Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü

21
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 1 Mart 2014, s. 1-21. Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü Ali Rıza Güngen * Özet: Bu çalışma kamu borç yönetimi anlayışındaki değişimi Hazine Müsteşarlığının kuruluşundan itibaren takip ederek kurumsal dönüşümü incelemektedir. Hazinenin ka- mu borç kağıtları piyasasının likiditesini sağlama ve finansal derinleşme hedefleri ne o- liberal dönem boyunca varola gelmiştir. Ancak borç yönetiminin siyaset dışı ve teknik bir iş olarak konumlandırılması ve risk yönetimi doğrultusunda adımlar atılması 2001 krizi sonrasında gerçekleşmiştir. Türkiye’de 1990’lar boyunca kamu borç kağıtlarının yüksek getirisi finansallaşmaya katkıda bulunmuştur. Hazinenin kriz sonrasında yeni- den yapılandırılması da finansal piyasa oyuncuları için öngörülebilirliğin sağlanması esasına dayandırılarak kurumun faaliyetini finansal piyasalara referansla biçimlendi r- miştir. Anahtar Kelimeler: Hazine, borç yönetimi, finansallaşma, devlet kuramı. Treasury and Debt Management: Transformation of an Institution within the Process of Financialization Abstract: This study analyzes the institutional transformation of the Undersecretariat of Treasury from its foundation onwards. Providing the liquidity of government debt in- struments market and financial deepening have been objectives of the Treasury throughout the neoliberal period. However, debt management has been conceived as a depoliticized and technical piece of work, and steps towards risk management have been taken not earlier than the post-2001 crisis. In Turkey, high returns on government debt instruments contributed to the process of financialization throughout the 1990s. In addition, the restructuring of the Treasury in the aftermath of the crisis shaped the per- formance of the institution with reference to the financial markets by making the re- structuring process rely on the basis of ensuring predictability for the financial market actors. Key Words: Treasury, debt management, financialization, state theory. GİRİŞ Bu çalışma Türkiye’de kamu borç yönetimi alanındaki dönüşümü bir kurum olarak Hazine Müsteşarlığının dönüşümü üzerinden anlatarak devlet aygıtının yeniden yapılandırılmasının somut bir çözümlemesini sunmayı amaçlamaktadır. Bu dönüşümün finansallaşma tartışmasının eleştirel bir okuması üzerinden, dev- * Ar. Gör.-Dr., On dokuz Mayıs Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Kurupelit Kampüsü, 55139, Samsun/Türkiye.

Transcript of Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü

Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 1 Mart 2014, s. 1-21.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi:

Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun

Dönüşümü

Ali Rıza Güngen*

Özet: Bu çalışma kamu borç yönetimi anlayışındaki değişimi Hazine Müsteşarlığının

kuruluşundan itibaren takip ederek kurumsal dönüşümü incelemektedir. Hazinenin ka-

mu borç kağıtları piyasasının likiditesini sağlama ve finansal derinleşme hedefleri neo-

liberal dönem boyunca varola gelmiştir. Ancak borç yönetiminin siyaset dışı ve teknik

bir iş olarak konumlandırılması ve risk yönetimi doğrultusunda adımlar atılması 2001

krizi sonrasında gerçekleşmiştir. Türkiye’de 1990’lar boyunca kamu borç kağıtlarının

yüksek getirisi finansallaşmaya katkıda bulunmuştur. Hazinenin kriz sonrasında yeni-

den yapılandırılması da finansal piyasa oyuncuları için öngörülebilirliğin sağlanması

esasına dayandırılarak kurumun faaliyetini finansal piyasalara referansla biçimlendir-

miştir.

Anahtar Kelimeler: Hazine, borç yönetimi, finansallaşma, devlet kuramı.

Treasury and Debt Management: Transformation of an Institution within the

Process of Financialization

Abstract: This study analyzes the institutional transformation of the Undersecretariat of

Treasury from its foundation onwards. Providing the liquidity of government debt in-

struments market and financial deepening have been objectives of the Treasury

throughout the neoliberal period. However, debt management has been conceived as a

depoliticized and technical piece of work, and steps towards risk management have

been taken not earlier than the post-2001 crisis. In Turkey, high returns on government

debt instruments contributed to the process of financialization throughout the 1990s. In

addition, the restructuring of the Treasury in the aftermath of the crisis shaped the per-

formance of the institution with reference to the financial markets by making the re-

structuring process rely on the basis of ensuring predictability for the financial market

actors.

Key Words: Treasury, debt management, financialization, state theory.

GİRİŞ

Bu çalışma Türkiye’de kamu borç yönetimi alanındaki dönüşümü bir kurum

olarak Hazine Müsteşarlığının dönüşümü üzerinden anlatarak devlet aygıtının

yeniden yapılandırılmasının somut bir çözümlemesini sunmayı amaçlamaktadır.

Bu dönüşümün finansallaşma tartışmasının eleştirel bir okuması üzerinden, dev-

* Ar. Gör.-Dr., On dokuz Mayıs Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Kurupelit

Kampüsü, 55139, Samsun/Türkiye.

2 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

letin finansallaşması kavramı kullanılarak irdelenmesi tercih edilmiştir. Çöküş,

toparlanma, tekrar dibe vurma ve sonrasında sıçrama hikayeleri 21.yüzyılın ba-

şında dünya kapitalizminin işleyişinde finansal piyasalara ve aktörlere her za-

mankinden daha fazla önem atfedilmesi ile belirginleşen neoliberal finansallaş-

ma sürecinin artık bilinen unsurlarıdır. Finansal krizlerin maliyetinin toplumsal-

laştırılması ile birlikte yakın dönemde Avrupa Birliğine üye ülkelerde daha net

bir şekilde gözlemlenebildiği üzere, krize verilen tepkiler içinde en önemli un-

surlar sosyal politika harcamalarında kesintiler, emek piyasasında daha fazla es-

nekleşme ve kurallı ve sıkı bir maliye politikasının uluslararası anlaşmalarla be-

nimsenmesi olmuştur. Bu değişimler ve verilen tepkiler finansallaşma sürecinde

devlet aygıtının sürekli bir dönüşümünün de yaşandığını göstermektedir.

Neoliberal yeniden yapılanma sürecinde daha serbest finansal piyasa işleyişi

doğrultusunda biçimlendirilen devlet-finansal alan ilişkisi, krizler sonrasında

maliyetin ya da riskin toplumsallaştırılması ve piyasaların işlerliğinin sağlaması

için müdahale edilmesi ile devam etmektedir. Birikimin finansallaşmasına, ka-

mu politikalarının oluşturulması ve değerlendirilmesinde finansal piyasaların iş-

leyişinin referans alınması ve gelecekte gerçekleşecek nakit akışlarının model-

lenmesi üzerinden devlet harcamalarının biçimlendirilmesi eşlik etmektedir. Bu

aynı zamanda kamu borç yönetiminde neoliberal dönemde temel önem taşıyan

bir değişimin ulaştığı noktayı göstermektedir: Bu anlayışa göre devlet piyasanın

belirlediği risk primini ödeyerek borçlanmalı ve piyasaların daha likit ve derin

olması için gerekli önlemleri alarak kamu borç yönetimini sürdürmelidir. Borç

yönetimi, finansal piyasa aktörleri ile yakın bir iletişimi gerektirmekte; risklerin

hesaplanması ve yönetimi doğrultusunda finansal kuruluşlarla birlikte çalışmayı

içermektedir.

Bu borç yönetimi anlayışı ancak büyük bir yeniden yapılanma sayesinde yer-

leşik hale gelebilir. Türkiye’de kamu borç yönetiminden sorumlu kurum olarak

Hazinede1 sözü edilen dönüşümün gerçekleşmesi yaklaşık otuz yıla yayılmış ve

birikimin finansallaşması arka planında çok sayıda reform ve yasal düzenleme

gerçekleşmiştir. Türkiye’de kamu borç yönetimi alanında gerçekleşen dönüşüm

öncelikle neoliberal dönemde finansal krizlerin yaşanmasında etkili olmuştur.

Borç yönetiminin uluslararası standartlarda gerçekleştirilmesi ve siyasal müda-

halelerden arındırılması doğrultusunda daha somut adımlar 2001 krizi sonrasın-

da atılmış, finansallaşmanın hane halkı ve özel şirketlerin gelir akışları ile ilgili

boyutları daha ön plana çıkarken bir kurum olarak Hazine kendisini çok daha

açık biçimde finansal kuruluşların ve derinleşmenin destekçisi olarak konum-

landırabilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümü kuramsal tartışmaya ilişkin genel bir değerlendir-

me sunmaktadır. Üçüncü bölüm Türkiye’de Hazinenin dönüşümünü aktarırken,

1 Bundan sonra Hazine genel olarak Hazine değil Türkiye’deki Hazine Müsteşarlığı anlamına gelmektedir.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 3

dördüncü bölüm borç yönetimi anlayışındaki dönüşümü ve kurumun stratejik

yönelimini incelemektedir. Sonuç kısmında borç yönetiminin siyasal niteliğine

vurgu yapılmıştır.

DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI VE FİNANSALLAŞMA

Finansallaşma kavramı ilk olarak Kevin Phillips ve Giovanni Arrighi tara-

fından 1990’ların ilk yarısında kullanıldı (bkz. Arrighi, 1994). Ancak Hegel’in

Minerva’nın Baykuşu benzetmesini hatırlatırcasına, eleştirel akademik çevre-

lerde yerinin sağlamlaşması 21. yüzyılın başlarında ve özellikle bu yüzyılın ilk

büyük uluslararası finansal krizi sonrasında gerçekleşti. Kavram birçok araştır-

macı tarafından farklı vurgularla kullanılmakla birlikte esasen finansal işlemle-

rin artan önemini ve ekonomik etkinliğin finansal piyasalara göre düzenlenme-

sinin ulusal ve küresel ölçekteki etkilerini anlatmak için tercih edilir oldu. Bir-

den fazla anlam içermesine karşın kavramın genel bir tanımını önermek gerekir-

se finansallaşmayı, finansal işlemlerin, aktörlerin ve piyasaların ulusal ekonomi-

lerin ve küresel ekonominin işleyişinde öneminin artması olarak tanımlayabili-

riz (Epstein, 2005; bkz. Orhangazi, 2008; Fine, 2010). Bu bağlamda, finansal

olmayan şirketlerin finansal yatırımlarının artışı, üretken yatırım oranlarında

düşüş ve finansal varlıkların gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranının artışı

ile hane halkı ve şirketlerin artan borçluluk düzeyi finansallaşma sürecinin

semptomları olarak ele alınmaktadır (Stockhammer, 2004; Orhangazi, 2008).

