Doğu Rumeli'de Kayıp Köyler. İslimye Sancağı'nda 1878'den Günümüze Göçler, İsim...

15
DOĞU RUMELİ’DE KAYIP KÖYLER İslimye Sancağında 1878’den Günümüze Göçler, İsim Değişiklikleri ve Harabeler Mehmet Hacısalihoğlu İÇİNDEKİLER KISALTMALAR ÖNSÖZ 1. GİRİŞ 1.1. Çalışmanın Konusu ve Amacı 1.2. Yer İsimleri ve Harabe Araştırmalarının Önemi 1.3. İslimye Bölgesiyle İlgili Yerel Tarih Çalışmalarının Karakteristikleri 1.4. Kaynaklar ve Metot 1.4.1. Haritalar ve Osmanlı’da Haritacılık.............................................. 1.4.2. Demografik Bilgi Veren Kaynaklar................................................. 1.4.3. Alan Çalışması................................................................... 2. BALKANLAR’DA GÖÇ VE GÖÇÜN TARİHSEL ARKA PLANI 2.1. Osmanlı Döneminde Savaş, Göç ve Milliyetçilik

Transcript of Doğu Rumeli'de Kayıp Köyler. İslimye Sancağı'nda 1878'den Günümüze Göçler, İsim...

DOĞU RUMELİ’DE KAYIP KÖYLERİslimye Sancağında 1878’den Günümüze Göçler,

İsim Değişiklikleri ve Harabeler

Mehmet Hacısalihoğlu

İÇİNDEKİLER

KISALTMALARÖNSÖZ1. GİRİŞ

1.1. Çalışmanın Konusu ve Amacı1.2. Yer İsimleri ve Harabe Araştırmalarının Önemi1.3. İslimye Bölgesiyle İlgili Yerel Tarih Çalışmalarının Karakteristikleri1.4. Kaynaklar ve Metot

1.4.1. Haritalar ve Osmanlı’da Haritacılık..............................................1.4.2. Demografik Bilgi Veren Kaynaklar.................................................1.4.3. Alan Çalışması...................................................................

2. BALKANLAR’DA GÖÇ VE GÖÇÜN TARİHSEL ARKA PLANI2.1. Osmanlı Döneminde Savaş, Göç ve Milliyetçilik

2.1.1. Osmanlı-Rus Rekabeti ve Balkanlara Etkileri......................................2.1.2. Ayanlar ve Kırcaali İsyanları....................................................2.1.3. 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı ve Kırım Savaşı Döneminde Rusya’ya Bulgar Göçleri.....2.1.4. Balkan Ortodoksları Arasında Milliyetçi Bir Elit Sınıfın Oluşumu ve Osmanlı TaşraYönetiminde Reformlar...................................................................2.1.5. Kırım ve Çerkez Muhacirlerinin Balkanlara Göçü...................................

2.2. 93 Harbi ve Doğu Rumeli Vilayeti2.2.1. 1876 Nisan İsyanı ve 1877/78 Osmanlı- Rus Savaşı.................................

2.2.2. 93 Harbinde Göçler2.2.3. Berlin Antlaşması ve Doğu Rumeli Vilayeti’nin Kurulması..........................2.2.4. Doğu Rumeli Vilayetinde İdareciler...............................................2.2.5. Doğu Rumeli Vilayeti Nüfus İstatistiği...........................................2.2.6. Doğu Rumeli’de Müslüman ve Rumlara Baskılar ve Göçler............................

2.3. Bulgaristan Devleti ve Göçler2.3.1. Doğu Rumeli Vilayeti’nin Bulgaristan Tarafından İlhakı (1885) ve SonrasındaGöçler..................................................................................2.3.2. Balkan Savaşları.................................................................2.3.3. Birinci Dünya Savaşı ve İki Savaş Arası Dönem....................................2.3.4. İkinci Dünya Savaşı, Sosyalist Dönem ve 1990 Sonrası Bulgaristan’dan Göçler......

3. İSLİMYE SANCAĞI VE BAĞLI KAZALAR3.1. Osmanlı Yönetiminde İslimye’nin Köyden Sancak Merkezi Konumuna Yükselmesi

3.2. 1870’lerde Edirne Vilayeti ve İslimye Sancağının Nüfusu4. İSLİMYE SANCAĞINDA TERKEDİLMİŞ KÖYLER VE HARABELER

4.1. Harabelerin Tespiti ve Doğu Rumeli Vilayeti'nde Harabeler4.2. Ahyolu Kazası4.3. Misivri Kazası4.4. Burgaz Kazası4.5. Aydos Kazası

4.6. Karinabad (Karnobat) Kazası4.7. Yanbolu (Yambol) Kazası4.8. İslimye (Sliven) Kazası4.9. Yeni Zağra / Zağra-yı Cedid (Nova Zagora) Kazası4.10. İslimye Sancağı’nda Harabelerle İlgili Genel Tespitler

5. İSLİMYE SANCAĞI KAZALARINDA YER İSMİ DEĞİŞİKLİKLERİ5.1. Balkanlarda Yer İsimleri ve Ulus-Devlet Siyaseti5.2. Bulgaristan’da Yer İsimlerini Değiştirme Siyaseti5.3. İslimye Sancağı Bölgesinde Yer İsimlerini Değiştirme Süreci

5.3.1. 93 Harbi ve Rus İdaresi Döneminde İsim Değiştirmeler.............................5.3.2. 1906 ve 1934 Yıllarında Uygulanan Toplu İsim Değiştirmeler.......................5.3.3. Sosyalist Dönemde İsim Değiştirme Siyaseti.......................................5.3.4. 1990 Sonrası Gelişmeler..........................................................

6. İSLİMYE SANCAĞI KAZALARINDA KARŞILAŞTIRMALI YER İSİMLERİ

6.1. Balkanlarda Karşılaştırmalı Yer İsimleri Çalışmaları6.2. İslimye Sancağında Karşılaştırmalı Yer İsimleri6.3. Karşılaştırmalı Yer İsimleri Listesi

7. SONUÇKAYNAKÇA

KISALTMALAR

BOA: Başbakanlık Osmanlı ArşiviEB: Entsiklopediya BălgariyaFO: Foreign OfficeNAUK: National Archives of the UKTKZS: Trudovo Kooperativno Zemedelsko Stopanstvo (Emek Ziraat Kooperatif İşletmesi)

Hicri takvime göre aylar:1. M (Muharrem)2. S (Safer)3. Ra (Rebiülevvel)4. R (Rebiülahir)5. Ca (Cemaziyelevvel)6. C (Cemaziyelahir)7. B (Receb)8. Ş (Şaban)9. N (Ramazan)10. L (Şevval)11. Za (Zilkade)12. Z (Zilhicce)

ÖNSÖZ

Antik dönemlerden beri yerleşim yerleri değişik nedenlerle boşalmış ve harabeolmuştur. Bazen uzun süren savaşlar, bazen de salgın hastalıklar veya uzun süreli iklimdeğişiklikleri ve kıtlıklar yerleşim yerlerinin boşalmasına yol açmıştır. 19. yüzyıldanitibaren bu etkenlere başka önemli bir faktör eklendi: ulus devletlerin kuruluşu. Ulusdevletler uyguladıkları baskı, sürgün ve etnik temizlik politikaları sonucunda çoksayıda yerleşim biriminin boşalmasına neden oldu. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasosyo-ekonomik nedenlerle dünyanın bir çok ülkesinde köylerden şehirlere kaçış artarak

devam etti. Bütün bu faktörler sonucunda dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibiBulgaristan’da da çok sayıda köy boşalarak harabe oldu. Bunun yanında Bulgaristan’dakurulduğu 1878 yılından itibaren çok kapsamlı bir yer isimlerini değiştirme politikasıuygulandı. Bunların sonucunda bölgenin demografik ve toponomik yapısı radikal birdeğişime uğradı. Bu eserde Bulgaristan’ın güneydoğu bölgesinin bu süreçte nasıl birdeğişim gösterdiği köy ölçeğinde incelenmektedir.

