Turkiye Biyoetik Dernegi VII. Sempozyumu: Yeni Ureme Teknikleri Yeni Annelikler
TARIMIN TURKIYE EKONOMISINDEKI YERI
Transcript of TARIMIN TURKIYE EKONOMISINDEKI YERI
İÇİNDEKİLER
1. TARIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YERİ .
2. TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI .
2.1. Kalkınma Planlarında Tarıma Yönelik
Politikalar .
2.2 Türkiye’ de Uygulanan Tarım Politikaları.
3. TARIMDA İSTİHDAM VE ÜCRET OLUŞUMU
3.1 Tarımda İstihdam ve Ücretin
Genel Durumu
3.2 Tarımda Kadın Ve Çocuk İstihdamı
4. SONUÇ
~ 1 ~
1. TARIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YERİ
Tarımın ekonomi içerisindeki yerini, sektörün ulusal
gelire katkısı, dışsatım ve dışalım dengesi, sanayi sektörü
ile ilişkisi, istihdamdaki payı gibi etkenler çerçevesinde
belirleyebiliriz. İlk olarak tarımın yapısını tarihsel
olarak kısa bir şekilde ele alacağız özellikle son dönem
tarımın ekonomideki durumu ve AB süreci çerçevesindeki
gelişimi üzerinde duracağız.
Ülke nüfusunun yaklaşık üçte birine yakın bölümü
tarımsal ya da kırsal alanda yaşıyor olduğu halde milli
gelirde tarımın yeri ancak % 8 – 10 düzeyindedir.
Türkiye’de tarım sektöründe göze çarpan eğilimler, küçük
meta üretiminin yaygın olması, toprak dağılımının çok
parçalı olması ve verim düşüklüğüdür.1 Tarımda yaşanan
gelişmeler tarımın ekonomideki yerine yön verirken bunlar
tarım alanındaki politikalar doğrultusunda
1 Aylan Arı, ‘’Türkiye’de Tarımın Ekonomideki Yeri’’, Çalışma ve Toplum, 2006, sayı:9. http://www.calismatoplum.org/sayi9/aylan_ari.pdf. (15 Kasım 2013), s.63.
~ 2 ~
gerçekleşmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nden köy
enstitülerine, savaş sonrası tarımı yeniden canlandırmaya
yönelik makinalaşmadan tarımın özelleştirilmesine, son
dönem biyoyakıt ve neo-liberal politikalara kadar tarım
çeşitli evrelerden geçmiştir. Ayrıca tarımda risk ve
belirsizliklerin fazla oluşu, doğal koşulların etkisi
nedeniyle tarım, çeşitli önlemler ve politikalarla
desteklenmeye mecburdur.
Cumhuriyet dönemi tarım (1923-1940): Cumhuriyet
yönetimine, Osmanlı İmparatorluğu’ndan pek çok sorunla
yüklü bir tarım bakiye kalmıştır. Uzun savaş yıllarında
tarım üretimi yarı yarıya azalmış, nüfusun demografik
yapısı büyük ölçüde değişmiş, başta iş hayvanları olmak
üzere üretim araçlarının büyük bir bölümü yok olmuştur.
Başka bir deyişle, Türkiye 1920'lerin başında buğday, un,
şeker gibi temel tüketim mallarının büyük bir kısmını ithal
etmek sorunuyla karşı karşıya bulunmakta idi.2 Savaş
yıllarında düşen tarımsal verimlilik 1923 yıllarında
yeniden eski seviyesine çıkartılabilmiştir. Bunun nedenleri
içerisinde dünya piyasalarındaki olumsu seyir ve erkek
nüfusun yeniden toprağa gelmesidir.
13 milyon civarında olan nüfusun ancak %10 kadarı okuma
yazma bilmekte, %90’ı kırsal alanda yaşamakta ve geçimini
2 B. Ali Eşiyok , ‘’ Kalkınma Sürecinde Tarım Sektörünün Ekonomideki Yeri, Yapısı Ve Gelişme Dinamikleri (1923-2004)’’,TürkiyeKalkınma Bankası, 2004, cilt.1. http://www.kalkinma.com.tr/data/file/raporlar/ESA/GA/2004-GA/GA-04-06-18_Kalkinma_Surecinde_Tarim_Sektoru_CiltI.pdf, (16 Kasım 2013), s. 13.
~ 3 ~
tarımdan sağlamaktadır. Tarım, tüm teknik donanımlardan
yoksun, geleneksel yöntemlere göre ve ilkel biçimde, toprak
ağalığına dayalı bir sistemde yapılmaktadır. 3
Dönemin siyasi ve ekonomik açıdan çetin koşulları
altında, bağımsızlığını koruyup Cumhuriyet'i
geliştirebilmek, ekonomik alanda sağlanabilecek atılımlar
ile olanaklı idi. İşte bu ortamda tarım, kalkınmayı
sağlayacak sektör olarak seçilmiş ve tarımsal üretimi
artırmaya odaklı politikalar izlenmiştir.4 1923 yılında ilk
beyanname oluşturulmuştur:
Aşar’ ın ıslah edilmesini, tütün tarımı ve ticaretinin
milli menfaatlere uygun düzenlenmesini, Ziraat Bankasının
sermayesini artırarak çiftçileri daha uygun ve daha fazla
kredi ile desteklemesini, tarım makinalarının ithalini,
hayvan ıslahı ve sayısını artıran önlemlerin alınmasını
istemektedir.5 Cumhuriyet hükümeti tarımsal üretimin
artırılması için özellikle vergi, kredi ve toprak mülkiyeti
konusunda da hukuksal ve kurumsal düzeyde önemli karalar
almıştır. Toprak üzerinde özel mülkiyeti yaygınlaştırmak
üzere yasal düzenlemelere gidilmiştir. Ek olarak bazı tarım
ürünlerinin üretiminin özendirilmesi ve sulama, gübre,
tohumluk sağlama ve teknik eğitim konularında kamu yardımı
3 Zeynep Dernek, ‘’Cumhuriyet’in Kuruluşundan Günümüze Tarımsal Gelişmeler’’, Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2006 sayı.1. numara.12,http://www.cukurovataem.gov.tr/upload/2010/10/tarimsal-gelismeler.pdf (16 Kasım 2013),s.2 .
4 Gökhan Günaydın,’’ Türkiye Tarım Sektörü’’, Tarım ve Mühendislik, 2006, sayı.76. http://www.zmo.org.tr/resimler/ekler/46e3ece1fc8b24b_ek.pdf?dergi=139(15 Kasım 2013) s.13.
5 Dernek, s.3.
~ 4 ~
önlemleri geliştirilmiştir.6 Geçimlik ekonomi yanında
ulaşımın kolay olduğu yerlerde pazara yönelik tarımsal
üretim gerçekleştiriliyordu ve devlet tarımda makine
kullanımına büyük önem vermekteydi. . Bu dönemde tarımın
lehine gelişim söz konusudur. Buğday, tütün ve pamuk
yüzdesel olarak artmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Cumhuriyet
yönetimi tarımı geliştirebilmek için üç aşamalı bir program
uygulamıştır. Öncelikli olarak Osmanlı’dan devralınan
çağdışı kurumlar tasfiye edilmiştir, sonra tarıma ilişkin
geniş çaplı bir kurumlaşma gerçekleştirilmiş ve son olarak
tarım kesimi fiyat politikaları ve dış ticaret koruması
yoluyla desteklenmiştir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımına
kadar Türkiye Cumhuriyetinde ekonominin dünya ekonomisi ile
bütünleşmesi, üretilen tarımsal artığın diğer ülkelerdeki
mamul mallarla ticareti sonucu gerçekleşmiştir. Çünkü
sadece tarımsal üretimde diğer sektörlere göre daha fazla
kar oranı söz konusudur ve dış dünya ile yapılan tarımsal
ticaret ile ekonomi belirli bir düzeye ulaşmıştır.7
1929/30 ekonomik bunalımının en fazla etkilediği
sektörlerin başında tarım sektörü gelmiştir. Tarımsal
hammadde fiyatlarındaki dramatik düşüş, tarımsal hasılanın
da bunalım öncesi döneme göre %40 düzeyinde düşmesine neden
olmuştur. Bu dönemde aleyhte gelişen dış ticaret hadleri,6 Eşiyok, s.15.
