TARIMIN TURKIYE EKONOMISINDEKI YERI

43
İÇİNDEKİLER 1. TARIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YERİ . 2. TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI . 2.1. Kalkınma Planlarında Tarıma Yönelik Politikalar . 2.2 Türkiye’ de Uygulanan Tarım Politikaları . 3. TARIMDA İSTİHDAM VE ÜCRET OLUŞUMU 3.1 Tarımda İstihdam ve Ücretin Genel Durumu 3.2 Tarımda Kadın Ve Çocuk İstihdamı 4. SONUÇ ~ 1 ~

Transcript of TARIMIN TURKIYE EKONOMISINDEKI YERI

İÇİNDEKİLER

1. TARIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YERİ .

2. TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI .

2.1. Kalkınma Planlarında Tarıma Yönelik

Politikalar .

2.2 Türkiye’ de Uygulanan Tarım Politikaları.

3. TARIMDA İSTİHDAM VE ÜCRET OLUŞUMU

3.1 Tarımda İstihdam ve Ücretin

Genel Durumu

3.2 Tarımda Kadın Ve Çocuk İstihdamı

4. SONUÇ

~ 1 ~

1. TARIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ YERİ

Tarımın ekonomi içerisindeki yerini, sektörün ulusal

gelire katkısı, dışsatım ve dışalım dengesi, sanayi sektörü

ile ilişkisi, istihdamdaki payı gibi etkenler çerçevesinde

belirleyebiliriz. İlk olarak tarımın yapısını tarihsel

olarak kısa bir şekilde ele alacağız özellikle son dönem

tarımın ekonomideki durumu ve AB süreci çerçevesindeki

gelişimi üzerinde duracağız.

Ülke nüfusunun yaklaşık üçte birine yakın bölümü

tarımsal ya da kırsal alanda yaşıyor olduğu halde milli

gelirde tarımın yeri ancak % 8 – 10 düzeyindedir.

Türkiye’de tarım sektöründe göze çarpan eğilimler, küçük

meta üretiminin yaygın olması, toprak dağılımının çok

parçalı olması ve verim düşüklüğüdür.1 Tarımda yaşanan

gelişmeler tarımın ekonomideki yerine yön verirken bunlar

tarım alanındaki politikalar doğrultusunda

1 Aylan Arı, ‘’Türkiye’de Tarımın Ekonomideki Yeri’’, Çalışma ve Toplum, 2006, sayı:9. http://www.calismatoplum.org/sayi9/aylan_ari.pdf. (15 Kasım 2013), s.63.

~ 2 ~

gerçekleşmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nden köy

enstitülerine, savaş sonrası tarımı yeniden canlandırmaya

yönelik makinalaşmadan tarımın özelleştirilmesine, son

dönem biyoyakıt ve neo-liberal politikalara kadar tarım

çeşitli evrelerden geçmiştir. Ayrıca tarımda risk ve

belirsizliklerin fazla oluşu, doğal koşulların etkisi

nedeniyle tarım, çeşitli önlemler ve politikalarla

desteklenmeye mecburdur.

Cumhuriyet dönemi tarım (1923-1940): Cumhuriyet

yönetimine, Osmanlı İmparatorluğu’ndan pek çok sorunla

yüklü bir tarım bakiye kalmıştır. Uzun savaş yıllarında

tarım üretimi yarı yarıya azalmış, nüfusun demografik

yapısı büyük ölçüde değişmiş, başta iş hayvanları olmak

üzere üretim araçlarının büyük bir bölümü yok olmuştur.

Başka bir deyişle, Türkiye 1920'lerin başında buğday, un,

şeker gibi temel tüketim mallarının büyük bir kısmını ithal

etmek sorunuyla karşı karşıya bulunmakta idi.2 Savaş

yıllarında düşen tarımsal verimlilik 1923 yıllarında

yeniden eski seviyesine çıkartılabilmiştir. Bunun nedenleri

içerisinde dünya piyasalarındaki olumsu seyir ve erkek

nüfusun yeniden toprağa gelmesidir.

13 milyon civarında olan nüfusun ancak %10 kadarı okuma

yazma bilmekte, %90’ı kırsal alanda yaşamakta ve geçimini

2 B. Ali Eşiyok , ‘’ Kalkınma Sürecinde Tarım Sektörünün Ekonomideki Yeri, Yapısı Ve Gelişme Dinamikleri (1923-2004)’’,TürkiyeKalkınma Bankası, 2004, cilt.1. http://www.kalkinma.com.tr/data/file/raporlar/ESA/GA/2004-GA/GA-04-06-18_Kalkinma_Surecinde_Tarim_Sektoru_CiltI.pdf, (16 Kasım 2013), s. 13.

~ 3 ~

tarımdan sağlamaktadır. Tarım, tüm teknik donanımlardan

yoksun, geleneksel yöntemlere göre ve ilkel biçimde, toprak

ağalığına dayalı bir sistemde yapılmaktadır. 3

Dönemin siyasi ve ekonomik açıdan çetin koşulları

altında, bağımsızlığını koruyup Cumhuriyet'i

geliştirebilmek, ekonomik alanda sağlanabilecek atılımlar

ile olanaklı idi. İşte bu ortamda tarım, kalkınmayı

sağlayacak sektör olarak seçilmiş ve tarımsal üretimi

artırmaya odaklı politikalar izlenmiştir.4 1923 yılında ilk

beyanname oluşturulmuştur:

Aşar’ ın ıslah edilmesini, tütün tarımı ve ticaretinin

milli menfaatlere uygun düzenlenmesini, Ziraat Bankasının

sermayesini artırarak çiftçileri daha uygun ve daha fazla

kredi ile desteklemesini, tarım makinalarının ithalini,

hayvan ıslahı ve sayısını artıran önlemlerin alınmasını

istemektedir.5 Cumhuriyet hükümeti tarımsal üretimin

artırılması için özellikle vergi, kredi ve toprak mülkiyeti

konusunda da hukuksal ve kurumsal düzeyde önemli karalar

almıştır. Toprak üzerinde özel mülkiyeti yaygınlaştırmak

üzere yasal düzenlemelere gidilmiştir. Ek olarak bazı tarım

ürünlerinin üretiminin özendirilmesi ve sulama, gübre,

tohumluk sağlama ve teknik eğitim konularında kamu yardımı

3 Zeynep Dernek, ‘’Cumhuriyet’in Kuruluşundan Günümüze Tarımsal Gelişmeler’’, Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2006 sayı.1. numara.12,http://www.cukurovataem.gov.tr/upload/2010/10/tarimsal-gelismeler.pdf (16 Kasım 2013),s.2 .

4 Gökhan Günaydın,’’ Türkiye Tarım Sektörü’’, Tarım ve Mühendislik, 2006, sayı.76. http://www.zmo.org.tr/resimler/ekler/46e3ece1fc8b24b_ek.pdf?dergi=139(15 Kasım 2013) s.13.

5 Dernek, s.3.

~ 4 ~

önlemleri geliştirilmiştir.6 Geçimlik ekonomi yanında

ulaşımın kolay olduğu yerlerde pazara yönelik tarımsal

üretim gerçekleştiriliyordu ve devlet tarımda makine

kullanımına büyük önem vermekteydi. . Bu dönemde tarımın

lehine gelişim söz konusudur. Buğday, tütün ve pamuk

yüzdesel olarak artmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Cumhuriyet

yönetimi tarımı geliştirebilmek için üç aşamalı bir program

uygulamıştır. Öncelikli olarak Osmanlı’dan devralınan

çağdışı kurumlar tasfiye edilmiştir, sonra tarıma ilişkin

geniş çaplı bir kurumlaşma gerçekleştirilmiş ve son olarak

tarım kesimi fiyat politikaları ve dış ticaret koruması

yoluyla desteklenmiştir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımına

kadar Türkiye Cumhuriyetinde ekonominin dünya ekonomisi ile

bütünleşmesi, üretilen tarımsal artığın diğer ülkelerdeki

mamul mallarla ticareti sonucu gerçekleşmiştir. Çünkü

sadece tarımsal üretimde diğer sektörlere göre daha fazla

kar oranı söz konusudur ve dış dünya ile yapılan tarımsal

ticaret ile ekonomi belirli bir düzeye ulaşmıştır.7

1929/30 ekonomik bunalımının en fazla etkilediği

sektörlerin başında tarım sektörü gelmiştir. Tarımsal

hammadde fiyatlarındaki dramatik düşüş, tarımsal hasılanın

da bunalım öncesi döneme göre %40 düzeyinde düşmesine neden

olmuştur. Bu dönemde aleyhte gelişen dış ticaret hadleri,6 Eşiyok, s.15.