Bu tanımdan ve etkilerinden de anlaşılabileceği gibi finansallaşma çok bo-

yutlu bir süreçtir ve eşitsiz ve bileşik bir gelişim sergilemektedir. 20. yüzyılın

son çeyreğinde erken kapitalistleşmiş ülkelerde finansal piyasaların öneminin

artışı; türev işlemlerin çoğalması, hane halkı gelir akışı, borsa işlemleri ve spe-

külasyona dayanan yeni hayali sermaye biçimlerinin oluşumunu beraberinde ge-

tirmiştir. Öte yandan, geç kapitalistleşen ve orta gelir düzeyi olarak da adlandı-

rılan ülkelerde 1980 sonrası gerçekleşen finansal serbestleşme dalgası ile birlik-

te başlayan bir finansal derinleşme sürecini finansallaşma izlemiştir. Türki-

ye’nin de aralarında bulunduğu bazı geç kapitalistleşen ülkelerde finansal piya-

salarda kamu borç kağıtları önemli bir yer tutmuştur. Devletin gelir akışına da-

yanan başka bir hayali sermaye biçimi olarak kamu borç kağıtlarının önem arz

ettiği örneklerde de, ikinci dalga neoliberal reformlar ve krizler sonrası yeniden

yapılandırma programları ve daha önemlisi finansal piyasaların artan bütünleş-

mesi aracılığı ile birlikte erken kapitalistleşen ülkelerdekine benzer finansal

araçlar ve işlemler önem kazanmaya başlamıştır.

“Finansallaşan birikim” (Saad-Filho, 2009) riskin dağıtılması ve minimize

edilmesi için birçok olanak sunarken aynı zamanda üretken yatırımın yadsınma-

sını beraberinde getirmektedir. Burada yadsımadan kasıt, finansal olmayan şir-

ketlerin daha fazla getiri vaat etmeyen üretken faaliyetten bir süreliğine olsa da

uzaklaşması ve giderek daha fazla finansal yatırıma yönelmesidir. Finansallaş-

4 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

ma bir yandan finansal yatırım olanaklarının genişlemesi anlamına gelir, bir

yandan da ekonominin daha fazla istikrarsızlığa savrulması ve çöküş-zayıf to-

parlanma çevrimlerinin daha sık görülmesini beraberinde getirir. Bu toparlanma

süreci kadar finansal sektörün kayıplarının piyasaların işlerliği amacıyla top-

lumsallaştırılması da devlet müdahalesini kritik bir konuma yerleştirmektedir.

Bu toparlanma ve yeniden yapılanma süreci neoliberal dönemde birçok ülke ör-

neğinde görüldüğü üzere daha sıkı bir mali disiplin ve yeni reformların gerekli-

liği çağrısıyla desteklenir. Emek piyasalarının daha esnek kılınması, sosyal poli-

tika harcamalarında keskin düşüşler ve mali disiplin reformların sacayaklarını

oluşturmaktadır. Finansal piyasaların denetim altına alınması ve sıkı bir şekilde

denetime tabi tutulması ise kriz sonrası reformlar arasında yer almamaktadır.

Dolayısıyla finansallaşma süreci bir yandan çok boyutlu devlet müdahalesinin

yeni veçheleriyle neoliberalizmin destekçisi kılınmasını bir yandan da devlet

aygıtının ve kurumların kendisinin bu basınç altında yeniden yapılandırılmasını

gereksinir. Eleştirel devlet kuramı ve tartışmasına atıfta bulunarak, devletin sü-

rekli ve kriz içinde yeniden yapılandırılmasının, toplumsal üretim ilişkilerinin

çelişkilerinin geçici bir şekilde düzenlenmesi ve yeniden üretilmesi olduğunu

söylemek mümkün görünmektedir.

Kapitalist devlet sermayenin genişleyen yeniden üretimi ve toplumsal üretim

ilişkilerinin yeniden üretimi doğrultusunda işlevler üstlenirken, finansallaşma

sürecinde bu işlevlerin bazıları daha ön planda yer almaktadır. Borç temelli fi-

nansal genişlemeyi ve finansal derinleşmeyi destekleyecek yasal siyasal düzen-

lemelerin yapılması bu bağlamda kritik bir önem taşımaktadır. Kamu açıklarının

finansmanı neoliberal dönemde uluslararası finansal piyasaların giderek daha

fazla önem kazandığı bir biçim almıştır. Piyasadan devletin gelecekte elde ede-

ceği geliri simgeleyen kağıtların ikrazı ile borçlanma bu yeni dönemde kamu

maliyesinin siyasal karar alma süreçlerinden giderek uzaklaştırıldığı (siyaset dı-

şılaştırıldığı) bir konuma yerleştirilmesini ve mali disiplinin devletin bütün ka-

demelerinde içselleştirilmesi doğrultusunda adımların atılmasını gerektirmiştir.

Devletler, finansal işlemlerin hayatın her alanını sarmasından kaynaklanan ris-

kin yaygınlığı nedeniyle, ayrıca kredi piyasalarını canlandırmak ve ekonominin

krizler sonrasında toparlanmasına ön ayak olmak amacıyla finansal sektörün

kayıplarının toplumsallaştırılmasını sağlamak durumundadırlar.

Bu doğrultuda hem sözü edilen finansal derinleşme ve finansal piyasaların

bütünleşmesi konusunda reformlar gerçekleştirme, hem de finansallaşma süre-

cindeki çelişkilerle baş etme devletlerin yeniden yapılandırılmasını beraberinde

getirmektedir. Borç temelli finansal genişlemenin gereklerini yerine getirecek

nitelikte bir dönüşümü, siyaset dışılaştırma (bkz. Burnham, 1999) ve uluslarara-

sılaşma stratejilerinin uygulanması ile devletin yeniden yapılandırılması ve fi-

nansal sektörün kayıplarını üstlenme bağlamında yapılan müdahaleleri devletin

finansallaşması olarak tanımlamak mümkün görünmektedir. Bu süreçde zarfın-

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 5

da devlet aygıtının işleyişi giderek finansal piyasa standartlarına dayalı kriterler-

le anlaşılmakta, devletin işleyişi finansal piyasaların işleyişinden sağlanan per-

formans ölçütleri üzerinden kavranmaktadır (bkz. Saad-Filho, 2009). Kamu si-

yasalarının biçimlenmesi ve kamusal faydanın tanımlanması ile finansal piyasa-

ların işleyişi arasında kurulan bu ilişki, politika yapım sürecinin finansal serma-

yenin istekleri doğrultusunda biçimlenmekte olduğunu anlatmaktadır.

Kısaca burada altı çizilmek istenen, devletin finansal ve ekonomik kurumla-

rıyla birlikte finansal piyasaların bekçisi konumuna gelmesi değildir. Daha zi-

yade finansal işlemlerin ve gelir akışları üzerindeki hak iddialarının sorunsuz bir

şekilde el değiştirmesinin (likiditesinin) sağlanması ve kredi piyasalarının işle-

yişinin aksamaması için devletin süregiden yapılandırılmasıdır. Türkiye’de

bankaların egemenliğindeki finansal piyasalarda bankacılık sektörünü Bankacı-

lık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) kurulana kadar Merkez Bankası

ile birlikte denetleyen ve Türkiye’nin içine girdiği borç kapanı sonrasında

2000’ler boyunca yeniden yapılanan Hazinenin dönüşümünü bu çerçevede an-

lamlandırmak mümkün görünmektedir.

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI: KURULUŞU, KONUMU VE DÖNÜŞÜMÜ

Hazine bir kurum olarak devlete ait malvarlığının temsilcisidir ve devlet adı-

na borçlanma yetkisine sahiptir. Devletin mali hak ve yükümlülüklerinin temsili

Hazine aracılığıyla gerçekleşir, bu bağlamda Hazine bir finansal yönetim mer-

kezidir ve devletin nakit akışını düzenlemesi beklenir (Eğilmez - Kumcu, 2008).

Hazinenin klasik görevlerine bazı ülkelerde devletin dış ekonomik ilişkilerini

yürütmek ve devletin finansal piyasalarla olan ilişkilerini düzenleme görevleri

de eklenmektedir (Eğilmez, 2007: 16-17).

Hazinenin kurumsal dönüşümünün ve yapısının Türkiye’deki finansal piya-

saların gelişimine önemli bir etkisi olmuştur. Bu dönüşüm aynı zamanda kamu

finansmanına dair politika tercihleri ve sermaye birikiminin 1980 sonrasındaki

yeni görünümleriyle de uyum sergilemiştir. Bu nedenle, bu yapılandırmayı hem

bankacılık sektöründeki dönüşümleri ve Hazine ile Merkez Bankası (MB) ilişki-

lerini, hem de Türkiye’nin siyasal iktisadi hayatındaki gelişmeleri anlamlandır-

mak için kullanılabilecek bir dönemlendirme ile örtüştürerek açıklamak uygun

görünmektedir. Bu kurumun dönüşümünün de göstereceği üzere, bütçenin fi-

nansmanı ve kamu açığının karşılanması için gerekli olan paranın, para ve ser-

maye piyasalarından sağlanması bir yandan Hazinenin görevini yerine getirme-

sinin finansal piyasaların güvenli işleyişinin sağlanmasıyla iç içe geçmesi, öte

yandan Hazinenin devlet aygıtı içindeki konumunun daha da önem kazanması

sonucunu getirmiştir. Aynı zamanda Hazine bir kurum olarak kanunla belirtilen

görevlerini stratejik hedefler biçiminde yeniden formüle ederek Türkiye’deki

ekonomik gelişmelerin uluslararası finansal kurumlar ve piyasa aktörlerinin is-

tekleri doğrultusunda biçimlendirilmesine katkı sunma arzusunu stratejik bir

planla beyan etmiştir.

