Ekopolis”, aralarında Ekokentlerin, kasabave köylerin ve açık alanların, küçüklerden bü-yüklere akarsulara, ve hemen yanında doğal çev-relerin, tarımsal ve orman alanlarının bulunduğukamusal geçişli ve bisiklet- yaya yeşilleri ile bağ-lantılı bir kümesidir.

Eko-Bölge veya Biyo-Bölge : Bir Ekolojik met-ropolis kent, kasaba ve köy kümelerini ve bunla-rın yakın açık tarımsal ve doğal çevrelerini sarandaha da geniş bir alanın bir bölümünü, Biyo-Bölge veya Eko-Bölge’yi kaplar, ve çoğunlukladağ etekleri ve/veya su kenarları tarafından sınır-lanan, nispeten süreğen iklim ve canlı türleri ilekarakterizedirler.

Ekokent Kümesi : Tipik bir Ekokent bir Eko-kent Kümesinde işlev gösterir – Ekokent’in ge-lişmesi yerelleştirilmiş kentsel stratejilerinekolojik, ekonomik ve kültürel prensiplere göremekanizma, kurum, teknoloji ve küresel sürdü-rebilirliği iyileştirmek ve ilerletmek için en iyişekilde ele alınmasını ve iyileştirilmesini des-tekleyen küresel ya da kentsel bağdaştırıcı süpersistemin içerisinde uyum sağlayıcı süreçtir.

Ekokent Sistemleri ve GelecekStockholm Resilience Centre (Stokholm EsneklikMerkezi) insanlık için “güvenli yaşama me-kanı”nı dokuz gezegensel sınırlamalar içeriğindedikkate almaktadır: (Sturle Hauge Simonsen,2009)

1. Stratosferik ozon düzeyi azalması2. Biyoçeşitliliğin kaybı3. Kimyasal dağılımın etkileri4. İklim değişikliği5. Okyanus asitlenmesi6. Taze su tüketimi ve global hidrolojik döngü7. Arazi sistemi değişikliği8. Biosfere ve okyanuslara nirojen ve fosfor gir-dileri9. Atmosferik aerosol yüklemesi

Amacı zengin ve güvenli bir dünya oluşturmakiçin 1920’de Londra’da kurulmuş olan ve Dünyaüzerindeki her cins geçmiş ve meslekten kişileribir araya getirmek olan uluslararası düşünce ku-ruluşu olan Chatham House, kentlerin geleceğiile ilgili olarak 2012’de yapılmasını planladığıtoplantının ana temalarını aşağıdaki biçimde or-taya koymaktadır :

• Dünyadaki büyük şehirler Asya, Latin Amerikave Orta Doğu’daki hızla gelişmekte olan kent-lerle rekabet edebilecekler midir?

• Ana kentsel alanlardaki yatırımlar diğer yatı-rımların getirdiğinden daha güvenli çekici al-ternatifler sunabilir mi? Hangi yenienstrümanlar ve mali kaynaklar söz konusu-dur?

• Kalkınmakta, kalkınmış ve yeni gelişmekteolan ekonomilerin her birinde ana kentselodakların gelişmesinde hangi yatırımlar başa-rılı olmaktadır?

Figür 1. Ekokent Sistemleri HiyerarşisiKaynak : (Ecocity Builders (2011)

124

PLANLAMA2012/1-2

• Kent liderinin kentsel yatımları çekmek içinhangi rolleri söz konusudur?

Geleceğin kentleri ile ilgili olarak çok ve çeşitliyaklaşımlar söz konusudur. The Future CitiesProject, doğaya insan merkezli bir yaklaşımı iyi-leştiren, mimarlık ve kentliliğe giderek artan bü-rokratikleşme yaklaşımını reddeden, risktenkaçan ve ihtiyatlı olma prensibine karşı çıkan,çevreselciliğin sosyal iştiyakları azalttığına ina-nan, teknik sorunlara politikleşmiş çözümleri tar-tışan, karşılıklı tartışmayı, argümanları, kritikdiyaloğu ve ifade özgürlüğünü cesaretlendiren,sürdürülebilir kalkınma yerine kalkınmayı savu-nan bir yaklaşımdan söz etmektedir: (http://www.futurecities.org.uk/)

Ecocity Kuruluşu’nun 2011 Yılı toplantısının anatemaları aşağıdaki şekilde oluşmuştur .

Bu toplantılarda altı ana tema ele alınmıştır .http://www.urbanecology.net/node/752

1. İklim değişikliği ve ekokent2. Ekomobilite, Kent Planlama ve Kamusal

Alan3. Ekokentte Yönetişim ve Demokrasi4. Ekokentin Ekonomisi5. Sağlık ve Yapısal Çevre6. Biyoçeşitlilik ve Kentsel Tarım

Geleceğin kentleri ile ilgili olarak New York’un2030 Yılı’nı öngören kentsel tasarım projeleriekokentlerle ilgili çeşitli öngörüler getirmektedir:

Bu çalışmada çeşitli firmalardan alınan tekliflerarasında küresel mimarlık, iç mimarlık, mühen-dislik ve danışmanlık firması HOK (Hellmuth,Obata + Kassabaum) tarafından aşağıdaki çözümönerilmiştir: (Future Cities Project Ltd, 2011)

• Yeşil yapıyı kent yaşamının, çalışmanın ve oy-namanın merkezi yapmak. Trafik karmaşasınıazaltmak.

• Yapıları kendinden yeterli, kendinden randı-manlı ekosistemler haline getirmek. Tekil taşı-nım biçimlerini sağlamak.

• Biyolojik arıtma sistemleri kullanarak atık su-ların yüzde 100 ünden yeniden yararlanmak.Çatılara rüzgar türbinleri eklemek. Temiz elek-trik üretmek için kendini arındıran gömülü “deriler” yerleştirmek,

• Küçük, otomatikleştirilmiş araçlar, tranzittoplu taşınım kozaları oluşturmak; yeşil çatıprogramları; kablosuz data ve güç ve konutlariçin rüzgar, güneş ve biyokitle gücü.

• Amaç kentteki aktiviteleri kentin belli bir bölü-münde toplayarak kentin diğer bölümüne ge-reksiz dayanmalardan azaltmak.

Ekokentin Gelişme Nitelikleri(Ecocity Builders, 2011)

Ekokentin gelişmesi ile ilgili çoklu önermeler vebunların sınıflamaları arasında en detaylı olanıher konunun birer ‘arena’ olarak benimsenereksınıflandığı haliyle aşağıdadır :

Tablo 1. Ekokentin Gelişme Nitelikleri

Kaynak : (Ecocity Builders, 2011)

ARENA 1 ARENA 2 ARENA 3 ARENA 4

KENTSEL BİYO-FİZİKSEL EKOLOJİK SOSYO-KÜLTÜRELTASARIM KOŞULLAR VAZGEÇİLMEZLER ÖZELLİKLERKolay Erişim Temiz Hava Sağlıklı Biyoçeşitlilik Komünite Kapasitesi

YapılandırmaSağlıklı Toprak Dünya’nın Sağlıklı ve Adil

Taşıma Kapasitesi EkonomiTemiz ve Sağlıklı Su Ekolojik Bütünlük Yaşam Boyu EğitimSorumlu Sağlıklı Kültür Mutluluk – Yaşam KalitesiKaynak/MalzemeTemiz veYenilenebilir EnerjiSağlıklı ve UlaşılabilirGıda

125

PLANLAMA2012/1-2

126

Arena 1 : Kentsel TasarımKolay Erişim : Kent sakinlerinin çoğunluğunakonuttan temel kentsel hizmetlere kadar yürümeerişimini sağlar. Yakındaki iş seçeneklerine deyürüme ve ulaşım erişimi sağlar.

Arena 2 : Biyo-Fiziksel KoşullarTemiz Hava : Kent olumlu bina içlerinde, ya-ğışlarda ve atmosfere olumlu katkı sağlar.

Sağlıklı Toprak : Kentin içerisindeki ve kentinekonomisi,, işlev ve operasyonları ile ilgili top-rakların cinslerine ve çevrelerine uyumlu sağlıklıekosistem işlevlerini karşılar, bereketin sağlan-ması veya iyileştirilmesini sağlar.

Temiz ve Sağlıklı Su : Tüm sakinler temiz, gü-venli, sağlanabilir su, kentin su akaynakları, suyolları ve su varlıklarına ulaşabilmeli ve ekoss-teme olumsuz etkide bulunmamalı, su önceliklebiyobölgeden alır.

Sorumlu Kaynak/Malzeme : Kentin gıdadışıve enerjidışı yenilenebilir ve yenilenemez kay-naklarının insan sağlığına ve ekosistemlerin ‘dö-nüşüme karşı esneklik’in (resilience) ters etkiyapmayacak biçimde edinimi, bulunması, yöne-timi ve geri dönüşümü sorumlu ve adil olarakyapar. Kaynaklar/malzemeler öncelikle biyoböl-geden alınır.

Temiz ve Yenilenebilir Enerji : Kentin enerjigereksinimleri ekosistemlere veya kısa ya dauzun erimli insan sağlığına önemli olumsuz et-kide bulunmayacak bilimde sağlanmalı çıkarıl-malı, üretilmeli ve kullanılmalıdır. Tüketilenenerji yakın biypbölgeden üretil

Sağlıklı ve Ulaşılabilir Gıda : Kaliteli gıda tümsakinlere sunulabilir olmalı ve ekosistemlerinsağlıklı işlevlerini korumaları ve ekosistemlerinsağlıklı işlemlerini ve iklim değişikliklerini boz-mayacak süreçlerle yetiştirilmeli, üretilmeli vedağıtımı yapılmalıdır.

Arena 3 : Ekolojik Buyruklar (İmperativler)Sağlıklı Biyoçeşitlilik : Kent canlılarda çeşitli-lik, ekosistem çeşitliliği ve genetik çeşitlilik dahilolmak üzere yerel, biyobölgesel ve küresel eko-sistemlerin çeşitliliğini sürdürebilmeli, politika-ları ve fiziksel etkinliği ile doğal habitatı vebiyoçeşitliliği iyileştirmelidir.

Dünya’nın Taşıma Kapasitesi : Kent Dün-ya’nın biyo-kapasitesini, kaynaklarının iyileşti-rici dönüşümünü, bölgesel ekolojik bütünlüğünüdestekleyecek isteklerde bulunmayı sürdürmeli-dir.

Ekolojik Bütünlük : Kent kantin tümünde eko-sistemler arasında esas bağıntıları ve ekolojik ko-ridorlarda birbirini art arda izleyen yaşamaalanları sağlamalıdır.

Sağlıklı Kültür : Kent eko-bilgeliği insan bil-geliğinin örüntülerini ve yaratıcı anlamlılığı güç-lendiren kültürel etkinlikleri hızlandırmalıdır vesimgesel düşünce ve sosyal öğrenme sağlamalı-dır.

Arena 4. Sosyo-Kültürel ÖzelliklerKomünite Kapasitesi Yapılandırma : Kentkarar verme süreçlerinde adil komünite katılımınıdesteklemeli ve mahalleler, komüniteler ve ara-cıların kapasitelerini genişletmek için yasal, fi-ziksel ve organizasyonel destek sağlamalıdır.

Sağlıklı ve Adil Ekonomi : Kentin ekonomisisürekli zararı azaltacak etkinlikleri desteklemeli,olumlu olarak çevre ve insan sağlığına çıkar sağ-lamalı ve ekokentin erişim temelli düzenine en-tegre olmuş yüksek düzeyde yerel ve adil işolanaklarını desteklemelidir – bu “yeşil işler” ve“ekonomik gelişme”nin temelidir.