7 Nazan Susam ve Ufuk Bakkal, ‘’ Türkiye’de Tarım Politikalarındaki Dönüşümün Kamu Bütçesi Ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri’’, Afyon Kocatepe Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, 2008, sayı.1.cilt.10. http://www.iibfdergi.aku.edu.tr/pdf/10_1/18.pdf (15 kasım 2013) s.336.

~ 5 ~

tarım ürünleri fiyatlarının daha hızlı düşmesi dolaysıyla

kötüleşmeye devam etmiştir. Tarım sektörü ancak 1936

yılında krizden kurtulabilmiştir.8 1929 krizi ile tarımsal

ürünlerin ihraç fiyatlarının düşüşü çiftçi gelirini

azaltmıştır. Devlet hem çiftçiyi hem de sanayiyi korumak

amacıyla bazı önlemler almıştır; iç pazarı geliştirmek,

yerli malları korumak ve tüketimini arttırmak. Bu dönemde

devletçilik ilkesi benimsenmiş ve Toprak Mahsulleri Ofisi

kurulmuştur. Buğday satın alınarak çiftçiyi destekleme

yoluna gitmiştir.

1929 yılında 2000’e çıkan traktör sayısı 1930’lu

yılların sonlarında ise 1000’in altına düşmüştür. Bunun

temel nedeni tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan hızlı düşüş

ve1930’lı yıllarda petrol fiyatlarındaki artış olmuştur.9

Osmanlı’dan kalan adaletsiz toprak dağılımı

değişmemiştir. 1930’larda başlayan dönemde bu yapı

değiştirilerek, bir kırsal dönüşüm gerçekleştirilmesi

hedeflendi. Toprak reformu bunun ilk adımıdır. İkinci adım

1935 yılında Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatiflerinin

kurulması, üçüncü adım ise, 1937 yılında Zirai

Kombinaların, 1938 yılında Devlet Ziraat İşletmesi’nin

kurulmasıdır. Köylü buralarda modern tarım öğrenecektir.

Son adım ise, Köy Enstitüleridir. 17 Nisan 1940 tarihli Köy

Enstitüleri Yasası ile 1940 – 48 aralığında 21 Köy

Enstitüsü açılmış, buralarda müzik – tarım - marangozluk -

8 Eşiyok, s.17.9 İbid.

~ 6 ~

balıkçılık - ayakkabı tamirciliği gibi yaşamın tüm

alanlarında yetkin, aydınlanma neferleri

yetiştirilmiştir.10

Köy Enstitüleri Cumhuriyet Dönemi’nin modernleşme ve

aydınlık yolundaki bir projedir. İş bölümleri yapılarak ve

amaçlar belirlenerek, farklı eğitimler doğrultusunda da

gelişim sağlanarak ülkeye katkıda bulunabilecek bir

projeydi.

1945- 1980: 1945 yılında topraksız ve az topraklı

çiftçileri topraklandırmak, iyi işlemeyen büyük arazileri

parçalayarak daha etkin işlemesini sağlamak amacıyla

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanuna

dayanarak kamu toprakları topraksız ve az topraklı

köylülere dağıtılmıştır. Bu kanun toprak mülkiyetinin

dağılımında yapısal bir değişiklik, bir iyileştirme

getirmemiştir; fakat ekime açılan alanların meralar

aleyhine genişlemesinde çok etkili olmuştur. 11

1950-1959 yılları ekonomide plansız dönem olarak

tanımlanır. Bununla birlikte bu dönemin ilk 1950-1953

yılları arasında tarım sektörü hızlı bir gelişme

göstermiştir. Gelişmede bu dönemde gelen Marshall yardımı

itici güç olmuş, tarımdaki traktör sayısı artarken buna

bağlı işlenen alanlar genişlemesi, tarımsal kredilerin

10 Susam ve Bakkal, s.36.11 Eşiyok, s. 19.

~ 7 ~

artırılması, iklim koşullarının iyi gitmesi gibi olumlu

durumlar üretimi artırmıştır.12

1923-1950 döneminde tarımsal politikalara damgasını

vuran kendi kendine yeterli olma amacı, 1950’lerde yerini

makineleşme yoluyla daha fazla üretip dış pazarlara ihraç

etme hedefine bırakmıştır. 1950’li yıllardaki üretim

teknolojisinde yaratılmaya çalışılan modernleşme

çalışmalarına rağmen tarımda kendine yeterlilik 1960’lı

yılların sonuna kadar gerçekleştirilememiştir. 1960’lardan

1980 yılına kadar girişilen ithal ikamesi yöntemiyle

sanayileşme politikalarının gereği olarak tarımsal üretim

ve verimlilik artısı tarım politikalarının ilk amacı

olmuştur.13

Türkiye tarımında 1950’li yıllar önemli gelişmelerin

yaşandığı dönem olmuştur. Daha önce tarıma açılmamış

alanlar ithal traktörler sayesinde ekilir duruma gelmiş,

tarımda artan makineleşme, iyi tohumluk ve ilaç

kullanımının yaygınlaşması ve sulama projelerinin

çoğalmasıyla birlikte yoğun tarım teknolojisine geçişin ilk

aşamaları gerçekleşmiş, verimlilik yükselmeye başlamıştır.

Bu gelişmeler neticesinde tarım sektörü hızlı bir metalaşma

ve ticarileşme süreci başlamıştır.14 Tarımsal politikalarla

bu dönemde tarım ekonomi içerisinde önemli bir yer

tutmuştur.

12 Dernek, s.4.13. Susam ve Bakkal, s.336.14 Eşiyok, s.20.

~ 8 ~

1950 den sonra ise durum değişmiş ve iktisat

politikası önceki dönemlerden farklı olarak devletçi değil,

liberal bir anlayış yer almasıdır. Özel kesimin gelişimini

iktisadi kalkınmayı sağlamak amacıyla ön planda tutmuştur.

1950’den sonra uygulamaya konan yeni tarım politikası

ile birlikte Türkiye tarımının giderek daha fazla pazarla

bütünleştiği görülmektedir. Çiftçiyi piyasaya dönük üretime

yönlendiren gelişmelerin başında, tarım sektöründe devlet

politikalarının yön verdiği üretim teknolojisindeki

değişmeler ve alt yapı yatırımları ile ilgili gelişmeler

etkili olmuştur.15

1963 yılından itibaren planlı ekonomiye geçilmiş,

yaygın tarım koşullarından yoğun tarım koşullarına

geçilmiştir. İthal ikameci birikim dönemlerinde de tarımsal

alanların, köylerin altyapı sorunları iyileştirilmeye

çalışılmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden 20 yıl içerisinde,

devletin, gıda sektöründe büyük ölçekli kamu işletmeleri

kurduğunu ve bunlara yoğun yatırım yaptığını görüyoruz.

Büyük ölçekli KİT’ler şeker, çay, tütün, bazı alkollü

içecekler, et ve süt ürünleri üretiminde faaliyet göstermek

için kurulmuşlardır. Kendi üretim sektörlerinde tekel

konumunda bulunan bu KİT’lerin büyük bir çoğunluğu,

sübvansiyonlar da dahil olmak üzere, farklı biçimlerde ucuz

15 Eşiyok, s.22.

~ 9 ~

girdi sağlama yoluyla, tarımsal üreticilere destek olarak

gıda üretiminin artmasına önemli katkıda bulunmuşlardır.16

1980 ve Günümüz: Tarım sektörü Cumhuriyet’ten 1980

lere kadar çeşitli politikalar aracılığıyla gelişmiştir.

Bazı yıllar devletçi politikalar bazı yıllar ise özel

kesimin önünü açan yaklaşımlarla gerçekleşmiştir. Peki esas

durum yani tüm alanlarda köklü değişimlerin gerçekleştiği

zaman olan 1980 ve sonrasında Tarım sektörü ne olmuştur

dersek; tarımın özelleştirilmesi, istihdam alanlarının

daralması, toprak alanlarının azalması ve ithalat

paylarının artması gibi durumlar sıralayabiliriz.