6 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

Görevler ve Yapılanma

Hazinenin bir kurum olarak görevi aktif bir borç yönetimi aracılığıyla bütçe-

nin ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlamak ve kamunun nakit akışını düzenlemek

şeklinde belirtilmektedir. Hazinenin görevleri 1994 tarihli 4059 sayılı Kanun’da

belirtildiği üzere ekonomi politikalarının belirlenmesine yardımcı olmak, kamu-

nun finansmanına ilişkin işlemleri yürütmek, kamu sermayeli kuruluşlar ve iş-

letmelerin finansal yönetimini gerçekleştirmek, uluslararası ekonomik kuruluş-

larla ilişkileri yürütmek, sermaye akımına ilişkin düzenlemeler yapmak, sigorta-

cılık sektörünü düzenlemek, kambiyo rejimine ilişkin işlemleri yürütmek olarak

özetlenebilir (Hazine Müsteşarlığı, 2008a). Müsteşar yardımcılarına bağlı Kamu

Sermayeli Kuruluş ve İşletmeler, Mali Sektörle İlişkiler ve Kambiyo, Sigortacı-

lık, Yabancı Sermaye, Teşvik ve Uygulama, Ekonomik Araştırmalar, Darphane

ve Damga Matbaası Genel Müdürlükleri ve doğrudan müsteşara bağlı Kamu

Finansmanı ve Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlükleri ile bu görevleri yeri-

ne getiren Hazine aynı zamanda bünyesinde denetleme birimleri olarak Hazine

Kontrolörleri Kurulu, Sigorta Denetleme Kurulu ve İç Denetleme Birimini kap-

sar (Hazine Müsteşarlığı, 2008a).2 Ekonomik faaliyeti, deyim yerindeyse çepe-

çevre saran bu düzenleme, denetleme görevlerinin esası kamunun finansal var-

lık ve yükümlülüklerinin yönetimi ve bu faaliyetin sermaye birikimini destekle-

yecek şekilde gerçekleştirilmesidir.

Hazine bir yandan, finansal aktörlerin beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verme-

li, öte yandan da kamunun nakit akışını yönetmelidir. 1990’ların sonundan iti-

baren finansal yatırımcıların beklentileri doğrultusunda ihraç ettiği bono ve tah-

villeri giderek çeşitlendiren3 Hazine aynı zamanda piyasa yapıcılığı sistemiyle

Türkiye’de finansal piyasaların temel oyuncuları olan bankalarla işbirliği içinde

devlet iç borçlanma senetleri piyasasını şekillendirmektedir. Hazine yönetmekle

yükümlü olduğu nakit akışını da en yakın bağlantısı olan MB ve Maliye Bakan-

lığı ile işbirliği içinde sürdürebilmektedir. Ancak, bu kurumsal yapı ve işleyiş

günümüzdeki halini 2001 krizi sonrasındaki düzenlemelerle almıştır. Kurumun

siyasal iktisadi işlevlerini son otuz yıldaki genel dönüşümle ilişkilendirerek an-

lamak daha yararlı olacaktır.

I. Dönem (1983-1989): Finansal Serbestleşmeye Geçiş Dönemi

Birinci dönem 1980’lerin başından 1989’a kadar sürmektedir ve yasal ve ku-

rumsal değişikliklerle karakterize edilebilir. Türkiye’de Cumhuriyetin ilanından

2 2011 tarihli 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğünün adı Mali

Sektörle İlişkiler ve Kambiyo Genel Müdürlüğü, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Genel Müdürlüğünün adı da

Kamu Sermayeli Kuruluşlar ve İşletmeler Genel Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir. 3 Erbil ve Salman (2006) odak noktaları borç sürdürülebilirliği ve zamanlar arası borç yükümlülükleri olması-

na karşın bu çeşitlenmeye değinmektedirler. Bu çeşitlenmenin zaman içinde artışı Bağcı (2001)’nın değer-

lendirmesinde o tarih itibarıyla daha ziyade hazine bonolarının hakimiyetinden bahsedilmesinden de çıkartı-

labilir.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 7

sonra Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alan Hazine 1984 yılında Bakanlık bün-

yesi dışında bir müsteşarlık haline getirilmiştir. “Devlete ait taşınmaz malların

yönetimi, devlet aleyhine açılan mali davaların devlet adına izlenip sonuçlandı-

rılması Maliye Bakanlığının görev alanı içinde kalırken borçlanma, kamu ku-

rum ve kuruluşlarının borçlanmalarına devlet adına garanti verme gibi konular”

(Eğilmez, 2007: 39) o zamanki adıyla Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına

(HDTM) bırakılmıştır. 1983 tarihli 188 sayılı ve 1984 tarihli 232 sayılı Kanun

Hükmünde Kararnameler (KHK) aracılığıyla, gelir idaresi ve kamunun finans-

manına ilişkin oluşturulan bu iki başlı yapı kamu maliyesinin borçlanma gerek-

siniminin para ve sermaye piyasalarından karşılanması genel yönelimine eşlik

eden bir yapılandırmadır. 1985 yılında idarenin gelir ve gider arasındaki açığın

iki katı kadar borçlanabileceği yolunda düzenleme yapılmış, devletin borçlanma

yetkisi 1987 yılı Bütçe Kanunu’nun 37/a maddesi ile açık bir şekilde HDTM’ye

devredilmiştir (Karakoç, 2003: 67-68). Borçlanmanın bütçe dışına çıkarılması

olarak da özetlenen bu yönelim yasama organının onayladığı bütçeye karşın da-

ha fazla harcama yapılabilmesi ve bu doğrultudaki mali işlemlerin yasama tara-

fından denetlenememesi durumunu ifade etmektedir.

HDTM 1985 yılından itibaren düzenli olarak tahvil ihracına başlamış ve ka-

mu açığının finansmanında MB kaynaklarının kullanımının yanı sıra bu yöntem

giderek ağırlık kazanmıştır.4 Devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) ihaleler

yoluyla satışına eşlik eden bir değişiklik, özel ve kamu kesiminin portföy yapı-

sına doğrudan müdahale etmektense bankacılık kesimi rezervlerinin denetimine

dayanan bir para politikasına geçiştir (Önder, 2005: 158). O zamanki adıyla İs-

tanbul Menkul Kıymetler Borsasının (İMKB) 1986’da yeniden açılması, banka-

lar arası para piyasasının kurulması, MB’nin açık piyasa işlemlerine başlaması

ve 1987’de umumi disponibilite oranının yükseltilmesi ve aynı tarihli düzenle-

meyle mevduat munzam karşılık oranının düşürülmesi ile alacaklı konuma ge-

len bankaların DİBS alımının sağlanması (Akçay, 2009: 204) benzeri düzenle-

meler DİBS’lerin bu piyasada talep edilir konuma getirilmesi ile ilişkilendiril-

melidir.

Bankaların MB’den edindikleri krediyi ve topladıkları mevduatları veya yurtdı-

şından bulabildikleri kredileri kamu açığının finansmanı için Hazineye aktarma-

sı ve karşılığında kayda değer getiriler elde etmesi yapılan düzenlemelerin so-

nucu olarak ortaya çıkmıştır. Akçay (2009) Hazine ve MB arasına bu dönemde

bankacılık sektörünün yerleştirilmesiyle MB’nin kamuyu dolaylı olarak finanse

etmeye başladığını da belirtmektedir. Sermaye Piyasası Kurulunun 1982’de

4 Piyasa disiplinini kamu borç yönetimine dayatmada yeni bir aşama oluşturan para ve sermaye piyasalarından

düzenli ihraçlar aracılığıyla borçlanma fikri uluslararası borç krizinin çözüm yöntemi ile de desteklenmiştir. Yükümlülüğün el değiştirebilir varlıklara dönüştürülmesi ve riskin böylece piyasada yayılması, Brady bono-

larının amacıydı (Vasudevan, 2009). 1980’lerde borç krizinin çözülmesi uğraşısı uluslararası piyasalardan

borçlanma ve kredi derecelendirmenin önemini arttırdı.

8 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

oluşturulması, 1985 Bankalar Kanunu, MB’nin mevduat faiz oranlarını belirle-

mesi uygulamasının 1987’de tamamen kaldırılması, kambiyo rejiminin 1980’ler

ortasında kısmi serbestleştirilmesi (Sönmez, 2004) benzeri düzenlemeler de göz

önünde bulundurulduğunda bu dönemin finansal kaynakların daha da fazla

önem kazandığı ve finansal işlemler sayesinde sermaye gruplarının büyük kârlar

elde ettiği yeni bir dönem için prelüd ya da geçiş dönemi olarak değerlendiril-

mesi mümkündür.

II. Dönem (1989-2001): Krizler ve Yeniden Yapılanma İhtiyacı

1989’da sermaye hesabının serbestleştirilmesi ile başlayan ve 2001 krizine

kadar devam eden ikinci dönem Karakaş (2009) tarafından “finans korumacılı-

ğı” şeklinde adlandırılmaktadır. Devletin vergi gelirlerinde herhangi bir iyileş-

me olmadığı ve uluslararası kreditörlerin desteğinin azaldığı 1980’ler sonunda

(Türel, 2000) sermaye hesabının serbestleşmesinin de yardımıyla banka temelli

finansal sektöre önemli bir aktarımın gerçekleştiği bir mekanizma oluşmuştur.

MB kaynaklarından da yararlanan Hazine, örneğin 1989 yılında olduğu gibi

MB’den aldığı kısa vadeli avans limitini zaman zaman aşmıştır (Eğilmez, 2007:

41). Uluslararası piyasalarda yükümlülük altına giren özel kesim, borç dinamiği

nedeniyle yüksek faiz veren Hazineyi fonlamakta; sermaye grupları açısından

banka sahibi olma ve finansal kaynaklar üzerinde egemenlik daha da önem ka-

zanmaktadır (bkz. Ergüneş, 2008).

