Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi (Ders Notları, 2004)

13
1 B 13 Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004 Süreli yayın tasarımı için temel sayfa düzeni bilgisi ÖMER DURMAZ Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Bölümü Öğretim Görevlisi

Transcript of Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi (Ders Notları, 2004)

1 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Süreli yayın tasarımı için temel sayfa düzeni bilgisi

ÖMER DURMAZ

Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Bölümü Öğretim Görevlisi

2 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Tarihsel Gelişimi

Girifl‹nsano¤lunun görsel malzeme ile olan iliflkisi, yaz› ile olan iliflkisine nazaranson derece yenidir. Yüzbinlerce y›ld›r çeflitli aflamalar ile var olan insano¤luasl›nda homo sapiens döneminin son aflamalar›nda çizmeyi, flekiller ile iletiflimkurmay›, ancak buna karfl›n günümüzden yaklafl›k 5500 y›l önce seslere iflaret-ler vererek yazmay› ve okumay› ö¤renmifltir. Yaz› mezopotamya topraklar›ndageliflirken ayn› anda uzakdo¤uda kanji kökenli iletiflim biçimi kullan›lmayadevam etmifltir.

Kültür olgusunun önemli bir yap› tafl› hiç kuflkusuz kitaplard›. Yaz›l› malze-menin yads›namaz önemi karfl›s›nda bu konuda önem veren tüm meslek dal-lar› k›ymet kazand›. Tarih içinde farkl› isimlerle an›lan bu kifliler, fikirleri yaz›ve görsel malzeme ile birlefltirerek, bilgiyi farkl› bir boyuta tafl›yan mesaj› olufl-turan kifliler oldular. Bugün ad›na masaüstü yay›nc›l›k dedi¤imiz çal›flma ala-n›, bilgisayar yard›m› ile masa üstünde sayfa tasar›m› oluflturma ve bu oluflu-mun bask› öncesi aflamalar›n›n haz›rlanmas› sürecini tan›mlar.

Günümüzde grafik tasar›m disiplinin en önemli konular›ndan biri olansayfa tasar›m› ve grid üzerinde çok çal›fl›lmas› gereken önemli bir konudur.Grafik tasar›m tarihini inceledi¤imizde ancak usta tasar›mc›lar›n bu konudaönemli eserler verdi¤i görülmüfltür. Grid konusunun en önemli noktalar›ndanbiri ise oran ve oransall›kt›r. Milattan önceleri pekçok bilgin ve matematikci bukonuda eserler vermifl, M.Ö. 600 de Pythagoras (Pisagor okunur) evrenin tümsay›sal iliflkilerinin tanr›sal bir düzen ve oransall›k içinde oldu¤unu öne sür-müfl sonralar› bu fikir pek çok sanatç›ya ilham teflkil etmifltir.

Bu yaklafl›m biçimi, mimarl›k ile de do¤rudan iliflkili halde ele al›nm›fl, kla-sik ve modern mimariyi de yak›ndan etkilemifltir. Frans›z mimar ve tasar›mc›Le Corbusier “Modular” isimli eserinde insan için yap›lacak her tasar›m›n in-san ile iliflkili oransall›klar içermesinin insan-tasar›m iliflkisini güçlendirece¤i-ni savunmufltur. Rönesans sonras›nda bilimsel yönleri de olan sanatc›lar saye-sinde sanat›n oransall›kla iliflkili bu yönü önem kazanm›flt›r. Leonardo Da Vin-ci “alt›n oran” ad› alt›nda an›lan oransal iliflkiyi incelemifl bu oransal yap›y›insan›n anatomik yap›s› içinde aram›flt›r. Do¤ada da pekçok canl› ve organiz-mada buna benzer oransal iliflkiler oldu¤u baz› matematikciler taraf›ndan daortaya at›lm›flt›r. Fraktal geometri olarak an›lan matemati¤in bir dal›, bu konu-daki örnekleri inceler.

Halk la ‹ l iflk i lerde Uygulama Teknik ler i40

40

BLACK320 C

Yaflam süresi M.Ö. alt›nc›yüzy›l›n büyük bölümünükapsayan Pythagorasgeometri üzerindeçal›flmalar ile kendisindensonra gelen matematikcive tasar›mc›lara ›fl›ktutmufltur.

Kültürün de¤iflmezmalzemelerinden biriolan kitap, bilim, t›p,sanat ve din gibi pek çokkonuda insanl›¤›n kal›c›verileri olarak öneminikorumaktad›r.

fiekil 3.1

fiekil 3.2

3 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Tarihsel Gelişim İçinde Yerleşim Oranları

MASAÜSTÜ YAYINCILIK VE GR‹DSayfa tasar›m›, dergi, gazete, kitap gibi konularda bilginin aktar›lmas›nda önem-li bir rol oynar. Sayfa tasar›m› olarak bahsetti¤imiz konu asl›nda ka¤›t üzerindeflekillenen bilginin oluflmufl halini anlat›yorsa da günümüzde elektronik ortam-daki belgeler, web sayfalar› ve etkileflimli grafiklerin temelinde de sayfa tasar›-m›nda kulland›¤›m›z ilkeler mevcuttur. Asl›nda bu temel ilkeler, yüzeysel tasa-r›m›n temel ilkeleri ile çok yak›ndan örtüflür ve ilk ünitede gördü¤ümüz gestaltilkeleri ile birlikte bir bütün teflkil eder.

Zaman zaman görsel okuma olarak adland›rd›¤›m›z alg› biçimi ›fl›¤›nda say-fa tasar›m› incelendi¤inde yüzey üzerindeki elemanlar›n organizasyonu hak-k›nda karar verebilmek aflamas›nda dört temel bafllang›ç noktas›ndan bahsede-biliriz. Bunlar; büyüklük, flekil, alan, renk veya tondur. Sayfa üzerinde bu dörtetkenin görsel olarak derecelendirilmesi (görsel hiyerarfli) sonucu bir düzen el-de edilir. Yüzey üzerindeki bu iliflkiler kendi içinde baflka iliflkiler oluflturur vegittikce karmafl›klaflan süreç sonunda, bilgiyi ya da mesaj› görsel bir yap›dasunma ifllevini yüklenir.