Osmanlı döneminde İslimye Sancağını oluşturan bu bölgenin demografik ve toponomikdeğişimini ortaya koyabilmek için, önce 18. yüzyılın sonlarından itibaren yaşanansiyasal gelişmeler özetlendi ve İslimye’nin bu süreçten ne şekilde etkilendiğiaçıklanmaya çalışıldı. Bunun ardından bölgede tespit edilen harabeler ve isim değiştirmesüreçleri geniş bir şekilde tartışıldı.

Bunların ötesinde İslimye Sancağında bulunan yer isimleri bütün şekilleriyle, genişbir liste halinde verildi. Günümüzde Osmanlı coğrafyası hakkındaki bilgiler ihtiyaçlarıkarşılayacak düzeyde değildir. Arşiv kataloglarında bile bir çok yerleşim yerinin ismiyanlış yazılmıştır veya haritadaki yerinin neresi olduğu bilinmemektedir. Bu durumaraştırmacıların işini oldukça zorlaştırmaktadır. Bu konuda şimdiye kadar yapılançalışmalar da bu sorunu çözecek kapsam ve nitelikte değildir. İslimye Sancağına bağlıköylerin yer aldığı liste böyle bir ihtiyacı karşılayacak niteliğe sahiptir.

Bu çalışma esasen daha geniş kapsamlı bir projeden doğmuştur. Münih’te 2001’tenitibaren yürütmekte olduğum araştırma bugünkü Bulgaristan’ın tamamındaki yer isimlerinikapsamaktadır. Alman Araştırma Kurulu (Deutsche Forschungsgemeinschaft / DFG) tarafındandesteklenen bu çalışma, Prof. Dr. Hans Georg Majer’in yönetiminde yürütülmektedir.Şimdiye kadar bana verdiği destek ve gösterdiği sabır için kendisine müteşekkirim.Ayrıca Prof. Dr. Machiel Kiel daha önce yapmış olduğu çalışmaların malzemesinikullanımımıza sundu ve periodik görüşmelerimizde bizimle yer isimleri araştırması veharita çizimiyle ilgili birikimini paylaştı. Fahrudin Bradarić 2001’den beri yerisimleri listesinin hazırlanmasında bana yardım ederek bu kitabın oluşmasına katkıdabulundu. Kendilerine sağladıklarları destek ve katkıları için teşekkür borçluyum.

Çalışmamı yürütebilmem için bana büro ve her türlü teknik imkanı sağlayan MünihÜniversitesi Yakın Doğu Tarihi ve Kültürü-Türkoloji Enstitüsü çalışanlarına, özellikleDr. Yavuz Köse’ye ve bu enstitüyü 2002’den 2007’ye kadar yöneten Prof. Dr. SuraiyaFaroqhi’ye sağladıkları destek için müteşekkirim. Ayrıca Sofya’da Bulgaristan MilliKütüphanesi Bulgar Tarih Arşivi Şarkiyat Bölümünde yaptığım araştırmada Dr. StoyankaKenterova ve Margarita Dobreva’dan yardım gördüm. Dr. Rumen Kovačev çalışmam için çokönemli olan Rus Ordu Haritası ve Bulgaristan nüfus istatistiklerinin fotokopisini almamaizin verdi. İstanbul’da Başbakanlık Osmanlı Arşivinde yaptığım araştırmada özellikleArşivin yayın komisyonunda çalışan, başta Ahmet Özkılınç olmak üzere Ali Coşkun,Abdullah Sivridağ ve Murat Yüzbaşıoğlu bilgilerini sürekli olarak benimle paylaştılar.İstanbul Arkeoloji Müzesi, Beyazıt Kütüphanesi ve Millet Kütühanesinden salnamelerinintemininde yararlandım. Balkan ülkelerinde yayınlanmış kitapların çoğuna Münih’te BavyeraDevlet Kütüphanesinde ulaşabildim. Londra’da Birleşik Krallık Milli Arşivlerinde çokrahat ve rasyonel bir çalışma ortamında İngiltere konsolosluklarının raporlarınıincelemem mümkün oldu. Bazı kaynakların temininde ise British Library’den yararlandım.Princeton Üniversitesi kütüphanesinden Bulgaristan nüfus istatistiklerinin bazılarınıtemin ettim. Bütün bu kurumların çalışanlarına kolleksiyonlarını görmeme izin verdiklerive sağladıkları özverili destek için teşekkür ederim.

Bu araştırmanın en zevkli, fakat bir o kadar da zahmetli aşaması bizzat bölgedeyaptığım alan çalışması oldu. 40’a yakın boşalmış köyün kalıntılarını görmek için dağ,bayır ve tarla demeden dolaşmak gerekti. Bu zahmetli çalışma boyunca beni arabasıyla heristediğim yere götüren, birlikte Balkan Dağlarına tırmanan ve bu süre içinde yaşadığımız

bütün zorluklara rağmen espri yeteneğini kaybetmeyen Gürkan Rıza'ya teşekkür ve minnetborçluyum. Kayıp köyleri ararken ayrıntılı eski askeri haritalar ve GPS aletinin çokyardımını gördüm. Fakat kaybolmuş bir köyün yerinin tam olarak tespitinde asıl yardımıbölgedeki yaşlı çobanlardan ve köylülerden gördük. Bulundukları bölgeyi hayranlık vericiderecede iyi tanıyan, kuvvetli bir hafızaya sahip ve son derece misafirperver olan budeğerli insanlara, bilgi ve anılarını bizimle paylaştıkları ve bazı durumlarda bizzatbizimle gelerek aradığımız yerleri bize gösterdikleri için şükranlarımı sunarım. AyrıcaBulgaristan’a vize alabilmem için davetiye gönderen Şenay Rıza ve misafirperverailesine, konsolosluktaki işlemlerimi kolaylaştıran Vasil Žečev’e, İslimye tekstilfabrikası hakkında verdikleri bilgi ve kaynaklar için İslimye Tekstil Okulu MüdürüEvgeni Bekov’a ve Tekstil Müzesi Rehberi Elena Pavlova’ya da teşekkür etmek isterim.

Dr. Ali Osman Çınar ve Dr. Nurdan Şafak bu çalışmanın ilk manuskriptini okuyarakbana çok önemli düzeltme önerilerinde bulundular. Aynı şekilde Prof. Dr. Gencer Özcankitabın manuskriptini okuyarak içerikle ilgili yapısal değişiklikleri gerekli kılan çokdeğerli önerilerde bulundu. Prof. Dr. Fulya Atacan kitabın basımını üstlenecekyayınevini bulmamda yardımcı oldu. Yrd. Doç. Dr. Fuat Aksu çalışmaya kitap formatınıveren ilk teknik düzenlemeyi yaptı. Bağlam yayınları kitabın basımını üstlendi.Kendilerine teşekkürlerimi sunarım.