1994 yılında 4059 sayılı Kanunla5 Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müs-

teşarlığı birbirlerinden ayrılmış; yasal olarak borçlanma, ihale ve satış yöntemi

belirleme yetkisinin Hazinede olduğu belirtilmiştir. Bu Kanun aynı zamanda

Hazinenin bugünkü yapısını büyük ölçüde oluşturmuştur. Hazine ve MB ara-

sında 1989’da imzalanan Protokol Hazinenin avans limitinin üzerine çıkmasını

engellemeye yönelirken, 1997’de imzalanan Protokolde Hazinenin kısa vadeli

avans kullanımının azaltılması ve nihai olarak ortadan kaldırılması öngörülü-

yordu. Enflasyonla mücadelede yaratılması planlanan ortak çerçeve rezerv para

artışının sınırlanmasına dayanıyordu (Eğilmez, 2007: 61). Hazinenin MB kay-

naklarını kullanmasının önüne geçilmesi, hem bu tarz bir yöntem, hem de 2001

krizinden önce uygulanmaya başlanan döviz girişine bağlı olarak para arzının

belirlenmesi aracılığıyla enflasyonla mücadelenin oturduğu genel anlayışın

uzantısı olarak kamu harcamalarının sınırlandırılması gerekliydi. Ancak

1990’ların ikinci yarısında vergi gelirinin yarısından fazlasının iç borç faiz

ödemelerine ayrılmasına (Cizre - Yeldan, 2005) ve bütçe dengesinde faiz dışı

fazla verilmesine karşın6 borç stokunda bir azalma gerçekleşmemiştir. Bu du-

rumun kamu harcamalarının kısılmasına karşın Türkiye’de vergi gelirlerinin art-

5 Bu Kanuna www.hazine.gov.tr‘den ulaşılabilir. 6 Hazine Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü (2003) 1990’ların ikinci yarısında faiz dışı

fazla verilmesinin borç stokunun yükselmesinin getirdiği bir zorunluluk olduğunu belirtmektedir.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 9

tırılamamasından kaynaklandığı söylenilebilir. Başka bir deyişle, kamunun fi-

nansman krizi vergi politikası ve öncelikleri ile de ilişkilendirilmelidir.

III. Dönem (2001-?): Mali Disiplin ve Sistematik Risk Yönetimi

2000-2001 krizinden bugüne kadar devam eden üçüncü dönemde ekonomi

yönetiminin yeniden yapılandırılması süreci çok boyutludur. Bu dönemde Hazi-

nenin görev ve yetkisi dahilinde olan bankacılık sektörüne dair düzenleme yap-

ma ve denetleme yetkisi 2000 yılında faaliyete geçen BDDK’ya geçmiştir.7 Ha-

zine, sektörün konsolidasyonu sürecinde bankaların açık pozisyonlarının ka-

panmasına destek olmuş ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ban-

kaların bilançolarının yeniden yapılandırılmasında kullanılan borçlanma senet-

leri aracılığıyla finansal sektörün kayıplarını üstlenmiştir.8

Hazinenin MB’den kısa vadeli avans kullanmasına 2001 yılında 4651 sayılı

Kanun’la son verilmiştir. 2002 yılı 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yö-

netiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve sonrasında yapılan değişiklikle

(5787 sayılı Kanun9), ilgili yıl bütçe kanununda belirtilen ödenekler ve giderler

arasındaki fark borçlanma limiti olarak belirlenmiştir. Hazine 1997’den itibaren

aylık borçlanma programını ilan etmekteyken yeni düzenlemeyle üç ayda bir

Meclise sunulmak üzere kamu borç yönetimi raporu hazırlanması da öngörül-

müştür.10 Kanunda sözü edilen borçlanma limiti, yetersiz olması durumunda iki

kez % 5 oranında arttırılabilir. Bu düzenleme ile bütçe kanununun yasama or-

ganı tarafından onaylanmasına karşın borçlanmanın denetlenememesi eleştirisi-

nin önüne geçilmek istenmiştir. Ancak belirlenen limitin, Hazinenin önceden

ilan edilen miktar ve belirli sınırlar içinde borçlanacağı beklentisini finansal ak-

törlerde oluşturmak amacıyla konduğunu düşünmek yerindedir.

Hazinede borç yönetimi konusundaki reformlardan birisi kriz sonrasında risk

yönetimi anlayışı doğrultusunda ofislerin oluşturulmasıdır. Borçlanmanın anali-

zinin yapıldığı orta ofis hem ihalelerin örgütlendiği ön ofisten, hem de borçların

kayıt altına alındığı muhasebe işleminin sürdüğü arka ofisten ayrılmıştır. Bu

döneme ilişkin olarak uzmanlaşma ve sistematik risk yönetimine dair vurgular

mali disipline atfedilen önemle tamamlanmaktadır. Üçüncü dönemde gerçekle-

şen dönüşüm ve Hazinenin yeniden yapılanması eski borç yönetimi pratiklerin-

den bir kopuş ve risk yönetimi anlayışının kurum içinde yerleşmesi olarak algı-

7 Hazine bankacılık sektörünü daha öncesinde MB ile birlikte denetlemekteydi. Bu konuda ayrıca bkz. Bakır

(2007). 8 Finansal sektörün kayıplarının üstlenilmesi temelde bankaların yeniden yapılandırılması sürecinde kamu

borç kağıtlarının kullanımı ile gerçekleşmiştir. 2001’in Haziran ayındaki borç takası da Hazinenin bankacı-

lık sektörünün risklerini üstlenmesine bir örnektir (bkz. Güngen, 2011). 9 Kamu kurumlarının mali işlemleri için temel kanun 2003 yılında yasalaşan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi

ve Kontrol Kanunu’dur. 10 Hazine kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla aylık ve yıllık kamu borç yönetimi raporları da hazırlamakta-

dır.

10 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

lanmaktadır. Uzun yıllar Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü görevini yürüten

bir üst düzey teknokrat kurallara bağlı ve teknik bir işlem olarak borç yönetimi

düşüncesinin 4749 sayılı Kanun ve sonrasındaki yeniden yapılanma ile başarıl-

dığını ifade etmektedir:

4749 şöyle farklıydı. Hazinenin çalıştığı bir Kanundu… Her sene gidiyorsunuz yetki

istiyorsunuz, zaten bir yıllık yetki. Her yıl tartışma konusu oluyor. Bunlar verilmese

sistem durur. Siyasetçiler de biliyorlar borçlanma yetkisi verilmek durumunda, nakit

yönetimi yetkisi verilmek durumunda ama bu şey gibi Sisyphus’un, her sene çık yu-

karıdan aşağıya bir daha. Burada bir borçlanma kanunu draft etmişlerdi… Rüzgar da

arkadan esiyordu. O önemli bir kanundur. Dikkat çekmemiş olması da memnuniyet

vericidir. Dikkat çekmiş olsaydı öyle çıkmazdı. Mali disiplini sağlama anlamında

köşe taşıdır.11

Bu Kanun’la düzenlenen başka bir unsur 2000 yılı Nisan ayı içinde uygu-

lanmaya başlanan ve kriz nedeniyle uygulamasına ara verilen12 piyasa yapıcılığı

sistemidir. DİBS’lerin ikincil piyasa işlemlerinde etkinliğin artması için Hazi-

nenin belirlediği kriterlere uyan bankalara ihalelere teminatsız katılma, rekabet-

çi olmayan teklif verme benzeri haklar verilmektedir. Bunun karşılığında piyasa

yapıcının belirlenmiş oranda DİBS’yi birincil piyasada alma13 ve ikincil piyasa-

da likidite sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Yine bu düzenleme finansal

yapıda bankaların ağırlığı ve 1991’de İMKB bünyesinde faaliyete geçen Bono

ve Tahvil Piyasasında DİBS’lerin ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda an-

lam kazanmaktadır. Bu bağlamda DİBS’lerin likiditesinin sağlanması finansal

piyasanın daha da derinleşmesi için bir ilk adım ve gerekliliktir. Bu sistem saye-

sinde Hazine ihraç edeceği tahvillerin kayda değer bir kısmının piyasa yapıcılar

tarafından alınacağı ve ikincil piyasada işlem göreceğinden emin olmaktadır.

Likidite her ne kadar şimdiki zamanı işaret etse de bir varlığın pazarlanabilir

olmasını, başka bir deyişle, ikincil piyasada işlem görebilmesini belirleyen olası

likiditedir (Nesvetailova, 2012). Hazine de bu sistem sayesinde DİBS’lerin liki-

ditesini sağlarken piyasa yapıcı bankalar ikincil piyasayı kaplayan ve getirisi

yüksek DİBS’lerin önemli bir kısmına sahip olmanın avantajından yararlanmak-

tadır.

Yeniden yapılanma döneminin anahtar kelimesi Hazine teknokratları ve ana-

akım iktisatçılar için “mali disiplin”dir (bkz. Akat - Yazgan, 2013). Türkiye’nin

kamu borcunun GSYH’ye oranı kriz sonrası yüksek büyüme oranlarının da yar-

dımıyla aşamalı bir şekilde azalmış ve on yıllık bir süre zarfında yüzde 100’den

yüzde 40’lar seviyesine gerilemiştir. 4749 sayılı Kanunla belirlenen Türkiye’nin

11 Kamu Finansmanı Genel Müdürü Coşkun Cangöz’le görüşme, 2.12.2011 12 Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü (2003). 13 Örneğin 2010-2011 piyasa yapıcılığı sözleşmesinde (www.hazine.gov.tr) bu oran üçer aylık dönemler için

programlanan ve “ihraç edilen DİBS’lerin net tutarının 0.6 ile çarpılıp piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile

bulunan” tutar ve aylık programlanan ve “ihraç edilen DİBS’lerin net tutarının 0.36 ile çarpılıp piyasa yapı-

cısı sayısına bölünmesi ile bulunan” tutar şeklinde belirlenmiştir.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 11

mali kuralına 2009 yılında fiilen uyulmamış ve 2010 yılında orta vadeli prog-

ramla ilişkili olarak yeni bir mali kuralın yasalaşması gündeme gelmiştir. Ancak

finansal istikrarsızlığın nedeninin dışsal olarak algılanması ve seçim dönemine

giriş nedeniyle mali kural tartışması bir süre sonra rafa kalkmıştır.

Bu çalışmada özel olarak borç yönetimine odaklanılmış olsa da, Hazinenin

nakit akışının yönetimi, sigortacılık sektörünün geliştirilmesi ve kamu sermayeli

kuruluşların finansmanı doğrultusunda görevleri de bulunmaktadır. 2001 krizi

sonrasında borç yönetimi alanındaki reformları nakit akışı yönetimine ilişkin

yenilikler izlemiştir. Türkiye’de nakit yönetimi 2007’ye kadar Tek Hazine He-

sabı yöntemiyle sürdürülmüştür. Bu yöntemde kamu gelirleri öncelikli olarak

toplandıkları illerin giderleri için kullanılırken artan miktar Ziraat Bankasındaki

Hazine hesabına oradan da daha sonraki kullanımlar için Hazine mevduat hesa-

bına aktarılmaktaydı (Eğilmez, 2007: 53-58). Hazine, MB ve Maliye Bakanlığı

arasında imzalanan protokolle geçilen Tek Hazine Cari Hesabı, haftalık dönem

sonunda giderlerden arta kalanın Hazine hesabına aktarılmasındansa saymanla-

rın nakit ihtiyaçlarının say2000i sistemi ile izlenmesi, Hazinenin MB’ye akta-

rım doğrultusunda talimat vermesi ve gerekli nakdin merkez saymanlıklara ak-

tarılmasını sağlamaktadır (Hazine Müsteşarlığı, 2010: 18; Erdener - Cangöz,

2010). Hazine teknokratlarından Erdener ve Cangöz (2010) nakit akışı yöneti-

mine dair reformlarla birlikte Türkiye’nin kurumsal altyapıda büyük gelişme

kaydederek aktif nakit yönetimine geçtiğini ve uluslararası en iyi standartları

benimsediğini belirtmektedirler.