24 Ocak kararları çerçevesinde ithal ikameci

politikaları terk etmiş ve ucuz emeğe dayalı-orta derecede

teknoloji içerilmiş ürünlerin dışsatımına dayalı, açık

piyasa düzenine geçmiştir. Bu durum tam da sistemin

dönemsel gereksinime uygun olarak, ucuz ve sürekli işgücü

kaynağı olan eski köylüyü, sanayi yapısı görece gelişmiş

kentlerin varoşlarına yığdı. 17

1980 sonrası ihracata dayalı büyüme politikaları hakim

rol almakta tarım ve gıda sektörlerinde yeniden yapılanma

gerçekleşmiştir. Yeni dönemin temel özelliği deregülasyon

(deregulation) politikalarına dayanmasıdır. Deregülasyon

politikalarının uygulanması ile birlikte sübvansiyon

miktarları düşürülürken, tarım kredisi faizleri

yükseltilmiş, desteklemeye konu olan ürün sayısı

16 İbid.17 Günaydın, s.14.

~ 10 ~

azaltılmıştır.18 Bu dönemde KİT’ lerin bazısı

özelleştirilirken, bazı ürünlere destek kalkmıştır. 1980’li

yıllarda ekonomiye devlet müdahalesini en aza indirmeye

çalışan liberal akımın on plana çıkması tarım sektörüne

İkinci Dünya Savası yıllarından sonra ikinci gerileme

dönemini yaşatmıştır.19

Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi sürecinde önce,

kamunun alandan çıkışı tamamlanmakta, bir süre sonra

yabancılaşmaktadır. Bu güçlerin kurguladığı yeni üretim

yapısında köylüye, sözleşmeli üreticilik ilişkileri

çerçevesinde kendi toprağında ‘’bağımlı-işçi’’ rolü

biçilmektedir.20

1980’li yıllarda neo – liberal politikaların

uygulamaya konularak yaygınlaşmaya başlaması pek çok ülkeyi

etkilemiştir. Genel olarak; özelleştirme, rekabeti azaltıcı

bir etken olarak görülen işçi ücretlerinin düşürülmesi,

sosyal devlet desteklerinin azaltılması, olası krizlerin

engellenmesi için sermayenin dolaşımının önündeki

engellerin kaldırılma çabaları bu sürecin temel

belirleyicileri olarak ortaya çıkmıştır. 24 Ocak 1980

programının yürürlüğe girmesiyle hükümetlerin tarım

politikalarında birçok değişiklik ortaya çıkmıştır. Bu

dönemde, tarıma karşı “koruyucu ve düzenleyici” devlet

tavrı değişmiş, tarım üretiminde piyasa koşullarına tabi

olunmasını sağlayacak bir politika değişikliği ortaya18 Eşiyok, s.25.19 Susam ve Bakkal, s.337.20 Günaydın, s.24.

~ 11 ~

çıkmıştır. 21 1980’li yıllarda dış ticaret rejiminin

liberalizasyonu ile birlikte tarımsal ürün ithalatında

önemli artışlar yaşanmıştır. 1980’li yıllarda dış ticaret

rejiminin liberalizasyonu ile birlikte tarımsal ürün

ithalatında önemli artışlar yaşanmıştır. 15 sene içerisinde

Türkiye’nin süt, peynir, yağ ve dondurma gibi sütlü ürünler

ithalatı da yükselmiştir. Diğer yandan sebze ve meyve

ithalat ve ihracatında da benzer gelişmeler izlenmektedir.

Bu dönemde ithal avokado, ananas, Hindistan cevizi ve kivi

gibi tropik meyveler üst ve orta sınıf haneler tarafından

tüketilir duruma gelmiştir. 22

1980 sonrası uygulanan politikalar ile tarımı

düzenleyici kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi gündeme

gelmiştir. (Toprak Mahsulleri Ofisi, Tarım Kooperatifi

Birlikleri, Zirai Donatım Kurumu, Toprak Su. Ziraat Bankası

vb). Ayrıca sanayi de rekabeti arttırabilmek için tarım

araç olarak kullanılmıştır ve emekçileri hızla

yoksullaştırarak, tarımdan sanayiye kaynak aktarımını

hızlandırmıştır.

Mevcut politikaların etkinliğini yitirmesi nedeniyle,

içinde bulunduğumuz küreselleşme sürecinde tarım Avrupa

Birliği ile entegrasyonda öncelikle geliştirilesi gereken

bir sektör olarak belirmekte, Dünya Bankasının liberalleşme

politikaları ve Dünya Ticaret Örgütü kuralları karşısında

zorlanmakta ve uyumu güçleştirmektedir.23

21 Arı, s.63.22 Eşiyok, s.25.23 Arı, s.63.

~ 12 ~

Zaten Türkiye, 1994 yılında DTÖ’ unun tarım

anlaşmasını imzalayarak dünya genelinde belirlenen tarım

politikalarına uyma yükümlülüğü altına girmiştir. Bu

çerçevede uluslararası ticaretin daha da serbestleşmesi

için, serbest ticareti bozucu nitelikteki tarımsal

desteklerin azaltılması, ticarette haksız rekabete neden

olan ihracat teşviklerinin belirlenecek bir sure sonunda

kaldırılması, iç pazarların korunmasına yönelik gümrük

vergilerinin azaltılması, temel tarımsal politikalar olarak

belirlenmiştir.24 AB ile Türkiye tarımsal yapısı çok

farklılık göstermesinden dolayı, görüşmelerde en önemli

konu tarım olarak belirlenmiştir.

Türkiye 1999 yılında yeniden çok ciddi bir ekonomik

dar boğaza girmiş, kamu sektörünün borç stoku sürdürülemez

noktaya gelmiş ve IMF ile niyet mektubu imzalamak zorunda

kalmıştır. Niyet mektubunda tarımla ilgili maddeler

24 Susam ve Bakkal, s.337.25 Dernek, s.9.

~ 13 ~

arasında, mevcut destekleme politikaları yerine arazi

miktarını temel alan Doğrudan Gelir Desteği Sistemine

geçilmesi, tahıl, tütün ve şekerpancarı fiyatlarının dünya

fiyatları ile uyumlu hale getirilmesi ve zaman içinde

destekleme alımlarının kaldırılması, Tarım Satış

Kooperatifleri işletmelerinin ve Seker Fabrikalarının

özelleştirilmesi, kredi sübvansiyonlarının aşamalı olarak

kaldırılması, gübre ve diğer girdi sübvansiyonlarının 3 yıl

içinde tamamen kaldırılması gibi önlemler yer almaktadır.26

Türkiye ekonomisi içinde 1960’lı yıllarda tarım

kesiminin GSYİH içinden aldığı pay yüzde 40 iken günümüzde

bu oran yüzde 8 civarına düşmüş ve tarıma dayalı bir

26 Dernek, s.7.

~ 14 ~

ekonominin su anki lokomotif gücü hizmetler sektörü haline

gelmiştir.27

Tarıma alternatif bir yaklaşım olarak:

Biyoteknoloji özellikle sanayileşmiş ülkelerde tarım

ve tarıma dayalı sanayilerde etkili olmaktadır.

Biyoteknoloji en genel anlamı ile, maddelerin biyolojik

ajanlarla bilim ve mühendislik ilkelerine dayanarak

işlenmesi yoluyla mal ve hizmet üretimidir.

biyoteknolojinin tarıma doğrudan etkileri bitkiler ve

hayvanların verim, sağlık, kalite gibi özellikleri üzerinde

oluşturduğu ve geleneksel ıslah yöntemlerinden çok daha

hızlı ortaya çıkan değişiklikler yoluyla olmaktadır.

Doğa ile dost, teknoloji ve bilgiyi tarıma

aktarabilen, üretici- tüketici yararına karşılıklı işleyen

kamu aracılığıyla doğru tarım politikaları uygulanmalıdır.

Uluslararası ticaret kurallarını ve 117 ülkenin bu

alandaki taahhütlerini düzenleyen Gümrük Tarifeleri ve

Ticaret Genel Anlaşması (GATT) 1947 yılında onaylanmış ve

ülkemiz bu anlaşmaya 1951 yılında taraf olmuştur. Ülkelerin

GATT çerçevesinde yükümlülüklerini dengelemek, GATT

sistemini güçlendirmek ve işlevsel kalmak amacıyla, 1994

yılında Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması (DTÖ) imzalanmıştır.