Yaşam Boyu Eğitim : Tüm sakinler formel veenformel eğitim yoluyla kentin yerleşimi, kül-türü, ekolojisi ve geleneklerinin geçmişi hak-kında bilgiye erişme de dahil olmak üzere

Mutluluk – Yaşam Kalitesi : Sakinler istihdam,yapısal, doğal ve peyzaj çevrelerde, fiziksel veruhsal sağlık, eğitim, güvenlik, dinlence ve boşzaman ve sosyal aidiyet dahil olmak üzere aşırımemnuniyet ifade ederler.

Tüm bu çoklu sorunlar var olduğu ve gelecektekikentlere de yansıyacağı kaçınılmaz olan mekan-sal planlama etkinlikleri hangi yaklaşımlarla elealınmalıdır? Bu noktada geleneksel mekansalplanlama yaklaşımlarının çok daha sistematik vekademelenerek organize olmasını sağlayabile-cek yeni bir yaklaşım söz konusudur : ‘Karma-şıklık Kuramı’ (Complexity Theory).

KARMAŞIKLIK KURAMILucas, “Karmaşıklık Kuramı, kritik biçimde et-kileşen komponentlerin potansiyel olarak geli-şen sistem özellikleri hiyerarşisini sergileyen biryapılanma oluşturmak için kendiliğinden orga-nize olduğunu söyler.” demektedir. (Lucas,2006)

Planlama Kuramının EvrimiDe Roo sistem düşünce tarzının karmaşıklığınınplanlamayla ilintilendirmesi gerektiğini belirt-mektedir. Günümüzde planlama konularının ak-törlerin algılarını, pozisyonlarını ve beğenilerinipaylaştıkları açık ağ sistemleri perspektifindedikkate alındığını vurgulamaktadır. Bu halle-riyle bunlar ‘karmaşık’tan ‘çok karmaşık’a de-ğişkendirler. Geri besleme sistemleri olarakyorumlanamazlar, kapalı sistemler de değiller-dir. Kapalı sistemlerle yalnızca çok basit ve‘apaçık’ olguların yorumlanabileceği anlaşılmışbulunmaktadır. Bu ise aynı zamanda planlamakonularının eşit olmaktan çok uzak ve kendiözelliklerinde dikkate alınmasını gerektiğini or-taya koymaktadır. De Roo birçok incelemecininplanlama konularını karmaşıklık derecelerinegöre dikkate alınmaları gerektiğini vurguladık-larına değinmektedir. (De Roo, 2010)

Planlamadaki ilk kavramlar, aralarında net ayrış-malar bulunan kapalı komponentlerin bulun-duğu doğrudan nedensel ilişkiler üzerinekurulmuştu. Bu sistemler değişken olmayan,kuramsal düzlemde, tümüyle bilinebilen sistem-lerdir. De Roo Kaufmann’dan aktararak bu sis-temlerin Sınıf I (durağan-durum dengeli)olarak kabul edildiğini belirtmektedir.

Kapalı sistemlere bir alternatif olarak en iyi örnekolan senaryo yaklaşımı ile ‘geri besleme sis-temleri’ fikri bulunmuştur. Buna ise Sınıf II(sabit durumlar arasında salınımlı) adını ver-mişlerdir. Ancak planlamanın geri besleme sis-temlerine yaslı ana kavramları da tartışılmaktanuzak kalamamışlardır.

Bu durumda planlama alanına ‘ağ sistemleri’ ta-nıtılmış ve giderek yaygın olarak benimsenmiştir.Bu ağ sistemleri dikkate alınan konunun fizik-sel kimliğinin değil aktörlerin aralarındaki etki-leşime odaklanmışlardır. Bu yolla ilgiobje-yönelimli süjeler arasında ve algılanan ger-

çeğe yönelmiştir. Bu sistemlere ise, gene Kauff-mann’dan aktarılarak, Sistem Sınıf III (tahminedilemez örüntü veya durağan) adı verilmiştir.

Günümüz planlama kuramı gerçeğin yapılabile-ceği ve yönetilebileceği görüşünden soyutlan-mayı denemektedir. Planlama kuramında, buyaklaşımların rasyonelliğine ‘iletişimsel’ den-miştir. 21 nci yüzyıl’ın başında bu iletişimsel ras-yonel yaklaşımlar planlama kuramcılarınındikkatini çekmektedir. Bu perspektif planlama-nın hala tanımadığı bir sistemler sınıfında ken-dini ifade etmektedir : karmaşık sistem (complexsystem). Adaptasyon, ortaya çıkma (emergence),kendinden-organize olma ve karşılıklı gelişim(co-evolution) bu ‘karmaşık sistem’le ilintilidir.Bu karakteristikler konu ile doğrudan bağlantılı-dır. (De Roo, 2010)

İkinci bir konu planlama kararlarındaki kesinlikleilgilidir. 1990’larda gerek planlama kuramındave gerekse uygulamada muazzam bir tutum kay-ması söz konusu olmuştur. Esasta bu kayma ‘ke-sinlik’ görüşünün planlama süreçlerindesağlanabileceği hususunun yenilmesi olmuştur.İkinci Dünya Savaşı sonrasından kaynaklanan bukesinlik bir teknik ve süreçsel-rasyonel yaklaşı-mın esasını oluşturmuştur: dolayısıyla kapalı-sis-temler düşünme tarzına inanış söz konusuolmuştur. Aynı inanış çeşitli sosyal- bilim disip-linlerinin de Newton fiziğinin öngördüğü gibi iyitanımlanmış ve doğrudan olmasına yansımıştır.Bu bağlamda temel felsefi yaklaşım neo-poziti-vizmden esinlenen kesinliğe yaslı bir inanış sis-temi olmuştur : bu yaklaşımda dünyamızı birmutlak gerçek olarak anlamak arzusu yatmakta-dır. (De Roo, 2010) (Figür 2) Atomaltı parti-

Figür 2. Önceki Planlama Kuramı : Rasyonel YaklaşımNeo-Pozitivizmden KaynaklanırKaynak : (De Roo, 2010)

127

PLANLAMA2012/1-2

küllerinin değişken olduğu gerçeğini ortayakoyan Quantum Fiziği’nin etkileriyle bu görü-şün yetersizliği ortaya konmuştur. Deterministtemelli yaklaşımların yerini determinist, indeter-minist ve tözel yaklaşımlar almıştır . (Türkdoğan,1995).

Savaş sonrasında planlamada ‘doğrudanlık’kabul görmüştür: Eğer planlama sürecine baş-larken gerçekleri biliyorsak iyi tanımlanmış, açıkve doğrusal nedensel ilintiler kurarak planlamasürecinin çeşitli aşamalarında istenen sonuca ula-şabiliriz. Ancak günümüzde çağdaş planlamadadiğer rasyonellerin ortaya çıkışı ile bu yaklaşımrasyonel işlevsel, süreçsel veya tekniksel olarakkabul edilmektedir. Plancılar teknik-rasyonel biryaklaşımla, toplumumuzun gelişme ve kalkın-ması için gerekli kesinlik üzerine kurulu, gele-ceğimizi önceden tahmin edebilmek olasılığını kibu planlanmış gelecektir, plancının bize yolu gös-terecek uzman olarak. Özetle, plancının bu kut-sal görevi meşru olmuştur, çünkü bu güçlerdemokrasi yoluyla seçilmiş kurumlar tarafındanverilmiştir, bu ise işlevselciliktir. Günümüzde,dünyamızın ‘bu müthiş’ doğrudan anlaşılabilirli-ğin ütopik olarak ele alındığı kabul edilmektedir.(De Roo, 2010)

Bu yıllarda kritik rasyonalizm görüşü ortaya çık-mıştır. Faludi bu görüşünü Karl Popper’in doğ-rulamanın gerçek ve kesinlik konusunda ılımlıolması görüşüne yaslamıştır. Kritik rasyonelci-ler planlama düşününde ‘araöznellik’ (inter-subjectivity) yaklaşımını ortaya koymuştur. Bubağlamda Habermas, Foucault and Derrida sayı-labilir. Böylece nesne-eğilimli planlama sona er-miştir. Nedensellik, varlık ve değişmezlikbeyinlerimizin maddesel dünyaya uyumumuzuanlamamız, yapılandırmamız ve rasyonelleştir-memiz için önemli mekanizmalardan birkaçıdır.Böylece bu mekanizmalar obje-süje uyumununışığında izlenirler. Ara öznellik değerlendirme,yargılama, benimseme, söylem ve anlatma gibimekanizmalara açıktır. (De Roo, 2010)

Sistemler SınıflamasıBu gelişme plancının seçme skopunun açılımınısağlamıştır. Bu perspektifte, plancılar artık plan-lama amaçlarını maksimize etme yollarını ara-maz olmuşlardır. Bunun yerine planlamasürecine katılan aktörlerin çıkarlarını optimize

etmek için medyatör, savunucu ve rehberleriolarak hareket etmelidirler. Bu ise doğrudankontrolden kendinden ayarlamaya bir kaymadır.Değişiklik için hazır olan plancılar modernist,teknik rasyonalden sıyrılmışlar ve geç ve post-modern alternatifleri temsil eden iletişimsel, iş-birlikçi ve katılımcı yaklaşımlarıbenimsemişlerdir. Esasta, post-modern görüşhiçbir şeyin kati olmadığı ve herşeyin kuşku, dü-şünme ve sonunda nihilism (hiçcilik) konusu ol-duğudur.

Bir ucunda düzenli bir dünyaya sahip ‘teknik ras-yonellik’ve diğer ucunda spesifik koşulları olançok karmaşık ve neredeyse kaotik bir dünya olan‘iletişimsel rasyonellik’ bir spektrum düşünüle-bilir. (Figür 3.) Bu düşünce tarzı yoluyla dü-zenli ve kaotik, belirsiz bir dünya kadar, ikisiarasında bir dünya içeren bir gerçek belirmeyebaşlar. Bu iki aradaki dünya, kendi dinamiğininolduğu benimsenerek her iki ekstremde de yapı-lanma sağlanmak ve onlara yansıtma yapılmakyoluyla kısmen anlaşılabilir.Planlamada iki ayrı dünya yaratmış olan bu iki-

lem, gerçeğin siyah ya da beyaz olmadığı, kesinolup olmadığı görüşünü göz ardı eder, olasılıklagrinin çeşitli tonları olduğunu benimser. Bu kat-kıda gerek günlük yaşamda ve gerekse kuramdabelirlinin ve belirsizin yan yana olduğu farkın-dalığa tepki veren bir görüş aranmaktadır.

Sistem kuramı sistemi, gerçeği birleşik hareket-leri ve tepkileri yoluyla birleşen ‘bağlantılar’ vePLANLAMA

2012/1-2

128

Figür 3. Çağdaş planlama kuramı planlama düşünününiki ekstremi arasındadır : Teknik rasyonellik ile iletişim-sel rasyonellikKaynak : (De Roo, 2010)

PLANLAMA2012/1-2

etkileşen ‘varlıklar’ın ve düğüm noktalarının(nodes, entities) bir dizgesi bazında dikkate alır.Bu varlıklar birbirleri ve dış dünya ile farklı yol-larla etkileşirler, bu yolla değişik sistemler ayrış-tırılabilir. Örneğin, kent bir sistemdir, kentlerarası ilişkiler ise bağlantılar.

Burada temel konu mekansal planlamaya ilişkinolguların hangi karmaşıklık yaklaşımı ile ele alın-ması gerektiğidir. Karmaşıklık Kuramı’nda Me-kansal planlama ile ilgili olgular ‘dörtlü sınıflı’bir yaklaşım ile ele alınmaktadır. (De Roo, 2010;Lucas, 2006) : Sınıf I, Sınıf II, Sınıf III ve SınıfIV.Sınıf I sisteminde, sistem ve düğüm noktaları sa-bittir. Sınıf II sistemlerinde varlıklar sabitse degeri besleme bunların anlamlarının değişmesineneden olur. Sınıf III sisteminde sistem aşağı yu-karı sabit kalır, fakat onu oluşturan düğüm nok-taları ve bağlantılar değişir. Sınıf IV diğer üçsistemden temelde farklıdır.