2011 yılında çıkarılan 637 ve 662 sayılı KHK’ler Hazinenin yapısı ve görev-

leri ile ilgili maddeler barındırmaktadır. Uluslararası finansal krize karşı siyasal

ve iktisadi önlemlerin tartışılması ve uygun stratejilerin geliştirilmesine hizmet

etme amacı taşıyan Finansal İstikrar Komitesi 637 sayılı KHK ile kurulmuştur.

Hazine, MB, Sermaye Piyasası Kurulu, Tasarruf Mevduat ve Sigorta Fonu,

BDDK ve Ekonomi Bakanlığı temsilcilerinden oluşan komite finansal istikrar-

sızlığı engellemek ya da minimize etmek için sistemik risk yönetimi doğrultu-

sunda siyasa geliştirme amacı taşımaktadır (bkz. Balıbek vd., 2012: 57). Komi-

tenin sekretarya görevi Hazineye verilmiştir.

Üçüncü dönemde gerçekleşen yasal değişiklikler ve kurum içi yeniden yapı-

lanma, borç ve nakit yönetimi alanında uluslararası standartlar doğrultusunda

gerçekleştirilen bir yapılanmanın varlığına işaret etmektedir. Bu sürekli yapı-

lanma; bütünleşmekte olan finansal piyasa işlemleri ve sermaye akımları ile

Türkiye’nin makroekonomik sorunlarının yarattığı gerilimlerle başa çıkma ça-

basını yansıtmakta, Hazine teknokratları tarafından ifade edildiği biçimiyle risk

yönetimi anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle kamu borç kağıtlarının likidi-

tesine yönelebilecek tehditlerin hesaplanabilir olduğu ve sürdürülebilir bir borç

oranı tutturma koşullarının teknik önlemler ve piyasa koşullarına uygun reform-

lar aracılığıyla yaratıldığı düşünülmektedir.

12 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

BORÇ YÖNETİMİ ANLAYIŞI VE KURUMSAL STRATEJİ

Türkiye’de kamu maliyesi üzerine çalışmalarda kurumsal dönüşüm ve yasal

düzenlemelerin siyasal iktisadi dönüşümlerle yeterince ilişkilendirilmeden sıra-

lanması eğilimi yanısıra kamu borç yönetimine dair popüler bir algıyı belirtmek

de vaka-i adiyedir. Özellikle finansal serbestleşme sonrası daha da bozulan eko-

nomik dengeler ve girilen borç kapanına atıfta bulunularak, kamu borç yöneti-

minin 1990’larda rasyonel bir zeminde gerçekleşmediği ve devletin artan oran-

da açık vermesinin finansal istikrarsızlığı arttırdığı vurgulanır. Gerekli yapısal

reformlara ek olarak kamu borç yönetimi anlayışında gerçekleşecek bir iyileş-

menin finansal istikrarsızlığa son vereceği ve makro ekonomik dengelere olum-

lu katkıda bulunacağı belirtilmektedir. Buna ek olarak devletin, özel sektörü

borç verilebilir fonlar piyasası dışına itmesi olgusunun (crowding out – dışlama

etkisi) da ancak bu tarz bir borç yönetimi anlayışı sayesinde sonlandırılabileceği

ve deyim yerindeyse doğru bir müdahale ile piyasanın optimum sonuçları doğu-

rabileceği ortamın finansal derinleşme14 sayesinde mümkün olacağı vurgulan-

maktadır.

Bu düşünme biçiminin 1990’lar deneyiminin değerlendirilmesi ile özlü bir

ifadesini şu satırlarda bulmak olanaklıdır:

Mali sektörün gelişmesindeki bir başka engel, bu piyasayı geliştirmede büyük katkı-

sı olduğuna değindiğimiz Hazinenin bizzat kendisidir. Bu çelişkili durum, Hazine-

nin, kamu finansman açığını kapatmak için bu piyasaya daha fazla yüklenir hale

gelmesinden ve dolayısıyla özel kesimi piyasa dışına itmesinden kaynaklanmakta-

dır... Türkiye’de mali sektörün daha fazla geliştirilebilmesi, genelde yüksek kamu

açıklarının neden olduğu iki olgunun önlenmesine bağlı bulunmaktadır; yüksek enf-

lasyon ve Hazinenin yüksek miktarda borçlanarak özel kesimi borç verilebilir fonlar

piyasasının dışına itmesi. Her iki olgunun da önlenebilmesi, başta yüksek ve sürekli

kamu finansman açıkları olmak üzere, iç ekonomik dengesizliklerin giderilmesi yo-

lundaki istikrar politikası uygulamalarından sonuç alınmasından geçmektedir.

(Eğilmez, 2007: 128-129)

Kamu borç yönetiminin bu bağlamdaki merkeziliğine yapılan vurgu siyaset

ve iktisatın birbirinden ayrıştırılarak borç çevriminin siyasetçi denetiminden

uzaklaştırılması ve teknik bir meseleye indirgenmesi çağrılarıyla da desteklen-

mektedir. Buradaki temel argüman özel sektörün Hazinenin talebi nedeniyle

borç verilebilir fonlar piyasasının dışına itilmesinin uygun koşullar altında fon

14 Finansal derinleşme göstergeleri olarak 1980 sonrasında mevduatların, menkul kıymetlerin, bu ikisinin top-

lamı olarak finansal varlıkların ve banka kredilerinin GSMH’ye oranlarını ele alan Gezici (2007), sonuncu

dışındaki bütün oranlarda kayda değer bir artış olduğunu belirtmektedir.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 13

bulamayan özel sektörü yatırımdan kaçmaya, Türkiye ekonomisini de yüksek

enflasyon darboğazında başa çıkılmaz sorunlarla boğuşmaya ittiğidir.15

Hazinenin dönüşümünü incelerken ele aldığımız dönemlerden ikincisine

ilişkin bu argüman kamu borç yükünde o dönemde gözlemlenen sürekli artışla

ilişkilidir. 1989’da sermaye hesabının serbestleşmesi ekonominin seyrinin ser-

maye hareketlerine bağlı olarak dalgalanmasına yol açarken (Akyüz - Boratav,

2003: 1552) aynı zamanda hükümetin iç borçlanmaya yönelmesi sürecinde son-

raları “açık pozisyon” bankacılığı olarak adlandırılacak bir pratiğin yaygınlaş-

masına zemin hazırlamıştır (bkz. Goz, 2009). Hazinenin sunduğu borçlanma

kağıtlarının getirisinin16 üretken yatırımınkinden çok daha fazla olduğu bu or-

tamda sermayedarlar finansal piyasa işlemlerine yönelmiş ve uluslararası piya-

salardan alınan borç kamu borcunun finansmanı için devlete aktarılmıştır. Kamu

borcunun faiz ödemeleri devletin gelirinin önemli bir kısmını yutarken artan

harcamalar karşısında kısa vadeli ve yüksek faizli borçlanma bir Ponzi şeması

ortaya koymuştur (Boratav vd. 2001). Borcun daha fazla borçlanarak çevrildiği

bu şemanın işleyişi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan krizleri hükümetlerin

“siyasa hatalarına” (1994 krizi için bk. Özatay, 2000) bağlamak, bankacılık sis-

teminin sonrasında girdiği krizi 2001 yılında açıklanan Güçlü Ekonomiye Geçiş

Programında olduğu gibi siyasetin ekonomiye müdahil olmasının bir sonucu

olarak göstermek, kamu borç yönetiminin rasyonel zeminlerde yürütülmesi ve

teknik bir unsur olarak algılanması ihtiyacı vurgusunun dayanaklarını oluştur-

maktadır.

Türkiye’de neoliberalizmin hikayesi ve finansal krizlere bağlı olarak çizilen

bu resim, içinde bulunduğumuz son dönemin düşünce iklimini oluşturmakta son

derece başarılı olmuştur. Daha önceki dönemlerde de bu şekilde bir yönelimin

varlığını hissettirmesine karşın, özellikle üçüncü dönemde borç yönetiminin

teknik olarak nitelendirilebilecek bir şekilde ele alındığını söylemek mümkün-

dür. Cangöz ve Balıbek (2012a) derlemesinde görüldüğü üzere Hazine uzmanla-

rı ve üst düzey bürokratlar açısından 2001 sonrası dönem eksiksiz bir başarı hi-

kayesidir. Bir yandan, yasal düzenlemelerle Hazinenin sorumluluklarını yerine

getirebilmesini sağlayacak kurumsal altyapı geliştirilmiş, öte yandan da Hazine

ve MB gibi kurumlar arasında ve politika alanları arasında bir eşgüdüm sağlan-

mıştır. Hazinenin uluslararası en iyi pratikleri benimsemesi, siyasal müdahale-

lerden yalıtık bir şekilde asli görevlerini yerine getirebilmesi ile bir arada yürü-

müştür.17

15 Kamu borcunun GSYH’ye oranının artışının risk primini ve faiz oranlarını yükselttiği, bu durumun borç

çevrimini daha da zorlaştırdığı özel sektörün piyasa dışına itilmesi konusunda benzer bir tartışma yapılma-

dan da vurgulanabilir (örn. Rodrik, 1990; Sönmez, 2009). 16 Kamu borcuyla ilgili istatistiklere www.hazine.gov.tr’den ulaşılabilir. Kamu borcunun neoliberal dönemde

seyri hakkında bir değerlendirme için bkz. Sönmez (2009). 17 Hazineden ayrıldıktan sonra ana muhalefet partisinde siyasete atılan Faik Öztrak CHP’de ekonomiden so-

rumlu genel başkan yardımcılığı görevini üstlenmiştir. Hükümetin son on yılda izlediği ekonomi politikala-