Tarım ürünlerinde dış ticaret politikasını oluşturan ve

Uruguay Round Nihai Metninin en önemli bölümlerinden birisi

olan DTÖ Anlaşması, Tarım Anlaşması metninde genel eğilim,

tarım politikalarının devlet müdahalesinden ve sosyal

27 Susam ve Bakkal, s.345.

~ 15 ~

boyuttan arındırılarak, tarımsal üretim ve değişimi piyasa

mekanizmalarının yönlendirmesine bırakma yönündedir.28

Avrupa Birliği’ ni kuran Roma Anlaşması, Gümrük Birliği

ve Ortak Pazarın gerçekleştirilmesinin yanı sıra belirli

ortak politikalara uyulmasını da öngörmektedir. Ortak Tarım

Politikası; Toplulukta tarımsal üretimi artırmak,

üreticilere daha iyi bir yaşam seviyesi yaratmak ve

piyasaları istikrara kavuşturmak üzere tesis edilmiş ve

topluluk tercihi, ortak bir pazar kurulması ve mali

dayanışmadan oluşan üç ana prensibe dayandırılmıştır. Bu

çerçevede her bir sektör için belirlenen. Ortak Piyasa

Düzenleri. Yoluyla tarımsal üretim, destekleme ve ticarete

ilişkin politikalar belirlenmektedir.29

Oluşturulan bu genel amaç ve politika seti içinde öne çıkanamaçlar ana hatlarıyla aşağıdaki gibi sıralanabilir;30

AB ile uyumlu kurumsal yapının oluşturulması, Gıda güvencesinin sağlanması, Etkin piyasa mekanizmalarının geliştirilmesi Kalite standartlarının AB standartları seviyesine

ulaştırılması ve denetim mekanizmalarının kurulması, AB Pazar talepleri ile birlikte yeni Pazar alanlarının

da belirlenmesi, Tarımda örgütlü bir yapının oluşturulması, Tarımsal yapıda iyileşmenin sağlanması, Çiftçinin bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi,

28 DPT. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2000,http://ekutup.dpt.gov.tr/tarim/oik534.pdf (13 Kasım 2013), s.41.

29 DPT, s.45. 30DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2007,

https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=dpt+9.+kalk%C4%B1nma+%C3%B6zel+ihtisas+raporu+2007+bitkisel+%C3%BCretim&esrc=s&source=web&cd=1&ved=0CCsQFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww.kalkinma.gov.tr%2FDocObjects%2FDownload%2F3032%2Foik666.pdf&ei=b0GiUvDnNsOihgeLtYGoBw&usg=AFQjCNH7hIWR4ySIU6DwiomsC7rpKZ8mGA, s. 51-52.

~ 16 ~

Girdi kullanımında AB hassasiyetlerine uyulması, Etkin bir araştırma yapısının oluşturulması ve bio

teknolojik yatırımların planlı olarak arttırılması, Dikey entegrasyonun sağlanması, İstatistik isteminin AB’ye uyumlu hale getirilmesi, Laboratuarların akreditasyonu.Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalanan stand-by

anlaşmasında, tarımsal destekleme politikalarında birtakım

değişiklikler öngörülmektedir. Söz konusu anlaşma

kapsamında esas olarak, mevcut sistemin kısa bir zaman

içerisinde değiştirilerek, hedef üretici kitlesine yönelik

Doğrudan Gelir Ödemeleri uygulamasına geçilmesi, bütçe

harcamalarının azaltılması, kredi ve girdi desteklerinin

azaltılması ile Tarım Satış Kooperatiflerinin

özerkleştirilmesi önerileri yer almaktadır.31

2.TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI2.1. Kalkınma Planlarında Tarıma Yönelik Politikalar

Ülkenin iktisadi ve sosyal gelişimini sağlayabilmek

için, çeşitli sektörlerde ve çeşitli yöntemlerle uygulanan

politikalardır. Bu politikaların tarıma yansıması ise kamu

kurumları, hükümet dışı kuruluşlar, yasal düzenlemeler ve

uluslararası sözleşmeler ile şekillenmektedir. Son dönem

Türkiye tarım ekonomisi serbestleşme ve rakabet içerisinde

seyir izlemektedir.

Rekabet gücünü muhafaza etmek ve artırmak için elde

kalan araçlar; her türlü altyapı yatırımları, pazarlama

31 DPT, s.50.

~ 17 ~

faaliyetleri, AR-GE faaliyetleri, kırsal ve bölgesel

gelişme planları ile çevre ve doğal kaynaklar yönetimi

olarak sıralanabilir. Bu politikalar geliştirilirken dikkat

edilmesi gereken önemli bir nokta liberalleşme eğilimine

girmiş olan dünya ticaretinde bilhassa ABD ve AB gibi dünya

tarım ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin uyguladıkları

politikaları gözetmek olmalıdır.32

2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı,

değişimin çok boyutlu ve hızlı bir şekilde yaşandığı,

rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliklerin arttığı bir

döneme rastlamaktadır. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma

Planı, “İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel

ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ye üyelik için

uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye” vizyonu ve Uzun Vadeli

Strateji (2001-2023) çerçevesinde hazırlanmıştır.33

Stratejik amaçlar ve gelişme eksenleri:34

Rekabet Gücünün Artırılması,

İstihdamın Artırılması,

Beşeri Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi,

Bölgesel Gelişmenin Sağlanması,

Kamu Hizmetlerinde Kalitenin ve Etkinliğin Artırılması.

Bu anlayışla hazırlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı, AB’ye

üyelik sürecine katkı sağlayacak temel strateji dokümanı olarak

tasarlanmıştır. Bu nedenle Plan dönemi AB mali takvimi dikkate

32 DPT, s. 51.33 DPT. Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2006,

http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf (03 Aralık 2013), s. 1.34 DPT, s. 2.

~ 18 ~

alınarak 2007-2013 yıllarını kapsayacak şekilde 7 yıllık olarak

belirlenmiştir.

Kalkınma planının bu genel çerçevesi sektörel, bölgesel

ve ekonominin geneline etki edecek şekilde uygulama

hedefine sahiptir. Tarım sektöründe ise aynı hedefler

çerçevesinde kendi içinde belirlenmiştir kırsal kesimin

kalkınmasına yönelik kalkınma planları belirlenmiştir.

9. Kalkınma Planı Çerçevesinde Tarıma Yönelik Politikalar

(GZFT):35

1. AB’ye uyum için stratejilerin geliştirilmesi2. Orta ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesi3. Arazi ve doğal kaynak kullanım etkinliğinin artırılması4. Tarım Bilgi Sisteminin geliştirilmesi5. Pazarlama politika ve stratejilerinin yenilenmesi6. Stratejik ürünlerle ilgili mevzuat düzenlemelerininyapılması7. Destekleme ve teşviklerin çeşitlendirilerek devamettirilmesi8. Üretim girdilerinin maliyetlerinin düşürülmesi9. Yerli Ar-Ge yapısının güçlendirilmesi, yerli teknolojikullanımının yaygınlaştırılması10. Tohumculuğun geliştirilmesi11. Katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin teşvikedilmesi12. Bölgesel üretim desenlerinin belirlenmesi veuygulanması13. Yaş sebze ve meyve üretiminin yaygınlaştırılması14. Organik üretimin artırılması15. Yeni teknolojilerin kullanımı ile ilgili tedbirleralınması16. Üreticinin bilinç ve beceri düzeyinin yükseltilmesi

35 DPT, s. 30-31.

~ 19 ~

Kalkınma planı ile yüksek teknolojinin kullanımı,

verimlilik artışının sağlanması, etkin ve talebe dayalı,

doğal kaynakların etkin kullanılmasına yönelik bir tarım

politikası amaçlamıştır. Ayrıca tarım işletmelerinin

etkinliklerinin arttırılması da hedeflenmektedir. Aslında

söyledikleri gibi ‘’her köy bir işletme’’ yapılmak

isteniyor.

2.2 Türkiye’ de Uygulanan Tarım Politikaları

Türkiye’ de en son 9. Kalkınma planı hazırlandı.

Kalkınma planlarının genel çerçevesi ülkenin ekonomisini ve

dolaylı olarak da sosyal çizgisini daha yüksek bir noktaya

çıkartmaktır. Planların tarıma yönelik amaçları da bu

doğrultuda olup, tarımsal verimliliği, dış ticaret hacmini

~ 20 ~

yükseltmeyi ve yasal düzenlemeler ile istihdamı dengelemeyi

hedeflemektedir. Ancak ülkemizde bu politikalar bilinçli ve

bilinçsiz nedenlerden dolayı uygulanamamakta ve olumsuz

sonuçlar doğurmaktadır.