Say›s›z faydalar› yan›s›ra grid tasar›mc›n›n sayfa üzerindeki dinamikleri olufl-turmada verdi¤i temel kararlar› sa¤l›kl› uygulama imkan› verir. Haz›rlad›¤› gör-sel yap›y› farkl› sayfalarda sürdüren tasar›mc› ayn› zamanda görsel bir kimlikyarat›r. Ayn› tasar›mc›n›n veya tasar›mevinin elinden ç›km›fl, belirli bir kimli¤esahip grid ve sayfa tasar›m›, kurumsal grafik yap›n›n oluflturulmas›nda veya ta-kibinde say›s›z faydalar sa¤lar.

Tüm bu elemanlar›n iliflkilerinin do¤uraca¤› sonsuz iliflkiler zinciri bu konu-nun güçlü¤ünü aç›klamaya yeter. ‹yi bir sayfa tasar›m› yaratabilen tasar›mc›y›baflar›l› bir orkestra flefine benzetebiliriz. Farkl› enstrumanlar› iyi tan›r, bir uyumiçinde birlefltirir, öncelik s›ralar›n› belirler ve bir düzen içinde sesizlik denenuzay içinde sesleri vareder. Grafik tasar›mc› içinde durum pek farkl› de¤ildir,de¤iflik niteliklere sahip yaz› karakterleri ve onlar›n farkl›l›klar› (bold, ligth, ita-lik, condensed vs.) ayr› tonlarda notalar gibidir. Sessizli¤i y›rtarcas›na oluflanmüzik beyaz ka¤›t üzerinde varolmaya çal›flan biçimlere benzetilebilir.

Ünite 3- Sayfa Tasar ›m› 41

41

BLACK320 C

2

3

3

6

a

a

Okudu¤unuz kitap, dergi veya gündelik yay›nlardan görsel bir tarz› oldu¤unainand›klar›n›z var m›? Sizce bu duyguya kap›lman›z›n sebepleri nelerdir?

SIRA S ‹ZDE

Yanda gotik dönemde s›kl›kla kulla-n›lan bir grid örne¤i görmekdesiniz.Bu grid sisteminde yaz› alan› yük-sekli¤i sayfa geniflli¤ine eflittir. Ki-tap gridi olarak tasarlanan bu sis-temde sayfa kenar› boflluklar›n›noransal ölçüsü 2, 3, 4, ve 6 d›r. Alt-taki örnekte ise yüzlerce y›l Avrupa-da de¤ifltirilmeden kullan›lan geniflkenar boflluklar›na sahip grid veril-mifltir. Genifl kenar boflluklar› saye-sinde kitap yaz›lar›, kitap y›pransa-da saklanabiliyor, zamana karfl› ko-yabiliyordu. Ayn› zamanda bu gridve sayfa kenar boflluklar› güçlü biroransal yap›ya sahipti. Bu oransalyap› geometrik bir formül ile olufl-turulmufltu.

fiekil 3.3

4 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Tarihsel Gelişim İçinde Yerleşim Oranları

MASAÜSTÜ YAYINCILIK VE GR‹DSayfa tasar›m›, dergi, gazete, kitap gibi konularda bilginin aktar›lmas›nda önem-li bir rol oynar. Sayfa tasar›m› olarak bahsetti¤imiz konu asl›nda ka¤›t üzerindeflekillenen bilginin oluflmufl halini anlat›yorsa da günümüzde elektronik ortam-daki belgeler, web sayfalar› ve etkileflimli grafiklerin temelinde de sayfa tasar›-m›nda kulland›¤›m›z ilkeler mevcuttur. Asl›nda bu temel ilkeler, yüzeysel tasa-r›m›n temel ilkeleri ile çok yak›ndan örtüflür ve ilk ünitede gördü¤ümüz gestaltilkeleri ile birlikte bir bütün teflkil eder.

Zaman zaman görsel okuma olarak adland›rd›¤›m›z alg› biçimi ›fl›¤›nda say-fa tasar›m› incelendi¤inde yüzey üzerindeki elemanlar›n organizasyonu hak-k›nda karar verebilmek aflamas›nda dört temel bafllang›ç noktas›ndan bahsede-biliriz. Bunlar; büyüklük, flekil, alan, renk veya tondur. Sayfa üzerinde bu dörtetkenin görsel olarak derecelendirilmesi (görsel hiyerarfli) sonucu bir düzen el-de edilir. Yüzey üzerindeki bu iliflkiler kendi içinde baflka iliflkiler oluflturur vegittikce karmafl›klaflan süreç sonunda, bilgiyi ya da mesaj› görsel bir yap›dasunma ifllevini yüklenir.

Say›s›z faydalar› yan›s›ra grid tasar›mc›n›n sayfa üzerindeki dinamikleri olufl-turmada verdi¤i temel kararlar› sa¤l›kl› uygulama imkan› verir. Haz›rlad›¤› gör-sel yap›y› farkl› sayfalarda sürdüren tasar›mc› ayn› zamanda görsel bir kimlikyarat›r. Ayn› tasar›mc›n›n veya tasar›mevinin elinden ç›km›fl, belirli bir kimli¤esahip grid ve sayfa tasar›m›, kurumsal grafik yap›n›n oluflturulmas›nda veya ta-kibinde say›s›z faydalar sa¤lar.

Tüm bu elemanlar›n iliflkilerinin do¤uraca¤› sonsuz iliflkiler zinciri bu konu-nun güçlü¤ünü aç›klamaya yeter. ‹yi bir sayfa tasar›m› yaratabilen tasar›mc›y›baflar›l› bir orkestra flefine benzetebiliriz. Farkl› enstrumanlar› iyi tan›r, bir uyumiçinde birlefltirir, öncelik s›ralar›n› belirler ve bir düzen içinde sesizlik denenuzay içinde sesleri vareder. Grafik tasar›mc› içinde durum pek farkl› de¤ildir,de¤iflik niteliklere sahip yaz› karakterleri ve onlar›n farkl›l›klar› (bold, ligth, ita-lik, condensed vs.) ayr› tonlarda notalar gibidir. Sessizli¤i y›rtarcas›na oluflanmüzik beyaz ka¤›t üzerinde varolmaya çal›flan biçimlere benzetilebilir.