14 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

Borç yönetimi bağlamında Hazinede gerçekleşen dönüşümün temel unsurla-

rından birisi siyaset dışılaştırmadır. Kilit kararların alınması sürecini aktaran üst

düzey bir teknokrata göre sürecin siyasetten daha da uzaklaştırılması olanağı

tartışılmalıdır:

Nihai kararın tepede müsteşar tarafından verildiği bir düzen var. Mesela çizgi nere-

den çekilecek? Bir ihale yapıyorsunuz, şu kadar borçlanacağım diyorsunuz, enstrü-

manı önceden ilan ediyorsunuz; işte, piyasa yapıcılar ihaleye girenler tekliflerini ve-

riyorlar, teklifler Merkez Bankasında toplanıyor, Merkez listeliyor Hazineye gönde-

riyor. Çizgi bir yerden çekiliyor, o çizginin çekildiği yer bizim faiz oranını da belir-

liyor. O çizgi nereden çekilmeli konusu sonuçta tepede müsteşar ya da bakanın karar

verdiği bir şey. Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü şöyle olsun diyor, riskle ilgili

çalışmalar onu destekliyor ama bunun mesela biraz daha kolektif akılla üretilmesi

daha sağlıklı olabilirdi. Mesela tepede bir board olsa, finans profesörlerinden oluşan,

operasyonel, günlük işlere hiç bulaşmamış adamlar, tamamen zihinlerini boşaltmış

daha makro seviyede işlere focus olan bir board olsa bence daha sağlıklı olabilir di-

ye düşünüyorum. Hazinenin genel bütçeyle yapılanması mı doğru yoksa daha farklı

daha dinamik biraz daha bu işleri bağımsız yapan bir kurum mu olması lazım bunu

sorgulamak lazım.18

Hazinenin bütçe finansmanı doğrultusunda üstlendiği görevlerin kamu borç

yönetimini etkin bir şekilde gerçekleştirmekten ibaret olduğunu düşünmek ku-

rumun finansal piyasaların gelişimi ve devlet ile finansal piyasalar arasındaki

ilişkinin biçimlendirilmesi açısından üstlendiği rolü yeterince vurgulamamak

anlamına gelecektir. Cumhuriyetin 80. Yılı için hazırlanan Hazine Dergisi Özel

sayısında Kamu Finansman Genel Müdürlüğü adına piyasa yapıcılığı sistemine

ilişkin şu değerlendirmede bulunulmaktadır. “...Hazine ile piyasa oyuncuları

arasında aktif iletişim ve koordinasyon başlatılmıştır. Söz konusu sistem saye-

sinde daha likit ve derin bir DİBS ikincil piyasası ve borç çevirme riskinin azal-

tıldığı bir birincil piyasa elde edilmiştir” (2003: 55). Hazinenin bir kurum olarak

yöneliminin daha likit ve derin bir DİBS piyasası üzerinden daha likit ve derin

bir finansal piyasa oluşumuna katkıda bulunmak şeklinde ifade edilmesi yerinde

görünmektedir. Nitekim Hazine 2009-2013 stratejik planında kanunla ülkede

“yatırım potansiyelinin en üst düzeyde kullanılması” ve sigortacılık ve özel

emeklilik sisteminin genişletilmesi hedefleri özel olarak vurgulanmıştır” (Hazi-

ne Müsteşarlığı, 2008b).19

rına belirsizlik ve riskleri minimize etmekteki yetersizlik nedeniyle eleştiri getirmesine ve kurallı bir maliye

politikası önermesine karşılık, borç yönetiminde herhangi bir aksaklık görmemekte; aktörleri arasında yer

aldığı 2001 krizi sonrasındaki yeniden yapılandırmanın borç yönetimini siyasal müdahalelerden arındırdığı noktasını vurgulamaktadır. Faik Öztrak’la görüşme, 28.12.2011.

18 Strateji Geliştirme Daire Başkanı Mustafa Akmaz’la görüşme, 28.11.2011. 19 Sigortacılık Genel Müdürü sigortacılıkla ilgili yasal çalışmaların yapıldığını ve özel sigorta şirketlerinin de-

netlendiğini, sistemin oturmasıyla birlikte bu alandaki gelişmelerin finansal piyasaların derinleşmesine

önemli katkıda bulunacağını belirtmiştir. Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç’le görüşme, 30.12.2011.

Yeni bir stratejik plan yayımlanmadığı ve temel metinler 2009-2013 stratejik planına atıfta bulunduğu için

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 15

Hazine bu plan kapsamında çeşitli performans göstergeleri belirlemekte ve

atılacak stratejik adımlarla 2013 yılına kadar belirlenen hedeflere ulaşılması dü-

şünülmektedir. Bu hedefler kapsamında örneğin hanehalkına satılan DİBS’lerin

payının arttırılması ve DİBS ikincil piyasa işlem hacminin arttırılması bulun-

maktadır.20 Bu bağlamda Hazinenin finansal derinleşme doğrultusundaki yöne-

limi devam etmekte ve birey ve hanehalkı gelirinin finansal piyasalara DİBS’ler

aracılığıyla aktarılmasının piyasanın derinleşmesine katkıda bulunacağı belir-

tilmektedir. Aslında bu hedef oldukça eskidir. 1980’lerin sonundan itibaren ha-

nehalkı tasarruflarının daha büyük oranda kamu borç kağıdı alımı ile değerlen-

dirilmesi doğrultusunda özendirici adımlar atılabilirse bunun Hazineye faydalı

olacağı dillendirilmiştir. HDTM’nin faizleri indirme amacıyla ihaleleri iptal et-

tiği 1993 sonbaharı ve kışı sonrasında borç çevriminin maliyetinin daha da art-

ması, kamu çalışanlarından başlayarak hanehalkı gelirine, deyim yerindeyse,

göz koyulmasını beraberinde getirmiştir. Ancak hanehalkı gelirinin finansal pi-

yasalara akması 1990’lar ortasında Hazinenin girdiği darboğaz bağlamında borç

çevirmede bir yardımcı unsur olarak dile getirilirken 2000’lerde derinleşmenin

bir gereği şeklinde vurgulanmaktadır.

Başka bir hedef başlığı da yatırım ortamının iyileştirilmesi olmuştur. Bu bağ-

lamda Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmalarının güncellen-

mesi, Yatırım Danışma Konseyi21 (YDK) tavsiyelerinin gerçekleştirilmesi ve

özel sektörün uluslararası rekabet gücünün arttırılması amacıyla Yatırım Orta-

mının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulunun (YOİKK) eylem planlarının ger-

çekleştirilmesi hedeflenmiştir (Hazine Müsteşarlığı, 2008b). Hazine bunlara ek

olarak stratejik hedeflerini “kamu yönetiminde modernizasyon” ve “vatandaş

odaklı hizmet dönüşümü” benzeri eylem planlarına dayanak yaparak farklı dü-

zeylerde piyasa aktörlerinin tavsiyeleri doğrultusunda gerçekleşecek dönüşüm-

lere katkı sunma isteği beyanında bulunmuştur.

Ancak yine de en temel unsur, devletin gelecekte elde edeceği gelirin bir

kısmı üzerinde hak iddiası olarak finansal piyasalarda el değiştiren kamu borç

kağıtlarının likiditesinin korunması ve finansal enstrümanın çeşitli vadelerde ih-

bu çalışma sırasında da aynı metne atıfta bulunulmuştur. Hazinenin bu plana referansla belirlediği yakın ta-rihli performans ölçütleri ve değerlendirmesi için bkz. Hazine Müsteşarlığı, (2013).

20 Kamu borç piyasasında işlem gören kağıtların kapitalizasyonunun GSYH’ya oranı göz önüne alındığında

Türkiye’deki piyasa dünya sıralamasında dokuzuncudur (Gürün vd., 2009). Bu piyasa halihazırda önemli bir yatırım alanı teşkil etmektedir.

21 YDK’nın Mayıs 2012’deki toplantısına IMF Başkanı, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı, finans, tarım,

tekstil, lojistik vb. alanlarda faaliyet gösteren 17 uluslararası şirketin temsilcileri ile Türkiye Odalar ve Bor-salar Birliği, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Uluslararası Yatırım-

cılar Derneği Başkanları katılmıştır. Konseyin tavsiyeleri ve bunlar doğrultusunda biçimlendirilen YOİKK

eylem planlarının gerçekleşmesi 637 sayılı KHK öncesinde faaliyetlerin sürdürüldüğü bünye olarak Hazine için bir performans göstergesi niteliği taşımaktaydı. Şimdi aynı durum Ekonomi Bakanlığı için söz konusu-

dur. 2013-2017 stratejik planına göre YOİKK eylem planlarının % 60’ının gerçekleştirilmesi hedeflenmek-

tedir (Ekonomi Bakanlığı, 2012).

16 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

raç edilmiş riskten muaf bir araç olarak diğer finansal işlemlerin gerçekleşme-

sinde referans kağıt olarak kullanılabilmesidir. Tüketici ve konut kredisi piyasa-

sının genişlemesinden, sigortacılık sektöründeki gelişmelere, daha fazla türev

sözleşmesinin imzalanmasına kadar birçok finansal işlem açısından bu tarz gös-

terge kağıtların piyasada uzun vadeli olarak işlem görebilmesi ve hesaplanabi-

lirlik, bilinebilirlik etkisi yaratması önemlidir. Hazinenin en temel işlevi içinde

bulunduğumuz dönem itibarıyla bu olmuştur.22

Cangöz ve Balıbek (2012b: 41-42) kamu borç yönetiminde 2010 tarihli

Stockholm ilkelerine23 atıfta bulunarak IMF öncülüğünde 33 ülke temsilcileri ta-

rafından kabul edilen genel bir anlayış dönüşümüne işaret etmektedir.

Kamu borç yönetimi, küresel ölçekte kamu borçlanma araçlarına yönelen yatırımcı-

ların yer aldığı birincil ve ikincil piyasaları yöneten ve yönlendiren, devletin sadece

borç portföyünden değil, finansal varlıklarından ve koşullu yükümlülüklerinden de

sorumlu olan, risk ve maliyet dengesini kurarak ekonomide orta ve uzun vadeli fon-

ların farklı yatırım alanlarına yönelmesini koordine eden, finansal kuruluşlarla ileti-

şim kurarak ekonomik ve mali beklentileri yöneten, para ve maliye politikası ile ko-

ordinasyon için makroekonomik politikaların oluşumuna katkıda bulunan bir yapıya

dönüşmüştür.