Ekonomi politikaları çerçevesinde tarım politikalarının

amaçları ise üretim ve verimliliği artırmak, üretici geliri

dolayısıyla üretici refahını artırmak, tarım ürünleri

fiyatlarında ve üretici gelirlerinde istikrarı yakalamak,

ucuz gıda temin ederek tüketici refahını artırmak, gıda

güvenliği ve güvencesini sağlamak, kırsal kalkınmayı

sağlamak, kırsal alanda ekonomik ve sosyal dengeyi yaratmak

ve döviz gelirini artırmaktır. Geçmiş dönemler itibariyla

farklı politikalar geliştirilse de, tarımda bir yapısal

dönüşüm gerçekleşememiştir ya da dönüşüm süreci arzu

edildiği gibi olamamıştır. Bugün bu dönüşümün toplumsal

maliyeti daha da ağırlaşmıştır. Zira, gelecek 10 yılda,

ülke tarımını kendi dışımızda etkileyecek iki büyük olgu

bulunmaktadır: Biri Avrupa Birliği (AB) diğeri ise Dünya

Ticaret Örgütü (DTÖ). Bunlardan her ikisinin de etkileri

gelecek yıllarda kuvvetle hissedilecek ve birbirlerini de

etkileyecektir. Her etkinin öncelikli değerlendirilmesi,

karşı tedbirlerin geliştirilmesi ve gerekli uyumun bir an

önce sağlanması gerekmektedir. Teknoloji üretim oranını

yükseltmek için tarımsal AR GE’ ye, dünyada avantajlı

konuma gelmek için tohumculuğa ve AB’de avantaj sağlamak

~ 21 ~

için de yaş sebze-meyve üretimi ile organik üretime öncelik

verilmelidir.36

Türkiye tarımı özel mülkiyete ve küçük iş aile

işletmelerinin hakim olduğu bir yapıya sahiptir. Bu nedenle

geçmişten bugüne toprak alanının yani tarımı uygulanacağı

alanı genişletmek ve büyütmek bir amaçtır. Yüksek oranlarda

büyüme gerçekleşmemesine rağmen, 1950’ den bu yana tarımsal

üretim artmıştır.

Ülkemizin 26.3 milyon hektar tarım arazisi vardır.

Toplam ekili ve dikili alanların %17’si sulanmaktadır.

Bitkisel üretim alanının %69’u tarla ürünleri, %19’u nadas

alanları, %3’ü sebze üretim alanları, %5’i meyve alanları,

%2’si zeytin alanları ve %2’si de bağ alanları olarak

değerlendirilmektedir. İşlenen tarla alanlarının %60’ında

tahıl, %7’sinde baklagil, %6’sında endüstri bitkileri,

%3’ünde yağlı tohumlar, %2’sinde yumrulu bitkiler ve

%2’sinde ise yem bitkileri yetiştirilmektedir. 1950’lerden

itibaren mekanizasyonun artmasıyla mera alanlarının

bozularak tarlaya dönüştürüldüğü, aynı şekilde ormanların

tahribiyle tarıma müsait olmayan alanların ekilmeye

başlandığı, özellikle 1960’lardan itibaren göllerin ve

sulak alanların kurutularak yeni tarım arazilerinin

yaratıldığı, sulama ve/veya elektrik üretimi amaçlı göl ve

göletler oluşturularak vadi içi habitatların tahrip

36 DPT, s. 1.

~ 22 ~

edildiği ve geniş alanlarda sulu tarıma geçilerek tarıma

elverişli alanlar yaklaşık 60 milyon hektara ulaşmıştır.37

Ayrıca 1980 yıllarında Nadas Alanlarının Daraltılması

Projesi olumlu sonuçlar vermiş, nohut, mercimek,

baklagiller, tütün ekilmiştir. Örtüaltı yetiştiriciliği

diye bir kavram vardır bu sera anlamına gelmektedir.

Türkiye’ de en çok istihdamın yapıldığı alan budur.

Hektarlık alanların genişlemesi ile sermaye bu alanlara

kaymıştır.

Toplam bitkisel üretim miktarı son altı yılda yaklaşık

88 ile 99 milyon ton arasında değişmektedir. Bitkisel

üretim miktarı 2000 yılında 98,7 milyon ton iken, 2001

yılında %10,8 oranında azalarak 88,0 milyon tona düşmüştür.

2002 yılında 97.9 milyon ton, 2003 yılında 93.7 milyon ton

ve 2004 yılında 97.4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.

Bölgesel etkisi güçlü olan çay yaprağı üretimi bir milyon

ton, çay yaprağının işlenmesi ile elde edilen siyah çay

üretimi ise 200 bin ton seviyelerine ulaşmıştır. Bu

sektörde üretim artışı, kısmen budama uygulamasının verim37 DPT, s. 4.

~ 23 ~

ve kalite üzerine olumlu etkisi sonucu, kısmen de üretim

verilerinin destekleme prim ödemeleri ile kayıt altına

alınması sonucu ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.38

Tarım ürünleri ihracatının toplam ihracat içindeki

payı, 1980’li yılların başında %60’a yakın iken şimdilerde

%10’un altına düşmüştür. Tarım ürünleri ithalatının toplam

ithalat içindeki payı ise, 1980’li yılların başında %1’in

altında iken bugün %6 dolayındadır.39

Bugüne kadar uygulanan tarım politikası kapsamında

belirtilen amaçlara ulaşmak için bir dizi farklı araçlar

kullanılmıştır. Bu araçlar destekleme alımları, girdi

sübvansiyonları, doğrudan ödemeler, ihracat teşvikleri ve

genel hizmetler olarak gruplandırılabilir. Bu gruplar38 DPT, s. 6.39DPT, s.12.

~ 24 ~

içerisinde yer alan araçlar taban fiyat desteklemeleri,

fark ödemeleri, teşvik primleri, ihracat ve ithalat

sınırlamaları ve vergileri, ihracat sübvansiyonları,

ihracat ve ithalat tekelleri, erken söküm teşvik primi,

üretim teşvik primi, avans ödemeleri, emanet alım sistemi,

toplu konut fonu, ekim alanı sınırlamaları, üretim

kısıtlaması tazminatları, doğal afet yardımları, ürün

değiştirme ödemeleri, şeker pancarı posası iadesi,

yatırımlarda hibe yardımlar, kredi sübvansiyonları, gübre

sübvansiyonu, tohum destekleme primi, su ve elektrik

sübvansiyonları, tarımsal mücadele ilaçları desteği, yem

destek primi, hayvan ırkını ıslah primleri, araştırma,

eğitim ve yayım hizmetleri, koruma kontrol denetim

hizmetleri altyapı ve yapısal hizmetler, pazarlama ve

tanıtım hizmetleri, stopaj vergisi, gelir vergisi muafiyeti

tüketici fiyatlarına müdahale ve katma değer vergisidir.

Tarım politikalarının amaçları gözetilirken arz ve talep

dengeleri, ürün kalitesi ve standardizasyon, piyasa

düzenleri, pazarlama, örgütlenme, uluslar arası ilişkilere

gereken önem verilememiştir.40

3. TARIMDA İSTİHDAM VE ÜCRET OLUŞUMU

3.1 Tarımda İstihdamın Genel Durumu

Tarımsal istihdamın toplam Türk istihdamındaki süren

ağırlığı her ne kadar düşmüş görünüyorsa da tarım40 DPT, s. 19.

~ 25 ~

sektörünün oluşturduğu katma değeri göz önünde

bulundurduğumuzda toplam istihdamdaki payı yine de

orantısız bir şekilde yüksektir. Bu nedenle gelecek

yıllarda tarımda karşılaşacağımız en öncelikli sorun

istihdam olacaktır. Tarım, “emek yoğundur. Bugün dünyada,

modern tarım işletmeleri, sanayi işletmelerine paralel

olarak organizasyon ve istihdam yapısı içine girmektedir.

Tarımda modernleşme, daha nitelikli ancak daha az sayıda iş

gücü kullanımına yönelmektedir.41

Yeni dönem tarım sektöründe hakim olan yaklaşım, dünya

çapında liberal kuralların bir getirisi olarak

sıralanabilir; ucuz emek, piyasaya göe şekillenebilen ve

rekabete dayalı tarım. Ayrıca üretici örgütlerinin

güçsüzlüğü pazara yönelik tarımda birçok nedenden dolayı

oluşabilecek sorunlar karşısında üreticinin olumsuz

etkilenmesi, üreticinin kazancını da olumsuz

etkilemektedir. Süpermarketler zinciri, kentlere yönelik

Pazar aracıları doğurmuş ve üreticinin ürünün değerini

düşürmektedir. Tüm bu olumsuz sonuçlar kırda tarım

istihdamını ve ücretini etkilemektedir. Elbette ki AB

süreci ve uygulanan tarım politikaları bu durumun doğmasına

etken olmaktadır.