Nihayet kitabın manuskriptini okuyup düzeltme önerilerinde bulunan eşim Neriman’ave onlarla geçirmem gereken zamanı yurt dışında araştırma yapmakla geçirmeme anlayışgösteren çocuklarım Deniz Şehvar ve Aybek Tuna'ya ne kadar teşekkür etsem azdır. İstanbul, 2008 Mehmet Hacısalihoğlu

1. GİRİŞ

1.1. Çalışmanın Konusu ve Amacı

Bu çalışmada genel olarak imparatorluktan ulus devletlere geçildiği 19. yüzyıldangünümüze kadar uzanan süreç, Bulgaristan’ın güneydoğusu örneğinden yola çıkılarak mikrodüzeyde incelendi. İslimye Sancağı’nın köylerinin esas alınması yoluyla taşra ve kırsalkesim konunun odağına yerleştirildi ve bu köylerin geçirmiş olduğu süreç farklıboyutlarıyla ele alındı. Önce 18. yüzyılın sonlarından günümüze kadar yaşanan ve kırsalkesimi de yakından etkileyen siyasal gelişmelere değinildi. Bu gelişmeler mümkünolduğunca incelenen bölgeyle bağlantılı olarak değerlendirildiğinden, bazı süreçler çokgenel hatlarıyla özetlenirken, bölgeyi doğrudan etkilediği düşünülen gelişmeler iseayrıntılı olarak tartışılmaya çalışıldı. Bunun ardından çalışmanın konusunu oluşturanİslimye Sancağı’nın Osmanlı dönemindeki idari durumu, Osmanlı merkezi için taşıdığıidari ve iktisadi önem ve nüfus yapısı ele alındı. Bu şekilde İslimye’nin genel Osmanlıdünyasında nasıl bir konuma sahip olduğu ve Osmanlı yönetiminin son yüzyılında nasıl birgelişme gösterdiği ortaya konmaya çalışıldı. Fakat bu çalışmanın temelini bizzatköylerin ele alındığı bölümler oluşturmaktadır. Öncelikle savaşlar ve ulus-devletpolitikaları vb. nedenlerle yaşanan nüfus hareketleri ve göçlerin bölgeye yansımasını

köy ölçeğinde en bariz şekilde ortaya koyan harabeler konusu mercek altına alındı.Çalışmanın bütünü açısından taşıdığı önem nedeniyle bu konu “kayıp köyler” şeklindekitabın ana başlığına taşındı. Ulus-devlet politikalarının taşraya yansımasının enönemli örneklerinden biri de yer isimlerinin değiştirilmesidir. İslimye Sancağı’ndayaşanan yer isimlerinin değiştirilmesi süreci örneklerle tartışıldı. Sancak’taulaşılabilen bütün yer isimleri Osmanlı kaynaklarından başlayarak günümüze kadar farklıdillerdeki kaynaklarda karşılaştırıldı ve geniş bir liste halinde sunuldu. Bu liste hemharabeler hem de isim değiştirme konusunun incelenmesinde baz alındı. Fakat bundan dahada önemlisi; bu karşılaştırmalı isim listesi bölgeyle ilgili çalışma yapacak tarihçileriçin önemli bir başvuru kaynağı oluşturacaktır.

Araştırmada neden Bulgaristan’ın güneydoğusunda bulunan İslimye Sancağı seçildiğisorusuna gelince: 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı yönetiminden çıkan bu bölge aynıdönemde Osmanlı yönetiminden çıkan diğer bölgelerden temelde önemli bir farklılığa sahipdeğildir. Sancakta ne harabeler ne de isim değiştirme süreci, Bulgaristan sınırlarıiçinde kalan diğer bölgelerden temel bir farklılık arzetmemektedir. Fakat savaşsonrasında kurulan Doğu Rumeli Vilayeti içinde kalmış bu sancak, şimdiye kadar yapılmışaraştırmalarda sahip olması gerekenden çok daha az ilgi görmüştür. Aynı vilayet içindekalan Filibe Sancağı, Filibe’nin Edirne-Sofya arasındaki ana yol üzerinde önemli birmerkez oluşturması nedeniyle daha fazla ilgi görmüştür.1 Bununla birlikte nispeten dahaaz gelişmiş ve daha önemsiz gibi algılanan İslimye Sancağı, bu çalışmada da ortayakonduğu gibi 18. yüzyılın sonlarından ve 19. yüzyılın ilk yarısından itibarenİmparatorluk merkezi için gittikçe önemi artan bir bölge halini almıştır. Özellikleİslimye ve çevresinde 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren gelişen tekstil endüstrisi,silah üretimi ve tarım, İslimye Sancağını Osmanlı ordusunun ihtiyaçlarını karşılayan enönemli bölgelerden birisi yapmıştır. Bu süreçte sancağın doğusunda Balkan Dağlarınıneteğinde bulunan İslimye şehrini İmparatorluk merkezine bağlayan Burgaz iskelesi dehızla gelişerek önemli bir liman haline gelmiştir. Bu özellikleriyle İslimye Sancağıkelimenin tam anlamıyla Osmanlı başkentinin bir hinterlandı konumundaydı ve bu konumunabağlı olarak gelişmekteydi. 18. yüzyıldan itibaren yoğunlaşan Osmanlı-Rus savaşlarındaiki ordunun çatışma sahasında bulunması nedeniyle İslimye Sancağı bu savaşlardan enfazla etkilenen bölgelerden biri olmuştur. Örneğin 1829 yılında Rus ordusu tarafındanişgal edilen bölge 1830 başlarına kadar Rus askeri idaresi altında kalmıştır.

Bu savaşların bölgedeki nüfus hareketleri üzerindeki etkisi büyüktür. İmparatorlukmerkeziyle bu kadar içiçe geçmiş ilişkiler içinde bulunan ve Bulgar, Türk ve Rum nüfusunyoğun olarak yaşadığı bir bölgenin İmparatorluktan kopuşundan sonra geçirdiği sürecinincelenmesi benzer koşullara sahip diğer bölgeler açısından da bir örnek teşkiledecektir.

1.2. Yer İsimleri ve Harabe Araştırmalarının ÖnemiAynı yerleşim yerinin çeşitli dillerde farklı isimler taşıması veya kökü aynı olan

isimlerin tanınmayacak kadar farklılaşabilmesi; bölge üzerine çalışan tarihçilerin hangiyerleşim yerinin nerede olduğunu tam olarak tespit etmesini zorlaştırmaktadır. Bu durumgöz önünde bulundurularak İslimye Sancağına bağlı 8 kazada (İslimye, Yeni Zağra,Yanbolu, Karinabad, Bergos (Burgaz), Aydos, Misivri ve Ahyolu) bulunan ve Osmanlıkaynaklarında adı geçen köyler farklı kaynaklarda geçen isimleri ve isimdeğişiklikleriyle birlikte karşılaştırmalı olarak incelendi. Karşılaştırmalı yerisimleri (konkordans) listesi, tarihçiye bir yerleşim biriminin farklı dillerdeki isim

1 Filibe ve çevresindeki yer isimleri ve harabeler konusuna değinilmiştir. Bkz. Neriman Ersoy, “XIX.Yüzyılda Filibe Şehri (1839-1876)”, Yayınlanmamış doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, 2003.

varyasyonlarını; bunun yanında her köyün kaza merkezine uzaklığını ve haritadakikonumunu vermektedir.

Farklı kaynaklarda yer isimleri incelenirken yerleşim birimleriyle ilgili bazıönemli bilgilere de ulaşmak, en azından bazı ipuçları elde etmek mümkün oluyor. Nitekimgünümüz Bulgaristanı sınırları içinde bulunan yerleşim yerlerinin Osmanlı kaynaklarındave daha sonraki kaynaklarda isimleri ve konumları tespit edilmeye çalışılırken,incelenen bölgenin toponomik yapısının gelişimini ve değişimini takip etmek mümkün oldu.2

Bu bağlamda bölgede dikkati çeken en önemli gelişmelerin başında yer isimlerinindeğiştirilmesi yer almaktadır. Bulgaristan’da bağımsızlıktan günümüze Bulgarca olmayanyer adları – ki bunların çoğunluğu Türkçe’dir – neredeyse tamamıyla değiştirilmiştir.3 Busüreci incelerken, Bulgaristan’ın kuruluşundan sonra bölgedeki Osmanlı mirasının nasılbir değişme gösterdiğini takip edilebilmekteyiz. Bu çalışmada yer isimlerideğişikliğinin nasıl bir siyasal süreçte gerçekleştiği tartışılarak, İslimye Sancağıörneğinde bu isim değiştirmelerde hangi yöntemlerin uygulandığı ortaya konmayaçalışıldı.