Bu sistemler birer varlık olarak dönüşerek evrimgeçirir. Ancak sistemin anlamı da sürekli deği-şir. Dolayısiyle birlikte evrimleşme söz konusu-dur. Bir kent bu sistemin çok iyi bir örneğidir.Kentler zamanda birer varlık olarak gelişirler.

Kentler dirençli sistemlerdir. tümüyle harapolmuş bir kent yeniden gelişebilir ve bu gelişimdevam eder. Ayrıca kentler çok esnek sistemler-dir. Kentler kamusal gereksinimlere yanıt verir-ler, olanak buldukça kamusal gereksinimlereuyum sağlarlar, yeni gereksinimler, şanslar ve fır-satlar yaratırlar. Kentler bir zamanlar güvenlili-ğin kaleleri idi, sonra market yerlerine dönüştülerve sonra da sanayi devriminde üretme ve tüket-menin önemli ileticileri oldular. Günümüzde ise,kentler yaratıcılığın ve bilginin, iletişimin ve et-kileşimin, eğlence ve dinlencenin yeri olmuştur.(De Roo, 2010)

Karmaşıklık Kuramı’nın önerdiği dörtlü sınıf-lama Aristoteles’in Dörtlü Nedensellik Ku-ramı’nın önerdiği ve gerek sanata ve gereksegenel psikolojiye ve çevresel psikolojiye esinkaynağı olan yaklaşımla paralellik içerisinde bu-lunmaktadır. (Işıkpınar, 2011) Temel ve kapsamlıbir felsefi çerçeveyi simgeleyen Aristo’nunMadde ve Form Kuramı’ndan esinlenen Altmanve Rogoff genel psikoloji alanında geçerli dünyagörüşlerini dört gurupta toplamaktadırlar: özel-liksel, etkileşimsel, oluşumsal, aşkınetkinsel.(Altman et al, 1987)

Tablo 2. Karmaşıklık Sistemleri Sınıflamasının Psikolojik Dünya Görüşleri ile Değerlendirilmesi

Kaynak : (Işıkpınar, 2011); (De Roo, 2010); (Lucas, 2006); (Altman et al, 1987)

SİSTEMLER SINIF I SINIF II SINIF III SINIF IVStatik Dinamik Evrimsel Kendinden

evrimsel ve organize

YAKLAŞIMLAR Önceden Oluşmuş Önceki-Sonraki Teleolojik Ekolojik &Teleolojik İlişkiler Yaklaşımlar KapsamsalYaklaşımlar Yaklaşımları Yaklaşımlar

ZAMAN VE Zaman ve Fenomenlerde Sistem Değişkenlik sürekliDEĞİŞKENLİK değişkenlikte zaman ve stabilitesinin erek söz konusu;

sabitlik farz etme değişkenlik içsel olduğu farzı değişkenlik içsel vedeğil önceden mevcut

değil.

METODOLOJİLER Konvansiyonel Konvansiyonel Konvansiyonel Bütüncül veiletişimsel

PSİKOLOJİK Özelliksel Etkileşimsel Oluşumsal AşkınetkinselDÜNYA GÖRÜŞLERİ

129

PLANLAMA2012/1-2

130

Psikolojide kişilik özellikleri yaklaşımları, bireyi,aklı ya da zihinsel süreçleri incelemektedirler. Buyaklaşımda birey ya da psikolojik süreçler önem-lidir, çevreler ve kapsamları ikincil ya da tamam-layıcı rol oynarlar. İkinci dünya görüşü olanetkileşimsel görüş psikolojik süreçleri, çevreselsetingleri (yerleştirim), kapsama ilişkin faktörleriözgür olarak tanımlar ve özgürce etkinlikte bu-lunan şeyler olarak kabul eder. Değişkenlik bellizaman kesitlerinde ele alınır. Üçüncü dünya gö-rüşü olarak oluşumsal dünya görüşü, psikolojiyidinamik ve bütüncü sistemler olarak ele alır, busistemlerde insan ve çevre konponentleri karma-şık, iki taraflı ilişki ve etkileşmeler belirlerler.Dördüncü dünya görüşü olan Aşkınetkinsel yak-laşımlar Karmaşıklık Kuramı’nın önerdiği SınıfIV ile paralellik içerisindedir. Aşkınetkinsel yak-laşımlar fenomenlerle başlarlar, bunlar psikolo-jik süreçlerin, zamansal süreçlerin, çevreselkalitenin konflüanslarıdır. Tüm kuralları ve ku-ralların bileşkelerini uygular. Yalnızca öncedenkurulmuş betimleyici prensipler yerine gerek var-sayım oluşturucu, gerekse varsayım test edicistratejiler ve monolitik değil, eklektik betimleyiciprensipler uygular. Özlü olarak, aşkınetkincilik,pragmatik, eklektik ve göreceli bir yaklaşımı psi-kolojik fenomenlere uygular. (Altman et al, 1987)

Tüm yukarıdaki söylemler Tablo 2’de özümlen-miştir:

Tablo1. de listelenen ekokentin nitelikleri Kar-maşıklık Kuramı’nın önerdiği karmaşıklık sınıf-laması ile dikkate alındığında ise aşağıdaki Tablo3 olasıdır.

Bu bağlamda Kaos Kuramı ve ‘özgün ve etkinduyarlı analiz‘ sunan bulanık mantık (fuzzylogic) yaklaşımları ve ‘resilience’ (dönüşümekarşı esneklik ) ve ‘panarchy’ (süregen yenilenme

ve büyüme) paradigmatik kavramlamaları sözkonusudur.

Karmaşıklık Kuramı, Kaos Kuramı ve Bula-nık MantıkKarmaşıklık Kuramının mekansal planlamadadikkate alınması iki ayrı yaklaşımın beraberli-ğinde olasıdır : kaos kuramı ve bulanık mantık.

Matematikçi ve Meteorolog E. Lorenz’in (Ed-ward Norton Lorenz) (O’Connor et al, 2008 ) ge-liştirdiği Kaos Kuramı birçok biçimdetanımlanmaktadır. Rae’e göre Kaos Kuramı adıkuramın betimlediği sistemlerin görünürde dü-zensiz olduğu gerçeğinden gelmektedir, ancakkaos kuramı gerçekte görünürde random veridekidüzeni bulmak hakkındadır. (Rae, 2011) OxfordSözlüğü’nde Kaos Kuramı’, “…mevcut durum-lardaki en küçük değişikliklere duyarlı olan böy-lece küçük farklılıkların çarpıcı sonuçlara nedenolabileceği karmaşık sistemlerle ilgilenen mate-matik dalıdır.” olarak tanımlamaktadır. (Oxford,).Felsefeci Stephen H. Kellert ise kuramı,”… sabitolmayan dönemsiz davranışların doğrusal olma-yan determinist sistemlerde niceliksel inceleme-sidir.” olarak tanımlamaktadır. (Kellert, 1993)Kaos kuramının incelediği olgular aynı zamandailk koşullara duyarlı dayanma olarak tanımlan-maktadır. (Rae, 2011)

Yüksel Kaos Kuramının temel önermelerini,“Düzen düzensizliği yaratır ve düzensizliğiniçinde de bir düzen vardır. Düzen düzensizliktendoğar. Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişi-min ardından çok kısa süreli olarak kendini gös-

terir. Ulaşılan yeni düzen, kendiliğindenörgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez biryöne doğru gelişir.” olarak özümlemektedir.(Yüksel, 2008)

Tablo 3. Ekokentin Nitelikleri ve Karmaşıklık Sınıflaması Önerisi

SİSTEMLER SINIF I SINIF II SINIF III SINIF IVStatik Dinamik Evrimsel Kendinden

evrimsel ve organizeEKOKENTİN Kolay Erişim Sorumlu Komünite Kapasitesi Sağlıklı BiyoçeşitlilikNİTELİKLERİ Kaynak/Malzeme Yapılandırma

Temiz Hava Temiz ve Yenilenebilir Sağlıklı ve Adil Dünya’nınEnerji Ekonomi Taşıma Kapasitesi

Sağlıklı Toprak Sağlıklı ve Ulaşılabilir Yaşam Boyu Eğitim Ekolojik BütünlükGıda

Temiz ve Mutluluk – Yaşam Sağlıklı KültürSağlıklı Su Kalitesi

130

131

PLANLAMA2012/1-2

Kaos Kuramı’na göre iki olgu öne çıkmaktadır :kelebek etkisi ve kestirilemez determinizm.Kelebek Etkisi, bir sistemin başlangıç verilerin-deki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemezsonuçlar doğurabileceği etkiye verilen isimdir.Bunun anlamı şudur, karmaşık, nonlineer bir sis-temde, girdilerdeki küçük bir değişiklik çıktılardadevasa değişiklikler üretebilir. Lorenz’in bilgisa-yar dünyasında, bu durum, dünyanın bir tarafındakanatlarını çırpan bir kelebeğin, dünyanın başkabir tarafında bir kasırgaya yol açmasına denk dü-şüyordu. Kelebek etkisi, determinizmi kökündenyıkmıştır, determinizmin adeta sonu olmuştur.

(Yüksel, 2008) Planlamada tekil bir olay hiye-rarşik olarak gelişen bir biçimde çok daha kap-samlı olaylara etki yapacaktır ve burada birkelebek etkisi oluşacaktır, yanlış bir planlama ka-rarı tüm planlama sürecini olumsuz etkilemekte-dir.

Kestirilemez determinizm ile ilgili olarak Yükselşu hususu vurgulamaktadır. Karmaşık sistemingelecekteki çözümünü bulmak zordur. Sistemi et-kileyen parametre çoktur ve değişkendir. Siste-min yapısını ne kadar iyi modellersekmodelleyelim, bir hata bile (Heisenberg belirsiz-lik kuralı’na göre çok ufak da olsa, mutlaka birhata olacaktır), yapacağımız kestirmede tamamenyanlış sonuçlara yol açacaktır. Bugünkü değerlerine kadar iyi ölçersek ölçelim, 30 gün sonra saat12’de hava sıcaklığının ne olacağını tam kestire-meyiz. Kaos teorisine göre, birçok dinamik sis-tem kaotik olarak kararsızdır. Sistemi oluşturanparçacıkların hızları ve konumları üzerindekiküçük belirsizlikler zaman ilerledikçe, olaylarıngelişim süreçlerini tahmin etmeyi olanaksız kıla-cak kadar büyür. (Yüksel, 2008) Gene planla-mada tekil bir karar dahi söz konusu olduğundakentsel datanın klasik yöntemlerle kestirilmeye-ceği gerçeğinden hareket edilmeli, karşılıklı ev-rimleşen bir olgunun söz konusu olacağı hususubenimsenmelidir.. Diğer deyimiyle, mekansalolaylara determinist yaklaşılmaması gerekmek-tedir. (Yüksel, 2008)

Elektrik Mühendisi Aliasker Lütfi Zade (LotfiZadeh) (BISC, 2011) tarafından oluşturulan Bu-lanık Mantık kavramlamasının çok sayıda yazar-lar tarafından ve yaygın olarak benimsenmiş olantanımına göre, “Bulanık Mantık‘tümüyle doğru’ile ‘tümüyle yanlış’ arasındaki ‘kısmi doğru-

doğru’ değerlerini ele alabilmek için genişletil-miş Boolean mantık’ın bir üstkümesidir. Bula-nık mantık, tümüyle doğru ve yanlışın birçokderecesine sahip önermelerde akıl yürütmeninklasik olmayan dizgesidir.” Çağman BulanıkMantık’ı “…gerçek dünya hiç de öyle siyah vebeyazdan ibaret değildir, orada siyah ile beyazınarasında sonsuz renk tonu vardır….” olaraközümlemektedir. (Çağman, 2006) Aristo’nun kla-sik mantığı zıt kutuplar arasında kesinlik önerir-ler, bir şey ya güzeldir, ya da değildir. Güzellik,sıcaklık gibi kavramlar kişiden kişiye farklı yo-rumlanırlar, bunlar ekstremler arasında ‘bulanık’kavramlardır. Dolayısıyla klasik mantığın yak-laşımı ile yorumlamazlar. Bu tür önermelerle uğ-raşan mantığa bulanık mantık denmektedir.