Borç yönetimi anlayışındaki bu dönüşüm devletin finansallaşması olarak

saptadığımız genel eğilimle uyumludur. Devletin “stratejik seçiciliği” (Jessop,

2007) finansallaşmanın seyrine etkide bulunmuştur. Devlet kurumları finansal-

laşmanın önünü açan uygulamalarla olduğu kadar finansallaşmanın getirdiği

krizlerle baş etme doğrultusunda yeniden yapılandırılarak da bu sürece dahil

olmaktadır. Başka bir deyişle, borç temelli finansal genişleme sürecinde siyaset

dışılaştırma ve uluslararasılaşma stratejilerinin uygulanması ile devletin yeniden

yapılandırılması ve finansal sektörün kayıplarının üstlenmesi bağlamında devlet

müdahalesi yeniden biçimlenmektedir. Devlet kurumlarının kendisi de bu süreç-

22 Hazinenin temel bir işlevi finansal öngörülebilirlik ve risk hesaplaması konusunda finansal piyasa aktörleri-

ne yardımcı olmak haline gelmiştir. Cangöz’ün değerlendirmeleri bunu net bir şekilde ifade etmektedir:

“[S]istemli olarak borçlanma rasyosunu, yani rollover rasyosunu azalttığımız müddetçe piyasadaki payımızı küçültüyoruz, bankacılık sektörüne daha fazla fon bırakıyoruz. Bunların krediye yönelmesi, başka bir takım

finansal araçlara yönelmesini sağlıyoruz. Sistemli olarak yaptığımız şeylerden biri bu. Diğeri piyasa yapıcı-

lığı gibi sistemler oluşturarak ikincil piyasa oluşumunu sağlıyoruz… Düşmekte olan bir kamu bor yükü ras-yosu, veya bütçe açığı rasyosu. Azalmakta olan bir borç çevirme rasyosu. Bunlar piyasaya şu mesajı verir.

Kamu güvenli bir şekilde işliyor ve niyeti daha az borçlanmak dolayısıyla daha fazla fon bırakacak. Fonlara

talip olalım. 2000’lerin Hazinesi riskten bağımsız faiz oranı sunan bir hazine… Şimdi biz de ikincil piyasa-ların gelişmesi anlamında bir getiri eğrisi oluşturduk farklı vadelerde, kısa vadeden on yıla uzanan vadede.

Bir banka konut kredisi verecekse bakar hazine faizi neymiş, bunu risksiz getiri oranı olarak algılar sıfır risk,

işte riski değerler, onun üzerine marjin ekler kredisini verir. Bunlar ekonomik öngörülebilirlik finansal ön-görülebilirlik anlamında çok önemli bilgilerdi. O yüzden Hazinenin bu fonksiyonu da vardır. Diğer ekono-

mik birimlerin borç alma verme noktasında temel bazı oluşturur. Bu baz üzerinden bütün finansal piyasalar

işler. Bir tür çapa, ya da deniz feneri gibi düşünün, onun etrafında bütün sistem döner.” Kamu Finansmanı Genel Müdürü Coşkun Cangöz’le görüşme, 2.12.2011.

23 Bu ilkelere IMF web sayfasından ulaşılabilir.

http://www.imf.org/external/np/mcm/stockholm/principles.htm, erişim tarihi 28.4.2013.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 17

te ortaya çıkan çelişkiler, krizler ve mücadelelerin sonucu olarak yeniden yapı-

landırılmaktadır.

Türkiye’de sermaye hesabının serbestleşmesi sonrası girilen borç kapanı ve

bu dönemdeki borç yönetimi pratikleri finansal sektörün ve piyasaların önemi-

nin giderek artmasına katkıda bulunur ve finansallaşmanın önünü açarken, aynı

zamanda sürdürülemez bir borç finansman düzeneği yaratmıştır. Hazinenin

üçüncü dönemde yeniden yapılandırılması alternatif önerilerin yokluğunda ta-

mamen borç yönetiminin teknik bir iş olarak konumlandırılması ve uluslararası

“en iyi” pratiklerin benimsenmesi doğrultusunda gerçekleşmiştir. Ancak, kamu

siyasalarının biçimlenmesi ile finansal piyasaların işleyişi arasındaki bu ilişki

aynı zamanda politika yapım sürecinin finansal sermayenin istekleri doğrultu-

sunda biçimlenmekte olduğuna işaret etmektedir (bkz. Marois, 2012). Son dö-

nemde Hazinenin bir kurum olarak faaliyetinin belkemiği finansal piyasalarda

öngörülebilirlik yaratmak ve bu piyasaların işlerliğine katkıda bulunmak olmuş-

tur.

SONUÇ

Türkiye’de devletin yeniden yapılandırılması sürecinin finansal piyasalara

olan etkisinin tartışılması ve finansallaşma süreciyle olan bağlantısının sergi-

lenmesi gerekmektedir. Bu girişim finansal piyasaları baskılayan devlet ve onun

karşısında finansal derinleşme süreci gibi verimsiz ikiliklere bel bağlamadan

yapılmalıdır. Çalışmada vurgulandığı üzere ekonomi yönetiminde kilit konuma

yerleştirilmiş Hazinenin bugünkü örgütsel yapısını alması ve faaliyetlerinin ye-

niden düzenlenmesi finansallaşmaya farklı şekillerde katkıda bulunmuştur.

Öncelikle o zamanki adıyla HDTM’nin kuruluşu ve sistematik olarak finan-

sal piyasalardan borçlanarak kamu borçlanmasının sürdürülmesi, bankaların re-

zervlerinin denetimi üzerinden bir para politikası biçimlendirme çabası ve men-

kul kıymet işlemlerinin sermayenin harekete geçirilmesi açısından önemine iliş-

kin zamanın politika yapıcılarının vurgularıyla birlikte ele alınmalıdır. Reform-

ların aldığı süreye ve krizlere karşın neoliberal yönelim finansal derinleşme ça-

basını beraberinde getirmiştir. İkinci olarak kamu borçlanma gereksiniminin ar-

tışı ve borcun sürdürülemez noktaya gelmesi arka planında 1990’lardan itibaren

bir yeniden düzenleme eğilimi varolagelmiştir. Ancak bu doğrultuda somut

adımların önemli bir kısmı 2001 krizi sonrasındaki dönemde atılmıştır. Değişen

kamu borç yönetimi anlayışı genel olarak finansal piyasaların işlerliğini sağla-

mak için finansal sektörün kayıplarının toplumsallaştırılmasını da kapsamakta-

dır. Aynı zamanda krizlerin önlenmesi ya da etkilerinin sınırlanması doğrultu-

sunda risk yönetimi giderek ön planda yer alan bir unsur haline gelmiştir. Bu

doğrultuda Hazinenin yeniden yapılanması finansal piyasalara yön veren ve on-

ların çıktılarıyla beslenip kendi performansını ölçmek isteyen bir kurumun orta-

ya çıkışını göstermektedir.

18 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

Siyasal iktisadi bir değerlendirme açısından kritik olan nokta burada açığa

çıkmaktadır. Kamu borcunun finansmanı Türkiye’de finansal krizlerin ortaya

çıkışında önemli bir yer edinmiştir. Ancak aynı zamanda Türkiye’de devletin

finansal derinleşme tercihi ve kamu borç yönetimi stratejisi sermaye grupları

açısından finansal sektörde pay sahibi olmayı neoliberal dönemde gittikçe

önemli kılmış; özellikle 1990’larda finansal varlıkları ellerinde tutan sermaye

grupları büyük avantajlar elde etmişlerdir. Hazine üzerinden yapılabilecek bir

değerlendirme Türkiye’de devletin finansallaşmanın önünü açtığını aynı za-

manda bu süreç zarfında yeniden biçimlendiğini ve finansallaştığını söylemeyi

mümkün kılmaktadır.

Borç yönetimi, açıkların kapatılması doğrultusunda ihalelerin düzenlenme-

sinden çok daha fazla bir anlama sahiptir. Kamu borçlanması neoliberal dönem-

de, birincil ve ikincil piyasaların yapılandırılması ve yönetimi, finansal piyasa

oyuncuları için öngörülebilirliğin sağlanması, devletin finansal varlık ve yü-

kümlülükleri üzerinden risk hesaplamaları yapılması ve bu hesaplamaların fi-

nansal piyasa bileşenleriyle düzenli bir şekilde paylaşılmasını içermektedir. Bü-

tün bu işlemler sadece makroekonomik genel yönelimle ilişkili değildir. Hem

devletin gelecekte elde edeceği gelirin üzerindeki hak iddiasını temsil eden

menkul kıymetler söz konusu olduğu için devletin gelirini kimlerden, nasıl elde

edeceği sorusu gündemde olmak zorundadır; hem de kendi başarısı finansal pi-

yasaların faaliyetiyle doğrudan bağlantılı kılınmış bir kamu kurumunun faaliye-

tinin kamusal olanın tanımını ve niteliğini dönüştürmesi söz konusudur. Bu an-

lamda bir ayırımı tekrar vurgulamakta fayda vardır: Borç yönetiminin siyasetçi-

lerin müdahalesinden görece bağımsız, teknik ve uluslararası standartlarda ger-

çekleşmesi, bunun siyasal bir faaliyet olmadığı anlamına gelmemektedir. An-

cak, finansallaşmanın mükerrer krizlere ve istikrarsızlıklara karşın küresel ve

ulusal ölçekte devamlılık sergilemesi tam da finansal piyasanın siyasetten ayrı

ve kendinden menkul bir alan olarak algılanmasında yatmakta; finansallaşma

politika yapım süreçlerinin bu algılama doğrultusunda biçimlenmesinden destek

almaktadır.

KAYNAKÇA

Akat, Asaf S. – Yazgan, Ege (2013), “Observations on Turkey’s Recent Economic Per-

formance”, Atlantic Economic Journal, Cilt 41, Sayı 1, Mart 2013, s. 1-27.

Akçay, Ümit (2009), Para, Banka, Devlet: Merkez Bankası Bağımsızlaşmasının Eko-

nomi Politiği, Sosyal Araştırmalar Vakfı, İstanbul.

Akyüz, Yılmaz – Boratav, Korkut (2003), “The Making of Turkish Financial Crisis”,

World Development, Cilt 31, Sayı 9, s. 1549-1566.

Arrighi, Giovanni (1994), The Long Twentieth Century: Money, Power and the Origins

of Our Times, Verso, New York.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 19

Bağcı, Hamdi (2001), Kamu Borçları Yönetimi ve Türkiye İçin bir Değerlendirme,

Sermaye Piyasası Kurulu, Ankara.