Yer isimleri üzerine yapılan çalışmada en az isim değişiklikleri kadar dikkat çekenbir diğer husus, yerleşim yerlerinden bir kısmının daha sonraki kaynaklarda yeralmaması, yani haritadan silinmiş olmasıdır. Bir çok yerleşim yerinin 93 Harbi sonrasıharitalarda harabe olarak gösterildiği dikkat çekmektedir. Bunlara ek olarak bölgedeOsmanlı egemenliğinin sona erişinden günümüze kadar uzanan süreçte de çok sayıda köygöçler nedeniyle haritadan silinmiştir. Haritadan silinen köylerin çokluğu, harabelerinbölgenin demografik gelişimini anlamak için daha ayrıntılı bir şekilde araştırılmasıgerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu kitapta İslimye Sancağı’nda boşalan köylerayrıntılı olarak tartışılmakta ve harabelerin konumu harita üzerinde belirtilmektedir.

Harabelerle ilgili araştırmaların durumuna gelince; 19. ve 20. yüzyıllarla ilgiliharabe araştırmalarının azlığı dikkat çekmektedir. Ne Bulgaristan, ne Türkiye, ne dediğer Balkan devletlerinde yakınçağ döneminde harabelerle ilgili kapsamlı araştırmalarmevcut değildir. Bulgaristan üzerine yapılan çalışmalarda Osmanlı devri demografikdeğişimleri hakkında bir çok çalışma mevcuttur.4 Bunun yanında şehir tarihiyle ilgili

2 Bulgaristan’da Yer İsimleri Konkordansı başlıklı araştırmada, Osmanlı kaynaklarında adı geçenköyler farklı kaynaklarda, özellikle o dönem ve daha sonra hazırlanmış haritalarda tespit edilerekkarşılaştırılmaktadır. Bu araştırmada kaynaklar izin verdiği ölçüde yerleşim yerlerinin nüfusyapıları üzerine de köy ölçeğinde bilgiler derlenmektedir. Tamamlanmak üzere olan bu çalışmaAlmanya’da yayınlanacaktır. 3 Bu konuyla ilgili bkz. Mehmet Hacısalihoğlu, “Bağımsızlıktan Günümüze Bulgaristan’da Yerİsimlerinin Değiştirilmesi” Balkanlarda İslam Medeniyeti II. Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Tiran, Arnavutluk, 4-7Aralık 2003, ed. Ali Çaksu, Istanbul: IRCICA, 2006, s. 177-189.4 Machiel Kiel’in çok sayıda çalışmasında bölgenin Osmanlı dönemindeki demografik gelişimi elealınmaktadır: Machiel Kiel, "H'razgrad - Hezargrad - Razgrad, The vicissitudes of a Turkish town inBulgaria (Historical, Demographical Economic and Art Historical Notes)," Turcica XXI-XXIII 1991(Mêlanges offerts â Irêne Mêlikoff), s. 495-563; aynı yazar, "Tatar Pazarcık. The Development of anOttoman Town in Central-Bulgaria or the Story of how the Bulgarians conquered Upper Thrace withoutfiring a shot," Das osmanische Reich und seinen Archivalien und Chroniken, Nejat Göyünc zu Ehren, Eds. Klaus Kreiser,Christoph Neumann, İstanbul 1997, s. 31-67; aynı yazar, "Rasprostranenie na Islyama v Bălgarskotoselo prez Osmanskata epoha (XV-XIII v.) Kolonizatsiya i Islamizatsiya," Myusyulmanskata Kultura poBălgarskite Zemi, Eds. Rositsa Gradeva, Svetlana Ivanova, Sofia 1998, s. 57-126; aynı yazar, "The Heartof Bulgaria, Population and Settlement History of the Districts of Provadija, Novi Pazar and Shoumenfrom the late-Middle Ages till the end of the Ottoman Period," Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Türk-Bulgarİlişkileri, Uluslararası Sempozyum, 11-13 Mayıs 2005, Eskişehir, Osman Gazi Üniversitesi, Eskişehir 2005, s. 15-38; aynıyazar, “İzladi / Zlatitsa. Population Changes, Colonisation and Islamisation in a Bulgarian MountainCanton, 15th - 19th Centuries”, Studia in Honorem Professoris Verae Mutafčieva, Eds. Evgeni Radušev, ZaraKostova, Sofya 2001, s. 175-187; aynı yazar, “Svištov i rayonăt prez XV - XIX vek, poselištna

yapılan az sayıda çalışmada Bulgaristan’ın bağımsızlığından sonra oluşan harabelerkonusuna dikkat çekilmiştir;5 fakat henüz konuyla ilgili sistematik çalışmalaryapılmamıştır.

Harabe araştırmaları geleneksel olarak daha çok arkeoloji bilimi kapsamındayürütülmekte ve genellikle antik şehirler ve yerleşim yerleri arkeolojik kazılaryardımıyla incelenmektedir. Ayrıca tarih ve coğrafya biliminin kesiştiği tarihselcoğrafya alanında da harabeler üzerine araştırmalar yapılmaktadır.6 Orta ve Batı Avrupaülkelerinde, yeni çağda harabelerle ilgili de çok sayıda çalışma yapılmıştır. ÖzellikleFransa, Almanya, İngiltere, Polonya, Danimarka, Norveç ve İsveç gibi ülkeler bu alandaöncülük yapmıştır.7 Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili çalışmalar daha az olmakla birlikteWolf-Dieter Hütteroth’un Konya ve çevresini kapsayan çok değerli bir çalışmasımevcuttur. Henüz Türkçe’ye çevrilmemiş bu eserde tahrir kayıtları ve diğer yazılıkaynaklar kullanılarak bölgedeki yerleşim yerleri tespit edilmiştir. Hütteroth ayrıcabölgede bizzat incelemeler yaparak çok sayıda harabeyi tespit edebilmiştir.8 Osmanlıcoğrafyasını kapsayan bir başka önemli çalışma Helene Antoniadis-Bibicou tarafındanyapıldı. Antoniadis-Bibicou bu çalışmada Yunanistan’da ortaçağın sonlarından 1850’yekadar oluşan harabelerin sayısı ve harabe olma nedenlerini ortaya koymaktadır.9 Bunlaryanında son zamanlarda Osmanlı arkeolojisi alanında da çalışmalar başlamıştır. Bununlabirlikte Balkan devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra oluşan harabelerüzerine pek çalışma yapılmadığı dikkat çekmektedir.

Hütteroth’un yaptığı ve örnek teşkil eden çalışmalara rağmen Türkiye’de Osmanlıtarihçileri veya coğrafyacılar harabeler üzerine pek eğilmemiştir. Köy ölçeğindeyerleşim yerleri üzerine yapılan çalışmalar büyük zaman ve sabır gerektirse de;Balkanlar’da ve Türkiye’de bu tür incelemeler, toponomik ve demografik değişimleri takipetmek açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü Balkanlar’da savaşlar, ulus-devletlerinkuruluşundan itibaren etnik temizlik olarak değerlendirilebilecek politikalar,azınlıklar üzerine uygulanan baskılar sonucu meydana gelen göçler, nüfus değişimanlaşmaları gibi gelişmeler ve 20. yüzyılın ikinci yarısında hükümetlerin iktisatpolitikaları ve sosyo-ekonomik nedenlerle yaşanan köylerden kaçış ve şehirlere göçlersonucunda, bölgede çok derin bir demografik değişimin yaşandığı bilinmektedir. Bununyanında Balkanlarda bir çok bölgenin nüfus yapısıyla ilgili ihtilaflar bulunmaktadır.Özellikle ulusal çekişmelerin yaşandığı bölgelerde hangi etnik grubun çoğunluğuoluşturduğu veya nüfusa oranının ne olduğu yolundaki iddialar günümüz ulusalsorunlarında önemli yer tutmaktadır. Bu tür ihtilaflı konuların da bilimsel bir temeleoturtulması için köy ölçeğinde yapılan incelemeler önem taşımaktadır.