De Roo ve Porter planlama dilinin bulanık man-tık fikirleri, kavramları , ilkeleri ve vizyonları iledolu olduğunu vurgulamaktadırlar. Bunlar şim-diye kadar plancıların yüksek düzeyde ciddiye al-madığı belirsizliğin kaynaklarıdır. Planlamakuramını ve uygulamasını destekleyen fikirlerin,kavramların ve benzeri desteklerin doğaları açı-sından bulanık olmaları planlama inisiyatiflerineçok defa hatalı beklentiler ve hayal kırıklığı so-nuçları götürebilir. (De Roo and et al, 2007) Buyaklaşım planlama ve tasarım uğraşılarına uyar-landığında şehircinin neo-pozitivizmin önerdiğikesinlikten sıyrılarak çağımızın giderek karma-şıklaşan çevre koşulları karşısında çok dahaesnek ve bulanık yaklaşımlar benimsemesinin ge-rekliliği de ortaya çıkmaktadır.

Kentsel Dönüşüm ve Karmaşıklık KuramıKentsel dönüşüm, “…bozulma ve çökme olankentsel alanın ekonomik, toplumsal, fiziksel veçevresel koşullarının kapsamlı ve bütünleşik yak-laşımlarla iyileştirilmesine yönelik olarak uygu-lanan strateji ve eylemlerin bütününü ifadeediyor. Dönüşüm, faaliyet alanı ve doğası gereği,mevcut şehrin yapısına ve burada yaşayan insan-ların fiziksel, sosyal ve ekonomik geleceği üze-rine ve buna bağlı olarak da kentin bütüngeleneklerine etki ediyor. Bu nedenle, bütün plan-lama çalışmalarında, sosyologlar, ekonomistler,mühendisler, mimarlar, plancılar ve peyzaj mi-marları gibi farklı disiplinlerin birlikte çalışmasıgerekiyor.” (Karadağ, 2008)

Karadağ kentsel dönüşümün beş temel amacahizmet etmek üzere ortaya çıktığını vurgulamak-tadır : toplumsal bozulmanın önlenmesi, kentdokusunun değişim gereksinimi, başarılı birekonomik kalkınma modeli, kentsel alanlarınen etkin biçimde kullanımı, planlamaya katı-lımın sağlanması.Katılımcı muhalefet dönüşümün temel bir özel-liği olarak ortaya çıkmaktadır. Esasen demokrasive özgür irade olguları içinde bulunduğumuzçağın temel gereksinimleri olarak ilk dört amacıngerçeklerin oluşabilmesi için olmazsa olmaz di-namikleri oluşturmaktadır.

Bu bağlamda kentsel dönüşüm ve katılımcı mu-halefet olguları ile ilgili olarak karmaşıklık kura-mının iki temel olgusu ortaya çıkmaktadır:resilience ve panarchy.

Longstaff‘ın tanımlaması ile ‘resilience’ (dönü-şüme karşı esneklik) bir sistemin dış müdaha-leyi emmek, temel işlevleri, yapıyı, kimliği vegeri beslemeleri aynen kalarak dönüşüm geçir-mesidir. (Longstaff, 2010) Bir yerleşimin dönü-şüme karşı esneklik potansiyeli, o yerleşimin varolan sosyal ve ekonomik potansiyelinin optimumkapasitede olmasına ve karmaşıklık kuramınagöre bu olguların etkileşimsel olarak karşılıklı ev-rimleşmelerindeki uyuma bağlıdır. (Işıkpınar,2011) Bu uyum yerleşimin dış etmenler karşı-sındaki direncini ve zaman sürecinde iç ve dışetmenler karşısındaki esnekliğinin düzeyini be-lirleyecektir. Bu bağlamda kentsel dönüşüm uy-gulamalarının olabilirliğini saptayıcı bir dinamikönermektedir.

Bertini’ye göre ‘panarchy’ (süregen yenilenmeve büyüme) doğa ve insanların sistemlerini ol-duğu kadar kombine insan-doğa sistemlerini içe-ren sistemlerin büyüme, kümelenme, yenidenyapılanma, ve yenilenmenin süreğen adaptif dön-gülerle birbirine bağlantılı olan bir yapılanmadır.(Bertini, 2010) Bu tanımlamaya göre panarchybireylerin ve tüm tarafların kentsel yönetişim ve‘katılımcı muhalefet’ olgusunun dinamiğini vur-gulayan bir kavramlamadır. Bu bağlamda tümükapsayan, her bireyin kentin yönetiminde rol sa-hibi olan, dinamik ve etkileşimsel bir ortamda öz-gürce yaşamalarının esasını açıklamaktadır.

Karmaşıklık Kuramı ve PlanlamanınGeleceğiDo Roo planlama kuramının gelişmesinin kaçı-nılmaz olduğunu vurgulamaktadır. Teknik ve ile-tişimsel rasyonellik ötesinde zaman, gelişim veilerlemenin rol aldığı ‘doğrusal olmayan’ ya da‘gelişimsel rasyonellik’ de dikkate alınacaktır.(Figür 4.) Bu rasyonellik plancının etkinlikle-rinde bir kılavuz olarak iş görecektir. Bu irdelemeplanlama pratiğini, planlama enstrümanlarını veplancının rolünü etkileyecektir. Bir zamanlar tek-nisyen olmaya sınırlanmış olan plancı çatışma-larda aracı, eğilim gözlemcisi ve dönüşümyöneticisi olacaktır.

De Roo geçmişte sistem kuramının sağladığı gibikarmaşıklık kuramının kaos kuramı ile birlikteele alınmasının akademik disiplinlerin kesişme-sini sağlayarak ekonomi felsefe, fizik ve sosyo-loji gibi disiplinlerden kişileri bir arayagetireceğini vurgulamaktadır. Her ne kadar çağ-daş planlamadaki tartışmanın teknik rasyonel-lik ve iletişimsel rasyonellik üzerine oluştuğuizlense de kaos, karmaşıklık, karmaşık düşünceve karmaşık sistemlerin plancıların sorularınınyanıtlarını oluşturabileceklerdir (De Roo, 2010).

Figür 4. Çağdaş planlama kuramının ötesinde zamaniçinde non-lineer gelişmenin katılmasıKaynak : (De Roo, 2010)

PLANLAMA2012/1-2

132

PLANLAMA2012/1-2

133

SON SÖYLEM• İnsanların doğaları ile uyum içinde yaşamala-

rını benimseyen Ebenezer Howard’ın GardenCity (Bahçe Şehir) idealinin (Howard,1902)izleyen dönemlerde ütopik olarak kabul edil-mesinin (Giedion, 1963) üzerinden yaklaşıkyüzyıl geçmiştir.

• Günümüzde aynı ana fikir benimsenmeye baş-lanmış ve 21nci Yüzyıl’ın çevre sorunları ne-deniyle hızla karmaşıklaşan planlama vetasarım olguları karşısında kentlerin ekokent-lere dönüşümü konusunda uluslararası bir kon-sensüs oluşmuştur.

• Habermas, Foucault and Derrida gibi birçokfelsefecinin ve Çevresel Psikologların da ku-ramladıkları haliyle varılan noktada günümü-zün karmaşık kentleşme sorunlarınıngeleneksel yaklaşımların yanında yeni yakla-şımlarla ele alınması gerçeği ortaya konmuş-tur.

• İnsan düşünen ve çevresi ile etkileşmesi çeşitlibeğeni ve seçimlerine bağımlı olan bir varlık-tır. Bu husus öznel yaklaşımlara gerek göster-mektedir. Bu yolla gerçek beğeni ve seçimlerortaya konacak ve somut sonuçlara ulaşılabile-cektir. Bu ise ‘öznel-nesnellik ‘ (sübjektif-ob-jektivite) anlamına gelmektedir. Uygulamadateknik altyapı ve ulaşım gibi somut fiziksel bo-yutlar nesnel, sosyal boyutlar ise öznel yakla-şımlara ele alınmalıdır. (Işıkpınar

• Karmaşıklık Kuramı karmaşık kentleşme so-runlarına yeni bir yaklaşım önermektedir.

Bu ana fikir çerçevesinde Chaos Kuramı veBulanık Mantık yaklaşımları Aristo Mantı-ğı’nın ‘kesin’ önermeleri ötesinde gerçeklerin‘gri’ tonlarının da fark edilmesini, insanın eği-limlerinin çeşitli nüanslarında irdelenmesiniduyarlı olarak sağlayacak niteliktedir.

• İleriye yönelik planlama ve kentsel tasarımıntemel sorunları arasında ekokentin dinamikleri,yukarıda irdelenen hususlar çerçevesinde, ‘ka-tılımcı muhalefet’ ve ‘kentsel dönüşüm’ olgu-ları ağırlıklı olarak, insan odaklı bir kentselekosistem analizi ile sosyal ve fiziksel para-metrelerde geleneksel yaklaşımların yanındakarmaşıklık kuramı ile ileriye yönelik olarakdikkate alınmalıdır.

KAYNAKÇAAllen, P.M. (1997) Cities and regions as self-organizingsystems: Models of complexity, Gordon and Breach Sci-ence Publishers, Amsterdam.

Altman, I. and Rogoff, B. (1987) “World Views InPsychology; Trait, Interactional, Organismic and Tran-sactional Perspectives”, Handbook of EnvironmentalPsychology, ed. Daniel Stokols and Irwin Altman, NewYork, A.B.D., ss.41-70.

Asproth V., Holmberg S. C. ve Håkansson, A., (2006)Complexity Challenges of Regional Planning and Design,Systems Thinking and Complexity Science: Insights forAction, ed. Kurt A. Richardson, Wendy J. Gregory ve Ge-rald Midgley, A.B.D..

Bertini G., (2010) Panarchy: UnderstandingTransformations in Human and Natural Systems,https://gfbertini.wordpress.com/category/complexity/panarchy/.

BISC (2011) Curriculum Vitae The Berkeley Initiativein Soft Computing, Electrical Engineering and ComputerSciences Elektrik Mühendisi Lütfi , Aliasker Zade

Biyografi, http://www.cs.berkeley.edu/~zadeh/ scv.html.2011.

Chatham House, ( 2011) The Future of Cities : Invest-ment for Urban Growth, 6-7 February 2011,http://www.chathamhouse.org/cities2012.

Çağman, N. (2006) Bulanık Mantık, Bilim ve Teknik,Haziran 2006, ss.50-51..

De Roo, G. (2010) Being or Becoming? That is the Ques-tion! Confronting Complexity with Contemporary Plan-ning Theory, A Planner’s Encounter With Complexity, ed.Gert de Roo, Elisabete A. Silva, ss.19-40.

De Roo ve Porter (2007) The End Has No Merit, FuzzyPlanning: The Role of Actors in a Fuzzy GovernanceEnvironment, Ed. Gert de Roo and Geoff Porter,Chapter 1, Ashgate Publishers Limited, 0ngiltere, S.1

Ecocity Builders (2011) International Ecocity Frame-work and Standards, An Initiative of Ecocity Builders andthe International Ecocity Advisory Committee, A.B.D.,http://www. ecocitybuilders.org/wp-content/uploads/2 0 1 0 / 0 8 / I N T E R N AT I O N A L - E C O C I T Y-FRAMEWORK-AND-STANDARDS-LR.pdf.