7 Nazan Susam ve Ufuk Bakkal, ‘’ Türkiye’de Tarım Politikalarındaki Dönüşümün Kamu Bütçesi Ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri’’, Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, 2008, sayı.1.cilt.10. http://www.iibfdergi.aku.edu.tr/pdf/10_1/18.pdf (15 kasım 2013) s.336.
~ 5 ~
tarım ürünleri fiyatlarının daha hızlı düşmesi dolaysıyla
kötüleşmeye devam etmiştir. Tarım sektörü ancak 1936
yılında krizden kurtulabilmiştir.8 1929 krizi ile tarımsal
ürünlerin ihraç fiyatlarının düşüşü çiftçi gelirini
azaltmıştır. Devlet hem çiftçiyi hem de sanayiyi korumak
amacıyla bazı önlemler almıştır; iç pazarı geliştirmek,
yerli malları korumak ve tüketimini arttırmak. Bu dönemde
devletçilik ilkesi benimsenmiş ve Toprak Mahsulleri Ofisi
kurulmuştur. Buğday satın alınarak çiftçiyi destekleme
yoluna gitmiştir.
1929 yılında 2000’e çıkan traktör sayısı 1930’lu
yılların sonlarında ise 1000’in altına düşmüştür. Bunun
temel nedeni tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan hızlı düşüş
ve1930’lı yıllarda petrol fiyatlarındaki artış olmuştur.9
Osmanlı’dan kalan adaletsiz toprak dağılımı
değişmemiştir. 1930’larda başlayan dönemde bu yapı
değiştirilerek, bir kırsal dönüşüm gerçekleştirilmesi
hedeflendi. Toprak reformu bunun ilk adımıdır. İkinci adım
1935 yılında Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatiflerinin
kurulması, üçüncü adım ise, 1937 yılında Zirai
Kombinaların, 1938 yılında Devlet Ziraat İşletmesi’nin
kurulmasıdır. Köylü buralarda modern tarım öğrenecektir.
Son adım ise, Köy Enstitüleridir. 17 Nisan 1940 tarihli Köy
Enstitüleri Yasası ile 1940 – 48 aralığında 21 Köy
Enstitüsü açılmış, buralarda müzik – tarım - marangozluk -
8 Eşiyok, s.17.9 İbid.
~ 6 ~
balıkçılık - ayakkabı tamirciliği gibi yaşamın tüm
alanlarında yetkin, aydınlanma neferleri
yetiştirilmiştir.10
Köy Enstitüleri Cumhuriyet Dönemi’nin modernleşme ve
aydınlık yolundaki bir projedir. İş bölümleri yapılarak ve
amaçlar belirlenerek, farklı eğitimler doğrultusunda da
gelişim sağlanarak ülkeye katkıda bulunabilecek bir
projeydi.
1945- 1980: 1945 yılında topraksız ve az topraklı
çiftçileri topraklandırmak, iyi işlemeyen büyük arazileri
parçalayarak daha etkin işlemesini sağlamak amacıyla
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanuna
dayanarak kamu toprakları topraksız ve az topraklı
köylülere dağıtılmıştır. Bu kanun toprak mülkiyetinin
dağılımında yapısal bir değişiklik, bir iyileştirme
getirmemiştir; fakat ekime açılan alanların meralar
aleyhine genişlemesinde çok etkili olmuştur. 11
1950-1959 yılları ekonomide plansız dönem olarak
tanımlanır. Bununla birlikte bu dönemin ilk 1950-1953
yılları arasında tarım sektörü hızlı bir gelişme
göstermiştir. Gelişmede bu dönemde gelen Marshall yardımı
itici güç olmuş, tarımdaki traktör sayısı artarken buna
bağlı işlenen alanlar genişlemesi, tarımsal kredilerin
10 Susam ve Bakkal, s.36.11 Eşiyok, s. 19.
~ 7 ~
artırılması, iklim koşullarının iyi gitmesi gibi olumlu
durumlar üretimi artırmıştır.12
1923-1950 döneminde tarımsal politikalara damgasını
vuran kendi kendine yeterli olma amacı, 1950’lerde yerini
makineleşme yoluyla daha fazla üretip dış pazarlara ihraç
etme hedefine bırakmıştır. 1950’li yıllardaki üretim
teknolojisinde yaratılmaya çalışılan modernleşme
çalışmalarına rağmen tarımda kendine yeterlilik 1960’lı
yılların sonuna kadar gerçekleştirilememiştir. 1960’lardan
1980 yılına kadar girişilen ithal ikamesi yöntemiyle
sanayileşme politikalarının gereği olarak tarımsal üretim
ve verimlilik artısı tarım politikalarının ilk amacı
olmuştur.13
Türkiye tarımında 1950’li yıllar önemli gelişmelerin
yaşandığı dönem olmuştur. Daha önce tarıma açılmamış
alanlar ithal traktörler sayesinde ekilir duruma gelmiş,
tarımda artan makineleşme, iyi tohumluk ve ilaç
kullanımının yaygınlaşması ve sulama projelerinin
çoğalmasıyla birlikte yoğun tarım teknolojisine geçişin ilk
aşamaları gerçekleşmiş, verimlilik yükselmeye başlamıştır.
Bu gelişmeler neticesinde tarım sektörü hızlı bir metalaşma
ve ticarileşme süreci başlamıştır.14 Tarımsal politikalarla
bu dönemde tarım ekonomi içerisinde önemli bir yer
tutmuştur.
12 Dernek, s.4.13. Susam ve Bakkal, s.336.14 Eşiyok, s.20.
~ 8 ~
1950 den sonra ise durum değişmiş ve iktisat
politikası önceki dönemlerden farklı olarak devletçi değil,
liberal bir anlayış yer almasıdır. Özel kesimin gelişimini
iktisadi kalkınmayı sağlamak amacıyla ön planda tutmuştur.
1950’den sonra uygulamaya konan yeni tarım politikası
ile birlikte Türkiye tarımının giderek daha fazla pazarla
bütünleştiği görülmektedir. Çiftçiyi piyasaya dönük üretime
yönlendiren gelişmelerin başında, tarım sektöründe devlet
politikalarının yön verdiği üretim teknolojisindeki
değişmeler ve alt yapı yatırımları ile ilgili gelişmeler
etkili olmuştur.15
1963 yılından itibaren planlı ekonomiye geçilmiş,
yaygın tarım koşullarından yoğun tarım koşullarına
geçilmiştir. İthal ikameci birikim dönemlerinde de tarımsal
alanların, köylerin altyapı sorunları iyileştirilmeye
çalışılmıştır.
İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden 20 yıl içerisinde,
devletin, gıda sektöründe büyük ölçekli kamu işletmeleri
kurduğunu ve bunlara yoğun yatırım yaptığını görüyoruz.
Büyük ölçekli KİT’ler şeker, çay, tütün, bazı alkollü
içecekler, et ve süt ürünleri üretiminde faaliyet göstermek
için kurulmuşlardır. Kendi üretim sektörlerinde tekel
konumunda bulunan bu KİT’lerin büyük bir çoğunluğu,
sübvansiyonlar da dahil olmak üzere, farklı biçimlerde ucuz
15 Eşiyok, s.22.
~ 9 ~
girdi sağlama yoluyla, tarımsal üreticilere destek olarak
gıda üretiminin artmasına önemli katkıda bulunmuşlardır.16
1980 ve Günümüz: Tarım sektörü Cumhuriyet’ten 1980
lere kadar çeşitli politikalar aracılığıyla gelişmiştir.
Bazı yıllar devletçi politikalar bazı yıllar ise özel
kesimin önünü açan yaklaşımlarla gerçekleşmiştir. Peki esas
durum yani tüm alanlarda köklü değişimlerin gerçekleştiği
zaman olan 1980 ve sonrasında Tarım sektörü ne olmuştur
dersek; tarımın özelleştirilmesi, istihdam alanlarının
daralması, toprak alanlarının azalması ve ithalat
paylarının artması gibi durumlar sıralayabiliriz.
24 Ocak kararları çerçevesinde ithal ikameci
politikaları terk etmiş ve ucuz emeğe dayalı-orta derecede
teknoloji içerilmiş ürünlerin dışsatımına dayalı, açık
piyasa düzenine geçmiştir. Bu durum tam da sistemin
dönemsel gereksinime uygun olarak, ucuz ve sürekli işgücü
kaynağı olan eski köylüyü, sanayi yapısı görece gelişmiş
kentlerin varoşlarına yığdı. 17
1980 sonrası ihracata dayalı büyüme politikaları hakim
rol almakta tarım ve gıda sektörlerinde yeniden yapılanma
gerçekleşmiştir. Yeni dönemin temel özelliği deregülasyon
(deregulation) politikalarına dayanmasıdır. Deregülasyon
politikalarının uygulanması ile birlikte sübvansiyon
miktarları düşürülürken, tarım kredisi faizleri
yükseltilmiş, desteklemeye konu olan ürün sayısı
16 İbid.17 Günaydın, s.14.