istoriya, istoričeska demografiya i posleditsi ot voynite v edna ravnina oblast na DunavskaBălgariya”, Istoriya na Myusyulmanskata Kultura po Balkanskite Zemi, Ed. Rossitsa Gradeva, Sofya 2001, s. 547-570.5 Bkz. Ersoy, age, s. 102-123.6 Örnek olarak bkz. “Wüstungsforschung”, Institut für Ur- und Frühgeschichte der Universitaet Wien. 7 Bu çalışmalarla ilgili bkz. çok sayıda uzmanın makalesinin bulunduğu derleme kitap: Villages désertés ethistoire économique. XIe - XVIIIe siècle, Giriş: Fernand Braudel, Paris 1965. Ayrıca bkz. Maurice Beresford, TheLost Villages of England, Stroud 1998; Wilhelm Abel (der.), Wüstungen in Deutschland, Frankfurt am Main 1967. 8 Wolf-Dieter Hütteroth, Laendliche Siedlungen im südlichen Inneranatolien in den letzten vierhundert Jahren, Göttingen1968, özellikle s. 174-185. Aynı yazar Osmanlı İmparatorluğunun başka bölgeleri üzerine de tarihselcoğrafya çalışmaları yayınladı: Wolf-Dieter Hütteroth ve Kamal Abdulfattah, Historical Geography ofPalestine, Transjordan and Southern Syria in the Late 16th Century, Erlangen 1977; Wolf-Dieter Hütteroth, Bergnomadenund Yaylabauern im mittleren kurdischen Taurus, Marburg 1959. 9 Hélène Antoniadis-Bibicou, “Villages désertés en Grèce. Un bilan provisoire”, Villages désertés et histoireéconomique, s. 343-417.

Bu çalışmada Osmanlı dönemindeki köy varlığı esas alınarak günümüze kadar meydanagelen gelişmeler ortaya konmaya çalışıldı. Bu kapsamda harabe olan köylereyoğunlaşılırken öncelikle bunların sayısı, dini/etnik kimliği ve Osmanlı dönemi kazasınırları esas alınarak bunların kazadaki toplam köylere oranı tespit edilmeye gayretedildi. Bunun ötesinde bu köylerin hangi dönemlerde harabe olduğu, tekrar iskan edilipedilmediği ve harabeye dönüşme nedenleri tartışıldı. Fakat bu çalışma Bulgaristan’dabağımsızlık sonrası harabeler konusuna bir giriş niteliği taşımakta ve bütün sorularıyanıtlama iddiası taşımamaktadır. Bu ön çalışmayla, harabeler konusunun araştırılmasınınBalkanların siyasal, sosyal ve ekonomik tarihi incelenirken ne derece önemli olduğuortaya konmaya çalışıldı. Balkanlardaki Osmanlı mirası üzerine yürütülen çalışmalardaharabeler konusuna da önemli bir araştırma alanı olarak dikkat çekildi.

Bu kitapta incelenen İslimye Sancağı her hangi bir şekilde Balkan coğrafyasındaistisna teşkil etmemektedir. Burada yapılan tespitlere benzer tespitler Türkiye’de,Yunanistan’da, Sırbistan’da ve diğer Balkan devletlerinde de yapılabilir. Bu nedenle butür çalışmaların bu bölgelere de yaygınlaştırılması bölgenin yakın dönem tarihini dahaiyi anlamak bakımından büyük önem arzetmektedir. Bu tarz çalışmaların, Balkanuluslarının tarih bilinci ve kendi tarihleriyle yüzleşmeleri konusunda da yararlıolacağı şüphesizdir. Çünkü bu şekilde yalnızca bir tarafın tarihin kurbanı olmadığı, azya da çok her tarafın benzer süreçler yaşadığı köyler ölçeğinde görülmektedir.

1.3. İslimye Bölgesiyle İlgili Yerel Tarih ÇalışmalarınınKarakteristikleri

Bulgaristan’da il ve ilçelerin tarihsel ve kültürel gelişimi hakkında çok sayıdaçalışma yayınlanmıştır. Yörelerle ilgili çok değerli bilgiler içermekle birlikte, bueserlerde Osmanlı mirası veya Müslüman azınlıklar konusu merkezi bir önem taşımamıştır.Ancak çok sınırlı ölçüde ve göz ardı edilmesi mümkün olmayacak durumlarda Türklerdenbahsedilmekle yetinilmiş, buna karşılık Osmanlı dönemi son derece olumsuz bir tonla“Tursko robstvo” (Türk esareti) olarak adlandırılmıştır. Bu çalışmalarda Osmanlıİmparatorluğu’nun bölgeyi egemenliği altına alışından itibaren bölgedeki Bulgarlar’ın“Türk esaretine” karşı sürekli direndiği ve savaştığı izlenimi yaratılmaktadır. Osmanlıdönemi ayrıca “karanlık dönem” olarak adlandırılmaktadır.10 Örneğin İslimye’de Osmanlıdevleti tarafından kurulan tekstil fabrikasına ilişkin anlatımda bile bölge halkıylaOsmanlı yönetimi arasında bir antagonizm imgesi hakimdir.

Mevcut yayınlarda yer isimleri gibi konular da ele alınmış olmakla birlikteharabeler konusuna hemen hemen hiç değinilmemektedir. Bu tür eserlerde verilen temelmesaj; bu bölgelerin öteden beri Bulgar olduğu ve esaret dönemlerine rağmen bukarakterini koruduğu; Bulgaristan’ın bağımsızlık mücadelelerinde önemli rolleroynadıkları, kahramanlıklar gösterdikleri ve ayrıca bu yörelerden çok önemlişahsiyetlerin çıktığı şeklindedir. Sosyalist dönemde yayınlanmış yapıtlarda ayrıcayörenin sosyalist harekette oynadığı büyük rol ve önemli sosyalist kişilikler ön planaçıkarılmaktadır.11 Yerel tarih yazımındaki bu tarz yalnızca Bulgaristan’da yayınlananeserlere mahsus değildir. Türkiye’de olduğu gibi Balkanlar’da da yöre tarihleri

10 Örneğin “vreme na osmanskoto robstvo” (Osmanlı esareti zamanı), Dimčo Momčilov, Rusko Kalev,“Harakteristika i razvitie na Karnobatskiya kray do sredata na XX v.”, Istoriya i Kultura na Karnobatskiya Kray(Sbornik Naučni Materiali), cilt I, Ed. Rusko Kalev, Dimčo Momčilov, Sofya 1991, s. 7-11, s. 7. SimeonTabakov, Opit za Istoriya na Grad Sliven, C. II, 2. Baskı, Sofya 2002, s. 19. 11 Örnek olarak bkz. Momčilov ve Kalev, aynı yer.

genellikle ilgili köy ya da kasabada yaşayan tarih meraklıları tarafından kalemealınmış, yöreye ve insanlarına methiyeler şeklindedir. Bütün bu eksiklerine rağmen buçalışmalar yörelerle ilgili çok farklı ve ayrıntılı bilgiler içermektedir. Yazarlarıgenellikle ilgili bölgeyi yakından tanıdıklarından veya bizzat yerinde ve uzun süreliincelemeler yapma fırsatı bulduklarından bu çalışmalar bir çok konuda birinci el kaynakdeğerindedir.12

Bulgaristan’da yapılan araştırmalar haricinde, İslimye Sancağının Osmanlı dönemitarihini inceleyen çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bölgenin idari ve sosyo-ekonomiktarihini ortaya koyan ayrıntılı incelemeler henüz bulunmamaktadır.13

1.4. Kaynaklar ve Metot Haritadan silinmiş yerleşim yerlerini ortaya çıkarmak bazı zorlukları içermektedir.

Her ne kadar Koledarov/Mičev tarafından hazırlanmış bir sözlük mevcut olup bu sözlük yerisimlerinin önemli bir kısmını içermekteyse de tamamını kapsamadığı görülmektedir.14

Bunun dışında Bulgaristan’daki bütün yer isimlerini Osmanlı döneminden günümüze kadargetiren ve haritadan silinmiş köylerin de tamamını veren bir yer isimleri sözlüğübulunmamaktadır. Bu durumda yerleşim yerlerinin konumunu tespit ve günümüze kadargelişimini takip edebilmek için bir çok farklı kaynağa başvurmak gerekmiştir. Bunlarınbaşında askeri haritalar gelmektedir.