41 Nihat Akbıyık, ‘’Türkiye’ de Tarım Kesiminde İşgücü PiyasalarınınYapısı’’, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2008 sayı.24. cilt.7.http://asosindex.com/journal-article-abstract?id=1512#.UpzqSNJdVKA (15 kasım2013), s. 221.

~ 26 ~

Türkiye’ de kırsal nüfusun artışının nedeni olarak

krizler ve köylünün ‘’beka stratejileri’’ öne

sürülmektedir:

Yazar (Gökhan, 2006,s25)’ın tanımladığı gibi "Beka

stratejisi" Türkiye köylüsünün giderek artan zorluklara

karşın kendini yeniden üretme koşullarına yönelik değişimi,

başka bir deyişle yaşamını sürdürebilmek için aradığı ve

bulduğu yollardır. Bunu şu şekilde açıklayacak olursak,

köylü, ürün miktarını arttırmak için daha çok emek sarf

edecek, maliyetini düşürecek ve gelirini sabitlemeye

çalışacaktır.

Bu, diğer sömürü ilişkilerinin yanında, köylünün kendi

kendini sömürmesidir. Bu bağlamda düşük marjinal

verimlilikteki alanları ekmeye başlamakta, yeni kiralama -

ortakçılık ilişkilerine girmektedir. Diğer taraftan, hane

üyelerinden bazıları tarım gibi faaliyetlere yönelmekte,

günlük - mevsimlik - sürekli göç süreçlerinde iş

aramaktadır. Tüm bu süreç, bir anlamda Türkiye

köylüsünün kendini sömürmesidir.42 Yazar (Gökhan,

2006,s.25)’ın belirttiği gibi beka stratejilerinin bir

diğer ürünü olarak köylünün borçlanmasıdır. Yani köylünün

zamanla hayvanını, toprağını, üretim araçlarını satması söz

konusudur. Son strateji olarak da tüketimi sınırlama ve

kadın emeğinin sömürüsü olarak açıklamaktadır.

Bu kapsamda olabildiğince hane gereksinimleri hane

içinde üretilmeye çalışılmakta, bunun olanaklı olmaması

42

~ 27 ~

durumunda ise daha ucuz ve kalitesiz mallar satın

alınmaktadır. Ayrıca, eğitim ve sağlık başta olmak üzere

tüm giderler kısılmakta, gıda tüketim alışkanlıkları

değiştirilmektedir. Örneğin, kaliteli bal üreten köylü

eskiden bunun bir kısmını hane içinde tüketirken, şimdi

tümünü pazara çıkarmaktadır. Daha yoksul haneler, öğün

sayılarını azaltmaktadırlar. Bunun yanında, sosyal

alışkanlıklarda da değişim söz konusudur. Cömert köy

düğünleri tarihe karışmıştır, hediye alış verişi ve yemekli

komşu ziyaretlerinde belirgin bir düşüş söz konusudur. Tüm

bunlarla birlikte, hem hane içinde hem de hane dışında

kadın daha çok çalışmaktadır.43

Tarımda ücretli emek ve aile işçisinden

bahsedebiliriz. Mevsimlik işçi, günlük, kadın ve çocuk

emeği gibi enformel bir yapılanmadan da söz edebiliriz.

İşçinin işletmede daimi veya geçici olarak bulunuşuna göre

daimi işçi ve geçici işçi olarak tasnifi yapılmaktadır.

Daimi işçi, işletmenin faaliyeti esnasında her zaman işi

bulunan yanaşma, bekar çiftçi, çoban, kahya gibi

kimselerdir. En az bir üretim dönemi veya yılı işletmede

bulunurlar. Görevleri gereği günün her saatinde, hatta

gerektiğinde, gece bile iş görmek durumundadır. Daimi işçi

erkek, kadın ve çocuk olabilirse de, daha ziyade erkek

işçiler daimi olarak çalışmaktadırlar Geçici işçi ise,

işletmede yıl içerisinde, belirli zamanlarda, işlerin en

yoğun olduğu ve kısa zamanda yapılması gerektiği dönemlerde

43 Gökhan, s.25.

~ 28 ~

ihtiyaç duyulur. Bunlar işe göre gündelikçi, aylıkçı veya

mevsimlik işçi olup, işletme sahibi tarafından işlerin

yoğun olduğu dönemlerde istihdam edilirler. Kuşkusuz bunlar

erkek, kadın ve çocuk olabilir.44

Tarımda istihdam edilen her dört kadından üçü ücret

almadan çalışmaktadır. Mutlak sayılar çarpıcı bir sonucu

ortaya koymaktadır: Tarımda yaklaşık 6.5 milyon kişi

istihdam edilmektedir; bunların 3 milyonu kadındır ve

kadınların 2.2 milyonu ücretsiz aile isçisidir.45 Ayrıca

yazar ( Nihat, 2008, s.223) tarımda okuryazarlığın çok

düşük olduğunu hatta kadınların erkeklerden daha düşük

olduğunu ve bu durumun kentte göç ile istihdamda sorunlar

oluşturduğunu belirtmektedir. Ve de tarım sektöründe sosyal

güvenliğin çok düşük olduğunu özellikle yine kadınlarda

%0.8 civarında olduğunu söylemektedir.

Türkiye’deki tarım işletmelerinin %95’i küçük işletme

kapsamındadır. Küçük köylü işletmecilerinin siyasal ve

sosyal davranışlarında geleneğin büyük ağırlığı vardır. İş,

genel olarak ücretsiz çalışan aile bireyleriyle yapılır.

İstisnai durumlarda (çapa, hasat dönemleri) yakın akraba,

komsu ve köylülerden işgücü temin edilir. Bu çalışmaların

bir kısmı ücretsizdir ve karşılıklı yardımlaşmaya

dayalıdır. Ancak günümüzde ücretli isçi çalıştırma oranı

44 Nurettin Yıldırak, Bülent Gülçubuk, Sema Gün, Emine Olhan ve Mehmet Kılıç, ‘’Türkiye’de Gezici Ve Geçici Kadın Tarım İşçilerinin Çalışma ve Yaşam Koşulları ve Sorunları’’, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Temsilciliği,2002, http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/publ/kadintarim.pdf (02, Aralık,2013), s.4.

45 Akbıyık, s.223.

~ 29 ~

giderek artmaktadır. Ücretler nakdi olabildiği gibi, ayni

de ödenebilmektedir. Çalışmanın başlama ve bitiş zamanı

geleneksel olarak belirlenmektedir.46

Yoksul köylüler, kıtlık olan dönemlerde mevsimlik

işçilik yaparlar. Köylerinden çıkan işçiler, işleri

mevsimlik sıraya göre bölge değiştirerek iş değiştirirler.

Çalışma ve konaklama şartları farklılık gösterse de

benzerdirler. Yazar (Nihat, 2008,s.231) mevsimlik tarım

işçisinin oluşma sebebini yoksulluktan dolayı belirtmiş ve

ailece çalışmaya çıkıldığını, bilinen merkezlere

gidildiğini söylemiştir. Ücret yapılan işe göre

belirlenmektedir. Ücretli izin uygulaması yoktur. Çalışılan

günün ücreti ödenir. Ücretler genellikle düşüktür ve asgari

ücret seviyesindedir. Mevsimlik tarım işlerinde

sendikalaşma yoktur. İşin geçici olması örgütlenmeyi

imkânsız hale getirmektedir.

Mevsimlik tarım isçisi çocuklarının eğitim hayatı bu

çalışma düzenine bağlı olarak belirlenmektedir. Söyle ki:

Mevsimlik tarım isçilerinin çocukları okulların

açılmasından iki ay sonra okula başlamakta, buna karşılık

Mart baslarında çalışma mevsiminin başlamasıyla okulu

bırakmaktadırlar. Sonuçta çocukların temel eğitimi bile

yetersiz kalmaktadır. Kız çocukların durumu ise daha

kötüdür. Çünkü kızların okumasına zaten soğuk

yaklaşılmaktadır.) Ancak mevsimlik tarım isçilerinin bir

kısmı is bitince kendi köylerine dönmeyip işportacılık,

46 Akbıyık, s.329.

~ 30 ~

tarım dışı gündelik isler veya fabrika isçiliği

yapmaktadır. Sık sık iş değiştirirler. Çırçırdan, inşaata,

oradan da tarlaya dolaşıp dururlar. Çırçırda çalışan

ameleler 8–10 kişi ahırdan bozma evlerde yatar kalkarlar.

İşyerleri sağlıksız, çalışma süreleri uzun, ücretler

düşüktür. Çalışanlar birbirlerine karsı hissiz, duyarsız ve

sevgisizdir. Çünkü yoksulluk bu duyguları köreltmektedir.