Ünite 3- Sayfa Tasar ›m› 41

41

BLACK320 C

2

3

3

6

a

a

Okudu¤unuz kitap, dergi veya gündelik yay›nlardan görsel bir tarz› oldu¤unainand›klar›n›z var m›? Sizce bu duyguya kap›lman›z›n sebepleri nelerdir?

SIRA S ‹ZDE

Yanda gotik dönemde s›kl›kla kulla-n›lan bir grid örne¤i görmekdesiniz.Bu grid sisteminde yaz› alan› yük-sekli¤i sayfa geniflli¤ine eflittir. Ki-tap gridi olarak tasarlanan bu sis-temde sayfa kenar› boflluklar›n›noransal ölçüsü 2, 3, 4, ve 6 d›r. Alt-taki örnekte ise yüzlerce y›l Avrupa-da de¤ifltirilmeden kullan›lan geniflkenar boflluklar›na sahip grid veril-mifltir. Genifl kenar boflluklar› saye-sinde kitap yaz›lar›, kitap y›pransa-da saklanabiliyor, zamana karfl› ko-yabiliyordu. Ayn› zamanda bu gridve sayfa kenar boflluklar› güçlü biroransal yap›ya sahipti. Bu oransalyap› geometrik bir formül ile olufl-turulmufltu.

fiekil 3.3

MASAÜSTÜ YAYINCILIK VE GR‹DSayfa tasar›m›, dergi, gazete, kitap gibi konularda bilginin aktar›lmas›nda önem-li bir rol oynar. Sayfa tasar›m› olarak bahsetti¤imiz konu asl›nda ka¤›t üzerindeflekillenen bilginin oluflmufl halini anlat›yorsa da günümüzde elektronik ortam-daki belgeler, web sayfalar› ve etkileflimli grafiklerin temelinde de sayfa tasar›-m›nda kulland›¤›m›z ilkeler mevcuttur. Asl›nda bu temel ilkeler, yüzeysel tasa-r›m›n temel ilkeleri ile çok yak›ndan örtüflür ve ilk ünitede gördü¤ümüz gestaltilkeleri ile birlikte bir bütün teflkil eder.

Zaman zaman görsel okuma olarak adland›rd›¤›m›z alg› biçimi ›fl›¤›nda say-fa tasar›m› incelendi¤inde yüzey üzerindeki elemanlar›n organizasyonu hak-k›nda karar verebilmek aflamas›nda dört temel bafllang›ç noktas›ndan bahsede-biliriz. Bunlar; büyüklük, flekil, alan, renk veya tondur. Sayfa üzerinde bu dörtetkenin görsel olarak derecelendirilmesi (görsel hiyerarfli) sonucu bir düzen el-de edilir. Yüzey üzerindeki bu iliflkiler kendi içinde baflka iliflkiler oluflturur vegittikce karmafl›klaflan süreç sonunda, bilgiyi ya da mesaj› görsel bir yap›dasunma ifllevini yüklenir.

Say›s›z faydalar› yan›s›ra grid tasar›mc›n›n sayfa üzerindeki dinamikleri olufl-turmada verdi¤i temel kararlar› sa¤l›kl› uygulama imkan› verir. Haz›rlad›¤› gör-sel yap›y› farkl› sayfalarda sürdüren tasar›mc› ayn› zamanda görsel bir kimlikyarat›r. Ayn› tasar›mc›n›n veya tasar›mevinin elinden ç›km›fl, belirli bir kimli¤esahip grid ve sayfa tasar›m›, kurumsal grafik yap›n›n oluflturulmas›nda veya ta-kibinde say›s›z faydalar sa¤lar.

Tüm bu elemanlar›n iliflkilerinin do¤uraca¤› sonsuz iliflkiler zinciri bu konu-nun güçlü¤ünü aç›klamaya yeter. ‹yi bir sayfa tasar›m› yaratabilen tasar›mc›y›baflar›l› bir orkestra flefine benzetebiliriz. Farkl› enstrumanlar› iyi tan›r, bir uyumiçinde birlefltirir, öncelik s›ralar›n› belirler ve bir düzen içinde sesizlik denenuzay içinde sesleri vareder. Grafik tasar›mc› içinde durum pek farkl› de¤ildir,de¤iflik niteliklere sahip yaz› karakterleri ve onlar›n farkl›l›klar› (bold, ligth, ita-lik, condensed vs.) ayr› tonlarda notalar gibidir. Sessizli¤i y›rtarcas›na oluflanmüzik beyaz ka¤›t üzerinde varolmaya çal›flan biçimlere benzetilebilir.

Ünite 3- Sayfa Tasar ›m› 41

41

BLACK320 C

2

3

3

6

a

a

Okudu¤unuz kitap, dergi veya gündelik yay›nlardan görsel bir tarz› oldu¤unainand›klar›n›z var m›? Sizce bu duyguya kap›lman›z›n sebepleri nelerdir?

SIRA S ‹ZDE

Yanda gotik dönemde s›kl›kla kulla-n›lan bir grid örne¤i görmekdesiniz.Bu grid sisteminde yaz› alan› yük-sekli¤i sayfa geniflli¤ine eflittir. Ki-tap gridi olarak tasarlanan bu sis-temde sayfa kenar› boflluklar›n›noransal ölçüsü 2, 3, 4, ve 6 d›r. Alt-taki örnekte ise yüzlerce y›l Avrupa-da de¤ifltirilmeden kullan›lan geniflkenar boflluklar›na sahip grid veril-mifltir. Genifl kenar boflluklar› saye-sinde kitap yaz›lar›, kitap y›pransa-da saklanabiliyor, zamana karfl› ko-yabiliyordu. Ayn› zamanda bu gridve sayfa kenar boflluklar› güçlü biroransal yap›ya sahipti. Bu oransalyap› geometrik bir formül ile olufl-turulmufltu.

fiekil 3.3

5 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Rehber Çizgiler, Grid, Sütun-Satır Yapısı

42

BLACK320 C

Halk la ‹ l iflk i lerde Uygulama Teknik ler i42

A B

C

E

D

C- Kullan›lacak metnin gri de¤erleri düzenlenmifl, ancak yatayda tasarlanacakboflluklar ve derecelendirmeler takibi daha da kolaylaflt›racakt›r. Örne¤inbafll›k tipografisinin ve paragraf boflluklar›n›n düzenlenmesi faydal› olabilir.