~ 10 ~
azaltılmıştır.18 Bu dönemde KİT’ lerin bazısı
özelleştirilirken, bazı ürünlere destek kalkmıştır. 1980’li
yıllarda ekonomiye devlet müdahalesini en aza indirmeye
çalışan liberal akımın on plana çıkması tarım sektörüne
İkinci Dünya Savası yıllarından sonra ikinci gerileme
dönemini yaşatmıştır.19
Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi sürecinde önce,
kamunun alandan çıkışı tamamlanmakta, bir süre sonra
yabancılaşmaktadır. Bu güçlerin kurguladığı yeni üretim
yapısında köylüye, sözleşmeli üreticilik ilişkileri
çerçevesinde kendi toprağında ‘’bağımlı-işçi’’ rolü
biçilmektedir.20
1980’li yıllarda neo – liberal politikaların
uygulamaya konularak yaygınlaşmaya başlaması pek çok ülkeyi
etkilemiştir. Genel olarak; özelleştirme, rekabeti azaltıcı
bir etken olarak görülen işçi ücretlerinin düşürülmesi,
sosyal devlet desteklerinin azaltılması, olası krizlerin
engellenmesi için sermayenin dolaşımının önündeki
engellerin kaldırılma çabaları bu sürecin temel
belirleyicileri olarak ortaya çıkmıştır. 24 Ocak 1980
programının yürürlüğe girmesiyle hükümetlerin tarım
politikalarında birçok değişiklik ortaya çıkmıştır. Bu
dönemde, tarıma karşı “koruyucu ve düzenleyici” devlet
tavrı değişmiş, tarım üretiminde piyasa koşullarına tabi
olunmasını sağlayacak bir politika değişikliği ortaya18 Eşiyok, s.25.19 Susam ve Bakkal, s.337.20 Günaydın, s.24.
~ 11 ~
çıkmıştır. 21 1980’li yıllarda dış ticaret rejiminin
liberalizasyonu ile birlikte tarımsal ürün ithalatında
önemli artışlar yaşanmıştır. 1980’li yıllarda dış ticaret
rejiminin liberalizasyonu ile birlikte tarımsal ürün
ithalatında önemli artışlar yaşanmıştır. 15 sene içerisinde
Türkiye’nin süt, peynir, yağ ve dondurma gibi sütlü ürünler
ithalatı da yükselmiştir. Diğer yandan sebze ve meyve
ithalat ve ihracatında da benzer gelişmeler izlenmektedir.
Bu dönemde ithal avokado, ananas, Hindistan cevizi ve kivi
gibi tropik meyveler üst ve orta sınıf haneler tarafından
tüketilir duruma gelmiştir. 22
1980 sonrası uygulanan politikalar ile tarımı
düzenleyici kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi gündeme
gelmiştir. (Toprak Mahsulleri Ofisi, Tarım Kooperatifi
Birlikleri, Zirai Donatım Kurumu, Toprak Su. Ziraat Bankası
vb). Ayrıca sanayi de rekabeti arttırabilmek için tarım
araç olarak kullanılmıştır ve emekçileri hızla
yoksullaştırarak, tarımdan sanayiye kaynak aktarımını
hızlandırmıştır.
Mevcut politikaların etkinliğini yitirmesi nedeniyle,
içinde bulunduğumuz küreselleşme sürecinde tarım Avrupa
Birliği ile entegrasyonda öncelikle geliştirilesi gereken
bir sektör olarak belirmekte, Dünya Bankasının liberalleşme
politikaları ve Dünya Ticaret Örgütü kuralları karşısında
zorlanmakta ve uyumu güçleştirmektedir.23
21 Arı, s.63.22 Eşiyok, s.25.23 Arı, s.63.
~ 12 ~
Zaten Türkiye, 1994 yılında DTÖ’ unun tarım
anlaşmasını imzalayarak dünya genelinde belirlenen tarım
politikalarına uyma yükümlülüğü altına girmiştir. Bu
çerçevede uluslararası ticaretin daha da serbestleşmesi
için, serbest ticareti bozucu nitelikteki tarımsal
desteklerin azaltılması, ticarette haksız rekabete neden
olan ihracat teşviklerinin belirlenecek bir sure sonunda
kaldırılması, iç pazarların korunmasına yönelik gümrük
vergilerinin azaltılması, temel tarımsal politikalar olarak
belirlenmiştir.24 AB ile Türkiye tarımsal yapısı çok
farklılık göstermesinden dolayı, görüşmelerde en önemli
konu tarım olarak belirlenmiştir.
Türkiye 1999 yılında yeniden çok ciddi bir ekonomik
dar boğaza girmiş, kamu sektörünün borç stoku sürdürülemez
noktaya gelmiş ve IMF ile niyet mektubu imzalamak zorunda
kalmıştır. Niyet mektubunda tarımla ilgili maddeler
24 Susam ve Bakkal, s.337.25 Dernek, s.9.
~ 13 ~
arasında, mevcut destekleme politikaları yerine arazi
miktarını temel alan Doğrudan Gelir Desteği Sistemine
geçilmesi, tahıl, tütün ve şekerpancarı fiyatlarının dünya
fiyatları ile uyumlu hale getirilmesi ve zaman içinde
destekleme alımlarının kaldırılması, Tarım Satış
Kooperatifleri işletmelerinin ve Seker Fabrikalarının
özelleştirilmesi, kredi sübvansiyonlarının aşamalı olarak
kaldırılması, gübre ve diğer girdi sübvansiyonlarının 3 yıl
içinde tamamen kaldırılması gibi önlemler yer almaktadır.26
Türkiye ekonomisi içinde 1960’lı yıllarda tarım
kesiminin GSYİH içinden aldığı pay yüzde 40 iken günümüzde
bu oran yüzde 8 civarına düşmüş ve tarıma dayalı bir
26 Dernek, s.7.
~ 14 ~
ekonominin su anki lokomotif gücü hizmetler sektörü haline
gelmiştir.27
Tarıma alternatif bir yaklaşım olarak:
Biyoteknoloji özellikle sanayileşmiş ülkelerde tarım
ve tarıma dayalı sanayilerde etkili olmaktadır.
Biyoteknoloji en genel anlamı ile, maddelerin biyolojik
ajanlarla bilim ve mühendislik ilkelerine dayanarak
işlenmesi yoluyla mal ve hizmet üretimidir.
biyoteknolojinin tarıma doğrudan etkileri bitkiler ve
hayvanların verim, sağlık, kalite gibi özellikleri üzerinde
oluşturduğu ve geleneksel ıslah yöntemlerinden çok daha
hızlı ortaya çıkan değişiklikler yoluyla olmaktadır.
Doğa ile dost, teknoloji ve bilgiyi tarıma
aktarabilen, üretici- tüketici yararına karşılıklı işleyen
kamu aracılığıyla doğru tarım politikaları uygulanmalıdır.
Uluslararası ticaret kurallarını ve 117 ülkenin bu
alandaki taahhütlerini düzenleyen Gümrük Tarifeleri ve
Ticaret Genel Anlaşması (GATT) 1947 yılında onaylanmış ve
ülkemiz bu anlaşmaya 1951 yılında taraf olmuştur. Ülkelerin
GATT çerçevesinde yükümlülüklerini dengelemek, GATT
sistemini güçlendirmek ve işlevsel kalmak amacıyla, 1994
yılında Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması (DTÖ) imzalanmıştır.