Gurbetçiliğe alışan köylü değişmeye başlamıştır. Köydeyken

şehri, şehirdeyken sılayı özlemeye başlamıştır.47

Ücretler toprak sahibi ve aracı arasında belirlenir.

Bireysel ilişkiler kurulmaz. Bu durumda da düşük ücretlerle

çalışma yani çalıştırma söz konusudur. Ücretler gündelik

ödenir ve vasıflı, mal sahibi olanların kıyasla daha

fazladır.

Bir örnek ile açıklayacak olursak:

Kayısıda çalışan mevsimlik tarım isçilerinin ücret ve

çalışma şartları 2005 yılında

Malatya Ziraat Odasıyla “Adıyaman Mevsimlik İşçiler

Derneği” ve bazı çiftçilerin katılmasıyla belirlenmiştir.

Buna göre;48

a. Malatya’ya geliş ücreti işverene, gidiş ücreti ise

isçiye aittir.

b. Çalışma süresi 10,5 saattir.

c. Saat ücreti 1 milyon TL dir. Ücretin %10’u işveren

tarafından elçiye ödenir.

47 İbid.48 Akbıyık, s.234.

~ 31 ~

d. Çalışma saatleri 6.30–12.00 / 14.00–19.00’dur. Ancak

isçi ve işveren anlaşarak

çalışma saatlerini farklı şekilde ayarlaya bilirler. Fazla

mesai ücrete tabidir.

e.14 yasından küçükler ve yaslılar çalıştırılamaz.

f. İsçiler çadırlarını mutlaka getireceklerdir.

1950’ den sonra çeşitli faktörler nedeni ile tarımın

yapısı değişmiştir. Özellikle köylerde hem ekonomik hem de

sosyal alanlarda değişimler söz konusudur. Teknolojik

gelişmeler, pazar ihtiyacı, doğal koşullar gibi faktörlerle

göçler yaşanmıştır. Ancak ülkenin büyük bir çoğunluğu hala

tarım sektöründe istihdam etmektedir.

Tarım sektörü daha çok mevsimlik, aile işçiliği

üzerine şekillenmiştir. Sürekli tarım işçileri daha çok

bakanlıklara bağlı veya özel sektöre ait ziraat ve

hayvancılık işletmelerinde istihdam etmektedir.

Sürekli tarım işçiliği köylülükle-isçilik arasında bir

geçiş süreci olarak değerlendirilebilir. Mevsimlik tarım

isçilerinin aksine yasadıkları çevrenin bir parçası

görünümündedirler. Şehirleşme eğilimleri yüksektir. Sendika

üyeliği yaygındır.49

Genel olarak sürekli tarım işçileri asgari ücret

düzeyinde çalışır, işveren ailesi ile kalabileceği bir

verir ve sigortaları yoktur.

49 Akbıyık, s.235.

~ 32 ~

50

1950 den sonra gerçekleşen nüfus hareketleri grafikte

belirgin bir şekilde gözükmektedir. Köy nüfusu ise 1970’den

sonra artış göstermiştir. Bu değişim hem köy hem de kentte

önemli sonuçlar doğurmuştur.

3.2 Tarımda Kadın Ve Çocuk İstihdamı

Kadın İşçiliği

Türkiye tarım sektöründe kayıt dışı olarak kadınlar

büyük bir paya sahiptir. Bu pay içerisinde güvencesiz,

düşük ücretli veya ücretsiz olarak yer almaktadır. Ayrıca

özellikle mevsimlik işçilikte çocuk emeğini görmekteyiz.

Çünkü bu tarım işçiliği ailece yapılmakta çocukların okul

dönemleri yarıda kalmaktadır. Toplumsal yapıda hakim

görüşün kadın emeğini değersizleştiğini söylemek

kaçınılmazdır. Çünkü kadınlar yedek işgücü olarak

görülmektedirler.

50 Akbıyık, s.228.

~ 33 ~

Türkiye’ de kırsal alandaki kadın için, üretim ve ev

işlerinin birlikte yapılması, eğitim düzeyinin ve toplumsal

statünün düşüklüğü, örgütlenmenin sağlanamaması, kendisinin

kullanabileceği ücretli çalışma olanaklarının bulunmaması

ve başta sosyal güvenlik olmak üzere çalışma yaşamı ile

ilgili yasal mevzuattaki eksiklikler önemli sorunlar olarak

ortaya çıkmaktadır.51

Kadın, eğitimde, sağlıkta, aile içerisinde, çalışma

hayatında erkeklere göre daha fazla sorumluluk almaktadır

ancak ancak karşılaştırmalı olarak haklardan yoksundurlar.

Kır kadını bir yandan temizlik, çocuk bakımı, ekmek

yapma, yakacak temini, gıda ve beslenme gibi ev işleri

yaparken diğer yandan bitkisel ve hayvansal üretim, el

sanatları etkinlikleri, tarım dışı işler ve gelir getirici

faaliyetlerde de (pazarda satmak için mal üretimi, tarım

dışı ücretli işçilik, pazarlama faaliyetlerine katılım

gibi) bulunmaktadır. Nadiren de olsa, kadın zaman zaman da

üretimde yönetici olarak görev almaktadır. Kadının tarımsal

etkinlikleri yanında, besin maddelerinin hazırlanması ve

saklanması, içme suyunun, yakacakların taşınması, pazar

için yoğurt, peynir yapımı gibi etkinlikleri kapalı aile

ekonomisi içinde kaybolmakta, kadın bağımsız olarak

emeğinin karşılığını alma ve kullanma olanağından hukuken

olmasa da uygulamada yoksun bulunmaktadır.52

51 Yıldırak, Gülçubuk, Gün, Olhan ve Kılıç, s.1052 Yıldırak, Gülçubuk, Gün, Olhan ve Kılıç, s.11

~ 34 ~

Kadının kırsal alanda yaptığı iş, ekonomik açıdan bir

anlam ifade etmemekte ev işi gibi görülmektedir. Bu nedenle

ev ile ev dışı işini ayarlamak durumundadır. Bu da kadının

sosyal açıdan konumunu belirlemekte, geleneksel bir yapının

getirisi olarak sıradan karşılanmaktadır.

Kır kesiminde doğup büyüyen bir kadının gerek

mantalitesi, gerek mesleği, gerek işle ilgili tutum ve

eğilimleri kentteki insanların sosyal değerleri ile pek

örtüşmediğinden ve de kır kesiminde egemen olan sosyal

değer ve sosyal normların farklı olması nedenleri ile

kentle ilişkisini engellemiştir. Özellikle ulaşım ve

iletişim koşullarının kentle ilişkilerde büyük bir engel

oluşturması köy halkının dolayısıyla kadının soyutlanmasına

neden olmuştur.53 Kadın; aile işçisi, ücretli, mal sahibi

olarak çalışmaktadır. Genel olarak tarımda işgücü sayısal

değerce düşüş gösterse de tarımda kadın emeği aynı

seviyededir. Az topraklı ailelerde kadınlar mevsimlik işçi

olarak, bitkisel ve hayvansal üretimde devam

etmektedirler.

Çalışan kadınların %95 inden fazlası 1955 yılında

tarımda iken, 1980’de bu oran %85,6, 1997’de %72,5, 1999’de

ise %66,3.e düşmüştür. Aynı dönemde erkekler için bu oran

%32,6’ya kadar düşmüştür. El emeğine dayanan emek-yoğun

işler kadınlar, makineleşmiş teknoloji düzeyi yüksek işler

ise erkekler tarafından yapılmaktadır. Fakat, son yıllarda

53 İbid.

~ 35 ~

az düzeyde de olsa tarımdaki kadınlar; ürünlerin işlenmesi,

depolanması, pazarlanması, kredi temini gibi çalışmalarına

da girmektedir.54

Büyük topraklarda kadınlar tarımda çalışmazlar, erkeklerin

yetmediği zamanlar görev alırlar. Orta büyüklükte ise erkek

daha mekanik işlerde ilgilenirken, kadınlar emek-yoğun

işleri yaparlar. Aile işletmesinde de kadınlar emek-yoğun

işleri yürütür erkek ise tarım dışı gelir elde etmenin

yollarını arar. Toprak sahibi değil ise hem erkek hem de

kadın mevsimlik işçi, başkasının topraklarında işçi olarak

çalışırlar. Gezici olarak faaliyet gösteren kadınlar ürün

başına ücret almakta ve yaklaşık 10-15 saatini

çalışmaktadır. Kadınların üretimdeki rolleri emekleri ile

sınırlıdır. Mevsimlik işçilik aile olarak yapıldığını

söylemiştir. Burada da kadınlara büyük görevler

düşmektedir. Çünkü kadın gidilen yerde hem tarımda

çalışırken, çadırlarda da düzeni sağlamakla yükümlüdür.