1.4.1. Haritalar ve Osmanlı’da HaritacılıkBatı Avrupa’da modern haritacılık Osmanlı devletinden çok daha önce gelişmeye

başladı. Modern ölçüm teknikleriyle hazırlanmış ayrıntılı haritalar arasında özellikleaskeri haritalar büyük önem taşımaktaydı. Osmanlı devleti bütünüyle bu gelişmelerindışında kalmayarak, 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’dan uzmanlar ve haritayapımında kullanılan malzemeler getirdi. Osmanlı ordusu içinde başlayan bu gelişme1895’te Askeri Harita Komisyonu’nun oluşturulmasıyla birlikte kurumsallaştı.15

Haritacılıktaki bu gelişmeler Osmanlı eğitim sistemini de etkiledi. 1869 tarihliokul ve eğitim kanununu yürürlüğe koyarak merkezi okul sistemini taşradayaygınlaştırmaya çalışan hükümet, haritaların taşradaki okullarda eğitim aracı olarakkullanılmasına önem vermeye başladı. Avrupa’dan kopyalanan kıta haritalarınınkullanıldığı bu okullara, 1896 yılından itibaren ‘Osmanlı vatanı’nı bir bütün olarakgösteren haritalar gönderilmeye başladı. “Umum Devlet-i Aliyye-i Osmaniye Haritası”adını taşıyan bu haritalar genellikle askeri harita komisyonu tarafındanhazırlanıyordu.16

12 Örneğin Burgazın batı bölgesini ele alan bir çalışmada köylerin nüfusları, buralara yerleşengöçmenlerin nerelerden geldikleri ve köylerdeki belli başlı sülale isimleri ayrıntılı şekildeverilmektedir, Nička Bačeva, Mestnite Imena v Grudovsko (Sredetsko), Sofya 1998. 13 Ancak ansiklopedi maddesi kapsamında genel yazılar mevcuttur. Bkz. Machiel Kiel, “İslimye”, TürkiyeDiyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, cilt 23, İstanbul 2001, s. 73-75; aynı yazar, “Karinabad”, age, cilt 24,İstanbul 2001, s. 490-492.14 Mičev/Koledarov 1989: P. Koledarov, N. Mičev, Rečnik na selištata i selištnite imena v Bălgariya, 1878-1987, Sofya1989 (İlk baskı: Promenite v imena i statuta na selištata v Bălgariya, 1878-1972 g, Sofya 1973).15 Korgeneral Mehmet Şevki tarafından oluşturulan Harita Komisyonu'nun Harita Genel Müdürlüğü'negelişim süreci için bkz. Türk Haritacılığında 75 Yıl, M.S.B. Harita Genel Müdürlüğü, Ankara 1970.16 ‘Osmanlı vatanı’ haritalarının eğitim sisteminde nasıl bir yere sahip olduğu konusu Benjamin C.Fortna tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Benjamin C. Fortna, Imperial Classroom. Islam, theState, and Education in the Late Ottoman Empire, Oxford 2002, s. 165-201.

1899 tarihli “Umum Memalik-i Mahruse-i Şahane Haritası”nda Balkanlar (SüleymaniyeKütüphanesi)17

Eğitim sisteminde haritanın daha sonraki dönemlerde çok daha yoğun bir şekildekullanıldığı ve didaktik özelliklerinin geliştirildiği görülmektedir. Aşağıda, tarihdersleri için hazırlandığı anlaşılan farklı sultanlar zamanında fethedilen yerlerigösteren ‘Osmanlı Vatanı’ haritası buna güzel bir örnek teşkil eder:

1915 tarihli “Osmanlı Vatanı” Haritası (BOA)

Bunların yanında askeri ihtiyaçlara yönelik haritalar yapıldı. Osmanlı ordusundaoluşturulan Harita Komisyonu, 1899-1900 yılında Balkan yarımadasını içeren 1:210.000metre ölçeğinde modern ölçümlere uygun bir haritayı hazırladı. Böyle büyük bir projeOsmanlı İmparatorluğu’nun imajı açısından da önem taşımaktaydı. Çünkü İmparatorluklarçağı olarak adlandırılan bu dönemde böyle kapsamlı ve ayrıntılı haritalar imparatorluğungücünü de sembolize etmekteydi. Avusturya-Macaristan Askeri Kartografya EnstitüsüBaşkanı Vincenz Haardt von Hartenthurn 1903 yılında “İyi haritaların eksikliği veya

17 1899 tarihli bu haritada Bulgaristan Prensliği ve Doğu Rumeli Vilayeti fiilen Osmanlı’dan bağımsızolmakla birlikte İmparatorluğun diğer vilayetleri gibi bir parçası olarak gösterilmiştir. Bu türvurgular okullarda öğrenciler üzerinde gerçekte var olmayan bir ‘Osmanlı vatanı’ algısınınoluşmasına hizmet etmiş ve bu imajlar Osmanlı’nın son yıllarını yaşayan kuşakta bir çok hayalkırıklıkları ve sorunları da beraberinde getirmiştir.

yokluğu bir ülkenin kültür düzeyi ve manevi gelişmişliği için bir gösterge olduğu sözüeğer doğruysa; bu Balkan yarımadasının durumuna tamamıyla uymaktadır”18 diye yazar.Osmanlı askeri haritasından bahsederken de “Türkler nihayet resmi bir kartografikyayınla kamuoyunun önüne çıkmaya karar verdiler” der.19 Von Hartenthurn bir yandanOsmanlı İmparatorluğunun haritacılık konusunda ve bununla da kültürel gelişme açısındangeri kalmış olduğunu belirtirken, öte yandan böyle bir haritanın yapılmasını kayda değerbir gelişme olarak gösterir. Nitekim askeri haritalar, ordunun hem imparatorluk içinde,hem de dış devletlere karşı yapılan savaşlardaki hareketi açısından büyük önemtaşımaktaydı. Asker sevkiyatı, ordunun hareket bölgesinin özellikleri ve gerekli olanher türlü bilgi bu haritalarla sağlanabilmekteydi.