D-Bafll›klar›n yerlefltirilmesi, dikey ve yatay boflluklar›n düzenlenmesiherhangi bir resim kullan›lmasa dahi sayfa üzerinde bir görsel ak›fla veizlemeye imkan verebilir. Bu aflamadan sonra gerçek sayfa üzerinde tipografikdüzenlemeler için ince ayar›n yap›lmas› gerekir.

A-Sayfa üzerinde sadece kenar boflluklar› (marjin) belirlenmifl. Yüzey üzerindeherhangi bir öncelik sistemi (hiyeyarfli) oluflturulmam›fl.

B-Birbirinden farkl› genifllikte iki sütün tasarlanm›fl olmas› farkl› tür veyaönceli¤e sahip bilgilerin ve görüntülerin düzenlenmesine olanak verecektir. ‹kisütünun birbirinden farkl› ende olmalar› hiyeyarflik aç›dan kolayl›k sa¤lasa dakullan›lan yaz› karakteri, boyu gibi etkenlerle bu yap› güçlendirilebilir.

E-Grid tasar›m› genellikle çift sayfa üzerniden yap›l›r. Bu sayede sayfa kenar›boflluklar› ve aç›lm›fl kitab›n genel görüntüsü üzerinden tasar›m yap›labilir.

Sütün Aras› Boflluk

Genifl Sütün

Dar Sütün

D›fl Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Alt Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Üst Kenar Bofllu¤u (Marjin)

‹ç Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Grid Çizgileri

6 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Rehber Çizgiler, Grid, Sütun-Satır Yapısı

42

BLACK320 C

Halk la ‹ l iflk i lerde Uygulama Teknik ler i42

A B

C

E

D

C- Kullan›lacak metnin gri de¤erleri düzenlenmifl, ancak yatayda tasarlanacakboflluklar ve derecelendirmeler takibi daha da kolaylaflt›racakt›r. Örne¤inbafll›k tipografisinin ve paragraf boflluklar›n›n düzenlenmesi faydal› olabilir.

D-Bafll›klar›n yerlefltirilmesi, dikey ve yatay boflluklar›n düzenlenmesiherhangi bir resim kullan›lmasa dahi sayfa üzerinde bir görsel ak›fla veizlemeye imkan verebilir. Bu aflamadan sonra gerçek sayfa üzerinde tipografikdüzenlemeler için ince ayar›n yap›lmas› gerekir.

A-Sayfa üzerinde sadece kenar boflluklar› (marjin) belirlenmifl. Yüzey üzerindeherhangi bir öncelik sistemi (hiyeyarfli) oluflturulmam›fl.

B-Birbirinden farkl› genifllikte iki sütün tasarlanm›fl olmas› farkl› tür veyaönceli¤e sahip bilgilerin ve görüntülerin düzenlenmesine olanak verecektir. ‹kisütünun birbirinden farkl› ende olmalar› hiyeyarflik aç›dan kolayl›k sa¤lasa dakullan›lan yaz› karakteri, boyu gibi etkenlerle bu yap› güçlendirilebilir.

E-Grid tasar›m› genellikle çift sayfa üzerniden yap›l›r. Bu sayede sayfa kenar›boflluklar› ve aç›lm›fl kitab›n genel görüntüsü üzerinden tasar›m yap›labilir.

Sütün Aras› Boflluk

Genifl Sütün

Dar Sütün

D›fl Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Alt Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Üst Kenar Bofllu¤u (Marjin)

‹ç Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Grid Çizgileri

7 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Rehber Çizgiler, Grid, Sütun-Satır Yapısı

42

BLACK320 C

Halk la ‹ l iflk i lerde Uygulama Teknik ler i42

A B

C

E

D

C- Kullan›lacak metnin gri de¤erleri düzenlenmifl, ancak yatayda tasarlanacakboflluklar ve derecelendirmeler takibi daha da kolaylaflt›racakt›r. Örne¤inbafll›k tipografisinin ve paragraf boflluklar›n›n düzenlenmesi faydal› olabilir.

D-Bafll›klar›n yerlefltirilmesi, dikey ve yatay boflluklar›n düzenlenmesiherhangi bir resim kullan›lmasa dahi sayfa üzerinde bir görsel ak›fla veizlemeye imkan verebilir. Bu aflamadan sonra gerçek sayfa üzerinde tipografikdüzenlemeler için ince ayar›n yap›lmas› gerekir.

A-Sayfa üzerinde sadece kenar boflluklar› (marjin) belirlenmifl. Yüzey üzerindeherhangi bir öncelik sistemi (hiyeyarfli) oluflturulmam›fl.

B-Birbirinden farkl› genifllikte iki sütün tasarlanm›fl olmas› farkl› tür veyaönceli¤e sahip bilgilerin ve görüntülerin düzenlenmesine olanak verecektir. ‹kisütünun birbirinden farkl› ende olmalar› hiyeyarflik aç›dan kolayl›k sa¤lasa dakullan›lan yaz› karakteri, boyu gibi etkenlerle bu yap› güçlendirilebilir.

E-Grid tasar›m› genellikle çift sayfa üzerniden yap›l›r. Bu sayede sayfa kenar›boflluklar› ve aç›lm›fl kitab›n genel görüntüsü üzerinden tasar›m yap›labilir.