Çocuk bakma, yemek vb.

Çocuk İşçiliği

Çocuk işçiliği önemli bir sorun alanını

oluşturmaktadır. Çalışan çocuklar arasında tarımda çalışan

çocuklar içinde bulunduğu koşullardan dolayı ayrı bir yer

tutmaktadır. Öncelikle çalışma ve yaşam koşulları, çevre

ile ilişkiler, eğitim ve sağlık sorunları açısından bu

çocuklar en dezavantajlı gruplar arasında yer almaktadır.55

54 Yıldırak, Gülçubuk, Gün, Olhan ve Kılıç, s.12.55 Bülent Gülçubuk, ‘’ Tarımda Çocuk Emeği Sömürüsü ve Toplumsal

Duyarlılık’’, Çalışma ve Toplum, 2002, sayı.2,

~ 36 ~

Daha önce mevsimlik işçilikten bahsetmiştik. İşçiler

ekonomik zorluklar ile göç ettikleri yerlere çocuklarını da

götürmek zorunda kalmaktalar. Ekonomik katkı koydukları

için ise uygun olmayan işlerde çalıştırılmaktadırlar.

Türkiye’de çalışan çocukların %40-50’ye yakını tarımda

çalışmakta olup, sayıları yaklaşık 350.000-400.000 arasında

olup, en kötü konumda çalışan çocuklar arasında ön sırada

yer almaktadır. Bu çocuklar Türkiye’nin değişik

bölgelerinde özellikle pamuk, fındık, narenciye, pirinç,

şekerpancarı, tütün vd. tarımında çapa, hasat gibi işlerde

yoğun olarak çalışmaktadır.56

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) –2006 yılı Çocuk

İşgücü Araştırması’na göre; Türkiye genelinde 6–17 yaş

grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 264 bindir. Bu yaş

grubundaki çocukların % 60,9’u kentsel, % 39,1’i kırsal

yerlerde bulunmaktadır. Çocukların % 84,7’si bir okula

devam ederken, % 15,3’ü okula devam etmemektedir

(2.491.000). Okula devam etmeyen çocukların % 58,8’ini

(1.464.708) kız çocukları oluşturmaktadır. Çalışan

çocukların % 31,5’i okula devam ederken, %

68,5’i öğrenimine devam etmemektedir. Çalışan çocukların %

40,9’u tarım (392.000 kişi), % 59,1’i tarım dışı sektörde

(566.000 kişi) faaliyet gösterirken, % 53’ü ücretli veya

yevmiyeli, % 2,7’si kendi hesabına veya işveren, % 43,8’i

ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. Çalışan 392 bin

http://calismatoplum.org/sayi33/gulcubuk.pdf (12 Kasım 2013), s . 75.56 İbid.

~ 37 ~

çocuktan %51,8’i erkek, %48,2’si kız çocuğudur. Bu

çocukların 182.000’i 6–14 yaş arasındadır. Çocuklar

arasında ücretsiz çalışanların %79,5’i tarımdadır.57

Tarım kesiminde çalışan çocuk işgücü iki grupta ele

alınabilir. Birinci grupta; bulunduğu yerde aile işletmesinde

veya bir başka işletmede ücretli veya ücretsiz olarak

çalışan çocuklar bulunmaktadır. Bunlar iş buldukça

gündüzleri çalışmakta, akşamları veya çalışılmayan günleri

evlerinde geçirmektedir. Çalışma ve barınma koşulları,

sürekli olarak yaşadıkları yerleşim yerinin yapısıyla

ilgilidir. İkinci grupta ise; bulundukları yerden başka

yörelere 3-7 ay arasında değişen sürelerle mevsimlik olarak

aileleri veya kardeşleri, yakınları ile birlikte çalışmaya

giden çocuklar yer almaktadır. Bunlar, plastikten yapma

çadırlarda elektrik, su vd. altyapı hizmetlerinden yoksun

biçimde yaşamlarını sürdürmektedirler.58

Çeşitli nedenlerle çocuk işçiliği oluşmaktadır.

Yoksulluk, aile gelirinin düşüklüğü, işverenin çocuk emeği

talebi, göç, nüfus artışı gibi faktörler çocuk işçiliğine

zemin hazırlamaktadırlar. Çocuk işçiliğine yönelik yasal

düzenlemeler olsa da uygulamada bu durum söz konusu

değildir. Tarımda, 10 saati aşan, zor koşullarda, genelde

16 yaşın altında çocuk işçiliğini engellemek için

uygulanacak düzenlemeler gerekmektedir. Özellikle kız

57 Gülçubuk, s.78.58 Gülçubuk, s. 80.

~ 38 ~

çocuklarının üzerindeki yük, ilerde tarımda kadın emeğinde

bahsettiğimiz durumların doğacağının işaretçisidir.

6.2 Tarım İşçilerinin Ortalama Ücretleri

Mevsimlik Tarım İşçilerinin Ortalama Günlük Ücretleri (TL)

Sürekli Tarım İşçilerinin Ortalama Aylık Ücretleri (TL)

Kadın ErkekOrtalama Kadın Erkek

Ortalama

Female Male Average Female Male Average

1996 0,47 0,68 0,55 10,00 13,52 13,281997 0,91 1,32 1,04 26,42 30,02 29,721998 1,98 2,47 2,16 51,00 57,52 57,401999 2,95 4,01 3,37 90,28 107,60 106,792000 3,93 5,61 5,25 122,60 140,78 139,492001 4,87 6,84 6,63 162,90 202,54 200,402002 6,85 9,10 7,68 194,76 248,44 244,482003 9,46 12,05 10,50 232,44 305,62 296,892004 11,92 15,47 13,23 286,11 362,23 359,562005 13,62 18,06 15,34 314,41 403,49 391,492006 16,04 22,12 18,35 377,14 511,06 488,012007 19,17 25,94 22,19 550,19 706,39 693,702008 21,18 29,16 24,82 640,98 821,52 803,272009 22,65 32,21 27,19 650,32 835,99 806,332010 24,75 34,58 29,27 731,53 905,90 883,92

2011 28,52 38,41 32,91 748,14 1021,76 978,97

2012 33,26 43,31 37,82 858,00 1128,00 1090,00

Kaynak: Tarımsal İşletmeler (hanehalkı) Ücret Yapısı Araştırması

~ 39 ~

Yaş grubu, cinsiyet ve sektöre göre 2006-2012

Ekonomik faaliyetkolu

Yaş grubuve cinsiyetAge group and sex

Toplam Tarım

2006 (Ekim-Kasım-Aralık)

2012 (Ekim-Kasım-Aralık)

2006 (Ekim-Kasım-Aralık)

2012 (Ekim-Kasım-Aralık )

TÜRKİYE

Toplam 890 893 326 399 6-14 285 292 152 200 15-17 605 601 174 198

Erkek 601 614 172 236 6-14 190 185 89 117 15-17 411 430 84 118

Kadın 289 279 154 163 6-14 95 108 63 83 15-17 194 171 90 80

KENT

Toplam 490 400 32 31 6-14 120 79 17 11 15-17 370 322 14 20

Erkek 362 302 14 19 6-14 88 57 11 8 15-17 274 246 3 12

Kadın 128 98 17 11

~ 40 ~

Toplam - Toplam - Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Erkek - Erkek - Kadın - Kadın - Bin - Bin - 2.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre 3.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 6 [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 5 Toplam - Toplam - Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Erkek - Erkek - Kadın - Kadın - Bin - Bin - 2.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre 3.1. Yaş grubu, cinsiyet ve işgücü durumuna göre [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 6 [ 1994 yılı için 6, 1999 yılı için 5

6-14 32 22 6 3 15-17 96 76 11 8

KIR

Toplam 400 493 294 368 6-14 165 214 134 189 15-17 235 279 160 179

Erkek 239 312 158 216 6-14 103 128 78 109 15-17 137 184 80 107

Kadın 161 181 136 152 6-14 63 86 57 80 15-17 98 95 79 72

TÜİK, Çocuk İşgücü İstatistikleri, 2006-2012

4.SONUÇ

~ 41 ~

TopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKaTopTop Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -Toplam -ErkErkKaKa

~ 42 ~

~ 43 ~