Bu çalışmada kullanılan belli başlı askeri haritaların temel özellikleri aşağıdakigibi özetlenebilir:

Osmanlı Ordu Haritası Osmanlı devletinin Balkan toprakları üzerine modern kartografyateknikleriyle hazırladığı ilk haritadır. 20 paftadan oluşan bu harita Bulgaristan’ıntamamını kapsamamakta, yalnızca Bulgaristan’ı ikiye bölen Balkan Dağlarının güneyeteklerine kadar olan bölgeyi içermektedir. Her pafta dörde bölünmüş olup İstanbul’danbaşlayarak batıya doğru sıralanan toplam 64 numaralandırılmış kısım içermektedir.20

Haritanın Bulgaristan’ı içeren kısmı çoğunlukla Rus ordu haritasına dayanmaktadır. Rusordu haritasında yer alıp Türkçe’den bozulmuş olduğu sanılan isimler bu haritada yer yerTürkçeleştirilmiş, ancak bazı isimler hatalı türetilerek gerçek isimden tamamen ayrıyanlış isimler verilmiştir. Fakat Osmanlı sınırına yakın bölgelerde ve Rus orduharitasının kapsamadığı bölgelerde Osmanlı ordu haritası oldukça yararlı olmaktadır.21

Rus Ordu Haritası: Bulgaristan’la ilgili kartografik yönden güvenilir ilk harita Rusordusuna mensup harita uzmanları tarafından 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı dönemindehazırlanmış ve 1882 yılında tamamlanmıştır. Rus uzunluk ölçü birimi verst’e görehazırlanmış olup (1 verst = 1066, 78 metre) 1:126000 verst ölçüsündedir. Toplam 62paftadır. Rus ordusunun ele geçirdiği bölgeleri, Dobruca bölgesinden başlayarak 1878’dekurulan Bulgaristan Prensliğini, Doğu Rumeli Vilayeti’ni ve İstanbul’a kadar Trakyabölgesini içermektedir. Bu harita o döneme kadar yapılmış en ayrıntılı ve güvenilirharita olup daha sonra bölgeyle ilgili yapılan askeri haritalara temel teşkil etmiştir.22

Avusturya Ordu Haritası: Orta Avrupa Genel Haritası adıyla 1:200000 metre ölçüsünde birharita olup 265 parçadan oluşmaktadır. 1910-15 arası dönemde Avusturya-Macaristan AskeriCoğrafya Enstitüsü tarafından hazırlanmıştır. Bulgaristan’ı içeren paftaların büyük birçoğunluğu 1939-40 yıllarında yeniden basılmıştır. Avusturya ordu haritası, Rus veOsmanlı ordu haritalarından yararlanılarak hazırlanmış olup bu haritaların aksinebugünkü Bulgaristan topraklarının tamamını kapsamaktadır. Bu harita yardımıyla ayrıca

18 Vincenz Haardt von Hartenthurn, Die Kartographie der Balkan-Halbinsel im XIX. Jahrhundert, Viyana 1903, p. 1.19 von Hartenthurn, Die Kartographie, pp. 342-346.20 Osmanlı Ordu Haritası: Rum ili-i Şahane Haritası. Erkan-i Harbiye istiksaf postalarıntarafindan ..., tarih 1317 (1899-1900). Haritanın her paftasında normalde farklı numara taşıyan 4parça bulunmaktadır. Bu çalışmada harita üzerinde yer alan 3 ve 4 numaralı paftalar I/6 olarak,5,6,10,11 numaralı paftalar I/5 olarak ve 15,16,21,22 numaralı paftalar I/4 olaraknumaralandırılarak karmaşık numaranlandırma sistemi basitleştirildi ve bu şekilde haritaya atıfyapıldı. 21 Haritanın hazırlanışı hakkında bkz. Hartenthurn, age, s. 342-346.22 Rus Ordu Haritası: Karty Časti Balkanskago Poluostrova, Rus Genelkurmayı, Askeri TopografyaBölümü, 1884, tekrar baskı 1895. (Hazırlayanlar: Sidorov, Butovič, Maležev ve Ivanov). Haritanınhazırlanışı ile ilgili bkz. von Hartenthurn, Die Kartographie, s. 319-324.

yerleşim yerlerinin 1910’lara kadarki gelişmesini kısmen takip etmek mümkün olmaktadır.23

Bu çalışmada kaza haritalarının çiziminde özellikle bu haritadan yararlanılmıştır.Yerinde incelenmek istenen köylerin koordinatları, ilk meridyeni Ferro ile başlayan buharitadan hesaplanmıştır.

Bunların yanında Bulgaristan’ın kuzey yarısını kapsayan Tuna vilayetinin OsmanlıRus Savaşı öncesi durumunu gösteren, 1870-74 yıllarında F. Kanitz tarafından hazırlanmışbir Tuna vilayeti haritası (Kanitz Haritası) mevcuttur. Tek pafta halinde olan bu harita Orduharitaları gibi kapsamlı olmamakla birlikte harabe olduğu için savaş sonrasıharitalarında yer almayan bazı köylerin yerini tespitte oldukça önemli bir kaynakoluşturmaktadır.24 Ayrıca Filibe Sancak beyi tarafından 1864 yılında Sancağın bütün kazave köylerini gösteren bir harita hazırlatılmıştır (Filibe Sancağı Haritası). Bu harita modernkartografik ölçümlerle hazırlanmış olmadığından yerleşim yerlerinin harita üzerindekikonumları ancak yaklaşık olarak tespit edilebilmektedir. Savaş döneminde harabe olupsonraki kaynaklarda geçmeyen çok sayıda köyü bu haritada bulmak mümkündür.25 Bunlardışında Bulgaristanı kapsayan ve daha geç dönemleri içeren yol haritalarından (BălgariyaPătna Karta) ve başka ayrıntılı haritalardan yararlanılmıştır.26

1.4.2. Demografik Bilgi Veren KaynaklarYerleşim yerlerinin Osmanlı dönemindeki nüfus yapısını tespit edebilmek için

1844/45 tarihli Temettuat Defterleri önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Köylerdeki hanelerinhane reisleri, gelir kaynakları ve vergilerinin ayrıntılı olarak kaydedildiği budefterlerde köylerdeki hane sayısını tespit etmek mümkündür. Fakat Osmanlı arşivlerindeyalnızca bir kısım köylerle ilgili temettuat defterleri mevcuttur. Bunlar dışında 19.yüzyılın ortalarına ait nüfus defterleri de bulunmaktadır. Bu çalışmada köylerin listesiniiçeren 1873 (hicri 1290) tarihli Edirne Vilayeti Salnamesi 93 Harbi öncesi bölgenin en sondurumunu gösteren esas kaynak olarak kullanılmıştır.27 Salnamede köylerin ödediklerivergi türleri ve toplamları da verilmektedir. Bedel-i askeri vergisi adıylaGayrimüslimlerin askerlikten muafiyet için ödedikleri vergi de belirtilen vergilerarasında bulunmaktadır.28 Bu sayede bu salnamede hangi köyün tamamen Müslüman köyü

23 Avusturya Ordu Haritası: Generalkarte von Mitteleuropa, Haz. K.u.K. MilitaergeographischesInstitut Wien, 1913-1915, yeni baskı 1939-1940.24 Kanitz Haritası: F. Kanitz, Original-Karte von Donau-Bulgarien und dem Balkan nach seinen eigenenReise-Aufnahmen in den Jahren 1870-74 ausgeführt, ölçek 1=42000025 Filibe Sancağı Haritası: Filibe Sancağının Harita-yı Umumiyesidir, Haz. Mirliva Nusret Paşa,baskı: Mühendishane-i Berr-i Hümayun, 1279 [1862/63]. Bu harita Almanca’ya çevrilerek Kieperttarafından yeniden yayınlamıştır: H. Kiepert, Karte des Sandjak Filibe (Philippopolis), aufgenommennach Anordnung des dortigen Provinzial-Gouverneurs Mehemmed-Nusret Pascha. Nach dem zuConstantinopel lithographirten türkischen Original übersetzt, auf den halben Laengenmassstabreduziert und autographirt von H. Kiepert, 1876. Miralay Nusret Bey’in bu haritanın hazırlanmasıiçin yapmış olduğu yazışmalara örnek olarak bkz. BOA, A.}MKT.MHM. 250/100, lef 2, tarih 01 B 1279[22.12.1862]. Muhacirleri iskanla görevli Miralay Nusret Bey Sadarete gönderdiği bu mektupta henüzharitası yapılmamış olan Tatar Pazarcığı ve Çirpan kazalarının haritalarının yapıldığını belirtiyor.26 Günümüzdeki durumu görmek için bkz. Bălgariya Pătna Karta, 1:500000, Haz. L. Tsvetkov, Sofya 1997.27 Salname Edirne 1290: Salname 1290, Defa 4.28 Cizyenin 1855’te kaldırılmasından sonra Gayrimüslimler için askerlik yükümlülüğü getirildi ve buIslahat fermanıyla onaylandı. Ancak değişik nedenlerle bu karar uygulamaya konmadı veGayrimüslimlerden askerlik bedeli alınmaya başlandı. Bölgeye ve kişiye göre değişmekle birlikte1870’lerde ortalama bedel-i askeri miktarı erkek başına 28 kuruş civarındaydı. Bkz. TobiasHeinzelmann, Heiliger Kampf oder Landesverteidigung? Die Diskussion um die Einführung der allgemeinen Militärpflicht imOsmanischen Reich 1826-1856, Frankfurt/Main 2004, s. 334; Ayrıca bkz. Ufuk Gülsoy, Osmanlı Gayrimüslimlerinin