Sütün Aras› Boflluk

Genifl Sütün

Dar Sütün

D›fl Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Alt Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Üst Kenar Bofllu¤u (Marjin)

‹ç Kenar Bofllu¤u (Marjin)

Grid Çizgileri

8 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Görsel Denge, Görsel Düzen, Görsel Hiyerarşi

43

BLACK320 C

Gridin ÖnemiMedeniyetlerin bafllang›c›n› araflt›ran arkeologlar yarat›l›fltan gelen bir organi-zasyon ve oranlama duygusu ile karfl›lafl›rlar. Hatta baz› ilkel kültürlerde mate-matikle form aras›nda iliflkiler kuruldu¤u ve bu iliflkinin derinlerine inilerek in-san vucudundaki oran ve oransall›klar›n araflt›r›ld›¤› saptanm›flt›r.

Grid kelime anlam› olarak belli bir hat, izlek, ›zgara anlam›ndad›r. Bir bafl-ka de¤iflle grid, sayfa tasar›m›nda kullan›lacak elemanlar›n (yaz›, resim, flekil,grafik, çizim vs.) düzenlenmesinde yard›mc› yatay ve dikey çizgilerdir. Bu çiz-giler kendi içinde bir sistem ve oransal iliflki içinde haz›rlan›rlar. Tasar›mc›larbu iliflkiyi kimi zaman matematiksel veya geometrik yöntemler yard›m› ile olufl-turmufllar, kimi zaman sezgilerinden yararlanm›flland›r.

Bas›lm›fl sayfa üzerinde bu çizgileri göremeyiz ancak varl›¤›n› hissedebiliriz.Neden yatay ve dikey? sorusu akl›m›za gelebilir. ‹nsan›n dikey ve yatay düzlemile bu sa¤lam iliflkisi nereden gelmektedir?..

Bu sorunun cevab›n› vermek için do¤a kanunlar› ve fizik kurallar›n› an›m-samam›z gerek. Yerçekimi, dünya üzerindeki tüm nesnelerin etkisi alt›nda kal-d›¤› bir olgudur. Bofllu¤a b›rak›lan nesneler yerin merkezine do¤ru dikey birhareketle düfler. Bunun yan›s›ra insan›n fizyolojik yap›s›, ufuk çizgisinin üzeri-mizde b›rakt›¤› etki, çevremizi alg› boyutumuz, hep bu iki do¤rultuda hareketetme e¤ilimindedir. Bu al›flkanl›klar düzen olufltu-rabilmek ad›na dikey ve yatay hatlar› kullanma ey-lemini beraberinde getirir.

Grid, bir alan› organize etmenin en pratik yolu-dur. Bu düzen oluflturma süreci tar›mda bir meyvebahcesinin dikim için bölümlemesinde, mimarideodalar›n, mekanlar›n, alanlar›n konumland›rma-s›nda hep benzer endifleler ile ortaya konur. Do-¤adaki bu sistematik yap› farkl› yerlerde karfl›m›zaç›kar, örne¤in ar›lar bal peteklerini birimsel bir ya-p› içinde yarat›rlar. Bu yap›, geometrik bir tasar›mflaheseridir. Peteklerin alt›gen formdaki çeperleri do¤al bir dayan›kl›l›k olufltu-rur ve tüm yönlerde ço¤alabilme özelli¤ine sahiptir. Ortaya ç›kan hücresel ya-p› dengeli bir da¤›l›m› sa¤lar bu sayede çerçeve içindeki bal pete¤i hücrelerihomojen bir yo¤unlu¤a sahip olur.

Ça¤dafl mimaride, flehir ve bölge planlama alanlar›nda bir düzen ile yarat›l-m›fl konumlamalar›n, ileriye yönelik bak›m, yap›laflma, hizmet götürme, sosyalhayat› organize etme gibi konularda ifllevsel faydalar› vard›r.

Grid kullan›m›n›n faydas› yüzey üzerinde yap›lacak tasar›m›n sayfa say›s›baz›nda çok oldu¤u durumlarda hayati önem tafl›r. Tek sayfal›k bir broflür tasa-r›m›nda yaz› ve görsel elemanlar›n belirli bir uyum içinde birlefltirilmesi çok zorolmayabilir. Ancak benzer bir ifllemi 32 sayfal›k bir gazete veya 350 sayfal›k birkitap için yapt›¤›m›z› düflünürsek her sayfada karfl›m›za ç›kan ayr› büyüklük vetondaki resimleri, farkl› yo¤unluktaki metinleri düzenleyebilmek için sa¤l›kl›bir gride ihtiyaç duyulaca¤› aç›kt›r. Grid için, “Problemin Planlanm›fl Çözümü”tan›m›n› kullanmak hiç de yanl›fl olmaz.

Ünite 3- Sayfa Tasar ›m› 43

Çevremizdeki binalar› yeni bilgilerimiz ›fl›¤›nda inceleyelim, kolon ve kirifllerin d›flcephelerdeki pencerelerin bir grid sistemi içinde tasarland›¤›n› söyleyebilir miyiz?

SIRA S ‹ZDE

fiekil 3.4

Do¤ada ar› petekleri,güçlü, ifllevsel bir yap›yasahip birimsel ve alt›genfleklindedir.

Grid: Sayfa tasar›m›nda kullan›la-cak elemanlar›n (yaz›, resim, flekil,grafik, çizim vs.) düzenlenmesindeyard›mc› yatay ve dikey çizgilerdir.

9 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Görsel Denge, Görsel Düzen, Görsel Hiyerarşi

türülerek, bu oranlar›n insan figurü-nün oranlar› ile birlefltirmek yatmak-tad›r. Le Corbusier insan için yap›la-

cak tasar›mlar›n oransal iliflkilerinin insan üzerinden oluflturulmufl bir geomet-rik düzen ile saptanmas› gerekti¤ini, ancak bu flekilde tasar›m ve mimari yap›-lar›n insan ile organik ve uyumlu bir bütünlük sa¤layabilece¤ini savunmufltur.Le Corbusier “Modular” ad›n› verdi¤i çal›flmas› hakk›nda Albert Einstein’a fikir-lerini sordu¤unda, ünlü bilimadam›ndan “kötüyü zorlaflt›ran ve iyiyi kolaylaflt›-ran boyutlar dizisi” yorumunu alm›flt›r.