Tarım ürünlerinde dış ticaret politikasını oluşturan ve
Uruguay Round Nihai Metninin en önemli bölümlerinden birisi
olan DTÖ Anlaşması, Tarım Anlaşması metninde genel eğilim,
tarım politikalarının devlet müdahalesinden ve sosyal
27 Susam ve Bakkal, s.345.
~ 15 ~
boyuttan arındırılarak, tarımsal üretim ve değişimi piyasa
mekanizmalarının yönlendirmesine bırakma yönündedir.28
Avrupa Birliği’ ni kuran Roma Anlaşması, Gümrük Birliği
ve Ortak Pazarın gerçekleştirilmesinin yanı sıra belirli
ortak politikalara uyulmasını da öngörmektedir. Ortak Tarım
Politikası; Toplulukta tarımsal üretimi artırmak,
üreticilere daha iyi bir yaşam seviyesi yaratmak ve
piyasaları istikrara kavuşturmak üzere tesis edilmiş ve
topluluk tercihi, ortak bir pazar kurulması ve mali
dayanışmadan oluşan üç ana prensibe dayandırılmıştır. Bu
çerçevede her bir sektör için belirlenen. Ortak Piyasa
Düzenleri. Yoluyla tarımsal üretim, destekleme ve ticarete
ilişkin politikalar belirlenmektedir.29
Oluşturulan bu genel amaç ve politika seti içinde öne çıkanamaçlar ana hatlarıyla aşağıdaki gibi sıralanabilir;30
AB ile uyumlu kurumsal yapının oluşturulması, Gıda güvencesinin sağlanması, Etkin piyasa mekanizmalarının geliştirilmesi Kalite standartlarının AB standartları seviyesine
ulaştırılması ve denetim mekanizmalarının kurulması, AB Pazar talepleri ile birlikte yeni Pazar alanlarının
da belirlenmesi, Tarımda örgütlü bir yapının oluşturulması, Tarımsal yapıda iyileşmenin sağlanması, Çiftçinin bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi,
28 DPT. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2000,http://ekutup.dpt.gov.tr/tarim/oik534.pdf (13 Kasım 2013), s.41.
29 DPT, s.45. 30DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007,
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=dpt+9.+kalk%C4%B1nma+%C3%B6zel+ihtisas+raporu+2007+bitkisel+%C3%BCretim&esrc=s&source=web&cd=1&ved=0CCsQFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww.kalkinma.gov.tr%2FDocObjects%2FDownload%2F3032%2Foik666.pdf&ei=b0GiUvDnNsOihgeLtYGoBw&usg=AFQjCNH7hIWR4ySIU6DwiomsC7rpKZ8mGA, s. 51-52.
~ 16 ~
Girdi kullanımında AB hassasiyetlerine uyulması, Etkin bir araştırma yapısının oluşturulması ve bio
teknolojik yatırımların planlı olarak arttırılması, Dikey entegrasyonun sağlanması, İstatistik isteminin AB’ye uyumlu hale getirilmesi, Laboratuarların akreditasyonu.Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalanan stand-by
anlaşmasında, tarımsal destekleme politikalarında birtakım
değişiklikler öngörülmektedir. Söz konusu anlaşma
kapsamında esas olarak, mevcut sistemin kısa bir zaman
içerisinde değiştirilerek, hedef üretici kitlesine yönelik
Doğrudan Gelir Ödemeleri uygulamasına geçilmesi, bütçe
harcamalarının azaltılması, kredi ve girdi desteklerinin
azaltılması ile Tarım Satış Kooperatiflerinin
özerkleştirilmesi önerileri yer almaktadır.31
2.TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI2.1. Kalkınma Planlarında Tarıma Yönelik Politikalar
Ülkenin iktisadi ve sosyal gelişimini sağlayabilmek
için, çeşitli sektörlerde ve çeşitli yöntemlerle uygulanan
politikalardır. Bu politikaların tarıma yansıması ise kamu
kurumları, hükümet dışı kuruluşlar, yasal düzenlemeler ve
uluslararası sözleşmeler ile şekillenmektedir. Son dönem
Türkiye tarım ekonomisi serbestleşme ve rakabet içerisinde
seyir izlemektedir.
Rekabet gücünü muhafaza etmek ve artırmak için elde
kalan araçlar; her türlü altyapı yatırımları, pazarlama
31 DPT, s.50.
~ 17 ~
faaliyetleri, AR-GE faaliyetleri, kırsal ve bölgesel
gelişme planları ile çevre ve doğal kaynaklar yönetimi
olarak sıralanabilir. Bu politikalar geliştirilirken dikkat
edilmesi gereken önemli bir nokta liberalleşme eğilimine
girmiş olan dünya ticaretinde bilhassa ABD ve AB gibi dünya
tarım ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin uyguladıkları
politikaları gözetmek olmalıdır.32
2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı,
değişimin çok boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı,
rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliklerin arttığı bir
döneme rastlamaktadır. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma
Planı, “İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel
ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ye üyelik için
uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ve Uzun Vadeli
Strateji (2001-2023) çerçevesinde hazırlanmıştır.33
Stratejik amaçlar ve gelişme eksenleri:34
Rekabet Gücünün Artırılması,
İstihdamın Artırılması,
Beşeri Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi,
Bölgesel Gelişmenin Sağlanması,
Kamu Hizmetlerinde Kalitenin ve Etkinliğin Artırılması.
Bu anlayışla hazırlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı, AB’ye
üyelik sürecine katkı sağlayacak temel strateji dokümanı olarak
tasarlanmıştır. Bu nedenle Plan dönemi AB mali takvimi dikkate
32 DPT, s. 51.33 DPT. Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2006,
http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf (03 Aralık 2013), s. 1.34 DPT, s. 2.
~ 18 ~
alınarak 2007-2013 yıllarını kapsayacak şekilde 7 yıllık olarak
belirlenmiştir.
Kalkınma planının bu genel çerçevesi sektörel, bölgesel
ve ekonominin geneline etki edecek şekilde uygulama
hedefine sahiptir. Tarım sektöründe ise aynı hedefler
çerçevesinde kendi içinde belirlenmiştir kırsal kesimin
kalkınmasına yönelik kalkınma planları belirlenmiştir.
9. Kalkınma Planı Çerçevesinde Tarıma Yönelik Politikalar
(GZFT):35
1. AB’ye uyum için stratejilerin geliştirilmesi2. Orta ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesi3. Arazi ve doğal kaynak kullanım etkinliğinin artırılması4. Tarım Bilgi Sisteminin geliştirilmesi5. Pazarlama politika ve stratejilerinin yenilenmesi6. Stratejik ürünlerle ilgili mevzuat düzenlemelerininyapılması7. Destekleme ve teşviklerin çeşitlendirilerek devamettirilmesi8. Üretim girdilerinin maliyetlerinin düşürülmesi9. Yerli Ar-Ge yapısının güçlendirilmesi, yerli teknolojikullanımının yaygınlaştırılması10. Tohumculuğun geliştirilmesi11. Katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin teşvikedilmesi12. Bölgesel üretim desenlerinin belirlenmesi veuygulanması13. Yaş sebze ve meyve üretiminin yaygınlaştırılması14. Organik üretimin artırılması15. Yeni teknolojilerin kullanımı ile ilgili tedbirleralınması16. Üreticinin bilinç ve beceri düzeyinin yükseltilmesi
35 DPT, s. 30-31.
~ 19 ~
Kalkınma planı ile yüksek teknolojinin kullanımı,
verimlilik artışının sağlanması, etkin ve talebe dayalı,
doğal kaynakların etkin kullanılmasına yönelik bir tarım
politikası amaçlamıştır. Ayrıca tarım işletmelerinin
etkinliklerinin arttırılması da hedeflenmektedir. Aslında
söyledikleri gibi ‘’her köy bir işletme’’ yapılmak
isteniyor.
2.2 Türkiye’ de Uygulanan Tarım Politikaları
Türkiye’ de en son 9. Kalkınma planı hazırlandı.
Kalkınma planlarının genel çerçevesi ülkenin ekonomisini ve
dolaylı olarak da sosyal çizgisini daha yüksek bir noktaya
çıkartmaktır. Planların tarıma yönelik amaçları da bu
doğrultuda olup, tarımsal verimliliği, dış ticaret hacmini
~ 20 ~
yükseltmeyi ve yasal düzenlemeler ile istihdamı dengelemeyi
hedeflemektedir. Ancak ülkemizde bu politikalar bilinçli ve
bilinçsiz nedenlerden dolayı uygulanamamakta ve olumsuz
sonuçlar doğurmaktadır.