olduğunu görmek de mümkün olmaktadır. Nitekim bir köyün bedel-i askeri vergisi yoksa buköy sırf Müslüman köyü demektir. Bu tespit karşılaştırılan diğer kaynaklarca daonaylanmaktadır. Ancak bedel-i askeri kayıtlı köylerin karışık köyler mi yoksa sırfGayrimüslim köyleri mi olduklarını bu salnamede tespit mümkün olmayıp başka kaynaklarlakarşılaştırmak gerekmektedir. Bu çalışmada çizilen kaza haritalarında bedel-i askerivergisi kayıtlı olmayan köyler açık yeşil ve bu verginin bulunduğu köyler kırmızı renktenoktalarla belirtilmiştir.

93 Harbi sonrası köylerin nüfus yapısını görmek için başvurulan en önemli kaynakBulgar nüfus sayımlarıdır. Bu sayımlar 1880’den başlayarak 1910’a kadar köylerdekinüfusu etnik yapılarına göre ayrı ayrı belirtmektedir.29 Bununla birlikte daha geçdönemlerde nüfusu etnik yapısına göre gösteren nüfus istatistikleri bulunamamıştır.Yerleşim yerlerinin bu tarihten sonraki gelişmeleri için yer isimleri sözlüklerinden veözellikle Bulgar araştırmacılar P. Koledarov ve N. Mičev tarafından hazırlanmış ve1987’ye kadar yerleşim yerlerinin gelişimini gösteren sözlükten yararlanılmıştır.30

1.4.3. Alan Çalışması

Yazılı kaynaklar ve haritalarla tespit edilen boşalmış köyler hakkında dahaayrıntılı bilgi edinmek için bölgeye giderek bir alan çalışması yapıldı. Bu çalışmadaköylerin tamamına olmasa bile çoğunluğuna ulaşmak veya yakın köylerden bilgi toplamakmümkün oldu. Öncelikle söz konusu köyün bir kalıntısının bulunup bulunmadığı, köydekiinsanların hangi yıl, neden ve nasıl göç ettikleri, nereye gittikleri, yerlerine gelipyerleşenlerin bulunup bulunmadığı sorularına cevap arandı. Alan çalışmasının yanıtaradığı ilk önemli soru köyün bulunduğu yerin tespitiydi. Eğer köy günümüz veya geçen onyıllardaki haritalarda belirtiliyorsu köyün yerini bulmak büyük bir sorun teşkiletmemektedir. Yeri belli olmayan köylerin tespiti için öncelikle kartografik ölçümlerlehazırlanmış Avusturya Ordu Haritası'ndaki koordinatları hesaplandı. Bu haritada ilkmeridyen Ferro'yla başladığından Greenwich'le arasındaki fark (17° 40'00) çıkarılarakgünümüzde kullanılan sisteme göre söz konusu köyün koordinatları yaklaşık olarakbelirlendi. Bir GPS aletine bu koordinatlar girilerek belirlenen noktanın yönü veuzaklığı belirlendi. Aranan yere en yakın köye gidilerek bölgeyi tanıyan yaşlılar veçobanlarla görüşüldü ve söz konusu köyün isminin yöre halkı tarafından bilinipbilinmediği ve oraya bir yolun bulunup bulunmadığı öğrenilmeye çalışıldı. Toprak yolubulunan yerlere araziye uygun araçlarla ve araçla ulaşılamayan yerlere yürüyerekulaşıldı. Bu şekilde genellikle aranan yeri bulmak mümkün oldu. Fakat bazı köylerin yeritahmini olarak belirlenebildi. Yol koşulları veya zaman sınırlılığı nedeniyleulaşılamayan yerler hakkında ise yakın köylerde yaşayan yaşlılardan bilgi alındı.

Bu alan çalışması esnasında bizzat göçe maruz kalmış insanlarla da görüşme fırsatıbulundu. Bu şekilde bölgede yaşanan tarihsel süreci daha iyi anlamak ve analiz etmek; bu

Askerlik Serüveni, İstanbul 2000; E. J. Zürcher, “The Ottoman Conscription System, 1844-1914”, InternationalReview of Social History 43 (1998), s. 437-449; aynı yazar, ed., Arming the State: Military Conscription in the Middle Eastand Central Asia, 1775-1925, London, New York 1999, s. 79-94; Mehmet Hacısalihoğlu, “Osmanlıİmparatorluğu’nda Zorunlu Askerlik Sistemine Geçiş: Ordu-Millet Düşüncesi”, Toplumsal Tarih 164(Ağustos 2007), s. 58-64; aynı yazar, “Inclusion and Exclusion: Conscription in the Ottoman Empire”,Journal of Modern European History, V/2007/2, s. 264-286.29 Spisăk na Naselenite Mesta v Tsarstvo Bălgariya ot Osvoboždenieto (1879) do 1910 Godina / Liste des Localites dans le Royaume deBulgarie depuis la Liberataion (1879) jusqu’en 1910, Sofya 1921.30 Mičev/Koledarov 1989: P. Koledarov, N. Mičev, Rečnik na Selištata i Selištnite Imena v Bălgariya, 1878-1987,Sofya 1989 (İlk baskı: Promenite v imena i statuta na selištata v Bălgariya, 1878-1972 g, Sofya 1973).

süreci bizzat yaşayan, yakından gören veya dedelerinin naklettiği hikayelerden tanıyançok sayıda insanla söyleşi yapmak yoluyla kolaylaştı. Bunların da ötesinde bir çokbilgiye ancak bu alan çalışması yoluyla ulaşmak mümkün oldu. Edinilen bu bilgiler buçalışmada harabelerin incelendiği bölümde değerlendirilmektedir.

Bu seyahat esnasında görüşülen kişilerden ismini öğrenebildiklerimi dipnottabelirttim. Yalnızca ismini söyleyip soyadını vermek istemeyenlerin soyadı yerineparantez içinde soru işaretiyle konulmuştur. Ayrıca ilgili bölümlerde incelenen yerleşimyerlerinin resimlerine yer verilmektedir.

Transkripsiyon

Osmanlı alfabesinden kelimeler isim listesinde mümkün olduğunca yazılış şeklinintam olarak görülebilmesi için İslam Ansiklopedisi’nde belirtilen transkripsiyonalfabesine göre transkribe edildi. Slav alfabesinden yapılan aktarımlarda yaygıntransliterasyon alfabesi kullanıldı.

Buna göre Ъ harfi için ă (fakat teknik nedenlerle karşılaştırmalı isim listesinde âkullanılmak zorunda kalındı, Türkçe’de ı sesine benzerdir), Ж = ž (Türkçe j), Ш = š(Türkçe ş), Ч = č (Türkçe ç), Ц = ts, Ы = y, Ь = ‘ veya i. Fakat bağlama göre metiniçinde bazı kavramlar Türkçe fonetiğine uyarlanarak aktarıldı.