Future Cities Project Ltd, (2011) The Future Cities Pro-ject, Londra, İngiltere, http://www. futurecities.org.uk/.

Giedion, S. (1963) Space, Time and Architecture, thegrowth of a new tradition, Fourth Edition, enlarged, Cam-bridge, Massachusetts, A.B.D..

Howard, E. (1902) Garden Cities of To-Morrow, SwanSonnenschein & Co., Ltd., London, England.

PLANLAMA2012/1-2

Işıkpınar, M.E. (2011) “Complexity and TransactionalDynamics” AESOP Self-Organizing and Spatial PlanningMeeting, 29-30 April, 2011, İstanbul, Türkiye.Işıkpınar,M.E. (2009) “Ecocentrism : Environmental Awareness”:Ecocity 2009, Proceedings, İstanbul,13-15 December2009, Ecocity Builders, e-book, ss.622-633, İstanbul,Türkiye.

Işıkpınar (1998) “Metropolitan Planlamada Paradigma-tik Yeniden Yapılanma”, Metropoliten Alanlar PlanlamaSorunları Ulusal Sempozyumu, 1. Sempozyum BildirileriKitabı, 15-16 Ekim 1998, ed. Doç.Dr. Hüseyin Cengiz,İstanbul-1999, ss.385-399.

Karadağ, D. (2008) Kentsel Dönüşüm, Arkitera, Ocak2008, http://v3.arkitera.com/g67-kentsel-donusum.html.

Kellert, S. H. (1993) In the Wake of Chaos: Unpredic-table Order in Dynamical Systems, University of ChicagoPress, 1993, s.2.

Longstaff, P H., Armstrong, N. J., Perrin K, M.P.Whitney and Hidek, M. A. (2010) Building ResilientCommunities: A Preliminary Framework for Assessment,Homeland Security Affairs: Article, Volume VI No. 3:September 2010.

Lucas, C. (2006) Quantifying Complexity Theory, PageVersion 4.83 June 2006 (paper V1.2 October 2004, Ori-ginal April 1999), http://www.calresco.org/lucas/quan-tify.htm.

Miller, K. ve Register, R. (2011) Ecocity Builders Octo-ber 2011, Newsletter (Haber bülteni), http://archive.constantcontact.com/fs072/1100594.

O’Connor, J. J. ve Robertson, E. F .(2008) Edward Nor-ton Lorenz, School of Mathematics and StatisticsUniversity of St Andrews, Scotland , Article,

http://www.gap-system.org/~history/Biographies/Lorenz_Edward.html . oxforddictionaries (2011) chaostheoryhttp://oxforddictionaries.com/definition/chaos+theory?region=us

Simonsen, S.H. (2009) The nine planetary boundaries,Stockholm Resilience Centre, StokholmÜniversitesi,2009-09-17,,İsveç,

http://www.stockholmresilience.org/research/researchnews/tippingtowardstheunknown/thenineplanetaryboundaries.4.1fe8f33123572b59ab80007039.html

Rapoport, A. (1980) Human Aspects of Urban Form,Towards a Man-Environment Approach to UrbanFormand Design, Pergamon Press, s. 2, A.B.D..

Rae, G (2011 ) Chaos Theory: A Brief Introduction ,IMHO http://www.imho.com/grae/chaos/chaos.html.

Türkdoğan, O. (1995) Bilimsel Değerlendirme ve Araş-tırma Metodolojisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları: 869,Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi: 139, Araştırma İncelemeDizisi: 7, İstanbul.

Yüksel, B. (2008) Kaos Teorisi, http://blog.milliyet.com.tr/kaosteorisi/Blog/?BlogNo= 106539.

134

Özet

Yenilenebilir enerji kullanımı, özellikleTürkiye gibi fosil enerji türleri bakımın-dan fakir olarak nitelendirilen ülkeler

açısından dışa bağımlı olmayan enerji bağla-mında çıkış noktası konumundadır. Kentsel alanbağlamında enerji verimliliği düzeyi ile tasarımve arazi kullanım karaları arasında kuvvetli birilişki bulunmaktadır. Fakat günümüz kentselplanlama pratiği, enerji verimliliğine dayalı arazikullanım kararlarını planlama çalışmalarının içe-risine taşımamaktadır.

Seferihisar- Çeşme- Urla Yarımadası, doğal, ta-rihi ve kültürel varlıkları ile zengin turizm po-tansiyellerine sahip olmakla birlikte, kısa ve uzundönemdeki planlama süreçlerinin belirsizliğindendolayı doğal ve kültürel değerlerini yitirme veyaverimli olarak değerlendirememe tehlikesi ile

karşı karşıyadır. Bölge genelinde koruma ve ko-ruyarak geliştirme dengesini yakalayabilmekiçin, Yarımada’daki turizm potansiyelini hemkavramsal hem de pratik boyutta sürdürülebilirlikana çerçevesi altında detaylı olarak ele almak ge-rekmektedir.

Bu bağlamda çalışma kapsamında, gerek ulusalgerekse yerel kalkınmada üstlenebileceği rol sos-yal, fiziksel, idari anlamda kent ve yakın çevre-sinde yaratabileceği etkileri (özellikli mekansalkullanımlar) açısından, yenilenebilir enerji türleriiçerisinde mevcut ve bilinen potansiyelleri anla-mında ülkemiz için önemli enerji çeşitlerindenbiri olan jeotermal enerji özelinde, enerji odaklıbölgesel planlama konsepti geliştirilmeye çalışıl-mıştır. Araştırma konusu içinde, enerji girdisi sa-dece jeotermal bağlamda incelenmiş, mekansalkullanım olarak sağlık merkezi teması seçilmiş

Yenilenebilir EnerjiKaynaklarının SürdürülebilirBölge Planlama BağlamındaDeğerlendirilmesi“Seferihisar – Çeşme – Urla Yarımadası JeotermalKaynak Odaklı Bölgesel Sağlık Merkezi Denemesi”

Ahmet Kıvanç Kutluca KocaeliÜniversitesi,Mimarlık veTasarımFakültesi,Öğretim Üyesi

135

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

136

ve yöntemsel olarak stratejik mekansal planlamayaklaşımının uygulandığı, sürdürülebilirlik bakışaçısı doğrultusunda mevcut yerel potansiyellerindeğerlendirildiği ve gelecek nesillerin de söz ko-nusu potansiyellerden faydalanabilmesini hedef-lenmiş, bu çalışmalar Seferihisar – Çeşme - UrlaYarımadası alt-bölgesi örnek alanı üzerinden elealınmıştır.

AbstractThe concept of ‘renewable energy’ for countriessuch as Turkey which are classified as poor, interms of reserving the mentioned fossil energiescould be an opportunity for being independent.Design and land-use are closely linked to theenergy efficiency levels for an urban area. Thecurrent urban planning practice does not involvean effective land-use- energy evaluation in its‘blueprint’ urban plans. “Geothermal Energy”among the renewable energy sources in our co-untry is known as an important type of valid andpotential energy sources.

The Seferihisar- Çeşme- Urla Peninsula is thenatural, historic and cultural assets with highlevel tourism potential, but the peninsula is af-fected by losing or unused efficiency of the nat-ural and cultural values because of theuncertainty of short-and long-term planningprocesses. The potential of tourism in peninsulahave to deal with in detail both conceptual andpractical dimensions of sustainability main frameto catch up the balance of protection and balanceof development with conservation in the allpeninsula region.

In this context, in the case of geothermal energy,the planning routine focused on energy is aimedin terms of undertaking the role in both nationaland local development, and effecting the urbanand suburban environments as social, physicaland administrative approaches. So in this study,the energy input is examined only geothermalcontext. The healthy center theme is chosen asspatial usage. The sustainable view point ap-proximation is aimed with strategic spatial plan-ning method to use local potential and to takeadvantage of this potential by the new generation.

GirişJeotermal Kaynak Odaklı Bölgesel Sağlık Mer-kezi projesi, yarımadanın en önemli doğal var-

lıklarından olan jeotermal kaynakları merkezealan ve bunu bölgenin diğer doğal-çevresel, ta-rihi-kültürel varlıkları ile birleştirebilen sağlık tu-rizmi yaklaşımını bölge içinde geliştirmeyi,faydalarını bölge ve sosyal katmanlar arasındapaylaştırmayı ve yaşam kalitesini arttırmayıamaçlamaktadır.

Sağlık turizmini geliştirirken temel yaklaşım,yerel potansiyellere dayalı ekonomik gelişmeyisağlamaktır. Bu yaklaşımla; (1) doğal ve tarihikaynaklarını tahrip eden değil, aksine bunun üze-rinde yükselen, (2) elindeki varlıkları korurkengeliştiren ve böylelikle doğanın ve yapılı çevre-nin kalitesini arttıran, (3) insan sağlığını iyileşti-ren, (4) yerel ekonomiyi canlandıran ve (5)bunların oluşturduğu sinerji ile farklılaşmış sür-dürülebilir bir bölgesel cazibe merkezi oluştur-mak olanaklı hale gelecektir. Bu bağlamdaprojede yaşam kalitesinin bir parçası olan sağlıktemasını sağlık turizmi yaklaşımıyla ele alan “ya-şamda sağlık ilkesiyle öne çıkan bölgesel yetkin-lik merkezi” stratejik amacı hayatageçirilmektedir.

Bu ana kurgu içerisinde geliştirilen proje kendiiçerisinde birçok alt projenin bir araya gelmesiyleoluşan çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Yerel vefonksiyonel olan bu projelerin her biri tamam-landığında bütünde daha büyük ve kompleks biryapıya dönüşebilecektir. Her bir projeyi oluştu-racak alt hedefler termal, medikal, kür (spa),yaşlı ve engelliler için turizm olmak üzere sağ-lık turizminin altında yer alan dört ana kavramdoğrultusunda şekillendirilmiş ve bu alt hedeflereuygun projeler önerilmiştir (Tablo 1).

Bu proje paketi içinde yer alan tüm projeler içinaşağıdaki konulara önem verilmiştir:

• Güzelbahçe, Urla, Seferihisar, Karaburun veÇeşme yerleşimlerinden oluşan yarımadada, bucoğrafyanın beraberinde getirdiği varlık temelive potansiyellerin ön plana çıkarılması,

• Özellikle yerel halk ve bölgenin gelişiminde,Türkiye ortalamalarının üzerinde aktif rol oy-nayan sivil toplum kuruluşları (KaraburunYerel Gündem 21, Çeşme Köylere Hizmet Gö-türme Birliği vb.) ile aşağıdan-yukarıya bir ör-gütlenme ve katılım çerçevesininkolaylaştırılması,

• Bölgenin önemli fiziki varlıklarından olan jeo-

termal enerjinin sağlık turizmine yönelik varlıkyönetimi çerçevesinin oluşturulması,

• Yarımadanın mevcut deniz-kara ve hava yoluerişim olanaklarını güçlendirerek fiziki bağla-nabilirlik düzeylerinin arttırılması, böylelikleyerel, ulusal ve uluslararası ilişkilerin gelişti-rilmesi,

• Yerel ve merkezi yönetim tarafından öngörü-len bölgesel ana kurgulara eklemlenebilen vezıt düşmeyen bir gelişim önerilmesi,

Proje paketlerinin birbirleri ile uyumlu ve entegreçalışmasını sağlayan organizasyonel bir yapınınkurulması

Projenin Uygunluğu“Jeotermal Kaynak Odaklı Bölgesel Sağlık Mer-kezi” projesinin uygunluğu, jeotermal enerjininyarımadadaki mevcut konumu ve ek potansiyeliile sağlık turizmi ve alt açılımlarını birleştire-bilme olanakları doğrultusunda ortaya çıkmakta-dır. Ayrıca yerel ve merkezi yönetimlerin bölgeiçin geliştirdikleri çalışmalar ve projeler de ‘Ya-şamda Sağlık’ projesinin uygulanabilirliğini des-teklemektedir.