Ekonomi politikaları çerçevesinde tarım politikalarının
amaçları ise üretim ve verimliliği artırmak, üretici geliri
dolayısıyla üretici refahını artırmak, tarım ürünleri
fiyatlarında ve üretici gelirlerinde istikrarı yakalamak,
ucuz gıda temin ederek tüketici refahını artırmak, gıda
güvenliği ve güvencesini sağlamak, kırsal kalkınmayı
sağlamak, kırsal alanda ekonomik ve sosyal dengeyi yaratmak
ve döviz gelirini artırmaktır. Geçmiş dönemler itibariyla
farklı politikalar geliştirilse de, tarımda bir yapısal
dönüşüm gerçekleşememiştir ya da dönüşüm süreci arzu
edildiği gibi olamamıştır. Bugün bu dönüşümün toplumsal
maliyeti daha da ağırlaşmıştır. Zira, gelecek 10 yılda,
ülke tarımını kendi dışımızda etkileyecek iki büyük olgu
bulunmaktadır: Biri Avrupa Birliği (AB) diğeri ise Dünya
Ticaret Örgütü (DTÖ). Bunlardan her ikisinin de etkileri
gelecek yıllarda kuvvetle hissedilecek ve birbirlerini de
etkileyecektir. Her etkinin öncelikli değerlendirilmesi,
karşı tedbirlerin geliştirilmesi ve gerekli uyumun bir an
önce sağlanması gerekmektedir. Teknoloji üretim oranını
yükseltmek için tarımsal AR GE’ ye, dünyada avantajlı
konuma gelmek için tohumculuğa ve AB’de avantaj sağlamak
~ 21 ~
için de yaş sebze-meyve üretimi ile organik üretime öncelik
verilmelidir.36
Türkiye tarımı özel mülkiyete ve küçük iş aile
işletmelerinin hakim olduğu bir yapıya sahiptir. Bu nedenle
geçmişten bugüne toprak alanının yani tarımı uygulanacağı
alanı genişletmek ve büyütmek bir amaçtır. Yüksek oranlarda
büyüme gerçekleşmemesine rağmen, 1950’ den bu yana tarımsal
üretim artmıştır.
Ülkemizin 26.3 milyon hektar tarım arazisi vardır.
Toplam ekili ve dikili alanların %17’si sulanmaktadır.
Bitkisel üretim alanının %69’u tarla ürünleri, %19’u nadas
alanları, %3’ü sebze üretim alanları, %5’i meyve alanları,
%2’si zeytin alanları ve %2’si de bağ alanları olarak
değerlendirilmektedir. İşlenen tarla alanlarının %60’ında
tahıl, %7’sinde baklagil, %6’sında endüstri bitkileri,
%3’ünde yağlı tohumlar, %2’sinde yumrulu bitkiler ve
%2’sinde ise yem bitkileri yetiştirilmektedir. 1950’lerden
itibaren mekanizasyonun artmasıyla mera alanlarının
bozularak tarlaya dönüştürüldüğü, aynı şekilde ormanların
tahribiyle tarıma müsait olmayan alanların ekilmeye
başlandığı, özellikle 1960’lardan itibaren göllerin ve
sulak alanların kurutularak yeni tarım arazilerinin
yaratıldığı, sulama ve/veya elektrik üretimi amaçlı göl ve
göletler oluşturularak vadi içi habitatların tahrip
36 DPT, s. 1.
~ 22 ~
edildiği ve geniş alanlarda sulu tarıma geçilerek tarıma
elverişli alanlar yaklaşık 60 milyon hektara ulaşmıştır.37
Ayrıca 1980 yıllarında Nadas Alanlarının Daraltılması
Projesi olumlu sonuçlar vermiş, nohut, mercimek,
baklagiller, tütün ekilmiştir. Örtüaltı yetiştiriciliği
diye bir kavram vardır bu sera anlamına gelmektedir.
Türkiye’ de en çok istihdamın yapıldığı alan budur.
Hektarlık alanların genişlemesi ile sermaye bu alanlara
kaymıştır.
Toplam bitkisel üretim miktarı son altı yılda yaklaşık
88 ile 99 milyon ton arasında değişmektedir. Bitkisel
üretim miktarı 2000 yılında 98,7 milyon ton iken, 2001
yılında %10,8 oranında azalarak 88,0 milyon tona düşmüştür.
2002 yılında 97.9 milyon ton, 2003 yılında 93.7 milyon ton
ve 2004 yılında 97.4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
Bölgesel etkisi güçlü olan çay yaprağı üretimi bir milyon
ton, çay yaprağının işlenmesi ile elde edilen siyah çay
üretimi ise 200 bin ton seviyelerine ulaşmıştır. Bu
sektörde üretim artışı, kısmen budama uygulamasının verim37 DPT, s. 4.
~ 23 ~
ve kalite üzerine olumlu etkisi sonucu, kısmen de üretim
verilerinin destekleme prim ödemeleri ile kayıt altına
alınması sonucu ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.38
Tarım ürünleri ihracatının toplam ihracat içindeki
payı, 1980’li yılların başında %60’a yakın iken şimdilerde
%10’un altına düşmüştür. Tarım ürünleri ithalatının toplam
ithalat içindeki payı ise, 1980’li yılların başında %1’in
altında iken bugün %6 dolayındadır.39
Bugüne kadar uygulanan tarım politikası kapsamında
belirtilen amaçlara ulaşmak için bir dizi farklı araçlar
kullanılmıştır. Bu araçlar destekleme alımları, girdi
sübvansiyonları, doğrudan ödemeler, ihracat teşvikleri ve
genel hizmetler olarak gruplandırılabilir. Bu gruplar38 DPT, s. 6.39DPT, s.12.
~ 24 ~
içerisinde yer alan araçlar taban fiyat desteklemeleri,
fark ödemeleri, teşvik primleri, ihracat ve ithalat
sınırlamaları ve vergileri, ihracat sübvansiyonları,
ihracat ve ithalat tekelleri, erken söküm teşvik primi,
üretim teşvik primi, avans ödemeleri, emanet alım sistemi,
toplu konut fonu, ekim alanı sınırlamaları, üretim
kısıtlaması tazminatları, doğal afet yardımları, ürün
değiştirme ödemeleri, şeker pancarı posası iadesi,
yatırımlarda hibe yardımlar, kredi sübvansiyonları, gübre
sübvansiyonu, tohum destekleme primi, su ve elektrik
sübvansiyonları, tarımsal mücadele ilaçları desteği, yem
destek primi, hayvan ırkını ıslah primleri, araştırma,
eğitim ve yayım hizmetleri, koruma kontrol denetim
hizmetleri altyapı ve yapısal hizmetler, pazarlama ve
tanıtım hizmetleri, stopaj vergisi, gelir vergisi muafiyeti
tüketici fiyatlarına müdahale ve katma değer vergisidir.
Tarım politikalarının amaçları gözetilirken arz ve talep
dengeleri, ürün kalitesi ve standardizasyon, piyasa
düzenleri, pazarlama, örgütlenme, uluslar arası ilişkilere
gereken önem verilememiştir.40
3. TARIMDA İSTİHDAM VE ÜCRET OLUŞUMU
3.1 Tarımda İstihdamın Genel Durumu
Tarımsal istihdamın toplam Türk istihdamındaki süren
ağırlığı her ne kadar düşmüş görünüyorsa da tarım40 DPT, s. 19.
~ 25 ~
sektörünün oluşturduğu katma değeri göz önünde
bulundurduğumuzda toplam istihdamdaki payı yine de
orantısız bir şekilde yüksektir. Bu nedenle gelecek
yıllarda tarımda karşılaşacağımız en öncelikli sorun
istihdam olacaktır. Tarım, “emek yoğundur. Bugün dünyada,
modern tarım işletmeleri, sanayi işletmelerine paralel
olarak organizasyon ve istihdam yapısı içine girmektedir.
Tarımda modernleşme, daha nitelikli ancak daha az sayıda iş
gücü kullanımına yönelmektedir.41
Yeni dönem tarım sektöründe hakim olan yaklaşım, dünya
çapında liberal kuralların bir getirisi olarak
sıralanabilir; ucuz emek, piyasaya göe şekillenebilen ve
rekabete dayalı tarım. Ayrıca üretici örgütlerinin
güçsüzlüğü pazara yönelik tarımda birçok nedenden dolayı
oluşabilecek sorunlar karşısında üreticinin olumsuz
etkilenmesi, üreticinin kazancını da olumsuz
etkilemektedir. Süpermarketler zinciri, kentlere yönelik
Pazar aracıları doğurmuş ve üreticinin ürünün değerini
düşürmektedir. Tüm bu olumsuz sonuçlar kırda tarım
istihdamını ve ücretini etkilemektedir. Elbette ki AB
süreci ve uygulanan tarım politikaları bu durumun doğmasına
etken olmaktadır.