Bakır, Caner (2007), Merkezdeki Banka: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Ulus-

lararası bir Karşılaştırma, Bilgi Üniversitesi, İstanbul.

Balıbek, Arzu A. – Hürcan, Yasemin – Öztopal, Serdar (2012), “Borç Yönetiminin

Ekonomik ve Parasal Politikalarla Etkileşimi”, Cangöz, Coşkun – Balıbek, Emre

(Ed.) Hazine İşlemleri ve Çağdaş Hazine Yönetimi, Seçkin, Ankara, s. 45-60.

Boratav, Korkut – Yeldan, Erinç – Köse, Ahmet H. (2001), “Globalization, Distribution

and Social Policy: Turkey, 1980-1998”, Taylor, Lance (Ed.) External Liberalization,

Economic Performance and Social Policy, Oxford University, Oxford, s. 317-365.

Burnham, Peter (1999), “The Politics of Economic Management in the 1990s”, New Po-

litical Economy, Cilt 4, Sayı 1, s. 37-54.

Cangöz, Coşkun – Balıbek, Emre (Ed.) (2012a), Hazine İşlemleri ve Çağdaş Hazine

Yönetimi, Seçkin, Ankara.

Cangöz, Coşkun – Balıbek, Emre (2012b), “Kamu Borç Yönetiminin Genel Çerçevesi:

Yeni Eğilimler ve Türkiye’ye Yansımaları”, Cangöz, Coşkun – Balıbek, Emre (Ed.)

Hazine İşlemleri ve Çağdaş Hazine Yönetimi, Seçkin, Ankara, s. 17-44.

Cizre, Ümit – Yeldan, Erinç (2005), “The Turkish Encounter with Neoliberalism: Eco-

nomics and Politics in the 2000/2001 Crises”, Review of International Political

Economy, Cilt 12, Sayı 3, s. 387-408.

Eğilmez, Mahfi (2007), Hazine, Remzi Kitabevi, İstanbul.

Eğilmez, Mahfi – Kumcu, Ercan (2008), Ekonomi Politikası: Teori ve Türkiye Uygula-

ması, Remzi Kitabevi, İstanbul.

Ekonomi Bakanlığı (2012), 2013-2017 Ekonomi Bakanlığı Stratejik Planı,

http://goo.gl/SOZpLl, (22.4.2013).

Epstein, Gerald (2005), “Introduction: Financialization and the World Economy”, Eps-

tein, Gerald (Ed.), Financialization and the World Economy, Edward Elgar, Chel-

tenham, s. 3-16.

Erbil, Can – Salman, Ferhan (2006), “Revealing Turkey’s Public Debt Burden: A

Transparent Payments Approach”, Journal of Policy Modelling, Sayı 28, s. 825-835.

Erdener, Gonca – Cangöz, Coşkun (2010), “Hazine Nakit Yönetimi”, Maliye Finans

Yazıları Dergisi, Sayı 88, s. 115-147.

Ergüneş, Nuray (2008), Bankalar, Birikim, Yolsuzluk: 1980 Sonrası Türkiye’de Banka-

cılık Sektörü, Sosyal Araştırmalar Vakfı, İstanbul.

Fine, Ben (2010), “Financialisation as Neoliberalism: Engaging Neoliberalism”, Saad-

Filho, Alfredo – Yalman, Galip (Ed.), Transition to Neoliberalism in Middle Income

Countries, Routledge, Londra, s. 11-23.

Gezici, Armağan (2007), Investment Under Financial Liberalization: Channels of Liqu-

idity and Uncertainty, Yayımlanmamış Doktora Tezi, University of Massachusetts,

Amherst

20 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 1

Goz, Yusuf (2009), Açık Pozisyon: Türkiye’de Piyasa Neslinin Doğuşu (1992-2000),

İletişim, İstanbul.

Gültekin-Karakaş, Derya (2009), Hem Hasımız Hem Hısımız: Türkiye Finans Kapitali-

nin Dönüşümü ve Banka Reformu, İletişim, İstanbul.

Güngen, Ali R. (2011), “Organising Debt Swap as Political Bricolage: An Inquiry into

Turkish and Argentinean Swaps of 2001”, 13th

Annual Conference of the Associa-

tion for Heterodox Economists, Nottingham Trent University, Nottingham, 6-9

Temmuz, 2011.

Gürün, Ümit – Booth, Geoffrey G. – Zhang, Harold H. (2009), “Financial Networks and

Trading in Bond Markets”, http://ssrn.com/abstract=1105962, (13.3.2013).

Hazine Müsteşarlığı (2008a), Hazine Müsteşarlığı 2008 Yılı Faaliyet Raporu, Hazine

Müsteşarlığı, Ankara.

Hazine Müsteşarlığı (2008b), Hazine Müsteşarlığı Stratejik Planı (2009-2013), Tem-

muz 2008, Hazine Müsteşarlığı, Ankara.

Hazine Müsteşarlığı (2010), Kamu Borç Yönetimi Raporu 2010, Hazine Müsteşarlığı,

Ankara.

Hazine Müsteşarlığı (2013), Hazine Müsteşarlığı 2013 Yılı Performans Programı, Ocak

2013, http://goo.gl/gj49W1, (2.5.2013)

Hazine Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü (2003), “1923-2003

Türkiye Ekonomisi”, Hazine Dergisi, Cumhuriyetin 80. Yılı Özel Sayısı, s. 3-40.

Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansman Genel Müdürlüğü (2003), “Cumhuriyet Döne-

minde İç Borçlanma Alanındaki Gelişmeler”, Hazine Dergisi, Cumhuriyetin 80. Yılı

Özel Sayısı, s. 43-55

Jessop, Bob (2007), State Power, Polity Press, Cambridge.

Karakoç, Yusuf (2003), “Kamu Kesimi İç Borçlanma İşlemlerinin Hukuki Niteliği”, 18.

Türkiye Maliye Sempozyumu, Türkiye’de Kamu Borçlanması, Girne, Kıbrıs, 12-16

Mayıs 2003.

Marois, Thomas (2012), State Banks and Crisis: Emerging Finance Capitalism in Mexi-

co and Turkey, Edward Elgar, Cheltenham.

Nesvetailova, Anastasia (2012), “Liquidity”, Toporowski, Jan – Mitchell, Jo (Ed.), A

Handbook of Critical Issues in Finance, Edward Elgar, Cheltenham, s. 201-210.

Orhangazi, Özgür. (2008), Financialization and the U. S. Economy, Edward Elgar,

Northampton.

Önder, Timur (2005), Para Politikası, Araçları, Amaçları ve Türkiye Uygulaması,

TCMB Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara’dan aktaran Ümit Akçay, Para, Banka,

Devlet: Merkez Bankası Bağımsızlaşmasının Ekonomi Politiği, Sosyal Araştırmalar

Vakfı, İstanbul, s. 202.

Özatay, Fatih (2000), “The 1994 Currency Crisis in Turkey”, Journal of Economic Pol-

icy Reform, Cilt 3, Sayı 4, s. 327-352.

Hazine Müsteşarlığı ve Borç Yönetimi: Finansallaşma Sürecinde Bir Kurumun Dönüşümü 21

Rodrik, Dani (1990), “Some Policy Dilemmas in Turkish Macroeconomic Manage-

ment”, Arıcanlı, Tosun – Rodrik, Dani (Ed.), The Political Economy of Turkey:

Debt, Adjustment and Sustainability, St. Martin’s Press, New York, s. 183-198.

Saad-Filho, Alfredo (2009), “Neoliberalism in Crisis: A Marxist Analysis”, Marxism

21, Cilt 7, Sayı 1, s. 247-269.

Sönmez, Mustafa (2004), İşte Eseriniz! 100 Göstergede Kuruluştan Çöküşe Türkiye

Ekonomisi, İletişim, İstanbul.

Sönmez, Sinan (2009), “Türkiye Ekonomisinde Neoliberal Dönüşüm Politikaları ve Et-

kileri”, Mütevellioğlu, Nergis – Sönmez, Sinan (Ed.), Küreselleşme, Kriz ve Türki-

ye’de Neoliberal Dönüşüm, Bilgi Üniversitesi: İstanbul, s. 25-76.

Stockhammer, Engelbert (2004), “Financialisation and the Slowdown of Accumula-

tion”, Cambridge Journal of Economics, Cilt 28, Sayı 5, s. 719-741.

Türel, Oktar (2000), “Restructuring the Public Sector in post-1980 Turkey: An Assess-

ment”, Hakkimian, Hassan – Moshaver, Ziba (Ed.), The State and Global Change:

The Political Economy of Transition in the Middle East and North Africa, Curzon,

Richmond, s. 178-208.

Vasudevan, Ramaa (2009), “Dollar Hegemony, Financialization and the Credit Crisis”,

Review of Radical Political Economics, Cilt 41, Sayı 3, s. 291-304.

Resmi Gazete, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Ka-

nun Hükmünde Kararname (KHK No 188), 14.12.1983, (Onaylanma tarihi,

13.12.1983)

Resmi Gazete, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında 188

Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hük-

münde Kararname (KHK No 232), 18.6.1984, No 18435 (m.) (Onaylanma tarihi,

8.6.1984)

Resmi Gazete, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Ka-

nun (Kanun No 3274), 25.4.1986, No 19088 (Onaylanma tarihi, 16.4.1986)

Resmi Gazete, Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri

Hakkında Kanun (Kanun No 4059), 20.12.1994, No 22147 (Onaylanma tarihi,

9.12.1994)

Resmi Gazete, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

(Kanun No 4749), 9.4.2002, No 24721 (Onaylanma tarihi, 28.3.2002)

Resmi Gazete, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu (Kanun No 5018), 24.12.2003,

No 25326 (Onaylanma tarihi, 10.12.2003)

Resmi Gazete, Kamu Finansmanı ve Borç yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun-

da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (Kanun No 5787), 23.7.2008, No 26945

(Onaylanma tarihi, 16.7.2008)

Resmi Gazete, Ekonomi Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde

Kararname (KHK No 637), 8.6.2011, No 27958 (m.) (Onaylanma tarihi, 3.6.2011)

Resmi Gazete, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında

Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişik-

lik 284 Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK No 662), 2.12.2011,

No 28103 (m.) (Onaylanma tarihi, 11.10.2011)