Jeotermal Enerji ve Bölgesel Özellikleri

Jeotermal enerji yer kabuğunun çeşitli derinlik-

lerinde birikmiş basınç altındaki sıcak su ve bu-harın veya kuru sıcak kayaçların içerdikleri ısıenerjisidir. Özellikle deprem kuşakları ve gençvolkanların civarında bulunan bu enerji yeryü-züne doğal olarak veya sondajlarla, bulunduğuyerdeki basınç ve sıcaklığa bağlı olarak sıcak su,buhar ve su+buhar karışımı şeklinde ulaşmakta-dır (Kaya ve Harzadın, 1990). Çevresindeki nor-mal yeraltı ve yerüstü sularına oranla daha fazlaerimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içermekte-dir (Şimşek ve ark., 2001).

Jeotermal enerji tükenmezliğini ve gücünü dün-yanın içsel ısısından almaktadır. Bir başka deyişledünya içsel ısısını koruyabildiği sürece bu enerjivar olacaktır. Jeotermal akışkanı oluşturan sularmeteorolojik kökenli oldukları için yeraltındakirezervuar kayaları sürekli beslendiğinden, bes-lenmenin üzerinde kullanım olmadıkça jeotermalkaynakların tükenmesi söz konusu olmayacaktır.

Jeotermal enerjinin başlıca avantajları şöyle sıra-lanabilir;

• Ulusal bir kaynak olması,

• Kapasitesi bütününde doğru kullanıldığı tak-dirde yenilenebilir oluşu,

• Çok amaçlı birden çok fonksiyona entegre birbiçimde hizmet verebilmesi, gerekirse aynı

Tablo 1. “Jeotermal Kaynak Odaklı Bölgesel Sağlık Merkezi” projesi “hedefler-alt projeler-etaplar”

137

PLANLAMA2012/1-2

anda farklı amaçlarla yararlanma olanağınınbulunması (Tablo 2),

• Diğer enerji kaynaklarına göre ekonomikoluşu,

• Gerekli teknoloji düzeyinin çok yüksek olma-yışı,

• Meteorolojik olaylardan etkilenmemesi ve ta-şınan sistemlerde yalıtımın yüksek olması,

• Yeraltına tekrar re-enjekte edilmesi suretiyleçevre kirliliği yaratmaması ve sürdürülebiliroluşu,

• Kullanımda hiçbir risk faktörü taşımadığı (pat-lama, yangın, zehirlenme vb.) için son derecegüvenilir olmasıdır.

• Jeotermal enerji akışkanın sıcaklığına bağlıolarak düşük entalpili (<70°C), orta entalpili(70- 150°C) ve yüksek entalpili (>150°C)olmak üzere üç grupta değerlendirilir.

Dünyanın jeotermal enerji potansiyeli açısındanönemli ülkelerinden sayılan Türkiye’nin, jeoter-mal enerjiden elektrik üretimi ve jeotermal ısıtmaile ilgili mevcut durumu ve 2013 yılı projeksi-yonları Tablo 3’te gösterilmiştir (Türkiye Jeoter-mal Derneği, 2006). İzmir İli ise Türkiyeiçerisinde sahip olduğu zengin jeotermal kay-nakları ile sağlık turizmi için önemli bir potansi-yele sahiptir. İzmir İlinde jeotermal-odaklı sağlıkturizmin en önemli avantajı; kıyı turizmi ile İzmirve çevresinin sahip olduğu yüksek turizm potan-siyeline bağlı olarak diğer alternatif turizm türle-riyle desteklenebilir olmasıdır.

İzmir ilinin jeotermal kaynakları açısındanÇeşme-Şifne, Seferihisar-Doğanbeyli-Karakoç veUrla-Gülbahçe olmak üzere yarımada genelindeüç ana kaynak alanı tespit edilmiştir (Şekil 1).Çeşme merkezde; doğal çıkış sıcaklığı 56°C ve10lt/sn debi, kuyu çıkışı 56°C ve 10lt/sn debi de-ğerlerinde sıcaklık ve debi değerlerine sahip du-rumdadır. Mevcut durumda termal amaçlıkullanımlar bulunan bölge, çeşme merkeze 5km.uzaklıktadır. Bölgede bulunan sıcak suyun içeri-sinde sodyum klorür-potasyum klorür-magnez-yum klorür bulunmaktadır ve bu minerallerromatizma-gut-şişmanlık-raşitizm-kadın deri has-talıkları-karaciğer ağrılarına tedavi amaçlı kulla-nılabilmektedir. Çeşme bölgesindeki ikinci alanŞifne bölgesi; doğal çıkış sıcaklığı 42°C ve 12lt/sndebi, kuyu çıkışı 56°C ve 10lt/sn debi değerlerinesahiptir ve termal amaçlı tesisler bölgede küçükçaplı bulunmaktadır. Sıcak suyun içerisinde sod-yum klorür-kalsiyum bulunmakta, romatizma-ra-şitizm-egzama-kan çıbanı ve mide/bağırsakrahatsızlıklarına tedavi amaçlı kullanılmaktadır.

Urla bölgesinde Urla-Gülbahçe yerleşimi civa-rında 32°C ve 25lt/sn debide bir jeotermal kay-nak bulunmaktadır. Seferihisar’daki Karakoç,Doğanbey alanlarında doğal çıkış sıcaklığı 55–93°C ve 40lt/sn debi, kuyu çıkışı 90–153°C ve175lt/sn debi değerlerine sahip kaynaklar yer al-maktadır. Mevcut durumu itibariyle basit kaplıcaolarak kullanılmaktadır. Ayrıca bölge genelinde,Ahmetçi Hamamı; 55–57°C sıcaklığa sahip jeo-termal kaynağın içerisinde demir elementi bu-lunmakta ve kemik erimesi ve raşitizmtedavilerine kullanılmaktadır. Cumalı Ilıcası; 55–65°C sıcaklık ve suyun içerisinde karbondioksitPLANLAMA

2012/1-2

138

Tablo 2. Jeotermal akışkanlarının sıcaklıklarına göre değerlendirilmesi (Lindal diagramı)

ve tuzlu su bulunmaktadır. Romantizm-deri has-talıkları-üst solunum yolları-kırıkların tedavi-sinde kullanılmaktadır. Gelinboğan 68°Cve Uyuz55°C Ilıcaları; suyun içerisinde asit, tuzlu su, lit-rede 297mgr serbest CO2 gazı bulunmaktadır.Hamamönü ılıcası; 68°C sıcaklık ve suyun içeri-sinde sodyum bikarbonat ve klorür bulunmakta-dır. Üst solunum yolları-nefritler-bazıiltihaplar-romatizma-metabolizma ve deri hasta-lıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. KarakoçKaplıcası; suyun içerisinde karbondioksit, sod-yum klorür ve bikarbonat bulunmaktadır. Roma-tizma, deri hastalıkları, raşitizm-mide ve bağırsakrahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.Malkoç İçmeleri: suyun içerisinde karbondioksitve sodyum klorür bulunmakta, mide ve bağırsakrahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

Sağlık Turizmi ve Türleri

Bir ülkeden diğer ülkeye herhangi bir sebeple(bekleme süresinin uzunluğu, tedavinin ekono-mikliği veya daha kaliteli sağlık hizmeti v.b.) sa-dece tedavi için gidilmesidir. Tıbbi olarakgerekliliği raporla belirlenmiş kaplıca tedavileriiçin bir ülkeden diğer ülkeye gidilmesi de butanım altında yer almaktadır. Sağlık turizmininavantajları; (1) Yıl boyunca turizm yapma im-kanı, (2) Tesislerde yüksek doluluk oranına ula-şılması, (3) Yüksek istihdam oluşturulması, (4)Diğer alternatif turizm türleri ile kolay bütün-leşme oluşturarak bölgesel dengeli turizm geliş-mesinin sağlanması, (5) Termal tesislerde insansağlığını iyileştirici aktiviteler yanı sıra sağlıklı -zinde insan yaratma, eğlence ve dinlenme ola-naklarının da bulunması, (6) Kür merkezi (tedavi)bütünleşmesine sahip tesislerin maliyetini çabukgeri ödeyen karlı ve rekabet gücüne sahip yatı-rımlar olmasıdır. Sağlık turizmi, termal, medikal,SPA (Kür) ve yaşlı ve engelliler için turizm ola-rak dört ayak üzerine oturmaktadır (Özbek,2008).

a. Termal TurizmMineral özlü termal sular ile çamurların, kayna-ğın yöresindeki çevre ve iklim faktörleri bileşi-minde, insan sağlığına olumlu katkı sağlamaküzere, uzman hekim denetim ve programında;fizik tedavi, iyileştirme, egzersiz, psikoterapi,diyet gibi destek tedavilerle koordineli kür uygu-lamaları için yapılan turizm hareketi “Termal Tu-

Tablo 3. Türkiye’de jeotermal elektrik üretimi ve jeotermal ısıtma ile ilgili mevcut durum ve 2013yılı projeksiyonları

(Kaynak: Türkiye Jeotermal Derneği, 2006)

Şekil 1. İzmir İli Jeotermal Potansiyeli

139

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

140

rizm” olarak adlandırılmaktadır (Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı, 2008).

Sıcak kaplıca suyu anlamına gelen termaller, sun-duğu tedavi ve eğlence imkânları sayesindebüyük bir turizm potansiyeli yaratmaktadır. Ya-pılan arkeolojik kazılarda çıkan sonuçlara göreinsanlar, yaklaşık 10 bin yıldır termal kaynaklar-dan tedavi amaçlı olarak yararlanmaktadır.

Türkiye Jeotermal Derneği verilerine göre, dün-yadaki pek çok ülke termal kaynaklardan önemlimiktarda gelir elde edilmektedir. Almanya veMacaristan’da 10 milyon, Rusya’da 8 milyon,Fransa’da yaklaşık 700 bin, İsviçre’de 800 bin veİspanyada 400 bin kişi termal turizmine yöneliktatil aktivitelerine katılmaktadır. Japonya’nınBeppu şehrine 12–13 milyon kişi termal turizmiçin seyahat etmektedir. Japonya’daki 1500 kap-lıcadan 100 milyon kişi faydalanmaktadır. Ame-rika’daki 210 kaplıcadan ise yılda yaklaşık 4,5milyon kişi yararlanıyor olması önemli bir veriolarak karşımıza çıkmaktadır (TJD web sayfası).

Termal turizm türü kendi içerisinde dört farklı ak-tiviteden bir araya gelmektedir; kaplıca turizmi,stres atma ve doğa yürüyüşü, telkin turizmi vesosyal, sağlık, ekolojik açılardan rehabilitasyonturizmi (Şekil 2). Birbirleriyle ilişkili olan ve ter-mal turizm bünyesinde her birine belirli zamandilimleri ayırmak suretiyle belirli mekânsal po-tansiyellere ihtiyaç duyan bir turizm türüdür. Bumekansal kullanışlar için yarımadası genelindeÇeşme ve Seferihisar bölgelerinde potansiyellerbulunmaktadır.

Termal turizm;• Stres atma ve doğa yürüyüşü,• Telkin turizmi,• Sosyal, sağlık ve ekolojik amaçlı rehabilitas-

yon turizmi,• Kaplıca turizmi

b. Kür (SPA /Wellness ) ve TurizmLatince “Salus Per Aquam” kelimelerinin kısalt-ması olan SPA, “Sudan Gelen Sağlık” anlamınagelmekte olup Romalılardan bugüne kadar uygu-lanan su terapilerine verilen isimdir. Her türlü suve çamur uygulaması SPA kapsamına girmekte-dir. “Wellness” kelimesi ise akıl, vücut, ruh veilişkilerde iyi ve zinde olmayı ifade etmektedir.

Bu kapsamda insanın kendisini ruhsal, bedensel,zihinsel ve ilişkisel olarak iyi ve zinde hissetme-sini sağlayan her türlü masaj, cilt bakımı, çamurve yosun banyoları, küvet bakımları, thalasso te-rapi gibi doğa ve doğal ürünlerle sağlıklı yaşamyöntemleri ile yapılan vücut bakımları Wellnesskapsamına girmektedir (Regues, 2008) (Şekil 3).

Kelime anlamından daha geniş bir kapsama sahipolan SPA günümüzde yalnızca su ve çamur tera-pilerini değil sıcak su havuzu, çeşitli masaj tera-pileri, aroma terapileri, güzellik ve bakım gibisağlık kür hizmetleri veren tesislere verilen birisim olup su ile iyileşme, suyun kullanımındangelen sağlık, suyun sıcak, soğuk ve farklı biçim-lerdeki akıtma, damlama, duşlama, püskürtmegibi uygulamaları ile kazanılan dinlenme ve fe-rahlama duygularının edinildiği bütünleyici te-rapi anlamında kullanılmaktadır.

Bölge genelinde mevcut uygulamalar açısındanÇeşme bölgesi, potansiyel anlamında ise Çeşmeve Seferihisar bölgeleri öne çıkmaktadır.

Kür turizmi;• Kür (spa ve wellness) turizmi,• Deniz banyosu turizmi,• Açık havada tedavi turizmi,• Sosyal, sağlık ve ekolojik amaçlı rehabilitas-

yon turizmi,

c. Yaşlı ve Engelliler için TurizmDünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nü-fusunun %10’u engellilerden oluşmaktadır. TÜR-SAB’ın derlediği verilere göre ise, dünyada 600milyondan fazla, Avrupa’da ise 46 milyona yakınfiziksel ya da zihinsel engelli kişi bulunmaktadır.Hareket zorluğu yaşayan hamile kadınlar ile 65yaş üzeri nüfus göz önüne alındığında Avru-pa’daki bu rakam 130 milyon kişiye ulaşmakta-dır. Yaklaşık % 70’i seyahat eden bu kişilerseyahatlerini bir ya da birkaç kişinin refakatiylegerçekleştirmektedir. Engelliler, yaşlılar ve refa-katçilerin oluşturduğu bu grup, sağlık turizmi en-düstrisi için 80 milyar USD’lik bir pazarpotansiyeli anlamına gelmektedir (Şekil 4). Gü-nümüzde Avrupa ülkelerindeki nüfusun yaşlan-ması yurtdışı sağlık harcamalarını arttırmıştır.

Engelliler için yıllardır ihmal edilmiş etkili yasaldüzenlemelerin birçok ülkede (özellikle de geliş-

141

PLANLAMA2012/1-2

miş ülkelerde) hayata geçirilmesi ve bu yasal dü-zenlemelerin yavaş yavaş etkisini göstermeyebaşlamasıyla birlikte eskisine oranla çok dahamobil hale gelmiş, çeşitli ekonomik ve sosyalolanaklara kavuşmuş engelliler, daha fazla seya-hat etmeye başlamışlardır. Daha küresel bir fikiredinebilmek için dünyanın büyüyen ekonomisiÇin’de 60 (çalışabilir durumda 25 milyon) ve ge-lişmiş Japonya’da 5 milyon (18 yaşın üzerinde 3milyon) engelli bulunduğu söylenebilir (TUR-SAB internet sayfası).

Yarımada içerisinde Karaburun bölgesi, Birleş-miş Milletler Dünya Sağlık Örgütü destekleyici-liğinde “Dünya Engelli Çocuk Merkezi” projesiile bu alanda öne çıkmaktadır.

Yaşlı ve engelliler için turizm;• Sosyal, sağlık ve ekolojik amaçlı rehabilitas-

yon turizmi,• Kaplıca turizmi,• Stres atma ve doğa yürüyüşü

d. Medikal TurizmÖnceleri kaplıca tedavisi sırasında hastaya yerelveya sistematik olarak uygulanan ilaç tedavi yön-temi iken, bu tanım oldukça genişleyerek kap-samlı bir tedavi sektörü oluşturmuştur. Bunlar;tüp bebek, göz hastalıkları, ortopedi, plastik cer-rahi, kalp cerrahi, diş tedavisi, onkoloji gibi eği-timli insan gücü ve ileri teknoloji gerektirentedavi yöntemleri kullanmaktadır. Alternatif te-daviler arasında ilk sıralara yükselen medikal tu-rizm, sağlık ve şifa kavramlarını içindebarındırmasıyla her geçen gün cazibesini yük-seltmektedir. Bu yükselişin sebepleri ise:

Bir kısım ülke (Örn: ABD ve Avrupa ülkeleri) va-tandaşları için, kendi ülkelerinin sağlık turizm te-davi programları, sunulan paketlerdeki medikaltedavi hizmetleri, konaklama, taşıma, uçak biletive seyahat programlarından daha yüksek bedel-lere mal olmasıdır. Özellikle; Türkiye, Singapur,Tayland ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülke-lerdeki tedavi ve seyahat masrafları gelişmiş ül-kelerden % 25 daha düşük olduğundan ekonomikaçıdan tercih edilmektedir.

Medikal turizm tatil fikriyle birleştirildiğinde eğ-lence kavramıyla da buluşmaktadır. Sağlık amaçlısunulan tedavi paketleri, sonrasında, tatile dön-

üştüğünde birçok insan için eğlence anlamınagelmekte, sağlık merkezleri bu yolla müşterimemnuniyetini pekiştirmektedir (Şekil 5).

Yarımada genelinde Urla Devlet Hastanesinincoğrafi konumu, İzmir kentinde bulunan üniver-site hastanelerine yakınlığı ile birlikte yörenindeniz-kum-güneş turizmi açısından talep edilenbir merkez olması medikal turizm için önemli birgirdi oluşturmaktadır. Medikal turizmin yarımadaiçindeki varlık temeli bugün için zayıf gibi gö-rünse de zaman içerisinde büyük önem arz ede-ceği unutulmamalıdır.

Medikal turizm;• Estetik, ortopedi, diş ve göz tedavileri turizmi,• Kaplıca turizmi,• Stres atma ve doğa yürüyüşü,• Ucuz sağlık turizmi

Yerel ve Merkezi Yönetimin Yarımada’da Sağ-lık Turizmine Yönelik YaklaşımlarıVarlık temelli yaklaşım diğer stratejik planlamaaraçları ile entegre olarak düşünüldüğünden ya-rımada içi ve dışındaki diğer yaklaşımların getir-diği kararlar da projenin gerçekleştirilebilmesiaçısından önem taşımaktadır. Bu bağlamda yarı-mada için jeotermal ve sağlık turizmi ana kav-ramları doğrultusunda üst ölçekli bölge stratejikkararları incelendiğinde aşağıdaki bilgilere ula-şılmıştır.

Öncelikle Turizm Bakanlığı tarafından, MadenTetkik Arama (MTA) ve Türkiye Kalkınma Ban-kası destekleriyle Türkiye genelinde Termal Tu-rizm Kentleri projesi üretilmiştir. Bu projekapsamında Termal Turizm Kentleri Bölgelerioluşturulmuş ve İzmir kenti, Manisa, Denizli veAydın ile Güney Ege Termal Turizm KentleriBölgesini oluşturmaktadırlar. Bu çerçevede İzmirkenti genelinde jeotermal kaynakları ön planaalan projeler ve çalışmalar ön plana çıkmaktadır.

Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafındanİzmir-Seferihisar- Doğanbey kaplıcası, aynı ba-kanlığın 4957/2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunuuyarınca Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir.Bakanlık tarafından yapılan fizibilite çalışmala-rına göre mevcut onanlı imar planlarına göre tümTürkiye bütününde 100.000 yatak, Seferihisarbütününde ise 15.000 yatak kapasitesi hesaplan-

PLANLAMA2012/1-2

mıştır (Piri, 2004). Dolayısıyla Seferihisar böl-gesi gerek Termal Turizm kenti olarak tanımla-nan İzmir içerisinde yer alması, gerekse deSeferihisar- Doğanbey özelinde Termal TurizmMerkezi olması dolayısıyla varlık temeline da-yana jeotermal odaklı projeler için önemli birbölge niteliğindedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırla-nan 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım

İmar planı dökümanında ise yarımadadaki jeo-termal kaynaklar için sağlık ve termal tuzim tesisalanları adı altında kültür merkezi, sağlı köyü vetermal otellerden oluşan bir arazi kullanımı öne-rilmektedir. Örneğin Seferihisar için ‘turizm,düşük yoğunluklu yaşama merkezi’ kimliğiyle ta-rımsal iyileştirme sulama pansiyonculuk hobibahçeciliği ve spor kampçılığı faaliyetlerinin ya-nısıra jeotermal için seracılık ve termal turizm önplana çıkarılmıştır (İBŞB 2007).

Şekil 2. Termal Turizm Kentleri Bölgeleri ve İzmir İli Turizm Alan ve Merkezleri Haritaları (Kaynak: Turizm Bakanlığı)

Tablo 4. Termal turizm konusunda doğal kaynak-yerleşim ilişkisi

142

Tablo 7. Medikal turizm konusunda doğal kaynaklar-yerleşim ilişkisi

Tablo 5. Kür turizmi konusunda doğal kaynak-yerleşim ilişkisi

Tablo 6. Engelli ve Yaşlı turizmi konusunda doğal kaynak-yerleşim ilişkisi

143

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

144

Tablo 8. Sağlık turizmi genel organizasyonu konusunda doğal kaynak-yerleşim ilişkisi

Neden böyle bir proje geliştiriliyor?İçinde bulunduğumuz çağın yaşam kalitesi an-lamında öne çıkan konuların başında sağlıktakiilerlemeler gelmektedir. “Sağlık insanlığın vaz-geçilmez hakkı ve ihtiyacıdır” yaklaşımınınzaman içerisinde öne çıkarak toplumlar ve ülke-ler tarafından benimsenmesi özellikle gelişmiş ül-kelerdeki bu alanda yapılan yatırımlarınkatlanarak artması sonucunu doğurmuştur. Ulus-lararası ve ulusal boyutta çoklu dengeler üzerineoturan bir yapısı olan sağlık kavramı, günümüzkoşulları göz önünde bulundurulduğunda son yıl-larda önemli bir ivme yakalamıştır. Bu nedenleJeotermal Kaynak Odaklı Bölgesel SağlıkMerkezi ana teması bölgesel yetkinlik merkeziolarak bölge için uygulanabilir bir proje olarakön plana çıkmıştır (Tablo 9). Bu bağlamda böylebir proje gelişimini nedenleyen faktörleri üç anagrupta ele alabiliriz.

Uluslararası Faktörler;

• Tüm dünyada sağlık turizmine olan ilgi sağlıkhizmetlerindeki yüksek maliyet, yaşlanannüfus, değişen yaşam tarzı ve güzellik anlayışıvb. sebeplerle artmış ve çeşitli coğrafyalardafarklı yönleriyle ön plana çıkmıştır. Örneğin,Avrupa ve Kuzey Amerika’daki gelişmiş ülke-lerde sağlık konusu devletin doğrudan ilgi ala-nına girmekte ve Avrupa ve Kuzey Amerikayurt dışından ucuza sağlık hizmeti almaya adayhaline gelmiştir. Hem yüksek maliyetli sağlıkhizmeti almak zorunda kalan hem de kapsamdışı kalan hizmetlerde sigortalı için daha ucuz,ama kaliteden taviz vermeyen, bekleme süresi

daha kısa olan sağlık hizmeti sunucularına ih-tiyaç vardır. Neticede.

• Özellikle İskandinav ülkeleri gibi iklim nede-niyle sağlık problemleri yaşayan ülkelerde (gü-neşin sınırlı gün sayısında bulunması sebebiyleözellikle kemik hastalıklarının bu bölgelerdeyaygın olarak gözüktüğü bilinmektedir), dev-let politikası olarak sağlık konusu güvence al-tında bulunmakta ve gerekli harcamalar devlettarafından karşılanmaktadır.

• Dünyada turizmden en fazla gelir elde edilenülkelerin uygulamalarına bakıldığında, bu ül-kelerdeki planlamaların ve değerlendirmelerin,devlet ve turizm ile ilgili kurum ve kuruluşlartarafından sürdürülebilir turizm ilkesi çerçeve-sinde yapıldığı bilinmektedir. Sürdürülebilirsağlık turizmi politikası çerçevesinde tarih,kültürel ve doğal çevrenin korunmasına ve ge-liştirilmesine dikkat edilmesi prensibi, kirletil-memiş hava, su, toprak ve çevrenin en önemlisermayeleri olarak kabul edilmektedir.

Ulusal Faktörler;

• Ülkemiz mevcut coğrafi konumu, Avrupa Biri-liği tam üyelik adaylığı, sağlıkta dönüşüm pro-jesiyle birlikte özel sağlık sektörün yakaladığıivme ve turizmdeki gelişmeler göz önünde bu-lundurulduğunda sağlık turizmini tüm yılayayma anlayışı gelişebilecek ve ülkeye getire-ceği ekonomik değer artacaktır.

• Merkezi ve yerel yönetimlerde de son yıllardasağlık turizmine yönelik proje ve uygulamaalanında ilerlemeler ortaya çıkmıştır (ör: Kül-

145

PLANLAMA2012/1-2

tür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı pro-jeleri).

• Türkiye, zengin geçmişi bakımından minerallisular, kür uygulamaları, ucuz sağlık turizmi,hamam kültürü gibi uygulamalarla hem batıkültürleri hem de doğu kültürleri için bir çekimmerkezi olmaktadır.

• Türkiye’nin genel hedefler içerisinde termal tu-rizm alanından başlayarak süreç sonunda tümsağlık turizmi pazarında rekabetçi olabilecekbir potansiyelli bulunmaktadır.

Yerel Faktörler;

• İzmir’in Sağlıklı Kentler Birliği üyeliği veDünya Sağlık Turizmi Kongresi’ne 2011 yılıiçin aday olması, ayrıca 2015 EXPO için sağ-lık ana temasında aday ülke olması ve finallerekalması neticesinde sağlık sektörüne olan ilgiartmıştır.

• Yarımadanın mevcut termal sular ve kaplıca-lar, deniz-kıyı-orman-iklim gibi doğal varlık-ları, mevcut turizm aktiviteleri, sosyalduyarlılığı gelişmiş ve işbirliğine açık potansi-yel bölge yapısı, ulusal ve uluslararası ölçekteeklemlenebilme kapasitesi, ulaşım olanaklarıbulunmaktadır,

• Bölgede bulunan STK’ların benzer çalışma-larda etkin rol almaktadır: Karaburun YerelGündem 21, Seferihisar Kültür Çevre ve Tu-rizm Birliği, ÇEŞTOB (Çeşme Turistik Otelci-ler Birliği), Çeşme TETUSA A.Ş (Özel SağlıkHizmetleri Termal Turizm Sanayi ve Ticaret)vb. kuruluşlar).

• Dünya üzerinde Bio-termal Talasso Center’ınbirleştiği tesislerden bir kaçının da Çeşme’debulunmaktadır.

• Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Çeşme-Paşalimanı Kültür ve Turizm Koruma ve Ge-liştirme Bölgesi, Seferihisar- Doğanbey iseTermal Turizm Bölgesi olarak ilan edilmiştir,

SonuçÖrgütlenme ve organizasyonun çok değişik bo-yutlarda var olması, aynı zamanda da çok amaçlıçok aktörlü, bilgi boyutunun fazlalaşması ile gü-nümüzde planlama problemi tanımı daha karma-şık bir hal almaktadır. Bu yaklaşımların

uygulanabilir ve belli toplumsal kriterleri karşı-layabilir olması için stratejik yaklaşımları kul-lanmak zorunlu hale gelmiştir. Bu zorunlulukhem planlama dili ile mekanı tariflerken (analiz,değerlendirme) ve hem de ilgili çevrenin tasarı-mında, planlamasında ve yaratımında verilecekkararlarda kendisini göstermektedir.

Jeotermal Kaynak Odaklı Bölgesel Sağlık Mer-kezi projesinin Seferihisar-Güzelbahçe-Urla-Karaburun-Çeşme’den oluşan yarımadabütününde gerçekleşmesinin ana nedeni bölgenindoğal ve çevresel varlıklar bağlamında Türkiyegenelinde çok avantajlı bir yapıda olmasıdır. Jeo-termal kaynak potansiyeli bakımından önemli re-zervuar alanlarına (Seferihisar, Çeşme) sahip olanbu bölge aynı zamanda tarihsel süreçte de bu kay-naklardan faydalanan antik yerleşimlere ev sa-hipliği yapmış bir coğrafya konumundadır.

Yarımada; üniversiteler (İzmir Yüksek TeknolojiEnstitüsü, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üni-versitesi), araştırma ve uygulama kurumları(MTA İzmir Bölge Müdürlüğü, İzmir JeotermalAnonim Şirketi), enstitüler (Güneş Enerjisi Ens-titüsü, İYTE Jeotermal Enerji Araştırma ve Uy-gulama Merkezi vb.) ve özel girişimciler(Jeotermal enerji firmaları) bütününde kanalıylayürütülen jeotermal araştırmalar alanında Türkiyegenelinde önemli yollar kat etmiştir. İlk maliyetolarak adlandırılan rezervuar tespiti için açılacakkuyu ve teknik alt yapı olarak nitelendirilen borumaliyetlerinin yüksek olması sebebiyle jeotermalrezervuar alanlarının tam tespiti henüz yapılama-mıştır. Ancak yöredeki kapasitesi ve kaynaklarailişkin genel özellikler bilinmektedir.

Projenin yapısal bileşenleri jeotermal enerji en-tegre sistem bütününde jeotermalin farklı kulla-nım alanlarının mekansal organizasyonu şeklindekarşımıza çıkmaktadır.

Seferihisar-Doğanbeyli bölgesinde 153°C’yekadar sıcaklıklara çıkan jeotermal potansiyel ön-celikle karbondioksit gazı ve kuru buz üretimiiçin kullanılacak, elektrik üretimi amaçlı kulla-nıldıktan sonra şehir ısıtmasında, seraların vehayvan barınaklarının ısıtılmasında kullanılacak-tır. Diğer bir konu da konut ısıtmasıdır. Ülkemi-zin birçok jeotermal kaynak bölgesindemaliyetlerin yüksekliği, jeotermal rezervuarınkapasitesini hesaplamaya yönelik yeterince kuyuaçılmaması ve jeotermal bölgenin tam olarak sı-

PLANLAMA2012/1-2

nırlarının belirlenmemesi sebebiyle konut ısıt-masında kaynağın tam olarak ne kadar kapasiteyehitap edeceği net olarak bilinmemekte dolayısıylayeni kuyular açılmak suretiyle yeni konut alan-ları ısıtması projeleri gündeme gelmektedir. Buda sağlıklı bir projelendirme yapılmasını engel-lemektedir. Bu sebeple örnek proje çalışmasındakonut ısıtması konusu ileride uygulanabilecekprojeler kapsamında değerlendirilmiştir.

Entegre sistem içerisinde ısıtma işlemlerinin ger-çekleştiği bölgelerde (sera, kümes, ahır vb.) jeo-termal akışkanın kendisinin borulardangeçirilerek ısıtılmanın sağlanması minerallerebağlı olarak boru içlerinde korozyon olarak bili-

nen tıkanmalara sebep olmaktadır. Bu yüzdenjeotermal akışkan kuyular vasıtasıyla çekildiktensonra eşanjör sistemleri içerisinde bölgede ısıtmaişlemini yapacak olan kapalı devre su sistemineısısını transfer edecektir. Ve yerleşim içerisindefarklı alanlardaki ısıtma işlemlerinde bu devrefaaliyet gösterecektir.

“Jeotermal Entegre Sistem Merkezli TermalTurizm Bölgesi Seferihisar Projesi’ne ilişkinayrıntılı proje adımları; bu adımları gerçekleştir-meye yönelik stratejiler, her bir faaliyete ilişkinetaplama ile proje paydaşları ve uygulamanın ba-şarısını değerlendirmemize olanak verecek per-formans kriterleri Tablo 10’da belirtilmiştir.

Tablo 9. Jeotermal Kaynak Odaklı Bölgesel Sağlık Merkezi örgütlenme ve organizasyonunun görevleri

146

Şekil 7. Jeotermal odaklı sağlık turizmi türlerinin Seferihisar – Çeşme – Urla Yarımadası organizasyon

Tablo 10. Proje Adımları; Stratejiler, Proje Etapları, Paydaşları ve Kriterleri

147

PLANLAMA2012/1-2

PLANLAMA2012/1-2

148

KAYNAKLARCemek, B. (2005). “Samsun İl ve İlçelerinde Seraların İk-limsel İhtiyaçlarının Belirlenmesi”, OMÜ Ziraat Fak.Dergisi, 20 (3):34–43.

Gudmundsson, J. S.; Freeston, D. H. ve P. J. Lienau,(1985). The Lindal Diagram,” GRC Transaction, Vol. 9,No. 1, pp. 15-19.

İzmir Ticaret Odası web sayfası (www.izto.org.tr)

Kaya, A. Ve Harzadın, G. (1990). “Ülkemizde JeotermalEnerjinin Sera Isıtmada Kullanım Olanakları”. 5.SeracılıkSempozyumu, Ekim 17 (19):83–90, Elit Ajans, İzmir.

Koçar., G., (1996). “Yenilenebilir Enerji KaynaklarınınTarımda Kullanımı”. Muğla Temiz Enerji Günleri Sem-pozyumu, 2005, Muğla.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, (2008). “Sağlık ve TermalTurizm” Uluslar Arası Medikal Turizm Zirvesi, 2008, An-talya.

Özbek, T. (2008). “Türkiye’nin Termal Turizm Potan-siyeli ve Dünyadaki Konumu”, Uluslar Arası MedikalTurizm Zirvesi, 2008, Antalya.

Piri, T. (2004). Sağlık ve Termal Turizm Raporu, Kültürve Turizm Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdür-lüğü Raporu, Ankara.

Regues, C.F. (2008). “Thalassoterapy and Spa in France,2008, Antalya.

Şimşek I., Aytekin, F. Yeşilada,E. Yıldırımlı, Ş. (2001).“Ankara, Gölbaşında yabani bitkilerin kullanılış amaçlarıve şekilleri üzerinde bir araştırma” OT SistematikBotanik Dergisi, 8(2):105–120.

Türkiye Jeotermal Derneği (2005), Jeotermalin Türkiyeİçin Önemi ve 2005 İçin Yeni Stratejiler, Ankara.

Türkiye Jeotermal Derneği, (2006). “T.C. BaşbakanlıkDPT Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007–1013) Madenci-lik Özel İhtisas Komisyonu Enerji Hammaddeleri AltKomisyonunda Jeotermal Çalışma Grubu Raporu”, 2006,Ankara.

Türkiye Jeotermal Derneği web sayfası(www.jeotermaldernegi.org.tr)