41 Nihat Akbıyık, ‘’Türkiye’ de Tarım Kesiminde İşgücü PiyasalarınınYapısı’’, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2008 sayı.24. cilt.7.http://asosindex.com/journal-article-abstract?id=1512#.UpzqSNJdVKA (15 kasım2013), s. 221.
~ 26 ~
Türkiye’ de kırsal nüfusun artışının nedeni olarak
krizler ve köylünün ‘’beka stratejileri’’ öne
sürülmektedir:
Yazar (Gökhan, 2006,s25)’ın tanımladığı gibi "Beka
stratejisi" Türkiye köylüsünün giderek artan zorluklara
karşın kendini yeniden üretme koşullarına yönelik değişimi,
başka bir deyişle yaşamını sürdürebilmek için aradığı ve
bulduğu yollardır. Bunu şu şekilde açıklayacak olursak,
köylü, ürün miktarını arttırmak için daha çok emek sarf
edecek, maliyetini düşürecek ve gelirini sabitlemeye
çalışacaktır.
Bu, diğer sömürü ilişkilerinin yanında, köylünün kendi
kendini sömürmesidir. Bu bağlamda düşük marjinal
verimlilikteki alanları ekmeye başlamakta, yeni kiralama -
ortakçılık ilişkilerine girmektedir. Diğer taraftan, hane
üyelerinden bazıları tarım gibi faaliyetlere yönelmekte,
günlük - mevsimlik - sürekli göç süreçlerinde iş
aramaktadır. Tüm bu süreç, bir anlamda Türkiye
köylüsünün kendini sömürmesidir.42 Yazar (Gökhan,
2006,s.25)’ın belirttiği gibi beka stratejilerinin bir
diğer ürünü olarak köylünün borçlanmasıdır. Yani köylünün
zamanla hayvanını, toprağını, üretim araçlarını satması söz
konusudur. Son strateji olarak da tüketimi sınırlama ve
kadın emeğinin sömürüsü olarak açıklamaktadır.
Bu kapsamda olabildiğince hane gereksinimleri hane
içinde üretilmeye çalışılmakta, bunun olanaklı olmaması
42
~ 27 ~
durumunda ise daha ucuz ve kalitesiz mallar satın
alınmaktadır. Ayrıca, eğitim ve sağlık başta olmak üzere
tüm giderler kısılmakta, gıda tüketim alışkanlıkları
değiştirilmektedir. Örneğin, kaliteli bal üreten köylü
eskiden bunun bir kısmını hane içinde tüketirken, şimdi
tümünü pazara çıkarmaktadır. Daha yoksul haneler, öğün
sayılarını azaltmaktadırlar. Bunun yanında, sosyal
alışkanlıklarda da değişim söz konusudur. Cömert köy
düğünleri tarihe karışmıştır, hediye alış verişi ve yemekli
komşu ziyaretlerinde belirgin bir düşüş söz konusudur. Tüm
bunlarla birlikte, hem hane içinde hem de hane dışında
kadın daha çok çalışmaktadır.43
Tarımda ücretli emek ve aile işçisinden
bahsedebiliriz. Mevsimlik işçi, günlük, kadın ve çocuk
emeği gibi enformel bir yapılanmadan da söz edebiliriz.
İşçinin işletmede daimi veya geçici olarak bulunuşuna göre
daimi işçi ve geçici işçi olarak tasnifi yapılmaktadır.
Daimi işçi, işletmenin faaliyeti esnasında her zaman işi
bulunan yanaşma, bekar çiftçi, çoban, kahya gibi
kimselerdir. En az bir üretim dönemi veya yılı işletmede
bulunurlar. Görevleri gereği günün her saatinde, hatta
gerektiğinde, gece bile iş görmek durumundadır. Daimi işçi
erkek, kadın ve çocuk olabilirse de, daha ziyade erkek
işçiler daimi olarak çalışmaktadırlar Geçici işçi ise,
işletmede yıl içerisinde, belirli zamanlarda, işlerin en
yoğun olduğu ve kısa zamanda yapılması gerektiği dönemlerde
43 Gökhan, s.25.
~ 28 ~
ihtiyaç duyulur. Bunlar işe göre gündelikçi, aylıkçı veya
mevsimlik işçi olup, işletme sahibi tarafından işlerin
yoğun olduğu dönemlerde istihdam edilirler. Kuşkusuz bunlar
erkek, kadın ve çocuk olabilir.44
Tarımda istihdam edilen her dört kadından üçü ücret
almadan çalışmaktadır. Mutlak sayılar çarpıcı bir sonucu
ortaya koymaktadır: Tarımda yaklaşık 6.5 milyon kişi
istihdam edilmektedir; bunların 3 milyonu kadındır ve
kadınların 2.2 milyonu ücretsiz aile isçisidir.45 Ayrıca
yazar ( Nihat, 2008, s.223) tarımda okuryazarlığın çok
düşük olduğunu hatta kadınların erkeklerden daha düşük
olduğunu ve bu durumun kentte göç ile istihdamda sorunlar
oluşturduğunu belirtmektedir. Ve de tarım sektöründe sosyal
güvenliğin çok düşük olduğunu özellikle yine kadınlarda
%0.8 civarında olduğunu söylemektedir.
Türkiye’deki tarım işletmelerinin %95’i küçük işletme
kapsamındadır. Küçük köylü işletmecilerinin siyasal ve
sosyal davranışlarında geleneğin büyük ağırlığı vardır. İş,
genel olarak ücretsiz çalışan aile bireyleriyle yapılır.
İstisnai durumlarda (çapa, hasat dönemleri) yakın akraba,
komsu ve köylülerden işgücü temin edilir. Bu çalışmaların
bir kısmı ücretsizdir ve karşılıklı yardımlaşmaya
dayalıdır. Ancak günümüzde ücretli isçi çalıştırma oranı
44 Nurettin Yıldırak, Bülent Gülçubuk, Sema Gün, Emine Olhan ve Mehmet Kılıç, ‘’Türkiye’de Gezici Ve Geçici Kadın Tarım İşçilerinin Çalışma ve Yaşam Koşulları ve Sorunları’’, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Temsilciliği,2002, http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/publ/kadintarim.pdf (02, Aralık,2013), s.4.
45 Akbıyık, s.223.
~ 29 ~
giderek artmaktadır. Ücretler nakdi olabildiği gibi, ayni
de ödenebilmektedir. Çalışmanın başlama ve bitiş zamanı
geleneksel olarak belirlenmektedir.46
Yoksul köylüler, kıtlık olan dönemlerde mevsimlik
işçilik yaparlar. Köylerinden çıkan işçiler, işleri
mevsimlik sıraya göre bölge değiştirerek iş değiştirirler.
Çalışma ve konaklama şartları farklılık gösterse de
benzerdirler. Yazar (Nihat, 2008,s.231) mevsimlik tarım
işçisinin oluşma sebebini yoksulluktan dolayı belirtmiş ve
ailece çalışmaya çıkıldığını, bilinen merkezlere
gidildiğini söylemiştir. Ücret yapılan işe göre
belirlenmektedir. Ücretli izin uygulaması yoktur. Çalışılan
günün ücreti ödenir. Ücretler genellikle düşüktür ve asgari
ücret seviyesindedir. Mevsimlik tarım işlerinde
sendikalaşma yoktur. İşin geçici olması örgütlenmeyi
imkânsız hale getirmektedir.
Mevsimlik tarım isçisi çocuklarının eğitim hayatı bu
çalışma düzenine bağlı olarak belirlenmektedir. Söyle ki:
Mevsimlik tarım isçilerinin çocukları okulların
açılmasından iki ay sonra okula başlamakta, buna karşılık
Mart baslarında çalışma mevsiminin başlamasıyla okulu
bırakmaktadırlar. Sonuçta çocukların temel eğitimi bile
yetersiz kalmaktadır. Kız çocukların durumu ise daha
kötüdür. Çünkü kızların okumasına zaten soğuk
yaklaşılmaktadır.) Ancak mevsimlik tarım isçilerinin bir
kısmı is bitince kendi köylerine dönmeyip işportacılık,
46 Akbıyık, s.329.
~ 30 ~
tarım dışı gündelik isler veya fabrika isçiliği
yapmaktadır. Sık sık iş değiştirirler. Çırçırdan, inşaata,
oradan da tarlaya dolaşıp dururlar. Çırçırda çalışan
ameleler 8–10 kişi ahırdan bozma evlerde yatar kalkarlar.