Gündelik Yaflamda Oransall›k‹nsan gözünün ve alg›lama biçiminin oransall›k ile iliflkisi yads›namaz. Gözü-müz biçimlerin birbiri ile iliflkilerinde bir düzeni ve oransal iliflkiyi arar. Günde-lik hayat›m›zda kullan›lan A4 (210x297 mm) ka¤›d›n›n boyu böyle bir çal›flma-n›n sonuçudur. √2 dikdörtgeni olarak adland›r›lan bu ölçü katlanarak büyür veküçülür. Tam boy olarak artaya ç›kan tabaka ka¤›t boyu A0 (841x1189 mm) ay-n› zamanda 1 m2 lik alana eflittir, bu tabakan›n a¤›rl›¤› ka¤›d›n gramaj›n› belir-ler. Avrupa standartlar› içinde tüm ka¤›t ölçüleri bu oransall›k ile iliflkili olmakdurumundad›r. Do¤al olarak bask› sitemleri masaüstü yaz›c›lar›n ölçüleri de buoransal sisteme göre flekillenmifltir.

Oransall›k ile ilgili bu iliflki üretilen tasar›mlarda gözönüne al›nm›flt›r. Gün-delik hayat›m›zda kulland›¤›m›z ancak bunun belki de fark›nda olmad›¤›m›zbaz› nesnelerin tasar›mlar›nda bu geometrik iliflkilerden yararlan›lm›flt›r. Örne-¤in çebimizdeki kredi kartlar› ve banka kartlar›n›n ölçüsü bir alt›n oran dikdört-genidir.

Ünite 3- Sayfa Tasar ›m› 45

45

BLACK320 C

fiekil 3.7

Le Corbusier’in insan vücüdu üze-rinden ç›kard›¤› modüler sistem vedo¤ada da yer alan Fibunacci e¤ri-si. Fibuacci a¤risinin oransal büyü-mesi ayn› zamanda alt›n oran’›nkatlar›n› verir. Bu oran›n say›salde¤eri 1:1,618 dir.

Gündelik hayatta kulland›¤›m›z pekçok ölçü rastgele bir flekilde kararverilmek yerine geçmiflinde önemlibir temeli olan geometrik ve oran-sal bir yap›da tasarlanm›flt›r. Bun-lardan verilecek en önemli örnekler-den baz›lar›, standart ka¤›t boyuolan A4 (210 x 297 mm.) ve kredikartlar›n›n ölçüsüdür. A4 ka¤›t öl-çüsündeki alt›n oran dikdörgeni veoransal yap› bu ölçünün tüm katla-r›nda (A3, A2, A1, A0) ayn›d›r.

fiekil 3.8

A0: 841 x 1189 mm

A1: 594 x 841 mm

A2: 420 x 594 mm

A3: 297 x 420 mm

A4: 210 x 297 mm

A5: 148 x 210 mm

√2 Dikdörtgeni

10 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Görsel Denge, Görsel Düzen, Görsel Hiyerarşi

Di¤er Sanat -Tasar›m Dallar›nda Oransall›k ve GridYunan, Ege ve Akdeniz uygarl›klar›n›n eserleri üzerinde kapsaml› çal›flmalar›nortaya ç›kmas›yla birlikte gerek mimari, gerekse di¤er sanatsal eserlerde gridkullan›m› ve oransall›¤›n sanat tarihindeki kökleri su yüzüne ç›km›flt›r. ‹sa’danönce 5. yüzy›lda Yunanl› mimarlar›n eserlerinde, oran ve orant› iliflkilerininkapsaml› flekilde vurguland›¤› bilinmektedir. Do¤ada yapraklar, çicekler, kartaneleri ve birçok oganizmada, mikrokozmoz düzeyinde alt›n oran›n izlerine

rastlamak mümkündür. Bugün Atina’da bulunan Parthenon tap›na¤› belki desanat tarihinde en çok araflt›r›lm›fl tarihi yap›lardand›r. Bu yap›n›n geometriktüm iliflkileri alt›n oran sistemi içinde tasarlanm›flt›r. Antik devrin Yunan sana-t›nda, oransal iliflkinin tanr›sal uzant›lar› oldu¤u ve tanr› için yap›lacak bir tap›-na¤›n ancak bu sayede ona yarafl›r olabilece¤i sav› kuvvetliydi.

Alman as›ll› Ressam Albert Dürer 15. yüzy›ldaki tipografi analizlerinde alt›noran iliflkilerini çal›flm›fl, bu yolla mükemmmel formlara ulaflmay› hedeflemifl-tir. Rönesans döneminde de grid ve oransall›k sanatc›lar taraf›ndan çal›fl›lan ko-nular olmufltur. Leonardo Da Vinci’nin asistan› Fra Luca Pacioli yaz› tasar›m› ileilgilenmifl, bu çal›flmalar›nda ustas› Leonardo’nun insan anatomisi üzerindeoluflturdu¤u çizimlerden faydalanm›flt›r. Ressam Mondrain eserlerinde sade veminimalist bir tarza sahiptir. Mondrain bu eserlerindeki iliflkileri oransal iliflki-lerle kurgulamay› uygun görmüfltür.

Grid konusunda incelenmesi gereken bir di¤er önemli kifli ise ‹sviçre as›ll›Frans›z mimar Le Corbusier’dir. Le Corbusier taraf›ndan 1946 da ortaya at›lan“Modular” kavram›n›n temelinde, alt›n oran sisteminin bir ad›m daha ileriye gö-

Halk la ‹ l iflk i lerde Uygulama Teknik ler i44

44

BLACK320 C

fiekil 3.5

Antik ça¤daki pek çokmimari eserde güçlü biroransal iliflkiyi görmekmümkündür.Bunlardan en tipikolan› ise Parthenontap›na¤›d›r.

fiekil 3.6

Albert Dürer’in Alt›n oraniliflkilerinden yola ç›karaktasarlad›¤› yaz› karak-terinin taslaklar›

11 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Görsel Denge, Görsel Düzen, Görsel Hiyerarşi

türülerek, bu oranlar›n insan figurü-nün oranlar› ile birlefltirmek yatmak-tad›r. Le Corbusier insan için yap›la-

cak tasar›mlar›n oransal iliflkilerinin insan üzerinden oluflturulmufl bir geomet-rik düzen ile saptanmas› gerekti¤ini, ancak bu flekilde tasar›m ve mimari yap›-lar›n insan ile organik ve uyumlu bir bütünlük sa¤layabilece¤ini savunmufltur.Le Corbusier “Modular” ad›n› verdi¤i çal›flmas› hakk›nda Albert Einstein’a fikir-lerini sordu¤unda, ünlü bilimadam›ndan “kötüyü zorlaflt›ran ve iyiyi kolaylaflt›-ran boyutlar dizisi” yorumunu alm›flt›r.

Gündelik Yaflamda Oransall›k‹nsan gözünün ve alg›lama biçiminin oransall›k ile iliflkisi yads›namaz. Gözü-müz biçimlerin birbiri ile iliflkilerinde bir düzeni ve oransal iliflkiyi arar. Günde-lik hayat›m›zda kullan›lan A4 (210x297 mm) ka¤›d›n›n boyu böyle bir çal›flma-n›n sonuçudur. √2 dikdörtgeni olarak adland›r›lan bu ölçü katlanarak büyür veküçülür. Tam boy olarak artaya ç›kan tabaka ka¤›t boyu A0 (841x1189 mm) ay-n› zamanda 1 m2 lik alana eflittir, bu tabakan›n a¤›rl›¤› ka¤›d›n gramaj›n› belir-ler. Avrupa standartlar› içinde tüm ka¤›t ölçüleri bu oransall›k ile iliflkili olmakdurumundad›r. Do¤al olarak bask› sitemleri masaüstü yaz›c›lar›n ölçüleri de buoransal sisteme göre flekillenmifltir.

Oransall›k ile ilgili bu iliflki üretilen tasar›mlarda gözönüne al›nm›flt›r. Gün-delik hayat›m›zda kulland›¤›m›z ancak bunun belki de fark›nda olmad›¤›m›zbaz› nesnelerin tasar›mlar›nda bu geometrik iliflkilerden yararlan›lm›flt›r. Örne-¤in çebimizdeki kredi kartlar› ve banka kartlar›n›n ölçüsü bir alt›n oran dikdört-genidir.

Ünite 3- Sayfa Tasar ›m› 45

45

BLACK320 C

fiekil 3.7

Le Corbusier’in insan vücüdu üze-rinden ç›kard›¤› modüler sistem vedo¤ada da yer alan Fibunacci e¤ri-si. Fibuacci a¤risinin oransal büyü-mesi ayn› zamanda alt›n oran’›nkatlar›n› verir. Bu oran›n say›salde¤eri 1:1,618 dir.

Gündelik hayatta kulland›¤›m›z pekçok ölçü rastgele bir flekilde kararverilmek yerine geçmiflinde önemlibir temeli olan geometrik ve oran-sal bir yap›da tasarlanm›flt›r. Bun-lardan verilecek en önemli örnekler-den baz›lar›, standart ka¤›t boyuolan A4 (210 x 297 mm.) ve kredikartlar›n›n ölçüsüdür. A4 ka¤›t öl-çüsündeki alt›n oran dikdörgeni veoransal yap› bu ölçünün tüm katla-r›nda (A3, A2, A1, A0) ayn›d›r.

fiekil 3.8

A0: 841 x 1189 mm

A1: 594 x 841 mm

A2: 420 x 594 mm

A3: 297 x 420 mm

A4: 210 x 297 mm

A5: 148 x 210 mm

√2 Dikdörtgeni

12 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Görsel Denge, Görsel Düzen, Görsel Hiyerarşi

No one would have believed in the last years of the nineteenth century that this world was being watched keenly and closely by intelligenc-

es greater than man's and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With infinite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is possible that the infusoria under the microscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impossible or improbable. It is cu-rious to recall some of the mental habits of those departed days. At most terrestrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps inferior to themselves and ready to

welcome a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious eyes, and slowly and surely drew their plans against us. And early in the twentieth century came the great disillusionment.

The planet Mars, I scarcely need remind the reader, revolves about the sun at a mean distance of 140,000,000 miles, and the light and heat it receives from the sun is barely half of that received by this world. It must be, if the nebular hypothesis has any truth, older than our world; and long before this earth ceased to be molten, life upon its surface must have begun its course. The fact that it is scarcely one seventh of the volume of the earth must have accelerated its cooling to the temperature at which life could begin. It has air and water and all that is necessary for the support of animated existence.Yet so vain is man, and so blinded by his van-

Nineteenth century, expressed any idea that intelligent life might have devel-oped there far, or indeed at all,

No one would have be-lieved in the last years of the nineteenth cen-tury that this world was

being watched keenly and closely by intelligences greater than man's and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With in-finite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is pos-sible that the infusoria under the mi-croscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impos-

Nineteenth century, expressed any idea that intelligent life might have devel-oped there far, or indeed at all,

sible or improbable. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most ter-restrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps infe-rior to themselves and ready to wel-come a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious eyes, and slowly and surely drew their plans against us. And early in the twentieth century came the great disillusionment.

The planet Mars, I scarcely need remind the reader, revolves about the sun at a mean distance of 140,000,000 miles, and the light and heat it receives from the sun is barely half of that received by this world. It must be, if the nebular hypothesis has any truth.

No one would have be-lieved in the last years of the nineteenth cen-tury that this world was

being watched keenly and closely by intelligences greater than man's and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With in-finite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is pos-sible that the infusoria under the mi-croscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impos-sible or improbable. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most ter-restrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps infe-rior to themselves and ready to wel-come a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious eyes, and slowly and surely drew their plans against us. And early in the twentieth century came the great disillusionment.

The planet Mars, I scarcely need remind the reader, revolves about the sun at a mean distance of 140,000,000 miles, and the light and heat it receives from the sun is barely half of that received by this world. It must be, if the nebular

hypothesis has any truth, older than our world; and long before this earth ceased to be molten, life upon its surface must have begun its course. The fact that it is scarcely one seventh of the volume of the earth must have accelerated its cooling to the temperature at which life could begin. It has air and water and all that is necessary for the support of animated existence.Yet so vain is man, and so blinded by his vanity, that no writer, up to the very end of the No one would have believed in the last years of the nine-teenth century that this world was being watched keenly and closely by intelligences greater than man’s and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the

transient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With in-finite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is pos-sible that the infusoria under the mi-croscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impos-sible or improbable. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most ter-restrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps infe-rior to themselves and ready to wel-come a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious.

No one would have be-lieved in the last years of the nineteenth cen-tury that this world was

being watched keenly and closely by intelligences greater than man's and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With in-finite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is pos-sible that the infusoria under the mi-croscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impos-

sible or improbable. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most ter-restrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps infe-rior to themselves and ready to wel-come a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious eyes, and slowly and surely drew their plans against us. And early in the twentieth century came the great disillusionment.

The planet Mars, I scarcely need remind the reader, revolves about the sun at a mean distance of 140,000,000 miles, and the light and heat it receives from the sun is barely half of that received by this world. It must be, if the nebular hypothesis has any truth, older than

our world; and long before this earth ceased to be molten, life upon its surface must have begun its course. The fact that it is scarcely one seventh of the volume of the earth must have accelerated its cooling to the temperature at which life could begin. It has air and water and all that is necessary for the support of animated existence.Yet so vain is man, and so blinded by his vanity, that no writer, up to the very end of the No one would have believed in the last years of the nineteenth century that this world was being watched keenly and closely by intelligences greater than man’s and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, per-haps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm.

No one would have be-lieved in the last years of the nineteenth cen-tury that this world

was being watched keenly and closely by intelligences greater than man's and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a micro-scope might scrutinise the tran-sient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With infinite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is possible that the in-fusoria under the microscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impossible or improbable. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most terrestrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps inferior to themselves and ready to welcome a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious eyes, and slowly and surely drew their plans against us. And early in the twentieth century came the great disillu-sionment.

The planet Mars, I scarcely need remind the reader, revolves about the sun at a mean distance of 140,000,000 miles, and the light and heat it receives from the sun is barely half of that received by this world. It must be, if the nebular hypothesis has any truth, older than our world; and long before this earth ceased to be molten, life upon its surface must have begun its course. The fact that it is scarcely one seventh of the volume of the earth must have accelerated its cooling to the temperature at which life could begin. It has air and water and all that is necessary for the support of animated existence.

Yet so vain is man, and so blinded by his vanity, that no writer, up to the very end of the No one would have believed in the last years of the nineteenth century that this world was being watched keenly and closely by intelligences greater than man’s and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps al-most as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multi-ply in a drop of water. With infinite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is possible that the infusoria under the microscope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impossible or improbable. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most terrestrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps inferior to themselves and ready to welcome a mission-ary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic.

No one would have believed in the last years of the nineteenth century that this world was being watched keenly and closely by intelligences greater than man's and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a mi-

croscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multiply in a drop of water. With infinite complacency men went to and fro over this globe about their little affairs, serene in their assurance of their empire over matter. It is possible that the infusoria under the micro-scope do the same. No one gave a thought to the older worlds of space as sources of human danger, or thought of them only to dismiss the idea of life upon them as impossible or improb-able. It is curious to recall some of the mental habits of those departed days. At most terrestrial men fancied there might be other men upon Mars, perhaps inferior to themselves and ready to welcome a missionary enterprise. Yet across the gulf of space, minds that are to our minds as ours are to those of the beasts that perish, intellects vast and cool and unsympathetic, regarded this earth with envious eyes, and slowly and surely drew their plans against us. And early in the twentieth century came the great disillusionment.

The planet Mars, I scarcely need remind the reader, revolves about the sun at a mean distance of 140,000,000 miles, and the light and heat it receives from the sun is barely half of that received by this world. It must be, if the nebular hypothesis has any truth, older than our world; and long before this earth ceased to be molten, life upon its surface must have begun its course. The fact that it is scarcely one seventh of the volume of the earth must have accelerated its cooling to the temperature at which life could begin. It has air and water and all that is necessary for the support of animated existence.Yet so vain is man, and so blinded by his vanity, that no writer, up to the very end of the

Figure 1.4 Here are several examples of how a multi-column page can add design flexibility to your layout.

Fractional Pages

In my job as a trainer and consultant I often run across magazines with 10

to 20 master pages. While it’s important to have enough masters, don’t feel

obligated to have a master for every conceivable design possibility. Instead,

design a small handful of flexible masters that can be easily repurposed to

handle a reasonable variety of tasks. In our Food + Travel layout, I’ve created

one A-Master (what I’ll call the Master Master) and two more that are based on

the A-Master. Both B and C masters are designed for ads that typically don’t

interrupt a feature story but are more commonly found in other parts of the mag-

azine. Ad pages like these are known as fractional pages or simply fractionals.

10 | Designing Magazines and Newspapers with Adobe Creative Suite CS3

Excerpted from Professional Design Techniques with Adobe Creative Suite 3 by Scott Citron. Copyright © 2008. Used with permission of Pearson Education, Inc. and Adobe Press.

13 B 13Ömer Durmaz / Süreli Yayın Tasarımı için Temel Sayfa Düzeni Bilgisi / 2004

Teşekkürler

K a y n a k :

“ G ö r s e l İ l e t i ş i m v e G r a f i k Ta s a r ı m ”, Te v f i k F i k r e t U ç a r,

İ n k ı l a p Ya y ı n e v i , A n k a r a , 2 0 0 4 .