İşyerleri sağlıksız, çalışma süreleri uzun, ücretler
düşüktür. Çalışanlar birbirlerine karsı hissiz, duyarsız ve
sevgisizdir. Çünkü yoksulluk bu duyguları köreltmektedir.
Gurbetçiliğe alışan köylü değişmeye başlamıştır. Köydeyken
şehri, şehirdeyken sılayı özlemeye başlamıştır.47
Ücretler toprak sahibi ve aracı arasında belirlenir.
Bireysel ilişkiler kurulmaz. Bu durumda da düşük ücretlerle
çalışma yani çalıştırma söz konusudur. Ücretler gündelik
ödenir ve vasıflı, mal sahibi olanların kıyasla daha
fazladır.
Bir örnek ile açıklayacak olursak:
Kayısıda çalışan mevsimlik tarım isçilerinin ücret ve
çalışma şartları 2005 yılında
Malatya Ziraat Odasıyla “Adıyaman Mevsimlik İşçiler
Derneği” ve bazı çiftçilerin katılmasıyla belirlenmiştir.
Buna göre;48
a. Malatya’ya geliş ücreti işverene, gidiş ücreti ise
isçiye aittir.
b. Çalışma süresi 10,5 saattir.
c. Saat ücreti 1 milyon TL dir. Ücretin %10’u işveren
tarafından elçiye ödenir.
47 İbid.48 Akbıyık, s.234.
~ 31 ~
d. Çalışma saatleri 6.30–12.00 / 14.00–19.00’dur. Ancak
isçi ve işveren anlaşarak
çalışma saatlerini farklı şekilde ayarlaya bilirler. Fazla
mesai ücrete tabidir.
e.14 yasından küçükler ve yaslılar çalıştırılamaz.
f. İsçiler çadırlarını mutlaka getireceklerdir.
1950’ den sonra çeşitli faktörler nedeni ile tarımın
yapısı değişmiştir. Özellikle köylerde hem ekonomik hem de
sosyal alanlarda değişimler söz konusudur. Teknolojik
gelişmeler, pazar ihtiyacı, doğal koşullar gibi faktörlerle
göçler yaşanmıştır. Ancak ülkenin büyük bir çoğunluğu hala
tarım sektöründe istihdam etmektedir.
Tarım sektörü daha çok mevsimlik, aile işçiliği
üzerine şekillenmiştir. Sürekli tarım işçileri daha çok
bakanlıklara bağlı veya özel sektöre ait ziraat ve
hayvancılık işletmelerinde istihdam etmektedir.
Sürekli tarım işçiliği köylülükle-isçilik arasında bir
geçiş süreci olarak değerlendirilebilir. Mevsimlik tarım
isçilerinin aksine yasadıkları çevrenin bir parçası
görünümündedirler. Şehirleşme eğilimleri yüksektir. Sendika
üyeliği yaygındır.49
Genel olarak sürekli tarım işçileri asgari ücret
düzeyinde çalışır, işveren ailesi ile kalabileceği bir
verir ve sigortaları yoktur.
49 Akbıyık, s.235.
~ 32 ~
50
1950 den sonra gerçekleşen nüfus hareketleri grafikte
belirgin bir şekilde gözükmektedir. Köy nüfusu ise 1970’den
sonra artış göstermiştir. Bu değişim hem köy hem de kentte
önemli sonuçlar doğurmuştur.
3.2 Tarımda Kadın Ve Çocuk İstihdamı
Kadın İşçiliği
Türkiye tarım sektöründe kayıt dışı olarak kadınlar
büyük bir paya sahiptir. Bu pay içerisinde güvencesiz,
düşük ücretli veya ücretsiz olarak yer almaktadır. Ayrıca
özellikle mevsimlik işçilikte çocuk emeğini görmekteyiz.
Çünkü bu tarım işçiliği ailece yapılmakta çocukların okul
dönemleri yarıda kalmaktadır. Toplumsal yapıda hakim
görüşün kadın emeğini değersizleştiğini söylemek
kaçınılmazdır. Çünkü kadınlar yedek işgücü olarak
görülmektedirler.
50 Akbıyık, s.228.
~ 33 ~
Türkiye’ de kırsal alandaki kadın için, üretim ve ev
işlerinin birlikte yapılması, eğitim düzeyinin ve toplumsal
statünün düşüklüğü, örgütlenmenin sağlanamaması, kendisinin
kullanabileceği ücretli çalışma olanaklarının bulunmaması
ve başta sosyal güvenlik olmak üzere çalışma yaşamı ile
ilgili yasal mevzuattaki eksiklikler önemli sorunlar olarak
ortaya çıkmaktadır.51
Kadın, eğitimde, sağlıkta, aile içerisinde, çalışma
hayatında erkeklere göre daha fazla sorumluluk almaktadır
ancak ancak karşılaştırmalı olarak haklardan yoksundurlar.
Kır kadını bir yandan temizlik, çocuk bakımı, ekmek
yapma, yakacak temini, gıda ve beslenme gibi ev işleri
yaparken diğer yandan bitkisel ve hayvansal üretim, el
sanatları etkinlikleri, tarım dışı işler ve gelir getirici
faaliyetlerde de (pazarda satmak için mal üretimi, tarım
dışı ücretli işçilik, pazarlama faaliyetlerine katılım
gibi) bulunmaktadır. Nadiren de olsa, kadın zaman zaman da
üretimde yönetici olarak görev almaktadır. Kadının tarımsal
etkinlikleri yanında, besin maddelerinin hazırlanması ve
saklanması, içme suyunun, yakacakların taşınması, pazar
için yoğurt, peynir yapımı gibi etkinlikleri kapalı aile
ekonomisi içinde kaybolmakta, kadın bağımsız olarak
emeğinin karşılığını alma ve kullanma olanağından hukuken
olmasa da uygulamada yoksun bulunmaktadır.52
51 Yıldırak, Gülçubuk, Gün, Olhan ve Kılıç, s.1052 Yıldırak, Gülçubuk, Gün, Olhan ve Kılıç, s.11
~ 34 ~
Kadının kırsal alanda yaptığı iş, ekonomik açıdan bir
anlam ifade etmemekte ev işi gibi görülmektedir. Bu nedenle
ev ile ev dışı işini ayarlamak durumundadır. Bu da kadının
sosyal açıdan konumunu belirlemekte, geleneksel bir yapının
getirisi olarak sıradan karşılanmaktadır.
Kır kesiminde doğup büyüyen bir kadının gerek
mantalitesi, gerek mesleği, gerek işle ilgili tutum ve
eğilimleri kentteki insanların sosyal değerleri ile pek
örtüşmediğinden ve de kır kesiminde egemen olan sosyal
değer ve sosyal normların farklı olması nedenleri ile
kentle ilişkisini engellemiştir. Özellikle ulaşım ve
iletişim koşullarının kentle ilişkilerde büyük bir engel
oluşturması köy halkının dolayısıyla kadının soyutlanmasına
neden olmuştur.53 Kadın; aile işçisi, ücretli, mal sahibi
olarak çalışmaktadır. Genel olarak tarımda işgücü sayısal
değerce düşüş gösterse de tarımda kadın emeği aynı
seviyededir. Az topraklı ailelerde kadınlar mevsimlik işçi
olarak, bitkisel ve hayvansal üretimde devam
etmektedirler.
Çalışan kadınların %95 inden fazlası 1955 yılında
tarımda iken, 1980’de bu oran %85,6, 1997’de %72,5, 1999’de
ise %66,3.e düşmüştür. Aynı dönemde erkekler için bu oran
%32,6’ya kadar düşmüştür. El emeğine dayanan emek-yoğun
işler kadınlar, makineleşmiş teknoloji düzeyi yüksek işler
ise erkekler tarafından yapılmaktadır. Fakat, son yıllarda
53 İbid.
~ 35 ~
az düzeyde de olsa tarımdaki kadınlar; ürünlerin işlenmesi,
depolanması, pazarlanması, kredi temini gibi çalışmalarına
da girmektedir.54
Büyük topraklarda kadınlar tarımda çalışmazlar, erkeklerin
yetmediği zamanlar görev alırlar. Orta büyüklükte ise erkek
daha mekanik işlerde ilgilenirken, kadınlar emek-yoğun
işleri yaparlar. Aile işletmesinde de kadınlar emek-yoğun
işleri yürütür erkek ise tarım dışı gelir elde etmenin
yollarını arar. Toprak sahibi değil ise hem erkek hem de
kadın mevsimlik işçi, başkasının topraklarında işçi olarak
çalışırlar. Gezici olarak faaliyet gösteren kadınlar ürün
başına ücret almakta ve yaklaşık 10-15 saatini
çalışmaktadır. Kadınların üretimdeki rolleri emekleri ile
sınırlıdır. Mevsimlik işçilik aile olarak yapıldığını
söylemiştir. Burada da kadınlara büyük görevler
düşmektedir. Çünkü kadın gidilen yerde hem tarımda
çalışırken, çadırlarda da düzeni sağlamakla yükümlüdür.
Çocuk bakma, yemek vb.
Çocuk İşçiliği
Çocuk işçiliği önemli bir sorun alanını
oluşturmaktadır. Çalışan çocuklar arasında tarımda çalışan
çocuklar içinde bulunduğu koşullardan dolayı ayrı bir yer
tutmaktadır. Öncelikle çalışma ve yaşam koşulları, çevre
ile ilişkiler, eğitim ve sağlık sorunları açısından bu
çocuklar en dezavantajlı gruplar arasında yer almaktadır.55
54 Yıldırak, Gülçubuk, Gün, Olhan ve Kılıç, s.12.55 Bülent Gülçubuk, ‘’ Tarımda Çocuk Emeği Sömürüsü ve Toplumsal
Duyarlılık’’, Çalışma ve Toplum, 2002, sayı.2,
~ 36 ~
Daha önce mevsimlik işçilikten bahsetmiştik. İşçiler
ekonomik zorluklar ile göç ettikleri yerlere çocuklarını da
götürmek zorunda kalmaktalar. Ekonomik katkı koydukları
için ise uygun olmayan işlerde çalıştırılmaktadırlar.
Türkiye’de çalışan çocukların %40-50’ye yakını tarımda
çalışmakta olup, sayıları yaklaşık 350.000-400.000 arasında
olup, en kötü konumda çalışan çocuklar arasında ön sırada
yer almaktadır. Bu çocuklar Türkiye’nin değişik
bölgelerinde özellikle pamuk, fındık, narenciye, pirinç,
şekerpancarı, tütün vd. tarımında çapa, hasat gibi işlerde
yoğun olarak çalışmaktadır.56
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) –2006 yılı Çocuk
İşgücü Araştırması’na göre; Türkiye genelinde 6–17 yaş
grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 264 bindir. Bu yaş
grubundaki çocukların % 60,9’u kentsel, % 39,1’i kırsal
yerlerde bulunmaktadır. Çocukların % 84,7’si bir okula
devam ederken, % 15,3’ü okula devam etmemektedir
(2.491.000). Okula devam etmeyen çocukların % 58,8’ini
(1.464.708) kız çocukları oluşturmaktadır. Çalışan
çocukların % 31,5’i okula devam ederken, %
68,5’i öğrenimine devam etmemektedir. Çalışan çocukların %
40,9’u tarım (392.000 kişi), % 59,1’i tarım dışı sektörde
(566.000 kişi) faaliyet gösterirken, % 53’ü ücretli veya
yevmiyeli, % 2,7’si kendi hesabına veya işveren, % 43,8’i
ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. Çalışan 392 bin
http://calismatoplum.org/sayi33/gulcubuk.pdf (12 Kasım 2013), s . 75.56 İbid.
~ 37 ~
çocuktan %51,8’i erkek, %48,2’si kız çocuğudur. Bu
çocukların 182.000’i 6–14 yaş arasındadır. Çocuklar
arasında ücretsiz çalışanların %79,5’i tarımdadır.57
Tarım kesiminde çalışan çocuk işgücü iki grupta ele
alınabilir. Birinci grupta; bulunduğu yerde aile işletmesinde
veya bir başka işletmede ücretli veya ücretsiz olarak
çalışan çocuklar bulunmaktadır. Bunlar iş buldukça
gündüzleri çalışmakta, akşamları veya çalışılmayan günleri
evlerinde geçirmektedir. Çalışma ve barınma koşulları,
sürekli olarak yaşadıkları yerleşim yerinin yapısıyla
ilgilidir. İkinci grupta ise; bulundukları yerden başka
yörelere 3-7 ay arasında değişen sürelerle mevsimlik olarak
aileleri veya kardeşleri, yakınları ile birlikte çalışmaya
giden çocuklar yer almaktadır. Bunlar, plastikten yapma
çadırlarda elektrik, su vd. altyapı hizmetlerinden yoksun
biçimde yaşamlarını sürdürmektedirler.58
Çeşitli nedenlerle çocuk işçiliği oluşmaktadır.
Yoksulluk, aile gelirinin düşüklüğü, işverenin çocuk emeği
talebi, göç, nüfus artışı gibi faktörler çocuk işçiliğine
zemin hazırlamaktadırlar. Çocuk işçiliğine yönelik yasal
düzenlemeler olsa da uygulamada bu durum söz konusu
değildir. Tarımda, 10 saati aşan, zor koşullarda, genelde
16 yaşın altında çocuk işçiliğini engellemek için
uygulanacak düzenlemeler gerekmektedir. Özellikle kız
57 Gülçubuk, s.78.58 Gülçubuk, s. 80.
~ 38 ~
çocuklarının üzerindeki yük, ilerde tarımda kadın emeğinde
bahsettiğimiz durumların doğacağının işaretçisidir.
6.2 Tarım İşçilerinin Ortalama Ücretleri
Mevsimlik Tarım İşçilerinin Ortalama Günlük Ücretleri (TL)
Sürekli Tarım İşçilerinin Ortalama Aylık Ücretleri (TL)
Kadın ErkekOrtalama Kadın Erkek
Ortalama
Female Male Average Female Male Average
1996 0,47 0,68 0,55 10,00 13,52 13,281997 0,91 1,32 1,04 26,42 30,02 29,721998 1,98 2,47 2,16 51,00 57,52 57,401999 2,95 4,01 3,37 90,28 107,60 106,792000 3,93 5,61 5,25 122,60 140,78 139,492001 4,87 6,84 6,63 162,90 202,54 200,402002 6,85 9,10 7,68 194,76 248,44 244,482003 9,46 12,05 10,50 232,44 305,62 296,892004 11,92 15,47 13,23 286,11 362,23 359,562005 13,62 18,06 15,34 314,41 403,49 391,492006 16,04 22,12 18,35 377,14 511,06 488,012007 19,17 25,94 22,19 550,19 706,39 693,702008 21,18 29,16 24,82 640,98 821,52 803,272009 22,65 32,21 27,19 650,32 835,99 806,332010 24,75 34,58 29,27 731,53 905,90 883,92
2011 28,52 38,41 32,91 748,14 1021,76 978,97
2012 33,26 43,31 37,82 858,00 1128,00 1090,00
Kaynak: Tarımsal İşletmeler (hanehalkı) Ücret Yapısı Araştırması
~ 39 ~
Yaş grubu, cinsiyet ve sektöre göre 2006-2012
Ekonomik faaliyetkolu
Yaş grubuve cinsiyetAge group and sex
Toplam Tarım
2006 (Ekim-Kasım-Aralık)
2012 (Ekim-Kasım-Aralık)
2006 (Ekim-Kasım-Aralık)
2012 (Ekim-Kasım-Aralık )
TÜRKİYE
Toplam 890 893 326 399 6-14 285 292 152 200 15-17 605 601 174 198
Erkek 601 614 172 236 6-14 190 185 89 117 15-17 411 430 84 118
Kadın 289 279 154 163 6-14 95 108 63 83 15-17 194 171 90 80
KENT
Toplam 490 400 32 31 6-14 120 79 17 11 15-17 370 322 14 20
Erkek 362 302 14 19 6-14 88 57 11 8 15-17 274 246 3 12
Kadın 128 98 17 11
~ 40 ~
Toplam - Toplam - Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Erkek - Erkek - Kadın - Kadın - Bin - Bin - 2.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre 3.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 6 [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 5 Toplam - Toplam - Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Erkek - Erkek - Kadın - Kadın - Bin - Bin - 2.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre 3.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 6 [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 5
6-14 32 22 6 3 15-17 96 76 11 8
KIR
Toplam 400 493 294 368 6-14 165 214 134 189 15-17 235 279 160 179
Erkek 239 312 158 216 6-14 103 128 78 109 15-17 137 184 80 107
Kadın 161 181 136 152 6-14 63 86 57 80 15-17 98 95 79 72
TÜİK, Çocuk İşgücü İstatistikleri, 2006-2012
4.SONUÇ
~ 41 ~
TopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKa